20 31 mayıs 2008 sayı 133

Page 1

NEPAL HALKININ DEVR‹M YÜRÜYÜfiÜNÜ SELAMLIYORUZ

15 Günlük Siyasi Gazete

Y›l: 6

Say›: 133

SAYFA 13

• 20-31 May›s 2008 • Fiyat›: 1 YTL

e-mail:devrimcidemokras@superonline.com

ONLAR GELECE⁄‹ KAZANMANIN ADIDIR ‹nsanl›k tarihi, ezenler ile ezilenlerin amans›z bir mücadele içerisinde oldu¤u, zorun zor ile alt edildi¤i, ezilenlerin ezenlere karfl› özgürlük ve kurtulufl mücadelesi verdi¤i, insanl›¤›n de¤ifltirme ve ilerleme prati¤iyle örülü yüzy›llar› kapsar. Bu tarih, s›n›fl› toplumlar tarihidir, halklar›n mücadele ile yaratt›¤› bir tarihtir. Bugün için verdi¤imiz yeni demokrasi, sosyalizm ve nihayetinde komünizm mücadelesi, bu tarihin ve s›n›f savafl›n›n bir parças›d›r ve bize rehber olan da bu bilinçtir. S›n›f mücadelesinde yer alarak yaflam›n› yitiren devrimci ve komünistlerin bu savaflta yer almas› ve müca-

deledeki ›srarlar› basit bir ahlak veya tercih sorunu de¤ildir. ‹nsanl›¤›n kurtulufl mücadelesini flart koflan devrim ve iktidarlaflma mücadelesi; bu tarihsel zorunlulu¤u bilince ç›karan bilimsel ideoloji belirleyendir. fiehitlerimiz bu gerçekli¤i mücadelelerine rehber edinerek, tarihin prati¤inden süzerek bizlere ö¤retmifllerdir. Bizlere devrettikleri bu hazine hiç kuflkusuz ki bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da mücadelemizin rehberi, devrimimizin teminat› olacakt›r. Bu bilinçle ölümsüzleflen, tarih sayfalar›na kaz›nan halk›m›z›n ölümsüz o¤ullar› ve k›zlar›, her türlü zorlu¤a ra¤men iktidar

perspektifiyle cüretin, siyasi iktidar›n zaptedilmesinde ›srar›n, kararl›l›¤›n, sebat etmenin ad› olmufllard›r. Gelece¤imizin, halk›n kendi iktidar›n›n teminat› olan flehitlerimiz, ›fl›ldayan kutup y›ld›zlar›m›zd›r. Devrim ve komünizm mücadelesinde topra¤a düflenlerimiz, o toprakta tohum oldular; bizler bu tohumla kök sald›k, yeflerdik, boy verdik. Tarihimizden ve mücadelemizden süzdü¤ümüz bilinç ve bu bilincin yön verdi¤i cüretle köklerimize sar›laca¤›z; boy verecek, dal salaca¤›z; iktidarlaflma hedefini ilerleterek, devrim ve komünizm mücadelesinde ›srar›n, kararl›l›¤›n ad› olaca¤›z.

Onlar› anmak, sadece onlar›n olumluluklar›ndan bahsetmekle s›n›rland›r›lamaz. Evet, tarihimize sar›larak onlardan ö¤renece¤iz. Ancak bu sonsuz ö¤renme, ö¤renileni pratiklefltirme serüveninin merkezine, siyasi iktidar›n zapt›n›, Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekli¤inde bunun biricik yolu olan Halk Savafl›’n› ve bu mücadelenin pratisyenleri olma görevini koyarak, ‘biz kazanaca¤›z’, ‘halk kazanacak’ta ifadesini bulan halk›n iktidar›n›, köylük alanlardan parça parça kopartarak gerçekli¤e dönüfltürebiliriz.

KOMÜN‹ZM‹N SÖNMEYEN MES. ALES‹ ‘Örgüt propagandas› yapt›€›’ iddias›yla Temel Demirer hakk›nda dava aç›ld›

Siz ki can›n›z› verdiniz halk›m›z için

Temel Demirer ‘yarg›layanlar›’ yarg›l›yor

Gö¤sünüzde onurla dalgalanan kavgan›n bayra¤›na Siz ki al rengini verdiniz

Siz ki herfleyinizi verdiniz bu kavga u¤runa

Ey, yüce o¤ullar› halk›m›z›n Gururla ve sab›rla dinlenin flimdi Kavgan›z› sürdürüyor yoldafllar›n›z...

Temel Demirer hakk›nda, bir konuflmas›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve Dersim Mercan’da katledilen Ökkefl Karao¤lu’na yer verdi¤i için örgüt propagandas› yapmaktan dava aç›ld›. Dava ile ilgili Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Demirer ayr›ca, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde de 301. Madde’den dolay› ‘san›k’ sandalyesindeydi. Demirer Malatya’da “Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r”, Ankara’da ise “Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac›m yok” diyerek flunlar› söyledi: ‘Ne Türkiye Komünist Partisi (Marksist-Leninist), ne de Maoist Komünist Partisi üyesiyim. Üyesi olmad›¤›m bir örgütün propagandas›n› yapt›¤›m “iddias›”, Tetik’in (Savc›) zorlama “yorumu”ndan ibarettir; özneldir; mesnetsizdir; hukuki bir dayanaktan yoksundur... Saklad›¤›m yok; hem niye saklayaca¤›m? Ben bir komünistim; co¤rafyam›zda Mustafa Suphiler’den Nâz›m Hikmet Ranlar’a uzanan bir gelene¤in savunucusu, takipçisiyim... Evet, evet saklayacak de¤ilim; ben s›n›f›z-sömürüsüz-s›n›rs›z bir dünya ütopyas›n› savunan bir komünistim. Ve nihayet Mercan’da katledilen kifliler aras›nda bulunan Ökkefl Karao¤lu, benim manevi o¤lumdur. Kendisinin ve arkadafllar›n›n mahkemece sübut bulmufl herhangi bir suçu olmad›klar› hâlde bir operasyon sonucu öldürülmüfl ve sonra da suçlu ilan edilmifllerdir. Ökkefl’in de aralar›nda bulundu¤u 17 kiflinin öldürülmesi, yarg›s›z infazd›r.’ SAYFA 14

‹. KAYPAKKAYA

YEN‹ DEMOKRAS‹ SEH‹TLER‹ ANILDI . Enternasyonal proletaryan›n Türkiye-Kuzey Kürdistan temsilcisi komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri etkinliklerle an›ld›. Ülkemiz devrim tarihine büyük bir miras b›rakan, komünist mücadelenin yeniden diriliflini sa¤layan ve ad› hala söylendi¤inde suç say›lan Kaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri için, Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n yan› s›ra yurtd›fl›nda da çeflitli eylem ve etkinlikler düzenlendi. SAYFA 16

NEPAL <BHATTARA‹, GEL‹SMELER‹ DE⁄ERLEND‹RD‹> SAYFA 13 .

“Tuzla’da facia yok, ölümleri abartmay›n” Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerini durdurmak için hiçbir çal›flmada bulunmayan hükümet, ölüm rakamlar›n›n da “normal” oldu¤unu savunuyor. ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) Genel Müdürü Kas›m Özer, tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerine yönelik yapt›¤› aç›klamada ölümlerin temel sebebini iflçilerin “köylü” olmalar›na dayand›rd›. Özer aç›klamas›nda; “Köyden hiç ayr›lmam›fl insanlar, sa-

R›za Çiçek katliam› anlatt›

nayi ifllerine girdi¤inde üzüntü verici kazalar oluyor" diyerek, yaflanan kazalar›n sorumlulu¤unu tamamen iflçilerin üzerine att›. Ölümlerin tersane koflullar›n›n kötülü¤ünden de¤il, iflçilerin sorumsuzlu¤undan kaynakland›¤›n› ifade eden Özer, maden ocaklar› gibi ifl alanlar› ile k›yasland›¤›nda tersanelerde yaflanan ölümlerin ‘gayet normal’ oldu¤unu dile getirirerek, ‘facia varm›fl gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n›, ölümlerin abart›lmamas› gerekti¤ini’ söyledi. SAYFA 6

IIIIIIIII

PERSPEKT‹F

18 MAYIS SAYFA 8

Geçti¤imiz y›l Eylül ay›nda Dersim’in Hozat ilçesi k›rsal›nda bir asker timi taraf›ndan iki kifli silahl› sald›r›ya u¤ram›fl, Genelkurmay da olay› ‘iki terörist etkisiz hale getirildi’ diye duyurmufltu. ‘Terörist’ denilen bu iki kifliden biri okurumuz Bülent Karatafl, di¤eri de akrabas› R›za Çiçek’ti ve orada k›fll›k odun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için bulunuyorlard›. Karatafl olay yerinde askerler taraf›ndan infaz edilirken, Çiçek a¤›r yaral› kurtulmufl ve ‘silahl› çat›flmaya girmek’ iddias›yla tutuklanm›flt›. Olaydan 8 ay sonra, May›s’ta tahliye edilen Çiçek, gazetemizin sorular›n› yan›tlayarak, u¤rad›klar› sald›r›y› ve Bülent Karatafl’›n nas›l katledildi¤ini anlatt›... “8 kiflilik bir tim grubu gelip kimlikleri ald›. Sonra bize ‘üstünüzü soyun, kazaklar› ç›kar›n, 15-20 metre ileri gidip çökün’ dediler. Biz de onlar›n dedi¤ini yapmak zorunda kald›k. Kazaklar› ç›kar›p, 15-20 metre ileri gidip çöktük. Jandarma timlerinin bizi infaz edeceklerini ben biliyordum. Bülent de, ‘bunlar bizi yarg›s›z infaz edecekler’ dedi. Yani tahmin etmifltik. Ancak yap›lacak bifley yoktu. 15 metre ileri gittik, çömeldik...” SAYFA 2

KORKUT BORATAV <‹NSANLAR MI, OTOMOB‹LLER M‹?> SAYFA 16

Büyük Ortado¤u Projesi’nin duman› Lübnan’da tütüyor Geçen y›ldan bu yana cumhurbaflkan› seçemeyen ve siyasi bir kriz yaflayan Lübnan’da bu kez ordu ile muhalefetteki Hizbullah güçleri aras›nda silahl› çat›flmalar yafland›. Krizin içinden ç›k›lamaz bir hal ald›¤› bir süreçte yaflanan bu çat›flmalar, bir kez daha iç savafl olas›l›¤›n› gündeme getirdi. Beyrut’ta 3 gün süren çat›flmalar sonucunda 11 kifli öldü. Yaflanan çat›flmalar üzerine ‹ktidardaki ço¤unlu-

¤un lideri Saad Hariri, Hizbullah’a çat›flmalara son vermesi için uzlaflma ça¤r›s›nda bulundu. Hizbullah, hükümet taraf›ndan görevinden al›nan Beyrut Havaliman› güvenlik flefinin görevden al›nmas› karar›n›n geri al›nmas›, Hizbullah’›n ‹srail’e karfl› mücadele için kurdu¤u haberleflme ve kamera sisteminin kald›r›lmas›n›n durdurulmas› üzerine güçlerini geri çekerek, çat›flmalara son verdi. Ald›¤› ka-

rarlar› geri çekmesi, hükümetin Hizbullah’›n gücünü resmen tan›d›¤› yönünde de¤erlendirmelere neden oldu. Buna ra¤men hükümet ve Hizbullah taraftarlar› aras›nda çat›flmalar Beyrut’un d›fl›ndaki kentlere de s›çram›flt›. Hizbullah ve Dürziler aras›nda yaflanan çat›flmalarla birlikte çat›flmalarda toplam 81 kifli ölürken yüzlerce kifli yaraland›, birçok bina atefle verildi. SAYFA 10

Üniversitelerde sald›r›lar devam ediyor Devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler her gün bir faflist sald›r›yla karfl› karfl›ya kal›yor. Ö¤rencilere, polis, idare ve sivil faflistler taraf›ndan ortak bir flekilde gerçeklefltirilen sald›r›lar devam ediyor. Erzincan, Eskiflehir, Adana, Edirne, Sivas ve Çanakkale’de ö¤renciler yine sald›r›ya u¤rad›. SAYFA 9

A. ERKAN: ‘‹THALAT CENNET‹ B‹R ÜLKE’

SAYFA 13

Devlet, terörünü gizlemeye çal›fl›yor

sf 15


2

güncel

20-31 Mayıs 2008

R›za Çiçek yarg›s›z infaz› anlatt› Geçti¤imiz y›l Eylül ay›nda Dersim’in Hozat ilçesi k›rsal›nda bir asker timi taraf›ndan iki kifli silahl› sald›r›ya u¤ram›fl, Genelkurmay da olay› ‘iki terörist etkisiz hale getirildi’ diye duyurmufltu. ‘Terörist’ denilen bu iki kifliden biri okurumuz Bülent Karatafl, di¤eri de akrabas› R›za Çiçek’ti ve orada k›fll›k odun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için bulunuyorlard›. Karatafl olay yerinde askerler taraf›ndan infaz edilirken, Çiçek a¤›r yaral› kurtulmufl ve ‘silahl› çat›flmaya girmek’ iddias›yla tutuklanm›flt›. Olaydan 8 ay sonra, May›s’ta tahliye edilen Çiçek, gazetemizin sorular›n› yan›tlayarak, u¤rad›klar› sald›r›y› ve Bülent Karatafl’›n nas›l katledildi¤ini bir kez daha anlatt› Tahliye edilen Çiçek: Bizi kurfluna dizdiler Dersim’in Hozat ‹lçesi'ne ba¤l› Kurukaymak Köyü'ne odun toplamaya giden Bülent Karatafl ve R›za Çiçek’e, özel timler taraf›ndan atefl aç›lm›flt›. Bülent Karatafl olay yerinde yaflam›n› yitirirken, R›za Çiçek ise a¤›r yaral› olarak hastaneye kald›r›lm›flt›. Olaydan sonra Genelkurmay’›n resmi internet sitesinde yap›lan aç›klamada, Karatafl ve Çiçek gerilla gibi lanse edilmifl ve “iki terörist etkisiz hale getirildi” denilmiflti. Olaydan a¤›r yaral› olarak kurtulan R›za Çiçek adl› köylü, hakk›nda 'örgüte üye olmak ve devletin bölünmez bütünlü¤ünü bozmak' iddias›yla dava aç›l›nca s›ras›yla Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi tutuklu ko¤ufluna, Elaz›¤ E Tipi Hapishanesi’ne ve Tunceli Hapishanesi’ne götürülmüfltü. Çiçek son olarak yaralar› iyleflmedi¤i halde, Hozat Sulh Ceza Mahkemesi’nin karar› ile ‘örgüt üyesi olmak’ ve ‘örgüt ad›na faaliyette bulunmak’ iddias›yla tutuklanarak, Malatya E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne gönderilmiflti. Malatya Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›, 7 ayl›k bir beklemenin ard›ndan 31 Mart’ta, tutuklu yarg›lanan Çiçek ile ilgili iddianameyi haz›rlad›. ‹ddianamede, Çiçek ve Karatafl ile ilgili ‘örgüt üyesi olmak’ iddialar›n›n aksine Çiçek’in ‘örgüte bilerek ve isteyerek yard›m etti¤i’ iddia edildi ama bu iddiay› destekleyen delil bulunamay›nca Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi, çeliflkilerle dolu iddianameyi, “Suçlamalara iliflkin delil yok” diyerek Cumhuriyet Savc›l›¤›’na iade etti. Savc› da, iddianamenin reddine itiraz ederek mahkemeden tekrar iddianamenin incelenmesini istedi. Dosya Malatya Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan tekrar 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme

Çiçek: Yaflad›klar›m›z sistemin gerçekli¤i Tarih boyunca devletin belli toplumlar üzerinde, özellikle bu bölge halk› üzerinde birçok bask›, y›ld›rma politikalar› olmufltur ve katliamc› politikalar›n› halk›m›z üzerinde bu flekilde uygulam›fllard›r. Ve bunun farkl› metotlar›n› da uygulayarak halk›m›z› susturmak için yarg›s›z infaz etmifllerdir. Bu tabii ki benle Bülent için ilk de¤il. Son da olmayacakt›r.

R›za Çiçek ‘yard›m yatakl›k suçu ifllendi¤ine dair yeterli bir delil olmad›¤›n›’ belirterek, R›za Çiçek hakk›nda tahliye karar› verdi. Tahliye edilmesinin ard›ndan Hozat’a dönen Çiçek, sorular›m›z› yan›tlayarak, nas›l sald›r›ya u¤rad›klar›n› ve Bülent Karatafl’›n nas›l katledildi¤ini anlatt›.

Bülent’ten sonra da birçok insan›m›z infaz edilecek. Ve bundan böyle bu flekilde devam edecektir. Sistemin gerçekli¤i bu. Burada önemli olan toplum olarak duyarl›, onurlu olmak ve sessiz kalmamakt›r.

Bülent’i 4-5 el atefl edip direk öldürüyorlar. Ben de orada a¤›r yaral› bir flekilde yerde kald›m. Ramazan’›n 15. günü oldu¤u için, uzun boylu bir tim komutan› geldi, kendi üstünü aray›p “zaten ölüyor, ben bunu öldürürsem vicdan azab› çekerim” dedi. Bu flekilde konuflmas›n›n ard›ndan, di¤er infaz timi silah›n› indirdi. Sonra ben zaten kendimde de¤ildim.

Askerlerle nas›l karfl›laflt›n›z, size do¤rudan atefl mi ettiler? R›za Çiçek: Daha önce birçok bas›nda ç›km›flt›. Benle halam›n o¤lu Bülent köye oduna gitmifltik. Orada bir iki tane ar› kovan› gördük. O ar› kovanlar›n› kestik. Ondan sonra yukar›da motosikleti park etti¤imiz yere do¤ru gittik. Jandarma timlerinin orada olduklar›n› biliyorduk. Oraya pusu att›klar›n› biliryorduk. Biz de art›k ç›kmak zorunda kald›k ve motosikletin oldu¤u yere do¤ru ç›kt›k. Jandarma timleri geldier, kimlikleri istediler. Biz de kimlikleri verdik. Ondan sonra bize ‘buradan gidin’ dediler. Biz de hemen toparlan›p malzemelerimizi al›p gidiyoruz dedik. Orada 15-20 dakika geçtikten sonra yine 8 kiflilik bir tim grubu gelip kimlikleri ald›. Sonra bize ‘üstünüzü soyun, kazaklar› ç›kar›n, 15-20 metre ileri gidip çökün’ dediler. Biz de onlar›n dedi¤ini yapmak zorunda kald›k. Kazaklar› ç›kar›p, 15-20 metre ileri gidip çöktük. Jandarma timlerinin bizi infaz edeceklerini ben biliyordum. Bülent de, ‘bunlar bizi yarg›s›z infaz edecekler’ dedi. Yani tahmin etmifltik. Ancak yap›lacak brifley yoktu. 15 metre ileri gittik, çömeldik. Jandarma timinin mekanizmay› çekip atefl etmesi ile o an kendimi sol tarafa att›m. Ve 6 metre afla¤›ya yuvarland›m. Zaten a¤›r yaralanm›flt›m. Jandarma timleri tekrar bafl›ma geldi. Ondan sonra infaz timinden biri sürekli üst rütbelisini aray›p konufluyor. Benden sonra halam›n o¤lu

Hastane ve sonras› geliflmelerde neler yaflad›n›z? Beni helikoptere at›p Elaz›¤’a kald›rm›fllar. Bülent Karatafl da orada hayat›n› kaybetmiflti. Beni Elaz›¤ Hastanesi’nden k›sa bir süre sonra Diyarbak›r Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kald›rd›lar. Orada beni hastaneden ç›kard›lar. Ondan sonra Diyarbak›r’da öyle tahmin ediyorum ki, art›k hapishane odas› m›yd›, neydi bilemiyorum, tam olarak hat›rlayam›yorum. Orada 1 gün tek odal› yerde tuttular. Oradan da Elaz›¤ Hapishanesi’ne getirdiler. Bir hafta orada kald›m. Sonra Tunceli Hapishanesinde 45 gün kald›m. Daha sonra Malatya hapishanesine götürdüler. Ordada 6-7 ay yatt›ktan sonra mahkemeye ç›k›p tahliye oldum. K›sacas› hapishane sürecim bu flekilde geçti. Olaydan hemen sonra Tunceli Valili¤i bizimle ilgili, Hozat’ta 2 “teröristin” vuruldu¤unu, birinin ölü, di¤erinin ise yaral› olarak “ele geçirildi”¤ini aç›klam›flt›. Kara Kuvvetleri Komutanl›¤› da kendi internet sitesinde bir bafll›k geçmiflti. Ama sonuç itibariyle geldi¤imiz noktada mahkeme bunu yalanlam›flt›r. Mahkeme bizim “terörist” olmad›¤›m›z›, s›radan bir vatandafl oldu¤umuzu kan›tlam›flt›r. Ve Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›’n›n yapt›¤› aç›klamay› resmen yalanlam›flt›r. Bundan sonra ne yap›labilir?

Askerler taraf›ndan katledilen Bülent Karatafl binlerce kiflinin kat›l›m›yla defnedilmiflti

Bizim güçlü bir duyarl›l›k göstermemiz laz›m toplum olarak. Bu devlet terörünün önüne ancak bu flekilde geçebiliriz. Toplumumuz örgütlendirilmeli, bilinçlendirilmeli ve tek yürek olup, birlik olunmal›d›r. Tabiî ki bu ilk olay de¤ildir. Ben Malatya Hapishanesi’ndeyken sürekli gözüm d›flar›dayd›, ne kadar a¤›r yaral› olsam da bana bilgi veriliyordu. Dersim’de, ‹stanbul’da ve çeflitli illerde demokratik kitle örgütlerinin bizleri sahiplenmeleri, bizlerle ilgili yapt›klar› bas›n aç›klamalar› gerçekten benim için çok büyük moral kayna¤› olup ve onurland›r›c›yd›. Tabiî ki demokratik kitle örgütlerine düflen en güzel görev de, bu vb durumlarda halk›n yan›nda olup sisteme karfl› durabilmektir. Bu suça karfl› koymak için halk›n verece¤i en güzel tepki Bülent Karatafl’›n cenaze törenindeki binlerce insan›n tek yürek olmas› gibi daha da ço¤alarak her zaman böylesi örgütlü bir durufl sergilemesidir. Devrimci Demokrasi Gazetesi arac›l›¤›yla buradan bizi sahiplenen tüm kurumlar›m›za ve halk›m›za teflekkürlerimi sunar›m. Yani bize yak›flan en güzel durufl da budur. -Biz teflekkür ederiz...

PKK Aktütün Karakolu’nu bast› Türk Genelkurmay›’n›n Kandil Da¤›’n›n bombalanmas› ile birlikte yapt›¤› “sürpriz geliflmeler olabilir” aç›klamas›n›n üzerinden çok az bir zaman geçmiflti ki, Hakkari’ye ba¤l› s›n›rdaki Aktütün Karakolu PKK gerillalar› taraf›ndan bas›ld›. Genelkurmay’›n sürprizi, aylard›r yo¤un bir flekilde yalan haberlerle sürdürülen psikolojik propagandan›n bir parças› olarak PKK yöneticilerinden birinin öldürülmüfl olabilece¤i ve yüzlerce PKK gerillas›n›n moral bozuklu¤uyla silah b›rakaca¤›yd›. Ancak bu aç›klamay› tekzip edercesine yap›lan karakol bask›n›, durumu tam tersine çevirdi. Son s›n›rötesi operasyonu ile birlikte Türk Genelkurmay› Güney Kürdistan’›n kuzey bölgeleri için “Art›k BBG (Biri Bizi Gözetliyor) evi gibi” yorumu yapm›fl-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

t›. Aktütün Karakolu’nun bas›lmas› eylemine yüzlerce gerillan›n kat›lmas› ve Türk ordusunun bu hareketlili¤i önceden haber alamamas›, Genelkurmay’›n yalan›n› ortaya ç›kard›. Hakim mevzilerden etkili silahlarla vurulan karakolun bir bölümü imha edilirken, Genelkurmay’›n saklan›yor dedi¤i HPG Genel Komutan› Bahoz Erdal, bask›n s›ras›nda birçok askeri malzemenin ellerine geçti¤ini ve Türk askerinin kayb›n›n büyük oldu¤unu aç›klad›. HPG aç›klamas›na göre bask›nda 29 asker ölürken, gerillan›n kayb› 2 oldu. Türk Genelkurmay’› ise yapt›¤› aç›klamada psikolojik savafl gere¤i, gerillalar›n köydeki evleri ve camiyi de vurduklar›n›, askerin 6, gerillan›nsa 19 kay›p verdi¤ini öne sürmüfltü.

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

Devrimci Demokrasi’den Türkiye-Kuzey Kürdistan'da, ba¤›ms›z, tutarl› bir komünist durufla sahip olabilmek için Kaypakkaya'laflmak gerekiyor. Onun fikirleriyle, çizgisiyle ancak 70'li y›llarda tan›flan ülkemizde, art›k devrim ve komünizm mücadelesinin eski biçimiyle sürdürülmesi bir gerili¤e tekabül ediyordu. Emperyalistlerin topraklar›m›z› fiili bir iflgale giriflti¤i 1920'li y›llarda, sosyalizm için büyük bir deneyim olan Rusya'daki Ekim Devrimi (1917) gerçekleflmiflti. O tarihte tüm ülkelerdeki komünist partilerinin tabi oldu¤u Komüntern'de, Sovyetler'in ç›karlar›n›n savunulmas› ve tüm ülkelerdeki komünist partilerin buna göre konumlanmas› fikri öne ç›k›yordu. Sovyetler'in ç›karlar›n›n korunmas› için, emperyalistlerin Rusya etraf›ndaki ülkelerde etkinlik kazanmalar› önlenmeye çal›fl›l›yordu ve Komüntern bu maksatla bu ülkelerde burjuvazi ile komünistler aras›nda bir çat›flmadan yana de¤ildi. SSCB'nin güvenli¤i esas al›yordu. Bat› ülkelerinin burjuva devrimlerini tamamlamalar› ile birlikte ulusal karakterli sorunlar buralarda çözülmüfl, ancak Do¤u henüz bu sorunlarla bo¤uflmakta ve bir taraftan da emperyalist bat› ülkelerinin sald›r›lar›yla u¤raflmaktayd›. Emperyalizm gerçekli¤i nedeniyle, do¤u ülkelerindeki ulusal kurtulufl savafllar›n›n önderli¤ini ele geçiren komprador burjuvazi, bir yandan Rusya'daki sosyalist rejimle ittifaklar›n› gelifltirirken, öte yandan emperyalistlere olan ba¤›ml›l›¤›n› pekifltiriyordu. 1920'li y›llarda ülkemizde emperyalist iflgal harekat›na karfl› Türk komprador burjuvazisini, toprak a¤alar›n› ve tefecileri temsil eden ‹ttihat ve Terakki hareketi önderli¤inde bir savafl verildi ve o tarihte Sovyetler'in de deste¤i al›n›yordu. Ancak daha çok Bat›'da, Ege'de yo¤unlaflan savafl›n içerisinde bir taraftan da emperyalist ülkelerle ba¤›ml›l›k iliflkileri gelifltiriliyordu. Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl›'na Almanya'n›n yan›nda giren ‹ttihat ve Terakki, savafl›n sonuna do¤ru da dümeni ‹ngiliz ve Frans›z emperyalistlerinden yana k›rm›flt›. Bu ittifaklar, Kaypakkaya'n›n da iflaret etti¤i gibi, 1920'lerde verilen iflgal karfl›t› mücadeleyi "güdük"lefltirmiflti. Bunun ad› anti-emperyalizm olamazd›. Ege'de ‹ttihat ve Terakki hareketi yanl›s› olarak iflgale karfl› büyük bir direnifl sergileyen ve feodal a¤alar›n iflgalci güçler taraf›ndan k›flk›rt›lan isyanlar›n› kendisine ba¤l› seyyar birlikleriyle (Kuva-y› Seyyare) bast›ran Çerkez Ethem bile, iktidar ile ilgili sorunlar nedeniyle ‹ttihat ve Terakki hareketi ile ters düflmüfl ve bu kesimin sald›r›s›na u¤ram›flt›. Çerkes Ethem'in komutas›ndaki Kuva-y› Seyyare ile savaflan ‹smet ‹nönü emrindeki uçaklardan bombalarla birlikte flu bildiriler at›l›yordu: "Ey Kuva-y› Seyyare'ye mensup kahraman ve fedakar efrat! Size ordumuzun baflkomutan›ndan neferine kadar hepsinin hürmet ve sevgileri var. Ordumuzun hedefi, sizin itaatinizi kötüye kullanan ve kendi özel emellerine alet etmek isteyen Çerkes Ethem ve kardeflleridir. Bunlar zararl› insan olmak üzeredirler. Bu hainlerin emriyle kardefl ordunuza silah atmay›n›z. Bize geliniz, hürmet göreceksiniz, sizin için sorumluluk yoktur." Bu geliflmeler 1920 y›l›n›n sonlar› ile 1921 bafllar›nda gerçeklefliyordu. Bu y›llarda meydana gelen baflka bir olay ise Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim ve komünizm mücadelesi için son derece önem tafl›yordu. Ve malesef 1972'de Kaypakkaya'n›n komünist baflkald›r›y› gerçeklefltirmesine kadar bunun önemi kavranamad›. Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl›’n›n ön y›llar›nda 1908'deki 'ikinci meflrutiyet' ile Osmanl›'ya hakim olan ‹ttihat ve Terakki mensubu Mustafa Suphi, zamanla bu hareketten ayr› düflmüfl 1913 y›l›n›n sonlar›nda ise sürgüne gönderilmiflti. Daha sonra Rusya'ya geçen Suphi, Bolflevikler'in mücadelesine kat›lm›fl ve devrimden sonra 1920 y›l›nda TKP'yi kurmufltu. Bu tarihte ülkemizde hala savafl sürüyordu ve Sovyetler ile ittifak halinde olan Kemalistler daha önce sürgüne gönderdikleri Mustafa Suphi'yi bu kez ülkeye davet ediyorlard›. TKP'nin amac› ise topraklar›m›zda Bolflevik bir devrimi gerçeklefltirmekti ve Kemalistler bunun fark›ndayd›. 1921 Ocak’›nda Mustafa Kemal’in ça¤r›l›s› olarak Ankara’ya do¤ru yola ç›kan Suphi ve yoldafllar›, Kars ve Erzurum’da linç giriflimlerine u¤rarlar. 1921 y›l›n›n 28 Oca¤›'n› 29'a ba¤layan gecesi Suphi ve 15 yoldafl› Trabzon'dan Sovyetler'e geri gönderilmek için bindirildikleri teknede Kay›kç›lar Kahyas› Yahya'n›n adamlar› taraf›ndan öldürülürler. Olay› soran Sovyetler’e, "deniz kazas›" fleklinde cevap al›rlar. Komüntern, 'Sovyet anayurdu'nun ç›karlar› için verdi¤i deste¤i sürdürür ve Kemalistlerin gerçeklefltirdi¤i katliamlar karfl›s›nda sessiz kalmak bir yana, aç›klamalarla destek verilir. 1938'de gerçeklefltirilen Dersim katliam›n›n öncesinde, 29 Temmuz 1937 tarihli Komüntern'in yay›n organ› “Rundschau” flöyle yaz›yor: “‹ki ay› aflk›n bir zamandan beri Ankara Hükümeti, Dersim bölgesindeki Kürt afliretlerinin yeni bir gerici ayaklanmas›n› bast›rmakla u¤rafl›yor. Feodal unsurlar, Kemalist parti taraf›ndan gerçeklefltirilen reformlara ra¤men, bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesindeki bar›nmay› baflarm›fllard›r. Bu bölgeye geçti¤imiz y›l TUNCEL‹ ad› verilmifltir. Dersim’in hakim katmanlar›, yürürlükteki yasalara ra¤men, kendi yasad›fl› ayr›cal›klar›n› koruyabilmifllerdir... Dersim’de devlet otoritesi sadece ka¤›t üzerine kal›yordu. Feodal afliret reisleri her f›rsatta devleti hiçe sayarlard›... Bugün, Kemalist Hükümet’in enerjik reformlar› yüzünden kendi iktidarlar›n› tehdit alt›nda hisseden feodal unsurlar›n ümitsiz bir direnifli ile karfl› karfl›ya bulunuyoruz.” (Komintern Belgeleri’nde Kürt Sorunu, Kemalizm, Erdal Yeflil, Tohum Yay›nlar›, sf. 185) Mustafa Suphi'nin ard›ndan TKP de Kemalistlerin etkisi alt›na girdi ve Komüntern'in yukar›da aktard›¤›m›z tutumunu benimsedi. Revizyonistleflen TKP, floven bir çizgi izlemeyi sürdürüyordu. Bu çizgi ayn› zamanda dünya çap›nda devrim ve komünizm mücadelesinin karfl›s›nda da ciddi bir tehlike olarak duruyordu. Çin'deki Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD)'nin ç›k›fl› ve dünyay› sarmas›na kadar da böyleydi durum. Ülkemizde ise BPKD'nin etkisi ile komünist önder ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde 1972 y›l›n›n Nisan'›nda komünist bir baflkald›r› tarihe kay›t düflüyordu. Bu ç›k›fl ile Maoist komünistler, elli y›l süren revizyonist, flovenist çizgiyi tarihin çöplü¤üne gönderecek komünist manifesto ile mücadeleye koyuldular. 'Devrim ve komünizm mücadelesini anma haftas›' dolay›s›yla bu mücadelenin ölümsüz evlatlar›n› sayg› ile an›yoruz. Onlar s›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünya mücadelemizde, komünizm ›srar›nda yolumuzu ayd›nlatan birer meflale oldular.

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


güncel

20-31 Mayıs 2008

3

BOP’a karfl›, devrim bayra¤›n› yükseltelim Dünyadaki geliflmeler Ortado¤u duvar›na çarpmadan edemiyor, tüm dikkatler bu bölge üzerinde odaklan›yor. Dünyan›n kalbinin att›¤› ve dünya siyaset arenas›na flekil veren Ortado¤u, yeni yeni geliflmelerle daha da bir hareketlilik kazan›yor. Öyle ki bu geliflmeler ABD öncülü¤ündeki emperyalistlerin planlar›n›n, yönelimlerinin nas›l bir yol ald›¤›n›n, nas›l bir boyut kazanaca¤›n›n flekil ve flemalini çiziyor. Bütün Ortado¤u’nun ABD emperyalizminin stratejik ç›karlar› do¤rultusunda yeniden flekillendirilmesinin ve Ortado¤u’da ABD hegemonyas›n›n sa¤lanmas›n›n projesi olan Büyük Ortado¤u Projesi (BOP), yeni hamlelerle ve türlü sald›r›larla uygulanmaya çal›fl›l›yor. Bu hedef do¤rultusunda, ne belirlenmiflse tek tek hayata geçiriliyor. Suriye-‹srail-Filistin aras›nda gerçekleflen yo¤un pazarl›klar, ABD’nin son bir ay içerisindeki yo¤un Ortado¤u ziyaretleri, Lübnan’da gerginli¤in t›rmand›r›lmas› vesilesiyle patlak veren Lübnan hükümeti-Hizbullah çat›flmalar›, ‹ran’a yönelik s›k›flt›rma politikalar› ve tabii ki Türk devletinin Kürt ulusal hareketine yönelik imha sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmas› ve Kürt bölgesel yönetimiyle giriflti¤i yo¤un diplomasi, sürecin parametreleridir. Kuflkusuz bu parametreler önümüzdeki sürecin olas› geliflmelerine iflaret ediyor. Sald›r› havas›n›n giderek sertleflti¤i, bunun için bir bekleyifl içerisinde olundu¤u aç›kça kendisini gösteriyor. ABD, AB ve ‹srail yanl›s› Lübnan hükümetiyle ‹ran-Suriye yanl›s› Hizbullah aras›nda patlak veren ve 100’e yak›n kiflinin öldü¤ü

çat›flmalar, emperyalistler taraf›ndan sald›r›n›n zemini yap›lmak isteniyor. Zira aylar öncesine dayanan ve Lübnan, Suriye, Hamas üzerinden uygulanmak istenen sald›r› plan› yaflamsallaflt›r›lmak isteniyor. Lübnan’da yarat›lacak iç savaflla (özellikle fiii-Sünni çat›flmas›) bölgenin cehenneme çevrilmesi herhalde ABD aç›s›ndan en çok arzu edilen geliflmedir. Geçti¤imiz günleri hat›rlayal›m. ABD denetimindeki Abbasl› Filistin üzerinden Hamas s›k›flt›r›lmak, düflürülmek isteniyor. 2006’da ‹srail’in Lübnan’a sald›r›s› ve Hizbullah’›n güç kazanmas› sonras›nda Lübnan ikiye bölünmüfl, siyasi bir krize sürüklenmiflti. Bunun faturas› her f›rsatta hedefteki Hizbullah’a kesilmeye çal›fl›l›yor. Türk devletine misyon biçilerek Suriye ve ‹srail ars›ndaki ihtilaf›n çözülmesi için yo¤un mesai harcan›yor. ‹srail taraf›ndan 1967’de iflgal edilen Golan Tepeleri üzerinden “Ortado¤u’da kal›c› bar›fl” kisvesi alt›nda pazarl›k yap›l›yor. ‹srail gerekirse Golan’› iade edebilece¤ini aç›kl›yor. fiüphesiz bunun için masaya sürülen flartlar› var: Suriye’nin Lübnan gerçekli¤ini göz ard› etmemesi, ‹ran’dan her flekilde uzak durmas›, Hizbullah ve Hamas’a olan deste¤ini derhal kesmesi, k›sacas› emperyalistlerin elini rahatlatacak ad›mlar› süratle atmas›. Yap›lmaya çal›fl›lan, ABD, ‹srail, ‹ngiltere, Fransa ve Almanya eliyle Suriye’yi ‹ran’›n bafl›n› çekti¤i iflbirli¤inden ay›rmak ve ‹ran, Filistin, Lübnan aras›ndaki ba¤› böylece koparmak, bölgede olan ve olas› Arap direnifllerinden uzaklaflmas›n› sa¤lamak. Bunlarla birlikte hedefteki ‹ran’a karfl› önemli kozlar› ele geçirmek, ‹ran’› yaln›zlaflt›rmak ve ‹ran’a hareket alan› b›rakmamak. Bunlar, Ortado¤u üzerinde çizilen senaryonun hayat bulmas› için ABD aç›s›ndan hayati bir önem tafl›yor. Bu planlar›n ilerleyen süreçte Ortado¤u’da yeni ABD sald›r›lar›n› ba¤r›nda tafl›d›¤› aç›kt›r. Emperyalistlerin “Filistin sorununun kal›c› bir bar›flla çözülmesi, Ortado¤u’da kal›c› ve istikrarl› bar›fl›n sa¤lanmas›” beyanatlar›ndan anlafl›lmas› gereken, Ortado¤u’nun emperyalistlerin stratejik ç›karlar› do¤rultusunda yeni bir flekle sokulmak istendi¤i, bölgede tam bir hegemonya kurulmak istendi¤idir. Suriye, ‹ran’dan ayr›flt›r›l›rsa, Hamas’a olan deste¤i kesilirse Filistin, ‹srail’in denetiminde olur. Hizbullah’a olan ‹ran ve Suriye deste¤i kesilir ve Hizbullah yaln›zlaflt›r›l›rsa Lübnan emperyalistlerin istedi¤i ‘istikrara’ kavuflabilir. Ortado¤u halklar›n›n olan ve olas› direniflleri engellenebilirse, Ortado¤u, ABD ve AB emperyalistlerinin ekonomik düzenine eklemlenebilir. Bu çerçevede geçti¤imiz ay NATO’nun yeniden yap›land›r›lmas› ad› alt›nda güvenlik, geniflleme, stratejik, jeopolitik anlamda kararlar almas›n›n, Do¤u Akdeniz’de NATO savafl donanmas› oluflturulma sürecine girilmesinin, Basra Körfezi’ne ve Do¤u Akdeniz’e baflta ABD olmak üzere donanmalar›n-filolar›n doluflturulmas›n›n, Lübnan karasular›nda ABD 6. Filo’sunun gücünün mart ay›nda artt›r›lmas›n›n, ‹srail’in

geçti¤imiz ay içinde “Dönüm Noktas›” ad›yla tarihinin en büyük tatbikat›n› yapmas›n›n baflka bir izahat› var m›d›r? Ya da bunun izahat› Ortado¤u’da giriflilecek sald›r›lara, ‹ran, Suriye, Hizbullah ve Hamas’a karfl› giriflilecek savafla, öte yandan bu sald›r›lar›n karfl›s›nda Ortado¤u halklar›n›n gösterece¤i direnifllere karfl› stratejik haz›rl›k ve önlemler olabilir mi? Önümüzdeki günler, bunu, bize tüm ç›plakl›¤›yla gösterecektir. Cheney’in Ankara ziyareti ve flifreleri ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney’in nisan ay›nda Türk devletini de içine alan genifl kapsaml› Ortado¤u ziyareti ABD’nin yeni dönem için Ortado¤u’da izleyece¤i siyasetin iflaretleriyle yüklüydü. Zira bu görüflmelerde, Irak’ta yap›lanma, Filistin, Suriye, Lübnan, enerji kaynaklar› vb. konular konuflulmufl, planlar›n hayata geçirilmesi süreci bafllat›lm›flt›. Bu ziyaretin en dikkat çeken yönü ise CheneyTürk devleti görüflmesi olmufltur. Bu ziyareti önemli k›lan ise Türk devletinin Irak ve Kürt bölgesel yönetimi politikas›n›n bundan sonra ne olaca¤›n›n büyük ölçüde belirlenmifl olmas›d›r. Nitekim Cheney’in Türk devletine “yak›nlafl›n” talimat›ndan sonra Kürt bölgesel yönetimiyle yo¤un bir diplomasi trafi¤i yafland›, PKK’ye yönelik imha sald›r›lar› aniden yo¤unlaflt›r›ld›, buna paralel olarak AKP, Kürt sorununun “çözümü” safsatas›n› güncellefltirdi. TC, Barzani, Talabani: Alan memnun, satan memnun ABD’nin Ortado¤u’da hegemonya kurmas› aç›s›ndan Irak’›n yeni döneme göre yap›land›r›lmas›, ‹ran’›n etkisizlefltirilmesi, Kürt ulusal sorunun bir flekilde ‘halledilmesi’ zorunlu görülmektedir. Daha önce de ifade etti¤imiz gibi yaflanan geliflmeler gelip Kürt ulusal sorunu kap›s›na dayanmaktad›r. Dolay›s›yla Kürt ulusal sorununun “çözümü” kilit bir durum oluflturmaktad›r. ABD’nin bölgede izledi¤i siyaset, haliyle Stratejik ufla¤› Türk devletini içine almakta, iç siyasete etki etmektedir. Oluflturulmak istenen denklemde Kürt sorunu ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nin yer almas›, karfl›l›kl› tavizlerin yafland›¤› denge gözetme siyasetine neden olabilmektedir.

rununda inisiyatifin ele geçirilmesi ad›na Türk devleti Bölgesel Kürt Yönetimi’ni tan›d›¤›n› söylemifl, resmi iliflkiler gelifltirilmifl, nihayetinde bu iliflki Kürt ulusunun imha konseptine büründürülmüfltür. ABD icazetli, AKP’nin de üzerinde ›srarla durdu¤u, ordunun da kabul etti¤i bu iliflki, Bölgesel Kürt Yönetimi’nce memnuniyetle kabul edildi. Barzani’nin Türk devletine iflbirli¤inin gelifltirilmesi yönündeki “s›cak” mesajlar›, PKK’ye silah b›rakma ça¤r›lar›nda bulunmas›, Türk ordusuna Güney Kürdistan’daki PKK kamplar› ve yerleflkelerini tespit etmesi noktas›nda tolerans göstermesi, bu iflbirli¤inin boyutunu göstermektedir. Kürt yönetimi PKK’yi silah b›rakmas› noktas›nda s›k›flt›rmak, hareket alan›n›n daralt›lmas›n› sa¤lamak, Türk devletini “çözüm” yoluna zorlamak gibi bir misyon yüklendi¤i görülüyor. Zaten sa¤lanan mutabakat bu flekliyle pazarl›k edilmesini sa¤lam›flt›. Peki bu iflbirli¤i çerçevesinde Kürt Bölgesel Yönetimi ne elde etmifl olacakt›? Kuflkusuz her ulusal hareketin ve ona önderlik eden burjuvazinin karakteristik özelli¤i olan tan›nma, ulusal ve uluslarars› bir tak›m imtiyazlar elde etmesini... Yani Bölgesel Kürt Yönetimi, Türk devleti taraf›ndan tan›nacak, tehdit edilmeyecek, hatta korunacak, ekonomik yap›lanmaya katk› sa¤lanacak, ABD emperyalizmi taraf›ndan korunacak, bir tak›m imtiyazlara kavuflacak… Güney Kürdistan Kürt liderleri bunun için ABD emperyalizmine ve ufla¤› Türk devletine s›rt›n› yaslamakta bir sak›nca görmemektedir. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin izledi¤i siyaset bunu göstermektedir. Türk devletinin sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmas›, Güney Kürdistan’la iflbirli¤i içerisine girmesi ve Kürt sorununun “çözümü”nü dillendirmesi karfl›s›nda; “demokratik çözüm” çerçevesinde atak yapan DTP’nin Bölgesel Kürt Yönetimi’yle görüflme gerçeklefltirmesi dikkate de¤erdir. Dikkate de¤er baflka bir fley de Barzani’nin DTP’lilerle görüflmemesidir. Zira Barzani’nin DTP ile görüflmemesi, Türk devletiyle sa¤lad›¤› mutabakata halel getirmek istemeyifliyle izah edilebilir. Neticede ABD emperyalizminin stratejik ç›karlar› için karfl›l›kl› tavizler verilmektedir.

Gelinen aflamada Türk devletinin Bölgesel Kürt Yönetimi ve Kürt sorununun “çözümü” siyaseti tam da ABD’nin istedi¤i rotaya çekilmifl durumdad›r. Hatta flu an için somutlaflm›fl olan bu politika son MGK toplant›s›nda resmilefltirilmifltir. Nitekim MGK toplant›s›n›n ard›ndan Kürt bölgesel yönetimiyle temaslar üst düzeyde yo¤unlaflm›fl, memnuniyetlerin ifade edildi¤i karfl›l›kl› iyi niyet mesajlar› gönderilmifltir. K›sacas› bu iliflkinin siyasi alt yap›s› nihayete erdirilmek istenmektedir. Barzani’nin, Türk devletiyle olan iliflkiden memnun olduklar›n›, “Kürtlerin art›k silahl› mücadele ile kat edecekleri bir mesafe olmad›¤›n›” söylemesi manidard›r.

PKK’ye karfl› Türk ordusunun ABD icazeti ve yard›m›yla gerçeklefltirdi¤i yo¤un imha sald›r›lar›na ‹ran’›n da kat›l›m sa¤lamas› (PJAK’a karfl›) flafl›rt›c› bir durum olarak görülmemelidir. Bilindi¤i üzere PKK ve PJAK’a karfl› Türk devleti ve ‹ran’›n ortak hareket etti¤i ve ortak operasyonlara giriflti¤i medyaya yans›m›fl, devletin bunu do¤rulayan aç›klamalar› olmufltu. ‹ran’›n ABD faktörüne karfl› böylesi bir atak içerisine girmesi çeliflik bir durum de¤ildir. Zira ç›karlar ve kayg›lar gere¤i karfl›l›kl› tavizler, ödünler, hatta jestler olabilmektedir. Her fleyden önce ‹ran, ABD’nin Türk devletini kendisine karfl› kullanmak istemesinden dolay› ciddi kayg›lar içerisindedir. Ortak hareket noktalar›na çekerek, ‹ran, kendisine karfl› Türk devletini tarafs›zlaflt›rmaya çal›flmaktad›r.

AKP’nin ipi ABD’nin elinde

Ortado¤u halklar› direnifl bayra¤›n› yükseltmelidir

Kapat›lmayla yüz yüze olan AKP’nin gelece¤ini ABD ve onun Ortado¤u’daki politikalar›n›n belirleyece¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Dolay›s›yla Ortado¤u’daki geliflmeler ve ABD’nin yeni planlar› (‹ran siyaseti dahil) ülkenin iç siyasetine do¤rudan etki etmekte.

Emperyalistler Ortado¤u’da hegemonya kurmak için yeniden flekillendirme politikalar›n› ad›m ad›m hayata sokmaktad›rlar. Tüm Ortado¤u’yu kapsayan sald›r›lar› gerçeklefltirmenin arifesinde olan ABD öncülü¤ündeki emperyalistler, yeni dengeler oluflturmaktad›r. Kendisine engel oluflturacak güçleri s›k›flt›rmakta, denetimi alt›na almaya çal›flmaktad›r. Stratejik ufla¤› Türk devletini istedi¤i yönde sürece dahil etmeye çal›flmaktad›r. Irak’taki dengeleri oturtarak kontrol bölgesi yaratman›n çabas› içerisindedir. ABD, Kürt ulusal sorununun imhas› “çözüm”ünü dayatarak Türk hakim s›n›flar›n›n rotas›n› belirlemektedir. Ve bu rota do¤rultusunda ilerleyifl sa¤lanmaktad›r. Türk devletine istedi¤ini yapt›rmak için özellikle Kürt sorununun çözümünde tavizler vermede bir sak›nca görmemektedir. Nihayetinde Kürt ulusal hareketinin imhas›na dönük sald›r›lara destek sunarak Türk devletinin sald›r›lar›na ortak olmakta, olmakla kalmamakta fikir babal›¤›n› yapmaktad›r. Türk devletinin iki yüzlüce dillendirdi¤i “Kürt sorununun çözümü” bafltan sona ABD patentlidir. Zira Türk devletinin ABD’ye hay›r diyecek bir gerçekli¤i söz konusu de¤ildir, çözüm önerileriyle, her fleyiyle efendisine muhtaçt›r.

AKP ise kendisini buna göre haz›rlama, daha do¤rusu kendisini kurtarma siyaseti içerisine girmifl durumda. Türban, yeni anayasa, Ergenekon ve buna benzer meselelerde geri ad›m atarak hem uzlaflma ça¤r›s› yapmakta, hem de “iyi çocuk” oldu¤unu, uzlaflabilece¤ini göstermeye çal›flmaktad›r. Öte yandan AKP, AB ve ABD’nin deste¤ini almaya çal›flarak bu deste¤i koz olarak kullanman›n u¤rafl› içerisindedir. Nitekim geçti¤imiz günlerde de gördü¤ümüz üzere AB, AKP’ye olan deste¤ini aç›ktan ifade etmifl vaziyette, hatta bu destek ordunun, yarg›n›n, CHP’nin, MHP’nin vb tepkilerine neden olmufltu. Keza bu tepki TÜS‹AD, uflak medya gruplar›n›n ve daha önce AKP destekçisi olan kesimlerin muhalefetine evirilmifl durumda. Bu tablo asl›nda yeni geliflmelere ayak uyduracak yeni bir siyasal oluflumun zemininin yarat›lmas›na giriflildi¤inin ya da mevcut siyasal kulvar›n yap›land›r›lmas› ad›na olanaklar›n yarat›lmas›na çal›fl›ld›¤›n›n iflaretidir. Daha aç›k bir ifadeyle yoklama, nab›z ölçme ve AKP’yi s›k›flt›rma manevras› anlam›na gelmektedir. Dedi¤imiz gibi bunu Ortado¤u’daki geliflmeler belirleyecektir ve sonucu önümüzdeki günlerde görece¤iz. AKP’nin gerek ABD, gerekse de Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan gözden ç›kar›ld›¤› gibi bir hava yarat›lm›fl olsa da, böyle bir sonuca gitmek için henüz erken. ABD ise k›s›k sesle desteklerini sunan mesajlar göndermekle birlikte henüz son sözü söylememifltir. Bunun için beklemeyi tercih etmektedir. Kürt ulusal hareketine dönük imha sald›r›lar›n›n yo¤unlaflmas›na onay veren ve Kürt Bölgesel Yönetimi’yle diplomatik iliflkiler kuran AKP, elini güçlendirmeye çal›flmaktad›r. Kürt ulusundan itaat etmesi isteniyor Türk devleti bir yandan PKK’ye karfl› imha sald›r›lar›n› had sayfaya tafl›rken, öte yandan daha önce yapt›¤› gibi “Kürt sorununun çözümü” için ata¤a kalkarak çözümden kast etti¤inin Kürt ulusal hareketinin imhas› oldu¤unu bir kez daha göstermektedir. Kuflkusuz bu imha sald›r›lar› ve “çözüm” safsatas› aylar öncesinde ABD taraf›ndan çizilmifl yol haritas› do¤rultusunda icra edilmektedir ve Türk devletinin bunda büyük ölçüde mutab›k oldu¤u son geliflmelerle sabittir. Öncesinden planland›¤› gibi yo¤un sald›r›lar PKK’yi s›k›flt›rmak ve imha etmek, böylece ABD ve Türk devletinin anlaflt›¤› “çözüm” yöntemine zorlamak fleklinde yol almaktad›r. Elbette ki bafl›ndan beri Türk devletinin Bölgesel Kürt Yönetimi’ni tan›mas›, iflbirli¤i içerisine girmesi için çaba sarf edilmiflti. Nitekim bu yak›nlaflma ve iflbirli¤i büyük ölçüde sa¤lanm›flt›r. Türk devleti en az›ndan bu tan›ma ve iflbirli¤ini PKK’yi imha etmede kullanabilece¤ini görmüfltür. PKK’nin s›k›flt›r›lmas›, imha edilmesi ve Kürt so-

Kürt ulusal sorununun emperyalist yöntemlerle, burjuva feodal Türk devlet sistemi içerisinde ya da ezilen ulusun burjuvazisi önderli¤inde çözüme kavuflmas› mümkün de¤ildir. Medet umulan emperyalizm bugün ulusal hareketlerin bafl düflman›d›r, bu hareketleri bo¤mak, kendisine yedeklemek istemektedir. Kimliksel ve kültürel hak talebine imha ve inkar siyasetiyle cevap veren Türk hakim s›n›flar›n›n Kürt sorunundaki “çözüm”ü yine imha ve inkardan baflka bir fley olmayacakt›r ve kendi ç›karlar› do¤rultusunda bir “çözüm” dayatacaklard›r. Kürt ulusal sorununun gerçek çözümü Demokratik Halk Devrimi perspektifli, Halk Savafl› stratejili devrimci bir mücadeleyle mümkündür. Yeni Demokratik Cumhuriyet Program› ve Demokratik Halk ‹ktidar› ile mümkündür. Önümüzdeki günler emperyalistlerin karanl›k senaryolar›n›n hayata geçirilmesine, Ortado¤u halklar›na dönük topyekün sald›r›lara ve iflgallere sahne olacakt›r. Emperyalistlerin bu karanl›k oyunlar› ancak ve ancak, bölge halklar›n›n kitlesel, güçlü, gerçek anlamda bir antiemperyalist mücadele etraf›nda örgütlenmeleriyle; emperyalizme ve uflak iktidarlar›na karfl› halklar›n kardeflli¤i ve birli¤i fliar›yla mücadelelerini yükseltilmeleriyle bozulabilir. Ezilen halklar›n ve uluslar›n buna her zamankinden daha fazla ihtiyac› var.

SINIF TAVRI ‹smail UÇAR Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› için yay›mlayam›yoruz


4

güncel

20-31 Mayıs 2008

BU ÇEL‹K ALDI⁄I SUYU Türkiye-Kuzey Kürdistan'›n sanc›l› devrim tarihinde çeyrek asr› aflan bir sayfa açan Maoist hareket, 36. y›l›n› geride b›rakt›¤› ba¤›ms›zl›k, yeni demokrasi, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde çeli¤e su veren yüzlerce flehidiyle yola devam ediyor. Devrimin bilinçli neferleriyle canl› bir organizma olan öncü, kendisini bugünlere tafl›yan flehitlerini bundan böyle may›s›n üçüncü haftas›nda anmay› kararlaflt›rd›. Türkiye-Kuzey Kürdistan'da komünist mücadelenin öncüsü MKP'nin kurucu önderi ‹brahim Kaypakkaya da may›s›n 18'inde Amed zindanlar›nda ölümsüzleflmiflti. Tarih 24 Nisan 1972'yi gösterdi¤inde Malatya'n›n Kürecik da¤lar›nda kendini bir vücuda kavuflturmufltu Maoist öncü. Dünya çap›nda emperyalizme ve modern revizyonizme büyük bir darbe vuran Baflkan Mao önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin co¤rafyam›za s›çramas› ile bu bayra¤› devralan komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar›, Do¤u Perinçek önderli¤indeki revizyonizmden kopmufl, Türkiye-Kuzey Kürdistan'da devrimci ve komünist mücadeleye aksetmifl olan Kemalizm hastal›¤›na meydan okumufl, bunu teflhir etmifl ve ondan köklü kopuflu sa¤lam›fl, dünya çap›ndaki çeliflkilerde de Rus sosyal emperyalizmini teflhir ederek emperyalizmin, revizyonizmin her türlüsüne meydan okumufltu. Kaypakkaya, y›llar önce emperyalizmin Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas›n› iflgali s›ras›nda çeflitli millet ve milliyetlerden halk›m›z›n iflgal karfl›t› mücadelesine önderlik etmek isterken, yap›lan yanl›fl tespitler nedeniyle Kemalist gericilikle hesaplaflamam›fl olan TKP'nin yanl›fllar›ndan ders ç›karm›flt›. Bu yanl›fllar, o tarihte komünist mücadeleyi çöküntüye sürüklemifl ve TKP'nin önderi Mustafa Suphi ile 14 yoldafl›n›n Karadeniz'de Kemalistler taraf›ndan katledilmesine sebep olmufltu. Trabzonlu Kahya Yahya çetesi Suphi'yi Karadeniz'de katlettikten sonra, olay› soran Sovyetler Birli¤i'ne 'deniz kazas›' fleklinde aç›klama yap›lm›fl, Soyvetler Birli¤i de Türk devleti ile iliflkilerini bozmamak ad›na olaya sessiz kalm›fl ve "Sovyet anavatan›"n›n ç›karlar› için Mustafalar'dan Suphi olan›n› de¤il Kemal olan›n› tercih etmiflti. Bu olay emperyalizmin yar› sömürgesi olan Türk devletinin komünist mücadeleye karfl› giriflti¤i ilk büyük katliam olmufltu. 15'leri yitiren TKP, Sovyetlerin d›fl politikadaki pragmatist yaklafl›m›n›n da etkisiyle bundan sonra Kemalizmin tesiri alt›na girmifl ve revizyonist, floven bir politika izlemeye bafllam›flt›. Ve hatta Kemalistlerin Kürt halk›na karfl› gerçeklefltirdi¤i katliamlar› feodalizm tasfiye ediliyor diye destekliyordu. Devrimci, komünist mücadele için elli y›l boyunca bu minvalde süren sessizlik ortam›, Çin'deki Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin de etkisiyle 60'l› y›llar›n sonuna do¤ru parçalanmaya bafllam›flt›. Bu parçalanma 71'deki silahl› devrimci ç›k›fl ile rotas›n› bulmaya bafllad› ve nihayetinde, komünist önder Kaypakkaya önderli¤inde feodalizme, komprador kapitalizme, emperyalizme, modern revizyonizme karfl› komünist bir baflkald›r›ya dönüfltü. Kaypakkaya ve MKP, bu ç›k›fl ile Türkiye-Kuzey Kürdistan tarihinde yeni bir dönemi açt›. Mustafa Suphilerden bu yana devrimci-komünist mücadelenin içine düfltü¤ü Türk flovenizmini, Kemalizmi teflhir ederek, ezilen ulus ve az›nl›klar›n maruz kald›¤› milli zulme dikkat çekti. Bu konudaki tespitiyle de Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›'n› kay›ts›z flarts›z savunarak Türk flovenizminin etkisindeki devrimci hareketlerin önünü açt›. Kemalizmin s›n›f karakterini ve Türk devletinin sosyo ekonomik yap›s›n› analiz eden Kaypakkaya, Baflkan Mao'nun yar› feodal-yar› sömürge ülkeler için gelifltirdi¤i Demokratik Halk Devrimi'ni ülkemize uyarlamaya koyuldu ve bu maksatla MKP/HKO'nun önceli olan TKP(ML) T‹KKO'yu kurdu. 1972'de kurulan TKP(ML), bugün MKP ve TKP/ML olarak iki ayr› parti fleklinde örgütsel varl›¤›n› sürdürüyor. MKP ve TKP/ML, bugüne kadar kurucu önder ‹brahim Kaypakkaya'dan sonra befl genel sekreterini yitirdi. Bunlar; Süleyman Ci-

Vartinik’ten Mercan’a Bu Tarih Bizim Süleyman Cihan Kaypakkaya'dan sonra MKP'nin flehit düflen ikinci genel sekreteri Süleyman Cihan oldu. Komünist önder Süleyman Cihan, askeri faflist darbe koflullar›nda gerçeklefltirilen, fiubat 1981'deki MKP 2. Konferans›'nda parti Genel Sekreterli¤i görevini üstlenmiflti. Süleyman Cihan konferans'tan befl ay sonra tutsak düflmüfl, ‹stanbul Gayrettepe'de iflkenceden geçmifl ve "iflkencehanelerde k›z›l direnme ruhunu yaflatarak" flehit düflmüfltü.

Kaz›m Çelik MKP'nin flehit düflen üçüncü genel sekreteri olan komünist önder Kaz›m Çelik, 1974 y›l›ndan sonra mücadele içerisinde aktif olarak yer ald›. 12 Eylül askeri faflist cuntas› döneminde yurtd›fl›na iltica edenlerin tersine o da ülkede kal›p mücadele etmeyi tercih etmifl ve solu¤unu da¤larda alm›flt›. 2. Konferans'ta MK üyeli¤ine seçilen Kaz›m Çelik, MK üyelerinin ço¤unun yakalanmas› ile Siyasi Büro üyeli¤i, Askeri Komisyon Sekreterli¤i, daha sonra da Genel Sekreterlik görevini üstlendi. 20 May›s 1987'de Elaz›¤ Palu'da ihbar sonucu düflman çemberine düflen komünist önder Kaz›m Çelik, gerilla grubu ile çat›flmaya girmiflti. Çat›flman›n sonunda Kaz›m Çelik ile birlikte H›d›r Ayk›r, Cihan Tafl, Müslüm Emre ve Ali Kayado¤an flehit düfltü.

Cüneyt Kahraman MKP'nin flehit düflen dördüncü genel sekreteri komünist önder Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin tarihin-

han, Kaz›m Çelik, Cüneyt Kahraman (MKP), Mehmet Demirda¤ (TKP/ML) ve Cafer Cangöz (MKP). Türkiye-Kuzey Kürdistan'da komünist bir 盤›r açan komünist önder ‹brahim Kaypakkaya, 73'te Vartinik'teki çat›flman›n ard›ndan bir ihbar sonucu düflman taraf›ndan ele geçirildikten sonra, Amed zindanlar›nda aylarca süren iflkenceli sorguda "ser verip s›r vermeme" gelene¤inin mimar› olarak ölümsüzleflti. Komünist önderin ele geçmesine sebep olan

deki çok önemli tarihsel dönemlerden birinde, genç yafl›na ra¤men üstlendi¤i rolle tarihe önemli bir kay›t düfltü. Partiye s›zan karfl› devrimci hücre elemanlar›n›n a盤a ç›kart›ld›¤› 96'daki Kardelen Harekat› ile "at izi ve it izinin birbirine kar›flt›¤›" sürece nokta koyulmufltu. Partinin ilkelerinin dejenere edilmek istendi¤i, saflarda bozgunluk yarat›lmak istendi¤i bu süreçte, partiye önemli zararlar veren karfl› devrimci hücre "proletaryan›n k›z›l çekici" ile ezilerek, "dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak" fliar›yla süreç parti için tarihsel bir kazan›ma dönüfltürüldü. Bu tarihsel sürece önderlik eden, komünist önder Cüneyt Kahraman oldu. O, gerillada atefl çemberleri içerisindeyken, hapishaneye, flehre, fabrikaya, amfilere, yaflam›n her alan›na köprü kuran bir önderdi. Komünist önder Cüneyt Kahraman 14 Mart 1997'de Çemiflgezek'te ihbar sonucu gerilla grubuyla birlikte düflman›n pususuna düfltü. Saatlerce süren çat›flmada, 7 gerilla flehit düflerken, Cüneyt Kahraman ald›¤› a¤›r yaralarla birlikte çat›flma alan›n›n d›fl›na ç›kart›ld›. Komünist önder Cüneyt Kahraman, 24 Mart'ta flehit düfltü.

Cafer Cangöz TKP(ML)'nin MKP'ye evrildi¤i süreçle birlikte geride b›rakt›¤› 30 y›ll›k tarihte, Maoizm'in en ileri seviyede savunuldu¤u dönemin önderi oldu komünist önder Cafer Cangöz. Parti tarihinde bir ilk olarak 2002 y›l›nda gerçeklefltirilen parti 1. Kongresi ile önderli¤e damgas›n› vuran çizginin bafl›n› çeken komünist önder Cafer Cangöz, "TKP(ML)'den MKP'ye bu tarih bizim" fliar› ile

ihbarc› ö¤retmen Cafer Atan, aradan 27 y›l geçtikten sonra 2000 y›l›nda ‹stanbul Sar›gazi'de MKP/HKO militanlar› taraf›ndan cezaland›r›ld›. Onun miras›n› devralan yoldafllar›, da¤da, flehirde, fabrikada, tarlada bu komünist baflkald›r›y› bugünlere tafl›d›lar/tafl›maya devam ediyorlar. Maoist hareket 36. y›l›n› geride b›rakt›¤› flu günlerde geride b›rakt›¤› yüzlerce önder kadro, kadro ve savaflç›s›n› an›yor. fiehitlerin kanlar›yla yaz›lan bu tarih dola-

Kanla Yaz›lan Tarih Silinmez ‹lk flehitler kad›n partizanlardan Meral Yakar- Maoist hareketin ilk flehididir Meral Yakar. Yirmi üç yafl›nda, kararl›, atik ve hareketin en ileri kad›n üyesi olarak öne ç›k›yor. Meral Yakar, ‹stanbul Ümraniye'de ‹brahim Kaypakkaya’n›n el yaz›s›yla kaleme ald›¤› tezleri daktiloya geçti¤i evde, o dönemde yoldafl› olan Aslan K›l›ç'›n bofl sand›¤› silah› atefllemesiyle yaralan›yor. Aslan K›l›ç'›n hemen Haydarpafla Numune Hastanesi'ne götürdü¤ü Meral, burada iflkenceciler taraf›ndan katlediliyor. Tarih Ocak 73'tü, Maoist hareketin ilk flehidi ve ayn› zamanda ilk kad›n flehidi olarak tarihe yaz›ld› ad›. Aycan Tato- TKP(ML)'nin 2002'deki 1. Kongresi ile MKP'ye evrilmesi süreci ile birlikte ilk flehidi de Halk Savaflç›s› Aycan Tato oldu. Aycan Tato May›s 2003'te Dersim'de Türk ordusunun pususunda flehit düfltü.

Son mermisi tükendi¤inde silah›n› k›rd›, vermedi Ahmet Muharrem Çiçek- Tarihin bu ilk sayfalar› ‹stanbul'dan yaz›lmaya devam etti ve silah sesleri fiehremini'den yükseldi. Bunlar HKO'nun ‹stanbul bölgesi komutan› Ahmet Muharrem Çiçek'in düflman›n›n üstüne ya¤d›rd›¤› k›z›l kurflunlard›. Mart 1973'te toplant› yapmak için gitti¤i evde karakol kuran polisin

tuza¤›na düflmüfltü Muharrem Çiçek ve yoldafllar›. Muharrem'in üzerindeki silah› al›narak kelepçelenmiflti. Polislerin bofl bulundu¤u bir f›rsattan yararlanan Muharrem Çiçek, aramada üzerinde bulamad›klar› di¤er bir silahla hamle yaparak çat›flmaya bafllad›. Uzun süren çat›flma sonunda etraf› ablukaya alan polisler, otomatik silahlarla tarad›klar› ve bombalar att›klar› eve girmifllerdi. Muharrem Çiçek ise silah›n› teslim etmemek için k›rm›flt›. Yaral› olarak teslim al›nan Muharrem Çiçek, d›flar›da konuldu¤u polis arabas›nda kafas›na s›k›lan kurflunla infaz edildi.

eyleminde polisle girdi¤i çat›flmada yaralanan ve kald›¤› Göztepe'deki evi tespit edilen Cemil Oka, evin etraf›n›n sar›lmas›yla burada da çat›flmay› sürdürür, daha a¤›r yaralar al›r ve ancak son mermisinden sonra eve girebilen infaz timi taraf›ndan katledilir. Göztepe'de Cemil Oka'y› katleden polislerin bafl›ndaki U¤ur Gür, çat›flma s›ras›nda Cemil'in kurflunuyla yaralan›r. Birçok devrimci ve komünistin flehit düflmesinden sorumlu olan U¤ur Gür faflisti daha sonra MKP'nin 2. Genel Sekreteri Süleyman Cihan'›n iflkencede katledilmesinde de yer ald›.

Babas› cunta generali iken o, halk›n kurtulufl mücadelesinin önderi oldu

2 Eylül, 1 May›s Mahallesi direnifli

Cemil Oka- MKP'nin ald›¤› darbelerle 1974'ten itibaren içine girdi¤i bölgesel dönemde, henüz merkezileflme sa¤lanamam›flken, konferans haz›rl›klar› içerisindeki hareketin Kaypakkaya çizgisinde ›srar eden önder kadrolar›ndan Cemil Oka, ‹stanbul'da HKO komutanl›¤› görevini sürdürüyordu. 12 Mart 1971 darbesinde generallik yapan babas› Nazif Oka'ya ra¤men Cemil Oka gerici düzene ve onun bekçilerine yönelen MKP saflar›nda mücadele etmeyi tercih etmifl ve ailesinin tüm bask›lar›na ald›r›fl etmeden mücadelesini onlardan ayr›larak sürdürmüfltü. Partinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› amac›yla 1977 y›l›n›n A¤ustos'unda ‹stanbul Okmeydan›'ndaki bir banka kamulaflt›rma

Mehmet Kocada¤- 1976'da ‹stanbul'daki 1 May›s kutlamas›n›n ard›ndan kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledilen Mehmet Kocada¤ MKP'nin ve ülkemizin ilk 1 May›s flehidi olarak tarihe kaydedildi. Ümraniye flehitleri- Bir sonraki y›l, yani 1977 kanl› 1 May›s'›n›n yafland›¤› tarihte sayfalara not düflülen di¤er olay da Ümraniye direnifli olmufltu. Taksim'deki 1 May›s katliam› dolay›s›yla Ümraniye'de MKP'nin öncülü¤ünde infla edilen gecekondu mahallesine "1 May›s Mahallesi" ad› konulmufltu. 2 Eylül 1977'de devlet, binlerce polis, panzer ve ifl makinalar›yla y›k›m için mahalleyi kuflatt›. Halk›n karfl› koymas›yla çat›flma yafland› ve aralar›nda MKP ileri sempatizan› 5 kiflinin de bulundu¤u 12 kifli katledildi.

parti tarihinin muhasebe edilmesinde, geçmifl hatalardan ders ç›kart›larak stratejik önderli¤in tesis edilmesi ve Halk Savafl›'n›n berrak bir kavray›flla somut örgütlenmesi hedeflerinin belirlenmesinde önemli bir rol üstlenmiflti. Cafer Cangöz, uluslararas› komünist hareketin merkezinin infla edilmesine de büyük katk›larda bulunmufltu. 48 y›ll›k ömrünün 30 y›l›n› mücadele içerisinde geçirmiflti. 12 Eylül askeri faflist darbesi y›llar›nda esir düfltü¤ünde, Ankara DAL'da ve Amed zindanlar›nda düflman›n› acizlefltirmiflti. ‹flkence tezgahlar›nda, zindanlarda direnen devrim ve komünizm savaflç›lar› karfl›s›nda korku ve aczin kudurganl›¤›yla düflman; "Caferleflmeyin" diyerek sald›r›yordu art›k. 96 y›l›ndaki zindan direnifllerinde "Zafere mahkum edilenler ölümü küçülterek yenerler" fliar›yla zaferi kazanma azminin bayraktarl›¤›n› yap›yordu o. Hapishaneleri, devrimcili¤in, komünistli¤in yeniden kal›ba döküldü¤ü birer okula çevirmiflti Caferler. Munzurlar'da 1. Kongre çizgisi ile yakalanan ideolojik berrakl›k, Halk Savafl›'n›n somut örgütlenmesi, ilerletilmesi, stratejik önderli¤in tesis edilmesi çabas›yla 2. Kongre ile taçland›r›lmak istenirken, düflman da bu yönelimin telafl› içine düflmüfltü. "Bir özgürlük düflü uzand› Amed zindanlar›ndan Mercanlara. Öyle bir düfl ki o; direniflin, bilincin, iyimserli¤in, umudun, önderli¤in, koskoca bir tarihin içinde par›l par›l parlayan bir kutup y›ld›z›... Komünist önder Cafer Cangöz, 16-17 Haziran'da Mercanlar'da, 16 k›z›l meflalenin ayd›nl›¤›n› ard›na alarak, yar›nlara uzanan k›z›l bir bayrak oldu".

y›s›yla, may›s ay›n›n üçüncü haftas›, 2007 y›l›nda ikinci kongresini gerçeklefltiren MKP taraf›ndan 'Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas›' ilan edildi. Bu tarihi yaratanlar› anlatmaya gazetenin sayfalar› yetmez elbette. ‹lmek ilmek, flehitlerle, halkla birlikte yarat›lan bu tarihin yarat›c›lar›ndan süreçleriyle birlikte öne ç›km›fl olanlar›n› aktarabiliyoruz ancak.

"O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize v›z" Mehmet Zeki fierit- 1977 y›l›n›n son sayfas›nda "O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize v›z" sözleriyle zindan duvarlar›n› aflan Mehmet Zeki fierit kay›t düfltü tarihe. Tarihimizdeki ilk firar eylemiydi bu. 1968-1971 döneminde mücadele içerisinde yer alan Mehmet Zeki, 12 Mart darbesi y›llar›nda bir ihbar sonucu son mermisine kadar çat›flarak tutsak düflmüfl, ancak sorguda olumsuz bir tutum içerisine girmiflti. Daha sonra konuldu¤u zindanda kendisi ile hesaplaflan, yenilgisinden ö¤renen Mehmet Zeki, 1977'de Ankara Ulucanlar Hapishanesi'nin duvarlar›na "O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize v›z" diye yazarak firar etmiflti. Kas›m 1977'de ise ‹stanbul'da kald›¤› ev a盤a ç›km›fl ve polis taraf›ndan sar›lm›flt›. Polisle çat›flan ve a¤›r yaral› olarak tutsak düflen Mehmet Zeki, iflkenceli sorgularda gerçek kimli¤ini aç›klamam›fl, kendisini teflhis eden babas›n› dahi tan›mayarak, iflkencecileri çaresiz b›rakm›flt›. ‹flkenceciler çareyi onu katletmekte buldular.

Namlunun önüne at›lma cüreti; Bedenim yoldafllar›ma siper olsun S›rma Boyo¤lu- 14 Eylül 1978'de, gerçek yoldafll›k s›cakl›¤›n›n gücü kaz›n›yordu tarihe. Bu gün, Halk Savaflç›s› S›rma Boyo¤lu'nun prati¤iyle, yoldafl›n› düflman kurflunlar›ndan korumak için kendisini feda edifliyle ve düflman kurflunlar›na hedef olup ölümsüzleflmesiyle somutlan›yordu. Böylesi bir cürete ilk kez sahne oluyordu tarihimiz. S›rma Boyo¤lu ve abisi/yoldafl› Ali R›za Boyo¤lu, ‹stanbul Tuzla'da bildiri da¤›tan faflist gruba müdahale etmifllerdi. Haz›rl›kl› olan faflistler silahla sald›r›da bulundu ve silahlar Ali R›za Boyo¤lu'na çevrildi¤inde, S›rma, Ali R›za'n›n önüne kendisini siper ederek flehit düfltü.


güncel

UNUTMAYACAK "Vartinik'ten Mercan'a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›'na" 17'ler- 15 Eylül 2002 tarihinde 1. Kongresi-ni gerçeklefltirerek çeyrek asr› aflan tarihinde yeni bir sürece ad›m att› MKP. Kurucu komü-nist önder ‹brahim Kaypakkaya'dan bu yana bir türlü gerçeklefltirilemeyen Kongre ile tarih masaya yat›r›ld›. Hatalar›n özelefltirisi verilerek, sorunlar›n ideolojik arka plan›n›n bilimsel bir flekilde sorgulanmas›na önem verildi. MKP 1. Kongresi, Maoist hareketin tarihinde MLM bi-limsel ideolojisinin daha ileri bir seviyede kav-ran›lmas›nda bir s›çrama noktas› oldu. Maoist komünistlerin gerçeklefltirdi¤i Kongre, reformizmin, revizyonizmin kol gezdi¤i günümüz dünyas›nda ideolojik ve politik olarak Maoizm'in zaferi ile sonuçland›. Maoist hareke-tin tarihinde yakalanan bu ilerleme, MKP 2. Kongresi ile taçland›r›lma sürecine girmiflti ar-t›k. Bu durum düflman› tedirgin etmeye yetmifl-ti. 2. Kongre için flehirlerden ve yurtd›fl›ndan delegelerin ulaflt›¤› Dersim'de, 16-17 Haziran 2005 günlerindeki çat›flmada MKP'nin önder

kadrolar›ndan komünist önder Cafer Cangöz, Ayd›n Hanbayat, Okan Ünsal, Ali R›za Sa-bur, Alaattin Atafl, Cemal Çakmak, Berna Sayg›l› Ünsal, Ökkefl Karao¤lu, Kenan Ça-k›c›, Taylan Y›ld›z, Binali Güler, ‹brahim Akdeniz, Dursun Turgut, Ersin Kantar, Gül-naz Y›ld›z, Ahmet Perktafl ve Ça¤dafl Can fle-hit düfltü. Her biri bir koca tarih, anlatmaya say-falar yetmez. 17'lerin tek tek mücadele içerisin-deki durufllar› incelendi¤inde, mücadelenin her alan›nda ideolojik-siyasal-örgütsel konumlan›fl-lar›nda iktidar bilinci ile yo¤rulan bir yaflam pra-ti¤i dikkat çekmektedir. "Ardlar›nda Nisan günefli, omuzlar›nda Ey-lül atefliyle çarpraz atefl alt›nda, bozk›rlara k›-v›lc›m olan Kaypakkaya'd›r onlar. Bir haziran gecesinde alev alev yanan bedenleri bize teslim edip de yoldafllar›m›z›n flark›lar›n› yar›m b›rak-t›klar›n› sananlara cevab›m›zd›r... Can›m›z Halk Savafl›'na feda olsun"

K›rlardaki ilk flehit; Ali Haydar Y›ld›z Savafl› savaflarak ö¤reten komutan MKP/HKO'nun önceli TKP(ML) T‹KKO'nun kurulmas›yla birlikte ilk gerilla savafl› özel olarak tercih edilen Dersim da¤lar›nda bafllat›lmak isteniyor. Komünist önder Kaypakkaya, Ali Haydar Y›ld›z ve daha birkaç kadronun bulundu¤u Dersim'de, MKP/HKO'nun gerçeklefltirdi¤i baz› askeri eylemler ve köylerde yapt›¤› propaganda düflman›n dikkatini buraya yo¤unlaflt›r›yor. 1973'ün Ocak'›nda, "eli kanl› köpek" üste¤men Fehmi Alt›nbilek taraf›ndan Vartinik'teki köme yap›lan bask›nda MKP/HKO'nun ilk komutan› Ali Haydar Y›ld›z flehit düflüyor. Ali Haydar, kömdeki ‹brahim ve yoldafllar›n› uyarmaya f›rsat bulamad›¤›ndan, onlar›n kaçabilmesi için el yap›m› bombay› düflman›n›n üzerine f›rlat›yor ve çat›flma ile birlikte di¤erleri kömden uzaklaflmaya çal›fl›rken, Ali Haydar geride kal›p düflman› oyalamaya çal›fl›yordu. En sonunda geri çekilirken yaralanan Ali Haydar, düflman taraf›ndan yaral› oldu¤u halde askeri arac›n arkas›nda, karlar›n üzerinde sürüklene sürüklene götürülürken flehit düflüyor.

Nak›fl nak›fl birli¤ini iflledi halklar›n Armenak "Rahat uyu ihtilalin o¤lu, yar›n, sensiz ama mutlak, Karakoçan K›z›lkoçan olacak..." Bu dizelerin anlatt›¤› partizan, gitti¤i her bölgede halk›n sevgisini kazanm›fl Armenak Bak›rciyan (Orhan Bak›r). Ermeni ulusuna mensup olan Orhan Bak›r, ‹zmir'de bir ev bask›n›nda yaral› yakaland›ktan sonra Buca Hapishanesi'ne konulmufltu. Buradan difl a¤r›s› gerekçesiyle Ege Üniversitesi'ne sevkedilmifl ve oradan da parti taraf›ndan kaç›r›lm›flt›. Hapishane firar›ndan sonra Dersim, Elaz›¤, Bingöl bölgelerinde faaliyet yürüten Orhan Bak›r, halk›n büyük sevgisini kazanm›flt›. Ermeni ulusunun maruz kald›¤› soyk›r›mdan sonra bu bölgede gerçek kimliklerini gizleyerek yaflamlar›n› sürdüren Ermeniler onu ba¤r›na basm›flt›. Türk devleti her seferinde onun etnik kimli¤ine dikkat çekerek mücadelesini karalamaya çal›flsa da, bölgede çocuklar›na Orhan ad›n› veren halk gerçe¤in fark›ndayd›. Hrant Dink'in O'nun arkas›ndan yazd›¤› gibi; "O tertemiz, bembeyaz bir sayfaya halklar›n kardeflli¤ini yazd›." Orhan Bak›r, May›s 1980'de Elaz›¤ Karakoçan'da bir eylem sonras› ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.

Tarihimizde komünist önder Kaypakkaya ile bafllayan "ser verip s›r vermeme" gelene¤i, bugünlere büyük direnifller ve kavgalarla tafl›nd›. 12 Mart 1971 cuntas› ile Amed zindanlar›nda t›rmanan iflkence ve katliamlar, komünist önder Kaypakkaya'›n›n ö¤retti¤i direnifl ve mücadele ruhu ile yenilgiye u¤rat›l›rken, acizleflen düflman tutsaklara daha fazla sald›rmaya bafllam›flt›. 80'deki askeri faflist cuntada da Amed zindanlar› bu sald›r›larla ünlenmiflti ve devrimci, komünist tutsaklar bir kez daha onu yenilgiye u¤ratman›n savafl›n› veriyorlard›. Cunta koflullar›nda Amed zindanlar›nda ilk flehitAli Sar›bal, Maoist hareketin 1980 sürecinde hapishanede flehit düflen ilk savaflç›s› oldu. O komünist önder Kaypakkaya'n›n miras›n› bu vahflet ortam›nda, b›rak›n devrimcili¤i, insanl›¤›n bitirilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçte koruyor ve gelece¤e onurla teslim ediyordu. Ekim 1981'de Amed Hapishanesinde 3. ko¤ufl sorumlusu olan Ali Sar›bal, bir kaç hainin ihbar› sonucunda ölesiye dövülüyor ve di¤er tutsaklara 'örnek' olmas› için teslimiyete ça¤r›l›yordu. Bafl›n› dik tutan Ali Sar›bal, iflkenceler sonucunda kald›r›ld›¤› hastanede Kas›m 1981'de flehit düfltü. "Zafere mahkum edilenler ölümü küçülterek yenerler"- S›n›f mücadelesinin bu zorlu alan›nda yenilginin böylesini ilk defa tadacakt› düflman. Da¤larda gerilla savafl› karfl›s›nda acizleflen Türk devleti, flehirlerde de yine silahl› mücadelenin ve halk›n kitlesel eylemlerinin karfl›s›nda acizleflerek

Ateflte s›nanan yürek; Behzat Firik 1981'in Eylül'ünde, t›pk› önderi Kaypakkaya gibi, Behzat Firik de "ser verip s›r vermeme gelene¤ini" devam ettirenlerin aras›na kat›ld›. Dersim'in Ovac›k ilçesinde MKP/HKO milisi olan Behzat, 20 kiflilik gerilla grubunun yerini ö¤renmek isteyen düflmana, atefllerle da¤lanan bedeninden yükselen onurla cevap verdi. Davaya ba¤l›l›k ve yoldafllar›n› koruma kararl›l›¤›, faflist orduyu çaresiz b›rakm›flt›. Bölgede "Kulaks›z" lakab›yla bilinen yüzbafl› Aytekin ‹çmez, halk›n üzerinde terör estiriyordu. MKP/HKO gerillalar›n›n yerini ö¤renmeye çal›flan Türk ordusu, Behzat'› köyünden alarak sorgulamak için ormana götürmüfltü. "Kulaks›z"›n bafl›nda bulundu¤u sorguda, Behzat bir a¤aca ba¤lanm›fl, karfl›s›ndaki bir a¤aca da abisi ba¤lanm›flt›. Abisinin karfl›s›nda iflkence yap›lan Behzat'›, yak›nlardaki üslenme alan›ndan gerillalar da görebiliyorlard›. Manzara karfl›s›nda sald›r›ya geçmek isteyen gerillalar› durduran ise, arazinin uygunsuzlu¤u nedeniyle grubun imha tehlikesi ile karfl› karfl›ya kalmas›yd›. Gerillalar›n yerlerini bilen Behzat'tan cevap alamayan "Kulaks›z", onu ateflle iflkence yaparak katletti.

t›flma Amed'in Lice ilçesine kadar kayarak 6 Mart günü sona erer. 104 saat süren destans› çat›flma hakk›nda burjuva bas›n› bile "Savafl gibi çat›flma" manfleti atmak durumunda kalm›flt›. Çat›flma esnas›nda dönemin OHAL valisi Hayri Kozakç›o¤lu bölgeye gelmek istedi¤inde partizanlar›n kurflunlar›na hedef olarak bölgeden ayr›lmak zorunda kalm›flt›. Faflist ordu son çare olarak, gerillalar›n mevzilendi¤i ma¤ray› 500 kilo TNT ile patlatarak, partizanlar› katletti.

Yel Da¤›'ndan Munzurlara uzanan destans› yürüyüfl

A¤ustos 86'da Topuzlu çat›flmas›nda 9'lar, Kas›m 1986'da Hürmek çat›flmas›nda aralar›nda 3. Konferans delegesi 7 partizan›n da bulundu¤u 9'lar, fiubat 1990'da Düzgünbaba çat›flmas›nda 9'lar, Aral›k 1994'te Kirzi köyü çat›flmas›nda 10'lar... X›ran çat›flmas›nda 13'ler- A¤ustos 1995'te, Komutan Mete (Cemgil Budak) komutas›ndaki gerilla birli¤i, Mazgirt'e ba¤l› X›ran bölgesinde konaklarken, bir ihbar sonucunda Türk ordusunun kuflatmas›nda kald›. Kuflatmay› geç fark eden partizanlar çat›flarak flehit düfltüler. Çat›flma s›ras›nda Komutan Mete, çat›flmadan ç›kma ihtimali kalmay›nca ana birli¤e telsizle durumu rapor etmifl ve son mermisi tükendi¤inde yan›nda flehit düflen yoldafl›n›nki ile birlikte kendi silah›n› k›rm›fl, üzerindeki kütüklü¤ü de düflman›n eline geçmemesi amac›yla ç›kart›p uza¤a f›rlatm›flt›.

"Bahara gebe da¤lar›m›n lanet okunas› k›fl›nda / 47 cand›k Yel Da¤›’nda / 47 can, 47 partizan..." MKP/HKO gerillalar›n›n Dersim'in Pülümür ilçesi k›rsal›ndaki k›fl üslenme bar›na¤› Türk ordu güçleri taraf›ndan tespit edilince, kalabal›k olan gerilla grubu, çetin k›fl flartlar› alt›nda bu alan› terk etmek zorunda kalm›flt›. Düflman›n› kendisine yaklaflt›rmayan partizanlar, çemberi yar›p ç›karken, Yel Da¤›'ndan Munzurlara uzanan zorlu bir yürüyüfl bafllatt›lar. Kar f›rt›nalar› eflli¤inde ilerleyen partizanlar, düflman›n 'buradan sa¤ ç›kamazlar' diye düflünerek peflinden gidemedi¤i koflullarda, karl› da¤lar›n koynunda ilerleyerek Birman'a vard›lar. Ocak 1993'teki bu zorlu yürüyüflte partizanlardan Ali Demirda¤, Zeki Peker, Erkan Fener, Barbara Anna Kistler, Ali ‹hsan Yalç›n ve Ali Ekber Batasul, donma ve kan zehirlenmesi nedeniyle flehit düfltü. Enternasyonalin k›z› Barbara- Yel Da¤›'ndan Munzurlara uzanan zorlu yürüyüflte kan zehirlenmesi nedeniyle flehit düflen partizanlardan biriydi o. ‹sviçre'nin Alplerinden Munzurlara uzanan bir yaflamd› onunki. "Bence Türkiye'deki Halk Savafl›’na omuz vermek, enternasyonal proletaryaya hizmet vermek demektir" diyen Barbara, Türkiye-Kuzey Kürdistan'a gelerek mücadeleye bafllad›¤›nda, bir dönem tutsak düflmüfl, iflkencedeki durufluyla düflman›n› yenmifl ve mahkemede de "Beni ancak enternasyonal proletarya yarg›lar, siz de¤il" diyerek onlar› bir kez daha flaflk›na çevirmiflti.

"Savafl gibi çat›flma"

Bir Dersim yetmez, hedef bin Dersim olmal›

MKP'nin 1987'deki 3. Konferans›'n›n ard›ndan Parti yönetimine seçilen Seyfi Batar'›n da aras›nda oldu¤u 3 kiflilik gerilla birimi, 1 Mart 1988'de Elaz›¤'›n Palu ilçesinde Türk ordusu ile çat›flmaya girer. Ça-

"Bir Dersim yetmez, hedef bin Dersim olmal›" diyen Baba Erdo¤an, Maoist hareketin tarihinde önemli izler b›rakm›fl önder kadrolardand›r.

9'lar, 10'lar, 11'ler, 13'ler

20-31 Mayıs 2008

1985 y›l›nda gerillaya kat›lan Baba Erdo¤an, bir yandan askeri yönüyle sivrilirken, di¤er taraftan siyasi olarak da h›zla geliflir. 1987'deki Hozat Hapishanesi bask›n›, Çemiflgezek Askerlik fiubesi bask›n›, seçim sand›klar›n›n imha edilmesi gibi eylemlere imza atm›flt›. 1987'nin sonunda gitti¤i Marmara Bölgesinde, gerçeklefltirdi¤i Kand›ra alay bask›n› eylemi ile tarihe kay›t düfltü. Ocak 1988'de Kand›ra 196. Piyade Alay›'na yap›lan bu bask›nda yanlar›nda silah olarak yaln›zca bir tabanca bulunduruyordu partizanlar. Gece girilen alayda asker ve subaylar teslim al›narak silahlar›na el konulup, bir grup partizan bu silahlar› uzaklaflt›r›rken, zaman kazanmak için geride kalan Baba Erdo¤an ve yan›ndaki partizanlar askerlere kötü davranmadan, onlara birkaç saat boyunca devrim ve parti propagandas› yaparlar. Kand›ra bask›n›ndan sonra tutsak düflen Baba Erdo¤an, iflkencehanelerde komünist tutum tak›narak düflman›n› bir kez daha yenilgiye u¤ratm›flt›. Hapishaneye girer girmez firar çal›flmalar›na bafllayan Baba Erdo¤an, baflar›s›zl›kla sonuçlanan birkaç tünel girifliminden sonra idare taraf›ndan gardiyanlara zimmetlenmiflti. Ama nafile, May›s 1990'da, Dev-Sol örgütünün 4 önderi ile birlikte Bayrampafla Hapishanesi'nden firar etmeyi baflarm›flt›. Devlet daha onun firar etti¤inden habersizken, o Dersim'de yoldafllar›na ulaflarak, Haziran 1990'da Ovac›k'›n Çalbafl› Köyü'nde, bir yüzbafl› komutas›ndaki askeri birli¤in köy içinde kuflat›lmas› eylemine komuta ediyordu. Çalbafl› kuflatmas›- Bu kuflatmada devlet güçleri öyle acizleflmifllerdi ki, gün boyunca köylüleri kendilerine siper ederek, s›¤›nd›klar› evlerden d›flar› ç›kamad›lar. Devlet güçlerini k›st›ran HKO gerillalar›n›n içinde bulunan Haflim Gözo¤lu bu köydendi ve yüzbafl›n›n s›¤›nd›¤› ev de ailesine aitti. Evde rehin tutulan ailesine ra¤men, eyleme geçmeyi savunsa da, halktan insanlar›n zarar görebilece¤i tehlikesi nedeniyle birli¤in siyasi komiseri ‹smail Bulut buna engel olur ve kuflatmay› kald›rarak geri çekilme karar› verir. Gerillalar geri çekilirken girilen çat›flmada ise Haflim Gözo¤lu flehit düfler. Baba Erdo¤an, Dersim köylüleri taraf›ndan öylesine çok seviliyordu ki, hapishane firar› sonras› gitti¤i 42 köyde kurban kesilerek karfl›lanm›flt›. Daha hapishanedeyken altyap› çal›flmalar›na bafllad›¤› Karadeniz bölgesine geçme prati¤ini yaflama geçirecekti bu kez de. Karadeniz'e gerilla birli¤i ç›kartarak, MKP tarihinde bir ilke imza atar. Karadeniz bölgesinde gerillan›n silahlanma sorununu çözmek amac›yla Eylül 1990'da Tokat'›n Almus ilçesine ba¤l› Gümelönü Köyü Karakolu'nu basar. Bask›nda askerleri rehin alan Baba Erdo¤an, karfl› devrimci hücre elamanlar›n›n bafl› Laz Nihat taraf›ndan s›rt›ndan kurflunlanarak a¤›r yaralan›r. Gerillalar taraf›ndan karakoldan ç›kart›lan Baba Erdo¤an, kan kayb› sonucu flehit düfler. Partizan kan›yla k›z›llaflan Karadeniz- Baba Erdo¤an'›n MKP tarihinde ilk defa 1990 y›l›nda önderlik yapt›¤› Karadeniz aç›l›m›n›n ard›ndan MKP/HKO taraf›ndan defalarca bu alana ç›karma yap›larak, Karadeniz partizan kan›yla k›z›llaflt›r›ld›. Baba Erdo¤an'›n flehit düflmesinin ard›ndan, Karadeniz bölgesinde bu kez Ayd›n Y›ld›r›m ve Hasan Toy önderli¤inde Karadeniz'in k›z›llaflt›r›lmas› çabas› sürüyordu. Bu iki önder kadro 1991 y›l›nda Tokat Almus'ta flehit düfltüler. Bundan sonra bölgede görev alan önder kadrolardan MK üyesi ‹smail Bulut ile Do¤an Karada¤ ise Haziran 1992'de Artvin'de flehit düfltüler. Kavga devam ediyordu. Yar›m kalm›fl sözleri tamamlamak için, nöbeti devralan sürdürdü kavgay›. S›rada MKP MK üyesi Tuncay Çar›kç›o¤lu vard›. MGB önceli TMLGB'nin kurucular› aras›nda bulunan Çar›kç›o¤lu, Kas›m 1992'de Tokat Almus'ta flehit düfler. Da¤lar›n kartal› Kaz›m Ekici (Cebo), Babalar›n, Ayd›nlar›n, Hasanlar›n, ‹smaillerin, Tuncaylar›n yar›m b›rakmak zorunda kald›¤› sözleri tamamlamak için 1993'te Tokat da¤lar›ndaki faaliyetine bafllad›. 1981'de gerillaya kat›lan Cebo, flehit düfltü¤ü Eylül 1994 tarihine kadar birçok çemberi yar›p ç›km›flt›. 1990'l› y›llar›n bafl›ndaki bu Karadeniz prati¤inin ard›ndan, 2002 y›l›nda yap›lan parti 1. Kongresi ile yeniden bu bölgeye aç›l›m yap›ld›. Bölgeye ç›kart›lan gerilla grubuna komuta eden Pala ‹smail (Zeynel Aslan), Kand›ra alay bask›n›ndan, Yel Da¤› destan›ndan, say›s›z muharebeden geçerek ustalaflm›flt›. MKP'nin önder kadrolar›ndan Zeynel Aslan ve Cemal Keser'in de aralar›ndan bulundu¤u 6 Halk Savaflç›s›n›n 2003 y›l›nda birbirine yak›n çeflitli tarihlerde flehit düflmesiyle Karadeniz bir kez daha k›z›llaflt›.

Can›m›z Halk Savafl›'na feda olsun sald›r›yordu. Sald›r›lar ayn› zamanda hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsaklara yönelmifl, buralardan d›flar›daki mücadele de sindirilmek isteniyordu. Faflist katil Mehmet A¤ar'›n Adalet Bakanl›¤› koltu¤una oturtulmas› ve onun da büyük mücadeleler sonucu kapat›lan Eskiflehir tabutlu¤unu açma, 6-8-10 May›s tarihli yay›nlad›¤› genelgelerle devrimci, komünist tutsaklara teslimiyeti ve ihaneti dayatma sald›r›s›, devletin s›n›f mücadelesinin bu aya¤›ndaki mücadeleye yo¤unlaflt›¤›n› gösteriyordu. Bu sald›r›lara tutsaklar›n yan›t› net oldu. Komünist ve devrimci hareketin mücadele tarihi boyunca ilk kez 7 komünist, devrimci örgüt ve parti, 159 savaflç›s› ile ölüm orucunu bafllat›yordu. 20 May›s'ta Süresiz Açl›k Grevi olarak bafllayan direnifl, 3 Temmuz'da ölüm orucu direnifline evrildi ve 27 Temmuz'da 12 devrimci komünist tutsa¤›n ölümsüzleflmesiyle sonland›. "Bunlar yiyorlar" diyerek ölüm orucu direniflinin karfl›s›ndaki acizli¤iyle sald›ran düflmana ilk tokad› "Bizde bu yoldafll›k s›cakl›¤›, bu yürek oldu¤u sürece baflaramayaca¤›m›z hiçbir fley yoktur" diyen MKP tutsa¤› Aygün U¤ur vurdu. Daha sonra s›ras›yla Altan Berdan Kerimgiller, ‹lginç Özkeskin, Ali Ayata (MKP), Hüseyin Demircio¤lu, Müjdat Yanat, Ayçe ‹dil Erkmen, Tahsin Y›lmaz, Hicabi Küçük,

Yemliha Kaya ve Osman Akgün ölümsüzleflerek birer bayrak oldular. Ve zafer halay›n›n sonunda MKP tutsa¤› Hayati Can yer ald›... Devlet u¤rad›¤› yenilgiyi kabul ederek, geri ad›m atmak zorunda kald›. Ulucanlar katliam›- Türk devleti daha önce Eskiflehir tabutlu¤u ile dayatt›¤› hücre tipi hapishane sald›r›s›n›, daha kapsaml› olarak dayatmaya haz›rlan›yordu. F Tipi hapishanelerin hayata geçirilmesinin tutsaklar cephesinde büyük bir direnifle yol açaca¤›n› tarihteki pratiklerden de görmüfltü Türk devleti. Bunun haz›rl›¤› içerisindeyken Ankara'da Ulucanlar Hapishanesi'nde sald›r›n›n provalar› yap›l›yordu. "Ko¤uflu iflgal ettiler" bahanesiyle sald›ran Türk devleti, bir kez daha tutsaklar üzerinden bütün topluma teslim olmay›, sald›r›lar karfl›s›nda sessiz kalmay› dayat›yordu. Eylül 99'da Ulucanlar'da her türlü teknik donan›mla gerçeklefltirilen sald›r›ya karfl› devrimci ve komünist tutsaklar bilinçlerini ve bedenlerini birer silaha dönüfltürdüler. Sald›r›ya birlikte yan›t veren devrimci ve komünist tutsaklardan aralar›nda MKP tutsa¤› Mahir Emsal siz ve Önder Genças lan'›n da bulundu¤u 10 tutsak iflkence edilerek katledildi.

19 Aral›k ve F Tipi sald›r›s›- "Örgütler içeriden yönetiliyor" diyerek hapishanelere sald›r›lar›n› sürdüren Türk devleti, hücre tipi hapishane sald›r›s›n› hayata geçirmek için bu kez ülke tarihindeki en büyük katliam› gerçeklefltirdi. Katliamdan önce uflak medya arac›l›¤› ile sald›r›lar›n› sürdürerek katliama zemin oluflturmaya çal›flan Türk devleti, 19 Aral›k 2000 günü F Tipi hapishane sald›r›s›na karfl› ölüm orucu direniflini sürdüren tutsaklara sald›rd›. 20 hapishanede efl zamanl› olarak gerçeklefltirilen bu sald›r›da devrimci ve komünist tutsaklar da t›pk› 1996'daki gibi birlikte büyük bir direnifl sergilediler. 19 Aral›k katliam›nda 28 devrimci, komünist tutsak flehit düfltü. Ancak devlet direnifli bitirmeyi baflaramad›. F Tipi hapishanelerde süren direnifl sonucunda, 19 Aral›k'ta katledilenler de dahil 122 devrimci, komünist tutsak flehit düfltü. F Tipi sald›r›s›na karfl› 20 Ekim'de açl›k grevi olarak bafllayan ve daha sonra ölüm orucu eylemine dönüfltürülen direniflin ilk örgütleyicileri aras›nda yer alan MKP, "Can›m›z Halk Savafl›'na feda olsun" fliar›yla sürdürdü¤ü ölüm orucu eylemini sonland›rd›¤› 28 May›s 2001 tarihine kadar Ali ‹hsan Öz kan, Adil Kaplan, En der can Y›l d›z, Cafer Tayyar Bektafl, Celal Al pay, Yeter Güzel ve Zeynel Karatafl'› flehit verdi.

5


6

emek

20-31 Mayıs 2008

“Tuzla’da facia yok, ölümleri abartmay›n” Devletin görmezden geldi¤i, yaflanan ölümleri “normal” gördü¤ü ‹stanbul’daki Tuzla Tersaneleri, yeni canlar almay› sürdürürken, yetkililer “abart›lacak bir durumun” olmad›¤›n› öne sürüyorlar.

Dursun BAfiTU⁄

Örgütü hareketli k›lan

"Tuzla'da facia yok

iç dinamiklerdir

ölümleri abartmay›n" Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerini durdurmak için hiçbir çal›flmada bulunmayan hükümet, ölüm rakamlar›n›n da “normal” oldu¤unu savunuyor. ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) Genel Müdürü Kas›m Özer tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerine yönelik yapt›¤› aç›klamada ölümlerin temel sebebini iflçilerin “köylü” olmalar›na dayand›rd›. Özer aç›klamas›nda; “Köyden hiç ayr›lmam›fl insanlar, sanayi ifllerine girdi¤inde üzüntü verici kazalar oluyor" diyerek yaflanan kazalar›n sorumlulu¤unu tamamen iflçilerin üzerine att›. Ölümlerin tersane koflullar›n›n kötülü¤ünden de¤il, iflçilerin sorumsuzlu¤undan kaynakland›¤›n›iddia eden Özer, maden ocaklar› gibi ifl alanlar› ile k›yasland›¤›nda tersanelerde yaflanan ölümlerin “gayet normal” oldu¤unu dile getirdi. Son süreçte pefl pefle yaflanan ifl cinayetleri ile gündeme gelen Tuzla tersaneleri gerçe¤inin ise; “facia varm››fl gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›”n› belirterek ölümlerin bu kadar abart›lmamas› gerekti¤ini öne sürdü!

S›n›fsal mücadele içerisinde, sendikal hareketin ortaya koyaca¤› reflekslerin, devrimci komünist hareketten ba¤›ms›z, istenilen düzeyde olmas›n› beklemek ya da önderlik misyonunu sendikal güçlere yüklemek, reformizme kan tafl›maktan öteye gitmeyecektir. Ülkenin politik gündemleri etraf›nda yo¤unlafl›rken, inisiyatifi elden b›rakarak, onlardan önderlik etmelerini beklemek ortaya ç›kan at›l durumun sonucudur. Bugün aç›s›ndan geliflmekte olan tasfiyeye karfl›, kitleleri arkas›na alarak öngörülen hedefe yürüyen güçlü bir prati¤imiz olmad›¤›ndan, genelde ortaya ç›kan zafiyetlerin nesnel zeminini iyi de¤erlendirmeliyiz.

Baflbakan ölüm tersanesinde aç›l›fl yapt›! Tuzla tersanelerinde yaflanan ifl cinayetlerini görmezden gelen Tayyip Erdo¤an, sonunda tersanelerden birine ayakbast›. ‹flçilerin birbirinin pefli s›ra ifl cinayetlerinde yaflamlar›n› yitirdikleri tersaneleri bugüne kadar 'ziyaret' dahi etmeyen Erdo¤an, Koç Grubu'na ait RMK ve Dearsan tersanelerinde ordu için üretilecek 4 arama kurtarma gemisi ile 16 adet yeni tip karakol botunun ilk kayna¤›n› bizzat kendisi yapt›. Ordunun 16 bot siparifli verdi¤i ve proje aç›l›fl›n› bizzat Baflbakan Tayyip Erdo¤an'›n yapt›¤› Dearsan Tersanesi, 'ifl güvenli¤i için gerekli önlemleri almad›¤›' ve 'iflçi ölümlerinde pay›' oldu¤u gerekçesi ile kapatma cezas› alm›fl bir iflçi mezarl›¤›. Bu gerçekli¤e karfl›n Baflbakan'›n ve ordunun bu tersane ile olan 'güçlü' iliflkileri, devletin ordusu ve hükümetiyle kimden yana oldu¤unun da çarp›c› bir göstergesi!

Tuzla’dan kanl› tekzip ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) Genel Müdürü Kas›m Özer'in "Tuzla tersanelerindeki ölümler abart›l›yor" sözlerine ayn› gün Tuzla tersanelerinden kanl› tekzip geldi. Kas›m Özer Meclis’te, tersanelerdeki ölümlerin normal oldu¤unu öne sürdü¤ü gün, Selah Tersanesi'nde yaflanan patlamada 1 iflçi öldü, 6 iflçi de yaraland›. ‹fl erken bitsin diye iflçilere kaynak ve boya ifllerinin ayn› anda yapt›r›lmas› sonucu yaflanan patlaman›n ard›ndan Selah Tersanesi patronu, yerdeki kan izlerini betonla kapatarak çal›flmalar› sürdürdü.

Lastik-‹fl’ten grev karar› D‹SK’e ba¤l› Lastik-‹fl Sendikas›, ifl verenle yap›lan görüflmelerde bir anlaflmaya var›lamamas› sonucu grev karar› ald›. 9 Ocak’ta bafllayan toplu ifl sözleflmeleri için gerçeklefltirilen görüflmelerden olumlu bir sonuç alamayan sendika, sektörde çal›flan 4 bin üyesini ba¤layan grev karar›n› ifl yerlerine ast›. Lastik-‹fl üyeleri; Brisa, Goodyear ve Pirelli fabrikalar›n›n kap›lar›na al›nan grev kararlar›n› ast›. Grev karar›n› fabrika kap›lar›na asan Lastik-‹fl Sendikas› Genel Sekreteri Nuri Serim, “En iyi sözleflmeler masada biten sözleflmelerdir, ama grev olacaksa da greve haz›r›z” dedi. Sendika yap›lan görüflmelerde 1 Ocak 2008'den itibaren 2 y›l geçerli olacak sözleflmenin ilk alt› ay›nda yüzde 12, sonraki alt› ayl›k dönemlerde de enflasyon oran›nda ücret zamm›, haftada iki gün izin gibi taleplerde bulunmufltu.

Süt üreticileri de soka¤a ç›kt› ‹zmir, devletin uygulad›¤› politikalar nedeniyle yok olman›n efli¤ine gelen süt üreticilerinin eylemine sahne oldu. 29 Nisan günü Tire ‹tfaiye Meydan›’nda toplanan yaklafl›k 5 bin kifli, devletin tar›m politikalar›na tepki gösterdi. Girdi maliyetlerinin fazla oldu¤unu belirten süt üreticileri, sütteki ÖTV ve KDV'nin kald›r›lmas›n› istedi. Yar›m kilo su fiyat›n›n 50 kurufl olmas›na karfl›n, 1 kilo sütün 4.75 kurufla sat›ld›¤›na dikkat çeken üreticiler; “Yem ve su bu denli pahal›yken, süt fiyat›n›n bu kadar düflük olmas› adalet mi?" diyerek tar›m ve hayvanc›l›kla geçinen milyonlarca kiflinin y›k›mla karfl› karfl›ya oldu¤unu dile getirdiler. Hükümetin; IMF, Dünya Bankas›, AB gibi kurumlar› bir yana b›rakarak yüzünü ülke üreticisine dönmesi gerekti¤ini belirten süt üreticileri, bu y›k›m›n sorumlular›ndan hesap soracaklar› uyar›s›nda bulundular.

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

‹flçilere ölüm senedi imzalat›l›yor Tuzla tersanelerinde yaflanan ölümler ve artan tepkilerin ard›ndan Meclis taraf›ndan Tuzla'ya gönderilen araflt›rma komisyonu, iflçilere zorla imzalat›lan bir sözleflmeyi ortaya ç›kard›. ‹flçi ifle al›n›rken imzalat›lan sözleflmede, kaza durumunda flirket yerine iflçi sorumlu tutuluyor. Son ölümlü ifl kazas›n›n yafland›¤› tersaneyi incelemeye giden TBMM Tuzla Araflt›rma Komisyonu, iflçi ile iflveren aras›nda ilginç bir taahhütnameyi ortaya ç›kard›. ‹fle al›mda iflçiye imzalat›lan sözleflmede; koruyucu malzemeleri kullanmama halinde meydana gelecek kazalardan flirket yerine iflçinin sorumlu olaca¤› ve maddi manevi tazminat talep etmeyece¤i taahhüt alt›na al›n›yor. Oysa tersanelerde çal›flan iflçiler, ›srarla kendilerine ifl güvenli¤i için hiçbir malzemenin verilmedi¤ini, baret ve güvenlik kemerlerinin dahi olmad›¤›n› söylüyorlar.

Sendikaya tahammül yok

‹fl cinayetine tepkiler sürüyor Tuzla’daki Selah Tersanesi’nin makine dairesinde gerçekleflen patlamada bir iflçinin daha hayat›n› kaybetmesi Limter-‹fl üyeleri taraf›ndan protesto edildi. Yaflanan ifl cinayetini protesto etmek için Tuzla’da toplanan Limter-‹fl sendikas› üyeleri, Gemi ‹nfla Sanayicileri Birl¤i (G‹SB‹R)’ne yürüdü. “Art›k ölmek istemiyoruz” fleklinde slogan atarak yürüyüfle geçen iflçiler, Tuzla tersanelerinde hayat›n› kaybeden iflçilerin foto¤raflar› ve çeflitli dövizler tafl›nd›. ‹flçilerin yürümesine izin vermek istemeyen polis ve sendika üyelerinin aras›nda k›sa süreli bir arbede yafland›. G‹SB‹R binas› önüne gelen iflçiler ad›na yetkililer ile görüflmek isteyen Cem Dinç’in bu talebi kabul edilmeyince burada bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yaflanan son olayda ölen tersane iflçisi ile, tersanelerde ölenlerin say›s›n›n 94’e yükseldi¤ine dikkat çekilen aç›klamada, “Bu olaylar, ihmali olan bir tersane patronu yarg›lanmadan bitmeyecektir” denildi.

kard›¤›n› belirterek, “Düzce’de sadece Desa iflçileri iflten at›lmam›flt›r. Teksif üyesi Venüs iflçileri de iflten ç›kar›lm›flt›r. Düzce iflçisi, iflçi oldu¤unu, haklar› oldu¤unu, köle olmad›¤›n› göstermek için bu yola ç›kt›” dedi. ‹flten at›lan iflçilerin eylemine çok say›da sendika da destek verdi. D‹SK temsilcisi Ali R›za Küçükosmano¤lu, Desa’da yaflananlar›n 130 gündür Arçelik ve Yörsan’da sürdü¤ünü belirterek, “‹flçiler anayasal haklar›n› kullanm›flt›r. Suç iflleyen iflçiler de¤il, Desa iflverenidir. ‹flçilere bu kadar polis, panzer niye? Emri

Düzce Organize Sanayi Bölges’inde faaliyet gösteren Desa Deri’de çal›flan iflçiler sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle iflten ç›kar›lm›flt›. Bu durumu protesto etmek ve iflten ç›kar›lan iflçilere destek vermek amac›yla 8 may›sta Desa Deri’nin ‹stanbul Sefaköy’deki merkezi önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.

verenleri k›n›yoruz” dedi. Bas›n aç›klamas› ‘Zafer direnen emek-

Deri-‹fl sendikas› ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan baflkan Musa Servi, sendikalaflman›n yasal bir hak oldu¤unu, Desa Deri’nin sendikalaflma hakk›na sayg› göstermeyerek iflçileri iflten ç›-

Deri’de çal›flan iflçiler, Deri-‹fl sendikas›na üye olduklar› için

çinin olacak’, ‘Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›’, ‘Desa iflçisi yaln›z de¤ildir’ sloganlar›yla son buldu. Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Desa iflveren taraf›ndan zorla istifaya zorlanm›fl, bunu kabul etmeyen 40 iflçi 29 nisanda iflten ç›kart›lm›flt›.

Nüfusun yüzde 74’ü yoksul! Açl›k ve yoksulluk s›n›r› alt›ndaki nüfus 52.3 milyona ulaflt›. Ankara Ticaret Odas› (ATO) taraf›ndan yap›lan araflt›rma, ülkemizde açl›k s›n›r›n›n alt›nda bulunan nüfusun 10.9 milyona, yoksulluk s›n›r›n›n alt›ndaki nüfusun (açl›k s›n›r› alt›nda kalanlar dahil) ise 52.3 milyona ulaflt›¤›n› ortaya koydu. Bu oran ülke nüfusunun yüzde 74.1’ine denk geliyor. Nüfusu yüzde 5’lik dilimlere ay›ran araflt›rmaya göre, gelirden en az pay alan birinci yüzde 5'lik dilimdeki ailelerin ayl›k ortalama geliri 251 YTL, ikinci yüzde 5'lik dilimdeki ailelerin geliri 450 YTL ve üçüncü dilimdekilerin ortalama geliri ise 571 YTL'de kal›yor. Söz konusu ilk üç dilimin 2007 y›l›ndaki ortalama ayl›k geliri 664.6 YTL olan açl›k s›n›r›n›n alt›nda kald›. Baflka bir deyiflle toplam 2 milyon 595 bin aile, yani 10 milyon 872 bin kifli, 2007 y›l›nda açl›k s›n›r›n›n alt›nda bir gelirle yaflam›n› sürdürmek zorunda kald›. Araflt›rmaya göre gelir da¤›l›m› s›ralamas›nda dördüncü yüzde 5'lik dilimdeki aileler 2007 y›l› ortalama ayl›k gelirleri olan 667 YTL'yle açl›k s›n›r›n› güçlekle aflt›. Nüfusun yüzde 4.9'unun yaflad›¤› bu dilimdeki aileler açl›k s›n›r›n›n alt›na düflme riskini en fazla tafl›yan grup olarak öne ç›k›yor. Beflinci dilimdeki ailelerin ortalama geliri 755 YTL, alt›nc› dilimdekilerin geliri 840 YTL, yedinci dilimdekilerin geliri 931 YTL, sekizinci dilimdekilerin geliri 1.023 YTL, dokuzuncu dilimdekilerin geliri 1.116 YTL, onuncu dilimdekilerin geliri 1.211 YTL, on birinci dilimdekilerin geliri 1.315 YTL, on ikinci dilimdekilerin geliri 1.430 YTL, on üçüncü dilimdekilerin ortalama geliri 1.555 YTL, on dördüncü dilimdekilerin geliri 1.715 YTL ve on beflinci dilimdekilerin geliri ise 1.876 YTL düzeyinde. Araflt›rman›n sonuçlar›na göre, ülkemizdeki ailelerin sadece yüzde 20'sinin ayl›k ortalama hane geliri 2 bin 91.5 YTL olan yoksulluk s›n›r›n›n üzerinde.

Uygulanan devlet politikalar› karfl›s›nda bir baflar›s›zl›k var ise bunun önemli bölümünün bizlerden kaynakland›¤›n› ve esasta elefltirip sorgulamam›z gerekenin kendimiz oldu¤unu unutmamal›y›z. De¤iflik dönemlerde veya 1 May›s sürecinde ortaya ç›kan kimi keskin elefltirilere bak›ld›¤›nda, devrimci hareketin önemli bir k›sm›n›n önderlik misyonunu sendikal harekete b›rakarak, onlardan medet umar boyutta oldu¤unu görmekteyiz. Özellikle de reformist kesimlerin tutumlar›na bak›ld›¤›nda, sendikal hareketle olan kimi iliflkilerden dolay›, büyük eylemlerde inisiyatifi sendikalara b›rakt›klar› alenen ortadad›r. Devrimci mücadelenin flehir aya¤›nda önemli bir yeri teflkil eden sendikal hareketin, bugün önemli zafiyetleri oldu¤unu bilmekteyiz. Ancak bizlerin bu eksiklikleri görmemize ra¤men, yapt›¤›m›z kimi elefltirilerin ideolojik mücadele zemininden ç›karak büyük beklentiler içerisine girdi¤imiz görülmektedir. Halbuki d›flar›dan yap›lacak elefltirilerin etkileme gücüyle içerden de¤ifltirip dönüfltürme mücadelesi aras›nda büyük farkl›l›klar vard›r. Bizlerin yapt›¤› ve devrimci hareketin büyük bölümünün düfltü¤ü hata da buradad›r. Y›llardan beri kimilerimiz sendika a¤alar›n› elefltirip, iflçi ve emekçilerin yüzünü bizlere dönmesini beklerken, kimileri de önderlik misyonunu sendika a¤alar›na yükleyerek daha do¤ru önderlik yapmalar› için elefltirilerde bulundular. Birincisi, kendi içerisinde nispeten daha tutarl› olmakla birlikte söylemden öteye gitmeyen bir duruma dönüflürken, ikincisi ise, önderlik misyonunu baflka yere yükleyen ve kendi temel güçlerine dayanmay› esas almayan bir yaklafl›md›r. Devrimci mücadele ile sendikal mücadele aras›nda kurulacak ba¤›n, esasta önderli¤i bir biçimde etkiledi¤i de görülmektedir. Devrimci komünist hareketin sendikal mücadele içerisinde etkin olmas›, bu kitlelerin hak ve talepler mücadelesinden ziyade iktidar perspektifini gelifltirerek hareket manevras› sa¤latacakt›r. Ancak yukarda bahsini etti¤imiz iki yanl›fltan bir do¤ruyu ç›karmaya çal›flmak bir baflka hataya götürür. Çünkü, bunlar›n d›fl›nda bir do¤runun varoldu¤unu düflünmek durumunday›z. Sendikal hareketi, görev ve sorumluluklar› dahilinde bir mücadeleye soyunmaya zorlayacak tek gücün iç dinamikleri oldu¤unu unutmamak gerekir. Bu iç dinamiklerin kendili¤inden oluflmas›n› beklemek sa¤ tasfiyeyi gelifltirir. S›n›f bilinci sadece d›flar›dan yap›lacak etkilerle oluflmayaca¤› gibi, bu etkinin varsay›m›n› da yads›mam›z mümkün de¤ildir. Fakat olgular› de¤erlendirirken, de¤iflim ve dönüflümlerin en sa¤l›kl› kendi içerisinde yaflanaca¤›n› düflünmek durumunday›z. Bunun içindir ki; sendikal hareketi de¤ifltirip dönüfltürecek ve ona önderlik edecek yegane gücün kendisi, komünist, devrimci hareketin, sendikal hareket içerisinde oluflturaca¤› iç dinamiklerdir. Bu anlamda o alanlar› hak ve talepleri paralelinde harekete geçirecek tutarl› siyaset tarz›n› bugünden infla edecek gücü kendimiz d›fl›nda araman›n do¤ru olmayaca¤›na inanmak gerekir. Bu aç›dan sorunu baflka yerde aramaya çal›flmak oportünizmin kendisidir. Söylediklerimizi hayata geçirecek pratik ad›mlar› atmad›¤›m›zda, bundan sonra da havanda su dövmeye devam edece¤iz demektir. Mevcut örgütlülü¤ümüzün bir bölümünün hakim güçlerin özgürlükler üzerinde yaratt›¤› bask› sonucu ortaya ç›kt›¤›n› ve emek sömürüsünün bilinçlerdeki yerinin zay›f oldu¤unu görmek gerekir. Ancak bu bask›n›n nedeninin de ekonomik sömürüden kaynakland›¤›n› belirtelim. Çünkü hakim güçler baz› demokratik haklar› verecekse, onu da ekonomik geliflmeler ›fl›¤›nda yapacaklard›r. Sömürünün devam›n› sa¤lamalar› için özgürlükleri k›s›tlay›p, bask› unsurunu gelifltirmeleri gerekir. fiu an yapt›klar› da odur. Aksi taktirde isyanlar filizlenir ki; bu da sömürünün selameti için tehlikelidir. Sendikal hareketin devrimci muhtevas›n› gelifltirecek olan, komünist ve devrimci hareketin ideolojik politik önderli¤idir. Bir yandan bunlar sar› sendikac›d›r derken, di¤er yandan oldu¤undan fazla beklentiler içerisine girmek, söylemlerimizle çeliflir durumdad›r. Tekrar söylemek gerekirse ideolojik mücadele vererek sendika a¤alar›n›n etkisi alt›ndaki kitlelere gerçekleri anlat›p, kurtuluflun yolunu göstermek ayr› bir fley, dönüp de bizlerin istemleri dahilinde neden hareket etmediklerini söylemek ayr› fleydir. Onlar›n sermayeye karfl› emekçilerin haklar›n› savunduklar›n› söylerken, bürokrasiyle kurulan iliflkileri de görmemiz gerekir ki, beklentilerin s›n›rlar›n› bilelim. Böylesi bir iliflki a¤›n›n olufltu¤u yerde sald›r›lara cepheden karfl› ç›kman›n bir gerçekli¤i yoktur. SSGSS'de gördü¤ümüz manzara bunu özetler biçimdedir. Yasa karfl›t› tabandan yükselen tepkileri merkezin gö¤üsleme durumu olmad›¤›ndan, önce mesafeli dururlarken sonras›nda belli ölçülerde iflin içerisine girerek, hem geliflmeleri kontrolde tuttular, hem de kendilerine a¤›r gelen bu durumu yer yer bertaraf ettiler. Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu’nun Ankara’da yapmay› kararlaflt›rd›¤› iki eylem bofla düflürülerek, tepkilerin sadece yerellerle s›n›rl› kalmas› sa¤land›. Ülkemiz topraklar›nda hak mücadelesinin bar›flç›l yollarla olaca¤›n› düflünmek büyük yan›lg›d›r. Hakk›n verilece¤ini savunanlar reformizmden ve parlamentarizmden medet umanlard›r. Bu kesimlerin emekten gelen gücü kullanarak alanlar› zaptetmesi mümkün de¤ildir. Bizlerin yapmas› gereken, emek sömürüsünün yo¤un oldu¤u her yerde örgütlenip, buralardaki mevcut örgütlülükler içerisinde yer alarak do¤ru önderli¤i tesis etmektir.


kad›n

20-31 Mayıs 2008

çerçevesinde, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde “Cinsiyetçi Olmayan Medya ‹çin” bafll›kl› uluslararas› bir konferans düzenledi. ‹ki gün süren ve cinsiyetçi olmayan medyan›n nas›l mümkün olaca¤›n›n tart›fl›ld›¤› konferansa, medya izleme gruplar›, akademisyenler, kad›n gazeteciler, medya yöneticileri ve kad›n örgütleri kat›ld›. Konferansta, medyada kad›na yönelik hak ihlalleri, ayr›mc›l›k ve cinsiyetçi kal›plar› izleyerek analiz eden iki haftal›k medya izleme çal›flmas›n›n sonuçlar› da paylafl›ld›.

“Medyada cinsiyetçili¤e hay›r" ‹STANBUL- Reklamlarda kad›n bedeninin öne sürülerek pazarlama arac› haline getirilmesine kafl› ç›kan kad›nlar, 'Cinsiyetçi reklamlardan b›kt›k' slogan› ile bir eylem gerçeklefltirdi. Kad›nlar›n Medya ‹zleme Grubu (MED‹Z), Reklamc›lar Derne¤i önünde gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas›nda cinsiyet üzerinden yap›lan reklamlar› protesto etti. "Gözümüz üzerinizde", "K›zlar›m›za Barbie almayaca¤›z", "Reklamlarda cinsiyetçili¤e hay›r" dövizleri tafl›yan kad›nlar ad›na bas›n metnini okuyan Bahar Çelik, medyan›n geneline egemen olan cinsiyetçi zihniyetin son bulmas›n› istediklerini ifade etti.

Ürün tan›t›mlar›nda kad›n bedenini kullanan medyaya karfl› seslerini sonuna kadar yükselteceklerini belirten Çelik, cinsiyet ayr›mc›l›¤› yapan ve kad›nlar›n zihinsel, bedensel bütünlü¤ünü ihlal eden tüm reklam filmlerini k›nad›klar›n› ifade etti.

“Medyada Cinsiyetçili¤e Son!” Medyada kad›n bedeninin pazarlama arac› olarak kullan›lmas›na son verilmesi ad›na çal›flmalar yürüten 23 kad›n örgütünün giriflimiyle kurulan Medya ‹zleme Grubu MED‹Z, 28 Nisan’da bafllatt›¤› “Medyada Cinsiyetçili¤e Son!” kampanyas›

‹ki oturumdan oluflan konferans›n ilk bölümünde medyada temsil ve cinsiyetçilik tart›fl›ld›. Konferansta 1 May›s’ta uygulanan polis terörü de de¤erlendirildi. Konferans kat›l›mc›lar›ndan ABD’li ‘Women In Media and News’ kuruluflundan Jennifer Pozner, konuflmas›nda, haberlerde kad›nlar›n cinsellik, fliddet, çocuk bak›m› ile ilgili konulara itildi¤ini belirterek, haberlerin “fliflirme” oldu¤unu ve e¤lence odakl› bir noktada oldu¤unu ifade etti. Savafl haberlerinin çarp›t›ld›¤›n› belirten Pozner, flov programlar›nda kad›nlar›n zeka seviyesinin düflük, zavall›, edilgen bir flekilde ve “büyümüfl Barbi bebekler” olarak yans›t›ld›¤›n› dile getirdi. KA-DER baflkan› Hülya Gülbahar ise konuflmas›nda, 1 May›s sonras›nda polis sald›r›lar›n›n tart›fl›ld›¤› 32. Gün program›nda, alanlarda fliddete maruz kalanlar›n yar›s›n›n kad›n olmas›na karfl›n, programda tart›flanlar›n ço¤unlu¤unun erkek oldu¤unu belirterek yaln›zca iki kad›n sendikac›n›n olmas›n› elefltirdi. Gülbahar; “Problem Türkiye’nin 1980’den beri militarizm, milliyetçilik ve muhafazakarl›kla yönetilmesi” dedi. “Medya ‘Sektör’ünde ‹flbölümü ve Cinsiyetçilik” bafll›kl› ikinci oturumda konuflan Yeni fiafak gazetesi yazar› Ayfle Böhürler de, çok fazla magazin yazar› kad›n oldu¤unu belirterek, Türkiye’de televizyonlarda çal›flan kad›nlara estetik kayg›lar›n dayat›ld›¤›n› ifade etti. Konferans›n ikinci gününde ise, medyada kad›nlara yönelik hak ihlalleri ile ayr›mc›l›k ve cinsiyetçi kal›plar› izleyerek analiz eden iki haftal›k medya izleme çal›flmas›n›n sonuçlar› paylafl›ld›. Galatasaray Üniversitesi’nden Hülya U¤ur Tanr›över, Özlem Danac› Yüce, Bar›fl Kara, Ceren Sözeri, Ece Vitrinel, Melda Sunar ve Yasemin Temizarabac› taraf›ndan yap›lan araflt›rma kapsam›nda baz› televizyon, internet siteleri, radyo ve gazetelerdeki kad›n haberleri örgüt-eylem nesnesi, annelik nesnesi, magazin nesnesi, 3. sayfa nesnesi, cinsel obje nesnesi, fedakar anne-efl nesnesi, araçsall›k nesnesi kategorilerinde de¤erlendirildi.

Anneler gününde annelere polis sald›r›s› ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R

Sendikalar›n, meslek örgütlerinin ve DKÖ’lerin muhalefetine karfl›n taviz verilmeden yasalaflan SSGSS’den sonra ‹stihdam Paketi, “babalar gibi” meclisten geçirildi. Peki “‹stihdam Paketi” neyi öngörüyordu? Paket, zorunlu istihdam yüklerinin hafifletilmesini, nitelikli iflgücü ihtiyac›n›n karfl›lanmas›n›, istihdam›n teflvik edilmesini, iflgücü maliyetlerinin düflürülmesini, kay›t d›fl› istihdam›n azalt›lmas›n›, çal›flma koflullar›n›n daha da esneklefltirilmesini öngörüyordu. Olan ne?

‹STANBUL- Anneler gününde bir araya gelerek bas›n aç›klamas› yapmak isteyen Bar›fl Anneleri’ne polis sald›rd›. Eminönü’nde bulunan AZC Plaza önünde toplanan Bar›fl ‹nisiyatifi’nden kad›nlar, “Çocuklar›m›z› askere göndermek istemiyoruz” pankart› açarak günün kendileri için anlam ve önemini anlatan bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi, fakat önce pankarta el koyan polis sonras›nda bas›n aç›klamas›n› yar›da kesti. Bar›fl Anneleri yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda çocuklar›n› askere göndermek istemediklerine dikkat çekerek; “Evet bugün anneler günü. Bölgemizde savafl devam etti¤i için bugün yüre¤imiz yan›yor. Da¤lar›m›z bombalan›yor, binlerce ton bomba çocuklar›m›z›n üzerine ya¤d›r›l›yor. Biz büyük fedakarl›kla büyüttü¤ümüz çocuklar›m›z›n ve torunlar›m›z›n bugün bizlere güller vererek günümüzü kutlamalar›n› isterdik. Fakat bu kirli savafl, bizim bu talebimize engel” dediler. Bas›n metninin okundu¤u s›rada metinde Abdullah Öcalan için geçen “Kürt halk önderi” ve “Say›n Öcalan” gibi söylemleri gerekçe gösteren polis aç›klamay› yar›da keserek inisiyatif üyesi kad›nlara sald›rd›. Yaflanan arbedede gözalt›na al›nan iki kad›n, Eminönü Karakolu’na götürüldü. Yaflanan arbedenin ve gözalt›lar›n ard›ndan kad›nlar befl dakikal›k oturma eylemi yaparak "Em fler naxwazin”, “Bar›fl istiyoruz”, “Savafla hay›r bar›fl hemen flimdi” sloganlar› att›. DTP Milletvekili Gülten K›flanak, Ba¤lar Belediye Baflkan› Yurdusev Özsökmenler ve Yeniflehir Belediye Baflkan› F›rat Anl›’n›n da kat›ld›¤› eylem Yeniflehir Çocuk Korosu’nun seslendirdi¤i Türkçe-Kürtçe ezgilerin ard›ndan sona erdi.

“‹stihdam Paketi” eflitsizli¤i perçinliyor ‹stihdam Paketi olarak bilinen “‹fl Kanunu ve Baz› Konularda De¤ifliklik Yap›lmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s›” SSGSS’den sonra Meclis’ten geçerek yasalaflt›. SSGSS’nin devam› olan ve ondan sonraki en kapsaml› sald›r› olan “‹stihdam Paketi” Dünya Bankas›, IMF ve TÜS‹AD’›n yo¤un bask›lar›ndan sonra yasalaflt›. Geçti¤imiz aylarda DB, ard›ndan TÜS‹AD’›n haz›rlad›klar› raporlarda “Uluslararas› rekabette istihdam üzerindeki yükler önemli bir engel olarak görülmektedir. Bu nedenle iflsizli¤in azalt›lmas›, yat›r›mlar›n istihdam odakl› artt›r›lmas› amac›yla sigorta primleri iflveren hissesinde 5 puanl›k indirime gidilecektir” ifadesi yer al›yordu. Zira SSK primi iflveren (biz buna sermaye sahipleri diyelim) pay›n›n 5 puan azalt›lmas›, ‹stihdam Paketinin en önemli maddesini oluflturmufltur. Sendikalar›n, meslek örgütlerinin ve DKÖ’lerin muhalefetine karfl›n taviz verilmeden yasalaflan SSGSS’den sonra ‹stihdam Paketi, “babalar gibi” meclisten geçirildi. Peki “‹stihdam Paketi” neyi öngörüyordu? Paket, zorunlu istihdam yüklerinin hafifletilmesini, nitelikli iflgücü ihtiyac›n›n karfl›lanmas›n›, istihdam›n teflvik edilmesini, iflgücü maliyetlerinin düflürülmesini, kay›t d›fl› istihdam›n azalt›lmas›n›, çal›flma koflullar›n›n daha da esneklefltirilmesini öngörüyordu. Olan ne? Zorunlu istihdam kald›r›larak, yüzde 6 olan zorunlu çal›flt›rma oran› özel sektör için yüzde 3’e indirildi, eski hükümlülerin çal›flt›r›lmas› yükümlülü¤ü tümüyle kald›r›ld›, engelli çal›flanlar›n sigorta primleri patrondan al›narak Hazine’ye yüklendi, yani bizlerin s›rt›na. Sosyal yükümlülüklerin büyük bir k›sm›

“Hazine ve ‹flsizlik Sigortas› Fonu”ndan karfl›lanacak, ifl sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤inin tafleronlaflt›r›lmas›n›n önü aç›lacak. ‹flyerlerinde hekim bulundurma yükümlülü¤ü ortadan kalk›yor, özel kurulufllardan hizmet al›m› teflvik edilerek ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i sermayenin insaf›na terk ediliyor. Yani “Tuzlalar” ço¤alt›l›yor. Önemli bir de¤ifliklik de “‹flsizlik Sigorta Fonu”nun sermayeye kaynak aktarma-hibe fonuna dönüfltürülmesidir. Fonun ya¤malanmas› ve hükümetin kendi ç›karlar› do¤rultusunda çarçur edilmesi söz konusu. GAP projesi için düflünülen kaynak aktar›m›n›n bu fondan sa¤lanacak olmas›nda oldu¤u gibi. Oysaki fonun amac› çal›flanlar›n “iflsiz” kalmas› sonucunda onlar› “korumak”t›r. Öte yandan fon için verilecek iflsizlik ödene¤i net asgari ücret üzerinden de¤il, bundan sonra brüt ücret üzerinden hesaplanacak. Bugüne kadar fonda toplanan ödenek birikintisi 35 milyar YTL civar›nda. Ve bunun sadece 1.5 milyar› iflsizlere geri dönmüfl durumda. Hükümet, geri kalan miktar› paketlerinin finansman›na aktarmay› düflünüyor. Neticede istihdam yarat›lacak yalan›yla yasalaflt›r›lan “‹stihdam Paketi”; genifl emekçi kesimlerin haklar›n›n gasp›n› ve daha fazla sömürüyü hedeflemekte, sermayenin önündeki engelleri kald›ran ve destek sunan bir mahiyet tafl›maktad›r. Patronlara istihdamda kolayl›k sa¤layan, sermayenin istihdam yükünü kald›ran ve sermayenin önünü açan bir “k›yak” yasas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Kad›na birtak›m haklar verme, kamusal alana ve ifl hayat›na ç›karma, kad›nlar› istihdam etme vaatleri sunan hükümetin “‹stih-

dam Paketi”nin biz emekçi kad›nlara getirdi¤i bir fley yok, ama götürdü¤ü çok. Bu düzenlemenin kad›n istihdam›n› artt›raca¤›, ev içindeki eme¤inin görülece¤i tamam›yla yalan ve aldatmacad›r. Kad›n› istihdam etmeyi de¤il, eve hapsetmeyi amaçlayan bu yasan›n böylece foyas› meydana ç›km›flt›r. Kad›n›n ezilmiflli¤ini daha da perçinleyen düzenlemeler bariz bir flekilde görülmektedir. Kad›n istihdam›n›n gün geçtikçe azald›¤›na ve bunun bizzat devletin kurumlar› taraf›ndan istatistike edildi¤ine geçti¤imiz yaz›larda yer vermifltik. Bir y›lda ev kad›nlar›n›n say›s›nda 237 binlik bir art›fl yafland› ve bu, gün geçtikçe art›yor. Anlafl›l›yor ki bu yasa kad›n› istihdam etmekten, ifl yerlerinde eflitlik verecek düzenlemeleri yapmaktan çok, kad›nlar› eve hapsetmeyi hedefliyor. Türbana “serbestlik” ata¤›yla AKP hükümetinin kad›n› özgürlefltirece¤i beklentisinin ne kadar yan›lsamal› oldu¤u aç›kt›r. Hükümetin bekleyiflinin, kad›n› daha da ezme, ikincillefltirme ve haklar›n› gasp etmeye yönelik f›rsat kollama oldu¤u görüntüyle sabittir. Yasalaflan tasar›yla birlikte krefl ve emzirme odas› açma yükümlülü¤ü tafleron firmalara devrediliyor. Patronun yükümlülü¤ündeki baz› haklar kald›r›lm›flt›r. Çal›flan kad›nlar›n hakk› olan bak›m hizmetlerinin düzeltilmesi ve yasal güvence alt›na al›nmas› yerine var olan bak›m haklar› budanm›flt›r. Eflit ifle eflit ücretin uygulanmamas›, iflyerlerinde kad›n›n erke¤e göre ikincil say›lmas› gibi eflitsizlikleri ortadan kald›racak düzenlemeler yer alm›yor. Kad›nlar›n ifle al›n›p istihdam edilmesi için giriflimlerin, teflviklerin ismi dahi okunmuyor. Önemli bir eflitsizlik ve

sömürü kayna¤› olan kad›n›n ev içi eme¤ine dair herhangi bir ibare geçmiyor. ‹fl sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i ile ilgili eski yasalardaki ifadeler olabildi¤ince esnetilmifl ve paketle tüzük hükmü olarak sa¤lanan güvenlik ve sa¤l›k tedbirleri yönetmeliklere b›rak›lm›fl. Örne¤in; 4857 say›l› ‹fl Yasas›’ndaki "sa¤l›k ve güvenlik tüzük ve yönetmelikleri" ile ilgili 78. maddede geçen ve kad›na iflaret eden cinsiyet kelimesi kald›r›lm›flt›r. Genifl emekçi kesimlerin ekonomik ve sosyal hak gasplar›n› içeren SSGSS ard›ndan ‹stihdam Paketi kad›nlara “haklar” de¤il, haliyle “gasplar”›n, eflitsizli¤in devam›n› sunacakt›r. Evinin kad›n›; iyi bir efl ve iyi bir anne “kutsal” ritüeliyle köleli¤e mahkumiyet, bunun için kad›n› emek gücüne, kamusal alana katacak haklar›n da yok edilmesi… Hakim s›n›flar, emekçi kesimlere olan pervas›z sald›r›lar›n› SSGSS’nin ard›ndan “‹stihdam Paketi” yasas›yla yo¤unlaflt›rmaktad›r. Kuflkusuz bu sald›r›lar önümüzdeki günlerle birlikte daha da yo¤unlaflacakt›r. Hakim s›n›flar›n yapt›¤› “düzenlemeler” kad›n› daha da ezmekte, mevcut eflitsizli¤i daha da derinlefltirmektedir. Emek gücüne kat›lma, ifl yerinde gördü¤ü ayr›mc›l›k, sosyal ve ekonomik haklar›n bir bir gasp edilmesi karfl›s›nda kad›nlar kendi cephelerinden güçlü bir yan›t vermelidir. Hak gasplar› çerçevesinde kad›n örgütleri birleflik güçlü bir mücadele hatt› yaratmal›d›r. Bu mücadeleyi, sald›r›n›n hedefindeki tüm kesimlerle devrimci bir tarzda birlefltirmelidirler.

7


8

20-31 Mayıs 2008

perspektif

18 MAYIS KAZANMA Ç‹ZG‹S‹D‹R 18 May›s, Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist ve devrimci hareketi tarihinde yer edinen büyük bir tarihi günün ad›d›r. Öyle ki bu tarihi gün; binlerin-on binlerin dilinde parti ve devrim marfllar›-fliarlar› olarak y›llard›r dilden dile, yürekten yüre¤e, bilinçten bilince dalga dalga yay›lmaktad›r, yank›lanmaktad›r. Bu tarih için yaz›lm›fl sözler ve söylenmifl marfllar, bu topraklar komünizmle tan›fl›ncaya kadar da devam edecektir. Kuflkusuz ki bu tarihi günün marfllar ve fliarlar eflli¤inde tarihsellefltirilmesinin arka plan›nda politik-toplumsal bir gerçeklik yatmaktad›r. Bir baflka deyiflle, marfl ve fliarlar›n konusu, bu tarihsel güne anlam›n› veren Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ve komünist hareketinin tarihinde komünist fikirleri, teori ve prati¤iyle en seçkin önder olan ‹brahim KAYPAKKAYA’n›n faflist diktatörlü¤ün iflkenceci cellatlar› taraf›ndan katledilmesi gerçekli¤idir. Dolay›s›ylad›r ki 18 May›s tarihi, ayn› zamanda büyük bir komünistin, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim tarihi ve yeni devrimci kuflaklar için iflkencede komünistçe direniflinin sembolleflti¤i gündür. Bilinir ki, bir olay› tarihsellefltiren temel olgu ancak o olay›n politik ve toplumsal bir içeri¤e sahip olup olmamas›yla iliflkilidir. ‹flte 35. y›ldönümünde and›¤›m›z bu tarihsel güne (18 may›s 1973) niteli¤ini veren ana olgu KAYPAKKAYACILIK’ta ifadesini bulan ideolojik-siyasi çizginin kendisidir. Daha aç›k bir ifadeyle, 18 May›s ile KAYPAKKAYACILIK birbiriyle özdeflleflmifl kavramlard›r. ‹brahim Kaypakkaya neden katledildi? ‹flte bu tarihle iliflkili olarak, aslolan nokta da yarat›lan bu tarihin nedenlerini bilmekte yatar. Yoldafl Kaypakkaya’n›n devlet taraf›ndan iflkencede katledilmesini, sadece “iflkencede ser verip s›r vermeme” tavr› ile s›n›rlamak do¤ru bir yaklafl›m olmaz. Onun katledilmesinde iflkencedeki direnifl tavr›n›n büyük pay› var. Ama bu, yoldafl Kaypakkaya’n›n öldürülmesi için tek neden de¤ildi. Esas amaç, KAYPAKKAYACI güzergah› yoldafl KAYPAKKAYA flahs›nda öndersiz b›rakmakt›. Çünkü düflmanlar›m›z, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim güzergah›na ›fl›k tutan komünist manifestonun bafl mimar›n› katlederek, O’nun çizdi¤i yola politik olarak darbe vurmak istiyordu. Çünkü aylarca süren a¤›r iflkencelerde bu komünist güzergah›n birinci derecede kuramc›s› ve kurucu önderini ideolojik-politik olarak teslim alamayan devlet, çareyi O’nu katletmekte aramaktayd›.

Kaypakkayac›l›k bir kez daha, hem de elzem bir flekilde flunun ça¤r›s›n› yap›yor: Maoizm’in ›fl›¤›nda Halk Savafl›’yla ilerlemekte ›srar et! Bunun için de öncelikli örgütlenme görevinin halk ordusu saflar›na kat›lmak oldu¤unu unutma! K›sacas› bu tarihi günün somutgüncel ça¤r›s› budur. Bu görev güncel oldu¤u kadar stratejiktir de

fiüphesiz ki bu kay›p, devrimimiz aç›s›ndan önemli tarihsel-politik bir darbe oldu. Öyle ki, o gün bugündür Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist hareketi Kaypakkaya gibi bir önderi kendi ba¤r›nda yetifltiremedi. Bu durum bir kez daha tarihte bireyin rolünün ne kadar önemli oldu¤unu çok yak›c› bir flekilde ortaya koymaktad›r. Bu ba¤lamda, devrimimiz bu ihtiyac› 35 y›l boyunca oldukça derin bir flekilde hissetti. Tüm bu olumsuz geliflmelere karfl›n, ancak bilinmelidir ki Kaypakkaya gibi bir önder, faflist devlet taraf›ndan fiziki olarak katledildi ama Kaypakkayac›l›k katledilemedi. S›n›f düflmanlar›m›z›n gücü Kaypakkayac› güzergah› hiçbir zaman yok etmeye yetmedi-yetmeyecek de. KAYPAKKAYACILIK, Kaypakkayac›l›¤›n siyasi temsilcileri taraf›ndan ogün bugündür kendi içinde baz› eksiklik ve yetersizlikler tafl›sa da, her geçen gün önemli diyebilece¤imiz teorik-pratik birikim ve tecrübelerle daha üst seviyelere do¤ru ilerletilmektedir. KAYPAKKAYACILIK, on binlere, yüz binlere nüfuz etti. Bu yüz binler her ne kadar henüz örgütlü güce dönüflememifl veya dönüfltürülememifl olsa da, KAYPAKKAYACI çizginin kitlelerle bulufltu¤unda derin etkiler yaratt›¤›n›n, kök sald›¤›n›n somut göstergesidir. Yüz binlere varan bu kitlenin örgütlü güce dönüfltürülememesi temel zaafiyet çizginin kendisinde de¤il, bu çizgiyi örgütlü güce dönüfltüremeyen önderlik çizgilerindedir. Bu da esas kayna¤›n› I ve II. kongrenin de önemle alt›n› çizdi¤i gibi süreklili¤i sa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik çizgisinin bugüne dek kurumsallaflt›ralamamas›ndan almaktad›r. Süreklili¤i sa¤lanm›fl stratejik önderlik çizgisinin esasta kurumsallaflt›r›lmas› demek, kitlelerin parti çizgisiyle, bir baflka deyiflle KAYPAKKAYACILIK güzergah› etraf›nda örgütlenmesi demektir. Sözün özü, 18 May›s’ta kaybetti¤imiz KAYPAKKAYACILIK de¤il, tarihte önemli bir rol oynayan ve oynayacak olan Kaypakkaya gibi bir önderi fiziken kaybediflimizdir. Bu anlamda kazanan KAYPAKKAYACILIK, kaybeden ise s›n›f düflmanlar›m›zd›r. Bu kazan›m› tek cümle ile ifade edecek olursak bu da, yoldafl KAYPAKKAYA’n›n Marksizm-Leninizm-Maoizm’den ald›¤› güçle Türkiye- Kuzey Kürdistan toplumunun Demokratik Halk Devrimi, sosyalizm ve komünizm hedefine varmak için yükseltti¤i komünizm bayra¤›n› düflman›n “en güçlü” kalesi durumunda olan iflkence tezgahlar›nda zaferle dalgaland›rm›fl olmas›d›r. Bundand›r ki 18 May›s ile KAYPAKKAYACILIK bu tarihsel, idelojik-politik çizgi bütünselli¤i içerisinde ele al›nmak durumundad›r. ‹kisinin diyalektik ba¤›n› kopard›¤›m›z zaman ne 18 May›s’›n alt›nda yatan gerçek ideolojikpolitik özü, ne de KAYPAKKAYACILIK’ta ifadesini bulan Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim manifestosunun özünü anlayamay›z. Bugün aç›s›ndan, yani yoldafl Kaypakka-

ya’n›n ölümünün 35. y›l›nda bilince ç›kartmam›z gereken kilit nokta da Kaypakkayac›l›¤›n kendisi olmal›d›r.

Kaypakkayac›l›¤› kuru ve ajitatif bir söylemden öteye geçmeyecektir.

Kaypakkayac›l›k, Türkiye-Kuzey Kürdistan devriminin komünist manifestosudur derken, bununla Kaypakkaya’ya bofl ve soyut övgüler ya¤d›rd›¤›m›z san›lmas›n. Bu ifadeyi Kaypakkaya’n›n s›radan bir önder kadro olmad›¤›n› vurgulamak için kullan›yoruz. O büyük insan›n ölümüyle olsun, ülke devrimi için ileri sürdü¤ü ideolojiksiyasi tezler bak›m›ndan olsun, tarihin yarat›lmas›nda çok büyük rol oynad›¤› için ona iliflkin en do¤ru ve bilimsel tan›mlama ancak Maoizm’de ifadesini bulan KAYPAKKAYACILIK olur. Aksi anlay›fllarla, KAYPAKKAYA’y› s›radan bir önder kadro derekesine düflürmüfl oluruz. Bu bilinçten hareketledir ki, yoldafl KAYPAKKAYA ile flehit düflen di¤er önder kadrolar aras›nda birçok bak›mdan, hem de önemli nitel farkl›l›klar›n oldu¤unu bilince ç›kartmak zorunday›z.

‹kincisi, Kaypakkayac›y›m diyen herkes, yoldafl KAYPAKKAYA’n›n programatik tezlerini programa dönüfltüren Maoistlerin program›n› derinden kavramak ve kitlelere tafl›mak zorundad›r. Çünkü özgül siyasetimize yön verecek olan genel siyasetimizin özetlenmifl hali Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’ndad›r. Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’n›n tart›flmas›n› genifl halk y›¤›nlar› içerisinde yayg›nlaflt›rmal›y›z.

Meseleye bu flekilde yaklaflt›¤›m›zda günümüz aç›s›ndan esas nokta yoldafl Kaypakkaya’ya y›¤›nlarca metiyeler dizmekten ziyade O’nun devamc›lar› olarak bizler ne yapt›k-ne yapmal›y›z sorusunu do¤ru yan›tlayarak Kaypakkayac›l›¤›n komünist özünü anlamak ve onu iktidarlaflt›rmakt›r. Bu ba¤lamda önemli birkaç noktan›n alt›n› çizmek istiyoruz: Birincisi, Maoist komünistler olarak 36 y›ll›k tarihimizde çok büyük diyebilece¤imiz devrimci-komünist ve tarihsel politik geliflmelerin alt›na imza att›k. Ancak bu geliflmelerin devrim aç›s›ndan ne yaz›k ki yeterli olmad›¤›n›n da 31 y›ll›k tarihi muhasebede alt›n› çizdik. Bu sürecin olumlu ve olumsuz yanlar›n› diyalektik bir bütünsellik içerisinde ele al›p analizini yapmakla bugün daha yüksek bir teorik-politik birikim ve tecrübeye sahip oldu¤umuzu söyleyebiliriz.

Üçüncüsü, yüzlerce y›ll›k s›n›flar mücadelesinden beslenen tarih bilincimiz Kaypakkayac› genel siyasi çizgiyi savunan her birey ve örgütün tek bir örgüt çat›s› alt›nda birleflmesini emretmektedir. Bunun aksini iddia edenler veya aksi pratik durufl sergileyenler Kaypakkayac› bilinçten uzak demektir. Bu bilinçten hareketledir ki genifl halk y›¤›nlar›n› örgütlemek ve onlara nüfuz etmek için önce kendi iç birlik ve bütünlü¤ümüzü pekifltirmemiz ve bununla koflut olarak ülkedeki tüm Maoistlerin gerçek birli¤ini sa¤lamam›z flartt›r. I. ve II. kongreyle birlikte kendi iç birlik ve bütünlü¤ümüzü en üst düzeyde sa¤lam›fl durumday›z. Geriye ise s›n›f mücadelesinin bize dayatt›¤› politikaskeri görevlerin yan›s›ra ülkedeki Maoist örgüt, grup ve partilerin tek bir parti etraf›nda örgütsel birli¤ini sa¤lamak düflüyor. Bu anlamda Maoist diye nitelendirdi¤imiz birey ve ak›mlar›n ilkeli örgütsel birli¤ini gerçeklefltirmek için bilinç, sab›r ve inatla hareket etmeliyiz.

36 y›ll›k sürecin olumlu ve olumsuz yanlar›n› birlikte sahiplenerek bu tarih bizimdir derken, bu söylemi öylesine s›radan bir ajitasyon olsun diye söylemedik. Özcesi, bu söylemimiz flanl› tarihimizin kazan›mlar› üzerinden gelece¤e daha büyük bir umut ve güvenle bakt›¤›m›z›n teminat› anlam›na geliyor.

Bu tarihi günde Maoistlerin ilkeli birlik anlay›fl›ndan her kim ki uzak duruyor ve onun ruhuna uygun hareket etmiyorsa, o kifli, grup veya partiler gerçek Maoistler de¤ildir diyece¤iz... Bunu baflarmay› beceremeyen bir parti genifl halk y›¤›nlar›n›n gerçek birli¤ini sa¤lamay› hiç baflaramaz. Çünkü, genifl halk y›¤›nlar›n›n bir parti etraf›nda örgütlenmesinin anahtar› o partinin do¤ru bir ideolojik-siyasi çizgiye sahip olmas›ndan geçer. Kendisine Maoist diyen her birey, grup ve partinin birleflece¤i adres bellidir. O da Kaypakkayac› çizginin kendisidir. Aksi durufllar devrime de¤il karfl›-devrime hizmet ediyor ve edecektir de. Hata ve yanl›fllarda ›srar etmenin Kaypakkayac› çizgiyle uzaktan yak›ndan iliflkisi yoktur.

Bundand›r ki, kendisini Kaypakkayac› olarak tan›mlayan her insan önce do¤ru bir tarih bilincine sahip olmal›d›r. Bunun için de Tarihi Muhasebe’yi bilimsel ve elefltirel gözle okumak ve incelemek zorundad›r. Yoksa onun

Dördüncüsü, Kaypakkayac›l›k bir kez daha, hem de elzem bir flekilde flunun ça¤r›s›n› yap›yor: Maoizmin ›fl›¤›nda Halk Savafl›’yla ilerlemekte ›srar et! Bunun için de öncelikli örgütlenme görevinin halk ordusunun saflar›na

kat›lmak oldu¤unu unutma! K›sacas›, bu tarihi günün somut-güncel ça¤r›s› budur. Bu görev güncel oldu¤u kadar stratejiktir de. Esasta stratejik bir görevdir. Ama güncel olarak halk ordusunun saflar›nda kenetlenmek bugün aç›s›ndan oldukça önemlidir. Stratejik görevi ancak güncel olarak do¤ru taktik politikalarla besleyerek yerine getirebiliriz. Evet biz silahlardan hofllanmay›z. Fakat düflmanlar›m›z ve mevcut dünya gerçekli¤i bizi silah kullanmaya mecbur ediyor. ‹flte bu nesnel gerçeklikten kaynakl› hakim s›n›flar›n Zoru ancak silah zoruyla alt edilebilir. Yoksa bu sömürücü ve zulümkar iktidarlardan kurtulamay›z. Bunun için de yüz bin kez silahlanmaya ve ordulaflmaya mecburuz. “‹ktidar namlunun ucundad›r!” Maoist söylemi, bugün ezilen halklar›n kurutuluflu için daha bir tayin edici önemdedir. Beflincisi, Kaypakkayac›l›k, faaliyet yürüttü¤ümüz her alanda kitlelerle birleflmek için kitlelerin derinli¤ine inmemizi emrediyor. Bugün aç›s›ndan mevcut potansiyelin derinli¤ine inip onlar› örgütlemek bafll›ca görevler aras›ndad›r. Az›msanmayacak derecede taban kitlesi mevcuttur. Bunun için de her kim ki kendisine Kaypakkayac›y›m diyorsa bu durumda onun birinci görevi de öncüyle birleflmek için kitleleri örgütlemekten geçer. Aksi anlay›fl ve tutumlar Kaypakkaya’n›n flapkas› alt›na gizlenerek Kaypakkayac›l›¤› sahtekarca sömürmektir. Çünkü Kaypakkayac›l›k, sözle eylemin diyalektik birli¤i olan dürüstlük demektir. Kaypakkayac›l›k, kuru-s›k› palavra atmak de¤il, üretmektir. Kaypakkayac›l›k, devrim için kendini öne tafl›ma ruhudur. Kaypakkayac›l›k, her türlü bencillikten uzak, devrim için direnmek, savaflmak ve yenmek ruhudur. Kaypakkayac›l›k, devrim tarihine ve kendi eme¤ine sahip ç›kma ruhudur. Öyleyse, ya iyi bir Kaypakkayac› olmak için O’nun çizdi¤i k›z›l güzergahta tüm benli¤imizle yürüyece¤iz, ya da O’nun ismini kötü bir flekilde sömürmeyece¤iz. Bu tarihi günü Kaypakkayac›l›kla birlefltirmenin baflkaca da bir yolu yoktur... 18 May›s ve Kaypakkayac›l›k; baflta onun devamc›lar› ve ö¤rencileri olmak üzere bizlere yukar›ya aktard›¤›m›z görevleri yerine getir ça¤r›s›n› yapmaktad›r... Gün, ona lay›k olmak için bütün küçük burjuva hayalleri bir kenara at›p s›n›f mücadelesinin engin denizine at›lma günüdür!..


gençlik GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU

Üniversiteler üzerine genel bir de¤erlendirme Üniversitelerde devlet eliyle gerici-faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤›, neredeyse sald›r›s›z günün geçmedi¤i bir süreç yaflan›yor. Burjuva-feodal medyada o klasik, bir o kadar iki yüzlü, “üniversitelerde sa¤c›lar ve solcular çat›flt›” fleklinde bafllayan ve öylece servis edilen haberler eksik olmuyor ve ço¤u zaman yaflanan bu olaylar neredeyse kan›ksanm›fl bir vaziyette. Üniversitelerde yaflanan sald›r›lara dair de¤erlendirme içerisine girmekten çok farkl› bir yönden kurum olarak üniversitelerin ne hale sokuldu¤una yani bakmak faydal› olacakt›r. Hat›rlanacak olursa üniversitelerde yaflananlara dair daha önce genel hatlar›yla de¤inmifltik. Üniversitelerde yaflanan sald›r›lar ve özellikle devrimci-demokrat, k›saca muhalif ö¤rencilere yap›lan sald›r›lar, birden bire ve basit bir flekilde, karfl›t görüfllü ö¤rencilerin birbirine sald›rmas› fleklinde cereyan etmiyor kuflkusuz. Bu sald›r›lar mevcut sistemin her alana ve kesime uygulad›¤› sald›r›lar›n bir parças›n› oluflturmaktad›r. Muhalif ö¤rencilere yap›lan sald›r›lar, kiflilere yap›lan sald›r›lar olarak de¤erlendirilemez, ancak ve ancak bütün içinde bir parça ve kaç›n›lmaz bir sonuç olarak görülebilir. Sald›r›lar mevcut sistemin ihtiyaçlar› ve bunun için uygulad›¤› politikalar gere¤i yaflanmaktad›r. Üniversitelere, ifllevine, niteli¤ine vb. yap›lan sald›r›lard›r. Üniversiteler bir sistemin, baflka bir ifadeyle hakim s›n›flar ve devletlerinin sac aya¤›n› oluflturan, hayati bir önem arz eden kurumlard›r. Her fleyden önce sistem, ideolojisini, iktisadi iflleyiflini, bilim-düflün sistemini, k›sacas› iktidar› ve sömürüsü için ne gerekiyorsa üniversite denilen dinamodan sa¤lar, koca bir sistemin yap›s› bu fabrikadan ifllenir ve yaflama sokulur. Dolay›s›yla hakim s›n›flar her zaman için üniversitelere müdahale etme, denetleme, yap›land›rma ihtiyac› hisseder. Bu ifllem, beraberinde çeliflkinin yasas› gere¤i, çat›flmay›, farkl› olan›n ya da muhalif olan›n direnmesini do¤urur. Dönem dönem yo¤unlaflan-azg›nlaflan, dönem dönem seyrelen; fakat hiçbir zaman yok olmayan sald›r›lar, yukar›da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z temelle kopmaz bir ba¤ oluflturur. Bugün için yaflanmakta olan sald›r›lar esas›nda üniversitelerin kapitalistemperyalist sistemin ihtiyaçlar› ne ise ona göre hizmet edecek bir hale sokulmas› için düzenlemeye tabi tutulmas›n›n yaratt›¤› zorunlu bir durumun ürünüdür. Böylelikle mevcut durumda üniversitelerin ne halde oldu¤una, do¤rusu ne hale sokuldu¤una k›saca bakabiliriz. Emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ve neo-liberal politikalar ad› alt›nda pervas›zca yürütülen sald›r›lar neticesinde üniversiteler “hizmet” üreten; ama sermaye ve uluslararas› tekeller için hizmet üreten bir konumdad›r ve üniversiteler bu mant›k etraf›nda devaml› yap›land›r›lmaktad›r. Son olarak YÖK baflkan›n›n üniversiteleri paral› hale getirme ›srar› flüphe olmas›n ki IMF, DB, TÜS‹AD’›n raporlar›n›n izini tafl›maktad›r. YÖK Baflkan›n›n “üniversiteler piyasadan epey uzak, onlar› piyasaya yak›nlaflt›rmak laz›m” demesi baflka nas›l okunabilir? Bu da ne oluyor; üniversiteler bilimin, bilginin üretildi¤i yer de¤il, “meslek-ifl kurumu” oluyor. Zaten “ifl-piyasa” de¤eri olmayan bölümlerin hali ortadad›r. Elefltirel, toplumcu, toplumun ve toplumsal ilerlemenin dinamosu üniversiteler, bugün salt piyasa ifllevi gören, toplumsal geliflme yerine sermayenin geliflmesini önceleyen pragmatist, bilimsel etkinli¤i sermaye rotas›nda araçsallaflt›ran bir “dinamo” halindedir. Bunu geçtik, bugün üniversiteler bir tak›m s›fatlar ad› alt›nda do¤rudan kendisi flirket, iflletme, sermaye sahibi, bu sermayeyi amans›zca iflleten bir kurum olmufltur. Bilgiyi direk pazarlayarak bilimsel etkinli¤i fabrika etkinli¤ine dönüfltürmüfltür. Tersi flekilde, sermaye bugün vakf› alt›nda Üniversite kuruyor ve bu sistem devlet taraf›ndan teflvik ediliyor, devlet üniversiteleri ya ifllevsizlefltiriliyor ya da yeni anlay›fla entegre edilmeye çal›fl›l›yor. Her fleyden önemlisi üniversiteler, bilim insan›, toplumsal bir misyonu olan, elefltirel bakan ayd›nlar yaratamamaktad›r. Yarat›lan; her fleye yabanc›laflm›fl, donuk beyinli, despot akademisyen, “profesyonel” yetifltirmektir. Emekten, demokrasiden, gerçeklerden ve ezilenlerden yana misyon yüklenmesi gereken üniversite hocalar›-akademisyenler, gözü masas›n›n ötesini göremeyen, dogmalara ve ezbere biat eden kafa y›¤›nlar›n› oluflturmaktad›r. Zira bugün üniversite hocalar› kendilerini bilim insan›, ayd›n, toplumun ileri unsuru konumundan çok, bir uzman, profesyonel, meslek eleman› konumunda görüyor. Üniversitelerin ne hale sokuldu¤u ile üniversitelerde ileri unsurlara yap›lan sald›r›lar aras›nda nas›l bir iliflki olabilir diye sorulabilir. Zaten meselenin temelinde de sistemin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yap›land›r›lmaya çal›fl›lan üniversitelerin, bunun için bütün engelleri kald›rma ihtiyac›n›n yaratt›¤› sald›r›lar ile buna karfl› direnç gösteren unsurlar›n çeliflkisi yat›yor. Üniversite gençli¤inin mücadelesi, bu temeli kavramak ve bunun üzerinden bir pratik sergilemek zorundad›r. Kendi dar ç›karlar›na ve c›l›z talepli prati¤ine gömülmemelidir. Üniversiteler sadece ö¤rencilerden ibaret görülmemelidir. Üniversiteler, ö¤rencisiyle, hocalar›yla, di¤er çal›flanlar›yla bir bütün görülmelidir. E¤itim ve bilim emekçilerinin 30 Mart 2008 tarihli emekten, demokrasiden, bilimden yana “Yüksekö¤retim Deklarasyonu” gerek üniversitelere dair genifl ve temelden alan de¤erlendirmesi gerekse de nas›l bir üniversite ve nas›l bir e¤itim anlay›fl›na dair sunmufl oldu¤u alternatifleriyle son derece somuttur, önemlidir, bu sese kulak verilebilinir. Önemsenmelidir; üniversite gençli¤ini kitlesel, birlefltirici bir mücadele hatt› örmeye davet etmesi aç›s›ndan önemsenmelidir. Tart›flmak, tart›flt›rmak aç›s›ndan önemsenmelidir. Bunun üzerinden bir birliktelikle bütünlüklü ve etkileyici pratikler tetiklenebilir. Ça¤r› metninden küçük bir al›nt›: “Elbette özünde bir toplumsal hak mücadelesi, yaln›zca bilim emekçilerinin parçalanm›fl çabalar›yla yürütülemez. Kuflkusuz, üniversite tüm bileflenleriyle bir bütündür. Bu nedenle, tafleronlaflt›r›lm›fl iflçilerinden memurlar›na, ö¤retim elemanlar›ndan ö¤rencilere kadar uzanan genifl bir hatt›n örülmesi ve kurumsal birlikteli¤in yarat›lmas› gereklidir.

20-31 Mayıs 2008

9

Üniversitelerde sald›r›lar devam ediyor Üniversitelerde devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler her gün bir faflist sald›r›yla karfl› karfl›ya kal›yor. Sald›r›lar›n hedefi ayn›yken sald›ranlar de¤ifliyor. Üniversitelerdeki devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤rencilere, polis, idare ve sivil faflistler taraf›ndan ortak bir flekilde gerçeklefltirilen sald›r›lar devam ediyor. Erzincan’da sivil faflistler Kürt ö¤rencilere sald›rd›. Çukurova’da polis taraf›ndan gözalt›na al›nan ö¤renciler birer birer tutuklan›yor. Çanakkale’de ö¤renciler sivil faflistlerin sald›r›lar›na u¤rad›ktan sonra bir de üniversite idaresi taraf›ndan “k›nama” cezas› ald›lar

Hak arama talebi olan bas›n aç›klamalar›na, 1 May›slara, Newrozlara kat›ld›klar› ve okul içinde stant açt›klar› için ö¤rencilere sivil faflistler sald›r›yor, mahkemeler dava aç›yor, okul idaresi taraf›ndan soruflturmalar bafllat›l›yor. Devrimci demokrat ö¤rencilerin hak arama mücadelelerine azg›nca sald›ran devlet, polisiyle, okul idaresiyle, mahkemeleriyle ve sivil faflistleriyle ö¤rencileri sindirmeye çal›fl›yor. ‹flte son süreçte yaflanan olaylar ve bunlara karfl› oluflturulan tepkiler. ERZ‹NCAN- Erzincan Üniversitesi, Erzincan E¤itim Fakültesi’nde 13 May›s günü sivil faflistler bir Kürt ö¤renciye sald›rd›. Arkadafllar›n›n yard›m›na giden 5 ö¤renci de bu sald›r›ya maruz kal›rken içlerinden 1 ö¤renci a¤›r yaraland›. Yaflanan olay üzerine Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan Cemevi önünde bir araya gelen devrimci-demokrat ö¤renciler, buradan hastaneye yürüyerek, hem sald›r›y› k›nad›lar hem de arkadafllar›n›n can güvenli¤ini almaya çal›flt›lar. Polis bu eyleme de sald›rarak, 23 kifliyi gözalt›na ald›. ESK‹fiEH‹R- 7 May›s günü Adalar Migros önünde bir araya gelen DGH, BDSP, EHP, EMEP, DPG, SDP, SGD, ODAK, TKP ve Gençlik Derne¤i üyeleri, 1 May›s ve sonras›nda yaflanan sald›r›lar› protesto etti. Adalar Migros önünde bir araya gelen kurumlar ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda, ülkenin birçok yerinde polis destekli yaflanan sald›r›lardan birinin de

Eskiflehir'de yafland›¤›n› aktararak, "Akdeniz Üniversitesi’nde devrimci, demokrat, yurtsever güçlere silah s›kanlar Eskiflehir'de devrimcilerin üzerine b›çakla, sat›rla, sopayla sald›rmaktad›r. 26 Nisan Cumartesi akflam› bir arkadafl›m›z, 1 May›s akflam› ise 2 arkadafl›m›z MHP ve Ülk Ocaklar›’ndan sivil faflistlerin sopal› sald›r›lar›na u¤ram›fllard›r” denildi. Aç›klamada, yaflanan sald›r›lar›n ne ilk ne de son oldu¤u hat›rlat›larak, "ne devlet terörü ne de sivil faflist sald›r›lar bizleri y›ld›rmaya yetmeyecektir. Bizler dün oldu¤u gibi bugün de mücadelemize kararl›l›kla devam edece¤iz" denildi. ADANA- Çukurova Üniversitesi ö¤rencileri, 7 May›s Çarflamba günü Çukurova Üniversitesi’nde son süreçte artarak devam eden gözalt› ve tutuklama terörüne karfl› bas›n aç›klamas› yapt›. Ö¤renciler, “Üniversiteler bilim yuvas› m›, polis karakolu mu? Bask›lar bizi y›ld›ramaz” pankart› arkas›nda toplanarak, “YÖK, polis, medya, bu abluka da¤›t›lacak”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Polis defol, üniversiteler bizimdir” sloganlar›n› att›. Çukurova Üniversitesi ö¤rencileri ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda, “Çukurova Üniversitesi, Çukurova S›k› Yönetim Komutanl›¤›’na dönüfltürülürken, ö¤renciler k›fllalardaki erler gibi itaat etmeye zorlan›yor. Üniversitelerimizin birer karakola dönüfltürülmesine ve faflist zihniyetin kol gezdi¤i bir yer haline getirilmesine izin vermeyece¤iz” denildi.

ED‹RNE- Edirne’de Hrant Dink’in katledilmesinden sonra Trakya Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i (TÜÖD)’nin ça¤r›s›yla bir araya gelen sendika, parti ve halk›n kat›l›m›yla bir eylem gerçeklefltirilmiflti. Aradan 1 y›ldan fazla bir zaman geçmesinin ard›ndan ise 34 ö¤renciye “Kanuna ayk›r› toplant› ve gösteri yürüyüflleri düzenleme, yönlendirme ve bunlar›n hareketine kat›lma” gerekçesiyle Edirne Asliye Ceza Mahkemesi taraf›ndan dava aç›ld›. 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek davan›n ilk duruflmas› 29 May›s’ta gerçekleflecek. ÇANAKKALE- 18 Mart Üniversitesi’nde 8 May›s günü Anafartalar Kampüsü’nde ‘Ortak düflman Amerika’d›r’ afifliyle stant açan ö¤rencilere rektörlükçe uygulanan engellemeler, devlet destekli faflist sald›r›larla doruk noktas›na ç›kt›. Kampüs içindeki sivil polislerin de deste¤iyle faflistler taraf›ndan ‘’Burada stant açarsan›z kafan›z› keseriz” tehditleriyle bafllayan sald›r›lar, 9 May›s günü Terzio¤lu kampüsünde bir DGH’li ö¤rencinin tehdit edilmesiyle devam etti. ÇOMÜ’de 1’inci yar› y›ldan beri devam eden bask›lar, ö¤renci yurtlar›nda birçok devrimci, demokrat ö¤renciye yönelik sald›r›larla yükselmiflti. Rektörlük taraf›ndan sadece “k›nanan” olaylar artarak devam etmifl, sald›r›ya u¤rayan devrimci demokrat ö¤rencilere, bir de okul idaresi taraf›ndan k›nama cezas› verilmiflti.

‘GENÇ YÜREKLERLE ÖZGÜR YARINLARA’ AMED- Yeniflehir Belediyesi taraf›ndan düzenlenen 3. Gençlik Kültür ve Spor fienli¤i, “Genç Yüreklerle Özgür Yar›nlara” slogan›yla 8-11 May›s tarihleri aras›nda gerçeklefltirildi. fienli¤in aç›l›fl› Kofluyolu Park›’nda 2006 tarihinde bomba patlamas› sonucu yaflam›n› yitiren 10 çocuk an›s›na dikilen “Eylül An›t›” önünde yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n› Yeniflehir Belediye Baflkan› F›rat Anl› yapt›. Aç›l›fl konuflmas›nda Anl›, festivali, “Hayatlar›n› ac›larla, s›k›nt›larla sürdüren ve kaderleri sürekli karanl›k tablolarla çizilmek istenen çocuklara ve gençlere” arma¤an ettiklerini söyledi.

halk›n›n taleplerini sahiplenmesi gerekti¤ini vurgulayan Alikoç, iki halk›n eflit ve gönüllü birlikteli¤inin garantörü olarak demokratik bir anayasa olmas› gerekti¤ini belirtti. SGDF Baflkan› Göksen Çal ise 68 ve sonraki y›llardaki gençlik hareketi ile gençlik mücadelesinin bugünkü ihtiyaçlar›na de¤indi. Çal, “Gençli¤in toplumsal mücadeledeki rolüne örnek ar›yorsak e¤er, bu salona, burada bir araya gelen gençli¤e bakmal›y›z” dedi. Çal, 68 devrimci gençli¤inin tüm halklar›n ortak miras› oldu¤unu söyleyerek, “68 bir kopufltur. Yeni bir neslin, eski tarzdan, eski al›flkanl›klardan kopmas› ve yeni bir tarz› yaratmas›d›r. 68, ilk kurflundur, yeni bir mücadele evresidir” dedi.

Gençlik sorunlar›n› tart›flt› Etkinliklerin üçüncü gününde (10 May›s) Büyükflehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gençlik örgütlerinin kat›ld›¤› bir panel düzenlendi. “Savafl ve bar›fl ikileminde gençli¤in demokratik mücadelesi” üst bafll›¤›yla yap›lan panele konuflmac› olarak DGH, SDG, SGDF, Emek Gençli¤i, Yurtsever Demokratik Gençlik (YDG) ve Halil Savda ile Dayan›flma ‹nisiyatifi’nden birer temsilci kat›ld›. Gazeteci Hikmet Erdem’in yönetti¤i panelde ilk sözü Sosyalist Demokrasi Gençli¤i (SDG) ad›na Ozan Kaya ald›. Kaya, “68 gençlik önderlerinin ihtilalci, devrimci yönleri bugün de bize rehber oluyor” dedi. Mücadelenin yeni araçlara ihtiyaç duydu¤unu savunan Kaya, “Kürt sorunu Türkiye iflçi s›n›f›n›n da sorunu de¤il midir?” diye sordu. Kaya, haz›rl›klar› yap›lan çat› partisine de de¤inerek, gençli¤in daha etkin flekilde bu oluflumda yer almas› gerekti¤ini belirtti. Emek Gençli¤i ad›na panele kat›lan Fulya Alikoç “68 ve 78’de neden baflaramad›k” sorusunu da sormak gerekti¤ini vurgulad›. Alikoç, “Gençlik, halklar›n savunma kalkan› ve savaflç›s›d›r” diyerek, burjuvazinin gençli¤i bundan dolay› önemsedi¤ini dile getirdi. Kendisine sosyalist diyen bir örgütün mutlaka Kürt

‘DEVR‹M’ SELAMLANDI

çözüm olan “ulusal bölgesel özerkli¤in” ancak Demokratik Halk ‹ktidar›yla mümkün oldu¤unu, aksi bütün “çözüm” önerilerinin gerçek anlamda sorunu çözemeyece¤ine de¤inen Alada¤, bu anlam›yla panel üst bafll›¤› olarak seçilen “savafl bar›fl ikilemi”nin do¤ru anlafl›lmas› gerekti¤ini, her türlü savafla karfl› olman›n yanl›fl olaca¤›n› ve savafl konusundaki ayr›m›n “hakl› savafl” “haks›z savafl” fleklinde yap›lmas›n› ve hakl› savafllar›n sonuna kadar desteklenmesi gerekti¤ini söyledi. Emek Gençli¤i temsilcisinin üniversitede yap›lan s›n›r ötesi harekat karfl›t› kampanyaya Atatürkçü Düflünce Derne¤i’nin de kat›ld›¤›na de¤inmesi üzerine, DGH temsilcisi konuflmas›nda solun Kemalizm’de ilerici yön arama sevdas›n-

71 kopuflu ve Kaypakkaya

da oldu¤unu, ancak bunun gereksiz bir çaba

Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) ad›na konuflan Öztürk Alada¤, 68 hareketine iliflkin gelifltirilen popülerlefltirme ve nostalji haline getirilme çabas›na karfl›, devrimci bir tutum al›nmas› gerekti¤ini ve 68 hareketinin 71’de meyvesini veren kopufla ve bu kopuflun önemine vurgu yapt›. 71 kazan›m›n›n ilerletilebilmesinin hareketin önderlerinin nostalji yaparcas›na an›larak de¤il devrimci düflüncelerinin tart›fl›larak olabilece¤ini belirtti. ‹brahim Kaypakkaya’n›n 71 ç›k›fl›nda ayr› bir yeri oldu¤una de¤inen Alada¤, Kaypakkaya’n›n bir kopufl oldu¤una, baflta Kemalizm ve ulusal soruna iliflkin getirdi¤i aç›l›mlarla devrimci saflarda boy veren Kemalizm sevdas›na ve sosyal floven etkiye güçlü bir darbe indirdi¤ine de¤indi. Konuflmas›n›n devam›nda ulusal sorunun tarihsel geliflimine ve günümüzde vard›¤› noktaya iliflkin genel bir çerçeve sunan Alada¤, sorunun Bat› Avrupa’da çözülüfl biçimine ve Do¤u Avrupa ve Asya ülkelerinde s›k›flt›¤› alana iflaret etti. Tek kutuplu dünya gerçe¤i içerisinde ulusal kurtulufl hareketlerinin dayanacak ilerici bir güç bulmakta zorland›¤›na ve yalpalamaya bafllad›¤›na de¤inen Alada¤, çözümün iktidara yönelmekten geçti¤ini söyledi. Nihai

oldu¤una de¤indi. Solun Kemalizm’le hesaplaflamamas›n›n köklerinin derin oldu¤una ve bu yüzden geçmiflin nostalji olmaktan ç›kar›l›p teorik açmazlarla hesaplafl›lmas› gerekti¤ini savundu. Halil Savda (vicdani retçi) ile Dayan›flma ‹nisiyaifi’nden konuflmac›n›n “3. yoluz, devlet için de devrim için de dökecek kan›m›z yok, savafl›n ne o taraf›nda ne de bu taraf›nday›z” sözlerine panelistlerden herhangi bir tepki gelmezken, DGH temsilcisi “Sosyal demokratlar da kapitalizm ve sosyalizm aras›ndaki mücadelede 3. yoluz iddias›nda bulundular, ancak tarihsel olarak kapitalizmin koltuk de¤ne¤i olman›n ötesine gidemediler. Biz, hakl› olan her savafl›n arkas›nday›z, taraf›z” dedi. Panelin genelinde örgüt temsilcileri Kürt ulusal hareketinin bat›da nas›l destek sa¤layaca¤›na, bu noktada “Türk sosyalistlerinin” görevlerinin ne oldu¤una kafa yorarken, Kürt co¤rafyas›ndaki mücadeleyi kendi d›fllar›ndaki güçlere havale ettikleri gözlendi. Ulusal hareketin çözümünde nihai hedeften uzak, ulusal hareketin gölgesinde bir tablo çizen kat›l›mc›lar›n, “Çat› partisi” fikrine sar›larak “çözüm” arad›klar› dikkatlerden kaçmad›.

ANKARA- ODTÜ stadyu-muna 68 gençli¤i tara-f›ndan yaz›lan ‘DEV-R‹M’ yaz›s›, her sene gerçeklefltirilen bahar flenlikleri kapsam›nda yine devrimci demok-rat ö¤rencilerin yürü-yüflü ile selamland›. ODTÜ’de bahar flenlikleri kapsam›nda gelenek-selleflmifl “devrim” gü-nü, her sene bahar flenli¤inin son günün-de yap›l›rken, bu sene sahne alacak müzik grubundan kaynakl› flenli¤in ilk günü ya-p›ld›. Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) de etkinlikte stant açt›. DGH’nin kendi kortejiyle kat›l-d›¤› “DEVR‹M” yürü-yüflü öncesinde, 6 May›s flehitleri flah-s›nda bütün devrim flehitleri sayg› duru-fluyla an›ld›. Her sene oldu¤u gibi bu sene de coflkulu bir yürüyü-flün ard›ndan ODTÜ Devrim Stad›’na gelin-di. Sevinç Eratalay’›n verdi¤i dinletinin ar-d›ndan ODTÜ ö¤ren-cileri geleneksel “DEVR‹M” yaz›s›n›, mumlar› yakarak yaz-d›. ‹nti-‹llimani’nin sahne almas›yla et-kinlik son buldu.


10

dünya

20-31 Mayıs 2008

YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN

May›s ve yar›nlar› kazanmak Mustafa Suphi ve yoldafllar›n›n katledilmelerinden sonra TKP’de sosyal floven, pasifist, s›n›f uzlaflmac›l›¤›n›n egemenli¤i pekiflti. Dersim isyan›n›n bast›r›lmas›yla Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas›nda deyim yerindeyse onlarca y›l bir ölüm sessizli¤i hüküm sürdü. Böylesi tarihsel koflullar içinde antiemperyalist, anti-faflist 71 devrimci ç›k›fl›, son derece önemlidir ve egemenlerin zulmünü, sömürüsünü devrimle aflma cüretidir. ‹deoloji-genel siyasal çizgi-program konular›nda komünist bir çizgi tesis edememifl olsalar da, Denizler, Mahirler egemenlerin flimdi onlar› azizlefltirmek, Kemalist düzen hayranlar› olarak göstermek istedikleri gibi, Kemalist-Türk ordusu’cu-darbeci de¤illerdi. Aksine, gerici devlet cihaz›n› devrimle y›kmak için devrimci savafl ça¤r›s›yd›lar. Çizgi hatalar› bu önderlerin sosyalist niteliklerini görmeyi karartmamal›, düzenin gösterdi¤i gibi alg›lamaya götürmemelidir. Herkesin gözlemledi¤i gibi televizyon, gazete gibi burjuva medyada sunulan tarih anlat›mlar›nda Kaypakkaya’n›n ad› bile geçmez. Zira yükseltti¤i komünist çizgide egemenlerin üzerinde oynayabilecekleri, kitleleri yan›lsamaya sürükleyebilecekleri yönler yoktur. Kemalist resmi ideoloji ve tarihte ezilen Kürt ulusu, az›nl›klar ve ezilen inanç gruplar›n›n düflman›, “tek devlet, tek bayrak” sloganl›, inkarc›-katliamc› faflist diktatörlü¤e bu köklü meydan okuyufl, Türkiye-Kuzey Kürdistan‘da dünya devrimi için adeta bir k›z›l günefl gibi parlayan k›z›l bayrak dün de, bugün de karfl›-devrimin bir numaral› stratejik düflman› olmufltur. Bundan sonra da öyle olacakt›r. Kaypakkaya, halk›n ilerici tarihi miras›ndan ne inkarc› bir kopufl ve ne de do¤ruyu-yanl›fl› ayr›flt›rmayan rutin bir tekrar denemesidir. Tecrübelerden ö¤renme, pratik içinde bilgiyi gelifltirme, bu temelde nitel ilerlemelerle gerçekleri do¤ru yorumlayarak dönüfltürmede nitel yenilenme yürüyüflüdür. Bir laf›zlar y›¤›n› kesinlikle de¤ildir. Her fley gibi bir çeliflki olan toplum ve partiyi anlamak, iki çizgi mücadelesi yoluyla keyfi olmayan gerçeklerin kanunlar›na vak›f olarak de¤ifltirip bilgi seviyesiyle donanmak yerine eski seviyeyi yeni geliflmelere ra¤men bir marifetmifl gibi tekrar etmek, Kaypakkaya’n›n yaflayan, yaflayacak olan özünü, diyalektik tarihsel materyalist metodunu katletmek, laf›z düzeyine düflürmektir. 1. Kongre bu anlay›flla uluslararas› komünist hareketin hatalar›ndan ve dün do¤ru olan bugün nitel ilerlemelerle bayraklaflt›r›lmas› gereken miras›ndan ö¤rendi. 2. Kongre’nin özü de ayn› nitel ilerleme iradesidir. Böyle bir nitel ilerleme beyan›, do¤ruyu tekelinde gören, kitlelerin tart›flman›n öznesi olmalar›ndan rahats›zl›k duyan, farkl› görüflleri halktan gizleyen, iki çizgi mücadelesini kör ve sa¤›rlar dünyas› kapal› duvarlar aras›na hapseden anlay›fllarla ele al›namaz. 2. Kongre’nin yapt›¤› tüzük de¤iflikli¤i uluslararas› komünist hareket tarihi aç›s›ndan bu anlamda son derece yeni bir aç›l›md›r. Birin ikiye bölünmedi¤i tek bir fley tan›mayan komünist ideolojinin gere¤idir bu. Her bir parti kolu ve birey, komünist birlik temelini baltalamayacak biçimde, yoldafllar ve halkla birlik ruhuyla hareket ederken, eski birlik seviyesini de sürekli nitel ilerleten bir yürüyüfl içinde olmak durumundad›r. 2. Kongre’nin ruhu budur. Ve bu, büyütülmesi gereken bir ›fl›kt›r. Her bir tarihsel dönemin koflullar›n› do¤ru anlayan, hakikat› ve nas›l de¤ifltirilece¤ini do¤ru ifade eden, prati¤e geçiren bilgi bile o tarihsel koflullar›n s›n›rlamalar› içerisinde ele al›nmal›d›r. Do¤a ve toplum statik kavranmayacaksa, her bilgi geliflmelere ba¤l› olarak ilerlemelidir. Kaypakkaya ilerletmiflti, bizim de takip etmemiz gereken yol budur. Her gerçek, her bir geliflmenin aflamas›nda ayn› kalmaz, kalamaz. Hayat gelifliyor, dünkü geliflme aflamas›n› do¤ru özetleyen bir bilgi, yeni geliflmelerin ortaya ç›kt›¤› baflka bir durumda oldu¤u gibi tekrar edilirse, bu, diyalektik bir tutum olamaz. Her bir dönemi do¤ru kavrayan, do¤ru de¤ifltirme prati¤ine giren komünizmin her bir ustas› için de bu yaklafl›m geçerlidir. 2. Kongre, uluslararas› komünist hareketin miras›n› tarihsel koflullar içerisinde ele al›p müdafaa ederken, tekrarla yetinmedi. Eski uygulamalar› kutsayarak de¤ifltirilemez ayetler olarak sunmad›. 1. Kongre’nin ruhu da oydu. Sosyalizm, devlet, demokrasi konular›nda pratikten ö¤renerek yeni olan ne söyledi meselesi böyle bir k›sa makalenin çerçevesinde izah edilemez. Bunlar elbette bafll› bafl›na ele al›nacakt›r. 2. Kongre, Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçe¤inde, meselenin özgüllükleri yads›nmadan genel programa ba¤l› ele al›nmas›na dikkat çekti. Sosyo-ekonomik yap› ve program meselesini tart›flmaya açt›. Çeflitli ideolojik kampanyalarla bir proleter kültür hareketi görevi verdi. Dünyan›n içerikte olmasa da, eskisi gibi tasavvur edilemeyece¤ini, eski dünyan›n bugünkü koflullarda kavranmas› gereken baz› yeni olgularla yürütülmek istendi¤inin alt›n› çizdi. Doktriner yaklafl›mlarla bunun afl›lamayaca¤›n›, geliflmelere ba¤l› olarak emperyalist-kapitalist sistemin eskinin kaba tekrar› olmayan birikim modelinin ve bu temelde yükselen stratejilerinin anlafl›lmas›, devrimci alternatif stratejinin bu özgünlükleri hesaba katarak gelifltirilebilinece¤ini vurgulad›. Özde de¤il, tarihsel koflullara ba¤l› olarak gündeme gelen bu de¤ifliklikler devrimci bir ilerleme sa¤lanmadan yol al›namayaca¤›n› söyledi. K›sacas›, dünya, Türkiye-Kuzey Kürdistan; bir 70’ler, 80’ler ortam›nda de¤il. De¤ifltirmek için öncelikle kavra ve yine elzem olan devrimi temsil et dedi. ‹brahim’i savunmak, buna cevap olabilmektir. Dünün bilgisi üzerine bir tafl eklemeden yatmak, tekrar› dinsel bir farz gibi ifade etmek yar›nlar› kazanamamakt›r. Komünistler; ideolojik, siyasal, örgütsel ba¤›ms›zl›klar›n› korurken, bir tarikat fikriyle de hareket edemezler. Görevleri devrimi örgütlemektir. Devrim kitlelerin eseriyse, kitlelerin devrime seferber edilmesinin araçlar›n› yaratmak zorundalar. Kendilerine benzemiyorlar diye sosyalistleri, kitleleri hiçe sayan de¤il, kendi renklerini karartmadan devrim için kiminle, nerede, nas›l birleflilecekse sorumlulu¤u üstlenmek durumundad›rlar...

Büyük Ortado¤u Projesi’nin duman› Lübnan’da tütüyor Geçen y›ldan bu yana cumhurbaflkan› seçemeyen ve siyasi bir kriz yaflayan Lübnan’da bu kez ordu ile muhalefetteki Hizbullah güçleri aras›nda silahl› çat›flmalar yafland›. Krizin içinden ç›k›lamaz bir hal ald›¤› bir süreçte yaflanan bu çat›flmalar, bir kez daha iç savafl olas›l›¤›n› gündeme getirdi. 2005’te Hariri suikast›yla t›rmanan gerginlik sonras›nda iç savafl alevlenmifl, 2006 yaz›nda da ‹srail, Hizbullah’›n denetimindeki yerlere kapsaml› bir flekilde sald›rm›flt›. Beklenmedik bir direniflle karfl›laflan ‹srail geri çekilmek zorunda kalm›flt›. Çekilmenin sonucunda Suriye, güvenlik amac›yla Lübnan’da konuflland›rd›¤› ordu güçlerini ABD ve AB’nin bask›lar› sonucunda geri çekmiflti. Böylece Lübnan, hükümette ço¤unlu¤u elinde bulunduran ABD ve AB yanl›s› 14 Martç›larla fiii Hizbullah’›n önderlik etti¤i ‹ran ve Suriye yanl›s› 8 Martç›lar fleklinde ikiye bölünmüfltü. Cumhurbaflkan›n›n görev süresinin sona ermesiyle birlikte yeni cumhurbaflkan› 19 kez gerçeklefltirilen seçimlere ra¤men hala seçilebilmifl de¤il. Lübnan’daki bu durum ABD-‹srail’in bölgedeki di¤er Arap ülkeleriyle yo¤un diplomatik görüflmelerine ve Hizbullah’›n s›k›flt›r›lmas› ve yaln›zlaflt›r›lmas› hamlelerine sahne olmufl, ABD ve ‹srail’i f›rsat kollamaya sevk etmiflti. Dürzi lider Velid Canbolat’›n, Hizbullah’›n, 2006 savafl›ndaki zaferinin en önemli unsurlar›ndan biri olan, ba¤›ms›z haberleflme, istihbarat a¤›n›n, havaalan› çevresindeki fiberoptik kablo sisteminin, kapal› devre televizyon kameralar›n› bahane ederek sökülmesini ve ‹ran elçisinin s›n›r d›fl› edilmesini talep etmesi, hükümet havaalan› güvenli¤inden sorumlu General Miflel Süleyman’› ise görevinden almas› çat›flmalar› alevlendirdi. Zira Hizbullah bu hamleyi bir savafl ilan› olarak kabul etti¤ini aç›klad›. Bu gerginlik içerisinde Hizbullah, ülkede gerçekleflen, asgari ücrete tepki genel grevine destek verdi. Ordunun yollar› kapatmas›yla birlikte fiii ve Sünni milisler aras›nda çat›flmalar yafland›. Beyrut’ta 3 gün süren çat›flmalar sonucunda 11 kifli öldü. Yaflanan çat›flma-

lar üzerine iktidardaki ço¤unlu¤un lideri Saad Hariri, Hizbullah’a çat›flmalara son vermesi için uzlaflma ça¤r›s›nda bulundu. Hizbullah, hükümet taraf›ndan görevinden al›nan Beyrut Havaliman› güvenlik flefinin görevden al›nmas› karar›n›n geri al›nmas›, Hizbullah’›n ‹sraile karfl› mücadele için kurdu¤u haberleflme ve kamera sisteminin kald›r›lmas›n›n durdurulmas› üzerine güçlerini geri çekerek, çat›flmalara son verdi. Ald›¤› kararlar› geri çekmesi, hükümetin Hizbullah’›n gücünü resmen tan›d›¤› yönünde de¤erlendirmelere neden oldu. Buna ra¤men hükümet ve Hizbullah taraftarlar› aras›nda çat›flmalar Beyrut’un d›fl›ndaki kentlere de s›çram›flt›. Hizbullah ve Dürziler aras›nda yaflanan çat›flmalarla birlikte çat›flmalarda toplam 81 kifli ölürken yüzlerce kifli yaraland›, birçok bina atefle verildi. Dürzilerin ateflkes ilan etmeleri sonucunda ülkede çat›flmalar flimdilik yat›flm›fl durumda.

Hizbullah: Lübnan hükümeti ABD ve ‹srail’in isteklerini yerine getiriyor Hükümetin haberleflme a¤› ve güvenlik flefine yönelik ald›¤› karar› savafl olarak niteleyen Hizbullah lideri Nasrallah, bu karar›n ülkeyi yeni bir döneme soktu¤unu söyledi. Nasrallah, aylar öncesinden hükümetin iletiflim sisteminin kald›r›lmas› iste¤ine karfl› ç›kt›klar›n›; “Biz bunu kabul etmedik. Bölgemiz yeni bir krizin efli¤inde. Bizim kurdu¤umuz, devletin kurdu¤u sisteme alternatif bir sistem. ‹srail'le mücadele eden bir grup için böyle bir sistem gerekli...” fleklinde belirtti. Nasrallah, haberleflme sisteminin bütün sorumlulu¤unun kendisine ait oldu¤unu ve bu konuda her türlü yarg›lamaya aç›k oldu¤unu belirtti. Hükümetin Beyrut Havaliman› güvenlik sorumlusunu görevden almas›n› da elefltiren Nasrallah, "Hükümet, Beyrut Havaliman›’n› CIA, FBI ve Mossad'›n üssü haline getirmek istiyor" dedi. Hükümetin ald›¤› kararlar›n ‹srail ve ABD’nin ç›kar› için ve Lübnan’da iç savafl›n fitilini yakmak için al›nd›¤›n› söyleyen Hizbullah, “Lübnan güvenlik güçleri, Lüb-

‹srail taraf›ndan topraklar›ndan sürgün edilen Filistinliler

‹srail’in kuruluflunun 60. y›l› ayn› zamanda Filistin’in iflgal ediliflinin, Filistinlilerin topraklar›ndan zorla sürülmelerinin ve katledilmelerinin de 60. y›l› olarak tarih sayfalar›na geçti. Filistin ulusu bugünü felaket günü (Nakba) olarak an›yor. Filistinlilerin topraklar›, kan› ve can› üzerinden kurulan Siyonist ‹srail, emperyalistlerin karakol devleti, kuruluflunun 60. y›l›n› kutlarken, Filistin ulusuna kan ve gözyafl› döktürmeye devam ediyor. Bu önemli güne tüm ‹srail severler kat›l›yor; Bush, Blair, Kissinger, Yaflar Büyükan›t, AKP flürekâs› ve daha niceleri. 9 Nisan ve 14 May›s (Nakba olay›) 1948’de ‹srail, 254 Filistinliyi katletmifl, yüzlerce köyü boflaltm›fl, Filistin topraklar›n›n büyük bir bölümünü iflgal ederek 750 bin Filistinlinin topraklar›n› zorla terk etmesine ve mülteci bir yaflam sürmelerine neden olmufltu. 1948’den bugüne katliam›n, zulmün, bombalaman›n bir gün bile eksik olmad›¤›, öte yandan Filistinlilerin direnifllerinin de kesintisiz sürdü¤ü 60 y›l geçti. Ne ‹srail’in iflgalinde ve katliamlar›nda bir de¤ifliklik oldu, ne de Filistinlilerin direnifllerinde.

il, Hamas’›n denetiminde olan Gazze’yi tam bir abluka alt›na alm›fl, bölgeye g›da ve sa¤l›k malzemelerinin giriflini yasaklam›flt›. Akaryak›t, do¤algaz, elektrik verilmiyor. Gazze’yi aç›k hava hapishanesine çeviren ‹srail, sald›r›lar› güvenli¤i için yapt›¤›n›, Hamas’›n sald›r›lar› devam etti¤i müddetçe sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›raca¤›n› aç›klam›flt›. ‹srail yapt›¤› aç›klamada, Filistinlilerin kendilerini soyk›r›ma zorlad›¤›n› ve gerekirse her fleyi yapabileceklerini belirtmiflti. Zira kapsaml› bir Ortado¤u turu gerçeklefltiren ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney, ‹srail’in güvenli¤inden hiçbir taviz vermeyeceklerini, bunun için ‹srail’e hiçbir bask› uygulayamayacaklar›n› aç›klayarak vazgeçilmez müttefiki olan ‹srail’in sald›r›lar›na onay vermiflti. Öte yandan Cheney, Hamas’›n ‹ran ve Suriye’den destek alarak “bar›fl›” engelledi¤ini söyleyerek, hedeflerindeki bu ülkelere mesaj göndermiflti. Denetimindeki Abbas’a ise Hamas ve Suriye’ye mesafe koymas›n›, ‹srail’in sald›r›lar›n›n güvenlik aç›s›ndan normal karfl›lanmas› gerekti¤ini telkin etmiflti. Hamas’›n füze sald›r›lar›n› bahane eden ‹srail, Bat› fieria ve Gazze’ye havadan ve karadan sald›rarak onlarca Filistinlinin ölümüne neden oldu. ‹srail olanlardan Hamas’› sorumlu tutuyor. Olmert, “Ya bir fleyler yat›flacak ya da ‹srail tüm gücüyle onlar› yat›flt›racak” diyerek Hamas’a tehditte bulundu. Nitekim ‹srail sald›r›lar›na ara vermemekte, ölü ve yaral› haberi, rutin haber güncelleme haline gelmifl durumda.

‹srail’in sald›r›lar› dinmiyor “Ortado¤u’da kal›c› bar›fl” ad› alt›nda mesajlar veren ‹srail, son bir ayd›r sald›r›lar›n› aral›ks›z sürdürdü; son bir ayda 100’den fazla Filistinliyi öldürdü. Hem karadan hem de havadan düzenledi¤i sald›r›larla hastaneleri, altyap›y› yerle bir eden ‹sra-

Golan Tepeleri üzerinden dönen pazarl›k ABD, Ortado¤u’yu yeni bir flekle büründürme hedefine Suriye ve Lübnan’› dahil ederek kapsam›n› geniflletiyor. Böylece Lübnan ve Suriye üzerinde aylar öncesinde yo¤unlaflan hesap-

Burma: Koyun can derdinde, kasap et derdinde Asya’n›n yoksul halklar›, “do¤al” afetlerin, insan yaflam›n› önemsemeyen iktidarlarla kolkola yaratt›¤› y›k›mlarla sars›l›yor. Myanmar’› (Burma) vuran ve 60 binden faza insan›n yaflam›na mal olan Nargis kas›rgas›n›n ard›ndan Çin’de gerçekleflen 7.8 fliddetindeki deprem on binlerce insan›n ölümüne yol açt›. Myanmar’› yöneten askeri cunta, Nargis kas›rgas›n›n önceden kendisine bildirilmesine ra¤men halk› uyarmayarak on binlerce insan›n ölümüne imza att›. Ülkedeki otoritesinin sars›lmas›ndan korkan ve d›fla karfl› güçlü bir devlet imaj› sergileme pozlar›na bürünen cunta, uzun süre çeflitli ülkelerden gelen yard›mlara kap›lar›n› açmad›. Durumun kontrolleri alt›nda oldu¤unu öne süren Myanmar iktidar›, ancak kas›rgadan günler sonra bu yard›mlar›n ülkeye girmesine izin verdi. Cunta yönetiminin bu tutumu yoksul halk›n s›n›rl› da olsa yaralar›n› sarma imkan›n› ge-

ABD ve ‹srail müdahale için bekleyiflte Suudi Arabistan savafl istiyor Lübnan güvenlik güçleri ile Hizbullah güçleri aras›nda yaflanan çat›flmalar üzerine Suudi Arabistan, Arap ülkelerini acilen toplad›. Suudi Arabistan ulemas› Hizbullah’›n ‹slam düflman› oldu¤u karar›n› aç›klad›. Suudi Arabistan Ulusul Güvenlik Dan›flman› Bender Bin Sultan, ‹srail Baflbakan› Ehud Olmert’e Hizbullah’a karfl› açacaklar› savafl›n masraflar›n› ödemeye haz›r olduklar›n› söyledi. ‹srailli savafl karfl›t› “Flkka” grubunun haberine dayand›r›lan iddiaya göre, Bender Bin Sultan’›n Olmert’ten Bat› yanl›s› Sinyora hükümetini desteklemesini ve Hizbullah’a karfl› savafl açmas›n› istedi¤i kaydedildi. Öte yandan çat›flmalar sonras›nda Lübnan ile Akdeniz’deki ABD filosu aras›nda hava köprüsü kuran ABD’ye ait bir helikopter konusunda Lübnan, muhalefet partilerinin bask›s›na ra¤men henüz bir aç›klama yapmad›. ABD Beyrut Büyükelçili¤i helikopterin elçilik için gerekli malzemeleri tafl›d›¤›n› öne sürdü. Büyükelçili¤e hangi zaruri ihtiyaçlar›n tafl›nd›¤› konusunda bir aç›klama yap›lmazken, muhalefet partileri “bu helikopter hükümetin izniyle mi Lübnan hava sahas›n› kullan›yor? Hükümet e¤er bu helikopterlere izin vermiflse bu helikopterlerin ne tafl›d›¤› konusunda aç›klama yap›lmal›d›r” diyerek, hükümetten aç›klama istedi.

Lübnan’da Hizbullah yanl›lar› hükümet güçleri ile çat›flt›

Bir iflgal, bir kurulufl: Filistin-‹srail ‹ngiliz ve ABD emperyalistlerinin Ortado¤u’yu kontrol alt›na alma amaçl› kurduklar› ‹srail siyonizmi, kuruluflunun 60. y›l›n› “görkemli” bir flekilde kutluyor. Bu kutlaman›n ayn› gününde ve ayn› topraklarda bir baflka ulus da 60 y›l öncesinin felaket gününü hem an›yor, hem de protesto ediyor.

nan ulusal ordusu ve Hizbullah’›n direnifl güçleri”nin aras›n›n aç›lmak istendi¤ini belirtti. Lübnan’daki sorunu siyasi bir kriz olarak niteleyen Hizbullah lideri Nasrallah, bu krizden ç›k›lmas› için siyasi yollar arad›klar›n›, uzlaflmak için masaya oturma niyetinde olduklar›n› belirtti. “Ülkedeki sorunlar›n Sünnilerle fiiiler aras›nda de¤il, vatanseverler ile Amerika'ya hizmet edenler aras›nda oldu¤unu” ifade eden Nasrallah, ülkede Sünni-fiii çat›flmas› olmayaca¤›n› ve sorunlar›n diyalog yoluyla çözülebilece¤ini kaydetti.

ciktirirken ABD, ‹ngiltere, Fransa, Almanya ve Hindistan ise durumdan istifade etmenin çabas› içerisine girdi. “Myanmar cuntas› ABD’nin ülkeye girmesine ve yard›m etmesine izin vermeli” diyen ABD Baflkan› George Bush, ABD’nin Asya-Pasifik filosunun da arama-kurtarma çal›flmalar›na yard›mc› olabilece¤ini söyledi. Bush, konuflmas›n›n büyük bölümünde Myanmar yönetimine yüklendi ve yönetimin anti-demokratik bir öze sahip oldu¤unu da ifade etti. ABD’nin Myanmar yönetimine karfl› tak›nd›¤› tutum daha önceleri de biliniyordu. Zira ülkede geçen y›l›n eylül ay›nda rahiplerin ülkede bafllatt›klar› ve ölümlerin yafland›¤› eylemler ABD ve AB taraf›ndan aç›kça desteklenmifl, yönetimin de¤iflime ayak dirememesi ça¤r›s›nda bulunulmufltu. Benzer flekilde ‹ngiltere ve Hindistan da ülkede etkinlik kurman›n bir arac› olarak yaflanan felaketten kazanç ç›kartmak için “yard›m” maskesini

lar sonuçland›r›lmak isteniyor. Zira Hamas desteklenerek ifllerine çomak sokuldu¤unu her f›rsatta dillerinden ABD ve ‹srail, bu ittifak› da¤›tman›n çabas› içerisindeler. Filistin’deki Hamas’› ve Lübnan’daki Hizbullah’› yaln›zlaflt›rmak ve sindirmek isteyen ABD ve ‹srail, bu iki güce destek sundu¤unu iddia ettikleri Suriye’yi tarafs›zlaflt›rmak ve kendilerine yedeklemek istiyorlar. Böylece ‹ran öncülü¤ündeki bu ittifak› çözmenin ve ‹ran’a karfl› koz elde etmenin hesaplar› içerisindeler. Bu amaç için Suriye, Türk devletinin arac›l›¤›yla ‹srail’le görüflmeye ve uzlaflmaya zorlan›yor. Bunun için ‹srail’in 1967’de 6 Gün Savafl› ile iflgal etti¤i Golan Tepelerinin Suriye’ye iade edilebilece¤i konufluluyor. Zira ABD, Suriye ve ‹srail’in bar›fl görüflmeleri yürütmelerine onay verdi¤ini, ‹srail ve Türk devletine güvendi¤ini aç›klam›flt›. Suriye’ye Lübnan meselesini görmezden gelmeyece¤i, “bölgedeki tüm sorunlar›n arkas›ndaki ‹ran”la aras›na mesafe koymas› gerekti¤i mesajlar›n› vermiflti. Golan Tepeleri gerek ‹srail, gerekse de Suriye için stratejik bir öneme sahip oldu¤undan söz konusu pazarl›k da bu önem derecesinde gerçekleflmektedir. 1862 kilometrekarelik bir alana sahip Golan Tepelerinin 1200 kilometrekarelik alan› 1967’de ‹srail taraf›ndan iflgal edilmifl ve Yahudi yerleflkesi haline getirilmiflti. Stratejik ve jeopolitik bir öneme sahip Golan; ‹srail, Suriye ve Ürdün’ün su ihtiyac›n›n büyük bir k›sm›n› karfl›lamaktad›r. ‹srail’in y›ll›k su tüketiminin yüzde 15’ini karfl›lar durumdad›r. 25 Nisan 2008’de ‹srail, Suriye ile aras›nda anlaflmazl›k konusu olan Golan Tepelerinden “Ortado¤u’da kal›c› bar›fl›n sa¤lanmas› için” çekilebilece¤ini bildirmiflti. Ki daha sonra hem Suriye, hem de ‹srail bu konuda bir dizi gizli görüflmelerin yap›ld›¤›n› ima etmifllerdi. Sonuç olarak; ABD, Suriye, Lübnan ve Abbas’l› Filistin üzerinden kapsaml› bir hesap içerisine girmifl durumda. Bu minvalde önümüzdeki süreçte gerek Filistin’de, gerekse de Lübnan’da yeni askeri sald›r›lar› do¤rudan ya da dolayl› olarak gerçeklefltirmesi güçlü bir olas›l›k olarak görünüyor.

takm›fl durumda. Burma (Myanmar)’daki cunta üzerinde etkiye sahip olan Çin ise, Devlet Baflkan› Hu Cintao arac›l›¤› ile cunta lideri General Than Shwe’ye gönderdi¤i mesajda yard›ma haz›r oldu¤unu belirterek, “Burma’n›n kas›rga yüzünden karfl›lafl›lan zorluklar›n üstesinden gelece¤ine ve Devlet Bar›fl ve Gelifltirme Konseyi liderli¤i alt›nda halk› için normal hayat› yeniden kuraca¤›na” inand›¤›n› ifade etti. ABD, ‹ngiltere, Fransa, Almanya, Hindistan gibi güçlerin Burma’da etkinlik sa¤lamak için felaketle bo¤uflan yoksul Burma halk›n›n ihtiyaç duydu¤u yard›m› göndermek istemesi, buna karfl›l›k Burma’y› yöneten cuntan›n ise kendi gerici iktidar›n› korumak için gönderilen yard›mlar› uzun süre kabul etmemesi kas›rgan›n vurdu¤u yoksul halka ikinci bir y›k›m yaflatt›. Burma iktidar› ve yard›m maskesinin ard›na gizlenerek Burma’y› avuçlar› alt›na alman›n hamlesi içine giren güçler, kas›rgan›n ald›¤› on binlerce cana, evsiz kalan 3 milyon dolay›nda insana, yak›nlar›n› yitiren milyonlarca kifliye de¤er vermediklerini de hiçbir söze gerek b›rakmayacak flekilde ortaya koydular.


güncel “Ekmeksiz yaflanmayaca¤›n› görmeliyiz”

20-31 Mayıs 2008

11

Çayda f›rt›na kopacak Üreticilerin 1 YTL’lik fiyat bekledi¤i yafl çay al›m fiyat› 85 YKr olarak aç›kland›. Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Mehdi Eker, 2008 y›l› yafl çay al›m fiyat›n› 10 May›s günü Rize’de düzenledi¤i bas›n toplant›s› ile aç›klad›. Buna göre 200 binden fazla üreticiyi ilgilendiren yafl çay al›m fiyat› kilogram bafl›na 73.7 YKr taban fiyat, 11.3 YKr de destekleme pirimi olmak üzere toplam 85 YKr olarak belirlendi. Rize’de olmas›na karfl›n, fiyat›n düflük oldu¤unu ve üreticiden tepki alaca¤›n› bilen Baflbakan Tayyip Erdo¤an, yafl çay taban fiyat›n› aç›klamaya cesaret edemedi. Çünkü hat›rlanaca¤› üzere Erdo¤an, 2002 y›l› seçimleri sürecinde Rize’de yapt›¤› konuflmada yafl çay taban fiyatlar›n›n 75 YKr olmas› gerekti¤ini söylemiflti. Erdo¤an, o günkü vaadini yerine getirmifl olsayd›, bugün çay›n fiyat› sadece enflasyon oran›nda bir art›flla bile 1.75 YTL civar›nda olacakt›!

Taban fiyat› yüzde 16 artt› m›?

Açl›ktan takati kesilmek üzere olan Afrikal› küçük bir çocuk, birkaç yüz metre ilerideki Birleflmifl Milletler g›da çad›r›na gitmeye çal›fl›yor. Arkas›nda duran akbaba, açl›¤›n pençesindeki bu ‘av’›n üstüne konmak için f›rsat kolluyor. Yaflanan ve yaklaflan felaketi daha sars›c› ne anlatabilir ki? ABD’de ortaya ç›kan ve dünya piyasalar›n› sarsan ekonomik krizin etkisi atlat›lamam›flken, bu kez yarat›lan g›da krizi dünya halklar›n› tehdit ediyor. Milyarlarca kiflinin açl›¤›n pençesinde yaflamaya itildi¤i dünyam›zda, enerji tekelleri, soya fasulyesi ve m›s›r gibi temel g›da malzemelerinden biyodizel üretmekte bir sak›nca görmüyorlar. Oysa flu günlerde, enerji tekelleri taraf›ndan piyasadan çekilen m›s›r ve bu¤day›n yaratt›¤› g›da krizini hepimiz yak›c› bir flekilde hissediyoruz. Bu durumu göz önünde bulundurdu¤umuzda, önümüzdeki günlerde açl›kla bo¤uflan insan say›s›n›n birkaç on milyon daha artaca¤›n› söylemek mümkün. Elbette açl›ktan ölecek olanlar›n say›s›n›n artaca¤›n› söylemek de... Emperyalist ülkelerin, ba¤›ml› ülkeler aleyhine gelifltirdikleri tar›m politikas›, yaflanan g›da krizlerinin en büyük nedeni.

‹thalat cenneti bir ülke Yukar›da anlat›lan sürecin yeni olmad›¤›n› ifade eden Tümköy-Sen Sekreteri Ahmet Erkan, 1988’de bafllayan bir sürece iflaret ediyor. “Bu süreçte IMF politikalar› sonucunda Türkiye tar›m› sürekli gerileme içine girdi. Stand by anlaflmalar› gere¤ince ‹MF’ye verilen taahhütlerle çiftçiye dünya piyasalar›n›n üstünde taban fiyat› verilmemesi, desteklerin de tamam›yla azalt›lmas› öngörülüyordu” diyen Erkan, as›l amac›n ülkemizdeki tar›m› çöküfle u¤ratmak oldu¤unu söyledi. Türkiye’nin g›da ürünlerinde ithalat cenneti yap›lmak istendi¤ini vurgulayan Erkan’a göre ABD’nin elindeki m›s›r, bu¤day stoku, geneti¤i ile oynanm›fl ürünler, ülkemiz halk›na tükettirilmeye çal›fl›l›yor. “Asl›nda Türkiye’de, tar›mda büyük bir potansiyel var. Küresel ›s›nma sonucu azalan tar›m alanlar›, su potansiyeli hayli fazla olan Türkiye’yi lider yapabilecek durumda. Onun için ülkemiz tar›m üretimi, uluslararas› tar›m tekelleri taraf›ndan engellenmeye ve potansiyeli düflürülmeye çal›fl›l›yor. Bizim ülkemizde bunlar yaflan›rken, öbür taraftan geliflmifl ülkeler mazottaki 35-55 sentlik girdi fiyatlar›n› düflürüyor. ABD ve AB ülkeleri, gübre ile hayvanc›l›kta yap›lan afl›r› sübvansiyonlar› kendilerine uygularken bizim gibi geliflmemifl bölgelerde de girdi fiyatlar›n› en yüksek miktarda tutarak dünya pazar›nda rekabeti zorlad›. Girdi fiyatlar›n›n bu denli yüksek olmas›ndan dolay› Türkiye’deki ürünlerin rekabet flans› olmuyor. Bu yüzden özelikle ithalat cennetine dönüflüyor.” IMF ve Dünya Bankas›’n›n tar›m politikalar›n›n uyguland›¤› ülkemizde son 8-9 y›la dikkat çeken Erkan, tar›m yasalar›n›n sürekli olarak uluslararas› tekeller lehine, ülkemiz üreticisinin ise aleyhine geliflti¤inin alt›n› çiziyor. “Geçen y›l CARGIL hakk›nda Meclis’ten yasa ç›kart›ld›. Bu yasa ç›kart›ld›¤›nda ne köylünün haberi vard›, ne de Türkiye’deki bas›n›n. Asl›nda bu çok önemliydi. CARGIL hakk›nda ç›kan yasa, tar›m alanlar›n›n kullan›m› ile ilgili bir yasayd›. Bu sadece CARGIL’e bir aft›. Yani CARGIL’› kurtarabilmek için yasa ç›kart›ld›. Bu denli önemli olan bir yasadan tar›mla u¤raflan insanlar›n haberi olmad›. Yani tar›mla u¤raflan insanlar, uygulanan tar›m politikalar›n› bilmiyor. Haberleri dahi olmuyor. Tar›m politikalar› uzaktan kumandal›, üretici köylüye dayat›l›yor.”

Köylü terk edilmifl durumda Erkan, iyi bir ürün planlamas› ve bu plan›n ülke geneline yay›lmas› durumunda ülkemizde yokluk olmas›n›n mümkün olamayaca¤›na inan›yor. Yaflanan g›da krizinin sorumlusu olarak sadece mevcut hükümeti de¤il, birbirlerinin devam› olan hükümetleri gösteriyor. “Sonuçta bizim için hiç bir fley de¤iflmedi” diyor ve ekliyor: “AKP gelmifl, MHP gelmifl, CHP gelmifl hiç fark eden bir fley yok. IMF’nin tar›m politikalar›n› uyguluyorlar sonuçta. Ama su yüzüne ç›kan bir fley var ki; çok pervas›z ve ac›mas›z bir flekilde üretici köylüye sald›r›yorlar. Art›k köylü tarlas›na gübre atam›yor, kaliteli tohum kullanam›yor, ilaç atam›yor ve dahas› karn›n› doyuramayacak durumda. Yani gerçekten köylü terkedilmifl durumda. Her sorunu bizler yafl›yoruz, hayvac›l›k konusu da öyle. Dünyada g›da fiyatlar› art›yor, ama biz sütümüzü satacak yer bulam›yoruz. Bize diyorlar ki ‘kaliteli üretim yap›n. Kaliteli üretim yapamad›¤›n›z için dünyayla rekabet edemiyorsunuz’. Pekala, ama yoksullukla cebelleflen, karn›n› zar zor doyuran çiftçi, üretici, köylü nas›l dünyayla rekabet edecek ki? Ülke olarak ulusal tar›m politikalar›n›z olacak, üretici

köylüyü destekleyeceksiniz ki; kullan›lan teknoloji geliflsin, üretici, dünya çap›nda rekabet edecek güce eriflebilsin. Mesela hayvanc›l›ktaki destekleri alabilmeniz için 100 hayvan›n›z olmas› laz›m. Ama yoksul köylüde nerde o kadar hayvan! Yine tar›msal üretime verilen destekleri alman›z için de 5000 dekarl›k üretim alan›n›z›n olmas› gerekiyor. Gerekiyor da, ufak köylünün elinde nerede bu kadar toprak! Bu kime hizmet edecek; kartelleflmifl büyük tar›m flirketlerine. Bu arada, destek alamayan ufak köylü kaybolup gidecek. As›l amaç Türkiye’deki çiftçinin gelece¤ini ipotek alt›na almak. fiu anda çiftçinin on milyar YTL borcu var. Borcunu bu y›l ödeyemez. Ödeyemeyince ne olacak?”

Çiftçi son y›llar›n› yafl›yor Bilinçli olarak bu topraklardaki küçük ve orta ölçekli köylünün yok edilmeye çal›fl›ld›¤›n› söyleyen Erkan, geçen y›l dekar bafl›na 5 bin lira kurakl›k paras› ödendi¤ini, bunun çiftçiye sus pay› olarak verildi¤ini kaydediyor ve çarp›c› bir tespitte bulunuyor: “Genel olarak düflündü¤ümüz zaman, çiftçinin son y›llar› diyebiliriz”. Çünkü Erkan’a göre çiftçi nüfusu azalt›lmaya çal›fl›l›yor

cak yerlerinin kalmad›¤›n› belirtiyor. “Ama bizi budarken, ülke, asl›nda kendisini buduyor. Herkes, birden bire pani¤e kap›ld›: Aç m› kald›k, susuz mu kald›k diye. Bu ülkenin çiftçisi bu kadar aptal de¤il. Biz çok fley düflünüyoruz. Biz tar›mla köylülü¤ü bir arada götürüyoruz. Bize imkanlar verilsin, elimizde ekonomik gücümüz olsun, çok fley yapar›z, çok fleyi de¤ifltiririz. Hayvanc›l›¤›, tar›m›, çiftçili¤i, hepsini bir arada yürütece¤iz” diyor Erkan.

‹flçi ile köylü mücadelelerini birlefltirmeli Tar›mda yaflanan sorunlar›n çözümü için hükümetten bir ad›m›n at›lmayaca¤›na inanan Erkan, çiftçinin flapkas›n› önüne koyarak düflünmesi gerekti¤ini söyleyerek, tarihsel bir gerçekli¤e aç›kl›k getiriyor: “Çiftçi y›llard›r Osmanl› tebaas› gibi hareket etti. Cumhuriyet döneminde de ayn› durum yaflan›yor. Kim taban fiyat›na daha fazla verirse, oyunu ona kulland›. Türkiye’de hiçbir zaman tabandan örgütlenme olmad› tar›m alanlar›nda. Bunun ilk ad›m› 2000’li y›llar›n bafl›nda Trakya’da kurulan Tüm Köy-Sen ile at›ld›. Fakat bilindi¤i gibi bundan birileri rahats›z oldu ve ‘böyle bir sendika kuramazs›n›z, çünkü çiftçiler ifl kolu oluflturmuyor’ dediler. Davalar aç›ld›. Yarg›tay, ifl kolu oluflturmad›¤› için köylülerin sendika kurmayaca¤›na karar verdi. Mahkeme karar vermeden, süreç devam ederken, ‹çiflleri Bakanl›¤› kendi inisiyatifini kullanarak ‘sendika kuramazs›n›z’ diye bir genelge yay›nlad›. Emniyet müdürlüklerinde sendikalara bask›lar yap›ld›. Oysaki mahkeme karar›n›n beklenmesi gerekiyordu. Bunun üzerine biz de ikinci bir sendikay› kurduk. Tüm KöySen’in devam› olarak. Niye böyle bir sendikaya ihtiyaç oldu? Çünkü, çiftçinin art›k örgütlü bir güç olup kendi haklar›n› savunmas› gerekiyordu. Ülke sorunlar›na duyarl› hale gelmesi gerekiyordu. Ziraat odalar›n›n oldu¤unu söylediler. Ziraat odalar› bizi temsil etmiyor. Çiftçi flu anda çaresiz, sahipsiz bir durumda. Onun için kendi ç›karlar› do¤rultusunda bir araya gelip, kendi üretim yandafllar›yla birlikte ve sendika çat›s› alt›nda, aktif bir sendika çat›s› alt›nda, örgütlenmesi gerekiyor. Ve ülke bu süreçten geçerken köylülerin de aktif bir siyaset içine girmesi gerekti¤ine inan›yorum. Çünkü Türkiye’de köylü çok sessiz kald›. Uzun y›llar iflçiler taraf›ndan verilen belirli ölçülerdeki mücadeleye köylü destek vermedi. Asl›nda ç›kar olarak ayn› yerde duruyoruz. Bir fabrikada bir grev yap›l›yorsa, köylünün de gitmesi gerekiyor. Türkiye’de nüfusun yar›s› köylüdür ya da çal›flan iflçi s›n›f›n›n kökeni de köyden gelmedir. Y›lard›r köylünün oyunu al›yorlar. Ama köylüyü bu hale getiren de bu insanlar.”

“Ekmeksiz yaflanmaz” Ahmet ERKAN

ve bunun yeni bir göç dalgas›na neden olaca¤›n› kaydediyor. Üretimden kopacak olan bu kesimin nas›l istihdam edilece¤inin meçhul oldu¤unu belirten Erkan, “Köyde kal›rsa, açl›kla karfl› karfl›ya kalacaklar. Yani üretimden kopan bu köylüye diyor ki ‘köyde kalmayacaks›n, biz ancak böyle çiftçi nüfusunu azaltabiliriz’. Gerçekten son dönemlerde bu politikalar› tuttu. Çiftçi aç, sefalet içinde, periflan bir halde. Avrupa, geneti¤iyle oynanm›fl m›s›r tohumlar›n› yasaklad›. Ama Türkiye’de bu tohumlar›n üreticilerine teflvik primleri veriliyor! Bu tohumlar topra¤a at›ld›¤› an, ortalama 30 y›l topra¤›n geneti¤ini bozuyor. Geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin toprakta tamamen hormonal geneti¤i bozuluyor, bunun yasaklanmas› gerekiyor. Ama yasaklanam›yor. Çünkü IMF, DB, AB ve di¤er uluslararas› güçler buna izin vermiyorlar. Peki bu politikalar›n›n arkas›nda ne var? Bu politikalar›n›n iki boyutu var: Birincisi; Türkiye pazar haline getiriliyor. ‹htiyaç fazlas› ürünlerini Türkiye’ye sat›yorlar. ‹kinci boyutu da; Türkiye’nin tar›m potansiyelini bitirmek. Çünkü tar›m potansiyeli biten Türkiye, d›flar›ya muhtaç olacak ve onlar›n üretti¤i bozuk ürünleri tüketen bir Pazar haline gelecek.”

Üvey evlat: Köylü, çiftçi 1983 y›l›ndan beri çiftçi ve köylüyü üvey evlat gibi gösteren bir politikan›n izlendi¤ini söyleyen Tümköy-Sen Sekreteri Ahmet Erkan, köylünün, ülkenin s›rt›ndaki bir yük gibi alg›land›¤›n› ve budana budana kufla döndürüldü¤ünü, flimdi ise budana-

Türkiye’nin hiçbir zaman kendine özgü bir tar›m politikas› olmad›¤›n›n alt›n› çizen Erkan, ülkenin kendi tar›m politikalar› olmas› gerekti¤i düflüncesinde. fiimdiye kadar d›flar›dan dayatmalarla iflin yürüdü¤ünü söyleyen Erkan, ard› ard›na yan›tlanmay› bekleyen sorular soruyor: “Bundan sonra ne yapacaklar? Son 20 y›ld›r tar›m politikalar› çiftçiyi üvey evlat gibi suistimal ediyor. Çiftçinin AKP hükümetinden büyük beklentileri var. Çünkü söylemleri o yöndeydi. Acil eylem plan› içinde çiftçiyi kalk›nd›racaklar›n› söylediler. 2004 y›l›nda çiftçinin cebini parayla dolduracaklar›n› söylediler. 2004 y›l›na geldi¤imizde cebimizde para biraz daha azald›, sofram›zda zeytinin, peynirin bir dilimi daha gitti. Tar›ma yönelik genifl reformlar düflündüklerini söylediler. Her reform ç›kard›klar›nda sofram›zdan biraz daha bir fleyler çald›lar. Do¤rudan gelir deste¤ini 16 YTL’den 7 YTL’ye düflürdüler. Çiftçiye aç›klamalar› gerekiyor. Güneydo¤u’da, Do¤u Anadolu Bölgesi’nde, Akdeniz’in bir k›sm›nda biçerler ekine girmek üzereler. Ve hala taban fiyatlar› aç›klanmad›. Çiftçi neye göre üretimini yapacak? Tarlas›n› sürecek mi, sürmeyecek mi? Hangi üründen ne kazanacak? Üretici bunu halen bilmiyor!” Tüm Köy-Sen Sekreteri Ahmet Erkan, çevre kirlili¤inin de tar›msal üretimi olumsuz etkiledi¤i görüflünde. Kirlenen bir dünyan›n en çok tar›m alanlar›n› tehdit etti¤ini ve bunun bedelini köylülerin ödedi¤ini dile getiriyor ve önemli bir mesaj veriyor: “Emperyalizm, kapitalizm kendi ç›karlar› için dünyay› afl›r› derecede kirletiyor ve bu kirlenmenin sonucunda bizim topraklar›m›z da yok olma gibi bir durumla karfl› karfl›ya geliyor. Çiftçinin ve di¤er kesimlerin buna sahip ç›kmas› gerekir. Silahs›z ve mazotsuz yaflan›r, ama ekmeksiz yaflanmaz.”

Tar›m Bakan› Eker yafl çay taban fiyat›n› aç›klarken utanmazca bir iki yüzlülükle taban fiyat›n önceki y›la oranla yüzde 16 artt›¤›n› söyledi. Geçti¤imiz y›l 73 YKr olan taban fiyat› bu y›l 85 YKr oldu. Görünürde Eker’in söyledi¤i gibi bir art›fl var. Ancak son bir y›l içerisinde çay üretimi için zaruri olan gübreye yüzde 100’e varan zam gelirken, sulama giderleri de büyük oranda artt›. Baflka bir deyiflle bir ton gübrenin fiyat› 875 YTL iken, bir ton çay›n fiyat› 850 YTL!

Üreticilerden Bakan Eker’e siyah çelenkli protesto Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in yafl çay taban fiyat›n› aç›klad›¤› dakikalarda Çay ‹flletmeleri Genel Müdürlü¤ü binas›na gelen çay üreticileri içeri al›nmad›. Yanlar›nda getirdikleri yafl çay› yere döken üreticiler, Genel Müdürlük binas›n›n kap›s›na siyah çelenk b›rakarak aç›klanan fiyat› protesto ettiler. Bakan Eker, eylem nedeniyle binadan bir süre ayr›lamad›.

“Çiftçinin durumu vahim” GAP bölgesinde yaflanan kurakl›k sonucu, tar›mda yaflanan büyük düflüfl, köylülü¤ün iflas›yla birlikte büyük göç dalgalar›n› beraberinde getiriyor. Mardin, Batman, fianl›urfa, Ad›yaman ve fi›rnak gibi illerde son 20 y›l›n en yüksek kurakl›¤› yaflsan›yor. Bölgede önceki y›llardan kalan borçlar›n› ödeyemeyen köylüler hükümetten bölgeyi afet alan› ilan etmesini istiyor. Artan mazot ve gübre fiyatlar›n› karfl›layabilmek için borçlanan köylüler kurakl›kla birlikte borçlar›n› ödeyemeyecek duruma geldi¤i için tarlalar›n› ve hayvanlar›n› satarak göç etmek zorunda kal›yor. Yo¤un göç veren bölgelerden biri olan GAP bölgesinde, son dönemde yaflanan kurakl›kla birlikte göç oran› daha da artt›. Yüzde 70-80 oran›nda kuru tar›m yap›lan bölgede s›kl›kla üretilen bu¤day, mercimek ve arpada yüzde 70’e varan ürün kayb› bekleniyor. TOBB Tar›m Sektörü Meclisi Baflkan Yard›mc›s› ve fianl›urfa Ticaret Borsas› Baflkan› Abdülkadir Binici, kurakl›k sorununa iliflkin yapt›¤› aç›klamada fianl›urfa’da kuru tar›m yap›lan arazilerin yüzde 70’inin zarar gördü¤ünü belirtti. Bu¤day ekilen 2.5 milyon dekar arazinin tamam›na yak›n›nda kurakl›k oldu¤unu ve hasat yap›lamayaca¤›n› belirten Binici, 2 milyon dekar arpa ekili arazinin de kurakl›k nedeniyle biçerdöver giremez hale geldi¤ini ifade etti. Binici, mercimekte ise yüzde 80 oran›nda verimlilik düflüflü yafland›¤›n›, sulu tar›m yap›lan baz› bölgeler haricinde 500 bin dekarl›k ekili alandan ürün al›namayaca¤›n› dile getirdi. Tar›m üretiminde %30-50 aras›nda bir ürün kayb› yaflan›rken önümüzdeki aylarda bu oran›n fazlas›yla artaca¤› tahmin ediliyor. Geçen y›l dönüm bafl›na 600 kilogram bu¤day al›nan bölgede, bu y›l dönüm bafl›na al›nan ürün 200 kilograma düfltü. Tar›mda yaflanan s›k›nt›lar bölgedeki hayvanc›l›¤› da büyük oranda etkilemifl durumda. Ad›yaman Ticaret Borsas› Baflkan› Mahmut F›rat da GAP bölgesinde kurakl›¤›n tahripleri ile ilgili bir aç›klama yaparak, Ad›yaman ve çevresinde kuru tar›m yap›lan araziler içinde ürün al›nabilecek alanlar›n neredeyse yok durumda oldu¤unu belirtti. F›rat “Bir çiftçinin 500 dönümlük alanda ekim yapmas› için 20-22 bin YTL harcama yapmas› gerekiyor. fiimdi bu maliyetler oldu¤u gibi kalacak. Durum çok vahim” dedi. Bölgede yaflanan s›k›nt›lar karfl›s›nda hükümetten çözüm bekleyen köylüler bölgenin afet bölgesi ilan edilerek, y›llard›r yap›m› süren GAP projesinin bitirilmesini, banka borçlar›n›n ertelenmesini, dönüm bafl› 25 kilo tohum deste¤i verilmesini ve mazot-gübre deste¤i yap›lmas›n› istiyor.


12

kültür-sanat

20-31 Mayıs 2008

“Dünyay› parçalayarak içinden mutlulu¤u ç›karmak kolay m›?” Sokakta rüzgar esiyor y›k›m›n bafllang›c›d›r bu ellerinin y›k›ld›¤› gün de esiyordu rüzgar sevgili y›ld›zlar! ka¤›ttan yap›lma sevgili y›ld›zlar! esmeye bafllay›nca yalan gökyüzünde nas›l s›¤›nabiliriz yenik peygamberlerin surelerine? o zaman binlerce y›ld›r ölüymüflüz gibi karfl›laflaca¤›z ve günefl yarg›layacak gövdelerimizin çürümesini ‹ran edebiyat›; Haf›z, Mevlânâ, Ömer Hayyam, Sadi'lerle an›lan 2 bin 500 y›ll›k köklü bir geçmifle sahip. Bu köklü ve zengin topraklarda var olan ve kendi yaflam›n› var eden bir flair Furu¤ Ferruhzad... 20. yüzy›la damgas›n› vuran Furu¤, ça¤dafl ‹ran fliirinin en önemli temsilcilerindendir. 16 yafl›nda ailesi taraf›ndan zorla evlendirilen Furu¤; topraklar›n›n, toplumunun tabular›n›n sertli¤ine karfl›n ve çocu¤unu kaybetme pahas›na fliir tutkusunun peflinden gider. Özgür olmak ad›na ülkesinden ayr›lmak zorunda kalan Furu¤, gidiflini flöyle ifade eder: “Ben bir ‘kad›n’, yani ‘bir insan’ olmak istiyordum. Benim de nefes almaya, ba¤›rmaya hakk›m oldu¤unu söylemek istiyordum. Baflkalar› feryatlar›m› dudaklar›mda, nefesimi gö¤sümde bo¤up susturmaya çal›fl›yorlard›. Onlar en keskin silahlar› seçmifllerdi. Ben daha fazla gülemiyordum. Bu ne gülüfllerimin, ne de gücümün tükenmesindendi. Ben yeni bir enerji ve gücü yine de

Denizli halk› “Halk Kültürünü Kuflanal›m” etkinli¤inde bulufltu

‘gülmek’ için harcad›¤›mdan, birden bu çevreden bir süre uzak durmaya karar verdim." Furu¤, ülkesinin tüm sertli¤ine ve kendisine karfl› al›nan tüm cephelere karfl›n kad›nl›¤›, özgürlük tutkusu ve ac›lar›yla fliirini silah yapan ve direnen bir flair... Elefltirilere ve d›fllanmalara maruz kalan, tüm bunlara karfl›n sanat›n birçok alan›nda üretimde bulunan Furu¤, özünde fliirle bütünleflirken ayn› zamanda yönetmenlik, oyunculuk, ressaml›k gibi sanat›n birçok alan›yla da ilgilenmifltir. 1962 y›l›nda yapt›¤› belgeselle ‹talya Belgesel Filmler Festivali’nde birincilik ve 1963 y›l›nda cüzzaml›lar› anlatt›¤› "Kara Ev" filmiyle Almanya Oberhausen Film Festivali’nde en iyi film ödülü alm›flt›r. Furu¤’un ölümünden sonra ç›kart›lan Mevsimin Bafllang›c›na(1972) adl› kitab› ile birlikte Tutsak (1952), Duvar (1957), ‹syan (1959), Yeniden Do¤ufl (1964) isimli befl kitab› yay›mlanm›flt›r. Söylemlerinde sanats›z yapamayaca¤›n› vurgulayan flair, ayn› zamanda bir yaz›s›nda sanat›n yaflamdan tecrit edilerek yap›lamayaca¤›n› vurguluyor ve “sanat yapmak için yaflam›n içinde olmak gerek” diyor. Furu¤ dayat›lan s›radan bir yaflama karfl›n, üreten, yaflam›n içinde yer alan bir kad›n olmay› seçmifltir. Bunu kendi kelimeleri ile flöyle ifade eder: "Ya gelip geçici ve s›radan fleylerle mutlu olacaks›n, çocuk sahibi olmak gibi, veya uzun soluklu fleylerle ve ‘makul’ kabul edilmeyecek fleylerle: fiiir, sinema, k›saca sanat gibi...!” 32 yafl›nda hayat›n› kaybeden flair, hayattaki en büyük korkusunu da flöyle ifade eder: "Kor-

kuyorum, erken ölümden korkuyorum ve ifllerimin yar›m kalmas›ndan. Baflka çarem yok flimdilik, ne yapabilirim? Dünyay› parçalayarak içinden mutlulu¤u ç›karmak kolay m›? ‹flte böyle..." Ülkemiz Furu¤'u ilk olarak Onat Kutlar ve Celal Hosrovflahi'nin çevirileri ile tan›d›. fiiirde çevirinin önemi herkesçe bilinen ve alt› çizilen bir fleydir. Onlar Furu¤’un çevirilerinde fliirlerindeki ruhu çok iyi yakalam›fllard›r. Furu¤'u derinlemesine özümsemifl olan Kutlar ve Hosrovflahi'nin uzun gecelerde, derin sohbetler ve fliir dinletileri ile geçen söyleflilerinin ard›ndan çeviriler ortaya ç›km›fl. Furu¤'un fliirlerinde -Farsças›n› okuyabilsek nas›l düflünürdük bilemiyoruz ama- Kutlar ve Hosrovflahi’nin çevirilerinden okudu¤umuzda derin bir hüzün hissediliyor. Furu¤, yaflad›¤› ac›lara getirdi¤i kendisine özgü tan›mlamalar ile, derinlemesine bir anlat›m biçimi yakalam›flt›r. Di¤er taraftan tüm bu melankolik havaya karfl›n ayn› zamanda bir direnme duygusu, mücadele hissi de uyand›r›r onun fliirleri. Yani Furu¤ fliirlerinde; hüzün, kendi içinde bir mücadele, direnme ve isyan fazlas› ile vard›r: “Ifl›¤a do¤ru pencere, günefle do¤ru pencere, istenilen ve güzel olan bir fleye do¤ru pencere. E¤er bir pencere var olmasayd› acaba biz etraf›m›zda oluflan bu bask›c› karanl›¤a tahammül edebilir miydik?" Topraklar›n›n tüm tabular›na inat, onun fliirlerinde tabular› y›karcas›na bir kad›n isyan› vard›r. Yaflama ait olan fleyleri yad›rgamayan Furu¤, tabular› y›karcas›na sevgiden, aflktan, seviflmekten bahseder.

Etkinlik, Denizli Demokratik Haklar Derne¤i ad›na yap›lan konuflmayla bafllad›. Yap›lan konuflmada ülkemizde özellefltirme politikalar›na, SSGSS uygulamalar›na, emperyalist iflgallere, Kürt ulusal sorununa de¤inildi. Konuflman›n sonunda emperyalizmin her türlü dayatmas›na, aç›k-gizli iflgaline karfl› ç›karak ülkemizin ba¤›ms›zl›¤›n› gerçek bir savunuya dönüfltürmenin ve demokratik bir zeminde halka dayal› bir bilinç ve tav›r gelifltirmenin asli görevlerimiz aras›nda oldu¤u belirtildi. Konuflman›n ard›ndan Demokratik Haklar Platformu (DHP)’nun güncel konulardan derledi¤i sinevizyon gösterimi sunuldu. Daha sonra Cevdet Ba¤ca ezgileriyle renk katt› etkinli¤e. Etkinlikte ayr›ca Y›lmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali’nde “Onur Ödülü” alan U¤ur Kaymaz’›n katlediliflini anlatan “13 Kurflun” adl› k›sa film gösterildi. Yaklafl›k 700 kiflinin kat›ld›¤› gece, Grup Munzur’un marfllar› ve türküleriyle son buldu.

YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz

ve bu dünya y›lan yuvas›na benziyor ve bu dünya öyle insanlar›n ayak sesleriyle doludur ki seni öpüyorken kafalar›nda seni asacaklar› urgan› örüyorlar.

“Yarin yana¤›ndan gayr› herfleyi paylaflmak için” gayr› uzatman sözü

Spartaküs’ten bize kalan miras u¤runad›r ki, bir kez daha bafllar ezene karfl› mücadele. Köle Spartaküs’ün köle sahiplerine karfl› verdi¤i mücadeledir, Demirci Kawalar›n zalim Dehaklara karfl› verdi¤i mücadeledir bizim mücadelemiz. Ezen-ezilen çeliflkisi ile bafllar mücadelenin tarihi... Spartaküs ile, Kawa ile, fieyh Bedrettin ile…

madem ki fetva bize aid verin ki basak ba¤r›na mührümüzü Ve zulmün ferman›n› ellerinde bulunduranlar içine düfltükleri aczle derler; “Yeryüzü sultan›na baflkald›rm›fl birinin katli vacip midir? Vaciptir.”

fieyh Bedrettin’in Osmanl› devletine karfl› verdi¤i hak mücadelesini anlatan ve “yarin yana¤›ndan gayr› her fleyin paylafl›ld›¤›” bir toplumu hedefleyen Bedrettin’in düflünceleri çerçevesinde kendisine yoldafl olmufl, kardefl olmufl müritleri ile birlikte giriflti¤i mücadeleyi anlatan BEN DE HAL‹MCE BEDRETT‹NEM kendisine devrimci, ilerici diyen herkesin okumas› gereken bir yap›t.

Denizli Demokratik Haklar Derne¤i, 3 May›s Cumartesi günü “Emperyalizme, faflizme, feodalizme ve her türden gericili¤e karfl› halk kültürünü kuflanal›m” fliar› ile bir etkinlik gerçeklefltirdi. Etkinlikte Cevdet Ba¤ca ve Grup Munzur sahne ald›.

sevgili, ey biricik sevgili ne de çok kara bulut var güneflin konuklu¤unu bekleyen. *** ben üflüyorum ve sedef küpelerden nefret ediyorum ben üflüyorum ve biliyorum yaban›l bir gelinci¤in tüm k›z›l evhamlar›ndan birkaç damla kandan baflka hiçbir fley arda kalmayacak. çizgileri b›rakaca¤›m say› saymas›n› da b›rakaca¤›m ve s›n›rl› geometrik biçimler aras›ndan enginin duyumsal düzlemlerine s›¤›naca¤›m ben ç›pla¤›m, ç›pla¤›m, ç›plak sevgi sözcükleri aras›ndaki duraksamalar gibi ç›plak ve aflktand›r tüm yaralar›m benim aflktan, aflktan, aflktan. ben bu bafl›bofl aday› okyanusun devriminden geçirmiflim ve da¤ patlamas›ndan. ve paramparça olmak o birleflik varl›¤›n giziydi en de¤ersiz zerresinden günefl do¤du. ...

Serez’de kurulmufltur idam sehpas›. Cellatlar, onu iyice afla¤›lamak için, üstünde ne var ne yok ç›kart›p, ç›r›lç›plak ederler ve Bedrettin’i Serez’de, bak›rc›lar çarfl›s›nda asarlar. Bedrettin’in kar›ndafllar›na söyledi¤i; “Beni kara toprakta de¤il, hakikati anlam›fl insanlar›n yüreklerinde aray›n” sözleri kalanlara nasihati olur. fieyh Bedrettin’in yaflam öyküsünü ve düflünceleri ile flekillenen mücadele hayat›n› böyle özetliyor roman. Bedrettin’in yaflam öyküsünü anlatan bu kitaptan ç›kar›lmas› gereken birçok ders vard›r. Onun ve yoldafllar›n›n mücadelesi, bu topraklarda yaflanm›fl büyük bir pratiktir. Ve bugün Osmanl›’n›n devam› olan Türk devletinin de ayn› flekilde ülkemiz halklar›na reva gördü¤ü bu hayattan, halklar›n›n mutlu bir dünyada yaflamas›n› hedefleyenlerin, bu kitaptan ç›karacaklar› dersler yollar›n› açacakt›r.

Bu co¤rafyada yaflayan en büyük bilginlerden biri olan fieyh Bedrettin’in düflüncelerini, hayat›n› ve yoldafllar› ile nas›l bir iliflki içerisinde oldu¤unu ö¤renmek, bu co¤rafyada yaflanm›fl büyük bir deneyim, büyük bir tecrübe olan bir halk hareketinin nas›l geliflti¤ini görmek önümüzü açacakt›r. Bu yüzden de Alman tarihçi Ernst Werner’in flu sözleri ak›llara yaz›lmal›d›r: “E¤er fieyh Bedrettin kazanm›fl olsayd›, Balkan halklar›, ayn› zamanda Türk halk›, daha sonraki y›llarda çekmifl olduklar›n› çekmemifl olacaklard›. Türkiye halk›n›n tarihi yeniden yaz›lmal›d›r. Bu, Türkiye Marksistlerinin bir görevi olarak durmaktad›r." fieyh Bedrettin’in yaflam›ndan kesitler sunarak bafllayan roman, Bedrettin’in daha fleyh olmadan önceki durumunu ve bu mertebeye nas›l ulaflt›¤›n›, yani, Edirne’de bafllayan e¤itim döneminden, Bursa’ya, Konya’ya ve oradan da dönemin bilim merkezi olan M›s›r’›n baflkenti Kahire’ye uzanan yaflam›n› anlatarak bafll›yor. Kendisini her defas›nda daha da gelifltirerek, insanlar›n daha iyi, yaflanas› bir dünyay› yaratmalar› için hukuk alan›nda yo¤unlafl›r. Ve her yerde hukuk alan›nda kendinden söz ettiren bir bilgin oldu¤u zaman, yazd›¤› tüm kitaplar› Nil nehrine atarak dostu olan fieyh Hüseyin Ahlati’nin müridi olur ve neredeyse o zamana kadar bildi¤i her fleyi unutarak kendisini yeniden flekillendirir. fieyh Ahlati’nin müridi iken fleyhinin iste¤i ile Tebriz’e gider, burada Timur ile karfl›lafl›r ve düflünceleriyle Timur’u etkiler. Ama Timur’un kendisini Semerkant’a götürmek istemesi üzerine tekrar Kahire’ye döner. fieyh Ahlati, ölümünden önce Bedrettin’i halifesi seçse de, Bedrettin burada kalmaz ve do¤du¤u topraklara gider. Edirne’ye ulaflana kadar birçok yer dolaflan Bedrettin, buralarda kendisine birçok mürit bulur ve gelecekteki büyük idealini gerçeklefltirmek için kendisine yoldafl olacak kiflilerdir bunlar. Börklüce Mustafa ve Kemal Torlak’t›r bunlar›n önde gelenleri. Ve Bedrettin Edirne’ye ulaflt›¤›nda, Osmanl› devletinde, kardefller aras›nda iktidar mücadelesi vard›r. Musa Çelebi’nin kendisine kazaskerli¤i önermesinden sonra bir süre düflünmüfl ve herkesin eflit olaca¤› bir dünya özlemini yaflama geçirebilmek için kendisine önerilen bu görevi kabul etmifltir Bedrettin. Musa Çelebi'nin kardefli Mehmet çelebi karfl›s›nda yenik düflmesiyle ailesi ile birlikte ‹znik'e sürgün edilir.

Bilim ile donanm›fllar, bu inand›klar› bilime gidecek yol için verdi¤i mücadelede yoldafllar›na olan güveni görmek mümkün. Çünkü Bedrettin yoldafllar›na güvenmifl ve onlar› oraya mücadeleye gönderirken hiçbir güven sorunu yaflamam›flt›r. Osmanl›’n›n büyük bir ordu ile yoldafllar›n›n üzerine yürüyece¤ini bilmesine ra¤men yoldafllar›n›n yan›na gitmemesi, hakikat ateflini yakmak için baflka bir yere gitmesi, bunun göstergesidir. Ayr›ca Bedrettin’in gerçek do¤ruya ulaflmak için hukuk konusunda uzman bir noktada iken kitaplar›n› Nil nehrine atmas› ve kendisini tekrardan yaratmas›, bugün bizler için de çok önemli bir yerde duruyor. Çünkü insan›n kendisini yenilemesi çok kolay olmayan bir olayd›r.

Ya¤mur çiseliyor, korkarak lar›n› hakikat için mücadele eden ‘bald›r› ç›plaklar›n’ üstüne. Ama bu ilk sald›r›dan galip gelir fieyh Bedrettin’in yoldafllar›, kardeflleri.

yavafl sesle

Bedrettin duyar da durur mu yerinde. O da hakikat ateflini daha da harlamak için düfler yollara. Sürgünde oldu¤u ‹znik’ten ç›kar dört nal giden atlar›n üstünde ‹sfendiyar’a. Oradan geçer Eflâk’a. Art›k Deliorman’dad›r Bedrettin ve kardeflleri. Manisa’da, Karaburun’da yanan hakikat atefli bu kez de Deliorman’da yak›l›r.

Ya¤mur çiseliyor,

Bu s›rada Mehmet Çelebi tek yaflayan ‘kardefli’nin üzerine gider saltanat›n› kesinlefltirmek için, ama görür ki ‘din sapk›n›’ Bedrettin tehlikeli olmaya bafllam›flt›r, çevirir yönünü Börklüce Mustafa ile Kemal Torlak’›n üzerine. Önce Dede Sultan yenilir Osmanl› ordusuna. 10 bin kifli bafllam›fllar hakikat için savafla ve bir bakm›fllar ki kalm›fllar 2 bin kifli.

Burada yine kendisini varl›k koflulu sayd›¤› düflünceler u¤runa seferber eder ve bir gün, baflta Börklüce Mustafa ve Kemal Torlak olmak üzere tüm yoldafllar›n› toplar. Art›k zaman› gelmifltir hakikat için mücadele etmenin. Ve ‘hakikat savaflç›lar›’ bafllamal›d›r art›k zalime, beylere, sultana, padiflaha karfl› savafla.

Dede Sultan ve önde gelen yoldafllar› yakalan›rlar. Börklüce’yi çarm›ha gererler ve gözlerinin önünde vururlar yoldafllar›n›n kafalar›n›. “‹rifl Dede Sultan”. Ve develerin üstünde flehrin içinde gezdirerek öldürürler Mustafa’y›. Kemal Torlak’› ise asarlar Manisa kalesinde.

Börklüce Mustafa (Dede Sultan), Ayd›n ve Karaburun’da bafllatacakt›r hakikat için mücadeleyi ve yakar yoldafllar›yla hakikatin ilk ateflini. Kemal Torlak ise Manisa’da bafllar beylere, paflalara karfl› mücadeleye.

Ve Bedrettin. Onu ise bir ihanet al›r götürür Deliorman’dan Serez’e, bir çuval›n içerisinde atlar›n üstünde. Ç›kar›rlar padiflah›n ‘huzuruna’ Bedrettin’i. Ulema yarg›layacakm›fl onu, ama tam tersi olur ve Bedrettin yarg›lar yarg›layanlar›. Kendisinin af dilemesini bekleyenlere okur hükmünü:

Dede Sultan, cesaretiyle, bilgisiyle, adaletiyle, Kemal Torlak da, cesaretiyle, safl›¤›yla, inanc›yla bafllarlar hakikati savunmaya. Osmanl› duyar bafl›na gelen ‘belay›’ ve yok etmek için sürer at-

bir ihanet konuflmas› gibi.

beyaz ve ç›plak mürted ayaklar›n›n ›slak ve karanl›k topra¤›n üstünde koflmas› gibi. Ya¤mur çiseliyor, Serez’in esnaf çarfl›s›nda, bir bak›rc› dükkân›n›n karfl›s›nda Bedreddinim bir a¤aca as›l›. Ya¤mur çiseliyor. Gecenin geç ve y›ld›zs›z bir saatidir. Ve ya¤murda ›slanan yapraks›z bir dalda sallanan fleyhimin ç›r›lç›plak etidir. Ya¤mur çiseliyor. Serez çarfl›s› dilsiz, Serez çarfl›s› kör. Havada konuflmaman›n, görmemenin kahrolas› hüznü Ve Serez çarfl›s› kapatm›fl elleriyle yüzünü. Ya¤mur çiseliyor.

Madem ki bu kerre ma¤lubuz netsek, neylesek zaid

fieyh Bedrettin Destan›’ndan….. (Naz›m Hikmet)


çeviri Dünyan›n en yoksul ülkelerinden biri olan Nepal’de, halk›n Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderli¤inde sürdürdü¤ü iktidar mücadelesi baflta ezilen halklar olmak üzere bütün dünyan›n dikkatlerini üzerinde toplam›fl durumda. Daha düne kadar ad› bilinmeyen Nepal, bugün dünya bas›n›nda genifl bir flekilde iflleniyor. Emperyalizmin “bald›r› ç›plaklar” dedi¤i Nepal’in yoksul halk›, kendi ikti-

20-31 Mayıs 2008

dar›n› kurmak için emin ad›mlarla ilerliyor. Gerici devlete karfl› 12 y›ld›r Halk Savafl› yürüten NKP(M), seçimlerden büyük bir baflar› ile ç›kt›. Meclisteki 220 sandalyeyi kazanan ve kraliyeti kald›r›p cumhuriyeti ilan etmeye haz›rlanan NKP(M)’nin önder kadrolar›ndan Baburam Bhattarai ile yap›lan bir röportaj› sizlerle paylafl›yoruz.

“Halk bütünlüklü bir de¤iflim istiyor ve bu olacak” Partiniz, seçimlerden büyük bir baflar› ile ç›kmak üzere. Seçimlerin ard›ndan nas›l bir politik yönelim içerisine gireceksiniz?

Bugünden sonra devletin ekonomik aktivitelerdeki etkinli¤inin artaca¤›n› m› söylüyorsunuz?

Nihayet geçti¤imiz hafta gerçekleflen Kurcu Meclis seçimleri için uzun süre çaba sarf ettik. Krala karfl› 7 politik parti ile gerçeklefltirdi¤imiz ittifak sürecinde zaten bafll›ca politik hedeflerimize ulaflt›k. Bunlardan birisi hükümetin oluflturulmas› için di¤er partilerle var›lan uzlaflma id. fiimdi yan›tlanmak üzere önümüzde duran soru; bunlara kimin önderlik edece¤idir. Aç›kt›r seçimlerden en fazla oyu alan parti, yeni hükümetin bafl›nda yer alacakt›r. fiu halde do¤ald›r ki, NKP(M), kurulacak olan koalisyon hükümetinin bafl›nda yer alacakt›r.

Devlet daha kolaylaflt›r›c› bir rol oynayacak. ‹fl faaliyetlerine müdahale etmeyecek. O, yat›r›mc›lar›, üretimi gelifltirmeleri ve ifl alanlar› yaratmalar› için teflvik edecek Bürokrasiyi ve di¤er kesimleri nas›l bir yeniden yap›land›rmaya tabi tutacaks›n›z? Bugüne kadar monarflinin araçlar› olagelen bürokrasiyi ve yarg›y› yeniden ele al›p bafltan afla¤› düzenlemeye tabi tutmal›y›z. Ancak bunu yaparken güvenilir kriterler izlemeliyiz. ‹zin verirseniz bunu biraz açay›m. Bar›fl sürecinin bir parças› olarak Halk Kurtulufl Ordusu ile Nepal Ordusu’nun engetrasyonu ve yenilenmesi hususu üzerinde durmal›y›z. Yeniden yap›land›rma sürecini monarfli kald›r›ld›ktan sonra düflünebiliriz. Ancak bu tart›fl›lmaya aç›k olacak. Bürokrasiyi ve di¤er kesimleri demokratik usullerle düzenlemek istiyoruz.

Hükümet içerisinde, NKP(M)’ye kim baflkanl›k edecek? Bunu flu an söyleyemem. Kimin baflkanl›k yapaca¤›n›, müzakere ederek belirlemek durumunday›z. Yeni politik sistemin bir tasla¤›n› haz›rlamam›z, monarflininin akibetine karar vermemiz gerekiyor. Ve ancak bundan sonra partimize kimin baflkanl›k edece¤i konusunu düflünece¤iz. Bizim niyetimiz baflkanl›k sistemini yürürlü¤e koymak. Ancak bizim d›fl›m›zdaki politik güçlerle de bu konuyu tart›flmam›z gerekti¤i için, bu hususta kesin bir fley söyleyemiyoruz. Bu konuda di¤er partilerle bir politik uzlaflma yakalamam›z gerekiyor, çünkü baflkanl›k sistemi için anayasa de¤iflikli¤i gerekmektedir. Politik bir uzlaflma yakalamadan anayasay› de¤iflteremeyiz. fiu halde, baflkanl›k sistemine geçmemiz kolay de¤il. Politik farkl›l›klar nedeniyle bunu yapamaz isek, hükümet flu anki haliyle yoluna devam edecektir.

Bir defas›nda Nepal’in devasa bir güvenlik gücüne ihtiyac› olmad›¤›n› söylemifltiniz. Ama, e¤er Maoist savaflç›lar ile orduyu entegre edecek olursan›z, dev bir güvenlik gücüne sahip olacaks›n›z. Nepal’in böyle büyük bir orduya ihtiyac› oldu¤unu düflünüyor musunuz? Birlefltirme iflleminden sonra güvenlik güçlerinin say›s› 100 binin üzerinde olacak. Ülkenin nüfusu göz önüne al›nd›¤›nda böyle bir say› ihtiyaç olarak görülebilir. Uzun vadede bu say›y› azaltmal›y›z. Böylesine devasa bir ordu yerine, savafl durumunda ülkeyi savunabilecek milisler e¤itmenin daha do¤ru olaca¤› kanaatindeyim. Bence böylesi bir gücü e¤itmek daha faydal› olacakt›r. Bunlar›, acil durumlarda toparlayarak seferber etmeliyiz.

NKP(M), en büyük politik güç olarak; hükümeti oluflturmak ve monarfliyi kald›rarak Nepal cumhuriyetini ilan etmek için di¤er politik partilere nas›l yaklaflacak? ‹lk olarak bafll›ca politik partiler ile müzakelerde bulunaca¤›z. Hükümeti oluflturmadan önce onlar›n konuya bak›fllar›n› ve düflüncelerini ö¤renmeye ihtiyac›m›z olacak. Politik birlikteli¤in gerekli oldu¤u anlarda, geçici anayasa çerçevesinde birlikte çal›flmam›z gerekecek. Bu temel üzerinde ilerlemek durumunday›z. Kurucu Meclis, ilk oturumunda Nepal Federal Cumhuriyeti’ni ilan edecek. Bunun için politik uzlaflmay› gelifltirmemiz gerekiyor. Bundan sonraki sorun, yine politik uzlaflma ile yeni hükümeti oluflturmak olacak. Ve bundan sonra yeni Nepal anayasas› için taslak haz›rlayarak ilerleyece¤iz. Bu bafll›kl›klar›n yan›nda, Hakikat ve Uzlafl› Komisyonu’nun kurulmas›, göç ettirilmifl olanlar›n rehabilite edilmesi, güvenlik güçlerinin entegrasyonu gibi baz› baflka politik taahhütler var. san›r›m çok say›da sorun söz konusu olacak. Bizim, ivedi olarak dört konuyu gözden geçirmemiz gerekiyor; güvenlik, politik yap›, ekonomi ve uluslararas› iliflkiler. Bunlar›n hepsi ulusal uzlafl› gerektiyor. Seçim sonuçlar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu kadar büyük bir baflar› bekliyor muydunuz? Halk, bütünlüklü bir de¤iflim ar›yor. Biz, on y›l› aflk›n Halk Savafl› boyunca bu bütünlüklü de¤iflimi yaratacak politik yönelimimizi gelifltirdik. De¤iflik kastlardan, de¤iflik etnik kökenlerden, de¤iflik cinsten ve de¤iflik inançlardan insanlar var bünyemizde. Halk Savafl›’n›n ana hedefleri ülkeyi yeniden yap›land›rmak idi. Bu politik hedeflerimize ulaflmam›z, bunlar› kitlelerin talebi haline getirmemiz Halk Savafl›’n›n on y›l›n› ald›. Ve insanlar, ülkemizin sosyal, politik ve ekonomik yap›s›n›n bir bütün olarak masaya yat›r›lmas› ihtiyac›n› hissettiler. Dolay›s›yla biz, olaylara eski gözlüklerimizin arkas›ndan bakamay›z. Medya ve elit kesimler resmi kaç›rd›lar. Neticede Kurucu Meclis seçimleri ço¤unu flafl›rtt›. Temel gerçeklikler de¤iflti ve partimizin en büyük parti olarak ortaya ç›kmas›na yard›m etti. Halk›n deste¤inin bekledi¤inizden daha fazla oldu¤unu düflünüyor musunuz? En büyük parti haline gelece¤imizi düflünüyorduk ve uzlaflmaya varmam›z durumunda yeni hükümeti kurma gücüne sahip olaca¤›m›z› da. Ancak seçimlerde izledi¤imiz hareket tarz›, Kuru-

UML, seçimlerde kötü bir yenilgi ald›. Yak›n gelecekte ülkede tek bir komünist partisi öngörüyor musunuz? cu Meclis seçimlerinde bekledi¤imizden daha baflar›l› hissettirdi. Bununla beraber, sonuçlar›n bizim lehimize olaca¤›n› düflündük. Ben kiflisel olarak 22 bölgeyi ziyaret ettim ve seçimlerden üç hafta öncesinde koflullar› de¤erlendirdim. Bizi destekleyen güçlü bir kitle dalgas›n›n do¤du¤unu öngörebildim. Malesef, medya olaylar› tersinden gördü ve biz seçimlerde kitlelerin bizlere muazzam ölçüde oy verdiklerinin a盤a ç›kmas›na de¤in onlar› ikna edemedik.

s›yla ekonomik büyümeyi Kurucu Meclis seçimleri itibariyle ele alabiliriz. Söz konusu seçimler bize “yeni Nepal”e uzanan sürecin kap›s›n› açt›. fiimdi görev, tüm siyasi partilerin desteklerini toplamak ve politik istikrar› sa¤lamakt›r. Bu bafllang›ç olacak. Elbette bu süreçte teknolojiye ve uzmana ihtiyac›m›z olacak. Bununla birlikte ben, birlikte çal›flmam›z halinde k›sa sürede ekonomik büyüme yakalayabilece¤imize inan›yorum. Çin, liberal ekonomiyi benimsemifl durumda. Geride b›rakt›¤›m›z 30 y›l içeri-

Bir radyodaki konuflman›zda a¤›r sorumluluklar yüklenmifl oldu¤unuzu söylediniz. Bununla kastetti¤iniz neydi?

sinde kayda de¤er bir ekonomik büyüme

Sözünü etti¤im, seçimlerden bu en fazla oyu alan parti olarak ç›kman›n devasa bir sorumluluk oldu¤uydu. Çünkü bu baflar› bize, 250 y›ll›k gerici feodal sistemin yerine yeni Nepal’i infla etme sorumulu¤u yüklüyor. Bunun bir gecede gerçekleflmesini bekleyemezsiniz. ‹kinci olarak, ülkeyi yeniden yap›land›r›rken, bu ifli bütün yönleri ile hesaba katmam›z gerekiyor; yoksulluk, açl›k, okuma yazma oran›n›n düflüklü¤ü, sa¤l›k ve di¤erleri… Ülkeyi yeniden yap›land›rmam›z, 10-15 y›l›m›z› alabilir.

Çin, Mao döneminde feodal sistemi tasfiye etti ve ekonomik büyüme için sa¤lam bir temel yaratt›. Feodal sistemi tasfiye eden ülkelerin izledikleri modelleri analiz etmeliyiz. Ne zaman ki sa¤lam bir temel yarat›p bunu teknoloji ile desteklediniz, o zaman geliflme sa¤layabilirsiniz. fiu an böyle bir temel mevcut de¤il.

K›sa bir süre içerisinde ülkeyi yeniden yap›land›rmay› ve ekonomik büyüme yaratmay› nas›l baflaracaks›n›z? ‹htiyac›m›z olan fley politik istikrar. H›zl› bir ekonomik büyümeyi, politik istikrardan ba¤›ms›z düflünemeyiz, baflaramay›z. Kurucu Meclis seçimleri, politik istikrar konusunda umut verici olmufltur. ‹kinci olarak ise güçlü bir önderlik gerekmektedir. Bunlardan da önce, ülkenin yeniden yap›land›r›lmaya bafllanmas› gerekir. fiu halde ekonomiyi nas›l ele almal›y›z? 30 y›ll›k panchayat sistemi bizlere, halk›n ihtiyaçlar›n› karfl›lama sözü verdi, ancak bunu yapamad›. Çünkü kraliyet rejimine dayal› bu sistem, sadece kendi ihtiyaçlar›yla ilgilendi. 1990 y›l›ndaki parlamento seçimleri sonras›nda da ülkedeki plans›zl›k devam etti. Dolay›-

MKP Nepal’deki devrim yürüyüflünü selamlad› NKP(M)’nin, önderlik etti¤i Nepal halk›yla, Demokratik Halk Devrimi yürüflünde taktik bir ad›m olan parlamento seçimlerinden ezici bir üstünlükle ç›kmas›, Maoist Komünist Partisi (MKP) taraf›ndan selamland›.

sa¤lad›. Sizce Çin’inkine benzer bir model izleyebilir miyiz?

Halen ülkemizden bir sermaye kaç›fl› var. Bunu nas›l durduracaks›n›z? Yerli ve yabanc› yat›r›mlar olmadan bu ülkenin geliflimini düflünemeyiz. Teknolojik yat›r›mlar da bunun kadar önemli. Dolay›s›yla yerli ve yabanc› yat›r›mlar› teflvik etme politikas›n› sürdürece¤iz. Bunun olabilmesi için, politik istikrars›zl›¤a bir son vermeliyiz. Bu bak›mdan, yat›r›mc›lar için güvenlik sa¤lanmal›, yerli ve yabanc› finansörler için elveriflli bir ortam yarat›lmal›. Ayn› zamanda iflçi ve yöneticiler aras›ndaki farkl›l›klar› çözebilece¤imizi düflünüyorum. Bu meseleleri çözmedikçe, daha iyi bir yat›r›m atmosferi yaratamay›z. ‹kinci olarak, yat›r›m alanlar› belirlemeli ve gerekli alt yap›y› yaratmal›y›z. Üretici sektörlere yo¤unlaflmal›y›z. Montaj sanyiini teflvik etmek istemiyoruz. ‹fl faaliyetleri, yat›r›mlar üretimi artt›rmal›, istihdam yaratmal›.

MKP taraf›ndan “Yaflas›n Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderli¤indeki Nepal halklar›n›n kurtulufl mücadelesi” bafll›¤›yla yay›mlanan bildiride; NKP(M)’nin, önderlik etti¤i kitlelere vermifl oldu¤u güven sonucunda seçimleri kazand›¤›na dikkat çekildi. “Aç›k olarak ifade edebiliriz ki seçim sonuçlar›, hiç tart›flmas›z flimdiye kadar halk›n somut sorunlar›na dayal› gerçek kurtulufllar› u¤runa verilen devrim mücadelesinde Marksizm-Leninizm-Maoizm önderlikli sürdürülen halk savafl›n›n kazan›m› ve ürünüdür“ ifadelerine yer verilen aç›klama flöyle bitirildi: “Nepal halklar›n›n kendi kurtulufl mücadelesinde, Maoist öncülerinin etraf›nda insanl›¤›n kurtuluflu için ke-

Yak›n zamana kadar üç politik güç vard›; kralc›lar, sosyal demokratlar (burjuvaziyi temsil edenler) ve solcular. Gelecekte iki güç olaca¤›n› düflünüyorum: Zenginleri temsil eden Nepal Kongre Partisi ile yoksullar› temsil eden sol. Nepal Kongre Partisi kendi politik durufluna sahip, net bir görüflü ve politikas› oldu¤u için kimli¤ini yitirmeyecektir. Fakat Nepal Komünist Partisi Birleflik ML (UML) herhangi bir politik pozisyona sahip de¤il. Ne zenginleri, ne de kitleleri temsil ediyor. Böylesine k›s›r bir düflünce komünist parti olarak nitelendirilemez. Kimli¤ini yitirdi, daha fazla yaflayamaz. CPN(M) kendisini komünist bir parti olarak ilan etti. CPN-UML’nin örgütlü kadrolar›n› partimize davet ediyoruz. Yeni anayasa tasla¤›n› haz›rlaman›z ne kadar zaman›n›z› alacak? Afla¤› yukar› iki y›l alacak. Ancak nas›l bir hareket tarz› izleyece¤imiz di¤er politik güçlerle alakal› tabii ki. Mümkün olan en k›sa sürede yeni anayasay› bitirmeliyiz. Böylelikle ekonomi üzerinde yo¤unaflabiliriz.

13

UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN

Onlar kavgam›z›n bayraklar›d›r S›n›fl› toplumla birlikte ezen-ezilen, sömüren-sömürülen aras›ndaki mücadele de ortaya ç›km›flt›r. Ezilen-sömürülenler ilk toplumsal dönemlerde (köleci, feodal) bilimsel bir ideolojiye sahip olamad›klar›ndan dolay›, mücadeleleri politik iktidar› hedefleyen bilinçli bir s›n›f mücadelesi de¤ildir. Burjuvazi her ne kadar feodal sisteme karfl› kitleleri yan›na alm›flsa da halk kitlelerinin ç›karlar›n› temsil etmemifltir. Sömürücü özü ve niteli¤ini koruyarak daha sonra iflçi s›n›f› ve halk kitleleri karfl›s›nda gerici duruma düflmekten kurtulamam›flt›r. S›n›f mücadelelerinin en keskin oldu¤u kapitalizmde ezilensömürülenler bilimsel ideolojilerine kavufluyorlard›. Marks iflçi s›n›f›na ‘dünya y› yorumlamakla yetinilemeyece¤ini ve as›l olan›n onu de¤ifltirmek oldu¤unu’ söyleyerek, ezilen-sömürülen emekçi halk kitlelerinin gerçek kurtulufllar›n›n s›n›fs›z sömürüsüz bir dünya oldu¤unu ifade ederek proleteryan›n ideolojisini net bir flekilde ortaya koymufltur. Bu komünist manifesto dünya çap›nda iflçi s›n›f› taraf›ndan sahiplenildi.ve burjuvazinin korkulu rüyas› haline geldi. Marksizm, uluslararas› alanda iflçi s›n›f›n›n kurtuluflu için bir silah olarak kullan›larak daha da gelifltirildi. Rusya’da Lenin büyük bir ustal›kla ülkesinin somut koflullar›na uygulayarak, iflçi s›n›f› önderli¤inde halk kiteleleri ile birlikte flanl› Ekim Devrim Devrimi’ni gerçeklefltirdi. Dünya çap›nda yükselen mücadele Çin’de Mao’nun önderli¤inde gerçekleflti. Mao’nun Marksizm-Leninizm’i Çin koflullar›na uygulayarak yar›-feodal, yar›-sömürge ve sömürge ülkelerdeki devrim modelini tahlil ederek Marksizm’e önemli katk›larda bulundu. Bu ideolojiden etkilenen birçok Latin Amerika–Asya ve Avrupa ülkelerinde devrimler ve devrimci iktidarlar geliflmifltir. Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da büyük etkileri oldu. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da flanl› Ekim Devrimi’nden sonra 1921’de M. Suphiler proletaryan›n ideolojisini yaflamsallaflt›rmak için co¤rafyam›za girifl yapmaya çal›flt›klar› s›rada Kemalist faflist diktatörlük taraf›ndan hunharca katledilir. M. Suphi yoldafllar›n hunharca katledilmelerinden k›sa bir süre sonra TKP’nin niteli¤i ve özü de¤iflir. Baflka ifadeyle co¤rafyam›z›n bereketli topraklar›na eli y›ll›k ölüm sessizli¤inin tohumlar› ekilir. Kültür Devrimi’nin dünyada yaratt›¤› etki nedeniyle bu perde y›rt›l›r ve co¤rafyam›zda da yank›s›n› bulur. Bu ayn› zaman da militanca bir duruflun tohumlar›n›n ekilmesi ve yaflama dönüflme sürecini kendisinde ifade etmektedir. ‹flçi s›n›f›n›n, köylülerin ve gençlerin kendili¤inden gelme mücadelelerinin örgütlü bir güce dönüfltürülmesinin esas aya¤› olan bir öncünün gereklili¤i kendisini dayatm›flt›r. ‹flte tam da bu noktada ‹brahim Kaypakkaya MLM’yi Türkiye–Kuzey Kürdistan’›n o¤ul veren bereketli topraklar›na ustaca uyarlayarak, elli y›l sonra yeniden bir komünist partisiyle buluflmas›n› sa¤lad›.Geçmifl hatalardan köklü biçimde ar›nm›fl, amaç-araç iliflkisi her bak›mda kal›n hatlarla bu yerli yerine oturtulmufl nitelikli bir aflama Kaypakkaya’da ifadesini bulmaktad›r.Proletarya Partisi kurulur kurlmaz düflman sald›r›lar›n›n hedefi haline gelir ve kuruluflundan k›sa bir süre sonra ise kurucu önder ve baflkomutan ‹brahim Kaypakkaya yoldafl düflmanla girilen bir muharebede yaralanarak tutsak düfler.Aylarca süren iflkenceye karfl›n “ser verip s›r vermeme” tavr›yla iflkenceci cellatlar karfl›s›nda proletaryan›n k›z›l bayra¤›n› yücelterek, burjuvaziye kendi kalelerinde yenilgiyi tatt›r›r. Bu yenilgiyi hazmedemeyen burjuvazi çareyi O’nu katletmekte arar ve katleder. Kaypakkaya yoldafl, Büyük bir adanm›fll›kla yarat›lan bu k›z›l direnme gelene¤iyle birlikte, esasta da Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimine iliflkin ortaya koydu¤u teorik tespit ve tahlillerle co¤rafyam›z›n halklar›na köklü bir miras b›rakt›. Bu miras üzerinden yükselen Maoist hareket, 36 y›ll›k mücadele tarihinde yüzlerce komünist neferini politik iktidar savafl›m›nda yitirerek ayn› güzergahta kararl›l›¤›n› sürdürmüfltür ve sürdürecektir. S›n›fs›z sömürüsüz bir dünya olan komünizme ulafl›ncaya dek bu devam edecektir. Nas›l ki bütün imparatoluklar y›k›ld›ysa burjuvazi de proleteryan›n gücü karfl›s›nda y›k›lacakt›r. Tarih bunun kan›t›d›r. Geçmiflte Rusya, Çin gibi yerlerde flimdi ise Nepal’de o k›z›l bayrak dalgaland›-dalgaland›r›l›yor. Uzun ve çetrefilli mücadele sürecinde binlerce milyonlarca kad›n erkek genç ve yafll› k›z›l bayra¤› dalgaland›rmaya çal›fl›rken canlar›n› feda etmifllerdir. Kimi da¤larda, kimi fabrikalarda, kimi sokaklarda, kimi iflkence tezgahlar›nda, kimi hapishanelerde.

Baz›lar› halen Maoistlerin, monarfliyi sembolik tarzda koruyabilece¤ini tart›fl›yor. Bu konuda ne düflünüyorsunuz?

Çünkü onlar; Marksizm Leninizm Maoizm ideolojisinin ve biliminin insanl¤›n tek kurtulufl yolu oldu¤unun bilincindedir ve bu bilinçle en ön saflarda bu ideoloji u¤runa büyük bir cüretle hareket etmifllerdir.

Bizi flafl›rtan, monarfli iflas etmiflken, hala onu koruyaca¤›m›z›n neden düflünüldü¤üdür. Monarfliyi muhafaza etmek için bir neden yok.

Çünkü onlar; bu ideolojinin Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki devrimi inflaa etmenin tek yolu oldu¤unun bilinciyle KAYPAKKAYA’ dan devrald›klar› o k›z›l bayra¤› varacaklar› hedefte dalgaland›rman›n azmi ve coflkusuyla hareket ederek ard›llar›na üzerinde yükselecek bir miras b›rakm›fllard›r.

Kraliyet yanl›s› baz› ulusalc›lara, bize kat›lmalar› ça¤r›s›nda bulunduk. Bu monarfliyi koruyaca¤›m›z anlam›na gelmez. Onu herhangi bir biçimde korumak mümkün de¤il. Kanaatimizce o miad›n› doldurmufltur. Kral, Narayanhiti Saray›’n› ne zaman terk edecek? Cumhuriyeti ilan ettikten hemen sonra, kral acilen saray› terk etmelidir. Bu 7 politik parti ittifak›n›n yaklafl›m› budur. Kurucu Meclis’in ilk oturumunun ard›ndan, kral hemen saray› terk etmelidir.

netlenmesini selaml›yoruz. NKP(Maoist)’in de önderlik rolünü oynayarak bu güveni ve gücü h›zl› bir ad›mla halklar›n kurtuluflu temelinde örgütlenmeye çevirerek, halklar› gerçek kurtuluflu olan kendi iktidarlar›na kavuflturmas› yürüyüflünde yoldaflça destekliyoruz. Sosyalist ülkelerdeki geriye dönüfller sonras› at›lacak böyle bir ad›m, savafl alan› ve zulüm diyar›na çevrilen yerkürede ezilen ve sömürülen dünya halklar›n›n yüzlerini tekrar güçlü bir flekilde sosyalizme dönmelerini sa¤layacakt›r. Bu rol çok aç›k görülmeli ve Nepal halklar› uluslararas› alanda güçlü bir flekilde desteklenmelidir“.

fiimdi biz ard›llar› ise o bayra¤› büyük bir onur ve gururla devral›p yar›m kalan görevleri tamamlama sorumlulu¤uyla yükümlüyüz. Çünkü onlar› anmak demek mücadele etmek demektir. fiairin dedi¤i gibi “seni anmak demek savaflmak demektir” evet sizleri anmak savaflmak demektir. Onlar› anmak demek; Maoist fikirlerinin yayg›nlaflt›r›lmas› demektir. En ücra köflelere kadar düflüncelerini kitlelere götürmeliyiz. T›pk› Kaypakkaya ve yoldafllar›n›n iflçilere, köylülere, gençlere ve kad›nlara götürdükleri gibi... fiunu unutmamal›y›z ki devrim için büyük bedeller gerekmektedir. Ki s›n›f mücadeleleri tarihi bunun ispat›d›r. Hiçbir devrim yoktur ki büyük bedeller ödenmeden gerçekleflsin. Çünkü burjuvazi iktidar›n› kaybetmemek için proleteryan›n hakl› mücadelesini kanla bast›r›p ezmekten asla vazgeçmez. Ancak her türlü gerici zor ve fliddet karfl›t›n› büyüterek devrimci savafl›n yükselifline tan›kl›k eder. Devrimle karfl›-devrimin bu ac›mas›z do¤as›ndan ötürü y›lg›nl›¤a ve karamsarl›¤a kap›lmadan en a¤›r bedelleri gö¤üsleyerek, kavgalar›n› devrald›¤›m›z öncellerimizin yolunda ilerleme cüretine sahip olmal›y›z. Bu yolda elbette ki bedeller ödeyece¤iz, bunlar bizleri gerileten de¤il, bilakis bileyerek güçlendiren gerekçeler olmal›d›r. Önemli olan tarih ve insanl›¤›n gelece¤i karfl›s›nda görevlerimizin yerine getirilmifl olmas›d›r. Kahraman flehitlerimize lay›k olmak ve onlar›n an›s›na uygun davranmak ancak böyle mümkün olur. Ülkemizin devrimi bunu gerektiriyor, ve onlar bizden bunu bekliyor.


14

güncel

20-31 Mayıs 2008

Temel Demirer, ‘yarg›layanlar›’ yarg›l›yor Temel Demirer hakk›nda bir konuflmas›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve Dersim Mercan’da katledilen Ökkefl Karao¤lu’na yer verdi¤i için örgüt propagandas› yapmaktan dava aç›ld›. Dava ile ilgili Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Demirer ayr›ca, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde de 301. Madde’den dolay› ‘san›k’ sandalyesindeydi. Demirer Malatya’da “Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r”, Ankara’da ise “Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac›m yok” diyerek davalar›n düflürülmesini istedi Yaklafl›k 25 sayfal›k savunmada öne ç›kanlar ise flöyle oldu:

Temel Demirer düflünce suçundan “san›k” sandalyesinde Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› konuflmalara dahil etmek suç teflkil etmeye devam ediyor. Araflt›rmac›-yazar Temel Demirer, 6. Munzur Festivali’nde “Türkiye’nin Gelece¤i, Siyasal Krizler ve Demokrasi” panelinde Kaypakkaya’dan bahsetti¤i için hakk›nda “Terör örgütü propagandas› yapmak” iddias›yla Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde dava aç›ld›. Ayr›ca Demirer, Hrant Dink’e iliflkin yapt›¤› konuflmadan dolay› hakk›nda 301. Madde’den aç›lan davaya iliflkin görülen mahkemede, Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac› olmad›¤›n› söyledi.

“Gökyüzünden baflka s›n›r yok” Temel Demirer hak›nda 6. Munzur Festivali içerisinde bir panelde Ökkefl Karao¤lu ve ibrahim Kaypakkaya’ya konuflmas›nda yer verdi¤i için MKP’nin propagandas›n› yapmak iddias›yla dava aç›ld›. ‹lk duruflman›n görüldü¤ü Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde Demirer hakim karfl›s›na ç›karak, “Gökyüzünden baflka s›n›r yok” adl› savunmas›n› okuyup davan›n durdurulmas›n› talep etti.

Cumhuriyet Savc›s› Ömer Tetik’in, sürrealist bir öznellikle kaleme ald›¤› “iddianame”ye göre, “3713 say›l› TMK’n›n 7/2; 5237 say›l› TCK’n›n 53/1 maddelerince cezaland›r›lma”m isteniyor. Savc› Tetik’in “iddia”s›, “terör örgütünün propagandas›n› yapt›¤›m” yolunda! Aç›k, aç›k ve yüksek sesle beyan ediyorum: Ne Türkiye Komünist Partisi (Marksist-Leninist), ne de Maoist Komünist Partisi üyesiyim. Üyesi olmad›¤›m bir örgütün propagandas›n› yapt›¤›m “iddias›”, Tetik’in zorlama “yorumu”ndan ibarettir; özneldir; mesnetsizdir; hukuki bir dayanaktan yoksundur... Saklad›¤›m yok; hem niye saklayaca¤›m? Ben bir komünistim; co¤rafyam›zda Mustafa Suphilerden, Nâz›m Hikmet Ranlara uzanan bir gelene¤in savunucusu, takipçisiyim... Evet, evet saklayacak de¤ilim; ben s›n›fs›z-sömürüsüz-s›n›rs›z bir dünya ütopyas›n› savunan bir komünistim. Ve nihayet Mercan’da katledilen kifliler aras›nda bulunan Ökkefl Karao¤lu, benim manevi o¤lumdur. Kendisinin ve arkadafllar›n›n mahkemece sübut bulmufl herhangi bir suçu olmad›klar› hâlde bir operasyon sonucu öldürülmüfl ve sonra da suçlu ilan edilmifllerdir. Ökkefl’in de aralar›nda bulundu¤u 17 kiflinin öldürülmesi, yarg›s›z infazd›r.

mifl ve ard› ard›na s›ralanm›fl kopuk kopuk sat›rlar›n, bir biri ard›na (hiçbir insicam gözetmeden) s›raland›¤›n› göreceksiniz... Bu Türkçesi bozuk, imla yanl›fllar›yla dolu, c›mb›zlanm›fl sat›rlar›n bana ait oldu¤u “iddias›” do¤ru de¤ildir. Hakk›mdaki “iddialar›”n› kaleme alan Tunceli Cumhuriyet Savc›s› fiahin’den, her fleyden önce soyad›m›n “DEM‹REL” de¤il “DEM‹RER” oldu¤una dikkat etmesini bekler ve umard›m... ‹zninizle soyad›m gibi bir fleyi daha düzelteyim. fiahin’in “ERMEN‹ST POL‹T‹KALARLA SALDIRILAR” dedi¤i fley, “EMPERYAL‹ST POL‹T‹KALARLA SALDIRILAR”d›... fiimdi sormal›y›m: Bu denli özensiz haz›rlanm›fl bir “metin” ile “suçlanmam” inand›r›c› olabilir mi? Yeri geldi belirteyim; Tetik’in, sürrealist bir öznellikle kaleme ald›¤› “iddianame”de, “Konuflmas›na baslarken: “Bu salonda en son 30 Nisan 2005 benim oturdu¤um yerde ben oturuyordum. Yan›mdaki arkadafl›m›n yerinde Sinan oturuyordu. Arkadaki üçüncü arkadafl›n yerinde Ökkefl oturuyordu. Ökkefl dedim tan›rs›n›z, 17’lerden Mercan’da kurflunlanarak, gerçekten tüylerin diken diken olmamas› mümkün de¤il. Önce Onun an›s› önünde sayg› ile e¤ildi¤imi, TCK’nun suç saymas› kars›s›nda bile sayg› ile e¤ildi¤imi söylemeyi bir borç bilirim...” fleklinde sözler söyledi¤i...

Devam edelim Konuya iliflkin iki not daha

Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r Tunceli Cumhuriyet Savc›s› Mehmet fiahin’in, 2007/1095 soruflturma no’lu fezlekesini inceledi¤inizde, keyfi olarak seçil-

CEM‹LE KOÇAK'IN ANISINA eşkalin dağlara yakıştı, adın çocuklara andımıza kaldı özün uçurum kuşlarıyla gittin de mecranda bunca ırmağı hırçın bunca yangınla akranlarını bu sevdayla ölüm yaralı yurdunun çağrısına bıraktın eşkalin dağlara yakıştı, kavgaya adın Mücadeleni yüreğinde taşıyıp yaşatırken, sanmasınlar ki mücadelen bitti. Sürerken bu köhne düzen, elbet sessiz kalınmayacaktır. Sürdürüyor mücadeleni ardından gelenler, yaşatıyor umutlarını, düşlerini. Yarım kalmadı, sürüyor, sürecek mücadelen…

Senin mücadelenle büyüyen ve umudu yüreginde tafl›yan A‹LEN

Birincisi “Yan›mdaki arkadafl›m›n yerinde Sinan oturuyordu” deniyor ya; “Sinan” denilen sevgili eflim Sibel idi... Bu da “iddianame”ye malzeme teflkil edilen verilerin ne kadar ciddi oldu¤una bir kan›tt›r! K›rk y›ll›k eflim, “kan›t” olarak

Hasan Toy ve Aycan Tato’yu sayg›yla an›yoruz Karanlık ve çamurlu sokaklarında yurdumun Köşe başları ne kadar pusuluysa yiğit olana Bir o kadar doğurgandır halkım Bir o kadar sevdalıdır şanlı isyana Vurulurken sınır boylarında duyulmaksızın sesimiz Bent olurken Dicle'ye, işkencede parçalanmış bedenlerimiz. Kan taşırken Fırat'a, soğumaya durmuş yüreğimiz Ve Munzur şahlanıp da, kapanmışken en bilinmez geçitlerimiz ‹hanete sille çekip, do¤rulmay› bilen bizleriz

Dersim’den yoldafllar›

‘MAYIS D‹R‹L‹fi ve D‹REN‹fiT‹R’ GECES‹NDE BULUfiALIM! PROGRAM

YER

PROGRAM

EMEKÇ‹ S‹NEV‹ZYON HALK OYUNLARI KONUfiMACILAR

G‹K-DER UNIT C1. VICTORIAN GROVE. LONDON N16 BEN SAAT: 18:00

Bir davas› Adalet Bakanl›¤›’nda Demirer’e bir dava da Hrant Dink katliam›na iliflkin yapt›¤› konuflma yüzünden aç›lm›flt›. Demirer, “Dink, sadece bir Ermeni oldu¤u için de¤il, bu ülkede soyk›r›m oldu¤u gerçe¤ini sarf etti¤i için katledildi” diye aç›klamada bulundu¤u için hakk›nda hem 301. hem de 216. Madde’den dava aç›lm›flt›. 6 y›la kadar hapis istemiyle aç›lan davalardan ilki olan 301. Madde’den dolay› aç›lan dava, 301. Madde’nin yasal de¤iflikli¤i nedeniyle ikinci durflmada durduruldu. Durdurulma nedeni ise, davan›n görülüp görülmeyece¤inin karar›n›n Adalet Bakanl›¤›’nca verilmesini karar alt›na alan yasa de¤iflikli¤i oldu.

“fiefaate muhtaç de¤ilim” Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmada ise savc› Yücel ‹ldeniz “301. Madde’deki de¤ifliklikle soruflturma izninin Adalet Bakan›’na verildi¤ini” hat›rlatarak, davan›n görülme karar›n›n Adalet Bakanl›¤›’na iletilmesi gerekti¤ini belirtti. Savc›n›n bu karar›na itiraz eden Demirer ve avukat›, davan›n düflmesini istedi. Demirer konuya iliflkin flöyle konufltu: “301. Madde’yle ilgili de¤iflen birfley olmad›. Benim bu suçtan yarg›lanmam› gerektirecek bir eylemim yoktur. Dink’in öldürülmesiyle ilgili iki astsubay›n verdi¤i ifadeler ve 1 May›s’ta maruz kald›¤›m devlet terörü de birlikte ele al›nd›¤›nda, benim sözlerim elefltiri ve düflünce özgürlü¤ü kapsam›nda de¤erlendirilmelidir. Adalet Bakan›’n›n flefaatine de muhtaç de¤ilim.” Ancak mahkeme hakimi Nuri Öztürk, savc›n›n talebini dikkate alarak davan›n durdurulmas›na ve dosyan›n Adalet Bakanl›¤›’na gönderilmesine karar verdi. Böylece e¤er Adalet Bakanl›¤› dosyan›n görülmesine karar verirse dava devam edecek.

AL‹ HAYDAR DE⁄‹RMENC‹ ÖLÜMSÜZDÜR

Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya fiahs›nda Parti ve Devrim fiehitlerini An›yoruz

EMEKÇ‹ HASAN YÜKSEL‹R YEN‹NUR ADA GRUP HARMAN T‹YATRO S‹NEV‹ZYON KONUfiMACILAR: MUZAFFER ORUÇO⁄LU (YAZAR) FA‹K BULUT (Araflt›rmac› Yazar) AR‹F B‹LG‹N (Yazar) 31 MAYIS 2008 CUMARTES‹ SAAT: 15.00 B‹ENKEN SALL B‹ENKEN STRASSE 2. 4706 OENS‹NGEN ‹SV‹ÇRE

sunulan belgede “Sinan” olmufltur; Sibel’i Sinan yapan “belgeler”in ne kadar ciddi oldu¤una iliflkin karar› size b›rak›yorum...

EMEL KILINÇ Öylesine s›k›lm›fl ki yumruklar› ‹yice s›k›ls›n yumruklar Saklans›n diye bir arma¤an gibi bu kat›l›k Öylesine s›k›lm›fl ki yumruklar› Kimse hüzünlü olmas›n Kimse hüzünlü olmas›n diye S›ras› de¤il hüznün daha.

Bir grup yoldafl› ad›na H›d›r Eren...

eğer bir gün çıkıp gidersen dağlara, geriye dönüp bakma. eğer bir gün çıkıp gidersen dağlara, yüreğini sıkıştırıp, bilincini karartma, ileriye bak; yıldızlara, güneşe, hep ileriye doğru akan ırmaklara, bir de, başını gökyüzüne dayamış doruklara ve doruklara mavzer çatmış sevdalara... dağların enginliğine güven; güven halkların zenginliğine. suların ak köpüğüne. yıldızların ve güneşin aydınlık gücüne. güven tarihten gelen birikime. güven köylünün dile gelen bilincine: “umudunu yitirme!” eğer bir gün çıkıp gidersen dağlara, ve kapılırsan kötü duygulara, geriye bakıp da aldanma. tüfeğini eğik tutarak, zincirleme yüreğini. sana yön veren zenginliği kavra; kavra çelişkideki derinliği. unutma; çelişki esastır. çelişki, ileri atılmış bir adımdır. adımlarına yön ver; yön ver adımlarına. adımların seni sulara, adımların seni deryalara, adımların seni yıldızlara, adımların seni doruklara götürecektir doruklar, mavzer çatmış sevdalara...

HATAY’DAN DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹ OKURLARI


güncel

20-31 Mayıs 2008

15

Devlet terörü gizlenmeye çal›fl›l›yor 1 May›s’ta devletin polisiyle estirdi¤i terörü, AKP hükümeti ve ‹stanbul Valisi Muammer Güler aklamaya çal›flarak, Taksim’de 1 May›s’› kutlamak isteyenleri suçlu ilan etti. ‹stanbul Emniyet Müdürü Cerrah, devletini aklamak için ›smarlama olarak gelen fiiflli ile Taksim esnaf ve muhtarlar›yla bas›n önünde ‘iyi polis’ oyunu oynad›. Devrimci 1 May›s Platformu ile D‹SK, KESK ve Türk-‹fl ise, devlet terörünü protesto edip, seneye ayn› ‘suç’u iflleyeceklerini ilan ederek, as›l suçlunun devletin ta kendisi oludu¤unu aç›klad›lar Vali, devleti ve kendini aklamak istiyor 1 May›s’ta ‹stanbul’da polisin vahfli fliddetini aç›kça ortaya ç›karan olaylar, fiiflli Etfal Hastanesi’ne gaz bombas› at›lmas›, doktorlar›n dayak yemesi ve gazdan etkilenerek kald›r›mda oturan bir kad›na polisin tekme atmas› olmufltu. Bas›na da yans›yan bu görüntülere ra¤men yaratt›klar› terörü gizlemek isteyen ‹stanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’la bas›n karfl›s›na geçerek yaflananlar› kendi ‘masumane’ kurgular›yla aç›klad›lar. fiiflli Etfal Hastanesi’ne at›lan gaz bombas›n›n izah› haz›rd›. Vali Güler: “Asla böyle bir fley söz konusu olmam›flt›r. Bir yaral› getiren polis arac›n›n içindeki koltuk kenar›nda bulunan gaz bombas›n›n patlamas›yla, öncelikle kendisi bundan etkilenmifltir ve o giriflte baz› kiflilerin etkilenmesi söz konusu olmufltur”. Polisin kald›r›mda oturan kad›na öldüresiye vurdu¤u tekmeye de k›l›f haz›rd› Güler’den: “Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun öngördü¤ü zor kullanmay› polis tamamen kanun çerçevesinde kullanm›flt›r”. ‹flçileri, emekçileri, devrimcileri yalanlar›yla karalayan Güler’in, devletin 1 May›s öncesinde sürdürdü¤ü psikolojik savafla ra¤men alanlara ç›kanlarla ilgili yorumu da haz›rd›; "Polisin karfl›s›na ç›kanlar iflçi de¤ildi. Müdahalelerin büyük ço¤unlu¤unda, yasad›fl› örgütlerin veya yasad›fl› örgütler ad›na yay›n yapan baz› gruplar›n ve onlar›n etraf›ndaki marjinal yap›lanmalar›n polise taflla, sopayla, sapanla, molotofkokteylleri ile sald›rd›klar›n› gördük". Devletin devrimcileri karalayan, halktan koparmaya dönük bilindik marjinal söylemlerini tekrarlayan Güler, hem devletin yaratt›¤› terörü gizlemeye çal›flt›, hem de devletin nas›l bir 1 May›s istedi¤ini aç›klam›fl oldu.

Polis terörünü herkes gördü ama “Cerrah masummufl”

Bir May›s’ta neler yafland›

Vali Güler’den sonra ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da devletin 1 May›s’ta polisiyle estirdi¤i terörü gizlemek için ›smarlama bir bas›n aç›klamas› yapt›. Söz konusu bas›n aç›klamas›nda fiiflli ve Taksim esnaf›n›n küçük bir bölümü Cerrah’a ‘orant›l› güç’ uygulamalar›ndan dolay› teflekkür etti.

Cerrah’tan gazetecilere ince ayar Ziyareti takip eden bas›n mensuplar›n›n sorular›na sinirlenen Cerrah, gazetecilere ince bir ayar çekti. Gazetecilerin birçok sorusuna ‘farkl› yerlere çekmeyin’ cevaplar› veren Cerrah, estirilen devlet terörünü gizlemek için bas›n›n muhtar ve esnaflara soru sormas›n› engelledi. Özellikle bir gazetecinin 1980 öncesinde yaflananlarla ilgili soru sormaya çal›flmas› üzerine Cerrah, "80 öncesini b›rak›n o kadar fley yapmay›, öyle fleye girmenin gere¤i yok. Arkadafllar›m›z teflekküre geldiler, duyarl› olmalar›n› ve polise destek olmalar›ndan ortaya ç›kard›klar› olumlu bir ortam var. Bunu sorun o zaman kendilerine. 80 öncesi, 80 sonras›, onlara gerek yok" dedi.

*Okmeydan›'nda 19 yafl›ndaki Burhan Gül, bafl›ndan plastik mermiyle vurularak yaraland›. *‹HD'ye göre 2 bin 800 kifli gözalt›na al›nd›. *D‹SK Genel Merkezi'ne gaz bombas› atl›d›. ‹çeride bulunan insanlar›n birço¤u fenalaflt›. *Birçok iflçi polis taraf›ndan darp edildi. *Cumhuriyet Gazetesi muhabirinin kolu polisler taraf›ndan k›r›ld›. *ÇHD üyelerinin de aralar›nda bulundu¤u avukatlar›n D‹SK binas› önüne gitme istemleri polis taraf›ndan sald›r›yla karfl›land›. *Polis fiiflli civar›nda çevrede gördü¤ü her toplulu¤un üzerine gaz bombas› att›. Ayr›ca plastik mermilerle insanlar›n üzerine hedef gözetmeksizin atefl etti. *Polisin gözalt› s›ras›nda eylemcilere vahflice sald›rd›¤› görüldü, ayr›ca çekim yapmaya çal›flan gazetecilere de sald›rd›. *ÖDP il binas› polis taraf›ndan bas›ld›, içerdekilerin üzerine atefl aç›ld›, gaz bombalar› at›ld›.

*Polis turistlere de sald›rd›. Birçok turist polis teröründen nasibini ald›. *Yerde bayg›n fleklide yatanlara polisler tekmelerle sald›rd›. *Teflvikiye'de ve Cevahir Otel'in önünde polis, emekçilerin üzerine hedef gözeterek kurflun ya¤d›rd›.

“Taksim 1 May›s alan›d›r, bu gerçe¤i devlet terörü de¤ifltiremez” Devrimci 1 May›s Platformu bir aç›klama yaparak, devletin terörüne karfl›n kazanan›n devrimci irade, disiplin ve kararl›l›k oldu¤unu belirtti. 9 May›s’ta TMMOB binas›nda bir bas›n toplant›s› gerçeklefltiren Devrimci 1 May›s Platformu, 1 May›s’ta uygulanan devlet terörüne ve devrimcilerin tüm bu teröre karfl›n kararl› durufllar›na de¤inerek, sendikalar›n iflbirlikçi durufllar›n› elefltirdi. Platform yürütme üyelerinden Eyüp Bafl, Hakan Dimlefl, Melek Alt›ntafl ve Cihan Kaplan taraf›ndan okunan bas›n metninde 1 May›s’ tan haftalar önce devlet taraf›ndan terör uygulamalar›n›n yap›ld›¤› ve dev-

let taraf›ndan devrimci ve demokrat kitle örgütlerinin “provokatör” ve “marjinal örgüt” olarak lanse edildi¤i ifade edildi. Okunan bas›n metninde, AKP taraf›ndan devrimcilerin, demokratlar›n, tüm halk güçlerinin tehdit edildi¤i ifadelerine yer verilirken; “Orant›l› güç kullanaca¤›z, Taksim’de ›srar Anayasal düzene baflkald›r›d›r dediler ve gere¤ini yapt›lar. 30 bin polis ve gerekti¤inde kullanmak üzere binlerce komando… Sonra sokaklarda, caddelerde emekçilerin üzerine azg›nca sald›rd›lar” denildi. Aç›klamada 2008 1 May›s’›nda devlet terörü uygulayanlarla 77 katliam›n› gerçeklefltirenlerin ayn› oldu¤u ve devrimcileri provokatör olarak gösteren ve gayrimeflru olarak lanse eden devletin as›l kendisinin provokatör oldu¤u belirtildi. Devrimcilerin meflrulu¤unun sorgulamaya aç›ld›¤›n›n ve kimsenin buna hakk›n›n olmad›¤›n›n belirtildi¤i aç›klamada; “Devrimcilik meflrudur, Taksim’ de 1 May›s kutlamak meflrudur, gayri meflru olan, Taksim’i 30 bin polisle ve askerle iflgal eden devletin kendisidir” denildi. Sendikalar›n 1 May›sta sergiledi¤i hükümet yanl›s› tavr›n›n elefltirildi¤i aç›klamada; “Konfederasyonlar, baflta D‹SK ve KESK olmak üzere, bu sürecin hesab›n› iflçilere, emekçilere, devrimcilere ve halka vermelidir” denildi. Hak gasplar›n› önlemek için kitlelerin haklar›n›n meflrulu¤una inanmas› ve mücadele edilmesi ve bedeller ödenmesi gerekti¤inin alt›n›n çizildi¤i aç›klamada, 2008 1 May›s’›n›n bu derslerle dolu oldu¤u ifadelerine yer verildi. 1 May›s’ta sokak sokak direnen tüm güçleri selamlad›klar›n› belirten platform üyeleri, Devrimci 1 May›s Platformu’nun bu direniflte belirleyici bir rol üstlendi¤ini ve bu direniflle devletin tüm sald›rgan söylemlerinin yerle bir edildi¤i ve 2008 1 May›s’›nda Taksim’in emekçilere aç›lmas› noktas›nda önemli bir ad›m at›ld›¤› belirtildi. 2009 1 May›s’›nda daha güçlü, birleflik ve kitlesel bir devrimci 1 May›s için Taksim’de olacaklar›n› flimdiden deklare ettiklerinin alt›n›n çizildi¤i aç›klamada; “Taksim 1 May›s alan›d›r, bu gerçe¤i devlet terörü de¤ifltiremez” denildi.

ÇHD’den suç duyurusu Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ‹stanbul fiubesi üyeleri, 1 May›s’ta ‹stanbul'da yaflanan olaylardan dolay› ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay, ‹stanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakk›nda savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. fiiflli Adliyesi önünde toplanan avukatlar ad›na aç›klama yapan av Kemal Aytaç, 1 May›s kutlamalar› için toplanan kitlelerin sabah›n erken saatlerinden itibaren ''polisin fliddeti'' ile karfl› karfl›ya kald›¤›n› belirtti. Alanda bulunan herkese yo¤un fliddet uyguland›¤›n› ifade eden Aytaç, suç duyurusu dilekçelerinde, ''Kiflilerin ifade ve seyahat özgürlü¤ünün gasp edildi¤i, insanlar›n vücut bütünlü¤üne sald›r›da bulunuldu¤u, özgürlüklerinin tehdit edildi¤i ve yaraland›klar›'' gibi suç unsurlar›n›n bulundu¤unu bildirdi. Aytaç, Atalay, Güler ve Cerrah hakk›nda soruflturma aç›lmas›n› ve yarg›lanmalar›n› istediklerini ifade etti. Avukatlar suç duyurusu dilekçelerini fiiflli Cumhuriyet Savc›l›¤›na verdi.

Rabia bebek ve bir devlet gerçe¤i Baflbakan Tayyip Erdo¤an ekonomi, e¤itim ve sa¤l›ktaki ‘ilerlemeyi’ hemen hemen her f›rsatta dillendiriyor ve iyi bir seviyeye geldi¤imizi belirtiyordu. Ancak yoksul insanlar Erdo¤an’›n bu iyimser tablosuyla yaflam›n hiçbir yerinde karfl›laflm›yor. T›pk› Rabia ve S›la’n›n bafl›na gelenler gibi. ‹kisi de istanbul’daki tüm hastaneleri saatlerce gezdi ama yaralar›na merhem sürecek tedaviyle karfl›laflamad›lar. Çünkü ikisinin de ortak bir özelli¤i vard›: YOKSULLUK Özal ve Sevil Karagöz’ün 8 ayl›k k›zlar› Rabia, kaza ile üzerine dökülen kaynar suyla yand›. Bu kazayla bafllayan geliflmeler neticesinde Rabia bebe¤in Türk devletinin gerçek yüzüyle tan›flmas› çok erken yaflta bafllam›fl oldu. Annesi, gözyafllar› içerisinde Rabia’y› 6 saat boyunca bir hastaneye kabul ettiremedi. Rabia, Baflbakan Erdo¤an’›n pembe balonlar›n› patlatarak, ac›lar içinde ölümle yaflam aras›nda gidip geldi.

Devletin mumu yats›da söndü Sosyal güvenlik sisteminde yap›lan düzenlemeler ile sa¤l›¤›n iyice paral› hale getirilmesi sonucu yoksullar›n hastanelere girmesi iyice zorlaflt›. Rabia’n›n bafl›na gelenler, hastanelerdeki gerçek durumu gözler önüne seriyor.

Baba Erhan Temur önce S›la’y› ‹kitelli’deki ‹stanbul Hospital’a götürdü. Burada yap›lan ilk müdahalenin ard›ndan Bak›rköy Yenimahalle Do¤umevi ve Çocuk Hastanesi’ne sevk edilen S›la, buradan da “Bizim yapabilece¤imiz birfley yok” cevab›yla geri çevrildi. Çaresiz bir flekilde soka¤a at›lan S›la ve ailesi daha sonra Bak›rköy Dr. Sadi Konuk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Vak›f Gureba E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi aras›nda gidip geldi. Fakat hiçbir hastane S›la’y› kabul etmedi. Devletin paral› sa¤l›k uygulamas› nedeniyle çaresiz kalan aile, buradan da ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi Hastanesi’ne gitti. Cerrahpafla’da küçük S›la’ya serum tak›l›rken, hastane yetkilileri aileye yo¤un bak›m ünitelerinin dolu oldu¤unu söyledi. Hastane yetkilileri bir de S›la’n›n babas›na, “Çocu¤umu kendi iste¤imle hastaneden teslim al›yorum” yaz›l› bir k⤛t imzalatt›.

K›z›n›n yanmas›n›n ard›ndan Anne Sevil Karagöz, bebe¤ini önce Dar›ca Devlet Hastanesi’ne götürdü. Burada Rabia bebe¤e ilk müdahale yap›ld› ve Rabia, Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. ‹kinci bir flok bu hastanede aileyi sarsar. Vücudunda yan›klar bulunan Rabia bebe¤in kabul edilmeyece¤ini ö¤renen aile bu kez telafl içerisinde, Derince Devlet Hastanesi’nin yolunu tuttu. Ancak bu hastane de Rabia’y› kabul etmedi. Rabia bebek yan›klar içerisinde hastane hastane dolaflt›r›l›rken, gelen telefonla yeniden Dar›ca Devlet Hastanesi’ne do¤ru yola ç›k›ld›. Sonra ikinci bir telefon geldi ve Rabia bebe¤in Kartal Lütfi K›rdar E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne götürülmesi istendi. Rabia, Kartal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne geldi¤inde ise yine bir devlet gerçe¤i ile yüz yüze kald›. Yan›klar içerisinde bir de havale geçiren ve durumu gittikçe kötüleflen Rabia bebek, “bebek yo¤un bak›m ünitesi”nde yer olmad›-

¤› gerekçesiyle hastane kap›s›nda bekletildi. Saatler boyunca hastane hastane dolaflt›r›lan Rabia bebek en sonunda durumun bas›na yans›mas› ile ‹stanbul Zeynep Kamil Kad›n ve Çocuk Hastal›klar› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'nde tedavi alt›na al›nabildi.

Rabia ne ilk ne de son Küçükçekmece’de üzerine kaynar çay dökülerek vücudunun büyük bir k›sm› yanan 14 ayl›k S›la Temur da Rabia bebek gibi, saatler boyunca kendisini kabul edecek bir hastane bulamad›. S›la’n›n ailesi de Rabia’n›n ailesi gibi düflük gelirliydi. Halkal›’da oturan Erhan ve Habibe Temur’un k›zlar› S›la’n›n üzerine çaydanl›k devrilince vücudunun çeflitli yerlerinde yan›klar olufltu. Ve S›la da Rabia gibi sonu bilin(me)dik bir yolculu¤a ç›kt›.

S›la’n›n yaflama bedeli: 8 bin 500 YTL S›la da Rabia bebek gibi devlet gerçe¤i ile erken yaflta tanfl›t›. Sa¤l›k hakk› paral›yd› ve tedavi olmas› için 8 bin 500 YTL’si olmas› gerekiyordu. Özel TEM Hospital Hastanesi’nin yo¤un bak›m ünitesinde yer oldu¤unu ö¤renen baba Temur, S›la için hastane yetkilileri ile görüflür. Yetkililer, Temur’a çocu¤un befl gün yo¤un bak›mda kalmas› gerekti¤ini ve bunun ücretinin 8 bin 500 YTL oldu¤unu aç›klar. Baba Temur 2 ayl›k sigortal› oldu¤u için bu ücretin sigorta taraf›ndan karfl›lanmad›¤›n› ö¤renince komflu ve akrabalar›ndan toplad›¤› 3 bin YTL’yi hastaneye teslim eder. Hastane görevlileriyle pazarl›k ederek fiyat› da 7 bin 500 YTL’ye indiren Temur, S›la’n›n ac›lardan kurtulabilmesi için hastanenin flart› olan bofl bir senet imzalar. Ve ac›lar içerisinde 8 saat boyunca hastane hastane dolaflan S›la, sonunda tedavi alt›na al›n›r.

Ankara DHD: Üyelerimiz serbest b›rak›ls›n Ankara Demokratik Haklar Derne¤i (DHD) tutuklu bulunan eski baflkan› Kaz›m Do¤an ve üyesi Cemgil Demir’in serbest b›rak›lmas›n› istedi. Ankara DHD 17 Haziran 2007 y›l›nda bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› için gözalt›na al›n›p 11 ayd›r Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde tutulan Kaz›m Do¤an ve Cemgil Demir’in 28 May›s günü yap›lacak duruflmada serbest b›rak›lmas›n› istedi. Ankara DHD, yapt›¤› aç›klamada tüm devrimci, demokrat, ayd›n kiflileri ve demokratik kitle örgütlerini duruflmaya kat›lmaya, devletin hak ve hukuk tan›mazl›¤› karfl›s›nda da dayan›flmay› yükseltmeye ça¤›rd›.

MAYA Arif B‹LG‹N Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› için yay›mlayam›yoruz


BÜROLAR KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ G Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli G Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l ELAZI⁄: ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75

KONUK YAZAR

KOMÜN‹ST ÖNDER KAYPAKKAYA VE YEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹TLER‹ ANILDI Komünizm ve devrim flehitleri ülkemizde ve dünyada büyük coflkuyla an›ld›. Komünizm ve devrim flehitlerini anma haftas› olan May›s ay›n›n üçüncü haftas› ülkemizin birçok ilinde eylemlerle ve etkinliklerle karfl›land›. Eylemlerde öne ç›kan ise "Köklerimize sar›larak mücadeleyi büyütüyoruz" fliar› oldu ‹stanbul Gazi Mah. Köklerimize Sar›larak Mücadeleyi Büyütüyoruz ‹STANBUL/Gazi: Demokratik Haklar Platformu 17 May›s günü komünist önder ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda Yeni Demokrasi flehitlerini Gazi Mahallesi’nde yapt›¤› meflaleli yürüyüflle and›. Gazi eski karakol önünde toplanan kitle, meflaleler yak›p uzun bir yürüyüfl kolu oluflturarak, Gazi Cemevi’nin bulundu¤u yere kadar yürüdü. Kortejin önünde “Köklerimize Sar›larak Mücadeleyi Büyütüyoruz” ve büyük boyutta komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n foto¤raf›n›n bulundu¤u pankartlar tafl›nd›. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Vartinik’ten Mercan’a bu tarih bizim”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Kahrolsun faflizm, yaflas›n Halk Savafl›” sloganlar› at›ld›. Anmada Demokratik Haklar Platformu ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda, “Proletarya Partisinin kurucusu baflkomutan ‹brahim Kaypakkaya, Amed zindanlar›nda 4 ay boyunca gördü¤ü iflkencedeki direngenli¤i ve bafl e¤mezli¤iyle ‘ser verip s›r vermeyen önder’ olarak yer edinmifltir bilinçlerde. 71 ç›k›fl› olarak tarihe yer edinen ve ülkemizde y›llarca reformist, tasfiyeci hatta süregiden mücadelenin silahl› olmas› gerekti¤i gerçekli¤inin savunucusu olmufltur. Denizler, Mahirler ve ‹brahimler. Bu üç gelenek içerisinde komünist önder ‹brahim Kaypakkaya; ülkemiz devriminin temel sorunlar› olan; Kemalizm, Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk›, s›n›f çeliflkileri ve kitle çizgisi gibi konularda MLM biliminin ›fl›¤›yla çözüm program› sunmufltur” denildi. Aç›klamada günün önemine de¤inilerek, “Devrim ve demokrasi mücadelesinde ölümsüzleflenleri anmak; onlar›n insanl›¤›n kurtuluflu için onurla tafl›d›klar› bayra¤› daha da yukar›lara yükselmekten geçmektedir. Bu bilinçle bizler yitirdiklerimizi anmaktan onlardan devrald›¤›m›z Yeni Demokrasi mücadelesini büyütmeyi anl›yoruz” denildi. Sar›gazi- Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, komünizm ve Yeni Demokrasi flehitlerini and›. fiehit düflen MKP/ HKO üyeleinin mezarlar›n›n bulundu¤u Sar›gazi mezarl›¤›nda toplanan aileler “Kavgan›z kavgam›zd›r, ideallerini yaflataca¤›z” pankart› açarak, komünizm ve devrim flehitlerini and›. MKP/HKO flehitlerinin mezar› bafl›nda yap›lan anmada aileler ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada flehitleri anman›n onlar›n mücadelesini sahiplenmekle olaca¤›n›n vurgusu yap›larak, “Köklerimize tutunarak umudu kuflanal›m” denildi. Anmada “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Feda olsun can›m›z Halk Savafl›na”, “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya” sloganlar› at›ld›. Ümraniye- DHP, 17 May›s Cumartesi günü Ümraniye Pir

Dersim

Malatya

Maoist Komünist Partisi (MKP) yapt›¤› yaz›l› aç›klamada komünizm ve devrim flehitlerini selamlad›.

Bursa Sultan Abdal Park›’nda ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda komünizm ve devrim mücadelesinde flehit düflenler için anma etkinli¤i düzenledi. Sayg› durufluyla bafllayan etkinlik DHP ad›na yap›lan aç›klamayla devam etti. DHP ad›na yap›lan aç›klamada, “Hak ve Özgürlük gasplar› dün oldu¤u gibi bugün de devam etmektedir. Faflizmin azg›n sald›r›lar› devam ettikçe bu co¤rafyada yeni ‹brahimler yeni Mahirler, yeni komünistler filizlenecektir. Dün Kaypakkayalar›n dalgaland›rd›¤› bu bayrak Mercanlar da on yedilerin ve nice devrimcilerin, komünistlerin ellerde dalgaland›, dalgalanacakt›r” denildi.

si ile sona erdi.

Aç›klaman›n ard›ndan s›ras›yla Grup ‹klim, Grup Toroslara Yolculuk ve Ferhat Tunç sahne alarak etkinli¤e ayr› bir renk katt›. Anmada “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Feda olsun can›m›z Halk Savafl›’na”, “Mercan’da bir ses, on yediler ölmez” sloganlar› at›ld›.

ve devrim flehitlerini and›. Anma etkinli¤i komünist

DERS‹M- Dersim DHP, devrim ve komünizm flehitlerini yapt›¤› etkinlikle and›. Etkinlik sayg› duruflu ile bafllay›p sinevizyon gösterimi ile devam etti. fiiir dinletisinin ard›ndan ‹brahim Kaypakkaya’n›n ve fikirlerinin anlat›ld›¤› bir sohbet gerçeklefltirildi. Etkinlik müzik dinleti-

karfl› duruflu ile Yeni Demokrasi flehitlerinin, Kürt ulu-

YEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹TLER‹ YURT DIfiINDA ANILDI

MALATYA- Demokratik Ö¤renci Derne¤i’nde yap›lan etkinlikle Kaypakkaya ve devrim flehitleri an›ld›. Kaypakkaya ve tüm devrim flahitleri an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllayan etkinlik, DHP ad›na Kaypakkaya ve 71 sürecini anlatan yaz›n›n okunmas›yla devam etti. Anma etkinli¤inde fliir dinletisi ve DHP taraf›ndan haz›rlanan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Anma etkinli¤i kat›l›mc›larla yap›lan söylefli ile son buldu. BALIKES‹R- Demokratik Gençlik Hareketi bir etkinlik düzenleyerek komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› önder ‹brahim Kaypakkaya ve devrim flehitleri flahs›nda sayg› durufluyla bafllad› ve ard›ndan DGH'nin haz›rlam›fl oldu¤u metnin okunmas›yla devam etti. Aç›klamada Kaypakkaya'n›n fikirler, ideolojisi ve düflmana sal mücadelesinde bedenlerini tutuflturan dörtlerin ve Haki Karerlerin ülkenin devrim mücadelesine birer meflale olduklar› belirtildi. Anma etkinli¤i okunan fliirlerle ve müzik grubunun verdi¤i dinleti ile sona erdi.

miras›yla sol yelpazede oldu¤unu ve demokrasi mücadelesi için birlik oluflturulmas› gerekti¤ini aktard›.

KÖLN/V‹YANA-Yurt d›fl›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya için “May›s Dirilifl ve Direnifltir” ad› alt›nda düzenlenen anma geceleri büyük coflkuyla gerçekleflmeye devam ediyor. Köln ve Viyana’da “May›s Dirilifl ve Direnifltir” ad› alt›nda, komünist önder Kaypakkaya ve onun flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitlerini anma geceleri büyük coflkuyla gerçekleflti. Anma gecelerinde öne ç›kanlar ise flöyle oldu: Anma gecelerine kat›lan Muzaffer Oruço¤lu, MKP’nin 2. Kongresi’ni de¤erlendirerek, MKP’nin içerisindeki demokrasinin ilericili¤ine

‘Yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyorlar’

de¤indi. Di¤er bir kat›l›mc› olan Prof. Haluk Gerger, Türk devletinin hem Kürt halk›na hem de iflçi s›n›f›na sald›rd›¤›na de¤inerek, buna karfl› durufl için ortak mücadele edilmesi gerekti¤ini söyledi. Yek-Kom temsilcisi Mehmet Demir anma gecelerinde, Kürdistan da¤lar›nda on binlerce gerillan›n ‹brahimlerin, Denizlerin ve Hakilerin an›lar›na ba¤l› kalarak direndi¤ini söyledi. 11 May›s Pazar günü Viyana gecesine konuflmac› olarak kat›lan Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Baflkan› M.Ali ÇANKAYA ise Aleviler üzerinde oynanan oyunlara de¤inirken, Alevilerin `68 ve `71

Anma gecelerinde sunumlar, okunan bildiriler ve konuflmac›lar kitle taraf›ndan ilgi ve dikkatle dinlenirken, Emekçi ve Grup Munzur marfllar›n› kitleyle birlikte çoflkulu bir flekilde seslendirdi. Ahmet Aslan, ‹lda Simonian, ‹pek Rençber, Grup ‹syan, Grup Umuda Ça¤r› anma gecelerinde sahne al›rken, Hrant Dink’i anlatan bir tiyaro gösterimi de yap›ld›. Gecelerde s›k s›k “Yaflas›n partimiz Maoist Komünist Partisi”, “Vartinik’ten Mercan’a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›’na”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Yaflas›n Halk Savafl›”, “‹bo yafl›yor, HKO savafl›yor” sloganlar› at›ld›.

Baflta komünist önder ‹brahim Kaypakkaya olmak üzere, komünizm flehitlerinin ve say›s›z devrim flehidinin de May›s ay›n›n üçüncü haftas›nda flehit düfltü¤ü hat›rlat›larak, “fiehitlerimiz; bugüne geliflimizin her safhas›nda onlar›n eme¤i vard›r. Al›n terleri ve kanlar›yla yo¤urduklar› tarihi-güncel birikimimizin ve miras›m›z›n yap› ustalar›d›r. Üzerinde yükseldi¤imiz ve kavga ateflini harlad›¤›m›z zemin, hiç kuflkusuz onlar›n ürünü olarak cisimleflen bir sürecin ad›d›r. Bundand›r ki onlardan ö¤renerek savaflt›k ve savafl›yoruz. Onlara yarafl›r biçimde Halk Savafl›’n› gelifltirip ileri tafl›mak, görevimiz ve sorumlulu¤umuzdur. Komünizm yürüyüflünde onlar›n ideallerini her bak›mdan yaflamsal k›lmak ve önümüzde duran ödevimiz ve görevimizdir" denildi. Aç›klamada son olarak flunlar söylendi: "S›n›fs›z, s›n›rs›z, sömürüsüz bir dünya yaratmak için asla bedel ödemekten ve ödetmekten de geri durmayaca¤›z. Hem de bunu tam bir adanm›fll›k içinde yapaca¤›z. Biz kazanaca¤›z, halk kazanacak, Halk Savafl› kazanacak.”

Korkut BORATAV

‹nsanlar m›, otomobiller mi? Bu¤day, m›s›r, pirinç fiyatlar›ndaki h›zl› art›fllar nereden kaynaklan›yor? Temel nedenleri göz ard› etmek istiyorsak küçük bir liste yapabiliriz: Dünyada et tüketiminin ve ona ba¤l› olarak hayvan yemi (tah›l) girdisinin yükselmesi… Yükselen petrol fiyatlar›n›n tar›msal üretim maliyetlerine yans›mas›… Küresel ›s›nman›n üretim üzerindeki olumsuz etkileri… Do¤ru; ama eksik… ‹flin özüne bakarak bir ön-tan› yapal›m: Dünya ekonomisinin çevresindeki yüzlerce milyon insan› açl›k tehdidiyle karfl› karfl›ya b›rakan g›da krizinin ana sorumlusu emperyalizmdir; sermayenin dünya halklar› üzerindeki s›n›rs›z tahakkümünü hedefleyen sald›r›d›r ve ça¤dafl kapitalizmin de¤erler sisteminin bir ö¤esi olan tüketici/burjuva hayat tarz›d›r. K›saca aç›klamaya çal›flal›m. Üç büyük petrol üreticisi (Rusya, ‹ran ve Venezuella) Amerikan emperyalizminin denetimi d›fl›ndad›r. Irak’›n h›zla ‹ran’›n etki alan›na girmesine yol açan bir “felâket senaryosu” gündemdedir. Bu olgular›n da katk›s›yla enerjide ham petrole ba¤›ml›l›¤› azaltmak, ABD için hayatî bir stratejik hedef haline gelmifl ve k›sa dönemli bir çözüm bulunmufltur: Tar›msal yak›t… En yayg›n biçimiyle m›s›rdan veya fleker kam›fl›ndan üretilen etanol, benzinin yerine geçen (veya benzine eklenen) bir yak›tt›r. Dünyan›n en büyük m›s›r üreticisi ve ihracatç›s› olan Amerika bu ürünün giderek artan oranlar›n›n etanola tahsis edilmesi için büyük boyutlu destekler vermifltir. On y›l sonunda ABD’de tafl›t araçlar›nda kullan›lan yak›t›n yüzde 20’sinin (AB’de ise yüzde 10’unun) etanoldan oluflmas› hedeflenmektedir. Sonuç, temel bir besin maddesi olarak m›s›r üretiminin, ihracat›n›n çarp›c› boyutlarda düflmesi; iki y›lda fiyatlar›n yüzde 60 oran›nda artmas›; m›s›rdan kaçan talebin bu¤day ve pirince yönelmesi; fiyat art›fllar›n›n bu ürünlere de sirayet etmesi olmufltur. Peki, bu fiyat art›fllar› neden öncelikle dünyan›n yoksul co¤rafyalar›na, en yoksullara zarar vermektedir? Hububat üreticisi gariban köylülere niçin faydas› yoktur? Bu sorular›n yan›tlanmas› için, “sermayenin s›n›rs›z tahakkümünü hedefleyen sald›r›”n›n üçüncü dünya köylülü¤üne yans›yan ö¤elerine bakmak gerekir. K›saca hat›rlayal›m: Otuz y›l önce hem metropol, hem de çevre ülkelerinde tar›m korunmakta; desteklenmekte idi. Küçük üreticili¤in yayg›n oldu¤u az geliflmifl toplumlarda tar›m›n gözetilmesi, belli ölçülerde köylülü¤ün de desteklenmesi anlam›na geliyordu. Aradan geçen on y›llar içinde metropol ekonomilerinde tar›msal desteklerde fazla de¤iflme olmad›; Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) düzenlemeleri içinde AB’deki desteklerin ABD’dekilerle uyumlu hale getirilmesi do¤rultusunda baz› ilerlemeler sa¤land›; ancak bunlar, Üçüncü Dünya tar›m›n› ABD ve AB’ye karfl› güçlendirecek özellikler içermiyordu. Üçüncü Dünya tar›m›n› hizaya getirmek ve buralarda tar›ma dönük devlet müdahalelerini tasfiyeye u¤ratmak DTÖ arac›l›¤›yla de¤il, IMF ve Dünya Bankas› (DB)’n›n sistematik sald›r›s› ile gerçekleflti. Tar›ma devlet müdahalelerinin amaçlar› çeflitliydi: Sanayileflmeye kaynak yaratmak, küçük üreticileri uluslararas› piyasa güçlerine karfl› korumak, g›da güvenli¤i… IMF ve DB’nin “piyasa-dostu” reçeteleriyle bu tür stratejik politika hedefleri tarihe kar›flt›. Tar›msal ürünlerde uluslararas› piyasalara teslimiyet, milyonlarca küçük üreticiyi, dev uluslararas› flirketlere karfl› korumas›z ve çaresiz b›rakmak anlam›na geldi. Bunun sonunda Üçüncü Dünya’n›n tah›l üretimi, metropol ekonomilerinin astronomik destekleriyle gözetilen çiftçileri ve flirketleri karfl›s›nda rekabet edemez hale geldi. Son y›llarda artan uluslararas› fiyatlar, ithalat yoluyla iç piyasalara yans›y›nca, korumas›z kalan halk sokaklara döküldü. Dahas› da var: Tar›msal yak›t üretimi dev Bat›l› flirketler arac›l›¤›yla Üçüncü Dünya’ya tafl›nd›¤› zaman, plantasyonlara dayal› tek ürünlü (monokültür) iflletmeler egemen olmakta; köylü üretimi tasfiyeye u¤ramakta; vahim çevre bozulmalar› gündeme gelmektedir. Dünya Bankas› yüz litrelik lüks bir otomobilin deposunu dolduran etanolun 240 kilo m›s›rla üretildi¤ini; bunun da bir y›l boyunca bir kifliyi besleyebilecek besine tekabül etti¤ini hesaplam›fl. Burjuva toplumlar›n›n tüketim normlar›, Amerikan kapitalizmine öykünülerek oluflmaktad›r. ‹nsanlar›n de¤il, otomobillerin “beslenmesi”ne öncelik veren çarp›kl›¤›n ard›nda bu olgu var. Köylü hareketinin uluslararas› örgütü olan Via Campesina, BM Genel Sekreteri’ne (ve baflka kodamanlara) hitap eden bir aç›k mektup kaleme alm›fl: Aktaral›m: “Bugünkü g›da krizi tar›msal piyasalar›n uzun y›llar boyunca serbestlefltirilmesinin, düzenleyici devlet kurulufllar›n›n özellefltirilmesinin ve piyasalar›m›za tar›msal ürünlerin dampinginden kaynaklan›yor. Bu krizden büyük tüccarlar, spekülatörler, süpermarketler ve sanayileflmifl çiftçiler yararlan›yor.” Bu do¤ru teflhisi bir cümleyle tamamlayal›m: Krizin kayna¤›nda kapitalizm var.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.