•
v
YENIÇAG •
Valter Ulbriht: Sosyalist Almanya yirmi yaşında
•
R. Ulyanovski: Kapitalist olmayan gelişme yolu
•
Jan Frevil: Lenin ve Fransa'daki devrimler
•
Güs Hol: Emperyalizmin tarihinde büyük değişimler
•
E. Papayoanu: Gericilere ve harpçilere karşı
•
P. Avesperg, V. Novi: Çekoslovakya'da yeni gelişmeler
•
Yuvarlak masa toplantısı: Sosyalizm ve aydınlar
•
T. Sinuraya: Endonezya'da komünist hareketinin durumu
•
x x:
• •
ABD Komünist Partisinin 50. yıldönümü
P. Volovuef: Lenin ve Bolşevik Partisinin, Oktobr Devrimi arifesinde askerleri kazanmak için yürüttükleri savaş x x:
Kısa haberler
Oze l s a y fa l a r ımız
TKP'nin ABSP'ne kutlama mesajı Ahmet Saydan: Genel seçimler ve ulusal gelişmeler
10-11 (64-65) Ekim - Kasım
1969 BARIŞVESOSYALIZM PROBLEMLERI
Bu sayıdaki imza/ardan bazı/arının kimlik/eri
Va/ter U/briht
Almanya Birleşik Sosyalist Partisi Merkez Komitesi B i rinci Sekreteri ve ADe Devlet Konseyi Başkanı Güs Ho/
Amerika Bi rleşik Devletleri Komünist Pa rtisi Genel Sekreteri Ezekias Papayoanu
Kıbrıs Ilerici Emekçi-Halk Partisi Genel Sekreteri Tomas Sinuroya
Endonezya Komünist Partisi Yurtdışı Komitesi Sekreter; Pave/ Avespers ve Vi/em Novi
Çekoslovakya üyeleri
Komünist Partisi Merkez Komitesi
•
Bütün ülkelerin proleterleri, birleşiniz!
YENI
10-11 (64-65) Ekim-Kasım
v'
CAG
1969
•
Kom ü n i st ve işçi parti leri n i n teori ve enformasyon dergisi
Sosyalist Almanya yirmi yaşinda VALTER UlBRiHT Ai man D emokratik Cumhu riyeti , Batı l ı emperyal ist devletler ve onların Batı Al man orta kla rı Alma nya'yı i kiye ayırd ı ktan sonra, 1 949 y ı l ı n ı n Eki m ayında kuruldu. Sovyetler Birliği o s ı rada Büyük Oktobr Sosya list D evri m i n i n 32' i n c i y ı l dö n ü mü n ü kutla maya hazırlan ıyord u . Alman B i rleşik Sosya l ist Partisi Me rkez Komitesiyle Al man D e mokratik C u m h u riyeti hükü meti n i n bu yıldö n ü m ü münasebetiyle d üzenledi kleri tö ren l i toplantıda « ha ra beler içinden yü kselen» barı şçı Al man devleti n i n u l usal marşı ilk defa çal ı n d ı . U l u sa l marşı mız, o za m a n la r, i k i nci D ü nya Ha r b i n i n ve Alman emperya l i z m i n i n Nazi tipindeki ka n l ı egeme n l i ğ i n i n maddi ve manevi y ı kıntıla rı a rasından dalga dalga etrafa yay ı l mıştı. Alman D e mokratik C u m h u riyeti, o sırada, Avrupa'da kuruluş h a l inde b u l u n a n h a l k demokra s i l i sosya list devletler a i lesi n i n en genç üyesiyd i . Marks-Engels-len i n ö ğ reti s i n i n , devlet i ktida rı n ı n işçi sın ıfı v e müttefi kleri tarafı ndan ele geçi ri l mesi, sosya lizm ve kom ü n i z m kurucu l uğ u ile i lg i l i teme l k a n u nları n ı n hayati g ücü ve doğ ru l u ğ u Sovyetler Birliği'nde ispat o l un m uştu. Artık, b u n l a r ı n d ü nya çapında doğ r u l u kları n ı n da halk d emok ra sili genç devletlerde, ve bu a rada, Alman D e mokratik C u m h u riyetinde fi ilen i spatla n ması gerekiyord u . Arkada ka lan y ı l la r, tari hsel ba kımdan kısa bir zaman olmakla beraber, D o ğ u , Orta ve Batı Avrupa sosya l i st ü l keleri n i n tecrübelerine daya n ı lara k belirli sonuçların elde edil mesi i ç i n yeterli b i r dö nemdir. Ta b i i , Alman D emokra ti k C u m h u riyetindeki yirmi y ı l l ı k sosya lizm k u r u c u l u ğ u n da bö yle sonuçlar elde ed i l miştir. B u y ı l l a r ı n , ya l n ı z Al man u l usu için de ğ i l , ayn ı zamanda sosya l i z m i n teori ve pratiği için de semereli y ı l l a r old u ğ u n u ııı e ın n u n l ukla bel i rte b i l i riz. Almanya ' n ı n 1 945'den sonraki d u r u m u i l e Rusya ' n ı n 1 917 y ı l ı ndaki d u ru m u a rası nda büyük fa rkla r vard ı . B u fa rk, Almanya ' n ı n ya l n ı z sanayi seviyesi n i n üstü n l ü ğ ü nden değ i l , aynı zamanda buna bağ l ı olan kapita list 717
to p l u m u n başka bir so sya l yapıya sa hip o l masından ileri gel iyo rd u . Alman faşiz m i , Alma nya'da a kl ı n a l a mıyacp ğ ı derecede büyük bir kaos yarat rn ıştı. B i n lerle, o n bi n lerle a nti -faşist, bu a rada Alma n Ko m ü n i st Partisi Başka n ı Ernst Tel ma n ve partide so r u m l u görevlerde bulunan daha pek ço k ko m ünist ve sosyal - demokrat, h a pishalerde, to plama kamplarında ö ld ü rü l müşlerd i . Faşizm, ardında, içler acısı hara beler bıra k mış, milyo n larca insanın ru h u n u a l l a k b u l l a k etmiştir. Anceli kle Ameri kan e mper y a l i z m i ve o n u n h i mayesinde yeniden i ktidara gel meye ça lışan Al man sanayici ve mal iyeci çevreleri tarafından izlenen pa rça lama po litikası yüzünden, d u ru m daha da karmaşık bir hale g e l iyo rdu. B u g ücler, h i ç o l mazsa Almanya ' n ı n b i r kısmında emperya l ist egemen l i ğ i n i n mevzi leri n i k u rtarma k a maciyle, Batı Almanya'yı, Alman u l usa l to pluluğ undan ko parıp a l d ı lar. Ote yandan, i k i nci D ü nya Harbi y ı l larında, özellikle, So vyet Ordusu fa şist isti lôcılara ö l ümcül da rbeler i n d i rd i kten so n ra , Al manya'da h itlerci faşizme karşı d i reniş genişl iyo r ve bel irli bir ayrışma meydana geliyo rd u . Bi rço k kişiler h e n ü z a ktif eylemlere geçmemiş o l s a l a r da, ne yapacaklarını d üşü n meye başla mışlardı. Geniş bir a nt i -faşist d e mo k rat i k hareket i n yaratı l ması için o bjektif ve sü bjektif ko ş u l l a r genişl iyo rd u . i l legol savaş s ı rasında hap isha nelerde ve to plama kam plarında, aynı zamanda e m i g rasyo nda ko m ü n i stlerle so sya l-demo kratlar a rasında eyl e m birliği büyüyo rd u . 1943 y ı l ı n ı n Temmuz ayında A l m a n Ko mün ist Pa rtisi Merkez Ko mitesi nin teşe bbüsü ve So vyet o rg a n l a rı n ı n geniş ö lçüde desteğ iyle Moskova ya k ı n ı ndaki Krasnogo rskta «Hür Al ma nya .. U l usal Ko mitesi kuruldu. Harp esiri Alman asker ve s u baylar, anti-faşist eğ i l i ml i işçiler, kö ylüler ve ayd ı n lar, bu ko mitede, Alma nya Ko m ü n ist Pa rtisi nin Rayştag m i l l etveki l leri, sen d i ka m i litanları ve i leri ci yaza rla rl a b i rleştiler. B u n l a rdan bazıları , So vyetlere sa l d ı ra n faşist o rdusunun saflarında So vyetler B i rl i ğ i ' n e g e l m iş bu! u nuyo rl a rd ı . Atekileri ise, H itlerin m u h a l ifi , devri mci m ü lteciler o l a ra k d ü nyan ı n i l k işçi - kö y l ü devletin i n h i mayesine sığ ı n m ı ş v e o rada çalışma ol anağına kavuşmuş kişi lerdi.
Tabii, biz ko mün ist m i lita nlarla, Prusya-Al man m i l ita ri z m i geleneklerine göre yet işti rilmiş bulunan, «Anavat a n» ları uğrunda savaşmaları ve bayra k ö n ünde içtikleri anda sad ı k kalma ları gerektiğine inanan, Hitler i ktida rı n ı n eski subayları a rasında birço k mesele üzerinde d e r i n a n laşmazlıklar vard ı . F a ka t b i z , birleşti ğ i mi z meseleleri ö n plôna a l mıştık. ,
Hepimiz, Hitleri devirmek suretiyle ha rbe so n vermeni n ve h ı zla barış yc luna geçmenin, Alman halkıni n kurtuluşu için tek çıkar yo l o ld u ğ u fikrinde bi rleş iyo rd u k. işte bu nedenle « H ü r Al manya » U l usal Ko mitesi, Hillerci h ü kü metin devri l mesi n i ve gerçekten demo kratik bir Alman h ü kü meti n i n kurulmasını istiyo rd u . Alman a nti -faşistlerinin yaşayıp savaştığ ı her 718
yer de b u ha reket destekleniyord u. "Al man a nti -faşist koa li syonu» işte bu şekilde ortaya çıktı. Bu koa l i syonun a maçları, Sovyetler B i rl i ğ i ' n i n askeri hed eflerine ve müttefi k devletler a rasındaki anlaşma lara uyg u n d u . Alman Komü nist Partisi için, Al man h a l k ı n ı n ulusal menfaatleri uğ runda yürütü len savaşla ardıcıl demokratik dö nüşü mler yapıl ması uğ rundaki savaş, aynı dava n ı n iki yö n ü i d i . N a z i tipi A l m a n em perya l i z m i n i n askeri yenilg isi, y e n i demokratik kurul uşun u l uslara rası hukuki temeli olan Potsda m a nlaşmaları ve Sovyet işgal maka m l a rı tarafı ndan bize d a i m i olorak yapılan yard ı m sayesinde, geniş b i r anti -faşist ve demokratik birliğin gel işmesi için elverişli koşullar y a ratıltı. Ma rksist-leni nistler, Amanya'da çok büyük ö lçüde d i reniş ve g (içl ü klerle karşılaştı lar. Almanya top rakları n ı n büyü k bir kısmı emp e rya list devletlerin işga l i a ltında b u l u n uyord u. Bu emp e rya list devletler, kısa b i r geçiş dö neminden sonra, a skeri v e politik g üclerini, A l m a n tekelci b u rj uva z is i n i ve büyük topra k sah ip leri n i destekleme yolunda kullan maya başlad ı lar. Hitlerci Almanya ' n ı n kayıtsız şartsı z tes l i m olmasından sonra, Alman ha l k ı n ı n büyük bir k ı s m ı ü m itsizliğe kap ı l d ı , kendi içine kapa n d ı , çünkü hiçbir çıkış yalu gö r m üyord u . Faşist h a rp ve istila p olitikası n ı n acı tecrüb e s i y l e b i rçok Almanlar, genel l i kle, p ol itikadan u z a k durulması lazım g e l d i ğ i sonucuna va rmıştı. 1 917 yı l ı n d a n beri A l m a n i rtica ı n ı n ideoloj i k s i l a h ı o l a n anti- komünizm, h a l k a rasında d e r i n kö kler sa l m ı ştı. 1 933 y ı l ı n d a faşist d i ktatura s ı n ı n kurulmasından sonra, Alman işçi s ı n ıfı, anti-komünizmle et k i l i şeki lde savaş mak i ç i n gere kl i her türl ü legal olanaktan yoksun ed i l m işti. Buna, cinayetlerle dolu nazi i ktidarından kalma felaket m i rası n ı n d i rekt sonucu olon ö zel problemler de eklenmiş b u l u n uyordu. i k i n ci D ü nya Har binden sonra, Sovyet işgal bö lgesinden büyük bir gö çmen a k ı n ı başla mıştı. O za manlar h ük ü m s ü ren ağır maddi koş u l l a ra rağ men, b u gö çmenlere top l umda yer veril mesi gerekiyord u . Ş u soru n u n d a ergeç cevap l a n d ı rı l ması lazı m d ı : H itlerci partin i n a ldattığ ı m i lyon ların, faşist demagojisiyle zeh i rlenen emekçileri n durumu ne olaca ktı ? Bunlar, yen i intikamcı h areke ti n yedek kaynağı mı olacak, yoksa işlenen suçlara katı ld ı klarını itiraf ettikten sonra bir tecrübe s ü resinden geçme olanağ ı na kavuşup, kaba hat lerini effettirecekler miyd i ?
Antifaşist-demokratik devrim Emigra syondan dö nen, hap islerden, toplama ka mp larından kurtulan ve tekra r legal çalışmaya başlıyan komünistlerle sosya l-demokratlar ve Hitler i n dığer muhalifleri işte b u g üç ö d evlerle karşı karşıya bul u nu yori a r d ı . Alman Komün ist Pa rtisi, kend isini bekliyen karm a ş ı k sorunlar içi n iyi hazı rla n m ıştı . Pa rti , açık b i r progra mı kılavuz edinerek çalışma lara 71 9
baş i a d ı . Harbi n son ayları nda, Alman Komün ist Pa rtisi Merkez Komi tes i ' n i n yöneti minde yoğ u n bir b i l i msel ça lışma sayesinde hazırlanan bu prog ra mda, top l u m hayatı n ı n bütün a l a n la rı n d a atılaca k zoru n l u i l k ad ı m lar öng ö r ü l m üştü. Prog ramdaki fikirler, Alman Komün ist Pa rtisi Merkez Komitesi' n i n 1 1 Hazira n 1 945 tari h l i çağ rısında genel leştiri lerek g e l iştiri l mişI i . Anti -faşist, d e mokratik d evri m i geniş b i r şekilde iza h etti ğ i m i z b u pro g ra mla biz, ş e h i r ve köy e mekçileri n i , bütün a nti -faşist v e demokratik gü cleri, hitlerci faşizmi tamamen orta d a n ka ldırmak ve anti -faşist, demok ratik bir Alman devleti kurmak için i ş b i r l i ğ i n e çağ ı rıyord u k. Bu a rada Almanya Ko m ü n i st Pa rtisi, ça lışmaları n ı , Marksizmin en öne m l i b u luşu olan işçi s ı n ı fı n ı n evrensel ta r i h i m isyonuna daya n ma kt ı r, d iyen Len i n ist görüşe göre y ürütüyord u . Bu neden le, el b i r l i ğ i i l e faa l iyette bu l u n a n g ü ç l ü bir i şçi hareketin i n yeniden k u r u l ması bütün çaba ları n a ğ ı r l ı k merkezi olmalıydı. Anti -faşist v e demokratik devrim s ü recinin d a ha başla ngıcı nda, «kim k i m i yenecek ?» soru n u n u işçi sın ıfı ve m üttefi kleri yararına çöz ü mlemek ıôzımdı. Ya l n ı z b i rleşmiş b i r işçi s ı n ıfı, Hitler' i n bütün m uh a l ifleri n i , tekelci o l mayan halk g ücleri n i bi rleşt i rmek için zoru n l u bir çekim g ücü olabil i rd i . i şçi s ı n ı f ı n ı n birleştiril mesine, kom ü n istlerle sosya l - demokratlar a rasında s ii rekli eylem b i r l i ğ i k u r u l masına, Alma nya Komün ist Partisi Merkez Komitesiyle Alma nya Sosya l - D e mokrat Pa rtisi Merkez Yöneti m Kuru l u a rasında a n laşmaya va rıl ması v e b i rleşmiş h ü r sendika ların k u r u l masiyle ba şland ı . Her iki pa rti yönet i m orga n l a rı tarafı ndan u l a ş ı l a n orta k başa r ı l a ra daya n ı la ra k ve üyeleri n i n isteklerine uyg u n olarak, 1 945 y ı l ı son unda, bu i k i işçi partis i n i n bi rleşmesi soru n u g ündeme a l ı n d ı . 21 v e 22
Nisan 1946 TARiHLERi ARASINDA BERLiN'DE BiRLEŞTiRiCi PARTi KONGRESi YAPıLDı, BU KONGREDE ViLHELM PiK iLE OTTO GROTEVOL Doğ u Al ma nya'da işçi h a reketindeki parça l a n m a n ı n kes i n o l a ra k sona e rd i ğ i n i sembol i k b i r el sıkışma i l e doğ ru la d ı l a r. Komün istlerle sosyal demokratla r, yüz b i n lerce emekçi, b i r partide, Alman B i rleşik Sosya l i st Partisi'nde bi rleşti ler. Böylece, s ü rekli a z i m ve eylem b i r l i ğ i n e ulaşıldı. A l ma n Bi rleş i k Sosya l ist Pa rtisi, b i rçok y ı l l a r süren b i r s ü reç içinde, Lenin'in söz ü n ü ettiğ i yeni t i p b i r pa rti olara k gel işti. Alman B i rleşik Sosya l ist Partisi, Sovyetler B i rl i ğ i Kom ü n i st Pa rtisi g i bi halkın yönetici g ücü o l d u ve her d u ru mda h a l k yığ ı n la rı n ı doğru yolda yönetme yeteneğ i ne sah i!) o l d u ğ u n u ispat etti. Al many a ' n ı n Doğu kesi minde tari h i n verdiği dersleri göz önünde tutan barışsever ilk Alman d evletin i n , g e l i ş m iş bir sanayi ü lkesi ola n Alman D e mokratik C u m h u riyeti n i n temeli b u şeki lde atıldı ve bu temel sayesi nde e mperya lizm ve faş i z m i n kökü kaz ı n d ı , köylü ler, ayd ı n l a r ve za naatçı l a rl a ittifa k kurmuş b u l u n a n i ş ç i s ı n ı f ı n ı n v e o n u n devri mci partis i n i n yönet i m i n d e halk egemenliği k u r u l d u . «H er şey halk sayesi n de, h e r şey halkla, her şey halk için» ş i a rı gerçekleştirildi. 720
B u , karmaş ı k bir yol d u . Çünkü Amerikan e mperya l i z m i , Alman e m per yal i z m i n i sosyal izme çevril m i ş b i r s ü n g ü ola ra k kullanmak çabasiyle Almanya n ı n taksi m i n i ka b u l ettirmişti. Bu nedenle, Alman Demokratik C u m h u riyeti'nde, sosya l i z m i n , ü l ke n i n b ö l ü n m ü ş l ü ğ ü ve sınırla r ı n ı n açık b u l u n uşu koş u l larında k u r u l ması gerekiyord u . Fakat Alman B i rleşik Sosya l i st Parti sinin, Marksizm-Leninizm i l kelerini uygula mada dai ma ya ratıcı ça balar sarfetmesi, memleketi mizin kon kre koş u l larında sosya l i z m k ur u l uş u n u n g e n e l ka n u n larından yara rla n ı l ması v e Len i n ' i n Partisi Sovyet ler Birliği Komün ist Pa rtisiyle ka rdeşçe bağ l a r sayesinde, kapita lizmden sosya lizme geçiş dönemi ndeki ödevler başa riyle çözümlendi. Al manya'da emperya lizm ve m i l itariz m i n kökleri n i n kazın ması, anti faşist ve demokrati k b i r devlet kuru l ması hususundaki ta ri hsel ödev, topr a k reformu ya pı l ma s ı n ı , ya n i 1 00 hekta rdan fazla büyük toprakların köy l ü lere dağıtı l ma s ı n ı , faa l nazilerle harp suçl u i a rı na ait iş letmelerin h a l k m ü l ki yeti ne katı lmasını, eğitim sisteminde demokrati k reform yapı l a ra k oku l larda nazi ideoloj i s i n i n tama men köklen mesi n i gerektir iyord u . B iz, bütün k a pita l istler i n değ i l , ya l n ı z harp suçl uf a riyle a ktif nazilerin mal ve m ü l kIe rine el koydu k. işçi s ı n ıfın ı n tek partisi olan Alman B irleşi k Sosyalist Pa rtisiyle bir l i kte Alman l i beral Demokrat Pa rtisi, Hristiyan Demokra t Birliği v e daha sonra d a Alman Demokratik Köylü Pa rtisi v e Alman M i l li Demokrat Partisi kuruldu. Bu pa rtiler başl a n g ı çta küçük bu rjuva nitel iğine s a h i pti ler. Toprak reform u n u n gerçekleştiril mesi, sanayi ve tica reti n yeni baştan d üzenlenmesi, halka maledilen işletmeler i n yöneti mlerinin örg üt lenmesi mücadelesi sürecinde çeşitli partilerde ayrışmalar ol uyord u . Bu Pa rti lerin üye çoğ u n l u ğ u , yeni top l u m u k u rma savaşı s ı rasında, Vayma r C u mh uriyeti za ma n ı ndaki biçi msel b u rj uva demokrasisinden, gerçek halk demokr a sisine geçilmesi gerektiğ i n i kavrıyorla rd ı . Anti-faşist de mokrasi i lke leri gereğ i nce, genel, eşit, g iz l i ve tek dereceli seçi m hakkına daya n ı larak, çeş itli partilerin adayları m i l l etveki l i seçi ldi ler. Alman B i rleşik Sosya l ist Partisi bu seçi mlerde oyların % 5 1 ' i n i a l d ı . Anti-faşist demokratik bloka d a h i l partiler artak bir seçim progra mı ile ortaya çıkmışlardı. Ve se çimler, bütün a nti-faşist demokratik g üclerin büyük bir zaferiyd i .
�
Anti-faşist de mokratik dönüşümlerde e l d e e d i l e n g e n e l başa rı lar, e mekçi köylü lere, tar ı m işçilerine ve göçmenlere top ra k veril mesi, ekonomide h a lk �e!<tör ü meydana getirilmesi, eğ iti m a l a n ı ndaki tekelci l i ğ i n kaldır ı l ması, ye n i devlet org a n larında çeşitli pa rtilerin işbirliği yapması, işçi sı nıfı i l e köy l ü ler, ş e h i r orta ta bakaları v e ayd ı n la r a rasındaki ittifa kı g üclen d i r i yord u . (Yeni devlet orga nları, diğer h a l k tabakları n ı n da katı l d ı ğ ı işçi köylü devri mci demokratik di ktatörlüğü n itel i ğ i n i taşıyor d u ve bu yen: d evlet org a n larında aynı zama nda pa rla mentar demokrasi şekil lerinden de yara rl a n ı l mıştı.) Bizde öncel ikle köyl ülere kurtuluş yol u n u açan demok ratik toprak refarmu, işçi s ı n ıfı ile emekçi köy l ü ler a rasındaki sar s ı l maz ittit a k ı n teme l i n i teşkil ediyord u . 721
Yeni sosya l -ekonomik temel, demokras i n i n geniş ölçüde gelişmesini, i ktisadi kuruc u l u kta emekçil erin yaratıc ı g i rişi mlerin i n a rtmas ı n ı sağ l a d ı . Ozel teşebbüsü n b i r l i k l e r kıı ı m a s ı n a izin ver i l medi, ç ü n k ü bunların m evc u diyeti her bakı md a n l ü z u mslJz hale gelmiş, anlamını kaybet mişti . Ekono mi, planla ve top l u msal örgütlerle yöneti l iyordu. Mesela , «Köy l ü yardı m laşma birlikleri» meydana geti rildi v e eski Sanayiciler Birliğinin faal iyetine son verildi. Etkisini koruya n nazi ve geric i burj uva ideolojisine karşı ideoloji savaşı gayet zor koş u l la r içinde yürütülüyord u . Kültür a la n ında klasik h ü manist m i rasa büyük bir ö n e m veriyordu k . O za ınaıı lar politik l iteratü r sahasında, « Komün ist Partisi manifesti», Len in'in «Devlet ve devri m», «Emperya lizm; kapita l izmin en y üksek aşaması» a d l ı kitapları i l e Ma rksizm- Leninizm klasi kleri n i n daha birçok eserleri v e «Sov yetler Birliği Kom ü n ist (Bolşevik) Partisi tarihi» geniş ölçüde yayı n l a n ı yord u . Yeni Almanya ' n ı n devlet, ekonom i v e k ü ltü rüyle i l g i l i bütün soru nlarının çöz ü m lenmesine işte böyle başlan mışt ı .
Sosyalist devrime geçiş Alman Demokrati k C u m h u riyeti'ndeki özel koş u l la r, a nti -faşist demokratik devri mden sosya l ist devrime geçişin barışçı, demokratik yoldan ya p ı l ması olanaklarını sağ la d ı . B u n u n , reformist ideolog lar t a rafından propagandası ya pı lan «sosya l izme barışçı dönüşüm» ile hiçbir i l g isi yoktu. Alman B i rleşik Sosya list Partisi ' n i n izled i ğ i politika, her şeyden önce, Len i n' i n, «iktidar sor u n u , her devri m i n temel soru n u d u r» ve «sosyalist devrim, a nc a k, işçi sın ıfı i ktidarı n ı n k u r u l u p g üc lenmesiyle gerçekleşti rilebi l i r» şeklinde va rd ı ğ ı sonuc a dayan ıyord u . Devrimc i dönüşü mleri gerçekleştirirken, kapita l izmi di riltmek için dışardan ya p ı l a n müdaha lelere ve ü lkedeki geric i g üc lerin d i renişine karşı y ürüttü ğ ü m üz s ı n ıf savaşı sürec i içinde, işçi s ı n ı fı n ı n yöne tim inde t ü m devri mc i g üc lerin orta k eylemlerini gel iştirmeyi ve işçi s ı n ıfiyle bütün halk tabakaları a ra sın da geniş bi r ittifak örg ütü olan sosya l ist devlet egemen l i ğ i n i g üc lendi rmeyi başa rd ık. Al man B i rleşi k Sosya list Partisi, gelişerek, Leninc i bir pa rti h a l i n i a l d ı . Parti, Alma nya'da derin kökler sa l mış b u l u n a n revizyonizmin bütün bel i rtileriyle o l d u ğ u g i b i , goşist radikal a k ı mlarla da şiddetli bi r savaş yürüttü. U la ş ı l a n top l u msal gelişme d ü zeyi n i di kkatle inc eleme sürec i nde, parti, top l u m u n devri m yolu i le yenileştiri l mesi yol unda atı lan h e r a d ı m ı daha başa rılı b i r şekilde hazırlamayı, o l g u n laşmış soru n l a rı ta m za manında çözü m l emeyi v e b u hedeflerine va rma k için emekçilerin desteği n i kaza n mayı öğ ren iyordu . A l m a n Demokratik C u m h u riyeti'nde sosya l iz m kuruc u l u ğ u s o n derec ede güç koşu l l a r içinde gerçekleşiyord u . Alma nya böl ü n müştü. Doğu kesi mi, ü l kenin a nc a k üçte birini teşkil ediyord u . Batı Al ma nya ve Batı Berlin, Batı Alman burj uvazisiyle ittifak kura n üç em perya list işgal devletinin egemen liği a ltında b u l u nuyord u . Ayn ı zamanda iki Alman devleti a rasındaki s ı n ı r da açı ktı . B u yüzden, kapita l izmin ekonom i k ka n u n l a rı , sosya lizmin ekono722
ır. i k kan u n la rı n ı n yara r l ı olmasını engell iyerek, Alman Demokratik C u m huriyeti topraklarında da etkisi n i g östermeye deva m ediyordu . Sosya l ist k u r u l u ş u n u n bu döneminde Alman Demokratik C u m h ur iyeti h a l k ı , bütün Almanya'ya a i t harp taz m i natı borçlarının öne m li bir kısmını ödüyord u . Ş u n u n da gözönünde b u l u n d u r u l ması gereki r ki, Alman Demok rati k C u m h u riyeti' n i n dostl u k bağ lariyle bağ l ı olduğu devletler I k i nc i Dü nya Harbinde e n a ğ ı r kay ı p l a ra uğra mışlard ı v e h a l k demokra s i l i ü l ke lerden bazı ları n ı n geri ka l mış tarı m ve sanayi ü l kesi almaktan k u rt u l u p i leri bir sancıyi ve tarıma s a h i p memleketler h a l i n e gelmek için büyük çaba harc a maları gerekiyord u . Halkı büyük tec rü beler edi n m i ş olan Sovyetler B i rliği, devlet ve i ktisadi kuruluş işlerinde Alman Demokratik C u m h u riyeti'ne ö n e m l i yard ı ml a rda b u l u nuyord u . B u yard ı m l a r, gelişmemizde büyük ral oynuyord u . A l m a n Demokratik C u m h u riyeti'nde a nti -faşist demokratik d üzen i n kurul duğu andan b u g ü ne kadarki dönem içinde gerçekleştirilen ta ri hsel sosya l ist dönüşüme bir g öz alarsak, açı kça i k i gelişme aşaması görürüz. B i RiNC I AŞAMADA SOSYALIZ M I N TEM ELLERi M EYDANA G ET i R I L M i ŞTIR. B u gelişme dönemi , sanayideki ü reÜ m a raçlarının yavaş yavaş h a l k m ü l ki yel ine geçmesi v e köylülerin g ön ü l l ü olara k la rı m üreti m kooperatiflerinde bir a raya gelmeleriyle n itele n i r. En ön� m l i ü reti m a raçla rının sosya l ist mülkiyeti temel i n e daya n ı la ra k p l a n l ı sosya list ekonomi k u r u l muştur. Sos yal ist öğret i m ve eğiti m siste m i n i n temeli atılara k u l u sa l sosya list kültür b i r hayli g e l iştiril miştir. Fakat b u aşamada çok sayıda özel kapital i st ve zonaatçı işletmesi vardı ve köy ekonomisinde küçük çiftçiler çoğ u n l u k teş kil ediyord u . Bu duru mda ekono m i k yöneti m usta l ı ğ ı , maddi i l g i lendirme yo l u ile hem halk m ü l k iyetine ait işletmeleri n , h e m de özel işletmelerin faal iyetlerinden daha büyük son uçlar sağla mayı bec ermekti. Yüksek bir g elişme seviyesi n e u l a ş mış bir sanayi ü lkesinde sosyal ist köy ekonomisini doğ ru yolda, doğru biçimde gel iştirebil mek için yeni ka ra rlar al ı n ması gerekiyord u . Biz bu işte, Len i n ' i n Kooperatif Pla n ı ndaki i l keler den hareket etmeliydik, fakat Sovyet köy ekonomisi yol u n u h i çb i r şekilde ay nen kopya etmemeliydik. Köyl ü lerle sıkı işbir l i ğ i yaparak, mevc ut eko n o m i k koş u l l a ra v e emekçi köy l ü lerin b i l i nç d üzeyi n e uyg u n bir çözü m yol u b u l m a m ız laz ı md ı . Topra k reformu yaptıktan sonra, ta rı m makinelerini kiraya veren i stasyonlar ku rmaya başlad ı k, daha sonra da b u n l a rı gelişti rerek başlıbasına makine-traktör istasyonıarı şebekesi haline getird i k . .lI.ynl zamanda Sovyetler B i r l i ğ i , modern traktörler vermek su retiyle bize önemli ya rd ı m l a r yapıyord u . Ta b i i d i r ki, başl a n g ı çta en yoksul köyl ü ler, ta rı msal ü reti m kooperatifleri kurmak i çi n çaba harc ıyorla rd ı . Al man De mokratik C u m h u riyeti köylerinde orta h a l l i köy l üleri tarımsal ü retim koope ratiflerine çekmek temel bir sorun olara k önü müzde d u ruyord u . Çeşitli ti pte tarı msal ü reti m kooperatifleri n i n meydana gel mesi, köy l ü lerin g ö n ül lü 723
·
olar a k ve inanara k büyük sosya l i st üreti me g eçme k a rarı o l ma l a rı na ya rd ı m etti. Bundan başka, k öylerde sosya l i st gelişmeyle ilgi l i bütün temel p ı oblemlerin g enel k u rul topla ntı l a rında demokratik ta rtışmalarla çöz ü m len mesi n i n de ç o k b ü y ü k ö n e m i vardı. B i rinci, I kinci, ü çü n cü t i p tarımsal ü retim kooperatiflerine ait örnek tüzükler ve iç yönetmen l i k leri, k öyl ü te ıı ısilci leri kongresinde görüş ü l d ü kten sonra k a b u l e d i l d i . Prensip bak ı m ı ndan önemli çeşitli ekonomik soru n l a r da aynı şeki lde çöz ü m lendi. Kendi şa rtları mızda doğru b i r ittifa k politi k a s ı n ı Len i n ' i n öğ rettiği g i bi gerçek leştiriyord u k . Bu sayede bütün emekçi köy l ü l e ri ve daha sonra k öy burjuvazisini de sosya l i st yola yöneitmeyi boşard ı k . Alman Demo k ratik C u m h u riyeti'nde sosya list dönüşüm lerin biri nci aşa ması, sosya l i st ü reti m i l işki leri n i n üstün gelmesi ve sosya l i z m i n ekonomik k a n u n la rı n ı n uyg u la n ması sayesinde ta m a m l a n m ı ş o l d u .
Sosyalist üretim ilişkilerinin zaferi v e toplumsal sosyalist sistemin kurulması Bundan sonra i k inci gelişme aşamasına g i rdi k . Bu aşamada başl ı ca ödev, sosya l i z m i n k u ruluşunu ta m a m l a m a k için sosya l i st d üzende y ü rü r lükte olon ekono m i k k a n u n lardan ta ma men yara rlanmak ve bir bütün o l a ra k top l u msa l sosya l ist sistemi k u rmaktı. Gelişmiş sosyalist sistemin b u aşamasına, 1 963 y ı l ı nda A l m a n B i rleşik Sosya l ist Partisinin V i . Kongresi nde k a b u l edilen Parti Prog ra miyle geç i l d i . Bundan sonra 1 967 y ı l ı nda ya p ı l a n Alman Birleşik Sosya l i st Partisi V i I . Kong resi de 1 980 y ıı l ı na kadarki dönemi kapsayan bili msel-teknoloj i k p rogra ma daya nara k to p l u m u n gelişme pers pekt ifi n i çizdi ve sosya l i st sistemin k u ruluşu ile i l g i l i temel ödevleri tespit etti. Bu t o p l u msal gelişme prog ra mı nda, sosya list devrimle b i l i msel-tek noloj i k d evr i m a rasında k i bağ lantı g özön ünde b u l u n d u r u l mak tadır. Parti n i n V i I . Kong resinde denildiği g i bi, gelişmiş topl u msal sosya l ist si stemde top l u msal üret i m g ücleri y ü k sek bir seviyeye u laşı r ve hızlı tempolarla büyürler, sosya li st ü reti m i l i ş k i leri i st i k ra r l ı bir geliş meye dönüşür, sosyalist devlet sağ l a m temeller üzere otu rur, sosya l i st demokrasi her yönden g el işir, e me kç i lerin eğitim d üzeyi y ü k se l i r, ça l ı ş ma ve yaşa ma koşu lları m ü k em m e l leş i r, aynı zama nda, sosya l i st ideoloj i ve k ü ltür top l u m hayatı n ın bütün a la n larına derin kökler salar.
Böylel i k l e gelişmiş top l u msal sosya l i st siste m, bütün sosyal gelişme sü re c i n i n tüm u n s u rları a rası nda ve k a rşı l ı k l ı bağ ı m l ı l ı k la rı n da objektif olara k mevcut bulunan d iya lektik birl i ğ i d i l e getirir. Biz, bu strateji k hedefi çizerken, Len i nizmin şu görüşüne daya ndı k : Sos ya lizm, kapita l izmle - s ı n ı fsız bir top l u m olon - komünizm a ras ı nda uzun bi r ta rihsel dönemd i r. Ve b u uzun s ü reli aşa ma, bütün d ünyada ka pita lizmden komün izme dönüşümü ka psaya n ta rihse l geçiş içinde n ispeten baş l ı başına bir dönemdir. 724
T ü m toplumsal sistemin en önemli ve aynı zamanda en dinamik kısmı, sosya l i z m i n ekonomik siste m i d i r. Bu si stem, u z u n ve ka rmaşık bir gel i ş me sürec inde meydana geti rildi. Bu iş içi n , 1961 y ı l ı nda devlet sını rlarımız sağ l·' m bir g üven l ik altına a lı ndı . Böylece, e m perya l i z m i n , sosyal iz m k u ru luşuna k a rşı g i riştiği iktisadi balta l a ma hareketi n i n kesin ölçüde felce u ğ rat ı imosı ve kapita l i z m i n ekonomik k a n u n l a rı n ı n yık ıcı etk i s i n i n önlemesi m ü mk ü n oldu. Biz, a n cak , devlet sını rları mı z ı n g üve n l i ğ i n i sağ l a m bir garanti a ltına a l d ıktan sonra d ı r k i , ça l ı ş ma l a r ı m ı z ı , sosya l iz m i n ekonomik siste m i n i teorik bak ı md a n hazırlama ve pratik a l a nda gerçek leştirme yö n ü n de yoğunlaştı rdık, ve bu siste m i u yg ulıyarak, sosya l iz m i n ekonomi k a n u nlarını geniş ölçüde etk i l i hale getirebi ldik . Sosy a l i st devleti n , ekonomik k a n u n l a rı bilinçli olarak k u l l a n ma s ı na da ya nan sosya l i z m i n ekonomi si stemi, sosya l i st devri m i bili msel -tek nolojik devri m le ta mamla maktadı r. B u si stem, b i l i m sel -tek n olojik devri min e mekçi halk yara r ı na kazançlar sağ layabi l mesi, i ş veri m l i l i ğ i n i n da ha, fazla art ması, sosya l ist devletin k uvvetle n mesi ve bu suretle de bütün sosyalist ü lkeler topl u l u ğ u n u n g ücle n mesi için, sosya l ist siste m i n gel işmesini sağ layan tüm itici g üçlerden, sosya list topl umsal sistemin bütün üstü n l ük leri nden etk i l i ve rasyonal b i r şek i lde fayda l a n ma ola nak larını açmak t a d ı r. Bu a maca ulaş mak için her şeyden önce, en yük sek b i l i msel-tek noloj ik başarı l a r elde etme yönünde çaba ha rca mal ıyız. B u , yen i keşifler yaparmışça sına bili msel i n celemeler ya p ı l masını, en yen i bili msel bul uş lardan hızla ve etk i l i ola rak yararlanı l ma s ı n ı , bunları n y ı ğ ı nsal ü reti mde uyg u la n masını gerektirmekted i r. Kend i l iği nden a nlaşılaca ğ ı g i bi, bu da ancak, en modern ve etk i l i bir b i l i m ve ek onomi temeli, sosya l i st oto mosyon temeli üzerinde m ü mk ü n olabi l i r. Alman Demokratik C u m h uriyeti' nde sosya list ekonomi siste m i n i meydana getirme işi nde, Sovyetler B i rl i ğ i ve ötek i sosya l i st ü lkelerle ya pılan sıkı ve çok yönlü işbirliği çok büyük bir önem taşı maktadır. Ka rdeş ü lkelerin manevi ve maddi olanak l a rı n ı n bi rleşmesi , bizim daha hızlı i lerleme m i ze, ayrı ayrı ü lkelerin en iyi gel i ş me şartlarına sa h i p o l d u ğ u öne m l i ve bel i r leyici ya pısa l a l a n l a ra g üCıeri mizi yoğ u n laştı rma m ı za ve d ü nyada en yük sek başa r ı l a ra erişme mize i mkôn sağ l ıyacaktır. B u n u n l a her ü lke, sosya l ist topl u m u n g ücle n mesine ôza mi katk ıda b u l u nacaktı r. Sosya li z m i n ekonomi siste m i n i n özü, p l ô n l ı sosya l i st ekonomidir. B u si stem, toplu msal yen i den ü reti m süreci n i n , devletçe hazırlanan halk eko na m i s i n i gel iştirme plô nı gereğ i n ce e mekçiler tarafından bil inçli ve yara tıcı bir şek i lde gerçek leşti r i l mesi d i r. Bundan ötürü, sosyal i z m i n ekonomik sisteminde paza r mevcut o l mak l a beraber, ne "paza r ek onomisi,. va rdı r, ne de "ı şletmelerin kendi ken d i leri n i yöneti mi,.. Alman Demok ratik C u m huıiyet i n i n sosya l ist ekonomisi nde elbettek i p a z a r mevcuttur. Fakat top l u msa i yeniden ü reti m süreci n i n g idişat ı n ı pazar değ i l , sosya list ek o725
nomik kan u nl ar ı n ı n etkisi tayin eder. Bu da, ekonomi kan u n la rında, iktisad i plônla mada ifadelerini b u l ur . Sosya list d üzen koşu l l ar ı nda yürür l ü kte b u l u n a n ekonom i k ka n u n lar d a n , pazar anarşisi değ il, a n ca k bili msel ö n g ör ü lere daya nan devlet p l ô n la ması i l e bilinçli şekilde yara rla n ma k m ü m kündür . işletmeler i n kendi kendiler i n i yöneti mi şiar ı , eni nde son u nda, sosya lizmin ta biatına yaba ncı olan pazar ekonomisine uyma zoru n l u ğ u n u doğ ur u r. Bu şiar , işletmeler i , yeniden üretim sürecini objektif ekonomi ka n u n lar ıi na ve b i l i m i n icaplarına uyg u n şekilde, b i l i nçli plô n l a ma yol u ile gerçekleştirmeye yöneltmez, pazar a narşisine bağ ı mlı h a l e getir ir. Bu ndan başka, ş u n a da i n a n ıyor u z ki, «sosya l i st pazar ekonomisi», «işlet meler i n kendi kend iler i n i yönetimi» d e n i len teor i , b i l i msel-teknoloj i k devr i m ko ş u l lar ı nda, eninde sonunda, en y ü ksek d ü nya göstergeler i nde ulaşılan başarı/ar d a n vazgeç i l mesi ne, sosya list topl umsal ve ekon o m i k sistemiiı ka pita l ist sistemden tar i hsel üstü n l ü ğ ü n ü n r edded i l mesine ve sosya list devleti n , sanayi a l a n ı nda gelişmiş kapital ist ü l kelere bağ ı m l ı d ur u ma gelmesine yol açar. işte b u nedenle biz, Alman Demokratik Cumhur i yeti ' nde, b u n a benzer teor i l er i prensip itibariyle r eddettik, d i k kat v e e me ğ i mizi sosyalist ekonomi sistemini b i l i nçli olar a k k u rma a l a n ı na yoğ u n laştır d ı k. Demokratik santr a l i z m v e işletmelerin sor u m l u l u ğ u i le sıkı sı kıya bağlı olan plônlama, b i l i m i n y ü ksek derecede orga n i zasyon u n a ve en moder n teknoloj i k gelişme s ü reçler i n i n hazır l a n ı p uyg u l a n masına olanak lar sağ l a ma ktad ı r.
Anayasa ve s o sy alist demokrasi Alman Demokratik C u m h ur iyeti'nde sağ l a n a n gelişme d üzeyi, partin i n V i i . Kong resinde ortaya konan öng ör ü ler v e sosya l i z m kur uc u l u ğ u n u t a ma m lama hedefler i n i n açı k l ı ğ ı , Al man u l u s u n u n sosya l ist devleti o l a n Alman Demokratik C u m h u riyeti sosya list Anayasa s ı n ı n hazır la nması için ola naklar yarattı. Ha l k tarafından yapı/ a n g e n i ş incelemel erden sonra 6 Nisan 1 968 r efe ra n d u munda ka b u l edilen bu yeni Anayasa, sosya l ist kaza n ı mları tesçil etti ve gelişmiş sosyalist top l u m u mu z u n k u k u ki temeli oldu. Sosya list dönüşümler s ü reci nde devletin özü ve ödevier iyle i l g i l i Leni n i st g ör üş, Anayasa n ı n temelidir . Onda, aynı zamanda, şu gerçek d i l e g etir i l miştir : Alman Demokratik Cumhu riyeti'nde devlet egemenliği, genel sosya list gelişme ka n u n lar ına ve ü l kemizin gelişmesi koş u l l a rı n a uyg u n olo n , sosya list demokr a s i n i n geliş mesi n i sağ layan pr oleta rya d i ktatör l üğ ü n ü n bir biçi midir . Al m a n Demokratik C u m h u riyeti ' n i n yir m i y ı l l ı k tar i hi nde, sosya list de mokrasiyi gel iştir i p m ü kemmelleştir mek içi n yapı/an ç a l ı şmalar bu alanda önemli bir rol oyna m ı ştır . Kanaatimizce, sosyalist ü l ke n i n b i l i msel devlet yöneti m i n i n gel iştir i l mesi için sosya l i st de mokrasi objektif bir zor u n l u l u ktur. Ve gerçekten de, ödevler i n olağanüstü karmaşık 726
ve kompleks oluşu, bunların çöz ü m ü n e milyonlarca e mekçin i n yaratıcı ve bilinçli b i r şekilde katı l m a s ı n ı , ortak amaçlara onların eylem birliğiyle erişilmesini gerekti rir. Devlet yöne t i m i , e mekçi lerin yaratıc ı l ı k ve g i ri ş i m le rini daha gelişmiş b i r top l u m kurma yönüne yoğ u n laştırir. ate yandan, sosya l i st devletin yönetil mesiyle i lg i l i b i l i msel ça lışmalar d a , emekçi lerin b i l g i, tecrübe ve fi kri zen g i n l ikleri n i n devlet yönetiminde faydala n ı l ma s ı n ı g erekl i kı lar. Len i n i n ş u sözleri çağdaş aşamada sosya l ist devlet i ç i n gayet doğ ru d u r: «Bize göre, devlet, yığ ı n l a rı n b i l inçli ol masiyle g üçlüdür. Yığ ı n la r he r şeyi b i l d i ğ i , h e r şeyi değerlend i rd i ğ i v e h e r şeye bilinçle yonaştı kları zaman g ü çı üd ü rler.» Sosya l ist demokra s i n i n h u kuki prensipleri, Alman Demokratik C u m huriyet i Anayasası nda ya n s ı mı ştır. Anayasa, Vata ndaşla rı n, «sosya l ist top l u m u n ve sosya l i st devletin politik, ekono m i k, sosyal ve kültürel hayatı n ı n örgütlen mesine geniş ölçüde katılma hakları nı», bu temel haklan güvence altına a l mıştır. Anayasa gereğ ince, işletmeler, şehi rler, beledi yeler, send ikalar, sosya l ist ü ret i m kooperatifleri g i bi önemli yu rttaş to p l u l ukları n ı n çerçevesi içinde vatandaş l a r, sosya l i st top l u m u kurma işine (ı ktif ola ra k katı lma ha klarından geniş ölçüde yara rl a n ma ktadırlar. Anayasa n ı n 47' inci maddesi g ereğ ince, «demokrati k santra l izm temeli ıizerinde g erçekleştirilen emekçi halk egemen liği» devlet k u r u l u ş u n u n te mel prensi bidir. B ü t ü n devlet egemen l i ğ i n i n emekçi lerin elinde o l ması p rensibi (madde 2) devlet i ktidar orga nları olan ha l k temsi lci l i kleri n i n d u ru m u na uyg und u r. B u temsilci l i kler, tüm devlet org a n la rı siste m i n i n temelin i teşkil ederler, b u n l a r, Ma rks v e Len i n ' i n söz ü n ü ettikleri «ça lışan kooperatiflerd ir». Len i n ' i n deyişiyle, e mekçi halkın temsilci leri, «kend i leri ç a l ı ş m a l ı , kendi ka nun l a r ı n ı kend ileri yü rütmel i, pratik hayatta elde edilen sonuçları kendileri denetlemeli ve seçmen leri önünde doğ rudan doğruya hesa p vermelidi rier» . Alman B irleş i k Sosya l i st Partisi, bunların demokrati k teme l i n i n iyice sağ l a m laşt ı r ı l ması hususunda a rta n isteklere uygun ola ra k h a l k temsi l ci l i klerine, bunların ça l ı ş ma l a riyle kara rları n ı n b i l i msel d üze yinin yükselmesine, yürütme ve yeri ne getirme faa l iyetleri a rasındaki birliğin g erçekleşti ril mesine büyük b i r önem vermekted i r. işçi s ı n ı fı n ı n ve partisi n i n a rta n yönetici rol ü, işçi sını fı ile kooperatör köy l ü ler sınıfı, ayd ı n lar ve diğer halk ta baka ları a rasındaki ittifa k ı n daha do geli ş mesi ve kuvvetlen mesi n i gerekti rmektedir. Anayasada belirt i l d i ğ i gi bi, bu ittifak, A l m a n Demokratik C u m h u riyeti 'nde sosya list top l u m d üzen i n i n doku n u l maz teme l i n i n böl ü n mez b i r kesi m i d i r. Yukarıda belirtti ğ i mi z g i b i , ittifa k l a r politikası i l e i lg i l i Leni n i st i l kelere' uygun olarak, Alman Demokratik C u m h u riyeti'nde sosya list devlet i kti d a r ı n ı n gelişmesi, daha baş l a n g ı çta n itiba ren bütün emekçi sınıflar ve tabakaların devlet ve ekonomi yönet i m i n e kat ı l ma larını sağ lama isti ka metine yöne l mişt i r. Sosya l i z m ku rucu l u ğ u n u ta m a m l a ma s ü recinde öne 727
konan ödevlerin yerine g etiril mesi, bütün sınıflar ve ta baka l a r a rasındaki iş birliğ i n i n daha da derin leştiri li p g üclendiril mesini gerektirmiştir. Ortak a maçlara ulaşı lması hedefini g üden kollektif emek sü rec i içinde halkın bütün politik ve sosyal g üc leri, işçi sın ıfı ve onun pa rtisi etrafında daha sıkı bi rleşmektedirler. Sosya l izmde top l u msal, b i l i msel ve teknoloj i k geliş meyle i l g i l i objektif ka n u n l a r, sın ıflarla taba kaların sosyal bakımdan ya kı nlaşmalarına, yani top l u mdaki diğer s ı n ıflarla tabaka ların, gelişmeye deva m eden işçi s ı n ı fiyle ya k ı n laşmalarına yol açmaktad ı r. Memleketim izdeki kon kre tar i hsel koş u l l a ra u yg u n olarak, ittifa klar poi iti kas ı n ı g erçekleşti rme sürec i nd e kend ine özg ü , özel çöz ü m yolları b u l u n muş, ka ra rlar a l ı n m ı ştır. Oyle ki, ittifak biçi mlerinden biri olarak, işçi sın ıfı ile diğer demokratik pa rti ler a rasındaki ittifak, ya ni Hristiya n demokratla r Birliği, Alman Li bera l - Demokrat Partisi, Al man U l usal Demok rat Partisi ve Alman Demokratik Köylü Partisi a rası nda kurulan ittifak, ü m itleri haklı çı karmıştır. Bu işbirliği, a nti-faşist demokratik dönüşümler s ü rec i nde gerçekleşti rildi ve sosya l ist ku ruc u l uğ a geçiş döneminde daha s ı k ı bir şekilde gelişti ri i d i . Gelişmiş bir sosyalist top l u m kurma ödevleri ni yerine g etirme s ü rec i nd e b u ittifak, işçi sınıfı pa rti si nin yöneti mi a ltında ve bütün pa rtilerle y ı ğ ı nsal demokratik blok örgütleri n i n soru m l u l uğ u altında ileriye doğru daha d a kuvvetlenecektir. Sosya list devrim tarafı ndan m i l l i l eşti ri l miyen küçük ve orta özel sanayi işletmeleri n i n sa h i pleri ile de kendine özg ü ittifak politi kası biçimleri geliştiril miştir. B u işletmeler, halk ekonomisi p ı a n ı çerçevesi içinde iyi bir gelişme kaydetmişlerdir. Fakat bunlarda emek veri m l i l i ğ i , h a l k m ü l kiyeti işletmelerindekine kıyasla bir hayli d ü ş ü ktü. işte bu nedenle bu işletmeler, b i l i msel a raştı rma lara ve yeni teknoloj i k s ü reçlere katı l a ra k halk m ü l k iyeti fa brika ve kombina lariyle orta k ça l ı ş ma an laşma ları imzaladı lar. çoğ u da devlet sektörünün katı l d ı ğ ıı sanayi kurul uşları h a l i ne g e l me olanağından fayd a l a nd ı lar. Bütün özel işletmelerin sa h i pleri, pıanlı sosya list ekonomi ç erçevesi içinde yapıc ı işbirli ğ i ne koy u l d u lar. B u da, sosya list iş letmelerle kuru lan sağ la m kooperatif bağ ları, sanayi kurul uşlariyle, kooperatif birlik leriyle işbirliği ve ni hayet sürekli, sabırlı ideoloj i k çal ı ş ma l a r sayesinde m ü m k ü n oldu. Zanaatçı işletmelerinden çoğ u ü reti m kooperatif leri haline geldi.
•
«Demokratik Alma nya U l usal Cephesi, bütün halk g üc leri ittifa k ı n ı n örg ütüdür.» (madde 3 ) Demo krati k Al ma nya Ul usa l Cephesi, emperya list parça lama politikasına karşı, u l usun barışçı ve demokratik geleceğ i u ğ ru nda yürütülen savaşta geniş yu rtsever bir ha reket olara k ortaya ç ı kmıştır. Bu cephe, sosya l ist kuruc u l u k s ü rec inde a nti -faşist demokratik bir ha reket olara k gelişmiş ve geniş bir sosya list halk hareketi haline gel miştir. Politik a l a nda örg ütlü g üc ler, parti ler ve y ı ğ ı nsal örgütlerin demok rati k bloku çerçevesi ni çoktan aşmış olan Demokratik Alma nya U l usal 728
Cephesi, t ü m Al man tari h i n de h a l k ı n bütün sosya l g üCıeri n i n en geniş ve yığı nsal birl i ğ i n i te msil eder. Demokratik Al man C u m h u riyeti Anayasa sı, sosya l ist Alman Devlet i n i n blitün barışsever h a l k l a r v e devletlerle, en boşta Sovyetler Birliği, Polonya Ha lk C u m h u riyeti, Çekoslovakya Sosya l i st C u m h u riyeti ve sosya l ist top l u i u ğ u n öteki üyeleriyle olon i l işkilerini g üCıendi rmekted ir.
Sosyalist Alman Demokratik Cumhuriyeti ve ulusal sorun Alman Demokratik C u m h u riyeti'ndeki devri m i n yirmi y ı l l ı k gelişme döneminde u lusal sorun d a i ma önemli bir rol oyna m ıştı r. B u soru n, Batı .A l ma nya' n ı n u l usal top l u l u kta n ayrı l ması ve iki d ünya harb i n i n soru m l u l u ğ u n u taşıyan fi n a n s kapita l i n i ktidarı olan ayrı l ı kçı Batı A l m a n Dev leti n i n d i riitil mesi son unda ortaya ç ı k m ı ştır. B u n d a n ötürü, barışsever, a nti -faşist ve demokratik bir devlet olo n Al m a n Demokratik Cu m h u ri yeti' n i n kurul ması, Alman h a l k ı n ı n i lerici, a nti-em perya l i st g ücleri n i n , B i rleşik Amerika emperya l i z m i v e Batı Al man f i n a n s kapita l i taraf ı n d a n izlenen restorasyon v e p a rça l a ma politikasına karşı ta m za m a n ı nda ver d i kleri bir cevap n itel i ğ i n i taşıyord u . Alman Demokratik Cumhuriyeti,
başlangıçtan beri Batı Alman egemen çevreleri tarafından izlenen halk o/eyhtan - tekelci devlet egemenliği ve emperyalist yaytlma politikasının bir alternatifi olarak gelişmektedir. Bu nedenler Len i n i st u l u sal sorun teorisi, A l m a n Birleşik Sosya l ist Partis i n i n strateji ve taktiği için olağ a n ü stü bir önem taşı makta d ır. Almanya'da u l usal sorun son derecede derin bir sosyal m u htevaya sa h i pti r. U l usal sorun d o , hangi s ı n ı f ı n yönetici g üc olduğu , politik i ktidar h a n g i s ı n ıfı n e l i n de b u l u n d u ğ u meseles i n i n belirlenmesi son derecede ö n e m l i d i r. Almanların ulusal sorun u , a n cak, Batı A l ma nya'da tekelci kapita l i n ve mi l itariz m i n egemen l i ğ i ortad a n ka l d ı rı l d ı kton ve e mekçi h a l k kaderi n i kendi başına tay i n etme ola nağ ı na kavuştukta n sonra çözü mlenecektir. I�te bu görüş açısından, Alman Demokratik C u m h uriyet i ' n i n anti-faşist demokratik d ö n ü ş ü mlerden sosya lizm kurucul u ğ u na geçmesi doğru ve son derecede zoru n l u i d i . Çünkü a ncak Alman u lu s u n u n sosyal ist devleti, ayd ı n l a r ve e mekçi köyl ü lerle ittifak kura n işçi s ı n ı f ı n ı n politik i ktidarı gerçekleştirebi leceğ i n i , demokratik ve daha sonra da sosya l i st bir devlet ku rma, sanayi ve ba n ka tröstleri olmadan ü l keyi ve ekonomiy i yönetme ödevleri n i yeri ne g et i rebileceğ i n i ispat etmeliyd i . Nete k i m, a rtık b u n u ispatlamış b u l u n makta d ı r. Alman Birleşik Sosya l i st Partisi v e Demokratik Alma nya U l usal Cephesi ö n ü n de ş i m d i şu soru m l u ödev b u l u n uyor: Bütün politika, ekonomi, kültür ve bilim a l a n l a rı nd a artık zamanı geçmiş Batı
Alman kapitalizminin alternatifini ham/amak ve bunu gerçekleştirmek, yani, Alman Demokratik Cumhuriyeti, sosyalist düzenin gecikmiş Batı AI729
man kapitalizminden üstünlüğünü ispat etmekdir. Alman Demokratik C u m h u riyeti Sovyet Sosyalist C u m h u riyetleri B i rl i ğ i i l e kurd u ğ u ittifak te m e l i ü zerinde sanayide Batı Almanya'dakinden d a h a y üksek emek ver i m l i l i ğ i n e u laşma ı ı d ı r. Alman Demo kratik C u m h u riyeti, sosya l i st eko nomi sisteminin, ka pital ist söm ü rü sisteminden üstü n l ü ğ ü n ü , gelişmiş sos yal ist demokrasi ve b i l i msel yöneti miyle sosya l i st devlet d üzen i n i n ü stün lüğünü her ba kımdan ispat etme l i d i r. Alman Demokrati k Cu m h uriyeti, tarih, felsefe ve pedagoj i g i b i bütün sosyal b i l i mler a l a n la rında ta rihsel ve d iya lektik materyalizm teori si n i y a ratıcı bir şekilde uygula malı ve böy lece, gerici burj uva ideoloj isine ve ta r i h i n tahrif e d i l mesi ne ka rşı y ü rütülen m ü cadeleye katkıda bu lu n m a l ı d ı r. Alman Demokratik C u m h u riyeti , böylece, Batı Al manya 'da da Alman işçi sınıfı i le tüm Alman emekçi lerini kapita l ist sömürüsünden ve e mperya l i st yay ı l ma politikasından kurtarma yönündeki tarihsel m isyo n u n u yerine getirecektir. B u , Batı Almanya'daki işçi sınıfı ve bütün i lerici g üclerin i lerici demokratik bir d üzen kurma, barış ve g üven l i ğ i sağlama savaşına b i r yard ı m olaca ktır. Al man Demokrati k Cumhuri yet i ' ndeki işçi s ı n ı f ı n ı n ve bütün vatandaşların u l u sa l ödevi, sosya l ist devleti tüm Alma nya için örnek olacak şekilde g üclend i rmek, sosyalist dü zen i , Batı Alma nya emekçi leri için g itgide daha çekici bir hale getirmek ve böylece, Batı Al manya'daki barı şsever ve a nti -emperya l i st g üclerin kuvvetlen melerine sonuç beli rleyici katkıda b u l u n maktı r. Alman Demokrati k C u m h u riyeti'nde gelişmiş sosya l ist sistemin başariyle kurulması, aynı zamanda büyük bir u l usal önem taşı makta d ı r. B i rleşik Amerika e mperya l i stleri, i kinci Dünya Harbinden sonra Alman tekelci ve ayrı l ı kçı larıyle b i r l i kte .Batı Alman devletini kurd u la r, tekelci sermaye n i n egemen l i ğ i n i d i ri ltti ler. Bundan sonra, Batı Al man Devleti, Orta Avru pa'da harp teh l i kesi ocağ ı hal ine g e l d i . Bon devleti nde egemen d u ru mda b u l u n a n i ntikamcı, ha rpçi v e neo-fa şist g ücler tarafı ndan izlenen politika, çı l g ı nca s i l a h l a n ma, n ü kleer silaha el uzutma, s ı n ı rl a rı değiştirme ve" g enel l i k l e i kinci Dünya Ha rbinin sonuçla r ı n ı değ i ştirme çabalariyle karakterize ed i l e b i l i r. B ütü n Almanların yegane tems i l cisi olmak iddiasında b u l u na n ve bütün Batı Avr u pa'da ekonomik, politi k ve a skeri hegemon yasını k urma k için çaba ha rcayan Batı Alman e mperya l i z m i n i n sa l d ı rgan lığı, kıta m ızda barış ve g üven l i k için baş l ı ca teh l i ked i r. B u teh l i ke karşı sında, Batı Alman e mperyal i z m i v e m i litarizmi n i n p la nlarını ve yeni yayı l ma metod l a r ı n ı bütün d ü nya önünde açıklamak, halk y ı ğ ı n l a r ı n ı b u n la ra karşı mücadeleye seferber etmek s u retiyle g erçekleştiri l melerini önlemek, Alman Demokrati k C u m h u riyeti ' n i n u l usal ödevidir. Görevimiz, Alman Federa l C u m h u riyeti 'ni sosya list Al man devletiyle barış içinde yan yana yaşama pol iti kası izlemeye zorl a m a k ve Batı Alman egemen çevreleri n i n i ntika mcı planları n ı n içyüz ü n ü açıklama ktır. Alman Demokrati k Cumhu riyeti bütün a l a n l a rda güclendiği ve sosya l ist sistemi g el işti rd i ğ i n i spette, öteki barışsever halklarla b i r l i kte b u tarihsel ödevi 730
J h a iyi yerine geti recektir. Alman Demok ratik C u m h u riyeti, Sovyetler irliği ve Varşova Antlaşmasına üye öteki ü lkelerl e k u rd u ğ u sıkı ittifak ıyesinde şi mdiye kadar Batı Alman e m perya listleri ni n yıkıcı eylemleri ni n : m ü n ü sonuçsuz bı raktırmıştır. Bon h ük ü metinin, sosyal ist gelişmemizi i stek lemek için g i riştiği ideolojik balta la ma metod ları n ı n t ü m ü yen i l g iye �ratılm ıştı r. Sosya l i st sistemin de s ü rekl i ve d üzenli bir şekilde ulaştı ğ ı ,Iişme sayesinde, A l m a n D emokratik C u m h u riyeti ' n i n demokratik, sancd örneğ i n i n etkisi daimi ola rak a rtacaktır. Batı Alma nya'daki her iki dünya harbini a çmaktan suçlu ha rpçi finans kelleri egemen l i ğ i n i ortadan kaldı rmak, Batı Alman işçi sınıfının temel 1 evidir. Bu tarihsel ödev, a nc a k, Batı Almanya'da da savaşkan bi r ı a rksist-lenin ist parti n i n yönetiminde, tüm emekçi halk ta baka larını, ıti-emperya list g üc leri Batı Alman e mperya lizmine karşı savaşta işçi n ıfı etrafında bi rleştiren etk i l i bir ittifak politikası izlendiği tak d i rde ! rine geti rilebilir. Bundan ötürüd ü r ki, Alman B irleşik Sosya l ist pa rtisi rafı ndan izlenen ittifak politikasında ed i n i len tec rü be, Alman Federa l J m h uriyetindeki komünistler ve bütün devrimc i g üc ler i ç i n çok büyük bir ı e m taşı maktad ı r . A l m a n Demokratik C u m h u riyeti ' n i n u l usal· misyon u, Al man topraklarında mdan böyle hiçbir zaman bir ha rbe başlan maması için elden gelen her ·yi yapmaktı r. Bu, Alman Demokratik C u m h uriyeti g üc lendikçe, Bon ikü m eti ' n i n bütün Almanları n tek temsilc isi olduğuna dair i leri s ü rd ü ğ ü dialara, Halştayın doktri n ine, neo-nazizme karşı v e silôhsızlanma j ru nda savaştıkça, Batı Alma nya'da, Demokratik Alman C u m h u riyeti'yle ı rış içinde yan yana yaşa ma politikasına taraftar olan pol itik g üc !er de ıvvetlenec ektir. Alman Demokratik C u mh u riyetinin b u politikas ı , ya lnız manların d eğ i l , aynı zamanda bütün Avrupa halkları n ı n çıkarlarına g u n d u r. B u politika, barış ve Avrupa g üven l i ğ i dôvasına hizmet etmek d ir.
731
Düşünce değiştokuşu
Kapitalist olmayan gelişme yolunun bazı sorunları R O S T i SL A V U L Y A N O V S Ki U lusa l k urt u luşları için savaşan ü lkeler i n k a pit a l ist o l mayan yolda gelişmeleri sorunu, dünya k o mü nist ha rek eti i ç i n d e bir çok defa i n celen mişt i r. Bu mesele, d a ha , Komint ern' i n 1 920 y ı l ı n da k i i ki nci Kong resinde ele a l ı nmış b u l u n u yor d u . Kominter n ' i n sonrak i kongreler inde d e aynı konuya ş u veya bu ölçüde değ i n i l mişt i r. Sömürge bağ ı m l ı lı ğ ı nd a n kurt u la n ü l kelerin k ap it a list o l ma ya n yolda g e l iş me ler i görüşü, k o mü n i st ve işçi part iler i n i n 1957, 1 960 v e 1 969 y ı l larında Moskova'da y a p ı l a n u l uslara rası danışma topl a nt ı larında aşama aşa ma gelişt iril mişt i r. Ek onomik ba k ı md a n geri k a l mış ü l keleri n , kapit a l i st o l mayan gelişme yoluna geçmek olanak l a rına sa h i p b u l u n d u kları ve sosya list memlek et lerin yard ı miyle, önlerinde, sosya l i st t o p l u m k u rma perspekt ifleri n i n a çı ld ı ğ ı hakkındaki Ma rksist-Len i n i st t eori n i n doğ ru l u ğ u , Mogolist a n t ecrübesiyle ıspat e d i l m işt ir. Art ı k, sömü rg eci leri n Asya ve Afrika ü lkelerindeki polit i k egemen l i kleri çök müştü r. B u yü zden, ka pit a l i st o l mayan gelişme yolu sorunu, ş im d i , daha büyük bir pol itik ve prat i k önem k az a n m ı ş b u l u nuyor. Hôlen Asya ve Afrika memleket leri n i n çoğ unda kapit a l i z m , kurt u l uş l ar ı n d a n öncek i ne k ıyasla d a h a büyük bir hızla gel işiyor. N e var ki, k ur tulan ü l kelerin çoğ unda bu geliş me, d a r b i r çerçeve içine sık ı ş ı p k a l m ı şt ı r. H atta bazı ekonomi kol ları nda h i çbir k ı p ırt ı g örü lmemektedir . K u rt u l uşlarına kavuşmuş ü l keleri n , geri/ ik leri nden b i r a n önce s i l k i n meleri n i sağlayaca k, y e r l i v e yabancı kapit a l i z m i n ekonomik v e sosyal y a p ı d a ü stünlük elde et mes i n e i mk ô n vermeyecek g enel a nt i -kapit a li st t ed b i rler va rdır. iyi a m a , her memleket i n sosya l -ekonomik ve polit ik g e l i ş me koş u l l a rı birbirinden fa rk l ı d ı r, her u l u sa l devlet i n sınıfsa l ve polit i k güc leri a rasındaki o ra n d a aynı değ i ld i r. Kapit a l i st ol mayan gelişme yol u n u n ş u veya b u n itel i ğ i , çeşitli memleketlerde başka başka biçi m lerde ortaya çık a r. Bu yüzden, genel a nt i- kapit a l i st t e d b i rler, her ü l ke n i n konkre koşul lar ı ndaki bu öze l l ik l er e g öre uygu l a n ır . K u rt ul a n ü lkeler i n sosyal ek onomik yap ı l a rı birbirinden fa rk l ı d ı r. B u d a kapit a l i st olmayan gelişme y ol u metotları n ı n çeşit li l i ğ i n i gerektirir. Kurtu l uşlar ı n a yeni k avuşan ü l ke lerin sosya l -ekonomik ya pı larında kabile, pat riarka l -feoda l ve - en fazla yayg ı n olan- kü çük mal ü ret i mc i l iğ i , u lusa l özel kapit a l i st işlet meci l i ğ i , şeh i r ve köylerde yabancı kapit a l i n ö z e l kapit a l i st işlet meci li ğ i v e devlet kapit a lizmi yan yana b u l u n u rl a r. Kapita l i st ol mayan gelişme yol u n a g i ren bu ü lk el erde, kapit a l i st o l mayan devlet sekt ö rü de ort aya çıka r ve g i derek sonu ç beli leyici bir d u ruma yü kselir. 732
B u derecede çeşitli sosyal yapılara sa h i p olan ülker i n kapita l i st o l mayan gelişme yolu sor u n lar ı n ı n , şüphesiz ki, kendi koş u l lar ı içinde i ncelen mesi ıôzı mdır. Fakat bu iş, kend i l i ğ i nden de a n laşı lacağ ı g i bi, bizi m ödevi m i z değ i ldir . B u yazıyla g ü d ü len a ma ç, öze l l i kl e ta rım ekonomisine daya n a n , kapita l i z m öncesi i l işki ler i ç i n d e b u l u n a n veya kapita l izme h e n ü z geçmiş ola n ü l keler i n genel n itel ikler i n i ve gelişme ka n u n l a rı nı ortaya koyma ktır . B u n lar , sömür g eci ve feodal d üzenden miras a ldı klar ı çeşitli ekonomik ya pılı bir topl umsal-ekonomik k ur u l uşa sah i ptirler . Kapita list geliş meni n a n ca k i l k aşa ması ndadır iar . Sosyal i ler leme yollar ı n ı n önemli özelli kler i vardır. B u öze l l i kler i yüzünden, sosya lizme doğr u iler leme yolları «ka pita l ist olmayan gelişme yolu» ter i miyle ifade ed il mektedir .
«Kapitalist olmayan gelişme yolu» teriminin muhtevası Nedir bu «kapita l i st ol maya n gelişme yol u,, ? Daha doğr usu, «kapita l i s t o l mayan g e l i ş m e yol u» d e n e n , bu, ta m a m iyle gerçek olayı n ka n u n lar ı ve kar a kter isti k çizgi ler i neler d ir ? i l k sor uya çeş itl i ceva plar ver i lebi lir . Fakat, u l usal demokratik devr i m i n şu veya b u aşamasında, b u ceva plar, Asya ve Afri ka ' n ı n gelişmekte olan ü l keler i n i her an kap ita list olmayan gelişme . yolu a lter natifi ne yöneite n objektif etke n i n bütü n yönler i n i a çı klayamaz. Bu memleketler, tek n i k, ekonomi ve kü ltür a l a n lar ı nda ger i ka l mı ş l a rd ır , halklar ı n ı n b i l i n c i n e gelenekler hôki mdir, çağdaş sın ıflara v e bu sın ıfları n belir l i a l ış ka n l ı k ve kur u l uşlar ı na sa h i p değ i l d ir ler . Kendi lerini sosya l izme götürecek çeşitli yollar la, onları n, tam u l usal ve b u ar ada ekonomik bağı m s ı z l ı k istekler i ara sında sıkı bir bağ l ı l ı k va rd ı r. B u yüzden , ta biatiyle, kapital i st ol maya n gelişme yol u n u n özel çizg i l er i , i l k önce, e mperya lizm v e kapita l izme bağ ı m l ı ekono miler i n i yıkma sür ecinde, işçi s ı n ı f ı n ı n yönetimi olmadan ve kapita l i z m yol u n d a n değ i l , başka yol lar d a n sosya l i z me geçiş sür ec i nde, bu yıkma ve geçiş süreçler i n i n kend i n e özg ü politik yöneti m i nde beli rmektedir. Kapita list ol maya n gelişme yo l u n u inceleyenlerden b i r çoğ u, anti -ka p ita l i st bir kara kter e sah i p bu sosya l -ekono m i k dönüşümün, böyle ülkelerde, proleter olmayan ve yar ı - proleter gücler i n yöneti minde ger çekleştirt lmekte old u ğ u n u ve bu g i b i yöneticiler i n , bu yola özg ü bir öze l l i k teşkil ett i ğ i n i belirtmektedirler. Fakat bu d ur u m , el betteki, doğr u l u ğ u ıspat e d i l m iş olan ş u pr ensibe aykır ı değ i ldir : B ütün ül kelerde ve b u arada, ka pita list gelişme yol u n u atl ıyar a k sosya l izme yönel miş olan mem leketlerde, ancak, b i l i msel sosya l i z m temeli üzer i nd e ve emekçi köyl üler l e g ü c l ü bir ittifak kuran i ş ç i sı nıfı n ı n yöneti m i n de sosya l i z m i n zafer i sağ la� a bi l ir . Anti -kapita l i st dönüşümleri ger çekleştirmeye koyulan devr i mci u l usa l demokratik i ktidar , elbette ki, işçi s ı n ı fı n ı n d i ktatoryası değ i ldir v e bu i kti dar ı n yen i top l u m meydana getir mek için g i riştiği işi başariyle ta m a m l a ma gara ntisi ne kendi ya pısında, ne sosyal m u htevasında, ne de politika ve ideoloj isinde var d ır . B i l in d i ğ i üzer e, a nti-feoda l , a nti- e m peryalist ve a nti733
kapito l ist niteli kte dönüşümlere başlayan r eji m ierde, bunl a r ı n g ere k politik yapıları ve gerekse yöneticileri , işçi sınıfına , h a l k ı n emekçi tabakalarına dayan mad ı kl a rı için, zaman zaman iç zayıfl ıklar beli rir. D ü nya sosya list siste m i n i n doğ u ş u ve boşQo riyle gel i ş mekte olması, çoğ ı mızın geliş mesind e sonuç bel i r l eyici, son derecede öne m l i rol oynayan bir ko n u nud u r. B u sistem mevcut o l masayd ı , halkların, i lerici ve b i l i n çl i g üclerin, ka pital ist gel işme aşa m a s ı n ı atlayarak veya kısa ıta ra k sosya l izme geçme atı l ı m ları, sübjektivizm v e ütopi çerçevesi ni aşamazd ı . işte bu yüzden za m a n ı m ı zda, işçi sınıfının d olaysız yönetimi o l mada n a n ti-ka pita llst d ö n üşü mleri n ya p ı l a mıyoca ğ ı tezi, darg örüşl ül üğ ü n d a mg a s ı n ı taşımaktad ır. B u görüşe göre, ü reti m g ücleri kapita l i st g e l i ş m e aşaması n d a n geçmed en veya işçi sınıfı i ktid a rı ele a l mada n , geri ka l m ı ş ü l kelerin, sosya l izme d oğ ru i l k anti-ka pita list ted bi rler o l ma ları ve başariyle gerçekleşti rmeleri i mkô nsızd ı r. B i rinci t ez, Ma rks ve Engels'in iyi b i l i nen ta rihsel a raştırmal a riyle çü rütÜ l müştür. Bu incelemelerden onlar, şu bili msel sonucu çıkarmışlord ı r: Geri kal mı ş ü lkeler, gelişmiş d evletlerd e i kt idara geçen proleta rya n ı n yard ım ları sayesinde, «ka pita list cehen nemi»nden geçmeden d e sos ya lizm e doğru i lerleyebili rler. Lenin de «Devri m i m i z üzerine» ad l ı makale sind e aynı son u ca varmıştı r. ' i kinci tez, sosya l -ekonomik a land a önemli dönüşümlerin ger m ekte old u ğ u birçok ü l ked e elde ed ilen tecrübelerle, komün ist parti leri n i n progra mlarında yer ala n prensiplerin karşılaştı rı l ması n ı gerektir mekt ed i r. Yeri g e l mişken ş u n u do hatırlatal ı m ki, V. i. Leni n , «Bizi tehd it eden felô ket ve o n u n la nasıl savaşmalıyız» ad l ı eserinde ş u prensibe d ayan maktad ır: Gerçek devrimci demokrasi, bu d ur u m u n u korud u kça, köklü sosya l -ekonom i k dönüşümler yol u n d a n yürümek zorundad ı r, başka yola sapması i mkônsızd ı r. B u ü l kelerin sosya lizme yöneld i klerini bel i rtirken, b u n u n , kapita l i st ol mayan gelişme yolu olduğ u n u görmezlikt en gelmek d oğru mud u r? Hayır, d e ğ i l d i r. Biz, «kapitalist o l mayan gelişme yolu» terimini şu a n l a mlarda k ul la n ı yoruz: ekonomik alanda geri ka l m ı ş ve kapita l izmin bütün aşamala rı nd a n geçmemiş olan h a l kl a r ı n , a ncak, kapit a l i z m kaza n ı nda kaynad ı ktan sonra sosya l izme vara bilecekleri g örüşünü, bil i msel sosya l izme tamamiyle uyg u n olarak, şiddet le redded iyoruz ; demokratik, anti-emperya list ve anti-feoda l dönüşümlerle, ve aynı za manda, yabancılara , komprad orlara ve u l usal b u rjuvaziye ait büyük kapit a l ist mül kiyeti ortad a n kaldırmak s u ı etiyle sosyal izme doğru geçiş hareketi, - henüz işçi sınıfı n ı n d olaysız i ktidarı kuru l ma m ış, o l masına 734
rağ men - yalnız, proleta rya n ı n , p roleter o l mayan ve yarı- proleter emekçi y ı ğ ı n l a r ı n ı n desteği ile gerçekleşti rilebi l i r ; d i yoruz k i , ş u veya b u ülkede, «kapitalist o l mayan gelişme yol u»nda sosya l izme doğ ru g i rişilen ha reketin daha başlangıcı nda, b u ha reket için n i s peten elverişli objektif ve sübjektif i ç ve d ı ş koş u l la r yaratı l maktadı r ; b u g i b i ü l kelerin devri mci yöneti mi, Ma rksist- Len i nist b i r yöneti m olma makla beraber, ya l n ı z anti-emperyal ist değ i l , aynı zamanda a nt i - kapita l i st o lanaklara da sa h i ptir. B u olanakların pratik a l a nda gerçekleştiri l mesi, b u yöneti m i n , mantık; v e tarihsel zoru n l u k l a r ica bı , bili msel sosya lizme ya k ı n laşma s ı n ı gerekti rmektedi r ; kapita l i z m i otlayan veya kapita l i z m i n g e l iş mesini önemli derecede kısa l ta n ü l kelerde sosya l i z m i n madd i -tek n i k teme l i n i v e sosyal yapısını yarat mak u z u n süre l i , ka rma ş ı k ve güç bir iştir, çok g üçtür, çünkü ka p ita l i z m i n geliş mesi s ı rasında meydana g e l e n sosya l i z m i n m a d d i v e sosyal koş u l la rı onlarda ya h i ç yoktur, ya da noksa n d ı r. B u güçlü kler ancak gerçek bir devri m sürecinde ortadan ka l d ı r ı l a b i l i r; bu ü l kelerin sosya l izme doğru hareket i n i ve bu yoldaki teh l i keli eğ i l i m lerin ta m za manı nda ortadan ka l d ı rı lmasını g üven altına a l a bi lmek için, emekçi yığınlarının temel çıkarlarına u yg u n ekonomik ted birler a l ı p g erçekleşti rmek, büyüyen işçi sınıfına v e emekçilere demokrati k özg ürlük ler, sen d i ka l a ra ve politi k örgütlere haklar sağ lamak, politik örg ütlere devlet yöneti minde serbest politi k rol oyna ma olana kları vermek, b i l i msel sosya l i z m ta rafta rla r ı n ı n , i lerici sendikaların ve toplu msal örgütlerin baskı a ltında tutu l malarına müsaade etmemek, devlet a paratı n ı , orduyu ve polisi, i ktidar pa rtisi örg ütleri n i itibarını yitirmiş ve genel olara k devri mci dönüşü mlere düşman kişilerden temizlemek gerekir. I leride sosya lizm kurucu l u ğ u yol u haline gelebilecek kapita list ol mayan geli!ime yolu, geniş emekçi yığ ı nlarına demokratik h a k ve özg ü rlükler sağ l a n ma s ı n ı , karşı devri mcil iee ve i rticaa ka rşı azimli b i r pol iti ka yürütül mesi n i , sosyal i st cephesi ü l keleriyle sıkı b i r işbirliği ya p ı l masını zorun l u k ı l m a ktad ı r. Kom ü n i stler, ka pita l i st olmayan gelişme yolundaki ü l keler yöneticilerinin ça l ışmalarındaki o l u msuzlu kları a rkadaşça ve yapıcı ola ra k eleşti rmekte, fakat, i lerici tedbirleri n i , ortak d üşman e mperya l izme ve i ç i rticaa karşı savaşlarını desteklemekted i rler. Bu ü l kelerin yönetici leriyle candan b i r işbirliği yapma kta, devrimci-demokratik v e a nti -ka pita l ist progra mlarını sistemli ve en etk i l i bir şekilde gerçekleşti rmeleri için, onlara o l u m l u etkilerd e b u l u n makta d ı riar. Komünistler, bütün demokratik v e sosyalist olanaklarını k u l l a n a b i l meleri için i lerici rej i miere ola nca g ücleriyle yard ı m etmekte, biçi mlenmekte olan proletarya n ı n sı nıfsal çıkarları n ı azimle koru makta d ı rlar. 735
Ma rksist- len i n i stler ve onla rla b i r l i kte u l usal devri mci demokratla r, b i l i msel sosya l i z m ideoloj i si n i egemen ideoloji h a l i n e getirme ve işçi s ı n ıf ı n ı u lusal-demokratik devr i m i n yönetici g ücü d u rumuna yü kseltme sürec i n i , bu ka ç ı n ı l m a z ta ri h sel süreci a ncak bu suretle h ı z l a n d ı ra b i l i rler. Işçi s ı n ı f ı n ı n öncüsü olan parti, d evri mci anti-emperyalist ve a nti - ka pitalist cephenin çerçevesi içinde çet i n b i r m ücadele y ü rütme l i d i r. Ancak b u sayede i ş ç i sı nıfı yönetici bir g ü c ola b i l i r. Fakat, mem leket ça pında devrimci cephen i n kurula b i l mesi için işçi sınıfının öncülüğü ön şart değ i l d i r. Görüldüğü g i bi, «kapita l i st o l mayan gelişme yolu» teri m i , sömürg eci l i ğ i n geri bıraktığı ü l kelerin sosya lizme doğru ha reketlerın i n bel l i başlı özel l i kl e r i n i kapsam a kta d ı r. B u öze l l i kler, egemenl i ğ i n i kuran kap ital i st e ko n o m i sistem i n i n v e n i s peten gelişmiş üreti m g ücleri nin değ i l , burjuva öncesi i lişkilerin, kapita l i z m i n başlangıcındaki i l işki lerin veya gelişmemiş ka pita l i st il işkileri n i n ve ü reti m g ücleri n i n , u l u s la ra rası devrim s ü reci n i n yeni koş u l ları i ç i n d e v e d ü nya sosya list sistem i n i n a rta n etki leri a l t ı n d a sosya lizme doğru geçişlerine ait genel ka n u nların bel i rti leri d i r. «Kapita l i st o lmayan gelişme yolu» uydurma b i r terim d eğ i l d i r, derin a n l a m ı olan reel b i r topl u msal olayın ifadesidir. Zamanı m ı zda bu yol üzeri nde derin i ncelemeler ya p ı l madan u l usal kurt u l uş devri m i n i n ve bu devrimden daha yü ksek aşa maya geçişin hatasız bir politik doğrultusu hazırlana maz. Halen, bu yolda yü rüyen ü l kelerin sayısı çok değ i l d i r. Fakat, k a p ita l i st o l mayan gelişme yolu, Asya ve Afrika h a l kları n ı n büyük çoğ u n l u ğ u n u n g enel perspektifi d i r, geçecekleri a nayoldur. Ç ü n kü bu, objektif tari hsel bir zoru n l u ktur. Kapita l i z m i n dengesiz gelişme ka n u n u bu yol için gerekli objektif koşulları hazı r l a m a ktadır.
Kopitalizmin dengesiz gelişme kanunu ve kapitalist olmayan gelişme yolu D ünya kapita list ekono misi n i n kapsa mı i çindeki ü l kelerin ekono m i k ve politi k g e l işmelerin i n dengesizl i ğ i , «kapita l i st o l mayan Y91» dan sosyalizme doğru tari hsel gelişme olanaklarını yarata n en önemli objektif koş u l d ur. Emperya l i z m devrinde d ü nya kapita l i z m i n i n genel ka n u n u olan b u dengesi z l i k, kapita l i z m i n h i ç ol mazsa orta derecede g e l iştiğ i b i r tek ü ı kede sosya l izmin zafere u laşması olanağına objektif şekilde bağ l ı d ı r. Sosya l i z m i n i l k önce bir ü l kede ( 1 91 7'de Sovyetler B i rliğ i'nde) g erçekleş miş olması bunu doğ ru l a ma ktad ı r. Ne var ki, belirti len d engesiz l i k, kurtulan ü l kelerin, - kendileri n i em perya l i z m mengenesinden kurtarmak i stiyorlarsa - kapita l i st yolda gelişme denemesiyle i l g i lerinin kesin olara k kesi l mesi n i zoru n l u kı l ma kta d ı r. Çeşitli ü l kelerin ve bazı kıta ların kapita l ist gel işmesinde g itg i d e a rtan ve e mperya lizm devrinde alabi l d i ğ i ne gerginleşen dengesizli k, ekonomi k 736
ba kımdan en gelişmiş 8-1 0 kapita l ist ü l ke n i n bir kutu pta, en g eri ka l m ı ş 40-50 ü l ke n i n d e öteki kutupta topla n masına y o l açm ıştı r. Bu son u n cu lar, politi k bağ ı msızlığa kavuşmuş olmalarına rağmen, e mperya l i st sömürüye hedef ol maya deva m etmekted i rler. Kurt u l m u ş ü l kelerdeki u l usal -demok ratik devri mlerin ş i m d i k i aşamada a maçları, elde ettikleri politik devlet bağ ı msızlığı i le h ô lô sürüp g iden d ünya em perya l i z m i n e ekono m i k b.a ğ ı m l ı l ı kları a rasında g i tti kçe derin leşen ve a rtan çelişkiyi ortadan ka l d ı rmaktır. Bu çel işkin i n çöz ü m yol u ikid i r : kapital i st y o l v e sosya l i z m yol u n u aça n kapital ist o l mayan yol. Kurtuluşlarına kavuşan ül kelerden çoğ u n u n yönetici b u rj uva çevreleri, b u çel işkiyi kapital ist gelişme yol undan (devlet sektöründen yard ı m gören özel teşebbüs temeli üzerinde kapita l i st sanayileşme, yaba ncı biri k i m kaynakl a r ı n ı n memlekete çeki l mesi, yarı feoda l toprak sa h i pleri n i n burj uva laştı r ı l ması yol undan) çözmeye ça lış makta d ı rlar. B u kapitalist yol u n karşısındaki metot da şud u r : Burj uvazi ile büyük topra k sa hi pleri n i , tekel lerinde b u l u n d u rd u kl a rı i ktidard a n uzaklaştı rma k, u l usal -demokratik devrimi derin leştirmek v e kapital i st g e l i ş m e yol u n d a n gitg ide uzaklaşmak y a da başla ng ıç, man ifaktür aşa masın d a n kapita l i z m i n sonra ki, d a ha yüksek a şa masına geçme tecrübelerine hiç g i rişmemek. Kapita l i st o l mayan yol, hiç şüphe yok ki, sosya lizme ve sosya l ist yola aykırı değ i l d i r. Tam tersi ne, kapita l i st o l mayan yol, a z gelişmiş çeşitli yapı l ı ekonomi koşu l ları içinde sosya l izme geçiş başla n g ı c ı d ı r. ate ya ndan, pro leter olmayan emekçi yığlnlartntn devrimci diktatoryası olan ulusal de mok rasi, kapitalist olmayan yoldaki gelişmenin başlangıçta en elverişli politik biçi m i d i r. U l u sa l demokrasi, gelecekteki sosya l ist de mokrasiye aykırı d üş mez ve politik i ktida r ı n , bel i rl i koş u l l a r içinde işçi s ı n ı f ı n ı n eline geçmesi olanakları n ı orta d a n ka ldı rmaz. B u konu ile bağ l ı olara k şunu da bel i rtmek gerek i r : Kapita l i st o l mayan gelişme yol u problemi i nceleni rken , yüzyı l l a rı n m i rası olan gerika l m ış l ı ğ ı orta d a n ka l d ı rmak i ç i n , yal n ız, objektif ekonomik ihtiyaçlar üzeri nde d u r makla yeti n i l memel i d i r. Z i ra bu mesele a paçık orta d a d ı r ve i spatı na i hti yaç yoktur. Ası l mesel e, b u geri l i ğ i orta dan ka l d ı racak reel olanakların a ra n ı p b u l u n ması d ı r. Bu işte, ü reti m g ücleri n i n gelişme d üzeyinden, mev cut doğal kayna kla rla emek kayna'kları ndan yararla n ı l m a l ı d ı r. Mesele n i n böyle kon kre tarihsel koş u l l a r içinde ele a l ı n ması son u c u nda ş u gerçekler apaçık meyd a n a çı kmaktadı r : Za ma n ı mı z ı n d ü nya kapita l i z m i , eski sömürgelerle ya rı-sömürgelerde geri li ğ i ya l n ı z deva m etti rmekle kal mamakta , aynı za manda, ilerlemiş ü l kelerin d üzey i n e yükselme perspek tif/erinden yoksun ederek onların i leri doğ ru gel işmeleri n i engel lemekted ir. Kapita l i z m i n dengesiz geliş mesi nden, b i r avuç e mperya li st devlet g itti kçe daha fazla kendi çıka rına yara rl a n maktad ı r . Buna ka rş ı l ı k , ekon o m i k a l a n d a a z g e l i ş m iş ü l keleri h ı zla daha da gerileten b u dengesiz gelişme, 737
geri ka l mı ş l ı ğ ı yeni prensiplerle ortadan kaldı rma ola naklarını ısra rla gerekti rRlekted i r. Dünya kapita l i z m i , e mperya lizm aşa ma larındaki geliş mesi n i n i ç ka n u n l a rı gereği nce, bu ü l kelerin ekonomik bağ ı msızlıkları n ı n başlıca d ü ş m a n ı olagelmiştir. Kapita l i st aşa m a l a rdan g eçmemiş olan ü l keleri kapita lizmden kop maya iten asıl sebep de b u d u r. Gerika l mış ü l kelerin kapitalist o l mayan yola geçmeleri veya kapita l ist yolu kısa ltmaları olanakla rı n ı n mevcut b u l u n d u ğ u n u ı spat eden en önemli teorik sonucu ka b u l etmemek ve aynı zamanda, geliş mekte olan ü l kelerin özel şa rtlarına Batı Avrupa ü l kelerindeki klôsik gelişme şeması n ı uyg u l a maya çaba l a mak, h iç. ş ü p h e y o k ki, Asya v e Afrika'daki ekonomi a l a n ında a z gelişmiş ü l keler için sosya l i z m olana kla r ı n ı n b u l u n ma d ı ğ ı ve sosya l i z m i n onların g erçeklerine uymadığı (bir zamanlar Ka utsk i ' n i n yap tığı g i bi) bu ü l keleri önceden kapita l i z m kazan ı nda kayna maya dôvet etmek gerekti ğ i h a kkı ndaki g örüşleri ka bul etmek demektir. Batı kapita lizmi yolunda gelişmeyi öng ören şema n ı n , kurtul uşları na henüz kavuşmuş ü l keleri yeni-sömürgeci l i k esaretine sürü kleme perspektifleri açt ı ğ ı n ı gör memek i mkônsızdır. Neteki m , bu d u rum bazı ü l kelerde bir gerçek halinde gözler önünded i r. Kapita list o l mayan gelişme yolu ile proleta rya n ı n yöneti minde y ü ksek bir gelişme d üzeyine u laşmış sosya l ist gelişme yolu a rasında pratikte büyük fa rklar var d iye veya kaçı n ı l maz başa rısı zlı klar ve yen i lg i ler yüzün den, gerika l mış ü l kelerin kapital ist olmayan gelişme yol undan vazgeç meleri, kapita l i z m i n çök ü ş ü n ü ya kın laştırıp çabuklaştıran objektif ka n unları bilinçli ola ra k k u l l a n ma kta n vazgeçmek demektir. Yine bu, b i l i msel -tek noloj i k devrim çağ ında dengesizliği d u rmadan a rt ı p keski nleşen dengesiz ekonomik ve politi k gelişme ka n u n undan, her şeyden önce, u l usal -kurtuluş ve u l u s l a ra rası sınıf savaşla rında politik alanda yararlanmaktan vazgeç mekti r. Halbuki b u dengesiz gelişme ka n u n u , k u rtuluşları na henüz kavuş muş bulunan ve toplu msal yoksu l l u k ve geri l i k kutbunu meydana getiren ü l kelerle, devlet-tekel kapita l i z m i n i n , gerek kendi ü l keleri n i n , gerekse yabancı ü l kelerin emekçi lerini em perya l ist metotla rla söm ü rerek tekn i k i l erlemeyi v e toplu msa l zeng i n l i ğ i temsi l eden y üksek derecede gelişmiş b i r avuç yen i-sömürg eci devlet a ra s ı n d a ki uçurumu a l a b i ld i ğ i ne deri n leştirmekted ir.
Devrimci dönüşümlerin beliibaşit özelliği U l usla ra rası Komün ist ha reketi tarafı ndan ortaya atı l m ı ş olan kapital ist ol mayan gelişme yolu tezi, yal n ı z tasviple değ i l , aynı zamanda, eleştiriyle, g üvensizlikle, u l uorta redle ka rş ı l a n mıştır. Bu tezi n muha lifleri nden b i r k ı s m ı na göre, proletarya, daha a n t i - koloni yal ist devri min i l k aşamasında hegemonya s ı n ı kurma l ı d ı r ; çünkü, prole tarya n ı n dolaysız hegemonyası olmadan köklü demokrati k reformla r 738
yapmak, daha sonraki sosyal dönüşümleri gerçekleştirmek i mkônsızdır. Demek ol uyor ki, bunlara göre, proletaryası ve komün ist parti leri bulun mayan ya da zayıf olan ve yönetici durumda olmayan ü l kelerin kapita l i st o l mayan yolda gel işmeleri d üş ü n ü lemez. Böyle görüşler, ulusal-kurtuluş devri mlerinin a ra -aşa malarını, geçiş aşa maları n ı , yarı-proleter ve proleter o l mayan emekçi y ı ğ ı n l a r ı n ı n ulusal kurtu luş ha reketindeki devri mci olana klarını küçü msemekted i rler. B u görüşler, za man ı m ızın karakteri n i , d ü nya sosya list sisteminin rol ü n ü küçü msemekted i rler, b u yüzden d e , kurt u l uşlarına kavuşmuş olan ha lklara , sosya l izme, ancak ka pita l i z m y o l u n d a n y ü r ü m e k suretiyle geçmeleri gerektiği fikri n i zorla ka bul ettirmeye ça lış makta d ı ri a r. Asya ve Afrika' n ı n birçok- memleketi nde işçi s ı n ı f ı n ı n sayıca a z v e hen üz biçimlenmemiş olması, küçük burj uva ta baka s ı n ı n bu sınıf içinde bulunuşu, Ma rksist Len i n i st partilerin tecrübesizliği ve hatta yokl uğu, kabile ve aşiretlerin fazl a l ı ğ ı , kast ve ta ba ka ilişkileri n i n büyük etki leri, dil çokluğu, u l usal i l işkilerin karmaşı k l ı ğ ı ve ni hayet d i n lerin ve ruha ni lerin geniş nüfuza sahip olmaları, sosya l ist fiki rlerin geniş y ı ğ ı n l a r tarafı ndan ben i msenmesi için özel şek i llerin b u l u n u p k u l l a n ı l ma s ı n ı zoru n l u hale geti rmekted ir. Yukarıda söz konusu olan görü�ler, işte bu gerçeği d e g ö z ö n ü n d e bul urıd urmuyorl a r. Kapital ist geliş meye y o l vermemek veya a rtık başlamış olan kapita list gelişmeyi ortadan ka l d ı r m a k için mücadele eden ilerici g ü clerin meydana getird i kleri anti-emperya list bloku n bir ifadesi olan u l usal demokratik d üzen, bu özel şeki llerd en biridir. Fakat, Len in'in belirt tiği g i b i , hangi memlekette işçi sı nıfı mevcutsa ve yeteri kada r g üclü ise, burj uva demokratik devri m i n i n yöneti m i n i ele a l ma k için m ü cadele edebi l i r ve etmesi de ı ô z ı mdır. Kapita l ist olmayan gelişme yol u konusundaki bu aşı rı devrimci görüşle birlikte, i l k bakışta ona taban tabana zıt görünen ve kapita list ol mayan gelişme yol u n u n u n başa rılarını olduğundan fazla gösteren, bu yolu sübjektif bir keyfi li kle sosya l i z m i n ya n ı n a koya n, sosya l i z m le bir tuta n bir görüş de yayg ı n bir hal a l makta d ı r. U l usal demok rasinin bazı ideolog ları tarafı ndan kabul edilen bu görüş, politik l iteratürd e geniş ölçüde k u l l a n ı l ma ktad ı r. Yine i l k bakışta su götü rmeı ve mantık bakı m ı ndan kusursuz g örünen bir tez ortaya konuyor : Za m a n ı mızda ya l n ız iki gelişme yolu vardır, bi r i sosya lizm, öteki de kapita l i z m yoludur. Oçüncü bir yol yoktur, deniyor. Evet, doğ rud u r bu. Oçüncü yol yoktur. Mantı ka n , ka pita l i st o l mayan yol kapital ist yol sayı la mıyaca ğ ı na göre, bunun sosya lizmle bir tutu l ması ı ô z ı m d ı r. Iyi a ma, bu a rada, a nti -emperya list ve a nti -feoda l dev ı i mi n gerçekleştiri i d i ğ i upuzun b i r tarihsel devre bir çırpıda ortadan ka l d ı r ı l makta d ı r. Halbuki, devri m i n sosya list aşamasına geçiş döneminin maddi, 739
k ültürel ve politik koş u l la rı n ı hazırlayan bu tarihsel devre genel olarak yıl l a rca değ i l , onla rca yıl s ürmekted ir. Kapita l i st o l mayan yol meselesi söz kon usu e d i l i rken, çoğ u zaman Orta Asya'daki Sovyet c u m h uriyetleri akla gelir. Fakat, sosya l ist sistemin dışın daki kapita l i st o l mayan gelişme yolu tezi yeni nite l i kte b i r olayd ı r. Kesin bir deyişle, Orta Asya c u m h u riyetleri kapita l ist o l mayan yolda değ i l , sosya li st yolda gelişmişlerd i r. O n l a r, proletarya egemen l i ğ i yöneti minde kapita l i st gelişme aşa masını atl a mışlard ı r. Büyük bir ta rihsel önemi olan b u i l k tecrüben i n bel irgin vasfı şud u r : Orta Asya ü lkeleriyle halkları, b u tecrübeye g i rişildiği za manla rda B ü y ü k Oktobr Sosya l ist Devri m i n i n yörün gesinde b u l u nuyor, Sovyet devletinin dolaysız ya rd ı m ı n ı görüyor, yöneti minden, devlet a pa ratından ve ord usundan yara rlan ıyor ve Marksizm Len i n i z m öğ retisine daya n a n siyasi pa rtinin ve kadrol a r ı n ı n öncülüğü a ltında b u l u n uyorla rd ı . Afrika ve Asya ü l keleri n i n tecrübeleri son ucunda 1 960 y ı l l a rı nda beliren kapital ist o l mayan gelişme yolu ile sovyet c u m h u riyetleri a rasındaki temel fa rk ş ud u r : kapital ist olmayan gelişme yol u n u seçen ü l keler d ünya kapital ist pazarından ayrı l ma m ı ş l a rd ı r, sosya l ist cepheye g i rmemişlerd i r, sosya l i z m siste m i n i n bu ü l kelerdeki etkisi ve desteğ i, proletarya i ktidarı n ı n a ra cı l ı ğ ı ile gerçekleşti r i l memekted ir. Dünya sosya list siste m i n i n u l uslara rası a landaki ödev i , i lerici rej i mieri em perya l ist sa l d ı rısından korumak, onlara büyük ölçüde ekonomik, poli t i k v e askerı yard ı m la rda b u l u n ma ktır. Bu yüzden d ü nya sosya l ist sistemi, kapitalist o l mayan gelişme yo l u n u b i r d ereceye kadar g üven altına a l ma ktadır. Bu sistem, ta rihsel gelişmenin sonuç beli rleyici b i r etke n i h a l i n e gel meseydi , kapita l ist olmayan yol ortaya çıkamazdı. Fakat, sosya l ist ü l keler, kapitalist o l mayan gelişme yol undaki memleket Ierin ekonom i k gelişmeleriyle i l g i l i bütün soru n l a rı çözme olanaklarına sa h i p değ i l d i rler. B u memleketler, d ü nya kapitalist paza rına bi rçok bağlarla bağ l ı d ı riar. B u n u ya ! n ı z uzun b i r tari hsel devre boyunca meydana g elen g elenekler değ i l , aynı zamanda onların ekonomik i lerleme i htiyaç l a rı gerekti rmekted i r. Dü nya kapita l i z m i n i n ekonomik etkileriyle birlikle politik etki leri n i n de sürüp g itmes i n i n nedeni işte b u d u r. Ve ka pita list a l mayan gelişme yol u n d a k i ü l kelerin her iki cepheye daya n a ra k bir denge k u r maya ça l ı ş ma l a rı bir dereceye kadar bu d u ru m la rından i leri gel mekte d i r. Böyle olma kla bera be r, yine aynı d u rum, kapital ist olmayan rej i m Ierin, e mperya lizme karşı sistemli b i r m ü cadele yü rütmelerine, sosya list (i lkelere karşı sempatilerinin a rtmasına, u l uslara rası alanda sosya l ist ü l kelerle işbirlikleri nin g en işleyip a rtmasına yol açmakta d ı r. Kapita l i st o l mayan yoldaki ü l kelerden bazıların d a birbirine zıt sınıflar (burjuva ve proletarya) ve bunların pa rti leri ya zayıftır yahut hemen 740
hemen hiç yoktur. Bu yüzden küçük b u rjuva ayd ı n la rı ve çoğ u za man i lerici. demokrat su baylar. egemen politik g üclerdir. Kararsızlık. i kircimlik. s ı k sık eğ i l i m değiştirme zaafı. kôh emekçilerin mevzi lerine geçme. kôh burj uva saflarında yer a l ma cibi liyeti. küçük b u rj uva ay d ı n l a r ı n ı n belirg i n vasıfla rıdı r. Ka pitalist o l m ıyan gelişme yolu koş u l l a rı içinde b u l u nan. s ı nıfsal uyuşmazlı kları henüz yeteri kada r o l g u n laşma m ı ş ola n v e g enel u lusal ödevleri henüz ön pla nda g elen top l u m la rda b u a ra -tabaka belirli bir istikrar kaza n ı r. Askeri g üclere v e tek partili rej i m iere sırtı n ı daya mak su retiyle. birbirine karşıt eğ i l i mler a rasında uzu nca bir za man bir denge ku rmak ve sın ıfsa l özelliği nden hiçbir şey I<oybetmeden. bütün u l u s u temsil etmek i m k ô n ı n ı elde eder. Ne var ki. devri min genel demokratik ödevieriyle sosya l ist ödevleri a rasındaki n i spet d eğ iştiği zaman ve devri mci g üclerle gerici g ücleri n çatı'ş malarına yol açan askeri ve sosyal bunalımlar s ı rasında. birbirine ka rşı t gücler a rasında denge kurmak g üçleşir ve küçük b u rj uva ta bakası. eninde son unda b u karşıt g üclerden birini seçmek. o n u n saflarında yer a l ma k zorunda ka l ı r. iktid a rd a b u l u n a n k üçük burjuva aydınları h a n g i sınıfın çıkarların ı tem si! ederler?
Ulusal-demokratik iktidann smifsal karakteri Ma rksist literatür. u l usa l -demokratik devleti. kendi çıka rları n ı . sosyalizme doğ ru bağ ı msız. i lerici sosya l -ekonomik gelişmede gören proleter. yarı proleter ve proleter o l mayan emekçi sosyal grup ve taba ka l a rı n ı n devrimci d iktatoryası olarak beli rlemektedi r. Genel hatlariyle a çı k olan b u değer lendi rmede. birbirine sıkı sıkıya bağ l ı iki mesel e tamamiyle ayd ı nlatı l m a m ı ş d urumda kal makta v e tartışma konusu olmaktadır. B u n la rd a n birisi. u lusa l burjuva z i n i n anti-emperya list. yu rtsever ka n a d ı n ı n bu i lerici g ücler blokuna a l ı n ı p a l ı n mayaca ğ ı . ve ikincisi d e. blokta k i m i n yönetici olacağı meselesidir. Kapita list o l mayan yolla sosya lizm yol u n u bir tuta n l a ra göre. u l usal burj uvazi. u l usal g ücler ittifa kına a l ı n ma ma l ı ve yönetic i l i k rol ü emekçi l ere verilmelidir. Ulusal demokrasi ideolog l a rı da bu görüşü destekler mahiyette fikirler i leri s ürmekted i rler. Ne va r ki. ul usal b u rj uvaziye mensu p tabaka lard a n hiçbi rinin. sosyal i lerlemeye yönelen devletin yönet i m i n e şimd iki aşa mada katı l ması na razı o l m a m a k . hiç ş üphesiz ki. doğru değildir. Çünkü. bidnci. kapitalist olmaya n g elişme yol u n u n tarafta rları. b u g ü n a nti-emperyalist. g e n e l demokratik ödevleri g enel hatla riyle çöz ü m lemektedi rler. U l u s a l burjuvazi n i n anti-e mperyalist kesimi de (ya n i küçük ve orta burj uvazi. tüccarlar. el emeğ ine dayan a n atelyelerin . küçük ve orta işletmeleri n sahi pleri de). yukarıda söz konusu ola n ödevlerin çözü m ü i l e yakından i l g i l i d irier. B u nda onların d a çıka rları vardı r. 741
Ikinci, u lusal burj uvazi n i n zayıflığ ı yüzünden, o n u n belirli çevreleri, ka pital ist o l mayan metotlarla u lusal ekonomi yaratı lmasına yakın bir i l g i d uyma ktadıriar. Iş letmeleri m i l l i leştirme v e özel teşebbüsü s ı n ı rland ı r ma tedbirleri u l usa l burj uvazi n i n bütün tabaka l a rı n ı içine a l m a ma kta , orta ve küçük tabakalarına belirli bir ça l ı ş ma a l a n ı b ı ra kmakta d ı r. Kısacası, u l usa l burj uvazi n i n bir kısmı n ı n i lerici g ücler blokuna katı labil mesi için objektif koş u l l a r mevcuttur. Küçük burj uva sivil ve ask � r ayd ı n l a r tem silcileri n i n i ktida rda olması da, u l usa l burjuva z i n i n politik n üfuzu n u n d esteklenmesine v e hatta kuvvetlenmesine olanaklar sağla maktadır. B u yüzden, u l u sal-demokratik rej i m l erdeki i ktidarla rın s ı n ı fsal karakteri söz · konusu o l u rken, u lusa l burj uvaziyi baştan aşağı küçü msemek doğ ru o l masa gerek. «Burj uvazi siyasi i ktidarı tekelinde b u l u n d uramaz» demek, belki d e daha yeri nde o l u r. Böyle bir d urumda, kapita l ist o l mayan gelişme yolundaki ü l kelerde u l usa l b u rj uvazi n i n hegemonyasına son veri l i r a m a , b u rj uva yine de y e r l i yerinde ka l ı r. Ç ü n k ü , ş e h i r v e köylerde o n u n kökeni olan küçük ve orta kapita l ist sanayi i n i n temellerine dokun u l ma mışt ı r ve hatta (Birleşik Arap C u m h u riyeti ve Su riye g i bi) bazı ü l kelerde bu sanayi kuvvetlendiril miştir. B u d a göstermekted i r ki, burj uvazi i ktidardan ta mamiyle uza klcştı rı lmamış, emekçiler bütün eğeme n l i ğ i ellerine a l ma m ı ş l a rd ı r. Başka türlü bir yorum, b u rj uvaz i n i n top l u m ve devlet üzerindeki etkil eri ni ve ayn ı zamanda b u rj uva taraftarı eğili mleri açıkça küçüm semekten başka bir sonuç vermez. Bazı kapita l i st o l mayan gelişme yolu ideolog ları n ı n ortaya attı kları görüşleri de aynı metotla değerlend i rmek ıôzı m d ı r. B i r k ı s ı m Asya ve Afrika memleketlerinde i leri sürülen bu görüşler, sadece gelecekteki politik gelişmeleri n eğili m leri olara k d ikkate a l ı n ma l ı d ı r. Kapita l ist olmayan rej i m ierin s ı n ı fsal karakterleri n i n iki öze l l i ğ i va rd ı r. B u n la rdan birincisi ş ud u r : Emekçilerle küçük ve orta b u rj uvazi bloku n u n siyasi temsi lci leri, öncel ikle k ü ç ü k burj uva ta bakaları (ayd ı n l a r) d ı r. i kinci özel liği de ş u d u r : B u g i bi ü lkeleri n çoğ u n d a , s ı nıfsal i l iş k i lerin o l g u n laşmamış olması yüzünden, sınıfsal örgütler ya birbirlerinden ta m a m iyle kopuk d u rumda d ı r, ya da aralarındaki bağ la r zayıftır. Esasen bu g i bi örgütler (eğ er varsa), küçük burj uva ayd ı n ları n ı n emri altı nda b u l u n ma ktad ı r. Devlet, pa rti, ordu ve ekonomi a pa ratında kilit nokta larını (kumanda mevki lerini) elleri n e geçirmiş olan küçük burj uva ayd ı n ları, temel top l u msal s ı n ıflar karşısında, geçici bir eylem serbestliğine sa hip ti rler. B u yüzden , devletin a l d ığ ı ted birlerin baz ı l a rı emekçi sosyal tabaka ların çıkarları na uyg u n d u r, bazı ları da ka rşıttı r. B u d u ru m , devlet egemen l iğ i n i n sınıfla r-üstü bir ka ra kter taş ı d ı ğ ı haya l i n i ya ratmakta d ı r. Ka pita list olmayan gelişme yol u n u n ideolog l a rı n d a n bir kısmı, soi1 za man la rda bili msel sosya l izme, öze l l i kle s ı n ı f sava ş ı n ı n ka bul edil mesiyle 742
i l g i l i önemli meseleye yaklaşma eği l i m i göstermişlerdir. Fakat, bu görüşleri b i l i msel sosya l i z m saymak, bize göre, doğru değ i l d i r. Zira, kapital ist ol mayan gelişme yol u ta rafta rları, temel ideoloj i k sorun l a rda küçük burj uva ideoloj i s i mevzi lerinden ayrı l m l'ş değ i ld i rler. Onların varl ı ğ ı n ı ka bul etti kleri s ı n ı f savaşı, Su riye v e Cezayi r'de o l d u ğ u g i b i , henüz, i lerici a nti-emperya l i st g üclerle u l u sa l -demokratlar ve kom ü n i stler a rasında bir blok kurulması meselesinde bile uyg u l a n ma makta d ı r. B u n l a r, böyle b i r blok kurulmasına yanaşma makta, komünistlerle işbirliği olanaklarını b i l e b i l e dara ltma kta d ı rlar. H a l b u k i f i i l iyatta bu işbirliği için sonsuz i mkôn l a r va rd ı r. Siyasi deklarasyon lara bakı l ı rsa, kapital ist o l mayan rej i mierd e işçi ve köylülerin rol leri a rtmıştır. Halbuki, esas işçi ve köyl ü y ı ğ ıin ları pratikte henüz devlet egemen l i ğ i n i n uzağ ı nd a b u l u n ma kta d ı riar. i ktidarda bulunanlar halk yığ ı nlarından korkuyorlar. U l usal l iderlerden çoğ u bu ha sta l ı ktan k u rtu l ma mışlardır, işçiler ve ko mün istlerle zaman zaman işbirl iğ i yapıyoriarsa da, o n la ra g üvenmemekte d i rler. Devri mci ayd ı n la rı n bi rçok temsi lcisi, belirli koş u l la rda, hiç ş ü phesiz ki, Marksizm-le n i n i z m mevzi lerine geçe b i l i r. N e va r ki, bununla, ha reketi n, bir bütün olara k ulusal-demokratik devletin, küçük burj uva parti si olara k kalan i ktidar partisinin sosyal teme l i n i değiştirem�zler. B u yüzden, ayd ı n ların e n i y i temsi lcileri n i n bazı sorun l a rda Marksizm-len inizm mevzilerine geçmeleri çok önemli, hatta a rz u ed i l i r b i r şey olsa da, dayanaksız ve geri dönüşlü olduğu için, bununla, ulusal-demokrati k pa rti asla bir Marksist L.eni nist pa rti h a l i n e gel miyecekt i r. B ütün mesele, pa rt i n i n sınıfsal b i r temele sa h i p olması d ı r. Bu partilerin olanaklarını, b i l i msel-sosya l izme dönüşüm perspektifleri n i değerlendiri rken, ilk önce onların sınıfsal temel lerini ele a l ma k ı ô z ı m d ı r. Bu partiler, küçük burj uva yığ ı n l a rına daya nmaktad ı r. U l usal -demokratik partilerde b i l i nçli proletarya ya hiç yoktur, ya da azd ı r, zayıftır. Bundan dolayı böyle pa rtileri n s ı n ı fsal temeline d a ha uzun zaman küçük burj uva ayd ı n ları yönetimi h ô k i m olacaktır. B u n u n sonucunda belki i ktidarı da kaybedecektir. 0yleyse Ma rksist- len in istler, ka pita l i st ol mayan rej i mieri ve bunların hazı rlay ı p gerçekleştirmekte oldukları kapita l i st o l maya n gelişme yolu progra m ı n ı neye daya n ı p da d esteklemekted irler? Şuna dayanarak destekl iyorla r : B i ri nci, b u rej i m ierin eylem l eri, gelişmekte a l a n ü lkelerin za m a n ı m ızdaki i lerici evri mleri n i n genel i htiya çlarına uyg u n d üşmekted i r ; hatta ulusal demokratla r, Ma rksist- len i n istlerle aralarındaki i deoloj i k fa rkla ra rağ men, derin ve i lerici anti-emperya l i st, a ntifeodal ve anti-ka pita l ist bazı değ işimler gerçekleştirmektedirler. B u n ları, i ktidarda olsa l a r, kom ü n i stler de gerçek leştiri rlerd i . Şu fa rkla ki, on lar, bu oluşumlarıı yapa rken tamamiyle emek743
çi lere daya n ı r ve onları, işçi s ı n ı fı n ı n , açık Ma rksist- Len i n ist progra m l ı siyasi pa rtisinde örg ütlerierd i . i k i n ci, u l usal-demokraside evri mler o l m a ktad ı r. Ş i m d i ki aşamada u l usal demokraside onun b i l i msel sosya lizme ya kınlaşma kta o l d u ğ u n u gösteren bazı unsu rlar görmek m ü m k ü n d ü r. Ulusal-demokrasi n i n en iyi kesim i , el bette k i , bili msel-sosyalizm mevzi lerine geçe b i l i r. Fakat bu g eçişin sağ la m temeli, a n cak, tedrici ve sürekli değişim lerle, biçi m len mekte olan işçi sınıfının mevzileri n i ve a rta n etki lerini güclendi rmekle, bili msel sosya lizm ideolojisini yaymakla meydana geti ri lebi l i r. U l usa l -demokrasi, olayların bu yolda gelişmesi n i g üven a ltına a lacak kuvvete sa h i p değ i l d i r. Olayla r ı n geliş mesi süreci n de, o, kendi daya nağı proleta rya n ı n tamamiyle b i l i nçli, sistemli ve meto d i k olara k biçi m len mesi n i sağ layacak, işçi s ı n ıfı n ı i ktida ra yükseltecek v e böylece egemen l i ğ i n s ı n ı fsal ya p ı s ı n ı değişti recek ti r. Genel l i k l e i lerici olan rej i mierin yönetici çevreleri, bugünkü aşamada, geniş emekçi y ı ğ ı n la r ı n ı n qevlet işlerine a ktif olara k katı l m a la r ı n d a n ü rkmekte, demokrasiyi v e s e n d i k a l hakları sınırl a n d ı rma kta, hatta k o m ü n i st ve işçi partileriyle komünist ve işçi örgütleri n i n faaliyetlerin i yasakla makta d ı rlar. B u n l a r, i lerici rej i m ieri büyük ölçüde zayıflatmakta d ı r. B u d u ru m ka rşısın d a , i ktida rda bulunan k ü ç ü k burjuva temsilci leri a rasında burj uva e ğ i l i m l e ri n i n kuvvetlen işine bile şa hit o l u n ma ktad ı r. Bu eğ i l i m leri n üstü n l ü k kaza nması, gelişmenin olanaklarından b i r i olara k ' ka l makta d ı r. Meselenin ş i m d iye kadar ortaya koyd u ğ u m u z bütün yönleri n i göz önünde bulundu rursak, ka pita list ol mayan yol u n , gelişmenin geçici bir aşaması olduğ u sonucuna varını. Politik a la n d a başlıca küçük burjuva ayd ı n ları tarafı ndan temsil edilen, proleter o l mayan emekçi yığ ı n la r ı n ı n çoğ u n l u kta b u l u n d u ğ u i lerici sosyal g ü c l e r bloku, bu geçici gelişme aşa masında, genel demokratik ve sosyal ,dönüşümler gerçekleştirmekte, i lerideki sosya lizme geçme olanakları n ı n temel lerini hazı rla makta d ı r. Ka pita l ist olmayan yolda, teorik olarak, özel kapitalist sektör, eko n o m i n i n hôkim sektörü veya başıçeken sektörü h a l i n e gel mez v e gelmemelidir. Buna rağ men gerçekleşti rilen genel demokratik dönüşümleri kapita l izme doğru bir basamak olara k kulla n ma ola n a k ve tehlikesi d e vardır. Çünkü, bu ü lkelerle d ü nya kapita list pazarı a ra s ı n d a k ı sıkı bağlantı, özel ka pi ta lizmi doğura n küçük mal ü retici köy iş letmec i l iğ i n i n ekonomiye hôkim d u ru mda olması, Batı taraftarı «parlamenta r« ve bürokratik b u rj uvazi n i n sosya lizme karşı o l u msuz tutu mu, eski büyük topra k sa h ipleri n i n ve tica ret burjuvazisinin sürüp g i den etkisi, ve ni hayet, birçok ü l kelerde askeri reji miere s ı rtla rı n ı daya mış olan i ktidarın küçük b u rjuva ka rak teri, bütün b u n l a r, bu memleketlerin politik ya p ı s ı n ı istikrarsız d u rumda b ı ra k makta d ı r. 744
Olanakla rd a n h a n g i s i n i n gerçekleşeceği n i politik g üc/er a rasındaki oran belirleyecektir. Hôlen, bu memleketlerde, i lerici g üc/er bloku çerçevesi n deki en a rd ı c i l d evri mci u n s u r l a r ı n mevzi lerin i sağ la mlaştırmak, emekçileri siyasi ikti dara gerçek a n la miyle kotmak içi n çetin b i r politik mücadele yürütül mekted i r ve bu m ücadele deva m edecekti r. Bu a la n da kaza n i laca k b e l i r l i başa rı lar, u lusal-demo krasin i n i leri d o ğ r u g e l iş mesin i n g a ra ntisi olaca ktı r. Fakat, bu yolda başa rı sızlıklar, hatta yeni l g i ler d e olaca ktır. Geçenlerde ya p ı l a n Komü n ist ve Işçi Pa rtileri Uluslara rası Da n ı ş ma Top lantısında SBKP delegasyonu a d ı n a konuşan L. i . B rejnef, bu konuda şöyle dem iştir : «Kurtulan ü l kelerin gelişmesi, prensiplere daya n a n yepyen i bir istika mete yönel miştir. Hiçbir güçlük b u büyük olayın önemini azaltamaz. Devri mci demokratik ü l kelerin ekonomi ve kültürleri başa rı l ı bir şeki lde gel iştikçe ve kapitalist o l mayan yolun üstü n l ü ğ ü daha açık o l a ra k ortaya çıktı kça onların verd i kleri örnekler daha i n a nd ı rı cı olaca ktı r.» U l usal-demokra s i n i n sosyal temel i n i n öze l l i ğ i göz ö n ü n de tutu l d u ğ u ta k d i rde, kapita list o l mayan gelişme yol u ndaki ü lkelerde sosyal dönüşümler ve ekonom i k kuruculuk gittikçe deri nleşi p kökleşecekti r. Etrafl ıca d üş ü n meden yapilacak i leri hamleler, devri mi suni olara k hız l a n d ı rma ça ba l a r ı , i ktidarın s ı n ı fsal ka ra kterinde a lelôcele yapilacak n itel değişikli kler, proletarya hegemonya s ı n i n b i r oldu-bittiye getiril mesi, u l usal burjuvazinin toptan karşı-devrimci ilôn edil ivermesi ve hazı rl ı k ted birleri n i gerçekleşti rmeden zorl a m a l a r yolu ile reel ekono m i k gelişme olan a kları n ı n aşıl ması yahut henüz olgunlaşmamış ekonomik ödevlerin keyfi şekil d e, sübjektif olara k çözü m ü ne ka l kışı l ması, bu ü l kelerin i lerici gel işmeleri ne a ğ ı r da rbeler i n d i recek bir ava ntürizmdir. U l usa l - demok ratik iktidarın burjuva bürokratizm i n e dön üşmesi, emekçilerle bağ la r ı n kesi l mesi, o n l a r ı n sosyal v e maddi çıkarla r ı n ı n u n utulması, öncü politik part i n i n rol ü n ü n küçü msenmesi, ya l n ı z ordu subaylarına daya n i l ması, b i l i msel sosyalizm taraftarla r ı n ı n baskı altında tutulması ve bazı ulusa l d emokrasi yöneticileri n i n komünist ha reketiyle a ra l a rı ndaki a n laşmazl ı kları körüklemeleri do aynı şeki lde teh l i ke l i d i r. Kapita l ist o l mayan gelişme yolu ile i lg i l i değerlendirmelerdeki aşırı görüşler a rasında bir benzerl i k vard ı r. Çün kü, ka pita l ist olmayan yol u n olanakla r ı n ı i n kô r e d e n a ş ı rı solcu görüşlerle u l usal -de mokrasiyi bili msel - sosyalizme sokuştu rmaya çal ı şa n oport ü nistlerin görüşleri aynı son ucu vermekte d i r. Gerçekte bu görüşler, söm ü rge esa reti nden k u rtul m uş, çoğu geri ve çeşitli ekono m i k ya p i l ı , dolaysız sosya l i st devri m için g erekli iç koş u l l a rd a n yoksu n ü l kelerde sosya lizm kurmaya elverişli pol i tik, kültürel v e ekono m i k koş u l l a rij yarataca k genel demokratik v e a nti e m perya l ist devr i m i n tamam la nacağı tarihsel geçiş dönemiyle i l g i l i Len i n ist görüş siste m i n i baltalayıcı m a hiyettedir. 745
Lenin'in yüzüncü doğum yddönümüne doğru
Lenin ve Fransa'daki devrimler JAN FREVIL
Fransa ' n ı n , h e m teorik, h e m d e kişisel nedenler yüzünden Lenin'in hayatında önemli bir yeri vard ı r. Teorik ba kımdan : Ma rksizm, Fra nsa' n ı n geçm işteki devr i m tecrü belerine s ı k ı bağlarla bağ l ı d ı r. Kişisel ba k ı md a n : Len in, bi rçok defo l a r (1 895, 1 902, 1 903, 1 904, 1 905 ve 1 91 4 yıllarındÇi) Paris'te bulunmuş, uzun za m a n (Aral ı k 1 908'den Tem m u z 1 9 1 2'ya kadar) Pa riste yaşa m ıştır. Fransa' n ı n işçi ha reketiyle yakı ndan iyg i lenmiş, Fransa ta rihinden büyük siyasal önemi olan i b ret d ersleri çıkarmış, makale ve kon uşmalarında bu konuya geniş yer ayırmışt ı r. ate yandan, Fransız pro letaryas ı n ı yakından tanı ması ve sevmesi, ona, 1 920 yılında Tur Kongre sinde kurulan ve şa n l ı geçmişin en iyi gelenekleri n i deva m etti rmekle görevli olan Komün ist Pa rtisini güclen d i rmelerinde Fra nsız yoldaşlarına yard ı m etmek i mkô n ı n ı verm iştir.
Marks ve Enge/s'in öğretisine Fransız/ann katkısı B i l i n d i ğ i üzere, Fra n s ı z materya l i z m ve sosya lizmi, Marksizm öğ retisin i n yaratı lmasında önemli b i r rol oyn a mı ştır. Ma rks, Almanya'daki h e r devri m i Fra nsa'daki devri m ha reketiyle bağ l ıyord u. Kası m 1 843'ten Ş u b a t 1 845'e kadar Paris'te kalan Marks'ın ko münizm görüşleri büyük bir hızla g e l i ş i p g üclen d i . (Ha l buki Pa ris'e gel mesinden ö n c e bu görüşleri, Hegel ve Foyerbah'tan a l ı n m ı ş teri m lerden i ba retti.) Ma rks, Fransa'da yeni bir devri m i n o l g u n laşmakta o l d u ğ u n u öngördü ve 1 844 yılında yayı nlanan «Al man - Fransı z y ı l l ı ğ ı»nda, Almanya ' n ı n o za manki sosyal şartları n ı eleştiri rken şöyle d ed i : «Al manların ö l ü mden sonra yeniden d ünyaya gelişleri Gal horozunun sesiyle d uyuru laca ktı r.» Lenin de, XVi i i . yüzyıl F ransız materya l i z m i n i , Sen Si mon, Furie ve XiX. yüzyı l ı n 40 y ı l ı n a kadarki sosya l istlerin eserlerin i Marksizmin kayna kl a rı a rasında sayıyordu. 1 9 1 3 y ı l ı n da şöyle demişt i : « Ma rks' ı n öğ retisi a l a b i l d i ğ i n e g ü clüd ür, ç ü n k ü doğrudur. B u öğreti, i nsanlara, h içbir b ô t ı l i nançla, h içbir i rtica i le, burj uva z u l m ü n ü n hiçbir savunması i le bağdaşmayan, kusursuz, tüm ve ahenkli bir d ü nya görüşü vermekted ir. O, XiX. yüzyı lda B u makale, yaza rı n hazı rlamakta olduğu «Le n i n ve Fra n sa» a d l ı kita bın b i r böl ü m ü n ü n geniş bir özet i d i r. 746
Alman felsefesi, i n g i l i z ekonomi politiği ve Fra n sı z sosya lizminde insan lığın yarattığ ı en iyi şeylerin yasa l (meşru) mira sçı s ı d ı r." il erici Fra nsız d ü ş ü n ü rleri n i n eserleri ne ya n s ı m ı ş olon Fra nsa'daki sürekli politik ve sosyal savaşlar, b i l i msel sosya l i z m kurucuları n ı n i lg i leri n i çekmiş b u l u n uyord u . üze l l i kle Fransız h a l kı n ı n devrim tecrü belerini i n celeyen Ma rks, pek değerli eserler yazd ı . 1 848 yılı Haziran o layları, Lüi Bonopo rt'ın devlet d a rbesi ve Pa ris Kom ü n ü hakkında yazdı ğ ı i n celemeleri hatı rlatmak kôfid i r. B u n lar, tarih b i l i m i hazinesinde hakketli kleri yerleri a l m ı şlard ı r. Engels, M a rks' ı n ö l ü m ünden i ki y ı l sonra, 1 885 y ı l ı nda, «Lüi Bono po rt' ı n on sekiz i n ci Brü meri"n i n A l m a n ca yayı n l a n a n üçüncü bası m ı n a yazd ı ğ ı önsözde, ya k ı n d ostu ve ça l ı ş ma a rkadaşı n ı n Fransa'ya gösterdiği i l g i n i n n edenlerin i şöyle açı klıyord u : «Fra n sa'da sın ıfların tarihsel savaşIClrı başka ü l kelerdeki nden d a h a fazl a d ı r ve d a i ma son uç elde edili nceye kadar sürd ü rü l m üştür. B u yüzden orada, sınıf savaşları n ı n son ucu olarak mey dana gelen politik değ işimler en keskin biçimle riyle belirmiştir. Orta çağ la rda feoda l i z m i n merkezi olon, Rönesa ns za manı nda birleşik ta na ka l a r monarşiz m i n i n tipik örneğ i n i vermiş b u l u n a n Fra n sa , Büyük Devri mde feodalizmi bozg una uğratmış ve katkısız b u rj uva egemen l i ğ i n i n , hiçbir Avru pa ü l kesinde g örü l meyen klôsik şek l i n i meydana geti rmiştir. B u rj uva egeme n l i ğ i n e karşı ayaklanan proleta rya n ı n savaşı da, Fra n sa'da, başka memleketlerde b i l i n meyen keskin biçimleriyle beli rmekte d i r. B u n la rd a n dolayı Ma rks, özel bir tercih le, Fransa n ı n ya l n ı z geçmiş tari h i n i gözden geçirmekle yeti n miyor, aynı za manda, b u g ü n kü tari h i n i de bütün ayrı n tı lariyle i n cel iyor ve i leride faydalonmak üzere malzeme topl uyord u . B u yüzden, hiçbir za man beklenmedik olaylar ka rş ı s ı n da şaş ı r ı p ka l mıyord u." '"
,"
Len i n , çok h a k l ı o l a rak, s ı n ı f savaşları kayna klarından beslenen Ma rksizm öğ retis i n i n , öncelikle, Fra n sa'dan a l ı n a n örneklere daya n ı la ra k hazırla n d ı ğ ı n ı söylüyor v e şöyle d iyord u : «Feod a l i z m i , köyl ülerin bağ ı m l ı l ığ ı n ı orta d a n ka l d ı ra n devrim fırtı n a l a rı , Avru pa' n ı n her bölgesi nde, özellikle Fra n sa'da, s ı n ı f sava ş l a rı n ı n , bütün g e l iş melerin temeli ve itici gücü olduğ u n u g itgide daha açık bir şeki lde gözler önüne serd i ler." Ma rks, 1 844 y ı l ı n d a yazd ığ ı «Kutsal a ile.. a d l ı eseri n de, Didero, Hal vetsi i , Lametri, Holba h gibi XVi i i . yüzyı l Fransız materya l istleri n i n sosya l i z m v e kom ü n i z m ideleriyle ya k ı n l ıklarını belirterek, i lerici rolleri üzeri n d e önemle d u ruyord u . Len i n de, e s k i rej i mde çatl a k l ı klar yaratarak 1 789 devri m i n i hazırla m ı ş o l a n fikirlerin i lerici y o l d a g e l işmelerinde b u fi lozofla r ı n etkileri n i şöyle ortaya koyuyord u : «Avrupa ' n ı n tüm en yeni ta rihi sürecinde, öze l l i kle XVI I I . yüzyı l ı n son la rı nda, her türlü orta çağ köhnel i ğ i ne, ortaçağ kuruluş ve fiki rlerine ka rşı çetin ve kesin mücadelelerin y ü rütü l d ü ğ ü Fra nsa ' d a , 747
ta biat " b i l i mleri öğretilerine bağ l ı , her türlü bôtıla, riyakô rl ığa vs. ye düş man tek ardıcıl felsefe, materya lizmd i ." Len i n , «Materya lizm ve empriokritisizm" a d l ı fel sefi eserinde, Didero' n u n materya l i st g örüşlerine b ü y ü k bir değer vermekte, çağdaş materya list görüşlere yaklaştı ğ ı , idea l i st felsefi eğ i l i m lere ka rşı açık bir m ü cadele yü rüttü ğ ü için :J idero'yu övmektedir. M a rks ve Engels, eski materyalizmin sınırlarını çizmişler, m i ha n i ki görüşleri n i , metafizik kara kteri n i , tari h i yü rüten reel g ü cleri a n lamayışını eleşti rmişlerd i r. Ta rihsel materya l izm, ta ri hsel gelişmeyi ü retim g ücleri n i n gel işmesiyle i za h etmekte, top l u m u n ma nevi hayatı nın, m a d d i yaşayış koşullarının yansıması old u ğ u n u ortaya koyma kta d ı r. Fakat, şunu d a genel olara k söylemeliyiz ki, Marks ve Engels, XVi i i . yüzyıl Fransız materyalist leri n i n «sı n ı rl ı l ı klarından" (çerçeveleri nden) kurtul mu ş o l ma l a rına rağ men, yine d e bel i rl i bir ölçüde onların deva m c ı l a rı olmuşlard ı r ; Leni n bu nokta yı b i rçok defa bel i rtmiştir.
Lenin ve 1 789 devrimi Fra nsız devri m i m ü l k sa h i bi sın ıfları n ideolog l a rı a rasında çeşitli d uy g u l a r uya n d ı rm ıştı . Fra nsa'da b u n l a rdan bir kısmı, - Josef d ö Mester'den Şatobrian, Bonold ve Şarl Mor'a kadar - devri m i lô netliyor ve derin bir kinle a n ıyorl a rd ı . Sınıfları n ı n g ücüne i n a n a n ve uyga r l ı ğ ı n en yü ksek aşamasına u laştıkları n ı sanan diğer bazılar� ise, ken d i l erine özg ü r l ü k g etird i ğ i için devri m i övüyor, fakat, bu özg ü r l ü ğ ü n s ı n ıfları n ı felô kete sürükleyecek olan eko n o m i k ve sosyal sonuçlarını reddediyorlardı. Marks, Vaydemayer'e 1 852 y ı l ı nda yazdı ğ ı b i r mektupta , sınıf savaşı teo risine katkısının ne o l d u ğ u n u a n l attıkta n, proleta rya d i ktaturası fikirleri n i geliştird i kten sonra, «burj uva ta rihçi leri, sınıf savaşı n ı n tari h sel geliş mesi n i benden çok önce ortaya koymuşlord ı r" demekteyd i . Ş u n u da hatı rlata l ı m k i , Pleha nof, 1 895 y ı l ı nda Peterburg'ta yayı n l a n m ı ş o l a n «Tarih üzeri ne monistik görüşün gelişmesi soru nu" a d l ı ü n l ü eseri n i n bütün bir böl ü m ü n ü Restorasyon d ö n e m i Fra nsız ta rihçile rine a yı rmıştır. B u n l a r, sınıflardan ve s ı n ı f savaşından - kend i g örüşleriyle - bahsetmekteydi ler. Fakat, sınıfları n ı n yüksel i ş i n i g u ru rla beJi rten burjuva ta rihçi leri, devri me, sadece, «i nsan' ve vata ndaş hakla rı"nı sağ la mlaştı rdı ğ ı ve «kutsa l l a rı n k utsa l ı » özel m ü l kiyeti koru d u ğ u n ispette sempati göstermekteydi ler. Bu çerçeveyi aştığı ve h a l k yığ ı nlarının baskısı altında devrimci h a l k ı n düşmanlarına karşı kesin tedb i rler a l d ığ ı zaman devri me lô netler savurmaya koy u l mak tad ı rl a r. Haziran 1 793'ten Tem m u z 1 794'e kadar b i r yıl deva m etmiş olan Vakobinler d i ktaturası, o za mandan beri b u rjuva ta ri hçileri n i n sert eleşti rileriyle karş ı l a nıyor. Şalobrian, Vakobinler için «cehennem kaçkın ı zeba n i ler" d iyor. «Hayatları n ı h a l k a va kfetmiş insa n l a r"dan bahsederken kaleminden ba l l a r akan M işle, Robespiyer'e gelince gaddarlaşıyor ve 748
onun «vaiz coşku n l u ğ u ile konuşan» b i r z a l i m olduğunu söylüyor. Tier ve M i n i e de Robespiyer'i l a n etliyor, j i rond istlerin avukatl ı ğ ı n ı yapan La mar t i n , yerden yere vuruyor. Kend i s ı n ıfları n ı n görüş açısı n ı n d ı ş ı n a çıkam ıyan burj uva ta rihçilerine ve h a l k egemen l i ğ i ndeki lekelerin s i l i nmesine ve Tormidora kadar varı l masına b i l e yanaşmıyan gerici ideolog lara karşı l ı k, Len i n , Fra n s ı z devri m in i , gerçek b i l i msel mevzi lerden, derin bir görüşle değerl end i rm işti . O, bu devri mi, hakJa rda n en fazla yoksun e d i l m i ş ta baka lar tarafı n d a n , i n sa n l ı ğ ı n kurtu luşu y o l u n d a kaza n ı l mış b ü y ü k b i r zafer olara k g örüyor, XiX. yüzyılda ya p ı l a n politik ve sosyal dönüşümleri n hazı rla n masında büyük ölçüde rol oynayan önemli bir tari hsel i lerleme ola ra k değerlendi riyord u. Bunun, alttan , işçi sınıfının teklifiyle yapılmış bir devri m h a reketi örneği o l d u ğ u n u söylüyord u. Leni n' i n bel i rtti ğ i g i bi, Fra n s ı z Devri mi, her şeyden önce, sınıf savaşı n ı n b i r gerçek o l d u ğ u n u şüphe g ötürmez b i r şeki lde ispat etmişti. O , bu konuda şöyle d iyord u : « Bi rçok ü l kelerde olayları a levlend iren gerçek kıvı ıc ı m ı n s ı n ı f savaşı olduğ u n u , Avrupa tari h i delil lerle gözler önüne ser miştir. Fransa'daki Restorasyon devri nde sivrilen (Tieri, Gizo, M i n i e ve Tier g i bi) bazı ta rihçiler de, o l u p bitenlerj genelleştiri rken , s ı n ı f sava ş ı n ı n , F ransa ' n ı n tüm ta ri h i n i n kapııla rı n ı a ç a n (a nlaşılmasını sağ layan) bir a na hta r olduğ u n u itiraf etmek zorunda ka l m ış l a rd ı r.» O za manki egemen s ı n ıfı, aristokrasiyi i ktida rd a n ata n ve k ı ra l l ı k rej i mi n i ortadan ka l d ı ra n F ransız Devri mi, çekici g ü cü n ü deva m etti rmiş, ' z u l ü m gören v e sömürülen yığ ı n l a ra örnek o l m u ş , i mtiya z l ı z ü m relerin kalbierinde korku ve endişe yaratm ıştı r. Len i n , bu konuda şöyle demişti r : «I n g i l iz esnaf z i h niyetin i n Veb cinsinden m a n kafa övücüleri, I n g i liz işçi ha reketi n i n devrim çağı o l a n çartizmi basit b i r çocukluk dönemi, b i r «gençlik g üna hı", salça b i r olay, üzerinde cidd iyetle durul maya değ meyen bir raslantı, anormal bir sapma şeklinde göstermeye çabalıyorlar. Alman burj uva tari hçileri de, 1 848 Alma nya' s ı n ı aynı aç.ıdan görüyorlar. I rtica ı n B üyük Fransız Devri m i ne karşı tutumu da başka türlü değ i ld i r. B u devri m, i n sa n l ı k üzerindeki etk i s i n i n hayatiyet v e kudreti n i i spat etm iştir v e h a l a deva m etti rmekted i r. G ü n ü m üze kadar en ş iddetli kin ve nefret d uyguları uyandır ması n ı n nedeni d e bud u r.» Birinci Rus Devri m i s ı rasında, Nisan 1 906'da Stokhol m'de Rusya Sosya l demokrat Işçi Partis i n i n i V . (Bi rleşme) Kongresi ya p ı l d ı . Bolşeviklerle Men şevikler a ra s ı n da çetin bir m ücadeleye sahne ola n Kong rede Leni n , Menşeviklerin oportün i st takti ğ i n i , proletarya hegemonyasına v e silôhlı i htilôle düşmanlıkları n ı , toprak sorun u i l e i l g i l i progra mlarını ve çarl ı k parla mentosun u «memleketteki devri mci g üclerin merkezi» olara k değer lendirmelerin i tenkit etti. Stokholm'den dönüşünden sonra, Peterburg'ta ki parti a ktivistlerine ve işçilere kongre hakkında izahat verdi . B u konuş749
masında, devri mci Marksizmin zafere u laşacağ ı n ı söyled i . Ha lbuki, Bolşe vik doğ rultusunun bi rçok soru n la r ı n ı Stokholm Kon g resi, ta svi p etmemişti. Len i n , Mayıs 1 906'de «RS D I P B i rleşme Kong resi üzerinde rapor" (Peter burg i şçilerine mektup) başl ı k l ı b i r broşür yazdı . Aynı yıl ı n Hazira n ayında yay ı n l a n a n bu broş üründe Len i n , ken d i n e özgü g üc ve mantıkla, Fransız devr i m i za m a n ı n d a , Eyl ü l 1 792' d e parla mentonu n yerin i almış olan Kon va n sıyon konusunda Menşeviklerin tutumu karşısındaki d e l i l leri n i şöyle kuvvetlen d i riyord u : «Konva nsiyon, aşağ ı d a k i leri n , yani şehir ve köy yoks u l l a r ı n ı n e n alt tabaka l a rı n ı n d i ktaturasıyd ı . B u rj uva devri m i n d e bu, öyle b i r tam egemen lik enstitüsü idi ki. büyük veya orta burj uvazi değ i l , bizim «proleta rya ve köy l ü lü k" ded i ğ i m i z basit h a l k, yoksul l a r tamamiyle egemen d u ru mdayd ı . H e m Konva nsiyonu ta n ıyaca ksın, h e m d e i ktidarın e l e a l ı n masına karşı olaca ksı n ; bu, kelime oyun u yapmaktan başka bir şey değildir. Hem Konvansiyo n u ta n ıyaca ksın, hem d e «proleta rya ile köy l ü l ü ğ ü n devri mci-demokratik d i ktaturası n a k a r ş ı d i reneceksi n ; bu, i ntih a rd a n başka b i r şey değ i l d i r. Bolşevi kler, d a i m a , i ktida r ı n , şu veya bu «bilinçli a z ı n l ı k" tarafı ndan değ i l , h a l k y ı ğ ı n ları tarafın d a n , proleta rya ve köy l ü l ü k tarafı ndan e l e geçiril mesin i s ö z konusu etmişlerd i r. Komplocu lukla, blônkizmle ilgili sözler, basit ve çocukça b i l d i rgelerd i r ki, Konva nsiyon u n a n ı l masiyle b i l e t u z l a b u z o l u rla r." 1 91 7 y ı l ı n ı n i l kbahar ve yaz aylarında Bolşe v i klerle Eser ve Menşevi kler a ra s ı n da ideoloji mücadelesi a l a b i l d i ğ i n e şiddetle n mişti (Eser ve menşe vikler burj uvaziyle a n laşmış bu l u nuyorlard ı ) . B u şiddetli ta rtışmalard a n b i r i n d e Len i n , tekrar Fransız devri mcileri n i s ö z konusu etmiş v e bu a rada, bu devr i m i n gerçek a n l a m ı n ı ta h ri f edenleri d e kına mıştı. O sırada Pleha nof, 1 793 y ı l ı n da Konva nsiyonun ka bul ettiği halk d üşmanları ka n u n u n u n Bolşeviklere uyg u l a n ması n ı teklif edecek derecede şaşk ı n l ı ğa d üşm üştü. Len i n , 28 Mayıs (10 Haziran) 1 9 1 7 ta r i h l i Pravda'da yayı n la n a n makale sinde, ta ri hsel g erçekleri ta h ri f eden bu adama sert b i r cevap verd i : «Gerçek ja koben ler, 1 793 jakobenleri, h a l kla, h a l k ı n devri mci çoğunluğu ile, kendi za m a n l a rı n ı n devrimci- i lerici sın ıfla rıyle beraber oldukları için ta ri hte y üksek b i r mevki elde etmişlerd i r. Ken d i lerin i sadece jakoben gösteren, .. halksız jakobenler", bütün ü l ke lerde halkı sömüren ve baskı altında tuta n la r ı , monarş izme uşa k l ı k eden leri , pomeşçiklerin tarafını tuta n l a rı açıkça, gür sesle halk düşmanı i l ô n etmekten korka n l a r, g ü l ü n ç v e zava l l ı d ı riar. Bay M i l ü koflar ve Pleha nofla r, sizler tarih okumuşsun uz : 1 793 yılı büyük jakoben leri n i n , kendi za m a n l a rı n d a h a l k ı n azmllğmı teş k i l eden gerici ve sömürücüleri n temsi lcileri n i halk düşmanı ilôn etmekten korkmad ı kları n ı yalanlaya b i l i r misiniz? Kendi zaman l a rı n ı n g erici s ı n ı fları n ı n temsilci le. r ı n 'ı 2. . . ,
750
Ş i m d i k i h ü k ü met, o n u n ya rd ı mcıları, savunucu ve uşakla rı, sizler, bütün dünyada hangi sın ıfları «halk d üşmanı .. sayd ı ğ ı n ı zı açı kça, doğruda n doğ ruya ve resmen söyleyebi l i r m i s i n i z ? Jakobenler nerede, siz nerede ! Sizler, h a l k s ı z jakobenlersi niz. Sizler, sadece ja koben görün mek istiyorsunuz. Sizler, . d a h a fazla, pomeşç i k ve kap ita listlerin h e r yerdeki i rtica ı n ı n h e ryerdeki temsi lcilerine benziyor sunuz In Oktobr Devr i m i sonucunda Rusya'da kurulan proletarya d i ktaturası, 1 789 d evri m i n i fersah fersa h g erilerde b ı ra k m ı ştı. Buna rağ men Lenin, burj uva demokrasisi n i n yalanları n ı ve özg ü r l ü k perdesi altında sömürücü s ı n ıfla rın egeme n l i ğ i n i hortlatmak istiyenıerin ma nevra la rı n ı açığa vururken, Fransız Devr i m i örneklerine sık sık başvuruyord u. Sovyet egeme n l i ğ i sayısız g üçlükler ve ö l ü m teh l i keleriyle ka rş ı ka rşıya b u l u n d u ğ u , ü l kede Yu rttaş Harbi ya p ı l d ı ğ ı s ı rada Len i n , bir kere d a h a Fra n s ı z Devri m i n i s ö z k o n u s u etti. Mart 1 9 1 9'da Petrograt işçilerine ve K ı z ı l Ordu askerleri ne h itaben yaptı ğ ı konuşmada şöyle ded i : «Köhnemiş devletlerin, xıx. y ü zyı l ı n başı nda, ortad a n ka ldı rmak a ma c iyle üzerine sa l d ı rd ı kları Fransız Devrimi büyük b i r devri m d i r. Çünkü, kaza n ı m ları n ı n savunulmasına geniş h a l k yığ ı n l a r ı n ı seferber etmeye muvaffak ol muştur ve onlar, bütün d ü nya n ı n sa l d ı rı l a r ı n a karşı koymuşlard ı r. Bu devr i m i n b ü y ü k h izmetlerinden biri de budur.» Len i n , i nsa n lığa sağ l a d ı ğ ı bütün demokrati k ve i lerici kaza n ı mlard a n dolayı Fra n sı z Devri m i n i övmüştü r. Komü nist Enternasyo n a l i B i ri n c i Kongresinden bi rkaç hafta sonra yazd ı ğ ı b i r makalede, Fra nsa ' n ı n , ekono mik ba kı mdan i n g i ltere'den d a ha zayıf olmasına rağ men, büyük devr i m i sayesinde bütün Avrupa kıt'a sında y e n i bi r ta rihsel hayatın d oğ m a s ı na sebep olduğunu bel i rtm iştir. B u n ları söyliyen Len i n , bi r yandan da, örneğ i n Konva nsiyo n u n ça lışmaları n ı d a eleşti riyordu . Son olarak, Len i n ' i n , 1 91 7 Oktobr Devri m i nden son ra d a 1 789 devri m i n e önem verd i ğ i n i gösteren d i Kkate d e ğ e r b i r delile daha değ i n eceğ iz. O n u n tarafından tasvip e d i l e n büyük propaganda tasa rısında, b ü y ü k devrimci ve sosyal eylemcilerin Moskova'da heykellerinin d ik i l mesi öngörülüyord u . Danton, Ma rat, Robespiyer v e Ba böf de bunlar a ra s ı ndayd ı .
üt opik sosyalizm v e 1 848 devrimi Len i n , 1 848 olaylarına büyük bir i l g i gösteriyordu . Nadejda Konstanti novna Krupskaya, Pa riste g eçird i kleri Ara l ı k 1 908-Temmuz 1 91 2 dönemine ait a n ı larında bir müzeden bahseder. Bu, 1 848 Devri m i M üzesid i r. Pa ris'in Kordelier soka ğ ı n d a , küçük b i r odaya sığdı rıl mıştır. Len i n , orada her şeyi d i k katle tetki k etmiştir. 751
1 848'de ü re t i m gücleri n i n gel işmesi, hen üz, sosyo l i ,t devr i m i n zafere ulaşabileceğ i bir seviyeye yüksel merr.iştL «Tek devrimci s ı n ı f" olan y oksul proleta rya sanayi ile birl i kte büyüyordu, fakat n e örgütü v::ırd ı , ne de devrim öğ retisi. o dönemde devrim ha reketi teori ba kı mından karman çorma n d l . Marks ve Engels'in yazd ı k l a rı «Ko m ü n i st Pa rtisin i n manifesti", devri m a r i fesinde, Şu bat 1 848'de Londra'do y::ıyı n l a n m ı ştı a ma, proletaryan ı n önünde açıl ma kta bulunan ta rihsel perspektifleri ayd ı n latan fiki rleri halk y ı ğ ı n la r ı a rası nda yaymaya muvaffak o l a m a m ıştı. S e n Simon, F u r i e , Kabe, Prüdon gibi en ü n l ü leri de d a h i l , bi rçok sosya l reformatörler çeşitli görüşler öne sü rüyorlardı. B u n l a r, ütopik fikirlerini gerçekleştirmek ve sosyal çelış meleri orta dan ka l d ı r m a k için «hayı rsever" zengin lerden medet u muyor l a rd ı . Gerçekte, onların egemen l i klerini kuvvetlendi riyor , tezatları uzlaşt ı r maya ve a ntagon izmleri törpü lemeye ça l ı ş mak suretiyle de söm ü r ü len yığ ı n ları devri mci sınıf savaşından uzaklaştı rıyorlard ı .
1 848 d evri m i n i n önemli sonuçlarından b i r i şu idi : ya l a n ı açığa çıkardı, maskeleri i n d i rd i , her sınıfı, tarihse l gelişmenin gerekti rdiği yer lerine koyd u. 1 848 yılı Hazira n olaylarından hemen sonra yazd ı ğ ı meşhu r makalelerinde Ma rks, Pa ris l i i ht i l ô lcileri övüyor, bu rjuvazi n i n «sı n ıfların ka rdeşl i ğ i » hakkındaki a ldatıcı ve iki yüzlü b i l d i rg eleri n i ı ô netl iyord u . 1 848 Devri m i , ya l n ı z barikatlarda çarpışan savaşçı ları a ğ ı r b i r bozg una uğratmakla kalmamış, aynı zamanda ütopik sosyalizmin öne sürd ü ğ ü ted birlerin hayata uyma d ı ğ ı n ı açık seçik ortaya koymuştu, Len i n , 1 Mart 1 91 3 ta r i h l i Pravda,da yay ı n l a n a n makalesinde bu devr i m i n sonuçlarını şöyle genel leşti riyord u : «1 848 Devri mi, Ma rks'ta n önceki sosya l izmin bütün bu karmakarışık pa nayı r çığ ı rtka n l ı klarına son verd i . Her ülkedeki devri m , top l u m u n çeşitli s ı nıfları n ı harekete geçi rd i . 1 848 y ı l ı n ı n Hazira n ayında Paris'te C u m hu riyetçi burj uvaz i n i n işçileri k u rşuna d izmesi sonucunda, yalmz p ro letarya n ı n sosya l ist n i te l i klere sa h i p o l d uğ u n u' kesin olarak ortaya koyd u . Liberal burj uvazi, bu sınıfın müsta k i l o l uşundan, h e r t ü r l ü i rticadan kork tuğ u n d a n yüz kat daha fazla korkuyor. Korka k l i bera l i z m , o n u n önünde yalta klan ıyor. Köy l ü ler, feod a l i z m ka l ı ntıları n ı n yok ed i l mesiyle yetiniyor ve kuru l u d üzenden yana geçiyor, bu a rada sadece zaman zaman işçi demokrasisiyle burjuva l i bera l izmi a rasında kararsızlı klar g eçi riyor. Sınıf sız sosya l i zmle s ı n ıfsız politi ka hakkındaki bütün öğ reti ler boş lôftan i ba ret.» Sonuç beli rleyici 1 91 7'de Len i n , o za manın bazı eğ i l i mlerini ka rakterize etmek, mukayeseler yapmak, açıklığa kavuştu rmak, teh l i kelerden koru mak ve te h l i keleri göstermek için, i nsa n l a ra, 1 848 o layları n ı da hatı rlatıyordu. 752
Nisan 1 91 7'de, Petrog rad'a va rışından b i rkaç g ü n sonra, b u rjuvaziyle uyuşmuş olan Eser ve Menşevi kleri Bolşevi klerden ayırmak, a ra l a r ı na kesin bir s ı n ı r ,çekmek gerektiğ i n i belirtmiş ve bunu israrla istemişti. Çünkü bu ayrı l ma olmadan kapita l i z m i yıkmak için kesin bir ha rekelte b u l u n m a k i m kô n sızd ı . O zamanla r, Petrograt i ş ç i v e asker temsilci leri arasında, k ü ç ü k burj uva sosya listi Lüi B l ô n ' ı n f i k i rleri geniş ö l ç ü d e yayg ı n d ı . Len i n , b u etkiyi ortadan ka ldırmak i ç i n çetin bir m ücadele yürütmek kararı ndayd ı . Bu konuda şöyle d iyord u : «Fransız sosya l isti L ü i Blôn, 1 848 Devri minde sınıf savaşı mevzi inden, lumtura klı «sosya l i z m .. sözleriyle süslü küçük burj uva haya lleri mevz i i n e geçmiş v e bu yolda kötü b i r şöhret ya p m ı ştı. Gerçekte o, ya l n ız, burjuvazi nin proleta rya üzerj ndeki etkisini kuvvetlendi rmesine h izmet ed iyord u . Lüi Blôn, burjuvaziden medet u m uyor, burjuva z i n i n , «emeği örgütle me» a l a n ı nda işçi lere yard ı m edebileceğ i n i san ıyor, aynı zamanda (etrafı nda ki lerde de) bu ü mitleri uya n d ı rıyord u. Ona göre «emeğ i örgütleme .. teri m i , «sosya list. . emel leri d i l e ,geti riyordu ... Len i n , - Marks'ın da bel i rtmiş olduğu - Blônki'nin savaşçı l ı ğ ı n ı , bütün va rlığı n ı bu dôvaya veriş i n i ve k a h ra ma n l ı ğ ı n ı takdir etmekle bera ber, g örüşlerini redded iyord u. Z i ra komplo ile ve hatta « i ktida r ı n ele geçi r i l mesi .. i l e s ü rekli bir zafer sağ la n a mazdı. Len i n , « b i z Blôn kist değ i l i z, ikti darın a z ı n l ı k tarafı ndan ele geçi ri l mesine taraftar değ i liz ; biz Ma rksistiz, proleta rya sınıf savaşına ta rafla rıı.. d iyord u. Haziran 1 91 7'de Menşevi klere, Eserlere ve Eserlerin önderleri o l a n Tsereteli, Çernof v e Kerenski 'ye yapt ı ğ ı uya rmalarda, g ültü kleri burjuva politika s ı n ı n , Rus Kavenya k' ı n ı n ortaya çıkmasını kolaylaştırd ı ğ ı n ı ve gerekli hale getird i ğ i n i söyl üyor, bu Rus Kavenya k'ının, 1 848 Hazira n ı n ı n cel lôdı o l a n Fransız prototi p i n i n ca nava rl ı klarını tekra rlıya ca ğ ı n ı belirti yord u . Len in şöyle d iyord u : «Lüi Blan'ın sözlerine ba k ı l ı rsa, kend isiyle Kavenya k a rasında d a ğ l a r kada r fa rk vard ı . Lüi Blôn da, b u rj uva ka rş ı -devri mcilerine karşı devrimci işçilerle birlikte ve «aynı saflarda.. savaşacağ ına dair ağız dolusu vaad lerde bulun uyord u. i y i a ma , L ü i bl ô n kistlerin zayıfl ı k l a r ı , kara rsız l ı k l a r ı ve b u rj uvaziye safça g üvenmeleri Kavenya k' ı n türemesine yol açmış ve ken d i lerine de başarı sağ l a m ı ştı . Bunda h i ç b i r Ma rksist ta rihçi n i n , hiçbir sosya l istin ş ü phesi olamazd ı . Kadetlerin başında bulunduğu R u s burjuvazisinin karş ı - d evri m c i l i ğ i n i n v e Eserlerle Menşevi klerin k ü ç ü k burj uva partileri nin kara rsı z l ı k, korka k l ı k v e i k i rci m l i kleri n i n kaçı n ı l ma z olara k doğ u rd u ğ u R u s Kavenyakları n ı n zafere u laşmaları veya yeni lg iye uğra maları, ya l n ı z v e ya l n ı z devrimci Rus işçi lerinin a z i m l i davra n ışlarına, uyamk l ı k d e recelerine ve kuvvetlerine bağ l ı d ı r ... 753
B i l i n d i ğ i üzere, Len i n ' i n bu fikirleri n i hayat to m o m iyle doğ rulomış ve bütün karş ı -devri mci .. Rus Kavenya kları», Rus p roletarya s ı n ı n a z i m l i ve kesin davra n ışlariyle bozg u na u ğ ratı l mışlord ı r.
Paris Komünü Şa n l ı 1 871 Kom ü n a rla r ı n ı n tecrübeleri nden, Marks ve Engels'ten sonra h i ç ki mse Len i n kadar zen g i n ibret dersleri çıkarama mıştır. Marks, .. Gökleri elegeçi rmeye hazı r» Pa ris işçi leri n i n ka h ra m a n l ı kla rla dolu tecrübelerine büyük bir değer veriyord u . Engels de, Karl Marks' ı n .. Fra n sa'da vatandaş horbi» a d l ı eseri ne yazd ı ğ ı ön sözü ş u pa rla k c ü m lelerle ta mamla mıştı : .. Sosyal de mokrat fi l isteri ( 1) son za man la rda proletarya d i ktaturası sözü karşısında yine ö l ü m korkusuna ka p ı l m ı ş b u l u n uyor. E-e, bayla r, bu d i ktatu ra n ı n ne menem şey olduğ u n u öğrenmek istiyor m u s u n u z ? Pa ris Kom ü n üne bir ba k ı n ı z ! işte o, proletarya d i ktaturasıydı.» Len i n , Ma rks ve Engels' i n Pa ris Kom ü n ü i l e ilgili en önemli sonuçla ma ları n ı derin bir ta h l i lden geçirmişti. Rus sosyal demokrasisi devri m i n i n o n d a n esinlenmes i n i , Pa ris Kom ü n ü n ü n b i r deva mı v e en m ü kemmel biçimi o l ma s ı n ı istiyordu . Ono s ı k s ı k dönüyor, örnek olara k gösteriyor, yepyeni g i ri ş i m leri n i can d a n ta svi p ed iyor, b i r yandan d a , ça l ı ş malarındaki zayıf tarafla rı bel i rtiyor ve b u n l a rd a n kaçı n ı l masını tavsiye ed iyord u . 1 905 y ı l ı ndaki R u s Devri m i patla k verince, gözleri n i tekra r Kom ü n e çevirdi. O sırada Cenevre'deyd i. Genera l K l ü zere' n i n a n ı la r ı n ı yen iden okudu ve sokak çarpışmaları takti ğ i n i ayd ı n latan böl ü m ü üzeri nde dikkatle d u rd u . Mart 1 905'te ..Vpered» gazetesi nde Rus işçilerine h itaben yay ı n l a d ı ğ ı bir çağ rıda, onları, Klüzere' n i n tavsiya leri n i i ncele meye v e Rusya şa rt larında uyg ula maya d ôvet etti. 5 ( 1 8) Mart 1 905'te, Cenevre'deki Rus m ü lteci lerine verd iği bir konfera n sta : .. B u g ü n k ü harekette Ko m ü n hepi mizin dayana ğ ı d ı r» dedi. 1 905-1 907 Rus Devri m i n i n bozg u n a u ğ ra masından sonra tekra r Cenevre'ye dönen Len i n , Komünden a l ı n a n derslerle i l g i l i bir makale yay ı n l a d ı . Bunda şöyle d iyord u : «Ko m ü n , Avrupa proleta ryasına, sosya l ist devri mle i l g i l i ödevleri konkre leşti rerek çözmeyi öğretmiş b u l u n uyor. Proleta rya bu dersi u n u tm ıyacaktı r. işçi s ı n ıfı, bundan, Rusya'da Ara l ı k i htilôlinde fayd a l o n d ı ğ ı şeki lde yararlanacaktır. işçi s ı n ı fı n ı n b u i k i büyük aya k l a n ması da bastı rı l m ı şt ı r. Buna rağ men, bunları bir yenisi izleyecektir. Ve proleta rya d üş m a n l a r ı n ı n kuvvetleri zayıf d üşecek, sosya l i st proleta rya bu ihtilôlden tom zaferle çı kacaktı r.»
(1) fil iste r : esnaf, küçük b u rjuva. 754
Len i n , Pariste bulunduğu müddetçe, Kom ü n ü n yıldön ü m lerinde, Fransız işçi s ı n ıfı n ı n 1 871 y ı l ı baharında gösterd i ğ i ka h ra ma n l ı kları m ülteci a rkadaşla rıtl'a hatı rlatmayı hiçbir za man u n utmuyordu . Her yıl Mayıs ayı n ı n son pazar g ü n ü Pa ris proletarya s ı n ı n Kom ü n a rlar Duvarı önünde yaptıkları geleneksel miting lerde d a i ma hazır b u l u n uyord u. «Raboçeya Gazeta ..nın 15 (28) N isan 191 1 g ün l ü sayısında : "Yalnız Fra n s ı z proletaryası değ i l , bütün d ü nya proletaryası, Pa ris Kom ü n ü savaşçılarına, neden kendileri n i n ha iefieri ola ra k saygı gösteriyorla r? Ve Kom ü n ü n m i rası ned i r ? .. d iye soruyor ve bunu şöyle ceva p l a n d ı rıyord u : «Komün, çeşitli tabakların katı ldığ ı bir harekettir. Küçük burj uva unsurları çok geçmeden ayrılmışla rd ı r. Kom ü n , ya l n ı z işçiler tarafı n d a n son una kadar savu n u l m uştur. Onla r, kendi işçi h ük ü metleri uğrunda, proletarya n ı n kurtuluşu i ç i n savaşmış v e ca n l a r ı n ı feda etmişlerdir. .. Ko m ü n yen ilmişti. Ç ü n k ü o za manlar sosyalist devrim i n zafer i n i sağ la yacak şu i ki önemli şart yoktu ortada : ü reti m g ücleri gerekli derecede gelişmemişti ve bu yüzden de proletarya hazırl ı klı değ i ldi. Len i n ' i n bu makalesi şöyle sona eriyord u : «Komün savaşçı ları yal n ı z Fransız işçileri tarafı n d a n değ i l , ayn ı zamanda bütün d ü nya proletaryası tarafı n d a n sayg ı ile a n ı lıyor. Ç ü n k ü Ko m ü n , mahalli veya dar-ulusal b i r ödevi gerçekleşti rmek için değ i l , b ü t ü n emekçi i n sa n l ı ğ ı n , tüm aşağ ı l a n a n ların, haysiyetleri çiğnenenlerin kurtuluşları uğrunda savaştı. Sosyal devri m i n i l k savaşçısı olan Kom ü n , ı stırap çeken ve savaşan proleterleri n bulunduğu her yerde sevgi kaza n d ı . O n u n yaşayışı v e ö l ü m ü, d ünya baş kent i n i ele geçi ren ve iki aydan fazla elinde tuta n işçi h ü k ü meti , prole tarya n ı n ka h ra ma n ca m ü cadelesi ve yenilgiden son ra k i çileleri, bütün bunla r, m i lyonla rca işçin i n mora l i n i yü kseltti, u mutla rı n ı g üCıendird i ve sosya lizme sempati leri n i a rtırd ı . Paris'ten yükselen silôh sesleri, prole ta rya n ı n deri n uykularda, en g eri k a l m ı ş taba kaları n ı uya n d ı rd ı ve her yerde devri mci -sosyalist propaga ndayı g üclendi rd i . işte bütün bunla rdan dolayı Kom ü n ü n dôvası ölmemişti r, b u g ü n de her biri mizde yaşa makta d ı r. Kom ü n ü n dôvası, sosyal devri m dôva s ı d ı r, e mekçi leri n politik ve ekeno mik tam kurtuşları dôva s ı d ı r, d ü nya proletarya s ı n ı n dôva s ı d ı r. Işte bu a n la mda ölü msüzdü r.» Len i n , 1 91 7 y ı l ı n ı n Ağ ustos ve Eyl ü l ayları ndaki i l legal yaşayışı sırasında yazd ı ğ ı «Devlet ve Devri m» a d l ı seçkin eser i n i n Oçüncü böl ü m ü n ü ta mamiyle Pa ris Ko m ü n ü n e ve Komüna rlara hasretmiştir. Paris Kom ü n ü sorun ları, bu eserde önemli b i r yer a l m a kta ve Len i n , burjuva egemen l i ğ i nden proletarya egemen l i ğ i n e geçiş s ü reci n i bütün yönleriyle i n celemekted ir. Len i n ' i n gel işti rd i ğ i bütün düşü nceleri b i r ma ka le içinde sıralamak elbetteki m ü m k ü n değ i l d i r. Bu fiki rler, sömürüye daya n a n eski topl u m u n , proletarya n ı n da rbeleri a ltında çöküşü sırasında büyük bir ta ri hsel rol oyn a m ı şlard ı r. 755
M arks ve Engels g i b i leni n de, 1 871 Kom ü n ü n ü , proletarya d i ktaturası n ı n ta ri hte i l k biçimi o l a ra k görüyord u . Rus devr i m i , sovyetlerde, b u d i ktatura n ı n e n mükemmel biçi m i n i b u l d u v e kökleştird i . 2-6 M a rt 1 91 9'da Moskova'da toplanan Komün i st Enternasyona l i Biri nci Kong resinde len i n , b u rj uva demokrasisi ve proletarya d i ktaturası üzerine okud u ğ u tezleri ve raporunda Pa ris Kom ü n ü n ü n ta ri hsel önemini b i r kere d a h a beli rtti ve : «Bütün d ü nyaya yay ı l ma kta o l o n sovyet ha reketi, Komü n ü n dôvası n ı herkesi n gözleri ö n ü n d e devam ettirmekted i r» ded i .
Devrimci Fransız proletaryası, güvenimize hak kazanmıştlf Fra nsız proletaryası n ı n ş a n l ı devrimci geçmişi, o n u n parla k geleceğ i n i n g a ra ntisidir. B u g ü n k ü Fra n sız işçi ha reketi n i n bazı zayıflık v e yetersizlikle rine, sağcı ve «solcu» oportün i z m i n etki lerine rağ men, F ra n s ı z emekçi yığ ı n ları, işçi s ı n ı f ı n ı n ö n c ü l ü ğ ü n d e y ürüttükleri m ü cadelelerde devri mci gelenekleri koru muşlord ı r. O n l a r, ka h ra ma n l ı k ve cesaretleri, zekô l a rı ve organize o l uşlariyle b u büyük m i l l ete, tari hte önemli bir rol oynama i mk ô n la rı n ı sağ l a ma ktadırlar. Len i n , Fra nsız işçi sın ıfı n ı n devri mci geleceğ i n e g üven i n i , d a ha , »Kutsal ittifak» politikası n ı n , y ı ğ ı n la rı , e mperya l ist burjuva n ı n da rbeleri a ltına terkettiğ i Birinci Dünya Harbi s ı rasında ortaya koymuştu. O za m a n l a r Sen Nazer'deki işçiler a rasında ajitasyon işleri n i yöneten Safarof yoldaşa yazd ığı 10 Ş u bat 1 91 6 tari h l i mektu b u n d o , Len i n , Fra nsa'da g itgide kuvvetlen mekte olon küçük m u ha l efet g ru b u üzerine d i kkati çekiyor, b u n l a r ı n , sosya l -şovi n i stlerin i kiyüzl ü l ü kleri n i açığa vurmalorını tavsiye ediyor, «her yerde işçiler a rasında i l legol örgütler meydana getirmek i ç i n s ü r e k l i olarak, cidd iyetle, a z i m v e sebatla çalış mak» gerektiğ i n i beli rtiyor ve mektubuna ş u u n ut u l maz sözlerle son veriyord u : «Ben, devr i m ci Fra n sız proleta rya sına i n a n ıyoru m .» Pa ris'te b u l u n d u ğ u sıra l a rda yakından ta n ı ma k i m k ô n ı n ı b u l d u ğ u Fra nsız işçileri n i n d e r i n devri mci sezgisine büyük b i r d eğ e r veriyordu . Komün ist Enternasyon a l ' i n k u r u l uşu m ü nasebetiyle 6 M a rt 1 91 9'da söyled i ğ i n utukta , bir miti ngte halk yığ ı n l a r ı n ı n , Lava l ve Renode l ' i n Bol şevi kler a leyhinde konuşmalarına müsaade etmed iklerini hatı rlatmış ve şöyle demişti : «Fra n sı z halkı, belki de, en tecr ü bel i , politik bakı m d a n en terbiye l i , en ca n l ı ve nazik yığ ı n la rd ı r. On lar, topla ntı l a rda, b i r konuş macı n ı n falsolu sesler çıkarmasına m üsaade etmezler, derhal söz ü n ü keserler.» Ara l ı k 1 91 9'da ya p ı l a n Vi i . Sovyetler Kongresi nde Jana Laburb'u n kahramanca ö l ü m ü n ü hatı rlatan Len i n , sözlerine deva mla demişti ki : «Ko " m ü n i stçe ça lışmalarda b u l u n ma k üzere Fra n sız işçi ve askerleri a rasına g i ren ve Odesa'da k u rş u n a d i z i len Fra nsız kad ı n ı Jana La burb yoldaş, 756
bütün Fransız proletaryası a rasında to n ı nd ı ve savaş bayra ğ ı h a l i n e g eld i . Sendikalizm i ç i n d e ortadan kald ı r ı l ması güç bir mesele h a l i n i o l o n fra k siyon akı mlarından hangisine mensup o l u rlarsa olsun lar, bütün Fra n sı z işçileri, u l uslara rası emperya lizme karşı savaşlarında bu i s i m etrafında bi rleştiler.» Rus işçileri n i n düşmanlarına karşı kazand ıkları zafer, Len i n ' i n öngörülerini to mo miyle doğ ruladı. O , bütün devri mci faaliyetiyle, çağr ı l a rı ve pol itikasiyle, Fransız emekçi yığ ı nl a rı n ı n ka lbierindeki ateşi , kökleri derin lerde olon s ı n ı f iç güdüsünü a levlendird i . Eski dü nya, Rus devri m i n i n tutuştu rd uğu ya ngında ya n ı p kül o l madı o m a , tari hte y e n i bir devir a çıld ı . Ve b u yeni devi .rde emekçi lerin to m zaferi n i hiçbir kuvvet önl iyemiyecektir. Fra n s ı z ve Rus proletaryası a rasındaki a ktif daya n ı ş ma n ı n bu zafere katkısı büyük olacaktır.
757
Em peryalizmin tarihinde ve bunalımında büyü k değişimler GOS HOL Büyük tarihsel çağ ların başla n g ı ç ve sona eris ta rihleri n i g u n u g u n une tespit etmek son derecede karma ş ı k b ir iştir. Zaten b u n u n o kadar büyük önemi de yoktur. Her çağ d iğerine bi rçok bağlarla bağ lı d ı r. Bir çağı n itici g üCıeri d iğeri n i n itici g üclerine karışı r, bazan pa ralel ola ra k gelişi rler. Yeni , kurulma ve gelişme h a l i ndeyken eski, yaşayış g üc ü n ü ve i leri doğru gelişme yetenekleri n i korur. Ş i m d i içinde b u l u n d u ğ u m u z çağ da, bu d u ru mdadır. Dünya n ı n ilk sosya l ist d evleti Sovyet Sosya l i st Cumhu riyetleri B i r l i ğ i doğ d u ğ u za man, d ünya kapita l i st sistem i n d e b i r gedik açmış v e kapita l i n egemen o l d u ğ u d ü nyamızda, işçi s ı n ıfı n ı n ö n ka rakolu h a l i n i a l mıştır. B u olay, kapita l izmin temellerini sars m ı ş , fakat yeryüz ü n ü n öteki bölgeleri nde kapita l izmin geliş mesin i d u rd u ra ma mıştı r. Yen i top l u msal sistem i n ü st ü n l ü ğ ü , d ü nya n ı n faşizmden kurta rı l ması savaşında Sovyetler Birliğ i ' n i n baş rol ü oynamasında en parla k ifades i n i bulm uştur. i lerici i nsa n l ı ğ ı n bu ta ri h sel zaferiyle, çağ ı m ı zda y e n i aşama n ı n temeli atı l m ı ştır. Dünya d evri m sü reci yeni atı l ı m l a r yapma i m ka n ı n ı kaza n mı ş v e zama n ı m ı z ı n en karakteristik özel l i ğ i o l m uştur. Sosya l i z m i n ileri karakolu, ekonom ik, askeri v e ideoloj i k b a k ı m d a n ç o k g üCıü bir sosya l i st devletler top l u l u ğ u h a l i ne g e l miş, d ü nya kapita l i st sistem i ise kendi evri m i n d e en yüksek n oktaya ulaşmıştır. 0te yandan da i ki sistem a rasındak i çel işkiler keski n leşerek, za ma n ı mı z ı n temel çelişkisi o l m uştur. Kapita l ist ü l kelerde işçi ha reketi büyük atı l ı ml a r yapmaya başla m ı ş ; ulusal kurtuluş savaşı, yeryüzün ü n büyük b i r kesiminde em perya l i z m i n pol iti k egemen l i ğ i n e s o n vermiştir. Böylece i n sa n l ı k top l u m u , tari h i n i n en şiddet l i devri mci dönüşü mler dönemine g i rm işti r. Bu dönüşü mler eski değ i l d i r, g ü n ü m üzün g erçek d u r u m u d u r. Ve biz, sosyal fı rtı nalar içinde b u l u n ma ktayız. Kapita lizmden sosya l izme geçis, ta r i h i n en büyük olayıdır, i n sa n l ı k top l u m u n u n gel işmesi nde en çet i n n itel sıçrayıştı r. Bu geçis, hayatı n baştan başa değişmesine yol açacak tarihsel b i r s ü reçtir. Eskiyi temeli nden sarsan devri mci b i r öze ve ona uyg u n biçim lere sa h i p olan ka pita lizmden sosya l izme geçiş dönemi, top l u m sa l . yaşayışın - ekonomi, politika, i deoloji ve ordu g i b i - çeşitli a l a n l a r ı n ı ka psa makta d ı r. Hayatı mıza y ö n veren olayların ö z ü işte b u d u r . Sosyal i lerlemen i n , toplu msal hareketlerin, za m a n ı m ı zda yürütül mekte olan tüm m ücadelenin bütün bel i rtileri bu n itel sıçrayışla bağlantı l ı d ı r. Ve b u n l a r, a n ca k bu d iya lektik karş ı l ı k l ı etkiler içinde görül mektedir. 758
Ta ri hte meyd a n a gelen kes i n değ i ş i m sayesinde d ü nya ça pında üç devrim kolu doğmuştur. B u n la r ş i m d i tek bir süreç h a li n d e birleşmekte, o da, ta ri hsel gelişmenin h ı z la n masına yard ı m etmekted ir. Fakat bu sürecin hareketi ritmik değ i l d i r. Bazı dönemlerde hiçbir ü l kede devletsel değişi mlere yol açma makta d ı r. Ulaşılan d üzeyde başa rısızlı klar, hayal kırıklı kla rı ve g eçici durgunluklar olma ktad ı r. Sosyal patlamalarla evri msel g el işmeler biribirine karışmakta d ı r. Bazan i ktidar bir s ı n ıftan diğer sın ıfa zora başvu ru lara k geçmekte, bazan da zora başvurmalar d a h a az rol oynamakta d ı r. Fakat devri mci süreç, bu gayrı mu ntazam gelişmenin her aşa masında ken d i n e yol açmakta, d evri mci g ücler olgunlaşıp yoğ u n laşmakta , tecıü be ler birikmekte d i r. Kapita l i z m i n i ç ayrışmaları sonucunda, gelişmiş kapita l i st ü l kelerde s ı n ı f çel işmeleri keskin leşmekte, e mperya l i z m l e o n u n baskısı altındaki mem leket ve halklar a rasındaki çelişmeler şiddetlen mekte d i r. Sosya lizme geçişi g erçekleştirmekle görevli g ücler politik ve fikri ba k ı m d a n gelişmekted i rier. Ç o k yön l ü m ü cadele biçimleri toplu msal gelişme ka n u n Iarı na uya ra k yayg ı n laş makta d ı r. I n sa n ı n insanı sömü rmesi temel i n e dayan a n birçok topl u msal sistem lerden sonuncusu n u n ölü mden önceki son debelenmelerine şahit olmak tayız. I nsa n ı köleleştiren bütün biçim ve sistemler kapita lizmle birlikte ö l ü m döşeğ i nded i r. Za m a n ı m ızdaki bütün beli rtiler, ş u veya bu derecede, devrim s ü reci g ücleri n i n etkisi altında ortaya çı kıyor. B u g ücler, kapital ist top l u m u gel işti ren ka n u n la r ı n ü r ü n ü d ürler. B a z ı k i m seler, bu ka n u n la r ı n «eski miş .. Q l d u ğ u n u i leri sürerek Ma rks' ı n öğreti sini «za m a n ı m ıza uyd urmaya .. (<<ça ğdaşlaştı rmaya ..) ça balarken biçimle m uhtevayı b i rbirine ka rıştı rı yorlar. Ha l b u k i , sadece, devri mci g ü clerin içinde b u l u n d ukları reel koş u l l a r değişmiştir. Söz tems i l i , oyun kura l larında d eğ iş i k l i k o l m u ştur ; emperya l i z m i n g a d d a r v e soyg uncu tabiatında d e ğ i ş e n hiçbir ş e y yoktur. Sa l d ı rg a n v e y ı rtıcı canavar, a rtık kendi egemen l i ğ i altında b u l u n mayan b i r ormanda av a ra ma k zorundadır. B u yüzden, gayet tabii, taktiğ i n i değ iştirmek mecburiyetin de d i r. Yeni elde ettiği tecrübelere daya n a rak, gözüne kestir d i ğ i k u rba nlarını d a ha büyük bir kurna z l ı k ve a lçaklıkla ötekilerden a y ı r maya, ya l n ı z başı n a bırakmaya çal ı ş makta d ı r. D ünya a renasındaki yeni «oyun kura l ları .., m ütemad iyen i leri atı l ı ml a r yapan devri mci gücler tarafı ndan bel i rlen mekte o l masına ra ğ men, em perya lizm, tıpkı takip edilen her canavar g i bi , hôlô teh l i ke l i d i r. «Ehli leştiri lemez.., «usla n d ı rıla maz.. o . Çünkü, hareketlerinde, ken d i s i n e i çg ü d üleri kumanda ediyor. Anti emperya l i st g ücler, emperya l i z m i n bu i ç özel l i ğ i n i d a i ma gözö n ü n d e bul un d u rmalı v e o n u ta mamiyle y o k etmek a m a c ı n ı kılavuz e d i n me l i d i rl er. 759
Em perya list devletler içinde ve bunların kendi a ra l a rı ndaki ka rş ı l ı k l ı i l işki lerd e yürürlükte o l a n belliba ş l ı s ü reçler kapita l i st gelişme kan u n Iorı n ı n ürünüd ü r. Fakat, d ü nya a renasındaki kuvvetler ora n ı nda meydana gelen değişi mlerin ve devri m süreci n i n bu kanunlar üzerindeki etkileri g itg ide a rtıyor. Dü nya ça p ı n daki devri msel değişi mlerin g ü cl ü ça l ka ntı ları, d ü nya e mperya l i z m i n i n merkezi olan Amerika Bi rleşik Devletlerinde de dalga l a n ma la r yaratıyor. Memleketi n'ıizdeki d u ru mun özü, bir c ü m l e ile şöyle ifade edi lebi l i r : Top l u msal hayatı m ı z ı n b i r a la n ı müstesna, diğer bütün a l a n l a rı şu veya bu derecede bir bunal ı m içinded i r. Müstesna ola n a l a n , teke l l eri n kôr ları d ı r. Orada buna l ı m yoktur. Fakat, tüm b u n a l ı m belirti leri n i n temel nedeni de, kapita l i st s ı n ı fı n ı n dolu dizgin ôzami kô r ya rışı d ı r. 1 960 y ı l larında, özel likle Viyetna m h a rbindeki tırmanma döneminde a skeri bütçenin d u rmadan büyü mesi yüzünden, son on yılda kôrlar görül memiş d erecede a rtmıştır. Dte ya n d a n , aynı devrede, resmi verilere göre, emeği sömürme derecesi yüzde 17 fazlalaşmıştır. B u a rtış, son iki-üç y ı l içinde işçi lerin, iş ücretleri n i yü kseltme mücadelesinde büyük başa r ı l a r e l d e etmiş olmaları n a rağ men o l m uştur. Kôr yarışı, Amerikan top l u munda kutuplaşmaların deri n l eş mesi ne zenginlerin daha zen g i n leşmesine, yoksulların dahal yoksullaşmasına yol açmakta d ır. Mem leketi mizdeki 60 milyon işçi n i n sömürül mesi nden, 40 mi lyon vatandaşın korkunç bir ı rksal ve u l usal baskı a ltında tutul masından görülmemiş derecede büyük kôrlar elde edilmektedir. Kôr yarışı, yoksu l l u k bölgelerini genişletmekte, pa h a l ı l ı ğ ı v e enflôsyon l a rı a rtı rmakta , öğretim sisteminde ve konut ya p ı m ı ndaki bunalımı derinleştirmektedir. Hôlen ekonomi, kapita l i z m i n objektif ekono mi ka n u n larından başka, bel irli bir derecede, tekel ve ka rtelleri n , bunların ç ı ka rı n ı koru mak içi n ekonomiyi d üzenleme rol ü n ü de oynayan devletin etkileri altında geliş mekted i r. Fakat, bunların olana kları s ı n ı rl ı d ı r. Çünkü, n e devlet, ne de tekeller objektif ekono mi ka n u n l a rı n ı yürürl ükten ka l d ı ra mazlar, kapita l iz m i n doğurduğu çel işmelerden kurtala mazlar. Amerikan emperya lizminde bun a l ı m a rttığı derecede, onla r ı n i mk ô n l a rı a z a l ı r. Zaman ı m ızda iki d ü nya sistemi mevcuttur. Ve bu koşullar içinde ekonomi kan u n l a rı, kapita l i st gelişmenin daha yü ksek aşamasında yürürlükted i r. Ameri kçı n kapita lizmi, kulla n ı l mayan sermayen i n biriki mi problemiyle karşı karşıya b u l u n ma ktad ı r. Emperya l i z m i n za ma n ı m ızdaki genel sorun l a riyle sıkı sı kıya bağ l ı bulunan bu problemin, Bi rleşik Amerika kapita lizmi için politik ba kı mdan da önemi büyü ktür. Zira, d ü nya a renası ndaki kuvvet ora n ı nda meydana gelen değişiklik, sermaye yatı rı mı için yeni a l a n l a r bulu nmasına engel olmaktadır. K u l la n ı l mayan sermaye, e mperya lizmin ka n damarlarında p ı htı laşa n kan h a l i ne gel mekte ve sosyal siste m i n bütün 760
halkalarında cıtaleti a rtı rmakta d ı r. Başka ü l kelerde yat ı r ı m yapma ala n a ldarı daralan tekel sermayesi, iç paza rda, daha zayıf sermayeleri yutmak suretiyle sa l d ı rıya geçmek zorunda ka l m a ktad ı r. Son y ı l la rd a görülen h ı z l ı sermaye santra l izasyonu, «kapitalist kanibalizmi. . n i n a ç ı k b i r ifadesidir. B u g e l işme, tehlikeli p o l i t i k v e sosyal sonuçlar doğ u ra b i l i r. Kısacası, kapitalist ekono m i n i n tekel leşti ril mesi nde yeni b i r aşama başlamıştır. So nayi a la n ı nda gelişmiş olan diğer kapital ist ü l kelerde olduğu g i b i , Amerika Birleşik Devletleri 'nde de, korporasyonların birleşme süreci h ı z l a n m ı şt ı r. Kapita l i z m koş u l ları nda küçük ba l ı kları n büyük ba l ı klar tarafı ndan yutulması olağ qn şeyd ir. Fakat, ş i m d i meydana gelmekte o l a n h ı z l ı birleşmenin ü ç y e n i u nsuru vard ı r. Birinci, bi rleşme t a m a m i y l e kontrol d ı ş ı olma kta ; iki nci, b i rleşme yolu ile devler, ultra -dev h a l i n i a l makta d ı r. B i r m i lyar dolara yakın sermayesi olan muazzam korpora syonlar b i l e rak i p l e r i tarafı ndan yutulara k va rlıklarına s o n veril mekted ir. Ve n i hayet, üçüncü, tekel birli kleri, «di key.. veya «yatay.. doğrultulardan birleşmelere h i ç benzemeyen «kon g lomeraı.,ların meyd a n a gelmesi ne yol açma kta d ı r. B i l i n d i ğ i üzere, «Yatay doğ rultu .. d a n bi rleşmede aynı sanayi kolla rı ndan korporasyonlar bir a raya gelip kaynaşı rla r, «di key doğ rultu..dan bi rleş melerde h a m madde kayna kları ve b u n l a rı işleyen sanayi kol l a rı olara k birbi rleri ne bağ l ı o l a n korporasyon l a r b i r a raya g e l i rler. Kong lomeratler ise, ü retim teknoloj isi ve dağıtım mantı ğ ı ba k ı m ı n da n a ra l a rı n d a bağ bulun mayan türlü türlü işletme bi reyleri n i kapsayan yeni korperasyon birli kleri d i r. B u n la rd a kapita l ist a n a rşi en y ü ksek derecesi n i bcu lur. Memleketin bütün ekonomisi bi rleşme süreci içinded i r. Kongio merot K u r u l ması yay g ı n bir hal a l mıştır. Şu veya bu dev ba nkanın m ü l k iyetinde ve mali kontro l ü altında bulunan kong lo merat l a r, kapita l i z m e özg ü a n a rşiyi a rtı rmakta d ı r. Bu anormal birlikler, tekel ka pita l i zm i iç k a n u n l a rı n ı n bi rer ü r ü n ü d ü r v e kapita l i z m i n s o n g e l i ş m e aşa malarında bu d üzen i n içten çürü mekte oluşunun açık bel i rtileri d i r. Kapita l i st top l u m u n ka n u n ları yürürl ü kted i r. B u n ların sadece i rasyonelliği değiş miştir. Kong lomeratlar sadece Amerika Birleşik Devletlerine özg ü kuruluşlar değ i l d i r. Emperya l istlerin d ı ş ü l kelerde ekonomik bağ l a rı n ı n biçi m ve " metotları haline gelmekted irler. Ba�ka mem leketlerde kend i kontro l lerinde kong lomeretlar kurma kta olan tekelci bankalar , em perya l i st kontro l ü n ü n g üCıenen ô letleri h a l i n i o l ma ktad ı rlar. B i rleşik Amerika, h ô l e n , d ünya n ı n en büyük «banka i h racatçısı .. d ı r. Bu bankalar, d ı ş ü l kelerdeki yatı rı m l a r ı n , v e bu a rada, Amerikan e mperya l i z m i n i n m ü l kiyetindeki konglomeratla rın kontrol merkezlerine dön üşmekted i rler. Drneğ i n , Rokfeller'e ait «Çe i z M a n halın Bank. . ı n , d ı ş ü l kelerde 1 .600 şubesi vard ı r (Kontro l ü altındaki d iğer bankalar bu raka m ı n d ı şındadır) . M ua zza m bir özel i mpratorl u k olan v e Amerikan h a r p sanayi i n i n en b ü y ü k hi sselerine sa h i p b u l u n a n 761
"Çei z M a n hatın», h a rp sanayiinden elde ettiği karları Pentagonla ve d ı ş ü l kelerdeki ş ubeleriyle koordine etmektedir. Viyetnam'a banka sermayesi n d e n başka, kendisine bağ lı sanayi işletmelerinde yapılan n a p o l m bom baları i h raç etmektedir. Görü l d ü ğ ü g i bi, sanayi kong lomeratları bankaların kontrolüne geçtikten sonra, Amerikan emperya l i z m i n i n a rsenalinde yeni bir silah belirmiş b u l u n ma ktad ır. O, bu bankaların a ra cı l ı ğ ı ile bi rçok sanayi kol u n u ve b u o rada başka ü lkelerin h ükümetlerini ken,di e m ri a ltına o l makta v e E:!mper yalist egemenl i ğ i n i yeni ve daha y üksek bir dereceye u laştırmaktad ı r. Emperya lizm, yine bildiği miz e mperyalizmdir. Ne var ki, za m a n ı m ı z ı n gidişine y ö n veren y e n i g ücler o n u n üzeri nde etki ler yapmakta d ı r. Ote yandan, emperya lizm de, g eçiş döneminin süreçlerine karşı-etkilerde b u l u n ma ktad ı r. B u yüzden a nti-emperya list g üCıer, ya l n ı z uya n ı k o l ma kla yetin memeli, taktikleri n i d eğ işen koş u l l a ra uydurma ı ıdırlar. Emperya list sistem, tarihsel ilerlemenin genel doğrultusu ile çelişmelere d üştü ğ ü dönem lerde, ekono m i n i n , özellikle Amerikan ekonomisi n i n m i l i tarist leşti rilmesi, kapita l i st ü l kelerde yürürlükte o l o n dengesiz gelişme ka n u n u n işlemesinde önemli bir etken h a l i n i o l ma ktad ı r. Amerika B i rleşik Devletleri'n i n memleket dışında yaptığı büyük mas raflar, her yıl tica ret dengesi nde açıklar veri l mesine sebep ol uyor. Bu masraflar, ü l kenin iç ekono m i k d u ru m u üzeri nde kötü etkiler yapan o l u m suz son uçlar doğu ruyor. Amerikan e mperya l iz m i , k e n d i g lobal sa l d ı rı p ı a n ları n ı n yükü a l t ı n d a ezi liyor. B u g ü n Amerikan emperya lizmi iki yoldan birini seçmek zorunda d ı r : Ya dış ü lkelerdeki 3.405 askeri üsten vazgeçecek, yahutta bunlar i çi n m i lyar larca dola r sa rfetmeye deva m edecektir. Halbuki on u n başlıca em perya list raki pleri, askeri masraflara çok daha az ta hsisat ayı rmakta d ı r. Ja ponya' n ı n e mperya list p i ra mi d i ndeki d u ru m unda kesin bir değişi k l i k o l u ş u n u n neden lerinden biri de bud u r. Son on yıf içinde B i rleşik Amerika ' n ı n sanayi ü retim i n d e yılda orta l a m a y ü z d e 5.5 kadar bir a rtış olmuştur. Japonya'da ise, s o n on beş y ı l içinde sanayi ü retim. temposunda ortalama yüzde 1 3.5 bir a rtış kaydedilmiştir. Son 8 yılda bu tempo yüzde 1 4.Ty i , son üç yılda d a yüzde 1 6.5'j bul muştur. 1 960 yılı nda Japonya'da sanayi m a m u lleri hacmi, B i rleşik Amerika'da k i n i n yüzde 20'si, Batı Almanya 'd a k i n i n de yüzde B 5 ' i idi. Halbuki 1 969'da B i rleşik Amerika'dakinin yüzde 36'sına, Batı Almanya'dakinin de yüzde 1 5Tsine y ü kselmiştir. Görü l d ü ğ ü g i bi Ja ponya Batı Alma nya'yı geçmiş ve ka pita l i st d ü nyası n ı n ikinci sanayi devleti haline gelm iştir. Bu d urum" e mperya l i st devletler a rasındaki çelişkilerde bir takı m yapısal değişikliklere yol açm ıştır. Ozelli kle B i rleşik Amerika ile Japonya a rasın762
daki çelişmeler keskinleşmiştir. Okinava için derin a ntagonizmin sadece bir sembo lü d ü r .
m ücadele, a ralarındaki
Kapita list ü l kelerdeki ü retim a rtışı tempoları, o n l a r ı n Amerikan e mper yalizmiyle karşı l ı k l ı i l işkileri n i n ka ra kterine sıkı sı kıya bağ l ı d ı r. I kinci Dünya Harbinden sonraki Amerikan sermaye yatı r ı m ı , kapitalist memleketlerin bir k ısmında harp tahribatı n ı n ortadan kal d ı r ı lmasında fayda l ı bir rol oyna m ı şt ı r. O za manlar, Amerikan e mperya l iz m i n i n övücü leri, Birleşik Ameri ka' n ı n «cömertliğh, hakkında yığın yığ ı n methiyeler yazmışlard ı r. B u nlara g öre, gelişmiş sanay i l i ü l kelere yap ı l a n yabancı sermaye yatı r ı m ı , söm ü rge memleketlerdeki g i bi o l u msuz sonuçlar vermiyecekti. Fakat hayat, onların bu haya l lerini tuzla buz etti. Amerikan yatı r ı m ları, i leri kapita l ist ü l kelerin endüstriyel gelişme tempolarını zorlaştıra n ağ ı r bir yük h a l i ne geldi. Amerikan emperya l iz m i , ikinci Dünya Harbinden yenik çıkan memleket lerin ka pita l ist g rupları a rasında en fazla Japon ka pita l istlerine kucak açmıştı . Fakat, Batı Avrupa kapita listleri Amerikan sermayes i n i memleket Ierine çekeb i l mek için bütün kolay l ı kl a rı gösteri rlerken, Japonlar, Amerikan yatırı mlarını sınırlandırıcı bir politika izledi ler. B u g ü n d e, petrol rafi neri sanayii ve bir dereceye kada r d a elektrik hesap makineleri ü reti mi ha riç, bütün temel sanayi kol l a r ı n ı kendi kontrolleri altında b u l u nd u rmakta, h a tta petrol rafineri ve elektrik hesa p makineleri sa nayilerini bile Amerikan egemen l i ğ inden kurtarmak için ça lışmaktad ı riar. Amerika ' n ı n diğer emperyalist ü l kelerdeki dolaysız sermaye yatı rım la riyle ilgili raka m l a r ilgi çekicid i r. Bunlar ( m i lyar dolar o l a ra k) şöyled i r : Büyük Britanya'da 6, 1 , Batı Alma nya'da 3,5, Fra nsa'da 1 ,9, ı ta lya'da 1 ,2, Japonya'da 0,9. (Japon ekonomisinin hacmini ve h ı z l ı g elişmesini gözö n ü nde bulund urursak, bu 0,9 pek az bir şeydi r.) Bu raka mlar, bu ü lkelerin ekonomik gelişme tempola riyle ters orantı l d ı r. Ya ni, Amerikan yatırı m la rı n ı n fazla o l d u ğ u yerlerde ekono m i k büyüme genellikle yavaşlamak tadır. Son 1 5 y ı l içinde y ı l l ı k a rtalama gelişme tem posu şöyled i r : Japon ya'da yüzde 1 3,5, italya'da yüzde 8,8, Batı Al manya'da yüzde 6,4, Fransa'da yüzde 5,4 ve Büyük Britanya'da yüzde 2,9. i rasyonel kong lomeratların doğmasına yol açan tekel lerin birleşmeleri süreci nin yeni aşaması, s ı n ı fsal ve sosyal i l işkiler üzerinde derin etkiler yapmaktadır. Kapita l i st topl u mdaki k utuplaşma s ü reci n i n h ızla n ması, bunun sonuçları n d a n biridir. Parazit ta baka i l e bütün h a l k a rasındaki nispetsiz l i k uçurumu g i ttikçe deri n leşip genişlemektedir. Ya bancı laşma s ü reci de a dCı ma k ı l l l hızlan mıştır. B u d urum, «kuvvetlilerin» a ş ı l a d ı kları haya l lerin tuzla buz ol ması n a , kapita list top l u m u n insanlığa aykırı ka rak teri n i n daha belirg i n bir hal a l masına yard ı m etmektedir. Tekelci sermayenin ya pısında meydana gelen değişiklikler, sınıf sava şında yeni problemlerin ortaya çıkmasına yol açmakta d ı r. Konglomeratlar, 763
şu veya bu sanayi kolu üzeri n deki kontrollerinden diğer b i r sanayi kol u n d a k i i şçil ere karşı m ücad elel erinde fayd a l a n a b i l mektedirler. B u n l a r, bir çok sanayi kol u n u ortadan ka l d ı rma g ücüne sa h i pti rler. Bu koş u l l a r içinde, sadece ayn ı sanayi kol u n d a k i işçilerin b i r l i k olmaları yeterli deği l d i r. Sen d i ka b i rl i kleri, m ücadelen i n koord i n e edi l mesini ve yönet i m i n i sağ laya n merkezler haline gelmek zorundadırlar. Tekel lerin g elişmelerindeki yeni aşama, a nti-emperya l ist ha reketi n ve anti-emperya l i st m ücadele n i n ne büyük b i r önem taş ı d ı ğ ı n ı açı kça ortaya koym a ktad ı r. Tekellerin gelişmesinde yeni b i r aşama olan konglomeratlar, d evlet tekel kapita l i z m i n i n gelişmesine s ı k ı sı kıya bağ l ı d ı ria r. Korporasyo!1ları doğrudan doğ ruya finans kapita l i n i n kontro l ü n e veren bir sistem, hü kü met pol itikası n ı n tekeller tarafı ndan şi mdiye kad a rkinden daha dolay sız olara k kontrolüne yol açma ktad ı r. Gittikçe büyüyen harp sanayii n i n bu sistemle birleşmesi, d evlet-tekel kapita l i z m i n i n g e l işmesinde yeni b i r aşamayı teşkil etmektedir. Bu bi rleşme, Birleş i k Ameri ka'daki tröst a leyhtarı ka n u n la rı g ü l ü nç bir hale sokmakta d ı r. Bütün b u n l a r, kapita l i z m i n geliş m esi ne d e ğ i l , harp ve faşizm teh l i kel eri n i n a rtmasına yard ı m etmektedir. B u teh l i keler, a ncak, açıl makta olan savaş olanaklarından ta mamiyle yararlan mak suretiyle orta d a n ka l d ı r ı l a b i l i r. Hôlen kapita l iz m genel olara k düz çizgi üzerinde gelişirken, sosya l i z m g üCıeri büyüyü p kuvvet lenmekted i r. Ulusal kurtuluş hareketi de ka l k ı n ma h a l i nd ed i r. Kapita l i st ü l kelerin işçi sınıfı, tari h i n kend isine verd i ğ i büyük ödevleri gerçekleşti r mesi n i kolaylaştıracak çizg i üzerinde a ra l ıksız olarak gelişmektedir. Kı saca sı, d ü nya d evrim süreci, i n sa nl ı ğ ı n gelişme yönleri n i bel i rl emek ted i r. Komün ist ve işçi Partileri Moskova Da nışma Top la ntısı Ana Bel g esi nde şöyle d e n i l mekted i r : »Dünya devr i m ha reketi, bazı kesi mleri n i n g üç l ü k v e başarısızlı klarına rağ men, taa rruzuna deva m etmektedir. Em perya l izm, kuvvetler a rasındaki genel ora n ı , karşı-taarruzla kendi lehinde değ işti rebi lecek d u rumda d eğ i l d i r.» Dü nya devrim sü reci n i n ü ç kolu d ünya n ı n çehresini ta mamiyle ve tan ı n m ıyacak şekilde d eğ işti rmiştir. Başta Sovyetler Birliği ol mak üzere g üc l ü sosya l i st d evletlerin d ünya sistem i , u l uslara rası u l usal kurtuluş ha reketi ve kapita list ü l ke lerdeki işçi s ı n ı fı ha reketi, bugün ta rih i n bellibaşlı itici g ücleri d i r. Devri m s ü reci n i n g üçl ü kleri, elbette ki, d i kkatle çöz ü m lenmelidiL Gana'da, Endonezya'da ve d i ğ er bazı eski söm ü rgelerde gerici devlet da rbeleri ya p ı l m ı ştır. işçi s ı n ı fı n ı n bazı pa rtilerindeki oportünist ve nasyo n a l i st etkiler de devri m ha reketi n i zayıflatıyor. Maoistl eri n pol itikaları, Sovyetler B i rl i ğ i ' n e ifti ra ka mpa nyaları ve d ü nya devri m g ücleri n i par çalama çabaları, a ç ı k bi rer olu msuz etke n d i r. 764
Bütün b u n la r, d ü nya kuvvetleri ora n ı üzerinde kötü tesirler ya p m a kla beraber, za m a n ı m ı z ı n temel mu htevasında prensipyol değ işikli kler yapa mazla r. Kapita lizmden sosya lizme geçiş sü reci üzeri nde o l u msuz etki yapan bütün faktörlere ve bu a rada bizim bazı başarısızlı kları mıza rağ men, devrim süreci i leri doğ ru geli şmesine deva m etmektedir. Amerikan e mperya l i z m i n i n Viyetnam'daki a maçları n ı gerçekleşti re meyişi böyle bir değerlend i rmenin sağ l a m bir d e l i l i değ i l m i d i r ? Sosya list Küba ' n ı n Amerikan sa l d ı rı s ı n ı n her şekline karşı d i ren mesi, ekon o m i k abl u kayı pa rça l a ması, em perya l ist B i rleşik Amerika'nın k ı y ı l a r ı n a 9 0 m i l ya k ı n l ı ktaki K ü ba'da başariyle sosya lizm kurması, d ü nya devri m i n i n gel işti ğ i n i gösteren ö n e m l i b i r faktör değ i l d e ned i r? Sosya l i z m d ü nyası n ı n ekon omi k, askeri v e b i l i m sel-teknoloj i k o l an l a rda eşsiz gelişmesi bunun son derecede g üclü b i r d e l i l i değ i l midir? U l usal kurtu luş h a reketinin d u rmadan genişlemesi, çeşitli ü lkelerin kapita l ist olmayan gelişme yol unda ve sömürg e bağ ı m l ı l ığ ı ndan k u rtul muş olon devletlerin i lerici yönde elde ettikleri başa rılar za manı mız ta ri h i n d e a ğ ı r basan önemli faktörler değ i l m i d i r ? isra i l ' i n a skeri zaferi, Amerikcn e mperya l i z m i n i n a s ı l a m a c ı o l o n anti em perya l i st Ara p h ü kü metlerin i n devri l mesini sağ l a d ı mı? Aksi ne bu sa l d ı rı , Orta Doğuda a nti -emperya l i st g üclerin a rtmasına ya rd ı m etti, ısrail yöneticileri n i n g üttü kleri politika n ı n taş ı d ı ğ ı teh l i keyi bütün d ünya n ı n g öz l e r i önüne serd i . B i z i m kıta m ıza g e l i nce, Ş i l i , Venezüella, Arjantin, Peru, Brezilya, Ko l u m biya, Ekvador ve U rugvay'd o , G ü ney ve Orta Ameri ka' n ı n d iğer ü l kelerinde a rtma kta olon devri mci g ücler d ü nya devrim g ücleri safında önemli faktörler değ i l m i d i r ? Ve n i h ayet, Amerika Bi rleşik Devleteri'nde d e , h ü k ü meti n emperya l i st politikasına, Viyetna m harbine, u l usal a z ı n l ı klara ya p ı l a n z u l ü m ve ayrıcı ha reketlere karşı yığ ınsal eylemler genişlemekte d i r. Dünya kuvvetleri ora n ı değerlend i ri l i rken, Fra nsa'daki tarihsel genel g revi, g ittikçe büyüyen savaşlara sahne olan ita lya'daki olayla rı, d iğ e r kapita l ist ü l kelerdeki işçi hareketinin atılı mlarını d a göz önünde b u l u n d u rmak ıôzımdır. Em perya lizm, g ittikçe derin leşmekte olan b i r buna l ı m içindedir. Ç ü n k ü a rtık onun za manı geçmekte d i r. Za manı mız, Sosya lizm v e kom ü nizme devri mci geçiş çağ ı d ı r.
765
Gericilere ve harpçilere karşı E Z E K l AS PA PAYOAN U
Hazira n 1 969'da Moskova'da ya p ı l a n Komünist ve işçi Parti leri Uluslara rası Danışma Toplantısı, d ü nya politi ka s ı n ı n büyük bir olayı o l a ra k tarihe geçmiş b u l u n uyor. 70'den fazla ka rdeş parti, açık ve sa m i m i konuşmal a r son ucunda, çağ ı mı z ı n temel sorun u o l a n em perya lizme karşı savaşı g ü c lend i rme konusunda ta m bir f i k i r b i rl i ğ i n e va rmışlardır. Danışma topl a ntısı n ı n «hiçbir neticeye vara madan dağ ı lacağı»-nı ve «komünistler a rasında birlik b u l u n m a d ı ğ ı gerçeğ i n i c ü m l e ô le m i n g öz leri önüne sereceğ i»ni i leri süren e m perya l istlerin bu u mutları da boşa çık mıştı r. G ü c l ü Sovyetler Birl i ğ i ' n i n , em perya l izme karşı, u l usa l kurtu luş, demok rasi, barış ve sosya lizm uğ runda yürütülen savaştaki rol ü de, Komünist ve işçi Partileri Danışma Toplantısında gerektiği şekilde değerlendiril miştir. Söz a l a n delegelerden bir çoğ u , Sovyetler B i r l i ğ i ' n i n , kurtu luşları ve sosya l ilerlemeleri uğru nda savaşan bütün h a l k l a ra yapmakta olduğu karş ı l ı ksız ve cömertçe maddi ve ma nevi yard ı mların büyük önemini belirtmişlerdir. B i l i ndiği üzere e mperya lizm, anti-sovyettizmi eskiden beri bir silôh o l a ra k k u l l a n ıyor. Fakat s o n za m a n l a rda buna özel bir ö n e m veriyor. Gerici basın ve diğer y ı ğ ı n sa l enformasyon a raçları, ko m ü n i st basında çıkan bazı yaz ı l a rı ele a l a rak, b u n l a rı Sovyetler Birliği a leyhinde yoru mla maya ça l ı şıyor. Gerici burj uva p ropaga ndası, a nti-sovyeti � mden, komün ist par tilerinin a ra la r ı n ı bozmak ve komün ist hareketini bölmek için yara rlan ıyor. Gericiler, böyle fı rsatla rda n , el betteki, sevine sevine fayd a l a na ca k l a rd ı r. Ne var ki, Sovyetler Birliği, barışçı pol itikası, orta k dôva uğrunda yaptığı büyü k fedakô r l ı k l a r ve kendine d üşen ta rihsel ödevleri birbiri a rd ı nca yeri ne g etirmesi sayesinde, u l uslara rası komün ist hareketinde büyük bir itibar sa hibi ol muştur. Ve b u otorite, Moskova Danışma Topl a ntısı nda ya p ı l a n konuşma larda ve a l ı n a n ka rarlarda açı kça belirm iştir. Komün ist ve işçi Pa rtileri Da n ı ş ma Toplantısı ve g ü nü m üzün bili mse l , Ma rksist- Len i n i st ta h l i l lerine daya nan ka ra rları ve e m peryal iz m i n h e r t ü r l ü bel i rtisine karşı yürütülen savaş yen i y e n i o l a n a k l a r ortaya koymuşlard ı r. Ana belgede, e mperya l i z m i n bütün d ü nyadaki sömürücü, sa l d ı rgan ve gerici faa l iyeti ayd ı n latı l mıştı r. Ana belgede şöyle deni liyor : «Danışma Toplantısında temsil edilen kom ü n ist ve işçi pa rtileri, tarihsel soru m l u l u klarını bi lerek, d ünyadaki bü766
tün komün istleri, bütün a nti-emperya l i stleri, barış, özg ü rlük ve i l erleme uğ runda mücadele etmeye hazır olan herkesi orta k eylemde b u l u n maya çağ ı rı rla r.» Hiç şüphe yok ki, kom ü nistler, bu çağ rıyı h a l k l a r a rasında yayaca k l a r, y ı ğ ı n ları seferber etmek için en uyg un yol l a rı bulaca k l a r ve bütün d ü nyada h a l kların anti-emperya l i st kurtuluş savaşı a la b i ld i ğ i ne güclenecekt i r. Dünya n ı n çeşitl i bölgelerindeki komünistler, Danışma Topla ntı s ı n ı n fiki rleriyle belgelerinden esi nlenerek, el lerindeki b ü t ü n a raç v e olanaklar dan ya rarlanara k ve maha l l i şartla ra uyg u n şekilde çal ışarak, Danışma Topla ntısı n ı n ken d i lerine verd i ğ i ödevleri azô m i derecede yerine getir meye gayret ediyorlar. Bu a maçla, devri mci, anti-emperya l i st ha rekette yeni bir atı l ı m ya ratmak için y ı ğ ı n ları seberber ed iyor, her h a l k ı n men faatleri uğ runda yürütülen mücadele i l e orta k enternasyonal dôva uğ runda yürütülen savaşı usta l ı kla ahen kleşti rmeye, pa rti ler içinde teorik ça l ı şmaları ve işçi ha reketi içinde düşman burjuva doktri n lerine, sağcı ve «solcu» oportün izme ka rşı iCleolojik m ücadeleyi yaygı n b i r hale getirmeye çal ışıyorlar. _
Komün ist ve işçi Pa rti leri Danışma Topla ntısı n ı n fikirleri, ya l n ı z ulus l a ra rası komün ist ve işçi ha reketinde değ i l , aynı zamanda, monopolların egemen l i ğ ine, d i ktatörl ük rej i mierine karşı, yu rttaşlık hakları ve u l usal bağ ı msı z l ı k uğrunda m ücadele yü rüten geniş emekçi yığ ı n l a rı a rasında geniş ya n k ı l a r uyandı rmakta ve yayJ'l ma ktad ı r. Emperya l i z m i n pol itika s ı , «ka pital ist ü l kelerdeki işçi sınıfı n ı n , köyl ü l erin, gençleri n , ü n iversite öğ renci leri n i n , politi k tutu m ve g örüşleri ne olu rsa olsun en geniş y ı ğ ı n la rı n gitti kçe a rta n d i renişleriyle karş ı l a n ma ktad ı r.» Danışma Toplantı s ı n ı n çıkard ı ğ ı bu sonuç d ü nya olayları tarafı ndan tamam iyle doğ rulan makta d ı r. Sınıf çatışma l a rı d ü nya n ı n her köşesinde olabildiği ne şiddetlenmiş ve şi mdiye kadar görülmedik ölçüler a l mışt ı r. işçi hareketi yen i bir aşamaya g irmekte d i r. Once l ikle gelişmiş kapitalist ü l kelerdeki g rev ha reketinde meydana gelmekte olan yeni yeni atı l ı mlar, b u rjuva topl u m u n u n en geniş sosya l ta baka l a r ı n ı n sınıf savaşına katı l makta o l ma l a r ı , ekono m i k ve politik sava ş ı n t ü r l ü biçi m v e metot l a rı bu yeni aşa manın deli llerid i r. Ekonom i k isteklerle politik kara kterdeki istek ler, mevcut politik rej i miere karşı, demokratik haklar, işçi ve diğer emekçi örg ütleri n i n ça l ı ş ma özg ürl ü kleri uğ runda y ü rütülen mücadele a ra s ı n d a g itgide daha sıkı bağ lar kurulmaktadır. G revler çoğ u z a m a n büyük n ü mayişlerle, b i n lerin katı l d ı ğ ı miti nglerle desteklen iyor, polis ve ordu birli kleriyle ça rpışma l a r oluyor. Sınıf çatışmaları, d ü nya i rtica ı n ı n karargôhı olan Amerika Birleşik Devletler'i n d e de genişliyo r ; g rev hareketi büyüyor, sendikaların faa liyeti g üclen iyor. Amerikan işçi leri n i n mücadelesi, kendi hakları uğ runda çetin bir savaş vermekte olan zenci /erin mücadelesiyle bi rleşiyor. B i rçok 767
Amerikan şehri, geçenlerde zenci mahal leleri sa k i n le ri n i n dra mati k savaşlarına sahne ol muştur. Pol i slerle zenciler a rasındaki ça rpışmalarda pekçok zenci yara l a n m ış, yüzlercesi tutu k l a n m ıştır. B i rleşik Ameri ka ,da harbe ka rşı o l a n l a r ı n n ü mayişleri de büyük ölçüler a l m ı şt ı r. Batı Avrupa ü l kelerinde kapita l i n egemen l i ğ i n e karşı emekçi lerin yü rütmekte oldukları savaşlar da a la bi ld i ğ i n e şiddetlenmiştir. Son yı l la rı n e n büyük g revleri Alma nya Federal C u m h u riyet i n i n çeşit l i bölgeleri nde patlak vermiş, on bin lerce maden, makine yapı m ve tersa ne işçisi mevcut koş u l la r içinde ça l ışmayı reddetm işlerd ir. Eyl ü l ayında Fra nsa'da demiryolu işçi leri genel g rev ilan etmişlerd i r ; bunun sonucunda ü l kedeki demiryolu ulaşı m ı durm uştur. Fransız emekçi leri n i n kapita l i n mali esaretine ka rş ı , verg i lerin i n d i r i l mesi, iş ücretleri n i n yü kselti l mesi, sosya l ve demokratik istekleri n i n karş ı l a n ması uğrunda yürüttü kleri m ücadele genişl iyor. Jta lya'da, öze l l i kl e «FiAT" kansern i n i n işletmelerinde, Torino, M i lano, Flora n sa ve Breşn iya şehirlerinde işçilerin mücadelesi büyük ölçüde şid detlenm iştir. işçi s ı n ı fı n ı n en önemli böl ü m lerinden biri olan meta l u rj i d e g e n e l g revler patla k vermiştir. i nşaatçı ların g revi ne b i r m i lyondan fazla işçi katı l m ı ştır. işçi s ı n ı f ı n ı n , Latin Amerika ü l kelerinde de tekel lere ve gerici rej i miere karşı savaşı g üclen mekted ir. Peru'da Belaunde Teri ' n i n başka n l ı ğ ı ndaki gerici h ü k ü met iktidardan atıl mış, büyük tekel ler m i l l i leşti r i l m i ş ve top ra k reformu ya p ı l m ışt ı r. Arjantin'de y ı l ı n üçüncü genel g revi patlak vermiş, buna bütün büyük sanayi merkezlerinde ça l ışan işçilerin çoğ u katı l mıştır. Şunu önemle bel i rtmek gerekir ki, bu genel g revde de, ötekilerde olduğu g i bi , işçiler (Genel Emek Konfederasyo n u n u n eylemlerine h ü k ü met taraf ı n dan ya p ı l a n müdahalelere s o n veri l mesi, i ş ç i ve sen d i ka yönetici lerine karşı baskı n ı n ka l d ı rı l ma s ı , tutu klana n ların serbest b ı rakı lması g i bi) bi rçok pol itik istekler öne sürmüşlerd i r. Dünya n ı n bütün kıta larında genişleyen anti-e mperya l ist mücadeleye, yen i yeni sosyal ta bakalar, çeşitli pol itik gücler katı l ı yor. Ameri ka n ve i n g i l i z e m peryalistleri tarafından desteklen miş olan Libya'daki k ı ra l l ı k m üesseses i n i n devril mesi bu mücadelen i n önemli zaferlerinden biridir. B u da rbeden sonra i l a n ed i len Li byp Ara p C u m h u ruyeti ve kuru lan Devri m Konseyi h a l k ı n g e n i ş desteğ i n i kaza n m ışt ı r. Bu yı l ı n Mayıs ayında Sudan'da ya p ı l a n başa r ı l ı devrim h a reketinden sonra Li bya,da k ı ra l l ı ğ ı n yıkı lması, Afrika kıtası ü l kelerinde önemli pol itik dönüşü m ler meydana gel mekte olduğunu gösteriyor. B u dönüş ü m ler, em perya l izme, isra i l sa l d ı rı s ı n a ka rşı , bağ ı ms ı z l ı k v e özg ü r l ü k uğrunda m ücadele eden hal kların ortak cephes i n i g üclendi rmektedi r. Emekçi leri n , komün ist pa rti lerin i n yöneti m i nde, d i ktatörlük rej i m ieri n e karşı yürütmekte oldukları m ücadele de gücleniyor. Yunanista n , Ispanya, 768
Portekiz, G ü ney Afrika, Brezilya ve Pa ragvay'da, kon kunç teröre ve pol i s tôkibatına rağ men b u m ü cadele a ra l ı ksız deva m etmekte d i r. Memleket i m Kı brıs'ta da d ü nya em perya l i z m i n i n p l ô n la r ı na karşı yürütül mekte olan m ücadele aynı şeki lde gitti kçe genişliyor. Kıbrıs proble m l eri üzerinde daha ayrıntı l ı şekilde d u rmak istiyorum. Danışma Toplantısı Ana Belgesinde, Akdeniz bölgesi ü l keleri n i n , emperya l ist p l ô n la rı nda önem l i b i r yer a ld ı kları bel i rt i l m ekte v e şöyle d e n i l mekted i r : "ispClnya'da m ü h i m a skeri üsle re sa h i p olan Bi rleşik Amerika e m per ya l i z m i , m ücadele eden ispanya h a l k ı n ı n istemed i ğ i Fra n ko rej i m i n i n i ktidarda kalmasına yard ı m edegel mektedir. Altıncı Amerikan Fi losu ve Akdeniz bölgesi hal kları ve ba rış için bir teh1 i ke olan askeri üsler siste mi, bu bölgede d a i m i politik ve askeri baskı a ra ç l a r ı d ı r. Kıbrıs'ta d u rumu defa la rca gerg i n l eştiren ler, Yunanista n'da faşist-askeri da rbe yaptı ra n la r v e a l baylar cuntasını destekleyen!er e m perya l i stlerd i r.» Emperya l i stlerin Akdeniz bölgesi p l ô n larında Kı brıs'a, d a i m a , ' bat mayan b i r uçak ve roket üssü rol ü verilmiştir. I n g i l i z e mperya l istleri, Kıbrıs h a l k ı n ı n i radesine aykırı olarak, memleketin 99 mil kare l i k bir a razisini işga l etmiş ve 32 yeri nde askeri üsler meydana geti rmişlerdir. B u n dan b � şka, l i ma n l a r, hava meyd a n l a r ı , yol l a r ve Kıbrıs sema larından askeri a maçlarla yararlanma haklarını sürdü rmekted i rler. Amerika n e mperya l ist leri, Ada 'daki ü ç radyo istasyonundan, sosya l i st mem leketlerle Ara p ü l keleri ndeki casusl u k faa l iyetleri n d e yara rla n ma k hakkını i n g i l i z sömür geci lerinden a l m ı ş l a rd ı r. Geçenlerde açıkla n d ı ğ ı na göre, K ı b rı s'taki i ng i l i z askeri üsleri Kas ı m 1 968'den beri NATO' n u n e m r i a ltına geçmiş b u l u n maktad ı r. B u h a ber «Krişçın sayı ns mati n ı r» a d l ı Amerikan g azetesinde yayı n l a n m ıştır. Bir de Akden i z bölgesi n i n doğusuna a i t b i r harita neşred i l miştir ki, bunda, Akrotiri'deki i n g i l i z üstü, bir "NATO üssü» olara k gösteri l m iştir. ate yan dan, Amerikan 'em perya l istleri n i n Kı brıs'ta bir casusl u k merkezi kurd u k l a rı öğren i l mişti r. B u rada, Orta Doğu i l e i l g i l i ha berlerin Vaşington'a ve NATO merkezine b i l d i ri l mesi için elektrikli hesap tekni ğ i k u l l a n ı l makta d ır. Li bya'da gerici kıra l l ı k rej i m i n i n devri liş:nden beri Amerikan basın ve radyo l a rı , Kibrısın em perya l i stler için taş ı d ı ğ ı stratej i k önemi sık sık bel i rt mektedi rIer. i n g i l i z ve Amerikan e mperya l i stleri, m üttefik. o l m a l a r ı n a rağmen, gerek Kı brıs'ta, gerekse b ü t ü n Akdeniz bölgesinde d a i m i b i r rekabet hal i ndeyd i l er. Akrotiri askeri üssünün NATO'nun kontro l ü n e veri l mesi de gösteriyor ki, i n g i l i z emperya l i stleri, Kıbrıs'ta Amerika n em per ya l i stlerinden sonra i k i nci rol ü oynamaya razı ol muşlardır. Ç ü n k ü , ancak bu sayede oradaki mevzilerini koruya b i leceklerini anlamış b u l u n ma kta d ı rlar. 769
K ı b rı s ' ı n bağ ı ms ı z l ı ğ ı n a kavuştuğu 1 960 y ı l ı n d a n beri Amerikan em perya l i stleri bu memlekette anti-ko m ü n i z m i n yayı l ması için 20 mi lyon dolar ha rca m ı ş l a rd ı r. Ş i mdiye kadar K ı brıs için iki kitap yay ı n l a m ı ş la rdır. lJçüncüsü de Ocak 1 970'de çı kaca ktır. lJ n l ü CiA ajanı Tomas Ada ms tarafı ndan yaz ı l a n ve «Amerika n Ordusu için Kıbrıs kı lavuzu" a d ı n ı taşıyan i l k kita pta a ç ı k l a n d ı ğ ı n a göre, 1 964 y ı l ı başı nda Başkan M a ka rios, Amerikan baskısına boyun eğseydi ve Sovyetler B i rl i ğ i Kı brıs' ı a z i m l e desteklemeseyd i , Ameri ka n Altı ncı Fi losu adaya a sker çı karacaktı. Y i n e CiA aja n l a rı ndan To mas Ada ms'la E l v i n Kotre l ' i n yazd ı kları iki nci kita p «Doğu i l e Batı a rasında K ı brıs" a d ı n ı taşıyor. i l k satı rı nda n son satırına kada r Sovyetler Birliği ile Kıbrıs i lerici Emekçi Halk Partisi'ne (AKEL'e) i ftiralarla dolu olan bu kita p la g ü d ü l e n a maç, Kıbrı s l ı l a r ı n birli ğ i n i par çala maktır. ağ re n i l d i ğ i n e g öre üçüncü kitap, a nti .. komü nist mu htevası i l e iki ncisi n i n deva m ı olacak, Kıbrıs h a l k ı n ı n birliğ i n i parça lama, d i renme g ü c ü n ü zayıflatma hedefi n i g üdecektir. B u kita pların yaza rla�ı, Kıbrı s ' ı n ya k ı n bir zamanda Akdeniz'in K ü bası olaca ğ ı n ı ı spat etmeye çaba l a ma k suretiyle okuyucu l a r ı n ı kom ü n i z m Iıayaletiyle korkutmaya çalı şmaktad ı riar. Ası l a maçla rı, böylece emper ya l i stlerin Kıbrıs'ta b u l u n ma la rı n ı n bir zoru n l u k olduğu ka naati n i yarat maktır. Onlar, Kıbrıs i lerici Emekçi H a l k Partisiyle Başkan Maka ri os ve aynı zamanda Pa rti mizle m i l l iyetçi lerin a ra s ı n ı açmak için elleri nden geleni yapıyorlar. Bütü n bun lar, e mperya l i st politika n ı n «ayır- buyu r !" p rensiplerine tı patı p uyg u n d u r. B i l i n d i ğ i üzere K ı brıs, 1 956 y ı l ında M � s ı r'a ya p ı l a n sa l d ı r ı ha reketinde ve daha sonra da Yemen'e tecavüzlerde b i r sıçra ma tahtası olara k kullan ı l d ı . isra i l' i n Ara p ü l kelerine sa l d ı rısı sırasında isra i l'e askeri ma lzeme gönderi l mesin d e Kı brıs'taki i n g i l i z üslerinden fayda l a n ı ld ı . « K ı b r ı s problemi" işte böyl e b i r geniş p l ô n ı kapsa makta d ı r. Fakat, Kıbrı s'ı e l i n d e tutmak ve b i r em perya l i st harbi için g üclü bir ro ket ve uçak üssü h a l i n e geti rmek isteyen em perya l i z mle, ü l kesi n i her türlü e mperya l i st egemen l i ğ i ve bağ ı m l ı lığ ı n d a n karta rmak için savaşan Kı brıs h a l kı a rasındaki derin çel işki , bu prob l e m i n en nazik nokta s ı d ı r. H a l k ı m ı z ı n sava ş ı , özü itiba riyle anti-emperya l ist ve u l usal kurtu l uş savaşı o l a r a k ka l maktad ı r. ate ya nda n , Kı brıs h a l kı n ı n beşte dörd ü n ü teş k i l eden Rum cemaatı i l e bütün h a l k ı n yaklaşık olara k beşte biri n i teş k i l eden Türk cemaatı a rasında da a n laşma z l ı k vard ı r. Bu a n laşmazlık, em perya l i z m tarafı ndan yaratıl mıştı r. iki cemaat a rası nda I n g i liz e mperya listl eri tarafı ndan körüklenen 1 958 y ı l ı ndaki çatı şma l a rdan sonra sahneye konan Zürih a n laşması, Kıbrıs h a l k ı na zorla ka bul ettiri ldi . Gerek bu a n laşmada, gerekse ondan sonra kabul edilen Anayasada mevcut ayrıcı maddeler Anayasada ki h ü k ü m lerin gerçekleştiril mesi n i engelledi ve çok geçmeden, Yunan ve 770
Türk cemaatları a rasında yeni çatışma lara ve hatta kan dökül mesine yol açtı. Kıbrıs'ta 1 963 y ı l ından beri devam eden gerg i n l i k zaman za man tehlikeli çarpışmalar halini a l mıştı. Ş i m d i l i k bira z yatışmıştır. Lô kin, yarın ne olacak, b i l i n m iyor. 1 965-1 967 a rasında iki y ı l m üddetle R u m ve Türk cemaatları n ı n temsi lci leri a rasında m üzakereler ya p ı l d ı , fa kat hiçbir sonuç a l ı na ma d ı . Bu görüşmeler birbuçuk y ı l önce tekrar başlad ı . Artık bazı o l u m l u son uçla r e l d e ed i l m iş b u l u n uyor. i y i a ma , a n laşmazl ıkların e n önemli leri hôlô çöz ü m len meden d u ruyor. Maha l l i h ü k ü metle i l g i l i a nlaşmazlıklar, en başta gelen lerid i r. Türk cemaatı yöneticilerinin öyle istekleri var ki, bunlar K ı brıs' ı n birliğini teh l i keye sokuyor. Türk cemaatı yöneti cileri , devletin birliğini pren sip ba k ı m ı ndan sözl e ta n ı ma larına rağmen, gerçekte istekleri, ü ç h ü k ü metin k u r u l ması etrafı nda dönüp dolaşıyor : bir merkezi h ü k ü metle Rum ve T ü rk cemaatla rına mahsus iki m a h a l l i h ü k ü met. K ı brısl ı l a rı n köklü çıkarlarına ta ban tabana zıt olan bu parça l a n m a , emperya li stlerin isteklerine gayet uyg u n . Kıbrısın Rum v e T ü r k a ha l isinin yerleşimi kompakt değ i l , ka rı ş ı ktır. isviçre'de olduğu g i bi değ i ld i r. O rada, Alman köken l i i sviçre l i l er mem leketin bir bölgesinde, Fransız köke n l i l er bir başka bölgesinde, fazla o l mayan ita lyan köken l i ler de bir diğer bölgesinde yerleşiktirler. Kantonal esa sına g öre olan b u idari bölünmeler veya federasyon, Kı brıs'a uyg u n bir ka l ı p değ i ldir. Böyle bir çöz ü m yol u , Zürih anlaşmasından çok daha kötü son uçlar doğ ura b i l i r. Biz, yara la rı m ızı kangrenleştireceğ i m i ze, tedavi etmeliyiz. Gerg i n l i k ve g üvensi z l i k içinde değ i l , an laşma, uyuşma havası içinde yaşa malıyız. B u n u da ancak tek devlet h a l i n d e gerçekleşti rebi l i riz. Biz, Kıbrıs Tü rkleri n i n çıkarla r ı n ı n ve demokratik h a k l a rı n ı n korun masına ta rafta rıı. Türk cemaatı n ı n öğ reti m, d i n ve kültür işleri n i n yöne timine katı lma ha kkı n ı n elinden a l ı n masına karşıyız. B u n l a rdan başka, Kıbrıs Türkleri n i n , genel nüfusta ki oran ları nispeti nde, devlet yöreti mine katı l ma l a r ı n ı , h ü kü mette ve devlet meka nizması nda hizmet görmelerini istiyoruz. Demokratik p rensip budur. B u katı l ma l a r, Türk cemaatı n ı n h a k v e çıka rlarına e n uyg u n yold u r. Kısacası, maha l l i h ü k ü met meselesinde tek devlet fikrini desteklemek bir zoru n l u ktur. Tek devlet sözü nden, tek h ü kü met, tek parlamento, tek mahkeme sistemi, merkezi ve m a h a l l i ölçüde tek yöneti m sistemi a n l a ş ı l makta d ı r. Türklerin çoğ u n l u k o l d u kl a rı bölgelerde, el bette ki, mahalli devlet org a n la rı nda Türkler çoğ u n l u kta o lacaktır. R u m iarın çoğ u n l u k oldukları bölgelerde d e , R u m aha lisi, devlet orga nlarında d a h a fa zla temsilci b u l u n d u ra ca k l a rd ı r. En ôdil ve demokratik p rensip te b ud u r. Kıbrıs Türkleriyle R u m i a rı a rasındaki an laşmazlıkların çözüm yolları işte b u n l a rd ır. Ve a nlaşmazl ı k l a r ancak müzakereler yol u ile bütün Kıbrıs halkının çıkarına uyg u n olara k ortadan ka l d ı r ı l a b i l i rler. Em perya l istl e r 771
Kıbrıs işine burunlarını sokmasayd ı la r ve Kı brıs'a a i t top ra k l a rı işga l etmeseyd i ler, h i ç şüphe yok ki, g üçlükler ya h i ç ol mayacak, ya do çokta n başa rı l ı bir şekilde hertaraf ed i lecekti. Türk ve Rum cemaatları a rasındaki bu a n laşmazlıklar sürüp g iderken son za manlarda Kıbrıs'ta bir ta k ı m g iz l i terörcü örgütler d e faa l iyete geçiril miştir. Aşırı vatanseverl i k iddiasında bulunan ve !Ürlü cinayetler işleyen b u örg ütlerden b i ri "Ulusa l Cephe» adını taşı makta, tehditler dolu b i l d i riler dağ ıtorak çeşitli baskı n l a r ya p ma ktadır. Hepsin i n d e boş silôhı ant i - komü nizmdir. Kı brıs i lerici Emekçi Ha l k Parti s i n i n , send i kaların ve diğer top l u msal örg ütleri n binalarıno, pa rti a ktivistle r i n i n evlerine bomba l a r atmakta d ı ria r. Anti-komün ist eylemleriyle iki a maç g üd üyor b u n la r : B i r yandan, solcula rla m i l l i yetçi g ücleri b irbirlerine d üş ü rmek suretiyle K ı brıs d i renme cephesini pa rça lamok, öte yandan da, h a l k ı s i n d i rmek, Kı brıs I lerici Emekçi Halk Partisi n i n büyümesine engel olmak ve onu halktan ayı rmak. Teröristler, aynı zamanda, Radyodo, Televizyonda ve çeşitli b u rjuva gazetelerinde çalışan demokrati k görüşl ü gazatecileri tehdit ederek y ı ğ ı nsal enformasyon a raçl a r ı n ı emi rleri a ltına ol maya çalışıyorlar. B u eylemleriyle g ütlü kleri başlıca hedef, 1 968 yı lındaki c u m h urbaşka n l ı ğ ı seçi mleri ka m pa nyasında Kıbrıslıların büyük çoğ u n l uğ u tarafı ndan ka b u l ed ilen v e K ı b r ı s Tü rkleri n i n demokratik h a k l a r ı n ı v e çıkarlarını do titi z l i kle koruyacak olan bağ ı msız , demokratik, yabancı askerlerden arınmış tek devleti n kurulmasını sağ layacak temel politik doğrultuya ezici b i r da rbe i n d i rmekti r. Emperya l istlerin ve en başta Amerikan em perya l i stleri n i n , Kı brıs'ı böl mek için perd e a rkasında türlü oyu n l a r hazı rlad ı kları n ı söylemiştik. On lar, bu terti pleriyle, NATO'n u n g ü ney doğu kanad ı n ı kuvvetlendi rmeye ça l ı ş ı yorlar. Ç ü n k ü , Kı brıs an laşmazlığ ı yüzünden b u ka nad ı n d u ru m u zayıflam ıştır. B u yüzden e mperya l i stler, Kıbrıs'ı, b a ğ ı m s ı z l ı ğ ı n a kavuştuğ u n dan b e r i o l u m l u tarafsız l ı k cephesi nden a y ı r ı p , kend i lerine h i z met eden bir kukla devlet h a l i n e getirmek için ellerinden gelen gayreti sarfediyorlar. Ne var ki, b u çaba l a rı n d a başa rıya u laşa mıyorlar. Ç ü n k ü K ı brıs halkı, e mperya l i z m i n ne menem şey olduğ u n u kendi acı tecrü beleriyle öğren m işti r. Bundan dolayı em perya list propagandasına a l dan mamaktad ı r. Kıbrıs'ın genel görün ü m ü işte budur ve Kıbrıs halkı n ı n önünde du ran pro blemler işte b u n l a rd ı r. Dış ve iç politika açısından, Kıbrıs'ın en teh l i keli d ü ş m a n ı , memleketi mizdeki ü sleri ve casus l u k merkezleriyle e mperya l i z m d i r. Memleketin to m bağ ı msızl ığ ı için, em perya lizme karşı savaş y ürüten u lusal daya n ı ş ma cephes i n i yıkmak için türlü cinayetler işleyen ve böylece beşinci kol görevi n i yapan teröristler de emperya l istlerin yard ı mc ı l a rıdı r. B ütün bu g üç l ü k ve tehli keler karşısında Kıbrıs I lerici Emekçi Halk Partisi n i n tutu mu ned i r ? Pa rti miz, daha sözü ed i l m eye başlad ı ğ ı andan 772
iti ba ren Zürih a nlaşmasına karşı m ücadeleye kay u l d u . Çünkü, anti-demok ratik olduğunu ve birçok h ü kü m le r i n i n K ı brıs Rumiariyle Tü rkleri a rasında gerg i n l i k ve çatı ş ma l a r yarataca ğ ı n ı görmüştü. Her şeye rağ men a nlaşma i m za l a n d ı kta n sonra , Pbrti, ü l keyi tam bağ ı msızlığa götü recek ve ekonomik gelişme yoluna çıka racak b i r prog ram hazırladı. Progra mda, Kı brıs e mperya l i st bağ ı m l ı l ı ğ ı n d a n kurtuluncaya kada r Kı brısl ı l a r ı n y ürüteceği m ücadelen i n , özü itibariyle, a nti -emperya l ist ve u l usal kurtuluş savaşı o la ra k kalacağı belirt i l iyordu. Pa rti progra m ı , ekono m i k a la n da , köklü toprak reformu ya p ı l ması n ı , büyük toprak m ü l kiyeti n i n topra ksız ve yoksul köy l ü ler lehinde m i l l i leşti rilmesi ni, ayn ı zamanda, sa nayiin ve özel likle ta m a miyle yerli ham maddelere daya nan sanayi kolları n ı n g el işti ril mesi n i , yabancı sermayen i n e l i a ltında b u l u n a n b ü t ü n m a d e n işletmeleri n i n devletleşti r i l mesi n i öngörüyord u . Emekçi leri n , t a m bağ ı msızlı k v e iyi b i r yaşantı uğrunda, emperya lizme karşı savaşta birleşmeleri, Parti n i n bu geniş progra m ı n ı n temeli üzerinde başlad ı . Kıbrıs h a l k ı n ı n m ücadelesi, karakteri itibariyle a nti -emperya l i st bir savaştı. Bu yüzden, emperya l istlerin Kı brıs'tan tamamiyle kovulmasında menfaati olan herkes i n , s ı n ı fsal d u ru m ları ve ideoloj i k görüşleri n e olu rsa olsun bütün Kı brıs h a l k ı n ı n bu m ü cadelede mutlak su rette birleşmeleri bir zoru n l u ktu. Sadece, çıkarları e mperya l i z m i n çı karlariyle bi rleşen küçük b i r a z ı n l ı k, bir avuç i n san bu m ücad elenin d ı ş ı nda ka lacaktı. Kıbrıs i lerici Emekçi Halk Parti si, bu strateji ve takti ğ i hazı rlad ı ktan sonra, h a l k ı n birl i ğ i n i kuvvetlendi rmek, bu b i rl iğ i parça la mayı, y ı ğ ı n l a rı dezorg a n ize etmeyi, e mperya lizme karşı m ücadelenin temel ödevlerinden uzaklaştı rmayı hedef tuta n emperya li stlerin ve aja n l a rı n ı n bu ça ba l a r ı na engel olmak için büyük b i r gayretle çal ı şmaya koy u l d u . Kı brıs'ı Türkiye i l e Yunan ista n a rasında taksim etmek ve Kıbrıs h a l k ı n ı ta ma miyle köleleşti rmek için e m perya l istleri n hazırladıkları p l ô n l a r ı n suya düşürül mesinde, i k i belli başlı etke n i n çöz ü m leyici, kes i n bir rol ü oldu. B u n la rd a n b i r i , Pa rti mi z i n a ra l ı ksız ola ra k kuvvetlendirdiği b i r l i k duygusu sayesinde h a l k ı n azimli d i re n mesi, d iğeri de, Sovyetler Birliği başta o l m a k üzere sosya l i st ü l kelerin desteğ i i d i . Sovyetler Bi rliğ i ' n i n politik ve diplomatik yard ı mları sayesi nde, h a l kı mız, sayıca a z olmasına rağ me n , e mperya l ist lerin baskı ve şantaj iarına karşı koymaya m uvaffak oldu. Teröristlere g e l i nce, Başkan Maka rios, Kıbrıs h a l k ı n ı n isteklerine uyarak, b u n l a rı h iyanetle suçladı ve h ü k ü meti n kend i lerine ka rşı en sert tedbi rleri a l d ı ğ ı n ı söyled i . C u m h u rbaşka n ı n ı n bu davra n ı ş ı , bütün halk taba kaları ve örgütleri tarafı n d a n tasvip ed i l d i . Ma karias, beşi n ci kol teröristlerin i n ortadan kaldırı l ması nda h a l k ı n büyük çoğ u n l u ğ u tarafı ndan desteklen mekted i r. Komün ist ve işçi Pa rti leri Da n ı ş ma Toplantısından son ra da AKEL'i n esas ödevi, emperya lizme karşı başa r ı l ı b i r savaş yü rütebi l mek için Kı brıs 773
h a l k ı n ı n anti-emperya l ist b i r l i ğ i n i koruyup d urmadan kuvvetlend i rmektir. Ortak d üşmana ka rşı mücadelede, hatta geçici ve kara rsız müttefikleri b i le safları m ıza kaza n a rak, bütün g ücleri bir l eştirmemiz g e rekir. Kıbrıs i lerici Emekçi Halk Partisi (AKEL), hem sağcı, hem de «solcu» oportünizme ka rşı mücadele etmekted i r. Ç ü n k ü b u eğ i l i m lerin her ikisi de teh l i ke l i d i r. Büyük Leni n ' i n bel i rttiğ i gibi, e n met i n devrimci, devri m sözleriyle g österiş yapan değil, eylemleriyle devri m h a reketi n i i l erletendir. Ha l b u k i , gerek sağcı, gerek «solcu» oport ü n i stler, eylemleriyl e , a nti emperya l ist savaşa, Ma rksiz m - Le n i n i z m ve proletarya enternasyona l izmi dôvasına kötü l ükler yapmaktadırlar. Parti miz, b u n la rla savaşm,ak su retiy le, temel a macı olan sosya lizmi ku rma dôva s ı n ı g erçekleşti rmeye ça l ı ş ma kta d ı r. Biz, geniş h a l k yığ ı n la rı n ı anti-emperya l ist m ücad e lede birleştirmemiz için ' olanaklar sağlayan h e r dwuma uyg u n esnek taktik uyg ula maya çal ışıyoruz. Şunu da önemle bel i rtmeliyiz ki, K ı b rı s l ı l a r ı n anti-emperya l i st savaşı, Arap halkları n ı n sa l d ı rg a n isra il'e ve Amerikan e mperya l istleri başta olmak üzere em perya l i z m i n işgalci p l ô n la rı n a karşı y ü rütlükleri savaşla bi rleşmekted i r. Ç ü n kü bizim sava ş ı m ı z, g erek A kdeniz bölgesi ha l kları n ı n gerekse bütün d ü nya h a l kla r ı n ı n anti-em perya l ist savaşı n ı n böl ü n mez b i r pa rça s ı d ı r. Kıbrıs küçük bir ü l kedir. K ı brısl ı l a r bu m ücadelelerinde tek başlarına kalsa lardı, emperya l istler bizi çoktan ezmiş o lacaklard ı . Biz , Sovyetler Birliği başta olmak üzere büyük sosya l ist ccı mia içinde b u l u n uyoruz. Kapitcıl ist ü l kelerin işçi s ı n ı nfı ve d ü nya u l usal kurtu l u ş ha reketi b i z i m l e bera berd i r. Bu muazzam g ücler, k ü ç ü k ü l ke m i ze, emperya l i z m l e savaşma olanakları sağ la maktadı riar, Zira, d ü nya kuvvetleri a rasındaki ora n , sosya l i z m, u l usal b a ğ ı msızl ı k , demokrasi v e sosyal i lerleme g ücleri l e h i n d e değ işmiştir, B u g ü n , burj uva propaga ndası, Sovyet d e n i z kuvvetle r i n i n Akden iz'de b u l u n ması dolayısiyle türlü ya l a n l a r uydurmaktad ı r. B iz, b u meseleye, u l uslara rası devri mci daya n ışma açısından bakıyoruz. Sovyet deniz kuvvet lerinin Akden iz'de b u l u n uşu, emperya l istlerin, bağ ı ms ı z l ı k ve özg ü r l ü kleri uğrunda m ücade1 e eden Akd e n i z bölgesi h a l klarına ka rşı hazırla d ı k l a rı sa l d ı rg a n l ı k p l ô n ları n ı gerçekleştirmelerine engel olma kta d ı r. Komün ist ve işçi Parti l eri Danışma Toplantısı kara rl a r ı n ı n , d ü nya h a l kl a rı ve bu a rada K ı b r ı s h a l kı için önemi büyüktür. Dü nya kom ü n istlerin i n ka rdeşçe destek lemeleri, bütün h a l k l a rı o l d u ğ u g i b i b i z i m h a l k ı m ı z ı d a u l usal kurtuluş savaşında esi n l e mekte, ekonomik v e politik bağ ı m l ı l ı ğ ı n h e r türlüsünden ku rtu l ma , bütün yabancı üsleri yok etme, ta m bağ ı ms ı z l ı k, ta m eg emen l i k uğ runda daha çetin bir mücadele yürütmeye sevket mektedir. 174
Kıbrıs I lerici E mekçi Ha l k Partisi, u l uslara rası d u ru mun derin ve ta m b i r ta h l i l i n i yaptığ ı , çağ ı mı z ı n b u g ü n k ü aşamasında a nti-komünist ' m ücadelenin ödevleri n i , komünist ve işçi partilerinin, bütün anti-emper yalist g üclerin ortak eylemlerini kuvvetlendirme görevlerini a ç ı k seçik ortaya koyd uğu için Danışma Toplantısını kutla maktad ı r. Pa rtimizin bütün üyeleri, toplan tı belgeleri ni d ik katle öğren mektedi rier. Çünkü eylemlerinde b u n l a rdan ô za m i şekilde fayda lanaca k l a rd ı r. I nsan l ı ğ ı n bir n ü kleer harbin korkunç feldketlerinden k u rta r ı l ması için, ş i m d i , kom ü nist ve işçi pa rti leri n i n ve en geniş a ntiemperyal ist g üclerin birliği her z a m a n kinden daha fazla gerekl i d i r, «Bütün ü l kelerin prol eter leri, birleşiniz !>. şiarı, hiçbir zaman bugünkü kadar derin bir a n l a m ka ıa n m a mıştı r, Komün ist ve Işçi Pa rti leri Danişma Topla ntıs ı n ı n , bütün g e l miş geçmiş d evrimcilerin en büyüğ ü olan V, i . Lenin'in yüzüncü doğ u m yıl d o n ü m ü a rifesi nde ya p ı l m ı ş o l ması d i k kate değer. len in'in uğrunda çal ıştı ğ ı bir l i ğ i sağ la mak, i n sa n l ığ ı n harp ve yoksu l l u ğ u n korkunç fel ô ketlerinden k u rtarı l ması, bütün d ü nyada en ada letli toplumsal sistem olan sosya l i z m v e ko m ü n iz m i n k u r u l m a s ı uğrunda en g e n i ş h a l k y ı ğ ınlarını seferber etmek, Lenin'in hatı rasına gösteri lecek en büyük sayg ı d ı r,
775
Çekoslovakya'da yeni gelişmeler PAVEL AVESPERG, ViLEM NOVi
Pra g 'da 25-26 Eylülde, Çekoslovakya Komün ist Partisi Merkez Komi tesin i n p l en u m u (geniş top l a ntısı) ya p ı l d ı . ÇKP Merkez Kontrol Komisyonu üyeleriyle soru m l u parti ve devlet yöneti ci leri, top l um sa l örgütlerin tem s i l c i leri toplantıda h a z ı r b u l u n d u l a r. Eyl ü l Plen u m u ve kararları, ÇKP M K ' n i n 1 969 y ı l ı N isan ve Mayıs p l a n u m l a r ı n ı n çizdiği doğ rultuyu devam ettirmektedir. Adı geçen p le n u m l a rd a , topl u mda ve pa rti içindeki buna l ı mı ortadan ka ldırmak ıçın uygulanaca k metotlar ve kon kre tedbirler gösteril mişt i . Parti, Mayıs Ple n u munda, başlıca hedeflerin ş u n l a r olduğ u n u belirtm işti : 1 . Ma rksizm-Leninizm öğ retisi n i n temel prensiplerine, parti kuru luşu ve pa rti hayatiyle ilgili Len i n ist prensiplere daya n ı la ra k , Parti içinde bir l i ğ i n yeni baştan sağ lanması, bütün yeteneklerin i n y ükseltilmesi. 2. Top l u mda, özel l i k l e top l u msal örgütl e ı de, U l usal Cephe örg ütlerinde, devlet org a n larında, topl u m u n ekonomi ve kültür kesimlerinde Parti n i n yönetici rol ü n ü n g üclend iril mesi . 3. Devleti mizin en önemli ekonomik problemleri n i n çözü m üyle i l g i l i tedbirlerin gerçekleştiril mesine derhal başla n ması. 4 . işçi s ı n ı fı n ı n ve bütün emekçi halkın egemen l i k org a n ı olan sosya l ist devletin bütün kesim lerinde g örev yapma g üc ü n ü n sağ lamlaştı r ı l ma s ı . 5. Sovyetler Birliğ i ' n i n ve diğer sosyal ist ü lkelerin kardeş kom ü n i st p a r ti leriyle i l işkilerimizin ( k i bu i l işki ler, d ı ş politika m ı z ı n temel prensiplerine daya n ma ktad ı r) sağ la m bir dostluk havası içinde g elişti ri l mesi. Eyl ü l Ple n u m u , bu temel ödevlerin çöz ü m ü nde, top l u m u muzun sağ l a m g üc leri n i n konsolid izasyonu n da, sağcı v e anti-sosya list g üclere karşı, o n l a rı tecrit etmek için y ü rütülen savaşta yeni bir aşa madır. Pla n u ma katı l a n lar, ÇKP M K Mayıs Plen u m u ndan beri geçen ayla r içinde ko m ü nist Pa rtisinde ve toplu mda meydana gelen geli ş meleri i ncelemişlerdir. ÇKP M K Prezidyumunun "Pa rti n i n b u g ü n kü durumu ve yapaca ğ ı işler" kon u l u raporu ÇKP M K B i rinci Sekreteri' Gustav Husak yoldaş tarafı n d a n okundu. Organizazyon ve kadro işleriyle i l g i l i tedbirleri de o açıkladı. Plen u mda 25 kişi söz aldı. M K Prezidyu m u n u n teklifiyle i lkesel politik problemlerle kadro ve org a n i zasyon sorunları üzerinde kararlar a l ı n d ı . 776
B i l i n d i ğ i üzere, Mayıs Plen u m u n u n ka rarla rı, parti m i z i n bütün i l ve i lçe örg ütleriyle ta ban örg ütleri n i n büyük çoğ u n l u ğ u tarafı ndan memnu n l ukla ka rş ı l a n m ı ştı. Parti, dört aylık yoğ u n b i r ça l ı ş ma son ucunda, her a l a nda önemli i lerlemeler kaydetti ve denebi l i r k i . tüm politi k ve toplu m sa l hayatın konsol id izasyon unda i l k aşamayı başariyle gerçekleştird i . Artık, bütün toplu msal g e l iş mede başı boşl u k ve a n a rş i n i n yerin i g itgide belirli hedeflere yönel m i ş parti yöneti m i a l makta d ı r. Parti, sağ l a m kadroları n ı n çalışmaları sayesin de, savaş yeteneğ i n i yeniden kaza n ma ktad ı r. Kadro değişikl i ğ i n i n bu g e l iş mede büyük bir rol ü o l m uştur. B u g ü n parti yöneti m i , parti v e devlet hayatı n ı n çeşitli kes i m lerinde ç a l ı ş a n önemli sayıda parti üyeleri ne g üven le daya n ma ktadır. Partin i n , basın, radyo ve televizyonda etkileri n i n kuvvetle n d i ğ i n i öze l l i kle bel i rtmeliyiz. Bu g üc l ü eğiti m v e politik etki a raçları, Parti n i n temel a maçlarına v e halkı m ı z ı n i htiyaçlarına h i zmet etmeye başla m ıştı r. Plenu mda şu nokta bel irti l m işti r : Biz, henüz, top l u mdaki konsolidiza syon süreci n i n başında b u l u n uyoruz. N e var ki, ÇKP Merkez Komites i n i n kara rında ortaya kon d u ğ u g i bi , "ÇKP M K 1 969 Mayıs Plen u m u d irektiflerin i n uyg u l a n masından e l d e ed i l e n o l u m l u son uçlar, bu d i rektiflerin doğ r u l u ğ u n u ispat etmektedir. Ayn ı d i rektifler, ü l ke mizdeki buna l ı m ların tam a miyle ortad a n ka l d ı rı l masına kadar problem lerin çöz ü m ü n d e konkre b i r p rog ra m ödevi göreceklerdi r."
Esas savaş cephesi ve sugünkü güç/ük/erin bellibaşi! neden/eri Anti-sosya list ve sağcı g üclere karşı m ücadele, Parti n i n esas savaş cephesi olara k ka l ma ktad ı r. Pl e n u m , bu ödevin ö n e m i n i bel i rtmiştir. B i l i n d i ğ i üzere, gerici iç kuvvetler ve onların d ı ş ü l kelerdeki burj uva m üttefi kleri, savunucu ve koruyucuları , m üttefikleri m i z a skerleri n i n memleketi mize g i rişleri n i n y ı l d ö n ü m ü m ü na sebetiyle b u y ı l ı n Ağ ustos ayı nda büyük y ı ğ ı n sa l a ksiyonlar terti plemek için aylarca hazırlık yaptı lar. B u a ksiyonlarla, Parti ve devleti n pol itikası n ı gözden d ü ş ü recekleri n i , h a l k yığ ı n larını açık bir savaşa sevkedeceklerin i , ka rışıklı kl a r v e yeni tra j i k d u r u m l a r yarata cakları n ı u muyorlard ı . B u a maçla m i ll iyetçi l i k duyg ularını, a nti-ko m ü n i z m i ve Sovyet a l eyhta r l ı ğ ı n ı körükıüyor!ardl. Fakat, provo kasyo n l a r, g erek organ izatörleri n i n , gerekse bunlara katı l a n l a rı n yen i l g i siyle sonuçla n d ı . Gustav Husak, Plenu mda b u konuda şöyle ded i : «Tavsiyeleri m i ze kulak a smayarak e l i n i ateşe soka n l a r bilmelidirler ki , yanacaklardır. Politik provokasyon l a r yapa n la r b i l m e l i d i rler ki, bu sava ş ı n da rbeleri a l t ı n d a ezi leceklerdi r." Ağu stos 1 969'daki olayla r, her t ü r l ü bozg uncu a ksiyon ları ezmek, gerici karşı-devrim g ücleri n i g e m l e m e k ve bütün ü lkede h u ku k d Ü zen i n i h ô k i m k ı l ma k için Partin i n ve devlet i m i z i n yeteri kada r kuvvete sa h i p o l d u ğ u n u açıkça ortaya koydu. 777
Plen umda da söz konusu olan şu noktayı önemle bel i rtmek gerekiyor : Emekçi h a l k ı n geniş tabakaları ve önce l i kle işçi sın ıfiyle emekçi köylüler hiçbi r telôşa ka p i l madı lar, soğ ukka n l ı davra n d ı la r, parti ve devlet yöneti m i n i n gayretlerini ta mamiyle destekled i ler. Slova k u l usal i ht i l ô l i n i n 2S' i nci yıldön ü m ü n ü n bütün yu rtta kutl a n ması, Sovyetler B i r l i ğ i v e d i ğ e r sosya l ist ü l kelerle dostl u ğ u m uzu kuvvetlendi rmey i v e iç v e d ı ş i rtica i l e savaşmayı a maç edinen parti pol iti ka s ı n ı n bu kutla malar sırasında desteklen mesi de bunun b i r d e l i l iy d i . Anti -sosya l i st g üclerin provokasyon eylemleri n i n bozg una uğ ratı l masında, h a l k m i l is i n i n , g üven l i k o rg a n l a r ı n ı n v e ord u m u z birlikleri n i n büyük rol ü oldu. Onlar, y ı k ı c ı propagandalara ka p ı l ma d ı l a r, bug ü n , sosya l ist top l u m u muzu koruma mevzilerinde a z i m l e d u rm a kta d ı ria r. P/e n u m, Parti n i n d i kkati n i şu nokta üzeri ne çekti : Anti -sosya list ve sağ cı g ücler, açık savaşta yen i l g iye uğra d ı kta n sonra, i l legal ve yarı ilegal m ü cadele metotlarına başvu rmaya başla m ı ş l a rd ı r. Ha l k ı , pasif d i renme ve sabotaja, ferdi teröre çağ ı rmakta d ı rl a r. B u n l a r, şimdi kıyıya köşeye sin m işlerd i r, pusudadı rlar, fı rsat kol l a m a kta , ya n l ı ş l ı klarımızı beklemekte, diğer sosya l i st ü l kelerde meydana gelecek değişikli klere belba ğ l a m a ktad ı rlar. B u yüzden, ÇKP, bunlarla ' pol iti k savaş y ü rütül mesi n i , d e magoj i /eri n i n , fi kri v e organizasyon merkezleri n i n a ç ı ğ a vurul ması n ı , ka n u n ları i h l ô l edenlerin d e sorum l u l u k a ltına çek i l mesin i istemekted i r. Partid e ve top l u mda patla k veren bunal ı m ı n nedenlerini a n l ayabil mek için, g erek Ocak 1 968'e kada r, gerekse ondan sonra ki gelişmeleri derin l i ğ ine çöz ü m lemek gereki r. B u işi, ÇKP Merkez Ko m itesi Prezidyu m u tarafından kurulan komisyon yapm a kta d ı r. Buna l ı m ı n bütün yönleriyle ta h l i l i için za mana i htiyaç va rd ır. Fakat, Eyl ü l Plenu munda da, sosya l i st Çekos/ovakya' n ı n tarihsel g e l işmesiyle i l g i l i soru n l a r ele a l ı n m ıştır. B i rçok d efa belirt i l m iş olduğu g i b i , anti-sosya l ist g ücler ve sağcı oportünistler, Parti m izle h a l k ı m ı z ı n sosya l ist top l u m kurma yol unda 20 y ı l d a n fazla b i r za mandan beri yü rüttüğü m ü cadeleyi kapkara bir boya i le başta n başa karala maya ka lkışmış, sömürücü sı nıfların ve türlü türlü hazır yiyici ta baka ların Çekos/ovakya Kom ü n ist Partisi yönetim inde ortad a n ka l d ı rı l d ı kları gerçeğ i n i küçü m se meye yelte n m iştir. Ha l b u ki bu y i r m i y ı l içinde memleketi n sanayi pota nsiyeli büy ü m üş, emekçi lerin yaşayış ve kü ltü rel seviyeleri yükselmiştir. Köy ekonomi s i n i n yeni temeller üzerinde kurul ması sayesinde köyleri m izde de yoks u l l u k, kooperatifler yolu i l e yok e d i l mişti r. Bu gerçeğ i ya l n ı z sosyalist top l u m u n , işçi sınıfının ve e mekçi halkın düşmanla rı görmez veya görmezli kten g e l i r. B i z, sosyalist top l u m kurucu l u ğ u nda y i r m i y ı l d a e l d e edilen o l u m l u son uçlara i leride de dayanacağız, gerek parti, gerekse d evlet ça l ı ş malarında, g üzel, sağ l a m ve olumlu olan her şeyi ben i m seyi p koruyaca ğ ı z. ate yandan biz, sosya l ist topl u m ku rucu luğ unda ve sınıf savaşında bi rçok yan l ış l ı k l a r ya ptı ğ ı m ızı ve kusurları m ı z b u l u n d u ğ u n u da inkôr 778
etmiyoruz. B u n la r, topl u msal gelişmeye zarar vermiş ve b i r hayli vatandaşı m ı z ı n acı çekmesine yol açm ıştır. 1 950 y ı l larında, tepeden ya p ı l a n lüzu msuz ka rışmalar son,u cunda ka n u n la r i h l61 edil m işti r. Parti bu ka n u nsuzlu kları ortadan ka l d ı rmakta d ı r. Sosya l ist ka n u n l a rı i hl6lden soru m l u kişi ler, top l u msal çalışma lardan uzaklaştı r ı l mıştır. Ve biz, bu bozuk metotla r ı n geri gel mesine m üsaade etmiyeceğ iz. Prezidyu m u n bir bil d i risinde bel i rt i l d i ğ i g i bi, Rea bil itasyon Komisyo n u n u n va rd ı ğ ı son uçla r, bu a la ndaki tekliflerle birlikte, Merkez Komitesi n i n yakında toplanacak plen u m la rı n ı n birinde gözden geçiri lecektir. Plen u m u n bel i rttiğine göre, Novotni yöneti m i , 1 953-1956 y ı l l a rı a rasında d ü nya komün ist h a reketinde gel işen ve Sovyetler Birliği Ko m ü n ist Pa rtisi XX. Kong resi nin bazı karçı r ve teklifleri nde d i l e gelen yeni a k ı ma uymad ı , Partideki sağ l a m g üclerin topl u msal bozukluklara karşı taa rruzuna öncül ü k etmed i, b i ri ken kusur v e ya n l ış l ı kları açı kça ka b u l etmek, Marksistçe ta h l i l etmek ve enerj i k bir su rette d üzeltmek cesareti n i gösteremedi. Bilindiği üzere, k u rtul uşta n sonraki y ı l l a rda, öze l l i kle Ş u bat 1 948'den sonra diğer siyasi partilerin bi rçok temsi l cisi ve başka d ü nyü görüşüne sahip insa n l a r Parti mize g i rm işti. Bu koş u l l a r içinde i deoloj i k ve politik eğiti msel ça l ı ş ma l a r küçü msen iyor, meseleler sınıfsal açıdan ele a l ı n m ı yord u . Bu o l u msuz g i d i ş , memleketi mizde, a rt ı k sosyalizme d ü ş m a n g üc lerin ortadan ka l kt ı ğ ı ve a ntagon ist s ı n ıfsa l uyuşmazlıkların ya l n ı z u l us lararası a renada b u l u n d u ğ u iddiaları n ı n belirmesine yol açıyord u . Par t i n i n politik ve ideoloj i k ça l ı ş malarının yetersi z l i ğ i , burj uva ve küçük bur j u va ideoloj i s i n i n insanların b i l inci üzeri nde etki l erde b u l u n ması için geniş olanaklar açıyord u . ideoloj i k v e politik ça l ı ş m a l a rdaki yetersizli kler, bürokrati k yönet i m m e totları v e i da ri ka rışmalarıo g ideril meye ça l ı ş ı l ıyord u . Plen u mda G . H u sak'ın bel i rttiği g i b i , Novotni yöneti m i n i n prensiplere dayan mayan yöne t i m i , bir yandan da, sağcı g ü clere, özel l i kl e i deoloji ve kültür cephesinde, a ra larında ittifa k kurmak, Parti içinde ve dışında örg ütlen m ek, oportünist, revizyonist eğ i l i m ve amaçlarını biçi m lendirmek i m kô n ı n ı verd i. Novotni yöneti m i , 1 963 y ı l ı n d a sonra pa rti içinde yaratı l a n , d a h a sonra gerçek sosya l ist i lerlemenin i letke n i o l ma yol u n u tutan sağ la m a k ı m ı desteklemeyı beceremedi. B u a k ı m , d u r u m u . M arksi st- Le n i n i st görüşe dayanarak tah l i l ed iyord u. Novotni yöneti m i , ya n l ı ş l ı kları ve Marksist- Len i n i st tutumda yaratı lan bozuk l u kları d üzeltmeye çalışan dürüst komü n i stlerle Parti n i n d üş m a n l a rı veya oportün ist eğ i l i m a rasına bir s ı n ı r koyo m a d ı . Parti yöne ti m i , Ocak 1 968'e kada r pa rti içinde ve bütün topl u mda büyü mekte olan bunal ı m ı o rtadan ka ldırmak için çaba sarfeden ko m ü n i stleri ta m za m a n ı n da destekleyip onlara öncü l ü k edemed i . Pa rt i n i n önemli bir k ı s m ı n ı n , O c a k a y ı n d a n sonra ş a h i d i o l d u ğ u m u z politik v e ideoloj i k m ücadelede hazırlı ksız oluşunun nedenleri işte bunlard ı r. 779
Ocak ayından sonraki gelişmeler; anti-sosyalist güc/erin saldmya g eç işleri Ocak 1 968'de meydana gelen değ işikli kleri halkı m ı z ı n büyük çoğ u n l u ğ u m e m n u n l ukla karş ı la mışt ı . Bu değ i ş i m lerle g üd ülen a maç, yan l ı ş l ı k ve yetersizliklere son vermek, sosya list top l u m d üzen i n i n bütün objektif ü st ü n l ü klerinden daha iyi yararlan maktı. Başka bir deyişle, ekon o m i k. pol i tik v e sosyal soru n l a r çözü mlenecek, sosya l i st demokrasi gel işti rilecek, ulasa l i l işkiler d üzen lenecek, pa rtide politik ça l ı ş ma la ra hız veri lecek ve benzeri işler yapı lacaktı . B u suretle, Plenu mda beli rti ldiği g i b i pa rti m i z v e h a l k ı m ı z y e n i tari hsel o l a n a k l a ra kavuşuyord u . Nisan 1 968'de Merkez Komitesi , bu yeni a maçları bir faa l iyet progra m ı i ç i n d e biçi mlendi rmeye çal ıştı. Fakat, oport ü n i st g r u p l a r ı n a ğ ı r baskısiyle karşılaştı . Ocak sonrası . politika n ı n temel fikirleri bug ü n de parti miz prog ra m ı n ı n hazırlan masında ha reket noktaları olarak ka l ma ktad ı r. Fakat b u prog ra m ı n teorik ala nda deri n leşmesi , bi rçok fiki rlerin d üzelti l i p kon kreleştiri l mesi ı ô z ı m d ı r. G . Husak'ın Plenu mda bel i rttiği g i b i , devlet egemen l i ğ i n i yen i baştan kuvvetlendi rmek, ekono m i k çöküntü n ü n ö n ü n e geçmek v e her şeyden önce partin i n birl i ğ i n i sağ l a m a k için a l ı n a n ilk tedb i rl er. Ocak 1 968'den sonra gerçekleştirmeye muvaffak ola m a d ığ ı m ı z ve devleti m i z i n geliş mesinde tari h sel bir zoru n l u k olan ödevlerin çöz ü m ü n d e temel olacak lard ı r. Ocak 1 968'den sonra bel i ren ta ri hsel şans neden elden kaçı rı l d ı ? B u d ö n e m , neden sosya l i st d üzeni y ı k ma ça bala rı n ı n d a mgası n ı taşıyor? B u g e l i ş meler neden 1 968 Ağustosundaki olaylara y o l açtı ? Ç K P M K Eyl ü l Ple n u mu bütün bu soru l a rı ceva p l a n d ı rmıştır. Her şeyden önce ş u n u bel irt meliyiz ki, a nti- sosya l i st ve sağ cı oportü n i st g üCıer, Partide, Ocak 1 968'den sonra birdenbire belirmiş değ i llerdi r. B u n ların özekle ri ö n ceden örg üt l e n m i şti r. Ocak ayı ndan son ra Prag Parti örgütü n ü n yöneti m i sağcı grubun e l i n e geçmiş bulu nuyord u. Ve bu grup, Parti içinde i k i n ci b i r merkez ol ma k iddiası ndayd ı . Zaten Ocak 1 968'den sonra Parti yöneti m i n d e b i r l i k yoktu. Sağcı oport ü n i st g ücler s ı z mı ştı oraya . Parti yöneti m i açık b i r görüşe sa h i p değ i ld i , işçi s ı n ıfına daya n mıyordu, sebatl ı , a z i m l i b i r tutu m ve davra n ı şta n yoksu n d u . B u yüzden, Ocak 1 968'den hemen sonra pol iti k hayatı m ızda ken d i n i h i sssetti rmeye başlaya n , k ı s men örg ütlü, kısmen başı boş tehl ikeli toplu msal baskıya karşı koya m a d ı . Hatta, eylem progra mı nda partin i n yönetici rol ü fo rmüle e d i li rken, sağcı g ü clerin etkisi altında, bu rol ü n gerçekleşti ril mesi nde devletin politik ô let v e a raçl a rı n ı n birl i ğ i redded i l d i . Y ı ğ ı nsal enformasyon a raçları parti n i n kontrolünden çıktı, sağcı ve a nti-sosya l i st g üclerin eline geçti . Parti yöneti m i , bu sektördeki mevzilerini b u suretle pratikte başkalarına tes l i m etm i ş o l d u . Sağcı ve anti-sosya l i st g ücler, y ı ğ ı n sa l enformasyon a raçları vasıtasiyle, mem leketi mizde sosya l i z m kurucu l u ğ u n u , sosya l ist topl u m kurucu l a r ı n ı . sosya l i z m fiki rleri n i , sosya l i z m dôvası n ı , bütün Pa rtiyi, onun iç ve d ı ş politika s ı n ı gözden d üşürmeye 780
koy u l d u l a r, burj uva Çekoslova k C u m h u riyeti döneminin küçük-burj uva ideallerini hortlatmaya başl a d ı l a r. Sovyetler Birliği başta, en ya kın mütte fikieri mize karşı geniş bir kampa nyaya g i rişti ler. Sağcı oportü nistler, propaga ndalarında, pa rti kurucu l u ğ u ve parti hayatiyle i l g i l i Len i n i st normların doğru l u ğ u n u şüpheli göstermeye ve bunların özlerini boşaltmaya koyuldular. Parti n i n toplu mdaki yönetici rolü, enternasyona l karakteri, uluslara rası ilişkileri ve sosyalist devleti n ekono mik gelişmesi g i bi temel sorunlar bunlar a ra s ı ndaydı. I l kesel teorik sorun l a r ve uluslara rası komün ist ha reketi n i n pratikte elde ettiğ i tecrüber küçük-burjuva, sosya l-demokrasi ve a na rşizm açılarından eleşti ri l iyord u. Anti-sosya l ist g ü cler, (K - 231 , KAN vb. g i bi) çeşitli k u l ü p lerde, leg a l ve i l lega l cem iyetlerde faa l iyet gösteriyor, Ulusal Cephe'ye sızıyor, sosya l demokrasiyi hortlatıyor, burjuva-demokrati k top l u m u n u n modeli olan «pıüra list.. demokrasi teorisini propaganda ediyorla rd ı . KAN, açı kça anti sosya list m u h a lefet rol ü n e bürü n m üştü, a macı ÇKP' nin a lternatifini yarat ma ktı. Yöneticileri-Svitak ve benzerleri - , memleketteki bütün a nti-sosyal ist unsurları bi rleşti rmeyi, parla mentoda ve U l usal Cephe örgütünde kuvvetli bir pozisyon sa hibi o l mayı, bu suretle d evletin iç ve d ı ş politikasına a nti sosya list bir yön vermeyi tasa rlıyorlard ı . Anti-sosya list g ücler, Batı l ı ca suslu k örgütleri n i n Çekoslova kya 'da geniş ölçüde faa l iyette b u l u n maları için elverişli bir zemin hazı rlad ılar. Bunu, a rtık basında da yayı n l a n m ı ş olan kesin d e l i l ler şüphe götürmez bir şekilde ortaya koym uştur. Soyut özg ürlük istekleriyle dolu d emogoj i k şiarlar a ltında Marksizm Len i n i z m i n temel prensiplerine ya pılan h ü c u m l a r, m i l l iyetçi l i k ve a nti sovyetizm duyg u l a r ı n ı n yayg ı n laştı r ı l ması, Parti ve sosya l ist d üzeni teh l ikeye düşü ren ha reketlerd i . O za manki Parti yöneti mi, bu g i bi eğ i l i mlere karşı kesin ted birler a l a cağ ı yerde, a nti -sosya list g üclerin ya rattığı a ktüel teh l i keyi göstermiş oian ÇKP MK May!s (1 968) plen u m u nun ka rg riarı n ı gerçekleştirme yoluna g i rmemişti. Sağ cı v e anti -sosya list g ücler bu d u rumdan faydalanarak, XiV. Parti Kongresi hazırlıklarını hızla n d ı rd ı lar. G. H usak, bu münasebetle şöyle demişti r : «Kongrenin bir an önce topla n ması i stekleri, Parti yöneti m i n i n b u n a hazırlıklı ol mayışı v e Partiyi ele geçir meye ça lışan sağcı g üclerin şiddetlenen sa l d ı rı ları, ü l kemizde sosya l i z m i n gel işmesi üzeri ndeki teh l i keyi a rtı rıyor, kardeş partilerle i l işkilerim izdeki buna l ı m ı derin leştiriyordu ... Kısa cası, devri m yolu ile elde ettiğ i m i z kaza n ı ml a r yok edil mek isteni yord u . G. Husak' ı n dediği g i bi, «Biz, «karşı-devri mci gücler.. teri m i n i kul lan ma ktan hiçbir za man çekin memişizd i r. Bize göre, karşı -devri m , d a i m a , i ş ç i sınıfı n ı n devri mci g üclerine karşı silô h l ı savaş, kurş u n , cinayet vb. demektir. Fakat, Ma rksiz m - Leni n i z m prensi pleri ni kı lavuz edinen ve Ko781
mün ist Partisi tarafı ndan yöneti len işçi ha reketi za manı mız top l u m u n u n temel devrimci g ü c ü o l d u ğ u oo göre, b u h a rekete, d evri m h a reketin i n bel l i ba ş l ı a maçlarına d ü ş ma nca (antagonistik) cephe alan g üCıer, eylem leri hangi aşamada o l u rsa olsun ve kendi lerine ne g ib i faa liyet imkôn ları veri l i rse veri lsin, her zaman ka rşı -devri mci d i rler. Bizde de d u ru m objektif olarak böyledi r ... ÇKP M K Eyl ü l Plenu m u n u n , memleketi mizde Ocak ayından sonra k i g e l iş meler üzerinde yaptı ğ ı tah l i l lerin de gösterd i ğ i g ibi, iç politika a nlaşma I ı k larının ÇKP i l e SBKP ve Varşova Antlaşmasına d a h i l d iğer ülkelerin kardeş parti leri arasındaki i lişkileri etkilememesi i mkônsızdı. B u partileri Ocak 1 968'den sonra Çekoslova kya'da başlayan değişiklikleri memnunlukla karşı ladıklarını i lôn ettiler. Ne var ki, olaylar gel iştikçe, onlar, Çekoslovak ya'da sosya l i z m i n kaza n ı mlarını ve bütün sosya l ist cepheyi tehdit eden tehl i ke karşısında d uydukları end işeyi bel i rtmeye koy u l d u l a r. Çekoslovakya Komün ist Partisiyle Sovyetler B i rl i ğ i Komün ist Partisi ve diğer kardeş pa r tiler a rasında ya p ı l mış olan görüşmelerin önemli g izli belgeleri Eyl ü l p le n u m u n u n karariyle yayı n l a n d ı . N e yazık ki, bu görüşmelerin sonuçları ve ÇKP yöneticilerinin yaptı kları vaadler hakkında n e pa rtiye, n e g eniş top l u m çevrelerine ve hatta n e d e ÇKP M K Prezidyumunun bütün üyelerin e t a m bilgi veri l me m iştir. Yöneticilerin bu tutumları bütün Partide, 1 .600.000' den fazla Parti üyesi üzeri nde olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu da onların ya n l ı ş ha berlerle a l datı l malarına yol açmıştır. ÇKP' n i n eski yönetici leri, başta Du bçek, çeşitli bahaneler i leri sürerek, SBKP' n i n ve diğer dört kardeş partinin temsilci leriyle Varşova'da görüş mekten kaçı n mışlardır. Husak yoldaş, Plenumda bu hususta ayrı ntı l ı açıklamalar yap m ı ş v e şöyle demişti r : «Parti mizin eski yöneticileri, b u davra n ı ş l a riyle, Sovyetler Birliği Komün ist Pa rtisinin v e d iğer dört kardeş partin i n yöneti miyle bağla ntı l a r ı n ı kesti kleri n i bütün d ünyaya g österd i ler. Bu suretle de, en yakın müttefi klerimizle bağ l a r ı m ı z ı daha d a zayıflot tdar. B u olaydan sonra, sağcı ve anti-sosya l ist g ücler, y ı ğ ı nsal enfor masyon a raçl a rı vasitasiyle m i l l iyetçi l i k ve Sovyet a leyhtarlığı eğ i l imlerini daha fazla tahrik etmeye koyuldular. Onlar, bu temel üzerin d e «ha l k b i r l i ğ i.. meydana getirmek çaba s ı ndayd ı l a r. Ve o z a m a n k i pa rti yöneti cileri de böyle b i r «birlib,ten yana i d i ler ... Drezden'de ve Moskova'da kardeş partiler tarafı ndan ÇKP yönetic i lerine ya pılan tavsiyeleri, teh l i ke işa retlerini, Varşova toplantısına katı l a n l a rın mektu pları n ı , biz, Pa rtimizin o zamanki yönetici lerine ya p ı l mış a rkadaş ya rd ı m ı ola ra k görüyoruz. B u yöneticiler, Partin i n , işçi sı nıfı n ı n ve diğer emekçi lerin sağ l a m güc l erine, kardeş parti leri n yard ı mına daya n ma yeteneğ in e sa h i p olsayd ı l a r, ü l kemizdeki olayla r, o dönemde de, genel ola rak, başka b i r yönde g el işecekti. 782
Merkez Kom itesi, sağcıların psikolojik, mora l ve topl umsal şiddetli baskısı a ltında , ÇKP' n i n , beş ko m ü n ist partis i n i n Varşova top lantısına katı l mama kla i l g i l i 19 Temmuz 1 968 ta ri h l i kara rı n ı n hükümsüz olduğ u n u i l ô n etm iştir. Ple n u m' u n kararında belirtildiği g i b i , « b u katı l mame kararı b üy ü k bir politik hata idi. Bu, ülkemizde sosyalizmin menfaatleri n e ve enternasyona l geleneklere ta ban tabana zıt bir karardı.» Okumak i mkô n ı n ı bulduğumuz Çerna i k i l i görüşmeleri ve a ltı parti temsilcisin i n Bratislava toplantısı belgelerinden d e a n laşıl ıyor ki, ÇKP eski yöneticileri ve öncelikle A. Du bçek, proletarya enternasyona l iz m i p ren sipleri n i n , kom ü n ist parti leriyle i l işkilerin ve Çekoslova kya i l e Sovyetler Birliği ve d iğer kardeş ülkeler a rasındaki ittifak bağları n ı n ken d i l erine yüklediği görevleri ciddiyetle yeri ne getirmemişlerd ir. Memleket i n i n güven l i ğ i n i ve h a l k ı n ı n huzur içinde yaşa ması n ı sağlamakla görevli olan A. Dub çek, o g ü n kü koşul larda, soru m l u bir kişi ola ra k bu ödevini ya p m a mıştır.
Sosyalizmin savunulması ve Ağustostan sonra sağcı ve anti-sosyalist güclerin yeni baskıları ÇKP MK Eyl ü l Plen u m unda belirti l d i ğ i g ibi, Parti politika m ı z büyük bir soru m l u l u k d uygusu i l e yürütü l müş olsayd ı , Ağ ustos 1 968'de müttefi k ordula r ı n ı n ü l ke mize g irmelerine l ü z u m ka l maya b i l i rd i . Bu suretl e de, onun politik, psikolojik, i ç ve d ı ş pol iti k sonuçla rı ndan kaçı n ı i mış olunaca ktı. Bilindiği üzere, mütlefik ü lkelerin parti ve devlet yönetici l eri, Çekoslova k ya' n ı n geleceğ i n i tehdit eden teh l i keleri bertaraf etmek için bütün pol iti k i mkônları kulla n d ı kta n sonra, üzüntü ile, memleket i mize askerleri n i gön derme kara r ı n ı a l m a k zorunda kaldı l a r. B u n d a n başka çıkış yolu yoktu. Z i ra ÇKP' n i n yaklaş m a kta olan olağa n üstü kongresinde siyasi egemen liğin sağcı g üclerin elin e geçme tehlikesi vardı. Böyle bir gelişme sosyalist cephe n i n g üven liği ve Avrupa'n ı n , I k i nci Dü nya Harbinden sonraki d u ru m u i ç i n teh l i keli sonuçlar yarata b i i i rd i . Müttefik askerleri n i n g irmesi sayesinde m e m l eketi m izde sosya list d üzen k u rta r ı l d ı , s ı n ı f düşman ı n ı n sosya l i z m cephesi mevzilerine sal d ı rısı püskürtüld ü . Fakat, Ç K P M K Prezidy u m u n u n 21 Ağustos 1 968 tarihli m a l u m bildiri s i n de, Varşova a ntlaşması üyesi beş devlet askerleri n i n yurdumuzu g i rişleri, başka türlü, s ı n ıfsa l ol mayan bir açıdan, m i l liyetç i l i k açı s ı n d a n gösteri l miştir. Bu b i l d i ri , Parti mizin yöneticileri v e bizzat A. Dubçek ta ra f ı n d a n i mza l a n m ı ş olan Bratislava deklôrasyonuna taban tabana zıttı. Bratislava deklô rasyo n u n da , her h a l k ı n kahra m a n ca , fedakôrca çal ış maları sayesinde elde edi l m iş ola n sosya l iz m kaza n ı m la rı n ı desteklemek, g üCıendirmek ve savun mak, bütün sosyal ist ü lkelerin ortak enternasyonal ödevi o l d u ğ u b i l d i ri l iyordu. ÇKP MK Prezidy u m u n u n bild irisi yayı n l a n d ı ktan sonra, Partim i z üye leri ve sosya list ülkeler a ra s ı n daki i lişkilerin geliş mesi ve bizim yükümlülü kleri miz hakkında ken d i l erine bilgi veri l memiş ola n politik bakı mdan hazır783
I ı ksız emekçi y ı ğ ı n l a rı , y ı ğ ı nsa l enformasyon a raçları tarafın d a n körüklenen şovin ist d uygula rı n etkisi altında ka l d ı la r, ya lan ya l n ı ş haberlerle a ldatı l d ı lar, bu yüzden olayla rı doğ ru ola ra k kavraya m a d ı l a r v e d u r u m hakkında objektif b i r görüş sa h i bi olamadı lar. A. Husak, ÇKP M K Eyl ü l Plenu munda b u hususta şöyle ded i : «Böyle bir d u rumda onlar suçl a n a ma z d ı . Mem leketi m i zde körüklenen şöven izm v e Sovyet aleyhta rl ı ğ ı en yüksek yu rtseverl i k olara k gösteri l iyord u . Buna aykırı olan her i n a n ı ş ı n d a iha net ve kola borasyon izm (d üşma n la işbirliği) olduğu ileri sürül üyordu . Çok ön celeri başla mış olan ve enformasyon a raçları taraf ı n d a n yürütülen iftira kampa nyası o g ü n lerd e en yü ksek nokta s ı n a u laşmıştı. Dış ü l kelerde b i r a v u ç i nsa n , Oto Ş i k v e hempası, bu olayları kötüye kulla na rak, b u l u n d u kla rı mem leketlerde v e Birleşmiş Mil letler Teşki lôtı n ı n Güve n l i k K u r u lunda ha rekete geçtiler.» B ü t ü n bu ka m pa nya, Sovyetler Birliği v e diğer sosyalist ül kelerle bağların kesil mesi, SSCB'ni ve d iğer sosya l i st devletlerin lekele n mesi istikametine yönelti l m işti. ÇKP M K Mayıs (1 969) Ple n u m u , Partin i n , h a l k ı m ı z ve u l usla rarası ko m ü n ist ha reketi ön ü nde, bu olaylar karşışında d ü rüst bir pozisyon a l ma k n iyetinde o l d u ğ u n u bildirdi. Parti n i n ta ban örgütleri, top l u msal ve d iğer örgütler, M K Prezidyu m u n u n 21 Ağustos 1 968 ta rihli b i l d i risine dayanarak a ld ı kları kararları, daha Eyl ü l Ple n u m u n d a n önce i ptal ettiler. ÇKP M K Eyl ü l Ple n u m u da, M K Prezidyu m u n u n 21 Ağ ustos 1 968 ta r i h l i b i l d i ri s i n i , baştan aşa ğ ı ya n l ı ş olduğu g i rekçesiyle, i pta l etti. Plen u m u n kararında, bu konuda şöyle d e n i l iyor : «Bu b i l d i ri , sın ıfsal ve Ma rksist değ i l d i r, bastan aşağ ı ya n l ıştı r. 1 968 y ı l ı yazında meydana gelen d u r u m içinde m üttefik askerleri sağ cı, anti-sosya list ve karşı-devri mci g üclere karşı Çekoslovak ycı'da sosya l i z m i , sosya l i st cephenin g üvenl i ğ i n i , işçi ve ko m ü n i st hareket i · n i n s ı n ı fsa l menfaatleri n i koru mak için yurd u m uza g i rmişlerd i . Ha l ka karşı bir sa l d ı rg a n l ı k, Çekoslovakya topraklarını işga l, ü l ke mizde özg ürlükleri ve sosyal ist düzeni i h l ô l asla söz konusu değild i.» MK, temel ya n l ışlı klardan birini, halkın ve u l uslara rası komün ist h a reke t i n i n önünde i şte bu suretl e d ü ze ltti . Parti miz üyeleri n i n ve vata ndaşları m ı z ı n büyük çoğ u n luğu, Ağustos 1 968'de meydana gelen olayları, işte bu suretle, doğru ve objektif olara k değerlendirmek i mkô n ı na kavuştu. Plen um, 1 968 Ağ ustos olayları n ı i ncelerken, C u m h urbaşka n ı Lüdvi k Svoboda ' n ı n başka n l ı ğ ı n daki delegasyon u m uıun Moskova'da yaptığı gö r üşmeler üzeri nde d e durdu ve ş u n u belirtti : B u g örüşmeler sonunda i mza l a n a n Moskova protokolu, Bratislava deklô rasyon u n u n b i r deva mıydı. Ve Moskova protokol u, memlekette normal hayata d ö n ü l mesi nde, Par t i m i z i n , devlet orga n l a r ı n ı n ve bütün top l u msal hayatın ça lışa bi l i r hale gel melerinde ö n e m l i b i r rol oyna d ı . Ayn ı protokolda, ayrıca, «Visoçan I<ongresi»nin ka n u nsuz ve h ü k ü msüz olduğu belirtmişti. Halbuki ÇKP eski yönetici leri, bu kongre karşısındaki tutu m u n u açıkla m a kta n kaçı nıyord u . 784
ÇKP M K Eyl ü l Ple n u m u , «Visoçan Kongresi,. n i n belge ve kararla r ı n ı n h ü kümsüz olduğunu i!ôn etti. Plenumda kab,,1 �dileiJ kararda "öyle dEl;-. :� mektedi r : «illegol yap ı l a n «Visoçan Kong resi>. ÇKP Merkez Komitesi üyelerinden ve ÇKP Prag Şeh i r Komitesi üyelerinden bazıla riyle diğer sağcı oportünist g üclerin bir suç o l a n fra ksiyoncu faa l iyetleri n i n b i r sonucudur. Tüzüğe aykırı o la ra k organize edilen bu «kon g re,.de, ÇKP Olağan üstü XLV. Kon g resine seçi len delegelerin hakları kötüye k u l la n ı l m ı ştı r.,. «Visoçan Kongresi,.ni orga n i ze edenlerin faa l iyeti n i , Plenu m, «Merkez Komites i n i n hak ve sa l ô hiyetleri n i ve bütün Parti n i n yöneti m i n i i l legal yoldan zorla ele geçirmek,. diye n itelemekte ve ş u nl a rı beli rt mektedir: «Bu suretle o n la r, Partiyi ve devleti, ÇSCB' i n i sosya l i st top l u mdan ayırmak ve halkın sosya l i st kaza n ı m la rı n ı yok etmek yoluna sürü klemek istiyorlardı. XLV. Kongre üyeleri n i n , sağc ı g ücleri n yarattı kları son derecede a ğ ı r baskı havası içinde seçi l miş olmalarını d i kkate a l a n Parti Merkez Komitesi, b u n l a rı n deleg e l i k haklarını i ptal etmiştir. Hazırlıkları ya p ı l m a kta o l a n sıra l ı (niza m i ) XLV. Kongre delegeleri, ÇKP M K ' n i n , Parti Tüzüğ ü n ü n Kon g re öncesi ka mpa nya i l e i lg i l i maddesine dayanarak beli rleyeceği yoldan seçi leceklerd i r.,. G. Husa k' ı n Plenumda bel i rttiğ i g i b i , «biz, u l u slara rası kom ü n i st ha reketi nde «Çekoslovakya meselesi,. d iye yer a l m ı ş o l a n soru n u n , SSCB ve diğer m üttefi k sosya l ist devletlerle i lişki leri mizin, g erçeğe ve kontroldan geçiri l m iş d e l i l lere daya n ı la ra k aydın latı lması n ı a rz u etmekteyiz.,. Ağ ustos 1 968 - N isan 1 969 a rasındaki dönemde Partide ve topl u m u muzda meydana g elen d u r u m Plenumda ta h l i l ed i l miştir. B u ayla r, n e yazık ki, kaosla, buna l ı m olaylariyle y ü k l ü i d i . Partideki sağcı g ü cler, .�oplumda Sovyet a l eyhtarı a ksiyon larına deva m ed iyorlard ı . Kası m 1 968' aaki ü n iversitel i ler g revi s ı rasında, Ara l ı k 1 968'daki Federal Meclis Baş ka n l ı ğ ı seç i m leri ve Sen d i ka l a r Kong resi ka mpanyasında, 1 969 yı l ı n ı n Ocak-Şu bat v e öze l l i kle Mart aylarındaki buna l ı m l a r za m a n ı nda anti sosya list ve sağcı g üclerin sa l d ı rı l a rı karşısında bulun uyord u k . Parti n i n o z a m a n ki yöneticileri, bu ka'rmaşı k koş u l l a r içinde, çel i ş meli, kararsız ve oportünist politikaları n ı deva m ettiriyorlard ı . Za m a n za m a n iyi ve doğ ru ka rarlar a l ı nıyor, fakat, sağ cı g üclerin Parti yöneti m i ndeki temsi l c i leri bunların gerçekleştiril mesi ne engel ol uyorla rd ı . Partide birliği sağlayacak bir teme l i n yaratı l ma s ı , Parti n i n yönetici rol ü n ü n gerçekleşti ril mesi ve Parti i le devlette d u r u m u normal leşti rmek a macı n ı güden ÇKP M K Ka s ı m Ple n u m u kara rları da anti-sosya l i st v e sağcı g üclerin sa l d ı rı la riyle torpillenerek suya düşürüld ü . ÇKP M K yöneti m i n i n bazı üyeleri ve Po:r ti M K ' n i n o za m a n k i B i ri n ci Sekreteri , bu g üclere ka rşı kesin ve etki l i tedbirler a l maya cesaret edemediler. Halbuki sağ cı v e a nti-sosyalist g üc785
lerin tem s i lcileri. o s ı rada ekonomi ve devlet hayatının, top l umsal örg üt lerin, gençl i k h a reketi nin, devlet egemen l i ğ i cıhazı n ı n vb. nin b irçok kes i m i n i el lerine geçi rd i ler. Plen u mda, bu sekiz ayl ı k gelişmenin ayrı ntı l ı bir ta h l i l i n i n ya p ı lması kara rlaştı rı l d ı . Bu ta h l i l son ucunda, Parti m i z ve topl u m u muzda o dönemde yaratılan trajik d u ru m la i lg isi bulunan politika ada mla riyle d i ğ e r faa liyetçilerin soru m l u l ukları ortaya çıkmış olaca ktır.
Parti politikasında kesin değişiklik Ç KP M K N isan 1 969 Plenu m u, Pa rtimizin doğrultusunda kesin b i r i l kesel değ i ş i k l i k yaptı. Ni san Plenu mundan beri politik ve ekonomik a l a n d a konsolid izasyon tedbirlerini gerçekleştirmek için gereken bütün koşullar yaratı l d ı . Çünkü a ma c ı mı z, ekon o m i k sorunlar başta o l m a k üzere, bütün problemleri çözmeye elverişli normal koş u l la rı meydana getirmektir. Emek çiler için hayati derecede önemli soru n la r ı n çöz ü m ü , Komün ist Partisi n i n bütün faa l iyeti n i n özü n ü teşkil etmekte d i r. Ne v a r ki, Parti yönetim i , hôlen çok g ü ç şartlar içinde çalışmak zorundadır. Zira , ağır bir m i rası omuz larına a l mıştır. B u yüzden, her şeyden önce i nsanlarımı zın, özel l i kle komü n i stlerin her i ş kes i m i n d e büyük bir titizlikle çalışmaları gerekiyor. Plenu mda bel i rti l d i ğ i g i bi , ya n l ı ş politik ve ideoloj i k mevzilerde d i renen leri n Pa rtiden uzaklaştı r ı l m a l a rı ı ô z ı m d ı r. M K Ple n u m u , kadro ve organ izyon meseleleriyle ilgili özel kararlar a l d ı . Ç K P M K , A . Du bçek' i , Ç K P M K Prezidyumu üyeliğ inden çıkardı ve Federa l Mecl i s'teki komünistlerle mitletveki l lerini, o n u , ÇKP temsilcisi olara k işgal ettiğ i maka mdan uzaklaştırmakla görevlen d i rd i . Vosef Smirkovski, ÇKP M K üyeliğ inden çıka r ı l d ı , Pa rla mentodaki komünist m i lletvekilleri, onu, Federa l Meclis ve H a l k Meclisindeki g örevlerinden uza klaştı rmakla ödevlendirildi. Ma rksiz m - leni n i z m mevzilerinden ayrı lan ve Parti nin itibarı n ı düşüren başka ki mseler d e Merkez Komitesinden çıka r ı l d ı lar. 19 kişi de kend i istekleriyle M K üyeliklerinden ayrı l d ı . Doğ ru bir kad ro politikası n ı n b u g ü n s o n d erecede büyük bir önemi vard ır. G . Husak, bu konuda şöyle demişti r : "Parti, hayatı m ı z ı n her kesi m i nd eki soru m l u mevkileri n i ne niteli kte insanlara tesl i m ediyorsa , politikası da o n iteli kte gerçekleştirilecektir. Ça l ı ş maları m ı zda, politik ba kı mdan olgun, azi m l i , yetenekli, d ü rüst ka ra kterli insa n l a ra dayan maiıyız. Ancak böyle insanlar ken d i lerine verilen ödevleri başariyle ya pa b i l i r, çevrelerinde itiba r ve sayg ı kaza n a b i l i rler. Her parti örgütü bu mesel e üzeri nde d i kkatle d u rma l ı d ı r.» Parti n i n b i rl i ğ i n i yeniden sağ laya b i l mek için, bütün üyelerin aynı şeki lde uyaca kları tek d is i p l i n i n kuru l ması şarttır. Bunu gerçekleşti rebil mek için, bazı yerlerde bel i ren baş l ı ca tehlike sağcı oportünizme karşı siste m l i mücadelemizi zorlaştıra n eski sekter eğ i l i mlerle sava ş m a m ı z IÔzı m d ı r.» 786
Plenu mda, işletmelerde ve bütün iş a l a n larındaki Parti ta ban örgüt leri n i n önemi bel i rtildi. Ta ban örgütlerindeki çalı şma l a r, hôlen Parti faa l iyetin i n en zayıf yan l a r ı d ı r. B i rçok komünist, parti hayatı na a ktif olara k katı l ma m a kta, bağ l ı oldu kları parti ö rg üt ü n ü n toplantılarına b i l e gitmemektedi r. Plenumda bel i rti ldiği g i b i , sağc ı oportün ist g üclerin etki lerine karşı esas mücadele cephesi, hôlen, parti taban örgütleri d i r. Bütün d ü rüst komün istlerin öncü l ü k rol leri n i n kuvvetlen d i ri l mesi, ÇKP M K Eyl ü l Plen umu kara rlariyle önemli b i r ödev olora k öne kon m uştur. ÇKP MK Prezidyumu, parti üyel iği cüzda n l a rı n ı n değiştiril mesiyle ilgili ted birler hazı rla maktadır. G . Husak' ı n bel i rttiği g i bi, d ü rüst ol maya n , itiba rıa rı n ı yiti rmiş bulunan veya öğreti mize düşman görüşlerden sıyrı l ma m ı ş olon kişilere yeni pa rti cüzd a n ı veri lm iyecektir. Kom ü n i stlerin ve bütün emekçi lerin ideoloj i k eğiti mleri a l a n ı nda do önemli ödevler gerçekleştiri lcekt i r. Parti propaga ndası, sosya l izt kurucu l u ğ u n u n çeşitli kesi mlerinde pa rtinin gerçekleştireceği ödevlerin ayd ı n latıl ması ü zerine yoğ unlaştırı laca kt ı r. Plenumda bel i rt i l d i ğ i g i b i , Batı d a n g e l e n burj uva propogandasına a ktif olara k ka rşı koymak, sağcı oport ü nist ve a nti-sosyalist g üclerin eylemlerinin nedenlerini açı kla mak ve b u n la rdan i b ret dersleri çıkarmak ıôzımdır. B u n u n l a ilgili olarak, pa rti içi öğret i m i n i n , öze l l i kle Marksizm-leninizm klôsiklerin eait eserlerin v e Pa rt i n i n a ktüel politik soru n l a rı n ı n öğ re n i m i n i sistemli olara k yeni baştan d üzenlemek g erekiyor. Parti, önceli kle büyük sanayi i şletmelerindekiler boşta olmak üzere, bütün Parti a ktivistleri n i n eğ itimine büyük b i r önem veriyor. B ütün yığı nsal örgütler, bu a rada en başta send i ka ve gençl i k örg ütleri, oportün i stlerin etki lerine karşı siyasi m ücadele yürüteceklerdir. Plen umda beli rtildiği g i bi, sendika ha reketi ekonomi ve ü retim a la nındaki ödevlerin çözü müne yeteri kadar yardı mda bulun muyord u . Pa rti , send ikaları, partiyle i l g i l i boş gevezeliklerden ve özellikle çeşitli protesto a ksiyonla rı örg ü t · lemekten, a ktif o l u m l u v e yararlı çalışma l a ra geçmeye çağırmıştır. Bütün Parti orga nlarım ız, U l usal Cephenin örg ütlerindeki ça lışmala ra büyük bir önem vereceklerdir. Kültür cephesi nde, öğretim, bilim ve g üzel sanat kesimlerinde bizi karmaşı k ödevler beklemektedir. G. Husa k : «Ayd ı n l a r ı n büyük çoğ un l u ğ u n u n b ü t ü n kesi mlerd e i ş b i r l i ğ i yapma l a riyle yakından i l g i len mekteyiz» demiştir. Plenum, h a l k ı m ı z ı n kaderiyle i l g i lenen herkesi işbirliğine çağ ı rm ıştır. H ü k ü met, Mayıs 1 969'da, ekonomimizi i sti krara kavuştu rma k için bazı tedb i rler a l m ıştır. Ekonomi sorunları mızı çözü mleme şartla rından biri de, halk ekonomi m izin p l ô n l ı yönetimiyle i lg i l i ted b i rlerin bir an önce hazı rla n ması d ı r. G . Husak, Plenu mda bu konuda şöyle demişti r : « B i z , h a l k ekonomisi n i n b ü t ü n kesimleri n d e pa rti n i n yönetici rol ü n ü y e n i baştan ve siste m l i olara k g erçekleşti receğ i z, pa rti ve devlet disipl i n i n i kuvvetlen d i receğ iz, e mekçilerin g i rişimlerini bütün i mkô n l a rı mızla destekleyeceğ i z.» 787
Ple n u m u n , Çekoslovakya ' n ı n Sovyetler Birligi ta rafından k u rtarılışının 2S'inci yıldönü m ü şerefine emek g iriş i m leri n i n genişlet i l mesiyle i l g i l i çağ rısında şöyle denil m ekted i r : «Ko m ü n i stleri, send ikaların, Ul usa l Cephe ve ulusal komitelerin üyeleri n i , işçileri, kooperatör köy l ü leri, aydınla rı , kadın ları, y a ş l ı kuşa k ve g e n ç l i k temsilci leri n i , memleketi m i z i n bugün en fazla m uhtaç olduğu huzur ve d ü rüst e meği tutum ve ça lışmalariyle sağ lamaya çağırıyoruz. Her işyeri nde, ekon o m i k d u ru m u n iyileştiri l mesine nasıl ve n e ile hızlı ve etkili bir yard ı m sağ lanabi leceği meselesi üzerrinde son derecede konkre ve titiz l i kle d uru l ma l ı d ı r. Bu ça l ı ş mo l a rı n ekonom i mize ve halkımızın i hti yaçları n ı n karş ı l a n masına büyük yard ı m ı olacaktır ... Merkez Kom itesi, bütün kom ün i stleri, t ü m halkça g i rişilen teşebbüsleri yönetmeye çağ ı rm ı ş ve her vata ndaşın, C u m huriyetin Jübile yılında, sosya l i z m i n kaza n ı m larına karş ı tutu m u n u çalışma lariyle ortaya koyaca ğ ı n d a n , g erçek sosya l ist yurtseverliğ i göstereceğ inden emin o l d u ğ u n u bel i rtmiştir. ÇKP M K Eyl ü l Plenu mu n u n kararları, komünistler tarafından oybirliği ile ta svi p edi l miştir. Bunu, Partin i n bütün i l ve i lçe organlarının ve büyük işletmelerdeki parti ta ban örg ütleri n i n topla ntı ları ortaya koymuştur. Alı n a n kararlarda parti yöneti m i n i n ta m a m iyle desteklen mekte olduğ u görül mekted ir. Emek vaatleri, Merkez Komitesinin emek g i rişimlerinin g eliştiril mesiyle ilgili çağrı s ı n ı n konkre ifadeleri d i r.
ENDONElY A'DA KOMUNiST HAREKETiNIN DURUMU TOMAS S I N U RAYA Endonezya Komünist Partisi Yurtdışı Komitesi, kardeş partilerden, kom ü nistlerden, d ünya kamuoyunun çeşitli temsilcilerinden, yurd u muzdaki kom ü n i st hareketinin d u rumu hakkında b i lgi istiyen birço k mektup almı � b u l u n uyor. Bu istekleri yerine g etirebilmek için, «Barış ve Sosya lizm Problemleri .. d erg isi sayfa larında Endonezya'da meydana g elen durumu a n l atmak istiyoruz. Hôlen Endenozya'daki komünist hareketi büyük güçlüklerle karşı karşıyad ı r. 30 Eyl ü l 1 965'teki - bilinen - olaylardan sonra, ü l kede h ü k ü m s ürmeye başlayan terör, parti yöneticilerinden b i rçoğ u n u v e pa rti kadroları n ı n önemli bir k ı s m ı n ı yoketti. Dört seneden beri hüküm süren yen i reji m Endonezya'da durumu daha da ağırlaştı rd ı . B u yıllar terör ve kom ü n i stlerle d iğer yurtseverlerin ama nsızca izlenmesi yılları d ı r. Yüzbi n lerce komünist öldürülmüş, hapis788
ha nelere ve toplama kamplarına tıkıl mışlardır. Zindanla ra ve toplama kamplarına atı l a n l a r, tamamiyle i nsanlı kdışı koş u l l a r içinde yokolmakta , en a ğ ı r işkenceleri çekmektedi rier. Ş i m d i Endonezya'daki askeri i ktidar, on bin lerce komün isti ve demokratik görüşlü d iğer vata ndaşları Batı I riyana'ya, B u ru adasına ve ü l kenin diğer uzak bölgelerine sürmeye başla mıştır. Ma rksist-Lenin ist i deoloji ya sa d ı ş ı i l a n e d i l m iş olup, komünist ler ve onlar g i b i d üşünenler d a i m i ola ra k tutuklanma tehd i d i a ltında b u l u n ma kta, ça l ı ş ma ve eğitim haklarından yoksun e d i l m ektedirier. Ve şimdi d e Endonezya l ı her komün istin hayatı d a i m i teh l i ke altındadı r. B u n u n ya n ı sı ra , yönetici çevreler, sosyal demagojiden geniş ölçüde yararlanıyor, açı kça ya lan ve sahteka rlığa başvuruyorlar. Orneğ i n , ş i md i ki Endonezyal ı yöneticiler, halkı, bug ü n kü Endonezya'da s ı n ıflar ve s ı n ıf savaşı olmadığına, "ha l k ı n u l usal birliğ i"ne, yeni rej i m i n "Endonezya sosya l izmi" kurduğuna vb. i n a n d ı rmak için büyük gayret sarfetmektedirler. Yığınsal baskı ve sosyal demagoji sonucunda, daha önce u lusal birlik cephesinde Endonezya Komünist Partisiyle ittifa k kura n bütün solcu g ücler ça lışamaz d u ruma g e l mişlerd i r. Yığı nsal baskı ve kıyım yüzünden pa rtin i n örgütsel sistemi yıkıldı ve böylece birkaç yönetici merkez meydana geldi. Parti n i n birliği n e en büyük za ra rı , Pekin'den tali mat a l a n pa rça layıcı gurup getird i . B u g u rup, p a rtiyi a ğ ı r yıkıma götüren maceracı siyasetine d eva mda ısrar etmekted i r. B i r ta rafta n , legol savaş olana kla rı n ı n yokluğu, pa rtideki dağ ı l ma ve örg ütsel zayıflık, öte taraftan, ü l kedeki devrim savaşının g üc ü n ü kaybetmiş o l ması yüzünden, solcu g u ru b u n çağ rı ve şiarl a rı , pa rtiyi, daha doğrusu a rtokalan g üCıeri n i macera l a r yoluna ve kaçı n ı l m a z yeni yeni çöküntülere itmektedi r. Endonezya Kom ü n i st Partisi için böyle bir teh l i ke n i n ortaya çıkması n ı n b i r sebebi d e şudur : pa rtin i n geçmişteki hata larını istismar e d e n gericiler ve pa rti d üşmanları, komünistleri, halkın b i r kısmına "halk a leyhtarı" g üCıer olara k ta n ıtmayı başa rmışla rd ı r. B u yüzden, Pekin ta raftarı bazı şahısların partiyi yeni macera l a ra doğ ru itmeleri, kom ü n i z m a leyhtar ı zeh i rl i havayı sürdürmeye çalışan parti düşmanları nı n e l i n e y e n i silahlar vermektedir. Diğer taraftan, yaratı lan korku ve g üvensizlik koş u l la rı yüzünden, b i r kısı m komünistlerde l ikidatörlük ve bazı i l e g o l çevrelerde p a rti ça lış malarından tam a m iyle vazgeçi l mesi gibi teh l i keli eği limler başgösterdi . H e r i k i tehli ke, yan i h e m solcu maceraperestlik, h e m de sağcı oportün ist eğ i l i m, Endonezya'da komünist hareketin i n va rlığ ı n ı gerçekten tehdit etmektedir. Bütün bunlar gösteriyor ki, Endonezya l ı komünistlerin Ma rksist-Len i n i st g u ru b u tarafı ndan hazırlanan ve Endonezya Kom ü n i st Partis i n i n , Mark sizm-Leninizm öğretisi temeline daya n ı larak yeniden kurulmasını öngören 789
«Endonezyada kom ü n i st ha reketin g ü n ümüzde en önemli g örevleri» başlı k l ı progra m- belgede belirtildiği üzere, Ma rksist-Len i n ist eleman l a r ı n örg ütsel v e ideoloj i k ba k ı m ı a rd a n bi rleştiril meleri, h a l k y ı ğ ı n la rı n ı n Komü n ist Pa rtisine g üvenlerin i n yeniden sağ l a n ma s ı , sağcı oportü nizme karşı olduğu kadar, «solcu» oportünizme ka rş ı da savaşılması, işçilerle köyl üler a rasındaki ittifak temeline daya n ı la ra k solcu demokrati k g ücler cephesi n i n meydana g etiri l mesi, parti n i n , h a l k yığ ı nları n ı n hayati ç ı ka rla r ı n ı n korun masına a ktif olara k katı l m a k suretiyle onları kaza n m a k i ç i n kesin b i r savaş yü rütmesi, legal şekil leri d a h i l , s ı n ı f mücadeles i n i n bütün şekil lerinden fayd a n ı l ması g i bi önemli ve daha birçok ödevlerin yerin e geti ril mesi gerek l i d i r. Bazı eski Parti yönetici leri n i n solcu maceraperestlikleri n i n son ucu ola n yenilg ilere ve b u g ü n kü koşullard a savaşma n ı n son derece güç olmasına rağ men, Endonezya komün istlerin i n kan ısına göre, Endonezya'da pa rtin i n yen iden k u rulması v e a ktifleşmesi i ç i n gerekli koş u l la r olgun laşma ktad ı r. B u g ü n kü Endonezya , a çı kça silôhlı kuvvetlere daya n a n ve geniş h a l k yığ ı n larına cephe a l a n en a ş ı r ı s a ğ c ı d i ktatörl ü ğ ü n k u r u l m u ş olduğu bir ü l kedir. Ş i m d i ki reji m , büyük burjuva z i n i n , gözden düşmüş bürokratları n , m u htekirleri n , yarı -feodal toprak sahipleri n i n v e kompradorların çı ka r ları n ı temsil etmektedir. Bu sosyal tabaka lar 1 965-1 966'daki hükü met da rbesi n i n ve askeri -faşist d i ktatörl ü ğ ü n ü n başı çeken g ü cünü teşkil etmiştir. Endonezya 'da halk yoksu l l u k ve çaresizliğ i n son kertesine geti ri lmiştir. Büyük yerli ve yabancı tekeller sermayesi n i n sömürüsü alabildiğine a rtmı ştır. Belki de g ü n ü müzde d ü nya n ı n hiçbir ül kesinde sosyal çelişkiler Endonezya'da olduğu derecede değ i l d i r. Endonezya işçi sınıfı , genel ekonomik çökü ntü n ü n yol açtığı daya n ı l ma z koş u l l a r içindedir. Emekçiler kendileri n i n v e a i leleri n i n geçi mlerini sağl ıyamaz d u ru md a d ı r. B u g ü n kü Endonezya 'da işçilerin çalışma ve yaşantıları n ı n göze ça rpa n özelli kleri, i n sa n l ı kdışı sömürü, son derece düşük ücretler, en lüzumlu tüketi m maddeleri fiyatları n ı n a rd s ı z a rasız yükselmesi, reel ücretlerin d urmadan d üşmesi, y ı ğ ı n sa l işsizlik, en önemlı sosyal g üvenlik ted bi rleri n i n yokluğu ve kapita l istlerin keyfi hareketleridi r. Solcu demokratik g üclerin ezil mesi ve ka n l ı terör, işçi leri n , siyasal haklar şöyle d u rsun, ekono m i k d u rumları n ı n iyi leşti ril mesi u ğ runda ka n u n l a r çerçevesi nde bile savaşma olanaklarını yoketmiştir. Send i ka hareketi çok zayıfla mış ve temelinden sarsıl mıştı r. Endonezya nüfusun u n çoğ u n l u ğ u n u teşkil eden köylüler çok g üç d u ru mdad ı r. Endonezya Komüni st Parti s i n i n perişan e d i l mesinden sonra köylülerin geçmiş yıl larda elde ettikleri kaza n ı mlar bile yoked i l d i . 1 965 y ı l ı olayları derebeylerle toprak burj uvazisi n i n y ı ğ ı n sa l teröre g.eçmeleri için bir işa ret oldu. Köylerde 'yı llar boyu biriken keskin sosyal çelişkiler 790
g ü nden g ü n e şiddetlen mektedir. Köylerdeki sömürücülerin çıkarlarını savunan bug ünkü Endonezya yönetici leri, toprak reformu kan u n u n u ve mahsulün dağ ıtı l ması yasasını yerine getirmemekte, topra ksızlarla a z topraklı köylülere dağıtı l m ı ş toprakları n b ü y ü k topra k sa h i pleriyle ağalara g eri veri l mesi ne a ktif ola ra k ya rd ı mda b u l u n m a kta, köyl ülerin sömürü 1 mesindeki e n i nsa n l ı kdışı metodları koru ma kta, hattô teşvik etmekte, köyleri n kendi kendilerini yönetme ôdetiiıin izleri n i bile ortadan kal d ı r m a ktad ı rlar. Köylerdeki i leri örgütleri yoketmekle, büyük toprak sa h i p leri n i n ölçüsüz keyfi hareketleri için gerekli koş u l la rı yaratm ı ş b u l u n m a ktadı rla r. Geniş ayd ı n zü mreleri de feci koş u l l a r içi ndedir. En fena durumda olan lar, şimdiki rej i m tara fından işten çıkarı lan onbin lerce öğ retmendir. Endonezya ayd ı n l a rı n ı n büyük çoğu n lu ğ u , daima, gerçek u l usal kültür ve toplumsal ilerleyiş uğrundaki savaşların ön safları nda yer a l m ışlardır. Yurtsever aydı nlara uyg u la n a n korkunç baskı sadece i nsanl ı kdışı ol makla ka l m a m a kta, ayni zamanda ulusal menfaaıleri a çı kça yara l a makta d ı r. Endonezya'da bug ü nkü ekonomik ve politik hayatı n özel l i ğ i n i , ka n l ı askeri-ko m p rador rej i m i n , u l u s a l burj uvazinin önemli z ü m relerinin m e n faatleri ne ciddi su rette zarar vermesi d e teşkil etmektedir. Yaba ncı tekellerin yeniden ca nlan ması, bu tekellere bağ l ı bulunan bürokratik sermayenin g üclen mesi, rekabet olanaklarından yoksun u l usal sanayicileri ezmektedir. Şehi rlerdeki küçük burj uvazi (zan natçı ları n söz ü n ü bile etm iyelim) yığın halinde iflôs etmekte ve düşük bir geçim seviyesi sağ lama ola nağ ı n ı d a h i bula m a ma ktad ı r. Yerli yönetici s ı n ıfların üst taba kas ı n ı n d u rmadan a rta n baskı ve z u l m ü n ü n somut belirtisi olan bu d u r u m , kaçı n ı l maz olarak, sınıf çel işki ve a n laşmazlıklarını a rtırmaktad ı r, fakat bugünkü koş u l l a r içinde bunların açı kça ortaya çı kması son derece g ü çtür. B u hal karşısında, Ma rksist- Leninist mevzilerde sapasağ l a m yer a l m ı ş o l a n Endonezya komün istlerine düşen ödevler nelerdi r? Kom ü nist Parti sinin u lusal bağ ı msızlık ve sosya lizm uğrundaki savaşta öncü rol ü n ü yeniden oyna maya elverişli bir şeki lde, Marksizm-Leninizm temeline daya n ı la ra k ca n l a nd ı rı l ması ve topa rla n ması bu ödevlerin başında g e l mektedir. Endonezya komünistleri, esa s ödevlerini prati k olara k yeri ne getirebil meleri için, pa rtinin geniş halk yığınlarının gözünde itiba rını yeniden kaza nması, Ma rksiz m - Leninizm öğ retisinin Endonezya halkı a rasındaki otoritesi n i n yeni len mesi ve kuvvetlenmesi, kom ü n i z m a leyhta rı davra n ışların ortadan ka l d ı rı l ması uğrunda savaş yürütmeleri gereklidir. Ş u g erçekler h a l ka iza h edilmelid i r : Geçmişteki hataların soru m l u l uğ u ü ç milyon üyeli Endonezya Komünist Partisine ve bir tek kişiye a it değildir, aslında, partiden kopan, bi lerek veya bilmiyerek partiye yabancı olan idelerin sözcüsü haline g elen, objektif olara k tüm partiye ve uluslara rası 791
komünist ve işçi h a reketine cephe a l a n b i r grup yöneticiye aitti r ; bu grubun siyasi doğrultusu EKP' n i n ka rarlarına aykırıd ır, onlar körü körüne Pek i n ' i n i rade ve a rzusuna bağ l ı d ı ria r ; bu g rubun eylem leri u l uslara rası komünizm ha reketinin doğrultusu i l e çelişki h a l i n de d i r, ideoloj i k slog a n ları i s e Ma rksizm - Le n i n i z m i l kelerine daya n ma ma ktad ı r, ta m tars i n e b u i lkelerle çeliş mekte, dolayısiyle pa rça layıcıların i ş i n e gel mektedir. Endon ezyal ı k o m ü n i stler, ş i m d i , parti n i n , çok a ğ ı r i l legal koşullar içinde ça lışmaya m u kted i r Ma rksist-Le n i n i st yöneti m i n i n yeniden topa rla n ması ve g üclen mesi uğrunda gayretle çalışmaktadırlar. Devr i m e sadık, ideoloj i k ve örgütsel meselelerde ayni fiki rlere bağ l ı ve d e m i r g i bi bir disipline sa h i p yoldaşlar a rası ndan, yavaş yavaş v e d i kkatle seçi lerek, b i r yönetici n üve yaratı l ma ktad ı r. Bu n üve, çeşitli bölgelerdeki kom ü nist g ru plariyle bağlar ku rmaya ça lışmakta ve bu i ş i yapa rken, kad rola rı n ı , mahalli örgütlerin yönetici leri n i n görevlerini üzerleri ne a l makla ödevlen d i rmemekte, her bölgede tecrübeli ve denen m i ş parti kadroları yetiştirmekte ve g üçlen d i rmekte d i r. Endonezya l ı kom ü n i stlerin ka n ı s ı n ca , pa rtin i n terkibi üzeri nde titiz l i k l e d u r u l m a l ı , parti safla rına önceli kle i ş ç i sın ıfı mensupları a l ı n m a l ı , proleter ol mıyan kadrolar Ma rksizm - Le n i n i z m i deoloj isiyle eğiti l me l i d i r. Endonezya'daki kom ü nistler, EKP' n i n peryodik yayınlarını örgütlemek kararını a l m ışlard ı r. Onların fikri nce bu yayı n l a r, ilk önce, Komün ist Partis i n i n sağ l a m g ücleri n i n kendi etrafla rında bi rleş melerine yard ı m edecek ; i ki n ci, Len i ni z m aleyhtarı g ruplara karşı bel i rli bi r s ı n ı r çizi l mesi ne ve bunların sözde devri mci slog a n l a r ı n ı n Marksizm a leyhtarı ka ra kteri n i n açıkanmasına i m kôn verecek ; üçüncü, h a l k y ı ğ ı n l a r ı n ı n g özünde pa rti i ti barı n ı n i adesine ya rd ı mcı olaca k ; dördüncü, kom ü ni stleri n ve pa rti sizlerin EKP' n i n Ma rksist- Len i n ist politikasını öğren melerine h izmet edecek ; beşinçi, mevcut rejime karşı y ürütülen savaşı doğrudan doğruya etk i l i yecektir. Çünkü bu yayınlar, «yeni d üzen»in içyüzünü, onun h a l k ve u l us a l eyhtarı politika s ı n ı açıklıyacak, Endonezya n ı n em perya l ist tekellerin menfaatleri ne h i zmet eden bir devlet haline geti rilmesinin büyük teh l i kelerini h a l ka gösterecek ve böylelikle bugünkü rej i m e karşı h a l k ı n d i renme ha reketinin büyümesine v e u l usal birlik cephesi n i n yen i den yaratı l masına yardım edecekt i r. H a l i hazırda Ma rksist-Len i n i stlerin EKP' n i topa rla ma k üzere henüz i l k a d ı mları attı kları n ı , Endonezya'da işçi ve köylülerin terörize e d i l d i klerini, morallerinin bozu l d u ğ u n u , ü rkütül d ükleri n i , bu yüzden pasif davra n d ı klarını v e Ma rksist-Len i n istlerin h e n ü z y ı ğ ı n sa l b i r siyasal orduya sa h i p olmadıklarını gözö n ü n d e b u l u n d u ra rsak, bugünkü aşamada silôhl ı eylemi etki l i ve biricik savaş şekli saya mayız. Parti bozguna u ğ ratılmıştır, yara l ı d ı r, devrim g üCıeri çalışamaz hale g e l miştir, işçi s ı n ıfı başı boş kal mıştı r, terör altında d ı r ve mem lekette henüz devrim için g erek l i şartlar 792
yoktur. işte bu koş u l l a r içinde solcu macera perestlerin ortaya attıkları «Derh a l yığı nsal s i l ô h l ı savaşa !» sloganı i nt i h a rdan başka b i r şey d eğ i l d i r v e objektif olarak, i l lega l Ma rksist-Lenin ist örg ütün e l i n d e b u l u n a n belirli sayıdaki g üclerin mahvına yol aça r. Bununla beraber, parti kadrol a rı n ı n s i l ô h l ı savaşa hazırlanmaları d a b i r zoru n l u ktur. Şunu d a bel i rtmek lôzımdır : Endonezya devri m i n i n strateji k aşa ması eskisinden fa rklı olmamasına rağ men, ş i m d i k i d u rumda yönetici rolü p roletarya n ı n ele geçirme koşul ları 1 950 yıl larına kıyasla çok daha g üçtü r. Böyle de olsa, memlekette, i ktidardaki a skeri-faşist d i ktatö r l ü ğ ü d evi rmek v e Endonezya devlet i n i n bağ ı msızl ı k v e eğemenl i ğ i n i , barış savaşına a ktif olara k katı l m a s ı n ı sağ l ıyacak, demokratik hak ve özg ü r l ükleri g a ra nti a ltına a lacak, işçilerle köy l ülerin ve toplumun geniş tabaka l a r ı n ı n istekleri n i gerçekleştirecek bir h ü k ü metin kurulması için gerekli şa rtlar h ızla olgun laşmaktad ı r. Böyle b i r h ükümet ancak s ı nıf l a ra rası ora n ı n devri m lehine kesin olara k değişmesi koşu lları içinde meydana getirilebi l i r. Acı tecrübeler, C u m h u riyeti tehdit eden sağc ı teh l i keyi Endonezya h a l k ı na göstermiş o l a n komün istlerin, pren s i p bakı m ı n da n haklı olduklarını ortaya koymuştur. B u yüzden, komüni stlerin kat ı l masiyle a nti-emperya l ist u lusal birli k cephes i n i n meydana geti ril mesiyle i lg i l i çağ rı h a l k a rasında elverişli b i r zemin b u l a b i l i r. Endonezya Ko mün ist Partisi, emperya lizme ve yerli gerici l i ğ e karşı, u lusal bağ ı msızlığ ı n ve top l u msal i lerleyişin g üclen mesi için savaş yürütürken, u l uslara ra s ı komünizm ha reket i n i n ka rdeşçe yard ı m larına g üven i rken ve ortak devri mci savaşa katı l ı rken b i r hayli g üçıüyd ü . Şimdi i l l ego l koş u l l a r içinde olan Endonezya l ı ko m ü n i stler, «Endonezya 'da komünist hareketin g ün ü m ü zde en önemli görevleri» baş l ı k l ı progra m belgede şunları bel i rtmişlerd i r : «Endonezya komünistleri enternasyonalist tirler, bu yüzden, ne derecede önemli ol ursa olsu n , sadece u l usal meselelerle yeti nemezler. Endonezya'daki kom ü n i st hareket, uluslararası komünizm hareketinden, d ünya ça p ı n d a ki devri m ve sosyalizm g üCıerinden ayrıla maz». Komün ist ve işçi Parti leri n i n Moskova Da n ışma Topla ntısında, Endonezya kom ü n i stlerine h itaben oybirliğiyle kabul edilen çağ rı , bu görüşün en parlak d e l i l i d i r. Biz, bu belgeyi mi lyon lardan meydana g e l m i ş kom ü n i stler ordusunun kardeşçe p roleta r daya n ı ş ması n ı n y ü ce ifadesi sayıyoruz. Bu çağrı, b ize, h a l k ı n menfaatleri u ğ ru ndaki savaşı kuvvetlen d i rmek için yeni bir g ü c vermekted i r. Endon ezya l ı Ma rksist- Len i n istleri tems i l eden ve Endonezya prolete r ya s ı n ı n soru m l u l u ğ u n u omuzlarında taşıyan EKP Yurtdışı Komitesi, proleta rya enternasyonalizmine uyg un olarak, bütün d ü nyada emper yalizme ve gericiliğe karşı savaşta, kardeş partilerle birlikte kamünistlerin b i r l i ğ i n i kuvvetlendi rmek için gayretler sa rfetmeye ka ra rl ı d ı r. Biz, bu tutu mun, Endonezya'da komün ist ve devri mci hareketin g üclenmesine 793
mutlaka yard ı m edeceğ i, Maocuların parçalayıcı ve tecrid edici politika sına ve Endonezya lı komünistlerin itiba r ı n ı sarsmaya ça l ı şa n gericilerin p l ô n larına engel olacağı i nancı ndayız. Yurd u m uzda ve s ı nı rlarının dışında partilerinin Ma rksist-Leninist temel ler üzerinde yeniden doğması u ğ ru nda savaş yürüten Endonezya komün istleri, komünist ve işçi partilerinin 1 969'da Moskova'da yaptı kla rı Danışma Toplantısında elde edilen başarı ları sevinçle karş ı la mışlardır. B u Danışma Toplantısı, d ünyadaki komü nist ve işçi partilerinin birlik halinde b u l u n ma azi mleri n i n g üclü bir teza hürü olmuştur. Da nışma Topla ntısında kabul edilen «Bugünkü aşamada emperya lizme karşı savaş ı n ödevieri, komünist ve işçi pa rtileriyle tüm a nti-emperyal i st g üc!erin işbirliği» baş l ı k l ı belge, Endonezya'daki komün istler ve bütün g erçek devri mciler için olağan üstü a ktüel bir değer taşı maktadır. Çünkü onla rı n , halk a leyhtarı rej i me ve yeni-sömürg ecil i ğ i n sızmasına karşı, d emokrasi ve sosya lizm u ğ rundaki m ü cadelesi, tüm halkların devri mci savaşı ile empe ryalizme ka rşı yürütülen ortak savaşta birleşmekted i r.
i
75 kardeş partinin katıl d ı g ı Uluslara rası Danışma Toplantısı, bütün g ücleri, emperyalizme, gericiliğe ve ha rbe karşı ortak eylemde etkili ola ra k k u l la n ma azmini kesi n l ikle belirtti. i lerlemeni n bu üç büyük düşmanı, h a l kları n bağ ı ms ı z l ı k, demokra si ve barış u ğ ru ndaki tarihsel bakımdan kaçı n ı l ma z hareketi yol unda bir engel meydana getirl'lekted irler. Komünist ve işçi Partileri U l u sla rarası Danışma Toplantısı n ı n başarısı, bir yandan, halkların bağ ı msızl ı k, demokrasi, barış, i lerleme ve sosyalizm u ğ ru ndaki savaşlarına büyük ve somut bir katkıda b u l u n muş, öte yandan da, emperyal istıere, g ericilere ve böl ücülere ağ ı r b i r da rbe indirmiştir. Danışma Toplantısı n ı n son uçları, Endonezya komünist hareketine ve halkına askeri -terör rej imine ka rşı, bağ ı msızl ı k, demokrasi ve Endo nezya ' n ı n gelişmesi için yürüttü kleri savaşta yard ı mcı olacaktır.
AMERiKA BiRLEŞiK DEVLETLERI KOMüNIST PARTiSiNiN 50'iNCi KURULUŞ YıLDöNüMü Amerikan komünistleri ve uluslara ra s ı komünist hareketi, ABD Komünist Pa rtisinin 50'i nci kuruluş yıldön ü m ü n ü kutla mış b u l un makta d ı rl a r. Ameri kan işçi s ı n ı f ı n ı n çıkarları u ğ runda y ı l ma d a n savaşan Con Rid'in yönetmen liğindeki ABD Sosya list Partisi nin sol kanadı tarafı ndan 1 Eyl ü l 1 91 9'da Şi kago'da kurulan Ameri ka n Komünist Işç i Partisi, daha sonra Çarls Rutenberg'in başı nda b u l u n d u ğ u Sosya list Partisi nin Mişigan g ru buyle birleşmiştir. Amerikan hal k ı n ı n en iyi savaşçı l ı k ve demokratik gelenekleri nin mirasçısı olan ABD işçi sınıfının Ma rksist-Leninist pa rtisi böyle meydana gel miştir. 794
AB D komü n i stleri, 50 yıl boyunca, gerici g üclerin d a i m i takipleri a ltında, lega l ve i legol bütün ça l ışma şekil lerin i kullanara k, işçi s ı n ıfı n ı n ve bütün emekçilerin çıkarlarır.ı feda kô rca savunmuş, sosyalist fikirleri kitleler a rasınd a yoru l maksızın yaymışlard ı r. Bugünkü koşulla rda da, Amerikan emperya l i z m i n i n Viyetnam'da yürüttüğü ha rbe son veri l mesi için, ülkenin askerileşt i ri l mesine karş ı , değ iş i k top l u m d üzen l i devletlerle barış içinde bir a rada yaşama uğrunda yığın l a rı a ktif savaşa seferber etmektedi r. ABD'ndeki i lerici ka muoyu, Amerikan komü nistleri n i n bu şanlı yıldönü m ü n ü Eyl ü l ayı içinde Nevyork'ta ve diğer şehirlerd e topla ntı ve mitingler yapara k kutla m ı ştır. Komünist basın, Amerikan işçi h a reketi ta rihinde önemli bir yeri olan bu olay üzeri nde önemle d u rmuştu r. Amerikan komünistleri n i n gazetesi «Deyli Vorld» ABD Komünist Pa rtisinin 50'inci yıldönümünde özel bir sayı yayı nlamıştı r. B u sayıdaki başyazıda şöyle d e n il mekted i r : «ABD'nde v e d ı ş ü l kelerdeki b i rçok insa n l a rla birlikte, Komü n i st Partisinin şa n l ı geçmişi, bug ü n ü ve g e leceğ i şerefine kadehimizi ka l d ı rı yoruz. Partimiz, harplerin, ı rkçı lığın v e açlığ ı n mevcut olmıyacağı bir kardeşlik d ü nya sı meydana getirmek için çalışacak, bu yolda kendisine d üşen tarihsel ödevi g erçekleştirecektir.» Partin i n teori derg isi «Politi kıl Afers» d e bu y ı l ı n Eyl ü l -Ekim sayıs ı n ı ABD Komü n i st Partis i n i n 50'i n ci yıldön ümüne hasretmiştir. ABD Kom ünist Partisi Ulusal Ko mitesine kardeş parti lerden kutla ma mesaj ları gel m işti r. Sovyetler B i rl i ğ i Kom ünist Partisi Merkez Ko mitesi n i n telg rafında ş u n l a r bel i rti l mektedi r : «ABD Komünist Partisi 50 y ı l l ı k savaşı sırasında, gerek sağcı oportüniz min, g e re kse «solcu» oportünizmin her çeşit belirtisine karşı uzlaşmaz bir m ü cadele yürütürken, yüce Ma rksiım- len iniım öğretisine ve proletar enternasyona lizmine d a i ma sad ı k kal mıştı r. ABD Komünist Pa rtisi, Kom ünist ve işçi partileri Uluslara ra s ı Da n ı ş ma Topla ntısında kollektif hazı rla n a n belgelerdeki prensi plere uyg u n ola ra k d ünya komünist h a reketinin birliği uğ runda azimle savaşmakta d ı r.» Viyetnam deni liyor :
Emekçiler
Partisi
Merkez
Komitesinin
mesajında
şöyle
«Amerika B i rleşik Devletleri'nde, Komünist Pa rtisi, işçi sınıfı, çeşitl i h a l k tabaka l a rı , örgütler, barışı ve ada leti sevenler ve ayrı ayrı vata n daşlar, h a l k ı m ı z ı n Amerikan emperya l izmine karşı yü rüttüğ ü yu rtseverli k savaşını ha reretle desteklemekte d i r. B u d estek, Amerikan emperya l i z m i n i n ü l kemize s a l d ı r ı plônlarının bozgu n a u ğ ratılmasına o l u m l u bir katkıda b u l u n ma kta ve halkı mıza, haklı savaşında büyük bir daya n a k ol makta d ı r.» 795
Komünist ve işçi hareketi tarihinde önemli bir yer olon bu yıldönü m ü dolayısiyle Moskovada tertiplenen bir toplantıda söz o l a n ABD Komünist Partisi Genel Başkanı Henı i Vinston, ABD Komünist Partisinin 50 yı llık hayatında ka rşılaştığı g üçlüklerden, Amerikan komünistlerinin legal, yarı legal ve i l legol koşul lar içinde emperya lizme karşı y ı l madan yürüttükleri savaşlardan ve halihazırda parti n i n önünde duran görevlerden bahset miştir. Vinston yoldaş, Parti n i n , Amerikan emekçilerinin hakları ve zenci vata ndaşların hak eşitl i ğ i u ğ runda, Amerikan emperyalizminin sa l d ı rg a n siyaseti ne karşı, y ü z kızartıcı Viyetna m harbine son veril mesi için işçi sınıfının
ve
Amerika
B i rleşik
Devletler'indeki
sendikaların
yığınsa l
desteğini kazanması v e g üclü bir tekeller a leyhtarı koalisyon meydana geti rmesi gerektiğ i n i beli rtmiştir. Vinston yoldaş, ABD Komün ist Parti s i n i n her yıl g ü clend iğ i n i, geniş emekçi yı ğ ı n la rı
arasında
etkisi n i n arttı ğ ı n ı
söyledikten
sonra,
parti n i n, yolu
üzerindeki bütün g üçlükleri yeneceği ve tarihsel ödevini yerine geti receği hususundaki inancını belirtmiş ve sözleri nin sonunda : «ilerliyeceğiz, ülke mizde zafere ulaşacağız ve Amerika Birleşik Devletleri'nde sosya lizmi kuracağız" demiştir.
796
yuvarlak masa toplantısı
Sosyalizm
ve
aydinlar
Almanya Demokratik Cumhuriyeti bilim ve kültür adam/an konuşuyor
Bugünkü topl u mda aydına d üşen rol ü n a rttığ ı. ayd ı n ların faa l i yet a la n l a r ı n ı n genişlediği şüphesizdir. Za manı mızda ayd ı nları n top l u msal a ktifl i k ve önemleri n i. b i l i m i n hızla ü ret i m gücüne dönüşmesi, b i l i msel teknoloj i k i lerleyişin süratlen mesi. top l u m u n bütün olara k b i l imsel yöne ti m i yl e i l g i l i ödevlerin ka rma ş ı k d u ruma gelmesi sağ lamaktad ı r. Sosya l ist ü l kelerdeki h a l k ayd ı n ları ; işçi sınıfı n ı n ve onun öncüsü komünist partile ri n i n önderl i ğ i a ltında. sosya l i z m ve komünizm k u ruculuğuna g ittikçe daha büyük ölçüde hizmette b u l u n ma ktad ı rl a r. - Burjuva propagandası. işçi s ı n ı f ı n ı n ve parti s i n i n ayd ı n lara karşı yeni tutumu a la n ı n d a Marksist-Le n i n i st teoriyi ve sosya l iz m kurucul u ğ u prati ğ i n i altüst etmek i ç i n her t ü r l ü gayreti sarfermekted i r. B u n u n la i lg i l i i deoloj i k baltalama iki yönde yü rütül mekted i r. Birinci ; bilimsel -teknoloj i k devri m i n h ı z l a g erçekleştiğ i yüzyı l ı m ızda işçi sınıfı n ı n a rtık g üya top l u mda yönetici rol oynı ya mıyacağına dair g örüşler ortaya atı lmaktad ı r. Bazı burj uva i deolog l a rı n ı n iddiasına g öre. aydı n l a r. b i l i m ve tekniğ i n yaratıcısı oldukları için top l u mda yönetici rol oyna makta d ı rlar. Ve işçi sınıfı bu hakkı ta n ı m a l ı d ı r. I ki n ci ; sosyal i z m i içi nden y ı k m a k istiyen e m peryal istlerin ideolog la rı . sosya lizmde ayd ı n l a r sayısının «sı n ı rl a n d ı r ı l d ığı»na. ayd ı n ların top l u m hayatındaki önemli rol ü n ü n komün istler tarafı.ndan küçümsen d iğ ine. hattô i n kô r e d i l d i ğ i n e dair söylenti ler yaymakta dıriar. En inde sonunda bu «teori i er» . i şçi s ı n ıfı. komünistler ve sosyal i st ülkelerdeki ayd ı n l a r a rasında. b i rb i rine karşı güvensizlik ve d ü ş m a n l ı k tohu mlarını ekmek g ibi tek hedefe yöneltil miştir. Fakat bu çobakı r başarısızlığa m a h k u m d u r. B i l i ndiğ i üzere Marksistler. d a i ma. çağdaş top l u mda yönetici g ü cün işçi s ı n ıfı olduğu görüşünden ha reket etm işlerdir ve etmektedirler. Ma rk sizm-Leni n i z m i n bu temel g örüşünün g erçeğe uyg u n olduğ u n u. yeryüzünde b i l i msel-teknoloji k devri m i n son 20-30 senelik tecrübeleri d a h i l. sosya liz min kuruluş ve geliş mesindeki tüm tari h sel uyg u lama doğrula maktad ı r. Dreti mde b i l i m ve tekn i ğ i n en yeni başarılarından geniş ölçüde faydalanıl ması işçin i n rolü n ü n a rtmosına yol açmaktad ı r. Evvelce olduğu gibi g ü n ü müzde de işçi s ı n ı fı n ı n emeğ i maddi ü reti m i n kesi n un surudu r. toplu mun tüm yaşant ı sı n ı n temel i d i r. 797
Işçi s ı n ı f ı n ı n yönetici rol ü , ayd ı n ı n ö n e m i n i azaltmamakta, ta m tersine, o n u n güc ve kabiliyetlerinden topl u msal g elişm e n i n hızlandırı lması uğrunda daha bel i rli b i r şekilde faydala n ı l ması n a yol açmakta d ı r. Sosya l ist devri m i n zaferinden sonra işçi sın ıfı i le a n u n ko m ü n ist partisi, top l u m u n i lerlemesi, sosya l i z m ve kom ü n i z m i n kurul ması uğrunda en iyi maddi ve manevi koş u l ların sağ la n ması için i nsan deha s ı n d a n en kusursuz, en iyi şekilde ya ra rla n ı l masına l üz u m l u en elverişli koş u l ları yaratma kta d ı r. Yine b i l i n d i ğ i üzere, Marks i z m - Le n i n i z m klôsikleri, ayd ı n l a ra hiçbir za ma n top l u mda pasif b i r rol ayırma m ı şlardır. Ayd ı n ı n toplu msal geliş medeki , proleta rya n ı n sı nıf savaşı ndaki, sosya l i z m ve ko m ü n i z m kurucul u ğ undaki rol ü n ü n deri n b i l i msel teme l i n i bel i rleyen Marksizm-Len i n izmd ir. işçi sın ı fı ile ittifaK, o n u n menfaatleri için m ücadele ayd ı n la ra güc sağ la ma kta, i şçi sınıfının başl ıca top l u msa l soru n l a r ı n ı n çözümlen mesi için gerekli koş u l l a rı yaratmakta d ı r. B u ittifak, ayni za manda, i şçi s ı n ıf ı n ı n da g üc ü n ü a rtırmaktad ı r, çünkü i ş ç i s ı nıfı ayd ı n la r ve o n l a r ı n kültü r ve bilgisi o l madan sosya l izm kuruculuğu yol unda yü rüyemez. Sosya list ü l kelerdeki k o m ü n ist ve işçi partileri, işçilerin, köyl ülerin ve ayd ı n l a r ı n kökl ü menfaatleri n i n orta k l ı ğ ı na d a i r objektif bir gerçekten ha reket etmekted irler. Fakat b u objektiv ortaklığ ı n top l u m u n gel i ş mesinde etk i l i b i r faktör haline gelebil mesi için, komün ist parti s i n i n , Ma rksist Len i n ist teoriyi yaratıcı bir şekilde uyg u lama esasına dayan a n aynı hedefe yönel m i ş bir politika g üt mesi gereki r. Bu politika n ı n kon kre m u hteva s ı , biçimleri v e metodları d a i m i değ i l d i r, b u n l a r topl u m u n gel ismesine, sın ıf ların, toplu msal g ru pl a r ı n ve z u mrelerin d u ru m la r ı n d a ki d eğ iş i k l i klere bağ l ı olara k değ işir. Bu g i b i değ işi kli klerin Marksizm-Le n i n i z m açısından i n celen mesi, b u g ü n kü �oşullar içinde sosya l i z m ve kom ü n i z m i n kurul masıyle i lg i l i en etki l i metodların hazırla n ması ba k ı m ı n d a n büyük bir önem taş ı makta d ı r. Alman Bi rleşik Sosya l ist Parti s i n i n ayd ı n l a ra ra s ı n daki ça l ı ş maları sen derece i lg i nçti r. «Barış ve Sosya l i z m Problemler;', derg i s i n i n yuva rlak masa topla ntı sına Al m a n Demokrati k C u m h u riyeti kültür ve bi l i m a d a mlarından H. B a rte /, K. G. Vir tsberge r, G. Vo/fram, A. Grandke, R. Zakse, H. Kes/e r,
E. G. Mayer, G. Mende, E. Mek, H. I. Po/, U. Po/tsin, P. A. Tisen, H. Trumpo /d G. Haydom, K. Şpurgat, H. G. Şu/mayster, M. V. Şu/ts, G. G. Mo ns katı larak, derg i m i z temsilci leri ne, ADC ayd ı n l a rı n ı n g e l i ş m i ş sosya list ,
top l u m u n kuru l uş u n d a ki rol leri n i , ça l ışma ve yaşayışl a rı n ı , meseleleri n i ve emel leri n i a n latmışla rd ı r. Derg i a d ı na görüşmelere A. Avanesyan ( i ra n Ha l k Pa rtisi-Tudeh), E. Berg (Al m a n B i rleşi k Sosya l ist Partisi), A. G e dö (Macar Sosyal ist işçi Pa rtisi), Ts. Davagsuren (Moğolista n Devri mci Ha l k Parti si) , A. Danseko (Seneg o I I i Marksist), G. Ko/man (Parogvay Kom ü n i st Partisi), P. Naum ov 798
(Sovyetler B i r l i ğ i Komü n ist Parti si), P, Entjes (Fransız Kom ü n i st Partisi) katı l m ı ş la rd ı r. «Barış ve Sosya l i z m Problem leri" d erg i s i , bu görüşme i le, sosya l i st a l e mdeki çeşitli s ı n ı f ve z ü m relerin temsilci leri i le ya p ı la n konuş maları deva m ettirmek a ma c ı n ı g ütm üştür. Kardeş partilerin dergideki temsilci leri bundan önce len i n g ra d l ı işçiler ve Bulga rista n l ı kooperatifçi köy l ü lerle görüşmüşlerd i r. Aşa ğ ı da Berl indeki görüşmelerin özeti ver i l mektedir. *
Görüşmeleri Alman B i rleşi k Sosya l i st Partis i n i n «Barış ve Sosya l i z m Problem leri" derg isindeki temsilcisi ABSP Merkez Komitesi üyelerinden E. Berg açmıştı r. Bayan Berg, kardeş partilerin dergideki temsilcileri n i n A D e b i l i m v e kültür ada mla riyle görüş mek üzere Berl in'e gel melerinden dolayı m a m n u n iyetini bel i rttikten sanra, hazır b u l u n a n l a ra veri m l i fikir d eğ iştokuçu temen nisinde b u l u n m uştur. Derg i n i n soru m l u sekreteri P. Naumov, yaptığ ı açış kon uşmasında şunları belirtmişti r : «Derg i nin u l u sla ra rası kollektifi n i n üyesi olan bizler, d ünya ka m uoyunun sosya list ü l kelerin hayatına karşı i l g i leri n i n a rttığ ı n ı yakından görmekteyiz. B u n un i ç i n d e , dergide, kardeş ü lkelerine sosya lizm kurucu luğundaki başa rı l a rı geniş ölçüde yaymaya, okuyucu lara b u ü l kelerde top l u m hayat ı n ı n bütün a l a n larında meydana gelen köklü değ işikli kleri, işçi sın ıfı i le köyl ü lerin ve ayd ı n ların Marksizm-len inizmin yüce ideleri n i gerçekleşti rme uğrundaki ortak savaşlarını anlatmaya ça l ı şıyoruz. Görüş teati m i z Ma rks ve Engels'in vata n ı olan Alman topra klarında kurulan i l k sosya l i st devletin, ADC' n i n 20. y ı l d ö n ü m ü arife sinde ya p ı l m a ktad ı r."
ADC'nde aydınlann durumu ve rolü «ADC'nde yeni, sosyalist aydınlar meydana gelmiştir, bunlartn büyük bir kısmı işçi sınıfına mensup olup, sosyalist devletimizin öğretim müesseselerinde yetişmişler ve işçi sınlfımn bir kısmı olmuşlardır. Aydınlar, gitgide, bilim ve tekniğin kilit noktalannda yer almaktadlflar. Onlann başanlan, sosyalizmin kapitalizmle zaferlerle dolu savaşına gitgide daha büyük ölçüde yardım eden faktörler halini almaktadır.
(V. U l bri nt' i n ABSP' n i n Vii. Kongresindeki ra porundan) ADC'nde aydınlann politik ve ideolojife tutumu
•
O n l ü Ma rksist filozof G. Mende (1 932 y ı l ı nd a Al man Ko m ü n i st Parti sine üye olmuş, faşizm döneminde siyasi kanaatlerinden dolayı ha pse atı l m ıştı r ; halen ABSP üyesid i r, bi rçok b ü y ü k felsefi eserler yazm ıştı r, felsefe doktorud u r ve Yena ü n i versitesi n d e prafesörd ü r ; U l usal a rmağanla laltif ed i l miştir) : «Ayd ı n lardan söz açıldığı za man, d a i ma işçi sınıfını gözön ünde b u l u n d u rmalıyız. Başka b i r deyişle, ayd ı n l a r ı n soru nları n ı ve kaderi n i , 799
ancak toplu mun çok yön l ü gelişmesinin temeli olan işçi s ı n ı f ı n ı n ta rihsel görevinden ha reket etmek suretiyle i n celeye b i l i ri z ... Profesör G. Mende' n i n kanısınca, i ki ha reket noktası mevcuttur. Bun lardan biri n cisi K. Ma rks i l e F. Engels' i n , daha, «Komü nist Parti sinin manifesti .. nde formüle ettikleri fikird i r ki, buna göre kapita l i st d üzendeki a yd ı n ları ücretli emeğ i n temsi lcileri saymak gerekir. ikinci ha reket noktası ise, M a rks' ı n «Ekonom i politi ğ i n eleştiri l mesi ne doğru .. a d l ı eseri n d e y e r a l m a kta d ı r. B u n a göre emeğ i n top l u msa l örg ütünün gerçek bir b i l i m sel s ü reç haline getiri l mesi şarttır. Profesör G. Mende'ye göre, K . Marks ile F. Engels'in «sa nayi devri m i.. görüşü n ü i l k defa olara k b i l i m s e l bir temele oturtma ları, gerek b i l i m v e tekni kte, g erekse e me.ğ i n örg üt len mesi ve i htisaslaşması nda, öğreti m ve kü ltürde, ü reti m i lişki lerinde, sınıf çelişmeleri n i n gelişmesinde meydana gelen nite l i k değiş melerini göstermeleri son derece önem l i d i r. işçi s ı n ı fı n ı n tarihsel görevini, bu sın ıfın top l u mdaki yöneti ci rol ü n ü gözön ünde bulund uran Ma rksist görüş, işçi sın ıfın ı n bu rol ü n ü n b i l i msel-teknoloj i k devri mde de doğ rulan ması n ı kapsa makta d ı r. Profesör Mende' n i n ka n ı sı nca bu son nokta , ayd ı n ların çağdaş topl u md a k i yönetici rolüne dair ya nlış i d d i a la r ı n eleştiri l mesi de d a h i l , Ma rksistler tarafı ndan henüz gerektiğ i şekilde gözön üne a l ı n m a m o ktadı r. Işçi sınıfı siyasi egemen l i ğ i n i sağ l a d ı ktan sonra, burj uvazi i le işçi s ı n ıfı a rasındaki s ı n ıf savaşı belirli amaç ve öze l l i ğ i n i koru masa d a , bu s ı n ıflar a rası ndaki savaş sona ermez. Meselô ideoloji alanında bu savaş ş i m d i d e ola n ca şiddetiyle deva m etmektedir v e sosya l i z m zaferi n i n pekleşmesi bakı m ı ndan bunun küçümsenme mesi gerekmekted i r. Ayd ı n ların t ü m olanakla rı n ı gel işti rmenin y o l u , i ş ç i s ı n ı f ı i l e ittifa k kurma yoludur. B u n u n ta m a m iyle gerçekleştiril mesi, ancak siyasi i ktidarın i ş ç i s ı n ıfının e l i n d e ol masiyle m ü m k ü n d ü r. B a t ı Alma nya v e A D e ayd ı nları n ı n d u r u m ları karşılaşt ı r ı l d ı ğ ı za man bu durumun doğru l u ğ u a çı kça ortaya çıkar. Ta rihsel tecrübe ü ma n i z m kavra m ı n ı da değişti rmişti r. Ta ri h şunu gösterm iştir ki, işçi sınıfı n ı n sömü rücülerine ka rş ı b i l i nçl i siyasi savaşı yürütü l medi kçe, bu s ı nıfa karşı g österilen soyut sempati pratikte kapita l i st toplumdaki işçi s ı n ı f ı n ı n g erçek d u r u m u n u değ iştirmez. Prafesör G. Mende, çağdaş ü ma n i z m a n layışı kon usunda ayd ı n la r a rasında mevcut tartışma i l e i l g i l i ola ra k klôsikleşmiş ü ç masal ka h ra ma n ı n ı ele a l mıştı r : Promete, Sizif ve Orfe. Promete, evvelce olduğu g i b i , geniş e mekçi y ı ğ ı nları u ğ ru nda mertçe savaşma kta olan işçi s ı n ı fı n ı n sembolü o l m a kta deva m ediyor. , Al bert Ka m ü tarafı ndan ka h ra ma n olara k seçi len Sizif iflôsı, kişi n i n iyi n iyetleri nin semeresiz l i ğ i n i temsil ediyor. Orfe siması, g üya o korkunç zoru n l uklar ô l e m i ni ortadan kaldı rmaya m u ktedir olan ve i l h a m peri lerinin gölgesine yan gelen tevekkülün sem bolü haline gelmekted i r. Insanların özg ürlükler d ü nyasına a ncak sosya list devri m ve s ü ratli b i r b i l i msel800
teknoloj i k i lerleyiş yol uyle kavuşabi lecekleri ne d a i r ben i mseyen a yd ı n l a r ı n sayısı g itg ide a rtmakta d ı r.
Ma rksist
g örüşü
işçi sın ıfı çağ ı mı z ı n tari h inde k i l it noktası mevzilerinde b u l u n makta d ı r. Ve bilgi ler edinerek, kel i menin en geniş a n l a m ı nd a b i l i msel ve teknoloj i k devr i m i n temsilcisi h a l i n e ancak sosya l iz m koş u l l a rı nda gel mekted i r. Profesör Mende'ye göre işçi s ı n ı fiyle a yd ı n la r ı n birbiri n e g eniş ölçüde ' ya klaşma l a rı ancak sosyalizmde m ü mkünd ür. Ayd ı nların bug ü n k ü sosya l d u ru m larını ve ideoloj i k pozisyonları n ı a n l ıya bil mek i ç i n b i l i m i n v e teknoloj i k devr i m i n çeşitli rej i mlerdeki perspektifleri kon usunda doğru bir yarg ı ya varma m ı z gerekir. işte, felsefe doktoru profesör P. A. Tisen (partisiz ; Alma nya Demokratik C u m h u riyeti B i l i msel Araştı rma l a r Konseyi Onursal Başka n ı ; Alman B i l i mler Akademisi üyesi ; fizik, k i m ya ve ki mya teknoloj i si a la n l a rı nda bi rçok eserlerin yazarı) bu kon udaki fikirleri n i açıklamıştır. Profesör P. A. Tisen, ü reti m g ücleri n i n g e l iş mesinde başl ı ca faktörlerden biri h a l i n e gelen b i l i m i n rol ü üzeri nde ayrıntı l ı alara k d u rmuş ve ş u n l a rı bel i rtm işti r : '.. I l k önce b i l i m i n hangi d ü zeyde o l d u ğ u n u ve nasıl gel işti ğ i n i b i l me m i z gerekir. Halen h e r beş veya yedi y ı l d a b i r b i l g i lerin genel hacmi b i r misli a rtmakta d ı r. B u demekti r ki, h a l k ekono misi ü ret i m i nde doğa l b i l i mler a l a n ı nda olduğu kadar, ü maniter b i l i m lerde de bilgi lerin u laştı kları düzeye azami ölçüde erişmemiz lazı m d ı r. i k i n c i , sadece b i l i m i n ü reti m g ücü olara k h a l k ekonomisini v e ü ret i m i n düzen lemesini değ i l , a y n i zamanda, b i l i msel temele daya nan ü ret i m i n d a i m i olara k b i l i m i n g e l i ş mesine yard ı m ett i g i n i , ö n ü n e yeni y e n i soru n l a r çıkard ı ğ ı n ı v e geliş mesine hizmet etti ğ i n i de görmemiz gerekir.» Profesör Tisen, Batı Al manya B i l i msel Araştı rma lar Ba ka n ı Şottenberg ' i n , geçe n lerde, Batı Alma nya'daki tek n i k i lerlemeyi kastederek, kapita l i z m i n sosya l i z m karşısındaki üstün l üğ ü n ü ispat etmeye ka l k ı ştı ğ ı n ı söylemiş ve devamla şöyle demişti r : ..Fakat ortaya attığı deliller" kaba bir sahtekar l ı ğ ı n örneğ i d i r. Çünkü Şotten berg , Batı Alma nya'daki tek n i k i lerlemenin elverişl i ya nlarını tek ta raflı olara k bel i rtmekte, sosya lizmde bilim ve tekn i ğ i n geliş mesi n i ta mamiyle keyfi ve ters biçimde göstermektedir. Bili msel faa l i yet içi n , bilim ve tekniğin ilerlemesi için d a i ma geniş bir temel gerekl i d i r. B i l i m , belirli öğ reti m d üzeylerine ulaşmış bir grup insa n ı n i mtiyazı değ i l d i r. B i l i m kal ifiye elemenlarla başlamaz, ya l n ı z onların eseri olamaz ; çünkü daha okul la rda, mesleki-te n i k oku l l a rda, işlet melerdeki kalifikasyonu yükseltme sisteminde, özel olara k açılmış yüksek ve orta dereceli öğ reti m m üesseselerinde başlar. Sosya l ist düzenin topl u msa l ü reti minde görev alan herkes ' pratikte b i l i me bağ l ı d ı r, onlar, ü reti me derin bir i l g i duymakta , ü ret i m i iyileştirmek için uğraşma kta, izlen i m leri n i b i l i nçli olara k sistemleşti rmekte ve sağ l a m temellere daya n a n öngörülerde b u l u n ma ktan çek i n me mekted i rler.» 801
Kapita l i st ve sosyalist ü l kelerde b i l i m ve tek n i ğ i n gelişmesindeki farklar üzerinde d uran profesör P. Tisen şun ları belirtmişt i r : «Hiç şüphe yok ki, m u kayeselerde, farmel matemati kten keyfi olarak fayd a la n ı l ı rsa, her iste n i leni i spat etmek m ü mk ü n d ü r. Tüm a ra kategori/erden geçmek suretiyle en basitinden en yüksek kalifikasyon g ru p l a rına kadarki bütün yetişme düzeyleri n i ciddi b i r metotla uyg u l a m a k ıôzı m d ı r. Ve saqece b i l i msel potansiye l i değ i l , ayni zam a n d a o n u n a rtış n i spetin i d e gözön ünde b u l u n d urmak gerekir. Toprak kategori leri n i , bun l a rı n değer lendiril melerin i , emek g ücü n ü n k u l / a n ı l ı ş ı n ı , ü reti m i n a rtışını, üreti m i n b i l i m e etki lerini vb. gözönünde bulundurmalıyız. Çeşitli ü l keleri n ekon o m i k g e l i ş m e d üzeyleri n i n m u kayesesi sadece ekonomik v e tek n i k d eğ i l , ayni zamanda ideolojik bir soru n d u r. Ote yandan, kendi ü lkelerindeki b i l i msel d ü zeyi n d ü nya ölçüsündeki en y ü ksek d ü zeyle, hiç müsamahaya meydan vermeden, m u kayese e d i l mesinin herkesin hoşuna g idecek bir şey o l m a d ı ğ ı a paçı ktı r. işte b u , ideoloj i k bir sorun d u r. ideoloji k bir boşl u k b ı ra k ı l mak suretiyle tek n i k b i r b a ş l u ğ u n doldurulması m ü m kü n değ i l d i r.» Profesör P. Tise n i n ko n ı s ı nca burjuva i deologları tarafın d a n ileri sürülen top l u msal uyuşma (konverjans) teorisi en küçük bir temele bi le sahip d eğ i l d i r. Ayrı ayrı top l u msa l düzenlere bağ lı, sanayi bakı m ı n d a n en geliş miş ü l kelerdeki ve hepsinden önce SSCB i le ABD'ndeki teknik devri m , uyuşmaya (konverjansa) değ i l, to m a ksine, k e s i n bir fa rklılaşmaya (diver jansa) yol açmakta d ı r. Sosya li st topl u mda, özel m ü l kiyet, özel üret i m a raçları, i n s a n ı n insan tarafı n d a n sömürü l mesi vb., yan i kapitalizmde barışmaz top l u msal çel işkileri doğurmuş olan, doğ u ra n ve kaçı n ı l ma z su rette doğ u raca k olan t e m e l sebepler yoked i l m iştir. Kapita l i st ôlemdeki b i l i m sel -teknoloj i k devri m i n b u g ü n kü aşaması b u çelişkil eri n sadece art masına yol açmakta d ı r.» Alman Demokratik C u m h uriyetinde ve Batı Alma nya'da b i l i m ve end üstri n i n gelişmesi perspektifleriyle i l g i l i b i r soruyu ceva p l a n dı ra n profesör P . A . Tise n şunları bel i rtmiştir : « H ô l i hazırd a Batı Al m a nya'da top l umsal emek verimi genel olarak Alman Demokratik C u m h u riyeti'nde kinden daha yüksektir. Fakat Batı Alma nya'da ü reti m hacmiyle b i l i msel pota nsiyel arasındaki denge bozul ma kta , ADC'nde i se b i l i m sel pota n siyel d u rma ksızı n a rtma ktad ı r. Bu a l a n d a ş i m d iye kadar çok şeyler yapılmıştır ve ya p ı l ma ktad ı r. Bizler yen i l i kçilere, ya ptı kları teklifler derhal maddi sonuçlar vermedi ğ i hallerde bile, yardı m d a b u l u n uyoruz. Her çocuğa ka b i l iyetler ine uyg u n öğ reti m görmesine, yetenekleri n i geliştirmesine i mkôn veriyoruz. Alman Demokratik Cu m h u riyetinde öğ retim i mkô n l a rı Batı Al m a n ya'dakine kıyasla öne m l i derecede a rtmıştır. B u i se Al m a n Demokratik C u m h u riyeti ' n i n bütün temel b i l i msel -teknoloji k a l a n l a rdq Batı Al m a nya'ya erişeceğ i ve onu g eride bıra ka cağı g ü n ü n uzak olmadığ ı n ı g österen ö n e m l i bir delildir. 802
1 967 ydında ADe ile FAC'nde 1 0 bin nüfusa düşen yüksek ve orta dereceli
ihtisas dal/af/ndaki öğrenci sayısı :
L
Orta dereceli i htisas okulları
Yüksek okullar
---.---+-----/
AD e
FAC
ADC
62,3
45,3
72,2
FAC 35
ü n iversite sayısı
Yı l l a r
ADC
FAC
1 95 1
21
31
1 960
44
32
1 966
44
35
1 969
56
39
J
Parti n i n b i l i msel -teknoloj i k a l a n l a rd a d ü nya ölçüsünde en yüksek sonuçlara erişi lmesiyle i l g i l i d i rektifin i kılavuz edinen Alman B i l i mler Akademisi uzun y ı l l a r boyu n ca uyg ulanacak bir ça l ı şma pro g ra m ı hazır la mıştır. Bu uğ u rdaki ça l ı ş m a la ra fizik, ki mya, elektro-tek n i k, makine kurucu l u ğ u ve meta l u rj i uzmanları , i ktisatçı lar, sosyolog l a r, filozoflar katı l m ı ştır. Fel sefe doktoru, profesör K. A. Brintzberger (partisiz, Berli n'deki «Hu m boid .. üniversitesi rektörü, Ulusal Cephe U l usal Konseyi Prezidyumu üyes i ) , b i l i m a d a m ı n ı n , sosya l i st top l u m d a , ü m a n i st a maç v e idea l leriyle bütün i n sa n la r ı n i lerlemesine ve barış dôvasına hiz met eden b i l i m i n ideal leri a rasında uyg u n l uklar b u l u n d u ğ u n u beli rterek şöyle demişti r : «Bi l i m a d a m ı , h a n g i top l u msal ta bakadan v e h a n g i kuşakta n ol u rsa o l s u n , ça l ı ş ması n ı n , işçi sın ıfı ta rafından veri len b i r görev o l d u ğ u n u a n la maktadır. Böylelikle de sosya l i zm i le em perya l i z m a rasındakı savaşta tera z i n i n kefesi n i n kimden yana ağır basaca ğ ı n ı n bilim a d a m ı n ı n kişisel katkısına, yönettiğ i b i l i m kol l ektifin i n katkı sına, yetişti rdiği öğrenci lerin katkısına önemli ölçüde 803
bağ l ı bulunduğunu g örmektedi r. Bu n u n için memleketi m izde bir b i l i m a d a m ı n ı n i l k ödevi, b i l i m yardımiyle sosya l ist vatan ı ADC' n i v e ayni zamanda sosya list devletler top l u l uğu n u g üclendi rmektir. Sosya list d üzenin b i l i m a d a m ı , işçi sınıfı n ı n ve onun pa rtis i n i n yönetici rol ünden şüphe edemez. ADC'n i n yirmi senel i k va rlığı, bilimin, bilgin kol lektifleri n i n , bilgi nlerin, sosya lizm ku rucu luğuna ancak işçi s ı n ıfın ı n yönetimi a ltında ya rdım edebilecekleri ni ispat etmiştir. B u gerçek, b i l i m i n dolaysız olara k ü reti m g ücü h a l i n e g e l d i ğ i bu dönemde daha e l l e tutu lur hale gelm iştir ... ADC'nde b u g ü n kü top l u m u n ta mClmiyle her türlü iç farklardan sıyrı lmış tekcins b i r top l u m sayı l ı p sayı lamıyacağına d a i r soruyu ceva p l a n d ı ra n prof. K . A . Brintzberger şunları bel i rtmişti r : «Biz, herkesi n kişisel hayat yol u, kişisel duyg u l a rı , topl u m hayCltına yaptı ğ ı kişisel katkı söz konusu olduğu zaman bile, top l u m u muzun ta mamiyle tekc i n s olduğunu i leri s ü rmed i k . B u n u n la bera ber 1 945 y ı l ından beri bizim manevi-siyasi birlik d ediğ i miz a n layı şın şeki l lend i ğ i ne şa h it olmaktayız. Geniş bir demokrati k ha reket olan U l usal Cephemize çeşitli parti ler d a h i l d i r ve bunlar işçi s ı n ıfı pa rtisi nin yönetmenliği altındcı, blok halinde eylemde bulu n makta d ı rI a r. Ulusal cephede, k i ş i l iğ inden vazgeçmemiş, ortcı k «ADC vatandaşı .. kavra mında kaybol u p g itmemiş insa n l a r bi rleşmiştir. Bizde yu rttaşları n çesitli ta baka ve çevreleri a rasında işbirliği meydana gelm işti r. Hep i m i z şu b i l i nce va rmış bulunmaktayı z : devleti mizin topra kları üzerinde geçmişe dönüş m ü mkün d eğ i ld i r. Bu a n lamda bizde «tekcins top l u m .. va rdı r ve bu 1 945'ten evvel k i Alman e mperya l i zm i n i n tari h i n d e n edindiğimiz dersin sonucudur ... Profesör H. Trumpold (Al man Liberal Demokrat Partisi üyesi, ü n l ü b i l i msel eserler v e icatlar sa h i b i , l iyakatli halk tekn isyeni, U l usal Cephe Ulusal Konseyi üyesi , ADC Halk Meclisi üyesi) parti s i n i n üyeleri a rasında Alman Li bera l - Demokrat Partisinin karakteri hakkı nda pek çok tartışmalar ya p ı l d ı ğ ı n ı bel i rterek, şunları şöylemiştir : «Şimdi biz «liberal .. kavra mına «topl u m sa l i l erleyişe yönel me.. anlamını vermekteyiz. Memleketi m i zde eylemde bulunan ve onun i lerlemesini sağlıyan parti ler blokuna bu yüzden g i rmiş b u l u n uyoruz. Hang i partiden oldu klarına ve hangi dine bağ l ı bulund ukları n a ba k ı l maksızın ADC'ndeki b ü t ü n i lerici g üclerin ortcık eylemde b i rleşmeleri ve sosya l i z m i n g elişmiş top l u msal sistemini yaratma uğrundaki ortak çalışmalara katı l mClları başarıl a r ı m ı z ı n başlıca kaynağ ı n ı teşkil etmekted ir. Sosya l i st devletin aydı n lar kon usunda yürüttüğü tuta rlı politikanın sonuçla rı , Al manya ' n ı n böl ü n m ü ş d u ru m u ve h u d utla rı n ı n açık olmasiyle ortaya çıkan sorunlar gözön ünde b u l undurulduğu ta kdirde, son derece öne m l i d i r. Ayd ı n l Cl rı n büyük bir kısmı n ı n burjuva köken l i olma ları da başlıca g ü ç l ü k lerden birini teşkil ediyordu . Ç ü n k ü bu i nsanların, d ü nya 804
g örüşleri ni, «birkaç g ü n içinde» değ i ştirmeleri i m ka nsızd ı . H i ç şüphe yok ki memleketi mizde öğ ret i m g örme i mtiya z ı n ı n ortadan ka ldırılması, ü n i versite ka p ı l a rı n ı n işçi v e köy l ü çocuklarına açılması da büyük bir önem taşı maktadır. Diğer büyük bir başarı da, işçi sınıfı n ı n , Ma rksist-Len i n ist partin i n yönetmen l i ğ i altı nda, ayd ı nlarla d ü rüst i li şkiler kurma s ı , onların yüksel mesi ve g elişmesi, işlerini n daha iyi örgütlenmesi, Ma rksizm- Len i n izm öğretisine göre eğitil meleri uğrunda daimi gayretler sarfetmesi ol muştu r.» Bu politika n ı n iyi sonuçlarını kendi üzerinde görd ü ğ ü n ü belirten pro fesör H . Tru mpold, deva mla şöyle demişti r : «Oyle zanned iyorum ki, kap i ta l ist d üzende yü ksek öğ retim i m k a n ı n ı bulamazdım. Ha len devleti mizde, ekonomimizd e yönetici mevki lerde b u l u n a n birçok a rkadaşı m da aynı d urumda d ı r. B u topla ntıda hazır b u l u n a n l a r a rasında 40 yaşlarında olanlar çoğ u n l uktur. Bu a rkadaşların hepsi de yüksek öğretimierine 1 947-1 950 döneminde, yani memleketimizin yeni gelişme yoluna i n a n ç la koyulduğu devrede başlamışlardı r.» Profesör H. i. Pol (ABSP üyesi, «Karl -Tsays Yena» a d l ı h a l k işletmesinde Genel Temel Araştırmalar Dairesi Yönetmeni, liyakatli t üretici, ADe H a l k Meclisi üyesi) emperya l i st g üclerin, ADC'ndeki sosya l i z m koşulları içinde işçi s ı n ıfiyle ayd ı n l a r a rasındaki ittifa kı kunda klama çaba l a rı n ı n başarı şansı olmadığını, çünkü bunun için g erekl i zemi n i n bulunmadığını belirte rek şöyle dem işti r : «Kanaati me göre, işçi s ı n ıfiyle ayd ı n l a r a rasında çel işki ler, ancak çeşitli sınıf ve tabakaların, b u arada bilim ada mlariyle öğrenc i l erin kendi n e özgü topl u msal görevleri n i yerine g etirmelerine, topl u msal hayatın biçi m len mesi ne katı lmalarına imkaiı olmadığı yerlerde başgösterir. Pa rt i n i n a ktif politikası v e her insa n ı n top l u m hayatı na o l a n a k v e yeteneklerine uyg un biçi mde katı lması, b i l i me olduğu kadar, ü retime ve tüm top l u ma bundan böyle de, bugün olduğu g i bi y ü ksek d ü zeyde gelişme i mkanları sağ l a ma ktadı r.» Partin i n , b i l i m, tek n i k ve öğ ret i m i n çok ya n l ı gel işmesiyle i l g i l i siyasi doğrultusun u n ayd ı nların menfaatlerine uyg u n olduğunu belirten profesör G. ı. Pol sözleri n i şöyle bitirmişti r : «Bu tutu m işçi sın ıfı i l e e\mekçi ayd ı n l a r a rasındaki birliğ i n daha da g üclenmesinde önemli bir faktörd ü r. B i l i m a d ı m ı n ı n menfaatleri n i n sosyalist top l u m u n menfaatlerine uyg u n olması, b i l i m a d ı m ı n ı n top l u m karşısında kişise l sorumluluğunu a n l a m a sına, orta k davaya h izmeti n i n a rtmasına yard ı m etmektedir.»
işçi ve köylülerle orlak yaralı Ci çalışmalann yönleri Dr. E. Mök (ABSP üyesi «Varnov-Verft Va rnemünde» a d l ı h a l k işlet mesinin i nşaat ve Projeler Da i resi yöneticisi, gemi i nşaati a l a n ı nda atom tekn i ğ i ve otomatizasyon uzman ı ) , insanın yaratı c ı l ı k yeteneği ve so s805
ya l i z m konusu üzerinde d u ra ra k şöyle d e m i şti r : « i n sa n ı n ya ratıcı yeteneğ i n d e n yetersiz fayd a l a n ma bütün top l u m i ç i n zarar sayı l ma l ı dır. I şleri n teknik bakı m d a n çöz ümlen mesi de bu sorun u n a n laşı l masına bağ l ı d ı r. Ç ü n k ü şu veya bu kon kre tek n i k çöz ü m ü yaparken, b i l i m ve tek n i ğ i n sonuçlariyle g ü n ü g ü n ü n e etki lenen i n s a n l a r ı n d a soru m l u l uğunu yüklen mekteyiz. B u yüzden, doğ a l ve tek n i k b i l i mler a l a n ı n d a ki ça l ı ş m a la rda da ideoloj i k açı k l ı k gere k l i d i r. Top l u m b i l i m leri a l a n ı nd a yeterli bilg iye sa h i p o l mayan kollektif, g ü n ü m üzde ü reti m i n g e l i ş mesiyle i l g i l i b i l i msel öngörülerd e b u l u n m a k olanaklarına s a h i p değ i ld i r.» B u n u n la i l g i l i olara k Dr. E. Mök y ü ksek ölçüde otomatikleşti ri i mi ş çağdaş g e m i le r i nşası v e i n s a n l a r ı n bu g e m i lerde ça l ı ş ması sor u n u üzerinde d u rmuş v e şun ları belirtmişti r : «Bu soru n la r ı n çeşitli çöz ü m yolları vard ı r. Meselô Amerika Birleşik Devletleri'ndeki büyük elektro n i k ş i rketlerinden biri n i n i n celemeler konse y i n i n bir üyesine göre, bugünkü tek n i k d üzeyde işçi leri n d i s i p l i n l i olmaları ve düğ meler.e hatasız basmaları ta mamiyle yeterl i d i r. Otomatizasyon soru n u n u n çöz ü m len mesiyle i lg i l i bu tutu m en yü ksek kôrı elde etmeyi baş a maç edinen k a pita l izme özg ü bir şeyd i r. Batı Al manya'daki armatör leri n kan ı s ı n ca , g e m i ler ta m a miyle otomatik olsalar bile, ayrıca en basit torna tezgôhlariyle donat ı l m ı ş atölyelere de i htiyaç vard ı r . Bütün g ü n sadece belirli kontrol işleriyle uğraşan i nsa nlar, serbest za m a n larında va kit geçi rmek, ca n s ı k ı ntısı n ı dağıtmak için burada meşg u l o l m a l ı d ı rl a r. Biz kal ifi kasyona ve insanları m ı z ı n genel gelişme d üzeyine uyg u n çareler a raştı rmaktayız. Oyle b i r yol bul malıyız ki, y üksel ölçüde oto matikleştiri l miş g e mi lerde ça lışanları n yaratıcı g ücleri n i b i l i msel a maçlara yönetebilel i m . B i z i m g e m i le r i m i z gezg i n birer deneme la boratuvarı h a l i n i d e a l ma l ı , kökten y e n i veya d a h a g e l i ş m iş tek n i k başarılar e l d e edil mesi n i teşvik etmel i d i r. Bu g e m i lerde ça lışa n l a r basit torna tezgô hlarına değ i l , en modern ö l ç ü ô letleri ne sa h i p o l m a l ı , b i l i msel ça lışma metod ları n ı bil m e l i d i rler. Ça l ı ş m a l a r ı m ızda bize kı lavu z l u k edecek şeyler eksik değ i l d i r. Ozellikle slog a n l a rı m ı zı s ı ra l a m a k isteri m : «Beraber ça l ı şa l ı m , plônları birl i kte hazırlıya l ı m, beraberce yöneteli m», «Herkes her şeyden soru m l u d u r». «Biz sosya list toplu mda yaşıyor ve ça lışıyoruz.» Vornov-Verf»teki işçiler «kend i m i z içi n», ça lıştı ğ ı m ı zı a n l ıyor.» Doktor E. M ö k , ayrıca "Vornov-Verf»te otomatizasyon sorunları çözü m l e n i rken, psikolojik soru n la r ı n i ncelen m esine büyük bir önem veri ldiğini d e belirtmrşti r. DAC'nde g üzel sanat ayd ı n la rı n ı n yaratı c ı l ı ğ ı , e mekçi h a l k ı n hayatına, o n u n ma nevi i htiyaçla rına sıkı bağ larlo bağ l ı d ı r. Doktor K . H . Şu/mayster (ABSP üyesi, U l usal Cephe Ulusal Konseyi Prezidyu m u üyesi, Kulturbund B i r i n ci Sekreteri, ADC Halk Meclisi Kültür Komisyonu Başka n ı , Al m a n ayd ı n larına d a i r çeşitl i eserleri n yaza rı) . bu konuda ş u n ları bel i rtmişti r : 806
.N. i. Len i n ve M. Gork i ' n i n öğ ütlerini gözönünde bulundu ra rak, bundan
on y ı l önce Biterfeld'te edebiyat ve sanat a d a m l a rı n ı n katı l d ı ğ ı b i r kon feran s yaptık . Konferan s ı n ka bul ettiğ i çağ rıda, sosyal i st k ü ltürün yaratıl m a s ı i ç i n , yazar v e sanat a d a m la r ı , yen i n i n doğ makta olduğu end üstri i şletmeleriyle köylere gitmeye, orala rda sosya l i st ü reti m i l işki leri temel lerine göre şeki llenen insani i l işkileri i n cele meye davet edi l iyord u. O zamandan beri bizde kü ltürel gel işmeyle i lg i l i B iterfeld yolu söz konusu dur. B u yolda büyük ideoloj i k ve psikoloj i k a n laşmazlı kla rı çöz ü mlememiz gerekliyd i . Ve son y ı l l a rd a d ra m , nesi r, ş i i r ve müzik a l a n larında meydana getiri len b i rçok eserler saya b i l iyorsak, b u n l a rda sosya l i st top l u mdaki insan siması n ı n kesin li kle şekillendiğ i n i söy l iyebi l i yorsa k, bu, parti m i z i n , top l u m u m u z u n k ü ltür ada m l a r ı n d a n talepte bulunduğu b ü y ü k isteklerin b i r son ucudur. Biterfeld yolu bizim için sanatı hayatla, yaratıcı ayd ı n ları halkla, gelişme h a l i ndeki sosya list top l u m la bi rleştirme prog ra mıydı ve bugün de öyle ka l ma ktad ı r.» I ktisadi b i l i m ler doktoru profesör R. Zakse (ABSP üyesi, her i k i Alman devletinde, yüksek öğret i m m üessesesi rektörü tek kad ı n , h a l k ekonomi s i n i n plôn lan ması ve yöneti m i soru n la riyle ilgili bazı eserlerin yaza rı) , aydı n l a r ı n işçilerle v e köy ekonomisinde, yiyecek maddeleri ü retiminde ça lışa n kooperatör köyl ülerle yaptıkları ortak ça l ı ş ma l a r üzerinde d u ra rak, ş u n l a rı bel i rt mişti r : «Biz ekono m i n i n bu kol l a r ı n ı tek ü reti m s ü recinde birleştirmeye çalışıyoruz. Bu süreç b i l i m i d e ka psa makta d ı r. Ekon o m i k i l işkileri, plônla mayı v e yöneti m i gel işti rmek üzere b i l i msel a raştırma birli kleri kuru l ma ktadı r.» Profesör R. Zakseni n yöneti m i altındaki Köy Ekonomisi ve Yiyecek M a d deleri Endüstrisi Enstitüsü, Ha l e- Lôypsig bölgesine yiyecek maddeleri sağlan masiyle i l g i l i bir mod e l i hazırlama ve uyg u l a ma işine yard ı m etmekle görevlend i r i l m iştir. Enstitü kollektifi n i n b u görevi kooperatif üyesi köylülerin, yiyecek maddeleri end üstrisindeki işçilerin, devlet orga n l a rı temsi lcileri n i n ve ekonomi yöneticilerinin yard ı'miyle çöz ü m le meye ça lıştı ğ ı n ı bel i rten profesör R. Zakse, sözleri ne şöyle deva m etmişti r : «Ağreti m işleri n i yen i esaslara göre ö rg ütlememiz, yeniyi öğrenmemiz, başka larına ve bu a rada işletmelerde ça lışan lara da öğ retm e m i z gerekmektedir. Köy ekono misi işletmeleriyle sanayi ve ticaret müesseseleri a rasındaki kooperatifleşme siste m inde köylüler sadece kooperatifleri n i n ü reti m , plô nla ma v e yönetme işleriyle meş g u l o l makla ka l ma m a kta, b ü y ü k ko operatif birli kleri n i n bütün s ü reçlerine de katı l ma ktad ı rlar. Belirli ekonomik bağları n ı n ve yeni yeni ekon o m i k teşvik elemanları n ı n yaratılması son ucun da, i htisaslaşmış iş letme çerçevesi n i n d ı ş ı na çıkan, mevcutla rı n daha da gelişmesini sağlayan ve i nsanları birbirine g itgide daha fa zla yaklaştıran yen i ü reti m i lişki leri meyd a n a gelmekte d i r.» Profesör H. i. Pol b i l i msel -teknolojik devri m i n , üreti m i n «bili m selleş mesine» yol açtı ğ ı n ı söyleyerek, ş u n l a rı bel i rtmişti r : «Bi l i m i n dolaysız 807
olara k ü retim gücü h a l i n e geldiği koşu l la rda üretim, işçilerin çok daha yüksek i htisasa, öğ ren i m ve genel kültüre sah i p olmalarını gerektiriyor. B u yüzden biz 20.000'den fazla işçi v e memuru n ça lıştığ ı , o l d u kça büyük çapta ki işletmemizde her iki işçiden bi rini i htisasını yü kseltme sistemine dahil ettik. O n iversitenin, orta dereceli i htisas okulları n ı n ve öğ retmenleri mizin yardı miyle meyd a n a getiril e n bir nevi öğ reti m kombinası. işçilerin i htisasla rı n ı yü kseltme i ş i n i a ra l ı ksız olara k yürütüyor. Elektro n i k sistem lerin montajı ve d üzenlen mesi g i bi ka rmaşı k işlerde g itg ide daha büyük -sayıda b i l i m işçisi ve mühendisten fayd a l a n ı lıyor. Böylelikle b i l i m-teknik a l a n ı ndaki aydı n lar. ü reti m siste m i n d e işçilerle dolaysız olara k temasa gel mekte ve işbirliği yap makta d ı rlar ... Profesör H. i. Pola göre, işçi s ı nıfiyle ayd ı nl a r a rasındaki yaklaşma n ı n esaslı şekilde h ı z l a n d ı rı l ması gere k l i d i r. B u n u n la beraber yakın b i r gelecekte a ralarındaki bütün fa rkların orta d a n kalkması beklenemez. B u b i r yak/aşma sürecidir v e b u süreçte i şçi sınıfı, ü reti m v e yönetim bakı m ı n da n olduğu kada r, manevi ba k ı md a n da top l u m u n temeli olara k d u rmadan i lerleyip gelişmektedir. Profesör H . i . Pol , işçi sın ıfiyle ayd ı n ları n birbirlerine yaklaşmasında b i l i m i n ü reti mde g itgide daha fazla rol oyna masını başl ıca sebep sayma n ı n doğru o l u p olmad ı ğ ı na dair sorulan soruyu ceva p l a n d ı ro rak, bu süreçte ü reti m fa ktörlerin ağır bastı ğ ı n ı söylemiş ve işçi s ı n ıfiyle ayd ı n l a r ı n birbirine gerçekten yaklaşma l a rı n ı n a ncak sosya lizmde m ü mkün o l d u ğ u n u bel i rtm işti r.
Yazar M. V. Şu/t s (ABSP üyesi, Laypsig'teki "Y. Beher.. Edebiyat Enstitüsü Di rektörü, Alman Yaza r l a r Birliği Sekreterliği üyesi, a ra la rı n d a birçok yaba ncı d i llere çevri l m i ş olan "Biz rüzgarin savurd u ğ u tozlar değ i l iz» ro m a n ı da b u l u n ma k üzere çeşitli eserler yazmış, u l usal a rmağanla taltif e d i l m i ştir), sosya l i st ayd ı n la r soru n u üzeri nde d u ra rak. ayd ı n la z i h nen gelişmiş kişi n i n (entil ijentsiya ile entelektin ) aynı şey d emek o l m a d ı ğ ı n ı . biri n ci kavra m ı n topl umsa l - ma nevi, iki ncisi nin i s e d o ğ r u d a n doğ ruya top l u msal olduğ u n u bel i rtmiştir. Oyle hal lere rastla n a b i l i r ki, sosyal d u ru m u ba k ı m ı n d a n sosya l ist ayd ı n ola n ve hatta çok yü ksek mevki işg a l eden bir kimse sosyal i z m l e p e k a z i l g i si b u l u n a n görüşlere sahip olabi lir. M . V . Ş u lts, ayd ı n l a rı n entelekt teke l i n i elinde b u l u n d u rd u klarına ve g ö revleri n i n topl u m u eleşti rmekten i ba ret olduğ u na d a i r eski b u rj uva a nlayış ı n ı sav u n ma çaba l a r ı n ı n beyhudeliği üzerinde d urarak ş u n ları belirtmişti r : "Sosya list ayd ı nlarla zihnen g elişmiş kişilerin m a n evi eyl e m leriyle top l u msal faa l iyetlerin i n yüksek soru m l u l u ğ u a r asında birl i k mevcut olması şarttır. Sosya lizmde, zi hnen g e l i ş m iş g ençler toplumsal fikirle top l u msal örg üt a rasında birlik a ra ma kta d ı rl a r ... Almanları n d ü ş ü n celerinde ve manevi hayatında yeni n iteli ğ i n böyle bel i rdiğine işaret eden M . V. Şults d eva mla şöyle demişti r : 808
«Sosya l ist toplu mun varl ı ğ ı uzun süredir deva m ed iyorsa, ya rattığı ayd ı n ların sayısı da fazladır. ADC'n i n yirminci yıldönümü a rifesinde yü ksek okullard a k i öğretim üyeleri n i n yüzde 80' i 1 945'ten sonra yetişmiş ki mseler d i r. Fa kat «a rmut ağacından uzak d üşmez» atasözüne rağ men, bu d u rum, ayd ı n ların işçi sı nıfına yaklaşma l a rı n ı n bizim için bir problem olmakta n çıktığı a n l a m ı na gel mez. Çünkü, bu basit mantığa karşı koyan tarihsel g ücler hôlô mevcuttur. Fikri mce ü retim i l işki lerindeki sosya l i zasyonun, i nsana olduğu kadar, ü reti m g ücüne de, otomati k şekilde sosya l ist bir n itel ik kaza n d ı rd ı ğ ı n ı d üşün mek büyük bir ya n l ı ş l ı k o l u r. «Arm udun» gereksiz b i r yere düşmemesi için, parti n i n Marksizm-leninizm teorisinden yaratıcı b i r şeki lde fayda lanara k muazza m bir e ğitim faa l iyeti yü rütmesi gerekli d i r.» M. V. Ş ults, sosya l i st ayd ı nların eğitiminde devri mci proletar ya n ı n en m ü kemmel geleneklerine uyg u n ideolojik, manevi ve estetik faktörler üzerinde d urmuştur.
Toplumun ve devletin yönetimine kattlma sorunu Sosya l i st demokrasi koş u l ları içinde ayd ı n ların ve bütün emekçilerin topl u m ve devlet yöneti mine katı lmaları, bu katılma biçimlerinin çeşitl i l i ğ i ile n iteleneb i l i r. ADC' ndeki ayd ı n l a r, memleketin, g ün l ü k o l d u ğ u kada r perspektif politik, top l u msal, ekonomik, kü ltürel v b . sorun ları n ı n çözümlendiği bütün a la n l a rda, pa rti n i n , devleti n , topl u msal örg üt lerin, d a i re ve işletmeleri n , okulların alt kademelerinden başl ıyarak, yönetici parti, devlet ve toplum orga nları n ı n tümünde tem s i l edilmekte d i rler. B u n u a n l ıya bi l mek için şu kadarı n ı beli rtmek yeterli d i r : Bu yuvarlak masa toplantısına katı l a n l a r ABSP Merkez Komitesi üyesi ve aday üyesi, devlet i ktidarı n ı n yü ksek org a n ı olan ADC Halk Meclisi m i l letvekil leri ve onun d a i m i komisyon ların ı n üyesi, U l usal Cephe U l usal Konsey i n i n ve onun Prezidyu munun üyesi, memleketteki sanatçıların bağ l ı bulund u kları birli kleri n yöneticisi, i şletmelerin parti sekreteri olan ki mselerd i r. Ayd ı n l a r ı n devlet ve top l u m yöneti m i n e katı lmaları n ı n somut şekil lerin i n gözden geçiril mesi 'görüşmemizin a maçları ndan değ i l d i r. Zaten böyle bir katı lış, sosya list ayd ı nların çok ta raflı faa l iyetin i n esasını teşki l etmekted i r. Söz a l a n l a r bu şeki llerden sadece bi rkaçı n ı n üzeri nde d u rd u lar. Profesör H. i. Pol, ABSP' n i n , politikası n ı n hazırlanmasına katıl maya b i l g i n leri davet etti ğ i n i söyliyerek ş u n l a rı bel i rtmişti r : «Bu tutum, b i l i m a d a m l a r ı n ı n , b i l i m i n b ütün a lanlarındaki çal ışmaların sonuçları k a rşısında soru mlulukları n ı n a rtmasına yal açmakta d ı r. Bilim adamları devlet yöneti m i n de m i l letve k i l i olara k ödev a l makla da soru m l u l u k yüklen mektedi rler. Orneğin, burada hazır bulunan Şultsmayer ve Trumpold ile ben, ADC Halk Meclisinde a ktif olara k ça l ış maktayız. Ortaya şöyle bir soru atıla b i l i r : Ha l k Meclisinde y ü z b i l g i n b u l u n d u ğ u n u ka bul edel i m, p e k i a ma, diğer faaliyet alanlarında d u r u m nedi r ? �ilgi nlerimiı her d üzeydeki devlet 809
org a n l a rında görev a l ma ktad ı r. Memleket i mizde çeşitli b i l i m a l a n l a r ı n ı n çeşitl i d üzeyleri nde çalışan büyük sayıda özel gruplar vard ı r. B i l i m a d a m ları b i l i m i n , h a l k ekonomisi n i n vb.' n i n daha da g e l isr,ıesi v e örgütlen mesiyle i lg i l i ala nlarda ça l ı ş m a kta d ı rl a r. Böylelikle de top l u m u n biçimIen mesinde kendilerine d üşen ödevi yeri n e getirmekted i rler ... felsefe doktoru profesör H. K e s ler (ABSP üyesi, Parti Merkez Komitesine bağ l ı Top l u msal B i l i mler Enstitüsü Edebiyat ve Sa nat Teorisi ve Ta rihi Kürsüsü yönetmen yard ı mcısı, kültür sorunları ve teori leriyle ilgili eserler yaza rı) , son y ı l l a rda ADC' nde b i l i m a d a m l a r ı n ı n yard ı miyle topl u msal gelişme süreçlerin i n gelişme yönleri n i n öngörül mesi a l a n ında büyük işler başarı ld ı ğ ı n ı söyliyerek ş u n la rı bel i rtmişti r : "Ongörme (teşhis) işleriyle uğraşan örgütlerde pa rti işçileri ve yönetmenleri b i l i m i n çok çeşitli a l a nları nda faa l i yet yürüten en seçk i n b i l i m a d a m l a riyle birlikte ça lış m a kta d ırlar ... H. i . Şu ltsmayer şu ta m a m l a mayı ya p m ı ştı r : «ADC Ha l k Meclisi Kültür i şleri Kom i syonu Başka n ı olara k ş u n u söyliye b i l i r i m ki, ayd ı n l a r devlet m u kadderatı n ı n büyük soru m l u l uğ u n u yükle n m i ş b u l u n ma kta, Devlet Konseyinde, baka n l ı klardaki konseylerd e ve özel komitelerde devlet a pa ratı n ı n gel iştiri l mesiyle i l g i l i ça l ı ş m a l a ra a ktif olara k katı l ma ktad ı rla r. Meselô kültür a d a m l a rı ndan, b i l i m ada mlarından, işçilerden, kooperatif üyesi köylü lerden meydana g e l m i ş olan komisyon u m u z sanatı n geliş mesi soru nları üzerinde ça l ı ş m a ktadır. Bundan bir süre önce yaptı ğ ı m ı z bir toplantıda bütün sanat ve kültür ötg ütleri nin biri nci sekreterleri, yazar ların ve diğer sanatçıların ADC' n i n 20. y ı ldönümü m ü nasebetiyle yarat makta o l d u kl a rı eserler hakkında b i l g i v.erm işlerd ir. B u vesi leyle m i l l et vekil leri, kendilerinden, örgütlerinde ve faa l i yet alanlarında demokrasi n i n daha da geliştiril mesi a l a n ı n d a neler düşündükleri n i öğ renmek istemişler d i r. i k i üç sene evvel Halk Meclisi üyeleri, Güzel Sa natlar Birliğ i n i , M i m a r lar B i rliğ i n i ve bi rkaç devlet org a n ı n ı , ya ptıkları işlerin her za man topl u m u n yüksek ta leplerine ceva p vermedi ğ i için, esaslı su rette eleşti rmişlerd i r. Bu defa ressa m ve m i ma rla rın ezici çoğ u n l u ğ u n u n şehirl eri mizin i marında ' a ktif olara k ödev a ı d ı kları n ı , yeni p rojeleri i ncelemek için h a l k a rasında toplantılar d üzenlediklerini, m i ma r ve ressa m l a rı n ü reti m m üesseselerinin temsi lcileriyle daha sıkı b i r işbirliği . ya ptı klarını memnun iyetle öğ rend i k ...
SOSYALiST KULTUR DEVRiMi VE AYDıNLAR «Sosya list u l usal kü ltür, sosya list top l u m u n temel taşlarından biridir. Alman Demokratik C u m h uriyeti, barışa, h ü ma n izme ve sosyal i st top l u m u n g e l i ş mesi n e hizmette b u l u n a n sosya l ist kültürü teşvik etmekte v e koru mak tad ır. ADC, psikoloj i k sava ş ı n y ü rütülmesine ve insan haysiyetinin aşa ğ ı l a n masına hizmet eden emperya l i z m i n sözde kültürüne karşı savaş yü rütmektedir. Sosya l i st top l u m , e mekçi lerin kültür hayatı n ı desteklemekte, 810
u l usal kültü r ka l ıtı nı ve d ü nya kültürü n ü n bütün h ü m a nist eserleri n i koru makta v e sosya l ist kültürü t ü m h a l k ı n dôvası olara k gel iştirmekte d i r.»
(ADe anayasası) Yüksek oku/larda ve Bilimler Akademisinde Sosya l i z m i n topl u msal sistem olara k d a h a da geliştiril mesi için, y ü ksek öğ reti m i , sosya l i st top l u m u n bugünkü ve gelecekteki i htiyaçlarına daha sıkı su rette bağ lamak gerek l i d i r. ( l) Hôlen ADC' nin y ü ksek okulla rında uyg u l a n m a kta olan üçüncü reformun amacı b u olduğu için, toplantıda hazır bulunanlar, bu refor m üzerinde öze l l i kle d u rmuşlardır. Felsefe doktoru profesör G. Ha y do m (ABSP üyesi , Rostok On iversitesi Rektörü, Alman Tari hçiler B i rl i ğ i Başka n ı , Dü nya B i l i m işçileri Federasyonu Yürütme Kuru lu üyesi , Alman işçi ha reketi ve b i l i msel sosya l iz m l e i l g i l i tarihsel eserler yazarı), g e n ç komün istlerin 1 947-1 948 döneminde y ü ksek okulla rda ya p ı l a n ilk reform sıra l a rı nda yenmek zorunda ka l d ı kları güçlü kleri an latarak, ş u n l a rı bel i rtm işti r : «Bu reformun uyg u l a n masiyle öğren i m le i lg i l i bütün i mtiyazlar ka l d ı rı l m ı ş ve işçilerle köyl ülerin çoc u k ları y ü ksek okullara deva m etmek için geniş olanaklara kavuşmuşlard ı r.» Profesör G . Haydorn, bununla i lg i l i o l a ra k ş u raka mları verm i şti r : «1 9491 950 d ers y ı l ı n d a yü ksek o k u l la rdaki işçi ve köyl ü çqcu kları n ı n ora n ı yüzde 20 i ken, 1 967-1968 d ers yılınaa bu o ra n yüzde 46,9'a yükselmisti r. B u n l a r ı n y ü z d e 39, 1 ' i doğrudan işçi a i lelerine mensuptur. Bir ka rşı laştırma yapabil mek için şunu da bel i rtmek lôzı m d ı r : Batı Alma nya'da 1 967-1 968 d ers y ı l ı nda yü ksek okullara deva m eden öğrencilerin ancak yüzde 8,3'ü işçi ve köy l ü çocu k l a rı d ı r. Yüksek öğ retimde i k inci reform 50 yı llarında yapı l m ı ş ve gerçek sosya l ist ü n iversite n i n yarat ı l ması yolu a ç ı l mıştı r. O n iversite öğ ret i m �yelerinin büyük çoğ u n l u ğ u memleketi m izde yeni d üzen i n yerleşmesinde a ktif b i r rol oyna mışlardır. Hôlen ADC' nde çal ışan profesörlerin yüzde 80'i öğreni m Ierini 1 945'ten sonra ya pmışlardır v e genel olarak e mekçi a i lelerine men s u pturl a r. Mem leketi mizde öğ ret i m üyeleriyle öğrenciler a rasında pren si plerde çelişkiler yaratacak sebepler b u l un m a masının önemli u nsurların dan biri budur. Oğreti m üyeleriyle öğrenciler a rasındaki i l işkiler a rkadaş çad ı r. Oğ retim üyeleri n i n başlıca ödevi öğ rencilerin bütün n itel ikleri n i n belirmesine yard ı mda b u l u n ma ktı r. On iversitelerdeki kollektiflerin, çalış mala rında daya n d ı kları esa s ma nevi platform, Ma rksiz m - len i n i z m d i r.» Profesör G. Hado m , deva m l a , Rostok Oniversitesindeki b i l i m sel ve top l u msal org a n l a rı n faa l i yeti üzerinde d u rm uş, ü n iversitedeki Sosyal
(1) ABSP V i i . Kong resi kararları gereğ i n ce, y ü ksek okullarda ve orta i htisas okullarındaki öğ renci sayısı öyle a rtırı l ma l ı ki, 1 980 y ı l ı nda, h a l k ekono misinde ça lışan kal ifiye kad rola r orta lama olara k i ki buçuk, doğa l b i l i mler a l a n ı n d a ça lışa n l a rla m ü hendisler ü ç buçuk misli fazlalaşmış o l m a l ı d ı r. 81 1
Konseye öğretim üyeleriyle öğ renci lerden başka, part i n i n i l komitesini, maha l l i devlet org a rları n ı ve işletmeleri temsil eden delegelerin d e katı l d ı ğ ı n ı belirterek, şöyle deva m etmişti r : «ün iversitede b i l i msel stratej iyi hazırlayan , bili msel dereceleri tayin eden ve rektörü seçen B i l i msel Konseyd ir. öğ renciler, öğret i m üyeleri n i n ve diğer üniversite görevlileri n i n tayinleriyle i l g i li soru n la rı n incelenmesine a ktif olara k katı l ma ktadırlar. Tecrübeler, öğ renci lerin son derece makul tekliflerde b u l u nd ukları n ı ve tekliflerin den bir haylisi n i n kabul edilmeye layik old uğ u n u göstermiştir. Halen Rostok ün iversitesinde bütün öğreti m p l a n l a rı öğrencilerin katı l masiyle hazı rla n ma kta d ı r. ABSP üyeleri ü n iversiten i n so �yal v e bili msel konseylerinde a ktif olara k görev a l makta d ı r. Parti örgütü öğre n i m s ü recinde ortaya ç ı k a n a n laşmazl ı k l a r ı n çöz ü m le n mesine b ü y ü k yard ı m l a rda b u l u n ma ktad ı r. üniversite ça l ı ş ma l a rı n d a H ü r Al man Gençlik Birliği d e önemli bir rol oynamaktad i r.» Profesör G . Haydorn üçüncü öğreti m reformu n u n 1 975'e kadar uyg u la n a ca ğ ı n ı belirterek şöyle deva m etmişti r : «Bu reformun a ma c ı , ADC'nde y üksek öğ retim siste m i n i n , g e l i ş m i ş sosya list toplum d üzeyi n i n orga n i k b i r pa rçası h a l i n e gel mesi, ABSP' n i n V i i . Kong resi kararları n ı n g erçekleşti ril mesi d i r. B u n u n la i l g i l i olarak ABSP B i rinci Sekreteri, ADe Devlet Konseyi Başka n ı V. U l briht yoldaş ş u n l a rı söylemişti r : «Yüksek öğ retimdeki üçüncü reform, g e l işmiş sosya l ist toplum sisteminin meydana g etiril mesiyle i l g i l i ted birleri n , iki ba k ı md a n , gerekli ve önemli bir h a l kası d ı r : I l k olara k, ü retim g üCıerin i n daha da geliştiril mesi koş u l l a rı içinde topl u m u muzun, özelli kle ekonom i m i z i n gerçek i htiyaçları n ı n karşı lan masında gerekl i d i r. B u da, sosya lizmin ekonomik sistemini yarata b i lmemiz ve onun temellerine dayanarak b i l i msel-teknoloj i k devri mi gerçekleşti rebil memiz için y ü ksek öğretim reform u n u zorun l u k ı l ma kta d ı r. i ki n ci olarak, y ü ksek öğ reti m reformu, emekçilerin yetenekleri n i n tam ve çok yön l ü olara k g elişmesini sağ lıya n sosya l ist top l u m u yarata b i l mek için aynı derecede önemli ve gereklidir». Profesör G. Haydorn, bili msel a raştırma ça lışmaları n ı n sosyalizm k u rucu l u ğ u işleriyle daha sıkı su rette bi rleşti ril mesi n i n , y üksek öğreti m okul l a rı n d a ve sanayi isletmelerindeki tekn i k potansiyelden bir a rada fayd a l a n ı lması n ı n önemini bel i rterek şöyle deva m etmişti r : «Rostok O n i versites i n i n öğretim s ü recinde sanay i ü retim i n i n ö n ü n de d uran ödevleri n prati k olara k çöz ü mlen mesini öngören ted birler de yer a l makta d ı r. Yena, Rastok, Berl i n , Drezden üniversiteleri n de, Karl Ma rks-Ştad ve Magde burg'taki yüksek tekn i k okullarında daha büyük b i l i m se l -teknoloj i k pota nsiyel ile bili msel a raştırma faa liyetleri n i n konsa ntrasyonu prati k olara k g erçekleşti ri l mektedir. Yüksek öğretim reformu n u n uyg u l a n masında, y üksek okullarda, başta Marsizm - len i n i z m o l m a k üzere, top l u msal bili mler öğren i m i n i n geliştiri l mesine büyük bir önem veril mektedir. 812
Profesör P. A. Tisen doğa l b i l i m lerle i lerici top l u msal b i l i m lerin birbir lerine yaklaşması süreci n i n h ı zl a n d ı rı l ması konusu üzerinde d u ra rak, b u n u n pratik faa liyetlerde gözö n ü n d e bulunduru l ması gerekti ğ i n i söylemiş ve deva m la, sosya l isf b i l i mi n bütün a l a n larında çalışanların Marksizm Len i n iz m i n d iyalekti k ve tari h sel materya l i z m felsefesi öğ reti s i n i ben i m semeleri n i n ö n e m i n i bel i rtmiştir. ADC' nde ve öze l l i kle Rostok U niversitesindek i öğre n cilerin sayısı ile ilgili bir soruyu p rofesör G . Hayndom şöyle ceva p l a n d ı rmıştı r : «ADC' nde ü n iversitelere ve yü ksek tekn i k okullarına deva m eden ve d ışarıda n i mt i h a n l a ra katı lan öğrencilerin sayısı 225 b i n d i r. 1 975 y ı l ı n da ADC' nde her 10 bin kişiden 1 50'si yü ksek öğren i m yapabi lecekti r. B u a maçla devlet geçen yıla kıyasla yüzde 1 1 ora n ı nd a fazla ödenek ayırmıştır. Rostok O n i versitesine halen 5 b i n öğrenci deva m etmekte, bin öğrenci ise ya l n ı z i mtihanlara kat ı l ma kta d ı r. 1 970 y ı l ı nda deva m edecekleri n sayısı aşa ğ ı yuka rı 8 bin, 1 980 de i s e h e m e n hemen 1 0 b i n olacaktı r. H a l i hazırda ADC' nde yü ksek öğrenime deva m edenlerin yüzde 82,7'si devlet bursu i l e oku makta d ı r. Batl Al ma nya'da burs a la n la r ı n ora n ı i s e sadece yüzde 24,9'd u r.» Bi rçok batı ü l kesi nde yüksek okul öğrencileri n i n yaptı kları sokak g österi leri n i ö n lemek ve onları süku neti m u hafazaya zorla mak için büyük g üçlükler çek i l i rken, ADC' nde öğren cilerin politik ve sosyal a l a n l a rd a daha a ktif ol maya n için teşvik e d i l d i klerine d a i r bir soruyu ceva p l a n d ı ra n profesör H . G . Virtsberger ş u n l a rı bel i rtmişti r : «Ben i m fikrime göre esa s fark, bizim öğrenci leri mizin öğ ren i m ierine deva m etmek ve b i l g i leri n i pratik faa l iyetlerde uyg u l a ma k h ususunda bütün o ianakla ra sa h i p b u l u n m a l a r ı n d a n i leri gelmektedir. Bizim gençleri m i z geleceklerinden e n d işe etmek d u ru m unda olmadı kları g i bi , üyesi bul u n d u kları top l u m u n teorisyen ve yönetici leri n i n d ü nya n ı n d a h a da geliş mesi perspektifler i n i çizmekten aciz o l d u k ları endişesini d uymama kta d ı rlar. Bunun yanısıra, bizim öğren ci lerimiz, kuşa klara rası uyuşma z l ı k la ra katla n m a k zoru nda değ i l d i r ve b u n u n için de top l u mda a ktif ola ra k görev o l ma kta d ı rlar.» Emperya list g üclerin yıkıcı faal iyetlerde b u l u n ma ve öğ renciler a rasında d üşman ideolojiyi yayma çaba l a r ı n ı n ADe ü n iversiteleri nde ne ölçüde ya n k ı la r uyand ı rd ı ğ ı na d a i r bir soru hara retli tartışmalara yol açm ıştı r. Batı Alma nya'da ve Batı Berl i n'de a ktif eylemde bulunan parla mento-dışı muha lefetin etkileri soru n u n a d a ayrıca temas e d i lmiştir. Profesör G . Haydom, ADC' nde hiçbir ideoloj i k «sa ğ l ı k kordonu» b u l u n mad ı ğ ı n ı bel i rterek ş u n l a rı söylemişti r : «Radyo, televizyon v e d iğer yığ ınsal ha ber a raç l a rı pratikte sınır ta n ı ma ma ktad ı r. Karşı taraf ideoloj i k savaşta ü n iversitelerle yüksek okul lara özel bir önem vermekted i r . Bundan dolayı biz ideoloj iden vazgeçi l mesine taraftar olanların çağ rı larına uyarak ideoloji k savaşta herha n g i bir d u rakla maya katiyen razı ola mayız. 813
B u n u ya p m a m ı z, d ü ş ma n ı n ha nçeri n i bağ rı mıza saplamasına göz y u m m a m ı z a n la mına g el i r. Batı Almanya'da v e Batı Berl i n'de faa liyet gösteren pa rlô mento-d ı ş ı m u h a l efetin ADC g ençliğ i n i belirli bir ölçüde etkilediği şüphesizd i r. B u rada düşman söz konusu değ i l d i r, fakat b u ha rekette birçok bakımıardan y o l u n u şaşırmış insanlar do vardır. Batı Almanya'd a n v e d iğer ü l kelerden memleketi m ize misafirler gel iyor v e kend i leriyle yaptığ ı mı z sem i nerlere, tartışmalara bi rçok öğ renci m i z a ktif olarak .katılıyor.» Doğa l b i l i mler doktoru profesör H. H. Emons (ABSP üyesi, Loyn-Merze bung'ta ki Yü ksek Ki mya Tekn i k O k u l u n u n (ADC'n i n en genç) rektörü, inorg a n i k ve tekn i k ki mya i le i lg i l i eserler yazarı ve patentler sa h i bi ) , partin i n g en ç bi l i m a d a m larına ve gençlere beslediği g üvenin o l u m l u sonuçları üzerinde d u ra ra k ş u n ları bel i rtmişti r : .. C u m h u riyeti m i z i n 20 ; y ı ld ö n ü m ü nde yüksek o k u l u m u z 1 5 yaşına g i riyor. Yü ksek Ki mya Tekn i k O k u l u nda dünya n ı n 30 ükesi nden g elen öğ renciler o k u m a ktad ı r. Oğ retim üy � leri mi z i n orta l a ma yaşı 42' d i r. Bu .da parti miz ve h ü kü meti mizin gençlere ve genç m üesseselere b üy ü k soru m l u luklar veri l mesine d a i r temel g örüş ü n ü n yüksek öğretim sisteminde de uyg u l a n d ı ğ ı n ı g östermekte d i r. Bizler bu g üvene lôyı k o l d u ğ u muzu ıspat i ç i n bütün gayretleri mizle çalış ma ktayız. ADC' nde yüksek öğ retim reformu n u n kara kteristi k tarafı , yü ksek okul larla ü reti m a rasındaki işbirliğ i n i genişletme ve derin leşti rme a macını g ütmesid i r. B u d a , öğrenci lerin ü retim çalışmalarına katı l m a l a rı n ı , işlet melerdeki genç işçilerle m e m u r ekipleri a rasındaki i şbi rliğinin a rtırıl ması n ı , ü reti m m üesseseleriyle yü ksek okullar a rasında b i l i m işçi leri d eğ iştokuşunu vb. gerektirmekted ir. Enstitüde öğrencilerin de katı l d ı ğ ı t ü m bili msel a raştırma çalışmaları, sosya list end üstri n i n ödevlerine ta ma m iyle uyg u n düşmektedir. B u da b i rçok soru n l a r ortaya çıkarmaktad ı r. Orneğ in, b i l i m ada mları n ı n değeri, d a i ma bütün d ü nyada okunan kita plarının soyısiyle ölçü l müştür. Ha l b u ki üreti mle kurulan sıkı i lişkiler bu a l a n d a belirli s ı n ı rla molara yol açmakta d ı r. B u n u n la ilgili bazı ma nevi ve ideoloj i k sorunları çözmemiz g erek mekte d i r.» Profesör H. i. Pol, son za manlarda müesseselerin kad ro yetiştirme a l a n la r ı n d a ki soru m l u lu kları n ı n bir hayli a rttı ğ ı n ı söyleyerek, ş u n l a rı bel i rtmişti r : .. Ş i m d i müesseseler bi rçok ün iversitelere gen işlemesine yard ı mda b u l u n ma ktadır. Yüksek öğreti mdeki reformla i l g i l i ilk fiki rleri ü reti m soru m l u l a rı , öğ retim üyeleri ve öğrenciler i leri sürmüşlerdir. M üessesemizde 300'ü fizikçi o l m a k üzere 2.300 b i l i m işçisi çal ışmakta d ı r. Evvelce çal ı ş m a k üzere g önderilen genç fizikçilerden bazıları müessese n i n büyü klüğ ü karşısında ürküyor, kaybo l u p g idecekleri n i sanıyorla rdı. Bu alanda şöyle bir yol b u l u nd u : genç uzmanları dağ ıtmamayı, kendi lerinden 814
d a i m i kollektiflerde g r u p l a r h a l i n d e fayd a l a n mayı kararlaştırd ı k . Bu da, derhal pratik ödevler a l ma l a r ı na , ra slad ı kları d u r g u n l uğa karşı harekete geçmelerine yol açtı ; cynı zamanda kollektifin tüm faa l iyetinin ca n l a n m a s ı n a yard ı m etti. Son uçların da s o n derece ol u m l u olduğu g örüld ü : B u g i bi kollektifler bili msel başa r ı l a ra d a h a büyük bir h ı z l a erişmekte d i r l er.» Genç ayd ı n ların sosya l ist ü l keler a rasında ya pılan u l uslara rası ekon o m i k v e b i l i msel-teknoloj i k i ş b i r l i ğ i meseleleri karşısı ndaki tutumlarına d a i r soru lan b i r soruyu ceva p l a n d ı ran profesör G. Haydom ş u n l a rı bel i rtmiştir : «ADC' ndeki bütün ayd ı n çevreler, yard ı m laşma an laşması çerçevesindeki işbirliğine büyük b i r önem vermektedi rler. Memleketteki g enç ayd ı n la r ı n bi rçok temsi lcileri, sosya l ist toplu mun ekonom i k v e b i l i msel pota n siye l i n i n entegrasyonu (ta mamlaşması) sayesinde, sosya l i z m i n , kapita lizmle yaptığı savaştaki üst ü n l ü ğ ü n ü n daha da a rttı ğ ı ka n ı sı nd a d ı r.» Felsefe doktoru p rofesör H. Bar/el (ABSP üyesi, Alman B i l i m ler Akademisi Merkez Tarih Enstitüs ü n ü n devlet a rmağan ıyle taltif edilmiş Direktörü, Marksizmle ve Alman işçi ha reketiyle ilgili i nceleme eserleri yaza rı) , y ü ksek öğreti m reformuyle b i r l i kte B i l i m ler Akademisinde de reforma g i ri ş i l d i ğ i n i bel i rterek, bu reformun ödevleri hakkında şunları söylemiştir : «Reformu n a macı a raştırma ça lışmaları a rasında sıkı bir bağ k u rmak, bunları h a l k ekonomisinin ve t ü m top l u m u n önünde d u ra n büyük ödevlerin çözü mlen mesi sorunu etrafında top l a m a ktır. Ha len ADe b i l i m a d a m l a rı b ü y ü k çapta kompleks a ra ştırma l a r yolunda en yüksek başarılara u laşma a macını g ütmekted i rler. Onemli bir sorun da, doğa l b i l i m lerle top l u msal b i l i mler a rasında birliğ i sağ lamak, her i ki alanda çalışan b i l i m a d a m l a rı a rasında sıkı b i r işbirliği kurmaktır. Aka demideki reformun ödevi, yeni bir b i l imsel yapı yaratmak, ü reti min, b i l i m i n ve tüm topl u m u n menfaatleri ni b i rleştirmekti r. Halihazırd a Akademide a raştı rma ların sözleşmelere bağ l a n ması u s u l ü g el iştiri l mekte, b i l i msel a raştı rmaların tüm h a l i nde finanse e d i l mesi yolunda yürün mektedir. Bunun bazı a n laşmazl ı klara sebep olduğunu da belirtmek l a z ı m d ı r. Mesele şu ki, bir tarafta n, a raştırma pota nsiye l i n i en önemli h a l k ekonomisi ödevleri n i n çöz ü mlen mesine beğ lamak, öte taraftan da, b i l i m sel -teknoloj i k devri m i n gerçekleşti ril mesi s ı rasında, b i l i m i n temel kol la r ı n ı , özel i htiyaçlan gözönünde bulundu ra ra k geliştirmektir.» Profesör H. Bartel deva mla ş u n l a rı söylemişti r : «Diğer b i r sorun da, kişisel a raştı rmalarla sosya l i st kollektif emek a rasındaki o ran'ı n doğ ru şekilde d üzen len mesid i r. B i l i msel a raştırmalarla b i l i msel m üesseseler profi lleri n i n değiştiril mesi g erekl i d i r. Bu ise insani i l işki leri de ka psa makta d ı r. Herha ngi bir i htisas kol unda uzun y ı l l a r çal ı ş m ı ş ve bel i rl i bili msel başa rı lar elde etmiş b i r profesörün i htisasından vazgeçerek, başka b i r i htisas d a l ı na geçmesi kolay bir iş değ i l d i r. B u g ü n k ü koş u l lar, yeni yeni büyük ödevler çözü mlemekle görevli olan profesörlerin b i l g i lerini a rtırmaya deva m etmelerini gerekti rmekted i r.» 815
Profesör H. Bartel devam l a şöyle demişti r : ..Akade m i n i n ş i mdiye kadarki yapısı, 30-40 b i l i m a d a m ı n ı n çalıştığ ı enstitülerin yönelimi çerçevesini aşa mıyordu ve ayrı ayrı yönlerdeki bili msel a raştırmaları izlemekle yetin iyord u . Yeni merkez enstitülerinde i se bilim işçilerin i n sayısı, orta lama olarak, yüzü aşaca ktır. Artık yönetici bilim adamının sadece kendi a l a n ında veya sıkı sı kıya s ı n ı rla n d ı rı i m ı ş bir sorun çerçevesinde uzman o l ması yeterli değildir. Bilim a d a m l a rı n ı n bir bilim kol u n u n ve o n u n la i l g i l i kolların teorik ve metodoloji k sorun l a riyle de meşg u l olması gerekli dir. Bu g i bi sorun ların çözümlen mesinde ideoloji k ödevler birinci derecede bir a n l a m kaza n ma ktadı r. Akademideki politik ve ideoloji k ça l ı ş m a l a r şimdi h e r za mankinden daha büyük bir rol oyna maktadır. V e parti bu -ça lışmalara g itgide daha fazla önem vermektedir. Yeni i htisaslara yönelecek profesörler sayı s ı n ı n fazla o l u p olmadığ ı na ve henüz reforma katı l m a m ı ş b i l i m a d a mla riyle ça l ı ş m a la rda ne gibi metodların uyg ulandığına d a i r bir soruya ceva p veren profesör H . Bartel şunları belirtmişti r : ..Yeni b i l i m kolla rında i htisas yapma ödeviyle karşı karşıya b u l u n a n b i l i m adamları n ı n ora n ı , çeşitli i htisas kollarına göre s o n derece fa rklıdır. Bundan dolayı somut raka m l a r vermek g üçtür. Bilim a d a m l a r ı n ı n önemli bir kısmı n ı n i htisaslarını y ü kseltmeleri gereklidir ve Akademide bu ödevin yerine geti ril mesiyle i l g i l i geniş bir prog ra m hazı rla n mıştır. Ta bii ki, bu reform l a ra ka rşı çekingen davra n a n b i l i m adamları var. B u n u n için de parti örgütleriyle diğer topl u msal örgütler, on l a rı ikna etmek ve reform ça l ışmalarına çekmek için ça l ı ş m a k zorundadırlar. Reformun uyg u l a n m a s ı n a başl a n d ı ğ ı Temmuz a y ı n d a n beri b i l i m a d a m l a rı n ı n ezici çoğ u n l u ğ u n u reform çalışmalarına çekmeyi başard ı ğ ı mızı söyliye bi l i ı i m .»
Yani okul, yeni öğretmen Yeni top l u m u n karşı karşıya b u l unduğu büyük ödevlerin çözümlen mesi. geniş ölçüde, genel öğretim ve eğiti m i n yönlerine, n itel iğine, her öğ ret men i n çalışmalarına bağ l ı d ı r. Bu yüzden ADC'nde ABSP, devlet ve t ü m top l u m . o k u l v e öğ retmene d a i m a büyük bir ö n e m vermişlerdir v e ver mektedirler. Doktor J. Poltsin (ABSP üyesi, liyakatli halk öğ retmeni, Alman Merkez Pedagoj i Enstitüsü Eğ itim Teorisi Şu besi Yönetmeni, h a l k öğ reti m i n e ve sosya list eğiti me d a i r eserler yaza rı) . öğretim m üesseseleri n i n geçmişteki ve gelecekteki görevleriyle, halen öğretmenler tarafı n d a n çözü mlen mekte ola n soru n l a r ü zerinde d u ra ra k ş u n l a rı belirtmişti r : « 1 945 yılında, Doğ u Alma nya'daki öğretmen lerin yüzde 72'si faşist pa rtisinin eski üyeleriydi . B u nların büyük bir çoğ un l u ğ u n u n meslekten uzaklaştı rı l ması g erekiyord u . Başta işçiler olmak ü zere, onbi n lerce genç,
81 6
Pa rtinin çağ rısına uyarak öğretmen old u l a r. (1) Yeni öğretmen olan bizler adeta okulları fethetmek zorundayd ık, çünkü gerici g ücler karşı mıza engeller çı karıyorl a rd ı . Bazen b u i mkanı onlara ken d i m i z veriyordu k, z i ra , tabii o l a ra k, sekiz ay s ü ren hazırlı k k u rslarında, gerçek birer öğretmen ola m a mıştık. Sınıf düşmanları , ana-ba balarla öğrenci:eri bize ka rşı kışkı rtıyord u . 1 946 yılına ait bir hatıra m ı a n l atayı m size : B i r gün derse çok iyi hazı rlan d ı ğ ı m halde, öğrencilerin biri bütün hazırlıklarımı şöyle basit bir soruyle altüst ediverd i : «Bay öğretmen, dedi, l ütfen, yeni bir öğretmenle, yeni bir beled iye başka nı ve yeni bir h a l k polisi a rasındaki farkı söyler misiniz?» Ne yazık ki, o zaman bu kötü n iyetli fıkrayı d uyma nııştı m . Oğrenci, soru s u n u , kendisi şöyle ceva p l a n d ı rd ı : «Gayet basit : yeni öğretmen «beni» ile «bana» a rasındaki, yeni belediye başka n ı «benim» i l e «senin» a rasındaki fa rkı bil mez, yeni h a l k polisinin ise hiçbirinden ha beri yoktur.» Belki ta l i h i n bir cilvesid i r veya belki bizdeki eğitim i n bir son u c u d u r (ki böylesi a k l a daha yakın) ben i m b u eski öğrencim, b u g ü n h a l k polisi teşki latında b i n başı ola ra k hizmet g örmektedi r. Parti n i n ve pedagoji sorunlariyle meyg u l olmuş Sovyet subayları n ı n yardı miyle yeni öğretmenler, işlerini başarıyle yürütmeye başl a d ı l a r. Sovyet s u bayla rı n ı n oynadıkları rol ü b u rada özel likle belirtmek i steri m, çünkü bana göre onların bu a l a ndaki hizmetleri Alman-Sovyet dostl u ğ u tari h i nde başl ı başına bir böl ümd ü r. M ükemmel birer pedagog, i n a n m ı ş birer komünist v e komsomol o l a n bu subaylar bize i l k a d ı mları atmamızda yard ı md a b u l u nd u l a r ve yol u m u zdaki g üçlükleri ortadan ka l d ı rd ı l a r. 1 945 y ı l ı nda devra l d ı ğ ı m ı z miras y ü rekler acısıyd ı : Dört bin okulda, birinci sın ıftan son sın ıfa kada r bütün öğ renciler bir tek dersanede oku ma ktayd ı . 1 946'da, böyle, tek dersa neli bir okulda ça lıştı m . B i r yıl sonra dört , daha sonra ise on dersa neli bir okulda g örev a l d ı m . Memleketimizin kuzeyindeki Şverin v e Noybra ndenburg i l lerinde eskiden «ça rı k lisesi» adı veri len o k u l l a r tipik say ı l m a ktaydı . Bunlar tek sınıflı okul lard ı ve b u okull a ra ı rgat çocukları tahta ayakka bılarla g i d i p geli rlerd i . Tabii ki, a rt ı k b u g i bi okullar kalmadı. Anti-faşist, demokratik okullar meyda n a getirme ödevi ta mamlandı ktan sonra, 1 958 yı lında, ABSP' n i n V. Kong resi nde öğrencilerin sosya list topl u m hayatı i ç i n yetiştirilmeleri görevi ortaya a t ı l d ı . ADe Ha l k Meclisi, öğretim siste m i n i n sosya l ist yolda geliştirilmesine dair bir ka n u n ka bul etti ve on sın ıfl ı okullar inşasına hız veri l d i . Hôlen Şverin ili nde on sın ıflı okulların sayısı 420, Noybra nden burg'ta ki lerin ise 622'dir. Bunun ya n ı sı ra öğrencileri yü ksek öğretime hazır lamak üzere Şveri n'de 1 3, Noybra ndenburg'ta ise 1 5 orta öğreti m
(1) Hôlen ADC'ndeki Pedagoji Enstitüleri öğrencilerinin hemen hemen yüzde 50'si işçi ve kooperatifçi köylü lerin çocukları d ı r. 817
müessesesi va rd ı r ki, bu o k u l l a rda genişleti l miş progra ml a r uyg u l a n makta d ı r. Amacımız seçkin bir zümre yetişti rmek değ i ldir. Biz bili msel -teknoloj i k devri min ta lepleri ne uya ra k v e sosya l i z m i n verdiği imkônlardan fayda la n a ra k tüm h a l k ı n çocuklarına yü ksek d üzeyde g enel öğre n i m ya p ma fı rsatı n ı sağ l ıyoruz. Bu y ı l on s ı n ıflı oku Ila ra deva m edenlerin yüzde 1 7'si, yani 29.200 öğrenci genişleti l miş progra m l ı okullara deva m edebi l mek i ç i n özel s ı n ı fla rda okumaktad ı ria r. Genel okulları bitiren öğ renci ler den dörtte birinin g elecekte orta dereceli i h tisas okullarına veya yüksek öğretime deva m etmelerine özel bir önem vermekteyiz.» Doktor J . Poltsin, ABSP' n i n 1 963 y ı l ı nda ya p ı l a n Vi. Kong res i n i n , mem Ieketteki öğreti m sistemini, tüm topl umsa l sistemin bir parçası olara k n iteled iğini bel i rttikten sonra sözlerine şöyle deva m etmişt i r : ..ADe H a l k Meclisi, t e k sosyalist öğreti m sistemi ka n u n u n u kabul etmiştir. B i z , b u ka n u n u n ortaya koyduğu görevleri yerine getirmek i ç i n topl u m u n geliş mesine uyg u n yeni bir öğretim plônı hazı rlad ı k. B u plôn, bin lerce b i l i m ada m ı n ı n , pedagog u n , üniversiteyi v e h a l k ekonomisı n i n en ö n e m l i kol l a r ı n ı temsi l eden ki mselerin gayretli ça l ı ş ma l a rı n ı n meyvasıdır. Genel öğretim d üzeyini ve hacmini tespit ederken tüm toplu mun gelişme perspektiflerini gözön ünde b u l u n d u rd u k, çünkü okulun ödevi sadece top l u m hayatına, çağdaş üretime bilinçli olara k katılacak insanlar yetiş tirmek değ i l d i r. O k u l , aynı zamanda, b u insanları, bütün top l u m karşısında soru m l u l u kl a r yüklenecek ve bunu yapacak şekilde eğitmektedi r. B u n u n i ç i n de o k u l , öğrencilere b i l i msel temel lere daya n a n b i l g i ler vermekte: v e a y n ı zamanda o n l a r ı n b i l g i leri n i d u rmadan geniş letme istek v e kabi l i yetini gelişti rmekted ir. Oğrenciler b i l g i ed i n menin hayatları boyu nca kendi lerine yol a rkadaşlığı edeceğ i n i öğrenmelidi rler. Yeni öğreti m p ! ô n ı nda bili msel soru m l u l u ğ u n parti üyeliği soru m l u l u ğ u ile bi rleşmesi şarttı r. Biz, s ı n ı f bil inciyle s i l ô h l cı n m ı ş yü ksek d üzeyde kültürlü gençler yetiştirmeliyiz. BelZl b u rj uva ideolog ları, bili msel -teknoloji k devri m sürecinde ADC'nde pedagojisinin ideoloj i k platformdan kaçı n ı l maz bir su rette sapaca ğ ı ve öğreti min teknik yönleriyle s ı n ı rlanacağı haya line ka p ı l mcıkta d ı rl a r. Batı Alman bilg i n leriyle yaptığ ı m ı z g örüşmelerde sık sık bu g i bi görüşlerin ortaya atı l d ı ğ ı na ta n ı k olmaktayız. Orneğ i n , geçen Eki m ayında Fra n kfurt Mayn şehrinde ya p ı l a n u l uslara rası bir kong rede ..hem orada, hem burada» öğ retmenlerin prensi p itibarıyle aynı a maç ve normlar karşısında b u l u nd u kl a rı g örüşü i kide birde ortaya atı l ı yor ve : .. bizim ödevi miz, g ençliğ in eğitil mesi süreci nde ..kötü niyetli politika c ı l a rın» birbirinden ayırd ı klarını tekra r bi rleşti rmektir» sözü tekra rlan ıyard u . Batılı meslekdaşlarımıza, i leri s ü rd ükleri iddia n ı n , küçük soru n l a r için olduğu kada r, büyük soru n l�r için de doğru olmadığ ı n ı söyled ik. Ornek 818
olarak, dersanelerden fayda l a n ma soru n u n u ele a l a l ı m . Batı Almanya'da · bir dersa nede 50-60 öğrenci va rd ı r, bizde ise orta lama 26.4 öğrenci okur. B izde gençleri müstehcen edebiyat dalgasından koru mak soru n u d a olmadığı i çi n , ba m başka sorun l a r üzeri nde d u rmaktayız. Büyük sorunlarda d a bizi Batı Almanyalı öğ retmenlerden ayıra n bi rçok nokta l a r vard ı r. Benim meslek a h l a k ı m , devleti m tarafı ndan, partim ta rafı n d a n uyg u la n a n öğret i m politikasına uyg u n d u r. Batı Almanya l ı öğretmene geli nce, h ü m a n ist ise, meslek a h la kı o n u n emekçilerle, işçi s ı n ı fiyle yanyana olması n ı , devlete karşı onla rla birlikte savaş yürütmes i n i gerektirmektedir. B u n u n tersi o l u rsa-ki maalesef s ı k s ı k ol uyor-o öğ retmen, meslek a h l a k ı n ı çiğnemiş, gençliğ i , kendisine dolgu nca maaş veren dev letin bir memuru sıfotiyle eğitmiş olur. Batı Avrupa'da gençliğin bey n i b u rj uva ideolojisiyle y ı ka n ı rken ve b u ideoloj i k etki y ı l d a n yıla h ı z l a n d ı rı lırken, onların, bizden, pedagoj iyi i deoloj i k özden kurta rmamızı istemeleri, doğrudan doğ ruya komikti r. Ameri ka l ı b i r pedagog, çağ ı mızda y ü rütülen büyük m ü cadelede i nsan ların z i h i nleri n i fethetmek uğrunda savaş y ü rütü l d üğ ü n ü ve b u savaşta kesi n zaferin dersanelerde kaza n ı l d ı ğ ı n ı söylemiştir. Ben bu görüşü tamamiyle paylaşmaktayım. Etkileri n i genişletmeyi deneyen b u rj uva ideolog ları , em perya l i z m i b i l miyen, biz i m aştığ ı m ı z çetin yollardan haberi o l mayan gençleri m ize ve bu a rada öğrenci leri m i ze özel bir önem ver mekted i rler. Bizler, pedagog olara k ken d i mizi koru mak ve gençlerde s ı n ı f d üşma n ı n ı n ideoloj i k etkileme çabalarına karşı muafiyet meydana getir mek için gerekl i bütün i m ka n l a ra sahibiz. Bizdeki genel öğretim, Ma rksist Len i n ist d ü nya gÖrüşü ne, işçi s ı n ıf ı n ı n ideolojisine daya n ma ktad ı r. B ütün öğretmenlerin, büyük o l d u ğ u kad a r karmaşık olan ödevi, bizde vatandaş yeti ştirmek için mevcut m uazza m i mkan lardan fayda lanabil mektir. Oğret menlerin ezici çoğ u n l u ğ u bu ödevi yerin e getirmek içi n büyük gayretler sa rfetmekte d i rler ve pa rtimiz, devletimiz, bize b u bususta yard ı m da b u l u n maktadır.» Halen ADC' nde öğretmenler için özel o l g u n laşma kursları a ç ı l d ı ğ ı n ı ve b u n la ra her yıl öğretmenlerin yüzde 25' n i n deva m ett i ğ i n i bel i rten J. Poltsin ş u n ları söylemişti r : •
"Parti bizlere tüm top l u m u n gelişme perspektifleri ne daya n m a k s uretiyle halk eğitimiyle i l g i l i öngörülerde bulunmak ödevin i vermiştir. Da ha ş i mdiden ,,1 980 y ı l ı n ı n okulu» i le i lg i l i hazırlıklar ya p ı l ma ktad ı r. Bütün b u n l a r, partimizin eğiti m politika s ı n ı n sadece öğretmenlerin meslek a h la k ı na uyg u n l u ğ u n u değ i l , aynı zamanda biz öğretmenlerin öğreti m politikası n ı n şeki l le n mesine katı l d ı ğ ı mızı da göstermekted i r.» Sanat adam/art ve sosyalist kişiliğin biçim/enmesi Sosya list top l u m kuruluşu sırasında emekçi y ı ğ ı n l a rı n ı n refa h ve kültür d üzeyi yükselirken, g üzel san'atların, her i n s a n ı n ve tüm top l u m u n 819
hayatı ndaki rolü de sistemli olara k y ükselir. Bu d u ru m , top l u m u n ma nevi hayatı n ı biçi mlendirme faa l i yeti ne katı l a n , i n sa n la r ı n düşü nce, d uyg u ve ha reketlerini etki leyen sanat ve edebiyat adamları n ı n soru m l u l u ğ u n u daha da a rtırmakta d ı r. B u soru m l u l u ğ u n sanat eserleri n i n öz ve biçi m bakı m I a r ı n d a n daha d e r i n o l ması n ı gerekti rdiği soru n u yuva rlak masa top l a n t ı s ı n d a ö n e m l e ele a l ı n mıştır. Besteci ve müzik a raştırıcısı Profesör E. H. Mayer (1 929 y ı l ı n d a n beri işçi hareketi i çi nd edir. ABSP M K aday üyesi, Al man Besteciler. Birliği Başka n ı , A l m a n G üzel Sa natlar Akademisi Başkan Ya rd ı mcısı, H u m bold O n iversitesinde müzik profesörü, «Müzik ve Top l u m » derg i s i n i n kurucusu ve yaza rıd ı r, ü ç defa u l usal a rmağan l a taltif edil miştir), konuşmasında ş u n ları bel i rtmişti r : «Son zama n la rd a, g üzel san'atları n sınıflar üstü nde yer a ld ı ğ ı n a , za manı mızdaki sınıf savaşiyle hiçbir i l g isi b u l u n ma d ı ğ ı n a , bu savaşın d ı ş ı nda bağı msız olara k va rolduğ u na d a i r g örüşlerin telkin edi l mesine yen iden h ı z veri l m i ştir. B u görüşler hiç de yeni değ i ld i r, fa kat C u m h u riyetimizde b u n l a r i çi n elverişli temel ka l ma mışt ı r. Bizde sanatçılar a rt ı k işçi sınıfının d üş ü n ce , duygu, ü m it, savaş, üzüntü ve sevinçleri n i ta mamiyle ben i m se mektedi rler. V e eğer ben, eserlerimle k ü l t ü r a l a n ı ndaki başa rıları mıza, m ütevazi bir ölçüde de olsa, biraz katkıda b u l u n a bildiysem, bunu kırk yıldan beri işçi sın ıfı na bağ l ı olmama borçl uyum. Şimdi ben ADC' nde s ı n ı rsız yaratı c ı l ı k i mkô n la r ı n d a n fayda lan maktayım. Arkadaş ve meslektaşla rı m ı n ezici çoğ u n l u ğ u kendileri için aynı şeyi söyl iyeb i l i rler. C u m h u riyetimizde g üzel sanat devlet ça p ı nda önem taşıyan bir iştir. Ve devletçe, bütün Al man tari h i boyun ca görülmemiş bir ölçüde desteklen mektedi r.» Profesör E. H . Mayer deva mla şöyle demişti r : «Sosya list top l u mda sanatçı, kişisel ve top l u msal b i l i n ci n şeki l l e n mesi nde son derece büyük bir rol oynıya bi l i r. Sanatçı n ı n yaratıcı ça lışmaları, sosya l iz m i n gerekli ve orga n i k bir parça s ı d ı r. Sosya l ist topl u m u n i n sa n ı , sanatla sıkı ve sürekli bağ ları olmaksızın gel işemez. Bizler robot değ i l , çok taraflı gelişmiş insa n yetiştirmek istiyoruz.» Gerek kendisinin, gerekse meslekdaşla rı n ı n emekçilerle sürekli bağlar kurd u klarını, eserleri n i kendilerine d i n letti klerini ve fikirlerinden fayd a l a n d ı kiarını söyl iyen profesör E. H . Mayer, memleketinde yaratılan kültürün ADC'ne özgü m ü , yoksa genel A l m a n kültürü m ü olduğ u na dair bir soruya şu ceva bı vermişti r : «ADC'nde kültür bize m i ras ka lan h ü ma n i z m gelenek lerine dayan ma ktad ı r. Al man sanat tari hinde Bah, Bethove n , Göte, Hayne g i bi, eserleriyle g u ru rla n d ı ğ ı mız sanatçı lar vard ı r. B u n u n ya n ı s ı ra Al man kültüründe ve manevi hayatı n d a reddettiğ i m i z a n layışlar ve gelenekler de mevcuttur. B u na örnek olara k , özell ikle N i ce gösteri lebi l i r. Sosyalist Alman kültürü, Batı Alman e mperya l i z m i n i n anti-kültür a n layı ş ı n d a n uza ktı r. Biz bu a n layışı, emel leri mize a y k ı r ı sayıyoruz. B u n u n la Batı 820
Al manya'daki bütün kültür ve sanat adamları n ı n e mperya list ideoloj i n i n çığ ı rtka n ları olduğ u n u söylemek istemiyoruz. Bizler, ADC' nde bütün Al manya'da itibar g örecek sosyal i st k ü ltür ve sanatı yaratmaya çalışı yoruz ...
M. V. Şu/ts, ADC'n i n genç edebiyatı, genç yazarlarının kiş i l i kleriyle eserleri n i n şekillen mesi konusu üzeri nde d u ra ra k ş u n ları bel i rtmişti r : «Aktif ve h ü manist d üşünce, gençlik çağında gelişmeye başlar. Y. Beher'i ve o n u n ekspesyonizm dönem ini d üşünelim. Ka l b i n i n bi.r haykırışı olan «Ey i n sa n ! .. gençlik y ı l l a r ı n ı n ü r ü n ü d ü r. Onemli olan ş u d u r ki, bizler sosya l ist aydı n sıfatiyle, derin bir d üş ü n ceye bağ l ı o l mayan haykı rışları beni msemiyoruz, b u haykırışlard a bir d ü ş ünce, bir gerekçe a rıyoruz. Genç yaza rları m ızdan b u n u titizlikle istiyoruz. On lar, kon kre ta ri hsel a ma ç uğrundaki sosya l i z m sava ş ı n ı n ateşinden geçmek zorunda kalmamışlard ı r. Genç yazarları mız sosya l i z m için savaş y ürütmemişler, sosya list top l u m u' kendi kend i n e varol muş g ü n l ü k bir g erçek olara k b u l m uşlardır. B u sebeple d e çoğ u defa, kendisiyle yüzyüze g elseler bile somut d üşmanı görememekted i rler. Eser lerindeki bazı bel i rsizl ikler b u n d a n i leri gelmektedir. Genç yaza r : «Ben g enel leşti ri lmiş simalar yarata mam, çok genç old u ğ u m için a n ca k ınüşahede ettiğim s i ma l a rı ca n l a n d ı ra bi l i ri m .. demek eğ i l i m i ndedir. Fakat fazla müşahedelerden sonra bile her vakit genel leştirilmiş simalar yarat mak m ü m k ü n olm uyor. Benim kanaati me göre sosya l ist bilincin biçimlen mesi, sosya list ayd ı n ı n yetiştiril mesi soru n u , maddi ü reti m i n sağ l a n masın dan daha a z önemli değ i l d i r. Lôypsig'teki Edebiyat Enstitüsünde öğrencilere, zaman zaman, kişisel eğ i l i m leriyle i l g i l i soru l a r sorul makta d ı r. Orneği n : Hayat a nlayışın ned i r'? d iye soruyoruz. Geçen lerde şu şoruyu ortaya a rtı k : iyin i n , g üzel i n , doğrunun t i m sali nedir? Gerçekten i y i , g üzel v e doğru ola ra k neyi ka b u l eders i n i z ? Ç o k çeşitli ceva p l a r a l d ı k . B a z ı öğrenciler h i ç b i r cevap vere medi ler. Çünkü soru l a r, yetenekleri n in üstündeydi. Ceva p la rdan biri şöyleyd i : «Ben iyi n i n , g üzelin ve doğ ru n u n timsa l i n i , ta n ı d ığım insa n l a rda görüyoru m. Ya rgı özg ürlüğüne sa h i p, korkudan, s ı k ı l g a n l ı kta n kurtu l m u ş ba m başka insanlar a rtık onlar. Gerçek v e konkre bir özg ü r l ü k içinde b u l un uyorlar. Böyle özgü rl üğe, ancak, işlerini çok iyi bilen ve buna daya n a ra k serbestçe h ü kü mler veren insanlar sa h i ptir ... B i l d i ğ i m i z g i bi, bu kon kre özg ü rl ü ğ ü F. Engels «Anti - D ü ri n g .. adlı eseri nde belirtmiş, Len i n de «Materya lizm v e Empriyokritisizm .. de a y n i fikri gel iştirmiştir. Hiç ş ü p h e y o k ki, böyle insan la rla karşı laşmak v e şa hsen böyle olmak fevka lôde g üzel bi r şey. Başka bir ceva pta da ş u n l a r belirti l iyord u : Iyinin, güzelin ve doğ r u n u n konkre timsa l i , b e n i m ş i m d i k i kişiliğ i mle gerçekleştirmek isted i ğ i m kişiliğ i m a rası n daki ô henktir ... B u cevab ı n , Y. Beher' i n g ü n l üğ ü n den a l ı ndığı bes bel l i . Fa kat b u gibi şeylerin ben i msen mesi hiç d e fena d eğ i L . Beher de özg ü r l ü k formu l ü üzeri nde yarg ı la rda b u l u n muş ve ş u sonuca varmıştı : 821
Dzg ürl ük, insa n ı n , ken d i s i n i n ne olduğ u n u ve i nsan l ı k tari h i n i n ken d is i n d e n ne istedi ğ i n i bil mesid i r . Beher bu k o n u d a d ikkate d e ğ e r bir formül b u l muştur o do ş ud u r : Fakat bu özg ürlük, sadece bir o n için e l i ne geçer. M uhafaza edi lemez ve tekrar kaybe d i l i r. Herg ü n fethe d i l mesi gerekir. Orta yaşlı kuşağ ı n temsi lcileri olon 30-40 yaş a rasındaki bizlerin hayatta ki a macı, yetişmekte olon kuşağa, eski devrim savaşçı larına karşı bizim duymuş o l d u ğ u m uz hayra n lığ ı devretmektir. Bunu başaramazsak tari h i n bize yükled i ğ i ödevi yerin e geti rmemiş o l u ruz.» Edebiyat ve sanatı n , sınıf düşmoniyle yapılan savaştaki önemi üzeri n d e d u ren M . V . Şu lts ş u n ları bel i rtmişt i r : "Bu savaşta h ô l ô yo n l ı ş l i k l o r yapıyor ve burj uva edebiya t ı n ı n son aşamada u laşt ı ğ ı esteti k normlaro erişemi yorsak, bunda n uta n ç duymamız gerekmez. Çünkü daya n d ı ğ ı mı z temel, hayat ı m ı z ı n sosya l ist koş u l larıd ı r ve b u n l a r gelecekteki başa rı larımızın teminatıdı r.» Doktor G. Volfram (ABSP üyesi, Hale Şeh i r Tiyatrosu Di rektörü, Tiyatro Sa natçıl a rı B i rl i ğ i Yönetim K u r u l u üyesi , u lusal armağan sahibi), g üzel sanatlarlo h a l k a ra s ı n d a , sosya,l izme özg ü i l işkilerin özü üzerinde d u ra ra k, sanatlo h a l k a rasındaki i lişki ler sorun u nu.n h ü m a n i st sanat adamlarını daima düşündürdüğüne işa retle, öze l l i k l e eskiden sosyal demokratların i lerici san'at teori leri n i n sonucu olarak "Berl iner Folksbüne» Tiyatrosu binasında "Sa nat h a l k içind i r» slog a n ı n ı n a s ı l d ığ ı n ı bel i rtmiş ve şöyle deva m etmişti r : "Şüphesiz ki, bu sloganda sanat ada mları n ı n halka , bel i rl i b i r ölçüde, yukarıdan baktıkları sezi l m ektey d i . Şimdi içinde b u l u n d u ğ u m uz süreç, s a n a t adamları n ı n peyg a m bero n e b i r ödevi y e r i n e getir meleri n i değ iL. devrimci mevzi lerde, halkın tari h i nde ve i şçi sınıfı n ı n isteklerindeki san'at kriteri n i n b u l u n u p a n la ş ı l ma s ı n ı gerektirmekted ir. B u ' d emektir ki, bi r ya ndan, sanatı mızın genişliğ ine gelişmesiyle i l g i l i açı kça bel i rtilen i stekleri gerçekleşti riyoruz, öte yandan do, bu gelişme yol u n u n sa n'at eser i n i n değeri n i düşürdüğü i d d i a s ı n ı çürütmek i ç i n ça lışıyoruz. işçi sın ıfı yüksek ka liteli san'at eserleri istemekted i r ve biı, b u isteği gerçekleştırmekle görevliyiı.» Kon uş macı daha sonra Ha le Şehri Tiyatrosunda elde edilen tecrübeleri bel i rterek şöyle deva m etmiştir : "Büyük Oktobr Devri m i n i n 50. y ı l d ö n ü m ü m ü nasebetiyle tiyatromuz Con Rid' i n "Dünyayı sarsan 1 0 g ü n» a d l ı eseri ni sahneye koymayı ka rarlaştı rd ı . Prova l a r C u m h u riyetimizin en büyük ki mya işletmelerinden b i r i ola n "Buna-Verke»ye a i t k l ü pte ya p ı l ı yord u . Bu k l ü p tek n i k tesi sleri ba k ı m ı n d a n b u y ü k b i r tiyatro n u n bütü � istem leri n i ka rşı laya bil iyord u , ı ş letmedeki öncü ü retim ekiplerinden b i riyle yaptığ ı m ı z görüşmeler son ucunda, sanatla yak ı n d a n i l g i l e ne n ' işçilerin temsi le doğrudan doğ ruya katı l maları fikri ortaya çıktı. Eki p üyeleri Con R i d ' i n eseri n i ve temsile esas olara k a l d ı ğ ı m ı z metni okudular. Bazı sahneleri , prova ları n ı yaptıktan son ra , işçilerin 822
ö n ü n d e oynad ı k. Işçiler sadece siyasi ba k ı md a n d eğ i l , sanat ba k ı m ı n d a n d a işi mizde yardı mcı olaca k bi rçok teklif i leri sürdüler. B u a r a d a temsi l i n san'at yön(i v e a ktörlerin oyu n u üzeri nde ayırımlı eleştirmeler ya p ı l d ı . işçilerin teklifleri a rasında safca görüşler d e va rdı , fa kat genel olarak, işçilerin temsi lle candan i l g i lendikleri ve ortak ça l ı ş m a m ı z ı n soru m l u l u ğ u n u bilinçli olara k benimsedi kleri görülüyord u . B i rkaç prova m ı z b u şekilde d eva m etti. N i hayet ilk temsil g ü n ü geldi ve b u n a işçi ekibinin üyeleri de davet edildi. Bütü n a ktörler, ü reti mci a rkadaşla rı m ı z ı n sanat s ü reciyle i l g i l i etki l i fikirlerine hayran oldular. Sa londa topla n m ı ş b u l u n a n büyük kollektif, temsi l i orta k ça l ı ş ma l a rı mı z ı n meyvası sayıyordu. B u tecrübe - ki da ha sonra genişleti l miştir - bizim sosya list h a l k tiyatrosuna d a i r a n layı şımızı o rtaya koymaktadır.» Profesör H. Kes/er gelişmiş sosya l ist topl u m siste m i n i n meydana geti rilişi döneminde sanata d üşen g ö revlerle i l g i l i soru n l a r ü zerinde d u ra ra k ş u n l a rı bel i rtmi şti r : «Uzun süreli öngörü ça lışmalarında , kültürel gelişmen i n gelecekteki süreci n i n başl ıca yönleri biçimlendiril mektedir. Pa rt i n i n ö n ü müzdeki birkaç y ı l için gerçekleşti ril mesi n i i stediği görev, sosya l i z m temel leri n i n kuruluşundan sonra n iteliği ba kımından sosya lizme uygu n , ide bak ı m ı n d a n zengin, yeni gerçeğe, sosyal ist koş ul l a r ı n yeni a maçlarına elverişli bir kültürün geliştirilmesidir. Pratik ça lışmalarımızda hayatın a n l a mı n a , mutluluğa, kişisel menfaat lerle top l u msa l menfaatlerin birleştiri l mesine, yaratı c ı l ığ a ve örgütlen meye d a i r soru n l a r g itgide daha s ı k karş ı mıza çıkmakta d ı r. Topl u m u m uzda h ü manist ve rasyonel tutu m konuları manevi hayatla i l g i l i tartışmaların merkezinde yera l makta d ı r. B u , ayn i za manda, kişiyle top l u m a ra s ı n d a ki karş ı l ı k l ı i l işki leri de kapsa makta d ı r ve besbelli ki sanatı mızın geliş mesinde d e başlıca sorun h a l i ne gelmektedir. Sanatın i l k ödevi, i l k toplu msa l görevi, çağdaş top l u m u m uzda g üzel liğe d a i r yen i a n layışların yaratı l masına yetrd ı m etmek, o n u n estetik b i l incini biçimlend i rmektir. Bunun ya n ı s ı ra sanat, a h ı a k ı n geliş mesi n i , insa n ı n , g elişmiş sosyalist top l umdaki davra nışla rı n ı n normlarını etki lemelidir. A h ı a ki yön i lerici sa natta daima b i rinci derecede ve merkezi b i r rol oyna mışt ı r. Eninde son u n da sosya list sanat, yüzyı l ı m ı z ı n sosya list toplu m insa n ı m , ,'ya ratma ödevi i l e ka rşı karşıya b u l u nm a kta d ı r. Halen top lı.ı m u m u z d a sanatın yeni n itelikl � ri g itgide daha bel irli bir şekilde ortaya çıkmakta d ı r.» Profesör H. Kesler devam la şun ları belirtmiştir : «ADC'nin 20'i n ci yıl d ö n ü m ü ne hazırlan ma s ü reci nde hemen hemen bütün büyük şehirlerimizin merkezi kısı mları yeniden inşaa edil mektedir. Şimdi inşa edilen yeni yapı l a r, mimari a l a nd a ortaya atılan ve ö n ü m üzdeki on yıl içinde şehir lerimizin görü n ü m ü n ü beli rleyecek olan görüşler, g elecek kuşakları etkiliyecek, top l u m u m uz u n , za m a n ı mızdaki gelişmelerin ca n l ı ta n ık ları olacaklardır. 823
Şehir merkezleri n i n p l ô n la n ması ve i nşaası s ü recinde sanat a d a m larına yeni bir top l u msal rol, yeni bir görev düşmekted i r. M i m a r ve ressa mlar sadece projeleme ödevleri a l makla yeti n memekte, emirlerine önemli mik tarda maddi araçlar verilmektedir. Ve kendileri b i rçok a l a n l a rda pratik ka ra rlar a l ma k i m kô n ı na sa h i p b u l u n ma ktad ı riar. Parti miz yöneticileri, sanatçı n ı n sosya list top l umdaki yeni rol ü n ü belirtmeni n yeterli o l m a d ı ğ ı n ı ç o k i y i b i l mektedi rler. Gelişmemizde elde edi len bütün tecrübeler, sanat çıların top l u ma fayda l ı olduklarını ve top l u mdaki önemli yerlerini a l a bil meleri için en elverişli koş u l l a ra kavuşmaları gerektiğ ini göster mekted i r. Top l u m u n sanatçıyla yakından i l g i lenmesi, sanatı mızın geliş mesinde kesin bir rol oyna makta d ı r ...
Parti
ve
ayoinlar
«Ge/iş miş sosyalist top/um kurucu/uğu bütün parti üyelerine ve parti organlanna sorumluluk yükler, onlardan yeni nitelikte parti çalişmalan ister." (ABSP program ı ndan)
Partinin aydmlar arasmdaki çalişma/an ADC' nde aydınların başa rıları kolayca elde ed i l memiştir. Ayd ınların yaratıcı faa liyetleri n i yöneten Ma rksist-leninist partinin iyi d ü ş ü!:! � l m üş ve gayretl i ça lışmaları olmasaydı bu başa rılara u l a ş ı la mazd ı . ABSP örg ü t leri, ü l kenin toplu msa l-pomik hayatı n ı n bütün a l a n larında gayretle ve aralı ksız olara k ça l ı ş ma ktad ı rl a r. Alman komün istleri n i n ve ABSP' n i n , ayd ı n l a r a rasındaki ça l ı ş ma larda leninci pren sipleri uyg uladı klarını bel i rten K . H. Ş u / m a yst e r, parti nin ayd ı n lar a rasındaki ideoloj i k ça lış maları üzerinde d u ra ra k ş u n l a rı söylemişti r : «Partimiz, len i n ' i n ayd ı n la r a rasında ça l ı ş m a la rl a i l g i l i görüşleri n i a rdıcıl ola ra k g erçekleştirmeye deva m etmekted ir... Kon uşmacı , len i n ' i n , burj uva aydı nlarının sosya l iz m kuruculuğuna çeki l meleri n i n gerekl i l i ğ i ne v e onlara karşı n a s ı l davra n ı la cağına dair düşü nceleri üzerinde uzun uzun d u rmuş v e b u lenin ist görüşün A l m a n işçi sınıfı n ı n pa rtisi tarafı ndan veri m l i bir şekilde nasıl gerçekleştiri l d i ğ i n i a n l atmıştır. len in'in kültür devri mine d a i r öğreti sinin y ı ğ ı nlar a rasında okuma-yazma b i l mezliğin ortadan kald ı rı l m a s ı anla mında a l ı n ması h a l i n d e değerinden ç o k şeyler kaybettiğ i n i belirten K. H. Ş u l mayster şöyle deva m etmişti r : " lenin'e göre kültür devri mi, bilim ve sanatın tüm değerlerin d e n geniş halk yığınlarının yarar lanabil mesi ve sosya l ist b i l i m, tek n i k ve sanatın, d ü nya ölçüsünde bir d üzeye yükselt i l mesid i r. Işte bunun içindir ki, her yeni dönemde len in'in 824
kültür devr i m i n e d a i r tari hsel öğretisi n i n a n l a m ı n ı daha derinden a n lamaktayız. Vladi m i r lliç lenin'in d oğ um u n u n 1 00. yıldönümü yaklaşır ken b u n u n belirti l mesi n i n çok büyük bir önem taşıdı ğ ı kanısı ndayı m» d iyen K . H. Şul mayster sözleri ne şöyle devam etmiştir : "Ulusun yönetici gücü o l a n işçi sınıfı ve o n u n partisi, Alman emper ya l i z m i n i n harp k u ndakçılığındaki suçunu açıklamak, Al man halkı n ı n özg ürlük, demokrasi v e h ü ma n i zmle i l g i l i geleneklerin i n yeniden ca n l a n d ı r ı l masında işçi s ı n ıfı i l e pa rtisin i n ta ri hsel rol ü n ü aydınlatmak için büyük bir eğ itim faa l iyeti yü rütmüştür. Sovyetler B i rliğ i ' n i n , faşizmin ezi l mesinde en büyük tarihsel rol ü oynadığı ve b u suretle Alman h a l k ı n ı n nazil i kten v e m i l ita rizmden kesin şeki lde kurt u l masın ı , sosyalist demokrasi yol u n d a gelişmeye koy u l m a s ı n ı sağ l a d ı ğ ı , gerçek d e l i l lerle a n latı l mış, halk yığ ı n ları ikna ed i l miştir. Bütün b u n la r, çetin bir m ücadele sonucunda elde edildi. Pekçok Alman komünisti, i nsanları m ı z ı n yeni bir hayata uya n a ra k değ işeceklerine i n a n d ı kları için, m a n evi ala nda yürütülen b u mücadeleyi öteden berı a rz u l uyarlard ı . Ka naati mce böyle bir istek, ADC'deki Alman h a l k ı n ı n çeşitli ta baka v e sın ıflarında u ya n m ış b u l u n maktad ı r. V e b i z , n i s peten kısa bir süre içinde burjuva ayd ı n l a r ı n ı n büyük çoğ u n l u ğ u n u sosyalizm kuruculuğ una çekmeye muvaffak olduk. Bu başa r ı n ı n bir etkeni de Parti n i n , insanların kafasında meydana gelecek psikoloj i k süreçlere temel olmak üzere, ma nevi alanda daima teorik rezervler yaratmış o l masıdı r.» işçi s ı n ıfiyle ayd ı n la r a rasındaki işbirl i ğ i n i n , Alman işçi hareket i n i n geleneklerinden b i r i olduğ u n u belirten K. H . Şul mayster, Ma rks i l e, Engels' i n , Frayl igrat, Herveg ve Hayne i l e yaptıkları işbirl i ğ i n i , Bebel ' i n sosya l izm v e ayd ı n l a r konusunda ü n iversite öğrencilerine konferanslar veriş i n i, işçi sın ıfı temsi lcilerinden Vi lhelm Pik, Valter U l briht ve d iğer lerin i n , Yohanes Beher, Viii Bredel, Fri d r i h Volf g i bi şair ve yazarlarıo birl i kte daha 30 yıllarında U lusa l Cephenin ideoloji ve kültür a l a n ları n d a k i politikasına d a i r teklifler hazırlamaları n ı , bu işbirliğ i n e örnek olara k göstermiştir. Kon uşmacı , ayn ı zamanda, Y. Beher, V. Bredel, F. Volf, E. Vaynert ve diğerleri n i n , ,,0zgür Almanya » örg ü t ü n ü n U lusa l Komitesinde, Alman m ü ltecileri n i n i n g i ltere, isveç g i bi ü lkelerde k u rdukları 0zg ür Alman Kültü rbun d ' u nda ayd ı n l a rı tek hedefe yöneltmek için yaptıkları ça l ı ş malar üzerinde durm uştur. ABSP' n i n ta ban örgütleri n i n ayd ı n l a r a rasındaki çalışmaları n ı ele a l a n doktor K . Şpurgat (ABSP üyesi, "Fil mfabrik Volfen» a d l ı h a l k işletmes i n i n parti sekreteri) ş u n l a rı söylemişti r : «işletmemizde aşağı yukarı 2.200'ü aydın olmak üzere 23.000 kişi ça lış makta d ı r. 1 975'te işletmedeki ayd ı n l a r ı n sayı sı, 1 965 y ı l ı ndakine kıyasla 825
hemen hemen bir kat fazla laşaca ktır . .. Fil mfabrik» teki ayd ı nların yüzde 56'sl işçi s ı n ıfından g e l med i r. Uzmanları mı z ı n yüzde 92'si yüksek öğren i m Ierini 1 945 y ı l ı n d a n sonra ya pmışlardır. B u n ların yüzde 1 5.2'si ABSP üyes i d i r ; ayd ı nların hemen hemen üçte biri toplumsa l işlerde görev a l mışlardır. Parti örgütü, her şeyden önce b i l i msel -teknoloj i k gelişmeyi sağlayan ideoloj i k ça lışmala rla meşg u l olmaktad ı r. B u ça l ı ş ma l a r sırasınd p , ortaya bir çok sorunlar çıkmaktad ı r. işletmem izde, özel likle ki mya a lan ındaki işleri yöneten 1 0-20 yıllık ü reti m tecrübesin e sahip, orta a mel iyelerdeki u zm a n la r, bazı ü reti m süreçleri n i n elektro n i k makinelerle hesa p la n ma s ı n ı doğru b u l ma ma ktad ı rl a r. O n l a r ı n ka nısına göre üretim sürecin i n yöneti m i v e foto-kimya a l a n ı ndaki hesap işleri a mpirik olara k gerçekleştiril mektedi r. Son y ı l la rda öğreni m görmüş genç uzmanlar i se, kusursuz hesapları ve çalışma metod larını şart sayma kta, fakat, orta amel iyelerdeki ki mya uzmanlarının hazırl ı k ça lışmala rı olmaksızın, bu yen i l i kleri uygu laya ma m a ktadırlar. ı şletmedeki parti örg ütü, b u g i bi sorunların, ideoloji ve eğ i t i m a l a n ı nda g ayretli çalışmalar yapılmaksızın çöz ü m lenemiyeceğ i n i tecrübelerle a n la m ı ştır. Bazı uzmanların i şleri d ü pedüz a mpirik metotlarla yürütmeleri yüzünden, işletmen i n gelişmesine d a i r öngörüleri hazı rla mak m ü mkün olma makta d ı r. B u rada; ayd ı nların Ma rksist-Len i n i st felsefi g örüşlerin i kuvvetlendirme meselesi olanca önemiyle karş ı m ıza çıkmakta d ı r. Ampiri k görüşler, a raştı rıcı / ı k a l a n ında özg ürlüğün ya n l ı ş a n la ş ı l masından, a raştırma işleri n i n pıana ve sürelere bağ lanamıyaca ğ ı ka n ı sından i leri g e l mektedir. B u g i b i tutu m l a r kişisel (ferd i) ça l ı ş ma metod l a r ı n ı n bir son ucudur ve işçi sın ıfiyle ayd ın l a r ı n kol lektif emekleri n i n g el işmesinde ideoloj i k bir engel rol ü n ü oyna maktadır. Genç ayd ı n lara geli nce, o n l a r b i l i msel -teknol o j i k devri m i n daha çabuk g erçekleş mesini istemekted i rier. Fakat onlar da bazan b i l i msel -teknoloj i k devrime kendi mesleklerin i n , kendi işletmeleri n i n çerçevesi a çısından bakma kta, çoğ u defa, b i l i msel-teknoloj i k ödevleri çözme işinin bağ l ı b u l u n d u ğ u toplumsal s ü reçleri gözön ü n d e b u l u n d u rmamakta, b u devrim i , işçi-köyl ü i ktidarı n ı n top l u msal -ekonomik i htiyaç ve olana kla rından ayrı düşün mektedi rier. B u ise, bel i r l i b i r ölçüde, emeğe s ı n ı fsal özel l i ğ i o l mayan bir olay gözü i le b a k a n tekn isizme y o l açmakta d ı r. Şurası açı kça görül üyor ki, son za manlarda ayd ı nların bilinç ve davran ışlarında yeni meslek a h ı a k ı n ı n u n s u rl a rı g itgide daha fazla bel irip yerleşmekted ir. Bizler, eğitim faa l iyetimizde, ayd ı n l a rın kendi kendi lerine sık sık «niçin ça l ı ş ıyoru m ?» soru sunu sorma l a rı n ı sağ la maya ça lışıyoruz. Parti örgütü, uzmanların, ü reti m ödevleri n i n çöz ü m ü n e s ı n ıfsal ödev gözüyle bakmalarını, çağ ı mı z ı n , yalnız Alma nya ölçüsünde değ i l , aynı zamanda d ü nya çapında temel sorun u olan .. k i m kimi yenecek?» 826
probleminin çozumune katkıda b u l u n ma l a r ı n ı istemekte, onları bu istika mete yöneltmekted i r. Biz, bili msel-teknoloj i k devrimle i l g i l i felsefi sorun ları n ve organ izasyonla i lg i l i çağdaş b i l i me ait soru n ların ayd ı n l a r tarafı ndan esa s l ı su rette i ncelenmesini sağ lamak i ç i n ça l ı ş ma ktayız. işletmemizde öncü lere mahsus bir a kademi va rd ı r ve b u rada işçi ve ayd ı nların en seçkin temsilci leri söz kon usu sorunları incelemektedi rier. Ge n ç ayd ı n la r ı n, yarın ü retim yönetmenleri a rasında yer a la ca klarını gözönünde b u l u n d u ra ra k çalışmalarına özel b i r önem vermekteyiz.» H u k u k doktoru profesör A. Grandke (ABSP üyesi, ABSP Merkez Komitesi Pol itbürosuna bağ l ı Kad ı n la r Arasında Ça l ı ş m a l a r Komisyonu üyesi, H umbold O niversitesinde medeni H u k u k ve aile h u kuku profesör ü , sosya list top l u mda kadınların d u ru m u n a v e a i l e h u kukuna d a i r eserler yazarı), ADC'nde kadı nların toplu msa l d u r u m u açısından Partin i n ayd ı n l a r a rasındaki ça lışmaları üzerinde d ura ra k ş u n ları belirtmişti r : «Kadı n l a r, aydın emeği a l a n ı nda ça l ı ş maya a ncak işçi-köylü i ktidarı döneminde başla m ış l a rd ı r. Eski top l u m d üzeninde ayd ı n kad ı nların sıyısı son derece azdı ve kendi lerine a ncak belirli a l a n la rda iş veri liyord u . Birçok kadın-ayd ı n , b u faa l iyetleri sırasında kişisel fedakôrl ıklar yapmak zorunda ka lıyordu. B u d u ru m u n değiştirilmesi ve kadı n ı n tam özg ü rlüğe kavuşması sosya list devri m i n a maçlarından biridir. B u n u n ya n ı s ı ra şunu da bel i rtmek lôzımdır ki , biz eski top l u msal i lişkileri n orta d a n kaldırıl masiyle ka dı nların top l u msal sorunlarının ken d i l i ğ i nden çöz ü m leneceğ i n i hiçbir z a m a n düşün medik. Kad ı n ı n y e n i toplu msa l koş u l l a rdan faydalan masına i mkôn vermek için iyi düşünülmüş ve a maca uyg u n çalışmalarda , b u l u n ma k gereklidir. B u n u şöyle izah edebil i ri z : B i rinci, kad ı n l a r a rasın dan yetişen yeni ayd ı n l a r içinde topl u m sa l - politi k ba k ı m d a n geri ka l m ı ş d u ru mda o l a n l a r ı n sayısı ç o k fazlayd ı . i kincisi de, y e n i mesleki faa liyet a la n la rı , kad ı n ların a i ledeki rol ü n ü azaltma maktad ı r. ABSP kadı n ların top l u msa l durumu i l e ilgili ideoloj i k sorunların çözümlenmesina daima büyü k bir önem vermiş ve kadınların her alanda öğ renim yapmaları için geniş olanakla r sağl a mıştır. ADe ka n u n larında kad ı nların hi mayesiyle i l g i l i maddeler vard ı r. örneğ i n , iş Ka n u n u , işletmeleri, kad ı nların i htisasla rını y ü kseltmeleri için özel ted bi rler a l mak ve kendi l eri n e i htisaslariyle ilgili işler sağlamakla yükü m l ü tutmakta d ı r. B i rçok kad ı n ların büyük ai levi yükü mleri gözönü n d e b u l u n d u ru la rak, ihtisaslarını a rtıra b i l meleri için ö z e l ted birler a l ı n makta d ı r. öte yandan, kad ı n la r ı n toplumsal d u r u m u ile i l g i l i meselelerle uğraşan özel org a n l a r meydana getiri l mişti r. B u n lar, kad ı n l a r a rasındaki ça l ı ş malarla i l g i li teklifler hazırlayıp pa rtiye vermektedi rier. Parti, kad ı n ları , işletme v e dairelerde k a d ı n komiteleri meydana g eti rmeye teşvik etmiştir. B u komitelerde ayd ı n kad ı n larla i l g i l i sorun l a r üzerinde önemle d u ru l m a ktad ı r. işletmelerdeki kad ı n komiteleri nde işçiler, hizmet personeli 827
ve ayd ı n kad ı nlar yer a l ma ktad ı r. B ütün ü n iversitelerde ve diğer öğ ret i m m ü esseselerinde de kad ı n komiteleri va rd ı r. B u n l a r kad ı n la r ı n öğret i m müesseselerine a l ı nm a la rı i l e i lg i l i soru nların çöz üm lenmesine etkide b u l u n makta, öğre n i mieri n i başariyle ta mamla malarına ve i htisaslarına uyg u n işlere veri l melerine yard ı mda b u l u n makta d ı r. Ş i m d i teknik a la n la ra daha fazla kad ı n celbetmek sorunu ile karşı ka rşıyayız, çünkü bu alanda çalışan kad ı n ların ora n ı henüz pek önem sizd i r. Top l u mu m uz u n gelişmesi n i n her dönemi nde, top l u m la i l g i l i yeni soru n la rla birlikte, kad ı n larla ilgili yeni yeni soru n la r da ortaya çıkmaktad ı r. Ş i m d iye kadar bi rçok kad ı n ı n mesle � sa h i b i o l ması ve ken d i i htisaslarında ödev a l maları bizim için büyük b i r başa rıyd ı . Bugün ise, b i l i msel -teknoloj i k devr i m sü reci içinde kad ı nların karşısına y e n i sorunlar çıkmaktadır. Bunların başlıcaları, yeni i htisas sahibi olmaları, yeni ödevler y ü klen meleri, tekn i k a l a n l a rda daha geniş çapta yer a l mala rıd ı r. Kadınlara b u h ususta yard ı mda b u l u n ma k top l u ma a i t b i r ödevir. Orta dereceli öğreti m m üesseselerini bitirenlerin her yıl yüzde 2S' inden üniversiteye veya orta dereceli i htisas okullarına d evam etmelerini istiyorsak, bu işi a nca k, söz konusu mesleklere eğ i l i m i olan bütü n kı zları daha yü ksek dereceli öğre n i me deva m etmeye ve sonra da i htisasla rı alanında çalışmaya ikna edebil d i ğ i m i z takdirde başarabiliriz. B u a maçla son y ı l la rda orta dereceli i htisas okullarında a i l e yuvası kurmuş g enç kad ı n la r için özel s ı n ıflar açılmışt ı r. B u sınıfl a rda kad ı n l a r belirli bilgi ve alışkanlıklar elde etmekte, böylelikl e d e gelecekteki meslekleriyle i l g i l i koşu l l a r sağ l a n m a ktad ı r. fazlasının
Bizi meşg u l eden sorun la rdan biri de kad ı nların daha soru m l u mevkilere yü kselti l meleri d i r. Hôlen bi rçok kad ı n a i l e d uru mlarındaki bazı g üçlükler, ya d a birtakım m üesseselerd e kad ı n emeğ i ne karşı hôlô mevcut olan a n layışsızl ı kta n dolayı, i htisasları çerçevesi içinde yönetici mevki ler işgal edememektedir. Parti örgütleri, b u d u r u m u , ça l ı ş ma l a rı nd a g özön ünde b u l u n d urmakta ve b u engel leri yoketmeye çal ı ş ma ktad ı rlar .••
"Varnov-Verft» M ü essesesi Araştırma Dairesi Direktörü doktor E. Mek, ABSP il Komitesinde meydana geti rilen öngörü ve a raştırmalar şu besin i 5 y ı l d a n beri h i ç b i r ücret a l madan yönetmekte olduğ u n u söyledikten sonra ş u n ları belirtmiştir : "Her iki işi de bir a rada y ürütmem, partı g örevimde olduğu kadar devlet a pa ratındaki işimde de bana fayd a l ı olmaktad ı r. Top l u msal temellere daya n a n söz kon usu şubede Rostok i l i n d e k i çeşitli sanayi m üesseselerinde ç a l ı ş a n 3 0 b i l i m a d a m ı ödev a lmıştır ki, b u n l a r doğal bili mlerden ekonom i ve felsefeye kadar, m uhtelif b i l i m kol l a r ı n ı temsi l etmektedirler. B i z , üyeleri meslek itibarıyle a raştırma işlerinde çalışan parti g ru p l a rının, p a rti d i rektiflerin i n gerçekleştiril me sindeki soru mlulukları n ı a rtı rmaya çal ı ş ıyoruz. "Varnov-Verft» müessese sinde b i l i m a l a n l a rında çalışan parti üyeleri n i n oranı yüzde SO'den
828
fazlad ı r. Odevleri mizden biri, parti g rupla rı n ı n a raştı rma işlerindeki ça l ı ş ma l a rı n ı gel iştirmek, tek n i k ve ekonomik işlerle doğ rudan doğ ruya ilg isi olan ideoloj i k sorunları onların yard ı miyle çöz ü m l e mektedir. Böyle ha reket etmed i kçe pa rtinin top l u m u muza verdiği ödevleri yerine getir memiz m ü m kü n değ i l d i r. B i l i msel-teknoloj i k devri m koşulları içinde daha iyi ça l ı ş m a m ı z niçin gere k l i d i r ; bu alanda bilimin rol ü ned i r ; ayd ı n ların soru m l u luğu neden iba rettir ; sosya list kollektif e meğin rolü nedir vb. gibi sorukıra açık, inandı rıcı ceva plar vermemiz gerek l i d i r. Bu soru lara ve benzerlerine veri lecek cevaplar bili msel a raştı rmaların etki l i şekilde yürütül mesinde büyük bir önem taşı maktadır. G ü n l ü k pratik ça l ı ş m a la r süreci içinde bütün bu sorulara ceva p vermek, t ü m ü reti m kollarındaki parti g ruplarının ödevidir.
Alman karakteri ve sosyalist insanın gururu Görüşmeler sırasında şöyle bir soru ortaya atıldı : «ikinci Dü nya Har binden sonra Alman h a l k ı n ı n ve aydı n la r ı n ı n en iyi temsi lcileri harbin açı l masından ve yı kıcı son uçları ndan ken d i lerini suçlu soyıyarla rd ı . Acaba namuslu A l m a n l a r bu ezici vicdan azabından kendileri n i nasıl k u rta rdılar ve g üçlerine yeniden g üven meyi nasıl başard ı lar?» Doktor J. Poltsin : «Bu g ü ç soruyu, kend i tecrübeme dayanarak ceva p landı rmıya çalışacağ ı m . Çünkü suçl u l u k bilinci özellikle biz genç A l m a n l a r ı ezmekteyd i . Şa hsen i l k dersi, h o rbin sona ermesi nden iki oy önce b i r Sovyet askeri hasta nesinde a l d ı m . S ı radan bir Rus kad ı n doktor, b a n a bir matematik kitabı getirerek, Al manca : «Kendini yetiştir, öğretmen ol ve hayatta daha d i kkatli davran !» dedi. O za m a n l a r öğretmen ol mayı a k I ı m dan b i l e geçirmiyord u m . Ben i m i ç i n bir haya ldi bu. i k i n c i dersi memleke time döndüğ ü mde a l dı m : Gençler öğretmen olmaya çağ ırılıyord u. Bu, Alman anti -faşistleri ile Sovyet h a l k ı n ı n , faşizm eğitimi ile yetişmiş olan bizlere gösterd iği büyük iti m a d ı n bir deliliydi. Ha rpte son derece zara r görmüş bölgelerden birine tayin edildim. Gayet ilkel koşullar içinde yaşa mamız, elektriksiz bod ru m i a rda otu rma m ı z, hara beler a rasında çal ı ş m a m ı z gerekiyord u. B u ben i m içi n , Al man olara k duyd u ğ u m suçlu l uğ u n i l k tecrübe a l a n ıydı. Parti üyesi ola bilmemi ta r ı m işçisi bir komün iste borçluyu m . Bana doğru yol u g österen ve : «insa n ı n suçunu bizzat ortadan ka l d ı r ması en doğru ha rekettir. Herşeyden önce Potsda m anlaşmaları şartla rının yerine getirilmesi için ça lışma lıyız. Alman halkı diğer halklar a rasında şerefli bir yeri ancak böyle a l a b i l ir» d iyen odur. Işte biz geleceğ i mize g üven m eyi böyle öğ rendik. Artı k ADC' n d e Potsdam anlaşmaları gerçekleşti, d iyebi l i riz. Bizler yeni Almanya'yı, demokrati k ve sosya l ist Alma nya'yı kuran insa n l a r ı z . B u yüzden, -kanaatimce b u n u açı kça söyliyebil i riz-bizim, Batı Alma nya'da olduğu g i b i geçmişe b a k ma ktan kork m a m ı za l üzu m yoktur. Emeğ i mizle, sosya list yolda geliş memizle geçmişi ortadan ka l d ı rd ığ ı mıza i n a nıyoru m .» 829
Profesör G. Haydom : «Şprin ger' i n gazetecilik tröstü hakkındaki yen i bir kita b ı n yazarı alan H. D. M ü l ler, bu tröstün y ı ğ ı n ları şaş ı rtmak içi n son on beş yılda sekiz ideoloj i k sistemden fayd a l a n d ı ğ ı sonucuna va rmış ve bu siste m ler a rasında ka rşılaştı rma lar ya p m ı şt ı r. H. D. M ü l ler'e göre b u n la rdan birincisi pişma n l ı ğ ı n yenil mesid i r. Şpringer'in etrafında toplanan «ka hvereng i ün iforma ôşıkı .. ideolog l a r-eski SS subayları veya Viii Şlom g i bi dönekler-a rdsız a rasız şu görüşü i leri sürmekted irler : «Biz Almanlar pişman olanlar a rasında yer o l ma m a l ı , suçl u l u k d uygusundan bir a n önce kurt u l m a l ıyız" H. D. M ü ller bunu belirttikten sonra , bi rçok Alman için ta bii bir şey olan suçl u l u k d uygusuna parmak basma kta, ve namuslu bir a d a m olduğu için, bu d uyg u n u n burj uva ideolog larına ve onların efendi lerine neden bu kadar dokunduğ unu ve soru m l u l u ğ u n u taş ı d ı kları faci a n ı n d e r i n sebepleri n i gizlemeye kalkışa n d ünya emper ya lizminin ve özel l i k le Alman em perya l izminin bu d uyguyu niçin yoket meye ça lıştıkla rını g östermektedir. Kanaati mce, şu nokta çok önemlid i r : Sovyetler Birliği, daha başla n g ı çta, faşizmin suçu i le sıradan Almanların suç u n u açı kça s ı n ı rlandı rmıştı r. Kendi tecrübeme dayanarak söyliyebilirim ki, a ra m ızdan birçok ki mse, a ncak faşizmin tüm ka l ı ntı ları ta ma miyle temizlendikten sonra gelecekteki gelişmelerimize iyi mser bir gözle bakmaya başl ıya b i l m işlerd i r. Suçl u l u k kompleksi n i n o l u m l u ya n ı budur. Parti v e faşizme ka rşı savaşmış olan diğer g ücler, y ı ğ ı n ları itham etmemekle, onlara karşı cephe a l ma m a kla ve daha başlang ı çta, halka, yeni sa h i l lere ancak birlikte u laşabileceğ i m i z i telkine ça l ı ş makla s o n derece doğru bir y o l tutmuşlard ı r ... Doktor E. Mek, ADC' n i n başarı l a r ı n ı kabul etmek zoru nda ka l a n burjuva ideolog ları n ı n , bu başa rıla rı sadece Almanların ulusal karakterine bağ l a ma çabaları üzeri nde d u rarak şunları bel i rtmişti r : «Kanaati mce Alenan işçi s ı n ı fı n ı n ve t ü m Alman halkının gayret ve d ü rüstl ükle ça l ışma h ü nerine sa h i p olduğunu haklı ola ra k ve hatta gurur d uyarak söyliyebi l i riz. Ama bu, aynı şeyin başka halklar için d e söylenemiyeceği a n l a m ı n a gel mez. Alman lara mahsus, üstün emek veri m l i liği d iye bir şey yoktur. Geleneklere ve eğ itim d üzeyine gelince, şüphe yok ki yeryüzünde bu bakımdan bir hayli fa rklar mevcuttur. Fa kat bunlar d a b i r ölçü sayı la maz, çünkü i nsan ların kabiliyetleri n i n tamamiyle ortaya çıka bil mesi için gerekli topl u msal temellerin yaratı l ması gerek n d i r. Kapita l ist topl u mda, insanların e mek lerinden bütün top l u m u n refa h ı için tam olara k fayd a l a n ı l ması prensip ba k ı m ı ndan i m kônsızdır. Ama ü reti m a raçları üzerindeki özel m ü lkiyet ha kkı n ı n ortadan ka l d ı r ı l ması d a yeterli değ i l d i r. ADe kuru l d u ğ u g ü nden beri emek veri m i n i n a rt ı rı l ması için bili msel temel lere daya nan örgütsel ve ideoloji k ted birler a l ı n makta d ı r. M u ha kkak ki, ADC' n i n 20 y ı l l ı k başarılarında bütün bu ted birlerin b ü y ü k etkileri o l muştur. .. Profesör G. Haydo m : «ADC' n i n h a l k ekonomisi a l a n ı nda son y ı l l a rda elde ettiği başarıları, sadece, Almanıarı n u l usal karakterine bağla maya 830
kalkışa n la rı n b i ricik hedefi sosya lizmi g özden düşürmekti r. Batı Alma nya'yı ziya retlerimden biri nde, ba n a : «Evet, bir gün Federa l C u m h u riyetin ve ADC' nin ekonom i k pota nsiyel leri n i birleştirmek m ü m k ü n o l u rsa , Alma nya yen iden büyük devletler a rasında yer a l ı r» dedi ler. Şü phesiz ki, bu sözlerin a rdında : «O zaman öteki devletlere Al l a h acısın» a n l a m ı gi zlen mekted i r. Mem leketi m ize gelen ve «genç menajerler» ded i kleri kimselerle görüşen bazı Batı l ı gözlemci ler, görüştükieri i n sa n l a rı «eski ideolog lardan daha faal sayma kta ve şöyle demektedi rler : «Bu g i b i k i mseler iktidarda olsa lar, kend i leriyle bu pota nsiyel i n nasıl işlenebileceğ i n i görüş mek m ü m k ü n o l u r . . . » T a b i i ki, ka pita l ist metod ları kastetlikleri aşikô rd ı r. Bana ka l ı rsa kurnazca hazı rla n m ış b i r komplo ka rşısı ndayız. Ama biz bu tuzağa d ü ş m i yeceğ iz. Art ı k y üksek d ü zeyde sanayileşmiş bir mem leket h a l i n e g e l d i k . Bu sadece işçileri m iz i n , köy l ü leri m i z i n ve a y'd ı nlarımızın gayretli ça l ış m a l a r ı n ı n ürünü olmakla k a l m ıyor, aynı zamanda e m e k sevg i leri n i n ancak sosya lizm sayesinde m ü m k ü n olduğ u n u ortaya koyuyor. Başar ı l a rı mız, hiç şüphe yok ki, her şeyden önce sosyal i z m i n d i r.» Berl i n görüşmeleri, çağdaş sosya li st top l u mda ayd ı n l a rı n çok taraflı bir hayatı bulunduğunu ve sosya lizm kuruc u l u ğ u n a katkı l a r ı n ı n " büyük oldu ğunu göstermiştir. Hiç şüphe yok ki, g örüşmeler sırasında ayd ı n l a rı n sosya lizmdeki ç o k ta ra f l ı rol leri n i n tümü ayd ı nlatılama mıştı r. Görüş melerde hazı r b u l u n a nlar, özel l i kle b i l i m se l -teknoloj i k devri m i n sosyal sonuçları, işçi sınıfiyle ayd ı n l a r a rasındaki yakınlaşma sürecin i n özel l i kleri, ya ratıcılık özg ürlüğü, parti prensibi vb g i bi a ktüel soru n l a r üzerindeki fikir değiştok u ş u n u n deva m ı n ı a rz uladıkl arı nı bel i rtmişlerd i r. B u n u v e okuyucu l a r ı n ı n benzer a r z u l a r ı n ı g özönünde b u l u nd u ra n derg i m iz, ayd ı n la r ı n çağdaş top l u m hayatı ndaki rol ün ü ayd ı n latma sorunu üzerine d i kkatle eğ i l meye deva m edecektir.
Lenin ve Bolşevik Partisinin, Oktobr Devrimi ari/esinde askerleri kazanmak için yürüttükler! mücadele V. i. Lenin, Bolşevi k Partisinin ord u i çinde yürütlüğ ü m ücadelenin son uçları hakkında 1 91 9 Kas ı m ' ı nda ş u n l a rı yazmıştı : «Sı n ı f düşma n ı m ızın g ücleri n i çökerttiğ i m i z sırada , silôhlı işçi- köylü y ı ğ ı n l a r ı n ı sömürücülere karşı savaşta kendi tarafı mıza kazanarak görevi mizi yerine getirdik. B u n unla g u rur d uyuyoruz.» Gerçekten de, bolşevi kler b u n u yapmasa l a rd ı , Büyük Oktobr Sosya l ist Devri m i ' n i n h ı z l a zafere ulaşması i m kôn sızd ı . Şura s ı n ı bel i rtmeliyiz ki, 1 91 7 y ı l ı başla rında R u s ordusunda 9 m i lyon asker vardı ve b u n l a rı n 7 m i lyonu cephedeyd i .
Orduyu burjuva z i n i n e l i nden a l ma n ı n devrim i ç i n hayati bir önem taşı d ı ğ ı n ı M a rksist teori syeiıler her zaman örtaya koymuşlard ı . B u n u , her 831
şeyden önce, sömürücüleri, sınıfsal egemenliklerinin en büyük daya nak ve silôhından yoksun etme zorun l u ğ u gerektiriyordu . B i r yandan da, askerlerin devrim tarafına geçmeleriyle devri m, maddi silô h l ı kuvvetler kaza n m ı ş ol uyord u . Bolşevi klerin, Oktobr Devri mi a rifesinde v e devrim s ı rasında askerleri kaza nmak için yü rüttükleri sava ş ı n tecrübeleri çok yön l ü d ü r ve öğ reticidir. B u tecrübelerin, u l usal özell i kleriyle birl i kte, bugün d e teori k ve pratik değeri olan birçok genel yönleri va rd ı r. Sovyet tarihçi leri, bolşevi klerin askerleri kaza nma uğrunda yü rüttükleri savaşın tari h i n i inceleme işine büyük bir önem veriyorlar. « 1 91 7 y ı l ı nda Rus ord usunda devri m ha reketH1) adı a ltında yayı nlanan belgeler derlemesi b u n u n bir del i l i d i r. Bu derlemede zengin a rşiv belgelerine ve bolşevik bas ı n ı nda 1 91 7 y ı l ı nda çıkan yazıla ra geniş yer veri l miştir. Derlemeye a l ı n a n belgelerin çoğ u i l k defa yayı n l a n m a ktad ı r. Ş u bat Devri mi'nin i l k aylarında, askerler, kendiliğ i nden oluşan bir ha reket içinde ha rbe son veri l mesi için m ücadele ediyord u . Fakat, bir yandan da, geçici b u rj uva hükü meti n i n ortaya att ı ğ ı «devri mi sav u n ma k» için ha rbe deva m propaga ndası n ı n geniş ölçüde etkisi altında b u l u n uyor ve b u rj uva h ü k ü metine güveniyorlard i . Ozel likle b u rj uvazinin ve küçük burj uva demokrasisi pa rti leri nin destekleyip yayd ı k l a rı «devri mi savunma» görüşü askerlerin devrim savaşı n a a ktif ola ra k katı l m a l a r ı n ı zorlaştıran başlıca ideoloj i k engeldi . Burjuva z i n i n muazzam propaganda maki nesi 1 91 7 yı l ı nda bolşeviklere ateş püskü rüyord u . Ote yandan, devri min i l k ayları nda askerlerin v e asker örg ütlerinin önemli b i r k ı s m ı d a , menşevik' lerle eser' lerin etkisi altında b u l u nuyo rd u . Fakat Bolşevik Partisi, Len i n' i n d i rektifleri gereğ i n ce, Ş ubat Dev rimi'nden hemen sonra, askerler a rasında deva m l ı ve sa b ı r l ı b i r pol itik faa l iyete koyu lara k ters a k ı ma karşı kesin ha rekete geçti. Pa rti , harp ve devri min yaratt ı ğ ı elveri ş l i olanaklardan, - ya n i köy l ü lerin en aktif kıs m ı n ı n orduda topla nmasından, kışlaların şehi rlerde ve sanayi merkez lerinde b u l u nmasından, n isbeten geniş politik özg ü r l ü kten - gerektiğ i g i bi yara rl a n d ı . Bolşevi kler, h a l k ı n haya t ı n ı n y e n i başta n k u r u l ması n ı v e herşeyden önce ha rbe derhal son verilmesini öngören bir devri m progra m ı hazırla d ı l a r v e b u n u , askerler d a h i l , bütün h a l ka sundular. Prog ra m , g e n i ş emekçi yığınlarının köklü menfaatlerini yansıtıyordu . Bundan dolayı da m i lyon la rca Rus işçis i n i n , askerin ve köy l ü n ü n ka lbinde ve kafasında derin ' ya n k ı l a r yarattı. Programda ş u n l a r öngörül üyord u : I ktidarı n sovyetlerin (şuraların) eline geçmesi, h a rbin istilôcı, e mperya l ist ka rakterinin açığa
( 1) «Rus ordusunda 1 91 7 y ı l ı ndaki devrim h a reketi» N a u ka bası nevi, Mos kova, 1 968, 61 9 sayfa 832
vurulması, sermaye n i n hôki miyeti n i devirmek s u retiyle harpten d evrim yoluyle ç ı k ı l ması, halk y ı ğ ı n l a rı n ı n silô h l a n d ı r ı l a ra k burj uva ord u s u n u n yerine g eçiril mesi, ordu n u n demokratikleşt i r i l mesi. Bolşevik Partisi, askerleri, işçi sınıfiyle sıkı bağ lar kura ra k örgütlü savaşa çağ ı rıyor, aynı zamanda sadece h a l k d üşmanları n a yaraya n dağ ı n ı k ve kend i liğinden hareketlerin teh l i keleri n i belirtiyordu . Genel ve demokratik barışı ve ha rbe derha l son veri l mesini öngören Bolşevik Partisi Progra m ı n ı n d i kkate değer bir özelliği ş u idi : Askerleri n de ya ban cısı olmakdı kla rı ve ben i msed ikleri genel d e mokratik istekleri b u rj uva hükü meti n i devirme isteğ i ile başarı l ı , bir şeki lde bi rleştiriyord u . Orneğ i n kom uta n l a r ı n seçi l mesi v e b u n la r ı n askeri örgütler (böl ük, a lay, tümen vb. leri) tarafı ndan kontrol edil mesi b u isteklerdendi. Subaylard a n büyük bir kısm ı n ı n devri me d üşman olmaları şartla rı içinde b u ted birler, devri m i n e l d e ettiği kaza n ı m la r ı n savu n u lmasını g a ra nti a l t ı n a a l ı yor, öte ya n d a n da, a skerlerin devri mle i l g i l i g i rişim v e eylemleri n i a rtı rıyord u . Derlemede y e r a l a n belgelerde açı kça görül üyor ki, 1 91 7' d e siyasi hasımların, şimdi de burjuva n ı n hizmeti ndeki ta rih kalpoza n l a rı n ı n iddia etti kleri gibi, bolşevi kler, orduyu ve cepheyi dezarga n ize etmek hedefi n i g ütmemişler, askeri , süng ü leri yere saplayıp ha rbe s o n vermeye çağ ı r ma mışlar, bozg u n c u l u k fiki rleri yaymamışlard ı r. O döneme ait belgeler, V. i . Len i n ' i n «Bolşevizmin açık konuşabildiği yerde d üzensiz l i k yoktur» sözleri n i n doğruluğ u n u g östermektedi r. Askeri örgütlere ait belgelerde, ' ord u n u n savaş g üc ü n ü kaybetmesinden ve çöküşünden Geçici H ü k ü metin suçlu o l d u ğ u açı kça görülmektedir. Eserlerle menşeviklerin yönet i m i n d e olan bu h ü kü met, memleketi n takati üstü nde ola n em perya list harbi, halkın istememesi ne rağ men, deva m etti rmek cinayetini işlemiş, ord u n u n demokrati kleşti rilmesini önlemiş, cephede harp malzemes i n i n iyileşti ril mesi, askerlerin g iyd i ri l mesi ve açlıktan kurta r ı l ması için hiçbir şey yapma mı ş tlf.
14.
istihkôm
alaymdan
bol şeviklerden
yana
bir grup
askerin,
ord u n u n «dağı l masından» suçlu olanlara d a i r subaylara verd i kleri cevap derlemede yer a l mıştır. Belgede şöyle deni l iyor : «Sizce orduyu çökertenler bizleriz. Doğ ru, biz, kaba i ı ğ ı n ve gaddarl ı ğ ı n timsali olan bir ord u n u n , - ça rlı k koş u l larında başka t ü r l ü zaten olmaz - y ı k ı c ı l a rıyız. Fakat, ayni za manda, askerlerle subayları n birbirine saygı ve g üven besledi ğ i , emir leri n bilinçli olara k ve i n a n çla yeri ne getirildiği , yönetmenlerin ilk çağrısı ü zerine her türl ü mahrumiyeti n ve ö l ü m ü n göze a l ı n d ığ ı yeni bir ord u n u n kurucularıyız. Orduyu çökertenler bizler değ i l , sizlersiniz». (sayfa 1 22) Orduda, askerler a rasında ça l ı ş m a l a ra son derecede büyük bir önem veren Bolşevik Pa rtisi, V. i. Leni n ' i n g i rişi miyle, Ş u bat Devri mi'nden hemen son ra askeri parti örgütleri ku rmaya başl a d ı . Daha sonra b u n l a r kara ord u larında ve dona n moda parti n i n temel daya n a k nokta l a rı o l d u l a r. Daha Mart ayında, Rusya Sosyal Demokrat Işçi (Bolşevik) Partis i ' n i n Peterburg Komitesine bağ l a n a n v e başkent g a rnizonundaki bolşevi kleri 833
bir a raya getiren askeri örgüt kuruldu. Parti n i n Moskova Ko mitesin e bağ l ı askeri şube d e o sırlarda meydana getiri l d i . Diğer büyük şehir lerdeki garn izon l a r ı n örgütleri de askerler a ra s ı nd a geniş bir faa l iyete koyu l d u l a r. 1 91 7 y ı l ı n ı n Mart-Hazira n aylarında ordu birliklerinde bolşevik örgütleri kuruldu ve b u n la r, askerler a rasında büyük bir n üfuz kaza n d ı l a r. Harp ve ba rış, topra k ve ek mek, i ktidar g i bi g ü n ü n en önemli kon u larına doğru çöz ü m yol ları a raya n askerler arasında, partin i n a skeri ' örg ütleri birer çekici merkez h a l i n e geld iler. �aş komuta n ı n , Beş i n ci Ordudaki askerlerin psikolojisini bel i rten telgrafı nda : «Birçok birliklerde d u rum son derecede gerg i n d i r, bazı birli kler kendileri için Lenin'den başka oto rik olmadığını açıkça söyl üyorlar" de mesi boşuna değ i l d i r. (sayfa 1 57) Cephe ve g a rn izon l a rdaki askeri örgütleri, Rusya Sosyal Demokrat Işçi (Bolşevik) Partisi Merkez Komitesine bağ l ı Askeri Bü ro yönetiyordu . B u b ü ro, Peterburg Parti Komitesinin askerlik ş u besi n i n temeli üzerinde Nisan son la rı nda kurul muştu . Bolşevi kler, Rusya Sosyal Demokrat işçi (Bolşevi k) Pa rtisi askeri örgütlerin i n , 43 cephe ve 1 7 cephe-gerisi örgüt temsi lci leri n i n katı ldığı Rusya Konfera n s ı n ı top l a d ı la r. Konferans, devri m i n ilk ayların d a savaş a l a n l a rında Bolşevikler tarafı ndan e l d e e d i l e n yığ ı n y ı ğ ı n tecrübe leri genel leşti rdi, yeni ödevleri başa rabilecek seviyeye y ü ksel meleri için o n l a ra yard ı mda b u l u n d u . Derlemede yayı n la n a n (bug ü n kü d urum, ha rp, barış ve taa ruz, ord u n u n demokratikleşti ril mesi, askeri örg ütleri n hedef ve ödevleri, askeri örgütler tüzüğ ü tasarısı g i bi) konfera n s kara rları, bolşe viklerin, bu devrede ordudaki faal iyetleri n i n hedef ve ka ra kteri n i açı kça göstermektedir. Ş u n u da bel i rtmek gerekir ki, hiçbir siyasi parti, ord ud a bolşevikler kada r sağ l a m ve savaş kabi liyeti yüksek örgütler ku rmaya muvaffak olamam ıştır. Burj uva Kadet'ler Pa rtisi n i n askerler a ra s ı n da dayanağı yoktu , kurduğu örgütler d e ya l n ı z subaylara daya n ı yord u . M enşevikler, devri min i l k aylarında bile (ki o za manlar işç i ve askerlerin bir kısmı ta rafı ndan destekleniyorlardı) esaslı yığınsa l askeri örg ütler k u rmayı başara mamışlard ı . ilk aylarda örgütlerine yüzbin lerce a skeri çekmeye m uvaffak ola n eser' ler daha büyük bir başarı göstermişlerse de Eki m başlarında köyl ü askerler eser'lerden ayrı l ı nca, onların da askeri örgütleri hızla a za l mıştı. B u rj uva partileri (kadetler) gibi küçük b u rj u va pa rtileri de (ya ni eser'ler ve menşevikler) devrim i n esas ödevleri n i h a l k ı n yara rın a çöz ü m leyecek b i r p rogra mla ortaya çıkacak d u rumda değ i l d i ler. B u rjvvazi, harp g i bi hayati bir konuda, «zafere kadar deva m" çağrısında b u l u n muştu . Eser ler le menşevi kler, sözde , harbi yeriyor ve demokratik barıştan yana o l d u klarını söylüyorlard ı . Fa kat, aynı za manda, asker y ı ğ ı n l a r ı n ı , harbe a n ca k «müttefi klerle birlikte" son ve rilebileceğ i ne i n a n d ı rmak istemekle aslında harbi deva m ettirme yol unda yürüyorlard ı . 8 34
Bolşevi kleri n askerler a rasında ideoloj i k etkilerde b u l u n masında basın büyük bir rol oynuyord u . Parti, Şubat Devri m i ' n den hemen sonra kara ord u ları ve ba hriyel iler içi n bir parti g azetesin i n çıkarı lmasını ka ra rlaştırd ı . V e Rusya Sosyal Demokrat Işçi (Bolşevik) Partisi Merkez Komitesi n e bağlı Askerlik Bürosun u n org a n ı olarak "Soldatskaya pravda» gazetesi ç ı k maya başl a d ı . Diğer pa rti g ezeteleri de çeşitli makaleler yayı n lıya ra k askerlere hita p ediyorla rdı . B u ödevi en başta, Bolşevik Partisi yönetici leri n i n ve ta n ı n m ı ş gazeteci leri n makaleleri n i n yay ı n l a n d ı ğ ı "Pravda» gazetesi yapıyord u . Bolşevik g azeteleri n i n her birine karş ı l ı k , eser ve menşeviklerin askerler için 20 kada r gazetesi çıkmasına rağ men, bolşevik bası n ı askerler a rasında hızla itibar kaza ndı ve popüler hale g e l d i . Bolşevik bas ı n ı n kudreti, Len i n ' i n fikirlerindeki çekici g ü cten i leri geliyord u . B u bas ı n , askerlerin haklarını son u na kada r savunuyor, a ğ ı r hayat şa rtla rı n ı n neden leri n i doğru olara k aydın latıyor, harbin soyg u n c u ka ra kteri n i , b u rj uvazin i n v e «Geçici h ü kü meb,in maceracı v e h a l k a leyhtarı politikası n ı deva m l ı olara k v e cesaretle a çığa vu ruyor, yıl madan enternasyon a l i z m propagan dası yapıyor, genel ve demokratik b i r barış i mzal a n ması n ı n l üz u m u n u ortaya koyuyord u . B ü t ü n b u n lar , asker leri g e n i ş ölçüde etk i l i yor, «devri m i koru mak» i ç i n ha rbe deva m ed i l mesi hayal lerinden kurtul malarına, b i l i nçlenmelerine ve örg ütlen melerine yard ı m ediyord u . Bolşevik fiki rleri n i n ordu saflarında yay ı l masına yard ı m eden esas yol l a rdan b i ri de cephe-gerisi garnizonlarından cepheye gelen i k m a l birlikleriydi. Bolşevi klerin v e devrimci işçilerin, yedek a laylardaki askerler a rasında y ü rüttükleri ajitasyon ça lışmaları ve şehi rlerle sanayi merkez l erinde top l u m hayatı na faa l olara k katı l m a l a rı o kada r büyük etki ya p ı yord u ki, askerleri n , cepheye g idecekleri za m a n , bolşevik fiki rleri n i beni m semiş oldukları görül üyord u . Derlemedeki belgeler b u n u en i n a n d ı rıcı şekilde ortaya koymaktadı r. Orneğ i n , Başkomuta n ı n ordudaki d u r u m u bel i rten b i r ra porunda şöyle deniyor : «Cephelerden g elen b ü t ü n rapor larda, Rusyadan gönderilen i k m a l birl ikleri n i n bozg u n c u etkis i beli rti l i yor. Cephe-gerisinde bolşevik propaga ndası n ı n etkisi altında ka l m ı ş piyade birli kleri cephede savaşa n l a rı n safları n ı değ i l , tam a ksine m e m n u niyet sizieri n safl a r ı n ı çoğaltı lor.» (sayfa 21 5) V. i. Lenin, ordu i l e cephe-gerisi ve askerlerle işçiler arasındaki bağ ların sağ la m laştı rılmasına büyük bir önem veriyord u ve devri m i n gel işebi l mesi için işçi sın ıfı i l e askerler a rasındaki devri mci birl i ğ i n şa rt olduğ u n u bel i rtiyord u . B u n u gözön ünde b u l u n d u ra n bolşevi kler, kita plar v e ,;:eşitli hediyeler dağıtan işçi heyetleri n i n cepheyi ve ordu birlikleri n i ziya ret etmeleri, askeri heyetlerin fa brika l a rı gezmeler;, fa bri ka l a rl a çeşitli askeri I< ıta l a r ı n bi rbi rlerine bayrak hediye etmeleri g i bi şekillerden istifade ediyorlard ı .
Yayı n la n a n belgele r, askerlerin, orduyu demokratik hale g etirmek için yürüttükleri gayretli savaşı ya n sıtmakta d ı r. Daha Ş u bat Devrimi sıra835
larında a skerler a ra sında kendi l i ğ inden yayılmaya başlayan, orduda yeni bir demokratik d üzen kurma m ücadelesin i Bolşevik Partisi daha i l k andan itiba re n desteklemiş ve b u sava ş ı i ktidarın sovyetlerin e l i n e geçmesi yol una doğru yöneltmiştir. Barış sorunu bolşeviklerin propagandasında başlıca yeri a l ıyordu. Oç y ı l savaşan a skerler ha rpten b ı k m ı şl a rd ı , harbin ha k l ı olduğuna d a i r hiçbir i na nçları ka l m a m ı ş t ı , barışa susa m ışlard ı . Derlemedeki belgeler, 1 9 1 7 yılı nda barış a rz u s u n u n yenil mez b i r g ü c ola ra k bütün askerleri sard ı ğ ı n ı v e «ha rbe s o n vermek, evleri ne dön mek» istediklerini g östermektedir. Harbe karşı devri mci savaş şekiııerinden biri d e kardeşleşme hareke tiyd i. Askerlerin teşebbüsüyle doğan bu savaş şekl ine Bolşevik Partisi açık bir politik yön veriyord u . Devri mci Rus a skerleri karşı tarafı n askerleriyle g örüşüyor, kon uşuyor, orta k m itingler d üzenl iyorlard ı . B u a maçla Almanca olara k bası l a n l a r da d a h i l , g azete ve broşürler dağıtıyorlar, harbi sürdür mekten vazgeçmeleri gerektiğini a nlatıyorlardı. Batı Cephesi kara rgôhı, o cephede b u l u n a n askerlerin durumunu belirten bir ra porda Alman askerleriyle ya p ı l a n bi rçok kardeşleşme görüşmelerini i nceliyor ve b u hareketin y ı ğ ı n s a l bir kara kter a l d ı ğ ı n ı kayded iyordu . (sayfa 528) . Raporda, kardeşleşme yoluyla barışa k ı sa bir s ürede kavuşacaklarına inandı kla rı nı söyleyen 248. piyade bölüğü askerleri n i n sözleri yer a l mak ta d ı r. Şü phesiz ki, kardeşleşme hareketi Alman ve Avusturya - Macaristan ord u la rı n ı n askerlerine devrimci ruhun aşıla nmasında önemli bir rol oynam ıştır. Bolşevi klerin, ha rbe devrimci yolla son veri l mesi çağ rısı ve genel demokratik barış u ğ runda yü rüttükleri savaş, elverişli bir zemin bul muştu. B u devrede Bolşevi klerin ve Len i n ' i n askerler a rasında nüfuzunun hızla a rttığ ı n ı , derlemede yayı nlanan, Sibiryadaki 1 7. Tümenin askerleri ta rafı n dan y a z ı l a n mektup da göstermekted ir. B u mektupta şöyle denil mekted i r : «Hepi mizin yoldaşı Len in, sizden yard ı m ı mıza koş ıııanızı ca ndan rica ediyoruz. Şimdiye kada r k a n ı m ı z ı içen ve yine i çmek isteyen b u rj uvaların elinde bıra k mayın bizi. Bolşevik yoldaşlar, «Zafere kadar ha rp» diye bağ ı rı p çağ ı ran b u rj uva lara hadd i n i bildirin. Eğer onla rla başa çıka mazsan ız, bizleri ya rd ı ma çağ ı rı n , biz onla rla heso plaşmayı başa rırız.» (sayfa 225) Burj uvazi ve O rd u Komuta n l ı ğ ı , bolşeviklerin orduda yaptıkları harp ' a leyhtarı propagandaya engel olmak gayesiyle bolşevikleri. ve devri mci a skerleri bozg uncu, hain, Alman casusu olarak niteledi ve ordu n u n geri kalan kısmı n ı onlara karşı kışkırtmaya ça lıştı. Fakat gerçekler, bu uyd ur maları ya lanladı, bolşevik şia rla r ı n ı n doğ ru l u ğ u n u ve hayatiyeti ni asker lere gösterd i. V. i. Len in'in yönettiği Bolşevik Partisi'nin tari hsel hiz meti , barış müca delesini, i ktida rın sovyetlere geçmesi savaşına sıkı sıkıya bağlaması, a sker y ı ğ ı n l a r ı n ı , in san kıyımından kurtarmak için sosya list devri mden P. Volovuef başka çare olma d ı ğ ı na inand ı rması d ı r. 836
K I SA H A B ERLER
ARJANTIN'DE Arjantin Komünist Pa rtisi, i l legol koş u l l a r içinde b u l u n ma sına rağ men, U lu slara rası Danışma Toplantısı belgelerini halk a rasında yayma çalış malarını gel iştirmekted i r. B u olayın, e mperya lizme ka rşı savaşı g üclen d i rme a la n ı ndaki önemi üzerinde kon uşma l a r ya p ı l ma kta , konfera nslar veri l mektedir. Komünist ve işçi Parti leri U luslararası Danışma Toplantısının belgeleri Arjantin Komü nist Pa rtisinin bütün örg ütlerinde i n celenmekted i r. Aralarında Arjantin Kom ü nist Partisi Delegasyonu Başka n ı R. Gioldi'nin kon uşması da bulunan Danışma Toplantısı belgeleri «Noestra Pa la bra»da (AKP M K orga n ı ) yay ı n l a n mıştır. «Frente U n ido» (Komünist Pa rtisi n i n 13uenos-Ayres eyaleti org a n ı ) gazetesinde v e d i ğ e r parti yay ı n larında Danışma Toplantısıyla ilgili yoru mlara yer veri l m i şt i r. Parti dergilerinden "Nuevo Ere» ve «Kuaderios de Kultura» da Danışma Toplantısına ve belgelerine büyük yer ayı rmışlard ı r. Danışma Toplantısı belgeleri ve SBKP MK Genel Sekreteri L. ı . B rej nevi n Da n ı ş ma Toplantısı ndaki konuş ması ayrı broşü rler h a l i n d e yayı n l a n m ı şt ı r.
BELÇiKA'DA Belçika Komün ist Partisi Başka nı Mark Drümo «Drapo Ruj» gazetesinde yayı nladığı bir yazıda, son aylarda Belçika'da radikal bir siyasi değişik liğin g erekli olduğu fikri n i n yüzbin lerce vatandaşın faa l iyetlerine yön verd iğinin açı kça görül mekte o l d u ğ u n u belirtmekte ve şöyle demekted i r : «Şimdi sınıf m ücadelesi n i n di kkate değer b i r aşa masına geldik. Dev rimci değişiklikler a rtık zoru n l u bir hal a l m ıştır. Bütün tekellerin politi k i ktidarındaki zayıfl ı k ve kararsız l ı ğ ı n , özel l i kle Sosya l -Hristiyan Partisi ve Dzg ü r l ü k ve I lerleme Partisi g i bi büyük burj u va parti lerindeki b u n a l ı m ı n , s o l g üclere, ö n ü m üzdeki seçi m lerde fazla çaba sa rfetmeden çoğ u n l u k sağ lamak için yeterli olabi leceği ümidine ka p ı l m a ma l ıyız.» M . Drü mo, işçi sı nıfı n ı n ve demokratik ha reketin birliğ i n i kuvvetlendir mek, işçi kontrolüne daya nan yapı değ işikliği yapmak, devlet egemen l i ğ i n i n komünler ve bölgeler esasına göre örg ütlenmesini sağ layacak dev letsel reformla r gerçekleştirmek ve d ünyadaki bütün g üclerin u l u sl a rarası ittifa k ı n ı a maç edinen yeni bir dış politika g ütmek için emekçileri m üca deleye çağ ı rmaktadır.
DANIMARKA'DA Da n i ma rka Komün ist Partisi de d a h i l o l m a k üzere on iki i lerici siyasal ve topl u msal örgütün teşebbüsüyle Da n i ma rka' n ı n NATO'dan ç ı k ması uğru nda bir savaş haftası tertiplen miştir. Da n i ma rka' n ı n NATO d ı ş ı nda 837
kalması için bi rçok şehirlerde yapılan gösteriler başkent Kopenhag'da emekçilerin büyük bir mitingiyle sona erm iştir. Mitingte söz a l a n Da n i ma rka Komünist Partisi Başka n ı Knud Esperens, memleketin NATO'dan çıkması, silahsızlanma ve tarafsız l ı k yol u n u tutması gerektiğ ini söylemiştir. Esperens, ü l kedeki bütü n solcu g ücleri, gerg i n l i ğ i n aza l ltı l ması, askeri bloklar siyasetinden vazgeçil mesi u ğ rundaki savaşta bi rleş meye çağ ı r m ıştır.
BATI BERLIN'DE Batı Berlin B i rleşik Sosya l i st Partisi Yönetim Kurul u n u n XV. Toplantı sında, Parti Yöneti m Sekreterliği üyeleri nden B runo Kuster, U lu slara rası Danışma Toplantısı son uçlarına ve Batı Berl i n B i rl eşik Sosya l i st Partisi delegasyon u n u n toplantıd a ki faaliyetine d a i r bir ra por okum uştur. Parti Yönetim K u r u l u , Danışma Topla ntısı n ı n tarihsel belgelerini ve Batı Berlin B i rleşik Sosya list Partisi delegasyon u n u n konuşma l a rı n ı onayl a m ı ş ve bütün parti örg üt ve üyeleri n i , teorik ba kı mdan büyük değer taşıyan, pol iti k tecrübeye daya nan ve derin bir ideoloj i k özü olan U l u slara rası Danışma Toplantısı belge ve materya l lerini siste m l i su rette öğ ren meye çağ ı rm ıştır. Batı Berl i n ' i n Noy Köln semtinde bine ya kın parti işçisin i n katı l d ı ğ ı bir toplantı ya p ı l m ıştır. Hazı r b u l u na n l a ra h ita ben bir konuşma yapan Batı Berlin Birleşik Sosya list Partisi Başka n ı Gerh a rd Danelius, bütün parti üyeleri ni, h a l k a rasında verimli ça l ı ş ma l a rda bulunabil mek için, Danışma Toplantısı belgelerinden daimi su rette yara rlan maya çağ ı rm ıştır. Bölge parti yönetmenli kleri tarafı ndan terti plenen kon uşma ve foru m l a r şehrin diğer bölgelerinde de ya p ı l m ıştı r. Bu topla ntı larda Batı Berlin Birleşik Sosya l ist Partisini Moskova Danışma Topla ntısında temsi l eden heyet üyel eri konuşmuşlard ı r.
ıSRAIL'DE. isra i l Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel K u ru l u , Parti Genel Sekreteri M. Vilner' in, Komün ist ve Işçi Parti leri Moskova Danışma Toplantısına d a i r ra porunu d i n lem iştir. Genel kurul, isra i l Komün ist Partisi delegasyon ur1'un Danışma Toplantısındaki faal iyeti ni onaylamış ve bu u l uslara rası foru mun belgelerini destekleme kararını a l mıstır. Genel toplantı, 28 Kas ı m 1 969'da ya p ı laca k Gista g rut (Ya h u d i l şçil � r Federas yon u) genel seçi mleri ve parla mento seçi m leriyle i l g i l i parti ça l ışmala rını da incelem iştir. isra i l ' i n büyük şeh i rleri nde U l uslara rası Danı şma Toplantısı ile i l g i l i toplantılar ya p ı l m ıştır. Da n ı ş ma toplantı s ı n ı n belgeleri Parti nin teori organı olan «Ara h i m » dergisinin özel sayısında yayı n l a n m ıştır. 838
aRDaN'DE Ordün Kom ü n i st Partisi tarafı ndan O rd ü n nehri n i n ısra i l tarafından işgol ed i len kıyısındaki bölgede yayı nlanan «AI Vata n » gazetesinde çıkan bir makale «Ko m ü n ist ve I şçi Pa rti leri U luslara rası Danışma Toplantısı, halkların e m perya l i z me, g erici liğe ve siyonizme karşı sava ş ı n ı destekled i» baş l ı ğ ı n ı taşı ma kta d ı r. U l uslara rası Danışma Topl a ntıs ı n ı n komün ist h a reketi nde bi rliğ i n sağl a m laştırı l ması bakı mından taşıdığı önemi beli rten g azete, Danışma Topla ntısı nı n , Arap ü l keleri komün i st partileriyle i sra i l Kom ü n i st Parti sinin teklifi üzeri ne ka b u l ettiğ i Ya kın Doğ uyle i lg i l i b i l d i r g e n i n Ara p ôlemi nde tasvi ple ka rş ı l a n d ı ğ ı n ı yazmakta ve bu bildirgede Ara p ü l kelerine karşı yürütülen em perya l i st-siyon ist sa ldırısı n ı n ve siyonizmin işlediği ci nayetlerin takbih ed i ld i ğ i , işgal ed i l miş topra kl a rdan askerlerin çeki l mesi n i n isten i l d i ğ i ve d ü nyadaki bütün demokratik g üclerin Ara p halklarının savaşını desteklemeye çağ rı l d ı ğ ı ifade ed i l m ekted ir.
ıTALYA'DA ıtalya emekçileri, komün ist basın fonu için maddi yard ı m ka mpanyası açmışlard i r. 18 Mayıs 1 969'da başlıyan ko mpanyada Ağ u stos ayı son una kada r i m i lya r 342 m i l yon l i retten fazla pa ra toplanmıştır. Uvorno şehrinde 9 Eyl ü lden 14 Eyl üle kadar «Un ito» gazetes i n i destekleme haftası d ü zen lenmiştir. B u vesi leyle, Komün ist Partisi yönet i m üyeleriyle emekçiler a rasında görüşmeler ya p ı l mıştır.
PORTEKiZ'DE Ağ u stos ayı içinde Portekiz Kom ü n i st Partisi Merkez Komitesi toplantısı ya p ı l mıştır. Parti Merkez Komitesi, ü l kedeki politik d u r u m u ta h l i l etmiş, "Portekiz'deki politik d u r u m ve faşist d i ktatörlüğüne karşı ertelen mez savaş ı n ödevleri»ne d a i r bir karar kabul etmiştir. Merkez Ko mitesi, ayni zamanda, Portekiz M i l let Meclisi seçim leriyle i lg i l i b i r belgeyi onayla mıştır. Portekiz Kom ü n i st Pa rtisi Merkez Komitesi, Moskovada yap ı l a n Ko m ü n i st ve Işçi pa rti leri U l uslara rası Danışma Toplantısı ça lışmaları n ı n son uçları üzerinde durmuş v e b u n u n la i lg i l i bazı kararlar a l mıştır. Merkez Komitesi Vlad i m i r i l i ç Len i n i n doğ u m u n u n yüzüncü yıldön ü m ü hazır l ı k l a rıyle i l g i li-'ted bi rleri de onaylamışt ı r.
839
OZ EL SAYFALAR
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesinin Alman Birleşik Sosyalist Partisi Merkez Komitesine kutlama mesajı Değerli Yoldaşlar, Türkiye Kom ü n i st Partisi Merkez Komitesi, Alman Demokratik Cum h u riyeti n i n XX. kuruluş yılı dolayısiyle Alman B i rleş i k Sosya l i st Partisini, Alman Demokrati k C u m h u riyeti H ü k ü metin i ve bütün Alman h a l k ı n ı Türk komün istleri adına yü rekten kutlar. Hitler faşizmi, Sovyet O rd u l a r ı n ı n ezici kesin da rbel.e riyle yok ed i ld i kten, i k i n ci D ünya Savaşı sona erd i kten sonra batı emperya l i st devletler, başta B i rleş i k Amerika o l m a k ü zere, Pot5da m ka ra rları n a aykı rı ola ra k Alma nya'yı parça lama, Alma nya'da e mperya lizmi, m i lita rizmi yeniden d i ri itme yol u n u tutu m uşlar, Almanya ' n ı n, işga l leri a ltındaki batı kısmında çöreklenen b üy ü k Alman b u rj uvazi si n i ve eski nazi a rtıkları n ı destekliyerek, Alman ta r i h i n i n o l u msuz, g erici n itel ikleri n i kendinde toplıyan devleti, Alman Federal C u m h u riyet i n i kurdurmuşlard ı . Alma nya'da geri c i l i ğ i n v e m i l itari z m i n ta rih boyunca acısı n ı çeken, i l k başlıca kurba n larından o l a n Alm a n h a l k ı n ı n , o n u n i l erici g ücleri n i n başta işçi sı nıfı o l m a k üzere b u olaylara verd i ğ i karş ı l ı k kesin old u : 7 Eki m 1 949 g ü n ü i l k Alman işçi-köylü devleti, Alman Demokratik C u m h u riyeti kuruldu. Bu büyük devrimci a d ı m , bütün Avrupa n ı n sosyal ve politik tari h inde b i r dönüm noktası oldu. Alman tari h inde yeni bir çağ, sosya l iz m ç a ğ ı açı l d ı .
ve
Harp kışkırtıc ı l a rı n ı n , e mperya l i st tekel lerin, y u n kerlerin zorba l ı ğ ı na son veri l m iş bir Alma nya'da Ma rksçı -Len i n ci bir partin i n önderliği ndeki işçi köyl ü egemen l i ğ i n i n , ka p ita l i st sömürüden kurt\J l m u ş e mekçi halk y ı ğ ı n l a r ı n ı n , yirmi yıl g i b i n i s peten k ı s a b i r t a r i h i s ü re i ç i n d e n e l e r başara b i i e ceğ i b i r kere daha d ünyaya gösteri l d i . i kinci Dünya Savaşın ı n memleketi sürüklediği a ğ ı r d u ru m , Almanya ' n ı n i kiye bölün mesin i n yarattığı o l umsuz sonuçlar, e mperya l i z m i n ADC'ne karşı g iriştiği baltalıyıcı, yıkıcı faaliyetlerin etkileri , memleketin m i l l i ekonomisindeki b ü y ü k oransızlık, Al man B i rleşik Sosya l ist Partis i n i n basiretli önderli ğ i a ltında, i ş ç i sınıfı n ı n v e b ütün h a l k ı n ka hra ma nca .mücadelesi ve emeğiyle yen i I d i . 840
B i l i msel sosya l izm teorisini yaratıcı bir şekilde uyg u layan ABSP, çalış malarını, sosyal i st devleti n maddi temel i n i n , sosyalist ekonomi n i n hızla geliştiril mesi a ma c ı n a yöneltti. Kısa bir s ü re içinde, ADe, yer yüzü n ü n en ile ri sanayi devletlerinden biri haline geldi. Memlekette petrol, kimya, meta l u rj i , elektron sanayiileri, gemi ya p ı m ı vb g i bi bi rçok yeni ve büyük sanayi a la n la rı doğ d u . ADe sanayii, 1 936 y ı l ı n da bütün Al manya ' n ı n bir yı ida çıkard ı ğ ı m a m u l leri bugün 1 0 ayda çı karıyor. Bu gerçek sosya l ist Almanya ' n ı n ka l k ı n ma h ı z ı n ı , sosya l iz m i n g üc ü n ü kavra maya yeter. Harbin bir yıkıntı h a l i n e getirdiği bi rçok şehirlerin yen iden i ma r ed ildiği ve ayrıca yepyeni şeh i rler kurulduğu da başka bir gerçektir. Köyde gerçekleşti rilen kökl ü toprak reform u, y ü n kerlerin kapital ist ve feodal m ü l kiyetlerini ortadan ka l d ı r mıştır. Toprak, işliyen leri n i n eline geç miştir. Köyl ülerin kooperatifleştiril mesi ta m b i r başarı sağ la mış, köyde sosya l ist ilişki lerin g e l iş mesini kolaylaştıra ca k ana temel atılmıştı r. Sosya list sanayiin geliş mesi, entansif tarı m ü reti mine geçil mesi i mka n l a r ı n ı sağ la mıştır. B u g ü n tarımda 1 950 y ı l ı n a n i spetle 4 misli fazla, ya klaşık olarak '1 60 b i n traktör ve 1 8 bin biçer-döver kombayn çalışıyor ; ADC'de tarı m ü reti mi, bu a l a nda en gelişmiş ü l kelerle boy ölçüşecek n itelikted i r. ABSP, sosya l i z m i n maddi - tekn i k temelini daha da gelişti rmeyi baş l ı ca hedef edi n m i ş b u l u n uyor. O n u n Marksçı -leninci önderl iğinde sosyalizm yolunda atılan geniş a d ı m l a r, ADe halkının yaratıcı g üc ü , başta Sovyetler Birliği olmak üzere, diğer sosyalist ü l kelerle kardeşçe işbirliği ve barışçı dış politika, çizilen perspektif pla n ı n ı n başa rısı n ı gara ntilemekted i r. Sosya lizmde, kapita l iz mde görülenin aksine olarak, ekanamik, teknik ve politik gelişme, ADC'de de görd ü ğ ü m ü z gibi, her şeyden önce bu gelişmenin yaratı cısı alan insan lara, işçi sın ıfına ve bütün emekçi ha lka daha iyi bir hayat, daha iyi bir gelecek sağ lamak a macını g üder. Sosya list Alma nya'da k a m u zen g i n l i ğ i n i n a rtışı, i l k önce etkisini emekçi y ı ğ ı nların yaşama şartl a rında gösterdi . Milli gelir 1 950 y ı l ı n a ora n l a 3 misli a rttı, 1 00 mi lyar marka y ü kseldi. Ayni süre içi nde iş ücretleri 3 buçu k misli b i r a rtış gösterd i . Buna paralel o l a ra k da, iş saatleri a z a l d ı , 5 g ü n l ü k ça lışma haftası uyg u la n d ı , ücretli izin müddetleri a rtırı ldı. Devletin halk eğiti m i n e, uzman hazı rlama, sağ l ı k işlerine, sosyal g üven liğe, b i l i me, sanata, kültür işlerine masrafı 1 2 yılda iki misli a rta ra k 24 m i lyar ma rka çıktı. Karl Ma rks'ın, Friderik Engels' i n büyük idea li, onların öz y u rd u nda gerçekleş m i ş b u l u n uyor. B u tarihi olay, yeryüzü nde, b u büyük ideal uğrunda savaşan insanların yüreklerin i g u rurla, mücadele azmiyle dolduruyor. Sosya l ist siste m i n öz n iteliğ i nden g elen barış içinde yanyana yaşa ma prensi bi, ADC'nin dış politi kası nda dile geti ri l miştir. Batı Alman emper ya lizmi , ADC'nde hak iddia etme, bütün Alma nya'da egemenliği tekeli 841
altına o l ma gayreti nded i r, Avrupa'ya yayı l ma çaba l a rı göstermekte, sömürgeci ve saldırgan n i yetlerle yakın ve oıta doğuda ekonomik, politik ve askeri n üfuz sa haları a ra ma ktad ı r, en g üvend iği ortağı Ameri kan e mperya l i z m i n i n desteğ ine daya n a ra k harıl harıl s i ı ô h l a n ma ktad ı r. B u g ü n m i l itarizm Batı Almanya ' n ı n sosyal v e politik hayatı n ı n en bel i rg i n özel l i ğ i n i teşkil etmektedir. Nazizm yeniden canlandmlmış, reva nşizmi bes leyen orta m ı n kuvvetlend i ri l mesi, genişletil mesi ça baları a rtı r ı l m ı ştır . . Avrupa'da ve bütün d ü nyada barışı teh l i keye d ü ş ü ren bu sa l d ı rgan ve ö l ü m c ü l politi ka n ı n en kuvvetli ponzehiri, ADC'n i n ve boşta Sovyetler B i rl i ğ i olmak ijzere bütün diğer sosya l ist devletlerin o rta n ekono m i k, tek n i k v e askeri gücü, tuta rlı v e şaşmaz barışçı d ı ş politika s ı d ı r. Alman Demokratik C u m h u riyeti ' n i n enternaöyona l ist d ı ş politikası, k u rtuluşları, m i l l i bağ ı msızlı kları uğrunda, e m perya l izme karşı savaşan hal klara karş ı l ı ksız ya rd ı m l a r ı , ona karşı beslenen m i l letlerarası sevgi ve saygıyı derin leşti rmiş, otoritesini a rtırmıştır. Ozellikle son za manların politik olayları bi rçok barışçı, anti-emperya list Asya ve Afrika devletiyle politik i l işkiler k u rması bunun açık bir bel i rtisidir. Alman B i rleşik Sosya list Pa rtisi, Marks'ın, Engels' i n , Len i n ' i n ö l ü msüz prensi pleri n i , proletarya enternasyona l i z m i n e bağ l ı l ı ğ ı n ı ADC'n i n g üc l ü varlığında somutlaştırmış b u l u n uyor. Dü nya komünist ha reketinde b i rl i ğ i n kuvvetlend i ri l mesi savaşında, komün ist ve işçi pa rti leri n i n son danışma topla ntıs ı n ı n hazı rlanması ve gerçekleşt i r i l mesine ABSP' n i n büyük katkı sı bu bağ l ı l ı ğ ı n ifaaesidir. Yaşa s ı n Alman B i rleşik Sosya l i st Partisi ! Yaşasın Alman Demokratik C u m h u riyeti ! Ya şasın barış ve sosya l i z m ! 7. 1 0. 1 969
Türkiye Komünist
Partisi
Merkez
Komitesi
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesine Sevg i l i yoldaşla r ! Çok kıymetli Başka n ı m ı z H o Ş i M i n ' i n aramızdan ayrıl ması m ü nase betiy l e Türkiye Kom ü n i st Partisinin içten ve yoldaşça boşsa ğ l ı ğ ı d ileğ i bizi çok duyg u l o n d ı rd ı . Viyetn a m Emekçi ler Partisi v e Viyetna m işçi s ı n ıfı adına pa rtileri m i z ve h a l kl a r ı m ı z a rasında daya n ı ş ma ve dostl u ğ u n günden g ün e kuvvetlen mesini ve gelişmes i n i d i leriz.
Honoy, 30. iX. 1 969 842
Viyetnam Emekçiler Partisi
Merkez
Komitesi
GENEL SEÇiMLER VE ULUSAL GELiŞMELER
Ahmet Soydan
Genel seçim/er ve sonuç/art
TKP Merkez Komitesi i i . 9. 1 969 tari h i n de yayı n l a d ı ğ ı seçim çağ rısı nda memleketin d u r u m u n u genel hatlarıyle ş u şekilde tespit ed iyord u : «I ktid a r partisi v e h ü kü met yönetici leri n i n s ı k sık söz ü n ü ettikleri ,.ka l k ı n ma» ve «refah», a ncak ve sadece yabancı tekel ler ve yerli işbirlikçi leri i ç i n , büyük sermayeci ler, büyük topra k ağa ları için doğ r u d u r. Geniş h a l k yığ ı n la rı n ı n perişan d u rumu, memleketin sürüklen d i ğ i ekonomik çı kmaz, m a l i y ı k ı m , o n l a rı p e k i lg i le n d i rmiyor. O n l a r ı i l g i le n d i ren, vurg u n u g üven altına a l mak, deva m etti rmektir. On ları i l g i lendiren , h a l k ı m ı z ı n ekonomik ve sosyal çıka rla r ı n ı n savun u l ması için uzun savaşlarla kaza n ı l m ı ş demokratik hakların korunması ve genişletil mesi için, memleketi n bağ ı msızl ı ğ ı için a ç ı l a n savaşı ön lemek, yurd u n i lerici, anti-emperya l ist g üclerini ezmektir. AP, i ktidarı ele geçird i ğ i g ü nden beri Meclis içi ve Meclis dışı ça l ı ş ma la rı n ı ve bütün icreatı n ı b u a maca yöneltmiştir». 12 Ekim genel seçi mleri n i n sonuçları TKP Merkez Komites i n i n b i l d i ri sinde tespit edilen bu ta h l i l i doğrula mıştır. Çünkü genel seçi mleri n sonuçları, emekçi h a l k yığ ı n l a rı n ı n , işçi s ı n ı f ı n ı n , devri mci gençlik ve öteki devri mci akı m l a r ı n y ı l la rd a n beri sürd ü rd ü kleri bağı msızlık, demokrasi, h a l k ı n ma , ekmeğe ve özg ü rlüğe yönelen savaş ı n ı deva m etti rmekten, hattô b u mücadelede yeni yöntem ve a raçlar a ra ma kta n başka çare ka l m a d ı ğ ı n ı gösterm iştir. Çünkü geniş emekçi y ı ğ ı n l a r ı n ı temsil edenler yine Meclis dışında kalmış, halkın çoğ u n l u ğ u n u teşkil eden emekçileri n temsi lci leri Mecliste yine küçük a z ı n l ı k d u ru m u na d üşmüş, toplumda azı n l ı k olan b i r avuç büyük sermaye çevreleri i l e büyük topra k ağaları ve em perya l ist tekellere bağ l ı o l a n la r, Mecliste ezici çoğ u n l u ğ u tekra r ele geçirmiş lerd i r.
Top l u m u n politi k ve sosyal ya pısındaki bu çel işme, her şeyden önce, yığınsal ve devri mci ha reketi daha d a kuvvetlen d i recektir. Çünkü pa rlô mento çoğ u n l u ğ u , geçen yılla rd a da görüldüğü g i bi , işbirlikçi z ü m re n i n ha lka karşı s ı n ı fsal çıkarlarını koru maya yönelen b i r eyleme geçecektir. Geçen y ı l la r, işbirl i kçi b u rj uvazi n i n bağ ı msızl ık, ka l k ı n m a , demokratik ve barışçı bir Tü rkiye k u rmak g i bi b üyük u l usal meseleleri çözümlemekten ôciz o l d u ğ u n u , s ı n ıfsa l menfaatleri n i n b u meseleleri n çözü m ü ne yanaş maya elveri ş l i b u l u n ma d ı ğ ı n ı göstermişti r. Dört yıllı� Demirel i ktidarı, 843
bağ ı m l ı l ı ğ ı , enflasyon u , geniş h a l k y ı ğ ı n l a r ı n ı n sömürüsünü daha da a rttırmakta n , işsizler ord u s u n u daha da büyütmekten , toprak ve vergi reformlarına s ı rt çevirmekten, ağa-derebeyi hegemonyası n ı daha da kuvvetlendi rmekten yana bir faa l iyet göstermiştir. Ekonomik d u rumda, 1 2 Ekim genel seçimlerinden sonra da h ı z l a enflasyona, emperya lizme bağ l ı işbirlikçi lerin yarattığı ta l a n d üzen i n i n şiddetlen mesine doğru g idiş deva m etmekted i r. Demirel h ükü meti genel seçimlerden hemen sonra , b i r yandan yeni yen i za m furya ları i le emekçi ha lka yüklen meye, buna pa ralel ola ra k do devri mci g üclere karşı ka n l ı b i r terör uygula maya yönelmiş b u l u n makta d ı r. Geçen y ı l bütçe açı ğ ı n ı 800 b i n l i ra olara k gösteren iktidar yalan söylemiştir. M u ha lefetin bel i rttiği g i bi, y ı l son u n a doğru bütçe açı ğ ı n ı n 5 m i lyar l i ra civarı nda o l d u ğ u a n laşıl mıştır. B u açığ ı , emekçi halk, l ok masından keserek ödemiştir. Bu y ı l Başbakan Demi rel i n itiraf ettiği bütçe açığı 2 m tlyar 200 m i lyon l i ra d ı r. Fakat yen i bütçe tasarısındaki a ç ı ğ ı n 5 m i lyarın da üstünde olduğu bili nen bir gerçektir. Bütçe açı ğ ı n ı n ya n ı nda dış tica ret ödeme dengesindeki a ç ı k da 1 969 y ı l ı içinde 350 m i lyon dolara y ü ksel miştir. Tran sfer bekliyen tahsislerin yekunu Mayıs ayında 1 80 mi lyon dolard ı . Buna ka rş ı l ı k altın ve döviz rezervleri y a l n ı z 1 8 m i lyon dolardır. (Mayıs ayı n d a n sonraki d u ru m u ya n sıta n rakka m l a r henüz yayı n l a n m ı ş değ i ld ir.) NATO B rü ksel Merkezinden açıkla n d ı ğ ı n a göre, Tü rkiye'n i n 1 968 y ı l ı n da NATO için yaptığ ı h a rcamaların yek u n u 1 6 milya r l i ra d ı r. Hükumet g eçen y ı l Osma n l ı h a neda n ı n da n k a l m a 1 40 ton g ü m üş ü Lond ra piyasasında kü l çe fiyatına 2 mi lyon dolara satacak kadar iflasa sürüklenmiştir. 1 2 E k i m genel seçi mlerinden hemen sonra yay ı n l a n a n 1 970 bütçe tasa r ı s ı n ı n önemli bir açıkla bağ l a n m ı ş olması yen i z a m la rı ve verg i leri zoru n l u hale getirm işti r. Bu yeni za m ve verg i lerin n iteliği büyük toprak ve çift l i k beyleri n i , yerl i -yaba ncı vurguncu çevreleri koruya ca k ve emekçi halkı daha da sömürecek nite l i kted ir. B u deva m l ı enflasyon, za m l a r ve yeni vergi lerin sebep olduğu fiyat a rtışla rı Türk para s ı n ı n iç ve diş satı n a l ma g ücünü üçte bir ora n ı nda d ü ş ürmüştü r. Bu demektir ki, işçi, memur, öğretmen g i b i emekçi lerin e l i ne g eçen gerçek g ü ndelik ve maaşlar üçte bire ya k ı n bir oranda azalmışt ı r. Ortak Pazar, Türkiye'ye Va rd ı m Konsorsi yomu ve NATO çevreleri Türk pa ra s ı n ı n deva lüe ed i l mesi n i açı kça istemekted i rier. Türk pa rası yüzde 1 0 deva l üe edil irse, bu, dövizle öden mesi gereken dış borçlarda otomatikman 266 mi lyon dolar bir a rtışa sebep olaca kt ı r. Türkiye'de yatı rım yapan yabancı sermayeci ler, "Va bancı serma yeyi koruma ka n u n u » gereğince devalüasyona karşı g a ra nti edildiklerinden, yabancı tekeller, büyük ithalat- i h racat şi rketleri ve deva l üasyon söylen t i l eri n i n yayı l masiyle bera ber altına ve gayri men k u i lere büyük yatırımlar yapan spekülatörler yeni yeni vurg u n la r vura ca k ve b u vurg un l a r ı yine emekçi h a l k yığ ı n ları i l e orta tabakalar öd iyeceklerd i r. Ekonomik yıkım 844
öylesine a ğ ı rlaşmıştır ki, Maliye Bakanı Erez'in de itiraf ettiği gibi, evvelce yapılan yatırımları n devam ı n ı sağlıyacak krediler bile 1 970 bütçe tasa rısına kon mamıştır. Ya ni yeni bütçe tama men harp masraflariyle côri harca m a ları karş ı ıryacak bir bütçedir. Emekçi halk ve orta ta bakalarla e mperya lizme bağ l ı büyük bu rjuvazi a rasındaki çel işmeler 12 Ekim genel seçi mleriyle ortadan ka l k m a m ı ş, daha da sertleşmiştir. Toprak reformu' g i bi demokratik reformlar ya p ı l madan, demokrati k devri mlerle top l u m u n sosyal yapısı h a l kçı bir yönde değiştiriI meden, ağa, derebeyi, a şi ret ve işbirlikçi burj uvazi d üzen i n i n d i ktası a ltında genel seçi m lere g i d i ldiği nden, yeni parlô mento da b u sınıf ve z ü m relerin hôkim iyetini deva m ettirmekten başka sonuç vermiyece � tir.
Emperyalizmin yeni oyunlafı ve sosyalist hareket Büyük burj uvaziye karşı emekçi h a l ktan, orta ta baka lardan, m i l l i burj uvazi çevrelerinden g elen memnuniyetsiz l i ğ i kutuplaştırmak, politik b i r akım haline geti rmek üzere teşebbüslerin yap ı l d ı ğ ı n ı görüyoruz. B u n ların b a ş ı n d a Erba kan ha reketi geliyor. Borsa, Tica ıet v e Sa nayi Odaları Genel Sekreterliğini yapan, büyük sermayeci ler ve em perya list tekellerle kurd u ğ u bağ lar sayesi nde bu çevrelerde dönen büyük tôlan dolaplarını gayet iyi bilen Erba kan, g enel seçi mler a rifesinde emekçi h a l kta n , orta ta ba ka l a rdan, özellikle Anadolu burj uvazisinden Demirel'e karşı y ükselen . memnu niyetsizliği kutuplaştı rma k ve politik ba kı mdan organ ize etmek ü zere harekete geçti. Erbakan ve arkadaşları, e mperyal ist tekellerin ve a racı b u rj uvazinin hegemonya sına ka rşı gelişmekte olan tepkiyi , hatta sol akı mların bu y ı l l a r a rasında b u l d u ğ u gelişme i mkô n ı n ı , d i n ve mukad desat sömürücü l ü ğ ü unsurunu d a ustaca k u l la na ra k bazı başa rı lar kaydet tiler. Bu g r u p, bir yandan d i nci, bir ya ndan a nti-emperya l ist ve solcu şia rla rla ha reket etmekted ir. Hatta Erba kan, "Cu m h u riyet.. gazetesine verd i ğ i bir de meçte, kendisinin sağcı o l d u ğ u n u , fakat b u n u n solun bazı ş i a rlarını k u l l a n masına engel olnıa d ı ğ ı n ı , solun, sosya l i z m i n bazı haklı şia rla rı ortaya attı ğ ı n ı ka b u l etmiştir. AP içinde "Bilg iççi ler grubu.. d iye gelişen a k ı m ı n da ayni endişe ve hedeflerle ha reket ettiğine şüphe yoktu r. Hattô, Islôm sosya lizmi prensi pleriyle o rtaya çıktı ğ ı a n laşılan "Büyük Anadolu.. Partisi teşebbüsçüleri n i n de, e m peryal i st .tekelci hegemonyasına karşı h a l k yığ ı n ları n d a n ve orta ta baka l a rdan y ükselmeye başlıyan d irenişi politik bir a k ı m haline getirmek a rzu ve istekleriyle hareket etti klerine ş ü p he yoktur. Em perya lizm ve işbi rli kçi burj uvazi, m i l l i burj uvaziyi ve enflôsyonist politika n ı n bütün y ü k ü n ü çekmeye mah k u m h a l k yığınlarını bazı politika ca n bazları n ı n a racı lığa ile son una kada r a ldatmaya ve onlardan y ükselen memn u n iyetsizliği ka nalize etmeye. sosya list hareketi yığından. taba n ı ndan yoksun etmeye muvaffak olaca klar mı? B u konuda, herşeyden önce ş u n u 845
ka bul etmek gerekmekted i r : So�ya list h a ı e ket, bütün provokasyonlara, parça la ma, parti faa l iyetler i n i i ç savaşa doğru yöneltme çaba ları n a rağ men, sosya l ist fiki rleri geniş h a l k yığ ı n l a r ı n a , köy emekçi leri ne kadar yaymaya, 50 yıldan beri sosyal ist fikirleri yayma yön ünde g österilen gayretler sonucunda yaratı l a n m i l ita n la r kad rosu n u önemli ölçüde org a n ize etmeye ve b u n l a ra yen ilerini katmaya, yan i ka m uoyunda sos ya l i z m yararına bir eğ i l i m , parti teşki lôtı olara k bir m i l ita n l a r bazı meyd a n a geti rmeye muvaffak o l m uştur. işbirlikçi burj uvazi h a l k yığ ı n lariyle çelişmeleri n i yen i p, bazı a ldatıcı ş i a rla rla sonuna kadar bu y ı ğ ı n ları bir parlô menter sistem meka n izması içinde peş i n e ta kamıyacak, Türkiye'de yerleş miş ve gelişmek için bütün objektif şartları h a i z sosya l ist hareketi yenmeyi ve o n u n bazı iç çekişmeler sonunda g eçici bir za man i ç i n bırak tığı boşluğu sürekli olara k doldurmayı başa ra mıyacaktı r. Çünkü sosya l i st hareketin sürekl i b i r şekilde savunduğu bağ ı ms ı z l ı k ve e mperya lizme karş ı savaş ve sosyal ada let i l keleri, bu hedeflere devri mci b i r eylemle ulaşma çaba l a rı , gençlik ha reket i n i ve silôhlı kuvvetleri ya kından ve kuvvetle etki lemekted ir. Yurtsever gençlikte, sosyal ist ha reketin aşıladığı b u i l keler sıra sıra şehitler verecek kada r kuvvetle yerleşmiştir. Yurtsever gençliğin bu fedakôrce savaşı n ı desteklemek, işbirlikçi i ktidarı n ci nayet leri n i yermek üzere ista nbul'da 69 deniz su bayı n ı n yayı n ladığı b i l d i ri , sosya l ist hareketin uzun y ı l l a rd a n beri savu nduğu e m perya lizme karşı savaş ve ta m bağ ı msız Tü rkiye i l keleri n i n s i l ô h l ı kuvvetleri derinden etkiled i ğ i n i n yeni bir d e l i l i dir. Bu ba kı mdan denebi l i r ki, s i l ô h l ı kuvvetleri n de katılacağı ve bütün devri mci g üclerin başaraca ğ ı ya r ı n ı n devrim ha reket i n i n başl ı ca n iteliğ i , anti-emperya l i st, sosyal ada lete bağ l ı ve sosya lizme açılan demokrati k bir d üzenden yana olacaktır. «Tu nçkanat ra poru»nda da belirti ldiği g i b i , emperya l i z m i n , sol a k ı mları parça l a mak, özellikle işçi s ı n ı f ı n ı n politi k g ücleri a ra s ı n da a nti -emper yal ist, demokratik bir cephe kuru l ma s ı n ı engel lemek maksadiyle « m i l l i demokratik devri m», «sosya l ist proleter» g i bi maske v e parava n a la rla ha reket eden l i kidatör grupları n ı n da yard ı miyle g i riştiği çaba l a r, e m per ya l i z m i n u m ut ettiği sonuçları sağ l ı ya ma mışt ı r. B u a maçla CHP, i l k önce p a rça l a n mış, daha sonra da «ortan ı n solu» politika s ı n ı n şampiyonl u ğ u n u yapa n la r ı n «Baya rcı ları , DP ka l ı ntılarını kuyudan çıka rmak» ta ktiğ iyle işbirl i kçi l i ğ i n kuyusuna i t i l m işti r. Ded i ğ i m i z gibi ma ksat, m i l l i burj uva z i n i n v e i ş ç i s ı n ıfı n ı n politik g ücleri a rasında b a ğ v e köprülerin kuru l ması n ı kesi n l i kl e önlemekti. Emperya l i z m bu taktiği i l e sosya l ist hareke) i öteki u l usal g üçlerden tamamen tecrit etmek ve son unda da ezmek . olan hedefi ne ulaşamamış, bu a l a nda kendisi i ç i n ancak kısa vôdeli fayda lar sağ lıyabil miştir. Çünkü m i l l i burj uvazi ile emperya lizm a rasındaki bağdaş maz çelişme, m i l l i burjuva z i n i n bazı politi k önderleri n i n işbirlikçiliğe doğ ru sürüklen mesi ve buna benzer ta ktik ça l ı ml a rla g i d eri lecek ci nsten değ i l d i r. Ama emperya l i z m i n , m i l l i burjuva z i n i n ka lbur üstü önderleri n i kendi ta ra846
fına çekerek, bunların işçi s ı n ı fı n ı n politik g ü cleriyle eylem b i r l i ğ i n i engel leme ta kti ğ i , anti -emperya li st demokratik akı m l a r için önemli bir gerçeğ i n b i r daha bel i rmesine sebep old u : Emperya lizme karşı u l usal v e sosyal kurtuluş savaşı nda komünistlerden, sosyalistlerden başka sağlam, g üven i l i r politik güc yoktur. Bu gerçeğ i n bu şekilde beli rmesi, gençlik, silahlı kuvvetler ve yu rtsever ayd ı n la r a rasında sosya l i z m i n cazibesini, dolayı siyle sosya l i st ha reketin itibarı n ı a rttı rm ıştır. Bundan ötürü denebi l i r k i , sosya l ist pa rtiyi pa rça lama gayretleri ne v e b u yolda e m perya l i st-işbi r l i kçi ittifa k ı n ı n elde ettiği bazı mevzi i başa rılara rağ men, y u rtsever a k ı m lar a rasında objektif olara k sosya l i z m i n itibarı a rtmışt ı r. Ya r ı n ı n devri m ha reketi, yani işbirlikçi i da re yeri ne u l usa l b i r yönetimi i ktida ra geçirme m ücadelesi, bağ ı msız ü l ke, emperya lizme karş ı s ü rekli savaş, sosyal ada let, ka pita l i st olmıyan gelişme yol u g i b i sosya l i z m i n bazı ana prensiplerinin da mgası n ı m u hakkak taşıyacaktır. Türkiye'de son y ı l la rda b i l i msel sos ya lizmin ana prensiplerini yaya n klasik ve çağdaş eserlerin y ı ğ ı nsal ölçü lerle rağbet görmesi bu objektif gelişmenin bir son ucudur. Parlômenfo dışı maha/efet meselesi Devrimci ha reket i n , pa rla mento içi m u h a lefeti her zaman gözön ünde tutmaıda beraber parla mento dışında yığı nsal b i r n itel ikte g el iştiği görül mektedir. Yığ ınsal ha reketin hepsi b i r boydan ve b i r s.oydan değ i l d i r. C H P'ye bağ ı ı bazı gençl i k ve öğrenci kolla r ı n ı n m u ha lefeti y ı ğ ı nsa l o l d u ğ u gibi, TKP' n i n , sosya l ist a k ı mı n , send ikaları n, y urtsever gençl i k hareket i n i n , yurtsever subayları n , yu rtsever bas ı n ı n v e h a z i n e topraklarını ağa-derebeyi tasa l l utundan kurta rma şeklinde bel i ren ve toprak reformu fikriyle bes lenen köy l ü y ı ğ ı n l a r ı n ı n ha reketleri de, demokratik ve devri mci eylem lerd i r. 12 Eki m genel seçi m leri sonuçları n ı n da gösterd i ğ i g i bi, parla mento çoğ u n l uğ u ve b u çoğ u n l u kta n doğan i ktidar, top l u mda küçük bir a z ı n l ı k olan çiftl i k beyleriyle büyük burjuva z i n i n menfaatleri n i temsil edenlerin elinded i r. Top l u m u n ezici çoğ u n l u ğ u n u teşkil eden emekçi halk, parlamentoda pek küçük bir a z ı n l ı k olara k temsil edil mektedir. B u rj uva parla mentari z m i n i n ya pısından i leri g elen bu özel l i k, yığı nsal devri mci eylemleri, burj uva kapital i st d üzeni içinde kaçı n ı l ma z bir zoru n l u k haline getirmiştir. Aylesine ki, kapita list ü lkelerde işçi s ı nı fı i l e bera ber öteki devri mci g ücler uzun y ı l l a r sü ren savaşları, g rev, miti n g , gösteri ve yürüyüş gibi eylem leri sonucunda, elde etti kleri kaza n ı mları, burj uva i ktidarlarına, kend i demokratik hakları olara k dayatmı şlar, hatta yer yer bun ları Anayasa hakları d u rumuna bile getire b i l m işlerd ir. B u ba kı mdan Demi rel i ktida rı n ı n yığı nsa l ve devri mci eylemlere karşı her cephe a l ışında, ken d i l i ğ i n d en, burj uva Anayasası n ı n bile dışına d üştüğ ü, Anayasaya karşı bir i ktidar h a l i n e geldiği görül mekted i r. Yine bundan ötürü parla mento d ı ş ı y ı ğ ı nsa l devri mci ha reket, işçi sın ıfı ve öteki devri mci g ücler için b i r Anayasa hakkı olara k beli rmekte ve b u n iteliği i le toplumdaki geliş847
me leri etk i l iyebil mekte d i r. B u n d a n ötürü yığınsa l devri mci hareket sayesinde, işbirlikçi çevreleri ve o n l a r ı n iktidarını demaske etmek ve b i r ya ndan da h a l k y ı ğ ı n l a r ı n ı devri mci b i r savaş i ç i n d e eğ itmek, devri mci m i l itan kadrola rı hazırlamak, emperya lizme karşı savaş cephes i n i , u l usal ve sosyal kurtuluşu daha da kuvvetlendirmek i m kô n la r ı n ı elde edebi l mekte d i r. Buna karş ı l ı k, bir yandan i ktida rı n ve bazı burj uva m u halefet çevreleri n i n y ı ğ ı n sa l devrimci ha reketi «Anayasa d ı ş ı bir eylem g i bi göstermek. u l usa l ve sosyal kurtuluş savaşı n ı yal nız ve ya l n ı z pa rlô mento d uva rla rı a rasına sıkıştırmak için sa rfetti kleri ça balar, yığı nsal d evri m n a reketi n i engelle mek, ve bu yoldan da e mperya l i z m i n , işbirl i kçi burj u vaz i n i n söm ü rü s ü n ü , büyük topra k beyl iği, ağa l ı k, derebey l i k v e aşiret g i bi ortaçağ ka l ı ntısı b i r d üzeni şeh i r ve köy emekçi lerine dayatmak, yani karşı-devri m i Türkiye'de zorla ayakta tutmak gayretleri nden başka b i r şey değ i l d i r. ••
Işçi sınıfının savaşında yeni gelişmeler 1 969 yı lında işçi ha reketi çok ö n e m l i ve çok yön l ü geliş meler kaydet m iştir. Bu yön leri özetle şöyle beli rleye b i l i ri z : işçi s ı n ı nfı NATO'ya , e mper ya list tekel lere ve işbi rli kçi iktida ra ka rşı savaşında yeni gelişmeler kaydet miş ve m i l letin bütün üyle e mperya lizme ve işbirl i kçi lere karşı s ü rd ü rdüğü u l usal bağ ı msızlık savaş ı n d a ta ri hsel ödevi, öncülük ödevi n i yükümlen meye başla mıştır. B u g i bi yüküm len meler, işçi s ı n ı fı n ı n Silôhtarağa-Koç Holding Demir-Çe l i k Dökümhan esi, Singer, Keban Bara j ı i nşaatı, Ereğ l i Demir-Çelik Kombinası g revlerinde beli rmiştir. B u g revlerde işçi ler, yer yer i ktidarın s i l ô h l ı sa l d ı rı la r ı na karşı kend i lerini fa brikalarda ele geçir d i kleri a raçlarla savun m uşla rd ı r. Bu savu n ma şekli, i ktidar çevreleri n i n kışkırtma larına, «si l ô h l ı sa l d ı rı» g i bi göstermeye yelten melerine rağ men ka m uoyunda o l u m l u etkiler uya n d ı rma kta ve bütün devri mci g ücleri bi rleştirici bir nite l i k kaza n ma kta d ı r.
işçi s ı n ıfı ayrıca 1 969 y ı l ı i çindeki m ü cadelesi ve zaman zaman i ktidarı n ka n l ı sa l d ı rı ve zor k u l l a n ı m yöntem lerine d i renişi s ı rasında, bir yandan da geniş ölçüde sa rı sendikacı l ı ğ ı dema ske etmek ve önemli ölçüde devri mci send i kacı l ı k m i hverinde topl a n ma k i mkô n ı n ı da b u l m uştur. ate yandan gerek Amerikan iş yerlerindeki m ütea h h i t şi rketleri n , gerekse Morrison, Kopers veya Singer g i bi tekelleri n , h ü kCı met eliyle devlet organ ları n ı , savcı ları, topl u m poli s i n i , hattô silôhlı kuvvetleri bile za man za m a n g rev h areketlerine v e g reveilere karşı kan l ı b i r terör y ü rütmek için k u l l a n d ı klarına, ya n i em perya l i z m i n devlet org a n la r ı n d a n s ö m ü r ü v e tô l a n d üzen i n i koru mak için baskı a racı olara k yararla n d ı ğ ı na ş a h i t o l d u k. Dem i rel i ktida rı da, yuka rda işaret ettiğ i m iz g rev olaylarına karşı hem Amerikan Taft-Hartley ka n u n u nd a n a ktarı i m ı ş işçi d üş m a n ı bir h ü k m ü , öze l l i k l e yabancı tekell ere ve ya ba n cı teke l l erle ortaklaşa k u r u l a n şirket lere karşı i l ô n edilen g revleri ertelemek üzere istisnasız k u l l a n ı rken, öte 848
ya ndan da top l u m polisini ve memleketin bağ ı ms ı z l ı k ve egemen l i k hakları n ı , devlet s ı n ı rl a r ı n ı savu nmak üzere k u r u l mu ş olan s i l a h l ı kuvvet seri, gayeleri n i n dışında, işçi sınıfı n ı n em perya lizme ve işbirl i kçi burj uva ziye karşı d i renişini kı rma k üzere, yani kend i sınıfsal menfaatini savu n ma k için de k u l l a n maya ka l kı ştı ğ ı n ı g ördük. Fa kat Taft-Hartley h ü kü mlerine daya n ı larak uyg ulanan g rev ertelemeleri, ka muoy u n u n , demokrati k g üclerin ortak baskısiyle ve bu baskıya önemli ölçüde k u la k veren Da n ı ştay ı n kara rlariyle bozul ma kta ve g revler deva m etmektedir. i ktid a r ı n ekonomik v e politik ba kımdan em perya list tekel lerden y a n a bir tutu m ta k ı n masına ka rş ı l ı k, işçi s ı n ıf ı n ı n , Amerikan tekelleri ve NATO işyerleri n d e k i g revleri nde 1 969 y ı l ı içinde çok ö n e m l i bir nitel iği d a h a beliriyo r : işçi sınıfı, işbirl i kçilerin em peryalistlere v e özel li kle Amerikan emper ya listlerine peşkeş çektiğ i m i l l i egemen l i k hakkını bütün m i llet a d ı na savun uyor ve yine bütün m i l let a d ı n a ona sa h i p çıkıyor. Bu d u rum Ereğ l i Dem i r-Çelik g revleri nde belird i ğ i g i b i , 1 969 N isan a y ı n ı n son larına doğru Harp-iş ve NATO-iş sendika l a r ı n ı n Amerikan ve NATO işyerlerindeki g revi nde d e daha açık bir şeki lde belirmiştir. B u g revlerde, çoğ u askeri üslerde bulunan Amerikan işyerleri, g rev gözcüleri ve g revci işçiler ta ra fı ndan a bl u ka ed i l miş, Amerikan subayları n ı n ve personelinin bura l a ra g i rmesi yasaklanmış, hatta Harp- iş, h ü kO meti n ve Amerika l ı l a r ı n baskısı a rttığı ta kdirde Amerikan iş yerleri ni işgal ka ra r ı n ı bile a l mıştır. B u d e mekti r ki, bütün m i l letin y ü rüttüğ ü m i l l i bağ ı msızl ı k, demokrasi ve devri m savaş ı n ı n öncüsü ve yürütücüsü d u ru muna geçme gayreti içinded i r işçi s ı n ıfı. i ş b i rl ikçilerin emperyalistlere peşkeş çektiğ i m i l l i egemen l i k hakk ı n ı , belirli ölçülerde v e s ı n ı r l ı bir zaman i ç i n b i l e olsa işçi s ı nıfı, bütün m i l let a d ı na geri a l a b i l iyor. işçi sınıfının e mperya lizme ka rşı savaşta bu şekilde bir rol oynaması, e mperya lizme karşı olan bütün u l usa l g üCıerin mi hveri h a l i n e gelmesi g i bi b i r sonu ç d a doğuruyor. Mesela NATO iş yerleri g revlerinde, hatta, Ereğ l i Demir-Çe l i k g revinde, y u rtsever. gençlik, bası n ve y u rtsever su bayla r, işçi sınıfı n ı n etrafında ha lkala n mış ve cephe halinde Amerikan e mperya listlerine karşı yürütülen savaşa a ktif olara k katı l m ışlard ı r. B u rada d i k kat edi lecek nokta l a rdan biri de, gerek 6'ı ncı filonun ziya ret lerinde, g erek emperya l ist işbirli kçi hegemonyasına karşı ya pı lan g rev lerde, yani belirli savaş a l a n l a rında cepheleşmeler, iş ve eylem birliği ha reketi kendini göstermekte, çoğ u za man işçi sın ıfın ı n etrafında öteki y urtsever g üCıer halkalanmaktad ı r. Hatta b u cepheleşme. i ktidarın 1 969 y ı l ı içinde «Anayasa n i z a m ı n ı koruma ka n u n u » g i bi faşist tasa rıları ka n u n laştı rma k eylemlerine karşı da belirmiş v e b u davran ışların yen ilgeye uğra ma s ı n ı sağla mıştı r. Işçi, öğ renci ve ayd ı n cepheleşmesi. burj uva ve küçük b u rj uva m u ha l efeti n i n de zaman zaman i ktidara ka rşı tutum ta k ı n masInda rol oyna mıştır. B u eyl e m birli ğ i , bazan, i ktidarın parla mentodaki parmak çoğ u n l u ğ u n u felce bile uğrata bi l m iştir. 849
Par/ômentarizm ve diğer mücadele yol/arı fakat bu cepheleşme akı m ı , s ü rekli, deri itoplu politik b i r hareket haline gelememekted i r. Işçi sınıfının legal, i llegol ha reketleri ne sızabilen profesyonel likidatörler, g ru pç u la r, e mperya l i z m i n açık aja nları, Troçkist ler, Maocular ve « m i l l i demokratik devrim» etiketiyle ha reket edenlerin elebaşı l a rı , evvela sol cephede parça l a rna l a r yarata b i l m i şler, ondan sonra yu rtsever sol akı mların omurgası d u ru munda olan işçi ve sosya list hareke t i n i bel i r l i ölçüde keşmekeşe s ü rü kliyeb i l mişlerd i r. fakat d u r u m u n bu şekilde g el işmesinde sağ oportü n i z m i n e sapan bazı sosya l ist yönetici leri n de payı büyüktür. B i l i msel sosya lizme , yani Marksizm-len i n izme karşı cephe a l mak, sosya li st ha reket içinde parça lanmalara ve karşı tepkilere sebep olduğundan l i kidatörlerin ı ş ı n ı kolaylaştı rma kta d ı r. Sosya l ist ha reket içindeki bu keşmekeş ve dağ ı n ı k l ı k em perya lizme karşı bütün y u rtsever g ücleri sevketme faa l iyeti n i ve b u faa l iyetin yığınlar ölçüsünde . pota nsiyel bir g üc d u ru mundan yöneticiler kademesinde s ü rekli b i r politi k etkene dönüş ü m ü n ü önemli ölçüde a ksatmakta d ı r. Emperya l i z m i n aja n ları bu d u r u m karşısında pek memnun görün mekted ir. Mesela Ayd ı n Yalçın, A P Ankara Gençlik Kolu Ko ngresinde, «aşın sol tam b i r keşmekeş içine iti l miştir. Aşı rı sola karşı m ücadele cephesi n i tutan AP' n i n b i r başa rısıd ı r bu» demişti r. Sosya l i st hareket içinde sağ oportünizmine sapa nların tutumunu şu şekilde özetlemek m ü mkü nd ü r : Pa rla menterizmi tek m ücadele yolu ola ra k ka b u l etmek, proleta rya enternasyon a l i z m i n i ve proleta rya d i ktaturo s ı n ı a ç ı kça reddetmek. Pa rla menterizmi sınıf savaşında tek müca d ele yolu olara k ka b u l etmeye i m ka n yoktur. Çünkü bizzet b u rj uvazi ve emperya lizm, parla menterizmi tek mücadele yolu ola ra k kabul etmemekte ve böyle tek b i r savaş ta kti ğ i n i kes i n l i kle reddetmektedir. B u n u n en t i p i k örneğ i n i 1 967 y ı l ı N i sa n ı nd a Yunan istan'da ya p ı l a n askeri da rbe vermişti r. De m i rel i ktidarı da parla menteriz m i n temel yasa l a r ı n ı kabaca çiğnemekted i r. 1 969 seçi m kampanyasında, komandocu top l u m pol i s i n i n sa l d ı rı larında, sosya l ist m i l ita nları s i n d i rmek, siyasi cinayetler terti plemek, ön seçi mlerde oy pazarları açarak seçmenleri satın a i meık ve Amerikan e mperya l istleri nin AP'ye seçim masrafları olara k 80 m i l yon l i ra kadar para sağlamaları g i bi yöntemlerde bunun örnekleri n i görd ük. Işçi s ı n ı fı parla menta rizm d ı şında başka savaş yol ları a ra mazsa, büyük sermayen i n ve emperya liz m i n hegemonyasını sürdü rmek için uyg u l a d ı ğ ı değişik takti k lere karşı d u ra ma z ve bu hegemonyadan ku rtularnaz. Bu ba kı mdan parla menterizmi tek savaş yolu ola ra k bel lemek , sınıf seıvaşında tekel leri n , e mperya l i z m i n hegemonyası na başta n tes l i m olmak a n l a mına gelmekte d i r. Bunda n başka işçi sınıfı, emperya l i z m i n u l u sla rarası dayan ışmalarına, halkla ra karşı -devrim leri dayatma teşebbüsleri ne, NATO' lar, SENTO' lar 850
ve SEATO'lar şeklinde bel i ren u luslara rası g erici daya n ı ş ma ve ittifa k ları n a karşı proleta rya enternasyonalizmi i le, yani emekçi h a l k ı n kurtuluş savaşında öteki halkların yard ı m ve daya n ışmasını sağlamak zorundad ı r. Bundan yoksun ka l d ı m ı , m i l l i kurtuluş savaşlarına atılan halklar, emper ya l i z m i n u l uslara rası ittifa kları karşısında çaresiz ka l m a kta ve büyük kayı plara uğramakta d ı riar. işçi s ı n ıfı, g erek kapital ist d üzende, gerekse i ktidarı a l d ı ktan sonra kaza n ı m l a r ı n ı savu n m a n ı n ve b u kaza n ı mları daha da. genişletmen i n yo llarını mutlaka a rayı p b u l m a ı ı d ı r. Kaza n ı m l a rı n ı , kapitalist d üzende b u rj uva i ktidarına karşı, i ktida rı a l d ı ktan sonra d a burj uvazi ka l ı ntılarına karşı -devri m leri dayatma teşebbüslerine karşı ve e mperya l izmin savunaca ktı r. işçi sınıfı n ı n s i l ô h l ı veya silôhsız yol lardan iktidara geçmesi büyük ölçüde kendi i radesine ka lmış bir mesele de değ i l d i r. S i l ô h l ı olmayan yollardan i ktida ra geçmesi, m utlaka parlô mento yol undan olmaz. Pa rlô mentar yol b i r yöntem olara k bazı i mkô nlar sağ lamaktad ı r. Fakat kapita l izmi devirmenin ve işçi s ı n ı f ı n ı n i ktidara gel mesi n i n daha başka yön ve yöntemleri de va rd ı r. Her za man silôha sa rılan, ka n l ı teröre başvuran d a i ma burj uvazi olm uş, işçi s ı n ıfı da burjuva z i n i n sa l d ı rılarına karşı kaza n ı mlarını ve ken d i n i savun ma k zoru nda ka l m ı ştır. Esasen Türki. yede m üteg a l l i be-derebey i - ko mprador z ü m resi n i n şeh i r ve köy emekçile rine karşı sınıfsal sa l d ı rısı ve bu sa l d ı rıla rda silôha sarı l ması deva m l ı ve sürekli bir n itelikdir. B u z ü m reler, 1 41 ve 1 42 g i bi faşist ka n u n maddeleri n i , açık-gizl i polisi , öğretmenlerin g revinde görüldüğü g i b i devlet polisini ve adalet teşkilôtı n ı , dini ve i rticaı k u l la na ra k , «ka n l ı pazar»lar tert i p l i yerek, g e n ç devri mcileri s ı ra s ı ra ö l d ü rterek sını fsal hôki m iyetlerini, ayakta tutmaya ça lışıyor. Ka n l ı pazarı tertipleyen işbirlikçi burj uvazi, s ı n ı fsal çıkarları n ı , em perya l izmle orta k l ı ğ ı n ı silôh ve kanla dayatma ktan b i r an bile geri d u rmıyacağ ı n ı ispatla mıştır. işçi sınıfı, devri mci send i kacı lar, b i l i msel sosya lizme bağ l ı sosyalistler, komün istler, 1 969 y , l ı nda e m perya l iz me, tekellere ve işbirlikçi burj uvaziye karşı savaşta yeni yeni tecrübeler elde etti ler. En başta Silô htarağa - Koç Holding d ö k ü m ha nesinde o l d u ğ u g i b i silôhlı sa l d ı rıya karşı ken d i lerini ve bütün egemen l i k haklarını sav u n mada yeni yöntemler k u l l a n d ı l a r. Bu sava şlarda işçi s ı n ı f ı n ı n sınıfsal b i l i nci daha d a keski nleşti. Sınıf d üşman ları n ı , emperya lizmi da ha· açık, daha seçi k bir şekilde görmek ve ekonomi k savaşları politik b i r plônda ele a l ma k i m kônlarını b u l d u . Şüphe yok ki, bu savaşlarda işçi sınıfı n ı n en b i l i nçli m i litan kad roları gerek pol itik, gerekse send ikal a l a n l a rda işçi s ı n ı f ı n ı n ve y u rd u n önünde d u ran ödevleri çözü mlemek için yeni bilgi lerle s i ı ô h l a n d ı . Ya r ı n ı n tam bağı msız, demok ratik, barışçı ve sosya lizme yönelmiş Türkiyesinde b u m i l itan kad ro öncü l ü k g i bi temel l i bir rol oynıyaca ktı r. Bu tespiti, Tü rkiye tarihinde i l k defa ya pı lan öğretmenlerin yığı nsal boykotu da doğ rulamaktad ı r. Dğret menlerin yığınsal boykotu, bir yandan Demirel i ktidarı n ı n terör politi ka 851
s ı n ı n , bir y a n d a n da açı kça
b e l i r mesi n i
emekçile riyle y a k ı n
ı n ö n ü m u h a lefeti n i n işçi s ı n ı fı n a
sağ l a mıştır. temasta
E m ekçi
b u l u na n
halk
karşı
yığ ı n l ariyle,
öğ retmen leri n
n ite l i ğ i n i n
öze l l i k l e
devri m c i
köy
fi ki r l e r l e
devri mci eyl e m i d e şeh i r ve k ö y e mekçi f e r i n e ta ş ı d ı k l a r ı n.ı , işçi s ı n ıfı i f e köy e mekçi leri
a ra s ı n d a
sağ la m
bir
köprü
ku rmaya y ö n e l d i k l e r i n i
de
g örd ü k .
Köylü
hareketindeki gelişmeler
Köy l ü h a reketi n e g e l i nce, 1 969 y ı l ı n da işçi ha reket i n i n p o ra l e l i n d e k öy l ü eylem leri d e , ç o k i l g i çekici yeni g e l i ş meler göstermiştir. Evveıa
köy l ü
ha reketi n i n tecritten k u rtu l ma , i ş ç i s ı n ıfı ve öteki devri m ci g ü clerle bağ l a r k u rma s ü reci hızla n m ıştı r. D e m o k ra t i k b i r topra k refo rm u fi kri v e b u f i k i r etrafı n d a k i savaş eyl e m l e ri d e b i r h a y l i k u vvetl e n m iştir. Anta l ya - E l m a l ı , Amasya -Belevi,
i z m i r-Ata l a n ,
G ö l l üce,
Hort u n a ,
H a n ca ,
Ayra n c ı f a r,
K u ş ç u b u r u n , U rf a - R i hayat, Anta kya - Reyh a n l ı , Çorl u - Değ i r men köy, Tekir d a ğ -Hayrabo l u
köylü
ha reket l e r i n i n
başta
g e len
öze l l i k k : r i
b u n la rd ı r.
D e m i re l i ktida rı n ı n d em o k ra t i k b i r topra k refo r m u n a karşı kesin b i r cephe e l ma s ı , b ü y ü k topra k bey l e r i n d e n y a n a bir i kt i d a r o l d u ğ u g e rçeğ i n i n köy e mekçi l eri ve y u rt k a m u oyu taraf ı n d a n daha açık bir şeki l d e a n l a ş ı f ma s ı , v u rd u k b i rçok n o kta l a r ı n da köy em ekçi leri n i yer yer h a z i n e v e yer yer d e a ğ a ları n e l i n e geçen k e n d i öz topra k l a r ı n ı k u rta rma h a reketleri n e zorla m ı ştır. 1 970 yılı Eyl ü l ayı n ı n 1 0' u n d a k u r u l u ş u n u n 50. yı l d ö n ü m ü k utla n a c a k o l a n TKP' n i n , ya n i Tü rkiye i ş ç i s ı n ı f ı n ı n öncü, devri mci örg üt ü n ü n , köy emekçilerine, u l u sa l k u rt u l u ş ha reket i n e ve y u rd u n d e m o k ratik g el iş m e s i n e yaptı ğ ı e n
b ü y ü k yard ı m l a r d a n
b i r i , t o p r a k refo r m u f i k r i n i
uzun y ı llar
k a n l ı b i r teröre k a r ş ı savuna savu na u l u s a l b i r s o r u n h a l i n e geti rmesi, önemli ö l çüde köy e m e k ç i l e r i n e d e mal e d e b i l mesi d i r. T K P' n i n köy i l i ş k i leri soru n u nd a e l d e ett i ğ i büyük başa r ı f a rd a n bir d i ğ eri de, burjuva z i n i n köy e m e k ç i l e ri n i
daha serbestçe s ö m ü re b i l mek, derebey i - a ş i ret d ü zen i n i ' a y a kta tuta b i l me k i ç i n , o n l a r ı işçi s ı n ıfı nd a n tecrit etme p o l iti k a s ı n ı ö n e m l i
ö l ç ü d e yen i l g eye u ğ ratması, i ş ç i s ı n ı fı i l e köy emekçi l eri a r a s ı n d a işbi rl i ğ i k u r u l m a s ı n ı m i l l i b i r sorun h a l i n e getireb i l mesi d i r. Toprak refo r m u f i k r i Tü rkiye' d e başta T K P o l m a k üzere öteki devri mci a kı m l a r ı n
do
g a y retiyle,
ekonomik,
politik,
sosyal
ve
i n sa n i
nedenler
ba k ı m ı nd a n kaçı n ı l maz b i r zoru n l u k h a l i ne g e l m i şt i r . O rtaçağ
kolıntısı
i l iş ki l e ri değ işti rmek, d e m o k ra t i k b i r d üze n e kavu ş m a k v e m i l l i
bağ ı m
sızl ı k
ha reket i n i
olumlu
b i r şekilde
son u ç l a n d ı r m a k
isteyen
topl u m u n
b i l i n c i n e i ş l e m i şt i r a rt ı k d e mo k rati k topra k refo rmu f i k ri . Ç ü n k ü d e m o k rati k topra k refo rmu f i k r i , bütün b u politik, e k o n o m i k , sosyal soru n l a ra s ı k ı s ı kıya ba ğ l ı d ı r. Demo kratik toprak refo rmu fikri öy lesine u lu sa l b i r s o r u n h a l i n e g e l m iştir k i , u z u n y ı l l a r boyunca b u fikri boğ m a k i ç i n TKP'ye
852
karşı gadda rca kanlı bir terör sürd üren CHP idareci leri bile, tabii temsil ettikleri sınıf ve z ümrelerin menfaatlari açısından, bir toprak reformu fikrini savun maya başla mışlard ı r. TKP, ağa, derebeyi, çiftlik bey i g i bi en gerici z ümrelerin elinde topra k bırakmamaya taraftardır. Ağa l ı k, derebeyl i k, aşiret g i bi ortaçağ mües seselerin i n ancak köklü bir topra k reformuyle ortadan kaldırılacağına i n anıyor TKP. CHP, ağalık, derebeylik, a ş i ret reisl iği g i bi müesseselerin topra k reformuyle ortadan ka ldırı l masına ta rafta r değildir. Bu zümrelerin mülkiyet hakkının s ı n ı rlanmasından ya n a d ı r. B u ndan ötürü CHP'nin topra k reformu a n layışında bölgelere göre değişen tavan ve ta ban ölçüleri vard ı r. Ağa , derebeyi v e a ş i ret reisierine b ı rakı lacak topra k, bölgelere, toprağ ı n cins ve n itel iğine göre 500 i le 5 b i n dekar a rasında değ işmektedir. Ş u n u kaydetmek g erekir ki, CHP' n i n topra k reformu a n loyışında ağa, derebeyi zümreleri n i n politik, ekonomik ve sosyal va rlığına son veri l mediğinden, bu z ümrelerin evvelô m uvazoa yoluna giderek (1 945'te olduğu g i bi) toprak ları a i l e fertleri, ya h ut g üven i l i r ş a h ı slar a d ı na porsell iyerek to p u l a mok, böylece d e taban ve tavan ölçüleri dışında kalmak i mkôn l a rı vard ı r. Bundan başka ekonomik, politi k g üclerini m u hafaza eden bu gerici z ü mreler zamanla köyl üye dağıtılan topra kları tekra r elde etmek olana ğ ı na sa h i ptirler. TKP' n i n topra k reformu a n layışı nda ağa, derebeyi zü mreleri n i n elinden yalnız toprağ ı n değ i l , bütün tarı m a raçları n ı n , a mbarları n ı n , kred i , banka imkônla r ı n ı n devletleştiril mesi ve toprak reformuyle topraklandırılan köylüye dağıtı l ma sı öngörüı ür. TKP'ye göre topra k reformuyle topra k l a n d ı rı l mış köylüye faizsiz kred i , tekni k a raç, g ü bre g i b i yard ı mların derhal sağlanması do gerekmektedir. CHP'de i se ağa ve derebeylerin ü reti m a raçlarına el koymak fikri yoktur. TKP, toprağı ağa ve derebeylerinden bedava olmak ve devletleştirmek a macındadır. CHP kamulaştırılmasında, g ü n ü n gerçek raici üzeri nden ağa ve derebeylerine ve peşin para olara k topra ğ ı n bed e l i n i ödemeye taraftordır. TKP' n i n topra k reformu anlayışına göre, devletleşti rilen toprak yoksu l ve a z topra kıı köyl üye ta mamen bedava verilecektir. Ko m u laştırma ve köylüyü topra k l o n d ı rma işleri, köylü komiteleri ta rafından d üzenlenecektir. Bu komiteler vasıtasiyle yoksul köy l ü n ü n topra k reform u n u başarma sava şında teşkilôtla nması ve ön plôrıJa bir rol oyna ması öngörül mekted ir. Ato lan, Göll üce ve izmi r-Torba l ı i lçesine bağ l ı d iğer köylerde, çorl u Değ i rmen köyünde v e köylü ha reketleri n i n yoğ u n laştığ ı öteki bölgelerde, oğaların işgal ettikleri hazine topraklarının kurta rı lması, kurta rılan toprak ları n işletil mesi g i b i işleri d üzen lemek üzere send ikacıların, devrimci yurt853
sever gençliğ i n ve ayd ı n l a r ı n do yordı miyle köy l ü komite l eri kurul muştur ve bu komitelerden baz ı l a rı hôlô faal iyet h a l i ndedir. CKP' n i n görüşüne g öre, toprağı ka m u laştı rma ve dağıtma işleri Tarım Banko l ı ğ ı n i n teşeb büsü ve teklifiyle h ü k ü met tarafından, yani yukardan i d a re edi lecektir. Topra k reform u ndan sonra, hatta toprak reformuyle beraber, toprağ ı n işlen mesinde, TKP'ye göre, kooperatif i şletme şekli teşvik v e takviye ed i lecektir. Bu kon uda Ato l a n ve Göllüce'de, Reyhanlıda, Değ irmen köyünde, Samsun ve Amasya i llerinin bazı köylerinde TKP' n i n bu g örüşü n ü doğru layacak i l g i çekici bazı gelişmeler kayded i l miştir. Köylü hareket i n i n yoğ un laştığı yerlerde ağa, derebeyi topraklarına el koyan köylü ler, topra kları a ra ları nda dağıtmaya g itmemiş, köyce işlemek g i b i , bölgenin özel liklerine göre kooperatif işleme yol u n u seçmişlerd i r. Köy emekçilerine d ü ş ma n ağa ve derebeylerinden yana bir i ktidarın baskı k uvvetlerine karşı ortak savaş eylemleriyle elde ettikleri topra kları m u hafaza edebilmek için köy l ü ler, bir yandan ağa ve derebeylerine, bir yandan do onların i ktida rına ka rşı elele d i renmek g ibi bir zorun l ukla karşı ka rşıyadırlar. B u zoru n l uk, toprağ ı n ortak, y a n i kooperatif işlenmesini de mecbur kıl ıyor. Yani köy emekçileri, ortak savaş ve ortak feda kôrl ı k l a rla elde ettikleri topra kları, düşman bir d üzene ve o n u n i ktida rına karşı savu nmak gaye siyle paylaşm ıyor ve ortak, yani kooperatif işletme yol u n a g i d iyorlar. Bu d u r u m köy ve topra k sorunlarında yeni bir g el işmed i r, topra k reformu fikrini ve topra k reformu prog ra m ı n ı etk i liyecek, köy ekonomisinde ü reti m, kred i , hattô satış kooperatifçi l i ğ i n i teşvik edecek n itelikted ir. TKP' n i n görüşü gereğ i nce, mevcut ü reti m, kred i ve satış kooperatifleri toprak ağaları n ı n yararına işliyen kuruluşlar o l m a kta n çıkarı lacak ve b u n l a r ı n topra k l a n d ı rı l mış köy l ü n ü n yararına işlemeleri sağ l anacaktır. CHP'de d e ta rı m kooperatifleri fikri va rdır. Hatta orto n ı n solu i d a reci leri köylüyü a racıların sömürüsünden kurtara ca k satış kooperatifleri fikrini bir hayli işlemişlerd i r. Fakat h emen i lôve etmek gerekir ki, orto n ı n solu idareci lerine göre kooperatifler, sosya l i st i lişki leri g e l i ştirmeye değ i l , tama men a ksine, kapita l i st işletmeci l i ğ i geliştirmeye yora mo l ı d ı r. Bundan başka CHP' n i n topra k reformu görüşüne göre, ağa ve derebeylerin kapita list çift l i k işletmeci l i ğ i n e doğru yönelmeleri ekonomik ve politik va rlıkları n ı n korunması g i b i bir sonuç vereceğ i nden, tarı msa l ü reti m, kredi ve satış kooperatiflerinin ergeç b u zü mrelerin menfaatine göre ça lışmaya ';oğru yönel me tehli kesi d e mevcuttur. I ktidar pa rtisi AP yönetici leri n i n , toprak reformuno ta ma men düşman old u kları , ağa, derebeyi ve çift l i k beyleri yararına b i r ta rı m reformu tasa rladıkları, yılda 9-1 0 m i lyar l iraya va ran kredi ler, toh u m luk, tarı m ô l etleri yard ı mlariyle bu ta rı m reformunu g erçekleştirmeye başladı kları, ayrıca buğday, pa m u k, tütün, i n c i r, üzüm ü reten büyük top ra k s a h i p lerinin ürünleri n i boş fiyatla rla satın ola ra k gerici z ü m releri b u yönden de palaz l a n d ı rd ı kları bilinen bir gerçektir. 854
Büyük toprak sa hi pleri, ağa ve çiftlik beyleri iktidarının, bir yandan d a küçük ve orta köy l üyü, küçük ve arta tütün, pamuk, fındık, hayvan, meyve ve sebze üreticisini fiyat politikasıyle, aracı ve tefecilere, büyük tar ı m a l ı m şirketlerine sağladığı hi maye ile ezdiği, köydeki bu orta tabakaların g ittikçe faki rleştiği ve arta tabaka ların, iktidara, büyük toprak s a h ip lerine, tefeci ve a racı lara karşı d irenişlerinin a rttığı görülmektedir. Yü rüyüşler ve protesto mitingleri sıklaşmaktadır. Köylerdeki b u yeni geliş melerin üzerinde d i k katle d urul ması gerekir. Oğrenci hareketi
1 969 y ı l ı içinde öğrenci ha reketi işçi ve sosya list h a reketi n i n bir kolu olara k hızlı bir g el işme kaydetmiştir. C H P'deki orta n ı n solu yöneticilerinin, b i l i nd i ğ i gibi, i ktidarın d ü men suyuna g irmesinden sonra yurtsever genç l iğ i n sosyalist h a rekete doğru yönelmesi h ı zl a n mış ve yurtsever gençl iğin d evrimci eğ i l i m l eri, u l usal bağı msızlığı kazanma ve demokratik bir d üzen k u rma h areketine katkısı, sosyalizme yönelmiş bir idare şekli u ğ r u ndaki savaşı daha da yuğunlaştırmış, daha da bili nçlendirmiştir. B u gelişmeye paralel olarak da iktidar/n, CiA ajanlar/nın, to p lum po lisinin, gizli açık baskı meka n izması n ı n devri mci gençliğe sal d ı rısı da a rtmıştır. 1 969 yılı içinde faşist komando birliklerinin saldırısı sonucunda 9 şehit veren devri mci gençliğin, e m peryal i z mi n ve emperya l i zme bağ l ı iktidarın kan l ı terörüne göğüs gere gere y ürüttü ğ ü bağ ı msızlık, eğitimi ve tüm top l u m hayatını demokratikleştirme sava ş ı n ı n emekçi halkı aydı nlattığına, iktidarın h a l k d ü ş m a n ı politika s ı n ı demaske ettiğine, h atta memlekette devri mci bir hava n ı n yaratıl masına yard ı m ettiğine şüphe yoktur. Gençlik h a reketin i n devrimci yolda daha da gelişmesi, onun "milli demokratik devrim»ci lere kakrşı d i ren mede ve bili msel sosyalizmin esaslarını ben i m semede göstereceği gelişmelere bağ lıdır.
855
ı Ç i N DEKI L ER sayfa Sosyalist ülkelerde Va lt e r Ulbriht Sosya list Almanya yirmi yaşı nda .
717
Düşünce değiştokuşu
Rostislav U/yanovski
K o pita l i st ol mayan g e l i ş m e yol u n u n baz ı sorun ları
732
Lenin 'in yüzüncü doğum yıldönümüne doğru Jan Frevil
Leni n v e !'ra n sa'daki devrim l er . Ka pita l i st ü l ke lerde
•
•
•
746
•
Güs Hol Emperya lizmin tarihinde ve bunalımla rı nda büyük d e ğ i ş i m l er .
758
Komünist ve Işçi Partilerinde Ezekias Papayoanu
Gericilere ve harpçilere karşı
766
•
Novi Çekoslovakya'da yeni gelişmeler Pavel Avespers-Vilem
776
Tomas Sinuraya
Endenozya'da komünist hareket i n i n d urumu .
788
x x
Amerika B i rleşik Devletleri Komünist Partisinin 50. Kuruluş yıldön ü m ü •
.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
794
•
Yuvarlak masa toplantısı
Sosyal i z m ve aydın lar A l manya D emokrati k C u m h u riyeti b i l i m ve kültür ada m la rı kon uşuyor
.
.
'
.
797
Kitaplar, dergiler
P. Volovuef Len i n ve Bolşevik Parti s i n i n , Oktobr Devrim i a rifesinde, askerleri koza n ma k i ç i n yürüttükleri m ücadele
831
Kısa haberler
837
•
•
•
•
•
•
Ozel sayfa/a r :
TKP M K ' n i n ABSP M K'ne kutlama mesajı .
840
Tü rkiye Kom ü n i st Partisi Merkez Komitesi n e .
842
Ahmet Saydan
Genel seçi mler ve u l usal g e l i ş meler .
.
843
B A R I Ş V E S O S Y A L I Z M P R O B L E M L E R I
Ingilizcesi:
Central Books ltd., 37 Grays I n n Road, london, W. C. 1 . ıtalyancası:
Libreria Rinascita, Via delle Botteg lıe, Oscu re 2. Roma Almancası:
"GlOBUS..-Vertrieb a uslöndischer Zeitschri ften, Wien XX, H öclıstödtplatz 3 Yunancası
(Kıbrıs'ta) :
laikon Praktorion, Tricoupi Street, 53 r., N icosia Ruşcası:
Stred isko pro rozsi rova n i tisku, Pralıa 6, Tlıôkurova 3 Fransızcast :
Societe d ' Edition et d' Enformation 9, Bou levard des italiens Pa ris (2e) Isp a nyo lca sı :
Ediciones Pueblos U nidos Casilla Correo 589, Montevideo Japoncası :
Nauka ltd., 2, Kanad-Zinboclıo 2-clıome, Clıiyoda-ku, Tokyo Isveç dilinde:
Arbeta rkultur, Söderarmsva gen 36, Jolıa nneslıov 6, Stocklıolm Bulgarcası:
Raznoiznos, i, Rue Tzar Assen, Sofia Türkçesi:
.. Y E N
i çAG»
Tlıôkurova 3
Fiyatı 1 l i ra
-
Stredi sko pro rozsi rova n i tisku, Pra lıa 6,