Ölümü tecrit edelim ‹lerici güçler tek ses tek yürek oldu
Her Cumartesi Taksim meydan›nda
n Avukat›, hekimi, emekçisi, ö¤rencisi, ayd›n› ölümlerin durdurulmas› için çözüm yolunu gösteriyor: Tecriti Kald›r›n!
n ‹stanbul’da tecrit karfl›tlar› her Cumartesi Taksim meydan›na ç›karken, Türkiye’nin dört bir yan›nda eylemler kitlesellefliyor
Hekimler teflhisi koydu: Tecrit var ve öldürüyor
Sayfa 3’te
n Cemil Çiçek ve Bülent Ar›nç’›n “iyi polis-kötü polis” oyunu mide buland›rd›. “Duygusal” Ar›nç ile “Tavizsiz” Çiçek aras›ndaki mutabakat› 2004 y›l›nda çekilen yukardaki foto¤raf özetliyor. 19 Aral›k katliam›n›n mimar› Ertosun’a “Devlet Üstün Ö¤ünç Madalyas›”n› bu ikili verdi. Sayfa 3’te
TTB’nin Tekirda¤ F-Tipi cezaevindeki incelemelerinin ard›ndan verdi¤i rapor, tecrit politikalar›n›n, fiziksel ve ruhsal sa¤l›¤› a¤›r bir biçimde bozdu¤unu saptad›. Sayfa 3’te
TURKIYE’NIN DERTLERINE
Y›l 1 Say› 20 11 Ocak 2007 75 YKr 15 Günlük Siyasi Gazete
ABD sözünün üstüne söz söylemediler n Hükümet, Saddam’›n idam edilmesi karfl›s›nda uluslararas› düzeyde en ilkesiz tepkilerden birini sergiledi. Baflbakan “gelece¤e bakal›m” derken, D›fliflleri Bakan›, ABD’nin tezgahlad›¤› idam›n “Irak’›n iç ifli” oldu¤unu savundu.
HALK
ANAHTARI Halkevleri, sahte kutuplaflmalarla halk›n gözünün karart›lmas›na karfl›, halk›n ihtiyaçlar› ile egemenlerin ihtiyaçlar›n› birbirinden ayr›flt›rmak için tüm yoksullar› harekete geçmeye ve kendi alternatifini üretmeye ça¤›ran bir kampanya bafllat›yor.
‹NSANCA YAfiAM Sayfa 4’te
Ampul seçimden sonra çarpacak n Hükümet, enerji özellefltirmelerinin seçim sonras›na kald›¤›n› aç›klad›. Gerekçe ibret verici: “Özel flirketler zam yapar, bedelini seçimde hükümet öder” Sayfa 9’da
Temel hizmetlerin tüm toplumun ortak geliflme temeli oldu¤unu hesaba katmayan bir “büyüme” yaln›zca yoksullu¤u büyütür ve ülkenin gelece¤ini karart›r. Tüm temel hizmetler yeniden ve halk›n do¤rudan yönetece¤i flekilde kamulaflt›r›lmal›d›r.
ONURLU B‹R ÜLKE Emperyalistler dört bir yan›m›z› kana bo¤arken, göbekleri emperyalistlere ba¤l› “egemenlerimizin” onursuz dayatmalara boyun e¤mekten flikayeti yok. Bu onursuzlu¤u art›k s›rt›m›zdan atmak için önce bu onursuzlar› ülkemizden defetmeli, ba¤›ms›zl›¤›m›z› ele almal›y›z.
‹NSANA SAYGI Kürt sorununu gizlemek için “bölücülük tehdidi”ni öne ç›karanlar, kardeflli¤imizi y›k›yorlar. Bu y›k›m, ancak tüm ulusal kültürel kimliklerin sayg›y› hak etti¤ini kabul eden bir demokrasiyle önlenebilir. “Sayg›” her halk›n hakk›d›r.
Sayfa 3’te
Ferda Koç
Dogman›n yüzünü sola çevirmek olanakl› m›?
Michel Chossudovsky
Müslümanlar›n iblislefltirilmesi ve petrol savafllar›
H.Hüseyin Baflar
Gaffur ya da zenginlerin flefkati
Sayfa 7’de
Zonguldak Büyük Yürüyüflü “bir varm›fl bir yokmufl” de¤il. Orada, 700 metre kotta közlenen bir atefl.
Bugünkü “siyaset oyunu” her fleyi her yeri kirletmek üzerine kurulu. Gecekondularda, okullarda ve fabrikalarda hak ve özgürlük mücadelelerimizde yaratt›¤›m›z demokrasi, bu pisli¤in tek alternatifidir. Ülkemiz için tek umut da halk› iktidar k›lacak bu demokrasidedir. Sayfa 2’de
Oda¤›nda insan olan, halk olan bir düzene ihtiyac›m›z var
Türkiye’nin sorunlar›n› halk›n bulundu¤u noktadan bakarak tart›flmak, halk›n ihtiyaçlar›n› temel alarak çözmek elbette mümkün. Ama bunun için halk›n kendi ihtiyaçlar› ile ona dayat›lanlar› birbirinden ay›rabilmesi gerek.
DO⁄RUDAN DEMOKRAS‹
Sayfa 2’de
n Seçimleri kazand›ktan sonra Venezüella’y› sosyalizme tafl›mak için radikal dönüflümlere haz›rland›¤›n› söyleyen Chavez kollar› s›vad›. Devrimi destekleyen siyasi partiler binlerce halk meclisinin aktif kat›l›m›yla tek bir devrimci parti kurmaya haz›rlan›yor. Chavez, devrim için ülkenin kilit sektörlerini kamulafl- Neremde t›racaklar›n› ve yeni bir Kurucu Meclis kusurum var? oluflturacaklar›n› ilan etti Sayfa 8’de
Müslümanlar›n “iblislefltirilmesi” ve Petrol Savafllar›
Dogman›n yüzünü sola çevirmek olanakl› m›?
M Ferda Koç
ferdakoc@yahoo.com
Anlamlı soru, Hristiyan dogmasından üretilebilen eşitlikçi ve özgürlükçü toplumsal hareketlerin bugünün Müslüman ülkelerinde İslami dogmadan geliştirilmesini, nelerin, kimlerin, hangi yol ve yöntemlerle önleyebildikleridir. Müslüman dogmasının iç imkanları Bedreddin’den beri bilindiğine göre, Latin Amerika’da yoksul köy papazlarının yaptığı şeyi Müslüman dünyasındaki yoksul köy imamlarının yapamamasının bir başka açıklaması olmalıdır.
üslüman Sol Geliyor”. lay›p içinden AKP'yi tulum ha- düflünce do¤rultusunun güSaadet Partisi’nin tunümüz toplumu için sol politilinde ç›karabildi. Türkiye’de situnamayan› Mehmet kalara daha uygun oldu¤unu yasi islam›n orjinalitesi iflte bu Bekaro¤lu ile CHP’nin tutunavurguluyordu. “Allah, Peyolguda sakl›d›r. Bu yüzden de mayan› Ertu¤rul Günay, sogamber, Kitap” bafll›kl› çal›flTürkiye Sol’unun Siyasi ‹snunda birbirlerine tutunmaya lam’la ittifak›, siyasi yelpazenin mas›nda ise, Kur’an› materyakarar verip Müslüman Sol bir list tarih anlay›fl›yla inceleyerek verili çerçevesi içinde solun anlay›fl›n nas›l bir siyasi zemin konturlar›n› belirsizlefltiren, so- ilerici içeri¤ini ortaya ç›kar›yoroluflturaca¤›n› s›namaya girifldu. lu siliklefltiren bir rol oynuyor. mifller. Dinsel dogmadan toplumAncak, Müslüman dini Ülkemizin her geçen gün sal bak›mdan ilerici, devrimci inanc›n›n sa¤ siyasetin sermak›s›rlaflan siyasi topra¤› içinde, sonuçlar ç›karmak Anadoyesi haline getirilmesinin, somevcut seçeneklerin iç karart›- lun ülkemizdeki geliflmesinin lu’nun yabanc›s› oldu¤u bir c› tablosundan b›kan s›radan fley de¤ildir. fieyh Bedrettin, önündeki en önemli engellerinsan›n ilgisini çekece¤ini den biri oldu¤u da bir gerçek- Alman prensliklerindeki eflitlikumut etmifl olmal› ki, renkli çi köylü ayaklanmalar›na öntir. Siyasi ‹slam, Türkiye’de bas›n›m›z, bu, mütevaz›l›ktan derlik eden Münzer’den 100 kendisine verilen rolü “iyi” oyk›r›lan ad›mc›¤› hemen mery›l önce Anadolu’nun yoksul nam›flt›r. Türkiye halk›n›n bücek alt›na al›verdi. Bekaro¤lu köylülülerine götürdü¤ü eflityük ço¤unlu¤unun inanç ve ve Günay “inflaata giriflmediklikçi bir toplum düflünü dinsel imgelem dünyas›na egemen leri, malzemeyi gözden geçirdogmadan ç›karsam›flt›. olan Müslümanl›¤›n sa¤ siyadiklerinde” ›srar edince, araya setle eflitlenmesi, solun halk Günümüz dünyas›nda eflitbir de y›lbafl› ve bayram giriniçinde geliflmesini önlemeyi te- likçi, özgürlükçü, dayan›flmac› ce konu üzerindeki ilgi da¤›ld›. mel rol olarak üslenen siyasi bir toplum düflüyle emperya‹slam’›n öteden beri baflvurdu“Solun siyasi islamla ittifalizme ve kapitalizme karfl› mük›”na çöküntü içindeki Türkiye ¤u ciddi ve etkili çarp›tmalarcadele eden Kurtulufl Teolojisi dan biri olmufltur. solunun gelece¤i ad›na kayhareketi de Hristiyan dogmas›g›yla yaklaflt›¤›m› söylemelin›n benzer bir biçimde yorumEgemen s›n›flar›n halkla yim. Çünkü Türkiye’deki siyasi solun aras›na din baraj› kurlanmas›ndan türetildi. Kurtu‹slam’›n ana ak›mlar›n›n tarihi mas›n› önlemenin önemi daha lufl Teolojisi, Latin Amerika’n›n misyonu sol politikalarla halk›n 1917 Ekim Devrimi s›ras›nda yoksul köylülü¤ünün ilerici aras›na din baraj› kurmak oltoplumsal hareketlere kat›l›m›anlafl›lm›flt›. Türkiye’de bu somufltur. Dinin bizzat kendisin›n önde gelen kanallar›ndan runu kavray›p devrimci bir nin bir “siyasi uyuflturucu” oldu. yöntemle çözmek için kapolup olmad›¤› tart›flma götüsaml› ilk giriflim Dr. Hikmet K›Hümanizmle iç içe geçen rür ise de, Türkiye’deki “siyasi v›lc›ml›'dan gelmiflti. Dr. Hikbir anti-sömürgeci motivas‹slam”›n “ilerici hareketlerin ve met’in ünlü Eyüp Mitingi koyonla 1950’li y›llarda Latin solun panzehiri” olarak yarat›l- nuflmas› Müslümanl›¤›n temel Amerika’n›n k›rsal kiliselerinde d›¤› bilinmektedir. 1950-80 döneminde Kuzey AfriGEL‹P GEÇERKEN... ka’dan Endonezya’ya kadar dünyan›n bir çok ülkesinde ilerici, devrimci, sosyalist hareketlerden etkilenen siyasi ‹slam gruplar› olufltu¤u halde, bu gruplar›n hiçbirinin Türkiye’deki siyasi ‹slam hareketleri içinde geliflmeyifli dikkat çekicidir. ‹ran Devrimi’nden bugüne dünyada yaflanan geliflmeler de Türkiye’deki siyasi Mutlulukla flak›yarak Aç›k gözle düfl görüyorum, ‹slam’›n temel yap›Ruhumun hakimi Gece ve gündüz düfl görüyorum, s›nda kopufllar yaYüzüyor uykumda, Kah bir okyanus var karfl›mda ratmad›. Ama aksine, ABD'den esen Ve ça¤›r›yor beni, Sonsuz ve isyanc›, “evangelik rüzgarÇa¤›r›yor durmaks›z›n! Kah sonsuz kumlar. lar” koca Saadet Ve bir aslan, çöllerin hakimi Partisi omurgas›n› Jose MARTI Üstünde kumlar›n. bir darbede parça(Çeviren Ataol Behramo¤lu)
yay›lmaya bafllayan bu ak›m›n izdüflümü say›labilecek geliflmeler ayn› dönemde Müslüman ülkelerde de k›smi bir geliflme gösterdi. Ama Seyyit Kutub ve Ali fieraiti gibi düflünürlerin bafllatt›¤› bu çal›flmalar, Kurtulufl Teolojisi gibi eflitlikçi ve özgürlükçü toplumsal hareketler yaratamadan ezildiler, yozlaflt›r›ld›lar. Gerek Seyyit Kutub’un, gerekse de Ali fieriati’nin izleyicileri aras›ndan, ezilen s›n›flar›n eflitlikçi ve özgürlükçü mücadelelerini örgütleyen yeni giriflimler de geliflmedi. Aksine, bunlar›n mirasç›lar› selefi (öze dönüflçü) doktrinin eflitlikçi ö¤elerini ikinci plana atan bir yaklafl›m› benimsediler. Rabat’›n en yoksul gecekondu mahallelerini mesken tutan Selefi isyanc›lar›n “eflitlikçi” hareketi “servet düflmanl›¤›”n›n ötesine geçmedi. Kaddafi’nin “islami sosyalizm” ad›n› verdi¤i, darbeci subaylar taraf›ndan yukardan afla¤› uygulanan devletçi-sosyal demokratik model ise dinsel dogman›n sol bir yorumu olarak de¤il, Libya cuntas›n›n din ile sosyal demokrasi aras›nda sa¤lad›¤› bir “uzlaflma” olarak gündeme geldi. Bu nedenle de di¤er Müslüman ülkelerde yoksul, emekçi y›¤›nlar
Ve boynunda aslan›n
içinde canl› bir karfl›l›¤› olmad›. Oysa Müslüman inanc›n›n sosyalist bir toplumsal programa aç›labilmesi için en az Hristiyanl›k kadar genifl olanaklar tafl›d›¤›n› biliyoruz. Yaln›zca Dr. Hikmet K›v›lc›ml›’n›n Müslüman dogmaya getirdi¤i yorum dahi bir “Müslüman sol” söylemi üretmek için yeterlidir. Dr. Hikmet, “k›yamet”i “eski toplumu ortadan kald›ran bir sosyal devrim”e, “nefs”i “bireycilik”e, “fleytan”› “teknoloji ve bireysel mülkiyet”e, “do¤ru yol”u “kolektivizm”e “tövbe”yi “özelefltiri”ye tahvil ederek okundu¤unda, Kur’an’dan sosyalist ve devrimci bir yorum türetmenin olanakl› oldu¤unu göstermiflti. Bu nedenle, Bekaro¤lu ve Günay’›n “Müslüman Sol” aray›fl›n›n bir karfl›l›¤›n›n olup olmad›¤›, gelifltirecekleri “sol”un ne menem bir sol olaca¤› sorusu anlaml› de¤ildir. (Büyük bir olas›l›kla Müslüman bir sosyal demokrat partinin ötesine gitmeyecekler ve giriflimleri, siyasal ‹slam saflar›nda de¤il, solda kafa kar›fl›kl›¤›n› art›rmaktan baflka bir fleye yaramayacak.) Anlaml› olan soru, Hristiyan dogmas›ndan üretilebilen eflitlikçi ve özgürlükçü toplumsal hareketlerin bugünün Müslüman ülkelerinde ‹slami dogmadan gelifltirilmesini, nelerin, kimlerin, hangi Alaattin T‹MUR yol ve yöntemlerle önleyebildikleridir. Müslüman dogmas›n›n iç imkanlar› Bedreddin’den beri bilindi¤ine göre, Latin Amerika’da yoksul köy papazlar›n›n yapt›¤› fleyi Müslüman dünyas›ndaki yoksul köy imamlar›n›n yapamamas›n›n bir baflka aç›klamas› olmal›d›r. Aç›klaman›n hareket noktas›n› belki Börklüce Mustafa ile fieyh Bedreddin aras›ndaki iliflkide ya da Che’nin gerillas›n› izleyen Rahip Camillo Tores’de bulabiliriz. Devrimci bir hareket olmadan dogman›n yüzü devrime çevrilemez.
Oda¤›nda insan olan, halk olan bir düzene ihtiyac›m›z var
T
ürkiye siyasetine iliflkin söylenen her söz, yaz›lan her yaz› bu y›l yap›lacak “iki seçim”i merkezine koyarak kuruluyor. Pekiyi, bu seçimlerde seçilecek olan, ayr›flacak olan nedir? En az›ndan seçilecek/ayr›flacak olan siyasi aktörleri biliyoruz. Cumhurbaflkanl›¤› için laik olan ile laik olmayan ayr›flacak, bir baflka ifade ile AKP’li olan ile devletlü olan. Parlamento seçimi için ise aktörler biraz daha fazla. Erdo¤an, Baykal, Bahçeli, A¤ar, Kutan, Mumcu,... Siyasi aktörler belli de bu aktörlerin siyaseti belli mi? Yani Türkiye’nin, Türkiye halklar›n›n sorunlar›na bulduklar› çözümler neler? Tam da burada bir kar›fl›kl›k var..... Yap›lan tüm araflt›rmalar/anketler ayn› fleyi gösteriyor: Halk, “Türkiye’nin temel sorunlar› nelerdir” sorusuna s›ras›yla iflsizlik, yoksulluk, terör, e¤itim, sa¤l›k, yolsuzluk, insan haklar›, Kürt sorunu, yaflam tarz› uyuflmazl›klar›, d›fl tehditler yan›t›n› vermekte. Bu duruma ek olarak yine çok bilinen birkaç veriyi hat›rlatal›m; Türkiye halklar›n›n yaklafl›k %80’i ABD’ye karfl›. Yine yaklafl›k ayn› oranda IMF’ye karfl›. Benzer oranlar geçerli olmak üzere, özellefltirmelerin as›l olarak büyük tekellerin ç›kar›na oldu¤u düflünülüyor. Bu nesnel verilerin do¤ru oldu¤unu kabul etti¤imizde, do¤al olarak, yukar›da say›lan siyasi aktörlerin önerecekleri çözümlerin de bu sorunlarda ayr›flmas› gerekir. Ki
halk da seçimini ona göre yapabilsin. Ancak Türkiye egemen s›n›flar›n›n ve onlar›n temsilcilerinin gerçek sorunlar› bunlar de¤il. Egemen s›n›flar›n önerdi¤i politikalar›n bu gerçek sorunlar karfl›s›nda yalanc›, geçici veya k›smi çözümlerden baflka bir vaatte bulunmad›¤›n› biliyoruz. Örne¤in egemen s›n›flar, halk›n iflsizlik, yoksulluk, e¤itim, sa¤l›k, yolsuzluk gibi ekonomik alt yap› ile ilgili sorunlar›n›n çözümünün “büyüme” oldu¤unu ve bunun ancak “ABD’nin sömürgecilik politikalar›na tam uyum ve/veya AB üyeli¤i arac›l›¤›yla dünya ekonomi ile bütünleflmemiz halinde” sa¤lanabilece¤ini ileri sürüyor. Bu do¤rultudaki “ilerleme”nin, ekonomide bir ilerleme sa¤lad›¤› da bir gerçek. Ancak bu büyümenin iflsizli¤i, yoksullu¤u ve yoksunlu¤u azaltmad›¤›, tam tersine büyüttü¤ü de bir gerçek. Halk›n sahip oldu¤u tek fley bu sorunlar›n ileride bir gün “azalaca¤› beklentisi”. Oysa egemen s›n›flar›n büyümesi, kar› her geçen gün art›yor. Bir baflka örnek, Kürt sorununda yaflanmaktad›r. Egemen s›n›flar Kürt sorunun Türkiye’ye d›flar›dan dayat›lan bir “terör ve bölücülük” sorunu oldu¤unu ileri sürüyorlar. Zorunlu askerlik nedeniyle çocuklar› Do¤u ve Güneydo¤u’da atefl hatt›na sürülen halk›n, “Kürt sorunu”nu gerillaya ve onun hareket ve lojistik ba¤lant›lar›na indirgemeleri zaten kolay. Di¤er yandan, ba-
t›da yaflanan bir Kürt sorunu da var. Özellikle 90’l› y›llardaki zorla göç ettirme döneminde büyük kentlere sürüklenmifl iflsiz kürt gençlerinin “suçlulaflt›r›lmas›” ve ötekilefltirilerek d›fllanmas› Kürt sorununun bir “terör ve bölücülük” sorunu olarak kavranmas›n› kolaylaflt›r›c› bir toplumsal iklim yarat›yor. Bu durumun egemen s›n›flar saflar›ndaki karfl›l›klar› ise bambaflka. Askeri harcamalara giden milyarlarca dolar, ucuz emek, güvencesiz çal›flma, sömürü mekanizmas›n›n korunmas› ve elbette ki iktidarlar›n›n kal›c›l›¤›. Yani egemen s›n›flar, ekonomik geri b›rakt›r›lm›fl sorununu “küreselleflememe sorunu”, Kürt sorununu “bölücü terör sorunu”, siyasi istikrar sorununu “ABD ile stratejik ortak olamama sorunu” olarak formüle ediyorlar. Tüm bunlara ra¤men halk›n büyük bir ço¤unlu¤u bu sorunlar›n çözümlerini “sa¤ politikalar”da ar›yor. Marks oldukça eski bir tarihte, bir s›n›f›n toplum üzerindeki siyasi egemenli¤inin kayna¤›n›n, kendi özel ç›kar›n› toplumun genel ç›kar› gibi sunabilmesinde oldu¤unu söylemiflti. Bugün yaflad›¤›m›z da tam olarak bu. Tekrar bafla dönersek, Türkiye’nin yukar›da say›lan siyasal aktörleri egemen s›n›flar›n temsilcileridir. Ve görevleri (!) halk›n sorunlar›na gerçek çözümler bulmak de¤il, egemen s›n›flar›n sorunlar›n› çözmek için halk› kand›rmakt›r.
Toplumun devrimci bir dönüflümü için, iktidardaki s›n›f›n özel ç›kar›n›n toplumun genel ç›kar› olmad›¤›n›n halk, yani iktidarda olmayan s›n›flar taraf›ndan pratik olarak kavranmas› gerekir. Bir devrim ancak yeni bir devrimci s›n›f›n ortaya ç›k›p, egemen s›n›f karfl›s›nda toplumun bütün kitlesi olarak görünebildi¤i zaman somut olarak gündeme gelebilecektir. Bu nedenle, öncelikle yap›lmas› gereken, egemen s›n›flar›n ç›kar› ile halk›n ç›karlar›n› birbirinden ayr›flt›ran bir “karfl› propaganda” faaliyetinin yayg›nlaflt›r›lmas›d›r. Kuflkusuz, egemen s›n›flar›n ellerindeki araçlar›n gücü ve kulland›klar› yöntemin ahlaks›zl›¤› s›n›r tan›m›yor. Ancak unutulmamal› ki biz gücümüzü gerçekten, meflruluktan ve özgüvenimizden al›yoruz. fiuras› bir gerçek ki bu topraklar üzerinde yaflayan halklar›n, kendi sorunlar›na do¤ru çözümler üretebilmesi için kapsaml› bir sol politik program oluflturmak ve bunu kitle mücadelesi çizgisine dönüfltürebilmek gerekli. Egemen s›n›flar›n “büyüme” dedikleri ekonomik geliflme yolu, halk için “yoksullaflt›r›c› bir büyüme”dir. Egemen s›n›flar›n “terör ve bölücülük” dedikleri Kürt sorununa uygulad›klar› çözümün, Türk ve Kürt halklar›n› her geçen gün birbirinden uzaklaflt›rd›¤› ortada. Gerçek bölücülük tam da budur. Kürtlerin “ulusal kimli¤inin tan›n-
mas›n›” öngören bir toplumsal iliflki zemini ayn› zamanda emek piyasas›ndaki dibe do¤ru rekabetin önünü kesecektir. E¤itim ve sa¤l›k baflta olmak üzere enerji, ulafl›m, haberleflme, bar›nma gibi kamusal haklar›n tasfiye edilmesi, egemen s›n›flara daha çok kar edebilecekleri alanlar oluflturmaktad›r. Bu durumun halktaki karfl›l›¤› daha fazla cehalet, daha fazla hastal›k ve güvencesiz gelecektir. Ve halk›n siyasal/kamusal alandan tamamen d›fllanmas›d›r. Neo-liberal y›k›m politikalar›n› durdurmak için do¤rudan demokrasiye dayanan özgür siyasi birliklerin üretti¤i ve denetledi¤i bir temel hizmetler rejimi zorunludur. Bu konuda at›lacak ad›mlar özellefltirme siyasetine karfl› yeni bir kamulaflt›rma anlay›fl›n› dayatacakt›r. Savafla, y›k›ma, bask›ya, yoksullu¤a kilitlenmifl ülkenin “Halk›n Anahtar›na” ihtiyac› var! Emperyalist iflbirlikçili¤ine karfl› ilk önce onura ihtiyac› var! Halklar›n bölünme provokasyonuna karfl› ilk önce insan sevgisi ve sayg›s›na ihtiyac› var! Bilgili, sa¤l›kl› ve güvenceli bir gelecek için yeni bir kamulaflt›rmaya ihtiyac› var. Sözde demokrasiye karfl› do¤rudan ve tam demokrasiye ihtiyac› var! Oda¤›nda insan olan, halk olan bir düzene ihtiyac› var!
Michel Chossudovsky Global Research Center
T
arih boyunca,“din savafl›” kavram›, fetihlerin arkas›nda yatan ekonomik ve stratejik ç›karlar› görülmezlefltirmeye yaram›flt›r. “Din savafllar›”n›n gerçek amac› her zaman ticaret yollar›n›n ve do¤al kaynaklar›n ele geçirilmesi olmufltur. 11. yy.dan 14.yy.a dek süren Haçl› Seferleri tarihçiler taraf›ndan bazen “Avrupa H›ristiyanlar›n›n, Kutsal Topraklar› dinsiz Türklerden almak için tekrar tekrar yapt›klar› askeri/dini ak›nlar” diye tan›mlan›rlar. Oysa Haçl› Seferlerinin gerçek amac›n›n dinle pek bir iliflkisi yoktu. Do¤u ticaret yollar›n› kontrol eden tüccar Müslüman toplumlar›n egemenli¤ine karfl› giriflilen harekatlard›. Bu “Hakl› Savafllara”, Katolik Kilisesinin deste¤i ile girifliliyordu. Kamuoyu deste¤i için “Hakl› savafl” kavram› çok önemlidir. Bir savafl ahlak ve din nedenleriyle sürdürülüyorsa, onun “hakl›” oldu¤u iddia edilebilir. Amerika'n›n Orta Asya'daki ve Ortado¤u'daki savafllar› da Haçl› Seferlerinden farkl› de¤il. “Terörizme karfl› savafl,” Amerikal›lar› ve “medeni dünyay›” korudu¤unu iddia ediyor. Bir din savafl›, bir medeniyetler çat›flmas› oldu¤unu ileri sürüyor. Oysa gerçek amac› yörenin önemli petrol zenginli¤ini flirketlerin kontrolü alt›na almak, ve bu arada IMF ve Dünya Bankas›'n›n yard›m›yla, devlet kurumlar›n› özellefltirerek ülkelerin ekonomik varl›klar›n› yabanc› sermayeye aktarmak. “Hakl› Savafl” kavram›, bu savafllar›n insani amaçla sürdürüldüklerini iddia ediyor. Askeri harekat›n gerçek nedenlerini kamufle ederek, iflgalcilere ahlaki, ilkeli bir görünüm sa¤l›yor. Bugünkü flekliyle, vatan› tehdit eden “kötü ülkelere” ya da “‹slamc› teröristlerin” üstüne gidilmesini öngörüyor. Bush yönetiminin Afganistan ve Irak iflgalinde, savafl için “hakl› nedenler” oldu¤u iddias› önemli bir rol oynad›. “Hakl› Savafl” kavram›, kendini koruma hakk›na ba¤l› olarak “ön vurufl” kavram›yla birlikte ABD askeri akademilerinde de ö¤retilen bir savafl doktrini oldu. Ayn› zamanda, askerleri düflman›n kötülü¤üne inand›rmakta, medyay› yönlendirerek halk›n deste¤ini sa¤lamakta da kullan›l›yor. Savafl bir insanl›k sorunu yarat›r. Tarih boyunca, düflman tekrar tekrar “fleytan” olarak tan›mlanm›flt›r. Haçl› Seferleri s›ras›nda savafl, “dinsiz Türklerin” kötülenmesiyle aç›klanm›flt›. O zamanlar oldu¤u gibi flimdi de “‹slamc› Terörizm” kavram›, petrol yataklar›n›n ele geçirilmesinde kullan›l›yor. “‹slamo-faflizm” sözü, Müslüman ülkelerin de¤erlerini, kurumlar›n› ve sosyal dokular›n› afla¤›lamaya yar›yor, ve bu ülkelere tek seçenek olarak “bat› demokrasisi” ve “serbest piyasa” kavramlar›n› sunuyor. ABD önderli¤inde Ortado¤u ve Orta Asya'da sürdürülen savafllar, dünyan›n do¤algaz ve petrol kaynaklar›n›n %60’›n› ele geçirme amac›ndan ibaret. ‹ngiliz/Amerikal› petrol devleri yörenin petrol ve do¤algaz boru hatlar›n› kontrollerinde tutmak istiyorlar Suudi Arabistan, Irak, ‹ran, Kuveyt, Birleflik Arap Emirlikleri, Katar, Yemen, Libya, Nijerya, Cezayir, Kazakistan, Azerbaycan, Malezya, Endonezya, Bruney, dünyan›n toplam petrol rezervlerinin yüzde 66.2 ile 75.9 aras›nda bir miktar›na sahip olan ülkeler. Buna karfl›n, ABD, dünyan›n petrol rezervlerinin %2’sine sahip. Irak'›n ABD'den befl kat fazla petrolü var. Müslüman ülkeler, bat› ülkelerinden 16 kat fazla petrole sahip. Müslüman olmayan petrol zengini ülkeler ise Venezüella, Rusya, Meksika, Çin ve Brezilya. “‹blislefltirme,” flu anda, dünyan›n petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bir düflmana karfl› uygulan›yor. “fier ekseni”, “haydut ülkeler”, “baflar›s›z ülkeler”, “‹slamc› teröristler” gibi tan›mlar ise ABD'nin “teröre karfl› savafl›'n›n” ideolojik dayanaklar›. Düflman, sivil halk›n bile toplu olarak öldürülmesini hakl› gösterebilecek flekilde “kötü” olarak tan›mlan›yor. Ortado¤u ve Orta Asya yöreleri a¤›r bir flekilde askerilefltiriliyor. Petrol yöreleri iflaretleniyor. NATO gemileri Do¤u Akdeniz'de konuflland›r›l›yor. Terörizme karfl› savafl kapsam›nda, ABD filosu, ‹ran körfezine yerlefltiriliyor. As›l amaç, askeri harekat, üstü kapal› eylemler ve savafl propagandas›yla dokunun bozulmas›, uluslar›n çözülmesi, yörenin aç›k bir ekonomik alana çevrilmesi ve yöredeki do¤al kaynaklar›n ve petrol ve gaz boru hatlar›n›n “serbest piyasa” denetiminde talan edilebilmesi. “‹blislefltirme” ayn› zamanda süregiden savafllar için bir kamuoyu oluflturma yöntemi. Psikolojik savafl, Pentagon ve ABD'nin istihbarat sistemi ve savafl makinesi taraf›ndan kullan›l›yor. Amerikan kaynakl› iç savafllar, Nijerya, Sudan, Kolombiya, Somali, Yemen, Angola ve Çeçenistan’da da yafland›. Sudan'›n Darfur bölgesinde ve Somali'de zengin petrol kaynaklar› oldu¤u biliniyor. Somali'de, dört Anglo/Amerikan petrol flirketi önemli ayr›cal›klar kazand›. Müslümanlar›n toplu halde kötülenmesi ve iblislefltirilmesi, dünya çap›nda uygulanan ve ideolojik düzeyde, dünyan›n enerji kaynaklar›n›n fethini destekleyen bir olgu olup, Yeni Dünya Düzeni'nin genifl ekonomik ve politik mekanizmas›n›n bir parças›d›r. Çeviri: Üstün B. Reinart / Sendika.Org
11 Ocak 24 Ocak
2007
GÜNDEM 3
Tabip Odas› Gökçek’e inat yoksullar›n yan›nda
Büro emekçisi yürüdü: Sa¤l›k yoksa ifl de yok
Ankara Tabip Odas› Baflkan› Önder Okay, kendilerini at›k ka¤›t emekçilerine sahip ç›kt›klar› için halk›n sa¤l›¤›n› tehlikeye atmakla suçlayan ‹. Melih Gökçek’e bir bas›n aç›klamas›yla cevap verdi. Okay, Belediye’nin çöp ar›tma tesisini özel bir firmaya devrederek, 6 bin at›k ka¤›t iflçisini ve ailesini çaresiz b›rakt›¤›n› hat›rlatt›. Önder Okay, kolera salg›n›na duyars›z kalan, okullar›n suyunu kesen, ‹l H›fz›s›hha Kurulu’nun verdi¤i görevleri dahi yerine getirmeyen Büyükflehir Belediyesi’nin, özel bir firman›n çöp ar›tma hizmetlerini 30 milyon dolar yat›r›m yaparak üstlenmesinin ard›ndan halk sa¤l›¤› ile ilgilenmeye bafllad›¤›na da dikkat çekti.
Emekli Sand›¤› Genel Müdürlü¤ü çal›flanlar›n›n maafllar›ndan yap›lan %2’lik kesintilerle kurulan sa¤l›k merkezi 6 Ocak’ta Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) taraf›ndan kapat›ld›. Pazartesi iflyerlerine gelen çal›flanlar›n sa¤l›k merkezinin kapat›ld›¤›n› ö¤renmesi üzerine 2000 büro çal›flan› ifl b›rakarak genel müdürlük önüne indi. Çal›flanlar sa¤l›k araç gereçlerine SGK’n›n el koymas›naysa izin vermediler. 1000 kadar emekçi BES iflyeri temsilcileri öncülü¤ünde Sosyal Güvenlik Kurumuna yürüdü. SGK Baflkan› Birol Aydemir’le yap›lan görüflmede, merkezin aç›lmas› sözü al›nd›.
Bu bayram da halk ‘kurban’ Her bayramda art›k al›fl›ld›k hale gelen trafik facialar› bu y›l da 61 insan›n hayat›na mal oldu. Bu ölümlerle birlikte son 10 y›lda sadece kurban bayramlar›nda meydana gelen trafik kazalar›nda ölenlerin say›s› bin 313’e ulaflt›. Bayram boyunca medyan›n ve yetkililerin yapt›¤› “aman dikkatli olun” ça¤r›lar› ise her y›l oldu¤u gibi bu y›l da ifle yaramad›. Zaten onlar›n yapt›klar› da yasak savmaktan baflka bir fley de¤ildi. Çünkü bu ölümler y›llard›r uygulanan karayolu tafl›mac›l›¤›na dayal› ulaflt›rma politikalar›n›n do¤al bir sonucu. Üstelik bunun üstüne ülkedeki karayollar›n›n efle dosta da¤›t›lan ihaleler nedeniyle adeta yamal› bohçaya dönen durumu da eklendi¤inde manzaran›n bu denli vahim olmas› kaç›n›lmaz. AKP’nin duble yollar› ise bu sorunu çözmek bir yana ikiye katl›yor.
Yalan, tehdit ve ikiyüzlülük Üç insan tecrite karfl› açl›k grevlerinde kritik afla- 10 Mart 2004 mada. Tecritin kald›r›lmas› için halk›n sesi yükselirken Cemil Çiçek ile Bülent Ar›nç’›n “iyi polis-kötü polis” oyunu mide buland›rd› Ölüm oruçlar› kritik bir aflamaya girerken hükümetin gerçek yüzü daha fazla ortaya ç›k›yor. Adalet Bakan› Cemil Çiçek ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Kenan ‹pek sorunu çözmek yerine sald›rgan ç›k›fllar›na devam ederlerken, AKP’nin sars›lan “liberal” imaj›n› düzeltmek için devreye giren Bülent Ar›nç’›n “iyi polis” rolünün foyas› da k›sa zamanda ortaya ç›kt›. 26 Aral›k’ta Aflç›’n›n annesi ve avukatlarla görüflen, “F tipindeki koflullar insani de¤il” diyen, ancak çözüm için tecriti kald›rmak yerine sadece ölüm oruç-
lar›n›n bitirilmesini isteyen Ar›nç’tan bir daha ses seda ç›kmad›. Gazeteler Ar›nç’›n “bu giriflimden piflman oldu¤unu” yazarken ve Adalet Bakan›, “Ar›nç’›n görüflmesinden haberi olmad›¤›n›” söylerken o susmaya devam etti. Çünkü Ar›nç’›n 26 Aral›k’ta sergiledi¤i F tiplerine dair ikinci flovuydu. Gelelim ilk flova: Y›l 2004. 32 tutsa¤›n vahflice öldürüldü¤ü “Hayata Dönüfl Operasyonu”nun ve F tiplerinin mimarlar›ndan, dönemin Cezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’a “Devlet Üstün Övünç Madalyas›” tak›l›yor ve hu-
EM‹N ÇÖLAfiAN ÖLÜM ‹ST‹YOR Emin Çölaflan Hürriyet’te yay›nlanan yaz›s›nda tecriti tart›flmak yerine flunlar› yazd›: “Bunun nas›l bir ölüm orucu oldu¤unu anlayan beri gelsin. Sen 280 gün boyunca ölüm orucu yapt›¤›n› iddia edeceksin ama -maflallah- yaflam›n› sürdüreceksin” diyen Çölaflan, kendi dünyalar›na has çirkin ithamlarla Aflç›’ya sald›rd›. Çölaflan’›n sözleri -karfl› cephesindeymifl gibi- davrand›¤› fleriatç›larla da insanl›k karfl›s›nda ayn› safta oldu¤unu gösterdi. 1996’da Adalet Bakan› Refah Partili fievket Kazan da tutsaklar›n ölüm orucunun gerçek olmad›¤›n›, yemek yediklerini iddia etmifl, ölümler üzerine de özür dileme ihtiyac› bile hissetmemiflti.
Y›l 2004: Hayata dönüfl katliam› için dönemin Cevaevleri Müdürü Ertosun’a madayla tak›l›yor. Sahnede Ar›nç. Y›l 2006: Tecrit ve ölümler sürüyor. AKP köfleye s›k›fl›nca imaj yenileme faaliyetine giriyor. Ar›nç’ta k›l›k çok!
26 Aral›k 2006
zurlar›n›zda “duygusal” Bülent Ar›nç. Geleneksel olarak Cumhurbaflkan›’n›n vermesi gereken madalya için düzenlenen törene Sezer kat›lmam›fl, “iyi polis” Ar›nç’a “kötü polis” Cemil Çiçek efllik etmiflti. Yap›lan konuflmalarda "Ertosun’un cezaevlerinde devletin gücünün tesisi için verdi¤i mücadele nedeniyle ödülü haketti¤i” söylenerek katliam kutlan›yordu. “Duygusal” Bülent Ar›nç ile “tavizsiz” Cemil Çiçek’in bugün de süren mutabakat›, o gün çekilen foto¤raflarla belgeleniyordu: “Faflizm ve gericilik”. ‹lkel ve utanç verici Adalet Bakanl›¤› da tecrit sorununu çözmek bir yana, sorunun
a¤›rlaflt›rmaya devam ediyor. Cezaevleri Genel Müdürü taraf›ndan imzalanan ve Adalet Bakanl›¤› sitesinde yer alan 21 Aral›k tarihli bir aç›klamayla hukuk ayaklar alt›na al›nd›. “Terör suçlar›ndan hükümlü ve tutuklulardan bir k›sm›n›n avukat› olan kiflinin, terör örgütü mensubu olmak ve terör örgütüne yard›m ve yatakl›k etmek suçlar› olmak üzere iki ayr› davadan yarg›land›¤› bilinmektedir” denilen aç›klamaya Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) sert tepki gösterdi. Çünkü aç›klama yarg› sisteminin en temel ilkelerinden ikisini ihlal ediyordu. Hükmü bulunmayan kimseleri “suçlu” ilan etme
yasa¤› olarak özetlenebilecek “Masumiyet Karinesi” ve “Avukat›n müvekkilleri ile özdefllefltirilmesi yasa¤›” -herhangi bir insan taraf›ndan de¤il- bizzat Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan ayaklar alt›na al›nm›flt›. ÇHD Genel Sekreteri Selçuk Koza¤açl› bu tavr› “ilkel ve utanç verici” olarak tan›mlad›. Bu arada tecrit uygulamalar› da a¤›rlaflmaya devam ediyor. Sincan F Tipi Cezaevi’nde bulunan 30 hükümlüye bayramda görüfl yasa¤› verildi. Cezaevi idaresinin, uzak illerden gelen ailelere ve tutsaklara “bayram hediyesi” daha s›k› tecrit oldu.
Avukat›, hekimi, emekçisi, ö¤rencisi, ayd›n› tek ses tek yürek
Tecriti kald›r›n, ölümleri durdurun Behiç Aflç›, Sevgi Saymaz ve Gülcan Görüro¤lu ölüm orucunda kritik günlere girerken tecrit karfl›tlar›n›n mücadelesi ve dayan›flma eylemleri de devam ediyor. Halk›n tüm kesimleri tek bir ortak talep etraf›nda bütünlefliyor. Hekimler tecriti, F tipi hapishanelerdeki incelemeleriyle tespit ederken çözüm önerilerini de s›ral›yor
Hekimler teflhisi koydu: TECR‹T
‹stanbul: Her Cumartesi Taksim’e Aralar›nda sendikalar, meslek odalar›, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin yer ald›¤› çok say›da kurum 4 Ocak Çarflamba günü saat 19’da Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir oturma eylemi düzenledi ve ölümler durduruluncaya kadar her Cumartesi ayn› yerde buluflacaklar›n› duyurdu. ‹lk Cumartesi eylemi 6 Ocak günü gerçeklefltirildi. Yo¤un polis ablukas›na ra¤men alanda 1000'e yak›n tecrit karfl›t› bulufltu. Burada bir konuflma yapan Genel-‹fl Genel Merkez yöneticisi Erol Ekici, "Hükümetin kamuoyunun vicdan›nda mahkum edilen tecrite son verecek çözüm talepleri karfl›s›nda somut bir yan›t vermesi gerekti¤ini" belirtti. Polisin kitleyi terörize etme ve eylemi engelleme çabalar›na ra¤men, yaklafl›k 20 dakika süren eylem boyunca "Tecriti Kald›r›n Ölümleri Durdurun" sloganlar› susmad›. Her Cumartesi tekrarlanacak olan eyleme TMMOB, KESK
fiubeler Platformu, D‹SK Genel-‹fl 2 ve 3 Nolu fiubeleri, D‹SK Bas›n- ‹fl, D‹SK Dev Sa¤l›k-‹fl, BES ‹stanbul 1 ve. 2 Nolu fiubeleri, Tar›m Orkam-Sen ‹stanbul fiubesi, E¤itim-Sen 3, 7 ve 8 Nolu fiubeleri, SES Aksaray fiubesi, Tüm Bel-Sen 3 ve 4 Nolu fiubeleri, Ça¤dafl Avukatlar Grubu, ÇHD, Tecrite Karfl› Avukatlar, Tecrite Karfl› Sanatç›lar, Tiyatro Simurg, PSAKD, Halkevleri, ÖDP, SDP, TKP, Kurtulufl Partisi, EHP, HÖC, DHP, Antikapitalist, Kald›raç, BDSP, ‹flçi Mücadelesi, TÖP, ESP, Partizan, ODAK ve Ça¤r› Dergisi destek veriyor. Aflç›’yla dayan›flma ziyaretleri sürüyor 27 Aral›k’ta E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer ve sendikan›n Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Behiç Aflç›'n›n fiiflli’de ölüm orucu eylemini sürdürdü¤ü evdeydi. 6 Ocak’ta yazar Vedat Türkali, Eflber Ya¤murdereli, Ercan Karakafl, Ak›n Birdal ve Kemal Aytaç ölüm orucu eyleminin 277. gününde Avukat Behiç Aflc›’y› ziyaret etti.
Özel sa¤l›k öldürür Özel diyaliz merkezinde 88 hastaya ölümcül Hepatit C virüsü bulaflt›r›lmas›yla, özelden sat›n al›nan hizmetin kalitesi görüldü Diyarbak›r'da 213 böbrek hastas›n›n hizmet ald›¤› Özel Diyarbak›r Diyaliz Merkezi'nde hastalardan 88’ine Hepatit C virüsü bulaflt›r›ld›¤› ortaya ç›kt›. Diyarbak›r ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü Hastane Enfeksiyonlar› Komitesi'nin denetlemeleri sonucu a盤a ç›kan skandal, sa¤l›kta özellefltirmenin “kalite” getire-
ce¤i yönündeki iddialar› bir kez daha çürüttü. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Diyarbak›r Tabip Odas› Baflkan› Adem Avc›k›ran, sa¤l›k sektörünün vahfli piyasa koflullar›na b›rak›ld›¤› için her an her fleyin olabilece¤ini ve bu skandal›n gelecekte olabilecek facialara dair bir iflaret oldu¤unu söyledi.
Ankara: Adalet Bakan›’na tepki Ankara Tabip Odas›, D‹SK, KESK ve TMMOB, 30 Aral›k günü bir bas›n toplant›s› düzenleyerek “Cezaevlerinde yaflanan tecrit sorununa karfl› 3 Kap› 3 Kilit aç›ls›n” dedi. KESK, TMMOB, D‹SK, ÇHD, Halkevleri, HÖC, ESP, DTP gibi bir çok kurumun ve ayd›nlar›n oluflturdu¤u Tecrite Karfl› Ankara ‹nisiyatifi 2 Ocak’ta Yeniflehir Postanesi’nden Adalet Bakan›'na ve F tipi hapishanelerdeki tutsaklara yeni y›l kartlar› gönderdi. Tecrite Karfl› Ankara ‹nisiyatifi 5 Ocak günü de Adalet Bakanl›¤› önünde “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun” dedi. D‹SK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün burada yapt›¤› aç›klamada AKP’nin oyalama taktiklerine dikkat çekti ve yaflama hakk›n› savunmak için bakanl›k önünde olduklar›n› vurgulad›. TAYAD'›n Abdi ‹pekçi Park›’ndaki oturma eylemi ve her hafta cuma günü yapt›klar› meflaleli yürüyüfller de devam ediyor.
Türk Tabipler Birli¤i (TTB) heyeti, Tekirda¤ F Tipi Cezaevi’nde yapt›¤› incelemelerin ard›ndan haz›rlad›¤› raporda, tecrit politikas›n›n fiziksel ve ruhsal bütünlü¤ü bozdu¤una dikkat çekti. TTB Baflkan› Prof. Dr. Gençay Gürsoy, "Mahkûmlar›n tamam›nda izolasyon sonucu oluflan ruhsal ve fiziksel belirtiler gözlemledik" diyerek çözüm önerilerini de s›ralad›: n Acil olarak mimari, mevzuat ve iflleyifl bak›m›ndan izolasyonu kald›racak düzenlemeler yap›lmal›, n Mahkûmlar›n tretmana tabi olmaks›z›n ortak alanlarda makul say›da baflka insanlarla birlikte, günün makul bir süresini geçirmesi sa¤lanmal›. n Cezaevi ‹zleme Kurulu'nda Baro ve Tabip Odas› temsilcileri de yer almal›. n F tipi cezaevleriyle ilgili olarak, sivil örgütleri ve siyasi iradeyi kapsayacak bir tart›flma ve çözüm üretme zemini oluflturulmal›.
Neremde kusurm va..? Çetin UYGUR
M
Yeralt› Maden ‹fl’in 1980 öncesindeki Zonguldak temsilcisi Sabri Cebecik 1990’da Amasra’dan ç›k›p Genel Maden ‹flçileri Sendikas›, GM‹S Genel Merkezi’ne girdi. ‹stanbul’da ‹flçilerin Sesi gazetesine, maden iflçilerinin yorulmadan okuyup içinde kendi yaflamlar›n› bulacaklar› bir gazeteyi ç›karmak için gidip gelirken, ortaya bambaflka bir fley ç›kt›: Dünya’n›n en büyük madenci yürüyüflü. Zonguldak TTK müessesesi ile birlikte bütün bir flehir greve gitti; bununla da kalmad› 4 Ocak 1991’de boflal›p Ankara’n›n üzerine yürüdü. 80 bin madenci, efli ve çocu¤u yürürlerken 700 metre kottaki yaln›zl›k ve çaresizlik havas›ndan s›yr›ld›; Türkiye’yi sallayan hareketinin keyfini ç›kard›. Geçti¤i köprülere isim koydu. Zonguldak’tan ç›k›fltaki köprüye “Demokrasi Köprüsü” dedi. ‹nsanca bir ücret ihtiyac›yla kilometrelerce dehlizi gece yürüyüflleriyle geçip komflu ocaklar›n iflçileriyle buluflmufllar; genç militan iflçi önderlerini sendika yönetimine tafl›m›fllar ve kendi yaratt›klar› yönetime de güvenmifllerdi. “Ücret” dediler önce ama gördüler ki hükümetin niyeti bozuk. Zonguldak önce küçültülecek, sonra da kapat›lacak! Karar yüksek yerden verilmifl. ‹shak Alaton kapm›fl Güney Afrika kömürünün bayili¤ini; “Gönderelim bütün iflçileri evlerine; ücretlerini verelim, kömürü de d›flardan alal›m TTK daha az zarar eder” diyordu. Zonguldak’ta somon yetifltirmeyi öneriyordu. “La olu mu, olu”… Ak›l “olmaz” diyordu ama paran›n akl› yok ki. Zonguldak’›n ve Zonguldak denizinin alt›nda baflka bir deniz daha var. Tafl kömürü denizi. 70 km. ötede Amasra’n›n da ötesinde do¤al gaz sondaj› yapanlar 1500 metrede deliyor Kozlu Serisi’ni. Y›lda 10 milyon ton tafl kömürü ç›karmaya gücü yetiyor damarlar›n. Taflkömürü kok olup demir çelikte kullan›l›yor. Kok olurken naftalinden benzene çok fley üretiyor. Taflkömürünü ç›karmak için kullan›lan vagonlar›, lokomotifleri yapmak için atölyeler kuruluyor. Atölye ama bunda buharl› lokomotif üretiyor Deli Salih; lavarlar›n Avrupa’dan al›nan jikleleri de gün oluyor burada üretiliyor. Ve Zonguldak’›n alt›ndaki taflkömürü denizi, iflçisinden iflsizine, simitçisinden mühendisine, beyaz eflyac›s›ndan memuruna bütün bir flehrin hayat›n› kendi etraf›nda örgütlüyor. Yerin alt›nda 40 bin kifli, yerin üstünde yüzbin insan›n insan s›ca¤› yükseliyor buradan. Ama paran›n akl›n›n olmad›¤›n› Zonguldak’›n madencisi toplu sözleflme masas›nda gördü. Paran›n ak›ls›zl›¤›n›n “politik” fleytanl›kla gizlendi¤ini de gördü orada. “Çankaya’n›n fiiflman›, ‹flçilerin Düflman›” diye uyduruverdi kafiyesine.. Büyük Yürüyüflü tavizle tehditle durdurdu sonunda Ankara. Ama bu hareketten çok önemli bir fley ö¤rendi iflçi düflmanlar›, böyle bir flehri ayakta tutan yerler, bir flehri aya¤a da kald›rabiliyor. Ve bir flehir ayakland› m› durdurmak için “a¤z›ndan girip, burnundan ç›kmak” gerekiyor. O yüzden hesaplar›n› gözden geçirip planlar›n› yenilediler. “Parçala!” dediler; “iflletmeyi parçalara ay›rabilirsek, teker teker çözer bitiririz”. Ocaklar›, liman›, lavarlar›, atelyeyi parçalad›lar, ay›rd›lar. ‹nsan› da parçalad›lar. Zaten bir temel vard›. Yürüyüfl bitip iflçiler geri dönerken Demokrasi Köprüsünün bafl›nda koyvermifllerdi küfürü, “Demokrasi’yi beceremedük, bari paralar› veeseleedi …..” fiimdi aradan 16 y›l geçti. GM‹S’in kuru bir bildirisini gördüm yaln›zca Büyük Yürüyüfl’ü hat›rlatan. GM‹S’in içine de kurt iyiden iyiye ifllemifl. Çetin Altun’la fiemsi’nin kardeflinin birbirine etti¤i sözleri, açt›¤› davalar› konufluyor flehrin karanl›klar› s›r›tarak. Kabul etmem laz›m. ‹fllerini iyi gördüler. Lavar flehrin giriflinde flehrin ölümünün an›t› gibi duruyor flimdi. Türkiye’nin 10 milyon ton kömüre ihtiyac› var y›ll›k. 5 milyonu demir çelikler için, 5 milyonu ihracata. Dünya fiyatlar› f›rlad› gitti. Alaton hala Güney Afrika kömürü satabiliyor mu bilmiyorum. Ama Zonguldak’› yeniden 10 milyon ton üretebilecek hale getirmek için 10 y›l çal›flmak laz›m flimdi. Meram› olan da yok yukar›larda. Zonguldak’ta 40 bin iflsiz var, üretim y›ll›k 1.5 milyon ton; kok fabrikas› kapal›; naftalini de ithal ediyoruz galiba art›k. Zaten Deli Salih de öleli çok oldu. Ama kömür afla¤›da yat›yor derin bir deniz gibi. Kendi türküsünü de koyveriyor usuldan: Tarlada misirim va Dibinde has›r›m va Behey dürzünün o¤lu Neremde kusurum va
Kameralar neoliberal cinayeti göremez ki Yeni y›l akflam› Taksim Meydan›’nda kör bir kurflunla öldü 20 yafl›ndaki Adem Do¤an. Herkes “flehir magandalar›”na lanet okudu. Ve cinayeti çekemedi¤i için, yaflam›m›z› gözetlemek için kurulan MOBESE kameralar›n›n kör noktalar› tart›fl›ld›, Ama MOBESE’nin “kör nokta”s›n›n yakalayamad›¤› cinayeti halk gördü. Adem’e 20 dakika boyunca ambulans›n ulaflamamas› tart›fl›ld›. Hep “lanet kalabal›klar” yüzündendi. Ancak ulaflsa ne olurdu ki? Taksim ‹lkyard›m Hastanesi’ne “yetifltirilince” ne oldu ki zaten. Yer olmad›¤› için tedavideki bir hastan›n solunum cihaz› tak›ld›. Doktorlar, Adem’in daha donan›ml› bir hastaneye naklini istedi. Ama daha donan›ml› hastaneler “özel” hastanelerdi.
Baflbakan Erdo¤an dememifl miydi 2006 boyunca: “Sa¤l›kta devlet hizmet vermeyecek, özel hastaneden hizmet alacak”. Ve gerçekten yeterli hizmet veremedi çökmeye terk edilmifl devlet hastanesi. Baflvurulan 20 hastanede de yan›t ayn›yd›: “yer yok”. Adem zamanla yar›fl›rken “hizmet sat›n al›nacak” özel hastaneler “Ya kaparo ya senet” dediler. Yoksuldu Adem’in ailesi ve yoksul bir aile bilirdi bunun anlam›n›: Ölüm! Ve MOBESE’ler çekemedi cinayeti... 2007’ye üniversiteli bir gencimizi kaybederek girdik. fiimdi endifleliyiz. Yeni y›la nas›l girersek öyle gidermifl tüm y›l. Ve 2007’ye “Sa¤l›kta tasarruf bütçesiyle” giren bizler daha da fark›nday›z art›k: “Bu iflin ticareti olmaz”.
11 Ocak 24 Ocak
4 GÜNDEM ASKERL‹K YAPMAYI REDDETT‹
MARAfi SANI⁄I KAVGA ‹STED‹
Çorlu Askeri Mahkemesince tutuklanan vicdani redci Halil Savda’n›n 15 Ocak’taki duruflmas› yaklafl›rken dayan›flma etkinlikleri de sürüyor. ‹HD ‹stanbul fiubesinin düzenledi¤i, Vicdani Red Platformu‘nun destekledi¤i oturma eylemlerinin ikincisi ‹HD fiubesi önünde 8 Ocak günü yap›ld›. Soka¤a mumlar yak›ld› ve askerli¤i reddeden Halil Savda’n›n derhal serbest b›rak›lmas› istendi.
Marafl katliam›n›n bir numaral› san›¤› BBP’li Ökkefl fiendiller nefret kusmaya devam ediyor: Sinemadaki provokasyonu düzenlemekle suçlanan fiendiller katliamdan solu sorumlu tuttu ve Ecevit hükümetinin göz yumdu¤unu söyledi. fiendiller, yak›lan, y›k›lan evlerine 3 hilal çizilmifl 200 solcuyu ülkücülerin öldürdü¤üne dair bir belgenin olmad›¤›n› iddia etti ve “Yürekleri yetiyorsa yüzleflsinler” dedi.
Halil Savda’ya özgürlük!
D‹SK’TEN SALDIRILARA TEPK‹
Provokatör uslanm›yor
BEfi‹KTAfiLILAR SOKAKTA
2007
MÜDÜRE TEPK‹ HAP‹S GET‹RD‹
Her ö¤renciye çelik yelek
Faflist çetelere geçit yok
Sen misin sevk isteyen!
D‹SK’in, faflist sald›r›lara iliflkin aç›klamas›nda ‘E¤itim sat›lamaz’ diyen ö¤rencilerin önce disiplin cezas› ald›¤›n›, sonra da sald›r›ya u¤rad›¤› hat›rlat›l›p “her ö¤renciye bir çelik yelek verin” denildi. “Üniversitede kasaplar›n ne ifli var diye soran” D‹SK, 24 Ocak kararlar›n›n askeri darbeyle uyguland›¤›n› hat›rlatarak, e¤itimde özellefltirme sürerken sald›r›lar›n artt›¤›na dikkat çekti.
‹.Ü. ‹letiflim Fakültesi ö¤rencisi Okan Özperçin'in Befliktafl’taki iflyerinden ç›karken faflistlerin sald›r›s›yla yaralanmas› bir yürüyüflle protesto edildi. Demokrat Befliktafll›lar imzal› ça¤r›yla bir araya gelen 150 kifli sald›r›n›n gerçekleflti¤i yere kadar sloganlarla yürüdü. Burada yap›lan aç›klamada “Befliktafl›m›z çetelere b›rak›lmayacak” denildi.
‹zmir’deki Necatibey ‹lkö¤retim Okulu’nda rahats›zlanarak doktora gitmek isteyen ifl yeri temsilcisi ö¤retmen ‹smail Okçu'ya sevk ka¤›d› vermedi¤ini söyleyerek, okul müdürünün “keyfi tutum”unu k›nayan E¤itim Sen 1 No.lu fiube yöneticilerini mahkeme, “bas›n yoluyla hakaret” suçundan 1'er y›l 2'fler ay hapis cezas›na çarpt›rd›.
AKP flahinlik yar›fl›nda BARIfi ARANIYOR Farkl› toplumsal kesimlerden 55 isim Ankara’da “Çözüm ve Bar›fl” için konferans düzenliyor
Tayyip Erdo¤an, Cumhurbaflkanl›¤› seçimi geriliminde yeni bir manevraya yöneldi. Erdo¤an bu kez orduyla milliyetçilik yar›fl›nda Erdo¤an’›n 21 Aral›k’ta kat›ld›¤› BM “Medeniyetler Buluflmas›” toplant›s› için bulundu¤u Washington’da PKK Koordinasyonu’nun çal›flmalar›nda bir ilerleme sa¤lanamad›¤›ndan flikayet ederek sarf etti¤i, “Sabr›m›z›n bir s›n›r› var. Kerkük referandumu ertelenmelidir” biçimindeki sözlerinin hedeflerinden birinin de iç politika oldu¤u anlafl›ld›. “Kurban olam ay›na y›ld›z›na” mesaj›yla Kurban bayram›nda bilboardlar› doldurmas›n›n ard›ndan, Tayyip Erdo¤an “Koordinasyon çal›flmalar›n›n baflar›l› olmad›¤›n›” ilan etti ve Kuzey Irak’a “do¤rudan müdahale”yi telaffuz etmeye bafllad›. Görevi “Büyükan›t’›n ça¤r›s›yla kabul etti¤ini” söyleyen “PKK Koordinatörü” Edip Bafler, bu aç›klamalara tepki gösterdi ve sonuç al›nmas› için “küçük de olsa bir ümit” oldu¤unu ileri sürdü. Hat›rlanaca¤› gibi, “PKK Koordinasyonu”, çeflitli kanallardan gelen ateflkes önerisinin PKK taraf›ndan kabul edilmesinin ard›ndan oluflturulmufltu. Ordu, bunun bir “pazarl›k düzlemi” olmas›ndan endifle etti¤ini ifade etmifl, AKP ise, bu kurumun, sorunun çözümünde etkili bir iflbirli¤i zemini olaca¤› havas›n› yaym›flt›. ‹kide bir dile getirilen “s›n›r ötesi operasyon” alternatifinin Türkiye’nin ABD ile iliflkilerin-
de ciddi s›k›nt›lar yarataca¤› buna karfl›l›k, etkili bir sonuç vermeyece¤i biliniyor. Türkiye Irak’›n ABD taraf›ndan iflgalinden önce Irak Kürdistan›’na dönük olarak çok say›da s›cak takip ve topyekün sald›r› operasyonu düzenlemifl ve baflar› elde edememiflti. Bu tip bir operasyonun bugün yap›lmas›n›n daha de¤iflik bir sonuç yarataca¤›n› beklemek için bir neden yok. Böyle bir operasyonun Irak’ta yarataca¤› en önemli sonuç, ABD’nin Irak’ta kendisi için oluflturmufl oldu¤u güç dengelerini sarsmas›; Irak Kürt yönetimi ile ABD aras›ndaki iliflkilere zarar vermesi. Bu nedenle, Türkiye’nin Irak’a girme tehdidi, ABD’ye yönelik bir flantaj›n ötesinde bir anlam tafl›m›yor. ABD ise Türkiye’den gelen bu “flantaj”› gerçekte ciddiye alm›yor. Erdo¤an’›n bu konuflmalar›n› ordunun desteklememesi, devlet politikas›nda yeni bir yönelimin oluflturulmad›¤›n› gösteriyor. Erdo¤an’›n “flahin” üslubunun iç politikaya dönük oldu¤u ve Cumhurbaflkanl›¤› ve genel seçimler öncesinde flovenizmi kimseye b›rakmayarak, karfl›tlar›yla olan gerilimi yaln›zca laiklik alan›na s›k›flt›rmaya çal›flt›¤› düflünülüyor.
‹srail’in sald›r› plan›nda Türkiye’ye için yeni görev Sunday Times ‹srail’in ‹ran’›vurmaya haz›rland›¤›n› ve planda Türkiye’nin kullan›lmas›n›n da bulundu¤unu yazd› ‹ngiltere’de yay›nlanan The Sunday Times gazetesi, ‹srailli askeri kaynaklar›na dayand›rd›¤› bir haberinde "‹srail, ‹ran’›n uranyum zenginlefltirme tesislerini nükleer silahlarla vurmak için planlar haz›rl›yor" diye yazd›. Söz konusu haberde Türkiye’nin de sald›r›da kullan›lacak ülkeler aras›nda yer ald›¤› iddia edildi. Kanadal› ünlü araflt›rmac› Michel Chossudovsky de Türkiye’nin ABD ve ‹srail’in ‹ran’a yönelik sald›r› planlar›nda Türkiye’ye de yer verildi¤ini defalarca yazm›flt›. ABD’nin Irak’taki durumunun ‹ran’a yönelik kapsaml› bir sald›r›ya olanak vermedi¤i a盤a ç›kt›¤›nda bu sald›r›n›n ‹srail eliyle yürütülece¤i iddia edilmifl, ‹srail yetkililer de ‹ran’a yönelik bir sald›r›n›n olanak dahilinde oldu¤unu do¤rulam›fllard›. "‹srailli pilotlar, ‹ran hedefleri için e¤itilmek üzere son haftalarda Celebi Tar›k’a gittiler. Üç olas› güzergah çizildi, Türkiye üzerindeki güzergah dahil" diye yazan gazetenin haberine ‹srail’den resmi bir yalanlama gelmedi. ‹srail parlamentosundaki sol partilerden Meretz'in milletvekili Zahava Gal-On, Baflbakan
Ehud Olmert'i, haberi reddetmeye ça¤›rd› ancak bir yan›t alamad›. Söz konusu habere gazetemizin yay›na haz›rland›¤› tarih itibariyle AKP hükümetinden de bir yalanlama gelmifl de¤il. Söz konusu haberin gerçe¤i ne ölçüde yans›tt›¤› flimdilik bilinmese de aç›k olan baz› gerçekler var. ABD, Irak’taki durum nedeniyle, her ne kadar tehditlerin dozunu düflürdüyse ve ‹ran’la uzlaflmay› da ihtimal dahiline ald›ysa da ‹ran’a yönelik savafl planlar›n› rafa kald›rm›fl de¤il. ABD donanmas› hala ‹ran körfezinde bekliyor ve olas› bir askeri gerilimde ABD bafl aktör olarak ‹srail’i öne sürecek. ABD ve ‹srail’in bölgedeki di¤er büyük askeri müttefiki Türkiye’nin bu savafl›n d›fl›nda kalma flans› yok. ‹srail askerlerinin Türkiye’de e¤itilmesine iliflkin askeri anlaflmalar, Do¤u Akdeniz’de üçlü tatbikatlar, ABD’nin ‹ncirlik Üssü’ndeki hareket izninin ola¤anüstü art›r›lmas› ve Ceyhan-Hayfa “enerji-iletiflim-su-istihbarat” hatt› ile perçinlenen ba¤›ml›l›k Türkiye’nin gelece¤ini ABD‹srail ikilisinin planlar›na tabi k›l›yor.
Org. Yaflar Büyükan›t
Mersin’de ›rkç› istismar Faflistler yak›n köylerden Mersin’in kurtuluflunu kutlama vesilesiyle tafl›d›klar› köylülere ›rkç› sloganlar att›rd›lar.
Aral›k ay›nda t›rmand›rd›klar› terörle ilgileri üzerlerinde toplayan faflistler, Mersin’de “Kürt düflman›” sloganlarla soka¤a döküldüler. Mersin Toroslar Belediyesi, 3 Ocak’ta Mersin'in iflgalden kurtuluflunun y›ldönümü gerekçesiyle miting düzenledi. Yap›lan yürüyüflte, faflistler s›k s›k "Mersin Kürtlere mezar olacak", "Ülkücüler Kürtlere geçit vermeyecek", "Mersin Türk’tür, Türk kalacak" sloganlar›n› att›. Cumhuriyet Meydan›'nda yap›lan programda konuflan Toroslar Belediye Baflkan› Hamit Tuna, "Mersin Türk flehri olacak. Mersin'i kimseye b›rakmayaca¤›z" dedi.
“Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” giriflimi 13-14 Ocak’ta Ankara’da “Kürt Sorununa Demokratik Çözüm ve Toplumsal Bar›fl Konferans›” düzenledi. Ça¤r› metnini okuyan eski DSP milletvekili Prof. Dr. Cengiz Güleç y›llard›r süren çat›flma ve savafl›n Türkiye’nin insani ve maddi kaynaklar›n› tüketti¤ini, herkesi dilsizlefltirip sözü hükümsüz k›ld›¤›n› ifade etti. “Farkl›l›klar›m›zdan bütünlük, kavgalar›m›zdan bar›fl, kuflku ve korkular›m›zdan güven üretme vakti geldi. Daha çok kaybettirecek gecikmeyi kabul etmiyoruz. Türkiye halk›n›n Cumhuriyet’i ilan ederken kendine verdi¤i sözü yerine getirmek için tarihle randevusu var: Türkiye ba- Prof. Cengiz Güleç r›fl›n› ar›yor. Gelin konuflal›m, tart›flal›m ve arzulad›¤›m›z tarihsel uzlafl› ve bar›fl› birlikte programlayal›m” dedi. Oturum bafll›klar› “Anlaflmazl›klar›n fliddet d›fl› bar›flç›l yöntemlerle çözümü”, “Çat›flma nedenlerini ortadan kald›rmaya yönelik hukuksal, ekonomik ve siyasal yaklafl›mlar”, “Farkl› toplumsal kesimlerin bar›fl ortam›na yönelik rolü”, “Medya ve Bar›fl Kültürü” ve “Bar›fl üzerine siyasi görüfller” biçiminde s›ralan›yor. Konferansa Cumhurbaflkan›, Baflbakan, CHP, DSP, DYP ve ANAP Baflkanlar›’n›n da ça¤r›l› oldu¤u bildirildi. Konferans›n aç›l›fl konuflmas›n› Yaflar Kemal, kapan›fl konuflmas›n› ise Mehmet Uzun yap›yor. Aç›klama metnini imzalayanlar›n baz›lar› flunlar: ‹HD
Baflkan› Yusuf Alatafl, MAZLUMDER Baflkan› Ayhan Bilgen, T‹HV Baflkan› Yavuz Önen, Prof.Do¤u Ergil, Prof. Büflra Ersanl›, GÜNS‹AD Baflkan› fiahismail Bedirhano¤lu, Yazar Orhan Miro¤lu, DTP’den Canip Y›ld›r›m, Orhan Do¤an, Prof. Cengiz Güleç, Batman Baro Baflkan› Sedat Özevin, Sennur Sezer, Altan Tan, Diyarbak›r Baro Baflkan› Sezgin Tanr›kulu, Vedat Türkali, Hrant Dink ve Eflber Ya¤murdereli. DTP’den Diyalog Çağrısı Konferans öncesinde DTP de bir “Ça¤r›” yay›nlad›. DTP 11 Eylül 2006’ da yapt›¤› ateflkes ça¤r›s›n›n Abdullah Öcalan ve PKK taraf›ndan olumlu yan›tlanMehmet Uzun d›¤›na; ateflkes ilan›n›n hem Türkiye’de, hem de ABD ve AB’de hoflnutlukla karfl›land›¤›na; Baflbakan’›n “Devletin durup dururken operasyon yapmayaca¤›” sözlerinin bar›fl yönündeki geliflmeler için ümitleri art›rd›¤›na; ancak ateflkesin hemen ard›ndan bafllat›lan operasyonlarla ve bas›na, DTP sözcülerine ve belediye baflkanlar›na yönelik ceza uygulamalar›yla bu umutlu havan›n da¤›lmakta oldu¤una dikkat çekti. DTP, bar›fl için öncelikli ad›mlar olarak: “Operasyonlar›n durdurulmas›n›; Cezaevlerindeki tecrit uygulamas›na son verilmesini; Da¤lardaki insanlar›n yasal siyasete kat›l›m› için koflullar›n oluflturulmas›n›; Genel Seçimlerdeki %10 baraj›n›n kald›r›lmas›n› istedi.
Baykal’›n hezeyan› uzlaflmay› gizliyor Sermaye temsilcilerinin, AKP’nin ve Baykal’›n aras›nda bir konuda aç›k bir uzlaflma var. Yeni Cumhurbaflkan› neo-liberal olacak Cumhurbaflkan›’n›n kim olaca¤› tart›flmas› Baykal’›n çekifltirmeleri sayesinde laikli¤e kilitlendi. Tart›flmalar, Baykal’›n s›¤ politik düflüncelerinin birer özeti gibi. Asl›nda Baykal’›n s›¤l›¤› siyaset bilmemesinden de¤il, sermayenin sal›nca¤›nda solculuk yapman›n imkans›zl›¤›ndan geliyor. Gidip gelebilece¤i s›n›rlar aras›ndaki aç› o kadar dar ki
Cumhurbaflkanl›¤› üzerinden hala siyaset yapabilmesi tümüyle AKP’ nin Baykal’a bir lütfu gibi duruyor. Öyle ki AKP, eflinin bafl› örtülü olmayan, flu ana dek laiklik polemiklerine ad› kar›flmam›fl birini aday gösterece¤ini aç›klarsa, hele bir de ileri ad›m at›p kad›n aday gösterirse Baykal’›n Türkiye s›n›rlar› içerisinde muhalefet yapabilmesinin koflul-
lar› ortadan kalkacak. Son günlerde ad› zaman zaman gündeme gelen Nimet Çubukçu bunlardan birisi. Sermaye temsilcilerinin, AKP’nin ve Baykal’›n aras›nda bir konuda aç›k bir uzlaflma var. Yeni Cumhurbaflkan›, Sezer’in kimi zaman yapt›¤› gibi neoliberal dönüflümler konusunda t›kay›c› olmayacak. Baykal tüm muhalefet jargonunu bu uzlafl-
ma üzerine kurudu¤u için solculu¤unun da bir s›k›ml›k can› kal›yor. Oysa solculuk tam da bu ön kabülü reddetmekle bafll›yor. Ama Baykal tipi sosyal demokraside “sosyal”in yeri zaten çoktand›r yok.
Söz söyleyemediler ABD sözünün üstüne AKP hükümeti, Saddam Hüseyin’in idam edilmesi karfl›s›nda, uluslararas› düzeyde en ilkesiz tepkilerden birini sergiledi D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül, “‹dam Irak’›n içiflleridir” diyerek elefltiriden kaç›n›rken, Tayyip Erdo¤an da “bugüne de¤il gelece¤e bakal›m” gibi ilginç bir ifade kulland›. Gül biliyordu ki, “idam karar› Irak’›n içiflleri” de¤il, ABD’nin iflleriydi. Gül’ün itiraz üstüne söz söylemedi¤i söz ABD’nin sözüydü. Saddam iflgalcilerin etkisindeki bir mahkemede, tüm uluslararas› hukuk kurallar› ihlal edilerek, adil olmayan bir yarg›lama sonucunda idama mahkum edildi. ‹flgalcilerin izniyle de as›ld›. Komflu bir ülkedeki “iflgal” gerçekli¤ini “içiflleri”
diye yorumlamamak için ba¤›ms›z bir hükümet olmak yeterdi. Üstelik Saddam’›n idam›n›n Türkiye’yi de do¤rudan ilgilendiren bölgesel çat›flmalar› tetikleyece¤i biliniyor. ‹dam cezas›n› kald›rm›fl ve Avrupa ‹nsan Haklar› Konvansiyonu'nun idam› savafl ha-
linde dahi yasaklayan protokolünü onaylam›fl bir ülke olan Türkiye'nin yine ilkesel olarak bu idama karfl› olmas› gerekirdi. Ne var ki AKP hükümetinin tepkisinde “ilke” yoktu. Erdo¤an’›n “bugüne de¤il gelece¤e bakal›m” sözü ise, gerçekten tarihe geçecek nitelikte. ABD’ye itiraz etmemek için, ABD’nin iflledi¤i bütün suçlar› “bugüne bakmayarak” görmezden gelen bir Baflbakan; komfludaki yang›nla ilgilenmeyen bir D›fliflleri Bakan›; tek “ilke”si iflbirlikçik olan bir hükümet… Saddam’›n idam› karfl›s›nda AKP’nin çizdi¤i tablo bu.
“Terörizme” karfl› savafl ilan eden ABD, Küba as›ll› Venezüella vatandafl› müzmin terörist Luis Posada Carilles’i yarg›l›yor. Nisan 2005’te Meksika üzerinden ABD’ye geçip Bush’tan s›¤›nma isteyen Posada Carilles’in dosyas› kabar›k. ABD, Venezüella ve Küba gizli servislerinin raporlar›ndaki suçlamalardan baz›lar› flöyle: 1976'da Küba’ya ait bir yolcu uça¤›na suikast düzenlenerek 73 sivilin öldürülmesi; 1963-85 aras›nda Porto Rico, Guatemala, Meksika, Venezüella, Salvador ve Nikaragua’da karfl›devrimci ölüm mangalar›na destek; 1970’lerde Venezüella’da yarg›lanmas› sürerken hapisten firar, 1997’de Küba'da birçok otelin bombalanmas›… Küba ve Venezüella üç y›ld›r Carilles’in yarg›lanmak üzere Venezüella’ya iade edilmesini istiyor. Uluslararas› düzeyde sürdürülen kampanyalar karfl›s›nda vurdumduymaz bir tav›r sergileyen ABD Posada Carilles’i yarg›layarak suçunu telafi edecek san›yorsan›z yan›ld›n›z. Carilles’in teslim edilmesi talebini reddeden ve bizzat CIA raporlar›yla Posada’n›n suçlar›n› kabul eden ABD, müzmin teröristi sadece ABD’ye Meksika s›n›r›ndan girip girmedi¤ini ö¤renmek için yarg›l›yor.
11 Ocak 24 Ocak
2007
‹NSANCA YAfiAM 5
Karadeniz kararmayacak! Geçti¤imiz ay Do¤u Karadeniz bölgesindeki Halkevleri taraf›ndan bafllat›lan “Karadeniz Kararmas›n” kampanyas› sürüyor. Halkevciler, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun ve Sinop‘ta yapt›klar› kurum ziyaretleri ve eylemlerle tüm Karadenizlileri kampanyaya destek vermeye ça¤›r›yor. Karadenizliler kanser, nükleer enerji ve yetersiz sa¤l›k hizmetlerine yeni kurbanlar vermek istemiyor Halkevciler ‘Karadeniz Kararmas›n’ kampanyas› kapsam›nda ilk olarak kitle örgütlerini ve belediye baflkanlar›n› ziyaret ederek kampanya hakk›nda bilgi verdiler ve bu kurumlardan kampanyaya destek vermelerini istediler. Aral›k ay›nda Do¤u Karadeniz Bölgesi’ndeki tüm Halkevleri, halk› kampanyan›n nedeni, program› ve hedefleri hakk›nda bilgilendirdi. Eylemler yap›ld›, kampanya afiflleri ve bildirileri da¤›t›ld›. Birçok iflyeri camlar›na kampanyan›n taleplerini içeren afiflleri asarak kampanyaya destek verdi. Aç›lan kampanya masalar›nda insanlar bu çal›flmaya kat›lmaya ça¤r›ld›. Haz›rlanan gönüllü çal›flma formunu doldurarak kampanyaya destek olmak isteyenlere ise Halkevleri’nde seminerler verilmeye devam ediliyor. Seminerler-
de kampanyan›n politikas›, talepleri ve çal›flman›n nas›l yürütülece¤i hakk›nda bilgiler veriliyor. Bölge Halkevleri yapt›klar› ortak ça¤r›da Türkiye’nin hatta dünyan›n birçok yerinde yaflayan Karadenizlileri kampanyaya destek olmaya ça¤›r›yor. Ça¤r›da “Tüm Karadenizlileri bu çal›flmaya kat›lmaya destek olmaya ça¤›r›yoruz. Apartman›n›zda, soka¤›n›zda, mahallenizde, kasaban›zda, köyünüzde siz de bu çal›flmay› yürütün. Bölge d›fl›nda yaflayan Karadenizliler bölgedeki akrabalar› ile iletiflime geçip bu çal›flma hakk›nda bilgilendirebilirler, yapabilecekleri baflka yard›mlar konusunda bizlerlei irtibata geçebilirler. Kampanya bir y›la yak›n sürecek. Kampanyaya maddi destekle de kat›l›nabilir. Herkesin mutlaka katabilece¤i bir fley vard›r” deniliyor.
Tüm Karadeniz’in ihtiyac›n› karfl›layacak kapasite ve say›da kanser alan›nda uzmanlaflm›fl hastanelerin Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan kurulmas›n› istiyoruz. Üniversite hastanelerinin kapasiteleri ve olanaklar› s›n›rl› kalmaktad›r. Ayr›ca bu hastanelerin ayn› zamanda ihtiyaç duyulan koruyucu araflt›rmalar› gerçeklefltirecek bir flekilde donat›lmas› gerekir.
Yeterli say›da erken teflhis laboratuvar› istiyoruz! Bugün lösemi, meme kanseri, ba¤›rsak kanseri gibi bir k›s›m kanser türlerinin erken teflhis edildi¤inde tedavi edilebildi¤ini biliyoruz. ‹nsanlar›m›z›n herhangi bir flüphe duyduklar›nda kolayca ulaflabilece¤i ilinde, ilçesinde laboratuvarlar›n kurulmas› gerekir. Hopa’da yap›lan araflt›rmada kad›nlar aras›nda en yüksek kanserden ölüm oran›n›n meme kanserinden olmas› bunun önemini gösteriyor.
Kanser hastal›¤›nda tan› ve tedavi paras›z yap›ls›n! Kampanyaya iletiflim için: www.karadenizkararmasin.org, karadenizkararmasin@gmail.com , Trabzon Halkevi: 0462 326 03 10 Samsun Halkevi: 0362 432 00 37 Hopa Halkevi: 0466 351 31 90
Bakan de¤ifliyor yalan de¤iflmiyor Sa¤l›k Bakan› Recep Akda¤ kanser vakalar›nda görülen art›fl›n Çernobil ile bir ba¤lant›s› olmad›¤›n› söyledi. Akda¤ kanserdeki art›fl› sigara, yanl›fl beslenme al›flkanl›klar›, hareketsiz yaflam gibi nedenlere ba¤lad›. Do¤u Karadeniz’de yapt›klar› araflt›rman›n bu sonucu verdi¤ini söyleyen
Bakan bir y›l önce de ayn› aç›klamay› yapm›flt›. Bilimciler ise 20 y›ld›r Çernobil’i yok sayan bu zihniyetin gerçekleri yans›tmad›¤›n› söylüyor. Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dal›
Baflkan› Doç. Dr. Tanay S›tk› Uyar “Çernobil Türkiye’de yoktur diye yalan söylüyorlar” diyerek, kazan›n oldu¤u dönemde radyasyon yüklü bulutun Türkiye’nin üzerine çöktü¤üne dair uydu foto¤raflar› oldu¤unu aç›klad › .
Uyar, Türkiye’de ölçüm yap›lmad›¤›n›n da alt›n› çizdi. Rize Üniversitesi Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuflo¤lu ise Rize Sempozyumu için il ve ilçelerde yapt›¤› araflt›rmalarda “Çernobil ve nükleer serpintilerden kaynaklanan sezyum (Cs-137) maddesine rastland›¤›n›” söyledi.
Sa¤l›k Bakan› Recep Akda¤, Çernobil kazas› döneminde kendi hükümetlerinin iktidarda olmad›¤›n›, dolay›s› ile o dönemdeki hükümetin yanl›fl›n› gizlemesinin gerekli olmad›¤›n› söyleyerek kendisini savunuyor. Halkevleri Bölge Temsilcisi Kamil Ustabafl ise gazetemize yapt›¤› aç›k-
lamada: ”Hükümetler geçici ama devlet kal›c›d›r. E¤er Bakan devletin sorumlulu¤unu kabul ederse tazminat ödemek zorunda kalaca¤›n› biliyor. Hastalar› paras›z tedavi etmek zorunda kalaca¤›n› ve IMF’nin buna izin vermeyece¤ini biliyor. Bu nedenle de gizlemeye devam ediyor” dedi.
Samsunlu ölüme raz› de¤il Halkevleri Samsun fiubesi, Mecidiye Konak Sinemas› önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile Samsun halk›n› kampanyaya kat›lmaya ça¤›rd›. Bas›n aç›klamas›n› okuyan Halkevleri Samsun fiubesi Baflkan› Hasan Coflar “Bugüne kadarki iktidarlar ve AKP hükümeti uygulad›klar› sa¤l›k politikalar› ile halk› kanser ettiler, bölgemizin ihtiyac› olan erken teflhis ve
KISA...KISA...KISA...
tedavi merkezlerinin, onkoloji hastahanelerinin kurulmas› için gerekli ödenekleri ay›rmayarak halk› ölüme terk ettiler. Bizler, Halkevciler olarak paras›z sa¤l›k ve kanser tedavisi talep ediyoruz” dedi. Halkevciler aç›klaman›n ard›ndan kendi yazd›klar› bir sokak oyununu sergilediler. Yap›lan eylemin ard›ndan kampanyay› anlatan bildiriler da¤›t›ld›.
Liselerde fliddet laz›msa onu da biz yapar›z! Liselerde yaflanan fliddet olaylar› gerekçe gösterilerek okullara yerlefltirilen polisler, liselere resmi fliddeti getirdi. Art›k okulda fliddetin yeni ad›: Polis terörü
Yoksula toptan e¤itim n Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n 20052006 y›l› verileri, Türkiye’de halen yüzbinlerce ö¤rencinin birkaç s›n›f›n bir arada ders gördü¤ü, birlefltirilmifl s›n›flarda okudu¤unu gözler önüne serdi. Türkiye'deki 34 bin 989 ilkö¤retim okulunda 10 milyon 408 ö¤renci ö¤renim görüyor. Bu ilkö¤retim okullar›n›n 16 bin 69'unda birlefltirilmifl s›n›f uygulamas› yap›l›yor. Birlefltirilmifl s›n›f uygulanan okullarda 26 bin 470 ö¤retmen görev yaparken, 561 bin 795 ö¤renci e¤itim görüyor.
Para yoksa damga var n Devlete ba¤l› ilkö¤retim okullar›nda okul kayd› s›ras›nda verilen “ba¤›fl” miktar›na ya da aidatlatlar›n ödenip ödenmemesine göre ö¤rencilerin ayr›flt›r›lmas›na yönelik uygulamalar giderek yayg›nlaflmaya bafllad›. ‹zmir, Cemil Akyüz ‹lkö¤retim Okulu’nda 25 YTL olan aidatlar› ödeyen ailelerin çocuklar›na birer yaka kart› tak›l›rken, ödeyemeyen ailelerin çocuklar›na bu kart verilmeyerek çocuklar adeta damgaland›. Kartal ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü'nün tam karfl›nda bulunan Sabri Taflk›n ‹lkö¤retim Okulu’nda ise okula yüksek miktarda “ba¤›fl”ta bulunan alilerin çocuklar› bilgisayar, projeksiyon ve dolaplar›n yer ald›¤› özel s›n›flarda, tam gün e¤itim görürken, yoksul ailelerin çocuklar› bu olanaklardan yoksun bir biçimde ve sabahç› ö¤lenci sistemiyle ders görüyorlar. Zengin s›n›flar›n›n etüt ö¤retmenleri ise 800 YTL fazla maafl al›yor.
Yeterli say›da ve kapasitede hastane istiyoruz!
Ankara’n›n Çankaya ilçesinde bu y›l e¤itim ö¤retimin bafllamas›yla beraber liselerdeki fliddet olaylar›na çözüm olaca¤› gerekçesiyle karakol polislerinin sivil olarak okullarda görevlendirilmesi uygulamas› bafllat›lm›flt›. Dönem bafl›ndan bu yana okullarda bulunan polisler bu sorunu çözmedi¤i gibi ö¤rencilere karfl› uygulad›klar› bask› ve tacizlerle e¤itim emekçilerini ve ö¤rencileri can›ndan bezdirdi. Seyranba¤lar› Lisesi’nde (Ö¤retmen Necla K›z›lda¤ Lisesi) görev alan polislerin 15 Aral›k günü bir ö¤renciyi k›z arkadafl›yla “samimi” bir flekilde dolaflt›¤› için dövmek üzere okul içerisine sürüklemesi e¤itim emekçilerini harekete geçirdi. Öncelikle ö¤rencilerinin iki sivil polisin elinde sürüklendi¤ini gören ö¤retmenler olaya müdahale ederek polisin elinden ö¤rencilerini kurtar›p, ard›ndan da olaya dair bir tutanak tutarak hukuki ifllemlere bafllad›lar. E¤itim emekçileri daha sonra örgütlü olduklar› ve gündemine tafl›d›klar› E¤itim Sen, okullarda yaflanan bu duruma müdahale etmek için harekete geçti. E¤itim Sen 2 Nolu fiubesi okulda çal›flan üyelerinin talebiyle; polisler ve okul idaresi hakk›nda suç duyurusu yap›lmas› ve ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤üne baflvurarak polislerin okuldan çekilmesini sa¤lama karar› ald›. Yaflanan geliflmeler üzerine polisin okulda bulundurulmas› uygulamas›na son verildi. Sözde ‘fliddete karfl›’ okullarda polis bulundurulmas›yla beraber, okullar›n çevresinde yaflanan çete iliflkilerinin estirdi¤i terör, yerini okul
içi-polis terörüne b›rak›rken ö¤renciler polis tacizine, ispiyonculuk tekliflerine maruz kalmaya bafllad›. Seyran Lisesi’nde polisin ö¤rencilere yönelik fliddet ve hakaretlerine dair baflta veliler olmak üzere, ö¤retmen ve ö¤rencilerin yaflad›klar› rahats›zl›k, okul idaresince giderilemedi. Okullar›n fliddet oda¤› olarak gösterilmek istendi¤i, as›l olarak okul çevrelerinin risk tafl›d›¤›n›n vurgusu yap›ld›¤› halde, okul çevresinin güvenli¤ini sa¤lamak yerine polislerin ›srarla okul içinde tutulmas›, okul idaresinin elefltirilen bir baflka tutumu oldu. E¤itim emekçileri, polisin okullarda görev almaya bafllamas›yla beraber ö¤rencinin okul idaresi ve ö¤retmene olan güvenlerinin azald›¤›n›, polisin ö¤renci iliflkilerine müdahale etti¤ini, ö¤renci sorunlar›n› kendi üslubuyla çözmeye çal›flarak ö¤retmenlerin iflini yapmaya soyundu¤unu ve bunu fliddet kullanarak yapmaya kalk›flt›¤›n› gözlüyorlar. Okullarda polis bulunmas› uygulamas›n›n pedagojik aç›dan sak›ncal› oldu¤u ve e¤itim ö¤retim kurumlar›nda sorunlar›n polis yoluyla de¤il ö¤retmen, ö¤renci, veli ve idare iflbirli¤i ile çözülmesi gerekti¤inin alt› çizilerek, yetkililer göreve ça¤r›l›yor.
Herkesin sa¤l›kl› bir yaflam sürme hakk› vard›r ve bir devlet bunu karfl›lamakla yükümlüdür. Özel olarak da Çernobil kazas› sonras›nda önlem almay›p, insanlar kanser oldu¤unda da paralar›n› almak ahlaki de¤ildir. Yeflil kart uygulamas› aldat›c›d›r. Hastalara sahip oldu¤u tarlay›, evi satt›r›p harcatmak ailenin geçim kaynaklar›n› yok etmektir. Bu nedenle sosyal güvencesi olmayanlar›n da tedavisi paras›z yap›lmal›d›r.
Kanserden ölenlerin ailelerine tazminat ödensin! Kanserden hayat›n› kaybeden insanlar›n geçindirmekle yükümlü oldu¤u insanlar ayn› zamanda ekonomik kay›plara u¤rad›lar. Yoksullaflt›lar. Ya çocuklar› okula gidemez hale geldi ya da baflka olanaks›zl›klarla karfl› karfl›ya kald›lar. Bunun tazmin edilmesi, giderilmesi gerekir.
Ülkemizde nükleer enerji santralleri kurulmas›n! Çernobil kazas› göstermifltir ki siyasal iktidarlar halk›n sa¤l›¤›n› tekellerin ekonomik ç›karlar›na feda ediyorlar. Halka kaynak aktarmamak için gerçekleri gizliyorlar. Birçok ba¤›ms›z bilim adam› nükleer santrallerin güvenilir ve ekonomik olmad›¤›n› söylüyor. Sinop’ta kurulmas› düflünülen nükleer santralin halk yarar›na oldu¤una dair hükümet iddialar›na inanmak için hiçbir neden yoktur. Baflbakan “Sinop’u marka yapaca¤›z” diyor, herhalde Çernobil gibi bir markay› yani flöhreti kastediyor.
D‹KMEN VAD‹S‹’N‹N fiAMP‹YONU S‹MAY Küçük Simay kazand›¤› jimnastik flampiyonlu¤uyla aylard›r bar›nma hakk› için mücadele eden Dikmen Vadisi’nin gururu ‹ç Anadolu Bölge Jimnastik flampiyonlu¤unu kazanan 8 yafl›ndaki Simay Çifçi. Dikmen Vadisi’nde do¤mufl burada büyümüfl. Bu küçük k›z vadide 9 ayl›k inançl› direniflin kahraman› olan komflular› ve ailesi gibi bir baflka azim öyküsünün kahraman›. Boynunda madalyas›yla Bar›nma Hakk› Bürosu’na bayramlaflmaya gelen Simay’›n spora olan yetene¤i Ankara Üniversitesi Spor Kulübü’nde birkaç ay süren jimnastik çal›flmalar›yla ortaya ç›km›fl. ‹lkokula bafllad›¤›nda ise ö¤retmenleri ve ailesini ikna ederek ODTÜ Spor Kulübü’nde jimnastik çal›flmalar›na bafllam›fl. Okulla beraber süren antrenmanlar, spor kulübünün evlerine olan uzakl›¤› onu hiç usand›rmam›fl. Babas›, mahallenin Ayhan hocas› emekli ö¤retmen Ayhan Çifçi, “azimli bir çocuktur, istedi¤ini yapmak için çok
çaba sarf eder ama bu azim onda hiç kaprise, h›rç›nl›¤a dönüflmedi, hep daha fazla gayrete dönüfltü” diye anlat›yor k›z›n›... Sima’y› ifl ç›k›fllar›nda, okul dönüfllerinde bulufltuklar› Bar›nma Hakk› Bürosu’nda gören komflular›, antrenman dönüfllerinde yorgunluktan yar› uyur vaziyette oturan küçük komflular›n›n flampiyonlu¤una sevindi. Ne de olsa o, sokaklar› çamur içinde b›rak›lan, sular› kesilmifl, sokak lambalar› tahrip edilmifl büyük bölümü y›k›mlardan kalan molozlarla harabeye dönüfltürülen bir mahallede, yeni bir hayat, yeni dostluklar kuran, vadi halk›n›n direniflinde kendi öykülerini yazan mahallilerden birisiydi. “Hepimiz birimiz için” dedikleri mahallede birinin kazand›¤› baflar› da hepsinin baflar›s›yd›.
11 Ocak 24 Ocak
6 K‹BELE
Kad›na yeni y›l hediyesi Erke¤in e¤lencesi: Taciz 2007’ye girerken tüm insanlar birbirlerine sa¤l›k ve mutluluk dilediler. Evlerinde ya da sokakta yeni y›la girerken “e¤lendi ler”. Ertesi gün ekranlarda “sa¤l›k ve mutluluk” dilekleri yer almad›. Ekranda yer alan, kad›nlar›n ‹stanbul Taksim’de düzenlenen y›lbafl› e¤lencesinde u¤rad›klar› tacizdi Son birkaç y›lbafl›d›r düzenlenen sokak e¤lencelerinde adet haline geldi: Kad›nlar taciz ediliyor. Taciz ekranlarda günlerce, kad›nlar›n bedeni teflhir edilerek; taciz an› e¤lencelik bir seyir haline getirilerek yay›nlan›yor. Medya, bu y›l da y›lbafl› e¤lencesindeki tacizi, bir geceli¤ine kent meydan›n› dolduran cahil, kaba, flehir magandalar›n›n; içmesini e¤lenmesini bilmeyen, “kad›n görmemifllerin” haddini aflm›fl davran›fl›
olarak ilan etti. Taciz iki yüzlü biçimde “lanetlendi”, ancak bir yandan da kad›nlar alttan alta suçland›. Haberler, tacize u¤rayan kad›nlar›n k›yafetlerine, içki içmifl olmalar›na, hava karard›¤›nda sokakta olmalar›na ya da erkeklerin gönüllerince e¤lendi¤i toplu bir etkinli¤in tam ortas›na dalm›fl olmalar›na
odakland›. Tacize u¤rayan kad›nlar bir kere daha "turistlefltirildiler" ve "fahiflelefltirildiler". Her gün yay›nlanan dizilerde ve reklamlarda evinden ç›kmayan ev kad›nlar›n›n; istedikleri gibi giyinen, gezen, e¤lenen “özgür” ve zengin kad›nlar›n "bafl›na bir fley gelmiyor"ken, haberlerdeki kad›nlar›n bafl›na gelenler, yine kendi suçlar› haline getirildi. Kad›nlar› sürekli arzu nesnesi haline getirenler; fliddeti, tacizi, tecavüzü iki kalem darbesiyle aflk hikayesine dönüfltürenler, soka¤› ay›playarak görüntülediler. Lüks otellerde striptizci k›l›¤›nda sahne alan revü k›zl› gösteriler ise
“Bu ülkede soka¤a ç›kabilen kad›nlar, her akflamüstü karanl›k çökmeden eski bir oyunu oynar, Güldünya. Hava kararmadan eve dönme oyununu herkes çocuklu¤unda ö¤renir, ama sadece k›z çocuklar› hayat boyu oynamaya devam eder...”*
* Teyzesinin damad›n›n tecavüzüne u¤rayarak hamile kalan ve kardeflleri taraf›ndan, ailenin “namusunu” temizlemek için fiubat 2004’te öldürülen Güldünya Tören’e yaz›lm›fl mektuptan.
nezih e¤lenceler olarak ekrana yans›d›. Yani medya bize dedi ki, “Y›lbafl› gecesi evinizde oturup tombala oynay›n. Taciz edilecekseniz de mümkünse sokakta de¤il ya ev partilerinde ya da lüks otellerde taciz edilin!”
PORTRE: BEH‹CE BORAN
Bu y›l da y›lbafl› e¤lencesinde yaflananlar “normal bir taflk›nl›k” olarak görüldü. Polis, taciz saniye saniye kameralara kaydedilmifl ve yan›bafl›nda gerçekleflmifl olmas›na ra¤men, “kad›n›n flikayeti yok” diyerek ifllem
bafllatmad›. Devlet bu vakada da kad›na dönük sald›r› giriflimine karfl› kamu davas› yürütmeyerek kad›na dönük bask›ya ortak oldu; devletin polisi "elleyen de ellenen de raz›" diye düflünmüfl olmal›!
Suçlu de¤il ma¤dur! Tacizin kad›nlar›n yaflam›n›n ola¤an bir parças› haline gelmesinde kad›n› suçlu ilan eden yayg›n anlay›fl›n pay› büyük
Do¤um kontrol yöntemleri, cinsel iliflkinin istenmeyen gebeliklerle sonuçlanmas›n› engelleyen çeflitli yöntemlerin genel ad›d›r HORMONAL ARAÇLAR: En bilinenleri östrojen ve progesteron içeren do¤um kontrol haplar›d›r ve kad›n›n yumurtlamas›n›n engellenmesine dayan›r. Hormonal de¤iflimi birebir etkiledi¤i için kad›n vücudunda yan etkiler yaratabilir. Haplar vücutta su tutma ve ifltah aç›lmas›, bafl a¤r›s›, bulant› ve bafl dönmesi yaratabilir. Ancak yan etkilerin tamam› zararl› olmad›¤› gibi, baz› haplar kad›n vücudunu kanserin baz› türlerine karfl› koruma etkisine sahiptir. Haplar 4 ayl›k bir deneme süresinden sonra kal›c› biçimde kullan›lmal›; günde 1 kez ve günün belirli bir diliminde al›nmal›d›r. Sigara içenler, migren, epilepsi ve depresyon gibi hastal›klar› olanlar, sar›l›k geçirenler, 40 yafl üstü diyabet ve kalp hastal›¤› riski olanlar, büyük ameliyat geçirenler çok s›k› doktor gözetiminde kullanmal›d›r. Haplar›n yan› s›ra, 3’er ayl›k ya da 1’er ayl›k enjeksiyonlarla uygulanabilen do¤um kontrol i¤neleri de ülkemizde mevcuttur. CERRAHİ ARAÇLAR: Dünyada uygulanan en etkili do¤um kontrol yöntemi, kad›nlarda ya da erkeklerde uygulanan cerrahi müdahale yöntemidir. Erkeklerde çok daha kolayl›kla uygulanabilen cerrahi müdahale yöntemi (vazektomi) geriye dönüflü olan ancak pahal› ve di¤er yöntemlere göre daha güç bir yöntemdir. Kürtaj kesinlikle bir do¤um kontrol yöntemi olarak kullan›lmamal›; bütün gebelik önleme yöntemleri doktor kontrolü alt›nda uygulanmal›d›r. Do¤um kontrolü devletin tüm kad›nlara nitelikli ve ücretsiz olarak vermek zorunda oldu¤u bir hizmettir. Do¤um kontrol yöntemi seçiminde kad›nlar öncelikle kendi fiziksel, ruhsal ve cinsel sa¤l›klar›n› düflünerek hareket etmelidirler.
Tacizde ma¤durun suçlu haline getirilmesi tacizin bir parças›. Bu durum, tacize u¤rayan kad›nlar›n hukuki yard›m için baflvurmalar›n›n, taciz s›ras›nda yard›m istemelerinin önündeki en büyük engellerden biri. Elbette kad›nlar›n tacize u¤rad›klar›nda resmi yerlere baflvurmamas›nda, bu ülkede kad›nlara dönük taciz ve tecavüz vakalar›n›n hiç de az›msanmayacak bir bölümünde polisin de birebir yer almas› da önemli bir faktör. Türkiye’de taciz, tecavüz ve kad›na dönük fliddet olaylar›n›n
birço¤unda kad›nlar›n flikayetleri dikkate al›nm›yor, suçlular hakk›nda cezai ifllem yap›lm›yor, suçlular kay›r›l›yor. Dahas› resmi görevliler, özellikle taciz ve fliddet aile içinden geliyorsa “uzlaflt›rmac›” rolünü üstleniyorlar. Devlet görevlilerinin kad›na dönük taciz ve fliddet vakalar›nda bar›flt›rma, yat›flt›rma, uzlaflt›rma giriflimleri görevi kötüye kullanman›n yan› s›ra tacizin süreklilefltirilmesinde rol oynuyor. Tacizin kan›tlanmas›nda yaflanan zorluk tacizi kad›nlara dönük en s›k rastlanan sald›r› biçimi haline getiriyor.
Buzda¤›n›n görünmeyen yüzü ELLENEN BEDEN DE⁄‹L PARÇALANAN RUH Taciz kad›nlar›n temel haklar›n› ve özgürlüklerini kullanmalar›n› do¤rudan engelleyen; kad›nlar›n fiziksel, psikolojik ve cinsel bütünlüklerini parçalayan bir sald›rganl›kt›r. Kad›nlar›n eve kapat›lmas›nda, yaflamlar›n› özgürce belirlemelerinin engellenmesinde, insanca koflullarda çal›flma ortam›n›n ortadan kald›r›lmas›nda sistematik tacizin önemli bir rolü vard›r. Tacizi gizlemek, örtbas etmek, taciz korkusu ile hak ve özgürlükleri kullanma hakk›ndan imtina etmek ve sokaklar› bofl b›rakmak ise sadece tacizin süreklileflmesine hizmet eder.
Evde ve iflte yaflanan taciz örtbas edilirken, sokaktaki taciz tehdidi kad›n› eve kapatmaya, üzerindeki denetimi artt›rmaya yar›yor ‹flteki, evdeki, okuldaki tacizlerin görünmez k›l›n›p, sokaktakinin daha görünür hale getirilmesi, kad›nlar› eve hapsetmenin de bir arac›. Sürekli olarak kad›nlara soka¤a ç›kt›klar› için tacize u¤ramay› peflinen göze almalar› gerekti¤i söyleniyor. Birçok kad›n toplu tafl›ma araçlar›n› kullan›rken, durakta beklerken, alt geçitleri kullan›rken, mahallesinde ayd›nlatma olmayan sokaktan yürürken, hava karard›¤›nda d›flar›daysa tacize u¤rama korkusunu sürekli hissediyor. Ancak
taciz tehdidi yokmufl gibi davranmak zorunda kal›yor. Tacize u¤rad›¤›nda da bunu dile getiremiyor. Yoksulluk ve güvencesizlik de kad›nlar› tacize katlanmaya zorlu-
yor. ‹flyerinde tacize u¤rayan kad›nlar ifllerini kaybetmemek için, evlerinde tacize u¤rayan kad›nlar da toplumsal-ailevi bask›lar ve geçim sorunu nedeniyle tacize boyun e¤iyor.
"Bir romanda okusam, bu kadar da olmaz, melodrama kaçm›fllar biraz derim. 64 yafl›ndan sonra kollar› s›vayaca¤›m demek. Ama düflünüyorum da, ömrüm boyu kollar› s›vamaktan öteye gidemedim gibi geliyor. Meslek hayat›m öyle, politik hayat›m öyle, aile hayat›m öyle. Hep bir yerde darbe yemifl, yar›m kalm›fl. fiimdi yazarken yapt›m bu tespiti." “Üçüncü Sinemac›lar” taraf›ndan an›s›na çekilen belgeselin ad› gibi “Son Nefesine Kadar” dolu dolu yaflayan bir kad›n: Ak Behice. ABD’de e¤itim gördü¤ü y›llarda Marksizmle ve sosyalist fikirlerle tan›flan ve 77 yafl›na kadar sürdürdü¤ü yaflam›n› gelecek güzel günlere adayan bir bilim kad›n›.
Türkiye ‹flçi Partisi’nin, 1987 y›l›nda Belçika’da sürgünde ölen ve doktorunun uyar›lar›na karfl›n hayat›n›n son üç gününe kadar sosyalizm için çal›flan neferi. “Beyefendi”si bol Türkiye siyasetinde ilk kad›n parti genel baflkan›na sahip olman›n onurunu tafl›yan sosyalistlerin “Behice Han›m”›. Tarih mele¤inin gülercesine güzel bir 1 May›s günü hayatla tan›flt›rd›¤›
“BEBE⁄‹M”: Do¤uram›yorum öyleyse yok muyum?
B
Do¤um kontrol yöntemleri Sadece kad›nlar›n özel sorumlulu¤unu gerektiren yöntemler, cinselli¤in yaflanma biçimini eflitsiz ve sa¤l›ks›z hale getirir. Üstelik kad›nlar aç›s›ndan önemli sa¤l›k sorunlar› yarat›r. Örne¤in, herhangi bir önleyici araç ya da ilaç kullan›m›na dayanmayan geleneksel do¤um kontrol yöntemi Türkiye’de yüzde 28 gibi yayg›n bir oranda kullan›l›yor. Bu yöntem, kad›nlar aç›s›ndan bafltan sona tedirginlik yarat›r ve güvenli de¤ildir. Bu geleneksel yöntemin en zararl› sonucu, kad›n bedeninde önemli hasarlar yaratan kürtaj› s›radan bir do¤um kontrol yöntemi haline getirmesidir. BARİYER YÖNTEMLER (Kondom ve diyafram): Ülkemizde yüzde 2 gibi düflük bir oranda kullan›lan kondom (prezervatif), hem gebeli¤in hem de cinsel yollarla bulaflan hastal›klar›n önlenmesinde oldukça etkili bir araçt›r. Kad›nlar›n kulland›¤› diyafram da ayn› biçimde d›flsal bir kontrol yöntemidir. RAHİM İÇİ ARAÇLAR: Rahim içi gebelik önleyici araçlardan olan spiralin ülkemizdeki kullan›m oran› yüzde 17’dir. Herhangi bir metal ya da hormon içermeyen türleri oldu¤u gibi, bak›r ya da progesteron hormonu içeren geliflmifl türleri vard›r. S›radan spiraller adet döneminde kanamay› art›rma gibi yan etkilerde bulunurken, daha geliflmifl türler a¤r› ve kanamay› azalt›r. Spiral spermlerin yumurtaya ulaflmas›n› engelleyerek, hareketlilik ve dölleme özelliklerini azaltarak etki gösterir. Korunmas›z iliflki sonras›nda ilk 4-5 gün içinde tak›lan spiral de gebeli¤i önler. Spiral kullanmak daha sonra d›fl gebelik riskini art›rmaz ve k›s›rl›¤a yol açmaz. Uzun süre spiral kullananlar demir ve homoglobin düzeylerini kontrol ettirmeli, spiral mutlaka ehil kimselerce tak›lmal› ve belirtilen tarihte mutlaka de¤ifltirilmelidir.
2007
1910 do¤umlu, K›r›m as›ll› Behice k›z, ilk ve orta ö¤renimini Arnavutköy Amerikan Koleji’nde tamamlad›. Sonra, kazand›¤› bursla ABD’ye okumaya gitti. Sosyoloji okuduktan sonra 1939 y›l›nda ülkeye dönüp Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi'nde doçent olarak ders vermeye bafllad›¤›nda, döneminin en önemli akademik özgürlük mücadelelerine imza atanlardan birisi oldu. Zaten üniversiteye girifli bile politik bir sorun haline dönüflmüfltü. 1948 y›l›nda Türkiye halk biliminin kurucu ustas› Pertev Naili Boratav ve sosyoloji biliminin yüz ak› Niyazi Berkes'le birlikte politik görüflleri nedeniyle üniversite ile iliflkisi kesilen üç kifliden birisiydi. Yurt ve Dünya, Ad›mlar dergilerinde iflçi, köylü ve gençlik sorunlar›, demokrasi ve hümanizm konular›yla ilgili yaz›lar yazd›. Menderes hükümetinin Kore’ye asker gönderme giriflimine karfl›, kurucular› aras›nda yer ald›¤› Türk Bar›flseverler Cemiyeti’nin
Meclis’e yapt›¤› telgraf çekme eyleminden dolay› tutukland› ve 15 ay ceza ald›. Behice Boran’la, efli Nevzat Hakko'nun hapishanede bir bebekleri dünyaya geldi. Melih Cevdet Anday'›n fliirle ve Ruhi Su'nun ezgiyle karfl›lad›¤› tan›d›k bir bebek: Dursun “...Merhaba/‹flte su/‹flte ›fl›k/‹flte hava/‹flte Dursun bebek bizim dünya” 1962 y›l›nda Türkiye ‹flçi Partisi’ne giren Behice Boran, 1964 y›l›nda parti Merkez Yönetim Kurulu'na seçildi ve Genel Baflkan Mehmet Ali Aybar’›n partiden ayr›lmas›n›n ard›ndan Genel Baflkan oldu. 1965 seçimlerinde T‹P‘ten Urfa milletvekili seçildi. 12 Mart darbesinin ard›ndan partisi kapat›ld› ve 15 y›l ceza ald›. 1975’de arkadafllar›yla birlikte T‹P’i yeniden kurarak Genel Baflkan seçildi. 12 Eylül faflist darbesinin ard›ndan gözalt›na al›nd›ktan k›sa bir süre sonra yaflam›n›n geri kalan›n›n sürdürece¤i Belçika’ya iltica etti. Cin bak›fll› yafll› kad›n “selam ol-
sun Türkiye'nin ve dünyan›n ayd›nl›k gelece¤ine” sözleriyle hayata veda etti. “Bir insan yaflad›¤› hayat›n insan›d›r. Sosyalist do¤ulmaz, sosyalist yaflan›r” derdi. Bir dostuna hapishaneden yazarken fark etti¤i gibi, kendi deyimiyle “fani dünya” ona belki de her fleyi; aflk›, anneli¤i, bilim insanl›¤›n› yar›m b›rakt›ran bir f›rt›nadan fazlas›n› sunmam›flt›. Ama 64 yafl›ndan sonra sert rüzgarlara kanat açmaya cüret eden bu yafll› f›rt›na kuflu, sosyalist hareketin behic (güler) yüzlü ak han›m›, hayata tamamlanm›fl bir insan sundu. Son defa dönüp bakt›¤›nda “flehre”, mutlaka flu sözleri söyleyebilmifltir: Pek de öyle güldürmedinse de yüzümüzü / çal›flt›k gücümüzün yetti¤i kadar/ seni bahtiyar k›lal›m diye. / Devam ediyor bahtiyarl›¤a do¤ru gidiflin/ devam ediyor hayat./ ‹çimiz rahat, / gönlümüzde hak edilmifl ekme¤ine doymuflluk, / gözümüzde ›fl›¤›ndan ayr›lman›n kederi, iflte geldik gidiyoruz / flen olas›n Halep flehri...”
ugün de çay›m›z› demleyip flöyle bir keyif yapal›m, k›zmadan öfkelenmeden bir fleyler seyredelim diye televizyonun bafl›na geçtik, olanca iyi niyetimizle. Ama tam reklamlar bitmiflti ki, ekran “Neden herkes gibi benim de bebe¤im olmuyor” diye a¤layarak kendisini hastanenin dam›ndan atmaya çal›flan bir kad›n›n feryatlar›yla dolunca, yine tüylerimiz diken diken oldu. Masum bebek görüntüleriyle reklam› yap›lan “Bebe¤im” dizisine çatm›flt›k bu kez de. Hem de ne çatmak: Sa¤l›k nedenleriyle bebe¤i olmayan bir kad›n, önce kendini öldürmeye çal›fl›yor, sonra bundan vazgeçip en iyi arkadafl›n› tafl›y›c› anne olarak seçiyor ve “eninde sonunda benim de bir tane olacak” h›rs›yla kendisini parçalay›p duruyor. Hemen k›zmay›n! “Her kad›n da bebek do¤urmay›versin can›m” diye kestirip atm›fl falan de¤iliz. Anne ve bebe¤i aras›ndaki iliflkinin belki günlerce u¤raflsak yazamayaca¤›m›z tarifsiz güzelli¤inin de fark›nday›z. Gerçi olabilir. Baz› kad›nlar çocuk do¤urmak, çocuk bakmak, etraflar›nda çocuk görmek istemeyebilirler. Baz› kad›nlar kendi rahimlerinde tafl›mad›klar›, emzirmedikleri ve kendileriyle t›pat›p ayn› genetik mirasa sahip olmayan çocuklar› da kendi canlar› gibi sevebilirler. Bütün bunlar anne olmay› istemekle eflde¤er özgür tercihler olabilmelidir. Ama son dönemde piyasalaflm›fl t›bb›n en vampirleflmifl alanlar›ndan birisi haline gelen "tüp bebek sanayi"nin "organize ifller"i akl›m›z›n bir köflesindeyken, tabii düflünmeden de edemiyoruz: Bütün bu annelik yüceltmeleri biraz fazla reklam kokuyor olmas›n! "Tek tafl›n› parma¤›na kendisi takan özgür k›zlar›n" p›rlanta flirketlerinin reklam kampanyalar› için bu flark›lar› besteledi¤ini ö¤rendi¤imiz bir dünya bu. Nas›l olsa kad›nlar zaten dünden inanm›fllar: "do¤uram›yorum o halde yokum" diye. Onlar "medet ya t›p" diye hastanelere kofltukça, bu yeni sanayileflmifl üretim alan›nda karlar rekor k›r›yor. Yaflad›¤›m›z toplumun de¤iflim vakti gelince, bilirsiniz, medya da bu durumdan hemen vazife ç›kart›r. Bu toplum yüzy›llard›r kad›nlar›n itibar›n› do¤urganl›¤›, hatta "erkek bebek do¤urganl›¤›" ile belirlemedi mi? Ama art›k bebek do¤uramad›¤› için öküz yerine tarlaya sürülen, üstüne kuma al›nan kad›n görüntüleri, akraba bask›lar› ça¤d›fl› kalmad› m›? "Yurtd›fl›ndaki itibar›m›z" yeterince zedelenmedi mi!? Art›k de¤iflim vakti gelmedi mi? Yeni bebek üretim sanayinin piyasas› toplumsal bask›yla, akraba s›k›flt›rmas›yla nereye kadar geniflleyebilir? Hayat modernlefliyor, evlenme yafl› yükseliyor ve tüp bebek piyasas›na yer aç›l›yorken, kad›nlara düflen akraba bask›s› alt›nda bunalmak de¤ildir. “Do¤urmal›y›m, do¤urmal›y›z, do¤urduk" nakarat›n› kimsenin d›fl zorlamas›na gerek b›rakmayan, içsel bir ruh törpüsü haline getirerek, modern t›bb›n kollar›na koflmakt›r. Bunun için muhtaç oldu¤umuz kudret, damarlar›m›zda akan kandaki kad›nl›k genlerinde de¤il, beynimizin k›vr›mlar›na yerlefltirilmifl olan "kad›nl›k bilinci" ile mülkiyetçilikte sakl›d›r. Oysa as›l de¤erli olan tüm çocuklar› kendi çocu¤un gibi sevebilmek de¤il midir?
Ayran Çorbası Malzeme: 1 bardak kuru fasulye, 1 su barda¤› nohut, 3 kase aflurelik bu¤day, 2 bardak yo¤urt, 1 tatl› kafl›¤› nane, tuz Yapılışı: Malzemelerin tümünü düdüklü tencerede kaynatmaya bafllayal›m. Kaynamaya bafllad›ktan sonra 45 dakika daha k›s›k ateflte piflirelim. So¤uduktan sonra baflka bir kapta haz›rlad›¤›m›z ayran›n içine boca ederek afiyetle içelim. Az malzemeyle yap›lan bu çorba ayn› zamanda çok pratik ve kolay. Alibeyköy Mahallesi-Nergis Karakuş
11 Ocak 24 Ocak
2007
EMEK 7
Sözleflme yapacak isci b›rakmad›lar!
Zenginlerin flefkati
A
Birinci grup kamu iflyerlerinin toplu sözleflme görüflmeleri 300 bin iflçiyi kapsayacak. 1997’de ayn› sözleflmeler 625 bin iflçiyi kaps›yordu. 10 y›lda yaflanan bu düflüflün nedeni özellefltirme ve tafleronlaflt›rma
Kamu iflyerlerinin büyük bir ço¤unlu¤unu kapsayan birinci grup toplu ifl sözleflmeleri bafll›yor. Bu iflyerlerinin Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar yetkili. 20 y›l önce ücretlerin genel düzeyini belirleyen ve hükümetlere so¤uk terler döktüren bu sözleflmeler art›k ayn› önemi tafl›m›yor. Çünkü 1994’e kadar kamu iflyerlerinde toplu sözleflmeye ba¤l› olarak çal›flan iflçilerin toplam say›s› ortalama 920 bin iken, bu rakam bu y›l 420 bine düfltü.
Bu azalmadaki etken- hemen hepsinde sendikal› lerin bafl›nda, özellefltirme iflçiler iflten ç›kar›ld›, bu bulunuyor. Tafleronlaflt›r- iflçilerden boflalan ifller ya ma ve özel sözleflmeli ifl- tafleronlaflt›r›larak ya da çi al›mlar› da say›n›n do¤rudan do¤ruya sendiazalmas›nda oldukça etki- kas›z iflçilere gördürülmeli. ye baflland›. Sözleflmelerin yaTürk-‹fl, özelleflp›laca¤› iflyeri say›tirme sonras›nda ÜCRET s› azalsa da, geriyaflanan sendikade kalan iflyerleSEND‹KACILI⁄I s›zlaflt›rma harerindeki iflçi say›laketlerini durdurÇÖKTÜ r› önemli oranda may› hedefleyen artt›. Ancak, bu artaleplere ilgi göst›fl tafleronlaflt›rmalar ve termiyor. Türk-‹fl, senözel sözleflmeli iflçi al›m- dikas›z iflçiler ile sendikalar› ile gerçeklefltirildi. l› iflçilerin koflullar› araÖzellefltirilen iflyerlerinin s›nda aç›lan makas› azalt-
may› hedefleri aras›na almayarak, toplu sözleflme sürecini sendikas›z iflçiler için de bir ilgi konusu haline getirmeyi de önemsemiyor. Türk-‹fl’in "Kamu Toplu ‹fl Sözleflmeleri Koordinasyon Kurulu'' temel istemleri, kazan›lm›fl haklar›n korunmas›, üyelerin çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesi, ücret ve sosyal haklar›n›n gelifltirilmesi olacak. Yani 20 y›ld›r iflçi s›n›f›n›n örgütlü gücünü eriten “ücret sendikac›l›¤›” inatla sürdürülecek.
Gelecek sendikas›z Son iki y›l›n özellefltirmeleri, 10 binin üzerinde sendikal› iflçiyi emekliye sevk, 4-C statüsüyle geçici istihdam gibi yollarla ifllerinden ayr›lmak zorunda b›rakt›. TEDAfi, fieker Fabrikalar›, Sümer Holding, demir-çelik iflletmeleri, denizcilik iflletmeleri, Tekel, Petkim, Karadeniz Bak›r iflletmeleri, THY, Halkbank, Maz›da¤› Fosfat tesislerinin özellefltirilmesiyle birlikte sendikas›zlaflt›rma süreci yaklafl›k 100 bin iflçiyi daha içine alacak.
Türk ‹fl hala üçün beflin hesab›nda
Bir “millet” uyan›yor! Tafleron flirketler arac›l›¤›yla çal›flt›r›lan sa¤l›k iflçileri üniversite hastanelerinde art arda aya¤a kalk›yor. Ankara ‹bn-i Sina ve Cebeci Hastanelerinin iflçileri itilip kak›lmaya sonunda bafl kald›rd›. Yanlar›na Dev Sa¤l›k-‹fl, SES ve TTB’yi ald›lar, kazand›lar
Mobbing art›k suç Ne yaz›k ki, emekçilere yönelik bu bask› “ilerici” kimli¤iyle bilinen bir meslek örgütünün iflyerinde ortaya ç›kan uyuflmazl›kla gündeme geldi Ülkemizdeki ifl yasalar›nda kendisine yer bulamayan mobbing (iflyerinde duygusal taciz) art›k fiilen suç. Prof. Dehen Alt›ner’in Marmara Üniversitesi Eczac›l›k Fakültesi Dekan› Mürflit Peker hakk›nda, TMO Personel Daire Baflkan› fiaban Tokat’›n TMO hakk›nda açt›klar› davalar sürerken, Jeoloji Mühendisleri Odas› çal›flan› Tülin Y›ld›r›m’›n açt›¤› davada Ankara 8. ‹fl Mahkemesi Oda yönetimini mobbing suçu nedeniyle mahkum etti. Mobbing, özellikle büro emekçilerinin karfl› karfl›ya geldi¤i ama sanayide de uygulanan bir bask› biçimi. Çal›flanlara, iflyerinde üstleri, eflit düzeydeki çal›flanlar veya astlar› taraf›ndan sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, fliddet, afla¤›lama gibi davran›fllar› ifade ediyor. Çal›flan›n vasf›ndan daha düflük ifller yapmaya zorlanmas›, ifl hakk›ndaki görüfl ve önerilerinin afla¤›lanmas› veya d›fllanmas›, kiflili¤ini rencide edecek dolayl› davran›fllara maruz b›rak›lmas›, di¤er çal›flanlardan farkl› ve kötü sevk ve idare usulleriyle çal›flt›r›lmas› gibi yollarla bezdirilerek teslim al›nmas›n› hedefliyor. Mobbing, daha çok öncü iflçilere uygulan›yor ve iflverenin keyfi otoritesini güvence alt›na al›yor. Avrupa’da 1984’te suç olarak kabul edilen mobbing, Türkiye’de yasalarla tan›mlanm›fl bir suç de¤ildi. Geçti¤imiz y›l aç›lan üç davayla gündeme gelen bu suç, Jeoloji Mühendisleri Odas› çal›flan› Tülin Y›ld›r›m’›n açt›¤› davay› kazanmas› ve Oda’y› mobbing uygulamas› nedeniyle tazminat ödemeye mahkum ettirmesiyle Türkiye’deki ifl hukukuna da girmifl oldu. Karar›n Yarg›tay’da yap›lacak görüflmesiyle bu konuda ilk hukuki düzenleme de yap›lm›fl olacak.
Ankara ‹bn-i Sina ve Cebeci Hastanelerinde temizlik flirketi iflçileri Aral›k maafllar› ödenmeyince 27 Aral›k’ta ifl b›rakt›lar. Akflama kadar süren ifl b›rakma sonucunda flirket yöneticileri taraf›ndan maafllar›n›n yat›r›laca¤› sözü verildi. Ancak iflçiler, ertesi sabah da maafllar›n yat›r›lmad›¤›n› görünce yeniden ifl b›rak›p Baflhekimlik önünde topland›lar. Ö¤le saatlerinde fiirket Binas›na yürümek isteyen iflçilere Çevik Kuvvet engel oldu. Polisle yaflanan sert tart›flmalar s›ras›nda Özörnek fiirketi müdürü Aral›k ay› maafllar›n›n yat›r›ld›¤›n›, bayram avanslar›n›n ise ertesi sabah yat›r›laca¤›n› söyledi. Bu arada polisin iflçileri Dev Sa¤l›k-‹fl, SES ve Ankara Tabip Odas› üye ve yöneticilerine karfl› k›flk›rtmaya çal›flmas› da teflhir edildi. Eylem s›ras›nda iflçiler Dev Sa¤l›k-‹fl’e topluca üye olmak istediler ancak y›lbafl› nedeniyle noter bulunamad› ve üyelikleri sonra yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. ‹flçilerin kararl›l›¤› karfl›s›nda
tafleron flirket yöneticileri iflçilerin bayram avanslar›n› da 29 Aral›k Cuma sabah› yat›rd›lar. Ankara Üniversitesi Hastanelerinde bini aflan say›da tafleron iflçisinin ücretleri aylard›r geç ödeniyor. ‹flçiler zaman zaman bu konuda parçal› da olsa tepkilerini
gösteriyorlard›. Son yap›lan ifl b›rakmalar, ilk defa tüm tafleron iflçilerinin ortak iradesinin ve eyleminin sonucu olarak kazan›mla sonuçland›. Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi, sa¤l›k çal›flanlar›n›n Dev Sa¤l›k-‹fl, SES ve Tabip Oda-
T‹SK tiksindirmeden durmuyor T‹SK iflten ç›karmalarda mahkemelerin yeterince inceleme yapmadan ifle iade kararlar› verdi¤ini iddia etti ve iflten “hakl› nedenle” ç›kar›lan iflçilerin dava açamayaca¤› düzenlemelerin yap›lmas›n› ve tafleron sorumlulu¤unun kald›r›lmas›n› istedi ‹flçilerin etkisizli¤inden yak›nd›klar› ‹fl Güvencesi Kanunu, k›smen uygulanmaya bafllar bafllamaz T‹SK’in sald›r›s›na u¤rad›. Yasan›n ç›k›fl›ndan bu yana sendikal nedenlerle iflten ç›karmalar h›z kesmez ve mahkemelerin verdi¤i hiçbir ifle iade karar› uygulanmazken, T‹SK, ifl güvencesi yasas›n›n, iflten ç›kar›lan iflçiler için bir “ek gelir” sa¤lama yöntemi haline geldi¤ini iddia etti. Oysa yasa, hakl› neden olmadan iflten ç›kar›lan iflçilerin ifle iade edilmesi halinde ciddi bir tazminat› öngörmüyor. Tazminat, bu kararlar›n uygulanmamas› halinde ödeniyor. Yasan›n getirmifl oldu¤u süre
s›n›rlamas› da T‹SK’in öfkesini üzerine çekiyor. “Büyük kentlerin d›fl›nda ifl mahkemelerinin bulunmad›¤›, bu nedenle ifl yarg›lamalar›n›n di¤er mahkemeler taraf›ndan yap›ld›¤›n› ileri süren T‹SK, bu tip uyuflmazl›klar›n çözümü için yarg› yolunun d›fl›nda hakem kurulufllar›n›n veya çal›flma hayat›n› inceleyecek bir enstitünün kurulmas› gerekti¤ini” savundu. ‹flten ç›karmay› güçlefltiren ifl güvencesi yasas›n›n “iflvereni yasa d›fl› davranmaya itti¤ini” aç›kça söyleyebilen T‹SK, “iflten iflçi ç›karmam›z engellenemez, bizim do¤am›zda var; bu nedenle bizi suçlu durumuna getirmeyin” demifl oluyor. T‹SK’in bir baflka flikayeti de tafleronluk iliflkilerinde iflçi alacaklar›ndan üst iflverenin de sorunlu tutulmas› oldu. Daha önce her bir iflyerinde onlarca tafleron firma çal›flt›r›p, gerek gördü¤ünde bu tafleron firmalarla sözleflmelerini feshederek iflçi alacaklar›ndan kurtulabilen patronlar, art›k batakç›l›k yapamamaktan flikayetçiler.
lar› ile ortak mücadele verdikleri üniversite hastanelerinden biri. Bu süre içerisinde 3 kurum üyeleri Cebeci ve ‹bn-i Sina Hastanelerinde bir yandan özellikle vizeli iflçileri ve tafleron flirket iflçilerini hedef alan güvencesiz çal›flt›rmaya bir yandan da sa¤l›k sisteminde yaflanan sorunlara karfl› tepkilerini pek çok defa dile getirdiler. Ankara T›p ilk de¤il Ankara T›p Fakültesi Hastaneleri tafleron iflçilerinin ilk direnifli de¤il. Balcal› Hastanesinde sendika üyesi oldu¤u için iflten at›lan 4 iflçinin ifle iade karar› ç›kar›ld›. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tafleron flirket iflçilerine yönelik bask›lara ve yüzlerce iflçinin iflten ç›kart›lmas›na ra¤men Genel-‹fl Sendikas› üniversite yönetimi ile sözleflme imzalamay› baflard›. Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› son olarak da Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde vizeli sa¤l›k iflçilerinin yan›nda tafleron flirket iflçilerini örgütlemeye bafllad›¤›n› aç›klad›.
Bakan havanda su dövdü “Yasaklar›n kald›r›lmas›” üzerine sonuçsuz bir toplant› daha yap›ld› Hükümet, “Sosyal Güvenlik Reformu”nu sürdürmek ve fiubat ay›ndaki ILO 2007 toplant›s›na sunaca¤› “ilerleme raporu” için iflçi, memur ve iflveren konfederasyonlar›n› 28-29 Aral›k’ta bir araya getirdi. ‹lk gün kamu çal›flanlar› sendikalar› ile 4288 say›l› yasada yap›lacak de¤ifliklikler görüflüldü. 657 say›l› yasa kapsam›ndaki sözleflmeli personelin kamu çal›flanlar› sendikalar›na üye olabilmelerine iliflkin k›smi bir ilerleme sa¤land›¤› söylendi. 4288 say›l› yasada grevli toplu sözleflmeli sendikal hak istemleri gündeme al›nmad›. ‹kinci gün iflçi sendikalar›na iliflkin 2821-22 say›l› yasalar ve k›dem tazminatlar›na iliflkin düzenleme önerileri tart›fl›ld›. Hükümet, “iflçi sendikalar› aras›nda görüfl birli¤i sa¤lans›n” diyerek bugüne kadarki oyalama anlay›fl›n› sürdürece¤ini gösterdi. Bilindi¤i gibi Türk-‹fl, iflçilerin sendikalara üye olmas›n› olanaks›zlaflt›ran bu yasalarda de¤ifliklik yap›lmas›na yanaflm›yor.
vrupa Yakas› benim de severek izledi¤im bir dizi. Son günlerde dizinin kahramanlar›ndan Gaffur “önemli” tart›flmalar›n kayna¤› haline geldi. Benim gazetelerde rastlad›¤›m yaz› ve röportajlar özetle Gaffur’un ezilen kesimlerin tepkisini ifade etti¤ini ve bu yüzden halk taraf›ndan tutuldu¤unu ve sevildi¤ini belirtiyor. 1996 1 May›s’›ndan bu yana, günlük gazete ve popüler yay›n organlar›nda, ilk defa yoksullar›n sosyal durumu bu kadar tart›flma konusu ediliyor. O 1 May›s’ta polisin (bilerek ve isteyerek) 3 iflçiyi öldürmesine tepki gösteren 1 May›s kat›l›mc›lar›n›n ‹stanbul Kad›köy’deki baz› ma¤azalar›n camlar›n› k›rmas› ve özellikle bir kad›n göstericinin yeflil alandaki çiçeklere sopayla vurmas› günlerce vatandafl›n gözüne sokulmufltu. ‹flte yoksullar böyle vahflileflebiliyordu onlara göre, o kadar gözleri dönebilir ki o güzelim çiçeklerden bile intikam alabilirlerdi...! Bizim ise katledilen 3 iflçiyi sormaya hakk›m›z bile yoktu… Sonras›nda ortal›kta bir varofl edebiyat› dolaflmaya bafllad›. Sermaye s›n›f›n›n gazete ve televizyonlar› büyük bir flefkatle varoflta yaflayanlardan bahsetmeye bafllad›. Nas›l ihmal edilmifller, nas›l kötü koflullarda yafl›yorlarm›fl falan... O günden bu yana ilk defa Gaffur vesilesiyle yeniden yoksullardan, ezilmifllerden sosyal bir varl›k olarak bahsedilmeye baflland›¤›n› gördüm. De¤erli bir senarist “varofllar›n intikam›” diye bahsediyor, bir baflka çok satan gazete 1. sayfadan “ezilenlerin sesi” diye haberlefltiriyor Gaffur’u. Oysa dizinin senaristi Gülse Birsel 7 Ocak tarihli Sabah gazetesi ekinde “Gaffur’un s›rr› ne?” diye soruyor. Birsel, Gaffur tiplemesiyle ne yapmaya çal›flt›¤›n› anlatt›¤› yaz›s›n›n bir yerinde flöyle diyor: “...Siyasetçiler Gaffur’dan yola ç›karak, toplumu analiz eden tespitler yapmaya bafllad›. ...Gaffur’a, asl›nda sahip olmad›¤› özellikler ve alakas›z mesajlar yüklenmeye ...” Gaffur’u yaratan kiflinin hiç öyle bir niyeti yokken neden acaba Gaffur’a “yoksullar›n temsilcisi” misyonu yüklenmeye çal›fl›l›yor? Gaffur ne yap›yor? Bir fley yapt›¤› yok asl›nda. Pijamas›yla ve elinde b›ça¤› ile dizinin bütününe ayk›r› bir tip olarak diziye renk kat›yor sadece. Gaffur’un verdi¤i bir mesaj var m›? “Beni be¤enmiyor musun?” d›fl›nda yok Bizim esas merak etti¤imiz yoksullu¤u anlamak, anlatmak için neden yoksullar›n kendisine baflvurulmuyor? Hangi filmde, hangi dizide yoksullar›n hayat›, yoksullu¤un nedenleri anlat›l›yor? Hiçbirinde. Öyleyse bu yoksul ve ezilmifl sempatisi neyin iki yüzlülü¤ü? Gerçe¤i varken çarp›t›lm›fl taklitiyle gönül eylemenin anlam› var m›? Milyonlarca yoksulun yaflad›¤› ›zd›rap ve sefalet Gaffur’un çizgili pijamalar›yla örtülebilir mi? Yoksullar Gaffur sayesinde kendini adam yerine koyabilirler mi? Sermaye s›n›f›n›n bas›n› sosyal bir varl›k olarak yoksullardan nefretle bahsetmiyorsa bilin ki yoksullar› flefkatiyle bo¤mak istedi¤i içindir. “Ah bu yoksullar, ne sevimli ne komik insanlard›r, onlara k›zmamak laz›m, onlar› anlamaya çal›flmak laz›m..” söylemleri bütünüyle yoksullu¤un ac›t›c› ve kahredici yönlerini gizlemek ve onlar› bu düzenin bir taraf›na yedekleme iste¤indendir. Ancak korkunun ecele faydas› yok. Er geç bu gerçeklik bu ülkenin yüzüne çarpacak. Yoksullar kendini saran gericilik ve milliyetçilik çemberinden kurtuldu¤u anda taklitlerine ve burjuvazinin lütuflar›na gerek kalmadan tarih sahnesine ç›kacakt›r. Ve üstelik çizgili pijamalar›yla de¤il eflitlik ve adalet mücadelesinin bayraml›k elbiseleriyle ...
Tafleron iflçiden iflgal
Beko’da sendika susuyor
‹nan Deri iflçileri kazand› TRT’de kadrolaflma sürüyor
Güzel ‹zmir’de sendikal bask›
n Mardin Belediyesinde tafleron flirkette çal›flan 440 temizlik iflçisi aylard›r alamad›klar› maafllar› için belediye binas›n› iflgal etti. 26 Aral›k’ta meydana gelen iflgal s›ras›nda binada bir süre Belediye Baflkan› ile tart›flan iflçiler ve Belediye-‹fl flube baflkan› Memduh Öztürk daha sonra polis zoruyla bina d›fl›na ç›kart›ld›. Yaflanan olaylar sonras› sendika, belediye yönetimi hakk›nda icraya baflvurduklar›n› belirtirken Belediye Baflkan› hakk›nda da yolsuzluk iddias›yla suç duyurusunda bulundu¤unu aç›klad›. ‹flçilerin alacaklar›n› kamu üst iflvereninden almalar› yeni bir hukuk yaratabilir.
n Türkiye’nin en büyük beyaz eflya üreticisi Beko’nun fabrikalar›nda iç yap›lanma gerekçesiyle toplu iflçi ç›karmalar› gerçeklefltiriliyor. Son dönemde kurumda çal›flanlar›n üçte biri olan 1038 iflçi iflten ç›kart›ld›. Fabrikada örgütlü olan Türk-‹fl’e ba¤l› Türk Metal sendikas›, iflçilerden yükselen bütün destek ça¤r›lar›na ra¤men konuyla ilgili herhangi bir aç›klamada bulunmuyor. Türk Metal sendikas› son dönemde metal iflkolu toplu ifl sözleflmelerinde, elveriflli güç dengelerine ra¤men, iflverenin iflçiler aleyhine olan taleplerini kabul etti¤i gerekçesiyle elefltirilmiflti.
n ‹stanbul Tuzla’daki ‹nan Deri iflçileri 45 gün boyunca sürdürdükleri hak alma mücadelesini kazand›lar. ‹flveren, deri iflkolunda çok s›k görülen bir uygulamayla iflas etti¤ini bildirerek iflçilerin alacaklar›n› ödememiflti. Bunun üzerine iflçiler önce fabrikan›n önünde direnifle geçtiler. Daha sonra direnifl yerlerini patronun evinin önüne tafl›yarak 45 gün boyunca oturma eylemi yapt›lar. Bu sürenin sonunda flirket patronu ile iflçilerin örgütlü oldu¤u Deri-‹fl sendikas› aras›nda yap›lan görüflmede patron, iflçilerin alacaklar›n› ödemeyi kabul etmek zorunda kald›.
n Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi hastanesinde çal›flan tafleron Güzel ‹zmir iflçilerine yönelik bask›lar devam ediyor. fiirket yöneticileri aralar›nda daha önce iflten ç›kar›p geri almak zorunda kald›klar› Genel-‹fl üyesi iflçilerin de bulundu¤u 86 iflçiyi Kurban Bayram›n›n hemen öncesinde iflten ç›kard›lar. Hastanede uzun süredir devam eden mücadele sonucunda geçti¤imiz aylarda Genel-‹fl ile flirket aras›nda bir sözleflme imzalanm›flt›. Ancak sendikas›zlaflt›rma bask›lar› sözleflmeye ra¤men devam ediyor. ‹flçiler, mücadele ve örgütlenmede kararl›klar›n›n k›r›lamayaca¤›n› ilan etti.
n AKP hükümeti yandafl sendikalar arac›l›¤›yla kadrolaflmas›n› sürdürüyor. KESK’e ba¤l› Haber-Sen sendikas› Ankara fiubesi yapt›¤› aç›klamada TRT içindeki atamalar›n ço¤unun AKP yanl›s› Türk Haber-Sen üyeleri ve yöneticileri aras›ndan seçildi¤ini söyledi. Sendikan›n aç›klad›¤› raporda son 3 y›lda 286 yöneticinin görevden al›narak yerlerine AKP’ye yak›n isimlerin getirildi¤i ifade edildi. TRT’yi Türk-‹slam sentezi propagandas›nda kullanan ehliyetsiz insanlar›n yönetime getirilmesi sonucunda TRT tarihinde ilk kez 3 saatlik bir yay›n kesintisinin yafland›¤› bildirildi.
11 Ocak 24 Ocak
6 K‹BELE
Kad›na yeni y›l hediyesi Erke¤in e¤lencesi: Taciz 2007’ye girerken tüm insanlar birbirlerine sa¤l›k ve mutluluk dilediler. Evlerinde ya da sokakta yeni y›la girerken “e¤lendi ler”. Ertesi gün ekranlarda “sa¤l›k ve mutluluk” dilekleri yer almad›. Ekranda yer alan, kad›nlar›n ‹stanbul Taksim’de düzenlenen y›lbafl› e¤lencesinde u¤rad›klar› tacizdi Son birkaç y›lbafl›d›r düzenlenen sokak e¤lencelerinde adet haline geldi: Kad›nlar taciz ediliyor. Taciz ekranlarda günlerce, kad›nlar›n bedeni teflhir edilerek; taciz an› e¤lencelik bir seyir haline getirilerek yay›nlan›yor. Medya, bu y›l da y›lbafl› e¤lencesindeki tacizi, bir geceli¤ine kent meydan›n› dolduran cahil, kaba, flehir magandalar›n›n; içmesini e¤lenmesini bilmeyen, “kad›n görmemifllerin” haddini aflm›fl davran›fl›
olarak ilan etti. Taciz iki yüzlü biçimde “lanetlendi”, ancak bir yandan da kad›nlar alttan alta suçland›. Haberler, tacize u¤rayan kad›nlar›n k›yafetlerine, içki içmifl olmalar›na, hava karard›¤›nda sokakta olmalar›na ya da erkeklerin gönüllerince e¤lendi¤i toplu bir etkinli¤in tam ortas›na dalm›fl olmalar›na
odakland›. Tacize u¤rayan kad›nlar bir kere daha "turistlefltirildiler" ve "fahiflelefltirildiler". Her gün yay›nlanan dizilerde ve reklamlarda evinden ç›kmayan ev kad›nlar›n›n; istedikleri gibi giyinen, gezen, e¤lenen “özgür” ve zengin kad›nlar›n "bafl›na bir fley gelmiyor"ken, haberlerdeki kad›nlar›n bafl›na gelenler, yine kendi suçlar› haline getirildi. Kad›nlar› sürekli arzu nesnesi haline getirenler; fliddeti, tacizi, tecavüzü iki kalem darbesiyle aflk hikayesine dönüfltürenler, soka¤› ay›playarak görüntülediler. Lüks otellerde striptizci k›l›¤›nda sahne alan revü k›zl› gösteriler ise
“Bu ülkede soka¤a ç›kabilen kad›nlar, her akflamüstü karanl›k çökmeden eski bir oyunu oynar, Güldünya. Hava kararmadan eve dönme oyununu herkes çocuklu¤unda ö¤renir, ama sadece k›z çocuklar› hayat boyu oynamaya devam eder...”*
* Teyzesinin damad›n›n tecavüzüne u¤rayarak hamile kalan ve kardeflleri taraf›ndan, ailenin “namusunu” temizlemek için fiubat 2004’te öldürülen Güldünya Tören’e yaz›lm›fl mektuptan.
nezih e¤lenceler olarak ekrana yans›d›. Yani medya bize dedi ki, “Y›lbafl› gecesi evinizde oturup tombala oynay›n. Taciz edilecekseniz de mümkünse sokakta de¤il ya ev partilerinde ya da lüks otellerde taciz edilin!”
PORTRE: BEH‹CE BORAN
Bu y›l da y›lbafl› e¤lencesinde yaflananlar “normal bir taflk›nl›k” olarak görüldü. Polis, taciz saniye saniye kameralara kaydedilmifl ve yan›bafl›nda gerçekleflmifl olmas›na ra¤men, “kad›n›n flikayeti yok” diyerek ifllem
bafllatmad›. Devlet bu vakada da kad›na dönük sald›r› giriflimine karfl› kamu davas› yürütmeyerek kad›na dönük bask›ya ortak oldu; devletin polisi "elleyen de ellenen de raz›" diye düflünmüfl olmal›!
Suçlu de¤il ma¤dur! Tacizin kad›nlar›n yaflam›n›n ola¤an bir parças› haline gelmesinde kad›n› suçlu ilan eden yayg›n anlay›fl›n pay› büyük
Do¤um kontrol yöntemleri, cinsel iliflkinin istenmeyen gebeliklerle sonuçlanmas›n› engelleyen çeflitli yöntemlerin genel ad›d›r HORMONAL ARAÇLAR: En bilinenleri östrojen ve progesteron içeren do¤um kontrol haplar›d›r ve kad›n›n yumurtlamas›n›n engellenmesine dayan›r. Hormonal de¤iflimi birebir etkiledi¤i için kad›n vücudunda yan etkiler yaratabilir. Haplar vücutta su tutma ve ifltah aç›lmas›, bafl a¤r›s›, bulant› ve bafl dönmesi yaratabilir. Ancak yan etkilerin tamam› zararl› olmad›¤› gibi, baz› haplar kad›n vücudunu kanserin baz› türlerine karfl› koruma etkisine sahiptir. Haplar 4 ayl›k bir deneme süresinden sonra kal›c› biçimde kullan›lmal›; günde 1 kez ve günün belirli bir diliminde al›nmal›d›r. Sigara içenler, migren, epilepsi ve depresyon gibi hastal›klar› olanlar, sar›l›k geçirenler, 40 yafl üstü diyabet ve kalp hastal›¤› riski olanlar, büyük ameliyat geçirenler çok s›k› doktor gözetiminde kullanmal›d›r. Haplar›n yan› s›ra, 3’er ayl›k ya da 1’er ayl›k enjeksiyonlarla uygulanabilen do¤um kontrol i¤neleri de ülkemizde mevcuttur. CERRAHİ ARAÇLAR: Dünyada uygulanan en etkili do¤um kontrol yöntemi, kad›nlarda ya da erkeklerde uygulanan cerrahi müdahale yöntemidir. Erkeklerde çok daha kolayl›kla uygulanabilen cerrahi müdahale yöntemi (vazektomi) geriye dönüflü olan ancak pahal› ve di¤er yöntemlere göre daha güç bir yöntemdir. Kürtaj kesinlikle bir do¤um kontrol yöntemi olarak kullan›lmamal›; bütün gebelik önleme yöntemleri doktor kontrolü alt›nda uygulanmal›d›r. Do¤um kontrolü devletin tüm kad›nlara nitelikli ve ücretsiz olarak vermek zorunda oldu¤u bir hizmettir. Do¤um kontrol yöntemi seçiminde kad›nlar öncelikle kendi fiziksel, ruhsal ve cinsel sa¤l›klar›n› düflünerek hareket etmelidirler.
Tacizde ma¤durun suçlu haline getirilmesi tacizin bir parças›. Bu durum, tacize u¤rayan kad›nlar›n hukuki yard›m için baflvurmalar›n›n, taciz s›ras›nda yard›m istemelerinin önündeki en büyük engellerden biri. Elbette kad›nlar›n tacize u¤rad›klar›nda resmi yerlere baflvurmamas›nda, bu ülkede kad›nlara dönük taciz ve tecavüz vakalar›n›n hiç de az›msanmayacak bir bölümünde polisin de birebir yer almas› da önemli bir faktör. Türkiye’de taciz, tecavüz ve kad›na dönük fliddet olaylar›n›n
birço¤unda kad›nlar›n flikayetleri dikkate al›nm›yor, suçlular hakk›nda cezai ifllem yap›lm›yor, suçlular kay›r›l›yor. Dahas› resmi görevliler, özellikle taciz ve fliddet aile içinden geliyorsa “uzlaflt›rmac›” rolünü üstleniyorlar. Devlet görevlilerinin kad›na dönük taciz ve fliddet vakalar›nda bar›flt›rma, yat›flt›rma, uzlaflt›rma giriflimleri görevi kötüye kullanman›n yan› s›ra tacizin süreklilefltirilmesinde rol oynuyor. Tacizin kan›tlanmas›nda yaflanan zorluk tacizi kad›nlara dönük en s›k rastlanan sald›r› biçimi haline getiriyor.
Buzda¤›n›n görünmeyen yüzü ELLENEN BEDEN DE⁄‹L PARÇALANAN RUH Taciz kad›nlar›n temel haklar›n› ve özgürlüklerini kullanmalar›n› do¤rudan engelleyen; kad›nlar›n fiziksel, psikolojik ve cinsel bütünlüklerini parçalayan bir sald›rganl›kt›r. Kad›nlar›n eve kapat›lmas›nda, yaflamlar›n› özgürce belirlemelerinin engellenmesinde, insanca koflullarda çal›flma ortam›n›n ortadan kald›r›lmas›nda sistematik tacizin önemli bir rolü vard›r. Tacizi gizlemek, örtbas etmek, taciz korkusu ile hak ve özgürlükleri kullanma hakk›ndan imtina etmek ve sokaklar› bofl b›rakmak ise sadece tacizin süreklileflmesine hizmet eder.
Evde ve iflte yaflanan taciz örtbas edilirken, sokaktaki taciz tehdidi kad›n› eve kapatmaya, üzerindeki denetimi artt›rmaya yar›yor ‹flteki, evdeki, okuldaki tacizlerin görünmez k›l›n›p, sokaktakinin daha görünür hale getirilmesi, kad›nlar› eve hapsetmenin de bir arac›. Sürekli olarak kad›nlara soka¤a ç›kt›klar› için tacize u¤ramay› peflinen göze almalar› gerekti¤i söyleniyor. Birçok kad›n toplu tafl›ma araçlar›n› kullan›rken, durakta beklerken, alt geçitleri kullan›rken, mahallesinde ayd›nlatma olmayan sokaktan yürürken, hava karard›¤›nda d›flar›daysa tacize u¤rama korkusunu sürekli hissediyor. Ancak
taciz tehdidi yokmufl gibi davranmak zorunda kal›yor. Tacize u¤rad›¤›nda da bunu dile getiremiyor. Yoksulluk ve güvencesizlik de kad›nlar› tacize katlanmaya zorlu-
yor. ‹flyerinde tacize u¤rayan kad›nlar ifllerini kaybetmemek için, evlerinde tacize u¤rayan kad›nlar da toplumsal-ailevi bask›lar ve geçim sorunu nedeniyle tacize boyun e¤iyor.
"Bir romanda okusam, bu kadar da olmaz, melodrama kaçm›fllar biraz derim. 64 yafl›ndan sonra kollar› s›vayaca¤›m demek. Ama düflünüyorum da, ömrüm boyu kollar› s›vamaktan öteye gidemedim gibi geliyor. Meslek hayat›m öyle, politik hayat›m öyle, aile hayat›m öyle. Hep bir yerde darbe yemifl, yar›m kalm›fl. fiimdi yazarken yapt›m bu tespiti." “Üçüncü Sinemac›lar” taraf›ndan an›s›na çekilen belgeselin ad› gibi “Son Nefesine Kadar” dolu dolu yaflayan bir kad›n: Ak Behice. ABD’de e¤itim gördü¤ü y›llarda Marksizmle ve sosyalist fikirlerle tan›flan ve 77 yafl›na kadar sürdürdü¤ü yaflam›n› gelecek güzel günlere adayan bir bilim kad›n›.
Türkiye ‹flçi Partisi’nin, 1987 y›l›nda Belçika’da sürgünde ölen ve doktorunun uyar›lar›na karfl›n hayat›n›n son üç gününe kadar sosyalizm için çal›flan neferi. “Beyefendi”si bol Türkiye siyasetinde ilk kad›n parti genel baflkan›na sahip olman›n onurunu tafl›yan sosyalistlerin “Behice Han›m”›. Tarih mele¤inin gülercesine güzel bir 1 May›s günü hayatla tan›flt›rd›¤›
“BEBE⁄‹M”: Do¤uram›yorum öyleyse yok muyum?
B
Do¤um kontrol yöntemleri Sadece kad›nlar›n özel sorumlulu¤unu gerektiren yöntemler, cinselli¤in yaflanma biçimini eflitsiz ve sa¤l›ks›z hale getirir. Üstelik kad›nlar aç›s›ndan önemli sa¤l›k sorunlar› yarat›r. Örne¤in, herhangi bir önleyici araç ya da ilaç kullan›m›na dayanmayan geleneksel do¤um kontrol yöntemi Türkiye’de yüzde 28 gibi yayg›n bir oranda kullan›l›yor. Bu yöntem, kad›nlar aç›s›ndan bafltan sona tedirginlik yarat›r ve güvenli de¤ildir. Bu geleneksel yöntemin en zararl› sonucu, kad›n bedeninde önemli hasarlar yaratan kürtaj› s›radan bir do¤um kontrol yöntemi haline getirmesidir. BARİYER YÖNTEMLER (Kondom ve diyafram): Ülkemizde yüzde 2 gibi düflük bir oranda kullan›lan kondom (prezervatif), hem gebeli¤in hem de cinsel yollarla bulaflan hastal›klar›n önlenmesinde oldukça etkili bir araçt›r. Kad›nlar›n kulland›¤› diyafram da ayn› biçimde d›flsal bir kontrol yöntemidir. RAHİM İÇİ ARAÇLAR: Rahim içi gebelik önleyici araçlardan olan spiralin ülkemizdeki kullan›m oran› yüzde 17’dir. Herhangi bir metal ya da hormon içermeyen türleri oldu¤u gibi, bak›r ya da progesteron hormonu içeren geliflmifl türleri vard›r. S›radan spiraller adet döneminde kanamay› art›rma gibi yan etkilerde bulunurken, daha geliflmifl türler a¤r› ve kanamay› azalt›r. Spiral spermlerin yumurtaya ulaflmas›n› engelleyerek, hareketlilik ve dölleme özelliklerini azaltarak etki gösterir. Korunmas›z iliflki sonras›nda ilk 4-5 gün içinde tak›lan spiral de gebeli¤i önler. Spiral kullanmak daha sonra d›fl gebelik riskini art›rmaz ve k›s›rl›¤a yol açmaz. Uzun süre spiral kullananlar demir ve homoglobin düzeylerini kontrol ettirmeli, spiral mutlaka ehil kimselerce tak›lmal› ve belirtilen tarihte mutlaka de¤ifltirilmelidir.
2007
1910 do¤umlu, K›r›m as›ll› Behice k›z, ilk ve orta ö¤renimini Arnavutköy Amerikan Koleji’nde tamamlad›. Sonra, kazand›¤› bursla ABD’ye okumaya gitti. Sosyoloji okuduktan sonra 1939 y›l›nda ülkeye dönüp Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi'nde doçent olarak ders vermeye bafllad›¤›nda, döneminin en önemli akademik özgürlük mücadelelerine imza atanlardan birisi oldu. Zaten üniversiteye girifli bile politik bir sorun haline dönüflmüfltü. 1948 y›l›nda Türkiye halk biliminin kurucu ustas› Pertev Naili Boratav ve sosyoloji biliminin yüz ak› Niyazi Berkes'le birlikte politik görüflleri nedeniyle üniversite ile iliflkisi kesilen üç kifliden birisiydi. Yurt ve Dünya, Ad›mlar dergilerinde iflçi, köylü ve gençlik sorunlar›, demokrasi ve hümanizm konular›yla ilgili yaz›lar yazd›. Menderes hükümetinin Kore’ye asker gönderme giriflimine karfl›, kurucular› aras›nda yer ald›¤› Türk Bar›flseverler Cemiyeti’nin
Meclis’e yapt›¤› telgraf çekme eyleminden dolay› tutukland› ve 15 ay ceza ald›. Behice Boran’la, efli Nevzat Hakko'nun hapishanede bir bebekleri dünyaya geldi. Melih Cevdet Anday'›n fliirle ve Ruhi Su'nun ezgiyle karfl›lad›¤› tan›d›k bir bebek: Dursun “...Merhaba/‹flte su/‹flte ›fl›k/‹flte hava/‹flte Dursun bebek bizim dünya” 1962 y›l›nda Türkiye ‹flçi Partisi’ne giren Behice Boran, 1964 y›l›nda parti Merkez Yönetim Kurulu'na seçildi ve Genel Baflkan Mehmet Ali Aybar’›n partiden ayr›lmas›n›n ard›ndan Genel Baflkan oldu. 1965 seçimlerinde T‹P‘ten Urfa milletvekili seçildi. 12 Mart darbesinin ard›ndan partisi kapat›ld› ve 15 y›l ceza ald›. 1975’de arkadafllar›yla birlikte T‹P’i yeniden kurarak Genel Baflkan seçildi. 12 Eylül faflist darbesinin ard›ndan gözalt›na al›nd›ktan k›sa bir süre sonra yaflam›n›n geri kalan›n›n sürdürece¤i Belçika’ya iltica etti. Cin bak›fll› yafll› kad›n “selam ol-
sun Türkiye'nin ve dünyan›n ayd›nl›k gelece¤ine” sözleriyle hayata veda etti. “Bir insan yaflad›¤› hayat›n insan›d›r. Sosyalist do¤ulmaz, sosyalist yaflan›r” derdi. Bir dostuna hapishaneden yazarken fark etti¤i gibi, kendi deyimiyle “fani dünya” ona belki de her fleyi; aflk›, anneli¤i, bilim insanl›¤›n› yar›m b›rakt›ran bir f›rt›nadan fazlas›n› sunmam›flt›. Ama 64 yafl›ndan sonra sert rüzgarlara kanat açmaya cüret eden bu yafll› f›rt›na kuflu, sosyalist hareketin behic (güler) yüzlü ak han›m›, hayata tamamlanm›fl bir insan sundu. Son defa dönüp bakt›¤›nda “flehre”, mutlaka flu sözleri söyleyebilmifltir: Pek de öyle güldürmedinse de yüzümüzü / çal›flt›k gücümüzün yetti¤i kadar/ seni bahtiyar k›lal›m diye. / Devam ediyor bahtiyarl›¤a do¤ru gidiflin/ devam ediyor hayat./ ‹çimiz rahat, / gönlümüzde hak edilmifl ekme¤ine doymuflluk, / gözümüzde ›fl›¤›ndan ayr›lman›n kederi, iflte geldik gidiyoruz / flen olas›n Halep flehri...”
ugün de çay›m›z› demleyip flöyle bir keyif yapal›m, k›zmadan öfkelenmeden bir fleyler seyredelim diye televizyonun bafl›na geçtik, olanca iyi niyetimizle. Ama tam reklamlar bitmiflti ki, ekran “Neden herkes gibi benim de bebe¤im olmuyor” diye a¤layarak kendisini hastanenin dam›ndan atmaya çal›flan bir kad›n›n feryatlar›yla dolunca, yine tüylerimiz diken diken oldu. Masum bebek görüntüleriyle reklam› yap›lan “Bebe¤im” dizisine çatm›flt›k bu kez de. Hem de ne çatmak: Sa¤l›k nedenleriyle bebe¤i olmayan bir kad›n, önce kendini öldürmeye çal›fl›yor, sonra bundan vazgeçip en iyi arkadafl›n› tafl›y›c› anne olarak seçiyor ve “eninde sonunda benim de bir tane olacak” h›rs›yla kendisini parçalay›p duruyor. Hemen k›zmay›n! “Her kad›n da bebek do¤urmay›versin can›m” diye kestirip atm›fl falan de¤iliz. Anne ve bebe¤i aras›ndaki iliflkinin belki günlerce u¤raflsak yazamayaca¤›m›z tarifsiz güzelli¤inin de fark›nday›z. Gerçi olabilir. Baz› kad›nlar çocuk do¤urmak, çocuk bakmak, etraflar›nda çocuk görmek istemeyebilirler. Baz› kad›nlar kendi rahimlerinde tafl›mad›klar›, emzirmedikleri ve kendileriyle t›pat›p ayn› genetik mirasa sahip olmayan çocuklar› da kendi canlar› gibi sevebilirler. Bütün bunlar anne olmay› istemekle eflde¤er özgür tercihler olabilmelidir. Ama son dönemde piyasalaflm›fl t›bb›n en vampirleflmifl alanlar›ndan birisi haline gelen "tüp bebek sanayi"nin "organize ifller"i akl›m›z›n bir köflesindeyken, tabii düflünmeden de edemiyoruz: Bütün bu annelik yüceltmeleri biraz fazla reklam kokuyor olmas›n! "Tek tafl›n› parma¤›na kendisi takan özgür k›zlar›n" p›rlanta flirketlerinin reklam kampanyalar› için bu flark›lar› besteledi¤ini ö¤rendi¤imiz bir dünya bu. Nas›l olsa kad›nlar zaten dünden inanm›fllar: "do¤uram›yorum o halde yokum" diye. Onlar "medet ya t›p" diye hastanelere kofltukça, bu yeni sanayileflmifl üretim alan›nda karlar rekor k›r›yor. Yaflad›¤›m›z toplumun de¤iflim vakti gelince, bilirsiniz, medya da bu durumdan hemen vazife ç›kart›r. Bu toplum yüzy›llard›r kad›nlar›n itibar›n› do¤urganl›¤›, hatta "erkek bebek do¤urganl›¤›" ile belirlemedi mi? Ama art›k bebek do¤uramad›¤› için öküz yerine tarlaya sürülen, üstüne kuma al›nan kad›n görüntüleri, akraba bask›lar› ça¤d›fl› kalmad› m›? "Yurtd›fl›ndaki itibar›m›z" yeterince zedelenmedi mi!? Art›k de¤iflim vakti gelmedi mi? Yeni bebek üretim sanayinin piyasas› toplumsal bask›yla, akraba s›k›flt›rmas›yla nereye kadar geniflleyebilir? Hayat modernlefliyor, evlenme yafl› yükseliyor ve tüp bebek piyasas›na yer aç›l›yorken, kad›nlara düflen akraba bask›s› alt›nda bunalmak de¤ildir. “Do¤urmal›y›m, do¤urmal›y›z, do¤urduk" nakarat›n› kimsenin d›fl zorlamas›na gerek b›rakmayan, içsel bir ruh törpüsü haline getirerek, modern t›bb›n kollar›na koflmakt›r. Bunun için muhtaç oldu¤umuz kudret, damarlar›m›zda akan kandaki kad›nl›k genlerinde de¤il, beynimizin k›vr›mlar›na yerlefltirilmifl olan "kad›nl›k bilinci" ile mülkiyetçilikte sakl›d›r. Oysa as›l de¤erli olan tüm çocuklar› kendi çocu¤un gibi sevebilmek de¤il midir?
Ayran Çorbası Malzeme: 1 bardak kuru fasulye, 1 su barda¤› nohut, 3 kase aflurelik bu¤day, 2 bardak yo¤urt, 1 tatl› kafl›¤› nane, tuz Yapılışı: Malzemelerin tümünü düdüklü tencerede kaynatmaya bafllayal›m. Kaynamaya bafllad›ktan sonra 45 dakika daha k›s›k ateflte piflirelim. So¤uduktan sonra baflka bir kapta haz›rlad›¤›m›z ayran›n içine boca ederek afiyetle içelim. Az malzemeyle yap›lan bu çorba ayn› zamanda çok pratik ve kolay. Alibeyköy Mahallesi-Nergis Karakuş
11 Ocak 24 Ocak
2007
EKONOM‹ 9
Ampül seçimlerden sonra çarpacakm›fl! Erdo¤an enerji da¤›t›m özellefltirmelerini seçim sonras›na ertelediklerini duyurdu. Erteleme gerekçesi seçim sonras› halka atacaklar› kaz›¤›n itiraf›yd›: “Özel da¤›t›mc›lar zam yap›nca halk bizden bilir”. Kimden bilelim? Enerjide özellefltirme ad›mlar› h›zla at›l›rken, Tayyip Erdo¤an, özellefltirme sonras› faturalar›n kabarabilece¤ini ve vatandafl›n bunun bedelini AKP’ye ödetebilece¤ini söyleyip enerji da¤›t›m›ndaki özellefltirmeleri seçim sonras›na att›klar›n› aç›kad›. Ancak süreç iflliyor. Özellefltirme Yüksek Kurulu (ÖYK), Tercan, Kuzgun, Mercan, ‹kizdere, Ç›ld›r Hidroelektrik Santralleri ve Engil Gaz Tribünleri Santrali’ni özellefltirme kapsam›na ald›. Daha önce kapsama al›narak özellefltirilmeye haz›rlanan Beyköy ve Ataköy Hidroelektrik Santralleri ile Denizli Jeotermal Santrali de ilk elden sat›lacak. Enerji santrallerinde özellefltirmenin 2009’un sonuna kadar tamamlanmas› öngörülüyor. Bu arada özellefltirme süreci Erdo¤an’›n aç›klamas›na ra¤men da¤›t›m alan›nda da sürüyor. Baflkent Elektrik Da¤›t›m, Sakarya Elektrik Da¤›t›m ve ‹stanbul
Sermayeye cennet gibi vergi dairesi Havaalanlar›n›n V‹P salonlar›ndan uça¤a aranmadan, bilet kontrolü yap›lmadan geçersiniz. Acaba sermaye de V‹P vergi daireleri sayesinde denetimden mi kurtulacak? Kasab›n, manav›n, berberin vergi dairesi ile büyük sermayenin vergi dairesi ayr›l›yor. Art›k herkese s›n›f›na göre muamele yap›lacak. Hükümet her türlü vergi kolayl›¤›n› sa¤lad›¤› büyük tekellere flimdi de V‹P Vergi Dairesi kurdu. IMF’nin talimat› ve flirketlerin ›srar›yla aç›lan “Büyük Mükellefler Vergi Dairesi”, 500 büyük flirket için 140 personelle hizmet vermeye bafllad›. Hükümetin gerekçesi bu mükelleflere daha rahat bir ortamda hizmet sunularak vergi tahakkuk ve tahsilat›n›n artmas› olarak aç›klan›yor.
Daha 3 ay önce büyük flirketlerin ödedi¤i vergileri düflüren hükümetin bunlardan daha fazla vergi toplamay› hedefledi¤ini aç›klamas› tabii ki inand›r›c› de¤il. Bu ayr›cal›kl› uygulaman›n nedeni konusunda en anlaml› iddiay› Büro Emekçileri Sendikas› Genel Baflkan› Mustafa Ç›nar dile getirdi. Ç›nar bu uygulaman›n, kurumlar vergisinin düflürülmesi, teflvikler ve sermayeye yönelik muafiyetler kapsam›nda gündeme geldi¤ini söyleyerek amac›n bu guruplar› vergi denetiminin d›fl›na ç›karmak olabilece¤ini vurgulud›. Zaten bir dizi vergi avantaj›ndan faydalanan bu gruplara pozitif ayr›mc›l›k uygulanmas›n› elefltiren Mustafa Ç›nar, bu ayr›cal›¤›n sosyal farkl›l›klar› derinlefltirece¤i söyledi.
Anadolu Yakas› Elektrik Da¤›t›m’›n özellefltirilmesi amac›yla aç›lan ihale için son baflvuru süresi de 19 Ocak’ta sona eriyor. Yaz aylar›nda ald›klar› parala-
r› be¤enmeyen özel santrallerin flartelleri indirerek ülkenin önemli bir bölümünü karanl›kta b›rakt›¤› ise haf›zalardan silinmifl de¤il. Dünyan›n pek çok ülkesinde özel enerji da¤›t›m flirketlerinin, faturalar›n› ödeyemeyen ve fazla kar getirmeyen yoksul bölgelere elektrik vermedikleri de biliniyor. Bunu bilen Erdo¤an özellefltirme süreci ifllerken “fiu an enerji
özellefltirmesi düflünmüyoruz” dedi. Erdo¤an yalan söylemiyor, zamanlamadan bahsediyordu. Baflbakan, benzin fiyatlar›n›n art›fllar›ndan vatandafl›n kendilerini sorumlu tutmas›n› hat›rlatarak "Ayn› durum elektrikle ilgili olarak da söz konusu olabilir” dedi. Enerji Bakan› Hilmi Güler de özellefltirmelerinin seçim sonras›na kald›¤›n› do¤rulad›. Yani Erdo¤an ve Güler, aç›k aç›k özellefltirmelerle zamlar›n bafllayaca¤›n›, bu yüzden halka atacaklar› kaz›¤› seçim sonras›na ertelediklerini itiraf etti. Erdo¤an bunun özel sektör için de iyi oldu¤unu söyleyerek “Enerji hatlar›n› yeralt›na çekiyoruz. Bu, çok büyük bir proje. Özel sektöre pek bir altyap› yat›r›m› kalmas›n” dedi. Erdo¤an’›n “Halk›n vergileriyle devlet yapacak, özel sektör yiyecek” anlay›fl›n› bu kadar aç›kl›kla ifade etmesinin alt›nda dürüstlü¤ü de¤il, “halk›n tekmesini henüz tatmamas›” yat›yor.
ABD ekonomisinde k›yamet alametleri art›yor. Kas›m’da üretici fiyatlar› yüzde 2 oran›nda artt›. Bu son 32 y›l›n en büyük art›fl›yd›. En son tahminlerde, üretici fiyatlar›n›n yüzde 0.5 oran›nda artmas› bekleniyordu. Art›fl›n ana yükünü enerji ve yiyecek fiyatlar› çekti. Ocak ay›n›n ilk günlerinde ABD Merkez Bankas› FED enflasyonu kontrol alt›nda tutabilmek için tasarruflar›n art›r›lmas› gerekti¤ini tart›flt› ve yeni bir faiz art›r›m›na gidebilece¤inin sinyallerini verdi. Yeni bir faiz art›r›m›yla s›cak paran›n ABD’ye dönüflü, hem faizle s›cak para çeken Türkiye gibi ülkeleri krize sürükleyebilir hem de ABD ekonomisindeki durgunluk e¤ilimlerini güçlendirebilir. ABD’nin askeri ve siyasi hegemonyas› h›zla gerilerken ekonomisinin de çuvallamas› “Amerikan Yüzy›l› Proje”sinin çöpü boylayaca¤›n›n göstergeleri. Önemli olan onlar›n saçma projeleriyle bizim gelece¤imizin de çöpe at›lmamas›…
Telekom özellefltirilirken hizmetlerin ucuzlayaca¤›n› iddia eden hükümetin yalan söyledi¤i ortaya ç›kmaya devam ediyor. Türk Telekom Yönetim Kurulu Baflkan› Paul Doany, 2007 y›l›nda hem telefon hem de ADSL hizmetlerinin tarifelerinde zam sinyali verdi. Doany Türkiye’deki sabit ücretlerin “son derece düflük” oldu¤unu iddia ederek eriflim maliyetinin yüzde 50’sini bile karfl›layamad›klar›n›, sabit ücretlere “maliyeti kurtaracak kadar” zam yapacaklar›n› söyledi. Poul Doany flehiriçi görüflmelere de zam yapacaklar›n› aç›klad›. Doany, flehirleraras› ve milletleraras› görüflmelerde indirim yapabileceklerini belirtti. Ancak sabit ücretin iki kat›na ç›kmas› ve flehir içi görüflmelerdeki fiyat art›fl›n›n, telefonu daha çok bu amaçla kullanan dar gelirlileri etkileyece¤i aç›k. AB ortalamas›n›n 2.5-3 kat› fiyata ADSL hizmeti sunarak halk› aç›kça kaz›klayan Telekom’un bu konuda nas›l bir düzenleme yapaca¤› ise merakla bekleniyor. Telekom’u ald›¤› günden beri tek bir kurufl yat›r›m yapmayan Öger Grubu, bir taraftan zam yapmakla u¤rafl›rken bir taraftan da Telekom’dan iflçi ç›kartman›n yolunu ar›yor. Bilindi¤i gibi Öger, bir süredir gelirlerinin %12 azald›¤›n› söyleyerek a¤l›yor ve bunun sebebinin “yüksek iflçi maliyetleri” oldu¤unu savunuyordu. K›sacas› özellefltirmenin, hem hizmeti sunan iflçiler hem de hizmeti alan halk için olumsuz sonuçlar› ortaya ç›kmaya devam edecek.
Dolayl› vergiyle do¤rudan kaz›k fiirketlerin ödedi¤i Kurumlar Vergisi tahsilat› 2006’da 2005 rakamlar›n›n dahi alt›nda kald›. Oluflan vergi kayb› ise yine dolayl› vergilerle, yani harcamalardan al›nan vergilerle karfl›land›. Zengin vergi vermeyince çarfl›da pazarda halk soyuldu 2006 y›l›nda toplanan verginin yükü, çal›flan, emekçi, yoksul kesimlere daha fazla y›k›ld›. Devletin 2006 y›l› OcakKas›m döneminde toplad›¤› her 100 YTL verginin 68 YTL’si dolayl› vergilerden, yani tüketim ürünlerinden kesilen vergilerden topland›. Buna karfl›l›k ayn› dönem flirketler, kurumlar vergisi ad› alt›nda her 100 YTL’lik verginin sadece 8 YTL’sini karfl›lad›lar. Dolayl› vergiler büyük oranda, al›flverifl yaparken ödedi¤imiz vergilerden olufluyor. Bu vergi türünün en adaletsiz vergi oldu¤u, toplumdaki eflitsizlikleri derinlefltirdi¤i tüm ekonomistlerce kabul ediliyor. Vergi adaletinin temel prensibi herkesin kazanc›na ve servetine göre vergi ödemesidir. Oysa dolayl› vergilerde zengin ve yoksul tüketim yaparken ayn› ver-
giyi ödüyor. Kazançlardan ve servetlerden vergi kesilmeme-
s i nin bedelini halk çarfl›da pazarda ödüyor. Sabanc›’dan Koç’tan ve bir avuç para babas› patrondan gelirine göre vergi kesemeyen hükümet, bafl› dara düflünce tüketime yönelik vergileri art›rarak halk›n can›n› yak›yor. ‹flte bir örnek. 2005 y›l›nda Ocak-Kas›m aras› flirketlerin ödedi¤i Kurumlar Vergisi her 100 YTL’lik vergi gelirinin 11 YTL’si idi. 2006’da ise her 100 YTL’nin sadece 8 YTL’si Kurumlar Vergisi olarak tahsil edildi. fiirketler 2005 Ocak ve Kas›m aylar› aras›nda yaklafl›k 12 milyar YTL
Kurumlar Vergisi öderlerk e n , 2006’da ayn› aylarda ödedikleri miktar 11 milyar›n biraz alt›nda kald›. Yani devlet bütçesine sermayenin katk›s› daha da azald›. Bu
Geçti¤imiz günlerde Belarus ile Rusya aras›nda gaz savafllar› ç›kt›. Rus enerji devi Gazprom, 45 dolardan 110 dolara ç›kard›¤› gaz fiyat›n›n 80 dolar›n›n nakit, kalan 30 dolarl›k k›sm›n›nsa Belarus ulusal gaz flirketinin hisselerinden karfl›lanmas›n› istedi. Sonuçta Belarus 100 dolarl›k fiyata imza atmak zorunda kald› ama hemen peflinden karfl› ata¤a geçerek topraklar›ndan Avrupa’ya sevk edilen Rus pet-
Türkiye Avrupa fiampiyonu! Ama flampiyonluk konusu hiç de övünülecek cinsten de¤il. Datamonitor araflt›rma kurulufluna göre Türkiye 2000’li y›llarda bireysel borçlanman›n en h›zl› artt›¤› Avrupa ülkesi oldu. Kuruluflun kredi kart›yla yap›lan harcamalar gibi teminats›z kredi-
rolünden ton bafl›na 45 dolar vergi talep edece¤ini aç›klad›. Rusya petrol ihrac›n›n beflte birini Belarus’tan geçen boru hatlar› üzerinden yap›yor. Bu hatlardan Avrupa’daki rafinerilere günde bir milyon varil petrol pompalan›yor. Belarus ve Rusya flimdilik karfl›l›kl› k›l›çlar›n› çektiler. Peki 45 dolar-100 dolar-110 dolar tart›flmas› sürerken Türkiye do¤algaz› kaça al›yor: 250-350 dolara… Yoruma gerek var m›?
Venezüella petrol sat›fllar›n› ABD Dolar› yerine, Euro'yla yapma olas›l›¤›n› de¤erlendirdi¤ini aç›klad›. Venezüella’dan hemen önce dünyan›n en büyük dördüncü petrol üreticisi olan ‹ran, petrol sat›fllar› dahil tüm uluslararas› ticaretinde Dolar yerine Euro kullanaca¤›n›, tüm döviz rezervlerini de Euro’ya çevirece¤i-
leri temel alan araflt›rmas›na göre, Türkiye'deki borçlanma 2001'le 2005 aras›nda yüzde 52 oran›nda artt›. Ayn› dönem içinde Avrupa ortalamas› yüzde 8.3 olurken borçlanma yar›fl›nda Türkiye halk›n›, yüzde 29 art›flla komflumuz Yunanistan halk› izledi.
KISA...KISA...KISA... Enerjide çözüm var
Dolar›n ömrü dolar m›? ni aç›klam›flt›. Bu konu geçen sene Rusya’da da gündeme gelmifl, gelmesiyle beraber Moskova’da Çeçen bombalar› patlamaya bafllam›fl, Gürcistan, Ukrayna’da turuncu-kadife CIA darbeleri gündeme gelmiflti. Daha önce de Saddam Hüseyin petrol ticaretinde dolar kullanmayacaklar›n› duyurmufl ve ard›ndan Irak’›n iflgali için tezgah kurulmaya bafllam›flt›. Dolar ABD için büyük bir nimet. Çünkü bu paray› basma yetkisi sayesinde dünyada üretilen tüm de¤erlerden kendi kasas›na kaynak aktarabiliyor. Ticarette Dolar
vergi kayb› ise dolayl› vergilerle kapat›ld›. Sonuçta dolayl› vergilerden elde edilen bütçe geliri geçen y›ldan bu zamana yüzde 19 oran›nda artarak 85 milyar YTL’ye ulaflt›. AKP hükümeti, geliri zenginden toplamazken hizmeti de zengine götürdü. Bilindi¤i gibi geçti¤imiz sene sa¤l›k harcamalar› ve yat›r›mlarda k›s›tlamaya gidilirken, faiz ödemeleri bütçenin çok büyük bir bölümünü götürdü.
Türkiye flampiyon!
Rusya-Belarus gaz savafllar› devam ediyor
ABD hastalan›nca biz ölmeyelim
Telekom zamm› seçimi beklemiyor
kullan›m›n›n azalmas› ABD’nin bast›¤› paralar›n karfl›l›ks›z ç›kmas› anlam›na gelecek. Ancak bu silah›n kullan›lmas› da o kadar kolay ve h›zl› uygulanabilir de¤il. Çünkü bir çok ülkenin rezervleri Dolar ve Dolar’›n de¤er kaybetmesi kaybettirene de zarar verebilir. Ama ABD’nin köfleye s›k›flt›rmas› karfl›s›nda önemli Dolar rezervi olan bir ülke bu silah› kullan›rsa kendinden daha da fliddetli biçimde ABD’ye zarar verir. Yani Dolar’dan ç›k›fl bu ülkeler için bir tür “ekonomik nükleer silah”.
n TMMOB Makina Mühendisleri Odas› Baflkan› Emin Koramaz, Türkiye'nin ‹ran ile yaflad›¤› do¤algaz krizinin ard›ndan yapt›¤› aç›klamayla çözüm önerilerini flöyle s›ralad›: “Elektrik enerjisi üretiminde ulusal ve kamusal kaynaklara a¤›rl›k verilmeli, do¤algaz anlaflmalar› gözden geçirilmeli, “al ya da öde” anlaflmalar› iptal edilmeli, kaynak çeflitlemesine gidilmeli. Yerli do¤algaz arama ve üretim faaliyetleri desteklenmeli. Do¤algaza ba¤›ml› enerji politikalar›ndan bir an önce vazgeçilerek yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklar›m›za yat›r›mlar yap›lmal›d›r. Özellefltirmeden vazgeçilmeli, enerji sektöründe kamusal ç›karlar› gözeten uygulamalar esas olmal›d›r”.
TÜ‹K hangi ülkede? n Hükümetin 2006 y›l› için belirledi¤i % 5’lik enflasyon hedefi flaflt› ve % 9.6 oldu. Ancak sene içinde Merkez Bankas›’n›n dile getirdi¤i tek haneli enflasyon hedefini tutturmak TÜ‹K’e kald›. Ekme¤in %16, kiralar› %21, ulafl›m›n %20, e¤itim araçlar›n› %20’ler düzeyinde zamland›¤› 2006’da enflasyonun TÜ‹K’in dedi¤i gibi %9’larda kalmad›¤›na halk flahit.
11 Ocak 24 Ocak
10 ARAfiTIRMA
2007
Anadolu’da yoksulluk ve iflçi s›n›f›n›n yeni kompozisyonu
‹flçi s›n›f› bildi¤iniz gibi de¤il! Halkevleri Emek Çal›flmalar› Merkezi taraf›ndan Ankara Üniversitesi SBF Sosyal Politika Araflt›rma Merkezi’nin katk›lar›yla yürütülen araflt›rma yeni iflçi kitlesine dair önemli bulgular a盤a ç›kard›. Sonuçlar, iflçilerin yaflam koflullar›, siyasi e¤ilimleri ve bilinç düzeylerine dair geleneksel yarg›lar›n ötesinde bir tablo çiziyor Çal›flma, bu alanda son y›llarda yap›lm›fl en kapsaml› araflt›rma olma özelli¤ine sahip. Türkiye’nin 20 kentinde yürütülen araflt›rmada, yüzyüze yap›lan görüflmelerde 115’er soru yöneltilen 1825 iflçinin yan›tlar›ndan hareketle iflçi s›n›f›n›n de¤iflen yüzüne ›fl›k tutulmaya çal›fl›lm›fl. Yafl ortalamas› 30 olan iflçiler aras›nda ortalamay› yükselten esas grup “geleneksel iflçi” terimi ile nitelenen ve kadrolu, güvenceli, görece yüksek ücretli ve örgütlü iflçiler. Bu iflçilerin yafl ortalamas› 36. Yafl ortalamas› 26 olan genç kuflak iflçileri ise “güvencesiz iflçiler” oluflturuyor. ‹flçilerin %60’› ilkö¤retim mezunu. Meslek liseliler genç kuflak içinde belirgin a¤›rl›¤a sahip görünse de, 20 yafl alt› gru-
bun %70'inin ilkö¤retim seviyesini aflamam›fl olmas› düflündürücü. ‹flçilerin %64'ü memleketinden büyük kentlere göç etmifl. Göçerler s›ras›yla ‹stanbul, Akdeniz ve Do¤u Marmara’da yo¤unlafl›yorlar. Göç nedenleri aras›nda ifl ve geçim s›k›nt›s› %66 ile önde geliyor. "Güvenlik-asayifl" sorunu nedeniyle göçenlerin oran› %3 ve Akdeniz, bu gerekçeyle göçün en fazla yo¤unlaflt›¤› bölge olarak öne ç›k›yor. 1990 sonras›nda göç edenlerin oran› %40 seviyesinde ve tamam›na yak›n› güvencesiz ifllerde çal›fl›yor. ‹flçilerin yaklafl›k % 65'inin köyde herhangi bir mülkü yok. Genç ve güvencesiz iflçilerin köyle ba¤› geleneksel iflçilere göre daha zay›f.
Ücretler düflüyor, bölgesellefliyor ‹flçi hanelerinin gelirleri, a¤›rl›kl› olarak ücret gelirinden olufluyor. Ancak hanelerin % 37’sinin ücret geliri sabit de¤il ve aydan aya de¤ifliyor. Emekçi hanelerinin toplam gelirlerinin %15’i düzensiz ifllerden edinilen ücretlerden, %2,5’i iflportac›l›ktan ve %1,8’i de yard›mlardan olufluyor. Ayr›ca %5 ile tar›m, %4,7 ile ticaret ve %3,5 ile kira gelirlerinin de katk›s› var. Ayl›k hane bütçesi ortalamas› 775 YTL, ancak önemli gelir farkl›l›klar› mevcut. En düflük gelirli %25'lik dilimin ayl›k hane bütçesi ortalamas› 418 YTL iken, bu, en yüksek gelirli %25’lik
dilimde 1000 YTL'ye ulafl›yor. Söz konusu farkl›l›k istihdam biçimiyle yak›ndan ilgili görünüyor. Geleneksel iflçi grubunda ücret ortalamas› 782 YTL'ye ç›karken güvencesiz yeni iflçilerde 358 YTL seviyesine kadar iniyor. Güvenceli-geleneksel iflçi hanelerine giren toplam ayl›k bütçe ortalamas› 1013 YTL iken güvencesiz-yeni iflçilerde bu rakam 627 YTL'ye kadar geriliyor. Sigorta kapsam›ndaki “yeni iflçiler”
de 426 YTL'lik ayl›k ücret ortalamas› ile güvencesizlere yak›n bir profil sergiliyor. Bölgesel ücret farkl›l›klar› aç›s›ndan genel ortalaman›n alt›nda kalan bölgeler s›ras›yla Akdeniz (ortalama 337 YTL), Bat› Anadolu ve Ege (ortalama 415 YTL). "Geleneksel iflçi" ücretlerinde bölgeler aras›nda belirgin bir farkl›l›k yok ve mevcut farkl›l›¤›n geliflmemifl bölgeler lehine olmas› dikkat çekiyor. Ancak güvencesiz yeni iflçile-
ASGAR‹ ÜCRET ASGAR‹ DE⁄‹L
rin bölgelere göre ücret seviyeleri bak›m›ndan tam tersi bir tablo söz konusu. Geliflmemifl bölgeler güvencesiz iflçi ücret ortalamas›n›n da en düflük oldu¤u bölgeler olarak göze bat›yor. Son dönemde Ankara Sanayi Odas› taraf›ndan gündeme getirilen ve sermaye çevrelerince destek bulan bölgesel asgari ücret uygulamas› fiilen yaflama geçmifl görünüyor. Mevcut haliyle güvencesiz istihdam biçimlerinin bölgeler aras› eflitsizli¤i derinlefltirici bir özellik tafl›d›¤› söylenebilir. Sermaye yanl›s› politikalar›n bu olumsuz e¤ilimleri fliddetlendirmesi ise kaç›n›lmaz.
Metin Özu¤urlu
S›n›f›n flifrelerini çözmek Süreci özetler misiniz? Halkevleri Emek Çal›flmalar› Merkezi (EÇM), öz gücünü seferber ederek kapsaml› bir çal›flmay›, bilimsel araflt›rma icaplar›na uygun bir flekilde gerçeklefltirmifltir. Çal›flma bütünüyle EÇM’nin eseridir ve kolektif bir üründür. Akademi bünyesinde bu kapsamdaki bir çal›flma, d›fl finansman olmadan asla gerçeklefltiremezdi; yerli finansman oldu¤unda bu çaptaki bir çal›flman›n bütçesi en düflük seviyede 250-300 bin YTL, yabanc› finansman oldu¤unda ise 450-500 bin YTL büyüklü¤ünde olurdu. Araflt›rma bu yan›yla projeci bilim anlay›fl›na da bir meydan okumad›r.
Araflt›rmayla hedeflenen neydi? Araflt›rmayla, emekçi halk›n zihniyet haritas›n› deflifre ederek hem egemenlere ait olup emekçilerin dünya alg›s›na yön veren hem de emekçilerin ahlaki öfkelerini ifade eden kod ve sembolleri belirlemek amaçlanm›flt›r. Boyun e¤menin ve isyan›n dil ve mekanizmalar›n› deflifre etmek, emekçilerin kendi yazg›s›n› belirlemeye bafllamalar›n›n ön koflullar›ndan biridir.
Elde edilen verilerden nas›l bir sonuç ç›karabiliriz? Örgütlü ve güvenceli olup olmaman›n ciddi bir farkl›laflt›r›c› unsur oldu¤unu gördük. Sadece maddi yaflam koflullar› bak›m›ndan de¤il, ideolojik tutum bak›m›ndan da bu ayr›m›n anlaml› oldu¤unu gördük. Dolay›s›yla, örgütsüzlerin örgütlenmesi konusu, bugün iflçilerin bir s›n›f olarak vücut bulup bulamamalar›n›n kilit sorunu haline gelmifltir. Sistematik olmayan gözlemlerle hissetti¤imiz bu olguyu bu araflt›rma neticesinde net bir flekilde belirlemifl olduk.
Bu araflt›rmay› benzer çal›flmalar izleyecek mi? As›l ilgimiz s›n›f kültürü ve bilinci üzerinedir. Bu ise nicel araflt›rmadan çok nitel araflt›rma düzenekleri ile çal›fl›labilecek bir konudur. Biz bu çal›flmayla genifl fakat yeteri kadar derin olmayan bir çerçeve ortaya koymufl olduk. Böylece, derinlemesine yönelen nitel araflt›rmalar için verimli bir ön çal›flmay› gerçeklefltirmifl olduk. Yeni çal›flmalar yapmak zorunday›z; bu da örne¤in 2010’da yap›labilir; ama o tarihe kadar belli temalara odaklanm›fl nitel araflt›rmalarla s›n›flar mücadelesinin bilgisini üretme ve kendi hakk›m›zda düflünme edinimi gerçeklefltirmek durumunday›z.
Geçinebilmek için k›rk takla Emekçilerin %90’› ücret geliriyle geçinemiyor ve geçinebilmek için yaflam koflullar›n› oldukça zorlaflt›ran çeflitli geçinme stratejilerine baflvuruyorlar. Emekçi hanelerinin %6's› evde d›flar›ya ifl yap›yor; ikinci ifl yapanlar %13 dolay›nda ve bunlar›n da tamam›na yak›n›n› yeni iflçiler oluflturuyor. Geçinebilmek için harcamalar› k›sarak yaflam kalitesini düflürmek, %57’lik payla en yayg›n baflvurulan yöntem. Hanede çal›flan say›s›n›n art›r›lmas› ise %23 ile ikinci s›rada geliyor. Bu veriler iç farkl›l›klar›na karfl›n emek-
çilerin bir bütün olarak mutlak anlamda yoksullaflt›klar› görüflünü destekliyor. Emekçilerin büyük ço¤unlu¤u yaflam standartlar›n› yükseltici nitelikte birikim yapam›yor. Emekçilerin %18,1’inin gecekondusu, %17,8’inin apartman dairesi, %16’s›n›n araba, kamyon ya da traktörü, %16’s›n›n tarlas›, %12’sinin bahçesi ve %11,8’inin arsas› bulunuyor. Bu mülklerin alt›s›na birden sahip olanlar›n oran› %0,3; üç ve daha fazlas›na sahip olanlar›n oran› %10’a ancak yaklafl›yor. Emekçilerin %40’›n›n ise bu çerçe-
‹flçi esneklik cehenneminde Çocuk yaflta çaanlaml›. l›flma yaflam›na at›Çal›flma süresinlanlar›n oran› %65 de 8 saatlik s›n›r›n, seviyesinde. Emekçi özellikle de güvencehanelerde dünyaya siz iflçiler için pek bir gelen bebek, çocuk anlam› yok. ‹flçilerin yaflta tan›flt›¤› iflçili¤i, % 75'i günlük 9 saat yaflam boyu sürdüve üstü çal›fl›yor; rüyor; s›n›f atlama günde 9-10 saat çaolanaklar› ise oldukl›flanlar %44 oran›nça s›n›rl›. da iken 11-14 saat ‹flçilerin yaklafl›k çal›flanlar›n oran› % %35'inin sosyal güvencesi yok (in- 30. Maden gibi a¤›r bir iflkolunda flaat iflçilerinde bu oran %50’nin dahi 8 saatten fazla çal›flanlar›n üstünde). Sadece % oran› %42 dolay›nda; öte 33'lük bir kesimin yandan sekiz saat sürekli ya da kads›n›r›n› hizmet ve D‹ZG‹NS‹Z MUTLAK rolu bir ifli var; geimalat sanayi iflSÖMÜRÜ ri kalan %29 mevkolunda aflanlar›n simlik, %17 kadrosuz oran› %80'e ulafl›yor. ve %16 tafleron iflçisi olarak çal›fl›Uzun çal›flma saatlerine karfl›n, yor. ‹nflaat sektörü neredeyse tü- iflçilerin yaln›zca %35’i fazla mesai müyle “güvencesiz-yeni” iflçilere ücreti alabiliyor. Bu haktan yararlaterk edilmifl durumda; imalat sana- nanlar›n önemli bir bölümü de yi ve hizmetlerde güvenceli iflçi ka- zaten 8 saatlik s›n›r› aflm›yor. dar güvencesiz iflçi çal›flt›r›l›yor. ‹flçilerin %20’si izin kullanam›Çal›flt›klar› iflyerinde iki y›l›n› yor. Günde 12 saatten fazla çal›doldurmam›fl olanlar›n oran› %65 flanlar›n % 66's›na fazla mesai ücseviyesinde. ‹flçi sirkülasyonunun reti ödenmedi¤i belirtiliyor. Çeliflkili yüksekli¤ine iflaret eden bu göster- görünse de çal›flma saati artt›kça ge istihdamda esnekli¤in eriflti¤i fazla mesai ücreti ödememe seviyeyi göstermesi bak›m›ndan e¤ilimi de art›yor.
D‹fiTEN TIRNAKTAN vede hiçbir biriARTIRILIYOR kim yapamad›¤› görülüyor. Emekçiler geçinebilmek için mutfaklar›ndan da k›s›yor. Sebze, makarna, pirinç, bulgur, bakliyat ve patates en çok tüketilen g›dalar içinde yer al›rken, emekçi hanelerin esasl› bir ekmek tüketicisi oldu¤u göze çarp›yor. Emekçi hanelerinde kifli bafl›na 1,7 ekmek düflüyor. Ekmek, günümüzde zenginli¤in de¤il yoksullu¤un göstergesi haline gelmifl durumda. Bütçesi düflük olan haneler ise daha fazla ekmek tüketiyor (kifli bafl›na ortalama 2,1 ekmek).
Bir cebinde lüks telefon Bir cebinde borç senedi Emekçilerin ikamet ettikleri konut türü bak›m›ndan, gecekondu yerini apartmana b›rakm›fl görünüyor. Emekçilerin %45’i apartmanda, %40’› gecekonduda oturuyor. Evlerin hemen tamam›nda TV ve buzdolab›, ço¤unda da çamafl›r makinesi ve müzik seti bulunuyor. Bulafl›k makinesi ve bilgisayar k›smen daha az say›da evde var. Bu eflyalar›n tamam›na sahip olan hanelerin oran› ise %8. Hanelerin %90'›nda cep telefonu var ama sabit telefon olan hanelerin oran› %80. Üstelik hanelerin yaklafl›k yar›s›nda iki ve daha fazla cep telefonu var. Ne var ki, hemen hepsi cebinde lüks telefonlarla bile gezse iflçilerin % 65'i borçlu. Borç kap›s›n›n ise s›ras›yla ma¤aza (%33), akraba (%21), kredi kart› ve ‹fiÇ‹ ARTIK banka (%14’er) oldu¤u göAPARTMANLI rülüyor.
‹flçinin akrabas›, arkadafl›, yoldafl› var Emekçilerin %48’i sosyal çevreleri içinde kendileri için "akraban›n" önce geldi¤ini belirtirken, %22’si "arkadafl" seçene¤ini iflaretlemifl; %17,4 gibi az›msanmayacak bir kesim de "dünya görüflüne uygun olanlar" seçene¤ini iflaretEN YAKINI lemifl. AraflAKRABASI t›rmada ,
kimlik oluflumunda belirleyici olan dayan›flma türleri içinde, “etnik köken”, “mezhep/tarikat” ve “kad›n” dayan›flmas›n›n artt›¤›; “akraba”, “hemfleri”, “iflçi/yoksul” ve “komflu” dayan›flmas›nda art›fl görülmedi¤i ifade ediliyor. Emekçilerin s›n›f kimli¤ini güçlendirici nitelikte bir kültürel çevre içinde olmad›klar›n› dü-
flündükleri söylenebilir. "Yönetim fleklinin fleriata göre düzenlenmesini destekler misiniz?" sorusuna “evet” diyenlerin oran› %19 iken karfl› ç›kanlar› oran› %73’ü buluyor. fieriat yanl›s› e¤ilimin %25’e varan oranla "güvencesiz-yeni" iflçiler aras›nda daha güçlü olmas› dikkat çekiyor.
‹flçiler henüz baflkald›rmad› ‹flçilerin %85'i sendikas›z ve ta geliyor. Güvenceli ve güvencesiz ifl%76’s›n›n sendikal deneyimi yok. ‹fl- çiler iflten at›lmaktan efl düzeyde koryerinde grev, ifl yavafllatma, boykot, kuyor. Bir fley de¤iflece¤ine inanmabas›n aç›klamas›, yürüyüfl gibi dene- d›klar› için eylemlere kat›lmayanlar yimlere sahip olanlar›n oran› %5-15 %25 iken, %22 devlet-polis korkusuaral›¤›nda ve neredeyse tamam› “gü- nu ve %12 de aile bask›s›n› gerekçe venceli-geleneksel” iflçiler. Emekçile- olarak gösteriyor. rin %38’i yürüyüfl, bas›n aç›klamas› Yeni iflçi kitlesi içinde s›n›f çeliflkisigibi sokak eylemlerine kat›lm›fl. "Ör- ni ancak zengin-yoksul ikili¤i ile tagütlü-geleneksel" iflçilerin %73’ü, gü- n›mlayan ama sermaye ve devlet karvencesiz emekçilerin ise sadece %31’i fl›s›nda uzlaflmac› iliflki biçimlerine aç›k böyle bir deneyime sahip. Gösterilere bir zihniyet göze çarp›yor. Ne bütükat›lanlar›n yaklafl›k %18'i sol, nüyle uzlaflmac› ne de bütünüyle ça%2,2’si ise sa¤ içerikli eylemlere kat›l- t›flmac› bir profil sergileyen iflçiler temm›fl. Mücadeleden uzak kinli bir mücadelecili¤e e¤idurma nedenleri limli. Devletin son 5‹fiÇ‹ SEND‹KAYI içinde "iflveren bas10 y›ll›k performans› k›s› ve iflten at›lma konusunda keskin GÖREMED‹ korkusu" (%61) baflbir elefltiri var. Otoriter
devlete karfl› ancak “baba devlet”i de savunan zihniyet göze çarp›yor. ‹flçilerin ço¤unlu¤u mevcut siyaset zemininin kendi ç›karlar›n› temsil etmedi¤ini düflünüyor. Nitekim iflçilerin kendi partilerini kurmalar› önermesi %58 düzeyinde onay görüyor.
EFSANE DEVAM ED‹YOR
LE GU‹N’‹N SON K‹TABI
LAT‹FE TEK‹N’‹N SON ROMANI
ANNA KAREN‹NA TÜRK‹YE’DE
Beatles yeniden
‘Marifetler’ kitapç›larda
‘Muinar’ anlat›yor
Ölümsüz roman sahnede
Tepekule’de tiyatro
Beatles’›n müzik tarz›n› yaratan adam olarak da tan›nan prodüktör George Martin’in, o¤lu Giles’le birlikte, Beatles’›n özgün stüdyo kay›tlar›n› kullanarak oluflturdu¤u ‘Love’ ç›kt›. Albümde yeniden düzenlenmifl 26 flark› bulunuyor. Albümde tek yeni kay›t ise Beatles’›n gitaristi Harrison’un ‘While My Guitar Gently Weeps’ flark›s›.
‘Mülksüzler’, ‘Antuan Mezarlar›’, ‘Yerdeniz Büyücüsü’ gibi eserlerin yazar› Ursula Le Guin’in geçti¤imiz Mart ay›nda yay›nlanan kitab› ‘Marifetler’, Metis Yay›nlar›’ndan ç›kan ikinci bask›s›yla kitapç›lardaki yerini ald›. ‹lk kez 2004 y›l›nda yay›nlanan kitap iki y›l gecikmeli olarak Çi¤dem Erkal ‹pek’in çevirisiyle Türkiyeli okurlara sunulmufltu.
Sevgili Ars›z Ölüm’ün yazar› Latife Tekin son roman› ‘Muinar’la yeniden okurlar›yla bulufltu. Tekin son roman›nda on bin yafl›ndaki ölümsüz Muinar’›n binlerce y›ll›k yaflam birikimlerinden süzülen bilgileriyle kad›nlar› yafll›l›¤a haz›rlamas›n›n öyküsünü anlat›yor. Kitap ayn› zamanda binlerce y›l›n biriktirdi¤i politik ve cinsel ayr›ma dayal› sorunlar› da Muinar’›n gözünden elefltiriyor.
Tolstoy’un ölümsüz roman› Anna Karenina, Kenter Tiyatrosu’nda tiyatroseverlerle bulufluyor. ‹lk kez 1992 y›l›nda ‹ngiltere’de sahnelenen oyun, “Y›l›n Ola¤anüstü Tiyatro Olay›” olarak karfl›lanm›flt›. Ocak ay›nda Kenter tiyatrosunda alt› defa sergilenecek olan oyun Anna’n›n yasak aflk›n› ve bu aflk›n Rus aristokrasisinin ahlak de¤erleriyle çarp›flmas›n› anlat›yor.
MMO ‹zmir fiubesi’nin açt›¤› Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi önemli prodüksiyonlara ev sahipli¤i yap›yor. ‹zmirliler, Aysa Prodüksiyon Tiyatrosunun oyunu “Kocas›n› Pifliren Kad›n”› 25 – 26 Ocak’ta, Haluk Bilginer’in oynad›¤› “Atinal› Timon”u 14, 15, 16, 18 fiubat’ta, Genco Erkal’›n “‹nsanlar›m” oyununu 24 fiubat’ta, “Anna Karanina”y› Tepekule’de izlenebilir.
11 Ocak 24 Ocak
‹ZM‹R SANATA TEPEDEN BAKIYOR
2007
KÜLTÜR/SANAT 11
ATMA RECEP
Her hafta gözümüzü k›rpmadan izledi¤imiz dizilerde neler yok ki? Entrika, oyuncu dövme cinsel taciz, güvencesiz çal›flt›rma, ücretleri ödememe ve daha neler neler... iflte dizilerin o ›fl›lt›l› dünyas›nda izleyicinin gözüne görünmeyen ac› gerçekler...
Televizyon dizilerinin ba¤›ml›lar› için önemli olan elbette ekrana yans›yanlar. Kimi zaman zavall› bir “ifl adam›”n›n imkans›z aflk›n›, kimi zaman melek yüzlü mankenlerin ac›lar›n› kimi zamansa devletini koruyan kahramanlar›n cesaretini izledi¤imiz bu ›fl›lt›l› dünyan›n ard›nda neler oluyor dersiniz? Son aylarda özellikle dizi setlerinde çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›ran Sine-Sen’in internet sitesinde yay›nlanan haberler, bu dünyan›n ard›nda bir ezilenler cehenneminin yand›¤›n› göz önüne seriyor. Kanal 7 için çekilern ‘Eksi 18’ dizisinde u¤rad›¤› sald›r› sonras›nda 10 günlük rapor verilen, yirmi y›ll›k oyuncu Mehmet Muhdi Tokat’›n bafl›na gelenler bu örnekler içinde belki de en çarp›c› olan›. Sette rolünün de¤ifltirilmesine itiraz etti¤i için sald›r›ya u¤rayan Tokat polise verdi¤i ifadede Yönetmen Ahmet Sönmez’in kendisine sald›rd›¤›n› söyledi. Tokat’›n ifadesi flöyle, “daha
recepatma@gmail.com
ne konufluyosun lan o.ç. diyerek (…) bana yumruk att› daha sonra tekme atmaya bafllay›nca ben yere düfltüm, bu arada ay›rmaya çal›flan kifliler de bana tekme atmaya bafllad›lar (…) küfürler ederek ve iterek beni setten d›flar› att›lar”. Öte yandan setteki ifl yo¤unlu¤u ve kad›n çal›flanlara yönelik tacizler de kamera arkas›n›n bir di¤er gerçe¤i, “‹mkans›z Aflk” dizisinin setinden Sine-Sen’e yazan bir çal›flan flöyle diyor “Bu sette yemek molas› verilmiyor (...) Ayr›ca sette aç›k tacizler yaflan›yor. Tabi kad›nlar bu durumu flikayet de edemiyorlar. Ne de olsa bu toplumda bir kad›n›n tacize u¤rad›¤›n› söylemesi kolay olmuyor. Zaten bunlar› dile getirseler de karfl›lar›nda dertlerini anlatacaklar› bir mecra yok. Yap›mc› kurulufl bu konuda herhangi bir fley yapm›yor”. Her sabah AKM önünde servis beklemek ise çal›flanlar›n bir di¤er çilesi. Hergün karda,
lerde “stajyerlik” hem ifle al›nabilmek için aylarca ücretsiz çal›flmaktan baflka bir çaresi olmayan ö¤rencileri hem de bu
k›flta, aç›khavada servis bekleyen yüzlerce çal›flan durumun de¤ifltirilmesini istiyor ancak yap›mc›lar bu flikayetlere kulak t›k›yorlar. Çi¤dem Mater’in Radikal 2’de yay›nlanan bir yaz›s› da setlerde yaflanan rezilli¤in bir di¤er yüzünü gösteriyor. Set-
nedenle ücretleri düflürülen sinema emekçilerini ma¤dur ediyor. fiöyle diyor Mater “2002 y›l› boyunca çok izlenen bir dizide 3. asistan olarak çal›flan ve dokuz ayl›k çal›fl-
man›n sonunda toplam 60 milyon lira alan bir arkadafl›m var. Bu ifli yap›p yapmamak sizin inisiyatifinizdedir, zaten çal›flmaman›z o set için asla bir kay›p de¤ildir, zira kap›da bu ifli paras›z yapmay› kabul edenlerin oluflturdu¤u uzunca bir kuyruk vard›r”. Tabii tahmin edilebilece¤i gibi dizi setlerinde daha iyi çal›flma koflullar› istemek kap› önüne konulmak için yeterli bir sebep. Oysa çal›flanlar›n› sefalet koflullar›na mahkum eden yap›mc›lar ve kanallar bizim reytinglerimiz sayesinde paraya para demiyor. Eski ülkücü yeni ajans sahibi Osman Ya¤murdereli haftada yaklafl›k 100 dizi çekildi¤ini ortalama 160 bin YTL’den bu dizilerin toplam bütçesinin 16 milyon YTL oldu¤unu söylüyor. Sektörde çal›flanlar›n toplam› ise 130 bini buluyor. Peki bu paralar kimin cebine gidiyor dersiniz. Dilerseniz onu da bir daha ki bölümde hep birlikte izleyelim…
“Kurban olam ay›na y›ld›z›na” afifllerinde Recebin profilden att›¤› bak›fllar› gören Atma Recep emekçileri, kurban bayram›nda kesmeyi düflündükleri tosunu azad ederek Recebin dile¤ini gerçeklefltirmeye karar verdiler. Atma Recepçiler, Recebi gördükleri anda ellerindeki kör meyve b›ça¤›yla üstüne atlayarak bo¤az›na b›ça¤› dayay›nca Recep kaçarak otobana f›rlad›. Ve her kurban bayram›nda görmeye al›fl›k oldu¤umuz manzaralardan biri daha yafland› sevgili okur. Önde kurbanl›k arkada vatandafl trafi¤i birbirine katt›k. Biraz ay›bettik ama Recebe de öyle avantadan yurtseverlik olmayaca¤›n› gösterdik. Recep bundan sonra “IMF ile tüm iliflkileri kestim, Bush’la küstüm, AB’ye nanik yapt›m” derse bil ki Atma Recep emekçilerinin bu kahramanca hamlesi sayesindedir. Bu arada bizim tosun gitti. Naapal›m sevgili okur, kurban olsun y›ld›z›na ay›na… PPP Recep cumhurbaflkan› olursa biz ne ifl yapacaz? Diye düflünen Atma Recep emekçileri Recebin cumhurbaflkanl›¤›n› engellemek için Deniz Bakkal’la görüflerek yeni stratejiler gelifltirdiler. ‹flte baz› öneriler: Cumhurbaflkan›n›n efli baflörtülü olmas›n kendisi baflörtülü olsun. Cumhurbaflkan›n›n boyu 1.70’ten uzun olamas›n Cumhurbaflkan› aday› Atakule’den afla¤› at›ls›n ölürse cumhurbaflkan› olamas›n Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri Brunei Sultanl›¤›’ndaki yada Ürdün Krall›¤›’ndaki genel seçimlerden sonra olsun. Cumhurbaflkan› seçilme yafl› 96’ya ç›kar›ls›n.
‘Beynelmilel’le kurtulur insanl›k 12 Eylül darbesinin sonras›nda bu topraklarda yaflananlar› hem güldürerek hem hüzünlendirerek anlatan 'Beynelmilel' baz› klifleleri içinde bar›nd›rsa da kesinlikle kaç›r›lmamas› gereken bir yap›m. Film bir grup dü¤ün çalg›c›s›n›n zorla askeri bando yap›lmas›yla bafllayan traji-komik olaylar dizisini konu al›yor Sinemam›z›n son bir kaç y›ld›r 12 Eylül dönemine gösterdi¤i ilgi devam ediyor. 'Vizontele Tuuba', 'Babam ve O¤lum', 'Eve Dönüfl' gibi filmlerin ard›ndan bir 12 Eylül filmi daha vizyona girdi: 'Beynelmilel'. S›rr› Süreyya Önder’in, Y›lmaz Erdo¤an’›n asistan› Muharrem Gülmez’le birlikte yönetti¤i 'Beynelmilel' (Enternasyonal) 1980'lerin ilk y›llar›nda Ad›yaman'da geçiyor. Filmde askeri yönetime ayak uydurmaya çal›flan yerel halk›n, bir müzik grubu üzerinden yaflad›¤› traji-komik olaylar anlat›l›yor. Dü¤ünlerde çalg› çalan müzisyenler, yani Gevendeler, s›k s›k soka¤a ç›kma yasa¤›n›n yafland›¤› o günlerde geçimlerini sa¤layabilmek için ilginç bir yol seçerler. Bir kamyonetin içinde e¤lence tertip ederler ancak istihbarat›n› alan jandarma taraf›ndan bas›l›rlar. O akflam kaderleri de¤iflir, ellerindeki
klarnet, davul, tef al›n›r, yerine, askeri bando müzik aletleri verilir. Art›k dü¤ünlerde de¤il, kasabalar›n› ziyarete gelecek olan konsey üyeleri için marfl çalacaklard›r. Orkestra flefi Abuzer, k›z› Gülendam’› onun dedesi, halas› ve amcas›yla birlikte büyük bir evde yaflarlar. Gülendam, üniversiteye haz›rlanmaktad›r ve Siyasal'da okuyan Haydar’a tutkundur. Haydar, bir eylem için Gülendam’dan yard›m ister. Gülendam, Haydar’a yak›n olmak için onun kitaplar›n› okur ve 'devrimci' olur. Haydar’›n kasete çekmesi
için verdi¤i Komünist Enternasyonal Marfl›’n› babas› duyunca, Gülendam, bunun bahar› karfl›lama flark›s› oldu¤unu söyler. Yavafl yavafl herkes kendini konsey üyelerini karfl›lama programlar›n›n içinde bulur. Konsey üyelerinin geldi¤i gün Abuzer, Enternasyonal Marfl›’n› orkestraya çald›r›nca ortal›k kar›fl›r. Darbeden sonra yaflananlar› yer yer güldürerek ve sonunda hüzünlendirerek anlatan 'Beynelmilel' kimi klifleleri içinde bar›nd›rsa da kesinlikle kaç›r›lmamas› gereken yap›m.
Halkevleri sinema ve foto¤raf atölyeleri Ocak ay›nda yapacaklar› etkinliklerle çal›flmalar›na h›z verecek Halkevleri bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren sinema atölyesi bir süredir devam ettirdi¤i çal›flmalar›na Ocak ay›nda h›z veriyor. Taksim Orhan Adli Apayd›n Sokak’ta bulunan Halkevleri ‹stanbul fiubesi’nin, sinema salonunda yap›lacak söylefli ve seminerlerde sinema dünyas›n›n önemli isimleri sevenleriyle buluflacak. 20 Ocak’ta bafllayacak olan etkinliklere ilk olarak bu y›l ‘Kader’ filmiyle Alt›n Portakal alan Zeki De-
mirkubuz olacak. Demirkubuz, en sevilen filmlerinden olan ‘Masumiyet’in gösteriminin ard›ndan sevenleriyle buluflacak. 27 Ocak tarihinde ise ‘Eve Dönüfl’ filminin yönetmeni Ömer U¤ur, filmin gösteriminin ard›ndan sinemaya dair görüfllerini aktaraca¤› bir söylefliye konuk olacak. Öte yandan Halkevleri Foto¤raf Atölyesi ise bir süredir devam ettirdi¤i atölye çal›flmalar›na bu ay bafllayaca¤› seminerlerle devam edecek.
. . . ‹ Z L E M E L ‹ . . . D ‹ N L E M E L ‹ . . . O K U M A L I . . .
‹rlanda’dan tan›d›k bir öykü rank Mccourt’un ‹kinci Dünya SavaFfl› dönemi ‹rlanda’s›n› anlatt›¤› ayn›
isimli kitab›ndan uyarlanan ‘Angela’n›n Külleri’, yoksulluk nedeniyle Amerika’ya göç etmifl ancak orada da yoksulluklar›ndan kurtulamayarak ‹rlanda’ya geri dönen bir ailenin insan›n kan›n› donduracak bir sefaletini konu al›yor. Alan Parker’›n tönetti¤i filmde Emiliy Watson ve Robert Carlyle baflrolü paylafl›yor. Eski bir ‹RA militan› olan, ‹rlanda için verdi¤i savafla ra¤men iflsizlikle bo¤uflan ve tek ç›k›fl kap›s› olarak alkolü bulan bir baba, çaresizlik içerisinde çocuklar›n›n yaflatmaya çal›flan bir anne ve yoksullu¤un içinde dahi güzel bir fleyler bulabilen çocuklar. Büyüdükçe yaflam onlar için de giderek katlan›lmaz hale gelmektedir… ‘Angela’n›n Külleri’, yoksullu¤un yaflam›n tüm güzelliklerini hatta yaflam›n kendisinin dahi nas›l yok edebildi¤inin filmi…
Bir kufla¤›n yeniden dirilifli erde o Bob Marleyler, Bob Dylanlar, Beatles...” diyenlere günüNmüzde gösterilebilecek say›l› müzisyenden biri de Ben Harper.
“
Kendi parçalar›n›n yan›s›ra yukar›da sayd›¤›m›z müzisyenlerin flark›lar›n› da yeniden yorumlayarak bu ünvan› hak ediyor. Günümüzün en iyi gitaristlerinden biri olarak bilinen Harper’›n, kimi zaman yumuflac›k, kimi zamansa coflkuyla hayk›ran sesini ‹nnoccent Criminals grubuyla birlefltirdi¤i parçalar› özellikle dinlenmeye de¤er. Devasa basc›s› Juan Nelson ve perküyon ustas› Leon Mobley’le birlikte sol yumru¤unu indirmeden söyledi¤i parçalar›, 68’in yokolmad›¤›n› hissettiriyor dinleyenlerine. Harper son olarak ‘Both Side of the Gun’ albümüyle müzik marketlerde yerini ald›.
Darbenin çözemedi¤i yaflamlar 80’lerin bafllar›… Yenilgi dönemleri… Devrimci mücadeleye sevgiyle ve tutkuyla ba¤lanm›fl, Gülay darbe sonras›nda bir rüyadan uyanm›fl gibidir. ‹flkencede tecavüze u¤ram›fl bir kad›n olman›n a¤›rl›¤› giderek boynuna as›lmakta ve yeni de¤erler üzerine infla edilen toplumdan d›fllanmakta, taciz edilmekte, üstelik bunun tüm kusurunu da kendinde aramaktad›r. Yavuz, idamla yarg›lanaca¤› için sürekli kaçak yaflayan bir devrimcidir. Ancak ürkek bir tedirginlikle sürekli aramas›na ra¤men örgütüyle ba¤lant›lar› kopmufltur. Yenilginin iki yana savurdu¤u, darbe sonras›n›n kurak toplumsal ikliminde solmay› bekleyen iki insand›r onlar. Ve tutunacak hiçbir fleyleri kalmayan bu dünyada birbirlerine tutunarak yaflamaya çal›flacaklard›r. Ayflegül Devecio¤lu’nun olan ‘Kufl Diline Öykünen’ isimli roman› yenilginin insani nedenlerine e¤ilen az say›da romandan biri.
www.halkinsesigazetesi.net iletisim@halkinsesigazetesi.net 15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.
n Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Umar KARATEPE n Telefon-Faks 0 212 245 9037 n Adres Tomtom Mah. Örmealt› Sk. 6/3 BEYO⁄LU/‹STANBUL n Bas›ld›¤› Yer Sinerji Bas›n Yay. ve ‹let. Hizm. A.fi. Bask› Tesisleri - KOCAEL‹ n Da¤›t›m Yay-Sat
Eczac›lara da isyan ettirdiler AKP’nin sa¤l›kta neoliberal dönüflüm program›yla birlikte ilaç alan›nda da ciddi bir kaos ortam› yaflan›yor ve bu sürecin faturas›, kendi küçük sermayeleri ile sa¤l›k hizmeti vermeye çabalayan sa¤l›k emekçileri eczac›lara ç›kar›l›yor. IMF dayatmalar› do¤rultusunda, siyasal iktidarlarca yap›lan yasalar›n, yaln›zca ilaç sanayii ve da¤›t›m tekellerini
11 OCAK / 24 OCAK
gözetti¤ini söyleyen eczac›lar, kendi sorunlar›n›n katland›¤›n› söylüyorlar. Eczac›lar, sürekli de¤iflen protokol hükümleri ve ödenmeyen ilaçlar nedeniyle hem ekonomik güçlükler yafl›yor hem de hizmet vermeye çal›flt›klar› hastalar ile karfl› karfl›ya getiriliyorlar. Can çekiflen eczanelere ve eczac›l›k mesle¤inin ilkelerine karfl› öldürücü darbe AKP hükümetinden geliyor: ‹laçta reklam›n önünü açacak tür-
den giriflimler, eczane d›fl›nda ilaç sat›fl›, zincir ve market eczaneler hayata geçirilmeye çal›fl›l›yor. Sa¤l›kta dönüflümün bir parças› olarak eczac›l›k mesle¤inin de piyasaya aç›lmak istenmesinin yaratt›¤› s›k›nt›lara karfl› mesleklerine sahip ç›kmak isteyen eczac›lar, 10 Eczac› Odas› öncülü¤ünde, 14 Ocak günü Kad›köy’de “Büyük Eczac› Mitingi” düzenliyorlar ve sa¤l›kta dönüflüm ma¤duru halk› da aralar›na bekliyorlar.
HAYAL DEGIL GERCEK GSS DUSTU DUSECEK Yasan›n uygulanmas› flimdilik 6 ay ertelendi. Tamamen çöpe atmak için eylemler bafllad› Sosyal Güvenlik ve Genel Sa¤l›k Sigortas› yasas›n›n Anayasa Mahkemesi’nden dönüflünün ard›ndan, toplumsal muhalefet güçleri sa¤l›¤›n ticarilefltirilmesi projesini tümden çöpe atmak için kollar› s›v›yor. 29 Aral›k günü Ankara’da Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde yap›lan bir eylemle yasan›n gündemden kald›r›lmas› için mücadele ça¤r›s› yap›ld›. Ankara Tabip Odas› (ATO), D‹SK Ankara Bölge Temsilcili¤i, SES, Haber-Sen, E¤itim Sen 1 Nolu, BES 2 Nolu, Tüm-Bel-Sen 1 Nolu flubeleri ve Halkevleri’nin kat›l›m›yla düzenlenen eylemde GSS’nin “otopsi raporu” da aç›kland›. ATO yöneticisi Selçuk Atalay, yasan›n beyninde IMF ve Dünya Bankas› zehri bulduklar›n›, bu zehrin halk› yoksullaflt›r›p, kamu hizmetlerini yok etti¤ini tespit ettiklerini söyledi. Atalay otopsi
raporuna flu sözlerle devam etti: “Yasan›n gö¤üs kafesinde bol miktarda neoliberal hava gördük. Yasan›n kalbe giden damarlar›nda IMF-DB kredisine rastlad›k. Yasan›n midesinde ise halk›n sa¤l›k ve sosyal güvencesinin hazmedilmemifl bir biçimde durdu¤u tespit edildi”. 2007 ile birlikte hükümetin yasay› mezardan ç›karma ihtimaline karfl› ilerici emek örgütleri harekete geçmeye bafllad›. Gazetemiz yay›na ç›kt›¤› s›rada aç›klanan faaliyetler flunlard›: SES, Dev Sa¤l›k-‹fl ve ATO sa¤l›k ocaklar›n› gezerek Aile Hekimli¤i ve GSS hakk›nda bilgilendirme yapacak. 13 Ocak’ta Dikmen Sa¤l›k Oca¤›’nda bir bas›n aç›klamas› yap›lacak. Bu arada Halkevleri de 20 Ocak günü bulunduklar› mahallelerde sa¤l›k ocaklar› önünde benzer eylemler örgütleyeceklerini duyurdu.
B‹R ZAMANLARIN SA⁄LIK OCAKLARINDA fi‹MD‹ BU SES YANKILANIYOR
“43 numaraya müflteri geldi”
TTB aile hekimli¤i pilot uygulamas›n›n sonuçlar›n› bir raporla gözler önüne serdi: Koruyucu hizmetler çöktü, herfley para oldu! Türk Tabipler Birli¤i'nin incelemeleri sonucunda "Aile hekimli¤i için yarat›lmak istenen balay› dönemi k›sa sürede sona ermifl ve aile hekimli¤i sisteminin yarataca¤› olumsuzluklar a盤a ç›kmaya bafllam›flt›r" denildi.
Raporda "sa¤l›k ocaklar›n›n hekimlere kiraland›¤›, koridorlarda '43 numaraya müflteri geldi' anonslar›n›n yap›ld›¤›, hekimlerin kâr hesab›na zorland›¤› bir yap›n›n olufltu¤u” söylendi. TTB’nin raporunda sa¤l›k çal›flanlar› aras›nda yap›lan anketlere de iflaret edilerek ‹zmir'den yüzde 95, Samsun'dan yüzde 98 oran›nda "aile hekimli¤ine hay›r" yan›t› ç›kt›¤› kaydedildi. TTB'nin, Eskiflehir'deki
saptamalar› da koruyucu hizmetlerin nas›l kötürüm b›rak›ld›¤›n› tüm ç›plakl›¤› ile ortaya ç›kard›. Rapora göre Eskiflehir'de kurulan 5 toplum sa¤l›¤› merkezinden 2'si hekim olmad›¤› için kapat›ld›. Kalan 3 merkezin birinde 2, di¤erlerinde birer olmak üzere toplam 4 doktor görev yürütüyor. Oluflturulan piyasa anlay›fl› ve rekabet ortam› etik d›fl› ve toplum sa¤l›¤›n› tehdit edici uygulamalar› beraberinde getiriyor.
2. ERTELEME S‹NYAL‹ Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilen baz› maddeler nedeniyle uygulamas› 6 ay ertelenen yasan›n bir kez daha ertelenmesi gündemde. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Murat Baflesgio¤lu kat›ld›¤› bir televizyon program›nda, partisinden bask› gelmesi ve sosyal taraflar›n anlaflamamas› halinde bir kez daha ertelemenin gündeme gelebilece¤ini söyledi. IMF’ye verilen niyet mektubunda verilen sözlere ra¤men Bakan’›n bu aç›klamay› yapmas›, seçim öncesi hükümetin “risk almaktan çekinebilece¤inin iflareti” olarak de¤erlendiriliyor. AKP seçim pani¤ine kap›l›rken sermaye ise yasan›n acilen ç›kar›lmas›nda ›srarc›. T‹SK Genel Baflkan› Tu¤rul Kutadgubilik, ilk ertelemede belirlenen 6 ayl›k sürenin yasan›n uygulanmas› için yeterli oldu¤u görüflünde olduklar›n› belirtti.
Dünya Bankas›’ndan STV’ye senaryo
Bu iflte bir hinlik var...
sahnelerle bir ilgisi olamaz'' dedi. STV, tepkilere ra¤men, dizinin bu bölümünü iki defa arka arkaya yay›nlayarak acaba neyin intikam›n› almaya çal›flt›? Erkek hastan›n testislerinin röntgenini çekmeyen ve hastan›n ma¤duriyetine yol açan türbanl› doktor haberlerinin mi? Yoksa… Dünya Bankas› bir raporunda, sa¤l›¤›n pazarlanmas›nda en büyük engel olarak TTB’nin direniflini göstermiflti. Tam da GSS iptal edilmiflken… Tabiplerin direnifli GSS’nin ölmesinde etkili olmuflken… Ve Fethullahç› Zaman gazetesi de sa¤l›kta liberal dönüflümün bayraktarl›¤›n› yaparken… Amerikanc› tarikat gere¤ini mi yap›yor?
Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› tutturmufl, Aleviler’e kitap ç›karacak. Oysa Alevilerin önemli bir bölümünün böyle bir talebi yok. Talebi b›rak›n bu giriflime fliddetle karfl› ç›k›yor ve soruyorlar: “Laik” bir devlette neden devlet eliyle “dini” kitap bas›l›r. Alevi Bektafli Federasyonu “Amaç Alevilere resmi üniforma giydirmektir” diyor. AKP’nin bir derdi, bir hinli¤i daha olabilir mi? “Laik” bir devlette varl›¤› sorgulanan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n› meflrulaflt›rmak gibi. Veya bugün Alevilere dinsel üniforma giydirerek, tüm ülkeyi ayn› üniformaya haz›rlamak gibi...
Fethullahç› Samanyolu TV’de bir dizi: Ya¤murdan Sonra. Dizide yaral› bir kad›n hastaneye gider. Doktorlar kad›n›n bafl› kapal› diye müdahale etmez ve kad›n ölür. Türk Tabipler Birli¤i bu senaryoya sert tepki gösterdi ve “Amac› insan› yaflatmak olan ve özünde insan sevgisi olan bir meslek grubunun bu
Flash TV haberde yalan rekoru k›rd› Flash TV haber spikeri Hakan Aygün 4 Ocak günü Saddam’›n idam›yla ilgili yapt›¤› “çok orijinal” “ABD ast›rd›” yorumu desteklemek için bak›n neler yumurtlad›: Bir Amerikan sitesi olan Google’un idam› an›nda verdi¤ini söyleyen Aygün, idam görüntülerini sildi¤ini iddia etti¤i Youtube’u örnek site ilan etti. Oysa Aygün’ün örnek site ilan etti¤i Youtube videoyu silmemifl, sadece 18 yafl›ndan küçükler için uy-
gun olmad›¤›n› belirtmiflti. En komi¤i de, örnek verilen Youtube, zaten Google’a aitti. Aygün Saddam’›n idam›n›n internette yay›nlanan ilk infaz görüntüsü oldu¤unu da iddia etti. Bunu duysalard› en çok Irak’taki direniflçiler gülerlerdi. ABD’nin Ortado¤u’da mezhep savafl›n› k›flk›rtmak üzere idam› tertipledi¤ini ispat etmek için böyle saçma iddialara gerek yok… Çocuklar bile bunu biliyor.
PENGUEN dergisinden al›nm›flt›r
Sadakadan komisyon Bu da oldu: Yoksullar› dilencilefltirip “sadakadan” pay al›yorlar. Sincan Kaymakaml›¤› yoksullara yard›m s›ras›nda yaflanan uzun kuyruklar› önlemek için Accor Services'le anlaflt›. ‹flyerlerinden verilen Ticket’larla tan›d›¤›m›z Accor’a kaymakaml›k para verecek, o da yoksullara o para kadar al›flverifl kart› da¤›tacak. Frans›z flirket bunu hay›r için yapmayacak ve ma¤azalardan yüzde 7 komisyon alacak. “‹fl isteriz”: Yok! “Paras›z e¤itim-sa¤l›k!”: Tövbe de. “Bar›nma hakk›”: TOK‹’ye-müteahhitlere kurban! “Asgari ücreti yükselsin”: Zinhar olmaz, IMF k›zar. Yoksullu¤a karfl› tek çözümleri sadaka da¤›tmak. Ve böylece hem yoksullar› onursuzlaflt›r›p hem de para kazanmaya devam etmek… Kapitalizmin insanl›¤›: Sadakadan komisyon al›p sermaye birikimi sa¤lamak!
SEN NE B‹Ç‹M DEL‹KANLISIN Mahmud Ahmedinejad ‹ran Cumhurbaflkan› Ahmedinejad Saddam’›n idam›n› kutlarken, Irak’›n art›k daha güvenli bir ülke olaca¤›n› iddia etti. ABD’den bile daha iyimser yorumlar yapan Ahmedinejad’›n tavr› Irak-‹ran savafl›n›n kiniyle aç›klanabilir mi? Yoksa ABD’li Irak Çal›flma Grubu’nun Bush’a “‹ran’la bar›fl” tavsiyelerinden mi etkilendi? Ama Ahmedinejad flunu bilmiyor mu: ABD Saddam’› asarak Ortado¤u yang›n›n› iyice harlad› ve o atefl söndürülmezse eski Baasç›lar kadar seni de yakar.
A⁄ZINDAN ÇIKANI KULA⁄IN DUYSUN "‹slam'la demokrasiyi, devletle dini ba¤daflt›rmadaki maharetim var.(…) Halk›m isterse aday olurum" Zekeriya Beyaz’dan Yaflar Nuri Öztürk Cumhurbaflkanl›¤›’na talip olurken. Acaba s›rada hangi imam var?. “Asgari ücretle çal›flan bir kifli, eflinin ya da çocuklar›n›n da sa¤layaca¤› gelirle geçimini sürdürebilecektir” Patron Baflkan› Tu¤rul Kudatgobilik çocuk iflçili¤ini teflvik ederken… “Benim ta imam hatip ça¤lar›mdan itibaren fliir ve kompozisyon yar›flmalar›na var›ncaya kadar, ald›¤›m terbiyeye var›ncaya kadar, ald›¤›m edebi ‘edebiyat›n edebisinden bahsediyorum’ terbiyeye var›ncaya kadar, burada öncelikli bayrak yatar, vatan yatar. Bunu bir defa bilmelerini isterim!” Bu kadar “edebi terbiye” ile bu kadar anlat›m bozuklu¤u nas›l olur Tayyip Erdo¤an…