Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Anamız çay demliyor ya güzel günlere Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz. Cemal Süreya
Bir Kent Nasıl Öldürülür Ben beş yaşımda geldim Ankara’ya; o tarihten beridir bu kentte yaşarım. Yaklaşık 48 yıl oldu. Ayrılmak mı? Hiç aklımdan geçirmedim. İzmir’i, İstanbul’u, daha başka pek çok kenti gezdim, ama her şeye rağmen benim yerim Ankara. Gülistan Aydoğdu >> s.07
Erhan Muratoğlu
Gezi Direnişinden İktidar ve Kent İlişkisine Bakmak
Küçük Esnafın Komünizm Korkusu Ali İsmail Korkmaz’ın Yiğit(!) Katilleri
Bülent Han >> s.05
Gezi isyanları neslimizin daha önce tanık olmadığı boyutta bir sosyal hareketler bütünüydü. Birçoğumuz böyle bir şeyi beklemediğimizi ve aniden ortaya çıkan bu hareket karşısında ne kadar büyük bir şaşkınlık yaşadığımızı söyledik. İktidar ise bunun aylar ve hatta yıllardır planlanan bir süreç olduğunu ifade ederken tek bir konuda belki de haklıydı: Gezi isyanları bir kopuştan ziyade yıllardır süregelen, biriken huzursuzluğun bir sonucuydu.
“Bizimkisi Hizmet Yarışı”
Aydan Öz. >> s.06 Azınlık Kimdir?
Elçin Aktoprak >> s.10 Cem Eroğul ile Kent Yaşamı Üzerine Kayuş (Çalıkman Gavrilof) Hanım
Murat Sevinç >> s.14-15 Ankara’nın “Gâvur” Tarafı
Arif Şentek >> s.16-17 Ankara Ermenileri Şimdi Neredeler?
İrfan Akalp >> s.16-17 Bir Zamanlar
Fahri Aksırt >> s.18 Ankara’da Şubat/Mart Sergileri
Özgür Ceren Can >> s.21
Foto: Fahri Aksırt
Mert Anıl Eren >> s.09
Roboskili Aileler Ankara’daydı 08 Şubat Cumartesi günü Roboski’den gelen ailelerin katılımıyla Tayfa Kitapkafe’de bir söyleşi gerçekleştirildi. Kara/keçi >> s.08
DOSYA: Azalttıklarımız
Ankaralının dilinde mahalle mahalle dolaşan “bir zamanlar…” sözünün içinde melankolik bir azalmayı sezeriz hemen. Bu azalmanın öznesi ve nesnesi çoğu zaman bulanıklaşsa da “azalanlar” listesi oldukça nettir. Eski bir avlunun hiç açılmayan kapıları, kilitleri suskun evler, taş duvarlar, sahafta birkaç fotoğraf, akşam sohbetlerinde bahsi geçen Ermeni ablalar, Yahudi bakkallar, düğünler, yemekler, suskunluklar, sesler, yüzler, gözler, isimler… Biz bu listenin tamamına suç ortağı oluyoruz bu dosya ile. “Azalttıklarımız” dosyası, Solfasol gazetesinin borcudur… Kübra Ceviz >> s.10-18
Foto: VEKAM Arşivinden