Toplumsal muhalefette filizlenen özne
Burjuva siyasette çürüme, toplumsal muhalefette filizlenme
2011 bahar eylemleri ve 1 May›s, toplumsal muhalefetin geliflim seyri aç›s›ndan yeni bir dönüm noktas›na gelindi¤ini göstermektedir. Toplumsal muhalefet uzun zamand›r böylesine zengin bir potansiyel üretmemiflti. Yeni yeni filizlenen özneleri ve geleneksel mücadele birikimiyle toplumsal muhalefet yenilenerek politik s›çramalar yaratabilecek bir enerji ortaya ç›karmaktad›r
K
lasik “lider-partisi”nin bütün özelliklerini gösteren düzen partileri, seçim çal›flmalar›nda da liderlerin tek kiflilik gösterilerinden oluflan kampanyalar yürütmektedir. Bu tek kiflilik gösterilerin içeri¤ini, hemen hemen tümüyle liderler aras› at›flmalar oluflturmaktad›r. Örne¤in bütün siyasal varl›¤›n› halk›n ›rkç›-floven-milliyetçi e¤ilimlerinin politiklefltirilmesi ve sokakta sürekli canl› tuttu¤u faflist kadro hareketinin sald›rganl›¤› üzerine kuran MHP’de Devlet Bahçeli’nin seçim konuflmalar› d›fl›nda yaprak k›m›ldam›yor. Uzun zamand›r orta s›n›f elitlere çekilmifl sosyal demokrasinin krizine, halka dayal› bir hareketlenmeyle çözüm üretmesi beklenen Kemal K›l›çdaro¤lu, bütün ülkeyi tek bafl›na turluyor. Türkiye’nin en köklü kitle hareketi gelene¤inden gelen, ‹slamc› kitle ve kadro seferberli¤iyle iktidara t›rmanan AKP, kendini, Recep Tayyip Erdo¤an’›n lider karizmas›n›n arkas›na çekti. Bugün AKP, klasik bir burjuva lider-partisine dönüflmüfl durumda. Partinin dayand›¤› sermaye çevreleri h›zla ‹slamc› burjuva s›n›f›na dönüflürken, militan kadrolar, parti ve devlet bürokrasine yerleflerek yeni bürokrasi seçkinlerine dönüflmüfl durumdalar. Yönetiflim, aç›kl›k, fleffafl›k, yerinden yönetim, demokratikleflme, ileri demokrasi ve aç›l›m kavramlar›n›n havalarda uçuflarak müjdeledi¤i neoliberal demokrasinin, sözüm ona, en parlak devrini yaflad›¤› bir ça¤da, bu “tek kiflilik demokrasi” gösterileri nas›l aç›klanabilir? Asl›nda tek kiflilik demokrasi gösterileri, AKP iktidar› ve neoliberal dönüflüm program›n› temel alan bütün partiler için yolun sonunun görünmesi anlam›na gelmektedir. “Neoliberal dönüflüm program›”, art›k, egemen s›n›flar›n, egemen iktidar odaklar›n›n ve halk›n, etraf›nda ortak politik hareketlenmeler yaratabilece¤i heyecan verici kuvvetli bir program olmaktan ç›km›flt›r. Bu program›n hemen bütün ana maddelerinin yaflama geçirilmesiyle yerleflik bir düzen haline gelen neoliberal yeni sömürge kapitalizminin iktidar ve muhalefet rolleri, art›k heyecan verici kampanyalar üretemez olmufltur. AKP iktidar›n›n, egemenlerde ve ezilenlerde ortak heyecan ve seferberlik duygular› yaratan hegemonik gücü giderek zay›flamaktad›r. AKP, neoliberal program›n merkezi ad›mlar›na ilgisi azalan egemen-ezilen kesimlerin önüne yeni projeler koymaktansa var olan›n süreklili¤ini vaat eden bir istikrar söylemini öne ç›karmaktad›r. Asl›nda bu zay›fl›¤› iflaret eden “Kanal ‹stanbul” gibi zorlama “proje”ler, rantiye s›n›flar›na yönelik ölü bir “vaat-proje” olman›n ötesinde bir anlam tafl›mamaktad›r. Kuflkusuz neoliberal program, tümüyle ömrünü tüketmifl bir “ana sermaye program›” olarak de¤erlendirilemez. Yeni anayasa yap›lmas›, “yerel yönetimler reformu” ve “personel rejimi reformu” gibi henüz at›lamayan programatik ad›mlar ve henüz yap›lamayan özellefltirmeler var geride. Bu ad›mlar hala egemenler aras› iktidar savafl›mlar›n›n ve düzen içi muhalefetin temel konusu olmaya devam etmektedir. Ancak iflin do¤rusu, neoliberal program›n, ‹slamc›-liberal biçimi ya da sosyal-liberal biçimi etraf›nda dönen iktidar-muhalefet çat›flmalar› halk› pek heyecanland›rm›yor. Zaten bu saatten sonra, AKP’nin uygulad›¤› neoliberal ‹slamc› dayan›flmac›l›¤›n (sadakac›l›k-dilencilefltirme), ya da K›l›çdaro¤lu’nun “Ai-
le Sigortas›”n›n, hele hele MHP’nin “Hilal Kart”›n›n, sosyal güvenlik talepleriyle meydanlar› dolduran yüz binleri heyecanlad›rmas› da olas› de¤ildir.
AKP zorda. Küresel krizin devam eden sars›nt›lar›, Arap halk hareketleri, K›br›s’taki protestolar, Kürt sorunu, cari aç›k derken AKP’nin t›kanma noktalar›yla birlikte bask›c› yüzü de iyice belirginlefliyor. Di¤er yandan emek ve hak mücadeleleri ve yayg›n bir AKP karfl›tl›¤› soka¤a da sokaklar› dolduruyor. AKP flimdi seçim sonras›n›n haz›rl›klar›n› yaparken, toplumsal muhalefet için s›çrat›c› dinamikler de olgunlafl›yor
Seçim kampanyalar›n›n garantili temalar›ndan “‹slamc›l›k” ve “milliyetçilik” bu nedenle sürekli canl› bir flekilde gündemde tutulmaktad›r. Halk›n dinsel, etnik, mezhepsel duyarl›l›klar› canl› tutularak yeri geldi¤inde egemen siyasal kamplaflmalar›n kitlesel aparat› olarak y›¤›nsal hareketlili¤e ya da oya dönüfltürülmeye çal›fl›lmaktad›r. Bununla birlikte, egemenler aras› iktidar savafl›mlar›nda halk›n kimliksel duyarl›l›klar›n›n ve halklar aras›ndaki çeliflkilerin politize edilmesi, s›k s›k baflvurulan bir yöntem de¤ildir. Türkiye’de neoliberal yeni sömürge kapitalizminin krizli ve k›r›lgan yap›s›, egemenlere her zaman halk›n politik kitle seferberlikleriyle oynama flans› vermemektedir. Halk›n politikleflme süreçlerinin önü bir kez aç›ld›¤›nda sürecin nerelere dek gidebilece¤ini kestirmek için, b›rak›n dünya deneyimlerini egemenlerin sadece 1970’leri an›msamas› yeterlidir. Seçim kampanyalar›ndan da görüldü¤ü gibi, her üç düzen partisi de kabul edilmifl neoliberal dönüflüm program›n›n s›n›rlar› içinde, onun elverdi¤ince kendi aralar›nda “k›ran k›rana” rollerini oynasalar da, halk› bu oyuna do¤rudan politiklefltirerek taraf etmemeye ciddi özen göstermektedirler. ‹slamc›-milliyetçi kitlelerin kan›n› kaynatan dinci gericili¤in s›nanm›fl propaganda sözleri Erdo¤an’›n dilinden düflmüyor. Kürt sorununun yol açt›¤› floven duygular, K›l›çdaro¤lu’nun Alevili¤i, yoksullarda alerji yaratan laik seçkinlerin yaflam tarzlar› ya da heykel ve alkollü içki gibi ‹slamc› kitlelerde tepki yaratan konular Erdo¤an taraf›ndan sistematik olarak ifllenmektedir. Ancak sokaklarda ‹slamc› kitlelere rastlanmamaktad›r. Yine K›l›çdaro¤lu da benzer flekilde, halk› bir politik özne olarak kampanyas›na ortak etmemektedir. ‹flsizlik, yoksulluk, aile sigortas› gibi halk›n ekonomik sorunlar›na hitap eden bir propaganda söylemi kullansa da asl›nda, popülist halkç› bir söylem kullanman›n ötesine geçmemektedir. “Herkes için CHP” slogan›nda da oldu¤u gibi, K›l›çdaro¤lu CHP’deki yenilenme hamlesini içi bofl-popülist bir halk kavram›na oturtarak esas›nda sermaye s›n›flar›n› selamlamaktad›r. K›l›çdaro¤lu, ilk bak›flta emek eksenli gibi görünen slogan ve vaatleri, iflçi s›n›f› hareketinin afla¤›dan yenilenmeci gücünü bir iktidar hareketi olarak örgütlemek için gündeme getirmemektedir. Tersine toplumsal muhalefetin sokakta yükseltti¤i talepleri sermaye program› içinde özümseyip, neoliberal program›n y›k›ma u¤ratt›¤› kitlelerin devrimci enerjisini düzenle bütünlefltirmek için kullanmaktad›r.
üresel çapl› ekonomik krizin art arda gelen sars›nt›lar› ve Kuzey Afrika ve Ortado¤u’da yükselen halk hareketlerinin emperyalist bölge projelerini iflasa sürüklemesi, eski egemenlik iliflkileri üzerinden bölgeye müdahale etmeye çal›flan AKP’yi içte ve d›flta epey s›k›nt›ya soktu. Kürt hareketinin sivil itaatsizlik ekseninde yükseltti¤i yeni muhalefet at›l›m› ve buna karfl› AKP’nin kirli savafl yöntemlerini t›rmand›rmas›, iktidar›n bask›c› yüzünü iyice belirginlefltirdi. Hiç hesapta olmayan K›br›s toplumsal muhalefetinin geri ad›m atmayan kararl› protestolar›, AKP ve K›br›s’taki iflbirlikçi iktidar›n sinir sistemini bir hayli y›pratt›. Bun-
K
Bu konuda en s›rad›fl› görünümü MHP vermektedir. Kuruldu¤undan beri, kendisine iflçi s›n›f› hareketinin yükselmesi kafl›s›nda sivil faflist sokak gücü olarak kullan›lmas› ve devletin-rejimin kontrgerila hareketlerinin kadro altyap›s›n› oluflturmas› misyonu biçilen MHP, bugünlerde tamamen siyasetsiz ve ifllevsiz kalm›flt›r. Uzun zamand›r MHP, politik bir tercihle, t›rmanan bir sistematikle sokak hareketlerini yükseltme siyaseti izlemiyordu. Özellikle üniversitelerde gençlik hareketine ve Kürtlere karfl› kimi linç vakalar›nda MHP’li faflistlerin kullan›lmas› bu sistemati¤i de¤ifltirmemektedir.
2
3
DOSYA
lkemiz yeni bir seçim sürecine girdi. Sol hareket ve ilerici güçler aç›s›ndan da zorunlu olarak seçim tart›flmalar› gündemi kaplam›fl durumda. Seçim tart›flmalar›nda devrimci hareketin geçmifl deneyimlerini ve tarihteki baflar›l› örnekleri hat›rlamak bugün içinde bulundu¤umuz seçim sürecinde tak›n›lacak tav›r aç›s›ndan kolaylaflt›r›c› ve ön aç›c› bir yöntem olacakt›r.
Ü
Devrimciler bilir ki, ülkemizde ezilenler lehine gerçekleflecek bir iktidar de¤iflikli¤i (Halk›n gerçekten demokratik bir flekilde yönetime kat›lmas›n› kast ediyoruz.) ancak siyasal bir devrimle mümkün olabilir. Bu nedenle seçim tavr› konusunda as›l cevaplanmas› gereken soru, mevcut parlamenter sistem, onun meclisi ve onu oluflturan seçimlerin devrimci mücadele aç›s›ndan nas›l de¤erlendirilece¤idir. Seçimlerde al›nacak tav›r, devrimci hareketin yürüttü¤ü siyasal mücadele, günün somut koflullar› ve mücadelenin somut ihtiyaçlar› d›fl›nda düflünülemez.
Tarih yolumuzu ayd›nlat›r Türkiye Sol Hareketi’nin seçim ve meclis deneyimleri Devrimciler bilir ki ülkemizde ezilenler lehine gerçekleflecek bir iktidar de¤iflikli¤i (Halk›n gerçekten demokratik bir flekilde yönetime kat›lmas›n› kast ediyoruz.) ancak siyasal bir devrimle mümkün olabilir. Bu nedenle seçim tavr› konusunda as›l cevaplanmas› gereken soru, mevcut parlamenter sistem, onun meclisi ve onu oluflturan seçimlerin devrimci mücadele aç›s›ndan nas›l de¤erlendirilece¤idir. Seçimlerde al›nacak tav›r, devrimci hareketin yürüttü¤ü siyasal mücadele, günün somut koflullar› ve mücadelenin somut ihtiyaçlar› d›fl›nda düflünülemez.
Bu nedenledir ki parlamento ancak siyasal mücadelenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda, mücadelenin ilerletilebilmesi için kullan›labilecek bir araçt›r. Tarihsel süreci biraz inceledi¤imizde de devrimci bir hareket aç›s›ndan parlamento ve seçimlere yönelik örgütlenecek siyasetin, baflar› sa¤layabilmesi için temel bir k›stas ortaya ç›k›yor. Parlamento ve seçimlere yönelik al›nacak tav›r, süregelen devrimci mücadele perspektifinden de¤erlendirilmeli ve mutlaka örgütlü toplumsal güçlere dayanmal›d›r. Örgütlü bir güçle hesap verme iliflkisi kurulmadan, halk›n denetimine sonuna kadar aç›k olabilmeyi bir ön koflul olarak kabul etmeden burjuva parlamentosunun devrimci bir biçimde kullan›lmas›n›n mümkün olamayaca¤›, tarihte yaflanan baflar›s›z örneklerle birçok kez görülmüfltür. Parlamentonun amaçlaflt›r›ld›¤› her siyasi tutum al›fl, devrimci mücadeleyi güçlendirmek yerine zay›flatm›fl, geriye düflürmüfl, moral bozuklu¤una neden olmufltur. Bugünün mücadelesi aç›s›ndan de¤erlendirilebilecek baflar›l› seçim tav›rlar› ve meclis deneyimlerinden söz edeceksek, Türkiye sol hareketinin tarihindeki üç önemli ve farkl› örnekten bahsedebiliriz; 1. Türkiye sol hareketinin önemli kurucu unsurlar›ndan birisi olan, sol düflüncelerin Türkiye toplumuyla ilk kez yayg›n ve kitlesel biçimde buluflmas›n› sa¤layan ve arkas›nda önemli bir meclis deneyimi b›rakan Türkiye ‹flçi Partisi. 2. Devrimci hareketin burjuva parlamentosu ve seçimlerine yönelik temel tezlerinin oluflturuldu¤u, ege-
menlerin iç savafl stratejisine karfl› halk›n direnifl savafl›n› örgütleyen Devrimci Yol’un ‘79 y›l› seçimlerinde yapt›¤› seçim boykotu. 3. Kürt hareketinin yaklafl›k 20 y›ld›r büyük mücadelelerle yaratt›¤› meclis deneyimi.
Mecliste yepyeni fikirleri savunan bir avuç T‹P milletvekili ülkenin siyasal yaflam›na güçlü etkilerde bulunuyor
1961 y›l› bafllar›nda, grev ve toplu sözleflme hakk›, ifl mevzuat› gibi temel konular›n siyasal düzeyde çözümlenmesi gerekti¤ini düflünen Kemal Türkler, Avni Erakal›n, fiaban Y›ld›z, ‹brahim Güzelce, R›za Kuas, Kemal Nebio¤lu gibi ilerici sendikac›lar bunun için iflçileri parlamentoda temsil edecek bir partinin kurulmas› çal›flmalar›na bafllad› ve k›sa bir süre içerisinde T‹P’in kuruluflunu aç›klad›. Kuruluflundan sonraki bir y›l içerisinde T‹P’in önemli bir etkinli¤i görülmedi. Sürecin h›zlanmas›n› sa¤layan, iflçilerin, 1961 Anayasas›’nda öngörülen sosyal haklar›n›n bir an önce hayata geçirilmesi için soka¤a dökülmeye bafllamas› oldu. ‹lk gösteri, 25 Kas›m 1961’de, 5 binden fazla Sümerbank iflçisinin, anayasal haklar›n›n yürürlü¤e konulmas› için, “Haklar›m›z› vermezseniz biz al›r›z” slogan›yla yap›ld›. Hemen ard›ndan ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i kitlesel bir miting karar› ald›. 31 Aral›k günü Saraçhane’de toplanan yaklafl›k 100 bin iflçi, sendikal özgürlüklerin ve grev hakk›n›n acilen yürürlü¤e konulmas›n› talep ederek haklar›n›n verilmemesi halinde greve gidilece¤ini ilan etti. ‹flçi s›n›f›n›n içerisinde bulundu¤u bu hareketlilik parti kurucular›n›n partiyi güçlendirme yönünde inisiyatif almalar›n› sa¤layarak T‹P tarihindeki ilk büyük k›r›lmay› yaratt›. T‹P, sosyalist ayd›nlara kap›lar›n› aç›yordu; kurucular›n talebiyle Doçent Mehmet Ali Aybar parti baflkanl›¤›na getirildi.
20
21
DOSYA
Burjuva siyasette depolitizasyon: dura¤anl›k, çürüme, kirli istahbarat operasyonlar› Türkiye gündeminde seçim öncesi siyaset taktiklerinin belirleyici oldu¤u, yüksek gerilimli ve siyasetin “afl›r› uçlar›”n›n öne ç›kt›¤› bir dönem yafl›yoruz. Seçim san-
2011 Haziran seçimlerine yaln›zca birkaç hafta kalmas›na karfl›n burjuva siyasetinde lider söyleminin öne ç›kt›¤›, kirli siyaset eksenli yüzeysel hareketlili¤in alt›nda bir dura¤anl›k yaflan›yor. Egemen s›n›flar› heyecanland›ran “büyük ortak projeler” art›k gündeme gelmiyor. Neoliberal programa karfl› ya da bu program içinde, egemenler aras› radikal bir karfl›tl›k oluflmuyor. Bu program›n farkl› vurgular üzerinden ortaya ç›kan düzen içi terbiye edilmifl karfl›tl›k ise siyasal gündemi hareketlendirmeye yetmiyor. Neoliberal dönüflüm program›n›n “artç› projeleri” ya da Erdo¤an’›n “Kanal ‹s-
SENjM
D›fll ama - d›flar›da tutma D›fllama siyasetinin gölgesinde;
Aleviler kimi seçecek Aleviler tarih boyunca hep d›flland›, katliamlara maruz kald›, dinci gericili¤in tahakkümü alt›nda ayr›mc›l›¤a u¤rad›. Devletin Alevilere karfl› olan sald›rgan ve d›fllay›c› tutumu Alevileri her dönem ilerici toplumsal mücadelelerin bir bilefleni yapt›. Ancak bu Alevilerin bütün taleplerinin ilerici nitelik tafl›d›¤› anlam›na gelmez. Sonda söyleyece¤imizi baflta söylemekte fayda var; bugün devrimciler Alevi solculu¤u de¤il, Alevilerin devrimci dinamiklerini toplumsal mücadele saflar›na katmay› hedefleyen bir politik çizgi oluflturmal›d›r.
on y›llarda Alevilerin büyük kitlesel mitinglerine tan›k olduk. Aleviler sokak gücünü de göstererek kendi taleplerini ülke gündemine sokma konusunda baflar›l› oldular. Ancak sorunlar›n çözümü noktas›nda siyasal iktidar›n cevab› Alevileri düzene ekleme çabas› olan “aç›l›mlar” oldu. fiimdi genel seçimlere gitti¤imiz bu günlerde Alevilerin seçiminin ne olaca¤›n› ve hangi tarihsel, sosyal temellerden beslendi¤ini de¤erlendirmeden önce, Aleviler üzerinden politika yapmaya çal›flanlar kimler, belirtelim. Geçti¤imiz dönem “Alevi Aç›l›m›” ad›yla kendi Alevisini yaratmaya çal›flan AKP, Alevilik üzerine siyaset yapanlar›n bafl›nda geliyor. Bir di¤er ve en önemli aktörse y›llarca Alevilerin oylar›n› “çantada keklik” sayan CHP. Bu iki egemen siyasal aktörün yan›nda Alevilerin içinden ç›kan ama yaln›zca Alevilerin çok s›n›rl› bir kesimini temsil eden Alevi ör-
S
gütü yöneticileri de var. Öte yandan, y›llarca yoksul mahalle direnifllerine önemli bir dinamizm katan Alevileri, sadece inanç özgürlü¤ü temelinde ezilen bir mezhebin üyeleri olarak örgütlemeye çal›flan solun önemli bir k›sm› da Alevilik üzerine siyaset yapan kesimlerden biri olmufltur. Tüm bu aktörlerin etkisi alt›nda, yanl›fl bir de¤erlendirme olarak, bütünsel-türdefl (homojen) bir topluluk olarak de¤erlendiremedi¤imiz Alevilerin seçimi de farkl›laflmaktad›r. Devletin Alevilere yaklafl›m›, her dönem d›flar›da tutarak sistemin yönetsel mekanizmalar› içine almayan ancak sistem karfl›t› bir güç olmalar›n› da engelleyen bir iliflki biçiminde olmufltur. Ancak ne bu durum ne de bu durumun yaratt›¤› bask› ve zorbal›k Alevilerin ilerici toplumsal hareketlerin etkin bir bilefleni olmas›n› engelleyebilmifltir. Sonda söyleyece¤imizi baflta söylemekte fayda var; bugün devrimciler “Alevi solculu¤u” de¤il, Alevilerin
devrimci dinamiklerini toplumsal mücadele saflar›na katmay› hedefleyen bir politik çizgi oluflturmal›d›r.
Anadolu isyanlar›nda Aleviler Aleviler Anadolu topraklar›nda 700 y›ld›r var. Alevili¤in oluflma koflullar›, 13. yüzy›lda Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenlerle bafllar. Zorla Müslümanlaflt›r›lmaya karfl› yöre halklar›, özellikle göçebe köylüler, ‹slam’›n, kendi geleneksel inançlar›na en yak›n yorumunu, yani Alevili¤i seçerler. Ancak bu seçim bile onlar› bask› görmekten kurtaramam›flt›r. Anadolu tarihi Aleviköylü isyanlar›yla doludur. Osmanl› yöneticileriyle, konargöçer halk›n aras›ndaki çat›flma asl›nda mezhepsel de¤il sosyal ve ekonomik, özünde s›n›fsal bir temele sahiptir. Bu isyanlar›n ço¤u, feodal sömürü düzenine, a¤›r vergilere, t›mar sisteminin bozulmas›na, merkezi Osmanl› Devleti’nin bask›s›-
na karfl› ç›km›flt›r. Yani isyanlar›n temelindeki s›n›fsal dinamikler dinsel biçimlere bürünmüfltür. Aleviler toplumun ve köylülü¤ün en yoksul kesimini oluflturduklar› için merkezi otoriteye karfl› ç›kan ço¤u isyan›n bafl aktörüdürler. Alevilerin bugünkü yerleflim yerlerini belirleyen Baba ‹shak ve Baba ‹lyas’›n Anadolu Selçuklu Devleti’ne karfl› bafllatt›¤› isyan ve Osmanl› döneminde yoksul köylülü¤ün vergi sorununa, t›mar sisteminin bozulmas›na ve merkezi devletin bask›s›na karfl› bafllayan Celali ‹syanlar›, bu ayaklanmalardan sadece birkaç›d›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u, topraklar› üzerinde merkezi devlet otoritesinin kontrolü d›fl›nda ve ço¤unlu¤u göçebe olan yoksul köylülü¤ü kendisi için bir tehdit olarak görmüfltür. Bu nedenle devletin Anadolu’daki Alevi isyanlar›na yan›t› katliamlar fleklinde olmufltur. Yavuz Sultan Selim’in Çald›ran Savafl› öncesi yapt›¤› büyük Alevi katliam›n›n ard›ndan Hilafetin de ‹s-
26
27
SENjM
Hak mücadelesinin seçimi AKP iktidar›n› zay›flatman›n, geriletmenin ve def etmenin yolu, halk›n ç›karlar› ekseninde örgütlenmifl güçlü bir halk hareketinin AKP’nin karfl›s›na dikilmesidir. Halk›n hak mücadelelerinin büyütülmesiyle elde edilecek sonuç; hükümeti kim kurarsa kursun, meclis kimlerden oluflursa oluflsun, emekçi-yoksul halk›n ç›karlar›yla özdeflleflmeyen hiçbir politikan›n hayata geçirilmemesi olacakt›r
KP ve Tayyip, üç fleyi baflar› ile gerçeklefltirmifltir; halk deste¤ini, ülke egemen s›n›flar›n›n temsilini ve emperyalist iflbirlikçili¤ini. Ancak gelinen noktada, AKP’nin en büyük sorunu halk nezdinde yitirdi¤i güven ve yaratt›¤› umutsuzluktur. Ve AKP iktidar›n› zay›flatman›n, geriletmenin ve def etmenin yolu, halk›n ç›karlar› ekseninde örgütlenmifl güçlü bir halk hareketinin AKP’nin karfl›s›na dikilmesidir.
A
Türkiye art›k tek bir fleye, 12 Haziran’da yap›lacak milletvekilleri seçimine kilitlendi. Bu seçimin en kritik özelli¤i ise 8,5 y›ll›k AKP iktidar›n›n bir 4 y›l daha sürüp sürmeyece¤i. Kuflkusuz bu seçimde baflka sorulara da yan›t bulunacak: “CHP’nin oy oran› kaça ç›kacak?”, “MHP baraj› geçebilecek mi?”, “AKP tek bafl›na ço¤unluk sa¤layamazsa koalisyonu kimler oluflturacak?”, “BDP’nin ba¤›ms›zlar blo¤u kaç milletvekili ç›karacak?” gibi.
Bafla dönersek, bu seçimin kritik aktörü AKP ve elbette onu flahs›nda temsil eden Tayyip Erdo¤an. Bu iki olguyu var eden koflullar› hat›rlamakta yarar var. Çünkü Türkiye siyasi hayat›nda önceki tek parti dönemleri (DP-Menderes, ANAP-Özal) gibi AKP-Erdo¤an tek parti dönemi de büyük bir siyasi-ekonomik k›r›lma sonras›na “denk” geldi. Her ne kadar konuyla do¤rudan ilgisi yokmufl gibi görünse de DP ve ANAP örnekleri, sadece ön süreçleriyle de¤il geliflim süreçleriyle de AKP ile büyük benzerlikler tafl›makta. Özellikle Tayyip Erdo¤an’›n her f›rsatta “biz DP’nin devam›y›z”, “biz Özal’›n devam›y›z” söylemleri göz önüne al›nd›¤›nda kendisine “rol model” olarak kimleri ald›¤› ve o süreçlerden ç›kard›¤› “dersleri” AKP döneminde uygulamaya çal›flt›¤› aç›kt›r. Demokrat Parti t›pk› ANAP gibi üç dönem üst üste iktidar olmufltu. 1950’de yap›lan ilk seçimde Türkiye'deki 27 y›ll›k tek parti (CHP) devri, DP ile sona eriyordu. Bu seçimde de üç parti ve ba¤›ms›zlar vard› (Demokrat Parti %52,68 ile 420 milletvekili; Cumhuriyet Halk Partisi %39,45 ile 63 milletvekili; Millet Partisi %3,11 ile 1 milletvekili; Ba¤›ms›zlar %4,76 ile 3 milletvekili). DP’nin iktidar oldu¤u ilk dönem siyasi muhaliflerine özellikle CHP’ye karfl› “sert” önlemleriyle hat›rlanmakta. CHP mallar› hazineye devredildi. Halkevleri ve Köy Enstitüleri kapat›ld›. ‹lk icraatlar›na yönelik bir di¤er önemli yön ise dinin ve gericili¤in “kullan›m›na” iliflkindi. DP'nin yasal anlamda ilk çal›flmas› Arapça ezan yasa¤›n› kald›rmak olmufltu. Radyoda dini yay›nlar yap›lmas› ve mevlit yay›nlanmas› üzerindeki yasaklar da kald›r›ld›. DP’nin üçüncü döneminde ise bu özelliklerine bir de bas›n üzerinde uygulanan “afl›r›” bask›lar eklenecekti, muhalif yazarlar tutuklan›yor bas›n sansürleniyordu. Gazete bas›m ka¤›tlar›na getirilen k›s›tlamalar ve resmi ilanlar›n da¤›t›lmas›na iliflkin düzenlemelerle “besleme bas›n” kavram› DP döneminde oluflturuldu. T›pk› Tayyip’e oldu¤u gibi Uluslararas› Bas›n Enstitüsü (IPI) Baflkan›, Menderes'e bir mektup yollayarak bas›n üzerindeki bask›lara son verilmesini istiyordu. Tayyip’in bu seçim döneminde de dilinden düflürmedi¤i "Biz bu yola kefen giyerek ç›kt›k" laf› da Menderes ile özdeflleflme çabas›n›n bir ürünü elbette. ANAP da ola¤anüstü bir kofluldan, 12 Eylül 1980 askeri faflist darbesinden sonra yap›lan seçimlerde %45 oyla iktidara geldi. Bu seçimlere de as›l olarak üç parti girmiflti. Özal, dört siyasi e¤ilimi kendi partisinde toplad›¤› propagandas› üzerinden ilerliyordu. Tayyip’in ANAP döneminden ç›kard›¤› en önemli ders de zaten budur. Özal’›n kendisini cumhurbaflkan› yapt›rma modelini örnek al›p almayaca¤›n› ise (e¤er kazan›rsa) ye-
N
ni dönemde görece¤iz.
eoliberal kapitalizmin üniversitelerde içselleflti¤i ve neoliberal hegemonyan›n üniversiteliler üzerindeki tahakkümünün en üst düzeyde oldu¤u bir sürecin içerisinde üniversite muhalefetini yeniden yaratma hedefiyle yola ç›kan devrimci gençlik, bugün neoliberalizme ve AKP’ye karfl› yerel direniflleri ve karfl› ç›k›fllar› merkezilefltirmeyi hedefleyen bir süreci örgütlemektedir.
Tekrar bafla dönersek, 8,5 y›ll›k AKP-Erdo¤an dönemini yaratan geliflmeler 2000, 2001 ve 2002’de yafland›. Bu y›llar 3 partili koalisyon hükümetinin (DSP-MHPANAP) iktidar oldu¤u, daha do¤rusu olamad›¤› dönemi kaps›yor. ‹ktidar›n parçalanm›fll›¤›n›n getirdi¤i siyasi istikrars›zl›k yetmiyormufl gibi 21 fiubat 2001’de Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi yafland›. Milli Güvenlik Kurulu’nda Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer’in Baflbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitap盤› f›rlatt›¤› o gün daha sonra “Kara Çarflamba” olarak adland›r›lacakt›. Gecelik faizler yüzde 7500’e ç›kt›, ‹MKB ise yüzde 18,1’lik bir düflüfl yaflad›. Hükümet kendisi parçal› olsa da krize erken müdahale edip 27 fiubat’ta, tavsiye üzerine, Dünya Bankas› Baflkan Yard›mc›lar›ndan Kemal Dervifl’i Türkiye’ye davet etti ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› yapt›. Ekonomik krizin boyutu o kadar büyüktü ki Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB) gazetelere ilan vererek, bütün kesimleri "Ekonomik Kurtulufl Savafl›"na kat›lmaya ça¤›r›yordu (20 Mart). 11 Nisan’da ise daha fazla dayanamayan esnaflar›n eylemleri, Türkiye geneline yay›ld›. Ankara'daki esnaf eylemleri büyük olaylara sahne olurken, gösteriler 6 ay süreyle yasakland›.
Kuflkusuz gençlik hareketinde gelinen düzeyin temelinde, 2005’ten itibaren üniversitelerde neoliberalizme, gericili¤e, faflizme ve tüm bunlar›n hepsinde cisimleflen AKP iktidar›na karfl› gelifltirilen kitlesel, militan, yarat›c› ve hak al›c› direnifller yatmaktad›r. Üniversitelerdeki muhalefetin yeniden üretilmesinde baflar›l› olan gençlik mücadelesinin bugünden geriye bak›ld›¤›nda birçok kazan›m› ve deneyimi bulunmaktad›r. Bu noktada toplumsal muhalefetin c›l›z oldu¤u ve solun üniversitelerde neredeyse dibe vurdu¤u bir dönemde yeni bir sürecin kap›s›n› aralayan ve bugünkü olgunlu¤una eriflen gençlik mücadelesini iki döneme ay›rabiliriz.
1. Dönem Neoliberalizme karfl› direniflin kurucu ad›mlar›
2001 ayn› zamanda, ABD’nin ve dolay›s›yla dünyan›n da unutamayaca¤› bir y›l oldu. 11 Eylül’de El Kaide NewYork'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne ait ikiz kulelere ve Pentagon’a sald›rd›. Bu sald›r› Amerikan emperyalizmi için yeni bir dönemin bafllang›c› haline ge-
Ustal›¤a ustal›kla, ‹flgale direniflle
1950 seçimlerini DP’nin kazanmas›yla Menderes ve Bayar aras›nda bir görev bölüflümü yap›lm›flt›. Bayar Cumhurbaflkan› yap›lm›fl ve 10 y›l bu görevde kalm›flt›. Özal’sa benzer durum karfl›s›nda Cumhurbaflkanl›¤›n› kendi sahiplenmiflti
35
Piyasalaflt›rma dalgas›n›n hamlelerine karfl› aktif direnifliyle kazan›mlar elde eden ve AKP’nin hesaplar›n› devrimci müdahalelerle bozan Kolektifler, çok yönlü kurumsal yap›s› ve merkezi örgütlülü¤ü ile neoliberal iktidar›n “ustal›k dönemi”ne, AKP’yi ve sermayeyi üniversitelerden def etmek, yeni bir üniversite infla etmek için haz›rlan›yor.
Gençlik hareketi ilerliyor
Sermayenin, ideolojik-politik-pratik hegemonyas›, üniversitenin her hücresine yay›lm›fl durumdad›r. Üniversitenin her alan›, sistemli bir flekilde sermaye lehine dönüflüm sürecine tabi tutulmufltur. Bugün aç›s›ndan ise uygulanan program›n ortaya ç›kard›¤› sorunlar her geçen gün artmakta, neoliberal politikalar›n y›k›mlar› her alanda a盤a ç›kmaktad›r. Yaflanan bu dönüflüm süreci içerisinde, üniversitelilerin fazlas›yla t›rpanlanm›fl olan muhalefet etme kanallar› yeniden yarat›lmal›d›r. *Devrimci Gençlik, Ekim 2005, Bugünün gençlik mücadelesi perspektifi yöntem ve araçlar
Gericili¤e karfl› mücadelede yenilenme Sonbaharla birlikte yeni siyasi geliflmelerin yaflanaca¤› bir döneme giriliyor. Geçmifl dönemden kalan sorunlar›n bir k›sm› hafiflemifl olmas›na ra¤men, yeni dönem, AKP ve tüm siyasi aktörler aç›s›ndan daha farkl› ve zor sorunlar›n dönemi olacak. Kapatma davas› ve Ergenekon davas›nda sa¤lanan mutabakat›n AKP’ye daha genifl bir hareket alan› kazand›rd›¤› ortada. Devir teslim töreninde yeni Genelkurmay Baflkan› ‹. Baflbu¤’u
‹ddia fludur ki, halk›n inançlar›na yabanc›laflm›fl burjuva Ayd›nlanmac› gelene¤in ve bu gelene¤i körü körüne devralan sosyalist deneyimlerin bast›r›p “özel alan”a ittirdi¤i “din, kamusal-siyasal alana geri dönmektedir.” Bu dinsel yükselifl “tanr›n›n rövanfl›”d›r. Yine bizim liberallerin de dåört elle sar›ld›¤› bu iddiaya göre, neoliberal dönüflümün kat›-kör laiklik çizgisini geriletmesiyle birlikte özgürlükler ortam› genifllemektedir. Ülkemiz özelinde somutlarsak, Kemalist laiklik çizgisinin ve solun gerilemesi inanç özgürlü¤ü ortam›n› geniflletmektedir.
Veysel Dere
N
eoliberal yeni sömürge kapitalizmi “gericili¤e karfl› mücadele” sorununu yeniden solun gündemine tafl›d›. Neoliberal kapitalizm, Siyasal ‹slam›, yeni düzenin kurucu ve vurucu gücü olarak yeniden yap›land›r›yor. ‹flçi s›n›f› hareketine karfl› neoliberal ilkeler klavuzlu¤unda din yeniden silahland›r›l›rken, neoliberal ‹slamc› gericili¤e karfl› mücadelede de giderek daha fazla yenilenme belirtileri görünmektedir. Neoliberal dönüflüm, Siyasal ‹slam› yeni düzenin kuru-
cu-ön aç›c› gücü haline getirirken, “dinin geri dönüflü” sorununu, genel olarak din sorununu, dinden kaynaklanan gericilik sorununu ve ‹slamc›larla ittifak sorununu da yeni bir çerçevede gündeme getirdi.
“Dinin geri dönüflü” söyleminin gizledi¤i ‹slamc›-liberal hegemonyan›n yaratt›¤› yan›lsama Feodal dinci iktidarlara karfl› burjuva Ayd›nlanma devrimlerinden yaklafl›k iki yüz y›l sonra, tarih yeni bir
“dinci yükselifl”e tan›k olmaktad›r. 16. yüzy›ldan beri din eksenli çat›flmalar›n bu denli belirleyici oldu¤u bir döneme hiç rastlanmad›. 20. yüzy›l›n sonlar› ve 21. yüzy›l›n bafllar›nda dünyan›n hemen her yerinde bir “dinci yay›lma” görülmektedir. H›ristiyan Protestan köktencilik, H›ristiyan Yeniden Do¤ufl Hareketi, yeni Evanjelistler, H›ristiyan Bat›’da yüzlerce y›l sonra “en parlak” y›llar›n› yafl›yor. Demokrasinin ve özgür felsefesel düflüncenin befli¤i Atina, Belgrad ve Moskova gibi eski sosyalist ülkelerin baflkent-
‹flte ‹slamc›-liberal hegemonya taraf›ndan oluflturulan “dinin muhteflem geri dönüflü” ideolojisi budur. Neoliberal kapitalizmin kurmay ideolojisi olarak ‹slamc›-liberal ideolojinin hedefinde iki düflman bulunmaktad›r: Burjuvazinin eski rejimlerini temsilen Ayd›nlanmac›-laik deneyimler ve bunlar›n ilerici gelene¤ini özümseyerek aflan proleter devrimler. Neoliberalizm öncesi burjuva rejimlerin tasfiyesi ve sosyalizmin/solun yenilgisiyle birlikte “dinin kamusal yaflamdan ç›kar›larak özel yaflama itilmesi projesi” de iflas etti. “Dinin kamusal-siyasal yaflama geri dönüflü” bu iflas›n göstergesidir. Kapitalizm neoliberal ilkeler çerçevesinde daha gerici ve yay›lmac› biçimlerde dönüflürken, gereksinim duydu¤u ideolojik meflruiyeti, ömrünü tüketmifl burjuva Ayd›nlanmac›l›¤›n›n ve yenilgiye u¤ram›fl 20. yüzy›l sosyalizminin inanç özgürlü¤ü bayra¤›n› tersyüz ederek sa¤lamaktad›r. ‹slamc›-liberal entelektüeller akl›nca Ayd›nlanma
56
57
MEDYA
‹ktidar›n medyas› medyan›n iktidar›
Esen Özdemir
AKP, devlet iktidar›n›n ve beslendi¤i ‹slamc› hareketin olanaklar›n› kullanarak, hem neoliberal düzenle hem de kendi iktidar›yla uyumlu bir biçimde medyan›n dönüflümünü sa¤lam›flt›r. Bugün art›k medyada yeni ve AKP taraf›ndan flekillendirilmifl bir düzen vard›r. Bu yeni düzende öne ç›kan medya patronlar›n›n, onlar›n medyas›nda çal›flan yöneticilerin ve yazarlar›n iktidarla örgütsel, ideolojik ve ekonomik ba¤› vard›r. Aralar›ndaki iliflki ‘yandafl’l›kla nitelenebilecek basit bir destek iliflkisi de¤ildir. Bu medya gruplar› iktidar a¤›n›n bir parças› olarak çal›flmaktad›rlar.
da TV’nin sahibi Soner Yalç›n ve üç gazeteci Ergenekon operasyonu kapsam›nda 18 fiubat günü tutukland›. Onlar mahkemeden hapishaneye gitmek üzere yoldayken, matbaadan ç›kan ve da¤›t›ma giren gazetelerde Yalç›n’›n ajandas›nda yer alan özel notlardan emniyet veya savc›l›kta verdi¤i ifadeye kadar ‘çok gizli’ bilgiler çoktan yay›mlanm›flt›. Üzerinde ‘gizli’ mührü bulunan dosyalardaki bilgilerin son derece h›zl› bir biçimde nas›l haber haline geldi¤ini Birgün gazetesi ortaya ç›kartt›. Birgün 1 Nisan günü manfletinden duyurdu¤u ‘S›zd›rma belgeleri aç›kl›yoruz’ ve ertesi gün yay›mlad›¤› ‘Emniyetle yandafl›n haber ortakl›¤›’ haberleriyle eline geçen ve adeta bas›n bültenini and›ran bir belgeyi yay›mlad›. Bu belge dijital ç›kt›lardan olufluyordu. Toplam 19 sayfal›k belgede, Ergenekon davas› kapsam›nda yürütülen Oda TV soruflturmas›n›n içeri¤ine dair gizli kalmas› gereken ‘bilgiler’ aktar›l›yordu. Emniyetten da¤›t›lan fakat polis tutana¤›n› and›rmayan, gayet düzgün bir Türkçe ile yaz›ld›¤› gözlemlenen belgelerde, haber yap›l›rken en çok nerelere vurgu yap›lmas› gerekti¤i belirtiliyordu. Hatta haber için hangi bafll›¤›n kullan›labilece¤i öneriliyordu. 4 Mart tarihinde yay›mlanan Sabah, Habertürk, Star, Vakit, Zaman, Bugün gazeteleri ve Samanyolu Tv de söz konusu bafll›k önerisini aynen kullanm›flt›. Bu haber, AKP’nin oluflturdu¤u yeni medya düzeninin nas›l iflledi¤ini göstermesi bak›m›ndan anlaml›d›r. Haber servisini gerçeklefltiren emniyet de bu haberleri yay›mlayan gazeteler/TV kanallar› da AKP’nin iktidar a¤›n›n en etkili araçlar› aras›ndad›r. Devlet iktidar›n› elinde bulunduran bu parti son sekiz buçuk y›lda Türkiye’nin neoliberal dönüflümünün temel aktörü oldu. Bu dönüflümden ‘ideolojik’ gücü bulunan ve sermaye için cazip bir ‘yat›r›m’ alan› olan medya endüstrisinin pay›n› almas› ise kaç›n›lmazd›r.
AKP, devlet iktidar›n›n ve beslendi¤i ‹slamc› hareketin olanaklar›n› kullanarak medyan›n hem neoliberal düzenle hem de kendi iktidar›yla uyumlu bir biçimde dönüflümünü sa¤lad›. Ç›kartt›¤› yasalarla medyada dönüflümün hukuki zeminini yaratt›. Bu kanunlar› haber içeri¤inin denetiminde etkili bir biçimde kulland›. Hükümete ba¤l› üst kurullar arac›l›¤›yla medya gruplar›n›n tasfiye olmas›n› ve yerini yenilerine b›rakmas›n› sa¤lad›. ‹slamc› sermayenin1 di¤er endüstri alanlar›nda oldu¤u gibi medya alan›nda da önünü açt›. Piyasac›-gerici hegemonyan›n tesisinde de etkili kullanaca¤› bir medya sektörü yaratmak için ‹slamc› kadrolar ve cemaatin olanaklar› seferber edildi. 1980’lerle ortaya ç›kan ve
8
Bilinen anlam›yla “burjuva yurttafll›k” rejimi, belirli bir toplumun meflru üyeleri say›lan tüm bireylerin, aralar›ndaki s›n›fsal, toplumsal, cinsel, dinsel ve etnik farkl›l›klara bak›lmadan, “yasal ve siyasal anlamdaki resmi-biçimsel eflitli¤i” ilkesine dayal› bir haklar ve sorumluluklar rejimidir. AKP, sekiz y›ll›k icraatlar›yla, bu “burjuva yurttafll›k” rejiminin, ezilenlerin konumlar› aç›s›ndan neoliberal ça¤ kapitalizminin ruhuna uygun biçimde yontulup daralt›lmas›n› öngören “neoliberal yurttafll›k” rejimine do¤ru önemli fiili ad›mlar atm›flt›r. Bu ad›mlar›n en önemlisi, “müflteri-yurttafl” yaklafl›m›n›n, yayg›n emek düflmanl›¤› ortam›nda kurumsallaflt›r›lan “güvencesiz çal›flt›rma rejimi” paralelindeki piyasalaflt›rma süreçleri içinde fiilen egemenlik kazanmas›d›r. ‹kincisi AKP, son sekiz y›ll›k iktidar›nda, yeni bir rejimsel kurulufl aç›s›ndan emek düflmanl›¤›yla iç içe ve yan yana biriktirilen son derece önemli bir baflka cephaneli¤e daha sahip olmufltur: Bu da “ümmet-yurttafl” yaklafl›m›d›r. Bu yaklafl›m›n en önemli yönü ise yayg›n kad›n düflmanl›¤›d›r.
Deniz Oktay
O hâlde insanlar, birbirine z›t durumlar› paylaflmal›d›r. Bu da, bir k›sm›n›n zengin, di¤er k›sm›n›n fakir; bir bölümünün tok, di¤er bölümünün aç; bir grubun hasta ve sakat, di¤er grubun ise sa¤lam ve s›hhatli olmas› gibi z›t durumlar›n vücudunu gerektirir. Nas›l kâinat› tamamen ayn› kutuplarda toplamak mümkün de¤ilse, ayn› flekilde insanlar› da ayn› durum ve seviyede tutmak mümkün de¤ildir. D›fltan yap›lacak her müdahale, bu hâkim dengeyi ve vahdetin sa¤lad›¤› âhengi bozar. (…) Herkesi fakir veya zengin yapmaya kalk›flmakla, herkesi erkek veya kad›n yapmaya çal›flmak aras›nda neticeye tesir yönüyle pek fark yoktur. …( Fethullah Gülen)
Neoliberal dinci gericili¤in yeni bir s›çrama planlad›¤› önümüzdeki dönemde yayg›n kad›n düflmanl›¤›na dayal› yeni bir “toplumsal cinsiyet rejimi” neoliberal yurttafll›¤›n bir baflka temel dire¤i olarak kurumsallaflt›r›lmaya çal›fl›lacakt›r.
“Ben zaten kad›n erkek eflitli¤ine inanm›yorum. Onun için f›rsat eflitli¤i demeyi tercih ediyorum. Kad›nlar ve erkekler farkl›d›r, birbirinin mütemmimidir.” (Tayyip Erdo¤an)
66
67
ORTADO⁄U
Ortado¤u’da s›n›f eksenli yeni bir siyasallaflma süreci
AKP 3 Kas›m 2002 seçimlerinde yüzde 34.28’lik bir oy oran›yla iktidara geldi¤inde Türkiye’de hakim medya gruplar› ve sahip olduklar› medya kurulufllar›na iliflkin tablo bugünkünden bir hayli farkl›yd›. Medya pazar› Do¤an Medya Grubu, Mehmet Emin Karamehmet’e ait Çukurova Medya Grubu, Turgay Ciner’in TMSFzede Dinç Bilgin’den devrald›¤› Sabah (Merkez) Grubu, Uzan’lara ait Star grubu, Enver Ören’e ait ‹hlas Grubu ve fiahenk Ailesine ait Do¤ufl Medya Grubu aras›nda paylafl›lm›flt›. Bugün bu gruplardan en büyü¤ü Do¤an, medya alan›nda küçülmeye gitmektedir. ATV Sabah Grubu el de¤ifltirmifl, Ciner yeni bir grup kurmufl, Uzanlar tamamen tasfiye olmufl, tabloya giderek büyüyen Koza ve Albayraklar Grubu eklenmifltir.
Ortado¤u’daki yeni halk hareketleri neoliberalizmin krizi ile Siyasal ‹slam’›n krizinin iç içe geçti¤i koflullarda a盤a ç›km›flt›r. Arap milliyetçili¤inin kal›nt›lar›n› süpüren bu hareketler ayn› zamanda Siyasal ‹slam’›n da krizini a盤a ç›karmakta ve s›n›f eksenli yeni bir siyasallaflma sürecinin iflaretlerini tafl›maktad›r
AKP iktidara geldikten sonra medyada yaflanan neoliberal ‹slamc› dönüflüm ad›m ad›m yaflanm›flt›r.
Yeni medya düzenine yasa k›l›f›
Levent Kara
O
rtado¤u’daki halk hareketlerini, emperyalistlerin yönlendirmesi ve Siyasal ‹slam’›n yükselifli ile aç›klay›p, sosyalist bir geliflmenin bu topraklarda olanak d›fl› oldu¤unu savunanlar›n ihmal etti¤i bir gerçek var. Arap toplumlar›n›n ve genel olarak Ortado¤u toplumlar›n›n tarihi de di¤er toplumlar›n tarihi gibi s›n›f mücadeleleri tarihidir. Dolay›s›yla bugün sahneye ç›kan halk hareketleri en iyi flekilde s›n›f mücadelesi merce¤inden anlafl›labilir. Böyle yap›ld›¤›nda siyaset sahnesinde yaln›zca egemen s›n›flar›n de¤il, henüz geliflkin bir örgüte ve politik stratejiye sahip olmasalar dahi Ortado¤u’nun ezilen s›n›flar›n›n da bir yeri oldu¤u görülecektir. Ezilen s›n›flar› iktidar perspektifli ba¤›ms›z bir siyasal güç haline getirecek dev-
Ceza ve yarg›lama süreçleri bugün AKP’nin yaratt›¤›
79
y›ll›k AKP iktidar› dönemi, dinci gericili¤in neoliberal toplumsal dönüflümün merkezi bir arac› olarak seferber edilmesinde ilk önemli tarihsel s›çrama an›n› oluflturdu. Kuflkusuz ne dinci gericilik, ne neoliberal sald›rganl›k, ne de ikisinin kaynaflmas› AKP iktidar›yla bafllam›fl olgulard›r; hatta bu kaynaflma bundan sonra belli ki sadece AKP iktidarlar›yla da s›n›rl› kalmayacakt›r. 8 y›ll›k AKP iktidar› dönemine özgü olan; dinci gericili¤in, neoliberal sömürge kapitalizminin toplumsal-s›n›fsal örgütlenifli, rejimsel biçimlenifli ve gündelik ideolojik hegemonyas› aç›s›ndan tafl›d›¤› ifllevsellik ve yayg›nl›kta kaydedilen s›çramad›r. Bu s›çramaysa öncelikle “yasal” de¤il fiili olarak belirginleflmekte; anayasal-rejimsel ifadeleri henüz bütünüyle berraklaflmadan önce gündelik iktidar iliflkilerinin ve egemenlik ideolojilerinin içinde berraklaflmaktad›r. Erdo¤an’›n sözlerine inanmak gerekirse AKP, “ustal›k dönemi” olarak planlanan seçim sonras› dönemde, ilk iki dönemde yayg›nlaflt›rd›¤› e¤ilimleri daha da güçlendirmenin ötesinde, iktidar iliflkilerinin dayanaca¤› yeni siyasal-ideolojik dogmalara dönüfltürmeyi öngörmektedir. 2023’e dek uzanan bu siyasal plan içinde biçimlenecek olan yeni rejim, bu dogmalara dayanan yeni bir “yurttafll›k” rejimi olacakt›r.
Neoliberal sistemin, ucuz iflgücü oldu¤u için kamusal kaynaklara ba¤l› olarak yaflayan pasif yurttafllar›n›n, ‘bedavac›lar›n›n’ büyük ço¤unlu¤u kad›nlar; ‹slamc› gericili¤in, zaten ‘f›trat gere¤i erkeklerle eflit olmayan’ve aile içinde makbul gördü¤ü kad›nlar, ikisinin uyumunun yükünü s›rtlan›rken kad›n düflmanl›¤›n›n bedelini de yine bizzat kendileri ödüyor.
ORTADO⁄U
AKP döneminde de¤ifltirilen Terörle Mücadele Kanunu hem toplumsal muhalefeti hem de bas›n› bask› alt›na almak için etkili kullan›lm›flt›r. 26 Haziran 2006 tarihli yeni TMK, ifade özgürlü¤ünü s›n›rlamas›, gerçekleflen fiil yerine fikri cezaland›rma potansiyeli tafl›mas›, kitle iletiflim araçlar›ndan yararlanarak düflüncelerini aç›klayanlara yönelik yapt›r›mlar içermesi, ‘terör’ ve ‘terör suçu’ gibi cezaya tabii kavramlar›n tan›m›n›n mu¤lakl›¤› ve hapis cezalar›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› nedeniyle elefltirilmifltir. Birçok gazeteci bu yasada yer alan ‘propaganda’ suçu nedeniyle yarg›lanmaktad›r.
KADIN
Neoliberal dinci “yurttafll›k rejiminin” kanl› yüzü: kad›n düflmanl›¤›
Ertu¤rul Özkök’le simgeleflen liberal, ‘life style’ (yaflam tarz›) gazetecilik yerini cemaat referansl› genel yay›n yönetmenlerinin, cemaatle iliflkili yazarlar›n öne ç›kt›¤› bir gazetecilik biçimine b›rakt›. ‹slamc› hareket içinde yetiflen entelektüel kadrolar gazetelerde yazmaya bafllad›. Ana ak›m medyadan çok say›da isim cemaatlerle temas etmeye bafllad›. Bu rotaya girmeyenler ise ya polisiye operasyonlarla2 ya da patronaj iliflkileri kullan›larak3 tasfiye edildi.
Hükümetin medya üzerinde yasa yapma yoluyla yaratt›¤› koflullar düflünce ve ifade özgürlü¤ünü s›n›rlayan bir niteli¤e sahiptir. 26 Eylül 2004’te TBMM’de kabul edilen yeni ‘Türk Ceza Kanunu’ (TCK) bas›n alan›nda ifllenen suçlara iliflkin bir önceki bas›n kanunuyla kald›r›lan hapis cezas›n› geri getirmifltir. Var olan hapis ve para cezalar›n›n oran›n› ise artt›rm›flt›r. Yasada ‘suç’ addedilen fiilin tan›m› da oldukça mu¤lak b›rak›lm›flt›r. Bu yasaya dayan›larak gazetecilere çok say›da dava aç›lm›flt›r.
Di¤er taraftan 1995’te harçlara yap›lan zamlarla üniver-
47
MEDYA
O
Türkiye’de üniversitelerin neoliberalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lma süreci ‘90’l› y›llarla bafllad›. Yüksekö¤retimin tüm alanlar›n› piyasan›n kâr alanlar›na dönüfltürmeyi hedefleyen neoliberal kapitalizmin üniversitelerdeki ilk sald›rganl›¤› ise 1995’te üniversite harçlar›na yap›lan %350’ye varan zamlar oldu. Yüksekö¤retimin ticarilefltirilmesine karfl› tepkileri kitlesel olarak soka¤a ç›kartabilen Koordinasyon, ba¤›ms›z gençlik hareketi ilkesi, solun geleneksel s›n›rlar›n› aflan örgüt biçimi ve eylem tarz›, farkl›, yarat›c›, her üniversitelinin kendini ifade edebildi¤i ço¤ulcu ve demokratik özellikleriyle harçlara yap›lan zamlarla cisimleflen neoliberal sald›r›ya karfl› üniversitelileri harekete geçirdi. Hiç flüphesiz Ö¤renci Koordinasyonu neoliberalizm karfl›t› ilk üniversite hareketinin lokomotifiydi. Gençlik mücadelesinde yarat›c› bir hareket tarz› üreten Koordinasyon süreci bu özellikleriyle sermayenin stratejisini sekteye u¤ratarak, üniversitelerdeki piyasalaflt›rma sürecini geciktirdi. Üniversite ö¤rencilerinin temsiliyetini oluflturan Ö¤renci Koordinasyonu örgütlendi¤i süreçten güç kaybetmeye bafllad›¤› döneme kadar yapt›klar›yla hala haf›zalarda dinamizmini koruyor.
46
KADIN leriyle birlikte yeniden canlanan Ortodoks kilisesine kan pompal›yor. Tibet’in dinsel lideri Dalay Lama’n›n popülaritesi dünyaca ünlü pop starlar›n› geçti. ABD ve Avrupa’n›n orta s›n›flar› da¤›lan “kutsal ruhlar›n›” Uzak Do¤u’ya düzenledikleri dinsel turlarla toparlamaya çal›fl›yorlar. Hindistan’›n kutsal Ganj Nehri, sadece Hinduistlere de¤il, her y›l milyonlarca turist çeken festivallere yatakl›k ediyor. Filistin halk›n› sistematik olarak katleden “Yahudi dinci Siyonistler”, lobileri ve sermayesiyle “uluslararas› kamuoyu”nu parma¤›nda oynat›yor. Bosna, Lübnan, Irak gibi çok-dinli bölgeler, art›k haritalarda dinsel fliddet bölgeleri olarak gösteriliyor. Bir zamanlar “tehlikeli ak›mlar” aras›nda gösterilen köktendincilik, zaman›m›z›n düzen kurucu dinamiklerini besliyor. Siyasal ‹slam›n El Kaide, Hizbullah, Hamas gibi radikal örnekleriyle ve Müslüman Kardefller, Milli Görüfl gibi ›l›ml›-uyumlu örnekleri, Orta Do¤u’da gerici-otoriter rejimlerin ve toplumsal düzenlerin belirleyici güçlerinden birini oluflturuyor. Emperyalist bölge projelerinin aktif taflronlu¤unu yapan AKP, Türkiye’de neoliberal yeni sömürge kapitalizminin kurucu gücünü oluflturuyor…
Din yeniden silahland›r›l›rken
78
d›¤› kald›r›ld›ktan sonra bunlar›n önemli bir bölümü siyasetin vasat çizgisinde normalleflecektir.
7
Yeni-sömürgecili¤e karfl› dünya çap›nda geliflen ilk isyanlar ve devrimler, anti-emperyalist ba¤›ms›zl›k hareketleri, 68 isyan› ile özellikle Avrupa da geliflen gençlik hareketleri... ‘60’larda ülkemizde h›zla geliflen toplumsal hareketlerin etkilendi¤i uluslararas› koflullar bunlard›. 1961 Anayasas›’yla ülkede oluflan k›smi demokratik ortam, uluslararas› konjonktürün gücünü de arkas›na alan toplumsal hareketlerin h›zla kitleselleflmelerini sa¤lam›flt›. Türkiye ‹flçi Partisi’nin oluflum ve kurulufl sürecini haz›rlayan da toplumsal harekette ve özel olarak da iflçi s›n›f› hareketinde yaflanan canlanmayd›.
ve gitmesi gereken yönü gösterdi. Bu süreçte bask›c›gerici niteli¤i biraz daha öne ç›kan AKP iktidar›, seçim sonras› yeni bir dönemin haz›rl›klar›n› yaparken, henüz yeni bir birlefltirici ve toparlay›c› eksen yakalayamayan toplumsal muhalefet için s›çrat›c› dinamikler de olgunlafl›yor.
6
DOSYA
SENjM
lara bir de toplumsal muhalefet eklenince iktidar için bir hayli s›k›nt›l› bir bahar dönemi yafland›. Bahar süresince gençlik hareketi, sa¤l›kç›lar, gazeteciler, liseliler, internet sansürüne karfl› protestolar, HES karfl›t› direnifller toplumsal muhalefetin giderek geniflleyen ve yükselen eylem gündemini oluflturdu. Devrimci Sa¤l›k ‹fl ve iflçi-kamu emekçileri sendikalar›n›n örgütledi¤i “güvencesiz iflçi eylemi”, Derelerin Kardeflli¤i Platformu’nun eylemi ve Halkevleri’nin “e¤itim hakk› mitingi”, Bar›nma Hakk› Meclislerinin mitingi hak mücadelesi çizgisinin Ankara’da yank›lanmas›n› sa¤lad›. Son y›llar›n en kitlesel mitinglerine sahne olan 1 May›s gösterileri, toplumsal muhalefetin gücünü, zay›fl›klar›n›
86
rimci stratejinin ve örgütün kurulaca¤› biricik zemin ise emperyalizm iflbirlikçisi neoliberal rejimleri sarsan bu halk hareketlerinin yaratt›¤› çat›flma zeminidir. S›n›f merce¤ini ihmal edenler, son on y›ld›r neoliberal politikalara karfl› ba¤›ms›z iflçi hareketlerine, gençlik hareketlerine, ekmek isyanlar›na, bar›nma hakk› mücadelelerine, köylü mücadelelerine sahne olan bölge ülkelerinde bugün yaflanan ayaklanmalar› “emperyalizmin oyunu” diye yaftalamakta bir sak›nca görmez. Bir zamanlar “Arap sosyalizmi” diye de an›lan “Arap milliyetçili¤i” ak›m›n› yükselterek Ortado¤u halklar›n›n kalbini kazanan Cemal Abdül Nas›r’›n silah arkadafl› Hüsnü Mübarek’ten, nas›l olup da herkesin nefret etti¤i bir despot ç›kt›¤›n› aç›klayamaz. Siyasal ‹slam’›n yeni yönetimlerin
en güçlü aday› olmas› üzerinden tahliller yaparken, sözde muhalif Müslüman Kardefllerin M›s›r’da ve Ürdün’de halk hareketlerini neden uzaktan izledi¤ine ya da ‹ranl› mollalar›n neden birbirine düfltü¤üne bir anlam veremez. Oysa s›n›f merce¤inden bak›ld›¤›nda görülecektir ki, bugünkü halk hareketleri, neoliberalizmin krizinin yaratt›¤› tepki üzerinde yükselmektedir. Ayaklanmalar›n›n hedefinde yer alan despotik liderlikler, monarfliler ve ‹slami yönetimler “bu toplumlar›n genlerinden türeyen kültürün” de¤il, neoliberal emperyalizme farkl› eklemlenme biçimlerinden türeyen s›n›fsal egemenlik iliflkilerinin birer ürünüdür. ‹syan edilen de yaln›zca bu yönetimlerde bulunan kifliler de¤il, onlar›n flahs›nda somutlaflan neoliberal politikalard›r. Politik despotizme karfl› mücadelenin, ka-
ç›n›lmaz olarak s›n›f mücadelesinin dinami¤iyle iç içe geçmesinin nedeni budur.1 Ezilen s›n›flar ba¤›ms›z sendika, siyasi parti, kitle örgütü gibi tüm örgütlenme araçlar›ndan yoksun b›rak›ld›¤› ve siyasi erk “tek adam”›n elinde topland›¤› için, egemen s›n›f ile yaflanan her çeliflki despot liderde simgeleflen diktatörlü¤ün fliddeti olarak karfl›lar›na ç›kmaktad›r. Diktatörlü¤ün devrilmesi elbette s›n›f mücadelesinin nihai hesaplaflmas› olmamakta ama mücadeleyi nihai hesaplaflma yönünde ileri bir aflamaya tafl›maktad›r. Bu hesaplaflmada ezilen s›n›flar diktatörlü¤ün karfl›s›na net bir flekilde dikilirken, Siyasal ‹slam’›n sokak hareketine kerhen kat›l›p, rejimle sorunlar›n› giderir gidermez de soka¤› terk etmesi, sokak hareketi ile s›n›fsal bir çe-
87