YENİçAG •
G. Eman, A. levkovski: Proletaryanın sınıf müttefikleri
•
ç. Cagan: Demokrasi ve bağımsızlık savaşı
•
B. Zaharescu: RKP'nin iX. Kongresi
•
P. Motta tima: Lôtin Amerikada devrimci süreç ve demokrasi
LATIN AMERiKA - DON VE BUGON Lôtin Amerikada siyasi partiler OKUY UCULARIMIZIN SORULARı Apartheid'a karşı savaş SOSYALIZMIN KURULUŞ MESELELERI Sovhoz ve kolhozların ekonomik durumu OZEL SAYFALARıMIZ Türkiye Komünist Partisi Birinci Sekreteri Vakub Demir yoldaşın Kominternin ViI. Kongresinin 30-uncu yıldönümünü kutlama toplantısında okuduğu rapor
10
Ekim
1965 BARIŞ
VE
SOSYALIZM
PROBLEMLERI
Bu
sayıda:
Gunnar Eman Isveçli gazeteci Aleksey Levkovski Sovyet gazetecisi çetli Cagc:ın Britanya Gvinesi Halk Ilerici Partisi Lideri Barbu Zaharescu Romanya Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Pedro Motta Lima Brezilya gazetecisi
Bütün ülkelerin proleter/eri, bir/eşiniz!
YENi Çlo
10 Ekim
1965
Komünist ve işçi partilerinin teori ve enformasyon dergisi
Proletaryamn sımf müttefikleri
G. Emon, A. Levkovski Başlıca üç sımfsal güç Proletarya ne bir ülkede, ne de dünya çapında tek başına üstüngelemez. Evet, bugünkü dünyada temel sınıf mücadelesi proletarya ile burjuvazi arasındaır. Ama «arınmış» kapitalizm olmadığı gibi, onun sınıf yapısı da bileşiktir. Lenin derki: «... Kapitalist ve yarı kapitalist toplumda yalnız üç sınıf biliyoruz: Burjuvazi, küçük burjuvazi (onun başlıcası köylülüktür) ve proletarya». Olmekte olan sömürücü kapitalist düzenin güçlerine karşı ortak savaşta işçi sınıfının öteki emekçi tabakalarla sımsıkı ittifak kurması zorunluğunu bilimsel sosyalizm teorisi sağlam temellere oturtmuştur. Sosyalist
devrimin
strateji ve taktiği, hepsi bir yana, bunun özü, belli bir ül kede, belli bir aşamada, ortak savaş temelleri üzerinde, genel ödevleri gerçekleştirmek işinde, eninde sonunda sosyalizmin üstüngelmesini sağlayacak savaşta proletaryanın başka sınıf güçleriyle ittifak kurması için özellikle yollar ve yöntemler bulmaktır. Burjuvaziyle proletarya arasında kalan ara sınıf güçlerine, Marksist dilde, çoğu zaman, küçük burjuvazi denilir ve bunlar bir kategoriye soku lur. Oysa, ara güçlerin ekonomik temelleri, terkipleri. durumları ve ideoloji leri yerinde saymıyor, değişiyor. Geçen yüzyılda, Marksizmin kurucuları, proletarya devriminin üstün gelebilmesi için ona köylü harplerinin ikinci bir baskısını eklemek gerektiği 51
781
tezini ileri sürdüler. Bu tez kapitalist dünyanın bugünkü koşullorına uygu lanabilir mi? Devletçi kapitalizmin Batıda bu «ekleme» niteliği değişmiyor mu? Devrimci hareketi geliştirmek için bu sorulara karşılık vermek canlı bir zorunluktur. Emekçiler ve sömürülen sınıflar
Küçük burjuvazinin mül kiyeti vardır, üstelik üretim araçları üzerinde de. Ama kendisi de çalışıyor. O hem mal sahibidir, hem emekçi, hem patron dur, hem işçi. Bu sınıfın sosyal varlığının, yaşantısının her yönüne işliyen ikiliğin derin kökleri burodadır. Kapitalist devlette küçük burjuvazi, büyük sermoyenin her zaman ezdiği, sömürdüğü bir sınıftır. Ama gene de, duru munun kendine göre özelliği (ve mülkiyet karakteri) yüzünden küçük mal üretmenlerinin sömürülme niteliği, biçimi, yöntemi işçinin sömürülme nite liğinden, biçiminden, yönteminden farklıdır. işçi sınıfı da, küçük burjuvazi de, objektif olarak, kapitalist sömürmeğe karşı savaşırlar, ama çoğu zaman başka türlü savaşırlar. Gene de bu başlıca i ki emekçi sınıfı birbirine biteviye yaklaştıran, küçük burjuvazinin ham hayallerini sürekli yıkan, dağıtan canlı etkenler vardır. Eskiden küçük burjuvazinin kapitalizme karşı çıkışları ve savaşları, tarih içinde ömrünü yitirmiş toplumsal üretim biçimlerini savunmakla bağlıydı. Şimdi onun durumu kökünden değişmeğe başlamıştır. Küçük burjuvazi yalnız tarihsel bir kategori değildir. Tarihsel gelişmenin akışında, küçük burjuvazinin içinde ayrışmalar, bölümleri arasında yer değiştirmeler, gruplaşmalar oluyor. O, değişik dönemlerde, değişik ülke lerde ayni şey değildir. Onun terkibini, kendine özgü politikasını, örgüt lerini, ideolojisini değişen koşullar içinde, yahut prensip bakımından büs bütün başka koşullar içinde her zaman dikkatle incelemek gerek. Bu sınıfın, öteki iki sınıftan nitelik farkı, kapitalizmin gelişmesiyle dağılması, parçalanmasıdır. O her zaman kendisinin çöküş ve dağılış bulutları için dedir. Reel, gerçek hayatta, küçük burjuvazinin «cetbeced» tabakaları olan zanaatçıların ve köylülerin ekonomik bakımdan zayıflamaları başta gelir. Bu olay onların doğrudan doğruya yerlerinden atılmalarıyla değil, çoğu zaman ekonomik hayatta rollerinin daralmasıyla, yaşama koşullarının kötüleşmesiyle, geçim darlıklarının artmasıyla oluyor. Bu süreç uzundur. Bazan belli bir oranda sal lantısız kalır, yerinde sayar. Ama genel çizgi le riyle özelliği böyledir. örneğin, Ameri kada 1820'de işçilerin dörtte üçü tarımda çalışıyordu. 1880'de çiftçilerin oranı yarıyarıya indi. 1949'da bun ların sayısı, memlekette kendi başına çalışanların sekizde birine düşmüş tür. Küçük çiftçilerin hem oran, hem mutlak sayı bakımından azaldıkları meydandadır. Bundan sonraki yıllarda bu süreç kesilmemiştir. 1945'den 1960'e kadar küçük çiftçilerin sayısı, aşağı yukarı dörtte bir 1,5 milyon eksiimiştir. ıskandinavya ülkelerine de bakarsak ayni şeyi görürüz. Nor veçte tarımda çalışan ehalinin sayısı 1930'Ia 1960 yılı arasında 838 binden 782
547 bine, orantısı ise iki misli, % 29,8 den % 15,2'ye düşmüştür. Isveçte 1945'ten 1 965 yılının başına kadar köylünün sayısı 800 bin azalmış ve - bugün 275 bindir. Başka bir deyimle % 8'dir. Gelişmiş kapitalist ülkelerde bunun benzerini görürüz. Dahası var. Bu eğilim, bu süreç bundan böyle de gidecektir. Resmi hesaplara göre, Amerikada 1975 yılında, tarımda çalışanların sayısı 3 milyon 900 bine, % 4,5'ğa düşecek. Isveçteyse, 1 982 yılında % 5'e, 165 bin kişiye inecektir. Kent küçük burjuvazisin, yani onun ikinci tabakasının başına da, çoğu başka türlü olmakla beraber, aşağı yukarı onun eski kuşaklarının başla rına gelenler tekrar edip gidiyor. Küçük burjuvazinin bu kolu da boy atamıyor, onu finans sermaye durdurmuştur. Bugün artık durumunu yitiri yor. Maddi üretim alanındaysa pozisyonlarını terkediyor. Fabrika üreti mine uyarak, işi tamirciliğe yahut endüstiri mallarını sürmiye ..dökerek» tutunmak çabası savaşın sürüp gittiğini gösterir. Oysa özel tekelcilik, küçük alış veriş, küçük bezirganlık alanına da yavaş yavaş dalıyor, bu işle uğraşanları işsiz bırakıyor, yaşama koşullarını bozuyor. Çöküş ve dağılış sürecinde, çağına ve ülkesine göre, geçici sosyal gruplar ve grupçuklar kısa veya uzun bir zaman yaşıyorlar, daldan dala geçiyorlar, (kimi küçük burjuvadan basbayağı burjuva oluyor, kimi küçük burjuvadan proleter oluyor). Amerikan ahalisinde küçük çiftçi bölümü azaldığını gösteren istatistikler, küçük burjuvazinin �tükenen» kolu hakkında genel bir fikir veriyor. Ama, onun çöküşünü, dağılışını göstermiyor. Çünkü, geri kalan küçük çiftçiler de içinden yıkılıyor, mülkiyetini, tapusunu yitiriyor. Daha 1890 yılında küçük çiftliklerin yarısı, 1930'daysa dörtte üçü ipotekte, rehindeydi. 1945'te küçük çiftlik sahipleri, memlekette kendi başına iç gören ehalinin ancak
% 6'sını tutuyordu. Ostelikte bunlardan bir çoğu da kapitalist işletmecile rin elindedir. Görülen süreçin tıpkısı zanaatçıları da sarmıştır. Norveçte zanaatçıların mutlak sayısı 1920 yılında 93 binden 1 960 yılında 1 24 bine yükselmiştir. (Kendi başlarına iş görenlerin oranı % 8,8 den % 10'0 yük selmiştir). Ama bunlar arasında gündelikle, ücretli çalışanların sayısı daha fazla yükselmiştir: 56 binden 107 bine çıkmıştır. Demek, önümüzde küçük burjuvazinin yaşama �alanının» kesin daralması, onun hızla aratan yoko luşu duruyor. Burjuva karargahından kara niyetli yazarlar bağırıyor: «Ama hayatta herşey bileşiktir, Marksizm yanılıyor», diyorlar. Evet, hayat bileşik tir. Yukarda söylenenler de küçük burjuvazinin yalnız ayrı ayrı tabaka ve bölümlerinin azaldığını gösteriyor. V. ı. Lenin, sanki özellikle vu çeşit eleştiriciler için olacak, eski küçük burjuvazinin dağılış sürecini incele dikten sonra diyor ki: ..Ama tarımda ve endüstiride küçük burjuvazinin «kenara itilmesi» ile yanyana «yeni orta bir tabaka» . . . yeni bir küçük burjuva tabakası, bir aydınlar tabakası doğuyor ve gelişiyor. Kapitalist toplumda bunların da yaşamaları gittikçe zorlaşıyor. Bl,Inlar da, yığın larıyla, bu topluma küçük üreticiler gözüyle bakıyorlar». ' 51
783
Bu yeni tabaka nedir? Durumu nedir? Lenin bu soruyu cevaplandırıyar: «Kapitalizm halk emeğinin her alanında memur sayısını özel bir hızla artırıyor, gittikçe daha çok aydın istiyor. Aydının, öteki sınıflar arasında, kendine göre bir durumu vardır. Bir yandan bağları ve görüşleriyle bir parça burjuvaziye, öte yandan bir parça da ücretli işçiye yanaşıyor. Kapi talizm aydının özgürlük durumunu elinden aldıkça onu bağımlı ücretli duruma sokuyor, onun yaşama düzeyini düşürüyor». Kapitalist üretim yönteminin gelişmesi aşamaları ayni zamanda sözünü ettiğimiz sınıfın durumunda, terkibinde, yapısında süregelen değişikliklerin de aşamalarıdır. En önemlisi de bu sınıfın oranlı ekonomik bağımsızlığını büyük çapta yitirmesidir, büyük sermaye tarafından sömürülmesinin hızla artmasıdır. Tekelci sermaye çağıyla küçük burjuvazinin çıkışları gitgide daha belirli, daha keskin bir tekel düşmanlığı yönünde gelişmektedir. Yeni orta tabakalar ve hangi sınıftan oldukları
Kapitalizmin genel buhranı döneminde, Batı ülkelerinde aydınların rolü arttı. Bu olayın modern bilimsel teknik devrime rastlaması olağanüstü değildir. XiX. yüzyılın tipik aydını olan özel doktoru, avukatı, gazeteciyi, ressamı gitgide ikinci plana itiliyor, mühendisler, teknisyenler, yönetmen Ier, devler memurları öne geçiyor. Böylece, yeni orta tabaka denilen bir problem ortaya çı ktı. R. Mills'in, 1951'de basılan: «Beyaz yakalılar, Amerikan orta tabakaları» kitabı, hemen, bu konu üzerinde büyük bir ilgi topladı. «Beyaz yaka» yeni orta tabakaların takma adı oldu. Kitap şu satırlarla başlar : «Beyaz yaka I ı lar sessizce bugünkü toplumun içine kaydılar. Bunların geçmişle her hangi bir ilişkileri varsa da bu, üzerinde durulacak bir olay değildir. Bun ların arasında her hangi bir amaç varsa, bu do onları bir doyanışmaya götürmez. Onların her hangi bir gelecekleri varsa, bu da onların ortak bir çabası değildir. Eğer onlar her hangi bir şeye özeniyorlarsa, o do orta yoldur. Ama bu orta yol do varılacak bir şey değildir. Kuruntularındaki toplum do bir hayal yoludur. Içten ayrılmışlar, parçalara bölünmüşlerdir, dıştan daha kuvvetli güçlere bağlıdırlar». Bu niteleme onların ikili özünü, durumunu kopsıyon öfkeli, ısıncı bir nitelemedir, oma pek te adaletli değildir. Yeni orta tabakaların gelişmesinde, XiX. yüzyıllo XX. yüzyılın başlarına kıy�sla (1870 yılından 1940 yıl ına kadar) köklü bir değişiklik vardır. Ameri kada eski orta tabakaların (özellikle kent ve köy küçük burjuvazisinin) oranı % 33'ten % 20'ye, 1954 yıl ında % 11,9'0 düşmüştür. Yeni orta taba kaların (yani memurların ve aydınların) oranı ise 1870'ten 1940 yılına kadar % 6'dan % 25'e, 1954'te % 32,2'ye yükselmiştir. Toptan bunların bölümü hemen hemen değişmemiştir, yarıyarıya yak laşık kalmıştır. En yeni tabakalarda da değişiklikler olmuştur. Bütün bu orta tabakalarda yönetmen kategorisi 1870'te 784
% 2'den 1940 % 6'ya, ücretli
«serbest» meslek sahipleri % 4'ten % 14'de, ticaret bürolarında çalışanlar % 7'den % 22'ye yükselmiştir. Yeni tabakalarda bunların oran payı % 40'1 bulmuştur. Isveçte memur sayısı, yalnız 10 yıl içinde (1950-1960 arasında) 843 binden 1 milyon 134 bine fırlamıştır. yani % 34,5 artmıştır. Norveçte, 1900-1960 arasında bu sayı artışı, 92 binden 350 bine çıkmıştır. Bu değişiklik doğrudan doğruya toplumsal üretimin gelişmesiyle, top lumsal iş bölümünün artması ve niteliğinin değişmesiyle bağlıdır. örneğin, 1953 yılında Amerikada, doğrudan doğruya endüstiri üretimi alanında. iş başında 33,3 milyon insan çalışıyordu. 1965'te bunların mutlak sayısı 31,4 milyona, oranı ise % 45'e düşmüştür. Buna karşılık «hizmet» servisleri alanında (banka-fnans ve devlet kurumlarıyla beraber) çalışanların oranı artmıştır. 1920'den 1965'e kadar bunların sayısı 18,6 milyondan 38 milyona yükselmiştir. Söz yok, bu değişikliğin bir kısmını da kartlaşan tekelci kapi talizmin asalaklığı doğurmuştur. Yeni orta sınıfların çiçek açması, biraz da, tekelci devlet toplumunun üst kat halkalarındaki süreçlerden, her şeyden önce devlet mekanizmasının dev ölçülerde kabarmasından ve eyleminin artmasından ileri gelmektedir. .. Beyaz yakalılar» kategorisine girenlerin mutlak sayılarının ve oranla rının ilerde de artacağı beklenmektedir. Şimdi karşımıza başlıca bir soru çıkıyor: Yeni orta tabakaların artması, yeni küçük burjuva tabakaların da büyümesi mi demektir? Hemen, hayır demek gerek. Yeni orta tabakaların ortaya çıkması, kapitalist toplumdaki her üç temel sınıflarda değişikliklerin, gelişmelerin olması, başlıca olarak ücretli emekçilerin artması demektir. Bugünkü kapitalist toplumda ara sosyal güçler, artık öyle toptan ve oldumolası küçük burjuvazi sınıfına akatarılamaz. R. Mills, «beyaz yakalılar» pramidini çok güzel çiziyor. Ger çekten de, bu pramidin doruğunda burjuvazinin, biraz da büyük burjuva zinin yeni elemanları oturuyor. Orta «tabakası.. küçük burjuvazidendir. Ana yığını, temel kısmı ücretli emekçiler sınıflardandır. Pramid. nitelik bakımından bir soydan değildir. değişik sınıflardandır. bundan ötürü de yalnız bir biçimdir. Yeni orta tabakaların hızla olgunlaşması. küçük burjuvazi için pek çelişik ve iki yönlü bir önem taşımaktadır. Mesele bu yeni tabakalardan yalnız bir kısmının küçük burjuvaziden olması değildir. Onların büyümesi yalnız bir korunma biçimi olması. küçük burjuvazinin önemli kaymak taba kasının bazan artması da değildir. Mesele bu tabakaların içten çökmesi. dağılması biçimidir. Küçük burjuvazinin bir kısmı kerçekten de «bedenini» yitiriyor. «madde sini... yani mülkiyetini kaybediyor. Sözü edilen «serbeste.. meslektir. Doktor. kendi malı olmıyan kilinikte çalışmak. avukat bir büroya girmek zorun dadır. Kendi takımlarıyla çalıştığı muayene bürosu yerine modern kilinik. fotoğraf otelyesi yerine laboratoor meydana geldi. Bunlar başkasının malı. Meslek sahibi, başkasına (bir veya birkaç kapitaliste) kôr sağlıyan bu işletmeler de ücretlidir. gündelikçidir. Bilimsel araştırmalar yapan kapita785
list işletmelerde, örgütlerde çalışanların sayısı özellikle artıyor. Doğrudan doğruya üretimde çalışan bilgin mühendise gelince, o çoktan üretici işçi kadrosunun tümüne girmiştir. Gerçek hayatta bunun tamtersi eğilim de görülüyor. Kapitalizmin geliş mesiyle proletaryanın ve burjuvazinin yapısında iç değişiklikler oluyor. Bunların gövdesinde «sararıp solanlar» bu sınıf lardan dökülüyor, küçük burjuva tabakalarına düşüyor. öte yandan bu sınıfların yeni kolları, belli bir geçiş süresinden sonra, küçük burjuva dünya görüşüyle, belli bir ölçüde, «hastalanıyor». Bu olay işçi aristokrasisinde, sonra orta tabaka ların önemli bir kısmında görülüyor. Demek, işçi sınıfının yapısındaki deği şikliklerle bağlı olarak bu sınıfta küçük burjuva etkilerinin kalması veya bunların tepmesi, proletaryanın yalnız ömrünü geçiren tabakasına değil, onun yeni doğan tabakasına da (hem maddi üretim alanında, hem onun dışında) değiniyor. Yeni orata tabakalar bir sınıftan değil, birkaç sınıftandır. Böyle olmakla beraber, onların üretimde ve toplumdaki gerçek yerleri, aşağı yukarı (daha çok görünüşte), küçük burjuvazi için tipik olan orta bir durum (pisikolojik ve politik durum) yaratıyor. Bundan ötürü, bunlar arasında küçük burjuva ideolojisinin kalması, yahut bunun yeni biçimlerle, çizgilerle, ölçülerle, farklarla benimsenmesi, kavranması şaşılacak bir şey değildir. Sonuçta çapraşık, paradoks bir durum ortaya çıkıyor: Işçi aristokrasisi ve orta tabakaların belli bir kısmı, ekonomik bakımdan, proletaryanın katı mında bir parçadır, ideolojik (ve politik) bakımdan, çoğu zaman, küçük burjuvazinin etkili bir grubudur. Bundan ötürü, özellikle proletaryanın dünya görüşünün aklığı için savaş aralıksızdır. Çünkü, küçük burjuvalığı yenmek veya ona yol vermemek uğrunda yürütülen savaş işçi sınıfının bir liğini sağlamak ve kurmak için, sonra onunla ara sınıfların güçleri ara sında sağlam bağlantı kurmak, bunların bağlaşıklığını sağlamak vazgeçil mez önemli bir şarttır. Bugün bu problemlerın her iki yönü öylesine içiçe girmiş ve birbirine örülmüş ki, proletaryanın birliğini sağlamak yolu, belli bir ölçüde, küçük burjuvazi ve orta tabakalarla kurulacak ittifaklardan geçer. Demek ki, "yeni orta sınıfın» büyümesi, bugün kapitalizmin çerçe vesi içinde küçük burjuvazinin yalnız bir evrim geçirmesi değil, bir de burjuva ve işçi sınıflarında yeni tabakaların doğmuş olmasıdır. Kapitalist toplumdaki temel sınıfların yapısında böylesine önemli bir değişiklik ken disini sınıf savaşı biçimlerinin ve yöntemlerinin değişmesinde, yeni savaş alanlarının ortaya çıkmış olmasında gösteriyor. Bu yeni durum, emekçilerin sınıf birliğini ve bağlaşıklığını kurmak işinde şartların ve biçimlerin de konkreleştirilmesi gerektiriyor. Küçük burjuvahkla savaşta zorluklar
Kapitalist toplumda birbiriyle uzlaşmaz sınıflar ortasında küçük burju vazinin arada kalma durumu onun dünya görüşünü de etkiliyor. V. i. Lenin, 786
durmadan, biteviye uyarmıştır: «Küçük burjuvazi yaradılışından iki yön ıüdür. Bir yanadan proletaryaya, demokrasiye meyleder, öte yandan gerici sınıflara yönelir ... Küçük mülkiyet sahibi olduğundan, durumunu kuvvet Iendirmek için, proletaryaya karşı egemen sınıflarla birlik kurabilir». Kapi talist toplumda küçük burjuvazi, proletarya ile burjuvazi arasında her zaman savaş hedefi ve alanıdır. Bu savaşın durumu, biçimi çağına, zama nına ve ülkesine göre değişir, gider. Fakat onun içindeki ikilik, öteki sınıf lar onu başka başka yönlere çeken aykırılık küçük burjuvaziyi sallantılı bir güç yapıyor : Geçmişi onu burjuvaziye, geriye, geleceği onu ileriye, pro letaryaya itiyor. Ancak uzun ve çok pahalıya mal olan (tarihsel bakımdan) deneylerden sonra o, proletarya ile burjuvazi arasında gittikçe daha olumlu bir seçim yapmağa başlamıştır. K. Marks der ki, küçük burjuva temsilcileri, uzlaşmaz sınıf zıtirkiarını yok etmiye değil, çoğu zaman bun ları yatıştırmağa, «uygunlaştırmağa» çalışırlar: «Küçük burjuvazinin, güya prensip olarak, yalnız kendisinin bencil sınıf çıkarlarını sağlamak çaba sında olduğunu sanmak gibi dar bir görüşe düşmemek ıôzımdır. Tamter sine o, kurtuluşunun özel şartı, bu durum, aynizamanda, ancak bugünkü toplumu da kurtarabilecek, sınıf savaşını kaldırabilecek ortak genel şart ların özü, temeli olduğuna inanıyor». Küçük bireycilik huyu, küçük burjuvazinin yaşama şartlarından doğmuş tur. Onun ekonomik dağınıkırğı, eninde sonunda, birbiriyle çatışan görüş lerin, akımların, örgütlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bakarsınız, bu veya şu dönemde, bu veya şu ülkede bu sınıfın içinde, çoğu zaman birbirine düşman, ayrı bir direnme (ve eğilim) az çok kendisini açığa vurur. Küçük burjuvazinin içindeki çelişik nitelik, zaman zaman onun ayrı ayrı kollarında toplanır, dışarıdan» karşıkarşıya gelir, kendi içinde karşıt savaşa tutuşur, fikir ayrılıklarına düşer. Oyleki, toptan onun sınıf anlamı (özellikle politik bakımdan) karmakarış olur, kararır. Bu parçalanma son derece önemlidir. Çünkü bu olay, bu sınıfın birbirine aykırı «uçları» bazan barikadın iki taraflı'la neden düştüğünü, bütün küçük burjuvaziyi toptan kendinden yana çekmek proletarya için neden çok zor olduğunu ve küçük burjuvazinin bölümleriyle uğraşmak neden gerektiğini anlatır. Küçük burjuvazinin ekonomik yaşama şartları son derece sallantılıdır, boyuna değişir. O, bunun nedenlerini uzun zaman anlayamaz. Kendi başına bir değişiklik te hiç yapamaz. Bu sınıfın politik hayatındaki salIan trlar da, obi.ektif olarak, buradan gelir ve gelişir. Sistemli, sürekli, sağlam ve ortak bir yığın savaşı yürütmekteki olağanüstü zorluk buradan gelir. Tarih, üç başlıca sınıf arasında nice kombinezonlar kurmuştur, onların bağlaşma ve ayrışmalarını taramıştır, denemiştir. Bu kombinezonların ve bağlaşıklıkların biçimi, durumu, nüansları, çizgileri çağdan çağa, dev letten devlete öylesine değişir ki, geçmişte bunların bir soydan oldukları, «taraflar» arasında karşılıklı ilişkilerin temel benzerlikleri tanınmaz olur, çoğu zaman sanırsın birbirlerini tüm inkôr ederler. Burjuvazinin ve pro787
letaryanın küçük burjuvaziye karşı tutumları üç biçimde ortaya çıkar: Dayanışma, tarafsızlık ve savaş. Küçük burjuvaziyi kazanmak için proletarya ile burjuvazi arasındaki sınıf savaşının koşulları ve biçimleri, bulunduğu o çağın, o ül kenin konkre olarak bilinmesini ister. Bu savaş bütün alanları: Ekonomik, politik, ideo lojik ve kültürel bütün eylemleri kapsar. Eninde sonunda özellikle kesin üstünlük sağlıyan en kuvvetli araç devlet eğemenliğidir. Küçük burjuvazi ve orta tabakalarla sağlam birlik kurbak, bunları kendinden yana çekmek çetin, uzun ve zahmetli bir iştir. IJstüngelmek için onların görüş açılarını genişletmek, onların kör ınançlarını sağ duyularının yenmesine ymdım etmek gerek. Ara sınıf güçlerinin dünya görüşleri değişmez değildir. Bu görüşler, bu güçleri saran toplumun gelişmesiyle, bulundukları ortamda kendi yapıla rının değişmesiyle evrimler geçirir. Sonra, küçük burjuvazinin kiminle ve nasıl bir sınıf koalisyonu kurduğu, hangi sosyal tabakaların onunla işbirliği ettiği, bu olay, kesin bir önem taşır. Çünkü, bellir bir aşamada onların nasıl bir nitelik taşıdıkları, gelecekte ne biçim olacakları buna bağlıdır. Küçük burjuvazi dağılırken geçici değişik tabakalar ortaya çıkar. çoğu zaman bunlar, küçük burjuvalığın ayrı ayrı yönlerini yayarlar. Bu eğilim leri bozan aşırı devrimcilik ve kontra devrimcilik gibi birbirine aykırı uçl<ıra götürürler. Küçük burjuvazinin küçük mülkiyetçi durumuyla, biraz da ve belli bir ölçüde sömürücü olmasıyla bağlı ve özellikle burjuvazi ile birlik olduğu zamanlar onun açılıp serpilen dünya görüşüne biz, küçük burjuvalık deriz. Söz yok, bu görüş, kendisinin emek eylemlerinden ve burjuvazinin onu sömürmesinden doğan emekçi ideolojiyle sımsıkı bağlıdır, örülmüştür. Küçük burjuvazinin ideolojisindeki bu ikilik, uzun yıllar süren gergin politik savaşı çözemez, onun üstesinden gelemez. Oysa küçük burjuvazi, prole tarya dünya görüşünün gittikçe ortan uyarıcı etkileri altındadır. Bu do, onun ideolojisindeki «ernekten» gelen bölümün üstüngelmesine yardım ediyor. Ama, küçük burjuvalık varoldukça (uzun zaman ondan sonra do) küçük burjuva l ı k ortadan kalkmıyor, «emek il keleri» öyle yağdan kı l çeker gibi üstüngelmiyor. Küçük burjuvalık bir çok dafalar geri tepiyor, hem de bazan çok kötü geri tepiyor. Ancak emekçi sınıfı ileküçük burjuvazinin değişik tabakaları arasında sıkı bağlaşmalarla, bu yolla (her zaman konkre olaylar üzerinde, en can l ı sorunlar üzerinde prensip bağlaşmalarıyla) iki sınıf ittifak kurabilir. Ama bunların birbirleri üzerinde dünya görüşlerinin etkileri karşılı klıdır. Değişik zamanlarda işçi sınıfının değişik bölümleri üzerinde, hatta bölge çapında onun bazı kolları üzerinde, küçük burjuva huylarının etkileri başka başka olabilir. Proletarya örgütlerinin pratik çalışmalarında bu özellikler çok önemlidir.
783
Tekelcifiğe karşı geniş cephe Işçi sınıfıyla küçük burjuvazi ve bütün orta tabakalar arasında tekcephe kurmak, onu yaşatmak için bugün devletin tekelci ekonomik politikasına karşı birlikte savaşmak şarttır. Artık basmakalıp istemler (ağır vergileri protesto etmek v.s.) yeter değildir. Çünkü ara sınıf güçlerinin, kendileri için çok canlı, devletten çok önemli istekleri vardır. Bu güçler bugün artık, ekonomik eylemlere devletin belli biçimde karışmasını istiyorlar. Ama bu istemlerin gerçekleşmesi işçi sınıfıyla küçük burjuva yığınlarının el birliği etmelerine bağlıdır. Ancak böyle bir savaşla başarılı sonuç kazanabilirler. Bütün emekçi tabakaların elbirliğle sağlam hareket edebilmeleri için gerekli temel, objektif bakımdan, alabildiğine genişlemiştir. Küçük burjuva tabakalarını kazanmak için proletarya ile burjuvazi ara sında giden sert çatışmada ekonomik sorunlar ve örgütler gittikçe daha fazla rol oynıyor. Burjuvazi, özellikle onun tekelci üst katı, küçük burju vaziyi ve orta tabakaları kendisine bent etmek için, her yana koi salmış, devletle örülü tekelci ekonomik kurumlardan daha fazla yararlanmağa çalışıyor. Ama çıkarlarının ayrı olması bu sosyal g rupları, yalnız devletin ve başkalarının ekonomik örgütlerine, bu ekonomik organların yalnız eylemlerine değil, onların yapısına karşı da birbirinden başka türlü dav ranmağa zorluyor. Ara sınıf güçlerini sömürmek ve onların varını yoğunu ellerinden çekip almak için tekellerin kullandıkları kurumları ara güçler de kendilerini savunmak yolunda kullanmak çabasını gösteriyor. Burada da önümüze yeni bir olay çıkıyor: Yeni orta tabakalar, ömrünü yaşamış üretim biçimlerini yalnız korumak değil, onun yepyeni biçimlerini de değiştirmek, geliştirmek gayretindedir. Böylece, kapitalist toplumun sınır ları içinde bile, önemli ekonomik ve başka reformlar uğrunda, küçük bur juvazı ve bütün orta tabakalarla birlikte hareket etmek için proletaryanın önünde yeni bir olanak daha açılıyor. Bu, reformizm değildir. Bu, aynıza manda, sınıf güçleri dengesini değiştirmek, konkre olarak ilerde sosyalist oluşumlara girişmek için olanak yaratmak savaşıdır. Bundan ötürü, ekono mik örgüt!ere (en başta değişik biçimlerdeki kooperetiflere), devletin alt kurumlarına (belediyelere v.s.), değişik kamusal, kültürel, ispor ve daha başka birliklere gereyince, doğru yanaşmak bugün her zamankinden çok daha önemlidir. örneğin, italyan Komünist Partisi, devletle örülü tekelci kapitalizmin yapısında, sınıf savaşı alanında, onun biçimlerinde meydana gelen değişiklikleri sosyalist topluma geçmek için yeni yollar aramak işiyle doğ rudan doğruya bağlıyor: «Bu koşullar içinde bağlaşma sistemlerini geniş letmek ve savaş yöntemlerini yeni/emek işçi sınıfı için son derece zorun luktur. Bu yolda yalnız tarım proletaryası ve fakır köylülerle değil, küçük mülkiyet sahibi köylü yığınlarını, kent ve köylerin geniş orta tabakalarını, aydınları da kucaklayarak, bağlaşıklık temeli üzerinde sosyalizme gitmek için hem zorunluk, hem olanak vardır. Böyle bir bağlaşıklık kurmak için, 789
ekonomik ve politik nitelikleri olan geçici amaçlar uğrunda savaş, parça parça istemler elde etmek savaşı kesin bir önem taşır. Bu yolda savaş, büyük sermayeyi izole etmek, ayırmak, burjuvazinin blokunu yıkmak, tekelci gruplarla savaşta daha ileri mevziler elde etmek, devleti demok ratlaştırmak, ekonomik ve sosyal reformları sağlamak olanaklarını yaratır, egemenliğe geçmek için işçi sınıfına yeni yollar açar». Komünist partileri, ittifaklar kurmak, karşılıklı tolerans yapmak olduğunu anlıyor ve ittifak için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Fransız Komünist Partisinin XVii. Kongresindeki konuşmasında Valdek Roşe yoldaş: «Komü nist partimiz, dedi, öteki demokratik partilerle, gruplarla ortaya koyup tartışmalara temel olabilecek, işçi sınıfıyla emekçi köylülük, aydınlar, kentlerdeki orta tabakalar arasında konkre ittifaklar kurmıya platform olabilecek konkre teklifler işlemiş ve bunları ileri sürmüştür». Isveç Komünist Partisinin XX. Kongresinde, partinin şimdiki başkanı K. Hermansson: «Işçi hareketi, dedi, ücretli çalışanlardan başka, toplumun öteki sınıfları arasından, serbest meslekçiler, köylüler, ekonominin çeşitli kollarındaki küçük işletmeciler arasından, köklü reformlardan ve demok rasinin genişletilmesinden yana yana olan olanlar arasından kendisine tarafta kazanmak, müttefik bulmak zorundadır». Belçika· Komünist Partisi Merkez Komitesi Politik Bürosu üyelerinden Gaston Mülen, orta tabakalarla bağlaşıklıklar kurmak sorununu enine boyuna inceliyor ve şöyle yazıyor: «Gericiliğin yanında gene onun itici yedeklerini görüyoruz. Politikamızı gerçekleştirmek için bu «hasımları» dost yapmalıyız. Işte bütün mesele. Sosyal Hiristiyan Partisini, Hürriyet ve Ilerilik Partisini, kentlerde ve köylerde orta sınıfların önemli kısmını gericiliğin etkisinden kurtarmakla işçi hareketi, tekellere karşı cephe kurmak ve böylece, sosyalizme gitmek eylemine engel olan gerici güçlerin elindeki araçları azaltmış olur. Işçi sınıfıyla orta tabakalar arasındaki bağlaşıklık bu süreci hızlandırır. Demek,
�rta sınıfların istemleri, durumlarından hoşnut olmamaları genellikle işçi sınıfının istemlerine yakındır. . . . Gericik tehlikeyi çok iyi anlayor. Orta sınıfların önemlice kısmının onun etkisinden çıktığını seziyor. Işte özellikle bundan ötürü gericilik, bir yandan işçi hareketinin sollaşmasını frenlemek, öte yandan orta tabakaları kendi etkisi altında tutmak için büyük bir çaba gösteriyor». Batı Almanyada da işçi sınıfıyla öteki emekçi tabakaların birlikte savaş larını kuvvetlendiren olanaklar beliriyor. Alman Komünist Partisi Merkez Komitesi Genelsekreteri Maks Reyman: Bu süreç, diyor, « şimdiye kadar •
•
•
HDS ve HSS partileri için bir oy küpü olan köylülüğün önemli kısmı ara sında, zanaatçılar arasında gelişmektedir. Kentlerin orta tabakaları da, sermayelerin az ellerde yığılışını, Bonn hükümetinin orta tabakaları ezen vergi, ekonomi ve fnans politikasını protesto ediyor». Küçük burjuvaziyi, bütün orta tabakaları ekonomik, toplumsal ve politik yaşantı da, bir gelenek olarak, değişik ve birçok örgütler, partiler temsil 790
eder. Bunların kendi örgütleri de vardır. Bunlardan bazıları, hele sendi kalar daha savaşkan, daha canlı ve aktiftir. Ama bir çokları da kendi içine kapalıdır, lonca niteliği taşır. Evet bunların içinde de uyuşukluğa karşı, demokrası ve işçi düşmalığına karşı, kör ınançlara karşı bir direniş vardır. Küçük burjuvazi ve orta tabakalarla proletaryanın geniş ve sağlaşma kur ması problemi bunların toplumsal kurumlarla olan bağıntılarını da içine alırsa da, iş buraya kadar varmamıştır. Bu problem çok daha geniştir. Tekelciliğe karşı demokratik birlik ve bağlaşma emekçilerin günlük savaşlarıyla, onların günlük ve çok daha derin (ve yarınki) ihtiyaçlarını sağlamak için yürüttükleri savaşla kurulur. Bugün kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerde bu savaşlar, finans oligar şinin her yana hükmeden ekonomik ve politik saltasını sınırlandırmak ve kaldırmak, demokrasiyi korumak ve yenilemek, bütün ilerici eğilimleri ve oluşumları geliştirmek uğrunda oluyor. Tekelciliğe karşı hareketin bugünkü aşaması Fransada derin demokratik dönüşümler için, ıtalyada yapıcı reformlar için olan savaşlarla geçiyor. Milletin bütün ilerici' güçlerini bir leştirmek, demokrasiyi ve halkın geleceğini savunmak için ne kadar canlı bir önem taşıdığını Yunanistandaki son olaylar bütün açıklığıyla göster miştir. Bir dünya harbinin kopmasına yol vermemek direnişi, dev ölçülerde önem taşıyan bu görev, birlik ve bağlaşma çabasını hızlandırıyor. Ameri kada yurtdaş haklarını savunma hareketine küçük burjuvazi ve orta taba kalardan önemlice bir bölüm aktif surette katılıyor. Bu olay boşuna değil dir. Viyetnam ve Santodominiko'da Amerika Birleşik Devletlerinin giriştiği iğrenç silôhlı arsımaya karşı başlayan protestolar, Amerikan yüksek okul ları öğretmen ve öğrencilerinin hareketleri bu olayı çok açık yansıtıyor. Küçük burjuvazi ve orta tabakalann durumunda yenilikler Küçük burjuva ortamına (belirttiğimiz gibi bu ortamda bir evrim vardır) proletarya dünya görüşünün dolmasıyla küçük burjuvaziyi temsil edenlerin görüşlerinde çok önemli gelişmeler oluyor. Proletaryanın bilimsel dünya görüşüne karşı yavaş yavaş artan bir ilgi vardır. Sonra, bu bilimsel görüşü kendi sınıf çıkarlarına uydurma çabası görülüyor. Yeryüzünde, kapitalizmin genel bunalımı döneminde, meydana gelen değişikliklerin baskısı altında, sonra ara güçlerin içindeki değişikliklerle, durumlarının güçleşmesiyle, başlıca olarak proletaryanın başarılarıyla, bütün bunların etkisi altında, Marksizm-leninizm ülküsüne karşı bu güç lerin ilgisi birdenbire artmıştır. Burada, önümüzde, aslına bakarsak bilim sel sosyalizm� kavramak için (işçı sınıfının dışında) sosyal temelin geniş lemesiyle bağlı bir olgu vardır. Bu olay, yeryüzünde sosyalizm gücünün büyük bir başarısıdır. Ama, küçük burjuva ideolojisini onun sınıf ortamın dan büsbütün, yüzdeyüz, kökünden söküp atmak mümkün değildir. Küçük 791
burjuvalık her zaman proletarya ideolojisinden kurtulmağa, onu batır mağa, yerinden sökmeğe, bir kenara itmeğe çalışıyor. Küçük burjuvalığın bazı genel, bundan ötürü de biraz soyut ve kuru nitelikleri böyledir. Bu nitelikler hayattan alınmıştır, ama tersine «uygulan mıştır". Değişip duran konkre durumda bu nitelikleri tanımak çok zordur. V. i. Lenin: «Her kapitalist toplumda kesin güçlerin yalnız proletarya ile burjuvazi olduğu, bu sınıflar arasında duran ve küçük burjuva ekonomisi bölümüne giren bütün sosyal elemanlarınsa bu iki güç arasında mutlaka sallandığı her. Marksist için çoktan bilinen bir gerçektir. Ama kitap üstünde bu gerçeği tanımakla, pratik eylemlerin bileşik durumu içinde bu gerçekten gereken sonuçları çıkarabilmek arasında çok büyük bir mesafe vardır", diye yazar. Bundan ötürü de tarihsel olayları konkre olarak incelemek çok önem lidir. Sınıflar arası güçlerin durumunu ve üç sınıf arasındaki savaşta küçük burjuvalığın evrimlerini ancak bu yolla ve derinliğine kavrıyabiliriz. Ancak böylece anlayışımız canlı, konkre bir biçim alabilir. Bu da, aynizamanda, tartışma ve incelemeler konusudur. Gözlerimizin önünde yepyeni sınıf kombinezonları çeşitli biçimlerde ortaya çıkıyor. Bu kombinezonlarda, küçük burjuvazinin proletaryadan yahut burjuvaziden yana çıkması çıkması olayı bir yana, başçılık rolünü bazı ülkelerde (bugün özellikle "üçüncü.. dünyada), belli aşamalarda küçük burjuvazi veya ona bitişik orta tabakalar oynuyor. Politik sınıf güçlerinin bu çeşit örülüşü eskiden pek seyrekti. Bu ancak yeni olaylarla, sosyalist dünya sisteminin kurulması ve gelişmesiyle, sonra kapitalist kampın içinde meydana gelen değişikliklerle mümkün oluyor. Bu veya şu ülkede küçük burjuvazinin yahut orta tabakaların başlıca rol, her şeyden önce politik rol oynamağa baş ladıkları konkre şartları incelemek bugün özellikle önemlidir. Bu problemin önemi, sosyalist toplum kuruculuğuna geçişle, bu geçişin boyuna değişik biçimler alması sorunuyla doğrudan doğruya bağlı olduğundan bir kat daha artıyor. Küçük burjuvazinin ve bütün orta tabakaların ilerici, hattô devrimci rolü dünyada bugün dimdikine artmıştır. Bununla beraber, hem Batıda, hem Doğuda bir çok devletlerde küçük burjuvazinin ve orta tabakaların önemli kısmı gerici sınıfların hôlô arkasından gidiyor. Amerika Birleşik Devletlerinde Golduotörlüğü, lrakta Baasçılığı göz önüne getiriniz. Tekellerin saçtığı faşizm tohumları, belli koşullar içinde, özellikle küçük burjuva ortamında boy atıyor. Bunu unutmamak ıôzımdır. Söz yok, ara sınıftan tabakaların değişik partilerde olması, yaşadıkları objektif toplumsal ortamın bir olmaması hem Batıda, hem gelişmekte olan devletlerde bunların ikili politik niteliklerinin değişik biçimlerde ortaya çıkmalarına alanlar sağlıyor. Küçük burjuvazi, bütün orta tabakalar problemi, nitelik bakımından değişikliklere uğrayor. Sosyalist kuruculukta da (onun ekonomik, politik, kültürel bütün alanlarında) en önemli sorunlardan biri oluyor. Işte bundan 792
ötürü, ayrı ayrı ülkelerde sosyalizmin gelişmesindeki özlü farkların ve özel liklerin ana nedenlerinden birini, belki de, burada aramak ıôzımdır. Yazının başına aldığımız «köylü harplerinin ikinci baskısı» sorununa dönelim. Doğrusunu söylersek, buna kestirme, tek kalıp cevap verilemez. Batıda, en gelişmiş kapitalist devletlerde, proletarya ile ara sınıf güçlerinin ittifakı problemi köylülükle ittifak olmaktan çıkıyor. Buralarda bu konu, başlıca olarak, kentlerin küçük burjuvazisiyle, bütün orta tabakalarla ittifak sorunudur. Bugün bu sınıf güçlerinin çıkışları, sosyalizme doğru başarıyla yürümek için proletaryanın savaşını tamamlayan bir nitelik taşır. Belli ölçülerde yenilemek suretiyle bu ilke (ikinci baskı) kapitalist dünyanın başka yerlerinde geçerdir, bütün yeryüzünde sosyalist devrimin üstüngel mesi için de doğrudur.
793
ırkçılığa ve faşizme karşı, demokrasi ve milli bağımsızlık uğrunda yürütülen savaş Cheddi Jgan Birçokları, Ilerici Halk Partisinin 1953, 1957 ve 1961 seçimlerini üst üste kazandığı halde iktidarı nasıl ve neden kaybettiğini soruyorlar. Ilerici Halk Partisi hükümetinin devrilmesi, Amerikan ve Ingiliz emperyalistlerinin düzenlediği komplonun sonucu oldu. Kübanın sosyalist gelişmesi karşısında telôşa düşen emperyalistler, Güney Amerikada bağımsız ve ilerici ikinci bir devletin varlığına katlana madılar. 1961'de Partimiz, seçimleri kazanıp- bağımsızlığımızı isteyince, Amerikan propagandası, ülkemizin, Ilerici Halk Partisinin yönetiminde kaldığı takdirde, ikinci bir Küba, Güney Amerikada komünizmin ileri kara kolu okıcağını iddia etti. Dış ve iç gerici güçler: "jagan iktidarda kal
dıkça, Güyan'a bağımsızlık yok!» şiarını yaydılar. 1955'de ilerici Halk Partisinin ikiye bölünmesine; propagandanın bütün çabalarına; seçimlere sokulan hilelere rağmen, emperyalistler, Partimizin kredisini düşüremediler, iktidardan uzaklaştıramadılar. Bunu görünce, zorbalığa ve hileye başvur dular. 1962 ve 1963'de ters-devrimci karışıklıklar çıkaran emperyalistler, 1963'de bizi iktisadi abluka altına aldılar. Başbakanı bulunduğum hükümeti zor balıkla devirmek, bağımsızlığımızı tanımamak, Anayasamızı değiştirmek, hatta kaldırmak üzere, ingiliz sömürgecilerine bir bahane aranıyordu. Oportünist politikacılar, büyük yerli sermayenin desteğinden faydalanan sendikacı liderler, büyük tüccarların elindeki «besleme basın», yabancı emperyalist unsurları, «Batının savunucuları» çabalarını birleştirdiler; «Dr Jagan ve hükümetine sövdüler saydılar, bu hükümeti suçladılar, durmadan düşmanlıklarını belirttiler.» Bu sözler, 16 Şubat 1962'deki karışıklıklarla ilgili Büyük Britanya Devletleri Cemaatı nın Tahkikat Komisyonunun hazır ladığı raporda kullanılmıştır.
AMERiKAN EMPERYALiST LERINiN D U ZEN LEDIGi TERS-DEVRI M Bütçenin kabulü, 1962 olaylarına yol açtı. Bu bütçe Kambriç Oniversite sinin ünlü iktisatçısi Nicholas Kaldor'un etkisi altında hazırlanmıştı. Gerici basın, bu bütçeye saldırdı, ..işçi sınıfının aleyhinde» ve «komünist eğilimli .. bir bütçe olduğunu iddia etti. 794
Ama öte yandan, tarafsız iktisatçılar bu bütçeyi desteklediler. örneğin, Mişigan lJniversitesinde Iktisat profesörlüğü yapan Bay Peter Newman'a göre, bu bütçe ile, ülkemizde ilk defa bir finansmana teşebbüs edilmiş oluyordu. Profesörün belirttiği gibi: «ıık defa olarak, Güyanlılar kendi iktisadi gelişme sorumluluğunu yüklendikleri için, Şubat karışıklıklarının çıkması, doğrusu, tuhaf şeydir.» Tahkikat Komisyonunun vardığı sonuçlara göre, hükümet aleyhtarı propagandanın ve karışıklıkların asıl nedeni, hükü metin, varlıklı sınıfların, özellikle kapitalistlerin mülkiyet hakkına zarar verecek tedbirlerin alacağı endişesidir. 1963'de «iş l Iişkileri»yle ilgili kanun da karışıklıklara yol açtı. Bu kanun, Başkan Roosevelet'in Reformlar Döneminde, çıkarılan Milli Iş Ilişkileri (Wagner) kanununundan aynen alınmıştı. 1953'de olduğu gibi, hükümeti mizin amacı, besleme sendikaları yok etmek, hukuki haksızlıklara son ver mek, sendika hareketini, demokratik bir düzene sokmaktı. Yerli ve yabancı büyük sermayenin kışkırttığı CISL (Milletlerarası Hür Sendikalar Konfe derasyonu), iki muhalefet partisi, ve e mperyalistlerin uşaklığını yapan basın, bu kanuna karşı cephe aldı. Yönetici kadrosu bugün gericilerin bir kalesi olmakla beraber, Sendika lar Birliği (TUC), bütünüyle daima gerici bir kuruluş olmamıştır. 1953'den önce, bu Birlik, emekçilerin menfaatlerini cesaretle savunuyor, Ilerici Halk Partisini destekliyordu. Daha çok şeker kamışı çiftliklerinde, kereste ve tahta biçme işletmelerinde, taş ocaklarında çalışan işçiler, dokerler olan bu birliğin üyeleri, haklarının tanınması, ücretlerinin yükseltilmesi, çalışma şartlarının düzeltilmesi uğrunda aktif bir mücadele yürütüyorlardı. Ama bu Birlik, soğuk harbın olumsuz etkileriyle nitelik değiştirdi. Hür Sendikalar Konfederasyonunun baskısı altında, Birlik, Ekim 1953'de, Ilerici Halk Partisi hükümetinin devrilmesinden hemen sonra, lağvedildi. Muhale fetin kontrolü altında bulunan altı gerici sendika, yöneticileriyle beraber, yeni bir birlik kurdu. Bu sendikaların başında Şeker Kamışı Işçileri Sendi kası (MPCA) bulunuyordu. ilerici Halk Partisinin bölünmesini sağlıyan Burnham, TCU'yu Güyan Emekçiler Birliği ile birleştirdi. Burnham'ın sözde sosyalist demagojisı, ırkıçılığı, kara-derili emekçilerin saflarında karışık lıklar, bölünmeler yarattı. Bu grupun yöneticileri, bir işçi aristokrasisi haline gelmiş oportünistler, sömürgecilik devrinde iyi yaşama şartları elde etmiş, orta sınıftan gelmiş unsurlardır. Bu «işçi» liderler, Vaşington'da, yetiştiriidiler, kapitalizmin ve emperyalizmin «faydaları»nı gördüler. Bir kaçı, CiA (Amerikan casusluk servisleri) Aın paralı adamlarıdır. Bu şartlar içinde, bugünkü durumda her hangi bir değişikliğin gerçekleşmemesi için, çabalarını esirgememeleri çok tabiidir. Amerikan sendikalarının, ve Amerikan casusluk servislerinin ajanları, Güyan'a gelip, hükümet aleyhine faaliyette bulundular. 1963 olayları sıra sında, Amerikalı bir sendikacı, William McCabe, muhalefeti ve sendikalar Birliğini Greve devam etmeğe teşvik ediyordu. Oysa, ingiliz sendika müşa795
viri, Walter Hoad, anlaşma yoluna gidilmesini tavsiye ediyordu. Diğer Amerikan Sendikalarındon ve Hür Sendikalar Konfederasyonundon yardım gören McCabe, havadna ve denizden, dışarıyla bütün ilişkilerimize son veren bir ablukanın uygulanmasını sağladı. Amerikan sendikalarının, ve Amerikalıların kontrolü altında bulunan örgütlerin yardımı olmasaydı, 1963 ters-devrimi on beş gün dayanamazdı. Ote yandan, sosyalist ülkeler ablukayı bozarak, bize akaryakıt ve yiyecek sağlamasaydı, hükümetimiz daha 1963 yılında devrilirdi. Bu ortam içinde, Birliğin, on yıl önce desteklediği .. Iş ilişkileri Kanunu»na, 1963'de muhalefet etmesinin nedenleri kolay anlaşılır. Bu konunun kabul edilmesi iki sonuç yaratacaktı: Gizli oyla seçilecek «Güyon Tarım Işçileri Birliği» (GAWU), «Seker Kamışı Işçileri Sendikası»nin yerine geçecekti. Bu yeni örgüt te, Sendikalar birliği yıllık kongresindeki delegelerin % 30unu soğlıyobilecek, ve bugün Richord Ishmaelin başkanlığı altındaki sendi kalar birliği'nin gerici yöneticilerini işin başından uzaklaştırabilecekti. Amerikalıların iç işlerimize müdahalesi açıktır. 1963 başlarında Devlet Bakanı yardımcısı William Tyler, Maliye Komisyonu önünde, başbakanı bulunduğum hükümete karşı düşmanca sözler sarfetti. Iktidardan uzaklaştı rıldığımız takdirde, Amerikan hükümetinin bundan sevinç duyacağını açıkca söyledi. 1963 sonlarında, Devlet Bakanı Dean Ruskı, bağımsızlığı mızı ertelemesi ve ülkemizdeki seçim sistemini değiştirmesi için, Ingiliz hükümetine baskı yaptığını basından öğrenebildik. Halkımızın yürüttüğü kurtuluş savaşına karşı kurulan komplonun hazır lanmasında Ingiliz ve Amerikan hükümetlerinin yaptığı işbirliğini açığa vuran Amerikan gazetecisi Drew Pearson'dur. 21 Mart 1964 tarihli makale sinde, Pearson şöyle diyordu: «Amerikanın kırdığı diplamatik potlar, Küba'nın komünist olmasını sağ ladı. Şimdi geleceğe bakalım. Bir daha böyle hatalar işlememeğe çalışa lım. Haiti'de aynı yanlışları işlemek üzereyiz. Ama Ingiliz Güyanına ge lince, Küba çıkarmalarındon ders olon Başkan Kennedy, daha tedbirli davrandı.
«O devirde açıklanmadığı halde, Kennedy'nin 1963 yazında yaptığı seyahatın gizli nedeni, Güyan meselesiydi. Kennedy, Başkan Fanfani'ye, ve Adenauer'e, Romaya, Bonn'o gitmeyi sözvermişti. Kennedy'nin duy duğu endişe yüzünden, Londra do gezi programına ilôve edildi. Başkan, Ingiliz Güyan'ının 1963 Temmuzunda bağımsızlığa kavuşmasından, bir kamünist hükümetin işbaşına gelmesinden korkuyordu. Böyle bir hükümet, Amerikan kıtasında, ikinci komünist hükümet olurdu . . . «Bu nokta, Kennedy-Macmillan görüşmelerinden sonra yayınlanan ortak bildiride yer olmamıştı. Ama anlaşmanın en önemli noktalarından biri, Ingilterenin Güyan'a bağımsızlığını tanımamasıydı. Kullanılan bahane de, CIA nın ve Intelligence Service'in, komünist taraftarı başbakan Cheddi Jagan'a karşı düzenliyeceği genel grev olacaktı.» 796
INGILTERE AMERiKAN EMPERYALIZMINiN EMiRLERINi YERiN E GETIRIYOR CIA nın düzenlediği karışıklıklardan faydalanan emperyalistler, bir hileye baş vurdular. 1963 Ekiminde Londrada yapılan ve Anayasanın hazır lanması ile ilgili görüşmelerde, Ingiliz hükümeti bize bağımsızlık tanımıya cağını söyledi. Ulkemizdeki seçim sistemi de değiştirildi. ingilterede uygu lanan geleneksel çoğunluk sistemi yerine, nisbi temsil sistemi kabul edildi. Eski sistemle yapılacak seçimleri kazanacağımızdan korkuyorlardı. Kanuna göre, hükümetin ödevi 1965 Ağustosunda sona erecekken, 1964 Aralığında seçimlere gitmek zorunda kaldık. Kurucu Meclisin bir kararına rağmen, oy verme yaşını 2 1'den 18'e indirmek teklifimizi reddettiler. Seçim ler, 1965'in ikinci yarısında yapılsaydı, seçmen yaşı da indirilseydi, Ilerici Halk Partisine oy verenlerin sayısı çok artardı. Çünkü Güyan'da gençlerin oranı yüksektir: nüfusun % 57'i 21 yaşından küçüktür. Ingilterede bu oran,
% 29'tur.
Daha başka hilelere de başvuruldu. Seçimleri hazırlama ödevi hükü metten olındı; bütün üyeleri bize düşman olan bir seçim kuruluna verildi. Bu kurulun başkanlığına da Ingiliz Valisi getirildi. Geleneke göre, bizde, seçmenler ev ev dolaşılarak kaydedilirdi. Bu sefer, seçmenler, seçim daire lerine başvurup adlarını kaydettirrnek zorunda bırakıldı. Bu ise, çoğun lukla işçi ve köylü olan 30.000 kişinin kaydolunmasına engel oldu. Buna karşı, aynı seçmen birkaç seçim dairesine birden kaydolabiidi; başkası için vekôlet yolu ile oy verilebildi. Büyük Britanya Devletler Cemaatı nın Gözlemci Komisyonunun da şiddetle tenkit ettiği bu seçim sistemi, her türlü hileye yol açıyordu. Sömürgeciler, bu kanunsuzluklarla yetinmediler; terör ve korku havası da estirdiler. Rhodezya'daki ırkçılar sözkonusu olunca, otonomiye kavuş muş bir ülkenin iç işlerine karışamıyacağını söyliyen Ingiliz hükümeti, Anayasa çerçevesi içinde seçilmiş hükümetimizi devirmek için, iç işlerimize birkaç defa müdahale etti. 1964 başlarında, Londra hükümeti Anayasada birkaç değişiklik yaptı. Valiye bazı imtiyazlar tanındı; Ona, Meclisin müsaadesini almadan, Hazineden para çekmek yetkisi verildi. O zamana kadar Iç işleri Bakanının yetkisi içinde olan seçim listelerinin tanzimi ile seçimlerin kontrolü, Fevkalade Hal Kanunu çıkarmak yetkisi ve Valiye verildi. 1964 ortalarında özel yetkilerine dayanan Vali, ilerici Halk Partisi mil Ietvekillerinden ve sorumlularından 33 kişi tevkif ettirdi. Tevkif edilenler arasında, Başbakan yardımcısı da bulunuyordu. Böylece başında bulun duğum hükümet, Parlômentodaki çoğunluğunu kaybediyordu, Anayasanın uygulanmasına imkôn bırakılmıyordu. Ama Ingiliz Valisiyle Amerikan ajanlarına; emperyalistlerin parasına, yardımcılarına ve propagandalarına rağmen, seçmenler, Ilerici Halk Parti52
797
sine karşı duydukları güveni bir kere daha belirttiler. 1961 seçimlerine oranla % 3,3 bir artışla, oyların % 46 ını, yani çoğunluğunu, aldık. Ilerici Halk Partisinin başlıca rakibi, Milli Halk Kongresi Partisi ve Birleşmiş Güçler Partisinin aldığı oy sayısında, % 0,4 nisbetinde bir düşüş görülü yordu. Seçim bölgelerinin 20'inde, (1961'de 3S'inde) çoğunluğu biz sağ ladık. Ama Amerikan hükümetinin baskısı altında, Ingiliz Işçi hükümeti Anaya samızda değişiklikler yaptı, oyların ancak % 40'ını almış olan Milli Halk Kongresi Partisi'ne hükümeti kurma ödevini verdi. 1964 Kasımında delegasyonumuz londrayı ziyareti esnasında, Işçi hükü metinin Amerikalıların baskısına boyun eğdiğini anladık. 7 Aralık seçim lerinin daha sonraya bırakılmasını; Büyük Britanya Devletleri Cemaatının ülkemize, duruma bir çözüm yolu bulmak üzere, bir Komisyon gönderiI mesini teklif ettik. Böyle bi.r teklifte bulunmamızın nedenleri şunlardı: 1964 Haziranında, Avam Kamaraında, o devirde daha muhalefet lideri olan Bay Wilson, bize zorla kabul ettirilen seçim sistemini «Anayasaya karşı bir manevra" olmakla suçlandırmıştı. Kanada, Jamayika, Trinidad, Hindistan ve Batı Afrika ülkelerinin temsilcillerinden meydana getirilecek bir komisyonun durumumuzu incelemek üzere Güyana gönderilmesini tek lif etmişti. Bugün Büyük Britanya Devletleri Cemaatı Bakanı olan bay Horatio Bottenley de, bay Sandys'ın hazırladığı plônın kusurlarını belirt miş, Büyük Britanya Devletleri Cemaatında buna benzer bir durumun hiç bir zaman görülmediğini söylemişti. Ote yandan, Muhafazakôr hükümetin Sömürgeler Bakanı bay Duncan Sandys, seçim sistemimizi değiştirmek; bağımsızlığa kavuşacağımız tarihi tesbit etmemek suretiyle, Ingiliz hükümetintn, 1960 da, londra da toplanan Anayasa Konferansında verdiği resmi sözü yerine getirmemiş oluyordu. londra Konferansından sonra yayınlanan .Beyaz Kitabın S9'ncu madde sinde bu konuda şöyle denilmekteydi: «ingiliz hükümetinin kanısına göre, 1961 Konferansında alınan karar, olumlu ve dengeli bir karardır; bu şart lar içinde Ingiliz hükümetiyle Ingiliz Güyanı delegasyonu arasında yakında düzenlenecek toplantıda, bağımsızlık sorunundan başka görüşülecek temel sorun olmıyacaktır." Avam Kamarasında, Birleşmiş Milletlerde yapılan açıklamalar bu nite likteydi, ama Muhafazakôr Ingiliz hükümeti, ülkemize bağımsızlık tanımak, ve iç işlerimize karışmamak vaatlerini yerine getirmiyordu. Aynı �hükümet, Zencibar Senotosunda nisbi temsil usulüne razı olmuyor, Ingiliz Güyanında ise, bu usulu bize zorla kabul ettiriyordu. Çünkü bu usul, başbakanı bulun duğum hükümete muhalefet eden kuklalarının işini kolaylaştırıyordu. Nihayet Ingiliz hükümeti, isteklerimizin hiç birine kulak asmadı, muha lefetin bütün isteklerini yerine getirdi, zorbalık, yangın, yağma ve cinayet 798
yollarına gidenleri teşvik etti. Bay Greenwood'a olağan üstü bir önem taşıyan bazı vesikalar teslim ettim. Bunların arasında Milli Halk Partisine bağlı tethiş örgütünün faaliyetleriyle ilgili iki gizli raporla; Iç Işleri Bakanı Bayan Jagan'ın Senatoda okuduğu istifaname bulunuyor. Bayan Jagan, Ingiliz hükümetini temsil eden Polis müdürlüğünün Iç Işleri Bakanlığı ile işbirliği yapmak istemediği için, istifa etmek zorunda kaldığını açıkbyordu 1963 yılının Ağustos ve Eylülünde tanzim edilen polis raporları, 1963 olay larında yangın çıkaran, plastik bombalar atan, karışıklıkları teşvik eden Milli Halk Kongresi (Joni Burnham'ın partisi) ve Sendikalar Birliğinin sorumluları hakkında tafsilôt veriyordu. Bunların arasında bir de Ameri kalı bulunuyordu. Ikinci raporda belirtildiğine göre, birinci raporda atları geçen 50 ki şiden 25 i. devletin gü"enine karşı suikast hazırlamak suçu ile adliyeye verilmeliydi. Ama adli makamlara teslim edilen, tevkif edilen olmadı. Bay Greenwood bu raporlara aldırmadı. seçimlerin yapılması kararında israr etti. Bir süre sonra. Ingilterede Işçi hükümeti işbaşına gelince. Bay Green wood. 7 Aralık 1964 tarihinde yapılacak seçimleri ertelediği takdirde. sözünü tutmamış olacağını. bu ertelemenin yeni karışıklıklara. kanlı olay lara yol açabileceğini söyledi. Bay Greenwood'un seçim tarihini gerçek ten değiştiremiyeceğini farzedelim. Ama seçimlerden sonra. hakkımızın çoğunluğunu tatmin edecek bir çözüm yolu bulmak. onun ödevi değilmiydi? Bay Greenwood. Ingiliz yasa ve geleneklerine hiç uymayan bir yola başvur mayı tercih etti: OIkenin en önemli partisi olan Ilerici Halk Partisi hükü metini. keyfi bir şekilde. iktidardan uzaklaştırdı: yerine Burnham'ın yönet tiği. emperyalist taraftarı bir azınlığı temsil eden bir kukla-hükümet getirdi. 1963 Ekiminde bana, Işçi Partisi işbaşına gelince. bize yardım edeceğini vaadeden Harolr Wilson. daha kurnaz davrandı. Seçimlerde. Büyük Bri tanya Devletleri Cemaatını temsil eden gözlemcilerin bulunmasını teklif etti. Kendisine şunu hatırlattım : Bir hileyi sadece müşahade etmek, yeter sizdir. Mesele. bu hileye engel olmaktır. Başbakan olunca. Wilson hakkın ve adaletin yerine getirilmesi için en ufak çabada bulunmadı. Iktidarı alır almaz. Işçi hükümeti. hiç utanmadan. tutumunu değiştirdi.
Sosyalist demokrasi. milletlerarası işçi sınıfının dayanışması ve birliği lôf larını ağızlarından düşürmedikleri halde. seçimler için tesbit edilen tarihi değiştirmediler. 31 Ekim tarihdi New-York Times'in belirttiği gibi, Ingiliz hükümeti. böylece. «Amerikalıların isteklerini yerine getirdi. ve Güyan'ın yakın bir gelecekte bağımsızlığına kavuşma olanaklarını elinden aldı." işçi hükümetinin, barış ve sosyalizm dôvasına karşı bulunduğu bu iha nete, Amerikan emperyalizmine bu şekilde boyun eğmesine . hiç bir «akli" izah bulunamaz.
' 52
799
« H üKüM S URMENIN BAŞ ŞARTı BöLMEKTIR., Amerikanın, diğer devletlerin iç işlerine karışmama prensipini ve bütün demokratik prensipleri ayak altına alması, Ingilterenin ise buna boyun eğmesi, Güyan'ın geleceği için büyük bir tehlike teşkil eder. Güyandaki kukla-hükümet, diktatoryasını devam ettiriyor : Anayasanın tanıdığı bütün garantiler kaldırıldı ; 1964 Hazi ranınde tevkif edilen 33 yoldaştan 1 4'ü hiç muhakeme edilmeden, haıa hapiste tutulmaktadır. Bugün ülkemizde terör, bir kuruluş haline geldi. Halkın ne kanunlara, ne de idareye güveni kaldı. Bütün bu şartlara rağmen, ilerici güçleri toplamak, hatta kuvvetlendir mek, işçi sınıfını birleştirmek, çok keskin bir hale gelen ırk ayırımı mese lesini çözmek haıa mümkündür. Partimiz iş başında iken, Sömürgeler Baka nının etkisinde kalmış, sadece tarıma ve montaj endüstrisine yönelmiş gelişme pıanının dar sınırları içinde hareket etmek zorundaydık. Batıdan gördüğümüz yardım pek önemsizdi. Anoyasaya sokulmuş bazı maddeler, sosyalist ülkelerden yardım istememize, ülkenin sanayi ve tarımında tam bir gelişme sağlıyacak bir plan hazırlamamıza engel oluyordu. Fasit bir dairenin içinde kalmıştık. Çalışma, sağlık, eğitim ve tarım ' � Ianlarında önemli başarılar elde edebildi k, ama ülkenin karşılaştığı bütün sorun lara - özellikle işsizlik sorununa - bir çözüm yolu bulmamız imkônsızdı. 1 957 de Herici Halk Partisi işbaşına geldiği zaman, ülkenin durumu şöyle idi: Nüfusun % 9'u kısmen işsiz; % 17'si tam işsizlı; nüfustaki artış yılda
% 3ü buluyordu; buluyordu; şehirlerde işsiz sayısı (özellikle Afrikalılar
arasında) çok artmıştı. Böyle bir ortam i çinde, emperyalistlerin yerli kuklaları ırkçılık etkenini kullandılar. ilerici Halk Partisi iktidarının sadece Hintlilerin menfaatlerini koruduğu propagandasını yaydılar. Bu iddialar gerçekıere hiç uymuyordu. Emperyalistler, ırk ve din etken lerini, halka, temel sorunları unutturmak için kullandılar. Bir çok ırk grup larının bulunduğu bu ülkede, ırk, son zamanlara kadar önemli bir sorun teşkil etmiyordu. Bu grupların en önemlileri olan Hintlilerle Affjkalılar, yıllarca bir arada dostça yaşadılar, çalıştılar. Irk meselesi, bizde, ikinci derecede bir sorundur. Bunu düşmanlarımız, halktan, temel amaçları giz lemek için kullanıyorlar. Temel sorunlar ise şunlardır : milli kurtuluş sava şının yürütülmesi, köylüye toprak, işçiye iş sağlanması, emperyalistlerin, kapitalistlerin, ve büyük toprak sahiplerinin sömürücülüğüne son verilmesi. Büyük Britanya Devletler Cemaatının gönderdiği Tahkikat Komisyonunun 1962 Şubat olaylarıyla ilgili raporunda belirtildiği gibi : «Dr lagan taraf tarları genellikle Hintli, Milli Halk Kongresi Partisi taraftarları ise genel likle Afrikalı olmalarına rağmen, aralarındaki ayırımlar, ırk farkından değil, daha çok iktisadi ve mesleki farklardan ileri gelmektedir... Ilerici Halk Partisine gösterilen muhalefetin gerçek nedeni ırk meselesi değil; gerçek nedeni, Partimizin, Marksistlerin yönetimi altında, milli kur800
tuluş dôvasını güden, emperyalistlerle , yerli uşaklarıyla uzlaşmaya yanaş mıyon bir kitle partisi oluşudur. ilerici Halk partisi, yapısı ile, programı ile, bütün ırkıarın partisidir. Oyelerinin çoğunluğu Hintlidir. Ama Hintliler, bu partiyi, toplumsal ve siyasal amaçlarla destekliyorlar. Bunların en önemlileri şunlardır: Partimiz ülkeyi sosyalist yola sokmak amacındadır. Hintli halkın yine, Hintli olan büyük kamış şekeri çiftlik sahiplerine karşı yürüttüğü savaşı daima destek ledi. Partinin yönetimi üzerinde, varlıklı Hintlilerin herhangi bir etkisi yoktur. Bazı varlıklı Hintliler, kültür ve ırk mülahazaları ile partimizi destek lediler. Ama son zamanlarda, bunların çoğu Amerikan taraftarı bir parti olan Birleşik Güçler Partisine katıldı. Bu oldukça karışık ortamı anlıyabilmek için, ülkenin bugünkü durumunu yaratan tarihsel şartları hatırlamak gerek. Afrikalılar, Ingiliz Güyanı'na şeker kamışı çiftliklerinde çalıştırılmak üzere köle olarak getirildi. Bugün 30.000'i ancak bulan yerli kızıl-derili halk, köle haline getirile memişti. Korkunç şartlar içinde yaşatılan, insanlığa sığmıyocak muamele gören Afrikalı köleler, sık sık ayaklanıyor, çiftlıklerden kaçıyordu. 1838 de kölelik yasak edilince, Afrikalılar çiftlıklerden ayrılıp şehirlere göç ettiler. Tarım işlerinde bunların yerine ewelô Portekizli muhacirler, sonradan da Hintlilerle Çinliler kullanıldı. Hintlilerin bugün, tarımda çalışan nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil etmeleri bundandır. Portekizliler şeker kamışı çiftli klerinden ayrılıp şehirlerde yerleştiler, idare mekanizmasında ve ticarette ufak memuriyetler elde ettiler. Ost kademeler ıngilizlerin elinde kaldı. Çinliler ticaretle meşgul oldular (daha çok bakkallık ediyorlar). Afrikalılar ise, idare servislerinde, taşıma, posta telgraf, sağlık hizmetleri gibi alanlarda ufak işler buldular: doklarda, kerestecilikte, madenIerde, taş ocaklarında ırgatlık ettiler. Hükümetin teknik ve idari mekanizmasında Avrupalılar az sayıdadır. Ama ticaret ve sanayi alanlarının bütün kilit noktalarını ellerinde tutuyor lar. Zamanla, Hintli nüfusta bir tabakalaşma meydana geldi : % 85'i, 90'i, toplumun en son basamağında kaldı. Bu unsurlar, ya kamış şekeri çiftlikle rinde çalışan ırgatlardır, yahut da özellikle pirinç yetiştiren küçük çift çilerdir. % 10'u ise, topraR sahibi, esnaf olabildi; tefecilik ediyor, değirmen işletiyor. Bunlar, başşehrin ticaretinde Avrupalılar için bir tehlike teşkil etmeğe başladılar. Bu şartlar içinde, sorunun, Afrikaıılarla Hintliler arasında bir rekabet meselesi olduğunu iddia etmek, gerçekıere uymuyor. Zaten, Güyan'daki Hintlilerin durumu, Doğu Afrikadaki Hintlilerin durumuna hiç benzemiyor. Doğu Afrikada orta sınıf haline gelen Hintliler, Afriko halkının yürüttüğü kurtuluş hareketini engellemek üzere kullanılıyorlar. Oysa bizde orta sınıf ları meydana getiren daha çok Portekizliler, Afrikalılar ve Melezlerdir. 1925 yıllarında siyasi bir savaş yürüten bu orta sınıfın amacı, halk kit lelerinin menfaatlerini korumaktan çok, kendisine iyi memuriyetler sağla maktı. Nihayet bu unsurlaridare ve kamu hizmetlerindeki bütün memuri801
yetleri eline geçirdi; bu olanlara kimseleri sokmaz oldu. Hintliler ara sında yeni oluşan burjuva ve küçük-burjuva unsurları, bu olana sokulmağa çalıştılar. Bu rekabet, Hintli orta sınıfının siyasi sözcülüğünü eden «Hint Iiler Birliği» nin kurulmasına yol açtı. Ilerici Halk Partisinin siyasi alanda göründüğü tarihe, yani 1950'ye kadar, mücadele bu dar sınırlar içinde yürütülüyordu. Hintliler Birliği, Afrikaııların kurduğu «Kara-derililer Birliği»nden çok daha ilerici idi. Iktidar üzerinde en uf<!lk etkisi olmayan Hintliler Birliği, oy hakkı ve siyasi otonomi gibi bazı reformlar istiyordu. Seçmen olabilmek, okuma-yazma bilmek, belirli bir miktar vergi ödemek, belirli bir ölçüde mülk sahibi olmak gibi, bazı şartlara bağlıydı. Oysa Hintlilerin çoğu okuma-yazma bilmi yordu. Ote yandan, sömürgenin kanunları, batılılaşan MelezIerin, Afrika ııların lehine işliyordu. Oysa diııerini, dinlerini, geleneklerini titizlikle koru yan Hintliler, ırk ayırımından en çok zarar gören unsurl(] rdı. Işçi sınıfının, çıkarlarını savunan Ilerici Halk Partisi, herşeyden önce, ırk sorunları ile ilgilenen bu iki teşkilôtın etkilerini 1 953 de yok etti. Partinin saflarında Afrikalı ve Hintli emekçiler yanyana savaşıyorlardı. Ama 1955 de Miııi Halk Kongresi Partisinin kurulmasıyla, durum tekrar değişti. Bu parti, Birleşik Demokrat Partisini, Karaderiler Birliğini ve Burnham' ın taraftarlarını bir oraya topladı. Ilerici Halk Partisinin ikiye bölünmesi, ve yeni bir partinin ortaya çık ması, emperyalistlerin uyguladığı ..hüküm sürmenin boşşartı bölmektir» politikasının sonucudur. Bölünme, 1954'de oldu. Robertson Komisyonu, 1 953 Ekiminde Anoyasayı bir süre için kaldıran kararı onayladı : Anaya sasız süre için de, seçimle değil, tayinle işbaşına getirilecek bir hükümet tavsiye etti. Ilerici Halk Partisinin yöneticileri arasında. bir yandan komü nistlerle müfritler, öte yandan sosyalistler, demokratlar, mütediııer bulu nuyordu. Komisyon, yeni Anayasa kabul edilinceye kadar, bu iki grupun ayrılmasını tavsiye etti. Yapılacak seçimlerde çoğunluğu sağlıyacaklarını uman Burnham'la iki bakan, bu bölünmeyi hızlaştırdılar. Bu bölünmenin, ırk sorunu ile ilgili hiç bir nedeni yoktur. Orneğin, Burnham Afrikalıdır; oma arkadaşları Jai Narins Singh ile (bugün olmüş bulunan) lachhmansigh Hintliydi. Parti yöneticileri arasındaki tabaka laşma do, ırk gruplarına göre olmadı. 11 Afrikalı yöneticiden sadece üçü Burnham'ın peşinden Genel Konseyden ayrıldı. lJstelik bunlarıdan ikisi, bugün Partimize dönmüş bulunuyor. Bununla beraber, Partinin taban örgütlerindeki üyeler arasında, ırk sorunları yeniden önem kazandı. Afrikalı emekçilerin çoğunluğu Burn ham'la beraber partiden ayrıldı. Bu sonuçta rol oynayan etkenler, Burn hom'ın «sosyalist» lôfazanlığı, demagojik metotları olduğu kadar, yığın larda yeni uyanmağa başlayan bilinçin yetersizliğidir. Seçim bölgeleri partisinin lehine tesbit edildiği halde, Burnham 1957 seçimlerinde yenilgiye uğradı. Bunun üzerinde, Afrikalı ırkçılar lo birleşti,
802
ve partisine gerici bir yön verdi. Başvurduğu silôhlar, komünizm aleyhtarlığı ile Afrikaıılarla Hintli leri birbirine kotmak amacı ile kışkırttığı ırkçılıktır. 1 962 ve 1 963 karışıklıkları, Hintlilerle Afrikalılar arasındaki gerginliği bir kat daha arttırdı. Yabancı ajanlardan yardım gören muhalefet partileri, şehirlerdeki lümpen-proletaryayı kullandıkları gibi, sınıf bilinci henüz gelişmemiş bazı işçileri de kışkırttı, Hintlilere saldırttılar, dükkanıarını yağma ettirdiler, hükümet taraftarlarını dövdürttüler. 1 964 de, büyük çiftlik sahipleri, çoğunlukla Hintli olan tarım işçilerinin düzenlediği ve altı ay süren grevi bozmak için, Afrikalıları kullandılar. Bu metotlar, iki ırk ara sında, birkaç ölümle sonuçlanan büyük çatışmalara yol açtı. 1964 Aralık seçim kampanyası süresince, Milli Halk Kongresi partisinin, her türlü prensipten yoksun gerici unsurları, ırk sorununu çok kullandılar. özellikle, Afrikalı şehir işçi leri arasında ve Afrikalıların çoğunlukla bulunduğu çev relerde faaliyet yürüten Milli Halk Kongresi Partisi propagandasında Par timizin Afrikalılara düşman olduğunu iddia etti. öte yandan, daha çok köylerde faaliyet yürüten Birleşik Güçler Partisi'nin yöneticileri, partimizi, Hintlilere karşı düşmanlıkla suçluyorlardı. · lIerici Halk Partisini dağıtmok amacıyla, ırk ve din temellerine dayanan iki yeni parti kuruldu: "Güyan Birleşik Müslüman Partisi .. ve «Hintli Adalet Partisi ... Bu iki parti, oyların % 2'ini bile olamadılar.
SAVAŞ ı M ı Z ı N i MKA N LARı N EDiR ? Bugün artık i şbaşında bulunmayan Ilerici Halk Partisi, artık bütün yeter sizliklerin, bütün başarısızlıkların sorumlusu sayılamıyor. Bu da, emek çilerin sınıf çıkarları uğrunda, ırk ve din peşin fikirlerine karşı yürüttüğü müz savaşı kolaylaştıracaktır. Birleşik Güçler Partisi- Milli Halk Kongresi Partisi
koalisyonunda
çatlaklar görünmeğe
başladı.
Işçilerin
baskısı
altında, Sendikalar Birliği 5 dolarlık bir asgari ücret istemek zorundo kaldı. Partimiz işbaşındayken, işçi leri ters-devrimci ayaklanmalara teşvik eden kapitalist basın, bugün artık işçilerin «sorumluluk duygusu»na hitap edi yor, bu «anlamsız grevler..e son vermeğe çağırıyor. Bazı belirtilerin göster diği gibi, hükümetle sendikacı yardımcıları, işçi sınıfının ağzını kapamak için yeni bir ücret politikası uygulamağa hazırlanıyor. Açık konuşmaktan hiç hoşlanmayan başbakan Burnham, asgari ücret olarak 4 doların yeter siz olduğunu, ama, ülkenin ekonomik şartları içinde, S dolarlık bir asgari ücretin kolay kolay sağlanamıyacağını söyledi. Yönettiği sendika, bugün çıkmazdadır: ya kendi üyeleriyle çatışacak, yahut da büyük kereste işlet melerinin sahiplerine karşı savaşacatır. Oysa bu sanayicilerin birkaçı, Bir leşik Güçler Partisiyle Milli Halk Kongresi Partisinin yönetici leri veya taraf tarlarındandır. Bugün sanayimizdeki durum, ilerici Halk Partisini destekliyen halkın büyük çoğunluğunda olduğu gibi, Afrikalı işçiler arasında da büyük bir 803
memnuniyetsizlik uyandırıyor. Seçimlerden sonra köylerde yapılan miting Ierde Afrikalı işçiler «alda� dıklarını, ama yenilmedikleri»ni belirttiler. Milli Halk Kongresi Partisinde olsun, Birleşik Güçler partisinde olsun, taban teşkilatlarındaki partililer, koalisyon hükümetinden memnun değil dir. Bu iki parti, son zamanlara kadar, ayrı ayrı amaçlar güdüyor, birçok alanda aralarında mücadele ediyordu. Milli Halk Kongresi Partisi yöneti cileri, partilerine yığınların desteğini sağlamak üzere, sözde-sosyalist bir demagoji yürütüyor, Birleşik Güçler partisini «faşist» ve ..Kapitalist taraf tarı» olmakla suçluyorlar. Birleşik Güçler Partisi de Milli. Halk Kongresi Partisinin ı rkçı ve sosyalist olduğunu söylüyor. Gerçekte ise, iki partinin yöneticileri de son derece gericidir, işçi sını fina düşmandır. Birleşik Güçler Partisi katolik klisesinin kontrolü altında bulunuyor ; çünkü üyeleri ve taraftarları daha çok Portekizliler, ..kibap. Hintliler, ve çoğunlukla memur olup bir nevi aristokrasi teşkileden Melez lerdir. Hristiyanlığın derin etkisi altında bulunan kızıl-derililer ise, en çok sömürülen unsurlar oldukları halde, bu gerici partiyi destekliyorlar. Kızıl derililerin çoğunlukla yaşadığı iç bölgelerde bütün okulları kontrolü altında tutan katolik klisesi, kızılderilileri istediği gibi oynatıyor. Milli Halk Kongresi Partisine gelince, üyelerinin
% 99'u Afrikalılar olduğu halde,
yöneticileri daha çok orta sınıflara mensup Melezlerle Afrikalılardır. Birkaç ay içinde, koalisyon hükümetinin, emperyalist taraftarı, işçi sınıfı aleyhtarı gerçek niteliği ortaya çıkmıştır. 1962 bütçesinde kapitalistlere yüklediğimiz vergiler ya çok indirildi, ya da büsbütün kaldırıldı. Büyük kapitalistler lehinde, buna benzer başka tedbirler de alındı. Oysa ülkemiz, çok ciddi bir ekonomik buhran içindedir. Bu buhronın nedenlerinden biri, Küba ile yaptığımız ticaretin birden bire kesilmesidir. Bu politika, özellikle pirinç piyasasında büyük güçlükler yarattı. 45.000 tona yakın pirincimize alıcı çıkmıyor. Gelecek mahsul da buna katılınca, bu sayı her halde 75.000 tonu bulacaktır. Demiryolları travers lerinin, kerestenin artık Kübaya satılamaması, keresteciliğe büyük bir darbe indirdi. Şeker fiatları bütün dünyada durmadan düştüğü için, biz deki şeker endüstrisinin geleceği karanlıktır. işsizlik durmadan artıyor; i şine son verilen emekçi sayısı, günden güne yükseliyor. Son 15 yıl içinde, şeker üretimi iki kat arttı. Oysa bu alanda çalışanların sayısı yarı yarıya indi. Kukla-hükümet, halkı aldatarak idare etmek çabasındadır. Yabancı borç ve yatırımları şişirip duruyor. Bugüne kadar yol yapmak üzere Amerikadan 3 milyon dolarlık makine ve malzeme geldi. Bu yatırımların en büyük kısmı, bir Kanada şirketi, ..Aluminium Company»nin bir kolu olan ..Deme rara Bauxite Company» yi başşehir Georgetown'a bağııayacak yolun inşoatına; ve ..United States Reynolds Metals Company»nin boksiti çıkar masını kolaylaştırmak üzere, Berbice nehrinin temizlen mesine ve bakımına aynıocaktır. Bu ikinci şirketle, bütün boksiti mizi yok pahasına tesli m 804
eden bir anlaşma imzalandı. Petrol bölgelerimiz de üç yabancı şi rketi n elindedir. Emperyal istler, iktisadımızı ellerine geçirmiş bulunuyorlar. En sağlam kazanç kaynaklarını aralarında bölüştüler. Ingiltere şekeri ; Amerika, bok sitle manganezi; tekelinde tutuyor. Sigortalar. bankalar, ticaret filoları, dış ticaret, kontrolleri altındadır. Yerli burjuvaziye, o kadar emin olmayan, az kazanç getiren - pi rinç, meyva ve diğer besin maddeleri üretimi gibi alanları bıraktılar. Unutmıyalım ki şeker, boksit ve manganez cevheri, bütün i hracatımızın dörtte üçünü teşkil ediyor. Bugün Ilerici Halk Parti sinin en önemli ödevi, koalisyon hükümetini destekl iyen vatandaşlara şu gerçeği anlatmaktır: Küba ile ticareti durduran, yabancı yardımın köle leştirici şartlarını kabul eden, yabancı yatırımlara korkunç imtiyazlar bağ ı ş layan, kendi iktisadi gelişmemizin en hayati menfaatlerine i hanet eden bugünkü politikanın sonuçları, ülkemizin, emperyalistlerin kölesi haline gelmesi, milli kalkınma politikasından büsbütün vazgeçi lmesidi r. Durmadan artan işsizlik, işlenecek toprakların azlığı, köylerdeki sefalet, mali güçlükler karşısında, taraftarlarının bile hayal kı rıklığına uğradığını gören hükümetin başvurduğu yol, terör, komünizm düşmanlığı ve ırkçılık gibi faşist yollardı r. Hitler, bütün sorumlulukları Yahudilerle komünistlere yüklemişti. Bizde ise, bu rolü komünistlerle Hintl iler görüyor. Milli kurtuluş hareketinin öncülüğünü yapan i lerici Halk Partisi, her halde yakında yasaklanacaktır. Biçimsel bağımsızlık i lôn edi l i r edilmez, emperyalistlerin desteğinden yararlanan hükümetin, Lôtin Amerikada örneğ i çok görülen bir faşist diktatorya kurması imkônı beli rmektedi r. Şimdi l i k hükümet, başka tedbi rlere başvuruyor. Seçimlerde taraftar sayısını arttırmak üzere, Anti! odalarından Afrikalı göçmen getirtmeğe hazırlanıyor. Ilerici Halk Partisi, kendisini bekliyen tehlikeleri, zorl u kları, emperya listlerin zorbalığını, ülke içindeki adamlarını desteklemek üzere sarfede bilecekleri muazzam imkônları biliyor. Partimiz bugün kuvvetlerini seferber ediyor, halkımızı uzun, zor bir savaş yürütmeğe hazırlıyor. Ote yandan, hal kımıza gerçekleri anlatmak, kendi saflarında gerici ırkçı duyguları yok etmek üzere de çabalarını arttırıyor.
1 962 den beri emperyalistlerle Mil/i Halk Kongresi Partisi, Hintliler aleyhine bir terör kampanyasına giriştikleri için, partimi z içinde Afrikalı aleyhtarı ırkçılık eğ i l imi kendiliğ inden bel i rmiştir. Partimiz ırkçılığa karşı şiddetle savaşıyor. Bu eğilimin gerici bir ideoloji, emperyalistlerin işçi sınıfını bölmek, sömürgecilerin egemenliğini sürdürmek, emekçileri daha çok sömürmek için başvurdukları bir yol olduğunu bilmekte ve açıkla maktadır. Milli birliğin, çeşitli ı rklar arasında anlaşmanın gerçekleşmesi, Partimizin başlıca amacıdır. Amaçlarından biri de ingiliz ve Amerikalı yöneticilerin sözleriyle, ortaya attıkları şiarlarla, beslediği hayal lerin boşluğunu göstermekti r. Halkımız; «Amerika, her halkın kendine uygun düşen hükümet şeklini seçmek hakkını, savunmaktadır,,; "Ozgürlük içinde seçilmiş, Anayasanın garantisi 805
a ltında bulunan hükümetlerin korunması ve kuvvetlenmesi : bütün Amerika halklarının a macıdır... gibi açıklamaların gerçekıere uymadığını anlıya bildi. (Yukarıdaki sözler, Güyan'daki durumla ilgili bir açıklamada geçi yordu.) Halkımız, bu sözlerin, eski düzeni sürdürmek, emperyalistlerin çıkarlarını korumak için sarfedilen çabaları örtmek için kullan ılan yalan lar olduğunu biliyor. Kongoda, Viyetnamda, Brezilyada, Ingiliz Güyanında, bugün de Dominika Cumhuriyetinde görüldüğü gibi, Amerikan yatırımları tehlikeye düştüğü anda, emperyalistlerin zorbalık ve hile yoluna saptık larını da biliyor. Partimiz, sabır etmesini bilmiyenlere, cesareti çabuk kırılanlara, mace raci «goşist..lere, halk güçlerinin Amerika ile başa çıkamıyacağını iddia eden karamsarıara, bozgunculara karşı savaşıyor. Toplumsal tabakaların en büyük kısmı ile, demokrasi, milli bağımsızlık, ve emperyalizm aleyhtar Iığı temel/erine dayanan bir birlik politikası yürütmeğe çalışıyoruz. Ama öte yanda n, gericilerin, ırkçı oportünistlerin, ajanların, saflarımıza sızma masına dikkat ediyoruz. Partimiz, yönetimindeki manevi ve ideolojik saf lığın önemini iyi bilmektedir. ilerici Halk Partisinin öncelik tanıdığı istekler şunlardır: $ömürgeciliğin ve yeni-sömürgeciliğin bütün şekillerine son verecek gerçek bir bağımsızlık. Fevkalade Hal Kanununun kaldırılması; kanunusuz mevkufiyetlere son verilmesi. Bütün Güyan halkını tatmin edecek bir siyasi rejimin kurulması; yeni seçimlerin yapılması; 18 yaşını tamamlamış bütün vatandaşlara oy hakkı verilmesi. Emniyet kuvvetlerinin, bütün toplumsal sın ıf ve ta bakaları temsil edebile cek şekilde yeniden düzenlenmesi; Ingiliz silôhlı kuvvetleri,n in topra lila rı mııdan çekilmesi; milli bir ordunun kurulması. Bütün hukuki ve idari kuruluşların demokratikleştirilmesi.
806
Romen Komünist Partisi'nin ıx. Kongresi
Barbu Zaharescu Bu yılın 1 9 ile 24 Temmuzu arasında Bükreş'te Romen Komünist Par tisi'n i n iX. Kongresi yapıldı. Bu kongre. parti n i n ve Romen halkının haya tında tarihsel bir olaydır. Kongre. gündeme geçilmeden önce, Romen Işçi Partisi'nin adı n ı n Romen Komünist Partisi olarak değiştirilmesi hakkında, büyük bir coşkunluk ve ittifakla karar aldı. Partinin bu adı alması, işçi sınıfın ı n öncüsü ve halkın siyasi yöneticisi olarak partinin karakterine; ülkenin içinde bulunduğu gelişme dönemine ve partinin son hedefine, yani komünist toplumun kurul ması amacı n a tamdmen uymaktadır. Delegeler ayni zamanda, Kongrele rin, 1 921
May�s'ında yapılan kongreyi Komünist Partisi'nin ı. Kongresi
sayarak numaralandlrtlması kararı nt onaylamışlar, bu kongreyi, Romen
Komünist Partisi'nin iX. Kongresi olarak kabul etmişlerdir. Kongrenin çalışmalarına misafir olarak 57 komünist ve işçi partisinin, ayrıca Avrupa, As",a, Afrika ve Amerika'daki diğer demokratik partilerin temsilcileri katıldılar. Kongrenin gündeminde şunlar vardı: Romen Komünist Partisi'nin V ı ı ı . ve IX. Kongreleri arasında partininin çalışmaları
hakkı nda Merkez Komi
tesi'nin hesap raporu; Merkez Revizyon Komisyonu'nun raporu; 1 966 ve
1 970 yılları arasında halk ekonomini geliştirme plônı ile ilgili olarak Romen Komünist Partisi IX. Kongresi'nin direktitreri; enerji işlerinin geliştirilme siyle ilgili on yıllık plôn hakkı nda Romen Komünist Partisi iX. Kongresi'nin direktifleri; Romen Komünist Partisi'nin Tüzük Tasarısı hakkında rapor. Nicolae Ceausescu tarafından sunulan Merkez Komitesi Hesap Ra poru'nun görüşülmesi sırasında kongre bu raporu. partinin ve ülkenin hayatında esaslı bir döküman olarak övgüyle karşıladı. Rapor, son altı yıl içinde Romen halkının eriştiği büyük başarın bir değerlendirmesini yap mış; sosyalizm kuruculuğunun tamamlanmasında şimdiki döneme ait soru lara açık bir yön vermiş ve Romanyada sosyalizm kuruculuğundaki pratik işlere yakından bağlı olarak partinin teorik fikir zenginliğini arttı rmıştır. Sosyalizm kuruculuğunda partinin siyasi hattının sebatla uygulanması amacıyla ve milletlerarası münasebetlerle ilgili olarak V ı ı ı . parti kongre sinin öne kayduğu ödevlerin yerine getirilmesinde Merkez Komitesinin yaptığı verimli çalışmaları parti kongresi bütünüyle onayladı ve övgüyle karşıladı. Kongre, Romen halkı n ı n halk demokrasisi düzeni yıllarında eriştiği başarıların; ülkenin ekonomisinde, toplum yapısında ve emekçilerin hayatında olan köklü değişmelerin, bütün faaliyetinde Marksist-Leninist
807
öğ retimden yön a l a n ve bu öğretimi Romanya şartlarına yaratıcı bir şekilde uygulayan partinin yü rüttü ğ ü siyasi hattın doğ ruluğunu gösterdi ğini tesbit etti. Bu yı l l a r, ü reti m kuwetlerinin daha da büyük h a mleler yaptığ ı bir dönem ; sosya list Endüstrinin hızla arta n gelişme temposu dönemi oldu. Bu temel üzerinde bütün halk ekonomisi, bütün toplu m gelişti. Tarım alanında kooperatifleşmenin ta m a m l a n ması, köyl ü n ü n hayatında derin bir revol üsyan ve bütün halk ekonomisinde sosyalist ü retim i lişkilerinin ktırul ması demekti. Şehirde ve köyde sosya lizmin tam zafere ulaşması ; Romanyada insanın insan tarafı ndan sömürül mesine kesin olara k son veri l mesi, iktidarı aldık tan sonra partinin eriştiği en büyü k siyasi zafer o l muştur. Bu başa rıl a r, Romen halkının işçi sınıfının en iyi evlatla rı n ı n uğrunda hayatlarını vererek savaştıkları rüya ların gerçekleşmesi dem e ktir. Parti kongresi, 1 960-65 yılları a rasında ha l k ekono misinin geliştiri l mesi a macıyla V i i i . parti kongresinin koyduğu ana ödevlerin başarıyla yerine getirildiğini memnuniyetle tesbit etti ve ve gösterilen sebat ve isabeti takdirle a ndı. Merkez Komitesi, bu sebat ve isa betle, ü l kenin sosyalist sanayileşmesini, bütün ekonominin gelişmesine ve sosyalist top l u m u n her yönden ilerlemesine temel olara k a l m ayı ve milli bağ ı msızlıkla egemen liğin kesin faktörü olarak saymayı, partinin siyaseti nin merkezinde topla m ı ştır. Dikenin sosya list sanayileşmesi yüksek, sürekli bir hızla ta mamlanmak tadı r. 1 965 yılı sonunda Romanya'nın sanayi ü reti m i 1 959 yılına ora nla 2,24 misli fazla olacak ve böylece 6 yı l l ı k plônın ödevleri fazlasıyla yerine getirilecektir. Sanayide yıllık a rtış oranı, aslında tesbit edi lmiş olan % 1 3-e karşı l ı k % 1 4,4-ü bulmuştur. Dretim a raçları isti hsalindeki % 1 5,7 gibi yü ksek b i r yıllık a rtış, diğer sanayi kollarının hamlesini sağ l ıyocak şartları yaratmıştır. Dikenin bu devre içindeki ekonom i k gelişmesi nin karakteristik bir özelliği yüksek veri m li l i k g ücüne sahip tekniğ i n geniş ölçüde uygulan ması, ta biat zenginliklerinden tüm olarak faydalanılması, istihsal kuvvet lerinin bütün ü l ke ölçüsünde sırayla ele a l ı n ması ve bölü n mesi siyasetine deva m edilmesidir. Pa rti kongresi, partinin tarım siyasetinin doğ ru luğunu belirtmiş ve sos yalizm kuruculuğunun olaga nüstü karışık bir ödevinin çözülmesiQde Mer kez Komitesinin gösterdiği veri mli ça lışma ları övmüştür. Bu ödev, VII ı. parti kongresin i n öngördüğü m ü ddetten hemen de dört yıl önce tarım ı n koope. ratifleştirilmesinin bitiril mesi olmuştur. Bu olay, yani Romanya'da tarı mın kooperatifleştiril mesi, tahıl ve sebze ü retiminin sürekli olarak artmasında kendini göstermektedir. Parti ve h ü kü met, tarı mın maddı-teknik temelinin . sağla mlaştı rı lmasına ve ta rı m ü retiminin i l m i o la ra k teşkilôtlandırı l masına özel bir yer vermişlerdir. Ta rımda, büyük sayıda traktör, kombayn ve diğer z ı raat m a kinala rı veri l miştir. Halen bütün tarı m ü reti m kooperatifl e rinde yüksek okul eğiti m i görmüş a g ronom lar çalışmaktadı r. 808
(lreti m i n a rtırı l masında köylünün maddi yol l a rla isteklendirme sistemi siyaseti şaşmadan yürütüldü. Paza rlar için elverişli Hatla ü retimi gerçek leştiren şartların sağlanması ve bunun ticaret ilişkileri temeline dayandınl ması, kooperatif köylülerinin gelirinin sürekli ola ra k artmasına yard ı m etmiştir. Ta rımda kooperatifleşmenin ta mamlanmasından beri kooperatif lerin orta k m ülkünün değeri % 36 ; ve nakdi gelirleri ise % 37 a rtmıştır. Altı yıl l ı k plôn yıllarında hububat ve tekni k kültür bitkileri ü reti m i sürekli olara k a rttı ; hayvan mevcudu a ra l ı ksız yükseldi. 1 960 ile 1 964 yıl ları a rasındaki zaman boyunca , hubu bat ü retimi, daha önceki beş yı l ı n ortalamasını 1 , 1 m ilyon tondan fazla ; v e 1 934 ile 1 938 yılları a rası ndaki orta lama ü retimi de 2,3 m ilyon tondan fazla aştı. Bazı yıl larda hava şart larının elverişsiz olmasına rağ men, bitkisel ve hayvansal üretim, halkın yiyeceğini ve sanayi için gerekli tarı msal ham maddeyi, devlet stokları n ı n v e v e ihracatın ihtiyacını karşılayabilm işti r. Parti kongresi, bütün bu başa rılara rağ me n tarım ı n geliştirilmesi için altı yıllık plônda öngörülen ödev lerin hepsinin ta m a m l a n m ı ş olmadığına işaret etmiştir. Halk ekonomisi ndeki gelişme, milli gelirin a rtm a s ı n ı ve bu temel üze rinde de bütün halkın hayat seviyesinin yükseltil mesini garanti etmiştir. M i l li gelir, 1 959 yılına oranla hemen de % 65 a rtmıştır. Ayni süre içinde reel ücretler % 35 ; işçi ve memur sayısı 1 ,3 milyon fazlalaşmışt ı r. Koope ratif köyl üleri n i n geliri yüksel mişti r. Sosyal ve kültürel i htiyaçların k a rşı lanması için ; mesken i nşaatı, öğrenim kuruluşları , öğrenci yurtları ve hasta hane inşaatı için önemli ha rca m a l a r ayrı lmşıtı r. ilim, san'at ve kül türün geliştiri l mesinde parlak sonuçlar a l ı n m ı ştır. Bu yılla rda u laşılan zaferler, m i l l iyet farkı gözetmeksizin partinin siya setini şaşmadan yürüten işçilerin, köyl ülerin, aydınların, bütün emekçilerin birlikte ça lışmalarının meyvasıdır. Parti kongresi, sanayi ve z ı raatin geliştirilmesinde erişilen büyük başa rıları belirtmiş ve buna balı olara k, bu süre içinde ekonomi ve plônı yöneI ten organları n çalışmaları nda görülen bazı eksikliklere işaret etmiştir. Parti kongresi, ekonomi, kültür ve i l i m ça lışmalarının her kesi minde sos yalist kurucu luğun tam a m lanmas ı işinin daha yüksek bir düzeyde yürütül mesi için Romanyan ı n izl iyeceği gelişme yön ü n ü kararlaştırmıştı r. Merkez Komitesinin raporu nda, 1 966-1970 süresinde halk ekonomisinin geliştirilmesiyle ilgili direktiflerde, gelecek on yıl içinde enerji kaynakla rı n ı n değerlendi ril mesi ve ü l kenin elektrikleştiril mesi ile ilgili direktiflerde belirtilen ana a maçlar, kontrol sayıl a rı ve gelecekle ilgili ödevler onay landı. Bu döküma nla rda tesbit edilen ödevler, sosya list Romanya'nı n her yönden gelişmesi progra m ı d ı r. Parti kongresi, pa rti nin yürüttüğü sosyal izm kuruculuğu siyasetinin mer kezinde, gelecekte de, ü l kenin sosyalist sanayileşmesinin, önceli kle a ğ ı r sanayiin geliştiri l mesinin v e özell i kl e de m a kina sanayiinin gelişmesinin yer a lcağ ı n ı kararlaştırmıştır. Sanayileşme içi n , isti hsal kuvvetleri n i n hızla a rtması, sosya lizmin maddi-teknik temelinin daha da gelişmesi gereklidir. 809
ilerilik ve kültür için tek yol budur ve bu, gerçekte m illi bağımsızlrğı ve egemenliği, Romanya'nın i ktisaden gelişmiş devletlere daha ça buk yaklaş masını sağldr. Yeni beş yıllık plôn yıllarında ülkenin sanayi a lanında hızla geliştiril mesi deva m edecek, halk ekonomisinde önde gelen kol olara k sanayi i n durumu daha da sağlamlaşacaktır. Direktiflerde, sanayi ü retimi i ç i n % 1 0,5 ; isti hsal a raçları ü retim i ç i n % 1 1 v e istihlôk maddeleri için % 1 0 yı l l ı k a rtış ön görülmüştür. Elektrik enerjisi ü retim i nde tamamlanmış kuru luşl a rı n gücü 1 965 yılının 3,5 mi lyon kW-ına karşıl ı k 1 975-de aşağı yukarı 10 m ilyon kW-a yükselecek, yani on yıl içinde üç misline çıkacaktır. Çelik üretimi beş yıl içinde hemen de i ki misli olacakt ı r. Brüt ta rım üretimi, 1 961 ile 1 965 yılları a rası orta l a masını % 20 kadar aşacaktı r. Parti kongresi, malları n kal itesinin düzenli bir şekilde d üzelti l mesinin ; sanayide verim liliğin 1 970-e kad a r aşağı yukarı % 4 0 a rttırılması n ı n ; maliyet masrafla rının hemen de % 10 indiri l mesini n ; ekonom i k ça lışmaları n her alanında teknik i lerlemenin sağla n masını n ; ve m a ki neleştirme ile otomatizasyonun yayg ı n laşmasının biri nci derecede önemli ödevler a rasında geldiğini tesbit etm işti r. Parti kongresi, sosya list sanayileşmenin daha da hızlandırı lmasının sağ la nmasıyla ayni zamanda, tarı m ı n yeğin ve çok yönlü olara k geliştiril mesine, bitkisel ve hayva nsal üreti min a rttı rılmasına , ülkenin ilerlemesi ve halkın refa hı için ta rı m ı n daha fazla yard ı mcı olmasına daha çok di kkat sa rfedilmesi gerektiği n i kararlaştırmıştı r. Ana ödevlerden biri, daha sağ lam bir teknik-maddi temel sağ lamak için, tarı m ı n makineleştirilmesi ve kimyalaşt ı rı lması a la nında karmaş ı k soru nların çözümü i ç i n gösterilen ça baların 1 970 y ı l ı n a kadar önemli derecede yoğ unlaştırılmasıdır. Hayvan yemi ve hububa t üretiminin arttı rıl masını, hayva ncı l ı k, meyvacılı k ve sebzeciliğin gelişmesini g üven altına almak a macıyla, tarım kesimi ndeki suların ıslahına ve ilk başta sulama donatı m la rı n ı n genişletil mesine, ayrıca büyük kaynakların bu işlere açıl masına özellikle d ikkat gösterilecektir. Parti kong resinin aldığı bir ka rara göre, pa rti ve h ükümet, ta rım ü retim kooperatifleri n i n teşkilat bakı mından ve ekonom i k bakımdan sağlamlaştı rıl masına bundan sonra da gayret edecek ve kooperatiflere bu a maçlarla maddi, ilmi ve tekni k yard ı mda bulunaca ktır, bulunmak zoru ndadır. Pa rti kongresinin dökü manlarında beli rtildiğine göre, kooperatif köylüleri n i n gelirinin, gittikçe d a h a çok, onların ü retimde a l d ı kları sonuçla ra, yaptık ları işin miktarı ve kalitesine uyacak şekilde düzenlenmesi için, iş orga ni zasyonu ve ücretleriyle ilgili şekillerin gelişti ril mesi zorunludur. Parti kongresi, tarım ü retim kooperatifleri nin ça lışmalarının yönetilmesi ve yöneltilmesi şekilleri n i n iyileştirilmesi a macıyla, ta rı m üretim koopera tifleri n i n - bölge ve m ı ntıka birliği gibi - kooperatif birlikleri'nin ve ayrıca bir merkez örgütünün kuru l ması gerektiğine işaret etmiştir. Bu örgütlerin yetkisi, üretimin a rttı rılması için kooperatiflerin gösterdikleri çaba l a r a ra 810
sında uya rlık sağlama ve ortak teşebbüsleri uyg ulama ödevleri n i içine o l malıdı r. Gelecek beş yıl l ı k plôn döneminde bütün halk ekonomisi için yüksek bir gelişme hızı sağl a m a k a macıyla. 250-260 m ilya r ley. yani son on yıl içi nde ayrı lan kada r. yatırım yapılması ön görü l müştür. 750 yen i sanayi kuruluşu işletmeye açılacaktır. Bütün yatırım a raçlarının % 80-inden fazlası. sanayi. tarım ve ulaştırma ayrı lmıştır. Bu. pa rtin i n i ktisat siyasetinin ana yönünü yansıtmaktadı r. Yatı rımları n ekonomi k gerçekleşme payının a rttı rıl ması. istihsal kuvvetlerin i n ü l ke ölçüsünde bölgesel dağ ıtı m ı n ı n daha da iyileş tiri l mesi. iktisadi faa liyetlerin daha yüksek seviyeye çıkarı lması. bu a lan daki ana ödevler a rası nda yer alaca ktır. Parti kongresinin kara rlarına uygun olara k. Ekonomik Ya rd ı m laşma Konseyine üye ü l kelerle kardeşçe işbirliği. bütün sosyal i st ü l kelerle kar deşçe işbirliği. gelecek yı l l a rda. sosyalist ü l kelerin m i l l etlerarası i ş bölümü çerçevesi içinde daha da gelişecekti r. Romanya. dünya ölçüsünde i ş bölü münü göz önünde tutarak. toplu m düzenleri ne olursa olsun diğer bütün ü l kelerle de i ktisadi i lişki lerin i ka rşılıklı yara r temeli üzerinde gelişti re cektir. H a l k ekonomisinin her yönüyle ve tü müyle geliştiril mesi sonucunda gelecek beş yıl içinde dış ticaret. 1 965-e oranla % 40-tan fazla a rtmış o lacaktır. Halk ekonomisinin gelişmesi. toplumsal iş veri mliliğinin a rtması. milli geliri n yükselmesi sonucunu doğuracaktır. Parti kongresi. 1 966 ile 1 970 y ı l la rı a rası nda m i l l i gelirin dağılımı için konulan ölçütleri onayl a mıştır. Buna göre. m i l l i gelirin dörtte birinden fazlası. a rta n özellikteki sosyalist , yeniden ü reti m i sağ lamak için yığ ı l ım fonuna ; ve dörtte üç kada rı do tüketim fonuna ayrı l m a ktad ı r. Partin i n bütün siyaseti nin a macına uygun olarak emekçilerin hayat seviyesinin yükselti l mesi için. gerçek ücretlerin 1 970 yılına kadar. 1 965-e ora nla % 20 ilô 25 a rttırılması gerekl idir. Ayni zamanda gelecek yıllarda her çeşit emeklilerin emekli l i k maaşları nın a rttırı l ması için a d ı m l a r atıla caktır. Ta rı m üreti m i n i n ve özel likle de paza rlar için ü reti min a rttırı l ma sıyla. köylülerin de gerçek gel iri % 20 kadar yükselecekti r. Bu ndan başka. sosya list ticarette mal mevcudunu a rttı rmak için ; geniş mesken inşaatı. iş korunmasının iyileştiril m esi. sağ l ı k bakımının. emekçi leri n i n d inlenmesi işlerinin iyileştiril mesi içi n ; hastal ı k ya rdı mlarının gara n t i s i i çi n ; spor v e beden eğitimi işleri. v.s. i ç i n tedbirler ön görü l müştür. Her a i lede. her vata ndaşın hayatı nda. ve bütün halkın hayatında sosyaliz m i n yararları kendini g itti kçe daha çok duyuracak. gösterecekt i r. Sosyalist toplumun geliştiri l mesi progra mına ve h a l k ekonomisinin i hti yaçlarına uyg un olara k. temel a raştırmaları n ve bel i rl i a maçlara yöneltiI m i ş araştı rmala rı n gen işleti l mesi için. gelecek beş boyunca da gene i l m i n m a d d i temel leri n i n kuvvetlendiri l mesine çalışı lacaktır. I l m i çalışmaları n daha da iyileştiri l mesi a macıyla. i l i m adamlarının v e m a d d i a raçların a raştırma işlerine en yararlı şekilde ayrı lması için. baka nlar kuru l u na bağlı 81 1
bir m i l li b i l imsel araştırma konseyinin kurulması kararlaştırıl mıştır. Bu kon seyin ödevi, i l i m a raştırmaları n ve kadroların yetiştiril mesin i n hangi yönde geliştirileceği ni tesbit etmek, bu işler için bileşik bir prog ram hazırl a m a k v e bu a landaki çalışmalar arasında uyarl ı k sağlamak olacaktır. Partinin siyasetinde temel hedeflerden biri, her düzeyde öğretim i geliş tirmek ve olgunlaştırmaktır. Buna uyg un olara k parti kongresi, şimdi 8 yıl olon m ecburi öğrenimi uzatmak amacıyla gelecek yıııarda gerekli şart ları n sağ l a n ması için hazırlık yapı l masını kararlaştı rmıştır. Buna göre, h a l k ekonomisinin i htiyaç duyduğu orta öğreti m görmüş meslek sahibi iş g ücünün sağlanması a macıyla, orta öğ retim i n , genel liseler yanında özel l i kl e sanayi, zıraat, ekonomi ve pedagoji liseleri ile genişletilmesi ön görülmüştür. Diğer şekillerde yapılan öğretim de genişletilecektir. 1 965-66 öğrenin yılından itibaren, liselerin 9 iıa 1 2. sınıflarına da okul kitapları parasız verilecektir. Parti kongresin i n bel i rttiğ i gibi, yeni toplumun kuruluşuyla b i rbirine bağ l ı olan ve birbiri a rkasına gelen ödevler, teşkilat şekil leriyle yönetme ve plônlaştırma metodları n ı n daha da düzeltil mesi ni gerektiriyor. Toplumu etkileyen objektif kanunları n göz önünde tutulması, hayatın ve yeni görün tülerin iyice incelenmesi, doğru bir yönetim ve plônlama için olağanüstü önem taşıya n ve şüphesiz vazgeçilmez şartlard ı r. Bütün iktisat ve plôn lama organlarının çalışmalarında, sosyalist kuruculuğun her kesiminde yön gösteren i lke, yöneti m i n kollektif olmasıdır. Kollektif yönetimin yarat tığı şartlar a ltında, plônları n hazırlanması ve en önemli kararların alın ması, kol lektif düşünceni n ve yönetici kadrolarla en iyi fonksiyonerler ve meslek adamları n ı n kollektif çalışmaları n ı n b i r sonucu olarak ortaya çıkar. Parti kongresi, devletin kuruluşu i le ilgili ona sorunları her yönüyle görüşmüştür. Kong re, tartışılmak üzere bütün halka sunulan ve Büyük M i l l i Meclis tarafından kabul edilen yen i Anaya sa' n ı n en önemli madde lerinin, gerçekten ü lkenin sosyal-ekono m i k ya pısındaki köklü değ işmeleri yansıttığ ını ve sosyal i st toplumun kuru luşunda erişilen zaferleri tesbit etti ğini beli rtmiştir. o r kenin yeni adı, Roma nya Sosya l ist Cumhuriyeti, ül kenin toplu m düzeni n i n bugün erişmiş olduğu gelişme düzeyine tom olarak uym a ktad ı r. Yeni Anayasa'da Roma nya Sosya list Cumhuriyeti 'nin top l u m v e devlet düzeninin ana çizgileri şöyle tesbit edil mişti r : Devletin birleşik bir karakter taşıması ; bütün i ktida ra sahip olan halkın egemenl iğ i ; ü reti m a raçl a rı n ı n sosyal ist m ülkiyeti ; işçi sınıfı n ı n topl u mda yönetici sınıf rol ünde olması ; işçi sınıfının köylü ile ittifa kı ; halkı n bütün faa liyetine ayd ınları n a ktif olarak katı l ması ; m i l liyet farkı gözetilmeksizin bütün yurtdaşların eşit haklara sahip olması, yani, bunları n kardeş l i k bağla rıyla her zaman için biribirleriyle bağlı olarak ve sosyalist Romanya'nın büyük a i lesini teşkil ederek eşit haklara sahip olmaları ; Komünist Partisin i n bütün faa liyet a la nları nda önder oluşu Parti kong resi, ülkenin Anayasa'sında, yurtdaş l a rı n yüce hak ve hü rriyetleri nin ; sosya list demokrasinin sürekli genişleme sinin ; toplum olaylarına yığı nl a rı n gittikçe daha fazla katılışın temel e 812
,
oturtulmuş ve g a ranti edilmiş olduğunu tesbit etmiştir. Devlet faaliyetine yön veren i l ke, kollektif yönet i m i l kesid i r. Merkez Komitesi'nin raporunda, devletin rol ü n ü a rtışı sorusu ile, geniş sosyalizm kuruculuğu şartları altında sosyalist m i lletin çok yönlü geliş mesi sorusunun derin bir ta h l i l i yapılmaktadır. Parti kongresi, bu to h l i lle tamamen hem fikir olduğ � nu açıklamıştır. Bu tahlile göre, m illet ve devlet daha uzun süre sosyalist toplumun gel işmesinde temel olacaktır ve mil letin gelişmesi ile sosyalist devletin sağlamloşması, toplum hayatının objektif gereğine uyg u n d üşmektedir. Bu gerçek, sosyalist i nternasyonalizmin çıka r larına hiç bir şekilde zıt olmadıkta n başka, hattô tam a ksine, bu çıkarl a rla, emekçilerin internasyonal daya nışma sıyla, sosyalizm ve barış davasıyla tam bir ô henk içindedir. Her bir sosyalist milletin, eşit haklara sahip, egemen ve bağımsız her b i r sosyal ist devletin gösterdiği gelişme ve hamle önemli bir şartı yerine getirmektedir. Sosyalist ü l kelerin birlik ve beraber liğinin sağlamlaşması ve b u ü l kelerin, insanlığın sosyal iz m ve kom ünizme doğru ilerleyişini daha d a etkilernesi bu şa rta bağ lıdır. Yeni Pa rti Tüzüğü'nin görüşülmesi ve onayl a n ması, kongrenin çalışmala rında büyük bir yer a lmıştır. Tüzük, yıllar boyunca edini len tecrübeleri kapsamakta ve pa rti ile toplumumuzun hayatında ola gelen değişmeleri, yeni tarihsel ortam ı ve sosyal ist kuruculuğun tamamlan ması yürütülen savaşın şi mdiki durumunu göz önünde tutmaktadır. Yeni tüzük, partinin kuruluş ve faa l iyetine yön veren i l ke olara k, demok ratik santralizm i l kesini temel yapmaktad ı r. Parti faaliyetinin özelliğini veren geniş demokratizme uygun olara k tüzükte, pa rti yöneti m i için en yüce ilkenin kollektif yönetim ve kollektif çalışma olduğuna işaret edil mektedir. Pa rti kongresinde, a l ı naca k kararların bütün pa rti nin görüşünü vermesi için ve ü lkeni n gerçekleriyle i htiyaçlarına en iyi şekilde uyması iç in, parti siyasetinin en önemli sorunl a rı n ı n, parti a ktifleri nin geniş ölçüde katılmasıyla hazırlanması ve bu soru nların üyelerle görüşülmesinin bun dan sonra da gara nti edil mesi istenmiştir. Pa rti kongresi, partinin politik-ideolojik ça lışmalarına özel bir yer ver m ıştı r. Romen Komün ist Partisi iX. Kon g resi'nin kara rında şöyle denmekte d i r : "Politik-ideoloji k çalışmalarda ana ödev, parti üyeleri n i ve geniş h a l k yığ ınlarını Marksizm -leninizm fikirleriyle, iç v e dış siyaset sorunlarında parti n i n siyasi hattı ile silahıa n d ı rmak, onla rı, sosyalizm kuruculuğunda üzerlerine düşen ödevleri yerine getirmeye böylece hazırlamaktır.» Parti kongresi, sosyalist kuruculuğun pratiği ile teoretik-ideoloj i k ça l ışmaları n biribi rlerine yakından bağlanmaları g erektiğine dikkati çekmiştir. Pratik çal ışmalar, i l m i n en değerli başarı l a rı temeline dayandırılmalı ; sosyalist kurucu lukta pa rtinin edi ndiği tecrübelerin genelleşti ril mesine gittikçe daha çok d i kkat gösteril melidir. Bu sebeple pa rti kongresi, teoratik ça lışmala rı n i l k başta e n a ktüel sorunlar etrafında toplanmasını sağlık vermiştir. Toplu m u n gelişmesi süresinde ortaya çıkan yeni görüntülerin genelleş tiril mesi, teoretik alanda yaratıcı çal ışmaların isteklendi rilmesi, ayni 53
813
zıı manda, ma rksist-leninist ideoloj i n i n paklığı için yoru l madan çaba gös teri l mesini ve reformist, revizyonist, dogmatik ve başka şeki llerdeki sap malara karşı konu lmasını gerekti rmektedi r. i l i msel bjfginin deri nleşmesi ve teoretik düşü ncenin gelişmesi için, temele i necek tartışma l a r, fiki r değ iş tokuşu ve görüşlerin karşı karşıya konması, bütü n bunları n , proletaryanın d ünya görüşü temeli üzerinde yürütülmesi, ana şartla rdan b i ri d i r. Proletaryanı n dünya g Ö rüşü düşüncelerin her ne şekjfde o l u rsa olsun donduru l masını ve ka palı tutulmasını reddeder ve toplu m hayatındaki bütün görüntülerin, sürekli bir dönüşüm ve gelişme içinde bulunan b i r sü reç olara k ele a l ı n masını öğretir. Parti kongresi, sosyal i st çağı n insa n ı n ı n yetiştirjfmesi içi n ; ideoloj i k uya n ı kl ı ğ ı a rttı rmak ve geçmişin bıra ktığı psikoloji k kal ıntı l a rla bu rjuva ideolojisinin etkisine ka rşı yürütülerı savaşta m ücadele ru hunun kuvvetlen dirilmesi içi n parti o rga nları ve örgütlerinin, kitleler a ra s ı nda siyasi ça lış m a la rı g üçlendi rmeğe d ikkat sarfetmesi gerektiğine işa ret etmiştir. Parti kongresi, edebiyat ve san'at yaratıcı l ı ğ ı n ı n gelişmesi u ğ ru nd a gös terd i ğ i kaygu i fe, sanatçı l a rı , yürüttüğü siyaset ve faaliyetle kendi n i ana yurdun gelişip yükselmesine, halkın refahına ve insanlığın mutluluğuna veren partinin siyasetini ve çalışma larını yansıtan eserler vermeğe, derin l i klerine kada r sosyal i st hümanizmin ruhuyla doymuş eserler yaratmağa çağ ı rm ıştır. Burada öneml i olan, her san'atçı n ı n kendi stjf iyle ve san'atçı kişiliğini koruyarak eserlerinin özürıde soru m l u l u k duygusunu göstermesi, ve eserinin halkın ru hunu ve ka l b i n i çepeçevre kavraya bil mesi uğrunda çaba göstermesidi r. San'at ve kültü rü n gelişmesi için ön şa rtl a rdan biri, san'at yaratıcılığı sorunlarının, san'at tarihi ve teorisinin, dünya ve toplu m hakkındaki m arksist-leninist dünya görüşü temelei üzerinde, prensiplere dayanara k serbestçe tartışılmasıdır. Pa rti kongresi, kardeş komünist ve işçi partileriyle işbirfiği i l işki lerini geliştirmek için ve komünist dü nya ha reketinin bütünlüğünü sağlamIaş tırma uğrunda Merkez Komitesi'nin proleta rya enternasyonalizmi ruhuyla yü rüttüğü çalışmaları tü m üyle doğrulamıştır. Kongrede, partimizin şu görüşü tekra r bel i rti l m işti r : Komünist ve işçi parti leri n i n ça lışma şartl a rı n ı n başka başka o luşu sebebiyle, siyasi i ktidarın sağlanması, sosyalist kuru culuğa erişjfmesi soru n l a rıyla i l g i f i olara k çeşitli görüşlerin ortaya çıkması ve çok çeşitli faal iyet şekil leri ve metodları n ı n görü l mesi tabii b i r şeydi r. Her part i n i n kendi ödevlerin i çözme şekil leri ve tarzı tartışma konusu olamaz. Siyasi hattı nı, faal iyetinin şekil ve metodlarını işlemek, ve konkre . hedefleri tesbit etmek her parti n i n yalnızca kendine a it olan bir hakkıdır. Her parti bunu yaparken de, Marksizm-leninizmin genellikle doğru olan gerçekleri ni kendi ü l kesinin konkre orta m ı n a yaratıcı bir şekile uyg u l a r ve böylece orta k fikir servetiyle devrimci tecrübelerin zeng i nleşmesine yar d ı m eder. M i l letlerarası devrimci hareket ve çağ ı mızın tolumsal gelişmesindeki görüntü lerle i l g i l i soru n l a r üzerinde de başka başka görüşler ve yoru m l a r 814
ortoyo çıkabilir. Portimizin merkez komitesinin 1 964 N isan'ındo yaptığı plenumda yayı nionon bildiride beli rtildiği g i bi, porti m izin görüşü şudu r : Bu sorunlor, o rtak dünya görüşümüz o l o n Ma rksizm-leninizmden hare ketle, temellice, ka rdeşçe tartışı l m a l ı ; karşı lıklı yakın laşma ve a n laşmayı sağ lam a k, emperya l izme karşı savaşın temel sorunlarındo, barış ve sos yalizmin zaferi sorunları nda birliği sağl a m a k için sa bır ve sebatla ça ba gösteri l melidir. Parti kongresinin görüşüne göre birliği sağlamak ve sağ l a mlaştı rmak için esas olon, partiler o rası i l işkilerde temel normlara, bağı msızlı k, eşit ha klılık ve öteki pa rtilerin içişlerine karışmama i l kelerine şaşmadan saygı gösteril mesidi r. Partiler o rası i lişkilerde karşıl ı kl ı g üveni, karş ı l ı kl ı olarak değer vermeyi ve saygı göstermeyi geliştirmek ; ortak çıka rları i l g ilendiren her sorunu doğrudan doğ ruya partilerin biribirleri a rasında, doğrudan doğruya yönetim yetkilileri a rsında dürüstlükle ve kardeşçe tartışmak ola ğan üstü önemlidir. Romen Komünist Partisinin ıx. Kongresi, komünist ve işçi pa rti lerinin 1 960-Moskova Bildirisi'ni göz önünde tutarak, her marksist-leninist pa rtin i n en yüce enternasyonalist ödevinin, dünya komünist hareketini sürekli ola ra k sağl a mlaştı rmak olduğunu, aldığı kararda beli rtmiştir. Sosyal ist dünya sisteminin g üvenliğini sağ l a m a k, sosyal ist ü l keler a rasında kardeşçe dostluğu ve işbirliğini daha do geliştirmek, ve partiler a rasındaki görüş ayrı l ı kl a rı n ı n devletler o rası i lişkilere yay ı l masını önlemek, olağanüstü önemlidir. Parti kongresi, Romen Komünist Pa rtisin in şu sarsılmaz i na ncını beli rti r : Kom ü nist partilerini birleştiren her şey, - ortak ideoloji, hedeflerin ayni oluşu ve çıka rl a rı n ortak oluşu, birlikte yürütülen savaş, ort a k tarihsel ödev, bütün bunları n hepsi - esası teşkil etmeli ve bütün fikir ayrılıkları n ı n üstünde tutul m a lıdır. Pa rti kongresi, Merkez Komitesi'nin raporunda yer olon ve hem mil let lerarası duru m la bugün dünyada 010 gelen başlıca devrimci değişimleri i nceleyen, hem de m i l letlerarası i lişkiler ala nında parti ve hükümetin yürüttüğü bütün ça lı şm a la rı ele olan tah l i l i tümüyle doğrulomıştır. Kongre, bu tahlilin, Romen ha lkının temel çıka rlarına, sosyalizm ve barış davasına tama men uygu n olduğu görüşündedi r. Romanya bundan sonra da, ba rışı koruma a macına, m i lletlerarası gerginliği azaltma o meına ve halklar a ra sında işbirliğini geliştirme a macına yönelmiş bir dış siyaseti yü rütecektir. lJ l kenin dış siyasetinin merkezinde, sosya list ül kelerle dostluk ve kardeşçe birlik, sarsılmadan yerini koruyacaktır. Barış içi nde yo n yana yaşa ma ru huyla ha reket eden Romanya, bundan sonra da, topl u m d üzenleri ne olursa olsun bütün devletlerle i l işkilerini gel i ştirecektir. Halkların egemenliği ve bağı msızlığı i l kesi, eşitlik, içişlere karışmama ve karşı lıklı yo ra r i l keleri, Romanya ' n ı n dış siyaseti nin sürekli, sebatlı temelidir. 53'
81 5
Parti kangresi, a merikan emperyal istlerinin saldırg a n l ı k faa l iyetleri n i kesinlikle suçlamış v e bağımsızfığ ıyla Iıürriyeti için yı/madan savaşan kalı ra man Vietnam Iıal kıyla dayanışması n ı ve enternasyonalist kardeşlik bağ larını belirten bir karar a lmıştır. Parti kongresi, yeni merkez komitesiyle yeni revizyon komisyonunu seç m iştir. Yeni merkez komitesi de i l k genel oturu munda, yönetim kurulunu, daimi başka n l ı ğ ı ve merkez kom itesi sekreterliğini seçmiştir. Pa rti kongresi. Romen Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreterliği'ne Nicolae Ceausescu'nun seçi lmesini coşkunlukla seı ô m l a mıştır. Romen Iı a l kı, Romen Komünist Partisi iX. Kongresi'nin ça l ışmalarını büyük bir di kkatle izlemiş, b u çalışmalara katı l m ı ş ve kong renin a l d ı ğ ı kara rları tümüyle doğrulamıştır. Kongrenin koyduğu ödevleri yerine getir_ mek a macıyla çalışmalarında bütün güçlerini kullanmaları için partinin yayı nladığı çağ rıya emekçi ler coşkun lukla karş ı l ı k göstermektedir. Pa rti kongresi, dünya kamu oyunda büyük bir yankı uya ndırmıştır. Pek çok komünist ve işçi partisinin ve diğer demokratik partilerin temsilci leri yaptık l a rı konuşma l a rda kong reyi sel a m l a mışlar, kongreye pek çok mesaj ve mektup gel miştir. Romen Komünist Partisi'nin iX. Kongresi, pa rtinin kuvvetinin, yürüttüğü ma rksist-leninist siyasetin doğruluğunun, safl a rındaki birliğin, kitlelerle sıkı bağ l ı l ı ğ ı nın, parti ve merkez komitesi etrafında Iıa l kı n sarsıl m a z birli ğinin güçlü b i r gösterisi olmuştur. Bütü n bunlar ise, sosya l izmin ve kamü nizmin kurulması için yürütülen savaşta yeni zaferlerin g a rantisi d i r.
816
Lôtin Amerikada devrimci süreç. ve demokrasi sorunlan
Pedro Motta Lima lôtin Amerikada devrimci gelişmelerle i l g i l i demokrasi sorunlarının i ncelenmesi, bugün çok büyük bir önem taşımaktad ı r. Bu önem, sadece, m i l l i kurtuluş hareketleriyle çal kalanan lôtin Ameri kanın dünyada öyna dığı büyük rol ü n öneminden i leri gelmiyor. Son y ı l larda kıta mıza mahsus özell ikler meydana çıktı . Bilimsel sosyal izme düşman olanları n iddıalarına rağmen, bu özell i kler prensipleri yalanlamıyor. Toplumsal evrim i n m üde madiyen değişen, çok çeşitli biçimlere g i rmesi, marksizm-Ieni nizmin temel tezlerin i n doğ ruluğunu ispatlıyor. Toplumsal çel işmelerin olağanüstü keskinleştiği, temel yapıdaki değiş meleri sağ l ıyan şartla rı n hızla olgu n laştığ ı bu dönemde, lôtin Amerikada yirmi şu kadar mil let m i l l i ve toplumsal kurtu luşun ortak temel soru n l a rıyla karşılaşıyorla r. Hesaba katmak zorunda olduğumuz çeşitli cografi, etnik, ekonomik, sosyal ve politik fa rkl a ra ve özelliklere rağ men, lôtin Amerika halkları n ı n karşılaştığı temel soru n la rı n ortak özell ikleri açıktır. Bu yazıda incelediğimiz soru nda, yani lôtin Amerikada politik demokrasi sorununda, bu özell i k büsbütün bel lidir.
O l kelerimizin siyasi yapısında, kuru luşların ve demokratik özgü rl ü klerin gelişmesinde - daha doğrusu gelişmesin i geciktiren etkenlerde - ki ortak unsurlar, uzun ve çok yönlü, çok çeşitli tarihsel gelişmenin sonuçl a rı d ı r. Çağdaş ıspa nyol Amerikan toplumunun temelleri nd e gördüğ ümüz u n surlar şunlard ı r : Fetih, sömü rg ecil i k, yerli uyg u rl u kl a rı n yok ed i l işi, kızıl deril i halkın kırımı, köle haline getiri l mesi ; büyük toprak m ü lkiyetine, kızıl derili ve kara deri l i ha l kı n köleleştiril mesine, bütün iptidai maddelerin ana yurtlara, ya ni Ispanya ve Portekize gönderi l mesine dayanan yarı feodal, askeri ti pte bir sosya l-siyasal sistemin zor yol u ile kurulması. Oç yüzyıl boyunca lôtin Amerika kıtasında, her şey sömürgecilerin çıka rla rına göre aya rlandı. Bu süre içinde, bölgesel soru n l a ra bir çözüm yol u bulmak, özellikle yerli halkın hayat şa rtlarını, siyasal bilinçleri n i, kültür düzeylerini yükseltmek için hiçbir şey ya pılmadı. Bu şa rtların tôbii sonucu, köleleştiri l m i ş halkın d i renişi oldu. Sayısız savaşlar, kızıl deri l i aşiretlerin isyan l a rı, kaça k köle çetelerini n ayaklan m aletrı (XVi i i . yüzyılda Brezi lyada uzun süre deva m eden ve «Pa i m a rya 817
Cumhuriyeti .. adı i le a n ı l a n köle çeteleri bu hareketlerin en büyüğü olmuş tur.), sömürülen tabaka ların memnuniyetsizl i ğ i n i ve direnişini belirten çeşitli hareketler sayesinde, i nsan l a rı n temel hakları ta nındi, daha sonra do milli ku rtuluşlar gerçekleşebil d i . Bununla beraber, Lôtin Amerika ü l kelerinin çoğunda, XiX. yüzyı l ı n i l k yarısında zafere u laşan, büyük savaşlarla en yüksek noktası na varan m i l l i bağı msızl ı k hareketinde, köklü bir sosyal devri min özel l i kleri görü l me miştir. Orneğ in, Fransız burjuva ihtilôlinin a ksine, geniş ha l k · yığınları, bağı msızlı k h a reketine sürüklenmemiştir. Bu yözden de, milli bağı msız I ı kla beraber, yarı-feodal siysal ve sosyal iç ya pıda köklü dönüşümler gerçekleşemed i . Yönetici «mutlu azınlıb,la demokratik akımlar a ra sındaki mücadele, Lôtin Amerika ü l keleri bağ ımsızlığa kavuştukton sonra do devam etti. XiX. yüzyılda, i ki nci bir eği l i m belird i : Bu do bütün dünyaya ün salmış «Lôtin Amerika di ktatoryaları»d ı r. Büyük toprak sahipleri ve yüksek memur lar çevresinden şu veya bu grup, ordunun (veya bir kısm ı n ı n) desteği ile i ktidara geliyor, halkın menfaatlarını, isteklerini hiçe sayarak, d i ktator yası nı yü rütüyardu. Bununla beraber, yönetici sınıflar bu d i ktatoryal a rı n ı pek kolay kuramıyarlard ı . Büyük ça balar sa rfetmek zorunda ka lıyorlardı. Cllkede şiddetli çatışmalar mrydana geliyord u . Brezilya m i l l i bağ ı msızlığına kavuştuktan yirmi beş yıl sonra, b u ülkenin feodal ve köleci gerici güçleri, «çift partili», parlômentosu bulunan bir meşrutiyet kurdular. Bu rej im, Ingiliz sisteminin bir karikatürü idi. «Meş ruti.. kra l l ı k elli yıl devam etti, bu süre boyunca, halk d i rendi, birçok silôhlı ayaklanmala ra, sokak savaşlarına başvurdu, kışlalarda askerler isyan çıkardılar. Bu hareketlerin başlıca a macı, kölelik sisteminin kaldırıl ması ve Cumhuriyetin ilôn edi lmesi idi. Daha sonraları, «mutlu azın l ı k» çevreleri, diktatoryalarını eskisi kadar kolay kura mıyacaklarını a nlayınca, evvelô I n g i l iz, sonra da Ameri ka n emperyal istleriyle birlik o l u p , Cu mhuriyet şeklinde sözde demokrasiler kurma yoluna gittiler. Zaten, d i ktatorya ların çoğu, cumhuriyet perdesi a ltında gizleniyordu. Arada sırada yapılan ve daima hile karıştı rılan seçimlerin tek a macı, partiler yol u ile i ktidarı ellerine geçirmeğe çal ışan çeşitli yönetici çevre lerin, devlet meka nizmasındaki kilit noktaları a ra la rı nda böıüşmeleriydi. i kide bir ya pılan sivil ve askeri hükü met da rbeleri, bir süre için bu oyun l a ra son veriyordu . Lôtin Amerika nın birçok ü l kesinde bugün de olduğu g i bi, halkın büyük çoğunluğuna, okuma yazma bil mediği veya fakirliğin ileri sürülerek, seçme ve seçi lme hakkı ta nınmıyordu. Lôtin Ameri kanın iktisadi ve sosyal yapısı n ı n üç geleneksel direği, toprak sahibi, papaz, ve genellikle cu mhurbaşka n ı ünvanını taşıyan general'dı. Batı Avrupada, Birleşik Amerika Devletlerinde, burjuva demokrasisi, bel i rl i sınırlar içi nde, kapita l ist sosyal ve ekonomik iç yapının gerçekten ifadesiydi. Ama Lôtin Amerikada, a ksi ne, burjuva demokratik kuru luşla r, 818
çoğun lukla. bu yaba ncı örneklerin sözde bir kopyesi kalıyor. gerçı; k top lumsa l i l işkileri ifade etmiyordu. Bunlar ya rı-feoda l. yarı -sömü rgeci siste m i n g izlendiği yeni bir perdeden başka bir şey değ ildi. Gelişmeğe başlıyan burjuva sınıfı. �imkônlar nispetinde ... bu sistemde kendisine bir yer ayı rmağa çal ıştı. Lôtin Amerika ülkelerinin çoğ unda. siyasal yapıya demokratik bir yön vermeğe ça lışmadı. Lôtin Amerikada demokrati k u nsurla rın meydana gelişi. gelişmesi. burjuva sınıfı nın yürüt tüğü mücadelenin sonucu deği l ; bunlar. işçi hareketin i n şiddetlenmesin den. ilerici ayd ı nların. bu ayd ı n çevreleri n en savaşçı unsuru olan ü niver site gençliğinin yürüttüğü mücadeleden doğdu. Bu demokrati k unsurlar. Uruguayda . Şilide. Kosta-Rikada daha çok gelişti. Siyasi özgü rlükler. vatandaş l ı k hakla rı sağlandı. ay ha kkı oldu kça demokratik b i r şekilde halka tanındi. askeri hükümet d a rbele ri azaldı. sendi ka ha reketi kanunileştiriidi. ün iversite m u hta riyete kavuştu. Ama Arjantinde. Brezilyada. Kolombiyada. Kübada. demokratik u nsurla r daha güçsüzdü. Hiç şüphesiz. bugün bi le. Lôtin Amerikada sağla nmış olan demokratik özgürlükler. Batı Avrupa emekçilerinin bu a la nda. bundan elli yıl önce elde etti kleri başarılarıo bile m u kayese edilemez. Lôtin Amerika n ı n bazı ü l kelerinde. 1 91 0-1 930 y ı l l a rı a rasında elde edi len demokratik başarı l a r. yu rtsever ve demokratik hareketlerin. devrimci ayaklanmaların. köylülerin toprak uğru nda yürüttüğü savaşların. büyük şehirlerde yapı lan g revlerin sonucudur. O yı l l a rdaki başlıca hareketler şunlard ı r : Meksikada ihtilôı. Nikaraguayda Sandino isya nı. Rio de Janei roda. Sao-Paulo'da genç subaylann aya klanma/an. Prestes'in idaresin deki askerlerin iki yıl süren flyürüyüşü .. vb. 1 930-1940 yılları a rasında geniş ha l k kitleleri siyasi m ücadeleye katı ldı. gelenek haline ge/en «mutlu azınlık.. idaresi sistemine meydan okudu. Askeri hükü met da rbeleri n i n yeri ni. sosyal devrimler a lıyordu. Mutlu azın lık çevrelerinin eğemen liğini koruyan geleneksel politik sisteminde i l k buhran. 1 930 yılları nda açı kça bel i rdi. Geleneksel i ç yapı larda oluşan genel bu h ra n ı n b i r halkası olan bu bu h ran. bir yandan politik m ücade lenin. öte yandan da burjuva sınıfının yürüttüğü sosyal faaliyetin so nucu idi. Lôtin Amerika n ı n en çok sanayileşmiş ü l kelerinde bile. burjuva sınıfı. çoğun zaman. büyük toprak ağalanna karşı gelmek şöyle d u rsun. a ksine. onlarla işbirliği yaptığı halde. 1 930 yılları nda bu sınıf. i l k defa. kendi posisyonlarını koruyarak. sosyal çelişmelere son vermek isteği ni bel i rtti. Kukla parla mentolarda daha çok temsi lci bulundurmağa ça l ıştı. bakan lıklar elde etmek üzere daha a ktif bir mücadele yü rüttü. ilk defa o l a ra k. burjuva sınıfı. halkın (özellikle şehir halkının) diğer sınıf ve ta baka l a rına yaklaşmağa ça l ıştı. Bazı ü l kelerde. milli burjuvazinin en i lerici g rup ları - büyü k toprak ağaları veya emperyalist tekelcileriyle ortak çıkarları bulunmadığı için - toprak reformuno taraftar oldular. emperyalist tekel cilere ka rşı geldiler. bunları n kontrol a ltına a l ı nmasını istediler. Milli bur819
j uvazi nin. Meksikada. Brezilyada. Şilide. kesinlikle yürüttüğü bu politika. başka ü l kelerde daha güçsüz kal mıştır. Brezilyada. b u rjuva çevrelerinin yönettiği bir ayaklanma. seçimlere hile karıştıran eski reji me. onun dalavera larına ve emperyal ist uşaklığı na son verdi. Getulio Vargas'ın öncülüğ ündeki m i l liyetçi b u rjuva h a reketin şiarı : .. Halkın ayaklanmasını beklemden. i htilôl ı kendi m i z yapa l ı m ..dı. Yarı feodal m utlu azınlığa karşı demokratik mücadeleyi d üzenlemek yol u nda o zamana kada r en ufak ça bada b u l u nmıyon b u rjuva sınıfı. devrimci hareketin öncüsü olara k görünmeğe çal ıştı. Hiç şüphesiz. 1 930-1 940 yıl l a rında Vargas'la Peron g i b i. b a z ı milliyetçi b u rj uva liderleri . komünistlere baskı ve terör uyg u l a d ı kl a rı halde. işçi sınıfı n ı n bazı kesi mlerini - özell i kle gençleri - kazanmasını bildiler. Sosyal kanunlar a la nında. emekçilerin yı l l a rd a n beri u ğ runda savaştığ ı önemli reformla r gerçekleşt i rdiler (sen d i ka kurma hakkı. lokavt yasağı. sosyal sigor taların genişletilmesi vb.). Yine ö dönemde Brezilyada m i l l i menfaatleri savunmak. sanayi ü retim i n i a rttırmak. büyük yatırı m l a r istiyen v e a mortismanı u z u n süren i ktisadi kol larda. devlet kapitalizmini geliştirmek üzere çeşitli tedbirler alındı. Ama öte yandan. Peron-Va rgas tipinde m i l liyetçi b u rjuva reformistleri. siyasi hayatı demokratikleştirmek üzere en ufak ça bada bulunmad ı l a r. Aksin e : Bu h a reketlerin ta raftarlarına göre. m i l l i bağ ı m sızlığı berkitecek. kendi hegemonya la rını ·devam ettirecek en e m i n yol. «g üçlü bir iktida r..dı. lôtin Amerikada çok yaygı n olan «milli şef.. geleneklerinden ya ra rlanan Peroncu · l a r. Vargas'cıla r ataerkil (pederşahi) otoriter bir devlet kurmağa çalıştı l a r. Bu a maçlarını gerçekleştirmek üzere. zaten güçsüz kal m ı ş de mokratik kuruluşları . parlômentoyu, partileri, siyasi özg ürlükleri daha da zayıflattı lar. kredi lerini bozdu l a r. ka m u oyuno hiç b i r ifade yol u bırak madılar. Halk yığ ı n l a rının. sözden i b a ret ka lan demokratik rej i me. hileli parlô menter sisteme karşı duyduğu kuşku. ataerkilci hükü metlerin işini kolay .Iaştırdı. Burjuva yönetk i lerin, demokrasi ile toplumsal kalkınmayı bir a rada sağlıya mamaları. va rolan rej imieri güçsüz b ı ra ktı. ama öte yandan da. bütün kıtada. demokratik ha reketi de zayıf düşürdü. Bu çel işmenin sonuçl a rı bugün bile m i l l i ku rtu luş hareketini olumsuz yönden etkilemek tedir. Ne yazık ki. bu çetin ve çok-yönlü dönem. dünya komünist hareketi nin e n sekter olduğu döneme tesadüf eder. Burjuva demokrasisine. siyasi özgürlüklere. varolan seçim sistemine yapılan tenkitler. propaga nda nite liğinde kalıyor. kitlelerin devrimci ve demokratik eğiti m i n i sağla mıyordu. Varolan demokratik kuruluşların bazı kötü yönleri n i tenkit etmekle. yığın l a rda bu kuruluşların özüne ka rşı b i r g üvensizlik uyandı rıl ıyord u . Böylece ataerkilci m i l l i şef demagoj isi. siyasi hayata yeni g i ren yığ ı nları daha kolaylı kla etkil iyordu. Işin en kötüsü : otoriter reformist eğ i l i mlere ve özel likle bu eğ ilime bağlı olan kitle örgütlerine karşı. sekterlik yüzünden birçok hata işlendi. 820
örneğin, 1 930 yı lları nda Brezilya Komünist Partisi nin sekterliği, emek çilerin birliğine, ilerici güçlerin işbirliğine büyük darbeler i n d i rdi ; bu sek terlik, proletaryan ı n, ve öncüsü olan partin i n siyasi � ücadeleye daha etkil i bir şekilde katılmasını önledi ; sosyal mücadelede, işçi sınıfı n ı n yöne . tici rol ü n ü sağlıyaca k legal m ücadeleye engel oldu. Bu şartlar içinde, reformist h areket, burjuvazinin m antıksız ve dar çerçe vesinden k u rtulamadı ; yeni başa rılar, köklü yapı reformları, ü l kelerimizin demokrati kleşmesini sağlıyaca k etkili b i r m ücadele yürütülemedi. Komünistlerin tenkitleri ve muhalefeti karşısında m i l liyetçi- reformist d i k tatoryalar baskı ve törör yoluna g ittiler; komünistleri halkın yara rına olan reformların düşma nı, «mutlu azınlığın o rtakla rı, emperya l istlerin ajanları «diye tanıttılar. Komünist Enternasyona l ı n ı n VII-nci Kongresinden sonra ancak, sekter liğe karşı şiddetli b i r savaş yü rütebildik. 1 930-1940 y ı l l a rı nda bütün dünyada faşizme karşı yürütülen savaş, lôtin Amerikada, demokrati k fikirleri yeniden canlandırdı. ıspanyol hal kının yürüttü ğ ü devrimci savaş, bu savaşı destekleme duygusu dünya komünist ha reketinin oynadığı düzenleyici rol, bütün lôtin Amerikada derin yankıl a r uyandırdı. I kinci Dünya Savaşında faşist a leyhtarı cephenin elde ettiği zafer, bu eği l i m i bir kat daha şiddetlendi rdi. Ikinci Dünya ' Savaşı y ı lla rı ile bu savaştan sonraki ilk yıllarda, demokratik hareket lôtin Amerikada büyük başarı l a r sağladı. Guatemalada, Arjantinde, Venezue lada, Ekuatorda, Bolivyada, mutlu azınlık i ktidarı bırakmak zorunda kaldı. Ama 1 940 yılları n ı n sonuna doğru, komünist parti lerin i n çoğunda, elde edilmiş demokratik hakları küçümseme, horgörme ; burjuva demokrasisi n i sekterce tenkit etme eğ ili mleri tekrar belirdi. Birçok komünist partisi, m i l l i v e demokrati k savaşta ki temel taktik amaçları ; h a l k ı n bütün s ı n ı f v e ta ba kaları seferber edilerek, savaşılacak «1 numara l ı düşma n»ı tespit ve tayin ederken hataya düştü. Bu hata l a r, komünistlerle çeşitli reformist eğili mler (özellikle hukumette temsil edilenler) a rasındaki ayı rı mları bir kat daha derinleştirdi. Böylelikle birçok ülkede, işçi sınıfının birleştirilmesi, emper yalist a layhtarı, mutlu azınlık a leyhtarı cephenin kurulması, büyük güç lüklerle karşılaştı. Işte o dönemde, emperyalistler karşı-saldırıya geçtiler. Halk hareketinde görülen gelişmeden ürken burjuvazinin çok geniş bir kesimi, büyük toprak ağalarının, gerici askeri cevreleri n saflarına geçti. Komünizm a leyhtar lığını şiar edinen mutlu azı n l ı k, geleneksel tipte askeri hükü met da rbeleri yolu i le, diktatoryalarını yeniden kurmağa çalıştı. Yerli oligarşinin i ktida rı tekrar ele geçiremiyecek kadar güçsüz kaldığı ü l kelerde, emperyalistler kukla hukumetler kurdula r : Küba'da Battista, Pa raguay'da Morinigo ve Stroessner, Guatemala'da Casti llo hükümetleri gibi. Hiç şü phesiz, 1 940 yılları sonlarında, 1 950 yı l l a rı başında, işçi devrimci hareketinin gerilemesini sağlıyan başlıca etken, soğu k ha rpten yararla nan emperyalistlerin durumlarını bir süre için sağlamlaştırmaları, ve yerli 821
gerici g üçlerin kuvvetlen mesi d i r. (Devrimci hareketin geril mesinde başlıca aşamalar şunlar olmuştu r : para ile tutul m u ş isti lacıların Kosta-Rika'yı işgal etmeleri ; Venezuelada, Perudo, Kübada askeri d iktatoryaların kuru l ması ; Guatemalada ihtilôlciları n yenilg iye uğraması.) Bunu nla beraber, kişiye tapma döne m i boyunca, lôtin Amerika kom ü n i st partilerinde - özellikle Brezilya Kom ünist Partisinde - uygulanan metotların, benimsenen yanlış tutu m l a rı n o l u msuz etkileri ni de hesaba kat m a rrıı z gerekiyor. 1 945 yıllarında lôtin Ameri kada, demokrasi u ğ runa yürütülen m ü cade lede, devrimci harekette, yeni bir dönem başlamışt ı r. ii
Bu s o n yıllarda lôtin Amerika kıta sındaki d u ru mu n başlıca özellikleri şunlard ı r : Amerikan emperyalistleri faaliyetlerini a rttı rd ı l a r (Panama olay ları ; Dom i n i koda Amerikan m üdaha lesi, bu faa liyetin iki beli rtisidir an cak.) ; yerli gerici g üçler de g enel b i r saldırıya geçtiler. Ote ya ndan, demokratik özg ü rl ü kleri n, gerçek ve etkili kuru luşları n elde edil mesi için yığınları n yürüttüğ ü savaşlar, başlıca şort ha line geld i ; kitleler milli bağ ı m sızlık, sosyal kalkınma uğruna savaşm a k zorundadırlar. Küba devri m i nin elde ettiği başa rıla r, bütün kardeş ü l keler için eşsiz bir örnek oldu. Bu başa rılar ışığı nda, devrimci m ü cadele yeni yen i şekiller a lıyor, yepyeni bir öz kazan ıyor. lôtin Amerika ü l kelerinin devrimci gelişmesinde siyasi demokrasi uğrunda yü rütülen savaşın olanı, bu savaşa özgü ödevler nedir? lôtin Amerika ü l keleri n i n büyük çoğ u n l u ğ u için temel sorun, siyasi, h u kuki, içti mai, bütün eski iç-ya pıları yok etmektir. Bu köklü dönüşümlerin gerçekleşebilmesi, açık, gizli, bütün di ktatorya ların devril mesine bağlıdır. Bu a maçla, ne pahasına olursa olsun, mühalefetin bütün g üçleri - büyük burjuvazinin doğrudan doğruya yönetici çevrelere bağlı o l mıyan kesim lerini bile içine olacak - b i r cephe içinde birleştirilmelidir. Gerilemiyecek kadar g üçlü, köklü bir devrimci ha reketi başarıya ulaştıracak başlıca etken, bütün emekçi kitlelerin, i lerici ülkü ler uğrunda yürütülecek savaşta bi rleşmesidir. Lôtin Amerikada bütün devri mciler ve özellikle kom ü n i stler - emperya l istıere ve yerli gericilere karşı yürütülen savaş ister barışçı yollarla yürütülsün, ister silôhlı aykalanmalar şeklini a lsın - zaferin ve başarı nın herşeyden önce geniş ha l k kitlelerinin yürüttüğ ü savaşa bağlı olduğu n u a n ladılar. Bu kitle hareketinin düzenlenebilmesi, etkili bir de mokrasi n i n temel u nsurlarından, ve her şeyden önce demokratik kuruluş lardan, partilerden, sendi kalardan yararlanmağa bağ l ı d ı r. Bugün Lôtin Amerikada demokratik hareket gelişmekte, g üçlenmektedir. Uruguay, Şili g i b i demokratik u nsu rların g üçlü olduğu yerlerde, demok ratik hareketin etkisi, eskisinden de büyüktür. Anayasayı gara nti a ltında tuta n işçi hareketinin g ücü, halkın yü reğ i ndeki demokratik özg ürlük ve ka nunilik sevgisi, Anayasa gelenekleridir. Çünkü 20nci yüzyılda, bu ü l ke822
ler. Anayasa rej i m i nden başka rej i m tan ı m a m ı ştır. Arjantinde. bazı sen d i ka l iderlerinin muhalefetine rağ men. otuz yıldan beri işçi ha reketi geliş mekte. gerici güçlere karşı gelmekte. demokrasiyi tekrar kurmak. geniş letmek üzere. kahra manca savaşmaktadır. Kom ü n i stl�rin iddıa ettiğ i g i bi . ü l keleri mizde. demokratik savaşın başlıca ödevi. çok g e n i ş g üçleri b i r o raya toplıyorok. gerici m u t l u azınl ı k g üçlerinin duru m u n u sorsmak. Ame rikan casusluk servislerinin. Genel Kurmayın ı n ve yerli gericilerin karşı devrimci darbelerine set çekmektir. Brezilyada nisan 1 964te ya pılan askeri hükümet da rbesini düzenl iyenıer. send i ka hareketini. üniversite gençliğini bölemedi ler. Bir yandan ya pılan baskıloro. öte ya ndan verilen tavizlere rağ men. safl a rı g ünden g üne geniş l iyen halk kitleleri. demokratik özg ürlüklerin tekra r ta nınmasını. genel affın çıkarı l masını. belediye seçi m lerinin ve genel seçimlerin. konunun tespit ettiği süreler içinde yapılmasını istiyor. Bugünkü d iktatoryaya son veri l mesi. h a l kta n ya na bir hükü metin kuru lması. Cumhurbaşkanı seçi m leri n i n yapılması istekleri g ünden g ü n e daha şiddetle d i l e geliyor. Bugün. demokratik özgü rlükler uğru nda yürütülen savaş. Brezilya n ı n kurtu luşu yol unda en önemli aşama hal ine geldi. Latin Ameri kadaki son olayl a r (özellikle Bolivyada. Ekuvatorda. Kolomb yoda). devrim i n gelişmesinde demokrasinin oynadığı rol ü ve taşıdığı an l a m ı bir kez daha belirtmiştir. Dominika olayla rı do bu gerçeği ispatlamıştı r. Nisan aya kla nması de mokrati k rej i m i n tekra r kuru l ması ile başladı. Emperya listlerin ve mutlu azınlığın beslediği d iktatoryayı a laşağ ı eden sila h l ı ha l k kitleleri. demok ratik kuru l uş la rı tekrar ku rdular. Ameri ka l ı emperya listler hemen. Domi nikaya binlerce asker gönderdiler. Oysa düşmanın askeri üstünlüğünden ü rkmiyen halk kitleleri. demokratik özg ü rl ü k leri ve kuruluşları ; memleketin m i l l i egemenliğini ve kendi kaderi n i tayin etmek hakkını savu nmağa kara rl ı olduklarını bel irttiler. Bütün dünya halkları gibi Latin Amerika hal k l a rı do. Amerikan sal d ı rı s ı n ı şiddetle protesto etti. Dominika halkını destekledi. Düşman. askeri ü stü nlüğü. yolu i le. Dom in ika halkına isteklerini kabul ettiremed i ; metodunu değiştirmek zorunda kaldı. m üza kerelere g i rişti. Bu sonuçlo. he rkesi n nefreti n i kazanan deniz pyada kuvvetlerini çıka rma metoduna boşvuran Amerikan politika sına büyük bir da rbe indi rilmiş oldu. Küba. Guatemala. Brezilya. Kolombya. Venezuela. Domini ka ha l k l a rı n ı n geçi rdiği devrimci tecrübeler bize şu gerçeği ispatla ma kta d ı r : Latin Ame rikada. gerici diktatorya lara. huku met da rbesi teşebbüslerine karşı. özgü r l ü k ve demokrasi uğrunda yürütülen savaş. Ma rks'ın deyi miyle devri m i n «genel baha nesi». başlrea şartı. siyasal v e toplumsal güçleri geniş bir cephe içinde birleştirebilecek, seferber edebilecek amaçttr. Latin Amerika ü l keleri n in çoğunda bugün görülen özel l i k. işte budur. Ote yandan. bu tecrü beler bize şunu de göstermekted i r : Latin Ameri kada (ve aynı şa rtlarda bulunan bütün ü l kelerde) devri m i n gelişmesi. 823
demokratik k u ru luşları n barışçı yollarla ve hızla kuru l masına bir takım engeller yaratıyor. Bunun nedeni, sadece, demokratik kuruluşların az gelişmiş olması, yahut da bir ü l kede - yukarıda görüldüğü gibi - Anayasa geleneğinin pek eski ol mayışı değ i l ; rol oynıyan başka etkenler de var. Lôtin Amerikaya özgü şartlar içinde, emperyal izme karşı yürütülen dev rimci mücadele, m i l l i bir ha reketten çok, bir sınıf savaşıdır. Lôtin Ameri kanın Afrika i le, Asya ile farkı budur. Devrim i n her aşa ması nda, sosyal sınıflar a rası nda şiddetli çatışmalar oldu. Demek oluyor ki, ü l kelerim izde, yerli gerici direnişin niteliğini ve önemini yanlış değerlendirmekiz, çok tehlikleri sonuçlar doğ u ra b i l i r. Bugün, Lôtin Amerika devrimcileri bütün d ikkatlerini, dış düşmana yani Amerikan emperya lizmine karşı yürüttükleri savaşta, karşılaştıkları güç l üklerin üzerinde topluyorlar. Cografi özellikler, ü l keleri m i zde faaliyet yürüten yabancı tekellerin muazza m çı karları, Lôtin Ameri kanın, Ameri kan Genel Kurmayın gözünde taşıdığı strateji k önem ; devrimci m ücadelemizin iç şartlarını, Asyaya, Afri kaya, hatta Batı Avrupaya oranla, daha da zor laştıran etkenlerdir. Bu ortam içinde, halkı n ve milletin a leyhinde faa liyet gösteren i ktidarı devirdikten hemen sonra en önemli ödev, Amerika l ı ların desteğinden yara rlanan gerici g ü çlerin karşı-saldırısı n ı püskürtmektir. Lôtin Amerika ü l keleri n i n geleneklerine göre, bugünkü g ü çler dengesi de hesaba katıl ı nca, daima silahft yol l a ra g idecek olan karşı-devrim teh likesi karşısında, gerici g ü çleri n bütün desteklerini yıkma k ; yani eski politik mekanizmayı - özel likle baskı meka nizmasını - yok etmek, devrimciler için bir zoru n l u l u ktur. Tecrübelerin bize gösterd iği g i bi , gerici g ü çler d a i m a sözde-demokratik kuruluşlarda n yararlanmağa ça l ışı r ; demokratik zorunlulukları, karşı-devrimci provokasyonlarını gizlemek için kullanı r. Bazı şartla r içinde, devri m i n belirli aşamala rı nda (Guatemala'da, Kosta Rika'da, Bolivya'da, Brezilya'da ve özel l i kle Küba'da görüldüğü g i bi bazı özgürl ükleri sınırland ı rocak tedbirlere hemen başvurulmalıdır; bu ted birler, yeni i ktidara ve devrimci dönüşümlere düşman olan siyasi çevre Iere karşı a l ı n ma l ı d ı r. Kritik bir anda, «kuru luşla rı n meydana getiri l mesi .. gerekçesiyle tereddüt geçirmek, temel sorunları n çözümünü geciktirmek, devrim temposunu yavaşlatır, hatta devrimi yenilgiye götürür. Devrimci hareket başa rıya ula ştığı, duru m u n u kuvvetlendirdiği anda, toprak re formu, ü reti min miııileştirilmesi . yeni bir d üzene sokulması. emekçilerin yaşama şartları n ı n yükselti l mesi g i bi, en önemli toplumsal ve ekonomi/< dönüşü mler meselesi ele a l ınmalıd ı r. Lôtin Amerika ü l kelerinde. y�ni demokratik müesseselerin kurulma tem posu, empe ry a list taraftarı m utlu azınlık hükü metleri devri l i r devril m ez. karşı m ıza çıkan başka bir sarunun çözümüne bağ l ı d ı r ; bu sorun, en kısa süre içinde. emperya list a blukasını etkisiz bıra kma k ; az gelişmiş ü l kenin ekonomik gelişmesini sağla m a k ; ülkenin kayna klarından ve sosyal ist ülke lerin yard ı m ından yara rlanarak. «bir a n önce XX- nci yüzyıla sıçramako> sorunudur. 824
Aldığı şekiller ne olursa olsun, devrim m utlu azınlık sisteminin temel lerini yıkıp, eşitliğe, h akka daya n a n bir topl u m u n temellerini atınco, demokrati k bir öz kaza n ı r. Başkalaşma süresi i çi nde, devri mci iktidar, tek cephe komiteleriyle demokratik m i l l i cepheyi teşkil eden g üçlerin siyasi örgütleri şekl ini alabilir. O zaman karş ı mıza b i r soru çıkıyor : devri m i n gelişme ve derinleşme süresi içinde, politik demokrasi sorunlarının bir a n l a m ı, bir önemi kal m ı yor m u ? bunların üzerinde d u rmamız gerekmiyor m u ? devrim i n diğer soru n l a rı çözüldükçe, bunlar da otomatik şekilde mi çözülür? Devrimci hareketin geçirdiği tecrübeler ışığ ı nda, bu soruyu olu m suz şekilde cevap landırmamız gerekiyor. Devrimci demokrati k ' prensiplerin i h m a l edi l mesi, demokrasiye dar, biçimsel bir nitelik veril mesi, devrimci kareket ve yönetici kadrolar için b i r takı m teh l i ke teşkil eder. Bu tehl ikelerin en büyüğü şudur: demokratik biçimlere çok önem veren çevreler (ayd ı nlar, orta tabakalar) devrimden uzaklaşı r, devri m i n toplu m s a l temeli de böylece dara l ı r. Yığınları n politik yönetime katı lma mesele s inde, demokratik şekillerin küçümsenmesi de çok teh li kel i o l u r ; çünkü yöneticilerin kitlelerle teması kes i l i r, i ktidar demagogların eline geçer, devrim burjua ve bürokratik bir şekil a l a ra k soysuzlaşır. XXnci yüzyılda, Lôtin Amerika devri mleri n i n şanlı başlangıcı sayı lan Meksika devrim i , bu soysuzlaşmanın acı bir örneğ idir. Tarih bize şunu de göstermektedi r : Devrim i n , içinden soysuzlaşarak, veya dış baskılora, emperyalistlerin açık m üdaha lesine uğrıyarak, ama cından uzaklaşması teh l i kesi de vardır. (Bunun bir örneği son onbeş yıl içinde Bolivyada olup bitenlerd i r.) Bu şartla r içinde kapitalist olm ıya n gelişme yoluna g i ren yeni devletle r ; em peryalist a leyhtarı demokratik bir h a l k devri mine hazırlanan ülkeler, gerçek bir demokrati kleşme progra m ı hazı rla mak, uyg u l a ma k, demokratik olanakları to nınlamak zo runluluğundadır. Bu soru nun büyük önemini kavrayan komünist partileri, tek cephenin diğer güçleriyle işbirliğ i yaparak, doğacak olon yen i toplu mu n hukuki ve siyasi m üesseseleri nin kurulması ve gelişmesiyle i l g i l i bir program hazır lıyorlar. Bu progra m ı tayin ve tespit ederken, sadece Lôtin Amerika ülkelerin deki devri mci hareketin değ i l , sosyalist d ünyasındaki bütün kardeş parti lerin de geçirdiği tecrübeleri göz önü nde tutma k zoru ndadırlar. Sovyetler Birliğinde, h a l k cumhuriyetlerinde, sosya list devrimden, sosyal izmin kurul masından çı karılaca k dersler, bütün komünistler, bütün devrimciler için, büyük önem taşı r. Yeni politik sistemin elde ettiği başarılardan olduğu kadar, kişiye tapma devrin i n kötü sonuçlarından da ders çıka rmalıyız. Halk kitleleriyle yöneticiler a rasındaki i lişkileri olu msuz yönden etkiliyen keyfi idare metotla rı , sosyal i st kanunları n ayak a ltına a l ı n ması, sadece 825
sosyalist ü l kelere zarar vermedi ; kapitalist ü l kelerde, komünist partilerle emeçiler ve halk arasındaki bağları d a gevşetti. Kişiye tapma döne m i n i n sonuçla rı ndan p e k g ü zel yara rlanmasını b i l e n gericilerin halk arasında yayd ı kları propagandaya göre, sosya lizmde .. maddi faydalar», a ncak temel özgü rl üklerden, önceki toplumsal şekillerin fedakô rlıklarıyla elde edi l m iş demokratik haklard a n vazgeçme suretiyle elde edilebil i r. Yığın lara demokrasinin sosya lizm den ayrı bir şey olmadığını ispatlıyan Sov yetler Birliği Komü nist Partisi XXnci Kongresi, gerieilerin bu yalanlarına karşı savaş olanaklarını sağladı . Sovyetler Birliği Kom ünist Partisi XXnci Kongresinde a l ınan, 1 957-1 960 Bildiri lerinde tekra rlanan kararlar, m a rksist-leninist demokratik prensiplere yeni bir güç sağladı ; Sovyetler Birliği nde, h a l k cumhu riyetlerinde, sos ya list demokrasinin gelişmesinde sağlanan her başarı, ü l keleri mızdeki politik havayı olumlu şekilde etki liyor, Hataları d üzeltmek için sarfedilen çaba lar, sosyalist demokrasinin ü stünlüğünü ispatlıyo r ; komünist pa rtileri, burjuva veya reform i st partilerden çok daha demokratik bir niteli ktedir. Bununla beraber, kişiye ta pma devrindeki a ntidemokratik hareketlerden sa m i m i ola ra k ürkmüş olan bazı i lerici çevreler, bizimle hôlô barışma m ıştır. Orta tabakalarl a a ra mızda a rada sırada ortaya çıkan a nlaşmaz lıklar, kısmen de olsa, bu eski hata la rı n sonucudu r. Şu noktayı göz önünde tutmalıyı z : bütün d ünyada o lduğu gibi, Lôtin Amerikada, kom ü n i st aleyh tarı propagandanın kullandığı en sisteml i ve çoğu za man en etkili silôh, bizleri a nti-demokratik, zorba idare metotlarını kullan makla suçlamaktır. Partileri m izin demokratikleştiri l mesini sağ lamak üzere kabul edilen ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi XX-nci Kongresinde ortaya atılan pren si plerden ilham alan tedbirler, olağa nüstü bir önem taşı r : komün ist aleyh ta rlığına karşı yürüttüğ ü m ü z savaşta fayda lı olduğu kadar, bu ted birler, ü l keleri mizde ve devri mlerimizde gerçek bir demokrasinin gelişmesin i sağ l a ması bakımından da önem lidir. Hiç şü phesiz düşmanları mızın bize attık ları ifti ra lara , besledikleri u m utla ra rağ men, partilerin leni nist a nlayışını değiştirmek söz kanusu değ ildir; a ksine ; a maç, gerçek leni nist metot ve prensipleri tekrar canlandırm a k, pa rtinin iç demokra sisi ne, bütün üyelerin eşitl iğ ine saygı göstermek ; bu eşitliğ i ; bütün üyelere olduğu g i bi yöneti cilere de uygulanacak kara rların yerine getiri l mesini ; a lt kuruluşları n üst kuruluşlara uyrukl uğunu ; kararları alan kuruluşların, b u n la rı uygu layan kuruluşları s ı kı kontrolünü sağl ıyacak bir disiplin çerçevesi içinde tem i n etmektir. Kolektif yönetim prensibi büyük bir titizl ikle tatbik edil melidi r. Kısacası, gerçek demokratik merkeziyeteil i k yeniden uygulanmalıdır. Böy lece, her basa makta ki yönetici kuru luşların otoritesi, etkisi, kongrenin ve konfera nsıarın egemenliğine daya n m ı ş oluyor. Sovyetler Birliği Komünist Pa rtisi XXnei Kongresinde yapı lan geniş tartışmalar, ces u r tenkitler, bütün d ünyada ve özellikle Lôtin Amerikada kom ünist hareketini çok o l u m l u yönden etkilem iştir. Otokritiğe, işçi sınıfının öncü pa rtisinde işlenen hata l a rı n düzeltil mesine 826
önem veri ldiği yerlerde, işçi hareketin i n birliği, demokrati k ve devrimci güçlerin bağl ı l ığ ı uğrunda yürütülen mücadelede, kısa bir süre içinde, önemli başarılar sağ landı. Son on yıl içinde, bütük tecrübeler elde edildi. B u tecrü beler ışığ ışda, bütün ideolojik ve siyasi ayrıntı l a r, örgütler a rasın daki fa rkıara rağ men, demokratik hareketin diğer kesimleriyle gerçek leştirebi leceği m i z çeşitli ortak faaliyet, işbirliği, a nlaşma şekillerini daha kolay keşfedebil i riz. Komünist pa rtilerin içinde demokrasinin tekrar kurulabilmesi, tenkide, otakritiğe set çekilmemesi için, gereken şartlardan biri ş u d u r : Yöneticiler i ktisadi, siyasi ve ideoloj i k alanlarda, çeşitli kanaatların m ü m kü n ve meşru olduğunu kabul etmelidirler. ate ya ndan, komünistler büyük bir soru m l u l u k taşıyorla r : Genel devrimci prensiplerin bozulma masına di kkat etmek zorundadı rla r. Namuslu bir fikir mücadelesi, namuslu ta rtışmalara bağ lıdır; fikir mücadelesi soyut bir şeki l a l madan, somut - gerçekler üze rinde yürütülmelidir. Bu mücadelenin a macı insanları bölmek değil, bir leşti rme k ; o rta k a ksyonları zayıf düşürmek değ il, a ksine, bu a ksyonlara yeni bir g ü ç vermek olmalıdır. Otoriter, keyfi metotlardan uzak olan demokratik tutum, bölücü, demagoj i k, oportünist, fraksyoncu u nsurların maskesini kolayca indirerek, etki l il i ğ i n i i spatla m iştır. iii
Kardeş partilerin geçirdiği tecrübeler kada r, Lôtin Amerikada devri m Ierin uğradığı başarı sızl ıklar, m i l l i kurtul u ş hareketlerin i n sağlad ı ğ ı başa rı lar da, devrim i n her aşamasında, demokrasinin gelişmesini sağlamak olanakları n ı ve zoru n l u luğunu göstermektedir. Küba örneği olağanüstü b i r a n l a m taşıyor. Bilindiği g i bi, Küba'da ikti d a r, silôhlı halkın elindedir. Bu dolaysız demokrasi şekli, em perya l i st tarafta rı, kan l ı d i ktatorya nın, yığınların gözünden düşmüş, satı l mış, iki yüzlü demokrasinin yerine geçti. Küba'da gelişen h a l k i ktidarı., bütün Lôtin Amerika ü l kelerini derinden etki led i. Bu büyük etkinin nedenleri şunlard ı r : Bir yandan i ktisadi eşitsiz l ik, sosyal ada letsizl i k temellerine dayanan bir toplumda, korkunç bir sefalet içinde yaşayan mi lyonla rca i nsan, Küba l ı l a rın, ekonomi ve kültür alanları nda elde ettikleri kaza nçları anlıyo r ; öte ya ndan, bütün ilerici Lôtin Ameri ka l ılar, Kübanın bugünkü hayatında insa n l ı ğ ı n beslediği en yüksek ü l kü l erin gerçek haline geldiğini görüyo r ; Kübadaki sosyal ve siyasal sistem i n h a l ka, geçmiş g ü nlerden m i ras kal m ı ş zorluklardan, Ame ri kan emperya l istleri n i n Kübaya gösterdiği düşmanlığın sonuçları ndan, kısa bir süre içinde kurtulmak olanakları n ı sağladığını anlıyorlarıar. Birçok özelliğe rağ men, Küba, sosyalist gelişmenin genel kan u n l a rı n da bir istisna teşkil etmiyor. Aksi ne : demokratik başa rıları, siyasal hayatında uyguladığı metotla r ve prensipler, her sosyal i st devletin uygulamak zo827
runda olduğu ve bu son yıllar içinde Sovyetler Birl i ğ i Komünist Partisinin XX. Kongresinde, 1 957-1960 Konferaslarında açıklanan prensiplerd i r. Sovyetler Birliğinin Kom ü ni st Partisi XX ve XXI I nci Kongrelerinde, şahsa ta pma döneminde uygulanan bazı yönetim metotları suçlan mıştır. Böylece ortaya yeni bir sorun çıktı : sosya l i z m i n kuru l m a döneminde, demokra s i meselelerini, başka metotla rla çözmek olanağı v a r m ı d ı r? Gerek burjuva ideolog ları, gerekse bazı dog macı lar, böyle bir olanağın olmadığını iddıa ediyorlar. Bizler ise, bu soruya olumlu b i r karş ı l ı k veriyoruz. Kübalı kardeş lerim izin devrimci uyg u la ma l a rı , bütü n Lôtin Amerika h a l klarına, böyle bir ' olanağın varolduğunu ispatlamaktadırlar. Küba devrim i , Sovyetler Birliği Kom ü n ist Partisi XXnci Kongresi nden sonra başarıya ulaşan ilk sosyal i st devri m d i r : böylece Lôtin Amerika halk ları için Küba devri m i somut, öğretici, kolay anlaşılır bir örnek teşkil ediyor. Küba'da bugünkü sosyal yaşantı n ı n göze ça rpa n bir özelliği, yönetici lerle devrimci kitleler a rasındaki i lişki lerd i r : bu i l işkilerin leninist prensip lere uyması, onlara sıkı sıkıya bağl ı olmasıd ı r. Küba halkının yöneticilerine karşı duyduğu ateşli çoşkunluk, sınırsız a m a şuurlu g üven ; bu yöneticilerin leninist pratiğini çok iyi b i l m elerinden, s a m i m i oluşlarından, hiç bir çıkar g ütmeyişlerinden i leri geliyor. Küba'da, bir yandan, devri m i n başarıya u laşmasını öznel olarak istiyen, a ma kitlelerik yaratıcılığına inanmaya n , «kitleler herşeyi boza bilir» diye düşünen «na muslu» solcu sekterlere ; öte ya ndan da, i k i yüzlülüğe, memur z i h niyetine, sesini çıkarmadan e m i rleri yerine getirerek, her ne pahasına olursa olsun, yükselmeğe ça lışanlara karşı savaşılıyor ; eğitici, açı klayıcı metotlar kullanılıyor; hoşgörürl ü kten uzak, otoriter metotlardan kaçınılıyor. Başka bir deyimle, vatandaşla h ü kümetin a rasını açabi lecek, «gazetedeki gerçeği» herg ün kü gerçekler den ayrı düşürecek, halkın devrimci teşebbüs yeteneğ ini felce uğratabile cek, kitlelerde, kendi kaderlerine hakim olmadıklarını duygusunu uyan d ı ra b ilecek bütün ha reketlere karşı şiddetle savaşılıyor. Böyle bir ortamda, halkın şuuru yükseliyor, i ktidara karşı soru m lu l u k duygusu a rtıyor. Ote ya ndan da h a l k , Birleşik Sosyal i st Devrim Partisi içinde görüld üğü ve Fidel Castronun belirttiği g i bi : «memur zihniyetine karşı yürütülecek savaş, e mperya l i stlere karşı yürütülen savaş kadar önemli» olduğunu daha iyi a n lıyor. Böylece, Ma rksizm a leyhta rıarı n ı n bu konudaki iddıalarına rağ men, Küba devrim i ıŞığı altında, sosya l izmle özgürlük, birbiridden ayrı l m a z iki kavra m haline geldi. Küba örneğ i n i n etkilerin i azaltmak üzere, Amerikan emperyalistleriyle orta kları nın sarfettikleri bütün çabal a ra ; ..Küba Devri m i n i n tek kozu, idam sehpası d ı r», d iye iddıa eden gerici ve sözde-liberal bütün propagandalara rağ men, demokratik ve sosyalist Küba Lôti n Ameri kada, geniş halk kitleleri nin yüreğ i n i ve kafasını g ü n den güne daha çok etkiliyor. Hiç şü phesiz, Birleşik Sosyal i st Devrim Pa rtisinin ve demokratik devlet 828
kuruluşları n ı n ; yığ ı n la rı n devlet ve toplum yönetim i ne, her basa makta, dolaysız ve etki l i katılışını sağlıyocak m üesseselerin kuru lması, Küba'da sosyalizmin gelişmesini sağ l a ma kla kalmıyoca k ; aynı zamanda, bunlar, Küba devri m i nin, lôtin Amerikada hal k kitleleri, i lerici, i nsandan yana olan bütün unsurlar üzerindeki etkilerini d e a rttı racaktır. Olayların bu yönden gelişmesi, lôtin Amerika halkları n ı n, gerçek bir demokrasi u ğ runda yürüttüğ ü savaşı kolaylaştıracak, sosya lizm olanaklarını daha çekici bir hale getirecektir. Son yıllarda, Kolom bya köylü leri n i n ü l kenin bazı bölgelerinde kurmuş oldu kla rı demokratik örgütleri de incelememiz, bu tecrübeden de sonuçl a r çıkarmamız gerekiyor. Bu örgütlerde, siyaset, i ktisat v e vatandaş hakları ala nları nda sağlanan, ve, tab i i , faa liyet gösteren karşı-devri mcilere, para ile tutulan ajanlara, casuslara tanın mayan, toplu ve kişisel garantiler, bu bölgelerde, vata ndaşları n , seçti k tikleri köylü komitelerini eksiksiz bir şekilde desteklemelerin i sağladı . Gerçek h ürriye�i seçen binlerce köylü, hukumetin zorlamalarına kulak asmadan, bu bölgeden ayrı l mayı ; «temsili demokrasi .. adı a ltında kanlı b i r terör uygulayan i ktidarı n hüküm sürdüğü bölgelere geçmeyi kabul etmiyor.
Dünya m i l l i kurtuluş hareketinin geçirdiği tecrübeler, bize şu gerçegı göstermektedi r : tarihsel hareketin hızlanması demek olan devrim, insan toplumunun gelişme düzeyini a çı klaya n demokratik h a k ve özgü rl ü klere, s ı kı sı kıya bağlıdı r. Siyaset, i ktisat, sosyal ve kültür a lanları nda, bu hak ve özg ürlü kleri n enine ve deri n l iğine gelişmesi, devrimci hareketin objektif bir şartıdır. Bazı devri mcileri n iddıa etti ğ i g i bi, demokrasinin, aksyonu, etkiyi, kökl ü devrimci dönüşümleri frenled i ğ i n i sanmak, büyük bir hatadır. Aksine : eninde sonunda, etki li, deva m l ı sonuçlar, a ncak büyük çoğunluğun kabul ettiği, ben i m sediği, desteklediği kara rla rdan çıka r. Devrimci bir ted bir - ne kadar faydalı görünü rse görünsün - sadece idari baskılarla uygula nıyorsa ; çoğunluk bu tedbiri şuurlu ve a ktif olara k desteklemiyorsa, eninde sonunda başa rısızlığa uğrar. Yığ ı nl a rıo yöneticiler a rasında siyasi bağları kura n, kuvvetlendiren, boş lôfl a r değ i l ; devrimci demokrasinin m etot ve kuruluşları n ı n gelişmesin i sağlıyocak sabırlı, d i kkatlı tedbi rlerd i r. Ilerici g üçler iktidara geçmeden önce olduğu gi bi, i ktidarı a l d ı ktan sonra da, yığınları n şu kanaata varabil mesi olağanüstü bir önem taş ı r : kişisel olsun, toplu olsun, hakları nı n genişletileceğine, teşebbüs ve yara tıcı l ı k yeteneklerin i n teşvik ed ileceğ ine i nanma ları lazım. Devletin sağla d ı ğ ı demokratik yasa ve g a ra ntiler; kurulan yeni müesseseler; yeni toplum şeklinin, bugüne kada r gelmiş geçmiş bütün toplum şekil lerinden daha adil, daha seciyel i ; hakları daha iyi garanti a ltına alabilecek bir toplum olduğunu ispatlamaııdır. lôtin Ameri kada bugün, devrimci ha reket, bu prensipleri g ü n den güne daha iyi anlıyor, daha kuvvetle beni msiyor. 54
829
lAT i N A M E R I KA
-
D O N V E B U G IJ N
Siyasi partiler
Lôtin Amerikada siyasi partilerin. başka yerlerde bilin meyen aca i b ve karışı k niteli k leri va r. Bugün kıtada 1 50 den fazla pa rti mevcuttur. Sayı ları ve i m kônları kesin o l m a ktan da uzaktır. Sürekli dağılma bel irtileri. bazı pa rtileri ortadan kaldırıyor. bu a rada başkaları dOğuyor. gelişiyor. lôtin Amerikada partiler sistemi n i n karışıklığı ve çelişmeli görünüşü. onları n kuruluşu. bugünkü sosyal ve politik gerçekle anlatı l a bil i r. Başka memleketlerde siyasi partilerin doğuş ve kuruluş şartları çok farklı olmuş tur. Bugün bu memleketlerden her biri kendine has bir özell i k gösteriyor. Bundan dolayı d ı r ki. siyasi güçlerin. her memleketin şartla rına ta m a m ı n uygun. dağ ı l ışı. hakkında b i r ş e m a ileri sürmek i mkônsızd ı r. Bununla beraber. bu siyasi partilerin en bel l i başlılarını kara kterize etmek ve tecrübelerin i derlemek de i m kônsız değ i l d i r.
I l k siyasi partiler. Bağ ı msızl ı k Harbi nden sonra göründü. Bu ha rb. büyük m i l l i kurtuluş devrim i olmakla beraber. şekil lenmekte olan lôtin Amerika m i l letlerinde deri n bir sosyal ve politik izler b ı rakmadı. Kıta mızdaki mem Ieketlerin çoğu nda. d iktatörl üklerin. yalancı demokra si lerin ve X i X . a srın tan ı k olduğu isyanlar ortası nda. partiler kuru l u r kurulm a z. çoğu zaman sınıfları n. ya hut bel irli g ru pların siyasi menfaatleri n i a ksettirmemişler. topra k beyli ğ i oligarşisinin her şeye hôkim olduğu bir s ı rada. s ü rekli koltuk paylaşma savaşında. her şeyden evvel. bir şef etrafı nda birleş m i ş k l i kler olmuşlard ı r. Bu g r u p l a r ancak yavaş yavaş az ç o k belirli b i r politi k çehre a l m ı şlard ı r. Partiler her mem leket için bel irli sayıda merhalelerdan geçtikten sonra kuru l muşlard ı r. Fakat genel olarak deneb i l i r ki. XiX. yüz yılda geleneksel pa rtiler yahut «ta rihsel» diye edlandırı l a n partiler m ey dana gelmişlerd i r. I l k pıôna. geçen yüzyılda. politik hegemonya için savaşan g üçlerin mu hafazakô rları n ve l i berallerin siyasi teşkilôtl a rını a lm a k gerek. Bunla r : Bir yanda kato l i k kilisesine daya n a n zengi n topra k beyleri. öte ya nda kil isenin devletten ayrılması. teşebbüs özg ü rl ü ğ ü ve demokratik reforml a r için savaşan l i bera l toprak sahipleri ve tica ret b u rju vazisi. Bugün büyük değ işiklikler old u ; yeni partiler kuruldu. Bun l a r yeni 830
sosyal tabakaların menfaatlerini temsil ediyor. Tarihsel partilerin çehreleri demek ki. temelden değişti. Onların çoğu nda bugün i l k prensiplerin ve ideoloji k tutum l a rı n bir ya na bıra kı l ması sonucunda. derin bir bu hran. teşkilatla nma yetersizliği kara kteristiktir. Bu d u ru m l i beraller ve m uhafa zakôrlar g i b i birbirinden farklı kuvvetleri ittifaka kadar yöneltebilmiştir. XiX. yüzyı lın sonunda ve XX. yüzyı l ı n başında burjuva ve küçük burjuva (ra d i ka ller ve başka l a rı) partileri ve daha sonra da proleta rya i=lartileri kuru ldu. i l k sosyal ist parti lerin kuruluşunu daha sonra da Büyük Oktobr Sosya l ist Devri minin etkisi a ltında Lôtin Amerika kıta s ı nda. Arja ntinde. Uruguay. Şili. Brezilya. Meksika. Küba ve Peruda ilk komünist pa rtilerin i n kuruluşu tesbit edilmektedir. 30 yılla rı n ı n fırtı naları nda. egemen sınıfların geleneksel parti lerinin buhranına bağ l ı ola ra k mahalli ekonomik ve sosyal ya pıları n buhra n ı kendini açı kça gösterdi. Daha sonra 40 yıl ları nda. m i l l i reformcu prog ra mla. yeni parti ve g rupLa rı kuruldu. Bunların. oligarişiye karşı savaşa ları. m i l l iyetçi şiarları . geniş emekçi yığınlarını saflarına çekti. Bu tip parti lerin en etkilisi. Aya de la Torre tarafından kurulan. Peru Halk Hareket (Aprist) Pa rtisi oldu. Daha sonra Brezi lyada Va rg a s tarafından kurulan Brazilya Emek Partisi. ve Sosyal Demokrat Pa rtisi. belirli ölçülerde Arjantinde Peroncu Ha reket. BOlivyada M i llyetçi Devrimci Hareket ve Venezuellada Demokratik Hareket Partisi gelmektedir. Bu devirde. m i l l i kurtuluş hare keti nin genişlemesi. Latin Amerikada sınıf savaş ı n ı n derinleşmesi. bir sıra başka memleketlerde de öze l li kle Kara i b bölgesinde. kom ü n i st pa rtilerinin kuru lmasına yol açtı . 50 yıl ları n ı n i kinci yarısında başlayan devrimci hamle. politik a kı mların kuru l masında yen i bir devir açtı. Yaratıl a n a k ı mlar. Küba devri m inin zafe rinden sonra kri sta lleş iler. Bu zafer aynı zamanda. geleneksel partiı'e rin parça la n ması ndan. yeni g ru p ve politik a kı ml a rı n sınırlanmalarından sonra. kıtadaki bütün politik kuvvetleri n kutuplaşmasını d a sağlad ı . Bu sebepled i r ki. bugünkü politik parti ler sisteminin bazı karı ş ı k tarafları vardır. Latin A m erika pa rtileri n i n bazı özell i kleri. onları Avrupa parti lerin den ayı rmaktad ı r. Pa rtilerin çoğ u nda aşırı bir politik çeşitli l i k. pa rti ve s ı nıfla r. parti ve siyasi a k ı m l a r çerçeveleri n i n birbirlerine uymaması. bu rada siyasi hayatın norm a l b i r hattıdır.
l
Latin Amerikada bugün en önemli siyasi partiler g rupları hangileridir? Sağcı partiler. Her şeyden evvel muhafazakar partiler g rupunu tanıtmak doğru olur. B u n l a r topra k oliga rşisinin geleneksel savunucularıdır. (Bu n u nla beraber bu partiler bugün zen g i n burjuvazinin desteğini de görüyor lar) . Bu partileri şöyle sıra layabiliri z : Demokratik Mu hafaza ka r Partisi. Arjantin Halkı n ı n Birliğ i ve Merkez Pa rtileri Federasyonu. Arjantinde. M i l l i Demokratik Birlik Partisi. Brazi lyada. Kol ü mbiya Muhafazakôr Par tisi. Şili Muhafaza ka r Partisi. Ekvatör M uhafaza ka r Pa rtisi. Honduras M i l 54·
831
liyetci (Muhafazakar) Partisi, N i karagua Gelenekci Muhafaza kar Partisi ve daha başkaları. Sosyal ve politik prog ra m ı açısından Meksika M i l l i Hareket Partisini de b u n l a r a rası nda saymak gerek. Bu partilerin esas karakteristiği şunlard ı r : Açı k gerici l i k ve bazı önderlerin a nti-emperyalist demagojileri ne rağ men yaba ncı sermaye ile sıkı iş birliği. Muhafazakar partiler buhra n ı , bu partilerdeki iç kavg a la rı daha do sertleştiriyor. Şili, Arjantin, Brazilya ve daha başka memleketlerdeki son seçi mlerin gösterdiği g i bi seçmen sayılarını aza ltıyor ve i m kô n la rı n ı daral tıyor. Mu hafaza kôr partiler, cehalet ve toprak beyleri nin sınırsız yetkileri ile uzun za man etkileri a ltında tuttu kları köylü lerden önemli bir kısmının desteğini kaybetmiş veya kaybet mektedirler. Oniversite aydınlarının ve serbest meslek sahibieri n i n desteği n i de kaybettiler. Muhafazakôr parti lerin öneml i i ç meseleri iki ayrı görüşü savunanlar a ra sı ndaki düşmanlık lardır. Bazıları, sallantı halinde olan geleneksel doktri nleri tekrar popü lerize etmek ümidi i le, onla rı yeni şartlara uydurmayı, Şilide ve Kübada yıkılan ve bütün baskı kuvvetleri n i n kutuplaşmasıno yarayan demokratik cephe tipinden daha geniş bloklar ku rmayı deniyorl a r. Bazıları ise pers pektifi aşırı g erici bir politikanın deva mında görüyorlar. Geleneksel l i beral partilerindeki buhran da buna benzer bir şekilde ge l i şmektedi r. Bu b u h ra n öze l l i kle şu pa rtiler a rasında kara kteristiktir : Kol ü m biya liberal Partisi, Şili liberal Partisi, N i ka ragua libera l M i l liyetçi Par tisi, Panama liberal Partisi, Paraguay liberal Pa rti si, Hondura s Liberal Pa rtisi, Ekvator Libera l - Ra d i ka l Partisi, bunlara tari hsel olara k ve prog ra mını da göz önünde tutarak Uruguay M i l l i (Bla neo) Partisini de katm a k gerek. liberal partiler geçen yüzyı lda değişik m üsbet roller oyna mışlard ı r. Fakat son y ı l l a rda açıkca sağa doğru gelişmişlerdir. I kinci Dünya Harbin den sonra, aynı zamanda hem burj uva hem de toprak oligarşisi pa rtileri nin kurulması, l i berallerle m uhafazakô rla r a rasında ki çatışmaları si1di ğ i nden, bunlar b u g ü n genel olara k ortak cephe kurmuşlard ı r. Lôtin Ame ri kanın bazı memleketlerinde örneği n N i ka raguada, l i bera l ler m u hafaza kôrlardan daha gerici d u ru mdadıriar. Bugün Kal ü m biya li beralleri gerici bir politika güd üyor ve sözün ona « M i l l i Cephe..de i ktida rı eşit ha klarla m uhafazakô rlarla paylaşıyor. Şili l i bera l l eri, m u hafaza karlardan daha da farklı d ı rlar. Oteki l i beral pa rtiler kendi özel çehrelerini kaybettiler ve i ktidardaki d i ktatör rej i m Ieri n i n uysal a racı h a l i n e geldiler; bu rej i m ierin karşısında g üçsüz d u ru m a düştüler (Paraguay libera l Partisi g i bi). Bazı Latin Amerika memleketlerinin di ktatör reji mieri, 40 ve 50 yıllarında geleneksel memleketlerin yığı n l a r üzerindeki etkilerini kaybetmelerinden faydalanara k, bazı yığ ınlara özel likle şeh irlerdeki en fakir ta bakaların sınıfını kaybetmiş (deklase edi l m iş) elemanlarına dayanan yeni sağcı par ti/er ku rmayı teklif etmişlerdir. Bir sosyal demagojiyle en azıh gericiliği 832
birleştiren bu g i b i partiler, Dominik Cum h u riyetinde Trujillo (daha sonra Balanger), Peruda Odria, Kol ü m biyada Rojas Pi nilla ta rafından kuru l muştur. B u partiler b u g ü n h ô l ô vardır. Şimdi i ktidardaki d i ktatör rej i mier, bazı demokratik görünüşleri kurtar m a k ve seçi m komedya ları teşkilôtla ndıra b i lmek için geçici yalancı hükü met partileri kurmakta d ı rlar. Bu cins partiler a rasında Guata mala Sosya l Demokrat ve kurumcu demokrat partileri n i , Salvador M i l l i Anlaşma Partisini ve Demokratik Birlik Devrim Partisini v.s. saya biliriz. Lôtin Amerika n ı n bazı memleketlerinde az, fakat saldırgan profaşist g rup ve partiler vardır. Orneğ i n Bolivyada Sosyal ist Fa lanj, Guata malada eski d i ktatör Castillo Armasın ta rafta rla rını birleştiren M i l l i Ku rtuluş Hare keti, Ekvatorda Mill iyetçi Devri mci Ha reket Partisi, Arja nti nde «Tacuara .. Hareketi, Meksikadaki Sinarkistler, Honduras Ortodoks Cumhuriyetci Parti v.s. Sağcı partiler a ra s ı nda mevcut d i ktatörlü k ve gerici rej i m iere karşı koyan küçük bir pa rtiler g rupu da vardır. Bu partilerin progra mları i kti d a rda olanları n kinden daha az muhafazakôr değ i ld i r. Hattô bazan daha da muhafazakôrd ı rl a r. Bunla r, son zamanlarda i ktidardan az çok uzak kal m ı ş emperya l izme yakın toprak sahi bieri ile burjuva g ruplarının çı kar l a rı n ı temsil etmektedirler. Orneğ i n, Guatemalada M i l l iyetci Demokratik Hara ket, Demokratik M i l l i Anlaşma Partisi (eski d i ktatör Vdigoras Fuentes taraftarları nı birleştiren ha reket), Hondurasta eski diktatör Tiburcio Carias yönet i m inde M i l liyetci Partiden ayrılan M i l liyetci I lerici Parti, ve Ekuatorda bazı sağcı g ruplar vs. •
Lôtin Amerikada politik yelpazenin ortasında burjuva aydı nları ve küçük burjuva a nlayışına sahib olanlar ta rafı ndan yöneltilen çok sayıda parti ve g ruplar vardır. Bu parti ler çoğu za man burjuvazinin en etkili çevreleri tarafından desteklen memelerine rağ men, objektif olara k Lôtin Amerika kapitalistleri n i n çıka rlarını a ksetti rirler. Merkez partileri nin temeli, her şeyden evvel , küçük burjuvaziden, me m u rlardan ve genel olarak şehirlerdeki orta ta bakalardan kuruludur. Bu partilerin bir s ı ra memleketlerde köylü ler ve proleta rya n ı n geri ka l m ı ş tabakaları üzerinde etkileri vardır. Bunlara sağcı v e bazı solcu reformcu a kı m la rla, refo rmcu burjuvazinin bazı özel akımlarını katmak m ü m kündü r. Kıta mızın bazı ü lkelerinde, XiX. yüzyı l ı n sonlarında ve XX. yüzyılın baş larında yeni doğan sanayi burjuvazisi, orta ve küçük burjuvazi, radikal pa rtiler kurdular. Bu partiler, demokratik progra m l a r, toprak sahipleri n i n yetkileri n i n v e kil ise etkisinin s ı n ı rlandırılması g i bi sosyal değişikl ik istek lerini ileri sürd üler. Bunlar şehi rlerdeki orta tabaka l a r ve emekçiler a ra sında bir destek buldular. Bu partiler b u g ü n sağa doğ ru geliştiler ve ü l kelerin çoğunda a rtı k eski rollerini oynamıyorlar. Bununla bera ber bu partilerin, özelli kle kıta n ı n g ü neyindeki memleketlerde daha bazı etkileri 833
vard ı r. Bunun içindir ki, bir sıra memleketlerde eski d üzeni n iflôsını tesbit eden Amerikan emperyalizmi ve Lôtin Amerika zengin burjuvazisi, bu parti leri alet alarak kulla nmakta geri durmamaktadırlar. Bu gibi partiler ' a ra sı nda Şi li Radikal Partisini, Arjantinde san zamanlarda Ta m a m l a ma ve gelişme Hareketinden ayrılan, Uzlaşmaz Radikal Vata ndas Birliğini, Halk Rad i ka l Vata ndaş Birliğ ini ve i lerici Demokrat Birliğini, Urug uay Batliste Pa rtisini, Kosta-Rika M i l l i Cumhuriyetçi Pa rtisini , Salvador Yeni leyici Hareket Pa rtisini vs. soya b i l i riz. Şunu kaydetmek gerek ki, bu par tiler için d e sol akımlar önemli bir derecede k uvve tl enm işl e rdi r Bu partiler gerçek m i l l i menfaatleri temsil ederler ve kredisini kaybetmiş burjuva yönetimine katı l m a ktan her g ü n biraz daha fazla kaçı nmaktadırlar. .
Lôtin Amerikanın bir sıra memleketlerinde milli reformcu parti/erin önemli bir ölçüde etkileri vard ı r. Bunla r «milli devri mci-demokratik» h attô anti-emperyal ist bir etiket ve geniş bir sosyo ii temelle ortaya çıkmışlo rd ı r. Bazı ihtiyat kayıtları ile bu g rupta şu partileri soya b i l i riz : Peru Ha lkçı Hareket (Apriste) Partisi, Venezuellada Demokratik H a reket Partisi, Kosta Rikada M i l l i Kurtuluş Pa rtisi (Figueres yönetiminde), Paraguey Febreriste Partisi, Porto Riko Demokratik Halkçı Partisi, Guata malo Devrimci Partisi (Montenegro tarafı ndan yönetilen), Domi n i k Devrimci Pa rtisi (Juan Bosch tarafından yönetilen), Bolivya M i l l iyetci Devri mci Hareketi Pa rtisi, Meksiko Devrimci Kuru m cu Partisi (bugü n Meksikada i ktidarda) ve beli rli ölçülerde, başında eski cumhurbaşkanı Kubitschekin bulunduğu Brezilya Sosyal Demokrat Partisi. Genel ola ra k «halkçı» partiler, şişirme progra mlar kaleme a l m ışlard ı r. Bu progra m l a rda, sosyal reformlar istemekte, demokratik özgü rl ükler, m i l l i bağımsızlık, devlet ekonomisinin d a h a i l i idaresi, yaba ncı sermaye kontro l ü n ü n genişletilmesi için savaşaca kları n ı ilan etmektedirler. Bu şiarl a r, birçok emekçi t a bakalarını, ayd ı n temsilcilerini milli reform cular safı na çekmiştir. Oliga rşinin diktatörl ü k rej imIerine karşı savaşları, onların prestijleri n i a rttı rmakta d ı r. Mesela, Venezuellada Demokratik Hareket Partisi, Perez J i m a nez d i ktaturasına karşı Yu rtseverler Cephesinde savaşnılştır. Bütün bunlar bu partilere sınıf temellerini genişletme i mkan larını sağ l a mıştır. Bununla beraber bu partilerden çoğu hiç bir zaman gerçekten devrimci ve anti-emperyal ist olmamıştır. M i l l i reformcu önderlerin emperyalizme karşı politi kaları, «hal kçı» par tilerin halk a rasındaki şöhretlerinin azalmasına sebep olmuştur. Anti komünizm milli reformcu tipindeki partileri büyük kayıplara uğrottı. Bu partilerin gelişmesine en parl a k örneğ ini Peru Halk Ha reketi Partisi (APRA) verdi. Bu parti, bugün açı kca em perya lizme yakı n bir tavı r ta kın m ı ş ve aşırıcı Odria g rupu ile beraber hükü mete girmiştir. 1 941 yılında Betancourt tarafı ndan kurulan Venezuella Demokratik Hareket Partisi, toprak reformu istiyor ve demokrasi için savaşıyordu. 1 958 de i ktidara geldikten sonra Latin Amerika n ı n emperyalizme en ya kın reji mierinden 834
birini kurdu. Bununla beraber m i l l i reformcu partilerde i lerici a kı m la r var ve bunlar halkların kurtuluş savaşına faal olara k katılmaktad ı rlar. Dominik Devri mci Partisindeki (Juan Bosch u n partisi) yurtseverler. Ameri kan em peryalistleri n i n saldırısına karşı yurtları nın bağımsız1ığl u ğ runda cesa retle savaşıyorlar. Koı ü mbiya. Peru ve Veneıuelle g i b i bir sıra Ldtin Amerika memleket lerinde. m i l l i burjuvazinin menfaatlerini temsil eden başka grup ve siyasi eğilimler de görülmekted i r : Bunlar. Peru H a l k Ha reketi. Guata mala Dev rimci Birliği. Venezuella Demokratik Cum h u riyetci Birlik Partisi. Kolü mbiya Devrimci Liberal Hareket Partisi vs. Bunları n pldtformu şu isteklerle sınır Ianmıştı r : Anayasacı bir rej i m . demokratik özg ü rl ü klerinin garantisi. dış politikada daha çok bağımsız hareket. m i l l i ekonomiyi ve doğ a l zengi n l i k leri koruyacak tedbirler ve toprak. bütçe reformları g i bi bazı reformların başırılması. Milli burj uvazinin temsilcileri haklı olara k. iç gericiliğin. finans oligar şisi ve toprak beyliği politikasının. burjuvaziyi sınıf olara k ha lkın darbeleri karşısında b ı ra kmasından korkmaktadırlar. Geleneksel sosyalist partileri az sayıda bir g rupu temsil etmektedirler. Bunlar sağcı progra mlar yara rına d urum takındı klarından bugün yığ ı n l a r üzerinde h e r hangi bir etkileri yoktur. Arjantin Sosyal-Demokrat Partisi gibi. (Bunu Arja ntin Sosyal ist Partisi ile karıştı rma m a k gerek. Bu pa rti daha solcu bir d u rumda olduğundan çok daha etkilidir). Ekvator Sosya list Partisi ve Uruguayda değişik sosyal-reformcu g ruplar vs. g i bi . Şu s o n yıllarda hristiyan-demokrat p artiler bir rol oynamaya başladılar. Bunlar eski sağcı partilerle başarı ile ya rış m a ktadı rl a r. Bugün en etkilisi ve tek hükümette olanı Şili Hristiyan Demokrat Partisidir. Peruda Hristiyan Demokrat Partisi h ü k ü met koalisyonuna katıl m a ktadı r. Hristiyan demokrat partilerinin bulunduğu öteki memleketlerde. bu partiler m u h a l efettedirier. Bolivya. Brezilya. Parag uay Guata mala. Salvador gibi memleketlerde mev cut rej i m Iere karşı hattô solcu bir m u h a lefette b u l u n m a ktadı r/ar. Ameri kan emperya listleri ve özellikle .. i lerleme için Ittifak.. taraftarları h ristiyan-demokrasiye büyük ü m itler bağlamaktadırlar. Kabara n devrimci ha reket karşı bazı direnmeler gösterebi lecek tek kuvveti bunda görmek tedirler. Lôtin Amerikada çok etkili bazı dini çevreleri n gelişmesi h ristiya n demokrat parti lerin büyümesi nde b ü y ü k bir rol oynadı. B u n l a r katolik yığınları n baskısı altında sosyal ve milli kurtuluş hareketlerine katı l d ı l a r. m uhafazakdr geleneklerle bağlarını kesti/er. toprak reformu isteyecek kadar ileri g iderek ekonomik eşitsizliğe karşı cephe aldılar. Kıta üzerinde devrimci d u ru m u n ya klaşması. Ldtin Amerika hristiyan demokrat parti leri n i n prog ramları ndaki radikalizmi izah etmektedi r. Domi n i k Cumhuriyeti Devrimci Sosyal-Hristiyan Partisi. Caamano ana yasacı hükümetinin yanı başında halkın bağımsızl ı k savaşına a ktif olarak 835
katı l m a ktadı r. Şili Hristiyan Demokrat Pa rtisi öndeleri, Guata mala, Salva dor, Brezilya hristiyan demokrat partileri sol kanatları politik hayatın demokratlaştırı lması, sosyal reform l a r, silôhsızlanma ve barış için savaş isteklerini a çığa vurmaktadırlar. Böylece halkın önemli bir kısmını kendi saflarına çekmektedirier. Şunu da kaydetmek gerek ki, hristiya n-demokrat partilerinin politi kası memlekete göre değ işmektedir. Şilide, Peru, U rug uay, Arjantin, ve Brezil yada h ristiyan-demokrat pa rtileri m i l ita n l a rı demokratik özg ürlü kleri ve sendika h a ra keti ni savunmak m a ksadı ile komünistlerte i ş b i rliği yapmak i m kô n ı n ı göz önünde tutmaktadı rlar. Oteki partilerde gerici kuvvetlerle sıkıca bağlı liderler kesin etkiyi ellerinde tutuyorlar. Orneğin, Venezuel lada Sosya l-Hristiya n (COPEI) Partisinin yöneticileri, i lerici örgütlere karşı hükümet baskı ve terörünü desteklemektedi rler. lôtin Amerika komünistleri hristiyan-demokrasinin sol a kı m l a rı ile birlik meselesini ele a l mışlard ı r. Dini meseleleri ele a l m a kta ki usta l ı k katolik yığ ı n ların sol kuvvetler cephesi n i n dışı nda ka l m a l a rını önlememektedir. Sosyal ve ekonomik a l a nlarda, konkre istekler etrafı nda savaş, bu birliği kuvvetlendirecektir. Kıta üzerindeki devrimci hareketin yayı lmasının en önem li sonuçlarından biri de, geniş emekçi yığ ı n l a rının, orta tabaka lardan olanların, öğrencile rin ve aydınların savaşa katılmalarıdır. Bu, Lôtin Amerikanın politik haya tında geniş bir sol akımm yaratı l masına sebep olmuştur. Bu akım, işçi sınıfının öncülerini, ayd ı nları, öğrencileri ve Şili, Uruguay, Arja ntin, Bolivya, Venezuella, Ekvator g i bi memleketlerde işçi sınıfı nın çoğunluğunu, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti g i bi memleketlerde şehi rlerdeki orta tabaka ların önem l i bir kısmını, Kolü mbiya nın, Brezilyanın, Perunun, Venezuel lanın değişi k bölgelerinde olduğu g i bi köylüleri birleştirmiştir. Sol akımın yumuşak kolu, program ı n ı n sosyal görünüşü ile küçük-burju vad ı r. Politik eğ ilimi ile solcu m i l l iyetcidir. Bu akım değişik elemanlarla temsil edil mekted i r : Arjantinde orta ve ortonın solundaki Peroncu larla, Brazilyada Tra balist Partisi, Bolivyada Devrimci Sol M i l liyetci Partisi ile (sendikacı l ider Juan lechin) tarafı ndan yöneti l mektedir) Venezuellada Devri mci Milliyetci Partisi ve Demokrati k Cumhuriyetci Birl i k Pa rtisinin sol kolu i le, Salvadorda Radikal Demokratik Parti ile, Kol ü m biyada Sol libe ral Devri mci hareket Partisiyle, Hondurasta liberal parti ve Liberal par tinin genç rad i ka l ler g rupu ile. Uruguayda Demokrat-Milliyetçi Kuvvetler Partisi ve geleneksel pa rtilerde'n ayrı l a n bazı solcu g ruplarl a . Buna benzer a k ı m l a r başka memleketlerde de hem geleneksel burjuvazide ya hut küçük burjuva partilerin sol kanatlarında hem de bu partilerin solundan ayrılan küçük g ruplarda kendini göstermektedi r. Bu akıma bağlı pa rti ve g ruplar, memleketlerinin sosyal ve ekonomik meseleleri nin temelli b i r şekilde çözül mesini, toprak reformu yapılmasını, 836
yabancı işletmelerin m i l l i leştiril mesini, dış politikada bağ ı msızl ı k istemek tedi ler. Harp sonunun i l k yılları nda kuru l m u ş Peroncu ve Tra bl i st partileri çeliş meli aşa m a l a rdan geçmişlerd i r. Bu partiler, m i l l iyetçi burj uvalar tara fından kuruldular ve yöneticileri proleta rya sınıfı n ı n bil incini geliştirmeyi hiç bir zaman düşün mediler. Fakat bu partilere ve bunların etkisi a ltında olan sendikalara g i ren proletarya yığ ı n l a rı, yalnız bu pa rtilerin içinde değil, memleketin pol itik hayatında etki sahibi bir kuvvet haline geldiler. Bugün Peroncu luğun yığ ı n temeli zayıflamışt ı r. Oysa sınıf savaşı taraf tarları n ı n etkisi kuvvetlenmiştir. Bununla beraber bu politik a k ı m ların hôlô etkisi va rdı r. Bunlar mil li-devrimciliğ i n sol kolunun kuvvetlenmesine engel olara k ka l ma ktadı rla r. Şu son y ı l l a rd a Peroncu yığında meydana gelen ve 1 962 seçim lerinde açığa vurulan sola doğru kayma, Arjantin Kom ünist Partisi tarafı ndan d ü rüştçe yorum l a nmış ve parti, Peroncu l a rı n sol kana d ı na iş b i rl i ğ i teklif etmiştir. Küba Devriminin zaferine bağ l ı o la ra k yeni bir sol eğilim kendini gös termektedir. Bunu demokratik-devrimcilik veya sosya list-devri mci l i k diye adlandırma k m ü mkünd ü r. (Batıda buna «hal kçı» veya «Yeni-Yakobin» hare keti diyorlar). Bu ha reketin tarafta rları Küba devrimini ta m olara k destek l iyorl a r. çoğu zaman devri mci l i k yol u ile yal n ı z demokrasi ve gerçek m i l l i bağımsızlığa değ i l , sosyalizme va rmayı da hedef ediniyorl a r. Bu a k ı m a b a ğ l ı birçok parti v e g ruplar tamamen veya kısmen Marksist ideolojiyi benimsemektedirler. Bu partilerin başlıca sosyal temeli, devrimci öğren ciler, aydınlar, ve bazan da şehirlerdeki orta tabaka lard ı r. Işçi s ı n ıfı ve köylü ler üzerindeki etkileri a rtmaktadı r. Böylece, solcu m i l liyetci partiler g i b i demokratik devrimci g ruplar da m i l l iyetci b u rjuvaziden ve devrimci eği l i m l i küçük b u rjuva elema nlarından ayrı l a rl a r tarafından kurulmuşlard ı r. Bu akıma Venez u ella solcu devrimci hareketi ve Halkçı-Milliyetci Oncü Partisini, Guata mala Devrimci Birlik Pa rtisini, Brazilya Solcu Trabl istlerini Peru Solcu Devrimci Hal kçı Pa rtisini, Kosta-Rika H a l kçı ve Sosya list Bir liğini, Nika ragua Haıkçı Seferberli k Pa rtisini, Salvador Nisan ve Mayıs Devri mci Partisini katmak m ü m kündür. Lôtin Amerika sosya listleri temelde benzer tutum ları ol makla beraber, başka bir yola yönelmişlerd i r. Lôtin Amerikada sosyalist pa rtileri uzun yıllardanberi faaliyettedi rier. Bununla beraber yeni Lôtin Amerika «sosya lizmi» sağ ve sol akımların daha a ç ı k bir şekilde s ı n ı rlanmaları ve parti lerin çoğ u n u n yönetici d u ru m a geçtikleri 50 yılları nı n sonlarında kurula b i I miştir. Sosyalistlerin esas kitlesi, Lôtin Amerika top l u m u n u değ iştirecek bir yol olarak b u l m a kta ve bunu hedef epi nmektedir. 1 956 yı l ı nda nberi Komünist Partisi ile bir h a l k faa liyet cephesinde sıkı bir şekilde iş birliğ i y� pan Şili Sosya list Partisi en çok etki sahibi o l a n l a rı d ı r. Ekvatorda Dev ri mci Sosyal ist Partisi ku ru l m uştur. U ru g uayda solcu kuvvetler, Sosyalist 837
Partisinin yönetimi altında kuvvetlenmişlerdir. Brezilya sosya listleri a ra sında kuvvetli devrimci elemanlar, işçi, demokratik v e m i l l i hareketlerle i ş birliği yara rına duru m takınmışla rdır. Sosyalist partilerin çoğunluğu, kuruluşları ile, başlıca şehi rlerdeki orta tabaka la rın partileridir: Safla rında büyük bir memur yığınını, aydınları, serbest meslek sahiplerini, öğrencileri topla maktadırlar. Yal n ı z Şili Sos yalist Partisi işçi sı nıfı üzerinde büyük bir etkiye sahibtir. Kübada 26 Temmuz Hareketinin gelişmesinin gösterdiği g i bi, demokra ti k devrimci a k ı mlar, a nti-emperyalist ve demokratik hareketleri yöneten devrimci proleta ryanın durumuna doğ ru gel işebi l iyorlar. Bunun içinde sosyalist devri min zaferi için savaşta olduğu g i bi, sosya lizmi kurma dev rinde komünist partileri ile deva m l ı bir ittifak yahut birleşme de vardır. lôtin Amerika emekçilerinin politik öncü hareketleri şunlard ı r : Arjantin, Bolivya, Brezilya, Venezuella, Honduras, Kolu m biya, Meksika, Paraguay, Peru, Salvador, Uruguay, Şili, Ekvator, Guadalup, Martinik, Porto Riko Komünist Partileri, Ha iti H a l k Birlik Partisi, Guata mala Emek Partisi, Do ' m i n i k Cumhu riyeti H a l kçı Sosy a list Partisi, Kosta Rika H a l kçı Oncü Partisi, Panama H a l k Partisi. Küba Komü nist Partisine özel bi r yer ayırmak gerek. Bu pa rti lôtin Amerikada i ktidarda olan ilk Ma rksçı-leninci partid i r. Ve bugün Hürriyet Adasına sosyalizmin kuru l uşunu yönetmektedir. Komü nist ha reketi nin lôtin Amerika memleketlerinde eski bir savaş geleneği vard ı r. En zeng in memleketlerde, komünist partileri 1 91 8 le 1 925 yıl l a rı a rasında kurulmuştur. Son yıl larda komünistlerin sayısı hızla artmış ve 300.000'i aşmıştır. Son yıllarda komü nist pa rtilerinin, teorik ve ideoloj i k çalışmaları n ı n a rtması ile politik faa liyetleri de kuvvetlenmiştir. Lôtin Amerika devrimci hareketinin karakterini yeni bir ışık a ltında gösteren Küba devri mi, Marksçı fikirlerin yayılmasına, her memlekette devrimci idea l i n derinleşmesine ve konkreleşmesine kuvvetli bir hız vermiş, strateji ve taktik sorusunu pratik savaş plônına getirmiştir. Marksizmin- leninizmin öğrettiklerini lôtin Amerika memleketlerinin şartlarına uygu layan komü nistler, tarım meselesini, işçi ve demokratik hareketi nin meselelerini, em perya l izme karşı savaşın sorularını dikkatle incelemeye koyulmuşlardır. Emperya l izme ve iç gericiliğe karşı tek bir cephe kurm a k için enerj i k bir savaş yürütüyorlar. Geniş b i r sosyal ittifak politikası için savaşırken, h a l k yığınları n ı n savaş tecrübelerini di kkatle tahlil ediyorlar. lôtin Amerika komün istleri, proletarya enternasyonalizminin, devrimci akımlar bi liğinin propagandacılarıdırl a r.
)
Son yıllarda komü nist pa rtileri n i n iş birliği kıta ölçüsüne ulaşmıştır. B iş birliği temsilciler a rasında yapıl a n danışma toplantıl a rı nda beli rmiştir. Bu g i bi toplantılar Orta Amerika memleketleri ve Güney Amerika mem838
i
'münist pa rtileri a ra sında yapılmıştır. 1 964 yılı son ları nda Lôtin omünist partileri temsilcileri a rasında yapı lan danışmalar, bu ıtıların genişletilmesi için çok önemli olmuştu r. Bu karşılaşma .(itin Amerika halklarının emperyalizme karşı, barış, demokrasi m için savaşının başlıca meseleleri hakkında çak veri mli fikir ri olmuştur. Konfera ns Küba Devri mi ile dayanışma meselele bir önem vermiştir. Lôtin Amerika komünistleri, bütün d ünya emperya l izme karşı ve sosyal kurtuluş savaşının başarısı için olan, m i lletlerarası komü nist hareketin i n b i rliği u ğ runda müca kararları nı bir daha doğ rulamışlard ı r.
839
OKUYUCULAR I M I Z I N SORULAR ı N ı C EV A P LA N D I R I YO R U Z
Apartheid'a karşı savaş
A. Leruma Bu yazıda Güney Afrika" bir şahsiyet, Sovyet/er Birliği, Macaristap, Lüksamburg, Uruguay ve daha başka ü/kelerdeki okuyucu/arı mIZ/n, Güney-Afrikada, Verwoerd hükümetinin ugyuladığı «apartheid.. sisteminin toplumsal ve siyasal n it eli ği ile ilgili soru / a rı nı cevap/andlr/yor. «Apartheid», Afri kaa ns dilinin, yani Güney Afrikada konuşulan dilin bütün d ü nyaca bilinen tek keli mesidir. Bu keli me, çağdaş dünyaada eşi ol mayan açık bir milli ezgiye, merhametsiz bir ı rk ayırımına ; çağdaş sana yileşmiş bir ekonom i k çerçeve içinde işçilere uygulanan «mecburi iş» pren s i pi ne, korkunç bir sömürmeye dayanan bir sistemi deli getiriyor. � u sistem Parlômento, merkez ve bölge yönetici kurul uşla r tarafı ndan düzenlenen ve devam ettirilen kanunlara dayanıyor. Devlet ve hükü met organları 17 mi lyon l u k nüfusun 3 milyonunu teşkil eden «beyazlar» ta rafından seçi liyor, sadece beyazlardan teşekkül edebiliyor. Damarlarındaki kanın «saf Avru palı kanı» olduğunu g u ru rla söylJyen, kökleri n i n kendilerine ü stünlük sağladığını iddia eden bu azınlık, seçme hakkını ve diğer bütün vatandaş haklarını olduğu g i bi, ü l kemizin muazza m servetlerini de tekeline a l m ı ş bulu nuyor. Apartheid kelimesi, «ayırım» a n l a m ına gelir. Gü ney Afrika beyaz yöne ticileri ile ta rafta rla rı, propaga ndalarına çok büyük para l a r sarfed � rek, bu sistemin ü l kenin, çeşitli halk g ruplarına göre, «milli bölge»lere ayrıl dığı ; her g rupun bu bölgelerde otonom bir hükü meti bulunduğu anlamına geldiğini, bütün dünyaya inandırmak istiyorlar. Sistemi n niteliği i nceleni r i ncelenmez, bu iddiala rı n ne kada r uydurma olduğu hemen anlaşı l ı r. Beyazların hakimiyetini devam ettirme yolları Güney Afri kada topra klarının % 87'si beyazların elindedir. Geriye kalan % 1 3' ü ise, yerli Afrika h a l kına, yani 11 milyonluk bir çoğunluğa, ü l kenin 840
en çorak kısımlarında ayrılan «reserve .. ler, ma hfuz bölgelerdir. Hükümetin «hüsnü tabiriyle», .. Bantula rı n a navatanı.., gazetelerde «Bantustan.. diye a d landırı l a n bu «mahfuz bölge»ler, büyük kal a ba l ı kl a rı barı n d ı ran, gece kondumsu köylerd i r. Bu bölgelerde yaşaya n 3 m ilyon i nsanı bile besliye miyen b u topraklar, Güney Afrikanın diğer bölgelerinde yaşayan ve ça l ı şan 8 milyon Afrikaiıyo acaba ne sağl ıyobilir? Bu «mahfuz bölgeuleri, kura n 1 9 1 3 Toprak Kanunu i le, ilk Hollandalı sömü rgecileri n O m it-Bur nuna ayak bastığı g ü nden, y � ni 300 yıldan beri devam edegelen talan, gasıp, saldırı, baskı politikasının en yükse k noktasına varı/mıştır. Bu mahfuz bölgelerde ne a ltın, ne elmas madenieri, ne de Afrikalı halkın ve emekçil erin alın teriyle kuru l a n şehirler, fabrikal a r, santra l l er, endüstri i şletmeleri bulunur. Buraların «otonomiusi nden bahsetmek g ü l ü n ç bir yolandır. Bu o l a n l a r ı n en büyüğ ü (ve propogandalarda en çok adı geçeni) Transkei bölgesidir. Transkei'yin parlamentosunda, çoğunluğu, Beyaz h ü k ü metin tayin ettiğ i ve maaş bağıodığı aşiret reisieri teşkil eder. Bu parı a mentonun yetki olanı ise pek önemsizdir. Bu g ü l ü n ç «otonomiye.. kavuşmuş bölge h a l kından başka, geriye kolon 8 milyon Afrikalr resmen «yabancı» sayılıyor. Atalarından kal ma, doğ d u k l a rı , çalıştıkları bu topraklarda «geçici konut.. sayıl ıyorlar. Her Afrikalı, her yerde, yanında «tezkere .. sini ; verg ilerini ödediğini, çalıştığı yeri göste ren « ki m l i k defteri..ni taş ı m a k zorunluluğundadır. Herg ü n bir kadar Afri kah, bu kanuna karşı gelmekle suçlanora k, tevkif edili yoklanıyor. Afri ka l ı l a ra normal bir a i l e hayatı sürmek hakkı bile tan ı n m a m ı ştır. En geniş iş o l a n ı olon a ltın madenierinde, ortalama i ki y ı l l ı k kontratlarla çal ı şa n 500.000 Afrikalı göçmen işçi, bekôrlara m ahsuz büyük baraka larda yaşıyor. Şehirlerde, fabri kalarda, dairelerde çalışan binlerce işçi. karı l a rından ayrı yaşa mak zorunda d ı r. Birkaç g ü n için olsa bi le, koca sını görmeğe gelen bir kad ı n resmi bir müsaade olmak mecbu riyetindedir. Afri ka l ı işçilere g rev hakkı, sendika kurma hakkı tanınmamıştır. Kalifye işçi olamazlar, bir meslek edinemezler. En zor, en teh l i keli, en az para getiren işlerde a ncak çalışabilirler. Bugünkü rejimden önceki şartla r yine çok çetin o l m a kla beraber, eski hükümetler - örneği n 1 945'den önce Smuts h ü k ümeti - devrinde, istidatlı birkaç Afrikalı, avu kat, yazar, ressa m, kom pozitör, hatta ü niversite profesörü olabi l m i şlerdi. Ama bugün b u n l arın hepsi y a muhacerette yaşıyor, yahut «siyasi suçlu» olara k hapiste çürüyorlar. Artık bugün bu unsurl a rı n yeri ni o la bi lecek Afrikalılara bütün kapılar kapan m ı ştır. Devlet her «beyaz.. çocuğun eğiti mine yılda 1 30 Ra nd (1 Rand 1 0 Ingiliz l i rasıdır) sa rfediyor. Ama bir Afrikalı öğ renciye ayrılan yıl l ı k mi ktar a ncak 1 3 Rand'd ı r. Kütüphanelerle, m üzelere, konser salonları na, tiyatrolara, sinemolora, spor sahaları na, yüzme havuzlarına, otellere, l okantalara, dairelere, hatta kliselerin çoğ u n a ancak beyazlar g i rebilir. Kara derililere m ahsus, daima aşağı kaliteli taşıtlar; postanelerde g işeler; nereye baksanız, bu «renk.. ayırı m ı n ı n bir sabit fikir, b i r nevi delilik haline g eldiğini gösteren yüzlerce =
841
örnek goru rsunuı. Beyazlarıo, Beyaz olmayanları n ' evlenmesi, sevişmesi, dostluk kurması bile yasaklanmıştır. Bu gibi ..suç»ları engelliyecek yüz lerce kanun, yüzlerce n izamname, talimatname uyg u l a n ma ktadır. Bu kanunlara karşı gelenlerin hemen cezalandırı l masını sağlıyacak kocam a n bir polis v e jurnaIcı ordusu kuruldu. Bu korkunç sistemin g izlemeğe çalıştığ ı gerçek daha da korkunçtu r : d ünya nın en zengin ü lkelerinden biri olan Güney Afrikada, büyük çoğu n luğun yoksul l u k içinde yaşaması, hunharca sömürülmesi bir prensip haline gelmiştir. Birleşmiş Mil letler Afrika Ekonomik Komisyonunun ista tistikleri ne göre, bütün nüfusun beşte birini bile teşkil etmiyen ..Beyazlar» m i l l i gelirin % 67'ini a lıyorlar. Genel nüfusun % 70'ini teşkil eden Afrika I ı la ra m i l l i gelirin % 26,5 i ; nüfusun % 12 sini teşkil eden diğer kara derili ve sarı deri l i azınlı klara da m i l l i gelirin % 6,5 i düşmektedir. Sana yide, beyaz işçilerin a ldığı ücretler, yerli işçilerin ücretlerinden 5 kat yüksektir. Madenierde bu oran, 1 -1 5 e kadar yükseliyor. Beyazlar için, adam başına düşen gelir, Afri ka l ı l a ra ora n l a 1 -1 0 ölçüsündedir. Böylece, Beyazların yaşa ma d üzeyi, kapitalist dünyanın en yüksek d üzeylerinden biri o lduğu halde, olağanüstü servetlere sahip ü l kemizde, Afrika1ı çoğ u n l u k korkunç bir sefalet, ölçüsüz bir baskı, hasta l ı k ve yok s u l l u k içinde yaşıyor. Bizde gldaSlZl ı ktan ölme hasta l ıklar olağan şeyler dir. azeilikle çocuklar a rasında bu hasta l ı klar çok yaygı n d ı r. «Beyaz» Parlômentoda bile bu mesele ele a l ı ndı : bir m i l letvekili, Bayan Suzman'in belirttiği gibi : «Afrika l ı " çocuklar a rası nda ö l ü m ora nı fevkalôde yüksektir. Bir yaşından küçük 1 .000 çocuktan şehirlerde 200 ü ; köylerde 300-400'ü oı üyor. Oysa beyaz çocu klar a rasında bu oran 1 .000'de 27' ya ni dünyanın en düşük oranıdır . . . » Bu açık ayırımı haklı göstermek için, yönetici azınlık «Beyazların ege menliğ i»ni deva m ettirmek zorunluluğunu i leri sürüyor. Başbakan Dr Ver woerd, bu kavra m ı Parlômentoda kabaca, hiç çekinmeden dile getird i : ..Amacı mız Güney Afri kanın «beyaz» kalmasıdır. Beyaz kalması şu demek : sadece beyazların egemenliği, önderliği, liderliği değ i l ; beyaz ları n «kontrolü», ..üstünlüğ ü» . . . Büyü k çoğunluğun isteklerine ve çı karlarına karşı işliyen bu baskı siste minin deva m ettiril mesi, olağanüstü bir güç ve ezgi meka nizmasını gerek tiriyor. Verwoerd'la yardımcıları, Hitler Al manyasının eski hayra n l a rın dandir. Duyguları hiç değ i ş memiştir. Pol itika l a rı nda, tedbirlerinde, Nazi usul ve tekniklerinden çok fayda land ı l a r. Faşist M i l liyetçi Partinin kabul ettirdiği i l k a ntidemokrati k kanunlardan biri, Komünist Partisini yasaklayan 1 950 Kanunud u r. Komünist Partisini kanun dışı ilôn eden bu kanun, komünist propagandasını yapa nları , komüniımi savunanları şiddetle ceıa landı rıyor. Kanunda «komünistlik» tarif edi l mediği için, Marksistıere özg ü ol mayan birçok demokratik pren sibi de hedef tutan bu kanunun çerçevesi içinde, Adalet Baka n ı n ı n keyfi bir kararı i le, hiç muha keme edilmeden, çeşitli cezalara mahkum edile»
842
bilen geniş bir «komü nist»listesi hazırlandı. Bu listede isi mleri bulunan yüzlerce insan, ne bir topla ntıya g idebilir, ne de b i r sendikaya veya başka bir kitle örgütüne üye olabilir. Bunlar, kamu oyu ile seçildikleri Parlamen todan veya başka kuru l uşlardan atılmışlardır. Gazetecil i kten, avu ka l ı ktan , profesörlükten, öğretmenlikten mened i l m işlerdir. B i r çoğu ü lkenin u z a k bölgelerine sürüldü, bazıl a rı belirli bir bölgeden, hatta evlerinden çıkma hakkından yoksun bırakıldı. M i l liyetçi Partin i n herkesten önce Komünist Partisine ve komünistlere saldırması, çok ta biidir. Kurulduğu tarihten beri ( 1 92 1 ) Komünist Partisi ; Güney Afri kada sömürülen işçi ve köyl ü kitleleri n i n hakları uğrunda, bütün renk ve ı rk ayırım l a rına karşı ; özgü r ve demokratik b i r Güney Afri kanın kuru l ması için yürütülen savaşta, söm ü rülen, ezilen yığı n l a rın bir liğini sağ l a m a k üzere, cesaretle, ve daima i l k safta savaşmıştır. Yeni bir sömüregecilik tipi
1 962 de kabul edil en «özgürlüğe doğru» adlı progra m ı nda, Güney Afrika Komünist Partisi, M a rksist-Leninist prensipler ışığında, ü l kenin ekonomik, toplu msal ve siyasal gerçeklerini, derinlemesine i nceledi. Güney Afrika bir sömürge değildir. Bağı msız b i r devlettir. Oysa halkı mızın büyük çoğunluğu, bağımsızlıktan, özgü rl ü kten yararlanamıyor. Ingil terenin 1 9 1 0'da bağımsızlığımızı tanıması, sömü rgeci ve emperyalist g üç lere karşı sağ lanmış b i r zafer değ i ldi. I ktidar, G üney Afrika h a l k kitlele rinin eline geçmiyordu. Beyaz azınlığa veriliyordu. Beyaz-olmayan çoğ u n l u k i ç i n , sömürgeciliğin bütün kötü lö kleri devam etti, hatta şiddetlendi. Yeni bir sömürgecilik tipi gelişti : Ezgi yapa n beyazlarla, ezg i altı nda kalan halk, aynı ü lkede, yan yana yaşıyordu. Bugün, «Beyaz Güney Afrika.. a çısından bakılınca, ü l kemiz, emperyaliz m i n son aşamasına varmış, gelişmiş bir kapital i st devletin bütün özellik leri ni taşıyor. Bütün a ltı n ve elmas madenIeri, Ingiliz ve Amerikan tekel lerine bağlı 7 büyük maden şi rketinin elindedir. Sermayeleri 500 milyon Rand'a yü kselen b u şi rketler, endüstri nin geniş a l a n la rı n ı ellerine geçir miş bulunuyorl a r. Bu.n l a r, ı ngilizlerin kontrolü a ltında bulunan, 2.000 mit yon Rand'lık sermayeli, ü l kenin her bölgesinde geniş topra kl a ra, bütün madenierde hisselere sahip i ki büyük banka ile ortak çalışırlar. Bu 7 ş i r ketin karla rı, yılda, 200 mi lyon Rand'a yükselir. Bütün tarım alanı da tekelcilerin elindedir. Bütün işletme sayısı n ı n % 4'ünü tutan bi rkaç koca man çiftlik, beyazların e l i nde b u l u n a n tarım ü retiminin onda dörd ü n ü sağl ıyor. Son yıllarda, büyük devlet tekelci kapi tal izmi i ktisadımızda gittikçe a rta n bir rol oynamağa başladı : örneğ i n ISCOR (demir-çelik), ESCOM (elektrik), SASOL (petrol v e petr.o l-kimya) . Yöneticilerimizin saldırıcı ve istila cı tutumu, G üney-Batı Afrika toprak larına el uzatmaları , Afrikanın her tarafında ekono m i k ve siyasal egemen843
l iklerini kurma çabal a rı, Güney-Afrika devletinin emperya list niteliğini a çığa vuruyor. ..Oppenheim er Anglo-American Corporation» gibi, merkezi Johannes b u rg'da bulunan büyük sermaye ve maden tekelleri, a htapot gibi Afrika n ı n diğer bölgelerine uzanıyor, Rhodezyada, Za m byada, geniş ekonomik a l a n la rı kontro lleri a ltında tutuyor. Kongoya ve Kuzeye doğru ilerl iyor. Ama .. kara deri l i .. Güney-Afrika düzeyinde, sömürgecil iğin en korkunç özel l ikleri görünü to r : Siyasal hakla rın, vatandaş haklarının yokluğ u ; hiç okuma-yazma b i l m iyen kitlelerdeki yoksul l u k ve hasta lı k l a r ; bütün bir m i lletin ezgi ve baskı a ltında yaşaması ; ve, en beteri, yerli tekellerle yaba ncı sermayedarların m uzzam kôrlarını sağlıyan «mecburi iş» sistemi. G üneyde sömü rgeciliği ve köleliği deva m ettiren sistemi Afri kanın diğer bölgelerinde kurmak amacını g üden, güçlü devlet meka nizmasının, çok geniş memur mekanizmasının, askerleştirilmiş polisin ve fevkalôde dona tımh askeri kuvvetlerin gerektirdiği muazzam masraflar, bu «mecburi iş» sistem i ile sağlanıyor. Söm ü rgeciliğin bu .. özel tipi»ne karşı, ..özgü rlüğe Doğru» prog ram ı , M i l l i Kurtuluş Cephesine, Afrikah halkın m i l l i kurtuluşu uğrunda m i l l i ve demokratik devrimi sağ l ıyabi lecek g ü çlere hitap ediyor. Bu Cephenin içinde bulunan unsurlar, Afrikah halkın ilk milli teşkilôtı olan ..Afrika Milli Kongresi» ; bu örgütle işbirliği yapan .. Ka ra-Deril i ler ve Hintliler Kongresi», ilerici sendi ka l a r, beyazlar a ra sı ndaki demokrat i k u nsurlard ı r. Bu demokratik koa lisyonun geniş programı, on yıl önce, 26 Haziran 1 955'de tesbit edildi : O gün polisin m a kineli tüfeklerine, jopla rına rağ men, tarihsel Halk Kongresine ü l kenin her ta rafından gelmiş delegeler, Gü ney Afrikan ı n «özgürlük Bildirisi»ni kabul etti ler. Bu tarihsel belgede, her vatandaşın seçme ve seçilme hakkı ; yönetime iştirak hakkı ; çeşitli m i l letlerin, çeşitli d i llerin eşiti liği kabul edildi. Bildiride, madenierin, ban kaları n, tekelci endüstrinin m i l lileşti ri l mesi isteniliyordu . ..Toprak, toprağ ı i şliyenler a rasında bölünmelidir» prensipini kabul eden bildirgede, hukuk, vata ndaş hakları , iş, eğ itim, sosyal sigorta alanlarında ı rk ayırı m ı n ı ve h a ksızlıkları kal d ı rm a k üzere çeşitli istekler i leri sürülmüştür. Belge. Güney Afrikaya, tam bir bağımsızlık. özg ü rl ü k ; Afri ka n ı n birliğini ve d ünya ba rı ş ı n ı g üden bir d ı ş politika vaadediyordu. Bu demokrati k istekler ve di lekler, Birleşmiş M i l letler Beya nna mesin deki prensiplere, bütün dünya halkları n ı n istek ve dilekleri ne uygun d üş mektedi r. A m a beyaz yöneticiler, bu belgeyi kabul edenleri, vatana iha netle suçla d ı l a r. 1 955 yı l ı n ı n sonlarına doğru, Hal k Kongresinin 1 56 önderi tevkif edildi. Bunların a rasında lutuli, Nelson Mandela ve Walter Sisulu gibi yurtseverler bulunuyordu. Böylece başlaya n ..Hainler Dôvası» dört yı l sürd ü ve Bro m Fischer g i b i ta nınmış avukat l a rı n savu nduğu bütün tanıkların beraetiyle sona erdi. Verwoerd hükü meti, bu yenilg iye bir türlü razı o l madı. Kanunları değiş tirme k ; Güney Afrikayı, Naıi tipinde bir polis devleti haline g etirmek 844
üzere faaliyete geçti. 1 960 da «tezkere» taşıma mecburiyeti kanununa karşı gösteri yapan yüzlerce Afri kalıları n öldürüldüğü Sha rpeville ve langa kırımlarından sonra, Nazilere karşı beslediği sempatiyle tanıla n ve hitlerd faaliyet yürütmek suçu ile I kinci Dünya Savaşı süresince kampa a l ı na n Balthoza r Varater, Adalet Bakanlığına getirildi. Politik a m a çla r g üden «herhangi bir kanunsuz hareket» diye tanımlandığı için kanunsuz bir g reve, bir gösteriye katı l mayı, hatta duvarlara herhangi bi r ş i a rın yazıl masını, özel bir bahçeye m üsaadesiz g i rmeyi bile içine a l a n «sa botaj suçu .. için, 6 yıldan ö l ü m cezasına kadar g iden cezalar konuldu. «Görülen l üzum üzerine», Adalet Baka n ı n ı n bir emriyle, her nevi tedbire, örneği n süresiz mevkufiyete bile, kara r verilebil iyor. Herha ngi b i r polis a miri n i n şüphesi üzerine, «siyasi faaliyet» yürütmekten san ı k bir kimse, sorgu haki mine veya m a h kemeye çıkarı l madan, herbiri 90 g ün l ü k birkaç süre için mevkuf tutulabiiiı". Bu süre i çinde a i l esini, dostkırını avukatını bile göremez. Tutuklu, aylarca, tek başına hücrede bıra kılabiliyor. ..Ozel yetiştiriimiş» polislerin tutukluiara uygu ladığı işkenceler, yüzlerce raporda tesbit edil miştir. Tutukluların el leri, kolları , aya kları bağla nıyor, kafası bir çuva la so kuluyor, bütün vucuduna elektrik şokları yap ı l ıyor. Tutuk l u l a r, birkaç g ün üst üste, gece g ündüz, ayakta tutuluyor, sorguya çekiliyor. Aralarında dayaktan sakat kalanla r, ölenler pek çoktur. Bugün «Vatana Iha net Davası»nda beraet edenlerin hepsi hapistedi r, sürg ü ndedir, evlerinde mevkuftur. Binlerce siyasi tutu klular a rasında, Nel son Mandela, Walter Sisulu gibi yu rtsever örgütlerin en eski liderleri bulunuyor. Robben Adasında, sayısız cezaevlerinde, temerküz ka mpla rı nda, siyasi suçl u i a ra insa n l ı k dışı şartlar uygulanıyor. Bug ü n Afrika Milli Kongresiyle diğer demokratik hareketler yasa klandı ; kanunen kuru lan Sendi ka l a r Birliği, hatta liberal Partisi, kanun dışı edild i ; gizli çalışan Afrika Milli Kongresi, Komünist Partisi v� rejime karşı sa botajlar düzen l iyen «Umkonto we Sizwe» (Milli Mızra k) adındaki savaşçı örgüt, hükü mete karşı m uhalefeti yürütüyor. Dünya emperyalizminin desteğiyle Apa rtheid sistemi ndeki ı rk ayırımı, bu sistemi devam ettirmek için baş vurul a n yolla r, bütün d ü nyanın nefretinin yand ı rmıştırı Halkların protes tosu ile karşılaşan bu mesele, Birleşmiş Milletler Teşkiıatının kurulduğu g ünden beri, Meclis g ündemine defa larca a l ı n m ı ştı r. Onceleri, Amerika, ingi ltere ve diğer e mperyal ist ü l kelerin delegeleri, Güney Afrika hükümetinin, Birleşmiş Milletler Beya nnamesine karşı işle diği açık suçu savu nmağa çalıştıl a r, bu sorunun «bir i ç politika meselesi» olduğunu iddia ettiler. Ama Asya ve Afrika devletlerinin g ü nden g üne a rtan baskısı karşısında, emperyalistler başka metotla ra başvu rdu l a r. Bugün a rtı k onlar do Apartheid rejimini «ıaHa suçluyorlar; ama Güney 55
845
Afrikada ezgi altında yaşayan büyük çoğunluğuyla daya nışma teklif lerinin gerçekleşmesine engel oluyorlar. Bağımsız Afrika devletleri, Pretoria rejiminin ekonomik ve d iplomatik boykotuna kara r verdiler. 1 963 de, Birleşmiş Meilletler Genel Meclisinde bütün ü l kelerden bu boykota katı lmalarını istiyen bir kara r, büyük bir çoğ u n l u kla kabul edildi. S9syal ist ü l kelerle Asya ü l keleri n i n çoğu bu kararı yerine getirdi. Ama emperyalist ü lkeler bu karara hiç a ld ırmadan, Verwoerd rejimi ile tica retierini ve diğer ilişki lerini geliştirmek için birbir leriyle rekabet halindeler. Emperyalist ü l keler, G üvenlik Konseyinde, bütün ü l kelerin Güney Afri kaya silôh satışını durdurmalarını istiyen kararı da u m u rsa madılar. fngil terede 1 964 genel seçi mleri nden önce, Işçi Partisi lideri Harold Wilson, işbaşına gelecek olan işçi hükümetinin Verwoerd'a silôh satmıyacağına resmen söz verdi. Gerçekte de, Işçi hükümeti yeni silôh satma a nlaşmaları imzalamadı. Ama askeri u çaklar satmağa devam ettiği g i bi, bu u çakları kullanaca k Güney Afri ka l ı pilot ve personeli yetiştiriyor, Güney Afrika hava, kara ve deniz ordularının elinde bulunan Ingiliz silôhlarına yedek parça la rını, bu silôhları ta mir edecek elemanları sağlıyor. Fransız hükümeti ise, G üvenl i k Konseyi nin kara rına karşı gel m eğe deva m edeceğini a çı kladı. Gelecekte silôhların ü l keye gergeçten sokul m a ması ihtimaline karşı, Ingi ltere, Fransa, Belçika, Batı Alma naya fir maları, ya doğ rudan doğruya, yahut da Güney Afri kadaki şubeleri yolu ile, ü l kemizde silôh fabrika ları kurmaktadır. Batı Almanya bu a la nda en ileri giden ü l kedir. Asya-Afrika Daya nışma Komitesinin yayı nladığı bir m uhtırada açıklandığı g ibi, Batı Almanya, ülkemizde bir Alman-Güney Afrika silôh endüstrisi kurmak üzere uzun vadeli, çok g izli bir plan hazı rlamıştı r. Bu fabrika larda, uzun menzilli raketler, zehi rli gazlar ve n ü kleer silôhlar imal edi lecektir. Emperyalistlerin beyaz yöneticilere g österd iğ i bu yakınlığın nedenleri açıktır. Apartheid rejimi ile mecburi i ş sistemi, yerli kapitalistlere olduğu kadar, yatırım ya pan yabancı sermayedarlara d a çok büyük kôrlar sağ l ı yor. Grevlerin yasa klanması, sendikalara baskı v e terör uyg ula nması, işçi i htiyacının çok ucuza sağ lanmasına sebeb olan yoksul l u k ve açl ı k, Gü ney Afrikayı, iş adamları için, bir cennet haline g itiriyor. Bütün büyük kapita l ist ü l keler, Gü ney Afrikada çok önemli yatı rı mlar yapmıştır. Güney-Batı Afrikada olduğu g i bi, Güney-Afrika Cumhuriyetinde de altın madenIerin den, çeşitli işletmelerden büyük kôrlar elde eden I ngi lterenin yatı rı m l a rı, 1 .000 m i lyon Ingiliz l i rasına yükseliyor. Arkasından hemen Amerika geli yor : Güney-Afri kadaki Ameri kan yatı rı mları n ı n tutarı, Afri ka n ı n diğer ü l kelerindeki Amerikan yatırı mlarının tutarını geçiyor. Güney-Afrika hal kının sağ ladığı çok ucuz emeğ i n sömürül mesiyle elde ed ilen olağanüstü kôrl a rı n, Fransız, Batı Alman, ıtalyan, Japon ve diğer yabancı kapita listlerin eline geçen kısmı gittikçe a rtmaktadır. 846
Yaban cı emperyalistlerin desteği ve yard ı m ı sayesinde, Gü ney-Afrika'da beyaz sömürücüler, ü l ke h a l k ı n ı n direniş ve m ücadelesi ne ; bütün Afri kada, bütün dünyada bu d i renişi destekliyen milyonların isteklerine rağ men, bu kadar üzun süredir tutu nabildiler. Bu şartla r içinde, Apartheid'a karşı savaş, G üney-Afrikalı yurtsever ve demokratik g üçlerin yü rüttüğü bir savaş olmakla beraber, yine d e sadece ü lkemizin bir iç meselesi değildir. Bütün d ünya, insanlığa karşı işlenen bu suçla ra son vermek üzere müca dele etmelidir. Çok gelişmiş, g ittikçe a skeri bir niteli k kaza nan end üstrisi ; isterik bir şekilde harbe hazırlanan, ha rbçı naza riyelerle zehirlenmiş üç milyonluk «beyaz» n üfusu ile, Gü ney-Afri kada ki saldırıcı rejim, 1 930 yılları ndaki Hitler Almanyasına döndü : Bu rejim, bütün Afrika ü lkelerin i n bağımsız Iığı, g üveni, barışçı için büyük ve deva m l ı bir teh l i ke teşkil etmektedir. Gü ney-Afrika hükümeti, Birleşmiş Mil letler mandası a ltında bulunan G üney-Batı Afrikaya ilhak etti ; bu ül kede de Beyazların üstünlüğ ü ve ı rk ayırı mı sistemini uyguluyor. Afrika ülkeleri bu yüzsüz saldırıyı protesto ettiler. lahey Adalet Dive n ı n ı n son topla ntılarında, Habeşisto nla Libya bu meseleyi g ü ndeme aldırttılar. Ama Dive n, Verwoerd'un aleyhine kara r verse bile, ingi lterenin v e Amerikanın - ya n i Gü ney-Batı Afrika n ı n maden ve diğer kayna k olanları nda büyük yatı rımlar yapmış iki ülkenin - deste ğ i nden, yard ı m ı ndan faydalandıkça, Verwoerd, zorba lıkla el i ne geçirdiği bu bölgeden vazgeçmiyecektir. Gü ney Afrika hükümeti bugün Ing ilterenin himayesi a ltında bulunan komşu ülkeleri, yani Basutolandı, Swozılandı ve Bechuanaland'ı, ilha ka hazırlanıyor. Pretoria hükümeti, Rhodezyada, beyaz a z ı n l ı ğ ı n k u rduğu diktatoryaya ; Moza mbik ve Angolada, Portekizli faşist sömü rgecilerine ; Afrikanın her tarafı nda yürütülen gerici, yeni-sömü rgeci entrikalara yard ı m ediyor. Kon goda Çombe' nin işbaşı nda ka lmasını sağlayan para l ı a skerlerin çoğu , G üney-Afrikal ı beyazlard ı r. Yürüttüğümüz savaş başaTlya kavuşacaktır Apartheid'a karşı yü rütülen savaş, Afri ka n ı n özg ü rlüğü ve d ünya barışı davasında en önemli etkenlerden biridir. Son yıllarda birçok ülkede - i n g i ltere, ı skandinavya, Fra nsa v e s o n zamanlarda Amerikoda - g ü nden g ü ne gelişen Apartheid-aleyhtarı ha reketler, bu ü lkelerin hükümetlerine baskı yapa bi lecek, d ü nya oyu n a saygı göstermelerini sağlıyabilecek hale gelirse, savaşımız yeni bir hız, yen i bir g ü ç kaza n ı r. Hiç şüphesiz, yabancı emperya listlerin i ktisadi ve askeri desteğ inden yoksu n kaldığı anda, Apartheid rejimi, Güney-Afrika işçileri n i n , köylülerinin, demokratları n ı n yürüttüğü direniş v e savaş karşısında hemen yıkı l ı r. Bugün ü l kemizde devrimci savaş gelişmektedir. Gü ney Afrikan ı n şart ları, yönetici çevrelerin yığınlara zorla uyg u ladığı ve g ittikçe ağırlaşan tedbirler, halkın isyan ve kin duygularını a levlendi riyor. işçilerin, köylüle55·
847
ri n, devrimci gençlerin safla rından çıkan yeni l iderler, hapislerde çürü� tülen devrimci l iderlerin yerini tutmağa ; Verwoerd nazi rej i m i n i n idam etti rdiği Vuyisile Mini g i b i şehitleri m izin intika mını a l mağa hazırlanı yorlar. Halkımız yenilemedi, ü rkütülemedi. Meşhu r «Rivonia" dôvasından sonra, Afrika Milli Kongresinde, ..U m konto we Sizwe"de, Komünist Partisinde ve diğer yurtsever örgütlerde üye olan birçok yurtseverin mahkemeye veril mesiyle, en cesur, en ü n l ü liderlerim izden yoksun ka ldık, a ma sanıkları n hôki m lerin karşısında ta kındığı a s i l tutum, cesa ret dolu, itham edici savu nmaları, halk kitlelerinde bu kahra m a n l a ra karşı duyulan sevgi ve g üveni bir kat daha a rttırmıştır. Halk teşkilôtları g üçlerin i toplamakta, geçirdi kleri tecrübelerden ders ler çıkarmaktadır. Bu örgütler savaşın bundan sonraki aşamasına, daha d a büyük bir di kkat ve kararla hazırla nıyor; eskiden uygulanan şiddete boş vurmomayı prensip edinmiş, m ücadeleyi barışçı yollarla yürütmek istiyen politika nın, bugünkü şartlara a rtık uymadığını anl ıyorlar. Barışçı, ka nuni savaş yollarını bize kapatan, halka karşı sonsuz bir ş iddet ve terör uygulayarak i ktidarda kalan bu korkunç faşist rej ime karşı, şiddete baş vurm a k ; sözden anlamak istemiyen düşmanı mıza a nladığı tek d i l le - silôh d i l iyle - m u ka bele etmek zoru n l u ğ u ndayız. Bütün geleceğimizi tôyin edecek olan bu son savaşa, omuz omuza verip hazırlanan Güney-Afrika halkı i le, demokrasi ve özg ürlükten yana olan bütün d ü nya hal klarını, insanlığın en büyük düşmanı Apartheid rej i mine karşı, hep birlikte, yeni bir dayanışma ka m panyasına, daha a ktiv olara k savaşı mızı desteklemeğe çağ ırıyoruz.
848
S O SYA L I Z M I N K U R U L U Ş M E S E L E L E R I
Sovhaı ve kolhoılann ekonomik bakımdan sağlamlaştınlması
Serguei Trapeznikov SBKP( 1)'nin Leninci geleneği, olgunlaşan i ktisadi ve kültürel meselelerin çözümünde Marksist-Leninist biliminin yaratıcı gelişmesinden hareket etme sinde görü l ü r. SBKP-si komünizmi kurmanın tarihi deneme ve pratiğinde, zorlukları yenmek, çelişmeleri ortadan kaldırmak için yaratıcı Marksizmi uyg ular. Bunun yeni örneğ ini, sosyalist tarı m ı n g elişmesine bağlı bütün ekonomik ve politi k meseleleri n tahlil edildiği Merkez Komitesinin Mart ayı toplan tısı verdi. Bu topla ntıdan sonra yayınlanan dokümanlarda, Merkez Komi tesi nin çalışmal a rı ndan, teorik ve pratik alanlarda ve sosyalist ekonomi n i n gelişmesi, Partinin ekonomideki idare metotlarının gelişti ri l mesi, i ş ç i sınıfı ile köyl ü l ü k a rasındaki ittifa kın kuvvetlendirilmesi için çok büyük önemi olan genel i l m i sonuçlar çıkarıl ıyor. Merkez Komitesinin Mart topla ntısının, Sovyet ta rı m ı n ı n istihsa/ kuvvet/erinin gelişmesinde bir dönüm noktası olduğuna kimse şüphe etmiyor. Sosya/i st ekonominin gelişmesi ve kuvvetlenmesi, ta rımda isti hsal kuv vetleri nin gelişmesi, Komünist Partisi nin bütün dikkatını çekmektedir. Merkez Komitesi nin 1 963 Eylü l ü ndeki toplantısı, tarım ekonomisinin geliş mesinde doğru bir politika tesbit etmiş ve bu yönde öneml i işler yapmıştı r. Parti ve h a l k bu politikayı uyg u l a m a k için işe koyulmuşlard ı r. On binlerce uzman, Parı; militanlan, Parti tarafından tesbit edilen iş/eri başarmak için köylere g ittiler. Ko/hoz ve sovhozları kuvvetlendi rmek, makine ve dona tımlarını iyi leştirmek için çok şey yapıldı. Memleketin doğusundaki ha m ve ekilmemiş topra kların geniş bir ölçüde işletil mesi ne geçilmesi, ta rı m istihsalinin a rtmasına oldukça yard ı m etti. Bunu takib eden beş yıl içinde bu gayretler şu sonuçla rı verdi : E kili
(1) Sovyetler Birliği Komünist Partisi. 849
toprak sathı önemli derecede a rttı, brüt ve m o l ola ra k istihsal çoğaldı. halkın tarım ü rünleri ihtiyaçlarının karşılanması düzeldi. Memleket tarımının yönetici ve hôkim kol u olon habubat isti hsa l i önemli bir gel işme gösterdi v e beş y ı l l ı k p l ô n süresince 3,6 m i lyar pud(1) ' a rttı. 1 963 de bütün isti hsal beş m i lyar pud idi ; 1 958 de 3,5 m i lyara ulaştı, yani beş yıl içinde % 80 a rttı. Bu, devlete, halkın ekmek i htiyacını ve m i l l i ekonominin öteki i htiyaçlarını karşıl amaya, gereken hububa t dağıtımının önem li bir şekilde a rttı rılmasıno, stoklar meydana getiri l mesine, dolayısı ile buğday ihracına i mkôn verdi. Hubu bat ekiminin genişlemesi, tarı m ı n bütün öteki kollarının, özellikle hayva n cılığın gelişmesi için elverişli ş a rtla r yarattı. 1 953'den 1 958'e kadar beş yıl i çi nde hayva nlar şu oranda a rttı : Sığır % 27 i nekler % 327, domuz % 45. koyun % 30. Hayvanları n bu artışı, hayvancılığa bağlı m a l l a r istihsa l i n i n de ortmocına sebeb oldu, bu do h a l k i htiyaçlarının daha iyi karşılan masını sağ ladı. Harp öncesi devreye kıyasla, hububat isti hsa l i hemen hemen iki m isli a rtmıştır. Et iki misli, süt ve yün iki buçuk misli. öteki cins tarı m ü rü n leri istihsalinde de önemli gelişmeler kaydedildi. Böylece ham pamuk istihsal i harp öncesi devreye kıyasla i k i misli, şeker pancarı üç misli artmıştır. 1 953'den beri sovyet ta rımının a rtış ora n ı oldukça yükselmişti r. Bu sonuçlar, Komünist Pa rtisin i n sosya list ekonomi kanunlarından fay dolanmasını bildiğinden köy emekçilerinin maddi a kıka lorını a rttırmak, böylece sosya list ekonom i k sisteminin sakladığı hudutsuz i m kônlardan faydalanmasından elde edilmiştir. Fakat herkes için açık o l o n bu başarı l a r daha sonra gelen yıllar sıra sında sağlam laştı rılmamıştır. Kı rtasyecil i k, kumanda metotları g ünden güne ta rım işleri idaresi pratiğine yayıldı. Ost teşki lôtların yersiz müda h aleleri, kolhozların i ç demokratik teşkilôt prensiplerine karşı idi. Merkez Komitesinin Eyl ü l ayında kabul ettiği ekonom i k hat çiğnendi. Ekono m i k gelişmenin b ü y ü k problemleri n i n i ncelenmesinde keyfi l i k zihniyeti üstün g eldi ; bu, aynı zamanda tarı m ı n gelişmesini de engel ledi. Gösteriş başarı ları a rama, kaçı nılmaz ekono m i k şartla rı yaratma işi ile meşg ul olmadan, her ne pahasına olursa o lsun yüksek istihsal rakamları a rama isteği, ekonomik gelişmesin i n objektif kanunlarını çiğnemekle so n uçlandı. Doğ a l ve ekonomik şartları, mahallı tecrübeleri yeter derecede göz önünde tutmadan, merkez teşkilôtları kumanda ve direktiflerini o rttı rı yorlardı. Durumun ta h l i l i ne daya nan b i l i msel yönetim metotlarının yerini, g ünden güne daha çok, tarım emekçileri n i n teşebbüslerini boğan standard karar lar a l ıyordu. Devlet teslimatları pratiği n i n ve tarım ü rü nleri satın almanın gösterdiği gibi, sosyal ist ekonomi n i n temel kanun ve prensipleri ihmal ediliyordu. Birçok bölgelerde tarım ü rü n lerinin, özellikle hayvancı l ı k ürün-
(1) Bir pud 16 kilogram. 850
lerinin satın a l m a fiyatı, istihsal masrafl a rı n ı karşılamıyordu. Birçok kolhoz ve sovhoz böylece büyük kayıplara u ğ ruyor ve bunlor için istihsa l i geniş letmek i m ka n l a rı kalmıyordu. Ekilecek a l a n yüzeyinin genişletilmesi goyretlerinde, çolışma metotla ran ı n modernleştirilmesi ve topra k verimliliğinin ıslahı gibi baş meseleferin praktikte çözümü için pek a z şey yopılıyordu. Beslenme i çi n başta gelen, buğday, çavd a r, piri nç, kara buğday, dan ekimleri ihmal erifiyordu. Ekono m i k manivelalar kullanılmıyordu, buna karşılık, çoğu yapmacık, bir çok .reformlara g i rişiliyordu. Böylece 1 962 de ortada bunu haklı çıkara cak bir sebep yokken, pa rti ve devletin mahalli teşkilatları, sanayi ve tarım teşkifatları diye i kiye ayrıldı. Bu g i bi bir tedbir, teşkifatsızlığ ı tahrik eder, kararsızlık ve güvensizlik havası yaratmaktan başka bir şeye yara mazdı. Yöneti mde böyle bir şekil ve metot, kadroların d ü rüst bir şekifde eğitimini ve yetişti rifmesini d a rbeler ve kendi öz çalışmalarına karşı tenkit duygusunu körleştirirdi. çoğu zaman kolhoz ve sovhozlarda canlı teşkilat işleri i le uğraşılacağına, uyan a n bilimsel zihniyet politik, ekonomik ve pratik faa liyete yönetileceğine, toplantılarda raporların, selamlama mesaj larını n ve karar suretlerin i n kabulü g i bi işlerle vakit geçirilirdi. Şu son yıllarda memleketin bi rçok bölgelerinde, çok sayıda kolhoz sov hoza çevrildi. Aynı zamanda her tarafta g ereği isbat edilmeden kolhoz ların g ru plaşmasına gidiliyordu. Bunun sonucu olara k birçok kolhoz ve sovhozlar öylesine genişlediler ki, idareleri çok g ü çleşti. Bu şekilde reorga nizasyon tedbirleri kolhozlar v e kooperatif kolhoz m ü l kiyetinin gelişmesi üzeri nde menfi etkiler yaptı. çoğu zaman kolhozların i ç demokrasisi çiğnendi, emekçiler yığını, kooperatif ekonominin temel meseleleri nin münakaşasına ve çözümüne kesin olara k katılmazoldu. Dahası var, kol hozlara karşı keyfi tutum, menfi bir zihniyet y aratıyordu : Şu fikre gelini yordu ki, bu tip kollektif ekonomi, imka n l a rını tüketmiştir ve bunun sonucu olara k kolhozlar sovhoz haline getirilmelidir. Tarım yöneti mindeki bu hata ve kusurların acı sonuçları oldu. 1 959' d anberi tarımdaki gelişme yavaşladı, ve tarım istihsalini a rttırma planları dolduru la madı. örneğ in, plan gereğince, tarımda brüt istihsal, yedi yıl l ı k plan (1 959-1 966) süresince % 7 0 a rtmalı i d i . Gerçekte a ltı y ı l içinde a rtış yüzde onu geçmedi. 1 955 le 1 959 a rasında brüt tarım istihsali yılda % 7,6 olduğu halde, son a ltı yıl içinde bu a rtış a nca k % 1 ,9 olmuştur. Artış ora nının d üşmesi özellikl e ta rı m ı n iki kolunda, hububat ve hayvancılıkta ken. dini hissettirmiştir. Komü nist Pa rtisi Merkez Komitesi, 1 964 yılının Ekim ve Kasım aylarında yaptığı toplantılarda, tarımdaki durumdan endişe d uymuş ve tarım teşki latı n ı n kusurlorını göstermiş ve yönetimde uygulanan kötü metotları tenkit etmişti. Onun yönetimi altında, kolhoz ve sovhozlan n ekonomik durum larını tahlil eden ve yönetimdeki bilimsel metotla rını tertibleyen önemli bir çalışmaya g i rişiidi. Bu çalışmalara , en iyi tarım uzmanları bilginler, i ktisatçılar, Parti ve mahalli oktif militanlçr katıldılar. Merkez Komitesi, 851
sosya list ta rı m ı n gelişme denemeleri başladığ ındanberi, ilmin ve pratiğin getirdiği en kıymetli bilimleri kıymetlendi rdi. Merkez Komitesi tarı mın geliştiri l mesi işinin iyi sonuçlandırı l masını ş u şekilde tesbit etmiştir : Sosyal ist ekonomi kanunlarının incelenmesinin kaçı n ı l mazlığı üzerine kadroları n di kkatı nı çekmek, sosya list ekonominin üstün lü klerini iyice kullanmak, yığ ı nl a rı Leninci bir sanaatla yönetmesini öğren mek, kom ünizmin kuruluş teori ve pratiğinde sübjektivizm ve keyfilik beli r tilerini sistematik olara k ortadan kaldırmak. Merkez Komitesi i l k olara k, ta rı m ürünlerini satın a l ma ve devlet tesli matları sistemini islah edecek önemli ted birler aldı. Gerçekten de çoğu zaman devlet tesli matla rı plônla rı devletin ve tarı m işletmesinin menfaat lerine ta m olara k uymuyordu. Bu da istihsalin a rtması na yardımcı olmu yordu. Genel kaide olara k devlet teslimatları plônları kesin ve değ işmez ola ra k hazırlanmış değildi. Kolhoz ve sovhozlara bir yıl için havale edil mişti ve çoğu za man bu, her birinin imkônları ve i htisası hesaba katıl madan yapıl m ı ştı. Ekseriyetle plônla r uygulanırken, a rttırmaya yarayan metotlar gereken rolü oynama maya başladı. Kolhozcu ve sovhozcular istihsa l i arttırmak yaıl a rı n ı iyileştirmekte menfaat görmerneğe başladı. Kara rsızl ı k ve sebatsizlık elemanları köy ekanomi hayatına g i riyordu. Böyle bir politika yalnız kolhoz ve sovhozla ra zara r vermekle ka l mıyor, bu zor luklara karışan bütün topluma zara r veriyordu . Merkez Ko mitesinin Mart toplantısından sonra a l ı n a n tedbirler. sosyalist ekonomi sistemi kanunlarına aykırı, bu gayri tabii duru m a son verdi. Bugün a rtık tarım yöneti mi gerçekten de bilimsel temeller üzerinde teşkilôtl a nıyor. Bütün ta rı mda Leninci i ktisadi hesa plama prensipleri yeniden kuruldu. Emek mahsullerinin karşıl ı k l ı menfaatlere uygu n olara k şehir ve köy a ra sında değiştiri l mesi, para ve paza r münasebetlerinin gelişmesi. işçi ve köylü birliğinin ekonomik temelini teşkil ediyor. Bu meselelerle ilgili olara k Lenin şu düşünceden ha reket ediyordu : .. Bütün sosya lizm devri, toplu msal mül kiyetin, i ktisadi hesaplamanın temeli üzerinde geliştiği devred ir.» Lenin, yeni toplum . ..doğrudan doğ ruya heyeca na daya nara k değil. fakat büyük devrimin doğurduğu heyecan vasıtası ile, şahşi menfaat temeli üzerinde. şahsi ilgilenmenin prensipini, i ktisadi hesaplamayı uygula yarak» kurulabilir diyordu. Lenin sosyalizm idaresi nde iktisadi hesaplamanın ve şahsi maddi ilg ilen menin önemini göstermiştir, O. isti hsa li, toplu msal emeğ i n istihsa l verim liliğini a rttı rm a k ma ksadı i le, fiyat. kredi. kôr gibi ekonomik ma nivelôların ku llanıl masını göz önünde tutmaktan kaçı n ma m ı ştır. Oysa burjuva propa gandası. Merkez Komitesinin kara la rını yorumlarken. bunları hemen hemen kapitalizme dönüşmüş gibi göstermeye ve inandırmaya çalışmak tadı r. Halbuki a lınan tedbirler sosyalist ekonomi ida resi nin ta ma men normal bir metodunu teşkil .etmektedir. Bu. emek ve tüketim i lişkilerinin kontrolü. 852
işe göre dağıtım prensiplerine uygundur. Ve bunlar bilindiği g i bi, sosya l izmin esas prensipleri d i r, ve bizzat onun nitel iğinden çıka r. Sovyetler Birliği Komü nist Partisi Merkez Komitesi, durumu i nceledikten sonra, 1 965'den başl ıya ra k uzun yıllar uygulanmak maksadı ile, devlet tesl imatları için gerçekci sabit ve ekonomi k pıanlar kabul etmeyi karar laştırdı. Bu pıa nlar ahenkli bir şekilde devletin ve ta rı m işlet m esinin men faatlerini bağdaştıracaktır. Zira sosyalist toplu mda ekonomik gelişme, bütün halkın menfaatleri ile, her kolektif ve fert menfaatleri a rasında çelişme kabul edemez. Bu menfaat ortaklığıdır ki, tarım istihsa linin azami bir derecede a rtmasına, her çeşit köy emekçilerinin maddi ilgisinin a rt masına ya rdı m eder. 1 965 için hububat satın a l ma pıanı 4 milya r pudta n 3,4 mi lyara i ndirildi. Bu satın alma hacmi, 1 970'e kadar bütün yıllar için iyice tesbit edilmiştir. Bu şeki lde dokunul maz bir hubu bat satın a l m a pıanı her cu m h u riyet, her bölge, her eyalet, her kaza, her kolhoz ve sovhoz için mahalli şartlara uygun olarak tesbit edilmiştir. Burada hubu bat satın a lmalarda yeni bir pıanlaştırma var. Fakat bu, yaratıcı inisyatife a çı k alan sağlayan ve teşebbüs zihniyetine yardım eden, leninci sosyalist ekonomi idaresi prensiplerine tamamen uygundur. Lenin, yeni ekonomik politikaya geçiş devrinde, köyde ekonomik müna sebetlerde ü ç temel prensipe dikkat edil mesinin kaçınılmaz olduğuna işa ret ediyord u : pıanın gerçekciliği ve değişmezliği, suresi ve faal iyetinin deva mlılığı, fiyat garantisi ve devlet teslimatlarının teşvi kçi liği. Böylece her işletme kend i öz pıanını yapacak ve gelişme perspektiflerini tayi n etmek d u rumunda olaca ktır. Devlet teslimatl a rı sisteminin kökten yeniden teşkiıatla nması, a l ı ş fiyat l a rı nın esaslı bir şekilde yükseltilmesi ile ta mamlandı. Kolhozcular istihsal ettiklerini bu fiyatlar üzerinden satın a l m a kuru mlarına sataca klar. Böylece buğday fiyatları (ton başına) Sovyetler Birliğinde orta lama şu ölçüler içi nded i r : Kolhozlar için 74-83 ru ble ; sovhozlar için 48 le 60 ruble a rası. Çavdar fiyatı kol hozlar için 75 den 92-e sovhozl a r içinde 57 den 75' rubieye çıkarıldı. Böylece, kolhoz ve sovhozları, ekimin ve hayvancı l ığ ı n fina nsımanın a rttırmaya ve maliyet fiyatlarını eksiitmeye teşvi k etmeyen fiyat kararsız l ı kları ortadan kalkmış oldu. Bu tedbirler sayesinde, evvelce olduğu gibi zara rı na ekim yapıımıyacak kolhoz ve sovhozlar önemli artışlar elde etti klerinden, kendi emekleri nin bir hayli üstünde bir veri m l i l i k sağ lamış olacaklard ı r. Kara topraklar dışında buluna n Rusya Federatif Sosyalist Sovyet Cum huriyeti, Beyazrusya ve Baltık Cumhuriyetleri bölgeleri için , hubu bat istih salini a rttı rmak maksadı ile özel tedbirler de ön görü l m ü ştür. Bu bölge lerde çavdar ve buğday fiyatları (ton başına) kolhozlar için 85-1 30 rub leye, sovhozlar için de fiyatlar aynı oranda yü kseltildi. Bu fiyat artışları için, evvelce çavdar, yulaf, kara buğday ve öteki ü rünlerde önemli bir yer 853
tutan bu bölgelerin tarım gelenekleri göz önünde tutulmuştur. Kırk m ilyon hektardan fazla tarla buralarda toplanmıştır, yani memleketin bütün ekili sahalarının beşte biri. Bundan başka burada değişmez bir nemlik dere cesi vard ı r ; bundan ötürü burada yeter derecede modern usullerle yapı lacak bir ekimle her yıl bol m a hsul o l m a k kabildir. Sovyetler Birliğinin birçok bölgeleri sık sık tabiat afetlerin e u ğ ra r, oysa kara topraklar dışında bulunan bölgeler bu bakımdan çok sağlamdır ve tabii afetlere bağl ı değildir. Bu bölgelerin tarım istihsalinin genişlemesinin ulusal ekonomi için büyük bir önem taşıdığı a n laşılır bir şeydir. Kesin bir şekilde tesbit edilmiş planla satın a l m a ların, memleketin bütün i htiyaçlarını karşı la mayacağına göre, plana i lave olara k, plan i htiyaçla rını karşıladı ktan sonra kolhoz ve sovhazı a rın elinde kalan fazla h ububatın satı n a l ın ması teşkilatlandırı lı r. Satın a l ma teşkilatları, satışı tamamen i htiyari olon bu ortıkloro, buğday ve çavdar için % 50 fazl a fiyat ödeye ceklerdir. Plan d ışı bu şatışlar için hiçbir zoru n l u l u k yUkleti l m eyecektir. Kara rı bizzat müstahsil verecektir. Hayvancı l ı k için de buna benzer tedbirler ön görü l m ü ştür. Bugü n yürür l ü kte olon fiyatlar, plôn çerçevesinde yapılacak satın a l m a la r da, büyük boş hayvan l a r i çin, % 20 den 55'e kadar, % 30 dan 70'e kadar domuzlar için ve % 1 0'dan 70'e kada r d a koyun l a r için yükseltilecektir. Devlet teslimatları planları nı n aza ltı l ması ve satış fiyatlarının yükseltil mesi, kolhozlara istihsal ettikleri malları n bir kısmını yüksek fiyatlarla sat ma k imkanının verilmesi, şehir ve köy a ra sında karşılıklı menfaate daya nan, para ve pazar i l i şkilerini kuvvetlendirmeye yönelen tedbirlerdir. Şunu do i lave etmek gerek ki, hayvancı l ı k, mansullerinin, hubiıbat ve un fiyat larının yükselmesi, bu mahsullerin perakende fiyatlarına etki yapmıya caktır. Komü n i st Partisi v e sovyet hükümeti bütçeyi değiştirmek pahasına, ağır mali fedakarlıklar yapıyorlar. Ama şu inanç var ki, bu önemli harca malar yüz misli ödenecektir. Kolhozların maddi i l işkilerini a rttı rma kla o n l a rı n tarım istihsalinin gelişmesindeki i l g ilerini a rttırma k, satın alma sistemini değiştirerek ve fiyatları a rttırarak emeğ i n istihsal gücünü yükselt mek gibi tedbi rlere şu da i lave edi l i r : Kolhozları n verg ilerini baştan kesecek yeni bir vergi sistemi, uyg u l a m a k bu usul, onların ekonomik ve m a l i duru m l a rının iyileşmesine geniş ölçüde yard ı m edecektir. Sovyetler Birliği Yüksek Divani kolhozların gelir vergisi hakkı nda bir kara rname yayı nladı, buna göre vergi, brüt gelirden deği l de saf gelirden kesilecektir. Kesin devlet teslimatları planları, yüksek satın alma fiyatları, tarım istihsal i n in veri m l il i ğ i n i sağlayacaklard ı r, ekonomi k prensipl ere daya n a n vergi sistemi, b u n d a n böyle tarımda isti hsalin normal bir genişlemesini sağlayacaklard ı r. Objektif kanunlar a ksiyonu yörüngesine otu rtul mu ş eko nomik manivela l a r işe koyulmuşlardır. Merkez Komitesi, parti ve tarım teşkilatları na, kolhoz ve sovhozlara kendi idarelerinde en geniş serbestin i n veril mesini v e h e r türlü engellerin kaldırı l masını tavsiye etmiştir. Merkez Komitesi, kolhoz ve sovhazlann ekonom i k faaliyetlerini takdir için kul l a 854
nılan değişik i şa retler yerine, sentetik b i r ölçünün, veri m l i l i k derecesini n kullanılmasın teklif etti. Bu tedbirin önemini iyice belirtmek gerek. Kes i n bir pıa nla ve sabit satın a l m a fiyatları i l e veri mtil i ğ i n artması, kolhoz ve sovhozl a rı, ve her tarım emekçisini isti hsa l i n a rtması, veri m l i l i ğ i n yükselmesi ve malyet fiyatının düşürülmesi i l e i l g ilendirecekti r, veri m l i l i ğ i n ekon o m i k faa liyata ölçü ola rak, kullanılması, derin sonuçları olaca k m üsbet bir denemedir. Parti, tarım istihsblinin gelişmesini sağlamak için, tekniği n ve donatı m ı n islahını v e müstahsil g ü çlerin seviyesin i yükseltmenin v e onları zamanı mızda istenilen dereceye getirmeni n kaçı n ılmaz olduğunu takd i r eder. Tarım haıa traktör, biçer-döğer otomobil ve daha başka ta rım makinele rin i n eksikliğinin acısını çekmektedir. Tam i r servislerinin gelişmesi çok g eri kalmıştır. Makinelerin ku llanı lması ve bakımı birçok i htiyaçları ortaya koymaktadır. Kadroların, makinistlerin, m ü hendislerin ve kalifiye uzman ların hazırlan ması. Sovyetler Birl iğinin elektrik enerjisi kayna klarını kullanmaktaki geniş başarı l a rı tan ı n mıştı r ve bu münakaşa götürmez bir gerçekti r : Bununla beraber köyleri n elektriklend i ri l mesi yeter değ i ldir. Merkez Komitesi ta rım donatı m ı n ı n geliştirilmesi için konkre tedbirler teklif etti. Bundan evvel h içbir zaman ta rımda yatı rım l a r gelecek beş yı l l ı k pıandaki seviyeye, ya n i 7 m i lya r rubieye u laşmam ıştı. Bu topla m ha rbden sonra o n dokuz y ı l i çi nde tarımda yapıl a n yatı rımlara eşittir. B u para la rı n büyü k kısmı makineleştiri l meye, kimya metotları n ı n uygulan masına, kültürel ve sosyal maksat/arla yapılacak binalara, sulamanın geliştiril mesine ayrılocaktır. Tra ktör, ta rım maki neleri ve oto mobil istihsa l i n i n arttı rı l ması için geniş bir progra m ön görü l m üştür. Gelecek beş y ı l l ı k pıan süresince traktör istihsa l i yılda 625.000 yükselecektir. Bu 1 964 yılı istihsalinin iki m islidir. Biçer-döğer makineleri istihsa l i yılda 84.000 den 1 25.000'e yü kselecektir. Beş yıl i çinde tarım ihtiyaçları için kamyon isti hsa l i , geçen beş yıl içinde 394.000'e karşı, 1 .1 00.000 bulaca ktır. Bu istihsali sağlaya b i l mek için yeni den 80 fabrika ve atelye donatılaca ktır. Bunları n yapımı için ayrılan yatı rı m dört m i lya r rubIedi r. Gelecek beş yıl i çinde 200 ta mir fabrikasının, binden fazla i htisas atel yesinin yapı m ı , ve hali hazırda işlemekte olan işletmelerin ta mamen modernleştirilmesi ön görülüyor. Tarı mın elektri kleştirilmesi için çok önemli tedbirler de göz önünde tutu l muştur. Bu işle uğraşan servisler, tarı m ı n elektri kleşti ri lmesi i çi n b i r perspektif plônı hazırlamakla ödevlen dirilmişlerd i r. Zira m i l l i ekonomi için esas ola n bu iş, gelecek yıllar içinde başarılmalıdır. Ta rı m ı n genişleti lmesi işinde agronominin başta gelen bir rolü var. Merkez Komitesin i n dokümanları, halkın, bilgin leri n a raştı rmal a rından çok şey beklediğini gösteriyor. Esasen Merkez Komitesi ilmin en yüksek ölçüde yardım ve destek göreceği n i bel i rtmişti. Merkez Komitesi, uzmanlara karşı 855
haksız tutumları, onların tecrübe ve bilgileri ni küçümsemeleri suçlamıştır. Merkez Komitesi bu vesile ile Lenin'in «ilmi takdir etmeyi öğrenmeli mağ rurların ve bürokratların �komünist.. kibirini terk etmeli.. sözlerini hatır latıyor. . Merkez Komitesi kolhoz ve sovhozların gelişmelerinin nasıl sağlanabile ceğini göstermiştir, yayınlanan vesikalar, bu iki tip kollektif işletme siste minin daha uzun zaman yan yana kalaca kları n ı ve gelişmeye devam ede ceklerini hatı rlatıyor. Brejnev yoldaş raporunda, «bugünkü devrede, ödevimiz bir şekilden ötekine geçişi hızlandırmak değildir, her türlü a raçlarla bu i ki kollektif işletme tipinin gelişmelerini ve zenginleşmelerini kolaylaştı rmaktır, .. dedi. Bugünkü şartlar içinde, mesele, devlet mülkiyetinde olan işletmelerin gelişmesi ni ve kuvvetlenmesini sağlamak olduğu g i bi , kolhozcu kooperatif mül kiyetinin de gelişmesini ve kuwetlenmesini sağlamaktır. Bu sağlam maddi temel olmadan, tarımdan müstahsil güçlerin ilerlemesi diye b i r soru ola maz. Kolhoz v e sovhozlardan hangisinin d a h a önemli olduğu, gelecekte ta rı mda tek tip kollektif işletme şeklinin hangisi olacağı soru suna gelince, b u sorunun cevabı, a ncak, pratikle, halk yığı nlarının yara tıcı faaliyeti ile, komünizmin kuruluşundaki deneme ile verilebilir. Merkez Komitesi sovhoz ve kolhozların gelişmelerine yarayaca k tedbir leri d e belirtti : Sovhoz, kolhoz işçileri ve ta rı m uzmanlorı ücretleri için de önemli bir ıslahat ön görülmüştür. Iş ücretleri ve teşvik edici materyal, bili msel bir temel üzerinden teşkilôtlandırılmalıdır. Ekonomi ilmi bu mese leierin de çözülmesine yardımcı olmalıdır. Merkez Komitesinin, Mart toplantısının kararlarının onlamı şu nokta larda kendini gösteriyor : Ta rım üreti minde yeni plônlama sistemi. Burada yalnız kesin satın alma hacmi plônı tepede kararlaştırma konusu olacak tır. Bütün tarımda iktisadi hesaplama sisteminin uygulanması, kolhoz ve sovhozların ekono m i k m u htarlığı. Bütün bunlar, tarım yöneti minde sosya list demokra si n i n gelişmesinde i leriye doğ ru önemli bir a d ı m ı n atıldığını i gösterir. Aynı anlayış içinde kolhozlarda iç demokrasi nin ilerlemesi içinde önemli tedbirler alınmıştır. Kolhoz sisteminin takviyesi için alınan başlıca tedbirlerden biri de Mer kez Komitesinin tarım kooperatifleri için yeni bir tüzüğü n hazırla nması ve 1 966 da toplonacak olan kolhozların i i i . milli kongre hazırl ı kları n ı n hızlan dırıl masıdır. Bu kongreden ewel kaza. eyalet. bölge ve cumhuriyet kon feranslorı yo pılacaktır. Bütün bu toplantılar. kolhozcu kooperatif sistemin. kendi kendini. demokratik, rasyonel bir şekilde idaresi i çin bir soğlam bir yapının meydana getiril mesine yarayacaktır.
Merkez Komitesinin Mart toplantısı şunu göstermiştir : Sosyalist toplum sal ekono m i k sistem en ilerici ve ileri olmakla beraber, tam etkisini. a ncak. yönetimin dürüst teşkilôt şekilleri ile yürütüldüğü. ve devletin ekonominin 856
muntazam gelişmesini sağlayacak şekilde bütün ekonomi m anivelaları ras· yonel olarak kullandığı zaman gösterir. Bu sağlandığında sosyalist tari m i n p a h a biçi lmez üstünlükleri kendini g österir. Sovyetler Birliğinin tarı m ı özell ikle kuvvetlidir; istihsalde v e yatırımda. yüksek derecede merkezleş· meye ulaşmıştır. Bunlar. ma kineleşmiş entansif ve modern istihsal metot· ları için elverişli şartlard ı r. Sovyet tarı mı. pazarı bolca tatm i n edebilmek için bütün şartları bi rleştirmektedir. Bilim doğrudan doğruya tarı m ı n ve hayvançı l ı ğ ı n emri nded i r ; merkezde hazırlanan yüksek kal iteli kadrolar sayesinde. i l m i n buluşları gecikmeden ugyulanabiliyor. Bununla beraber mevcut i m kô nlardan fadalanabilmek için. sıkı b i r çalışmaya ihtiyaç vardır. Merkez Komitesi nin M a rt topla ntısı hakkında, Kuybişef bölgesi Bolşaya Çernigovka kazas ı Lenin adlı kolhozun başka nı N . Popov Pravda gazetesine yazdığı mektupta haklı olara k şunları kayde diyo r : «Bazı ları i çi n öyle bir his yaratılacak ki. şimdi sanki her şey teker lekler üzeri ndeymiş g i bi yü rüyecek. başarılar çalışmadan. gayret göster. meden elde edilecek. Böyle b i r düşünce karşısında iyi bir his duymuyorum . i ş b a ş ı n d a o l a n l a r bu sözlere kapılmamalı, bu gevezel i kler onla r i ç i n değildir. V e kimsenin bu gevezeli klere ihtiyacı yoktur . . . Şimdi bizde geliş mek için büyük i m kônlar vardı r. Fakat bunlar yalnız i m kô nlardır. Şimdi mesele b u i m kônlardan tarta m olarak istifade etmek. ve onla rı istihsa l i n hızlanması için mullanmaktır. B u n u n i ç i n de b i l i n d i ğ i g i bi çal ışmak. çok çal ı ş m a k gerek !» Gerçekten de Merkez Komitesinin kara rlarını uyg u l a m a k için çok çal ı ş m a k gere k ; bu. y a l n ı z tarı m işçileri bakımından değil. m a k i n e i nşaatçıları. kimyagerler. taşıt işçileri. bilginler. i ktisatçılar bakımından d a bu böyle. Doğ rud a n doğ ruya veya dolayısiyle. tarı m ı n gelişmesi. milli ekonominin bütün kolla rı n ı . ve bütün halkı ilg ilendi ri r. Sosyalist ta rı m ı geliştirmek için alınan önemli tedbirlerin. bütün halkın heyecan ı n ı harekete getireceğinden ki mse ş ü phe etmiyor. Bu kararlar. uzmanla rın. ekonomi yöneticilerinin. bütün tarım emekçilerin i n yaratıcı heyecan ı n ı harekete getirecekler ve onlara kabiliyetlerin i gösterme. teşeb büs zihniyetieri n i gelişti rme ve sosyalist ekono m i k sistemi n geniş i m kô n larından faydalanmayı sağlayaca klardır.
857
O Z E L S AY F A L A R ı M I Z
2 1 Ekim 1 965 de Prag'da, «Barış ve Sosyalizm Problemler; dergisi Redaksiyon Heyeti tarafından tertiplenen .. Komünist Enternasyonalinin Vii. Kongresinin 30-ncu yıldönümünü kutlama toplantısında Türkiye Komü n ist Partisi Biri nci Sekreteri Yakub Demir yoldaşın okuduğu rapor. ..
Yoldaşlo r ! Kominternin VII. Kongresi b i r bakımda n m i lletlerarası komünist hare ketinde yeni bir devreye doğ ru i l k a d ı m sayı labilir sanıyoru m . Biz türk komünistlerinin bu kongreni n tarihi önemini her geçen yıl biraz doha iyi kavradığımızı, va rd ı ğ ı sonuçla rın derinliğine biraz daha yaklaştığ ı mızı söyleyebi l iri m . Bu sonuçları n ru hunu ne kadar iyi kavrarsak m i l l etlerarası kom ünist ha reketi nin bugünkü ama meselelerini ve kendi pa rti mizin özel vazifelerini o kadar iyi kavrıyacağ ı mıza inanıyoru m . Otuz yıldanberi geçen olaylar V i i . Kongrenin faşizme, emperya l izme, ha rbe karşı, ezilen halk l arı n kurtuluşu, demokrasi ve sosyalizm u ğ runda mücadelede çizdiği strateji k ve taktik hattın doğruluğunu ortaya koydu. Dünya komünist h a re keti bu hat üzerinde tarihi zaferler elde etti. Ben burada Vii. Kongrenin aydınlattığ ı mücadele yolunda partimizin kendi ölçüsünde edindiği bazı tecrübeler üzerinde kısaca duraca ğ ı m . Türkiye Komünist Partisi, istilôcılara v e gericilere karşı silô !ı mücadelede bütün sosyal ta bakala rı n ı n meydana getirdiği m i l l i cephenin içinde doğdu ve bu cepheni n ön saflarında savaştı. Milli burjuvazinin önderlik ettiği bu hareketin silôhlı mücadele safhası zaferle sona erdikten sonra milli birliği perkiten bağlar koptu. Memleketin sosyal ve politik hayatında hiçbir yeni lik, değişiklik istemeyen yarı feoda l toprak sahi pleri ve komp radorlarla bağ l ı bir kısı m tica ret burjuvazisi milli cepheden ayrı l d ı . M em leketin politik ve ekonomik gelişmesinde, milli gelişmeyi engel leyen iç ve d ı ş setlerin yı kılması nda menfaati olan milli burjuvazi ile ona bağ l ı büyük toprak sa hiplerinin meydana getirdiği blok iktidara hôkim oldu . Emekçi yığı nları n bekledikleri köklü sosyal reformlara , ta m bir ekonomik ve poli tik bağı msızlığın gerektirdiği kesin tedbirlere karşı olan bu blok emper858
yal izme ve gericil i ğ e karşı mücadelesinde işçi sınıfiyle. emekçi yığ ı n l a rl a işbirliğine. cephe birliğine yanaşmadı. Tersine. emekçi sınıflara karşı baskı politikası n ı sertleştirdi. komünist partisini kapattı. Burjuvazi daha kurtuluş harbinin deva m ettiği g ü n lerde. m i l l i hareketin demokratik bir yönde gelişmesi i hti m a l i ni önlemek için. komünist partisine ve ona sempatizan teşekküilere karşı şiddetli ted b irlere başvurmuştu. Şimdi. gerici kuvvetlerin desteği n i kaybedince komünistler üzerinde bas kısını yeniden a rtırmak l üzumunu h issetti. Çünkü i ktidarı paylaştığı toprak ağaları n ı n g üven i n i kaybetmemek ve Batıya hoş görü n mek istiyordu. Kurtuluş ha rbi sonunda m i l l i burjuvazinin. gerici kuvvetlerle m ücade lede bir kısım büyü k topra k sahipleriyle işbirliği yapmayı tercih etmesinde Türk komünistlerinin daha önce işlenmiş taktik hata l a rının payı olmadığı söylenemez. Milli m ücadele yıllarında Meclisin içinde ve dışında k om ü nistlerle işbirl iğ ine. ilerici g üclerle m i l l i cepheyi devam ettirmeğe. m i l l i hareketi sosyal b i r devrim istikametine doğru yöneltmeğe yatkın kuvvetli bir a kı m bulunduğu. idarecil er a rasında sa m i m i ve nüfuzlu ta raftarla rı olduğu b i r g erçektir. Fakat henüz yeni kuru l m uş olan komünist partisinin o günkü şartların yarattığ ı karışı k ve çetin meselelerin çözümüne yetecek tecrübesi yoktu. Türk komünistleri. idareci çevrelerin . gerek emekçilerin ha k ve menfaatlerine aykırı tutum u na. gerek tereddütlü. hattô i kiyüzlü dış politikasına şüphesiz ki. göz yumamazla rdı. Fakat M i l l i burjuvazinin. bu veya şu sebeple kendisine bağlı büyük toprak sahipleriyle işbirliğini. zayıf. teşkilôtsız. köylülükle bağsız işçi sınıfına tercih etmeğe. ona karşı cephe a l mağa zorlayacak ölçüsüz h a reketlerden çekinmek gerekti. M i l l i kurtuluş m ücadelesi sona erdikten sonra. özel l i kle 1 925 yılınd � n sonra TKP çok çetin şartlar a ltında savaşmak zorunda kaldı. Partinin önünd e yeni vazifeler duruyordu. Milli ha reketin. yeni safhası. kaza n ı l a n politik bağ ımsızlı ğ ı n kuvvetlendirilmesi. ekonomik bağımsızlığın sağ l a n ması ve halkın bekledi ğ i köklü sosyal reformların gerçekleştiril m esi u ğ ru nd a mücadele safhası başlamıştı. Emekçi sınıfların i htiyaç ve istek lerine göz yuman. emperyalist Batı devletleriyle. yaba ncı sermaye i l e uzlaşma eğ i l i m i gösteren m i l l i burjuvazinin m e m leketi sürükleyeceği yol u n teh l i keli bir yol o lmayacağını düşünmek zordu. H e r türlü sosyal haktan yoksun dağ ı n ı k i şçi sınıfının teşkiıôtla nd ı rıl ması. köylülükle bağlarının kurulması gerekti. Burjuvazi i ktidarını kuvvetlendird ikçe emekçi sınıflar üzerinde baskısını daha d a artırıyordu. Iktidardaki milli burjuvazi -büyük toprak sahipleri blokunun menfaatleri n i a ksettiren parti (CHP) fabri katörle işçi. toprak ağasiyle ı rgat a rasında bir sınıf farkı kabul etmiyor. işçiye patron karşı sında menfaati ni m üdafaa hakkı ta n ı m ıyordu ; Türkiyede" halled i l m esi gereken bir toprak meselesi nin varl ı ğ ı n ı inkar ediyordu. Komünist pa rtisi. emekçi sınıflara karşı bu g erici politikası nda n ötürü m i l l i b u rjuvazi ile uzlaşıl maz bir mücadele halindeydi. Fakat genel politik tutu m u bakı m ı ndan m i l l i burjuvazi i lerici karakteri n i 859
henüz muhafaza ediyordu. Devletin idari bünyesinde yapılan değişiklikler. ortaçağ kanunlarının ka ldı rı l a ra k burj uva hukuk norm l a rı n ı n getirilmesi. kültürel alanda yapılan reform l a r. halkın beklediği köklü reform l a rı kar�ı lamakta n uzak olsa l a r da. Türkiyenin milli ka lkınmasına, derebeylik a rtı k l a rı nı n zayıfl a masına yard ı m etmeleri bakımından i leri b i r kara kter taşı yorla rdı. Türkiyenin dış politikada barışçı ve a nti-emperyalist tutumunu m uhafaza etmesi bunun ayrı bir tarafıdır. Türk burj uvazisinin bu i ki yönl ü tutumu karşısında komünist partisinin ç o k ustalıklı h areket etmesi, v e kıv rarak bir taktik kulla nması gerekiyordu. Buna engel olon sebeplerden biri. işçi sı nıfına, onun dôvasına, ideolojisine yabancı birtakım unsurl a rı n o s ı ralarda partinin idaresi organları nda önemli b i r rol oynamalarıdır. Bu u nsurl a r çok geçmeden içyüzlerini açığa vurarak b u rjuvazinin d i l i n i kul lanmaya, Türkiyede bir işçi sınıfı o l madığını, işçi sınıfının doğuş h a l i nde bulunduğunu iddia etmeye başladılar. Onlara göre işçi sınıfı ortaya çıkın caya kadar komünist partisi Kemalistlerin izini takibefmeli, bir kış uyku suna yatmalıydı. 1 925 den 1 928-e kadar memlekette birbirini takibeden ve özel li kle çeşitli yabancı i mtiyazlara karşı g i rişilen g revleri, o n l a r işçi h a reketi saymıyorlardı. Adana-Nusaybin hattında hü kümetin üzerlerine silôhlı kuvvetler sürerek ateş a çtırdığı Türk işçileri onlara göre sınıf savaş çı ları sayı lmazdı. Bu l i kidatörlerin, partiden atı l d ı ktan sonra çok geç meden burjuvazinin hizmetine g i rd i klerini ve Kem a l izmin e n gözde naza riyecileri kesildiklerini görd ük. Partimizin verim l i faa l iyetini engelleyen sebeplerden biri de parti içinde sekterlikle. dog matizmle savaşa gereken önemin veril mesidi r. Emper yalizmle silôhlı savaşın zaferle sona ermiş olmasına rağ men, m i l l i bağım sızlı k m ücadelesinin henüz sona ermediğini d üşü nenlerimiz pek azdı. Emperya lizmin yeniden memleketimize nüfuz etme gayretlerinin kırı lması, ekonomik köklerinin sökülüp atıl ması. onu destekleyen gerici kuvvetlere karşı ve memleketin mu htaç olduğu köklü sosyal reformları n gerçekleşti ril mesi uğrunda mücadelede sadece emekçi sınıfların menfaati olmadığı düşüncesi bizi pek meşg ul etmiyordu. Bu yüzden i lerici hareketleri nde milli burjuvazinin desteklenmesi işi de çoğu zaman havada kal ıyordu. Onun i leri a d ı mları çok sekter b i r görüşle değerlendiriliyordu. Milli burjuvazinin. kendi sınıf çıkarları için de olsa, yaptığı reformlar. memleketin ekonomik ve sosyal gelişmesine, milli bağımsızlığın kuvvetlenmesine yard ı m eden i leriye doğru atı l m ı ş adımla rdı. Onların yalnız sınıfi kara kterleri üzerinde durmak, kifayetsizli kleri ni beli rtmek. onları desteklememeğe eşitti. Bu tutum pa rtimizin kitlelere nüfuzunu yavaşlatmı ş. emperyalizme. gericiliğe karşı mücadelenin gelişmesine. genişlemesi ne engel o l muştu r. IJstelik komünist partisi üzerindeki baskın ı n artmasına yol açmıştır. Milli b u rj uvazi Batıya sempatisini g izlememekle bereber. milli bağım . sızl ı k konusunda hassastı, memleketi Batı emperyalistleri n i n kucağına atmak istiyen kompredorlarla bağl ı gerici m u ha lefetle m ücadeleden geri du rmuyordu. 1 930 yı l ı nda Kemalist b u rjuvazi. i ktidarı ele geçirmek için 860
faa liyetlerini a rtı ra n bu m u ha lefetin m u kavemetini kıra ra k, yabancı im tiyazların b i r kısmını daha m i l l ileştirdi, milli ekonomi n i n gelişmesini ön leyen engellere karşı yeni tedbirler a l d ı . Yabancı tekellerin ve yerli geri cilerin m u kavemetine rağmen, tatbikine geçilen etatizm politikası, mem leketin ekonom i k bağımsızlığına h izmet etmesi bakımından i leri bir hare ket sayılırdı. Türkiye, m i l l i kurtuluş s ı ra l a rı nda olduğu g i bi , ekonom i k bağı msızl ı k m ücadelesi devrinde de Sovyetler Birliğinin dostça v e karşılıksız yardım larını görüyordu. Milli sanayii n kalkı ndı rılması için 1 932 yılı nda Sovyetler Birliğinin Tü rkiyeye açtığı uzun vadeli, faizsiz kredi ile ve sovyet uzman l a rı n ı n yard ı miyle memleketimizde büyük sa nayi i şletmeleri kuru l mağa, Sovyetler Birliğinde Türk teknisyen kadroları yetiştirilmeğe başladı. Milli bağımsızlı ğ ı n kuvvetlendiri l mesi gayretleri Türkiyenin dış politika sında da görülüyordu. 1 930 yılları başında ve daha sonra iki memleketin i leri gelen devlet adamları a rasında karşılıklı ziyaretler b i rbiri n i takibetti. iki memleket a rası nda bağlanan dostluk ve tarafsızl ı k a ntlaşması 1 935 yılında i mzalanan bir protokolle on yıl uzatıldı. Mil letlerarası meselelerde Türkiye Sovyetler Birliğinin barış politikasın ı destekliyordu. Fakat emperyalistler boş durmuyorl a r, Türkiyeye nüfuz etmek, onu kendi tarafları na · çekmek için her yola başvu ruyorla rd ı . Almanya Türkiyenin ekonomi k kilit nokta l a rı n ı ele geçirmeğe çalışıyordu. Hitler Alma nyası g ayretlerin i daha d o a rtırdı. Habeşistana saldıra n faşist ıtalya Türkiyeye karşı niyetlerini g izlemiyordu. Komi ntern i n V i i . Kong resi sıra l a rında Türkiyenin genel d urum u böyleydi. Kongre partimize yeni bir faaliyet devri açacak a n a htarı verdi. Pa rti ken dine yeni bir savaş yolu tôyi n etti ; Oza ma n ki ısmet ınönü hükümetinin, memleketin milli bağı msızlığına sosyal gelişmesine h izmet eden, memle ketin ve halkın yara rı na olan bütün icraatında a ktif olara k desteklen mesine karar verdi. Pa rtiye bağlı gizli işçi sendikala rı ve gizli Komü nist Gençli k Teşkilôtı kaldırı lara k üyeleri legal işçi ve gençl i k teşkilôtlarına g i rmekle görevlendi riidi. Sekterli kle mücadelenin olumlu sonuçla rı gerek işçi, gerekse gençlik h a reketinde çok geçmeden kendini g österdi . Sendika hareketinde sola doğru bariz bir kayma oldu. Lega l solcu sendikalar ve sendika önderleri Türkiye işçi hareketinde önemli b i r rol oynamaya başla d ı l a r. Gençl i k ha reketi canlandı. Gençliğin, özellikle üniversite gençli ğ i n i n i nisiyatifi a rttı. Evvelce a şı rı nasyonalist çevreleri n etkisi a ltında ola n bu ha reketin yönü değ işti . Ilerici gençliğin sesi daha gür çıkmağa başla d ı . Harbe karşı mücadelede, g e n i ş kitlelerle bağla rı zayıf olan partimiz, g izli parti yayı nloriyle yetinemezdi, legal i m kônla rd a n faydalanmağa ve sesini geniş kitlelere duyurmağa çalıştı. Ilerici basında f� şizme ve harbe karşı fili ve, kendi ölçümüze göre kuvvetli bir cephe meydana geldi. Yu rtsever aydınlar bu mücadelede önemli rol oynadılar. 56
861
Türk burjuvazisinin daha I kinci Dünya Harbi a rifesinde sağa doğru kaymaya başladığı belliydi. I ki nci Dünya Ha rbi sırasında Anka ra h ü kü meti faşizm ajanlarını ve barış d üş m a nlarını faa liyetlerinde serbest bırak tığı ha lde, onlarla savaşanlar, Sovyetler Birliği n i savunanlar üzerindeki baskısını a rtırdı, a ktif komünistlerin çoğu tevkif edilerek Anadolunun ücra köşelerine sürüldü. Gizli çalışma şartl a rı n ı n ya rattığı zorluklar daha da a rttı. Tru m a n doktrini ve Marşal p l ô n ı n ı n gerçek hedeflerini o rtaya koymak için pa rti bütün legal ve il legal vasıtalarını ha rekete geçi rdi. Komü nist partisinin önceden ha ber verd iği tehli kenin gözle görülür bir şekil a l ması partinin otoritesinin yükselmesine yard ı m etti, yu rtsever aydı nları n , genç leri n inisiyatiflerini a rtırdı. Ba rış uğru nda m ücadele, öze l l i kle Kore harbi sırasında teşkilôtlı ve kitlevi bir şekil aldı. Menderes hükümeti Türkiyeyi NATO-ya sokmağa hazırl anırken a nti komünizm kampanya la rı n a h ı z vermişti, 1 951 yılı sonunda komünist par tisine karşı genel bir taa rruza geçildi. Yüzlerce komünist ve barışsever tevkif edilerek işkence odalarına tıkı/dı/a r. Askeri ve sivil polisin birlikte idare ettiği i l k soruşturma en vahşice metotlarl a i ki yıl deva m etti. Türki yenin bağımsızlığını ve barışı savunanları a ğ ı r cezalaro m a h k u m eden askeri ma hkeme önü nde, yoldaşlardan biri kendini şöyle savunmuştu r : �Barış b u memleketin e k m e k kadar, su k a d a r m uhtaç o l d u ğ u b i r nimet tir. Barış dôvası bu memleketin bağımsızlığıyle, varl ığ ıyle doğrudan doğ ruya ilgilidir. Barışı savu n m a k yalnız kom ü nistlerin değil, fikirleri, kanaatleri ne olursa olsun halkın bütün sınıf ve tabakalarının müşterek gayesi ve dôvasıdır. Fakat ne çareki emperya l iz m ajanları n ı n serbestçe ot oynattıkları, harp kunda kçı/arı n ı n teşvik ve h imaye gördüğü bu mem l ekette barı ş ı n lôfı n ı bile etmek nerdeyse suç sayılaca k. Barış için müca dele etmek suçsa, bu suçu işlemek vazifedir. Hiçbir işkence. hiçbir tehl i ke ve tehdit vata n ı n ı , m i lletini seven bir i nsanı bu vazifeyi yerine geti rmekten a l ıkoyamaz ... Bugün Kominternin Vii. Kongresi nin devrini yaşam ıyoruz. Yeryüzünde çok şeyler değişti. Fakat emperya lizmin saldırgan yüzü değişmedi. VII. Kongrenin emperyal izme karş ı mücadele için bize verdiği silôhlar keskinliğini muhafaza ediyor. Şimdi Türk komünistleri n i n önünde dura n vazife, barış uğrunda m ücadele, em peryalizme karşı, milli bağımsızlık uğrunda mücadelede kaybediimiş mevzilerin geri a l ı n ması, kuvvetlendiri l mesi v e memleketin ekonomik v e sosyal gelişmesini engelleyen setlerin ortadan kaldırıl ması uğrunda m ücadeledir. Bu mücadelede Kom ünist Par tisi m e m lekette a rtık yalnız değ i l d i r. Diğer birçok siyasi ve sosyal kuvvet ler filen bu mücadeleye katı l m ı ş bulunuyor. Gelişen olayla r, Türkiyede m i l l i burjuvazinin topyekün yabancı sermaye ile bağlandığı, menfaatleri nin emperya lizle birleştiği ve artık memleketin sosyal ve politik hayatında hiçbir zaman, olumlu, ileri bir rol oynaya mıyacağı , bunun için milli de mokratik cephe şiarı n ı n m e mleketim izin şartlarına uygun olmadığı düşün862
cesi ni savunanları doğrulamamıştır. Daha 1 948 y ı l ı nda Türk burj uvazi sinin emperyal istlerle kucaklaştığ ı i l k g ünlerde TKP gizli teşkilôtlara bir bildiri göndererek tutulan yolun, m i l l i burjuvazi de dahil, bütün halkın menfaatlerine aykı rı olduğ u n u , «memleketin bütün yurtsever kuvvetleri n i n anti-emperyal ist v e demokratik bir plôtform etrafında birleşti ril mesi ge rektiği» yolundaki pa rti görüşünü bildirmişti. Partin i n faaliyeti, memlekete başıboş g i ren yabancı sermayenin gittikçe a rtan ezgisinin m i l l i burj uva zide er veya geç bir tepki yaratacağı ve mücadeleni n politi k alana çev rileceği i na ncına göre aya rlandı. TKP Türkiyedeki son parlômento seçi m lerinden bir m üddet önce bir bildiri yayı nladı. Bu bildiri n i n başlıca hedefi, memleketi em peryalizmin yabancı tekellerin boyunduruğu a ltında tutmakta menfaati olan, halkın kazan ı l m ı ş hakları nın geri a l mayı, sosyal reformların gerçekleştiri l mesin i önlemeyi a m a ç edi nen gerici kuvvetlere karşı ilerici kuvvetlerin birl i ğ i n i sağla mak, Sovyetler Birliği ile v e bütün barışsever devletlerle dostça münasebetler kurma amaç veya eğiliminde olan siyasi partileri destekle mek, gerici kuvvetlerin karşısında tek çepheye doğru yöneltmekti. Seçim ler yaklaştıkça ve seçim m ücadelesi kızıştıkça i lerici siyasi ve sosyal teşek külleri ve g ru pları bi rbirinden ayıran özel a ma çların bir tarafa b ı rakıla rak, gericiler karşısında onları birleştiren m üşterek a m a ç ve şiarların seçi m propagandaları nda a ğ ı r basmaya başlad ığı görüldü. Cumhu riyet H a l k Partisi i çinde milli burjuvazi nin sol kanad ı n ı n a ğ ı r basmaya başladığı belliyd i . ismet i n ö n ü hükümeti nin, özel lile s o n devir lerinde bu baskı n ı n tesirleri görüldü. Seçi mler sırası nda CHP, içi ndeki sağcı kanadı a leyhine çevi rmemek için, a d ı mları n ı ölçülü atmak zoru n luğunu duydu. Gerici Adalet Pa rtisi, rakibinin bu sağcı kanad ı n ı n oylarını kendine çekmek için her çareye başvurdu. Bu na rağ men CHP seçi m pro pagandalarında bağı msız ve haysiyetli bir dış politika, toprak reformu, petrollerin m i l l ileştirilmesi, yabancı sermayeye verilen özel hakları n sınır land ı rı l ması g i bi i lerici şiarlar üzerinde ayak d i redi. CHP-nin gençl i k teşki lôtla rı yayı nladıkl a rı bildirilerle, kitlevi çıkışlarıyle çok daha ileri g iderek, emperya l izme, Batı ile yapılan köleleştirici an laşma l a ra karşı açı kça hücuma geçtiler; işçi hareketlerine karşı yapı l a n baskı ları protesto ettiler; işçi send ikala riyle m üşterek protesto göstedi l eri terti plediler; hattô kapital ist gelişme yol u n u n Türkiye için bir çıkmaz olduğunu ilôn ettiler. Bu gelişme Halk Partisi nin ile rigelen birçok idare cilerinde de görül üyor. Seçimlerden bir müddet önce, ara ları nda birçok profesörler, sendika liderleri, 1 960 askeri hü kümet da rbesine kat ı l m ı ş daimi senatörler, tan ı n mış yazarlar, sanatçılar, gençlik derneği başka n l a rı b u l u n a n büyük bir partisizler g u ru pu m üşterek bir bildiri yayı nladı ve memleketin bütün ilerici g ü çlerini, milli bağ ı msızlığa karşı olan, Türkiyeyi emperyalist dev letlerin peyki hali nde tutma politikasında aya k direyen, yurdun yeraltı ve yerüstü servetleri nin milli leştiri l mesin;, demokrasinin gelişti ril mesi n i , 863
reforml a rın, özelli kle toprak reformunun gerçekleşti rilmesini engelleyen gerici kuvvetlere karşı birleşmeğe çağırdı. Bu çağ ın, m i l l i demokratik cephe fikri n i n memleketim izde oldukça gelişti ve gerçekleşmeye doğru yöneldiğini göstermesi bakı mından önemlidir. Biz ko münistler, siyasi görüşleri, i na nçları, gayeleri ayrı ayrı olan i nsan ları, i nsanlığın müşterek düşmanı olan e mperyal izme karşı, milletler için m üşterek bir felôket kaynağı olan harbe karşı bi rleştirmeyi vazife edinmiş bulunuyoruz. Dünya komü nist ha reketi n i n birliğini, kendi birliğimizi koru m a kta, kuvvetlendi rmekte karşı laştığ ı mız güçlük bizi ü mitsizliğe düşüre mez. Bütün komü nist ve işçi partileri n i n m ü şterek gayreti bu g üçlüğü hal ledebilir ve halletmelidir.
864
ı Ç i N D E K I LE R
G. Eman, A. Levkovski Proletarya n ı n sınıf müttefikleri .
781
ç. Cagan
ı rkçılığa ve faşizme karşı demokrasi ve bağı m sızlık uğrunda yürü. . . . . . . . tüle n savaş . . . . . . . .
.
.
.
•
7 94
Barbu Zaharescu
Romen Komünist Partisi'nin iX. Kongresi
807
Pedro Motta Uma
Lôtin Amerikada devrimci süreç ve demokrasi sorunları .
817
LAT I N A M E R I KA - D O N V E B U G O N Lôtin Amerikada siyasi partiler
.
.
.
.
.
830
O K U Y U C U LA R I M I Z I N S O R U L A R ı N ı C E VA P L A N D I R I Y O R U Z Apartheid'a karşı savaş .
840
S O S YA l i Z M i N K U R U L U Ş M E S E L E L E R I Sovhoz ve kolhozla rı n ekonomik bakımdan sağ lamlaştı rıl ması .
849
ö Z E L S AY F A L A R ı M I Z Türkiye Komünist Partisi Birinci Sekreteri Yakub Demir yoldaşın Komi nterni n ViI. Kongresinin 30-uncu yıldön ümünü kutlama toplantısı nda okuduğu rapor . . . . . . . . . . . . . . . .
858
B A R I Ş
V E
S O S Y A L I Z M
P R O B L E M L E R I
Ingilizcesi :
Central Books Ltd., 37 G rays I n n Road , London, W. C. 1 . ıtalyancası :
Ubreria Rinascita, Via delfe Botteghe, Oscure 2. Roma Almancası:
«GlOBUS,,-Vertrieb a uslön discher Zeitschriften, Wien XX, Höchstödtplatz 3 Yunancası (Kıbfls'ta):
Lai ko n Praktorion, Tricou p i St re e t 53 r., N i cosia ,
Rusçası :
Stredisko pro roısirova ni tisku, Pra ha 6, Thaku rovo 3 Fransızcas,;
Societe d ' Edition et d 'Enformotion 9, Boulevard des Itoliens Paris (2e) Ispanyolcası:
Ediciones Pueblos Unidos Cosi l f a Correo 589, Montevideo Japoncası :
Nauka Ltd., 2, Kanod-Zin bocho 2-chome, Chiyod a - ku, Tokyo Isve ç dilinde :
Arbetarkultur, Södera rmsvag en 36, Johanneshov 6, Stockholm Bulgarcası:
Roznoiznos, I, Rue Tzar Assen, Sofia T ürkçe si :
.. Y E N i C A Ö " - Stredisko pro roısirovani tisku, Proha 6, Thakurova 3
Fiyatı ' lira