20 30 eylül 2007 sayı 119

Page 1

GÜNCEL

4

DERS‹ML‹LER ORMANLARIN YAKILMASINI PROTESTO ETT‹

GÜNCEL

Dersim'in Ovac›k ‹lçesi'nde bir araya gelen DHP, Ulafl›labilir Yaflam Derne¤i, DTP ve EMEP üyeleri Ovac›k'a ba¤l› Yeflilyaz› köyünde gerillalar›n köydeki karakola sald›rd›¤› iddias›yla gece saatlerinde köydeki evleri taramas›n› ve gerillalara karfl› yapt›klar› operasyonlarda ormanlar›n yak›lmas›n› protesto etti.

15 Günlük Siyasi Gazete

Y›l: 6

Say›: 119

5

‘SAKINCALI’ BULUNDU F Tipi hapishanelerinde hak ihlalleri artarak devam ediyor. Adalet Bakanl›¤›'n›n yay›mlad›¤› genelge bir aldatmaca olarak ortada dururken, tutsaklar hapishane idarelerinin keyfi tutumlar› nedeniyle birçok hak ihlaline maruz kalmaya devam ediyor.

• 20-30 Eylül 2007 • Fiyat›: 1 YTL

www.halkingunlugu.org

PROTESTO ED‹LD‹

GÜNCEL

ABD emperyalizminin 'bizim çocuklar baflard›' sözleriyle duyurusunu yapt›¤› 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye-Kuzey Kürdistan'da gerçeklefltirilen askeri faflist darbe 27'nci y›ldönümünde bir kez daha darbeci katillerin yarg›lanmas› talebi ve katledilen kiflilerin an›lmas› amac›yla yap›lan eylemlerle protesto edildi.

4

e-mail:devrimcidemokras@superonline.com

Bu¤day ›flar›dan al›nacak

AKP hükümeti iftiharla sunar

Ekonomist Dergisi, her y›l yapt›¤› gibi bu y›l da ülkemizdeki en zenginleri büyük puntolarla bizlere duyurdu ve onlarla övünmemizi sal›k verdi. Derginin yapt›¤› araflt›rma, ülkemizdeki zengin ile yoksul aras›ndaki gelir adaletsizli¤ini ve yoksuldan al›p zengine veren devlet gerçekli¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Araflt›rman›n ortaya koydu¤u sonuçlara göre ülkemizdeki 100 kiflinin toplam

12 EYLÜL DARBES‹

AYI RESM‹ F T‹P‹NDE

Nepal’de iktidar yürüyüflü sürüyor

varl›¤› 170 milyar dolar! Asgari ücretin 419 YTL oldu¤u ülkemizde, AKP hükümeti döneminde servetlerine servet katan 100 kifli sahip oldu¤u zenginli¤i geçen y›la oranla yüzde 30-35 oran›nda artt›rd›. Böylece 2003 y›l›nda en zengin yüzde 5’lik kesim ile en yoksul yüzde 5’lik kesim aras›ndaki gelir fark› yüzde 23.8 iken bu rakam 2007 y›l› itibari ile yüzde 30 s›n›r›na dayanm›fl oldu. SAYFA 6

Yetki art›nca iflkence artt› Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikle birlikte kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin artt›r›lmas› sonucu iflkence vakalar› da artmaya devam ediyor. ‹zmir Enternasyonal Fuar›'nda pankart açmak isteyince gözalt›na al›nan ö¤rencilerle görüflmek üzere 9 Eylül tarihinde karakola giden ‹HD ‹zmir Eski fiube Baflkan› Avukat Mustafa Rollas polis fliddetine maruz kalarak iflkence gördü. Gözalt›na al›nan müvekkilleri ile görüflmek için Fuar Asayifl Ekipler Amirli¤ine giden Av. Mustafa Rollas’›n müvekkilleri ile görüflmesi polis taraf›ndan engellendi. Buna itiraz eden Rollas’›n, görüflmenin yasal hakk› oldu¤unu söylemesi üzerine yaflanan tart›flman›n ard›ndan Rollas, karakolda bulunan ‹zmir Emniyet Müdürlü¤ü Özel Güvenlik fiube Müdürü Ayhan Gökdeniz’in sald›r›s›na u¤rad› SAYFA 5

Türk devleti Kürt medyas›na sald›r›yor Kürt medyas›n›n ve muhalif bas›n›n önemli sesi Gündem Gazetesi'nin yay›m› Terörle Mücadele Kanunu (TMY) uyar›nca 30 gün süreyle durduruldu. Daha önce de birçok kere kapat›lan gazetenin yay›m›na tahammül edemeyen Türk devleti birçok defa aç›k bir flekilde hedef gösterdi¤i gazeteyi "PKK örgütünün propagandas›"n› yapt›¤› gerekçesiyle 30 gün kapatt›. ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi PKK yöneticilerinden Murat Karay›lan'›n kaleme ald›¤› "Halklaflal›m kazanal›m" ve "Sözde de¤il pratikte özelefltiri" bafll›kl› yaz›lar› nedeniyle gazetenin yay›m›n› durdurdu. Gündem Gaze-

BAfiYAZI

tesi Yay›n Yönetmeni Yüksel Genç, "Bas›n özgürlü¤ünü ayaklar alt›na alan bir maddeden dördüncü kez yay›n›m›z›n durdurulmas›n› aç›kças› anlamakta zorlan›yoruz' dedi. Yüksel flunlar› söyledi: “Gazetemize yaklafl›m›n Türkiye’deki bas›n özgürlü¤ünün düzeyini belirledi¤ini daha önce de deklare etmifltik. Israrl› yay›n durdurma cezalar›, ne yaz›k ki Türkiye’nin bas›n ve ifade özgürlü¤ü aç›s›ndan sorunlu bir ülke oldu¤unu tekrar göstermifltir. Bu yasakç›, özgürlüklere tahammülsüz iktidar anlay›fl›n›, hukukun buna alet edilmesini k›n›yoruz”. SAYFA 2

Kapitalizmin do¤ay› yok ederek sömürmesi sonucu oluflan kurakl›k nedeniyle birçok ülke bu¤day k›tl›¤› yafl›yor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan da yaflanan kurakl›ktan pay›na düflen k›sm›yla bo¤ufluyor. Ekonomik olarak kendisini tar›mla var edebilen devlet, kurakl›¤a karfl› izledi¤i yanl›fl devlet politikas› ve üretimi aza indiren ‹MF politikalar›na harfiyen uymas› neticesinde bu¤day› d›fl ülkelerden temin edecek. Devletin 2007 bu¤day rekoltesi (tar›mda toplam ürün) 16,5 milyon ton olarak aç›klan›rken geçmifl y›llara vuruldu¤u zaman yüksek bir düflüflün oldu¤u görülüyor. SAYFA 6

epal Komünist Partisi, parlamentonun aç›lmas› için monarfliye karfl› 7 politik parti ile vard›klar› antlaflma uyar›nca monarflinin tamamen kald›r›lmas›n›n gerekmesine karfl›n, mevcut 7 partinin buna yanaflmamas› üzerine 18 Eylül günü parlamentodan çekildi¤ini duyurdu. Baflbakan Grija Prasad Koirila’ya çekilme kararlar›n› sunan NKP(M), söz konusu partilerin Kral Gyanendra ve destekçileri ile gizli iflbirli¤i halinde olduklar›n› belirterek, seçimlerin yap›laca¤› 22 Kas›m’a kadar cumhuriyetin ilan edilmesini istedi. Hükümetten çekilmesinin ard›ndan kraliyetin tamamen kald›r›lmas› için zaman kaybetmeksizin pratik mücadeleyi bafllatarak, 19 Eylül günü Katmandu’da, parti liderlerinin kat›l›m›yla büyük bir mi-

N

ting düzenledi. Mitingde konuflan NKP(M) liderleri, parlamentodan çekilmelerinin nedenlerini kitlelere anlatarak monarflinin kald›r›lmas› için mücadele edeceklerini kaydettiler. Mitingde konuflan Dr. Baburam Bahattarai, “Biz parlamentoda, cumhuriyetin ilan edilerek monarflinin tamam›yla kald›r›lmas› için mücadele ettik. Ancak gelinen aflamada bu çabalar›m›z sonuçsuz kald›. fiimdi biz, cumhuriyeti sokaklarda ilan edece¤iz” dedi. Seçimleri örgütleyecek olan Seçim Komisyonu’nun belirledi¤i kurallar›n bu saatten itibaren kendileri için bir geçerlili¤inin olmad›¤›n› söyleyen Bahattarai, “Biz, gerçek anlamda bir seçim ve demokrasiye sahip olmak için mücadele edece¤iz, ikiyüzlü bir demokrasi ve seçim oyunu için de¤il” ifa-

delerinde bulunarak monarflinin kald›r›larak demokratik bir seçimin gerçeklefltirilmesi için NKP(M) taraf›ndan belirlenen grevler ve kitlesel sokak mitinglerden oluflan aktif eylem takvimini de aç›klayan Bhattarai, kitleleri mücadeleyi yükseltmeye ça¤›rd›. Bhattarai, bu do¤rultuda gerçeklefltirecekleri eylemlerin bar›flç›l bir hat izleyece¤ini de sözlerine ekleyerek, “7 politik parti ile yapt›¤›m›z antlaflma bizler aç›s›ndan bütün olarak sona ermifl de¤il. Ancak flu haliyle parlamento seçimleri ikiyüzlü bir oyunun ötesine geçemeyece¤inden boykot edece¤iz. Halk Kurtulufl Ordusu ise mevcut pozisyonunu koruyacak” dedi. On binlerce kiflinin kat›ld›¤› mitinge, NKP(M) Baflkan› Prachanda rahats›zl›¤›ndan ötürü kat›lmad›.

Haz›rlanan anayasa ve ‘sivil mi de¤il mi’ tart›flmalar›

sayfa 3

DTP Yarg›tay’›n hedefinde Yarg›tay, DTP milletvekillerine yönelik pefl pefle bafllatt›¤› inceleme ve soruflturmalar ile DTP’yi y›pratarak kapatmaya çal›fl›yor. Bu duruma sessiz kalmayan DTP milletvekilleri aç›lan soruflturmalara tepki verdiler. Yarg›tay Baflsavc›l›¤›, Recep Tayyip Erdo¤an'›n "PKK’yi terörist ilan edin" aç›klamalar›na karfl› “Kimse bize kardefllerimiz için terörist dedirtemez” diyen DTP ‹stanbul milletvekili Sabahat Tuncel ve "Kardefllerimize küfretmeyiz" diyen Batman milletvekili Bengi Y›ld›z hakk›nda da ayr› ayr› inceleme bafllat›ld›. 11 HPG gerillas›n›n yaflam›n› yitirdi¤i operasyonda kimyasal silah kullan›ld›¤›na iliflkin DTP’nin yay›mlad›¤› bildiriyi de soruflturma dosyas›na konuldu. SAYFA 2

Ara notlar

Tuzla’da halk y›k›ma karfl› polisle çat›flt› Seçimler nedeniyle halk› karfl›s›na alacak uygulamalara ara veren AKP hükümeti seçimlerden istedi¤i sonucu ald›ktan sonra emekçi halka sald›r› niteli¤indeki uygulamalar›na h›z verdi. Kendsini destekleyen sermayedarlara kar kap›s› açmak için emekçi semtlerine yönelen AKP hükümeti, ‹stanbul'da Tuzla'ya ba¤l› fiifa ve Mimar Sinan mahallele-

rinde y›k›mlara bafllad›. Yüzlerce polis eflli¤inde gelen y›k›m ekiplerine direnen mahalle halk› polisle çat›flt›. Çat›flmalar nedeniyle onlarca insan yaraland›. Emekçi semtlerine sald›rarak zaten yoksul olan halk› soka¤a atan AKP hükümeti seçimden önce yaratmaya çal›flt›¤› aldat›c› havay› tersten estirmekte gecikmedi. Seçimler öncesinde belediyenin y›-

k›lmayaca¤›na dair söz vermesine ra¤men fiifa Mahallesi’nde polis eflli¤inde y›k›m ekipleri mahalleye girdi. Halk›n karfl› koymas› üzerine bafllayan çat›flmalar saatlerce devam etti. Polisin att›¤› gaz bombalar› ve plastik mermiler sonucunda ikisi a¤›r olmak üzere 4 kifli yaraland›.

SAYFA 2

En iyi düflünürlerini, flairlerini, ozanlar›n›, sinemac›lar›n›, yazarlar›n›, ressamlar›n› bilim insan› ve politikac›lar›n› sürgüne ve mezara gönderme ünlüsü bir ülkenin insanlar›y›z.

MAYA sf 15

Arif Bilgin


2

GÜNCEL

20-30 Eylül 2007

Devrimci Demokrasi’den

Türk devleti Kürt medyas›na sald›r›yor İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi PKK yöneticilerinden Murat Karayılan'ın kaleme aldığı "Halklaşalım kazanalım" ve "Sözde değil pratikte özeleştiri" başlıklı yazıları nedeniyle Gündem Gazetesi’nin yayımını durdurdu Kürt medyas›n›n ve muhalif bas›n›n önemli sesi Gündem Gazetesi'nin yay›m› Terörle Mücadele Kanunu (TMY) uyar›nca 30 gün süreyle durduruldu. Daha önce de birçok kere kapat›lan gazetenin yay›m›na tahammül edemeyen Türk devleti birçok defa aç›k bir flekilde hedef gösterdi¤i gazeteyi "PKK örgütünün propagandas›"n› yapt›¤› gerekçesiyle 30 gün kapatt›. ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi PKK yöneticilerinden Murat Karay›lan'›n kaleme ald›¤› "Halklaflal›m kazanal›m" ve "Sözde de¤il pratikte özelefltiri" bafll›kl› yaz›lar› nedeniyle gazetenin yay›m›n› durdurdu.

Genç, "Bas›n özgürlü¤ünü ayaklar alt›na alan bir maddeden dördüncü kez yay›n›m›z›n durdurulmas›n› aç›kças› anlamakta zorlan›yoruz' dedi. Yüksel flunlar› söyledi: “Gazetemize yaklafl›m›n Türkiye’deki bas›n özgürlü¤ünün düzeyini belirledi¤ini daha önce de deklare etmifltik. Israrl› yay›n durdurma cezalar›, ne yaz›k ki Türkiye’nin bas›n ve ifade özgürlü¤ü aç›s›ndan sorunlu bir ülke oldu¤unu tekrar göstermifltir. Bu yasakç›, özgürlüklere tahammülsüz iktidar anlay›fl›n›, hukukun buna alet edilmesini k›n›yoruz”.

m›flt›. Gazete 6 Mart 2007'de 30 gün, 9 Nisan 2007'de 15 gün, 12 Temmuz 2007'de 15 gün kapal› kalm›flt›. Türk Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t 12 Nisan 2007 tarihinde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda Gündem Gazetesi'ni direk hedef olarak göstererek, "Biliyorsunuz PKK'n›n bir gazetesi var, Gündem. Onun eleman› gelip burada bize kat›lsa olur mu? Onlar PKK'l›" demiflti. Büyükan›t daha önce de Ülkede Özgür Gündem Gazetesi’ni hedef alm›flt›. 10 Kas›m 2006'da, "PKK bu ülkede gazete yay›ml›yor. PKK’nin bu ülkede gazetesi var

Büyükan›t hedef göstermiflti Bas›n özgürlü¤ü ayaklar alt›nda Gündem Gazetesi Yay›n Yönetmeni Yüksel

(…) Bunlar› engellemek gerekiyor" demifl, alt› gün

Gündem Gazetesi daha önce "örgüt propagandas›" yapt›¤› gerekçisiyle üç kez daha kapat›l-

sonra 16 Kas›m 2006’da Ülkede Özgür Gündem'in yay›m› 15 gün durdurulmufltu.

DTP Yargıtay’ın hedefinde Yarg›tay, DTP milletvekillerine yönelik pefl pefle bafllatt›¤› inceleme ve soruflturmalar ile DTP’yi y›pratarak kapatmaya çal›fl›yor. Bu duruma sessiz kalmayan DTP milletvekilleri aç›lan soruflturmalara tepki verdiler. Yarg›tay Baflsavc›l›¤›, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Grup Baflkan› Ahmet Türk’ün Genelkurmay’›n DTP milletvekillerini resepsiyonuna davet etmemesine iliflkin yapt›¤› aç›klamada “Hep a¤›zdan düflürülmeyen bölücülü¤ün asl›nda kimin taraf›ndan yap›ld›¤› ortaya ç›kt›. Halk›n iradesiyle oluflan parlamentoya yönelik ayr›mc›l›k yap›lmas›n› protesto edin” sözlerine inceleme bafllatt›. Ayr›ca Recep Tayyip Erdo¤an'›n "PKK’yi terörist ilan edin" aç›klamalar›na karfl› “Kimse bize kardefllerimiz için terörist dedirtemez” diyen DTP ‹stanbul milletvekili Sabahat Tuncel ve "Kardefllerimize küfretmeyiz" diyen Batman milletvekili Bengi Y›ld›z hakk›nda da ayr› ayr› inceleme bafllat›ld›. Yarg›tay Baflsavc›l›¤› fi›rnak’ta 11 HPG gerillas›n›n yaflam›n› yitirdi¤i operasyonda kimyasal silah kullan›ld›¤›na iliflkin DTP’nin yay›mlad›¤› bildiriyi de soruflturma dosyas›na koydu.

DTP’den tepkiler DTP Grup Baflkanvekili Selahattin Demirtafl, "Siyasi partiler hakk›ndaki karar› halk verir" diyerek aç›lan soruflturmalara tepki verdi.

AKP emekçinin evine sald›r›yor Seçimler nedeniyle halk› karfl›s›na alacak uygulamalara ara veren AKP hükümeti seçimlerden istedi¤i sonucu ald›ktan sonra emekçi halka sald›r› niteli¤indeki uygulamalar›na h›z verdi. Kendsini destekleyen sermayedarlara kar kap›s› açmak için emekçi semtlerine yönelen AKP hükümeti, ‹stanbul'da Tuzla'ya ba¤l› fiifa ve Mimar Sinan mahallelerinde y›k›mlara bafllad›. Yüzlerce polis eflli¤inde gelen y›k›m ekiplerine direnen mahalle halk› polisle çat›flt›. Çat›flmalar nedeniyle onlarca insan yaraland›. Emekçi semtlerine sald›rarak zaten yoksul olan halk› soka¤a atan AKP hükümeti seçimden önce yaratmaya çal›flt›¤› aldat›c› havay› tersten estirmekte gecikmedi. Seçimler öncesinde belediyenin y›k›lmayaca¤›na dair söz vermesine ra¤men fiifa Mahallesi’nde polis eflli¤inde y›k›m ekipleri mahalleye girdi. Halk›n karfl› koymas› üzerine bafllayan çat›flmalar saatlerce devam etti. Polisin att›¤› gaz bombalar› ve plastik mermiler sonucunda ikisi a¤›r olmak üzere 4 kifli yaraland›.

Evleri için direnenlere polis sald›rd› AKP’li Tuzla Belediyesi, fiifa ve Mimar Sinan mahallelerinde kaçak iddias›yla baz› binalar› y›kmak için sabah›n erken saatlerinde belediye ekipleri, çevik kuvvet ve itfaiye araçlar› eflli¤inde mahalleye geldi. Belediye ekipleri, polislerin deste¤iyle baz› binalar›n y›k›m›n› k›smen yaparken, halk y›k›ma karfl› eyleme

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

geçti. fiifa Mahallesi’nde ve Mimar Sinan Mahallesi’ndeki cadde ve sokaklara barikat kurarak, y›k›m ekiplerini engellemeye çal›flan mahallelilere polis panzerlerle ve gaz bombalar›yla sald›rd›. Y›k›mlar s›ras›nda E-5 karayoluna barikat kuran mahallelilerle polis aras›nda saatlerce süren çat›flmalar yafland›. Bu s›rada çok say›da kiflinin de gözalt›na al›nd›¤› ö¤renildi. Polisin yo¤un gaz bombas› kulland›¤› y›k›mda 100’ün üzerinde gözalt› oldu¤u belirtildi.

Emekçi semtlerdeki y›k›m protesto edildi Devrimci, demokratik kitle örgütleri Tuzla'da emekçilerin yaflad›klar› bölgelere yap›lan y›k›m sald›r›lar›n› protesto etti. Birçok kurumun ortak yapt›¤› aç›klamada sald›r›lar›n durdurulmas› istendi. ‹stanbul DHP, HÖC, ESP, BDSP, ÖMP, Partizan, TÖP, Odak, SODAP, HKM, Kald›raç, TÜM-‹GD, DTP, ÖDP, EMEP, EHP, TKP, SDP, Halkevleri ve D‹P Giriflimi kurumlar›n›n13 Eylül tarihinde Taksim'de yapt›klar› aç›klamada AKP hükümetinin ülkeyi parça parça satt›¤› hat›rlat›larak, Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda yap›lmak istenen y›k›mlar›n tamam›n›n emekçi semtlerde oldu¤una dikkat çekildi. Protesto eylemi "Tuzla'da polis terörüne son", "Yaflas›n devrimci dayan›flma", "Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n", "Tuzla'da y›k›mlara son", "Polis terörüne son", "AKP halka hesap verecek" sloganlar› ile bitirildi.

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

DTP'nin yarg› k›skac›na al›nd›¤›n› söyleyen Demirtafl, DTP'nin siyasi partiler, ayd›nlar ve yazarlar›n düflüncelerini özgür ortamda ifade etmesini savundu¤unu kaydetti. Demirtafl, "Siyasetçiler de düflüncelerini yarg› bask›s› alt›nda kalmadan özgürce ifade etmeyecekse, dile getirmeyecekse ne yapacak diye sormak istiyoruz" dedi.

Şemdinli davası askeri mahkemede fiemdinli davas› Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde davaya bakan hakimlerin de sürgün atamalar›yla de¤ifltirilmesinin ard›ndan Türk ordusunun istedi¤i gibi askeri mahkemeye gönderildi. J‹TEM'ci astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz'in Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde 39 y›l 5'er ay hapis cezas› almalar›n›n ard›ndan temyiz için Yarg›tay'a gönderilen ceza karar›, Yarg›tay karar›yla davan›n askeri mahkemede görülmesi gerekti¤i fleklinde bozulmufltu. Yarg›tay'›n karar›na direnerek davay› askeri mahkemeye göndermeyen Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi hakimlerinin görev yerleri sürgün atamas›yla de¤ifltirildi. Bu de¤iflikli¤in ard›ndan Yarg›tay 9. Ceza Dairesi taraf›ndan askeri mahkemede görülmesi yönünde bozulan fiemdinli Davas›'n›n Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülen duruflmas›nda, mahkeme heyeti bozma karar›na uyarak davan›n Van Jandarma Asayifl Kolordu Komutanl›¤› Askeri Mahkemesi'nde görülmesini kararlaflt›rd›.

AİHM'de Türk devletine yine ceza çıktı

Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas› üzerine bir karabasan gibi çöreklenen ve toplumsal muhalefetin üzerinden bir silindir misali geçen 12 Eylül askeri faflist darbesinin üzerinden çeyrek as›r›n üzerinde bir zaman geçti. Ancak darbenin sosyo-ekonomik hayata etkileri bütün varl›¤›yla sürmekte. O tarihin ve dönemin anayasas›, yasalar›, YÖK'ü, kurumlar›, siyaseti, ekonomisi, yol açt›¤› kültürel ve ahlaki yozlaflmalar esas itibar›yla bugün de yerinde durmakta. 12 Eylül generalleri b›rak›n yarg›lanmay›, hala 'bir bilen' olarak an›lmakta, hala onlara dokunulamamaktad›r. 12 Eylül'ün öz evlatlar› sermaye-partiler-siyasal ve ekonomik egemenler hala generalleri flükranla, sayg›yla anmaktalar. Onlara minnetlerini sunmaktalar. ABD’nin 'bizim çocuklar'› darbeyi yapt›klar›ndan bu yana her alanda egemenliklerini sürdürdü¤ü için, ABD emperyalizmi ve onun yerli uflaklar› hala büyük bir övünç duymaktalar. Bugün uluslaras› dengelerin ve Türk devletinin egemen klikleri aras›ndaki dalafl›n geldi¤i noktada esas›na dokunulmasa da 12 Eylül'ün askeri anayasas›n›n 'de¤ifltirilmesi' gündemde. 20. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren giderek daha da artan bir flekilde emperyalistlerin egemenli¤i alt›na giren Türk devleti, art›k günün ihtiyaçlar›na cevap olmayan 12 Eylül askeri anayasas›n›n yerine günün ihiyaçlar›na cevap olabilecek bir 'sivil anayasa' ile emperyalist uflakl›¤a devam edecek gibi görünüyor. Tabii bu durum egemen kliklerden baz›lar›n›n, özellikle de ordunun ve CHP'nin temsil etti¤i Kemalist kli¤in kolay hazmedemeyece¤i, ancak uflakl›¤›n› yapt›¤› emperyalistlerin sözünden de ç›kamayaca¤› için sadece kuyru¤unu dik tutma pozisyonu sergileyece¤i bir dalafla neden olacak. Bugün için 12 Eylül anayasas›n›n ne kadar›n›n, nas›l bir flekilde revize edilece¤i tam olarak bilinmese de Türk devletine faflist karakterini veren maddelerinin aynen korunmas› öngörülüyor. Zaten bunun aksi bir beklenti içerisinde olmak mümkün olamaz. Bir devletin nas›l yönetilece¤ini belirleyen, kifli hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasalar bütünü olarak tan›mlanan anayasan›n, bunu gerektirecek bir bas›nç ve örgütlü bir halk hareketi olmadan egemenler taraf›ndan, demokrasi ve özgürlükler yönünde bir de¤iflim geçirmesini beklemek bilimsellikle ba¤daflmayacakt›r. Özellikle faflist Türk devletini ve egemen s›n›flar›n› iyi tahlil etmifl, onun faflist sistemini yerle bir ederek yerine Yeni Demokratik Cumhuriyeti kuracak ve kesintisiz bir flekilde komünizm yürüyüflünü sürdürecek olan bilimsel programa sahip olan Maoistler'in, bu gerçeklikten haraketle 2002 15 Eylül'ünde gerçeklefltirilen nitel at›l›mdan ald›klar› güçle her zamankinden daha fazla bir cüretle s›n›f mücadelesine kat›lmalar› gerekmektedir. Emperyalizm, komprador-bürokrat kapitalizm ve feodalizm diye tan›mlanan üç büyük gerici ekonomik güç ve bu s›n›flar›n gerici siyasi iktidar› taraf›ndan sömürülüp bask› alt›nda tutulan tüm s›n›f ve tabakalar›n kurtuluflu egemenlerin yapaca¤› anayasa de¤ifliklikleriyle de¤il, Maoist partinin çat›s› alt›nda yürüttükleri, uzun süreli ve zora dayal› savafl sonras›nda gerçekleflecektir.

Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM), 1980 y›l›nda gözalt›nda ö¤retmen Cengiz Aksakal’›n iflkenceyle öldürülmesi nedeniyle iki askere verilen 2 y›l 1 ay hapis cezas›n›n uygulanmamas› nedeniyle Türk devletini suçlu buldu. ‹flkenceyle öldürülen ö¤retmenin efli Teren Aksakal, san›klara düflük ceza verilmesine tepki göstererek A‹HM'e baflvurmufltu. Dev-Yol üyesi oldu¤u gerekçesiyle 1980 y›l›nda Artvin'de gözalt›na al›nd›ktan bir süre sonra kald›r›ld›¤› hastanede ölen Cengiz Aksakal'›n efli Teren Aksakal'›n A‹HM'e baflvurusu sonuçland›r›ld›. A‹HM Türk devletini 45 bin Euro manevi tazminat ve 5 bin Euro mahkeme masraf-

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

lar›n› ödeme cezas›na çarpt›rd›. A‹HM karar›nda, Aksakal'›n ölümünden sonra haz›rlanan otopsi raporunun, Aksakal'›n vücudunda birçok yara, çürük ve s›yr›klar oldu¤unu gösterdi¤i belirtilerek bir Türk mahkemesince 1997'de verilen ve 2003'de kesinleflen kararda iki jandarma subay›n›n Aksakal'a uygulanan iflkenceye kar›flt›klar› gerekçesiyle iki y›l ve 1 ay hapis cezas›na çarpt›r›ld›klar›n› kaydetti. Buna karfl›n, mahkeme karar›n›n hiçbir zaman uygulanmad›¤›n› belirten A‹HM, söz konusu iki subay›n emekliliklerine kadar orduda görevlerini sürdürdüklerine dikkat çekti.

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


GÜNDEM

Anayasa tart›flmalar› ve Ortado¤u’daki geliflmeler TC’nin, Osmanlı döneminde çıkartılan 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yi takiben 1921, 1924, 1964 ve 1982 tarihlerinde çıkartmış olduğu ikisi askeri darbenin ürünü olmak üzere dört anayasada da devletin temel kuruluş felsefesi, ideolojik yapısı aynıdır

20-30 Eylül 2007

3

SINIF TAVRI ‹smail UÇAR

‘De¤iflen’ Anayasa de¤iflmeyen tabular Siyasi gündem “sivil” anayasa tasla¤› üzerine yap›lan tart›flmalar etraf›nda yo¤unlaflm›fl durumda. Herhangi bir yenilenmenin var olup olmad›¤›, varsa bu yenilenmenin sebepleri, amaçlar›, olas› sonuçlar› gibi bafll›klarda de¤iflik çevrelerce farkl› fikirler ortaya konulmakta, tart›flmalar boyutlanmaktad›r. Kemalizm’den laikli¤e, zorunlu din dersinden YÖK’e, vatandafll›k tan›m›ndan ulus devlete, yar›-baflkanl›k sisteminden parlamenter sisteme, karma ekonomiden liberal ekonomiye, yüksek yarg› organlar›ndan Milli Güvenlik Kurulu’na ve burada sayamayaca¤›m›z birçok konu bafll›¤›na kadar uzanan tart›flmalar bu anayasa metni üzerinden sürmektedir. Tart›flman›n müdailleri “hukukun üstünlü¤ü”, “hukuk devleti” gibi burjuva ideoloji taraf›ndan üretilen ve iktidar›n s›n›fsal niteli¤ini gizlemeye çal›flan argümanlarla tart›flmay› sürdürmeye çal›flmaktad›r. Bunlarla s›n›rl› bir tart›flma iflin özüne inemeyen, s›n›f iliflkilerini ve mücadelesini yok sayan ve dolay›s›yla mevcut burjuva-feodal iktidar› da meflrulaflt›ran, kabullenen bir anlay›fl olur. ‹flte bu yüzden hukuk, anayasa, devlet gibi kavramlar›n Marksist teorideki tan›m›na bakmak ve tart›flmaya bu noktadan hareketle dahil olmak gereklidir.

Baflbakan R. T. Erdo¤an’›n talebi üzerine Prf. Dr. Ergun Özbudun baflkanl›¤›ndaki bilim kurulu taraf›ndan haz›rlanan yeni Anayasa Tasla¤› kamuoyuna aç›kland›. ‹çlerinde AKP’nin önemli kurmaylar›ndan olan Dengir Mir Mehmet F›rat ve Cemil Çiçek’in de yer ald›¤› komisyonun bilim kurulu ile yapt›¤› görüflmeler ard›ndan son halini alacak olan Anayasa Tasla¤› mevcut haliyle önemli tart›flmalar› da beraberinde getirdi. “Demokratikleflme”, “sivilleflme”, “12 Eylül ile hesaplaflma” söylemlerinden beslenen “otoriter devlet yap›s›ndan birey odakl› devlet yap›s›na geçifl” olarak tan›mlanan “birey odakl› liberal ve demokratik ruha sahip yeni bir anayasa” özeti ile önümüze sunulmakta olan bu metin, hakim s›n›flar›n kalemflörleri taraf›ndan yald›zlanarak halk›m›za yutturulmaya çal›fl›lmakta, bu yüzsüzlük yer yer “devrim” s›fat›n›n yap›flt›r›lmas›na dek varmaktad›r. Bilindi¤i üzere “sivil” Anayasa AKP’nin 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesindeki vaadiydi ve “bu anayasay› ç›kartmak milletimize borcumuzdur” diye de sloganlaflt›r›lm›flt›. Millete borç telakki edilen gerçekten nedir? Ortada gerçekten yeni bir Anayasa var m›? Varsa bu Anayasa’y› oluflturma ihtiyac› nereden kaynaklanm›flt›r? 12 Eylül faflist darbesinin ürünü ile hesaplaflma söz konusu mu? Bu bir reform, yenilenme, ilerleme mi yoksa halk›n da kald›raç olarak kullan›larak hakim s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda yeni bir konumlan›fl›n ifadesi mi? Bu sorular›n cevab›na, TC’nin kurulufl süreci ve bugün içinde bulundu¤u ekonomik-siyasi durumun birlikte de¤erlendirilmesi ile ulafl›labilir. TC’nin, Osmanl› döneminde ç›kart›lan 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yi takiben 1921, 1924, 1964 ve 1982 tarihlerinde ç›kartm›fl oldu¤u ikisi askeri darbenin ürünü olmak üzere dört anayasada da devletin temel kurulufl felsefesi, ideolojik yap›s› ayn›d›r. TC’nin kurulufl tarihinden bu yana komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n yukar›dan afla¤›ya infla ettikleri faflist yap›, s›n›f mücadelesinin düzeyine göre görece farkl›l›klar tafl›mas›na karfl›n özünü korumufl, bu da tüm anayasalara rengini veren esas yön olagelmifltir. 1982 Anayasa’s›nda ‘de¤ifltirilmesi teklif dahi edilemez’ olan maddeler bu kurumsallaflm›fl iktidar yap›s›n›n anayasal metindeki ifadesidir ki, bu maddeler tüm anayasalarda özünü koruyarak varl›¤›n› sürdürmüfltür. Bugün gelinen aflamada yap›lacak de¤ifliklikler de bu “dokunulmaz”a müdahale etmeyecek, edemeyecektir. Peki özüne dokunuluyor olmamas›na ra¤men de¤iflikli¤in sebebi nedir sorusu sorulabilir. Ayr›nt›lar› ile de¤erlendirilmesini Anayasa Tasla¤›’n›n son halinin aç›klanmas›na b›rakmakla birlikte flunlar› söyleyebiliriz. Din ve devlet ifllerinin iliflkilendirilmesi, inanç özgürlü¤ü ekseninde laiklik tart›flmas› ve bununla ‹slami ideolojinin örtülü devlet deste¤i ile yay›lmas›, toplumsal yaflam içerisindeki hakimiyet alan›n›n geniflletilmesi ve bir yaflam biçimi fleklinde alg›lanmas› bu de¤iflikli¤e ebelik eden bafll›ca ihtiyaçlardand›r. Yine ABD’nin Ortado¤u politikalar› çerçevesinde TC’nin örnek model olarak yeniden biçimlendirilmesi de bu de¤iflikliklerde belirleyici bir öneme sahiptir. Di¤er belirleyici etken ise, 1920’li y›llardan bugüne uzanan büyük tarihi haks›zl›k olan Kürt ulusal sorunun geldi¤i boyuttur. Bugüne kadar esas olarak bölge devletlerinin gündemi ile s›n›rla kalan, siyasi-askeri olarak hiçbir dönem bugünkü kadar güçlenmemifl olan ve emperyalizmin kendi ç›karlar› gere¤i bu tarihsel haks›zl›¤› do¤rudan ya da dolayl› olarak bugünkü kadar kullanma ihtiyac› duymam›fl oldu¤u bu sorun TC’yi mevcut siyasal üst yap›da s›n›rl› da olsa belirli de¤ifliklikler yapmak zorunda b›rakmaktad›r. Bu konuda farkl› kliklerin de¤iflik yaklafl›mlar›n›n oldu¤unu da belirtmek gerekir. Ekonomik alandaki de¤iflim ihtiyac›n› ise ABD ziyaretine giden Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i Baflkan› Rifat Hisarc›kl›o¤lu’nun flu aç›klamas› ortaya koyuyor: “1982 Anayasas› karma ekonomi içinde geliflmeyi öngörüyordu. Oysa 1990’lardan itibaren dünyada rekabete dayanan piyasa ekonomisi hakim olmaya bafllad›. Anayasa’n›n da buna uygun olmas› laz›m. Yoksa önümüzdeki dönüm pek çok yasal düzenleme Anayasa mahkemesinden döner”.

Amaç aç›k; neo-liberal ekonomik politikalar›n önünde pürüzlerin ortadan kald›r›lmas›na en iyi flekilde hizmet edecek bir Anayasa’n›n haz›rlanmas›. Bunlarla birlikte özellikle Anayasa Mahkemesi, Dan›fltay, Say›fltay, YÖK gibi devletin temel kurumlar› üzerinden süren hakim s›n›flar aras› klik dalafl›, kadrolaflma mücadelesi de de¤iflikli¤in sebepleri aras›nda say›labilir. Yeni Anayasa’ya iliflkin ayr›nt›l› de¤erlendirmelerimizi taslak metnin son halinin aç›klanmas›n›n sonras›na b›rak›yoruz. Fakat flunlar› da belirtmeliyiz ki, tüm yasalar devlet ayg›t›n› elinde bulunduran hakim s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda flekillenmekte, halk›n bu sürece dahil olmas›n›n kanallar› aç›lmamaktad›r. Yine Anayasa’da “herkes yaflam hakk›na sahiptir” düzenlemesinin yer almas›, faili meçhul cinayetleri, iflkenceyi önlememekte, bunun devlet politikas› oldu¤u gerçe¤ini gizleyememektedir. “Herkes düflünce hürriyetine sahiptir” ibaresi ayd›nlar›n, gazetecilerin hapsedilmesinin, sokakta öldürülmesinin önüne geçmemektedir. Keza 1982 Anayasas›’n›n geçici 15. maddesinin kald›r›larak darbecilerin yarg›lanmas›n›n yolunun aç›lmas›, demokratikleflme olmay›p devlet iktidar›n›n kendisini aklama çabas›d›r. “Herkes dil, ›rk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi inanç, din, mezhep vb sebeplerle ayr›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir. Hiçbir kifliye, aileye veya zümreye imtiyaz tan›namaz” söylemine ra¤men Kürt ulusu üzerindeki imha ve inkar politikalar›, erkek egemen ideoloji ile kad›n›n ikinci s›n›f cins olarak alg›lan›fl› sürecek, Susurluk-fiemdinli san›klar› devlet korumas›nda muhafaza edilecek ….. ve buna benzer say›s›z örnekler verilebilir. Burjuva-feodal siyasetçilerin iddia ettikleri gibi “ideolojisiz Anaysa” ne eskiden vard›, ne de flimdi olabilir… Hiçbir Anayasa ona özünü veren s›n›flar›n ideolojisinden ba¤›ms›z de¤ildir. O yüzden eski anayasalar da bugünkü “yenisivil” olarak adland›r›lan anayasa tasla¤› da emperyalizme göbekten ba¤›ml› burjuva-feodal s›n›flar›n anayasas›d›r, özünde bir de¤ifllik yoktur, olamaz da.

ABD’nin Ortado¤u projesinde yeni ad›mlar Ortado¤u bata¤›na saplanan ve ç›k›fl yolu arayan ABD ve ‹ngiltere’nin k›sa bir süre önce Irak’tan asker çekme yönündeki mesajlar›, bölgede fliddetlenen iç çat›flmalar, TC’nin de ad›n›n geçti¤i ‹srail’in Suriye’ye hava yollu nab›z operasyonu ve ‹ran’a yak›n dönemli sald›r› tehditleri ABD emperyalizminin Ortado¤u’ya iliflkin yeni politik ad›mlar ataca¤›n›n sinyalleridir. Irak’› parçalara ay›rarak Kürt-Sünni-fiii çat›flmas› yaratmak için u¤raflan ABD bu çat›flmalar›n fliddetlenmesi yoluyla kendisine ba¤›ml› kukla yönetimler oluflturmak ve bunu bölgenin jandarmas›n›n hamili¤ine sokmak aray›fl›nda. Güçlü ve merkezi bir Irak’›n ifline yaramayaca¤›n› düflünen ABD’nin yeni dönem politikas›n›n özünde federatif yap›lanma üzerinden parçalanm›fl iktidar odakc›klar›n›n daha kontrol edilebilir düzeye çekilmeleri vard›r. “Yaramaz çocuklar›n” büyük a¤abeyi rolünü yerine getirebilmek, bölgeye kendi yaratt›¤› çat›flmal› durum üzerinden her an müdahale ortam›n› yaratmak; ABD’nin yapt›¤› budur. 2004’te Henry Kissenger’in “Irak’ta fiii teokraksisini dayatmaktansa, birbiri ile çekiflen etnik gruplara kendi hükümetlerini kurma iznini verebiliriz” aç›klamas›, Ortado¤u uzman› Christopher Cotherwood’un Yugoslavya örne¤ini vererek, “Tito’nun zoraki bir arada tuttu¤u bu ülkenin 90’l› y›llarda parçalanmas›, Saddam sonras› Irak için de emsal oluflturuyor” ifadesi yukar›daki ihtimali güçlendirir niteliktedir. Geç kalman›n telafl›yla Ortado¤u projesinde yer edinmeye çal›flan Fransa’n›n cumhurbaflkan› Nicholas Sarkozy seçilmesinin ard›ndan ABD ile iliflkileri ilerletmeye bafllam›fl, Irak’taki iflgalle ilgili aç›l›mlar yapm›flt›. Son günlerde ABD’deki flahinler kanad›n›n dillendirdi¤i ‹ran’a sald›r› ça¤r›lar›na Fransa D›fliflleri Bakan› Bernard Koucher’den ABD

emperyalizminin memnuniyetini kazanan aç›klamalar geldi. ‹ran nükleer krizinde savafla haz›rl›kl› olunmas› gerekti¤ini belirten Koucher, atom bombas›na sahip ‹ran’›n tüm dünya için gerçek anlamda bir tehlike oluflturaca¤›n› söylerken Frans›z flirketlerine ise, ‹ran’a yat›r›m yapmamalar› ça¤r›s›nda bulundu. Bu aç›klamalar›n ard›ndan Koucher’in Rusya’y› ziyareti “ikna turlar›n›n yo¤unlaflaca¤›n›n göstergesi” olarak de¤erlendiriliyor. Bu geliflmelerden ba¤›ms›z olmayan ‹srail’in Suriye’ye düzenledi¤i hava sald›r›s› esas›nda ‹ran’a bir gözda¤› verme hamlesi olup, ABD emperyalizminin politik-askeri yönelimine iliflkin de bir mesajd›r. “Meyve Bahçesi” olarak isimlendirilen bu operasyonda Türk hava sahas›n›n ihlaline iliflkin bir aç›klama olmazken, baz› çevrelerce bu olay ‹ran nükleer santrallerine yap›lacak olas› bir sald›r›n›n provas› olarak yorumland›. Ayr›ca bu operasyonda ‹rsal uçaklar›n›n ‹ran destekli bir füze üssünü imha ettikleri de iddialar aras›nda. Operasyon sonras› ‹srail Askeri ‹stihbarat fiefi Amos Yadlin’in meclis komisyonunda yapt›¤› flu konuflmas› tüm Ortado¤u’ya yap›lm›fl sald›r› ve savafl tehdididir: “Geçen y›lki Lübnan savafl›ndan sonra Suriyeliler zay›f düfltü¤ümüz izlenimine kap›l›p kendilerini görülmemifl bir silah edinme kampanyas›na kapt›rm›flt›. Suriye operasyonu ile cayd›r›c›l›k becerimizi yeniden kazand›k. Bu yeni durum ‹ran ve Suriye dahil tüm bölgeyi etkiler”. ‹srail ve baz› d›fl bas›n kaynaklar› da bu operasyonda Türk devletinin ‹srail’e Suriye hakk›nda istihbarat verdi¤ini, ‹srail uçaklar›na uçufl izninin ise do¤rudan Türk ordusu taraf›ndan verildi¤i öne sürüldü.

Gülün ziyaretlerinin tafl›d›¤› mesaj “Kürt sorununa bar›flç›l ve demokratik yaklaflma” niyetindeki imaj›yla seçim çal›flmalar›n› Kuzey Kürdistan illerinden bafllatan bunda da k›smi baflar›lar sa¤layan AKP gibi, uzun tart›flmalar ve çat›flma sonucu cumhurbaflkan› seçilen Abdullah Gül de yurtiçi gezisinin ilkini bu bölgeye yapt›. Dört gün süren gezide yeni bir dönemin bafllad›¤›n›, demokratik ve ekonomik alanda yap›lan “reform”lar›n sürece¤ini söyleyen Gül, Kürt ulusal sorununa iliflkin politikalar›n ne yönde olaca¤›na iflaret eden flu aç›klamalarda bulundu: “Bu memleketin mayas› sa¤lamd›r. Bu illerin farkl›l›¤› zenginli¤imizdir. Sosyal, etnik, dil, din farklar› ülkenin gerçe¤i ve zenginli¤idir. Kan, gözyafl› kimin olursa olsun yaz›kt›r. Birbirimize sahip ç›kmal›y›z. Ama fliddet ve teröre asla müsaade etmeyiz” türü söylemler kuruluflundan bugüne Kürt ulusunun kendi kaderi tayin hakk›n› gasp eden inkar, imha ve asimilasyon politikalar› kesintisiz sürdüren, “tek devlet, tek millet, tek dil” söyleminde somutlanan Türk hakim s›n›flar›n›n resmi devlet politikalar›n›n bugün de sistem içi kültürel ve ekonomik tavizlerle sürdürme ad›mlar›d›r. Emperyalizmin AKP’ye biçti¤i misyon ve önüne koydu¤u görev asl›nda Kürt ulusal hareketini tahammül s›n›rlar› içinde etkisiz hale getirmek, tasfiye etmek iken, öte yandan Kürt burjuvazisini de mevcut sisteme entegre etmektir. PKK’nin “halkç›” söylemleri öne ç›kartmas›, Öcalan’›n DTP milletvekillerine iliflkin söylemleri, PKK’nin bu geliflmelere iliflkin öngörüsünü göstermekle birlikte inisiyatifi kaybetmeme aray›fl›d›r. AKP’nin bafl›n› çekti¤i DTP milletvekillerinin “PKK terörist örgüttür” dedirtme yönündeki sald›r› kampanyas›, yo¤unlaflan operasyonlar ve Ankara’da yakalanan bomba yüklü kamyonetin PKK ile ba¤lant› oldu¤u iddialar› “Kürt sorunu asl›nda PKK sorunudur, PKK biterse Kürt sorunu da çözülür” fleklindeki tasfiyeci-inkarc› politikalar›n yans›mas›d›r. Sonuç olarak Kürt sorununu kültürel-sosyolojik alanlarla s›n›rland›r›lacak bir mesele de¤il ulusal sorundur. Gerek AKP’nin 60. hükümet program›ndaki söylemler gerekse de yeni Anayasa Tasla¤›’ndaki vatandafll›k, resmi dil tart›flmalar› sorunun özüne dokunmayan inkarc›l›¤›n-flovenizmin farkl› boyutlarda devam›d›r. Gerçek ve devrimci çözüm bütün uluslar için tam hak eflitli¤i, uluslar›n kendi kaderini tayin etme hakk›n› tan›yan Yeni Demokratik Cumhuriyet’tir.

Hukuk, en k›sa tan›m›yla toplumsal iliflkileri düzenleyen, devletin yapt›r›m gücüyle donat›lm›fl kurullar bütünüdür. Bu kurallar bütünün hiyerarflik s›ralamas› içerisinde en tepede bulunan› ise Anayasa denilen temel belgedir. Kurucu iktidar›n yap›c›, y›k›c› ve de¤ifltirici iradesinin müdahale alan›nda olan Anayasa, devlet ayg›t›n›n (s›n›fsal hakimiyetin) o siyasi co¤rafyada ald›¤› biçimi, toplumun iktisadi iliflkilerini, devlet iktidar›n› elinde bulunduran s›n›f(lar)›n yönetim biçimini ve ideolojik yap›lan›fl›n› özlü olarak ifade eden temel belgedir. Alt yap› ve üst yap› aras›ndaki diyalektik iliflkinin zorunlu sonucu olarak üst yap› kurumu olan hukuk ve Anayasa kendi d›fl›nda yer alan, kendisini var eden bir gerçekli¤i yani s›n›f iliflkilerini ifade eder. Tam da bu sebeple Anayasa tart›flmalar› s›n›fsal mücadelenin düzeyi, s›n›flar›n konumlan›fl›, iliflkileri, hakim s›n›flar aras› dal›fl emperyalizme göbekten ba¤›ml› burjuva-feodal iktidar gerçekli¤inden ba¤›ms›z sürdürülemez. fiimdi öne ç›kan tart›flma bafll›klar›n›n ard›nda yatan gerçeklikleri bu yönleriyle tart›flabiliriz. Zorunlu din dersi ve üniversitelerde türban›n serbest b›rak›lmas› üzerinden laiklik tart›flmas› ile vatandafll›k tan›m› ve resmi dil üzerinden millet tan›m› ve dolay›s›yla Kürt ulusal meselesi, iflte tart›flmalar›n merkezini iflgal eden temel gerçeklik budur; ›l›ml› ‹slam modeli ve reorganize edilmifl ulus devlet yap›s› içerisinde eritilmifl Kürt ulusal sorunu. Her ikisinin de ortak noktas› ABD emperyalizminin Ortado¤u politikas›yla do¤rudan ilgili olmas›d›r. ‹deolojik-siyasal üst yap›ya iliflkin bu belirleyenler gelenekselleflmifl resmi devlet politikas›n›n ideolojik dayana¤› olan Kemalizm’i de bu yönüyle tart›flma konusu yapmaktad›r. Bunlarla birlikte ekonomik alt yap›yla ilintili olan yeni anayasa tasla¤›ndaki de¤ifliklik ihtiyac›; kamusal yönü oldukça s›n›rl› olsa da (burjuva iktidarlar taraf›ndan karma olarak tan›mlanan) mevcut yap›lanman›n eksikliklerinin giderilmesi, yani kamusal alan›n tepeden tasfiyesinin, emperyalist talana ve özellefltirmelere sonuna kadar aç›k bir piyasa ekonomisinin sorunsuz yeniden yap›land›r›lmas›, serbest rekabetçi dönemde hammadde sa¤lanan ve meta ihraç edilen sömürge, yar›-sömürge ülkelerin emperyalizm ça¤›nda gittikçe yo¤unlaflan sermaye ihrac›n›n yap›ld›¤› ve esasen ara mal› ithaline dayanan montaj sanayi üretiminin pazarlar› haline getirilmelerinin h›zland›r›larak sürdürülmesidir. Ve bu yönüyle 24 Ocak Kararlar›’n›n devam› ve tamamlay›c›s› niteli¤indedir. “Birey odakl› liberal ve demokratik ruha sahip anayasa”, “›rkç›, flovenist ve yay›lmac› olmayan çok daha kuflat›c› ve pozitif bir milliyetçilik”, “milletin bütünlü¤ü kavram› farkl› sosyo-kültürel ve siyasi özelliklere sahip kifli ve gruplar›n birli¤i ve bir arada yaflama iradesi olarak anlafl›lmal›d›r” gibi Anayasa tasla¤›n›n gerekçe k›sm›nda yer alan ifadeler Abdullah Gül’ün bölge ziyaretlerinde “farkl›l›klar›m›z kültürel zenginli¤imizdir” söylemiyle devletin en üst kademesince de politik yönelim olarak ortaya konmufltur. Bunlar›n hiçbiri “tek millet” flovenist inkarc›l›¤›n›n s›n›rlar›n› aflamamaktad›r, aflamaz da. Amaç bellidir: Ulusal hareketin sistem içi tahammül ve kontrol edilebilir s›n›rlara hapsedilmesi… Hakim s›n›flar›n farkl› klikleri aras›ndaki çat›flman›n sebebi de “tahammül s›n›rlar›” üzerinedir. Bu durum emperyalizmden ba¤›ms›z da de¤erlendirilemez. ABD emperyalizminin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi (GOP) kapsam›nda bölgede merkezi devletlerden ziyade federatif yap›lanmalar› tercih etmesi ulus devletlerin reorganize edilmesini beraberinde getiriyor. Emperyalist yay›lmac›l›k karfl›s›nda direnen ulus devlet gerçekli¤inin, bölgedeki ço¤unlukla ‹slami önderlikli ulusal hareketlerin varl›k sebebi budur. Ulus devletlerin tarihe kar›flt›¤› ya da dünyadaki bafl çeliflmenin de¤iflti¤i anlam›na gelmez, tam tersine çeliflkinin daha da derinleflti¤i anlam›na gelir. Anti-emperyalist mücadeleye darbe vurma amaçl› bu ideolojik sald›r›, emperyalizmin temel özelli¤i olan ezen ve ezilen uluslar›n, ülkelerin varl›¤› gerçe¤ini gölgelemez. Böylesi bir siyasi atmosferde ulusal hareketlere iliflkin belirlemeler ve anti-emperyalist mücadelenin temel araçlar› ve hedeflernin do¤ru tahlili hayati önem tafl›maktad›r. Tüm burjuva önderlikli ulusal hareketlerin temel e¤ilimi pazar gerçekli¤inin sonucu olarak ulusal devletini kurma yönündedir. Fakat bunun emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda emperyalizmden ba¤›ms›z olaca¤›n› düflünmek günümüz dünyas›n› görememek demektir. Zira emperyalizm ça¤›nda tüm burjuva önderlikli ulusal hareketlerin uluslararas› kapitalist sisteme entegrasyonu yani flu ya da bu emperyalist odakla uzlaflmas› kaç›n›lmaz bir sondur. Ulusal sorunun gerçek ve devrimci çözümünün tek kurucu iradesi günümüzde proletaryad›r, ulusal kurtulufl s›n›fsal kurtulufla kopmaz ba¤larla do¤rudan ba¤l›d›r. Bu nokta oldukça önemlidir. Ülkemizde hakim s›n›flar›n farkl› klikleri aras›ndaki dalaflta Kemalist kanad›n içini boflaltarak ikiyüzlü bir riyakarl›kla anti-emperyalizm ve ba¤›ms›zl›k kavramlar›n› kendisine kald›raç yapma çabalar›ndan ötürü, bu kavramlar› gerçek manas›nda sahiplenip savunmas› ve mücadelesini vermesi gereken bizlerin, klik dalafl›nda taraf olmamak ad›na bundan kaç›nmas› kritik bir noktay› teflkil etmektedir. Bu argümanlar›n hakim s›n›f klikleri taraf›ndan içinin boflalt›larak kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullan›lmas› ve bizlerin de bundan ötürü hatal› bir biçimde bu de¤erleri sahiplenmekten kaç›nmam›z, “okun sivri ucunun” kar›flt›r›larak kendi program›m›zda yer alan argümanlar›m›za yöneltilmesine yol açar. Böylesi bir dönemde Kemalizm ve ulusal sorun konusunda bilimsel de¤erlendirmelerden yoksun siyasi yap›lar›n sa¤a veya sola savrulmalar› kaç›n›lmazd›r. Ezilen ulus milliyetçili¤inin kuyru¤una tak›lmak ya da faflizmin ideolojik dayana¤› olan inkarc› flovenist ezen ulus milliyetçili¤inin etkisinde kalmak, önümüzdeki dönemin olas› yanl›fl politik yönelimlerinin iki ana kayna¤› bunlar olacakt›r ki, bugünden bunlar›n etkilerini görmekteyiz. Milli Demokratik Devrim’in politik özü do¤ru kavranmal›, Kemalizm ve ulusal sorun üzerine Kaypakkaya’n›n bilimsel tahlilleri derinlemesine bilince ç›kart›larak, pratikte ete-kemi¤e büründürülmelidir.


4

GÜNCEL

5-16 Eylül 2007

Özel harekat timleri halka kurflun ya¤d›rd›

Dersim'in Mazgirt ‹lçesine ba¤l› Koyunufla¤› Köyü Gölek Mezras›'nda H›d›r Taydafl ve Seyit Ali Taydafl isimli köylüler özel harekat timleri taraf›ndan kurflunland›lar. Askerlerin sald›r›s›nda Ali Taydafl yara almazken, H›d›r Taydafl a¤›r yaraland›.

ruz" fleklinde ba¤›rmalar›na ra¤men atefl etmeyi sürdüren

3 Eylül tarihinde akflam saatlerinde day›lar› Mahmut Bulut'un evinden ç›karak 300-400 metre mesafedeki kendi evlerine do¤ru yürüyen Seyit Ali ve H›d›r Taydafl adl› kardefller pusuda olan özel harekat timleri taraf›ndan hiçbir uyar› yap›lmadan kurflun ya¤muruna tutuldular. Taydafl kardefllerin "Biz köylüyüz, s›kmay›n, bu köyde oturuyo-

al›n›rken, Seyit Ali Taydafl da olay nedeniyle davac› olma-

askerler 48 yafl›ndaki H›d›r Taydafl'› a¤›r yaralad›lar. Daha sonra atefli keserek Taydafl kardefllerin yan›na giden özel harekat timleri, "sizi terörist sand›k" dediler. Olayda a¤›r yaralanan H›d›r Taydafl Elaz›¤'da yo¤un bak›mda tedaviye mas› için tehdit edildi.

‹HD'den bilgilendirme ‹HD Dersim fiubesi Mazgirt ‹lçesi’nde Seydali Taydafl

ve a¤abeyi H›d›r Taydafl’›n özel harekat timleri taraf›ndan taranmas› ve H›d›r Taydafl’›n a¤›r yaralanmas› ile ilgili bas›n aç›klmas› yapt›. ‹HD taraf›ndan yap›lan aç›klamada Taydafl ailesinin askerler taraf›ndan kas›tl› bir flekilde taranm›fl oldu¤u bilgisine yer verildi. Yap›lan bilgilendirmede Taydafl kardefllerin olay s›ras›nda üzerlerinde beyaz tiflört, ayaklar›nda terlik ve ellerinde el fenerleri oldu¤u halde, o s›rada etrafta gizlenmifl bulunan jandarma özel haraket timlerince kendilerine, hiçbir uyar› yap›lmaks›z›n, do¤rudan hedef gözeterek atefl edildi¤i belirtildi.

Gülsuyu’nda kültür sanat festivali

12 Eylül darbesi protesto edildi ABD emperyalizminin 'bizim çocuklar başardı' sözleriyle duyurusunu yaptığı 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye-Kuzey Kürdistan'da gerçekleştirilen askeri faşist darbe 27'nci yıldönümünde bir kez daha darbeci katillerin yargılanması talebi ve katledilen kişilerin anılması amacıyla yapılan eylemlerle protesto edildi ABD emperyalizminin 'bizim çocuklar baflard›' sözleriyle duyurusunu yapt›¤› 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye-Kuzey Kürdistan'da gerçeklefltirilen askeri faflist darbe 27'nci y›ldönümünde bir kez daha darbeci katillerin yarg›lanmas› talebi ve katledilen kiflilerin an›lmas› amac›yla yap›lan eylemlerle protesto edildi.

‹stanbul Darbenin y›ldönümünde Taksim tramvay dura¤›nda bir araya gelen DHP, Partizan, ESP, DTP, BDSP, Halkevleri, EHP, HKM, Odak, Devrimci Hareket, SODAP ve TÖP üyeleri, 12 Eylül askeri faflist darbesini gerçeklefltirenlerden hesap sorulaca¤›n› söylediler. “12 Eylül faflizmi sürüyor, hak ve özgürlükler için mücadeleye” yaz›l› pankart›n arkas›nda toplanan devrimci, demokratik kurum üyeleri ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Ersin Sedefo¤lu, 12 Eylül askeri faflist darbesinin, egemen s›n›flar ve ABD emperyalizminin direktifleri sonucu silahl› kuvvetler eliyle yap›ld›¤›n› belirterek, darbenin bilançosuna iliflkin k›sa bilgiler verdi. 12 Eylül rejiminin günümüzde de sürdü¤üne dikkat çeken Sedefo¤lu, “Bugün hala hapishanelerde binlerce devrimci tutsak var. Hala gazeteler kapat›l›yor, kitaplar yasaklan›yor. Hala gözalt›nda iflkence ve ölüm devam ediyor” dedi. 12 Eylül'le hesaplaflman›n ancak kurumlar› ve sonuçlar›yla hesaplaflmakla olaca¤›n› aç›klayan Sedefo¤lu, “12 Eylül'den hesap soracak olanlar; iflçilerdir, köylülerdir, devrimcilerdir, emekçi halkt›r. Üzerinden 27 y›l geçse de ne 12 Eylül generalleri, ne egemen s›n›flar, ne ABD, ne de suç ortaklar› hesap vermekten kurtulamayacaklard›r” fleklinde konufltu. Aç›klama at›lan sloganlar›n ard›ndan son buldu.

le darbeyi protesto ederek, darbecilerin yarg›lanmas›n› istediler. Etkinlikler kapsam›nda ilk olarak 5 Eylül günü TBMM Dikmen Kap›s› önünde bas›n aç›klamas› yapan Darbe Karfl›t› Platform üyeleri, ayn› gün 1978 tarihinden s›k›yönetim kalkana kadar görev yapan tüm s›k›yönetim komutanlar› hakk›nda haz›rlanan bir dosyay› da A‹HM'e gönderdiler. Darbenin y›ldönümü olan 12 Eylül günü de Abdi ‹pekçi Park›'nda düzenlenen mitingte bir araya gelen binlerce kifli darbeyi protesto etti. Ankara 78'liler Derne¤i Baflkan› Ruflen Sümbüllüo¤lu ve darbe döneminde 4 çocu¤unu kaybeden Kifayet Keçeci’nin birer konuflma yapt›klar› miting, Yola Özlem adl› müzik grubunun konseriyle sona erdi. Ayn› gün Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir araya gelen darbe karfl›tlar›, darbenin arkas›ndaki gerçek aktör olan ABD’nin Ankara büyükelçili¤i önüne siyah çelenk b›rakt›.

Adana Adana’da DHP, Al›nteri, BDSP, ESP, ÇHKM, YDG, Mücadele Birli¤i ve TÖP üyeleri yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla 12 Eylül darbesini protesto ettiler. Darbenin y›ldönümünde 5 Ocak Meydan›’nda “12 Eylül karanl›¤› sürüyor. Karanl›¤› devrimle parçalayaca¤›z” yaz›l› pankart›n arkas›nda bir araya gelen kitle, sloganlarla ‹nönü Park›'na yürüdü. Burada yap›lan ortak aç›klamada konuflan Serkan Tatl›, darbenin yükselen devrimci dalgan›n ve iflçi s›n›f›n›n ç›k›fl›n›n önünü kesmek amac› tafl›d›¤›n› dile getirerek, askerin 12

Ankara

12 Eylül AFC’sinin y›ldönümünde ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi taraf›ndan Kemeralt› giriflinde bas›n aç›klamas› yap›ld›. "12 Eylül karanl›¤›na karfl› tek yumruk olal›m" ça¤r›s›yla yap›lan bas›n aç›klamas›nda 12 Eylül 1980'de yap›lan vahfli sald›r›lar›n günümüzde de artarak devam etti¤i ifade edilerek, “Bu ülkenin üstüne çöken koyu karanl›k 12 Eylül'den bu yana yan› bafl›m›zda geleceksizlik, açl›k, yoksulluk, iflsizlik olarak devam ediyor. ‹flkence ile gözalt›nda kay›plarla, yarg›s›z infazlarla, zorunlu göçlerle, F tipleri ile devam ediyor” denildi. Aç›klama, “Yar›nlar›m›za dair düfllerimizi çalmak isteyenler flunu iyi bilsinler ki; özgürlük sevdam›zla düfltük yollara bir kez, dönüflü yok. Bu kavgada düflenlerimize selam olsun” ifadeleri ile son buldu.

Ankara’da Darbe Karfl›t› Platform çat›s› alt›nda bir araya gelen devrimci, demokrat kurumlar, 12 Eylül darbesinin 27. y›ldönümü vesilesiyle gerçeklefltirdikleri eylem ve etkinlikler-

‹zmir'de ayr›ca 12 Eylül günü birçok sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin kat›l›m›yla Bornova Meydan›’nda bir miting gerçeklefltirildi.

meye çal›fl›lan de¤erlerimize sahip

Festivalin ikinci günü 'y›k›mlar ve bar›nma hakk›' konulu panelle bafllad›. Konuflmac›lar y›k›m sorunun sadece Gülsuyu Mahallesi’nin de¤il di¤er tüm semtlerde de var olan bir sorun oldu¤unu, “kentsel dönüflüm projesi” ad› alt›nda tüm gecekondu mahallelerini y›k›m tehlikesinin bekledi¤ini söylenerek çözüm yollar›n› tart›flt›lar. Panelin ard›ndan süren etkinliklerde K›smet Y›ld›z, Babil Halk Sahnesi, Grup Yorum ve Birol Topalo¤lu sahne ald›. Festivalin son gününde de “yozlaflma ve çözüm yollar›” konulu panel düzenlendi. Panelin ard›ndan Tiyatro Simurg, Küba Devrimi’ni anlatan bir oyun sergiledi. Tiyatronun ard›ndan “Mahallemizde yaflanan sorunlar” bafll›kl› bir halk toplant›s› yap›ld›. Festival Grup Çinko, Toroslara Yolculuk, Gülnaz O¤uz, Soner Soyer ve Hasan Sa¤lam'›n söyledi¤i marfllar ve türküler eflli¤inde coflkulu bir flekilde son buldu.

görevlerin netli¤e kavuflmamas›,

Eylül müdahalesi ile toplum üzerinde ‘terör’ estirildi¤ini belirtti. Tatl›,12 Eylül askeri müdahale-

ç›kt›¤›m›z› göstermek istedik. Ana temas›n› da mahallemizin temel sorunlar›ndan olan yozlaflma, y›k›mlar, yoksulluk oluflturdu. Kapsay›c› olmak, birli¤i genifl tutmak önemliydi bizim için. Bu yüzden tart›flt›¤›m›z konularda ilkesel tavizler olmad›¤› sürece taraflar ortak paydada

buluflmay›

hedefledi.

Önemli olan festivalin örgütlenmesinde emek harcayan ve yapt›¤› ifli ciddiye almakt› bizim için. Ortak ifl yapma çabas› içinde istenilen ciddiyeti ve önemsemeyi göstermeyen ESP’ye uygulanacak yapt›r›mda festival komitesince tart›fl›ld›. ESP ikisi önemli kararlar›n al›nd›¤› toplant›lar olmak üzere 4 toplant›ya kat›lmam›flt›r ve ald›¤› görevlere dair net bilgi vermeyerek örgütlenme sürecini zora sokmufl, bizleri oyalam›flt›r. Al›nan önemli kararlar al›n›rken ve de kimi konularda tart›flmay› açan ESP iken toplant›lara hiçbir gerekçe dahi sunmadan gelmeyerek haz›rl›k sürecini geciktirmifltir. Bu nedenle komite taraf›ndan

aç›klama

istenmifltir

ESP’den. ESP ise elefltirilerin hakl› oldu¤unu ancak baflka iflleri oldu¤u için gelemedikleri gibi kabul edilemeyecek bir aç›klama yapm›flt›r. Her kurumun yo¤un iflleri aras›nda örgütlenmektedir bu festival. Toplant›lara gerekçe belirtmeden, haber vermeden kat›lmamak ve toplant› sonuçlar›n› takip etmemek kabul edilemezdir. Bu nedenle öz elefltiri samimi bulunmam›fl bir sonraki festivallerde de karfl›laflaca¤›m›z ciddiyetsizliklere de adaletli tav›r alabilmek için oy çoklu¤uyla, ESP festivali örgütleyen kurumlar aras›ndan ç›kar›lm›flt›r. Karar›n ertesi günü ESP karar› ta-

sinin mimarlar›n›n, ülkenin devrimci, emekçi ve

Kurumlar festivali

n›mamaya, dayatmalara giriflmifl hat-

iflçi s›n›flar› üzerine sal›nan karanl›¤›n hesab›n›

de¤erlendirdi

ta örgütleyen kurumlara hakaret

vermesi gerekti¤ini belirterek, “Bu hesap ne darbecilerin kendi kurduklar› mahkemelerle, ne de sözde Anayasa de¤iflikleriyle yap›lacak. Bu hesap ancak darbeyi yapanlar›n yaratt›¤› kurumlar›

‹zmir

Demokratik kitle örgütlerinin birlikte düzenledi¤i, ‘Y›k›mlara, yozlaflmaya ve yoksullu¤a karfl› Güsuyu Kültür-Sanat Festivali’ üç gün süren etkinliklerle gerçeklefltirildi. ‹stanbul'un Maltepe ‹lçesi’ne ba¤l› Gülsuyu ve Gülensu mahallelerinde, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Maltepe fiubesi, BDSP, Gülsuyu-Gülensu Güzellefltirme Derne¤i, HÖC, Demokratik Haklar Platformu, Partizan, Proleter Devrimci Durufl, HKM, SDP, KÖZ, DPM Devrimci Komünistler gibi demokratik kitle örgütü ve siyasi çevrelerin ortaklafla düzenledi¤i festival ilk gün yap›lan yürüyüflle bafllad›. Yürüyüflte “Y›k›mlara geçit vermeyece¤iz”, “Yozlaflmaya karfl› gücümüz birli¤imizdir”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” fleklinde sloganlar at›ld›. Devrim mücadelesinde yaflam›n› yitirenler an›s›na sayg› duruflu yap›larak bafllan›lan festivalin ilk gün etkinliklerinde Tiyatro Simurg, Domane Dersim, Grup Diyar ve Grup F›rt›na sahne ald›lar.

ve sistemi tarihin çöplü¤üne atmakla mümkün olacakt›r” fleklinde konufltu.

Amed 12 Eylül döneminde ad› katliamlarla an›lan hapishaneler aras›nda ilk s›ray› alan Diyarbak›r Hapishanesi önünde gerçeklefltirilen eylemle darbe protesto edildi. 78’liler Türkiye Giriflimi’nin organize etti¤i ve aralar›nda ayd›n, sanatç›, yazar ve gazetecilerin de bulundu¤u birçok kiflinin destek verdi¤i eyleme Diyarbak›r Barosu, Diyarbak›r Demokrasi Platformu, TUHAD-FED ve DTP'liler de kat›larak destek verdi. Hapishane önünde gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›nda konuflan 78'liler Türkiye Giriflimi Sözcüsü Celalettin Can, darbe döneminde Diyarbak›r Hapishanesi’nde yaflananlar› ortaya ç›karmak amac›yla ‘Diyarbak›r Cezaevi Gerçekleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonu’ kuracaklar›n› belirtti.

Festivali örgütleyen devrimci kurumlar bir araya gelerek festival de¤erlendirmesi yapt›lar. Festivali de¤erlendiren kurumlar gelecek senedeki festivallerin daha iyi bir flikilde geçmesi için hatalar›n› ve eksiklerini aç›k elefltiriye tutarak ortak bir aç›klama yapt›lar.

eden boyuta getirmifltir ifli. Kararda

Gülsuyu festivalini düzenleyen kurumlar bir araya gelerek festivaldeki sorunlar› tart›flt›lar. Tart›flmadan sonra festivali örgütleyen Gülsuyu-Gülensu Güzellefltirme Derne¤i, PSAKD, HÖC, HKM, PDD, BDSP, Partizan, DHP, KÖZ, DPM Devrimci Komünistler ortak bir aç›klama yaparak hatalar›n› ve eksiklerini de¤erlendirdiler.

m›flt›r. Festivalin amac›n› yans›tma

Yap›lan de¤erlendirmede öne ç›kan sorunlar flöyle idi; “Festivali örgütlerken mahallemizde yaflanan sorunlara dikkat çekmek, çözümlerini tart›flmak genifl bir çevreyi bir araya getirmek ve yitirtil-

›srarc› olununca destekçi kurum olmay› da istememifl tamamen festivalin d›fl›nda kalm›flt›r. K›s›tl› imkanlarla örgütlenen festivalde görev ve sorumluluk, ifl yapma ve organizasyon örgütleyici 11 kuruma eflit yay›lamada kürsüden yap›lan konuflmalar yetersiz kald›. Eksiklerine ve olumsuzluklar›na ra¤men yapt›¤›m›z festival çal›flmas›, ilk defa mahallemizde bu kadar genifl bir çevreyi organizasyonda bir araya getirmesi aç›s›ndan önemli bir deneyim say›labilir. Paneller, halk toplant›lar›, çocuk oyunlar›, tiyatrolar, konserler be¤eni toplarken bunlar›n süreklileflmesinin de bir ihtiyaç oldu¤u, süreklilefltikçe kat›l›m›n da artaca¤› görüldü”.


GÜNCEL

Tutsakların ardından şimdi de yakınlarına görüş cezası!

20-30 Eylül 2007

Özellikle F tipi hapishanelerde uygulanan tecrit ve tredman politikalar›yla teslim al›nmak istenen devrimci tutsaklara verilen disiplin cezalar›n›n ard›ndan flimdi de yak›nlar›n› görmeye giden tutsak yak›nlar›na disiplin cezas› niteli¤inde ‘ziyaret yasa¤›’ getiriliyor.

d›¤›n› belirten Mehdi Boz, 14 A¤ustos günü

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Mehdi Boz, gazetemize gönderdi¤i mektubunda 14 A¤ustos günü ziyaretine gelen kardefline ‘üç ay ziyaret yasa¤›’ getirildi¤ini belirtti. Mektubunda y›llard›r devrimci tutsaklara verilen disiplin cezalar›n›n yan›nda ailelerin de cezaland›r›lmaya bafllan-

baflkalar›n›n ziyaretçileriyle görüflüyorsun”

ziyaretine gelen kardeflinin, ziyaretin bitimi-

ancak bu ülke devletinde ve hapishanelerinde yaflan›r’ dedi.

ne az bir süre kala yan kabinlerde ziyaretçile-

bulunduklar›n› belirtti. Suç duyurusunda bulunmalar›n›n ard›ndan kendisi, Ercan Binay, Cihan Deniz Tarak ve di¤er hücrelerde bulu-

riyle görüflen tutsaklarla selamlaflmas› üzeri-

‘Suç duyurusunda bulunmak da suç’

nan tutsaklar hakk›nda, ‘ithamlarda bulun-

ne gardiyanlarla tart›flma yafland›¤›n› ve gardi-

Mehdi Boz mektubunda ayr›ca, 27 A¤ustos günü hapishanede gerçeklefltirilen k›smi aramada A 20 No'lu hücrede tutulan tutuklulara yönelik onur k›r›c› hareketlerde bulunuldu¤unu, ayn› gün kendisinin de kald›¤› hücrede arama ekibinin kabul edilemeyecek yöntemlerle gerçeklefltirmek istedi¤i arama nedeniyle gerginlik yafland›¤›n› ve arama ekibinin bu provokatif giriflimi ile ilgili suç duyurusunda

mak, olumsuz davran›fllara yönelik gruplaflma-

yanlar›n kardefline müdahale ederek “Neden dediklerini ve kardeflinin bir daha ziyarete al›nmamakla tehdit edildi¤ini belirtti. Olaydan sonra eve dönen kardefline iki hafta sonra ‘üç ay ziyaret yasa¤›’ verildi¤i yönünde bir karar tebli¤ edildi¤ini belirten Boz, mektubunda, “Böyle bir adalet ve hukuk olsa olsa

5

ya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba kat›lmak eylemine kar›flmaktan’ disiplin soruflturmas› aç›ld›¤›n› belirten Boz, “Art›k öyle olmufl ki suç duyurusunda bulunmak dahi suç say›l›yor. O kadar övündükleri adalet ve hukuklar› nerede kald›” diyerek Kocaeli 1 No'lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan keyfi uygulamalara dikkat çekiyor.

Ay› resmi F Tipinde sak›ncal› bulundu Ceza İnfaz Kanunu (CİK)'de yapılan değişiklikle artan baskılar, Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeyi fazlasıyla gölgeliyor. CİK'in getirdiği rahatlıkla keyfiyetçi tutumlarını arttıran hapishane idareleri tutsaklara ilginç yasaklar getiriyor ve disiplin cezalarıyla tutsakları sindirmeye çalışıyor F Tipi hapishanelerinde hak ihlalleri artarak devam ediyor. Adalet Bakanl›¤›'n›n yay›mlad›¤› genelge bir aldatmaca olarak ortada dururken, tutsaklar hapishane idarelerinin keyfi tutumlar› nedeniyle birçok hak ihlaline maruz kalmaya devam ediyor. Tekirda¤ F Tipi Hhapishanesi'nde siyasi tutsaklara uygulanan tecrit ve tredman politikas› devam ediyor. Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K)'de yap›lan de¤ifliklikle artan bask›lar, Adalet Bakanl›¤›'n›n yay›mlad›¤› genelgeyi fazlas›yla gölgeliyor. C‹K'in getirdi¤i rahatl›kla keyfiyetçi tutumlar›n› artt›ran hapishane idareleri tutsaklara ilginç yasaklar getiriyor ve disiplin cezalar›yla tutsaklar› sindirmeye çal›fl›yor.

Tekirda¤ F Tipi Krall›¤›'n›n uygulamalar› Son bir kaç ayda Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi idaresinin adeta bir krall›k gibi yönetildi¤ine kan›t say›labilecek baz› uygulamalar flöyle; * Gökhan Oruç’un d›fl kantinden ald›¤› foto¤raf albümünün üzerindeki ay› süsü sak›ncal› görüldü¤ü için sökülüp al›nd›.

* Cengiz Pilav ve arkadafllar› birlikte Bayrampafla Hapishanesi’nden sevk olarak Tekirda¤ F Tipi'ne götürüldüler. Hapishanenin giriflinde kendilerine yap›lan üst aramas›na karfl› ç›kan Pilav ve arkadafllar›n›n üzerindeki giysiler zorla ç›kart›larak arama gerçeklefltirildi. Zorla arama nedeniyle tutsaklar›n giysileri y›rt›ld›. * A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› alan tutsaklar›n havaland›rma saati 6 ay önce 3 saate ç›kar›ld›¤› halde a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› alan Hasan fiahingöz havaland›rmaya sadece iki saat ç›kart›l›yor. * Turhan Günana’n›n ziyaretçisi taraf›ndan getirilen iki adet Kürtçe gramer kitab›na idarece el konularak kitaplar Günana'na verilmedi. * Kamil Turanl›o¤lu’nun ‹nfaz Hakimli¤i'ne yapt›¤› müracaat ile lösemi hastas› olan o¤luyla hastane telefonu ile görüflme talebi reddedildi. Hastane doktorlar›n›n, telefonla görüflmenin hastaya moral aç›s›ndan iyi gelece¤ini ve tedavisi için gerekli oldu¤u yönlü iki faks› hapishane idaresine çekmesine ra¤men, emir demiri keser misali “telefon görüflme hakk›n› düzenleyen mevzuat” d›fl›na ç›k›lamayaca¤› belirtildi.

* Hasan fiahingöz ve Muzaffer Öztürk’un hapishanede ç›kartt›klar› 'Eylül' isimli derginin ç›kmamas› için hapishane idaresi sudan bahanelerle engeller ç›kar›yor. Dergide yay›mlanmak için yaz›lan yaz›lar sak›ncal› denilerek yaz›lara el konuluyor. Dergide yer alan 12 Eylül darbesi ve bugüne uzanan uygulamalar›n› elefltiren, karfl› ç›kan iki yaz›, iki anlat›, dört fliir, bir türkü sak›ncal› bulunarak e¤itim kurulu karar› ile Eylül dergisinin 6. say›s›na el konuldu. Yine Van M Tipi Hapishanesi'nde tutuklu bulunan Dersim Kültür Derne¤i baflkan› Nefle Demir ile yap›lan röportaj da sak›ncal› bulunup dergiye el konulmas›na gerekçe yap›ld›. Oysa bu röportaj ve sak›ncal› bulunan di¤er yaz›lar gibi hapishanenin mektup okuma komisyonundan geçerek içeriye ulaflm›flt›r. Tekrar ç›k›fl› ise sak›ncal› bulunmufl. * Hasan fiahingöz bilgisayara çekilmesi için kendi yazd›¤› fliirleri d›flar›ya göndermifltir. fiiirler bilgisayara çekilip tekrar hapishaneye geri gönderilmifl ancak e¤itim kurulunca sak›ncal› bulunarak Hasan fiahingöz'e verilmedi. * Hapishane terzisinin tayini ç›km›flt›r. ‹dare terzilikle

hiçbir ilgisi olmayan bir gardiyan› terzi olarak görevlendirmifltir. Terzinin yerine bakan gardiyan 'yapamam' diyerek ifl alm›yor. Giysiler d›flar›da tamir ettirilmek istendi¤inde ise idare, “hapishanemizde terzi var” deyip giysilerin tamir ettirilmesini engelliyor. * Ayd›n Burgucu ve Cengiz Bal adl› tutsaklar flu an tahliye olup, d›flar›da olmalar› gerekirken “disiplin cezas›” nedeniyle b›rak›lmam›fllard›r. “Koflullu sal›verme tarihi müddetnamede 17.07.2007 olarak belirlenmifl olmas›na ra¤men, hapishane idaresi ve gözlem kurulunun 2007/4140 say›l› karar› ile geçen y›l yap›lan açl›k grevi ve kap› dövme eyleminden dolay› alt› ay disiplin, bir ay da iyi hali olmad›¤› gerekçesi ile tahliyenin flu anki durumuyla 30.01.2008 tarihine kadar durdurulmas›na karar verilmifltir”. ‹nfaz hakimli¤ine yap›lan itiraz reddedilmifltir. Tekrar Tekirda¤ A¤›r Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilmifltir, yap›lan itiraza henüz bir yan›t gelmemifltir.

Hapishanelerdeki tecrit protesto edildi ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi hapishanelerdeki tecrit uygulamalar›na karfl› 15 Eylül günü Konak postanesi önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Postaneden Cumhurbaflkanl›¤›'na, Adalet Bakanl›¤›'na ve TBMM Baflkanl›¤›'na mektup gön-

deren Cezaevi ‹nisiyatifi üyeleri, yapt›klar› aç›klamada hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülere yönelik yap›lan insanl›k d›fl›, insan onurunu ayaklar alt›na alan sald›r›lar›n son bulmas›n› istediler.

Yine aynı iddia; “silahıyla birlikte ölü ele geçirildi” Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikle birlikte kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin artt›r›lmas› sonucu iflkence vakalar› artmaya devam ediyor

Polisin yetkileri artınca işkence arttı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikle birlikte kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin artt›r›lmas› sonucu iflkence vakalar› artmaya devam ediyor. ‹zmir Enternasyonal Fuar›'nda pankart açmak isteyince gözalt›na al›nan ö¤rencilerle görüflmek üzere 9 Eylül tarihinde karakola giden ‹HD ‹zmir Eski fiube Baflkan› Avukat Mustafa Rollas, polis fliddetine maruz kalarak iflkence gördü. Gözalt›na al›nan müvekkilleri ile görüflmek için Fuar Asayifl Ekipler Amirli¤ine giden Av. Mustafa Rollas’›n müvekkilleri ile görüflmesi polis taraf›ndan engellendi. Buna itiraz eden Rollas’›n, görüflmenin yasal hakk› oldu¤unu söylemesi üzerine yaflanan tart›flman›n ard›ndan, karakolda bulunan ‹zmir Emniyet Müdürlü¤ü Özel Güvenlik fiube Müdürü Ayhan Gökdeniz, Rollas’› merdivenden iterek yere düflürdü ve tekmeledi. Gökdeniz’in ard›ndan olay yerinde bulunan di¤er polisler de Rollas’a sald›rd›. Sald›r›n›n ard›ndan elleri arkadan kelepçelenerek gözalt›na al›nan Mustafa Rollas 1,5 saat boyunca ayakta bekletilirken küfür ve hakaretlere de maruz kald›.

ÇHD ve ‹HD suç duyurusunda bulundu Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ve ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹zmir fiubesi Av. Mustafa Rollas’›n polis taraf›ndan darp edilip gözalt›na al›nmas›n› protesto ederek sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi.

11 Eylül tarihinde ‹HD ‹zmir fiubesi'nde yap›lan aç›klamada ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Lütfü Demirkap› olay s›ras›nda birçok Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ihlalinin yafland›¤›n› belirtti. Rollas’a isnat edilen suçla ilgili yeterli aç›klaman›n yap›lmad›¤›n› ve gözalt› s›ras›nda tutanaklar›n de¤ifltirildi¤ini dile getiren Demirkap›, Fuar Asayifl Ekipler Amirli¤i’nde düzenlenen yakalama tutana¤› imha edilerek yeni bir tutanak düzenlendi¤ini kaydetti. Demirkap›, “Tüm iflkence vakalar›nda, iflkence izlerinin mazereti haline gelen ‘görevimizi engelledi, zor kullanma yetkimizi kulland›k’ yalan› Mustafa Rollas için de kullan›lm›flt›r” diye belirterek, olayla ilgili olarak Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunduklar›n› söyledi. Toplant›da konuflan ÇHD ‹zmir fiube Baflkan› Aysun Koç ise, Rollas'a yönelik sald›r›n›n karakolda bafllay›p sa¤l›k raporu amac› ile gidilen Alsancak Devlet Hastanesi'nde devam etti¤ini söyledi. Koç, “Hastanedeki doktorun kendisine yönelik ‘Abartmaya gerek yok, çok abart›yorsunuz' sözlerine, t›p meslek eti¤ini hat›rlatarak tepki gösteren Rollas, doktor taraf›ndan içeri ça¤r›lan polislerce d›flar› ç›kar›ld› ve sa¤l›k raporu al›nmad›. Söz konusu doktor hakk›nda da suç duyurusunda bulunaca¤›z ve yeni sa¤l›k incelemesi talep edece¤iz” dedi.

‹stanbul Valisi Muammer Güler, Nijeryal› Festus Okey'in Beyo¤lu Karakolu'nda öldürülmesi olay›n› aklamaya çal›flarak polisi aklamaya çal›flt›. ‹flkenceci ve katil olan polisini savunmak için aç›klama yapan vali ile emniyet birbirinden farkl› yalanlara baflvurdu. Hastanenin otopsi raporu ise emniyetin Festus Okey için ileri sürdü¤ü ölüm sebebinin yalan oldu¤unu ortaya ç›kard›. Polisler taraf›ndan gözalt›na al›nan Festus Okey'in Beyo¤lu ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü'nde öldürülmesi, 'karakolda iflkence' gerçe¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Emniyet Müdürlü¤ü ve Valilik bu olay karfl›s›nda uzun süre sessiz kald›ktan sonra olaydan kurtulman›n yolunu yine “silah›yla birlikte ölü ele geçirildi” gibi gerçekten uzak yalanlara baflvurdu. Polisleri aklamaya çal›flan Güler, iflkence gerçe¤ini yok saymakla kalmayarak polise dönük protestolar›n, “Türk polisini y›pratma politikas›n›n ürünü” oldu¤unu söyledi.

Polis kendini aklamaya çal›fl›yor Okey’in ölüm nedeni üzerine ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü'nden yap›lan aç›klama ile raporunu haz›rlayan hastanenin aç›klamalar›n›n birbirini tutmad›¤› ortaya ç›kt›. Emniyet aç›klamas›nda Okey için haz›rlanan otopsi raporunda “gö¤sünden vuruldu¤u, kurflunun s›rt›ndan ç›kt›¤› ve ateflli silah mermi çekirde¤i yaralamas›na ba¤l› kot k›r›¤› ve iç organ delinmesinden” yaflam›n› yitirdi¤i fleklindeki ifade yalanlanarak, Okey'in omzundan vuruldu¤u iddia edildi. Ayr›ca ölümün yank›lar›n› azaltabilmek için Okey’in üzerinden üç ayr› kimlik ile birlikte "bol miktarda kokain" ç›kt›¤› emniyetin aç›klamas›nda ileri sürüldü. Okey hakk›nda “Pani¤e kap›larak polis memuru CY’nin silah›n› almak üzere hamle yapm›fl, memurun silah›n› vermemek için mücadele etmesi neticesinde ç›kan

Vali Güler’den yine

arbedede silah atefl alm›fl ve Festus Okey omzundan giren mermi ile yaralanm›fl, kald›r›ld›¤› Taksim ‹lkyar-

ilginç senaryolar

d›m Hastanesi'nde de hayat›n› kaybetmifltir” ifadeleri-

Vali Güler, mültecileri bir ç›rp›da ‘potansiyel suçlu’ olarak nitelendirdi. Güler, çeflitli nedenlerle Türk devletine iltica etmifl mülteciler hakk›nda “Bunlar›n özellikle de uyuflturucu madde, sokaktaki uyuflturucu sat›c›l›¤› veya baflka tür suçlarla ifltigal ettikleri biliniyor" diyerek Festus Okey’in ölüm nedenini çarp›tmaya çal›flt›.

ne yer verildi.

Son sekiz ayda savc›l›¤a Beyo¤lu Emniyeti ile ilgili 40 iflkence baflvurusu oldu¤u bilgisinin as›ls›z oldu¤unu iddia eden Güler, "Bu, amaçl› bir propaganda. Bu, Türk polisini y›pratma politikas›n›n ürünü. 40 olay kesinlikle mümkün de¤il. Türkiye'deki böyle flikâyetlerin toplam› bile 40 de¤il. Türk polisinin bir yabanc›n›n bilinçli flekilde hayat›na kastetmesi mümkün de¤il. Bu tenkidi kabul edemem" diye konufltu.

Okey’in ölüm nedeni geç müdahale Helsinki Yurttafllar Derne¤i Mülteci Destekleme Program› Direktörü Özlem Dalk›ran yaflananlarla ilgili yapt›¤› aç›klamada, sivil polislerin Okey'i Taksim ‹lk Yard›m Hastanesi'nin Acil Servisi'ne b›rakt›ktan sonra hiçbir bilgi vermeden uzaklaflt›¤›n› söyledi. Kurflunun gö¤sünden girip s›rt›ndan ç›kt›¤› Okey'in hastaneye geç götürüldü¤ü için kan kayb›ndan yaflam›n› yitirdi¤ini belirten Dalk›ran, hastanenin de raporda ölüm nedenini "geç müdahale" olarak belirtti¤ini söyledi.


6

EMEK-HABER

20-30 Eylül 2007

AKP hükümeti iftiharla sunar

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Dursun BAfiTU⁄

Asgari ücretin 419 YTL oldu¤u ülkemizde, AKP hükümeti döneminde servetlerine servet katan 100 kifli sahip oldu¤u zenginli¤i geçen y›la oranla yüzde 30-35 oran›nda artt›rd›, 2004 y›l›nda 4 milyar dolar servete sahip olan Koç ve Sabanc›, AKP hükümeti döneminde servetlerini 8 milyar dolara ç›kartt› Ekonomist Dergisi, her y›l yapt›¤› gibi bu y›l da ülkemizdeki en zenginleri büyük puntolarla bizlere duyurdu ve onlarla övünmemizi sal›k verdi. Derginin yapt›¤› araflt›rma, ülkemizdeki zengin ile yoksul aras›ndaki gelir adaletsizli¤ini ve yoksuldan al›p zengine veren devlet gerçekli¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Araflt›rman›n ortaya koydu¤u sonuçlara göre ülkemizdeki 100 kiflinin toplam varl›¤› 170 milyar dolar! Asgari ücretin 419 YTL oldu¤u ülkemizde, AKP hükümeti döneminde servetlerine servet katan 100 kifli sahip oldu¤u zenginli¤i geçen y›la oranla yüzde 30-35 oran›nda artt›rd›. Böylece 2003 y›l›nda en zengin yüzde 5’lik kesim ile en yoksul yüzde 5’lik kesim aras›ndaki gelir fark› yüzde 23.8 iken bu rakam 2007 y›l› itibari ile yüzde 30 s›n›r›na dayanm›fl oldu. Ekonomist Dergisi’nin “En zengin 100 Türk” listesindeki veriler 2004 y›l›n›n verileri ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, söz konusu 100 ailenin servetinde yaflanan devasa art›fl bariz bir biçimde görülüyor. 2004 y›l›nda Koç ve Sabanc› ailelerinin gelirleri 4 milyar dolar dolaylar›nda iken bu y›l her iki ailenin servetlerinin yüzde 100’lük bir art›fl

‹flçiler ücret alam›yor

göstererek 8 milyar dolar› aflm›fl durumda. “Yoksulun yan›nda olaca¤›z” “milli gelir 10 bin dolar olacak”, “gelir adaletsizli¤inin üzerine gidece¤iz” diyen AKP hükümetinin yoksuldan al›p zengine veren bir hükümet oldu¤u da bu rakamlarla bir kez daha gözler önüne serilmifl durumda. Ama ülkede say›lar› birkaç yüzü geçmeyen bu insanlar›n neden giderek zenginliklerini artt›r›rken yoksulun daha da yoksul oldu¤unu soran da yok asl›nda. Ülkedeki iflsizli¤e, tar›mdaki y›k›ma, özellefltirmeye ve daha birçok fleye al›flt›¤›m›z gibi bu zenginler listesine de hayli al›flm›fl görünüyoruz. Bir tek çocuklar ola¤anca meraklar› ile “Neden bu listede bizler yokuz”, “Türkiye’nin en yoksul 100 kiflisi kim”, “Bu adamlar çok çal›flm›fllar de¤il mi?” sorular› ile irdeliyorlar meseleyi. Adaletsizlikler, sömürü, al›nterinin gasp› üzerine kurulmufl bu düzende hala insanlar›n çal›flt›klar› kadar zengin olduklar›n› ya da çok zenginin çok çal›flan kifli oldu¤unu san›yorlar. Oysa o en zenginlerin masa bafllar›nda göbeklerini kafl›yarak, çal›flan binlerce iflçinin-emekçinin-köylünün al›nterini gasp etti¤ini ve gasp etti¤i bu al›nteriyle zengin oldu¤unu çocuklar›m›z kavrayam›yorlar. Bizler ise gözümüzün önündeki

bu gerçekli¤i görmüyoruz, görmezden geliyoruz. Resmi rakamlara göre art›k 1 zengin 30 iflçinin bir y›lda kazand›¤› paray› bir kaç ayda kazan›yor. Üstelik bu durum sadece ülkemiz için de geçerli de¤il. Dünyadaki 2.8 milyar çal›flan›n 1.4 milyar› günde 1 dolar kazan›rken tekeller ve onlar›n uflaklar› giderek zenginlefliyor. Amerikal› üç zenginin geliri 48 ülkenin toplam gelirine denk. Birleflmifl Milletler (BM) verilerine göre dünya nüfusunun yar›s› yoksul, yar›s› ise günde 2 dolardan az bir parayla geçinmeye çal›fl›yor. Yine BM verilerine göre dünyada her 24 saatte 18 bin çocuk açl›k ve yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor. Amerikan Forbes Dergisi’nin 2005 y›l› raporuna göre, dünyada 946 dolar milyarderi var. Gates’in serveti sadece 2005 y›l› içinde iki milyar dolar artt›. Tablo bu kadar aç›k, net ve ac› bir görüntüye sahipken, AKP’den ya da bir baflka düzen partisinin bu kara tabloyu de¤ifltirece¤ini kim iddia edebilir. Ülkeyi satanlar›n, çocuklar›na 4 tonluk “gemicikler”, holdingler alan, yandafllar›n› ilk yüz zenginin aras›na sokarak sadakatini gösteren, ülkede milyonlarca insan açl›k-yoksulluk

‹flçi ölümlerine ortak tepki Limiter-‹fl’in ça¤r›s›yla ‹çmeler Tren ‹stasyonu'nda toplanan Emekli-Sen, Birleflik Metal-‹fl, ESP, Partizan, DHP, DTP, EMEP, SODAP, Halkevleri, TKP, EKD, ÖDP, KÖZ, May›sta Yaflam Kooperatifi, Bas›n-‹fl, Bar›fl Anneleri, U‹DDER temsilcileri tersanelerde yaflanan iflçi ölümlerini protesto ettiler.

Dersim Mazgirt belediyesi iflçileri 20 ayd›r maafl alamad›klar› için belediyenin önünde oturma eylemi yapt›. AKP’nin belediye seçimlerini kazanarak koltu¤una oturdu¤u Mazgirt Belediyesi’nde belediye iflçilerinin haklar›n› gasp ederek 20 ayd›r maafllar›n› vermiyor. Bu durumu protesto eden 14 belediye iflçisi, belediyenin önüne gelerek oturma eylemi yapt›. Mazgirt ‹lçesi'nde AKP'li belediyeden 20 ayd›r maafllar›n› alamayan 14 iflçi, kifli bafl›na 30 bin YTL'nin verilmesi gerekti¤ini belirterek, maafllar›n› al›ncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini bildirdi. Daha önce birçok kez belediye baflkan› ile görüfltüklerini ifade eden iflçiler, haklar›n› al›ncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini kaydetti.

Tren ‹stasyonu önünde "Art›k yeter, 12 günde 5 ölüm yeter, s›ran› bekleme, örgütlen" yaz›l› pankart›n arkas›nda toplanan eylemciler, "Art›k ölmek istemiyoruz", "Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›", "Birlik mücadele zafer" sloganlar›n› att›. Ölen iflçiler an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan kurum temsilcileri konuflma yapt›. Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç aç›klamada bulunarak, tersanelerde 100'den fazla iflçinin hayat›n› kaybetti¤ini ve bunlardan hükümetlerin sorumlu oldu¤unu söyleyerek, "AKP'nin 4 y›ll›k hükümeti boyunca 28 arkadafl›m›z ifl cinayetine kurban gitti. Bu süre neredeydiler. Tersaneleri ziyaret eden Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik, 'al›nan tedbirler yeterlidir' diyerek tersane patronlar›n› ihya etmifltir" dedi.

BTS üyesine sürgün

A¤ustos ay› içersinde yaflam›n› yitiren iflçilerden Günay Akarsu'nun kardefli de aç›klamada bulunarak, abisinin ölümü nedeniyle çok ac› çektiklerini ve iflçilerin ölümlere art›k dur demesini istedi.

Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› (BTS) üyesi Celal Vuruflkan’›n Mersin’den Gaziantep’e zorunlu tayini ç›kar›lmas› BTS taraf›ndan sürgün olarak nitelendirilerek protesto edildi. Mersin Tren Gar›'nda 10 y›ld›r Müdür Yard›mc›l›¤› yapan Celal Vuruflkan'›n görev yerinin de¤ifltirilmesini 'sürgün' olarak niteleyen Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› (BTS) üyeleri, sürgün içeren bu tayin ile kendilerine gözda¤› verilmek istendi¤ini belirttiler. BTS Mersin fiube Baflkan› Tongüç Özkan Mersin Tren Gar›'nda konuyla iliflkin yapt›¤› aç›klamada, "10 y›ld›r burada görev yapan üyemiz Celal Vuruflkan'›n Gaziantep'e sürgün edilmesi sendikam›z ve üyemizden öç alma maksatl›d›r" dedi. Celal Vuruflkan hakk›nda hiçbir flikayetin olmad›¤›n› ve mesai arkadafllar›n›n dilekçe ile baflvurarak, herhangi bir flikayetleri olmad›¤›n› bildirmesine ra¤men ataman›n yap›ld›¤›n› kaydeden Özkan, "Teftifl Kurulu raporu haz›rlarken bunlar› göz önünde bulundurmad›. Bunlar aç›kça gösteriyor ki sürgün, Celal Vuruflkan'›n 'ifl yeri huzuru bozdu¤u gerekçesiyle' de¤il, sendikam›za ve üyelerimize gözda¤› vermek amac›yla yap›lm›flt›r" dedi.

s›n›r› alt›nda yaflarken kendilerini milyarlarca lira ayl›k alan, ücretsiz sa¤l›k-bar›nma-ulafl›m hakk›na sahip olan, bizlerin birkaç y›ll›k geliri ile ancak alabilece¤i ceylan derisi koltuklarda oturan, bizlere “maafllar›n›z az de¤il, simit yiyin, fazlas›n› da biriktirin”, “anan›z› da al›p gidin”, “be¤enmiyorsan›z bu ülkeden çeker gidersiniz” diyenlerin bizleri kurtaramayacaklar› aflikar. Ödedi¤imiz vergiler, üretti¤imiz mallar üzerinden yükselenlerden, bizlerin al›nterini-kan›n› emerek zenginleflenlerden ve onlar›n kuklalar› sözde baflbakanlardan, devletten, hükümetten böylesi bir kurtulufl için medet umulmayaca¤›n› hayat›m›zdaki y›k›mlar net bir flekilde gösteriyor. Ya onlar›n bizleri yoksulluk uçurumunun daha da diplerine do¤ru sürükleyerek kasalar›n› doldurmalar›n› ve en zenginler listesine girerek bizlerden kendilerini alk›fllamam›z›, onlara hizmet etmeye-çal›flmaya devam etmemizi istemelerini izleyece¤iz ya da bizlere ait olan›n bizlerden al›nmas›na dur demek için aya¤a kalk›p ipleri elimize alaca¤›z. Y›k›m, karanl›k bir gelecek, yoksulluk içinde bir yaflam, çocuklar›m›za terk edece¤imiz sefalet ya da koca bir dünyan›n sahibi olmak… Yar›n çok geç olacak, bu seçimi bugün yapmal›y›z.

Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Binali Tay, Almanya Sendikalar Birli¤i’nden Birigitte Dihmann, Peru Uluslararas› Dostluk ve Dayan›flma Derne¤inden Eusebio Martel Huado, y›k›mlar›n gerçekleflti¤i Tuzla fiifa ve Mimar Sinan Mahallesi sakinleri ad›na Bayram Ateflo¤lu birer konuflma yaparak tersane iflçilerinin mücadelelerini selamlad›.

Buğday dışarıdan alınacak

Kapitalizmin do¤ay› yok ederek sömürmesi sonucu oluflan kurakl›k nedeniyle birçok ülke bu¤day k›tl›¤› yafl›yor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaflanan kurakl›k nedeniyle pay›na düflen k›sm›yla bo¤ufluyor. Ekonomik olarak kendisini tar›mla var edebilen Türk devleti kurakl›¤a karfl› izledi¤i yanl›fl devlet politikas› ve üretimi aza indiren ‹MF politikalar›na harfiyen uymas› neticesinde bu¤day› d›fl ülkelerden temin edecek. Türk devletinin 2007 bu¤day rekoltesi (tar›mda toplam ürün) 16,5 milyon ton olarak aç›klan›rken di¤er geçmifl y›llara vuruldu¤u zaman yüksek bir düflüflün oldu¤u görülüyor. Rekolte, 2005'te 21 milyon ton, 2006'da 20 milyon ton olarak gerçekleflmiflti. 2007'deki düflüfl nedeniyle 3–4 milyon ton dolay›nda bir bu¤day ithalat›na gidilece¤i öngörülüyor.

Bu nedenle Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) bu¤day üretiminde yetersiz kal›nd›¤› için bu¤day ihtilat› yapmas› için yetki verilmeye haz›rlan›yor. TMO yetersizlikten dolay› piyasalarda denge sa¤layabilmek amac›yla 1.1 milyon ton ithal etmesi bekleniyor. Ülkenin y›ll›k bu¤day ihtiyac› 13–14 milyon ton civar›nda ve ihracat edilen unun tonu ise 5 milyon ton olarak biliniyor. TMO'nun piyasay›, tüketici ve üretici lehine düzenlemesi için 2–3 milyon ton bu¤day› ihtiyat olarak almas› ve bulundurmas› gerekecek. Küresel piyasalarda düflük rekolte nedeniyle artan fiyatlar tüketiciyi önemli derecede etkileyecek. Devletin kasas›nda bu tür sorunlar için para bulunmad›¤›ndan dolay› ithalat paras› yine emekçilerin cebinden ç›kaca¤› kaç›n›lmaz.

Taktiksel politikalar›n revizyonu yap›lmal› Tüm gerilikleri içinde bar›nd›ran iktidarlara karfl›, yeni demokratik iktidar mücadelesini yürütürken, tüm mücadele alanlar›ndan faydalanmak ve taktikleri esasta merkezi stratejiye hizmet edecek biçimde de¤erlendirerek, süreçsel olarak devrim mücadelesine seferber olmak, her komünist devrimcinin üstüne düflen görevdir. Ancak bu görev ve sorumluluk dahilinde hareket edildi¤inde, ayr›flt›r›lmas› gereken temel nokta neyin taktik neyin stratejik oldu¤udur. Taktiksel politikalar dönemsel ihtiyaçlardan dolay› stratejiye hizmet etmesi için yap›lmaktad›r. Stratejiler ise, ülkenin sosyal, siyasal, kültürel ve iktisadi yap›s›ndaki de¤iflimiyle ortaya ç›kmaktad›r. Bu temelde ele al›nd›¤›nda, taktiksel politikan›n dönemsel olarak de¤iflim göstermesinin, geliflen süreçten daha iyi faydalanma anlay›fl›ndan kaynakland›¤›n› iyi bilmemiz gerekir. Bunun belirlenmesinde mevcut örgütlülü¤ün durumu, bu güçlerin nas›l konumland›¤›, kadro yap›s› ve örgütlülü¤ün nesnel durum karfl›s›ndaki etki vb. yönlerini sorgulamak gerekir. Belirlenen politikay› uygulayacak kadro yap›s›ndan veya örgüt dinami¤inden yoksun olundu¤unda, o politikan›n hayata geçirilme flans› zay›flafl›r. Bu k›rk iki beden insana, otuz iki beden elbise giydirmeye benzer. Bir politikan›n belirlenirken s›n›fsal ihtiyaçlar esas yönünü oluflturmaktad›r. Sonuç olarak ortaya ç›kan tüm faktörler, birincil de¤il, ikincildir. Bu politikalar›n temelinde halk›n ç›karlar› durmaktad›r. Geliflecek örgütlülükte bu ç›karlar› kollayan ve daha büyümesini sa¤layacak itici güç mevcuttur. Olur da örgütsel kayg›lar, halk›n ç›karlarar›na zarar verecek temelde duruyorsa, bizlerin tercihi halktan yana olmak zorundad›r. Özünde halk hareketi diye ifade edilmesinin yegane yolu, halk›n ç›karlar›n› esas almayla mümkün olaca¤›n› unutmamak gerekir. Bugün yaflanan temel sorunlardan biride halk›n ihtiyaçlar›na olan mesafeli durufltur. Halktan kopuk öncü kuvvetlerle yürütülen mücadelenin kitleselleflmesi ve kurtuluflu gerçeklefltirmesi mümkün de¤ildir. Bu fark› görmeden, hangi politikan›n hangi ihtiyac›n ürünü oldu¤unu bilmeden, sa¤lam yere basman›n mümkünat› yoktur. Bu dönemde kendi içerisinde k›s›r döngü yaflayan solun, bu ç›kmazdan kurtulup gerçeklerle yüzleflmesi ve baltay› aya¤›na vurmaktan vazgeçmesi gerekir. Genifl kitlelerin bu sistemden rahats›zl›klar› var ise, o zaman bizim ortaya sürdüklerimiz alternatif durumdad›r. Ancak önerdi¤imiz iflin kendisi zor olmakla birlikte, fedakarl›k ve cüret isteyen bir ifltir. Madem ki söylediklerimiz ezilen genifl kitlelere kurtuluflu getirece¤ini düflünüyorsak, bunun gereksinimlerine göre yeniden yap›lanmal›y›z. Bu noktada devrimci hareketin geliflen tasfiye karfl›s›nda dönemsel olarak güç yitimine u¤rad›¤› ve sistemin sald›r›lar› sonucu ciddi yaralar ald›¤› bir süreçten geçti¤i bilinmektedir. Ayn› zamanda devrimci hareketin esas alanlarda marjinalleflti¤i, tali yönünde bir birikimin oldu¤u, reformizmin hortlad›¤› bir süreçtir. Bu süreç sistemin iç sorunlar yaflad›¤› ve yaflan›lan klik çat›flmalar›n›n sonucu üstten yarat›lan kamplaflt›rman›n alta yans›d›¤› bir süreçtir. Bizlerden ba¤›ms›z, nesnel durumdan kaynakl› birikmifl duyarl› ve ayn› zamanda çeper iliflkimiz olan kitlelerin varl›¤› söz konusudur. Sistemin klikleri aras›nda yaflanan sürtüflmelerde, bu kitleler taraf ediliyor. Geçmiflte yap›lan kemalist mitinglere sosyal yönü a¤›rbasan insanlar›n da kat›lmas› ve yap›lan seçimlerde yoksul kitlelerin büyük bölümünün din istismarc›lar›n› tercih etmesi bahsini etti¤imiz tehlikenin varl›¤›n› ortaya koyuyor. Öz itibar›yla halk cephesinde yer alan bu kitleleri devrim saf›na katmak imkans›z bir fley de¤ildir. ‹flte bundan dolay› bofla akan bu ›rma¤›n önüne uygun bir yerde set çekilmezse, bu ›rma¤›n daha fazla bofla akmas›na müdahale edip, kendi hanelerine ak›tmak isteyenler olacakt›r. Bu ›rma¤›n önüne örülecek bent do¤ru yere örülmedi¤inde, bizlerin tüm müdahalelerine ra¤men ak›nt› bizi ezip geçer. Bizim görevimiz bu bendi sa¤lam temeller üstüne örerek en coflkun ›rmaklar› dahi engelleyip, kendi taraf›m›za çevirmektir. Yani ak›nt›ya kap›lmadan ak›nt›ya karfl› kulaç atmakt›r. Böylesi dönemde ak›nt›ya kap›lman›n riskleri olmakla birlikte, mücadelenin her aflamas›nda de¤iflik risklerle karfl›lanmaktad›r. Bu riskler al›nmad›¤›nda, sadece mevcut yap›y› koruyarak, statüko korunmufl olur. Bundand›r ki, baz› ezberlerin bozulmas› gerekir. Otuz sene önce söylenenleri ayn› dil ve uslupla söylersek, kitlelere alg›latmakta zorluklar yaflayabiliriz. K›sacas› politika günün ihtiyaçlar› üzerinden yap›l›r. Burada günün ihtiyaçlar›n› nas›l alg›lad›¤›m›z› sorgulamak durumunday›z. Bizler gelece¤i kurmak istiyorsak bir tak›m geliflmeleri iyi analiz etmemiz gerekmektedir. Burada devrimci öngörülerimizi devreye koymak durumunday›z. E¤er bu güçlü öngörüler olmasayd›, ustalar›m›z gelece¤e dair, bu kadar net söylemler kullanmazd›. Onlar›n yüz y›l önce, bugüne dair söyledikleri flimdi yaflan›yor olmazd›. Marifet her fley olduktan sonra, olan› söylemek de¤il, olaylar aras›ndaki dialekti¤i kurarak ne olabilece¤ini söylemektir. ‹flte taktiksel politikalar›n önemi burdad›r. Sistem içi krizlerin derinleflti¤i, yani nesnel koflullar›n elveriflli oldu¤u süreçlerde ortaya ç›kmaktad›r. Devrim için kitlelerin en verimli dönemi, sisteme olan tepkilerini dillendirdikleri dönemdir. Bu koflullarda, gerekli emekle daha fazla örgütlenmemize zemin sunar. Yeter ki sürecin gerisine düflmeden sürece zaman›nda müdahale edelim. Bu dönemsel f›rsatlar› iyi kulland›¤›m›zda her fleyin bugünden daha iyi olmas› kaç›n›lmazd›r.


GÜNCEL

Siyonizmin karanl›k oyunlar›na yeni perde

20-30 Eylül 2007

7

ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R

31 Ekim-1 Kas›m tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yap›lacak olan Irak’a Komflu Ülkeler Geniflletilmifl Toplant›s› öncesi son hamlelerini yapan ‹srail, El Fetih lideri Mahmud Abbas’› ‹srail parlamentosunda konuflma yapmak üzere davet etti. Filistin’de iki devletli çözüme ‘s›cak’ bakt›¤›n› aç›klayan ‹srail’in, bu davetle kendisine

Amaç-araç iliflkisini do¤ru kavrayal›m

ba¤›ml› bir kukla “devlet”i kurulmas› yemi üzerinden Abbas ile müzakere yürütmesi ve Hamas’a karfl› ortak hareket etme konusu üzerinde durmas› bekleniyor. ‹srail radyolar›nda yer verilen bir haber de bu beklentiyi do¤rular nitelikte. Radyonun haberine göre El Fetih’e ba¤l› Filistin Önleyici Güvenlik Güçleri ve istihbarat birimleri ile ‹srail ordusu yetkilileri aras›nda Ramallah yak›nlar›ndaki bir ‹srail karargah›nda Hamas’a karfl› iflbirli¤ini güçlendirme gündemli bir görüflme gerçeklefltirildi. Öte yandan halen Filistin Devlet Baflkanl›¤› s›fat›n› elinde bulunduran El Fetih lideri Mahmud Abbas’›n seçim yasas›nda yapt›¤› düzenleme de Hamas’a karfl› ‹srail ittifakl› politikalar›n hayata geçirildi¤ine iflaret ediyor. Söz konusu yasada yap›lan de¤ifliklik ile Filistin Kurtulufl Örgütü’ne (FKÖ) ba¤l› olmayan ve örgütün genel kararlar›na uymayan örgütlerin seçimlere girmesi engelleniyor. Bilindi¤i gibi Hamas ve ‹slami Cihad, FKÖ’ye ba¤l› de¤il ve böyle bir durumu kabul etmeyeceklerini

31 Ekim-1 Kas›m tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yap›lacak olan Irak’a Komflu Ülkeler Geniflletilmifl Toplant›s› öncesi son hamlelerini yapan ‹srail, El Fetih lideri Mahmud Abbas’› ‹srail parlamentosunda konuflma yapmak üzere davet etti

de duyurmufllard›. ABD’nin 18-19 Eylül’de ‹srail-Filistin devlet baflkanlar› ile yapaca¤› görüflmeler öncesi Mahmud Abbas ile ‹srail Baflbakan› Ehud Olmert ‹srail’de bir araya geldi. ‹kili aras›nda “bar›fl görüflmeleri”nin gerçeklefltirildi¤i 11 Eylül günü ‹slami Cihad ‹srail askeri kamp›n› vurdu. Sald›r›-

Filistin’de El Fetih ile Hamas aras›nda yaflanan gerginlik ve Hamas’›n Gazze fieridi’nin, El Fetih’in ise Bat› fieri-

Afganistan’daki Alman askerleri çekilsin!

a’n›n yönetimini ele geçirmesinin ard›ndan bafllayan ‹srail devleti ile El Fetih aras›ndaki yak›nlaflma sürüyor.

ABD’nin 11 Eylül sald›r›s›n›n ard›ndan iflgal etti¤i Afganistan’daki Alman askerlerinin görev süresinin uzat›lmak istenmesi binlerce kiflinin kat›ld›¤› bir eylemle protesto edildi. 15 Eylül günü Almanya’n›n Berlin kentinde toplanan yaklafl›k 20 bin kifli, Federal Meclis’in Afganistan’daki askerlerin görev sürelerini uzatmaya dönük giriflimlerine tepki göstererek, askerlerin geri çekilmesini istedi. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan emperyalist güçlerin ABD öncülü¤ünde “terörle savafl” yalan› ile içeride ve d›flar›da sald›rgan politikalar›n yo¤unlaflt›r›ld›¤›na ve dozaj›n›n artt›r›ld›¤›na dikkat çekilen eylemde, bu durumun dünya halklar›na

Türk Telekom iflçisi grev karar› ald› Haber-‹fl üyeleri, Türk Telekom’la yürütülen 7. Dönem Toplu ‹fl Sözleflmesi’ndeki anlaflmazl›k üzerine iflyerlerine grev karar›n› ast›lar. Telekom çal›flanlar›, “Genel grev, genel direnifl”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Telekom iflçisi greve haz›r”, “Oger zamm›n› al bafl›na çal” sloganlar› ile grev karar› ald›klar›n› duyurdu. 29 May›s 2007'den bu yana Telekom yetkilileriyle, çal›flanlar aras›nda sürdürülen “Toplu ‹fl Sözleflmesi” görüflmelerinde, toplam 26 madde üzerinde anlaflma sa¤lanamamas› nedeniyle Haber-‹fl Sendikas›, Türk Telekom Genel Müdürlü¤ü ve flubelerinde yapt›¤› eylemlerle grev karar› ald›¤›n› duyurdu. Böylece Haber-‹fl sendikas› 60 gün içinde bir anlaflma olmazsa yasal olarak greve gidecek

Müdürlük binas›na grev karar› as›ld› Türkiye Posta, Telgraf, Telefon, Radyo ve Televizyon ‹flçileri ve Hizmetleri Sendikas› (Haber-‹fl) üyeleri Gayrettepe’deki Türk Telekom ‹l Müdürlü¤ü Binas› önünde toplanarak, iflverenin önerdi¤i zamlar› protesto ettiler. Demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin de destek verdi¤i eylemde bir aç›klama yapan Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, Haber-‹fl’in Hava-‹fl sendikas›n›n toplu görüflmelerden ald›¤› baflar›n›n ayn›s›n› alaca¤›n› duyurdu. Haber-‹fl’in ald›¤› grev karar›n› sonuna dek destekleyeceklerini belirten Büyükkucak, “Türk-‹fl olarak yan›n›zda olaca¤›z. E¤er bir anlaflma sa¤lanamazsa Türk-‹fl’e ba¤l› bütün sendikalar› harekete geçirece¤iz. Haber-‹fl de Hava-‹fl’in ald›¤› baflar›y› tekrarlayacakt›r” dedi. Haber-‹fl ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› Levent Dokumac› ise yapt›¤› aç›klamada, görüflmenin 27 bin 527 çal›flan› ilgilendirdi¤ini ve 23 asil, 5 geçici olmak üzere toplam 28 madde üzerinde anlaflma sa¤layamad›klar›n› aktard›.

da 76 ‹srail askerinin yaraland›¤› aç›klan›rken, ‹srail sald›r›n›n ard›ndan Gazze fieridi’ni bombalad›.

karfl› büyük çapl› bir sald›r› oldu¤unun alt› çizildi. Yaflanan savafllar›n farkl› dinlerden kifliler ya da halklar aras›ndaki bir savafl de¤il, emperyalist iflgal savafllar› oldu¤una iflaret edilen eylemde, bu savafllar›n halklar› daha da yoksullaflt›raca¤› kaydedildi. Dünya Halklar› Direnifl Hareketi (DHDH) de bir aç›klama yaparak, Alman devletinin Afganistan’daki iflgalci varl›¤›n› uzatmak istemesinin tamam›yla kendi emperyalist ç›karlar›n› korumak amac›n› tafl›d›¤›n› belirtti, bunun Almanya ve Afganistan halklar›na karfl› düflmanca bir nitelik tafl›d›¤›na vurgu yap›larak Afganistan’daki Alman askerlerinin geri çekilmesini istedi.

T‹B-DER; Art›k yeter ölmek istemiyoruz Tuzla Tersanesi'nde çal›flan iflçiler, 'ifl cinayetleri'ne, ücret gasplar›na, sigortas›z çal›flmaya karfl› Gemi ‹nfla Sanayicileri Birli¤i'ne (G‹SB‹R) yürüyerek, “Art›k ölmek istemiyoruz” dedi. Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i (T‹B-DER) üyeleri, Tuzla Gemi Tersanesi önünde toplanarak, son 15 gün içinde yaflam›n› yitiren 5 iflçinin an›s›na "Art›k yeter ölmek istemiyoruz" yaz›l› siyah çelenk tafl›d›. G‹SB‹R önüne siyah çelenk b›rakan iflçiler ad›na konuflan T‹B-DER Baflkan› Zeynel Nihadio¤lu, 'ifl cinayetleri'ne, ücret gasplar›na, kölece çal›flma koflullar›na karfl› kazan›m elde etmenin tek yolunun örgütlü mücadele etmekten geçti¤inin alt›n› çizdi. Eylem sloganlarla sonland›r›ld›.

Dokumac›, iflverenin düflük ücretle birlikte, fazla mesaiyi ve esnek çal›flmay› dayatt›¤›na dikkat çekerek, “‹flveren binlerce kiflinin istedi¤i paray› tek bir kifliye verebiliyor. Reklamlara, kampanyalara milyonlarca dolar para harc›yor fakat çal›flan›ndan esirgiyor. Grev için iki ay beklemeyece¤iz. Bayramdan önce greve ç›kaca¤›z. ‹fl yerlerinde komiteler kurulacak ve grev günü herkes, çolu¤unu çocu¤unu, akrabas›n›, eflini dostunu al›p greve getirecek” dedi.

Tersane iflçilerine sald›r›lar

“Telekom’u size zindan ederiz”

devam ediyor

Grev karar› ile her fleyi göze ald›klar›n› vurgulayan Dokumac›, “‹flverene ça¤r› yap›yoruz. Greve ç›kt›¤›m›z gün, Bakanlar Kurulu’ndan grevi erteleme karar› ç›kart›rsan›z, Telekom’u size zindan ederiz. ‹fl yoksa, ekmek yoksa, grev de yoksa üretim de olmayacak” diye konufltu. ‹flçileri greve haz›r olmas› noktas›nda uyaran Dokumac›, iflverenden gelen yaz›l› ve sözlü her türlü aktar›m› geri çevirmelerini istedi.

Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i (T‹B-DER) üyeleri, Anadolu Tersanesi önünde yapt›klar› eylemde polisin 14 kifliyi darp edip gözalt›na ald›¤›n› aç›klayarak olaya kar›flan polisler hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Anadolu Tersanesi önünde toplanan T‹B-DER üyeleri, arkadafllar›n›n polis taraf›ndan keyfi bir flekilde darp edilip gözalt›na al›nmams›n› protesto ettiler. Daha sonra Tuzla Adliyesi’ne giden T‹B-DER üye ve yöneticisi 14 kifli, polisin sald›r›s›na u¤rad›klar›n› belirterek savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Adliye önünde aç›klama yapan T‹B-DER Baflkan› Zeynel Nihadio¤lu, ücretlerin alamayan iflçilerin ücretlerini talep etmek üzere Anadolu Tersanesi önünde yapt›klar› eyleme polisin sald›rd›¤›n› ve 14 kifliyi gözalt›na ald›¤›n› belirterek Anadolu Tersanesi patronlar›n›n sorunlar› çözme noktas›nda bir ad›m atmad›¤›n› söyledi. Anadolu Tersanesi önünde verilmeyen ücretleri almak için direnifle geçerek tersane kap›s›n› kapatt›klar›n› belirten Nihadio¤lu, “Taleplerimiz tamamen ücretlerin karfl›lanmas› yönündeydi. Ancak tersane patronlar›n›n sözünün d›fl›na ç›kmayan emniyet güçleri, bizleri çok pervas›z ve sald›rgan bir tutum içersinde, vahflice döverek gözalt›na ald›lar. Tersane önünde bafllayan iflkence, arabada ve Tuzla Emniyet Müdürlü¤ü’nde devam etti. Bizler tersane iflçileri olarak diyoruz ki ne biber gazlar›, ne coplar›, ne tekmeleri, ne tehditleri bizleri hakl› mücadelemizden al› koyamayacak. Ücretlerimiz ödenene kadar direniflimizi sürdürece¤iz” dedi.

Ankara'da grev karar› as›ld› Geçen y›l özellefltirilen Türk Telekom yönetimi ile anlaflamayan Türkiye Haber-‹fl Sendikas›, Telekom binas›ndaki panoya grev karar› ast›. Telekom önünde toplanan Haber-‹fl üyeleri, "Telekom iflçisi greve haz›r", "Geliyor, geliyor genel grev geliyor", "Telekom flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma", "Telekom iflçisi köle de¤il" sloganlar›n› atarak Telekom yönetimini uyard›.Türkiye Haber-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Ali Akcan bir aç›klama yaparak grev karar›n› almalar›n›n nedeninin Telekom yönetimimin tutars›zl›¤›ndan kaynakland›¤›n› belirtti. Kendilerinin yüzde 38 zam istedi¤ine iliflkin do¤ru olmayan beyanlar›n verildi¤ini söyleyen Akcan, "Siz bunun yar›s›n› verin biz kabul ederiz" diyerek, istedikleri zam oran›n›n yüzde 19'lara denk düfltü¤ünü söyledi.

Türkiye-Kuzey Kürdistan gibi yar›-feodal, yar›-sömürge co¤rafyalarda egemenlere karfl› yürütülecek mücadelenin esas› hiç kuflku yok ki zora dayal› bir savaflt›r, Halk Savafl›’d›r. Dolay›s›yla yürütülecek her türlü mücadele biçimi, özünde Halk Savafl›’n› besleyerek, bu genel stratejinin hizmetinde olmak zorundad›r. Ancak bu genel do¤ruya iflaret ederken ayn› zamanda alanlar›n özgünlü¤ünün gözard› edilece¤i sonucu ç›kar›lmamal›d›r. Ki yaz›m›z›n esas konusu olan demokratik hak ve talepler eksenli (legal) mücadele yine Halk Savafl›’n›n h›zmetinde, ancak kendi gerçekli¤i üzerinden ele al›narak, bu alan›n nesnel durumuna uygun politikalarla merkezi halka güçlendirilmelidir. Devrimci hareketlerin zay›flad›¤› ve kitlelerden koparak darald›¤› süreçlerde daha çok güç toplaman›n ve daralan örgüt yap›s›n›n kitlelerle buluflularak geniflletilmesi amac›yla daha esnek örgütlenmelerle demokratik kurum ve kitle örgütleri üzerinden sürdürülen faaliyet yanl›fl ele al›narak dar anlamda örgütsel ç›karlar gözetildi¤i için, uzun vadede bu alanlarda süreklili¤i sa¤lanm›fl bir faaliyet yürütülememektedir. Öncelikli olarak kavranarak bilince ç›kart›lmas› gereken her iki alan›n (legal ve illegal) bir birenden farkl› yanlar›n› tesbit ederek, talinin (legal) esas› (illegal) ne flekilde tamamlayaca¤› ve bunun hizmetinde olaca¤› ba¤›n› do¤ru kurmak gerekir. Bu yap›lmad›¤›nda daha çok demokratik hak ve talepler çerçevesinde sürdürülen faaliyet bir parti faaliyeti gibi ele al›nmakta ve güçlendirmesi gereken alan› objektif olarak zay›flatmaktad›r. Bunun için öncelikli olarak politik kitle örgütlerinden çeflitli talepler ekseninde kurulmufl olan derneklere var›ncaya kadar bu kurumlar›n bir komünist partisi gibi ele al›namayaca¤› bilince ç›kart›lmal›d›r. Bu alan›n hangi ihtiyac›n ürünü olarak örgütlenmesi gerekti¤i net bir flekilde kavranamad›¤› sürece yar dar anlamda partinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› eksenli bir faaliyet sürdürülerek kitlelerden kopuflu ya da mevcut sistemin özü gözard› edilerek “demokratik alan” yan›lsamas›yla savrulmay›sa¤c›laflmay› beraberinde getirecektir. Özetle kitle örgütleri olarak yukar›da ifade etti¤imiz örgütlenmeler parti örgütlülükleri de¤il ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi kitle örgütleridir. Yani genel anlamda komünist partilerine özel bir politikayla uzak durmazlar ancak bu örgütlenmelerin iflleyiflinden taleplerine var›ncaya kadar komünist partilerinden ayr›flarak esasta kitlelerin polititk-ekonomik-demokratik-kültürel v.b. talep ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda mücadele yürütürler. Bu alan veya kurumlar üzerinden sürdürelen faaliyet özünde Yeni Demokrasi mücadelesinin geliflmesine hizmet eden, bunun araçlar›n› zenginlefltiren bir kitle faaliyeti niteli¤ini tafl›mal›d›r. Kitle örgütlülüklerinde baflar›s›z olman›n önemli nedenlerinden birisi de hiç kuflku yok ki bu alan›n gerçekli¤ine ve kitlelerin taleplerine cevap olacak güncel-somut politika üretememektir. Dolay›s›yla bu kurumlarda esas olarak politika üretebilme yetene¤ini gelifltirmek hedeflenmelidir. Kitle örgütlerinde güncel politika üretemeyerek her soruna “dar” anlamda komünist partisinin ideolojik-örgütsel çerçevesinden bak›ld›¤› sürece alan›n özgünlü¤ünden yararlanma potansiyeli azalmaktad›r. Bu kavray›fls›zl›¤›n karmaflas›na hapsolan örgütsel iflleyiflin yaratt›¤› hantall›k ve a¤›rl›k neticesi bu alan›n içi boflalt›lmakta, Halk Savafl›’na kanalize edilebilecek büyük potansiyeli a盤a ç›kar›lamamaktad›r. ‹deolojik bir merkez olma sorumlulu¤u önderli¤in sorumlulu¤udur. Bu yönüyle parti örgütü ile kitle örgütü aras›nda temel bir farkl›l›k vard›r ve bu gerçe¤in gözden kaç›r›lmamas› gerekmektedir. Partinin örgütlülü¤ünün öncü rolü vard›r. Kitle örgütü ise ancak öncünün ideolojisini ve politikalar›n› kitlelere yedirmekle sorumludur. Bu durum, kitle örgütlerinin faaliyetini pasifize etmez, etmemelidir. Kitle örgütleri kendi alan›nda yetkinleflerek öncüleflebilmelidir. Bunu sa¤layabildi¤imiz oranda ancak Halk Savafl›’n›n bir parças› ve kendi alan›m›zdaki yürütücüsü olabiliriz. Demokratik Halk Hareket’ini yaratmay› hedeflerken ‘kitlelere ra¤men kitleler için” anlay›fl›ndan de¤il ‘kitleler için kitlelerle birlikte’ anlay›fl›ndan beslenmek gerekmektedir. Aksi taktirde kitlelerin mücadelenin öznesi olma amac›n› tafl›yan örgüt, ifllevini göremez, bir araç olmaktan ç›karak marjinalleflir ve kitlelerle mevcut diyalektik ba¤›n› kopararak kendi kendini baltalam›fl olur. Günümüz koflullar›nda kitlelerin çok büyük bir k›sm›n›n örgütsüz oldu¤u düflünüldü¤ünde bu örgütsüz kitlelerin egemenlerin elinde biçimlendirildi¤i, düzenin tek tip ‘kurflun askerlerine’ dönüfltürüldü¤ü gerçe¤ini apaç›k kavramak zorunluluktur. Bu yönüyle gün geçtikçe mücadele gelene¤ini yitiren, dejenere olan ve kimliksizleflen bir toplumsal flekillenme ile karfl› karfl›ya oldu¤umuz aç›kt›r. Örgütsüz kitleler, egemen güçlerin en temel dayanak noktalar›n› oluflturmaktad›r. Bu büyük potansiyelin elde tutulmas› için kendi gerçe¤ine ve üretimdeki rolüne yabanc›laflt›r›lmas› egemen ideolojinin as›l amac› olmaktad›r. Kitleleri kütle gibi alg›lamak ve onlar›n ad›na karar vermek, sadece egemen sistemin ve onun yaratt›¤› örgütlerin amac› olabilir. Egemenlerden kitlelerin ç›kar›n› gözetmeleri beklenemez. Ancak kitlelerin uyutulmas› amac›yla yöntemler gelifltirilmifl, kitlelere sistemin s›n›rlar› dahilinde ‘inisiyatif’ tan›yan örgütlenme alanlar› oluflturulmufltur. Bu yönüyle örgütsüz kitlelerin yan›nda sistemin savunucular›n› yaratan alanlar olan “Sivil Toplum Örgütleri,” bugün örgütsüzlü¤ün örgütlendi¤i alanlara dönüfltürülmüfltür ve gün geçtikçe yayg›nlaflmaktad›r. S›n›fs›z, sömürüsüz bir dünyan›n kazan›lmas› mücadelesi yürütenlerin örgütlü mücadeleye yönelik bu sald›r›y› görmemesi ve bu sald›r›ya karfl› alternatif örgütlenmeler yaratma zorunlulu¤unun aciliyetini görmemeleri mümkün de¤ildir. ‹nsanl›¤›n s›n›fl› toplumlar tarihi boyunca ayr›flt›r›lan duygu ve düflün dünyas›n›n yaratt›¤› karmaflalar›n çözümlenerek birlefltirildi¤i, billurlaflt›r›ld›¤› ve onu kölelefltirilen a¤›rl›klar›ndan s›yr›larak özgürleflmesi, uzun, sab›rl› ve istikrarl› bir mücadele hatt›n› ve her fleyden önce bu amac›n gerçeklefltirilmesi için güçlü bir merkezi örgütlenmeyi gerektiriyor.


8

20-30 Eylül 2007

PERSPEKT‹F

Yoldafll›k iliflkileri ve ideolojik netlik Bir parti ortamı kendisine katılanları siyasal olarak eğittiği kadar sosyal olarak da ilerletmiyorsa o parti ortamının devrimciliğinden, değiştirici-dönüştürücü özelliğinden bahsetmek de pek mümkün değildir iflleri sil bafltan yeniden ö¤renmek zorunda kal›r ve yoldafllar tecrübe kazanana kadar da ifller aksar. Ve e¤er yeni yoldafllar da önceki gibi kendi aralar›nda iflleri kollektif bir flekilde paylaflmazsa bir sonraki organa veya yoldafllara hiçbir tecrübe b›rak›lmazsa faaliyet kesintili bir flekilde, ilerlemeden kendini tekrar ederek devam eder. Bu durumda da kifliler, ama ondan da önemlisi öncü y›pran›r.

arti içi örgütlü yaflamda yoldafll›k iliflkilerinin nas›l kuruldu¤u, partinin politik uygulamalar›n› ve geliflimini do¤rudan etkileyen bir konudur. Yoldafll›k iliflkilerinin sa¤l›kl› bir zeminde yükselmesi parti disiplininin ve parti içi demokrasinin de sa¤l›kl› bir flekilde iflletilmesini sa¤lar. Partinin ideolojisinin ve hukukunun parti içinde yaflam bulmas› yoldafll›k iliflkilerinin do¤ru bir flekilde iflletilmesine ba¤l›d›r. ‹deolojik olan bu sorunlar ayn› zamanda içinde bulunulan genel koflullara göre ortaya ç›kmaktad›r.

P

Birçok alanda kitleler taraf›ndan dile getirilen, “... yoldafl zaman›nda ifller iyiydi ama o gitti bitti, sonra ... yoldafl geldi o tekrar toparlad› gitti ama yine bitti” fleklindeki ifadeler asl›nda kollektifin yerine kiflilerin öne ç›kt›¤›n› aç›kça göstermektedir. Evet kitlelerin kiflilere bu yönlü övgüsü asl›nda parti ad›na bir elefltiri olarak anlafl›lmal›d›r. Çünkü alanlarda faaliyet partinin flu veya bu politikas› ile de¤il kiflilerle an›lmaktad›r. Bu da partinin o alanda politikas›yla, örgütleriyle de¤il, deneyimli birkaç kadrosuyla an›ld›¤›n› ancak bu flekilde nüfuz etti¤ini göstermektedir. Bu da kollektif ad›na bir olumsuzluktur.

Yoldafll›k iliflkilerinde yaflanan sorunlar›n kayna¤›nda küçük burjuva ideolojisi yatmaktad›r Küçük burjuvazinin kendine güvensizli¤i, kendi durumunu sa¤lama alma iste¤i, bu nedenle kendisinden baflkas›na güvenmemesi en temel özelliklerinden birisidir. Onun için önemli olan kendi küçük mülkiyetidir. Partili-kollektif yaflamda bildi¤imiz anlamda bir mülkiyet olamaz elbette. Çünkü bunun zemini yoktur. Ancak, partili yaflamda küçük burjuva ideolojisinden kopamayanlar›n mülkiyet h›rs›yla koruduklar›, kariyer, mevki ya da kendi faaliyet alan› olur. Yani art›k mesele küçük bir tarlaya ya da küçük bir dükkana sahip olmaktan ç›km›flt›r. Mesele art›k mevki, kariyer ya da kendi faaliyet alan›n›n korunmas› vb. olmufltur. Bunlar› korumak için, ne elefltiriler do¤ru bir flekilde karfl›lan›r ne de do¤ru dürüst bir özelefltiri yaklafl›m› ortaya konulur. Bunun yap›labilmesi için partili bireyin örgütlülük pozisyonu ne olursa olsun öncelikle kendisine ideolojik olarak güvenmesi gerekir. Fakat küçük burjuvazinin bahsetti¤imiz kendine güvensizli¤i, dolay›s›yla etraf›nda olup bitenlere karfl› kayg›l› yaklafl›m› etkin oldu¤unda, partili kifli kendisine karfl› yap›lan en ufak bir elefltiride tahammülsüzleflir. Çünkü kayg› duymaya bafllar ve bu kayg›s› onu do¤rudan elindekini korumaya yöneltir. O andan itibaren ya gelen elefltirileri karfl› sald›r›yla karfl›lay›p bast›rmaya çal›flacakt›r ya da herhangi bir tepki vermeyip tart›flmalar›, elefltirileri t›kayarak önünü kesme tutumunu seçecektir. Bu tip tutumlar salt parti toplant›lar›nda, faaliyet ya da kifli de¤erlendirmelerinde ortaya ç›kmamaktad›r. Tart›flmalarda tak›n›lan tutumlar toplant›lar›n da d›fl›na tafl›nd›¤›nda faaliyet bir bütün olarak aksar duruma gelmektedir. Yani bir yoldafl›n di¤erinden su istemesi bile bir sorun haline gelmektedir ve bu durum art›k b›rak›n politik faaliyeti aksatmay›, bir bütün olarak yaflam› t›kama noktas›na kadar varmaktad›r. Küsme, konuflmama ya da sürekli tepkili bir flekilde konuflma ya da bezdirici abart›l› bir flekilde resmi iliflkiler kurma noktas›na varmakta ve bu da dedi¤imiz gibi özellikle de beraber kal›nan faaliyet alanlar›nda yaflam›n bir bütün olarak t›kanmas›na ve çekilmez olmas›na neden olmaktad›r. Burada bir komünistin ya da bir devrimcinin yaflam›ndan bahsediyoruz. Yani yaflam›n› bir bütün olarak politik faaliyete, devrimci mücadeleye adam›fl olanlardan bahsediyoruz. O nedenle yaflam›n t›kanmas› demek asl›nda dolays›z olarak faaliyetin t›kanmas› demektir. Ancak meseleyi ele al›rken mecburen politik faaliyetlerle sosyal yaflam› ayr› ayr› koymaktay›z. Yoksa politik faaliyeti ayr› sosyal yaflam› ayr› ele alma tarafl›s› oldu¤umuzdan de¤il. Çünkü baz› elefltiriler karfl›s›nda “benim özel hayat›m bu” gibi cevaplar al›nd›¤›ndan ve meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤›ndan bu vurguyu yapmaya zorunlu kald›k.

Siyasi bilinci gelifltirecek, onu politik bilinç haline getirecek olan öncüdür Yoldafll›k iliflkilerinden bahsederken bunlar› “kutsal”, “yüce” iliflkiler olarak ele alm›yoruz. Her partili ya da örgütlü insan da mükemmel de¤ildir. Mükemmel davranacakt›r ya da tüm yoldafllar›na karfl› “Polyanna” gibi davranacakt›r demiyoruz. Ancak bir parti ortam› kendisine kat›lanlar› siyasal olarak e¤itti¤i kadar sosyal olarak da ilerletmiyorsa o parti ortam›n›n devrimcili¤inden, de¤ifltirici-dönüfltürücü özelli¤inden bahsetmek de pek mümkün de¤ildir. Lenin yoldafl “düzene her küfreden iflçi embriyonik olarak siyasal bilinç tafl›r” der ve düzene küfreden her iflçiyi devrimci mücadeleye katmaktan bahseder. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Halk Savafl›, devrimin stratejisidir. O nedenle düzene küfreden her iflçi, yoksul köylü ya da halktan birisi gönüllü bir flekilde halk ordusuna kat›labilir ya da bir baflka örgütlülükte yeralabilir. ‹flte bahsedilen embriyon halindeki siyasi bilinci gelifltirecek, onu politik bilinç haline getirecek olan öncüdür. Halk ordusunun saflar›na bu nedenle her kültürden insanlar gelmektedir ve gelecektir de. Devrim, basit bir flekilde söyleyecek olursak, ezilen, sömürülen s›n›flara dayanmaktad›r ve bu anlamda da toplumun en geri s›n›flar› devrimci saflar› olufltur-

Bir organ›n ya da örgütlü bir ortam›n do¤ru iflletilmesi, devrimci bir zeminde oluflturulmas› için öncelikli olarak sorumlu olanlarda ideolojik netlik ve güven gerekmektedir. Ancak bu flekilde gereksiz kuflku ve kayg›lardan uzak hareket edilebilir. Bu da her türlü önyarg›dan uzak bilimsel bir dünya görüflü kazanmakla mümkün olacakt›r. Yani Marksizm-Leninizm-Maoizm’le mümkündür ancak. MLM’yi teorik olarak bilmek de¤il, bizzat sosyal yaflama da indirgeyerek, politik yaflamla içiçe geçirerek mümkündür. Bizler dövüflmesini, ölmeyi bilmek kadar e¤lenmeyi de bilmeliyiz. Mao yoldafl›n deyimiyle “k›z›l ordu savaflç›lar› hep yürüyemez, dinlenmezse yürüyemez”.

Fedakarl›ktan mülksüzleflmeyi anlamal›y›z

Y

oldaşlık ilişkilerimiz; düşünce yöntemimiz ve çalışma tarzımızla sosyal gerçekliğimiz, gerçek siyasal duruşumuzun aynasıdır. Bu aynaya bakarak, doğru bildiklerimizi sosyal pratiğimize yansıtma çabalarımızı yükseltmeliyiz

maktad›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da fabrika disiplini alm›fl, bu disiplini devrimci saflara tafl›yacak iflçi s›n›f›n›n say›s› da bellidir. Bu nedenle saflar›m›z› a¤›rl›kl› olarak feodal iliflkilerin k›skac›ndaki yoksul köylülük ve e¤itimsiz küçük burjuvazi oluflturacakt›r. Devrimci mücadele elbette ki önceki örneklerinde oldu¤u gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da kitleleri e¤itecek ve onlar› disipline edecektir. Aç›kt›r ki bahsetti¤imiz e¤itim ve disiplin devrimci e¤itim ve disiplindir. Kitleler devrimci mücadele içerisinde afl›r›l›klara da gideceklerdir. Tüm bu sorunlar partinin önderli¤inde ve öncülü¤ünde afl›lacak ve y›¤›nlarda maddi bir güç haline gelecektir. Yukar›da bahsettiklerimiz Halk Savafl›’n›n geliflti¤i, güçlendi¤i durumda yaflan›lacak olanlard›r. Ancak bugünkü gerçekli¤imiz bu de¤ildir. Fakat bugün de saflar›m›za kat›lanlar›n niteli¤i farkl› de¤ildir. Hep söyleriz, özellikle saflara yeni kat›lanlar beraberlerinde düzenden tafl›d›klar› al›flkanl›klar› getirirler. Bu al›flkanl›klardan kurtulmam›z› sa¤layacak olan, yani örgütlü mücadeleye kat›lanlar› devrimcilefltirecek olan parti ideolojisidir. Parti ideolojisinin bu de¤iflimi-dönüflümü sa¤lamas› ve kendi kadrolar›n› yaratmas› için öncelikle parti ortam›n›n do¤ru bir zeminde oluflmas› gerekmektedir. Parti ortam› yukar›da bahsetti¤imiz örneklerin yafland›¤› bir atmosfer içinde olursa yeni kat›lan bir savaflç›n›n ya da militan›n nas›l dönüflece¤i ciddi bir soru olarak ortada kal›r. Birbirine küsmüfl, konuflmayan iki kadro ya da iki partili gördü¤ünde yeni bir devrimcinin yaflayaca¤› hayal k›r›kl›¤›n› tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. O nedenle ald›¤›m›z tav›rlar kesinlikle ve kesinlikle bizlerle s›n›rl› de¤ildir. Kulland›¤›m›z üslup, yoldafllarla iliflkilerimiz genel olarak belirleyicidir, baflkalar›na örnektir. Dolay›s›yla üslubumuzla, yoldafllar›m›zla iliflki tarz›m›zla örnek olmal›y›z. Bu bizim insana ve insan iliflkilerine bak›fl›m›z›n aynas›d›r.

Bir yoldafl›n bir di¤erine ba¤›rmas›, kötü söz söylemesi, sayg› ve sevgi ölçülerinin d›fl›na ç›kmas›, bir yoldafl›n bir di¤erini rencide edici bir davran›fla girebilmesi, hakaret niteli¤inde sözler sarfetmesi kabul edilemez. Örne¤in, bir parti ortam›nda bir yoldafl›n birisine küsmesi ve bunun meflrulaflmas› her yoldafla ayn› flekilde davranma hakk›n› verir. Ve bu hak o andan itibaren konumu ne olursa olsun her yoldafl›n hakk› olur. Peki bu durumda parti yaflam›, politik faaliyet nas›l oluflturulacakt›r? Evet hiçbir zaman tüm yoldafllar›n birbiriyle küstü¤ü, konuflmad›¤› bir ortam olmam›flt›r ama bahsetti¤imiz gibi e¤er bir kifli tüm yanl›fll›¤›na ra¤men bu tavr› kendince meflrulaflt›rmaya çal›fl›rsa bunun tüm yoldafllara hak oldu¤unu düflünmeli ve tavr›n› yeniden sorgulamal›d›r. Evet pratik olarak böyle bir ortam hiçbir zaman olmam›flt›r ve olmayacakt›r ama teorik olarak olabilirli¤i vard›r en az›ndan bu flekilde yanl›fl düflünen yoldafllar aç›s›ndan. Evet tekrar soruyoruz o zaman; o ortamda parti iflleri nas›l yürüyecektir? Cevap nettir, elbette ki yürümeyecektir.

Yoldafllar aras›ndaki iliflkinin niteli¤i organ çal›flmas›n› do¤rudan etkileyen faktördür Bir organ›n kolektif çal›flmas› o organ üyeleri aras›ndaki iliflkiye de ba¤l›d›r. Organa gelen bilgilerin paylafl›lmas›, birlikte yorumlanmas› ve imkan› oldukça birbirine dan›fl›lmas› o organ üyeleri aras›ndaki güveni pekifltirecektir ve daha verimli çal›fl›lmas›n› sa¤layacakt›r. ‹flleri tek bafl›na yürütebiliriz. Belki iyi de yürütebiliriz, fakat bulundu¤umuz organdaki di¤er üyeleri o çal›flmalara katmazsak di¤er yoldafllar›n tecrübe kazanmas›n› nas›l sa¤layaca¤›z? Aç›kt›r ki sa¤layamay›z. Bu durumda da yapt›¤›m›z iyi ifller ne kadar iyi olursa olsun kendimizle s›n›rl› kal›r ve biz bir flekilde o ifli b›rakt›¤›m›zda da yeni yoldafllar da o

Devrim mücadelesi her yoldafltan fedakarl›k istemektedir. Bedeller ödenmeden, fedakarl›k yap›lmadan mücadele yürümüyor. Fedakarl›k olarak tan›mlad›¤›m›z ise özünde mülksüzleflmektir. Gerek düzenle kurdu¤umuz iliflkiler anlam›nda maddi olarak mülksüzleflme, gerek düflünsel, ideolojik olarak mülksüzleflme ve komünistleflmedir. Y›llarca da¤larda savaflan bir gerilla objektif olarak mülksüzleflmifl demektir. Onu bilinç olarak da mülksüzlefltirecek olan öncüdür, partidir. Marksizm-Leninizm-Maoizm’le donand›kça ideolojik-politik olarak da mülksüzleflecektir, proleterleflecektir. Böyle ele al›nmad›¤›nda mesele teorik olarak ne bilinip bilinmedi¤iyle ölçüldü¤ünde mülksüzleflmenin ölçüsü do¤ru olarak konamaz ve böyle çarp›k bak›ld›¤›nda s›kl›kla yaflad›¤›m›z gibi teori de önemsizlefltirilir. Marksizm-Leninizm-Maoizm’i her yoldafl›n ve hatta koflullar zorlanarak her militan›n, örgütlü iliflkinin bilmesini, politik olarak uygulamas›n› daha fazla olanakl› hale getirmek istemekteyiz. Ancak bu mümkün de¤ildir. Eflitsiz geliflim yasas› ve sahip olunan olanaklar yani bizzat nesnel durum buna izin vermemektedir. ‹kincisi, teori basit olarak bilme sorunuyla ele al›n›rsa o önemsizleflir ve devrimci içeri¤inden yoksunlafl›r. Mesele uygulamad›r ve ne için savafl›ld›¤›n› bilmektir. Amaçta netlefltikten sonra, politik çal›flmalarda ilerlenildikçe teorik olarak da ilerleme sa¤lanacakt›r. Parti ortam›nda bütün yoldafllarla ve kitlelerle olan iliflkilerimiz, bütün ön yarg›lardan uzak ve güvene dayal› devrimci iliflki zemininde ele al›nmal›d›r. Bugün elimizde bulundurdu¤umuz iktidar› di¤er yoldafllarla paylaflman›n önemini anlayamasak yar›n›n iktidar›nda kitlelerle de paylaflmayarak ne ad›na olursa olsun onlar üzerinde sopa olmadan kendimizi kurtaramay›z. Bu zemin zay›flad›¤›nda bencilleflme, meseleleri kiflisellefltirme, partiyi devrim ad›na kitleler üzerinde sopa olarak görme ve içten içe çürüme kaç›n›lmaz hale gelir. Bu olumsuz iliflkiler sarmal› partide gruplaflma ve çeteleflmeye kadar gidece¤i gibi devrimden sonra da kitleler üzerinde az›nl›¤›n diktatörlü¤ü ve sonuç olarak geriye dönüfllerin bugünkü embiryonik merkezi olma rolünden kurtulunamaz. Bunun için kendimizi ideolojik olarak sa¤lamlaflt›rarak, kendimize-yoldafllar›m›za-kitlelere güven temelinde elefltiri-özelefltiri silah›n› devrimci zeminde sürekli k›lmal›, parti ve halk kitleleri içerisindeki yanl›fl fikirlere karfl› iki çizgi mücadelesi zemininde ideolojik mücadeleyi sürdürmeliyiz. Yoldafll›k iliflkilerimiz; düflünce yöntemimiz ve çal›flma tarz›m›zla sosyal gerçekli¤imiz, gerçek siyasal duruflumuzun aynas›d›r. Bu aynaya bakarak, do¤ru bildiklerimizi sosyal prati¤imize yans›tma çabalar›m›z› yükseltmeliyiz. Bu çabalar›n kolektif bir flekilde yükseltildi¤i parti ortam›, gelecekte kurmay› istedi¤imiz insan iliflkilerinin modeli bir okul olacak; de¤ifltiren, dönüfltüren bu ortam, toplumu de¤ifltirip dönüfltürme siyasal faaliyetinde tayin edici bir çekim gücü olmakla kalmayarak motor rol oynayacakt›r.


9

GENÇL‹K

20-30 Eylül 2007

GENÇ YORUM

‘Ö¤renciden ne koparsak kard›r’ üzerine fakülte dekanlar›yla görüflme

Sinan ÇAKIRO⁄LU

yap›ld›¤› belirtilen aç›klamada, dekanlar›n bu paran›n kimseden zorla al›nmay-

Kendimizden y›kmaya

aca¤›n›,

iste¤e

ba¤l›

bir

uygulama

oldu¤unu belirtmelerine ra¤men par-

bafllayal›m

alar›n tehditlerle toplanmas›na devam edildi¤i söyleniyor. Üniversite yöneti-

Devrim mücadelesi her alanda çetin ve zorlu bir savafl›m› beraberinde getiriyor. Ancak ve ancak bu zorunluluklar› bilince ç›karanlar ve buna uygun pratik bir hat önüne koyanlar zafere muvaffak olabilir. Aksi her söylem ve pratik varl›k gerekçesine yabanc›laflmaktan kurtulamaz. Yükseldi¤i zemine yabanc›laflan bir hareket kaç›n›lmaz olarak genifl kesimlerin beklentilerine uygun pratik bir hat tesis etme ve kitlelerle birlikte buralarda mücadeleyi gelifltirme fikrinden uzaklafl›r. Bu durum yaz›l› veya sözlü olarak ifade edilmese de prati¤e yans›yan gerçe¤in dili bunu anlat›r. Halk kesimleri söylemlerle de¤il; prati¤e yans›yan gerçe¤in diliyle hareket eder. Mao, “kitlelerin sezgileri kuvvetlidir” derken buna iflaret ediyordu belki de. Kitlelerin tecrübeleri, onlar› yaflam›n prati¤i çerisinde birçok fleyle karfl› karfl›ya getiren olaylar içerisinde billurlaflm›flt›r. Bugünün somutu içerisinde bakt›¤›m›zda s›n›f›n gerçekli¤inden kopuk, s›n›f bilincini üretim mücadelesinin korunda almayan bir “devrimcinin” kendisini ne kadar tan›d›¤›n› bilemeyiz. Ancak kitleler, yaflamdan kopuk bu yönleri birer birer ortaya koyar. Süreç içerisinde bu zaaflar›m›z› de¤ifltirmeye yönelmezsek –ki prati¤imiz bu yöndedir- kitleler kaç›n›lmaz olarak devrim mücadelesinden uzaklaflacakt›r. Dolay›s›yla zaman, sorunlar› kendi d›fl›m›zda arama e¤ilimini bir kenara b›rakman›n zaman›d›r. Y›kmaya kendisinden bafllamayanlar yar›n› özgürlefltiremez. Yar›n›n söylemleriyle yola düflenler, yar›n›n yeni insan›n› bugünden var etmelidir. Bugün yeterince hayata geçiremedi¤imiz bu olgu yaflad›¤›m›z birçok sorunun temelini oluflturuyor. Farkl› toplumsal katmanlardan gelerek devrim mücadelesi içerisinde bir araya gelenler kaç›n›lmaz olarak olanca yetmezlikleri ve zaaflar› da mücadeleye tafl›r. Örgüt bilincinin al›nmas›, örgütlü yaflam ilkesinin hayat bulmas› ve giderek yeni insan›n pratik içerisinde yetiflmesi mücadelenin seyri aç›s›ndan hayati önem tafl›r. Bireyin eski flekillenifli ile yeni aras›ndaki çat›flmada hangisinin galip ç›kaca¤› ihtimale b›rak›ld›¤› vakit büyük yenilgilere davetiye ç›kar›lm›fl olur. Sistem karfl›t› söylemleri dillendirenler sistemle aras›na kal›n duvarlar çekmek durumundad›r. Bu söylem on y›llard›r kullan›lmas›na karfl›n pratikte buna uygun güçlü ad›mlar›n at›ld›¤›n› söylemek zor. Eskinin al›flkanl›klar›yla devrimci mücadele içerisinde kendisine yer bulanlar sistemin mücadele içerisindeki uzant›lar›d›r. Popülist e¤ilimler, sekter tutumlar, teorik geliflimi küçümseyen alg›lar, kitlelere tepeden bakan pratikler gibi onlarca yön eski ile yeni aras›ndaki çat›flmada eskinin baflar›s› olarak göze çarpmaktad›r. Kitlelerden bu kadar uzak oluflumuzun nedenlerine biraz da buralardan bakma cesaretini göstermek gerekiyor. Zaaflarla bar›fl›k yaflamak yerine onlar› de¤ifltirmek ve bünyeyi sa¤lamlaflt›rmak esas olmal›d›r. Aksi yaklafl›mlar kitlelerle var olan uçurumun derinleflmesine, dolay›s›yla prati¤in niyetten ba¤›ms›z karfl›-devrime hizmet etmesine yol açar. Eskinin flekillenifliyle eskiye son verilemez. Ya da eskinin flekillenifliyle yeni var edilemez. Kitlelerin sezgileri ve tecrübeleri onlar› devrim mücadelesine kat›lmaktan al›koyuyorsa, mevcut flekilleniflimizi devrimci bir tarzda de¤ifltirmek gere¤i önümüze ç›kan en acil görev olmal›d›r. Devrim güçleri ile halk kitleleri aras›ndaki uçurumun afl›lmas› yolunda esas› kendimize yönelmek olufltururken, kendi iç devrimimizi gerçeklefltirme zorunlulu¤u esas› güçlendirecek en önemli etken olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Böylesi bir tarzla flekillenen birey-örgüt, yaflam› de¤ifltirme yolunda emin ad›mlar atma becerisini artt›rabilir. Kendisini, yeni ve üst boyutta bir yaflam›n gerçe¤ine göre flekillendirme baflar›s›n› gösteremeyerek büyük sözler sarf edenler kal›c› baflar›lar elde edemez. Halk›n beklentilerini, ihtiyaçlar›n› ve kayg›lar›n› mücadelenin diliyle birlefltirebilme becerisini göstermek, yar›n›n pratik aya¤›n› oluflturabilmek için bugünün en acil cevap bekleyen sorunlar› aras›ndad›r. Do¤ru cevaplar, s›n›f mücadelesinin tarihsel yürüyüflü içerisinde defalarca ortaya kondu. Yap›lmas› gereken; do¤rular› sahiplenerek, kendimizi, çevremizi ve bulundu¤umuz kurumu zaaflardan ar›nd›rma yoluna gitmektir. Al›flkanl›klar›m›zdan s›yr›larak tüm benli¤imizle yeniyi var etmenin kavgas›na yo¤unlaflmal›y›z. Üzerimize yönelen sald›r›lar› alt etmenin tek yolu bu sald›r›lar› yeninin araçlar›yla karfl›lamaktan ve yeniyi her alanda hakim k›lmaktan geçiyor.

minin toplanan paralar›n yasal ve zorunlu oldu¤unu savunmas›na ra¤men para yat›rmayan birçok ö¤renci oldu¤u belirtilen aç›klamada, “Madem yasal dayana¤› var, neden herkesten toplanam›yor? Oysa cevap çok kolay, toplanan paralar yasal de¤il ve üniversitenin mant›¤› ‘ö¤rencilerden ne kopar›rsam kard›r’ mant›¤›d›r’ ifadelerine yer verildi. Üniversitelerinde yaflanan bu sorunun üniversitelilerin ortak sorunu oldu¤u ve Trakya Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, üniversitelerde ö¤retim y›l› kay›tlar›n›n bafllad›¤› bu dönemde üniversite yönetiminin ‘ö¤renciden ne koparsak kard›r’ mant›¤›yla hareket ederek ö¤rencilerden kay›t paras›

Ö¤rencilerden al›nan har(a)çlar protesto edildi

ad›nda para toplad›¤›n› belirtti. Di¤er üniversitelerde de benzer durumlar›n yafland›¤› ve her y›l kay›t döneminde kay›t paras› ad›nda ö¤rencilerden zorla ‘ba¤›fl’ topland›¤› belirtilen aç›klamada, “2006-2007 ö¤retim y›l›nda

Fikret BALCI 1- Anayasayla ilgili düflündüklerim... iflte türban, laiklik, kiflisel hak ve özgürlükler konusunda e¤er bize gerçekten demokrasiyi getirecekse fark etmez. Ama ben bunlar›n politikas›n› pek inand›r›c› bulmuyorum. AKP’nin daha önce seçim meydanlar›nda verdi¤i tüm vaatler bofla ç›kt›. Ne iflsizlik sorunu ortadan kald›r›ld› ne de Kürt sorunu konusunda en küçük bir ad›m at›ld›. 2- Hay›r kesinlikle kendime ait görmüyorum. Ben kendi fikrimi söylüyorum. Gerçekten demokrasi isteniyorsa halka gidilip talepleri al›nmal›, tüm kitle örgütleri buna dahil edilmelidir diyorum. Benim için a, b, c fl›kk› önemli de¤ildir, önemli olan demokrasinin olmas›d›r. Kemal CIRIK 1- fiimdi... anayasay› bir partinin haz›rlamas› do¤ru de¤il. Hele hele halk›n kat›lmad›¤› bir anayasa hiç do¤ru de¤il. Ne flekilde gelece¤i belli olmayan bir anayasa sadece türbana tak›l›p kalm›fl. Bence anayasa objektif ve güvenilir olmal› en baflta. Gerek ilk anayasa gerekse 60 anayasas› biraz da olsa halka yak›n

malar›n yafland›¤› belirtilen aç›klamada, “Bize düflen, haklar›m›za sahip ç›kmak ve çözümün örgütlü bir flekilde düzene karfl› ç›kmakta oldu¤u gerçe¤ini unutmamakt›r” ifadelerine yer verildi.

yaçlar›n›n karfl›lanmas›' ad› alt›nda soyulmakta ve bu koflullar

Gençlik, Sosyalist Gençlik Derne¤i, Dev-Lis ve Liseli Ö¤renci

alt›nda e¤itim, ö¤renim görmeye çal›flmaktad›r" ifadelerine

Birli¤i üyeleri okul kay›tlar›nda zorunlu ba¤›fl ve kay›t paras›

yer verilirken, sorunlara çözüm olarak da "Çözüm bilinçli bir

ad› alt›nda al›nan har(a)çlar› protesto ettiler.

aya¤a kalk›flla, eme¤imize ve yaflam›m›za sahip ç›kmaktan ge-

15 Eylül tarihinde Taflbina önünde bir araya gelen gençler

çiyor. Onun için bizimle ayn› sorunlar› yaflayan milyonlarla

"Yaflas›n paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim mücadelemiz" yaz›-

bir araya gelerek yaflam›m›z ve gelece¤imiz için mücadele et-

l› bir pankart açt›lar. Eylemde yap›lan aç›klamada, "Egemenle-

meliyiz" denildi. Eylemde s›k s›k "Liseler bizimdir, bizimle öz-

rin, zenginlerin çocuklar› özel okullarda e¤itim görürken

gürleflecek", "Yaflas›n paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim", "Kur-

emekçi, yoksul halk çocuklar› ekonomik s›k›nt›lar ve bunlar›

tulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz" ve "Yafla-

daha da derinlefltiren 'okula destek', 'zorunlu ba¤›fl', 'okul ihti-

s›n örgütlü mücadelemiz" fleklinde sloganlar at›ld›.

1- AKP hükümetinin 1982 Anayasas›'nda yapmak istedi¤i de¤ifliklikler içerisinde "sivil, laik, türban, Kemalizm, Türklük, Türkçe" kavramlar› çokça tart›fl›l›yor. Sizin anayasa ile ilgili tart›flmalara iliflkin yorumunuz nedir?

SORULAR

ANAYASA

Fikret BALCI

di¤er üniversitelerde de benzer uygula-

Mersin Demokratik Gençlik Hareketi, Yeni Demokrat

HALKIN GÖZÜYLE

40 YTL olarak belirlenen tutar 2007-2008 ö¤retim y›l›nda 60 YTL’ye ç›kar›ld›. Bu paralar ‘kay›t paras›’ ad› alt›nda ö¤rencilerden tehditlerle toplanmaktad›r” denildi. Para yat›rmayan ö¤rencilerin ders kay›tlar›n›n yap›lmayaca¤›n›n söylenmesi

2- Emekçi halk›n yaflam›nda yaratt›¤› y›k›mla kendisine yak›n sermaye çevrelerini ve emperyalistleri daha da zenginlefltiren AKP'nin haz›rlayaca¤› bir anayasay› kendinize ait hissedebiliyor musunuz? Sizce bir anayasa neden ve nas›l yap›l›r?

Kemal CIRIK

‹mmehan KÖSE

anayasalard›. Bu ise parti yasas› gibi geliyor bana. Sivil de¤ildir.

yoruz. Ama flimdi ortaya ç›kt›¤› zaman insanlar bunu gazeteler, medya kurulufllar› vs arac›l›¤›yla ö¤renecek, bir bilgisi olacak. Anayasa de¤iflikli¤i burjuva kesime daha fazla faydal›ysa, gariban insanlar daha fazla ezilecekse bu anayasada, biz bu anayasay› mümkün de¤il ki kabul etmeyiz.

2- Hay›r can›m olur mu böyle bir fley, asla. Art›k halk›n ihtiyac›na göre düzenlenmelidir. Özellikle ekonomik, demokratik, sosyal adaleti olan bir anayasa olmal›. Bunun için aç›k olmal› ve halk›n tüm kesimlerinin kat›ld›¤› bir anayasa düzenlenmelidir.

‹lker SUNGUR ‹mmehan KÖSE 1- fiimdi AKP’nin yapt›¤› anayasa de¤iflikliklerinde neler oldu¤unu ben flu an bilmiyorum. E¤er ki anayasa de¤iflikliklerinde kendi kafalar›na göre partisine dair bütün iflleri uyguluyorlarsa ben bu anayasaya bu flekilde raz› de¤ilim. Halka yarar› olacaksa hep beraber insanl›k ad›na, cumhuriyet ad›na, demokrasi ad›na biz bunlar› onaylamaya gayret edece¤iz. Yok, ç›karlar› ya da kendi parti ç›karlar› ad›na bunu yapacaklarsa ben kesinlikle anayasa de¤iflikli¤ine ret oyu verece¤im. Bu kadar basit.

2- fiimdi bu anayasa de¤iflikli¤i kendi aralar›nda yapt›klar› bir fleydir; biz flimdi kendimiz bu anayasan›n ne flekilde oldu¤unu bilmi-

1- Aç›kças› AKP’ye fliddetle karfl› ç›kan bir insan›m. Genel olarak fazla detay›n› bilmiyorum anayasa de¤iflikli¤inde neler yap›lacakyap›lmayacak ama benim kafamda flekillenen, bir kere üniversitelere türbanla gidildi¤inde, k›l›k k›yafet serbest kald›¤› zaman hiç hofl fleyler olmayacak. Tamam benim annem de baflörtülü, etraf›mda baflörtülü insanlar da var ama okula girdi¤i zaman yar›n birgün devlet dairelerinde serbest b›rak›lacak bu. Bir de flöyle bir fley var, türban serbest diyorlard› fakat yar›n kara çarflafl› simsiyah bir elbiseyle kad›nlar da girecek buraya ve onlara hiçbir fley olmayacak. Emin de¤ilim ama flöyle bir duyum ald›m: Kürtçe dersler verilmeye bafllanacakm›fl seçmeli olarak. Ben buna da karfl›y›m. Kürtçe bir dil de¤ildir. Türki-

‹lker SUNGUR ye’nin dili Türkçe'dir. Seçmeli ders de olsa seçmesiz de olsa karfl›y›m ve zaten ben Kürtçe yay›nlara da karfl›yd›m. Milyonlarca Kürt insan›n›n oldu¤u söylenir, var tabii ki ama sonuçta ben nas›l ki Ankara’ya kendi lehçemle “Angara” diyorsam onlar da Türkçe'yi kendi yörelerinde Kürtçe olarak konufluyorlar, yani ben bunlar›n ayr›m›na karfl›y›m Kürtçe-Türkçe diye. Sonuçta TC’nin dili Türkçe'dir.

2- Anayasa benim anayasam olmayacak, birincisi bu. ‹kincisi, flunu biliyorum ki bu adamlar de¤ifltirdi¤i zaman o anayasay› tekrar de¤ifltirmek mümkün olmayacak. Çünkü anayasay› de¤ifltirme oy oran›n› tutturacaklar, ki yapacak ama bunlardan sonra Türkiye’ye böyle yeniden tek bafl›na bu kadar oy alan bir partinin gelmesi çok zor. Bir Özal geldiydi. O zamanlar iflte asker indirdi afla¤›ya. Tek partiydi hemen hemen, öyle geldi. Hayret ediyorum AKP nas›l bu kadar oy ald› ama de¤ifltirmek zor, mesela Melih Gökçek geldi Ankara’ya ve Ankara’n›n amblemini de¤ifltirdi. Mesela M. Gökçek gitse bile o amblemi de¤ifltiremeyecekler. Çünkü adam bir imza atm›fl bir fle-

yin alt›na bu amblemin de¤iflmesi için bu amblemi kabul eden kiflilerin onay›yla de¤iflebilir sadece diye bir formül gelifltirmifller. Anayasa da öyle, flimdi bunlar de¤ifltirecekler. De¤iflecek kesin. Çünkü ellerinde inan›lmaz bir güç var. Yani iki kiflden biri AKP’ye oy vermifl. Halk›n deste¤i de var bunda. ‹flin ilginç taraf› kendilerini yumuflak gösteriyorlar. Diyorlar ki baflörtüsü yasa¤› kalkacak. Tamam bafl örtüsü yasa¤› kalks›n, baflörtülü girilsin devlet kurumlar›na. Yar›n birgün kara çarflafl› biri girdi¤i zaman ona “kara çarflaf yasak” diyemezsin. Çünkü sen k›l›k-k›yafeti komple serbest b›rak›yorsun.

Ahmet LALO⁄LU 1- Bence AKP hükümetinin anayasada yapaca¤› de¤ifliklikler olumlu olacakt›r. Bugüne kadar yapt›¤› icraatlar bunu gösteriyor. 2- Anayasada bir sorun yok asl›nda, onun uygulanmas›nda bir sorun var, bence uygulan›rsa bir sorun kalmaz.

Figen AÇAR Türban meselesi anayasa içerisine konulmamal›d›r. Bu, anayasadaki laiklik ilkesine ters bir durumdur ve anayasada de¤ifltirilecek bir sorun görmüyorum. 2- Bu anayasay› kendime çok yak›n görmüyorum fakat biraz zenginlefltirilebilir. Örne¤in herkese ifl imkan›, iflsizlik maafl› eklenebilir. Bence bir anayasa ülke yönetiminde t›kan›kl›klar varsa de¤ifltirilir, baflka da bir neden göremiyorum.


10

DÜNYA

20-30 Eylül 2007

fiili’de darbe protestosunda çat›flma

Hükümet reforma, sendikalar “savafla” haz›r

M. Sison yeniden özgür

fiili’de, 11 Eylül 1973’te ABD taraf›ndan desteklenen General Pinochet taraf›ndan gerçeklefltirilen ve binlerce kiflinin ölümü, tutuklanmas› ve say›s›z iflkence ile sonuçlanan darbenin y›ldönümünde fiili halk› sokaklardayd›. Gece saatlerinde sokaklara ç›kan binlerce fiililinin hükümet binas›na yürümesi polis taraf›ndan engellendi. Babas› Pinochet taraf›ndan öldürülen, halk›n yan›nda olaca¤› vaadinde bulunarak 2006 y›l›nda Cumhurbaflkanl›¤› koltu¤una oturan Michella Bachelet’i protesto eden kitle yürümekte ›srar edince polisle çat›flmalar ç›kt›. Ara sokaklarda uzun süre devam eden çat›flmalarda 147 kifli gözalt›na al›n›rken, 12’si polis onlarca kifli de yaraland›.

Fransa’da hükümetin, 500 bin çal›flan ile 1.1 milyon emekliyi kapsayacak olan özel emeklilik yasas›n› ç›kartmaya haz›rlanmas›, emek örgütleri taraf›ndan “savafl ilan›” olarak yorumland›. Fransa Baflbakan› François Fillon 10 Eylül günü yapt›¤› aç›klamada özel emeklilik yasas›n›n tasar›s›n›n haz›r oldu¤unu ve Cumhurbaflkan› Nicholas Sarkozy’nin onay›n› bekledi¤ini söyledi. Onay al›nmas› halinde Ekim ay›nda yürürlü¤e sokulmas› beklenen tasar›, 1.6 milyon kiflinin emeklilik haklar›n›n büyük oranda budanmas› anlam›na geliyor. Tasar›ya iliflkin konuflan sendika baflkanlar›, mücadele sonucu elde edilen haklar›n budanmak istendi¤ini, bu tasar›n›n bir reform de¤il y›k›m tasar›s› oldu¤unu ve bunun bir “savafl ça¤r›s›” anlam›na geldi¤ini belirterek, hükümetin bu tasar›da ›srar etmesi halinde haklar› için sonuna kadar mücadele edeceklerini ve son sözlerini sokaklarda söyleyeceklerini duyurdular.

Hollanda'da tutuklanan Filipinler Komünist Partisi (FKP) önderlerinden ve ‹LPS baflkan› Profesör Jose Maria Sison, 13 Eylül günü serbest b›rak›ld›. FKP önderli¤indeki Yeni Halk Ordusu komutanlar›ndan Romulo Kintanar ve Arturo Tabara’y› öldürdü¤ü iddias› ile tutuklanan Sison, ilk duruflmada söz konusu olaylarla bir iliflkisi olmad›¤›na karar verilerek tahliye edildi.

Birleflmifl Milletler’in “yerli halklar› koruma” oyunu Savafl, petrol tekelleri baflta olmak üzere dünya emperyalist tekelleri, dünya halklar›n› kurflunlar, bombalar, “do¤aya zarar vermeyen ancak insanlar› buhar eden silahlar”la, açl›k-yoksulluk-hastal›klarla büyük bir k›r›ma tabi tutarken, Birleflmifl Milletler (BM) “yerli halklar›n haklar›n›n korunmas›”na iliflkin bir genelgeyi kabul etti¤ini duyurdu. Savafl, petrol tekelleri baflta olmak üzere dünya emperyalist tekelleri, dünya halklar›n› kurflunlar, bombalar, “do¤aya zarar vermeyen ancak insanlar› buhar eden silahlar”la, açl›k-yoksulluk-hastal›klarla büyük bir k›r›ma tabi tutarken, Birleflmifl Milletler (BM) “yerli halklar›n haklar›n›n korunmas›”na iliflkin bir genelgeyi kabul etti¤ini duyurdu. 13 Eylül günü kabul edilen söz konusu genelgede yerli halklar›n kültürlerinin, farkl› kimliklerinin korunmas›, bu halklar›n hukuki olarak tan›nmas›, bu halklara ait olup ta devlet taraf›ndan el konulan topraklar›n geri verilmesi ça¤r›s›nda bulunuluyor.

katliam›ndan sorumlu olan Avustralya ve

BM’nin ikiyüzlülü¤ü

yerli halklar›n k›r›m›nda bu iki ülkeden hiç

BM’nin söz konusu genelgesinin üye ülkeler için bir ba¤lay›c›l›¤› olmamas› ve sadece bir ça¤r› metni olmas›, buna karfl›n 4 ülkenin reddedip 11 ülkenin çekimser kalmas›, asl›nda BM’nin ikiyüzlülü¤ünün delilidir. Kald› ki BM’nin üyelerinin katliamlarla dolu tarihleri de bu genelge aldatmacas›n› deflifre etmeye yeterdir. Bunun için flöyle k›saca bir geçmifle göz atmak yeterlidir: BM’nin haylaz efendisi ABD, ‹ngiltere’den Amerika k›tas›na giden ‹ngilizlerin 70 milyonu aflk›n K›z›lderili’yi katletmesiyle kuruldu. Hiroflima ve Nagazaki’ye att›¤› atom bombalar› ile 135 bin kifliyi, Vietnam iflgalinde 70 bin kifliyi, Irak’ta bugüne de¤in 1 milyona yak›n insan› katleden ABD, 1965’te Endonezya’da 1 milyon kiflinin,

de geri kalmayan Yeni Zellanda ile Kanada, BM’nin yerli halklar›n “korunmas›”na iliflkin genelgesine “hay›r” oyu kullanarak, bundan sonra da yerli halklara dönük soyk›r›ma devam edeceklerini aç›kça deklare ettiler. 11 ülkenin çekimser oy kulland›¤› genelge 143 ülke taraf›ndan kabul edildi. Ancak genelgenin ne denli uygulanaca¤› tart›flma konusu. Genelgeyi kabul etmeyen ABD, Avustralya, Kanada ve Yeni Zellanda’n›n yerli halklara yönelik sald›r›lar›n› sürdürmeleri durumunda –ki böyle olaca¤›

Genelgeye ABD itiraz›

kuflku götürmez- BM’nin buna karfl› tav›r

Milyonlarca K›z›lderili’nin kan› üzerine kurulan ABD, yine milyonlarca Aborjin’in

al›p almayaca¤› ise bir di¤er tart›flma konu-

Bush’u elefltiren ABD askerleri öldü ABD’nin Irak’taki iflgaline gönderilen ve geçti¤imiz ay New York Times gazetesine yollad›klar› mektupla ABD’nin Irak politikas›n› sert bir biçimde elefltiren iki ABD askerinin, “kamyonlar›n›n devrilmesi sonucu” öldükleri aç›kland›. Ba¤dat’ta görev yapan Çavufl Yance Grav ve Çavufl Ömer Mora 5 arkadafllar› ile birlikte bir mektup yazarak New York Times’a göndermifllerdi. 19 A¤ustos günü kaleme al›nan mektubun gazetede yay›nlanmas›n›n ard›ndan ABD yönetimi taraf›ndan tepki ile karfl›lanm›fl ve askerlerin cezaland›r›lmas› gündeme gelmiflti. Söz konusu mektupta askerler, ABD’nin Irak’ta 4 y›ld›r sürdürdü¤ü iflgalde verdi¤i sözlerin hiçbirini yerine getirmedi¤ini belirterek, Washington taraf›ndan dillendirilen “Irak’ta baflar› sa¤land›¤›” iddialar›n›n tamamen gerçek d›fl› oldu¤unun alt›n› çizmifllerdi. Irak’ta güçlü bir direniflle karfl› karfl›ya olduklar›n› yazan askerler, ABD taraf›ndan dillendirilen ve dünyaya kabul ettirilmek istenen Irak’taki direniflçilerin arkas›nda ‹ran ve Suriye’nin oldu¤u tezinin de sorgulanmaya muhtaç oldu¤una dikkat çekmifllerdi.

su durumunda…

da dolayl› olarak gerçeklefltirdi¤i katliamlar› durdurmak için k›l›n› dahi k›p›rdatmayan, aksine bu katliam ve iflgalleri destekleyerek bunlara meflru bir zemin haz›rlamaya çal›flan, yer yer kendisi de bilfiil bu katliam ve iflgallerde yer alan BM’nin yerli halklara dönük katliamlar› durdurma ça¤r›s›n›n samimi oldu¤unu kim iddia edebilir? BM’yi kendi ç›karlar› için kullanan dünya emperyalist güçleri ve onlar›n uflaklar›, dünya halklar›n›n katledilmesinin yegane sorumlular›yken elbette BM’nin yalanlar›na inanmak mümkün de¤il! Kald› ki BM’nin “yerli halklar› koruyal›m” demesi asl›nda yerli halklara dönük soyk›r›mlar›n, asimilasyonlar›n gerçeklefltirildi¤inin de aç›k bir itiraf›d›r. Ömer Hayyam’›n deyimiyle: “Gözüm, kör de¤ilsen, bunca mezar› gör/dünyay› saran yalan dolan› gör”.

ABD halk› iflgalin sona ermesini istiyor Amerika’n›n Irak iflgaline tepki gösteren 10 bini aflk›n kifli, 16 Eylül günü Beyaz Saray önünde protesto eylemi gerçeklefltirdi. Bush’un istifas›n›n ve Irak’taki askerlerin çekilmesinin istendi¤i eylemde, bugüne dek 1 milyon Irakl›n›n ölümüne yol açan iflgalin petrol için yap›ld›¤› ve 4 bine yak›n ABD askerinin tekellerin kar h›rs› için kurban edildi¤i vurguland›. Ülkede halk›n yüzde 62’sinin Irak’taki iflgale karfl› oldu¤una dikkat çekilen eylemde, Irak iflgaline benzer bir durumu ‹ran’da yaratmak için kollar›n› s›vayan ABD yönetiminin bu y›k›c› plan›ndan vazgeçmesi istendi.

Irak iflgalinin ac› bilançosu: 1 milyonu aflk›n ölü 2005 y›l›nda Lancet dergisi taraf›ndan Irak’ta yap›lan araflt›rma sonucunda iflgalin

APEC Zirvesi’nde para

650 bin Irakl›n›n hayat›na mal oldu¤unun aç›k-

ve enerji konufluldu

kam›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› söylemiflti. Ne

lanmas›na ABD yönetimi tepki göstermifl, ravar ki Los Angeles Times gazetesi taraf›ndan ORB araflt›rma flirketine yapt›r›lan ankette, ifl-

Asya Pasifik Ekonomik ‹flbirli¤i Zirvesi Avustralya’n›n Sydney kentinde 21 ülke liderinin kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Binlerce kiflinin protestolar›na sahne olan zirvede, üye 21 ülkenin ortak ticaret, yat›r›m kotalar›n› düflürme, ulafl›m-iletiflim-enerji-madencilik gibi konularda iflbirli¤i anlaflmas›na vard›klar› aç›kland›. Öte yandan zirve öncesi bir araya gelen Rusya ile Avustralya devlet baflkanlar›n›n, iki ülke aras›nda nükleer enerji antlaflmas› imzalad›klar› duyuruldu. Antlaflma uyar›nca Rusya’n›n, nükleer reaktörlerinde yak›t olarak kullanmak üzere Avustralya’dan uranyum alaca¤› belirtildi. Avustralya, dünyan›n bilinen uranyum rezervlerinin yüzde 40’›n› elinde bulunduruyor.

1970-72’de Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kiflinin ölümünden sorumlu. Yine köle ticareti nedeniyle kara k›ta Afrika’dan getirilen 100 milyon dolaylar›nda kölenin ölümü de ABD’nin kanl› tarihindeki yerini alm›flt›r. Ruanda’da 10 milyon insan› katleden Belçika, Yugoslavya ve Etiyopya’da 300 bin insan› katleden ‹talya, Cezayir’de 1 milyon 500 kifliyi-1. Emperyalist Paylafl›m Savafl’› s›ras›nda 900 bin Afrikal›y› katleden Fransa, sadece Hitler döneminde 21 milyon insan› katleden Almanya,1788-1938 y›llar› aras›nda sömürgelefltirmek için gitti¤i Avustralya’da 720 bin Aborjin’i katleden ‹ngiltere ve di¤erleri… Böylesine kanl› tarihlere sahip olan devletlerin oluflturdu¤u bir oluflum olan ve bugün Irak, Afganistan, Filistin, Somali ve dünyan›n daha birçok yerinde emperyalist güçlerin do¤rudan ya

galden bu yana Irak’taki ölü say›s›n›n 1.2 milyona ulaflt›¤› ortaya ç›kt›. Araflt›rman›n sonuçlar› iflgalin gerçek yüzünü tüm yak›c›l›¤› ile gözler önüne seriyor. Zira 1.2 milyonun hayat›na mal olan iflgal, Ba¤dat’taki her iki aileden bir can al›rken ülke genelinde ise 1 milyon hanenin her biri bir aile ferdini kaybetti.

“‹ngiltere Irak’tan çekiliyor” iddias› ‹ngiltere’de yay›mlanan The Daily Telegraph gazetesi, bir süre önce Basra’daki askerlerini çeken ‹ngiltere’nin, halen Irak’ta bulunan 5 bin askerinin yar›s›n› Kuveyt’e çekece¤ini önü sürdü. 10 Eylül günü yay›mlanan haberde, çekilme iflleminin, Kas›m ay›nda “güvenli¤in” tamam›yla Irak kolluk güçlerine b›rak›lmas›n›n ard›ndan gerçeklefltirilece¤i belirtildi.

ABD’den asker çekme oyunu ABD halk›n›n yüzde 62’sinin karfl› ç›kt›¤› Irak’taki iflgalini sürdürmek için bin bir araca ve yönteme baflvuran ABD yönetimi, bu kez Irak’tan s›n›rl› say›da asker çekme karar› ile dünya halklar›n›n gözlerini boyamay›, öfkelerini azaltmay› hedefliyor. 14 Eylül günü kabul edilen asker çekme karar› asl›nda ABD’nin 8 ay önce Irak’a gönderdi¤i 30 bin ek askerin çekilmesini öngörüyor. Daha önce asker çekme kararlar›na karfl› ç›kan Bush’un da bu tasar›y› onaylad›¤› duyuruldu.

Avustralya: ABD çekilse de biz çekilmeyece¤iz Avustralya Baflbakan› John Howard, ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte Avustralya’n›n da asker çekebilece¤ine dair haberleri yalanlayarak, “Amerikan kuvvetlerinden azalma olsa da otomatik olarak Avustralya birliklerinin aflamal› çekilece¤ini söylemek gerçek d›fl› olur. Askerlerimizi orada tutaca¤›z ve sahadaki koflullar çekilmelerini gerektirene kadar görevlerini yapmalar›na imkan tan›yaca¤›z” dedi. Hat›rlanaca¤› üzere Avustralya Savunma Bakan› Brendan Nelson 5 Temmuz gü-

nü yapt›¤› aç›klamada; “petrol için Irak’tay›z” itiraf›nda bulunmufl ve bu nedenle Irak’taki varl›klar›n› korumakta kararl› olduklar›n› dile getirmiflti.

Sadr Irak hükümetinden deste¤ini çekti Sadr Hareketi Siyaset Komisyonu Sözcüsü Liva Smesim, 15 Eylül günü bas›n toplant›s›nda; “Birleflik Irak ‹ttifak›’ndan isteklerimize olumlu yan›t alamad›k. Bu nedenle Sadr Hareketi olarak fiii ittifak›ndan çekilme karar› ald›k” ifadelerinde bulundu.

Kerkük referandumuna erteleme Irak Anayasas›’n›n 140. maddesi gere¤ince bu y›l içerisinde yap›lmas› planlanan ve ülkenin gelece¤ini büyük oranda etkileyecek olan Kerkük referandumunun 2008 y›l›n›n May›s ay›na kadar ertelendi¤i aç›kland›. Irak parlamentosunun 10 Eylül günü gerçeklefltirdi¤i oturumda yap›lan oylamada Irak Yüksek Seçim Kurulu’nun talebiyle gündeme al›nan oylamada, referandumun ertelenmesi oy birli¤i ile karar alt›na al›nd›. Erteleme karar›na gerekçe olarak ise teknik neden gösterildi.

CIA’n›n 11 Eylül yalan› 11 Eylül 2001’de Amerika’daki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik bomba yüklü uçaklarla gerçeklefltirilen ve yaklafl›k 3 bin kiflinin ölümüyle sonuçlanan sald›r›lar›n mimar› oldu¤u öne sürülen fieyh Halid Muhammed’in iflkence sonucu bu suçlamay› üzerine ald›¤› aç›kland›. Amerikan ABC televizyonunun dava tutanaklar›na dayanarak verdi¤i habere göre CIA ajanlar› taraf›ndan gözalt›na al›nan ve iflkenceye tabi tutulan Muhammed, iflkenceye dayanamayarak tüm suçlamalar› üstlendi. ABD’li gazeteci Daniel Pearl’›n öldürülmesi, Papa Jean Paul’e Manila ziyaretinde suikast planlad›¤› ve 11 Eylül sald›r›lar›n›n mimar› oldu¤u gerekçesi ile CIA taraf›ndan göz alt›na al›nan Muhammed, ABD taraf›ndan bir gurur olay› olarak lanse edilmiflti.

YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.


20-30 Eylül 2007

ÇEV‹R‹

11

11 Eylül gerçe¤ini bile sorguluyorum Robert Fisk* Ortado¤u ile alakal› ne zaman bir seminer vermeye kalksam dinleyiciler aras›nda her zaman benim "ç›lg›n konuflmac›lar" dedi¤im birileri vard›r. Burada parlak ve yerinde sorularla bir gazeteci olarak bana sürekli hürmetkâr olduklar›n› ve Ortado¤u'daki trajediyi oradaki gazetecilerden daha iyi anlad›klar›n› gösterir tarzda- konferanslar›ma gelen baylar ve bayanlardan özür dilerim. Ama "ç›lg›n konuflmac›lar" gerçektir. Stockholm, Oxford, Sao Paulo, Erivan, Kahire ve Los Angeles’te erkek, Barselona'da kad›n kimli¤iyle karfl›ma ç›km›fllard›r. Kad›n veya erkek olsun sorular› flöyle devam eder. E¤er ba¤›ms›z bir gazeteci oldu¤unuza inan›yorsan›z, niye 11 Eylül’le ilgili gerçekleri yazm›yorsunuz? Niye gerçekleri –Bush yönetimi, CIA ya da Mossad'›n ‹kiz Kuleler’i patlatt›¤›n›- söylemiyorsunuz? 11 Eylül'ün arkas›ndaki s›rlar› niye iffla etmiyorsunuz? Her davayla alakal› flöyle bir düflünce var –Fisk bilir, elinde kesin deliller vard›r, tüm dünyan›n bildi¤i (genelde bu tabirle iflaret edilir) ‹kiz Kuleler’i kimin y›kt›¤›na iliflkin son delili getiren bak›r-dipli gerçek dosyalar› vard›r. Bazen "ç›lg›n konuflmac›lar" aç›kça dertlidir. Cork’ta bir adam bana bir soru sordu ve sonra olaya bak›fl aç›s›n›n biraz tuhaf oldu¤unu söyledi¤imde, sandalyeleri tekmeleyerek ve ba¤›rarak salonu terk etti. Genellikle do¤ruyu söylemeye çal›flm›fl›md›r, ama 11 Eylül’le ilgili cevaplanmam›fl sorular varken, ben, The Indepen-

dent'›n Ortado¤u muhabiriyim ama komplo teorisi muhabiri de¤ilim. Elimde Lübnan, Irak, Suriye, ‹ran ve Körfez’le ilgili bu kadar gerçek veriler varken niye Manhattan'daki hayali verileri kafama takay›m? Benim son sözüm -bence tart›flman›n dü¤üm noktas›- Bush yönetiminin her fleyi berbat etti¤idir -askeri, politik ve diplomatik olarak- Ortado¤u'da bunu denemifltir ve nas›l olur da 11 Eylül 2001'de Amerika'da uluslararas› boyutta insanl›¤a karfl› ifllenen suçlar›n Bush yönetimi baflar›yla üstesinden gelebiliyor? Evet, hala o fikri savunuyorum. Amerikal›lar›n iki gün önce yapt›¤› gibi El Kaide'nin geri çekildi¤ini iddia eden bir ordu, 11 Eylül'le alakal› hiçbir fleyi ölçmeyi beceremiyor demektir. Irak'›n Diyala bölgesinde yapt›klar› ve mant›ks›zca kod ad› "Y›ld›r›m Çekiç Operasyonu" dedikleri operasyon sonras› konuflan Albay David Sutherland, "El Kaide'ye karfl› harekat bafllat›p, onlar›n geri çekilmesini sa¤lad›k. Bizim kuvvetlerimizle karfl›laflt›klar›nda yaflad›klar› korku, teröristlerin hiçbir s›¤›nacak güvenli limanlar›n›n olmad›¤›n› kan›tlam›flt›r" diyor. Söylediklerinin ço¤u ayn› ve hepsi yanl›flt›r. Birkaç saat sonra El Kaide Bakuba'ya güçlü bir taburla sald›r›yor ve Amerikal›larla beraber meydan okuyan yerel fleyhleri öldürdü. Bush'un Texas semalar›ndan seyretti¤i savafl bana Vietnam'› hat›rlat›yor -ki bu, bu hafta Vietnam savafl›n›n sonu ile Kamboçya denen, nüfusunun büyük bir bölümünü Bush'un cesur meslektafllar›n›n sonuna kadar savaflt›¤› ayn› Vietnaml›lar›n kurtard›¤›, farkl› bir ülkedeki soyk›r›m› niye kar›flt›rd›¤›n› aç›klayabilir. Ama iflte mevzuya geliyoruz. Benim 11 Eylül’le alakal› tutars›z resmi söylemlerden girerek artan bir rahats›zl›¤›m var. Sadece aç›kça görünen filan sonuç falan ihtiyaçtan ç›k-

maz mevzu de¤il: Pentagon sald›r›s›n›n uçak parçalar› (motor vs.) nerede? "United 93" diye bilinen uçuflta (Pennsylvania'da düflmüfltü) yer alan görevliler niye susturuldu? Uçufl 93'ün sadece bir noktaya çarpan enkaz parçalar› nas›l oldu da birkaç milden fazla bir alana da¤›ld›? Tekrar David Icke'nin "Alice Harikalar Diyar›nda ve Dünya Ticaret Merkezi Felaketi" isimli, herhangi bir akl› bafl›nda insan› tekrardan telefon rehberini okumaya sevk edecek ç›lg›n araflt›rmas›ndan bahsetmeyece¤im. Ben bilimsel mevzulardan bahsediyorum. E¤er do¤ruysa uçak yak›t› 820 C'de normal flartlarda yanar, nas›l olur da ‹kiz Kuleler’in erime noktas› 1480 C oldu¤u düflünülen çelik kirifli ayn› anda kopar? (8.1 ve 10 saniye içinde y›k›ld›lar) Peki ya üçüncü kule? Dünya Ticaret Merkezi Bina 7 ya da Salmon Brothers Building (Salmon Kardefller Binas›) diye an›lan yer? Kendi kay›tlar›nda 11 Eylül günü saat 17.20'de 6.6 saniyede y›k›ld›. Hiçbir uçak çarpmamas›na ra¤men niye bu kadar düzgün bir flekilde y›k›ld›? Amerikan Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsüne bu üç binan›n neden y›k›ld›¤›n›n analiz edilmesi görevi verildi. Hala Dünya Ticaret Merkezi Bina 7 ile ilgili rapor bildirilmedi. ‹ki tane önemli Amerikal› profesör ve makine mühendisi -kesinlikle "ç›lg›n konuflmac›lar" parantezinde de¤illerflimdi yasal yollarla raporun son flekline "aldat›c› veya hileli" oldu¤u gerekçesiyle meydan okuyorlar. Gazetecilik aç›s›ndan 11 Eylül’le ilgili çok tuhaf fleyler vard›. Muhabirlerin baz›lar›n›n ilk bildirdiklerine göre kulelerin içinden patlama sesleri duymufllard› – kirifl çat›rdamas› gibi sesler- ki böylece kolayl›kla iflten at›labilirlerdi.

Daha az gazeteci elleri ba¤l› vaziyette Manhattan sokaklar›nda bulunmufl bir kad›n uçufl görevlisi bulundu¤unu bildirmiflti. Tamam, bunlar›n sadece söylenti olan iddialar oldu¤unu var sayal›m t›pk› CIA'in üç kiflilik flu anda sa¤ ve Ortado¤u'da yaflayan intihar sald›r›s› eylemcisinin oldu¤u yönündeki istihbarat hatas› gibi. Peki ya ürkütücü yüzüyle, korkunç arkadafllar›na "‹slami" ö¤ütler verdi¤i CIA taraf›ndan aç›klanan ve Orta Do¤u'daki tan›d›¤›m her Müslüman arkadafl›m› hayrete düflüren M›s›rl› hava korsan› ve katil Muhammed Atta taraf›ndan yaz›ld›¤› iddia edilen tuhaf mektup? Atta, ailesine anlat›yor ki bir Müslüman kötü yetifltirilmifl olsa da namaz k›lmak ister. Cinayetteki arkadafllar›na günün ilk namaz›n› k›lmalar›n› hat›rlat›yor ve ondan bahsetmeye devam ediyor. Ama hiçbir Müslüman'›n böyle bir hat›rlatmaya ihtiyac› yoktur – sadece "Sabah" namaz›yla ilgili bölümün Atta'n›n mektubunda yer almas› gerekti¤ini düflünelim. Tekrar edeyim. Ben komplo teoricisi de¤ilim. Ç›lg›n konuflmac›lar beni rahat b›raks›n. Komplolar beni rahat b›raks›n. Ama tüm di¤er insanlar gibi 11 Eylül’le ilgili tüm hikâyeyi bilmek istiyorum, çünkü Irak, Afganistan ve Ortado¤u'da yaflanan tüm bu felaketlerin sebebi olan sahte "terörle savafl" delili¤inin tetikleyicisi odur. Bush'un mutlu bir flekilde ayr›lan dan›flman› Karl Rove bir zamanlar "biz art›k bir imparatorlu¤uz ve kendi gerçeklerimizi kendimiz yarat›r›z" demiflti. Do¤ru mu? En az›ndan bize söyle. Belki insanlar›n sandalye tekmelemesini bu durdurur. * The ‹ndependet yazar›

Tek kutuplu dünya bitiyor Ahmmed Amrabi* Acaba ABD'nin uluslararas› konumu yerinden oynamaya m› bafllad›? Veya baflka bir deyiflle, Washington uluslararas› alanda kendi iradesini dayatma gücünü kaybetmeye mi bafllad›? Bu önemli soru bat› bas›n›nda dallan›p budaklanan bir tart›flma konusu haline geldi. Amerika'n›n hâlâ, askeri ve ekonomik aç›dan ça¤›m›z›n süper gücü oldu¤u tart›flma götürmez. Fakat, süper gücü sarmaya bafllayan yorgunluk haline iflaret eden göstergeler de var. Bunlardan en belirgini Irak'ta. Amerikal›lar›n gün geçtikçe k›z›flan savafl karfl›s›nda rahats›zl›k duymas›na al›flt›k. Fakat, Amerikan medyas›n›n da aktard›¤› gibi as›l dikkat çekici konu flu: ABD'nin savafl›n bafllamas›n›n üzerinden dört y›ldan uzun zaman geçmesine ra¤men hâlâ askeri baflar› elde edememesi, halk›n Amerikan askeri gücünün gerçekten çok bir efsane oldu¤unu düflünmeye bafllamas›na yol açt›. Afganistan'daki durum da Irak'a benziyor. Son birkaç ay, ABD'nin buradaki savafl› da kaybetmeye bafllad›¤›n› gösteriyor.

AB bile fazla yard›m etmiyor Amerikan gücünün azalmaya bafllad›¤›n›n di¤er göstergeleri de flunlar: Geliflen Çin, ABD'ye rakip süper güç olarak h›zla yükseliyor ve dünyan›n en büyük ekonomisine dönüflmeye aday. Rusya da ekonomik ve askeri güce sahip bir süper güç olarak uluslararas› çekiflme alan›na döndü. Zira Rusya Devlet Baflkan› Vladimir Putin flu an ABD Baflkan› George W. Bush'la güç eflitli¤i temelinde iliflki kurar hale geldi. Kuzey Kore'yse, nükleer silahlardan ar›nd›r›lmas› yönündeki Amerikan çabalar›na karfl› bir yavafllatma oyunu oynuyor. ABD bu konuda diplomatik taleplerden baflka bir seçene¤e baflvuramad›. ‹ran da Amerika'n›n askeri tehdidini umursamaks›z›n aç›kça meydan okuyarak nükleer program›na tutunuyor. Tahran sanki, Amerikan tehditlerinin bofl oldu¤unu teyit ediyor. Avrupa Birli¤i'yse 'teröre karfl› savafl'›nda ABD'ye istedi¤i kadar yard›m etmiyor.

ABD yine kabu¤una m› çekilecek? Latin Amerika'da, Venezüella Devlet Baflkan› Hugo Chavez liderli¤inde ABD emperyalizmine karfl› bir direnifl yükseliyor. Avro, uluslararas› ticaretin temel para birimi olarak birkaç y›ld›r de¤erini yitiren Amerikan Dolar›'n›n yerini al›yor. Y›llar geçtikçe bu göstergelerin olumsuz etkileri katlanacak. Bu durum ABD'yi bitkinli¤in vurdu¤u bir süper güce dönüfltürüp geri say›ma sürükleyecek. Dolay›s›yla, gelecek 20 y›l içinde tek kutuplu bir dünya yerine çok kutuplu bir dünya görebiliriz. ABD'nin uluslararas› alanda gerilemesine paralel olarak, sahnede AB, Çin ve Rusya belirecek. Fakat en önemli gösterge ABD'nin iç siyasetinde geliflen bir olguyla temsil ediliyor. Zira bat› bas›n› flu an, 'soyutlanma ve izolasyon'dan, yani ABD'nin kendi kabu¤una çekilmesine yönelik bir düflüncenin yükselifle geçti¤inden bahsediyor. Medya, muhalefetteki ço¤u Demokrat'›n flu an bu ekole ba¤land›¤›n› ifade ediyor. Acaba Arap yönetimleri bu de¤iflikliklerin anlam›n› idrak edip gelece¤in dönüflümlerine flimdiden haz›rl›k yap›yor mu? * Katar’da yay›mlanan Vatan Gazetesi yazar›

Amerika ‹ran’a sald›racak m›? Münir fiefik* Son haftalarda stratejik araflt›rma merkezlerinden, uzman ve akademisyenlerden gelen raporlar, Bush yönetiminin ‹ran'a karfl› bir savafla haz›rland›¤›n› ve bu savafl›n gündemin ilk s›ralar›nda oldu¤unu teyit etmektedir. Bu durum asl›nda bafll› bafl›na bir manflet olup, amac›, dikkat çekmektir. ‹çerdi¤i teyitlere ra¤men ‹ran'a bir savafl açman›n tercih edildi¤i anlam›na gelmez. Peki, ne oldu da son zamanlarda bu tür raporlar ço¤almaya bafllad›? Hâlbuki savafl›n temellerini oluflturan gerekçeler daha önce de vard›. ‹lk akla gelen cevap "düflman ‹ran'a savafl" zaman›n›n yaklaflmas› bu tür raporlar›n ard› ard›na yay›nlanmas›na neden oldu. Ancak ikinci sebep ise, ki öncekiyle çeliflmesi de gerekmiyor, ‹ran'›n nükleer program› konusunda, Irak ve ‹srail'le ilgili konularda ABD'nin flartlar›n› kabul etmesi için ‹ran'a bir uyar›n›n gönderilmesidir. Böyle bir uyar› ‹ran'›n, "savafl ihtimali çok düflük ve ç›lg›nl›k d›fl›nda herhangi bir gerekçesi de yoktur" fleklinde özetlenilebilecek tutumuna karfl› bir tepki olarak ortaya ç›k›yor. ‹ran'a karfl› giriflilecek bir savafla karfl› verilecek reaksiyon neticesinde olas› zararlar hesapland›¤›nda ya da ABD‹srail'in Afganistan, Irak, Lübnan, Filistin ve flimdi de Somali'ye karfl› girifltikleri savafl deneyiminden ibret al›nacak olursa böyle bir savafl çok da olas› de¤ildir. Buradan flunu varsaymal›y›z: ‹ran'a bask› yapmay› hedefleyen ABD yönetimi taraf›ndan bu hususta bir yeflil ›fl›k yak›lm›flt›r. Ayr›ca kamuoyu oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu varsay›m tüm raporlar için geçerli de¤ildir. Bir k›sm› için geçerlidir. Zira bu minvalde rapor yazan herkes bu yeflil

›fl›¤a uygun olsun diye rapor haz›rlam›yordur. Ancak mevcut tutumu takdir ederek konuya giriflmifltir. Burada kastedilen Siyonist ‹srail ile iliflkide oldu¤u bilinen enstitülerden ç›kan raporlard›r. Rapor sahiplerinin bizzat Siyonist, ‹srailli ya da Neo-Conlarla iliflkisi olmas› da gerekmiyor.

¤il nükleer program›ndan tamamen vazgeçmesidir. E¤er böyle olursa bir sonraki aflamada ‹brani Devleti’yle ilgili stratejisinin de¤ifltirilmesidir. Ondan sonra s›ra rejimin tabiat›na gelir. Herhalde esneklik politikas› teslimiyete dönüflmeden bu politikaya giden yol kapal› olur.

Bu yüzden ‹ran'a savafl ilan edilmesi konusu art›k kamuoyu gündeminin ilk s›ras›na oturdu. Savafl ihtimalini düflünmeyenlerin say›s› azalmaya bafllad›. Baz› gözlemcilere göre, ‹ran'da, Devrim Muhaf›zlar› komutan›n›n de¤iflmesi, Uzmanlar Meclisi seçimlerinde fieyh Rafsancani'nin galip gelmesi gibi konular ‹ran taraf›n›n da savafl olas›l›¤›n› daha ciddiye ald›¤›n› göstermektedir.

‹srailleflmifl ve Siyonistleflmifl Bush yönetimi ve onun beraberinde ‹srail lobisi ve ‹srail hükümeti, ‹ran'›n nükleer program›n› ilgili antlaflmalarda ve protokollerde belirtilmifl olan bar›flç›l amaçlar çerçevesinde tutmaya çal›flm›yorlar, aksine bu nükleer program› komple kald›rmak istiyorlar.

O yüzden böyle bir savaflla bafl etmek, özellikle nükleer program konusunda daha fazla esnek olunmas› gerekmektedir. Bilhassa ‹ranl› müzakerecinin Uluslararas› Atom Enerjisi Kurumu ile yapt›¤› son tur görüflmelerde Nükleer Program›n s›n›rlar›n›n bar›flç›l çerçevede kalaca¤› ve bunun nükleer bir bombaya dönüflmeyece¤ine dair ciddi garantiler vermesi de bu ihtimali daha güçlendirdi.

As›l amaçlar› mümkünse ‹ran'› uluslararas› bu antlaflma ve protokol haklar›ndan mahrum b›rakmak ve ‹ran'a boyun e¤dirmek. Bu ayr›ca ‹ran'›n nükleer bombaya ulaflmas›ndan korkanlar›n krizidir. Korkular sadece program›n askeri alana dönüflmeden yaln›zca bar›flç›l amaçlar çerçevesinde tutulmas›n›n garanti edilmesi s›n›r›nda kalsayd› yine de savafl›n ç›kmamas› ya da görüflmelerin baflar›ya ulaflmas› kolay olmazd›.

Mesele sadece, ABD'nin hatta Avrupal› görüflmecinin nükleer program›n bir bombaya dönüflece¤ine dair endiflesiyle s›n›rl› de¤ildir. Tam tersi bat›n›n bar›flç›l amaçlarla da olsa ve olabilecek tüm garantiler verilse bile ‹ran'›n uranyum zenginlefltirme imkân›na sahip olmas›n› kabul etmemesinden kaynaklanmaktad›r. Böyle bilimsel bir geliflme düzeyi Arap ve ‹slam ülkelerine yasak olmal›d›r. Bu arada e¤er Pakistan kaflla göz aras›nda nükleer bombaya sahip olmuflsa da yeri geldi¤inde bu ülkeyle mücadele etmek gündemin ilk s›ras›nda yer almaya devam edecektir. Burada anlatmak istedi¤imiz Araplara ve Müslümanlara karfl› stratejik tutumdur.

Savafl›n ç›kmamas› için çabalayanlar buna çok dikkat etmeliler ve Bush yönetiminin ve bu yönetim taraftarlar›n›n bölgemizi ve dünyay› yeni bir savafla sürüklemelerine izin vermemeliler. Bunu da nükleer program› bar›flç›l amaçlar çerçevesinde, uluslararas› anlaflmalar ve protokoller çerçevesinde tutarak sa¤layabilirler. Buradan ABD-‹srail tutumunun gerçe¤ini bilmeli ve bu tutum karfl›s›nda siyasi kap›lar› yüzlerine kapamal›lar. Zalimce bir durumu olan bu tutumun son derece fanatik bir gizli ajandas› vard›r. Giriflti¤i savafllarda da hep baflar›s›zd›r. Ancak y›kmak, tahrip etmek ve kaos yaratmak konusunda üstüne yoktur.

E¤er yukar›da anlat›lanlar do¤ruysa ‹ran'dan istenen "mümkün olabilecek tüm garanti flartlar›n›" kabul etmesi de-

* Filistinli düflünür ve yazar


12

20-30 Eylül 2007

KÜLTÜR SANAT

Onlar kana doymad›lar ki... Neden flafl›r›yoruz? Bir ülkede demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklar›n›n, adaletin, insanca yaflam›n, düflünce özgürlü¤ünün, nitelikli siyaset ve sanat üretiminin var oldu¤unu söyleyebilmenin tek koflulu vard›r: Eme¤in, kardeflli¤in, eflitli¤in, özgürlü¤ün oldu¤u insanca bir yaflam› yarat›p, e¤itimi, medyay›, sanat› ve siyaseti halk›n ihtiyaçlar› ve geliflimini sa¤lamak üzere kullanmak. Bu ülkenin adaleti, hukuku, e¤itim kurumlar› ve medyas›; mafyalar, çeteler, katiller, ‘vatansever’ kahramanlar, kana susam›fl sözüm ona sanatç›lar yetifltiriyor! Neye ve neden flafl›r›yoruz? Hiçbir zaman ‘sanat camias›nda’ tutunamam›fl, geçmiflinden bugüne ‘sanat yaflam›nda’ neye ve kime hizmet etti¤ini bile bilmeyen, kimli¤inin yok oluflunu kendileri gibilerine yamanarak, en son “Türk’ün Türk’ten baflka dostu yoktur” diyen katil a¤abeylerine ispatlayarak piyasalarda yer edinmeye çal›flan bir zavall›c›¤a m›? Bu duruma belki de en fazla o zavall›c›k seviniyordur, ne dersiniz? Belki de hiç beklemedi¤i bir anda piyasalara bomba gibi düflmenin mutlulu¤unu, y›llard›r bekledi¤i ilgiyi toplaman›n keyfini ç›kart›yordur… Lütfen bu zavall›c›¤a sanatç› demeyelim. Ona ve onun gibilerine sanatç› diyerek zavall›c›klar›

ödüllendirmeyelim. Bilinçleri, beyinleri buland›rmadan-suland›rmadan devrimci sanat anlay›fl›m›zla herkese hakk›n› verelim. Sanat en basit tan›m›yla; dili, dini, ›rk›, ten rengi ne olursa olsun insan olan; herkes için eflit, sömürüsüz, insanca yaflam› isteyen, insanca bir yaflam için mücadeleyi ö¤ütleyen, gerçe¤i estetize ederek halka sunmakt›r. Bugün için gerçek olan ise halk›n ac›s›n›, yoksullu¤unu, isyan›n› anlat›p, halklar›n birlik, beraberlik, kardeflçe yaflama iste¤ini ve özlemini yükseltmek, insanl›k mücadelesinin bir parças› olmakt›r. “Vatan satsa bir kifli, an›nda biter ifli” diyen Ozan Arif ve ‹smail Türüt, sat›lan vatan› kendilerine öyle içten dert etmifller ki, bu parçay› yap›p satmay› planlam›fllar. ‹flte sanat! ‹flte sanatç› sorumlulu¤u! ‹flte vatanseverlik! Devlet taraf›ndan korunan, kollanan, devletin askeri ve kolluk güçlerince kahramanlar gibi karfl›lanan sahnelerden tan›¤›z tüm bunlara. Devlet faflizmle ayakta duruyor, faflizm ‘kahraman’lar›n› yaratarak koruyor, faflizm bu topraklar› kan gölüne çeviriyor ve ezilen halklar ayaklanmad›kça bu kez sanatç›(!) kahramanlar ortaya ç›k›yor… T.C devletinin, var oldu¤undan bu yana kendi

eliyle yaratt›¤› a¤abeylerinin yollar›n› açt›¤›; ›rkç›l›k, tek dil, tek din, tek millet, tek bayrak diyerek kan kokan bu dizeler hep vard›… ‘Ozan’ Arif y›llar önce kaleme ald›¤› dizelerinde: Ne Sezar, ne Hitler, ne posb›y›kl› Stalin, Ne de, ne de fare suratl› Mao; Çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayflem… Senin derdini; bat›l›l›k delisi sömürge ayd›nlar›, Robert Koleji mezunu özgürlük budalalar› Ve kafalar›n› çirkin kapitalistlere satm›fl Deve kufllar› da çözemez... Senin derdini Ayflem; Senin gibi konuflan, senin gibi düflünen, Senin gibi yaflayan, velhas›l kelam bizler ÜLKÜCÜLER çözeriz senin derdini... Anam›n anlatt›¤›na göre Koca Türk Dünyas›'n›n Küçük bir köyünde do¤muflum. Senin için doktor ya da ilaç, Ekmek ya da su ne ise Benim için M‹LL‹ DEVLET, KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ odur... diye devam edip giden dizeleriyle flairlik-sanatç›l›k yapt›¤›n› sanarak türkülere, fliirlere kan bulaflt›rmaya devam etmektedir. Asl›nda geçmiflte ve bugün yaz›-

r›ndan, 19 Aral›k’tan, Ulucanlar Katlia-

lan tüm bu sat›rlar, sanat›, sanatç› olman›n fark›n› anlatmam›za gerek kalmadan kan›tlar niteliktedir. Bugün için de¤iflen tek fley burjuva medyada ‘popüler’ bir maymuna dönmüfl bir zavall›c›¤›n belki de iflin ciddiyetinin fark›nda olmadan faflizmin sözcülü¤üne soyunmas›d›r. Herkes dünkü gibi iflini yapmaktad›r. Dink katliam›n›n perde arkas›n› büyük bir baflar›yla -bizce malum olan- perde arkas›nda tutmay› baflaran, tarihi kan ve katliam kokan, adalet sistemi, e¤itim müfredat›yla kendisinden baflkas›na yaflam hakk› tan›mayan, çürümüfl sanat›yla gençli¤in beynini dumura u¤ratan bir düzende; öldürülen bir ayd›n›m›z›n ard›ndan yüz binlerin kardefllik hayk›r›fl›na, kanl› elleriyle ‘Biz Ermeni de¤iliz, Türk o¤lu Türk’üz’ diye cevap veren, hassas bir millet olarak linçler gerçeklefltiren, ›rkç›, milliyetçi, faflizmle yo¤rulan bu ülkenin ‘vatansever’ evlatlar› bu parça ve klipten baflka ne yapabilirdi? Bu olay Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaflayan tüm di¤er az›nl›klara yap›lan yeni bir sald›r› de¤il elbette. Halklar›n kardefllik özlemini, mücadelesini baltalayan tüm di¤er faflist sald›r›lardan bir tanesidir… Biz bu sald›r›lar› iflkence tezgâhlar›ndan ve dara¤açla-

m›’ndan, Marafl’tan, Çorum’dan, Gazi’den, Sivas’tan, Trabzon sokaklar›ndan; sanat› ve sanatç›y›, halk ozanl›¤›n›, dili, dini, ›rk› ne olursa olsun insan› sevmeyi Pir Sultan’dan, Ahmed Arif’den, Naz›m Hikmet’ten, Y›lmaz Güney’den ve halk›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinde yitirdi¤imiz k›zlar›m›z ve o¤ullar›m›z›n yaflam›ndan biliyoruz. Evet, bu ülkede binlerce bebekten binlerce katil yarat›l›yor! Neden flafl›r›yoruz ki!.. Medya patronlar›n›n arac›l›¤›yla ›rkç›l›¤› körükleyen bir ülkede Türüt mü hat›rlatt› unuttuklar›m›z›? Evet aya¤a kalk›p kafam›z› kumdan ç›karmazsak daha çok Hrantlar yitirecek ve daha çok yitirdiklerimizin cenazelerinden mutluluk görüntüleri, flark›lar› ç›kar›lacak. Faflizm propagandas›n› yapacak, Ozan Arif ve Türüt gibi zavall›lar da sanatç› diye ‘vatansever’ Türklerin gönlünde taht kuracak… Hitler hiç ölmedi ki… Ölmeyecek de… Ta ki gelece¤ini ancak kendisinin yarataca¤›na inanan ve bu bilinçle gelece¤i yaratacak bir halk›n zafer 盤l›klar› karanl›k yürekleri ayd›nlat›ncaya dek…

Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi

Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi’nde

Atölye Kay›tlar› Bafllad›

Grup Patika Konseri

* KORO

* KEMAN

* BASS G‹TAR

* RES‹M

* YAN FLÜT

* FOTO⁄RAFÇILIK

* G‹TAR

* SENARYO

* KONSERVATUARA

* T‹YATRO

* BA⁄LAMA

HAZIRLIK

Tarih: 30 Eylül Pazar Saat: 17.00

YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN KÜLTÜR MERKEZ‹ (YÇKM) * MAHMUT fiEVKETPAfiA MAH. M‹THATPAfiA CAD. NO: 1/3 OKMEYDANI-‹STANBUL TEL: (0212) 256 74 68 * www.yckm.org * MA‹L: yuzcicek2005@hotmail.com

Amerikan vahfletinin ‘düzeltilmifl’ filmi: The Redacted ci bir deneyim, bir akflamüstü devam ettirmek istedi¤iniz hofl bir fley de¤il, ama bu mesaj insanlara verilmeli ve ümit ediyorum bu duruma tepkisiz kalmazlar” fleklinde konufltu.

Film Venedik’te izleyicileri a¤latt› Eylül ay› bafllar›nda Venedik Film Festivali'nde de gösterilen ve De Palma’ya “En ‹yi Yönetmen” dal›nda Gümüfl Aslan ödülü kazand›ran filmi izleyenlerin salonu a¤layarak terk etmesi dikkat çekerken, sinema otoriteleri filmin ABD'nin Irak'tan çekilme sürecini h›zland›raca¤› görüflünde birlefliyor. Fragman›n›n internet görüntü paylafl›m sitelerine konmas›n›n engellendi¤i filmin k›sa bölümleri yönetmen De Palma'yla yap›lm›fl baz› röportajlarda gösteriliyor. Bunlardan birinde arama bahanesiyle bir Irakl› ö¤renci k›z›n ABD askerlerince nas›l taciz edildi¤i gösteriliyor.

Yaflanan vahflet Irak'ta büyük tepki toplam›flt›

Amerikan askerlerinin Irak’ta gerçeklefltirdikleri vahflet yine Amerikal› yönetmen Brian De Palma taraf›ndan beyaz perdeye tafl›nd›. De Palma’n›n yönetti¤i ‘The Redacted’ (Düzeltilmifl) adl› filmde Irak'ta 14 yafl›ndaki bir k›z›n ABD askerleri taraf›ndan tecavüze u¤ramas› ve ailesiyle birlikte katledilifli konu ediliyor. 1989 y›l›nda yine ABD askerlerinin Vietnam’da iflledi¤i benzer suçlar› konu alan ‘Casualties of War’ (Savafl Zayiatlar›) adl› yap›mla ad›ndan söz ettiren 66 yafl›ndaki yönetmen De Palma, ABD askerlerinin Irak'ta 14

yafl›ndaki bir k›za tecavüz edip ailesiyle birlikte katledildi¤i olay›n filmini çekti. Yar› belgesel-yar› kurgu filmde De Palma, Mahmudiye'deki korkunç katliam› hiç yay›nlanmam›fl foto¤raflarla gözler önüne seriyor. Geçti¤imiz ay içerisinde bitirdi¤i filmin bas›n gösteriminin ard›ndan gazetecilere yapt›¤› aç›klamada filminde kulland›¤› foto¤raflar› uygulad›klar› sansür nedeniyle elefltirdi¤i ABD medya kurulufllar›ndan ald›¤›n› söyleyen De Palma, “Onlara gidip, asla yay›nlayamayaca¤›n›z foto¤raflar› bana verin, dedim” fleklinde konufltu. Aç›klamada, çekimleri Ürdün'de gerçeklefltirilen filme iliflkin “Viet-

nam'da yaflatt›¤›m›z ac›lar› görebiliyorduk. Bu kez medyada hiçbir fley bulam›yorsunuz. Filmim, Irak'taki gerçekleri Amerikan halk›na anlatmay› amaçl›yor” diyen De Palma, görüntülerin kamuoyunu harekete geçirerek, Kongre üyeleri üzerinde bask› oluflturamas›n› umdu¤unu belirtti. Filmin ad›n› bilerek “Redacted-Düzeltilmifl” olarak koydu¤unu anlatan De Palma, Amerikan gazetelerinin ve televizyonlar›n›n gerçe¤e iliflkin verdikleri bilgilerin ‘düzeltilmifl’ yani çarp›t›lm›fl oldu¤unu söylüyor. Yönetmen aç›klamas›nda son olarak, “Seyircinin önüne koydu¤unuz çok ac› veri-

Irak'›n baflkenti Ba¤dat'›n güneyindeki Mahmudiye kentinde 12 Mart 2006'da meydana gelen olayda 101. Hava Tümeni'nde görevli 5 ABD askeri, Irakl› ailenin evine girerek, 14 yafl›ndaki Abir Kas›m El Cenebi'nin babas›n›, annesini ve küçük k›z kardeflini katletmifl, genç k›za tecavüz ettikten sonra katlederek, cesedini yakmaya çal›flm›fllard›. Bafllarda Irakl› direniflçilerin iflledi¤i ileri sürülen cinayetlerin ABD askerleri taraf›ndan ifllendi¤i ortaya ç›km›fl, bu olay Irak’ta büyük tepki toplam›flt›. Olay, Irak'ta sivillere yönelik olarak yap›lan sald›r›lar aras›nda en kötüsü olarak kabul ediliyor.

Vietnam’da da benzer bir olay Brian de Palma'n›n 1989 y›l›nda Politik Film Akademisi’nde Bar›fl Ödülü’nü alan ‘Casualties of War’ (Savafl Zayiatlar›) adl› filmin-

de de Vietnam Savafl› s›ras›nda yaflanan Amerikan vahfletinin bir kesiti iflleniyor. Senaryosu kurgu olmayan ve yaflanm›fl bir olay› konu eden 'Casualties of War’ filminde bir Amerikan çavuflu komutas›ndaki befl kiflilik devriye, görev yeri olan tepeye gitmeden önce, kendi halindeki bir Vietnam köyüne u¤rar. Bir gece önce geneleve gidemeyen çavufl, yanlar›na bir k›z almakta kararl›d›r. Emrindekiler önce inanmam›flt›r, ama bunu yapar. Gece, kulübe kulübe dolaflarak ailesiyle birlikte uykuda olan genç bir k›z› silah zoruyla kaç›r›rlar ve arazide yanlar›nda sürüklerler. Erlerden Michael J. Fox, bunun yasad›fl›, gayri ahlaki, gayri insani oldu¤undan emindir. Aralar›na yeni kat›lan er Diaz da öyle. Karfl› ç›karken birbirlerine destek olmakta anlafl›rlar. Karfl› ç›kma biçimi ise, en az›ndan, tecavüze kat›lmay› reddetmek. O an gelir. Fox'›n canland›rd›¤› asker gerekçelerini de aç›klayarak silahl› zorlamaya ra¤men, tecavüze kat›lmay› reddeder. Diaz ise korkudan istemeye istemeye de olsa, pantolonunu afla¤›ya indirmeyi kabullenir. Karfl› ç›kacak gücü bulamaz. Vicdan›nda var olmufl sesi bast›r›r, sald›r›daki yerini al›r. Sonras›nda tecavüzcü çavufl, mevzilendikleri tepeden Vietkonglar› gözetlerken, yaflad›¤› fliddetten k›vranan k›z›n düflman taraf›ndan duyulabilecek sesinden kurtulmak ister. Öldürme görevini retçi ere verir. O yine reddeder. Bir baflkas› b›çaklar. Buna ra¤men k›z aya¤a kalkt›¤›nda, genç k›z›n bedenine kurflun ya¤d›r›rlar. Filmin devam›nda da er Michael J. Fox’un bu tecavüz ve cinayeti üstlerine duyurma çabas› ifllenmifl.

YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz


GÜNCEL

20-30 Eylül 2007

13

Maoistler geliflmeleri de¤erlendirdi “Eskiden yap›ld›¤› gibi, burjuva devrimi "tamamlama" sorununu ortaya atmak, canl› Marksizm’i ölü metinlere feda etmek demektir” - Lenin -

Bafl›ndan beri iç ve d›fl düflmanlar ve özellikle de ABD ve Hindistan taraf›ndan çizilen yol haritas›n›n fark›nday›z. Onlar monarfliye yönelik sahte de¤ifliklikler yapmak, NKP (M)’yi parlamenter siyaset içerisinde evcillefltirmek, Nepal Kongre Partisi gibi bir parlamenter partiyi ülkede hakim bir güç haline getirmek niyetindedirler. Hileyle veya doland›r›c›l›kla bu amac› gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›rlar. Fakat; NKP (M)’nin duruflundan kaynakl› onlar›n her çabas› ters tepti

Lenin’in bu de¤erli ö¤retisinin gerçek önemi, Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan önderlik edilen Halk Savafl›’n›n stratejik savunma aflamas›ndan stratejik denge aflamas›na girmesinde ciddi bir flekilde hissedildi. Her ne kadar partimizin tarihinde fazlas›yla taktik yön de¤ifltirme örnekleri varsa da yine de Halk Savafl› stratejik sald›r› aflamas›na girinceye kadar büyük taktiksel de¤ifliklik zorunlu hale gelmemiflti. O zamana kadar bizler yeni bir yol ortaya koymufltuk ve devrimci prati¤i bu labirentten ilerletmeye çal›flmaktayd›k. Hala Nepal’deki bu tarihsel koflullara özgü somut özellikler bu taktiksel de¤iflikli¤e götüren nedenlerdir. fiüphesiz ki, bu koflullar partimizin önderlik etti¤i 10 y›l› aflk›nd›r sürdürülen tarihi silahl› mücadelenin do¤al sonucu olarak do¤du. Birkaç vesileyle, Nepal’deki yerel durumun lehte oldu¤u ve yak›n zaman içerisinde merkezi iktidar› ele geçirmenin koflullar›n›n oluflmufl oldu¤u, fakat devrimci pratik içerisinde olan tüm samimi komünist partilerin bildi¤i gibi, uluslararas› koflullar›n Yeni Demokratik Devrim’i gerçeklefltirmek ve sürdürmek için oldukça aleyhte oldu¤u de¤erlendirmesini yapt›k. Kuflkusuz ki, yerel koflullar› gelifltirirken, genel anlamda dünya üzerindeki adaletten yana insanlar› ve özelde Güney Asya halklar›n›n deste¤ini devrim lehine harekete geçirmeliyiz. Bunun için bir zamanlar benimsenen güzergah› b›rakmaya cesaret etmeli ve keflfedilmemifl da¤a t›rmanma cesaretine sahip olmal›y›z. Lenin, bilimsel sosyalizmin kurucusunun “teorimiz bir dogma de¤il bir eylem klavuzudur” dedi¤i ve Engels taraf›ndan F. A. Sorge’a yaz›lan bir mektuptan s›k s›k al›nt› yapard›. Bizim inand›¤›m›z bu gerçek her türlü koflulda ve her komünist parti için geçerlidir. Devrimci prati¤e yo¤unlaflmaks›z›n dogmalara saplanmak ve baz› devrimci söylemleri ezberlemek kolayd›r. Fakat gerçek bir komünist parti, Marksizm’in, bizzat Marksizm’in kendisine karfl› elefltirel olmay› ö¤retti¤ini ve bir fleyin Marksizm’i mi yoksa baflka bir fleyi mi temsil etti¤ini bilmenin tek laboratuvar›n›n devrimci pratik oldu¤unu hiçbir zaman unutmamal›d›r. Bu göz kamaflt›r›c› Marksist ilke ›fl›¤›nda NKP (Maoist) Marksizm’i Nepal’in somut koflullar›na uygulamaktad›r. Ki biz bunun, bu bilimi daha da ilerletece¤ine inan›yoruz. 2005 y›l›n›n Eylül-Ekim aylar›nda gerçeklefltirilen NKP (Maoist) Merkez Komitesi’nin tarihi toplant›s› partinin tarihinde çok önemli bir yer iflgal etmektedir. Bu toplant›dan önce iki çizgiyi temsil eden kesimler aras›ndaki çekiflme doruk noktas›ndayd› ve bu çekiflme d›flar›ya da aç›klanm›flt›. Bunun, partinin varl›¤›n› tehdit edebilece¤inden korkan devrimci kitleler oldukça s›k›nt› içinde iken gerici güçler heyecandan kendilerinden geçmifllerdi. Fakat yoldafl Prachanda önderli¤indeki Merkez Komite parti içi mücadeleyi itici bir güce dönüfltürdü. Ve bu, partiyi ileriye tafl›d›. Toplant›, birlik-müca-

dele-dönüflüm yöntemini uygulayarak ve diyalektik tart›flmay› sürdürerek parti içi mücadeleyi çözdü ve yeni bir birlik sa¤lad›. Bu toplant›da al›nan en önemli kararlardan biri, partinin, monarfliyi izole etmek ve sona erdirmek için parlamenter partiler ile (istikrars›z ve tereddütlü karakterlerine ra¤men) bir ittifak kurmas› gerekti¤i ile ilgiliydi. Monarflinin sona erdirilmesi sorunu Nepal ba¤lam›nda farkl› bir anlam tafl›maktad›r. Monarfli, yüz bini aflk›n silahl› güce sahip güçlü ordusuyla birlikte derin köklere sahip ve iyi örgütlenmifl tek gerici kurumdur. Bu gerçeklikten dolay› iç ve d›fl gerici güçler, oldukça y›pranan monarfliyi ayakta tutmak için el ele vermifl durumdad›rlar ve monarfli sonland›r›ld›ktan sonra Maoist gücün sürekli ilerleyiflini durduracak bir gücün kalmayaca¤› konusunda parlamenter güçleri ikna etmeye çal›flmaktad›rlar. Bu yüzden parlamenter partiler Maoistlerle ba¤lar›n› koparmal› ve monarfliyi, baz› biçimsel de¤ifliklerle birlikte, kurtarmaya çal›flmal›d›rlar. Nepal Kongre Partisi ve Birleflik Marksist-Leninist gibi partilerin monarfliye karfl› NKP (M) ile koflullu ba¤lar›n› sürdürmeye zorlanmalar› Nepal halk›n›n bilinçlili¤i ve partimizin taktiksel manevras› sayesindedir. NKP (M) bir buçuk y›l bu uzlaflmay› sürdürdü. Somut koflullar ve bu uzlaflman›n karakteri ciddi bir flekilde tahlil edildi¤inde politikam›z›n ne ‘mücadele olmaks›z›n tamam›yla ittifak’ ve ne de ‘ittifak olmaks›z›n tamam›yla mücadele’ biçiminde olmad›¤›, her ikisini bar›nd›rd›¤› aç›kça görülür. Lenin’in ö¤retisini kavrayan bizler “ya¤madan pay almak için para ve silah vermek”ten kaç›nd›k; bunun yerine haydutlar›n verebilece¤i zarar› en az›na indirmek ve onlar›n yakalanmalar›n› ve cezaland›r›lmalar›n› kolaylaflt›rmak için para ve silah verdik. Bu niyetle 22 kas›m 2005 tarihinde, monarfliye karfl› 12 maddelik anlay›fl› imzalad›k. Beklendi¤i gibi bu anlay›fl›n, ülke çap›nda, mücadele eden halk›n moralinin yükselmesinde katalizör rolü oynad›¤› kan›tland›. Ça¤dafl dünyada efli görülmemifl büyük baflkald›r› gönülsüzce de olsa kral›, bir baflbakan seçme ve bir hükümet kurma konusunda yedi parti ittifak›na ça¤r›da bulunmaya zorlad›. Hindistan, ABD ve ‹ngiltere hükümetleri bu hareketi desteklemediklerini aç›klama konusunda zaman kaybetmediler. Atefli söndürmeye yönelik bu aç›klama, monarfliyi sona erdirme aç›k hedefi ile heyecan kesintisiz bir flekilde büyüdü¤ü için baflar›s›z oldu. Bizim güçlü varl›¤›m›z ve kat›l›m›m›z, kendilerini demokrasi kurtar›c›lar› olarak ilan edenler aç›s›ndan s›k›nt› verici bir meseleydi. Sonunda Hindistan ve ABD hükümetleri ve onlar›n Nepal’deki uflaklar› bir komplo tezgahlad›lar ve krala, Nepal’in ba¤›ms›zl›n›n yine Nepal halk›n›n ellerinde oldu¤unu kral›n kabul etti¤i baflka bir aç›klama yapt›rd›lar. Bu müdahalecilerin kralla gizli bir anlaflmalar›n›n oldu¤u ve kral›n konumunu güçlendirecekleri konusunda kendisine söz verdikleri ve halk›n kabaran öfkesi düfler düflmez gelecek idarede monarfli kurumunun yerinde kalaca¤› a盤a ç›kt›. Kraliyetin 24 nisan tarihli aç›klamas›ndan sonra bizler, aç›klamay› ve arkas›ndaki kötü niyeti teflhir ederek hareketi ileri götürmeye çal›flt›k. Fakat yedi parti ittifak› bunu bir za-

fer olarak ele ald›¤› ve gecikmeksizin hükümeti oluflturdu¤u için hareketin içinde flimdiden bir bölünme vard›. Yeni hükümet daha ilk toplant›s›nda, yeni bir anayasa için yeni bir meclis seçimi karar› ald› ve müzakereler için NKP (M)’ye ça¤r›da bulundu. Bu durum yan›lsamay› artt›rd› ve halk kesimlerinin büyük bir bölümü monarflinin yak›n gelecekte y›k›laca¤› beklentisi içerisine girdi. Gerici güçlerle politik çekiflme bu süreç boyunca keskinleflti. Askeri sald›r›n›n yerini politik bir sald›r› ald›. Kraliyet aç›klamas›yla yeniden oluflturulan eski parlamento da¤›t›ld› ve 83 üyesi bize ait olan yeni bir geçici yasama oluflturuldu. Bizim kat›l›m›m›zla geçici bir anayasa ve geçici bir hükümet oluflturuldu. Bu olanlara yüzeysel bir flekilde bakt›¤›m›zda NKP (M)’nin devrimci yoldan sapt›¤› görülür. Fakat e¤er NKP (M)’nin tarihine bakarsak ve alt ak›nt›y› ciddi bir flekilde incelersek bu baflka bir tespite götürür. Halk Savafl›’n›n bafllat›lmas›ndan önce az say›da yoldafl o zamanki parlamentoya gönderildi ve kardefl partilerden baz› devrimci yoldafllar›m›z bundan dolay› bizleri fliddetle elefltirdiler. Partimizde sonraki geliflmeler, geçmifl dönemlerde ezberledi¤imiz devrimci söylemlerden devrimi koruyarak savafl› bafllatabildi¤imizi kan›tlad›. fiu anda uzun süreli Halk Savafl› ile silahl› ayaklanmay› birlefltirmek için her türlü olana¤› görüyoruz. Partimizin ikinci tarihi konferans›, devrimi tamamlamak için uzun süreli Halk Savafl› ile silahl› ayaklanman›n bir birli¤i olmas› gerekti¤ini öngören bir çizgi benimsedi. Mevcut geliflmelerin, gelifltirdi¤imiz fikirlerin hakl›l›¤›n› kan›tlar biçimde Nepal toplumunu ileri götürdü¤ünü görmekteyiz. Bafl›ndan beri iç ve d›fl düflmanlar ve özellikle de ABD ve Hindistan taraf›ndan çizilen yol haritas›n›n fark›nday›z. Onlar monarfliye yönelik sahte de¤ifliklikler yapmak, NKP (M)’yi parlamenter siyaset içerisinde evcillefltirmek, Nepal Kongre Partisi gibi bir parlamenter partiyi ülkede hakim bir güç haline getirmek niyetindedirler. Hileyle veya doland›r›c›l›kla bu amac› gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›rlar. Fakat, NKP (M)’nin duruflundan kaynakl› onlar›n her çabas› ters tepti. NKP (M) parlamenter bir kukla olmak yerine halk›n devrimci özlemleri NKP (M)’de merkezileflmektedir. Yüzbinlerce halk kitleleri seferber ediliyor ve partinin kitleler içerisindeki etkisi her geçen gün art›yor. CIA taraf›ndan gizlice kurulan çeflitli medya merkezleri taraf›ndan Maoistlere yönelik yap›lan umutsuz iftira faaliyetleri ve gayrimeflru güçleri taraf›ndan yoldafllar›m›z›n öldürülmeleri onlar›n kendi misyonlar›nda baflar›s›zl›¤a u¤rad›klar›n› fazlas›yla kan›tlamaktad›r. Partimize ve özellikle de partimizin gençlik kanad›na, Komünist Gençlik Ligi’ne kullanabilece¤i her fley ile sald›ran düflman, kitlelerde, düflmanlara karfl› kitlesel h›nç meydana getirmifltir. Ve kitle çizgimiz, HKO’muzun disiplini ve politik çizgimiz, nihai ayaklanma için zemin haz›rlamada sürece h›z kazand›rm›flt›r. Düflmana son bir darbe vurabilmek ve ülkeyi bir yeni demokrasi aflamas›na ulaflt›rmak için bu geçifl aflamas›n›, kitle taban›m›z› yayg›nlaflt›rmak ve güçlendirmek, kendi zaaflar›m›z› gidermek ve düflman kamp›n› parçalamak için kullanmaktay›z.


14

OKUR

20-30 Eylül 2007

İnadına yaşamak, inadına paylaşmak

KONUK YAZAR Y›lmaz ÇAKMAK

“Damla kendini tamamlay›nca damlar”

Devrimci kültürü

Mevlana

içsellefltirelim S›n›f mücadelesinin önemli bir arac› olan “örgüt”, devrime giden yolda konum itibar› ile can al›c› bir noktada durmaktad›r. Bu arac›n niteli¤i ne kadar güçlü olursa izleyece¤i yol da alaca¤› misyonu da o düzeyde baflar›ya götürür. Örgütün niteli¤i ise o örgütte aktif olarak mücadele yürüten bireylerle alakal›d›r. Bireyler ne oranda ideolojik olarak güçlü olursa, örgütçü kimli¤i geliflmifl olursa, devrimci kültürü içsellefltirmifl ve söyledikleri ile pratikleri uyufluyor olursa o oranda örgüt nitelikli olur. Günümüzde mücadele yürütü¤ümüz kurumlar “devrimci kültürü içsellefltirme” boyutuyla ciddi sorunlar yaflamaktad›r. Bu sebepten dolay› bireyler geldikleri s›n›f›n gerici yönlerini örgütsel çal›flmalara yans›tarak olumsuz durumlara yol açmaktad›r. Devrimci kültür; devrimci yaflama gönülden ba¤l› olan bireylerin ideolojileri do¤rultusunda yaflamlar›na yön veren genel tutum ve davran›fllar›n toplam›d›r. Kültür, yaflamsal faaliyetlerin sonucunda ortaya ç›km›fl bir olgudur. Kal›tsal yani genetik de¤ildir. Yaflam›m›z› sürdürdü¤ümüz toplumlarla alakal›d›r. Yaflad›¤›m›z toplumdan ba¤›ms›z bireysel bir kültürden bahsedilemez. Bundan dolay› örgütlü bireylerde yaflam›n› sürdürdü¤ü çevrenin veya gelmifl oldu¤u s›n›f›n özelliklerini ba¤r›nda tafl›r. Bu özelliklerden gerici yönlü olanlar da vard›r. Ve örgüt içinde bu gerici yönlerle örgütün ilerici yönleri sürekli bir mücadele halinde bulunurlarsa o bireyde geliflim görülür. Buda örgüt içinde bireylerin gelifliminin dinami¤ini oluflturur. Fakat bu geliflim bir dizi kuralla veya programda maddelefltirilerek de¤il de bire bir pratikle bulufltu¤unda hayat bulur. Örgüt ideolojik hastal›klara karfl› bir kültür politikas› belirleyip onun mücadelesini yürütmelidir. Örgütü sadece kuru kalabal›k olarak görürsek yan›lm›fl oluruz. Örgüt bir de¤iflim-dönüflüm okuludur.Yani bir örgüt veya kurumun genifl ve kullan›fll› bir fiziksel ortam› olabilir,ekonomik olarak sa¤lam ve süreklili¤i sa¤lanm›fl kaynaklar› olabilir,iyi bir kitle temeli olabilir; fakat kendi içine dönük bir kültür politikas› yoksa orada bir kültür erozyonun yaflanmas› kaç›n›lmazd›r. Evet örgüt içi bir kültür politikas›n› hayata geçirmek. Yoksa örgütün içine s›zan o burjuva ak›m›na karfl› gözlerimizi kapam›fl oluruz. D›fl düflmanla(emperyalistler,kompradorlar ve feodaller) savaflmak aç›kt›r ve bu bizi her an tetikte olmama›z› sa¤lar. Fakat içimizdeki düflman gizlidir. Çünkü o bizim bünyemizde yaflam›n› sürdürmektedir. Bununla savaflmak zordur. Birey olarak de¤il de daha çok kollektif olarak yöneldi¤imizde baflar›l› oluruz. Bu da ancak elefltiriözelefltiri dinami¤ini hayata geçirmekle olur. Bu dinamik ideolojik mücadeledir esas›nda ve bir yöntem bir politikad›r. Süreklili¤in sa¤lanmas› merkezin denetimine ba¤l›d›r. Tabi alt kademelerinde merkezi denetlemesidir ayn› zamanda. Bugün kurumlar›m›zda görülen “iflleyifli ve disiplini çi¤neme,laçka ve düzensiz iliflkiler,sisli ortamalar yaratarak pozculuk yapma,herfleyi ben bilirim deyip kendini dayatma,liberal davranma,grupçuluk ve bölgecilik yapma ve dedikoduya (bu süreçte en çok görülen)” karfl› savafl açmal›y›z. Bunlar›n ideolojik olarak kökünü teflhir edip neflterle söküp atmal›y›z. Yoksa bunlar örgütü ciddi olarak y›prat›yor ve y›pratacakt›r da . ve düflman›m›z› sevindiren en büyük aç›klar›m›zd›r bunlar. Bunlara karfl› ideolojik mücadele vermeliyiz. Amac›m›z de¤iflim ve dönüflüm olmal›d›r. fiiddete dayal› bir yöntem izlenmemelidir. Çünkü siyasal bir mücadele de¤ildir. De¤iflim ve dönüflümü rededenlere karfl› tavr›m›z ise örgütsel çal›flmalardan uzaklaflt›rmak olmal›d›r. Maoist öncünün tüzü¤ünde yer alan “halka, partiye,yoldafllara ve kendine karfl› dürüst davranmak. Hatalar› yenme konusunda , elefltiri ve özelefltiride aç›k,kararl› ve cesur olmak. Her türlü dedikodu ve arkadan konuflma gibi baya¤›laflt›r›lm›fl ve kiflisel sald›r› arac› haline gelmifl elefltiriye karfl› ç›kmak,elefltiriyi; hastal›¤› tedavi etmek amac›yla ve örgüt içinde yapmak” maddesini içsellefltirelim. Her an bunlar›n yan› bafl›m›zda filizlenece¤ini unutmayal›m. Elefltiriözelefltiri mekanizmas›n›n süreklili¤ini sa¤layarak ideolojik hastal›klar›m›za yönelelim ve Mao yoldafl›n da belirti¤i gibi “hastal›¤› defederek hastal›¤› yok edelim”. Devrimci kültürle donan›p mücadelemizi zaferle taçland›ral›m…

‹nsanlar uzun y›llard›r bir boflluk içerisinde sanc›yla k›vranmakta, tarifi çok zor olan bir yaln›zl›¤a mahkûm edilmifl durumdalar. Belki de daha uzun zaman alacak bu yaln›zl›ktan s›yr›lmalar›. Kolay m› uzun y›llar›n yaln›zl›¤›n› bir anda insan›n üzerinden atabilmesi? Kolay m› bu bofllu¤u doldurarak, yaflam›n her alan›n› üretimle doldurup yeniden insan olmalar›? Özellikle üretimin, “üretmenin” kar için yap›ld›¤› bir toplumda. Hele ki yaln›zlaflt›r›lan, yozlaflt›r›lan, yozlaflt›r›lmaya aç›k bir toplum ise bu hiç kolay olmayacak, uzun y›llar alacak bir de¤iflimdir.

Halk selinde dalgalar›m›z› büyütelim Nas›l bir devrimci olmak gerekir? Bu, günümüz koflullar›nda önemle üstünde durmam›z gereken konulardan biridir. ‹nsan önce kendinden bafllamal›d›r. Her yönüyle kendi içindeki çeliflkilerden ve feodal burjuva yanlar›ndan kurtulmak için ciddi çaba göstermelidir. Herfleyden önce insan›n kendisini kazanmas›ndan geçer. Kendi iradesine hakim olamayan, zaaflar›yla bafla ç›kamayan ne ailesini kazanabilir ne de toplum içinde kazan›m elde edebilir. Çevresinden soyutlanarak bireyselleflir, sistemin istedi¤i batakl›kta çaresizce kulaç atmaya devam eder. Ufak tefek hatalar yap›l›rken önüne geçilmeyerek “gençtir, hata yapabilir” deniliyor. Evet insanlar hata yapabilir, önemli olan olaylara zaman›nda müdahale etmek. “Birfley olmaz” kavram›n› al›flkanl›k haline getirerek burjuva mant›¤›na ayak uydurmufl oluruz. Çünkü herfley birfleylerle bafllar. Önünü kesmezsen arkas› gelmeye devam eder ve art›k etraf›ndakileri de etkileyerek batakl›¤a do¤ru birlikte yol al›rlar. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yoksullukla pençeleflen gençlik bali, tiner gibi uyuflturucu maddeler kullanarak, toplumdan soyutlan›yor, etkisiz hale getiriliyor. Amaçlar› apolitik insan yetifltirmek, düflünmeyen, üretmeyen bir toplum yaratma çabas›ndad›r. Çünkü onlar herkes hakk›nda karar verecek kadar beyinleri kirlenmifltir. S›n›f mücadelesinin nas›l zorluklar içerisinde yavaflça ilerledi¤ini görmekteyiz. Bunu h›zland›rmak için devrimcilere büyük görevler düflmektedir. Kendi hatalar›m›z› kollektif içinde samimi bir flekilde ortaya koyarsak sorunlar› çözme noktas›nda geliflme kaydederiz. Kendi sorunlar›n› çözemeyen halk›n sorunlar›n› çözemez, kendini kazanmayan halk› kazanamaz, bir arpa boyu yol ileri gidemez. Tek

bir kurtuluflumuz var, o da örgütlü mücadeleden geçer. Yeter ki birfleyler yapmaya cüret edelim. Birey kendini çok yönlü hale getirebilir. ‹deolojik, politik, kültürel perspektifini prati¤e dökerse zaman içerisinde kollektif bir hareketlenme kendi içerisinde geliflerek kitleler noktas›nda nitel bir s›çrama yakalayabilir. Disiplinli yaflamay› her alanda iyi kavramak gerekir. Her iflin kendine özgün disiplin anlay›fl› vard›r. Nedense disiplin deyince akla hemen askeri disiplin gelmektedir. Kendi bafl›na hareket eden kifliler disipline gelemez. Burjuva yaflam içinde disipline, kurala uyanlar nedense gönüllülük temelinde devrimci kurumlarda zorlama olmamas›na ra¤men kendi gelece¤i için çaba gösterirken disiplinden uzak hareket etmesi, vermifl oldu¤u mücadeleyi bofla ç›karmaktan baflka bir ifle yaramad›¤›n› görmekteyiz. Devrimciler her yönüyle halka perspektif sunarak gelece¤i, bugünden yar›n› örgütlemelidir. Günübirlik, günü kurtarma politikalar› devrimcilerin esas ifli de¤ildir. Bu burjuva feodal partilerin iflidir. Kifliler örgütlü olmas›yla birlikte nedense örgütsüz gibi hareket etmemeleri anlafl›lmaz bir durumdur. Her seferinde farkl› bir durumu öne sürmeleri iflin ciddiyetini kavrayamamaktand›r. Rüyalardan uyanma zaman› gelmifltir. Emperyalizmin geliflen sald›r›lar›na karfl› kulaçlar›m›z› h›zland›rarak halk›n aras›na h›zla kar›flmal›y›z. Halk selinde kendi dalgalar›m›z› büyüterek Maoizm’in k›z›l ›fl›¤›nda ufkumuzu genifl tutup iktidara yürümeliyiz. K›z›l ruhumuzu ihtilalci duygular›m›zla birlefltirip gelecek, sömürüsüz bir dünyaya merhaba demeliyiz.

F›rat fiahin

Bunlar gerçekten insan mı? Yeryüzünü bir buçuk milyon y›ld›r çi¤neyen yarat›klardan, hem de en beceriklisi, olan canl› insan denilen hayvan türüdür. Milyonluk y›llar› geride b›rakan bu canl› bazen inan›lmayacak kadar iyi, bazen de hayvanlaflman›n en doruk noktas›nda gezinmektedir.

l›flkan›m ….varl›¤›m Türk varl›¤›na arma¤an olsun diyecek kadar ilkel kafalarla yaflamaya devam ediyorlar. Yüce bilge Mevlana’n›n bir sözü flöyle der: “ya göründü¤ün gibi ol ya oldu¤un gibi görün” ne yaz›k ki bu zavall›lar hiç birini baflaram›yorlar.

Örne¤in dünyadan bir haber olan Yusuf Bey gibi kalk›p Alevilerin Ermeni oldu¤unu savunacak kadar zavall›laflan (burada asla Ermenileri afla¤›lam›yorum) düflünceye ve sahiplerine sesleniyorum. Çünkü bir halk› afla¤›lamak kadar cahil ve aptall›k olamaz bunu yapsa yapsa ancak insanl›ktan hiç mi hiç nasibini alamayan bilinçsiz soytar›lar meslek edinirler. E¤er bir ülkede insanlar din de¤ifltirecek kadar sindirilmifllerse bu o insanlar›n suçu olamaz olsa olsa o ülkedeki rejimlerin suçu olur hiçbir insan da bundan övünç hakk› ç›kartamaz, çünkü bu övünülecek bir durum de¤il tam da utan›lacak bir durum. Bir ülkede baflka halklara sayg› gösteremeyenler olsa olsa Irkç›, ba¤naz, milliyetçi, kafatasç›, ilkel, yani insana yak›flmayan tüm özellikleri üzerinde tafl›yan faflistler olur. Dün yapt›¤› gaflarla dünyaya rezil olanlar›n (T›pk› Kürtler için “onlar karda yürüdükleri için ayaklar›n›n ç›kartt›¤› kart kurt sesinden dolay› Kürt denildi asl›nda onlar da¤ Türkleridir” zorlamas› gibi sözlerin sahiplerini tarih her ad›mda yalanlayarak teflhir tahtas›na çiviledi. Bu gün de Yusuf Halaço¤lu gibilerini ayn› ak›bet beklemekte. Kendisiyle hayatta bir kere hesaplaflamayan devletler günümüz dünyas›nda ne kadar gülünç duruma düfltüklerinin fark›na ne zaman varacaklar bilmiyorum. 620 y›l Cezayir’den, Basra’ya, K›r›m’dan, Viyana’ya, Girit’ten, Kafkasya’ya, ‹slam ve Türklük ad›na ak›nlar düzenleyenler, gittikleri ülkelerde halklar›n küçücük çocuklar›n› elinden al›p onlar› o halklara karfl› asker yetifltiren insanl›¤› kan gölünde yüzdüren Osmanl›n›n o¤ullar› bu günde ayn› çizgide yürümeye devam ediyorlar. Hem de her sabah okullarda bayrak törenlerinde Arap,Ermeni,Yahudi, Kürt Süryani Arnavut,Rum vd nin çocuklar›na Türküm do¤ruyum ça-

Irak’ta ABD askerleri kafalar›na çuval geçirir bunlar sanal intikam (Kurtlar vadisi Irak gibi) al›rlar. Bütün ülkenin yeralt› yerüstü zenginlikleri Emperyalist babalar›na peflkefl çekerler ama Milliyetçilikten hiç vazgeçmezler. iflte bunlar›n yi¤itli¤i ve milli duygular› böyle, neresinden bakarsan›z bak›n tüm cumhuriyet tarihi boyunca halklar hapishanesi haline getirilen Türkiye denilen toprakta hep iktidarda olmalar›na nazaran ülkenin hali her yönden ortada gözüküp duruyor. Bu ülkeyi bu hale getiren zihniyet onun devlet yap›s›ndan kaynaklanmaktad›r. Bir ülke düflünün katilleri,ifl birlikçileri, mafyac›lar›, iflkencecileri kara para aklay›c›lar›, hortumcular› kahraman say›l›yor. Genel evi patronlar› vergi rekortmeni oluyorsa devletin tepesinde oturan insan “istersem Çankaya’n›n bahçesini bile satar›m” diyorsa. Kendine ozan›m diye ortaya ç›kan ad› kendine hiç yak›flmayan birinin yazd›¤› türküyü ›rkç› resimlerle birisi süsleyip klip yap›p bu ülkede halen faflizmin propagandas› yap›l›yorsa o ülkede yaflam dibe vurmufl demektir. ‹nsanl›¤›n iç içe geçti¤i bir dünyada hale bu kafalar ozan sanatç› say›l›yorsa bu insanl›k ad›na büyük bir olumsuzluk puan›d›r bu kadar rezilli¤in sahibi olanlara insan denile bilir mi? Ozan Arif ve ‹smail Türüt gibilerine insan demek insanl›¤a hakaret olmaz m›? Bunlara ve yandafllar›na insan demek insan denilen canl›ya karfl› en büyük suç ifllemek de¤il mi? Bu tip kiflilerin yapt›klar› insan ahlak›yla ne kadar ba¤dafl›yor? Kendisine ben insan›m insanl›¤› seviyorum tüm dünya halklar›n›n kardeflli¤ini savunuyorum diyenler; bBunlar gerçekten insan m›? insan m›? ‹nsan m›?

‹. Çelik

Düflünsenize her geçen gün biraz daha yaln›zlaflt›r›l›yoruz. Tüm yaflamlar›m›z, yaflam alanlar›m›z gün geçtikçe daha da daral›yor daralt›l›yor. ‹nsanlar›n aralar›nda zamanla hiçbir paylafl›m kalm›yor, hiçbir iletiflimden bahsedilemiyor. Yozlaflma ça¤›m›z›n hastal›¤› olma yolunda h›zla ilerlemeye devam ediyor. En küçük dokular›m›za kadar bir birimizden yal›t›lm›fl durumday›z. ‹nsanlar en yak›n›ndakinden bile korkar hale gelmifl. Mümkün oldu¤unca kayg›lar› ve çeliflkileri en üst seviyeye varm›fl durumda. Kapitalizm do¤as› gere¤i bu hale getiriyor insan›. Her fleyi pazarlayarak paylaflacak hiçbir fley b›rakm›yor. Gölgesini satamad›¤› a¤ac› satan kapitalizm yavafl yavafl insanlar›n kendisini satmaya bafllad›. Bunun için önce duygu ve düflüncelerimizi satt›. GeriYeni bir insan, ye sadece “ruhsuz” bir beyeni bir yaflam den b›rakt›. fiimdi s›ra bedenlere geldi ve onlar› da kurabilmemiz sat›yor. Bu art›k tamamen için ve bunun herkesin görebildi¤i bir gerçek haline dönüflmüfl temellerini sa¤durumda.

lam atabilmemiz için paylaflmal›y›z, üretmeliyiz, örgütlü bir yaflam içerisine girmeliyiz. Hem de hiç durmadan paylaflmal›y›z. Bu sistemin inad›na paylaflmal›y›z. Unutmayal›m ki “damla kendini tamamlay›p damlamaya bafllad›¤›nda bu sistemi bo¤maya yetecektir...

Sadece kendi çevremize bakal›m. Her fleyimizi paylaflabildi¤imiz kaç tane arkadafl›m›z var. Tam anlam›yla güvenebildi¤imiz. B›rakal›m arkadafl›m›zla bir fleyler paylaflmay› sevgililerimizin gözlerinin içine bakmakta bile çekiniyoruz; fakat 10 dakika bile konuflup paylaflmakta s›k›nt› çekerken cep telefonlar›yla saatlerce b›kmadan usanmadan konuflabiliriz. Ne garip de¤il mi? Asl›nda ortada bir gariplik falan yok. Kapitalizm yeni pazar alan› açs›n, yeni fleyler üreterek pazara sunsun. Ve biz bunlar› tüketerek daha da çok yozlaflal›m ve birer esir haline gelerek, sömürülmemiz daha kolay olsun, kapitalizm daha çok ayakta dursun.

Ebetteki böyle bir toplum biçiminde, milyonlarca yarat›lm›fl tek tip insan modellerinin oldu¤u bir ça¤da herkesin, her fleyi paylaflmas›n› beklemek ya da kolektif bir yaflam içerisinde hareket edebilece¤ini düflünmek ütopyadan ileri gitmeyecek bir düflünüfltür. Gittikçe yozlaflan, yaln›zlaflan bireyler elbetteki kendinden baflkas›n› düflünmesi olanaks›zd›r. S›n›fl› bir toplumda, daha do¤rusu o toplumda hangi s›n›f›n egemenli¤i varsa insanlar da ona göre flekillenecek, onun kültürü içerisinde yaflam sürdürecektir. fiu an hâkim olan burjuva feodal kültürle insanlar flekillenmektedir. Özellikle bizim gibi geri kalm›fl olan, “üçüncü dünya” ülkesinde yar›-feodal, yar›-sömürge bir sistemin hüküm sürdü¤ünü göz önünde bulundurdu¤umuzda durumu çok daha net bir flekilde anlar›z. Burjuva-feodal ahlak sisteminden, burjuva-feodal yoz kültüre kadar insanlar›n kafalar›na daha birçok fley empoze ediliyor. Birde buna gelecek kayg›s›n› ekledi¤imiz zaman karfl›m›za böyle bir insan modelinin ç›kmas› gayet do¤al ve normal. Peki, bu sitem insanlar› yabanc›laflt›r›yor, onlar›n bedenlerini esir al›yor, yaln›zlaflt›r›yor, yozlaflt›r›yor, tek tiplefltiriyor diye hiçbir fley yap›lamaz m›? Ebetteki hay›r. ‹stenildi¤i zaman bunlar ad›m ad›m ortadan kald›r›labilinir. Kendi çevremizde de olsa kolektif yaflam alanlar› örülebilinir. Paylafl›mlarla örülü yeni yaflam›n temelleri at›labilinir. Bu bizim elimizde olan bir fleydir. Bunun için çok uza¤a gitmeye gerek yok asl›nda. Biraz mant›kl› düflündü¤ümüzde, bu sorunlar›n ana kayna¤›n›n sistem oldu¤unu çok rahat bir flekilde görebiliriz. O zaman ortada bir sorun varsa ve bu sorunun ana kayna¤› biliniyorsa bu kayna¤› yok etmemiz gerekti¤ini de biliriz. Sisteme karfl› ç›kmadan, onu ortadan kald›racak faaliyetlere giriflmeden, kuraca¤›m›z insan›n insanca yaflayaca¤› bir toplumdan bahsedemeyiz. Bunu yapabilmemiz içinde örgütlü mücadelenin içerisinde olmam›z gerekti¤i kaç›n›lmaz bir sonuçtur. ‹flte yeni bir insan, yeni bir yaflam kurabilmemiz için ve bunun temellerini sa¤lam atabilmemiz için paylaflmal›y›z, üretmeliyiz, örgütlü bir yaflam ve içerisine girmeliyiz. Hem de hiç durmadan paylaflmal›y›z. Bu sistemin inad›na paylaflmal›y›z. Unutmayal›m ki “damla kendini tamamlay›p damlamaya bafllad›¤›nda” bu sistemi bo¤maya yetecektir. D.D. Okuru/MERS‹N


GÜNCEL

7. Munzur Kültür ve Do¤a Festivali dolay›m›yla bir hafta kadar Dersim’de kal›yorum. Kalm›yor, kadim arkadafllar›mla da¤-nehir Dersim’i geziyorum. Hasret dinmiyor. Oysa k›fl›n da da¤-nehir-kar dolaflm›flt›k yine biz buralarda: MASAP’›n organize etti¤i ve belediyelerimizden derneklerimize, ilgili her çevrenin katk›s›n› kendince esirgemedi¤i Dersim K›fl Günleri’nin ilk etkinli¤i için de bir hafta boyunca dolaflm›flt›k Dersim’i; klamlar›m›z, fliirlerimiz, de¤iflik dillerimizle. Sevgili Hrant Dink’e adad›¤›m›z ve biraz da bu nedenle Dersim ve Ermeniler meselesine özel vurgu yapt›¤›m›z bu etkinliklerin Ovac›k u¤ra¤›nda Firik dedemizi de ziyaret etmifl, yüzy›la karfl› söyledi¤i klamlar› dinlemifltik onun ‘tarikat s›rr›’ dedi¤i bilgeli¤inden. Bu yaz aram›zda de¤ildi art›k ama Munzur Gözeleri’nde bu kez onun ad›na gerçeklefltirdi¤imiz divandayd›k..

De¤il, ne ‘Hermeni’ amcamdan, ne de Ovac›k’taki Ermeni varl›¤› ve tarihinden söz edece¤im flimdi. Ki, tamam›yla baflka niyet ve amaçlarla da olsa TTK Baflkan› Yusuf Halaço¤lu bunu gecikmeden yap›yor zaten. Yani bizim Ovac›k’ta yapamad›¤›m›z› o yap›yor! Birlikte hat›rlayal›m: Osmanl› tahrir defterlerinden afliretleri inceleyen TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu; “1500'lü y›llardaki Osmanl› tapu tahrirlerine göre Türkiye'de kendine 'Kürdüm' diyenlerin yüzde 30'u Türkmen’dir” diyor; “Araflt›rmalar›m›zda Kürt diye bildi¤imiz insanlar›n asl›nda yap›sal olarak 'Türkmen as›ll›' oldu¤unu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandafllar›n ise 'Ermeni kökenli' oldu¤unu gördük” de diyor. Devam›nda da; “1915'teki tehcir s›ras›nda baz› Ermeniler baz› bölgelere yerleflerek kendilerini Alevi-Kürt olarak göstermeye bafllad›lar. Mesela, Tunceli'nin Ovac›k ilçesindeki ve Sivas'taki baz› Alevi Kürtler maalesef Ermeni as›ll›d›r” diyebiliyor. Desin.

Muhalif, entelektüel vicdan›n›; duyufl, hissedifl ve davran›fl›n› yitirmifl bir varoluflun ‘muhalif’ olarak telakki edilmeyece¤i, ejderhalarla dövüflürken onlar›n zihniyet, yöntem ve araçlar›n› kullanman›n kendilerini de ejderhalaflt›raca¤› bu vesileyle yeniden hat›rlanmal› ve hat›rlat›lmal›d›r da.. TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu da aç›klamalar›na devam etmelidir. Irkç› niyet ve çaban›n ve daha da önemlisi bu manipülasyon, dezenformasyon ve ideolojik teslim al›fl›n deflifre edilebilirli¤i ortada. Ama bu vesileyle devletin yapt›klar›n›n kimi kan›tlar› da yine onlar›n a¤z›ndan dilde gelmifl oluyor. Mesela, “Tunceli'nin Ovac›k ilçesindeki ve Sivas'taki (ki, sözü edilen bölge etnik-inanç, kültürel, co¤rafi tekabuliyetiyle tarihsel Dersim’dir) baz› Alevi Kürtler Ermeni as›ll›d›r” dedikten sonra, iddias›n› kan›tlamak üzere yine devletin gizli arflivine baflvurup, “1936-37'de devlet bu dönmeleri ev ev tespit etmifl" diyebiliyor. Bununla flunu da ‘itiraf’ etmifl olmuyor mu TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu; 193738 Dersim k›r›m› öncesinde, oradaki ‘dönmeler’ devlet taraf›ndan ev ev tesbit edilmifllerdir. Yani ’38 Dersim k›y›m ve k›r›m› bugüne kadar bildi¤imiz gibi sadece ‘Sergerde Dersim’i teslim alma gerekçesiyle s›n›rl› de¤ilmifl. Me¤er, oradaki Ermeni dönmeler de önceden ev ev tesbit edilip..

Yani, ruhumda hiçbir tedirginlik yaflamad›¤›m bu hissediflte TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu hiç mi hiç tart›flma konum de¤il benim. Onun hangi saiklerle bunu söyledi¤i, art›k kimselerin sakl›s› olmasa gerek. Ama, bu aç›klamalara ‘muhalefet’ çevrelerinden gelen kimi tepkiler mutlaka ama mutlaka konuflulmas› gereken tepkilerdir ki, Kemalist hegemonyan›n etki alan›n› görmek ve Türkçü demografik dizayn bab›nda da son derece manidard›r, diye düflünüyorum.

Maalesef..

Kimi tepki gerekçeleri, mesela kimi Alevi kurum ve çevre temsilcilerinin, ‘Ermeni dönmesi’ ya da ‘Ermeni orijinli’ olmaya bu canh›rafl itirazlar› nas›l aç›klanabilir? Yani Kürt Alevilerin bir k›sm›n›n ‘Ermeni orijinli olmas›nda nas›l bir sak›nca olabilir ki, Alevici tepki esas olarak buna yöneldi? Böyle olsa ne de¤iflirdi? “Halaço¤lu, daha 1920’lerde, bu flekilde kimlik de¤ifltiren insanlar›n say›lar›n›n 100 bini buldu¤unu söylüyor. ‹yi de, ne olmufl ki bunca insan, kimlik de¤ifltirmek, Müslüman olmak zorunda kalm›fl” diyen Murat Belge’nin de dikkat çekti¤i gibi; Alevi çevreleri, kimi Kürt Alevilerin e¤er Ermenilikten dönmek zorunda b›rak›lm›fllarsa bunun ay›b›n›n da yine egemenlere ait oldu¤unu söyleyemezler miydi? Ayr›ca, devletin TTK Baflkan›’n›n a¤z›ndan bir soyk›r›m›, toplu bir yok edifli z›mnen de olsa do¤rulam›fl oldu¤unu söyleyemezlerdi diyelim, ama benzeri bir afla¤›lamay› bir tarihtir yaflayan ve 72 millete bir nazardan bakt›klar›n› söyleyen Alevilerin ‘maalesef Ermeni’ söylemindeki o ‘maalesef’te vücut bulan ›rkç› afla¤›lamaya verecekleri tepki bu mu olmal›yd›? Ermeni olmak ›rkç› egemen zihniyet dünyas› için ne demekti, bunu biliyorduk da, benzer ma¤duriyetleri yaflayan, benzer kader ve kederi paylaflanlar için de Ermeni olman›n bu kadar ‘kötü’, bu kadar ‘katlan›lmaz’, bu kadar ‘savunulamaz’ bir hal ald›¤›n›, sözkonusu ‘ümmü-haflac›la-

Daha önce, bir tart›flma dolay›m›yla yaz›p yay›mlad›¤›m bir yaz›ya atfen, ‘Ermeni amcan›zdan hiç söz etmeyiflinize üzüldüm’ diyor bir

Halaço¤lu’nun sözkonusu iddialar›n›n 1930’lar›n konseptinden, Türklefltirme harekat›ndan, Günefl Dil Teorisi’nden, öncesi ve ard›l› di¤er k›y›m ve k›r›mlardan semirip geldi¤ini tekrar etmeye gerek yok belki ama o y›llarda bafllat›lan Kemalist ideolojik inflan›n ancak bu dönemlerde tamamland›¤› tekrarlanmal›d›r. Dahas› da; bu ideolojik inflan›n özellikle son çeyrek yüzy›lda ve esas olarak kimi ‘muhalif’ler üzerinden gerçeklefltirildi¤i de art›k aç›k aç›k söylenmelidir. Bu anlamda, niyet referanslar›n› sakl› tutsak bile, kimi Alevi kurum ve çevre temsilcilerinin, Ermenili¤i ‘maalesef’lefltiren afla¤›lamaya z›mnen de olsa destek vermifl olmalar›, sözkonusu ideolojik tahribat›n uzançlar› hakk›nda yeterince fikir vericidir. Art›k -can yak›c› da olsa- görülmelidir ki, de¤iflik saiklerle de¤iflik mevzilerde ‘muhalif’ pozisyon alm›fl pek çok çevre, kurum, örgüt, kifli, varoluflunu Kemalizm’in, ›rkç›-ulusalc› fay hatt›n›n üzerine infla etmifltir. Bu nedenle de, ‘muhalif’ de¤il, sadece ‘muhalefet’tirler. Muhalefet olman›n, iktidarda olan›n iktidar›na talip olma h›rs›yla malül oldu¤u bilindi¤ine göre bunun duyufl, düflünüfl, davran›fl; yani zihniyet dünyas› ve onun gere¤i olan eyleyiflte bir karfl› olufla de¤il, neredeyse bir ‘yer de¤ifltirme’ye tekabül etti¤i görülmelidir.

Evet, Ovac›k’taki baz› Alevi Kürtlerin ‘maalesef’ Ermeni dönmeleri oldu¤unu, oradaki kimi afliretlerin Ermeni orijinli oldu¤unu söyledi¤i yerde, t›pk› tüm Ovac›kl›lar› ‘hedef’ gösterdi¤i gibi, TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu beni de do¤rudan ‘hedef’ göstermifltir. Demifltim, ben de Ovac›kl›y›m. ‘Maalesef’ Ermeni orijinli oldu¤u söylenen o afliretlerden birine mensubum. Bu durumda, diyeceklerime kendimi kefil gösterip, o hedefte gönüllü olarak durabilirim. Evet, Ovac›kl›y›m ve ruhum K›rmanciya Beleké ruhudur. Bu anlamda, e¤er ki mensubu oldu¤um afliret Ermeni orijinli ise, bu anlamda ben de Ermeni orijinliysem, bundan da K›rmanç olmak ya da Dersim’in Türkmen bir afliretine mensup olmak kadar bir onur duyard›m ancak. Bunu en bafltan söylemifl olay›m.

Dahas› da var;

Ard›s›ra, yine festival kapsam›nda, kat›l›mc›s› oldu¤um bir panel nedeniyle Ovac›k’tay›m. Vacu¤e, benim çocukluk yurdum. Orada olmak, ‘Dünü, Bugünü, Yar›n› ile Dersim Tarihinde Ovac›k’a; ›rmaklar› kendi sular›yla bo¤ulmak, topra¤› siyanürle a¤ulanmak, orman› külliyen kül edilmek istenen Vacu¤e’ye dair üç-befl cümle kurabilmek bir baflka sevinç. Ne ki, yaz›l› tarihten yoksunlu¤umuzun can yak›c›l›¤› da anlat›labilir de¤il. De¤il, konufltuklar›m›z›n hiçbir cümlesi yetmiyor ruhumuzdaki Vacu¤e’yi anlatmaya. Yine de gençler çevreliyor etraf›m›z›, sohbet sonras›nda. Derken, bir de sitem!

Hat›rlanmal› ve hat›rlat›lmal›d›r..

Türkiye’deki Türklerin ne kadar› gerçekte orijin olarak Türk’tür peki, gibi bir karfl› soru sormaya hiç mi hiç ihtiyaç duymadan, en son cümlesiyle yetinelim isterim, flimdilik.

Düflündürücüdür çünkü ateflin, sadece düfltü¤ü yeri yakmad›¤›n› art›k fazlas›yla bilenlerin, ‘atefl düfltü¤ü yeri yakar’› yine do¤rulamaya çal›flmalar› can yakm›flt›r. Mesela, Ahmet Türk flahs›nda mecliste dile gelen tepki, ‘Kürtlerin %30’unun Türkmen as›ll› oldu¤u’ iddias›n› önceleyen Kürdi tepkidir. Baz› Alevi demokratik kurum, çevre ve kiflilerden gelen tepkinin, ‘Kürt Alevilerden kimilerinin maalesef Ermeni dönmesi’ oldu¤u iddias›n› önceleyen Alevici tepki oldu¤u da apaç›k ortadad›r.

Evet, ben bir HERMENİ’YİM!

r›n ‘cellad›na’ bu kadar benzeyen bir zihniyet dünyas› içinde durduklar›n› bilmiyordum. Bilmiyormuflum..

Vacu¤e Hermenileri

Evet, ›rkç›-kafatasç› zihniyet dünyas›n›n asimilatif hezeyanlar›na ‘emsal’ oluflturan TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu’nun sözkonusu aç›klamalar›na yo¤un tepkiler geldi, hem de hiç gecikmeden. Gelmeye devam eden bu tepkilerden kimilerinin insana ‘iyi ki varlar’ duygusu yaflatt›¤› öncelikle söylenmelidir. Ne ki, di¤er kimi tepkiler ise, bir baflka anlamda fazlas›yla düflündürücü olmufltur.

20-30 Eylül 2007

HERMEN‹ Mehmet ÇET‹N

ersim, muhtemelen yüzy›llarca ve tam da bu saiklerle K›rmanciya Beleké ad›yla an›lm›flt›. Yani Ermeni’si vard› Dersim’in, K›rmanc’› vard›, Kurmanc’›, Dersimlilerin kutsal ocaklar›nda Sar›saltuklular gibi Türkmenleri, hatta Çerkez’i, Osmano¤lu’su, Alevi-K›z›lbafl’›, Sunni’si, Ezidis’i, Ateist’i, Pagan’›, Hristiyan’› vard›, var.. ama Dersim’i Dersim yapan zenginliklerinden en baflta geleni de bu de¤il miydi zaten? Emirali Ya¤an’›n da dedi¤i üzere, ‘k›l›ç art›¤›’ ma¤durlar›n birbirlerinin vicdanlar›na s›¤›nd›¤›, böylece de kardeflleflmenin yurdu k›ld›klar› bir yer de¤il miydi? Halklar› birbirlerine düflürmek isteyen kimi ›rkç› provokasyonlar ötesinde Dersimliler yüzy›llarca böyle bir kardeflleflmenin destan›n› birlikte yazmad›lar m›?

D

Bu nas›l bir kin, bu nas›l bir nefret, en az›ndan benim için art›k hiç mi hiç aç›klanabilir de¤il, de¤il. Yani devletin bu itiraf›, di¤er pek çok uzanc› ötesinde Ermeni meselesine dair nas›l bir derin ‘yoketme’ histerisi oldu¤unu da, muhaliflerinin vicdan›n› nerelerden ve ne zamandan sat›n ald›¤›na dair ürkütücü de olsa, irkiltici de olsa, tart›flmaya yer b›rakmayacak kadar hat›rlat›c›d›r!

Ezcümle.. Oysa biliyor, söylüyor ve yaz›yordum ki; Dersim, muhtemelen yüzy›llarca ve tam da bu saiklerle K›rmanciya Beleké ad›yla an›lm›flt›. Yani Ermeni’si vard› Dersim’in, K›rmanc’› vard›, Kurmanc’›, Dersimlilerin kutsal ocaklar›nda Sar›saltuklular gibi Türkmenleri, hatta Çerkez’i, Osmano¤lu’su, Alevi-K›z›lbafl’›, Sunni’si, Ezidi’si, Ateist’i, Pagan’›, Hristiyan’› vard›, var.. ama Dersim’i Dersim yapan zenginliklerinden en baflta geleni de bu de¤il miydi zaten? Emirali Ya¤an’›n da dedi¤i üzere, ‘k›l›ç art›¤›’ ma¤durlar›n birbirlerinin vicdanlar›na s›¤›nd›¤›, böylece de kardeflleflmenin yurdu k›ld›klar› bir yer de¤il miydi? Halklar› birbirlerine düflürmek isteyen kimi ›rkç› provokasyonlar ötesinde Dersimliler yüzy›llarca böyle bir kardeflleflmenin destan›n› birlikte yazmad›lar m›? Ermenilik, Dersim’in en kadim renklerinden, zengin kültürlerinden biridir. Devlet, Dersim’deki kimi afliretlerin Ermeni as›ll› oldu¤unun belgelerini aç›klarsa, o zaman görecektir ki, kimi afliretlerin Ermeni as›ll› olmas›n› en çok Dersim, en çok Dersimliler sahiplenir ve o ›rkç› ‘maalesef’i TTK Baflkan›’n›n da, benzeri türden ›rkç› zihniyetlerin de surat›na, halklar›n kardeflli¤i gururuyla çarpar! Bir Dersimli, ve hatta do¤rudan hedef gösterilen Ovac›k’taki muhtemel Ermeni orijinli afliretlerden birine mensup bir Ovac›kl› olarak ben, hem bu onura kefil oluyor ve hem de, en az›ndan kendi ad›ma, belgeye-bulguya da gereksinim duymadan, ve tam da Dersimlilerin hitab›yla kendimi ‘ihbar’ ediyorum ki; Evet, ben bir HERMEN‹’Y‹M! (mehmetcetin@hotmail.com) www.mehmetcetin.info

15

genç arkadafl. O incelikli sitem karfl›s›nda suçluydum art›k, küçülmüfl, çaresiz kalm›flt›m. Elimdeki ka¤›ttan kimi notlar› gösterip, yine ‘ama.. ama ben.. ama bak.. bak flu notlar›ma..’ diye kekeleyen bir yerde, yerin de derinindeydim. Ama orada da kurtarm›yor beni, hiçbir fley.. Yani Vacu¤e’da olacaks›n›z, oraya dair konuflacaks›n›z, s›n›rl› bilgiyle de olsa oran›n tarihinden dem vuracaks›n›z, bu ba¤lamda oradaki K›rmançl›ktan, K›rdafll›ktan, Türkmen hatta Çerkez ya da K›z›lbafll›ktan, di¤er kültür ve renklerden söz edeceksiniz ama, K›rmanciya Beleké an›msatmas› s›ras›nda ad›n› anmaktan öte, üstelik notlar›n›zda ‘Mintzuri-Munzur’ iliflkisi dolay›m›yla bu topraklar›n Ermenili¤inden söz etmek de varken, bunlar› söylemeye zaman›n›z yetmeyecek! Demekmifl; içimizden birileri aram›zdan sadece fizik olarak de¤il, dilimizden de ilk at›lanlar olabiliyor, me¤ermifl.. mazeretim yok!

MAYA Arif B‹LG‹N Ara Notlar*

Unutma hastas› flu “haf›za-i befler”imiz En iyi düflünürlerini, flairlerini, ozanlar›n›, sinemac›lar›n›, yazarlar›n›, ressamlar›n›, bilim insan› ve politikac›lar›n› sürgüne ve mezara gönderme ünlüsü bir ülkenin insanlar›y›z. Çocuklar›m›z›n beynini en iyi çal›flt›¤› yafllarda dogmalar ve saçmal›klarla doldururuz, s›n›rl› kaynaklar›m›z insafs›zca bunun için harcan›r. Ol sebepten belimiz bir türlü do¤rulamaz, yamuk-yumuk, kambur topal yürürüz « muas›r » yürüyüfl kervan›nda. O yüzden Turan Dursun gibi vicdanl›, yürekli ayd›nlar›n çok önemli oldu¤unu düflünürüm ve katledilifllerinden sonsuz ac› duyar›m. Yine ordayd›k, Turan Dursun’un katledilmeden k›sa süre önce dostlar›yla son kez kadehini kald›rd›¤› yerde. Bu kez daha fazlayd›k. Üstelik kad›n yoldafllar›n say›s› da iyice artm›flt›. Görünüflte Turan Dursun’u unutmayan buradaki küçücük bir gruptuk, fakat biliyorum ki hala her akflam onun kitaplar›n› okuyarak uykuya dalan (daha do¤rusu uyanan) binlerce insan hayretle ve hüzünle flu soruyu soruyor: Neden hiç kimse ondan söz etmiyor? Bir süre önce tan›flmak isteyen yafllar› otuzun üstündeki bir grup ilerici-kültürlü ünüversiteli gencin Turan Dursun’u tan›mamas› bizi flafl›rtm›flt›. Seçimden k›sa süre önce fleriat korkusu ile meydanlar› dolduran yüzbinler de ondan hiç söz etmediler, ne konuflanlar, ne izleyenler… Bu dalgan›n kabard›¤› dönemlerde köfle yaz›lar› da ayn› “unutkanl›k”la melûldü. Sanki U¤ur Mumcu, Bahriye Üçoklar, Bedri Karafakio¤lu, Cevat Yurdakul, Çetin Emeç, Abdi ‹pekçi, Muammer Aksoy, Necip Hablemito¤lu, Musa Anter, Hrant Dink ve daha onlarcas›ndan oluflan cinayetler dizisinin en önemlilerinden biri de¤ilmifl gibi unutuldu gitti her nas›lsa. Sanki Turan Dursun, ülke için karanl›k bir gelecek haz›rlayanlar›n en önemli cinayetlerinden biri de¤ilmifl gibi! O, Türkiye ayd›nlanma hareketinin katledilen en büyük düflünürlerinden biri, hatta en önemlisiydi. Ayd›nlanmadan, laiklikten, cumhuriyetten, demokrasi ve özgürlükten sözedildi¤inde, onu unutmak en hafif deyimle tutars›zl›kt›r. Turan Dursun, Eylül 1990’da evden ç›k›p birkaç ad›m att›ktan sonra vuruldu. Cinayetten 15 dakika sonra meçhul bir sesin Dursun’un ailesini arayarak “müjdeyi” vermesi, naafl›n›n hayvan pisli¤iyle kirli bir kamyonda morga kald›r›lmas›, cinayetin düzenbaz ortakl›¤›n› gösteriyordu. Polis, katillerin pefline düflmek yerine, katledilenin evini bast› tarumar ve adeta talan eyledi. Din istismarc›s› bas›n, aylarca utanmadan onun ölümü haketti¤ini yazd›. fieriatç› ‹ran medyas› haftalarca sevinç yay›nlar› yapt›. Turan Dursun aç›k aç›k savunulan ilk cinayettir, tabii ki katilleri yakalanamazd›. Tesbit edildi¤i idda edilen Muzaffer Dalmaz adl› tetikçi hala sadece “aran›yor”, arad›klar› da yok ya, kay›tlarda öyle yaz›yorlar. Bu y›l da Turan Dursun’un her gün unutturulmas›na ve öldürülmesine inat sahiplenen dostlar›n›n ço¤almas›na ve nitelikli çabalar›na tan›k oldum. Eylül’de aram›zdan ayr›lanlardan biri de Y›lmaz Güney’dir. Offenburg’dan sonra da Paris’e gittik. Pere Lachaise’deki mezar› bafl›nda büyük bir kalabal›k toplanm›flt›, biz oradan ayr›ld›¤›m›zda hala gelenler vard›. Anmadan sonra, kalabal›k Paris Komünarlar› ile Ahmet Kaya’n›n mezarlar›n› da ziyaret ettik. Bu y›l devrimci çevreler Güney’i ortaklafla sahiplenmifller. Kalabal›k, bu güzel davran›fl› övüyor ve sürekli k›l›nmas› üzerinde sohbet ediyordu. Ö¤leden sonra da O’nun için Paris’te düzenlenen panele kat›ld›k. Herkes Y›lmaz Güney için yap›lanlar› yetersiz buluyor. O’nun derli toplu belgesel bir filmi, yak›lan filmleri için 12 Eylülcülere dava aç›lmas›, Paris’te bir Güney Müzesi, yar›m kalan projelerinin gerçeklefltirilmesi, Türkiye’de de ortaklafla genifl bir sahiplenmenin örgütlenmesi, her y›l Y›lmaz Güney ad›na film flenliklerinin düzenlenmesi ve genç sinemac›lar›n desteklenmesi gibi çok say›da öneri dinledik. Bunlar›n hepisi de yerinde ve gerçeklefltirilmesi gereken do¤ru önerilerdi. Y›larca manevi sald›r› ve sataflmalara u¤rayan bu iki eflsiz insan›n bu kez unutturularak öldürülmek istenmesine ve toplumsal haf›zan›n ihanetine karfl› yükselen bu protestoyu yürekten alk›fllamak ve sevgili okuyucularala paylaflmak istedim. * “Seyr-i Seyyaremizin Tan›kl›¤›nda” dizisine bundan böyle de “ara notlar”la ara vermek durumunda kalaca¤›m› anlad›m. O yüzden o makalenin devam›n› bir sonraki say›ya b›rak›yor ve beklenti içinde olan okuyuculardan özür diliyorum.


BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN

ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:3 No: 109 Da¤kap›/Diyarbak›r Tel: (0412) 228 22 92 AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: devrimcidemokrasiyurdisi@hotmail.com

Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT

Tutuklanan DHP’lilerden 3’ü serbest

17'lerin mezarlar›na sald›r›

‹zmir Baro Baflkan› Erdemir’e tepki

Mercan flehitlerinin ölüm y›ldönümünde Ankara’da yap›lan bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› için “suç ve suçluyu övme” iddias›yla gözalt›na al›nan ve yaklafl›k 2.5 ay tutuklu kalan 6 DHP üyesinden 3’ü 13 Eylül Perflembe günü görülen duruflmada serbest b›rak›ld›. DHP aktivistleri H›d›r Demir, Dilflad ‹nce ve Hasret Soylu tahliye edilirken, Kaz›m Do¤an, Nurten Karatafl, Cemgil Demir ve U¤ur Yefliltepe’nin tutukluluk hallerinin devam›na karar verildi. Tutuklu yarg›lanan 4 DHP üyesinin mahkemesi 22 Kas›m 2007 tarihine ertelendi.

Dersim merkezindeki S›¤enk mezarl›¤›nda bulunan Mercan flehitlerinden Cafer Cangöz, Ayd›n Hanbayat, Ali R›za Sabur, Ahmet Perktafl ve Taylan Y›ld›z'›n mezarlar› bir kez daha sald›r›ya u¤rad›. Daha önce çeflitli tarihlerde mezar tafllar›nda bulunan resimlerin k›r›larak tahrip edilmesinden sonra geçti¤imiz günlerde de tahrip edilen resimlerin üstüne sonradan yap›flt›r›lm›fl olan ve üzerinde ad›, soyad›, do¤um tarihi ve ölüm tarihinin yan›s›ra, '17 yoldafl›yla Mercan da¤lar›nda ölümsüzleflti' yaz›lar›n›n bulundu¤u tabakalar sökülerek al›nd›.

‹zmir Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) üyesi avukatlar, Hrant Dink’in katillerini öven “flark›s›ndan” dolay› ‹smail Türüt’e destek ç›kan ‹zmir Baro Baflkan› Nevzat Erdemir hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Bayrakl› Adliyesi önünde 19 Eylül günü bas›n aç›klamas› gerçeklefltiren avukatlar, flark› ve klipleri ‘yurtseverce ve kutlanmas› gereken’ davran›fllar olarak de¤erlendiren ‹zmir Baro Baflkan› Nevzat Erdemir hakk›nda istifa ça¤r›s›nda bulundular. Erdemir, ›rkç› avukat Kemal Kerinçsiz’e yak›nl›¤› ve göreve gelir gelmez baro bünyesinde faaliyet yürüten ‹flkenceyi Önleme Grubu'nu kapatmas›yla tan›n›yor.

Sineman›n 'Çirkin Kral'› an›ld› Y›lmaz Güney 23’üncü ölümsüzlük y›ldönümünde Paris Pere la Chaise'deki mezar› bafl›nda devrimci kurumlar taraf›ndan yap›lan etkinlikle an›ld› evrimci sanatç› Y›lmaz Güney 9 Eylül 1984'te Paris'te ölümsüzleflmesinin 23'üncü y›ldönümünde Paris Pere la Chaise'deki mezar› bafl›nda devrimci kurumlar taraf›ndan yap›lan etkinlikle an›ld›.

D

Fransa Demokratik Haklar Federasyonu (FDHF), Türkiyeli Göçmen ‹flçiler Kültür Derne¤i (ACTIT), Fransa Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu (FTIF), ‹flçilerin Birli¤i Halklar›n Kardeflli¤i Platformu (BIR-KAR) ve Fransa Anadolu Dayan›flma Derne¤i (ASFA) devrimci sanatç› Y›lmaz Güney'i mezar› bafl›nda and›lar.

Dersimliler ormanlar›n›n yak›lmas›n› protesto etti Dersim'in Ovac›k ‹lçesi'nde bir araya gelen DHP, Ulafl›labilir Yaflam Derne¤i, DTP ve EMEP üyeleri Ovac›k'a ba¤l› Yeflilyaz› köyünde gerillalar›n köydeki karakola sald›rd›¤› iddias›yla gece saatlerinde köydeki evleri taramas›n› ve gerillalara karfl› yapt›klar› operasyonlarda ormanlar›n yak›lmas›n› protesto etti. Yeflilyaz› Köyü'nde geç saatlerde karakoldan izin alarak köyün d›fl›na ç›kan dört kiflinin gece yar›s›nda köye geri dönerken askerler taraf›ndan üzerlerine atefl aç›lm›fl ve uzun süre köydeki evler de taranm›flt›. Gerillalar›n karakola sald›rd›¤›n› iddia eden askerler ormanl›k bölgeleri de bombalayarak yang›n ç›kmas›na neden olmufllard›. Yeflilyaz› Köyü'nde meydana gelen olay üzerine 13 Eylül tarihinde Ovac›k ‹lçe merkezinde eylem düzenleyen kurumlar›n üyeleri "Bask›lar bizi y›ld›ramaz", "Direne direne kazanaca¤›z" ve "Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k" fleklinde sloganlar att›lar. Kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, "Dersim üzerinde uygulanan insans›zlaflt›rma politikalar›na bugün do¤a tahribat›yla bir yenisi daha eklendi. Dersim halk› bu olaylara yabanc› de¤ildir. Tarihsel süreç içerinde devrimci, muhalif, yurtsever kimli¤inden kaynakl› Dersim'e sald›ranlar bugün sald›r›lar›na yenilerini eklediler. 94’lerde köylerimizi, ormanlar›m›z› yakt›lar, direndik; hiç ihtiyaç yokken barajlar yap›p do¤ay› tahrip etmek istediler, direndik; psikolojik savafl bafllatt›lar, direndik; ekolojik savafl bafllatt›lar, direndik; bugün yine ormanlar›m›z› yak›yorlar ve köylerimizi kurflunluyorlar. Zannetmesinler ki sessiz kalaca¤›z, yine direnece¤iz" denildi.

Kurumlar ad›na yap›lan ortak bas›n aç›klamas›nda Y›lmaz Güney'in sinema anlay›fl› ve devrimci kiflili¤i üzerinde duruldu. Devrimci yönetmen Güney'in tüm filmlerinin halk›n ac› ve özlemlerini aktard›¤›na dikkat çeken aç›klamada, "O, en s›radan filmlerinde bile düzene çatm›fl ve sosyal dengesizliklerin yarat›lmas›nda sorumlu olan›n devlet oldu¤unu belirtmifltir. Arkadafl, Sürü ve Duvar gibi filmlerinde ise aç›ktan mesajlar vererek feodalizmi ve kapitalizmi aç›ktan hedef alm›flt›r" denildi. Faflist Türk Devleti’nin Güney’den yaflarken ve öldükten sonra da korktu¤unu kaydeden aç›klamada, “Yurtd›fl›nda ödül alm›fl filmlerinin halen görmezlikten gelinerek yay›mlanm›yor olmas›n›n nedenlerini de O’nun devrimci siyasetle devrimci sanat eylemi aras›nda kurdu¤u diyalektik iliflkide aramak gerekiyor" ifadelerine yer verildi. Anma Y›lmaz Güney'in mezar› bafl›na b›rak›lan çiçeklerin ard›ndan sonland›r›ld›.

12 Eylül'ün miras› tafleron devlet

8 Eylül tarihinde bafllayan helikopterli bombard›man sonucu Hozat'a ba¤l› Alibo¤az mevkiinde Kozluca, Amutka, Dereköy, Tanzi köyleri ile buralara yak›n bölgelerin atefle verildi¤i belirtilen aç›klamada, "Yang›na müdahale etmek isteyen duyarl› Dersim halk›na güvenlik gerekçesiyle izin verilmemektedir. Bat›daki orman yang›nlar›na duyarl› olan zihniyet neden Dersim'deki yang›nlara seyirci kal›yor, bunu anlamak mümkün de¤il" denildi. Tunceli Denekleri Federasyonu'ndan tepki

Emperyalist finans merkezlerinin dayatt›¤› ve Türk devletinin uygulad›¤› 12 Eylül askeri faflist cuntas›n›n politikalar›n›n sonucu olan 24 Ocak Kararlar› bu tarihten sonra iktidara gelen siyasal iktidarlar›n ortak uygulamas› olan tafleronlaflt›rma politikas›, esasta iflçilerin örgütlenme haklar›n›n ellerinden al›nmas›, kazan›lm›fl haklar›n›n gaspedilmesi, kölelik koflullar›nda bir iflçi kitlesi yarat›lma sonucunu do¤urmufltur

MF ve Dünya Bankas› gibi emperyalist finans merkezlerinin dayatt›¤› ve Türk devletinin uygulad›¤› 12 Eylül askeri faflist cuntas›n›n politikalar›n›n sonucu olan 24 Ocak Kararlar› bu tarihten sonra iktidara gelen siyasal iktidarlar›n ortak uygulamas› olan tafleronlaflt›rma politikas›, esasta iflçilerin örgütlenme haklar›n›n ellerinden al›nmas›, kazan›lm›fl haklar›n›n gaspedilmesi, kölelik koflullar›nda bir iflçi kitlesi yarat›lma sonucunu do¤urmufltur. Açl›k s›n›r›n›n alt›nda bile genifl bir iflçi kitlesi yarat›lm›fl olmas› bunun bir kan›t›d›r.

‹MF baflkan›n›n ziyaretinde "Türkiye’de asgari ücret çok yüksek” demesi, Türk egemen s›n›flar›n›n sözcülerinin telaflla bu sözlerin 'bilgi eksikli¤i'nden kaynakland›¤›n›, asgari ücretin 170-180 dolar civar›nda oldu¤unu söylemelerine karfl›n ‹MF baflkan›n›n Çin’de 50 dolar oldu¤unu söylemesi ilginçtir. TC makamlar›n›n toplu pazarl›k hakk›n› düzenleyen 98 say›l› ‹LO sözleflmesini 1951 y›l›nda, Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi'ni 1954 y›l›nda, örgütlenme özgürlü¤ünü düzenleyen 87 ve 151 No'lu ‹LO sözleflmelerini 1992 y›l›nda kabul etmesi ve uluslararas› sözleflmelere imza koymas›na ra¤men, hiçbir gerekçeyle alt›n› dolduramad›¤› emperyalizmin ve iflbirlikçilerinin ç›karlar›n› koruyan uygulamalar devam etmektedir. Hesap soracak toplumsal muhalefetin olmad›¤› ya da çok c›l›z kald›¤› dönemlerde daha pervas›zca uygulanmaktad›r bu politikalar. Kamuda tafleron kullan›m›n›n yasal altyap›s› oluflturulduktan sonra birçok alanda tafleronlaflt›rma faaliyetine h›z ve-

rilmifltir. Esnek üretim, hizmette uzmanlaflma yoluyla verim ve kalite yükselecek, 'devlete s›rt›n› dayam›fl, hiçbir ifl yapmayan, asalak' çal›flanlar ay›klanacak, herfley daha ucuza malolacak, kamu kaynaklar›n›n savrulmas›n›n önüne geçilecekti! Tafleron flirketler iflçilerin kölelik koflullar›n› daha da yükseltmek amac›yla devlet taraf›ndan kurulmufl rantiye araçlar›d›r. Gazetemizin daha önceki say›s›nda Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi çal›flanlar›n›n sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle iflten at›ld›klar› ve direniflleri ile ilgili haberimiz yer alm›flt›. Gelinen aflamada, sendikadan istifa eden 10 kifli d›fl›nda hepsinin ifline son verildi. Hastane yönetimi 5 gün içerisinde ihaleyi baflka bir flirkete vererek önceki flirketin kurtuluflunu yasal anlamda sa¤lam›flt›r. Toplu sözleflme kap›ya dayan›nca, istifa dayatmalar› yerini bulmay›nca, hastane yönetimi 1ayda (isim farkl›, flah›s ayn›) 3 flirket de¤ifltirmifltir. Bu amaçla ihaleye kat›lan flirketler aralar›nda anlaflarak (ki genellikle anlafl›yorlar) k›r›m oranlar›n› düflük tutup kar oranlar›n› daha çok artt›r›yorlar. Senelik izin ücreti, k›dem tazminat›, yemek, yol bedeli, fazla mesai ve bunun gibi yasal haklardan ne kadar k›rparlarsa karlar› o kadar yüksek oluyor. Tafleronlaflt›rma 12 Eylül askeri faflist cuntas› taraf›ndan günümüze bir mirast›r. Bu sistem varoldu¤u sürece emperyalistler ve onun iflbirlikçileri bu mirasa sahip ç›kacaklard›r. Bunu engelleyecek güç, birli¤imizden, direncimizden ve savafltan baflka birfley olmayacakt›r.

Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) Dersim'de ormanlar›n askerlerce yak›lmas›n› protesto ederek sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi. Makine Mühendisleri Odas›

(MMO) ‹stanbul fiubesi'nde bas›n aç›klamas› yapan TUDEF üyeleri, Dersim’de ormanlar›n askerler taraf›ndan yak›ld›¤›na dikkat çekerek, bu nedenle yetkililer hakk›nda soruflturma bafllat›lmas›n› istediler. Toplant›da bas›na aç›klama yapan TUDEF Genel Sekreteri Ali R›za Bilir, Dersim'de her çat›flma ve askeri operasyon döneminde ormanlar›n askerlerce “teröristler bar›n›yor” iddias›yla yak›ld›¤›n›, helikopterlerle bombalanan bin hektarl›k ormanl›k alan›n›n küle çevrildi¤ini söyledi. Operasyona ç›kan askerlerin çat›flmalar› bahane ederek ormanlar› yakt›¤›n› vurgulayan Bilir, Dersim'in Hozat ilçesine ba¤l› Kozluca Köyü Anuklu Mezras› Kuzudere mevkii, Kömler Mezras› Uzunmeye bölgesi, Ormanyolu (Taxar) Köyü K›rm›z›köm, Kurudere Mezras›, Yenibafl Köyü Turflu Mezras› ve Uzuntarla Mezras› k›rsal›n›n askeri helikopter taraf›ndan bombalanarak, atefle verildi¤ini belirtti. Ormanlar›n korunmas› ve yang›nlara karfl› tedbirler al›nmas› yönünde çal›flmalar yürüten devlet yetkililerinin, Kürt illerinde ormanlar›n bizzat askerlerce yak›lmas›na bilinçli bir flekilde sessiz kald›¤›na dikkat çeken Bilir, bat›da TEMA gibi çevre örgütlerinin yürüttü¤ü mefle kampanyalar›na destek veren askeri makamlar›n, Kürt illerinde mefle ormanlar›n› gözlerini k›rpmadan yakt›klar›n› aç›klad›. Bilir yapt›¤› aç›klamada son olarak, ormanlar› yakanlar hakk›nda ifllem bafllat›lmas›n› ve sorumlular›n hesap vermesini istedi. Orman yang›nlar›na ilgisizlik protesto edildi Dersim Kültür Derne¤i üyeleri 13 Eylül tarihinde ö¤leden sonra Dersim Merkez'e ba¤l› Si¤enk Mezarl›¤› yan›nda ç›kan yang›na müdahale edilmemesini protesto etmek için ayn› gün akflam saatlerinde protesto eylemi düzenledi. Reina-bi Cafe'nin önünde bas›n aç›klamas› düzenleyen dernek üyeleri çerede bulunan insanlar›n dikkatini gözle görülebilen yang›na çekti. Dernek üyeleri insanlar› orman yang›nlara karfl› duyarl› olmaya ça¤›rd›. Eylemde yap›lan aç›klamada, Türkiye illerinde yanan ormanlara milli servet gözüyle bak›l›rken Kuzey Kürdistan illerinde yanan ormanlara kay›ts›z kal›nmas› ikiyüzlülük fleklinde tan›mland›. "Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k" slogan›n›n at›ld›¤› eylemde Tunceli Valili¤i ve Orman ‹flletme Müdürlü¤ü'nün yang›na müdahale etmesi istendi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.