ya işçi - yoksul köylü hükümeti, ya kıyamet!
İSCİ KARDESLİĞİ .. .
Sayı 51 • Şubat 2011 • 1 TL
İŞÇİ KARDEŞLİĞİ PARTİSİ’NİN MERKEZİ GAZETESİDİR
mazluma dini, milliyeti sorulmaz!
DÜNYA DEVRİMİNİN NABZI TUNUS’TA ATIYOR! Emperyalizmden ve Siyonizmden bağımsız Egemen Kurucu Meclis Seçimleri! İşçi Kardeşliği Partisi (İKP) Merkez Yürütme Kurulu
B
ir yüzyılı aşkın bir süredir kapitalizmin en çürümüş ve kokuşmuş biçimi olan emperyalizmin hâkimiyeti altındaki bir dünyada yaşıyoruz. Bu kokuşma her geçen gün daha tahammül edilmez bir hal alıyor. Teknolojideki gelişmeye rağmen insanların satın alma gücü her geçen gün daha azalıyor, sendikalılık oranı düşüyor, taşeron çalışma neredeyse esas çalışma biçimini almaya başlıyor, dünya çapında sağlık hizmetleriyle eğitim paralı hale geliyor, tarım çökertiliyor, işçilerin yanı sıra köylüler de sefalet koşullarına sürükleniyor, işsizlerin sayısı gün geçtikçe artıyor, emekliler emeklilik maaşlarıyla ayın ancak ilk haftasını geçirebiliyorlar. Bunların hepsi büyük patronların kârlarını güvence altına
Sürekli devrim Tunus’ta başladı Mısır’da devam ediyor. ABD, AB kanlı ellerini Mısır’dan Tunus’tan çek!
almak için yapılıyor. Hükümetler bütün çalışmalarını büyük patronlar sınıfının çıkarlarını kollamak için sürdürüyorlar. Büyük patronlar sınıfı büyük patron hükümetleri sayesinde varlığını koruyor. İşte devletlerin ve hükümetlerin bütün bu politikalarına rağmen dünyanın bütün ülkelerindeki (ister zengin olsun ister fakir) işçi sınıfı ve sömürülen halklar her yerde kendi hükümetlerine karşı isyan halindeler. Ama bu isyanlara rağmen yıllardır emperyalist rejimin hizmetkârı olan kendi hükümetlerini ne yapıp edip bir türlü deviremiyorlar. Ta ki Tunus devrimine gelene kadar. Evet ABD ve AB emperyalizminin uşağı Tunus diktatörü Bin Ali, Tunus’ta başını işçi sınıfının, gençlerin ve işsizlerin çektiği bir işçi devrimiyle yıkıldı. Devrim başladı ve süreklilik kaza-
narak devam ediyor. Üstelik Mağrip’ten Maşrık’a bütün Arap ülkelerini sallayarak. Başta Mısır olmak üzere her yerde isyan var. Bundan çıkartılması gereken birinci sonuç şu: Demek ki işlerin bu hale gelmesinden ne işçi sınıfı ne de halk kitleleri sorumlu. Gerçekten de eğer kitleler kendilerine yol gösterecek partilere ve örgütlere sahip olmadıklarında bile harekete geçip emperyalizm uşağı rejimleri yıkabiliyorlarsa, suçlu değiller demektir. Eğer burada bir suçlu aramak gerekirse, bu olsa olsa ya emperyalizmin ve büyük patronların hizmetindeki işçi örgütleridir ya da onları bile kuramamış olanlardır. Tunus’ta devrim başlatan kitleler sınıf mücadelesinin yaratıcılığını bütün dünyaya ve tabii devrimcilere de gösterdiler: devamı sayfa 2’de