İsra l’ protesto etmek suçmuş!
15 Günlük Siyasi Gazete
Polis fabrikay› iflkencehaneye çevirdi Devlet-patron iflbirli¤iyle iflçilere yönelik sald›r›lar, kriz bahanesi öne sürülerek art›yor. Maafllar›n›n ödenmesini isteyen Selga Tekstil iflçileri, patronun ‘Haciz var’ diyerek götürmek istedi¤i ifl makinelerinin al›nmas›na karfl› direnince, polis’in sald›r›s›na ve iflkencesine u¤rad›. Fabrikaya girerek direniflteki iflçilere sald›ran polis, aralar›nda iflçi yak›nlar›n›n da oldu¤u 17 kifliyi darp ederek gözalt›na ald›. ‘‹syana teflvik’ etti¤i söylenen baz› iflçiler ise, fabrikada elleri kollar› ba¤lanarak iflkenceden geçirildi. ‹flkenceden geçirilen ve sürüklenerek gözalt›na al›nan iflçiler, ‘polise mukavemet, haciz karar›na direnmek ve toplant› yürüyüfl ve gösteri kanununa muhalefet’ iddias›yla mahkemeye ç›kar›ld›lar. Kendince mimledi¤i iflçilere polisi sald›rtan ve birçok ilde üretime devam eden Selga patronu zor koflullarda ve düflük maaflla çal›flt›rd›¤› iflçilerin ifline son verdi. Demokratik haklar›n› kullanan ve haklar›n› almak için mücadele eden iflçilere polisin sald›rmas› ve iflkence uygulamas›, devletin iflçi-emekçi düflmanl›¤›n› ve hak mücadelesine tahammülsüzlü¤ünü bir kez daha gözler önüne serdi. Sayfa 6
Demokratiklefltiklerini söylen egemenler; demokratik temelde hak aramay›, katliamlar› protesto etmeyi, eylemlere kat›lmay› k›sacas› her ad›m› ‘suç’ olarak damgal›yor. Demokrasiden bahsedenler; demokratik ve meflru temelde kurulan sendikalara, derneklere, yay›n evlerine bask›n düzenliyor, demokratik haklar mücadelesini ‘yasa d›fl› faaliyet’ fleklinde ilan ediyor. Geçti¤imiz günlerde Sivas, Kayseri ve Ankara’da ö¤renci evleri, SES, E¤itim-Sen üyelerinin evleri bas›lm›fl onlarca kifli ‘terör örgütü üyesi olmak’ iddias›yla gözalt›na al›nm›fl ve 7 kifli tutuklanm›flt›. Devletin mahkemeleri ‹srail’in Lübnan iflgalini, Hrant Dink’in katledilmesini protesto edenleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü kutlamalar›na ve 1 May›s’a kat›lanlar› ‘suçlu’ görüyor. 8 ayd›r tutuklu bulunan Konya gazetemiz ve Demokratik Haklar Federasyonu çal›flanlar›n›n 26 Ocak günü Adana 7. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davas›nda demokrasi trajikomedisi yafland›. Mahkeme, gazetemiz çal›flanlar›n› ve DHF aktivistlerini; ‹srail’in Lübnan iflgalini ve Hrant Dink’in katledilmesini protesto ettikleri, 8 Mart ve 1 May›s kutlamalar›na kat›ld›klar› için ‘Terör örgütü üyesi olmak’ ilan etti. Benzer flekilde Malatya’da 18 Haziran 2008’de gözalt›na al›nan ve tutuklanan gazetemiz muhabiri H›d›r Gürz ve Dersim Demokratik Haklar Derne¤i üyesi Sinan Atefl’in 29 Ocak’taki 2. duruflmas›nda mahkeme somut delil sunmadan Gürz ve Atefl’i ‘terör örgütü üyesi suçundan’ ‘yarg›lamaya’ devam etti. Hiçbir dayanak olmaks›z›n Gürz ve Atefl’in tutukluluk hallerinin devam›na karar veren mahkeme, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i ile Demokratik Haklar Federasyonu’nu ‘yasad›fl›’ olarak ifade etti.
Y›l: 7
•
Say›: 148
• 3-16 fiubat 2008 • Fiyat›: 1 YTL
e-mail: devrimcidemokras@ttmail.com
SÖZ, YETK‹ VE KARAR HALKA Dersim halk›, bugüne kadar beklentilerini hiçbir flekilde karfl›lamayan gerici düzen partilerine karfl› kendi iradesini ortaya ç›kararak, ‘söz, yetki, karar’ için tercih yapacak
Hozat Belediye Baflkan Aday› Cevdet KONAK “5 y›ll›k bir yönetim deneyimimiz var. Yönetimi devrald›¤›m›zda Hozat Belediyesi trajik bir durumda idi; halk›n güvenini yitirmifl, belediye hizmetlerini veremiyor, çal›flanlar›n ücretleri ödenemiyordu. Halk›m›z›n destekleri ile bu sorunlar›n üstesinden geldik. Halk›n belediyeye güvenini sa¤lad›k. Altyap› çal›flmalar›n› önemli oranda tamamlad›k. Hozat’ta bundan sonra belediyemiz klasik kent hizmetlerini yerine getiren kurum olmaktan ç›karak, kentsel ve toplumsal dönüflüm projelerini üreten ve hayata geçiren kurumlara dönüflecektir.”
Perspektif KONTRGER‹LLA VE DEVLET Sayfa 8
“Demokrat” Obama’dan kanl› bafllang›ç Bütün dünyaya demokrasi yanl›s› olarak gösterilmeye çal›fl›lan ve ABD’nin politikalar›nda ‘demokratikleflme’ yönünde köklü de¤iflimlere imza ataca¤› iddia edilen Barack Obama’n›n ilk icraat› hayli kanl› oldu. Beyaz Saray’a kuruldu¤u 20 Ocak’taki törenin hemen ard›ndan Pakistan-Afganistan s›n›r›ndaki bölgeye sald›rma emrini veren Obama, bölgeye yönelik sald›r›lar› sürdürece¤ini göstermifl oldu. Obama’n›n onay›yla gerçeklefltirilen hava bombard›man›nda 14 Sivil Pakistanl› öldü. Irak’tan çekilme vaadinde bulunan Obama, güçlerini Afganistan ve Pakistan’a kayd›raca¤›n›n sinyalini verdi. Sayfa 10
Dersim Belediye Baflkan Aday› Murat KUR
Mazgirt Belediye Baflkan Aday› Tekin TÜRKEL
“Yöremizin iflsizlik, üretim alanlar›n›n kullan›lamamas›, yozlaflma gibi önemli sorunlar› var. Bu sorunlar›n kayna¤›n›n sistem oldu¤u noktas›nda bak›fl›m›z net. Bizim iste¤imiz, particilik, dar grupçuluk anlay›fl›ndan s›yr›lm›fl bir flekilde, halk›, Halk Meclisleri'nde örgütleyerek enerjilerini a盤a ç›karmak.”
{GÜNDEM}
“AKP, CHP gibi düzen partileri bugüne kadar Mazgirt’te bir çivi bile çakmam›flt›r. Bizim en büyük vaadimiz halkla birlikte çal›fl›p sorunlar› çözmek, halk›n yönetime do¤rudan kat›lmas›n› sa¤lamak. Hozat’ta oldu¤u gibi Mazgirt’te de halkç›, demokratik, kat›l›mc› bir yerel yönetim infla edece¤iz”
Brüksel Ziyareti
Gerici düzen partilerine karfl› halk›n iradesi Yerel seçimlerin tarihi yaklafl›rken gerek gerici düzen cephesi, gerekse de yeni demokrasi ve demokrasi güçleri çal›flmalar›na h›z veriyor. Yerel yönetimleri kendi sömürü ve ç›karlar› için kullanan, yalan vaatlerle bu çark› devam ettirmek isteyen gerici düzen partilerine karfl› demokrasi güçleri birçok alanda birlikler oluflturuyorlar. Yeni demokrasi güçleri de bu birlikteliklere, halk›n ç›karlar›n› esas alan bir program üzerinden dâhil oluyor. Yeni demokrasi güçlerinin bu süreçte çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› Dersim'de, 'söz, yetki, karar halka' diyen Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD), bunun için ildeki demokrasi güçlerini birlefltirmeye büyük önem veriyor. Adaylar›n› halkla birlikte belirleyen DDHD, ildeki demokrasi güçlerine; “Parti ve grup ç›karlar›n›n öne ç›kt›¤›, dayatmac› bir 'güç birili¤i' ya da 'eylem birli¤i' fleklinde birliktelikler de¤il, halk›n ç›karlar›n›n merkeze al›nd›¤› bir anlay›flla, halk›n belirledi¤i program için birleflelim. Halk›n kendini yönetebilmesini sa¤layacak olan Halk Meclisleri’ni birlikte infla edelim.” ça¤r›s›nda bulunuyor.
‘Halk kendini yönetecek’ DDHD’nin Yerel Yönetimler Program›, demokratik yönetim araçlar›n›, halk›n ço¤ulcu kat›l›m›n› esas alarak örgütlemeyi hedefliyor. Bunu sa¤lamak için oluflturulacak olan Halk Meclisleri ise; Mahalle Meclisi, Kad›n Meclisi, Gençlik Meclisi ve çeflitli kesimlerin oluflturdu¤u ‘çal›flma gruplar›’ndan olufluyor. Programda, bir yerel yönetimin, yerel demokrasiyi var edebilecek en önemli arac›n halk meclisleri oldu¤u tespit edilirken, halk meclislerinin "yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine daha fazla kesimin kat›l›m›n› sa¤lamak, yönetim sürecinde dil, din, ›rk, afliret, s›n›f ve cinsiyet ayr›m› gözetmeden yereli halkla birlikte yönetmek ” amaçlar›n› tafl›d›¤› ifade ediliyor. Halk, meclisler ve çal›flma gruplar› arac›l›¤›yla kendi kendini yönetirken, Yerel Yönetim Program›’n›n seçilen yönetim taraf›ndan uygulanmas›, sokak, cadde, mahalle, semt, ilçe ve il düzeylerine kadar geniflletilmifl halk meclislerinin denetimi, çal›flmalar› ile garanti alt›na al›n›yor.
{FORUM}
3’te
E R G E N E K O N ’ A ‘ V U R A N ’ D E V L E T , J ‹ T E M ’ E DOKUNMUYOR ! Ergenekon operasyonuyla ‘ülkedeki kirli çeteleri temizledi¤i’ imaj› çizmeye çal›flan ve “Bu bir temiz eller operasyonudur” aç›klamalar› yapan devlet, ülkemizdeki say›s›z cinayet, katliam, iflkence ve bombalamaya imza atm›fl olan ve halen bu icraatlar›na devam eden J‹TEM’e ise dokunmuyor. Düne kadar varl›¤› dahi kabul edilmeyen bu tetikçi-kontra örgütlenme ve kanl› icraatlar›, eski J‹TEM üyesi Abdul Kadir Aygan’›n gazetelere yapt›¤› aç›klamalar sonucunda görmek istemeyenlere ‘inat’ bir kez daha kendisini su yüzüne vurmufltur. Söz konusu itiraflar, ülkemizdeki faili belli ‘meçhul’ cinayetlerin sorumlular›n› da tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne sermifltir. Devlet, AKP hükümeti eliyle ABD’nin buyru¤u üzerine Ergenekon operasyonunu ‘geniflletirken’, art›k ayyuka ç›km›fl olan devletin kontra örgütlenmesi J‹TEM’i ise görmezden gelerek koruyor, savunuyor. Halk› katleden J‹TEM’e dokunmayan, hatta üyelerini, oldü¤ünde “flehit” ilan eden devlet, J‹TEM örgütü içinde yer ald›klar› ve halka kurflun s›kt›klar› art›k aç›kça bilinen baz› kontra unsurlar› bugün, ‘hükümete karfl› darbe girifliminden ve terör örgütü kurmaktan’ yarg›larken, halka karfl› iflledikleri katliamlar› ise görmezden gelimeye devam ediyor. Sayfa 3
Abdul Kadir Aygan
Devletin varl›¤›n› inkar etti¤i J‹TEM’in albümünden bir foto¤raf
Obama’l› ABD 11’de
DHF Kad›n Komisyonlar›: Örgütlenelim Demokratik Haklar Federasyonu, çeflitli biçimlerde kendini gösteren ve toplumsal sorunlar içerisinde can al›c› bir yerde duran kad›n sorununa karfl› daha etkin ve güçlü bir mücadele yürütebilmek amac›yla bünyesinde kad›n komisyonlar› oluflturarak önemli bir ad›m att›. Demokratik Haklar Federasyonu’na ba¤l› olan ve geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤i kampanyalarla hem kuruluflunu ilan eden, hem de pratik ad›mlar atan DHF Kad›n Komisyonlar› daha güçlü ve etkin bir kad›n mücadelesi için Kad›n Komisyonlar›’nda örgütlenme ça¤r›s› yapt›. Kad›n sorununa yaklafl›m, kad›n mücadelesinin bugün için nerede durdu¤u, Kad›n Komisyonlar›’n›n politikas›, yönelimi, çal›flmalar› ve bundan sonra neler yapaca¤›na dair aç›klamalarda bulunan DHF Kad›n Komisyonlar›; esaslar›n›n, kad›nlarla bütünleflmifl mücadele oldu¤unun alt›n› çizerek, kad›nlarla buluflacak faaliyet programlar› haz›rlamaya çal›flt›klar›n› belirttiler. Sayfa 7
güncel
2 3-16 fiubat 2009
“Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz…”
’den
Bu sözleri Davos zirvesinde ‹srail Cumhurbaflbakan› Peres'e yönelten Erdo¤an, bir anda ülke bas›n›n›n büyük ço¤unlu¤u taraf›ndan ve kendi partisi üyelerince 'kahraman'l›k koltu¤una oturtuldu. Erdo¤an'›n sözlerine alk›fl tutan ve dayan›flma sergileyen ülkemiz boyal› bas›n›, 'haddini bildirdi', 'mazlumlar› savundu' yorum haberleri bu alk›fllama faaliyetine genifl halk kitlelerini de yedeklemeye soyundu Tayyip Erdo¤an’›n Davos’ta estirdi¤i suni rüzgür, kimi Ortado¤u ülkelerinde de etki yaratt›. Pekiyi, onlar›n deyimiyle 'mazlumlar›n kahraman›' Baflbakan Erdo¤an, bu yarat›lan metaforda nas›l bir nesnel zeminde ilerliyor? Erdo¤an gerçekten samimi ve dürüst bir flekilde Filistin halk›n›n çekti¤i ac›lar› paylaflarak ve onlar›n refah› için mi bu kadar gürledi? Gerçekten Erdo¤an, bu sözleri sarf ederken, Filistin’de tank paletlerinin alt›nda kalan çocuklar›n, yavrusunun bedeninden elleriyle, flarapnel parçalar›n› ay›ran annelerin hissettiklerini mi hissetti? ABD emperyalizminin bütün gücünü arkas›na alan ve kendisine verilen iflgalcilik ve katliam ödevlerini yerine getiren ‹srail’in Cumhurbaflkan› Peres'e 'haddini bildiren' Erdo¤an 'mazlumun' mu yan›nda idi? Bu ülkede yaflayan ve daha do¤rusu yaflamaya çal›flan insanlar biraz gözlerini kapat›p ülkede neler olup bitti¤ini hat›rlay›n-
ca, Erdo¤an'›n bir tiyatro skecinde rolünü iyi canland›rm›fl bir sahne oyuncusundan baflka bir fley olmayaca¤› gerçe¤i ile yüz yüze kalacakt›r. Tayyip Erdo¤an’›n; Bir köylünün yakar›fllar›na, “anan› da al git” gürlemesini, 2006 y›l›n›n Mart ay›n›n sonlar›nda Amed ve bölge illerinde gerilla cenazelerindeki gösterilerde asker ve polisler taraf›ndan katledilen en büyü¤ü 9 yafl›ndaki çocuklar›n ard›ndan sarf eti¤i “Kad›n da olsa, çocuk da olsa gereken yap›lacakt›r” gürlemesini, 12 yafl›nda bedenine askerler taraf›ndan 13 kurflun s›k›lan U¤ur Kaymaz için neler dile getirdi¤ini ve ne yapt›¤›n›, Haklar› için alanlara ç›kan insanlara çevik polisi nas›l sald›rtt›¤›n› ve terör estirdi¤ini, Kürt illerinde ‘kaybolan’ ve ölüm çukurlar›nda bulunanlar için ne yapt›¤›n›, köylülerin “terörist’ diye vurularak katledilmesine nas›l alk›fl tuttu¤unu, ‹nsanlar›n polisler taraf›ndan katledilmesine bizzat onay veren polis kanunu için, çaba harcay›fllar›n› hat›rlayal›m. Tayyip’in, bizzat bu ülkede demokrasi mücadelesi veren insanlara yönelik devletin tüm ayg›tlar›n› nas›l seferber etti¤i unutulmad›. fiimdi gözlerimizi açal›m!
Ortado¤u’da de¤iflen dengelere hizmet etmesi için bizzat emperyalist ABD taraf›ndan yol haritas› çizilen ve “›l›ml› ‹slam” ile ABD’nin Ortado¤u’daki maskesi olacak Türk devleti ve flu anki AKP hükümetinin baflkan› Tayyip Erdo¤an’›n, ABD’nin ufla¤› ‹srail Cumhuraflbakan› Peres’e “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” söylemlerinden Filistin halk›n› ya da ‘mazlumlar›’ düflündü¤ü gerçekli¤i ç›kmaz. Bu tiyatro oyunundan bizzat ABD emperyalizminin katliamlar›na ortakl›¤›n ve çizilen yol haritas›na göre oynanan senaryonun arka plan› ortaya ç›kar. De¤iflen ABD baflkan›n›n ve stratejik politikalar›n›n, uflaklar› taraf›ndan nas›l izlenece¤i ç›kar. Tayyip istedi¤i kadar ç›rp›ns›n ve demokrasi kisvesi ile kendisini farkl› tan›tmaya çal›fls›n, gerçek; net ve yal›nd›r: Türk devleti ve AKP hükümeti, ‹srail’le yapt›¤› gizli askeri ve ekonomik anlaflmalar› ile ‹srail’in Filistin’de yapt›¤› katliamlarda en büyük müttefik konumundad›r. ‹srail devletinin askerleri taraf›ndan dökülen her kana Türk devleti ortakt›r. Ve unutulmamas› gereken, ABD’nin de¤iflen sömürü politikalar›n› biçim ve uflaklar›n› yükledikleri yeni ödevler. Bu ödevin Türk devletine düflen taraf› yaflama geçirilmeye h›zla devam ediyor. Tayyip’in Davos’ta sergilenen oyunda canland›rd›¤› ‘mazlum’lar›n yan› da görünen ‘karakterin’ ve senaryonun mimar› ABD’dir. Sahne tasar›mc›s› ise AB emperyalistleridir. Evet, flimdi bu kurgunun ard›ndan, ABD’nin Ortado¤u co¤rafyas›nda, yaratt›¤›
Müslüman ve mazlum görüntüsündeki Truva at› olan Türk devleti yola ç›km›fl durumda. ‹lk görevi Filistin ve di¤er benzeri ülkelerde halk›n güvenini kazanmakt›. Baflar›l› da oldu. Ve flimdi ABD’nin en iyi ö¤rencisinin ‘bar›fl’ gücü askerleri yola ç›kabilir. Türk devletinin baflbakan› bir yandan demokrasi kavram›n›n içine s›¤›narak emperyalist katliamlara sözde karfl› ç›karken, ülkemizde ise devlet, ‘hukukun’ ve ‘demokrasinin’ korunmas› ve iflletilmesi kapsam›nda üzerine düfleni görevi yerine getiriyor. Tutuklu bulunan gazetemizin Konya, Malatya muhabirleri ve Demokratik Haklar Federasyonu çal›flanlar› devletin bu konudaki hassasiyetleri kapsam›nda 'Hrant Dink katliam› sonras›, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” slogan›n› hayk›rd›klar› için, ‹srail'in Lübnan'› iflgal etmesine karfl› ç›kt›klar› için, 1 May›s'ta haklar›n› savunduklar› için 'terörist' ilan edildiler ve tutuklaand›lar. Bu vesileyle Türk devletinin hukuk ve demokrasi anlay›fl›n›n kime hizmet etti¤i daha rahat anlafl›l›r. Devrimci Demokrasi gazetesi olarak gerçekleri olabildi¤i kadar yal›n ve berrak bir flekilde; olabildi¤i kadar cesurca ve y›lmadan söylemeye devam edece¤iz. Bize düflen bedellerini tartmadan, düflünmeden. Ve Türk devletinin yap›sall›¤› içerisinde hareket eden ve misyonunu iyi oynayan Tayyip Erdo¤an, siyonist ‹srail ve emperyalist ABD’nin ufla¤› kokuflmufl iktidarlar; halk için, demokratik haklar için mücadele yürütenleri tutuklay›p iflkenceden geçirmeyi, polis ve askerinizle yok edip katletmeyi “iyi bilirsiniz”!
Hapishanelerde hak ihlalleri sürüyor
‹SRA‹L’‹N KATL‹AMLARINI PROTESTO ETMEK SUÇMUfi ADANA- TC mahkemeleri, ‹srail’in Filistin’de yapt›¤› katliam› ve Hrant Dink’in katledilmesini protesto edenleri ve 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü kutlamalar›na kat›lanlar› “suçlu” olarak görüyor.
Pir Sultan dernekleri ve DHF illegalmifl!
Gazetemizin ve Demokratik Haklar Federasyonu’nun çal›flanlar›n›n yarg›lanmas›na devam edildi Mahkeme, gazetemizin Konya çal›flanlar› ve DHF çal›flanlar›n›n 8 aya yak›nd›r tutuklu bulunmalar›na neden olan “terör örgütü üyesi olmak” “suç”una delil olarak, Lübnan iflgalini protesto etmeyi, Hrant Dink’in katledilmesini protesto etmeyi ve 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü kutlamalar›na kat›lmay› gösterdi. 26 Ocak Pazartesi günü Adana 7. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde, Türk devletinin hukuk anlay›fl› gözler önüne serildi. Davaya konu olan polis fezlekesinde Demokratik Kad›n Hareketi bülteni, Özgür Düflün dergisi, DHP bülteni gibi yay›nlar örgütsel döküman olarak gösterilirken, 8 Mart etkinli¤i, Hrant Dink anmas›, 1 May›s mitingi, Lübnan iflgalini k›nama eylemleri, Y›lmaz Güney Kültür Sanat Festivali, ‹brahim Kaypakkaya’n›n mezar anmas› gibi eylem ve etkinlikler de yan yana getirilerek örgütsel bir flema çizilmek isteniyor.
fiiflirilmifl polis fezlekesi
“telefon dinleme”yi ve buradan yola ç›karak insanlar›n normal sohbetlerini ve paylafl›mlar›n› dava dosyas›na eklenmesi yine davan›n niteli¤ini gösterirken, ayr›ca dosyada yer alan birçok bilgi “suç dosyas›n›” ço¤altma görüntüsünden baflka bir anlama gelmedi¤ini kan›tl›yor.
Dava ertelendi
Demokrasi mücadelesi veren kiflilere yönelik sindirme amaçl› gözalt›lar›n ard›ndan tutuklamaya konu olan polis fezlekesinde, meflru ve yasal eylemlerin suç olarak lanse edilmesinin yan› s›ra kiflilerin özel yaflamlar›n›n da ihlal edildi¤i ortaya ç›kt›. ‹nsan›n yaflam hakk›n› ihlal eden ve özel yaflamlar›na kadar giren
‹fade vermeye gelmedikleri gerekçesiyle 2 kiflinin zorla getirilmesine ve ele geçen “yasaklanm›fl yay›nlar” hakk›nda bilirkifli raporunun bir di¤er duruflmaya kadar getirilmesine karar verilen du-
Demokratik Haklar Federasyonu, Demokratik Gençlik Hareketi, Partizan, Yeni Demokrat Gençlik, Al›nteri, Odak ve Sosyalist Gençlik Derne¤i üyeleri, Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek, gözalt› sald›r›s›n›n ve gerçeklefltirilen tutuklamalar›n, örgütlü mücadeleyi engellemek amac›yla yap›ld›¤›n› belirtti. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Nurten Karatafl, demokratik, meflru zeminde örgütlenen kurumlara yönelik bask›lar›n devam etti¤ine dikkat çekti. Karatafl, bu sald›r›lar›n, demokratik hak ve taleplerine sahip ç›kan iflçi, köylü, ö¤renci, emekçileri ve onlar›n demokratik kitle örgütlerini sindirmeye hizmet etti¤ini aç›klad›. TRT fiefl’i açarak “demokrasi” 盤l›¤› atanlar›n bugün en meflru ve demokratik
Halk Cephesi: Adalet istiyoruz
taleplere tahammül edemedi¤ini aç›klayan Karatafl, tutuklamalar›n gayri hukuki oldu¤unu dile getirdi. “Gözalt›lar, tutuklamalar bizi y›ld›ramaz”, “Ö¤renciler de¤il, katiller yarg›lans›n” gibi sloganlar›n at›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda kitle, tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi.
DHF: Demokrasi mücadelesi geriye düflmeyecek Sivas Halkevi’nde bas›n aç›klamas› yapan DHF, egemenlerin kendi ç›karlar›na hizmet eden demokrasi anlay›fllar›n›n, her türlü hukuksuzlu¤u, bask›y› ve fliddeti kullanmaktan geri durmad›¤›n› belirtti. DHF taraf›ndan Halkevi’nde gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›na, Cumhuriyet Üniversitesi’nden ö¤renciler, KESK, E¤itimSen, BTS Sivas fiubesi üyeleri ve tutuklu yak›nlar› kat›ld›.
‹STANBUL- ‹flkence ile katledilen Engin Çeber’in davas› Bak›rköy Adliyesi’nde görüldü. 900 avukat›n müdahil olmak için baflvuru yapt›¤› dava öncesi, Halk Cephesi üyeleri adliye önünde bir araya gelerek, “Adalet istiyoruz” talebinde bulundular. KESK, D‹SK, TMMOB, TTB, Uluslararas› Avukatlar Birli¤i gibi kurumlar›n da kat›larak destek verdi¤i duruflmaya, ‹stanbul, ‹zmir, Ankara, fi›rnak, Van, Amed, Mersin gibi illerdeki baro avukatlar› da dahil olmak üzere 900’e yak›n avukat dilekçe vererek müdahil oldu.
ÇHD: ‹flkence sistemli bir devlet gerçe¤i- Duruflma bafllamadan önce ilk aç›klamay› Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) yapt›. ÇHD ad›na aç›klama yapan Nazan Yaman, bugüne kadar hapishanelerde, karakollarda ve so-
YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314
Malatya’da 18 Haziran 2008 tarihinde gözalt›na al›nan ve tutuklanan muhabirimiz H›d›r Gürz ve Dersim Demokratik Haklar Derne¤i üyesi Sinan Atefl, ikinci kez mahkemeye ç›kar›ld›. Dava dosyas›nda Ufuk Kandemir adl› kiflinin ifadesi delil olarak gösterilirken, savc›l›k Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i, Demokratik Haklar Federasyonu, Demokratik Kad›n Hareketi ve Demokratik Gençlik Hareketi’ni keyfi bir flekilde ‘illegal’ ve ‘yasad›fl›’ olarak ifade ediyor. Hiçbir somut delil olmadan, sadece üzerlerine verilen bir ifade ile MKP/HKO örgütüne üye olduklar› iddias›yla yarg›lanan gazetemiz Malatya muhabirimiz H›d›r Gürz ve Dersim DHD üyesi Sinan Atefl, ç›kar›ld›klar› ikinci duruflmada savunma yapt›lar. Gürz ve Atefl, hiçbir somut delile dayanmadan verilen bu ifade ile ifadeyi alan kolluk güçlerinin mant›k d›fl› hareket etmeleri nedeni ile keyfi bir flekilde tutukland›klar›n› aç›klayarak, mahkemeden, “Keyfi bir flekilde içeride tutuluyoruz. Bu nedenle tahliyemizi istiyoruz” talebinde bulundular. Ancak mahkeme tahliye talebini reddederek, bir sonraki duruflmay› 26 fiubat tarihine erteledi. Gazetemiz çal›flan› Gürz ve Dersim DHD üyesi Atefl, Malatya E tipi Hapishanesi’ne götürüldü.
Hapishanelerde sorunlar devam ediyor
ruflma, 9 Mart tarihine ertelendi.
“Ö¤renciler de¤il, katiller yarg›lans›n” Sivas, Kayseri ve Ankara’da, 15 Ocak günü efl zamanl› olarak üniversiteli ö¤rencilerin evine ve çeflitli kitle örgütlerine yap›lan bask›nlar Ankara’da yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto edildi.
Hapishanelerde siyasi tutsaklar›n yaflam alanlar› iyice daralt›l›yor. Devlet, siyasi tutsaklar› teslim almak için art›k kaba iflkence yerine, a¤›rl›kl› olarak, tutsaklar›n yaflamsal ihtiyaçlar›n› (sa¤l›k, ›s›nma, su) k›s›tl›yor ve psikolojik iflkence gibi metodlara baflvuruyor. Hapishanelerde siyasi tutuklu ve hükümlülere yönelik devlet bask›s› flekil de¤ifltirerek devam ediyor. Sa¤l›k sorunlar› yaflayan ve tedavi edilmeyen tutuklu ve hükümlüler, hapishanelerde yaflamsal ihtiyaçlar›na k›s›tl› bir flekilde ulaflabiliyor. K›fl›n kalöriferleri yanmayan, tek kiflilik hücrelerde tutularak insanlarla iliflkileri kesilen, kitap, dergi gibi yay›nlardan uzak tutulan, disiplin cezalar› ile aileleri ve arkadafllar› ile görüfltükleri iletiflim araçlar›na yasak getirilen siyasi tutsaklar, devletin tüm bask›lar›na karfl›n hapishanelerde yaflam savafl› veriyor. Hapishanelerde siyasi tutuklu ve hükümlülere yönelik devletin uygulad›¤› yasaklar›n listesi uzad›kça uzuyor. Konuyla ilgili haz›rlanan ve hapishanelerdeki hak ihlallerini belgeleyen raporlarda öna ç›kan ise, devletin tutsaklara “ya yavafl yavafl ölürsünüz ya da yaflamak için teslim olursunuz” dayatmas› oluuyor. ‹flte son zamanlarda hapishanelerde devltin, tutuklu ve hükümlülere yönelik uygulad›¤› yeni teslim alma metodunun icraatlar›:
Demokratikleflme, fakl› fikirlere sayg› duyma yalanlar›n› diline pelesenk eden AKP’nin, öte yandan halk›n demokratik haklar›n› savunan ve bunun için mücadele edenleri tutuklamay› sürdürdü¤ünü hat›rlatan DHF temsilcisi, tutuklanan ö¤rencilerin, “ekonomik, siyasi, kültürel y›k›ma karfl› durduklar›; iflkenceleri, tutuklamalar› teflhir ettikleri; hükümet ve devletin yalanlar›n› halka anlatt›klar› ve halk›, haklar›n› korumaya ve gelifltirmeye ça¤›rd›klar› için” bu sald›r›ya maruz b›rak›ld›klar›na dikkat çekti. Aç›klamada son olarak, tutuklananlar›n derhal serbest b›rak›l›p okullar›na geri dönmelerinin sa¤lanmas› talebi dile getirilirken, “Gözalt›, tutuklama ve bask›lar›n yeni demokrasi mücadelesini geriye düflürmeyece¤ini bir kez daha hayk›r›yoruz!” denildi. Sivas, Ankara ve Kayseri’de 15 Ocak Perflembe günü polisin efl zamanl› olarak yapt›¤› ev ve kurum bask›nlar›nda gözalt›na al›nan 25 kifli içerisinde bulunan Cihan Kirsiz, Onur Akdeniz, Aysun Düflkün, Ünal Günal, Mustafa Sar›ca, Orhan Y›ld›r›m ve Ali Abbas Y›lmaz Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne ç›kart›larak tutukland›.
kakta iflkenceyle ölüm vakalar›n›n çoklu¤unun nedenini, iflkencecilerin yarg›lanmam›fl olmas›na ba¤layarak, “iflkencenin sistemli bir devlet gerçe¤i oldu¤u yüzümüze çarp›yor” dedi.
Halk Cephesi: Adalet istiyoruz- Duruflman›n bafllamas›ndan sonra Halk Cephesi ad›na da saat 12.00’da bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Halk Cephesi ad›na aç›klama yapan Nurzet Günal, özürlerle suçlar›n üstünün örtülemeyece¤ini, adaletin yerini bulmas› için iflkencecilerin, iflence emrini verenlerin, buna hukuki zemin haz›rlayanlar›n cezaland›r›lmas›n› istedi.
Duruflmalardandan notlar- 60 kiflinin yarg›land›¤› davan›n ilk duruflmas›na 6's› tutuklu toplam 41 kifli kat›l-
YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699
d›. ‹ddianamede 4 gardiyan hakk›nda “iflkence sonucu adam öldürmek” suçundan müebbet hapis cezas› istenirken, 56 kifli ise “kasten yaralama” ve “eziyet”le yarg›land›. ‹kinci ve üçüncü günkü duruflmalarda otopsi raporunun tekrar incelenmesi talebini reddeden mahkeme heyeti, Engin Çeber'in avukatlar›n›n ›srarla, eziyetten ve yaralamadan haklar›nda dava aç›lan bu kiflilerin kamu görevlisi oldu¤u için haklar›nda iflkence davas› aç›lmas›n› vurgulamas› sonucu, 17 san›¤›n daha iflkenceden yarg›lanmas›na karar verdi. Böylece iflkence yapmaktan yarg›lananlar›n say›s› 23'e ç›kt›. Mahkeme, tutuklu san›klar›n tutukluluklar›n›n devam›na, duruflmaya kat›lmayan san›k polislerin bir sonraki duruflmaya zorla getirilmelerine karar verilerek bir sonraki duruflma 4 Mart 2009 tarihine ertelendi.
ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT
Tutsaklar›n baflvurular›n›n yans›d›¤› raporlarda hapishanelerde yaflanan sorunlar ve hak ihlalleri flöyle: *K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere uzun süredir çeflmeden içme suyu verilmemektedir. ‹çme suyunu kantinden sat›n almak zorunda kalan tutuklu ve hükümlüler ayl›k ortalama 50 YTL su paras› ödemektedir. *Birçok hapishanede Kürtçe konuflma yasa¤› devam etmektedir. Kürtçe konufluldu¤unda da telefon ve ziyaretçi görüflü engellenmektedir. Kürtçe konuflanlar›n Türkçe bilmedi¤ini ispatlamas› istenmektedir. *Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Tahir Laçin, Erol Zavar, Ali Gülmez, Zeynel Karabulut ve Ercan Akp›nar, adli tutuklular›n, siyasi tutuklulara a¤›r küfürler edip, 'Kürtlere ölüm' slogan› at›p, siyasilerin hücrelerine havaland›rmadan cam eflyalar ve kaynar su att›klar›n›, insan onurunu k›r›c› hareketlerde bulunduklar›n› belirtmektedirler. * Di¤er hapishanelerde 45 günde bir yap›lan genel aramalar, K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde idarenin keyfi tutumuna ba¤l› olarak 15 günde bir yap›lmaktad›r. * Hapishanelerde haftal›k gazete ve dergilere sansür uygulanmaktad›r. Bolu F Tipi Hapishanesi’nde Mehmet Kulaks›z’›n bulundu¤u hücredeki gazete eklerine el konulmufltur. * Hapishanelerdeki kötü koflullar nedeni ile sa¤l›k sorunlar› yaflayan tutuklu ve hükümlülerin tedavisi idare taraf›ndan engellenerek, basit hastal›klar kronikleflerek ölüm tehlikesine yol aç›yor. * Hapishanelerde kadrolu doktor olmad›¤› için ve geçici görevlendirmeyle gelen doktorlar›n haftada iki gün gelmesi nedeniyle tutuklu ve hükümlüler sa¤l›k hizmetlerinden düzenli olarak yararlanam›yor. Tutuklu ve hükümlülerin sa¤l›k sorunlar›n›n tedavisi için gerekli ilaçlar tam olarak verilmiyor. * Tutuklu ve hükümlülerden a¤›r sa¤l›k sorunlar› olanlar, acil hastaneye götürülmeleri gereken durumlarda bile bir a¤r› kesici verilerek hücrelerine geri gönderilmektedirler. * Uzun süreli takip edilmesi gereken rahats›zl›klar› bulunan tutuklu ve hükümlüler hiç hastaneye götürülmeyerek, tedavileri engellenmekte, gidebilenler de tedavi s›ras›nda kelepçe ve askerlerin odada bulunmas› dayat›lmaktad›r. Bu uygulama reddedildi¤inde genelde doktorun odas›ndan zorla ç›kart›lmaktad›rlar.Revire ç›kabilen tutuklu ve hükümlülere de rahats›zl›klar›n›n “psikolojik” oldu¤u söylenerek ya da bir aspirin verilerek geri gönderilmektedirler.
Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24. YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
güncel
3-16 fiubat 2009 3
Erdo¤an’›n Brüksel ziyareti rutin bir görüflmenin ötesinde deme al›nd›¤›n› gösteriyor. Erdo¤an’›n konuflmas›n›n bel kemi¤ini Ortado¤u, enerji projeleri ve jeo-stratejik önem (ülkemizin, bölge ve dünya üzerinde, askeri aç›dan tafl›d›¤› önem) oluflturdu. Ülkemizin, Ortado¤u ‘bar›fl›’ için stratejik bir öneme sahip oldu¤unu üstüne basa basa söyleyen Erdo¤an, AB’nin stratejik ç›karlar› için de Türk devletinin AB’ye al›nmas› gerekti¤ini ima etti. AB’nin enerji ihtiyac›n› karfl›lamas›, enerji kaynaklar›n›n güvenilir ve istikrarl› bir flekilde Avrupa’ya ulaflmas› AB için stratejik bir mesele. Zira AB enerji noktas›nda yüzde 50 oran›nda bir ba¤›ml›l›k yafl›yor. Ve bu ba¤›ml›l›k oran›n›n ileriki süreçlerde daha da artmas› bekleniyor. AB ile Türk devletinin son zamanlardaki iliflkisinin, daha do¤rusu Brüksel ziyaretinin a¤›rl›¤›n› bu somut durum oluflturuyor. Orta Asya ve Kafkaslardaki enerji kaynaklar›n›n Avrupa’ya ulaflmas› yönünde, Rusya’n›n devre d›fl› b›rak›lmas›n›n bir seçene¤i olarak, içerisinde Türk devletinin, Romanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan ve Almanya’n›n yer ald›¤› Nabucco do¤algaz tafl›ma boru hatt›na çok fley atfedilmekte. Türk devletinin, Erdo¤an’›n a¤z›ndan Brüksel’de verdi¤i mesaj, bu stratejik ç›kar›n yaflam bulmas› için emperyalist güçler taraf›ndan yeniden konumland›r›lan TC’nin AB’ye al›nmas›n›n giderek bir zorunluluk haline geldi¤i yönünde oldu. Erdo¤an’›n, konuflmas›nda, “AB üyeli¤imizin Türkiye’nin stratejik hedefi oldu¤unu, bundan baflka seçene¤imiz olmad›¤›n› söyledik” demesi de, asl›nda kendisine biçilen misyonun kapal› bir ifadesi, itiraf›d›r.
AB’nin ‹ran rahats›zl›¤› ve K›br›s meselesi Brüksel ziyaretinin temel gündemlerinden birisi de K›br›s meselesi oldu. Güney K›br›s’ta “sol” bir baflkan›n seçilmesiyle birlikte K›br›s’ta çözüm havalar› estirilmiflti. Bu yönde de hem BM hem de AB gözetiminde her iki kesimin cumhurbaflkanlar› periyodik görüflmeler gerçeklefltirdiler. Görüflmelerin baz›lar›nda, genel bir anlaflmaya var›lmas›n›n yan›nda, anlaflamama ve t›kanma durumlar› da yafland›. Son iki y›lda AB’nin, K›br›s sorununda kendi kriterleri çerçevesinde çözüm önerdi¤i ve etkinli¤ini koydu¤u bilinmekle beraber, Türk devletinin bu konuda serzeniflli oldu¤u aç›k. En az›ndan Güney K›br›s Rum Kesimi’nin AB üyesi yap›lmas›, Türk devleti taraf›ndan ayr›mc›-toleransl› bir politika olarak görülüyor. Hatta AB, müzakerelerin yavafllamas›nda K›br›s sorununun ve bu sorunda Türk devletinin pay›n›n oldu¤unu aç›kça beyan etmekte. Erdo¤an ise, K›br›s sorunun çözümünde AB’nin hassas davranmas›n›, kendi ç›karlar›n› da hesap etmesini dillendirdi. Nihayetinde K›br›s’ta her iki kesim, AB yol haritas› çerçevesinde görüflmeler yapmakta, Nisan ay›nda da kapsaml› ve ba¤lay›c› planlar›n kabul edilece¤i görüflmeler yap›lacak. Erdo¤an bu takvimin yak›nl›¤› çerçevesinde hamle gerçeklefltiriyor. Bürüksel’deki geliflmelerden de görülmektedir ki, önümüzdeki süreçte K›br›s sorununda önemli geliflmeler yaflanmas› güçlü bir olas›l›k.
Türk devletinin AB ile hâlihaz›rda iliflkilerinin rutinleflmifl bir görüntü çizdi¤i öne sürülebilir. Türk devletinin emperyalist ihtiyaçlara yan›t verebilecek hale getirilmesi için oluflturulmufl bu iliflki, “AB standartlar›n› yakalama” ad› alt›nda sürdürülmektedir. Dolay›s›yla da ülkemizde demokratikleflme, ilerleme, insan haklar›, refah, sivilleflme vb. tart›flmalar dönüp dolafl›p AB kriterlerine dayand›r›lmaktad›r. “Bu kriterleri yakalamak için” Türk devleti y›llard›r müzakere masas›nda s›navlardan geçiriliyor, önüne görevler konuyor. Görünen buyken, gerçekler daha farkl› bir yerde duruyor. ‹srail’in Filistin’e yönelik sald›r›s›, Ortado¤u ülkeleriyle yürütülen yo¤un diplomasi, ‹ran’la yap›lan görüflme(ler), Nisan ay›nda bafllayacak kapsaml› K›br›s görüflmeleri ve Erdo¤an’›n Brüksel ziyareti, AB-TC iliflkilerinin rutin oldu¤u yönündeki yan›lsamalar› k›r›yor. Geçti¤imiz günlerde Baflbakan Tayip Erdo¤an, yeni atad›¤› AB bafl müzakerecisi Egemen Ba¤›fl’la Brüksel’e ç›karma yapt›. Elbette onca gündemin ve meflgalenin ortas›nda böylesi bir ziyaret, rutin bir AB görüflmesi olarak yorumlanamaz. Hat›rlan›rsa geçti¤imiz aylarda AKP, gündemlerinin yo¤unlu¤undan ve dünyadaki geliflmelerden kaynakl› AB’yi epey bir bofllad›¤›n›, buna karfl›n 2009 y›l›n›n AB y›l› olaca¤›n› aç›klam›flt›. Anlafl›l›yor ki, AB ile iliflkilerin daha bir yo¤unlaflt›r›lmas›, Türk devletinin, emperyalizmin dünyay› yeniden düzenleme harekat›n›n görev ve ihtiyaçlar›na daha uygun bir flekilde sürece entegre edilmesini hedeflemektedir.
Erdo¤an’›n konuflmas› kriterlerden çok Ortado¤u ve enerji üzerine oldu Türk devletinin ilk ‘tam zamanl›’ bafl müzakereci belirlemesi ve beraberinde Brüksel’e ç›karma yapmas› AB ile iliflkiler noktas›nda önemli ad›mlar at›lmas›n›n gün-
Erdo¤an’›n konuflmas›nda dikkatleri üzerine çeken bir di¤er nokta da ‹ran’la iliflkiler oldu. “Bize kar›flamazs›n›z” havas›nda AB’yi elefltiriyor görüntüsü çizmeye çalafl›n ve ‹ran’la enerji alan›ndaki iflbirli¤inden AB’nin rahats›z oldu¤unu, buna karfl›n bu devletle enerji alan›ndaki iliflkilerini sürdürdüklerini-sürdüreceklerini iddia eden Erdo¤an, “Türkiye Cumhuriyeti ba¤›ms›z, egemen bir devlettir” mesaj› vererek, göz boyamaya çal›flt›. Ne var ki, AB, Türk devletinin ‹ran ile enerji konusunda ifl birli¤i yapmas›na karfl› de¤ildir. Dahas› ‹ran gaz›n›n ve petrolünün Rusya’y› bay-pas ederek Avrupa’ya tafl›nmas›n› isteyen AB, tam da bu nedenle Nabucco boru hatt›n› önemsemekte ve desteklemektedir. Dahas› Türk devletinin özellikle enerji konusunda ‹ran’la görüflmesi için bask› yapan, hatta görüfltüren AB olmufltur. Dolay›s›yla AB’nin bu konudaki politikas›, ‹ran ile TC üzerinden dolayl› bir iliflki kurmaya dayan›yor görünmektedir. Erdo¤an’›n Brüksel ziyaretini sayfalar›na tafl›yan ‹ngiliz gazete Guardian’›n, “Türkiye, petrol ve gaz ulaflt›r›lmas› için kilit. Avrupa’n›n önerdi¤i Nabucco boru hatt› büyük ölçüde Türkiye’den geçiyor.” ifadeleri de bu gerçekli¤e iflaret eder niteliktedir.
‘Yük olmaya de¤il, yükünüzü almaya geliyoruz’ Erdo¤an’›n konuflmas›nda vurgulanan bu özenli sözler, Türk devleti ile AB aras›ndaki iliflkinin özünü ç›plak bir flekilde gözler önüne seriyor. Kald› ki AB, stratejik ç›karlar› için Türk devletiyle bir iliflki yürütmektedir. Erdo¤an’›n deyimiyle yükünü Türk devletine y›¤maktad›r. Brüksel ziyaretinde AB Güvenlik ve D›fl Politika Sorumlusu Javier Solana’n›n, Türk devletinin son dönemde Gürcistan ve Gazze ‘krizlerinde’, Ermenistan aç›l›m›nda oynad›¤› rol ile öne ç›kt›¤›, bunun da Türk devletini Avrupa’ya yanaflt›ran bir etken oldu¤u ifadeleri tam da ‘yük olmay›p, yük alman›n’ d›flavurumudur. Türk devletinin AB iliflkilerindeki misyonu bu yöndedir. Dikkat edilirse hem Gürcistan hem de Gazze meselesinde Türk devleti, saman alt›ndan su yürüterek sald›-
r›lar›n planlanmas›nda yer alm›flt›. Öte yandan da dan›fl›kl› dövüfl misali arabuluculuk yapm›fl, anlaflmalarda diplomasi-d›fl politika baflar›s› sergiledi¤i görüntüsü vermiflti. ‹srail’in Filistin’e yönelik sald›r›s› öncesinde bölgede mekik dokuyan Türk devleti, M›s›r ve ‹srail’le masada plan çizmifltir. Ne var ki Baflbakan Erdo¤an, sald›r›yla birlikte ‹srail’i elefltirmifl, sald›r›dan haberleri olmad›¤›n› iddia etmiflti. Bu nedenle Erdo¤an’›n ‹srail’e ç›k›flmas› karfl›s›nda ‹srail’in öfkelenmesi bir senaryoya, ‘dan›fl›kl›’ bir dövüfle iflaret ediyor. Müslüman kimli¤i ön planda olan Ortado¤u’da emperyalistler ad›na etkinleflmek, bölge ülkelerini ba¤lamak-uzlaflt›rmak için Erdo¤an’›n ‹srail’i ikiyüzlüce elefltirmesi ne ABD ne AB emperyalistleri ve ne de ‹srail için herhangi bir problem teflkil etmiyor. Bölge ülkelerinin gözünde itibarl› bir Türk devleti imaj› u¤runa Erdo¤an’›n efelenmeleri bir önem arz etmez. Hat›rlan›rsa, Gürcistan’›n Osetya’ya sald›r›s›nda da benzer bir senaryo yaz›lm›flt›. Sald›r›n›n öncesinde ABD’den ald›¤› talimatlarla Gürcistan’a tatbikat yapt›ran, silah ve para yard›m› yapan Türk devleti, sald›r› esnas›nda adeta bar›fl havarisi, akil ve mutedil devlet pozlar› vermiflti. Gerek Gazze’de, gerekse de Osetya’da Türk devletinin arabuluculuk yapmas› sa¤lanarak, bölge ülkeleri nezdinde takdir edilmesi ve de örnek al›nmas› için seyirlik oyun oynanm›flt›. Zira Ortado¤u ve Kafkaslar’da emperyalistler ad›na koflturacak ve bölgenin denetiminin sa¤lanmas›nda ciddi roller üstlenecek Türk devletine kaftan biçilmiflti. Ortado¤u’ya yönelik yeni dönem projeleriyle birlikte Türk devletine roller biçilmesi, diplomatik aktiviteleri yo¤unlaflt›rarak bölge ülkelerini uzlaflt›rmaya davet etmesinin son zamanlarda bariz bir hal almas› flafl›lacak bir durum de¤il. fiekli flemali çizilmifl, ezberlenmifl bu senaryonun diplomatik boyutlar› böyleyken, ekonomik arka plan›nda ABD ve AB emperyalistlerine alan açmak, enerji kaynaklar›n›n denetimini, güvenli¤ini ve ulafl›m›n› sa¤lamak yer al›yor. Erdo¤an’›n Brüksel ziyareti ve ç›k›fllar› bu denklemde görülebilir. Türk devleti ile Fransa aras›nda geliflen diplomatik ortakl›k, buna M›s›r’›n dâhil olmas› manidard›r. Bugün için Türk devletinin AB’yi gündemine almas› sürecin üstüne binmekte. AB de bir eliyle havucu gösterirken di¤er eliyle sopay› tutmay› ihmal etmemekte. Türk devleti ise baflar›l› icraatlar›na ödül istemektedir. Di¤er önemli bir nokta da gerek Ortado¤u’da, gerekse de Kafkas bölgesinde Türk devletinin rol almas›n›n pratik olarak AB üzerinden yap›lmas›d›r. Ki birçok meselede Türk devletinin terbiye edilmesi, dünyan›n gözüne hofl gelen, ‘timsal’ AB eliyle yap›lmakta. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün M›s›r’a gitmesi, Baflbakan’›n dan›flmanlar›n›n ve D›fliflleri Bakan›’n›n Suriye, ‹ran, Katar ve Gazze toplant›lar›yla meflguliyetleri, yine ayn› süreçte Erdo¤an’›n yeni AB bafl müzakereci Egemen Ba¤›fl’la Brüksel’de olmas› manidard›r.
Erdo¤an’›n ‹srail elefltirisi ‘san›ld›¤› gibi de¤ilmifl! ‹srail’in Filistin halk›na yönelik sald›r›s›nda Erdo¤an, ‹srail’e meydan okurcas›na elefltiriler ya¤d›rm›flt›. Türk devletine haber verilmedi¤ini, dolay›s›yla arkadan hançerlendi¤ini ifade ederek ma¤dur edebiyat› yaratt›. Çok iyi biliniyor ki sald›r›dan önce ‹srail, M›s›r, Türk devleti, bilhassa Fransa temsiliyetiyle AB, mihver grubu oluflturmufl, sald›r› plan›n› birlikte haz›rlam›fllard›. Bu planda Hamas’a nas›l diz çöktürülece¤i ve masaya oturtulaca¤› yaz›l›yd›. Dikkat edilirse sald›r› bafllar bafllamaz M›s›r, Türk devleti ve Fransa (BM yoktu bile) bu plan dâhilinde araya girme, ateflkes sa¤lama ve Hamas’› masaya oturtma faaliyetine giriflmifllerdi. Dolay›s›yla Erdo¤an’›n ‹srail’e yönelik efelenmeleri, Gazze övgüsü, ‘Hamas’› tasvip etmiyoruz ama Hamas’la masaya oturmadan bu sorun çözülmez’ demesi, özünde oluflturulan mutabakata hizmet amaçl›d›r. Üstelik ‹srail’i elefltiren sadece Türk baflbakan› de¤il, AB de olmufltur. ‹srail de bu durumdan memnun olmufltur. Lakin Müslüman olan, yard›mlar›n› esirgemeyen, sald›r›da Gazzeliler için a¤layan, dua eden, yani timsah gözyafllar› döküp s›rt›n› s›vazlayan bir devletin rolü ayr› bir yerde duruyor. Hamas bunun için minnet duyacak elbette. Nitekim Hamas ateflkes olduktan sonra Türk devletine teflekkürlerini iletmifl, görüflmelerin sa¤lanmas› için yard›m istemiflti. Sald›r› bafllad›ktan sonra uzlaflma için devreye giren Fransa, M›s›r ve Türk devleti ateflkese do¤ru bir yol haritas› tasla¤› ç›karm›flt›. Ateflkesten sonra Türk devlet erkân› Cumhurbaflkan›’ndan D›fliflleri Bakan›’na Ortado¤u’da mekik dokumufltu. Ayn› anda Erdo¤an Brüksel ziyareti gerçeklefltirerek konuflmas›n›n büyük bir k›sm›n› bu meseleye ay›rm›flt›. Yine AB, Gazze performans›ndan ötürü Türk devletine liyakat niflanlar› tak›yordu. Bugün Hamas ateflkesten sonra masaya oturma yönünde büyük oranda ikna edilmifl durumda. Bölgeye uluslararas› ‘bar›fl’ gücünün konumland›r›lmas› noktas›nda anlaflmaya var›lmak üzere. Hamas’›n bu plan karfl›s›nda geri ad›m at›p ‘bar›fl’ gücüne s›cak bakmas› ve e¤er güç yerlefltirilecekse AB ve Türk güçlerinin olmas› flart›n› koflmas› (Hamas yetkilisi Ayman Taha’n›n verdi¤i demeç) dikkat çekmiyor mu?
ERGENEKON’A VURAN DEVLET J‹TEM’E DOKUNMUYOR Devlet, AKP hükümeti eliyle ABD’nin buyurdu¤u üzere Ergenekon davas›n› genifllettikçe geniflletirken, J‹TEM’e iliflkin talepleri görmezden geliyor. Neden? Ergenekon davas›nda “temiz eller hareketi” bafllatt›¤›n› iddia eden ve “sonuna kadar gidilecek” mesajlar› veren devlet, ayn› “kararl›l›¤›” J‹TEM söz konusu olunca göstermekten bilinçli bir flekilde kaç›n›yor. Tuncay Güney’in “mülakat” olarak kabul edilen ifadeleriyle gerekçelendirmek suretiyle Ergenekon soruflturmas›n› bafllatan devlet, J‹TEM itirafç›lar›n›n yay›mlad›klar› kitaplardaki ve Özgür Gündem gibi gazetelerde yer alan “mülakat”lar›ndaki beyanlar gözlerini ve kuaklar›n› kapatmay› tercih ediyor. Abdulkadir Aygan’›n, Özgür Gündem gazetesinde de yay›mlanan ve J‹TEM içerisinde yer ald›¤› süreçte ifllenen cinayetler, bombalamalar, kaç›rma ve iflkence olaylar›n›, J‹TEM bünyesinde yer alan üst düzey askerleri, J‹TEM’in devlet eliyle kuruldu¤unu ve bu oluflum hakk›nda bilgi sahibi olan üst düzey bürokratlar› bir bir aç›klad›¤› “mülakat”›, devlet erkân› taraf›ndan halen es geçiliyor. Dahas› Aygan’›n tüm aç›kl›¤› ile ortaya koymas›na karfl›n, devlet, J‹TEM’in varl›¤›n› kabul etmemiflti ki bu tutumunu esas olarak halen dahi sürdürmektedir.
“Ergenekon gecikmesin”pekiyi ya J‹TEM?Ergenekon soruflturmas› ile ilgili olarak TBMM Baflkan› Köksal Toptan “sürecin gecikmemesi” gerekti¤ini söylemiflti. Amed’de devam eden J‹TEM davas› ise bir y›ld›r yerinde saymaya devam ediyor. Devlet eliyle organize edilen ve halen faaliyetlerini sürdüren J‹TEM yap›lanmas› içinde yer al›p öldürme, bombalama, iflkence etme, gasp gibi envai suçlarla hayli kabar›k bir dosya yaratan 9'u PKK itirafç›s›, 1'i korucu, 1'i de istihbarat eleman› 11 san›kl› J‹TEM davas› 10 y›ld›r devam ediyor. Ergenekon soruflturmas› kapsam›nda gözalt›na al›nan emekli Albay Arif Do¤an'›n ifadesinin al›nmas› için Askeri Mahkeme'nin talimat yazd›¤› ancak bu ifadenin mahkemeye dahi ulaflmad›¤› bildirildi. ‹stanbul'da yürüyen soruflturman›n iddianamesini talep eden mahkeme de hâlâ gerekli belgelere ulaflamad›.
J‹TEM'ciler hâkim önüne ç›kar›lm›yor- 19881994 y›llar› aras›nda “adam öldürmek, araç bombalamak, adam kaç›r›p infaz etmek, suikast ve fidye almak” suçlar›ndan haklar›nda ömür boyu hapis istenilen 11 J‹TEM mensubunun davas› Amed 3. A¤›r Ceza Mahkamesi'nde sürüyor. Söz konusu davada J‹TEM itirafç›s› Abdulkadir Aygan da g›yaben yarg›lan›yor. Aygan J‹TEM mensubu iken iflledi¤i baflka suçlar› daha sonra anlatsa da kendisine ve iddialar›nda ad› geçen kiflilere yönelik hiçbir dava aç›lmad›. Son olarak Ankara'da intihar eden J‹TEM mensubu emekli Albay Abdulkerim K›rca ad› daha önce birçok suikast, faili meçhul ve iflkence iddialar›na kar›flsa da yarg› önüne ç›kar›lmam›flt›.
‘Halk› katletmek suç de¤il, hükümeti devirmeye çal›flmak suç’- J‹TEM örgütü içinde yer ald›klar› art›k aç›kça bilinen baz› kontra unsurlar bugün, “hükümete karfl› darbe giriflimi”nden yarg›lan›rken, halka karfl› iflledikleri suçlar ise görmezden geliniyor. Silopi kay›plar›n›n sorumlusu emekli Tu¤general Levent Ersöz de y›llarca hakk›ndaki iddialara ra¤men hiçbir mahkemenin karfl›s›na ç›kar›lmam›flt›, ancak “hükümete karfl› darbe girifliminde” bulundu¤u iddia edilince san›k sandalyesine oturtuldu. Ergenekon davas›nda gözalt›na al›nan J‹TEM mensuplar›n›n hiçbirisi halka karfl› iflledikleri suçlardan yarg›lanm›yor. Bu isimler hükümete karfl› darbe planlamaktan yarg›lan›yor.
Niye Ergenekon, niye J‹TEM de¤il?- ABD’nin Avrasya politikalar› çerçevesinde ülkemizi yeniden düzenlemesinin bir ad›m› olan Ergenekon soruflturmas› çerçevesinde gözalt›na al›nan ve tutuklananlar›n önemli bir bölümünü, ABD politiklar› ile ç›karlar› çat›flan ve ç›karlar›n› korumak için bir tak›m baflka emperyalist güçlere yamanmaya çal›flan orta s›n›f›n temsilcileri olufltururken, geri kalan kesimlerini ise kontra eskitmeleri ile sivrilmifl bir tak›m di¤er unsurlar oluflturmaktad›r. Bu kesimler, ABD’nin politikalar›n›n önündeki pürüzler olarak görüldükleri için bugün hedef tahtas›na oturtulmufl bulunuyorlar. ABD’nin buyru¤u nedeniyledir ki, devlet ve hükümet böyle “kararl›l›k”la Ergenekon’un üzerine gidiyor. Ne var ki ayn› fleyi J‹TEM için söyleyemiyoruz, çünkü J‹TEM bugün halen ABD’nin ülkemizdeki ve bölgemizdeki politikalar› için ihtiyaç duydu¤u ve kulland›¤› bir kurumdur. Devletin ve hükümetin J‹TEM’e dokun(a)mamalar›n›n temel nedeni de budur.
SINIF TAVRI ‹smail UÇAR Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.
güncel
4 3-16 fiubat 2009
SÖZ, YETK‹ KARAR HALKA
“Yaln›zca seçilmifl olmak yönetme hakk› ve yetki kazand›rmaz”
Demokratik ve halkç› yerel yönetimler: Söz, yetki, karar halka!
güven ve itibar›n› yitirmifl, gerek halka ve gerekse piyasa nezdinde varl›¤› tart›fl›l›r duruma gelmiflti. Mali olanaks›zl›¤›ndan ötürü araçlar›n› tamir edemez, araç olmay›nca do¤al olarak en klasik hizmeti veremez duruma gelmiflti. Belediye kurumsal olarak sadece tabelas› olan bir bina ve merkezi idarenin iliflki kurabilece¤i bir büroya dönüflmüfltü. Çal›flanlar›n›n ücret ve alacaklar›n›n ödenememesi, kurumlar›na ve kendilerine olan güvensizli¤i gibi olgular ile hizmet unsuru tamamen ortadan kalkm›flt›.
"Halk›n örgütsüz durmas›ndan yararlanan devlet ve siyasal iktidarlar, yereldeki ekonomik ve sosyal güç odaklar›yla birlikte, yerel yönetimleri birer arpal›k olarak kulland›lar" fleklinde tespitte bulunan Demokratik Haklar Federasyonu, 2009 yerel yönetimler seçimlerine müdahale etmek için oluflturdu¤u Demokratik Yerel Yönetimler Giriflimi ile örgütlenmesini sürdürüyor. Yerel yönetimlere yaklafl›m›n› belirleyen program›n› oluflturduktan sonra, bu temelde ittifaklar gelifltiren Demokratik Haklar Federasyonu, yerel yönetimlere iliflkin hedefini flu özet cümlelerle ifade ediyor: "Egemen sistemin ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda 'ajan'› olarak tasarlanan yerel yönetimleri, halk örgütlenmesiyle bütünlefltirerek, ba¤›ms›zl›k ve halk demokrasisi mücadelesine katk› yapacak araçlara dönüfltürmek mümkündür."
‘Halk›n güvenini sa¤lad›k’ Bu olumsuz koflullarda öncelikle belediyenin hizmet üretmesinin koflullar› yarat›lm›fl, halk›m›z›n manevi destekleri ile belediye binas›nda gerekli tadilat yap›larak al›nan bilgi ifllem ile ifller planlanmaya bafllan›m›flt›r. Belediyenin mali durumu bütün gerçekleriyle tan›mlanm›fl, resmi ve özel kurumlara olan borçlar› yap›land›r›lm›fl, klasik belediye hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli olan araç ve ifl makinelerinin onar›m› yap›larak hizmet üretimine bafllanm›flt›r. Yap›lan çal›flma ile ek su rezervlerinin çok erken bulunarak, su ihtiyac›n›n k›sa bir süre içinde giderilmesi, halk›n belediyeye olan güvenini art›rm›flt›r.
Demokratik, özerk bir yönetim... Programda, Demokratik Haklar Federasyonu'nun yerel yönetimlere bak›fl aç›s›n› özetleyen bir di¤er ifade de flöyle: "Bireylerin söz, yetki ve karar süreçlerine do¤rudan kat›l›m›yla dahi, ezilenlerden halklar›n kardeflli¤inden, kültürel ço¤ulculuktan, ezilen cinslerin pozitif ayr›mc›l›¤›ndan yana de¤iflim ve dönüflüm bafllat›labilir. Yerel yönetimlerin halktan yana bu dönüflümünün baflar›s›, merkezi devlet iktidar›n›n yerel yönetim üzerindeki görünür ve görünmez etkilerinin azalt›lmas›yla olanakl›d›r. Bu anlay›fl, orta vadede yerleflim yerinin idari, ekonomik, sosyal ve hukuksal fonksiyonlar›n›n da seçimle gelen yerel yönetime devredilmesine olanak tan›yan, demokratik özerk bir yönetimin siyasi altyap›s›n› oluflturacakt›r."
‘Belediyeyi halka açarak söz sahibi olmalar› sa¤lanm›flt›r’
Halk, oluflturdu¤u meclisler arac›l›¤›yla kendisini yönetecek Yerel yönetim program›, demokratik yönetim araçlar›n›, halk›n ço¤ulcu kat›l›m›n› esas alarak örgütlemeyi esas al›yor. Bunu sa¤lamak için oluflturulan Halk Meclisleri ise; Mahalle Meclisi, Kad›n Meclisi, Gençlik Meclisi ve çeflitli kesimlerin oluflturdu¤u çal›flma gruplar›ndan olufluyor. Halk, bu meclisler ve çal›flma gruplar› arac›l›¤›yla yönetim araçlar›n› (belediye, muhtarl›k) denetliyor, kendi kendini yönetiyor. Yönetimlerin gerçeklefltirdi¤i bütün çal›flmalar›n fleffah olmas› ve çal›flmalar›n her aflamas›nda halk›n düzenli olarak bilgilendirilmesi de programda kay›t alt›na al›nm›fl. Yerel Yönetimler Program›, genel program›n her seçim bölgesine uyarlanmas›n› ve her seçim bölgesinde aday belirlenmesini, halk›n kat›l›m›na ve müdahalesine olanak verecek tart›flma süreçleri ile belirlemeyi taahhüt ediyor. Yine program, demokrasi güçlerinin en genifl birlikteli¤ini savunuyor ve bunun yerel seçimlerle de s›n›rl› olmamas› gerekti¤ini kaydediyor. Özel olarak yerel seçimler sürecinde, bir 'güç biril¤i' ya da 'eylem birli¤i' fleklinde birliktelikler de¤il, halk›n merkeze al›nd›¤› anlay›fl ve bunun program› zemininde birlikteliklere dikkat çekiliyor programda.
Halk meclisleri ve yerel demokrasi Programa ba¤l› olarak yürütülen çal›flma sonucunda seçilen adaylar, yerel yönetim süresi içinde, tüm faaliyetlerinde, programa uygun hareket etmeyi taahhüt ettikleri gibi, halk meclislerine karfl› sorumlu olacaklar. Yerel yönetimler program›n›n, seçilen yönetim taraf›ndan uygulanmas›, sokak, cadde, mahalle, semt, ilçe ve il düzeylerine kadar geniflletilmifl halk meclislerinin denetimi, çal›flmalar› ile garanti alt›na al›n›yor. Programda, bir yerel yönetimin, yerel demokrasiyi var edebilece¤i en önemli arac›n halk meclisleri oldu¤u tespit edilirken, halk meclislerinin, "yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine daha fazla kesimin kat›l›m›n› sa¤lamak, yerel yönetimin çal›flmalar›n› denetlemek, yönetim sürecinde dil, din, ›rk, afliret, s›n›f ve cinsiyet ayr›m› gözetmeden yereli halkla birlikte yönetmek, daha ça¤dafl, daha kat›l›mc›, daha uygar bir yap› oluflturmak ve kentlilik bilinç ve kültürünü gelifltirmek" amaçlar›n› tafl›d›¤› ifade ediliyor.
Merkezi otorite ve yerel yönetim iliflkisi Ülkemizde, emperyalizmle derin ba¤›ml›l›k iliflkilerinin bulundu¤u, yukar›dan afla¤›ya do¤ru örgütlenmifl bir yönetim sürecinin bulundu¤u, bunun yan›nda kimi yetkilerin yerel
Hozat’ta 5 y›ld›r Belediye Baflkanl›¤› görevini sürdüren ve bu seçimlerde de Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n Hozat aday› olan Cevdet Konak’la 5 y›ll›k zaman zarf›nda yönetim anlay›fl›n›n sonucu yaflanan dönüflümü, yerel yönetimler program›n›, seçim çal›flmalar›n› ve bundan sonra neler yap›laca¤›n› görüfltük. Devrimci Demokrasi: Halk›n›z›n deste¤iyle 5 y›ld›r Hozat Belediye Baflkanl›¤›’n› yürütüyorsunuz. Mart 2009 seçimlerinde DDHD’den yeniden aday oluyorsunuz. 5 y›ll›k zaman zarf›nda yerel yönetim anlay›fl›n›z sonucunda ne gibi de¤iflim ve dönüflümler yafland›¤›ndan k›saca bahseder misiniz?
‘Görevi devrald›¤›m›zda Hozat trajik bir durumda idi’ Cevdet Konak: Bölgemizde 1978 y›l›nda uygulanmaya bafllayan s›k›yönetim, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile daha kat› bir biçimde devam etmifltir. 1987 y›l›nda s›k›yönetim yerini Ola¤anüstü Hal gibi, baflka ülkelerde kavram› olmayan bir yönetime b›-
rakm›flt›r. Ola¤anüstü Hal uygulamas› 2000’li y›llara kadar devam etmifltir. Onlarca y›l devam eden bu yönetim, demokratik de¤erleri tahrip ederek, toplumsal dayan›flma ve güven iliflkisini de yok etmifltir. Bölgedeki yerel yönetimler de bu ola¤an d›fl› yönetim biçiminden etkilenmifl, demokratik de¤erlerini yitirerek, siyasal iktidarlar›n ve yerel gericilerin yaflam alanlar›na dönüflmüfltür. Halk›n deste¤i ile 29 Mart 2004 tarihinde yap›lan yerel yönetim seçimi sonucunda Hozat Belediyesi’nin yönetimini devrald›k. Devrald›¤›m›zda Hozat Belediyesi çok trajik bir durumda idi. K›saca ifade etmek gerekirse; geçen süreç içinde mevcut ve s›n›rl› olan mali kaynaklar› tamamen tüketmifl,
yönetimlere devredildi¤i bir organizasyonun söz konusu oldu¤u belirtilen programda, merkezi iktidar ile yerel yönetimler aras›ndaki iliflkide flu özet bak›fl aç›s›na yer veriliyor: Demokratik yerel yönetimlerin oluflturulmas› ve halk›n iktidar olmas› kolay olmayacakt›r. Lokal noktalarda elde edilen baflar›lar, merkezi yönetimlerce her türlü bask›ya ve fliddete muhatap olacakt›r. Dolay›s›yla, de¤iflim talebimiz sadece yerel yönetimlere yönelik de¤ildir. Halk›n yerel yönetimlerde sa¤layaca¤› kazan›mlar›n ancak yine kendilerine ait bir merkezi ikitdar yoluyla süreklilik kazanarak garanti alt›na al›nabilece¤i bilinci gelifltirilmelidir.
Belediye Meclisi halka aç›k olarak yap›lm›fl, ayl›k meclis toplant›lar›na halk›n kat›l›m› ile karar süreçlerinde söz sahibi olmalar› sa¤lanm›flt›r. Bu toplant›larda hizmetlerin yürütülmesi için halktan destek istenmifl, bu talep üzerine, önce seçimde bizlerle olanlar›n gönüllü kat›l›m› ve daha sonraki evrelerde her kesimin gücü oran›nda kat›l›m süreklilik haline gelmifltir. Halk›n kat›l›m› belediye hizmetlerine ayr› bir ivme kazand›rm›fl ve en önemlisi seçim öncesinde yerel gericiler taraf›ndan gelifltirilen afliretçilik vb. feodal zihniyette afl›nmalara yol açm›flt›r. Hizmetlere kat›l›m geçen süreç içinde bugüne kadar artarak devam etmifltir. Belediye ve kent hizmetlerinin yürütülmesinde halk›n gönüllü kat›l›m› ve maddi destekleri aflikâr olup tek tek ifade etmek istemiyorum. D.D: Yerelinizin sorunlar›na dair genel bir de¤erlendirme sunup nas›l bir çözüm projesi öngördü¤ünüzü aktarabilir misiniz? Mevcut yerel yönetim program›n›z›n yerelinizdeki özgün sorunlara uyarlanmas› nas›l olacak?
Halk›n yönetimde söz, karar ve yetki sahibi olmas› sa¤lanmal› Cevdet Konak: 5 y›ll›k bir yönetim deneyimimiz var. ‹lçemizin içme suyu, günün flart ve gereklerine uygun olarak yap›lan proje ile tamamen çözüme kavuflturulmufl, 50 y›l sorun yaratmayacak su kaynaklar› ve flebeke çal›flmalar› tamamlanm›flt›r. Kanalizasyon vb altyap› ihtiyaçlar›n önemli ölçüde çözüme kavuflturulmufltur. Keza ilçemizde konut sorunu da önemli ölçüde giderilmifl, k›sa ve orta vadede konut ihtiyac›na uygun arsa üretimi ile altyap› çal›flmalar› k›smen haz›r hale getirilmifltir. Köylerinden göçertilen köylülerimizin geriye dönüfllerinin sa¤lanmas› için arsa üretimi ya-
Yerel yönetimler, temel sorunlar›n çözüm mercileri de¤ildir. Yerel yönetimler tüm faaliyetlerini, halk› örgütlemeye ve onunla bütünleflmeye katk› yapacak biçimde planlamal›d›r. Di¤er bir anlat›mla, faaliyet ve hizmet, toplumsal örgütlenmenin, dayan›flman›n ve özlenen yaflam modelini oluflturman›n arac› olarak kurgulanmal›d›r. Halk›n öz örgütleri yarat›lmadan, bu örgütlerle çok yönlü iliflkiler içine girilmeden yerel yönetimlerin, merkezi otoritenin s›n›rlar› d›fl›na ç›kamayaca¤›, s›n›rlar› zorlaman›n dahi güvencede olamayaca¤›, kaynaklar›n› etkin ve verimli kullanamayaca¤› bilinmelidir. Tarihsel birikimlerin, sosyal ve ekonomik yap›n›n do¤urdu¤u on y›llarca ihmal edilmiflli¤in izlerinin bir bafl›na yerel yönetimlerle gide-
p›lm›fl olup, bu alanda su, elektrik ve yol gibi asgari alyap› çal›flmalar› tamamlanm›flt›r. Yine ilçemizin halihaz›r haritalar› ve ihtiyaçlar›na uygun imar plan› yap›larak, k›sa, orta ve uzun vadede yap›lacak çal›flmalar için veri taban› oluflturulmufltur. Hozat’ta bundan sonra belediyemiz, klasik kent hizmetlerini yerine getiren kurum olmaktan ç›karak, kentsel ve toplumsal dönüflüm projelerini üreten ve hayata geçiren kurumlara dönüflmelidir. Öncelikle yerel demokrasi anlay›fl› hayata geçirilmeli, halk›n yönetimde söz, karar ve yetki sahibi olmas› sa¤lanmal›, Yerel demokrasi olgusu içinde sorunlar tespit edilerek, önceliklerine göre çözüme kavuflturulmal›d›r. D.D: Program›n›zda yerel yönetim anlay›fl›n›z›n temel vurgusunun halkç› bir yönetim ve halk meclisleri oldu¤unu söylüyorsunuz. Halk meclislerini hayata nas›l geçireceksiniz?
‘Kentin demokratik kurumlar› ve halk meclisleriyle yerel parlamento oluflturaca¤›z’ Cevdet Konak: Yerel Yönetim anlay›fl›m›z›n temel vurgusu halkç› bir yönetimin oluflturulmas›d›r. Yeni demokrasi anlay›fl›m›z gere¤i, yerel yönetim hizmetlerine, hizmeti üretenler ile tüketenlerin temsilcilerinin kat›l›m› sa¤lanacakt›r. Bu anlay›fl›n hayata geçirilmesi için, Mahalle Meclisleri, Gençlik Meclisleri, Kad›nlar Meclisi, gerekirse Yafll›lar Meclisleri, tasla¤›n› haz›rlad›¤›m›z usul ve esaslarla oluflturulacakt›r. Oluflturulan bu alt yerel ve sosyal yap›lar›n temsilcileri ile ilçede örgütlü demokratik kurum-kurulufllar›n temsilcilerinden Halk Meclisi oluflturulacakt›r. Halk Meclislerinin kapsam›, amac›, görevleri ve sorumluluklar›na iliflkin usul ve esaslara dair tüzü¤e uygun olarak yap›lacakt›r. Yerel demokrasinin oluflumunu sa¤layacak Yerel Parlamento durumundaki Halk Meclisinin oluflumu ve yaflamsal de¤er kazanmas›, halk›n demokratik kültür ve de¤erleri ile anlam bulacakt›r. ‹flimizin kolay olmad›¤›n›n bilincindeyiz. Biz zor olan ifllere talibiz. Zoru baflaraca¤›z. D.D: Yerel yönetim aday› olarak Hozat halk›na hangi somut projeleri sunuyorsunuz, neler hedefliyorsunuz?
‘Seçilmifl olmak yönetme ve yetki hakk› kazand›rmaz!’ Cevdet Konak: Üretken ve aktif personel ile verimli hizmet, kat›l›mc›, saydam ve öngörebilinir yönetim anlay›fl›m›z ile özgür birey, örgütlü toplum, demokratik yönetim oluflturacak toplumsal dönüflüm projelerimiz, yaflanabilir ça¤dafl bir kent yaratmak için, somut kentsel dönüflüm projelerimiz seçim süreci içinde yaz›l› olarak halk›m›za ve kamuoyuna sunulacakt›r. Seçimler sonucunda oluflacak demokratik ve özerk belediye yönetimi önemli bir görevi yüklenmifl olacakt›r. Yönetim, halk›n olanaklar›n›, halk yaran›na kullanma, ihtiyaçlara olanaklar ölçüsünde, halk ile birlikte yan›t olma sorumlulu¤unu tafl›maya bafllar. Yaln›z seçilmifl olmak yönetme ve yetki hakk› kazand›rmaz. Sorumlulu¤un gere¤i yerine getirildikçe bu hak anlam kazan›r. Bu umutla sayg›lar sunar›m.
rilmesi mümkün de¤ildir. Yoksulluk içerisinde birçok sorunla bo¤uflan milyonlar için en geçerli çözüm yine yoksullar taraf›ndan üretilecektir. Toplumsal fayday› öne ç›karan yerel yönetim anlay›fl›, demokrasi bilincinin gelifltirilmesini, yard›mlaflma ve dayan›flma iliflkilerinin kuvvetlendirilmesini halk meclisleri vas›tas›yla sa¤layarak, yoksullar›n ç›karlar›n› savunan bir yönetimi, bizzat onlar›n emekleriyle parça parça infla edecektir. Koflullar› oluflturularak baz› hizmetler halk›n gönüllü kat›l›m›yla organize edilmeli, bu tarz projeler mevcut sistemi, devlet ve siyasal iktidar› teflhir etmenin arac› olarak kullan›labilir.
güncel
3-16 fiubat 2009 5
Yerel seçim tarihi yaklaflt›kça Dersim'de demokrasi güçleri 'demokratik ve halkç› yerel yönetim' anlay›fl›yla çal›flmalar›na h›z veriyor. Dersim’de bu anlay›flla hareket eden güçlerden Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, gerici düzen partilerine karfl› halk›n kendi iradesini ortaya ç›karma yönünde hedef belirleyerek ve halk›n söz, yetki, karar hakk›n› belirleyecek bir program sunarak yerel seçim çal›flmas› yürütüyor. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›'n›n adaylar›ndan, yerel yönetimler, Dersim özgülü, yerel yönetim program›, halk meclisleri ve hedefler üzerine görüfl ald›k.
“Örgütlü güç olmadan kal›c› çözüm elde edilemez” Devrimci Demokrasi: Yerel yönetim anlay›fl›n›z›n ve seçim çal›flmalar›n›z›n temelini oluflturan 'Demokratik Yerel Yönetimler Program›'n›z› nas›l oluflturdu¤unuzdan k›saca bahsedebilir misiniz? Murat Kur: Öncelikle Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› olarak sizleri selaml›yorum. Bu konuda ilk olarak belirtece¤im fley, bir program haz›rlan›rken, onu haz›rlayanlar›n, kitlelerin uzun y›llardan beri yaflad›¤› iflsizlik, yoksulluk, sa¤l›k, e¤itim, yozlaflma vb. sorunlar›n›n nereden, nas›l olufltu¤u konusunda bak›fl aç›s›n›n net olmas›d›r. Bu durum hakk›nda e¤er bilinç bulan›kl›¤› varsa, oluflturulacak program da vaat olman›n ötesine gitmeyecektir. Yani ilk olarak flunu belirtmek gerekiyor ki, bugün ülkemizde yaflayan halklar›n yaflad›¤› bu sorunlar›n esas kayna¤› sistemle alakal›d›r. Ülkemizdeki sistem halk›n ç›karlar› do¤rultusunda kararlar alan, politika üreten bir yerde durman›n ötesinde, halk› her geçen gün daha fazla sömürme derdindedir. Dolay›s›yla bizler, bu gerçeklikten hareket ederek, uzunca y›llar ilimizde yaflam›fl, ilin kültürel dokusunu iyi bilen, demokrasi mücadelesinde yer alm›fl, farkl› farkl› yafl gruplar›n› ve kad›nlar› da dâhil ederek program›m›z› haz›rlad›k. Yani program›m›z› öncelikle fikir zenginli¤i ve özellikle toplumun
her kesiminden insanlar› dâhil ederek genifl bir tart›flma platformlar›ndan ç›kan sonuç do¤rultusunda oluflturduk. D.D: Yerelinizin sorunlar›na dair genel bir de¤erlendirme sunup nas›l bir çözüm projesi öngördü¤ünüzü aktarabilir misiniz? Mevcut yerel yönetim program›n›z yerelinizdeki özgün sorunlara uyarlanmas› nas›l olacak? Murat Kur: ‹flsizlik, üretim alanlar›n›n kullan›lamamas›, yol, su, kanalizasyon, kad›n sorunu, gençli¤in içinde bulundu¤u s›k›nt›lar, küçük esnaf›n her geçen gün gittikçe dibe vurmas›, e¤itim ve sa¤l›k problemleri, çevre sorunu, yozlaflma ve yabanc›laflma, inanç ve kimlik sorunu vb. birçok sorun bulunmaktad›r ilimizde. Yukar›da s›ralad›klar›m›z ilimizde yaflanan s›k›nt›lar›n belki de çok az bir bölümü. Bizim bu sorunlara dönük ortaya koyaca¤›m›z çözüm projelerinin ilk ve öncelikli aya¤›n› örgütlenme oluflturuyor. Çünkü ülkemizde yap›lan darbeler, sürgünler, katliamlar kitleleri öncelikle örgütsüzlefltirmifltir. Örgütsüzlefltirilen insan topluluklar› ise merkezi otoritenin ortaya koydu¤u politikalar karfl›s›nda tepki vermeden direkt bunlara uyan kitleler haline dönüfltürülmüfllerdir. Bu konuda ilk olarak yap›lmas› gereken Halk Meclisleri do¤rultusunda mahalle meclislerinin oluflturulmas›d›r. 'Merkezi iktidara karfl› halk kitlelerine dayanarak ilerleme sa¤layaca¤›z' D.D: Merkezi iktidar ile yerel yönetimler aras›ndaki iliflkiye bak›fl›n›z nedir. Bildi¤iniz üzere Amed’in DTP’li Sur Belediyesi'nin çok dilli belediyecilik uygulamas› merkezi iktidar taraf›ndan yasalar zoruyla engellenmifl, Belediye Baflkan› görevden al›nm›flt›. ‘Demokrasinin s›n›rlar›’ çerçevesinde program›n›z›n yaflam bulmas›n› nas›l görüyorsunuz?
Murat Kur: Bilindi¤i gibi ülkemizdeki merkezi anlay›fl yerellerde demokrasi anlay›fl›n›n ve demokrasi mücadelesinin geliflmesini engellemek için bütün yönleriyle yerelleri merkeze ba¤lam›flt›r. Merkezi anlay›fl ise, 'tek dil, tek din, tek millet, tek bayrak, tek vatan' anlay›fl› çerçevesinde y›llard›r halk kitlelerini hizaya sokmaya çal›flm›flt›r. Dolay›s›yla yeni demokrasi anlay›fl› çerçevesinde oluflturdu¤umuz program›m›z halk meclisleri arac›l›¤›yla yerel demokrasinin geliflimin kanallar›n› oluflturmay› amaçlad›¤› için, merkezi anlay›flla çat›flacakt›r. Yeni demokrasi kültürü, özünü halk kitlelerinden almaktad›r. Tarih göstermifltir ki gücünü halk kitlelerinden alan her anlay›fl kazanm›flt›r. Dolay›s›yla merkezi otoritenin bask›c› yönelimi karfl›s›nda bizler, yeni demokrasi kültürünü savunarak, mücadelemizin ve halk kitlelerinin ihtiyaçlar›na göre, kitlelerle cevap olacak çal›flmalar organize edece¤iz. Sur Belediyesi’nin yapt›¤› do¤rudur ve bu do¤rularda ›srarc› olunmas› gerekmektedir. Yani sadece sistemin çizdi¤i s›n›rlar içerisinde kalan bir anlay›flla hareket eden de¤il, bu s›n›rlar› geniflletmeyi ve halk kitlelerinin kazan›mlar›n› sa¤layacak temeldeki bir mücadele anlay›fl›yla hareket eden bir anlay›fl› zorlamak gerekmektedir. 'Halk, kuraca¤› meclislerle iradesini ortaya koyacak; söz, yetki ve karar sahibi olacak' D.D: Program›n›zda demokratik ve halkç› bir yerel yönetim anlay›fl› vurgusu hâkim. Bu anlay›fl› hayata geçirecek olan›n Halk Meclisleri oldu¤unu söylüyorsunuz. Bu meclisler nas›l hayata geçirilecek, nas›l bir etki ve yetkiye sahip olacak? Murat Kur: Halk Meclisleri öncelikle demokratik, halkç› yerel yönetim anlay›fl›n› benimsemifl kadrolar üzerinden örülmek zorundad›r. Mesela Dersim'in merkezinde yedi mahalle bulunmak-
HALKI YÖNETMEYECE⁄‹Z HALKLA B‹RL‹KTE YÖNETECE⁄‹Z Devrimci Demokrasi: Aday oldu¤unuz Mazgirt Belediyesi, önceki dönemde düzen partilerinden AKP anlay›fl›yla 'yönetildi'. Bu anlay›fl›n yaratt›¤› tahribatlardan ve genel olarak yerelinizin sorunlar›ndan bahseder misiniz?
‘Düzen partileri bugüne kadar Mazgirt’te çivi bile çakmam›flt›r!’ Tekin Türkel: Ülkemizin her yerinde oldu¤u gibi Mazgirt'te de geçmiflten bugüne kadar düzen partileri taraf›ndan yönetilen yerel yönetimler halk›n hiçbir talebine cevap olamam›flt›r. Mazgirt'te yerel yönetimler on y›llard›r AKP, CHP gibi düzen partileri taraf›ndan yönetilmektedir. Bu partilerin halktan kopuk anlay›fllar›, yolsuzluklar, soygunlar ve talanlar› ortaya ç›karm›flt›r. Mazgirt Belediyesi'nin trilyonlara varan borçlar›, ilçemizde yaflanan kanalizasyon ve içme suyu sorunlar›, kad›nlar›n, gençlerin yaflad›¤› s›k›nt›lar ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›n›n sonuçlar› olarak Mazgirt'te de karfl›m›za ç›kmaktad›r. Düzen partileri flimdiye kadar Mazgirt'te bir çivi bile çakm›fl de¤iller. Geçti¤imiz on y›l içerisinde en s›radan belediyecilik hizmetleri dahi yerine getirilmemifl, ilçemiz daha da geriye gitmifltir. Belediyemizin var olan varl›klar› da sat›larak talan edilmifl, trilyonlarca borç birikmifltir. Durum o kadar vahimdir ki, mahallelere konan birkaç çöp tenekesi mevcut yönetimin en büyük hizmeti olarak görünmektedir.
DD: Bu sorunlar karfl›s›nda nas›l bir çözüm projesi öngördü¤ünüzü ve mevcut yerel yönetim program›n›z›n yerelinizdeki özgün sorunlara uyarlanmas›n›n nas›l olaca¤›n› aç›klar m›s›n›z?
‘En büyük vaadimiz, halkla birlikte çal›fl›p sorunlar› çözmek!’ Tekin Türkel: fiüphesiz tüm sorunlar›n köklü çözümü yerel yönetimlerden beklenmemelidir. Belediyeler, eflitsizli¤i, sömürüyü ortadan kald›ramaz. Bizlerin yerel yönetimlerdeki en
büyük amac› sorunlar›n köklü ve gerçek çözümüne yönelmeyi sa¤layacak dayan›flma ve örgütlenme modellerini yaflama geçirmek olacakt›r. Dolay›s›yla bizim en büyük vaadimiz halk›m›zla birlikte tart›fl›p karar alarak hareket etmektir. Program›m›z›n en temel ö¤esi olan halk meclislerini, mahalle meclislerini, kad›n ve gençlik meclislerini oluflturmay› baflarmam›z halinde Mazgirt'te on y›llard›r dokunulmam›fl birçok sorunu ortadan kald›raca¤›m›za inan›yoruz. Mazgirt'te gündemimize alaca¤›m›z ekonomik, sosyal ve siyasal temelde birçok sorun var. Halk meclisleriyle birlikte, üretim ve tüketim kooperatiflerinin kurulmas›, altyap› ve içme suyu sorununun çözülmesi, istihdam yaratmaya dönük projeler, kad›nlar›m›z ve gençlerimiz baflta olmak üzere Mazgirt halk›n›n sosyal ve siyasal yaflama aktif kat›l›m›n› sa¤layacak çal›flmalar, Mazgirt'in çehresini de¤ifltirecek çevre düzenlemesine dönük projeler, insanlar›m›z›n en temel haklar›ndan olan konut sorununa dönük alternatif konut projeleri, halk›m›zla birlikte yapaca¤›m›z çal›flmalar aras›nda olacak. ‹lçemiz d›fl›ndaki ve Avrupa'daki Mazgirtli dostlar›m›za büyük görevler düflecektir. Bu insanlar›m›zla gerekirse tek tek görüflerek, toplant›lar yaparak ilçemize dönük katk› yapmalar›n› sa¤layaca¤›z, belediyemize gelir yaratmak için alternatif projeler üretece¤iz. Bizler tüm bu sorunlar›, halk›n kat›l›m›na olanak sa¤layan bir anlay›flla, halkla birlikte çözece¤iz, buna inan›yoruz.
D.D: Program›n›zda demokratik ve halkç› bir yerel yönetim anlay›fl› vurgusu hâkim. Bu anlay›fl› hayata geçirecek olan›n Halk Meclisleri oldu¤unu söylüyorsunuz. Bu meclisler nas›l hayata geçirilecek, nas›l bir etki ve yetkiye sahip olacak?
‘Halk›n yönetime do¤rudan kat›lmas› için her türlü yöntem ve arac› gelifltirece¤iz!’ Tekin Türkel: Söyledi¤iniz gibi program›m›z›n en önemli un-
suru halk meclisleri, yani Mazgirt halk›n›n yönetime do¤rudan kat›l›m›. Bizler mahalle meclislerinin, kad›n ve gençlik meclislerinin oluflturulmas›n›n ciddi bir emek ve ›srar gerektirdi¤inin fark›nday›z. ‹nsanlar›m›z flimdiye kadar susturulmufl, sindirilmifl. Belediye kurumunun ise 5 y›lda bir baflkas›n›n bafl›na geçti¤i bir rant alan› oldu¤u kabul edilmifl görünüyor, insanlar›m›z›n belediyeden neredeyse hiçbir beklentisi yok, yerel yönetim halktan bütünüyle kopar›lm›fl. Bu koflullarda, öncelikle yapmam›z gereken, halk›m›za belediyenin ne oldu¤unu, ne olmas› gerekti¤ini anlatmak olacakt›r. Bu meclisler genel ça¤r›larla oluflturulamaz. 29 Mart’a kadar yapaca¤›m›z çal›flma içerisinde gündemlerimizden biri de bu meclislerin oluflturulmas› için gerekli çal›flmalar› yapmak olacak. 29 Mart’tan sonra da ›srarl› bir çal›flma ile kad›n ve gençlik meclislerimizi, mahalle meclislerimizi oluflturaca¤›z, halk›n yönetime do¤rudan kat›lmas› ve denetlemesi için her türlü araç ve yöntemi kullanaca¤›z. K›sa zamanda olmasa da bunu baflaraca¤›m›za, belediye ile halk aras›nda yarat›lan derin uçurumu ortadan kald›raca¤›m›za inan›yoruz. D.D: Son olarak neler söylemek istersiniz? Tekin Türkel: Gazetenizi Mazgirt Demokratik Halk Dayan›flmas› ad›na selaml›yoruz. Henüz çal›flmalar›m›z› tam anlam›yla bafllatmam›fl olmam›za ra¤men Mazgirt halk›n›n güçlü deste¤ini görüyoruz. Mazgirt Demokratik Halk Dayan›flmas›, AKP ve CHP gericili¤ine karfl› Mazgirt halk›n›n birleflece¤i platformdur. Mazgirt d›fl›ndaki insanlar›m›z› Halk Dayan›flmas› ile dayan›flmaya, olanaklar›yla desteklemeye ça¤›r›yoruz. Hozat’tan sonra Mazgirt’te de halkç›, demokratik, kat›l›mc› bir yerel yönetim infla edece¤iz. Hep birlikte baflaraca¤›m›za inan›yoruz.
tad›r. Bu mahallelerde öncelikle mahalle meclislerinin oluflmas› gerekmektedir. Bu çal›flmalar ise yar›n›n de¤il, bugünün sorunudur. Yani mahalle meclisleri yeni demokrasi güçlerinin aktivist ve taban kitleleri taraf›ndan oluflturulmal›d›r. Oluflan bu mahalle komisyonlar› seçim sonras›nda ise seçilen muhtarlar, yafll›lar heyeti vb. kurum temsilcilerinin, kad›n ve gençlik komisyonlar›n›n da dâhil edilmesiyle mahalle meclisleri oluflturulacakt›r. Her mahallenin meclis temsilcilerinin kat›l›m›yla da mahalle meclisleri üst yürütmesi ve bu yürütmeye de, baflta yerel seçimlerle seçilmifl belediye baflkan ve yard›mc›lar›, belediye meclis üyeleri ve yerelde var olan kamu kurum temsilcilerinin, daha önce belediyede yer alm›fl eski baflkan ve müdürlerin, demokratik kitle örgütlerinin de kat›l›m›yla halk meclisleri oluflturulacakt›r. Halk meclisleri her mahallenin kendi temsilcisi arac›l›¤›yla kendi mahallesinde belirledi¤i sorunlar› tart›flt›¤› ve tart›fl›lan bu konular paralelinde o bölgede yaflayan halkla birlikte hizmet götürülecek ve sorunlar›n çözümü halkla birlikte yap›lacakt›r. Yani söz, yetki ve karar halk›n olacak ve bu kararlar› hayata geçiren de halk olacakt›r. D.D: Bize vakit ay›rarak de¤erlendirmelerde bulundu¤unuz için teflekkür ediyoruz. Murat Kur: Çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyorum. Sayg›lar›mla.
emek
6 3-16 fiubat 2009
Gül Y›lmaz
Bizleri coplad›lar, a¤›za al›nmayacak küfürler ettiler, yerlerde sürüklediler. Baz› arkadafllar›m›z›n ellerini ba¤lay›p iflkence yapt›lar. Patron ise yukar›da rahat rahat oturuyordu.
Yarsever Varol
Bizim haberimiz olmadan yiyecek ve içeceklerimize doping ilaçlar› koyuyorlarm›fl. Tesadüfen fark ettik. Biz de diyorduk bu enerji nereden geliyor diyorduk, bizden de¤ilmifl me¤erse!
Av. Özlem Gümüfltafl
‹fl Kanunu’nun 34. maddesi ‘iflçilerin ücretlerinin ödenmemesinin üzerinden 20 gün geçmifl ise, ifl yerini terk etmeme eylemi’ yapabileceklerini söylüyor. Buradaki iflçiler de bu haklar›n› kullanm›fllard›r.
SELGA TEKST‹L’DEK‹ D‹REN‹fiE SALDIRAN POL‹S, FABR‹KAYI ‹fiKENCEHANEYE ÇEV‹RD‹ Maafllar›n›n ödenmesini isteyen Selga Tekstil iflçileri, “haciz var” diyerek götürülmek istenen ifl makinalar›n›n al›nmas›na karfl› durunca, polisin sald›r› ve iflkencesine u¤rad›. Asgari ücretin dahi alt›nda, esnek çal›flma saatleriyle çal›flt›r›lan ve zorunlu mesailere b›rak›lan Selga iflçileri, patronun kar oyunlar›n›n kurban› ediliyor. Daha önce de ödenmeyen maafllar› için ifl b›rakma eylemleri yapan iflçiler, maafllar›n› almay› baflarm›fllard›. Fakat Selga patronu daha sonraki aylarda da ayn› fleyi yaparak, iflçilerin maafllar›n› ödemedi ve Selga iflçileri için yeni bir mücadele bafllad›. 29 Ocak günü iflyerinde mesai bitiminin ard›ndan haciz memurlar›n›n ifl makinalar›n› götürmek istemesine karfl› duran iflçiler, maafllar›n›n ertesi gün verilece¤inin vaad edilmesi üzerine, ifl yerinden ayr›lmama karar› ald›lar. Fakat, tamamen yasal haklar›n› kullanan iflçiler, çevik kuvvet ekiplerinin sald›r›s›yla karfl›laflt›. ‹fl yerini gaz bombas› ya¤muruna tutan polis, daha sonra içeri girerek iflçilere sald›rd›. Çal›flanlar› “isyana teflvik” etti¤i söylenen baz› iflçiler ise, elleri kollar› ba¤lanarak ifl yerinde iflkenceden geçirildi. Aralar›nda iflçilerin yak›nlar›n›n da oldu¤u 17 kifli darp edilerek gözalt›na al›nd›. ‹flkenceden geçirilen ve sürüklenerek gözalt›na al›nan iflçiler, “polise mukavemet, haciz karar›na direnmek ve Toplant›, Yürüyüfl ve Gösteri Kanunu’na muhalefet ettikleri iddias› ile ifade verdiler. ‹flçilerin avukatl›¤›n› yapan Özlem Gümüfltafl ise bu iddialar›n gerçek d›fl› ve yönlendirici oldu¤unu dile getirdi. Polis amirlerinin iflçilerden flikayetçi oldu¤unu belirten Gümüfltafl, “Polis memurlar› verdikleri ifadelerde yaraland›klar›n› söylüyorlar. Ama bizim gözalt›na al›nan müvekkillerimizin durumlar› kötü, yürüyemiyorlar, çok fazla cop darbesi alm›fllar. Vücutlar›n›n de¤iflik yerlerinde flifllikler var. Polisin afl›r› kulland›¤› gaz bombas› nedeniyle tansiyon sorunlar› yafl›yorlar ve ayakta durmakta zolan›yorlar” dedi. 30 Ocak'ta mahkemeye ç›kart›lan iflçiler serbest b›rak›l›rken, tüm bu iflkencelerin ard›ndan Selga patronu da iflçilerin birikmifl maafllar›n› ve k›dem tazminatlar›n› ödemeyi kabul etti.
‹flçilere iflkence yap›ld› Haklar›n› almadan fabrikadan ayr›lmak istemeyen ve direnen iflçilere polis taraf›ndan gerçeklefltirilen sald›r› anlar›n›, Selga Tekstil'de 8 y›ld›r çal›flan, Gül Y›lmaz flu ifadelerle anlatt›: “Biz direniflçi arkadafllarla 17 kifliydik. Ö¤leleyin ifl yerine icra memurlar› geldi. Biz neler oldu¤unu sorunca bize 'makinalar sigortalanacak' dediler. Biz de akflam ifl ç›k›fl›nda makinalar›n icral›k oldu¤unu ö¤rendik ve ifl yerinde kalmaya karar verdik. Daha sonra polisler geldi, ard›ndan da çevik kuvvet ekipleri. Çevik kuvvet ekipleri ile karfl› karfl›ya geldik. Biz aillelerimizle barikatlar kurduk. Onlar biber gazlar› s›karak içeriye girdiler. Bizleri coplad›lar, a¤›za al›nmayacak küfürler ettiler, yerlerde sürüklediler. Baz› arkadafllar›m›z›n ellerini ba¤lay›p iflkence yapt›lar. Biz orada coplan›rken patron yukar›da rahat rahat oturuyordu.” Y›lmaz bu sald›r›lar s›ras›nda bir çok iflçinin de yaraland›¤›n› belirterek, “Ayfle diye bir arkadafl›m›z›n ald›¤› darbe sonucunda kafas›n›n arkas›ndan kanlar ak›yordu, hasta-
neye götürdük. Bir arkadafl›m›z›n, yine polisten ald›¤› darbeler sonucunda, eli yüzü kan içinde kalm›flt›. Adem diye bir arkadafl›m›z› polis yerlerde sürükledi, tekme ve coplarla vurdu. Bir arkadafl›m›z›n belinde k›r›k var. Ve daha bir ço¤unun vücüdunun bir çok yerinde darp izleri var” dedi. Gözalt›na al›nan Mazlum Balk›'n›n abisi Murat Balk› ise, kardeflinin polisler taraf›ndan ellerinin ba¤land›¤› ve ifl yerinin içerisinde iflkenceden geçirildi¤ini belirtti. Balk›, “Kardeflimin ismi daha önceden polislere verilmifl. Çünkü içeri girince 'Mazlum kim' diye sormufllar. Daha sonra da dövüp ellerini kollar›n› ba¤layarak baflka bir odaya götürmüfller ve orada da dövmüfller” dedi.
Haciz yalan› ile iflten at›lan iflçiler art›k iflsiz Selga iflçileri, asgari ücretin alt›nda olan maafllar›n› dahi alamad›klar› için direnifle geçtiler ve iflkenceye maruz kald›lar. Tüm bunlar›n sonunda ücretlerini ve tazminatlar›n› alabilecekler, fakat bu iflçilerin art›k bir ifli yok. Hala bir çok flehirde üretimine devam eden Selga patronu, oldukça zor koflullarda çal›flt›rd›¤› iflçileri, çok daha düflük ücretle çal›flacak baflka iflçiler çal›flt›rmak ve böylece kar›n› artt›rmak için kurban etti. Ayr›ca Selga patronu, ekmeklerini kazand›klar› makinalar›n› b›rakmak istemeyen iflçilerin üzerine polisi sald›rtarak, kendince mimledi¤i iflçilerin iflkenceye u¤ramas›na neden oldu. Gözalt›na al›nan 17 kiflinin hastane muayenelerinin ard›ndan Gazi Osmanpafla Adliyesi'ne gelmesini bekleyen yak›nlar›, iflçi arkadafllar›, avukat ve sendika temsilcisi gazetemize yapt›klar› aç›klamalarda Selga patronunun iflçileri nas›l sömürdü¤ü ve yaflanan olaylar› anlatt›lar. Öncelikli olarak görüfllerini ald›¤›m›z Selga'da örgütlü TekstilSen E¤itim Uzman› Huri Vayiç, Selga iflçilerinin maafllar›n› almada s›k s›k s›k›nt›lar yaflad›¤›n› ve bu nedenle direnifle geçtiklerini ifade etti. Yaflanan son sald›r›da iflçilerin, tamamen yasal hakk› olan bir fleyin görmezden gelindi¤i ve iflçilere canice sald›r›ld›¤›n› söyleyen Vayiç, bir çok iflçinin bu sald›r›larda yaraland›¤›n› dile getirdi. Vayiç, makinalara geldi¤i söylenen haciz karar›n›n da yalan oldu¤unu ifade ederek, flunlar› dile getirdi: “Biz patronun iflas edece¤ine inanm›yoruz. Asl›nda biz düzmece oldu¤unu, kitab›na uydurulmaya çal›fl›ld›¤›n› düflünüyoruz. Çünkü Selga patronu Adana'da yeni bir fabrika açt› ve ‹stanbul'da da üretimini sürdürüyor. Ekonomik s›k›nt›s› oldu¤una inanm›yoruz. Ayn› KEY Tekstil’de oldu¤u gibi dolap çevrildi¤ini düflünüyoruz.” ‹flçilerin avukat› olan Özlem Gümüfltafl ise, ifl yerinden ayr›lmama eylemine iliflkin flunlar› söyledi: “‹fl Kanunu’nun 34. maddesi aç›k aç›k iflçilerin ücretlerinin ödenmemesinin üzerinden 20 gün geçmifl ise, ifl yerini terk etmeme eylemi yapabileceklerini söylüyor. Buradaki iflçiler de bu haklar›n› kullanm›fllard›r.”
'Kriz bahane ediliyor, devletle patron birlikte' Devletin, patronlar›n ç›kar›n›n gerektirdi¤i düzenlemeleri ivedi flekilde yapmas›, iflçi ve emekçilere dönük sald›r›lar› ise
görmezden gelmesi, çal›flan milyonlar›n üzerindeki y›k›m› daha bir yak›c› hale getiriyor. Selga'da patronun yapt›¤› “düzenlemeler” de al›nan devlet deste¤inin sonucu! Selga'da sömürü cenderesine tutulan ve haklar›n› arad›klar› için iflkenceye maruz kalan iflçilerin, bunlar› yaflamalar›n›n nedenini Vayiç flu sözlerle dile getiriyor: “Son süreçte tekstil patronlar›n›n ve hükümetin anlaflt›¤› bir nokta vard›; tekstili ‹stanbul'dan Do¤u ve Güney Do¤u'ya tafl›mak. Bununla ilgili de aç›klamalar yap›ld›, hükümet taraf›ndan. Patronlara destek verilece¤i belirtildi. Patronlara destek verilece¤inin belirtildi¤i aç›klamalar›n içeri¤i patronlar›n ç›kar› bak›m›ndan çok kapsaml›yd›. Yani teflfik k›demlerinden tutun, fabrikan›n yerinin tahsisi ve istedikleri kadar para yard›m›na kadar. GSS yasas›yla da patrona bir çok ayr›cal›klar tan›nd›. Bu olanaklardan faydalanan Selga patronu da di¤er tüm patronlar gibi krizi bahane ederek, sermayesini daha fazla büyütüp baflka yerlerde yat›r›m yapmak istiyor.”
Devlet deste¤i ile daha ucuz ifl gücü ve sömürü alanlar›... Devletin deste¤i ile tekstil alanlar›n›n ‹stanbul d›fl›na tafl›nmas›nda yap›lan tüm hamleler patronlar›n ç›kar›na. Devlet, “teflfik” ad› alt›nda yapt›¤› desteklerle patronlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›l›yor. Fakat bu destekler, iflçilere hiçbir getiri sa¤lam›yor. 4,5 y›ld›r Selga Tekstil'in Sultançifli¤i'nde bulunan fabrikas›nda çal›flan Yarseven Varol, çal›flma koflullar›n›n a¤›rl›¤›ndan bahsederken, e¤itimci olarak gönderildi¤i Adana fabrikas›ndaki iflçilerin durumunun ise daha kötü oldu¤unu belirtiyor. Esnek çal›flma koflullar› alt›nda çal›flt›klar›n› belirten Vural, “Çal›flma saatlerimiz belli olmuyordu, sabah sekizden akflam 10'a, 11'e kadar çal›flt›r›l›yorduk. 2-3 gün boyunca eve gitmedi¤imiz oluyordu” dedi. Varol, “Adana'da Selga Tekstil yeni bir iflyeri açt›. Beni oraya e¤itmen olarak yollam›fllard›. Buradaki fabrikay› oraya tafl›malar›n›n nedeni, orada herfley daha ucuz. Devlet patronlara yard›m ediyor. ‹flyerinin sigortas›n›, suyunu, elektiri¤ini ve ço¤u giderini karfl›l›yor. Orada göstermelik olarak 10-11 iflçi asgari ücretle çal›flt›r›l›yor, onund›fl›ndaki iflçiler 250-300 TL'ye çal›flt›r›l›yor.”
“Bize gizlice doping haplar› veriyorlarm›fl” Esnek çal›flma saatlerinin uyguland›¤› Selga Tekstil'de iflçiler zorunlu olarak, dinlenmeden günleri bulan mesailere b›rak›l›yorlard›. Günler süren mesailere Selga patronunun buldu¤u “çözüm” ise iflçilere gizli flekilde doping haplar› vermek oldu! Çal›flma koflullar›na iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z Varol isimli iflçi, bu mesailerde kendilerine gizlice doping haplar› kulland›r›ld›¤›n› belirtti. Varol, ço¤u zaman 2-3 gün mesaiye b›rak›ld›klar›n› belirterek, “Bizim haberimiz olmadan yiyecek ve içeceklerimize doping ilaçlar› koyuyorlarm›fl. Biz de diyorduk bu enerji nereden geliyor, bizden de¤ilmifl me¤erse! Bu ilaçlar› biz tesadüfen ö¤rendik. Bir arkadafl›m›z›n muayenesinde tesadüfen kan›nda tespit edilince anlad›k” dedi.
‹ZM‹R- ‹zmir Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan iflten ç›kart›lan Vira-Kürflat tafleron iflçilerinin bir aya yak›n süredir devam ettirdikleri açl›k grevi eylemlerine destekler sürüyor. DHF, BDSP, ESP, Mücadele Birli¤i ve Partizan taraf›ndan iflten ç›kart›lan iflçileri desteklemek amaçl› bir eylem gerçeklefltirildi. Büyükflehir Belediyesi önüne yürüyen kitle, burada bir aç›klama yaparak, ekonomik kriz bahanesiyle iflçi k›y›mlar›n›n artt›¤›na dikkat çekti ve Kürflat-Vira iflçilerinin tafleronlaflt›rma sald›r›s›na karfl› bafllatt›klar› hakl› mücadelenin yan›nda olduklar›n› ifade etti.
‹STANBUL- Samand›ra’da bulunan ÜNSA Ambalaj’da kriz bahanesiyle iflten ç›kart›lan iflçiler, direnifllerinin meyvas›n› ald›lar. Kriz bahanesiyle daralmaya gitti¤ini söyleyerek toplu iflten ç›kartmalara baflvuran ÜNSA patronuna karfl› mücadele yürüten ve iki kez fabrikay› iflgel eden, ancak jandarma taraf›ndan zorla fabrikadan ç›kart›lan iflçiler, alacaklar›n›n bir k›sm›n› elde ederken di¤er k›sm›n› ise 2 taksit halinde almak için anlaflmaya vard›.
Dursun BAfiTU⁄
Yeni savafllar için entegrasyon sa¤lan›yor Ekonomik krizlerin zirveye ç›kt›¤› dönemlerde, yeni savafllar›n gündeme gelmesi, kaç›n›lmaz olarak tart›flma konusu olmaktad›r. Çünkü, emperyalistlerin, güce dayal› yürüttükleri politikalar, bu ortam›n geliflmesine zemin sunmaktad›r. Bu kesimler, normal dönemlerden farkl› olarak, daha h›zl› olgunlaflan bu koflullar›, birer f›rsata dönüfltürerek istedikleri sonucu almaya çal›fl›rlar. Savaflmak için ortaya sürülen gerekçeler, gerçek d›fl› olsa da, yaflanmakta olan ola¤anüstü durumdan dolay›, iflin mant›¤› göz ard› edilerek, halk›n büyük bir kesimi taraf›ndan destek bulabiliyor. Özellikle devrimci önderlikten yoksun iflçi s›n›f›n›n birçok dönemlerde bu tür savafllara destek sundu¤u bilinmektedir. Çünkü emperyalist ülkelerdeki iflçi s›n›f›n›n refah durumunun daha iyi olmas›n›n temel nedenlerinden biri, o ülkelerin sömürge ve yar› sömürge ülkelerden besleniyor olufllar›d›r. Bundan dolay›d›r ki, yaflad›klar› ekonomik krizlerden dolay›, kendi ülkelerinin savafla dayal› “ekonomik” politikalar›n› destekler duruma geliyorlar. Bu ortamlar milliyetçili¤i körükleyerek halklar aras› yeni çat›flmalar› da tetiklemektedir. ABD’nin Irak iflgaliyle birlikte, Türk devleti kendisine biçilen misyon gere¤i yo¤un bir diplomasi trafi¤ine bafllad›. Geçmifl dönemde Türk devletinin yaflad›¤› Kürt sorunu ve komflular›yla yaflad›¤› sorunlardan dolay›, uluslararas› siyasi arenada temkinli hareket etti¤i gözleniyordu. Ancak gelinen aflamada, ABD’nin Kürt sorununa çözüm ad› alt›nda gelifltirdi¤i ve kültürel haklar çerçevesinde, Kürt ulusal hareketinin tasfiyesinin öngörüldü¤ü bu koflullarda, Türk hakim güçlerinin kendilerine biçilen misyonu daha aktif yerine getirdi¤i görülüyor. ABD’nin orta do¤udaki çal›flmas›n› kolaylaflt›racak tek hükümet AKP görülürken, kimi engelleri çat›flmaya girmeden aflman›n olanaklar› AKP üzerinden yarat›lmaktad›r. ABD ortaya koydu¤u projeler dahilinde, AKP’nin daha cesaretli hareket etmesi için K›br›s, Ermenistan, gibi sorunlar› yumuflatarak, gerilimi düflürdü. Sorunlu gördü¤ü di¤er ülkelerle de yo¤un bir diplomasi bafllatt›. Ancak Kürt ulusal sorununun varaca¤› yer noktas›nda, baz› tart›flmalar devam edecektir. Özellikle de temel sorun olarak, Güney Kürdistan’›n mevcut durumu belirleyici yerde durmaktad›r. Kürt ulusal hareketin “Medya Savunma Alan›”ndaki durumu, ABD ve Güney Kürdistan yönetiminden ba¤›ms›z olmayacakt›r. Türk hakim güçlerin müdahalesine bak›ld›¤›nda, Kürt ulusal hareketini yok etmeye dönük de¤ildi. Yap›lan operasyonlar›n nedeni, ulusal hareketin oluflturmaya çal›flt›¤› yerleflik yaflama dönüktü. ‹lk etapta vurulan yerler, ulusal hareketin yapt›¤› köprüler, elektrik santralleri olmufltur. ABD ve Barzani’nin bu sald›r›y› yapma durumlar› yoktu. Zira ABD, bölge Kürtlerine duydu¤u ihtiyaçtan dolay› bunu yap(a)mam›flken, Barzani ise Kürtlerin toplam önderli¤ine oynamas›ndan kaynakl› bunu yap(a)mad›. Böylesi bir sald›r› iliflkileri koparabilir, PKK’yi daha aktif bir pozisyona itebilirdi. PKK’nin söz konusu bölgede aktivitesini artt›rmas› ve otorite olmas›, ABD ve Barzani’nin ç›karlar› ile –en az›ndan flu an- örtüflmemektedir. Bu operasyon hem ABD, hem de Güney Kürdistan yönetimine yaram›flt›r. Amaçlar› Kürt ulusal hareketini oradan ç›karmak de¤il, denetlenebilir bir yere çekmektir. Bölgede geliflmekte olan dengeler aç›s›ndan bu güçlerin belli ölçülerde korunmas› ve bu dengelerin sa¤lanmas› için duyulan ihtiyaç bilinmektedir. Ancak bir entegrasyon sorunu yafland›¤› bilinmektedir. ABD’nin taraflara sundu¤u proje tart›flmalar yaratsa da, herkesin elini güçlendirmeye dönük manevralar yapt›¤› görülmektedir. Çünkü ABD’ye cephe almadan, bu projenin d›fl›nda kalman›n olas›l›klar› yoktur. Özelliklede Ortado¤u’da, Filistin ve Kürt ulusal sorunu önemli bir yer teflkil etmektedir. ‹srail’in Güney Kürdistan’la gelifltirdi¤i iliflkilerin tarihsel bir ba¤› bulunmaktad›r. Bölgede Kürtleflmifl Yahudi topluluklar›n›n varl›¤›, ‹srail’in bölgeye yerleflmesine yard›mc› oluyor. Son dönemde, ‹srail’in bölgede yapt›¤› yat›r›mlar ve sat›n ald›¤› topraklar, yine Barzani’nin flahsi yat›r›mlar›n› ‹srail’de yapt›¤› bilinen gerçeklerdir. Son geliflen krizin bir parças›n› buradan okumak daha do¤ru olacakt›r. ‹srail’in Suriye, ‹ran, Lübnan gibi ülkelerle olan sorunundan dolay›, Güney Kürdistan’da yer edinmesi kaç›n›lmaz olacakt›r. Buradan, Hizbullah’›n hareket sahas›n› daraltmaya çal›fl›rken, edindi¤i teknolojik yap›lanmayla, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin gelece¤ini de “güvence”ye alacakt›r. Bu durum, HAMAS ve PKK’nin denetime al›nmas›n› sa¤layacak yeni ittifaklar› getirecektir. Bu vesileyle s›kça vurgulanan ‹srail’in güvenli¤i de, Türkiye üzerinden sa¤lamaya çal›fl›lacakt›r.
Kürflat-Vira direnifli sürüyor
ÜNSA’da direnen iflçiler kazand›
EME⁄‹N KÜRSÜSÜ
Pirelli iflçisi fabrikay› iflgal etti
Sinter ve Garsafl’ta mücadele sürüyor
KOCAEL‹- Pirelli fabrikas› geçti¤imiz ay iflten ç›kard›¤›, ancak
‹STANBUL- Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Sinter Metal ve Gürsafl’ta D‹SK/Birleflik Metal-‹fl’e üye olmalar› nedeniyle iflten at›lan 400’e yak›n metal iflçisinin direnifli sürüyor. Sinter Metal ve Gürsafl’ta anayasal haklar›n› kullanarak sendikaya üye olduklar› için iflten ç›kart›lan iflçiler, 23 Ocak günü Ümraniye Cumhuriyet Savc›l›¤›na suç duyurusunda bulundular. Fabrika önünde kortejler oluflturan iflçiler; “‹flimizi istiyoruz Sinter Metal iflçileri” pankart› açarak, Ümraniye Cumhuriyet Savc›l›¤›’na kadar yürüdü. Patronun bu haks›z uygulamas›n›n iptal edilmesi için savc›l›¤a suç duyurusunda bulunan iflçiler daha sonra bir bas›n aç›klamas› yaparak, haklar› için mücadeleyi seçtiklerini ve bunu sonuna kadar sürdürme kararl›l›¤›nda olduklar›n› söylediler.
Lastik-‹fl Sendikas’›n›n müdahalesiyle iflten atmaktan vaz geçti¤i 80 iflçi ve 16 büro çal›flan›n› 25 Ocak sabah› tekrar iflten ç›kard›. ‹flçiler bunun üzerine üretimi durdurarak fabrikay› terk etmeme karar› ald›. Bunun üzerine patronla görüflen sendikac›lar, iflçilerin iflten ç›kart›lmas› karar›ndan vazgeçilmesini istedi. Ancak iflverenin bu teklifi kabul etmemesi üzerine Pirelli iflçileri kendilerini fabrikaya kapatarak tüm üretimi durdurdular. Patronun 50 iflçiyi ifle geri almay› kabul etmesinin ard›ndan Pirelli iflçilerinin direnifli sona erdi.
Her yeni hamle, ezilen halklar›n gelece¤ine vurulan bir hançer olma niteli¤indedir. Devrimci önderlikten yoksun olan bölgede, daha aktif olan ulusal hareketleri de tasfiye ederek, iflbirlikçi-uflaklar vas›tas›yla, yeni bir denetim a¤›n› gelifltirmeye çal›fl›yorlar. Kendileriyle uzlaflmayan ve entegrasyon sorunu yaflayan tüm güçleri tasfiye ederek, yeni yaflam alanlar› yaratmaktad›rlar. Bu aç›dan geliflmekte olan sald›r›lara karfl›, ulusal ve s›n›fsal hareketlerin birleflik mücadelesi oldukça önemlidir. Bu oyunlar› tersine çevirecek bir mücadele hatt›n›n örgütlenmesi zaruridir. Emperyalistlerin tahakkümü alt›nda geliflecek sözde çözüm projelerine karfl› durmak, ezilen uluslar›n ve halklar›n ba¤›ms›z iradesiyle, emperyalizme ve iflbirlikçi-uflaklar›na karfl› mücadeleyi büyütmenin koflullar› oldukça güçlüdür.
kad›n
3-16 fiubat 2009
Daha güçlü ve etkin bir kad›n mücadelesi için DHF Kad›n Komisyonlar›nda örgütlenelim Demokratik Haklar Federasyonu, çeflitli biçimlerde kendini gösteren ve toplumsal sorunlar içerisinde can al›c› bir yerde duran kad›n sorununa karfl› daha etkin ve güçlü bir mücadele yürütebilmek amac›yla bünyesinde kad›n komisyonlar› oluflturarak önemli bir ad›m att›. Demokratik Haklar Federasyonu’na ba¤l› olan ve geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤i kampanyalarla hem kuruluflunu ilan eden hem de pratik ad›mlar atan DHF Kad›n Komisyonlar›’ndan baz›lar›yla bir görüflme gerçeklefltirdik.
‘Kad›n sorununa ve mücadelesine yönelik Devrimci Demokrasi: DHF bünyesinde çal›flmalar›n› yürüten Kad›n Komisyonlar›’n›n kad›n sorununa yaklafl›m›n› anlatabilir misiniz? DHF Merkezi Kad›n Komisyonu temsilcisi: DHF, toplumsal sorunlar içerisinde özgün ve çok yönlü olarak geliflen, büyüyen ve derinleflen kad›n sorununa yönelik olarak yine toplumsal mücadele içerisinde mevcut sorunun özgünlü¤üne uygun, özgün mücadele yöntemleri gelifltirilmesi gerekti¤ini savunmaktad›r. Bu amaçla DHF’ye ba¤l› tüm DHD’lerde ve faaliyet alanlar›nda, faaliyetçilerin toplam›nda kad›n sorununa ve mücadelesine yönelik ortak bir bilinç, politik durufl ve eylem çizgisi oluflturulmas›n› amaçl›yoruz. Bu do¤rultuda kad›n faaliyeti, merkezi ve kurumsal faaliyetimizin en alttan en üste kadar kopmaz bir parças› ve özgün bir aya¤› olarak var edilmeye çal›fl›lmaktad›r.
‹stanbul Kad›n Komisyonu temsilcisi: Biz kad›nlar; toplumun her tabakas›nda, her kesiminde ve tüm alanlar›nda yar› feodal toplumsal yap› nedeniyle eme¤imizin, bedenimizin, kimli¤imizin erkeklere oranla, çok daha fazla yok say›ld›¤›, bast›r›ld›¤›, bin y›llar›n kulluk halkas›n›n boynumuza tak›ld›¤› bir biçimde yafl›yoruz. Kad›nlar›n ezilen cins olmas›ndan kaynaklanan sorunlar›n, ancak toplumsal mücadeleyle bütünlüklü bir biçimde ele al›narak ve devrim sonras›na ertelenmeyerek, dünden bugüne kad›n sorununa karfl› mücadeledeki tarihsel miraslar›m›za sahip ç›k›p, bu deneyimleri yar›nlara tafl›yarak çözülebilece¤ini düflünüyoruz. Denizli Kad›n Komisyonu temsilcisi: Y›llard›r süre gelen ve en yak›c› sorunlar›ndan biri olan kad›n sorununun çözümünün tüm ilerici kesimleri kapsayan örgütlü bir bilinçle yap›lan mücadele ile mümkün oldu¤unu düflünüyoruz. Günümüz koflullar›nda kentlerde ve k›rsal bölgelerde yaflayan kad›nlar›n, kad›n kimli¤inden kaynakl› ortak sorunlar yaflamas›n›n d›fl›nda, yaflam koflullar›ndan kaynakl› yaflad›klar› farkl› sorunlara iliflkin farkl› çözüm yöntemleri gelifltirmek gerekmektedir. Ankara Kad›n Komisyonu Temsilcisi: Burjuvazinin önerdi¤i sözde çözüm yolu, pozitif ayr›mc›l›k fleklinde ifade bulmaktad›r. Ancak kad›n kendi kimli¤ini edinemedi¤i, özne olamad›¤› sürece, pozitif, negatif ya da ayr›mc›l›¤› niteleyen her ne s›fat olursa olsun yine ayr›mc›l›¤a maruz kalacakt›r. Bizim sorunumuz erkekle de¤il, erkek
D.D.: DHF Kad›n Komisyonlar› nas›l bir politik faaliyet yürütecek, yöneliminiz ne olacak? Çal›flmalarda esas ald›¤›n›z merkezi bir program›n›z var m›? DHF MKK: Kad›n komisyonlar›n›n, DHF’nin merkezi ve politik yönelimlerine paralel olarak mevcut gündemlerin kad›n sorununu derinlefltiren taraflar›n› a盤a ç›karacak, bu noktada özgün araçlar gelifltirerek kad›n kitleleriyle buluflturacak bir faaliyet yürütmeyi hedeflemektedir. Ayn› zamanda kad›n komisyonlar› kendi bulunduklar› derne¤in, ilin, semtin, alan›n özgünlü¤ü do¤rultusunda da ayl›k faaliyet programlar› ile süreklili¤i olan bir faaliyet yürütecek. DHF Merkezi Kad›n Komisyonu’nun ilk hedefi bu komisyonlar› içsellefltirecek, güçlendirecek, süreklilefltirecek bir faaliyet program› oluflturmak olacakt›r. Komisyonlar›m›z güçlendirecek en önemli unsur da kad›nlar› esas çeliflkileri, yani üretim içinde sistemle olan çeliflkileri ile yüzlefltirecek politikalar yürütmek olacakt›r. Gündemlerimizin bafl›nda iflçi, köylü, ev emekçisi kad›nlar›n sömürülen, de¤ersizlefltirilen, bask› alt›na al›nan eme¤i ve emek mücadeleleri yer alacak. Bu sorunun yan›nda hangi alandan ve kesimden olursa olsun, özellikle bizimki gibi yar› feodalyar› sömürge ülkelerde kad›nlar›n yaflamlar›n› karartan, ailenin, erke¤in, devletin kontrolü ve gözetimi alt›nda tutarak birey olmas›n› engelleyen cinsel, fiziksel, psikolojik fliddete karfl› sürekli bir mücadeleyi de esas almaktay›z.
ortak bir bilinç amaçl›yoruz’
Kad›nlar›n yaflad›klar› sorunlara karfl› örgütlenebilmesi için öncelikle yaflam alanlar› içerisindeki çeliflkileri kavramak ve her alana özgünlü¤ü çerçevesinde yaklaflarak özgün politikalar gelifltirmek esas oland›r. Bu noktada özellikle kad›n›n üretim içerisindeki durumu, sorunlar› ve düzen ile olan çeliflkilerini a盤a ç›kararak örgütlenmesi öncelikli amaçlar›m›z içerisindedir.
‘Esas›m›z, kad›nlarla bütünleflmifl örgütlü mücadeledir’
egemen zihniyeti yaratan sistemle. Bu zihniyeti, erke¤e karfl›, erke¤in arkas›nda, ona destek veren bir nesne konumunda de¤il, toplumsal mücadele içerisinde kendi kurtuluflunu amaçlayan, erkekle birlikte yan yana, omuz omuza, ön saflarda yer alarak y›kabilece¤imizi düflünüyoruz. Cinsel ve toplumsal kimli¤i ile bir bütün olarak gördü¤ümüz kad›nlar›n, devrim ve demokrasi mücadelesi içerisinde özgün örgütlülüklerinin oluflturulmas›na ihtiyaç oldu¤unu savunuyoruz. Kad›nlar›n tek tek do¤ru bir hatta ilerleyerek kad›n sorununa çözüm üretmesi, gerçekleflmesi imkâns›z bir düfltür. Kad›n›n kurtuluflu ve özgürlü¤ü ancak her kesimden kad›n› kucaklayan bir örgütlü mücadeleden geçer.
rumaya çal›flan devrimci hareketlerin bu biçimlenifle gösterdi¤i tepki, kendi kitle faaliyetlerinden ve örgütlenmelerinden kad›n sorununu ve mücadelesini d›fltalamak, bu sorunu s›n›f mücadelesini engelleyen ve bölen bir alan olarak tan›mlamak olmufltur. O günden bugüne kad›n hareketlerini inceledi¤imizde genifl kad›n kitlelerini kucaklayan en güçlü hareketin Kürt kad›nlar›n›n hareketi oldu¤unu söyleyebiliriz. Ancak bu hareket de s›n›fsal mücadele zemininde kad›nlar›n sorununa bütünlüklü yaklaflan bir durufltan ziyade ulusal sorun temelinde ezilenlerin mücadelesinin s›n›rl›l›¤› içerisinde kad›n sorununa yaklaflmakta, dolay›s›yla köklü çözümler üretecek bir güç olamamaktad›r.
“80’li y›llar›n çeliflki ve yan›lsamalar› bugün kad›n hareketlerine etki etmeye devam etmektedir” D.D: Ülkemizde dünden bugüne yürütülen kad›n mücadelesine iliflkin de¤erlendirmeleriniz nedir? Bugün için kad›n mücadelesi nerde duruyor? DHF MKK: Ülkemizde kad›nlar›n egemen sisteme karfl› ç›kt›¤›, bu sistemin yan›lsamalar›yla yüzleflti¤i ilk dönemler, dünyada yükselen toplumsal hareketlere paralel olarak ülkemizde geliflen toplumsal hareketler olmufltur. Art›k daha eflitlikçi, özgür ve ba¤›ms›z bir toplum olma düflü, kapitalist-emperyalist düzene karfl› ç›kan ve ülke egemenlerine karfl› da mücadeleyi farkl› iktidar program› ile a盤a vuran devrim ve demokrasi mücadelesini yükselten örgütlü mücadele içerisinde filizlenmifltir. Bu dönemde kad›nlar›n toplumsal mücadele içerisinde kad›n sorununu toplumsal sorunla bütünlü¤ü çerçevesinde ele ald›¤›n›, bu konuda yaz›lar yazd›klar›n›, dernekler vb. gibi oluflumlar içerisine girdi¤ini görüyoruz. Ancak 80’li y›llarda askeri faflist darbenin ard›ndan gerileyen toplumsal hareketler ve s›n›f mücadelesi, toplumun genifl kesimlerini ve bu kesim içerisinde yer alan ilerici ve devrimci kad›nlar› da etkilemifl, yenilgi zeminine mahkum ederek iddias› daralm›fl, sistemle yüzleflmekten kaç›narak geriye düflen ve toplumsal mücadeleden kopar›lan, bu yönüyle ‘ba¤›ms›z’ olarak tan›mlanan kad›n kurumlar›n›n feminist ideoloji zemininde yeflermesine, geliflmesine neden olmufltur. Bu süreç, günümüz kad›n hareketlerini sorgularken üzerinde önemle durmam›z gereken bir süreçtir. Çünkü hala o dönemlerin çeliflkileri ve yan›lsamalar› kad›n hareketlerine etki etmeye devam etmektedir. 80’li y›llar sonras› kad›n sorunu toplumsal sorunlar›n d›fl›nda tan›mlanmaya bafllan›rken, geriye düflen ancak iddias›n› ko-
Bizler, günümüzde kad›n mücadelesinin çözüm üretebilmesi için iki yönlü bir mücadele olmas› gerekti¤ini düflünmekteyiz. Bunun bir yan› kad›n sorunu ile toplumsal sorunlar›n, s›n›fsal mücadele ile kad›n mücadelesinin ayr›flt›r›lmas›na karfl› durarak devrim ve demokrasi mücadelesi içerisinde yer almak, kad›nlar› esas çeliflkileri içerisinde örgütlemek iken di¤er yan› ise toplumsal örgütlenmeler içerisinde ataerkil düzene karfl›, erkek egemenli¤ine karfl› içerden mücadeleyi yüklenerek kad›n örgütlenmeleri yaratmak ve kad›nlar›n özgün sorunlar›n› genel sorunlar içerisinde kavrayarak özgün politikalar gelifltirmek, kad›n sorununa karfl› mücadeleyi gelece¤e ertelememektir. DHF içerisinde mücadele yürütmemiz ve ayn› zamanda DHF Kad›n Komisyonlar›n› bu merkezi örgütlülü¤ün içerisinde tan›mlamam›z›n gerekçesi, bu zorunluluktur. Denizli KK: Devrimci kurumlar da kad›n örgütlülükleri de programlar› ve tüzüklerinde yer verdikleri kad›n sorununu önemsediklerini belirtmektedirler. Ancak flu bir gerçektir ki sorunun do¤ru
‹stanbul KK: Kad›n sorunu sadece kad›n komisyonlar›n›n yürüttü¤ü bir mücadele yöntemi yöntemiyle s›n›rl› görmüyoruz. Yeni kad›n› yaratmak için kad›n sorununu merkezi olarak do¤ru okunmas› ve bu do¤rultuda politik önderli¤inin yap›lmas› gereklidir. Bu perspektiften beslenen yerellerdeki kad›n komisyonlar› da kad›n›n kad›n olmaktan kaynakl› karfl›laflt›¤› her türlü soruna karfl› çözümünün de nas›rl› ellerimizle, dünyay› yeniden yaratabilecek bilincimizi birlefltirmemizle mümkün oldu¤unu ulaflabildi¤i tüm kad›nlarla paylaflarak onlarla birlikte hareket etmelidir. Yürütmeyi planlad›¤›m›z çal›flmalara gelince daha çok orta ve uzun vadede gerçeklefltirilebilece¤imiz planlar›m›z flöyledir: Tüm yerellerimizde kad›n komisyonlar› oluflturmak, bu komisyonlar›m›z›n hem birbirleriyle hem merkezi kad›n komisyonlar›yla hem de çevremizdeki tüm kad›nlarla bulaflabilece¤i derneklerimizi üretim atölyeleri, kad›nlar›n sosyal, kültürel e¤itimlerini gelifltirebilecek araçlarla daha ifllevli hale getirmek, yaflanan geliflmelere iliflkin refleks eylemlikler gerçeklefltirebilmek. Tüm bunlar›n sonucu olarak da çeflitli dar alanlara s›k›lm›fl olan biz kad›nlar›n nefes almas›n› sa¤layarak bir ad›m ileri do¤ru s›çrayabilmemizi sa¤lamakt›r. Tüm bunlar›n yan› s›ra güncel geliflmelerle kad›n sorunun ba¤›n›n birlikte ifllenmifl oldu¤u merkezi kad›n komisyonumuzun belirlemifl oldu¤u programlara uygun olarak yerelimizde hedef kitlemiz olan iflçi, evde çal›flan kad›nlar örgenci vb kad›nlara bulunduklar› alanlar›n özgül sorunlar›n› göz ard› etmeden ulaflmay› da hedeflemekteyiz.
tahlil edilememesi pratikte zorluklara, s›k›nt›lara neden olmaktad›r. Gerek devrimci kurumlar›n baz› hatal› yaklafl›mlar›, gerekse de kad›n mücadelesi eksenli çal›flma yürüten kad›n kurumlar›n›n kitleleri bölen, sorunun öznesinin sadece kad›nlar oldu¤u fleklindeki yaklafl›mlar› ortak çal›flma yürütülmesini sekteye u¤ratan sorunlar›n bafl›nda gelmektedir. Kad›n sorunun, toplumsal sorunlardan, s›n›fsal mücadelesinden ba¤›ms›z de¤erlendirilmesi mücadelenin önünü t›kamaktad›r.
Denizli KK.: Denizli DHD bünyesinde semtlerde yaflayan kad›nlara, sosyal aktiviteler ile örgütlü mücadele yürütmenin zorunlulu¤unun anlat›lmas›, akademik bak›mdan yetkinleflmifl kiflilerin yard›m› ile sa¤l›k sorunlar› gibi konularda yard›mc› olma, fabrikalarda çal›flan kad›nlara onlarla beraber çal›flarak sendikal› olman›n önemi, daha genel olarak da iflçi haklar›n›n anlat›lmas› gibi çeflitli çal›flmalar yürütmeyi hedefliyoruz.
Ankara KK: Ülkemizde köylü kad›n, iflçi kad›n, ev emekçisi kad›n, kentli kad›n k›sacas› her kesimden kad›n için sömürü ve bask› mekanizmas›, ayn› olmasa da farkl› biçimlerde yap›land›r›lm›fl durumdad›r. Biz, kad›n›n kurtulufl mücadelesinin örgütlü mücadeleden geçece¤ini biliyoruz. Kad›n› kendi s›n›rlar›n› zorlayarak birey olma, özne olma bilinciyle toplumsal mücadeledeki yerini almas› gerekmektedir. Kad›n›n bireyleflme süreci toplumsal mücadele olmadan, yani örgütlenmeden ve örgütün bu konuda alternatif bir alan oluflturman›n sorumlulu¤unu yerine getirmeden çözülebilecek bir sorun de¤ildir. Kad›n örgütlülü¤ü de genel, toplumsal mücadele içinde onun özgün bir parças› olarak örgütlenmelidir. Kad›n›n kurtuluflu ancak toplumsal mücadele içerisinde ve kad›n›n toplumsal mücadelede en ön saflarda yerini almas›yla mümkün olacakt›r.
Ankara KK.: Bugün birçok devrimci kurumun bile kad›n sorununa yabanc› oldu¤unu görüyoruz. Bu da devrimci ve demokrat örgütlenmelerde kad›n örgütlenmelerine yeteri kadar önem verilmedi¤ini gösteriyor. Devrimci kurumlarda kad›n erke¤in gerisine düflüyor, bu özgün sorunun çözümüne yönelik politika üretilmekte yetersiz kal›n›yor. Kad›n kurumlar› ise kad›n sorununa karfl› örgütlenmeyi sadece cinsel kimli¤e dayand›r›yor. Kad›n sorunu deniliyor ama kad›n› ikinci cins olmas›ndan kaynakl› ma¤dur duruma koyan ya da kad›n sorununa feministçe yaklaflan bir anlay›fl hakim. Böylesi bir anlay›fl temelinde yürütülen çal›flmalar da burjuvaziye hizmet etmekten öteye gitmiyor.
‘Bizi kad›nlarla buluflturacak faaliyet programlar› haz›rl›yoruz’ DD: Kad›n Komisyonlar› bugüne kadar ne gibi çal›flmalar yürüttü? Bundan sonra neler yapmay› düflünüyorsunuz? DHF MKK: Kad›n Komisyonlar› bugüne dek, ba¤l› olduklar› DHD’ler üzerinden DHF’nin tan›t›m ve örgütlenme kampanyas›na paralel olarak Kad›n Komisyonlar›’n›n tan›t›m ve örgütlenmesine öncelik verdi. Bu kapsamda kampanya faaliyetlerinin bir parças› olarak kad›na yönelik fliddet kapsam›nda söylefliler, etkinlikler ve eylemlilikler gerçeklefltirdi. ‹flçi kad›nlar›n son ekonomik krizle daha de-
rinleflen sorunlar›na de¤inilerek iflçi kad›nlara yönelik bask› ve fliddetin karfl›s›nda durmak amac›yla onlar›n sendikal hak ve talep mücadelelerinin bir parças› olunmaya çal›fl›ld›. Örne¤in ‹stanbul’daki Kad›n Komisyonlar›m›z DESA tekstil ma¤azas›nda direnen iflçilerle buluflularak onlar›n direnifli desteklendi. Komisyonlar›m›z flu anda kendi iç faaliyetlerimizi gelifltirmeye yönelik ad›mlar atmakta, bu kapsamda e¤itim çal›flmalar› ve özgün çal›flmalar için yo¤unlaflm›fl bulunmaktad›r. Kitle faaliyeti temelinde de özellikle kriz ve yerel seçim gündemlerini esas alarak kad›n kitleleriyle buluflmaya, her birimimizde bu gündemleri esas alan bir faaliyet program› oluflturmaya çal›flmaktay›z.
‹stanbul KK: Bizler öncelikle, DHF’ye ba¤l› derneklerde faaliyet sürdürmekte olan tüm kad›n arkadafllar›m›zla bir araya gelerek, kad›n çal›flmalar›m›zda hem tüm kad›n arkadafllar›m›z›n hem de tüm kurumlar›m›z›n sundu¤u katk›larla zenginlefltirilmifl bir bütünlük sa¤lamay› amaçl›yoruz. Bugüne kadar, DHF’nin tan›t›m ve örgütlenme kampanyas›, 25 Kas›m Kad›na yönelik fliddete karfl› kampanya gibi gündemlerde birçok eylem ve etkinlik düzenledik. Bundan sonraki çal›flmalar›m›zda ise DHF’li tüm kad›n arkadafllar›m›zla, kad›n sorunun tarihsel ç›k›fl›n› inceleyerek yapt›¤›m›z araflt›rmalar› tüm kurumlar›m›zla ve ulaflabildi¤imiz kad›nlarla paylaflmay› planl›yoruz.
Denizli KK: Denizli DHD bünyesinde haftal›k e¤itim programlar›, tiyatro oyunu yaz›m› ve sergilenmesi, film gösterimleri, 25 Kas›m kad›na yönelik fliddete hay›r haftas› gibi gündemlerde ise stant ve imza kampanyalar›, sokak tiyatrolar› gibi çal›flmalar yürüttük. Önümüzdeki dönemde yapaca¤›m›z çal›flmalar›n bafl›nda ise 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle Denizli’deki baz› kurumlarla ortak olarak düzenleyece¤imiz kitlesel miting çal›flmas› var. Bunun yan› s›ra film, tiyatro çal›flmalar› ile semtlerde, köylerde yürüttü¤ümüz çal›flmalar da devam ediyor.
7
8 3-16 fiubat 2009
A
vrupa’daki ad›yla Gladyo denilen kontrgerilla, ABD emperyalizminin önderli¤inde bir NATO örgütlenmesi olarak, proletarya, ezilen ulus ve halklar›n devrim mücadelesine, ayr›ca rakip emperyalist WARfiOVA blo¤una karfl›, stratejik bir silah olarak infla edildi. Bütün NATO devletleri ve müttefiklerinde organize edildi. Görevleri nitelik olarak de¤il, fakat pratik olarak her bir co¤rafyan›n koflullar›na göre ayr› ayr› biçimlendirildi. Afganistan’da CIA ajanlar› Ladin-Taliban örne¤inde “iflgale karfl› halk mücahitleri” fleklinde lanse edildiler. Türk devleti gibi kimi yerlerde ise “Komünizme Karfl› Mücadele Dernekleri” fleklinde “yasal”, “Türk ‹ntikam Tugaylar›” fleklinde tetikçi yönleriyle yüzlerini gösterdiler. Sözde “sivil” ve askeri organizasyonlar›n tümü, devlet merkezli yönlendiriliyordu. Türk devleti ve ordusu ad›na “Özel Harp Dairesi” bizzat kumanda ve yürütme merkeziydi. Yani devlet, kontrgerillan›n bizzat kendisiydi. J‹TEM fleklindeki yap›lanmalar, koflullara göre devlet yap›lanmas›n›n ald›¤› biçimidir. “So¤uk Savafl Dönemi” diye adland›r›lan zamanda kontrgerilla, sonras› y›llarda ise sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelesine karfl› J‹TEM ve benzeri örgütlenmeler, devlet örgütlenmesidir. O devlet ki, devletin yaflat›labilmesi için kontrgerilla arac›l›¤›yla Ecevit ve Özal örne¤indeki gibi kendi baflbakanlar›na bile suikast tertipleri yapm›flt›r. Nice sultan› kanla tahttan indiren ve bafllar›n› vuran Osmanl›’dan bugüne devlet geleneksel bir üne zaten sahiptir. Öyleyse, esas› kurtarmak için art›k bu kontra unsurlar›n bir bölümünün, devletinin yüce ç›karlar› gere¤i sözde yarg›lamalar›, as›l suçlu olan devleti kurtarma eylemidir. Çünkü bu unsurlar, devletin topyekun haks›z savafl ve seferberlik emirlerini yerine getirmifllerdir o kadar! Devlet flimdi de topyekun savafl-topyekun seferberlik demiyor mu? Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Marmara’da ›rkç› sald›r›lar› bizzat tertipleyip, kamuoyunu haks›z savafl mekanizmas›na ba¤lamaya çal›flm›yor mu? Hükümet di¤erlerinde oldu¤u gibi özel savafl hükümeti, Baflbakan Türk ordusunun memuru de¤il mi? Susurlukfiemdinli’den bugüne sistem baz› k›l›f de¤iflikliklerinin ötesinde, ezilen-sömürülen emekçiler aç›s›ndan özde ayn› ifllemiyor mu? Gürefl-Çiller örgütlenmesi bugün Erdo¤an-Baflbu¤, yani Genelkurmay kaptan, hükümet özel görevli biçiminde yürümüyor mu? Meclisteki tüm egemen s›n›f kliklerinin onay›yla geçen savafl tezkeresi bugüne kadar hep devam edegelmedi mi? J‹TEM kurucusu emekli albay, bu yap›lanman›n “yüksek komuta kademesi”nin bilgisi dahilinde oluflturuldu¤unu aç›kça beyan etti. Roller ve figüranlar koflullara göre flekilleniyor ve ifli bitti¤inde, Cem Ersever örne¤inde oldu¤u gibi, gönderilip nöbet baflkalar›na devrediliyor. Sonras› J‹TEM, Veli Küçük koordinatörlü¤ünde yine yürüyor. Fiilen, ola¤anüstü Hal (OHAL), cunta prati¤ine yine devam. Oyun hep ayn› ve bu, Türk devlet gerçekli¤inin kendisidir. ‹ttihat ve Terakki, Genç Omanl›lar, Kemalistler ve di¤er tüm tarihi gerçekler ›fl›¤›nda devletin bu geleneksel yürüyüflünü kolayl›kla anlayabiliriz.
‹TT‹HAT VE TERAKK‹ Tarihi gerçeklerin çarp›t›larak yorumlanmas› yan›lsamalar yaratabilmektedir. Buna cevap olarak tarihe k›sa bir seyahat yapmak gereklidir. 1908-1909 hareketi dünya ve Osmanl› gerçekli¤inden ba¤›ms›z, keyfi tasarlanm›fl de¤ildi. Osmanl› “kadir-i devlet-i” o günün dünya koflullar›nda ç›kmazdayd›. 19. yüzy›lda kapitülasyonlarla Avrupa kapitalizminin a¤›na düflmüfltü, bitap haldeydi. Tek tarafl› anlaflmalar nedeniyle bat›l› emperyalistlerin aç›k pazar› haline gelmiflti. Duyum-u Umumiye ile, emperyalist egemenlik pekiflmiflti. Ticaret genelde Ermeni-Rum-Musevi komprador burjuvazisinin elindeydi ve liman flehirlerinde odaklan›yordu. Anadolu’da kaskat› bir feodalizm hüküm sürüyordu. 28 sadrazam entrikalarla gelmifl, gitmifl, imparatorluk çöküfl sürecinden ç›kamam›flt›. Dünya, ümmet toplumu üzerinden yükselen imparatorlu¤a izin vermiyordu. Art›k hayat›n objektif kanunlar› baflkayd›. Genç Türkler diye an›lanlar, bu objektif dünya koflullar›nda flekilleniyorlard›. Ancak ç›k›fl, bat›daki gibi burjuva demokratik devrim ç›k›fl› de¤ildi. Bir sanayi devrimi durumu de¤ildi. Osmanl›’n›n ve dünyan›n maddi gerçekli¤i buna yol açabilecek dinamiklerden uzakt›. Liman flehirlerinde nispeten geliflen Ermeni-Rum-Musevi kompradorlar›na ra¤men, Anadolu’da toplumsal üretimin yaratt›¤› art› de¤er, Marks’›n deyimiyle “iktisat d›fl› cebir” ile, a¤al›¤a ak›yordu. ‹lkel rant yayg›nd›. Dolay›s›yla, inisiyatifi alacak burjuva “devrimci” bir s›n›f gerçe¤i yoktu. Genç Türkler böylesi koflullarda sahneye ç›k›yorlard›. Statükocu sultanl›k tamam›yla ç›kmazdayd›. Abdülhamit’in de zorunlu kabulüyle Temmuz 1908 “devrimi” diye an›lan saray darbesi olay› ortaya ç›kt›. Tanzimat denilen eylemin hikayesi budur. Bu sultanl›¤›, statükoyu onarma eylemidir. Sultanla birlikte yürümedir. Evet, mevcut koflullarda sultan› belli ölçülerde s›n›rlama durumundayd›lar. ‹ttihatç› Enver ve Talat paflalar gerçe¤inin özeti budur. Osmanl›‘da tamircilik misyonu; statüko içinde Türkleri egemen güç olarak iktidara tafl›ma giriflimidir. Kendilerinin yerel, geçici ç›karlar› elbette vard›, ama emperyalizme köklü tav›r almalar› mümkün de¤ildi. Osmanl› devleti ‹ttihat ve Terakki taraf›ndan ezilen-sömürülen emekçilere bir zulüm devleti biçiminde “yeni”den örgütlendirildi. Devletçilik ve devlet askerli¤i, Osmanl› Türkü’nün vazgeçilmez bir özelli¤iydi. Ezilen–sömürülenlere düflmanl›k, bafl›ndan beri amaçt›. Bafllang›çta Alman ve sonralar› ise ‹ngiliz-Frans›z emperyalizmin yörüngesinin figüranlar›yd›lar ‹ttihatç›lar! “Anayasal devrim” denilen, Osmanl›’y› ›slah etme eylemidir. Balkanlar, Arabistan, Kürdistan’da ulusal ayaklamalar bafllam›flt›. Osmanl›’n›n resmi ideolojisi ‹slam’la imparatorlu¤u kurtaramayacaklar› düflüncesiyle, ‹ttihatç›lar, Pan-Türkizm’e sar›ld›lar. Kafkasya-Orta Asya’da bir Türk imparatorlu¤u hayaliyle, iktidar› eline al›r almaz Alman emperyalizmin savafl mekanizmas›na ba¤land›lar. Bir Türki imparatorluk serüveniyle yürüdüler. Teorisyenleri Ziya Gökalp’ti. Pan-‹slam kimlik yerine Türk ulusal kimli¤iydi öne ç›kar›lan. “Ça¤dafll›k” denilen hikaye, gericili¤in yeniden restore edilme arzusuydu. “Medeniyet” kavramlar›, gerçek olgular› çarp›tma ve kitleleri yan›ltma amaçl› kullan›lm›flt›, kullan›lmaktad›r. Art›k ‹slam ve Osmanl› kimli¤iyle o dünya koflular›nda yürünemezdi. Türk ulusal kimli¤i bu yeni koflullar›n ürünü olarak parlat›l›yordu.
perspektif DEVLET‹N KABUL ETMED‹⁄‹ J‹TEM ÜYELER‹N‹N B‹R FOTO⁄RAFI
Abdul Kadir Aygan
Kontrgerilla ve çete örgütlenmesi Osmanl›’dan günümüze Türk devlet gerçekli¤idir “So¤uk Savafl Dönemi” diye adland›r›lan zamanda kontrgerilla, sonras› y›llarda sn›fsal ise sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelesine karfl› J‹TEM ve benzeri örgütlenmeler, devlet örgütlenmesidir. O devlet ki, devletin yaflat›labilmesi için kontrgerilla arac›l›¤›yla Ecevit ve Özal örne¤indeki gibi kendi baflbakanlar›na bile suikast tertipleri yapm›flt›r. Nice sultan› kanla tahtan indiren ve bafllar›n› vuran Osmanl›’dan bugüne devlet geleneksel bir üne zaten sahiptir. Öyleyse, esas› kurtarmak için art›k bu kontra unsurlar›n bir bölümünün, devletinin yüce ç›karlar› gere¤i sözde yarg›lamalar›, as›l suçlu olan devleti kurtarma eylemidir lar›n›n, bu temel felsefe üzerinden yaflamla ba¤› kurulmufl ve flimdi de uygulanan siyaset budur. S›k›yönetimci “komita” yönetimiyle ünlü ‹ttihatç›lar, 12 Mart, 27 May›s, 12 Eylül, 28 fiubat vb. askeri, yar›-askeri ve post-modern faflist darbelerle iyi bilinen Türk ordusunun ö¤retmenleridirler, ‹ttihatç›lar. Ordu ile yönetme; Osmanl›’dan günümüze uzanm›fl geleneksel devlet anlay›fl›d›r. Buna yol açan; iktisadi, tarihsel, sosyal koflullard›r. Askeri fetihlerle yay›lan Osmanl› imparatorlu¤u, zay›f ekonomik-kültürel gerçekli¤inden dolay› ancak askeri yöntem ile kontrol sa¤layabiliyordu. Machiavelli’nin, “Askerler olmasayd›, sultan olamazd›” sözü, gerçe¤in ç›plak dile getiriliflidir. Kap›kulu, araziye dayal› ve yedek ordular›yla yükselmifl imparatorluk, dünyadaki kapitalizm koflullar›nda tökezledi. Feodal-despotçu niteli¤iyle baflka türlü olmas› da beklenemezdi. Çare, pefl pefle gerçeklefltirilen darbelerde aranacakt›.
Bugünkü darbecili¤in, kontrac›l›¤›n, ezilen ulus ve az›nl›klara dayat›lan imha ve inkar siyasetinin tüm ezilen-sömürülen emekçilere azg›n düflmanl›¤›n tarihsel kökenlerine bir örnektir ‹ttihatç›lar.
“Anl›-flanl›” denilen çapulcu ordu, Yeniçeri olgusunda görülebilece¤i gibi, tamam›yla dejenere bir duruma geliyordu. ‹syan ve darbeler birbirini izliyordu. ‹ttihat Terakki gerçek bir burjuva devrimci yönelimden uzakt›. ‹mparatorlu¤a temelden karfl› de¤illerdi, anti feodal bir nitelikleri de yoktu. Darbe ile ilan edilen 2. Meflrutiyet’te sultanl›k tam da bundand›r ki kal›yordu. Tarihi çarp›tarak Jön Türk’leri ve devamc›lar›n› “devrimci” ilan edenleri bu gerçekler çürütmektedir. “Tat›l-i eflgalci” her bir protesto, grev yasakç›l›¤›yla ezilen-sömürülen emekçi düflmanl›klar› oldukça aflikard›r.
“Tehcir, mübadele, k›r›m” üzerinde Türk ulusal kimli¤i yükseliyordu. Ermeni ve Kürtlere yönelik izlenen jenosit ve etnosit politika-
1918 Osmanl› imparatorlu¤unun yenilgisiyle ‹ttihat rejimi gözden düfltü, tahta Vahdettin ç›kt›. Çöküntü giderek derinleflti. Sultanl›¤›,
hilafeti kurtarma ifline soyunanlar içinde bu sefer, daha sonra Atatürk soyad›n› alacak ittihatç› Kemal “parlat›l›yordu”
KUVAY-I M‹LL‹YE: Bu ittihatç›l›¤›n koflullara uyarlanm›fl “yeni” bir biçimiydi. Kuvay-› Milliye eflraf ve ‹ttihat kökenli subaylar›n örgütlendi¤i bir mekanizmayd›. Erzurum ve Sivas kongrelerinin bileflimine bak›ld›¤›nda a¤alar, fleyhler, afliret reisleri, subaylar a¤›rl›¤›yla niteli¤inin böyle oldu¤u rahatl›kla saptan›labilir. M. Kemal flunu ifade ediyordu: “Hepimiz ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti azas›yd›k. Sonra Teceddüt F›rkas›, ard›ndan Anadolu Rumeli Müdahalesi Hukuk Cemiyeti’ne yöneldik.” Kemal, ard›llar› Genç Türkler, ‹ttihat Terakki’nin yeni koflullara uyarlanm›fl devam›yd›. Kemal, Osmanl›’y› ‘kurtar’mayla ifle bafllad›. Balkanlar’da, Arap topraklar›nda oldu¤u gibi ulusal ayaklanmalar bafllam›fl, Osmanl› otoritesi çökmüfltü. Yani art›k Osmanl›’n›n yaflat›lmas› gerçekleflmesi imkans›z bir hayaldi. Pozitivist Kemal, “Türk Cihan Devleti” projesinin imkans›zl›¤›n› anl›yordu. Kapitalizmin ürünü olan uluslar, ulusal hareketler dört bir yanda Osmanl›’y› sarm›flt›. Tarih tersine çevrilemezdi. Milliyetçilik kapitalist tarihin ürünüydü. ‹slam ideolojisiyle Osmanl›’y› kurtarmak, daha önce de belirtti¤imiz gibi, imkans›zd›. Kemal, gerçe¤in burjuva bak›fl aç›s›yla, bilincindeydi. Onu, Anadolu ve “Misak-› Milli” dedi¤i alanda yo¤unlaflmaya iten buydu. Yine ‹slam’› kullanmaktan asla vazgeçmedi. Türk milliyetçili¤i ve ‹slam kol-kola oldu. Bafllang›çta bu; Vahdettin subay› olarak yola ç›kt›¤›nda sultanl›¤› kurtarma
amac›n› da ifade ediyordu. Hilafete ba¤l›l›¤›n› gerekti¤inde tamim ve beyannamelerinde vurgulamay› ihmal etmiyordu. 1. meclisin 60 üyesi din adam›yd›. Müthifl bir komprador pozitivist, Makyavel’e tafl ç›kar›r pragmatistti. Mesela 1920’de flöyle diyordu: “Makam-› Hilafet ve saltanat› kabul ediyoruz.” Sadece bu mu? Gerekti¤inde komünizme de kirli ellerini uzatmaktan geri durmuyordu. Sovyetlerin, Komüntern ve üyesi TKP’nin de hatalar›n›n objektif yard›m›yla halk› aldatmay› baflarabiliyordu. ‹flçiler, köylüler, emekçilerin ideolojik–siyasiörgütsel ba¤›ms›z alternatifleriyle ortaya ç›kmalar›n› engellemek ve kuyru¤una takmak için bizzat kendi talimat› ve yönlendirmesi alt›nda resmi “komünist f›rka” kurduruyordu. M. Kemal’de, Türk komprador ve toprak a¤alar›n›n ç›karlar› için “her fley mübah” ilkesi çok iyi iflliyordu. Kürtleri yan›na çekmek için o dönemler dillendirdi¤i “özerklik” laflar› da bu çerçevede seslendirilmiflti. Plan›n bafltan beri hedefi, “yeri geldi¤inde” kanla bast›rmakt›. Tüm egemen s›n›f kliklerinin, flimdi de oldu¤u gibi, Allahlar› “tek devlet, tek millet, tek bayrak” idi ve bunlar Kemalizm’in özüydü. Yine “yeri geldi¤inde” o zaman kontrolünde oluflturdu¤u egemen s›n›flar cephesindeki muhalifler de temizlenecekti. Öyle de yapt›. 1923’te muhalefet tümüyle yasakland›. 1. meclis feshedildi. Terakki Perver Cumhuriyet F›rkas› gibi muhalif sesler Kemal kontrolü d›fl› tutumlar gösterdiklerinde, “Takrir-i Sukun” denilen sald›r›n›n (ki bu esasta ezilen ulus ve az›nl›klara, emekçilere karfl› vahfli bir bast›rma hareketiydi) hedefi haline geldiler. Devlet tek parti diktatörlü¤ü biçiminde flekillendi. 1923 Kemalist faflist rejimi, Kemalist hareketin onun s›n›f içeri¤i, eylemi ve amaçlar›n›n ete kemi¤e bürünmesidir. Burada “ilerici”, “demokratik” ne var? ‹flçi, emekçi, ezilen ulus-az›nl›klar ve inançlar düflmanl›¤› zaten aç›k bu hareket ve kurdu¤u rejim, egemen-sömüren s›n›f kliklerinin c›l›z, kontrollü “muhalefet”e bile tahammülsüzdü. ‹lan edilen cumhuriyet, tek partili, tek milletli, tek inançl› kat› bir faflist diktatörlüktü. ‹çeri¤ine ve s›n›fsal niteli¤ine bakmadan cumhuriyet önünde secde edenlere Hitler Almanya’s›n›n da bir cumhuriyet oldu¤unu hat›rlatmak isteriz. Demokrasi kelimesine kim ve hangi s›n›f›n sorular›n› atlayarak tav olanlara, faflist Mussoloni rejiminin de bir demokrasi oldu¤unu hat›rlatmak isteriz. Kemalist faflist diktatörlük, Mussoloni rejimi modeliydi. “Halkç›l›¤›”, nasyonal sosyalistlerin faflist “sosyalist”li¤iydi. Halkç›l›k, Devletçilik, Laiklik, Milliyetçilik gibi ilkelerle Kemal, faflizmin kara bayra¤›yd›. “Milli ruh”, “kolektif bilinç”, “halkç›l›k” kavramlar›n›n s›n›f içeriklerine bakma, tahlil etme yerine kuflananlar, flimdiden sömürücülerin hizmetinde rejime askerlik yapmaktad›rlar. Baflta proletarya ve di¤er emekçiler, ezilen ulus ve az›nl›klar›n, ezilen inanç gruplar›n›n katliamlarla bast›r›lmas›, inkar› olan Kemalist “Halkçl›k”›n formülü, M. Kemal taraf›ndan flöyle ifade ediliyordu: “Bizim halk›m›z s›n›flar halinde de¤il”, “imtiyazs›z, s›n›fs›z, kaynaflm›fl bir kitledir”. Comte, Durhheim gibi egemen s›n›f teorisyenlerinin Türk versiyonuydu bu görüfller. Egemen s›n›flar›n ç›karlar›na ezilen-sömürülenleri itirazs›z biata ça¤›ran, aksi durum gösterenleri kanla bast›ran bu fikirleri “ilericilik-devrimcilik” diye pazarlayanlara ra¤men gerçekler ayan ve beyand›r. Kemalist hareket ve Kemalist rejim ezilen ulus ve her milliyetten emekçilere düflmanl›kt›r, emperyalizme uflakl›kt›r. Lozan denilen antlaflma, yar›-sömürge, yar›-feodal uflak bir devletin emperyalist efendiler taraf›ndan da tan›nmas›d›r. Oradaki, “Ticaret Konvansiyonu”, “‹kamet ve Kaza Selahiye Konvansiyonu” antlaflmalar› emperyalizme uflakl›¤›n tescilidir. Ki bu durum yeni de¤ildi. Kemalist’ler bafl›ndan beri emperyalizmin ufla¤› ve onlarla sürekli iflbirli¤i halindeydiler. Emperyalizmle Londra’da Bekir Sami heyetinin gerçeklefltirdi¤i konferanslara bak›ld›¤›nda bir kez daha görülecek olan budur. Savafl bittikten sonra bafltan beri ayn› olan emperyalizme uflakl›¤› daha net ortaya ç›km›flt›r. Tek fark; savafl sürecinde ve sonras›nda bir efendi de¤iflikli¤inin yap›lm›fl olmas›d›r. Emperyalist blo¤un bir ufla¤› olarak TC’nin, kuruluflundan bugüne dünyadaki konumlan›fl› aç›kt›r. 1923’lerde Lozan’da ‹ngiliz flirketlerine imtiyazlar tan›yan antlaflmalar “anti-emperyalizm” de¤il, bafltan beri emperyalizme uflakl›¤›n resmidir. 17 fiubat 1923 ‹zmir ‹ktisat Kongresi neyi gösteriyor? Kongre’de Ekonomi Bakan› Esat, kendileri hakk›nda yabanc› sermayeye karfl› özellikle Yunan kaynakl› gördükleri “anti propagandalardan” bahsedip noktay› flöyle koyuyordu. “Biz ecnebi sermayeye karfl› de¤iliz”, “bunlar külliyen yaland›r”. Nitekim Chester diye bilinen projelerle, 400 milyon lira yabanc› sermaye; büyük imtiyazlarla yar›-feodal, yar›-sömürgecilik kofluluyla cirit at›yordu. ‹zmir ‹ktisat Kongresi’nde Atatürk yabanc› sermayeye karfl› olmad›klar›n› belirtiyor “hayat›m›za kat›ls›n” ça¤r›s› yap›yordu. Ki 1920’lerde Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n bütün büyük iflletmeleri emperyalistlerin elindeydi. Onlar›n mülküydü. Emperyalizm’e uflakl›k temelindeki ve o dönemlerin dünya buhran›nda devletin ekonomilere etkina¤›rl›kl› müdahalesini, Kamu yarar›na bir ekonomi diye lanse etmek, sermaye birikim sürecinin koflullara ba¤l› olarak biçimlenifline bakmaks›z›n, faflist-emperyalist her tür “devletçili¤i” alk›fllayanlar›n ifli olabilir. Ama bizim de¤il. Biz, o “devletçili¤in” ne oldu¤unu iyi biliyoruz. “1924 Köy Kanunu” ile a¤a-jandarma beraberli¤iyle köylülere uygulanan zulüm ve sömürü ile biliyoruz. Bir de “Medeni Kanun”, “Hukuk Sistemi” gibi neyin, kimin, nas›l oldu¤una bakmaks›z›n Kemalist faflist rejimi sözde aklamaya çal›flanlar var. Ad›na “hukuk” denilen yar›-feodal, yar›-sömürge yap›n›n ihtiyaçlar›na cevap olma, halklar› da “hak” ve “demokrasi” perdesiyle aldatma oyunuydu. Hukuk, toplumun yap›s›ndan ba¤›ms›,z kendi bafl›na bir “ilercilik” figürü olmaz, olamaz. Dolay›s›yla laik, sosyal, demokratik, anayasal hukuk devleti kavramlar› s›n›f içeri¤i-niteli¤i yads›narak hiçbir devleti kendi bafl›na “ilerici” k›lmaz. TC, bafl›ndan beri emperyalizmin yönetimi alt›ndaki ordunun kaptanl›¤›nda olan faflist bir diktatörlüktür. Ordunun kaptanl›¤› tarihsel bir gelene¤idir. Bazen “parlamenter”, bazen cuntalar biçimini alsa da devletin gerçe¤i budur. 1935’de ç›kar›lan “Ordu ‹ç Hizmet Kanunu” ile ordunun gerekti¤inde her fleye fiilen el koymas› (darbe) hukuki bir temele oturtulmufltur. Mustafa Kemal 1931’de Konya Orduevi’ndeki bir konuflmas›nda; ordu “bizde istisnai bir durum gösterir, milletin her ileri at›l›fl›nda öncü rol oynam›flt›r” demekteydi. Daha sonraki cuntalar› anlamak, Evren’lerin neden göklere ç›kar›ld›klar›n› kavramak, Recep’in hükümetiyle neden askeri duruma geçti¤ini bilmek öyle zor olmasa gerek. Bu devletin geleneksel kontra yap›s›n›, Yeni Demokratik Halk Devrimi ve onun görevlerini yerine getiren Halk Savafl› y›karak aflabilir. Gerçek-köklü çözüm budur.
gençlik Üniversiteler ticari flirketlere dönüfltürülüyor Seçimlerde ikinci olan, fakat YÖK taraf›ndan birinci s›raya konulan ve AKP’ye yak›nl›¤› ile bilinen Prof. Dr. Yunus Söylet, Cumhurbaflkan› Abdullah Gül taraf›ndan ‹stanbul Üniversitesi (‹Ü) Rektörü olarak atanm›flt›. Ayn› zamanda Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’›n eski doktoru olarak bilinen Yunus Söylet, “Bütün kesimleri kucaklayaca¤›m; bizim kavga dövüflle kaybedecek zaman›m›z yok” diyerek rektörlük yar›fl›na girmiflti. Söylet, daha göreve geldi¤i ilk gün, rektörün görevinin sadece e¤itim ve bilimle ilgili de¤il, yönetimle de ilgili olmas› gerekti¤ini söylemiflti. Rektör Söylet, ideolojik amaçlarla yönetilen kurumlar›n eskiyip köhneleflti¤inin fark›nda olduklar›n› belirterek, bilim üretmekle mükellef olduklar›n› vurgulam›flt›. Acaba Söylet, “Önemli kurumlar›n bafl›ndaki insanlar kendi ideolojileri do¤rultusunda davranamaz” derken bu söylediklerinin ne kadar ideolojik oldu¤unun fark›nda m›? Rektörlü¤ün sadece e¤itim ve bilimle ilgili yönetim olmas› gerekti¤i ne demek? Rektör Söylet, flöyle demiflti: “Hedefimiz üniversiteleri halka açmak ve dünyadaki ilk 100 üniversite aras›na girmek. Bunun için bilimsel projeler teflvik edilecek, ö¤rencilerin yan› s›ra halkla da yak›n diyalog kurulacak.” “Herkesin kampusa girme hakk› var” derken ‘herkes’ ten kast› nedir? Gerçekte Söylet ‘halk’ derken kimden söz etmekte ve üniversitede ö¤rencilerle halk› nas›l bir zeminde buluflturacak? Elbette ki Söylet teknokentler arac›l›¤›yla sermaye ile ö¤rencileri üniversitede buluflturacakt›. Bunun için ifl adamlar›na, flirketlere ‘üniversiteye gelin’ ça¤r›s›nda bulunmufltu. Demek ki Söylet, halk kavram›yla sadece sermeye kesimini ifade ediyordu. Ö¤renciler, ulusal ve uluslararas› teknoloji flirketlerine bilgilerini satarak, ufuklar›n› açacak! Ama ucuz ifl gücü olarak… “ Yasaklarla gündemden düflmeyen ve kale gibi görülen üniversite kampusu halka aç›lacak” diyen Söylet, üniversitenin kap›s›n› sermayeye sonuna kadar açacak.
Teknokent: Sermayeye Aç›lan Kap› Ulusal ve uluslararas› flirketlerle iflbirli¤ine girildi¤i teknokentlerin ilki 1987 y›l›nda ODTÜ öncülü¤ünde kurularak 1995’te faaliyete geçti. Teknokent olarak kurulan bölgeler, baflta yaz›l›m gelifltirme olmak üzere, elektronik, savunma ve sanayi sektörlerinde çal›flan firmalar›n bir araya toplanmas›yla olufluyor. Örne¤in 2007 y›l›nda ODTÜ Teknokent’in yüzde 52’si biliflim sektöründe, yüzde
23’ü savunma sanayinde faaliyet göstermekteydi. fiu anda bilinen en büyük teknokent Amerika’daki Silikon Vadisi’dir. Öncelikle veri tabanl› flirketlere yönelik merkezin kurulmas› amac›yla kurulan ODTÜ Teknokent’te, 1991’de KOSGEB ve ODTÜ Teknoloji Merkezi (TEKMER) aç›ld›. 1996 y›l›nda ‹stanbul Teknik Üniversitesi ve daha sonra Bo¤aziçi Üniversitesi kendi teknokentlerini kurdu. Bugün say›lar› 30’u aflan teknokentler, taflra üniversitelerinde bile oluflturulmufl durumda. Onlarca flirketle ifl birli¤i yapan teknokentler, biliflim, savunma, elektronik ve di¤er sektörlerde ve birçok alanda yeni teknolojiler için faaliyet göstermektedir. ‹lk örne¤i teflkil etmesi bak›m›ndan ODTÜ üzerinden verilere bakt›¤›m›zda çarp›c› rakamlarla karfl›lafl›yoruz. Teknokentlere giderek ilgisi artan firmalar, 2002’de yaklafl›k 25 milyon TL ciro, 2 milyon dolarl›k ihracat yapt›. 2002’de toplam 51 firma çal›fl›rken, çal›flan say›s› 908, AR-GE çal›flan say›s› 74’tü. ODTÜ Teknokent’te faaliyet gösteren firmalar›n bu y›lki sektörel da¤›l›m›na bakt›¤›m›zda yüzde 59’unun biliflim, yüzde 17’sinin savunma, yüzde 10’unun elektronik, yüzde 14’ünün di¤er sektörlerde faaliyet gösterdi¤ini görüyoruz. 2005’te teknokentteki firma say›s› 149, araflt›rmac› say›s› 2 binden fazlayd›. 2005’te ise cirosu 10 kat büyüyerek 250 milyon TL’ye ç›km›fl, firma say›s› da 195’e ulaflm›flt›. Temmuz 2007 verilerine göre ülkemizdeki 26 teknoparktaki toplam firma say›s› 800’e yaklaflm›flt›. Teknokentlere o döneme kadar Sanayi Bakanl›¤›’ndan 2 milyon dolar, öz kaynaklardansa 45 milyon dolar yat›r›m yap›ld›. Bu rakamlar›n her geçen y›l artt›¤›n› hesaba katarsak, üniversitelere giren sermaye ve üniversitelerin ulusal ve uluslararas› sermayeye eklemlenme h›z›n› hesaplamak zorlafl›yor.
Teknokent: Üniversite Anonim fiirketi ‹stanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’'in çok önem verdi¤i teknokent projesi, bilimsel çal›flmalar için merkez olacak. Asl›nda sanayi-üniversite ifl birli¤ine özellikle önem veren bu anlay›fl, kar› maksimize etmeyi amaçlayan firmalar ile bu firmalar ad›na üniversite arac›l›¤›yla bilgi ve becerilerini sermayeye satan ö¤renci aras›ndaki bir uzlaflmay› ifade eder. Bu nedenle genelde teknokentlerin özelde ‹Ü Rektörü Yunus Söylet’in anlay›fl›na göre ‘bilgi en iyi sermayedir, ö¤renci de en ucuz ifl gücü.’ Bilgi ve bilimin sermaye lehine pazar ihtiyaçlar›na göre teknolojinin üretildi¤i mekanlar olarak tan›mlayabilece¤imiz teknokentler, daha genel olarak ise üniversite sanayi ifl birli¤i, Yunus Söylet ya da ODTÜ ile gündeme gelen bir konu de¤il, sanayi devrimin-
den bu yana hayata geçirilmesi planlanan bir konudur. Kar amaçl› bilginin ö¤renciler taraf›ndan üretildi¤i teknokentler, araflt›rma yapabilecek insan kayna¤›n› üniversite bünyesinde bulundurmay› amaçlayan tafleron yerlerdir. fiirketler, 4691 say›l› kanunla desteklenerek yaz›m alan›nda çal›flma yapabilmekte, AR-GE yapt›klar› takdirde belirli vergi muafiyetleri, krediler gibi avantajlara sahip olabilmektedir. Bu anlamda teknokentlerin organize sanayi bölgelerine benzedi¤ini de söyleyebiliriz. Kökeni uzun y›llar öncesine dayanan teknokentler, bugün tam anlam›yla teknoloji üreten sermayenin AR-GE laboratuarlar› haline gelmifltir.
3-16 fiubat 2009
9
DTCF’de yine polis ablukas› ANKARA- DTCF’de 21 Ocak günü, yemekhanede yemek isteyen devrimci, demokrat, yurtsever ö¤rencilerle, ö¤rencilere sözlü tacizde bulunan faflistler aras›nda arbede yafland›. Daha sonra üniversiteyi abluka alt›na alan polis eflli¤inde s›nava girmek isteyen faflist ö¤renciler, DTCF’li ö¤rencilerce engellendi. Ertesi gün okula toplu girifl yapmak isteyen ö¤renciler, polis engeliyle karfl›laflt›. Toplu
Ucuz ‹fl gücü: Ö¤renciler
geçifle izin vermeyen polis, ö¤rencilerin okula tek
Birçok ö¤renci araflt›rma projelerinde görev alma, deneyim kazanma gibi nedenlerle teknokentlere s›cak bakmaktad›r. Teknokentlerde çal›flarak kira, elektrik ve telefon gibi giderlerini karfl›layabilme, uluslararas› fuarlara ücretsiz kat›labilme gibi ekstralar da ö¤renciler için teknokentlerin cazibesini art›rmakta. Bilimin üssü olarak adland›r›lan teknokentlerde gerçekte ucuz ifl gücü olarak bilgi birikimlerini, entelektüel deneyimlerini sermayeye ucuza satan iflçi konumunda olan ö¤renciler, tekno giriflimci olarak da adland›r›labilir. Bu ifl için sermaye de gerekmiyor, çünkü zaten ö¤rencilerin en büyük sermayesi bilgi birikimleridir.
tek girifl yapt›¤› s›rada sald›r›da bulundu. Sald›r› so-
Üniversite idarelerinin teknokentleri bünyesinde bar›nd›rmalar›n› “bilimsel özerklik” ile aç›klama çabalar› ise, daha ucuz maliyetle sermayeye daha çok kar sa¤lama politikalar›n›n üzerine çekilmek istenen bir perde vazifesi görmektedir. Bugün dünyada ve ülkemizde üniversitelerin sermaye sahiplerinin ucuz maliyetli arka bahçeleri haline getirilmesi sonucu, ‘e¤itim sektörü’ y›ll›k 2 trilyonluk bir pazar halini alm›fl durumda. San›r›z ki ODTÜ Rektörü Ural Akbulut’un önceki y›llarda teknokente iliflkin yapt›¤› flu tan›mlama teknokentlerin kurulufl amac›n› özetler niteliktedir. "ODTÜ Teknokent, baflta Avrupa Birli¤i ülkeleri olmak üzere uluslararas› ifl birli¤ini güçlendirerek bölgesel sürdürülebilir kalk›nman›n unsurlar›ndan birisi olmak amac›yla kuruldu. Buras› küresel ölçekte rekabet edebilir nitelikteki flirketlere öncelik tan›yarak, teknoloji transferi için uygun bir ortam yarat›yor."
E¤itim-Sen flube yöneticileri, ‹HD üyeleri DTCF’de
nucunda a¤›r yaralanan bir ö¤renci hastaneye kald›r›l›rken, bir baflka ö¤renci de gözalt›na al›nd›. A¤›r yaralanan ö¤rencinin kald›r›ld›¤› hastaneye gaz bombas› atan polis, orada bulunan ö¤rencileri gözalt›na ald›. Ayr›ca bir polisin, sabah saatlerinde okula girifl yapmak isteyen bir ö¤rencinin a¤z›na silah dayayarak tehditte bulundu¤u iddia edildi. Bunun üzerine DTCF ö¤rencilerine destek vermek üzere E¤itim-Sen Genel Baflkan› Zübeyde K›l›ç ve haz›r bulundu. Polis, okul yönetimi ve faflist ö¤renci ifl birli¤ini k›namak amac›yla DTCF’li ö¤renciler, bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
‘Polisi lanetliyoruz’ Yap›lan aç›klamada, üniversitelerde daha fazla polis görmek istemedi¤ini söyleyen DTCF’li ö¤renciler, üniversitelerinin karakola benzedi¤ini söyledi. Üniversitelerinin hiç de bilim yuvas›na benzemedi¤ini aktaran ö¤renciler, “Polis, ö¤rencilerin güvenli¤ini sa¤lamak için de¤il, onlara sat›r ve sallamamalarla sald›ran sivil faflistleri korumak için okulda. Sivil faflistleri s›navlara sokmak için okula yüzlerce polis y›¤arak okulu terörize ediyorlar” aç›klamas›nda bulundular. Demokratik, yaflanabilir bir üniversite yaratabilmek ad›na mücadele yürüttüklerini vurgulayan DTCF’li ö¤renciler, üniversitelerinin üzerine karabasan gibi çöken polisi lanetlediklerini belirttiler.
Polis adliyede de sald›rd› 22 Ocak’ta, DTCF’de yap›lan sald›r› ve gözalt›lar› protesto etmek için, saat 17:00‘da adliye önünde bas›n aç›klamas› yapmak isteyen ö¤rencilere polis yine sald›rd›. Sald›r›da çok say›da ö¤renci yaralan›rken, 20 kadar ö¤renci de gözalt›na al›nd›. DTCF’den ç›k›fl yapan ve sloganlar eflli¤inde adliye önünde toplanan ö¤renciler, gözalt›na al›nan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› isteyerek, polis ve sivil faflist ifl birli¤indeki sald›r›y› protesto etti. Bas›n metnini almak üzere okula do¤ru yürüyen iki ö¤renciyi takip eden baz› polislerin, “Orada artistlik yapmak kolay, gelin lan flimdi” fleklinde sözlü tacizde bulundu¤u ve ö¤rencilere sald›rmak istedi¤i belirtildi. Bunun üzerine sald›r›ya müdahale etmek isteyen di¤er ö¤renciler ile polis aras›nda
ÖSS YAPBOZU Y‹NE DE⁄‹fi‹YOR
çat›flma yafland›. DTCF önünde bafllayan çat›flma, Ulus ve Dikimevi’ne s›çrad›. Uzun bir süre devam eden çat›flmada çok say›da ö¤rencinin yaralan›rken 20 kadar ö¤renci de gö-
ANKARA- Devletin, Yüksek Ö¤renim Kurumu (YÖK) arac›l›¤›yla özellikle son y›llarda neredeyse her sene yapt›¤› de¤iflikliklerle yapboz tahtas›na çevirdi¤i Ö¤renci Seçme ve Yerlefltirme S›nav› (ÖSS)’nda 2010 y›l› için önerilen de¤ifliklikler kabul edildi. Üniversiteye girifl s›nav›n›n genel kültüre mi, bilgiye mi dayal› olaca¤›; tek aflamal› m›, iki aflamal› m› olaca¤› gibi içeri¤i ve biçimine dair konularda bir türlü istikrar sa¤layamayan YÖK, her sene ad› ve biçimi de¤iflen ‘yeni’ modeller ileri sürüyor. Lise e¤itimi bitene kadar da görece daha iyi e¤itim veren okullara kay›t yapt›rabilmek için sürekli önlerine koyulan s›navlarla yar›fl at›na döndürülen ö¤rencilerin stresi, bu dönem bitene kadar
muvaffak olsa da sona ermiyor. ÖSS’nin her sene farkl› bir modele büründürülerek sunulmas› nedeniyle, hangi kapsamda, nas›l
çal›flaca¤›n› bilemez hale getirilen ö¤renciler için üniversiteye girebilmek her geçen y›l biraz daha zorlafl›yor.
2 aflama, 6 s›nav Ö¤renci Seçme ve Yerlefltirme Merkezi (ÖSYM) Baflkan› Prof. Dr. Ünal Yar›ma¤an’›n önerisi do¤rultusunda 2010 y›l› için görüflülen sistem, YÖK Genel Kurulu’nun 29 Ocak’ta yapt›¤› görüflmede kabul edildi. YÖK taraf›ndan yap›lan aç›klamada, bu sistemin 2010 y›l› için geçerli oldu¤u ancak önümüzdeki y›llar için baz› de¤iflikliklere daha gidilece¤i belirtildi. Bu sisteme göre 2010 y›l›nda 2 aflamal› olarak yap›lacak olan üniversiteye girifl s›navlar›n›n ilk aflamas›, “Yüksek Ö¤retime Geçifl S›nav› (YGS) adl› Nisan’da yap›lacak olan tek s›navdan oluflacak. Basit düzeyde Türkçe, Matematik, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri alanlar›nda test usulüyle yap›lacak YGS’de baflar›l› olan adaylar, ikinci aflama olan Lisans yerlefltirme S›nav›’na girebilecekler. Ayr›ca YGS’ye giren ö¤renciler, aç›kö¤retim ve 2 y›ll›k ön lisans programlar›na yerleflebilecekler. ‹kinci aflamada ise, “Lisans Yerlefltirme S›navlar›” (LYS) adl› 5 ayr› s›nav yap›lacak. Adaylar›n aç›kö¤retim d›fl›ndaki 4 y›ll›k fakültelere yerlefltirilmelerinde esas al›nacak puanlar›n belirlenece¤i LYS
ise haziranda yap›lacak ve iki hafta sürecek olan toplam 5 ayr› s›navdan oluflacak. Bu sistemdeki puan hesaplamas›nda da A¤›rl›kl› Ortaö¤retim Baflar› Puan› (AOBP) ve katsay› uygulamas› göz önünde bulundurulacak. LYS’de uygulanacak olan 5 s›nav flöyle olacak; Matematik, Geometri S›nav› (LYS1), Fen Bilimleri (Fizik, Kimya, Biyoloji) S›nav› (LYS2), Türk Dili ve Edebiyat› ile Co¤rafya S›nav› (LYS3), Sosyal Bilimler (Tarih, Co¤rafya 2, Felsefe Grubu) S›nav› (LYS4), Yabanc› Dil S›nav› (LYS5). LYS’ye giren ö¤rencilerin puanlar›, Matematik-Fen (MF), Türkçe-Matematik (TM), Türkçe-Sosyal (TS) ve Yabanc› Dil bölümleri üzerinden hesaplanacak. MF Bölümü ö¤rencileri, LYS1 ve LYS2; TM bölümü ö¤rencileri LYS1 ve LYS3’e; TS bölümü ö¤rencileri ise LYS3 ve LYS4 s›navlar›na girecek. Kendini yeterli gören ö¤renciler LYS5’e girerek, bu bölümden de tercih yapabilecek. Katsay› hesaplamalar›yla sürekli tart›fl›lan meslek lisesi ö¤rencileri de kendi ilgi alanlar›na göre TS, TM, MF testlerine girebilecek. Bu ö¤renciler, kendi alanlar› d›fl›nda bir bölüm tercih etmek istediklerinde o alan›n s›navlar›na da girebilecekler. Ancak fakültelerin hangi puan türüne göre ö¤renci alaca¤›, üniversitelerden görüfl al›nd›ktan sonra YÖK Genel Kurulu taraf›ndan belirlenecek.
zalt›na al›nd›.
Ö¤renciler, ‹HD’de aç›klama yapt› DTCF ö¤rencileri, üniversitelerinde yaflanan polis terörü, gözalt›, fliddet ve iflkenceyi teflhir etmek için ‹HD Ankara fiubesi’nde bir bas›n toplant›s› gerçeklefltirdi. Yap›lan bas›n toplant›s›na Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), Sosyalit Parti (SP) ve Emekçi Hareket Partisi (EHP)’ne üye olan ö¤renciler de kat›larak destek verdi. ‹HD ad›na söz alan Serpil Koçak, ö¤rencilere yönelik yap›lan sald›r›lar› k›nad›. Koçak ‹HD olarak suç duyurusunda bulunacaklar›n› ve olay›n takipçisi olacaklar›n› ifade etti. Ö¤renciler ad›na yap›lan aç›klamada, polisin gerçeklefltirdi¤i terörün darp, sözlü ve cinsel taciz boyutlar›nda oldu¤u belirtildi. Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyesi Zelal Karatafl, "Üniversitelerde ö¤rencilerin sivil faflist, Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB), polis ve rektörlük iflbirli¤i ile sürekli bask› alt›nda tutulmaya çal›fl›ld›¤›n›" ifade etti. Karatafl, bunlar›n sokakta sald›r›larla, üniversitelerde soruflturmalar ve okuldan
ODTÜ’de J‹TEM eleman› yakaland›
ANKARA- Devrimci, demokrat, yurtsever ö¤rencilerin üniversitelerde demokratik hak ve talepleri do¤rultusunda yürütmek istedikleri mücadeleyi engellemek için tüm araçlar›n devreye sokuldu¤u biliniyor. Ekonomik olanaks›zl›klar nedeniyle giderlerini karfl›lamakta zorlanan ö¤rencilere, burs, yurt gibi vaatlerle aleni bir flekilde ajanl›k ve ifl birli¤i tekliflerinin yan› s›ra, sivil polisler bir ö¤renciymifl gibi üniversitelere sal›narak da üniversiteliler bask› alt›na al›nmak isteniyor. Di¤er alanlarda oldu¤u gibi üniversitelerde de s›kça karfl›lafl›lan bu gibi durumlar›n bir örne¤i de geçti¤imiz günlerde Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’nde yafland›. J‹TEM eleman› oldu¤u anlafl›lan bir kifli ö¤rencileri fifllemeye çal›fl›rken, üniversite ö¤rencileri taraf›ndan fark edildi. Ö¤rencilerin foto¤raflar›n› çekerken yakalanan J‹TEM eleman›n›n üzerinden Ankara Ticaret Odas› (ATO)’na ait sahte kimlik ç›kt›.
at›lmalarla, ev bask›nlar›yla kendini gösterdi¤inin alt›n› çizdi.
GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.
10
dünya
3-16 fiubat 2009
Gazze açl›k ve y›k›mla bo¤ufluyor Bin 500’e yak›n kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i, binlercesinin de yaraland›¤› Gazze'deki y›k›m›n maddi tutar›n›n 2 milyar dolar civar›nda oldu¤u tahmin ediliyor. Yüzlerce ev, okul, askeri tesis, bakanl›k binas›, spor tesisi, iflyeri ve tar›m alan›n› yok eden sald›r›lar›n durmas›yla, Filistin halk› yeniden infla faaliyetlerine h›z verdi. ‹srail Savunma Bakan› Ehud Barak, Filistin’e yap›lacak yard›mlar›n Hamas'›n eline ulaflmas› durumunda, Filistin’i ablukaya alacaklar›n› duyurdu. Barak'›n bu ad›m›, yard›mlar›n Abbas yönetimine kanalize edilmesi iste¤inden kaynaklan›yor.Temel ihtiyaçlar›n› karfl›layamayan Gazze halk› ise su, ilaç, g›da maddesi bulamaman›n yan› s›ra elektrik s›k›nt›s› çekiyor. Okullar›n büyük oranda tahrip edilmifl olmalar›ndan ötürü kapal› oldu¤u Gazze’de, hastaneler tamamen dolu. Doktor, ilaç, hijyenik gereksinimler son derece yetersiz.
Hamas'la El Fetih uzlafl› aray›fl›nda Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas'a ba¤l› El Fetih ile Hamas yetkililerinin, ‹srail'in Gazze'ye düzenledi¤i sald›r›lar›n ard›ndan uzlafl› olas›l›klar›n› görüflmek üzere Kahire'de bir araya geldikleri aç›kland›. ABD ve ‹srail baflta ol-
Fransa’da genel grev hayat› durdurdu Fransa'da, kamu ve özel sektör çal›flanlar›n›n genel greve gitmesiyle, baflta toplu ulafl›m ve e¤itim olmak üzere birçok sektörde hizmetler durdu. Fransa'daki bafll›ca sendikalar›n yapt›¤› genel grev ça¤r›s›na uyan yüzbinlerce çal›flan, mali kriz karfl›s›nda çözüm üretme konusunda yetersiz kald›¤›n› düflündükleri Fransa iktidar›n› protesto etti. Çal›flanlar, iflleriyle ücret düzeylerinin korunmas›n› istiyor. Eylem nedeniyle Paris'te tren ve metro hizmetleri kesintiye u¤rad›. Toplu tafl›ma araçlar› da çal›flmad›. Uçufllar›n iptal edildi¤i ülkede, ö¤retmenlerin de greve ç›kmas›yla okullar aç›lmad›. Bankalar ve postaneler de hizmet veremedi. Frans›z bas›n›, grevi, ‘2007 y›l›ndan bu yana gerçeklefltirilen en büyük eylem’ fleklinde de¤erlendirdi.
Maoistler yeni bir birlik sürecine girdi Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in, Maflal olarak bilinen Nepal Komünist Partisi (Birleflik Merkez) ile birlik yapmas›n›n ard›ndan oluflan Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist), flimdi Nepal Komünist Partisi (Marksist-Leninist) ile birli¤e haz›rlan›yor. Bu do¤rultuda geçti¤imiz günlerde NBKP(M) liderleri ile NKP(ML) liderleri bir araya gelerek birlik için gerekli tart›flmalar› bafllatt›klar›n› ilan ettiler. Birli¤in ne zaman gerçekleflece¤ine iliflkin ise iki partinin liderleri de bir aç›klama yapmad›lar.
Çin, ABD silahlar›n› tehdit olarak görüyor Çin hükümeti, Tayvan'a verilen ABD silahlar›n›n Asya'da güvenli¤i tehdit etti¤ini aç›klad›. Çin Devlet Konseyi'nin savunma konular› üzerine haz›rlad›¤› belgede, ABD'nin bölgeye müdahelesinden duyulan endifle dile getiriliyor. ABD’nin Tayvan’a 6.5 milyar dolarl›k silah sataca¤›ndan bahsedilen belgede, bunun Çin-ABD iliflkilerine zarar verece¤i ve Tayvan Bo¤az›'nda bar›fl ve istikrar› tehlikeye ataca¤› öne sürülüyor.
mak üzere emperyalist güçler ile onlar›n denetimi alt›ndaki çok say›da devlet, Hamas’›n güçten düflürülerek ifl birlikçi bir hatta girmifl olan El Fetih’in ülkenin denetimini ele almas›n› istiyor ve bu do¤rultuda ‹srail’e gereken her türlü deste¤i veriyor. Bu bak›mdan El Fetih ile Hamas aras›ndaki söz konusu görüflmeler, Hamas’›n bask› alt›na al›nmas› ve ABD-‹srail eksenindeki güçlerin istedikleri s›n›rlar içerisine çekilmesini hedeflemektedir.
‹srail savafl suçlular›n› koruyacak ‹srail, Gazze fieridi'ne yönelik 3 hafta süren askeri sald›r›lara kat›lan ve haklar›nda uluslararas› mahkemelerde göstermelik "savafl suçu" davas› aç›lmas› muhtemel askerlerine tam yasal destek verecek. Destek önerisinin, hükümet ve askeri yetkililerin yapt›¤› istiflarelerin ard›ndan geldi¤i belirtildi. Jerusalem Post gazetesinin yay›nlad›¤› öneride, Gazze sald›r›s›n›n, Negev bölgesinin güneyine yönelik binlerce roket sald›r›s›n›n ard›ndan, "uluslararas› kurallara uygun bir meflru savunma" oldu¤u iddia ediliyor.
Hamas'tan geri ad›m! El Fetih'e ba¤l› militanlar›n Refah kap›s›n›n aç›lmas› karfl›l›¤›nda Gazze'ye yerleflmesini kabul eden Hamas'›n, daha önce “iflgal gücü olarak görür ve ona göre muamele ederiz” dedi¤i uluslararas› güçlerin kontrol görevi yapmas›na da onay verdi¤i aç›kland›. Hamas sözcüsü Ayman Taha, Londra'da yay›nlanan fiark El Avsat'a yapt›¤› aç›klamada, Gazze s›n›r›ndaki geçitlerin kontrolü için bu noktalara uluslararas› gücün yerlefltirilebilece¤ini söyledi. Hamas'›n uluslararas› gücü kabul etmesinin iki flart› bulunuyor. Birincisi, bu kuvvetlerin Avrupa Birli¤i ve TC taraf›ndan oluflturulmas›, ikincisi, Gazze'nin d›fl›na yerlefltirilmesi. Buradan bak›ld›¤›nda, Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n, Bürüksel’de ‹srail’e iliflkin zehir zemberek aç›klamalar yapmas›n›n arkas›nda yatan gerçek nedeni görmek mümkün: Tayyip’in bu ç›k›fllar›, ‹srail’e büyük tepki duyan Müslüman Ortado¤u halklar›na kendisini benimsetmek ve bu suretle ABD’nin, Ortado¤u’da kendisini daha etkin kullanmas›n›n zeminini haz›rlamaktad›r.
‹ran’da Azerilere dönük bask›lar sürüyor ‹ran’›n Bat› Azerbaycan eyaletinin baflkenti Urmiye’de Azeri köylüler ile ‹ran kolluk kuvvetleri aras›nda çat›flma yafland›. Urmiye’nin kuzeyindeki K›z›l Heneye köylüleri, tar›mda kulland›klar› su kaynaklar›n›n, yak›nlar›na infla edilen fabrikaya yönlendirilmesini tepkiyle karfl›lad›. Bunun üzerine köylüler, Salmas ve Hoy flehirleri aras›ndaki yolu kapatarak uygulamay› protesto etti. Yerel kaynaklara göre ‹ran kolluk kuvvetlerinin köylülere sald›rmas›yla ç›kan çat›flman›n dört saat sürdü. Ç›kan çat›flmada 15 köylünün yaraland›¤›, 90’›n›n ise gözalt›na al›nd›¤› kaydedildi. 2000’den fazla nüfusa sahip K›z›l Heneye köyünün sakinlerinin büyük bir k›sm›n› oluflturan Azeriler geçimlerini tar›mla sa¤l›yor, ‹ran devleti taraf›ndan inançsal boyutta zorluklar yaflad›¤› ifade ediliyor.
Azeri Hasan Azadi gözalt›nda kaybedilmek isteniyor Yerel kaynaklardan al›nan bilgilere göre Azerbaycanl› Hasan Azadi 20
‹srail-ABD anlaflmas›n›n ayr›nt›lar› belli oldu
Ocak günü Tebriz flehrinde tutukland›. Asadi'nin yak›nlar›n›n belirttiklerine göre, aile bireylerinin onun nerede tutuldu¤unu ö¤renme çabalar› sonuçsuz kald› ve polisler taraf›ndan tehdit edilerek haberi yaymamalar› söylendi. Hasan Azadi, 2008 y›l›n›n may›s ay›nda, ‹ran'da Azerbaycanl›lar›n devlet gazetesindeki hakaret içerikli karikatüre karfl› ayaklanmas›n›n 2. y›ldönümünde tutuklanm›fl ve avukat tutmas›na ve ailesiyle görüflmesine izin verilmemiflti. ‹nsan haklar› savunucular›n›n raporlar›na göre Hasan Azadi bu tutukluluk süresi boyunca iflkence ve kötü muameleye maruz kalm›flt›. Foto¤raflar›n ve raporlar›n gösterdi¤ine göre hapishanede ki iflkence s›ras›nda Azadi'nin t›rnaklar› çekilmifl ve parmaklar› k›r›lm›flt›r. Sa¤l›k durumunun kötüleflmesi sonucunda Azadi hapishane d›fl›ndaki bir hastaneye götürülmüfltü. Uluslararas› Af Örgütü 5 Haziran 2008 tarihinde bir bildiri yay›nlayarak ‹ran'da Hasan Azadi'nin ve di¤er Azerbaycanl› kültürel aktivistlerin hapishanelerde iflkence görmesini k›nam›flt›.
Dünya devlerinin iflçi ç›karma yar›fl› Patronlar, ekonomik krizi f›rsat bilerek ayn› ifli daha az iflçiye yapt›rmak suretiyle krizden daha az etkilenmek, kar›n› artt›rmak için iflçi ç›kartmaya devam ediyor.
befl bin kifliyi iflten ç›karacak. 1975'te kurulan Micro-
Harley Davidson bin 100 kifliyi ç›kar›yor-
önde gelen bilgisayar üreticilerinden Intel, kiflisel bil-
Harley-Davidson, 2 y›l içinde bin 100 kifliyi iflten ç›karacak. fiirket ayr›ca, motosiklet sat›fllar›nda düflüfl oldu¤unu gerekçe göstererek, baz› tesisleri kapatacak, baz›lar›n› ise birlefltirecek. fiirket, iflten ç›karmalar›n yüzde 70'inin bu y›l, geri kalan›n›n ise 2010 y›l›nda gerçekleflece¤ini bildirdi.
gisayar talebinde düflüfl yafland›¤› gerekçesi ile 6 bin
Bentley üretim durduruyor- Alman Volkswa-
rika üretiminde çal›flan 6 bin kifliyi iflten ç›karmay›
gen otomotiv flirketinin bünyesinde bulunan lüks otomobil üreticisi Bentley, küresel otomotiv sat›fllar›n›n düflmesi gerekçesi ile ‹ngiltere'deki fabrikas›nda üretimini 7 haftal›¤›na durduraca¤›n› aç›klad›.
planlad›¤›n› bildirdi. Intel'den yap›lan aç›klamada,
Toyota'dan krize bin kurban- Japonya otomotiv devi Toyota, küresel ekonomik kriz yüzünden taleplerde düflüfl oldu¤unu belirterek Kuzey Amerika ve ‹ngiltere'de 1000'den fazla iflçiyi iflten ç›kartaca¤›n› aç›klad›.
soft, gelecek 18 ayda 5 bin kifliyi iflten ç›karacak. Bu flirket tarihindeki ilk toplu iflten ç›karma olacak.
Intel, 6 bin kifliyi iflten ç›karacak- Dünyan›n
iflçiyi ç›kartma karar› ald›¤›n› aç›klad›. Düflen kiflisel bilgisayar talebi nedeniyle fabrikalar›n› tam kapasitenin alt›nda çal›flt›rd›klar›n› ve bunun kar marj›nda düflüflü beraberinde getirdi¤ini öne süren Intel, fab-
Gazze’de tek tarafl› ateflkes ilan etmeden önce ABD ile Gazze konusunda bir anlaflma yapan ‹srail’in ABD ile yapt›¤› anlaflman›n ayr›nt›lar› belli oldu. ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzipni Livni ile ABD D›fliflleri Bakan› Condoleezza Rice aras›nda yap›lan ve Gazze’ye kaçak silah sokulmas›n›n önlenmesini öngördü¤ü belirtilen anlaflman›n ayr›nt›lar› aç›kland›. Anlaflman›n ayr›nt›lar›, ‹srail’in Filistin’e dönük katliam›n›n perde arkas›nda yatan nedene; ABD’nin Avrasya’ya aç›lma ve bu noktada tetikçilerini güçlendirerek karfl›tlar›n› zay›flatma, bu sald›r›lar vesilesi ile söz konusu plan›na BM, NATO gibi güçleri yedekleme gayretine de ›fl›k tutuyor. ‹flte bini aflk›n Filistinlinin hayat›na, binlercesinin ise yaralanmas›na neden olan kanl› plan› gözler önüne seren anlaflman›n aç›klanan maddeleri: 1- ‹ki stratejik müttefik, beraberce komflu ülkeler ve uluslararas› toplumla birlikte bu ülkelere tehdit oluflturan baflta Hamas olmak üzere terörist örgütlere silah ve patlay›c› madde sevkiyat›n›n önlenmesi için ifl birli¤i yapacak. 2-ABD, bölgedeki di¤er müttefikleri ve NATO, Hamas’a ve Gazze’deki di¤er terörist örgütlere Akdeniz, Aden Körfezi ve do¤u Afrika yoluyla kaçak silah sevkinin önlenmesi için mevcut imkanlar›n artt›r›lmas›na veya Gazze’ye mevcut yollarla silah sevkinin önlenmesinin garanti edilmesi için yard›mlar›n fazlalaflt›r›lmas›na çal›flacak. Bu do¤rultuda Gazze bölgesinde silah yap›m›nda kullan›lan patlay›c›lar›n veya bu bölgeye kaçak silah naklinin önlenmesi için bölge ülkeleriyle güvenlik ve istihbarat iflbirli¤i artt›r›lacak ve Amerikan Merkezi Güvenlik Komutanl›¤› (Sentcom), Amerika’n›n Avrupa’daki ve Afrika’daki Güvenlik Komutanl›klar›na ve ABD Özel Güvenlik Komutanl›¤›’na ba¤l› unsurlar›n müdahalesi sa¤lanacak. Uluslar aras› ve müttefik deniz kuvvetleriyle ve baz› önemli kurulufllarla Gazze’ye silah sevkinin önlenmesi için ifl birli¤inin düzeyi yükseltilecek. Baflta ‹ran olmak üzere Hamas’› ve di¤er terörist gruplar› silahland›rmakta ›srar eden ülkelere cezaland›r›c› yapt›r›mlar uygulanacak. 3-ABD ve ‹srail, bu çabalar çerçevesinde istihbarat paylafl›m› içinde olacak ve silahlar›n Gazze’deki terörist örgütlerin eline ulafl›ncaya kadar olan geçifl yollar›n›n tespiti için istihbarat alan›nda yard›mc› olacak. 4-ABD bölgedeki müttefikleriyle silah kaçakç›l›¤› alan›nda faaliyet gösterenlere karfl› mücadele için gerekli teknik imkanlar ve destek konular›nda istiflarelerde bulunacak.
“Demokrat” Obama 14 Pakistanl›y› katletti Bütün dünya halklar›na demokrasi yanl›s› olarak gösterilmeye çal›fl›lan ve ABD’nin politikalar›nda demokratikleflme yönünde köklü de¤iflimlere imza ataca¤› iddia edilen Barack Obama’nin ilk icrat› hayli kanl› oldu. 20 Ocak’ta ABD Baflkan› olarak Beyaz Saray’daki koltu¤una kurulan “demokrat” Barack Obama, Bush döneminde Pakistan’›n Afganistan s›n›r›ndaki bölgelere dönük sald›r›lar›n› sürdürdü. Obama taraf›ndan verilen emir sonras›nda Pakistan’›n Afganistan s›n›r›n› vuran ABD uçaklar›, 14 Pakistanl›y› katletti. Kampanyas›nda Pakistan’a askeri operasyon düzenlemekten söz etmifl, önceli¤ine Kaide ile Taliban’› bitirmeyi koymufl Obama, Bush yönetiminin Pakistan’›n Afgan s›n›r›na füze sald›r›lar›n› devam ettirdi. 25 Ocak Cuma günü sald›r›larda ABD’nin pilotsuz uçaklar›ndan at›lan füzeler Pakistan’›n Kuzey Veziristan’daki Mir Ali kasabas› ile Güney Veziristan’daki Vana kasabas›n› vurdu. Mir Ali’de Taliban yanl›s› afliretin evinde befli Kaide militan›, gerisi afliret üyesi 14 kiflinin öldü¤ünü söyleyen yerel yetkililere göre, Vana’da iki füzeyle vurulan evde ölen yedi kiflinin militanl›kla ilgisi yok. ‹kisi okul ça¤›nda, biri iki yafl›nda üç çocuk da ölenler aras›nda. ‹slamabad, a¤ustostan beri 38’den fazla ABD sald›r›s›nda 220’den fazla kiflinin ölmesi karfl›s›nda Washington’u egemenli¤i ihlal edildi¤i için pek çok kez protesto etmiflti. Pakistan yönetimi, Obama yemin ederken ‹slamabad’› ziyaret eden Merkez Karargah› Komutan› David Petraeus’a Devlet Baflkan› As›f Ali Zerdari ile Genelkurmay Baflkan› Eflfak Kayani yeni ABD Baflkan›’n›n sald›r›lar› durduraca¤›n› umduklar›n› söylemiflti. Washington Post gazetesi, ABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton’›n, Pakistan’a askeri yard›m›n devam› için terör kamplar›n›n kapat›lmas›, yabanc› savaflç›lar›n kovulmas›, s›n›r bölgelerinin Taliban-Kaide taraf›ndan kullan›lmas›n›n engellenmesi gibi flartlar koyup Pakistan’da bu çabaya kat›lmayanlar›n bedel ödeyece¤ini söyledi¤ini yazd›.
flirketin, Malezya ve Filipinlerdeki “montaj ve test” fabrikalar›n› kapatmay›, Hillsboro (Oregon), Santa Clara (Kaliforniya) fabrikalar›nda ise üretimi durdurmay› planlad›¤› belirtildi.
YÖNEL‹M
Intel'in daha küçük rakibi Advanced Micro Devices Inc. (AMD) büyük bir yeniden yap›lanman›n ortas›nda bulunuyor. Bu y›l 3. büyük iflten ç›karma dalgas›nda
Microsoft befl bin kifliyi iflten ç›kar›yor-34
1100 kifliyle yollar›n› ay›rmay› planlayan flirket, daha
y›ll›k Microsoft tarihinde bir ilk gerçeklefliyor. fiirket
önce de 2 bin 200 kifliyi iflten ç›karm›flt›.
Kaz›m C‹HAN Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›nlayam›yoruz.
güncel Obama iktidar› kapitalizmin yeni bir dönemini anlat›yor CEM‹L
ERTEM
‹srail, Obama, iktidar› “resmen” teslim almadan Gazze’ye sald›rmaya bafllad›. Ve Obama’n›n iktidar› alaca¤› günden bir iki gün önce de üstünkörü bir ateflkes ilan edip, sözüm ona çekilmeye bafllad›. Bu anlaml›. Ancak bütün Obama iktidar› boyunca bu tür “anlaml›” geliflmelere tan›k olaca¤›z. Obama’y› yaln›z Amerikal›lar iflbafl›na getirmedi. Bir küresel uzlafl› söz konusu. Yani burada kapitalizmin en büyük uzlafl›lar›ndan biriyle karfl› karfl›yay›z. Bu küresel uzlafl›n›n, tabii ki hem siyasi hem de ekonomik taraf› var. Bu uzlafl›n›n ekonomik taraf› giderek siyasi olan› da belirleyecek. Peki, bu küresel uzlafl›y› nas›l anlatabiliriz. Bunun için, ilk önce 2008 krizini do¤ru tan›mlamam›z gerekiyor. fiunu hemen söylemek gerekir ki 2008 krizi, 1973 krizinin geldi¤i noktad›r. Bu kriz, 1973’de kendisini düflen kar oranlar› ile belli eden, demir-çelik, petro-kimya gibi geleneksel kontrol sanayilerinin tam anlam›yla tasfiye edilmesini de anlat›r. 1973-2008 aras› bu sanayilerinin ABD’nin emperyal ekonomik gücüne ve yeni sömürgecili¤in eflitsiz iflleyifline dayanarak ayakta kald›¤› tarihsel bir ara dönemdir. Bu tarihsel ara dönem neo-liberalizmin finansal yap›s› ve karfl›l›ks›z ABD paras› ve k⤛tlar› ile desteklenmifltir. Bu anlamda 2008 krizi Marx’›n anlat›m›yla yaln›zca “toplumsal sabit sermeyenin” de¤ifliminden ibaret olan k›sa dönemli bir çevrim –kriz – de¤ildir. Tam anlam›yla sermaye birikim rejiminin ve rejimin yürütücüsü olan ana kontrol sanayilerinin yenilenmesine yol açacak yeni bir dalga de¤iflimidir. Bu anlamda Obama iktidar› ile kapitalizmin ikinci savaflla birlikte oluflan tüm kurumsal yap›s› da yenilenecektir. Örne¤in Birleflmifl Milletler, IMF, Dünya Bankas› gibi kurumlar bu süreçte yeniden yap›land›r›lacakt›r. NATO yeni bir konsepte yeniden örgütlenecektir. Bunun ilk iflaretlerini görüyoruz. Obama iktidar›n›n ekonomi konusunda ataca¤› en önemli ad›m yeni bir dünya paras› konseptinin oluflturulmas› olacakt›r. Bu ad›m, bu kriz sürecinin asl›nda kapitalizmin tarihindeki en büyük tasfiye ve yenilenme dönemi olaca¤›n› da bize gösterecektir. 1973 kriziyle bafllayan kabuk de¤iflimi Obama iktidar› ile sonlanacak. Bu çerçevede yaflad›¤›m›z sürecin bir krizden daha çok yenilenme operasyonlar› toplam› oldu¤unu da söyleyebiliriz. Obama iktidar›n›n, yaln›z bundan dolay› bile, iki dönem iktidar olaca¤›n› söylemek çok iddial› bir yaklafl›m olmaz. ABD-AB bütünleflmesi bu dönemde tamamlanacak. Bu bütünleflmenin ilk aya¤› “parasal birli¤in” kurumlar›n›n oluflmas› olacak. AB’nin kendi do¤usuna do¤ru genifllemesi ve Avrupa ka-
pitalizminin, t›pk› ikinci savafl sonras›nda oldu¤u gibi, Amerika’y› destekleyece¤ini ve tamamlayaca¤›n› söyleyebiliriz. Bu dönemde yeni bir AB-ABD yak›nlaflmas› izleyece¤iz. Ortado¤u’nun yeniden yap›lanmas› ve Türkiye’nin bölgedeki yeni rolü de bu konsepte belirlenecek. Obama dönemi kapitalizmin yeni bir para birimi yarataca¤› bir süreç de olacak. AB’nin gerçeklefltirdi¤i para birli¤i ve avro süreci 1999’dan beri gidebilece¤i yere kadar gitti. Avro ve AB para birli¤i konsepti dolar› k›smen dengeledi ama kapitalizmin karfl›l›ks›z para sorununu çözemedi. Çözemezdi çünkü ikinci savafltan sonra ABD’nin yönlendirdi¤i uluslararas› sistemin üç aya¤› vard›. Birincisi; karfl›l›ks›z dolara dayanan para sistemi, ikincisi; Dünya Ticaret Örgütü’nün yönlendirdi¤i küresel ticaret sistemi, üçüncüsü de IMF’nin yönetti¤i finans ve borç verme çevrimini oluflturan –cari dengesizliklere dayanan- finans sistemi. Ancak bu üç kurumsal yap› da tamamen dolar dolafl›m›na dayan›yordu ve arkas›nda ABD militarist devleti vard›. AB’nin ekonomik ve parasal birli¤inin siyasallaflmas›n›n gecikmesi avronun etkisini s›n›rlad›. fiimdi hem bu sisteme, hem de kurumlar›na bakt›¤›m›zda krizin nedenini görebiliyoruz. Mesela IMF art›k, hiç kimseye “mali polislik” yapacak durumda de¤il. IMF’nin bizimle yapaca¤› 20. stand-by da daha önceki 19. gibi olmayacak. Burada ilk defa yerel bir hükümetin inisiyatifinin daha fazla oldu¤unu görece¤iz. Yine flimdi çözülmekte olan sistemin en önemli kurumlar›ndan biri olan Birleflmifl Milletler’in durumu ortada. BM’nin son ‹srail soyk›r›m giriflimi karfl›s›ndaki acizli¤i kimseyi flafl›rtmad›. Bu kurumun bu kriz boyunca yeniden düzenlenece¤i art›k s›r de¤il. Yine Dünya Ticaret Örgütü, G-20 toplant›lar›n›n seyri do¤rultusunda yeniden yap›lanacak. G-20 konseptinin kapitalizmin, Obama dönemindeki yeniden yap›lanmas›nda, önemli bir ifllev görece¤ini söyleyebiliriz. Yine bu dönemde ABD hegemonyas›n› ve gücünü paylaflmak zorunda kalacak. Dolay›s›yla emperyal yap›lanman›n, eskisi gibi homojen –yaln›z ABD güdümünde- de¤il de daha karmafl›k ve daha küresel olaca¤›n› söyleyebiliriz. Sonuç olarak, Obama ile birlikte gelen dönüflümün; geliflmifl dünya ile “geliflmekte olan” dünyan›n zora ve ABD hegemonyas›na dayal› “uzlafl›s›n›” çözece¤ini, yine Bretton-Woods kurumlar›na dayal› finans sistemini tasfiye edece¤ini ve nihayet dolara dayal› para sistemini sona erdirece¤ini söyleyebiliriz. Bu çerçevede Kuzey-Güney-Do¤u-Bat› yak›nlaflmas› hem ekono-
askeri üssündeki tutukevinin kapat›lmas› talimat›n› verdi; tutuklular›n sorgulanmas›nda sert yöntemlerin kullan›lmas›n› yasaklad›; Merkezi ‹stihbarat Örgütü'nün (CIA) ülke d›fl›ndaki gizli cezaevlerinin kapat›lmas›n› kararlaflt›rd›; Irak'tan 16 ay içinde çekilme haz›rl›klar›n› bafllatt›; ekonomiyi canland›rma paketinin kabul edilmesi için giriflimlerini h›zland›rd›; enerji ba¤›ms›zl›¤› ve küresel ›s›nmayla mücadele için harekete geçti; Ortado¤u sorununa çözüm bulunmas› için özel temsilcisini bölgeye gönderdi ve Müslüman dünyas›na net bir dostluk mesaj› verdi.
Biraz da bu yüzden Obama, ilk on gününde masas›ndan kalkmadan bir fleyler yapan, yapmaya çal›flan biri görüntüsü çizmeye bafllad›. Nitekim Baflkan Obama, ilk haftas›nda Guantanamo
Obama görevi ald›ktan bir süre sonra, bir soruyu cevaplarken, ‹srail'in kendini savunma hakk› oldu¤unu söyleyiverdi. Asl›nda bunda sürpriz bir fley yok. Obama seçim vaatlerinde bunu söylemiflti. Seçim kampanyas›nda gitti¤i ilk mecralar, Yahudi lobilerine ait kurulufllard›. Yan›na d›fliflleri bakan› olarak ald›¤› parti içindeki rakibi Hilary Clinton da New York'ta Yahudi oylar›yla senatör seçilmifl biridir. ABD'de Yahudilere ra¤men bir yere seçilmek pek kolay olmad›¤› gibi Demokrat Parti, Cumhuriyetçi Parti'den bile daha ‹srail yanl›s›d›r.
HÜSEY‹N
AYKOL
Obama, Ortado¤u sorununa çözüm bulma konusunda kararl›l›k gösterece¤ini söylüyor. Nitekim yeni baflkan, Ortado¤u özel temsilcili¤ine atad›¤› Senatör George Mitchell'› bölgeye gönderdi. ‹srail'in Gazze'ye yönelik a¤›r sald›r›lar› sürerken, dünya kamuoyu henüz görevi devralmayan Obama'n›n görüfllerini çok merak ediyordu. Ancak ondan ses ç›kmad›; hatta yak›n çevresinden kendisinin bu konuda söz söylemesi ABD'de iki baflkan varm›fl izlenimi verir gibisinden atlat›lmaya çal›fl›ld›.
Peki, Ortado¤u sorununa 'çözüm' bulunmas›nda Türkiye'ye rol düflüyor mu? Baflbakan Erdo¤an'›n Gazze, Hamas ve ‹srail konusundaki aç›klamalar›n›n Türkiye'nin tarafs›zl›¤›n› yitirmesi olarak (yani ABD yanl›s› de¤ilmifl gibi) de¤erlendirilmiflti. Bu konuda, Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an'a ABD'nin güvenini yeniden kazanmak gibi bir ifl düflüyor. ABD ile iyi iliflkilerin yolunun Kudüs'ten geçti¤ini iyi bilen Erdo¤an, Ocak ay› sonunda kat›ld›¤› Davos toplant›lar›nda ‹srail Cumhurbaflkan› fiimon Peres ile konuflarak, bu konuda yol almaya çal›flacakt›. Ancak her iki ülkede yaklaflan seçimler gözetilerek, taraflar kendi tribünlerine oynayarak olay ç›kard›. Ard›ndan da biri “Ben as›l paneli yöneten moderatöre k›zd›m” derken; di¤eri de “Sesimi salonda duymayanlar vard›; o nedenle yükselttim” aç›klamas›nda bulundular. Önce ‹srail 10 fiubat’›, Türkiye 29 Mart’› atlats›n; iliflkileri yoluna girecektir. Türkiye-ABD iliflkileri aç›s›ndan flüphesiz en kayg› çeken nokta Washington'un Ermeni iddialar› konusunda izleyece¤i tutum. Baflkan Obama geçen y›l fiubat ay›nda California önseçiminden önce 1915 olaylar›n› soyk›r›m olarak niteleyece¤ini söylemiflti. Ermeni lobisi taraf›ndan kuvvetle desteklenen bir isim olan Temsilciler Meclisi Baflkan› California Milletvekili Nancy Pelosi'nin Ermeni tasar›s›n› yeniden Kongre gündemine almak istedi¤i biliniyor. Dahas› ABD Baflkan Yard›mc› Joe Biden'›n da bu yöndeki tavr› malum. Biden da Kongre'deki
KONUK YAZAR Cahide SARI
mik, hem de siyasi olarak h›zlanacak. Bu dönüflümünden en çok etkilenen ülkelerden birisi de, kaç›n›lmaz olarak, Türkiye olacak. Bunun iflaretlerini görüyoruz zaten. Devletin yap›s›/anlay›fl› de¤ifliyor ve yenileniyor. Türkiye’nin, AB üyeli¤i sürecinin h›zlanmas› ile birlikte, Ortado¤u ve Kafkasya etkinli¤i artacak. Bu etkinli¤in kurumsal inflas›, önümüzdeki günlerde, en önemli gündemlerden birisi olacak ve çok tart›fl›lacak. ‹srail sald›r›s› göstermifltir ki, Ortado¤u’nun yeni düzeninde Türkiye önemli bir rol üstlenecek. Türkiye’nin ‹srail ve Filistin’e yol haritas› önermesi ve ateflkesin belirleyici unsuru olmas› bunun ilk iflaretidir. Bunun d›fl›nda Avrupa’y› diken üstünde tutan do¤algaz sorunu ve enerji kaynaklar›n›n “s›n›rs›z” kullan›m› sürecinin oluflturulmas› ve bu sürecin ekonomik-siyasal ve nihayet hukuki olarak tamamlanmas›n›n kilit ülkesi Türkiye olacak. Petrol ve do¤algaz projelerinin kilitlendi¤i yer “do¤u-güney” Türkiye. Kürt sorunu bu çerçevede yeni bir boyut kazanacak ve daha s›n›fsal bir düzleme oturacak. Yani bölgede kapitalist üretim iliflkilerinin, eskiye göre, daha belirleyici oldu¤u yeni bir döneme girece¤iz. Bu aç›dan flu s›ralar olan biten her fley, bu tarihsel dönüflümün içinde, onun yap›c› sonuçlar› olarak okunmal›d›r. Yine, bu çerçevede, kriz meselesine de bu dönemde daha farkl› bakmak durumunday›z. Yaflan›lan krize sadece kapitalizmin yenilenmesi ve kabuk de¤iflimi olarak bakamay›z. Bu süreçte sol anlay›fl ve mücadele çeflitlenecek ve enternasyonalist boyut kazanacak.
Obama’l› dünyada ABD-Türkiye iliflkilerinin gelece¤i... Amerika Birleflik Devletleri'nin 44. baflkan› Barack Obama, 20 Ocak 2009 günü görevi devrald›. Dünyan›n -en az›ndan flimdilik- tek süper gücü olan ABD'nin bafl›na geçmek kolay bir ifl de¤il. Her ne kadar bulundu¤u yer, zaten iflleyifli belirgin bir makam olsa da, (gidece¤i yer belli olan bir tramvay›n vatman›na benzetilir; yani raylardan ayr›lamaz; ancak h›z›n› art›rabilir ya da düflürebilir ve kimi duraklarda durmayabilir) kendisi ve ekibi de kimi s›n›rl› inisiyatifler kullanabilecek durumda. Dahas› görevde bulundu¤u sekiz y›lda dünyay› adeta yaflanmaz hale getiren George W. Bush'un ard›ndan, kendisinden sadece kendi ülkesinde de¤il, neredeyse tüm dünyada büyük beklenti olufltu.
3-16 fiubat 2009 11
Türkiye karfl›t› olarak tan›n›yor. Elbette bu konuda Baflbakan Erdo¤an'›n "Bunlar seçim kampanyas› sözleridir. ABD'de seçim öncesi her baflkan aday› böylesi sözler verir ama Baflkan olduktan sonra da bu sözler unutulur" deyiflinde do¤ruluk pay› var. Aynen kendisinin de verdi¤i pek çok sözü tutmad›¤› gibi burjuva siyasetçilerinin özünde bu vard›r. Kimi sözler verilir ama sonunda ülkenin yönetimi uluslararas› tekeller ve militer güçlerin iste¤i ve ç›karlar› paralelinde olur. Obama gelir gelmez, ilk ifllerinden biri tüm dünyay› saran ekonomik krizle u¤raflmak olacak. Her ne kadar Bush'un son günlerinde kimi kurtarma operasyonlar› bafllat›lm›fl olsa da, bunlar›n yönetimi konusunda sorunlar oldu¤u gibi, esasen birçok sektör kurtar›lmay› bekliyor. Dahas› Obama'n›n oy ald›¤› daha yoksul kesimler de beklenti içinde. Nitekim Obama yönetimi onlara yönelik kimi ad›mlar atarak, halk›n yeniden eskisi gibi tüketmeye bafllamas›n› sa¤lamas› gerek. Böylece tüketebilen ABD'liler, hem kendi ülkelerinin ekonomisini canland›racak, hem de ABD'ye mal satan ülkelerin ekonomileri; yani giderek tüm dünyan›n ekonomisi yeniden aya¤a kalkmaya bafllayacak. Kolay de¤il ama beklenti bu. Merkez solda oldu¤u varsay›lan Demokrat Parti'nin aday› olarak seçim kazanan Barack Obama'y› neredeyse tamamen sa¤da bir Avrupa bekliyor. Fransa, ‹talya ve birçok irili ufakl› Avrupa ülkesindeki sa¤ hükümetlerin ard›ndan bu y›l Almanya'da yap›lacak seçimlerde de sa¤c› Angelika Merkel, solcu orta¤›ndan kurtulaca¤a benzer. ‹çi giderek kar›flan Sosyal Demokrat Partisi ‘SPD’nin güç kayb› bu flekilde sürerse, sonbaharda yap›lacak seçimlerde, Merkel geleneksel müttefiki liberal Hür Demokratlar ile koalisyon kurabilir. Böylece ‹spanya ve solcu oldu¤u flaibeli ‹ngiltere'yi saymazsak, Avrupa tamamen sa¤c› partilerin egemenli¤ine geçecektir. Dahas› kendi ordusunu kuramayan, anayasas›n› bile bir türlü kabul ettiremeyen AB, ABD karfl›s›nda oluflturmaya çal›flt›¤› güç merkezi hedefinden oldukça uzak görünüyor. Bu arada, dünyay› sarsan ekonomik kriz, Avrupa ülkelerini de etkileyecek. Obama'n›n ne yapaca¤› en çok merak edilen konulardan bir baflkas› ise ABD'nin 'arka bahçesi' Latin Amerika ile olan iliflkileri olmal›. Birbiri ard›na seçilen solcu yönetimlerle, y›llarca süren ABD yanl›s› sa¤c› darbe dönemlerinin yaralar›n› sarmaya bafllayan bölgede bu y›l birkaç seçimle mevcut solcu yönetimlerin devam edip etmeyece¤ine karar verilecek. Dahas› orta Amerika'da yap›lacak kimi seçimlerle Latin Amerika'ya birkaç solcu yönetim daha kat›labilir. Elbette Latin Amerika'daki geliflmeler, yönetimlerin solcu parti ve liderlere geçmesiyle s›n›rl› de¤il. Latin Amerika'daki devletler, birçok kurumla ABD'nin bir uydusu olarak de¤il, kendi ayaklar›n›n üzerinde duran bir bölge gücü olma yolunda çok ciddi ad›mlar at›yorlar. Özellikle ekonomik temelde birlefliliyor. Kendinden "Amerika" olarak söz etmeyi çok seven ABD'nin giderek kendisinden uzaklaflarak, kendi kiflili¤ini bulan Latin Amerika'ya karfl› tavr›n›n özellikle Afro-Amerikan olan Obama'n›n döneminde ne olaca¤› merak edilmezse, ne edilir ki...
Kriz ve sa¤l›k 2009 bütçesinde krize karfl› sosyal ve ekonomik politika gelifltirilmemifl, aksine yanl›fl politikalarda ›srarl› olundu¤u mesaj› verilmifltir. Yüzde 4 büyüme hesab› üzerinden oluflturulan bütçenin gerçeklerle bir iliflkisi kalmam›flt›r. Dünyadaki bütün ülkelerde büyüme oranlar›nda radikal düflüfller yaflan›rken ve beklenirken, y›llard›r yanl›fl ekonomik politikalarla idare edilen ve krize karfl› tutarl› hiçbir politika gerçeklefltirilmeyen ülkemizde bu büyüme oran›n›n nas›l yakalanaca¤› merak konusudur. Bu bütçe ile mali disiplin ad› alt›nda uygulanmak istenen fley bütün kaynaklar›n öncelikli olarak borç ödemelerine yönlendirilmesi, geriye kalan kaynaklar›n da yat›r›mlar yerine harcamalara, özelden mal ve hizmet al›mlar›na ayr›larak borçluluk durumunun süreklilefltirilmesidir. Yeterli kamusal yat›r›m yap›lmad›¤›nda borç ödemeleri için sosyal harcamalar k›s›lmakta, maafllar›m›z eritilmekte ve emekçilerden daha çok vergi al›nmaktad›r. Bütçe giderlerinde yat›r›mlar için ayr›lan pay, bütçe görüflmeleri s›ras›nda IMF'nin istemleri do¤rultusunda yap›lan 14 milyarl›k kesinti ile 26,1 milyar TL'den 12,1 milyar TL'ye indirilmifltir. 1980'lerde yat›r›ma ayr›lan pay ortalama yüzde 20 düzeyinde iken, bugün yüzde 4'e düflürülmüfltür. Sa¤l›k Bakanl›¤› yat›r›m bütçesi 5 milyar 780 milyon TL gibi bir rakamla s›n›rl›d›r. Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da 188 milyon liral›k yat›r›m yap›lmas› planlanm›flt›r. Sa¤l›k yat›r›mlar›n›n 132,6 milyon TL’lik k›sm› kesilmifltir. Yat›r›ma yeterli bütçenin ayr›lmam›fl olmas› kamusal sa¤l›k hizmetinin daralt›lmak istendi¤inin aç›k bir göstergesidir. Kamusal sa¤l›k hizmetinin daralt›lmas›yla sa¤l›k alan› özele b›rak›lmakta, sa¤l›k bütçesi özele kaynak aktarma arac› olarak kullan›lmaktad›r. AKP hükümeti döneminde SGK ilaç harcamalar› yaklafl›k 2,5 kat, SGK'n›n döner sermayeli devlet hastanelerine yapt›¤› ödeme 2002’den bu yana 4 kattan fazla, SGK'n›n özel hastanelere aktard›¤› kaynak da 14 kat artm›flt›r. Sa¤l›k harcamalar›nda ilac›n pay› % 42, tedavinin pay› % 56, optik ve di¤er sa¤l›k giderlerinin pay› da % 2 oldu. Özellikle SSK sa¤l›k kurulufllar›n›n Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devredilmesinin ard›ndan sa¤l›k ve özellikle ilaç harcamalar›nda önemli art›fllar olmufl, ithalata ba¤›ml›l›k derinleflmifltir. Krizin etkilerinin giderek büyüdü¤ü böyle bir dönemde sa¤l›kta d›fla ba¤›ml›l›k, hem harcamalar›n kontrolünü zorlaflt›racak, hem de sa¤l›k hizmeti fiyatlar›n› yükselterek yoksullar›n d›fllanmas› sonucunu do¤uracakt›r. Hükümetin popülist politikalar› özele yönelimi artt›rm›fl, bunun sonucunda da özelde yat›r›m yapma hamleleri h›zlanm›flt›r. Talebin bir dönemlik art›fl› ile pek çok özel sa¤l›k kuruluflu yat›r›mlar›n› artt›rmaya çal›flm›fl, bunun için de borçlanma yoluna gitmifltir. Sa¤l›k sektörünün bankalara ve di¤er kurulufllara borcunun 3 milyar dolar oldu¤u tahmin edilmektedir. Hükümetin yanl›fl politikalar› ve krizin de etkisiyle bu süreçte büyük tekeller d›fl›nda küçük ölçekli özel sa¤l›k kurulufllar›n›n ço¤u batma noktas›na gelmifl, yani bizzat hükümet, sektörde tekelleflmeyi artt›rm›flt›r. 1 Ekim’den itibaren eczaneler arac›l›¤› ile al›nmaya bafllanan muayene kat›l›m pay› özel sa¤l›k kurulufllar›na ilgiyi azaltm›fl, muayene say›lar› % 50 azalan sa¤l›k kurulufllar› doktor maafllar›n› ortalama % 25 hemflire maafllar›n› ise bu rakam›n üstüne varan oranlarda indirmifltir. Ekonomik krizin de etkisiyle bu daralman›n önümüzdeki y›l da devam ederek % 40’› bulmas› beklenmektedir. Bu ölçüde bir daralma bu sektörde iflsizli¤i t›rmand›racak ve dolay›s›yla sa¤l›k personelinin pazarl›k gücünü de düflürerek çok daha uzun saatler çal›flt›r›lma karfl›l›¤›nda çok daha düflük ücreti getirecektir. ‹yi planlanm›fl ve toplumsal gereksinimleri hesaba katan sosyal güvenlik sistemlerinin bozuk olan gelir da¤›l›m›n› düzeltici etkileri bulunmaktad›r. Ancak sa¤l›k ve sosyal güvenlik alan›n› piyasa mant›¤›yla düzenleyen SSGSS gibi düzenlemeler, gelir da¤›l›m›n›n olumsuz etkilerini daha da derinlefltirmektedir. SSGSS hak niteli¤indeki toplumsal gereksinimleri ticari mallar olarak tan›mlayarak pazarlayan bir anlay›fl do¤rultusunda tasarland›¤›ndan ve bütün hizmetler piyasan›n öncelikleri ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendirildi¤inden ekonomik krizin sa¤l›k ve sosyal güvenlik alan›na y›k›c› etkilerinin olmas› kaç›n›lmazd›r. Bugün ülkemizdeki sa¤l›k kurulufllar›n›n üretti¤i hizmetlerin büyük bölümü piyasadan temin edilmektedir. Piyasada meydana gelen fiyat dalgalanmalar›ndan sa¤l›k alan›n› koruyan mekanizmalar›n hepsi neoliberal reçeteler do¤rultusunda ortadan kald›r›lm›flt›r. Sosyal güvenlik havuzuna as›l para SGK fonlar›ndan ve cepten ödemelerden gelmektedir. ‹flsizli¤in, yoksullu¤un ve kay›t d›fl› çal›flt›rman›n kriz dönemlerinde büyük ölçüde artmas›ndan hareketle fona yeterli kaynak ak›fl› olmayaca¤›n› söylemek mümkündür. fiimdiden binlerce çal›flan iflsiz kalm›flt›r. Kriz dönemlerinde yaflanan ekonomik daralma, pek çok kiflinin sosyal güvenlik sistemi d›fl›na itilmesine neden olmaktad›r. Türkiye’de 10 milyon 115 bin kiflinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayd› olmadan çal›flt›¤› belirlenmifltir. Ücretli olarak çal›flan toplam 11 milyon 398 bin kifliden % 17,5 oran›ndaki 2 milyon kiflinin kay›t d›fl› çal›flt›¤› belirtilmifltir. 1 milyon 640 bin olan yevmiyelilerin % 89,8’i kay›t d›fl› olarak çal›flmaktad›r. Krizle birlikte bu rakamlar›n t›rmanaca¤› flüphesizdir. Krizle birlikte giderek derinleflen yoksullu¤u da göz önünde bulundurursak, sa¤l›k ortam›n›n kriz yüzünden önemli ölçüde kötüleflece¤ini söyleyebiliriz. Kamu Hastane Birlikleri’nin yürürlü¤e girmesiyle birlikte kriz ortam›nda kendi hallerine terk edilecek olan sa¤l›k kurumlar›n›n pek ço¤unda hizmetin niteli¤inde düflüfl yaflanacakt›r. Personeli ise uzun çal›flma saatleri, düflük ücret, ifl güvencesiz çal›flma beklemektedir. Kamu hizmeti sunan kurumlar›n iflletme mant›¤› gere¤ince yeniden yap›land›r›lmas›, bu “iflletmelerin” tüccarlarca idare edilmesi ve finansal getiriye odakl› hizmet sunulmas›, kapsay›c›l›k yerine ayr›mc›l›¤›n ve d›fllaman›n derinlefltirilmesine neden olacakt›r. Sa¤l›k alan›nda uygulamaya konulan performans sisteminin yak›n dönemde bütün alanlara yayg›nlaflt›r›laca¤›n›n iflareti Kamu Yönetimi Reformu Paketi’nde verilmifltir. Bireysel performansa ve rekabete dayanan ücretlendirme skalas›, hem çal›flanlar aras›nda dayan›flmay› k›rmakta, çal›flanlar› atomize ederek birbirine yabanc›laflt›rmakta, hem de temel ücrette kayda de¤er bir art›fl yap›lmamas›na neden olarak emekçilerin emeklilikte de yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflam sürmelerine neden olmaktad›r. Sermayenin krizden ç›k›fl için yapt›¤› her hamle asl›nda s›n›f mücadelesi aç›s›ndan potansiyel bir alan yaratabilmektedir. Kriz ile birlikte derinleflen toplumsal sorunlar, toplumsal muhalefeti güçlendirebilecek potansiyele sahiptir. Krizin bir kez daha aç›kça ortaya koydu¤u gibi toplumsal sorunlar s›n›fsal bir bak›fl aç›s›yla ele al›nmak zorundad›r.
kültür-sanat
12 3-16 fiubat 2009
K‹TAPÇISIZ B‹R KENT: ANTEP Antep, geliflmifl sanayisi ve yo¤un nüfusuyla, ülkemizin en büyük illerinden biri. fiehri gezdi¤inizde gayet düzenli, modern yap›larla donanm›fl, birçok imkâna sahip bir flehir oldu¤unu düflünüverirsiniz. Kafan›zdaki “taflra kenti Antep” imaj› bir anda y›k›l›verir. Fakat flehre dikilen maskenin arkas›nda, çok daha farkl› bir Antep var. fiimdi bu Antep'i anlatmaya çal›flaca¤›z. Baflta ekonomik yap›ya de¤inelim. Ço¤u flehirde bir tanesine bile zor rastlanan organize sanayi bölgesinden, Antep'te alt› tane var. Dokumac›l›ktan flekere, otomotivden züccaciyeye, neredeyse bütün alanlarda üretim yap›l›yor. Bu sanayi bölgelerinde çal›flan iflçiler ve aileleri, son araflt›rmaya göre, yaklafl›k 800.000 kifli... Hemen anlayaca¤›n›z üzere, Antep, çeliflkilerin flehri. Sanayinin yan›nda, Antep'te, ticarî faaliyetler de oldukça geliflkin. Genifl çarfl›s›n›n d›fl›nda, al›flverifl merkezlerinin ve ma¤azalar›n yo¤un oldu¤u birkaç nokta daha var. Varofl semtlerin bile oldukça büyük bir pazar› bulunuyor. Son günlerde s›k kullan›lan deyiflle; “Antep insan›, ticarette Kayseri'yle yar›fl›yor.” Hem ticaretin niceli¤i, hem de çürümüfllü¤ü itibariyle!.. “Para” girdi¤i yeri çürütüyor. Nerede s›naî ve ticarî faaliyetler yo¤unlafl›yor, zengin-fakir çeliflkisi derinlefliyorsa, orada insan iliflkileri bozuluyor, boyut de¤ifltiriyor. Antep bu de¤iflimin belki de en h›zl› yafland›¤› flehir olmufl. Geçenlerde, Bilgi Yay›nevi sahibi Ahmet Küflü, ülkedeki kitapç›lar›n iyice azald›¤›na dikkat çektikten sonra, Antep'ten bahsederek, “ekonomik bak›mdan çok iyi bildi¤imiz bu flehirde, hiç kitapç› yok” demiflti. Gerçekten de öyle... Daha önce genifl bir sahaf çarfl›s›na ve bir sürü nitelikli kitapç›ya sahip olan flehirde, flimdilerde bilinen yaln›zca bir kitapç› var, o da sürekli el de¤ifltiriyor ve galiba yine iflas›n efli¤inde... Ayr›ca flehirde tek bir kültür merkezi de bulunmuyor. Bu hazin bir tablo! Karfl›m›zda hiç (kelimenin gerçek anlam›yla “hiç”!) okumayan bir flehir var. Ve bu flehir, s›n›f çeliflkilerinin en derinden hissedildi¤i, iflçilerin sanayi bölgelerinde asgari ücretin biraz üstünde bir ücretle 10-12 saat çal›flt›r›ld›¤› bir flehir. Üstelik bu flehir, devrimci gelene¤in güçlü köklere sahip oldu¤u, hatta ard›llar›yla bugüne ulaflan birkaç devrimci örgütün kuruldu¤u bir flehir. Bugünse, varofllar›nda uyuflturucu tacirlerinin kol gezdi¤i, daha liseden bafllanarak fuhuflun yayg›laflt›(r›ld›)¤›, para için cinayetler ifllenen bir flehir haline gelmifl durumda... Bu durumda olmas›ndan m›d›r bilinmez, “sahibinin sesi” medyan›n, ad›ndan s›k s›k övgüyle bahsetti¤i bir flehir oldu Antep. Bu tür haberlerin yan›bafl›na bir de Antep'te yeni yap›lan apartmanlar›n, hastanelerin, adliyenin vs. foto¤raf› konduruluyor. Bu konuya da de¤inmek laz›m. AKP'li belediye, flehir d›fl›ndan gelenlerin geçti¤i E-90 karayolunun çevre-
YÜZ F‹K‹R Muzaffer ORUÇO⁄LU
Komün ve örgüt
sindeki gecekondular› y›kmaya, olmad› boyayarak makyajlamaya çok önem veriyor. Y›k›lmayan veya makyajlanmayan baz› gecekondular›n önüneyse, ince duvardan bir set çekmifl. Amaç sehrin en önemli sorunu olan yoksullukla mücadele etmek de¤il, “utan›lan” yoksullar› “el-alem”den gizlemek... As›l o duvar utanç verici, de¤il mi? Bütün o duvarlar›n, pahal› vitrinli al›flverifl merkezi foto¤raflar›n›n, holdinglerin arkas›nda gizlenen, bambaflka bir Antep var! Bu Antep Hac›baba'da, Düztepe'de, Cinderesi'nde, Yukar›bay›r'da yaflayan, yoksullukla bo¤uflan bir Antep. Bu Antep, çocu¤unu parklara (o lüks parklara!), çarfl›lara (hani flu medar-› iftihar›m›z olan çarfl›lara!) mendil satmaya, tart›c›l›¤a, boyac›l›¤a, hiç olmad› dilencili¤e gönderen bir Antep. Bu Antep, bu kadar sanayi bölgesine ra¤men (sistemin “art›k-nüfus” ihtiyac›ndan olsa gerek!) iflsizlikle bo¤uflan bir Antep. Bu Antep, köfle bafllar›nda bali çeken, uyuflturucu pazarlayan bir Antep! Buradan Antep'teki ulusal/kültürel tabloya ve bunun günlük yaflamdaki karfl›l›¤›na geçelim. Antep, bundan yüz y›l önceye kadar, Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve Araplar›n birlikte yaflad›¤› bir flehirmifl. Klasik deyiflle, “çan sesiyle ezan sesinin birbirine kar›flt›¤›” bir flehir... Tarihî Antep evlerinin oldu¤u mahalleleri gezince, bunun gerçek oldu¤u zaten anlafl›l›yor. Ama ciddi birer sanat eseri olan Ermeni konaklar›n›n harap ve bofl oluflu, baflka bir gerçe¤i daha ortaya koyuyor: Ermenilerin kentten kovuluflunu... Bugün, Antep nüfusunun neredeyse tamam›n›, birbirleriyle hemen hemen eflit nüfusa sahip olan Türkler ve Kürtler oluflturuyor. Bu iki ulus yer yer ayn› mahalleleri paylaflsa da, genel olarak ayr› mahalleleri bulunuyor. Ama neticede Türkler ve Kürtler, ayn› fabrikada, birlikte sömürülüyor. Antep'teki Kürtler, flehirdeki kültürel yozlaflmadan ve “kiflilik bozulmas›”ndan en fazla pay› alanlar... Kürtlerin yaflad›¤› mahalleler, flehrin en yoksul mahalleleri olmakla kalm›yor, ayr›ca uyuflturucunun, çetecili¤in, h›rs›zl›¤›n da en fazla oldu¤u mahalleler oluyor. Önceleri Kürtlerin ulusal “uyan›fl”›n›n da yo¤un biçimde hissedildi¤i bu mahalleler, flimdilerde sessizli¤e gömülmüfl durumda... Yeni do¤an Kürt çocuklar›, kendi dillerini dahi bilmeden yetiflerek, Antep'teki üretim (ya da sömürü mü diyelim!) sürecine dahil olmaya çal›fl›yor. Kürt ulusal hareketinin son üç seçimdeki oy grafi¤i de tabloyu aç›kça ortaya koyuyor: Üç seçim önce elli sekiz bin oy alan ulusal hareket, sonraki seçimde otuz sekiz bin, son seçimdeyse yirmi iki bin oy al›yor. Çünkü, geneli Urfa, Mardin, Malatya, Ad›yaman göçmeni olan Kürtler de, art›k “Antepli” oldular ve kârlar›na bak›yorlar. “Türküm” demek daha kârl›ysa, bir ç›rp›da “Türküm” diyorlar! Bu “tepkisizlik” sadece Kürtler için geçerli de¤il. Daha önce büyük hak arama mücadelelerine mimar-
‹nsan›n acizli¤i, yönetilmeye muhtaç oluflu ve tek kelimeyle insan›n iflas›, örgütün varolufl flart›d›r. Örgüt, bu varolufl flart›n› sürekli de¤ifltirerek korumaya, sa¤lamlaflt›rmaya çal›flt›¤› gibi, insan› harekete de geçirir, onu istemeyerek özneleflme iklimine de sokar. Komünün ideolojisi, örgüte karfl›d›r ve onu zay›flatmaya ve giderek ortadan kald›rmaya çal›fl›r. Bununla birlikte, komün bir örgüttür, örgütlenmifl halk›n ad›d›r. Ondan daha kitlesel, daha demokratik bir örgüt yoktur. Komün, uzun bir tarihsel süreç içerisinde örgütleri ortadan kald›rabilir mi? Bu onun kendisini ortadan kald›rma çabas›na, tüm mülkiyet biçimlerine ve bu biçimlerin, insan ruhu ve bilincindeki etkilerine, güdü haline gelen kal›nt›lar›na karfl› yürütece¤i kararl›, tarihsel mücadeleye ba¤l›d›r. Gelgelelim ki, örgütün biçimini, ruhunu, cüssesini de flartlar tayin ediyor. Tüm muhalefet örgütlerinin ve dolay›s›yla da komünün yasakland›¤›, aç›ktan komün faaliyeti yürütmenin mümkün olmad›¤› flartlarda, tarih, komünarlar›, gizli bir komünist veya komün partisi kurmak zorunda b›rak›r. Partinin görevi, komünleri örgütlemek, komünlerin gerçeklefltirece¤i devrimden, yani kitlesel komün iktidar›ndan hemen sonra kendisini feshedip, komünler içinde erimektir. Bu nokta, komün partisini, devrimle birlikte güçlü bir devrim devleti kuran ve bu devletin kumanda merkezine yerle-
flen klasik komünist partilerinden ay›ran önemli bir noktad›r. Partilerin varl›¤›, merkezi iktidar cihaz›n›n, yani devletin varl›¤›na ba¤l›d›r. ‹ktidar›n komünlere ait oldu¤u, özge bir de¤imle, komünlerin iktidar organlar› haline geldi¤i flartlarda, hayat› do¤rudan kitleler yönetir, partiler de¤il. Tabi ki bu, komünler içinde farkl› görüfllerin, gruplar›n, bloklar›n, k›ran k›rana mücadelelerini olmayaca¤› anlam›na gelmez. Komünler nihayetinde, toplumun tüm s›n›f ve tabakalar›n›n, tam hak eflitli¤i ilkesine ba¤l› olarak, içinde yerald›klar› kitlesel iktidar organlar›d›rlar. Genel bilgi donan›m›n›n ve siyasal e¤itimin, her yafl ve cinsten insanlar› sar›p sarmalayarak, komünlerde vazgeçilmez bir yaflam tarz› haline gelmesi, komün üyelerinin yönetilme ihtiyac›n› zay›flataca¤› gibi, komünlerin, yasa yapan, yasay› uygulayan, eflyay› ve hayat› yönetebilen vas›fl› insanlardan oluflmas›na da yol açacakt›r. Sendikalar, kiflinin veya devletin iflveren oldu¤u, özel mülk kapitalizminde veya devlet kapitalizminde bir anlam tafl›rlar. Komünlerin yönetti¤i, kollektif mülkiyet veya komün cumhuriyeti sisteminde, mülkiyet komünlere ait oldu¤u için iflçi iflveren ayr›m› yoktur. Her komün bir halk meclisidir, hükümetini seçer, denetler ve isterse azleder. Kendi ekonomik, sosyal ve siyasal yaflam›n›, üretimini ve bölüflümünü kendisi tayin eder. Komün cumhuriyeti-
l›k etmifl Antep halk›n›n hiçbir kesimi, art›k, “birleflirsek kazan›r›z” gibi bir alg›ya sahip de¤il. Oysa TC'nin kuruluflu s›ras›nda, belki de en gerçek savafl› Antep'teki halk örgütleri vermiflti. Antep'in a¤alar›, beyleri flehirden kaçar, ya da Frans›zlara “misafirlerimiz” derken, fiahin Bey (nam-› di¤er Bolflevik fiahin) ve Kürt ufla¤› Karay›lan'›n çeteleri öncülü¤ünde, Antep yoksullar› büyük bir mücadeleye giriflmiflti. (Bkz. Gemileri Yakmak, Yusuf Ziya Bahad›nl›) Bu mücadele, herkesin bildi¤i türkülere de konu olmufltur: “Karay›lan der ki: harbe oturak! Kilis yollar›ndan kelle getirek! Nerde düflman varsa, orda bitirek! Vurun Antepliler, namus günüdür! Vurun Kürt ufla¤›, namus günüdür! En son 1996'da, Ünald› dokuma iflçilerinin 20.000 kiflilik büyük direnifllerinden sonra (Bkz. Desenler Kavgaya Durdu, K.Vural Tarlan), Antep neredeyse k›p›rt›s›z. Fakat sistem hiç de k›p›rt›s›z de¤il. Uyuflturucu tacirlerinden, çetelerden, fuhufltan ve parayla yozlaflan insan iliflkilerinden bahsetmifltik. Bütün bunlar›n Kürt ve muhalif kimli¤iyle tan›nan mahallelerde, devrimci siyasetin bir dönem güçlü oldu¤u liselerde ço¤almas›, gerçe¤i apaç›k iflaret etmektedir: Yozlaflmay› sistem yönlendirmektedir! Yoksa Antep'i az çok tan›yan herkesin bilece¤i uyuflturucu tacirlerini, liselerin önünde alelade esrar ve hap satanlar› Emniyet Müdürlü¤ü bilmiyor mu? Hangi lisede, hangi s›n›ftaki kaç numaral› ö¤rencinin siyasetle u¤raflt›¤› gayet iyi bildikleri dikkate al›n›rsa, yukar›da s›ralad›¤›m›z kiflileri ve iflleri bilmiyor olmalar› mümkün de¤il. Nâz›m “Hikaye-i Karay›lan” fliirinde, Antep'ten bahsederken: “Antep s›cak, Antep çetin yerdir. Antepliler silahflör olur, Antepliler, yi¤it kiflilerdir.” der ve devam eder: “fakat düflman›n topu vard›. Ve ne çare, kader, Düz ovay› Antepliler düflmana b›rakacaklard›” Düflman›n flimdi de topu var, flimdi de tank› var. Sistem yoz kültürünü, televizyonunu, uyuflturucusunu ve para iliflkilerine, bilinçlere do¤rultulmufl tank, top, tüfek gibi kullan›yor. Ve Antep'i “düflmana b›rakmamak” için, onlar›n bu silahlar›na karfl› kendi silahlar›m›zla mücadele etmemiz gerekiyor. Evet, devrimcilere memleketin her köflesinde büyük görevler düflüyor. Ama tek bir kitapç›s› dahî olmayan emekçi havzas› Antep'te, san›r›m daha fazla görev düflüyor.
ni, toplumun mülküne el koymufl, parti taraf›ndan yönetilen bir devlet sosyalizmi ile kar›flt›rmamal›y›z. Böylesi bir sosyalizmde devlet, iflveren konumundad›r ve karfl›s›nda sendikalar› bulur. Komün cumhuriyetinde sendikalar kime karfl› kurulacakt›r? Ücretini kendisi ayarlayan, kendi yaflam›n› kendi kararlar›yla kuran, yani do¤rudan demokrasinin öznesi olan bir kitle için sendika ne anlam tafl›r?
bozulmaya ve dolay›s›yle y›¤›nlar taraf›ndan
Ordu, silahl› bir örgüttür. Komün cumhuriyeti, savunma ya da güvenlik görevini, halktan ayr› olarak örgütlenmifl profesyonel bir orduya vermez. Bu görevi, her y›l düzenli askeri e¤itimden geçirilen ve an›nda, silahlanabilen halk›n kendisi üstlenir ve savafla halk karar verir.
Örgüt ayn› zamanda, insan› y›¤›nlardan kopa-
Komün cumhuriyetinde düflünme ve örgütlenme özgürlü¤ü üzerinde hiç bir bask› yoktur. Kad›nlar, gençler, sanatç›lar, de¤iflik düflünce ve yaflam gruplar›, örgütlenme ve mücadele haklar›n›, cumhuriyetin anayasal güvencesi alt›nda özgürce kullanabilirler. Komünün yaflam›, örgütün en demokratik biçimlerini, örgütsüzlü¤e geçifli kolaylaflt›racak, sanc›s›z hale getirecek biçimlerini bulup uygulamakla geçer. Tabi, örgütsüzlü¤e geçiflin, Dünyaya ba¤l› bir sorun oldu¤unu da hiç bir zaman akl›ndan ç›karmaz. Komün cumhuriyeti, kendisinin de bir örgüt oldu¤unu, do¤rudan demokrasiyi uygulayan en demokratik cumhuriyet oldu¤unu,
kan› tanr›dan kopufluna ba¤l›d›r. Bu, elbette ki
y›k›lmaya aç›k oldu¤unu akl›ndan ç›karmaz. Devrim bir yaflam tarz›d›r. ‹ster muhalefet, isterse iktidar döneminde olsun, ayn› öze ve ruha sahiptir. Kendisini infla etmenin, ilerlemenin en domokratik araçar›n› bulmak ve bu araçlarla hayata yüklenmek durumundad›r. Örgüt, insan› aya¤a kald›r›r, ayd›nlat›r, harekete geçirir. r›r, insana yabanc›laflt›r›r, insan›n tepesinde, onun özgürlü¤ünü s›n›rlayan ve yokeden bir cihaz olarak belirir. ‹nsan›n özgürlü¤ü, onun örgütten, devletten, aileden ve en büyük örgüt olan dinden ve onun dokunulmaz, kutsal baflsadece devrimin de¤il, tarihin bir sorunudur. ‹nsan›n tap›nma ve tap›nd›rma gelene¤i, yani örgüt gelene¤i, onun varolufl tarihi kadar eskidir. Bu gelenek, insan›n güçlü bir güdüsü haline gelmifltir. Tarihin en ileri, en derin devrimlerini yapan güçlerin kurmaylar› bile, kendilerini, y›¤›nlar› yönetmeye hak kazanm›fl seçkin kurtar›c›lar olarak görüyor ve yerlefltikleri mevkileri baflkalar›na devretmeyi bile düflünmüyorlar. ‹nsan›n mevkisini sa¤lamlaflt›rma ve sonuna kadar hükmetme e¤ilimi, onun yaratt›¤› tanr› figüründe aç›kça görülüyor.
çeviri Hindistan’da Maoist stratejiye içeriden bir bak›fl -1Hinidistan Devrimci Halk Örgütlenmeleri Federasyonu, Devrimci Demokratik Mücadele (RDF) Sekreter Yard›mc›s› G.N. Saibaba ile yap›lan ropörtaj› sizlerle paylafl›yoruz. Ropörtaj, Norveçli yeni bir parti olan Rodt (K›z›l) taraf›ndan gerçeklefltirildi. Rodt: Hindistan’da Maoist hareketin marjinal oldu¤u, temelde geri kalm›fl bölgelerde çal›flma yürüttü¤ü ve bu bölgelerde yo¤unlaflt›¤› söyleniyor. Bunun do¤ruluk pay› nedir?
dece askeri bak›mdan Hindistan militarist güçlerine karfl›l›k gelmemektedir, ama daha çok politik olarak genifl halk taban›na sahiptir. Genifl halk kitlelerince desteklemesi nedeniyle hükümetin hareketi yok etmesi mümkün de¤ildir. Geçici yenilgiler, devrimci hareketlerde ola¤anüstü bir durum de¤ildir. Ancak, olgun devrimci hareketler, bu yenilgileri aflmay› bilirler.
Saibaba: Hindistan’da Maoistler, sadece geri kalm›fl bölgelerle s›n›rl› de¤ildir. Çok yayg›n bir harekettir, geliflmifl bölgeleri de içine al›r. Maoistler hem k›rlarda, hem de kentlerde çal›flma yürütmektedir. Hükümet, Maoistlerin 28 eyaletin 15’inde faal oldu¤unu söylüyor. Ve bu Maoist hareketin, ana kentleri de kapsad›¤›n› gösterir . Birleflik ‹skan Bakanl›¤› ülkedeki toplam 600 bölgeden 167’sinde Maoistlerin etkin oldu¤unu söylemektedir. Bu, Hindistan’›n en az üçte biri demektir.
Rodt: Hindistan’da Halk Savafl›’n›n sürüdürülmesinden baflka stratejileri deneyen herhangi bir devrimci güç var m›? Saibaba: Evet, Hinidistan Komünist Partiasi (Marksist-Leninist) ve birkaç grup örnek verilebilir. 2004’te Lok Sabha seçimleri (birleflik parlemento seçimleri) sonras›nda HKP (ML) K›z›l Bayrak (Red Flag) ve di¤er HKP (ML) gruplar›, seçmleri ç›kmaza sokmak için temel olarak devrimci komünistlerden oluflan bir tür birleflik cephe girifliminde bulundu. Maoistler, onlar› do¤ru politik görüflten sapan, ancak revizyonist olmayan kifliler olarak düflünmektedir. Onlar, ilericidir, Maoistlere göre do¤ru devrimci politika üzerinde de¤iller. Ancak Maoistler, kitle çal›flmas›nda onlarla iflbirli¤i yapmaya karfl› de¤ildir.
Hindistan’da Maoistler, Mao önderli¤inde Çin’de baflar›yla sa¤lanan Yeni Demokratik Devrim yöntemini izlemektedir. Bu yöntem, devrimci hareketin, devletin zay›f düfltü¤ü bölgelerde çal›flma yürütmeye öncelik vermesi gerekti¤ini örnek ald›. Maoistler, gerici yerel iktidar› parçalay›p halk iktidar›n› kurmak amac›yla geri kalm›fl bölgelerde çal›flma yürütmektedir. Maoistler, geri kalm›fl bölgelerde devrimci halk taban›n› kurdu. Bu, Maoistlerin kentlerde olmad›klar› anlam›na gelmez. Asl›nda Ocak/fiubat 2007’ye ertelenen Hindistan Komünist Partisi (Maoist) (CPI) kongresinde, Maoistler, çal›flmalar›n›, k›rsal alanlarda ilerletmeye karar verdi. K›rsal alanlarda son 30 y›lda yap›lan çal›flmalara dair yeni bir döküman oluflturuldu. Bu döküman, k›rsal alanlarda çal›flmalar› gelifltirmek amaçl› bir stratejiyle yola ç›k›yor.
Rodt: Devrimci örgütlenmeler, Hindistan’›n tüm eyaletlerinde mi bulunmaktad›r? Saibaba: Mücadele her yerdedir. Madhya Pradesh ve Rajasthan, buna örnek verilebilir. Bu iki bölge, oldukça yoksul bölgelerdir. Ancak bu bölgelerde salt devrimci partilerin hakim oldu¤u söylenemez. Çarp›flma, bu gibi bölgelerde oluflmaktad›r. Bazen kitlesel askeri hareketler do¤maktad›r. Ama temel problem, devrimci öznel güçlerin her yerde çal›flma yürütmemesidir. ‹ki büyük eyelet vard›r, fakat bu bölgelerde derimci komünist partilerin herhangi bir geçmifli yoktur, ço¤unlukla ço¤unlukla yukar›da belirtti¤imiz bölgelerde çal›flma yürütülmektedir. Fakat nesnel durum, bu bölgelerdeki mücadelenin yan› s›ra silahl› mücadele için de çok uygundur. Bekleyiflin oldu¤u bu bölgelere devrimci güçlerin yay›lmas› sorunu söz konusudur.
Ülkede geri kalm›fl bölgeler esas›nda yar›-feodaldir ve buralarda birçok kapitalist geliflme vard›r. Maoist parti , gerilla savafl› için bu bölgeleri seçti. Silahl› mücadele, esas mücadele biçimi olarak düflünülmektedir. Esas mücadele biçimini gelifltirmek için, Maoistler, geri kalm›fl bölgelerde yo¤unlaflmaktad›r. Kentsel alanlarda mücadele ikincil ve karfl›l›ks›zd›r. Kentsel bölgelerde iflçi s›n›f› aras›nda parti çal›flmas› geri kalm›fl bölgelerdeki mücadele için proleter öncülü¤ün geliflimine katk›da bulunur. Ayn› zamanda Maoistler, ayd›n, ö¤renci, kad›n ve orta s›n›f aras›nda muazzam bir hareketin geliflimine efllik eder. Kent bölgelerinde faaliyette bulunan Maoist kadro ve liderler, tutuklan›yor, sald›r›ya u¤ruyor ve öldürülüyor.
Rodt: Kentlerde yaflayan insan oran› nedir? Bunlar›n kaç› istihdam edilmektedir? Saibaba: Hindistan’da yaflayan kentsel nüfus yüzde 30 oran›ndayken yar›-kentli ve k›rlarda yaflayan nüfus oran› yüzde 70’tir. Sonuçta günlük 20 rupeden daha az bir parayla yaflayan insan oran›, yüzde 77 civar›ndad›r. ‹flsizlik Hindistan’›n her yerine yay›lm›fl durumda.
Maoistler, büyük çapta madenciler aras›nda faal durumdalar. Hindistan’›n birçok bölgesinde çok say›da maden oca¤› bulunmaktad›r. Gördü¤ünüz gibi, Maoistler, ülkenin her taraf›nda yer alan bir çok endüstri bölgesinde faaliyette bulunmakta, k›rsal alanlarda devam eden bir faailiyet yo¤unlu¤u oldu¤unu düflünmektedir.
Rodt: Resmi olarak Hindistan, gayri safi yurtiçi has›lada (GSYH) yüzde 10 oran›nda büyüme yaflan›yor. Bu rakamlara itiraz ediyorsunuz. Neden?
Asl›nda Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Hindistan’da en genifl kitlesel harekete öncülük etmektedir. Merkezi ve yerel hükümetlerin tepkisi, hareketin büyüklü¤ünün bir göstergesidir. Merkezi hükümet, 14 eyalet hükümetiyle birlikte bir koordinasyon merkezinden oluflmaktad›r. Bu eyaletler Maoist hareket çevresinde güvenlik güçlerini harekete geçirmek ve Maoist bilinci toparlamak üzere iflbirli¤i yapmakta, ayl›k olarak merkezle görüflmektedir. Bir çok askeri güç Maoist harekete karfl› çat›flmaktad›r. Bu, Maoist hareketin direnme gücünü de gösterir. 1967’de ayaklanan Naxalbari, yeni devrim dalgas›n›n bir çok grup içerisindeki bölünmelerle sonuçland›¤›n› gösterdi. Devrimci komünistler aras›ndaki parçalanma 1972’den 1997’ye kadar sürdü. Devrimci komünistlerin birleflmesi yaln›zca 1997 sonras› olmufltur. Rodt: Maoizm’in dogmatik olmaya bafllad›¤› ve 20. yüzy›lda, sosyalizmin yenilgisinden bir fley ö¤renmek istemedi¤i gibi iddalar karfl›s›nda, Maoistlerin yan›t› nedir? Saibaba: Maoistler, Hindistan’›n koflullar›yla Marksist ilkeleri yarat›c› ve özgün bir flekilde birlefltirmeyi baflard›. Çin’i veya Rusya’y› körü körüne taklit etme hatas›na düflmedi. Maoistler ayn› zamanda, Çin’deki soyalist projenin ve Rusya’n›n kapitalist üretim yöntemlerini teflvik etmekle suçland›¤›n›n bilincindeydi. Onlar Hindistan prati¤inde, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i uygulamaktad›r. E¤er biri, silahl› mücadelenin dogmatik bir karakter tafl›d›¤›n› söylüyorsa, Hindistan gibi yoksullaflm›fl bir ülkede s›n›f mücadelesinden uzak hareket ediyor demektir. Silahl› köylü mücadelesi esas mücadeledir, çünkü kitlenin yüzde 70’i, de¤iflmeden, tar›ma ve ilkel üretim ilflkilerine ba¤l› kalmaya zorlanmaktad›r. Demokratrik halk yönetimine ba¤l› bölgelerin olmad›¤› bu gibi durumlarda, Maoistler, faflist hakim s›n›flarla silahlanmadan mücadele edemeyecektir. Ancak silahl› mücadele, yarat›c› ve pratik bir flekilde savafl› bafllat›r. Silahl› mücadele s›n›f düflmanlar›n›n feshi demek de¤ildir. Silahl› mücadele, bask›lanm›fl s›n›flar›n emperyalistlerin kuklas› olan, feodal ve komprador kapitalist iktidar›n› ortadan kald›rarak, kendi iktidar›n› öne sürdü¤ü ve kendilerini örgütledikleri bir tür s›n›f mücadelesidir. Maoistlerin önderli¤indeki silahl› mücadele, hakim ve güçlü s›n›flardan kaynaklanan yerkürenin sefaletine karfl›, k›smet kap›s›n›n yeniden tahsis edilmesi demektir. Ayr›ca alternatif halk ordusunun kurulmas› anlam›na da gelir. Böylelikle Halk Savafl›, Sovyetlere verilen iktidar›n Bolflevik gücü ile yeniden tan›mlanabilir ve uygulanabilir hale gelmesidir. Hindistan gibi ülkelerde geçmifl y›llarda oldu¤u gibi silahl› mücadele ve silahl› direnifl olmaks›z›n etkin bir kazan›m yarat›lmas› olas› de¤ildir. Maoistler, Rusya ve Çin’de sosyalist yap›n›n öldü¤üne ve bunun da, bu ülkelerin her birinin kendi komünist partisi içerisinde geliflen revizyonist çizgiden kaynakland›¤›na inan›rlar. Rusya ve Çin’de kapitalist üretim yöntemlerini teflvik edenler, iflçi s›n›f›ndan önce iktidar› ele geçirdi çünkü, bu partiler, proleter partiler içerisine burjuvazinin s›zmas›na karfl› uyan›k olamad›. Sosyalist projelerin baflar›s›zl›¤›, çeflitli ülkelerde ve uluslararas› düzeyde tekelci burjuvaziye karfl› s›n›f mücadelesini sürdürmede uluslararas› iflçi s›n›f›n›, önemli bir ders olarak düflünmemiflti. Dünyan›n hiç bir ülkesinde s›n›f mücadelesi, silahl› mücadele olmaks›z›n baflar›lamad›. Rodt: Maoistlerin askeri gücünün say›sal durumu nedir? Saibaba: Hindistan hükümeti 28 bin oldu¤unu söylüyor, ama say› çok daha fazla olabilir. Maoistlerin etkili oldu¤u bölgeler, hükümetin tahmini olarak gösterdi¤i rakamdan çok daha fazla görünüyor. Ayr›ca köy düzeyinde çal›flma yürüten çok say›da halk milisi bu-
lunmaktad›r. Milisler, Hindistan Komünist Partisi (Maoist) stratejisinin bir parças› olarak Halk Kurtulufl Ordusu’nun temeli ve önceli¤idir.
Saibaba: Hükümetin aç›klamalar›na göre flu anda büyüme oran› yüzde 9 civar›nda. Sadece hizmet sektöründe çal›flan yüzde 5 oran›ndaki iflgücü GSYH’ya yüzde 55 oran›nda katk›da bulunmaktad›r. K›rsal tar›m sektöründe çal›flan iflgücünün yüzde 70’i gayri safi yurtiçi has›laya yüzde 19 oran›nda katk›da bulunmakta ve yüzde 3 oran›nda iflgücü, üretim sektörüyle ilgilenmektedir. Hükümetin aç›klad›¤› rakamlar bize, GSYH’da halk›n kat›l›m oran›n›n çok az oldu¤unu gösterir. Asl›nda flu an büyüme oran› rakamlar›, önemli ölçüde yabanc› yat›r›mlar› içeren spekülatif sermayeye dayan›r. Bu nedenle, büyüme oranlar› hem yan›lt›c›, hem de k›r›lgand›r. Büyüme oranlar› tahminleri gerçek d›fl›l›¤a dayan›r. Bu rakamlar hiç bir fley göstermezse bile, böylece biz, yüzde 10 oran›n›n, ilkel sömürücü yöntemlerle elde edilen sermaye birikimi oldu¤unu anlam›fl oluruz.
Rodt: Geçmiflte, Maoistlerle devlet ve eyalet yönetimleri aras›nda bar›fl görüflmeleri olmufl muydu?
Rodt: Hindistan gibi ülkelerde Halk Savafl› ile parlamento çal›flmas›n›n birlefltirilmesi mümükün müdür?
Saibaba: 2004’te olmufltu. Andhra Pradesh hükümeti bar›fl görüflmeleri için Maoistlere ça¤r›da bulunmufltu. Maoist parti, Halk Savafl›’n›n karfl›s›nda duran güçlerle politik görüflmelere her koflul alt›nda karfl› oldu¤unu söylemez, ancak görüflmelerde strateji bak›m›ndan iktidar›n merkezi politik çizgilerini kabul etmemeyi esas al›r. Bar›fl görüflmeleri Hyderabad’ta yürütüldü. Görüflme, bölgenin önde gelen ayd›nlar›nca kolaylaflt›r›ld› ve desteklendi. Maoistler, son 35 y›lda yürütülen savafla yönelik halk›n sorununu çözmek istemesi halinde, hükümetin de¤iflimleri kabul etmesi gerekti¤ini söyledi. Halk›n temel problemlerini tart›flt›. Politik görüflmeler bafllamadan önce her iki tarafça ateflkes imzaland›. Hükümet, görüflmelerin ilk evresinde uzlaflmak istedi¤ini ve uzlafl›lan meseleler üzerine anlaflma yapmak istedi¤ini söyledi. Ve müzakereye kat›lan Maoist liderler, direnifli destekleme yoluna gitti. Onlar, uzlafl›lan konular›n uygulanmas›n› bekliyorlard›. Hükümet, ateflkesi ihlal etti, Maoistlere savafl açt› ve çekirdek kadroda bulunan yüzlerce Maoisti katletti. Bu süreç, gerici hakim s›n›f›n, halk›n problemlerini çözmeye hiç de istekli olmad›¤›n› a盤a ç›karm›flt›.
Saibaba: Son 40 y›lda Hindistan’daki komünist hareketin tarihsel geliflimi bize, komünist devrimci partilerin Halk Savafl› stratejisini tercih etmedi¤ini gösterir fakat, do¤ru politik görüfllerin ya da neo-revizyonist kesimin içerisine giderek süzülen Halk Savafl› stratejisini bafllatmadan veya halk direnifliyle parlamenter politikay› birlefltirmeyi tercih etmeden önce, ilkin ‘Halk Savafl› stratejisi teorisini’ ye¤lemek gerekmektedir. Halk Savafl› esas stratejidir, halbuki parlamento ve seçim adayl›¤› taktiksel bir meseledir. Maoistler, esas itibariyle seçimlere karfl› de¤ildir ama bu durumun, Halk Savafl› stratejisini kolaylaflt›rma zorunlulu¤u yoktur. Maoistler, önemli bir stratejiye sahip takti¤in bir parças› olarak parlamento seçimlerinde yer alma sorunu oldu¤unu düflünür. Bu nedenle, flu an seçimlere kat›lma olas›l›¤›n› görmez. Parlamenter kurumlar, Hindistan’da insanlar aras›nda önemli ölçüde itibar görmezler. Genelde insanlarda, “birinin seçime kat›lmas› demek, onlar› talan etmeye haz›rlanan insan düflman› demektir” gibi düflünce vard›r. Maoistler, seçimleri boykot etti ve alternatif halk iktidar› ve kurumlar›n› oluflturma üzerine yo¤unlaflt›. Hindistan’da Maoistler’in flu an bu takti¤i kullanma gibi bir düflünceleri yoktur.
Rodt: Maoistler esas bölgelerde herhangi bir fley yapt› m›? Saibaba: Halk Savafl› temel bölgler düzeyine henüz ulaflmad›. Ama kimi bölgelerde neredeyse bu düzeye ulaflmak üzere. Esas bölgelerin yap›s› alt›nda oldu¤u bölgelerde, yerel düzeyde halk hükümetleri ifller durumdad›r. Halk hükümetleri yüzlerce say›daki köyde faaliyet yürütmektedir. Rodt: Merkezi ve eyalet hükümetlerinin Andhra Pradesh’te Maoist görüfllere karfl› sald›r› girifliminde bulundu¤u ve ço¤u bölgeden Maoisleri sürdü¤üne dair haberler yay›nlanmaktad›r. Bu, hakim s›n›f›n istedi¤i zaman askeri bak›mdan Maoistleri yenilgiye u¤ratabilece¤ini göstermez mi? Saibaba: Son 10 y›lda 2 binden fazla Maoist, Andhra Pradesh’te ac›mas›zca katledildi. Bar›fl müzakerelerinden sonra sald›r›lar yo¤unlaflt›r›ld›. Maoistler, büyük ölçüde bir güç kayb› ile karfl› karfl›ya kald›klar›nda, belirli bölgelerden geri çekildi ve di¤er bölgelerde kendisine strateji belirledi. Maoist hareket için Andhra Pradesh’te geçici bir yenilgi var ama, Maoistler, bu bölgeleri diriltmeye çal›fl›yor. Merkezi ve eyalet hükümetleri Maoist bölgelere s›zmak ve Maoist kadrolar› yok etmek için büyük ölçüde kontrgerilla gruplar› kullanmaktad›r. Kontrgerilla gruplar, Andhra Pradesh’in baz› bölgelerinde Maoist direnifli k›rmada devlet ad›na daha etkili bir flekilde görevlendirildi. Hareket, yaln›zca askeri bir hareket de¤ildir. Kitlelere ilflkin politik bir harekettir. Bu nedenle Maoistler, sa-
Rodt: Kentlerde ve daha büyük kentsel bölgelerde hem yasal, hem de illegal mücadelenin gelifltirilmesi mümkün müdür? Bunun parlamenter örgütlenmelerde çal›flma kapsam›na dahil olmas› olas› m›d›r? Saibaba: Maoistler, kentsel bölgelerde iflçi s›n›f› ve orta s›n›flar aras›nda faaliyet yürütmektedir. Devrimci çizginin esas stratejisine ba¤l› olarak bu, tali bir önem gösterir. Esas önemli olan, baflat güç olarak köylüler aras›nda ve öncülükler dahilinde iflçi s›n›f› ideolojisi ile köylerde silahl› mücadelenin gelifltirilmesidir. Ancak bu, yaln›zca sahip olduklar› emek olmaks›z›n proleter ideolojiyi elde eden beden iflçilerinin oldu¤u anlam›na gelmez. Maoistler, s›n›f mücadelesini yaratmak ve esas›nda çok daha fazla silahl› mücadeleleri kavrad›¤› kadar›yla legal ve illegal mücadeleleri birlefltirir. Bu taktik, demokratik bölgeler gere¤ince, azami derecede kullan›lmaya bafllan›r. Ancak yönetici s›n›flar legal araçlara, farkl› demokratik kurumlara her zaman izin vermez. Seçimlere kat›l›m, yaln›zca yasal ve kentsel bölgelerde kat›lman›n bir flekli de¤ildir. Hatta seçimleri boykot etmek, önemli ölçüde politik bir faaliyettir. Maoistler ilkin, halk›n demokratik devrimci kurumlar›n› oluflturmak amac›yla halk için iktidara ulaflma üzerine yo¤unlafl›r. Genifl bölgelerde buna ulafl›ld›¤›nda, Maoistler, kentsel merkezlerde daha fazla yeri ele geçirecektir.
3-16 fiubat 2009 13
UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN
Politika ve bilimsellik Kuflkusuz ki her fley bilimsel araflt›rmaya aç›kt›r. Bilimsel araflt›rma dahilinde olmayan bir tek tez veya savunu düflünülemez. Yanl›fl ya da do¤ru olsun her fikir, tart›fl›lmaya de¤erdir. ‹leri sürülen görüfl ve iddialar›n bilimsel araflt›rma ve incelemeye al›narak de¤erlendirilmesi ve öznelci ön yarg›dan uzak ele al›narak haklar›nda hüküm verilmesi yöntemi; gerçe¤i araman›n de¤iflmez Marksist-Leninist-Maoist tutumudur. Tart›flma ve önerileri bu yaklafl›m d›fl›nda karfl›lamak veya k›yasla muhasebe edip tartma gere¤i duymadan kafadan reddetme veya peflinen mahkum etme yaklafl›m›, bilimsel olmay›p kolayc›l›¤a kaçan toptanc› yüzeyselliktir. Ve asla gerçe¤e ulaflma flans›na nail olamaz. Ispatlanmam›fl görüfller ve farkl› olma anlam›nda yeni olan görüfller tabiki ispatlanmaya muhtaçt›r. Dolay›s›yla bunlar, bilimsel incelemeye dahil görülüp, tart›fl›l›p de¤erlendirilmeye aç›k olarak sayd›¤›m›z meseleler kapsamdaki yaklafl›mla ele al›nmak durumundad›rlar. Ancak, bu do¤ru yaklafl›m ya da yöntemden hareketle, her savrulufl ve sapmaya; “bilimsel araflt›rmaya aç›k-de¤er”dir deyip, “acaba do¤ru mu” ikilemiyle yaklaflamay›z. Dine e¤ilimi anlay›flla m› karfl›layaca¤›z. “Bir bakal›m” m› diyece¤iz? Asla! Her fleyin bilimsel araflt›rma dahilinde oldu¤u do¤rusu; ilkelerimizden kuflkulanmam›z› hakl› ç›karmaz ya da do¤rulamaz. ‹lke ve çizgimizde bilinç berrakl›¤›na ve buna uygun bir durufla sahip olmam›z önemlidir. Farkl›laflan tarihsel-toplumsal süreç ve pratikler, de¤iflik somut flartlar vb. yeni politika ve teorileri ihtiyaç haline getirebilir. Bundan kaçanlar, Marksist de¤il, dogmatik idealistlerdir. Marksizm’in üstünlü¤ü, onun canl› ruhu olan geliflme çizgisinden ileri gelir. Ne var ki, do¤rulu¤u toplumsal pratik ve tarisel süreç taraf›ndan defalarca ispatlanm›fl bulunan görüfllerin (proleter devrim teorisi gibi), uluorta ispatlanmaya ihtiyac› yoktur. Bunlar, ispatlanmaya muhtaç olmamakla birlikte; yaln›zca pratikte sahiplenilip temsil edlmeye muhtaç olabilirler. Pratik temsildeki zaafiyetten hareketle, bilimsel teorinin çürütülmesi u¤rafl›yla “temcit pilav›” gibi yeniden ve yeniden ›s›t›l›p ileriye sürülen “yeni tezler”in (savrulmalar›n) kendisi ispata muhtaç olup, bunlar›n esas› “havanda su dövmeye” benzemektedir. Buna karfl›n, bu minval üzerindeki tart›flmalara kesin kapal›l›k tutumuyla kay›ts›z kal›namaz. Her türlü ideolojik mücadelenin gelifltirici fonksiyonu reddedilemez bir gerçektir. Ne var ki, ilkelerimizi kuflkuyla tart›flmaya açmayaca¤›m›z, bu anlamda kesin kapal› kalaca¤›m›z münakafla alanlar›ndan biri; idealizm besili dinle harmanlanm›fl ak›mlarla mukayese ve mübadele etme tart›flmalar›d›r. Çürütülmemifl ve çürütülememifl fikirler, ister yanl›fl-ister do¤ru olsun savunulmaya “hak” kazan›rlar. Bunlar çeflitli yollarla kitlelere ulaflt›¤›nda tabii olarak belli bir zemin bulup taban edinirler. Do¤ru olmasalar bile do¤ruymufl gibi savunulup sahiplenilirler. Bu, son derece anlafl›l›rd›r. Çünkü, aksi kan›tlanmam›flt›r. Kan›tlansa bile, kan›tlanm›fl do¤ru, kal›c› ve kesin olarak egemen k›l›namam›fl, otoritesi tesis edilememifltir. Ya da teorik olarak kan›tlanm›fl, ancak pratikte do¤rulanarak temsil edilip sa¤lamlaflt›r›lamam›flt›r. Dahas›, bilgi teorisi, çeliflki-geliflim yasas› gerçe¤i ve nesnel dünya koflullar›n›n s›n›rs›z özgürlüklere imkan tan›mamas›, olay ve olgular›n eflitsiz alg›lan›fl› ve kavran›fl›na yol açan gerici toplumsal sistemler düzeninin dengesiz da¤›l›m ve paylafl›m gerçe¤i; tüm bunlar farkl› düzeyde çeliflkiler gösteren de¤iflik fikirlere yol açt›¤› gibi, taban tabana tezat görüfllerin varl›¤›n› da mümkün k›larak aç›klar. Ancak bu, felsefemizden kuflku duymam›z› ve tart›flmaya açmam›z› gerekli k›lan bir gerekçe oluflturmaz. Her s›n›f, kendi s›n›f ç›karlar› ve iktidar›n› korumakta ve egemenli¤ini kurup sürdürmekte ›srar eder. Dünyaya ç›karlar› penceresinden bakt›¤› için, dünyay› yorumlamas› veya dünya görüflü de ona göre flekillenir. Devrimci s›n›flara karfl›n gerici s›n›flar, toplumun ayd›nlanmas› ve geliflmesi önünde köstek olurlar. Gerçeklerin a盤a ç›kar›larak ö¤renilmesini istemez, bilakis, onlar› halk kitlelerinden gizleyerek toplumu gerici emellerine uygun olarak e¤itirler. Gerici s›n›flar›n ç›karlar›, onlar›n bilimsel dünya görüflünü savunmalar›na izin vermez. Çünkü, nesnel-bilimsel gerçekle onlar›n s›n›f ç›karlar› örtüflmez. Dolay›s›yla dünyay› yorumlamalar›nda objektif olmaz-olamazlar. Devlet ve sistemi elinde bulunduran hakim s›n›flar; kitle iletiflim araçlar›, bilgi eriflim araçlar›, e¤itim-ö¤renim kurumlar›, medya ve di¤er olanaklar› ellerinde-denetimlerinde bulundurma avantajlar›yla toplumu flekillendirmede etkin olurlar. Kendi ideoloji ve kültürünü aral›ks›z olarak kitlelere empoze eder, onlar›n dünya görüfllerini kendi lehlerine etkilerler. Di¤er sebeplerle birlikte bu realite göz önüne al›nd›¤›nda, bilimsel görüfllere ra¤men yanl›fl ve gerici fikirlerin geçici de olsa yayg›n olmas› ya da taban bulmas› anlafl›l›rd›r. Ama kabul edilir de¤ildir. Çünkü, geri ve hatal› fikirler gerici s›n›flar› besler. Her gerilik ve yanl›fl e¤ilim düzeltilerek ilerletilmeye adayd›r. Toplumdaki yozlaflma ve çürüme emperyalizm ve di¤er gerici s›n›flardan ba¤›ms›z de¤ildir. Gerici s›n›flar›n etkilerini gösteren her geliflme uygun mücadelelerle karfl›lanmak, afl›lmak zorundad›r. Marksist dünya görüflü ve s›n›flar savafl› teorisi-bilimiyle yeterince ayd›nlat›lamam›fl, devrimci s›n›f bilinci zay›f ve proleter enternasyonalizmi ruhuyla e¤itilmemifl, bilakis, gerici s›n›f ve idealist felsefenin her türlü kuflatmas› alt›nda adeta kendisine yabanc›laflt›r›larak geri b›rak›lan genifl halk kitleleri içinde; milli ve dini duygular son derece hassas, yayg›n ve güçlüdür. ‹ki duygu da emperyalizm ve gerici s›n›flar›n ifline fevkalede gelmektedir. Biriyle uyuflturur, di¤eriyle vuruflturur... S›n›flardan beslenmeyen bir tek insan aktivitesi gösterilemez. ‹nsan›n her davran›fl›, onun s›n›f tavr›n› anlat›r. ‹ster duygu dünyas›nda tafl›nanlar olsun, isterse maddi dünya üzerinde sergilenen faaliyetler olsun, hepsi s›n›flardan birine aittir ve o s›n›f ç›karlar›n› temsil eder. Bir s›n›f›n durumu di¤erinden ba¤›ms›z de¤ildir. Birinin ilerlemesi di¤erinin gerilemesine yol açar. S›n›flar›n her etkinli¤i s›n›f mücadelesinin bir parças› olup, s›n›f egemenli¤ine hizmet eder. S›n›flardan ba¤›ms›z olmayan toplumsal yaflamda her fley s›n›flar mücadelesiyle aç›klanabilir. E¤er böyle ise -ki, öyledir-, o halde gerici s›n›flar›n fliddete dayal› egemenliklerini daha kusursuz devam ettirebilmek için toplumsal bilinç üzerinde yaratt›klar› her türlü tahribat s›n›f mücadelesi sorunu olup, son tahlilde s›n›f mücadelesine havale olmufl demektir. Tüm gerici etki ve izlerin köklü çözümü, salt politik iktidar› ele geçiren devrimle de¤il, Kültür Devrimleriyle s›n›flar›n ortadan kald›r›lmas›yla mümkündür.
14
tarih
3-16 fiubat 2009
BU ÇEL‹K ALDI⁄I SUYU UNUTMADI Daha önce son verdi¤imiz tarih anlat›m›na, yeniden devam ediyoruz. Son verirken, haf›zalar›m›z› hep diri tutacak flehitler albümü gibi çal›flmalar›m›z oldu. Bunlardan birincisi asl›nda bir taslak niteli¤indeydi ve eksikleri çoktu. Devam›nda daha kapsaml› bir albüm çal›flmas› için kollar› s›vam›fl, bunun için flehit ailelerinden de bilgiler toplam›flt›k. Fakat tamamen bizden kaynakl› eksiklikler nedeniyle bu çal›flmay› sonland›ramad›k. Gelinen aflamada, gerek bu bizden kaynakl› olumsuzluk nedeniyle tarihsel haf›zan›n zay›fl›yor oluflu ve gerekse de okurlar›m›zdan gelen önerilerin etkisiyle, tarih anlat›m›na yeniden gazetemizde devam edece¤iz. Bu tarih anlat›m›nda, tarihe not düflenleri aktar›rken, oluflacak eksiklerden dolay›, hem yarat›lan tarihe kan›n› ak›tanlardan ve hem de onlara bugün yoldafll›k edenlerden, yak›nlar›ndan özür dileriz. Zaman içerisinde daha nitelikli ve sistemli bir tarih anlat›m›n› bu sayfadan gerçeklefltirece¤imizi okurlar›m›za bildirmek isteriz. Bu say›m›zda, Ocak ay›nda ve fiubat ay›n›n ilk ikinci haftas›nda yaflam›n› yitirmifl olan de¤erlerimizi anlatmakla bafll›yoruz.
“… Kurutursun!
Eyy! Cellat kurutursun. Kurutursun çarm›hlara ba¤lanm›fl Kurflunlarla do¤ranm›fl yirmilik fidan›n dal›n› Ama unutursun! Eyy! Cellat unutursun Unutursun o fidana can veren Düflen canla, dökülen kanla, filizlenen Topra¤›n derinliklerindeki damarlar›n›.” Cüneyt Kahraman
Özel mülkiyetin yaflam›m›za girmesiyle birlikte ayr›ld› insanl›k s›n›flara ve böylece bafllad› ezen ve ezilenler aras›ndaki amans›z mücadele. Kendini tüm dünyan›n hakimi sananlar, iktidarlar›n› korumak ad›na katliamlardan, iflgallerden, yarg›s›z infazlardan, iflkencelerden ördüler korku duvarlar›n› insanl›¤›n etraf›na. Önce eme¤ine ve birbirine yabanc›laflt›rd›lar insanlar›. Bireycilik koyuldu sonra yaflam›n merkezine. Ve emperyalist kapitalist sisteme var›ld›¤›nda hepten yozlaflt›r›ld›, çürütüldü insan› insan yapan ne varsa. Egemenlerin saltanatlar›n› kaydeden tarih, tüm bunlara karfl› baflkald›ran, boyun e¤meyen ve isyan› örgütleyenlerin kavgas›na da tan›kl›k etti. Spartaküslerden bafllayan bu mücadele gelene¤i, dünyan›n birçok ülkesinde
ve co¤rafyam›zda büyük bir özveriyle, cüretle, kararl›l›kla ve bir gün mutlaka zafere var›laca¤›na olan inançla ilmik ilmik ifllenerek bugünlere kadar tafl›nd›. Bugünlere kadar uzanan ve her an› insanl›¤›n yüzy›llard›r süregelen mücadele tarihine akan bir damla olan bu tecrübe ve birikimler, ezilenlerin kölelik zincirlerini paramparça etmek için koyulduklar› yolunu ayd›nlatan koskoca bir derya halini ald›. Böylelikle bizlerden önce kararl›l›k ve ba¤l›l›kla bu mücadeleyi omuzlayanlar, sömürü düzeninin dayatmak istedi¤i duyars›z, karamsar, bireyci insan tipolojisini alt ederek insan›n özgür ve eflit koflullarda, insanca yaflad›¤› komünist dünya düzenine ulaflma kavgas›nda en baflta gelen rehberimiz oldu. Bu mücadeleyi bast›rmak, sindirmek ve yerine y›lg›nl›¤› hakim k›lmak için iflkenceleri, zindanlar› tasarlayanlar karfl›lar›nda devrimcilerin “ser verip s›r vermeyen” direngenli¤ini buldu. Amed zindanlar›n›n duvarlar›na kan›yla “Unutma ki sen bir komünistsin” yazarak aylarca gördü¤ü iflkencede proletaryan›n hakl› mücadelesini savunmaktan geri ad›m atmayan ‹brahimleri, “Elinizden kurtulursam yine ayn› flekilde savaflaca¤›m” diyen Mehmet Zekiler izledi. “Bizde bu yürek, bu yoldafl s›cakl›¤› oldukça baflaramayaca¤›m›z hiçbir fley yoktur” diye hayk›ran Aygünler, baflka hiçbir ara-
Ocak ay›nda yitirdiklerimiz
c› kalmasa dahi damla damla eriyen bedenleri ile de olsa zafere ulafl›laca¤›n›n sembolü oldu. Cüneytlerce bir kez daha bilendi savafl›n s›cakl›¤› ve bu atefli daha da büyütmenin ça¤r›s› oldu onun “Savaflmayana yaflam hakk› yok. fianl› k›z›l güzergâhta prati¤e var gücünle yüklen” sözleri. “Ben komünizm için yafl›yorum” diyen enternasyonalin k›z›l direnç çiçe¤i Barbara’n›n mücadelesine de sahiplik etti ülkemiz topraklar›. “Türkiye’nin gelece¤i çelikten yo¤ruluyor. Belki biz olmayaca¤›z ama bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak” sözleriyle ezilenlerin öfkesinin hâkim olanlar›n taht›n› bir gün mutlaka devirece¤ini mufltulayan ‹brahim, ayn› zamanda bunun tarihsel bir birikimle olaca¤›na iflaret
Metin Çakar- 3 Ocak 1999’da Tokat-Almus Türkpomra k›rsal›nda pusu sonucu yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesi olan Çakar, ayn› zamanda Karadeniz Bölge Komitesi ve Karadeniz Bölge Komutanl›¤› üyesiydi. Nilüfer Atav- 3 Ocak 1994’te Artvin’in Berkçay’a ba¤l› U¤ur Köyü’nde yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti. Zeynel Karatafl- 5 Ocak 2002’de Ölüm Orucu direniflinin 240. gününde, Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nden, Tekirda¤ Devlet Hastanesi’ne götürülürken flehit oldu. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin ileri sempatizan› olan Karatafl, ‹stanbul ‹l Askeri Komite üyesiydi. Mehmet Düzel- 5 Ocak 1981’de Dersim Mazgirt ‹lçesi’nde yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin ileri sempatizan› ve savaflç›s›yd›. Mevlüt Ç›nar- 8 Ocak 1981’de ‹stanbul’da polisle girdi¤i çat›flmada ölümsüzleflti.
ediyor. Evet, tarihi kendisinden bafllatanlar, ancak etraflar›na çizdikleri çemberde dönüp dolafl›rlar.
Cengiz Demir- 9 Ocak 2000’de Dersim’de ölümsüzleflti¤inde Halk Ordusu’nun savaflç›s›yd›.
mertebe haline getirenler ise ileri yol alamaz-
Haydar Do¤an- 11 Ocak 1991’de ‹stanbul’da yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde, Maoist Parti’nin ileri sempatizan› ve savaflç›s›yd›.
lar. Biz ise tarih bilincinin, geçmiflten edinilen
Yadigar Coflkun- 13 Ocak 1991’de ‹stanbul’da iflkencede katle-
deneyim ve birikimler ›fl›¤›nda bugünü daha
dildi.
da güçlendirmek ve bunu yar›nlara tafl›yabil-
Bülent Akbaba- 14 Ocak 1999’da Tokat Turhal’da yaflanan çat›fl-
Ölümü kutsay›p, dokunulamaz, ulafl›lamaz bir
meyi gerektirdi¤ini biliyor ve bu bilinçle ezilenlerin yüzy›llard›r süregelen mücadele gelene¤ini sahipleniyoruz.
mada ölümsüzleflti¤inde, Maoist Parti’nin ileri sempatizan›yd›.
Metin Kaya- 15 Ocak 1988’de Artvin’de ölümsüzleflti. Polat ‹yit- 15 Ocak 1997’de Bayrampafla Hapishanesi’nde bedeni Ölüm Orucu’ndan dolay› y›pranan ‹yit’in tedavisi engellendi ve kanser nedeniyle flehit düfltü. ‹yit, TKP/ML MK üyesiydi.
Vladimir Lenin Marksizm’e yapt›¤› nitel katk›larla onu bir üst aflamaya tafl›yan Lenin, yazd›¤› onlarca eser ve Sovyet Devrimi’nin geliflimindeki birçok kritik süreçte etkin ve öncü kat›l›m›yla dünya devrim mücadelesinde önemli bir rol oynad›. Hukuk e¤itimi gördü¤ü y›llarda aktif olarak mücadele içerisinde yer almaya bafllayan Lenin, 1895'te ülke d›fl›na ç›k›p Marksizm’in önemli temsilcileriyle tan›flt›ktan sonra St.Petersburg'a dönüp ‹flçi S›n›f›n›n Kurtuluflu ‹çin Mücadele Birli¤i adl› gizli bir örgüt kurdu. 1898 Mart’›nda ise bir program tasla¤› haz›rlayarak, Rusya Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi (RSD‹P)’nin kurulmas›na öncülük etti. K›sa süreli bir tutsakl›k döneminin ard›ndan Pskov’a yerleflen Lenin, Rusya Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi’nde aktif görev almaya bafllad›. RSD‹P'in 1903'te yap›lan ikinci kongresinde, demokratik merkeziyetçilik ve devrimci-demokratik diktatörlük konular›nda ortaya ç›kan görüfl ayr›l›¤› sonras›nda, Merkez Komite ve ‹skra yaz› kurulunda ço¤unlu¤u sa¤layan Lenin ve yandafllar› Bolflevik, muhalifleri ise Menflevik adlar›yla an›lmaya bafllad›lar. 1906 y›l›nda Rusya Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi'nin lideri konumuna gelen Lenin, 1917 fiubat Devrimi'nden sonra Petrograd'a döndü. Nisan Tezleri'yle Bolfleviklerin sosyalist iktidar perspektifiyle hareket etmeleri gerekti¤inde ›srarc› oldu. ‘Emperyalizm’ adl› ünlü eseriyle kapitalizmin geliflim yasalar›n› inceleyerek kapitalizmin en üst aflamaya, yani emperyalizm aflamas›na ulaflt›¤›n›, eflitsiz geliflim tahliliyle de tek ülkede devrimin mümkün olabilece¤ini tahlil etti. ‘Devlet ve Devrim’ adl› eseriyle de, sosyalist topluma, kesintisiz olarak da komünizme geçiflte proletarya diktatörlü¤ünün zorunlulu¤unun bilimsel analizini yapm›flt›. Ekim Devrimi ve sosyalist toplumun infla edilmesi deneyimleriyle dünya proletaryas›na engin bir tecrübe b›rakarak s›n›f mücadelesi tarihinin 5 ustas› aras›nda yer alan Lenin, 21 Ocak 1924’te geçirdi¤i beyin kanamas› sonucu Gorki’de ölümsüzleflti.
lül 1920’de Türkiye Komünist Parti-
Atilla Özkan- 18 Ocak 1976’da ‹stanbul’da polisle girdi¤i çat›flmada ölümsüzleflti¤inde, Maoist Parti’nin üyesi ve komutand›.
si kuruldu. Anadolu’nun örgütlü ça-
Zeki Peker- 21 Ocak 1993’te Dersim’de k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›k-
l›flman›n a¤›rl›k merkezi olarak se-
mas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen gerilla birli¤i içinde donarak flehit düfltü.
lük etti. Kurultay›n ard›ndan 10 Ey-
Mustafa Suphi Sovyet Devrimi’nin ard›ndan 1919’da kurulan 3. Enternasyonal do¤rultusunda Türkiye Komünist Partisi’ni kuran Mustafa Suphi, komünist fikirlerle tan›flmadan önce ‹ttihat ve Terakki üyesiydi. 1913’te ‹ttihat ve Terakki üyelerinin gerçeklefltirdi¤i Bab› Ali bask›n›n›n ard›ndan Sinop’a sürülenler aras›nda yer alan Suphi, oradan Kafkaslara geçti. Çarl›k Rusya’s› taraf›ndan da Urallara sürülen Suphi, burada komünist fikirlerle tan›flt›. Bolfleviklerin mücadelesine kat›lan Suphi, ayn› zamanda ülkemiz topraklar›ndaki sosyalizm yanl›s› dinamiklerle birlikte hareket ediyordu. fiubat 1918’den itibaren Moskova’da Kafkas ve Orta Asya devrimcileriyle Yeni Dünya adl› gazeteyi ç›kard›. Mart 1919’da gerçeklefltirilen 3. Enternasyonal (Komintern)’in 1. Kongresi’ne ülkemizi temsilen delege olarak kat›ld›. 1-7 Eylül 1920’de Bakü’de toplanan Do¤u Halklar›n›n Birinci Kurultay›’nda Sovyetler Birli¤i’nden, ülkemizin de¤iflik yörelerinden gelen 74 delegeyle birlikte TKP’nin kurulufl kongresine öncü-
çildi¤i bu kongrede, Genel Sekretereli¤ine Mustafa Suphi getirildi. 1921’in bafllar›nda ülkesine dönerek devrim mücadelesini kendi topraklar›ndan örgütlemek isteyen Suphi ve yoldafllar›, Komintern’in de destekledi¤i Mustafa Kemal yönetiminin çeflitli oyunlar›yla karfl›laflt›. Sahte bir törenle Kars’ta karfl›land›ktan sonra, Erzurum’da önce-
pafla Numune Hastanesi’ne götürdü¤ü Meral, burada polisin eline geçmifl, a¤›r yaral› olmas›na ra¤men iflkencelere direnerek 22 Ocak’ta yaflam›n› yitirmiflti. Kad›n›n ezilen cins olmas›ndan kaynakl› iki kat a¤›rl›kla yaflad›¤› bask› ve sömürü karfl›s›nda ezilenlerden yana saf›n› belirleyen Yakar, iflkence tezgâhlar›nda gösterdi¤i direngen tutumuyla komünizm mücadelesini sahiplenerek geri ad›m atmam›fl ve ser serip s›r vermeme gelene¤inin de öncülerinden olmufltur.
Maoist Parti’nin ilk üyelerinden ve Halk Ordusu’nun ilk komutan› olan Ali Haydar Y›ld›z, Halk Savafl›’n›n ülkemiz özgülünde somut bir gerçekli¤e dönüflmesinin mimarlar›ndan olmufltur. Ali Haydar, 12 Mart cuntas›n›n bask› ve sindirme politikalar›n›, Halk Savafl›’n›n cüreti ve bilinciyle yan›tlad›. “Halk ancak savaflarak savaflt›r›l›r. Savaflmadan, kaybetmeyi göze almadan kazan›lamaz” düflüncesinden hareket eden Ali Haydar, tembelli¤e, bürokratl›¤a ve kitleden kopuk siyaset yapma gibi yanl›fl tutumlara karfl› her zaman
fiubat ay›nda yitirdiklerimiz Yunus Koç- 2 fiubat 1979’da Ardahan’›n Ölçek köyünde jan-
ba Da¤›’nda konufllanan gerilla birli¤i, yerlerini tesadüfen gören
darmalar taraf›ndan katledildi.
bir köylü taraf›ndan ihbar edildi. Durumu öncesinden fark eden
Erkan H›ro¤lu- 3 fiubat 2002’de Dersim Ovac›k’ta uçurumdan
birlik, s›¤›na¤› terk etmesine karfl›n olumsuz k›fl koflullar› nedeniyle bölgeyi terk edemedi. 14 kiflilik gerilla birli¤i ile askerler
düflerek flehit oldu. H›ro¤lu ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin Merkez Komite üyesiydi.
aras›nda yaflanan çat›flma sonucunda 7 asker ölmüfl, çok say›-
Salih Günefl- 4 fiubat 1993’te Antep’te geçirdi¤i trafik kaza-
da asker ise yaralanm›flken, 10 gerilla da yaflam›n› yitirdi. Naz›-
s›nda ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesiydi.
miye çat›flmas›nda ölümsüzleflen gerillalar›n isimleri: Hüseyin
Ali Ekber Batasul- 4 fiubat 1993’te, Dersim’de Yel Da¤›’nda-
Demir, Hüseyin Y›ld›z, Erdo¤an Karatafl, Cemile Sevgül, Yazgülü
ki k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›kmas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen
K›l›ç, H›d›r Aksakal, H›d›r Topçu, Suna Ay, Emine Akyüz, Aynur An.
mas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen gerilla birli¤i içinde donarak flehit düfltü. fiehit düfltü¤ünde Maoist Parti üyesiydi.
Kerim Yaman- 23 Ocak 1980’de ölümsüzleflti. Manuel Demir- 24 Ocak 1988’de ‹stanbul’da iflkencede katledildi. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin MK üyesiydi.
Erhan Öztürk- 26 Ocak 1994’te Artvin’de yaflanan çat›flmada ya-
flehre sokulmad›lar. Bunun üzerine
flam›n› yitirdi¤inde, Halk Ordusu’nda Genel Komutanl›k üyesi, Karadeniz Bölge Komutan›’yd›.
Batum üzerinden Bakü’ye dönmek için Trabzon’a gönderildiler. Buradan bir bal›kç› teknesiyle denize aç›ld›ktan sonra, Mustafa Kemal yönetiminin öncesinden planlad›¤› gibi; b›çak, kurflun ve süngülerle vahflice katledilerek Karadeniz sular›na at›ld›lar. 15’lerin katledildi¤i bu olay Kemalistler taraf›ndan Sovyetler Birli¤i’ne ‘deniz kazas›’ olarak bildirildi.
tavizsiz oldu. Ali Haydar, Dersim’de tohumlar›n› att›klar› Halk Savafl›’n›n ülkemiz topraklar›nda, nak›fl nak›fl ifllenerek boy verece¤ine inan›yordu. Ali Haydar, 73 Ocak’›nda, üste¤men Fehmi Alt›nbilek taraf›ndan Dersim Vartinik’teki köme yap›lan bask›nda, kömdeki yoldafllar›n› uyarma f›rsat› bulamam›fl, onlar›n uzaklaflabilmesi için el yap›m› bombayla çat›flmaya girmiflti. Çat›flma s›ras›nda geri çekilirken yaralanan Ali Haydar, yaral› halde askeri arac›n arkas›nda sürüklenerek götürülürken flehit düfltü.
gerilla birli¤i içinde donarak flehit oldu.
Mehmet Düzen- 5 Ocak 1981’de Dersim’de çat›flmada flehit düfltü.
Selahattin Do¤an- 5 fiubat 1978’de ‹stanbul’da iflkencede 2 fiubat 1990 Naz›miye çat›flmas›- Dersim’de Düzgünba-
Ali Demirda¤- 22 Ocak 1993’te Dersim’de k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›k-
sinden k›flk›rt›lan halk taraf›ndan
‹lk kad›n flehit Meral Yakar ‹lk komutan Ali Haydar Maoist Parti’nin yaflam›n› yitiren ilk kad›n üyesi olan Meral Yakar, parti faaliyetleri süresince gösterdi¤i militan duruflu ve kararl›l›¤›yla k›sa sürede öne ç›km›fl, kitleler içerisinde de sevilen bir öncü durumuna gelmifltir. Meral, 73 Ocak’›nda, ‹stanbul Ümraniye’de kurucu önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n el yaz›s›yla kaleme ald›¤› tezleri daktiloya geçti¤i evde, o dönem birlikte faaliyet yürüttükleri Aslan K›l›ç’›n bofl sand›¤› silah› atefllemesiyle yaraland›. Aslan K›l›ç’›n hemen Haydar-
Erkan Fener- 22 Ocak 1993’te Dersim’de k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›kmas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen gerilla birli¤i içinde donarak flehit düfltü.
katledildi. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesiydi.
6 fiubat 1995- K›fl bar›na¤›na bask›n yapmak isteyen Türk ordusunu gafil avlayan gerillalar, z›rh› araçlar› roketlerle imha ederken, çat›flmada 27 asker öldürülmüfl ve çat›flmada esir al›nan askerler de olmufltu. Bu çat›flmada Feride Y›ld›z ve Arif kodlu Halk Ordusu savaflç›lar› ölümsüzleflirken, Halk Ordusu’nun savaflç›lar›na kurflun s›k›p da esir düflen Türk ordusunun askerlerine herhangi bir kötü muamelede bulunulmam›fl, yaral› olanlar› tedavi edilmifl ve en sonunda serbest b›rak›lm›fllard›.
Mehmet Günalp- 26 Ocak 1980’de ‹stanbul’da sivil faflistlerce katledildi. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin ileri sempatizan›yd›.
Hasan Özdo¤an- 26 Ocak 1994’te Artvin’de yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti üyesiydi.
‹hsan fiimflek- 26 Ocak 1994’te Artvin’de yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti üyesiydi.
Muharrem Kaya- 26 Ocak 1994’te Artvin’de yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti üyesiydi. Adem Asal- 26 Ocak 1994’te Artvin’de yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti aday üyesiydi. Birgül Y›ld›z- 30 Ocak 1999’da Dersim’in Hozat k›rsal›nda yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti. Güllü Çelik- 30 Ocak 1999’da Dersim’in Hozat k›rsal›nda yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti.
Hüseyin Tatar- 30 Ocak 1999’da Dersim’in Hozat k›rsal›nda yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti. Ali Sa¤can- Ocak 1980’de Uflak’ta M‹T taraf›ndan iflkencede katledildi. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sempatizan›yd›.
Fatma Çiftçi- Ocak 1998’de Tokat-Erbaa’da yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesi ve savaflç›yd›. Hayri Aslan- Ocak 1980’de ölümsüzleflti. ‹hsan Parçac›- Ocak 1981’de Amed-Hazro çat›flmas›nda ölümsüzleflti.
Haydar Aslan- Ocak 1981’de Amed-Hazro çat›flmas›nda ölümsüzleflti.
Halk Ordusu’na kat›lan ‘enternasyonalin k›z›’ Barbara, 7 fiubat 1993’te, Dersim’de Yel Da¤›’ndaki k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›kmas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen gerilla birli¤i içinde donarak flehit oldu. Enternasyonalizmin simgesi olan Barbara, iflkencede ve mahkemelerde de proletaryan›n hakl› davas›n›n kararl› savunucusuydu: “Beni ancak enternasyonalist proletarya yarg›lar, siz de¤il”
Selda Camk›ran- 8 fiubat 2001’de Erzincan/Kemah’ta yaflanan çat›flmada ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesi ve savaflç›s›yd›.
Aliksan Yalç›n- 10 fiubat 1993’te, Dersim’de Yel Da¤›’ndaki k›fl bar›na¤›n›n a盤a ç›kmas› ile Pülümür’den Ovac›k’a çekilen gerilla birli¤i içinde donarak flehit düfltü.
Barbara Anna Kistler- ‹sviçreli olan Barbara, Maoist Parti ile
Haydar Sönmez- fiubat 1982’de Dersim’de iflkencede katle-
tan›flt›ktan sonra, ülkemize gelerek, burada faaliyet yürüttü.
dildi.
güncel Kaç›n›lmaz Olan Tart›flma Art›k Bafllas›n (3)
C‹LASUN
DEMOKRAT MISIN, YOKSA KOMÜN‹ST M‹S‹N? Bir meczubun feveran› Vaktiyle, flafak revizyonizminin teorisyenlerinden, flimdilerin ise Sabanc› Üniversitesi ö¤retim üyelerinden tarihçi Halil Berktay, (hani flu, kendisine ‹brahim’in, “yardakç›” demesine gocunup, Perinçek’e mektup yollay›p Kaypakkaya’y› öldürmeyi öneren meczup) geçenlerde flöyle buyurmufl:
EMRAH
“Maoculuk, birincisi, proletarya diktatörlü¤ü düflüncesini olabilecek en afl›r› biçimine: Art›k tek tek her bireyin kendi içindeki ‘burjuvazi’nin kökü kaz›n›ncaya de¤in, restorasyon tehlikesinin mevcut oldu¤u ve dolay›s›yla ‘proletaryan›n devrimci diktatörlü¤ü’nün devam etmesi gerekti¤i önermesine vard›rm›flt›… Dolay›s›yla en az›ndan teoride, demokrasi fikriyle en uzlaflmaz noktada bulunuyordu.” (Halil Berktay, Taraf, 01 Ocak 2009) (abç) Berktay, yüz elli y›ld›r kendisinden evvel, gelmifl geçmifl bütün burjuva entelektüellerin yapt›¤›n› yapmaktad›r. “Komünizm eflittir totaliterizmdir ve kötüdür. Demokrasi iyidir.” Meczup’un mesaj› budur. Lakin, demokrasi hayran› Berktay’›n bu sözlerine k›zacak olanlar›n, ilkin kendilerini, epey bir gözden geçirmeleri gerekmektedir. Kuru gürültüyle ve ajitasyonla komünizm savunuculu¤u zaten yap›lamayaca¤› gibi, Berktay’›n yukardaki sözlerinin ideolojik zehrinin, genel olarak devrimci harekette, çok özel olarak da Kaypakkaya gelene¤i içersinde varoldu¤u, maalesef bir gerçektir. Zira, Kaypakkaya’dan bu yana, bizim tarihimizde, s›rt›m›zda tafl›d›¤›m›z kamburlardan birini de demokrasi hayranl›¤› ya da demokratl›k oluflturur.
Uluslararas› Komünist Hareket (UKH)’in S›rt›ndaki Kamburlardan Bir Tanesi Demokrasi, meta ideolojisidir. Ya da geçenlerde, Sosyalizm Sempozyumu’nda, Refik Avflarl›’n›n, o harikulade deyimiyle söyleyecek olursak, “demokrasi, burjuva toplumu, patlatmadan evirip çevirmenin yolu , yordam›d›r.” Demokrasi, s›n›flar› ortadan kald›rmay›, her türlü sömürüyü, paray›, s›n›rlar› ve devletleri bu dünyadan söküp atmay› amaçlayan, komünist toplum projesinin tam aksi istikametindeki dura¤›n ad›d›r. Pekii bu demokrasi hayranl›¤› bize nereden bulaflm›flt›r? Esasen bu kamburun hikayesi, UKH’n›n tarihine uzan›r. 1920’lerin sonlar›nda patlak veren mali kriz, Komintern’in ekonomi uzmanlar› Palm Dut ve Yevgeni Varga’ya göre, emperyalizmin topyekün çöküflünü haz›rlam›flt›. 30’lar›n ortalar›ndan itibaren baflgösteren faflizm, bu ekonomik çöküflü durdurmak için icat edilen bir takozdu. Dolay›s›yla, Dimitrof’un, faflizme karfl› faflist olmayan hakim s›n›flarla, ortak demokrasi mücadelesi önerisi, emperyalizmin çöküflünü h›zland›racakt›. Bu teori, birincisi, Marks’›n, kapitalist mali sermayenin akumülasyonu hakk›nda söylediklerini, devrevi krizler diye adland›rd›¤› semptomu gözard› etmektediydi. ‹kincisi, burjuva diktatörlü¤ünün bir biçimi olan demokrasiyi, burjuva diktatörlü¤ünün bir di¤er biçimi olan faflizme ye¤lemekte ve daha da ileri giderek onu, mitlefltirmekteydi. Üçüncüsü, bu teori, Komünist Manifesto’dan ya da Ne Yapmal›’dan farkl› olarak, kendine, bambaflka bir sosyal taban bulmak zorundayd›. Bu sosyal taban›n ad›, Avrupa’da, isçi aristokrasisiydi. ‹kinci Cihan Harbi’nde, Sovyet ordusunun da gücünü arkas›na alan bu teori, ifli, “demokrat emperyalistler” tespitini yapmaktan tutun da, burjuva demokrasilerinin yeniden tesisi için, kendisini parlamento s›ralar›nda gönüllü paralamaya kadar vard›rm›flt›r. Fransa, ‹talya ve Yunanistan komünist partileri bunlar›n en bilinenleriydi.
1960’lara gelindi¤inde, bu teorinin izinden giden partilerin hiçbirinin, art›k komünizmle alakas› kalmam›flt›. Dünyada isyan eden devrimci gençlik, çok hakl› olarak, bu partilerin surat›na dahi bakmamaktayd›.
Dertli Kaypakkaya, kopufl, yapan Kaypakkaya Özetin özetini vermeye çal›flt›¤›m bu kamburun, tarihsel hikayesinin bir de Türkiye aya¤› vard›r. 700 y›ll›k Osmanl› Hanedanl›¤›’n› tasfiye etti¤i için Mustafa Kemal’e, Türkiye komünistlerinin besledi¤i hayranl›ktan art›k söz etmeyece¤im. Yukar›da verdi¤im Komintern dönemine denk gelen, beterin beteri daha baflka örneklerden bir ikisini s›ralamakla yetinece¤im. Saraço¤lu ve Peker’e karfl› nas›l ‹smet Pafla ya¤c›l›¤› yap›ld›¤›, bu ülkenin genç devrimci nesilleri taraf›ndan bilinmemektedir. Veyahut, geçtim Hikmet K›v›lc›ml›’n›n, iktidara gelen Demokrat Parti’ye mesaj çekmesini, Menderes’in seçimi kazand›¤› gün, balkonlar›na Türk bayra¤› as›p, “yaflas›n ülkeye demokrasi geldi” diyen TKP’lileri kimse art›k hat›rlamamaktad›r. 1960’larda, Mao ve devrimci Çin, mazisi Komintern’e uzanan bu kamburdan kurtulamad›klar› için Avrupa’daki nice Maoist partiler de, militan söylemlerine ra¤men, burjuva demokrasilerine dört elle sar›ld›lar. 30’lar ve 40’lardaki hatalar›, 70’lerin bafl›ndan itibaren tekrarlad›lar. Bunlar›n Türkiye’deki uzant›lar› da, mesela, flafak revizyonistleri bofluna, “biz, fiefik Hüsnü-Hikmet K›v›lc›ml›-Mihri Belli TKP’sinin devam›y›z” demediler. ‹brahim Kaypakkaya’n›n, en büyük ve en de¤erli yanlar›ndan bir tanesi de burada sakl›d›r. Mao’nun ve Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin kopamad›¤›ndan kopma cüretini göstermifl, teflebbüs etmifltir. Kaypakkaya’n›n, bizi daha derin ve ilerisini düflünmeye davet eden flu sözlerini gelin, birlikte okuyal›m: “Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten birini tercih etmek söz konusu olamaz; Komünist hareket, ikisini de düflman olarak görür; ikisini de devirmek için mücadele eder...” (Bu derece aç›k, sarih ve do¤rudan bir tespit o ana kadar UKH’da yoktur. Kaypakkaya bu sözleriyle do¤rudan, UKH’daki hakim olan ehveniflercili¤e karfl› gelmifltir.) “Ama bunlar aras›ndaki mücadeleye de gözlerini yummaz; bu bo¤uflmadan kendi hesab›na azami derecede fayda sa¤lamak için, bunlar›n birbirine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olan›n› tecrit eder, ilk ve en fliddetli sald›r›lar›n› ona yöneltir...” (Bu, klasik bafl düflman tespitini yaparken Kaypakkaya’n›n, kendisinin, çeliflkili oldu¤unu fark ederek, ne denli hassas ve ne denli dertli oldu¤unu hemen bu cümleden sonra kaleme ald›¤› flu sat›rlarda görüyoruz) “... bu arada di¤er gerici kli¤in mahiyetini teflhir etmekten, onunla kendi aras›ndaki düflmanl›k çizgisini s›k› s›k›ya muhafaza etmekten de geri kalmaz. Bilir ki, hakim s›n›flar aras›ndaki bu bo¤uflma, her an halka karfl› bir birleflmeye dönüflebilece¤i gibi, bugün en gerici olan kli¤in yerini, yar›n di¤eri de alabilir.” (‹brahim Kaypakkaya, Seçme Yaz›lar, Ocak Yay›nlar›, ‹stanbul, 1979, s. 145-146) (abç) Ayn› dert ve hassasiyet, çok daha üst düzeyde, demokrasi ve parlamenterizm konusunda Kaypakkaya’n›n flu sat›rlar›na da yans›maktad›r: “Komünistler, elbette, ‘bask› biçiminin flöyle ya da böyle olmas›n›n proletarya bak›m›ndan önem tafl›mad›¤›n›’ düflünmezler; ‘s›n›f mücadelesinin ve s›n›flar› bask› alt›nda tutman›n daha genifl, daha özgür bir biçiminin, proletaryan›n genel olarak s›n›flar›n ortadan kalkmas› için yürüttü¤ü mücadeleyi önemli derecede kolaylaflt›raca¤›n›’ bilirler. Bu nedenle ‘özellikle flartlar›n devrim için uygun olmad›¤› durumlarda, burjuva parlamenterizmi ahr›ndan faydalan›rlar’; ‘parlamentoda, halk›, yönetici s›n›f›n hangi bölümünün ayaklar alt›na alaca¤›na, ezece¤ine, dönem dönem karar vermek’ imkân›ndan yararlan›rlar; bu nedenle ‘flartlar›n devrim için uygun olmad›¤› durumlarda’ burjuva anlamda demokratik bir parlamenter düzeni, faflist düzene tercih ederler ve sa-
vunurlar; ‘ama ayn› zamanda, parlamenterizmin gerçekten proleter ve devrimci elefltirisini de bilirler’. ‘fiartlar›n devrim için uygun oldu¤u’ durumlarda ise, komünistler, burjuva parlamenterizminin en devrimci olan›n› bile kald›r›p bir kenara atarlar; kitleleri, biçimi ne olursa olsun, mevcut burjuva diktatörlü¤ünü y›kmak için harekete geçirirler.” (age, s. 168-169) (alt›n› çizen Kaypakkaya) Bu sat›rlarda, Kaypakkaya, bir yandan UKH’dan devrald›¤› kamburu hem tafl›maktad›r ama ayn› zamanda s›rt›ndan atman›n da çabas› içindedir. Esas derdi, stratejisi, sözlerinin hedefi, s›n›flar›n ortadan kald›r›lmas› mücadelesidir. Her proletarya diyenin komünist olmad›¤›n› bildi¤i için, faflizme karfl› burjuva demokrasisinin savunulmas›ndan bahsettikten sonra, “ama” diye itirazda bulunmas›, bu tespitin kendisiyle ne denli dertli ve çeliflik oldu¤unun göstergesidir. Hele hele, son cümlesi sadece kendi oluflturdu¤u ak›m›n de¤il, ayn› zamanda, bugün Nepal’in dahi kula¤›na küpe olacak cinstendir.
Komünist e¤ilimli devrimci demokratl›k Maalesef, Kaypakkaya’dan sonra, uzun bir müddet, teoride bu cüretkarl›¤›n arkas› gelmemifltir. Bilakis, sözde, parlamenterizme ve burjuva demokrasisine karfl› olunmufl ama, fiiliyatta, içten içe kâh CHP’nin AP’ye karfl› seçim kazanmas› arzu edilmifl kâh, Cunta bafl düflman ilan edilip, do¤al olarak Özal’› desteklemenin kap›s› aralanm›flt›r. Daha da komik hallere düflülüp, Necmettin Erbakan’›n MSP’si veya Do¤u Perinçek’in ‹P’i gibi komprador partileri milli burjuva ilan ederek, genifl cephe siyasetinin yolu döflenmifltir. Ve aç›kça söylemek gerekirse, bugün bir ‹bocu’nun, mesela, “pafla pafla haddini bil” ya da “paflas›n›n baflbakan›” diyen bir Ahmet Altan’a, teorik olarak karfl› ç›kmas›n›n bütün ayr›fl›m noktalar› epeyce bulan›klaflm›flt›r. Veyahut, “Gül Burada, Burada Raksetmelisin” yaz›s›nda de¤indi¤im, rejimin, demokrasi flekerlerini elinin tersiyle itmesi olanaks›z hale gelmektedir. Bu çok, ama çok hazindir. Ne yaz›kt›r ki bu hazin tablonun sorumlusu, Kaypakkaya’dan sonra oluflan ve bir türlü atmaya cüret edilemeyen, komünist e¤ilimli devrimci demokratl›k kamburudur. Gelecek, bugünün içinde oldu¤undand›r ki, bu dünya görüflü, daha bugünden, komünist toplumun nüveleri için ad›m atmaya tenezül etmez (mesela, kad›n sorunu bunlar›n en bafl›nda gelmektedir ve zorunlu olarak bu konuya ilerki bir makalede de¤inilecektir). Ülkesinin, müreffeh olmas›, anti-faflist olmas›, demokrat olmas›, her s›n›f›n (tabii can›m, kompradorlar hariç!) kendisini bir parti arac›l›¤›yla ifade etmesi, seçimle gelinip seçimle gidilen, her taraf› demokrasi gülleriyle bezenmifl bir Alamut kalesi olunmas›, onun için yeter de artar bile. Eh bu Alamut’un ad›n›, bir de sosyalist korsak, deymeyin keyfimize. Tahmin edilebilece¤i gibi bu dünya görüflüyle, Komünizmin Kara Kitab›’na veya flu meflhur Mao kitab›na teorik olarak cevap verilemiyece¤i gibi, Berktay’a da cevap vermek mümkün de¤ildir. Zira az kals›n unutuyordum. Hay allah! Berktay’›n al›nt›s›n›n bir de bafl› vard›: “Yeri gelmiflken söyleyeyim; örgüt-içi otoritarizm ile gene örgüt-içi popülizmin bu içiçeli¤i tikel ve benzersiz de¤ildi. Gerçi bu aç›dan kimse, Maoculukla yar›flamaz(d›). Komünist kifliye tapma kültlerinin en afl›r›s›n› ÇKP ve Mao yaratm›fl; terörün, zulüm ve zorbal›¤›n en keyfî, herhangi bir hukuk anlay›fl›yla en az s›n›rlanm›fl biçimleri Kültür Devrimi s›ras›nda yaflanm›flt›. Herhalde bu yüzden, Çin d›fl›ndaki Maocu ak›mlar dogmatizm ve sekterizmle malûl küçük fraksiyonlar olarak kald›.” (Halil Berktay, Taraf, 1 Ocak 2009) (abç) fiimdi, bafltaki soruyu de¤ifltirerek sormakta fayda var: Berktayc› m›s›n, yoksa ‹bocu mu?
Amed’den Edirne’ye “sosyal devlet” manzaralar› Bu ülkede seçim döneminin yaklaflt›¤›n›n birkaç önemli göstergesi vard›r: Düzgün asfalt›n bile k›r›l›p yerine yenisinin yap›lmas›, her yerde temel atma törenlerinin yap›lmas›, ezilen ulusa dönük flirinlik gösterileri ve makarna, kömür, pirinç, o da olmad› elden para da¤›t›m›… En son Edirne ve Amed’de valili¤e ba¤l› Sosyal Yard›mlaflma Vakf›’n›n da¤›tt›¤› “yard›m” paras›yla, seçim sürecine iyiden iyiye girmifl oldu¤umuzu anlad›k. Edirne’de 100 lira olarak da¤›t›lan yard›m, -ezilen ulusa dönük bir lütuftan m› bilinmez!Amed’de 200 lira olarak da¤›t›ld›. Muhalefetin, “bu tür yard›mlarla sadaka toplumu yarat›l›yor” elefltirilerine, Baflbakan, “sadaka kötü bir fley mi?” diye cevap vererek, bu yard›mlar› sosyal devletin gere¤i olarak gördüklerini belirtti. “Sosyal devlet”, egemenlerin iki kutuplu dünya döneminde, ciddi bir alternatif olarak kendini gösteren sosyalizmin dünya üzerinde gezinen “heyula”s›na karfl› kalkan olarak kulland›klar› bir kavramd›r. Maksatlar›, halklar›n kontrol edilmesi, isyan etmelerinin engellenmesidir. Yani “sosyal devlet”, kapitalizmin, halklar›n ç›karlar›n› kollamak için yaratt›¤›, temel insan haklar›n›n eflit ve ücretsiz teminini sa¤lamak amaçl› kurgulad›¤› bir organizma hiçbir zaman de¤ildi. Marx’›n bildik sözlerinden biridir: “Kapitalizm, gölgesini satamad›¤› a¤ac› keser.” ‹ki kutuplu bir dünyan›n olmad›¤› flu dönemde, zincirlerinden boflalan egemenler, e¤itimden sa¤l›¤a bütün temel insan haklar›n› ücretli hale getirmeye çal›fl›yor. Bu eksende ülkemizde de “devletin küçültülmesi” ve “s›rttaki kamburun at›lmas›” gibi, biraz eflince bile saçmal›¤› ortaya ç›kacak söylemlerle, özellefltirmelere h›z veriliyor, özel e¤itim ve sa¤l›k kurumlar› mantar gibi ço¤al›yor. “Sosyal devlet” bir taraftan da SSGSS gibi yasalarla emekçilerin mevcut haklar›n› elinden al›yor, e¤itimdeki “dönüflüm hamleleriyle” emekçi çocuklar›n›n üniversite hayalini büsbütün yok ediyor. Fakat “Allah milletimize zeval vermesin, devletimizi bafl›m›zdan eksin etmesin” alg›s›n›n halk›n
zihninden silinmemesi, egemenlerin kritik bir ihtiyac›. Çünkü bu alg›n›n silinmesi demek, halk›n sistem karfl›t› örgütlenmelere yak›nlaflmas›, devrimin ‘güncel’ bir alternatif haline gelmesi demektir. Bütün bu düzenlemelerle yaflam› giderek daha da “pahal›” hale getiren egemenlerin “sosyal devlet”ten bahsetmesinin, elbette ciddiye al›n›r bir taraf› yoktur. Halkç› bir yönetimden anlafl›lmas› gereken, halk›n yönetime kendi öz örgütlülükleriyle etkin olarak kat›ld›¤›, söz, eylem ve örgütlenme özgürlü¤ünün iktidar›n teminat› alt›nda oldu¤u ve e¤itimden sa¤l›¤a, bar›nmadan beslenmeye bütün temel insan haklar›n›n ücretsiz olarak karfl›land›¤› bir yönetimdir. Bütün bu temel insan haklar›n› kademeli olarak ücretli hale getiren, s›n›flar aras›ndaki uçurumun giderek artt›¤› bir sistemde, seçimden seçime verilen “makarna, kömür, pirinç paketleri”yle ve nakdî yard›mlarla sosyal devletin iflletildi¤i, koca bir yalan de¤ilse, ancak, bilinçli bir çarp›tmad›r. Bugün sosyal devletten bahseden iktidar, daha birkaç y›l öncesinde, özellefltirmelerin yo¤un oldu¤u dönemde, devletin h›zla küçültülmesi gerekti¤inden bahsediyor ve h›z›n› alamayarak e¤itim ve sa¤l›¤›n da özellefltirilmesi gerekti¤ini söylüyordu. Ayn› “sosyal devlet”in YÖK baflkanl›¤›na atad›¤› Y.Ziya Özcan, üniversitelerin paral› olmas› gerekti¤ini söylüyor, devletin küçültülmesi fikrini kim dillendirse alk›fllayan liberaller de ona destek veriyordu. Bizim anlad›¤›m›z sosyal devlet, insan olmaktan do¤an haklar›n kay›ts›z flarts›z sahibine teslim edildi¤i bir sistemle mümkün. Bar›nma hakk›n› paraya endeksli, e¤itim hakk›n› paraya endeksli, sa¤l›k hakk›n› paraya endeksli ele alan, halk› dilencilefltiren bu devletin, üstelik de bu devlet halk›n al›nterinin sömürülmesiyle ayakta tutuluyorken, onun bir ‘sosyal devlet’ oldu¤unu söylemek, ancak seçim yat›r›m› olabilir.
3-16 fiubat 2009 15
SOSYAL‹ZM‹N SORUNLARI TARTIfiILDI S›n›f Teorisi taraf›ndan düzenlenen ‘sosyalizmin sorunlar›’ sempozyumu baflar›yla gerçekleflti. Almanya'n›n Frankfurt kentinde düzenlenen sempozyuma ülkemizden ve çeflitli ülkelerden ayd›nlar, devrimci yay›nlar›n ve komünist parti lerin temsilcileri kat›ld›. 24 Ocak günü start alan sempozyumda gazeteci-yazar Ertu¤rul Kürkçü, ö¤retim görevlisi Refik Avflarl›, Teori ve Politika yazar› Metin Kayao¤lu, S›n›f Teorisi ve Amerikan Devrimci Komünist partisi temsilcisi birer konuflma yapt›lar. Tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan Tertip Komitesi ad›na aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas›nda özetle flunlar vurguland›: “Dünyadaki geliflmelerin geldi¤i boyutlara bakt›¤›m›zda her taraf›n bir avuç emperyalist soyguncunun savafl alan›na çevrilmifl oldu¤unu görürüz. ‹flçiler ve emekçiler yaflanan ekonomik krizle geçmifl dönemlere göre daha fazla yoksullaflmaktad›rlar. Yaflanan savafl, ›rkç›l›k, ayr›mc›l›k, sömürü ve adaletsizli¤e karfl›, insanlar aras›nda din, dil, ›rk, cins ayr›m› yapmayan, s›n›fs›z, s›n›rs›z, savafls›z ve sömürüsüz bir dünyayi insan›n hizmetine ancak sosyalizm götürebilir. Sosyalizmin bugüne kadar yaflan›lanlar› ve de bütün noktalar›na iliflkin burada ortaya konacak fikirleri önemsiyoruz. Yaflanan k›s›r döngüyü aflarak, devrimci teorimizi sürekli gelifltirerek ve kitlelerin elinde güçlü bir silah haline getirerek, bu devrimci teori ›fl›¤›nda ülkemizde ve tek tek ülkelerde devrim mücadelesini tüm yönleriyle örgütleyerek, yoldafllar›m›z, dostlar›m›z ve sosyalizmin güçleriyle birlikte sürekli ilerleyerek, ulusal ve uluslararas› alanda daha s›k› bir birli¤e örgütlenmeler yaratarak, yani bütün görevleri bütünlüklü olarak basard›¤›m›z oran›nda gerçek anlamda bir ilerlemeyi yakalayaca¤›z.” Ard›ndan sempozyumda ilk konuflmay› yapan S›n›f Teorisi yurtd›fl› temsilcisi, "Güncel dünya boyutunu göze alarak sosyalizmin günümüzde daha acil ve kurtulufl yolu oldu¤unun kan›s›nday›m. Sosyalizm burjuvazinin önüne yeni ve etken çözümlemeler ç›karmaktad›r. Bunu aflmam›z gerekiyor. Bizlerin yapabilece¤i, burjuvazinin sald›r›lar›na karfl› tutum sergilemek, geçmifl tecrübelerimizden ders almak, onlar› sorgulamak ve bu dersler ve bilgi aç›l›mlar› ›fl›¤›nda sosyalizmin çözümlemelerini ortaya koymakt›r" diye belitti. Sosyalist toplumu kurma mücadelesi içerisinde, geçmiflin eksik ve hatalar›ndan ö¤renek, daha güçlü ve özgür toplumu yaratman›n çabas› içerisinde olduklar›n› dile getiren S›n›f Teorisi temsilcisi ard›ndan flunlar› belirtti: “Sosyalist toplumu esas yönleriyle bilimsel bir muhasebeden geçirmek gerekir. Geçmiflte denenen proletarya diktatörlüklerinde parti, devrim ve devlet anlay›fl›nda önemli kazan›mlar›n oldu¤u kadar bir o kadar da sorun söz konusudur. Ama bu sorunlar afl›lmaz de¤ildir. Geçmifl tecrübelere dayanarak gelecekte kuraca¤›m›z sosyalizmde komünist partisinin temel görevi, kitlelerin, koflullar› yarat›larak devrimin öznesi haline getirilmesidir“ Ard›ndan söz alan gazeteci-yazar Ertu¤rul Kürkçü özetle flunlar› dile getirdi: "Sosyalizm, halen günümüzde bir bunal›m olgusu ile, ‘gelecek’ perspektifi ile önümüzdedir. Sosyalizmin oldu¤u yerde s›n›flar ortadan kalkm›fl demektir. Marks’tan biz bunu ö¤rendik. Sosyalizmin oldu¤u yerde milli meseleler, s›n›rlar olmaz, yani kapitalizm ortadan kalkm›fl olur. Sosyalizm riskli bir at›l›md›r. Bu konuda neye sosyalizm dedi¤imizi konuflmam›z gerekiyor. Sosyalizmin yan›lg›lar›ndan bir tanesi komünizmin bir tek ülkede olaca¤›na dair olan düflünceydi. Bunun olmad›¤›n› pratik deneyimler bize gösterdi. Kapitalist sistemden farkl› olarak kitlelere alternatif bir yaflam sunulmal›d›r. ‹flçi demokrasisinde herkesin söz hakk› garanti alt›na al›nmal›d›r, ifade özgürlü¤üyle birlikte ço¤ulcu ve çok kimlikli, yürütme ve yarg›n›n, yasama ile eme¤in oldu¤u bir sosyalist toplum savunulmal›d›r.“ dedi. Daha sonra söz alan Amerikan Devrimci Komünist Partisi temsilcisi ise özetle flunlar› dile getirdi: "Eski sosyalist toplum ve komünist hareket sentezleflmelidir. Bilimin temelinden yaz›ya dökülmelidir. Komünizm sadece bir ideoloji de¤il, ayn› zamanda bir bilimdir. Ahlak, din, toplum ve devlet olgular› üzerinden bilimsel yaklaflmak gerekir. Tam eflitlik, yasa üzerinden ba¤lan›rsa yine zincirlere geri dönülür. Toplumun gelenek ve göreneklerini sürekli köklerinden kazmak zorunda kal›rs›n›z." Amerikan Devrimci Komünist Partisi temsilcisi, baflkanlar› olan Bob Avakian‘›n sentezlerinin sosyalist toplumu ve komünist hareketi sentezledi¤ini vurgulad›. Komünizmin bir bilim oldu¤unu vurgularken, komünist hareketler Mao Zedung’un düflüncelerini do¤ru alg›lamam›flt›r” dedi. Ard›ndan söz alan Teori ve Politika yazar› Metin Kayao¤lu, "Sosyalizm deneyimlerini anlamak aç›s›ndan önemli bir dönemdeyiz. fiu an tart›fl›lan tek partililik, çok partililik sosyalizm konusu vard›r. Bir tarafta Paris Komünü, di¤er tarafta Çin Devrimi, sosyalist devrim vard›r. ‹ktidar›n›z› güvenceye almadan çok partili sisteme geçemeyiz. Daha fazla demokrasi ile sosyalizm gelecek diye bir fley yok.” fleklinde konufltu. Kayao¤lu, kapitalizme karfl› sosyalizmin en küçük de¤erine sahip ç›kmak gerekti¤ini belirterek, geçmifl sosyalist deneyimlerde yap›labileceklerin en iyisinin yap›ld›¤›n› vurgulad›. Kayao¤lu konuflmas›na flöyle devam etti: “Buna ra¤men yaflanan eksiklikler ve yenilgileri kendi yenilgimiz olarak kabul etmeliyiz, sosyalizm deneyimlerinden hareketle yap›sal hiçbir hatan›n olmad›¤›n› iddia ediyorum, ancak politik birçok hata yap›lm›flt›r. Ama bizce bu ikincil derecede hatalard›r, sosyalizm zorunludur, geçmiflteki sosyalist devletler üretim-k›tl›k sorununu çözemediler ve emek üretkenli¤i problemi yaflad›lar” Refik Avflarl› ise konuflmas›nda özetle flunlar› dile getirdi: "Amerikan Devrimci Komünist Partisi yeni sentezinin en önemli yönü s›n›f gerçe¤inin olmamas›d›r. 3 Dünya teorisine de¤inen burjuvazi eflit de¤erleri yok ederek, sermaye birleflimini sa¤lamak için dünya üstü eflitsizlik yarat›r. Demokrasi, s›n›flar› yarat›rken, sosyalizm, s›n›flar› ortadan kald›rmay› hedefliyor. Bundan dolay› demokrasi proletarya düflüncesine ve hedeflerine ayk›r›d›r. Herkese göre bir gerçek yoktur. Tek bir gerçek vard›r ve do¤ru bir yöntemle bu gerçe¤e ulaflmal›y›z. Sosyalizme dogmatik, pragmatist ve kimlikçi yaklaflmamak gerekir. Proletarya diktatörlü¤üyle sosyalizme gidilecek.” iki gün süren sempozyumda yap›lan genifl tart›flmalar sonras› sempozyum sonland›r›ld›. Kapan›fl konuflmas›n› yapan divan, sempozyumda yap›lan tart›flmalar›n daha genifl kitleler içerisinde tart›fl›lmas› için sempozyumdaki tart›flmalar›n yaz›nsal hale getirilerek kitlelere ulaflt›r›laca¤›n› kaydetti.
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92
BÜROLAR
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418
‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Kar ve sömürü suyu buharlaflt›r›yor
DO⁄A VE ‹NSAN KURUYOR
Suyun özel sektöre devredilmesinin en önemli nedeni ise “kirlenmeyi önlemek” olarak gösteriliyor, peki, sular›m›z› kim kirletiyor?
Suyun kirlenmesinden kim sorumlu? Su kirliliklerine neden olan özellikle nüfus art›fl›, k›rsal alanlardan kentlere göç ve kirlilik, belediye baflkanlar›n› su sorunu ile daha yak›ndan ilgilenmeye ve harekete geçirmeye’ neden olmufl! Bu nedenle de bir ‘su mutabakat›’ haz›rland›. Mart ay›nda ‹stanbul’da düzenlenecek olan 5. Dünya Su Forumu organizatörleri ve ortaklar›n›n iflbirli¤iyle haz›rlanan ‹stanbul Kentsel Su Mutabakat› metninde yer alan ifadeler, suyun tamam›yla paral› hale getirilmesinin aç›k ifadesi niteli¤inde. Suyun ‘daha iyi iflletilece¤i’ gerekçesiyle özellefltirilmesi sal›k verilirken, kirlili¤in, su k›tl›¤›n›n as›l nedenleri gizleniyor. Dünya üzerinde bulunan tatl› su kayna¤› sadece yüzde 3 oran›nda ve bunun da sadece yüzde 1’i ulafl›labilir durumda. Böylesine s›n›rl› ve önemli bir kayna¤›n korunmas› neredeyse hiç yap›lmamakta. Her y›l, tüm dünyada 8 milyon ton zararl› at›k okyanuslara ve denizlere dökülüyor! Topraklar› dünya efendilerinin çöplü¤üne dönüfltürülen yoksul ülkelerde, bu y›k›m ve talan›n bedeli her geçen gün daha a¤›r oluyor. Dünyada, 2,5 milyar kifli ar›t›lmam›fl su tüketiyor, kirli su nedeni yle haftada ortalama 35 bin kifli, içme suyuna kar›flan at›k sular nedeni ile de y›lda 5 milyon insan ölüyor. Bat›’da difl f›rçalamak için 8 litre, sifonu çekmek için 10–35 litre, dufl almak için 100–200 litre su kullan›l›r-
Ülkemizde ise büyük kentlerdeki çarp›k kentleflme sorunu malum bir durumdur. Ço¤unlu¤unu Kürt illerinden devletin zorunlu göçüne maruz kalanlar›n oluflturdu¤u bu yerlerde yetersiz belediye hizmetleri her türlü hastal›¤a, kirlenmeye aç›k davetiye ç›kartmaktad›r. Araflt›rmalara göre ülkemizde 3 bin 215 belediyenin sadece 141’inde kanalizasyon sistemi bulunuyor. Belediyelerden sadece 43’ünde ar›tma tesisi var. Kanalizasyon sular›n›n yüzde 98.67’si hiç ar›t›lmadan ›rmaklara, göllere ve denizlere boflalt›l›yor. Belediyelerin yetersizliklerinin bununla s›n›rl› olmad›¤› ülkemizde 6 milyar ton suyun 3 milyar tonu daha musluklara gitmeden s›z›nt› nedeni ile yok o l u y o r . Araflt›rmalara göre bu s›z›nt›n›n engellenmesi halinde Ankara ve ‹stanbul’un 2 y›ll›k su ihtiyac›n›n tamam›n›n karfl›lanmas› mümkün görünüyor. Sanayinin yaratt›¤› kirlilik ise yine patronlara ta-
n›nan imtiyazlar›n sonuçlar›ndan biri. Kirlenmeyi en aza indirebilecek filtreleme, ar›tma tesisleri gibi zorunlu önlemler, maliyetten kaçmak ad›na yap›lm›yor. Fabrikalar›n at›klar› denizlere, topra¤a b›rak›l›yor ve at›k maddeler içerisinde bulunan a¤›r kimyasallar temiz içme sular›na, havaya kar›fl›yor. Keza yine devletçe tar›mda zorunlu hale getirilen tar›m ilaçlar› ve kimyasal gübreler de suyun kirlenmesine neden oluyor. Ülkemizde y›lda 2.5 milyon tonun üzerinde zehirli at›k üretiliyor. Fakat ülkemiz s›n›rlar› içerisinde üretilen at›klar›n yan› s›ra bir de d›fl ülkelerden de zararl› at›k maddeleri belli bir para karfl›l›¤›nda topraklar›m›za gömülüyor. Örne¤in dünyada en büyük zararl› at›k madde üreten (1.3 milyar ton) ABD ile anlaflma yapan hükümet ald›¤› dolar karfl›l›¤›nda bu at›klar› Karadeniz, Isparta ve Manyas’ta “muhafaza” ediyor!
Suyun özellefltirilmesinde hükümetin ad›mlar›! Küresel ›s›nma, ya¤›fllar›n azl›¤›yla ortaya ç›kan “su krizi”ne çözüm ürettiklerini aç›klayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan› Hilmi Güler, proje çerçevesinde belirlenecek bölgelerin sulanmas› için akarsular›n yap-ifllet-devret modeliyle özel sektöre aç›laca¤›n› aç›klam›flt›. Bu isteklerin karfl›lanmas›n›n aya¤›n› oluflturan, Dünya Su Forumu ve orada konuflulacaklar suyun “ihalelere” sunulmas›nda izlenecek yöntemleri, flirketleri belirlemede oldukça katk› sunacak! Temiz su kaynaklar›n›n kirlenmesinde halk› suçlayan, üretici köylülerin “afl›r›” su kullanmas›n› gerekçe gösteren flirketler ve hükümetler Su Mutabakat› gibi çabalarla suyu paral› hale getirip halk›n suyunu tekrar halka satma yolunda. Dünya Su Formu ile halk›n temel insani gereksinimi olan suyu tekelci flirketlerin tasarrufuna sunmay› amaçlayan AKP hükümeti, bunu, “Suyun daha düzenli ve sa¤l›kl› kullan›m›” ile gerekçelendirirken, AKP’nin yerel ve uluslararas› flirketlere açt›¤› pa-
KÜLTÜR VE
5.DEMOKRAT‹K HAKLAR
SANAT fiENL‹⁄‹
ba¤c›lar olimpik spor salonu 22 fiUBAT PAZAR ARAÇ KALKIfi YERLER‹- AVRUPA YAKASI: Nurtepe (Dilan Kafe), Bahçelievler – So¤anl› (Levent K›rca- Oya Baflar Park›), Okmeydan› (Cemal Kamac› Spor Kompleksi Önü), ‹kitelli (Parseller – Cemevi Önü), ‹kitelli (Köy içi- Çayan Market Önü), Gazi Mahallesi (Cemevi Önü), Gazi Mahallesi (Eski Karakol Önü), Gazi Mahallesi (Son Durak), Gazi Mahallesi (Tuncelililer Derne¤i-Heykel Park›), Karayollar› (Demokratik Haklar Kültür Derne¤i), Alibeyköy (Cengiz Topel- fiahmar market önü), Alibeyköy ( Saha Yokuflu- Gülpa Market Önü), Zeytinburnu (‹tfaiye Önü), Avc›lar (‹nsa Lisesi Önü) Esenyurt (Köy ‹çi) ANADOLU YAKASI: Gebze ( Tuncelililer Derne¤i Önü), Gebze ( Y›ld›z Bakkal Önü), Ümraniye (1 May›s Mah. PSAKD Önü), Ümraniye (Son Durak), Ümraniye (Çakmak – Site Dura¤›), Dudulu (Huzur Sitesi Önü), Birlik Mahallesi (Son Durak), Sar›gazi (Anadolu Demokratik Haklar Kültür Derne¤i Önü), Kartal (Ahmet fiimflek Koleji Önü), Gülsuyu (Heykel), Kavac›k (Meydan), Kad›köy (Tepe Nautilus Arkas›)
zar›n büyüklü¤ünden ise hiç bahsedilmemekte!
Özellefltirmeler ile fark edilen “su kirlili¤i” Sudaki kirlenmeler gerekçe gösterilerek suyun özellefltirilmesini getiren bu giriflimlerin elbette bir haz›rl›k ve ‘haz›m’ süreci oluflturuldu. Ankara ve ‹zmir’de yaflat›lan ‘arsenikli su’ pani¤i tam da bunlar›n yans›mas›. ‹SK‹ ve ASK‹ gibi su da¤›t›m flebekelerini flirketlere satacak olan hükümet, elbette öce karalama yöntemi izleyerek bunun haz›m sürecini bafllatm›flt›r. Bugüne kadar sulardaki arseni¤i fark edemeyen hükümetin, birden bire ‘suda arsenik var’ pani¤i yaratmas›n›n “halk› düflünme”sinden çok daha baflka amaçlar tafl›d›¤› Su Mutabakat› metninden de anlafl›labilir. Öncelikli olarak, sudaki arseni¤in oluflmas›ndaki nedenler; teknolojik ürünlerin bilinçsiz kullan›m›, gübrelerde, tar›msal ilaçlarda kullan›lan arsenikler, madencilik, fosil yak›tlar›n kullan›m›, kentsel kanalizasyon at›klar›. Mutabakatta kirlenmenin engellenmesine iliflkin çözüm yine kirlenmede en büyük paylardan birine sahip olan sanayi ve ifl dünyas›ndan yard›m almakta görülüyor! Suyun pazarlanmas›ndaki ön aç›c› maddelerden bir tanesi de flu flekilde ifade ediliyor: “Su verimlili¤ini ve yeniden kullan›m›n› optimize etmek için, yeni yöntemler ve ürünlerde tekrar kullanmak ve kirlili¤i önlemek için sanayi ve ifl dünyas› ile birlikte çal›flma.” Suyumuzu kirleten sanayi kanallar›n›n, tekrar onu “verimli” hale getirerek, bize satmas› ‘hay›r’ meselesi de¤il elbette. “Çok çeflitli paydafllarla birlikte çal›flma” ifadesin de, önümüzdeki dönemde halk cephesinde yaflanacak büyük su s›k›nt›lar›n›n alarm›n› vermekten baflka bir anlam tafl›mamaktad›r. Her fleyi metas› haline dönüfltüren kapitalist sistemin olmazsa olmaz›m›z olan suyu da pazar›na almas› demek, insan haklar›n›n yerle bir edilmesi anlam›na gelmektedir. Bugün suyun flirketlerin tekeline sokulmas›na göz yumulmas› demek her fleyi ile yaflam›m›z› sermayenin ellerine b›rakmak anlam›ndad›r. Buna izin vermemek, tepki göstermek ‘iyi niyetli’ bir davran›fl›n ötesinde, zorunluluktur. Ayr›ca yerli yabanc› flirketlerin tekeline sunulacak olan derelerin, akarsular›n, göllerin sat›lmas›ndan sonra insanlar d›fl›ndaki di¤er canl›lar›n yaflamlar›n› nas›l devam ettirece¤i de ayr› bir soru iflaretidir. Para kullanmayan bu canl›lar›n suya eriflimini engelleyecek olan özellefltirmeler sonras›nda bu canl›lar›n neslinin tükenecek olmas› tehlikesi de kendisini göstermektedir.
Yunanistan’dan GIANNIS CHAROULIS Xero Abbas Grup Munzur Mo¤ollar Ahmet Aslan Folklor Tiyatro Sinevizyon Yunanistan’dan DKÖ Temsilcileri
KÜLTÜR MERKEZ‹
Suyun insan için ve di¤er canl›lar için önemi, bilinen bir gerçek. Tam da bundan kaynakl› öncelikli olarak kaynaklar›n h›zla azalmas›nda önemli rol oynayan dünya egemenleri, Dünya Su Konseyi ve Dünya Bankas› (DB) gibi kurulufllarla, tekelci mali sermayenin önünü açacak politikalar› ve uygulamalar› devletlere dayat›yor. Suyun flirketlere terk edilmesi demek ise, bugünkü fiyatlar›n iki üç kat› para ile su almak, alam›yorsak su tüketmemek demektir.
ken, az geliflmifl olarak tan›mlanan ülkelerde bir kiflinin günlük içme, yemek piflirme ve temizlik için kulland›¤› su miktar› 10 litreyi buluyor.
PROGRAM
4/3’ü su ile kapl› olmas›na karfl›n dünya üzerinde temiz su kaynaklar› oldukça s›n›rl› bir durumda ve bir tehdit olarak karfl›m›zda duruyor. Kapitalizmin belirledi¤i dünya düzeni, bu s›n›rl› su kaynaklar›n› önce kirletiyor, sonras›nda da “temiz sular›yla” yaflamlar›m›z› kendi pazar›na endeksliyor. Kaynaklarlar›n azalmas› ve hayati öneminin oldukça büyük oluflu ile su, kapitalizmin yeni ve gözde metas› haline dönüflüyor.
YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN
iletiflim: 0212 250 49 93 www.yckm.info B‹LET SATIfi YERLER‹- KARTAL: Dersim Kasetçilik, BEYO⁄LU: Mephisto Kitabevi, ‹K‹TELL‹: Melis Müzik Kasetçilik -Ulafl Müzik, GAZ‹ MAHALLES‹:Umut Kafe-Yaren Kafe-Merdiven Kafe, NURTEPE: Dilan Kafe, AVCILAR: Haziran Kitabevi, AL‹BEYKÖY: Pir Sultan Abdal Derne¤i-Cemevi, BA⁄CILAR: Meksikal› Kitapevi-Zelal Müzik, KADIKÖY: Seyhan Müzik (R›ht›m)