YENİçAG •
C. Gibson
•
Vi.
•
SSCB işçi sınıfının bugünkü durumu
•
Fransız Komünist Partisinin geleceği
V. Kuçko:
-
Suhodeef:
Savaşa yeni gücler katılıyor
Lenin'in doğduğu şehirde
Oze l s a y f a l a r ı m ız
•
Dünya proletaryasının emek bayramı ve devrim marşı
•
Enternasyonal
•
S. üstüngel:
likidatör-bozguncu akımlarla savaş
5 (59) Ma yıs
1969
BARIŞ
VE
SOSYAL
ZM
PROBLEMLER
Bu
say覺daki baz覺 imza/ann kim/ik/eri:
Con Gibson Ingiliz gazetecisi
Valentin Ku癟ko Sovyet ta ri h癟isi
YENi
Bütün ülkelerin proleterleri, birleşinizi
5 (59) Mayıs
ÇAl
1969
Komünist ve işçi partilerinin teori ve enformasyon dergisi
Savaşa yeni yeni gücler katdıyor
Con Gibson - Yolentin Kuçko Gelişmiş kapitalist ülkelerde işçi sınıfı, 1 Mayıs
1 969
Bayramını sınıf
savaşının gergin havası içinde kutladı. Esasen, güçlü, çetin, uzun süreli, örgütlü ve belirli amaca yönelmiş grevler, çağımızda bu memleketlerin en karakteristik özelliğini teşkil ediyor. Olgunlaşmış sorunların çözümünü ve emekçilerin haklı isteklerinin karşılanmasını engelleyen tekel-devlet kapi talizminin direnişiyle karşılaşan sosyal-ekonomik istekler mücadelesi, çoğu zaman, büyük tekel sermayesinin egemenliğini temellerinden sarsan siyasi aksiyonlar düzeyine yükseliyor. Reformist burjuva ekonomistleriyle sosyolog ve tarihçileri, gelişmiş kapi talist ülkelerdeki emekçilerin, öncelikle işçi sınıfının, artık tarihte aktif rol oynayamıyacaklarını, pasifleştiklerini iddia ediyorlardı.
Fakat onların,
geniş ölçüde propaganda edilen bu .. kehanetleri.. yanlış çıktı. Yine aynı teorisyenler, «sınıf savaşının sona ermesinde.. bilimsel-tekno lojik devrimin önemli bir rol oynayacağını ileri sürmüşlerdi. lôkin, bu dev rim de, hiçbir sosyal probleme çözüm getiremedi. Aksine, kapitalizmde, emekle sermaye, üretimin toplumsal harakteriyle özel kapitalist mülkiyeti, tekelci burjuvazinin çıkarlariyle öteki halk tabakalarının menfaatleri ara sındaki çelişkiler daha da şiddetlendi. Bilim ve teknik alanındaki ilerlemeler, üretici güclerde büyük yenilikler meydana getirdi. (Bilindiği üzere, insanlar, üretici güclerin en önemli unsurudur.) Oretim cıhazından başka, işçi sınıfı da nitel bakımdan yeni vasıflar kazandı, mesleki ve genel eğitim düzeyi yükseldi. 21
321
Fakat, bir yandan do, bilimsel-teknolojik devrimin sosyal sonuçlarının bütün ağılığı do, geniş emekçi yığınlarının, özellikle mesleki hazırlıkları (kalifikasyonları), yaşları ve öğretim dereceleri çağdaş kapitalist üretiminin isteklerine uygun olmayan emekçilerin omuzları üzerine çöktü. Bu devrim, tekelci sermayeye eşi görülmedik kôrlar getirdi, sömürünün şiddetlenme sine, emeğin gerginleşmesine, çoğu yerlerde işgününün uzatılmasına ve işsizliğin artmasına yolaçtı. Silôhlanma yarışı, büyüyen bürokrasi ve askeri polis erhazının masraflarını karşılamak üzere ayrılan üretim dışı harca moların artışı, buna karşılık halk öğretimi, sağlığı koruma, konut ve kamu kuruluşları için tahsisat azlığı buna eklenir ve bir dünya termo-nükleer harbi tehlikesi yaratan emperyalizmin dış politikasının saldırgan karakteri de dikkate alınırsa, kapitalistler dünyasının her köşesinden nefret dolu protesto seslerinin neden yükseldiği daha iyi anlaşılır. Tekellere karşı yürütülen savaşın öncü gücü (avangardı) işçi sınıfıdır. Günümüzde, grevler sadece ayrı ayrı fabrikaları ve üretim kollarını kap samakta kalmamakta, aynı zamanda ve çoğu zaman ulusal ölçüler almak tadır. 1 958-1962 yılları arasında bu çapta 80, 1 963-1 967 yılları döneminde ise 163 grev meydana gelmiştir. Kapitalist ülkelerde sınıf savaşının artık şiddetlenme aşamasına girmiş bulunduğu grev istatistiklerinden anlaşıl maktadır.
1 968 yılında, grevlere ve bunlarla aynı zamanda yapılan barışçı protesto ve gösterilere 58 milyon kişi katılmıştır. Bu eylemlerden çoğu sanayice gelişmiş kapitalist ülkelerde olmuştur. Son yıllarda emekçiler, işte bu yer lerde, yani kapitalizmin kalelerinde en güçlü savaşlarını vermişlerdir ve vermektedirier. (Yan sayfadaki tabloya bak.) Kapitalist ülkelerin çoğunda, özellikle Fransa ve ıtalya'da, emekçilerin, yönetici çevrelerin politikasından nefretleri, büyük sosyal ve politik sar sıntılar halinde belirmektedir.
1 968 yılının Mayıs ayında Fransa/do sosyal-politik hayatı temelinden sarsan ulusal greve, Fransız emekçilerinin hemen hemen yarısını teşkil eden 9 milyon işçi katıldı. Işçiler, grev komitelerinin yönetiminde yüzlerce fabrikanın idaresini ellerine aldılar. Bu savaş sırasında, savaşkon sınıfsal sendikaların büyük rolü ve emekçilerin menfaatlerini koruma mücadele sinde belirli hedefler uğrunda yığınları örgütleme yetenekleri olanca gücü ile bir kere daha kendini gösterdi. Polis baskısına uğrayan üniversite öğrenerferin,in bütün işçi sınıfı ve tüm sendikalar tarafından desteklenmeleri, elbette ki, sebepsiz değildi. Hükü metin ve işverenlerin güttükleri sosyal-ekonomik politikanın yarattığı mem nuniyetsizlik, işçi sınıfı çevrelerinde on yıldan beri bir Çığ gibi büyümek tey di. Zaman zaman patlamalar do oluyordu. 1 963 yılındaki bütün maden işçilerinin grevi, emekçilerin milli çapta birleşmelerinin ilk örneği idi. özellikle, Fransa'nın en büyük sendikaları olon Genel Emek Konfede rasyonu ile Fransız Demokratik Emek Konfederasyonu arasında, ortak bir programa dayanılarak eylem birliği yapılmasiyle ilgili anlaşmanın 1 0 Ocak
322
Grev hareketlerine katt/ma/ar(l) (Milyon kişi) yıllar
Bütün kapitalist d ünyasında
Sanayi a l a nında gelişmiş ü l kelerde
1 958 1 959 1 960 1 961 1 962 1 963 1 964 1 965 1 966 1 967 1 968
25-27 35-37 54-58 50-53 54-56 56-58 55-57 35-37 43-45 46-47 57-58
1 3,5 1 6, 0 43-46 41 -43 41-42 41 -43 35-36 1 9-20 27-28 30-31 43-44
1 966 tarihinde imıalanmasından sonra, emekçilerin, fab ri ka la r ve sendika federasyonları düzeyindeki orta k a ksiyonları sıklaşmıştı. 17 Mayıs 1 966, 23 Kas ı m 1 966, 1 Şubat 1 967 ve 7 Mayıs 1 967 tarihlerinde yapılan aksiyon l a r, olağanüstü kara rnamelere karşı Ekim 1 967'de düıenlenen eylem birliği haftası, Genel Emek Konfederasyonu ile Fransız Demokratik Emek Kon federasyonunun g i rişimiyle yine Ekim 1 967'de örgütlenen eylem birliği günü, Mayıs 1 968'deki büyük patlayışa yol açan aşamalardı. Yıl l a rdan beri hükümete ve işverenlere ya pılan, fakat reddedilen emekçi istekleri b irikmiş ve n ihayet Mayıs olaylarını yaratmıştı. Dört m i lyon emek çinin iş ücretleri rezilce düşüktü, her b i ri nin eline ayda ortalama 600 fra n k geçiyordu ki, bununla en basit geçim şartları bile sağlana mıyordu. Grev ciler, iş ücretlerinde genel b i r yüksetme yapı l masında ısrar ediyorl ardı. Bunu isterken de şu g erçeğe dayanıyorlordı: Fransa'da üretim 1 958'den itibaren yüıde 63, emek verimliliği de yüzde 50-60 a rttığı halde, pek çok
(1) Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi'ne bağlı Uluslararası Işçi Hare keti Enstitüsünün incelemeleri de, emekçilerin yığı nsal eylemlelerinin ölçüsü ha kkında buna yakın sonuçlar vermiştir. Gelişmiş kapitalist ü l keler hakkı n daki resmi veriler, sendika istatistiklerine ve basın haberlerine dayanıla rak, ta mlamalar yapı l ı p düıeltil miştir. Orneğin, yarım saat, b i r saat, b i rkaç saat süren, fakat günümüz şartl a rı nda önemli bir rol oynayan kısa süreli g revlere, işçi ve memurlarla birli kte b u n l a rı n aile efradının, emeklilerin, türlü toplu msal örgütler temsilcilerinin katıl m a l a riyle emekçilerin belirli istekleri uğru nda yapı la n «ıtalyan usulü .. yürüyüşlere ve g revlerle yanyana yapılan diğer yığ ı nsal protesta şekillerine katılanla ' ra ka m l a ra ilôve edil miştir. •
21'
323
kategorilerdeki emekçilerin iş ücretleri 1 957 yılı d üzeyinde kalmıştı. Bun dan başka, emek ücreti ödemesindeki bölge fark l a rı n ı n kal d ı rı lması, ücret ler azaltılmadan iş hoftasının ka nunda ki 40 saate indiri l mesi (Fra nsa'da i ş haftası ortalama 46,7 saat sü rüyor), 34 milyon emekçinin ve oile üyele rinin menfaatlerine za ra r veren alağanüstü kararnamelerin yürürlükten ka ldırı l ması, iş h a kkını n g üvence (teminat) a ltına alınması isteniyordu. Fransız işçi sınıfı , 1968 yı l ı n ı n Mayıs-Haziran aylarındaki eylemleriyle şunu kesin olarak ıspat etti ; işçi sınıfı, e n başta gelen a nti-kapitalist güctür ve toplu m u n öteki tabaka l a rı, kendi i lerici emel lerini ancak onun yönetim inde g erçekleşti reb i l i rler. Fakat, Fransa'daki solcu güderin ayrışı k d u ru mu, yığı nsal ha reketin gelişmesi üzerinde ol u msuz etkide bulundu. Sol cu g ü derin ortak bir demokratik programa sahip olmayışıarı, onları tekelleri n egemenliğine karşı etkin b i r savaş yürütme olağanından yoksun etti. Ote yandan, politi k ve ekonomik egemenliğin kal d ı raçlarını elinde tutan tekelci sermaye, grev sırasında kaybettiği m i lyarları geri o l maya ve yeni yen i körlar sağlamaya m uvaffak oldu. Greveilerin kazandıkları yüzde 14 ücret yükselişiy!e genişleyen satm a!ma imkô.n!arı, fiyat artış!arı yüzün
den, daha 1 968 yı/ının i ki nci yarısında yarı yarıya (yüzde 6) azaldı. Fransız Komünist Partisiyle Genel Emek Konfederasyonu tarafından tek lif edilen, bütün işçi sınıfı nı, bütün solcu muhalefeti, FransIt halkının büyük çoğu n luğu tarofından desteklenecek ortak bir progra m etrafında bi rleştirecek birliğin ne derecede gerekli olduğu, Mayıs olayla rı sırasında açı kça ortaya çıktı. ırtica kuvvetleri, olayları n fırtınaları a rasında tek bir blok halinde birleşivermişti. Bu birleşme ka rşısı nda, devletin sınıflar-üstü bir örgüt olduğu ve hiçbir ayrıl ı k gözetmeden vata ndaşlar a rası nda ara bu lucu luğu yaptığı hakkı ndaki hayalleri tuzla buz etmiş ve devletin, ka pitalist sın ıfı nın bütün işlerini idare eden bir komite duru munda bulunduğu ger çeğini bir daha ortoya koymuştu. Bu yüzden, böyle bir birleşme karşısında işçilerle demokratik gliderin bölünmüş d u ru mda kalmaları affedi l mez bir ısraftı. Kuvvetlerin böyle çarçur edilmesi de, tekeller eleyhtarı savoşın geliş mesine i mkôn vermiyordu. Savaş biçi mleri ne gelince, Fransız KomUnist Partisi Merkez Komitesinin Aralık 1968'de yapıları plenumunda Valdek Roşe yoldaşın belirttiği g i bi, «Ekonomik g revlerle pol iti k g revlerin diğer savaş biçi m leriyle birleştikleri zaman, yığınsal hareketlerin ve sosyalizm yol u n u açabilecek a nti-mono polist hükümetler kurma m ücadelesinin yaygın bir hal a l masında son derecede önemli bir rol oynayabi leceklerini Mayıs olayları açıkça ortaya koymuştur.» Valdek Roşe, geçenlerde yayı nlana n «Fransız Komünist Partisinin Gele ceği» adlı kitabında da şöyle denmekte d i r : «1 968 baharındaki g revler bütün ü lkeyi sarsmış ve zara rlarını artık herkesin bildiği teke l lerin egemen liğini yıkmaya ve yalnı%: kapita list oligarşinin kôrlarını ve gücünü a rttırmak a macını güden devletin karakterini değiştirmeye doğru yönel miştir.» Böyle 324
bir duru md a Komünist Partisi ne yapmalıydıi Valdek Roşe, bunu da şöyle ceva plandı rıyor: «Birinci, emekçi isteklerinin derhal yerine getirilmesini sağla m a k için, savaşlarını a ktif olara k desteklemek. Ikinci, politik a la nda, de Gol rejiminin yerine, halkın i radesine daya n a n ve sosyalizm yolunu aço bilecek gerçekten demokratik bir rejimin kurulması hedefini g ü den ortak bir program etrafında savaş yürüten bütün gücler arasında eylem birliği sağla m a k ... Fransa'daki sendikal a r a ra sında bir sendikalar cephesi kuru l ması yönün deki çalışmalarına a ra vermeyen Genel Emek Konfederasyonu, 12 Şubat 1 969 tarihini u lusal eylem günü olara k ilan etti. Geçen yılın Mayıs ayı nda elde edilen kazan ım ların genişletilmesi, iş ücretlerinde esnek bir ta rifenin uygul a n m ası, fiyat a rtışlarının ücret/ere yansıması giBi, Genel Emek Kon federasyonunun (GEK) ortaya attığı şia rla r, geniş emekçi yığ ı n l a rı tarafın dan desteklendi. 12 Şubatta yapı la n grev ve gösterilere, GEK örgütleriyle birlikte «Fors Uvrier..in ve Fransız Demokratik Emek Konfederasyonunun taban örgütleri de aktif olara k katıldı lar. (Buna ka rşı l ı k bunları n Konfede ral yöneticileri GEK'nun bu g i rişimini desteklemediler). Şubat ayının i kinci yarısında ve Mart'ın ilk g ü nlerinde Mans'ta «Reno» fa brika l a rı nda, Soşo'da "Pejo» işletmelerinde ve demi ryolu taşıtında büyük g revler yapı ldı. Şubat g revleri, sendika temsilcileriyle işverenler ve hükümet temsilcileri a rasında Mart'ta yapılan görüşmelere yön verici bir ihtardı. Fakat, işveren ler ve hükü met, frankın istikrarsızlığını ve Fransız ekonomisini rekabete dayana bilecek hale getirmenin gerekli olduğunu i leri sürerek, emekçilerin, ücretlerinin yüksetil mesiyle i lgili isteklerin i reddettiler. Tekeller burjuva zin i n bu uzlaşmaz tutumu üzerine, milyonlarca e mekçi, GEK, FDEK ve «Fors Uvrier»in çağrısı ile ii Ma rt'ta g rev ilan etti. Birçok üniversite ve gençlik örgütü de bu ha reketi destekledi. Fransa'da birl i k, i şte böylece, yığınsal g revlerin ateşi i çi nde g üden mekte ve emekçilerin zaferi için gereken şartlar olg u nlaşmaktadır.
* Fransız emekçileri n i n elde ettikleri tecrübe, ıtalya başta olmak üzere, diğer ülkelerde uygulanıp geliştiriliyor. ıtalya işçi hareketi, memleketteki üç büyük sendika n ı n, 20 yıl l ı k bir ayrışmadan sonra, 1 968 yıl ı sonbaha rında birleşmesi sayesi nde i leri doğru önemli bir adım atmış oldu. Grev hareketi, 1 967 yı l ı n ı n son aylariyle 1 968'in ilk aylarında ca nlanmaya baş ladı ve Kasım 1 968'de milyonlarca emekçinin katıl masiyle yeni bir aşa maya girdi. Bütün memleketi kapsayan bu büyük grevler sırasında emek çiler, sosyal sigorta işlerinin kökten iyileştirilmesini, sadaka düzeyindeki emekli maaşlarının yüksetilmesini ısra rla istediler. 14 Kasımda u lusal g reve bu şia rlarla 12 milyon kişi katıldı. 5 Şubat 1969'da grevde yeni bir atı l ı m m eydana geldi : Güneyinden kuzeyine kadar hemen hemen bütün ıtalya'da emekçilerin yüzde 80'ini teşkil eden 18 milyon kişi g rev halin325
deydi. Ayrıca, Roma, Milana, Tarino, Cenova, Palermo, Floransa, Venedi k ve d a h a b i rçok şehirde yığ ı nsal miti ngler, toplantı ve gösteriler yapıl ı yordu. Vla d i m i r I I iç Lenin'in u lu slara rası devri m ha reketine yaptığı uya r m a l a rda olduğu gibi, «proleter ajitasyon, sarsmo, bi rleşti rme ve savaşa çekme metodu» bu şehirlirde de yürürlükte bulunuyordu. 1 2 Şubatta ıtalya yeni b i r g rey dal gasiyle temelinden sa rsıldı. Güne y ıtalya'daki düşük ücretIerin yüksetilmesi isteği 5 milyon emekçi tarafı ndan desteklendi. Sosyal sigorta sisteminde demokratik reform yapıl ması ve emekçilere bu meselenin çözü müne katı lma hakkı nın veril mesi için yürütülen müca dele, i ş ücretlerin in yükseltilmesi, emek ödenmesinde bölge fa rkları n ı n ka ldırı l ması, e m e k gerg in liğine son veri lmesi, iş g ü n ü n ü n kısa ltılması ve herkese iş sağ lanması i stekleriyle birleşti. M i lyonla rca italyan emekçisini b i rb i rine kenetleyen b u m ücadele kısa zamanda büyük bir politik önem kazandı. Şehi rden şehre, bir sanayi bölgesinden ötekine sıçrayan g revler sı rasında fabrika lar g revciler tarafından ele geçiriliyordu. ıtalya Bakanlar Kurulu, nihayet, 1 6 Şubat 1 969 günü, sendika temsi lcilerinin d e oyu nu olarak, emekl i l i k sigorta lar sisteminde iyileşti rilrıieler yapılması ile ilgili kanun tasarısını onayl a m a k zorunda kaldı. Bu sonuca, ülkede sınıf güc leri a rasındaki ora n ı n emekçiler lehinde değişmesi sayesinde u laşıimıştı. ıta lya'da sınıf savaşı, büyük sosyal sarsıntı lar yaratma olanaklarını da özünde taşımaktadır. Çünkü, geniş emekçi tabaka ları ıtalya'daki gidişat tan memnun değildir. Fransa'da olduğu g i bi ıta lya'da da, halk, bütün sosyal -politik sistemde köklü dönüşümler ya pılmasını istemektedi r. Tekelci sermaye ile ulusun çoğunluğu a rasındaki çelişkiler o derece gerginleş m iştir ki, a rtık bunların çözüm sırası gelmiştir. Luici Longo yoldaş, ıta lya Komünist Partisinin (Şubat 1 969'da toplanan) XII Kongresinde bu konuda şöyle demişti r : «ıta lya'da sosya lizmin g ü ndemde bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Sosya l izm, geniş h a l k yığ ı n la rı n ı n bili ncinded i r ; çünkü onlar, memleketin temel meselelerinin, toplumda sosya list dönüşüm yapı lmadan çözü mlenemiye ceğini a n lıyorla r. öte yandan, Antonio G ramşi'nin söylemiş olduğu gibi, tekelleri ve en gerici tutucu çevreleri ya lnız başlarına bıra kacak (tecrit edecek) b i r g ücIer bloku yaratmadan, kendi menfaatleri ta·rafı lere karşı iti len bütün gücIer işçi sınıfı etrafında bi rleşmeden böyle dönü şüml eri n yapılamıyacağ ını biz de a n lıyoruz. Demokrasi savaşı ile sosyalizm savaşı a rasındaki b u bağ lantı, bizi sosyalizme götüren itaıyon yolu politi kamızın can d a ma rıdır. Biz, sosyalizme doğru b u yoldan - çetin ve g üçlü yığı nsal demokratik çarpışmalar yolundan - i1erliyeceğiz».
* 1 968 yılının sonl a rında ve 1 969'un ilk aylarında Ispa nya'daki sınıf sava şında b i r şiddetlenme görüldü. Astu riya madencileri n i n g revleri, ü lkenin d iğer sanayi bölgelerindeki emekçi leri n yığınsal aksiyonla rr, derebeylik 326
i l işki lerini tamamiyle ortadan ka ldıracak köklü toprak reformu isteyen köylüler arasında artan hoşnuksusluk, ayd ı nlar a rasında, katolik kilisesi çevrelerinde ve ordudu Franko a l eyhtarlığının a rtması, faşist diktatörü, ü l kede olağanüstü d urum iıan etmeye sevketti . Falanga'nın yöneticilerin den biri olon Ha berler Baka n ı Frega Ivibame'nin belirttiğ i g i bi , bu tedbir, Fransa'nın Mayıs 1968'deki d u rumuna benzer bir d u ru m u n önlenmesi için a l ı n mıştı. Fakat, zorbalığı n şiddetlendirilmesine, işçi sınıfı ile demokratik i lerici tabakalar, direnişlerin i artırmakla karş ı l ı k verdi ler. Ve Franko rejimi, Bilbao'da, Barselona'da ve daha başka bölgelerde birçok grevle yüzyüze geldi. Şubat ortal a rında Ispanya'daki g revlere 1 00 binden fazla i nsan katılmıştı. Franko'nun sıkı yönetimi, bütün anti-fran kist g üCıerin dayanış masını daha da kuwetlendiriyord u . Kısacası, 1968 yılı, Fransa, ıtalya ve Ispanya'nın tarihinde bir dönümün başlangıcı oldu ve b u ül kelerdeki işçi sınıfının önü nde yeni perspektifler açtı, bütün u l uslararası işçi hareketini son derece değerli tecrübelerle zengi nleştirdi. Şimdi I ngi ltere'nin durumunu da gözden geçireli m . Bu ü lkede b ü y ü k sanayi kumpanyaları n ı n birleşmel �ri, büyüklerin küçük leri yutmaları sonucunda sermaye hızla yoğunlaşmakta, bu arada devletin ekonomiye müdaha leleri de artmaktadır. 1968 yılında 4 m ilyar funt ster !ing aktifi olan kumpanya l a r birleşmiştir. Halbuki 1964'te bu birleşme 1 milya r funt sterli n g ölçüsünde olmuştu. Işte Ingi lterenin zamanımızdaki ekonom i k d u ru mundaki öze l l i klerin en bel l i başlılarından biri budur. Tekelci sermaye i çi n b i rleşme yeni b i r Eldorado'dur. Iyi ama, bu birleş meler yüzünden işlerini kaybeden (vasıflı, vasıfsız) işçiler için, gayet tabii, ayni şey söylenemez. 1966 yılından beri i ngiliz sanayiinin sadece iki dalında-makine yapımcılığı ve elektro-teknik kol larında 63 bin işçi sokağa a tı l mıştır. Vilson h ükümetiyle büyük tekeller arasınd a ki hiç de kutsal ol mayan itti fak, Leybarist partinin (Ingiliz Işçi Partisinin) seçim lerde daya nağı olan işçiler a rasında derin bir hayal k ı rıklığı yaratmıştır. H a lbuki Vilson ve omuzdaşları muhalefette bulundukları sırada, «herkese iş.. vaadi nde bulun muşlar, millileştirmeyi genişleteceklerine ve tekellerle mücadele edecek lerine söz vermişlerdi. Şurası da inanıımayaca k gibidir a m a , doğrudur: Işçi sınıfı n ı n oyları sayesinde i ktidara gelen hükümet, şimdi seçmenlerine karşı cephe almıştır ve büyük sermaye ile ittifak halinde çalışmaktadı r. Vilson ve hükümetindeki arkadaşları, adeta g ü m rükten mal kaçırır gibi, fiyat ve gelirler politikası ve işçi ücretleri nin dondurulması politikasiyle ilgi l i bir kanunu Ava m kamarası ndan çıkarttı lar. Vilson hükü meti, 1968 yılında «Mücadele yerine.. başlığını taşıyan sendika a leyhtarı bir beyaz kitap yayınladı. Sınıflararası barışın bir nevi progra m ı olon ve sendikaların g rev hakkına ket vuran bu belge, büyük sermaye çevreleriyle Muhafazakar 327
Parti yöneticileri arasında sevinçle, tasvipte karşı landı, fakat, Treydünion lar Genel Konseyi ile sendika ların sıradan üyeleri tarafı ndan reddedildi. Büyük Britanya Komünist Partisi, işçi sınıfının geleneksel haklarına karşı g i rişilen bu ortak sal d ı rı n ı n yenilg iye uğratı l ması, sendika la rı n memleket çapında karşı-saldırıya geçmeleri ve bütün sendika yürütme komitelerinin olağanüstü toplantı yapmaları teklifini desteklemeleri için çağrıda bu lundu. Fiyatların yükseldiği ve kapitalist ka rları n ı n a rtma kta olduğu bir s ı rada işçi aylıklarının donduru l ması, Ingiltere'de g rev h a reketinin hızla büyü mesi ne yolaçtı. Grevci günü sayısı 1 966'da 2.398.000 ve 1 967'de 2.787.000 i ken 1 968 yılında 4.692.000'e yükseldi. Birleşi k Amerika'da g rev ve g revci sayısı bakımından son i ki yıl, Ikinci Dünya Harbinden sonraki i l k y ı l larla kıyaslanabilir. 1 968 de Birleşik Ame rika'da 4.950 grev yapılmıştır. Grevler daha uzun süreli olmuştu r. Işverenler yeni toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşma yoluna ya naşmamakta diren mişlerdir. Buna karş ı l ı k işçiler arasında birl i k yolunda azimli adımlar atı l m ıştır. Birleşik Amerika'da 1 967-1968 döneminde sınıf savaşının ka rakte ristik özellikleri işte bunlardır. Japonya'da 1 968'de yapılan «Bahar atılımı»na 1 1 m i lyon i nsan katıldı. (1 965'te 6,5, 1 966'da 7, 1 967'de 7,5 mi lyon.) Emekçiler, «Bah a r atı l ı mı»nda, gelenek haline gelen ücretlerin a rttırılması şiariyle birl i kte, ekonomik ve sosya l istekleri kapsayan geniş bir prog ram öne sürd ü ler. Bunda, paha lı l ığa, ü retimde kapitalist rasyonalizasyona ve sosyal sigorta sisteminin yozlaştırılmasına karşı bütün emekçilerin savaşmalan gerektiği belirtili yordu. Bu Bahar taarruzu sayesinde iş ücretlerinde yüzde 14 a rtma sağ landı. Japon sendika ları bu derecede yüksek bir ücret a rtışını hiçbir zaman elde edememişlerd i . Geçen g üzün Sohio'nun çağrısı üzerine, japonya'nın her tarafında Viyetnam h a l kiyle daya nışma miting ve gösterileri yapıldı. Bugün bütün Japon emekçileri, yürürlü k süresi 1 970 yı lında sona ermekte olan Japon Amerikan «güvenl i k a n tlaşması»na karşı sürd ürülmekte olan mücadeleye daha geniş ölçüde ve daha a ktif olara k katı lma ktadır.
* Gelişmiş kopita list ü l kelerdeki proletaryanun sınıf savaşında meyda n a gelen büyük atı lım, t ü m devlet v e tekel siste mindeki devrim buna l ı m ı n açık bir belirtisidir. Bu buna l ı m ne bir rasla ntldı r, ne de geçici bir olaydı r. Kökleri derindir ve son yıllarda sınıf savaşının şiddetlenmesine yolaçmış olan bilimsel-teknoloj i k devriminin ters döndürü l mesi imkô nsız süreçleri onu daha da derinleştirmektedir. ıstatistikler şunu ortaya koymuştur : Bütün gelişmiş kapita list ü l kelerde faal nüfus a rasında üretim araçları sahiplerinin ve serbest meslek men328
subu deni len insa n ların sayısı g itgide azalıyor. Buna ka rşı lık, ücretle çalışan emekçilerin sayısı h ızla a rtıyor. örneğin, Fransa'da Mart 1 965'de yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre, 1 962-1 968 a rası ndaki 6 yıl içinde Fransa'nın faa l nüfusu yüzde 5 arta rak 20 m ilyonu a şmıştır. Ayni dönem içinde, ücretli e mekte değ i l, kendi boş larına çalışanlar yüzde 12 azalmıştır. Ocretli emek i nsanları n ı n sayısı ise, yüzde 1 1 .9 a rtışl a 1 2.800.600'den 1 5.224.000'e yükselmiştir. iflôs eden küçü k ve orta atelye sahipleriyle çiftçi ler, zanaatçıla r, küçük tücca rlar ve önemli sayıda serbest meslek erbabı, işgücü pazarına sürük len mişlerdir. Bu suretle, ücretli işgücü bir hayli artmıştır. Bugün gençler ve kadınlar dahil, bunlar, bütün işgücü nün üçte b i rine yaklaşmaktadır. Zam a n ımızda işçi sınıfı safları g ittikçe genişleyip çoğalıyor. Bilimsel teknoloj ik ilerleme ve bilimin doğrudan ü retim gücü h a l i n e gelmesi saye sinde ü retimde sayıları h ızla a rtan memurla r, m ühendisler ve teknisyenler de işçi sınıfı saflarında yer a lıyor. Memurlarla m ü hendis-teknisyen kad royu 30-40 y ı l öncesine kadar işçilerden ayıran geleneksel duvar yaşayış ve iş şartla rının değişmesi yüzünden g itg ide ortadan kalkıyor. «Beyaz yakalar» g revlerde sık sık görülüyor a rtık. Fransa ve ıtalya'da olduğu gibi, diğer kapitalist ülkelerde de, 1 968'de ve 1 969'un ilk aylarında yapılan g revlere yüzbinlerce mühendis ve teknisyen de katılmıştır. Aydı nların politika d a n uzak d u rmaları için yıllardan beri titizlikle sürd ürülen gelenekler artık yıkılıyor. Şimdi onla r, ya ayrı sendikalar kuruyor, yahutta mevcutl a ra katı lıyorla r. Mühendis ve teknisyen kadro, ortak ve kendilerine özgü sosyal ekonomik istekler uğru ndaki m ü cadeleyi y a işçi sı nıfiyle birlikte veya bu sınıfın sosyal g ru b u olara k ona p a ra lel çizgide yürütüyor. Görüldüğü g i bi, g rev h a reketi nin sosyal yapısı genişleyip büyümektedir. Za manımızdaki g revler, memur/a rla m ü hendislerin uzaktan seyirci olduk ları geneksel işçi g revleri değildir a rtık. Şimdi g rev, işçi sınıfın ı n ve sona yide çalışan diğer emekçilerin olduğu gibi, çeşitli meslekten i nsanları n ve sosyal g ru pların da g üclü b i r siıô hıdır. Işçilerden başka v e sık sık onlarla birlikte köylüler de g rev yapmakta, şehi rlere yiyecek vermeyi red detmektedirler. öğretmenler, üniversite öğretim üyeleri, ü niversite ve lise öğrencileri de g rev yol u ile hükü metin öğretim ve eğitim politikası n ı pro testo etmektedirler. Doktorlar, basın, radyo ve televizyon akı l emeğ i işçi leri de g reve başvurmaktadır. Hatta merkezi h ü kü metin politikasın ı pro testo eden belediye başka n la rı n ı n bile g rev i1ôn ettikleri görülmektedir. Vergi haksızlıklarına karşı g revler a rtık sık sık karşılaşılan protesto olay ları d ı r. Kısacası, g rev ha reketi, zamanımızda, emekçi yığ ı nları n ı n birçok meseleler karşısında duydukları memnu niyetsizlikleri genelleştiren yığınsa l bir ifade tarzı halini a l mıştır. Ulusal çaptaki grevler ise, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki iç bunalımların aynasıdır. Henüz örgütlenmemiş olan, fakat sosyal buna l ı m l a rı n derinleşmesi süre since uyanan emekçilerin sınıf savaşına katı l m a ları son derecede önemli 329
bir olaydır. Zira kapitalist ü l ke lerde emekçilerin az bir kısmı sendika üyesidir. Fransa'da yüzde 1 7-18'i, Bi rleşik Amerika'da yüzde 20'si, Ingil tere ve Federal Almanya'da da yüzde 40 kadarı sendikalarda örgütlen miştir. Buna karşı l ı k Fransa'da 8-9 mi lyon insan, ıtalya'da da bütün emek çilerin yüzde 80-90'1 g revlere katı l mıştır. Işçi sınıfı içinde savaşçı l ı k azminin a rtması ve henüz örgütlü bir hayata alışmamış emekçilerin savaşa katılmaları , reformist sendika yöneticilerini, sözde eşit ha kka sahip bir taraf olara k görüşmelere g i rme ve ya lnız görüş meler yolu ile bir sonuca varma çerçevesinden d ışarı çıkmaya zorlamak tad ı r. Birçok h a llerde bunla r, g rev organizatörleriymiş gibi davra n m a kta d ı ri a r. Hem de sadece sendikalorla paralel değil, aynı zamanda ortak g revler örgütleme işgüza rlığı göstermektedi rier. iyi ama, yığ ı nları kendi tarafına çekme savaşında zafer, a ncak, emekçilerin menfaatlerini sonuna kadar savunanla rındır. Neteki m Fransa'da, Mayıs-Haziran olayları sonu cunda Genel Emek Konfederasyonunun üye sayısı 500 bin kişi artmı ştır. Buna karş ı l ı k Fransız Hristiyan Emekçi Konfederasyonunun yerine kuru lmuş olan Fra nsız Demokratik Emek Konfederasyonunun üye sayısı 280 bin kadar çoğaimıştır. Zamanımızdaki grev hareketinin özelliklerinden b i ri de, genç işçilerin , bunlara geniş ölçüde ve a ktif olarak katı lma larıdır. Buna, bilhassa reformist sendika la rı n eğemen d u rumda bulundukla rı Birleşik Amerika ve Kanada gibi ülkelerde ta n ı k olmaktayız. Egemen sı nıflarla uzlaşma prensiplerine dayanan mücadele şekillerini yıkıp geçen genç işçiler, yalnız tekellere değ i l , aynı zamanda satı lmış sendika yöneticilerine de a mansız davran maktadırl a r.
* Bilimsel-teknolojik devri min hızland ı rdığı ü retim ve sermaye konsantras yonu, bell ibaşlı ekonomi dallarında büyük sanayi kompleksierinin ya ratı l masını ve bunlarda onbinlerce emekçinin bir a raya toplanara k sağlam kollektifler halinde bi rleşmelerini sağladı . Bu durum şuna yolaçmaktadır: Bu sayede de işçiler, tek bir kuwet halinde faaliyette bulunmak ve daha yüksek bir örgüt düzeyinde mücadele yürütmek olana klarına kavuşmakta d ı riar. Bir fabrikada başlayan g rev, çoğu zaman bu fabrikan ı n bağ l ı olduğu tröstün diğer benzeri işletmelerinde v e geniş b i r bölgede emek çilerin çeşitli eylemlerine sebep olmaktadı r. Böylece g revler, Fransa, ıtalya, Japonya, Belçika v.s. memleketlerde olduğu gibi, genişlemekte, diğerle riyle bi rleşerek bütün ü lkeye yayılmaktadır. Pahalı teknikle donatılmış modern fabrikalarda, özellikle ü reti min kilit noktası durumundaki işletmelerde g rev teh l i kesi, işletme sahipleriyle yöne ticileri ni, işlerin durmasını ön lemek için, sendika ların isteklerini yerine getirmek zorunda bırakmaktadır. Ardarda yapı lan g revler, sürpriz-g revler ve işletme sahipleri i çi n son derecede elverişsiz d u ru m l a rda g i rişilen g rev ler, bugünkü şa rtlarda proletaryanın elinde en etki li savaş a raçlarıdı r. 330
Burjuva tearisyenleri, reformistler ve sol revizyonistler «işçi ücretleri yük sel miştir ; işçi sınıfı ve örgütleri, burjuva toplu m u enstitüleri sistemiyle bir leşmiştir, işçi sınıfı ile «orta tabakalar» birbirleriyle kaynaşmıştı r ve bütün bu nla r işçi sınıfı n ı n devri m enerjisini zayıflatmıştır» diyorlar. Fakat, işçi sın ıfı n ı n savaşiyle ilgiti reel deliller bu idiayı ya la nla makta ve Marksizmin şu klôsik prensi binin doğru l uğ u n u şüphe bırakmıyocak bir şekilde ıspat etmektedi r : .. Işçilerin m a d d i yaşayışları ne kadar iyileşirse iyileşsin C ) işçi sınıfı için en iyi şartlar dahi, onun menfaatleriyle burjuvazinin, kapital i stin men faatleri a rasındaki zıddıyeti ortadan kaldı rma makta d ı r». • • •
Neo-kapitalizm teorisyenleri n i n ters yöndeki iddialarına rağ men yük sekçe iş ücreti alan e n ka lifiye ve tahsilJi emekçiler bile g rev hareketin e a ktif olara k katılıyorlar. Bu d a , g revlerin daha g ücJü ve daha iyi örgütlü olmalarına ya rd ı m ediyor. lJreti m hacminin hızla artması olayı geniş emekçi yığ ı nlarının gözleri önünde cereyan ediyor. Bunun, iş ücretlerini yükseltme savaşı için son derecede büyük önemi vard ı r. Işçi ücretlerinin dondurulmosı veya ücret lerin artış temposu nun ü reti min a rtış temposu ndan açı kça geride ka lışı, kaçınılmaz olarak, a mansız bir g rev savaşının etkeni halini alıyor. Bilimsel teknoloji k devrim koşulları içinde toplumsal zenginliğin a rtması, çalışma g üven liğinin sağlanması gibi emekçi isteklerini sağlam temeller üzerine oturtuyor. Bilimsel-teknolojik devri m i n ü rü n leri teke l ler tarafından gaspediliyor, emekçilere ise şimdiye kadar olduğu g i bi, a ğ ı r, yıpratıcı emek yükünden başka bir şey kal mıyor. Işletmeler ne kadar modernleştirilirse modernleş tirilsin bu d u rumdan kurtu l uşun çetin grev savaşları sayesinde mümkün olacağını g ittikçe daha geniş emekçi yığınları a nla maktad ı r. Emekçilerin sosyol-ekonomik istekleri n i n karşılan masına yönetici çevreleri n engel olma ları, sınıf savaşının politik mu htevasının a rtmasına yolaçmaktadır. Çağdaş; üretimin toplu msal ka rakteriyle özel mülkiyet prensibi, bilimsel-teknolojik devri min olanaklariyle ekonominin daracık tekel örgütü, artık köhnemiş; olan sosya l-ekonomik sistemin yeni temeller üzerinde kurulmasiyle objektif olarak ilgi lenen geniş emekçi yığı nla rının istekleriyle tekelleri n eğemen liğini koruyan devlet a rasındaki çelişkiler, özellikle dünya sosyolist siste minin başarıları ka rşısında daha açık bir şekilde ortaya çıkma ktad ı r.
* Merkezi prog ramlaştırma ve plônlama kuru l la rı içinde devlet, ekonomik g el işmeyi düzenleyici bir rol oynamakta, ekonominin bütün dalları nd a nominal iş ücretlerinin tavanını tespit etmekted ir. Bu yüzden, sosya l-ekono mik istekler mücadelesi, yönetici çevreleri n politikasiyle karşı karşıya gel mektedir. Send ika l a r, gelirler politi kasına işçi aleyhtarı bir yön veri l me331
sine ve devletin ekonomi a la n ı ndaki diğer m üdahale a raçlarına boyun eğmemektedirIer. Yığ ınsal g rev hareketi ne dayanan işçi sın ıfı org ütleri, emekçilerle ilgili politik ve e konomik kara rların a lı nmasına katı lma hak larını gittikçe artan bir ısrarla ortaya koymaktadıri a r. Devletin, ekonomiyi düzenleme ve paylaştırma alanındaki faaliyetinin demokratikleştiri lmesi, ya ni m i lletin temel çıkarlarının gözönünde bulun durul ması, askeri ve diğe r ü reti m-dışı masrafların azaltıl ması, daha adil bir vergi politikası g ü dOlmesi için, pa rla mentolar ve - fransadaki Sosyal Ekonomik Konsey gibi - devlet org a n l a rı düzeyinde çetin b i r mücadele yürütü l mektedir. Kilit m enkii ndeki teke l l erin m i l li leştirilmesi ve devlet sektörünün demokratik metodla rla işletilmesi için Fransa, ıta lya, Belçika, Ingi ltere ve daha birçok ü l kelerde mücadele edilmektedi r. Bir yandan da işçi hdreketi, işletmelerde mevzilerini kuvvetlendirmekte d i r. Fransa'daki Mayıs-Hazira n olayları n ı n en önemli sonuçl a rından biri de, sendika ha klarını g üvence (teminat) a ltına olon konundur. Bu kanun gereğince her sendika, SO'den fazla işçi ve memur çal ıştıran işletmelerde şubeler açmak hakkına sahipti r, üye l i k aidatı alabiHr; çalışma saatleri dışınd a işletme bölgesinde sendika beyannameleri dağıtmak, belirli yer lere sendika ilanla rı yapıştırmak g üvence a ltına a l ı nmıştır. Sendi ka üyeleri, işletmede ayda bir defd toplantı yapabilirler. Işçi ve memur delegeleri, iş zamanı nda ve işletme hesa bına belirli s ü relerde sendika görevleri yapa bili rler. 200'den fazla işçisi olan fabrika larda sendika örgütleri gerekli odalara sahip olmak hakkın ı kazanmışlordır. Işletmelerdeki idarecilerin, m ü hendis-teknisyen kadroların, işçi ve me murların temsilci l l e rinden teleri, ü reti m kol lektifini n hayatında önemli rol oynama ktadır. Işçiler, bunların ça lışmaları n ı di kkatle izlemekte, gerektiği zaman kendi temsilci lerini desteklemektedirler. Işçi sınıfı, yü rütmekte olduğu çetin savaş sayesinde birçok kapitalist ü lkelerde, ekonomi k ve sosya l hayata aktif etkid e bulunma olanakları elde etmiştir. Belçika, italya, federal Almanya, Fransa g i bi ülkelerde emek çi lere çok önemli haklar sağlayan kanunlar çıka rtı lmıştı r. öte yandan, gelişmiş kapita list memleketler�ni n yönetici çevreleri, savaş ateşini söndürmek için her çareye başvurmaktad ırlar. Bu a maçla g rev bölgelerine si lahlı polis, canda rma kuvvetleri, özel komando birli kleri ve asker göndermekte, bunla rla g revci ler a rasında sık sık çatışmalar olmak tad ı r. Birleşik Amerika, Japonya, fransa, ıtalya, Ispanya, Belçika g i bi kapita list ü l kelerde böyle hadiseler g ün l ü k olayla r a rasındadır.
Bu ve benzeri ülkelerin devlet orga nları, baskı ve terörlerine .. ka nuni .. bir mahiyet verebilmek için çeşitli kon u n l a r çıkarıyorlar. Birleşik Ame ri ka'daki mahut Taft-Hartli ka nunu bunlardan biridir. Conson, Cumhur başkanlığı sırasında bu ko nundan za man zaman faydalanm ıştır. Japonya'da ikinci Dünya Harbinderı sonra çıkarılan ve bütün ücretli işçilerin yüzde 332
26'sını kapsayan, devlet sektörü işçisi ve mem u rlarının g rev yapmalarını yasak eden kanun da böyle kan u n l a r a rasındadır. Fransa'da 1 959'dan beri g reveileri işbaşı etmeye zorlayan bir emirn a me yürürlüktedir ki, birçok defa uygulanm ıştır. Fransa M i l li Meçlisinin 1 963 Haziranında kabul ettiğ i bir kan un, devlet işletmelerindeki sendikaları, g revden beş g ü n önce ilgili maka m l a ra bu hususta bilgi vermiye zorla maktadır. Ingi ltere'de Vilson'u n Işçi Partisi hükümeti, geçenlerde yayınladığı beyaz kitapta, Taft-Hartli kanununun bir benzerinin hazı rlanmakta olduğunu bildirmiştir. Buna göre, yapılacak g rev dört hafta önceden ilgili m a ka m la ra haber verilecek ve a nlaşmazlığın halli i çi n mecburi olarak uzlaştırma kuruluna başvurula caktır. Kapitalist ü l keleri n hükümetleri, u lusal ekonomiyi geliştirme bahanesi a ltında, iş ücretlerinin yıllık a rtış tavanını tespit etmekte, emek-sermaye a nlaşmazlıkları na müdahale etmekte, sendikalarla işvere n l er a rasında ya pılan ve i mzalan m a k üzere olan sözleşmelerin yürürlüğe g i rmesine engel olmaktadırlar. Bunlardan başka, baskı tedbirleri, antikomünizm ve neo-kapitalizm pro pagandası ile birlikte sürdürü lmektedir. Radyola r, televizyonlar ve basın yolu ile. g revlerin faydasızlığı ve zararları hakkında türlü türlü teoriler yayı lmakta, iş ücretleri nin yükseti l m esinin kaçı n ı l ma z olara k fiyat a rtış larına yol açtığı iddiasını ispat etmeye çalışan «kısır dönge» teorisini ısıtıp ısıtıp öne sürmektedirler. «Grevler sizi gaz ve elektrikten mahru m ediyor, taşıt a raçları n ı işlemez duru m a getirerek işleri nizi aksatıyor» gibi devamlı propaga ndalarl a kam u oyunu greveilere karşı kışkırtmaktadırlar. Fakat bunlar, hayat paha l ı l ığ ı n ı n gerçek sebepleri ni sükQtlo geziştiriyorlar. Büyük tekellerin büyük kôrlarını, ü retim kapasitelerinden to mamiyle yara rlanıl mamasını ve silôhlanma yarışına g iden ağır vergi yükünü açıklamaktan daima kaçınıyorlar. Kapitalist toplumda «sınıfsal barış» ve «emek-sermaye birliği» bulun duğu, emekçilerin işletme kôrlarına ortak oldukla rı yalanını yuttu rabilme k için kırk dereden s u getiriyorlar. «insani i lişkiler»i öve öve biti remiyar, sen dikaların mevcut toplumsa l i lişkiler sistemiyle birleşip kaynaşması için türlü çabalar sarfediyorla r. Mali oligarşi, tehdidi altında bulunduğu yok a l m a tehli kesin i kendisen den uzaklaştırmak için boza n en aşırı tedbirlere boşvu ruyor. Yunanis tan'da «kara a lbaylar» cuntasının i ktidarı gaspetmesi, Ispanyo'da Fran ko'nun emriyle 24 Ocak 1 969'da sıkı yöneti m i1ôn edilmesi, ıtalya'da SIFAR komplosu. Batı Almanya'da olağanüstü durum kanunları nın kabulü gibi olaylar. büyük sermayenin h a ki m iyeti ni sürdürmek için �er şeyi yap maya hazır olduğunu gösteriyor. Böyle aşırı tedbirlere başvurmak suretiyle işçi sın ıfı savaşının yayılmasını önlryebileceği n i u muyor. Fakat, bugünkü koşullarda büyük sermayenin her istediğ ini yapması kolay değildir. Kapitalist ü lkelerdeki çağdaş işçi sınıfı yüksek düzeyde örgütlü ve bilinç333
lidir, tecrübeli ö ncüye, komünist partilerine ve g ü çlü sendikalara sahiptir. Bunlar, gerici/erin entrikalarını dikkatle izlemektedi r/er. /şçiler, sosyal adalet uğrundaki savaşları nda yalnız değildirler. Gelişmiş kapitalist ülke/erde sosya/-pol itik güc!er bu savaştaki yerlerini alıyorlar. Işçi hareketiyle birlikte gençl i k ve üniversiteli öğrenciler, aydınlar ve diğer sosyal tabaka ve mesleklere mensup g rupların temsilcileri hareketi de büyüyor. Bunlar, kapitalist ülkelerdeki hükümetlerin iç ve dış politika la rına karşı yürütülen mücadeleye gitti kçe daha gen iç ölçüde katılıyorlar. Savaşan işçi sınıfının safları yeni yeni emekçi yığınlariyle durmadan çoğalıyor. Tekelci burjuvazinin karşısı ndaki a ma nsız cephe aralıksız olara k güc!eniyor.
334
Lenin'in yaşadığı - çalıştığı yerlerde
Doğup büyüdüğü şehirde Bütün ilerici insanlık, Vladimir //iç Lenin'in yüzüncü doğum ylldünümünü kutlamaya haZlflamyor. Bu yüzden, geniş halk yığmla", Lenin'le ilgili her şeyi yakmdan öğrenmek istiyor. Oku yucu/af/mn dileği üzerine, "Baf/ş ve Sosyalizm Problemleri» der gisi, V. /. Lenin'in yaşadığı ve devrim çaltşmalannda bulunduğu (Rusya'da ve diğer ülkelerdeki) yerler hakkında bir yazı serisi haZlflatmıştır. Bu yolculuk not/af/na, Vladimir iliç'in doğduğu U/yanovsk (eski Simbirsk) şehrine ait yazı ile başlıyoruz.
Lenin'in doğduğu şehir Küçük ve büyük her şehrin kendine mahsus özellikleri vardır. Simbirsk'in kaderinde de, Vladi mir l I i ç Ulyanof-lenin'in doğduğu bir şehir olorak gelişip ta nı nmak şansı va rmış. Eski Simbirsk'e, bütün şehir halkının ricası üzerine, 9 Mayıs 1 924'te Uiya novsk adı veri lmişti r. \�
Bugünkü U lya novsk'un Simbirsk' l e hiçbir benzerliği kal ma m ı ştı r diye biliriz. Şehir, bugün, Volga vedisinin gelişmiş merkezlerinden biridir. Yüzyıl öncesi burada sadece demir çivi, tava ve mum i m a l ediliyordu. Şimdi ise herikulede makineler üretiliyor. U lyanovsk Otomobil Fabrikasının (UAZ) markasını taşıyan otoları 50'den fazla memlekette çalışıyor. Eski iğri büğrü sokaklardan iz bile kalmamış. Geniş caddelerin i ki yanları nda şiri n blok lar uzanıyor. Yüz yıl önce şehirde sadece iki okul va rmış. Şimdi Ulya novsk'ta birkaç yüksek okul ve hatta televizyon merkezi mevcut. Ya lnız tektük şeyler değ işmededen ka lmış bu şehirde: Vladi m i r lIiç'in doğduğu, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını içi nde geçirdiği ev, okuduğu lise, gezip dinlendiği Karamzin parkı, yüzdüğü Sviyaga ve Volga nehirleri . . . Yeni Çelenk caddesine (Volga'nın yalçın kıyı ları boyunca uzanan cadde bu adı taşıyor) yakı n bir yerde olan Vladi m i r !!iç Ulyanof-lenin'in doğduğ u evin yerinde, doğ u mu n u n 97'inci yıldönümünün kutlandığı 22 Nisan 1 967 günü, lenin Müzesi'nin temelleri atı ldı. Sovyetler Birliği Komünist Partisi 335
Merkez Komitesiyle Sovyet hükümetinin kararı gereğ ince yapılmakta olon bu m uazzam kuruluş, V. ı . Lenin'in 100'üncü doğu m gününe kad a r tamam lanmış olacaktır. I nşaat bir hayli ilerlemiştir. Müze merkezi binası 135 bin metre küp hacminde olacaktır. ..V. ı . Lenin» Merkez Müzesinin şubesi, Leni n salonu, Siyasi Eğ itim salonu, 1.400 kişi lik sinema ve konser salonu bu binada bulunacaktır. Lenin salonu, Oktobr Devri minin ve sosyalizm kuruculuğunun ka hramanlıkları n ı dile getiren heykel g rupları ve mozayık işlemelerle s üslenecektir. 8 metre uzunluğunda sütu n l a r üzerine kare biçi mi nde inşa edilmekte olan bu kompleksin ortasında, V. ı. Lenin'in çocuk luk yılları n ı n geçtiği ev bulunmaktadır. Lenin Müzesinin önü geniş bir meydand ı r. Ve bu meyd a ndan Volga ve dünya n ı n en büyük hidro-elektrik santra l lerinden biri olan ..V. ı. Lenin» Volga Denizi görülmektedi r. Meydana, Lenin'in a nnesi Mariya Aleksan drovna Ulyanova'nın bir heykeli dikilecektir. Müzenin yakınında ..V. ı. Lenin» Orta Okulunun yeni binaları inşa edi l iyor. Vladi m i r l Iiç'in babası lIya Nikolaeviç Ulyanof'un adını taşıyan Pedagoji Enstitüsü i nşaatı sona ermek üzeredir. Müze bölgesine ve oradan şimdiki Lenin meydanına uzanan ağaçlıklı caddeye g ranit bordürlü renkli beton pa rkeler döşenecektir. Neh i r kıyı sına bi r de park yapılmıştır. Müze bölgesi, bahar ve yaz aylarında çiçek ve yeşillik meşheri olacaktır. «Lenin» meydanına Akademisyen M. Manizer tarafından yapılan Leni n anıtı, Volga'dan ve Volga Denizinden görül mektedir. Şehrin Müze bölgesi 100 hekta rlık bir sahayı kaplama kta ve Ulyanovsk'ta Lenin'le bağ l ı her şeyi bi rleşti rmektedir. Lenin Müzesinden, Ulyanof' l a rı n yaşadıkları eve, eski Erkek lisesine, eski Şeh i r Belediyesi binasına ve Kara mzin Parkına g irilecektir. Bilginler ve inşaatçıl a r, eski Moskova (şim diki Lenin) sokağında bulunan ve Lenin'in 2 Ağustos 1878'den 1 5 Hazira n 1887'ye kadar hemen hemen 1 0 yıl yaşadığı 5 2 numara l ı e v başta olmak üzere bu binaları n yüzyı llar boyu korunmaları için bütün tedbirleri o l mak tad ı rlar. Şehrin bu semtinde Simbirsk, yüzyıl önceki ahşap evleri, tahta boş duvarları ve parkıariyle, olduğu gibi can landı rı lmaktadır. Çakıl döşeli ahşap ka!dırımlar ve eski fenerler de yakında ya pılmış olacaktır. Şehri V. ı. Lenin'in hatırasına lôyik bir hale getirmek a maciyle merkezin öteki semtleri de yeni baştan kuruluyor. Kültür evi, piyonerler evi, sanat çılar evi, sendika sarayı, yüksek konut blokl a rı yapılıyor. Ote yandan Ulyanovsk bir sanayi merkezi olara k da hızla gelişiyor. Yeni fabrikalar inşa edilirken, eskileri de genişleti lip yeni makinelerle donatılıyor. Yeni g a r, hava meyd a n ı ve (müzeye yakın) 23 katlı otel inşaatı devam ediyor. Kısacası, Ulyanovsk, V. ı. Lenin'in yüzüncü doğ u m yıldönümünü muhte şem törenlerle kutlama hazırlıkları n ı n coşkusu içinded i r.
336
Dünyayı içine alan ev Simbirsk belediyesi, 1922 yılında 58 n u m a ra l ı evi eski haline getirme kara rını a l m ış ve tarihsel «V. i. Lenin» Devrim Müzesi, ayni yılın Ara l ı k ayında açılmış. U lyanovsk i i Şura l a r Kongresi d e 5 Nisa n 1925'te, Ulyanof ailesi nin oturduğu evin «V. ı. Leni n Ev Müzesi» olara k korunmasını karar laştı rmış. Büyük Oktobr Sosya list Devri m i n i n 12'i nci yıldönümü olan 7 Ka s ı m 1929'da, Ulyanovsk'taki ..V. ı. Lenin Ev Mü ze s i » ziyarete açılmış. Ve kırk yıl içinde bu evi 6 m i lyondan fazla i nsa n ziyaret etmiş. Len i n'in yüzüncü doğu m yı ldönümünün yaklaştığı şu g ü n lerde ziyaretçi sayısı bir hayli a rtmış bulunuyor. Bu tarihsel yerleri görenlerin izlenimleri son dere cede d ikkate değer. Işte, izle n i mlerden bazı alıntı l a r :
. .Çok eski, çok uzak/ardan bir şey keşfetmiş gibiyim . . . Burası çoktan unutulmuş bir yer sanki . . . fakat o kadar da yakın, o kadar da candan ... Her şeyde ana, baba ve o, Valodya, görülüyor, duyuluyor, hissediliyor. V% dya ilk önce küçük bir sarışın çocuk: daima coşkun, neş'eli, her şeye karşı mutlaka ôdil ve kusursuz; daha sonra biraz daha büyümüş hali ile daima israrlı. Alabildiğine cana yakın ve unutulmaz simalar. Gözyaşlarımı zaptedemiyorum. fakat ka/bim tat/ı, hoş bir huzur içinde. Bu evden bir türlü ayrılamıyorum.» (Di mitriy U lyanof, 2 Temmuz 1942). «Geçmişten yığın yığın hatlfa ve bugünden yüce duygular." (Ulyanof a i lesin i n eski dostlarından Profesör Rusanof).
«Bütün insanlığın mutluluk yolunu aydınlatan adama ait silinmez izle nim/erle buradan ayrılıyorum." (Frezeci N. Çi ki ref). «Sevgili V. /. Lenin'in doğduğu bu evin her köşesinden sadelik ve insan /ık havası yayılıyor." (Sovyet kolhozcuları) . ..Onun hayatı ve fikirleri ka/blerimizde ebediyen yaşıyacaktlf.» (Viyet namlı Oniversite öğrencisi).
«Lenin'in niçin Lenin olduğunu biz de an/adı k.» (Kongolu Universite öğrencileri) .
..Bu ..iyareti sevgiyle anacağız ve memleketimizde an/atacağız... (Çe koslovakya Sosya list Cumhuriyetinden 397 tu rist).
«Lenin'in çocuk/u k yıl/arını geçirdiği bu yerleri ziyaretimiz çok ilginçti.» (Bir g ru p ingiliz bilim adamı v.e m ühendisi).
«Lenin'in, bugünkü dünyayı genç/eştiren hareketin büyük yöneticisi o/ma sına, bütün aile hayatının ve aldığı ana-baba eğitiminin nasıl yardım etmiş olduğunu V. I. Lenin'in ev müzesinde anladık. (Fransız sendika ..
heyeti üyeleri). Bu satı rlar çeşitli di llerde ve türlü üslupları o yazılmış. Fakat, hepsine de coşkun ve derin d u ygular hôkim. Müzeyi terti pleyenler, evin ve evdeki herşeyi n eski halinde olması için büyük bir titizlikle çalışmışlar. V. i. Lenin'in kız kardeşleri A�n a ııin i çna 22
337
ile Ma riya I l i n i çna, kardeşi Di mitriy l Iiç, karısı ve ça lışma a rkadaşı Na dejda Konstantinovna Krupskaya buraya bi rkaç defa gelmişler. Oda ların, odalardaki düzenin eski haliyle canla ndırı l ması, Ulyanof a i lesi nin yaşayı şiyle ilgili birçok ayrıntının, avludaki oyun sahasının, ka meryenin ve diğer binaları n ortaya konması için yard ı mda bulunmuşlar. Ev, eskiden olduğu gibi açık kahve rengine boyanm ış. Misafi r odası , I lyo Nikolaeviç' in çalışma odası, Ma riya Aleksand rovna'nın odası, yemek odası, dadı odası, çocuk odaları (küçükler, Olga, Dimitriy ve Ma riya çocuk odasında uyurlardı, onla rı n büyükleri ne yani Anna, Aleksan d ı r ve Volodya'ya bir başka oda ayrı lmıştı), ziya retçi ler arasında büyük ilgi görüyor. Burada her şey sade ve yerli yerinde. Eşya lar, belgeler. işte Ilyo Niko laeviç' i n kürkü. Vlad i m i r lIiç, bu kürkü, Sibirya'da sürgündeyken ve sonra H a l k Komiserleri Şurası Başkaniyken giymiş. Kışın otomobille bir yere gide ceği zaman daima yanına a l ı rmış. Ulyanovsk'ta yayı nlanmış bi r kitap va r : «Lenin v e Simbirsk». Bunda, Ulya nıf ai lesinin kitaplığından bahsedi liyor. Aile kitaplığ ı nda yerli ve ya bancı yazarlardan 350'den fazla kitap varmış. Ziyaretçiler, şimdi, bu kitaplardan çoğunu i. N. Ulyanof'un ve çocuklarınm oda larında görüyorlar. Ev Müze, 1945 yılında esaslı bir tamirden g eçiril miş. Müze memurları, bilgin ve uzmanlarla birlikte, bu evin birkaç yüzyıl sonra da V. ı. Lenin'in zamanı ndaki g i bi ka labilmesi ni sağ lamak için, yeni koruma tedbi rleri arayıp buluyorlar. Ulyanof ailesini tertemiz bir sevg i ve ortak ilgilerle bi rbirine bağlayan sıcak hava bu evin her tarafına sinmiş sanki . . . Vlad i m i r Ulya nof'u n babası i lyo Nikolaeviç, ünlü bir pedagok ve eğ i timci imiş. Simbirsk'e, 1 869 yılında Nijni Novgorot'tan (şimdiki Gorki şeh rinden) ailesiyle göçetmiş. i l k zamanlarda eğitim müfettişliği, 1874 yı l ı n dan sonra da, Simbirsk i l i ndekide çeşitli okullarda direktörl ü k yapmış. Simbirsk, Rusya'daki büyük tarihsel olayla rın uzağında, derin uykular içinde bir şehi r değildi. Bi rçok köylü isya nla rına sahne olmuş bir i i mer keziydi. 1670 yılında Stepan Razi n'in, yüzyıl sonra da Emiıyon Pugaçof'un yönetim lerindeki köylü savaşları bu ilde cereyan etmiştir. 1857-1861 yıl ları arasında Si mbirsk ilinde 34 köylü isyan ı patla k vermiştir. Si mbirsk, Rusya'ya birçok yazar, şai r ve sosyal faaliyetçi yetişti rmiştir. i. A. Gonçarof, S. T. Aksakof, N. M. Yazi kof, D. V. G rigoroviç, i. i. Di mitrief ve D. D. Minaef bunlar arası ndadır. Ma rks'la mektuplaşmış olan eleştirid P. V. Anenkof burada yaşamıştır. V. P. lvaşef ve N. 1. Turgenef gibi ünlü Deka bbristler Simbrisk' lidir. Yazar ve büyük ta rihçi N. M. Kara mzin, gezgi n M . N. Bog donof ve «Rus fizyolojisinin babası» ı. M. Seçenof Simbirsk'te ça l ışmış la rd ı r. Gorki şehrinde ve l Iya Nikolaeviç'in doğduğu Astraha n'da bundan bir süre önce ilginç belgeler ortaya çıkarılmıştı r. Astraha n'da 1837 yı lında yapılan nüfus sayı m ı n ı n erkek nüfus kütüğünde, Lenin'in dedesi N i kolay 338
Vasilieviç Ulyanof'un Vasiliy ve I lyo adlarında i ki çocuğu bulunduğu ve bütün a ilesinin «özbeöz Rus kökenli" olduğu yazı lıdır. Ni kolay Vasi lieviç Ulyanof Nijegorot i l i nde, yani Rusya'nın göbeğinde doğ muştur. Isyancı ruhlu i m iş ve çiftlik ağaları n ı n intika m ı ndan ku rtul m a k için Astrahan'a kaçmak zorunda ka l mış. I lyo Nikolaeviç, yoksulluk içinde büyümüş. Emekçi çocukları n ı n binbir g üçlükle girebildikleri Kazan U niversitesine, o da büyük zorlukları yenerek g i rmeye muvaffak olmuş. Mezun olduktan sonra matematik ve fizik öğ ret meni olmuş. Rus devrimci demokratları N. G. Çernişevski, N. A. Dobrolübof ve D. i. Pisaref'in ilerici fikirlerini paylaşıyor, i lerici bir eğ iti m sistemi hazırla mış olan büyük pedagoji bilgini K. D. Uşi nski'nin pedagoj i k görüş leri n i öğretip uyguluyormuş. i . N . U lyanof iyi bir pedagok, büyük bir ha l k eğiti mcisiymiş. 16 y ı l l ı k eğitimci liği sırasında Simbi rsk i l i ndeki oku l l a rı n 89'dan 4S0'ye, öğrenci sayısının da 10 bin SOO'den 2 1 bine çıkmasını sağl a mış. Onun odasında öğretim pedagoji ve metodikası, matematik, fizik, meteorolojiyle ilgili bir çok kitap, pedagoji derg ileri ve daha başka dergiler var. I lyo Nikolaeviç Ulyanof tarafından açılan pedagoji kurslarında 50 öğpet men yetişmiş. «Ulya nofçul a r» diye anılan bu öğretmenlerden birçoğu, son ra ları geniş ün kazanmış. Vladimir lliç'in a nnesi Mariya Aleksandrovna, 1 835 yılında d oğ m uştur. Peterburg l u bi r doktorun kızı d ı r. Evde eğ itim görmüş, sonraları Samarsk'ta i l k okul öğ retmenliği hakkı n ı elde etmiştir. Birkaç ya bancı dil bi liyormuş. Çocuklarına d a öğretmiş. Iyi piyana çalarmış. Sesi güzelmiş. Kompozitör A. N . Vertovski'nin «Askolt tepesi" adlı operasının notal a rı, çocuklarına a kşa mla rı ça ldığı çocuk şarkı ve romansları misafir odasında hôlô durup d uruyor. Voladyo, a nnesiyle birlikte piyanoda çocuk şarkıları ve valslar çal ıyormuş. Olağanüstü eğitimci yeteneklerine sahip olan Mariya Aleksandrovna, bütün varlığını çocu klarına ve a ilesine hasretmiş. 1886 yılında kocasını kaybettikten sonra, kalaba l ı k a i lesinin bütü n yükünü omuzlamış. Kendi sini ya kından ta nıyanlar, üstün manevi hasletlerinin hayra nı imişler. Mariya Aleksu ;";drovna, çocukla riyle övünüyormuş, hayatının sonuna kad a r onların görüşlerini paylaşmış. (1916 yılı nda 8 1 yaşında ölmüştür.) Bu taşra ve esnaf şehri nde Ulyanof a i lesi kültürlü bir aile olara k ta nı nıyormuş. I lyo Nikolaeviç ve Mariya Aleksandrovna çocuklarına son dere cede di kkatli davranıyor, onla rı yüksek vata ndaşlık ideal leriyle eğitiyor. ha lkı yakından tan ı mayı, daima halkın yardımına koşmayı öğ retiyorlarmış. Evlôtla rını bütün yönleriyle geliştirmek, müsta kil karar verme yeteneklerine sahip, iradeli i nsanlar olara k yetiştirmek için ça lışıyorlarmış. Onları n ilgilerine karşı son derecede dikkatli davra nıyorlarmış. Çocu kları, a i l e hayatiyle i l g i l i b i r elyazı lı derg i yayınla maya karar verdi kleri zama n (<<Cumartesi" adını taşıya n bu derginin, ne yazık ki, hiçbi r sayısı koru na mamış), a n a baba, dergiye yazı yazmayı memnu nlukla ka bul etmiş. Ulyanof 22'
339
ailesi içinde anlaşma, sevgi ve iyi b i r m izah havası hôkimmiş. Anne ve babanı n kişisel dürüst tutum ve davranışları, çocuklar üzerinde çok iyi etkiler yapmış. Ve onlar, tam bir anlaşma, karşılıklı nezaket havası içinde yetişmişler. Daha küçük yaştan kendilerine emek sevg isi aşılanmış. Bilgili ol mak ve hayatlarını halkın mutluluğu mücadelesine vakfetmek onlar için vazgeçil mez bir ideal olmuş.(l) Ev-Müzede, Leni n'i n nasıl yetiştiği apaçık anlaşılıyor. Vladi mir lliç'in öğrenciliği ile ilg i l i 30 belge var. Daha beş yaşında iken okuma-yazma öğrenmiş ve kitap okumaya alışmış. Ulyanoflar, çocuklar için çıkan hemen hemen bütün kitapları satın alıyorlarmış, bi rçok çocuk dergisine abone i mişler. Vlad i m i r' i n devri mci olarak yetişmesinde kitapların, özell ikle Rus devrimci demokratları tarafı ndan yazılmış eserlerin büyük rolü o lmuş. Use öğrencisiyken dünya ve Rus klôsik edebiyatının en seçkin eserlerini oku muş. O zamanlar Rusya'da elden ele gezen Covanöli'nin «Spartak» adl ı eseriyle Çernişevski'nin «Ne yapmalı» adl ı romanı onun üzerinde derin etkiler yapmış. V. ı. Lenin, daha son raları, Çernişevski'nin bu eserinin ken disini sarstığını ve Marks'a geçmesi i çi n hazırlayıcı bir rol oynadığını söylemiştir. Vladi m i r lIiç'in, toplumun devrim yol u ile yenileşti rilmesi fikirleri üze rinde ciddi olarak ne zaman meşgul olmaya başladığı bilinmiyor. Her halde, Aleksandr'ın Peterburg'tan Simbirsk'e gelmesinden sonra. Alek sandr, Ulyanoflar ai lesinde ilk devrimcidir. Vladimir, gerek öğren i m i nde, gerekse insanlara ve oyun lara karşı tutu munda onu kendisine örnek yap mıştır. Karl Marks diye bir adamı n bulunduğunu, onun «Kapital» adlı eseri olduğunu, Marksist literatü rü. G. V. Plehanofun ve benzeri yazar ların eserleri ni i l k defa Aleksandr'dan duymuştur. Aleksandr' ı n ve arkadaşların ı n idam edildikleri haberi Vladimir' i n bütün benliğini sarsmıştı r. Onu 'sarsan, yalnız ağabeyi nin ölümü değildir, ayn ı zamanda, Halk I radesi üyelerinin kişisel terör yoluna sapmakla yaptıkları yanlışı an lamış olmasıdı r. Vlad i m i r Ulyanof'un daha o zamanlar söylediği şu uzağı gören sözleri şimdi iyi bilinmektedi r : «Hayır. Biz, bu yoldan git miyeceğiz. Yürünecek yol bu yol değ i l d i r !» Ve o, doğru olan tek yolu bulmuştur. Bu, devrim yoludur ve Lenin bütü n hayatını bu yola hasret m ı ştır. N. K. Krupskaya s ? nraları şunları belirtecektir: «Başka türlü olsaydı,
(1) ı. N. ve M. A. Ulyanofları n, pek genç yaşında ölen Olga'dan (1871 -1891) başka bütün çocukları devrimci olmuşlardır. Ana Ulyanova-Eliza rova (1864-1935) devrim hareketine 1886'da katılmış, Bolşevik basınında, daha sonraları da Marks-Engels-Len i n Enstitüsünde çalışmıştır ; Aleksandır (1866-1 887) «Halk iradesi» teşkilôtına üye olmuş, Çar Oçüncü Aleksan d ı r' ı n öld ürülmesi olayına katılmaktan idam edi lmişti r ; Vladi m i r (V. i. UI yanof-Lenin) ; Di mitriy (1 874-1943) devrim hareketine 1894'tte katı l m ış, Halk Sağ l ı ğ ı n ı Koruma Komiserliğ inde çalışmıştır ; Mariya (1878-1937) devrim hareketine 1895'te g irmiş, Sovyet Kontrol Komisyonu üyesi olarak çalışmış, SSCB Merkez Yürütme Komitesi üyeliğinde bulunmuştur. 340
ağabeyinin kaderi, onda derin bir keder yaratır ve herhalde Aleksandr'ın yolundan azi m l e yürüme i steği doğururdu. Bu koşullar içinde ağabeyinin kaderi, yalnız düşüncelerini harekete geçird i ; onda, olağanüstü bir uya n ı klık, gerçeği olduğu gibi görmek ve söz kalabalığı na bir an dahi kapıl mamak usta l ı ğ ı n ı yarattı . . . "
Vladimir l Iiç, 1887 baha rı nda l ise bitirme i mtihanını büyük bir başariyle verdi. Hôlen, eski Erkek Lisesi binası nda N. i . Lenin.. Orta Okulu öğretim yapıyor. Okulda Vlad i m i r'in öğrenci bulunduğu zamanki duru m u i l e bir sı nıf, müze ha line getiri l miştir. Gerek bu müze-sınıfta, gerekse müze ev'deki Volodya' n ı n odasında, ziya retçi ler, l i seyi bitirdikten sonra onun sici l i ne yazılmış olan şu sözleri okuyorl a r : «Çok kaabil iyetli, her zaman gayretli ve muntaza m . U lyanof her sınıfta biri nciydi . Liseden mezun olur ken, başarı, gelişme ve ahlôk bakımıarından en I iyakatli öğrenci olara k a ltın madalya i le ta ltif edildi ... Burada b u a ltın madalyanın bir kopyası var, altına da şu lôko n i k söz yazı l m ış : «Başarıdan başa rıya koşano ... Volga bölgesi halkları n ı n eğiti mine büyük hizmetlerde bul u n a n babası g i bi, Vladi m i r lIiç de, daha 16 yaşındayken, IJniversiteye g i rmek isteyen Çuvaş Oku l u öğretmeni Ni kifor Ohotnikof'a dersler vermiş. Ve Ohotnikof, Vla d i m i r l ii ç'le birlikte lise bitirme i mtiha n ı n ı başariyle vermiş, sonraları Çuvaş ha lkının seçkin bir eğitimcisi olmuş. Vladi m i r l Iiç, l iseyi biti rdi kten sonra, doğduğu evden ve simbirsk'ten ebediyen ayrıl mış. Fakat, i l k gençlik çağ ı n ı n şehrini daima savgiyle a n m ıştır.
Devrim yolunda Vladimir l iiç'in çocukl u k yıl l a rı, Volga bölgesinin Kazan, Samara, Nijni Novgorot gibi büyük şehirlerinde geçmiştir. Onu, on yedi yaşındayken, Kazan IJniversitesinde görüyoruz. Burası, Rusva n ı n en eski üniversitelerinden biridir. Birçok bilgin ve eğitimci yetiş tirmiştir. Vladimir'in babası I lyo N i kolaeviç Ulya nof da bunlar a rasındadır. Vladimir Ulyanof, o zamanlar hukukla birlikte ekonomi politik de okutan Hukuk Fakültesindedir. 1 887 yılında, ya ni ağabeyi n i n idamından yedi ay sonra, kendisi de ilk devrim mücadelesine girm iş, Çarlık rejimine karşı yapılan IJniversiteli ler toplantısının a ktif bir organizatörü o l muştur. Kendisini tutuklaya n eden polis komiserin i n : "Ne diye isyan edersiniz bre delika n l ı ? Onünüzdeki duvarı görmez misin i z !» demesi üzerine Vladi mir liiç şu karşı lığı vermiştir : «Fakat i çi kof bir d uva r ! Bir vurdun m u tuzla buz olaca k ! .. Daha i l k sürg ü n hayatında, buradan çıktıktan sonra ne yapacağını soran hapisane arkadaşlarından birine verdiği ceva pta, yapaca k tek bir 34 1
işi bulunduğunu, bunun da devrim olduğunu söyl,emiş ve gerçekten de, hiçbir kararsızlık geçirmeden bu yolda yürümeye başlamıştır. Vlad i m i r l I i ç, sürg ü n süresinin, hayatında en fazla kitap okud uğu bir d evre olduğunu söyler. Tekrar üniversiteye g i rmesi için a nnesi nin ve mem leket dışına çıkmak için kendisinin yap�ıkları bütün teşebbüsler hiçbir sonuç vermiyor. Ancak bir yıl sonra Kazan'a dönmesine m üsaade edi liyor. Fakat, Oniversiteye devam etmemek şartiyle. Bunun üzerine, iyi bir dev rimci olan N. E. Fedoseef' i n orga nize ettiği M a rksizm derneğine giriyor. Vladimir iliç, orada Karl Marks'ın «Ka pital..ini i ncelemiştir. Ana I liniçno, hatı ra l a rı nda, Vladim ir' in, o zamanlar, Marksizm teorisinin temel pren si plerinden ve bu teori nin açtığı ufuklardan heyeca nla bahsettiğini anla tır: «Ondan öyle bir coşkun inanç havası yayılıyordu ki, etrafı ndakiler de bunun etkisi altında kalıyorlardı ... Fedoseef derneğ i baskına- uğradığı zaman Vla d i m i r l I i ç, iyi bir tesadüf eseri, yeniden tevkif edilmekten kurtu l uyor ve Sa mara'ya (şi mdiki Kuybişef'e) g iderek, dört buçuk yıl kalıyor. Samoradayken devrim propagandasiyle meşgu l olan Vlad i m i r iliç, K. Marks ve F. Enge/s'in «Komünist Partisi Man ifesti.. ni Rusçaya çeviriyor,
M a rks ve Engels' i n eserleri hakkında konfera nslar veriyor. Onun, fikir d üşmanla rını yenilgiye uğ ratma ka biliyeti d e orada beli riyor. Olağan üstü bir azimle Rusya'nın ekonomisini öğrenmeye ve i ncelemeye g i rişiyor, «Köy hayatında yeni ekonomi hareketi.. başlıklı m a kalesini yazıyor. Onun geniş ve deri n bilgisini, muhakemesindeki mantıki silsile - açıklık ve isa bet Iiliği yalnız dostla rı ve ideal arkadaşları değ i l , karşı düşünüşte olanlar da belirtiyorlar. Samara'da devrimci görüşü a rtı k kesin biçimini a lıyor. Hayatının üçte birini geçirdiği Volga bölgesin i 1 893 yılında ebediyen terkediyor. Ve o zamanki Rusya'da devrim ha reketi nin merkezi olan Peter b urga yerleşiyor. Onun gelmesinden sonra bili msel sosya lizm Peterburg işçileri a rasında yayılmaya başlıyor. Vladimir Hiç, i lerici işçiler a rasına katıl ıyor, fabrika işçileri a rasında M a rksizm dernekleri örgütleyerek yöne tiyor. V. A. Şelgunof, i. V. Babuşkin, V. E. Merkulof gibi M a rksist işçiler, onun tarafında n yetiştirilmişlerd i r. Polis takibatı a ltında bulunan Vla d i m i r lIiç, eserlerini, «Nikolay Petroviç", .. i htiyar.., «Tu bin.. V.s. g i bi takma adlarla yayınlıyor. «Hal k dostları nasıl i nsanlard ı r ve sosyal demokratlara karşı nasıl mücadele ediyorlar.. a d l ı eseri nde ve diğer kitaplarında, Rusya'da devrimCi Marksistlerin ve prole tarya hareketinin ödevlerini bilime dayanarak belirlemiştir. Bilimsel metot, d evri mci lik ve kişisel kahraman/ık V. 1. lenin'in daha i l k eserleri n i n belli başlı özel l i kleridir. Fikir a rkadaşları, o dönemde, sınıfsal tahlilin genişlik ve derinliği a lanında onunla hiç kimsenin boy ölçüşemiyeceği görüşünde tamamiyle bi rleşmektedirler. V. ı . lenin, Peterburg'da iken, en iyi teorisyen, en sistemli devrimci Marksist ve en iyi h a l k organizatörü olara k hızla gelişmiştir. V. Suh odee f Ulyanovsk-Prag
342
Yuvarlak masa toplantısı
Sovyetler Birliği Işçi slnıfmm bugünkü durumu Leningrat işçileri konuşuyor
Marksizm-leninizm bilimi, işçi sınıfı nın duru m u nu incelemeye daima büyük bir önem vermiştir. B u ilgi tamamiyle yerindedi r ; çünkü çağdaş toplumda işçi sınıfı egemen b i r sınıftır, burjuvazi nin mezar kazıcısıdır, bütün dünyada, baskıya, insanın insan tarafından sömürü lmesine ebediyen son verecektir, eninde so n u nd a bütün sınıfların ortadan kalkmasını sağlıyacaktı r, yeni topl u m u n yaratıcısıd ı r. Marksizm de, sanayi proletaryasının belirmesi ve işçi hareke tinin g elişmesi sayesinde doğ muştur. Işçi sınıfının çağdaş top lumda yönetici rolünün tanınması, Marksizm-leninizmin temel prensiplerinden biridi r. Komünistler, bu prensibi savunurken, işçi sınıfı nın ve onun öncüsü komün ist partisinin yönetici rolüne dair öğretiyi yozlaştırmaya veya revizyona tô bi tutmaya ça lışan burj uvaziye ve oportünist ideolojiye karşı a mansız bir savaş yürütmektedirier. Bilindiği üzere çağ ı mızda u l uslara rası işçi hareketin i n belli başlı üç m üfrezesi vard ı r : sosya list ülkelerin işçi sınıfı, gelişmiş kapitalist ü l kelerin işçi sınıfı ve gelişme yolundaki devletlerin proletaryası. Bu müfrezelerden her birinin sosyal-ekonomik ve politik d u ru m u diğerleri nden farkl ıdır. Fakat, her üçünü de, orta k düşman emperyalizme karşı yürütülen savaş birleştirmektedi r. Her üçünün de a macı ortaktı r : sosya list ve komünist toplu m u ku rmak. Onları, dünya proletaryası dayanışması nın bağları, .. Bütün ülkelerin proleterleri, birleşiniz» gibi ölümsüz bir slogan birleştirmektedir. Dünya proletaryasının bütün m üfrezelerinin eylem birliği savaşı, çeşitli ülke ve kıtalardaki işçi sınıfllVn bu günkü duru m u nun bili msel tahliline dayanmaktadır. i şçi sınıfı n ı n
343
hayatın ı n bütün yanlarını aydınlatmakla ödevii Marksist eserler son derece geniş ve çok yönlüdür. Çeşitli ülkelerde Marksist Lenin ist ekonomi, felsefe, sosya loji ve tarih bili mleri n i n temsil ci leri olan komünist bilim a d a mları b u sorunları başarıyle çözüm lemekted i rler. «Barış ve Sosya lizm problemleri» Dergisi Yazı Kuru l u da, gerek u luslara rası işçi hareketinin aktüel soru n la rını, gerekse u lusla rarası işçi sınıfının ulusa l m üfrezeleri n i n d u ru m l ariyle ilgili soru n ları aydınlatmak için kendi payına düşen ödevleri yerine getir meye gayret etmektedir. Dergi Yazı Kuru l u nu n kanısınca, işçi sınıfı n ı n d u ru m u n u konkre olarak incelemenin şekillerinden biri de, çeşitli ülkelerdeki işçilerle doğrudan doğruya görüşmeler yapmaktır. N etekim dergi, son zamanlarda bazı kapitalist ülke lerin işçileriyle ya pılan görüşmeleri yayınlamıştır. Derginin bu sayısında Leningra d l ı işçi lerle yapılan görüşme nin geniş bir özetini yayınlıyoruz. Bu görüşmeye Leningrad'daki 21 işletmenin temsilcileri katıldı. Bunlardan bir kısmı ü retimde, diğerleri ise parti ve sendi ka örgütlerinde ve i ktisadi yöneti mde ödev almış kimselerd i : T. Abuşkeviç - «Krasnoeznamya» fa bri kasında ustabaşı yar d ımcısı ; V. A/ekseenko - Ijor fabrikasında tornacı ve Sovyetler Birliği Kom ü n ist Partisi Bölge Komitesi üyesi ; N. Arkina - «Polig rafmaş» fa brikasında Sovyetler Birliği Leninci Gençler Birliği Komitesi Sekreteri ; V. Be/ski - «Krasnıy Vıyborjets» fa brikasında ekip şefi, sendika atölye komitesi üyesi ; P. Bo/şakof - «Svetlina .. Işletmeler Birliğinin baş ekonomisti ; P. Bo/şeva - Tekstil ve Hafif Sa nayi Işçileri Sendi kası Bölge Komitesi Başkanı ve Lening rad Şehri Emekçiler Şurası üyes i ; G. Borin «Eloktroaparat» fabri kasında usta başı, fabrika fizik-Kültür ve Spor Komitesi Başkan Yardımcısı ; V. Bororninskaya - Sovyetler Birliği Komünist Partisi Bölge Komitesinde enstrüktör; N. Vasilief «Vibrator» fa brika sında frezeci ve fabrikadaki Buluşlar Şurası Başka n ı ; S. Vit çenko «Elektrosila» fabrikasında frezed-montör; V. Vo/kof Sovyetler Birliği Komünist Partisi Bölge komitesinde şube şefi ; R. Vıslupova - Opti k-Meka n i k Işletmeler Birliğinde ekip şefi ; O. Gabarof - «Svetlina» fabrikasında lôbarotuvar şefi ; K. Govo TUşin «Kirof.. fabrikasında frezed ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Şehir Komitesi Oyesi, Rusya federal Sovyet Sosya list Cum huriyeti Yüksek Şurasında milletvekili, sosyalist emek kahra manı ; A. Gritskeviç - «Sovkabal» fa brikasında işçi, sosyal ist -
-
-
-
344
emek kahramanı ; L. Dibina - ..Vara Slütskaya» Fa brikasında işçi, Bölge Emekçiler Şurası üyesi ; N. Dief - .. Nevski» makine yapımı makine fabrikasında işçi ; G, Ivanka - «Ruskiy Dizeı» Fabrikasında işçi, fabrikan ı n sendika komitesi üyesi ; N. /Jyuşin .. Karl Marks» Fabrikasında atölye şefi : A. Ko n dra ten k o - ..Skoro hod» Ayakkabı Işletmeleri Birliğinde sendik a komitesi başka n ı ; Z, Kr uglova - Sovyetler Birliği Komünist Partisi bölge komitesi sekreteri ; V. Kukin - «Stroymehanizatsiya No 2» I nşaat Tröstünde vinç makinisti ve Sovyet/er Birliği Kom ü n ist Partisi bölge komi tesi üyesi, Leningrad Barış Komitesi Prezidyum u üyesi, sosyalist emek kah ramanı ; A. Larionova - «Krasnaya Zarya» Fa brikasında işçi, Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Şurası m i lletvekili, Leningra d Barış Komitesi üyesi ; V. Marazova - "Lo monosof» Porselen Işletmeleri Birliğ inde işçi ; E. Morş avin a «Volodarski» Şampanya Işletmeleri Birliğinde işçi, Işletmeler Bir liği Pa rti Komitesi üyesi ; R. Polyakol - Tıbbi Donatım Fabrika sında işçi .. A. Reşeti/o
-
No 2 Konut Inşaat Fabrikasmda ekip
Elektrosila» Fa brikasında frezeci, Rusya şefi ; N. Rusakol Federatif Sovyet Sosyalist C u m h u riyeti Yüksek Şurası m i l letvekili, sosya list emek kahramanı ; N. Savinof - «Sovyetler Birliği Komü nist Partisi XXii Kongresi» Metal Fabrik:ısında kıdeml i ustabaşı ; N. Selyavin - «Sovyetler Birliği Komünist Partisi XXII Kongresi» Metal Fabrikasında işçi, fabrikadaki Sovyetler Birliği Leninci Gençler Birliği sekreter yardımcısı ; V. Semen fso f - ..Sverdiof» Makine Yapımı Işletmeleri Birliğinde Parti Komitesi Sekreteri, Sovyetler Birliği Komünist Partisi ii Komitesi üye a d ayı, Sovyetler Birliği Kom ünist Partisi bölge komitesi üyesi ; M. Tuşukol - işçi, «Ki rof» Fabrikasındaki Uretim Da nışma Bürosu Başkanı ; A. Ç ue f - «Baltika .. Fabrikasında tornacı, Sovyet Sosyalist C u m h u riyet leri Birliği Yüksek Şurası m i l letvekili, Lening ra d Şehri Buluşlar Şurası Başka nı, sosya'list emek kahra m a n ı , Leni ngratlı işçilerle y a p ı l a n görüşmede derginin yazı kuru l u n u temsil edenler : P. Naum ol - derginin soru m l u sekreteri (Sovyetler Birliğ i Komünist Partisi), E. Berg (Alman Birleşik Sos yalist Partisi), P. Entjes (Fransız Komünist Partisi), Ç. Uni Raca (Hindistan Komünist Partisi), E. Tsuker-Şiling (Avustu rya Komü n ist Partisi), Dostça ve açık kalpIilikl e yapılan görüşmede bug ü n kü Sovyet ' işçi sınıhnın hayatı n ı n bi rçok yanları aydınlatılmıştı r. Aşağıda görüşmenin geniş bir özeti yayınlanmaktadır, -
••
345
Görüşmenin açış konuşmasını yapan P. Naumof, sosyal ist toplumda işçi sınıfı nın yönetici rolü hakkı ndaki Marksist-Leninist prensibin büyük öne mini belirtti. Konuşmacı, Lenin'in şehrinde, şanlı devrimler şehrinde, Oktobr Devriminin beşiği olan şehirde işçi temsilcileriyle yapılan görüşmeleri n . çağdaş Sovyet işçisini'" özelliklerini, n a s ı l yaşadığını v e çalıştığını, işlet mesini ve m em leketini nasıl yönettiğ i n i derg i okuyucuları n ı n anlam alarına yardım edeceği inancında o ld uğ un u s öyled i Z. Kruglova, toplantıya katı lanları selômladıkta n sonra, «Yeni toplu m u n kuru luşundaki bütün sorunla rı n çözümlenmesinde işçi sınıfı ııın yöne tici rolüne d a i r Marksist-Leninist prensibin doğruluğunu Sovyetler Bir liği'nin yarım yüzyıllık tecrübesi ıspat etmiştir» dedi ve Leningrad işçi/erinin şanlı devrimci geleneklerin i hatırlattı. Lenin genç Sovyet Devletin i n i kinci y ıldönümü g ü n ü Petrog rat işçi leri nin şöyle kutl a n mayı hakettilderini şu sözlerle ifade etmiştir : «Devrimci işçi ve askerlerin, Rusya ve d ünyadaki bütün emekçilerin öncüsü olan Petrograt işçileri yeryüzünde ilk önce bur juva egemenliğini yıkmışlar, kapita lizm ve e m peryalizme karşı proletarya devri mi bayrağını yükseltmişlerd i r.» Barış içindeki kuruculuk yıl la rında da Lening rat işçi sınıfı yinE! ön saf larda yer aldı. 1929 yılında leningrad'daki ..Krasnıy Vıyborjets» fabrika sında i l k sosya list ya rışlar dağdu. 1 930 yılında parti nin çağrısı üzerine beş bine yakın (yüzde 75'i komünist) Leningrat işçisi, kolhozların örgütlenme 'sine yard ı m için köylere gitti. Büyük Vatan H a rbi yıllarında cephe için 1 1 defa pa rti s efe rb erli ğ i yapıldı. Cepheye giden Len i n g ratl ı la tı n yüzde 80'i işçiydi . Şimdi Leningrat işçi sınıfı, memleketteki bütün emekçilerle birlikte Sovyetler Bi rliği/nde Komü nizmin maddi-teknoloj i k temeli,.,in kurul m a s ı uğrunda savaşmaktad ı r. .
i. Sovyet işçi sınıfının politik ve sosyal-ekonomik durumu Işçi sımfınln devlet yönetimine katdışı Sovyet/er Birfiği'nin politik temelini emekçi şura/art (sovyet/eri) teşkil
etmektedir. Sovyet egemenliği emekçilerin egemenliğidir. Oktobr Devri minden sonra V. I. Lenin emekçi/ere şöyle sesleniyordu : "Unutmayın ki, şimdi devleti yönetenler siz/ersiniz . . . Sizin şuralarımz bundan böyle dev /e t eg emen liğ in in tam yetkili yürütme organ/af/dır... Bütün Sovyetler Birliği toprak/arında, tüm devlet egemenliğini, köy ve şehirlerdeki şura/ardan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Yüksek Şura sına kadar, emekçi milletvekilleri şuraları yönetmektedir. Sovyet/er Bir liği'ndeki her çeşit şura/ara top/am %
rak iki milyondan fazla milletvekili
seçilmiştir. 1 967 ydın da mahalli şuralara seçilen milletvekillerinin yüzde
346
29,6'51 işçidir. 1962'de seçilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyet/eri Birliği Altıncı Yüksek Şurası milletvekillerinin 339'u, yani tüm milletvekillerinin yüzde 23,5'i işçi idi. 1 966'da seçilen Yedinci Yüksek Şura'da milletvekillerinin 404'ü, yani yüzde 26,6'51 işçiydi. Birliğe dahil cumhuriyetlerin 1963'te seçi len Yüksek Şurala"nda işçi milletvekilleri yüzde 23,7'idi. 1 967 seçimlerinde Birlik cumhuriyetlerinin Yüksek Şuralanna 1.500 işçi seçildi ki, bunlar milletvekillerinin toplam sayısımn yüzde 25,7'sini teşkil etmektedir. Bir karşılaştırma yapılabilmesi için şunu hattrlataltm ki, bugün Amerika Bir leşik Devletleri Kongresinde, Federal Almanya Cumhuriyeti Bundestagında ve daha birçok kapitalist ülkelerin parlamentolartnda bir tek işçi millet vekili yoktur. Sovyet işçilerinin devlet yöneti mine katıl maları ve yasama organların daki eylemleri hakkında bilgi veren N. Rusakot, 1 966 yılında Sovyet Sos yalist Cumhuriyetleri Birliği Yüksek Şurasına ikinci defa m i l letvekili seçildi ğ i n de, leningrat bölgesinden topla m olarak 13 milletveki l i çıktığını ve bunları n 6'ın ı n işçi olduğunu beli rtti.(1) Sovyetler Birliği'nde yasama işle rinin SSCB Yüksek Şurası ilE' cumhuriyetlerdeki yüksek şura l a r tarafı ndan yü rütüldüğünü hatırlatan N. Rusakof, SSCB Yüksek Şurası üyelerinden hemen hemen yarısı n ı n ka nun tasarıl a rının hazırlanıp görüşüldüğü daimi komisyonlarda ça lıştıklarını, kendisinin plôn-bütçe komisyonunda oldu ğunu söyledi. Bu komisyonun eylemlerine 51 m i lletvekili katılmaktadır, bunların S'i işçidir. Komisyon, devlet ekonomi pla n la rı ve bütçeler üze rinde hazırl ı k çalışmaları ya pmakta ve bunları n uygulanmasını kontrol etmektedi r. Komisyon, devlet planı i le devlet bütçesini tastik için yapı lan Yüksek Şura toplantısından bir ay önce, yılda bir defa, bütün üyelerin katı lma siyle topla n maktadı r. örneğin, 1 969 y ı l ı n ı n Kasım ayında komisyon, Mos kova'da toplanarak, 1 969 yılı plan ve bütçe kanun tasarı larını hazırla m ı ştır. Komisyon üyeleri, ayrı ayrı ekonomi dallarındaki gelişmelerle ilgili sorunları i ncelemek üzere g ruplara ayrılmışlard ı r. SSCB Devlet Planlama Komitesi Başkanı ve Maliye Bakanı, m illetvekillerine plôn ve bütçe tasarı ları h a kkında bilgi vermiştir. Daha sonra da ilgili baka n l ıkların temsil cileri, çalışmala r hakkında izahat vermişlerdi r.(2) Bu soru nların i ncelenmesi s ı rasında, m i lletvekilleri, daha önce sunduk ları tekliflerin nasıl gerçekleşti rildiğini denetlemişlerdir. Komisyonlarda üye olan birçok m i lletveki lleri, ziyaret ettikleri büyük işletmelerdeki i nce leme ve izleni m leri n i n sonuçların ı belirtmişlerdir. Birçok i ncelemelerden sonra milletvekilleri plôn tasarısı ve bütçe ile ilgili teklif ve ta mlamalarını (1) lening rat' ta n memleketin ve Cumhuriyetin (RFSSC) yüksek d evlet egemenlik o rganlarına toplam olara k 20 işçi seçilmiştir. (2) Sovyetler Birliğinde bellibaşlı ekonomi dalları n ı n gelişmesi i l g i l i bakanlıklar tarafı ndan yöneti l mekted ir. 347
açıklamış ve bunları sistemleştirmişlerdir. Ve görüşlerinin Yüksek Şura top lantısında, Komisyon Başka nı tarafında n açıklanmasını kararlaştırmış lard ı r. Hiç şüph e yok ki, milletvekilleri, bi r yıl süre ile, pla n ve bütçe tasarı larını hazırlıyan, elektri kli hesa p maki neleri le denetlemeler yapan yüksek uzmanları n ça lışmaları n ı gözönüne a l ma mözlık edemezler ve buna niyet te etmezler. Fakat komisyon üyeleri, yine de plan ve bütçe tasarıl a rında bazı tamlamalar ve değişmeler yapmışlardır. örneğin, ayrıntılı ta hlil ve incelemelerden sonra, bütçe gelirlerinde 1 22,7 milyon ruble tutarında bir artış yapılmasını ve bu para n ı n şeh i r ve köy lerin imarına, okul ve hastahanelerde donatımların yenilenmesine ayrıl m a s ı n ı kararlaştırmışlard ı r. Bundan başka bazı tüketim malları üretim planlarının 1 08 mi lyon ru ble tuta rı nda a rtı rılmasına ka ra r vermişlerdir.(l) Plan-bütçe komisyonunun bazı teklifleri Yüksek Şura toplantısında kabul edilmiyerek doğrudan doğ ruya ilgili daire ve orga nlara gönderil mektedir. Komisyon, ağaç materya lleri ü reti mi a lanında çal ışan işçi lerin ücretlerine zam ya pılmasını teklif etmiştir. SBKP Merkez Komitesi ve Baka n l a r Kurulu, milletvekillerinin görüşüne uyg u n olarak, bu kategorideki işçileri n ücret lerinin a rtırı lmasına dair bir kara rname yayınlamıştır. Bu a rtış hiç de az değildir: ücretlere aşağı yukarı yüzde 25 za m yapılmıştır. Bundan bir süre önce milletvekilleri - N. Rusa kof da dahil - bazı pahalı materyal ve makinelerin itha li nden vazgeçi lmesi soru nunu ortaya atmışlar d ı r. Uzmanlar, ilgili ithalatın ekonom i k efektifini hesaplıyacaklar ve ken d i lerine cevap vereceklerdir. Milletvekilleri haklı çıktıkları takdirde devlet pla n ı nda gerekli düzeltmeler yapılaca ktır.
A. Çuef SSCB Yüksek Şurası m i lletvekillerinin vatandaşlar a rasındaki çalışmaları hakkında bilgi vermiştir. Bir m i l l etvekili 300.000 seçmenli bir seçim bölgesinde seçilir. Bu vatandaş/a rın güven/erine /ôik olabilmek için çok ça lışmak gerekir. Ostelik Sovyetler Birliği'nde, devlet egem enliğinin hangi organına seçi lmiş olursa olsun, milletvekilleri, esas işlerinden ayrı / maz/ar. Yüksek Şura milletvekilleri kendi bö/gelerindeki seçmenlerle daimi temas hali ndedirier. Seçmenler kendileri n e dilek ve şikôyetleri ni bildiri r, tavsiyelerde bulunurl a r. Şu sıralarda vatandaşları ilgi len dire n başlıca sorun konut (mesken) sorunudur. Büyük bir kurucu/uğa girişiimiştir. Şehrin konut fonu harpten önceki devreye kıyasla hemen hemen i ki kat a rtmış tı r.(2) Oysa vata ndaşların konut şartlariyle ilgili istekleri gitgide fazlaIaşı yor. A. Çuef, 1 953 yılında mahalli şurada üye bulunduğu sıra larda konut
( 1) SSCB Yüksek Şurası Ara / ık ayı (1 968) topla ntısında plan-bütçe komis yonunun tekliflerini kabul etmiştir. (2) lening rat şehrinin 1 9 1 3 yıfındaki konut fonu 2 1 ,8 mi/yon metre kare, 1 940'ta 24 mi lyon metre kare, 1 968'de 42 mi lyon m etre kare idi. Nüfus sayısı ise 191 3'te 2,1 mi lyon, 1 940'ta 3 mi lyon, 1 968'de ise 3,4 milyondu. 348
yapımının ağır yürüdüğünü, i htiyaçların çok daha büyük, istekleri n ise çok daha mütevazi olduğunu hatırlamakta d ı r.(1) Milletveki li sıfatiyle lenin g rat'taki ve bilhassa kendi seçim bölgesi ola n Vasilevski adasındaki konut yapı mı sorunla riyle uğraşması g erektiği ka nısındadır. Halen bu adada muazzam bir konut kompleksi inşa edilmektedir ki, bu konutlara, en başta, bölgedeki işçi ler yerleşti rilecektir. Ta bii seçmenler, daha birçok sorunlarla, bu arada örneğin, e meklilik sigortasiyle d e i l g i le n mektedir. A. Çuef'in ka nısına göre hali hazırda emek lilik sigortası sorunu doğru olara k ele a lınmaktad/ r,(2) fakat çözümlen mesi gereken anlaşmazlıklar da vardı r. Mil letvekil leri, Yüksek Şura n ı n her toplantısından sonra seçmenlerle görüşmekte, Şura çalışma ları hakkında bilgi vermektedirier. Milletvekilleri gençlerle görüşmeye özel bir önem veriyorlar. Bu g i bi görüşmelerde, genel o larak, sadece Yüksek Şuranın çalışmaları üzerinde d u ru lmakla yetinil memekte, gençliği i lg i lendiren çeşitli konular e l e alınmaktadır. Şehi r Şurası üyesi sıfatiyle, işçilerin a ktif katılışı ve yard ı m ı olmaksızın mümkün olabileceğini tasavvur bile edemediğini söyliyen P. Bo/şeva : «Şu kadarını bel irteyim ki, şehi r şu rasında üyesi olduğum top lumsal beslenme işleriyle ödevii daimi komisyonun üçte i kisi işçidir(3) ve bunla rı n çoğunluğunu kadın işçiler teşkil etmekted ir» demiştir.
çalışmanın
Konuşmacı n ı n ka nısınca işçilerin şehri n yöneti mine katıl ma larında en önemli taraf, her bölgede meydana getirilen ve mahalli işlerl e uğraşan şura üyeleri g rupla rı ndaki eylemleridi r. Bu g ruplar, emekçi lerin serbest zamanlarından faydalanma ve d i nlenme olanaklarına büyü k bir önem ver mektedirler. Grupların toplantı larına a rzu eden her vata ndaş katı labiI mektedir.
N. Vasilef Yüksek Şura üyesi olmadığı gibi mahalli şura üyesi de olma dığına işaretle, işçilerin devlet sorunlarının çözü müne katı lmasiyle ilgili bir örnek vereceğ ini söylemiştir. Halen Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu, bu!::;: ve rasyonalizasyon lar/a ilgili bir tasarıyı incelemektedir. lenin(1) 1 953 yılında Sovyetler Birliği'ndeki yeni konutlara 4,4 mi lyon, 1 967 de ise 8,6 milyon kişi yerleşti rilmiştir. Evvelce çoğu defa bir a i leye tek odalı bir daire verildiği ha lde, şimdi bu d a i reler i ki veya üç oda l ıd ı r. lening rat'ta 1 953 yılında 6.31 1 apartımon inşa ed ilmişken, 1 968'de daire lerin sayısı 46.265'i bul muş, y a n i 7 , 5 misli bir a rtış olmuştur. (2) Halen leningrat'ta aşağı yukarı 700.000 e mekli vardır. Kadınlar SS, erkekler 60 yaşında e meklilik ha kkı kazanmaktad ı r. Bazı e mekçi kategori leri için emekl i l i k yaş haddi daha azd ı r. Emekli maaşlarının ora nı işçi ücret leri nin yüzde 50'si ile yüzde 1 00'ü a rasında değişmekted i r. (3) leningrot'ta ve leningrat bölgesindeki şeh i r, bölge ve köy şura la rın daki işçi mil letvekilleri ora nı 1 955 yılı nda yüzde 30,6' idi. Bu oran 1 961'de yüzde 42,2'ye yükseldi, 1 963'te ise yarıdan fazla oldu. 349
g rat'taki Buluşlar Şurasına(1) bu tasa rı n ı n hazı rlanmasına ve incelenme sine katılması için teklifler gelmiştir .yibrator» fabrikasındaki ş u ra, tasa rıyı d ikkatle i ncelemiş ve tasarın ı n iyileştirilmesine yol açacak teklifler Moskova'ya gönderi l miştir. öyle görülüyor ki Leningrat'taki örgütlerin b i rçok teklifleri gözönünde bulundurulaca k, buluş ve rasyonalizasyon lara a i t kanunun kesin metni hazırlan ı rken bunlardan yororlanılocoktır. .
•
Soru: Batıdaki bir görüşe göre, şura/ar torme/ bir mahiyet taşımakta, bütün karar/afl parti vermektedir. Bu, doğru mudur? Ve şura/arm parti argan/aflnm karar/aTı m kabul etmedik/eri hal/er var mıd,,? P. Bolşeva burjuva propagandası tarafından ortaya atılan bu g i b i görüş leri n ewelô Sovyet politik sistemi n i n öze l l i kleri n i n anlaşılma masından, i kincisi de, herkesçe bili nen delilleri n ters gösteril mesinden i leri geldiğini söylemiştir. Kom ünist Partisi, gerçekten de, Sovyet toplumunun yönetici ve yön verici gücüdür. V. ı. Lenin, pa rti nin tüm kamünizm kuruculuğunu yönetmesi ge rektiğini defa larca söylemiştir. P. Bolşeva, kendisinin de kom ünist olduğunu ve toplu msa l hayatın par tinin yönetici ralü olmadan nası l örgütleneceği n i tasawur b i le edemedi ğini belirterek şöyle devam etmişti r : ..Fakat bu, şura ların gölge organ olduğu anlamına m ı gelir? Ve ödevleri parti nin ka rarlarını yaymaktan m ı i ba retti r? Böyle düşünmek, kökten ya n ı ı m a k veya gerçekleri tersyüz etmek demektir. Parti, şura la rı n ödevlerine karışma makta, görüşünü dikte etme mektedi r. Parti, politik d oğ rultusunu şura l a rda çalışan komünistler a racı I ığıyle uygulamaktad ı r. Bu yüzden, partiyle şuraları bi rbirlerinin zıddı imiş g i b i göstermek mônasızlıktır. Şura l a r, pa rti nin politik dağrultusu temeline dayanarak, açıkça belirlen miş olan görevlerin i yerine getirmektedirier. Şura l a rda pa rti etkisinin mevcut olması, partisizlerin a ktif politik ve top l umsa l eylemden uzaklaştı rıldıkları anlamına gelmez. Leningrat Şurası üyeleri n i n hemen hemen yarısı partisiz vata ndaşıorçl ı r. P. Bolşeva üyesi bulunduğu komisyonun hemen hemen bütün üyeleri n i n partisiz oldukla rı n ı da belirterek şöyle devam etmiştir : .. Işte samut b i r e rnek: «Hidropribar» Fabrikasında işçi olan şehi r şurası üyelerinden Akilof yaldaş Viborsk bölgesi nde i nşa edilen iki yeni oku l u n d u ru m u n u inceliyerek, inşaatçıların görevlerini s o n u n a k a d a r yapmama ları sebebiyle öğrenci lere öğleyin sıcak yemek hazırlana madığını görmüş tür. Bunun üzerine ilçe .. H a l k Eğ itimi» şubesinin yönetmenine g iderek, Leningra t Inşaat Genel Müdürlüğü yöneticisi ile i ki okulun i nşaat işlerini (1) Buluşlar Şura l a rı işletmeler ve şehirler çapında gönüllü toplumsal örgütlerdir. Bu örgütlere öncü işçi ler, mühendisler, teknisyenler ve b i l i m işçileri g i rmektedi r. örgütlerin a macı, tecrübe teatisi v e bili msel teknolojik propaganda yoluyle, tekn i k ilerlemeye dayanara k emek veri minin a rtma sına yardımda bulunmakt ı r. Lening rat'ta şeh i r ça pındaki örgütten başka 500 işletmede buluşlar şura l a rı va rdı r. 350
üzerine alan yöneticinin davet e d i lmelerini istemiştir. Ve şura n ı n bu partisiz üyesi, her ikisi de kam ünist alan yöneticileri şiddetle tenkit etmiştir. Bu örnek belki pek önemli deği l d i r, fakat genel kaidede bir istisna da teşk i l etmiyor... N . Rusa kof : «Gazetelerden ve bazı yabancıla rla yaptığ ı m görüşmeler den, b u rjuva propagandasının, sık sık, Sovyet Sosya list Cumhu riyetleri Birliği Yüksek Şurası m i l l etvekil leri n i n hükümet ve parti yönetmenleri n i tenkit edemed ikleri iddiasını yaydığını öğrendim. Bu, doğru değ i l d i r. SSCB Yüksek Şurasının komisyonlarında ve toplantılarında gerekli ten kit/er yap ı lmaktad ı r. Bundan başka, kanun tasarı l a rı, Yüksek Şurada görüşülmelerinden 3-4 ay önce basında yayı nlanmaktadı r. Bunun için, m i l l etvekilleri g i bi, diğer vatandaşlar d a bunlara i lişkin görüşlerini bil d i re b i l i rler ve bildirmekted irier. Meselô. Yeraltı Servetleri Kanun Tasarı siyle i lgili ola ra k SSCB Yüksek Şurasına emekçiler tarafından hemen hemen üç bin teklif geldi. Bunları n büyük bir kısmı m i lletvekillerince des teklendi ve Yüksek Şura tarafından ka bul edildi. Yeni Aile ve Evl i l i k Kanun Tasarısı üzerinde, kel i menin tam a n l a m iyle, yüzlerce görüş çatıştı. Genel olara k diğer kanunların kabulünden önce d e çeşitli düzeylerde uzun süreli tartışmalar yapı lmaktad ı r. Bu yüzden, kesinli kle denebi l i r ki, Sovyet ege menlik orga nları . çalışmalarında daima h a l kı n fikrini gözönünde bulun d u rmaktadırlar. Parti doğrultusuna gelince, emekçiler a rasında itirazlara yolaçmıyor. Aksine. emekçiler bu doğrultuyu a ktif olara k destekliyorlar. Çünkü, par tinin tüm sorunlarla i l g i l i politikası, bütün halkın i htiyaç ve istekleri geniş ölçüde incelendikten sonra hazırla nıyor. Partinin ü l kede komünizmin kuru luşuna yöneltiimiş genel doğrultusu ki mse tarafı ndan tartışı l mıyorsa da genel doğrultuyu gerçekleştirme biçim ve metodları sık s ı k tartışma ve tenkitlere konu oluyor.
Soru: SSCB Yüksek Şurasında çalışmalar milletvekillerinin ne kadar zamanını a/ıyor? Milletvekillerinin çalışmalarını zaman ölçüsüne vuran normlar var mıdır? A. Çuef m i lletveki lliği faa liyeti nin. iş saatleri gözönünde bulundurul duğu takdirde. ayda 2-3 g ü n tuttuğunu bel i rtmiş ve ôletler yapan bir ma kinede çalıştığı için zaten daha fazla zaman ayırmasının mü mkün olma dığını söylemiştir. Bununla beraber. serbest zamanlarından seçmenlerle görüşmeler için faydalanmaktadır. fakat yine de za man bakımından peşi nen tespit edilmiş bir norm yoktur. çünkü baza n yapılaca k iş azdı r. bazan ise emekçileri n ortaya attığı sorunlara daha fazla zaman ayırmak gerek mektedir. Seçmenler m i lletvekil lerine büyük bir güven besledikleri için bu güvenin boşuna olmadığını ispat etmek ıôzı m d ı r. N. Rusakof milletvekilliği görevinin yılda hemen hemen iki ay çalışmayı gerektirdiğini söylemiştir. M i lletveki lliği görevi dolayısiyle işinden. bütün g ü n içi n değ i lse de. iş günü sona ermeden bir veya i ki saat önce ayrı l m a k 351
zorundadır. Bu görevle işinden ayrıldığı saatler için kendisine, aylık ücre tinin (N. Rusakofun ayl ı k ücreti 200 rubiedir) ortalaması oranında ücret öden mektedir. M i lletvekili olara k devlet görevleriyle tek başına uğraşması son derece güç olduğu ndan, bir yardımcısı (emekliye ayrılmış eski bir hukukçu) va rdı r ve N. Rusakof bu yardımcıya Yüksek Şura n ı n kendisine milletvekili görevleri içi� ayırdığı paradan ücret ödemektedir.
Soru : Leningrat'ta milletvekilliği görevinden alınma olayla�ı var mıdır? Z. Krug/ova mahalli şuro mil letveki l lerinden biri n i n bu görevinden alın dığını beli rterek şöyle demişti r : «Toplum kaidelerine aykırı hareket ettiği için, vata ndaşların kaderini tayin etme hakkı nı kaybetmiştir. Bunun için de seçmenler, süresi dolmadan kendisini m i lletveki lliğ inden çıka rmışlordır.»
Işçi sınıfının işletmelerin yönetimine katilması V. i. Lenin, toplumun sosyalizmden komünizme geçişini sağlIyan çözüm leyici koşullardan birinin, bütün emekçilerin toplumsal üretimin yöneti mine kattfmalarI olduğu kanlsındaydı. Bu konuda: «Herkes toplumsal üre timi yönetmeyi öğrendiği ve gerçekten de bağımsız olarak yönetmeye koyulduğu zaman, komünist toplum düzeninin ilk aşamasından yüksek aşamasına geçiş kapısı ardına kadar açIlacaktır . . diye yazmışt". Sov yetler Birliği'nde halk ekonomisinin yönetim metodları sistemli olarak geliştirilmekte, emekçilerin, teşebbüslerinin artması, üretim meselelerinin halline kattfmalarI için gerekli herşey yapIlmaktad". .
»
Işçi kollektif/erinin işletmelerin yönetimine kattfmalarInın şekilleri son derece çeşitlidir. Işçi toplcınttfarI, üretim danışma kurullarI, bilimsel-tekno lojik dernekler, toplumsal konstrüksiyon, teknoloji ve normları tespit büro larI, bilimsel araşt"ma IdboratuvarlarI, iktisadi inceleme büro ve gruplarI, toplumsal kadro şubeleri v.s. bunların başında gelmektedir. M. Tuşukof, Sovyet işçisi nin, çalışmakta olduğu işletmenin elde ettiğ i sonuçla rla ya kından ilgi lendiğini belirtmiştir. Işçi kol lektiflerinin işletme lerin yöneti mine en elverişli ve aktif şekilde katı l ma la rı n ı sağ layan yollar dan biri, üretim danışma kurullarıd ı r. 1 0 yıldan beri faa liyette bulunan bu toplumsal örgütlere en iyi işçiler, m ühendisler, teknisyenler ve memurl ar ' seçilmektedir. Kirof Fabrikasındaki Oretim Danışma Kuru lunda 1 87 üye vardır. Bun ların 1 13'ü işçidir.(l) Ku rul üyeleri bütün atölye ve şubelerin temsi lcilerid i r. Bu atölye ve şubelerin kol lektifleri, temsilcilerini genel toplantılard a seç mektedirler. Ayrıca her otölyenin ayrı bir ü retim danışma kuru l u vardır. Meselô Kirof (1) Ki rof (eski Puti lovski) fobrikası Leninigrat'taki en eski makine yapımı işletmelerinden biridir, devrimcilik ve üretim bakımından zengin gelenek Iere sahiptir. 352
Fa brika s ı n ı n 47 atölyesinde de bu örgütler mevcuttur ve çal ışmalarına 3.500 kişi katı lmakta d ı r, bunların 2 bin kadarı işçi d i r. Kuru llar, emekçileri kollektif teşebbüslere sevkeden yerlerdir. Burada önemli kararlar ve tavsiyeler hazırlanır ve sonra gerçekleştirilmesi için işletme yönetimine tesli m edilir. Işletme ü reti m danışma kuru lları en çok üç ayda bir toplanırl a r. Kurul kara rlarının yerine getirilmesini toplu msal bir organ olan kurul prezidyumu denetler. 21 kişiden ibaret (ara larında S'i işçidir) olan Ki rof Fa bri kası Oretim Danışma Kurulu Prezidyumu ayda bir veya i ki defa toplanır. Fabrika yönetim i n i n temsi lcisi olara k baş mühendis veya yar d ı mcıları prezidyuma, belirli zamanlarda, tedbirlerin gerçekleştirilişi hak kında bilgi verirler. M. Tuşukof üretim danışma kuru l l a rı n ı n ne işlerle uğraştığını konkre örneklerle a n latmıştır. örneğin, işletmedeki ü retim danışma kuru luna, çel i k dökme atölyesine ham maddeler sağlıyan işçi ler kollektifi başvurmuştur ve yeni platform l a r yap ı l ması sorununun fabrika yöneti mi tarafından mem nun iyet verici şekilde çözü m lenmediğini bildirerek, bu işin yeniden ele a l ı nması n ı istemiştir. Kurul Prezidyumu, işçi ve mühendislerın temsilci le rinden bir komisyon kurarak, ortaya atılan sorunu her yönden inceleme sini tavsiye etmiştir. Komisyon, platformların süratle değiştirilmesi gerek tiği kanısına varmış ve yeni platformlar yapıl mıştır. Bu da, olumlu ekono m i k sonuçlar vermiştir. M. Tuşukaf'un kanısına göre, işçilerin ü reti m danışma kurulları ça lış malarına katı lmaları sadece teknik değ i l , sosyal-politi k sonuçl a r da ver mektedir. Oretim yöneti mine gönüllü ola ra k katılmoda emeğe karşı komü· nistçe davra nışın unsurla rı m evcuttur. işçi teşebbüsleri n i n genişlediğini şu örnekte de görmekteyiz : 1 967 yı lında fabrika işçilerinden 4.365 kişi, Oretim Danışma Kuru l u nu n teşebbü süyle örgütlenen, üreti mle ilgili iç yedeklerin meydana çıkarı l ması i çi n d üzenlenen toplu msal denetlemeye katı l mıştır. B u mü nasebetle emekçiler 1 . 1 25 teklif i leri sürmüşlerd i r ki, bunları n uygulan ması sayesinde yapılan y ı l l ı k tasarruf hemen hemen 765 bin rubleyi b u l muştur.
A. Kondratenko, işçilerin, üretim danışma kuru l l a rı n ı n faa liyetine a ktif olara k katı l ma la rının, onları n yükse l meleri ne ve çoğ unun yönetimde görev a l ma la rına yol açtığ ını bel irtmıştı r. örneğin, elektrik işçisi olan Orlof yoldaş, Kurul Prezidyumunda ça lıştıkton sonra elde ettiği tecrübe ve bilgi sayesinde «5korohod.. Işletmeler Birliğinin(l) elektri k şu besi yöne tici yard ı m cısı olmuştur. Soru: Işçiler, işletmelerin üretim plônlartnın hazırlanmasına ne ölçüde ve ne şekillerde katılmaktadırlar?
( 1) ,,5korohod.. i şletmeler Birliği dünyanın en büyük ayakkabı firma la rından birid ir. Birliğin fa brikalarında yılda 40 mi lyon çift deri ayakka bı yapı l m a ktad ır. 23
353
A. Ko ndratenko, işletmeye, ertesi yılın pıanına ait kontrol raka mları geli nce, bunların mutkıka üretim danısma kurulları tarafı ndan da i nce lendiğini belirtmiştir. Bundan önce, genel olarak, atölyelerin işçileriyle atölye üretim danışma kuru lları toplanara k, bir ewelki yıla a it planların gerçekleşti rilme sonuçlarını ve e rtesi yıl ı n ödevlerini gözden geçirmekte d i rier. Bu toplantı l a rda karşı teklifler ortaya atılmakta, ü retim sürecinin örgütlenmesi, çeşitlerin değişti rilmesi v.s. ile i l g i l i temenni lerde b u l u n maktadırlar. Bunun sonucunda kontrol rakamları kesinleşmekte, değişmiş üretim koşullarını yansıtan düzeltmeler yapılmaktad ı r. ışletmedeki işçi ve memurların geniş ölçüde katılmasiyle hazırlanan plan tasarısı daha sonra yüksek o rganlar tarafı ndan onayla nmaktad ı r. Soru: işçilerin üretimin yönetimine katilmalariyle ilgili yeni şekiller ortaya çıkıyor mu? A. Reşetilo verd iği cevapta, işçilerin ü retimin yöneti m i n e katıl m a l a riyle i l g i l i yeni, daha etkili şeki l leri n a ranıl masına devam edildiğini beli rtmiştir. Çalışmakta olduğu konut inşaati fa b rikasında işçilerin teşebbüsüyle b i r süre önce Len ing rat'ta i l k defa olara k, işletmedeki bütün ekip şefierini bi rleştiren b i r Ekip Şefieri Şurası kurulmuştur. Bu şura l a rı n mahiyeti n i ve eylemlerini aşağıdaki örnek yansıtmakta d ı r : Planlama Şu besi, A. Reşeti lonun ça lışmakta olduğu atölye için hazırladığı pla nda ayda 6.1 00 m a m u l hazırlanmasını öngörmüştür. E k i p Şefieri Şurasının teklifi üzerine p l a n gözden geçi rilmiş ve a rtırıl m ıştır. Ş i m d i atölyenin, plana göre, 6.600 mamul hazırlaması ıazı m d ı r. Başka bir örnek : bundan b i r süre önce olanakları i nceliyen Ekip Şefieri Şurası, Moskova'daki benzer bi r işletmeyi yarışa davet etmeyi kara rlaş tırmıştır. Işletme yöneti mi şurayı desteklemiş ve fa brika kollektifi Mosko va lılarla yarışa başla mıştır. A. Kondratenko ekonomik reform koşul ları içinde toplu msa l orga nları n önem ve rolünün, işletmelerin kaderi hakkı nda ki sorumlulukları n ı n a rttığ ı n ı belirtmiştir. Halen firma v e atölyeler bağı msız işletmeci l i k sistemine geçiş aşaması u ygulanmaktad ı r. Böylece her atölyenin başlıbaşına muhasebesi olacaktır. Bu koşul l a rda topl umsal örgütler, kendi atölyelerine g itgide daha fazla sa hip olmaktad ı rlar. T. Abuşkeviç, çalıştığı işletmed�, sendi ka örgütünün b i r organı olma k üzere Toplumsal Kad ro Şubesi bulunduğunu bel i rtmişti r. Şube üyelerini tüm kollektif seçmektedir. G. lvanko «Ruskiy Dizeı .. Fabrikasının her atölyesinde toplumsal kadro şu beleri bulunduğunu söylemiştir. Bu şubelere genel olara k 6-7 kişi seçil mektedir. Kendisi, çalıştığı atölyedeki toplumsal kadro şubesinin başkan lığını yapmaktad ır. Toplumsa l kadro şu besi, işe alma ve işten çıkarma meseleleriyle uğraş maktad ı r. Orneğ in, işletmeye veya atölyeye yeni bir emekçi geli nce, Top l u msal Kadro Şu besi üyeleri kendisiyle görüşmekte, da ha önceki iş yeri n den hangi sebeplerden ayrıldığını öğrenmekte, yeni iş yerindeki ça lışma 354
şartla rını a nlatmaktadı riar. Ve şayet yeni gelen emekçi işe elverişliyse ve çalışma şartl a rı ndan hoşlanırsa, işe alınmaktad ı r. Herhangi bir ki mse işten ayrıl m a k isteyince, işletme yöneti minin buna razı olup olmadığı açıklanmadan önce, veri len di lekçe Toplumsal Kadro Şubesine gelmektedir. Şubede emekçinin işten ayrıl masının nedenleri (ça lışma koşulla rı ndan memnun olmama k, usta başı ile anlaşa mamak v.s.) aydmlatılmaktadır. Şayet işten ayrılma sebepleri esaslı değilse veya ko
layca ortadan ka ld ı rı labi lecek g i biyse, emekçiyle açık ka lplilikle konuşul m a kta ve kendisine yard ı m vadedilerek iş başında kal ması için öğüt veril mektedir. Bu tutum, çoğu defa işçi n i n işletmede ka l masına ya rd ı m et mektedir.
II. işçilerin toplumsal örgütleri. Gençlerin durumu. Işçi sınıfı ve aydınlar Komünist/erin üretimdeki rolü V. Sementof komünist/erin, çaftşmadıklafl ve işletmenin hayatı üzerinde kesin etkide bulunmaktadtrlafl üretim kolu, toplumsal örgüt mevcut olma dığını belirtmiştir. Sovyetler Birliği Komünist Partisi, Sovyet toplumunda yönetici ve yöneitici rolünü, parti üyelerinin yardımiyle, onlarm gerekli yerlerde ödevlendirilmesi yoluyle gerçekleştirmektedir. Z. Kruglova Sovyetler Birliği Komünist Partisine öncelikl e işçi sınıfı tem silcilerinin ka bul edildiğini belirtmiştir. 1 960-1966 yılları a rasında partiye alınanlarm yüzde 60'tan fazlası işçidir(1). 1967 yılında pa rtiye 9 .000 öncü
işçi aday üye ola ra k a l ı n m ıştı r ki, bunların oranı partiye g i renlerin tümüne kıyasla yüzde 71'dir ve son 35 yılın en yüksek oran ı d ı r .
K. GOVOTUşin, Ki rof Işletmesinde, fa bri kanın ve şehri n toplu m hayatında işçi - komünistlerin oynadıkları büyük role dair örnekler vermiştir. Parti nin leningrat i i Komitesinin 97 üyesinden 38'i, Şehir Komitesinin 85 üyesinden 28'i, parti nin Ki rof Bölge Komitesinin 67 üyesinden 22'si işçidir. Bunun yanısıra komitele ri n diğer üyeleri d e genel olarak işçi kÖken l id i r. Seçi mle kurulan pa rti organları n ı n üyesi bulunan işçiler sadece genel toplantı lara katı l m a kla ka lmamakta, çeşitli faa liyet alanlarında da görev o l m a kta d ı rlar. SBKP' n i n şehi r komitesi üyesi olan K. Govoruşin, bir makine yapımı fa brikasının ça l ışmalarını ve Yaza lar Birliği'nin leningrat şubesinin faali-
( 1) SBKP'ne a l ınanlar a rasında işçi ora n ı 1 955 yılı nda yüzde 30,4 i ken, 1 964'te yüzde 45,3 e, SBKP XXii ve XXI I I kongreleri a rasında ise yüzde 47,6'ya yükselmiştir. 23 *
355
yeti n i i n ce l iyerek Şeh i r Kom ites i genel top l a n t ı s ı n d a izlen i m leri n i a ç ı k l a m ış v e b a z ı tekl iflerde b u l u n m uştur. Ki rof Iş letmesi n d e 69 p a rti oca k ö rg ütü f a a l i yetted i r ve i ş letmedeki pa rti kom ites i n i n 1 5 üyesi nden 6'sl işçi d i r. Govo ru ş i n yo ldaşı n ça l ı ş m a kta o l d u ğ u a tölye n i n pa rti ö rg üt ü n de 222 ü y e vard ı r k i , b u n la r ı n 1 23' ü i ş ç i , 67' si m ü he n d i s -teknisyen , 32' s i ise e m e kliye ayrı l m ı ş eski i ş ç i l e rd i r ve ha kettik l eri d i n l e m e dönem i n d e b i le, pa rti ö rg üt ü n d e n kopma m a kta, ça l ı ş m a l a rı na h e r za m a n katı l m a ktadı rl a r. V. Sementsof ça l ı ş m a kta o l d u ğ u M a k i n e Ya p ı m ı I ş letmeleri B i rl i ğ i kol
l ektifi üyeleri n de n 6'da b i ri n i n kom ü n ist o l d u ğ u n u b el i rtmiştir. Işletmede SBKP örg ütündeki üyeleri n ve üye a d ay l a rı n ı n yüzde 75' i p a rtiye a l ı n d ı k l a rı za m a n i şçi o la ra k ça l ı ş m a ktayd ı . Pa rti kom itesi v e Işletmeler B 1 r1 i ğ i ndeki p a rti oca k ö rg ü tleri , k a d ro l a r ı n seçi l mesi, gödevlere ye rleşti ril mesi ve e ğ i ti m i üzeri nde titi z l i kle d u rm a kta d ı rI a r. I ş letmeler B i rl i ğ i nde bütün yönetici işçi leri n ya l n ı z pa rti ö rg ütü n ü n rızası i le ta yi n v e n a k i l le ri g e leneğ i kö kle ş m işti r. Parti örg ü t ü n e i kt i s a d i fa a l iyeti kontro l ha kkı ta n ı n m ışt ı r. Parti ö rg ütü, b u yüzden, her yöneticiden, işletmen i n her işçisinden hesa p sorm a k h a k k ı n a s a h i pt i r. Şü phesiz k i b u , pa rt i ö rg ütü n ü n i şletme i d a reci le ri n i n g ö rev l e ri n i üzeri n e a ld ığ ı a n l a m ı n a g e l m ez. Parti ö rg ütü, i ş ç i l eri n, gen i ş öğ reti m o l a n a kl a rı nd a n lôyıkiyle fayda I a n m a la rı n ı, tek n i k vasıfla r ı n ı , k ü l t ü rel ve siyasi d üzeyleri n i y ü kseltmele ri n i ya k ı n d a n i z l emekted i r. Pa rti kom itesi ve parti oca k ö rg ütleri l e ktörler, konfera nsçı l a r, siyasi enformasyoncu l a r ve aj i ta törler a racı l ı ğ ı ile e m ekçi ler a ra s ı n d a parti ve h ü kü m eti n siya seti n i , SSCB' n i n i ç ve dış d u ru m u n u ayd ı n l a t m a kta d ı rl a r. Pa rti kom itesi ve pa rti oca k ö rg ütleri, pa rti örg ütleri n i n, ayrı ayrı her kom ü n i sti n otoritesi n i yü kseltmek i ç i n d a i m i g ayretler s a rfetme kted i rler. Partiye iyile r i n en iyileri, yani eme kle ri, b i li n çleri ve yüksek m a nevi n i te l i kl eriyle kol lektifte sayg ı ve otorite kaza n m ı ş i nsa n l a r a l ı n ma kta d ı r. Pa rti üyel i ğ i k i m seye h i çb i r i mtiyaz sağ la m a m a kta, a ksi ne, i lôve soru m l u lu kl a r yü klemekted i r. Kom ü n ist, e m e ğ e k a rş ı vicd a n l ı tutu m u i le ö r n e k o l m a kla y ü k ü m l ü b u l u n d u ğ u kada r, be l i r l i to p l u m sa l g ö revl eri d e yeri ne geti rmeli d i r. Bu da ko m ü n i sti n p a rtisizler a rası nda otorites i n i yü kse ltmekte, pa rti n i n yığ ı n la rla bağ l a rı n ı sağ l a m la ştı rma ktad ı r. Sor u : Yabancı ülkelerde burjuva basını sık sıkı Sovyetler Birliği'nde yüksek parti organ/af/mn çok az tenkit edildiklerini yazmaktadlf. Bu doğru m u dur? Simentsof yoldaş, Sovyetler B i rl i ğ i ' n de yü ksek p a rti o rg a n l a rı n ı n hiç de seyrek te n k i t ed i l me d i k l e ri n i bel i rtmişti r. Pa rti oca k örg ütleri n i n topl a n tı l a rı n d a , b ö l g e ve şeh i r kom iteleri n i n genel otu ru m l a rı n d'a p a rti üyeleri y ü ksek parti o rg a n l a rı n ı n ve b u n l a rı n yönetici l eri n i n ça l ı şm a l a rı n ı sı k s ı k ve sert b i r d i l l e te n kit etmekte d i rler. 356
Bu soru n u n o rtaya atı l ma sı n a , Sovyetler B i rl i ğ i ' nde yü ksek pa rti o rg a n l a rı n ı p a rti üyeleriyle çatışacak h a l e geti recek u l uorta tenkitleri n d uyu l m a m a s ı y o l a çm ı ş ola b i l i r. B u , ta b i i b i r şeyd i r ; ç ü n k ü t ü m p a rti n i n fa a / i yeti ,
halkın
m enfa atle r i n e u yg u nd u r v e orta k a ma ç / a ra
yönelti l m i şti r.
B u n u n i ç i n de ten ki d i n ka ra kteri yapıcı d ı r ve sa nzasyon u n s u rl a rı n d a n yoks u n d u r. SendikalarIn rol ve ödevleri «Kongrenin kantslna göre, halk ekonomisinin gelişmesiyle ilgili ödevlerin çözümünde sendikalarIn rolferi arttmlmalt, devlet planlarIntn hazirlanma sına ve üretimin yönetilmesine daha aktif olarak katılmaları sağlanmaltdlr. Sosyalist yarIşlan daha fazla genişletmek, emekçiler arasında eğitim çaIJşmalarInt iyileştirmek, emeğin örgütlenmesine ve işçilerle memurların yaşayış şartlanna daha fazla ilgi göstermek de sendikaların ödevidir.. (SBKP XXII/. Kongresi kararlarından). A. Kondratenko, ka p ita l i st ü l kele rin sen d i ka yöneti cileri y le ya pt ı ğ ı g ö rüş
meleri
s ı ra s ı n d a , b u n l a r ı n , b a za n , Sovyet sen d i ka l a rı n ı n ..h i ç b i r h a kka
sa h i p o l m a d ı k l a rı n d a n», i ş l etme yönetmen leri n i n destekleyi c i l eri
ha l i ne
g e l d i kleri nden söz etti kleri n i söyled i . B ü t ü n Sovyet iş letmeleri n d e o l d u ğ u g i bi , ..Skorohod» Iş letmeler B i rl i ğ i n d e d e «se n d i k a l a r k o m ü n i z m oku l u d u r» şekl i n d eki Le n i nci a n la y ı ş reel ve konkre b i r m u htevaya sa h i pti r. Sen d i ka ö rg ütü, I ş letmeler B i rl i ğ i n i n ekon o m i k fa a l iyet i n e v e kollekti fi n b ü t ü n yaşayı ş ı n a a ktif o l a ra k katı l m a k tad ı r. Işletme yö net i m iyle işçiler a ra s ı ndaki i l i ş k i l e r ve ka rş ı l ı kl ı y ü kü m l ü l ü k le r, yöneti m le send i ka a ra s ı n d a h e r y ı l i mza l a n a n sözleşme g ereğ i nce a y a r l a n m a kta d ı r. A. Ko n d roten ko, se n d i ka la rı n
b a ş l ı ca ödevleri n den
b i ri n i n
sosya l i st ya rı şıa rı ö rg ütlemek, emekçi leri kôm ü n i z m i deal leri ru h u n d a e ğ it me k o l d uğ u n u söyliyerek, şöyle deva m etm işti r : «Bu n u n ne b ü y ü k bir ödev o l d u ğ u n u bel i rtmek içi n sadece b i r m i s a l verel i m : Işletmeler B i rl i ğ i nde h e r ay 1 00 atölye ile 600 ş u be a ra s ı n d a ki yarı şı a rı n b i l ô n çosu ya p ı l ma kta d ı r, b u n l a rd a k i işçi sayısı 1 9 b i n d i r. En i y i i ş ç i leri m eyd a n a çıkarmak, o n l a rı teşv i k etmek, ö n cü i şçi l e r i n tecrü b el eri n i yaym a k g i b i mese l elerle sen d i ka örg ütü m eşg u l o l m a ktad ı r. Send i k a l a r, normla r ı n ka ro rl aştı rı l m a s ı n d a , emeğ i n ö rgütle n m es i n d e ve ü c retleri n tespi t i n de b ü yü k b i r rol oyna m a ktad ı rl a r. Sen d i ka kom ites i n i n rızası a l ı n ma d a n ü reti m d e h i ç b i r y e n i n o rm u n u yg u l a n ma s ı m ü m k ü n de ğ i l d i r. Şayet yen i
tekn i ğ i n
uyg u la n ması
dolayısiyle veya
başka
neden lerle
n o rm l a rı n g özden g eçi ri l m e i i g e re ki rse, b u g i bi soru n l a rı n atölyelerdeki send i ka ko m ite lerinde g ö rü ş ü l m esi şa rttı r. Işletmeler B i rl i ğ i n i n iç d ü ze n , rej i m ve iş g rafiği i l e ilg i l i b ütün tüzük leri n i n send i ka örg ütü i l e b i r l � kte hazı r l a n m a s ı g e reki l i d i r. Meseıa i ş /et357
meler bi.rliğinde haftada 5 g ü n çal ışma düzenine g eçilmeden önce, yeni iş g rafiği tasarısı işçilerin yaptı kları toplantı l a rda incelenmiş ve bu müna sebetle emekçiler b i rçok tekliflerde bulunmuşlard ı r. Bu tekliflerin genel leşti ri l mesinden sonra d ı r ki, g rafik son şeklini a l m ıştı r.
Soru: Toplu sözleşmenin mahiyeti nedir, sözleşmede konkre olarak hangi maddeler yer allf ve sözleşme nasıl yapıltr? A. Kondratenko, toplu sözleşmenin. işletme yöneti mi ile emekçiler kol Jektifi n i n ka rş ı l ı klı yükü m l ü l ü kleri n i n beli rlendiği bi r belge olduğunu, kol lektif a d ı n a sendika komitesince h e r yılın başlarında i mzalandığını söyle miştir. Toplu sözleşmenin konkre muhtevasına geli nce, örneğin, ..Skorohod» Işletmeler Birliğine a it a lanı 8 bölümde n ibarettir. .. Devlet planı ve sosyal ist ya rışmanın gelişmesi» başlığını taşıyan i l k bölümde, işletme yöneti mi i l e sendika la rı n devlet planının yerine getiril mesi ve sosya l ist yarışıarın genişletil mesiyle ilgili konkre yükü m l ü l ü kler bel i rtil mektedir. Sözleşmenin l I'inci bölümü nde ücretler ve emek normları ele a l ı nmakta d ı r. Bu böl ümde işin ci nsine ve işçinin vasfı na göre saatlik tarife normları ortaya konmaktadı r. iii. bölümde işletme yöneti minin işçilerin, mühendis-teknisyen ve memur ları n yetişmeleri ve vasıfları n ı n yükseltilmesiyle i l g i l i konkre yükü m l ü l ü kler yer a l m a ktad ı r. Sözleşmen in iV. bölümü emek d isipli niyle i l g i l i d i r. V. bölümde emeğ i n korunması sorunları söz konusudur. Bu bölü mde işletme yönetiminin emek koşullarını, g üvenlik tekniğini, iş elbiseleri n i v.s. iyi leştirmek için a l ma kla zoru n l u olduğu b i rçok ted birler s ı ralanmaktad ır. Vi. bölümde işletme yöneti minin işçilere konut (mesken) sağ lamak ve onarı mını yaptırmak, toplumsal beslenme h izmetlerini iyi leştirmek, sendika komitesinin de, a l ı na n kararları kantrol etmekle i l g i l i yükü m l ü l ü kleri bel i r ti lmektedir. Viı' bölümde eğitim ve kültür ça lışmalarının örgütlenmesi ile işletmede beden eğiti m i ve sporu n gelişmesine d a i r yükü m l ü l ü kler yer a lmaktad ı r. V i i i . bölü mde sözleşmenin belirli maddelerinin değiştiril mesi, gözden geçirilmesi v.s. ile i l g i l i usu l ler gösterilmektedir. Toplu sözleş menin hazı rla nmasından önce (genel olara k yılın sonuna doğru) bütün atölyelerde işçi toplantı l a rı düzenlenir. Bu toplantıla rda evvela işletme yöneti m i ile send ika temsilci leri geçmiş yıl ı n sözleşmesindeki yükü m l ülüğün yerine getirilmesi konusunda hesap vermektedir/er. Ikinci olarak, bu toplantıl a rda ertesi yı lın sözleşme tasarısı i ncelenmektedir. Bu münasebetle, işçiler ta mamlamalar ya pmakta, di leklerini söylemektedirier. Bunlar mutlaka gözönünde bulunduru l u r. Genel olara k ..Skorohod» Işlet meler Birliğinde 300 kadar teklif i leri sürü lmektedi r. Toplantıda, toplu sözleşme tasa rısını son defa olara k gözden geçiren ve onaylayan genel topla ntıya katı lacak delegeler seçi lmektedi r. 358
Atölyelerdeki komisyonlarla fabrika send ika komitesi, işletme yöneti miyle birlikte toplu sözleşmenin uyg u lanışını her gün kontrol ederler. Yıl ı n orta larına doğru da genel kontrol ya pı l ı r. Işçi toplantılarında işletme yöneti mi ile sendika la rı n temsilci leri hesap veri rler. Şayet kontrol sırasında, işletme yönetiminin sözleşmedeki bazı maddeleri yerine getirmediği görül müşse, bunun konkre sebepleri açıklandıkta n sonra, sendikaları n isteği üıerine, kabahatl ı l a r, maddi ve manevi cezalara çarptı rılabilir. Fakat bu gibi ha ller çok seyrektir. Genel li kle, toplu sözleşmelerde yer alan yüküm lül ükler yerine getiril mektedi r.
Soru: Sendikalarla işletme yönetimi arasında anlaşmazliklar var mıdır? A. Kondratenko pratik olarak .send ikalarla işletme yöneti m leri arasında
prensip bakımından an laşmazlıklar olmadı ğ ı nı belirtmiştir. Şayet işletm e yöneti mi ödevleri nden bir kısmını yerine getirmezse, sendika sadece emek çilerin menfaatlerini savu nmak olanağına değil, ayni zamanda geniş haklara da sahiptir. Meselô 1 968 yılında işletme yönetimi, emeğ i n korun ma siyle ilgili olarak toplu sözleşmede öngörü len bazı tedbirleri zama nında gerçekleşti rmemiştir. Sendika bu tedbirlerin gerçekleşti ri l mesini iste dikten başka, yöneticilerden bazılarını maddi bakımdan cezalandırılma sında da ısrar etmişti r, b u n lara prim veri l memiştir. Anlaşmazlıklar ve görüş ayrılıkları en fazla işletme yönetim i ile ayrı ayrı emekçi ler a rasında görülmekte d i r. Bu g i bi h a l lerde sendikala r işçilerin menfaatlerini savunmakta, ortaya çıkan a n laşmazlıkları objektif ola ra k incelemeye gayret etmekte ve bunları başarıyle çöımekted i rler. Her atöl yede, sendi ka örgütü ile işletme yönetimi temsilcilerinden kurulu emek a nlaşmazlıkları komisyonları mevcuttur. Görüş ayrılıkları ortaya çıktığı zaman, bunlar atölye komisyonunda i ncelenir. Bu komisyonlarda a nlaş maya varı lamazsa, işçi ler, soru n u Fabrika Emek Anlaşmazlıkları Komisyo nuna götürmek hakkına sahiptir. Ve eğer orada da an laşmaya va rıla mazsa, sorun Fabrika Komitesinde ele a lınır. Son başvurma yeri ise mah kemedir. Fakat, işçilerin mahkemeye başvu rmaları gayet seyrek hal lerd i r.
P. Bo/şova şunları eklemişti r : Toplu sözleşmenin şu veya bu maddesi nin gerçekleştiri lmemesinde suç, işletme yöneti mi ne, şu veya b � yöneticiye a it olursa ve bunlar objektif nedenler ortaya koyamazlarsa, kendilerine karşı güvensizlik oyu kullanılması yolu tutulabilir. Yönetici toplu sözleş meyi gerçekleşti rmek istemezse, sözleşmede yazı l ı yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağ lıyamazsa kol'ektifin başında ka lmaya deva m edemez. Soru: Sendika üyefiği işçiye neler sağlamaktadır? Birkaç rakam açıkl ıyacağını söyliyen A. Kondratenko şunları bel i rtmişti r : "Skorohod" işletmeler Birliğinde bir işçi n i n yıllık sendika aidatı orta l a ma olarak 1 3 ru bledir. Ote yandan her işçiye sosyal sigortalarda n, her yıl, ek olara k, orta lama 1 30 ruble düşmektedir (<<Skorohod" işçilerinin ortalama aylık geliri 1 07 rubled i r) . Sosyal sigorta paraları işletme tarafı ndan ödenmekte ve bu paralar, 359
hastahane masraflarına, hamilelik ya rd ımına, d i n lenme evlerine, sanator yumlara v.s. lere ayrı l m a ktadır. Işletmeler Birl iğ inde her iki işçiden biri, yıllık izin a lı nca, sanatoryum larda, dinlenme evlerinde veya tedavi-korunma(l) yerleri nde di nlenmekte dirier. Send ika örgütlerince sağlanan din lenme kartları ile yeti nilmiyerek, işletmeye a it dinlenme evleri açılmasına büyük bir önem veri l mekted ir. Genel olarak dinlenme kartları emekçilere gayet ucuz, birçok hallerde ise parasız veri l mektedir.
Genç işçilerin eğitimi Gençlerin emek ve ideoloji bakımmdan eğitilmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan sorunların son derecede önemli olduğunu, bu sorunların çözülmesi için başlıca şartm ergin işçilerin daima gençlerin arasmda bulunmaları olduğunu söyliyen S. Vitçenko şunları belirtmiştir: «Biz yaşlıların, çağdaş . gençliği kötülmekten vazgeçmemizin zamanı gelmiştir. Bugünkü genç ku şaklar, baba ve dedelerinin çilesini çektikleri çetin hayat üniversitesini bilmiyorlar. Ayni zamanda bugünkü gençlerin, evvelkilere kıyasla daha okumuş, daha aydmlanmış olduğunu da gözönünde bulundurmak Idzımdır. Bugünkü gençliğin siyaset ve kültür bakımmdan ufku çok daha geniştir. «Elektrosila»(2) Işletmeler Birliği nde gençliğin eğ itil mesiyle i l g i l i olara k e n elverişli şekil ve metodlar a ra n ı rken, genç işçilere yol göstericiler sağ lama ha reketi geniş ölçüde gelişmiştir. Şimdi sayısı 300 kadar olan bu gençl i k yolgöstericileri zengin bir hayat ve emek tecrübesine sahip, genç l eri seven, onlarla «uğraşmaya» hazı r olan ve iç alemlerini a nlıyan kim selerdir ve çoğu komünisttir. Dört yıldan beri yolgöstericiler üzerinde sistemli olara k çalışılmakta, Pedagoji Enstitüsünün en iyi öğretim üyeleri kendilerine ayda iki defa pedagoji ve psikoloj i dersleri vermekted ir. Işlet meler Birliğinde 19 kişilik bir yolgöstericiler şurası meydana getiri l miştir ve her yıl yolgöstericilere m a hsus pedagoji konfera nsıarı d üzenlenerek, tecrübe değişimi yap ı l m a ktad ı r. S. Vitçenko a ltı yıldan beri ..Elektrosila»da genç işçi lere yolgösterici l i k ettiğ i ni v e eşine az rastl a n ı r bir ekibin yönetmeni olduğunu belirtmiştir.
( I) Tedavi-koru n m a yerleri işletmelere bağlı a kşa m dinlenme evleridir ve işçi ler buralarda doktor tavsiyesi ve kontrolü a ltında, iş günü sona erince tedavi olmakta veya dinlenmektedirler. Bu nlarda dinlenme kartları özellikle kronik veya mesleki hasta l ı kkırdan şikayetçi işçilere veri lmektedi r. 1 967 yılı nda, Leningrad'daki 61 tedavi-korunma yerinde 27 bin işçi serbest za manla rında dinlenmiş veya tedavi olmuştur. (2) «Simens» adlı Alma n firmasının eski bir şubesi olan .. Elektrosila», elektrik cihazları üreti mi a la nında dünya n ı n en büyük işletmelerinden biri dir. Hali hazırda, dünyada ilk defa olara k bir mi lyon kilovat takatinde jeneratörler ü reti mine başlamıştı r. 360
Ekip üyeleri n i n ortalama yaşı 1 8'in üstünde değ i l d i r. Genel ola ra k 20-25 üyeli olan ekipte 1 8 yaşını aşanlar askere a l ınmakta, daha yüksek vasıfta işlere gitmekte, belirli bir kısmı ise öğrenimine devam etmektedir. Oyle ki, a ltı yılda ekipten 77 kişi gelip geçmişti r. Hôlen ekipte 22 erkek ve bir genç kız bulunmakta, l ise veya lise dengi oku l l a rı bitirenler hariç, e kibin bütün üyeleri işçi gençlere mahsus akşam okullarına devam etmektedi r.
V. Alekseenko burjuva p ropagandasının, çeşitli kuşaklardan olan Sovyet vata ndaşlarını bi rbirine düşürmeye, gençleri baba ve dedelerine cephe aldı rmaya ka l kıştığını belirtmiştir. Bunu yapanken de, bugünkü Sovyet gençliğinin, önceki kuşakları olgunlaştıran sınıf savaşı oklJlundan geçme miş olmasından faydala nmaya çalışmaktad ı riar. V. Alekseenko devamla şöyle demişti r : «Biz gençler, gerçekten de başka koşu llarda yetiştik. Baba ve dedelerimizin kaderinde rol oynıyan Devri min, Vatandaş Harbinin, Vatan Harbinin güçlüklerini görmed ik. Bizden önceki kuşa kların, uğrunda savaştı kları ve meydana getirdikleri toplu m düzeninin havası içinde büyüdük. Bizler sosya lizmi, onun üstünlükleri ni, ana sütü ile birlikte e m dik. Bu düzen bizimdir. Biz bu düzenin daha da gelişmesi ve g üclenmesi nin tam soru m l uluğunu duymakta, omuzlarım ızda taşımaktayız. Daha önceki kuşa kla rın tesli m etti kleri bayrak Sovyet gençliğinin güvenile b i l i r e l lerindedir. Sovyet gençleri ni babalariyle çatıştırmayı deneyen burjuva propagan dasına gelince, V. Alekseenko'nun kanısına göre, burada iki şey-kuşa klar a rasındaki karşılıklı i lişkiler ve eskinin yeni ile savaşı - birbirine karıştı rı l maktad ı r. Hayat olduğu yerde durmuyor ve değerlerin birikim süreci devam ediyor. Bu süreç a lelôde o l madığı g i bi, asla faydasız da değ i l d i r. Bu, eskinin yeniyle savaşıdı r. Eski, hiçbir zaman hayattan kendi isteğ iyle ayrı l mamıştır. Fakat eski ile yeni a rasındaki savaşı Sovyetlerde kuşaklar a ra sında bir anlaşmazlı k diye göstermeye çalışmak, paradokstan başka b i r şey değ i l d i r. N. Arkina «Polig rafmaş.. işletmesindeki komünist gençl ik örgütünün çalışma ları üzerinde dura ra k şunları belirtmiştir : «Işletmelerdeki işçilerin yüzde 25'i gençtir ve a raları ndan yüzde 80'i Sovyetler Birliği Leninc i Komü nist Gençler Birliği' (LKGB) nin üyesidir. Bu üyelerin yüzde 70'i işçidir. ışletmedeki LKGB örg ütünün eylemleri geniş ve çeşitlidir. Orgüt, üyele rini işçi sınıfının devrimci gelenekleriyle enternasyonalist ruhta, vatanıa rını, şehirlerini, işletmeleri ni seven insanlar ola ra k eğitmeye gayret ediyor. LKGB, çalışmaları nda, işletmedeki gençlerin ilgi duydukları çeşitli şeyleri gözönüne a lıyor, onları n emeği, yaşayışı, öğrenimi ve di nlenmeleri i le ilgili sorunlarla uğraşıyor. Komün ist gençlik örgütünün üyeleri işletmenin üretim hayatına aktif olara k katıl ıyor. Meselô "Poligrafmaş .. işletmesinde emek veri m i n i n artı rılmasını sağlayacak daimi rezervler a raştı rılmaktadı r. Orgüt, bununla i l g i l i olarak, üyelerine şu ödevleri vermiştir: genç işçi l er ü retim 361
normla rını mutlaka yerine getirmelidirier; yüksek nitelikte ve ıskartasız m a m uller ü retmelidir; ihtisaslarını artırm a l ı, mesleki usta l ı k la rı n ı yü kselt mel idir; emek disiplinini gel iştirmelidir; yeni tekniği en kısa sürede ben i m semelidir; tasa rruf i ç i n savaşmalıdır. LKGB örgütü, bu görevleri başariyle yerine getirebilmek için, sosya list yarışıarı geniş ölçüde yaymak üzere gayretler serfediyor. Gençlerle çalış ma larda büyük önem taşıyan bir şekil de, genç işçile�in ihtisasını yük seltme hareketid i r. Komü nist gençl i k örgütü 1 968 yılı nda Işletmeler Birliği çapında düzenled iği ya rışta «herkes yüksek mesleki ustalığa u laşmalıdır.. sloganını ortaya etmıştır.
Kadın işçilerin hak/arı Sosyalizm kadın/ara politik ve ekonomik eşitlik sağ/amıştır. Oktobr Dev rimi sayesinde kadın/ar yeni hayatın aktif birer unsuru haline ge/miş/er dir . . . Her yerde - sanayide ve köy ekonomisinde, eğitim ve sağlık, bilim ve kültür alan/af/nda, yetişmekte o/an kuşağın eğitilmesinde ve dev/et yönetiminde - kadın/ar komünizm kuruculuğunun ön saf/af/nda yer a/mış lard"... (SBKP Merkez Komitesinin, Büyük Oktobr Devriminin 50. yıldönümü hazırlık/ariyle ilgili kararından) Kadınların(1) işçi kollektiflerindeki duru m u ha kkında L. Libina konuşmuş, ça lışmakta olduğu dokuma fabri kası ndaki işçileri n çoğunluğunu kadın ların meydana getirdiğini belirtmiştir. Bu işletmede bütün önemli görevler (fa brika müdürlüğü, baş mühendisl i k, pa rti örgütü sekreterliği, sendi ka komitesi başkanlığı) kad ınlar tarafı ndan yerine getiri l mektedir. Erkeklerle eşit ücret hakkına sa hip olan kadınlara ayrıca bazı i mtiyazlar da tan ı n mıştır. Meselô hômilelik hal leri nde kadınlara, doğumdan 56 gün önce para l ı izin veri lme kte, b u n a doğ u mdan sonra 5 6 g ü n daha i lôve edi l mektedi r. (1) SSCB'de 1 928 yılı nda h a l k ekonomisinde görev alan kadın işçi ve memurları n sayısı 2,8 mi lyon i ken, 1 967'd e 41 m ilyona u laşmıştır. 1 928'de işçi ve mem u rlar a rasında kadı nları n ora nı yüzde 28 olduğu ha lde, 1 967 de yüzde 50'ye yükselmiştir. Devri mden önce Rusya'da emeğini satan kadı nları n yüzde 55'i kapitalistlere, büyük toprak sahiplerine ve memur lara hizmetçi lik, yüzde 25'i köy ağaları ile büyük toprak sa h i p lerine ı rgatlık ' etmekte, a ncak yüzde 1 3' ü fabrika ve i nşaatla rda çalışmakta, yüzde 4'ü ise eğ itim ve sağ l ı k alanlarında görevli bulunmaktaydı. 1 966 yılı nda Sov yetler Birliği'nde bütün kadın işçi ve memurların yüz de 37'si sanayi ve i nşaatta, yüzde 28'i eğitim, sağ l ı k ve bilim işletmeleri nde görev a l mıştı. 1 966 yılının sonlarına doğru, 1 928 yılı ndakine kıyasla, halk ekonomisinde ça lışan yü ksek ve orta mesleki öğrenim görmüş kadın ların sayısı 50 kat a rtara k 7,5 mi lyonu bulmuş , yani SSCB'deki diplomalı uzmanları n yüzde S8' ini teşkil etmiştir. 362
Zor doğ u m yapanlar için bu süre 70 günü bulmaktad ır. Bütün bu dört aylık izin süresince, annel ere, ortalama ücretleri tem el i ne daya n ı larak, ücret ödenmektedir. Çocuklar b i r yaşı n ı ta mamlayıneaya kadar, iş yerleri muha faza edilmek su retiyle, a n nelere parasız izin hakkı da tanı nmaktad ı r. Bir süre öncesine kad a r bütün çocu kların yuvalara ve çocuk bahçelerine yerleşti rilmesi g üçtü, fakat a rtık bütün çocuklara yer sağ lan mıştır.(') Çocuk bahçelerinde e n yüksek a yl ı k ücret 1 2,5 ruble, !;ıütün günlüklerde 1 5 ruble, yuvalarda ise 1 0 ve 1 2 rubied i r. En düşük ücretler yuva l a rda 2,5 ru ble, çocu k bahçeleri nde ise 3 rubiedi r.
Işçi sınıfı ve aydınlar Soru: Sovyetler Birliği'nde işçi sınıfı ile teknisyen aydınlar arasında kesin bir Sin" mevcut mudur? Bu soruyu ceva plandıra n V. A/ekseenko özetle şunları belirtmişti r : «(Jre tim g ücleri n i n bugünkü gelişme d üzeyinde a rtık işçi sınıfı ile teknisyen ayd ı n l a r a rasında kesin bir s ı n ı r yoktur. Meselô bugün tornac ı l ı k mesleği oldukça yüksek bir genel öğretim düzeyi gerektirmektedi r. Ça lışmakta olduğum atölyeyi örnek alalım, bizi m atölyede 7 sınıflı oku l u bitirmiş işçi lerin sayısı 1 0'dan fazla değ i ld i r. Diğerleri n i n öğrenim durumu daha yük sektir.(2) Zamanımızda gençler oku m a k istiyorlor. Netekim atölyedeki işçi lerden 1 20'si işçi gençlere mahsus okullara, enstitü lere ve tekn i k oku lIa rı na devam etmekted i r.
N. Dief işçi olduğunu, teknik oku l u n dördüncü sı nıfında okuduğunu ve teknisyen görevl isi ola ra k ça lışmak hakkına sahip bulunduğunu belirt miştir. Ça lışmakta olduğu atölyede aşağı yukarı 260 genç işçi bulunmak tad ı r ki, bunları n 30'u yüksek öğrenime, 1 6'sı teknik okulla rına, 42'si ise işçi gençlere ait okullara devam etmektedir. Okumak istiyen herkes bu olanağa sahipti r. Biz bütün işçi lerimizin öğreni m ierini, kültürel ve i d eoloj i k d üzeylerini yükseltmeleri, ayd ı n kimseler olmaları i ç i n gayret sa rfetmek teyiz. Soru: fabrikalarda çaltşan emekçi/erle kültür, sanat, edebiyat ve sinema alanlarında çaltşanlar arasındaki karşıltkıı ilişki/er nasıld,,? Bu soruyu cevaplandıra n V. Volkof kü ltü r ve sanat temsilci leriyle Lenin 'd ra d işçi sı nıfı a rasında sıkı, kopmaz bağ lar bulunduğunu belirtmiştir. Bu ( ') Işçi çocukları için i l k çocuk bahçesi 1 917 yılında Petrogrot'ta açıl mıştır. 1 967 yılına kad a r Len ingrot'ta 1 65 bin çocuğun yerleşti rilebi ldiği 1 .541 yuva ve çocuk bahçesi meydana geti rilmiştir. özellikle son yıllarda b u n l a r ı n inşaatı geniş ölçüde artmıştır. (2) Daha 1 939 yılında SSCB' nde 1 .000 sanayi işçisinden 99'u orta ve yüksek ta hsilliydi. 1 959 da bunları n oranı 1 .000 de 451 e, 1 967 de ise 594 e yükselmiştir. "
363
bağla r, her şeyden önce, her iki tarafın da ortak dava olan komünizm kuruculuğunu hizmet etmelerinden, kültür ve sanat a la nı ndaki aydınlar dan çoğunun dünkü işçi ve köylü olmaları ndan doğ maktad ı r. Leningrat'taki ressa mlar, besteciler, yazarlar, sinemacı lar birlikleri i l e endüstri işletmeleri arasında çoktandır s ı k ı bağ lar v e dostluklar meydana gelmiştir. Bunu, Len ingrat'taki işletmelerin, ressa mları, yazarları, beste cileri, artistieri s ı k sık ve seve seve misafir etmeleri de göstermektedir. Mesela besteciler Baltık Fabri kasını muntazaman ziyaret etmekte, eylemle rinin bilançosunu açıklamakta, atölyelerde işçilere konserler vermekted i r ler. .. Ki rof» Opera ve Bale Tiyatrosunun a rtisieri Amira l lik Fabri kasını, Leningrat Filarmoni Orkestrası sanatçıları Ki rof Fabrikası n ı v.s. her fı rsatta ziyaret etmektedi rler. Ressamlar, işletmelerde, fa bri ka ların kültü r saray larında ve kültür evlerinde serg i le r açmaktad ı rlar. Ressam ve heykeltraşlar, za man zaman atölye ve stüdyolarında kabuller düzenlemekte ve işçilere, tamamlanmış veya üzerinde çalıştı kları eserleri göstermektedirier. Bu gibi vesilelerle ta blola r veya heykeller ha kkı nda heyecanlı tartışmalar olmak tad ı r. Bu i lişkiler hem aydınlara, hem de işçi sınıfına faydalı oluyor. Sanatçılar, işçiler arası nda kültürü, sanat zevki ni yaymakta, işçi sınıfı ise aydınlara gerçekleri daha iyi a n lamaları hususunda yard ı m etmektedir. Bunda n bir süre önce Lening rat'ta n beş büyük işletme, şehirdeki bütün sanat ve kültü r işçilerine kol lektif bir mektupla çağrıda bulunarak, V. ı. Lenin'in doğumunun 1 00'üncü yıldön ü m ü dolayısiyle devri min önderine ve SSCB'inde komünizm kurucu luğu savaşına ait yeni eserler meydana getirmelerini istemişlerdi r. Işletmeler, çeşitli alanla rdaki e n iyi eserlere verecekleri mükôfatlan da a çı kla mışla rd ı r. Bu çağn sanatçı ayd ı nlar a rasında derin ya nkı l a r uya ndı rmıştır. .. Polig rafmaş» işletmesi nin, Leninci Gençl i k Orgütü Tiyatrosu ile samimi dostluk bağları kurduğunu bildiren N. Arkina, bi rçok işçinin, tiyatronun a ktörleri tarafı ndan yönetilen a matör sanat derneklerine devam ettiklerini belirtmiştir. Işçiler, tiyatroda bütü n yeni eserlerin sahneye konuluşunda hazır bulunmakta ve a ktörlerle birlikte bunları n i ncelenmesine katı l m a k tad ı rlar. V. Alekseenko, Ijorski işletmesi nin ..Lenfilm» stüdyosu i le sıkı ilişkiler kurduğ unu, işçilerin son aylarda stüdyonun çevirdiği iki yeni filmi sine malarda gösteril m eden önce seyrettiklerini ve düşünceleri n i açıkladıklarını belirtmiştir.
364
III. Çalışma şartları, ücretler, dinlenme sorunları Ekonomik reform işçilere neler sağlamışttr N. Savinof ç a lt şm a kt a olduğu Metal Işleme Fabrikaslnln(l) Leningrat'ta ekonomik reformu(2) uygulayan ifk fabrikalardan biri olduğunu belirtmiş tir. Bu işletme yeni sisteme göre çaltşma alanında üç ytllık tecrübeye sahiptir. Yeni biçimde çalışma devresi içi nde işçi l eri n maddi duru munda köklü değişiklikler olmuş, o rta lama maaş yüzde 1 7 ora nında yükselmiştir. N. Sa vinof'un çalıştığı atölyede 1 965 yılında bir işçi n i n ortal a ma maaşı 1 1 8 ruble i ken 1 967 de 1 28'e, 1 968 yı l ı n ın 10 ayı içinde ise 1 39 rubleye(3) yükselmiş tir. Bundan başka 1 966 yılından beri işletmede yı l l ı k bilançolar gözönünde bulundurulara k, işçi lere kollektif emeğ i n yı l l ı k sonuçla rına göre prim veri l mesine başlanmıştır. Işletme yönetim i, sendika örgütü ile işbirliği yapara k, bu primlerin işletmede a ra l ı ksız ça lışma yılla rına ve işçi n i n i htisasına göre tespit etmektedir. Pri m, işçi maaşla rı tarifesine göre yüzde 50 i le yüzde 1 20 a rasında değ işmektedir. Mesela orta vasıflı bir işçi işletmede 10 yıl veya daha fazla çalışmışsa, yıl sonunda ek ücret olarak 1 30-150 ruble a l ma ktad ı r. Bu maddi mükafatlar fonundan başka işletmede ayrıca sosyal - kültürel hizmetler ve konut inşaatı fonları i le, ü reti mi geliştirme fonu meydana getirilm iştir. Işletmenin sosya l-kültürel h izmetler fonu, meselô 1 967'de, 1 965 yılı ndakine kıyasla 2 mislinden fazla a rtmıştır. Işletmenin yeni çalışma koşu llarını uygula maya başlaması ile i l g i l i ola rak ü reti m i geliştirme fonu 5 m islinden fazla a rtmıştır. Bu fona ayrılan paralar yeni tekniğin ve teknoloj i n i n uygulan masında kul l a n ı l m a ktad ı r. Artık üreti min modernleştirilmesiyle i lgili birçok sorunları işletme kendi başına halletmekted ir. Bu da, tekn i k ilerlemeyi hızla ndırmak, emek veri m i nin a rtış tempol a rını yükseltmek i mkôn ı n ı vermektedir k i , bu yüksel iş 1 968
(I) Leninigrat'taki "SBKP XXii Kong resi» Metal Işleme Fabrikası, kazan, su ve gaz türbinleri ü retim i alanında dünya n ı n en büyük işletmesidir. Ya l nız son 5 yıllık plan dönemi nde toplam gücü 40.808 bin kilovatlık (Fran sada'ki tüm elektrik santra l lerinin gücünden fazla) türbinler i m a l ede cektir. (2) SSCB'nde ekono m i k reform, SBKP Merkez Komitesinin Eyl ü l (1 965) Plenumunun (genel toplantısı nın) ka ra rı üzerine, 1 966 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Yeni ekonomik reformun SSCB'nde toplam sanayi ü reti minin yüzde 72'sinden fazlasını sağ layan 27 bin sanayi işletmesinde uygulanma sına geçil miştir. (3) Halk ekonomisi a lanı nda çalışan işçi ve memurların aylık ortalama kazancı 1 960 yılı nda 80,1 ruble, 1 965 te 95,6 ruble, 1 967 de ise 1 03,4 ·ruble idi. 1 968 yılında işçi ve memurl a rı n ortalama maaşları 1 967'ye kıyasla yüzde 7,5 oranında a rtarak 1 1 2,5 rubleye yükselmiştir. 365
yıl ı n ı n 1 0 ayı içinde yüzde 1 1 'i bulmuş, bu sayede ücretlerde de yüzde 8,9 oranında bir a rtış mümkün ol muştur. Dolayısiyle ü reti mi geliştirme fonu da, aslında, işçilerin maddi refa hlarının yükselmesine hizmet etmektedir. Ekonomik reform, i şçileri n psikolojisi, çal ıştı kları işletmenin sahibi olduk ları duygusunun kuvvet lenmesi, işletmelerine ve birbirlerine karşı tutum l a rı üzerine i y i etkilerde bulun muştur. Işçi lerin emeğ e karşı duydukları m anevi ilginin çeşitli belirti leri bu durumu açı kça ortaya koymaktadır. Bir kere yeni çalışma şartlarının uygulanmasiyle işçiler, ekipler, atölyeler ve şubeler a rasında sosyalist yarışıarı geliştirmek için yeni teşvik olanakları meydana g e l miştir. Işletmede özellikl e komünist emek yarışıarı geniş ölçüde gelişmektedir. 1 968 yılında işçileri mizin yüzde 70' i nden fazlası bu yarışıara katı l m ış, komünist emek alanında öncü işçi ünvanını kazanmak için gayret sa rfetmişlerd i r. I kinci olara k işçilerin öğre n i m yapma ve özellikle ekonomi öğreni m i yapma a rzuları beli rli bir şekilde a rtmıştır. işletme yöneti mi i le parti ve sendika örgütleri işletmede ekonomik bilimler okutan geniş bir dernekler ve kurslar ağı meydana getirmişlerdır. Işçi lerin işletmenin faa liyetiyle i lg i lerinin a rtmasına yol açan yeni sistem, emek g ücünün yer değiştirmesinin azalmasını sağlamıştır. 1 968 yılı n ı n 1 0 a y ı n ı gözönünde bulurdurursak, işletmeyi kendi istekleriyle terkeden işçilerin sayısında, 1 966 yılının aynı devresine kıyasla, yüzde 20 o ra nında azalma olduğunu görürüz. P. Bo/şakof Svetlina» a d l ı Işletmeler Birl i ğ i koll ektifinin 1 967 yılının başından beri yeni pla nla ma ve ekonomik teşvik sistemine göre ça lıştığını belirtmişti r. I l k tecrübeler, yeni sistemin, devlet için olduğu kadar, kollektif ve ayrı ayrı e mekçiler için de e lverişli olduğunu göstermiştir. 1 967 çalışmaları sonucunda, 1 967 yılında işçilere ve memurlara maddi teşvik fonundan 1 milyon 58 bin ruble m ükafat dağıtı l m ış, her e m ekçiye aşağı yukarı 50 ruble veril mişti r. Oysa 1 966'da işletmenin teşvik fonundan işçilere sadece 16 bin ru ble dağıtılmıştır. Işçi ücretlerine g elince, 1 967 yıl ındaki a rtış yüzde 7,6'yl b u lurken, 1 968'in on ayında işçilerin ortalama maaşı yüzde 14 oranında a rtmıştır. Işletmenin genel ça lışması sonucunda dağıtı lan mükafatlardan, işlet mede a ra l ı k vermeden bir ay çal ışmış olan her işçi faydalan mış, mükafat o ra n l a rı hizmet yıllarına göre ayarlanmıştır. Dolayısiyle işletmede 1 0- 1 5 yı l ça lışmış olan işçiler, 1 iıa 3 yı l ça lışmış olanlara kıyasla i ki kat fazla m ü kafat a l m ışlard ı r. Makinelerde çalışan işçilerin mükafatları bütün diğer işçilerinkine kıyasla yüzde 50 fazla o l muştur. ..
Emek veriminin iş bu/ma sorunu üzerindeki etkileri P. Bo/şakof Leningrot'ta iş bu/abilme diye bir sorunun söz konusu o/ma dığını belirtmiştir. Aksine, işgücü yetişmiyor. Bu sebepten, emek veriminin artması ve üretim alanlarının değişmesi dolayısiyle açıkta kalan işçiler, 366
genel olarak, kendi işletmelerinin çerçevesi içinde, başka iş alanlanna naklediliyor. Bu gibi işçilerin yeniden vasıflı işçi haline gelebilmeleriyle ilgili �edbirler (gerekli görüldüğü takdirde) peşinen alınıyor. Işgücünün dağıtımında güçlükler de ortaya çıkıyor. "Svetlina» Işletmeler Birliğinde montajcı bulmak çok kolay, fakat temizlik işçileri kadrosunu tamamlamak çok güç. Bu sebepten ağ" ve ilgi çekmeyen iş çeşitlerinin makineleştiril mesi sorunu yöneticileri bir hayli düşündürüyor. A. Kondratenko, işçi lerin başka işlere nakillerinin herkesin isteğine göre yapıldığ ı n ı ve Iş Kanununa titizlikle uyulduğunu eklemiştir. Şayet ü reti m çeşitlerinin değişmesi veya üretimin modernleşti ri lmesi dolayısiyle işçi lerin bir kısmı açıkta kalırsa, işletme yöneti mi kendilerini ayni ücretle başka işlere tayin etmek ve işçilere, ça lışma şartlarinın değişeceğ ini peşinen söylemek zorundadır. Işçi razı olmaz ve işletmeden ayrılmak isterse, kendi sine gerekli ya rd ı m ya p ı l ı r ve başka bir iş yerine gider. Soru: Primler maaş fonu çerçevesine girer mi, kimlere prim verileceğini ve ne kadar verileceğini kim kararlaştmr? P. Bolşakof pri mlerin maaş fonuna g i rmed iğini, işletmenin kar bila nçosu yapıldıktan sonra meydana g e l en maddi mükafatlar fonuna dahil bulun duğunu belirtmişti r. Prim dağ ıtı mının üç şekli va rd ı r : birincisi, atölye şefi nin, sendika ile işbirliği halinde, her ay, planda tespit edilen fondan dağ ıttığı primler, i kincisi, çok önemli ödevlerin, yapılması, yenil i k teklifleri v.s. ile ilgili alara k dağ ıtı lan primler; üçüncüsü, ise yı l l ı k bilançodan sonra kararlaştı rılan pri m ler. Maddi mükafatla r fonu ile sosyal-kültürel hizmetler fonları n ı n kullanılışı sendika komitesinin kontrolü altındad ı r. Bu örgütün rızası olmadıkça işletme yöneti mi kimseye para veremez. N. Savinof işi nde herhangi bir hataya yapa n l a rın, disiplini çiğniyenlerin ve iskarta mamul çıka ra nların primden m a h ru m edildiğini, fakat işletme yöneti minin bunu ancak sendika örgütünün rıza sı ile yapa bildiğini belirt m iş tir. T. Abuşkeviç bir işçi primden mahru m olacaksa, bunun peşinen kendi sine açıklandığını ve neden lerinin de gösteri ldiğini eklemiştir.
Soru: Meslek ve iş yeri değiştirmenin, işçinin maddi durumu üzerindeki etkisi nedir? Bu etki, özellikle, işçi, yeni iş yerinde derhal normunu doldu ramadığı veya daha evvelki maaşım alamadığı takdirde nasi/d,,? T. Abuşkeviç kendi hayatı ndan bir örnek vermiştir. Ça lışmakta olduğu fa brikaya yeni makineler veri lmiştir. Kendisine bu makinelerden bi ri nde çalışması teklif edilmiştir. Yeni maki nelere alışma devresinde, beş ay süreyle, işçilere daha ewel ki o rta lama ayl ı k ücretleri ödenmiştir. Halen kendisi yeni ma kinede rahat ça l ışmakta ve eskisinden az değil, fazla kazanmakta d ı r. A. Reşetilo yönettiği ekip üyeleri n i n topunun birden, ihtisaslarına bakıl maksızın, ayni ücret tarifesine göre çalıştıklarını belirtmiştir. Betoncu l a r, sıvacılar, vinç makinistleri birbirlerinin işini yapabi lecek durumdad ırl a r. 367
Ekibe yeni bir işçi gelince, ekip için l üzumlu olon bütün işleri ve g üvenlik bunları öğrenmedikçe yeni işçinin ücreti, ayda 1 70-180 ru ble kaza nan diğerleri ne kıyasla 20 ruble noksa ndır. Oysa ekipte betoncuların değil, duva rcı ların bulunduğu devrede maaşlar 60-70 ru ble arasındayd ı. Yapı işlerin d e yeni teknoloj inin uygula n masına başlandıkto n sonra e mek verimi kesin olarak artmış ve ücretler de yükse l miştir.
tekniğini öğrenmesi gereklidir. Bütün
Soru: Işçiler, çaltştıkları işletmedeki emek veriminin başka ülkelerdeki benzer işletmelere kıyasla ne ölçüde olduğunu biliyorlar mı? A. Kondratenko, sadece m ü hendis-teknisyen kadroları nın değil, birçok işçilerin de ya bancı ü l kelerdeki teknik yenili kleri, yeni ça lışma metodlarını muntaza m izlediklerini belirtmiştir. işletme yönetmenleri, parti örgütleri ve sendika l a r yabancı memle ketlerdeki ilerici tecrübeleri konfera nsıor. dersler ve gazeteler a racılığı ile herkese yaymak için gayret etmektedir. Bunun yanısıra ya bancı ü lkelerdeki işletmelerle doğrudan temaslar do m evcuttur. "Skorohod" Aya kkabı Işletmeleri Birliği 10 seneden fazla bir zamandır Çekoslovakya Sosyalist Cu m h u riyeti'ndeki "Svit» Fabrikası ile yarışmakta d ı r. Iki işletme işçileri a rasında ka rşılıklı ziya retler yapı lmakta, ayrı ayrı atölyeler ve e kipler bile birbirleriyle yarışmaktadı r. "Svit» Fa brikasını gezen işçiler oradaki emek veri minin ölçüsün ü biliyorla r. ..Skorohod» işçi lerinden heyetler Polonya ile Macarista n ı do ziya ret etmişlerdir. Bu gibi ziyaretler tecrübe değişimi bakı m ı ndan olduğu kadar, emek veriminin a rtırı l ması ve kalitenin iyi leştiri l mesi bakı m ı ndan do faydalıdır. Bizde mamul lerin kalitesi bakımından henüz herşey yol unda g itmediği için, yaba ncı ü l kelerin tecrü belerini gözönünde bulundurmaya gayret ediyoruz. G. /vanko 1 967 yılında Alma nya Demokratik Cumhuriyeti'ni ziya ret etti ğini belirtmiştir. Bu münasebetle Leningratlı işçilerle Alman işçileri torna çalışma lariyle ilgili tecrübe değişimi yapmışlardır. Bu durumda G. Ivanko, Alma nya Demokratik Cumhuriyeti'nde kendi i htisas kolundaki bir işçi n i n e m e k veriminin düzeyini bilmektedir. V. Sementso ! torna makineleri i m a l eden "Sverdiof» Işletmeler Birliği işçilerinin donatı m montajı için s ı k sık yabancı ü l ke lere g ittiklerini söyle miştir. Gayet ta bii ki, daimi olara k yabancı ülkelerdeki benzer işletmelerin e mek verimi değerlendirilmekte, fikirler ortaya atı lmaktad ı r. Işletmeler Bir liği, Alma nya Demokratik Cu m h u riyeti ' ndeki benzer i�letmelerden biriyle . bağ lar kurmuştur. Dostların tecrübele ri emek veriminin a rtmasına yard ı m etmektedir. N. Vasile! 1 967 yılında Kanada'da gördüklerini a nlatmıştır. Kanısına göre Kanada'da, e meğ in entanzif olması bakımı ndan, emek veri mi SSCB'ne kıyasla biraz daha y üksektir. Mesela bir bira fabri kasında ça l ı ş a n bir ma nevra işçisinin emek veri mi Sovyet işçisininkinden yüksekti r; fakat kanısına göre, hiçbir Sovyet manevra işçisi orada çalışmayı a rzu etmez, çünkü bu kadar entanzif ça lışma ancak sağ l ığ a za rar verme paha sına m ü m kündür. Sovyet işçileri mesela ABD'nde e mek veri minin SSCB'nde368
kine kıyasla nerdeyse iki kat yüksek olduğunu biliyorlar. Ama bunun sadece makineleşmenin a rtırı l masiyle değil; işçilerin ağır yükler a ltına g i rmesiyle gerçekleşti rildiği meyda ndadır.
Yarış, hareket sağltyan güctür Sovyetler Birliği'nde «Yarış» kelimesi burjuva ülkelerinde çok kadar yay gin olan «rekabet» deyimini çoktan ortadan kaldumıştu. Sosyalizmdeki yarış, kapitalist dünyadaki rekabetten farklıdu, herkesin herkese karşı savaş yürütmes; anlamını taşımaz. Yarış emekçilerin ve kollektiflerin yara tıcı kabiliyetlerini nitelik bakımindan yeni bir biçimde ortaya koymalaf/du ve sosyalizmde hareket sağlıyan bir güctür. Yarışlar i l k defa Lening rat'taki «Krasnıy Vıyborjets» fabrikasında doğ muştur. Bu konuda A. Belskiy ayrıntılı olarak açıklamalarda b u lu narak şunları .söylemişti r : «5 Mart 1 929 da «Krasnıy Vıyborjets» işçileri. Pravda g azetesinin a racıl ı ğ ı i le, Sovyetler Birliği işçilerini yarışa davet ettiler. Bu çağrı çok geniş yankılar uyandırdı. Bütün ülkedeki fabrikalarda "Krasnıy
Vıyborjets» işçileri n i n çağrısı görüşüldü ve kabul edildi. 1 5 Mart 1 929 günü, boru atölyesinde, Mihail Putin tarafından yöneti len ekip, tarihte i l k defa olarak, sosyal ist yarış s öz l e ş m e si n i imza ladı. Ertesi yıllar sosyalist yarış yeni yeni biçimlerle gelişmeye başladı. 1 930 devresinin başlarında «Krasnıy Vıyborj ets»te hamleci ekipler meydana getirme ve tespit edilen planları aşma denemesi yapıldı. 1 950 yılında döküm ekibi yönetmeni iyagin bakı r madeni döküm işini süratlendi rme teşebbüsünde bulundu. Ça l ışma arka daşı Podmostkof ise bu konuda bir tez yazan ve savu nan ilk Leningratle işçi oldu. Podmostkofun incelemeleri sayesinde yılda 1 00 ton bakı r tasa r ruf edilmeye başlandı. Bir yıl sonra da Vanyukof'un ekibi. emek veriminin a rtırı lmasiyle i l g i l i ekip hazırlanması teşebbüsünü ortaya attı. Şimdi sosya list yarışın yüksek şekli olan komünist emek hareketi uygu lanmakta v e b u n a «Krasnıy Vıyborjets» işletmesinde işçi lerin büyük çoğun luğu katı lmaktad ı r. Lening rat'taki i l k komünist emek ekiplerinden biri işlet menin boru atölyesinde çalışan Nikolay Voronin'in ekibi olmuştur. O zamandan beri 10 yıl geçmiş bulunuyor. Şimdi y a rışa katı la n l a rı n karşı sında. Lenin'in doğumunun yüzüncü yıldönümü şerefine yarışma ödevi du rmaktadır. Bununla i l g i l i o la ra k A. Belskiy : «En yakın a macı mız, ekibin beş y ı l l ı k planın yerine geti ri l mesiyle ilgili görevi ni, Lenin jubi lesine, yani 1 970 y ı l ı n ı n Nisan ayına kadar ta mamlamaktır» demiştir. N. l1yuşin emek veriminin a rtırılması ve ekipler arası ndaki yarışın başa rını olması için herkesin mesleğine en yakın ola n l a rda i htisas ya pmasın ı n şort olduğunu belirtmiş, sosya l ist yarış fikri n i n yayıı masiyle ilgili Leninci prensi bin önemi üzeri n d e dura rak, yarış sonuçları bilônçosunun zama n ı nda yapı lması ve sonuçları n bütü n işçilere duyurulması gereğine işaret etmiştir. Meselô «Karl Marks» Işletmesinde yarışın m anevi bakımdan teşviki 24
369
için şeref levha l a rında en iyi işçilerin resi m leri yer a lmaktad ı r. öte yandan üretimdeki öncü işçilerin adla rı işletmeye ait g ü n l ü k talimatlarda geçmek tedir. Bundan başka birçok ham leci işçilere, Bakanlığın, Sendika l a r Mer kez Konseyinin şeref diploma la rı veri lmektedir. En iyi işçiler ise devlet mükôfatları ve «sosyalist emek kahra m a n ı.. il nvan ı ile taltif edilmekted i r. Sosya list yarıştaki başarı lar bakı mında n önde yer alan kollektiflere geçici bayra k verilmektedir. «Karl Marks.. işletmesi üç aylık ü reti m devrelerinde, beş defadır, Baka n l ı k çapındaki yarışmoda başta gel mekte ve SSCB Baka n l a r Kurulu ile Sendi ka l a r Merkez Konseyinin geçici bayrağını muha faza etmektedi r. Işletmelere devlet nişanı veril mesi usulü d e u ygulan maktad ı r. Lening rat'ta devlet nişanına sahip 50'den fazla işletme vardır. Bütün bunlar yarışıarı n gelişmesi nde elverişli bir manevi hava yarat makta d ı r.
A. Abuşkeviç sosyalist yarışın, işçilerin atölye ve işletmeleriyle g u rur l a n maları için önemli bir kaynak ve teşvi k olduğunu belirtmiştir. Oretimde, önce yarışta g a lip, komü nist emekte h a m leci olan işçi, kollektifte en fazla saygı gören kimsedir. «Krasnoe Zna mya .. Fabrikasında bu gibi ünva nıarı 2..000 kişi taşımakta ve 8.000 işçiyle memur bu uğurda savaş yürütmektedir. R. Vislupova, üyesi bulunduğu ekibin dört yıldır a rd a rda «komünist e m e k e k i b i.. ünva n ı n ı kazandığını belirtmiştir. 1 968 y ı l ı n ı n başında h e r za man olduğu gibi yıllık planı teslim a l a n ekip, dikkatle i nceleyip, sah i p olduğu olanaklara göre değerlendirdikten sonra, fazlasiyle yerine getirmeyi vaa detmiş, yani Sovyetler Birliği'ndeki deyişle, sosyalist vaatte bulun muştur. Planda ekibin her ay 8.000 fotograf maki nesi hazırlaması gerektiği tespit edilmiştir. Sosyalist vaatte ise planın yüzde 2 ora nında a rtırılacağı bel i r til miştir. Ekip bu a rtışı kararlaştırı rken, ta bii olara k, işçilerin daha fazla güc sa rfetmelerini değil, tekniği ve örgütlemeyi geliştirmeyi gözönünde bulundurrouştur. Çünkü bazı işlerin m'a kile leştirilebileceği ortaya çıkmıştır. Bunun yanısıra üretim a ra ç ve ô letlerinin geliştirilmesi de m ü m kün görül m üştür. Ekip, bütü n üyeleri nin fotograf m akinesi yapımında gerekli olan tüm işleri beni mseyebileceği ve her a n birbirinin yerini doldurabileceği sonucuna varmıştır. Şimdiki duru mda ekibin 17 üyesinden sadece biri bütün teknolojiyi öğre n memiş d urumdadır. Ekip, vaatlerini başa riyle yerine getirmektedir. 1 968 yılının 1 0 ayında plôn fazlası olara k 1 .800 fotograf maki nesi yapılmıştır. Atölyenin sendika komitesi her ay yarışın bilônçosunu bildirmektedir. En iyi ekip ola ra k kabul edilen ekibe geçici bayra k v e işçi l ere ücretlerinin % 1 0'u ora n ı nda para mükôfatı veril miştir. Bu mükôfatlar atölye n i n maddi teşvikler fonun dan ödenmektedir. Teşvi k şekil leri çeşitli d i r. Meselô e n iyi eki be Moskova, Kiyef, Riga, Ta llin gibi şehirleri ziya ret için indirmeli turist kartları veril i r.
•
(1) Şehi r ve bölgedeki ' işçiler arası nda halen 1 04 sosya list emek kah ra m a n ı vardır. 1 4 kişi Lenin ve devlet mükôfatı kazanmıştı r. Bin emekçi d e devlet nişan l a riyle taltif edilm iştir. 370
Ekibe «Oktobrın SO'inci yıldönümü ekibi» ünvanı veri ldiği zaman, üyelere, ücretle ri n i n yüzde 20'si oranında para m ü kôfatından başka, şeref diplo maları d a dağıtılmış ve isimleri işletmeni n şeref levhasında yer a l mıştır. Bu ise büyük bir şereftir ve buna erişenler için son derecede değerlidir. Bununla beraber atölyedeki ekipler yarışı kaybedince da rı lmazlar. Çünkü Sovyetler Birliği'nde rekabet yoktur. Bütün yarışlar ortak amaç uğrunda ya p ı l m a ktad ı r ve herkes kendi işletmesinin bütün halinde daha iyi çal ış masına ayni ölçüde önem vermektedir. Yenilikçi işçiler N. Vasilel işçiler tarafı ndan gerçekleştirilen yeniliklerin ve işçi icatla rın ı n emek veri m i n i n yüksel mesinde kaynak rol ü n ü oynadığını belirtmiştir. Halen Len ing rat'ta(l) yen ı i l i kler ve icatlarla uğraşan işçi ler şu vaatte bulunuyorla r : 1 970 yılı sonuna kadar yeni l i k ve icatla rla i l g i l i teklifleri mi zin uygu l a n masiyle en az 2.425 m ilyon rub l e tasa rruf mümkün olaca ktı r. N. Vasile/, çalıştığ ı işletmede Icatlar Şurası Başka n l ığ ı n ı yapmaktad ı r. Şura, yenil i kçilerin tekliflerini icelemekte, öncüleri n tecrübelerini yaymakta ve bunları n üretim inde süratle uygulanması için yard ı mda bulunmaktad ı r. 1 968 y ı l ı l ı n 1 0 ayında «Vibrator» işletmesi 1 4 icat i l e 333 yen i l i k teklifini uygula mış ve bunun sonucunda şimdiye kadar 21 0.000 ruble tasarruf sağ l a n mıştır. Yen i l i k ve icatla rla uğraşa nlar ma nevi bakımdan olduğu g ibi, maddi bakımdan da mükôfatlandırı l m a kta, yen i l i k ve icatlarının u ygulan ması dolayısiyle kendilerine önemli ölçüde para m ü kôfatı veril mektedi r. A. Çuef «Barış ve Sosya lizm Problemleri» derg isinde Maynhaymlı işçi lerle yapılan görüşmeyi okuduğunu ve Federa l Alma nya Cu mhuriyeti' nde işçi lerin yen i l i kler karşısında olu msuz davra ndıkları n ı öğrendiğini belirt m işti r. Bu olumsuz tutum yeni tekniğin ve yen i çal ışma metod larının uyg u lanmasından sonra çoğunun işsiz kalmasından veya ücretleri n i n azaltıl masından i leri g e l mektedir. SSCB'nde ise d u ru m başkadır, yen i l i k ve icat l a rla uğraşan l a r saygı görürler. Şu veya bu modern ôletin, cihazı n veya çalışma metodunun uygu la n masından sonra genel olara k ücretlerde beli rl i bir a rtış olmaktadı r. Bundan bir süre önce Baltık Işletmesinde ıskarta m a l çıkarmayı tamamiyle önliyen yeni bir kesme ô l eti uygulanmıştır. Evvelce bir saat süre n bu a meliye şimdi 20 dakikada tama mlanmaktadı r. Bunun sonucunda gayet tabii olara k söz konusu a me l iyen i n normu yükselmiştir, fakat bundan kimse zarar görmemiştir. Çünkü emek hafiflediği gibi ücret ler de 1 S0'den 1 70 rubieye çıkmıştır.
(1) Leningradda yeni l i k ve icatlarla uğraşanların sayısı 1 00.000'den faz ladır. Her yı l üretimin geliştirilmesiyle i l g i l i 200.000 kad a r teklif ya p ı l ma k tad ı r. SSCB'nde yen i l i k ve icatlarla meşg u l olanları n seyısı 3.000.000'u bul muştur ve bir y ı l içinde bunlar 4.000.000 teklifte bulunmuşlard ı r. Bu teklif lerin uyg u la n ması sonucunda yılda hemen hemen 2-3 m ilya r ru b l e tasarruf yapılmaktadır. 24"
371
Aile bütçesi V. Morozova, kendi a ilesi nin kuruluşu bakımından olduğu kadar, geliri bakı m ı ndan da tipik bir işçi a ilesi sayılabileceğini belirtmiştir. Kocası b i r proje enstitüsünde ça lışmaktad ı r. I ki çocuğu okula gitmekted i r, v e tabii, öğrenim Ieri parasızd ı r. Kocası ayda 1 60 ruble, kendisi de 90 i le 1 1 5 ru ble a rasında ücret a l makta d ı r. Dolayısiyle ailenin a yl ı k geliri 250-260 ru bled i r. Ail e konforlu bir apartımon dai resinde oturmakta, ayda 3,7 ruble(l) kira ödemektedir. Havagazı ve elektrik de ucuzdur. Aylık gaz masrafı nüfus başına 15 kopeyk, elektriğin kilovatı 4 kopeykti r. Ai lenin aylık yiyecek mas rafı 1 30-140 'ruble a rasındadır. Çocu klara okulda her gün sıcak kahvaltı veril mektedi r ve bu, ayda 7 ruble 60 kopeyk tutmaktadır. Karı koca haf tada i ki gün serbest oldukl a rı ndan, ailenin dinlenme olanakları iyidi r. V. Morozova, işletmedeki sendika örgütünden d i n l enme evleri için kart a lmaktadı r. Işletmede ça lışanlar arzu ettikleri tekdirde yaz g ü n leri bedava atobüsle ava, ba l ı k tutmaya, çilek veya ma ntar toplamaya g i d ebilmekte d i rier. Karı koca her yaz öden miş izin a lmakta, çocuklar çocuk ka mpla rı nda dinlenmektedir. T. Abuşkeviç, bir işçi a i l esi geliri ni n, ücretlerin yanısıra, toplumsal hiz metlere ma hsus fonla rı n katı miyle meydana geldiği ka nısındadır. Mesela kendi oğlu okula devam etmekte, kızı kreşte kalma ktad ı r. Kendisi k reşe yılda 1 50 ruble vermekte, geri ka lan 250 rubleyi ise devlet ödemektedir. Daha az ücret a la n işçiler kreş için yılda sadece 48 ru ble ödemekte, gerekli para n ı n geri ka lan kısmını devlet vermektedir. T. Abuşkeviç, Akşam Teknik Oku luna deva m etmekte, bununla i lg i l i masrafı devlet görmektedir. Ça lışmakta olduğu fabrika kendisine haftada bir gün ödenmiş izin hakkı ta nımakta, i mtihan devrelerinde ise ders ça lışması için izin vermektedi r. Oğlu yaz g ü n leri kampta ka lmaktadı r ki, bunun ücreti 60-70 rubledi r. Fakat kendisi bunun ancak 9 ru blesini ödemektedir. Bir kısı m işçi çocuk l a rına kamplard a parasız dinlenme imka nı verilmektedir. Kızı yaz g ünle rinde di nlenme evine gider. Bu a maçla devlet 35-46 ruble öder, ana baba l a r ise sadece 1 2,5(2) ru ble verirler. Işçi hasta lanı nca, 8 yıl çalışmışsa veya malül ise maaşının yüzde ı OO'ünü, 5-8 y ı l ça lışmışsa yüzde 80'ini, 3-5 yı l ça lışmışsa yahut henüz erg i n değilse yüzde 60'ını, çalışması üç yıl ı aşmamışsa yüzde 50'sini a l ı r. T. Abuşkeviç' i n aylık bütçesi şöyledi r : kendi ücreti 160 ruble, kocasının ücreti 200 ruble, annesinin emekli maaşı 30 ruble, topla m : 390 ruble. T. Abuşkeviç' i n hesa bına göre, toplumsal hizmetler fonundan (kreşte ücret fazlası, oğlunun öğretim masrafı, dinlenmeler) a i lesi nin payına düşen
(1) SSCB vatandaşları tarafı ndan ödenen kira bedeli, konutların onarımı için harcanan paraları n üçte birini teşkil eder, masrafl a rı n üçte ikisi devlet tarafından karş ı l a n ı r. (2) SSCB toplumsal hizmetler fonla rından 1 940 yılı nda insan basına orta lama 24 ruble, 1 960'ta 1 27 ruble, 1 967 yı lı nda ise 209 ruble düşmüştü r. 372
para ayda 40 ru bIedi r. Ailenin g i derlerine gelince : 35 ru ble vergi ler, 1 3 ru ble kira ve belediye h izmetleri, 1 2,5 ruble kızın ı n kreş ücreti, 330 ruble yiyecek, giyecek, çeşitli hizmetler, tasa rruf v.s. Serbest za m a m n kul/amlması G. Ivan ko'ya göre haftada i ki serbest g ü n sistemine geçileli beri din lenme(') işlerini örgütleme soru nu eskisinden daha büyük bi r önem kazan mıştır. Oturmakta olduğu semtte bu işlerle, özel ola ra k kuru l a n ve 12 üyesi bulunan bir şura uğraşmaktad ı r. Bu şura emekçilerin kültür şartları içinde d in lenebi l mesi n i sağl ıyacak tedbirler a l m a ktadır. Semtte iç ve dış politik durumla, edebiyatla v.s. i l g i l i konfera nslar verilen bir dernek kuru l muştur. Ayrıca amatör g rupların iştirakiyle konserler veri lmektedir. Ana-babalarla öğretmenler toplanarak, öğretmenler eğ itim meseleleriyle ilgili tecrübe ve düşü ncelerini a çı klamaktad ı rl a r. Semtte çocuklar için hokey ve patinaj, fotografçıl ı k, oyuncak, model v.s. dernekleri açılmıştır. Yaz g ü nleri şehirde kalan çocuklar için, spor şubeleri bulunan çocuk kampı açılmaktadı r. G. Borin «Elektroaparaİ>. işletmesinde birçok işçinin spora mera klı oldu ğunu bel i rtmiştir. Işletmede spor işleriyle uğraşan b i r şura va rd ı r. Şura, işçilerin sağ lığını gelişti rmeyi ve d i n lenmeleri için elverişli koşu l l a r sağ la mayı amaç edinmiştir. Hô len işletmede her üç işçiden biri sporla uğraş ma kta(2) ve sporun emeğe büyük yard ı m ı olmaktad ı r. G. Borin'e göre Kom ünist emek ekiplerinden 1 5'nin sporcu lar tarafı ndan yönetil mesi rast gele değ i ld i r. Bazı işçiler sadece spor yapmakla kalmayıp, başka la rına a ntronörlük de etmekted i r ve bunları n sayısı 1 6'yı bulmaktad ı r. Şimdi yaşlı işçileri hastalıklara karşı koruyacak beden eğitimi şekillerine büyük bir önem verilmektedi r ve bu a maçla özel g ruplar meydana getiri l miştir. Serbest za manlarında müzikle uğraştığını belirten R. Polyakof, 15 yıl dan beri Viborsk kültür sarayına(3) devam ettiğini söyle miştir. Bu kültür merkezinde ii stüdyo ve a matör kollektif vard ı r. Bunları n üyeleri, 1 8-80 yaş a rasında olmak üzere, 300'den fazlad ı r ve yarısından çoğu işçidir. Amatör kollektiflerine para ödenmediği g i b i , bu kollektiflerin üyeleri kendi işlet meleri ndeki müzik, tiyatro ve dans ekipleri ni para a lmadan yönetmekte d irler. (') Lening rat'ta kültür şartları i çi nde bi rçok di nlenme olanakla rı vardır. Şehi rde 17 profesyonel ve 13 a m atör tiyatro topluluğu bulunmaktadı r. Ayrıca 1 9 a matör halk m üziği kol lektifi, 305 si nema, 1 31 halk üniveristesi, 45 müze, 2.375 kütüphane, 14 büyük park, 14 stadyum ve spor sa lonu mevcuttur. (2) Lening rat'ta 1 .600'den fazla beden eğitimi (fizik-kü ltür) kollektifi var d ı r ve bunları n üye sayısı, aşağı yukarı bir mi lyondur. (3) Lening rat'ta emekçi lerin serbest za manlarını geçirebilecekleri 200 kadar kulüp vard ı r ki, bunların 1 2'si kültür sarayıdır. 373
LV. Gelecek nasıl olacaktır? Kollektitin toplumsal gelişmesinin planlanması O. Gabarof işçilerin ça lışma ve din lenme koşul la rı n ı n iyileştirilmesi uğru nd a ki gayretlerin, bug ü n Leningrat'taki işletmelerin hayatında yepyeni bir şey o l a n top lu msal p lanlamaya (l) yol açtığını bel i rtmiştir. Bu ise, işletme kollektifinin karşı karşıya geldiği bütün soru n ların di kkatle incelemesini gerektirmektedir. Bu soru n l a rı n hepsini saymak g üçse de, a ra la rından bazılarını sıra lıyobiliriz. Meselô işçi lerin genel öğrenim ve kültürel sevi yelerini yükseltmek; kadroları seçmek, elde tutmak ve eğitmek ; di nlenme o l a na klarını sağlam a k ; e mek ve yaşam a koşulları n ı a ralıksız iyileşti rmek; , emeği n örgütlenmesin i n psiko-fizyoloji k yönü ve kollektifte ka rşılıklı i liş kiler; emekçilerin kültürel ve ma nevi ihtiyaçları n ı n karşılanması ve kişinin çok taraflı gelişmesin i n sağlanması V.s. bu sorunlardandır. Bili msel incele meler şunu göstermiştir ki, emeğ in mu htevası yavaş yavaş değ işmekte, işçiler çok taraflı olara k gelişmekte ve i l g i leriyle i htiyaçları n ı n çerçevesi genişlemektedi r. Daha başka toplumsal sorunlar da vardır. Bunun için «Svetlina» Işletmeler B i rl i ğ i 1 964 yılından beri sosyoloji bilginleri ile işbirliği halinde konkre sosyolojik incelemeler yapmaktadı r. Bu i nceleme lerin sonuçlarına daya n ı l a ra k 1 966 yılının Mart ayında Işletmeler Birliğin deki kollektifin 1 966-1970 dönem inin toplumsal gelişmesiyle i l g i l i pres pe ktif planları hazırlanmıştır. Bu planın hazırlan masına ve onaylan masına topl u msal örgütler de katıl mıştır. Plan tasarısı atölyelerde yapı lan işçi toplantılarında görüşülmüş ve bu vesileyle emekçiler teklifler ortaya atmış lardır. Plan dört bölümden ibaretti r. I l k bölümü nde beden emeğ i işçi leriyle akıı emeği işçileri a rasındaki sosyal -ekonom i k fa rkın azaltı l ması ve kollek tifin sosyal yapısının değiştirilmesiyle ilgili tedbirler öngörülmektedir. I kinci bölümde bili msel-teknoloji k i lerleyişin ve ekonomik reformun kollek tifin sosyal gelişmesi üzerindeki etkisinin i ncelenmesi işinin örgütlenmesi sorunu ele a lı n m a ktad ı r. Oçüncü bölüm, emek koşu l la rı n ı n iyileştirilmesi, mesleki hasta l ı kların ortadan ka ldırı l ması, ü retimden i leri gelen yıpranma ların azaltı l ması ve emekçilerin sağ lıkları n ı n korunmasiyle ilgili tedbirlere ayrı l m ıştı r. Dördüncü bölümde ise, emekçilerin sosyal -kültürel hayat şart l a rı n ı n iyileştiri l mesi, kültür-teknik bakı mından gelişmeleri n i n h ızlandırıl ması, konut yaşa ma şartla rı n ı n yükselti lmesi i le ilgili tedbirler gözönünde bulundurulmaktad ı r.
( 1) SSCB'nde, leninig rat'ta ki işletmelerin teşebbüsiyle ortaya çıkan sos ya l planlama, teknik-ekonomik planlamanın deva m ı ve son aşamasıdır. Ve üretim a maçlariyle işçilerin menfaat ve ihtiyaçlarını birbirine bağla m a kta d ı r. Toplumsal plônlamada, sosyalist toplum gelişmesine ait genel a maçlar, ilgili kollektifin konkre ödevlerine bağlanmaktadı r. Bu tip plan lama halen Sovyetler Birliği'nde gitgide daha geniş ölçüde yayı lmaktadır. 374
Tecrübeler, toplumsal planda öngörülen tedbirlerin yerine getiri lmesinin çalışma şartlarını önemli derecede iyileştirdiğini, ü retimin artmasına yar d ı m ettiğ ini, emekçilerin maddi olanakları n ı ve yaşayış şartlarını yükseltti ğini, kişinin çok taraflı gelişmesi için gerekli koşulları sağ ladığını göster miştir.
öğre nm ek, öğrenmek, öğrenmek /. Se/ya nin Metal işleme Fabrikasında SSCB'nde i l k yüksek teknik oku lunun açıldığını belirtmiştir. Halen bu okulda 2.1 00 işçi(l) öğ renim gör mektedir. Beş yıllık öğrenim yapan bu okulun öğrenci leri n i n yükselmesi daha öğre n i m devam ederken başlamaktad ı r. Aralarından çoğu usta başı, m ü h endis, sorum l u yönetici olmaktadır. Meselô P. Çernişef tornocı olarak çalışinaya başlam ı ş, Işletme Yüksek Teknik Okulu'nu 1 935 yılında bitirerek, birçok şubelerde yönetmenlik yapmıştır. Şimdi ise işletmen in baş m ühen disidir. Son ü ç yıl içinde işletmenin vasıflı işçilerinden 400'üne yön eticil i k görevleri veril miştir. Bunla rdan 70'i Işletme Yüksek Teknik Okulu'nu ve orta dereceli teknik okulunu bitirmişlerdir, 200'den fazlası ise halen bu okulla rı n yüksek kurslarına devam etmektedi r. ,
N. Arkina en iyi işçi leri n okula gönderildi k l erin i ve öğrenimIeri sırasında işletmeden burs a ld ı klarını eklemiştir. O. Gabarof öğreti min geniş ölçüde yayı lmasının bir yandan sevi ndirici olduğunu, fakat öte yandan birçok sorunlar ve g üçlükler ortaya çıkardığını söylemiştir. Meselô ilkyaz geli nce, bin işçi birden i mtihan hazırlığı için üretimden ayrılmakta ve yerlerinin doldurulması çok güç olmaktadır. Bu sorunu çözmek için iki çareye başvuru lmaktad ı r. Birincisi, işçi lere, kendileri için yabancı ol maya n meslekler öğ retmek, i kincisi ise, beli rli ölçüde yedek işçi hazırlamaktır. Işletme yönetim i , işçinin teknik öğrenimini ta mamla d ı ktan sonra da ayn ı iş yerinde ka lması için koşu llar sağla maya ça lışma k tad ı r. Bu a maçla da maddi ve manevi teşvik tedbi rleri a l ı n maktadır. Hôlen ..Svetlina» işletmesinde teknisyen diplomasına sahip yüzlerce işçi çalış m a ktadı r. Mutluluk nedir Kom ün izmin bütün i nsanları mutlu yapması ıôzı mdır. Acaba toplantıda hazır bulunanlara göre mutluluk nedir? Bu soruya aşağıdaki cevaplar veri lmişti r. O. Gabarof'a göre mutluluk çok geniş bir kavra mdır. Fakat konkre ola ra k söylenirse, insan için mutluluk, herşeyden önce özgü r çalışması, yarı nından emin olması ve kapitalist i çi n değil, bütün toplum için çalıştığını bi lmesid i r. Sosyal adô letin bütün dünyada gerçekleşmesi için savaşmak
(1) 1 967-1968 ders yılı nd a SSCB'de üreti mden ayrılmadan yüksek okul lara 2.4 milyondon, orta dereceli i htisas okulların ise 1 ,9 milyondon fazla işçi deva m etmiştir. 375
m utlu l u ktur. Aynı zamanda öğrenim yapa bilme olanağına sa hip olmak, kabiliyetlerini her yönden gel iştirebilmek, maddi refa hını yükseltebi l me k d e mutlu l u ktur. B u duru mda SSCB'nde mutlu olmak için gerekli bütün koşulları n va rolduğunu söyliyebiliri m . P . Bo/ş a kof mutluluğun çok karmaş ı k b i r kavram olduğu görüşündedi r. Ka nısına göre mutl u l u k insan ı n kişisel kabiliyetleri ni, içinde yaşadığı, çalıştığı kollektifin ve vata n ı n ı n hayrı için gel iştirebi l mesinden başka bir şey değildir. A. Abuşkeviç a göre kad ı n l a r için mutlu l u k, aynı zamanda, çocukları n a huzur içinde baka bilmek v e eğ iti m sağlıyabil mek, onların yarın ne olacak ları korkusu içi nde yaşamamaktır. Ve gayet tabii, yeryüzünde sü rekli bir barışın h ü kü m sü rmesi da mutluluğun şartları ndand ı r. '
V. Bo romin skay a, sosya lizm ve komünizmin, i nsanı kişisel m utluluktan vazgeçmeye zorlamadığ ı n ı ve bu uğurdaki savaşın dışında bırakmadığını belirtmiştir. öyle görünüyor ki, gelecekte d e ka rşılıksız aşk ve kişisel mut luluk uğrunda savaş mevcut olacaktır. Fakat hiçbir zaman sadece kişisel hayatta ta m bir mutluluğa kavuşm a k mü m kün olmıyaca ktır. Sovyetler Bir liğ i'ndeki i nsanların çoğu bunu daha şimdiden a n l a m ışlard ı r. Boromins kaya, uzun yıllardan be ri ayni işletmede çalışmakta ve sık sık gençlerle konuşmaktadı r. Komünist gençler örgütü, m utluluğun ne olduğunun, genç leri n mutl u l u k denilince ne a nladıklarının tartışıldığı toplantılar düzenIe rnektedir. Kendisi, bu toplantı larda ortaya atı lan sorunlar ve gençlerin yaptıkları konuşmalar üzerinde düşündükçe şu sonuca varmaktadır: Sovyet insanları, her şeyden önCe, toplu m u n hayrı uğrunda ça lışmayı büyük bir mutluluk saymaktadı riar. Onlar gerçek mutluluğu e rnekte bulmaktadırlar.
376
Kitaplar ve dergiler
Fransız Komünist Partisi'nin geleceği Yaldek Roşe'nin yeni kitabı
Son zamanlarda, önemli bir kısmını gençlerin teşkil ettiği bi rçok a k ı l ve beden emeği işçisini Fransız Komünist Partisi'ne çekme ha reketi büyü mekte ve kuvvetlenmektedir. Fra nsız Komünist Partisi Genel Sekreteri Val dek Roşe'nin yeni kitabl(1), milyonlarca Fra nsızın ü l kenin geleceği ile bağ l ı endişelerinden doğan soru l a rına açık ve ta m cevaplar vermektedir. De Gol yönetim i n i n on yıl boyunca uyguladığı politi kanın sebep olduğu 1 968 yılı Mayıs-Haziran olayları üzerinde önemle dura n Valdek Roşe, bu olayların, «yüksek derecede gelişmiş kapitalist toplu mda sınıflararası mücadelenin yumuşamaya yüz tuttuğunu ve bunun, kapitalist siste m i n var l ı ğ ı n ı tehli keye düşürecek şiddetli sosyal bunalımlar ortaya çıkmasın ı i m kônsızlaştırdığ ı n ı iddia eden burjuva v e reformist teorilerine ölü mcül b i r darbe indirdiğinj" yazma ktad ı r. Işçilerin, üniversite öğretim üyeleri ve öğrencileri nin geniş atı l ı m l a rla elde ettikleri zafer, öyle kendiliğinden gelme bir oluş'um sonucu değ ildir. Bu başa rılar, son yı llarda, Fransız Kom ünist Partisi (FKP) ve Genel Emek Konfederasyonu (GEK) tarafı ndan yürütülegelen savaş içinde oluşmuştur. Mayıs ayı hareketini Komünist Partisinin kösteklediğini ileri sü rmek doğru değ i l d i r. «Tam tersine, asıl Kom ü n ist Partisidir ki, yığ ı n l a rı n desteğini kaza namıyocak olan maceracı kararları reddederek, hareketin ôzam i öl çüde g üclenmesine ya rdı m etmiştir... Bütün sol partiler ve sendika birliklerinin elbirliği ile hazırlanacak bir ortak hükü met prog ramı, yani Degolizmi demokrati k bir yönetimle değiş tirme yol larını açaca k olan prog ra m ı meydana getirme yönünde FKP'nin sa rfettiği çaba lar, Sosyalist Partisi, Demokratik ve Sosya l ist Sol Gücler Federasyonu ve Fransız Demokratik Emek Konfederasyonu yöneticileri tarafından hep reddedilmeseydi ve çeşitli m anevra lariyle karşılaşmasaydı, bu ha reket belki politik değişimlere de yol aça b i l i rd i . Komünist Partisi, önünde, hü kümetin kurduğu ve kendisini d üşürmeye can attığı kapanı da
(1) Rochel W. L'avenir du Parti Communiste Française. Paris. Gras set, 1 969. 377
vaktinde görmüş ve meydana çıka rmıştı. H ü kü met, salcu provokasyonları n işçi sınıfını maceralara sürükliyeceğini ve b u suretle, kom ünistleri h a l k yığınları n ı n gözünde iç harp kundakçı l a rı v e kargaşalık yaratıcıları d u rumuna düşürme baha nesini e l d e edeceğ ini, sonra da işçi sınıfının öncü süne uygulanacak kan l ı terÖ rü haklı gösterebileceğini ümit ediyordu. Ne va r ki, 1 848 Haziranını ve Paris Komünü deneyini hatırlıyan ve işçi sını fı nın tecrit durumuna düştüğ ü ve pa rça landığı takdirde yen i k düştüğünü bi len Fransız komünistleri, sınıf düşmanları n ı n bu plônlarını suya düşür düler. Böyleli kle de, emekçileri hezimetle sonuçlanmaya mahkCım macera lara sürüklemek istemiyen, zafere götü recek savaş için onlara en elverişli koşulları sağ lamaya ça l ışa n devri mciler olara k ödevleri ni yerine getirdiler. Fransa'da devlet ve tekel kapita l izmi hüküm sürdükçe, 1 968 yılı Mayıs Hazira n olayları n ı n temelinde yatan problemler çözü lmemiş olara k kala caktır. Milyonlarca yoksulun bulunduğu bu zeng in memleket, Fransa, «yenilenmeye mu htaçtı r». Tekeller memleketin efendisi durumundadır. Bun lar, konsantrasyon süreci nin hızla nması ve devleti kendileri için bir a raç haline getirme .imkôn larını elde tutma ları sayesinde, çağdaş ü reti m meka nizmasına h ükmedebilmekte ve bunu işçi sınıfının ve tekelci olmıyan burjuvazi ta baka larının zara rına kullanmaktad ı riar. Bu suretle de, işçi sınıfının diğer halk ta baka l a riyle birliğinin, tekeller oligarşisine karşı yönelen birliğin objektif temeli genişlemektedi r. Bunun yanısıra, akıl emeği işçileri nin, özel likle üretime direkt olara k katı lanları n rolü a rtmaktadır. «Sözün geniş anlamiyle diyebi l i riz ki, bilim doğrudan doğ ruya üretici güc haline gel mektedir.» Işte bundan ötürü, Fransız Kom ünist Partisi, işçi sını fın ı n emekçi köylü lerle birliği sarununun önemini küçümsemeden, bu sını fın aydınlarla birliğine ve geleceğe end işeyle bakan milyonlarca genci düşündüren problemlere de büyü k bir ilgi göstermektedir. Reformist görüşle�i ni solcu lôfazanlıklar a rd ı nda g izliyen, demokrasi savaşının sosya lizm savaşiyle hiçbir i lgisi bulunmadığını iddia edenlerden farklı olara k, Fransız Komünist Partisi, Lenin öğretisine ve bu öğretinin, . . demokrasi için çok yönlü, sürekli, sistemli ve devrimci bir savaş yürüt miyen bir proletarya nın, burjuvazi üzerinde zafer kazanmaya hazırla na mıyacağı» görüşüne sadık kalmaktadır. FKP' n i n gelişmiş demokrasi ve sos ya lizm için mücadele politikası bu teze daya nmaktad ı r. Partinin gelişmiş demokrasi derken kastettiği şey, J l kenin hayati çıka r larını gözönünde tutarak en g üc!ü tekelleri milli leşti rmek suretiyle ve ekanomiyi demokratik şekilde plônlanmak yoluyle, sosya lizmin zaferi için en elverişli koşulları g a ra nti edebi lecek bir rejimdir. Bu hedeflere, a ncak, sosyal ve politik isteklerin gerçekleşti ril mesi uğrundaki m ücadelede emek· çilerin tek cephesi meydana geti rilebildiği takdirde ulaşılabilir. Bununla ilgili bir ortak program üzerinde Komünist Partisi ile Sosya list Partisi vE diğer sol örgütlerle send ikalar a rasında bir a n laşmaya varma sorununun ilkesel önemi buradan gelmektedir. Bizi m memleketimizde komünistleri hesaba katmıyan bir ekonomik ve sosyal ilerleme politikası d üşünü lemez, «
.
378
fakat komünistler de her şeyi tek başları na yapamazlar ve yapmak da istemezler. Halk g ücleri n i n geniş ölçüde birliğinin sağlanması gereği, büyük burjuvazinin - De Gol'le veya onsuz - i ktida rını koru m a k ya da yeniden elde etmek için her ma nevraya ve her türlü zora başvurabilecek nitelikte olduğu unutulmadığı takdirde, çok daha iyi kavranabilir. Işte proletarya yalnız kendi öz çıkarlarını değil, e mekçi köylülerin, aydın ların ve orta tabakaların çıkarlarını do savunarak, halk g ücleri n i n boşa geçme ve sosya lizme doğru yol açma yeteneklerine sahip olduğunu ortaya koyma ktad ı r. M. Torez şöyle diyord u : «Za manı mızdo, demokratik ve sosya list dönüşümler a rasında büyük ta rihsel fasııalar yoktur. Durmak bil mez bir yaratıcı lık olan demokrasi sosya lizmde tama mlanacaktı r.» Sosya l izm bütün dü nyada gündemdedir. Fransız işçilerini, devri min a rtık kendilerini ilgi lendirmediği n e i kna etmeye yeltenen «end üstriyel toplum» teorisyenlerinin ça baları n a rağmen, önemli ü retim ve mübadele a raç larının kolektifleştirilmesi istemini kapita lizmin i çinde bulunduğu buna l ı m ortaya koyma ktadır. F K P Merkez Komitesi'nin Şa mpini'de yapı lan plenu m u nda (Ara l ı k, 1 968) kabul edilen manifestte belirtildiği g i bi, sosyalist devrimin gerekliliğini reddeden sağcı oportünistler, kapitalizme dokunmı yan kısmi reformlarla yeti nmektedirier. «Kendi kendini yönetme»den yana olon solcu doktrinerlere gelince, onla r, ana problemi, yani bütün memle ket ölçüsünde üretim a raçlarına ki m i n sa h i p olacağı sorununu sü kCıtla geçiştirmektedirler. Velhôsıl, beri kiler de, ötekiler de, işçi sınıfı ile m ütte fiklerinin, mevcut burjuva devleti ni - Marks ve Engels'in «proleta rya n ı n geçici diktatoryası» adını verd ikleri - sosya list devletle değiştirmeleri ge rekliliğini inkôr etmektedirler. Va ldek Roşe bu mü nasebetle sosya list ül kelerin tecrü besine işaret et mektedi r : Oktobr Devri mi, sosyalist devri m i n temel ka nunları n ı ayd ı nlat mıştır. Fakat bu kanunlar belirli bir ü l kenin koşul l a rında hayata geçi ril miştir. Bundan ötürü, komünist ve işçi partileri temsilcilerinin 1 960 yılın daki Moskova Danışma Toplantısı Bildirisinde belirtildiği gibi, sosya lizme götüren başka başka yollar düşünül mesi gerekl i ve zoru n l udur. Lenin'in «Soleu luk : komünizmin çocukluk hasta lığı» adlı eserinde ortaya koyduğu a nti-dog matik görüş ve tutum da bu ruhtadır. Ve Moris Torez de 1 8 Kasım 1 946 da «Tayms» gazetesine verdiği mülôkatta tam da bu ru hta konuşmuş, I kinci Dünya Harbinden sonra kapitalizmin zayıfla masının ve sosyalizmin kuvvetlenmesinin Fransa'n ı n sosya lizme doğru - Rus komünistleri n i n yürü müş olduğundan farklı yolla rda n geçerek - hareketini kolaylaştırabilecek koşulla rı ya rattığını belirtmişti r. V. Roşe, sosya lizme doğru en elverişli yolları a ra rken pa rti politikasında esneklik ne kadar gerekliyse, bunun ya nısı ra «prensiplere kesinlikle bağl ı l ı k» v e Fransız komü nistleri nin «devrimci işçi ha reketi nin son hedeflerine» tereddütsüz sadakatieri nin de o kadar önemli olduğunu beli rtmektedir. Zaten prensiplere bağ l ı l ı k ile taktik esnekliği arasındaki bu uygunluk ve 379
birlikti r ki. sağcı. revizyonizme ve solcu doktrinerliğe karşı aynı zamanda m ücadele yürütülmesine i mkôn vermektedi r. Fransa. sosyalizmi gerçekleştirmek için gerekli objektif koşulları n olgun laştığı b i r ülkedir. ve bu ülke. ü retici güçlerin a henkli gelişmesi sorunu ile şimdiki toplumsa l i lişkiler sistemi a rasındaki çatışmadcın doğan çeliş kileri çözmekle yükümlüdür. Sosyalizm a rzusu. işçi sınıfını ve diğer h a l k ta bakalarını kuwetle sormakta d ı r. B u a rzu v e e m e l i hayata geçirebilmek için başlıca i ki şartın yerine getirilmesi gereklidir. Bu şartların biri ncisi. halkın çoğunluğunu devrimci m ücadeleye çeken ve örgütliyen ha reketin komünistler tarafından yönetilerek geliştirilmesi ; ikincisi de. sosya lizmden yana akım ve g üclerin. yani Sosyalist Partisi ve diğer örgütlerin sınıf düş manı ile herha ngi bir işbirl iğ inden titizlikle kaçı nmaları ve komünistlerle birlikte. demokrasi ve sosya lizm için etkin bir savaş politikası yürütme leridir. Valdek Roşe. Fransoda sosyalizme barışçı yoldan geçme şansları n ı n artmış olması na rağ men. diğer yolu da hesap d ı ş ı tutmamak gerektiğine işaret etmekte. her şeyin kuwetler oranına bağlı olduğunu bel irterek şöyle demektedi r : «Bizim barış yoluyla geçişten anladığımız. iç harp hariç olmak üzere. bütün şekiller kullanılara k sınıf m ücadelesi yoluyla geçiştir ... Bun dan ötürü. barışçı yol parlômenter yol a nl a m ı na gel mez ve yığınsal sava şın bütün şeki llerinden faydalanmayı öngörür. Işte. 1 968 y ı l ı Mayıs-Hazi ran aylarında yapılanlar g i b i ulusal çaptaki büyük ekonomik ve politi k g revler de bu yığı nsal savaş kapsa mına g i rmektedir. Va ldek Roşe. geniş yığ ı n la rı her kademede toplumsal işlerin yönetim ine çeken sosya list demokrasinin temel şartlarını beli rtmektedir. Sosyalist demokrasi. çoğ u n l u k tarafı ndan kabul edilmiş olon ve kapitalist sömürü n ü n tekrar canla ndırı lması deneylerine karşı zora i htiyaç o l d u ğ u z a m a n baş vuru lan kanunla savunulmaktadır. V. Roşe. b u o rada. sosyalist kollektif leştirmenin çeşitli şekil lerinin. yalnız işçi sınıfının çıkarlariyle değil. koope ratifiere yönelen köylü ta bakalarının çıkarıoriyle. h u kuki bağımsızlıklarını koru makla beraber sosya list plônla ma çerçevesi içinde modernleşecek olan küçü k ve orta işletmeler sahi plerinin çıkarlariyle de nasıl bağdaştırı labile ceğ ini göstermektedi r. Fransa g i bi bir memlekette devrimi peşinen tek bir parti isteğ i ne tôbi kıl mak. yığınların birleşmesini engellemek a n l a m ı na gelir. Oysa. o yığın lar olmadan. devri min yapılması ve sosya lizmin kuru lması m ü m kün değil dir. Devrim de. sosyalizm kuruluşu do. a ncak Komünist Partisi ile Sosyalist Partisinin ve kesin bir değişimden ya na olan diğer politik. sendi kal. kültü rel v.b. örgütlerin elbirliği ile hayata geçirecekleri bir dôva olabilir. V. Roşe. çağdaş dünya nın ono problemlerini kitabının a yrı b i r bölü m ü n d e gözden geçirmekte d i r. Saldı rganlığı özeUikle Viyetn a mda işlediği barbarca cinayetlerle katmerlenen ve içi nde boca ladığı çelişk iler sosya list ülkelerin ve barışa sadık m i lyonlarca insa nın kesin eylemleri karşısı nda daha da keskinleşen emperya lizmin yenilebilmesi için. «yüzy ı l ı mızın eylem 380
halindeki üç büyük kurtu luş gücünün, yani sosyalist ü lkeler sistemi, m i l l i kurtuluş ha reketi v e kapitalist memleketlerdeki işçi hareketi nin .. bütün dünya ölçüsünde bir «geniş tek cephe»de birleşmeleri gerekmektedir. Sınıf mücadelesini boşlamayı hiç de öngörmiyen barış içinde yanyana yaşama politikası, zamanımızda sosyalizme, işçi sın ıfına ve ezgi altındaki h alkla ra, zaferi e lde etmeye en elverişli koşullar içinde kuwetlerini aza mi ölçüde kullana bilmeleri ola nağını veren "en devrimci, en hümaniter.. prensibin ifadesidir. V. Roşe, beş sosyalist ülke askeri birlikleri n i n Çekoslovakya'ya g i rmeleri soru n u nda FKP'nin aldığı tutu mu hatırlatarak, kardeş pa rti ler a rasında bu sorunla ilgili görüş farklarının, "komü nist ve i şçi partileri nin ortak d üşman emperya lizme karşı beraberce yü rüttükleri mücadelede kurdukları birliğin temeli olan dayanışmayı şüphe a ltına dÜşürmemes;'. gerektiğini belirtmektedir. Bunun i çi n, partilerin hak eşitliği ve bağı msızlıkları temeli üzerinde FKP'nin de katı lacağı uluslara rası danışma toplantısına önem veril mektedi r. Bugünkü Fra nsa'nın dış politikasına da değinen Valdek Roşe, bu politi kanın çelişkilerini ortaya koymaktadır. Fransız Komü nist Partisi, h ü kü metin olumlu adı m larını desteklemekte, fakat bunla r a rasında Fransa'nın çıkar larına zara r veren, Avrupa güvenliğine ve dü nya barışına aykırı düşen tutumları n a karşı olduğunu do açıkça beli rtmektedir. Parti, «vurucu g üc» plônına karşı, De Gol'ün uyg uladığı yeni-sömürgeciliğe karşı mücadele yürütmekte, Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin ta nınması için, Fra nsa' nın Kuzey Atla ntik Paktı'ndan çı kması için, tekellerden a rınmış ve üye ülkeleri n ulusal egemenlikleri n i n korunduğu bir "Ortak Pazar» için, bütün halklar a rasında semereli bir işbirliği için çalışmaktadır. Fransız Komünist Partisi, «halkın ve sosya lizmin hizmetinde yığınsal demokratik parti» sıfatiyle, işçi sava ş ı n ı n kızıl bayrağı ile üç renkli u lusal bayrağı birleştirmektedir. «Komünist Partisi Manifesti..ndeki fikirlere sada kat ruhuyla ça lışan bu parti, hem en mütevazı istekler için, hem de komü nizmin yüce hedefleri uğru nda mücadele yürütmekted i r. Dün olduğu gibi bugün de, u luslara rası işçi ha reketinin yaratıcı tecrübesine - örneğin, za manımızda barış, demokrasi ve sosyalizm m ücadelesinde komünistlerle hıristiyanların ilişkilerinde ortaya çıkan problemler üzerindeki incelemeler gibi - katkılarda bulunmaktadır. FKP, işçi sınıfının devrimci sava ş ı n ı n bütün insanlığın çıkarlarına h izmet ettiğini teori v e pratikte göstermekte dir. Fransız komünistleri, artık geçiimiş olan yolu, önlerinde çözüm bekIi y e n soru n la rı değerlendire rek, ödevlerini şerefle yerine getireceklerini söy l iyebilirler. Gl BES
381
O Z E L S AY F A L A R
Dünya proletaryasının emek bayramı ve devrim marsı ,
Dünya işçi sınıfının u lusla ra rası dayanışma günü olan 1 Mayıs Emek Bayra m ı n ı n bu yıl büyük bir özelliği vard ı : hem 90'ıncı yıldönümü idi, hem d e 1 968 yılında yürütülen çetin savaşlarda elde edilen zaferlerin açtığı ufuklara doğru yeni yeni h a m leler ya pma azmiyle kutı a ndı. Doksan/ncı yıldönümü idi : I kinci Enternasyonal'in 1 889 yılında yapılan Paris Kongresinde 1 Mayıs g ü nünün, Ulusla ra rası Işçi Daya nışma Bayra m ı · olması kabul edil miştir. Bu bayra m ı n kanlı bir tari h i vard ı . Birl eşik Ame rika'n ı n Şikago şehrindeki işçiler, 1 886 yılının 1 Mayıs günü işgününün 8 saate i ndirilmesi için grev yapmışlardı. G rev, emperyal izm çağına g ir mek üzere olan o zamanki Amerika kapitalistlerinin isteği ile kanla bas trrılmıştı. Ve Amerikan işçileri, a tarihten sonra her yıl 1 Mayıs gününü sömü rüye karşı dayanışma günü ya ptılar. 1 Mayıs Emek Bayra m ı 1 889 yı l ı nda u luslara rası bir mahiyet kazandı. Ve o zamandan beri, 90 yıldır dü nya işçi sınıfı, sömürülen emekçil erle birlikte, her yıl 1 Mayıs Emek Bayra m ı nda, bir yı l önceki kaza n ı m la rı n ı n muhasebesini yapmakta, müca dele azmini tazelemektedir. Bu yı l ki 1 Mayıs Emek Bayra m ı n ı, dünya işçi sı nıfı, yeni şartla r içinde kutla mıştı r. Bu yeni koşullar, 1 968'de açılmıştır. Geçen bir yıl uluslara rası işçi sı nıfı ve bütün emekçiler için gerçekten de bir zafer yılı olmuştur. Fransa'da, on m i lyon kadar e mekçi, bir buçuk a y süre ile fa brika ları, üniversiteleri eline a l mış, emperyal izmin kalesi sayı lan Birleşik Amerika'da 5.000'den fazla g rev ve gösteri olmuş, ıtalya'da yalnız bu yılın Şubat ve Nisa n aylarında 1 8 m i lyon işçi g rev ya pmıştır. A meri ka n emperya lizminin ve NATO'nun askeri üsleri, ikili a n laşmalar, Amerikan asker ve «uzmanla rı» ve bunları n gölgesindeki işbirl i kçi, satı lmış gerici burjuvazinin kıskaç ve baskısı altında bulunan memleketimizde ise, son bir yıldı r işçi g revleri, üniversite öğrencileri hareketi, toprak mücade lesi a ra l ı k vermeden devam etmiştir. Diyebiliz ki, Amerikan emperyaliz382
minin g lobal stratej isi n i n Türkiye kesi mi, 1 968 yılında en buna l ı m l ı yerlerden b i ri o l muştur. Ve b u bunalım, g ittikçe derinleşmektedi r. Şimdi, Türkiye işçi sınıfı, müttefi kleri olan köylüler, diğer e mekçiler, h a l k gençliği ve h a l k aydınlariyle birlikte hızla bilinçlenip örg ütlenmekte, kesin savaşa hazır lanmaktadır. Emekçi leri miz, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayra m ı n ı işte bu koşul l a r içinde idra k etmişlerdir. Hal kı m ız, Ameri kan emperya lizmine karşı dünya sosya list sistemi, u luslara rası işçi sı nıfı ve u lusal kurtuluş hare keti tarafından emperya lizme ve her türlü sömürüye karşı yürütül mekte olan savaşa işte böylece katkıda bulun makta, kendisine düşen enternas yona l ödevi gittikçe a rtan bir g ücle yerine getirmektedir. Ote yandan, dünyanın i l k işçi ve köylü devleti olan Sovyetler Birliği'nin halkları, bu yı lın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayra m ında, geçen bi r yıl ı n 'çalışmaları hakkında dünyadaki bütün işçi kardeşlerine hesap vermiştir. Sovyet halkı, geçen yı l 1 07 mi lyon ton çel i k, 309 milyon ton petrol, 638 m i l y a r kilovat s a a t elektrik enerj isi ü retmiştir. 1 940'ta kine kıyasla 6 m i s l i çel i k, 1 0 misli petrol, 1 3 misli elektri k enerjisidir bu. Ve bunlar, dünya emek çilerinin kurtuluş davasına çok önemli katkı lard ı r. Emperyalizme i ndirilen ağır darbelerd i r ! Böylece dünyadaki kuvvet oranı kefesi sosya lizm lehine biraz daha ağır basmıştır ve sosyalizm savaşı biraz daha kolaylaşmıştır. Işte bu başa rıları n büyük ölçüde yard ı m iyIedi r ki, son on yıl içinde 44 ü lke sömürge esaretinden kurtul muş, siyasi bağ ı msızlığına kavuşmuştur. Bilindiği üzere, emperyalizm ve en başta Ameri kan emperya l izmi, NATO, SENTO, SEATO g i bi askeri bloklara, Türkiye g i b i çeşitli ü l kelerde bulunan askeri üslerine, i kili anlaşmalara ve nihayet işbirlikçi, en gerici, satı l mış yerli burjuvaziye dayanmaktad ı r. Bu üslerin birer birer y ı kı l ması, kurulduk Iarı ülkelerdeki e mekçi lerin örgütlü, bi rleşik, ortak mücadelelerine bağ lıdır. Orneğ in ka h ra m a n Viyetnam halkının Ameri kan emperya lizmine indirdiği her darbe, bizim mücadelemize bir katkıdır. Biz de, Amerikan e mper yalizmine karşı mücade·lemizi şiddetlendirmek suretiyle Viyetnam ha l kına ya rdı mda bulunmuş oluyoruz. Bu bakımdan, bir şa irimiz .Niyetnam sava şımız» demekte çok haklıdı r. Emperyalizmi, hem ü lke ça pında, hem de dünya çapında anti-emper yal ist cephede birleşerek m ücadele etmek suretiyle yenebiliriz. Sömü rünün ortadan kal kması, toprak davasının e mekçi köylü ler çıkarına kökten çözül mesi, herkesin işe, ekmeğe, eve, öğrenim olanaklarına, i nsanca hayata kavuşması, e mperyalizmin geriletilip yenilmesine bağlıdır. Yurtsever, a nti-emperyalist g üCıerin hem ü lke çapı nda, hem de dünya ça pında orta k cephede birleşmeleri için ala nca gayretimizle ça lışmalıyız. Dünya proletaryasının ve komünist Parti leri n i n devrim marşında denil diği g i bi : Bu kavga en sonuncu Kavga mızdır a rtık, Enternasyonalle Kurtul u r insa n l ı k. 383
Evet, e nternasyonal birleşmeyle kurtulacaktı r insa n l ı k. Bu çetin kurtuluş savaşında, d ünya işçi sı nıfı 90 yıldır enternasyonal marşı ile mücade lelere g i rmiştir. «Dünya proletaryasının ve kom ünist pa rti lerinin m a rşı» veya kısaca «Enternasyonal» adiyle bili nen bu marş, 90 yıldır sınıf sovaşlarında işçilere hamle g ücü vermiş, sayısız kahra man, savaş meyda nlarında bu marşı söyleyerek ö l müştür. Enternasyonal, E. Potie adında bir Fransız işçisi tarafınd a n 1 888 de yazıl mış ve P. Degeyhter a d l ı bir Fra nsız tarafından bestelenmiştir. Fransa'da işçiler arasında kısa zamanda yaygı n bir hal etmiş, oradan Avrupa'ya ve bütün dünyaya yayı l mıştır. 1 9 1 7 Büyük Oktobr Sosya list Devri minden 1 944 yılına kadar Sovyetler Birliği'nin m i l l i marşı o l muştur. Bizde bir kaç çevirisi vardır. Bunları n söylenenleri, Oktobr Devriminden sonra Siracettin ve 1 924 y ı l ı nda vaıa Nurettin tarafından yapılan iki çevi ridir. Derg i mizin bu sayısında yayınlanan Türkçe «Enternasyonal»de vaıa Nurettin'in çevirisi esas a l ı nmıŞ, Si racettinin çevi risinden de faydalanıl mıştır. Dış ü l kelerde ça lışan işçileri miz, «Dünya proleta ryasının ve komü nist parti lerinin devrim marşı»nı bilmiyen işçi ve emekçi nin bulunmadığını görmüşlerdir. Her ü l kenin işçisi, bu marşı kendi di liyle söyler. Türk işçisi, Türk e mekçisi, Türk aydın ve genci. bilmiyorsa. bu marşı öğrenmeli, sınıf savaşlarında kendi gür sesini de duyurma lıdır. Ayrıca notasını da vermekte olduğu muz bu ma rşın en ücra köylerimize kadar ulaştırılacağını ümit ediyoruz. Yurdumuzu çınlata l ı m g ü r sesimizl e : «Yı ka lım bu köhne düzeni, Biz başka a lem isteriz ! Bizi hiçe saya n l a r bilsin ! Bundan sonra her şey biziz !»
384
ENTER NASYONAL
Uyan a rtık uykundan uya n, Uyan esirler dünyası ! Zulme karşı hıncımız volka n ; B u ölüm-diri m kavgası.
Ta nrı, paşa, bey, ağa, sulta n Nasıl bizleri kurta rı r ! O Bizi tüm kurtaraco k olan Kendi kollarımızd ı r.
Yı kalım bu köhne düzeni Biz başka ô lem isteriz ! Bizi hiçe sayanlar bilsi n : Bundan sonra herşey bizi z !
Yükselt kurtuluş bayrağ ını, Zulmü rüzgôrlara savu r ! Körükle devrim ocağ ını, Tavı gelen dem i re vu r !
B u kavga e n sonuncu Kavga mızdır artık, Enternasyona Ile Kurtulur insa n l ı k.
Bu kavga en sonuncu Kavgamızdı r artık, Enternasyonalle Kurtulur insanlık. Hem fa brika l a r hem de toprak Herşey emekçi nin malı. Tufeyliye tanımayız hak, Dünya emeğin olmalı. Cellôtların döktükleri kan Kendilerin i boğacak, Bu kan denizi nin ufkundan Kızı l bir g ü neş doğacak. Bu kavga en sonuncu Kavg a mızdı r artık, Enternasyonalle Kurtulur insan l ı k.
25
38f
E N T E R N A S YO NA L
4i ;
-
L�
0/ J � J
-
Zul
St
tık � kun dsn u yan li ya"
!:Jan , ar
.
�* J
H-rJı J ı91 J. j 1]jj Jı Gl) J i J .rJ ı
J i J. 1
U
i;
.
kar
me
J i
J r
e
sir ler dün ya -
�
; 51
di riın kav ga
hın
Şl
f
wl kan .Bu
CL mız
Q
i
Yı.
L
lüm
ö
J� J J ; J i
ka lım bu köh
dü
ne
ır J l ' J 1 J i J t J: ) LiPı J ij ı'ı J 1JI tr F ) J II J i J J J J \ J n ıg J. J tu LIf {J i J,-,J J J i J t J i r J J i ze nı.
bil
Bo"
sin
cu
nun
�
a
danson
kav
ra
ıieif)
nal
le
J J
nun
cu.
kur
ar
� i @ ka�
lUr'
. rız
L· çe sait�"n 1<1l"' iB·i Z\. Tn
z
her � bi
9'im ız JI('
tu.
-te
. ıS
J. Jd j. tt J
Mf J ıt �
,# "'9 h.,, � Kil .Biz
zjz
.Bu kdv 98-
tıJc
E" ter
en
ll85
386
nas
ya
ljO
J \OJ k � ,Q J.
,,,
lıl<
�n
fu \wıv ga
en
;1 .so
W,--J ; J i r ı r i
9<' mız
dır dr
tık
. Ert
$$Et- il @19 r' V i Çi J.) i J. ter
so
nd L
le
kur
tu
Lur in
5arı.
lık .
i
Likidatör - bozguncu akımlarla savaş S. Ustüngel
Politik çolkontı Basında, Mecliste, politik parti lerin toplantılarında, üniversitelerde, fabrikalarda, evde, sokakta herkesin ağzında bir söz va r : «Memleket çal kantı lar içinde bocalıyor !>. Gerçekten de öyle. Memlekette genel bunalım, politik, ekonomik, sosyal ça l kantılar dalga dalga yükseliyor. Gericiliğe karşı, yabancı köleliğe karşı direniş gittikçe daha geniş yığınları, halkın değişik ta baka la rını kucaklıyor. Sınıf savaşları kentte, köyde sertleşiyor, u lusal bağı msızlı k - kurtu luş hareketi yurt d üzeyine yayıl ıyor. Gerici ege men çevrelerin, Amerikan emperya lizminin ka pı-kulu olan hükümet, geli şen bu geniş halk hareketlerini önlemek, ezmek için elindeki bütün silôh l a rı kullanıyor. Sınıf savaşı, ulusal kurtuluş direnişi yeni bir aşamaya geçiyor. Bu politik çalkantl n ı n nedenleri, kaynakları değişiktir. Ekonomik buna lımın bütün a ğ ı rlığı emekçi lerin, geniş halk yığ ı nlarının omuzla rına bindi ri liyor. Işbirlikçi egemen çevrelerin NATO'culuk politikası buna l ı m ı biteviye derinleşti riyor. Bu süregenlik bir yandan, kentte - köyde geniş yığ ınlara tırpan atıyor, milyonlarca yurttaş perişan oluyor, öte yandan kodaman burjuvazi - ağa ve yen i-sömürgeciler üçlüsü büyük vurgu nlar vuruyor. Bu soyg un ba rba rca biçimler alıyor. Bu süreç küçük burjuvaziyi, orta tabaka ları da a ma nsız kıskaçları a ra sına a l mıştır. Köyde, kentte ayrışma süreci a labi ldiğine gidiyor. Tarlasını, evini barkını yitiren köylü, tezgôhını kapıyan esnaf, zanqtçı, işsizler ordu suna a kıyor. Iş bulma k için dışarıya g itmek istiyen, Iş ve Işçi Bulma Kuru munun kapısında kuyru kta bekliyen yurttaşla rı n sayısı, yalnız bunların sayısı 800 bindir. Işsizli k korkunç ölçüler a l mıştır. Bu durum, egemen çevrelerin mi llet düşmanı politi kalarından, NATO'culuğu memlekete dayat malarından .. Türkiye'nin bir sömürge durumuna d üşmesinden, biteviye çürü yen a nti-demokratik bir düzenin, çıpla k sömürü düzeninin sürd ü rülmesin den geliyor. Büyük burjuvazi, onun işbirlikçi hükü meti, bu düzeni ayakta tutabilmek için polis terrörü nü, faşist biçimi yöntemleri bol bol kullanıyor. AP ve hükümeti, memle kette yu rtsever, i l erici g ü clere, örgütlere karşı savaşta, 25 '
387
polisinden, jandarmasından, savcısından başka her boyda n ve her soydan bağnaz, en gerici güçleri : Padışahçıla rı, yobazları, Turancıları, faşist leri kendi e l i a ltında topluyor. Bunları vurucu g ücler olarak örgütı üyor. Faşist komandoları orta lığa salıyor. Bu vurucu faşist bi rli kleri Ameri ka l ı ların, CIA'in koltuğu a ltındadır. Bunları n gelir kaynakları : V . Koç, Eczacı başı lar, Yazıcı kardeşler, Koperler g i bi Türk m ülti milyonerleri nin ve Rok feller, Ford l a r g i bi Ameri kan mi lyarderleri nin kurdukları fon lard ı r. Faşist komandolar, komünizmle mücadele dernekleri, AID'in elindeki ka rş ı l ı k p a ra la r fon undan b o l b o l yara rlanmaktadırlar. Faşistler, komandolar, b u fonlardan yemleri a rttı kça, hükümetin, polisin de desteğ iyle d a h a sa l d ı r gan, vurucu, kı rıcı olmaktad ı rlar. Bunla r, hükümetin e l i a ltında, onun özel direktiflerine göre «Ka n l ı Pazarlar» ku ruyor, cenaze törenleri ne baskın yapıyor, işçilere, öğrencilere saldı rıyor. Bu koma ndolar, Amerikan 6. filo suna karşı, NATO'ya karşı gösteri yapan yurtseverleri n üzerine çullanıyor ve Amerikalıyı savunuyor.
en
AP, işbirlikçi h ü kü met, Türkiye'deki Amerikan sömürgecileri ni j andarma sıyla, polisiyle, faşist komandola rıyla savunuyor. Daha açıkçası, Amerika lılar, eli a ltındaki Ankara h ü kü metini h a l ka karşı, u lusal bağ ımsızlık d i renişine karşı, işçi, köylü, gençlik hareketlerine ka rşı alabildiğine kulla nıyor. Amerika l ı l a r da, e mperya listlerle işbirliği kuranlar da yüzlerinden maskelerini atmak, iğrenç dişlerini h a l ka göstermek zorunda ka l mışlard ı r. Memlekette işbirl i kçi hükümete karşı, Amerikan köleliğine, NATO'ya ve ikili a n laşmala ra karşı g ittikç genişliyen, yavaş yavaş örgütlü biçimler alan b i r halk direnişi başlamıştır. Bu gelişme hem Amerika lılara, hem işbirlikçi çevrelere ve hükümete korku salmaktadı r. Amerikan d i ktasına boyun eğen, Vaşington'un yedeğinde yürüyen Ankara hükü meti NATO'ya daha fazla sarılıyor, topraklarımızdaki Amerikan savaş üslerini, atom baş lıkları yığınoklarını, ikili a n laşmaları kölece savunuyor. Bu kukla hükümet, büyük burjuva-kodaman ağa egemenliğini faşist biçimi b i r d i ktatorayla desteklemek çabası gösterirken, Ameri kan daya nağını yitirmemek için yeni serüvenlere atılıyor. Demirel h ü kü meti, NATO'nun Akdenizde kurduğu «çağrı.. g ücüne Türk donanmasını da teslim etti. Bu donanma, Akdenizin Doğu kıyıları nda, Türkiye, Yunanistan, ıtalya suları nda üst üste savaş manevra ları, h a rp oyun ları yapmaktadır. NATO'nun baş patronla rı ve uşakları, Akdeniz bölge sinde politik havayı serleştirmekte, ateşle oyna makta, düpedüz kışkırtıcı l ı k ya pmaktad ı rl a r. NATO'cular, bu harp oyunlarıyla : 1 . Arap devletlerine karşı ısra i l m i litaifistle ri n i n saldırı larını desteklemek. 2. Orta Doğuda ulu sal kurtuluş h a reketlerine karşı gerici h ü kümetleri, faşist rej i m ieri tutmak, i lerici g üclerin e ylem birliğini pa rçalamak taktiğini güdüyor. Türkiye'de işçi ve sendika hare ketleri, köylü, gençl i k, öğrenci hareket leri yen i bir aşa maya, yepyeni bir d üzeye yükseliyo r. Işçi sınıfı tarihsel rol ünü, tarihsel görevini kavramaya, savaşlard a anlamaya başlam ıştır. 388
Amerikan köleliği ne, işbirl i kçi hükümete ve gerici düzene karşı savaşta işçi sınıfı sürekli politik bir etken olmuştur. Işçi sınıfı, bu savaşta başa geçiyor, ön ateş çizgisinde vuruşuyor. Emperyalizme, NATO'ya, Amerikan köleliğine ve bu köleliği savu nan işbirlikçi hükü mete karşı gösteri yürüyüşlerine işçi ler örgütlü çı kıyor. Işçiler yurtseve r gençliği, öğrencileri, ayd ı n l a rı ; gençli k de, işçilerin eylemlerini, g revlerini destekl iyor. B u politik oluşum, memle kette a rtık geniş yığınları n anlamaya başla d ı kları bir sorunu : u lusal demokratik cephe zorunluğunu somut ve açık olara k ortaya koyuyor. Savaşı n yeni aşamaya u laşmakta olduğu n u gösteren veriler vard ı r : 1 . Anayasaya aykırı gerici eğitim siteminin değiştirilmesi, fakültelerin, üniversitelerin Amerikancı ve faşist profesörlerden, öğretmenlerden temiz lenmesi, halk çocu kları n ı n okutu l ması isteğiyle, i lerici bir reform isteğ iyle yapı lan öğrenci boykotla rı yığ ı nsal, sürekli bir savaş biçi mini a l mıştır. Bu savaş gittikçe daha örgütlü ve daha bilinçli oluyor. Savaş ve örgüt biçim leri gelişiyor. Oğ renci ler eylem komiteleri, yürütüm konseyleri kuruyor. Bu örgütler fakültelere, yüksek oku l l a ra el koyuyor. 2. Işçi hareketinde de, g revlerde de, köylü çıkışlarında da ayni eylem süreci, savaş biçim ve yön temleri ni görüyoruz. Işçiler, g revciler fabrikal a ra el koyuyor, eylem komi teleri seçiyor, örgütlü savaşıyor. Işçiler bu eylemlerinde ileriye doğru yeni yeni adımlar atıyor. NATO iş yerleri nde g reve g iden işçiler, çal ıştıkları üslerdeki yerlere el koydu l a r. Işçi sı nıfı, böylece, topra kları mızdaki Ameri kan saldırı a la nlarını ele geçirmenin somut biçimlerinden birini h a l ka gösterdi ler. 3. Köylerde sınıf savaşları keski nıeşiyor. Memleketin değişik semtleri nde : Ata lan, Göllüce, Elmalı, Yunak köylerinde, Bafa'da, Söke'de, Akhisar'da, Adana'da, Konyo'da, Koroman'da geçen olaylar köylü n ü n yeni savaş biçimlerine, yöntemlerine, örgüt biçimlerine yatkınlığını ortaya koy muştur. Topraksız köylüler, Ata lan'da olduğu gibi, toplu olara k ağaların topra klarına el koyuyor. Sürdü kleri toprakları silôhla savunuyor. Köylü komiteleri ku ruyor, ortak bir savaş yürütüyor. Köylüler, Akhisar'da, Söke'de, Adana'da, Ankara'da, ızmir'de Amerikaı ı la ra, NATO'ya karşı yapı l a n gös terilere katı ldılar. ..Ameri ka l ı defol I", Hükümet istifa et I", «Bağımsız Tür kiye I" haykırışlarıyla yürüyen işçi lerin, gençlerin sesine köylülerin g ü r sesi katı lmaktad ı r. ..
Böylece memlekette sınıf savaşları, yabancı köleliğe karşı ü l ke ça pında d ireniş yeni bir aşa maya u laşmaktadır. Bu aşamal1ın bir özelliğ i de savaş ların ka nlı o l masıdır, koda man burjuvazi nin, gerici egemen çevrelerin yığın hareketlerine silôhla sa ldırmasıd ı r. Ayırıcı, belirli bir özelliği, bir çizgisi de, egemen çevrelerin, bu işçi hareketleri ni, u lusal bağımsızlık dire nişini, sosya list ha reketi, yu rtsever gençli k hareketlerini içinden parça l a mak, o n u yozlaştı rmak taktiğini kullanmasıdır. Bu bozguncu l u k işinde bur juvazi nin, egemen çevrelerin kullanageldiğ i · çok sinsi yöntemler vardır. Bu kara n l ı k, iğrenç işlerde kullandığı provokatörler vardır. Bunlar, işçi hareketinin, ul usal kurtu luş direnişi nin, sosyal ist, komünist hareketin içi nde 389
düşman ajanları d ı r. I lerici g üçleri içerden parça l a m a plônı, senatör Tunç kanat'ı n açıkladığı gibi, CIA ile AP elebaşılarının üzerinde a nlaştıkları bir Amerikan pıônıdır.
likidatörler - bozguncular: Türkiyede işçi hareketine, sosyalist, komünist harekete musallat olmuş ters a kımlar, a nti-marksist görüşler, bu akımları savunan bozgunculor yeni bir şey değildir. Türkiye Komün ist Partisi, kurulduğu gündenberi, Marksçi Leni nci ilkelere düşman akımlarla, görüşlerle, işçi hareketini, Komü nist Partisini içerden balta lıyan l i kidatörler - bozg unculala savaşagelmişti r. likidatörler - bozguncular, sınıf savaşının keskinleştiği, u lusal bağı msızlık d i renişinin ilerleme gösterdiği, azılı gerici çevreler, sömürücü egemen sınıflar, halk düşmanı h ükü metler açık baskı ve teröre geçtikleri dönem lerde ortaya çımaktad ı rl a r. Bunla r, işçi hareketini, sosyalist hareketi bur juvazinin kontorolü a ltına sokmak, Komünist Partisini dağıtmok yolundan yürümüşlerdir. Ça lışma yöntemleri, taktikleri her zaman g rupçuluk, fra ksi yonculuk ve provokatörlü k olmuştur. TKP'nin örgütleri i çi ne sızan bu bozg u ncular, her za man pci rti progra m ı n ı, tüzüğünü, pa rti kara rl a rını, gizlilik ilkelerini çiğnemişlerdir. TKP tüzüğünün 7. maddesi kesi ndir: Sağlara, «sollara», oportünistlere, fraksi yonculora, grupçulara, bozgu nculara , provokatörlere, partinin onurunu lekeliyen ıere, dejenere olmuş soysuzlara partide yer yoktur. TKP'nin M a rksçi-Leninci i lkelerine, parti kararl a rına, parti disiplinine ka rşı gelen lerle, a narşistlerle pa rti savaşagel miştir. Likidatörler - bozguncular, bunla rı n elebaşı ları, TKP'nin g izli çalışma sına karşı çıkmışlar. Bu yoldan yü rüyerek partinin dağıtıl ması için çaba göstermişlerdir. TKP, istiyerek illegal - g izli çalışmaya geçmemiştir. Gerici egemen çevreler, onların h ü kümetleri koydukları yasakla Komü nist Par tisini gizli ça lışma k zorunda bıra km ışlard ı r. Hükümet katları, polis, TKP'nin g izli çalışmasını yasak edemediği için, bu işi ajanlarına yaptı rma k iste miştir. «Gizli çalışmak, gizli komün ist örgütleri kurmak hiya nettir» diyenler pol isin parolasın ı d i l lerine dolamışlard ı r. Likidatörler, bir zamanlar, 1 925-27 yıllarında, Komün ist Partisi sesi nin, i şçilere, h alka, köylülere, kamu oyuna bildiri lerle, çağ ı rılarla duyurulma sına karşı diren di ler. Bunla r, parti içinde Lenincilere, aktif mi litanlara karşı değ işik baskı yöntemleri kullandılar. O sıra likodatörlerin başında Vedat Nedim, Şevket Sü reyya gibi burjuva aja nları vard ı . Her ikisi de, 1 925-27 döneminde. partiye büyük kötül ü kler yaptılar. Vedat Nedi m . bildiği bütün pa rti örgütlerini e l e verdi. Onun b i r polis ajanı olduğu, 1 927 komün ist avı nda, Ista nbul Ağ ı r Ceza Mahkemesi ndeki açık duruşmada , 390
bütün iğrençliğiyle o rtaya çı ktı. Şevket Süreyya, «Türkiye'de Komünist Par tisine lüzum olmadığ ını» savu ndu. Ve, komünistlere karşı açık savaşa geçti. Şimdi, Kore'de Türk askerleri ni kı rd ı ran, Türkiye u lusal bağ ı msızlığını, top rak bütünlüğünü Amerika n emperyalistlerine satan, en gerici çevrelerin, büyük burjuvazinin, kodaman ağaların, işbirli kçi çevrelerin temsi lcisi olan asık Menderesin savunuculuğunu yapıyor. likidatörler, daha sonra l a rı türlü yalanlara başvurdul a r. Bunlar, «TKP'nin dağıldığı, dağ ıtı ldığı» söylenti lerini orta lığa yayd ılar. Pa rti üyeleri ni, parti örg ütlerini şaşırtmak a maciyle pa rtinin stratej i ve taktiğni bile bile yanlış yorumladıla r, bozdular. Burjuvazi, polis, artık işine yaramayan, iyice ipliği paza ra çıkmış olan p rovokatörleri, bozguncu ları ya suyu sıkı i m ı ş l i mon g i bi, çöp sepetine atıyor, ya da, za manla, bu n l a rı yeniden piyasaya sürüyor. Bugün basında, akımlar, örgütler a rasında g ü rültü partırtı koparan, kendilerine «eski sos ya listler» süsünü veren M. Belli g i bi, H. Kıvı lcımlı g i b i dönekler, l ikida törler bunlardandır. Kıvı lcı mlı komünist mora li çamura buladığı, g rupçuluk yaptığı, böylece pa rtiye büyük zararl a r verdiği, polisin a mansızça saldırı larına yaradığı, öze l l i kle TKP'nin ızmir ve istanbul örgütlerini parça ladığı için, partiden bundan 30 yıl önce kovu lmuştur. Hem kend isi, çok daha sonra la rı, komünist olmad ı ğ ı na, TKP ile bir bağı bulunmadığına bi r d u ruş masında polisi ta n ı k göstermiştir. Böyle birisi ş i mdi, basında, politika piyasasına «devrimci», «bilgin», Kuva-i M i lliye g ü n lerinde «düşmana i l k kurşunu sıkanlardan biri» olara k, cafcaflı etiketlerle sürülüyor. Yen i kuşak lar bilmezler bunla rı n geçmişini. Biz onları bugünkü rolleriyle, asıl ki m l i k leriyle ortaya koyacağ ız. M. Bellinin kimliği Kıvılcımlı'nı nki nden aşağı değ i l d i r. Bu adam, geçen yıl, Ankarada, Siyasal Bilgiler Fakültesinde : «Ka rşı-devri m» üzerine yap tığı konuşmasında, sosyal ve politik ki mliğini ortaya dökmektedir. Kend i sine çeki düzen verere k : «Biz kimiz? çoğu muz küçük burjuvaziden gelmiyor muyuz? Bu zümre milliyetçidi r.» Diyor. Evet, yalnız milliyetçi değil, şövinist tir. Küçük burjuva niteliği bura m bura m tütmektedir. Bir çok kalıplara g i r miştir. Ama likidatörlüğü - bozg u nculuğu, provokatörl üğü hiçbir zaman bıra kmam ıştır. En büyü k provokatörlü k rol lerinden birini bundan 1 5 yı l önce, DP d i ktatorası zamanında, yüzlerce komünistin tutuklandığı, en kOT kunç işkencelerin uygulandığı, Ha rbiyenin bir «Bekirağa bölüğ ü»ne çevi ri l diği g ü nlerde oynamıştı r. Ve bu yüzden TKP:den kovulmuştur. Bugün «üstün devrimci» geçinen bu li kidatörler, hiç bir zaman ne ba sında, ne «komünist» diye ya rgılandıkları d u ruşmalarda TKP'n i n savaş progra m ı ndan, ne için savaştığından tek söz etmemişlerd i r. Ama hem basında, hem ötede beride, her za man TKP'nin görüşlerine, savaş plat formuna aykırı dedikodulara a ra vermemişlerd i r. Tipi k bir örnek verelim. TKP Merkez Komitesi, daha ilk g ünden, Ankara h ü kümeti nin Tru man «doktirinini» benimsemesine, Marşal «plônına» avuç
391
açmasına karşı çıkmıştır. Amerikan emperyaliminin Türkiye'ye bu dal ışı Anayurdun ulusal bağımsızlığı için en büyük teh like olduğunu TKP halkı mıza duyurmıya çalışmıştır. Komünist Partisi bu görüşünü, bu olayı, bu tehli keyi, elindeki bütün olana klarla yalnız yığınlara duyurm a kla, göster mekle ka l m a m ış, buna karşı bütün yu rtseverleri, g ücleri, en başta işçi sını fını, emekçi yığınla rın ı savaşa, savaşta birliğe çağ ı rm a k eylemi nden geri durmam ıştır. Oysa li kidatörler - bozgu ncular asıl iç yüzlerini bu aşamada daha belirli ortaya koymuşlardır. Bunla r, bir yandan Merkez Komitesinin kara rları n ı sabote ediyor, partinin g izli çalışmasına karşı d i reniyor, öte yandan d a «Amerikan e mperyalizmi teh likesinin a ba rtıldığı» propagandasın ı yayı yordu. Bu olay rasgele bir şey değ i l d i . Egemen çevreler, işbirl ikçi büyük burjuvazi, bun ların hükümetleri, Anadolu topra klarına saldırı üsleriyle, atom yığına klarıyla oturan, Ankara'da h ükümet üstünde değişik misyonla riyle h ü kü met kuran Amerika lılar, Türkiye'yi «Kuzeyden gelen teh l i keye karşı koruduklarını» gece g ü nd üz, durmadan tekra rlıyordu. Bu uyutma, şaşırtma, halkın aklını çel m e taktiğine, Amerikalı ların ve işbirl ikçi lerin yavuz h ı rsız oyununa l i kdatörler - bozgu ncular hemen ayak uydurdular. Ve uzun zaman Amerikan emperyalistlerini Türkiyede baş d üşman sayma di/ar. Bunlar, «Türkiye'de kaç tane Amerikalı var? Bir tutam.» Del i ler. Onlar, bugün bi le, Türkiye'de Amerikan köleliğine karşı u lusal bağı m sızlı k direnişi nin gelişmekte olduğu şu sırada, dünyanın dört bucağ ı nda Amerikan saldırg a n l ıklarına karşı halkları n savaştığı b u g ü nlerde hôlô gerçekıere karşı yürüyorlar. «Ayd ı n l ı k» dergisinin 6. sayısında çıkan bir yazıda : «Amerikan emperyalistleri görünüşte ne kadar g üclüyseler, ger çekte o kadar kofturla r», deniliyor. Burada a rt ı k Mao'nun «kôattan kap lanı» Türkiye h a l kına gösteri lmek isteniyor. Emperyalizmin, gerici liğin baş jandarması Amerikan sömürgecileri n i n canava rl ıkla rını küçümsemek, sal dırganlığının kat kat artışını yumuşak «kôat» gibi göstermek, en azından halkımızı a ladatmaktır, onun savaş uyanıklığını körletmektir.
Likidotörlük - Mooculuk : Likidatörler - bozguncular, Türkiyede a rtık açıkata n açığa Maoculuğu yayıyor, onun ajanlığını yap ı yor. Mao'nun kita p la rını, yazılarını basıp yayıyorlar. Ve yazi/arına Mao'nun anti-Marksist, a nti-Leninist görüşlerini temel yapıyorlar. Burada da tencere yuvarlanıp kapağını bulmuştur. Son ra ısviçre polisinin açı kladığına göre Maocu yayınların harca malarını Pekin ödüyor. Mao Tse-tung ve g rubunun yaptı ğ ı nedir? Çinde ve u l uslararası komü nist hareketinde işledikleri en büyük suçla rı ka ba taslak saya lı m : 1. Çi n 392
komünistleri nin, emekçilerinin bilincinden Ma rksizm-Leninizm öğretisini söküp atıyorlar. Bu öğ reti «eskimişti r», «Mao Tse-tung çağına g i rdik.. d iyor lar. Leni nizme «reviziyoncul u k» deyip çıktılar. 2. Çin Komünist Pa rtisini dağıttıl a r, l ikide ettiler. Partinin eski, devrimci kad roları n ı kı rd ı l a r. 3. Hal kın demokratik diktatorasını uygulayan yeni devlet meka nizmasını, kurum ları yıktılar. Bunun yerine gerici, m ilita rist bir di ktatora kurdular. 4. Halk Kurtuluş Ordusunu içinden parçaladılar. Savaşlarda çeli kleşmiş komünist generalleri, subayları zındanlara attılar, öldürdüler. Şimdi orduyu h a l ka karşı kullanıyorlar. 5. Sendika l a rı, komünist g ençlik örgütlerini dağıttılar. 6. Köylerde sosyalist düzeni yıktılar, h a l k komünlerini dağıttılar. 7. «Kültür devri mi .. sloga niyle saldırıya geçen Maocu lar, Çin'in ve dünya nın en seçkin kültü r değerleri ni yaktı, yıktılar. Bu a rada Peki n meydanları nda, Nazım Hikmetin kita plarını, şiirlerini ateşlere atıp yaktılar. Bu barba rlığı, bir zamanlar, Berlin meyda nları nda H itlerciler yapıyordu . 8. Maocular, Çin'de burjuvaziyi işçi ve köylülere üstün tutuyor. 9. Ulusal azınlıklara karşı, Tibetlilere, Uygu rlara karşı «eritme» politikası g üdüyor, bunları ezi yor. 1 0. Maocular, Sovyetler Birliği'nin, sosyal ist ülkeleri n can düşmanı olmuştur. Pekin hükümetinin Ç i n - Sovyet sınırında, Usuri ırmağında çıkar
dığı kanlı, silahlı provokasyon bu düşmanlıkta Maocuların nerelere var d ı klarının yeni bir belgesidir. 1 1 . Maocu l a r, Amerikayla Sovyetleri çatış tırm a k istiyorlar. 1 2. Onlar, u lusal bağımsızlık ve kurtuluş hareketlerine yönetici olmak iddiasındadırlar. Bu a maçla, komünist parti lerinden kovul muş provokatörleri, likidatörleri, bozguncuları işe sa lıyorlar. 1 3. Maocular, komünist parti leri ni parça lamak taktiğini güdüyorlar. Marksizme-Leninizme bunun için saldırıyorlar. Onla r, dü nya komü nist hareketi n i n birliğine, pro leter enternasyonalizmine düşmandırlar. Türkiyedeki I i kidatörler, Maocuları n bütün bu a nti-Leninci, kaba şövinist tutumlarına bakıp bakıp bayağı coşuyorlar. «Aydı n lı ka»ın 4. sayısı nda, ..Amerikan emperya lizmi ve Sovyet reviziyonizmi .. başlıkl ı yazıda Mao hayranlığı göklere çıkarı l ıyor. «Mao Tse-tungun yenil mez düşünceleri .. gibi inciler döktürüıüyor. Gene bu sayıda, M . Belli : «Çin d ünyan ı n kay dettiğ i e n büyük ve en önemli devrim h a reketin e sahne olmuştur . . . Terihsel i n i syatif geniş ölçüde Doğuya geçmişti r», diyor. Böylece, bir kalemde, Büyük Oktobr Sosya list Devrim i n i silip atıyor. Insanlık ta rih i nde yepyeni bir çağ : kapita lizmin, emperya lizmin, sömü rgecilik sisteminin yıkımaısı çağını, sosya list devrimleri ve u lusal kurtuluş devrim leri çağ ı n ı açan, Yüce Leninin yönettiği evrensel d evri mi likidatörler görmezlikten geliyor. Sovyetler Birliği'nin karş ı l ı ksız ve dev ölçülerde yard ı m ı olmasaydı Çin h a l kı e mperya listleri, onlarla işbirliği kuranları yenemezdi, devrim yapamazdı. Maocular tari hsel gerçekleri, dünya n ı n bildiği, gördüğü olay ları koyu bir şovi nistlikle, a zgın bir Sovyet düşmanlığiyle i nkara kal kıyorlar, g ü neşi balçıkla sıva m a k istiyorla r. Likidatörlere bakarsanız, i. Dünya Savaşında «Türkiye Ça na kkaleyi sa vunmasaydı, Rusya'da Ekim Devri mi olamazdı ... M. Belli bu dipsiz i ddia-
393
siyle Osmanlıcılığını ortaya koyuyor. ı. Dünya Savaşında kabak Türkiyenin başına patladı. Emperyalistler, «hasta adam» dedi kleri Osman l ı imparator luğunu ü leşmek için ka nlı savaşa tutuştul a rdı. O zamanki işbirlikçiler, bu kanlı operasyonda emperyalist gruplardan Almanların yanında yer aldı lar. M i l yonlarca Türk askeri ni Galiçyalarda, Sarıka m ışlarda, Bağdat çöl lerinde, Ka nal boylarında kırd ı rdılar. Ve sonunda, yeni l i nce, m i l leti, mem leketi yüzüstü bıra kı p kaçtılar. Ingiliz, Fransız, Amerikan, ıtalyan, Yunan dona nmaları Boğazlardan 1 9 1 8'de geçtiler. Karadenizden Sovyetlere sal d ı rdı lar. Hem daha önce, Osmanlılar, avantürist Enverler, Kafkasya'dan Sovyetler'in üzerine yürüdü ler. Bakü petrollerini Almanlara sağ lamak için Azerbaycan'a daldılar. ı ngi lizlerin ve karşı devrimci Beyazorducula rın Kafkasları ka na boyam a larına yard ı m ettiler. Sovyetler bütün bu düşmanların, bu saldırıların üstesinden geldi ler. Türkiye h a l kı n ı n u lusal ku rtuluş savaşına e llerinden g elen yard ı m ı yaptılar. Sovyet devletin in, lenin'in ilk işlerinden biri, Çarlığın gizli a nlaşmalarını açıkla mak, Boğazla rı, I sta n bul'u Çarlığa veren bu a nlaşmala rı yırtmak olmuştur. Büyük Oktobr Devrim i ve Sovyet devleti olmasayd ı emperyalistler Türkiye halkının göz yaşl a rına bakmazlardı. Emperyalistler, Sovyetlere karşı saldırı l a rı nda Anadoluyu ta o zamanlar bi r «atlama tahtası» olara k kullanmak istedi le r. Evet, o zaman Türkiye h a l kı u lusal kurtuluş savaşı ver mekle, e mperyal i stlerin bu sinsi pıa n l a rını bozmuştur. Bizim o zamanki u l usal bağı msızl ı k savaşı mızın açılan d evri m ler çağ ı na katkısı o l muştur. Düşman birdi, savaş ortaktı. Sovyetler, büyük komşumuz, Türkiye h a l k ı n ı n u l usal ku rtuluş savaşı ndaki onursal yeri ni hiç bir za m a n ' küçümsememiş lerd i r. Bu sava ş ı n tarihsel önemini her zama'n belirtmişlerdir.
Sovyetlere ııemperyalist» diyecek kadar . . . Türkiye yeniden u lusal bağı msızlığı n ı yitirdi. Emperyalistler, NATO ve Amerikan üsleriyle, yeni bir «Duyun-ı U m u m u miye.. - Genel Borçl a r Ku rum u - olan Konsorsiyomlariyle Türkiye'nin üzerine çullandılar. Amerikan e m peryalistleri Türkiye'nin üzerine çul l a n ı rken, «sizi Sovyet tehl i kesinden» koruyarum diyor. Memlekette egemen gerici çevreler, işbirlikçiler bu masa l ı biteviye tekra rlayıp duruyorl a r. Oysa 5 0 yıldır, s ı n ı r kesmece kapı komşu muz olan Sovyetler, bir ka rış topra ğ ım ıza saldırmamışlardır. Anadolu top raklarında Ameri ka n sa ldırı üsleri var. Sovyet sınırları boyunca atom mayın kuşakları var. Türkiye'nin ordusuna NATO komuta eder. Bütün baka n lık la ra, «uzman» adı a ltı nda Ameri kal ı kontroller oturmaktadır. Durum böyleyken, l i kidatörler - bozg uncu lar, olayları ters göstermek yolundan yürüyorlar. H. Kıvılcımlı en azılı Sovyet düşmanları n ı n savurduk ları iftira l a rla «Türk Solu .. nda içini döküyor. Çekoslovak olaylarını, Botı 394
Alman emperya listlerinin, Londra'nın, Vaşington'un a çısından d i l i n e dolu yor. Sovyetleri, küçük devletlerin «düşmanı» diye göstermek içi n yırtınıyor. Sovyetıere «emperyalist» d iyecek kadar a lçal ı yor. Böylece, l i kidatörler, Türkiye'deki Sovyet d üşmanlığı, komünist düşmanlığı yapanların deği rme nine su a kıtıyor. Bunları n gözleri öylesine dönmüş ki, Tü rk-Sovyet i lişkile rini, Amerika n ajanı Bed ii Faik g i bi lerden daha aşağ ı l ı k bir dille eleştiri yorlar. Bunlar, Sovyetlerin Türkiye'de kuracakları yeni fabrika l a rı, açtıkları ucuz kredileri, bu ekonomik a n laşmaları Türkiye halkına değil, işbirlikçi h ü kü mete «ya rdım» için yaptiklarını ortalığa yayıyorl a r. Onlar bütün bu iğrenç g evezel ikleri Pekin'den a l ı p, Ankara'da, ısta nbul'da piyasaya sürü yorlar. likidatörler, dünya komünist hareketinin birliğine ka rşıdıriar. Buna bir «Sovyet oyunu» d iyorlar. Onla r ya lnız Marksçi-leni nei parti lerin, proleter enternasyona lizminin karşısında değillerd i r. Kend ileri n i n «mil liciliğini» reklôm eden bu adamlar, Arap halkları n ı n u lusal bağı msızlı k savaşlarını Maocuların gözlükleriyle görüyorla r. ısra i l m i litaristıeri salgıncılarını bıra kıp, Nasıra olmadık adlar takıyorlar. Basbayağı ısra i l salgıncılarının, Amerikan-Batı Alman emperya listlerinin kışkırtıcı l ıkla rına çığırtkan l ı k edi yorlar. Nasırı Ça n Kay-şek'e benzetiyorlar. Sovyetlerle Ameri kan emper yalistlerini bir tuta nlarda akıl, ma ntı k a ra nmaz. Akedeniz'deki Sovyet donanmasiyle Amerika n 6. filosunu bir gösterenlerden sağduyu diye bir şey beklenmez. 6. filo, bu denizin çevresindeki devletlerin, halkları n u l usal bağı msızl ı kları na , bu bölgede barış ve güvenliğe karşıdır. Türkiye h a l kı, işçisi, genei, köylüsü bu korsonlara, bu Ameri kan jandarmasına karşı dire niyor, savaşıyor. Türk halkının Vedat Demi reioğ l u gibi yiğit oğu l l a rı kan döküyor, şehit oluyor. Likidatörler, bütün bu gerçekıere boş veriyor. Sovyet donanması, doğrudan doğruya bu bölgede NATO'cuları n saldırg a n l ı kla rını gemliyor, halkla rı n u lusal ku rtuluş hareketlerine ya rdı m ediyor. Bu yard ı mdan, dolayısiyle halkı mız da yara rlanıyor, 6. filoya karşı daha g üvenle savaşmak ola naklarını buluyor.
TIP'ine neden saldırıyorlar Likidatör - bozguncular, mem lekette u lusal bağ ı msızlık direnişini sosya l ist hareketin karşısına koyuyorlar. Ulusal kurtuluş h a reketini işçi hareke tinden ayırıyorlar. Bunu TIP'e ve Devrimci Sendi ka l a r Konfederasyonu'na, bunları n çevresinde kümelenen gençlik, öğrenci örgütlerine uluorta sal d ı rmak yöntemleriyle yapıyorlar. likidatörlerin taktiği TIP'i, ona bağ lı örgütleri içinden pa rçalamak, onları içinden yıkmak taktiğ idir. Bozguncu ları n bütün iç yüzleri burada, bu alanda, daha kesin ortaya çı kıyor. likidatörler, TIP'i 1 numara l ı hasım ilan ettiler. Onlar, AP'yi, Amerika lı395
•
ları, faşistleri, komandocuları, kelle istiyen padişah çıla rı, hepsini bir ya na bırakmış, işçi sınıfı nın örgütlerine saldı rıyorlar. Ama, öte yanda, Türk-Iş'n başında kilit yerlerini tutmuş, CIA'le, AP hükü metiyle elele çalışan sarı sendika cılara, Demirsoylara, işçi sınıfına hiyanet edenlere seslerini çıkar m ıyorla r. TI P yöneticileri, Amerikan köleliğine, g ericiliğe, faşist di ktatoraya, Ana dolu topraklarındaki Amerikan atom harmanl a rına karşıdır. Ağalığa, dere beylik kal ı ntısı bağ ıntı lara karşıdır. Anti-emperyalist, a nti-feodaldir. Bu parti, Türkiyede, ve ilçelerde kurabildiği örgütlerle, Mecliste saylavlariyle, eli ndeki basın ve yayın araçlariyle ulusa l bağımsızlık direnişini sosya list ü l kü ve il kelerle bağlıyor, yayıyor. Bu parti, faşist komandolarla çatışıyor. Mecliste, toplantılarda, kongrelerde faşistler, AP'liler çivili sopa larla, m uştalarla, tabancalarla, el bomba larıyla Işçi Partililere saldırıyor. Bu duru mda, likidatör - bozguncuları n TlP'e böylesine kinle, 1 n u m ara lı düş man diye saldırmaları gerici egemen çevrelere, işbirlikçilere yard ı m değil de nedir? Bozguncular, TiP'e bir çok etiket ya pıştırıyorl a r : «Bu nu burjuvazi kurdurmuştur», «sosyal-demokrattm" şudur, budur g ibilerden Evet, TIP, komünist partisi değildir. Legal kuru l muştur, progra mı, tüzüğü meydan dadır. Ama bozguncuların yamala m a k istekleri gibi, işbirlikçi bir parti değ ildir. Batıda sosya l-demokrat partiler, örneğin Batı Almanya'da tekelci burjuvaziyle, Avrupa'yı yeniden ateşlere vermek planını g üden Alman m i l itaristleriyle orta k hükümet kurmuşlardır. Bu h ü kümet NATO'u savunu yor. Ameri ka n e mperyalizmini destekliyor. ısra i l salgı ncı larını arkalıyor. Ve bu h ükümet, Kayzerlerin, Hitlerdlerin Türkiye'ye çöreklenme çabaları içi n ded i r, «Drank N a c h Osten» p l ô n ı n ı yeniden denemek y o l u üzerindedir. TI P bu emperyalist planlara karşıdır. • . .
Lenin der ki : «Pa rtide eleştirmeler, yanlışlara, oportünist eylemlere karşı yönelmelidir. Partiye rastgele saldırıla maz, hele onu parça l a m a k olamaz. Oportünist eylemlere karşı diye ona «sol» saçmalar dayatı la maz.» «Emperyalistlerin yanında saf tutmuştur» ça murunu TIP'e sürmekle l i ki datörler kendileri n i n ki min yanında y e r a l d ı klarını ka mu oyundan sakla mak istiyorlar. Bunu yapa rken de, «milli demokratik devri m» slogan ı n ı biteviye tekrarlıyorlar. Bununla, ya ni «demokrasi», «devrim», «milli» deyim leriyle kendi leri ni «yaman i lerici» diye satm a k canbazlığına kal kışıyorlar. Neden demokrati k devri mi, u l usal bağı msızlık d i renişini sosyalist, komünist hareketin karş ısına koyuyorlar? Neden bunu yaparken kendilerine «eski sosyalistler» süsü veriyor, kendilerini «komünist» göstermek istiyorlar? Kendilerine bu süsü veriyorlar, çünkü yığınlar a rasında başka türlü tutu nmazlar. Onlar, komünistlerin, TKP'nin 50 yıl boyunca, çetin savaş larla yığınlar a rasında kaza n m ı ş olduğu sevgiden, sayg ıdan, itibardan yararlanmak ta kiğini kullanıyorlar. Bu i ki yüzl ü l ü kle bozgunculuklarını yürütmeyi daha elverişli buluyorlar. TKP'nin eski «Aydınlık» dergisinin adını d a bu a maçla ortaya çıka rdılar.
396
Savundukları «milli demokratik devrime.. gelince, onların bundan anla dıkları şey TKP'nin progra m ı ndan, Marksçi-leni nci sti ratejiden büsbütün ayrı bir şeydir. «Aydınlık.. dergisinin 4. sayısında, Mao Tse-tung ' u n demok ratik devrim üstüne yazmış olduğu iki yazı birden çıktı. Ada m bunları 30 yıl önce yazmış. Ama hala o yoldadı r. Diyor ki : «Çin'de, burj uva niteli ği nde bir demokratik devrim yapıyoruz. Yaptıkları m ızın h i ç biri burjuva demokratik devriminin sınırlarını aşmıyacaktır.» Bizdeki li kidatörlerin savundukları «mi lli dem okratik devri m» de bu niteliktedir. Bu «devrim»i de, gene kendi deyimleriyle, asker - sivil, ayd ı n z ü m resi yapacak.» Çünkü, diyorla r, bundan öncekini, yani kurtuluş savaşının getirdiği devrim bunları n hegemonyası altında olmuştu. M. Belli «Karşı devrim» konuşmasında bunu ispatlamaya çal ışıyor ve bütün tarihsel gerçekleri ters gösteriyor. O zamanki devrimin, üst katlarda geçen, güdük kalan, bir burjuva devrimi olduğunu, sınıfsal niteliğini, milli burjuvazinin köklü demokratik devrimden çeki ndiğini, ulusa l bağı msızlık savaşının, emperyalistleri yendikten sonra, belli bir aşamada kösteklendiğini, ege menlik, hegemonya burj uva-ağa sınıfla rın ı n eli nde kaldığını, kurtu luş savaşının, o d evri min itici g ücünün işçi - köylü - halkın geniş tabaka ları olduğunu likidatörler i nkar yoluna sapıyorlar. ••
Sonra savundukları «milli demokratik devrim»de işçi sınıfını bir kena ra itiyor, devrimin ana g ücü, savaşkan g ücü alduğunu tanımıyorlar. «Tür kiye'de işçi sınıfı n ı n örgütü yoktur» deyip çıkıyorlar. Ve, bu savaşta, diyor l a r, hegemonya, öncülük onu ha kkedenindir... Onların bütün dedikleri, «albaştan etmek.., geçen Kuva-i Miliyeci liği yeniden oynamaktır. Ol mıya ca k şey. 50 yılda çok çok şeyler değişti. Türkiye işçi sınıfı hem nitelik, bilinç ve örgüt bakımı ndan, hem nicel i k bakı mından çok gelişmişti r. Bu sınıf, memleketin politik yaşantısında sürekli etken olmuştur. Amerikan köleliğ ine, işbirlikçi diktatoraya, gericilere, faşizme karşı ön safla rda savaş makta d ı r. ••
Likidatörler, işçi-köylü birliğine ve özellikle bütün anti-emperyalist, anti-feodal g üclerin, bütün yu rtsever örgütlerin u lusal demokratik cephe ku rma larına karşıdıria r. TIP'e, DISK'e, yurtsever, ilerici gençlik - öğrenci örgütlerine bu açıdan saldırıyorlar. Işçi Partisine, Fikir Klüpleri Federas yonu yöneticilerine bu çamur atma taktiğini kullanıyorlar. Orneğin «faşist komandolar, faşist akım, sosyalist stratejinin yanlış uyg u la n masından doğmuştur» diyorlar. Olayı böylesine karman çorman etmekle vurucu faşist komandoların, kelleci yobazların i plerini ki mlerin kullandığ ını, bunları kimlerin örgütlediğini, faşizmin nereden geldiğini maskeliyorlar. lfürkiyedeki vurucu faşist - yobaz komandolar, AP ve hükü meti n i n des teklediği, ilericilerin üzerine saldırdığı bu örgütler, Amerikan malıdır. Arkaları nda CIA vardır. Faşizm, finas kapita lin en gerici, en şövinist, en 397
emperyalist g rubunun a çı k terör diktatorasıdır. Faşist diktotoranın kurul ması, bir burj uva hükümet değ işmesi değ ildir, burjuva d i ktatorasının açık zorba l ı k biçi mine soku lmasıd ı r. Bugün Türkiyede AP h ü kü meti, koda man burjuva - ağa ikilisinin, bunların yerli ve yabancı banka lara daya nan finas oliga rşi g rubunun, mülti m i lyoner poro babalarının egemenliğini a rtık eski yöntemlerle yü rütemez bir duru ma g i rmiştir. Mecl isteki parmak çoğun l u ğ u mekanizması büsbütün işleyemez olunca, Endonezya veycı Yunaniston misa l i kanlı bir diktatoro plônını tezgôhlo maya koyu l muştu r. Işbirlikçi hükümetin tutu mu, son oyla rı n olayları bunu gösteriyor. AP yöneticileri, böylesine sert bir baskıyla, faşist komandoları, «yeşil bereli» komando birliklerini kullanarak, terörle seçimleri kaza n m a k istiyor. Bu durum, burjuva demokrasisiyle faşist di ktatoro a rasındaki çelişki, özellikle Amerikan emperya lizmiyle Türkiye h a lkı arasındaki uzlaşmaz çelişkiler Ulusal Demokratik Cephe kurma olan,a ğını yaratmıştır. Likidatör ler bu temeli baltalıyor. Onlar, «mi l let kaynaşım», «milli sınıfların birl iğ i», .. bütün Türk m i l liyetçileri elele» gibi sloganlarla sınıfları birbirine katıyor, işçi sınıfının bilincini, sınıf savaşını körletiyor. Burada kendi lerinin şövi nist, Marksizme, Leni nizme yabancı ve düşman olduklarını daha açık or taya koyuyorlar. Onlar, m i l l i burjuvazi nin sınıfsal niteliğ i ni, özellikle onun birbirine aykırı i ki yönünü, ilerici yönüyle, gerici, uzlaşıcı yönünü, hele sömürücü sınıf nite l i ğ i n i maskelemeye çalışıyorlar. Milli burj uvazi derebeyliğe, emper yalizme karşıdır. Ama sosyal i st hajeketin de karşısındadır. Bu gerçeği u nutmadan, TKP, bu burjuvazinin i lerici kolunu, bütü n a nti-em peryalist, anti-feodal gücleri, örgütleri bir U lusal Demokratik Cephe plôtformu üze rinde savaşa çekmeye çalışmıştır. Duru m u pek kestiremiyen, Ulusal Demokratik Cephe ülküsünü pek kav rıyamıya n kimi gençler, bir «ulusal kurtuluş cephesi» ortaya attı l a r. Bu olay Ulusal Demokratik Cephe kurma zorunluğunu, bu ülkününün g ittikçe yayıldığını, kafa lara yer etmeye başladığı n ı gösterir. Ama, bu cephe öyle bir kişinin, bir g rubun, bir örg ütün, bir partinin işi değ i ldir. Bunun için, böyle bir örgütün kuru l masına ya naşan partilerin, sendika la rın, gençlik, öğrenci, öğretmen örgütlerinin, i lerici derneklerin bir hazırlık yapmaları gerek. Bunları n temsilcilerinin bir a raya gelip ne üzerinde, nasıl b i r savaş progra m ı üzerinde yanya na gelebi leceklerini konuşmal a rı gerek. Belki, ilk adımda bir iki örgüt buna önaya k olur. Hazırl ı k böyle başla r. U lusal Demokratik Cephe'de savaş bi rliğ i kurmak, bütün partilerin, öteki örgüt lerin tek örgüt olması değildir. Bunla rın, kendi prog ram larına da uygun olan belirli hedefler etrafı nda birleşerek o amaçlar uğrunda orta k savaş yürütmeleridir. Bugünkü aşamada savaşın sivri ucu Amerikan köleliğ ine, bu köl eliği savunan işbirlikçi h ü kü mete, onun temsil ettiği azıh gerici çevrelere, koda man burjuva-ağa di ktatorası na, bunları n memlekete dayatmak istedikleri 398
faşist biçi m i diktatoraya karşıdır. Bu gel işmeyi görmek, bu zorunluğu anlamak, bu savaşı geniş yığı n la ra m a l etmek, bu savaşı örgüt/emek, Ulusal Demokratik Cephe'yi kurma işine buradan başla m a k g ü n ü n en canl ı politik sorunudur. Sonra, işçi, köylü sorunlarından, bu iki g ücün birliği soru nundan, faşist komandolarla savaştan, Amerika lılarla vuruşmaktan, bu işbirlikçi zorbalık hükümetini alaşağı etmek direnişinden başka sorunlar da vardır. Ulusal azınlıklar soru nu, bunları n duru mu, istekleri, savaşları g ü n ü n can l ı olay ları a rasındadır. Işbirli kçi h ü kü metin ulusa l azınlıklara karşı, hele Kürtlere, Araplara, lôzlara ka rşı ezgi politikası, bu hal kları zorla eritme politikası g ü nden güne geniş ölçüler a l m a ktadı r. Hükümetin ordudan ayırıp kurduğu özel birli kler, «yeşil bereli .. denilen komandola r yalnız g revcilere karşı, yalnız ağaları n topraklarına el koyan köylülere karşı değ i l, sürekli olara k Kürt halkına karşı kullanılmaktadır. Geçenlerde, Doğuda, 1 3 i i ve ilçenin Yüksek Okul öğrenci Dernekleri bir Duyuru yayı nladılar. Bu il lerdeki Kürt halkının acı durumunu d i l e getirdiler. Kürk halkının haklı isteklerini, demokratik hakların sağlanmasını öne sürdüler. Ve Kürt halkının bu savaşı bütün Türkiye halkının ulusal bağımsızlı k için, demokratik Türkiye, barışçı Türkiye i çi n yürüttüğü savaşla sımsıkı bağ l ı olduğunu belirttiler. Bu politik can l ı konu U lusal Demokratik Cephe'nin savaş progra m ı n a g i rmektedi r. çağ ı mızda evrensel devrim sü reci u lusa l bağı m sızlı k, i leri demokrasi ve sosya list devrim hareketleriyle sı msıkı örülüyor, böylesine gelişiyor. Bu geniş harekete halkın, emekçilerin proleter olmıyan tabakala rı d a g ittikçe daha geniş ölçülerde katılıyor. Proleter olmıya n yığ ınlar devri m hareketi ne kendi lerinin özel çıkarları ve görüşleriyle gelirler, katı lı rlar. lenin, «işçi hareketi nin büyümesi sırasında, burjuva ideolojisi n i n köleleştirdiği ve bu kölelikten zor kurtu lan, biteviye ve dönüp dönüp bu ideolojinin etkisi altına düşen burjuva elema nlarının do, işçi hareketinden yana olanları n a rasına, belli sayılarda soku lduklarını» beli rtir. Türkiyemizde bunun canlı örneklerini görüyoruz. likidatörler - bozgun cular bunlardandı r. lôfta «devri mcid irier.., mangaıda kül bırakmazlar. Işte, eylemde burjuvazinin aja nlığını y� parl a r. Bunları n işleri g üçleri işçi hareketini, sosyalist hareketi u lusa l bağ ı msızl ı k direnişi ile karşı ka rşıya getirmek, yu rtsever, ilerici örgütleri, güçleri birbine düşürmek, devrim h a reketlerini balta l a m a ktı r. Devri m ve ku rtu luş ha reketleri ni burjuvazinin buyruğu a ltına sokmaktı r. Bunlar proleter enternasyonalizmine düşmandır. Işte böylesine tehl i keli bir akıma karşı savaş kaçı nıl mazd ı r, zorunluktur. lenin'in öğütleri her zaman kulakla rı mıza küpe olmalıdır. Hem yabancı, hem yerli sömürü ve ezgi cenderesi içinde bulunan Türkiye'de komünist leri n, Komünist Partisi'nin görevi yalnız işçi sınıfını örgütlemek, onun savaşını geliştirmek değildir. Onların önemli bir görevi de, Türkiye işçi sınıfını, onun savaşını, Türkiye ha lkının u lusal bağ ı msızl ı k hareketi ni dünya
399
işçi hereketleriyle, d ünya devrim hareketleriyle, u l usal bağ ı msızlık saveş lariyle bağlamaktır. Leni n i n dediğ g i bi : «Ortak savaşta başka ü l kelerin proleterleriyle kaynaşmaktır.» Türkiye ha lkı, işçi sınıfı, köyl üsü, ilerici yurtseverleri u lusal kurtuluş, demokrasi ve barış uğrundaki savaşları nda yalnız değ i llerdir. Her cinsten ve her boydan iç ve dış d üşmanlara karşı, düşman ajanlarına karşı savaşta uyan ı klık, birl i k zorunluktur.
iÇiN DEKiLER
Con Gibson - Valentin Kuçko : Savaşa yeni yeni gücler k a tıl ıyor
Lenin/in l DD'üncü doğum
321
.
yıldönümüne doğru
VI. Suhodeef:
335
Doğ u p büyü d ü ğ ü şehirde
Yuvarlak masa toplantısı Sovyetler Birliği işçi sınıfının bug ünkü d u r u m u Leningrat işçileri
.
•
343
konuşuyor
Kitaplar ve dergiler Fransız Komünist Pa rtisinin g e l eceğ i
377
V a l d e k Roşe'nin yeni kit a b ı .
377
Ozel sayfalar
bayra m ı ve devrim marşı .
Dünya proletarya sının e m e k
Enternasyanal ve notası . S.
.
.
382
385
üstündel :
Likidatör-bozguncu
akı mlarla savaş .
387
B A R I Ş
V E
S O S Y A L
Z M
P R O B L E M L E R i
ingilizcesi:
Centra l Books ltd., 37 G rays i n n Road, london, W. C. 1 . italyancası :
libreria Rinascita , Via delle Botteghe, Oscure 2. Roma Almancası :
«GlOBUS» -Vertrieb auslöndischer Zeitsch riften, Wien XX, Höchstödtplatz 3 Yunancası (Kıbrıs'ta):
la i kon Praktorion, Tricoupi Street, 53 r., N icosia Ruşcas ı :
Stred isko pro rozsirovani tisku, Pra ha 6 , Tha kurova 3 Fransızcası :
Societe d ' Edition et d' Enformation 9, Bou leva rd d es ita liens Pa ris (2e) Ispanyolcası :
Ediciones Pueblos U n idos Casi lla Correo 589, Montevideo Japo ncas ı :
N a u k a ltd., 2, Kanad-Zi n bocho 2-chome, Chiyoda-ku, Tokyo isveç dilinde :
Arbetorku ltu r, Söderormsvagen 36, Johan neshov 6, Stockh o l m Bulgarcası :
Raznoiznos, I, Rue Tza r Assen, Sofia Türkçesi:
" Y E N i Ç A G » - Stredisko pro rozsi rova ni tisku, Pra ha 6, Thakurova 3
Fiyatı 1 l i ra