YENİçAG •
I. Kapitanov: SBKP, XXiii. Kongreden sonra
•
K. M. EI-Din: Mısır devriminin niteliği
•
O. Babiker: Emperyalist aleyhtarı güçlerin birleşmesi
•
A. Castro: Diktatörlüğe karşı yürütülecek savaşın taktiği
MILLI KURTULUŞ HAREKETI B UGON Mısır devrimi, gelişmesi ve olanakları
ıŞÇı VE KOMONIST PARTILERINDE Fransa'da halk cephesinin taşıdığı anlam
OZEL SAYFALARıMIZ TKP Merkez Komitesinin Iran Halk (Tude) Partisi Merkez Komitesine gönderdiği kutlama mesajı
9
(27) Eylul
1966
B A R I Ş
V E
S O S Y AL I Z M
P R O BL E ML E R I
Bu s a y ı d a :
Ivan Vasileviç Kapitanov
-
SBKP Merkez Komitesi sekreteri
Khaled Mohi EI· Din
M ısırlı toplumcu.
Alferdo Castro
Brazilye Komü nist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri
Osman 8abiker Sudanlı G azeteci
Bütün ülkelerin proleter/eri, birleşiniz!
YENi ÇAO
9 Eylü l
1966
Komünist ve işçi partileri n i n teori ve enformasyon dergisi
Sovyetler Birliği Komünist Partisi XXiii. Kongreden sonra
i. Kopitonoy Sovyet toplumunun hızl a gelişmesi, Parti yönetim i n i n d a ha eksiksiz hale getiril mesini, iç demokrasinin derinleştiril mesini, partililerin yürüttüğü faa liyetlerin, gösterdiği g i rişimin, taşıdıkları soru m lulukların geliştiri l mesini b i r zoru nluluk haline getirmektedi r. Son yıllarda, Sovyetler Birliği Komünist Partisinin faaliyetinde görülen başlıca özel lik, Partin i n iç hayatiyle ilgili sorunları n çözümüne doğru atılan hızlı adımlard ı r. Eki m ve Kasım 1 964'te ve daha sonra yapılan Merkez Komitesi topla ntıları, bu gidişe büyük yar d ı mlar sağladı, SBK Partisinin XXiii. Kongresi de bu eğilimi, Partin i n baş l ı ca prensipi hal i ne getirdi. XXiii. Kongrede kabul edilen belgeler, Sovyet toplumunun yönetici gücü olan Partinin Leninist doktrinini geliştirdi. SBK Partisinin yürüttüğü faaliyetin temeli, toplumsa l gelişi m i n objektif kanunları d ı r. Parti, komü nizmin kuru l m a eylemine, d üzenlenmiş, bilimsel temellere daya nan b i r nitelik veriyor. XXIII. Kongre Sovyetler Birliği Komünist Partisinin yapısı ve iç yaşantısiyle ilgili sorunları büyük bir dikkatle i nceledi. Kongre, tüzük lerde bugü nkü gerçeklerin gerekti rdiği değişiklikleri yaptı, Parti kuruluş larını ve bütün partileri, ideolojik eğitim ve teşkilôtlanma a la nı nda, günün zorun l u l u kları na uygun d üşecek şekil ve metotlar a ra maya çağ ı rd ı . Kongreni n ka ra rl a rına. uyan Parti teşki lôtları, tesbit edilen ödevleri yerine getirmek üzere, büyük b i r faaliyet sarfetmiştir. 39
609
SBK Partisinin oynadığı rolün genişletilmesi ve bundan doğan ödev ve zorunluluklar SSK Partisinin programı, pratik ve teorik bakımıardan fevkaıade önemli bir tez ileri s ü rmektedir. Bu teze göre, komünist toplumun kurulması için, yerine getirilecek ödevlerin gelişmesi ve derinleşmesi, Partin i n rol ü n ü bir kat daha a rttı rmaktadır. XXiii. Kongre bu tezi bugünkü şartlara ve bugünkü sorunlara uyg ulayara k geliştirdi. Onümüzdeki dönemde izliyeceğ i politi kayı tesbit ederken Parti, kendisine düşen toplumsal ve i ktisadi ödevlerin önemini ve çok-yönlü niteliğini göz önünde tuttu. Kongre, Parti teşkilat l a rı nı n yapılarını, Parti hayatının kaide ve i l kelerini, Parti ve yönetici teşkiıatla rı n ı n faaliyet metotla rı n ı i nceledi, bu metotl a rı n , yeni şartlara, yeni zorunluluklara uyg u n d üşüp düşmediğini; on i ki m i lyon parti l i n i n yürüttüğü faa l iyetin, gösterdiği i nisyativin isteklendirip isteklendi rmediğine baktı. Kongre, Partiyi güçlendirmek, bütün örgütlerini daha faal, daha savaşçı b i r hale getirmek üzere köklü tedbirler aldı. Burjuva ideolog larıyla bu ideologl a rı n görüşlerini beni mseyen bazı sağ sosyalistler, SBK Partisinin, oynadığı rolü açıklıkla beli rtmekle, gerçekte «bir azınlığın - yani Partinin - butün toplu m üzerindeki hakimiyeti»ni kuvvetlendirmek, elindeki hakları, emekçilerin ve özel li kle kitle ö'rgütlerin i n zararına a rttırmak istediğini i d d i a ettiler. Kom ü nist Pa rtisini Sovyet top l umu nda zorbal ı kla tutunduğunu iddia eden d üşmanları m ızın bu ya lanını gerçekler defa larca yalanlamıştır. Komünizmin kurul masında yönetici g ü ç olara k, Partinin oynadığı rol ü n ö n e m i günden g üne artıyor v e daha d a a rtacaktır. Devlet örgütlerinin, emekçilerin kitle örgütleri nin rolü de gün den güne artıyo r : Bu örgütler, Sovyetler, sendi ka l a r, gençlik teşkilatları, aydı n birlikleri vb. d i r. Sovyet insanı, komünizm i, maddi ve manevi zen g i n l i kler yaratan emegiyle olduğu kad a r, devlet yönetimine katıl m asiyle. üye bulunduğu kolektifin sosyal ve üretici faaliyetiyle de kurmaktadır. Birkaç örnek verelim : Köy, şehir, ii, bölge, eyalet emekçilerini temsil eden bölgesel sovyet lerde, milletvekili sayısı 2.01 0.540'dır. Bu m i lletvekili sayısının yarısından çoğu (% 56,7) M a rt 1 965 seçi mlerinde yenilenmiştir. Halkın seçtiği tem silcilerin Sovyetlerin faa liyetine katı lmasını sağlayan deva m l ı komisyon lard a. üye sayısı 1 .638.958 dir - yani genel m illetvekili sayısının % beşte dördünü bulmaktad ı r. Parasız çalışan kuru m l a r, m üfettiş ve eğitmen grup l a rı , çeşitli komisyonlar (örneğin Sovyetlerdeki icra Komitelerine bağl ı komisyonlar) şehir v e köylerde, b i n a , sokak v e m a halle komiteleri, öğrenci velileri ve kiracı birlikleri, hastane ve poliklini klerdeki sosyal kuru m l a r, ticaret işletmelerindeki satış komiteleri, kantinler, kısacası, emekçilerin bütün sosyal faa liyet şekilleri. 20 m i lyon insanı Sovyetlerin etrafında top l a m a ktad ı r. 61 0
Işçi ve memur kolektifleri tarafından seçilen devamlı üretim konferans ıarı. önemli b i r rol oynam akta ve sendikaların işletme yönetimine katıl masını sağ lamaktad ı r. Bugün. işletmelerde. şantiyelerde. devlet çiftlikle rinde. 5 milyon üyesi bulunan 1 30.000 den fazla komisyon faaliyettedir. Bu komisyonla ra seçilen üyelerin üçte ikisi işçidir. 1 965 y ı l ı içinde 30 m i l yondan fazla işçi. m ü hendis. teknisyen v e memur. üretim konferansıa rına katılmıştır. Bu konferansıar. teknik devrimin gelişmesi. prodüktivitenin a rttırıl ması. kültür. ça lışma. yaşama ve ücret sorunlarıyla ilgili bir buçuk mi lyondan fazla tekl ifte bulunmuştu r. Bu tekliflerin dörtte üçü şimdiden gerçekleşmiştir. H a lkın deneti mini sağlayan örgütlerde 6 milyon militan iş görmektedir. Bu alanda verilebilecek örnekler pek çoktur. Sovyet halkı hiç bir zaman sosyal hayata bu kad a r katıl m amıştı. Bu denetim. gerçekten halkın yaptığı bir deneti mdir. Ama Parti bununla yetinmiyor. Parti. bazı emekçi tabaka l a rının ida ri ve toplumsal faa l iyete henüz geçmediğini biliyor. Bu gerçeği göz önünde tutan Partinin başlıca ödevlerinden biri. her Sovyet insanına. sosyal işleri yönetmeyi. bu işlerle i lgilenmeyi öğretmektir. Bu da bugünkü şartlar içinde Partinin oynadığ ı rolün nasıl genişlediğini gösteren bir özelliktir. SBK Partisinin XXiii. Kongresi şu noktayı da bel i rtmiştir: Parti teşkilat ları. kitleler a rasında. yeni l i k a rayan. yaratıcı faa liyetler y ü rütmek zorun dadır. Parti. insanları teşkilatlandırmayı. konkre örneklerle ikna etmeyi bilmelidir. Pa rti. komünizmin kuruluşunda varolan bütün i m kanları belirt meli. bu imkanlardan nası l faydalanılacağını göstermelid i r. Ote yandan. bütün Parti teşkilatları. kitlelerin i leri sürdüğü· teklifleri. emekçilerin yap tığı tenkitleri büyük bir di kkatle incelemek. bunları genelleştirmek; mey dana çıkan. işaret edilen bütün eksiklikleri yok edecek tedbirleri a lm a k zorunda d ı r. Tekliflerinin. d üşüncelerinin hesaba katıldığını gören. g i riş tikleri teşebbüslerin işe ya radığını anlayan kitlelerde. vatandaş ödevlerini yerine getirme isteği artar. Kitle ça lışmalarının. siyasi faa liyetlerini n artışı. halk teşebbüsünün gelişmesi. Partimizin oynadığı rolün önemini beli rtir. Son za manlarda. burjuva propagandası ve bu propagandanın e m rinde çalışanlar. Sovyetler Birliği Komünist Partisinin daha geniş bir rol oyna masiyle. Sovyet halkının u ğ radığı «tehlike.. den eskisi kadar bahsetmiyor l a r. Ama buna karşılık. çeşitli eğ ilimli burjuva nazariyecileri. Sovyet top lumu geliştikçe. Partinin eskisi kada r önemli bir rol oyna madığını iddia ediyorlar. Oysa gerçekte görüldüğü g ibi. sosyalizmi kuran bir toplumda. komünistlerin yerine geti receği ödevler günden güne çoğalmakta. sosya lizmin kurulmasına bilinçle katılanların sayısı da günden güne a rtmakta dır. Ma rksist-Leninist p a rtisinden başka hiç bir siyasi örgüt. e mekçilerin. devlet teşkilôtlarının. bütün toplumsal örgütlerin ça balarını. yeni topl u m u kuranların güçlerini bi rleştiremez. 39'
61 1
Parti, öncü kuvvetin edindiği tecrübeyi genelleştiriyor, bu tecrübeleri emekçilere sağl ıyor. I lerici görüşlerin yayı lması, emekte ve Iıayatta öncü kuvvetin edindiği tecrü benin bildirilmesi, Pa rti ça lışmalarının en önemli kısmını teşkil eder. Ama teori n i n yaratıcı gelişmesi için kitlelerin edindiği tecrübenin de incelenmesi ve genelleştirilmesi şarttır. Komünizm kendi kendine kurulmaz. Onu kura n kitlelerin bilinçli faal iyetleridir. Kitlelerın faaliyetlerine toplumun objektif gelişme şa rtlarına göre yön vermeleri bundandır. Komünist toplum kurulmaya başlayıncaya kadar, Iıiç bir naza riye top l u msal Iıayatta bu kada r önemli bir rol oynamamıştı. Nazariyenin g ü nden g üne a rtan toplumsal önemi, partinin oynadığı rol ü n ne kada r genişledi ğini gösterir. Politikasını tesbit ederken Pa rti, toplumsal Iıayatta meydana gelen en önemli değişiklikleri, kitlelerin tecrübelerini büyük bir dikkatle i ncelemektedir. Nazariye, toplumsal ve i ktisadi Iıayatın yöneti minde kullanılan bilimsel metotla rın temelini teşkil ediyor. Sübjektivizme, volontarizme, toplu msal gelişimde zorunlu aşamala rı atlama, gerçekleri ilıma l etme, zorunlulukları Iıesaba katmama eğilimleri ne karşı yürütülen savaşta en önemli silôlı, nazeriyedir.
Partin i n bilimsel metotl a rı n ı bel i rten en açık örneklerden biri, Mart ve Eylul Merkez Komitesi toplantıla rında a l ı n a n ve XXI I I . Kongrede tasdik edilen kararlara uyg u n olara k gerçekleştirilen i ktisadi reformdu r. Bu refor m u n özelliği, bir yandan nazeriyeye - başka bir deyi mle sosyalizmin ikti sadi kanunlarına, devrimci Iıeyeca nın ya rdı miyle yeni bir toplu m kurma zorunluluğunu ispatlayan Leninist teze- daya n ması ; öte ya ndan, bu yeni toplumu kura n l a ra, sağl a d ı kları emek n ispetinde, dalıa büyük bir maddi menfaat sağla masıdı r. Bu reformu n temeli, Parti nin pratikte edindiği, ve kamu oyunu yoklayarak, genelleştirdiği, doğruluğunu tesbit ettiği tec rübedi r. Bu i ktisadi reform, çeşitl i görüşleri ve düşünceleri karşılaştıran uzun ta rtışma ları n sonucudur. Ewelô birkaç işletmede yapılan i ktisadi tecrübeler önemli sonuçla r verdi. Böylelikle, yeni i ktisadi sistemin etkil i l i ğ i n i incelerken, tecrübelerden faydalanıldı, ta lıminlere değil, gerçeklere dayanıldı. Tarı m ı n gelişmesiyle ilgili temel soru n l a r Iıakkında SBK Partisi Merkez Komitesinin aldığı kararlar, çolı çetin nazari ve pratik çalışmaları n sonu cudur. Bu kara rlar, işletilen a razinin niteliği n i değiştirmek, toprakların sulanması veya ku rutu lması, ta rı m makinelerinin çoğaltıl ması, tekniğin m ü kemmelleştirilmesi, insa nları n ta rım üretimine karşı ta kındığı tutu m u n değiştirilmesi, tarım ü reti minin a rttırı lması, kolektif işletmelerde şalısi teşebbüsü n isteklendirilmesi, bu kolektiflerin da lıa bağımsız bir Iıale geti rilmesiyle i l g i l id i r. Kısa veya uzu n vadeli a ma çl a rı tesbit ederken Parti, naza riyeye dayanı yor, kitlelerin tecrübelerinden ve düşüncelerinden faydalanıyor, i leri sür düğü tekliflerin doğruluğunu, Iıa l kı n kolektif a k l ı yoluyla tesbit ediyor. 612
Bütün bu şartl a r i ktisadi plôn ların temelini teşkil eder. Bir örnek vermek üzere. Kuzniyetzk demir-çel i k kombinası nda 1 966 plônı n ı n nasıl tesbit edildiğini inceliyel i m : 1 965 Eki m i nde y ı l l ı k plônın genel hatla rını ta rtışmak üzere. bütün ateiye ve hizmetlerde toplantı l a r düzenlendi. Tenkitler ya p ıldı. çeşitli teklifler i leri sürüldü. Bundan sonra bütün bu teklifleri. i leri sürülen bütün no kta ları hesaba katan bir proje hazı rla ndı. Bu projenin tartışılmasına kombina müdürü. ateiye ve hizmet şefieri. ustabaşları. ve en iyi işçiler katıldı. Plôn projesiyle bu plônınli'gerçekleştiril mesi için ge reken tedbirler. kombinanın sanayi konferansında tartışıldı. Kombina. yeni planlama şa rtla rı n a ve isteklend irici yeni tedbirlere uymak zoru ndadır. Bunu da sağ l a m a k üzere. plôn projesi tôyin ve tesbit edilirken. yeni ça lışma metotları da tesbit edildi. Uç ay boyunca. i ktisadi reformların gerçekleştiri lmesiyle ilgili soru n l a r. emekçi konferansıarı nda. ü retim konfera nsıarı nda. ateleye toplantı ları nda vb. tartışıldı. Temel yatı rımları ve tedavül yatı rımları n ı yerinde kullanmak. işletmenin veri m i n i a rt tırmak. ça lışma metotlarını düzeltmek gibi amaçlar güden 500 den fazla teklif yapıldı. Bir i ktisadi ve teknik konferans da toplandı. Bu konferansta temel yatı rı m l a rı n etkililiğini. işletmenin veri mini a rttıracak yol ve metotla r bütün ayrıntıla rıyla incelendi. Konfera nsta seçilen komisyonlarda. yeni plônlama şartlarına geçiş zorunluluğu ve teşvik edici tedbirlerin kabulü ile ilgili raporla r. teklifler tartışıldı. Konferans. ileri sürülen teklifleri. teknik ve teşkilôtlarda ilgili tedbirleri ko nkreleştirmek üzere çeşitli tav siyelerde bulu ndu. Bütün bu ça l ışmala r. plôn ın hazırlanması nda çok önemli bir rol oynadı. XXiii. Kongre yeni Beş Yıl l ı k ( 1 966-1970) Plônı n d i rektiflerini onayladı. Bu plônı tesbit işinin i ktisadi bakımdan doğurduğu sonuçları n önemini göz önünde tutan Pa rti teşkiıôtla rı. hazırlayıcı ça l ışmaları n ta nzimini üze rine aldı : işçilerin. kolhoz e mekçilerinin ve memurların. plônla rı n tesbiti işine geniş ölçüde katı lmasını sağ ladıla r. üreti mi a rttırma a macını güden prati k tedbirlerin. emekçilerin ileri sürdüğü tekliflere uygun düşmesine çalıştılar. Pa rti teşkilôtları. şu veya bu a landa emekçi g rupunun görüşünü yeteri kadar göz önünde tutmayan yöneticilerin hata ları n ı belirttiler. Naza riyeye daya nan Parti. pratik faal iyeti toplumun objektif gelişimine uygun düşecek şekilde ta nzim ediyor. Dış politi kasını olduğu gibi. iç poli tikasını da tesbit ederken Parti. toplumun ilerici gelişi mini. gerici v e sal ' d ı rıcı güçlere karşı gelme zorunluluğunu göz önünde tutuyor. Bu genel hattın prati kte uygulanışı. bütü n m i l leti ilgi lend iriyor. Politika ile h a l k a rasındaki sıkı b a ğ l a r b u g ü n daha da şiddetle beli rmekted i r : Bütün Sov yet halkı. Ameri ka lıla rı n saldırı sına karşı koyan ka h raman Viyetna m hal kı na gereken yardı m ı sağla maya hazırd ı r. SBK Partisinin büyük bir dik katle tesbit ettiği, toplumsal ilerlemenin zoru n l u l u klarına uyg u n düşen iç ve dış politikası, Parti nin itibarı n ı yükseltiyor, Sovyet hayatı nın her ala n ında etki lerini a rttırıyor. 613
SBK Pa rtisinin günden g üne daha önemli bir rol oynaya bil mesi için, Partinin iç hayatında, parti şuurunu politik ilgisizlikten, plônı anarşiden, bilinçli disiplini mihaniki itaatten ayıra n Leni nist p rensip ve kaideler çerçevesi içi nde, teşebbüse, bağımsız düşünceye ve faaliyete büyük bir özg ürl ü k sağ lan ması şa rttır. Bu zorunluluğu göz önünde tutan Pa rti, komü n i stin - bütün i htiyaç ve istekleriyle - Parti iç hayat ı n ı n merkezi haline gel mesine büyük önem vermektedir.
Başlıca unsur: Komünistlerin faaliyeti. girişim ve Teşkilôt yetenegidir SBKP-nin XXiii. Kongresi, yakın a maçları tesbit ederken, kom ü nistlerin faaliyetlerini, g ü nden güne a rta n soru m l u l u kl a rı n ı ve organizasyon yete neklerini çok büyük bir di kkatle inceledi. Bu soru n l a rı çözümleyebilmek için herşeyden önce Partiye a l ı n a n üyele rin büyük bir di kkatle seçilmesi şa rttı r. Sovyet toplumunda gerçekten örnek sayılabi lecek, halkın büyük menfaatleri u ğ runa, kom ü nizm dôvası uğruna fedakôrl ı kla, sebatla savaşmasını bilen, emekçileri Parti nin etra fında toplaya bil Em u nsurlar anca k, safları m ıza a l ı n m a l ıdır. Ote yandan, bütün komünistler Pa rtinin g ü n l ü k hayatına katılabil melidi r ; ortak dôvayı ilerletmek üzere, her komünistin gücünden, bilg isi nden ve yeteneklerinden en iyi şekilde fayda lanmayı sağlayaca k şartlar yaretılmalıd ı r. Kongrenin bel irttiği gibi, her komüniste daha yüksek ödevler yükleyen, hayatın kendisidir. Adayları seçerken çok titiz davra nma m a k, her adayı Partiye kabul etmek, adayın neyi temsil ettiğini, kitlelerle bağ ları olup ol madığ ı n ı incelememek, toplumsal hayatta oynadığı rolü hesaba katma m a k, yeni üyenin Pa rtiye sağlayacağı faydayı hesapla m a m a k, bütün bu davra n ışlar Pa rtiye a ncak zara r verir. Toplumumuz g ü nden güne daha birleşmiş b i r toplum ha line geldiği, halkın ma nevi ve siyasi birliği g ü nden güne kuvvetlendiği için, bazı yol daşl a r, Partiye kabul edilecek bir aday ha kkında yü kanda saydığımız nokta ları n tetkikine lüzüm kal madığ ı n ı san ıyorlar. Ama bu hata l ı görüş çok olu msuz sonuçla ra yol açabi lir, Partinin ü l kenin hayatında oynadığı rolün önemini azaıtabilir. Kong reden kısa bir süre önce, SBKP Merkez Komitesi bazı Parti teşkilôt larına çiddi ihta rla rda bulundu. Ha rkov bölgesinde, Parti teşkilôtın ı n yürüttüğü faa liyetle, yeni üyelerin kabulü v e genç komünistlerin eğitimiyle ilgili bir kararında, Merkez Komitesi Partiye yeni a l ı n a n üyeler konusunda eskisi kadar titizlik gösteri lmemesini tenkid etti, adayların daha büyük bir di kkatle seçilmesi için, Pa rti teşkilôt ve üyelerinin soru mlulukları n ı arttırdı. 61 4
Bu davra nışıyla Merkez Komitesi, Leni n i n temel i l kesini büyük bir titizlikle uygulam a zorunluluğunu hatı rlatmış oldu : Pa rti üyesi sıfatın ı n önemi daima a rttırı l m a l ıdır, çünkü ..yeni üyeye reklam için değil, çiddi çalışma k için ihtiyacımız vardır... Pa rtiye üye ka bul ü sorunu ile genç komünistlerin eğiti m i nde göz önünde tutulaca k noktal a r, bölge, şeh i r, ve mahalle komitelerin i n plenumlarında,
Parti toplantılarında ele alındı. Bu çalışmalar olumlu sonuçlar sağladı. Merkez Komitesinin a ldığı tedbirleri tasdik eden XXiii. Kongre, bütün Parti teşkilatlarından, yeni üye seçme meselesinde daha dikkatlı davra n maları n ı istedi. Merkez Komitesinin faaliyet raporuyla ilgili Kongre kara rında şöyle den i l mektedir : «Adayl a rı n S B K Partisine, Pa rtin i n tüzüklerine göre kabul edi l mesi ; komünizmin kurulmasında a ktif bir rol oynayan ile rici, bilince varmış işçiler, kolhoz emekçileri, aydı n l a r olmaları şarttır. Ote yandan, Partinin toplumsal bileşiminde işçiler daima en önemli rolü oynam aı ıdırlar... Kongrenin bu tavsiyesi Parti mizin niteliğine ve yapısına, işçi sınıfının sosyal ist toplumda aynadığı role, işgal ettiği yere uygun düşmektedir. Bu tavsiye, SBKP progra m ı n ı n tabii sonucudur. Bu programda belirtildiği g i bi : ..Işçi sı nıfı, Sovyet toplumunun en ilerici, en iyi teşkilatlanmış g ücü olduğuna göre, komünizmin kurulma işinde de yönetici rolü oynayan yine bu sınıftır... Bu özellik, yönetici Pa rtinin bileşiminde çok belirlidir : işçi üye sayısı a ra l ı ksız a rtma ktadır. XX. Kongre ile XXiii. Kongre a rasında Partiye kabul edilen namzetlerin % 40,6'i işçi idi. Ama XXii. Kongreden bu yana, bu oran % 47,6'ya yükselmiştir. Kol hozlarda, sovhozla rdaki en iyi e m ekçiler, Pa rtiye üye oluyor. Partinin köylerdeki teşkilatları sayı bakı m ı ndan genişlediği g i bi, dah a yüksek bir n itelik kaza n m a ktadır. ' Hiç şü phesiz Pa rti, aydınları n da Parti faaliyetine katıl masına büyük önem vermektedir. Bu iyi m ühendisler, en iyi teknisyenler sistemli bir şekilde Pa rtiye a l ı n ıyor. Partiye g i re n genel memur sayısının üçte ikisini uzmanlar teşkil ediyor (mühendisler, ta rım m ü hendisleri, doktorlar, öğ ret menler, i nşaat işlerinde çalışanlar, bilim işçileri vb.) Aydın teşkilatları nda partil i sayısı g ü nden g ü ne a rtıyor. Bütün bu sayı lar, halkta n çıkmış aydı n larımızın Parti etrafında toplandığını, menfaatleri S B K Partisi tarafından sadakatle savunulan ha lkı m ıza feda karl ı kla, samirniyetle hizmet ettiğini gösteriyor. SBKP teşkilatlarına a l ınaca k yeni üyelerin seçi lme işi, herg ü n kü çalış maları n içinde yapılıyor. Teşkilatlandırma ve aydınlatma faaliyeti yürüten parti teşki latları, insanları yetiştiriyor, p a rtisizleri, pa rtiye dahil olmayan m i l ita nlar haline geti riyor, onları Pa rtiye yaklaştı rıyor, Parti işlerine yar dım etmelerini sağlıyor. Böyleli kle i nsa nlar, güçlerini ve yeteneklerini idra k ediyor. Parti ülküleri uğrunda Pa rtinin yanıbaşı nda değ i l de Pa rti safla rında savaşmak isteğiyle Partiye üye oluyorlar. 615
Bununla beraber, adayların büyük bir titizlikle kontrol edilmesi, çeşitli tedbirlerin a lı nması - bütün bu işler m ü kemmel de yürütüise - şu veya bu adamın gerçekten Pa rti üyesi olabilecek çapta olup olmadığını anlamak için yetersız kalır. Teşkilôtın içinde de üyeleri yetiştirmek, kontrol etmek şarttır : Yeni üye, Parti teşkilôtında varlığı n ı ispat etmelidir, Parti programını, tüzüklerini, yasal a rı n ı bütün ayrıntı larıyla i ncelemek üzere, stajyer olarak çalışmalıdır, yetenekleri n i göstermelidir. Zaten stajyerlerin bir kısmı Parti teşkilôtla rı n a üye olarak kabul edilmiyor. Bu da stajın ne kad a r önemli olduğunu gösterir. Parti teşkilôtları bu stajın daha da dik katle d üzenlenmesi için gereken tedbirleri a l m a ktadı r. Ote yandan yeni stajyer-üyeleri takdim ve tavsiye eden üyelerin sorum l u lu kları d a a rttırıldı. XXiii. Kongrede kabul edilen karara göre, asgari 5 yıldan beri üye bulunanlar a ncak, yeni adaylar teklif edebilecektir (şim
d iye kadar bu hak asgari 3 yıldan beri Parti üyesi olanlara ta nılıyordu.) Bu tavsiye, adayın Pa rtiye alınabileceğ ini, faydalı olacağını g a ra nti eden siyasi bir tekliftir. Kongrede a lınan karar, Partide uzun süre çal ışmış, tecrübe sahibi olmuş üyelerin yeni aday tavsiye etmesin i istiyor. Adayların daha büyük bir titizlikle seçilmesini istiyen Kongre, 23 yaşın dan küçük olanları n Komünist Gençli k Teşkilôtları yoluyla a ncak Partiye alınabileceğ i n i kara r a ltına aldı. Bu teşkilôtlar, gençler için önemli bir okul - kom ünist eğitim ve sosyal faaliyet oku l u - rolünü oynuyor. 1 966 yılının i l k a ltı ayında kabul edilen stajyerleri n % 1 5'i gençlik teşkilôtla rından gelmekteydi . Pa rti üyelerin i n % 53'ü, orta l a m a yaşı 40 tan aşağı olan gençlerdir. Bu oran, Sovyet top l u m u ndaki genç kuşa kların, eskileri n bir devam ı olduğunu, gençlerin Partinin savaş geleneklerine, devrimci şuuru na sağladığı desteği ispatla m a ktadı r. Partiye kabul edilmek istiyen adayların m ü racaatlarını i nceleme m etot l a rı , bu adayların titizlikle seçi lmesini sağlar. Parti teşkilôtla rı, adayla çalışanları n (sadece komüni stlerin değ il, parti üyesi bulunmayanları n da) m ü racaatta bulunan kişi hakkında ne düşündüklerini öğrenmelidir. Bu a maçla, m ü racaatl a r genellikle, herkese açık tutulan Parti toplantı l a rı nda i n celenir. XXIII. Kon g rede a lınan kararlar, bu nokta n ı n daha d a d ikkatle göz önünde tutu l masını istiyor. Toplantıda bulunan Parti üyelerin i n üçte i kisi aday lehine oy verdiği takd i rde a ncak (Kongreden önce çoğu n l u k yetiyordu) t a b a n teşkilôtı, adayı Partiye stajyer olarak k a b u l edebilir. Kitleler ve Pa rtiye üye ol mayan militanlar a rası nda yürütülen faaliyetin arttı rılması, yeni üyelerin daha büyük bir d ikkatle seçilmesi gibi etkenler, Partin i n niteliğinde olumlu sonuçlar doğ u rm a ktad ı r. Son zamanlarda faaliyeti incelenen teşkilôtların d u ru m u bunu gösteriyor. Orneğin, litvanya Komünist Partisini ele a l a l ı m . Kaunas şehrinde Pa rti teşkilôtına kabul edi len stajyerler a rasında, işçi ora nı, 1 965 yılının ilk a ltı ayında % 50,9 du. 1966 yıl ı n ı n i l k a ltı ayında ise, bu oran % 53,8'e yükseldi. 1 966 yılının i l k a ltı ayında stajyer olarak Pa rtiye kabul edilen m e m u r sayısının % 84,1'i 61 6
m i l l i iktisad ı n çeşitli ala nları nda çalışa n uzmanlardı. Oysa geçen yılın i l k altı ayında, bu oran % 78,6'yi buluyordu. Başka teşkilôtlarda da durum ayn ı d ı r. Dniepro p etrovsk bölgesinde, 1966 yılının i l k altı ayında kabul edilen stajyerler arasında işçi ora n ı % 54'dür (geçen y ı l % 51,2 idi). Koroganda bölgesinde bu oran geçen yıla nispetle % 51,6 don % 55,9'0; Kemerovo bölgesinde, % 55,2 den 59,2 ye ; Haroslav bölgesinde % 46,7 den % 59,8'e yükseldi. Partiye yeni üye kabul ederken, Parti teşkilôtları şu prensipten hareket ediyo r : Komünist olmak büyük bir şereftir. Ama komüniste yüklenen ödev ler de çok büyüktür. Gorki otomobil fabri kasında ayarc ı l ı k eden yoldaş Dmitriev'in Pravda gazetesinde belirttiği gibi : «Ben böyle derd i m : Partiye g i rince, hayatın ı n daha kolay olaca ğ ı n ı sanrna, etrafında yapılan bütün işlerde daha ağır bir yük, daha büyük bir soru m l u l u k a ltına g i rm eye hazır lan ... (10 Şubat 1966 tari h l i Pravda gazetesi.) Pa rti üyesi nin öncü rolünü daha d a yükseltmek için, üyenin Parti içinde a ktif o larak çalışabilmesi, komünist davasını ilerletmek üzere, bütün bilgi ve tecrübelerini kullana b i lmesi, kendine düşen ödevleri yerine getirebilmesi şarttı r. Bu a maca varmak için ise, Parti içindeki demokrasiyi, her Pa rti teşkilôtında da organizasyon şuuru n u devam l ı şekilde geliştirmek bir zorunluluktur. Bilindiği g i bi, Parti içinde demokrasi, tabandan tepeye kad a r bütün yönetici kuru l u şlann seçi lmesi, denetimi ve yenilenmesi ile dile gelmekte d i r. Ama mesele, tüzüklerd e tesbit edi len süreler içinde seçimler yap m a k değil. Bu seçimler sıkı tartışmalar yürütüldükten, parti kuruluşlarının faali yet raporları eleştirildikten, bu kuru luşlara aday gösterilen üyeler sıkı bir denetime tabi tutulduktan sonra a ncak yap ı l m a l ı d ı r. Komünistler gerçek ten en na muslu, en istidatlı, en iyi hazırlanmış u nsurları serbestçe seçe biliyorlar. Parti teşekküllerin i n yeniden seçil m esiyle ilgili tüzüğü değiştiren Kongrenin bu konudaki kararı, bu bakımdan fevkalöde öneml i d i r. Eski tüzü kte büyük eksiklikler vard ı . örneğin; ta ban teşkilôtın ı n bürosu her yıl - h i ç değilse % 50 nisbetinde - yeniden seçiliyord u . Sekreter üst üste iki defa seçilemiyordu : yani, görevinde iki yıl a ncak kalabiliyordu. Neticede, komünistlerin sevg isini ve güvenini kazanan iyi organizatör lerin Pa rti teşkilôtındaki soru m l u l u klarına hemen son veriliyordu. Bu da çok olumsuz sonuçlara yol açıyor, gerçekte kom ü nistlerin ha k ve yetkilerini kısıyordu. XXI I i . Kongre, komünistlerin görüşlerine, ileri sürdükleri tekliflere d a h a ç o k değer verilmesi zorunluluğunu belirtti. Yeni tüzükler, Partide seçimle kurulan organları n sistemli bir şekilde yenilenmesi prensipini m u hafaza etti. Gerçekte kimin seçileceği sorunu, toplantıl a rı n, konferansıarı n ve kongrelerin yetkisine bıra kılıyor, ve bölgenin konkre şartlarına göre, m i l i tan ıa rı n siyasi v e genel vasıflarına göre çözümleniyor. Parti kuruluşlarını meydana getiren unsurlar nedir? Bazı burjuva ten kitçilerine göre, basit işçilerle köylüler SBKP-nin ve Parti teşkilôtların ı n yönetici kuruluşlarında yer alamamaktadır. Gerçek durumu meydana 617
koyacak bazı sayıl a r verel i m : D l kemizde binlercesi bulunan Parti teşkiıat l a rından birini, örneğin, Omsk bölge teşkiıatın ı ele a l a l ı m . Teşkilat komi tesinde 3 1 işçi, 6 kolhoz işçisi, 28 sanayi, taşıt, yapı ve tarım uzmanı, 6 kültür ve bilim işçisi, 60 deva mlı Pa rti görevlisi bulunm a ktadır. Bu Parti görevlilerinin çoğu da, kısa bir süre önce, işletmelerde, devlet çiftlikle rinde, okulla rda, meslek okullarında çalışan unsurlardı. Bölge Komitesi üyeleri a rası nda, sosya list emek kahra m a n ı ünva n ı n ı taşıyan ve Moska lensk koyun yetiştirme çiftliğinde çobanlık eden V. linçenka, lokomotif mekanisti ı. Katragenko, hayvan ü reticisi A. Avenrianov bulunm a ktadır. Omsk Parti Komitesinde ise, 33 işçi, 26 iktisatçı, 13 bilim ve kafa işçisi, 36 devam l ı Parti görevlisi bulunuyor. Diğer mahalle, şehi r ve bölge komi telerinin bileşi mi de buna yakındır. Komünistlerin faa l iyeti ni ve sorumlulukl a rı n ı a rttı rmak için, demokrasi koidelerini uygula m a k hiç şüphesiz yetersiz ka l ı r. Kadroların Ma rksist Leninist eğiti mi de şa rttır. lengin tecrübelerinden faydalanan Parti, teş kilôt şekilleri n i olduğu kadar, siyası eğ itim i de geliştiriyor. Merkez Komi tesin i n tesbit ettiğ i ve uyguladığı yeni sistem, m i l itanların teorik hazırlık seviyesini hesaba katıyor, her militana Marksist-Len i nist bilgisini derece derece ilerletme i mkanını veriyor. Siyasi eğiti me tabi tutulmamış b i r mili ta n, bu eğitim i 2 yıl süren Parti I l k Okulunda görmektedir. Ikinci aşama, Marksizm-Leninizm temellerini okutan 4 yıllık Parti Okuludur. Nihayet, M a rksist-Leninist ü niversiteleri, Parti milita nları ve deva m l ı görevl i ler i çi n şehir v e bölge okulları, en üst kademeyi teşkil ediyor. Sağ l a m b i r hazı rlığı bulunan mi litanlar ise, SBK Pa rtisinin ta rihini, felsefeYi, i ktisadı, ve kendi lerini ilgi lendiren diğer bilim kolları n ı kendi kendilerine tetkik edebilirler. Bu yoldaşlara yardım etmek üzere, Parti teşkilatl a rı günün sorunları hak kında görüşlerini karşılaştırabi lecekleri danışma toplantıları, semi rerler, nazari konfera nslar düzenlemektedir. Bu sistem, her komüniste M a rksist-Leninist naza riyeyi okuma, siyasi ufuklarını genişletme i mkanını sağ l ıyor, Pprti üyeleri n i n olgunlaşmasına, faa liyetlerini deva mlı şekilde attırmal a rı na yardım ediyor. Her komünistin faa liyet alanı - her şeyden önce - üye bulunduğu taban teşkiıatıdır. Leninist prensiplere uygun ola rak, ta ban teşkilatları SBK Par tisin i n temelini teşkil eder. Bu teşkiıat/ar toplumun e n i/eri unsur/arını topluyor, a ktif savaşçı ha l i ne getiriyor, komünist/erin g ü n/ük ça lışmaları n ı düzene sokuyor. Teşkilatlar, SBKP p rogra m ı n ı n v e tüzüklerin i n uygulanıp uygulanmadığı n ı kontrol işinde de büyük rol oynuyor. Bugün Partimizde 33.668 ta ban teşkilatı vardır. Toplumumuzun her gru punda, her işletmede, her kolhozda, her sovhozda bir taban teşkilôtı bulunur. Bu teşkilôtlar çok geniş komünist hücreleridir. 1 946 yılında, sanayi işletmelerindeki teşkilatl a rda orta lama üye sayısı 38 idi. Bugün ise, bu sayı 8 1 'e yükselmiştir. Şantiyelerde bu sayı 4 1 (eskiden 27); sovhoz larda 75 (eskiden 17); kolhozlarda 42 (eskiden 1 0) dır. Ta ban teşkilat l a rı n ı n yapısı daha esnek bir hale sokuldu. Çeşitli sektörlerde ateiye ve 618
g ru p teşkilôt kol la rı n ı n bulunması çok önemlidir. çünkü Partiyi meydana getiren halka l a r her komünistin a ktif ça lışmaları n ı sağlayaca k d u ru mda olmalıdır. Teşkilôtlanma işinin ve siyasi ça lışmaları n a ğ ı rl ı k merkezi atel yeye. ekipe. sektöre. yani kitlelere doğru koymakta d ı r. Parti toplantıla rı nın önemi de günden gü ne a rtıyor. Bu toplantılar Parti teşkilôtları n ı n en yüksek organı. partil ilerin okuludur; komünistlerin görüş birliğine ve beraberliğe va rması n ı sağlayan teşkilôt şeklidir. Toplantıda. her partili. kolektifin faaliyeti konusunda olduğu g i bi. bütünü ile Partinin. yönetici kuruluşların faaliyeti ha kkı nda da görüşünü bildi rmektedir. Volvograd 1 numara l ı beton hazı r yapıt parçaları fa brikasında. komü nistlerin yürüttüğü faal iyet. toplantıların oynadığı rolü ve vardığı seviyeyi belirtecek tipik b i r örnektir. Toplantıl a rda ele a l ınan soru n l a r arası nda. her iş sektöründe komünistlere yüklenen ve g ü nden güne a rta n soru m lulu klar; i ktisadi a la nda daha iyi sonuç elde edilmesinde mühendislerin ve kadroların oynadığı rol ; fa brikada çalışan gençleri n eğitimi ; yeni tek n i k ve teşkilôt ted birlerini. yeni teknikleri uygulama planını yerine getir mek üzere Parti teşkilôtının yü rüttüğ ü savaş : O reti m i n kalitesini arttı rmak üzere a l ınacak tedbirler vb. yer o l m a ktad ı r. Birçok partili. bu sorunların tartışmasını hazı rlıyor. Orneğ in. 20'si işçi olon 26 üyelik bir komisyon. yeni plônlama ve maddeten isteklendirme sistemini toplantıdan önce tartıştı. Görüldüğü g ibi. parti üyeleri toplantılara çok a ktif şekilde katı lmaktad ı r. Taban teşkilôtının bütün faaliyeti. her kom ünistin sistemli. tek bir hedefe yönelmiş b i r çalışma yürütmesini sağlıyor. Teşkilôt. yerine getirile cek ça lışma plônını tesbit ediyor. görevleri dağıtıyor, bu görevlerin yerine getiri lip getirilmediğ ini denetliyor. gerekirse parti lilere ya rdı m ediyo r. Ote yandan. her partil inin. kendisine ödev verilmesini beklemeden. i nis yative geçmesini sağlıyor. gerektiği zaman, Partinin politi kasını izah ediyor, hata ede'n leri doğru yola getiriyor; kısacası teskilôt, daima her kese örnek olmak zorundadır. 1 2 milyon partilinin davra n ışları kitlelere örnek oluyor, onları etkiliyor. sürüklüyor ve i kna ediyor. Voronez bölgesinde bulunan Podgorneye kol hozunda 67 kolhoz işçisi Pa rti teşkilôtında üyedir. Komün istler en önemli sektörlerde, yani ü retim plônlarının tesbit edildiği ve uygulandığı kesimlerde bulunuyor. Partilile r a rasında 1 2 ta rı m mekanisti, 7 şoför, 1 7 ta rım işçisi, 1 3 hayvan yetiştiricisi, 3 yapı işçisi bulu nuyor. Komünistler pa rti teşkilôtla rı nın. parti g rupla rı n ı n v e ekipleri n i n sistemli yard ı m ı ndan faydalanıyorlar. S o n toplantılardan birinde, gündeme a l ı n a n soru n l a r şunlardı : «Komünistin tutum ve davra nışı ne olmal ı d ı r?» «Komünist emekçiler a rasında olumlu bir rekabet kur malıdır.» vb. Bu kolhozda komünistler gerçekte öncü d u rumundadır. Ço ğ u n l u kla bu partili ler e n seçkin emekçilerdir. Kolhoz en ileri gelen işlet melerden birid ir. Komünizme doğru yeni a d ı m l a r atıldıkça. Parti nin faaliyeti genişliyor. daha çok insanı kapsıyor, daha «maha retli» diyebi leceğ imiz bir nitelik kaza nıyor. Bütün mesele şu veya bu i nsana yaklaşmasını bil mek, kişisel 619
değerlerini hesaba katmak. ma nevi eğitimini ta m a m l a masına. yetenek lerini geliştirmesine yard ı m etmektir. Bilindiği g ibi. sosyal izmin temel i l kesi şudur: «Herkesten yeteneklerine göre. herkese emeğine göre ... Her i nsanın yeteneklerini herkesin menfaati yara rı na geliştirmek. bütün top l u m u muzun. top l u m umuzdaki her g rupun ilerlemesi için başlıca şart. işte budur. Parti teşkilatları n ı n bütün faaliyeti de bu a m acı g ütmektedir.
Bilimsel anlayış arttırılmalı, daha esnek, daha akli faaliyet yürütülmelidir Partin i n yeni ödevleri ve yeni çal ışma şartları. bütün Komitelere yeni soru m l u l u klar yüklemektedi r. SBK Partisinin yapısında temeli olan demok ratik merkezleştirme i l kesine göre. Partin i n faa liyetinde yönetici ve böl gesel kuru luşlara büyük b i r yer ayrı l mıştır. Bu prensip Partinin haklı b i r politika izliyebil mesi i ç i n . toplumsal gelişmedeki objektif şartların. hesaba katıl masını şart koşuyor. Bu ilke. Sovyet top l u m u ndaki başlıca eğilimlerin bel irti l mesin e ; çeşitli bölgelerin özel şartl a rı n ı n hesaba katı l masına ; p a r tililerin yü rüttüğü faa liyetin seviyesini yükseltmeye ; iyi b i r organizasyon. doğru bir disiplin. m antığa uyg u n bir faa liyet yürütmeye i mkôn sağlıyor. Bu prensip. Parti kuruluşları nda kullanılan yol ve metotla ra. yürüttükleri faa liyetin şekline özel bir önem kazandı rıyor. SBKP-nin XXiii. Kon g resi bu soru n u büyük bir di kkatle i nceledi . Kongre ka rarla rı Partinin milli iktisat ve kültür hayatı a la n la rı ndaki yönetimle i l g i l i özell i kler üzerinde du ruyor. Milli i ktisadı geliştirmek üzere hazır lanan yeni 5'y ı l l ı k pıônın. daha kısa bir süre içinde yerine getirilmesi için yürütülecek faa liyetin. bütün Parti teşkilatları n ı n başlıca a macı h a line getiri l mesi zorunluluğu belirtildikten sonra. Kongre kara rında şöyle denil mektedi r : «öte yandan. Parti teşkilatları. idari ve i ktisadi kuru luşları n yetkisine g i ren işlere karışmadan. e n ufak ayrıntıl a rda bile. bu kuru luşlan kendi hakimiyeti altına sokmaya çalışmadan. kendilerine özgü teşkilat ve eğitme metotlarını kulla n m a l ı d ı r... Parti komiteleri siyasi yönetim kuruluşla rıdır. Bu noktan ı n üzerinde is rarla d u rma lıyız. Çünkü Sovyet toplumunun bugünkü gelişme döneminde. şartlar Pa rti Komiteleri n i n böyle bir nitelik taşı masını zoru n l u l u k h a l i ne getiriyor. Kom ü n izme doğru ilerlemek. Sovyet toplumunda g ü nden g üne çoğalan çeşitli güçlerin koordinasyonunu sağlamak. genel ilerleyişi fre n l iyebilecek bütün engelleri yoketmek. kom ünizmi kuvvetlendirecek her hangi bir fırsatı kaçı rma mak. günün konkre olanaklarını ve a maçlarını açıklıkla görebilmek - bütün bu zorunlulukla r ka rşısında. Pa rtinin yönetim metotları hiçbir şekilde basitleştiri lemez. Parti teşkilatl a rı iktisadi ve idari 620
kuruluşla rı n yerine geçemez. onları s ı kı bir vesayete tabi tuta maz. Yöne timde buna benzer b i r değişiklik kabul edilse. Partinin ideoloji ve teş kilatlandırm a alanlarındaki çalışmaları. kadrola rı n seçilmesi. görevlerin kontrolü gibi Parti kuruluşl a rı n ı n temel görevini teşkil eden. başka kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilemiyecek ödevler. i ki nci plana geçer. Sayısız uzm a n l a rı. sayısız m i l itanlarıyla idari ve i ktisadi teşkilatların rolü herhangi bir şekilde kısıl m a m a l ı dı r. Böyle bir usul. neticede Partinin Sovyet toplumu üzerindeki etkilerini azaltır. SBKP-nin XXIII. Kongresinde israrla belirtildiği gibi. Parti Komiteleri idare alanında değil. teşkilat ve siyaset alanlarında yönetici rolünü oynamaııdır. Hiç şüphesiz. SBK Partisi i ktidarda bulunan. ü lken i n geleceğ i n den ve genellikle komünizmin kurulmasından sorumlu bir p a rti olduğuna göre. Parti komiteleri i ktisatla. ü reti m i n gelişmesiyle ilgili sorunla rla. komüniz min maddi ve teknik temellerinin atılma işiyle ilgilenmek zorundadır. Ama XXııI. Kongrede belirtildiği gibi. Parti komiteleri. sorunları ele a l ı r ken. kendilerine özgü yol ve metotla ra başvuruyorlar. Parti kuruluşları nda bu sorunla r Parti politikası açısından incelenmektedir; a m a toplumumuzun gelişmesin i yöneten objektif kanunlar. konkre şartlar. kitlelerin kanaatı. kitle teşkilatl a rı n ı n görüşü. göz önünde tutulmaktadı r. Amaç. i nsanları. tesbit edilen hedeflere yöneltmektir. Orneğin. Sul i bölgesindeki Parti teşkilatın ı ele a l a l ı m . Ya kın bir geç m işte. Parti Komiteleri daha çok üretim sorunları n ı i nceliyor. kararlarında neyin ne zaman ekileceğini söylüyor. ta rımda uygulanacak bilimsel metot l a rı belirtiyor. hayvan yetiştirmede. veya tarımda başvurulacak m etotları. yolları tesbit ediyordu. Bug ü n ise. Pa rti hayatının sorunlarına. kadroların seçilmesine. çalışma larına. bu ça lışmaları n kontrolüne ayrılan yer geniş letildi. Bölge Parti komitesinin topla ntı larında. bu son zamanlarda i nce lenen sorunların l istesini vereli m : Okranya Parti Komitesine bağl ı Troste netsk ilçe komitesinin. Parti g rupla rın ı n faaliyetini kuvvetlendirmek üzere yürüttüğü faa l iyet ; Şostka şeh i r komitesinin. SBK Partisinin iç tüzüklerini daha iyi yerine getirilmesi için partil i leri n sorumlulukl a rı n ı arttı rma a m a cıyla yü rüttüğü faaliyet ; Seredino-Budski i lçe komitesinin. i ktisadi v e kül türel ödevlerin yerine getirilmesi için taban teşkilatların ı n rolünü geliştir mek üzere yürüttüğ ü faa liyet; Glukovo ilçesinde kad roların seçilmesi. dağıtı lması ve eğitimi sorunu; Okranya Pa rti Komitesinin Şostka ilçesi n deki kolhoz parti örgütlerin i n yöneti mi meselesi. vb. Görüldüğü gibi. bölge. şehir ve ilçe Komiteleri işletmelerin. kolhozları n v e sovkozların karşılaştığı sorunları d a h a büyük b i r d i kkatle incelemeye; i ktisadi açıdan üreti m i yönetmeye ; taban teşkilatları yoluyla i n sanları n hayatlarını etkilemeye çal ışıyorlar. Bölge ilçe komiteleriyle diğer bütün komitelerin. kadrola rı n yönetim işlerine ve eğiti mine. ta ban teşkilatl a rı n ı n faaliyetine g ünden g üne daha ç o k ö n e m vermesi de b u eği limi dile getiri yor. Orneğin. Şostka şehir Komitesi parti mi litanlarının yı l l ı k eğitim pla n ı n ı tesbit etti. B u p l a n a göre. taban v e ateiye teşkilatları nın sekreterleri için 621
ayda b i r ; parti komite ve büroları üyeleri için üç ayda bir; parti örganiza törleri i çi n altı ayda bir seminer düzenlen mektedi r. Pa rti çalışmalarını ilgi lendiren en a ktüel sorunlar bu seminerlerde tartışılacak, elde edilmiş tec rübeler incelenecektir. Bi rçok şehi r ve ilçede, parti komiteleri faaliyetlerinin en büyük kısmını taban teşkilôtları temelinde yürütüyorla r. Parti faa liyeti nde, bilim fevkalôde önemli bir rol oynuyor. Bilindiği gibi, toplumsal gelişimi yöneten ekonom i k ve daha başka objektif kanunlarm yeteri kada r bilinmemesi, gerçeklerin yeteri kada r i ncelenmemesi, insanı aceleye gelmiş, tek taraflı ve temelsiz sonuçlara götürür. Pa rtinin bilimsel faaliyeti. sorun ların bütün ayrıntıl a rıyla incelenmesine i m kôn veriyor. En önemli nokta şudur : Parti komiteleriyle bu komitelerin yöneticileri. top lu msal gelişmeyi. kitleleri ha rekete geçiren duyguları. her işletmenin. her ilçenin. her şehrin. her bölgenin konkre i ktisadi soru n l a rı. Parti teşkilôt larının ça lışmaları n ı sistemli bir şekilde inceliyerek a ncak. bu sonuca varabileceklerini g itgide daha iyi anlıyorlar. Eskiden bu i nceleme gerektiği kadar sistemle. bütün ayrıntıl a ra varın caya kadar ya pılmıyordu. Bazı m i lita n l a r belirli faa liyet kol l a rını üstün körü biliyor. bazan bu konu l a rla fazla ilgilenmiyordu. çünkü a n c a k yakın a m açları göz önünde tutuyorlardı. ve görüşleri n i n doğru olup olmadığını kontrol bile etmiyorl a rd ı . Bazan ileri sürülen tek del i l : "Ka lemi kôğıdı a ld ı k. hesapları mızı yaptı k» g ibi pek basit iddialard ı . Oysa insanların ve kitlelerin sorunları . basit artimetik sorunları değ i l d i r. Bu a la nda, çok çeşitli şartları hesaba katmak. insa n l a rı n duyg u la rı n ı . im kônl a rını iyi bil mek. öngörülen tedbirlerin i ktisadi ve toplumsal sonuçlarını açıklıkla tan ı m l a m a k şa rttır. Bu bakımdan. önemli değ işikli kler meydana geldi. Hayatı incelerken. çeşitli sorunl a rı ele alırken. her çeşit sübjektif eğilime. her çeşit şekilciliğe karşı a mansız bir savaş yürütülüyor. Alınacak kararları demokratik bir temelde tesbit etmek için tecrübe edilmiş ve faydaları görülmüş leninist metotları daha etki li bir şekilde kullanılıyor. Parti komiteleri ve taban teşkilôtlarının yanında iş gören. i ktisadi, teknik. ideolojik. vb. fa hri komis yonlar. Parti ve Parti teşkilôtları n ı n faal iyetiyle i l g i l i sorunlara çözüm yolları a rıyor. örneğ in. Tula bölge Komitesinin ya nında. teknik i lerlemeye yard ı m konseyı bulu nuyor. Bu konseyin çeşitli kesimlerinde 400 den fazla üye çalışmaktadır. Bu Komiten i n ideoloj i k komisyonunda 84 fahri üye vardır. Siyasi eğitim Evine yardım eden Metodoloj i k Kurumda 45 kişi iş görüyor. Bölge komitesi. 95 fahri eğitmenin yard ı m ı ndan faydalanabiliyor. Kamu hayatiyle sıkı bağ l a rı bulunan bu milita nlar. organizasyon a lanında çok önemli işler görmekte. en a ktüel sorun l a rın tesbit edi lmesine. incelen mesine ve çözülmesine yard ı m etmektedir. Son zamanlarda, bazı sosyal ça lışma şekil lerinde büyük değişiklikler ya pıldı. Gerçekıere uymayan. yapma usul ve kaideler kaldırılıyor. Top lantı sayısı azaltılıyor. Kamu oyu olgunlaşan sorunları i ncelemeye çağı rılı yor. Konkre toplu msal a raştırma metotlarına günden güne daha çok baş622
vuruluyor; sorunları n i l k i ncelemesini yapmak üzere, bilim a d a m la rı , bilim işçisi kolektifleri davet ediliyor. örneğin, Lening rat'ta Sosyoloj i k Araştırmalar Enstitüsü vasıtasıyla 36 m üessesede çalışan bilim işçilerinden sözle yürütülen siyasi ajitasyon soru nunun incelenmesi, bu ajitasyonu daha etkili yapacak tedbirlerin tespit edilmesi istenildi. Bu a n ketın sonuçları göz önünde tutul a ra k Parti teşki lôtları n ı n faydalanabileceği konkre tavsiyeler tesbit edilebiidi . işletme lerde gelecekte 5 g ü n l ü k iş haftasının uygulanması sorunuyla ilgili olara k, SBKP Leningrad Komitesi, Sosyoloj i k Araştırmalar Enstitüsü yard ı mıyla, e m ekçilerin boş vakitlerini nasıl değerlendiklerini incelemekte ; bu a raş tırmaya daya na ra k, kitlelerin kültürel fao liyetleri ni geliştirecek konkre tedbirler tespit etmektedir. Şehir Komitesi, mahalle komitelerine bağlı endüstri şubelerindeki militanlar için bir sem i ner d üzenledi. Bu seminerde çeşitli kolektiflerin toplumsal gelişimiyle ilgili; başka bir deyimle, ü reti m i n a rttı rılmasını olduğu kadar, i nsanın her bakımdan gelişmesini, meslek alanında bilgisini, genel kültürünü a rttırmasını, kısacası insa n ı n a henk i çinde gelişmesin i a m a ç edinen plô n l a r tespit edilecektir. Parti faa liye tinde sosyoloj i k a raştırma l ara başvurma metodu, bu gibi soru nla rı n çözü m ü n ü çok kolaylaştırıyor. Bu gibi faa l iyetler yürütülünce, Parti Komiteleri için toplumsal yaşontıyı di kkatle incelemek, halkın bütün g ru p l a rıiyle deva m l ı temaslar kurmak, meydana gelen bütün değ işiklikleri hesaba kotmak, bir zorunluluk h a l i ne geliyor. Bu a landa eksikl i kler daha çoktur, a m a hiç şüphesiz, Parti yöne ticileri, Komite üyeleri, sorunları dikkatle incelemeden, çözüm yolları bulmaya artı k kalkışmıyor. Bu bakımdan, Parti kuruluşlarının, a lt basa m aklordaki teşkilôtların, hattô taban teşkilôtları nın, hazırlanan ka ra r tasarıları hakkında n e d üşündüklerini sormala rı, büyük önem taşıyan bir davranıştır. Teşkilôtların pratik çalışma l a rı n a doğrudan doğ ruya bağ l ı a ktüel sorun ları incelemek üzere nazari konferansla r d üzenlen iyor. Naza riye i le pratiği m ü kemmel şekilde birleştiren bu konfera nsıor, genel bilimsel gerçeklerin, g ü n l ü k çalışman ı n incelenmesine, hayat şartl a rından doğan sorunları n çözümüne uyg u la n masına i mkôn sağlıyo r. B u konfera nslar iktisadi, teknik, toplu msal ve ideoloj i k sorunları incelemek üzere d üzenleniyor. Son zaman larda, Partinin teşkilôt alanında yürüttüğü faaliyetle ilgili sorunları i nce leyen nazari konfi'lranslar da tertipleniyor. örneğin, Riazan bölgesinde, RialOn şehrindeki Jeleznodoroyni mahallesinin Pa rti Komitesi, Pa rti safla rına g i recek olanlardan istenilecek üstü nlük ve değerler sorununu inceli yecek bir teorik konfera n s tertipledi. Aynı şehirde Skoponski mahalli komitesince d üzenlenen teorik konfera nsta incelenen konu çok i lgi nçti. Bu çalışmalara taban teşkilôtla rı sekreterleri, işletme, kolhoz ve sovhoz yöneticileri, idareci ler, sendi kacı lar, katılmıştır. (Katılanları n sayısı 460'i b u l muştur.) Heyecanlı tartışmalar yürütüldü, kadroları doha iyi yetiştirmek için çeşitli kon kre teklifler i leri sürüldü. 623
Bel i rtilecek önemli bir nokta da şudur: Bugün Parti teşkilôtları n ı n faa li yetinde kad ro sorunu çok önemli bir konu haline gelmiştir. Leni n i n emek çileri siyasi ve mesleki üstün l ü k ve değerlerine göre terfi ettirmek pren sibi daha çok uygulanıyor; çünkü herhangi bir işe birini tôyin ederken, taban teşkilôtları n ı n ve ü retim birliklerinin kanaatı soruluyor. Herhangi bir emekçiyi bir işe tôyin etmeden önce, nasıl çal ı ştığı, başkal a rına karşı nasıl davrandığı, sağl a m prensipler taşıyıp taş ı madığı soruluyor. Parti taban teşkilôtıyla üretim birliği, tartışmaya katıl ıyor. Böylelikle, Leninin tavsiyesi yerine getirilmiş oluyo r : Kadrolarda terfilerin açık ve demokratik esaslara göre ya p ı lması, bu kadroların seçim, dağıtım ve eğitim düzeyini yükseltiyor, bu işleri, XXiii. Kongreni n isteğine uygun olara k, bütün Par tiyi ve devleti ilgilendire n b i r sorun haline getiriyor. Ornek olara k, G ü rcis tan Komünist Partisini ele olalı m : Partin i n bütün teşkilôtlarında olduğu gibi, Gürcistan Komünist Partisi teşkilôtında da milita n ı n çalıştığı yerde tahkik edilmesi, şart koşuluyor. Kutayisi otomobil fabrikasına yeni bir m üd ürün tôyin edilmesi gerekince, Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi sekreteri, fabrika nın Parti teşkilôtına g i d i p partililerin fikri n i sordu. H e r namzedin i y i v e kötü yöneleri belirtildikten sonra, herkesi memnun eden bir çözüm yolu bulundu. Partide bugün kesinlikle beliren kolektif yönetim sistemi, Partimizin ve bütün Parti örgütlerinin hayatında bugünkü aşamanın en önemli özelli ğ i n i teşkil ediyor. Parti toplantıl a rı n ı n önemi a rtıyor. En önem l i soru nl a rı i n celiyen bu geniş toplantı lard ı r, ıcra Komiteleri değ i l d i r. G ü ndeme a l ı na n sorunlar toplantılardan önce bütün ayrıntılarıyla i n celeniyor. Bugün a rtık, bütün Parti teşkilôtları, tabandan gelen bilgilere önem veriyor. Ama doğru karar a la bi l meleri, Parti faa l iyetinde birikmiş tecrübelerin başkaları n a bil d i rilmesi, kısacası d u ru m u düzeltmeleri için, bu bilgileri daha iyi kullan m aları ıôzımdır. Komite üyeleri bu toplantılardan yararlanarak soru nl a rı daha kolay açı klayabiliyor, yaptı kları teklifleri, ileri sürdükleri noktal a rı , d uyduk l a rı endişeleri, daha etraflı bir şekilde a nlatabiliyorlar. Eskiden çok geniş tutulan toplantıl a r bu işi sağ l ıyamıyordu. Bu topla ntılar gerçekten o kadar geniş tutuluyordu ki toplantıyı ida re eden ve mesuliyetini taşıyan yönetici kuruluş üyeleri, toplantıya katıl a n kalabalıkta kayboluyordu. Bu toplantı lar, ça lışma toplantısı niteliğini kaybediyor, miting halini a lıyordu. Bu örnek bize şunu gösterir : Topla ntıya katılanları n kalaba l ı k oluşu, bu top lantıya demokratik bir nitelik vermek için yetersizdir. Bugü n ise, yönetici kuruluş toplantılarındaki bütün şartlar, bütün Komite üyelerinin bir soru nun bütün yönlerini ele olabilmelerine, kanaatları n ı samimiyetle ve tefer ruatiyle açı kla malarına i mkô n vermektedir. XXiii. Kongrede tenkid ve otokritik zorunluluğu üzerinde d u ru ld u . Bu a l a nda atılan adıml a r, kolektif idarenin gelişimine yard ı m ettiği g i bi, yöneticileri pratik çözüm yol l a rı bul maya sevkediyor. Tenkid ve otokriti k zorunluluğu hayat şartlarından doğuyor: bugün mesele, komünistlerin 624
faaliyetini ve sorumluluklarını orttı rmaktır. çünkü Partinin veya herhangi bir Parti teşkilôtın ı n çalışmaları nda görülen yetersizlikler. bütü n toplu m hayatı için tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. B u gerçeği göz önünde tuta n Parti. kendine şu a macı tayin etti; her komü nist ya ptığ ı tenkitlerin d i k katle inceleneceğine. tartışılacağına. makul bulunaca k tekliflerinin kabul edileceğine emin olmalıd ır. Bazı gayretkeş yöneticiler. samimiyetle yapılan açıklamaları. veya tartışma konusu tekliflerin reddedilmesini. SBK Par tisine yönetilmiş bir suikast diye yorumlarlar. Pa rti bu gibi davra nışları şiddetle suçluyor. Komünistler tenkitte bulunanları n susturulmasına göz yumdukl a rı takdirde. en çetin meseleleri ciddiyetle. cesaretle tartışmaya i mkôn kal maz. Bu gerçeği göz önünde tutan Pa rti kuruluşları. bütün teş ki/ôtlarda. tenkide ve otokritiğe. p a rtileIerin ileri sürdüğü tekliflere. bu lundukları i htarlara büyük önem veriyor. Orneğin. son zamanlarda. teş kilôtların çok büyük çoğunluğu geçen yıl Parti genel meclislerinde ileri sürülen tekliflerin ve ya pılan ihtarların ne dereceye kad a r hesaba katıl dığını tartışmıştır. Çalışmal a rda görülen yetersizlikleri cesaretle belirten. ifratları. suiistimalleri açığa vura n partililer. desteklenmektedir. Tenkitte bulunmasına engel olmak için bir yoldaşı dolayı i veya dolaysız şekilde tehdit ederek susturmaya çal ışa nlar; tenkitten kurtul m a k için temelsiz vaatlerde. mazeretIerde buluna nlar. günden g ü ne azalıyor. Bütün teş kilôtla r şu p rensipi uygula maya çal ışıyo r : her teklif. her tenkit dikkatle dinlenecektir; ten kitte bulunanla rı susturmaya çalışanlara göz yumulmı yacaktır. bu davranışın sonuçları incelenecektir. XXiii. Kongrede alınan bütün kara rlar. ya pılan bütün ta rtışmala r. Par tinin. komünistlerde. her işin en pratik tarafını bulma yeteneğini teşvike çalıştığını göstermiştir. Devri mci heyecan ve pratik akıı bir a raya getiri ' lirse. Partinin faaliyetinde yeni yeni başarı lar elde edilecektir. Bu başarı ların diğer şartları da: Kömünistlerin - yöneticiler dahil - kişisel sorum l u luğunu bilinçle idra k etmeleri ; görevlerin sıkı b i r denetime tabi tutul ması; ortak işte herkese düşen sorumluluğun a rttırı lmasıdır. B i rçok teş kilôt. a lınan ka ra rları n. verilen ödevlerin yerine getirilip getirilmediğ i n i ; i leri sürülen tekliflerin uygulanıp uygulan madığı nı; ya pılan tenkitlerin hesaba katıl ı p katılmadığını Parti toplantı ve meclislerine. Büro toplan tıları n a bildirmeyi bir ka ide haline getirmiştir. Partinin. bütün teşkilôt ve kuru l uşla rdan isteğı şudur: Kollektif bir karar mutlaka yerine getirilmelidir; yönetici unsurlar partililerin faaliyetin i ve teşebbüslerini garanti a ltına almalı. kitlelere daya nmalıdır. Eksiksiz b i r demokrasi. bütün soru nları n tartışılmasında. görüş özgürlüğ ü ; çoğu n l u kl a a l ı n a n kara rla rı n yerine getirilmesinde s ı k ı bir disiplin- Parti hayatını yöneten kaideler bunlard ı r.
*
40
625
Parti faa liyetinin ve yönetim i n i n daha m ü kemmel bir hale gelmesi, deva m l ı bir sü reçtir ; çünkü yönetim ve faaliyet, şekil ve metotları a ra l ı ksız şekilde değ iştiyor, daha m ü kemmel bir hale getiriliyoryor. Geçmiş yıllara nispetle daha gösterişsiz kalmakla beraber ilerlemeler çok kesi ndir. Her a la nd a görü len bu özell i k, çok o l u m l u sonuçlar sağlıyor. Partin i n etrafında toplanan halkı m ız, ona sıkı bağla rla bağlıdır. Son Yüksek Sovyet seçimleri bunu açıkca göstermiştir. Kom ü nistlerle partisiz Ierin k u rduğu blok, h i ç b i r zaman bu kadar oy almamıştı ; seçim plat formu h i ç b i r za man bu kadar başarı elde etmemişti. Halkımız güven içinde, rahatlıkla, sebatla çalışıyor. Yeni 5 Yıllık Planın ilk 6 aylı k kısmı, sanayi alanında % 104 yerine getirildi. 1965'i n ilk altı ayına n ispetle, endüstri ü reti m i hacım ola ra k % 8 arttı. Köylerde, kolhoz l a rda, sovhozlard a çal ışan emekçiler büyük fedakarlıklarla işlerini yürü tüyorlar. ülkenin hemen hemen her tarafında iyi bir m ahsul elde edildi. Hayvan yetiştirme a lanında elde edilen sonuçlar, i l k a ltı ayl ı k plan ı n tah m i nlerini geçti. Bütün bu sonuçlar, Partin i n doğru bir yol izledi ğ i n i ispatlamaktadır. Bütün partililerin, bütü n Parti teşkilatla rın ı n faaliyetini arttıracak, kitlelerin yaratıcı girişim yeteneklerini geliştirecek şartlar sağlanmıştır. Ideoloji ve organizasyon düzeyinde Parti, toplum hayatın ı n her yönü n ü daha eksiksiz bir hale getirebilecek; Sovyet toplumunun komünizm yolunda ilerleyişini hızlandırmak üzere bütün toplumsal g üçleri seferber edebilecek d u ru m dadır. Partimiz d ü nya komünist hareketinin bir m üfrezesidir. Parti, bütün yöne tici kadrolarını, bütü n partilileri. bütün Sovyet ha lkını, proletarya enter nasyonalizminin prensipleri n e göre eğitiyor. Yürüttüğü faaliyetlerde SBK Partisi, kardeş p a rtilerin, bütün d ü nya komünist hareketini n birktirdiği tecrübeden faydalanmakta d ı r.
626
Emperyalist aleyhtarı güçlerin birleşmesi
Osman Babiker Afrika kıtasında oluşan devrim i n bugünkü aşamasında görülen başlıca özellik, olayların hızla gelişmesi, ve çeşitli olduğu kadar önemli sorun ların birbirine bağ l ı olarak beli rmesidir. B i rkaç yıl önce, Afrika halklarının karşısına çıkan başlıca soru n, siyasi bağı msızlıkları n ı gerçekleştirmekti. Bu sorun, söm ürgeci lerin ve ı rkçıların boyunduruğu a ltı nda bulunan ü l ke ler için bugün de başta gelen meseledir. Ama genç Afrika devletlerin i n büyük çoğunluğu, ka rışık v e ç o k yönlü, hayati sorunlarla ka rşılaşıyo r : bun l a r, üretici güçlerin gelişti rilmesi ve toplumsal dönüşü mlerin gerçekleş tiri l m esiyle ilgili olanlardır. Afrikada bugün e n devrimci ve en ilerici güç lerin, bu sorunları çözmek üzere yürüttüğü savaş orta mında gördüğ ümüz başlıca özellikler emperya l i stlerin şu veya bu ü l kede egemenliklerini koru mak, hatta tekrar kurmak üzere deva mlı çaba yürütmeleri ; ve Afrika ülkeleri n i n içinde, siyasal ve toplu msal çelişmelerin keskinleşmesidir. Bu şartlar içinde, devrimci g üçler Afrikanın bugünkü durumuna uygun düşecek b i r takti k beni msemek zorundadırlar. Bu taktik şu temellere dayanacaktır : Emperyalist aleyhtarı ve demokratik cepheyi genişletmek üzere bu cepheye yeni to plumsal g üçlerin, yeni siyasi g rupların katı l ması sağl a n m a l ı d ı r ; demokratik cephe genişletil meli, gerici unsurlarla, emper yalistlerle işbirliği ya pan çevreler tecrid edilmelidi r. Şu önemli noktayı da u n utmıya lı m : Bugün devrimci güçlerin birliğini sağlayacak savaş, çeşitli Afrika ülkeleri çapı nda olduğu gibi kıta çapında da yürütülmelidir. Tek cephe zorunluluğu ve ola nakları , devrimci sürecin bugünkü aşama sında beliren n iteliklerden doğ maktad ı r, Siyasi bağ ı msızlığın kuvvetlen d i ri l mesi, çağdaş koşullara uygun maddi ve tekni k bir temel üzerinde, m i l l i ekono m i n i n geliştiril mesi, em peryalist tekellerin gücüne son veri l mesi, gerçek b i r demokrasinin kuru l ması v e korun ması, b u g ü n Afrika ü l kelerindeki geniş kitleleri ilgilendiren en önemli sorunla r işte bunla r d ı r. Bunla rı n içinde en önemlisi, en ivedi lisi, h i ç şüphesiz, emperyalist lerin Afrikadaki güçlerini arttırmak, Afrika devri m i n i n elde ettiği başa rı l a rı sınırlandırm a k, hatta yok etmek üzere sa rfettikleri çabalara karşı yürütülen savaştı r. Bugün Afrikada emperya lizme ve yerli orta klarına doğ rudan doğ ruya bağlı bulunmayan bütün toplumsal sınıf ve ta bakalar, demokratik b i r nitel i k taşıyan bu savaşın başarıya ulaşmasını istiyo r ; bu savaşta a ktif bir yer tutmaya hazırd ı r. Afrika devri m i n i n başarıya ulaş40'
627
ması bu savaşa bağlıdır. Bu zorunluluk, geniş kütlelerde e mperyalizme karşı orta k hareketler yürütme isteğini uya ndı rmaktadır. Bugün emperyalistlerle iç gerici g üçlerin kitlelerde bel i ren devri mci gelişmeyi önlemek, komplolar, askeri hükü met da rbeleri, siyasi oyunlar yoluyla devrimci süreci d u rdurtmak ve geriletmek üzere g i riştiği teşeb büsler karşısında, devrimci güçleri n birleşmesi sorunu bir kat daha önem kazanmaktad ı r. Kitlelerin hareket birliği sağlanmazsa, bütün ilerici güç ler bu kitleleri bilince va rdı rmak, örg ütlendirmek üzere ortak çabal a r sarfetmezse, iç v e dış gerici güçlerin oyunları n ı sonuçsuz b ı ra kmak üzere Afrika emekçi halkı n ı n geniş ta baka l a rı seferber ed ilemez. Emperyalist a leyhtarı savaşta, tek cepheyi bir zorunluluk haline getiren, sınıf güçlerinin dağ ıtı m ı ve d u ru m u d u r. Gerici güçler Afrikada hôlô en önemli kilit noktaları n ı ellerinde tutmaktadır. Bu güçlerin başlıca desteği , g e n ç devletlerin iktisa d ı n ı egemenlikleri a ltında tutan g ü ç l ü emperyal ist tekellerdir. Ote yandan, emperyalistler Afrika ülkeleri içinde kendile rine yeni toplumsal destekler a ra m a kta ve bulma ktad ı r. Bu yeni destekler, çıkarları tekellere bağlı buluna n , tekellerle işbirliği yapan milli burjuva zinin bir kesimidir. Bu unsurl a r, aşiret eşrafı, derebeyleri, şeyh ve diğer din adamları, eski sömürgeci sisteminin memurl a rı , ordunun ve polisin bazı çevreleridir. Afri kadaki etkilerinden faydalanan emperyalistler, varo lan ekonomik i l işki lere kapita list bir nitel ik kazandırmaya ; kapitalist iliş kilerin kurul masında n yara rlanacak bütün sömürücü veya tüfeyli u nsur ları - dolaylı veya dolaysız şekilde - kullanmaya çalışıyorlar. Ote ya ndan Afrika devri m i n i n bugünkü gelişme şartları içinde, i ktisadi veya siyasi alanda toplumun yöneti mini tek başına üzerine alabilecek tek bir sınıf yoktur. Emperyalist aleyhtarı savaşın i l k saflarında yer a l a n işçi sınıfı henüz çok genç olduğu g i bi, yüksek bir siyasi bili nce va ra madığ ı, iyi örgütlenmediği için Afrika ü l kelerinin çoğunda devrimci ha rekette yöne tici rolü n ü oynayamaz. Bununla beraber, şu noktayı belirtmeliyiz : Devrimci ha reket ilerledikçe ve güçlendikçe, işçi sınıfı nın oynadığı rol da çok a rt maktad ı r. Çıkarları, devrim i n sosya list olanaklarına bağ l ı bulunan işçi sınıfı, emperya list-aleyhtarı savaşta e n ma ntı klı şeki lde davra n m a kta, devrimci güçlere en sarsılmaz desteği sağ lamaktad ı r. Milli kurtuluş hare ketinin başlıca itici gücünü teşkil eden köylü sı nıfı da devrimci hareketin siyasal yönetimini tek başına üzerine a la maz, çünkü sömürgeciliğin kal ı n tıları bu unsurları ç o k etkilemiştir. Afrikan ı n bugünkü şa rtla rı nda, ideolojik ve politik alanlarda en faal toplumsal gruplar olan şeh i r küçük-burjuva l a rına ve demokratik ayd ı n l a ra geli nce, bu unsurlar toplumsal üretim sisteminde hiç bir rol oynamamaktad ı r. Bu gru pl a rı n ilerici ve devrimci kesimi a ncak, işçi sınıfının ve köylü leri n desteğiyle yönetici bir rol oynaya bilir. Milli burjuvazi ise, yaba ncı tekelci sermayeye fazla bağlıdır; ya bütün devrimci gücünü yitirmıştir, yahut da devrimci gelişmede ciddi bir rol oyanayacak kadar güçlü değildir. Bu kadar ka rışık bir toplu msal ya pı içinde, bu kadar güçl ü d üşmanları 628
yen1!bilmeleri için, Afrikanın e mperyalist a leyhtarı ve devrimci güçleri için tek çıkar yol, en geniş halk ta baka la rı n ı seferber edebilecek, demok ratik tek cepheyi kurma ktır. Afrika halklarının siyasal bağı msızl ı k uğruna yürüttükleri savaş döne m i nde uygulanan takti kle ; bugün devrimci güçleri n yürüteceği taktik a rasında ilk bakışta bir fark görülmemektedir. Ama d u ruma di kkatle bakarsak, bu i ki taktik a rasındaki temel ayırı m l a rı görürüz. Bundan önceki dönemde, m i l l i kurtuluş ha reketi en büyük da rbelerini yabancı söm ü r gecilere indirmeye çal ışıyord u . Bugün ise bu da rbeler sömürgecilerin yerli ortaklarına indirilmelidir. Halk kitleleri nin temel çı ka rla rına düşman olan l a r, m i l l i daya nışmaya davet eden demokratik sloga nlar kullanarak, aşıret çıkarlarından faydalanıyorlar. Devri mci süreç günden güne daha zengin bir öze kavuşuyor. Bunda n önceki dönemde, siyasal bağı msızl ı k uğruna yürütülecek en ivedili sorun lar, m i l l i ku rtuluş devri m inin toplumsa l özünün açıklıkla belirmesi ne engel oluyordu. Bugün ise, köklü toplumsal ve ekonomik dönüşümler sorunu, emekçi kitlelerin yaşama düzeyini yükseltme soru nu, kültür a l a n ı ndaki gecikmeyi kapatma sorunu, i l k plana gelmekted ir. Dte yandan, sınıf il işkileri, savaşa katı lan unsurlarda da değişmekte d i r. M i l l i egemenliğin elde edil mesi, aşi ret eşrafının, yeni oluşmaya baş layan m i l l i burjuvazinin temsilcileri dahil, Afrika topl u mundaki bütün unsurların çıkarlarına hizmet ediyord u ; söm ürgeci mekanizmasında çalı şan memurlar bile bağı msızlıktan bazı çıka rlar u muyordu. Ama bugün mutlu azın l ı k haline gelmiş önemli g ruplar, devri m i n yeni b i r gelişmesine karşıdıriar. Dte yandan, m i l l i kurtuluş ordusunu teşkil eden e mekçi kitle leri, siyasi hayatla g ünden güne daha çok ilgileniyor, haklarının bilincine varıyor, daha iyi hayat şartları istiyor. Oysa bu şartların yükseltilmesi, a ncak ve a nca k köklü toplumsal ve ekono m i k dönüşümleri n gerçekleş mesiyle sağ l a n a bi l i r. Bütün bu gerçekler. bize, Afrika toplumunda sı nıfların meydana gelme ve sınıf mücadelesin i n gelişme sü reci n i n hızlandığını gösteriyor. Bu sınıf mücadelesinde e m ekçi kitleler günden güne daha önemli bir rol oyna m akta, d a h a kesin siyasi bir tutum takınmaktadır. Böylelikle, demokratik tek cepheni n nitel iği, bileşimi değişiyor. Eskiden m i l l i kurtuluş uğrunda yürütülen savaşta tek cephenin sağ ka nadında bulunan toplumsal taba kalar, bugün a rtık gerici bir tutum beni msemektedir. Dte yandan, geniş emekçi kitleleri temsil eden yeni güçler ha rekete g eçmekte, bugünkü mücadeleye yeni bir hız, yeni bir güç sağ lama ktad ı ri a r. Yürütülecek orta k ha reketlerin ta banını, bundan önceki dönemde tarafsız kalmış, savaşa yeni g i ren unsurlar teşkil edebi l i r. Bugünkü şartlar içinde, kitleler bili nçli ve yaratıcı devrimci faal iyetlerini, gü nden güne genişleyen, her köyü, her ta rım işletmesini, her atelyeyi etkileyebilecek, demokrati k tek cephenin çerçevesi içinde yürütü lmelidir. Sol kanadı gelişti kçe, bütün savaş cephesi g ünden g ü ne daha emperyalist a leyhtarı bir nitelik kazanmaktad ı r. 629
Sınıf bileşimi g ü nden güne daha ayrıntılı bir nitelik kazandığı ve yeni yeni ödevler yüklendiği için, demokratik tek cephenin ideoloj i k temelle rinde de büyük bir evrim meydana gelmektedir. Bundan önceki dönemde, milli kurtuluş hareketlerinin programı, siyasi bağımsızlığı hedef ediniyor; sömürgeci egemenliğin en korkunç kal ı ntılarını yok edecek tedbirler teklif ediyordu. Oysa bugün a rtık sosya list görüş ve fikirler açıkca beli rmekte ve ortaya sürü lmektedir. Bugünkü aşamada, emperyalist aleyhtarı tek cephenin yönetimi de başka ellere geçmektedir. Afri kan ı n birçok ü l kesinde, va rlıklı orta sınıf lardan çıkmış eski yöneticiler yavaş yavaş tecrid edi lmektedi r, etkileri de azalmakta d ı r. Emekçi sı nıflar ise, g ittikçe daha ö ktif bir rol oynamaya başladılar. Emperya lizme karşı bilinçle mücadele eden en radikal siyasi g rupla rla siyasi partiler birinci plôna gelmektedir. Emekçi sı nıflardan çıkmış, halka bağlı, halkın çıkarları n ı temsil eden yeni tip yöneticilerin etkisi ve sözgeçerliği gü nden güne a rtmaktad ı r. Afrika ü l kelerinde, birçok kitle partisinde, Ma rksist yönetici ve milita n ların etkisi gitg ide a rtıyor, bilimsel sosya lizmin görüşleri g ü nden güne yayılıyor. Tarihsel şartları, siyasi durumları a rasında çok büyük farklar olmakla beraber, Afrikadaki bağımsız devletleri, gel işme eğ i l imleri açısı ndan, iki g rupa ayırabiliriz. Bunlardan birincisi (Birleşik Arap Cumhuriyeti, Gine, Mali, Brazzavi lle-Kongosu, vb.) emperyalizmden büsbütün kurtulma yolu n u tutmuş, sosyalizme yönelmiştir. ikincisi ise, (Sudan, Senegol, N ijerya, Anlaşma Konseyi ü l keleri, Madagaskar vb.) Afrikaya yeni-sömürgeci poli tikayı yaymaya ça lışıyorlar. Hiç şüphesiz, toplumsal v e siyasal taba n ı a rı farklı olan bu ü l kelerde, demokratik ve milli tek cepheyi kurmaya çal ışan devrimci güçlerin karşısı na başka başka sorunlar ve ödevler çıkmaktadır. I lerici bir rej im altında yaşayan ü l kelerde, yönetici partiler daha çok milli cephe tipinde geniş örgütlerdir. Bu örgütlerin safla rında çeşitli sı nıf l a rı n (işçi, köylü, ş eh i r küçük-burjuval a rı, yurtsever ayd ı n l a r) temsilcileri yer a lmakta d ı r. Bu partiler, ha l k kitleleri n i n çıkarlarını savunan hükümet lerin başlıca desteklerini teşkil ediyor. Bu şartlar içi nde, bu ü l kelerdeki devrimciler, ideoloji ve örgütlenme a lanlarında bu partileri kuvvetlendir meyi ; burjuva u nsurlardan ve emperya listlerden yana görüşlerden temiz lemeyi ; siyaset, iktisat ve kültür hayatı nın bütün alanlarında Partiye daha geniş bir rol oynatmayı, kendilerine ödev biliyorlar. Bu gelişme de, emper yalist a l eyhtarı, demokratik tek cephenin kuvvetlenmesini kolaylaştır maktad ı r. Bu ödev, öncü partilerin kurulması düşü ncesiyle çelişmemektedir. Çünkü ' bu partiler, demokratik milli cephe yoluyla, kitlelerle bağl a r kurabilir, bu bağla rı kuvvetlendirebil i r, milli cephe de, bu partilerin yürüteceği bütün siyasi faaliyete destek olabilir. Gine Demokratik Partisinde bir kadro enstitüsü � ün kurulması ; Birleşik Arap Cumhuriyetinde Parti teşkilôtlanma plônlarının, emekçilerin en bil inçli, en faa l temsilcilerine e n önemli rolü 630
ayırması bu ü l kelerin, emekçilerin yararlarına, böylelikle bütü n devrimci g üçlerin çıkarları n a hizmet edecek öncü partiler kurma zorunluluğunu iyice anladıkları n ı gösteriyor. Yeni sömürgeci rej i m i i ülkelerde ise, durum daha karışı ktır. Çünkü yönetici siyasi partileri n başında, emperyalistlerden yana olan liderler bulunuyor. Bu liderler-açık veya ka pa l ı şekilde kapita list bir gelişmeye ta raftard ı r. Kitlelerin geri kal mışlığından yara rlanan, geleneksel aşiret başka n la rına, devlet p ropaganda meka nizmasına dayanan bu yönetici partilerin, halk kitleleri arası ndaki etkileri hôlô büyüktür. Bu şartlar içinde, devri mci güçler için, emekçilerin siyasal bil incini yükseltmek, kitleler a ra sında m ücadeleyi yaymak üzere sarfedilecek ça balar fevkalôde önemlidir. Emekçi kitlelerin en hayati menfaatleri uğ runa yürütülen genel savaşın içinde, kitlelerin a n lıyabileceği bir d i ııe, konkre örnekler vererek, gerici l iderlerin yürüttüğü politika n ı n gerçek niteliği n i açığa vurm a k bir zorun luluktur. Bu genel savaş çok çetin, bazan çok teh l i keli şartlar içinde yürü tülüyor. Senegol, N ijerya, Fas gibi ü l kelerde, devrimci güçler kanundışı şartl a r içinde savaşmak zorundadır. Kenya, veya Somalya gibi ü l kelerde ise, devrimci g üçler, legol şartl a r içinde savaştığı ha lde, bütün faaliyet leri sınırlandırı l mıştı r ; bu partiler korkunç baskıla ra, kovuşturmalara tabi tutuluyor. Bütün bu ü l kelerde, ilerici güçlerin birleşmesi fevkalôde önemli ve ivedili bir sorun haline gelmektedir. Bu d u ru mda, demokratik tek cephe taktiğinde, emekçilerin gerçek i htiyaçlarını aksettiren, l iderlerin siyasi prog ra m ı na bağ l ı olmaksızın, çeşitli partilerdeki militanları bir araya toplayobilen konkre istekleri n konkre şiarla r halinde dile getiril mesi başlıca şartlardan biri d i r. Kanımızca, bu şartlar içinde Marksistıere düşen başlıca ödev, m i l l i sorunları çok titiz bir bili msel inceleme teme l inde tesbit etme k ; bu istekleri gerçekleşti rmek üzere yü rütülecek savaş içinde de devrimci potansyeli bulunan çeşitli toplumsal g ruplarla, bu g rupları n siyasal örgütlerini bi rleştirmektir. Sudan'daki d u ru m u örnek alalı m : Bu ü l kedeki şartlar, halk devriminin Ekim 1 964'te sağladığı başarı ları güçlend i rmesine engel old u : böylece emperyalizmin d esteği nden yararlanan gerici güçler iktidarı ele geçire biidiler. Sudan'da aşiret başkanla rının, ya rı-feodal çevrelerin ve büyük burjuva ların çıkarları n ı temsil eden sağcı partilerin koal isyonu, m i ı ı i bağı msız l ığa, toplumsal kalkınmaya, halkın yaşama şartlarına büyü k za ra rl a r ver mektedi r. Politika l a rı n a karşı gü nden güne a rtan muha lefeti yoketmek üzere, gerici güçler Anayasan ı n garanti altına aldığı demokratik hak ve özgürlüklere karşı büyük b i r saldı rıya g i riştiler. Aralık 1 965'te Komünist Partisini yasakladıktan, temsilcilerini de M i ı ıet Mecl isinden attıktan sonra, bu güçler şimdi sendikala rı n g rev hakkını, özgürlüğ ü n her çeşidini kaldır maya çalışıyorlar. Bununla bera ber, gerici güçlerin g i riştiği sa l d ı rı, g ü nden g üne güçlenen kararlı bir m u ha lefetle karş"aşıyor. Komünist Partisi, M i ı ıi-Demokratik 631
Partisi, sendika l a r, köylü b i rlikleri ve daha başka örgütler, gerici güçlerin Suda nda bir polis rejimi kurma çabaları n a ka rşı a mansız bir savaş yürüt mektedir. Bu savaş, demokratik hak ve özg ürlüklerin tan ı nması ve geniş letilmesi için ileri s ü rülen istekler etrafında yürütülüyor. Ingiliz tipinde b i r demokrasiye ta rafta r olanlar d a h i l , demokrasiyi savunan bütün u nsurlar, bu istekleri n etrafında birleşmiştir. Böylelikle geniş bir cephe meydana geliyor. Suda n'daki i lerici güçler, ' çok haklı olara k, bu savaş başa rıya ulaştı ğ ı takdi rde, devrim i n devam edeceğini, daha köklü bir hale geleceğ i n i umuyorlar. Gerçekte de, ü l kenin gelişmiş bölgelerinde - hattô gelişmemiş yerlerinde de - gerici g üçlerin kurduğu koal i syon g ü nden güne tecrid edil mektedir. Emperyalist a l eyhtarı tek cephe kendi kendine kurul maz. Böyle bir cephenin kuru l ması, a ncak yürütülen siyasi savaş içinde, uzun, kararlı bir örgütsel ve siyasal hazır lığın sonucudur. Varolan duruma göre, tek cephe - ortak kitle ha reketle rinden, bu partilerin temsilcilerinden meydana getirilecek geçici veya süreli koordinasyon kuruluşlarına, veya çeşitli siyasi pa rtiler a rasında varı lacak hareket birliği a nlaşmaları n a kadar - çok çeşitli şekiller a l a b i l i r. Siyasi m ü cadelenin düzeyi yükseldikçe, geniş halk kitleleri bu savaşa d a ha aktif şekilde katıldıkça, ortak h areketleri daha yüksek bir düzeyde düzen leme zorunluluğu da artıyor, bu hedefe varma olanakl a rı da yakın laşıyor. Demokratik tek cephe u ğ runa yürütülen savaşta, özel b i r önem taşıyan bir sorun da, Afrika ülkeleri n i n demokratik gelişmesi çerçevesi içinde, tek parti li sistemlerde, devrimci demokratlarla M a rksistler a rasındaki ilişkiler sorunudur. Milli kurtul u ş devri m i n i n ilk döneminde, Afri ka n ı n çeşitli ü lke lerinde özellikle tropikal Afrikada, e mperyalizmin dolaysız egemenliğine karşı yürütülen savaşta, tek partil i devlet fikri bütün toplumsal tabakaların birliğini a ksetti riyord u . Emperyalistler ise, milli kurtuluş hareketini bölmek ve zayıf düşürmek amacıyle çok partili sistemden yara rlanıyorlard ı . I ngiliz emperya listlerinin Kenya'daki e n önemli milli partiye - Kenya Afrika M i l l i Birliği Partisine - ka rşı, Kenya Afrika Demokratik. Birliği Partisini kullanmaları , bu taktığın açık bir örneğidir. Gerçekte savaşın i l k döne m i nde, birçok Afrikalı için tek partili sistem, demokratik ve milli tek cephe a n l a m ı n ı taşıyordu. Devrimin elde ettiğ i başa rıl a r, gerici g ru pla rın savaştan çekilmesi, Afrika ü l kelerinin gelişme yoluna g irmesi, gibi nedenlerle. tek partili s i stem kavram ı ve bu kavram ı n özü, birçok Afrikalı için a nlam değiştirmiş ti r. Kapitalist olmayan gelişme yolunu seçen ü l kelerde, tek parti l i sistemin devam etmesi, milli cepheyi kuvvetlendirme zorunluluğunun sonucud u r. Halkın siyasi hayata katı l ması soru n u , çeşitli partiler a rasında yürütülen bir m ücadele olara k değil, partiler içindeki demokrasinin gelişmesi şek l inde karşı mıza çıkıyor. Bu ü l kelerde, en ilerici g üçlerin - yani M a rksist görüşler taşıyanları n - başlıca ödevi, muhalefet g rupları kurmak değil ; yönetici partiyi kuvvetlendirecek, emekçi kitlelerin devletin ve ekonominin yönetimine katı l masını sağlayacak yeni biçimler bulmaktır. Birleş i k Arap 632
Cumhu riyeti, Mali, Gine, gibi ü l keleri n geçi rdi ğ i tecrübelerden a nlaşıldığı gibi, sendikalar, kooperatifler, toplumsal örgütler yoluyla, emekçi kitleleri, devrimci toplu msal başkalaşmaların gerçekleşmesinde ortaya çıkan siyasi ve iktisadi sorunları n çözü müne gitti kçe daha çok katıl m a ktad ı r. Ama Afri ka nın bazı ülkelerinde devam eden tek partili sistem, devrimci gelişmeye bir engel teşkil etti, ilerici güçleri zayıf düşürecek bir yol haline geti rildi. Yönetici çevrelerin ülkeyi eski «anavatan»ın, başka bir deyimle sömürgeci devletin egemenliği a ltında tutmak isted iğ i ; yöneticilerin büyük toprak sahibi, büyük sanayici haline geldiğ i ; en yüksek hükümet memur l a rı n ı n, pa rti ileri gelenlerinin kapitalist tekellerin idare müdürleri veya a racıları d urumuna düştüğ ü ü l kelerde, tek pa rti sisteminin a n l a m ı a rt ı k değişmiştir. Tek pa rti sisteminin eski itibarı, milli birliği savu n m a k üzere deği l, halkın menfaatlerini gerçekten savu nanları mahvetmek için kullanı l ıyor. Bu değişmenin bir örneğ ini Kenya'da görüyoruz. Bu ü l kede em per- . yalizme karşı bilinçle ve kararla savaşa nları n hepsi, i ktidar partisinden i hraç edildi. Bu şartlar içinde, devrimci savaşın ilerliyebilmesi için, temel demokratik özgürlüklerin deva m l ı şekilde savu nulması ; iktidar pa rtisinin tabanı ve kadrolarıyla hareket birliği politikası teklif edecek muhalefet örgütlerin i n kuru l ması, zoru n l u l u k haline gelm ektedir. Bu ülkelerde m i l l i b i rlik d iye birşey kalmamıştır. Gerçekte h a l k güçleri i le emperyalizmden yana u nsurlar a rasında savaş yürütül mektedir. Afrika ü l kelerinin çoğunda, çeşitli metotla ro başvuran, çeşitli perdeler a ltında işlerini yürüten emperya listlerle yeni-sömürgeciler, siyasi, i ktisadi, toplu msal ve kültürel hayatın her a la nında, bağı msızlıkla elde edilen bütün sonuçları yok etmeye çalışıyor. Yeni-söm ü rgeci bir politika izliyen hükümetlerden faydalanan emperyalistler, Afrika halkları n ı n kurduğu e mperya list a leyhtarı tek cepheyi bölmek ve Afrika Birl iği Teşkilôtını felce uğratmak üzere, en çeşitli yollara boşvuruyorla r. Bu şartlar içinde, Afri kadaki bütü n devrimci güçlerin birliği b i r zorun luluk haline geliyor. Emperyalistlerin g i riştiği teşebbüs/ere karşı savaş her ü l kede, ayrı ayrı yürütülürse başa rıya ulaşa maz. Emperyalizme ka rşı savaşan d ü nya cephesinin desteği nden ve dayanışmasından yararlanaca k, Afrikadaki bütün devri mcileri içine a lacak tek cephe yoluy/a a ncak, emperyalistlerle yerli uşak/arı n ı n birliği yenilgiye uğratıla bilir. Emperya listlerin tehdidi a ltında bulunan ilerici reji m ieri destekleyen ortak ka m pa nyalarla dile gelen ortak hareketler düzenlenebi l i r. Bu ortak hareketler, söm ü rgecilere ve ı rkçılara karşı savaşan halkla ra sağlanacak etkil i maddi ya rd ı m l a r, emperyalistlerden yana rejimii ü l kelerde demok ratik hak ve özgürlükleri savunma ka mpanyaları şeklini d e olabili r. Yeni-sömürgeci saldırılara karşı yürütülen savaştan başka, Afrikadaki devrimci güçlerin birleşmesin i zorunluluk haline getiren başka nedenler d e var. Eksiksiz bir demokrasi, köklü toplumsal ve ekonom i k dönüşümler uğruna yürüttükleri savaşta, devrimci g üçler, yeni ve özgün çözüm ler istiyen sayısız sorunlarla karşılaşıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse, 633
bu alanda ş i mdiye kad a r pek az sonuç a l ı n mıştır. Bu bakımdan, tecrübe değiştokuşu çok faydalı olabilir. I lerici bir hü kümeti bulunan ü l kelerde bu sorunları n nasıl çözümlendiğini, veya nasıl çözüm yoluna g i rdiğini göste ren bir p ropaganda büyük faydalar sağlayabilir; Afrika örgütleri arasında Afrikanın sorunlarıyla ilgili görüş değiştokuşu son derece önemli sonuçlar verebilir. Afrikadaki milli kurtuluş devrimleri, d ü nya devrimci sürecinin ayrı l maz bir parçasıd ı r. Sosya list ü l keler, gelişmiş kapitalist ü l kelerdeki işçi hare ketleri, Asya ve lôtin Amerikada ki devrimci h a reketler g i bi, Afrika dev rimci güçleri de emperyal ist a leyhtarı g üçlerin zaferini sağlayacak önemli b i r etkendir. Asya, Afrika ve lôtin Amerika halkları arasında bu yılın başında üç kıta a rasında kurulan dayanışma hareketi bu zafere götürecek büyük etkenlerden biridir. Bu son yıllarda Afrikada çok büyük değ işiklikler meydana geldi. Hiç ş üphesiz gelecekte daha d a önemlileri gerçekleşecektir. Ama devrimci güçler arasında ülke çapında olduğu gibi kıta çapında da birlik kuru l u rsa a ncak, Afrika devrim i dôvası zafere u laşabilecektir.
634
Diktatörlüğe karşı yürütülecek savaşın taktiği
Alfredo Castro Bugünkü şartlar içinde, Brezilyadaki rejime karşı etkili bir savaş yürüte bilmemiz için bu rejimin niteliğini ta nımlamak zorundayız. Bu tanımla mayı yapabilmemiz için de, Başka n J oao Goulart hükü metini deviren askeri h ü kü met darbesinden önceki dönemden bugüne kad a r oluşan bütün milli gerçekleri incelemek zorundayız. Herşeyden önce, son yirmi yıllık dönem i çinde, ü l kemizde meydana gelen iktisadi ve toplu msal olayla rı hesaba kotmamız ıazım : Bu dönem içinde Brezilya, tropik ü rünler sağlayan bir tarı m ü l kesiyken, bu niteliğini korumakla beraber, bir değişikliğe uğrad ı : N üfusu nun büyük b i r kısmı şehirlerde yaşayan bir ü l ke haline geldi. (1964 yılında 80 milyonluk n üfusun 37,5 mi lyonu.) Sehir nüfusunun a rtış ora n ı yılda % 6,4'ü, yani genel artış ora n ı n ı n (% 3,2) iki katı nı buluyor. Yine bu dönem içinde, gayri-safi m i l l i gelirin ortalaması 30 milyon doları bulmuştu r. (Brezilya bu bakımdan d ü nyada 1 1 - nci gel iyor) 1 944 ile 1 956 yılları a rasında, gayri-safi milli gelir i ki kat artmıştır. Gretim hacmi açısından Brezilya Latin Amerika ü l kelerinin başında geliyor. Adam başına düşen geli r 1 962 yıl ı nda 380 doları buldu. Bu açıdan da, Brezilya, iktisaden a z gelişmiş ülkelerin başında geliyo r ; yüksek bir iktisadi d üzeye varmış ü l kelerle az gelişmiş ülkeler a rasında orta bir yer tutuyor. 1 947 ile 1 96 1 yılları arasında, gayri-safi milli gelirde görülen yıllık orta lama a rtış
% S,8'i buldu (adam başına % 3). Bu dönemin ikinci ya rısında - yani 1 967 ile 1 961 yılları a rasında - bu a rtış % 7'ye yükseldi (adam başına % 3,9), Ta rı m ü retimindeki a rtış % 4,6 d ı r. (adam başına % 4,8). Sanayi üretiminde a rtış ise % 9,6 (adam başı na % 1 2,7) yı bulmuştur. Bir bütün olara k, sanayideki üretim % 80 artmıştır. Ama çel i k ü reti minde bu a rtış % 1 00'ü ; maden endüstrisinde % 1 2S'i ; Posta, telgraf, ve elektrik donatımında % 80' i ; taşıt a ra çlarında % 600'ü buldu. 1 930 dan önce, sanayideki üreti m, tarım ü reti minin yarısına a ncak varı yor; milli gelirin üçte birini sağ l ıyordu. Oysa incelediğimiz dönem içinde, endüstri ü reti mi m i l l i gelirin % S1 'ini buldu - yani tarım üreti mini aştı. ate yandan, milli gelirde ü retim a raçlarına düşen pay % 20 den % 3S'e geçiyordu. Bazı iktisatçılara göre, bu pay 1964 yılından bu yana % SO'ye yü ksel m i şti r. 635
Oldukça hızlı sayı lacak bu iktisadi gelişim çağ ı , geçmiş toplumsal yapıtlarla frenlenince, ülke politikasının bütün b i r dönemine özgü ciddi çelişmeler meydana geldi. Bunların en önemli leri, çağı mıza uymaya n tarım yapıtlarıyla, yeni ü retici güçler a rasındaki çelişmelerdir. Beli rli süre lerde meyda na gelen iniş çıkışlar, genel olu msuz konjonktür, bu buhra n l a rı a rttırdığı i ç i n , 1 964 yılından bu yana, Brezilyanın m a l i v e iktisadi d u ru m u bozulmaya başla mıştı r. Şubat 1 964'te, Parti mizin Merkez Komitesi, önceki yıla ora nla yatırı m l a rda beliren v e şiddetlenen azalışı, işlerdeki durgunluğu, sanayiin en önemli kol l a rında a rtan durug unluğu ve işsizl iği bel i rtiyordu. Yukarıda görüldüğü gibi, 1 957 ile 1 961 yıl ları a rasında orta lama % T l i k bir ora n l a a rtan gayrisafi m i l l i geli rde, bu ora n 1 962 de % 5,2'ye ; 1 963 de ise % 2'ye düştü. Brezilya burjuva sınıfı m i l li sanayi alanındaki yatırı m l a rı n ı çok azalttı, sermayesi n i ya ba ncı ülkelere kaçırdı. Burjuvazinin iddiasına göre, .. ü l kede hüküm süren kararsızlık», ..siyasi dengesizl ik», kendisini Brezilyada yatırım ya pmakta n menediyordu. Aynı dönem içinde e m peryalistler ülke m ize çok büyük baskı l a r yaptı. Tabiyatiyle, i ktisadi ve mali d u ru m u n bozu lması, o a ra büyük bir gelişme kaydeden m i l l i demokratik ha rekete olu msuz etkiler yaptı. Kitleler köklü dönüşümler uğrunda yürütülen savaşa katı ldı, ama bu ha reket yine örgütlenemedi, belirli bir düzene g i remed i : b i rliğe gideceğ i ne, iç tartış m a l a rla, çeşitli a nlaşmazlıklarla güçsüz düştü. Rio Grande do Sul eyale tinin eski valisi, lionel Brizone'nin yönettiği ve «Koyu Kanat» a d ı n ı taşı yan Emek Partisi h areketi gibi akımlar; ..Politica Operiaria» (işçi poli tikası) ve ..Accion Popul a r» (Ha l k ha reketi) çevrelerindeki bazı u nsurlar özell i kle o dönemde etkisi a za l maya başlaya n Pernambuco Eyal etinin köylü l ideri Fra ncesco Julio, kon kre şartlara h i ç uymaya n, Brezilyalıları n çoğunda bel i ren Anayasa rej i mini koruma isteğine aykırı d üşen savaş biçimlerine başvu rmak istiyordu. Bu sözde rad ikal eğ i l i m ler, Parti mizin bazı unsurlarını etki a ltında bıra kıyordu. Pa rtimiz ise, V. Kong rede ka bul edi len siyasi hattın koru nması için gereken kritiği yapmadı. Hükümeti uzlaşma politikasından vazgeçire bilmek için gereken gücü henüz sağlaya mamış h a l k h a reketinin gerçek d u rumunu Porti mize ve bizi destekleyen çevrelere vaktinde a nlata madık. Teşkilôt alanında işçi hareketi zayıftı. çoğu zaman, başarılarını hükümetin yard ı m ına borçluydu. Köylü ha reketi ise, hôlô örgütlenmeye çalışıyor, bu işte de Çalışma Ba kanlığından medet u m uyordu. Oysa hükümet da rbesi n i hazırlayan gerici güçler, kuvvetleri n i koruya bilmişti. Bu güçler yenilgiye uğramış değild i ; demokratik h u ku k niza m ı n ı savunan hareketin baskısı karşısında sadece gerilemiş bulunuyordu. Brezilya Kom ünist Partisinin V. Kongresinde çok çetin bir ideoloj i k ve politik mücadeleden sonra ka bul edilen h a reket hattı, Porti nin ülken i n siyasi hayatına etkili b i r şeki lde katılmasını sağlayan, pa rti i l e kitleler a rasındaki bağları kuvvetlend i ren, güçlü bir devrimci a raçtı. Bu, hattô 636
tesbit edilen esaslara göre, bütün sal d ı rıları m ızı Ameri kan e mperya lizmine yöneltmemiz ; bütün kanuni i mkanlardan faydalanarak, işçi sınıfından milli burjuvaziye kadar, en geniş demokratik ve yurtsever güçlerin ha reket b i rliğini sağ lamak üzere, çabalarımızı a rttırmamız gerekiyordu. Bu h a re ket hattına uygun olarak, geniş halk ta baka la rı n ı n uyanmasına ya rd ı m eden, çeşitli eyaletierde m i l l i hareketin şiarl a rı nı ta nıtan 1 960 seçi m kam panyasına katı ldık. Daha sonra cu m h u rbaşkan ı Janio Quadros'un istifası � zerine, Kongrede tesbit edilen hattı uyguladığımız i çin, da rbe yapmak istiyen generalleri yenilgiye uğratan ve Joao Goul a rt'ı cumhurbaşkanlı ğ ı na getiren büyük halk hareketine katılabildik. Şu noktayı da belirt meliyiz : Anayasa reji m i n i savunmak üzere yürütülen savaşa önayok olma mız, bu zaferin gerçekleşmesini sağladı. ' Oysa bu olaylardan sonra, V. Kongrede kabül edi len hattan g ittikçe uzaklaştık. Sal d ı rı larımızı 1 numara l ı düşmana yönelteceğ i mize, en a ğ ı r da rbeleri i ktidar sorumluluğunu taşıyan müttefiğ imize i ndird i k. Hiç şüphe siz, Goulart'ı n tereddütlü, uzlaştırıcı politikasına karşı savaşmak zorun dayıdı k. Ama en büyük hata mız, bu uzlaştırıcı politikaya karşı yürüttüğü m üz savaşı, Ameri kan em peryalizmine karşı yürütülen konkre b i r savaş şekli sa nmamız oldu. 1 962- 1 963 olayları, özell i kle milliyetci ve demokratik hareketlerin elde ettiği başa rıl a r ka rşısında, kendimizi olduğu muzdan güçlü sand ı k ; düş manın gücünü ise küçü msedi k, ü l kede ve bütü n dünyada meydana gelen değişikli kleri gereken tarafsız l ı kla değerlend i ri l mesini bilemed i k. Elde ettiğ imiz her siyasi başçı rı nın a rkasından, güçleri mizi tekra r top l a maya, a rttırmaya çalışmad ı k ; a ksi ne, istekleri mizde fazla i l eri g iderek, m i l l i burjuvaziye dahil çeşitli tabaka la rın tek cepheyi terk etmesine yol açtık. örneği n , besin maddeleri stokla rı n ı n müsadere edilmesini, pera kendecilere veri l mesi n i ; ya bancı sermayenin malı ola n un fabri ka la rının, buzhanelerinin, süt tozu fabrikaları n ın, i l a ç fabrika ve işletmelerin i n - be delini ödeyerek - m i l l ileştiri l mesini istedik. Bütün ta rım kred i leri n i n % 7S'inin, 1 00 hektardan u f a k işletmelere ayrılmasını istemekle, toprak sa hibi burjuvazinin çıkarlarına olduğu g i bi, orta h a l l ı köylülerin de men faatlerine zara r verebilecek tedbirler teklif etmiş olduk. Bizleri bu platforma götüren, Brezilya devri m i n i n hata l ı bir a n l ayışı ; gerçekte küçük-burjuva, «darbeci" b i r görüştür. Etkileri savaşım ızın e n ö n e m l i a n ları nda duyulan bu a nlayışa göre, devrim, bir kitle ha reketi değ i l d i r ; devrim siyasi örgütleri yöneten eki pleri n, yahut da Pa rti mizin yürüttüğü faal iyetin sonucud u r. Brezilya halkı n ı n seçim sistemine bağ l ı l ı ğ ı n ı küçü msedik. Burjuva sı nıfı hegemonyasını sürdürürken, Goulart'ı n tek ra r cumhurbaşkanlığına seçilmesi n i istemek, maceracı l ı kta n başka bir şey d eğ i ldi. Bu isteğ i mizin yerine geti ri l mesi i çin, demokratik Anayasa düze ninin değ işti ril mesi gerekiyordu. Bu reform da kabul edilmediğ i ta kdirde, Parlamentonun feshine g i d ilecekti. Bu da Anayasaya karşı bir hareket olaca ktı. 637
öte ya ndan. mil letlerarası d u ru m u. Başkan Kennedy' n i n ölümünden sonra Amerikan emperyalizminin büsbütün saldırgan bir nite l i k kazanma sını hesaba kata madık. Ostelik. o kad a r aşırı b i r tutum ta kındık ki. hata larımızdan faydalan masını bilen gerici güçler ve emperyalist uşakla rı. demokratik hukuk d üze ninin savunucusu d ü rumuna geçtiler. Bütün bu nedenler yüzünden. - özel likle Guanabara. Sao Paulo. ve Minas Gerais eyaletlerinde - şehi r küçük burjuvazisiyle milli burjuvazinin çeşitli ta baka l a rı. 1 N isan 1 964 hükümet darbesini destekledi. Oysa bu unsurl a r genellikle hü kümet darbeleri n i desteklemezler. Halk hareketin i n gel işmesini d u rdurtmak üzere. birbirinden ç o k farklı güçler. Goulart hükü metine karşı cephe kurd u l a r. Bu güçleri yönetenlerin a rkasında d a Amerikan emperyalistleri vardı. Böylel ikle. bir yandan toplumsal güçler dengesinde meydana gelen değişikli kler yüzünden ; öte yandan. milli burjuvazide ve şehir küçük b u rjuvazisinde geniş çevreleri n . gerici g üçleri ve hainleri desteklemesi nedeniyle. h ü kümet darbesi başarıya ulaştı. Darbe yapıldı ktan sonra. demokratik ve yurtsever cephenin rad i ka l gru pları yalnız kaldı. Gerçekte de bu unsurlar. hükümet darbesinden birkaç ay önce yenilgiye u ğ ra mıştı. N isan 1 964 hükümet da rbesi. gerçekte. Amerikan emperya lizminin ve en gerici yerli güçlerin çıkarlarını koru m a k için düzenlendi. Herşeyden önce işçi sınıfına ve öncü çevreleri ne karşı yönetilmişti. Amacı. demokratik gelişmeyi d u rdurtmak. ü lkenin siyasi ve idari hayatını gerici l i k ve bağ ı mlı l ı k yoluna sokmaktı. Bu a macı hôlô değişmemiştir. Harp Okulunda yetiştirilen da rbeci grupla r arasında. va rı lacak hedef leri. kullanılacak yolları en iyi bilen. «merkez.. grupudur. Pentagone'un uzma nları ta rafı ndan yetişti rilen bu g rubun ideolojisi. saldırgan Amerikan politikasın ı n temel görüşlerinden esinlenmektedi r : d ü nya iki bloka ayrıl mıştır. Doğu ile Batı a rasında kesinlikl e bölünmüştür. böl ündüğü için d e e r g e ç b i r d ü nya savaşı patla k verecektir. Y ı l l a r boyunca. bu Merkez g ru bu. ordun u n yüksek rütbeli subayları. di plomatlar. sözde üretici sınıf ların milletvekil leri ve yöneticileri a rası nda ideolojisini ve görüşlerini yayma k üzere. deva m l ı ve sistemli bir faa l iyet yürütmüştür. Hükümet da rbesinden sonra. yönetici g rup olara k ortaya çıkan bu Mer kez g rubudur. Dış politikaya büyük bir önem verdi. Dünya Para Banka s ı n ı n planları. Brezilya h ü kümeti n i n resmi doktrini haline geldi. Hükü metin dış politikasında temel prensip şudur : «Amerika Birleşik Devletlerince doğru ve makbul olan herşey Brezilya içi n de doğru ve makbuldur... Cog rafi sınırlar önemini kaybetti. ideoloj i k sınırlar ka bul edildi. Bu doktrine göre. d ü nyanın herhangi bir yerinde - ister Viyetna mda. ister Dominika Cumhuriyeti nde olsun - Amerika n ı n çıkarlarına zara r verecek herhangi b i r olay Brezilyanın menfaatlerine de za ra r vermektedir. Bu a n layış. emperyalistlerin Brezilyada g i riştiği yağmayı bır kat d a ha kolaylaştı rıyor. Bu prensipler ileri sürülerek. ülkenin kuzey-doğ usunda 638
Amerika l ı l a r bir füze üssü kurdular. Demokrasi ve m i l l i bağı msızlı k uğruna savaşan kardeş Dominika halkı n ı n u ğ radığ ı saldırıda, Brezilya" suba rlarla erler de kullanıldı. Bu hareket hattını uygulayan Brezilyadaki diktatorya, işçi aleyhtarı, halk a leyhtarı ve ü l ke a leyhtarı bir polit\ka izliyor. Dcretlerin hayat paha Iılığına oranla a rttı rılmasını yasaklayan kanunlar ka bul edildi. Neticede, gerçek üc ;et tutarı azalmış olc\u, emekçiler bir kat daha söm ü rülmekte, bir kat daha çetin güçlüklerle ka rş ı laşmaktadırlar. Çeşitli bölgelerde tarı m işçilerinin asgari ücreti ind i ri ld i . işçi sınıfı n ı n yıllarca ewel savaşarak elde ettiği hak ve gara ntiler kaldırıldı (özell i kl e deniz yolları işçileri, dokerler, hamallar, demiryolları işçileri, ve şehir proletaryasının daha başka kesimleri için). Bugün de, aynı işletmede on yıldan beri s ü reli bir şekilde ça lışmış olanları n işten çıka rılmasını yasaklayan kanunun kaldırıl ması sözkonusudur. öte yandan vergiler ve hizmet fiatları çok arttırıldı. Bu a rtış da halkın en kalaba l ı k ta bakaları için ağır bir yük teşkil etmek ted i r. Hiç şüphesiZ, bu politika n ı n başlıca a macı, demokratik özgürlükleri yok etme k ; halk güçleri n i n ve bu arada komünistlerin de yürüttüğü m ücade leden sonra ka bul edilen 1 946 Anayasasının bütün yapıt ve kuruluşlarını kaldırmak, yerine faşist bir sistem kurmaktır. Pratikte halk dolaysız ve gizli oy hakkındon yoksun bırakıldı. B i r kara rname ile milletvekilliği sayısı yarıya i ndirilen, gözü korkmuş bir Parlômentoyo Cumhurboşka n ı n ı seçme yetkisi veri ldi. Dstelik diktatör, muhalefet m i lletveki llerirıi Parlômentodan atmak yetkisine sah i ptir. Yetkileri böylece kısıl a n yasama organla rı, ödevi hükümet başka n ı n ı n kara rlarını onaylayacak bir kuruluş haline getirildiği g ibi, adalet meka nizması d a bütün bağımsızlığını kaybetti. Baskı altında iş gören m ahkemeler kara rlarını uyg u latmak yetkisinden yoksun kaldı. Diktatorya h ükmeti bu kararların çoğ u n u hesaba katmıyor. Ostelik «siyasi� suçla ra bakma yetkisi askeri mahkemelere veri ldi. Polis baskısının başlıca a macı, milli ve demokratik h areketi başsız bırak maktı r. Beş yüzden fazla siyaset adamı, sendikacı, parti yöneticisi, bütün siyasi hakları ndan yoksun bıra kıld ı ; bunların a rasında son üç cumhur başkan ı ile, Parti mizin Merkez Komitesi genel sekreteri luis Carlos Prestes de bulun maktad ı r. 60 kom ü nistle beraber aleyhi ne açılan dava sonunda, yoldaş Prestes g ıyaben 14 yıla mahkum edildi. Askeri h ü kü met da rbesi n i c a n d a n destekleyen üç eyalet valisi bile gözden d ü ştü, çeşitli baskılara uğradı : Carlos lacerda (Guanaba ra eyaleti val isi), Magalhaes Pinto (Minas Gerais eyaleti valisi) ve Ademar de Barros (Soo Paulo eyaleti va lisi). Barros'un bütün siyasi hakları da alındı. Hukuk prensipleri ayaklar altına a l ı nd ı , askeri ve polis komisyonları 6.000 vatandaş hakkında soruş turma ya pmak la görevlendirildi. Şimdiye kad a r verilen cezal a r 1 3-20 yılı bulmaktad ı r. Aydınları korkutmak için profesörlerin işine son veriliyor, yüzlerce genç üniversitelerden atılıyor, meyda nlarda kitaplar ya kılıyor. 639
Ama herşeye rağ men Brezilya halkı savaşına devam ediyor. Bu savaşı meydana getiren çeşitli hareketleri ; işçi sınıfı, üniversite gençleri, yazarlar, gazeteciler, tiyatro ve sinema a ktörleri, ressa mlar, m i marl a r, müzisyenler yürütüyor. Baskıya tabi tutul a n köylüler, yavaş yavaş tekrar örgütlenmeye başladıl a r. ülkenin kuzey-doğu bölgesinde şeker endüstrisinde ça lışan işçiler, başarıyla sonuçlanan önemli b i r grev yürüttüler. Diktatoryaya karşı savaşan Partimiz, m u ha letetin içinde de iki eğilime karşı mücadele ediyor. Bu eği limlerden biri : rej i m i n m i l let düşmanı, faşist niteliğini küçümsüyar, Anayasa ve h u ku k düzeni n e fazla u mut bağlıyor, d arbeyi hazırlayan g ru plardan b i riyle uzlaşmaya gidilebileceği n i sanıyor başka b i r deyimle, bu eğilim, yönetici g ü çler a rasındaki çelişmelerden yararlanarak, d u ru m u n muhalefetin lehine çevri lebileceğ i n i u m uyor. Mü cadele etmemiz gereken i kinci eği l i me göre ise, kitleler a rtık siyaset ve i ktisat alanları nda faa l iyet yürütemez hale gelmiştir ; neticede, bu görüşü savunanlar, a ş ı rı ve gerçekte ıafta kal a n bir rad i ka l izme, soyut bir devrim cil iğe g id iyorlar. Objektif ve sübjektif koşu lları hesaba katmadan, müca dele için hemen silaha sarılmokta n başka yol kalmadığını iddia ediyor l a r. Görünüşte birb i rine karşıt olan bu her iki eğ i l i m de kitle hareketini feIce uğratıyor, somut istekleri n gerçekleştiril mesi için gereken g ü n l ü k m ücadelede kitleleri örgütleme v e eğiti me zorunluluğunu reddediyor. Kitleleri d iktatoryaya karşı ha re kete geçirebilirsek, bu ha reket içinde başarılar elde edildikçe, kitlelerin siyasal bil inci yükseli r, hükümetin için deki çelişmeler, buhra ndan buhra n a daha çok keskinleşir, daha çetin, hatta silahlı çatışmalara olumlu bir artam hazırlar. Kanaatı mıza göre. m ücadelen i n - bu m ücadele ne şekil a l ı rsa alsın - başarıya u laşması için, kitlelerin bu savaşa bilinçle katılması, halkta kesin b i r savaş isteği uya nması şa rttır. Halk kitlelerin i n mücadeleye katılmasını sağ lamak için ise, bu kitlele rin hayati menfaatlerini temsil eden siyasi, iktisadi ve toplumsal istekleri dile getirmeliyiz. Enflasyonun etkisiyle, şehirlerde olduğu gibi köylerde de, emekçilerin ve orta tabaka ları n yaşama koşul l a rı g ü nden güne çetin leşiyor. M i l l i burjuvazi da, çok sıkı i ktisadi kontroldan, kredi lerd e yapılan kesintilerden. Dünya Para Bankasın ı n hazırladığı «kemerleri sıkma» pıa nının doğ urduğu çeşitli zorl u klardan, g ü nden güne daha çok sıkıntı çek meye başladı. Gerici, askeri d iktatorya kuru l a l ı i ki yıl geçtiği halde. rej i m i n kitleler a rasında kök sala madığını görüyoruz. üstelik. diktatorya. kendisini eski den destekleyen orta ve küçük burjuva tabaka l a rı n ı n g üvenini de kaybetti. Rej i m i n toplumsal taba n ı g ünden g üne dara l ıyor. diktatoryaya karş ı güçlü bir cephe kurma olanakları ise çoğalıyor. Onemli siyasi çevreler. hatta büyü k etkisi olan bazı hükü met çevreleri. Nisa n 1 964 hükümet dar besiyle meydana gelen sisteme cephe a lmaya başladı. Halkımızın baş lıca isteğini dile getiren demokratik özgü rlükler şiarı. geniş güçlerin bir leşmesini kolaylaştırıyor. 640
Taktik bakımından, diktataryaya karşı açıkca cephe alan güçlerin en ivedi l i ödevi, görüşleri ne olursa olsun, eski düşmanlı kları n ı unutmak, bir leşmek ve teşkilôtlanma k ; böylece diktatoryayı tecrid ederek, h ükümetin devril mesini hazırlamaktır. Bu savaşın başlıca hedefi, diktatoryaya cephe alan güçlerin, siyasi özg ürlükleri gara nti altına alabilecek, bütün bu g üç leri temsil edecek bir h ükümetin kurulmasıdır. Komünist Partisi Brezilya halkına ilerici bir h ü kümet kurma olanakla rı n ı hazırla m a k üzere savaşıyor. Diktatoryan ı n yerine geçecek hü kümetin teşkil edildiği a nda, ü l kedeki güçler dengesin i a ksettireceğ ini bil iyoruz. D i kta toryaya karşı savaşmaya hazır güçleri ü rkütmek, dar görüşlü şemaları zorla kabul ettirmeye kalkışmak, büyük bir hata olur. Bütün siyasi güçlere örgütlenme toplanma, propaganda yapma h a kla rın ı g a ranti a ltına a lacak b i r h ü kü met kurulduktan sonra ancak, halk varolan d u ru m u istediği gibi değerlendirebilecek ve izlenecek yolu özgür lük içinde seçebilecektir.
41
641
M I L L I K U R T UL U Ş H A R E K E T I B U G Cl N
Mısır devrimi - gelişmesi ve olanakları
Khaled Mohi EI·Din
•
25 Temmuz 1 952 devrim i güçlü b i r kurtuluş hareketin i n tabii sonucuydu. Bu hareket başka bir yola gidemezdi. 1 951 Ekiminde h ü kümet, M ı s ı r hal kının baskısı karşısında, 1 936'da I ng iltere ile i mzalanan utanç verici a n laşmayı feshetmek zorunda kalmıştı. Süveyş kana l ı n ı n bölgesinde yürütü len partizan ha reketleri, e mperyalist a leyhtarı bir savaş olma yoluna g i rmiş, silôhlı b i r kitle hareketi şekli n i a l mıştı. Halk bütün g üçlerini seferber ediyordu. Iktidar çevreleri bu hareketin ne kadar köklü olduğunu bir türlü a nlıya mamıştı. Bu çevreler olaylar karşısında şaşkına dönmüştü. Kendiliğ inden oluşan h a reketin hızına uyu l a m ıyor, arada sırada g id işatı kösteklemeye ça balıyorlard ı . Ama bütün bu ça bala rı boşunaydı. H a l k kitleleri, krallık rej i m i ne soı;ı veri l mesini, Ingiltere ile i lişkilerin kesilmesini istiyordu. Ama ha reketi yönetecek siyasi g üçler henüz yoktu. Polis baskısından g ü çsüz ka l mış, olayların karşısında şaşkın a dönm ü ş, silôhlı mücadele tecrübesi bulunmaya n sol g üçler, olayları yönetecek halde değildi. Bilindigi gibi, neticede, kitle hareketin i ezmek için bahane a raya n emperya listlerle gerici iç güçlerin provokasyonu üzerine büyük Kahire yangı n ı çıkarıldı. Kabul edilen sıkı yönetim kanunu, bütün ilerici unsurların, bütün milli yetçilerin, partizanları n tutukl a nmasına yol açtı. Geleneğe bağ l ı yönetici ler milli isteklere uygun düşecek bir çözüm yolu teklif edecek halde değ il diler. Ara l a rındaki en ı l ı m i ı u nsurla r korkmuş, şaşırmıştı. Kabineler d u r madan değişiyordu. Bozu lmamış tek m i l l i güç, ordu idi. Ordu nun içinde de devrimci kaynaş malar başla mıştı. I kinci Dünya Savaşından sonra bütün ü l keyi saran m i lli yetçi eğilimler, subayların çoğ unu etkilemişti. Gerici güçler, grevler ve gösterileri d u rdurtmak üzere s ı k sık zora başvurd u kları için, ordu siyasi olaylarla doğ rudan doğ ruya ilgi lendi, bu olaylara katı l m a k zorunda kaldı. 642
Genç subaylar böylece ellerindeki g ücü anladıla r ; bu gücü de neden halkı n menfaatı lehine, ha lkı n düşmanlarına karşı kulla nmadı klarını d ü şünmeye başladılar. Ordu içinde oluşan hareket, bu soruya bir cevap sağladı. Devri me yol açan siyasi buhra n ı n dolaysız sonucunu teşkil eden bu gelişmeye hayret etmemeliyiz. Bu ha reket o derece doğaldı, o derece gerekiyordu ki ona engel olacak h i çbir siyasi güç bulunmadı . Ihti lôl başlayınca, halk kitlelerinde geleneksel yönetici çevrelere, yosacı kuruluşlara ve siyasi partilere g üven kalmadığı anlaşıldı. Halkın gerçek isteklerini d i le getirebilecek ne belirl i bir prog ra m, ne açıkça ifade edilen i stekler, ne de örgütlenmiş bir h a reket va rd ı . Bu şa rtla r içinde, devrim i yönetenler «birlik .., «hukuki düzen .., «emek.. g i b i toplumsal b i r ö z taşım a yan, a m a herkesin benimseyebileceği genel şia rl a r kabuletmek zorunda kaldılar. Devri m i n öncü g üçlerini teşkil eden genç subaylarda iki özell i k b u l u nuyordu : m i l l i bağımsızlık dôvasına karşı sarsıl maz bir iman, e mperya l izme, saraya ve ajanları n a karşı ise derin bir düşm a n l ı k besliyorl a rd ı . Diğer siyasi örgütlere ve g üçlere karşı bağımsız o l a n bu subay g ru bu, bağı msızlığ ı n ı koru mak niyetindeydi. Çok ta bii olarak, bu genç subaylar siyasi hayatta meydana gelen boş luğu gördüler, ve hayal kırıklığına u ğ radılar. «Devrimin felsefesi adlı kita bında Başkan Nasır şöyle demektedi r : ..Oncü g üçler ödevlerini yerine getirmişti ; despotluğun kalesini yıkmış, Faruğu ta htı n ı terketmek zorunda bıra kmışlard ı . Artık nöbet tutuyor, kitle örgütlerinin ödevlere g i rişmesini bekliyorlardı. Çok beklediler. Nihayet h a l k ta sahneye çıktı. Ama gerçek, hayal ettiklerinden ne kadar uzaktı ! Bu ka laba l ı kta i lerici görüşler taşıyanlar vardı, a m a bu görüşlere düşman olanlar d a kal m ı ştı. Büyük hedefe va rmak üzere g i ri şi len h a reket d u rd u . O a nda gözlerim izin önüne serilen ta blo korkunçtu, müthişti, eziciydi, yüreği m acılarla, hüzünle doldu. On cü güçlerin kutsal ödevi yerine getirilmemişti. Gerçekte, sıfırdan ha reket etmemiz gerekiyordu ... Devri mci hükümet, kitlelerin ve devrimci öncü g üçlerin i steklerini dile getiren belirli bir p rog ra m tesbit edilinceye kadar, iktidarda kalmaya kara r verdi. ..
Bu gru p, herha ngi bir siyasi örgüte bağl ı olmadığı, iktidarı da hazırlıksız eline geçirdiği için, görüşlerini, h a reket progra m ı nı belirtmekle işe baş ladı ; bu a maçla : 1 . Görüşlerine uygun düşen kanunlar hazırladılar. 2. Eski akımla ra bağlı olmayan örgütlenmiş siyasi aksiyonlarla kitleler a rasındaki etkilerini geliştirdiler. Devri min her aşamasında, bu iki faa liyet a la n ı , yönetici grupun safla rında varı l a n bilinç düzeyini, d ü nyada meydana gelen olaylarla ü l kedeki toplumsal bilincin bu g rupun üzerinde yaptığı etkileri a ksetti rdi. 41
·
643
Kanımızca devrimdeki başlıca dönemler şunlard ı r : 1 . M i l l i bağı msızlığa ulaşma dönemi (1 952-1956) 2. Bağ ı msızlığın g üçlendiriidiği, emperyalizm kal ı ntılarının temizlendiği, i ktisadi gelişmenin başladığı dönem (1 956-1 961 ) 3 . Sosyalist reformlar dönemi . Bu üç aşamanın üzerinde d urmadan önce, bu dönemlerin a rasında belirli sınırlar bulunmadığını belirtmek isteriz. Daha doğrusu, a ralarında hiç bir sınır yoktur, çünkü bu dönemler birbiri n i n hem şartı, hem nedenidir; her dönemin tohumu, önceki dönem içinde filizlenmiş ve gelişmiştir. Birinci dönem : Bu dönemdeki hedefler şunlard ı : 1 . Bağ ımsızlığa kavuşmak üzere halk güçlerini toplamak. 2. Emperyalistlerle işbirliği yapan gerici güçlere ve geleneksel yönetici u nsurlara karşı savaşa g i rişmek, bu unsurl a rı n etkilerini yoketmek (özel l ikle köylerde). 3. Yeni iktidara olumlu b i r ortam yaratmak, iktisadi durumu düzeltmek, em peryalizme karşı siyasi savaş zorunluğunu kitlelere a n lata bilmek için bazı reformları gerçekleştirmek. O dönemde uygulanan bütün tedbirler milli a m açlardan esinlenmiştir. Devri mci yöneticiler çeşitli teşebbüslere giriştiler. Ingiletere ile yü rüttüğü m üz müza kerelerde karşımıza çıkan başlıca engele, yani Sudan sorununa, bir çözüm yolu bulundu. Arkasından, herşeyden önce m i l l i sorunların çözümüne çal ışan bir ta kım realist kara rlar alındı. Ingiltere ile yürütülen görüşmeler çok çetin engellerle karşılaştı. Çünkü devrimci yöneticiler ıngi lizlerin ortak savunma teklifini reddediyor, eksiksiz bir bağ ımsızlık istiyor l a rd ı . Bu isteklerini daha kuvvetle belirtmek için, işgal a ltındaki bölge lerde çeteci hareketleri düzenlediler, böylece müza kerelerin gelişmesine etki ya ptıla r. Bütük bu dönem içinde, halkın menfaatlerini koruya bilmek için, bütün ka nunları hükü met çıkarttı. Emperyalizme bağ l ı siyasi ve toplu msal g üç lerin durumunu sarsmakla işe başladı. Devri mden birkaç gün sonra çıka rılan bir kanun bütün asalet ünvanıarı n ı kaldırd ı (Ağustos 1 952). Arkasın dan toprak reformu ile ilgili i l k kanun çı ka rı ldı (Eylül 1 952), Vatan hain lerini m u ha keme edecek ma hkemeler (Ocak 1 953) ve b i r Devrim Mah ke mesi kuruldu. Bütün bu kanunları n a macı, siyasi a l a nda gelenekleri savunan büyük toprak sahipleri sınıfı n ı n siyasi, toplumsa l ve ideolojik etkisini yoketmekti. Bu sınıfın bütün silôhları - toprakları, partileri, itibarı - elinden alındı. Temsilcileri mu hakeme edi ldi, böylece hırsızlıkları, namussuzlukları, p a raya düşkünlükleri meydana vuruldu. Bütün bu sınıf böylece teşhir edi ldi. alkenin hayatında en derin yankı ları uyandıran, devrimci gelişimi e n çok etkileyen ka nun, h i ç şüphesiz, toprak reformu kanunu ol muştur. Köy lüleri esa retten kurta rdı, onları devrim dôvasına bağlı siyasi bir g ü ç 644
haline getirdi. iktisadi açıdan da köylülerin d u rumunu değiştird i : köylü p rtı k satın a l m a g ücü bulunan bir tü ketici haline geldi. Devri min daha ilk günlerinde. toprak reformu kanunu. çetin bir durum ya rattı Başka ü l kelerde. toprak reformu kanu nları sadece feod dlizme karşı yönetilmektedir. Hatta baza n bu ka nunlar. feodai lere karşı yürüttüğü savaşta. burjuvazi n i n kuliandığı bir silah hal ine gelir. Ama M ı s ı rda toprak m ü lkiyeti eskiden beri krallığa bağ l ı kalmış. bu rej im için bir hakimiyet a racı olmuştur. ate yandan büyük toprak sahipleri aynı zamanda büyük sanayıcilerd i . Hisse senedi sahi plerinin çoğu. kendi leri n e kazanç sağ layacak. g ü çlerini a rttıracak topra klar a lıyorlardı. Bu şartl a r içinde top rak reformunda n büyü k zara r gören çevrelerde büyük kapitalistler de bulunuyordu. (Abud. Serag el-Din. Haşa ba. Abdulmaksut Ahmed ve AI-Şa msi gibi.) Sanayi burjuvazisinin devrime karşı a ma nsız bir muha lefet yürütmesi ; a l ı na n bütün ka ra rlara. endüstri nin gelişmesine yard ı m edecek tedbi rlere karşı bile cephe a l ması bundandı. Sanayileşme. bağımsızl ı k u ğ runa yürütülen savaşın önem l i bir u nsuru olduğu için. devrimci yöneticiler varolan endüstrileri korumak veya geliş tirmek. yeni işletmeler kurmak üzere. çeşitli tedbirlere başvurd ular. Bu a maçla çeşitli kanunlar çıkarı ldı. Ithal malla rından daha yüksek vergiler a l ı nd ı . ama sanayi donatı m ı ve makine itha liyle ilgili vergiler indirildi. Yatı rımları teşvik etmek üzere. yeni şi rketler 7 yıl için vergiden muaf tutuldu (3 Eyl ül 1 953 tarihli 43 n u m a ra l ı kanun). Sanayiye yatırı lan ser maye de 5 yıl için vergiden muaf tutuldu. Ufa k tasrarufların da sanayiin gelişmesine katıl ması için. bir hisse senedinin değeri 4 Mısır l i rasından 2 l i raya indirildi. M i l l i ekonomiyi güçlendi rmek. bağı msızl ı k savaşına olumlu b i r orta m sağlamak a macını g üden çeşitli kanunlar kabul edildi. Bunlar. geri kal mış b i r ekonomiye yeni b i r g ü ç sağlayabi lecek tedbirlerdi. a m a bu ekono minin geleneksel şekillerinde değ işiklik getirmiyordu. Temel a maç. i ktisad ı gel iştirmek. özel sermayeyi çekmekti. Aynı dönem içinde yabancı ser mayeyi Mısıra çekmek için de kanunlar kabul edildi. Devrimci yöneticilerin kapita l izme hiç de g üveni yoktu. Güttükleri siya set iki yönl ü idi : Sermayenin gelişmesine yard ı m ediyordu. ama bu ser mayenin herhangi bir siyasi kontrol hakkı elde etmesine i m ka n vermiyord u . M i l l i üretimin gelişmesi için. bir Konseyin kurulması. ü reti min plônlan masına doğru atılan i l k adımı teşkil etti. Bununla beraber. bu kurul ilk önce yeni planları tetkik etti. özel yatırı mları teşvik edecek ve a rttıracak tedbi rleri inceledi . Devlet yatırı mları alanında. kurul. daha sonraki plôn l a m a n ı n i l k adımı sayılan ilk 4 yı llık planı hazırladı. Devletin ekonomiye müdahalesi. şi rketlerde. idare heyeti üyelerinin azami yaşını 60 olara k tesbit eden kanunla devam etti. Bu tedbirle. ge leneksel görüşlere bağ l ı insanları n yerine. devrimci görüşlere daha yakın yeni unsurlar işbaşına geti rildi. Başka bir kanun da. aynı şahsın 6 dan fazla şirketin ida re heyetin e üye olmasın ı yasa kladı. Arkasından kabul 645
edilen üçüncü bir kanuna göre ise. idare heyetleri üyeleri nin aldığı maa ş ı n hisse senedi sahipleri n e % 5 diye tesbit edilen kar payının ödendikten sonra kalan karların % 1 0'unu aşa mıyacağı kararlaştırı l d ı . Bu tedbirler a nonim şi rketleri yeni temellere göre düzenlemekten i leri gidiyordu : Toplumsal etkileri de vard ı . Bunlar devrimci yöneticilerin duy g u l a rı n ı ve isteklerini dile getiriyordu. Bununla beraber. bu duygular. bu istekler henüz bir program şeklini olma mıştı. Ağustos 1 952 de kabul edilen kanunlar kazanç vergilerini yükselttiği g ibi. yatı rı mlardan elde edilen yüksek kazançları müterakki vergiye tabi tuttu. Bu sistem m i rasla elde edilmiş sermayeye de uygulandı. Ama küçük toprak sahipleri vergiden muaf tutuldu. Bütün bu kanunlar devrimci yöneticilerde sosyal dönüşümler isteğini dile getirdiği halde. eski topl u m u n çerçevesini aşmıyor. bu toplumun özü n ü değiştirmiyordu. Bu duru m u n etkileri siyaset a la nında da beli rdi. Devri mci yöneticiler kitleler ölçüsünde d i n a m i k bir hareket zorunluluğunu anlıyorlard ı . Gele neksel siyasi partilerin feshedilmesi. bu partilerin bazı yöneticileriyle ortaya çıkan çatışmalar. sıkı yönetim kanununun kabul edi l mesi g i bi olay ların baskısı a ltında. bir Kurtuluş Teşkilatı nın kuru lmasına kara r verildi. Bu örgütün bel irli b i r siyası ve toplumsal p rog ra mı henüz yoktu. Beli rli bir toplumsal öz taşımayan bir milli programdan başka bir şey yoktu. «Kur tuluş teşkilatına üye olalı m !» şiarı. aynı teşki latın içinde - a ra l a rındaki bütün ayırı m l a ra rağmen - bütün güçleri toplam a k duyg usunu dile geti riyordu. Kurtuluş Teşkilatı devrimci bir parti değildi ; çelişmeleriyle. sorunlarıyla beraber. bütün g üçleri bir a raya getiren bir örgüttü. Geleneksel partilerin l iderleri bu teşkilata a l ı n madı. ama bu partilerden gelmiş üyelerle ; tücca r. küçük endüstri işletmesi sahibi. va rl ıklı köylü. aydın gibi. orta burjuva ziyi temsil edip eski partilerin kendilerine fazla imkanlar sağ lamadığı unsu rlar hemen yeni örgüte üye kayded i ldi. Bu teşkilatın devri m i n gerçek partisi haline getirilememesi. siyasi h a re kette kesin bir ideoloj i k hattın bulunmayışından ileri geliyordu. Bu şartla r içinde. çok ta bii olara k. daha çok kanuni ve idari tedbirlerle yetinmek b i r zorunluluktu. Kurtuluş TeşkiMtl kitleler a rasında kök salamadı. Fra nsız-ingiliz-ısra i l saldırısı meydana gelince. sa ldırgania ra karşı yürütülen savaşın başına geçemiyen bu örgüt. yok ol maya mahkumdu. Direniş komiteleri meydana getiren halk. bu teşebbüsüyle yeni biçimlerin doğ masını hızlandırd ı . Bu dönem içinde. devrimci yöneticiler ikinci aşamayı hazı rlayan çeşitli tedbirler uygulaya bildi ler. Bunları n a rasında en önemlileri. Bağdat Pak tına. ve genellikle em peryalist a nlaşma lara cephe a l ı n ması ; Mısırı n Ban d u ng Konfera nsında önemli bir rol oyna ması ; Sovyetlerden silah satın a lı nması. böylelikle askeri ma lzeme konusu nda ü l kenin em peryalistlerin 646
boyunduruğundan kurtu lması, ve ..Sovyet tehlikesi» yalanına son veril mesi ; nihayet Çin Halk Cumhuriyetini tan ı n ması olmuştur. Ikinci aşama. Ikinci dönem 1 956 Anayasası nın ka bulü ile başlar. Kanı mızca, bu Anayasa devri mci b i r program tesbit etme, açıkca belirtil m i ş b i r doktrini dile getirme teşebbüsü idi. Bu Anayasada belirtilen nokta l a r a rasında, şunları sayabiliriz : Toplumsal daya nışma - Mısır top l u m u n u n temelini teşkil eder. M i l l i i ktisat, sosyal adalet prensipinden esinlenen, üretimi, yaşam a dü zeyini yükseltmek a maçları n ı g üden planlara göre idare edilmelidir. Sermaye milli ekonomi n i n yara rına kullanılmalıdır, kam u çıka rl a rı n a z a r a r vermemelidir. Anayasa i ktisadi ve toplumsal faaliyetler a la nında işbirliğini garanti a ltına a l m a kta, işlerin gelişmesine yard ı m etmektedi r. Devlet toplu msal güvenliği üzerine o l m a ktadı r. E mperyal istler gelişme plônları n ı başarısızlığa uğratmaya kalkışınca ve Assuvan baraj ı n ı n finansma n ı n ı sağla mayı reddedince, devrimci yöneti ciler, kararlı tutu mlariyle bu projeleri her ne pahasına olursa olsun ger çekleştirme kara rlarını belirttiler. Süveyş kanal ı n ı n m i l l ileşti rilmesi, ya bancı tekellere - Yakın Doğuda olduğu gi bi, yeni kurtulmuş bütün ü lke lerde de - indirilen i l k darbedir. Bu tedbir emperyalizmin - özellikl e ingiliz-Fransız e mperya l izminin - i ktisadi hôkimiyetin e s o n vermek istiyen b i r politikayı dile getiriyordu. Bu tedbirle uyanan devrimci ha reket bütün Arap Doğusunu sardı. öte yandan bu tedbir Arap devrimcilerinin tekrar b i rleşmesine de yol açtı. Başkan Nasrr, Arapları n em peryal izme karşı yürüttüğü devrimci savaşın yöneticisi haline geldi. Milli bağ ı msızlık u ğ runa yürütülen savaş, kam u sektörün ü n ya ratıl masına yol açtı. Devlet banka l a rı ne, sigorta şi rketlerini, i ngiliz ve Fransız firmala rın ı kontrol a ltına aldı. Banka l a rı ve sigorta şirketlerini e llerine geçiren e mperyalistler, milli iktisadı d i ledi kleri gibi idare ediyorla rd ı . Bu müesse selerin milli leştirilmesiyle, h ü kü met ü l keni n bütün i ktisadi mekanizmasını kontrol a ltına a labildi. Fransız-ingiliz-isra i l saldırısından sonra, şu gerçek meydana çıktı : Bu yeni iç politikaya devam edilebil mesi için, M ı s ı r bütün Arap Doğusunda emperyal i stlerin etkisini yoketmek zoru ndaydı. Böylelikle, ü lkemiz Arapla rarası i lişkilerde a ktif bir rol oynamağa başlad ı ; Arap birliği sorunu, Mısır politi kasının en öneml i sorunlarından biri hal ine geldi. Hiç şüphesiz, bu yeni soru n l a r Mısıra bazı avantaj l a r sağ l ıyordu, ama bu yüzden bazı sorunların i h m a l edil mesi, devri m i n toplu msal özü ne olu msuz etkiler yapıyordu : Arap ü l kelerinde va rolan çeşitli toplumsa l rejimler a rasındaki uçuru m u daha da derinleştirmekte n çekinen M ı s ı r, toplumsal gelişme sorunları alanında temkinli davra n m a k zorunda kalıyordu. Durum u şöyle özetliyebiliriz : Çeşitli toplumsal rej i mieri bulunan Arap ü l kelerinin birliğini gerçekleştirmek zorunluluğu, toplumsal bilinçte, dış ve 647
iç politikaya tesir eden çeşitli eğilimlerde, g ünden g üne daha kuvvetle yer a lıyordu. Saflarımııı birleştirmeye, çatışmaları, düşmanlıkları, geç mişi unutma çağrı la rı bu eğilimi dile getiriyordu. Aşırı sol ve aşırı sağ u nsurların üye olamadığ ı ; sınıf savaşını ve sınıflar a rasındaki d üşmanlığı inka r eden şiarlarla diğer güçleri bi rleştirme a macını güden Milli Birliğ in kuru l ması da bu genel eğ i l i m i n sonucudur. 22 Temmuz 1 959 ta rihli nutkunda, Başkan Na sır, izlediği politikayı şöyle özetliyordu : «Milli Birlik, sosyalizm, demokrasi, işbirliği temellerine daya nan bir toplum kurmamızı, bu toplumu kura rken hedeflerimizi savunma mızı sağlayaca k yoldur. Vata ndaşlar a rasında, sınıflar a rasında, savaş yürütülmeden, kan dökül meden, sevgi ve kardeşlik içinde gel işmemizi deva m etti rebileceğiz.» Bu ha reket hattı i ktisadi a l a nda da bir zoru n l u l u k haline geldi. Devlet, kaynaklarını a rttırd ı kta n, kontrolünü şiddetlendirdikten sonra, özel ser mayenin de ü l kenin iktisadi gelişmesine katı l masını istedi. Yatı rımla ra belirli bir yöneliş vermek istedı, özel sermeyeyi genel iktisadi pıanın zorun l u luklarına ta bi kılmaya çalıştı. Bununla beraber, bu sermayenin geliş mesine engel olmadı. 22 Temmuz 1 959 tarihli nutkunda, Başkan Nasır şunu d a söyledi : ..Sos yalist ve işbirli kçi topl u m u m uzda, kanaatımıza göre, devlet herşeyi - kamu m ü lkiyetini olduğu g ibi, özel ,mül kiyeti de - idare etmelidir. Kendisini sömürmek istiyene karşı kişiyi savunmak, devlete d üşen bir ödevdir. Dev let kişiyi iktisadi ve toplumsal istismara karşı koruma kla mükelleftir. Kanaatıma göre, özel sermayeye özg ürl ü k ta nırken, bu sermaye ile kam u sektörünü vücude getiren kamu m ü l kiyeti a rasındaki dengeyi korumalıyız ; böylelikle özel sermayenin hükümeti kontrol etmesine engel oluruz. Ben bir yandan tü keticiyi koru m a k ; öte yandan d a sermaye sahibine gelir kaynakları bulmak zorundayım ... Bu dönemin başlıca özelliği, ka mu sektörüne yapılan yatırı mların a rttı rıl masıdı r. Ocak 1 957 de, bütün kamu yatırı mlarını yöneten Iktisadi Teş kiıat kuruldu. Bu teşkilat, yeni ü reti m pıanları n ı hazırlamak ve özel teşeb büslerin i ktisadi gelişme pıanlarına uymasını kontrol etmekle de görev lendirilm işti. Aynı dönem içinde uzun vadeli bir i ktisadi ve toplumsal gelişme pıanını hazırla m a k ; ü l kenin i ktisadi gücünü a rttırmak üzere özel ve ka mu sektörlerinin kaynaklarını seferber etmekle görevlendiri im i ş b i r pıanlama Komisyonu kuruldu. Baş parola yine ü l kenin sanayileşmesiydi. Devlet bu sorunla ilgilen meye devam ediyordu. Yöneticilerin siyasi açıkla maları, çıkard ı kları bütün kanunlar bu ilgiyi ispatlıyordu. Devletin sanayi leşme sorununa karşı gös terdiği ilginin en açık ispatı iktisada yatırılan kamu sermayesinin % 6 1 ' i n i n bu a la n a ayrılması v e ağır sanayiye çok büyü k önem veri lmesiydi. Hafif sanayi ise özel sektöre ve çeşitli şi rketlere bırakılmıştı. Ama işbirliğine pek gönülsüz yanaşan özel sermaye, bu tutumu ile i kti sadi gelişme pıanının gerçekleşmesini tehlikeye sokuyor : Devleti ü reti me 648
müdahale etmek, kontrolünü a rttı rmak zoru nda b ı ra kıyordu. Ka bul edilen yeni kanunla r özel sermayenin karşısına çeşitli engeller çıkarttı, bu ser mayenin faa l iyet a l a n ı n ı sını rlandırdı. Bu faa liyet a rtık ülkenin sanayi leşme planlarını yerine getirmekten öteye gitmiyordu. Taşınmaz mal m ü l kiyeti a l a n ı nd a yapılan özel yatı rım l a r d a sınırlandırıldı. Ama bütün b u tedbirler y i n e etkisiz ka lınca h ü kümet daha sert ça relere başvurmak zorunda kaldı. Planlama Komisyonunun yaptığı incelemelere göre, özel sermaye i ktisadi gelişme progra m ı n ı n uygulanması için ayrıl a n para tuta rı nın % 1 0-15'ini ancak sağlıyordu. Hükümet özel sektörü teşvik için her yola başvurd u ; elde ettiği kazançları 5 yıllık planın gerçekleşmesine yatır m a l a rı n ı sağla m a k üzere ; teşvik edici tedbirler aldı. Ama bunlar da önemli sonuçlar vermedi. Bunun üzerine, uzun müza kerelerden sonra, h ükümet, 1 959 yılı nda aza mi kar haddını tespit eden ve 1 958 de açıklan m ı ş kazançları % 1 0 dan fazla aşan karların dağıtı m ı n ı yasaklayan bir kan u n ka bul etti. Oysa kapital istlerin ka naatına göre, milli geliri on yıl içinde i ki katına çıka rmayı amaç edinen plan gerçekıere uymuyord u ; bu gerçekleştiği tak d i rde bile, özel sektörün kazançlarına büyük zara rlar verecekti. Kapita l istler 1 955 kanununa ka rşı açıkca cephe aldılar, planın gerçekleşme olanağından şüphe ettikleri n i ileri sü rerek, bu plana katılmayı reddettiler. Dahası var : kapita listler, .. bugünkü kuşağ ı gelecek kuşağa feda etmek.. l e suçlandırdı kları plana karşı savaş a çtılar. Artık, devrimci düşünce, izliyeceği yolu seçmek zorundaydı. Kapitalistler d u ru mdan yararlanarak, devrim i doğru yoldan çevirmek, kendi çıkarlarına h izmet edecek b i r iktisadi konjonktür yaratmak istiyorla rd ı . Ama devrimci yöneticiler, devrim i n geleceği n i tayin e d e n kararlı bir tutum takındılar. Baskılara boyun eğmediler. I ktisadi gelişme planını engellemeye çabalayan bütün u nsurlara karşı sert tedbirler aldılar. Işte o dönemde, Sovyetler B i rliği i l e b i r a nlaşma aktedildi. Bu anlaşmaya göre, Sovyetler, Assuvon barajı n ı n i ki nci kesiminin finansman ı n ı üzerlerine a l d ıl a r. Kapita lizme karşı, ta m a n la miyle kapitalist olan bütün değerlere, görüşlere, eğilim lere karşı savaş açıldı. Mısır Bankası, Milli Banka ve basın millileşti riidi. Devrim, seçtiğ i yolda kararlı bir şekilde ilerliyordu. Böylece, 5 yıllık planın gerçekleştirilmesine katıl mayan özel sermayeyi daha da sıkı b i r kontrol tabi tutm a k bir zorunluluktu. Sadece milli men faatler için yürütülen b i r savaş olara k başlaya n gelişme planı, toplumsal dönüşümlerin sağlan ması için yürütülen bir savaş halini aldı. Temmuz 1 961 de kabul edilen ve sosyalist bir nitelik taşıyan tedbirler bu savaşı dile getiriyordu. Iktisadi alanda ka bul edilen tedbirler uygulanırken, ideoloj i k ve politi k a l a nlarda da örgütlenmek üzere ça balar sarfediliyordu. Milli Birlik, ge l işme planını gerçekleştirmek üzere halkı seferber etti. Beni Suef'de 1 4 Kasım 1 958'de söylediği nutukta, Başkan Na sır, bu dönemi, teşkilat649
lan ma konusunda bir a raştırma dönemi olarak niteledi kten sonra şunları söyledi : . "Milli Birl i k, bölünmez Arap m i l leti nin bütü n evlatlarını, bütü'n güçlerini bi rleştiren b i r teşkiıôttır. Bu birlik ne sola, ne de sağa koyma l ı ; bu bir l i kte, hiç kimseye üvey evlôt m u a melesi yapıl mıyacağı g i bi, � imseye de i mtiyazlar tanınmamalıdır.» Bu dönem içindeki temel hedef, M ısırın olduğu gibi, bütün a rap d ü nya s ı n ı n bütün ..ı l ı m i ı » güçlerini birleştirecek siyasi bir örgütün kurulmasıydı. Demokratik ve kooperatifçi sosyalizm şiarı işte o dönemde ortaya atıldı. Devlet uzun s ü re bu düşünceye büyük önem verdi. 17 Temmuz 1 959 da, Hintli gazeteci Karangia i le yaptığı b i r konuşmada, Başka n Nasır şöyle d iyordu : «Tarım kooperatiflerini, M i l l i Birliğin dayandığı demokrasinin temeli haline getirmek istiyoruz.» Kooperatiflerin temsilcileri çeşiti i konferansıara çağ ı rı l d ıl a r. Hükümet - ve şahsen Başkan Nası r - bu konferansıarın çal ışmaları n ı çok ya kından izledi. O dönemde, hiç şü phesiz, sosyal izm kavra m ı pek belirli ve açık değildi. M i lletin başlıca ü retim a raçları nı kontrol a ltına alması henüz söz konusu değildi. Bununla beraber, gelişme plônını gerçekleştiri l m e zorunluluğu daha da şiddetle duyuldukça, özel sermaye bu gerçekleşmeye katılmayı reddettikçe, bu kontrol d üşüncesi olgunlaşıyordu. Hükü met şu gerçeği a n lıyordu : özel teşebbüse en ufa k i mkônı, en ufa k h areket özgü rlüğünü ta nıdığı anda, o g ü nkü şartlar içinde, kapitalist sınıf yeniden güçlenirdi, kendisine büyük kaza nçlar sağl a rd ı . Plônda öngörüldüğüne göre, 1 959 yıl ı nda milli gelir 1 .282 milyon Mısır l i rasına yükselecekti ; ücretlerin tutarı 570 m i lyonu bulacaktı. (yani m i l l i gelirin % 44.) işverenlere düşen p a y i s e (ka r, faiz, gelir v b . 712 milyona yükselecekti). Ya ni m i l l i gelirin % 56'i. lJstelik her iki sektörde çal ışan işçi ve memurların gelirleri, sigortalar için verjfen m i ktarlar, fazla mesai saatleri n i n ücret tutarı, sosyal sigortaya ayrılan m i ktar, bu genel ücret tutarına d ahiidi. 1 964- 1 965 için plan, 1 .795 milyon liralık bir mjf!i gelir öngörüyordu. Bunun 759 m j fyonu ücretlere düşen paydı. (% 42). Işveren Iere d üşen pay ise % 58'i n i tutuyordu. (1 .036.000 l i ra). Resmi istatistiklere 0,42 hek.) aşan özel ta rım işletmeleri n i n göre, 20 feddanı (1 feddan sayısı, 1 952 ile 1 957 yılları a rası nda % 1 0 a rtmıştı. Yüzölçüm ü 1 62.000 hektarı buluyordu. Bütün b u n l a r devrim için büyük bir tehlike teşkil ediyordu. lJstelik, ta rım a lanında olduğu gibi, sanayi alanı nda da, büyük işverenler i ktisad i gelişme plônını boykot etmeye ka ra r vermişlerdi. Bu şa rtla r içinde M ısırlı yöneticiler devrim i n geleceğini, şekillerini ve toplu msal özü n ü tôyin edecek enerj i k tedbirler a l ma k zorunda kalıyorl a rd ı . Devri m i n yolla rını ve a maç larını tesbit etmek üzere a raştı rmal a r başladı. Bu a raştı rmal a r ateşli bir sınıf m ücadelesi havası içinde yürütü ldü. Zamanla, yöneticilerle halk kitleleri. elde ettikleri başa rıla r. u ğ radıkları başa rısızlı kl a r sayesinde. tec=
650
rübe sahibi olmuşla rdı. Beli rl i nazari d i rektiflerin tesbitiyle sonuçla nabile cek sıkı ve di kkatli bir inceleme zorunluluğu duyuyorlardı. Ta bii, kapitalistlerle onla rı tutan ayd ı n l a r, kendi görüşlerini kabul ettir meye çalıştılar. Burjuva görüşlerin i n etkisine güçlükle karşı gelen devrimci yöneticiler, kitlelerin baskısını de duyuyo r ; siyasi çalışma, iktisadi ve toplumsal gelişme konularındaki görüşlerini kesinlikle beli rten nazari b i r progra m ı n objektif zoru n lu luğunu bilinçle görüyorlardı. Devri me, seçtiği yolun doğ ruluğunu isbat eden bir teoriye ihtiyaç vardı. Ilerici ayd ı nları n bu a raştı rma la ra katı lma larını sağlamak üzere çeşitli teşebbüslere g i rişiidi. Ama M i l l i Birliğin toplumsal b i leşimi ; devrimci hareketle ı l ı m l ı ayd ı n l a r a rasında açılan uçuru m ; sol güçlerin kitlelerden tecrid edilmiş olması gibi nedenler, kitlelerin istekleriyle devrimci yöneti cilerin istekleri n i dile getirecek b i r nazari plôtformun tespitini i m kônsız laştırıyordu. Bu şa rtlar içinde Başka n Nasır bu ödevi üzerine a l m a k zorunda kaldı. Devrimin gelişmesine sıkı sı kıya bağlı kalan, m i lletlerarası tecrübelerden olduğu kad a r, sosya list düşünce ve progra m la rda meydana gelen değ işik l iklerden yararlanmasını bilen Cemal Abdü l Nasır çok önemli teorik tek liflerde bulundu. Beş yıllık Plô nın gerçekleşmesi için, ka mu sektörüne ya pılan yatırımların kontrolü şa rttı. Milli leştirilenlerin geliştiril mesi, halk kontrolünün kurulması emekçi kitlelerin yeni toplumun kuru l masına etki li bir şekilde katıl masın d a n başka yol yoktu. Başka n Na sır, şu teorik ve pratik sonuca varmıştı : Kapitalist gelişme yol u söz konusu ola mazdı ; sosyalist bir temele dayan mayan herhangi bir kalkınma p l ô n ı gerçekleşemezdi. Bu noktadan hareket eden Nasır, vardı ğ ı nazari sonuçların niteliğini, iktisadi ve siyasi netice lerini tan ı mlaya ra k, sosyalist bir çöz ü m yolu n u n zoru n l u l u k haline geldi ğini açıkladı. Bütün siyasi faa liyetin devrimci yöneticilerin tekeline gi rmesi ve özel m ü lkiyete a ğ ı r da rbeler indirilmesi sosyal izme düşman olan güçlerin zayıf düşmeSiyle sonuçlandı. M i l l i Ha reket Beya nna mesinde, Başkan Nasır sınıf mücadelesin i n kaçı n ı l mazlığını, bu mücadeleyi hesaba katmak zorun lu luğunu belirtti. Sınıf savaşına barışçı ve o l u m l u b i r sonuç sağlıya bilme k i ç i n gerici g üçlerin, ya ni sermaye sahipleri ile derebeylerinin elinden bütün siyasi ve i ktisadi silôhla rı a l ı n ma l ıyıdı. Böylel i kle sosya list dönüşümlerle ilgili Temmuz kanunları hazırlandı ve çıka rıldı. Uçüncü dönem. Devrim önem l i birkaç aşama geçi rmiş bulunuyordu. M ı s ı r gerçekten bağı msız bir ü l ke olmuştu. i ktisadını gel iştirmek, toprak reformunu uygulamak istiyordu. Olayl a rı n gidişatı na uygun düşen p a rola lar kabul e d i lmiş, ilerici toplumsa l tedbirler gerçekleştirilmişti. Meydana gelen durum, bili msel sosya lizmin hem nazari, hem de iktisadi ve siyasi program olara k kabul edil mesine i mkôn vermişti. 651
Sanayi ve tica ret işletmelerinin, şirketlerin ve teşkilôtların hepsine değilse bile çoğuna uygulanan millileştirilme tedbirleri ve büyük çiftli klerin istimlôk edil mesi, devrimin siyasi özüne uygun d üşüyordu. Hiç şüphesiz, devri min toplumsal özü adım adım gelişmişti ; ama i kti sadi ala nda kabul edilen bu yeni tedbirler devrimin özü bakımından muazzam bir sıçrayış teşkil ediyor, a rkadan gelecek gel işmenin temelini atıyordu. Devri min üçüncü dönemindeki özellikler böylelikle beliriyordu. Devrim kara rl ı bir şekilde sosyalizm yoluna g i rdi. Naza riyede olduğu g i bi pratikte de, devrimin temeli a rtık bili msel sosyalizmdi. Devrim, kapi talist gelişmeye karşı olduğunu gizlemiyordu. Milli H a reket Beyannamesi sömü rücü sermayeyi ve kapitalist gelişme yol u n u açıkca suçlandırmıştı. Bundan sonra başlıca sorun, malları istimlôk edilen veya millileştirilen u nsurları tecrid etmekti. Bu a macı güden konunlar çıkarıldı, siyasi a l a nda belirli bir ..temizleme" hareketine g i rişiidi. I ki nci dönemde önemli bir rol oynamış, ü l kenin siyasi hayatına tesir etmek için e l l erindeki olanakları kulla nmaya kalkan bazı şahsiyetler, siyasi hayattan uzaklaştı rıldı. Bu şartl a r içinde, sınıf savaşında bir kutuploşma meydana geldi. Dev rime karşı olon cephe a rtık iyice bel i rmişti. Bu cephede, gelişmesini d u r d u rtmak umuduyla devrime aya k uydura nlo r ; devri min i l k aşamalarında sosya list şiarlara boş lôf diye bakan muhafaza kô r unsurl a r bulun maktad ı r. Kararlaştırılan değişikli klerin yüzeyde kalacağ ını, temelde herha ngi bir değişmenin gerçekleşemiyeceğ ini sanıyorlard ı . Bu dönemde, devrimden y a n a olanları harekete geçirmek gerekiyordu. Devrim i yönetenler işçi lerin, köyl ülerin, bütün emekçilerin sözcüsü olduk larını açıkladı l a r. Emekçilere elle tutu l u r faydala r sağ lamak to bir zorun l u l u ktur. Çeşitli tedbirler a l ı nd ı : ücret tutarı ile va rlıklı unsu rl a rı n gelir leri a rasında denge sağlama k üzere, kôrların % 25'i işçilere ayrıldı. işlet melerdeki idare heyetlerine işçiler tôyin edi ldi. Pa rlômentoda ve H a l k Konseyleri ndeki üyeliklerin % 50'i işçi lere v e köylülere ayrı l d ı . Bölgesel idareler bundan sonra demokratik temellere göre kurulacaktı . Bu tedbir lere paralel olara k asgari ücret gara nti altına a l ı nd ı vb. Tarımda i kinci bir toprak reformuno g i rişiidi. Bütün bu tedbirler, ger çekte işçi ve köylü kitlelerinde sosyalizme karşı yeni bir iman, sosyalist başarıları koruma isteğ ini uyandıra n yeni bir devrim teşkil ediyor. Yeni yeni dönüşümler adım adım gerçekleştiriliyor. Devletin ve özel sermayenin malı olan karma işletmeler a rtık devletin malı oldu. 1 961 reformlarında millileştirilmemiş kapitalist malları d a millileştirilecektir. H i sse senedi sahiplerine verileri tazminatlarda azami hat, 1 963'te, 1 5.000 M ı s ı r lirası diye tesbit edi ldi. Bu tedbirle zenginleşme olanakları sınır landırılmış oldu. Böylece yeni bir durum yaratı ldı. Sosyalizm, devrimden yana olanlarla, devrime düşman olanlar a rasındaki sınırı açıklıkl a belirtti. Bu ortam, devri min a maçlarını ve özelliklerini ta nımlayan devri min a n l a m ı n a , nedenlerine bilimsel b i r temel sağlayan M i l l i B i r l i k Beya nname652
sinde etkilerini gösterdi . Beyanname, Arap gerçeğinin, va rolan devrimci olanakl a rın, ü l keyi baştan aşağı değiştirmek üzere, kütlelerde beliren savaş yeteneklerin i n objektif bir değerlendirilm esine dayanan bili msel bir belgedir. Beya nname donmuş bir ta kım formüller değ ildir. Devri m i n gelişmesi gerektiri rse, bu belgede, siyasi p rogra m ve h a reket progra m ı olarak, değ işiklikler yapılabi lecektir. Beya nna mede, yeni şa rtlara uyg u n düşecek yeni bir fo rmülün tespiti için, gerekecek yeni tartışmala r 1 970 de başla yacaktır. Beyannamen i n e n önemli yerlerinden bi ri şud u r : M ısırın i ktisadi ve top l u msal geci kmesini kapatmak, devrimci metotlarla kalkınmayı gerçekleş tirmek zoru n l u l uğu, sosya list b i r çözüm yolu gerektiren b i r soruna yol açtı. Sosyal i st çözüm yolu, soyut bir seçmen i n sonucu değildir. Bu çözüm yoluna götüren neden, gerçeklerden, kütlelerin isteklerinden, XX. yüzyıl ı n ikinci yarısında d ü nyada meydana gelen yeni d u rumdan doğan tarihsel bir zoru n l u l u ktur. Ilerlernemize i m kôn açaca k doğru bir program, ancak ve a ncak bilimsel sosyalizm temeli nde tesbit edilebilir." Bu Beyanname, bütün değerleri tekrar gözden geçiri ldiği b i r dönemin başlangıç noktasıdır. Zenginler işçi veya köylü olduklarını iddia ediyor l a rd ı a rtık. Sosyalist tedbirlerden zara r görenlere gelince, bu unsurlar büsbütün tecrid edi l mişti, ve yalnızlıkları bir sınıf niteliği taşıyordu. Devrime katilabil meleri için, cezaevlerinde ve toplama ka mplarında bulunan solcu siyasi unsurla r serbest bırakıldı. Bütün zorlukl a ra rağmen, gelişme plônının uygula nmasına devam edi l mektedi r. I ktisadi gelişme yüzdesi (% 7,1), bağı msızlığa yeni kavuşmuş dığer ü l kelerdeki gelişme oranından (ortalama % 6) daha yüksektir. Bir çok sanayi işletmeleri kurulmaktad ı r. Ta rı m a lanı nda da önemli projeler gerçekleşmeye başla d ı . Devlet, yatı rılan sermayeni n % 94'ü n ü sağlıyor. Assuvan ba rajı n ı n birinci kısmında ça lışmalar sona ermek üzeredir. «•
•
•
Meclis seçimleri böyle bir ortam içinde ya pıldı. Zenginler ve varlıklı sınıfla rın temsilcileri işçilerle köylü lerin sempatisini kaza nmak için ça ba sarfettiler; sadece bu olay 1 961 Temmuz reformlariyle Mısırın siyasi ikli m inde meydana gelen büyük değişikliği bel i rtmektedir. Devrim i n barışçı ve aşamalı niteliği, çeşitli dönemlerinde b i rçok şiarı n değiştirilmesini gerektirmiştir. Orneğin, M i l let Meclisindeki m i lletveki l li k lerinin % 50' i n i işçilere ve köylülere ayrı l masını istiyen şiar için de öyle oldu. Dost, düşman, herkes devrimci şia rl a rı a l kışla mıştı. Ama bazı l a rı bu şiarları kendi çı karları lehine kullanmak istiyor, yahut bu p a rolaların hiç bir zaman gerçekleşmiyeceğini sanıyordu. Oysa kitleler, bili nçlerinde yavaş yavaş derin etkiler yapan bu parolaları gerçekleştirmek istedi. Sos yalizm şiarı için de aynı süreç meydana geldi. Devrim i yönetenler b u şiarı yıllarca önce beni msemişti. Va rlıklı sınıfların temsilcileri i s e şiara boyun eğ miş, a m a hiçbir zaman gerçekleşemiyeceğ ini u m m uşlardı. Kit leler bu şiarı yavaş yavaş benimsedi, ve gerçekleşmesine bir zorunluluk 653
diye baktı. Kitleler artık sosyalizme inanıyor. sosya lizmi savunmaya hazırdı. «Millet Meclisinde üyeliklerin % 50'i işçiler ve köylü lere h . şia rı n a gel ince : Gcret olanları n hepsi - büyük işletmelerin müdürleri bile - işçi sınıfına ; 25 fedda n l ı k toprak sahipleri (25 fedda n l ı k toprak M ı s ı ra göre çoktur. hele tarım ü rü n lerindeki fiat a rtışları göz önünde tutulunca) köylü sınıfına dahil edili nce. orta sınıfları temsil eden unsu rlar işçi lere veya köylülere ayrı lan m i lletvekilliklerin e seçil me k i mkônını buluyord u . Kalan % 5 0 de orta ta bakalara ayrı lmış olduğuna göre. yasacı kuruluşun toplumsal bileşi minde bu tabakalar lehine değ işiklikler meydana geldi. Bu toplumsal yapı. M illet Meclisine özgü d eğ i l d i r. Arap Sosyalist B i r liğinin alt ve orta basamaklarında durum ayn ıdır. Orta sınıfların temsil cileri. Birliğin b u basa makı a rına seçim ler yoluyla sokul maya muvaffak oldu (Sosya list Birliğ in örgütleri bulunan işletmelerde. müdürler. tüccarlar. serbest meslek sahipleri vb.) Köylerde de eskiden m utlak bir hakimiyet süren bazı unsu rl a r bugün de önemli görevlere getirilmiştir. Devrim i n a n i saldı rısiyle devrilen bir sınıf. elindeki i ktisadi g ücü kaybe debi l i r. Ama toplumsal önemi. kurmuş olduğu ilişkiler. zamanla. bu sınıf yerini başka bir sınıfa terk ettiği vakit a ncak. yok oluyor. Seçimler b u önemi ça bucak v e kolayca yok eden bir yol değ i l d i r : özellikle akra b a l ı k bağ ları n ı n veya bunlara benzer ilişkilerin çok m ü h i m b i r rol oynadığı köylerde. Şu noktayı u nutmıya l ı m : Derebeylerinin. büyük sermayeyi temsil eden lerin siyasi hayattan uzaklaştı rılmasiyle. devrim i n başd üşmanlarına a ğ ı r b i r da rbe indiriimiştir. Orta tabaka la rı n (zengin köylüler. yüksek memur l a r. büyük veya orta tüccarlar) varlığ ı n ı burada hatırlatmamız. bu tabaka l a ra karşı savaşaca ğ ı m ızdan değiL. Kitle örgütleri mizin ve Parlômentomu zun toplumsal yapısında. bu orta ta bakaları temsil eden unsurları uzaklaş tıro ra k değ il. işçilere ve köylülere daha geniş bir yer ayıra ra k. meydana gelen değişikliklerin önemi n i belirtmekle yetiniyoruz. Orta tabakaların sosyalist devrim davasını benimsemeleri. vakit ve çaba istiyen bir süreçtir. Ote ya ndan. üretimde ça l ışan. üretimin a rttı rılmasına (özellikle tarımda) katıl a n orta tab a ka la rl a ; kam u sektörü zararına zenginleşen. karaborsa cıl ı k veya vu rg u nculuk yapan. ka nunlara karşı gelen tüfeyli u nsurlar a ra sındaki farkı unutmamalıyız. Bu i ki gru p a rasındaki fark. sadece ahıak farkı değ i l d i r ; birinde. ü re time katıldıkl a rı için teşvik görmeleri gereken insa nlar var. I kincisinde ise. toplumu sömü ren parazitler bulunuyor. Bunları da defetmek zorundayız. Kitle örgütlerinde ve Pa rlamentoda temsil edilen ta bakalar sadece orta tabaka l a r değ i l d i r. Köylülerle işçiler de hiç şüphesiz oldukça önemli başarılar elde edebi ldiler. Bu kuruluşlarda köylü ve işçileri temsil eden değerli kişiler önemli mevkilere geçebilmiştir. Böylece sosya lizm p a rola sının gerçekleşmesine yol açacak b i r temel atı lm ıştır. Mısır böylece. işçi lerle köylülerin toplumda buna benzer bir yer işgal etmediği Yakın Doğu 654
ü l kelerin e ve diğer Arap ülkelerine g üzel b i r örnek vermektedi r. Ama ne olursa olsun, M i l l et Meclisinin ve Arap Sosyalist Birliğinin varlığı, Anayasa d ü ze ni n i n dengesini koru m a k zorunluluğu. Millet Mecl isine yasa yapma ve kontrol hakları n ı n ta nın ması, h ükümeti, aldığı ka rarlarda M i llet Mec lisini n ve Arap Sosyalist B i rliği n i n toplumsal yapısını hesaba katma k zorunda b ı ra kıyor. i ktisat a l a n ı nda da d u rum ayn ı d ı r. Birinci gelişme p ı a n ı n ı n uygu lanışı s ı ra s ında, Devlet, işçilerle köylülere çok büyük avantajlar sağladı (ücretler a rttı rıldı, iş gara nti a ltına a l ı nda, sosyal sigorta ve emekl i l i k ha kları tan ı nd ı . parasız sağlık bakımı sağ landı, asgari ücret garanti edildi, vb.). Ama orta tabaka la rı n top l u m umuzda oynadığı rol hesaba katıl ınca, bu ta baka l a rı n çıka rları da göz önünde tutu l m a l ı ; i ktisa d i p ı a n ı n uygulan masından gördükleri zara rl a r asgariye i n d i ri lmelid i r. I ktisadi gelişme plônı çok önemli son u çlar verdi, gelirleri arttırdı, yaşama seviyesin i y ü k seltti. Orta taba ka l a rı n d u ru m u bu yüzden tamamiyle değişti. Istekleri ve ihtiyaçları arttı, bu da ideoloji a l a n ı n a bile tesir etti. Orta tabakaların bazı temsilcileri, ka mu sektörün ü n o anda bütün ihti yaçları karşılayacak d u ru mda olmamasından, m u htaç olduğu uzman ları ve idarecileri sağlaya mamasından yararlandı ve söz konusu olan faa liyet kolları na sokuldu. Bu da yeni yeni toplumsal g ru pların meydana çıkma sına yol açtı : M üteahhit, a racı vb. zenginleştikçe bu g ruplar topl u mda ağır basmaya başladı. Rüşvet yoluyla kamu sektöründeki güçlükleri arttır maya, bu sektörü kendilerine bir kaza nç kaynağı haline getirmeye çalışı yorlar. Buna tarım ü rü nlerindeki fiat a rtışını de katarsak, gerek şeh i rde gerek köylerde çok zengin g rupları n meydana çıkmasına yol açan neden leri daha iyi a n l a rız. H i ç şüphesiz servet birikimi sosyal izm için doğrudan doğruya bir teh l i ke teşkil etmiyor, çün kü mevcut kan u n l a r biriken p a ra n ı n özel, yani kapitalist işletmelerin kuru l masına ayrı locak b i r sermaye haline gelmesin i yasaklıyor. Bununla beraber. g ünden g ü n e zen g in leşen bu gruplar, sos yalizmin kurulmasına engel olmaya çalışıyor. Hiç şüphesiz, servetleri a rttıkça, sosyalizme karşı besledikleri düşman l ı k da artacaktır. Bu d u ru m u n sonucu olarak, sı n ı f savaşı şiddetlendi. Eski kuşa ğ ı n gerici g üçleri cesaretlendiler. Yeni zenginlerler birleşip ilericiliğe karşı cephe kurdul a r. Yürüttükleri savaşta çeşitli şiarl a ra ; özell i kle komünizm aleyh tarlığına başvuruyor, bütün sol g üçleri kom ü n ist olmakla suçla n d ı rıyorlar. ate yandan her i lerici ha reketi de «Arap sosyalizmi» i le telif edilem iyecek hareket diye niteliyo rl a r. Bununla beraber, durum sanıla bileceği kadar kötü değ ildir. Herşeyden önce şunu belirteli m : Kimse sosyalizme - gerek şiar olara k gerek prensip olara k - itiraz edemiyor, bundan son ra da edemiyecektir. Ç ü n kü h a l k sosyalizme şiddetle bağlandı. Bu şartlar içinde bu çevrelerin yürüttüğü entrikalar sosyal izmin çerçevesini aşamıyacaktır. Sosyalizme doğrudan doğruya saldırma k cesa retin i asla bulamıyacaklard ı r. Bugün 655
sosyalizm Mısırda milli bir mesele, bağ ı msızlığın kalesi haline gelmiştir. ate yandan iktisad ımızın, bütün tüfeyli unsurların hakkından gelebilecek, onları temizleyebilecek b i r özelliği de va r : Bu özellik, bütü n yabancı etki lerden kesin l i kle kurtulmuş olmasıdır. Bundan daha önemli bir etken d e ş u d u r : Devri m i n geleceği emin eller ded i r. Devletin başında bulunanlar kitlelerin sevgisini ve sayg ısını kazan mıştır. Gereken anda kesin ve etkili kara rl a r almasını bildiler. Devri mi yönetenler bugünkü soru n l a ra doğru çözüm yolları bulabi lecek etkili b i r mekanizma kurmak istiyorlar. H a l kı n karşısına çıkan sorunları a nlayabile cek, di kkatle inceleyecek, çözümleyebilecek, daha esnek bir siyasi örgüt - bir siyasi pa rti - kurmaya çal ışıyorlar. Siyasi bir örgütün kuru l ması gerçekten ivedili bir sorun haline geldi. 6 milyon üyesi bulunan Arap Sosyalist Birliği bir kitle h a reketidir, ama kelimenin ta m manasiyle bir pa rti değ ildir. Bu şartla r içinde, kitleleri seferber edebilecek, o n l a ra yol gösterebilecek, soru nları n ı a nlayabilecek, aydın ve iyi yetiştiriimiş kadroları bulunan, daha sınırl ı bir siyasi örgütün kurulması a rtık bir zorunluluktur. Ikinci beş yıllık planın gerçekleştirilmesi için, kitlelerin bu plônı heye canla desteklemeleri, çeşitli fedakô rl ı kların bir zorunluluk olduğunu bi l i nçle anlamaları şa rttı r. Tecrübelerin gösterdiği gi bi, kamu sektörünün tüfeYli ve çürümüş u nsur l a ra karşı koru nabilmesi için, kanunla r - tek başına - yetersiz kalıyor. Bir kanunla ka raborsacı lığın veya ihtikôrın kökü kazın maz. Etkili bir halk kontrolü kurmak şarttı r. Siyasi b i r örgüt ancak, Plônı gerçekleştirmek, tüfeyli ve çürümeye yüz tutmuş unsurları yok etmek üzere, kitleleri seferber edebili r. Devrime gereken, oma bugün y etersizliği acı acı duyulan, halktan çıkmış, yetenekli , fedakôr, bılınçli teknik v e idari kadroları sağlayaca k o l a n y i n e bu siyasi örgüttür. Siyasi örgüt meselesi, böylelikle, devrimin çok önemli bir sorunu haline geldi. Belki de devrim i n en önem li sorunu budur. Bu soruna sağlanaca k çözüm yolu, devri min yolunu engelleyen bazı g üçlükleri mutlaka ortadan kaldıra bi lecektir. Sağlanacak yeni ilerlemeler aşağ ıdaki şartların gerçek leştirilmesine bağlıdı r : 1 . Halkın v e ka mu sektörünün zara rına zenginleşen tüfeyli unsurları n olu msuz faa liyetine s o n verecek devrimci tedbirler a l m a k ; büyük servet lerin dışarı a ktığı bütün yolları tıka m a k ; müteahhitlere, toptancı tüccar lara karşı sert tedbirler a l m a k ; bu tedbirler sadece bu çevrelere değil, devrime düşman bütün gruplara da uygulanma l ı d ı r ; bu unsurları siyasi hayattan çekilmek zorunda bırakılmalıdır. Ote yandan bu tedbirler halkın devrimci bilincini arttıracak, devri mi savu n m a k üzere kitleleri seferber edecektir. 656
2. Siyasi örgüt içindeki sosyalist g ü çlerin birliğini kuvvetlendirmek : (bu siyasi örgütü, daha çok işçiler, köylüler ve devrimci ayd ı n l a r teşkil etme lidir). 3. Ideoloji ve aydınlatma çal ışmaları n ı n düzeyini y ükselterek, eski görüş leri yoketmek, yeni fikirlerin gelişmesine yard ı m etmek.
4. Devlet mekanizmasında yeni bir temizlik h a reketine g i rişerek, sos yalizme düşman bütün unsurları en önemli mevkilerden uzaklaştırmak. 5. Emekçilerin taşıdığı a ğ ı r yükü hafifletmek üzere, en hayati tüketim mallarının fiatlarını indirmek. 6. Gelirler a rasındaki fark devam ettiği takdirde, sın ıflar a rasınd a ki farkları azaltmak üzere, gereken m üdahale tekrar günün konusu haline gelecektir. Bu savaş pratikte olduğu gibi ideolojik alanda da yürütül melidir. 7. Arap ülkelerinin bütün devrimci güçlerini birleştirerek, emperyalist lere ve gerici g üçlere karşı gelebilece k ; Asya, Afrika ve lôtin Amerikayı kaplayacak ölçüde yeni bir devrimci h areketi uyandırabilecek tek bir cephe içinde toplamak. Böylelikle M ı s ı r devrimi iç ve dış bütün zorluklara rağmen yoluna devam edebilecektir. M ı s ı r halkının, bütün Arap halkı n ı n ve Afrika lı halkların u m utlarını ve isteklerini dile getirecektir. Mısır devrimi sadece Mısır hal kının malı değildir. Bugün gerçekleşmekte olan bu büyük tecrübeyi saygı ve güvenle izliyen bütün insanlığın m a l ı d ı r. M ısır devrimi tek bir kuşağın d a malı değildir. Geçmişteki ve gelecekteki bütün devrimcilerin u mutlarını taşımaktadır. Mısır h a lkının m a l ı olduğu g ibi, M ı s ı r devrimi bağımsızlığını elde edip yeni yollar arayan bütün halkların da malıdır. Devrimi kQrum a k ve geliştirmek üzere g irişeceğimiz kararlı hareket lerde, bize düşen sorumlulukları, bütün bu gerçekleri göz önünde tutarak, tan ı m l a ma lıyız:- Mısır devri mini savu n m a k, sosyalizme doğ ru gitmek :
M ı s ı rda ve bütün Arap Do g usundaki i lerici g üçlerin ödevi, işte budur. Bu ödev, aynı zamanda bütün d ünyada i lerici ve devrimci güçlere düşen b i r ödevdir.
Notlar 1 . Bu m akaleni n yazarı, tanınmış i lerici bir şahsiyettir. Kendisi 23 Tem m uz 1 952 Mısır ihtilôline katı lmıştır. Bu devrim i yönetenlerden biridi r. Devrim Konseyi üyeleri ndendir. Bugün yaza r, Birleşi k Arap Cumhuriyeti M i l l i Konseyi Genel Sekreteri, Barış Dünya Konseyi Başkanlığı üyesid i r. 42
657
2. Bu makale yazı ldıkta n hemen sonra 6 Mayıs 1 966 da Kamşey kö yünde, bir derebeyi a i lesinin p a ra i le tuttuğu katiller, Arap Sosyalist Bir I iğinde üye bulunan bir köylüyü öldürdüler. Bu cinayetle, sömürücü sınıfların kalı ntı ları, toprak sa hipleri ve kapita l i stler, siyasi b i r amaç güdüyorl a rd ı : köylülerin gözünü korkutmak isti yorlardı.
Ama bu cinayet bütün ü l kede büyük bir infial uyandırdı. Devrimci hükümet, Cumhurbaşka n ı Abdu l H a ke m Amer' i n başka nlığında bir komite kurdu. Komite, köylerdeki bütün sömürücü unsurları n kökünü kazı mak üzere, çeşitli iktisadi ve siyasi tedbirler a l makla görevlendiriidi. Bu komite sosyalist kanunla rı uygulamakton kaçınan a ilelerin top ra klarını kontrol altına a ld ı . Bu a ileleri yerlerinden uza klaştırdı, muhafazakdr güçlerin siyasi nufuzunu azaltmak üzere çeşitli tedbirler a l d ı . Bu da sosya list d üş manı bütün u nsurl a ra tes i r etti. Bu tedbirler, sosyal ist g üçlerin düşmanla rına karşı yürüttüğü savaşı çok kolaylaştıracaktır. Kamşih cinayetinden sonra hükümetin kabul ettiği tedbi rler, 1 961 Tem m uzunda i ktisadi a landa a l ı n a n ka ra rlar kad a r önemli reformlara yol açacaktı r. Bu reforml a r B i rleşik Arap Cumhuriyetinde sosyalist devrim i n durumunu b i r kat daha kuvvetlendirecektir.
658
Fransa'da halk cephesinin taşıdığı anlam
Georges Cogniot 1 930 yılları ndaki iktisadi buhra n ; büyük kapitalist çevrelerin bu buhra nın zararlarını emekçilerden çıka rm a k isteği ; büyük işverenleri temsil edenlerin işçi a leyhtarı, a nti-demokratik çözüm yollarına gitme eği l i m i ; Almanyada Hitlerin i ktida rı ele olması ; Fransadaki faşist örgütlerin ekme ğ ine yağ sü rmüştü. 6 Şubat 1 934 günü, bu örgütler iktidarı ele geçirmeye çalışmıştı. Ama Fransız Kom ünist Pa rtisinin izled iği hareket ve birl i k poli tikası faşizmi n yolu n u kesmişti. Komünist Partisi, derin bi r siyasi uyan ı kh k göstererek, devam l ı şekilde sosya list partisiyle tek cephe kurmaya çal ıştı. Bu cephe, 27 Temmuz 1 934 günü imzalanan ortak hareket a nlaşmasiyle dile getirildi. Arkasından, Komü nist Partisi Halk Cephesini gerçekleştir meye çalıştı. Bu Cephenin ilk büyük başarısı, 14 Temmuz 1 935 günü Pariste düzenlenen dev gösteri olmuştu r. Komünist Enternasyonalin VI I - nci Kongresi, Fransız Komünist Pa rtisin i n izlediği v e önemli sonuçlara yol açabilecek g e n i ş birl i k politikasını destek lemiş ve a l kışlamıştı. Bundan otuz yıl önce - N isan-Mayıs 1 936 do yapılan genel seçim ler, birleşmiş demokrat partilerin (yani Komünist Partisi, Sosyalist Partisi ve Radikal Parti) büyük zaferiyle sonuçlandı. Bu partiler, M i llet Meclisinde 376 milletvekil liği aldılar. Diğer partiler 222 milletvekilliği kazandı. Daha önceki Mecliste 1 0 m i ll etveki li bulunan Kom ünist Partisinin 1 936 Mecli sinde 72 m i l letvekili bulunuyordu. Başbakan, sosyalist lider Leon B l u m oldu.
Çok olumlu siyasal ve toplumsal bir bilanço Bu seçimlerin hemen a rkasından zaferle sonuçlanan Mayıs ve Haziran g revleri yürütü ldü. Sekiz mi lyon işçi ve memu r, işi d u rd u rttu, fabrikaları, daireleri, büyük mağazaları işgal ettiler; kamu oyunun desteğiyle, o za mana kada r uzlaşmaya yanaşmayon, iktisadi buhrandan yara rl a n ı p emek çileri sefalete sürü kleyen saldırgan işverenlere, köklü reformlar ka bul ettir diler: ü cretlere önemli zamlar yapıldı, sendikaların özgürlüğü tanındı, 40 saatlı k iş haftası uyg ulandı, ücretli izinler, toplu sözleşmeler ka bul edildi. " 42
659
I l ke olarak H a l k Cephesi progra m ı nda yer a l a n bütün bu tedbi rler, Parlômento n u n ived i l ikle kabul ettiği çeşitli sosyal ka n u nlarla gerçekleşti. Parlômentoda kuvvetli bir ko m ü nist g ru p u n u n varl ığı, çok önem l i bir rol oynuyordu. Emekçilerin g ü ndelik hayatı çok değişti. Daha g üzel, daha u m utl u, daha özgür b i r hayata kavuştu lar. Değişen sadece yaşama düzeyi d eğ i L. yaşama şekli idi. B u g ü n kü işçi sınıfı n ı n belleğinde, 1 936 yazı bir destan havasına
bürunmektedir. Emekçiler için
H a l k Cephesi dönemi, g ü çlü,
onurl u bir dönem ; işçi sınıfı n ı haya l kırı k l ı ğ ı n a hiç u ğ ratmıyan, a ksine mutluluğa
eriştiren
yepyeni,
ada letli
bir
politika n ı n
hüküm
sürd ü ğ ü
devirdir. Yine o dönemde ka b u l ed ilen kanunlarla, önceki hükü metlerin yoksul l u k içinde b ı ra ktığı devlet memurları na, eski m u hariplere, küçük tüccarlara, esnafa çeşitli fayda l a r sağ landı. Ha l k Cephesi, herşeyden önce, işçilerle köyl ü lerin b i rl i ğ i demekti. Büyük i ktisadi buhra n ı fı rsat bi len gerici g üçler, işçi ve köylü u nsurları n ı n gelirlerinde beşte üç ora n ı n da i n dirim ler yap m ı ştı. Halk Cephesi köyl ü lere etkili ya rd ı m larda b u l u n d u (özell i kle B u ğ day Ofisi n i kurarak, tahıl piyasa s ı n ı d üzene soktu). Sosyal
a landa
gerçekleşti rdiği
büyük
dönüşümlerden
başka,
Halk
Cephesi kültür a l a n ında d a kendisine ş a n veren ça b a l a r sarfetti. Kültürü, va rlıklı
sı nıfları n
tekel inden
çıkarmak,
herkesi n
malı
h a l ine getirmek
üzere büyü k gayretler harca n d ı . Işçilere sporla, turizmle, m üzikle i l g i l e n me olanakları sağ l a n d ı . Yüküm l ü öğretim d ö n e m i uzatı l d ı . Aydı nların büyük çoğ u n l u ğ u işçi s ı n ıfına yaklaştı, h izmetine g i rmek üzere ça balar sa rfetti. H i ç şüphesiz, elde edilen sonuçlara rağmen, Ara l ı k 1937 de toplanan Komünist Partisi IX-ncu Kongresinde M a u rice Thorez' i n belirttiği gibi, sosyal a la nd a ya pı lacak işler daha pek çoktu, g i rişi len işe daha hızlı b i r tempoyla devam etmek zoru n l uyd u. Mayıs 1 936'do n beri, fiatıarda orta l a ma
%
40 i ı k b i r artış görül üyord u.
B u a rtış, kom ü n istlerin itirazlarına rağmen yapılan ve olu msuz sonuçlar veren deva l ü a syonda n ;
Ha l k Cephes i n i n teklif ettiği
mali
progra m ı n
hesaba a l ı n mamasından ileri gel iyordu . Hükümet, sermayenin d ı şarı kaç masını önleyecek tedbirler a l ma mıştı, a l maya cesaret edememişti ; büyük servetleri vergiye tô bi tutarak yeni kaynaklar sağ laya rn a m ı ştı. Komü nist lerin yayd ı ğ ı "Parayı zenginler versin» şiarı uyg u l a n m a m ı ştı. Büyük b i r iş progra m ı hazırlan madığı için, işsiz l i k hôlô çoktu. Büyük işverenler,
1 936 sonları ndan itibaren, fabri ka larda top l u
sözleşmelere
karşı ve 40 saatl ı k iş hafta s ı n ı n kald ı rı l ması için büyük b i r saldırıya g i riş m işti. Emekçi köy l ü leri n yerine getirilecek istekleri daha pek çoktu. Emekli maaşları sorunu ele a l ı n m ıyord u . Şubat 1 937 de h ü kü met, reform l a ra «ara verme-..ye karar verd i . Gerçekte reforml a rı d u rd u ruyord u . Bununla beraber, toplumsal durumun başlıca özel l i ğ i n i 1 936 yazında elde e d i l m i ş büyük başa rı lar teşkil ediyordu. 660
Ote ya ndan, siyasi alanda, tek Cephe ve Halk Cephesi hareketin i n u laştı ğ ı başa rı n ı n a n l a m ı açıktı : Halkın yürüttüğü savaş, Fronsoda Hitleri ta klide kalkışa nları yenilgiye uğratmıştı. Ya p ı l a n fedakô rl ı kl a r sonuçsuz ka l m a mıştı. 9 ŞUbat 1934'te Pariste düzenlenen faşist aleyhtarı büyük gösteriden b u yana bu ka dar ka hra m a n boşuna ölmem işti : Kitlelerin hareketi ve birliği Fransada faşizmi yenmişti. Büyük burjuvazi d i ktatorya s ı n ı n başvurduğu zorba l ı k metotlarına kes i n l i kle son veri l m işti. Vata ndaş savaşını
metotlu bir şeki lde hazırlayan gerici g ü çlerin siyasi p l ô n l a rı
başarısızlığa uğra m ıştı. Halkın vatan severliği açık d i ktatory a n ı n yol u n u kestiği gibi, elektrik ve demir-çelik tröstleri n i n h izmetinde çalışan, «G üçlü Devlet» nazariyesi n i y ı l l a r boyunca savu n m u ş olanları n , Parl a m ento sistemi aleyhinde yü rüttüğü demagoj i k propagandaları, otoriter bir sistem kurmak üzere yaptıkları kışkırtmaları da sonuçsuz b ı ra km ı ştı. Gericilerin ve faşistlerin şamataları nefret uya nd ı rıyord u . Savaşçı l ı k, heyecan, g üven, tekrar demokrat safla rında görülüyord u . H i ç şüphesiz, ü l kemizde faşizmin kökleri kazı n m a m ı şt ı . H a l k Cephesi dönemi içinde, faşistlerin düzen lediği suikastIarın a rtışı ; 16 Mart 1 937 g ü n ü Clichy'de faşizm a leyhinde gösteri yapa n l a ra ateş açan, satı I m ı ş unsurları temizlenmemiş b i r polisin zorbalığı, tehlikenin kesin l i kl e uzak laştırı l ma d ı ğ ı n ı gösteriyordu. Ama
kitleler a rasında, faşizm büyü k b i r
yenilg iye u ğ ra m ı ştı - b u n u a n ladığı i ç i n de teröre v e provokasyonlara başvu ruyord u . Fra nsadaki bütün olaylar demokrasinin yaşama gücünü ispatl ıyordu. H a l k Cephesi yoluyla elde edilen sonuçları n b i l ançosu ya pı h n ca , demokrasinin Fransada daha büyük bir rol oynayacağı açıklıkla a nl a ş ı l ıyord u. Faşizm i n önüne geçi l m ez, kaçı nı lmaz b i r felô ket olmadığını ispatlayan H a l k Cephesi, iktisadi, toplu msal ve kültürel a l a n larda da yaratıcı l ı ğ ı n ı göstermişti. Demokratik özg ürlü kleri koru muş, üstel i k genişletmişti özel l i k l e sen d i ka ların pratikte tanınması ve sendika temsilci leri n i n fabrika l a ra ka buled i l mesiyle. Grevlerden beri 5 m i lyona yakın üyesi b u l u n a n C G T (Fransız E m e k Konfederasyonu) n i n otoritesi kamu hayatında çok büyüktü. Bütü n d ü nya ha l kl a rı için, H a l k Cephesi, demokrasinin ş a n l ı bir ispatı, sosyal ve siyasi a l a n l a rda büyü k bir başa rı sını teşkil ediyordu. Işçi sınıfı n ı n siyaset ve teşkilôt a l a n la rı n d a ki d u ru m u , aralı ksız g ü çleniyordu. Işçi s ı n ıfı, ü l kenin hayatında tarihsel yeri n i a l ıyor, m i l l i ve toplu msaı i 1er lemede itici g ü ç ödevi n i başarıyla yerine geti riyordu . Işçi sınıfı n ı n tek bir parti etrafında topla nması soru nu, şiddetle duyu l u yordu. B u sorunu ortaya atan komünistler, sınıf temeline dayanacak bir çözüm yol u n u n önem ini belirtiyordu. Sosya l ist partisi tek parti fikrine prensip olarak taraftar o l d u ğ u n u söylüyor, sadece bu soruna b u l unaca k çözüm yolun u n şekillerini tartışıyordu . B u yolda devam edilseydi, h i ç şüphesiz ç o k g üçlü bir b l o k kuru l a b i l i rd i . Demokrasi d e , bu birl i kten fev ka lôde önem l i faydalar görürdü. 661
Bilônçonun olumsuz yönü : Dış politika Ama işçi sınıfı n ı n h a reket ettiği orta m, d ı ş etkilerden uzak, ka p a l ı b i r m i l l i ortam değ i ld i . Gerici güçlere göre, i ş ç i s ı n ıfı n ı n e l d e ettiği başarı l a r ka rşısı nda, faşist d i ktatorya Fransoya başka bir yol l a - «beşinci koh.un yard ı m ı ndan fayda lanan Hitler ve M u sso l i n i ' n i n o rd u l a rı
sayesinde -
soku lmal ıyd ı . Faşist d i ktatorya n ı n kuru l masına içerden m uvaffak ola ma m ı ş l a rd ı . Ama dışardan bu iş yürütülebi l i rd i . Bu şartlar içinde ha l kımız i çi n özgürlük u ğ ru n d a yürütülen savaş, güvenl i k içi nde barış ve milli bağ ımsızlık u ğ ru n a yürütülen savaştan ayrı tutu l a mazd ı . Ozg ü r! ü k ve i ler leme u ğ ru nda yapılan savaş, d a r a n lamda m i l l i bir n itel i k a l d ı ğ ı tak d i rde, kendi dôvasına i h a net etmiş o l u rd u . Ozg ü rl ü k u ğ ru n a yürütülen savaş, ülkenin bir i ç soru n u olmakta n çıkıyordu. Fransız Komünist Parti sinin
belirttiği g i bi, d ü nyadaki şartlar b u savaşa evrensel
bir nite l i k
kazandı rıyord u . Bu şartlar içinde, 1 936 Hazira n ı ndan sonra, Fransoya düşen ödev, d ünya barı ş ı n ı koruma ve teşkilôtla n d ı rma politikasına baş l a m a kt ı . B u n u d a kolayl ı kla ya pa b i l i rd i . çünkü o dönemde Sovyetler Birliğ i n i n d ü nya politikasındaki önemi g ü nden g ü ne a rtmaktayd ı . Oste l i k Fransız Komü n i st Partisin i n iX. Kongresine Merkez Komitesi n i n s u n d u ğ u raporda be l i rtildiği g i bi, Amerikada, I ng i lterede, Belçikada, Hollandada vb. güçler dengesinde demokratik g üçler ağır basmaya başlam ıştı. Fransa, bütün d ü nyada H a l k Cephesini büyük bir sevi nçle selô mlaya n h a l k kitlelerini, demokrasimizin etrafında birleştirebilseydi, büyük b i r güç kaza n ı rd ı . Fransoda top l u m sa l ve y u rtsever hareketin gelişmesi, sendika b i rl i ğ i n i n gerçekleşmesi, komünistlerin iktidarı tutan çoğ u n l u kta yer a l ma ları ; ü l kenin bağ ı msızl ı ğ ı n ı etkili b i r şekilde savu nabi lecek b i r h a l k b i rl i ğ i n i n va rl ı ğ ı n ı ispatlayan, ü l kemize fevka lôde büyük b i r güc sağlaya b i lecek u n s u rlard ı . H a l k kitleleri h e r vesile i le m i l l i bayrağı, orduyu, vata nı savun d u klarını göstermiyor muyd u ? B u n l a ra karşı taşı dıkları soru m l u l u kları ve yerine ge tireceği ödevleri açı kca ka b u l etmiyorlar mıyd ı ? Daha ada letli bir top l u mda yaşadıkları, daha özgür b i r ' hayata kavuştu kları için, vata n ıarı n ı savu n m a k istekleri a rtmamış miyd ı ? Fransız Kom ü n ist Partisi iX. Kongresinde okunan Me rkez Komitesi rapo rundan şu sözleri bel i rtmek isteri z : «Faşizmin izlediği politika, harbe yol açmak demektir. Hattô gerçekte,
bu
politika harp demektir.
Halk Cephesinin progra m ı nda belirti l d i ğ i g i bi, demokrasi/erin politi kası ise, a kted i l miş a n laşmalara bağ lı ka l ma ; Milletler Cemiyeti Paktına saygı gösterme ; barı ş ı n bütü n l üğ ü , harbe karşı m i l l etlerarası daya nışma prensiplerine bağ l ı ka l m a politikası demektir. Demokrasi lerin politikası, ka rş ı l ı k l ı yard ı m a n laşmaları yolu ile - Fransız-Sovyet anlaşmasındaki 662
prensip/ere uygun olarak
_
kol lektif g O venl i ğ i n d üzenlenmesi ve garanti
a ltına alınmasını amaç g üder.» Oysa general Franko, Hitlerin ve Mussol i n i ' n i n desteğiyle Ispanyada isyan çıkarınca, Cumhuriyetçi Ispanyaya karşı a b l uka kararını uyg ulaya n leon Blum hü kümeti, H a l k Cephesi nin yardımıyla i ktidara geldiği halde, bu
Cephenin
politi kasına
uyg u n
hareket etmed i.
Kolektif güvenliğin
örgütlenmesini, herhangi b i r saldırıya karşı zecri tedbirlerin a l ı nmasını öngören H a l k Cephesi progra m ı na aykırı gelen «ademi-m üdahele» poli tikası, demokratik g üçler safla rındaki ilk öneml i gediği açtı. Bu politikayı p rotesto etmek üzere, komünist milletveki l leri 4 Ara l ı k 1 936 da g üven oyu istiyen hü kümeti artık desteklemediler. Bu politika n ı n tabii sonucu olara k, faşist devletlere verilen çeşitli taviz ler, sözde kurnazlıklar hiçbir fayda sağlamadı. Fransız h ü kümeti, barış cephesini kuvvetlendirmekten vaz geçerek, Sovyetler Birliği ile 1 935 ta rihli a n l aşmayı ta mam layacak Genel Kurmay a n laşma larını imzala mayı red d etti ; faşist d i ktatorya l a ra tavizler vererek, bu devletleri yu muşatacağını sanıyordu. O dönemde Fransız halkına nazilerin kutsal kita b ı n ı , harbı ve kini savu nan Mein Kampf'ı vaktinde tanıtarak, Meclis kürsüsünde b i le bu eserden örnekler vererek, kita b ı n bütün okul l a rda okutu lmasını ve yorum l a nma sını istiyerek, ka m u oyuna gerçekleri göstermek ödevi Fransız Komünist Partisine d üştü. Fransız
hükümeti n i n
izled i ğ i
politikanın
sonucu,
saldırgan
g üçlerin
Roma-Berlin mihveri nin etrafı nda toplan ması, ve barışı tehdit eden tehlik Ieri n a rtması o l muştur.
Işverenlerin iktisadı ve milli savunmayı baltalamaları Gevşek ve cesaretsiz b i r d ı ş politika izleyen Fransız h ü kü meti, büyük kapita l i stlerin Fransız ekonomisini
balta lama l a rı n a
da
sesi n i ç ı ka rm ı
yordu. Halk Cephesi politikası n ı n itibarı nı d üşürmek üzere, b ü y ü k işveren ler daha 1 936'da her yola başvurarak, ü retimi azaltmaya, makineleri d u r d u rmaya, kalifye işçileri işsiz b ı rakmaya çalışıyorlard ı . Bunu yapmakla da, faşist Italyayı M i l letlerarası Emek Bürosunda temsil eden delegenin Fransız işverenlerinin temsilcisi, bay lam bert-Ribot'a yaptığı tavsiyeyi ye rine getirmiş oluyorlardı. Bu tavsiyeye göre, «işçi s ı n ıfını yola getirmenin tek çaresi, fa brikaları kapatmak, i ktisadi hayatı d u rd u rm a k»tı. Halk Cephesini yıkmak amacıyla Fransa n ı n en va r l ı k l ı «Iki yüz a i l e» si i ktisadı ve m i l l i savunmayı felce uğrattı l a r, m i l l i çıkarlara iha net ettiler. Işveren ler, Haziran 1 936 olaylarından hemen sonra eski bakan Germain Marti n'in başka n l ı ğ ı nda kuru l a n «Ongörme ve Sosya l Ha reket Komitesi» g i b i örgütlerin etkisi a ltında b u l u n uyorla rd ı . Bu Komite, yabancı otoriter 663
reji m iere karşı duyd u ğ u hayra n l ı ğ ı gizlemiyor, nazi ve faşist ha reketleri övüyor, bu g i b i teşkilôtların Fra rısada'da kuru l ma s ı n ı tavsiye ediyordu. Komite ile Fra nsız işverenler Genel Konfederasyonu a rasında çok s ı kı dost l u k bağları vard ı . Burjuva gazetecileri n i n b i l e belirttiği g i b i : .. Demokrasimizde s ı n ıf daya nışması ve çıkar derdi, m a l iye ve sanayi çevrelerini bozg unculuğa götürdü. Hitlerin veya Mussol i n i n o tari hlerde yıkılması, bu çevrelerin çıkarlarına büyük zararlar verirdi . . .
»
Varlıklı s ı n ıflara göre, faşizm ..toplumsal tehli ke» ye karşı m ü kem mel bir silôh, Hitlerle Mussolini «avrupa meden iyeti nin» koruyuluları , faşist devletler i mtiyazlı sı nıfları koruyan candarmalardı. Halk Cephes i n i n çöküşü, 1 938 de ta mamlandı. Bütü n y ı l boyunca faşist devletlere verilen çeşitli tavizler, n i hayet eylülde uta nç verici M ü n i h An laşmasiyle son uçlandı. Halk Cephesine son da rbeyi vuran Münih Anlaş masından hemen sonra, Fransız h ü k ü m eti işçi sı nıfına karşı hayasız bir saldı rıya geçti. Bu saldırı , 1 936 do sosyal alanda elde ed i l miş bütün başarıları yok etmek a macını g üden 1 938 Kasım kanunlarıyla dile geldi. Tarih bu yo l u n yanlışl ı ğ ı n ı ispatladı . ..Ademi müdahale» politika s ı n ı n M ü nih Anlaşmasına, M ü nih'in i s e 1 939 d ü nya savaşına v e 1 940 d a F ra n s a n ı n yen ilgisine y o l açtığ ı n ı artık kimse i n kôr edemez. Ispanyaya karşı uygulanan politika, savaş öncesi bütün dönemde, ü l kemizin izlediği pol i tika n ı n yönel işini tôyin etti. Tarih, 1 936 yazındon 1 938 güzüne kadar izle nen dış politikayı suçlu ç ı ka rttı.
Halk Cephesinin zayıf noktası Oysa kitleler politika n ı n - özellikle d ı ş politika n ı n - bu yola dökül mesini engellemeye ça lıştı. «Ispa nyaya toplar,
uça kla r ı .. ş i a rı
altında
, d üzenlenen dev gösteri ler daha i l k g ü nden emekçilerin uzak görüşl ülü ğ ü n ü ve vatan sevg isini dile getirdi. B u şartla r içinde, emekçiler istek leri n i - ya n i barışın ve ü l kenin savu n u l ması i steg i n i - neden zafere ulaş tıramadılar? Neden Halk Cephesi, bazı «sol .. önderlerin sinsi entrikala rından fayda lanan dış ve i ç gerici g ü çlere karşı gelemed i ? Halk Cephes i n i n e n b ü y ü k g üçsüzlüğü
neydi?
Kom ü n istlerin
bütün
ça balarına rağmen, bu h a reket, kitlelerin bağımsız faaliyetine büyü k bir gelişme sağlıyabi lecek,
kapılarını
bütün
demokratlara açabi lecek bir
taban örgütü temeline daya n m ıyordu. Taban Komiteleri yoktu. Fabrikada, maha llede, köyde, bütün Halk Cephesi tarafta rları n ı bir o raya getirecek dolaysız örgüt, bu komiteler olmalıyd ı . Oysa Halk Cephesi, bu birliğe katı lan çeşitli parti ve kuruluşlarda toplanan g üçlerin top l a m ı olma kla yetindi.
örgütlerin
temsilcileri
b i rliği nden başka bir şey olmadı. 664
arasında
bir
bağ,
çeşitli
teşkilôtların
H a l k Cephesinin
birliği ne.
ha reketine.
progra m ı n ı n
ta ban komitelerine ca n l ı l ı k verecek bir teşki ıatın
uygula nmasına.
kurulmasına ya rd ı m
etmek üzere. Part i m iz H a l k Cephesine d a h i l bütün teşkilatları toplayacgk bir m i l l i kongre fikri n i savu ndu. Bu fikri Temmuz 1 937 de ortaya attı. yani yeni ve büyü k güçl ükler ortaya çıktığ ı ; Chautemps h ü kümeti nin kuru l ma siyle H a l k Cephesi n i n b i r a d ı m daha gerilediği b i r dönemde. Partimiz. ortak progra m l a . bu progra m ı n uyg u l a n masiyle i l g i l i bütün soru nl a r ı n bu Kongrede incelenmesi n i teklif etti. Daha son ra yaptığı b i r teklife göre de.
bu
Kong rede.
h ü kü m ete tekliflerde bu l u n m a k yetkisini taşıyacak
bir Komite tayin edilebiidi. Ara l ı k 1 937 de toplanan Komünist Partisi ıx. Kongresinde. H a l k Cephesi Kongresi teklifi bir kere daha ileri s ü rül müştür. Ne yazı k ki sosya l ist ve radikal yöneticiler. kom ünist tekliflerini reddet mekte israr ettiler. Böylece. bölge ve ii örgütleri d üzeyi nde olduğu g i b i . M i l l i Komite d üzeyi nde de teşkilat kartelleri görüşü tercih edi ldi. Artı k bundan sonra da. kökleri n i ü l kenin gerçeklerinden a lan. kitlelerin faşizme karşı. gelişmiş. d i n a m i k bir demokrasi u ğ runa yürüttüğü ca nlı savaşı d i l e getiren. i ş ç i sınıfı i l e orta sı nıfların b i rliğ i n i sağlayan H a l k Cephesi, gerici g üçlerin baskısına. bölme manevro larına daya n a m ıyacak kad a r güçsüz bir örgüt. Cepheyi teşk i l eden g ru pl a rı n yöneticileri a rasında b i r anlaşma haline geldi. Halk Cephes i n i n ilk dönem inde. halk d üş m a n l a rı n ı n p a n i k yaratacak kampanya l a rına vesile vermemek için. Pa rti m iz kom ü n i stlerin hükümete a l ı n m asına taraftar olma mıştı. Ama 1 937 de. H a l k Cephesinin varl ı ğ ı n ı teh l i keye düşüren b ü y ü k s a l d ı rı l a r karşı sı nda. isteklerini d i le getirebilecek. daha geniş
bütün emekçi
kitlelerin
bir h ü kümetin içinde. bütü n
soru m l u la klarını yüklenmeye hazır olduğ u n u açıkladı. Günden güne artan g üçlükler karşısı nda. tek o l u m l u çöz ü m yolu böyle bir hükümetin kuru l masıydı. A m a bu görüş yeteri kadar desteklenmediği için. ka bul ed ilmedi. B i r kere daha ş u gerçek ispatl a n m ı ş old u : Kol l a rıyla ü l kenin her tarafı n ı sarmış. demokratik b i r kitle örgütünün b u l u n maması. siyasi hayata çok o l u msuz etkiler yapar. Kurulacak m i l l i kurtu l u ş h ü kümetinde komü nist baka nl a rı n ı n d a b u l u n ması teklifi. daha sonra da i leri sür(j l d ü ğ ü halde. hiçbir za m a n ka b u l e d i lmedi.
Halk Cephesi, işçi sınıfyla orta sınıflar arasında kurulmuş özgün bir ittifaktı H a l k Cephesi iki üç yıl a ncak sürd ü ğ ü halde, Fransa ta ri h i n d e çok derin, çok süreli etkiler b ı ra ktı. Bug ü n bi le, partiler ve kitleler b u Ha l k Cephesinden esinlenmektedir. B u dönemi yaşa m ı ş o l a n l a r için olduğu g i b i , bu tarihsel tecrübeyi tarihten okuyan genç kuşa k l a r için de. Ha l k 665
Cephesi, demokratik g üçlerle demokratik b i r h ü kümet arasında s ı k sık kurulan, kısa sürel i, çok rastlanan bir koalisyondan başka b i r şeydir. Ha l k Cephesi deyince, a k l ı m ıza yeni bir a nlayış, yeni bir hava, politikada ani bir sı çrayış, evri mci, yani deva m l ı şekilde yaratıcı, gerçek, yepyeni bir demokrasi gel iyor. Haziran 1 936 dönemi, sadece - bazı tarihçilerin iddia ettiği g i b i h a l k kitlelerinde uya nan büyük bir u mut değildi. Bu, kitlelerde yerleşen büyük bir g üven, bir i n a n çtı : dönüşümlere susamış, tekellerin politikası altında ezilen. m i l letin gerçek yüreğ ini teşkil eden işçi sı nıfyla orta sı nıf lar - ve özel likle köyl üler - a rasında, her i ki tarafa büyük kaiançlar sağlaya bilecek bir ittifak kuru l a b i l ecekti. Burjuva sosyolog larının. tarih çilerin m a l u m «teori»s i n e göre, XX. yüzyıl şartları içinde. orta sı nıflar. küçük ve orta burjuvazi gerici büyük burjuvaziyle mutlaka daya n ışma h a l i nded i r ; bu taba k a n ı n siyasi etkisini mutlaka ka b u l eder; onunla birl i k o l u p mutlaka işçi sınıfına cephe a l ı r. Oysa 1 936 H a l k Cephesi bu iddiaları kes i n l i kle yalanl ıyord u . H a l k Ce p hesi, seçi mler için düzenlenmiş bir manevra değ i l d i ; 6 Şubat 1 934'te meydana çıkan orta k tehl ikeye. ya n i faşizme karşı gelmek üzere kuru l m u ş geçici
bir orta k cepheden de fazla
bir şeydi. Ha l k Cephesi
tarihsel ilerlemeyi hızlandırmak üzere g i rişilen muazzam bir teşebbüstü ; h a l kı mızın üretici. namuslu güçlerini birleştirip, memleketi soyo n. bir s ü re sonra da düşmana tesl i m edecek olan «iki yüz a i l e» ye darbe i ndiren dev bir saldı rıyd ı . H a l k Cephesi, kitle hareketi nde bir yen i l i kti ; o rta k ç ı karla rının tekellerden zarar gördüğünü, ülkenin geleceği bakımından orta k soru m lu lu klar taşıdı klarını bi linçle a n laya n proleter kitlelerle küçü k - b u r juva kitlelerin bi rleşerek yarattığ ı bir eserd i . Yepyeni b i r nitel i k taşıyan H a l k Cephesi, eskiden beri kuru l a n «sol g ü ç ler» bloklarından da bam başka b i r şeydi. Bir kere H a l k Cephesinde, siyasi partil erden başka CGT g i b i teşkilôtlar da bulun uyordu. Sonra. bu koalisyon bambaşka bir siyasi öz taşıyordu. 1 9 1 4'ten önce veya 1 9 1 8 den
sonra sosyalist Partisiyle Ra dikal Partis i arasında defa l a rca kuru l a n «Sol Bloklar» ve «Kartel»lerde, işçi s ı n ıfı dengeyi bu ya do şu parti n i n lehine değiştirecek, i l ôve bir güçtü sadece. Bu birl i klerde, işçi sı nıfı hareket özg ü rl üğünü feda ederek, bazı burjuva parti leri n i n a rd ı n a ta k ı l a n b i r yardımcı görevi n i görüyordu. Oysa 1 936 d a işçi s ı n ıfı tarihsel ra l ü n ü oyna maya başlam ıştı, ülkenin kaderi n i tayin eden bir güç h a l i ne gelmişti. Artık işçi s ı n ıfı, yönetici rolün kend i ne düştüğ ünü iddıa etmekle yetin miyordu, bu rolü oynamaya başlıyord u . Yepyeni bir sosyal politika tespit eden işçi sı nıfı, kendi yaşama şartlarında büyük değişikli kler sağlad ı . Elde ettiği sonuçların önemini belirtmek için, ş u noktayı hatırlatmakla yetinel i m :
1 936 da
kabul
edilen sosyal
kanunlar,
kurtuluştan sonra,
1 945-1946 yıllarında gerçekleşen dönüşüm lerin te melini,
bugünkü işçi
hayatı n ı n (40 saatl ı k iş haftasının sonradan uza ltılması g i bi, çeşitli gerile melere rağmen) cel kemiğ i n i teşkil edmiştir. 666
Işçi s ı n ıfı kurd u ğ u ittifa klara sadık ka ldığ ı n ı ispat etti, kendisiyle birlik kura n orta ta baka l a ra ihanet etmed iğini gösterdi. H a l k Cephesi döne m i nde orta tabaka l a ra sağlanan kaza nçlar çok büyüktü. Kom ünist Parti-o s i n i n i leri sürdüğü çeşitli teklifler ka b u l edilseydi, orta tabaka l a ra - özel l i kle köylü lere - çok daha büyük kazançlar sağ l a n ı rd ı .
Komünist Partisinin Halk Cephesindeki rolü Orta ta bakaların çıkarlarını savu n ma kla, Komün ist Partisi teşebbüsüyle kurulan
Halk Cephesini koru muş ve savu n m u ş oluyordu. Çünkü Halk Cephesi, sadece faşizme karşı savaşmak, işçi sınıfının tek cephesini geniş letmek zoru n l u luğundan doğ muş, ke ndiliğinden meydana gelmiş bir b i r l i k değ i l d i . Hiç ş ü phesiz, i ktisadi b u h ra n ı n sonuçları ve faşist örgütlerin tehditi karşısında, en geniş ta baka l a r ken d i l iğ i nden h a rekete geçmiş, belirli bir siyasi faal iyete ken d i l i ğinden g i rişmişti. Ama "Ozg ü rlük, Emek Ve Barış Cephesi.. bel i rl i b i r tarihte, 9-24 ekim 1 934'te, doğ m u ştur. Bu Cep hen i n kuru l masını sağlayan itici güç daha bel i rl i d i r : Bu güç Fransız Kom ü n ist Partisi idi. Bu tarihte Fransız Ko m ü n i st Partisi n i n sözcü l ü ğ ü n ü eden Maurice Thorez, H a l k Cephesi fikrini o rtaya attı, bu cepheyi işçi sınıfıyla o rta tabaka l a r a rasında kurulacak bir ittifak d iye tanı m l a d ı . Daha sonra, H a l k Cephes i n i n gelişmesinde d e , Komünist Partisi olağa nüstü b i r rol oynadı. Gelişmenin her aşamasında, kitlelerin isteklerini açıklıkla belirten, siyasi nedenleri derinlemesine tesbit eden, gerekli teorik çalışmaları sağlayan yine Ko m ü n i st Partisi o l m u ştur. 1 934-1938 yılları
a rasındaki bütü n ta ri h sel olaylar, Parti mizin H a l k
Cephesi ittifa kını kurmak, gel iştirmek, e n kötü şartlar içinde bile korumak üzere sa rfettiğ i çaba ları gösterir. Aynı dönem içinde Parti nin nazari a l a n daki ça lışma lari da fevka lôde önemlidir. Komün ist Partisi 1 936 seçimlerinde elde edi len sonuçları şişi rmeden değerlendi rmeyi b i l miştir. Bu sonuçlar d i kkatle incelenince, elde edilen zaferin s ı n ı rl ı niteliği görülüyord u : Şeh i r ve köy orta ta baka l a rı a rasında m i lyon l a rca insa n Halk Cephesine düşman parti lere oy vermişti. Ko m ü nist Partisi ülken i n bu gidişle i kiye bölü nmesine göz yumabi l i r miydi? Bütün gerici güçler, bu bölün meyi
kesin leştirmeye çalışı yord u .
Oze l l i kle klisenin yüksek çevreleri, katolik kitleleri Ha l k Cephesine karşı kışkırtmak üze re, 1 936 Haziran g revlerinden, a rka sından Ispa nya sava şından yara rl a n m a k istemişti. VI I I . Ko ngrede (Ocak 1 936) kendine h a reket hattı olara k Fransız m i lleti n i n birliğini a ma ç edinen Komün ist Partisi, 6 Ağustos g ü n ü b i r çağrı ortaya attı : Demokratik ve m i l l i bir progra m ı n uyg u l a n ması
için,
diğer partilerin temsilci lerine, ç o k geniş
bir birlik
h a l i nde top l a n mayı, H a l k Cephesini genişletmeyi teklif etti. 667
Fıansa Cephesi ş i a rıyla özetlenen bu teklif. Fransayı vatan d a ş savaşına sürükleyebilecek. Halk Cephesi n i n yıkıl masıyla son uçla nacak bir böl ü n meden. i ki d ü ş m a n b l o k arası nda çekiştiril mekten kurta rma k ; harp teh l i kesiyle karşı karşıya b u l u na n. b ü y ü k burjuvazideki e n gerici u n su rların iha netine uğrayan ü l keyi birleştirmek i steğ i n i d i l e getiriyord u . Sosya l i st ve Ra d i ka l
partilerin yöneticileri.
Fransa
Cephesi teklifini
kabul etmediler. Bu yöneticilerden bazı ları bu teklifi «önüne geçilmez s a n ı l a n bir savaş o la nağı karşısında boyun eğerek . . . yurtseverl i k duygu larını kışkırtma» d iye nitelendirdiler. Oysa teklifi n a macı. aksine. ü l kemiz deki bütü n zinde kuwetleri birleştirerek, harbi önlemekti. harp kundak çıları n ı n . saldırg a n g üçlerin yol u n u kesmekti. 1 936 da. ya ni d ü nya sava ş ı n ı ve Fransa n ı n başına gelen felôketi önleyebileceği bir dönemde. red dedilen Fransa Cephesi. çok daha so nra a ncak. nazi işgal ord u l a rı na karşı yürütülen çetin ve ş a n l ı savaş yıl ları nda gerçekleşebi i m iştir. Kom ü n ist Parti si. ta h m i n leri nde ve tekliflerinde hiç ya n ı l m a m ıştı. H a l k Cephesi tarih inde Parti m izin oynadığı roL. fevka lôde ö n e m l i o l muştur. Tarih bu önemi kaydetmiştir.
Halk Cephesi tecrübesinden çıkanlobilecek bütün dersler aktüel kalmıştır Bundan otuz y ı l önceki Fransız toplu m u nda bel i ren eğ i l i mler. o dönem den bu yana büsbütün belirmiş ve kesinleşm iştir. Halk Cephesi tecrü besi a d ı n ı taşıyan bu tarihsel tecrübeden çıkarılacak son uçlar - çağ ı m ızın şartları na göre daha geniş tut u l m a k şartiyle - aktüalitesinden hiç bir şey kaybetmemişti r. O dönemde işçi sınıfıyla orta sı nıflar arasında ittifak şekl i n i a l a n h a reket. bugün i ktisddi feodalizme ve b u feodal izme alet olon kişisel i ktidara karşı bütü n tekel-aleyhtarı g üçleri bir a raya getirecek bir birlik h a l i n i a l ma l ı d ı r. Bu birliğin belirli amaçları b u l u n m a l ı d ı r. 1 936 da olduğu gibi b u g ü n de birleş i k demokratik g üçlerin progra m ı sorunu biri nci plônda gel mekte d i r. Progra m sorunu bugün de ü l kenin demokratik s ı n ı f ve ta bakaları a rasındaki i lişkilerde olduğu g i b i . bu unsurların sözcül ü ğ ü n ü eden pertiler arası ndaki i l i şki lerde de. bir siyasi namus ve açı ksözl ü l ü k meselesidir. 1 2 ocak 1 936 g ü n ü . Ha l k Güçleri Birl i ğ i n i n progra mı açıklandığı za man. herkes bu olayın yen i l i ğ i n i ve önemini a n l a d ı . Fra nsada Cumhuriyet rej i m i " kurulalı i l k defa olarak. bütün s o l parti ve grupları sayısı belirli. a ç ı k istekler i leri sürmek üzere. a ra la rı nda a n laşmıştı. Sadece seçimler için kuru l a n eski ti p ittifa k l a rı n ortak b i r progra mı olmazdı. Bu oportünist. prensi pten yoksun geleneğe artık son veriliyordu. lJ l keye, yepyeni, ya ratıcı
668
bir a n layış taşıyan, cesaretli ama gerçekleşebilecek b i r gelişme progra m ı v e olana kları teklif edil iyordu. Bugün
demokratik g üçlere teklif edi lecek progra m ı n
özü
de
Halk
Cephesinden çı karılacak derslerin ı ş ı ğ ı nda daha kolay tdyin edi lebi l i r. H a l k Cephesi dönemi süresince, Fransa n ı n « I ki yüz a i le» si, m i l l i ekono miyi d u rmadan baltaladılar. Aradan otuz yıl geçti, ama mutlu azı n l ı k b u g ü n de yurtseverl i k duygusundan yoksu n d u r. Bu «iki yüz a i l e.. nin hdki miyeti n i yıkmak zoru ndayız. Bunun tek yolu, tekellerin elinde b u l u na n endüstrilerin m i l l i leştiri l mesi, m i llileştiri l m i ş sektörün yönetimi nde köklü demokratik dönüşüm lerin sağlanması, gerçek iktisadi iktidarın demokratik bir parla mentoya veri lmesi, m i l l ileştiri l miş veya özel işletmelerde işçi sını fına tanılan hakların genişletilmesidir. Halk Cephesi dönem inde, Devlet kuru luşları nda «cu mhu riyetçi bir hava estirme» Idfı çok edildi. Ama bu yolda önem l i sonuçlar a l ı na ma d ı . örne ğ i n , Dış işleri Baka nlığı, en varl ıklı sınıflara ayrıl m ı ş bir alandı. Maliye deki yüksek memurlar da bu ta baka l a r a rasından seçiliyordu. Polis teşkild tında hiç bir temizlik ya p ı l ma mıştı. O dönemde bu d u ru m çok olu msuz sonuçlar verdi. Genelli kle bütün kilit noktaları aynı mekanizma n ı n elinde kald ı . Bugün
artık,
siyasi,
idari ,
askeri,
a d l i ve
iktisadi
kuru luşların
demokratikleşti ri l mesi sol partilerin başl ıca a macı haline gelmelidir. Ha l k Cephesi dönemi nde, Devlet mekanizmasında demokratik refo rm l a r yapılamadı a m a , h i ç değ i l se, g ü n l ü k hayat tam a n l a mıyla demokra tikleşti. 1 936 d a Parlôm entoda onaylanan sosyal başa rı l a r, daha önce kitlelerin faa l iyetiyle sağ l a n m ıştı. H a l k Cephesi, yeni güçlerin meydana çıkması, geniş kitlelerin kamu işleri ne b i l i nçle katıl ması demekti. M a u rice Thorez'in israrla bel irttiği g i bi, emekçi kitlelerin birliği,
Halk Cephesi,
her alanda yürütülen ortak, devamlı ve gerçek bir faaliyet anlamına gel mek zorundaydı. Bu öğüt fevka ldde aktüeld ir. Kişisel iktidar rej i m i n i n yerini a lacak y e n i v e d i n a m i k Cumhuriyetin temel i ; ka m u hayatında ger çekleşecek köklü b i r demokratikleşme, tabandan gelecek geniş teşeb büsler, görevlerine i ha net etmiyecek m i l l etvekilleri n i n Parlômentoda yürüt tüğü faal iyetle, temsil ettikleri u nsurları n vatandaş bilincinin
bi leşi m i
o l m a l ıdır. Bu şartlar yerine getiri l i rse ancak, yeni demokrasi deva m l ı , yaratıcı bir ilerleme kaynağı h a l i n e gelebi l i r. H a l k Cephesinden çıkarılacak derslerden b i ri de, işçi sınıfının öncülü ğ ifn-ü hareketleriyle ispatl a m a s ı d ı r. Işçi s ı nıfı ya rd ı mcı bir güç olma kla yetinemez ; b u g ü n kü
gerici
politika n ı n yerine yine gerici
bir politika
geçirmeye ça lışan, De G a u l le' ü n i ç politikasına De G a u l le'süz devam eHirmek istiyen .. merkezçi.. tertip taraftarları n ı n istediği g i bi, a rka plônda d u ra maz. Işçi s ı n ıfının öncü l ü ğ ü b i r gerçek olduğuna göre, saflarındaki birliğin sağ lanması fevka ldde önem l i olduğu g i bi, bu sınıfı temsil ettik lerini söyleyen parti l erin hareket birliği de fevkaldde büyük bir önem taş ı r.
669
1 936 da elde edilen sosyal başa rılar kom ü n i stlerle sosyalistler a rasında kuru l a n birliğin sonucu olm uştur. 1 945 de de öyle. Yeni zaferlere birlik yoluyla a ncak ulaşı l ı r. Işçi s ı n ıfının ç ı ka rl a rı ; demokratik çı karlarıo m i l l i ç ı ka rl a r a rası ndaki ya kın orta k l ı k sorunu da fevka lôde aktüel b i r sorundur. Kol lektif güven l i ğ i n kuru l ması nı, sa ld ı rganiara karşı tedbirler a l ı nmasını istiyen H a l k Cephesi prog ra m ı doğru v e m i l l i b i r progra m d ı . «Iki y ü z a i le»nin d ı ş politika programı ise, m i l l i menfaatlere aykırı i d i , vata n ı m ız ı iflôsa s ü rü k l üyordu. Bugün de, kol l ektif güven l i ğ i n kuru l ması b i r zoru n l u l u k değ i l m i d i r ? I k i b l oka böl ü n m ü ş b i r Avrupa yerine, NATO·yu. Va rşova Paktı n ı kaldırı p. bütün ü l kelerin güvenliğini garanti a ltına a lacak b i r kollektif g üven l i k a n l a şması n ı n kabul edil mesi daha sa ğ l a m bir çözüm yolu olmaz mı? Işçi sınıfı n ı n çıka rl a rı milli çıkarlarda n ayrı la maz. Bu i ki çeşit çıkar. barışı gerektird i ğ i ne göre. b u barışı sağlayacak pratik yollar b u l m a k b i r zoru n l u l u ktur. Bu
bakımdan.
H a l k Cephesi dönemi ndeki
dış
politika
sorunlarının
incelenmesi fevka löde fayda l ı o l u r. O tarihte olduğu g i b i . bugün de d ü nya birbiri ne karşıt i ki politika a rasında böl ü n m üştü r : Viyetnam olayları ışığında açıklı kla beliren bir m üdahale ve s a l d ı rı politikası - bir de barışı savu nan bir politika. Otuz yıl önce olduğu gibi bugün de barışı savun a n l a r - nedeni ne o l u rsa olsun - saldırı l a ra cephe a l a n - nedeni ne o l u rsa olsun - m i l l etlerarası i l işkilerin değişti rilmesini istiyen
bütün
g üçlerin
desteğ i n i isteme k zorundadır. Hiç şüphesiz. otuz yıl öncesine göre. bugünkü m i l itarist Almanya eskisi kadar büyük bir teh l i ke teşkil etmiyor. Ama yine de bir teh l i kedir. Oysa I ki nci D ünya Savaşından son ra Alman teh l i kesini büsbütün yok edecek sağlam tem e l lere oturtulmuş b i r barış kurula b i l i rd i . Bonn hükü meti. Av rupa haritası n ı n tekrar ele a l ı n ma s ı n ı . kendisine nükleer silôh veri l mesi ni istiyor. Alman ma hkemelerince mahkum ed i l m i ş nazi h a rp suçl u l a rı n ı . katillerini bile serbest b ı ra kı yor. B u şartlar içinde. barış u ğ ru na yürütülen savaşta büyük bir uya n ı kl ı k. süreli bir faaliyet zoru n l u l u k h a l i ne geliyor. Çocu klar baba l a rı n ı n geçirdiği tecrübelerden ya ra rlanmasını b i l m e l i d i r. H i ç şüp hesiz. Halk Cephesi şanlı a n ı l a r bıra ktığı ; o dönemde işçi ve " demokratik ha reketleri büyük başarı l a r eld e ettiği halde ; b u g ü n kü şartl a r içi nde. yeni kuşa kların ödevi. tekrar H a l k Cephesini kurmak değ i l d i r. Bugünkü kuşa klar kendilerine düşen büyük ödevi daha iyi yerine geti re b i l mek için. H a l k Cephesi tecrü besinden çıka rı lacak derslerden fayd a I a n m a l ı d ı r : Bu b ü y ü k ödevleri ise. işçi s ı n ıfı n ı n ö n c ü rol ü n ü ta m a n l a m ıyla oynaya bileceği. ü l keyi hızla sosya lizme doğru götürebilecek gerçek bir demokrasi kurmak üzere. tekel-aleyhtarı bütün m i l l i güçlerin. birleşmiş b i r işçi sı nıfı n ı n etrafında to p l a m a ktı r.
670
O Z E L S AY F A L A R ı M I Z
iran Halk (Jude) Partisi Merkez Komitesine
Değerli yoldaşlar! Çetin savaşlarda çel i kleşmiş ola ri I ra n kom ü n istleri n i n kurduğ u I ra n H a l k (Tude) Partisi, 2 5 y ı l d ı r kardeş I ra n halkının e m perya l izm v e gericilik zincirlerinden kurtu lması için, milli bağımsızlık, sosyal i lerleme ve barış u ğ ru nda mücadele etmektedir. 1 941 yılı nda Tude Partisi I ra n halkının somutlaşmış hayati b i r ihtiyacı o l a ra k doğdu. Kitleler arasında kesif bir teşki lôtlanma faaliyetine g i rişti. Ve nispeten kısa bir za manda I randa g ü çlü bir siyasi parti, Yakın-Doğuda, emekçi kitlelerin menfaatlerini savunan en büyük siyasi bir teşkilôt hal ine geldi. Em perya l iz m i n bu bölgede en teh l i keli ve a m a nsız b i r düşmanı olara k ortaya çıktı. I ra n l ı yoldaşlar, emperya l izme ve gerici liğe karşı savaştaki bu başarı l a riyle, derin g iz l i l i k şartları altında, ağır baskı ve terör havası içinde aynı d üşmanlara karşı mücadele eden biz Türk Komün istlerine yeni b i r kuvvet ve memleketi mizin d iğer h ü rriyetsever, barışçı g üçleri ne hamle verd i ler. Tarih içinde oluşan ve h a l klarımızı bi rbirine yaklaştıran bi rçok ortak özellikler, diğer sosyal ve politik etkenler her i ki m e m leketin kaderlerini de bi rleştiriyor. Biz Türk kom ü n i stleri, I ra n h a l k ı n ı n m ücadelesini ve o n u n şa n l ı öncüsü Tude Partis i n i n ça lışmalarını özel b i r i l giyle v e d i kkatle izle mektiyiz. Tude Partisi 25 y ı l l ı k va rlığı boyunca, zor, fakat şerefli b i r savaş yol u n dan geçti. Bu yıl l a rda, em perya l izme karşı, h a l kl a rı m ızın bağımsızlığı için, m i l letlerarası kom ü nist ha reketi nin birliği u ğ ru nd a ki ortak mücade lemizde pa rti leri miz a rasında kardeşçe i l işkiler kuru l muştur. I ra n halkının deri n sevği ve güvenini kaza n m ı ş olan Tude Partisi, mem leketin diğer ilerici kuvvetleriyle birlikte, halk düşmanları na karşı ama nsız m ücadelesine
b u g ü n kü
çok şiddetli terör şartları
a l tı nda d a devam
etmektedir. Bugün h ü rriyet, ada letli bir sosyal düzen uğrunda savaşan h a l kl a rı n ku rtu l u ş hareketlerini boğ mak i ç i n emperya l i z m i n gösterdiği ü m itsiz gay retlere karşı d ü nyanın bütün n a m u s l u insa n la r ı n ı n ayağa k a l ktığı, Ameri671
kan ordularının Viyetnamda şehirleri ve köyleri napolm bombalariyle yok ettiği, sa/dı rı/a rın ı gen iş /ettiği, dünya barışı n ı tehdit ettiği b i r s ı rada, Marksizme-le n i n izme, proletorya enternasyonalizmine bağlı Tude Partisi, I ra n halkı n ı n emperya lizm boyu nduru ğ u na karşı açtığı savaş bayrağ ı n ı yü ksekte tutma kta d ı r. Tude Partisi, m i lletlerarası kom ü n i st ha reketindeki birliğin kuwetlend i ri l mesi u ğ runda, dogmatizme, revizyonizme, her türlü oportünizme ve fraksiyoncu hareketlere karşı mücadeleye aktif olarak katı lıyor. Tude Partisi, Iran halkı n ı n e n hayati menfaatleri için deva m l ı ve se batı i olara k çalışan biricik partidir. Yöneticilerinden birçoğu Şah ceııadları tarafı ndan öldürül müş,
bin lerce üyesi zinda n l a ra atı l m ış,
i ns a n l ı k-dışı
işkencelere u ğ ratı l m ı ş ve u ğ ratı l m a ktad ı r. Fakat ne işkenceler, ne idam lar, I ra n kom ü n i stlerini yol l a rından a l a koymadı ve ala koyamaz. Halkın bağrından doğ muş, bağrında beslenen ve eşsiz kahra manlar yetiştiren bir parti n i n m ücadelesini hiçbir kuwet d u rd u ra maz. Husrev Ruzbeg'in, Taki I ro n i ' nin, Siya ma k'ın, M u başiri'nin, Vekili'nin, Veziryan'ın ve eşit şart lar altında olmayan bir savaşta şehit d üşmüş diğer bi rçok kahra ma n ların adları d ü nya kom ü n i stleri n i n hatıralarında daima kalaca ktır.
Biz Türk komünist/eri, ortak düşmanla mücadelede hayatlarını veren i ra n l ı yoldaşla rımızın hatıraları önünde saygıyla eğiliriz. Değerli yoldaşla r ! Bizler de, memleketimizi Amerikan sald ı rganları n ı n ta l i mg a h ı haline getiren, u ğ u rsuz ve tekinsiz b i r NATO ve SENTO politikası, a nti-komünizm politikası güden gerici çevrelere karşı savaşıyoruz. Bu çevreler, bu politi kalariyle Türkiye' nin bağı msızlığ ı n ı n yok olmasına, memleket ekonomisinin çökmesine, halkımızın sefalete sürüklenmesine yol açmışlardır. Biz Türk ko mün istleri, Iran kom ü n i stleri nin, m i l l i bağı msızl ı k, demokrasi ve sosyal ilerleme politikası için, barış içinde yanyana yaşama politikası için mücadele etmekle Iran halkının g erçek ve haklı emellerine ve hayati menfaatleri ne hizmet ettiklerine ina nıyoruz. Türkiye Komü nist Partisi Merkez Komitesi, bütün Türk ko m ü n i stleri adı na, kardeş Tude Pa rtis i n i n 25. ku rul u ş y ı l ı n ı ca ndan kutlar ve sizlere haklı savaşınızda büyük başa rılar d i ler. Yaşasın I ra n Halk (Tude) Partisi ! Yaşasın I ra n h a l k ı n ı n m i l l i ve sosyal kurtuluş u ! Yaşasın m il letlerarası kom ü nist hareketinin birliği ! Kardeş seıamlariyle TORKIYE KOMONIST MERKEZ KOM ITESI
30 Eyl ül 1 966.
672
PARTısı
ıÇiNDEKI LER
Ivan Vasileviç Kapitanov SBKP. XXi i i . Kongreden sonra .
609
Osman Babiker
627
Emperyolist o l eyhtarı g ü çlerin birleşmesi . Alfredo Cas tro
635
Diktatörlüğe karşı yürütülecek savaşın taktiği .
M I LLI K U RTU L U Ş HAR E K ETI B U G O N Kha/ed Mohi EI-Din Mısır devri mi - gelişmesi ve olanakları .
.
.
.
•
.
.
.
.
•
642
ı Ş Ç ı V E K O M O N i ST PARTI L E R I N D E Georges Cognisf Fra nsa'da h a l k cephesi nin taş ı d ı ğ ı a n l a m .
659
O Z E L S AY F A L A R ı M I Z TKP Merkez Komitesinin Iran Halk (Tude) Parti sine
gönderdiği kutlama mesajı .
671
B A R I Ş
V E
S O S Y A L I Z M
P R O B L E M L E R I
Ingilizcesi: Central Books Ltd ., 37 G rays I n n Roa d , london, W. C. 1 . Ita/yancası : libreria Rinascita, Via delle Botteghe, Oscure 2. Roma A/mancası: «GLOB US»-Vertrieb a u slönd ischer Zeitschriften, Wien XX. Höchstödtplatz 3 Yunancası (Kıbm'ta) : laikon Praktorion. Tricoupi Street. 53 r
.•
N i cosia
Rusça s ı : Stredi sko p r o rozsirovani t i s k u , Pra h a 6. ThakUrOva 3 Fransızcası: Societe d' Edition et d ' Enformation 9, Boulevard des ltaliens Paris (2e) Ispanyolcası : Ediciones Pueblos U n i dos Casi l l a Correo 589, Montevideo Japoncası: N a u ka ltd ., 2. K a n a d -Zin bocho 2-chome, Ch iyod a - ku , Tokyo /sv eç dilinde: Arbeta rkultur, Söderarmsvagen 36, Joha nneshov 6, Stockhol m Bulgarcası: Raznoiznos, I, Rue Tzar Assen. Sofia Türkçesi: « Y E N i Ç A Ö " - Stred isko pro rozsi rova n i tisku, Praha 6, Thakurova 3
Fiyatı 1 lira