Bütün ülkelerin proleter/eri, birleşiniz! •
YENI
2
V
ÇAG
(236) Şubat 1984
Komü n ist ve i şçi pa rtileri nin teori ve enformasyon d e rgisi
i Ç i N D E K iL ER xx:
Sayfa
ismail Bilen'in a n ısına .
3
Stoyan Mihaylov
Yeni topl u m u kurmanın g ereklerini yeri n e g etiri rken .
5
Mikulaş Benö
Y ı ğ ı n la rl a sıkı bağ ö n c ü n ü n etki n l i ğ i n i n tem e l i d i r .
16
tb Nörlund
Amerik a n roket l eri Av rupa'da. Direniş a rtıyor . Piltrn a n B a rış, iş ve eşi tli k içi n
25
Jo hn
xx:
35
T i n sel k ü ltürün sosya l ist yaşa m tarz ı n ı n oluşmasındaki rolü .
44
Dimitris Sor/is
Devletleştirme: K i m i n çı k a rı n a ? .
63
Ngugi wa Thiong'o
«Ezi lenler ve tesli m o l m ayanlar iç i n »
74
« G üçler üçgeni »nde çatışma
84
xx:
üZ E L S A Y F AL AR xx:
T KP M erkez Komitesi' n i n aç ıklaması
96
xx:
T K P M erkez Komitesi ' n i n açıklaması
98
T K P M K Genel Sekreteri Haydar K utlu yoldaşın K ü ba Komü nist . . . . . . . . . . . Partisi Merkez Komitesi' n e mesajı
99
TKP MK Ge nel Sekrete� i Haydar K utlu yoldaşın Avusturya Kom ü nist Partisi 25. Kong resi'ne mesajı . . . . . . . . .
100
T KP M K Genel Sekreteri Haydar Kutlu yoldaşın Sri L a n ka Kom ü nist Partisi 1 2. U lusal Kongresi'ne mesaj ı . . . . .
101
Suudi Ara bistan Komünist Partisi Merkez Komitesi' n i n T ürkiye . . Komünist Partisi Merkez Komi tesi'ne mesajı . . .
102
XX:
.
XX:
XX:
XX:
.
SON REDAKSiYON T AR i H i: 2 Oca k 1 984 YAZIŞMA ADRESLERI MIZ :
2
BOX 6367 S 1 0327 Stockholm ISVEÇ
Stredisko pro rozsirova n i tisku Yeni Çağ Praha 6, Thoku rova 3 Czechos lovakia
i. BilEN (1902-1983)
ismail Bilen'in anısına Türki ye Komüni st Partisi Başka n ı , Türkiye işçi sı nıfı n ı n, u luslararası ko m ü ni st ve işçi ha reketi n i n seçki n fonksiyoneri, büyük enternasyona l i st ve ateş l i yurtsever ismail Bilen , 18 Kası m 1 983'de beklenmedi k bir anda yaşama gözlerini yumdu. 3
i. Bilen, 1 8 Ekim 1 902'de doğdu. 1 8 yaşı ndayken T ü rkiye'yi işgal etm iş olan Antant ord u larına ve iç gericiliğe ka rşı ulusa l kurtuluş savaşına ka tıldı. 1 922'de, Büyük Sosya list Ekim Devr imi'nin doğrudan etkisiyle 1 920' de Mustafa Suphi tarafı ndan kurulan TKP'ye girdi. 1 932' d e M K üyeliği ne, i ki yı l sonra da MK Sekreter liğine seçi len i. Bi len, uzun yıllar parti n i n ö rgütlenme v e propaganda çalışmalarını yönetti. Birçok kez tutu kla ndı . 1 937' de T KP' n i n Kominter n temsilciliğine seçildi. i kinci D ü nya Savaşı yı l la rında faşizan T ü rk hükü metlerinin içyüzü n ü geniş yığınlara açı klayan çalışmalar ya ptı . 1 974'de TKP MK Genel Sekreter liği, Nisan 1 983 MK Plenumundan sonra parti başka n lı ğ ı göre vleri ni üstlenen i . Bilen T KP 5. Kongresi tarafı ndan yeniden parti başka nlığına seçil d i . i . Bi len, T K P' n i n temel örg ütler i nden e n sorum l u organlarına d e k her yerde, parti n i n kendisine verdiği tüm görevleri ikircimsiz, büyük bir coş ku ve yar atıcılı kl a yer i n e getir en ör n ek bir kom ü n i sU i . Sağ ve « sol » opor tünizme karşı Ma rksizm-Leninizmin a rı lığı nı n korunması yolu nel a ardıci l ça ba göstermiştir . O, aynı zamanda deneyi m l i bir örg ütçüyd ü. T KP' ye yöneli k bi rçok büyük çaplı polis saldırısından sonra, o, yorulmadan, i natla partiyi yen iden ayağa ka l dı rm a k için çalışm ıştır. T KP' n i n 70'li yı l l a rdaki başarı ları, T ü rkiye komün ist ha reketi nde genç kuşa kları n yetişmesi, par tinin ideoloj i k-politik ve örgütsel bakı mdan olgun laşması onun a d ıyla sı kı sı kıya bağlıdı r. i. Bilen, tüm yaşamı boyunca, T ür kiye halkı nı n em perya lizme, i ki nci Dünya Savaşı'ndan sonra da Am erikan em perya lizmine ve NAT O'ya ba ğ ı m li l ığa ka rşı, barış ve kendi hakları uğrunda verd iği savaşı mı n en ön sı ra ları nda yer aldı.
i . Bi len, T ü rkiye işçi sı nıfı nı n ve uluslara rası komün ist ve işçi ha reketinin tarihinde halkını n sadık evladı, emekçilerin çıkarları nı n savu nucusu, Marksizm -Len i nizmin, proleter enternasyonoliz m i n i n a rdıcı l savunucusu olara k yaş ayaca ktır . O, sürekli d ü nya komün ist har eketi nin g üçlen mesi ve birliğinin pekişmesi içi n çalı ş mıştı r. O, Lenin'in partisine ve ü l kesine, SBKP'ye ve Sovyetler Birliği'ne içten, kardeşçe d uygularla bağ lıydı. i . Bi len' i n « Ba rı ş ve Sosya lizm Sorunları » der gisinde birçok yazı sı yayı n lanmı ştır. O , birçok kita p yazmı ştır v e bunları n önemli b i r böl ü m ü çeşitli d i llere çevrilmiştir. Komün istler, ismail Bilen yoldaşın a nısını her zaman sayg ıyla a n a caktır.
4
Veni toplumu kurmanın gereklerini yerine getirirken Stoyan Mühaylov Bulgaristan Komünist Partisi MK Sekreteri
Bulgari stan Komünist Pa rtisi'nin d eneyi mi gösteriyor ki, işçi s ı n ıf ı n ı n sosyal iı m v e kom ü n izm savaşımını a n cak, topl u m sa l pratiğin devrimci teoriyle doyuru lduğu ve bili msel teori n i n devri mci pratik ile zen g i n leştiri ldiği iki yön l ü bi r sü reç güvence altına olabilir. Parti miz, Marksi zm-leninizm' i n doğa ve toplumsal yaşa m ı n g elişme ya sa larını doğru olarak yansıtan bir düşünceler sistemi olduğu, başka bir deyi şle, kesin bili msel b i r teori ve aynı zamanda i şçi sınıfı n ı n tarihse l çıkarları n ı n ideolojik ifadesi olduğu, onun ideoloj isi o l d u ğ u olgusunu h e r z a m a n ta n ı m ıştır. BKP' n i n teorik ça lışmalarının kökleri, büyük devri mci ve enternasyonalist gelenekleriyle Bulgar işçi sın ıfı hareketin i n geçmişin dedir. 187 1 ' d e Paris Komünist kanla boğulduğunda, büyük Bulgar şairi ve devrimcisi H risto Botev Pa ris komünarlarına kalbinin deri n leri nden gelen ve Bulgar devrimcilerini n i n a nçlarının sembolü olan şu sözlerle seslendi : ina nıyorum, «
i nsan soyundan tek bir gücün d ü nyaya iyilik edebi leceğine. Ve tüm halkları çağlar boyu çekti kleri nden, eziyetlerden alıp kard eşçe emeğe, özgürlüğe ve eşitliğe götürecek tek bir komünist toplumsal d üzene. Ve devri mci yolda n komünizmi utkan kılmoda i n sa n ların yü reklerini ve ruhları n ı g üçlendiren mantı ğ ı n p ı rı l p ı rı l, yaşam saçan özüne. Ve tüm ha lkların tek bir bölünmez vatan ı na ve tüm m ü lkiyetin ortak iyeliğine. 5
Bağ l ıyım, i l ô n ediyorum, to plumdaki tüm kötül ükleri defeden pırıl pırıl, tek bir kom ü n izme. U m utluyum, inanıyorum, uya nacağı na ha lkların ve tüm d ünyada i ler d e komünist sistemin geleceğ i ne . (1) ..
B u ateşli sözler, Bulgar halkını n ulusa l kurtuluş savaşımı i l e sosyal izm ve kom ü n izm için savaşımı a ra sı ndaki bağ ı n bir ifadesi haline geldi. Bulgar proleta ryasının partisi n i n kurucusu ve 3 0 yıl boyunca önderi, « Dede» olara k da bilinen Dimitır Blagoyev, bize Bulgari stan'da kapita list gelişmenin Ma rksist ekonomik, sosyolojik ve tari hsel çözümlemesi, sı nıf savaşımı ve sosya lizmi kurm a n ı n önkoşulları üzerine örnekler bıra ktı. Blagoyev' in, Ma rks' ı n öğ retisine b ağ l ı lığ ı n ı ve burjuva ideolojisi ve opor tün izmle uyuşmazlığ ı n ı yansıtan diyalektik mat erya lizm ve b i l g i teorisi üzeri n e kimi makaleleri, yaklaşım ve öz açısından Len i n ' i n « Materya lizm ve Ampiriokritisizm »iyle benzerd i r. O, edebiyat eleştiri leri ve estetik ala nı nda da önemli yazılar bırakmıştı r. Bulgar halkı n ı n ölümsüz evladı Georgi Dim itrof, büyük bir teorisyen ve seçkin b i r devr i mci pratikçiydi. Yaratıcı bir M arksist, yeni, Len inci ti pten b i r lider olarak partimize en zorlu sı navlarda önderlik etme yeteneğ i ne s a h i pti. Birleşik işçi ve halk cephesi kon usundaki b i r d izi ma kalesi, 1 923 Eylülünd e Bulga ristan'da a levlenen dünya n ı n i l k a ntifaşist aya klanması n ı n öngün lerinde yayı nlandı. Bunların içerdiğ i düşünceler d a h a sonra yeni d eneyi m lerin analiziyle dolduruldu ve u luslara rası komün ist hareketin savaşımı ve gelişiminde yeni bir aşamayı bel i rleyerek, birleşik halk ve yurtsever a ntifaşist cepheler stratejisine ışık tutan D i mitrof' u n Komintern' i n 7 Kongresi'ne raporunda yansıtı ldı. Sosya list d evri mimizin özü n ü n her yönl ü i rdelenmesi, halk demokra sisin i n politik sistemi n i n temellendiri lmesi, so sya lizm kuruculuğ u sorunlari na ve özellikle Bulgar köyünün yenileşti ri l mesi sorun larına özg ü n yaklaşı m ı ; şimdi Bulga rista n'da sosyalist kurulu şun D i mitrof genel çizgisi olara k adlandırd ığı mız her şey, BKP' n i n ideo loj ik sermayesi n i oluşturuyor. « Georgi Dimitrof her zaman devrimci sava şımın genel yasalftklanyla, bun/ann somut tarihsel ve ulusal özgünlükleri arasında diyalektik bir birlik sağlamaya yönelmiştir. » (2)
Toplumsa l g el işmen i n her yeni aşaması, komü n i stlerin önüne daha kar maşık görevler koyuyor. Şi mdi yönetici olan komü n ist partisin i n politika sının daha g üveni l i r bir şeki lde b i l imsel teo riye dayandırılması a rtan bir gerekliliktir. Deneyi m i m i z d e gösteriyor ki, « he r hangi bir şekilde Mark sist-Lenin ist b i l i m i n ve onun yaratıcı gelişi m i n i n rol ü n ü n küçü mser:ı mesi, onun görevleri n i n dar pragmatik yorumlan ması, teori n i n temel sorun ları n ı n göz a rd ı ed i lmesi ve, zamana, duruma uydurulan veya skolastik teori
(1) Hri sto Botev, Toplu ya pıtlar, c. 2, Sofya 1 979, s. 5 (Bulga rca)" (2) To dor J ivkov, BKP 1 2. Kong resi ve gelişmiş sosya lizmin kuruluş u : So runlar, görevler, yaklaşı mlar. Sofya 1 982, s. 387 (Bulgarca).
6
yü rütmelerin üstün gel mesi ciddi politik ve ideolojik sonuçlara gebe d i r . » e) BKP MK Nisa n 1 956 Plen umundan son ra, ü lkemiz geçiş dönem inin so na erdiği ve yavaş yavaş gelişmiş sosya list toplumun kuruluşunun baş ladığı yeni bir tari hsel aşamaya girdi. Bu aşama, teorik ve politik-örg üt sel parti çalışması n ı n ol ağanüstü yoğ unluğ uyla ve toplumsal pratikte bilimsel, Ma rksist-Len in ist çözü mlemeleri n sonuçlarının doğrudan ve hemen kulla n ı m ıyla belirlendi. Sosyalist Bulgaristan'ın tari hinde bu, Ni sa n dönemi olarak bilinir. Karakteristik özellikleri, BKP'nin ya ratıcı büyü meye sürekli i lg i si, parti n i n ideolojik, teorik ve g ü n l ü k p ratik çalışmasıyla, yığınların etki nliğinin karş ı l ı k l ı etkilenişidir. Şunu kesin o l a ra k söyleyebili riz ki, yaklaşık 28 yıl boyunca, BKP' n i n çalışma sti l i, « teorik ve pratik ça lışmanın tek bir uyu m l u ça ba halinde kaynaştı rıldığı » (4), teorinin sürekli pratikle birleşti ri ldiği stile çok yakın laştı rılmıştır. Nisan çizgisi. parti n i n teorik düşünmesinin ve bütün olara k toplumun ti nsel yaşa m ı n ı n gelişiminde ön emli b i r dönüm noktasını oluşturuyor. Teori alanında dogmatizm ve revizyonizme karşı ardıcıl savaşım, küçük burjuva o portünistlerinin Bulga rista n'da Ma rksist- Leninist teoriyi çarpıt ması n ı n ö n ü ne geçti. Bu Jki cephedeki savaşımda, pa rti her zaman Leninci i l kelere bağ l ı kaldı. Sonuç olarak, Nisa n çizgisi BKP' n i n teoriye, onun Marksist-Leninist arılığına azalmayan b i r dikkat gösterme geleneğini sa dece sürdürmek ve derinleşti rmekle ka lmadı, aynı zamanda onu daha da geliştirdi. Bu, çok önemli teorik genellemelerin ü reti l mesi ne ve 1 97 1 'de 1 0. Kongre'de beni msenen Parti Progr a m ı'nda yazılı olan Bulga rista n'da olgun sosya lizmi kurmanın sosya l - politik stratejisinin o l uşturulmasına ya r dım etti. O lkemizin deneyimi, geçiş d öneminde bir toplumun, komünist sosya l ekonomik formasyonun i l k evresi ne ö z g ü görevleri çözemiyeceği n i, yavaş yavaş o n u n daha üst aşamalarına ilerlt; mek için gerekli maddi ve manevi koşulları yaratamadığını gösteriyor. Buna daya n a ra k, Parti 1 960' Iarda tar tışmalı bir konu olan sosya list kuruluşun aşamaları üzerine görüşünü formü le etti. Komünist formasyon üzeri ne Marks, Engels ve Len i n' i n öğ re tisine her za m a n bağlı kalarak, SBKP ve diğer ka rdeş partilerin dene yimlerinden ya rarlanarak ve yeni toplumun kurulmasında kendi politik yöneticilik deneyi m i n i çözü m l eyerek, BKP somut koşul l a rı n bu d evrimci süreçte iki, üç veya daha fazla aşama gerektirebileceği sonucuna vardı . Ancak bu durumda e n önemli şey, bu aşa m a la r ı n sayısı v e niteli ğ i n e o l ursa olsun, olgun sosya lizmi, komün ist formasyonun birinci evresini tamalayan aşamayı kurmanın m utlaka gerekli olduğudur.
(3) Yuri And ropov, Seçme Konuşmalar ve Makaleler. Moskova 1 983, s. 247 (Rusça).
(") V. i. Len in, Tüm yapıtlar, c. 1, s. 298 (Rusça). 7
Marksist- Leninist teori ve prati ğ i n bu ana htar öner m esi, BKP Pr og r a m ı nda yazılıdır . Progr a m , gelişmiş sosyalizmi kurmayı «sosyalizmin mad di ve teknik temelini yaratmanın tamamlandığı, sosyalist toplumsal iliş kilerin mükemmel/eştirildiği, tinsel kültürün zenginleştirildiği, halkın gen lik düzeyinin yükseltildiği, toplumsal sistemin gelişmesinde eşitsizliğin gide rildiği ve bireyin çok yönlü gelişmesinin başarıldığı, sosyalist toplumun olgunluk aşamasına girdiği oldukça uzunca bir dönem .. (iJ olarak değerlendiriyor.
Pr ogra mdaki sosya list m ü l kiyetin gelişmesi n e i lişki n öner meler i n özel bir önemi var d ır . Sosyali st mülkiyeti n kooperatif biçiminin geri olduğu görüşü bizi m ü l kemizde de (başka her yerde olduğu gi bi) di le getiril d i . B u n u geliştirmenin yol u n u n hemen devletleşt ir meye gidil mesinden geçtiğ i öne sürüldü. B K P Progr a m ı , yen i, bütün h a l k ı n m ü l kiyetini n, sosyalist m ü l kiyetin her i ki biçimi n i n kar ş ı l ı k l ı etki leşi mi n i n sür ekli bir diyalektik süre ci nde « kooper atif m ü l kiyeti n geliştiri lmesi ne ve m ükemmel leştiri l mesi ne devlet m ü lk iyeti ni n ve karşılık o larak, devlet m ü l kiyeti ni n gelişi mine ko operatif mülkiyetin daha geniş katı l ı m ı (G) i le yaratıcılığı görüşünü taşı yor . Sadece kooperatif ekonomi si ni n devlet ekonomi si nden merkeziyet çilik, disi p li n ve bir mer kezden, tek kumandal ı yöneti m gi bi en iyi gele nekleri al masıyla kalı nmayacak, devlet m ü l kiyeti de, sübvansiyon olma ması, üreti m i n yöneti lmesi nde toplumsa l unsur u n güçlendiri l m esi, işlet meci personeli n seçi mi, bi reysel geli ri n emeğin sonuçlar ı na yak ı ndan bağımlı k ı l ı n m a sı vb. gibi sosyalist ko oper atifçili ğ i n d eğerli yönleriyle zengi nleştiril ecektir . ..
Bu, « m ülkiyeti n kooperatif biçi m i ekonomik pota nsiyellerini tüketmiş ol maktan uzaktır .. ve « belir lenmi ş tari hsel bir yeri ve ü lkemizde sosyali zmi n daha ileri kur u l uşu sürecinde oynayacak rolü var d ı r , n diyen BKP M K Genel Sekreteri T odor Jivkov taraf ı ndan çıkarı l mı ş sonuç üzerine temel , lenmektedir. ..
Sosyali st m ü l kiyeti n geleceğine i lişki n sor un u n ayd ı n l ığa kavuştur u l ması, toplumsal-sınıfsal ya p ı n ı n gelişme eğili mi pr ogr a m öner meleri nin o luşturulmasına yar d ımcı oldu. BKP 1 0. Kongresi'ne sunulan r a porda, top lu msal-sın ıfsa l fa rklılı klar ı n or tadan kal d ır ılmasının, olgun sosya lizmi n kur u luş dönemi nde «işçi sınıfının tarihsel hedefleri temelinde , bu süre ci n gidişi nin «çeşitli toplumsal grupların çıkarlannın, işçi sınıfının yaşam sal çıkarlanna .. n e ölçüde «yakın/aştlrlldığı ve kaynaştlrlldığı . na bağlı olduğu vurg u landı. (8) ..
.
BKP Progr a m ı'nda işlenen bir d üşünce de, olgun sosya lizmde «top-
(5) (G) (i) (S) 8
BKP Pr ogr a m ı, Sofya 1 97 1 , s. 41 (Bu lgarca) . Agy, s. 58 -59. Todor Jivkov, Seçme ya pıtlar, c. 18, s. 548 ( Bulgarca). Todor Jivkov, Seçme yapıtlar, c. 18 , s . 552-553.
lumsal sınıflar ve gruplar arasındaki farkltiıkiarın, sosyalist toplumun top lumsal yapıda toplumsal homojenliğinin e şiğin e yakınlaştığı ölçüde g ide rildiği »dir . (n) Süreç içi nde, k i m i toplu msal fenomenler artan ölçüde t ü m
halk kar akter i kazan ıyor la r . Sosya l ist devlet pro letarya d i ktatör lü ğ ü dev leti nden, tüm halkın devletine dönüşüyor, sosya l i st demokrasi sür ekli yayı lıyor ve top l u m u yönetmede topl umsal ör g ütler i n rolü artıyor. BKP Pr og ra m ı ' n ı n paha biçi l mez ulusal önemi vardır, çünkü o ülke mizde gelişmiş sosya l izmi kur ma n ı n yolu n u çiziyor ve tüm emekçi halkın yaşa msa l çıkarlar ı n ı ve ger eksi n i m l er i n i d i le getir iyor . Ama uluslararası bir önem de taşıma ktadır , çünkü teor i k ve pr atik öner meler i, kapita l izm den sosya lizme geçişin ve olgun sosyalizmi kur ma n ı n temel ya sa l l ıklar ı n ı n evr en sel geçer li l i ğ i n i doğr u l uyor . Partiler i n i n progr a m ı n ı yaşama geçir ir ken, Bulgari stan kom ü n i stler i d ü nya sosya lizmine ve u luslararası devr i mci harekete karşı sor u m l u old uklar ı görevi yer i ne getir iyor lar. BKP Pr ogr a m ı, elbette, ü l kemizde gelişmiş bir so sya l i st topl umun kur u l uşuna i lişkin t ü m kar maşıklıkları e l e a l m ıyor . Aksine, başlıca sorunlar a genel leştir i l m i ş ya n ıtlar ver ir ken, sosya list kur u l uşun teor i ve pr atiğ i n i n daha da mükem mel leştir i l mesi için geniş açı n ı m bırakıyor . N i san çizg i s i n i n toplumsal bilim ler i m izin d ur u m u üzer i ndeki yarar l ı etkisi şi mdiden gör ü ldü. Tüm bu b i l i m ler i n ya l n ı zca pr opaganda a maç lar ı na hizmet etti ğ i ve sadece parti kar ar lar ı n ı popü lar ize etmek için tasar ı m la n d ı ğ ı üzer i ne gör üşler i n üstesinden gelindi. BKP Progr a m ı « sos yoloj i k ve diğer toplumsal çalışmalar ı n son uçlar ı yöneti msel etki n l i kte kullanılmal ıdır » (10) i ste m i n i kayda geçirdi. Mar ksist- Le n i n ist metodoloji (yönte m b i l i m ) ve d iyalektik ve tar ihsel materya l i zm , sosyal b i l i m ler i n ge lişimi için sa ğ l ı k l ı bir zem i n o l uştur urlar . Bulgar sosyal bilimi bir dizi yeni bilimsel disiplinle (bi l i m dalı) zen g i nleştir i l d i . Topl u m b i l i m (sosyoloji), toplumsal psikoloj i, a hl a k bilim, işletme teor isi ve diğerleri görece bağı m sız disiplin ler olar a k biçi m lendi. Parti tar ihi ve ülkemizin genel tari hi ü zer i n e öne m l i yapıtlar yaz ı l d ı . Bulgar istan'da Mar ksist-Le n i n ist top l u m b i l i m i n gelişmesi, ç o k karak ter isti k bir ör nektir . BKP' n i n LO. Kongresi'nden önce, 1 967'de M K Po l i t Bürosu sosyoloj i k etüd ler i n ya p ı lması üzer ine, v e 1 982'de d e , sanayi işlet meler i nde psikolog lar ve sosyologlar için kadro ayr ı l ması üzeri ne karar ları ben i msedi . B K? Mer kez Komitesi'ne bağlı bir sosyoloj i k gr u p kur uldu, ve bu za m a n la Sosyolojik B i l g i lenme Merkezi haline dön üştü ; Bulgar is tan B i l i m ler Akademisi bir Sosyoloji Enstitü sü kur d u. Tüm BKP bölge komiteler i aygıtları nda sosyolog kadr osuna yer ver i ld i . B ir dizi so syoloj i k merkez v e bölgesel kur ul uş açı ldı; yüksek okul /arda u z m a n sosyo log lar ı n yetiştir i l m esine başlandı, sosyoloj i k der g i l er yayınlandı, vb. Sosyoloj i k
(9) B K P Programı, s. 44. (10) Agy, s. 1 0 1 . 9
etüdlerin son uçları sürekli olarak parti orga nlarının, devlet ve toplumsal örgütlerin karar alma süreçleri nde kullanı lıyor. Bulgaristan bilim adamları uluslararası etki n liklerini önemli ölçüde a rtırmışlard ı r. B u alanda ilk göze çarpan, SSCB ve öteki sosya list toplu luk ülkeleri top l u m bilimi uzma nlarıy a g i rişi len işbirliğidir . Parti n i n toplumsa l bilimleri geliştirme çi zgisi ü l kemiz teo ri k düşünme orta m ı üzerinde her açıdan olumlu etkide bulundu, onu yeni toplumun kuruluşunun a ktif ve önemli bir etmen ine dönüştürd ü . 1 970'Ierde, parti sosya list kuruculuğun sosyal- ekonom i k, politik v e ideo loj i k görevlerini som utlamada büyük iş başa rdı . ilk kez kong reler ara sında, emek ü retken liğini yükseltmek (1 974) ve so sya list emek ö rg ütlen mesini geliştirmek (1 978 ) g i bi cm ahta r konuları ele olan ulusa l parti kon fera nsları yapıldı . (ll) BKP' ni n 1 98 1' deki 1 2. Kongresi' nden b u ya na, b i l i m a d a m l a r ı toplum sai yaşam ı n öne ç ı k a n sorunları üzerinde di kkatlerini yoğ unlaştırd ı lar. Bunlar a ra sında, gelişmiş bir sosya list top l u m için maddi ve tekn ik temel in yaratılması, ekonom i k i lişkileri n ve m ü l kiyet biçim leri n i n gelişmeşi, ekonomik yaklaşı m ı n ve ekono m i k mekanizmasının uygula maya soku lması, olgun sosya lizmin politik si stem inin m ükem mel leşti rilmesi, her yönlü gelişmiş sosya list kişiliğin biçimlenmesi va rd ı r. 1 2. Kongre' den bu yana yoğ un teorik çalışma şimd iden önemli sonuç lar vermiştir, ve bunun onuru tüm partinin, onun Merkez Ko mitesi'nin ve MK Politbü rosu' n und ur. Ana katkı ve ana htar öneriler Todor J ivkov'dan geldi, bunlar onun enerj ik teorik ve ö rgütsel faaliyeti n i n sonuçla rıd ı r. Gelişmiş sosyalizmin kuruluş aşamasındaki başlıca teor i k sorunlar ı n v e bunlarla bağlı p ratik yaklaşımların ele a lı n ması, Bulga ristan ger çekliğinin d iya lekti k materyalist ve genel sosyolojik çöı ü m lemesi nin en genel i lke ve gereksinimleri n i form ü le etme gereğ i n i doğurdu. Bunun metodolojik çeki rdeğ i n i n sosya lizmd eki çelişkilerin özü, karakteri ve bunları çözme biçi m lerinden oluştuğ una inanıyoruz. O rneğin, maddi ve tekni k temeli mizin m evcut d u rumuyla bağlı olan çelişki, onun g ü n ü müzdeki d üzeyi n i n olgun sosyalizmin toplums a l i l işki lerini n tam gelişimi ni, üstü nlükleri n i n her yönüyle serg ilen mesini ve top lu msal emek ü retken liğinin g ü n ü m üz kapitalizminin toplumsal emek ü retkenliğini geçmesin i olanaklı kılmaya hôlô yetmemesi olgusunda ifadesi n i buluyo r. Ma rks, büyük ça p l ı sa nayi gel iştikçe, gerçek zengin liğin yaratı lışının ve çalışma sü resi boyunca ha rekete geçi ri len unsu r l an n etkinliğinin .. ü reti m leri için gerekli doğruda n çalışma süresiyle hiç bir yerde yakın uyum göstermedi ğ i n i, ama daha çok bili msel ve
(11) Todor J ivkov' u n önerisi üzerine, Bulga rista n'da sosya list kurucu luk için ana hta r önemdeki ka lite sorununu ele a l m a k üzere b i r U lusal Parti Konferansı 1 98 4 Martında toplanacak.
10
tekn ik i lerleminin, veya bu bilimlerin üretime uygula nması n ı n genel d üzeyi n e bağl ı » (12) olduklarını yazd ı . O yine « sa bit sermaye n i n gelişi m i ni n, evrensel top lumsal b i l g i n i n (Wissen) n e ö lçüde bir doğrudan üretici kuvvete dönüştürüldüğünün bir işareti, ve böylece, toplumsal süreç ko şullarının kendisi n i n n e ölçüde evrensel yaşamsal aklın (entellekt) d enetimine girdiğinin ve buna uygu n olarak dön üştürüldüğünün bir işareti olduğu»nu (1:1) belirtti. Pratik, olgun sosya l ist toplumun maddi ve tekn i k temelinin gelişme si n i n a rtık n icel büyüme yoluyla çözülemez olduğunu doğruluyor. Bu a maca u laşmada, olgun sosya lizm g üncel bi li msel teknik devri mce belir lenen d ü zeye ulaşmak için entel l ektüel etmenlerin daha geniş kat ı l ı m ı n ı gerektiriyor. Parti, ü l kede olgun sosy a list to plumun maddi ve teknik temeli n i n kurulması n ı n ana hatla rını ortaya koyd u. B u n l a r ü reti mde v e öteki top l umsa l alan larda otomatize ki bernetik sistemlerin kurulması yoluyla bi leşik otomatizasyonu, elektronik, robotik (ro botlara ilişkin bilim) mi kro prosesör teknoloj isi, biyoteknoloji vb.nin geliştiri lmesi n i içeriyor. Yine, mevcut ü retim hatları n ı n büyük bölümünün ye niden kuruluşunu ve moder nizasyon u n u ve, son olara k, Bulgar ve yabancı i leri deneyimin enta nsif kullanımını içeriyor. BKP' n i n teorik çal ışmasında şimdi merkezde olan bir diğer grup sorun d a sosya l-ekonomik ilişkiler ve u lusal ekonominin yönetimiyle bağ l ı d ı r. Bu, herşeyden önce, tüm h a l k ı n sosya list m ü lkiyeti sor unu, ve m ü l k sahibi i le ya n i devletle, m ü lkiyeti, ü retim a raçları n ı k u l l a n a n emek kol lektifi arası ndaki i lişkiler sorunudur. (H) Bu m ü l kiyet geli ştikçe, emek kollektiflerinin işlevleri a rtıyor. Parti ve sosya l i st d evletin başlıca çabc;ı l a rı şimdi her yolla sosya list m ü lkiyetin egemen sa hipleri olarak davranan emek kollektifleri n i n rolü n ü, hakları n ı ve sorumlu luklarını genişletmeyi amaçlıyor. Onlar iç özdisipli ne, özdeneti me ve emeğin sosya l i st örgüt len mesine i lg i gösteriyor, işletme yöneticisi n i n emek kol l ektifinde devle tin, yani m ü l k sa h i b i n i n tem� i lcis i olara k etki n çalı şması n ı n en iyi koşulla rarını sağlıyor, çalışma ve g ü n l ü k yaşam sorunlarının etkinlikle üstesi nden gelindiği, tam gelişmiş toplumsal birim ler haline gelmiş kendi yerleşim yerleri sisteminin bulunduğu bölgelerindeki yerel komünal organları etkiliyorlar. Toplumsa l yaratıcı lık, yaklaşık y i rm i yıllık bir dönem boyunca uyg ula nan geniş boyutlu deneyimlerle olanaklı hale getirilen yeni ekono mik
(12) K. Marks ve F. Engels, Yapıtlar, c . 46, Böl ü m ii, s. 2 1 3 (Rusça). (13) K. Marks ve F. Engels, Yapıtlar, c . 46, iL. Bölüm, s. 2 1 5. (11,) Daha geniş bi lgi için bak : « Ba rış ve Sosya lizm Soru nları » - « Yeni çağ », Sayı 1 2, 1 983.
11
mekanizmanın oluştur ul ması ve uyg u l a ma ya sokulmasıyl a ör nekl en mi şt ir. Burada başlıca a maç, ekonomik ar açlar ı top lumsal ü reti m i n yoğ u n laştı· r ıl masında ana g ü ç ve « m eta-para ilişkilerini ve d eğ er yasasını, sos ya list m ülkiyetin geliştir ilmesi nde, toplumsa l zenginliğin ve halkın yaşam dUteyi n i n yükselti l mesinde güçlü b i r itici g ü ç » (1:» ya pmaktır . Ekonomik yaklaşım, «ekonomik yöntemlerin, etki ve düzenleme araçl arını n ve ö rgüt biçimlerinin bütünsel bir sistemi»dir, (16) ve ekonomik hesa p ya ntemi ve yatır ı m lar ın kend i n i geri ödemesini, kô r ve fiyatlar ı , kr edi ve vergi ler i, yeni planlama teknoloj i leri, devlet planı ve yeniden oyarlanmış .(kar şılık) plan, yatır ı m süreci ve ü reti m , yöneti m ve iş letme üzer i nde top lu msal deneti m i bir leşti riyor . P arti, topl um sal yönet imin gel işt ir il mesi progr a m ı n ı ol uştur ur ken de yaratıcı ya klaşım g österd i. Toplu msal yönetime karşı n iteliksel olar a k yeni bir tutum ben i msendi v e topl u m sal or ganizmanı n unsu rl a rı ve işlevl er in i n, kaynaşma göz ö n ü n de tut u larak, bir yasa" ı kı ı karşıl ıklı etki lişim ve bağlar sistemi öne ko ndu. Bu ya klaşım BKP 1 2. Kongresi' n i n o l g u n sosyalizmin politik sisteminin geliştiril mesine yönelik öner i l erinde bütün üyl e d i le getir il m iştir . Par ti, sosyal ist demokrasinin genişletilmesi ve zengin leşti ri lmesi karmaş ık sor ununun, yönet i m i n devlet-dışı biçim ler i n i ol uşturar a k ve uyg u la maya sokar a k yeni bir yaklaşım göster d i . Sosya l-devlet i l kesi kü ltür yönetiminde de rehber olar a k benimsendi . D a ha sonra eğitim sistemine ve maddi üretim a la n ında i l k sosyal devlet yönetim biçimi olan U lusa l Tar ı m-Sanayi KompleksIer i nde uygul a n d ı . BKP, geleceğ i n komün ist topl umsal özyönetiminin önkoşu" ar ı n ı yaratma g i bi olağan üstü karmaşık bir sorunun üzer i n e gitmede yar atıcı bir yak laşım benimsed i . Par ti, bili msel araştır ma i l e yöneti msel ka rarlar ı bağla maya olağan üstü di kk at ayır d ı . Toplumsal bilim ler in, toplumsal yaşa m ı n her a lan ında yö neti mi n gelişti rilmesi ne her yönüyle katı l ı m ı için daha da elver işli koşullar yar atageldi. Ya pısal sistemler , kar maşık, a maca yönelik pr ogr a m l a r ve çoğaitıcı ya klaşım ve yöntem ler i geniş ölçüde beni msedi . Yür ütme o r ganları personeli ve t ü m diğer çalışan i n sa nl a r ş i md i yönetim ve işletme karar lar ı n ı n teor i k dayanaklar ıo beslen mesi gereğ i n i kavr ıyor l a r. B i l i m sel-teknik devri m i n mevcut aşamasında « i nsa n - ü retim», «i nsan-teknoloj i» ve « bi rey-emek kollektifi » ilişki ler i ndeki toplumsal, emeğe i lişkin, ent el lektüel ve psikolojik değişiklikler i n bili msel bir çözü m lemesi, 1 979'da BKP M K Plen umunda beni msenen eğiti m sisteminin gel iştir i l mesi ne yö neli k geni ş bi r progra m ı n hazır l a n masına yor d ı m cı oldu. D ı ş politika konular ı da parti ça l ışması nı n önemli bir yön ü n ü oluşturur .
(I;;) Todor J ivkav, Sosyal- eka na m i k i l işki leri n gelişmesi v e u lusal ekono minin yöneti mi, Sofya, 1 98 3, s. 22 (Bulgarca) .
(16) Agy, s. 23. 12
D ış poli,t ika n ı n m erkezi nde, BKP i le SBKP ve Bulgari stan ile SSCB ara sında dostluk ve i ş bi rliği ni n daha da deri nleşti ri lmesi ve sürekli g üçlen diri lm esi , daha d a yakı n bütünleş m e çi zgi sinin ardıcıllıkla iz lenmesi var d ı r. Bu, parti ni n sosyalist enternasyonali z m i lkesi n i n p ratiğin e ve daha da zenginleşti ri l m esi ne som u t katkısıdır. G eorgi Di mitrof'un d oğ u m un un 100. yılında y a p ı l a n u l uslara rası kon feranstaki kon uşmasında Todor Jivkov, parti mizin barışın hem i nsa n l ı k hem de komünist hareket içi n olağanüstü önemde bi r sorun olduğuna, b u sorunu n reel sosyali zmi n, bıraka l ı m karşısında olmayı, katı l ı m ı o l m a d a n çözülemeyeceği ne i na n d ı ğ ı n ı söyledi. Di mitraf' un, a n tifaşist cephe ler üzeri n e önermelerini zengi n leşti rerek, a n tiemperyalist ve savaş kar Ş ıtı cephelerin y eni karakteri ve i çeriği düşüncesini i şledi. ö zelde, b u cephe v e hareketlere katı l a nların t ü m ü n ü n ortak bir politi k platforma sahi p olma larının şi mdi gerekmedi ği n i söyledi . Bu, böylesi cepheleri n tek bir yönetici merkezi o la m ayacağı an l a m ı n a geli yor. Yi ne, bi zi m g örüşümüze göre, kimse t ü m savaş karşıtı cephe ve hareketleri n kendi ü lkeleri ndeki hükümetlere di ğer konularda da aynı şeki lde karşı aldukla n n, düşünmemeli dir. Burada önemli olan, b u h a reketl ere katı lanları ulus lararası barışın ve farkl ı toplu msal si stemli devletler a rasında barış i çi nde ya nyana yaşam a n ı n a lternatifi olmadığını kavra m ı ş olmalarıdır. Savaş karş,tı h a reketi n çeşitliliği ve geniş demokrati k karakteri, b u cepheyi parçalama ve baskı sını z ayıflatma yönündeki her tür çabaya karşı ar d ıc, l savaşımı g erekli kılıyor. Gelişmiş sosya list top l u m u kurmada yığınsa l toplumsal gırışı m ı n önemi çok daha artmaktadır. Kuruluşundan bu yana BKP' n i n karakteristik özelliklerinden biri , i şçi sınıfı ve tüm diğer emekçi h a l kı n kom ü n i st eği ti mine gösterdi ği sürekli i lgi d i r. Parti mizi n teorik v e i deolojik çalışması n ı n bu geleneği, Marksist teori n i n komüni stlerce si ste m li olarak öğreni l mesi ve özü m senm esi v e Marksist d ü ş ünderin işçiler v e t ü m di ğer emekçi h a l k arasında yayıl m a sıyla ifade edi l miştir. Parti yöneti m i, b urjuva- ka pitalist ve küçük-burj uva i deoloji ve toplumsa l zi h ni yet i le savaşmoda h er zaman uzlaşmaz bir tutum a l mı ştır . Sosyal i st bilinci n özü, sınıf v e parti ölçütünden, yal n ızca sosyalist top lu m sa l çevreni n etki siyle biçimlenemez olan ve d i n a m i k ve sürekli gelişen Marksi st-L en i ni st teorinin sistemli eğiti miyle birleştiri l m esi gere ken sınıf ve pa rti düşüncesi nden oluşur..Her çalışan i nsan, birey sosya list k ur u l uşa katı l ı m ı sürecinde to plumsa llaştıkça, sın ıfsa l bir d ü nya gö rüşü geliştir ir. Kişi n i n kafasını çapıtan özel m ü lkiyetçi zihniyetin kal ı n tılarına karşı v e a n ti ko m ü ni zm, anti sovyeti z m v e reviz yonizme karşı yorul m a k bi l m ez bir sava ş ı m yürütmeden sosyalist a h l a k ı n yerleşmesi sağ lanamaz. BKP, halkın yüksek bir i l ke, ortak sosya lizm davasına bağlılık ve eleştirel, özeleştirel bir tutum d uygusuyla eğitiyor. 13
Emekçi halkın Ma rksist- Leni nist eğitimi sistemi şi mdi başlıca BKP 1 2. Kongresi ' nde formüle edi l d iği g i bi, teori k ve ideoloji k faaliyette üç temel görevi n yeri ne geti ri l m esiyle yürütülüyor : Sistemi daha enerji k m i li tan hale geti rmek, ya ratıcı kara kterini geliştirmek v e bunu pa rti i le halkın a rası ndaki sürekli manevi bağ ı n başlıca bi çi mi o larak yerleşti rmek. Pa rti nin yığınlarla bağ l a r ı n ı g üçlendi rmeye yönelttiği dikkat, BKP MK Nisan 1' 956 Plenumu'ndan hemen sonra formüle edi len " Ha l ka daha ya kın, ya şama daha ya kı n ! » belgi siyle belirti l mişti r. D eni lebi li r ki pa rti ve devlet önderleri top l u m u n değişik kesi m leriyle hemen hemen her g ü n top lantı lar ya p m ış ve tema slarda b u l u n m uş la rd ı r. En önemli belgeler ve devlet yasa taslaklarının en geniş halk yığınla rınca tartışıl ması şi mdi yerleşmiş bir uygulamadır. Ta dor Jivkov'un işletme kollektifleriyle, ta r ı m alanındaki işçi lerle ve sosyalist ayd ı n la rl o yaptığ ı geleneksel toplantılar, emekçi hal kın bi nlercesiyle doğrudan d iya log u n ca n l ı b i r örneği ni ol uşturuyor, Nesnel ekonomi, ü reti m ve sınıf ya p ı la rında derin niteli ksel değişi m leri n, emekçi halkın yükselen yaşam d üzeyi ni n v e pa rti örgütleri n i n yöne timi nde eğiti msel ça l ı ş m a n ı n gözle görülen gelişi m ini n sonucunda, top l u msal ve bi reysel bi linçte önemli o l u m l u değişi k li kler meydana gelmiştir. Şi mdi ü l kemizde çoğ u n l u kta olon yeni, sosyalist tipten bireyler tedricen biç i m lenmi şti r. Bu, pa rtini n teori k ve i d eoloji k ça lışmasının büyük bir başarı sıd ı r. işçi sınıfı n ı n devri mci ha reketi n i n teori ve pratiği nde gerçek yaratıcılı ğ ı n ya lnızca Marksi z m - Leni niz m i lkeleri temeli nde olanaklı olduğu görü şünü kı lavuz edi nen pa rti miz, Ma rksist- Leninist teori den her hangi bir uzaklaşmaya karşı sü rekli savaşm ıştır. Son yirmi yı lda burjuva i deolojisi ve revizyonizme ka rşı sava ş ı m ı n önemli bi r özelliği de, ideolojik karşıtla rı mızın üzeri nde spekülasyona gitti kleri sorunların, çok daha başa rılı bi r şeki lde pratikte ü stesi nden geli n mesi ve teorik o la rak açıklanmasıdır. Sosya l izmi kuran bazı ü lkelerde kimi dönem lerde ortaya çıkan buna l ı m olaylar ı n ı n, reel sosya lizmin doğasından veya özünden değil, a ksine doğasına aykırı i ı kiardan ve yasa ve i l ke leri nden uzaklaşmalordan kaynaklandığı açığa çıkmaktad ı r. Nisan Ple n umu'ndan bu yana ideoloji k sava ş ı m ı m ız ı n etki n liği , kesi n li kle sosyalist geli şi mi n gü ncel soru n l a r ı n ı n o l u m l u bi r biçi mde teorik olarak işlenmesi ve pratik olarak çözül mesi sayesi nde gerçekleş mişti r. Sonuç ola rak, a rtık burjuva propogandası spekülasyon yapamaz ve sosyalist top l u m u n vata n daşla rını ya n lış yöne sevkedemez. BKP, burj uva ideolog l a rı n ı n ve revizyonistleri n i n Leni nizmi reddetmeye zorlayarak ve kasıtl ı olarak Lenin'in teori k ve de vrimci kalıtını Ma rks ve Engels'i n öğretisiyle karşı karşıya koyarak veya Ma rks'a " dönüş .. çağrısı yaparak ko münist ha rekette teori k ve pratik bir böl ü n me sağlama çaba larına karşı sürekli savaşm ıştır. Em peryalizm çağında, L enin Marksizmi 14
pro letarya devrimi n i n yeni tari hsel görevleri d üzeyine yükseltti, bili msel ko m ü ni z mi yaratıcılık la her yönden geliştirdi ve utkan bir devri mde ve so syalist ve ko m ü nist to plum kuruluşunda pra l eta ryaya ö nderlik yetene ği nde yeni ti pten bi r pa rti o luşturd u. işte bu neden le, To do r Jivkov şi m di ki kuşaktan ko münistlerin .. Marks v e Leni n'i, Leni n'in Ma rks'ı yaptığı gi bi ele a l maları gerektiği» n i söylüyo r. Ma rks, Engels ve Leni n'i n öğ retisi, üzeri mize sı n ı rlandırmalar g eti rmiyo r, ta m tersi ne, bize g erçekte Mark sizm-Leninizmin a nl a m ı ve ruhu o l a n yaratıcı özg ü rlüğü veriyo r. Yaşa m bugün o n u n .. her ha ngi bir kısmi ya da tam - her ikisi de ayn ı şeydi r reddi ni deği l , a ksine yeni o rtamda, yeni ko şullarda geliştiril mesi n i ve zengin leşti ri l mesi n i .. gerekti riyo r. (17) BKP'ni n teo ri k çalışması, gelişmiş bir so syalist to plumu kurmadaki po li tik yönetimi g i bi , Marksi zm- Len inizm'in genel i lkeleri ni n B u lga rista n ko şullarına yaratıcılıkla uyg u la n ma sı temelinden yo la çıkıyo r. Kend i liği n den li ğ i bili nçli lik düzeyi n e yükseltebi l mek i ç i n , ko m ü n i stleri n devri mci sava ş ı m ı n ı n ve so sya list kuruculuğun tüm teo ri k, po litik, taktik ve ö rg üt sel so runları n ı herkesten önce çözmesi gerekli liğine titizli k l e uymaya çalışıyo ruz. (18) BKP, ko m ü nistleri ve tüm emekçileri erişi len başa rı larla yeti n meme, so n uçları uya n ı k kafayla değerlendi rme yön ünde eğitiyo r, o n lara ger çekçi değerlendi rmeler sun maya ve uluslara rası devri mci hareketin de n eyi mini ve reel so sya lizmi n tari hsel kaza n ı m larını deri n liği n e i nce leme yeten eği kazand ı rmaya çalışıyo r. Hiç bir işçi sınıfı öncü partisi, kendi deneyi m i ni n ve hiçte başka ları n ı n i l etti ğ i so n uçları basitçe ko pya etmek demek o l mayan öteki parti lerin deneyi m leri ni n ciddi o larak kav ra nmasını sağ lamadan gelişemez. Parti miz hem geçmişte, hem bugün, SBKP' ni n , öteki kardeş parti lerin ve d ü nya ko m ü nist ha reketini n zengin teo ri k düşüncesini ve deneyi mi ni k u l l a n m ıştır; ancak bunu ya parken, \lu teo ri k düşünceyi ve deneyimi ü l kem izin özg ü l ko şulları n ı n ışığında de ğerlend i rmeye di kkat etmişti r.
(17) Todo r Jivko v, Seçme ya pıtlar, c. 28 , s. 234 (Bu lgarca). (18) Ba k : V. i. Leni n . Tüm yapıtlar , c. 5, s. 363.
15
Yığınlarla sıkı bağ öncünün etkinliğinin temelidir Mikulaş Benö Çekoslovakya Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri
Çekoslovakya top l u m u, tarih açısından uzu nca b i r za m a n d i l i m i olan g elişmiş sosya lizm kuruculuğu dönemine g i rd i . Bu kuruculuğun prog ramı, ÇKP' n i n 1 4. Kongresi nde kabul edildi, 1 5. ve 1 6. Kongrelerde somut l a n d ı. Sosya list i lerlemenin gereksi n i m ve perspektiflerinin Ma rksçı Len inci a nalizine daya nan bu program, tü m toplumu, yen i d üzen i n ola n a kları ve ta rt ışma götürmez üstü n lü klerin i ü lkemizin gelişmesi ve Çekos lovakya halklarının çıkarları uğrunda ya ratıcı biçimde kullan maya sefer ber ediyor. ÇKP MK Genel Sekreteri G. H usak yoldaş, parti politikası n ı n a n a çizgisiyle i l g i l i olarak, 1 6. Ko n g renin kürsüsünden şunları vurg u la d ı : « H er şey·i o l muştur v e böyle de ka lacaktı r. » (1) Bu temel görev, p a rti n i n , komüni stlerin yetenekleri n i yükseltmede, sos ya l süreçlerin yön etim etki n li ğ i n i yükseltmedeki sürekli çaba l a r ı n ı n içerik ve biçi m lerini beli rliyor. Biz şuradan ha reket ediyoruz ki, insa n ların « ta rihleri ni bilinçli . . . olarak yarat m a » (2) olanakları n ı n d a h a geniş olduğu topl u m larda, doğal olarak öncü teoriye, gelişmen i n nesnel yasa l l ıkları n ı kavrama v e kullanma yeteneğine sa h i p o l a n , yığ ı n ların bilinçl i yaratıcı l ı ğ ı n ı örgü tleyen ö n c ü g ü c ü n ro l ü a rtıyor. ÇKP' n i n elde ettiği deneyim i kircim siz şunu kan ıtlıyor : Ya l n ızca Ma rk sizm-leninizm bili msel teorisiyle si l a h l a n m ış bir parti işçi sınıfı n ı n ve öteki emekçilerin sosya l izmin utkusu için verd ikleri devrimci savaşı mda öncülük rol ü n ü yerine geti reb i l i r, sosya list topl u m u sosya l- ekono m i k ve kü ltürel i lerleme yolunda yönetebilir. Politik çizgisinde komün ist ülküleri, işçi sını f ı n ı n , kooperatif köyl ü l ü ğ ü n ve diğer emekç i lerin temel çıkarlarını dile. getiren bir parti, yığınla rla sıkı bağ içi nde ve o n la r ı n aktif katı l ı m ıyla sapta nan a maca ka rarlı bir biçimde yürüyen bir parti. Reel sosyal i zm ülkem izde, mi lyonlarca emekç i n i n çabası n ı n bir son u cudur. Çekoslova kya yurttaşları, sosyalizm kurucu luğunun leni nci yolu nun, sürekli ve çokyö n l ü toplumsal i lerleme, emekçileri n maddi ve kültürel yaşam d üzeyleri n i n yükselişi, onların ya rınlara g üven i a n l a m ı na geldi ğ i n in, to p l u m u n değerlerine ha rca nan eme ğ i n onun her üyesinin yara rına olduğunun bil i nc i ndedirier. Elde edilen son uçlar bunun ka n ıtıdır.
(1) Sbornik hlavnich do kumentu 1 6. sjezdu KSÇ. Pra ha 1 98 1 , skr. 17. (2) K. Ma rks ve F. Engels, Yapıtlar, c. 20, s. 295. 16
Bug ü n Çekoslovakya Sosya list Cumh uriyet i' n i n ulusal geli ri, 1 948 yılına ora nla 6 kez daha fazl a d ı r. Prat i kt e herkese yü ksek n itelikli yaşam d üzey i sağlandı. 35 yıl içinde 3 m i lyon dolayı nda yeni konut kuruldu v e bun larda n üfusun yarısından fazlası yaşıyor. Sosya l i st Çekoslovakya'da, öt eki kardeş ü l kelerde olduğu gibi, so m ut olarak çalışma ve eğit i m hakkı, tat i l v e parasız t ı bbı hizmet ler, hast a l ı k v e yaş l ı l ı k durumlarında sosyal g ü ven l i k, t ek sözle kişinin çok yön l ü gelişmesi için n e gerekliyse gerçekleş t iri l m i şt ir . Bu başa rıları sağlaya b i l mek için, b i r d izi g üçl üklerin ü stesinden gel memiz, bu arada 60'Iı yılların ikinci yarısında sın ıfsa l çizgiden uzaklaşıl ması, sağcı o port ü nist lerin yıkıcı eylemleri sonucu olarak part ide ve top lumda ortaya çıkan derin b un a l ı m sorunlarını çözmemiz gerekt i . Ma rksçı Leninci normların ve i lkelerin part i eylemlerinin her alan ında yeniden uygulanmaya başlan ması, i leri a d ı m l a r at ı lması için sağ lam bir t emel oluşt urmuşt ur. Ancak yaşam yeri nde saymıyor. Geç m i şte olduğu g i bi, bu g ü n de yen i, hiç beklenmedik so runlar, gelişmiş sosya lizm kuruculuğu ile bağ l ı zor görevler o rt aya çıkıyor. Biz ekonomiyi bug ü n de gelecek için de başl ıca savaşım a l a n ı olara k görüyoruz. Ekonomide ekst a nsif (yayg ın) gelişme biçi m inden ent a nzif (yoğun) gelişme biçi m i n e geçme, üret i m g üçlerinde büyük niteli ksel dö nüşümlerle, ü ret i m i lişki leri n i n g i derek yet k i n leşmesiyle, i n sa n ların düşün ce t a rzında ve t ut u m larında deri n değişi k l i klerle ya nyana gerçekleşt i . ÇKP M K, hükü met , öteki merkez orga nlar ve toplumsa l örgüt ler, ekonomide kesin yapısal değişi k l i klerin ya pılmasını ve yeni yeni kaynakların seferber edi l m esini gerekt i ren uzun eri m l i eko no m i k st rat ejiyi ardıcd bir biçimde gerçekleşt i riyorlar. Bu i se ü ret i m pot a n siyelinin daha t ut u m l u kullanıl ması, t ü m a l a n larda en yüksek et kinlik d üzeyine ulaşılması, plan lama sist e m i n i n a maca yönelik b i r biçimde yet k i n leşt irilmesi, sosya list ekonom i k ya rd ı m laşma v e uluslararası iş böl ü m ü olanaklarının t a m olarak gerçekleşt i ri l mesi demekt i r. Yed inci Beşyı l l ı k Pla n ı n ( 1 98 1 -1 985) i l k üç yılı kesin olarak kanıt la m ışt ı r ki, part i , devlet ve ekonom i orga nlarının yukarıdan aşağıya gerçekleştirilen uyum l u eylemleri ve ayn ı zamanda emekçilerin g i rişim ciliğinin her bireyin ort a k davadaki soru m luluğunun yükselt i lmesi, sa p tanan sorunların çözümü için elverişli ko şullar yarat ıyor. Biz bu soruh lara karmaşık uluslararası koşullarda eğil mek zorundayız. Sosyalizme karşı « haçlı seferi » ilan eden emperya lizm ve en başta da ABD em perya lizmi, baskı ve ayrımcılığın değişik yönt em leri ni g itt i kçe daha açık kullan ıyor, kaba provokasyonlara başvuruyor. Köhneleşen ka pit a l i st d üzen, kendi derin iç sorunlarını, d ü nyanın devri mci yoldan yeni lenmesi n i n t a ri hsel sürecini geri çevi rmeye yönelik global saldırı st rat e j isiyle çözmeye çalışıyor. Was h ingto n, her ne pahasına ol ursa olsun sos yalist ü lkeler karşısında askersel üst ü n l ü k elde et meye ve bu t emelde 17
hatta i n sa n l ığı termo - n ü kleer yıkı m riskine sürükleyerek d ünyaya egemen o l ma p la n la r ı n ı ger çekleştir meye yelteniyor . Ancak askersel teh likenin ar tmasıyla bir l i kte, bir başka eğ i l i m, bu teh li keye karşı koyan bir eği l i m de gelişiyor . Tüm a nakar a lardan i nsa n lar k i m i n bar ış ve iler lemeyi savunduğunu, k i m i n teh likeli milita rist plan ları tezg a h layıp gerçekleştir meye çal ıştı ğ ı n ı giderek daha açı k görüyor lar. Genişleyen savaş karşıtı hareket, uygar l ı ğ ı n yo ko lması için doğr ud a n bir teh l i ke o l uşturan emperya lizmi n ardn iyetleri ni adı m adı m açığa vur uyor . H ü m a n ist amaçlar için, i nsa n l ığı n i lerlemesi ve kurtuluşu için savaşımda uluslar arası p ro l etarya n ı n gücü de ço ğal ıyo r, gezegeni mizde tüm i n sa n l a r ı n barışçı v e mutlu yaşa m ı içi n perspektifler aça n ko m ü n i st ülkü lere karşı ilgi artıyo r. G ü n ü müzde u l uslarar ası d ur um, barışın başlıca savun ucusu r eel so sya lizmin giderek güçlenmesi zo r u n l u l u ğ u n u dayatıyor . Pa rti miz bu yo ldaki başarı n ı n garantisini, Mar ksizm-L e n i n izmi kendi pr atiğinde yaratıcı l ıkla uyg ulamada, to p l umsal gelişme yasa l l ıkları n ı kavr a ma ve k u l l a n mada, emekçilerin b i l i n ç ve g irişimciliğine daya n mada, işçi sınıfını n ve o n u n ko m ü n ist öncüsü n ü n yönetici ro l ü n ü sür ekli yü kseltmede gör üyo r. So sya lizm kur uculuğu görevleri n i n bo yutları ve karmaşı kl ığ ı bi zim teo rik, ör g ütsel -po l itik ve eğitsel çalışmalar ı mı za karşı büyük i stemlerde bu l u n uyo r. Var dı ğ ı yar g ı la rı n , çıkar d ı ğ ı so n uçlar ı n partiye, temel tutum ve ka rar lar ı hazır laması na, yeni o laylara za m a n ı nda ve do ğr u ya nıt ver me sine, her aşamada kendi çizgisini sapto ma ve detayıaştı rmasına ya rd ı m eden so syal bilimlerin ö n ünde b ü y ü k gör evler d u r uyor . Bizde, 1 977'de so s ya l bilim ler i n geliştir i lm esiyle i l g i l i bir Bütünsel Pro gram kabul ed i l d i . D a ha so nra bu Progr a m a ÇKP' n i n 1 6. Ko ngr e kar a rlar ı v e di ğer kardeş parti leri n ko ngreler i n i n so n uçları temelinde ekler ya p ı l d ı . Çekoslovakya' do so syal izm k ur uculuğu ile bağlı g ü ncel sor u n l arı incelerken biz, şu temel yönel i m lerde yoğ u n laşmaya çalışıyo ruz : - D reti m güçleri ve ü reti m i lişkiler i n i n giderek gelişmesi sor u n l ar ı , bi li m sel ve tekn i k devrim koşulları nda emeğ i n n itel i ğ i n i n değişi m i . - To p l u m u muzun s ı n ıfsal v e so sya l yapısında meyd a na g e l e n değişik l i k, devlet ya p ı sı n ı n yetki n l eşmesi ve so sya list demo krasi n i n genişlemesi, yeni i n sa n ı n biç i m lenmesiyle i l g i l i tüm so run lar. - U lusl a rar ası a la nda i deo loji k savaşım, dü nya devri mci süreci, so s ya list entegr asyo n la i lg i l i sor u n l ar . - Partinin yön etici ro l ü n ü n güçlendir i l mesi ve pa rti kur uculuğu sor u n lar ı n ı n bütü n sel o lar a k teo rik açıdan işlen mesi. B u sor u n ları n çözü m ü n d e bilim kurumlar ı n ı ve buralarda çalışanları teo ri i le p ratik ar asında sıkı bir liğe yöneiten ÇKP, b u n la rı n ver i ler yığı n ı 18
a rkasında toplumsal gelişmeni n temel yasa l lıklarını ve eği li m l erini göre meyen verimsiz akademizmden olduğu g i bi , d a r görüşlü a m pi rizmden de kaçı n ma l a r ı n ı sağla maya çalışıyor. Bi z, ekono mi bi li mleri ne ve en başta da ekonomi paliti ğ e özel bi r di kkat ayırıyoruz. B u n u ya parken, politika nın ekonomi n i n yoğ u n laşmış ifadesi olduğu yolundaki Leni nci a n layıştan ha reket ediyoruz. G ü n l ü k prati ği n yetki n l eşti ri l mesi içi n çıkış kon u m ları nın teo ri k bakı mdan daha deri n lemesine kavra n masına büyük önem veri yoruz. Bugün 1 0- 15 yıllık b i r dönemi kapsayan uzun eri m li sosya l-ekono mik stratej i n i n ve toplumum uzun 20 yı llık gelişme perspektifi n i n temel leri üzeri nde yürütülen çalı şmalar buna hizmet ediyor. Parti, sosyal bili m l er a l a n ı ndaki a raştırmaların, kendisi n e daha etki n biçi mde yard ı m etme sini sağlamak içi n , bunların d üzeyi n i hızla yükseltmeye ça l ı şıyor. Ancak yüksek niteli kli teorik eylemler bi le tek baş ı n a yeterli deği l d i r ; b i li msel sonuçların geniş halk yığ ı n l a rı n ı n aktifliği nde yeni leşti ri l mesi gerek; bi li m, a ncak böyle bi r d urumda sosyal i lerlemeni n iti ci g ücü olara k ortaya çıkabi li r. Çekoslovakya Komüni st Pa rtisi' ni n hazırladığı gelişmiş sosya l i st toplumu kurma prog ra mı, emekçi leri n çıkarla r ı n ı n bi li msel ifad esi di r. Bu, doğa l d ı r. Çünkü, parti n i n Ma rksi stler içi n yönetici rolü geçici taktik bi r yöntem de ği l , işçi s ı n ıfı ve bağlaşıkla r ı n ı n toplumu yeni leşti rmek içi n verdikleri tarhisel savaşta kalıcı, ve giderek daha da zor u n l u hale gelen bi r a raçtır. Parti ni n yönetici rol ü n ü n yükselmesi, o n u n halkla bağları n ı n güçlen mesi nden ayrı değil dir . Bu karşı lıklı ilişki ni n kavran ması ve ger çekleştiril mesi, reel sosyalizmi kurm a n ı n çözü m leyici koşuludur. Bundan ötü rü de biz, topl u m u n tüm katma n ları n ı n top lu msal ve emek aktifliği ni , pa rti ça l ı ş m a la r ı nı n etki n li ği n i n başlıca denek taşı sayıyoruz . ÇKP, örg ütsel politik ve i deo loji k ala nda emekçi leri n , onun ö n e koyduğu amaçları yeri n e getirmeye yöneli k çabala r ı n ı n bili nci nde olmaları n ı sağlamak içi n eli n den geleni yapıyor. B u n u n sonucu olarak d a i nsa n l a r sosyalizm kuru culuğu görevlerini n , ekonomi ni n yetki n leşti ri l mesi, bi li msel-tekni k i lerleme ve emeğin rasyonell eşti ri l m esi ni n h ızla n ması i le i l g i li soru n ların, çalışan ların zararına değil, o n la rı n temel çıka rlarıyla uyum içinde çözümlendi ğini görüyorlar. Sosya lizmi n doğası ndan kaynakla n a n böylesi bi r tutu m u n pa rti i l e halk a rasında bi rliğin güçlenmesi, o n u n ya ratıcı enerjisi nin ge lişmesi içi n belirleyici önemi va rd ı r. Emekçi l eri n ü reti mi n yöneti m i ne, devlet yöneti mi n e ve tüm top l u m sa l çalışmalar ı n deneti mi ne katı l ı m ı n ı n sü rekli genişleti lmesi, sosyalist de mokrasi ni n özü n ü oluşturuyor. D eneyi m leri n de gösterdi ğ i g i bi , parti ni n çıkarlar ı n ı n yığ ı n la rı n girişim leriyle bütü n l eşmesi , sosya l-ekonomik i ler lemeye güçlü bi r kaynak oluyor, top l u m yaşa m ı n ı n tüm a l a n larına o l u m l u etki yapıyor. Biz, sosyalist gelişmeni n boyutları n ı n ve görevleri ni n bütün selliği n i n 19
genişlemesini; emekçilerin eğitim ve uzmanlaşma d ü zeyi n i n yükselme sini; bilim ve tekniğin rol ü n ü n a rtması n ı; bun ları n yeni buluş larının üre timde ve yaşa m ı n diğer alanları nda h ızla uyg u lanması n ı ; ortaya çıkan sorunların kollektif çözü m ü n ü n g iderek kendini dayata n zorunluğunu böyle bir. birleşme ve bütü n leşmenin reel ö n koşulu sayıyoruz. Anca k, sözü geçen bu önkoşullar ve etmenler, otomatik olara k i şIemi yor. Bunla ra itici içtepi verebilmek içi n i nsanları yönetmeyi daha i yi öğ renmek, onları n girişimciliğini ve to p lumsal a ktifliğini teşvik etmek ve tüm bunları daha p l a n lı ve daha etkin b i r biçimde yapmak gerek. Kanı m ıza göre, sosyalizm a d ı na yığınlarla yürütü l ecek bilinçli, içten ortak çalışmaların sonuçları , tüm parti politikası n ı n etki n l i ğ i n i n başlıca ölçütü dür. ikna etme, emek a la nı nda örnek tutumun g ücüyle etkileme, komü nist l erin politikalarını uyg u la mada başvurd uk l a rı temel yöntemlerdir. Burada pa rti, toplumumuzun yüksek örgütl ül ü ğ ü ne dayanıyor, sendika lar, genç lik ve öteki yığı n örgtüleri n i n yayg ı n sistemini kulla nıyor. Kom ün istler, bunların a racılığıyla parti n i n politikasını yayıyor, insanlar bunlar a racılı ğıyla işletmelerde, bürolarda ve kooperatiflerde, kentlerde ve köylerde doğrudan ekonomik ve toplumsa l yönetim çalışmaları n a daha aktif katı lıyorlar. Çekoslovakya Sosyalist Cumhu riyeti' n i n 7 mi lyondan fazla emekçisini çatı sı altı nda toplayan Devrimci Sendikal Hareket, sağlam mi lita n l a ra sa h i ptir. Onun ateiye ve fabrika komitelerine seç i len üyeleri n i n sayı sı 400 b i n d i r ve daha 700 bin kişi de komisyonlarda çalışmaktadır. So sya list Gençler Birliği örg ütleri n i n 2 m i lyon l u k ordusunun 3'00 üyesi, komitelere üyed i r. Çekoslovakya Kadı n lar Birliği'ni n yaklaşık 1 40 b i n üyesi seç i m l i yöneticidir. U l usal Komitelerin 1 96 bin üyesi, kent ve köy yerleşim merkezlerinde yerel ç a l ışmaları yönetiyor, bunlara değişik komisyonlara üye 247 bin kişi ya rdım ediyor. Böylece işçi ler ve kooperatif köylülük, emekçi aydı n ların temsi lcileri, to plumun önünde duran sorun ların yerine geti ri l mesi ça lı şma ları n a doğrudan katı lmış ve bunl a rı n ör g ütçüsü oluyor. Reel sosya lizmin pratiği, emekçilerin bu bilinçli eylem lerde kendi yeteneklerini tam olara k ortaya koyabi l meleri ni, yurttaşlık h a k v e özg ürlüklerini gereğ i g i bi kullana bi leceklerini kesi n o larak ka nıtlıyor, Parti ve devlet orga nları nı n , toplu msa l örgüt yönetici leri n i n görevi, yara tıcı g irişim leri her bakımdan desteklemek, emek kol lektiflerini daha ve rimli ve etki n çalışmaya yöneltmek, ülkenin gereksi n i mlerine ya nıt veren boyutlarda yü ksek ka liteli ürün elde etmek, kaynakları ve özellikle de b i l i msel-teknik i lerlemen i n ü rün leri ni a kı llı ca kullan mak, disiplini g üçlen d irmektir. Emekçi lerin a ktifliği ve bilinçiiliği, sosya list emek yarışmala rında ifa desini bu luyo r. Bugü n bu yarışmalara ekonomide çaJışan ları n % 8S' i 20
katı lıyor. Bu, 2 mi lyon sosya list emek eki bi üyesi, 1 86 bin komple biçi mde araştır ma ya pan ekiplerin üyesi m ü hendis-tekniksyen ve yönetsel işler yapan l a r, ekonomiye yı l l ı k katkısı 10 m i lyar kronu aşan 243 bin yenilikçi ve bulgucu demektir . P lanl a ma v e yönetim meka n izmasın ı n yetkinleştir i lmesinde parti, maddi ilgi, yan i yapılan işin niteli ğ i n e ve n iceliğine göre ödenm esi il, yerde uyg u lanması nı denetliyor. Bununla bir l i kte i n sanları yar atıcı çalış maya, kol lektif yaşama aktif katı lmaya, işyerin i n gerçek sahibi olmaya heveslendiren mor a l ödüllendi rmeler de giderek daha büyük rol oynu yor lar . Emeğ i n örgütlen mesi ve ödenmesinde uygulanan ekipler hali nde çalışma yöntemi, b u i l k örnek b u alanda iyi so nuçlar vermiştir; herkes kollektif için, kol lektif de her kes için sorum l u l u k taşıdı ğ ı nda, kollektifte yoldaşlık i l i şkile ri g üçleniyor, i şçi lerde sorum l u l u k d uygusu ya lnızca kend i işleri çerçevesinde değil, ekibin ve t ü m topl u m u n çıkarları çerçevesinde yükseliyor, profesyonel uzma n laşmayı etkinleştir mek için eğitime olan ilgi a rtıyor. E kono mi n i n yönetim çalışmalarına katılan emekçiteri n çevresinin ge nişletilmesine büyük di kkat çevriliyor. Karşılık p l a n la r pr atiği, kollektif sözleşmeleri n i n bağlanması ve bunları n uygulan ması nı n denetimi, işlet melerde toplumsa l for u m l a rı n d üzenli bir biçimde toplanması buna hiz met ediyor. Ya l n ı z 1 982 yı l ı nda, emek kollektifleri nde 2 m i lyon dolayında ü reti m topla ntısı ya p ı lmıştı r ve bu toplantı la ra geti rilen 1 ,5 mi lyon değişik önerini n bugün % 84' ü g erçekleşmiş bulun uyor. Ne d e o lsa ya l nı zca 1 y ı l geçmiştir ve elbette. getirilen tüm öner i lerin yaşa mda hemen uygu lanması ol anaksızdı r. Bizde böylesi bir çalışma sürekli ve a maca yönel i k olar a k yür ütülüyor . Ancak plan hedefleri n i n yer i ne geti ril mesine ve planüstü ürün elde edi l mesi ne yönelik öneriler ve eleşti riler her yerde gereği gibi gözönünde bulundurulmuyor . B u hayal kır ıklığı n a , g i rişimcil i ğ i n sönmesine yol aça bilir . ÇKP Mer kez Komitesi, parti komiteleri n i n sendikalar ve yönetim ile birlikte benzeri tutumlara karşı savaşmalar ı n ı, aynı zamanda işlerin iyi leşmesine, eksikli klerin ortad a n kalkmasına içtenlikle yard ı m etmek i ste yenler i teşvik etmelerini, a ktif bir biçimde desteklemeleri n i istiyor. Toplumum uzda ü retim ilişki leri i le üretim güçler i a ra sı ndaki, üre ti m araçlar ına kar şı h erkes için eşit olon i l işkiler ile emeğe göre sos yalist ödeme ilkesi temeli ndeki paylaşmoda belir l i eşitsizli k ar asındaki antagonist olmayan çeli şkilerin başar ı l ı bir biçimde çözülmesiyle, emekçi lerin ekonomi k ve sosyal gör evlerin gerçekleşmesine olan i lgisi artıyor. Bu çelişkilerin ortadan kalkması na yard ı mcı olurken, biz her yerde sı nıflar ve sosyal g ruplar, toplum ve bi reyler ar a sı nda dayanışma ve g ü ven i l işkiteri n i n yerleşmesi için, aynı zamanda kol ve kafa emeği, kent ve köy ar asındaki sınır ların planlı bir biçimde ortad a n kalkması için çalışı21
yor uz. Sosya lizmin en büyük üstü nlüğü, kendi çelişkiler i n i tüm halkın gen liği, top l u m sa l iler lemeni n ç ı ka rlar ı için çözmesinded ir . Sosya lizm kur uculuğu yol u nda, yer leşmiş olan d üş ü nce tarzı, çalışma yöntemleri ve çalışma tarzı i le ilişkili çok sorun ortaya çıkıyor. Or neğ i n h a m madde ve enerj i n i n yeter l i derecede olduğ u ve Çekoslovakya ü re t i m i n i n d ünya paza rında kolay sür ü m bulduğu duruml arda ver i m l i geliş me döneminden kalan kimi ol umsuz a lışka n l ı klar, bize g üçlükler yar atı yor. Şimdi bu olumsuz a l ışkanlıklar ekono m i n i n yoğ u n laşması nı, sosya list toplumun zen g i n olanakl a r ı n ı n tam olar a k kulla n ı l masını engelliyor. B u n d a n ötürü de par ti, komünistler i yerel ç ı karları h e r şeyin üstü nde tutmaya ve biçimcil iğe, bürokratizme ve disipli nsizliğe, top l u m u n çıkarların ı n gözar d ı edi lmesine, geçmişten kalan t ü m o lu msuz etkiler e kar şı kesi n savaşıma seferber ediyor. O, bu işe ya lnız iyi n iyetle değil, aynı zamanda derinlemesine d ü ş ü n ü l m üş bir tutum içinde ya klaşmayı sağ l ıyor, yüksek etk i n l ikte çalı şmaya, hammadde, enerji ve d iğer kaynakları a k ı l lıca kul l a nmaya, sosyalist demokra siyi aşağıdan yukarıya daha da genişleti p gel iştirmeye çağı rıyor . Dışta kl sınıf düşmanları bu çizgiyi çok katı, sö.zde bizi m « k ışla disi p l i n i » i sted i ğ i m i z biçi m i nde göstermeye çalışıyorlar, a m a burjuva pr opagandası halkımız ı şaşırta maz. O, ken d i deneyiminden iyi biliyor ki, ÇKP' n i n saptadığı yol yığ ı n lar ı ekonomik başar ı la ra ve genlik d ü zeyleri nin y üksel mesi ne götü r üyor ; sosyalizm düşmanlarının Çekos lovakya gerçekleri üstüne i leri sürdükler i değişik türden uydur m a lar ı ya ş a m ı n kendisi bir, ya na itiyor. Yurttaşları m ı z ı n i l kesel daya n ı k lı lığa ka rşı yüksek i stemler ine ve politik olgunl uklarına, b i r yandan sosya l ist gelişme görevleri n i n genişliği ve karmaşıklığı, diğer yandan da d ü nya alanı nda sınıf savaşımının keski n leşmesi yol açıyor. Bu bağlamda ÇKP' n i n 1 6 . Kongresi ş u n u vurg u lamış tır : bizi m sosya l i zm i , yeni top l u m u iki karşıt top l u m sa l sistem, iki uzlaşmaz ideoloji a rasında çetin savaşım koşullarında kurduğu m uzu göza rdı etmemek gerek ». (3) Buradan ha reketle parti, pr opaganda ve ajitasyonun, tüm politik-eğitim ça lışma l a r ı n ı n ata k l ı l ı ğ ı n ı n ve som utlulu ğunun zen g i n d ü zeyi n i yükseltmeye sürekli özen gösteriyor . Burada ana amaç, par ti çizg i si n i n eni n e boyuna kavra nması n ı , öncü i lkelerin k i şi sel i na nçlara dönüşmesini, bunlar ı n eylem kı lavuzu olmasını sağlamaktır. «
.
.
•
Partim iz, Çekaslovakya'da gelişmiş sosyalizm kuruculuğunda öncü g ü ç olara k hareket ederken, t ü m çalışmalar ı n ı za m a n ı n i stem ine, çözül mekte olan ödevlerin n itel i ğ i n e uyu m l u olarak yetkin l eştiriyor. Biz bu iste m ler ışığında parti n i n i l kesel ve ör g ütsel birliğini, onun yığın lar la bağları n ı sürekli güçlendi riyor uz, parti n i n yönetme biçim v e yöntemleri ni, bun lar ın toplumda yönetici g ü ç görevlerine yanıt verebilmesin i sağlamak için iyi leşti riyor uz.
C) Sborni k, s. 36. 22
Parti ve devlet organları, ekonomi kuruluşları ve toplumsal örgütlerin birlikte eylem planlarında somut ifadesini bulan bütünsel p rogram yöntemi, her yerde uyg u l a n ıyor. Böyle bir yöntem parti ça lışmaları n ı n önceden iyice düşünü lmesini sağl ıyor, tüm dikkatlerin temel yönlerde yoğu nlaşmasına yard ı m ed iyor, görevlerin yerine g eti ril mesi n i n maddesel deneti m i nd e kad roları n sor u m l u l u ğ u n u yükseltiyor. Parti yöneti m i i le işletme yönetim leri a ra s ı n d a k i d üzen li i lişkiler, bu eylemlerin etkinliğinin önkoşuludur. Parti ör g ütleri, sosya l-ekono m i k sorunların çözümünde politik öncü olara k h a re ket etti kleri sü rece ancak rol lerini başarıyla oynaya b i l iyorlar. V. i . Lenin'e göre, devri mci ö rgüt yönetici rol ü n ü « erk g ücüyle değil, sayg ı n l ı ğ ı n ı n gü cüyle, enerj i n i n g ücüyle, daha çok de�eyi m le, daha çok çeşitl i likle, daha büyük yetenekle» C·) gerçekleştiriyor. Bundan ötürü d e ÇKP Merkez Komi tesi, kom ü n i stleri, politik-örg ütsel, kadro, ilkesel-eğitsel ça lışmalarının her alanı nda somut başa rılar elde etmeye, sosyalizm kurucu luğunun gide rek gelişmesi planlarını gerçekleştirmeye seferber etmeye yöneltiyor. Pratiğ i m i z, parti n i n öncü politik güç rol ü n ü oynamasının doğrudan onun kendi sıra la r ı n ı n n itel yapısına bağlı olduğu yolundaki Leninci görüşün yaşamsa l l ı ğ ı n ı ve g ü ncelliğini tümüyle kan ıtlıyor . « Bi z komüni st ler, d iyor G. Husak, öteki emekçilerden daha büyük sorumlul uk, bili nç I i lik, çalışkanlık ve özveri l i likten başka hiç bir fark ı m ı z olmasını istemi yoruz, buna hakkımız da yoktur.» (o) Bu yüksek niteliklerin yerleşmesi, partinin d i kkat merkezinded i r ; biz onun sıralarınin dolduru lmasına böy lesi bir ölçüyle yaklaşıyoruz. ÇKP' nin son onyıllardaki bi leşi mi örgütlü bir Qiçimde oluşm uş, onun sosyal yapısı ve yaş d üzeyi iyi yönde gelişmiştir. Bugün bu bileşi m yeni toplumu kurma ça lışmalarını yöneten partiye alan i stem lere yanıt veri yor. 15. ve 1 6. Kongreler a rasındaki dönemde 321 bin adaydan partiye g i renlerin °,'0 6 1 ' n i işçiler, Il/O 7,8' ni köyl ü ler ve '% 27, l ' n i ayd ı n la r oluştu ruyordu. Partiye yeni g i ren üyelerin % 90'dan fazlası 35 yaşın a ltı ndadır. Kadınların payı 0, '0 27,5'e yükselmiştir. Benzeri eğilimler, 1 6. Kong reden sonra da etkisini sürdü rüyor. Bu, sevindi ricidir, ama biz, her zam a n şunu göz önünde bulundu ruyoruz ki, parti n i n n itel bileşi m i n i yetk i n leştirmek için yeni üye a l ı m ı nda kesin b i r d üzen l i l i k olması yeterli değ ildir, bu yönde genç komü n i stlerin i deolojik eğiti m i n i daha da gelişti rmek gerek. Burada, partinin temel i n i ve emek kollektif/eri n i n politik çekirdeği n i oluşturan temel örgütler içi n g e n i ş eylem a l a n ı vardır. Sosya l i st ü l keler komün ist ve işçi parti leri Merkez Komi teleri Orgüt Parti Ça lışmaları Sek reterleri toplantısında (Prag - 1 982) belirtildiği g ibi, partin i n politik çiz gisinin gerçekleşmesi yön ü ndeki savaş ı m ı n en ön sıra la rında işte bu temel örgütler yer a l ıyor ve b u n la r partiyi yığınlarla doğrudan bağ lıyor,
(4) V. i. Lenin, Tü m yapıtla r, (5) Sbornik, s. 45.
c.
7, s. 1 4. 23
yığın larlo parti a rasınd a ki bağların sürekl i l i ğ i n i sağ lıyorlar. Deneyim i m i z şunu kanıtlıyo r : Ureti m i n sahibi v e örgütçüsü emek kollektifinin yaratı c ı l ı ğ ı, belirleyici ölçüde parti örgütleri n i n yeteneğ in e, kom ü nistlerin aktif l i ğ i n e ve eğitici gücüne bağlıdır. ÇKP'n i n 300 bin seçimli görevliye sa hip olon 46 binden fazla temel örgütü vardır, bunla r h ızla gelişen can l ı bi rer organizmadır. Parti n i n yönetici orga nları bunların n a bz ı n ı e l l erinde tutmayı görev biliyor, bun larla d a i m a doğruda n ilişki içinde b u l u n uyorlar. B u n u n la birlikte, i lerlemeyi engelleyen yönetim biçimlerinin, formalizm ve diğer eksikliklerin kökünü kozıyoruz. ÇKP' n i n 1 6. Kong resi nde vurgulandığı g i bi, « daha az d i rektif, daha az bürokratizm, i nsanlarla daha çok doğrudan i l işki. Işte parti ça lışma ları nda kı lavuz edi n memiz gereken budur . (Ü) ..
ÇKP Merkez Komitesi ' n i n, oluşan karmaşı k uluslara rası koşul l a r ışığın da partin i n görevleri sorun ları n ı n tartışı ld ı ğ ı 9. Plenumu (Kasım 1 983), Çekoslovakya komünistleri ni, örnek tutu mlarının gücüyle, yığınları ya n l a r ı n a çekmeye çağırdı. Plen u m kararında şöyle d eniyor : Merkez Kom i tesi «tüm parti organ larından ve temel örgütlerden ÇKP' n i n tüm üye ve aday üyeleri nden Çekoslovakya Sosya list Cumhuriyeti vatandaşı herkesin iyi n iyetli ve kalifiye emeğ iyle, toplumsa l aktifliğiyle, ekon o m i n i n hızlı ve veri m li bir biçimde gelişmesi n e, tüm halkın yaşa m ve sosyal kaza n ı m la r ala n ı nda. e l d e edi len d ü zeyi n desteklenmesine, sosya list d üzenin g üçlen mesine, d ü nyada barış ı n korunmasına katkıda bulunduğunu a n lamasına yönelik a rdıcı! çaba l a r bekliyor. (7) -
..
ÇKP, gelişmiş sosya lizm kurucul u ğ u n u kardeş kom ü nist partilerinin ba rış, toplumsal i lerleme, kom ü nizmin utkusu için enternasyonal savaşlarına bir katkı olara k görüyor. O n ü m üze koyduğumuz amaçlar, parti n i n yöne tici rol ü n ü g i d erek etkinleştirmeyi, onun Ma rksçı -leni nci birliğini ve geniş e mekçi yığınlarıyla bağlarını g üçlendirmeyi, kom ü nist öncünün etki n l i ğ i n i n sürekli yükseltilmesi n i gerektiriyor.
(G) Agy, s. 43. (1) « Rude Pravo , 25 listopadu, 1 983. ..
24
Amerikan roketleri Avrupa·da. Direniş artıyor ib Nörfund
Danimarka Komünist Partisi Yürütme Kurulu ve Sekreterlik üyesi, Danimarka Komünist Portis;'nin dergideki temsilcisi
1 984 yılına endişeli g i rildi. Avrupa anakarasına n üfusunun çoğ u n l u ğ u n u n i radesine v e uluslara rası kam uoyunun protestolarına ka rşın ABD' n i n " Pershing-2» ve " Cruise» roketleri yerleştirilmeye başla ndı. Em per yalizmin bu provokasyonu (Batı Avrupa'ya, Sovyetler Birliği'ne ve öteki sosya list ü lkelere karşı yöneltilen ilk n ükleer darbe si lahlarının yerleşti ril mesini başka tür adlandırmak zord ur) d ü nyadaki durumu ciddi bir biçimde kötü leşti rdi. Yeni, olaganüstü ciddi b i r durum oluştu. Em perya list gerici liğin m i l itarist politi kası n ı n n ü kleer yıkıma yol açma tehli kesi a rttı. Sovyetler Birliği, Varşova Antlaşması üyesi öteki ü l keler, kom ü n i stler, savaş ka rş ıt ı harekete katı lanlar yıllard ı r, eğer Reagan yönetimi sa l d ı r g a n l ı k politi kası n ı sürd ü rürse, böylesi b i r durumun tehlikeli son uçlara yol açaca ğ ı n ı , ardıcıl olarak ve kararlı bir biçimde vurgulad ıla r. SSCB, ABD' ye ve onun n ükleer silahlara sa h i p olan bağlaşıklarına, eşitli k ve eşit g üvenl i k ilkesi temelinde, orta m enzi lli nükleer roketlerin olduğu gibi, ağır bombardıman uça kları n ı n köklü bir biçimde azaltılması üstüne an laşmaya va r ı lmasını önerd i , taktik nükleer si lahlar da içinde olmak üzere, Avrupa'daki tüm n ü kleer silahların ka ldırılmasına hazır olduğunu açıkladı. Anlaşmaya varılmasını sağ lamak a macıyla Sovyetler Birliği, Avrupa'da ve d ünyada tehlikenin azaltılmasına olanak sağ layan bir d izi tek ya n l ı yükü m l ü l ü k kabul etti ve somut önerilerde bulundu. Ancak tüm bu öneri ler ya dikkate a l ı n madı, ya da redded ildi. Sovyet tarafı n ı n savu n d u ğ u eşitl i k ve e ş i t g üven l i k i l kesine, Washington t e k yan l ı askersel üstünlük elde etme çabala rıyla karşı koydu . Avrupa'ya " Pershing-2» ve kanatlı roketlerin yerleşti ri lmeye başlanması, bu politi kanın pratikte gerçekleş tirilmesi oldu ve bu d u rum, bizzat görüşmelerin konusu n u ortadan kal d ı rd ı . B u n u n la i lg i l i olarak, hatta sağcı burj uva yorumcuları bile, Dani ma rka' n ı n tutucu gazetelerinden birinin yazd ığı gi bi, ABD' n i n Cenevre'de " sa hte görüşmeler» (1) yürüttüğü n ü kabul etmek zorunda kaldılar. SSCB, oluşan yeni tehl i keli durum karşısında, orta menzilli roketleri n i , ü l k e n i n Avrupa kesim i ne yerleştirmeyi d o n d u r m a üstüne daha ö n c e a l d ı ğ ı t e k yan l ı yükü m l ü lü kten vazgeçmek, a y n ı z a m a n d a kendisinin ve bağla-
(1) " B. T.», 26 Kasım 1 983. 25
şıklarının güvenliğini sağ la maya yönelik bir dizi başka önlem a l m a k zorunda ka l d ı . Burj uva propagandası, Avrupa l ı l a rın, a na ka ralarını n ükleer silahlardan arındırılmış bir anakara olara k görmek isteğini i stismar ede rek, hemen bu önlem lerin özünü, özellikle ÇSC ve DAC topra klarına m enzi li a rtırı l m ış ta kti k roketlerin yerleştirilmesi hazı rlıklarını ça rpıtmaya yeltendiler. Ancak bu önlemlerin, g ü n ü m üzde barışı koru manın en önemli önkoşulu olduğunu, emperyalizme askersel-stratej i k dengeyi bozmasına olanak vermeyeceğ i n i kavra m a k hiç de zor değildir. Bunun da ötesinde, SBKP MK Genel Sekreteri, SSCB Yü ksek Sovyet Prezidyumu Başka n ı Y. V. And ropov' u n 24 Ka sım 1 983'te yaptığı açıklamada belirttiği gi bi, bu önlem lerin gerçekleşti rilmesi, NATO ü l keleri n i n gi riştiği eylem lerin dayattığı çerçeveye kesin olarak bağlı bir biçimde sürdürü lecektir. S ovyetler Bir liği askersel üstü n l ü k sağla maya çalışm ıyor ve sadece askersel dengenin korunması için kesi n l i kl e zoru n l u olanı yapıyor. Sovyet yöneticisi, Reagan yöneti m i n sa l d ı rg a n l ı k politika sı son ucu or taya çıkan karmaşık d u rumdan çıkış yol u n u da gösterd i : " Eğer ABD ve öteki NATO ülkeleri, Avrupa'ya orta menzilli Amerikan roketlerinin yer leşti rilmesine başlanmasından önceki d u ruma dönme hazı rlığı gösterir lerse, Sovyetler Birliği d e aynı şeyi yapmaya hazırdır. O za man, Avrupa' da nü kleer silahların sınırlandırılması ve aza ltıl ması sorunlarına i l işkin daha önceleri yaptığ ı m ı z öneri l er yeniden geçerlilik kazanabilir. B u du rumda, yani daha önceki d u r u m u n yeniden oluşması koşu lunda, SSCB' nin bu alandaki tek ya nlı yükü m l ül ükleri yen iden geçerlilik kaza na bilir.» (2) NATO propag a ndacıla r ı n ı n iddialarına karş ı n , " Pershing-2» ve' kanatlı roketler, d ü nya mızı çöle çevirecek n ükleer bir savaş teh l i kesi n i azaltmadı, tam tersine daha da a rtırdı. Bunun için de, Ameri kan " Euroroketleri »nin yerleşti rilmesi n i n geniş halk yığınlarında sert öfke ile ka rşı lanması boşuna değildir. Ne polis copu ve tutuklamalar, ne de emperya list yığınsal il e tişim a raçla r ı n ı n başlattığı ölçüsü bakı m ı ndan eşi görülmemiş a ntisovyeti k ve anti ko m ü nist kampa nya yığınların öfkesini bastıramadı. Bu roketlerin yerleştirilmesini, her hangi bir " Sovyet a skersel üstü n lüğ ü » karşısında " Avrupa'yı silahsız bırakmama » ya yönelik sadece gerekli bir önlem o l a ra k, a nti roket ha reketi ise « Komünistlerin elinde bir a raç » olara k gösterme çabalorı em perya li st güçlere beklenen " kaza nçları » sağ lamadı. Gerçi, FAC, Ingi ltere ve ıtalya parlamentolarındaki gerici çoğ un l u k, ü l keleri topraklarının Pentagon'un n ü kleer silah atış a la n ı n a dön üş türü l mesini onaylad ı l a r. Ama Bonn'da, Londra'da, Roma'da ve Batı Avru pa' n ı n öteki kentleri nde sokakları ve meyd a n la rı dold u ra n 1 00 binlerce gösterici, parlamentoları ve hükü metleri n i n politikasını onayla madıklarını
(2) " Pravda », 25 Kasım 1 983. 26
beli rtti ler. Yüzlerce kent, il ve yerleşim yeri n ü kleer silahlardan arındırıl m ış bölge ilan edi ld i . Geçmişte, " Pershing-2 .. ve kanatlı roketlerin yerleş tirilmesi planlarını destekleyen FAC'de ve Danima rka'daki sosyal -demok ratlar, Ingi ltere'deki işçi partililer, NATO' n u n n ükleer "ek silahlanma .. planına ilişkin tutu [!l larını yeniden gözden geçirmek ve ona karşı çıkmak zorunda kaldılar. S� sya l i st Entern a syonal'in yöneti m i de, bu görüşleri paylaşıyor. Burada beli rtmek gerek ki, sava ş karşıtı ha reketi n g iderek yükselmesi, sosya l-demokratların genel silahsızlanma için savaşımda daha kararlı kon u m l a r a l masına yard ı m edecektir. Tersi ne, y ı ğ ı n ların a nti m i l i tarist aktifliğinde düşüş, kimi sosyal-demokrat liderlerde NATO yan l ı sı eğ i l i m leri g üçlend i rebi l i r, bunları Washington yöneti m i n i n politikasına daha sıkı bağ laya b i l i r. NATO' n u n değişik türden karargahlarında ve birliklerinde oldukça önemli görevler almış olan bir d izi subayın, Washington politikacı/arı ve genera lleri n i n SSCB' n i n a skersel bakımdan üstün old u ğ u ve ABD' n i n aldığı ön lemlerin sözde ya nıt niteliği taşıdığı yön ü ndeki açı kla malarının olguları doğrudan doğruya çarpıtmak olduğunu beli rtmeleri ilgi nçtir. NATO'nun 12 eski generali ve a m i rali ortak hazırladıkları bir belgede, Avrupa'ya orta m enzi l l i Amerikan roketleri n i n yerleşti rilmesinin, Sovyet l erin 55-20 roketlerini yerleşti rmesine sözde yanıt verme g i rişimi savları n ı n yalan olduğu sonucuna va rd ı l a r. Daha Mayıs 1 978'de, yani o ü n l ü « çift kara r .. ı n a l ı n masından b i r b u ç u k y ı / önce, ABD, FAC topraklarına · " Pershing-2 .. roketlerini yerleşti rme hazı rlığına başlam ıştı r. NATO ve Va r şova Antla şması g üçleri a rasında genel çapta yaklaşık bir dengenin varolduğu gibi, orta menzi l l i silahlar a l a n ında da yaklaşık bir denge var d ı r. tJstelik, menzili oldu kça düşük olan, taktik siste m ler adı verilen sila h lar hesaba katı l ı rsa, NATO' n u n 31 b i n , Varşova Antlaşmasının i se 2 0 b i n n ükleer s i l a h ı va rdır. Böylece generdller, NATO' n u n « ek silahlanmasına .. gerek olmadığı sonucuna varıyorlar. B u d u rumda, Reagan ve ya rd ı m c ı /arı sadece çarpıtılan olg uların ya rdım ıyla, askersel a landa h e r hangi bir « Batı zayıflığından .. sözedebili rler. ABD roketlerinin Avrupa'ya yerleştiri lmesi, yi rminci yüzyı / ı « Amerikan yüzyı l ı n a .. dönüştürmek i steyen en sa l d ı rgan çevrelerin planlarını ger çekleşti rme çaba l a rı doğrultusunda atılan yeni , teh l i keli b i r a d ı md ı r. Bu planların ya lnız Avrupa i le sını rlı ka lmaması d u r u m u daha da ciddi kılı yor. B u planla r, g lobal n iteli k taşıyor. B u kon uda, Fransız « Le Monde d i p lomatigue .. ş u n ları yazıyo r : « Avrupa'da oynanan bu oyun, d ünya stra tej i s i n i n sadece bir parça s ı d ı r. Reagan yöneti m i , tü m cephelerde a rt ı k komünizmi " ö n l e m e politika sı » değil, çatışma politikası yürütüyor. Orta Amerika'da, Afrika'da, Ya kın ve Uza kdoğ u'daki d ev a skersel m a n evra l a r v e güç gösteri leri, bu politi ka n ı n somut örnekleridir . (3) ..
e) « Le Monde d i plomatique .., Ekim 1 983. 27
ABD' n i n a skersel harcamaları eşi görülmemiş bir biçim d e a rtıyor, nit�1 bakımdan yeni stratej ik si lahlanmoyı, uzay silah sistemini yayg ı n laştırma , programı hızlı tempolarla gerçekleşiyor. ABD' n i n ve onun kimi bağlaşık ların ı n askersel hazırlıkları tüm yönleriyle ve d ü nyanın tüm ana bölge lerin d e a ktifleşiyor. Geçtiğimiz yılın son unda Pentagan bu a maçla her saat başına 24 mi lyon dolar harca mıştır. (4) Son üç yıl içinde Pentagon vergi ödeyenıerin cebinden yaklaşık 640 milyar dolar almış, 1984 yılı için Pentagon'a 280 m i lya r dalar ayrılmış, önümüzdeki beş yıl i çinde ise, askersel harcamaların 2 trilyon doları bulması hesaplanmıştır. Bu, Penta gon'un savaş sonrası 35 yıl içi nde h a rcad ı ğ ı paraya eşittir. Savaş aygıtını geliştirmek için böylesine d ev ha rca malar yaparak Ameri kan emperyalizmi neye ulaşmak istiyor? Birincisi, o, Avrupa'da ve d ünyada varola n askersel-stratejik dengeyi bozarak, SSCB'ne, d ü nya sosyalizmine karşı a skersel üstün lü k sağlamak, n ü k l eer şa ntaj politikası iç,in ve daha sonra n ü kleer bir savaşta utku elde etmek i çin elverişli koşullar oluşturmak istiyar. B u, em perya list strateji uzmanları n ı n hesa plarına göre, d ü nya çapında sasya l öç a lınmasını ger çekleştirmeyi, Reagan'ın deyi miyle komünizmi « tarihin çöplüğ üne» atmayı, ABD Savunma Baka n l ı ğ ı n ı n 1 984-1988 yı lları için hazırlad ı ğ ı d irektifin öngördüğü g i bi, toplumsal-politik sistem olara k sosya lizmi yoketmeyi sağ layacaktır. Iki ncisi, Batı Avrupalıla rı «Sovyet tehdidi » uydurmasıyla korkutorak, Amerikan emperya lizmi NATO içinde bağlaşı kla r ı n ı Birleş i k Ameri ka'nın emri a ltı na a lmaya ça lışıyor, onları kendi dış politikası n ı n uydusu, kendi ü lkelerinde Amerikan çıkarla r ı n ı n savunucuları, n ü kleer çatışma d u ru munda Amerika'nın tutsa kları ya pmak, yeni n ükleer ve konva nsiyonel si lahlar a la n ı nda silahlanma yarışına çekmek istiyor. Ve üçüncüsü, sosyalizme karşı askersel üstü nlüğü em perya lizm, kurtul muş olan ü l kelere karşı istedi ğ i her şeyi yapa bilmenin, devrim leri ve ilerici hareketi engelsiz ve keyfi bir biçimde g üçle bastırabilmenin b i r koş u l u olarak görüyor. Washington'un, ekonomik, politik, G renada'da v e Lübnan'da a l d u ğ u gibi askersel g ü c ü n ü kullanara k, (Xta Amerika'da, Yakındoğu'd a ve dünya n ı n d a h a birçok bölgesinde gerici, politik saldırı larını a rtırdığı son za m a n ların olayları bunu gösteriyor. Reagan, işine gelmeyen politik rejimiere son vererek, halkların içiş leri n e karışarak, uydu d iktatörl ü k reji mIeri doyatarak, sözde ABD'nin « kendi çıkarlarını savu nma hakkı » olduğu yön ünde provokatif n iteli kte açıklamala rda b u l u n uyor. Burada, Oçü ncü Rayh ' ı n « ha kları » konusunda aynı görüşlerle, işine gelmeyen h ü k ü m etleri a laşağı ederek ve sald/r-
(4) «Washington Post», 6 Kasım 1 983. 28
ganın aya ğ ı n ı öpmeye hazır alan kendi halkına i hanet edenleri iş başına g etirerek yabancı topra kları n işgal edi lmesini g izleyen Hitleri a n ı msa madan edemeyiz. Alman faşizmi n i n serüvenci politikası 55 mi lyon insa n ı n yaşamına maloldu . Bugü n Washington m i lyarlar üzeri nden hesap yapıyor. Bu durumda komünistlerin görevi n ed i r? Bununla i l g i l i olara k Y. V. Andro pov' u n . " d ü nya üzerind� oluşan n ükleer savaş teh l i kesi, tüm komünist hareketin çalışmaları n ı n ana a n la m ı n ı yen iden değerlendirmeyi zoru n l u kıl ıyor. Komünistler h e r zaman, insanın in san tarafından ezi l mesi ne ve söm ürülmesi n e karşı savaşa n l a r olmuştu r. Bugün i se, onlar, buna ek ola rak, uygarlığın korun ması, insanın yaşam a hakkı için savaşıyorlar (5) sözleri n i a nı msatmak istiyorum. Evet, bugün barış için savaşım stratejisi, devri mci stratej i n i n ayrı lmaz bir parçası olmuştur. Ta ri h, komünistlere, varolan teh l i kenin cidd iliğini ve i nsan l ı k dışı nite l i ğ i n i y ı ğ ı n la ra açıkla ma, emperya lizmin m ilita rist politikası n ı ve pratiğini açığa vurma, barış, u lusal bağımsızlık ve sosya lizm g üçlerini seferber etme ödevi ni veriyor. Burada önemli olan, ya l n ı z öncü işçi sın ıfı n ı n değil, en geniş emekçi yı ğ ın/arının u luslararası durumun kötüleşmesinden kimin suç l u olduğunu ve neden kapitalizmin tarihsel ba kımdan geri lem esi n i n en gerici çevrelerin a ktifleşmesinde ve en güçlü em perya list devletin sa l d ı rga n l ı ğ ı n ı n art masında kesin yansımasını bulduğunu a n l a m a la rıdır. ..
Ancak burada barış için bilinçli savaşçıların, si lahıanma yarışında, Av rupa'ya n ü kleer raketlerin yerleştiril mesinde suçun e m peryalizme ait olduğunu sadece söylemeleri yeter/i d eğ i l d i r. Onların yanıtı, yığın yare ket/erine derin b i linç ve hedefe yönelik nite l i k kaza n d ı ran, yenil mez g üce dönüştüren eylemlerin yaygı nlaştır ı l ması uğrunda a ktif katkıda bulunmak olmalıdır. Işte bu ru hta, geçtiğimiz yılın Ka sım ayında ya pılan Danima rka, Nor veç, Isveç ve Fi nlandiya Kom ü n i st Partileri temsilcilerinin toplantısına katı lanlar, orta k açıklamada, ü l keleri hal kla rını, parlamentolarını, sendi ka l h a reketi ve tüm barı şsever kam uoyunu, yeni n ü kleer silahların Avrupa'ya yerleştiril mesi ni engellemek ve n ü k leer silahların a za ltılmasını sağ lamak içi n elden gelini yapmaya çağırdı lar. ASBP M K, AKP ve Batı Berlin SBP yöneti m kurulları, işçi sınıfı parti lerini, sendikaları ve g ençlik örgütleri n i , tüm Avrupalıla rı, politik çalışmaları, d iyaloğu, parlamenter g i rişimleri ve yığınsa l protesto eylem /eri ni kul lanara k, Amerikan raket leri n i n yerleşti rilmesine izi n vermemeye çağ ı rd ı lar. Günümüzde uluslara rası durumun değerlendirilmesi nde Marksist diya lektik metodolojiyi kullanarak komünistler, savaş tehl i kesinin sın ıfsa l kö kenlerine ve bu tehlikenin, em peryalist sermayenin tari h sel gelişme süre cinde yeryüzünden silinip gitmesi nden önce, ortadan kaldırılmasının reel
(5) " Pravda , 16 Haziran 1 983. ..
29
olana klarını görüyorlar. Saldırga n emperya list çevreleri, en başta yü rüt tü kleri politi kayla doğrudan doğruya n ü kleer savaş teh l i kesin i oluşturan ABD em perya lizmini ve öteki NATO ü lkeleri n i gem lemek, bilinçli barış savaşçı larının önü nde d u ra n somut amaçtır. Bu ödevi n gerçekleşmesi olanaklı mıdır? Evet ! Şimdi savaş teh likesi her zamanki nden daha ciddidi r ; bu kısmen d e şundan ötürüdür ki, bugün barış g üçleri n i n pota nsiyeli olağanüstü büyükt ü r. Eğer tü m b u potansiyel birleştirili rse ve kulla n ı l ı rsa, emperya lizmin planları engellenebi l i r ve üçüncü dünya savaşı önleneb i l i r. Barış g üçleri, en başta dünya n ı n çehresi n i değiştiren, savaş sonrası on yıllarda ekono m i k, sosyal, kültürel gelişmesi savu n ma g ü c ü n ü oluşturması bakımından i leri, büyük adım lar ata n , ul uslararası i lişki lere giderek daha büyük etki ya pan reel sosya liz m i d i r. Bundan bir y ı l önce, Prag'da ya pılan Varşova Antla şması'na üye devletlerin Politik Danışma Kom itesi'nin toplantısı, d a h a son ra Avrupa sosyal i st ü l keler yönetici leri n i n Moskova topla ntısı sosya l i st ü l keler top luluğunlJn d ü nya ça pındaki eylem leri n i n uyum laştı r ı l m a s ı n ı n giderek güç lendiği n i gösterd i . Bu barış g üçleri, dünya politikasında önemli bağ ı msız etmen d uru muna gelmiş olan, Asya, Afrika ve latin Amerika' n ı n kurtul m uş ve geliş mekte ola n ü l kelerid i r. Bu ü lkelerin, ul uslara rası gelişmelerinde rolü önemli ölçüde a rttı ve a rtmaya deva m ediyor. Giderek daha fazla a nti emperya list konuml a ra yönelen bağlantısızlar ha reketi n i n sayg ı n lı ğ ı güç leniyor, etkisi geni şliyor. Bu barış g üçleri, güçlü çağdaş işçi sı nıfıdır. O, buna l ı m durumuna ve kapita l i st sermayeni n onun hak ve ç ı karlarına karşı sa ldırısı n ı n a rtmasına karşın, ba rışı daha a ktif ve daha örgütlü bir biçimde savun uyor. işçi s ı n ıfı barışın ve i lerlemenin yenilmez gücüdür. Bu barış güçleri, g ü n ü m üzün en i l erici, öncü politik gücü ola n ul uslar a rası komünist hareketi, devrimci-d emokrat partilerdir. Bu barış g üçleri, önceden görül memiş bir y ı ğ ı n sa l l ı ktaki savaş karşıtı harekettir. Geçti ğ i m i z yılın sonunda ve bu yılı n başında o, olanaklarını kend i n e özg ü b i r biçi mde ortaya koymuştur. Yığınların d ü nya politi kasına şimdiye dek ta ri hte görü l m ed i k boyutlarda doğrudan karışması, h a l k l a rı n i radesine ka rş ı n Avrupa ve dünya n n yazg ısıyla oynaya n la r i ç i n ciddi bir uya rıdır. Ve son olarak, bu barış g üçleri, kendi ülkeleri n i n ulusal ve bölgesel ç ı karla rını gerçek bir biçi mde gören, çatışma politika s ı n ı n i ntihar politikası olduğunu a n layan aklı başında burj uva çevreleridir. G ü n ü m üzde durum, tüm barışsever g üçlerin yeni ortak ve a ktif eyle m i n i gerektriyor. Barış davasında utku, a ncak, çetin savaşımla e l d e ed ilebi l i r. 30
Em perya lizm, onun özel kurumları, propoganda ayg ıtı, savaş karşıtı ulus lara rası hareketi parça l a ma k, onu ç ı kmaza sokmak ve " on u n barış sorun larını çözm e politika sını engelled i ğ i n i » kanıtlamak için elden geleni yapıyorlar. ABD yönetici leri, onun en sod ı k bağıoşı kları, sözde " savaş karşıtı hare keti n, Avrupa'daki Amerikan roketlerine karşı savaşı kaybettiği ni », savaş karşıtı ha reketi n hiçbir zaman savaşı önlemeye gücü yetmeyeceği n i iddia ediyorlar, bununla birlikte hatta, i k i nci D ünya Savaşı'ndan sonra geçen 38 yıl içinde dünya n ı n çeşitli yerlerindeki savaşlarda 25 mi lyona yakın insanın öldüğünü i leri sü rüyorla r ve bu tür iddialarla yığınları barış dava sının sözde perspektifsiz olduğuna i n a n d ı rmaya ça l ışıyorlar. Ancak soru n la ra ayık kafayla ba kmak gerekiyor. Elbette Ikinci D ünya Savaşı'nın sona ermesi nden bu yana, genel bir yıkıma yolaçabi lecek em perya l i st provokasyonlar hiç d e a z değildi. Dünya n ı n çeşitli bölgelerinde yerel savaşlar ortaya çıktı ve ç ı k maya deva m ediyor. Ama, geniş barış hareketi o lmasaydı , ABD, Kore'de ve Vietnam'da n ü klee r silah kullanma planlarını gerçekleştirmekten geri d u rmazdı. Eğer barışı savunan g üçler olmasaydı, e mperya l i stler, insa n lığın özgürlüğe, demokrasiye ve sosya lizme doğru gelişmesini durd u rm a k için çoktan global bir yıkım savaşı baş lotırlard ı . El bette b u g ü n savaş karşıtı hareket h ô l ô d a h a h e r şeye kadir değ i l d i r. Ama bu, o n u n zayıf olduğu a n la m ı na gelmiyor. Orneğin, Danima rka'da barış ya n l ıları 1 949'da ülkenin NATO blokuno sokulmasını engelleyeme diler oma, onlar Danimarka hü kümetinin, barış ve ulusal çıkarlarımızla çelişen NATO' n u n birçok kara rını kabul etmemesini sağladı lar. Barış ha reketi, Danimarka topraklarına ya bancı a skerlerin yerleşti rilmesini engel ledi, askeri üslerin kurulmasını sınırladı, Danima rka'ya n ü kleer silahların yerleşti rilmesini engelledi. H ü kü meti miz 1 979'da NATO' n u n " çift kara rı n ı » onaylamış olsa do, barış hareketi n i n a ktifliği d u r u m u değ işti rdi. Bu, Danimarka parlamentosunun çoğ unluğunu, görüşmenin süresi ne bakmak sızın Avrupa'da n ü kleer silahların sını rlandırılması üstü ne Cenevre'de Sov yet-Amerikan görüşmelerin i n sürd ü r ü l m esi durumunda Dani marka hükü meti nin, " Pershing-2» ve " Cruise» roketleri n i n yerleşti ri l mesine ve bu yönde her hangi bir hazırlığa g irişilmesine izin veri l memesi yükümlülü ğ ü n ü yüklenme kara r ı n ı a lmaya zorlamakla kalmadı, NATO' nun bu görüş meleri belirli bir süreyle s ı n ı rlama istemine ka rşı ç ı k m a k zoru nda b ı ra ktı. Ka bul edilen kararda, anlaşmaya varı l masında Ingi ltere ile Fransa' n ı n sahip o l d u ğ u n ü kleer silahların da hesaba katı lması, tüm nü kleer silah ların dondurulması gerektiğ i belirti ldi. Ara l ı k 1 983'ü n başında Danima rka parla mentosu, Amerikan raketleri nin Batı Avrupa'ya yerleştirilmesi n i yeniden kesin bir biçimde redd etti ve Danima rka hükümeti n i n bu karardan vazgeçtiğini NATO'ya b i ldirme31
si n i istedi. Böylece Danimarka, Amerikan roketleri n i n yerleştirilmesine karşı çıkan Yunanistan'ın görüşüne katı ldı. Bundan başka Danimarka parlamentosu, BM Genel Kurulunda Danimarka delegasyo n u n u, öteki NATO ü lkelerine karşı çı ksa da, n ü kleer s i lahsız/anma kararına olumlu oy vermekle yükümledi. Ara l ı k ayı n ı n ortasında ise, Da nimarka parlamentosu, Amerikan roketleri n i n yerleşti ril mesine ilişkin NATO' n u n ortak progra m ı n ı n finanse edilmesini d u rd u rd u . Danimarka parlamentosun u n bu kararları, ü l ke n üfusu n u n çoğ u n l u ğ u n u n iradesin e t a m a m e n uyg undur. B u kararlar, Washington'un a skersel planlarını destekleyen h ü kümetin politik çizgisiyle tamamen çelişiyord u. Bi rçok sorunda parlamento i l e alan görüş ayrıl ı kları, hükümeti i stifa et meye zorladı. Parlamentodaki oyla manın son uçları, genel halk n iteliği almış olan sa vaş karşıtı ha reketin güçlendiğini gösteriyord u . Amerikan roketleri n i n yer leştiril mesine karşı u lusal çapta ya pılan şimdiye kadar görülmemiş yığınsal eylemlerde n sonra, aynı istemle i mza toplama kam pa nyasına g eç i l d i . Kampanya n ı n ilk üç haftasında 300 binden fazla i n sa n i mza verd i . El bette, " Pershi ng-2 .. v e " Cruise .. roketleri Batı Avrupa ü l keleri ne yer leştirilmeye başlanınca, a ntiroket hareketin i n belgi leri değişiyor. Bugün öne çı kan, yeni roketlerin yerleştiri l m esine son vermek ve yerfeştirilen roketlerin sökü l mesi ni istemektir. Eğer bu başarılabi l i rse, Varşova Ant laşması' n ı n yanıt önlemlerine gerek kalmayacak ve görüşmel erin yeni d en başlaması olanağı sağla nacaktır. Batı Avrupa'daki antiroket ha reketi şimdi, savaşı m ı n d eva m ı için daha etkin yol ve yönte m ler a rıyor. O Ike çap'ı nda kamuoyu yokl aması, işletme lerde, öğre n i m kurumlarında, yerleşim merkezleri nde " refera ndum .. ya p ı l m a s ı tasarıları hazı rfa n ıyor, sendikaların savaş karşıtı ha rekete a ktif katıl ması önlemleri sa pta n ıyor. " Persh ing-2» ve « Cruise» roketlerinin yerleş tiri l m eye başlandığı FAC'de, Ingiltere ve Sici lya'da barış savaşçılarının başvurduğu üsleri zora başvurmadan a b l u ka a ltına a l ma yöntemi, geçerli bir eylem biçimine dönüşmeye başladı. Antiroket savaşı m ı n ı n yayg ı n laştırılması, n ü kleer silahla rın dondurulması iste m i n i n artmasına, b i r bütün olarak Avrupa'da, onun ayrı ayrı bölge lerinde ve dünya n ı n öteki bölgeleri nde n ü kleer silahlar b u l u n mayan böl geler oluşturulmasına katkıda b u l u n a b i l i r. Avrupa'da karş ı lı k l ı g üven ö n le m lerini güçlend irme ve silahsızlanma sorun l a rıyla ilgili olara k yapılacak olan Stockhol m konfera n s ı n ı n başarıyla sonuçlanm asını sağlamak a macıyla başlatılan geniş kampanya sürekli genişletilmelidir. BOfış g üçleri, barış içi n savaşı m ı n daha karmaşık ve daha tehl i keli ko32
ş ul larla nitelendirilen yeni bir aşamaya g i rdiği olgusunu küçümsememeli .di rler. Biz, militarist politika ya nlıları n ı n eylemlerini sertleştirmelerine karşı hazır olmalıyız. Son zamanın olayları, savaş hazırlı ğ ı n ı n sadece askersel a l a n la sınırla n ma d ı ğ ı n ı gösteriyor. Barışsever kam uoyu, gerici g üçleri n bilinçli olarak yürüttüğ ü serüvenci bir politika ve i deolojiyle karşı karşıya bulun uyor. B u politika ve ideolojinin ana yön leri n i provokasyon, yalan ve karaçalma oluşturuyor. Emperyalizm , yıığınların b i l i n ci n i zehirle meye, uluslararası yaşa m ı n a n a sorunları n ı n politik çözü m ü n ü n olanaklı olduğu görüşünü karala maya ç a l ı şıyor. O, y ı ğ ı n l a r ı n d i renişini baltalamak i ç i n , h a l k yığınlarının ideoloj i k bakımdan eğitilmesi n e karşı çıkıyor. Buruda, V. ı . Lenin'in biline n ş u ta nımlamasını yen iden a n ımsamak gerekiyor : Her savaş, büyük bir gizli l i k i ç i n d e doğ uyor, o n a karşı savaşımda boşta gelen ödev, « g ü n ü m üzde sa va şı haklı göstermek için öne sürülen tüm safsataların ayrıntılarıyla açığa vuru l masıdır. » (G) Reagan ve bağlaşı kları, roketleri yerleştirmenin, kendi leri için bir utku, d ünya üzerinde egemen l i kl eri ni kurma yolunda atı l m ı ş bir adım olacağ ı n ı düşünmüşlerdi. A m a on ların, r oket çengeli, n e sosya list ü l keleri, ne d e sa voş karşıtı hareketi parça layamadı ve parçalayamayacaktı r. Wa shington'a bağlı Batı Avrupa' n ı n NATO'cu çevreleri, « Pershingc2»lerin ve kanatlı roketlerin yerleştiri l mesi n e geçilmesini büyük bir politik başarı olara k gör seler de, bu, d ü ğ ü n bayra m edilerek kutlanacak bir utku değild ir. Sorun ya lnız, SSCB' n i n başvurduğu karşı önlemlerin, ABD' n i n askersel alanda o n o hedefi n e u laşmasına yani sosyalist ü l keler karşısında askersel üstü n lük sağlamasına izin vermeyeceğiyle bitm iyor. Soru n, « Euroroketler i n yer leştirilmesi konusundaki tutumla, burjuva parlamen ter demokrasisinin i k i yüzlülüğün ün, emperya lizmi n politik sistemi n i n in sancıl ol mayan özü n ü n d a h a açık ortaya çıkmış olmasıdır. ••
.
Batı Avrupa ü l keleri n e roketlerin yerleşti ril mesi, hal kların i ra desin e kar şın gerçekleşiyor. Ama aynı zamanda, « ek si lahlanma » ya n l ı larının belirt tiği gibi, bu, sözümona demokras� adına v e « demokratik yol »dan ger çekleşiyor. NATO içi ndeki « demokratla rı n » bu tür g i rişi mleri, hiçbir su retle emekçi halkın çıkarları n ı ve i stem lerini ya nsıtmayon burjuva « demok rasisi »ni n özü kon usunda yığınların gözünü açıyor. Açıktır ki , gerçek bir demokrasi için savaşım bu « d emokratlaro » karşı savaşıma dönüşecektir. Insanlık parababaları n ı n ç ı karları için m i lyon larca insanın yaşa m ı n ı yoket meye hazır politik sistemin değeri n i n n e olduğunu düşünecektir. Barış için savaşımla sosyal adalet için savaşım arasındaki bağ daha da belirgen leşmiştir. Kuşkusuz, Reaga n yönetimi, onunla birlikte, yeni Amerikan roketleri içi n ü lkeleri n i n kapılarını açan Batı Avrupa politikacı la rı, Avrupa ve d ünya
(6)
V . i . Lenin, Tüm yapıtlar,
c.
45, s. 319. 33
barışına karşı g irişi len komplon u n g i rişimci leri d u ru m u na geldiler. On ların, bu utanç rolü n ü d ünya tari hinden silmeye olanak yoktur. N e ki, insa n l ı k ölümcü l silahların yükü a ltında i nleyerek, çeşitli çelişkilerin kemir diği bir dünyada yaşamadan daha iyi b i r yazgıya sa h i p olmayı hak etmiş tir. Şüphe yok ki, i l k roketlerin Avrupa topra klarına yerleşti rilmesi ne karşın, başlayan protesto eylemleri daha da a rtacaktır. Bu protestolar Avrupa a n a kara sı n ı n sını rları n ı çoktan aşmış ve d ü nya çapında g iderek daha geniş katma nları kapsa maya başla mıştır. Halkların barışı g üçlendirme i ra desi g üçlen iyor ve son sözü halklar söyleyecektir. Ve işte bu, barış g üçleri nin, savaş g üçlerin e karşı savaşımdaki utkusun u n gara ntisidir.
34
Barı" i, ve e,itlik için John Pittman
ABD Komünist Partisi MK Politik Büro üyesi
Cleveland'ın yığı nsal toplantı merkezinden ayrılıp uçaklara, trenlere, otobüslere ve otomobiUere koşuşan yolcular, bura d a yapılan kongrelerin a l ı ş ı lagelmiş delege takı m ı ndan değildi. Onlar, ülkenin 50 eyaleti n i n ço ğ u nluğunda bulunan evlerine doğru yola çı kmışlardı. Yaş, cinsiyet, renk, g iysi ve öteki dış özellikler bakım ından ABD nüfusunun çeşitli kesim l erini temsi l ediyorlardı. N e ki, yoldan geçen biri, konuşm ala r ı n ı din lediği ve tavırlarını i zled iği zaman, onlarda ki m i farklı özellikler bulunduğunu hemen farkedebilirdi. çoğu, sanki çetin ve ağırlıklı bir özgörev yüklenmiş gibi son derece cid diydi. Bu, a lışılagelmiş politikacı ya da iş adamı delegosyonlarının hafif liği ve şakac ı l ı ğ ıyla taban taban zıttı. Dahası, ifade ettikleri fiki rler, birçok insanın yanılara k ü l kenin yasa yapıcılarının ve yöneticileri n i n kafasında olduğunu tasavvur edeceği fikir lerdi. Ama bunlar n e yasa yapıcısı n e d e yöneticiydi. Bunlar ABD Komü nist Partisi üyeleriydi. Bunlar sırada n kad ı n v e erkeklerdi. Birçoğunun ya kası nda ta kılı rozet bulunan bu insa n ların konuşmala rı ise barış, i ş ve eşitli k g i b i kon u ları içeriyordu. Tüm bunlar gerçekten sembolik bir belirtiydi . 1 0-1 3 Kasım 1 983'de yapı l a n ABD Komünist Partisi 'nin 23. U l usal Kongresi ' n i n önemi, şimdi a radan b i r ay geçtikten sonra daha açık ortaya çıkıyor. Delegeler, onların bin l e rce yoldaşı ve onbi nlerce yurttaşları kong rede oın aylan an a maçlara ula şmayı sağla m a k için fa brika la rda, bürolarda, semtlerde ve örgütlerd e ça lışıyorlar. Onların önünde ivedi ve uzun eri m l i görevler d uruyor. Ama i vedi olan lar da, uzun eri m l i olanlar da bu i nsanlardan her biri n i n azami ça ba göstermesini gerektiriyor. Bu çabalar, gelişmelerin akışını etki ledi kleri ölçüde yaşamsal ve ka/ıcı bir önem taşıyacaktır, çünkü burada sözkonusu olan ABD n üfusunun (belki de yeryüzü deni len g ezeg ende yaşaya n tü m canlıların) yaşaması ya da yok olmasıdır.
BARIŞSEVER ÇOGUNlUGU ORGOTlEMEK ıÇiN ABD Komünist Partisi M K Genel Sekreteri Gus H a l l, kongre delege/e rin e şunları söyledi : S avaş ya do barış, n ükleer si lahlanma yarışı ya da "
35
silahsızlanma, geleceği n nasıl olacağ ı n ı belirleyecek tüm soru n ları ve tüm g üç leri ele a l m a l ıyız. Gerçekten de biz keli menin tam a n l a m ıyla top lumun şimdiye kada r karşı karşıya ka l d ı ğ ı soru n la r ı n en temel ola n ı n ı ele almak durumundayız. Insan top l u m l a rı sosya lizm yolunda n itel bir i l eri a tı l ı m mı yapaca ktır, yoksa n ükleer felaketin uçurumuna doğru geri bir adım m ı atacakt ı r ? » Delegeler, n ükleer bir çatışmadan sonra hayatta ka lınabileceği y a da tarafların herhangi birinin sınırlı b i r n ükleer savaştan utkan çıkabileceği yolundaki d üş leri ve bunu savu nan fi kirleri reddettiler. O n l a r, Gus Hall'a katıldı la r : « Reagan yöneti mi, delice fela ket getirici n ü kleer çatışma çiz g isi izliyor», ve «Amerikan em perya lizminin bu ç ı lg ınca uyg u ladığı poli tika n ı n önünü kesmek dünya n ı n ve Amerikan h a l k ı n ı n önünde duran başlıca görevdi r». Reagan'ın intihar politi kası n ı d urdurmak, kong rede en önemli amaç olarak belirlendi. Kong re' n i n temel belgesi nde açıklandığı gibi, bu par tiye yığınları hareketlendirme, n üfusun dörtte üçü n ü ka psaya n ba rışsever çoğunluğu örgütleme, ABD'yi yumuşama ve silahsızlanma yoluna geri döndürme görevi n i veriyordu. Delegel er, Kasım 1 984'deki belirleyici ulusal seçimler öncesi ndeki ay l a rda, ha lka Reagan'ı yen mek için ya rdımcı olmak, onun reel sosya lizmi yok etmek a maçl ı ilk vuruş yeteneği yolundaki çılgın tutkusunu boşa çıkar m a k için her olanağı kullanacaklarını bel i rtti ler. Seçim ta ri h i ya klaştıkça provokasyonların a rtma teh l ikesine ilişkin Gus Hall'un uyarısını, delegeler büyük b i r d i kkatle d i n ledi ler. Onlar, tüm ü l keyi boydan boya saran bir leştirici haykı rışı d ikkate a l d ı la r : « Ronald Reaga n'ın yeri burası d eğ i l d i r, onu Hollywood'a geri gönderi n ! » Kongrede Reagan'ın pol itikasına karşı koyan ve 1 984 Kasımındaki seçim lerde beli rleyici savaşım için geniş h a l k yığ ı n la r ı n ı örgütlemeye yardım e d e n h a l k koa lisyonlarının yakın geçmişte yapılan yerel seçimlerdeki başarıları belirtildi. Kongre, böylesi g üçlerin yer a ld ı ğ ı küçük bir tabloyu a n d ı rıyordu . Kongredeki 426 delegeden 1 35'i 2 0 uluslara rası b i r l i ğ i (1) tem sil eden sendikacıydı. 1 83'ü azı n l ı k ı rk ve köken l i örgütlerin üyesiyd i, bunların 74'ü zenci, 30'u Meksi ka l ı ve Porto Ri kolu'ydu. Dele gelerin % 32'sini 1 8-34 yaşarası genç ler, % 25'i n i 65 yaşın ü stünde kişi ler, geri kalan yarıya ya k ı n ı n ı da 35-64 yaşarası hayatın en veri m l i çağ ı n da o l a n l a r o luşturuyordu. Delegelerden 88'inin parti l i l i k sü resi 5 yı l ı n a l tı nda, 47'sinin d e 4 0 yılın üstündeydi. Delegelerin yüzde 43'ü kad ındı. Kongrede 66 kon u k i le B u lga rista n, Kanada, Çekoslovakya, Yuna n i sta n, Demokrati k Alman Cumhuriyeti, Federal Alma nya, Batı Berlin, Lübnan, ( I) Bunlar, hem ABD'de hem de Kanada'da bulunan sanayı işletmel eri sendika l a rı d ı r. 36
Polonya ve Portekiz Komünist Partilerin i n tem silci leri hazır bulundu. Kimi kardeş partilerin temsi lci leri kong reye katı lamadılor, çünkü dışişleri ba ka nlığı ya onlara vize vermemişti, ya do vize verme tari hi n i geriye atm ıştı. Kardeş partiler delegasyonlorının konuşmalarına yüksek değer biçi ldi ve bunlar ayakta a lkışla ndıla r. Onların o n u runa d üzenlenen b i r u l uslar a rası gecede, Gus H a l l, tüm komü n i stleri, Reagan'ın nü kleer tırmanma politikasına karşı savaşımda bi rl.iğe çağırdı. Hall, barışın ku rta rılması için d ü nyadaki komü n i st birliğin serg ilenmesi n i n «tari hsel zorunluluk .. halini a l dığını vurgulayarak, « hiçbir halk t e k başına n ü kleer savaş tehli kesi n i d ur d uramaz .. dedi. Başkan Henry Wi n ston, kardeş parti lerin delegasyonlarını «yerküremizde kutsal ve soylu olan her şeyin temsilcileri, . . . d ü nya barış hareketi n i n temsilci leri .. olarak sela mladı. Kongre'nin barışa ayrılan özel bir oturumunda 20 delege söz a ld ı . Barış sever çoğ u n l u ğ u örgütlemedeki zorlukların aşılması için kom ü n i stlerin et kinliğinin a rtınımasın ı n yol ve araçları üzerinde özellikle d u ruldu. California delegeleri işçi h a reketi ni Reagan'ın ya ndaşla rının Hitlerci le rin d e Alman halkını kan d ı rmada k ul la n d ı klan çekici tuzak olan « kuvvet a racılığıyla barış .. demagojisini serg i lemeye çağırdı lar. Onlar, Reagan'ın uyguladığı silahlanma yarışı n ı n parasın ı n işçi sınıfından ç ı ktığ ı n ı vurgu ladı lar. N ükleer si lahların dondurulması için yapılan bir referandumda Ca l ifornia seçmen leri n i n yüzde 52'si nin, zenci ve Chivano-Meksika l ıların yüzde 70' i n i n b u yönde oy verdikleri belirtildi. M i lwaukee eya letin i n Wisconsin kentinden bir delege, Reagan'ın görev den uzaklaştırılması belgisinin popülarize edil mesin i önerd i. Ohoia' l u b i r delege ABD Kong resi ni etki lemek i ç i n Kongre çalışmalarına a r a veri ldiği ve Kongre üyeleri n i n bölgelerine döndüklerinde onların bürolarına ya pılan ha bersiz ziyaretlerin yaptığ ı etkiyi a n lattı. Kongrede barışseııer çoğ u nl u ğ u örgütlemede a ntikomünizmin Ile a nti soııyetizmi n ciddi engel ler oluşturduğu beli rtildi. Birçok konuşmacı, bun ların aşı lması için yollar önerd i . Colorado'dan bir yoldaş, barış savaşımına katılan kad ı nların, a ntikomü n i stlere d uyduğu tepkiyi Ile hiddeti a n lattı. « On l a r biz kom ü n i stlerden çok daha kızg ı nd ı l a r.. ded i . Antisovyeti k yalanlarla savaşımda soğ ukkanlılığın v e g i rişimci l i ğ i n önem i vurgulandı. Haziran 1 984'e kadar her eyalette barış komitelerinin kuru.! ması hedefi ni koyan bir belge kabul edildi. Kongre delegeleri, ABD em perya lizminin müdaha leleri ne, i lan edil me miş saııaşlarına, Küba, Angola, Mozambik ve N ikaragua g i bi demokra tik Ile i lerici politi kalar uyg u layan devletleri zayıf d üşürmek amaçlı gizli operasyonlarına karşı di renişin örgütlen mesi ne yard ı m etmek kararı a ld ı lar. Kongre, bu ü l kelerin h a lkla rıyla dayanışmasını dile g etirdi, Reagan 37
yönetiminin Şili, Güney Afri ka, EI Salvador ve Guatemala g i bi faşist, m i l i tarist v e ı rkçı d i ktatörlüklere desteği n i v e ya rd ı m ı n ı k ı n a d ı v e Grenada halkına karşı korsanca saldırıyı Ia netledi . ABD emperya lizminin ısrai l'deki siyon ist temsi Icis.iyle, Ortadoğu'da yeni büyük bir savaş ocağı tutusturma, Sina'da, Lübnan'da ve Mısır'da üsler hazırlama yol u nd a ki işbi rliğini kınadı. Reagan'ın sözümona « barış» önerileri n i n yalnızca silahlanmayı gizlemek için bir örtü alduğunun b i l i ncinde olan d elegeler, kong reden, Reagan' ı n savaş prog ra mına karşı saati n yelkova n ı n ı kovalayarak, savaşımı yoğ u n laştırma n ı n zoru nluluğuna inanara k ayrı ldıla r. Kimileri, Haziran 1 982'de New York'da yapılan dev yürüyüş ve miting g i bi bir m i lyonluk protesto ve d i renişler türünden, ya da Avrupa'ya roketlerin yerleştirilmesine karşı yüzbi n l erce i nsan ı n katıldığı gösteriler g i bi protesto ve d i renişler için ça lışmak gerektiğ i n i vurgulad ı la r.
uç KATlı EKON OM i K BUNAlıM Büyük n ükleer çatışma tehlikesin i önlemek için çabaların yan ı s ı ra , de legeler ekonom i n i n d u rumunu, Reagan'ın emekçi halkın yaşam d ü zeyi n e yöneli k tekelci sa l d ı rı ları n ı da i n celedi ler. Y ı ğ ı n s a l i l etişim araçları ve tekellerin paralı uzman la rı, ticaretteki en küçük b i r yükselişi yen i ve sınır sız bir refah ı n ha bercisi olarak ele a l mada ısrar ediyorla r. ABD' I i komü nistler i se, başka görüşted i r. Durumda hafif bir iyileşme olduğunu dikkate a lmakla birlikte dele geler, kong reye, « ekonomi k iyileşme »nin gerçek doğası n ı ortaya koyan kesi n ve acı olgular a ktard ı / a r : 20 m i lyon kişi i şsiz ya da kısa süre çalış m akta ; 1 977'den bu yana (AFL-CIO'nun tah m i nine göre) gerçek ü c retlerde yüzde 1 4,3' l ü k düşüş ; a ş ı rı sömürü n ü n yaygın b i r biçi mde büyümesi ; küçük ya da büyük şi rketler tarafından örgütlenen g rev kırıc ı l ı ğ ı ve sendika basma salgın ı ; yoksul a i leler sayısında hızlı artış ve evsizlerin, hiçbir şeyi ol mayanların sayısı nda yadsınmaz a rtış ; devleti n 1 tri lyon 300 m i lyar dolar l ı k, tü keticilerin 350 m i lyar dolarlık, konut ve i n şaat ya pımcıları n ı n 900 m i l y a r dolarl ı k giderek a rtan borçların a ğ ı r yükü. Bu hiç de hoş olmayan gerçekler Ameri kan i ktisatç ı ları tarafından ya yadsınıyor ya da görmezden geliniyor. Onları n tüm di kkati, tırmanan as kersel harca mala r ı n ve işgücüne düşük ücretlerin sağ ladığı kô rlara yöne l iyor. Kurulu d üzeni n temsilci leri, ken a r mahal leleri ve d üşen satın a lma gücünü « d üşüş»ün geçici kurba nlarının bir olgusu olarak kabul ediyor, bunun sosya list ya da kapitalist, tüm ü lkeleri etkiled i ğ i n i iddia ediyorlar. O n la r, kapitalizmin istikra r ve olağanüstü refah dönem i n i n yaklaştı ğ ı n ı öne sürüyorlar. 38
Ne var ki , kongre delegeleri, bunun tersi ni kanıtlayan olgular ve deneyimler aktardılar. Ikinci D ünya Savaşı'ndan sonrak i yedi nci bunalım olan son bunalım, ABD'deki kapita l i st gelişmede yeni bir dönemin, iş alanında a ktifliğin azalması ve düşüş dönem i n i n başla d ı ğ ı n ı ortaya ko yuyor. Sürekli olarak peşpeşe gelen bunalımlar, h içbir şekilde üreti m d e k i devresel döng ü lerle i z a h edi lemez. Gus Hall'un sözleriyle, « ekono m i k gelişmeler, birbiri nden farklı, oma üstüste b i n e n v e iç bağıntı ları olan bunalımların, genel buna l ı m ı n yapısal buna l ı m ı n ve sürekli gel i p giden devresel bunalımın ürünüdür. Gus H a l l, d ü nya kapita l izminin genel bunalımının, «ABD'deki ekono mik gelişmeler üzeri nde gittikçe a rta n ölçüde dolaysız ve derin etkide bulunduğu"nu açıkladı. Devresel bunalıml a r, «gerçek üretim, ü reti m kapa sitesi ve halkın satın alma gücü arasındaki uçuru m " i l e belirlenen kapi talist ü reti mdeki a narş i n i n son ucudur. Yapısal bunalım ise, ekonomik o/an da «yen i " bir olgudur, bu, « ka pitalizmin, çökme ve genel bunalım döne m i n de, i leri teknoloji d üzeyine ken d i n i uydurmaya istekl i ya d o 'yetenek l i olma ması ndan " kayna klanmaktad ı r. B u n u n sonucu olarak temel sanayiler düşük ücretli yü ksek kôrlı ü lkelere i hraç edi liyor, yerli temel sa nayi lerdeki sermaye yatı r ı m larında ise uzun bir yavaşlama dönemi görü l üyor. Gus Hall şunu ekled i : «Yapısal buna l ı m tüneli n i n ucunda hiçbir ışık görün m üyor ... Bu üç bunalımın üstüste b i n mesin i n k i m i sonuçları nelerd i r ? Işletmeler kapan ıyor, yığı nsal işten çı kartmolar ol uyor, kimi semtler tamamen boşa lı yor ve elbette, sosyal patoloji, suç işleme, intihar ve a k ı l hastalıkları artıyor. Kongre delegeleri, bunun başka belirti leri n i n de bulunduğunu belirt tiler : Protesto toplantı ları, gösteriler, yürüyüşler, uyarı gösterileri ve grev ler. I lIiniais'lu bir çeli k işçisi : « Bizim (US Steel'in) Güney Işletmelerdeki çelik fabrikasını kurtarma savaşım ı m ı z yaln ızca 6 bin işyerini k u rtarmak/o sınırl ı değildir. Bu aynı zamanda kentleri mizi koruma savaşımıdır. Biz, işletmeni n devletleştiri l mesini istiyoruz. Güney Işletmelerdeki yerel sendi kamız bir Afrika kökenli, bir Latin Amerika kökenli Ameri ka l ıyı yönetime seçt i ; yöneticiler a rasında ilk kez b i r kad ı n d a yer a lıyor. " Ohio'lu bir parti. üyesi : « I l k önce kendi bası n ı mızı kurmak için çal ıştık. Sonra Reaganizm'den kurtu l m a k için seçmen yazımına başladık. Şimdi , Reagan defo l !' komitemiz vard ı r". Detroil' l i bir otomobil işçisi : « Bi z Reagan'ı Birleşmiş Milletler B i ld i r gesin i çiğnemekle suçlaya ra k işçileri ha rekete geçiremeyiz. O n la rı hare ketlendiren, Reagan'ın Lati n Ameri ka'da elverişli bir i klim yaratara k Ame39
rikan tekelleri için fabrikalar kurma ve ABD'deki fabrika l a rı kapatma çabalarını görmeleridir. » Califor n ia'lı bir işçi : « Fa brikalarda işçilerin birliği için en iyi savaşım, onlara Reagan'ın amacı dü nyayı Amerikan tekelleri için g üveni li r kılmak olan politikası n ı n ,,!Iuslara rası sonuçlarını göstermekti r. » işsiz bir işçi : «Tüm parti işsizlere yardımcı olmak için harekete geç melid i r. ABD Kongresinden işsizleri koruyan yasa lar ç ı karmasını isteme Iiyiz. » Delegeler, ü l kenin sanayi ba kımından çöküşü, çelik, lasti k, otomobil, cam ve gemi yap ı m ı nda m ilyonla rca işyerinin yokolması açısından acı bir tablo çizdi ler. En fazla etkilenen a l a n la r, Orta Batı ' n ı n sanayi bölgeleri d i r, yani Amerikan ağır sanayi n i n kalbi. Drneğ i n demir çel i k sanayi i n d e k i işyerleri 1 957'de 952 b i n i ken, 1 982'de 653 bine d ü ştü, otomobil sanayi inde 1 978'de 1 m i lyon 80 binden 1 982'e 716 bine. Kimya ve öteki sanayilerde de benzer d üşüşler görüldü. 31 Ara l ı k 1 969'da her biri 1 00' d en fazla işçi çalıştıran 3.700'den fazla fa brika a ltı yıl sonra kapandı. Bu, 1 5 m i lyon işyeri kaybı a n la m ı n a gel mektedir. Gerçekten de kong reni n ya pıldığı bölge, üç bunalımın içiçe geçme sinin, özellikle de yapısal bunal ı m ı n kapsa m ı n ı sergi liyordu. Ohio eyaleti, Amerika'nın arta n sanayisizleşmesi ne, « kara d u ma n l ı » ya da temel sa nayi denilen şeyin azalması ya da yokolmasına en iyi örnektir. Kısa bir süre öncesine kad a r Ohio New York ve California'dan sonra i m a la t sanayiinde üçü ncüydü, köm ü r ve l i nyit ü reti miyle ve petrol rafine l erin i n kurulmasıyla Amerikan sanayisinin kalbi olan Orta Batı' n ı n önde gelen merkezi oldu. Rockefeller'ler petrol i m pa ratorluklarını burada kur d u la r, Thomas Edi son i se burada bilim adamı ve kôşif olarak ün kaza n d ı . Keskin sınıf savaşlarının patlak verdi ğ i b i r y e r olması b a k ı m ı n d a n bu rası, işçi sınıfının i lerici sava ş ı m ı n ı n şanlı gelenekleri ne sahi pti r. Kadın ların kurtu luşu ve kü rtaj ha reketi Ohio'de başladı. Bu h a reket aynı za m � nda « yeraltı tren leri »yle köleleri esaretten özg ü rlüğe taşıyordu. Burası, köle sahi pleri n i n karşı devri mine karşı savaşın en önde gelen iki gene ralini yetişti rmişti r : U lysses Grant ve Wi lliam T. Sherman. Amerika n Emek Federasyonu burada kuruldu, Ameri kan Birleşik Maden işçileri Sendikası d a . ABD Komü n i st Parti si' n i n ilk Genel Sekreteri Cha rles Ruthen berg burada doğdu, ABD Komünist Partisi ' n i n şimdiki Genel Sekreteri Gus H a l l Ohio'daki Sanayi Drgütleri Kongresi ' n i n kurulduğu g ü n lerde h e m sendikal örg ütçü, hem de komünist partisi lideri olara k burada çalıştı. Cleveland, eyaletteki ve Erie Gölü üzerindeki en büyük kenttir. Büyük bir maden cevheri y ü kleme merkezi ve Ameri kan kentleri n i n tümünden daha çok şi rket merkezin i n bulunduğu bir limandır. Merkezden 600 m i l l i k 40
ya rı çıplak bir alanda ABD ,n üfusunun % 55'i yaşamakta d ı r, imalat sana yiin yüzde 64'ü ve en büyük bin sanayi tekeli n i n 750'sinin merkezi bura dadır. Buraya « sa nayi santra l i », önde gelen demir-çelik merkezi, başlıca madeni eşya, makine a raçları, ki mya sal ürünler, rafineri ve elektrik eşya ları ü retici lerinden biri den i l irdi. Oysa bugün bambaşka b i r manza ra görülüyor. Ohio ve Cleveland'in şi rket yöneticileri, üç katlı bunalımın tüm yükünü işçilerin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. işçilerin ücretl erine ve çalışma koşullarına karşı geniş bir saldırıya geçmişlerdir. Olkenin öteki yerlerinde olduğu g ibi, Ohio'lu iş verenler de işçi lerden ödün istedi ler, eğer işçiler istekleri ni kabul etmez lerse, fabrika larını kapatacakları ya da dış ü l kelere nakledecekleri, işi başka firma la ra devredecekleri tehd itlerinde bulundula r. Daytan'daki ve Lordstown'daki Genera l Motars işçileri, Akron'daki lastik işçileri, Young stown ve Cleveland'daki US Steel işçileri bununla karşı karşıya ka l d ı l a r. 1 970-1 980 a rasında Ohio başka yerde iş a rayan 547 bin kişiyi yitirdi, Cleveland'ın merkezin i n n üfusu 2 m i lyon 67 binden 1 m i lyon 898 bine düştü. i şveren lerin «Taviz verirsen geri a l ı rım .. politikası uyg u la ması nasıl en gel lenebi lir? B u sorun, kong rede tartışıldı. S ı n ıf savaşımıyla i lg i l i Mark sist-Leninist teoriyi ve işçi sınıfı n ı n tarihsel özgörevi ni ha reket noktası yapan Gus Hall, delegelerden tüm sosyal olgula ra yaklaşımda sınıf konu m u n u gözönüne a lmayı istedi : « Ş u n u her z a m a n a kılda tutmalıyı z : Işçi sınıfına bir bütün olara k birlik duygusu n u ve sınıf bili nci ni veren, o n u hareketin e n önünde g iden g ü ç yapan sınıf olarak devrimci eyleme iten, onun ü reti m yerinde karşı karşıya bulunduğu sın ıfsa l söm ü rüd ü r. işçi sınıfını ve sınıf savaşımına i lişkin tüm sorun l a rı n ele a l ı n masının çıkış noktası ve çerçevesi, b u temel sapta m a n ı n a n laşılması ve kavran masıyla belirlen i r . .. ABD Kom ünist Partisi U lusal Başka n ı Henry Winston konuşması nda yurtseverliğin gerçek özü ile u lusun gerçek ç ı ka rları konusunda sı nıfsal yöneli min dev bir önem taşıdı ğ ı n ı belirtti. « Reagan'daki yurtseverlik, ü lkesine olan sevg iyle değ i l, a ntikom ün izm ve antisovyetizmle belirleni yor .., dedi. « Egemen çevreler ulusun « yaşamsal ç ı karları .. nı savunduklarını yanında olduğunu öne sürüyor/ar. Oysa gerçek şudur : Işçi sınıfı gerçek ulusal ç ı karların savu nucusu ve güvencesi d i r. .. Kong re, Chicago'daki US Steel'in Güney I ş letmeleri n i n kapatı l masını önlemek için savaşım yöntemlerini belirledi, Arizona'daki Phelps-Dodge g revci bakı r Işç i leri n i, grevci Greyhound Otobüs işçilerini destekled i . Şu ödev saptand ı : Işsizleri örgütlerini genişletmek, fa brika kapatma ları yasa d ı ş ı sayan yasaları desteklemek. Kongre, parti örgütlerini fa brika larda ve mahal lelerde sanayi işçi lerine yaşam d üzeylerin i koru mada ve send i kalarını savumada yard ı m etmeye çağ ı rd ı . 41
EŞITLiK VE ıŞÇı s ı N ı F ı N ı N BiRLlöl Tekellerin emekçi ha lka yönelik saldırısını yeni lgiye uğratman ı n yolları n ı ele a l ı rken, delegeler, kapita l izmin işçi leri bölmek v e o n l a r ı n send ika larda örg ütlen mesi ni önlemek için onlar a ra sındaki yaş, cinsiyet, renk, ırk ve etni k özelli klere ilişkin farkları kışkırtma ve deri n l eştirme çabalarına d i k kat. çevirdi ler. Bu tekel stratejisinin boy h edefleri, işgücün ü n birçok etni k koll a rıdır, özellikle de 3 0 mi lyonu zenci olan 50 mi lyon luk ren kli ırk azın Iığıdır. Kong rede onaylanan temel belgede şöyle deniyo r : .. ırkç ı l ı ğ ı n sivri ucu zenci topl uluğuna yönelti l iyor. Oteki ırksal ve u lusal ezgi göstergeleri zen cilere yöneli k ırkçı lıkla besleniyor. B u nedenl e ı rkçılığa, u l usal ezgiye, o şa ğılamanın her biçimi ne, etn i k önyarg ı lara ve şovenizme karşı savaşımda siyah Amerika l ı l a ra yöneli k ı rkçı l ığa karşı savaş, ı rksa l ve u lusa l bakım d a n tüm ezi len lerin birliği ve onların işçi sın ıfıyla birl iği açısından belir leyicid i r . » Sınıf birli ğ i n i n gelişmeSinde eşitlik için savaşımın merkezde d urd uğu, en büyük eşitsizli klerin işyerinde oluştuğu, i nsanların işçi sınıfının değişik kolları n ı n karşı karşıya bulunduğu tüm eşitsizliklere karşı savaşım ver meden tüm sınıfın ç ı ka rla rının savunulma sı n ı n ola na ksız olduğunu öğren mesi gerektiği üzeri ne öneriler oybi rliğiyle kabul ed i ld i . Bu neden le Gus Hall'un ra porunda, şu vurg u l a n ıyord u : « Çok ı rkıı, çok u l uslu, kad ın -erkek, genç-yaşlı işçi sınıfımızın farklı kolları n ı n sorunları n ı ortaya koyma k yal n ızca bir kılavuz değil, aynı zamanda bizim ı rkçı lığa ve u l usal ezgiye karşı şavaşımda ufku muzu açan güçlü bir ka nıttır. » Kongre, gelecek Kasım ayında ya p ı lacak seçim leri de ele a l d ı . Dele geler, Merkez Komitesi'nin, tüm halkın geniş anti-Reagan koalisyonunun tüm g üçleri n i n eyleme hazır olduğu sapta masına katı l d ı . « Sorun, birl i k yolunu, ha reketlendirme biçi m lerini v e h a l kı 6 Kasımda sa ndık başına götürecek kon uları bu lmaktır.» Seçim konu larındaki son eğ i l i m lere büyük di kkat çevri ldi. Oldukça önemli yeni bir özellik, emek koalisyonlarının, ırksal ve etni k azınlıkları n n üfusun öteki hoşnutsuz kesim leri n i n koa lisyon iarının büyümesi d i r. Bun lar arasında çiftçilerin, işsizleri n, kad ı nların, gençl i k ve yaşl ıların örgütleri ve büyüyen barış ha reketi yer a l ıyor. Anti -Reagan g ü çlere son katı lanlar etkin di nsel gruplard ı r. Bunlar a rasında katolik pi skoposlar ve mi lyon l a rca izleyicisi olan zencileri n mezhepleri yer a lıyor. Delegeler, yaklaşan u l usal seçi m lerin parti n i n kon u m larını mi lyonla rca i nsa na tonıtmada bir olanak ol uşturduğunu belirtti ler. Başkanlığa, baş kan ya rd ı mcılığına olduğ u gibi, eyalet, kent ve belediyelere de kom ünist adaylar gösteri l mesi önerisi coşkuyla karşılandı. Bunun için karar Glı n m a s ı , seçilecek Merkez Komitesi'ne bırakıldı. 42
AFL-CIO liderliğinin bir aday gösterme yol undaki olağanüstü kara rı, i ki parti li sistem ağından kopma, bağımsız politi k eyleme b i r adım olara k değerlendirildi. Afrika köken l i Ameri kan piskopos Jesse Jackson'un Demokrat Parti'den ön seç i mlere katı lma kararı, politi k bağı msızl ı k açısından adayları gerçek sorunlarla i l g i lenmeye zorlayan ve parti platformlarını etkileyen yeni bir boyut olarak değerlendirildi. Delegeler, seç i m kampa nyasıyla ilgili görevlerin büyü klüğünü kavra ma ları n a karşın, Reagancıların erkten uzaklaştırı lması yolundaki yakıcı gereksi n i m i n tüm engelleri ve zorlukları aşmayı sağlayacağını bel i rttiler. Onümüzdeki aylar içinde, seçmen yazmak, o n ları seçi m g ü n ü için hare ketlendi rmek ve sa ndı klara götürmek i çin büyük çal+alar gerekmekted i r. Bunun yanısıra , m i lyonlarca seçmenle kon uşmak, komü nist adayların gösteri lebi lmesi için dilekçeler i mza latma k gerekiyor. Kongreni n oturumları, çalışma grupları ve genel oturum, komünistleri n ve ideolojik olgunluğunda yeni b i r d üzeyi yansıttı. Kardeş ü lkeler delegasyonları n ı en çok etkileyen ş eyin, kısa bir süre önce kurulan Genç Komü n i stler Birliği'ni temsi l eden genç yoldaşların yetişkinliği, soğukkan l d ı ğı, serbestçe karma ş ı k ve güç sorunlar üzeri nde konuşabi lmeleri oldu ğ u söylendi. politik
Kongre, H enry Winston'u ABD Komü nist Partisi'nin Ulusal Başka n l ı ğ ı n a , Gus H a l l ' u da Genel Sekreterliğe yeniden seçti. B i r Merkez Komi tesi, bir Ulusal Konsey v e Merkez Kontrol Komisyo n u seçildi.
43
Tinsel kültürün sosyalist yaşam tarzınan olu,masındaki rolü " Baflş ve Sosyalizm Sorun/an » dergisi redaksiyonu Moğolistan Dev rimci Halk Partisi MK ile birlikte Ulan - Batorda sosyalist yaşam tarzmın oluşması ve tinsel kültürün bu süreçteki rolüne ilişkin sorunlann ele almdığı uluslararası bir sempozyum düzenledi. Bu sempozyumdaki görüş alış-verişine şunlar katıldı : Pedagoji bilim leri doktoru L. Dimitrov (BHC) ; tarih bilimleri doktor adayı profesör i. Toth (MHC) ; Vietnam Komünist Partisi'nden derginin Yazı Kurulu üyesi Ho Şi Ban ; felsefe bilimleri doktoru profesör L. Parade (OAC) ; Küba Komü nist Partisi MK üyesi R. Valdes Vivo; MDHP MK ideolojik Bölüm Baş kanı ç. Tumendelger; MD HP MK Kültiir Sektörü Başkanı T. Basansuren ; filoloji bilimleri doktoru S. Luvansanvandan, felsefe bilimleri doktor aday lan D. Arinunbold, S. Daşdava, H. Nyambu, tarih bilimleri doktor adayı B. Sumya (Moğolistan H. c.) ; PBIP'den derginin Yazı Kurulu üyesi J. Waszczuk; felsefe bilimleri doktoru profesör E. Ladyka (PHC) ; felsefe bilimleri doktorları profesör Yuri Lukin, E. Strukov (SSCB); sosyoloji bilim leri doktor adayı M. Ticha (ÇSC). Aşağıda, sempozyumdaki konuşmalardan bir derleme yaymlıyoruz.
BOTUNSEL BIR SORECi N i K i YANI Sempozyumu açış konuşması nda MDHP MK Sekreteri G. Adyo şunları belirtti : Sosyalist yaşam tarzın ı n o luşması i le, emekçi ve yaratıcı, her ba kımdan gelişmiş, ilerici d ünya görüşü ve toplumsal aktifl i ğ i olan b i reyin, tari hsel iyi mserli k yayan, ti nsel özü kollektifçi olan yeni insanın oluşması, bütünsel, bölünmez b i r sürec i n iki yanıdır. Yeni yaşam tarzı nı yerleştir mekle sosya lizm, aynı zamanda öteden beri dünya uygarlığının önünde d u ran şu soruya kend i yanıtını veriyo r : Gezegenim izde sağduyunun taşı yıeısı gibi yüksek bir misyona layık olmak için i nsan nasıl yaşamalıdır� Sosya l izmden önceki toplumsa l-ekonomik formasyonlar bu sorunu çöze mediler. Bunun derin neden leri vard ı r. Yaşam ta rzı n ı n her ta rihsel türü belirli üretim ilişkileri temelinde oluşmaktad ı r. Drneğ i n üreti m a raçları üzeri nde özel m ü lkiyete dayanan kapita l i z m insanları kaçı n ı l mazlıkla uyuşmaz sınıflara ayırmakta, sın ıfsa l ve ul usal ezgi yaratmakta , burjuva bi reyci liğinin gelişmesine, « g ü neşin a ltında bir yer» için herkesin herkesle acımasız reka beti ne yolaçmaktadır. Kapita l i st dü nya kendi l iğ inden geliş44
mekte, tarihsel gelişme süreci yasa l l ı klarını bilme yard ı mıyla sağlanan ve onun gelişmesine yön 'veren topl u msal bilincin rolü kapitalizmde oldukça düşüktür. Ve bütün bunlar, kapitalist yaşam tarzının karakterinde belir mektedir. Sosyalist yaşam tarzı, üretim a raçları üzerindeki toplumsa l m ü l kiyet temelinde, insanın i n sa n tarafı ndan sömürü lmediği, toplumun p la n lı b i r biçimde m ü kemmelleşti ri ldiği koşul l a rd a ortaya çıkmıştı r v e pekişmekte d i r. Bu, sosyal ve u l usal a ntagonizmlerin ortad a n kal d ı rı lması, her türden ezg i n i n yokedilmesi ve kollektivizmin toplumsal i lişkilerde başlıca i l ke olara k yerleşmesi için önkoşul ları yaratmaktad ır. Yeni d üzen, barış ve top l u m üstüne i lerici bilim olon M a rksizm-Leninizmi politikasının temeli yapan komünist parti leri nin yöneti minde oluşmaktadı r. Eski ve yeni yaşam tarzları a rası ndaki d eri n karşıtlık, iki toplumsa l politik sistem a rası ndaki çetin ideolojik savaşımda artaya çı kmaktadır. Ka pita l i st değerlerin savun ucuları, bunları ebedi ayar olarak göstermeye çalışıyor, felsefeden ucuz eğlencelere dek her a raca başvurarak p ropa gandasını yaptığ ı kendi yaşam tarz ı n ı her yerde dayatıp yerleştirmeye çabalıyorlar. Sosyal ist yaşam tarzı eski ya p ı n ı n konumlarını birer birer ele geçirse de, o, henüz oluşma ve gelişme sü reci içinde bulunmakta ve değişik ü l kelerde sosyalizmin kurulmasındaki aşamaya bağımlı o l a ra k, değişik d ü zeylere ulaşmaktad ı r. Bu sürecin kendine özgü zorlukları va r d ı r ; yeni yaşam tarz ı n ı n değerleri geçmişin kalıntıla rıyla, gelişme süre cinde gecikmeyle g i derilen çelişkileri n getirdiği olumsuz olgular i l e yon ya na bulunmaktad ır. Burj uva yaşam tarzı n ı n propagandasını yapa n la r, sosya list yaşam tarz ı n ı n yerleşmesi ni engelleyerek, onun temellerini sars maya, onu çarpıtmaya ça lışmaktad ı riar. Bu nedenle komün ist parti lerimizin önünde iki yönlü bütünsel bir görev bulunmaktad ı r : Eski yaşam tarzıyla savaşım içinde yeni yaşam tarz ı n ı n yerleşi p pekişmesi v e onun biçimlenmesi nin yöneti lmesi, sürekli g üçlen mesi ve m ü kemmelleşmesi için elveri şli koşulların yaratıl ması. Böylesi bir görevin üstesi nden ancak kendi son kong releri nde bu göreve büyük önem veren ka rdeş partilerin ortak deneyi m leri n e dayanarak g elinebilir. Sos yalist yaşa m tarz ı n ı n maddesel ve tinsel temelleri nin g üçlendirilmesine, yeni i nsanın yetiştirilmesine yönelik geniş kapsamlı p rogra m l a r tasarlan mıştır. U l a n- Bator'da toplanan sempozyum do bu tasa rıları n gerçekleşti rilmesine yöneliktir. B u sempozyumun konusu g ünceld i r. Çün kü, yeni ya şam tarzının en önemli bi leşen bölü mlerinin-politik, mora l ve estetik kül tür, bilim ve öğrenim, eğiti m -yer a ld ı ğ ı n ı tinsel kültür,- insanın i lerici bilin cinin, doğru değersel yönel i m i n i n oluşmasında etkin bir faktördür. Top l u m u n üyeleri n i n d üşünce tarzı önemli ölçüde yaşam tarzı n ı n maddesel temelleri n e bağ l ı d ı r, a m a toplumsal gelişmenin n itel i ğ i ve tem poları d a yığınların b i l i nç düzeyi ne bağlıdır. V . ı. Lenin ş u n ları yazıyo r : « Devlet, 45
yığınların bilinciyle güçlüdür. Yığınlar her şeyi bildiği, her konuda hüküm verebildiği ve her şeye bilinçli yanaştı ğ ı zaman devlet güçlüdür. (1) ..
Sosyalist yaşam tarz ı n ı n oluşması n ı n genel yasa l l ı kları değişik ü lke le�de ta rihsel ve u l usal özelli klerin özg ü n l ü ğ ü nce belirlenen değişik somut biçimlerde ortaya çıkmaktadır. B u nedenl e, deneyi mimizi tüm zen g i n li ğiyle çözümlernek, bu a rada yüce bir ortak a m a ç etrafında bi rleşmiş kar deş ü l keleri birbi rine yaklaştıran olgula ra özellikle önem vermek gerek mektedir.
KOLTO R iLE YAŞAM TARZı ARASı N DAKi KARŞı lıKlı ETKI LEŞMENIN KARAKTERI Sempozyuma katı lan lar, sosya l-felsefi kavram olara k yaşam tarzının içeriğini genel olarak aynı biçimde a n l ıyorlardı. L. Dim it rov yaptığı ko n uşmada şöyle bir ta n ı mlama ya p ı lmasını önerd i : Yaşam tarzı, insa nların günlük yaşamının, bu yaşam ı n akışının emek, yaşantı ve i nsanlararası i lişkiler alan ındaki koş u l la rı ve özelliklerinin, maddesel ve ti nsel gerek s i n i m lerin,in hem iş saati nde hem de iş saatı dışında, serbest zamanlar daki gelişme ve karşılanması biçi m leri n i n yoğu n karakteristiği olarak ele a l ı na bi l i r. Deneblir ki, yaşam tarzı hem her bireyi n hem de bel i r l i sosyal katm a n la rın, a n tagon ist almaya n toplum koşul larında ve bu toplumun tür deşliğ i n i n a rttığı koşul larda i se tüm halkın toplumsal ve çalışma a l a n ı n d a k i en ç o k sentezi ya p ı l m ı ş göstergelerinden biridir. M. Ticho, genel olara k kültürün ve özel olarak da tinsel kültürün yaşam tarzı üzerindeki etkisine değindi. Ona göre, kü ltür, insa n ı n emek a l a n ı n da h e m doğa n ı n v e maddesel yaşam koşu l larının, hem de bizzat insanın, onun bili nci n i n değişmesini kapsayan eylem leri nin son ucudur. Bu da kül türün, maddesel ve tinsel olmak üzere diya l ektik bir bütü n ü ol uştura n iki temel biçiminden sözedi lmesine olanak veriyor.
Y. Lukin ş u n ları beli rtti : Tinsel kültür, ilgili maddesel ü retim biçimi tarafı ndan ta rihsel olara k koşu llandırılan tinsel ve estetik değerlerin, fi ki rlerin ve toplumun ideoloji, bilim, eğitim ve sanat alanındaki başarı ları n ı n toplamı olara k ele a l ı n a bi lir. Bunun ya nısıra ti nsel kültür, bu de ğerlerin üreti lmesine, yerleşmesin-e, gerektiğ i yere i leti lmesine ve beni m senmesine, tüketi lmesine yönelik sürecin, yaratıcı eylemin bizzat kendisi dir de. Bir toplumda bu eylem ne kadar daha a ktif yürütülüyorsa, bu toplumun ti nsel kültürü o ölçüde daha yüksektir, yaşa m tarzı o kadar daha mükemmeldir. Tinsel kültür yaşam tarzı üzeri nde etki ya parken, beli rli bir işlev görü yor : O, insanların il işki ve davra n ış larında belirli normlar, bilgi ve estetik
(1) 46
V. i.
len in, Tüm ya pıtlar, c. 35, s. 2 1 .
gelişme d ü zeyine belirli ölçüler getiriyor. Aynı zamanda o, b i r bütün ola rak toplumu olduğu g i bi , her bi reyi de değişti riyor. Ilerici tinsel k ü ltürün değerlerini beni msemekle i nsan m ükemmel leşiyor, onun d ünya görüşü genişlyyip derin leşiyor. Dolayısıyle onun doğayı ve toplumu daha çok etkileme olanakları a rtıyor, insanların yaratıc ı l ı k olanakları geli şiyor, on ların d uyguları ve davra n ışları yüceliyor, daha soylu hale gel iyor. Ama kapital ist toplumda kü ltü r türdeş değ i ldir, gelişmesi çelişki lidir. Proleter kültür ile burjuva kültürü bi rbiriyle uyuşmazd ı r. Len i n ' i n yazd ı ğ ı g i b i , kapita lizmde « her u lusal kü ltürde demokrati k v e sosyalist kültürün, gelişmesi değilse de, unsurları vardır. Çünkü her ulusta emekçi ve sömü rülen y ı ğ ı n vard ır v e o n u n yaşam koşulları kaçınıl mazlı kla demokrat i k v e sosyalist ideolojiyi doğurmaktad ır. Ancak, her u l usta burjuva kültürü de vardı r (çoğunlukla ise koyu gerici ve klerika l), üstelik yaln ı z , unsurlar' biçi m i nde değil, egemen kü ltür olara k ». (2) Kapita l izmde egemen sınıf kendi k ü ltürünü, emekçileri kendi etkisinde tutma aracı olara k kullan ıyor ve bazı kon u la rda bunu başarıyor da. lJste l i k bu, burj uva kültüründe uyu msuzl ukların gözlendiği, gerileme ve yoz laşma bel irtileri n i n arttığı koş u l la rda oluyor. E. Ladyka burjuva kültürü n ü n btıgünkü durumunda iki temel uyumsuzluk olduğunu belirtt i : Birin cisi, onun gelişme d üzeyi i le demokrati k aşaması arasında uyumsuzluk, i ki ncisi , k ü ltürün artan yayılma oylumu ile onun n iteliği arasında uyum suzluk. Başka bir deyişle, yüksek kültür değerleri geniş emekçi katman la rı için g iderek daha do az erişi l i r o luyor, a n lara «yığın kültürü » dayatı lıyor. Modern yığınsal i letişim a raçları koşullarında kapitalist ü lkelerde deği şik katma nların kültür tüketi mine kat ı l ı m ı bir ölçüde dengeleniyor, ama ticari n itelikteki özel kuruluşların m utla k ağırlıkta olduğu koşul larda bu, a rzedi len değerlerin düşük d üzeyde olması n ı getiriyor. Tüketim kültürü denen kültür gelişiyor, kültürün bizzat özü n ü yadsıyon değişik Hirden bayağ ı eğlenceler popülarize edi liyor. Burjuva edebiyatı ve sanatı n ı n b i r çok yapıtında içerik, insanlararası i lişkilerin i nsanca olmasına yöneli k doğal özlem ve çabalara ters düşüyor. i rrasyona lizmi n (akla aykı rılık), n i hi lizmi n değ i şi k biçim leri yaygı n laşt ı rı lıyor, zenginlik, benci l l i k, zorba l ı k putlaştı r ı lıyor . Burjuva k ü ltürü n ü n çizgi leri, i n sa n ı n durumunun (işç i ler azami bir yoğun l u kta çalışmak zorunda olsa l a r bi le) hiç te emeğine göre değ i l , eni n d e son unda, onun sermaye varlığına, cüzdanının şişkinliğine göre belirlen diği kapita list toplumun yaşam tarzında da görülmekted i r. Kültürün gelişmesi ndeki uyumsuzl uklar ve çelişki ler, ancak sosya lizmde ortadan ka ldırılabil i r. Bunun için gerekli tüm ön koşullar mevcuttur. Bu
(2)
V. ı .
Tüm yapıtlar, c. 24, s. 1 20-1 2 1 . 47
ön koşullar her şeyden önce şunda somutlaşmaktadır ki, işçi sın ıfı sosyalist d evrimi gerçekleştirmekle, kültürü burj uvazinin etki sinden, kültürün ticari a maçların h i zmetine sokulmasında, insa n ı n kültürel bakımdan yüksel mesine h izmet eden değ i l de, ya l n ı z işada m ı na doğrudan kôr sağ layan şeylerin tercih edilmesinde ifadesini bulan etkiden kurta rmaktad ır. işçi sınıfı, sosya l i st toplum, h ü m a n izm i l keleri ne bağ l ı l ı ğ ı n ı koruyor. Proletarya n ı n gerçekleşt i rdiği devri min a maçlarından biri zaten, kü ltürel içeriği burj uvazi tarafından yozlaştırı lan yaşa m ı değ i ştirmek ve tüm ger çek tinsel değerleri halkın hizmetine sunmaktır. Ancak bu kendiliği nden gerçekleşmiyor. işçi sınıfı n ı n kültü r a la n ı nda önüne koydu ğ u görevler, onun partisinin doğru bir kü ltür politikası uygu lamasıyla Ma rksizm -Len i n izm ideolojisine daya nan ve işçi sınıfının, tüm emekçilerin yaşamsal çıka rlarına uygun bir politikayla yeri ne getiriliyor.
KOLTOR D EVRi M i N i N GONO MOZDEKi DZELUKLERI K ü ltür politikasına i lişkin Ma rksist-Len i n i st konseptin en önemli sapta malarından biri şudur ki, sosya l i st kültür insanlığın genel kültürünün, eski lerine ora n l a yeni , daha üst bir aşamasıdır. Sosya lizmin kü ltürü, geçmişin tüm iyi yön lerini benim siyor, bizzat emekçilerin yaratıcı olara k ortaya çıktığı yeni bir içerik meydana getiriyor. E. Strukov, şunu belirtti : Alt aşamadan üst aşamaya geçiş, sosyalist k ü ltür devrim i biçiminde gerçekleşiyor. B u devrimin ya pılması, yen i tinsel kültürün ve yeni yaşam biçi minin oluşması için zoru n l u koşuld ur.
Sosya list kültür devri m i n i n i l k aşamalarında çözülen görevlerin birçoğu, yeni topluma sosya l-ekonomik gelişmen i n daha a lt d ü zeyinden geçen kardeş ü lkeler için bugün de g ünceldir. Bu, Vietnam, Küba ve Moğolistan için geçerli d i r. Belirtmek gerek ki, kültür devri minin birincil görevleri n i n çözüm ü nde, örneğin, hal kın eğitim d ü zeyi n i n yükselti l mesinde, bu ü lke ler a rtık önemli başarı lar sağ lamış bunlunmaktad ı r.
R. Va/des Vivo şunları a nlattı : Küba'da d evrim öncesi nde 6 milyonluk n üfusun 1 m i lyonu okuma yazma b i lmiyordu. Bugün i se, ü l kedeki en düşük eğitim d üzeyi 6 y ı l l i K eğiti mdir, 9 y ı l l ı k genel eğitim i se reel bir görevd ir. Devrim gerçekleştirildiğinde ülkede 6 bin doktor vard ı, ama bunların yarısı, burjuva müşteri lerin i n ardından ABD'ye g itti. Bugün Küba'da 19 b i n doktor va rdır, 2.000 yılı nda ise sayıları 65 bine ç ı kacaktır. Kübalı doktorların 1 .500'ü, sosya list yaşam tarzı n ı n özg ü n niteliklerinden biri olan enternasyonalizm d uygusuyla dol u p taşmakta, gelişmekte olan ü l ke lerde çalışmaktad ı r. Devrim öncesinde b u rjuva propaganda sı, işçHerin yeteri nce serbest za manı olduğ u n u i leri sürüyord u. Ama bu serbestlik pratikte neyd i ? Yılda 48
8-9 ay, kamış hasa d ı n ı n ve şeker ü retim i n i n ö l ü mevsi minde proleterler işsiz kalıyord u. O zamanki ti n sel gereksin i m d üzeyinin düşük olduğu ko şullarda " bu boş vakit» bata khanelerde kumarla, sarhoşl u k ve fuhuşla geçiyordu . Sosya l izm koşullarında serbest v a k i t h ü manizmin yüksek gereksi n i m lerine uyg u n y e n i bir içerikle doluyor. Işçiler öğreni mierini sürdürmek, spor yapmak, a matör yaratıcılık a la n larında çalışmak, sanat öğren mek için geniş olanaklar elde etmiş bulunuyor. Ho Şi Ban şunl a ra deği n d i : Vietnam'da, emekçi lerin ti nsel �şa m ı nda, bilincinde kökl ü değişikliklere temel olan k ü ltür-ideoloji devrimi, üretim i lişkileri ve bil i m se l-tekn i k gelişme alanlarınd aki devrimlerle birlikte ger çekleştiriliyor. Kü ltür-ideoloji devrimi VKP'nin 4. ve 5. Kongrelerince i l a n edi len sosya lizm kurucu luğu rota sının öneml i bir parçasıdır. Bu devrim süresince, ülkenin kimi bölgelerinde tüm çocuklar için orta öğrenim sağ lanmış, b u n u n t ü m cumhuriyet ça pında sağ lanması i ç i n koşullar yaratıl maktadır. Devletin ve halkın g ü cüyle, kültürün maddesel temeli g üçleni yor : Yığınsal bir biçimde tiyatro, kulüp, kütü phane, anıt kom pleksieri inşa ediliyor. Yeni Vietnam'ın sosyalist kültürü', halkımızın 4 b i n yılı aşkın tarihi boyunca oluşan en iyi tin sel değerlerini de içeriyor. Sosya lizm i n maddesel-tekn i k temellerin i n kurulması süreciyle yen i ya şam tarz ı n ı n o l uş ması, insanların tinsel i lerlemesi a rasındaki karşılıklı bağ ı ntı n ed i r ? VSC bugün sosyalizm kuruculuğunun i l k a şamasında bu lunm a kta d ı r. Yeni toplumun maddesel-teknik temeli henüz zayıftır. lJ l ke nin güneyi ve kuzey; arasında, gelişme d üzeyi bakı mından büyük bir fark vard ı r. Şunu söylemek bile yeterli d i r : Kuzeyde ekonomi büyük ölçüde bir ci nsten yapıya sahi ptir. Burada ekonomide üç sektör (devlet, kol lektif, bireysel) varken, g ü neyde bunlar beştir (sözü edi lenlerin yan ı sıra, devlet kapitalist ve özel kapitalist sektör). B u koş u l larda, kültür devriminin ta mamlandığını, sosya l i st yaşam tarz ı n ı n o luştuğ unu söylemek volüntaristçe bir hata olur. Ancak, bu süreçlere gereken di kkati göstermemek, yeni top l u m u n maddesel-tekni k temel i n i n g üçlenmesini beklemek de affed i lmez bir pasiflik olacaktır. Tek doğru çözüm, ki VKP d e bunu yapmakta d ı r, her iki süreç a rasında karş ı l ı k l ı bağıntıyı sağlamak ve böylece bu süreçlerin geli şmesin i hızlandı rmakt ı r. B u nedenle ü l kede ekonomideki dönüşüm lerle birlikte yeni yaşam tarzı için, halkın kültür d üzeyin i n sürekli yüksel t i lmesi için giderek genişleyen bir hareket sürüyor. Bu ha rekete katılan onbi nlerce aile, "YEmi kültür ailesi » ünvanını kaza n m ı ştır. KAPITALIZM AŞAMASıNı ATLAYARAK Sempozyumda, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde yeni yaşam tarzı ve kültürün o n u n üzerindeki etkisi i le ilgili sorunlar etraf" biçimde ele
tinsel
49
a lı n d ı . ç. Tumendelger, S. Daşdava, T. Basansuren, H. Nyambu ve B. Sumya, yaptı kları konuşma larda, M D H P' n i n yönetim i nd e gerçekleşti ri 1 mekte olon kültür devri mi sürecini ve yaşa mda h ızla gerçekleşti rilen dö n ü ş ü mler sürecinde ortaya ç ı ka n kimi çelişkili olguları çözüm lediler. B u ü l kede yeni top l u m kuruculuğunun başlıca özel liği bilinmekted i r : Moğolistan sosya lizme, kapitalizmi atlayarak feodal izmden geçmiştir. MDHP, Moğol köylülerine ve Sovyetler Birliği'nin utkan proleta ryasının yard ı mına dayan ıyordu. Yeni yaşam tarzının taşıyıeısı olon kendi işçi sın ıfı yoktu c u m h u riyette. Işçi sın ıfı, Moğolista n halkının tüm yaşam olan larını soran görkem li dönüşümler sü resince yaratı ldı. Devrim öncesinde Moğolistan'da tinsel k ültürde, yaşam d a a n a amaç olarak d ü nya işlerin den m utlak bir biçi mde el i n i eteğ i n i çekmeyi benimseyen La maist i d eoloji egemendi. Moğolistan halkının son derece geri ka l m ışlığ ı n ı n nedenlerin den b i ri de b uydu. Kültür devri m i boyunca toplumsa l bili ncin doğrultusu özlü bi r biçimde değişti, eski, haya l i tinsel değerlerin yeri n i, halkı uyan d ı ran, onu i lerici sosya list ülkülere g ö r e yaşa m ı değiştirmeye esin leyen �i n sel değerler a l d ı . Çözüm bekleyen ödevleri n karmaşık olması nedeniyle kültür devri m i u z u n b i r z a m a n gerekti rdi. A m a belirtmek gerek ki, o n u n sosyal i st yaşam tarzı n ı n oluşması üzeri ndeki etkisi sürekli a rttı. S. Daşdava şunu belirtti : Çağdaş Moğol insa n ı için tipik. olan bilgi ed i n m e, bunu pratikte uyg u l a ma hevesidir. Bug ün c u m h uriyette her dört kişiden biri eğitim görmekted ir. 10 bin kişi başına d üşen öğrenci sayı sı bakımından Moğolistan EYK üyesi ü l keler a rasında üçüncü yerde gel mekted i r. Orta lama eğitim düzeyi 7 yı l l ı k öğren i m d i r, 10 yı llık genel eği ti m sistemine geçiş hazırlıkları sürmektedir. Eğiti m i n gel işmesi ve tinsel yaşa m ı n genel entellektüelleşmesi n i n ya n ısıra, kültür değerlerine ulaşa ' bilmenin yolla rının sürekli genişlemesi, halk yığınlarını bu değerlerin a ktif yoratıcısı d u ru m u na geti rme süreci d e büyük önem taşımaktadır. ç. Tumendelger i se şunları vurg u ladı : Ne ki biz, Moğolistan'daki sosya l ist yaşam tarzının bugünkü d u r u m u n u ve bu duruma ti nsel kültürün etkisini i dealize etmek istemiyoruz. Bunu, yerleşmekte olon bir yaşam tarzı olarak ta n ı m laya bili riz. MHC' n i n önünde, öteki sosya list ül kelerde a rtık çözüm e bağ l a n m ış olan bir d izi ö n e m l i sorun, örneğ i n çeşitli sınıf ve sosyal g r u p ların ç a l ı ş m a koşulları ve yaşam d üzeyleri n i n ya kınlaştırılması ( k i , bura daki fa rkl ı l ı k oldukça büyüktü r), halka modern konut sağla nması (henüz yeterli değildir) g i bi sorunlar d urmaktad ı r. Yaşa m tarzı n ı n biçimlenme sinde tinsel kültürün rolünü a rtırmak için çalışmak ve yaşa ntı n ı n maddi koşullarını sürekli iyileşti rmek g erekmektedir.
Moğoli stan artık bir tarım ü lkesi nden tarım-endüstri ü lkesi n e dönüş m ü ştür. lJl kede yeni end üstri kentleri kurulmuştur, sosya list ekonomik bü tün leşme sonucu endüstri hızla gelişmekted i r, u l usa l işçi sınıfı büyümüş-
50
tür. Bütün bunlar halkın ti nsel gereksi nim leri n i n genişlemesine olumlu etki yopmaktad ı r. Ancak, hayvan c ı l ı ğ ı n ana dal olara k ka ldığı, hayvan yetiş tiriei lerin i n bir meradan başka bir meraya sık sık g eçmek zorunda olduğu ve bu nedenle onların uzun süre merkezi tarım ü retim kol lektifleri ve birliklerinden uzak bulunduğu tarım ü reti m i n i n özel likler,i, insanların yeni kü ltürel değerlerden gereği nce yararlanmalarını engel lemektedir. Elbette bugün Moğol köylüsü otuz yıl öncesi, hatta yirmi yıl öl)cesinin köyl üsü deği ldir. Bugün 200 bin köylü ai lesi 300 tarı m-ü retim kooperatifi ya da tarım işletmesi nde bi rleşmişt i r. Köylü çocukları okullard a öğretim (köylerde orta lama öğretim d ü zeyi 5,5 yı l d ı r, ama bi rçokla rı 10 y ı l l ı k okul lara devam etmektedir) görmektedir, hayvancılık a la n ı n a tarım bilimi g i rm iştir, yaşam koşu lları her geçen günle daha da iyileşmektedir. Ama gene d e, a raştırma ların da gösterdiği g i bi, hayvan yetişti rici lerin i n sadece yüzde 1 8' i kendi çalışmalarında eğitim ve öğ retim i n gerekli olduğuna inan makta, geri ka l a n ı ise deney ve görgüyü her şeyin üstünde sayma kta d ı r. N üfusun ülke ölçüsündeki büyük dağ ı n ı kl ı ğ ı öğretim ve eğitim çalış malarını daha da zorlaştırmaktadır. Parti miz, tarım n üfusunun kültür dü zeyi n i n yükselti l mesi ödevi ni, birbiriyle sıkı sı kıya bağ l ı olan iki yöntemle, yani kırsal kesi m n üfusu nun yeni ti n sel değerlerden yararlanmasını ola naklı kılan biçim leri yetkin leştirme (ta rım işletmeleri ve birlikleri n i n mer kezlerindeki oku llarda eğitim ve öğ reti mi iyileştirmek, kita p lık, sinama, tiyatro g i bi seyya r kültür kurumları n ı n sayı sı n ı a rtırmak ; bunların çalışma ları n ı nitel bakımdan yü kseltmek) ve aynı zamanda köylü lerin çalışma ve yaşama koşullarını a rdıcıl olarak değiştirme yöntemiyle çözmektedir. Bu sonuncu, çok karmaşık bir ödevdir, ama tarı m ı n gelişmesi, çağdaş hay va ncılık işletmeleri n i n kurulması ve yeni yerleşim merkezleri n i n oluşması bu ödevin çözüm ü için önkoşullar yaratmakta d ı r. B. Sumya şunları beli rtti : M HC'de n üfusun önemli bir kesi m i n i n yen i koşul l a ra uyumu sorun u belirmektedir. Son yirmi y ı l içinde kent n üfusunun, genel n üfus içi ndeki payı yüzde 21 'den yüzde 5 1 ' e ç ı kmıştır. Köyden kente göçün planlı olmasına ve göç edenlerin büyük bir kesi mi n i n gerekl i eğiti m-öğreni m ve kültürel hazırlığa sa h i p olmasına karşın, gene de birçokları endüstriyel çalışmaya, başka bir çalışma ve serbest zaman yapısına, kent konutu ve alışı l ma m ış ekoloj ik (çevre) ortama uyum sağ lama kta zorluk çekmektedirier. Uyum sorununun çözüm ü , kişiyi yeni yaşam değerlerine, sosya l i st topluluk yaşa m ı n ı n i l kelerini daha iyi ben i m semeye ardıcı l l ıkla yön lendirmeyi a maçlayan ekonomik, kültürel-eğitim ve hukuki ön lemleri kaysayan sistemin hazırlan masıyla sağlanacaktır.
ü lkeni n sosya l yapısındaki değişmeler yeni yeni sorunları da bera berin d e getirmektedir. Kentler, işletmeler, bunlarda çalışacak ve yaşaya cak kadroları yetiştirmekten çok daha çabuk kurulmaktad ır. Bu bakımdan sadece köyden kente göç edenleri n uyum u sorun u değil, bili msel-tekni k 51
devrim aşamasına henüz girmekte olan toplumda yeni bir kuşağın eğitimi sorunu da g ünceldir, çünkü 20. yüzyı ldan 2 1 . yüzy ı la geçi ldiği yıllarda, şimdikine oranla çok daha yüksek düzeyde üretim güçleri b u kuşa ğ ı n emrinde olacaktır. Sempozyuma katı lanlar bu sorunun yanıtını sosya list ü lkelerin ortak deneyim lerinden yara rlanı lmasında, okul yada ün iversite öğren i m i nden sonra d a süren kesintisiz b i r eğiti m i n ö rg ütlenmesinde ve en başta da kendi kendini sürekli geliştirebilme yeteneğine sahip insanm yetişmesinde
görmüşlerd i r. Aslında bu yalnız Moğolista n ' ı n değil, tüm sosyalist ü lkeler topluluğu nun önünde dura n bir görevdir.
yıe lN LARIN YARATıcı POTANSiYELiNI IYiCE ORTAYA Çı KARMAK
\
Sosyal i st yaşam tarzının, yeni tinsel kültürün gelişmesi nin ana a macı, insa n ı n çokyönlü gelişme ve yetkinleşmesini sağlamak, onun tüm yara tıcı yetenekleri n i ortaya çıkarmak, onu küçük, değişmez g ü n l ü k kayg ı la r d a n kurtarmak, o n u n yeryüzünde sağduyunun ta şıyıcısı özü n ün t a m olara k bel irmesi n i s� ğ la maktır. Y. Lukin bu konuda şunla rı söyled i : Ideolojik karşıtları mız, bu amacı çarpıtmak i çin, a z kağıt ve m ürekkep tüketmed i ler. Onlar, güya sosya lizmin g i rişimci lik için, yaratıcılık enerjisinin ortaya çıkması içi n koşullar yarata madığını ve böylesi olana kları sadece rekabete ve özel g i ri şimciliğe d a y a l ı « serbest>. g i rişimcilik toplumunun sağla d ı ğ ı n ı ka n ı tla maya çalışmak tad ı rlar. Gerçekte ise, kôr h ı rsının egemen olduğu kapitalist d ünya da kişi, sermayenin çıka rları uğruna ama nsızca sömürül mekte, geniş halk yığınları n ı n yaratıcı g i rişimleri bastı rılmaktad ı r. Halk içinden sıradan bir insanın kendi yetenekleri ni ortaya koyması olağan üstü zord u r ; emekçile rin üretim e ve toplumsal yaşama etki yapma olanakları sınırla n ı rken, egemen sınıflara ta m bir eylem serbestliği ta nın makta d ı r.
Sosya lizmde ise, tüm h a l k yığınla rı yaratıcı, ya pıcı emek katılmakta, özgür emek, yeni yaşamı kurma n ı n çözü m leyici n üşerek tüm halkın davası, toplumdaki tüm katmanların l i ğ i n i n bir ürünü olmakta, işçi ve köylülerin büyük enerji ve ortaya çıkmasını sağla maktadır.
sürecine a ktif faktörüne dö yaratıcı a ktif yeteneklerin i n
Lenin'e göre yaratıcılik, yapıcılik olgusu, yığmlann bilinç düzeyinin ge lişmesiyle sıkı sıkıya bağltd". Bu, halkın devri mci -dönüşümcü eylemlerin i n bütünsel sü rec i n in iki yanıdır. V e top l umsal bilincin oluşturulması, insanın
yaşa mda aktif tutum alması ödevi, a rd ı cı l l ı k la çözü lmesi gereken b i r ödev52
dir, çünkü yeni toplumun kuruluşundaki her aşama i nsanların önüne çok daha büyük istemler koymakta d ı r. Gelişmiş sosyalizm kuruculuğu ve onun daha da yetkin leşti ri lmesi aşama larında, kardeş partilerin ve devletleri n ekonomi k stratej i leri ni sosyalizmin üstün lükleriyle bilimsel-teknik devri m i n kaza n ı m larını org a n i k olarak bağlama doğrultusunun belirlediği g ü n ü m üzde, karmaşık ekonomik v e sosyal sorun ların çözümü, b ü y ü k ölçüde emekç i n i n mesleki, i deoloji k, mora l ve kültür d ü zeyi ne bağlıd ır. Yaşa m ı n bütün b u yanları birbiriyle sı kı sıkıya bağ l ı d ı r, birbi rlerin i karşılıklı etkile mektedir ve düşük bir kültür d üzeyi kiş i n i n moral ve mesleksel durumuna ş u ya d a b u ölçüde olumsuz etki yapacaktır. SBKP Merkez Komitesi' n i n Haziran (1 983) Plenumu, ekonomik geliş meni n strateji k ödevleriyle emekçilerin komü n i st eğitim i arasındaki sıkı bağı vurg u la mıştır. SBKP MK Genel Sekreteri Y. V. Androp�v yoldaş bunu Plenumda ş u sözlerle ifade etmişti r : « Bugün bizde i nsa n, sadece belirli bilgi ler topla m ı n ı n taşıyıcısı olarak değil, her şeyden önce sosya list top lumun yurttaşı, komünizmin a ktif kurucusu, böyle b i r kurucuya özgü ideo loj i k görüşleri, moral ve ç ı karlanyla birli kte, yü ksek emek ve davranış kültürüne sa h i p kişi olara k eğitil i p yetişmelidi r. (3) ..
ideoloj i k konum, d ünya görüşü, tinsel kültürün önemli bi leşkenleridir ve i ı:ısa n ı n değer yönelimini, dolayısıyla da yaşam tarzı n ı belirlemektedir. Sempozyuma katılanlann vurg uladığı gibi, d ünya görüşü, sadece, teorik bilgi lerin ve insanların pratik deneyi mleri n i n bir sentezi olmakla ka lma makta, bu bilgi ve biri ken deneyi m i n insa n l a n n ça lışmalarında gerekçeli dayanaklara dönüştü rülmesi işlevi n i de görmekted i r ; i lerici d ünya görüşü insana, kendi gereksin i m ve çıkarlarını doğru olarak kavra masına yard ı m etmekted ir. D. Ariunbold şunları belirtti : Sosya list yaşam tarzı n ı n gelişme ve yer leşme d ü zeyin i n ne olduğu konusunda, düşü ncelerin ne ölçüde somut eylem ve tutumlarda gerçekleştiğine bakarak karar veri lebi l i r. Bugün MHC yurttaşları için özg ül olan, öteki sosya l ist ü l kelerin, en başta SSCB' nin deneyi m lerine gösterdi ğ i büyük i lgi ve bunları yaşamın her alanında uygulama çabalandır. Bu da, Ma rksist- Leninist d ünya görüşünün ayrılmaz , bir parçası olan enternasyonalizmin çarpıcı bir belirtisidir. Enternasyona lizm, sosyalist yurtseverlikle diya lekti k bir birlik oluşturmaktadır, çünkü sosya list ü l keler topl uluğunu güçlendi rmek demek, aynı zamanda kendi ü lkesin i n genliği için çaba harcamak demektir.
Ma rksist-Len i n ist ideoloj i n i n enternasyonalist yönelimi, deği şik ha l kların çıkarlarını birbi rin i n karşısına ç ı ka ran, halklar a rasında düşmanlığı kö� rükleyen burjuva ideolojisi n i n ta m karşıtıdır. Emperyalist devletler işte bu
(3) SBKP MK Plenumu Belgeleri, 1 4- 1 5 Haziran 1 983, Moskova 1 983, s. 1 8.
53
ideolojiye dayanarak bug ün de eski sömürgecilerin bilinen «ayır, buyur.. i l kesine göre hareket etmekte, g elişmekte o lon birçok ü l ke üzerinde kendi egemenlikleri n i üstü örtülü biçi mde sürd ü rebilmektedirler. E. Strukov, Ma rksist- Leninist bilimin ben i msen i p öğreni lmesi n i, yeni i n sa n ı n politik kültürü n ü n özün ü o l uşturduğunu vurguladı v e şöyle dedi : i lerici toplumsal bilimin temellerin i iyice kavra makla toplumdaki gelişme süreçleri doğru değerlendiri lebi lir, yaşam bilinçli ola ra k kurula bilir, yen i toplumu kurma süreci içinde beliren v e bazen çelişkili o l a n çeşitli olay ların özü doğru kavra nabi l i r.
GEliŞME SORU N LARı NA KAPSAMLI YAKLAŞı M M. Ticha, konuşmasında ÇSC'deki sosya lizm kuruculuğu deneyimini a n a l ize ederken, bu tür olaylardan birine değindi ve şöyle dedi : Maddi n i metleri n çoğa ltı l masında toplu msa l çabaların tek yön l ü l üğü, bir bakıma pragmatizm, kimi insanlarda yaşama, ortama ve topluma sadece tü ketici gözüyle bakma eği li m i n i doğurmaktad ır. Bunlar için daha çok a lmak, daha a z vermek eğilimi belirleyici bir nitelik kaza nmakta ; eşya n ı n tutsa ğ ı olma kta v e bunla rı e d i n m e onlar için yaşa m ı n başlıca anlamı olmakta ; zeng i n olma pahasına bunlar sosyal,ist ya saları ve moral kura l larını bile çiğ neyebilmektedirler. Sosyal i zmde gereksi nim lerin arta n ölçüde karşılan masını onlar, her şeyden önce maddi gereksi nimlerin g ideri l m esi olarak a n la makta, kültü rü, sanatı v e edebiyatı i s e sadece eğlence aracı olarak gör mektedirler. Bu tür görüş ve a n layışlar burjuva kültürünün ki m i ögeleri n i n sosya l i st topluma sızmasına yard ı m etmektedir. Belirtilen b u olayların ne deni, şüphesiz, bilinç düzeyinin maddi genlik d üzeyinin yükselmesi nden çok geri lerde kalmasından kaynakla n m a ktadır. R. Va/des Vivo, bununla i l g i li olarak Fidel Castro yoldaşın ş u sözlerin i a n ı msatlı : Komü n ist top l u m u n gelişmesi öyle bir süreçtir ki, bu süreç içinde zeng i n l i k ve maddi temelin a rtması aynı zamanda bilinç d ü zeyi n i n yü kselmesiyle birlikte ol malıdır, yoksa, bilinç d üzeyinin düşmesiyle birlikte kimi çevrelerin zen ginleş m esi hiç te olanak dışı değ i l d i r . (4) .
.
..
M. Ticha'ya göre, sadece « eğitim yöntem leri ne» yönelmekle de yaşama tü ketici gözüyle bakanlara karşı savaşı l a maz. Kü ltürel gelişmenin sorun ları bütünsel olara k, onun tüm a l a n larını, yani çalışma kültürü, davra n ı ş v e konuşma kültürü, çevrenin korunması v b . a l a n larda i lerlemeyi sağlaya ca k maddi koşu l ların yaratı lması yoluyla çözülmektedir. B u soru n larla sadece i lg i li baka n lıklar değil, tüm toplum, devlet ve parti organları, top lumsa l örgütler ve kurumlar, işletmeler de yakından i lg i lenmelidir. ÇKP' n i n 1 6. Kongresi ü l kede, yaşam ı n tüm a la n la rı n ı ve nüfusun değişik yaş
(4) Fidel Castro, Discursos en tres congresos. La H a bana 1 982, p. 99. 54
gruplarını kapsaya n bir devlet estetik eğitim sistemi n i n oluşturulması ge reğini vurgulamıştır. Kültürel gelişme sorunlarına birçok kardeş parti kapsa m l ı yaklaşım göstermektedir. L. Dimilrov, Bu lga rista n'da estetik eğitime i lişkin bir genel halk progra m ı n ı n hazırla n m ı ş olduğunu bildird i . BKP'nin 1 2. Kong re Tez leri'nde « sanat değerlerin i n yayg ı n laştırılmasına ve etkinli klerin a rtırıl m a s ı n a ilişkin sistemin daha i y i örgütlen mesi ve daha etkili k ı l ı n m a s ı » (5) istemi n i n yer a l d ı ğ ı n ı söyledi. Sempozyuma Sovyetler Birliği adına katı l a n ların konuşmaları nda, SBKP Merkez Komitesi' n i n Haziran Plenumu'nda ele a lı n a n sosya list yaşam tar zının oluşması ve kültürün gelişmesi sorunlarına kapsa m l ı yaklaşı m ı n yeni yön leri üzerinde ayrıntılı olarak duruldu. B u ödev her şeyden önce, sos ya lis l uygarlığm derinleşlirilmesi ödevidir ve Y. V. Andropov' u n ifadesiyle sosya l i st uygarlık örnek bir toplumsal düzeni, in sa n sağ l ığ ı n ı, rasyonel beslenmeyi, halka yüksek kalitede h izmet sunmayı ve serbest za m a n ı n mora l -estetik bakımdan değerlend irilerek kullanılmasını içermektedir. Sos yalist uygarlık aynı zamanda. gereks i n i m lerin a rtışına ilişkin yasa l lığa uy gun bir biçimde oluşan akılcd tükelim kültürii de içi nde. insanların b i l i n ç d üzeyi n i n v e kültürün ü n yüksel mesi a n lamına gelmektedir. Genlik d ü zeyi n i n yükselme si o ra n larına göre, ağırlık merkezi de tinsel, kültü rel gereksinim . Iere doğru koymakta, gereksi nim ler daha karmaşık ve dolgun nitelik al makta ve kişinin uyumlu gelişme süreci hızlanmaktad ı r. (Ii) L. Parade bununla i lg i l i olarak şöyle dedi : DAC kom ü n i stleri, sosyal i st yaşam tarzının, tinsel kültürün ekonom i k duruma ya ptığı « a ktif karşı et ki »ye özellikle di kkati çekiyorlar. (7)
D l kemizde kültürünün başlıca a maçlarından b i ri de, yara rlı toplumsal emeğe karşı dürüst, iyi n iyetle davra nan i n sanların eğitil mesi ne yardı m etmektir. Gerçekten de, sosya list yaşam tarzında kişi n i n topl u mdaki maddi ve sosyal durumunu belirleyen başlıca ö lçüt, insa n ı n orta k davaya yaptığ ı emek katkısıd ı r. Bu durum şu sapta mada ifadesi ni bulmakta d ı r : Herkes ten yeteneği kadar, herkese emeğine göre ! Ne ki sempozyuma katı lanlar, bu i lkenin yaşamda henüz gereği gibi uygula nmadığına i şaret ettiler. SSCB'deki sosyal i st kuruculuk pratiğine başvu rarak bu konuda kimi ör nekler veren E. S lruko v ve Y. Lukin şu görüşü savundula r : Biz hala, for m ü l ü n ikinci kısmına, ya n i « herkese emeğine göre » denilen kısm ına baş-
(5) Bulgaristan Komü n i st Partisi 1 2. Kongre Tezleri, Sofya 1 98 1 , s. 79 (Bulgarca).
(6) Bak : SBKP M K Plenum Belgeleri, 1 4-1 5 Haziran 1 983. (7) Bak : Thesen des Zentra lkomitees der SED zum Karl- Marx-lahr 1 983. Berlin 1 982.
55
Iıca önemi vermeye devam ediyoruz. " Herkesten yeteneği kada r » i stem i n i n gerçekleşmesi için ise gerek.erı titizliği göstermiyoruz. Yüksek ti nsel kültür, işte burada kişi n i n yaratıcı yeteneklerin i n ortaya çıkmasında etk i n bir a raç rol ü oynamaktad ı r. E. Ladyka, bu konuyu biraz daha somutlaştırarak, sosya list toplumun, kü ltürden yararlanılması konusundaki ilgisinin ikili n itel i ğ i ne işaret etti. Birincisi, şu veya bu toplumsal a maca ulaşma aracı olara k kültüre gös teri len i lgi lidir. Polonya bilim adamına göre bu, kültürün a raç olara k kul lanımıd ı r. Ancak, i kincisi, yen i toplum, kültürün özerk değerliliğine de i lg i göstermekte, y a n i h e r h a n g i utiliter açıdan değil, tersine kültürün, i nsan ı n entelektüel, estetik v e mora l hazinesinin zeng i n l eş mesi ne yard ı m etmesi açısından ilgi göstermekted i r. E. Ladyka' n ı n görüşüne göre, çağdaş bur juva kültürü n ü n eleştirel ana lizi, bu kültürün, özellikle dnun özerk özün ü yans itan yanlarının giderek ikinci plana iti ldiğini göstermektedir. Sosya l izmde i se kültürün bu ya nları sürekli olara k öne çıkmaktad ı r, çünkü yen i d üzen insa n ı n gerçek tinsel değerleri n i n derin lemesine gelişmesi nden ya nadır.
YAŞAM TARZı N DA GENEL VE OZEL OLAN Ozetlersek, genel eğilim (sözü edilen kimi çelişki l i olaylara karşın) sos ya list yaşam ta rz ı n ı n oluşmasında ti nsel kültürün oynadığı rolü n artt ı ğ ı n ı kanıtlamakta d ı r. Ancak böyle bir sapta ma yapmakla yeti nilemez. Söz konusu sürecin etki nlikle yön lendiril mesi ise, bu sürecin u l usal, sosyal ya da yaş grupları orta mında gösterdiği ayrışma ve farkl ı l ı kların ne ölçüde d eri n liğine i ncelenmiş o lmasıyla sıkı sıkıya bağ lıdır. Sem pozyu mda, yaşam tarzındaki ayrışma (dolayısı yla yaşam tarz ı n ı n o l uşmasında moral kültürün r o l ü konusunda) sorunları üstüne ca n l ı bir görüş değiş tokuşu ya p ı l d ı . E. Strukov, çeşitli sosyal katmanlar arasında yaşa m tarzındaki ayrışma n ı n ortadan kal kması eğ i li m i n i n gözlendi ğ i ni kaydederek, bunun ayırdedici özel liklerinin, yaşam tarzın ı n daha zengin içeri kli olma sı, insanların yetenek ve gereksi n i m lerinin yüksek düzeyde gelişmesi olduğunu söyledi. i. Toth ise, Maca rista n'da bütünsel yaşam biçiminden sözed i lmesi n i n henüz erken o l d u ğ u n u beli rtti. B i l i m adamına göre, yaşam tarzın ı n öyle sine çeşitli türleri var ki, bunlard a n birini tamamıyle sosya list, bir diğeri ni de burj uva ya da esnaf biçimi olara k adlandırmak çok zordur. Yaşam tarzlarını sosyal-ekonomik gelişmenin somut ana lizi temelinde sın ıfla ndır mak gerekir.
Bir bütün olara k toplumsal -ekonom i k formasyona özg ü temel yaşam tarz ı n ı n sosyal katmanlara göre nasıl bir ayrışma gösterdiği, bu katman56
ların yaşam ta rzları n ı n birbi rine yakınlaşma eği li m i n i n nerelerde ken d i n i gösterdiği, b u n l a r a rasında hangi fa rk l ı lıkların va rlıklarını koruduğu ya d a bunların d a h a ne kadar zaman sü rebi leceğ i sorunları, görül üyor k i , bizim bilimimiz tarafından henüz yeteri nce ve derinlemesi ne i ncelen miş değil d i r. Sem pozyum d a b u sorunlara yeterince açı k ve doyurucu yanıtlar getirememiştir. Bununla birlikte, bu soru n la rla ya kından ilgi lenen b i l i m adamla rı a ra sında, ş u ya da bu ölçü lerdeki g ö rüş fa rklı lı/klarına karşın, birleşt ikleri or tak görüşler de ortaya çıkmıştır. i. Toth, Maca ri stan toplumunun yaşam tarzında, b i r bütün olara k, öteki sosyalist devletlerle ya kın laşma çizgisinin g i derek daha belirgin leşti ğ i n i vurgulayarak ş u n l a r ı beli rtti : Tinsel a l a n d a materya list b i l i n ç d i n sel i n a nçları d a raltmakta, enternasyonalizm m i l l iyetçi l i k üzeri nde, kol lektivizm de burj uva bi reyciliği üzeri nde utku kaza n m ış bulunmaktad ı r. Bütün bun lar, genel sosya l i st yaşam ta rzının beli rtileri d i r.
Sosya list yaşam ta rzı, bel li bir a n la mda, normotif kategori d i r, yani b i r b ü t ü n o l a r a k ekonomik-toplumsal formasyonu n gelişmesinin yöneldiği, tüm değerlerin (elbette dinamik olarak değişen ve sürekli mükemmelleşen değerlerin) bir genellemesidir. Bu değerler sınıfların, sosyal grupların ve tek tek kişilerin yaşa m tarzlarında g i derek daha tam olarak ifadesin i bul makta d ı r. Bunlar arasında yakınlaşma eğilimi vardır. Ama farklar da kal makta d ı r. Hiç değilse, topl u m u n değişik katm a n l a rı n ı n tinsel gereksi nim leri n i n gelişmesi ve bu gereksi n i m lerin gideril mesi düzeyinde, sözü edilen farklar ko lmaktad ı r. I. Toth, eğer bir yaşam tarzına « kuş bakışı ..yla bak m ıyarsak, bu fa rkları görmek zorundayız ve a ncak böylece bunların orta dan kaldırılmasına ya rdı mcı olabili riz, ded i . E . Strukov' un ka nısına göre, hayal edilen bi reylerin varl ı ğ ı n ı d e ğ i l , reel insanların, onların gerçek, belirli koşullarda geçen eylem tarz ı n ı ç ı kış noktası yapmak gereki r.
Demek ki, sosya list yaşam tarzı n ı n genel çizgileri çeşitli ü l kelerde, çe ş itli koşullarda az veya çok geçmişin kalı ntı larıyla bitişerek, mesleksel ve yerel özell i klerle ayrı mlanarak, değişik dolgun l u kta gerçekleşmektedir. Bu özelli klerin bir g ü n tamamen ortadan ka lkoca ğ ı n ı da san mıyorum. Macar bilim adamı topl umsal homojenleşmenin kişisel yaşam tarzındaki farkların ortadan kalkmasına yol açmayacağ ı görüşünü savun uyor. O, değişik kate gori işçilerin, fa b ri kada çalışan, a m a köyde yaşaya n ları n (Maca ristan'da bunların sayısı 1 mi lyon kadar) ; bir kentte oturup başka bir kentte ça l ı şanların, y a n i « sa rkaç göçmenler .. a d ı n ı taşıya n l arın, köyden gelme « i l k kuşak .. işçilerin ve son olarak dededen babadan proleterlerin yaşam tar zından örnekler verdi. « Göçmen .. işçilerin ve « i lk kuşak.. işçilerin kültü rel gereksini m leri, bilgi 57
edi nme, eğitim görme isteği dededen babadon proleterlere kıyasla daha azd ı r. Ta rım işçilerinde son za m a n l a rda emeğe karşı yeniden eski köylü yaklaşımı, sabahtan a kşama kadar çalışma isteği doğmaktadır. Bu, i l k bakışta in sana iyi b i r şey g i b i geliyor, ama bu durumda kollektif düşünme tarzı n ı n gelişmesi, b u emekçi lere gerekli kültürü sağlama nasıl gerçekleş tiri l i r '? B u alanda deded e n babadon proleterlerin gelişme yolu kılavuz edinilebi lir. Onların yaşam d üzeyi old ukça yü ksektir, onlar çalışka n l ı ğ ı nı, g ü n l ü k yaşamda a kııCılığını koruyorlar, b i lg iye saygıları var, uzmanlık d ü zeyleri n i yükseltmek i stiyorlar, toplumsal i l işki lerde dengeli davra n ıyorlar, onlarda sosyal g üven duygusu ve yaşa m ı n efendisi olma b i linci yüksektir. L. Parade, DAC'nte yapılan i n celemelere daya na rak, ayrı m laşma soru n u n u başka bir yönden ele aldı. Bölgesel özell i klere, yerleşim yerleri özel l i klerine bağlı olara k yaşam ta rzı ndaki değişikliKlere değindi. 0, kü ltürel yaşam a lanında mesleksel hazırlık, estet i k eğitim , eğlenme, kendiliğinden a ktif eylemde bulunma, çalışma, bireyin tari hsel bilincinin biçimlenmesi diye b i r tasnif ya pmayı önerdi. Böyle bir tasnif ya pmak belki de tartışma götürür, ama bu, yi ne de kültürü derin lemesine a na lize etme olanaklarını genişletiyor. Bilim adamı, hangi yerleşim yerinde ş u veya bu kü ltürel 0 1 0 n a ktan en tam biçi mde ya rarla nıldığını a raştırıyor. Orneğin, köyü hangi alanda büyük kentin normları na yön lendi rmek gerekti ğ i n i, hangi alanda gerekmediğini, köy k ü ltürünün hangi yönleri n i korumak ve geliştirmek ge rektiğini a raştırıyor. Onun kanısı nca genellikle yerel özel l i k lere d ikkatle eği l m e, kültürün gelişmesi nde basmaka l ı pç ı l ığa yer vermeme, sosyalist yaşam tarzının oluşup biçimlen mesine olumlu etki yapmaktad ı r.
Yaşam tarz ı n ı n o luşturulması, biçim lendiri l mesi sürecini yönetmede, onun gelişmesinin genel yasa l lıklarını bilmenin, ayrı ayrı varyantıa rını i ncelemenin büyük önemi va rd ı r. Ç ünkü bu süreçlerin bir model i n i yap mayı öğrenmek, ancak bunların genel yasa llı kları ve somut beliriş biçim leri bili ndiği zaman olanaklıdır. Sosyalist ülkeler bilim adamları da bugün işte bu noktaya gelmişlerdir. Gelecekte bu tür modellerin ol uşturulması, yaşam ve kültür tarzı n ı n olanaklı olan gelişme varyantıarı üstüne bilgi saya rlar yardı m ıyla öngörüde bulunul ması, çelişkileri n doğacağ ı n ı önce den sezmeye, bunların doğuşunu önlemeye ya da b u n ları çözme yöntem leri bul maya olanak verecektir.
DUYGULARıN GELIŞTiRi LMES i Estetik, a rtistik kültür, edebiyat v e sanat insa n ı n tinsel d ü nyasında özel bir yer tutuyor, ç ü n kü bunlar insanın yal n ı z aklına değil, d uygula rına da seslenmektedir. Y. Lukin şunu belirtti : Sanatta, insanın eylem i n i n ve d ü şünceleri n i n en öneml i yan l a rı n ı n ya nsıması v e genellenmesi, tasvir edi58
len nesneye karşı d uygusa l tutu munu beli rtmesiyle, onun esteti k değer lendirilmesiyle (güzel ile çirkin, yüce i le bayağı, traji k ile komi k kategori lerinde), aynı zamanda belirli bir toplumsal-estetik ü l kü n ü n Sı mgeleş mesiyle kopmaz biçimde bağ lı d ı r. Sanatın, görece bağımsızlığı, gerçekliği ca nlı ve renkli biçimde etki leme gücü vardı r. Sanat aynı zamanda top lumun sosya l ya pısının bileşen bir öğesi d i r. Tüm bunlar estetik kültürü, insanların d ü nya görüşünün, a h la ksal d üşü nceleri n i n oluşup biçimlen mesinde, tinsel ve estetik gereksi n i m lerin karşı lanmasında önemli bir et men haline getiriyor. işte bu neden le, kom ün ist partileri, yeni yaşam ta r z ı n ı n biçi m lenmesini yönetirken, edebiyat ve sanatın, kendi lerine a ktif biçimde yard ı m etmeleri n i istiyorlar. Geçmişin en iyi, en demokratik ögeleri ni benimseyen sosya l ist estetik kültür, aynı zamanda kendi estetiğini, kendi d ü nya görüşünü, kendi ülkü lerini de yaratmıştı r. Bu estetiğin temelinde, Lenin'in, yığınların yaratıcılı ğının yeni yaşa m ı kurmada beli rleyici etken olduğu görüşü yer a lmakta d ı r. Sosya l ist rea lizm sanatı n ı n özünü, yığınların ya ratıcı, yapıcı emeğ i n i n , h e r insa n ı n yeten ekleri n i n ortaya çıktığı bu süreci derin lemesi ne ortaya koymak o l uşturuyor. Yen i sanat, emekçileri bu yan ıyla kendinden yana çekiyor, ve o, yine b u yan ıyla d ü nya görüşünün temelini b u rjuva birey ciIiği, her ne pahasına olursa olsun a maca ulaşma h ı rsının oluşturduğu kişileri ken d i nden UZ9klaştırıyor. Bilim adamı, Sovyet edebiyatı n ı n komünist eğitim için en önemli olan ya nlarına değindi. Emekçi i nsana ilgili göstermek ; toplumsal m ü l kiyetle i lg i l i , emekçilerin kendi leri n i bu m ü lkiyetin gerçek efendisi sayd ı kları, genel halk mülkiyetin i n , b u zeng i n l i ğ i n korunması ve çoğa ltı lması için sorumluluk duyd ukları tutumun tasvi ri ; yeni yaşa m ı n verd iği filizlere ge reken di kkati ayırmak, bunları zamanında görmek ve bunların kom ün ist içeriğini ortaya koyma k ; kol lektif çalışma yönteminin çekici gücünü ve aynı zamanda bu yöntemin yerleşmesindeki güçlükleri açık ve inandırıcı biçi mde göstermek, tüm bunla r, sosya lizm aşaması n ı n estetik kültürünün kaza n ı m larıdır. Edebiyat ve sa nat şimdi yaşa m ı şematik b i r b içimde, çelişkisiz, çatışma sız bir biçimde göstermiyor (ki daha önceki dönemlerde bu tür eksi klik lerin oldukça geniş yer aldığı ol muştur). Komü n ist ü l kü leri ha reket nok tası ya pan sanat, sosyalist moral kuralla rıyla çelişen her şeye - bürokra tizme ve « komü nist» kibi re, yerel çıka rları u lusal ç ı karların üzerinde tut maya, asalaklığa, anaforcu luğa ve başka a ntisosyal olgulara karşı koy maktad ı r. ate yandan SBKP Merkez Komitesi' n i n Haziran Plen umunda şu da vur guland ı : « Insa n l ı ğ ı n bili ncinden Sovyet toplumunun tarihsel başa rılarının gerçek değerinin silin mesi, yeni dünya n ı n yurttaşı olma gurur d uygusunu, Vla d i m i r Mayakovski' n i n a mortismanların en korku ncu dediği yüreği n ve 59
c a n l ı l ı k duygusunun amortisma n ı n ı n yiyip biti rmemesi çok önem l i d i r. Ko m ün ist ü lküleri m izin büyük çekici g ücünden eğitim çalışmaları mızda daha a ktif yararlan malıyız. » (8) S. Lııvsanvandan, sosya l ist estetik kültürün özel l ikleri üzerine a n a lizi sürd ü rerek, u l uslar a rasındaki karşılıklı bağların onun gelişmesi için taşı dığı önemi beli rtti ve şöyle devam etti : Sosya lizmde u lusal kü ltürlerin bir birini yaratıcı biçimde etki lernesi, yeni d üzeni eleşti renterin i leri sürdüğü gibi, mekan i k olarak yineleme, taklit etme, bir kültürü başka bir kültüre a ktarma süreci değildir. Başka bir kardeş halkın kü ltürüyle işbirliği yap mak, u l usal sanat ve edebiyatın daha öte gelişmesine itki veriyor, onun zenginleşmesi n i n bir etmeni haline geliyor. Sovyet sanatı bizi m için işte böyle bir işlev gördü. Biz Sovyet sanatı, Rus d i l i a racı l ı ğ ıyla d ü nya k ültü rünü öğrendik, Moğol ai lesine de Dante, Shak.espeare, Servantes, Göthe, Puşkin ve Tolstoy g i rdi. Bu olgunun, insanın yeni b i l i ncinin, dolayısıyla onun yeni yaşam tarzı n ı n biçi m lenmesinde çok büyük önemi vardır.
ESTETi K, GELECEG i N ETI G I D i R Edebiyat v e sanatın doğru yöndeki yaşam doğrultusu, bulandırılmamış estetik geniş çevren yaratma ba kımından halkın önünde taşıdığı sorum luluk, her şeyden önce edebiyatı, sanatı yaratanların-yazar, ressam , kompozitör, a ktörlerin soru mluluğunda ifadesini bulmaktadır. Burada so run, onların doğru ideolojik kon u m ları hazırlayıp işlemelerid i r. Tartışmaya katı lan�ar, .. özg ü r yaratıcı l ı k konsepti »nin hatta kapita li st ü l kelerde bile g ereksiz görülerek bir kenara atı l d ı ğ ı n ı belirttiler. Ka rşıtlarımız a rasında sanatın i d eoloj i n i n, politika n ı n dışında bulunduğunu savunan hemen he men kimse ka lmadı. Ta m tersine onlar sanatın ideoloj isizleştirilmesi kon septi n i sa natın yen iden ideoloji leştirilmesi konseptiyle değiştirdiler. Em peryalizm, ideolojik savaşı m ı sürdürürken, tüm tinsel ü reti m biçimini ken d i nden yana çekmeye çalışıyor. Bu neden le bugün sanatç ı n ı n ideoloj i k konumunu, kimden ya na v e k i m e karşı olduğunu açık, kesi n olarak bel i r lemesi n i n olağan üstü büyük b i r önemi va rd ı r. E. Ladyka şun ları bel irtti : Sanat eserlerini yaratanlar sosya list g elişme perspektifini gözden kaçı rmadan, yaşa mla i lg ili gerçekleri söylemek yü kümlülüğü taşımaktadı riar. Günü müzde kültür, sert ideoloj i k çatışmalar a la n ı olduğu için sanatç ı n ı n soru m l uluğu olağan üstü büyüktür. Böyle ça tışmalar, Polonya'da olduğu gibi, sosyal i st ü l kelerde de olabilir. Polon ya'da kültür a lanında emperya list merkezlerc� desteklenen a ntisosya l ist muha lefet faaliyet gösteriyor. Bu muhalefet, karakteristik çizgi leri akla aykı rılık, sosyal gelişmeye düşmanlık, kendi kend i nden hayra n l ı k duyma
(8) SBKP MK Plenum belgeleri, 1 4- 1 5 Hazi ran 1 983, s. 43. 60
ve anarşi, aynı zamanda en bayağı biçimdeki çağdaş tüketici yaşam tarzı fikirleri ne hayra n l ı k olan burjuva gelenekleri ni, milliyetçiliği daya n a k ya parak azgı nca sal d ı rılarda bulunuyor. Polanya Birleşik Işçi Parti si, bu ko şullarda k ü ltürün sosya lizm düşmanlarının eylem alanı haline gelmesine kesinlikle karşı koyuyor. Parti, ideoloj i k bakımdan sağ lam tüm sanat çıları destekleyerek, bili msel sosyalizmin evrensel i l kelerince beli rlenen sosyal i st kültürün, işçi s ı n ıfı k ü ltürünün g eliştirilmesini i stiyor. L. Dimitrov, konuşmasında sosya l i st k ü ltürün gelişme perspektiflerini ele aldı ve şöyle dedi : Kanı mca, sosya l i st yaşam tarzının gelişmesi ve iyice yerleşmesi, onda estetik ögenin giderek daha güçlü biçimde ortaya çık masını gerektiriyor. Bundan çıkan sonuç şudur: Yaşa m ı n güzelleştirilme si ne, yani onun komünist estetik ü l kü leri gereğ i nce amaca yönelik bir biçimde değişti rilmesi ne yard ı m etmek gerekiyor. Bulgarista n'da emeği, günlük yaşamı, insanlar arasındaki i lişki leri, tüm çevremizdeki g erçekl iği iyileştirmeye, g üzel leştirmeye katkıda bul unacak bir hareket giderek ge nişliyor.
B i l i m adamı, çeşitli iş a l a n larının örneğ i n daha çok d i zayn yapı lması gereken sanayi m a l la rı ü reti m i a la n ı n ı n, mimari işlerin, resim ve heykel cilik, tatbiki ve dekoreu luk sanatıyla, müzik ve söz sanatıyla uyu m laştırıl dığı i nşaat a la n ı n ı n nası l daha estetik hale getiri lebi leceği n i çözüm led i . Esteti k ba � ımdan yetkin l eştirmek demek, sosyal i st'yaşa m ı daha g üzel y a p m a k demekti r. « Mala ta p m a " psikolojisi a n c a k b u n u n l a önlenebilir. Ko nuşmacı, Maksim Gorki'nin, estetik, geleceği n etiğidir görüşü n ü n g i derek daha güncel hale geldiğini belirtti. Çünkü gelişmiş sosya list topl u mda, Bulga rista n Komünist Partisi Programında şu sözlerle ta n ı m lanan ya sa l l ı k giderek d a h a dolgun biçi mde ortaya çıkmakta d ı r : «Toplum komünizme n e kadar ç o k yaklaşı rsa, i n sa nda hem g üzelliğin değeri n i bilen h e m de güzelliği yarata n sanatç ı l ı k daha çok gel'işiyor, onda daha güçlü biçimde gerçekliği güzel l i k yasa larına uyg u n olara k değ i ştirme isteği doğuyor. " (n) * J. Waszczuk yaptığı kapa nış konuşmasında şunları belirtti : Toplantı m ı z da, sosyalist yaşam tarzının birçok ü stünlüğü en inandırıcı biçimde or taya konuldu. Her şeyden önce onun gelişme doğrultusunu bireyin yetk i n leşmesi, onun soylu n iteliklerin i n ta m olara k ortaya ç ı kması, tinsel gerek si n i mlerin i n genişlemesi ve yücelmesi bel i rlemektedir. Yen i yaşam tarzı n ı n oluşması, biçimlen mesi birçok karmaşı k sorunla bağ l ı dır. Bu biçim lenme sırasında çelişkiler de doğa bilir ve doğmaktad ı r, ama bu yaşam tarzı, sosya l i st toplumda sın ıfsa l ve u lusal düşmanl ık, ezgi ve sömü rü olmad ı ğ ı için, geleceğ i n yaşa m tarzı n ı n temel örneği n i oluşturma ktad ı r. Işte bundan
(9) Bulgarista n Komünist Partisi Progra m ı, Sofya 1 97 1 ,
s.
88 (Bulgarca) . 61
ötürü tüm bu sayd ı klarımızın, yani sınıfsa l ve u lusal düşman l ı kların, ezgi ve söm ü rü n ü n olduğu kapitalizmi n savunucuları, sosyalizmi « dünyadaki kötü l üklerin .. simgesi olarak göstererek, gerçekleri çarpıtmaya çalışıyor lar. Onlar tüm insanların mutl u luğu için ya pmacık, biçimsel bir özenle kend i bencil sınıfsa l çıkarlarını g i zlemeye çalışıyorlar. B u tür maskeleme yen i değ i ld i r. Tarih, sömürücü sınıfların kendi egemenli kleri n i g üçlendir mek, ha lkları köleleştirmek, d ünyadaki gelişmeleri kendi ç ı ka rlarına yö neltmek için, sözümona yüksek a maçlar i leri sürerek, saldırı savaşları başlattıklorı n ı gösteren sayısız örnek bilmektedir. Ve emperyalizmin, i d eoloj i k savaşırnda, insanlığın her şeyden önce yeni toplumun kuruluşu süreci tarafı ndan belirlenen gelişme perspektifi üzerindeki tartışmada yenilgi üstü n e yenilgi aldığı g ü n ü müzde, en gerici çevreler « d emokratik değerleri koruma .. ma skesi a ltında yeni bir savaş, hatta her şeyi yakıp kül edecek, d ü nyada uyg a rlığa son verecek bir nük leer savaşı başlatmaya hazırd ı r lar. B u çılgın maceracılık, kapita l i zmde egemen sınıfın kendi bencil çıkarlarını tüm insa n l ı ğ ı n çıka rların ı n üstüne koyduğu yaşam tarzı n ı n ve böyle bir «tinsel .. kültürün aşırı biçi mde or taya çıkışıdır. Sosya list yaşam tarzı ise, insa n l a r a rasında ki ilişkilerde uyu mun sağ lanmasına yöneliktir. Sosyalist yaşam tarzı halklara sağduyunun üstün gelmesini sağlıyor, en irerici sosyal öğretiyi .kı lavuz edinerek, kendi ya şa mlarını bilinçli ve planlı olarak eşitlik, ada let ve g üzell i k yasalarına göre kurma olanağı veriyor. Sosya list yaşam tarzı yeryüzündeki tüm insan ların hümanizm i l keleri temelinde barış koşulları nda yaşamaları perspek tifini açıyor. Bundan ötürü komü n i stleri n, geleceği n bu yaşam tarzına ait olduğuna inancı to m d ı r.
62
Devletle,tirme : Kimin çıkarına? Oimitris Sar/is Yunanistan Komünist Partisi MK Politik Büro üyesi Yunanistan ekonomisinin içinde bulunduğu derin bunalım, devletleştir me sorununu özel l i kle g üncelleştiriyor. Eğer buna gerçek bir a ntiemper yalist ve a ntitekel içerik veri l i rse ve benze yapıda öteki ekonomik ve poli tik önlemler eşi i k ederse, devletleştirme bunalıma yığınların çıka rları doğ rultusunda son vermede önemli bir etmen olabilir ve a ntiemperya list, a ntitekel halk demokrasisi için ve giderek sosya lizm için yolu açabilir. Devletleşti rme, ülkemizde sürmekte olan keskin ideolojik ve politik sa vaşımda, özellikle Ekim 1 981 'de demokrati k güç lerin utkusundan sonra kilit bir konu oldu. Yunan tekelci oligarşisi ve em perya l i stler Yuna nistan Sosya list Hareketi (PASOK) hükümetinin i ki rcimli tutumundan ve ödün lerinden yara rlanara k d evletleştirmeyi önlemek ya da en alt bir düzeyde sın ı rlamak, daha da ötesi, sonuçta kendi ekonom ik ve politik çıka rlarına yarayacak bir öz vermek için ellerinden geleni yapıyorlar.
D EVLET SEKTORlJNlJN BOYUTLARI VE G ELIŞMESI Keskin leşen toplumsa l sorunlar çok daha önceden burjuva devletini belli ölçüde ekonom i k işleyiş içine g i rm eye zodam ıştı. Ancak, sadece son 20 yıl içinde, tekelci devlet kapita lizmi koşu l la rında ü reti m ve dolaşım alanına müdahalenin bel li başlı bir biçi m i olan devlet sektörü, ya a n a kapi talist işletmelerin devletleşti ril mesi ya da devlet işletmeleri nin kurulma sıyla ortaya çıktı. 1 975 y ı lı n da, Andreadis grubunun yüzde S 1 'den fazla hissesi devlet m ü l kiyetine geçti. lJ l kenin i kinci b üyük bankası olan Yunanista n Ticaret Ban kası'nı da içeren b u g ru p merkez bir konu m a sahip olup, 17 iş tl etme ve kuru l uşta n oluşmaktadır. Aynı dönemde, gemi sa h i bi Onassis' i n « Olym pic» hava yolları şi rketi devletleşti rildi. 1 976 ve 1 977 yıllarında devlet kent ulaşımı ve Atina metrosunu, bir süre sonra da su işleri ve ka nali zasyon firması n ı aldı. 1 982 ve 1 983'te kôr getirmeyen belli başlı kimi si lah fa bri kaları ve maden end üstrisi devletleşti riidi. Bunların borçları devlet deneti mindeki bankalara tra nsfer ed ildi. Bir süre önce de devlet « ESSO» çokuluslu firmasının yan kolu olan ESSO-PAPPAS'1 satın aldı. Geçen on yılda petrol, maden, silah ve öteki endüstri kollarında devlet işletmeleri kuruldu. 63
Bu süreç tekelci devlet kapita l i zm i n i n kuruluşu ve gelişimi çerçevesinde geçti. Genel nesnel ya salar açısından bu, bir d izi öteki ü l kelerdeki ben zer süreçlerden elbette farklı değildir. Ama, Yunanistan'da bunun doğuşu ve evrim i sadece ülke içindeki sosya l, ekonom i k ve politik koşu l lara bağ l ı olmayıp aynı zamanda yabancı tekel leri n etkisine ve doğrudan katı l ı m l a r ı n a bağ l ı d ı r. Bu neden le, Y u n a n tekelci devlet kapita lizmi n i n başlıca özelliği, onun bağım l ı n iteliğidir. Bunda devletin, yerli tekellerin ve ya bancı finans kapita l i n ç ı karları içiçe geçm iştir. Bu özellikle devletleştiri lecek endüstri kolları seçi minde belli bir ral oynad ı . D lkemizde devletleştirmede çeşitli etmenlerin etkisi o l d u . B u n la rd a n birincisi, hiç kuşkusuz, komünistlerin başı n ı çektiği yığın ha reketidir. Dev letleştirmelerin büyük bir çoğ u n luğu, g enel politik durumun şu ya da b u ö l ç ü d e demokratik bir d e ğ i ş i m için savaşımdon y a n a olduğ u v e egemen sın ıfın kendi rej i m i n i n devri lme teh l i kesi n i ertelemek için bazı ödü n ler ver meye zorlandığı dönemlerde yap ı l d ı . Cunta n ı n düşüşü n ü i zleyen i l k yıl larda durum buydu. Zeng i n ler oligarşişi ve bunun sağ kanattaki sözcü leri halkın tepkisini azaltmak içi n ki m i demokrati k değişimler yaptı lar. Ve en önemli devletleştirmeler işte o za m a n yapıldı. Kuşkusuz, baıı durum larda bu adımlar ş u ya d a bu tekelin ya d o b ü y ü k kapita l i stin çıkarlarına ters d üştü . Ancak, egemen sınıf genel poli tik ve ekonomi k hedeflerine u laşmak için kend i içinden kimileri n i n çıkar larına (her defasında elbette olabildiği nce az ölçüde) ters düşmekten kaçı n mıyor. Bu o rada, her d evletleşti rilmiş işletme tüm zeng i nler oligarşi sine hizmet etmeye başla d ı . Bunun nedeni basittir. Çünkü, d evlet bunun eli n dedir ve devletin sa h i p olduğu ekonomik sektör tüm oligarşin i n ç ı ka r larına hizmet etmekted i r. Başka bir etmen, elbette birinciye bağ l ı olarak yaba n c ı sermayenin ve Yunan tekelci sermayesini yeterince ko r getirmeyen ya do h i ç kor geti r meyen işletmeleri, ya d o tekelleri n gereksi n i m i olon a ltyapıyı yaratmak için seçi lmiş işletmeleri n devletleşti ri lmesi n i hedefleyen ekonom i k hesap lamalard ı r. Devlet, teknik ba kımdan eskimiş, sahipleri n i n yenileşti rmek istemed iği, b i r başka end üstri d a l larına yatı rım yapıp daha büyük korlar sağlamak için belli bir fiyata elden ç ı karmayı yeğlediği kimi işletmeleri de a ld ı . Son olarak, devletin kor getirmeyen bir işletme kurd u ktan son ra ekonomik durumun değişmesi ya do modern leştirme i l e ko r getirmeye başlayan işletmeyi özel kesime devrettiği, daha sonra kor getirmez hale gelince ikinci kez satın aldığı durumlar (petrol rafi nelerinde olduğu g ibi) do oldu. Devletleştirme koşullarına gelince, b u genellikle işletme sahipleri n i n çıkarları n ı gözetmektedir. Çünkü, devletleştirilen işletmenin tüm değeri sa hibine öden mekte ve bazen bu tutar devletleştiri lmiş mülkün gerçek değeri ni de aşmakta d ı r. 64
Sonuçta. uygulan masında yığın ha reketi n i n rolü olmasına karşın. tüm devletleştirmeler burj uva niteli kte olup. bunlar yerli ve ya bancı tekelci oligarşinin çıkarlarına uyg un olara k ya pılmaktad ı r. Devletleşti rilmiş işlet meler oligarşi n i n deneti mindeki devletin eline geçmekte. tekelci devlet kapitalizminin çerçevesinde kalarak onun çıka rlarına h izmet etmektedi r. Bu. devletleşti rme için savaşımdan emekçi halk hiçbir şeki lde yarar lanamadı demek değildir . . . Nesnel olara k. devletleştirme. özel ka pita list m ü lkiyete karşı yöneliktir ve sosya lizmin maddi koşulları n ı n hazırlan masına b i r katkıd ı r. Bunun ya nısıra. bazı işletmelerin kamu kesimine geç mesi. ,işçi sınıfı için. emekçi halk için daha iyi koş u l l a r oluşturma kta. on ların kimi ived i istemlerini ka rşı lamakta d ı r. Parti miz genel olarak tekelci devlet kapita lizmi çerçevesi nde devlet leşti rme sorun una. demokrati k reform l a r içi n sava ş ı m sorununa baktığ ı açıdan bakıyor. Sadece halkın b u g ü n elde edebi lecekleri ni yarına erte lememesi için değil. aynı zamanda söz konusu reformların nesnel ola rak ş u ya da bu ölçüde tekel leri ve em perya lizmi hedeflernesi nedeniyle. bu savaşım her yönde yü rütü l melid i r. Bu savaşım halkın ve ü lken i n kimi sorunlarının çözü l mesinde yard ımcı" olabilir ve emekçi halkın devrimci eğiti mi ne. devri mci ha reketin konum ları n ı g üçlendirmesine ve stratej i k a macına ulaşmak için daha uygu n önkoşul ların yaratı lmasına katkı yapa b i l i r. Bu t ü r reform l a r kendi baş larına tekelci sistemin d ı şına çıkamazlar a ma onun dışına çıkacak önko şulları sağla rlar. Güçler yera l ı m ı nda belli b i r d u rumda. tekel egemenliği b u n ların yasa klanmasına kara r verebileceği içi n kesin değildi rler. Bu nedenle. parti miz bugünkü si stem içinde ya p ı labilecek reformlar için savaşı rken. emekçi lere. köklü. devri mci değişiklikler ya p ı l ması gerektiğini a n latıyor ve bunların gerçekleşme yollarını gösteriyor. Ekonomide devlet sektörü n ü n payı n ı bilmek devletleştirme ıçın sava ş ı m la doğrudan i lgili b i r sorundu r. Bazı politikacı l a r ve i ktisatçı l a r kasıtlı bir şekilde bu kesim i n boyutları nı abartıyorlar. bu kesi m çok geniş olduğu için bununla özel kesi m a rasında dengenin bozulacağı savıyla başka dev letleştirmelere gerek o l m a d ı ğ ı n ı öne sürüyorlar. Bu boyutla r üzerinde b i l i m sel bir değerlendi rme yapmak kolay değiL. Bunun nedeni. şu ya da bu işletmeye devletin sa h i p olup olmadığının bir ölçütü nü bulmak ve bunun ekonomik önemini ölçmek gereğidir. Tümü ya da tümüne yakınına devletin sa h i p olduğu işletmeler açısından bu an lamda bir kuşku doğmuyor. Ancak devlet sermayesi nin payı n ı n az olduğu durumla rda sorun biraz daha karmaşı klaşıyor. Kanım ızca soruna sadece n icel olarak yaklaşmak doğru olmaz. çünkü bu yan l ı ş sonuçlara götü r ü r. N icel ve n itel a n a l izi bi rleşti rip söz konusu işletmenin gerçekten devlet tarafı ndan m ı . yoksa özel kişi l erce mi kontrol 65
ed ildiğini bulmak gerekir. Elbette devletin sa hipliği sadece birinci d urum için söz konusud ur. Devlet sektörünün boyutlarını ve ekonomideki payı n ı bulmoda burjuva istatisti kleri ve kimi politikacılar çoğunca bili msel olmayan ölçüler kullanı yorla r. Burada öncellikle b u kesimin u lusal ü reti mdeki ya p ı n ı hesaplama yöntemlerini kastediyoruz. Onlar u lusal ürüne maddi ü retim a la n ında ü reti lenleri ve ü retici olmayan kesimde toplumsa l olarak yararlı olanı veya parazit olanı, yen iden dağıtıma g i ren her şeyi kalıyorlar. Orneği n hizmet alan ında çalışanları n , askerlerin, polislerin vb. aylıklorını « u l usal gel i r » a ltında topluyorlar. Kimi hükümet yetkil i leri, burjuva politika l iderleri ve i ktisatçılar devlet sektörün ü n ulusal gelirin yarısını verdiğini öne sü rürken, ötekileri bu payın yüzde 60 old uğunu bel i rtiyorlar. Yakın bir zamanda, burj uva iktisatçıla rından K. Zolotas gayrisafi ulusal hası lada devlet sektörü n ü n payı n ı n yüzde 50'ye y a k ı n o l d u ğ u n u beli rtti. Anca k onun « ka m u kesi m i » dediği d evletin mali desteği ve devlet ·ödenekleriydi. (1) Devlet işletmelerine ge lince, bunların gayrisafi u lusal h asılada payın ı n yaklaşık yüzde 20 oldu ğunu belirtti. Bazı burjuva yazarlar devlet sektörünün boyutların ı bunun ulusal gelir ü reti mine yaptığı katkıya baka ra k bulmaya çalışıyorla r. Ancak b u göster geler bile tümüyle g üven i l i r değ i l d i r. Yunanistan'da devlet sektörü n ü n gelişi m i n i n görece o l a r a k a lt düzeyde o l d u ğ u n u v e bu sektörün öteki AET ü l kelerindekin i n ya rısı büyü klükte olduğunu beHrtiyorlar. Ama bu sektör geçen 4 yılda daha da büyüdüğü için ekonomideki payı yaklaşık yüzde 1 5 olarak belirlenebi lir. Gerçekten de, bu sektör bazı endüstri dallarında beli rleyici b i r rol oynuyor. Bu Devlet Enerji Kurumu (DEI)'nin ü l kede tüm elektrik üretimi ve dağıtı m ı n ı b i rleştirdiği enerji üreti m i a l a n ı ve Yunan Telekomü n i ka syon Yönetimi (OTE) tarafı ndan kontrol edilen telekomü nikasyon a la n ı için geçerlidir. Devlet silah endüstrisini tümüyle kontrol ediyor. Bankac ı l ı k, ko ro ve hava taşımacılığı alanında do güçlü kon um lara sa h i p. Devlet tüm şeker endüstrisi n i ve gemi end üstrisini elinde tut makta ve öteki işletmeleri, örneğin, mineral g ü bre fabrikalarını, tersane leri ve hatta otelleri üç banka a racılığıyla denetlemektedir.
TEKEL I N OLDlJRlJClJ PENÇESi Konumuzu doğrudan i lg ilendiren sorunlardan b i ri devletleştirilen işlet melerden ve devletin kendisinin kurduğu işletmelerden kimin yara r sağla dığını bulmaktır. Kuşku yok ki, her iki kotegori işletmeler de aynı sın ıfsa l
(1) Bak : « Kothimeri n i », 4 Eyl ü l 1 983 (Rumca). 66
ç ı karlara, yerli tekelci oligarşi n i n ve yabancı tekellerin ç ı ka rlarına h izmet etmektedir. Devlet sektörü bunların ç ı ka rlarını d eğ i ş i k yollardan, her şey den önce fiyatlar a racılığıyla, taşımacılık ve kred i ler ara·cılığıyla garan tiliyar. B urada ana nokta şudur : Devlet, tekel leri n ü rü n leri n i yüksek fiyata satı n a l ı p onlara düşük fiyatla ürün satmaktadır. Emekçi halk açısından i se bunun tersi geçerli. Devlet işletmeleri çoğunca onlara tekellere sattı ğ ı n dan daha yüksek fiyatla m a l satma kta v e h izmetler sağla maktadır. Bu işletmelerde çalışanlar açısından ise, d evlet tekellerden ya na tek ya n l ı " kemer sıkma » politikasını t ü m emekçi halk g i bi onlar için de uygula m a ktadı r. Devlet sektörünün tekel yanlısı niteliğ i n i göstermek için bazı verilere başvuracağız : Orneğin, DEI'nin fiyat politikası. Kon utla rda elektrik tüketimi (yüzde 29) DEI'nin kazancının yüzde 38'i n i oluştururken aynı m i ktarda tüketen büyük çaplı endüstriden gelen fatura lar yaklaş ı k yüzde 1 3 ' ü n ü oluşturuyor. Başka bir deyişle, emekçi halk için elektri k fiyatı tekelleri nki nden aşağı yukarı 3 kat fazladır. Büyük işletmeler için h ü kü met projeleri ve m a l ısmarlama bir altın ma deni g i bi d eğerl i d i r. DEI'nin satın aldığı kontrat, a l et ve ma l la rın fiyat ları g enellikle gerçek fiyatla rından yüzde 20 fazladır. 1 975-1979 döne minde DEI'nin bu yönde 1 4,5 m i lyar drahmi harcama ya ptığı ta h m i n edi l i yor. OTE için de d urum aynıdır. Bunun tekellerle bağı zaman zam a n basın da yer aldı. Bunlardan biri b i rkaç yıl önce OTE' n i n 225 bin telefon satın almak zorunda kal masıydı . En elverişli teklif « Elektrotec h n i k »ten (DAC) geldi, a ncak ın ve " Siemens» tekel leri devreye girdi ve a n laşmanın b i r böl ü m ü onlara transfer edi l d i . Sonuçta, O T E 1 8 m i lyon dra h m i kaybetti. Devlet banka ları tekellere elverişli koşulla rda kredi veriyor. Tüm n üfu sun tasarrufları, u l usal geliri n emekçi halkın za rarına yen iden dağılımını olanaklı k ı lacak b i r biçi mde bu ban ka larda toplan ıyor. Tasarruflar için y ı l l ı k faiz yüzde 13 i ken, enflasyon yüzde 20-25 a rasında. Bu i se h ; r 1 00 d ra h m i l i k tasarrufun yılda yüzde 1 0 kayba uğraması, bankaların doğru dan kaza nması demektir. Ancak, b u kaza nç, ya da bunun büyük bir bö l ü m ü , yüzde 1 0, en fazla yüzde 20 faizle kredi a l a n tekellere gitmektedir. Kred i lerin çoğu büyük sa nayi işletmelerine « karşılıksız» olarak veri l mektedi r. Bu i k i yoldan oluyo r : Ya yatı rımlar finanse edi l i yor, ve sonra kred i n i n bir böl ü m ü resmen geri ödenmiyor, ya da borçlu olan işletme krediyi g eri vermed i ğ i için " kô r getirmiyor» d i ye i la n edi liyor. Böylesi du rumlard a devlet, bunlara kredi vermesi için bankaya d irektif veriyor ya da 67
onların borç larını yüküm lenerek kurtarıyor. Ancak bu türden borç, genel likle işletmenin kar g eti rmemesinden değ i l, sahipleri n i n kredileri başka amaçla kullanmasından i leri geliyor. Yatırım için büyük meblağlar verili yor ve « ka r geti rmeyen iş letmen i n borçları devlet bakasından ödeniyor. H er i ki h a rcamanın da kaynağı temelde emekçi halkın ödediği dolaylı vergi lerden sağ lanmaktadır. Tekellerin devlet sektöründen fon çekmede kullandı kları başka bir a ra ç d a , değişik biçimde sahteka rlıklard ı r. Burada «AG ET I raklis .. çimento şir keti ti p i k bir örnek oluşturuyor. B u ş i rket, 30'u aşkın işletmeden oluşan bir tekeli n parçasıdır. Tekelin h i sse senetl eri n i n yüzde SO'den çoğu devlet b a n kaları n ı n ve başka kurumların elindedir. 1 983 yılı Eylül ayında, söz konusu şi rket yöneti m i n i n muhasebe kayıtla rında d ışa rıya sat!ığı çi mento nun fiyatı n ı d üş ü k, dışardan aldığı ü r ü n lerin maliyeti n i yü ksek gösterdi ğ i ortaya çıktı. Iraklis şirketi, b u yolla, yarısı devlete ait olan 1 0 m i lyon küsur d ra h m iye elkoymuş bulu n uyor. Bütün bu yukarda sayd ı ğ ı m ı z nedenlerle, devlet işletmeleri büyük açık lar veriyor. Bu da devlet iş letmeleri n i, ya bancı ve yerli fi nans kapitaldan , yü ksek fa izle borçla n maya zorluyor. Dolayısıyla bu işletmeler, yen i yeni ve a rtan ölçüde zararlara u ğruyorlar. B u konuda tipi k örnek, Devlet Enerji Kurumu'nca ü retilen a rtı-değerin en büyük bölüm ü n ü n ya bancı finans kapitaldan a l ı n a n kred i lerin geri öden mesine g i tmesi d i r. Bir başka olumsuz durum da, polWk karışmalard ı r. Devlet sektöründeki kilit yerleri n çoğ u n u n tekellere doğrudan ya da dolaylı hizmet eden k i m selere verildiği b i r gerçektir. B u t ü r a tamalar, egemen partilerce yandaş larını kayırma ya da politi k sermaye sağlama a macıyla yap ı l m a ktadı r. Bu, bürokratik yöntemlerle yönetilen d evlet işletmelerinin çalışması n ı etki leyen b i r uygulamadır. B irçok burj uva i ktisatçı, d evlet sektörün ü n içinde bulunduğu kötü koş ul lara işaret ediyor. Kötü yönetimden, kredi lerin kötüye kulla n ılmasından ve başka olumsuz olgulardan sözediyorlar. Tek başına ele a l ı n ı rsa, kimi sağ lıklı çözümler de öneriyorlar. Daha önce sözünü ettiğimiz i ktisatçı K. Zolotas, kredilere sınır konulmasını, d evlet i şletmeleri n i n b ü rokrasi d en arındırı l masını, bunlarda politi k karışmalara son veri l mesini, m a l i işleri n i n ve ü reti m i n sağ lıklı bir temele oturtulmasım önerd i . Oysa kimse şunu k a b u l etmiyor, herkes şunu itiraf etmekten kaçınıyo r : Ka mu kesi m indeki bugünkü d u rum, h emen tümüyle bu kesi m i n tekel lerin çıkarına kölece bağlanması n ı n bir sonucudur. Belanın, kötül ü ğ ü n kayna ğ ı , kökleri ortaya ç ı karılmadı kça, k i çokçası çıkarılam ıyor, ya ya p ı l a n öne rilerin gerçekleşmezliği kanıtlan ıyor ya da bu, sözkonusu kesi mde olsa olsa şöyle ya da böyle b i r modernleşmeye yol açıyor. Burjuva i ktisatç ıları, burj uva politi kacı ları, çokçası devlet sektöründe 68
ü retkenl i ğ i n düşük olduğunu öne sürüyorlar. B,u savı da yeni. daha fazla devletleştirmelerin karşısına koyuyorlar. Diyorlar ki : Bellibaşlı özel işlet melerin devlete a kta rılması. ekonominin ü retkenl iği nde. onun rekabete elverişli kapasitesinde genel bir d üşüşe yol açacaktır. Onlar bu örneği ' vermekle. bile bile ü retken l i k ile düşük olan kôrlılığı birbiri n e karıştı rı yorlar. Çünkü. daha önce değindiğimiz gibi. tekeller. d evlet i şletmelerinin fonları n ı çekmekte. yutmakta d ı rlar. Kimi d u rumlarda kô rlılığın düşük ol ması n ı n kaba hati. kusuru en başta tekel lerde aranmalıdır. B i ri ncisi. tekel ler, devlet işletmelerinin fon larını çekerek. bu işletmeleri n donatı m ı n ı ye n i lemesin i . modernleşmesi ni engelliyorla r. i kincisi. tekeller. özel likle ya bancı tekeller. rakip durum a gelirler korkusuyla. devlet işletmelerinin g ü n ü m üze uygu n teknolojiye kavuşmasını önıüyorlar. Oçüncüsü. Yuna nis tan'ın NATO üyeliği. muazzam askersel h a rcamaları son ucu, ü l kenin eko nomik bağımlı lığı ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üyeliğinden ötürü d evlet bütçesinin ve bir bütün olarak ekonominin uğradığı zararlar son u c u . devlet. kendi i şletmeleri n i n a raç v e gereçlerini yeni leyecek. yeni en düstriler kuracak fon lardan yoksun kalıyor. Dördüncü bir neden de. ü reti min akıldışı örgütlenmesi. en azından çalışan personel açısından isti h dam ve terfilerde titiz ölçütlerin bulunmaması ve katı. bürokratik yöneti m ya pılarının oluşma sıdı r.
« OÇO NCU B I R YOL» D EG I L. G ERÇEK D EGIŞi KLI K ıÇiN PASOK h ükü meti n i n an layış ve uygulama ları. hep sosya lizme giden sözümona « üçüncü yol »a i l işkindi r. Sosya list yönetim. bu yol u . « ka m u deneti mi »nde. «yurttaşların katı l ı m ı »nda. « d emokratik planla ma »da. " merkeziyetçi l i kten arınma»da ve « tarım-sanayi birim leri » kurulmasında görüyor. Ama aynı yönetim. m ü l kiyet biçi m lerin i n belirleyici rol ü n ü tü müyle hiçe sayıyor. ana ü reti m a raçlarında kapita list m ü l kiyetin ortadan kaldırı lması gereği n e i lişkin Marksist tezi reddediyor. PASOK yönetimi. b u temel tezin yeri ne « kamu deneti m i » d e n i l e n sosyal demokrat an layışı koyuyor. Parlamentoya sunulan Beş Yıllık Plan taslağında h ü kümet şöyle d iyor : « O reti m araçlarına kimin sa h i p olduğu konusu. miadı dolmuş v e yanı ltıcı bir anlayıştır. Ana sorun. karar a lmayı ki min denetled iği ve sermaye biri kiminin hangi yönde g elişti ğ i d ir ». (2) Ekonomik bir yasa önerisi Mecliste görüşüıü rken. komisyon sözcüsü bir sosya l i st. şunları da ekleyerek. buna benzer bir konuşma yaptı : « Mudern tekelci i şletmelerin- m ülkiyetin i n kimde olduğu önemsiz bir konudur. Malik
(2) Yunan Pa rla mentosu. Ekonomik ve Sosyal Gelişme Için Beş Yıllık Plan Taslağı. 1 983-1 987. Atina 1 983. s. 9 (Rumça ) .
69
Ska listiris (büyük bir maden tekelinin başı D. S.) olmuş ya da olma m ış, b u önemli değildir. Onemli olan, mül kiyet sahibi nce yaratı lan erki kimin kullandığıdır . (J) -
..
PASOK, « sosya lizm ..i n işçi sın ıfı n ı n yöneti m i olmadan geleceğ ini bek led iği sürece, kapitalist sömürünün sürüp gideceğ i besbell i d i r. Ozünde onları n öngörd üğü, yaln ızca « isla h edi lm i ş " ve g ü n ü n gereklerine uydu rulmuş bir kapita l i zm d i r. Sosyalizme g iden bu «yol ..a uyg un olarak, PASOK, ekonom i n i n gerek kamu, gerekse 'Özel kesimlerinde « sosyalleştirme .. kavra m ı n ı öne sürdü. Elbette bunun, yalnızca sosyalizmde olanaklı ola n, üreti m a raçla rının ger çekten sosya lleştirilmesiyle en küçük bir i lişki si yoktur. Gerek sosya l leştir me, ya lnızca ü retim a raçlarının özel m ülkiyeti n i n ortadan kaldırılmasını, top l u m u n ü rettiği zenginliğin emekçilerce tüketi lmesini öngörmekle kal maz, aynı zamanda emekçi insanın devleti ve topl u m u yönetmeye gerçek katı l ı m ı n ı , onun sosya l i st eğitim i n, eğitim ve kültür d üzeyi n i n de yü kseltil mesini öngörÜr. Eskiden Yunan sosya l i stleri kimi tekellerin, örneğ i n madenci l i k şirketin i n devletleştiri lmesini ö n e sü rüyorlardı. Bugün bu istemin yeri ne geçen « sos yalleştirme .. belg isi, özel kesi mde müfettişler konseyleri n i n kurulmasıyla kend i n i gösterd i . Ekonominin değişik dallarında ya da bölgelerde böyle konseyler kuru ldu. Bu konseylerin işletmelerin yönetimleri n i n işine karış ma hakkı yoktur. PASOK Merkez Komitesi ' n i n 1 0. Oturumunda alınan söz kon usu kararda şöyle deniyo r : " Müfettişler konseyleri, i şletmeler i n yöne tim ya da denetimine katılan bi rer kurum değ i ldir. Bu konseyler, somut bir ü retim birliğine ya da coğrafi birliğe sah i p olan türdeş endüstri lerde kurulmuştur. Bunlar, endüstrilere ya d a bölgel ere göre, i şletmelerin stra tej i k ça'lışmala r ı n ı n genel bir teftiş i n i yapmak üzere, i şletmeler elışında i şgörür. Günlük yöneti m ise, işletmen i n soru mluluğu altındadır ... (4) Konseylerin işlevlerine gelince : Bu, g-enelinde kapita list işletmelerin faaliyetleriyle hükümet panları n ı n eşg ü d ü m ü n ü sağlamaktan ibarettir. Ati na'da 1 983 yılı Haz,iran ayında Avrupalı ve Amerikalı i ktisatçılarla sen d i ka yönetici leri n i n ulusl a rarası bir konfera nsında konuşan Yun a n i stan Başbakan ı , PASOK'un bu konseyler a racılığıyla endüstrideki özel kesimi « bi r bütün olarak toplumun hizmetine vermek ve özel kesim i n çabalarını sosya l-ekonomik ka lkınma prog ramı nca konulan hedefleri sağlamaya yön len d i rmek (5) isted iğini vurguladı. ..
Müfettiş ler konseyler i n i n kurulması « sosya l ist .. bir önlemmiş gibi tanıtı l ı yor. A m a bunun sosya l izmle uzak-ya kın en k ü ç ü k bir ilişkisi yoktur. Yal-
(3) « Rizospastis ., 29 Temmuz 1 983. (4) Exormisis", 6 Ağustos 1 983. (5) Eleftheri Gnomi , 3 Haziran 1 983. .
..
..
70
"
n l Zca su başit neden le : Bu işletmeler kapita listlerin ellerinde kalıyor ve geç mişte olduğu gibi sömü rü süregeliyor. Geçmişte olduğu g i bi, şimdi de, tekellerin sahtekôrl ı klarına fırsa t tan ı n ıyor. Çünkü b u konseylerin, te kelleri n g ü n l ü k işleri üzerinde bir denetim yetkisi yok. H ü kü metin ekonomik ka lkınma prog ra mıyla tekelci işletmelerin çalış malarının eşg ü d ü m ü ise zorun l u değ i L . işletmen i n politi kası, kendi çıkar larına uygu n olara k bu işletmenin sahibi nce kararlaştı rıl ıyor. H ü kümet prog ram ı n ı n gerekleri, eğer kapita l i stin çıkarlarına uymuyorsa, ka pita l ist progra mı h içe sayıyor, o kada r. Müfettişler konseylerin i n kurulması, hiç de PASOK yönetiminin belirt tiği gibi, tekelci işletmeleri « bi r bütün olara k topl umun hizmetin e » ver meyi olanaklı kılmıyor. Tekeller, daha büyük kôrlar sağlama a macıyla emek çi leri söm ü regeliyorlar. Bu konseyleri ve onların yetki lerini sosya list diye tan ıtmaya gelince : Böylesi, yaln ızca reformcu d üşler üretm eye ve nesnel olara k s ı n ıf işbirlikçi liğini özendi rmeye ya rıyor. PASOK'un bu kavra m ları, « ka m u kesi m i n i n sosya lleştirildiği»ni i lô n eden bir yasada da yer a l ıyor. Gerçekte bu, devlet i şletmeleri nde ça lışan ların g rev hakkı n ı n ortadan ka l d ı rı l masından başka bir a n lama gelmiyor. Bu yasaya göre, devlet işletmeleri n i n yöneti m konseyinde, emekçi lerin ve yerel yönetim org a n la rı n ı n temsi lci leri de yer a lacak. Ya bunla rı n ha kları ? Bu konseylerde kaç emekçi olaça k ? Bu konuda hükümetin tutu munu a n lamak i ç i n , Yu nanista n Komü nist Partisi'nin şu somut i stem lerini reddet mesi ne bakma m ı z yete r : 1 . Yöneti m konseylerinde emp-kçi lerin temsi lcileri, üyelerin üçte birin den az olmamalı ve personelin çalışmasına ilişkin kara rlarda veto hak kına sahip olma l ı . 2. Delegelerin toplantıla r ı n ı n (denetim orga n la rı) ve öteki yığın örgütleri n i n temsilci lerinden oluşmalı.
çoğ unluğu send i ka
3. Emek kon usunda kararlar a l ı rken, genel müdürlüklere bağlı komis yonlar kurulmalı.
4. I şletmeni n çalışma la rı n ı i lgilen d i ren her kon uda emekçi lerin temsi l ci leri bi lgilend irilmeli, bunlar görüşleri ni serbestçe söyleyebilmeli v e ayrıcEl temsilciler de çalışan lara bu konularda bilgi vermeli. 5. Personel i n temsi lcileri geri a l ı nabi lecekleri bili nerek seçi lmeli. Devlet işletmeleri n i n yöneti m konseylerine emekç i lerin temsi lcileri n i n a lı n ması « sosya l i zme sıçra m a » diye ta nıtıldı. PASOK Merkez Komitesi'nin . 10. Oturumunda a lınan kararda şöyle deniyo r : « Devlet sektörün ü n sosyal leşti ril mesi yolunda aldığımız bu ka rar, sosya list değ işme adına bağımsız gelişme yolumuzda, liretim i l işkileri n i ve sosyal ilişkileri değiştirmeye doğ71
ru beli rleyici bir sıçramadır.» Bu kararda, « üretim i , yönetimi, ürünlerin dağıtı m ı n ı, sermaye biri ki m i ve artı-değerin dağılımını bizzat emekçi lerin ve topl u m u n kendi üzeri n e a ld ı ğ ı »na i şaret ediliyor. (6) B u rada « üretim i lişki lerini değiştirmek» ve « sosya l izm » g i bi sözlerin tıpkı özel kesim örneğ i nd e olduğundan daha öte bir değeri yoktur. Ger çekten de, ça lışanların bi rkaç temsi lcisi n i n yönetim konseyleri n e a l ı n ması, n e kamu kesi m i n i n yabancı ve yerli sermayeye köleliği ne, ne d e tekelci sömü rüye son veriyor. PASOK yöneti m i n i n a n ladığı ve uyguladığı ka m u ve özel kesi mlerin « sosya lleşti rilmesi », aslı nda sadece devlet tekelci sermayesini modern leşti rmenin bir biçimidir. Bu, dağıtım, dolaşım ve tü ketim a l a n ı nda üretim a raçları n ı n belirleyici rolünü hiçe saya n sosyal reformist d üşüncenin uy g u la n maya konmasından başka bir şey değildir. Oneri leri nde d e belirttiği gi bi, YKP, emekçilerin temsi lcilerinin karar almaya katıl masından ya n a d ı r. Ama parti, bu katı l ı m ı n işçiler ve emek çilerin kendi ivedi i stemleri, ekonomi ve toplum yaşamının demokrati k leştiril m esi, a ntiemperya l i st, a ntitekel demokrati k güçlerin erki n i n kurul ması ve bunun sonucu sosyalizm için savaştığı cephelerden birini oluş turması görüşünded i r. Eğer böyle ol ursa, emekçi lerin iş letmelerin faa l i yetlerine v e bütün önemli hükü met ve kamu konularında karar a lmaya katı lma ları, gerçek bir içerik kazanabilir ve sosya l ist demokrasinin bel li başlı beli rleyici bir yönü durumuna gelebilir. Antiemperyalist, antitekel yönü gösteren bir dizi önlemin bir parça sı olmad ı kça, ülkemizd e ka m u kesi m i n i sağ l ı klı bir temele oturtmak için hiç bir g i rişim elle tutu l u r sonuçlar veremez. 'YKP, bu kesimin, işçi sınıfının baş ı n ı çektiği antiem perya l.ist, a n titekel g üçlerin erki nin kurulmasından, ülke çapında önemi olan bütün yabancı ve ' yerli tekellerin devletleştiril mesinden sonra halka en büyük ö lçüde hizlet etmeye başlayacağ ı ve sosya l izme de tam istim hizmet edeceği i n a ncını taşıyo r. Aynı zamanda kom ünistler, şimdi bile gerçek bir değişi k l i k çerçevesin de, kamu kesi m i üzeri nde tekellerin boyunduruğunun gevşetilmesi n i n , bu kesi min emekçilerin ived i istem lerini ka rşılamasını sağla manın olanaklı olduğu kan ı sındadır. « Gerçek d eğişiklik»ten parti miz, a ntiemperya l i st, a ntitekel niteli kte ivedi bir görevler progra m ı n ı n uygulanması n ı a n lıyor. Tekeller ve em perya lizmle çatışmadan düşünü lemeyecek olan böyle bir progra mın gereklerini ya şama geçirme doğrultusunda, yığınların ived i istem leri n i karşılamanın ya n ı sı ra, onları devrimci kon u m la ra yaklaştırmak da kolaylaşacaktır. Be(i:) « Exormisi s », 6 Ağustos 1 983. 72
l irli önkosulları varsayarsak, parti mizin ivedi stratej i k a macı olon onti ' emp erya li st, a ntitekel halk demokra sisi gerçekleşti rilebi lecektir. Böyle bir değişi klik, ka m u kesi mini sağlıklı bir temele oturtmayı ola naklı kılacak, b ü rokratik uyg u la ma lara b i r da rbe vura rak, devlet işlet melerinin yöneti m i n i demokratikleşti rerek, emekçi leri bu yöneti me çeke rek, hükü meti n tekellere cömertçe desteği n e ve ta nıdığı ayrıca l ı klara son vererek, devlet işletmeleri n i n faa liyeti n i özgüven i l kesi ne daya n d ı rara k, hem beli rli şi rketleri devletleştirip, hem yeni end üstriler kurup devlet sek törünü genişleterek, bu kesi m i ekonomi k gelişmenin ana kaldı racı d u ru m u na dönüştürecektir. Aynı zamanda, tekel kôrlarını sın ı rl a mak, tekel leri n keyfi eylemlerine « d u r » demek, dış tica reti kesin devlet deneti mi ne a l ma k, Yunanistan'ı Avrupa Ekonomi k Topl uluğu'ndan çıkarmak, hayat pahalılığına karşı taaruza geçmek, tek ya n l ı « kemer sıkma .. politikasına son vermek ya da genel b i r deyişle, halkın genliği için bağımsız a nti em peryal i st, antitekel ekonomik gel.işme yoluna koyul m a k zorunlu ola caktır. Devletleşti rmen i n prog ra m ı ve kapsa mı, a ntitekel gelişmen i n gerek lerine, g üç ler dengesi ne ve topyekün sosyal-·ekonomik koşu llara uyg u n olmalıd ır. Devletleştirme, madenci li k, petrol rafinerileri, tersaneler, çi mento sa nayii g i bi stratej i k ya da g ü bre ü reti mi, ilaç sanayii gibi halk açısından önemi olan a l a n l a rda başla m a l ı d ı r. Tekellerin devletleştiri lmesi i stemini, gittikçe a rtan sayıda emekçi des tekliyor. Bunun bir nedeni de, tekel lerin yağ masın ı n açığa çıkmasıdı r. Daha önce söıünü ettiğimiz «AGET şirketi n i n sahtekôrca uyg u lamaları n ı n ortaya çıkmasından hemen sonra, işçilerin b u şirketin toptan devlet leştiri lmesi ni i stemeleri di kkat çekicid i r. Bu, öteki işletmeler, özellikle Piraiki-Patra iki dokuma komp leksi için de geçerlidir. ..
Yunan istan'da etkili güçler, kamu sektörü n ü n devletleşti rme yoluyla genişlemesine karşı d i reniyorlar. Ama devletleştirmenin sürmesi için sava ş ı m hız kazanıyor. Halkımızın emperya lizme ve tekel lere karşı d irenişi yükseldikçe, bu savaşı m ı n daha bir etki nlik kazanacağ ına kuşku yoktur.
73
SAVAŞ ı M ı N ıÇi N D EKI SANATÇıLAR
.. Ezilenler ve teslim olmayanlar için.. Başliktaki sözcükler, tanınmış Afrikali yazar Ngugi wa Thiong'a'ya ait tir. 0, Kenya'da 1 938 yılinda bir köylü ailesinde dünyaya geldi. Öğreni mini Uganda'da Makerere Universitesinde ve ingiltere'de Leeds Universi tesinde yaptı. Ulkesine döndükten sonra Nairobi Universitesinde ders vermeye başladı. Burada verdiği dersin boyutlarını ingiliz edebiyatının ötesine, Afrika, Amerika ve Avrupa'nın sözlü ve yazrlı edebiyatına doğru genişletti. 1 977'de, Nairobi'de Edebiyat Fakültesinin Dekanı olarak görev yapar ken tutuklandı, hapse atrldı. Bu olay, onun "Ngaahika Ndeenda» adlt, işçiler ve köylülerle birlikte yazdığı ve yine onlar tarafından doğduğu Kamiriithu kentinde oynanan belirgin sosyal içerikli oyununu sahneye koymasından sonra oldu. Hükümet oyunu yasakladı ve halkın katrlımıyla yaptfan gösterilerde, hatta prova/arda bile tıklım tıklim seyirci ile dolan açık hava tiyatrosunu tahrip etti. Ngugi, bir yrı yargılanmadan zindanda tutuldu. Buradayken yazmak ta olduğu romanının elyazmalanna yöneti ciler el koydu. Kenya'da uğradığı ardı arkası kesilmeyen baskrlar n ede niyle 1982'den beri kendi istemiyle ingiltere'de sürgün yaşamını seçti. Ngugi'nin yapıtlan ülkesinin bağımsızlığı için savaşanlara omuz veriyor, soyguncu burjuvaziyi ve emperyalistlerin yeni kurtulmuş ülkelerdeki yeni sömürgeci talan yöntemlerini sergiliyor. Ngugi'nin son romanı, " Çarmıhtaki Şeytan» ana dili olan Kikuyu'ca yazıldı ve 1980'deki ilk baskısından sonra üç yeni baskısı yapıldı. Son günlerde yazann kendisince yapılan Ingilizce çevirisi de basıldı .
. . . Nairobi'den I l morog kenti n e yola lan takside, müşteri l er a rasındaki söyleşi giderek ü l kedeki durum, ya bancı ve Kenya l ı kapita l i stlerin gücü gibi sosyal kon u la ra kayd ı . Müşterilerden i kiisi I Imorog'da bizzat şeyta n i n kendisi nce düzenlendiği söylenen b i r h ı rsızlar v e soyg uncula r festivaline davetliydiler. Ansııın , sessizce oturmakta olan kara gözlüklü adam, çok köktenci görüşlerin dile geti rildiği söyleşiye katı ldı. Kendisini, ABD' n i n H a rvard Oniversitesinde eğitim görmüş yerli b i r tüccar v e ekonomi st ola ra k ta nıttı. Şeyta n ı n imzasını taşıyan davetiyelerin, ciddi b i r olayı gözden düşürmek isteyen öğrencilerin sa htekô rlığı olduğunu söyledi. Ama h ı rsız ve soyg uncuların b i r festival yapaca ğ ı n ı da yadsımadı. Neki, d iye ekledi, o şeytan tarafı ndan değil, Uluslararası H ı rsızlar ve Soyg uncular Örgütü' nce düzenlendi ve buna ya lnız Kenya işadamları d eğil, gelişmiş kapitalist ül kelerden kon ukla r da katı lacak. Katılanlar ken d i aralarından en hünerli olanı belirlemek için görüş a l ı şverişinde b u lunacaklar. Kara g özlüklü 74
adam, cennette bile bir hiyerarşi n i n bulunduğunu, eşitlik üzeri ne tüm söz lerin saçma olduğunu savundu. H ı rsızlar ve soyguncular için yaptığı ateşli övgü, festivali yönetenin kendi kendi ne attığı n utka dönüştü. Ngugi I ncil'den yararlanara k öyküleri n i mizahi bir biçimde kullanarak, emperyalist ve yenisömü rgeci talan sistemini teşhir ediyor. Aşağıda onun rom a n ı nd a n alınan bu i nce örtü l ü allegoriyi çok az kısaltarak veriyoruz.
EFEND i VE O N U N HiZMETKARLARı OZERI N E Çünkü Dü nyevi Şeyta n l ı klar K ı ra llığı, b i r ülkede h a l k ve o n u n v e sila h l ı özgürlük savaşçılarınca ülkeden kovulacağı g ü n ü n gelmekte olduğunu gören b i r h ü kümdara benzeti lebi lir. O, yüreği ndeki büyük kayg ıyla, ülke de biriktirdiği tüm mülkü korumanın yollarını belirlemeye ve de yerli halk üzeri nde, başka yollarla egemenliği n i sürdü rmeye ça lışıyordu. Kendi ken dine sord u : N e yapma lıyım? Görülüyor k i kendi lerine hükmedegeldiğim b u halk şimdi beni onlard a n a ldığım çiftlik/erden ve fa brrka/ard a n kovmak üzere. Ben a rt ı k toprak işleyemem, ellerimi e çalışa m a m . Ve eğer beni ite ite sepetlemelerini ve ü lkeden silahla kovmalarını beklersem, zırhlı a raba larımın, bombalarımın yoked i lemez gücü üzerine onlara a n lattığ ı m tüyler ürpertici masa ııar n edeniyle, i lelebet utanç içinde yaşayacağım. Çünkü onlara hep beyaz ırkın hiçbir zaman kara ı rkça yöneti leyemeceğini gös termeye ça l ı ştım. Ve eğer si l a h l ı savaşçılar kaza nı rsa, ü lkenin a n a htarı onların eline geçerse, bu çiftli kleri, bu sa nayii a rtık hiçbi r zaman yeniden ele geçiremem . . . Hayır, böyle yapma mal ıyım. Ben öyle yapmalıyım ki, son unda ö n kapıdan kendi ülkeme giderken, a rka kapıdan g eri döne bi leyim ve iyi kabul göreyim ve de eskiden ekti ğimden daha sağ lam kök salacak tohumlar ekebileyi m . Sad ı k köleleri n i v e hizmetka rla rını huzuruna çağırdı. B i l d i ğ i tüm dün yevi şeytan l ı kları on l a ra öğ retti . . . Sözünü biti rdiğinde, on lara denizaşırı yurduna gitmek üzere yola ç ı kaca ğ ı n ı ha ber verdi . Sad ı k köleler v e hizmetka rlar efendi leri nin gitmek üzere o l d u ğ u n u du yunca, döğünmeye başladılar, vücutl a rı n a kül ça ldılar, d i z çöküp, ya kar maya başlad ılar : « Yı ğı n la ra nasıl kıydığımızı, sizin adınıza daha n ice suçl a r işlediğimizi çok iyi bi le b i le, bizi böyle öksüz b ı rakı p nasıl g idersiniz? Bu ülkeyi hiç bir zaman terketmeyeceği niz üzerine yemi n etmem işmiydiniz? Bizi, geriııa ların merha meti ne terked i p nasıl gidersi niz? O zaman efendileri, beyleri onlara şunları söyledi : i n a ncınız bu kadar az m ı ?
Yüreğiniz kaygı dolmasın, size tan ı mayı öğ75
rettiğ i m Tanrıya güvenmetisiniz, ayrıca onun i stemlerinin sözcüsü olan bono da g üvenmelisiniz. Bu ü l kede di ledi klerim i yeri ne getirecek pek çok yol ve yöntemi m var. Eğer böyle, olmasoydı, size vakit varken koçmanızı veya yurtseverlerin eline geçmeden önce, kendinizi asmak için i p bul man ızı söylerdi m. Ama şimdi sizden i stediğim, kendinize yönetici mev kiler hazırla manız ve benim sofra mdan topladığınız kırı ntı lara biraz daha eklemenizd i r. Daha sonra ben bol p a ra ve çok sayıda banka i le geri döneceğim ve size daha çok zırhlı a rabalar, silahlar, bomba l a r, uçaklar vereceğim. Böylece ben sizin le, siz ben i m le birlikte olacağ ız, birbirimizi her zaman seveceği z ve birli kte yemek yiyeceğiz, ben, seçme yemekleri, . siz de anun değerli a rtıkla rını. Günler geçti, hükümdar yurtdışı ndaki evi ne a rtık dönmek üzereyken, tüm h izmetkarları n ı yeniden bi raraya topladı, onlara ülkenin a na htarını verdi ve şunları söyled i : Bu ü lken i n halkı ve si l a h l ı savaşçıları şimdi sersemleyecektir, oyuna gelecektir, çünkü siz de onlar gibi kara derilisiniz. Ve onlar haykırocaktı r : " Gördünüz mi, şimdi ü lkemizin a n ahtarı kendi kara i nsan larımızdadır : bakın, şimdi kendi kara insanımız ı n elinded i r dümen. Zaten biz bundan başka n e içi n savaşıyordu k ki ? Şimdi silahları bırakalım, kara deri li efendi lerimiz için övgü dolu marşlar söyleyelim. Sonra, kendi mal ve mül künü, gözku lak olmaları ve daha da çoğa It maları için o n la ra bıraktı. Birine. 5.000.000 Ş i l inge, d iğerine 200.000 Şi l i n g e ve bir d i ğeri ne de 1 00.000 Ş i l i ng e varan sermaye verdi. Herbir h iz metkara, efendisine sadakatle hizmet etme, onun i nancına bağlı olma ve görüşlerini paylaşma derecesine göre dağıtım yaptı. Ve böylece efendi gitti, ön kapıdan çıkıp gitti . 500.000 Şiling a l m ış olan hizmetkar va kit geçi rmeden ha rekete geçti ve kırdaki köylü lerden ucuza a ld ı , şeh i rdeki işçilere pa h a l ı fiyata sattı ve bu yolla 500.000 Şiiingiik kôr etti. 200.000 Şiling alanı da aynı şeyi yaptı : O reticilerden ucuza aldı, tüketiciye pahalı sattı ve böylece 1 00.000 Şiling kôr etti. Ne ki, yaln ızca 1 00.000 Şiling a l m ı ş olan, daha akıllı olduğunu sandı, kendi yaşa m ı n ı , ül kedeki yığ ı nların yaşa m ı n ı ve ya bancı bir ü lkeye yen i giden efend i s.i n i n yaşa m ı n ı gözden geçird i. Kendi kendine şöyle söylen meye başladı : Bizim bey, efend imiz, bu ü lkeyi ya ln ızca kendisinin ve ya n ı nda getirdiği bir m i ktar para sayesi nde kalkı n d ı rd ı ğ ı n ı söyleyerek böbü rlen i r durur. " Sermaye ! .. "Sermaye? .. d iye haykırı rdı. Hele b i r göre yim, sermaye işçilerin a l ı nteri ile sulanmadan veya köylünün, işçin i n iş gücünü ucuza a lmadan kôr üretecek m i ? Eğer kendi kendine kôr ü reti yorsa, a rtık bir ü l keyi kalkındıranın para olduğuna en ufak kuşku duy madan inanacağ ım. Ve böylece, 1 00.000 Şiling'i bir teneke kutuya koydu, iyice sardı sarma ladı, bir muz ağacı n ı n yanına kazd ığı çuku ra gömdü. 76
Günler geçti, çok geçmede n a rkasında bıraktığı m ü l k ü n ü kontrol etmek üzere efendi , a rka kapıdan ü l keye g eri geldi. Mülkünün ve herbiri n e ver diği p a ra n ı n hesa b ı n ı sorma k için hizmetka rfarı n ı çağırdı. 500.000 Şiling veri lmiş olon geldi ve d ed i k i :
Efendi miz, beyi miz, siz bono 500.000 şifinglik sermaye bırakıp g ittin iz, ben onu bir kat a rttı rdım . Efend i g erçekten hayrete d üştü ve hayretle şöyle konuştu : Yüzde 1 00 kôr m ı '? H a ri ka bir kôr ora n ı . Iyi iş becerm i şsin ben i m iyi ve vefa Iı hizmetkarı m . Sana küçük bir m ü l k emanet edileb�eceğini kanıtla dım. Şimdi seni bi rkaç işletmeleri m i n kahya$1 ya paca ğ ı m . Gel, efendi n i n mutluluğunu v e zengi nliğini paylaş. ( . . .) Ve kendisine 200.000 Şiling veri l m i ş olan geldi ve dedi ki : Efendi m iz, beyi m iz, siz bana 200.000 Şiling emanet etti n iz. Bakın, sizin sermaye i ki nci bir 200.000 Şilingi doğurdu. Efendi konuştu ve ş u n l a rı söyled i : .. H a ri ka , bu gerçekten h a rika ; böyle yüksek kô r oran ı ! Yatı rım için isti kra rl,ı bir ü lke. Iyi iş becermişsin ben i m i y i v e sadık hizmetkarım . Artık sana k ü ç ü k bir m ü lk emanet edilebilece ğ i n i kan ıtlad ı n , bu neden le şimdi seni bi rçok işletmeleri m i n kahya sı ya paca ğ ı m . Efendi m i n m utl uluğunu ve zenginliğini paylaş. ( . . . ) Kendisine 1 00.000 �i ling veri lmiş olan, bir iki a d ı m i lerfedi ve efendi sine dedi ki : Sen, efendi, bey, beyaz ırkın üyesi, ben sen i n hileni keşfe tti m ! Sen i n gerçek a d ı n ı da öğren d i m . E mperyal i st'tir sen i n gerçek a d ı n v e sen za l i m b i r efendisin, Neden m i ? Çünkü sen , hiçbir za m a n sürmediğin topra kta biçiyorsun . Sen, bir damla ter dökmed i ğ i n şeylere el koyuyorsun . Hiçbir zaman ü reti l mesi ne katkıda bulunmadığın şeylerin dağıtımcısı tayin ettin sen kendini. Neden'? Yaln ızca sermaye sa hibi olduğun için. Ben de g itti m , seni n para n ı toprağa gömdüm, a m a c ı m , seni n paran, b e n i m y a da b i r başka kimsenin teri i le beslenmeden bi rşey ü retiyor m u görm ekti. Işte bak, sen i n 1 00.000 Şilingin ta m seni n bıra ktığ ı n kadar duruyor. Şimdi sana sermayeni geri veriyorum. Say onu ve gör, tek bir Şiling eksiği yok. Ama en i l g i nc i şu oldu : Ben i m kend i a lı nterim bana yiyecek ekmek, içe cek su ve uyuyacak bir dam sağladı. Yok ! Ben a rt ı k h içbir zaman, cansız bir sermaye tanrısı önünde diz çökmeyeceği m . Bir köle ol mayaca ğ ı m ar tık. ( . . ) .
Efend i gözleri acı dolu, yüreği kan ağlayarak ona baktı. Sonra şunları söyled i : Sen, kötü, nankör ve tembel h izmetkar, isyan kar kabilenin üyesi ! Geri dönüşte ben i m bir m i ktar fa iz kopar m a m ı sağlamak için, parayı bankaya 77
koya mazmıyd ım, ya da para ticareti yapa n la rdan birinin eline ema net edemez miyd i n ? Sermayen i n bir cesaret g i bi mezara gömdüğünü görme n i n bana ne kadar acı verd i ğ i n i biliyor musun? Sonra benim gizli o d ı m ı kim e l e verdi ? S a n a , sırf hiç sürmed i ğ i m yerde biçtiğim i ç i n , hiç ter dökmed i ğ i m şeylerden kôr etti ğ i m i çi n bana karşı çıkmanı kim öğütledi ? Kaynağı topla manın, c i m ri l i k etmenin zor b i r i ş olmadığını sana kim tel kin etti ? Hayı r ! Siz kôra insanların böyle isya nkar düşü nceler ü retme yeteneğ i n i z yoktur. Hayı r ! Siz ka ra in sanlar, sizi efendi lerinize bağlayan i pleri kesmeyi planlamak ve uygulamak becerisinden yoksunsunuz. Dola yı sıyla, sen bu yanlış yola komünistlerce sürüklenmiş olmalısın. B u tehlikeli düşünceleri işçilerin ve köylülerin partisinden edi n m i ş olma l ı sı n . Tutuk layın onu, hemde ş i m d i, bu zehi r l i d üş ü nceleri n i diğer işçi lere ve köyl ü lere yaymadan, onlara örgütlü birliğin beni m bütün bomba larımdan v e zırhlı a raçlarımdan güçlü o l d u ğ u n u öğretmeden ! Ona ait olan e n küçük bir şey bile b ı rakmayın, alın götürün, aranızda paylaşın. Mülk sah i b i n e daha ç o k verebi lmek için yoksuldan, onun sakladığı en ufa k şey b i l e a l ı nma lıdır. , B u , size verdi ğ i m e m irlerin en önemlisidir. Sizler, daha ne bekliyorsunuz? Gidin, köleliği reddetme cesaretini gösteren bu adamı tutoklatmak için polisi, askerleri geti rin. Onu zindana ve sonsuz karan lığa atın, öyle ki a i lesi gözyaşı dökmekten ve dişlerini g ı c ı rdatma ktan boşka hasat biçemesi n ! « Güzel ! Güzel ! Siz insanlar iyi i ş becerdiniz. Böylesi tüm isya ncı lara karşı hep aynı davranışı gösteri n . . . Sizlere geli nce, a rtık sizi herkesi n önünde köleler, h izmetkarlar d i ye çağı rmayaca ğ ı m . . . Çünkü b i r h izmetka r efendisinin amaçlarını ve d ü ş üncelerini bilmez. Sizi a rkadaşlarım d iye çağıracağı m, ç ü n k ü siz, benim bu ülke için tüm planlarımı b i l iyorsunuz ve sizi sürekli bilgilendireceğim, size elde etti ğ i m i n b i r parçasını vereceği m ki, «yığınlar "dan b i r ölçüde d e olsa cidd iyetle söz edenlerin kafasını k ı racak gücünüz ve d ürtünüz olsun . Yaşa sın ba rış, a ş k v e beni mle, ben i m temsilcileri m a rasındaki b i rl i k ! Bunda öyle kötü olan ne var? Siz börekten i k i kere ısıracaksınız, ben dört kere. Böylece saf yığınları kandıracağız. Yaşasın ilerleme için istik rar ! Yaşasın kôr için ilerleme! . . . *
Töre n başı, konuşmasına son veri nce, mağarada yarışma için bi raraya gelen tüm h ı rsızlar ve soyguncular ayağa kalkıp onu öylesine coşkuyla alkışladılar ki, duya n l a r gök g ürlemesi san d ı l a r. C*) C*) Ngugu wa Thifl ng'o. Devil on the Cross. London, Hei nemann, 1 982, s. 82-86.
78
YAZAR DERG I N I N SORULARı N ı YANıTlıYOR Soru . Ngugi, dünya n ı n sosya l i st ol mayan -kesim i ndeki ayd ı n la r a rasın da geçerli olan b i r görüşe göre sanat politika n ı n d ı şı n d a d ı r. Sizin poli tika i l e sanatın karşı l ı k l ı bağıntısı kon usunda görüşünüz ned i r ? Yomt. Sanat, i nsanoğ luyla i l g i l i , onu etkileyen şeylerin d ı ş ı n d a ola maz. Sanat, edebiyat yaşama daird i r, i n sa n yaşa m ı n ı n niteliği üzeri nded i r, i n s a n i lişkileri üzeri ndedir. B u nedenle yaşa m ı n gerçeklikleri v e insan i liş kileri n i n değişken kara kteriyle i l g i l i herşey ya sal olara k sanatın konusu , nesnesi o l m a ktad ı r. I şte bundan ötürü, kendisini, i n sa n ları etkileyen top lumsal olgulardan yalıtlayan bir sanat kend i n i g erçek yaşam g ücünden yoksun eden bi r sanatta n başka bir şey olamaz. Böylece politika, ekono mi, i nsanoğ l u n u n savaşımına ilişkin herşey, sanatın malzemesi kon usudur.
Soru. Sizin edebiyat ve toplum a n layı ş ı n ızı ençok etki leyen düşünürler k i m lerdir? Yomt. Ma krs, Engels, lenin - insanın va roluş soru nlarını i rdelemeye ça l ışan, özel likle d e yirmi nci yüzyıldaki tüm i n sa n lar. Afrika edebiyatı n ı gerçekten a n la m a k için ki lit önemde kimi kitaplar va r. Ben, Len i n ' i n « Em peryalizm-Ka pitalizmin En Yü ksek Aşa m a s ı » kita b ı n ı n öğrenil mesi ni neredeyse zorun l u görüyorum. I n sanlar onu okuduklarında, Afrika ede biyatı n ı n i puçlarını bulacaklardır. Aynı şeyi Fra nz Fanon'un « Dünya n ı n Yoksulları» (1) yapıtı ndaki " U l usal Bilincin Tuzakları » böl ü m ü içi n d e söyleyebilirim. Bağımsızlıktan b u y a n a ç o k sayıda Afrika ülkesinde n e o l u p bittiğ i n i kavra mak açısından çok önemlidir. Kwa me Nkrumah (2) ile Amilcar Cabral'a (") hayramım, ama C. lo R. James'in « Siyah Jako benler» ( ) yapıtı n ı özelli kle beğe n i rim. i n sanlar için, özellikle Afrika halkı,
(1) Franz Fanon ( 1 925-196 1 ) , M a rti n i k'te doğmuş, b i r psikolog ve pol iti k
deneme yazarı. 1 95 1 'de Ceıayir'e g eldi ve u lusal demokratik devrim başla d ı ğ ı nda yurtseveriere katı ldı ve gerilla sava şında yer a l d ı . Ceza yir ve Afrika devri mi üzeri n e kitaplar, Cezayi r Ulusal Kurtuluş Cephesi' nin kurtuluşu, ideolojisi ve Afri ka l ı devri mci demokratlar üzerinde önemli etkide b u l u n d u . Baş ve son uncu yapıtı olan " Dünya n ı n Yok sulları»nı 1 96 1 ' d e yazd ı . (No t Red.) (2) Kwa me Nkrumah (1 909-1 972), Afrika ul usal kurtuluş h a reketinin ü n l ü lideri, ideolog v e politik düşü n ü r, G a n a Cumhu riyeti'nin kurucusu v e i l k Cumh urbaşka n ı , U l u slara rası lenin Od ü l ü sahibi ( 1 961 ) . Afrika B i r liği Orgütü ' n ü n kurulmasında ö n e m l i rol oynad ı . (Not Red.) rı) Amilcar Cabral ( 1 924-1 973) , Afrika u l u sal k u rtuluş ha reketi n i n seç k i n lideri, G i n e v e C a p e Yerde Ada larının bağ ı m sızl ığı, Afrika Partisi'nin (PAGGC) k u rucusu ve Genel Sekreteri. Teori k ça lışmalarında ve g ü n l ü k eyleminde bilimsel sosyalizme bağ l ı ka l d ı . Portekiz söm ürgeci le rinin paralı kati l lerince hai nce katledildi. (Not Red.) (�) Trinidad'lı yazar. " Siyah Jakobenler» a d l ı kita bı Haiti'nin bağımsızl ı k savaşı m ı n ı n ( 1 790-1 804) ta rihi üzerine yazıl m ı ş b i r klasik yapıt olara k değerlen d i ri l iyor. (No t Red.)
79
ları için okumayı m utlak b i r zorunluluk olarak goruyorum. Bu g ü nlerd e b e n A i m e Cesa i re'nin (o) 5öm ürg eci l i k Üzerine Konuşma lar»ını okuyo ru m . Çok derinlemesine etkileyen, çok önemli bir yapıt. ..
Soru. Tinsel açıdan hangi yazarları kendinize en yakın bul ursunuz? Yamt. Çeşitli yazar/arı beğenirim. Orneğ in B recht' in ş i i r/erini seviyo rum. Ne zaman bunalsam Brecht'i a l ı p o n u n birçok şiirini okurum ve yeni den ken d i m i iyi h i ssed i rim. Ama genel olarak, Tolstoy, Dostoyevski, Tur g e n ev, Ba lzac ve Zola gibi ondokuzuncu yüzy ı l romancılarını severim. Ayrıca Gorki' n i n yapıtları n ı da beğenirim. Kenya'da politik tutuklu olarak h a pisha nedeyken, iyi bir şans eseri ola ra k ya nımda Gorki'nin oyunları ve kısa hi kayelerinden bir derlemesi vardı, o g ünlerde bunları sık sık okudum. Son ra, pek çok Afri kal ı yaza r ı beğeniri m . Güney Afrika'dan Alex La Guma var örneği n . Kend i m i Senego l'dan Sem bene Ousmane'ye çok ya k ı n hissedirim. Batı Hint Ada larından Barbados'lu George La m m i ng'e d e öyle. Ve rom a n ıa rı n ı pek çok sevd iğim Afro-Ameri kalı Richard Wrig ht var. Soru. Bu yazar/a rda sizi özellikle çeken nedir? Yamt. ZOla ve Ba lzac'ta, onların kapitalizmin iş leyişi ve sosyal g üçlerin sayısız yaşa m ı n ı etki leme yolları üzerine kapsa m l ı anlayışları. Onlar, on dokuzuncu yüzyı l ı n burj uva toplumuna eleştirel tutum aldıla r. Beni hayran bırakan, onların burj uva toplumunun işleyişini açık olara k göstermeleri d i r. Onların ya pıtl a r ı n ı n ima ettiği herşey ve tüm ağırlığı, ezilen lerden, savaşım veren l erden yanadır. Veya alalım La mming'i. Bana göre, o n u n .. Deri min Şatosu Içinde » adlı romanı tüm sömürgecilik ve yenisöm ürgeci l i k sorununu özetliyor. Çok şaşırtıcı olan, 1 950' Ierde 24 yaşında bir gencin, bir romanda üçüncü Dü nya halkla r ı n ı n savaş ı m ı n ı n tüm deney i m i n i özet/eyebi lmesidir. Çok şaş ı rtıcıdır çünkü, ne za man bu romana başvursa nız bugün için geçerli bi rşey bulabilirsin iz. Ona hiç sorma d ı m, ama kend i s i n i n bu g ü çlerin iş leyişinin ne ölçüde bilincinde olduğ u n u, bir olgu olarak yeni sö m ü rgecili ğ i n ne ölçüde fa rkında olduğunu bilmek isterdim. Çünkü 1 950'Ierde bunlar bugünkü g i b i a paçık değ i ld i . Ama o, sanatsal olarak bu olg uyu görebi ldi, yakalayabildi, hem d e kendisi Barbados'ta küçük bir köyle sınırlayara k. Richard Wright' a geli nce. onun savaşım verenlere olan sempati s i apa çık ortadadır. Bu nokta çok önemlidir, çünkü böyle bir yaza rın sanatı enerjisini, onun halka bağlılığından a l ı r. Böylesi yaza rların, d uydukları (5) M a rti nik'li şair, gazeteci ve politi kacı (d. 1 91 3) . .. Sömü rgecil i k Üze rine Kon uşmalar» adlı broşürü ( 1 950), u l u sl a ra rası proletarya n ı n kur tuluşçu m i syonunu ele a lır. Daha sonra işçi sınıfı hareketinden ayrıldı. (Not Red.) 80
bu sempati, kendileri n i h a l k ı n sava ş ı m ıyla sıkıca bağlı tutmaları sanat lorına enerji verir. Soru. Bir kez Şolohov'dan hoşla ndığınızı söylemiştiniz. Yant/. Evet, Şolohov çok büyü leyic i d i r. Benim, onun .. Ve D u rg u n Akardı Don» rom a n ı nda beğendiğim, Rus Devri mi kapsa m ı na i nsanları n çeki li ş i n i , isterseniz parça lanışını d iyel i m, göstermedeki usta l ı ğ ı d ı r. B u o n u n yaşa m ı n dialektiği diyebi leceğ i m i z şeyi deri n lemesi n e a n la d ı ğ ı n ı ortaya koyuyor. Gerçekte, ben Kenya ta ri h i n e eği l d i ğ i m d e o n u n .. Ve Durgun Akardı Don »u n u n etkisi a ltında olma lıydım . .. Bir Buğday Tanesi »ni yazar ken ve daha sonra, « Ko n ı n Taç Yapra ğ ı »n ı yazmadon önce, onun yapıt l a r ı n ı oku d u m . Bu nedenle, onun d ünya görüşü, h a l k ı n savaşı m la r ı n ı sa notsol olara k yorumlayışı ben i m üzeri mde belirli bir etki yaptı. Bence tüm bu yazarların benim üzeri nde belirli bir etkisi oldu. Zaten hiçbir sanatçı boşl u kta çalışmaz. Za m a n ı n ı n varol a n tüm sanatsal a k ı m lerı nca etki lenir. Soru. Şimdi, 1 975'de i n g i l izce yeri n e o n a di l i ni z Kikuyu'ca yazma korerı a ld ı n ız. Neden ? Yanıt. Emperyalizm üç önemli yön e daya n ı r. Ekonomik, politik ve kül türel. Şimdi, emperya lizmin nesnel amacı ve hedefi halk tarafı ndan ü re tilen zeng i n l i ğ e elkoymaktır, ya n i emperya lizmin egemen l i k sürd ürdüğü her ü l k ed e ü retici g üçleri kontrol etmektir. B u n u ya pabilmek içi n ya doğrudan ü l keye yerleşti rd ikleri genel val i - kolonistler yoluyla, ya do dolaylı yol lar la, derin köklü b i r politik kontrol kura r. N e ki ekono m i k ve politik kon troller, kü ltürel kontrol kurmodıkça bir bakıma tam a m l a n m ış sayı l maz. Çünkü halkı kü ltü rel o l a ra k kontrol ettiği nizde, onların değer yarg ı larını, b i l i nçleri n i kontrol etmiş o luyorsunuz . . . Bu nedenle tüm söm ürgeci ü lke ler kendi di llerini kendi edebiyatı ve felsefelerini ezi len ha lklera dayattı ler, öte yandan sömü rge h a l kların dilini ve edebiyatını a ktif olarak ez di ler. Orneğin, öğrenci lerin, okul a la n ı içinde oyne rken kendi a n a d i l lerini konu ş u rken yakalandıklarında fiziksel cezalara çarptırıldıklarını hatırlı yorum. B i r başka deyişle, anadil, horl a n ma, alt toplumsal konu m , ceza vb. çağrış ı m ı yaratıyord u. Ve tam tersine, b i r öğrenci i ng i l iz di linde çok başa rılı o l ursa her za m a n a l kışlanırdı ve ödüllendirilird i . B u n u n a n l a m ı n ed i r ? Gerçekte, o n l a r bir çocuğun kendi a n a d i linden uta n masını v e d i l yoluyla i letilen değerlerden ve kü ltü rden ç o k rahatsız olmasını ve d e horlanma nedeni olan bu di li yaratan h a l ka b i r ölçüde kızmasını sağ l ı yorler. Y i n e a y n ı yolla, çocu k ingilizceyi o l u m l u değerlerle bağlar d u ru m a geliyor ve kend i si için övg ü n ü n , mevk i n i n v e ödülün temeli o l a n bu d i l le ya ratılan kültüre ve değerlere hayra n l ı k d uymaya başlıyor ' " Afrikalı Sl
yazarların yal n ızca Avrupa d i l lerinde yazabi leceği g i bi bir otomatik vor sayı m ı n varo l m uş olması n ı i rki ltici bul uyorum. Di kkatinizi çekeyi m , ben bu noktaya soyut bir mantık yürütümü sürecinde gelmedim. Ya l n ızca 1 977 yılında Ka m ı rıthu kentinde köyl üler ve işçilerle birlikte çal ışmaya başla dım ve bu uğraş içinde Ki kuyu d i l i nde yazmaya başl a d ı m . Ve bu nokta dan sonra, birya ndan Afrika l ı y ı ğ ı n l a ra seslendiği m izi savun u rken, öte yandan Avrupa d i l leri nde yazmayı sürdü remeyeceği m iz değerlendi rmesini yaptı m . işte bu nedenle, ben i m için bir Afrika d i l i nde, bu durumda bir Kenya d i l l i nde, yazma sor u n u çok önem l i . Çünkü Afri ka'da ki politi k ve ekonomik savaşı m ı n b i r parçası olan bütünsel kültürel sava ş ı m içinde d i l i n a n a hta r etmen olduğunu d ü ş ü n üyorum . Soru. S o n roma nı n ız, " Ça r m ı htaki Şeytan »ı n e l d e ettiği başa rıyı nasıl değerlendi riyorsun uz? Yanıt. I nsanın halkın anlayaca ğ ı b i r d i l d e yazması çok önem l i ; yine dilin bu insanların tari hsel deneyi m i n i yansıtması da çok önem l i . . . . " Ça r m ı htaki Şeytan .. halkın, özel l i k l e Ki kuy u d i l i n i konuşan köyl ü l erin ve işçi sınıfının doğrudan bağ kuracağı bir d i l le yaz ı l d ı . Benim i l g i nç bulduğum, onun kahvelerde, taşıtlarda böylesi okunması d ı r. Ve halk okuma -yazma bilen birini ele geç i rip, ondan oturup hergece roma ndan pa rça lar oku masını sağl ıyor. ' Soru. Kenya'daki b u g ü n kü politik durum konusunda görüşü nüz nedir, ülkenin g eleceğ i konusunda ne düşünüyorsun u z ? Yanıt. Bugün Kenya'daki yaşa m ı n b i r olgusu d üşünce özgürlüğ ü n ü n baskı a ltında tutu lması d ı r. Bu ç o k üzünt ü verici bir d u ru m . B e n özel likle kü ltü rel alanda olanlara üzü l üyor u m . i lerici kü ltü rel çalışmalar, Kenya' daki Ingi l iz-Ameri kan ç ı karlarına öncelik veren düşü nceye uyum sağla mayı dayatmak üzere şiddetle ezi liyor . . . Bugünkü zorba l ı k ken d i n i , gazeteci lerin, avukatların, yazarların, politi kacı ların, On iversite öğretim üyeleri n i n, öğrenci lerin vb .. yarg ı la n madan veya uydu rma suçlamalarla zindana atılmasında ortaya koyuyor. Tüm bunlar, Kenya'daki egemen rej i m i n hep daha sağa g ittiğini gösteriyor. Geleceğe gelince, önemli olan demokrasi n i n yeniden kurulmasıdı r. Bu i ş i n başla ngıcıdır. Kon uşa b i l m eliyiz. Sonra, ABD deniz üsleri n i n va rlığını sürd ü rd ü ğ ü koş u l l a rda Kenya'da yaşa m ı n gelişme göstermesi olana ksız d ı r. Soru. Günü müzde i n s a n l ı k n ü kleer savaş fela keti teh l i kesi n i ortadan kald ı rma ived i sorunuyla karşı karşıya. Sanatçı l a r ba rış için savaşıma na sıl katkıda b u l u n a b i l i r ? Yanıt. Bence, bugün sanatçılar, özelli kle Afrika, Asya v e Latin Ameri82
kal ı olanlar, emperyalizm varoldukça. a z ı n l ı ktaki bir sınıf halkın çoğ un luğuna hükmetti ğ i ve k i m i ü l keler d i ğer üzerinde egemen l i k kurduğu sürece. barışın olamayaca ğ ı n ı kavramalıdırlar. Bu nedenle sanatçıların silahsızlanma ve barış için sava ş ı m ı emperya l izme, sömü r ü n ü n ve bas k ı n ı n her türüne karşı çıkışla elele yürümelidir. Nguyi wa Thiong'o ile söyleşiyi Maureeu Warner Lewis (lamayka) yaptı
83
..Güçler üçgeni..nde çatı,ma EM PERYALIST M ERKEZLER ARAS ı N DAKi ÇEliŞKiLERIN EKO N O M I K YöNLERI Prof. Vladimir Şenaye, Ekonomi Bilimleri Doktoru Prof. Efim Hesin, Ekonomi Bilimleri Doktoru Prof. Yuri Yudanov, Ekonomi Bilimleri Doktoru (SSCB Bilimler Akademisine bağ" Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ilişkiler Enstitüsü) G ü n ü m üzde emperyalist g üçler a rasındaki i lişki leri etkileyen çok sayıda etmen a rasından en önemli, belirleyici olanla rı ayırmak g üç değildir. B u n la r bir yandan ABD'nin politikasın ı n gittikçe daha sal d ı rg a n laşan kara kteri n i a rtırdı ğ ı bu ü lken i n liderli k i htirasları ve başlıca rakiplerini ekonomi k olarak zayıflatma isteği, öte yand a n Batı Avrupa' n ı n ve Japon ya' n ı n a ktif karşı koyuşudur. Emperyalist merkezlerin « g üç hatları » arasın daki b u çatışma, kapita l i st ü lkelerin eşitsiz gelişmesinden kaynaklanan d ü nya kapita l ist ekonom isin i n i ç çelişkileri n i keskin leştiriyor. Paza r b u l ma, hammadde kayna kları b u l ma sava ş ı m ı giderek d a h a çatışmalı b i r h a l a lıyor ve sermaye i h racı, m a M politika v e öteki a l a n la rda .. ticaret savaşları » ve .. karşılıklı d arbeler .. d a h a sıklaşıyor. G ü n ü m üz emperya li z m i n i n üç merkezi a rasında süre n savaşı olgu l a r ve veri ler bağ l a m ı nda ele a l a l ı m.
EKONOMIK ÇOKM ERKEZLl Li G E DOGRU 1 960' Iard a ve 1 970'Ierin başında Batı Avrupa ve J aponya d ünya .kapi tal ist ekonomisinde ABD üstü n lü ğ ü n e meydan okudukları zam a n e m per ya listlerarası savaş yeni, daha üst bir aşa maya yükseldi. Emperyal istlerarası savaş önemli ölçüde ekonomik büyüme h ızları ara· sındaki büyük farklılaşmalar nedeniyle tırmandı. 1 96 1 -1 973 yılları ara s ı n d a Gayri Safi Ulusa l Hası l a n ı n artış h ızı A B D ' d e y ü z d e 4 i k e n , Batı Avrupa'da orta la ma yüzde 4,8 ve Ja ponya'da yüzde 9,6 idi. Ayn ı dönemde y ı l l ı k sa nayi ü retiminde a rtış orta laması, ABD'de yüzde 4,2, Batı Avrupa' da 5,5 ve Japonya'da yüzde 1 2,8 oldu. Batı Avrupa ve Ja ponya, başta emek ü retkenli liğinde olmak üzere ekonomik veri ml i l i kte ABD i l e aynı d ü zeye geldiler. 84
Gayri Saf,i U l u sa l Hosıla ve sanayi üreti minde Batı Avrupa ABD'yi geçti ve u l u sl a rarası ticaretin ana m erkezi oldu. Batı Avrupa' n ı n kapital ist d ü n yanın d ı şsatı m ındaki payı ş u onda ABD' n i n k i n i n üç katı ndan fazladır. Avrupa Ekonom i k Top l u l u ğ u, kapita list d ü nyanın para s a l kaynakları n ı n yaklaşı k yarısına sahi ptir ve ABD'yi bu göstergede on misli geçmiştir. AET, 1 970'lerin orta larına kada r, merkezcil eği l i m lerin çözülme etmenleri karşı sında ağır bastığı dönemde, iç çeli şkileri n i belirli ölçüde yumuşata bi liyord u . Sa nayi mal l a rı tica reti için bir g üm r ü k birliği kuruldu ve ortak bir tarım politikası kabul edi l d i . AET'ye üye ül kelerin say ı sı a ltından dokuza , d a h a sonra do ono yükseldi . Batı Avrupa ' n ı n ekonom i k -etki n li ğ i sınırlarının ç o k ötesine, neredeyse 80 kadar gelişmekte olan ülkeyi içine o lacak kadar genişledi. B u dönemde Ja ponya ekonomik potansiyel ve sanayi kapasitesi açı sın d a n ABD ile arasındaki mesafeyi büyük ölçüde kapatarak iki nci kapita list devlet d u r u m u n a geldi. Bili m sel ve tekn i k i lerlemenin kimi alan larında ABD'yi geçti : Japonya opti k fiber, özel çelik, sentetik boya, sero m i k ve pol ivi n i lklorid i m a latında önde geliyor ve gemi ya pım ında, otomobi l, buzdolabı, televizyon ve video-teypleri üretiminde ABD'yi geçmiştir. Yarı i letken ve i laç piyasasında kon u m u n u h ızla g üçlendi riyor. Ja ponya' n ı n ekonomi k etkinliği s ü rekli olara k a rtıyor. Gü neydoğu Asya, Ja pon ekono misinin bir çeşi t « uzantı s ı » d u r u m u n a gelmiştir. Oç emperyal i st merkezin g üçleri o ra nındaki değişmeler, ekonomik sava . şın doğrudan dış yatı r ı m l a r g i bi kilit o l a n ı na do yansıdı. 1 960' larda ABD sermayesi Batı Avrupa'ya geniş ölçüde g i rerken, 1 970'lerin i ki nci yarı sında sermaye ha reketi nde en çok görünen olgu Batı Avrupa'nın ABD'deki yatı rımlarının a rtışı oldu. 1 980'lerin ilk yılları ile i l g i l i ola rak şunu söylemek ya nlış o l m a z : " Şi md i ekonom i /eri n i n yabancı çoku luslu şi rketlerce i stilasındon endişe edenler Ameri ka l ı l a rd ı r». (1) Bu iki emperya l i st merkezin karş ı l ı k l ı doğrudan yatırı mlarının büyük l ü k leri ora n ı ndaki değişme çok belirg i n d i r. 1 973'd e Batı Avrupa'daki ABD sermayesi 38,3 m i lya r dolar i ken, ABD'deki Batı Avrupa sermayesi 1 2,5 m i l ya r dolar, yani Ameri ka' n ın k i ni n yüzde 32,6'51 idi. 1 98 1 'd e ABD yatı rımları toplam olara k 1 01,3 m i lyar dolara yükselirken. Batı Avrupa' n ı n yatı r ı m ları 57,7 m ilyar dolara yü kselerek ABD'ninkinin yüzde 57'sine u laştı. 1 98 1 'de i k i nci Dü nya Savaşı'ndan b u y<;ına i l k kez, Batı Avrupa'ya g i ren ABD sermayesinden (4,8 m i l ya r dolar) daha fazla Batı Avrupa sermayesi ( 1 2 mi lyar dolar) ABD'de girdi. (2) ABD i l e J a ponya a rasında karşı l ı k l ı doğrudan yatı rım m i ktarlarındaki
(1) Survey " I nvesti ng i n the U nited States», The Economist 25 Ekim 1 980, s. 3.
(2) " Survey of Current B u si ness»in ilgili yıllar üstüne raka m ları. 85
değişmeler daha da di kkat çekicidir. 1 974'de Japonya'daki ABD yatırım ları 3 m i lyar 337 m i l yo n dolar i ken, ABD'deki J a pon yatırı mları 480 m i lyon dolar, yani ABD' n i n yatı r ı m l a r ı n ı n yüzde 1 4,4'ü i d i . 1 98 1 'de Ja ponya' n ı n A B D ekonomisindeki doğrudan yatırı m la rı toplam olara k 6 m i lyar 900 m i lyon dolara u laştı. Bu m i kta r Japon ekonom isindeki ABD yatı rımların dan biraz (6 mi lyar 800 m i lyon dolar) fazladır. Oç em perya l i st merkez a rasında güçleri n yeniden gruplaşmasının so nucu olarak, Batı Avrupa çokuluslu şi rketleri 1 980'lerin başında d ı ş yatı rım larının büyüklüğü açısından Ameri ka l ı ra kiplerine çok ya klaştı lar. (Ba k : Çizelge 1 ) .
Çize/ge 1 YURTDIŞI YATıRıMLAR Yıl
ABD Milyar dolar
Ja ponya
Batı Avrupa
%
M i lyar dolar
o' tl
M i lyar dolar
0/ ıo
1 960
3 1 ,9
54,5
2 1 ,5
36,8
0,3
0,5
1 973
1 0 1 ,3
48,9
84,8
4 1 ,0
1 0,3
5,0
1 980
2 1 3,5
45,4
1 97,2
4 1 ,9
36,5
7,8
1 98 1
227,3
43,3
224, 1
42,1
46,4
8,8
Kaynaklar: Salient Features and Trends in Foreign Direct lnvestment, UN, New York, 1 980, s. 29; Transnational Corporation s in World Devel opment BM, New York, 1 983, s. 1 9 ; Survey of Current Business, Ağustos 1 983, s. 45; Orienta/ Economist, Ağustos 1 983, s. 34. Uluslararası kredi alanında durum gergi n bir hal aldı. 1 975'd e ABD'nin en büyük on ba n kası mevduat hacmi ba k ı m ından birinciliği Batı Arvupa' nın önde gelen on bankasına kaptı rd i . 1 978' de b u n ları on J a pon bankası da geçti. ABD' n i n zayıflayan kon u m u ve em perya l i stl er a rası reka betin keski n l eşmesi m a l i alanda da açıkça ortaya ç ıkıyor. ABD'n i n i kinci D ünya Sava şı'ndan son ra kapita l i st dü nyaya dayattığı, Amerikan dola rı n ı n tekelci statüsünü yansıtan Bretton Woods para sistem i 1 970'lerin ilk yıllarında çöktü. Bunun en önemli yanlarından biri ABD sermayesi n i n i hracını teşvi k etmesiydi . Bunun içi n doların kuru gerçek değerinin ü stünde, başlıca 86
Batı Avrupa ü lkelerin i n ve Japon para la rının kurları ise, (dalg a la n m a poyı sınır/andırılara k) g erçek değerinin altında tutul uyord u. Anca k kurun yapay olarak düşük tutulması, ABD' n i n ra kiplerine döviz d a m pingi yapma ve d ü nya mal pazarında konu mlarını g üçlendirme fı rsatı verdi. Emperya l i stler a rası çelişkiler varolan sj stemi içerden de kemi riyord u. Kapita l i st d ü nya kendisini, yeni d u ruma uya b i l m e k için m a l i meka nizma n ı n işleyi şinin yeni i lkelerini ortaya çıkarmak ve uyar/a m a k gibi güç bir görevle karşı karşıya buldu. Uzun s ü ren savaşım, kapitalist dünya m a l i i l işki lerinde çok merkezliliğin i lkelerini kurumlaştıran, Ja mayka sistemi a d ı veri len yeni bir sistem in ortaya çıkma sıyla sonuçla n d ı . U l uslara rası parasal i lişkiler tarihinde i l k defa olmak üzere ulusal para ların a ltın i le bağlarının kesildiği belgelend i . O, za mandan bu yana Mer kez Banka l a r ı n ı n a lt ı n rezervleri yaln ızca, para sağ l a m a k için d ünya paza rlarında değerlendiril ebilen (veya kredi için karş ı l ı k olarak k u l l a n ı la b i len) l i kid kaynakların k u l l a n ı l a b i l i r l i ğ i n i n göstergesi oldu. Bu « parasa l » altın a rtık n e kapitalist ü l kelerde n e d e uluslarara sı alanda para işlevi görm üyor. Onceleri doğruda n bankalar aracılığıyla ödemeler için kulla n ı l a bilen veya banka l a rd a yabancı parala rla belli kur üzeri nden değiş tirilebilen a ltın, şimdi para karşılığınd a satıl m a k zorundadır. Ja m a yka sisteminin iki nci belirg i n özelliği de, dola rın tekelci rolünün yal n ı zca kapita l i st ül kelerde m erkez banka l a rı n ı n para s a l rezervlerinde dolaşım a racı olma işlevini görmesi ya n ı n ı n ortadan kalkmasını sağ l a m a k l a ka l m a masıdır. Doların yeri ni giderek a rtan ölçüde öteki ü l kelerin « sa ğ l a m » u l usa l para la rı a lıyor ve mevcut sistem perspektifi Ozel Çekme Hakkı'nda görüyor. Bu, mali rezervierin hesa p l a n masında, anlaşmalarda, döviz kurlarında, tahvil çıka r ı l masında rezerv olarak, Uluslararası Para Fon u üyesi ü lkelerin daha önceleri a ltın veya ABD dola rı o larak yaptığı ödemelerde ve bazı karş ı l ı k l ı borç ödemeleri nde k u l l a n ı lacak. Uluslararası Para Fonu yöneti mi «ABD dola r ı n ı n yeri ni OÇH'nın a l d ığ ı » bir hesap sis temi yaratma soru n u n u i n celiyo r. J a mayka sisteminin üçüncü önemli öğesi dalgalan maya bıra k ı l a n kur lar uygulamasının kodlanmasıdır. « Da lg a la n m a » ilkesi kur aya rla masında paza r i şleyişine hükümet karışma l a r ı n ı d ı şta la m ıyor. H ü kü met karışmaları, tek tek ü lkelerin dar, kendi çıkarına d ı ş ekono m i k politika izlenmesinde yaşa msal bir a raç olarak kullanı lmaya deva m ediyor. Bu, önde gelen kapita l i st devletler a rasında çıkan mali savaşta, ABD doları i l e Batı Av rupa paraları a rasındaki savaşta ifadesi ni buldu. 1 979' da ortaya çıkan Avrupa Döviz Sistemi işte ta mamen bu açıdan ele a l ı n m a l ıd ı r. Avrupa Döviz Sistem i ' n i n ortaya çıkışı, onun ne ölçüde ba şarılı bir şeki lde' işleyeceğ inden bağımsız o la ra k, ABD, Batı Avrupa ve J aponya a rasındaki m a l i çelişkilere ı ş ı k tutmuştur. 87
ABD «VENIDEN CANLANMAVA» AGı RLIK VERIVOR 1 974-1 975 yı llarda ki -ekonomik bunalımı, gelişme d i n a m i ği nd e değiş melere yol açmış ve üç a n a m erkez a rasında, bu kez ABD yara rına g üç lerin yer değiştirmesine yardı m etmiştir. B u n a l ı m ı n , Batı Avrupa'ya oranla ABD'de daha derin olmasına karşın, b u n u izleyen yükseli ş süreci içinde Bi rleş i k Ameri ka, bi rçok gösterge bakımından " Ortak Pazar»ı geride bı ra kmıştır. 1 976-1979 yılları a rasında ABD'de yurtiçi gayri safi gelir artışı tempoları, sırasıyla yüzde 3.7 ve 3.4, endüstri ü reti m inde de yüzde 3,8 ve 2,8 olara k gerçekleşmiştir. Son uçta, d ü nya kapita l i st ekono m i k si stemi içinde Batı Avrupa'n ı n ko n umlarında belli bir zayıflama olm uştur. Bu, Batı Avrupa' n ı n petrol itha l i n e çok daha fazla bağ ım l ı lı ğ ı n ı n yanısıra, Japonya ve ABD'ye göre Batı Avrupa endüstrisinde eski, geleneksel sektörlerin payı n ı n daha yüksek ol masından i leri g e l miştir. Bunun için d i r ki, yapısal b u n a l ı m l a r Batı Avrupa bölgesi ni, öteki iki merkeze kıyasla çok daha fazla sarsmıştır. Kapitalist d ün yadaki ekono m i k d u r u m u n kötü leşmesi koşu lları nda, özel li kle d e 1 974-1 975 bunal ı m ı nd a n son ra Batı Avrupa merkezi n i sağ la m laştırma süreçleri d u ra ksamaya başla m ıştı r. Bütün leşme önlem leri n i n kap sa m ı b i rden daralmış, bunların d eri nliği ve boyutları azalm ıştır. 1 970'Ierin başında -kabul edilen ve AET içinde aşa m a l ı olara k bir ekono m i k ve para sal birliğ i n kurulması n ı öngören plan, büyük bir bölümüyle gerçekleşe mem iştir. AH içinde proteksiyon i z m (korumacılık) eği l i mleri, her şeyden önce yerli tekelci sermayenin çıkarları n ı koru ma g i rişimleri g iderek d a ha açık kendi n i göstermektedi r. K i m i ü lkeler (Ingi ltere, ıtalya vb.) zaman zaman çeşitli end üstri ürünleri n i n ithalinde g ü m rük d uva rları uygulama sına başvurmakta d ı rl a r. 1 970' \j yıllarda « O rtak Paza r»ın tarım ürünleri fiyat mekanizması prati kte işlemez olm uştur. AET orta kları a rasındaki çe lişkiler giderek artmakta, bu da öteki i ki emperyal i st merkeze karşı sava şımda Batı Avrupa'nın kon u mlarını sürekli zayıflatmakta d ı r. " Newsweek »in sa pta ma sına göre, « Ortak Pazar »ın Batı Avrupa'nın ekonomik birliğini sağlamaya çalışaca ğ ı n ı ilan etmesine karş ı n Avrupa tekelleri, çoğu kez kendi kaynaklarını birleşti rmede ve g üçlü tekeller oluşturmada aciz kalı yorlar, bu da onları Ameri kan ve Japon firmalarıyla reka bette g üçsüz kılıyor». (3) Birçok büyük Batı Avrupa firması n ı n Amerikan ve daha çok da Japon sermayesine teknoloj i k b a ğ ı m l ı l ı ğ ı giderek artmakta ; böyle bir orta mda bu firmaların yöneticileri için « d üşmanlarla işbirliği yapmaktan başka bir seçenek kalma makta d ı r. » (4)
C) « Newsweek .. , 28 Mart 1 983, s. 8 . (i ) " Newsweek " , 2 8 Mart 1 983, s . 8 . 88
Ja ponya'ya gelince, onun endüstrisinde 1 974-1 975 buna l ı m ı , ABO'ye göre, çok daha derin ol muştur, oma buna karşın ü reti mdeki genel d üş üş d üzeyi daha oz olm uştur. Bu bunalımı i zleyen yıllar içinde e ko n o m i k bü yüme tempoları açısından Ja ponya, üç merkez arasında yine bi ri nci sıraya yükselmiş, ancak tem po farkları hızla azalm ıştır. 1 970' I i yılların sonlarına doğru Bi rleşik Amerika, 1 970' Ierin başında d ü nya kapitalist ekonomisi ndeki kon um l a r ı n ı yen iden elde etmiş ve b u n u d o Batı Avru pa' n ı n s ı rtı ndan sağlam ıştı r. 1 980-1982 yıllarındaki b u n a l ı m ABD ekonomisine, o n u n rakiplerinden ç o k daha b ü y ü k zararlar vermiştir. Ancak Birleşik Amerika bu bunalımdon da öteki iki m erkeze, 1 983 i l k b a h a r ı n d a n b e r i Ameri kan ekonomisinde belli b i r canlanma görülmek tedir. B u n u n sonucu olarak, aşağıdaki çizelgede yer a l a n verilerin (bak : Çizelge 2) d e gösterdiği g i bi , ABO ' n i n kapitalist ü lkeleri n endüstri üre timi ve dış tica reti ndeki payı y a i stikrarıa ş m ı ş ya da belli bir a rtış kay detmiş, Ja ponya'nın göstergelerinde hissedilir bir büyüme olm uş, « Ortak Pazar»ınkilerde ise aza l m a olmuştur. ABO' n i n , rakipleri n e korşı yen iden meydan okuma ol anaklarını a raştıran kimi b u rjuva uzma n la rı , « revita lizasyo n » (<<yeniden ca n la n m a ») adı veri len b u sürecin daha şimdiden a ktif bir gelişme gösterdiğini ve bunun on yıl boyunca süreceğ i n e m uhakkak gözüyle bakıldığını belirtiyorlar. Ame rikan tekel leri u m utla r ı n ı Birleşik Amerika ' n ı n, ra kiplerine kıyasla birçok a landa henüz ü stü nlüğü elinde bulundurmasına, her şeyden önce bilim sel-tekn i k g e l işme düzeyi ba k ı m ı n dan eski üstü n l ü ğ ü n ü korumasına bağ lıyorlar. Bilimsel-araştırma ve p roje-deney işleri için ABO'nin yaptığı har camalar Batı Avrupa ve Japonya'nın yaptığı toplam harcamadon daha fazladır. (5) Amerikan Ulusal Ekono m i k Araştırma Bürosu ' n u n değerlen di rmelerine göre, bu alandaki g üçler dengesi uzun süre ABD' n i n rakip leri yara rına bir gelişme gösterirken, son yıllarda bu d u ru m d a bir isti krar gözlenmektedir. B i r leşik Amerika, başlıca raki pleri i le a rasındaki « teknoloj i k fark»ın azalmasına karşın, eskisi g i bi, birçok çağdaş ve tek n i k d üzeyi yü ksek olon mal üretiminde l i d erliği korumakta, elektro n i k endüstri alanında belli bir üstü n l üğ ü elinde bulundurmaya d eva m etmekte ; Amerikan tekelleri n i n dünya kapita l i st elektron i k pazarındaki payı, s o n za m a n l a rda d üşüş göz lense de, ya klaşı k yüzde 55 olarak k a l m a ktad ı r. Dünya b i l gisayla r paza rında J a ponya' n ı n kon u m ları genel olara k Ameri ka' d a n gerided i r. Ame rikan .d B M .. tekeli, paza rın yüzde 50'sini kendi denetim inde b u l u n durarak l iderl i ğ i n i korurken, Japon tekelleri n i n payına yüzde 10 ile yüzde 1 5 düş mektedir. ABD b il gisaya r l a r için matematik gereç ü retim i , l a zer, i laç ve
(5) Bak : « The Econom ist», 5 Şubat 1 983, s. 44. 89
-o o
Çizelge 2 O ç M ERKEZ i N KAPiTAliST DüNYA N I N E N D üSTRi ü RETi M ) V E DIŞ TICARETi N D EKi PAYı (YüZDE OLARAK)
1 960 :s vi
:Ol ""cl C al
'f
�
:Ol
1 975
1 970 E
E
-g
-o
:Ol -o C al :Ol
-o
t; E :Ol -o Q; C al :�
. Vi
VI-
� vi
E
�
o vi VI-
E o vi
t;
�-o
:Ol -o C al
E
'E
"§
:Ol
1 982
1 98 1
1 980
-g vi
'E
�o
�
-o
vi :Ol -o c al :Ol
'Ü .
vi :Ol u c al
VI-
�
.�
vi
VI-
E
E Q; o:;
.;::; o vi
VI-
-ö
ABD
39,6
1 8,2
35,9
1 5, 3
35,6
1 3, 5
36, 1
1 1 ,9
36,8
1 2,8
35,1
1 2,9
AET
32,8
26,7
3 1 ,5
32,8
37,3
37,5
35,5
36,2
34,7
33,9
35,4
35,7
6,8
3,5
1 3, 3
6,9
1 3,2
7, 2
1 5,2
7, 1
1 5,5
8,3
16,3
8,6
Japonya
Not : 1) Endüstri üretimindeki pay, OECD üyesi ü lkelerin endüstri üretimine göre hesaplanmıştır. 2) 1 982 verileri, kapi talist ekonomideki bunalım n edeniyle, genel eğilimi çarpıtmaktadır. 3) " Ortak Pazar» 1 960 ve 1 970 yı/laf/nda 6 ülke olarak, 1 975'te ve daha sonraki ylilarda ise 1 0 ülke olarak alınmışt". Kaynaklar: " Dünya Ekonomisi ve Uluslararası ilişkiler» dergisi, 1 968, Sekizinci saYlnm eki, s. 1 0 ; 1 983, Sekizinci sayının eki, s, 7 ; " Main Economic Indicators, OECD, Mart 1 983.
tıp araçları ü reti m i , bioteknoloji, uçak- roket tekniği vb. o l a n la rda rakip leri n i n ö n ü n d e gelmektedir. Ekonomide kom püter k u l l a n ı m ı ve otomati zasyon bak ı m ın da Bi rl eşik Amerika kapita list d ü nyada en yüksek düzeyde bulun ma kta d ı r. ABD' nin öteki rakipleri karşısında üstünlüğünün a ç ı kça görüldüğü baş ka bir yönde Amerikan u luslarüstü tekel leri n i n öteki merkezler üzerindeki baskısıyla bağlıdır ve bunlar bunalım kaşullarında kendi u lusla ra rası nite likteki eylemlerinden yararlanarak a ş ı rı kôr elde etmeyi başarmışlardır. Başlıca emperya list rakipler a ra sı nda, dolaysız yurtdışı yatı r ı m l a r ala nında g üçler ora nı nitelendirilirken, sadece bunların denetimi ndeki üreti m g üçleri n i n boyutlarını değil, aynı zamanda sözkonusu g üçlerin i şkol larına göre d a ğ ı l ı m ı n ı d a g ö zö nü nde bulundurmak gerekmektedir. Yeni, tekn i k bakımdan öncü sektörlere ya pılan büyük boyutlu yatırımlar dü nya kapita list ekonomisine egemen olma savaşında başlıca rakipler a rasında başa rılı bir rekabet boğuşması için elverişli koş u l l a r yaratmakta d ı r. Amerikan tekelleri, bu göstergeler ba k ı m ı ndan da, sadece l iderliklerini korumakla kalmıyor, bunu daha da g üçlendiriyorlar. Batı Avrupa' n ı n ABD'ye yaptığ ı dolaysız yatı r ı m l a r ı n toplam değeri içinde makine ya p ı m ı sektörü n ü n (elektroteknik ve elektronik d a l ları da içi nde) payı, oldukça düşük d üzeyde (1 981 'de endüstrin i n i malôt dal larına yap ı l a n tüm yatı r ı m la r ı n yaklaşı k yüzde 1 6, 7) ka lmaya devam et m e k t e di r . Ayn ı zamanda Batı Avrupa'ya yapılan dolaysız Amerikan yatı r ı m l a rı içinde sözü ed i l e n sektör, Ameri k a n sermayesi için başlıca yatırım alanı olmakta d ı r (yaklaşık yüzde 43) . bu da ş ü phesiz, ü reti m i n tekn i k bakımdan Öncü alanında bu i k i merkez a rasındaki güçler ora n ı n ı yansıt maktadır. Çağdaş endüstri nin en yeni d a l l arından biri olan biokimya a l a nında da benzer bir g ü ç arantısı oluşma ktadır. Ameri k a n korporasyonları d a h a şimdiden sadece kendi u l � sal ekonomi lerinde büyük ü reti m güçlerine sa hip olmakla yeti nmeyi p , temel raki plerinin endüstrisindeki b u a la n ı da k e n d i denetim leri a l t ı n a a l m a ya yönelmektedir/er. A B D ıekeHerinin dış yayılması güçlü bir b i l i msel - a raştırma temel ine daya n ma ktad ı r ve bu da, öteki merkezleri n olanaklarını önemli ölçüde aşmaktadır. Orneğin «The Economist .. dergisinin hesaplarına göre, 80'/i yıl/ard a ABD'de bioteknolo j i n i n hazırlan ması ve bioteknoloji hazı rl � nması ve bioteknoloj i ürünleri n i n uygulanması için yıllı k yatırımlar yaklaşık 200 m i lyon doları (yardımcı sektörlere yapılan yatırı m la r da ek lendiği n d e bu sayı 550 m i lyon dolaro ç ı kıyo r) bulurken, Batı Avru pa'da aynı a l a n a yapılan yatı rım topl a m ı 1 46 mi lyon (355 milyon) dolar, Japonya'da i se yaklaşık 5 0 m i lyon dolar d ır. (fi) Ozellikle bioteknoloji dalındaki temel a raştırm a sonuçları n ı n en-
(fi) Bak : «The Economist .., 3 Eyl ü l 1 983, s. 58. 91
d ü striyel uygulanması alanında öteki ikL, merkezin ABD karşısındaki geri kal m ışlığı çok daha açık b i r biçimde görülmekted i r. Son olarak da, u l uslararası döviz sistem i içinde ABD' n i n konu mları ciddi biçi mde sars ı l m ı ş olsa da , b u rada doların teke l i n i yen iden sağla maya yönelik doğrultuya gidilmi ştir. B i rl eşik Amerika rakipleri karşısında koruyabi ldiği üstü n l ü klerden yara rlan maya çalışmaktadır. G ü n üm üzde d ü nya ticare'tin i n yüzde 55' inden fazlası dolar üzeri nden işlem görmekte d i r ; petrol fiyatları dolara göre bel i rl e n m ekted i r ; u l u slara rası ba n ka kre d i leri n i n toplam mikta rındaki Amerikan bankalarının payı yüzde 80'i b u l m a kta d ı r ; kapita list ü l keler Merkez Bankalarının ya bancı döviz rezervleri nin yaklaşı k yüzde 75' i n i Amerikan doları oluşturmaktadır. (1) REKABETI N TI RMANIŞI Uç em peryalist merkez a rasındaki g üçler dengesindeki değişiklikler, a ralarındaki ilişkileri her alanda şiddetle etki liyor, kapita l iz m i n 1 970' leri n ' orta larından beri gelen eşitsiz ve bütünüyle dengesiz geli ş i m i n i gösteri yor. U l u slararası d u r u m u n kötüleşmesi emperya list i ç çelişki leri n n iteli ğ i ni gözle görü l ü r çatış m a l a ra dönüştürüyar. Batı Avrupa tekelleri, eski d u rumlarını kaybetti klerine kendi leri n i b i r t ü r l ü a l ıştıra madılar ve b ü t ü n g üçleriyle A B D ' n i n bir za m a n l a r kapita l i st d ü nyadaki üstü n l ü ğ ü n ü n su götü rmez olduğu g ü n lere dönülmesini önle meye çalışıyorlar. Onlar aynı zamanda J aponya'ya teknoloji bağ ı m lı l ık ları n ı n artm a s ı n ı önlemeye çabalıyorlar. Batı Avrupa iş a d a m ları pozis yon larını g üçlend i rmek için yeni g i ri ş i m lerde b u l u n uyorlar. Bu a maçla emekçi l erin zararına, eskiyen d a l l a rda kapital i st rasyonalizasyona ve yeni , b i l i m e daya n a n sanayi d a l la rı oluşturmaya g id iyorlar. Sağcı, tutucu g üçlerin i ktidara geldi ğ i bazı Batı Avrupa ü l kelerinde devlet i n b i rçok i ş levi özel sektöre devredildi. ABD ve Ja ponya ile karşılaştırı ldığında Batı Avrupa ü lkeleri en azından şu kesin avantaja sahipler : D ü nya ekonomik i lişkileri n i n kurulmasındaki uzun deneyim leri nedeniyle kendi lerini u lus lara rası d u ruma daha sıkı ve esnek olarak uyd u ra b i l i yorlar. Şi mdi Ortak Pazar' ı n kendi içi nde bütün leş me ha reketinin yü kselti l mesi n e ve durum ların ı n g üçlen d i rilmesin e büyük önem veriliyor. Ja ponya'ya geli nce, o da ekonomik kon u mlarını g üçlendi rmeyi sür d ürüyor. Japonya yönetici çevrel eri, yakın gelecekte en önemli ekonomik büyüme göstergelerinde ABD 'yi geride bırakmak ve kapita l i st d ünyada bir n um a ra l ı devlet olma tasarılarını terketmiş değiller, 1 970' lerin son larından bu yana J aponya, özel likle ya bancı teknoloji ola ra k (ki bu alan daki eksikli kleri n i hızla kapattı) kendi b i l i m sel, teknik potan siyellerini en-
(1) Bak : A survev of the world economy, - «The Eco nomist», 24 Eylü l 1 983, s. 58.
92
tansif geliştirmeye, bili msel-teknik devri m ler ü l k esi h a l i n e gelmeye ça lışı yor. Japon yönetici çevreleri, güçlü b i r ekonomik, tekn i k b i l i m sel ve tek nik temele, yüksek oranda sermaye birikimine, ekonom i n i n düzenlen me sinde ve yöneti m i nde a ktif d evlet işleri n e katı lan yüksek kalifiye işgücüne çok g üveniyorlar. Devlet tekelci çevrelerince, Japonya ' n ı n ö n ü ndeki ge l işme, en başta ekono m i n i n çeşitli d a l l a rı n ı n yeni b i l i m sel ve teknik temel de i şleti l mesine, başka bir deyi şle « yeniden sanayi leşmeye .. bağlan ıyor. Onların ekonomi leri n i yeniden ya pıland ırmadaki başa rıları, kendileri n i u l uslara rası pazardaki değişime hemen uydurmaları, raki pleri n i korku tuyor. Bu d u rumda, em perya l istler a rası ilişkilerin tüm a la n ları nda çatışmalar daha da şiddetlendi. 1 970'Ierin ortalarından beri kapita list d ü nyada yeni den ü reti mi n genel koşul la r ı n ı n , özel likle de üç m erkezin ü reti m dina m i kleri a rasındaki farkların azalması. (ABD, Batı Avrupa ve Ja ponya'da bunalım ekon o m i n i n aynı kollarını alt ü st etti) koşulları n ı n kötü leşmesi bu şi ddetlen m eye yeni b i r itki verd i . Buna bir de rakip tekeller içi n i h racatın bir emniyet sübapı olarak ortadan kalkması eklenmelidir. 1 970' Ierin orta larından beri u l uslara rası tica retin büyüme hızı a ğ ı r a d ı m la rla i lerl iyor ve i hraç m a l ları hacm i n d e kesi n bir azalma oldu. (1 975, 1 981 ve 1 982'de ABD'de, 1 975'd e Batı Avrupa'da ve 1 979 ve 1 982'de Ja ponya'da). Bu koşul l a r altında em perya l i z m i n üç m erkezi, baz ı l a rı 1 929-1 933 eko nomik buna l ı m ı n da n bu yana görülmemiş olan korumacı tedbirleri a ktif k u l l a n maya yen iden başlad ılar. 1 970' Ierde ve 1 980'Ierde g ü m rüğe bağ l ı olmayan engelleri n geniş uyg u l a n ması, korumacı çıkarların hizmeti ne ve ı i ldi. Geçtiği miz yıllarda, ABD'de Japon a rabalarının, yine ABD'de ve Batı Avrupa'da Japon renkli tel evizyon u n un , Ortak Paza r'da J a pon video l a r ı n ı n ve çeli ğ i n i n ve ABD'de Batı Avru pa' n ı n çeşitli cinsten çel i ğ i n i n ithalatına kısıtlama geti r i l d i . Karşı-da m p i ng önlem ler A B D v e Batı Av rupa'da büyük oranda sertleştiri idi. Fra n sa 1 983' de AET ü l keleri endüs tri/erin i n yoğ u n olarak b i l i m e dayalı kolları n ı kurtarmak a macıyla gümrük tarifeleri n i n yü kselti lm esi n i önerdi. Ancak ş u rası kesi n l ikle vurg u Ia n ma l ı d ı r : çoğu k e z koruyucu önlemler i l k ö n c e ABD tarafı ndan a l ı n m a ktad ır. Çelişkileri körletmek için, ABD, Batı Avrupa ve Ja ponya egemen çevre leri eylemlerini koord i n e etmeye çalışıyorl a r. 1 975' Ierden beri, önde gelen yedi kapitalist ülke d üzenli zirve toplantıları ya pıyor. Tri/ etera l Komisyon (Oçlü Komisyon) diye a n ı la n kom isyon bu topla ntıların değişmez, ana gövdesi n i oluşturuyor, OECD ile sağ lam ilişkiler kuruluyor, ve AET ü lke leri n i n (Avrupa Konsey i ' n i n) devlet ve hükü met başla r ı n ı n konfera nsı dü zenli olarak toplan ıyor. Wi l l i a msburg'da ya p ı l a n son .. Yedi Büyükler .. in zirve topla ntısı n ı n orta k açıklamasında şöyle d eniyord u : « Biz koru ma cılığa son vereceğiz ... (8)
(8) « Th e Economist
..
, 4 Haziran 1 983, s. 1 3.
93
Yine de, bu « ortak ça lışmalar» henüz elde edi l i r sonuçlar vermed i. 1 970'Ierin sonunda ve 1 980' Ierin başında d ünya, ticari ve mali ilişkiler a la n larında çetin savaşlara tan ı k oldu. Orneğin, Batı Avrupa' n ı n tarım ürün leri i haracatı nda ABO'den sonra ikinci sı raya yükselmesi, bu i k i mer kez a rasında bir « tarım savaşı »nın çıkmasına yol açtı, fazla m i ktarda de m i r-çelik üretildiği koş ul larda da d ünya kapital ist paza rında « çeli k sa vaş ı » başladı. ABD i le J a ponya arasındaki çelişki ler giderek keskin leşi yor, bunlar da « ticaret-ekonomi savaşları .. n itel i ğ i a lıyor. « Teksti l .. ve «araba» savaşları, ABO'ne ucuz J a pon ürünlerinin a l ı m ı sonucu -patlak verd i, şimdi bunu gelişmiş teknoloj i k ürün lerde ticaret kavgası izliyor. Ja ponya ve Batı Avrupa a rasında « elektro n i k » kavgası g iderek sertleşiyor. B u n l a r arasında başka bir ekono m i k gerg i n l i k ocağ ı da Batı Avrupa ü lkeleri ne büyük mi ktarda J a pon a ra ba ları ithalatıyla ortaya çıktı. Ticaret savaşında ABD saldı rıdad ı r. Orta k Paza r ve Japonya en iyi durumda ma nevra yapa b i l i rler. Parasal cephe çetin savaşlarla sars ı l ıyor. Bu cephede de, tica ret ala n ı nda olduğu g i bi ABD özellikle sa l d ı rg a n . Banka fa iz ora n ı n ı yü kselterek yabancı sermayenin ü lkeye akışını sağlıyor, böylece ödemeler dengesini d ü zeltiyor. 1 980-1982'de, doların değişim değerini yapay olara k tırma n d ı rması sonucunda elverişli bir d ı ş ödemeler d engesi e l d e etti. Ocak 1 98 1 den Ağustos 1 983'e kada r olan dönemde doların değeri, ABO' n i n en büyük 23 bağlaşığı n ı n paralarına göre yüzde 32 yükseld i. (9) Bu d u r u m kapita list ü l kelerdeki ekono m i n i n gerçek d u ru m u ile u y u m içinde değildi ve daha çok Rea gan yöneti m i n i n h esaplı politika s ı n ı n sonucuyd u. ABD banka fa izi ve doların değişim değeri n i n oranlarını yü kselterek, ü l kesine sermaye a k ı n ı n ı ve Batı Avrupa ü lkeleri n i n altın rezervl eri n i n azalmasını gerçekleştirdi. Bu ül kelerin paraları n ı n değişim oranlarının Amerikan doları karşısında d üşmesi, Batı Avrupa i thalat fiyatları n ı n yük selmesine yol açtı. 1 983 yılı boyunca on büyük Amerikan bankası, borç sermayesi hesabıyla kapita l ist d ü nyada önderliği yeniden kazandı, Batı Avrupalı raki plerini ikinci ve J a ponya'yı üçüncü s ı raya iteled i. Batı Avru pa , ABO' n i n bu u l u slara rası m a l i politikada bütün d u r u m u n u yeniden kaza nma çaba larına karşı d i ren iyor. Bir Avrupa mali p l a n ı n ı n gerçekleşti ri l mesi nde, i M F d e içinde, parasal kon uların d üzenlenmesinde Orta Paza r ü l keleri n i n rol ü gözle görü l ü r bir şekilde artıyor. Her n e kada r bu planın m i marları resmi açıklamalarında tasarı n ı n ABD dolarına karşı yönel d i ğ i n i yad s ı m a larına karşın bunun dolarla borçlanma dayatmasından AET ülkelerini koruma girişimi olduğu a pa ç ı k ortadadır. ABD böyle bir sis temin doları o l u m suz yönde etki lemesinden endişe d uyuyor. Amerikan et(9) Bunlar, « Monatsberichte der Oeutschen Bundesba n k » ı n verilerine da yanarak hesaplan m ıştır. 1 983, Sayı 9, s. 82. 94
kisi n i n güçlü olduğu i M F'ye kesin rakip olabil � cek b i r Avrupa Para Fonu'· nun kurulmasından korkuyor. ABD sa l d ı rş.a n çevrele ri n i n, geçti ğ i m i z yıllarda daha da a rtırd ı ğ ı ulus· lararası g erg i n l i ğ i n bir sonucu olara k bu üç merkez a rasındaki çelişki ler yumağı daha da büyüyor. Wa shington ' u n bağlaşı kla r ı n ı n askeri hazır lıklarındaki a rtış Reagan yöneti m i n i n hiç de az ol mayan baskı ları son"ucu oldu. ABD sadece kendi a skeri yükü n ü hafifletmek için değil, aynı za man da Batı Avrupa ve Ja pon rakiplerinin sırtı na büyük askeri ha rca malar yükleyerek onları ticari ve ekonom i k alanda rekabet gücünü aza ltmaya ça l ışıyor. Sonuç olara k ABD ya p ı m ı silah satın a l ı m ı a rtıyor ve Amerikan modeli a ltında kapita l i st ü lkelerin yönlendirdiği bir örnek ve sta ndart laştı rıimış sl lahlar ü retmeye doğru gitme eği l i m i ortaya çıkıyor. Aynı za manda ABD yeni silahlanma prog ramları kabul ederek, Batı Avrupa ve Ja ponya'yı bu konuda da g eride bıra kacak si lahlanma yarışında n itelik açısı ndan yeni b i r tura g i riyor. Emperya lizmin üç merkeziyle, sosya list ü lkeler a rasındaki ekonomi k i lişkiler alanı nda da benzeri o lmayan süreçler gözleniyor. Sosyalist d ünya i le a skeri - pçılitik cepheleşmeyi keski nleşti rme yol u n a koyulan Washi ng ton, Japonya'ya ve AET'ye teknoloji i hracatında ve bazı malların ithala tında, ve sosya list ü lkelerle tica retteki kredi koş u l l a rında bazı s ı n ı rlama lar dayatıyor. Fakat, kendi çı karla r ı n ı n zorlamasıyla, tamamen pratik a maçlarla, AET ve Ja ponya sosya l i st ü l kelerle ekonomi k işbirliğinin azal tılması ve dondurulması eyle m lerine katılmayı büyük ölçüde reddediyor l a r. Emperya l i st merkezler a rasınd{]ki ilişki lerd e ortaya ç ı kan zorlu klar, ABO'ni n Sovyetler Birliği'ne karşı « ya ptırım »larını etkisizleştirmeye ya r dım ediyor. Bununla birli kte Batı Avrupa ve Ja ponya'nın ABO'ye ekono mik bağı m l ı l ı ğ ı, ABO'n i n kapita l i st dünyada en ü stün askersel g üce sa hip oluşu, diğer iki merkezi uzlaşmaya g itmek zorunda k ı lıyor. Emperya l i st g üçler a rasındaki i lişki ler cephesi boyunca sert ekonomik ve politik sal d ı rıya geçen Reagan yöneti m i bu koş u l l a rdan kaza nçlı çıkmaya ça l ışıyor.
95
OZEL SAYFALAR
Açıklama insa n l ı ğ ı n ükleer bir savaşta yoko l maya sürükleyen Rea g a n yöneti m i n i n çılg ı n l ı ğ ı n ı d u rd u r m a k i ç i n barış g üçleri kora rlı tut u m la r ı n ı sürdürüyorlar. Barış isteyen m i lyon la r d ünya ölçüsünde gerg i n l i ğ i azaltıcı her a d ı m ı , her öneriyi di kkatle değerlendiriyorlar. Bugün lerde i ki önem l i toplantı dü nya h a l k ları n ı n di kkati n i üzerinde topladı. Stockholm'da Avrupa G üven l i k ve Silôhsızlanma Konfera n sı ça lışmalarına başla d ı . Sosya list ve kapita list Avrupa ü l keleri n i n yanıs ı ra ABD ve Ka nada'nın da katıldığı bu konfe ra n s, Avrupa'da ü l keler a rasında kar ş ı l ı klı g üven ol uşturucu, tüm ü l keler için g üven l i k sağlayıcı önlemler a l ı n m a s ı v e silô hsızlanma sorun larını görüşecek. Diğer yandan Ati na'da Ba lkanların n ü kleer silô h l a rdan arındırılması amacına dönük, gerg i n l iğ i azaltma, iyi ilişki leri geliştirme temel inde b i r toplantı hazı rla nıyor. Tüm dü nya halkları Stockholm Konferansı'ndan barış ve yumuşama doğrultusunda adımlar bekl iyor. Aynı şey Atina toplantısı için d e geçerli. Silôhları n gölgesinde ayakta d u ran Türkiye h ü kü meti ne yapaca k ? Bu n u n görülmesi, halkımızın Ozal h ü kü meti n i n politi kası nı daha iyi anla masına olanak sağlayaca ktı r. TKP seçi m leri n hemen sonrasında bu hükümetin içyüzünü halkım ıza açıkladı. Açı klanan h ü kü m et progra m ı görüşlerimizi tüm üyle doğruladı. Her geçen g ü n daha iyi doğrulan ıyor ki, bu hükü met Pentagon'un, i M F' nin, çokuluslu em perya list tekel lerin h ü kü meti d i r. H a l k ı n tüm ulusal ç ı ka r l a r ı n ı n can düşmanıdır. H a l k ı mızı çok daha daya n ı lmaz bir sömürü b ek l i yor. Bu h ü kü m et bir avuç taşaron, komisyoncu hold i n g i n işçi sınıfını, tü m emekçi leri azgı nca sömürmesini örgütlemekle görevlidir. H a l k üzerindeki baskı ve terörü sürdürme ya n l ı sı d ı r. Oza l h ü kü meti nin açıkladığı ekon o m i k politika yepyeni bir politika o l m a d ı ğ ı g i bi, ekonom i k bunal ı m ı çözmede b i r çare o l mayacaktır. Oza l'ın ekono m i k politi kası üzerine ya pılan tartışmalar gerçek tehli keyi gizle m ekted i r. Türkiye bugün NATO' n u n en uysa l, en kişi l i ksiz üyesidir. Oza l h ü kü meti c u m h u riyet ta r i h i n i n en u l usal ol mayan, en işbirlikçi h ü k ümetidir. Bu
96
h ü k ü met h a l k ı n m a l ı n ı üç-beş tekele satmaya hazırlan ırken, ü lkemizin bağ ımsızlığ ı n ı, u l u sal egemen l i k haklarını ü ç pula ABD emperyalizmine peşkeş çekmekted i r. Türkiye'ye nü kleer roketler yerleştirmek ve yeni asker sel üsler elde etmek i steyen ABD yöneti mi ile gizli pazarlık yürütmekted i r. i şte asıl gizlenmek i stenen şey budur. Ati na'da yapılaca k konfera nsa Türkiye hükü meti ancak gözlemci gön deriyor. Kat ı l m a m ı ş olmamak için katıl ıyor. Daha da kötüsü, halkımızı köprü- baraj satmakla ka ndı rmaya çalışan Ozal, Balkan ü l keleri halklarını da tücca rlıkla kandırmaya yelteniyor. B u toplantıda barışı, n ü kleer silôh lardan k u rtulmayı değil, ticari ilişkilerimizi geliştirmeyi konuşalım, diyor. Gerçek yüzünü göstermek zorunda kalıyor. Stockholm Konferansı'nda h ü k ü m et nasıl bir tutum a lacaktır? Dü nya barışı n ı n korunması n ı ve kendi ulusal g üven lik çıkarları mızı mı savuna caktır, yoksa saldırgan Amerikan e mperyalizminin çıkarları n ı n o n u rsuz bir sözcüsü mü olacaktır? Barış i steyen, yumuşama i steyen m i lyonların sesin e kulak verecek m i di r, yoksa b u konferansı balta l a m a k i steyen Wa shi ngton'un, NATO başla r ı n ı n dizi dibinde mi oturaca ktı r? Halkımız ger çekleri görecektir. Ancak, barıştan yana Türkiye ilerici güçlerine düşen görev pasif bir bekleme içinde olmamaktır. H ü k üm etin halkımızın çıkarlarını çiğneyen, u l usal g üven liğimizi, bağ ı m sızlığım ızı teh li keye atan politi kasını her fı rsat ta protesto etmeli ve gerçekleri halkı m ı za açı k l a m a ı ı d ı r. Tüm politika c ı la ra barışı korumada a ktif tutum a l maları için baskı ya p m a l ı dı r. D ünya ve bölge barışının korun ması için çalışılmazsa işe, ekmeğe, toprağa, demokrasiye ve özgürlü klere kavuşu lamaz ve onlar güvence a l t ı n a a l ı na maz. Barış savaşı m ı n ı n en önünde yer alan komün istler, TKP, Oza l h ü k ü meti n i n Amerikancı d ı ş politikasına k a r ş ı çıkan, barışı savun a n her g ü c ü son una k a d a r destekleyecektir. Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi 18 Ocak 1 984
97
Açıklama Yurttaşlar, Iran Islam Cumhu riyeti Askeri M a h kemesinde yurtsever s u baylara ve iran TUDEH Partisi üyelerin e yönelik bir dava n ı n başlamasından kısa bir süre sonra, iki yurtsever su bay i d a m cezasına mahkum edildi. Açı l a n dava ve mahkum iyet kararları hiçbir somut belgeye ve tuta rlı ka nıta dayan m a m a ktad ı r. CiA merkezinde hazırlanan ve Şah a rtığı poli s ve SAVAK ajanları tarafı ndan yürütülen a ntikomün ist, a nti sovyet ka mpanya tırman d ı rı l ı rken, I ra n Devri m i ' n i n Iran halkına sağ l a d ı ğ ı kaza n ı m lar bir bir yoke dil mektedir. Bin lerce insan koğuştu rulmakto, tutukla n ma kta, i şkenceden geçi rilmekte, en h u n h a r biçim lerde eziyet görmekte ve insa n l ı k dışı uygu lamala rla karşı karşıya bıra k ı l m a ktadır. I ra n'daki bu yurtsever avı, iran'ın bağımsızlığı ve iran h a l k ı n ı n ç ı karları için sesi n i yü kseltenlere yönel i k bu kırım sürerken, Türkiye'deki faşist rej i m ü l kemizde bulunan Ira n l ı ları yakalayıp u luslararası anlaşmalara aykırı olara k I ra n Islam Cumhuriyeti yetki li lerine tesli m etme uygulamalarını sürdü rüyor. B u durum MiT i l e I ra n gizli polisi n i n orta k işbirliğini kanıtl ı yor. Bu uğ ursuz işbirliği sonucu Türkiye'de « D emokrasiye d ö n d ü k .. d iyen ler, Türkiyeli demokratların, yurtseverlerin kanıyla yetin meyi p şimdi de el leri n i I ra n l ı demokrat ve yurtseverlerin kanına buluyorlar. Türkiye Kom ü n i st Pa rtisi, i ra n TU D EH Partisi'ne, i ra n'daki tü m a n ti em peryal i st, demokratik g üçlere yöne l i k bu antiko m ü n i st kampanya n ı n b i r a n önce d u rd u rulması n ı n , Iran h a l k ı n ı n çıkarına olduğu görüşünded i r. TKP, i ra n TUDEH Partisi'ne ve onun yiğit üyelerine yönelik tüm uyg ula maları nefretle kın ıyor. D ı kemizin tüm demokratları n ı , yurtseverlerini, ile rici g üçlerini, I ra n halkıyla, I ra n TUDEH Partisi ile daya nışmaya, Türkiye' deki faşist rej i m i n Iranlı yurtseveriere yönelik tutu klayıp tesli m etme uy gula m a la rına karşı ç ı k maya çağırıyor. Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi
1 8 Oca k 1 984
98
Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne Değerli yoldaşlar, Türkiye Komü n i st Partisi Merkez Komitesi, Türkiye kom ü n i stleri ve ü l ke miz işçi sın ıfı a d ı na kardeş Küba Komü nist Partisi'ne ve onun saygın önderi Fidel Castro yodaşa, yiğit Küba h a l k ı n a devri mci savaş selam larını gönderir. Utk u n u n 25. yılında Küba halkı sosya lizm yolunda spğ l a m a d ı m larla yürüyor. Küba halkı, tarihte hiçbi r top l u m sa l formasyonun kendisine sağ layamadığı kaza n ı m ları n ı korumak ve geliştirmek için t ü m gücünü sefer ber ediyor. Sosya list Küba, Amerika a n a ka rası halklarına güç ve esin kaynağı oluyor. Türkiye Komü n i st Partisi, Küba halkının ateşli en ternas yonalizmine yüksek b i r d eğer biçiyor. Değerli yoldaşlar, Emperyalizmin, özelli kle ABD emperya lizminin en gerici, en saldırgan çevreleri n i n Sovyetler Birliği' ne, sosyalist ü l kelere, u l u slara rası işçi hare ketine, u lusal kurtuluş savaşına ve özg ü r tüm h aklara ka rşı « haçlı sefer i » politikası uyguladığı günlerde, d ünya barışına yön e l i k em peryal i st teh d i d i n arttığı koşul la rda Küba'dan gelen her bir başarı haberi, faşist bir rej i m a ltında, derin gizlilik koşullarında savaşım veren biz Türkiye komünist leri için g üç ve u m ut kaynağıd ır. Utkunun 25. yıldönü m ünde sizlere yeni ve daha büyük başarı lar d i leriz. Komünist selamlaf/mızla Türkiye Komünist Partisi MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu 1 Ocak 1 984
99
Avusturya Komünist Partisi 25. Kongresi'ne Değerli yoldaşlar, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi, Türkiye komün istleri ve ü l ke miz işçi s ı n ıfı adına Avusturya Komünist Parti si' n i n 25. Kong resi 'ni en içten d uygu l a rla sela m l a r. ABD e mperyalizminin en sal d ı rgan çevreleri tarafından uluslara ra sı orta m d a gerg i n l i ğ i n alabildiğine tırm a n d ı rıldığı, sosya l i st ü lkelere yönelik çatışma politika s ı n ı n uygula n d ı ğ ı , Batı Avrupa'ya yeni Amerikan ro ket l erin i n yerleştirildiği koşul la rda top l a n a n Kongreniz, Avusturya'daki barış, si lahsızl a n m a ve yumuşama uğruna savaşıma yeni bir ivme vereceği i n a ncı ndayız. Avusturya em ekçilerinin sosyal ve u l usal çıkarları ıçın savaşımda en önde yü rüyen Parti n iz, faşist rej i m a ltında savaşım yü rüten Türkiye işçi s ı n ıfıyla, Türkiye barış ve demokrasi güçleriyle daya n ı ş maya özel önem veriyor. Ya bancı işçilerin ekono m i k ve sosyal haklarını ardıcıl savun uyor. TKP, kardeş Avusturya Kom ü nist Partisi i l e M a rksizm-len i n izm ve pro leter enternasyon a lizmi i lkeleri temelinde kardeşçe bağlıdır. Avusturya Ko mün ist Partisi' nin 25. Kongresi n e büyük başa rılar, a l d ı ğ ı kararla rın başarıyla yaşama g eçiri l m esini d i leriz. Yaşasın Avusturya Komün ist Partisi ! Türkiye Komünist Partisi MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu 1 3 Oca k 1 984
1 00
Sri Lanka Komünist Partisi 12. Ulusal Kongresi'ne Değerli yoldaşlar, Türkiye Kom ü n i st Partisi Merkez Komitesi, Türkiye komü n i steri ve ü l ke m i z işçi sın ıfı adına kardeş S ri lanka Kom ü n ist Partisi'nin 12. U lusal Kongresi'ni dostça sela mlar. Kongreniz, ABD emperyalizminin ve NATO' n u n en sa l d ı rgan, aşırı gerici kesi mleri n i n Batı Avrupa'ya yeni Amerikan roketleri n i yerleşti rme leri sonucu daha da gergin leşen bir u l u slara rası orta mda toplan ıyor. H i nt Okya n usu'nda CENTCOM' u kuran, a skersel va rlı kla r ı n ı a rt ı rçın bu savaş kışkırtıcıları Sovyetler Birliği'ni ve sosya list ü l keleri « e m perya l i st üslerle -çem bere alma» çabalarına Sri lan ka'yı da sürükl em ek i stiyorlar. Ote yandan gericilik g üçleri Sri lanka işçi sınıfının ve emekçi h a l k ı n ı n ekono m i k, demokratik, sosyal ve politik h a k l a rı n a korşı yeni saldırılar düzen lerken, Sri lanka Kom ün ist Partisi üzeri ndeki baskılarını da sürdü rüyorar. Yeni sömürgeci liğin onursuz dayatma ları, e mperyalist tekellerin uygula maları ülkeniz ekonomisini b u n a l ı m lara sürüklüyor. TKP, Sri lanka Kom ü n i st Partisi'nin izlediği politi kaya yüksek bir değer biçiyor. Son yılların gelişmeleri, Sri lanka Kom ü n i st Pa rtisi' n i n ül keyi eko nomik bunalımdan çıka rmak, Ta m i l u l usal soru n u n u çözü m lemek ve ü lke nizin bölgede bir barış etmeni olmasını sağla m a k yol unda en somut ve gerçekçi yolu gösterd iğini kan ıtlamıştır. Faşist bir reji m a ltında, derin gizlilik koşullarında savaşım yürüten TKP 5. Kongresi tarafından öne kon a n hedefler doğrultusunda, barışın korun ması için, emperya lizme ve faşizme karşı u lusal çapta bir d irenişi örgüt Iemek için, tüm ul usal demokratik güçlerin işbirliğini sağlamak için yoğ un bir çaba safediyor. TKP, ka rdeş Sri lanka Komü n i st Parti si'yle Marksizm leninizm ve proleter enternasyonalizmi i l keleri temel i nde bağ l ı d ı r. Kon g renize ve a lacağı kara rların yaşama geçi ri lmesinde büyük başa r ı l a r d i leriz. T ürkiye Komünist Partisi MK Genel Sekreteri ' Haydar Kutlu
27 Ocak 1 984
1 01
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne Sevgi l i yoldaşlar. Derin bir üzüntü ve acıyla ü n l ü komün ist savaşçı Bi len yoldaşı n ara m ızdan ayrıld ı ğ ı n ı öğre n m i ş bulun uyoruz. Suudi Ara bistan Kom ü nist Partisi Merkez Komitesi, üyeleri ve dostları Bilen yoldaşın ölümü nedeniyle Sizlere derin başsa ğ l ı ğ ı d uygu larını i letir. Bilen yoldaş, tüm yaşam ı n ı Türkiye işçi sınıfı hareketine ve davasına, Tür kiye'nin bağımsızlığına. u lusal yen ilen meye, ve komünizm davasının ut kusuna a d a m ı ş olan u l uslara rası komü nist ve işçi h a reket i n i n önemli bir l ideriydi. O'nun yaşa mı. yü rekten i n a nd ı ğ ı davaya en büyük a d a n m ı ş l ı ğ ı n ya nsımasıdır. O'n u n , çeti n v e s o n derece tehlikelerle dolu savaş yol u n d a n , n e pol iste, n e baskı a ltında, n e ha piste v e n e d e göçmen l i kte b i r m i l i m b i l e ayrılma ması, tam tersine, bunların O'nu n çeşitli a la n l a rdaki 6 1 yıllık sava ş ı m ı ndaki gücünü ve kara r l ı l ı ğ ı n ı a rtırması, her bir komü n i st için örnektir. Yoldaşlar, B i len yoldaşın a n ısı, dünya n ı n her yeri nde kom ü n i stlerin savaşımı için canlı bir örnek ve esin kaynağ ı o larak her zam a n yaşayaca ktır. Suudi Arabistan Komünist Partisi
Merkez Komitesi
1 02
TKP YAYıNLARı
2.
..
YOL VE AMAÇ »
3 . YENI ÇAG » .
.
4. TKP 5. KONGRE BELGELERi - TKP 5. KONGRES i ' N E SUN ULAN MK ÇALIŞMA RAPORU - TO RKiYE KOMO NiST PARTiSi PROGRAMI - MUSTAFA SUPHi 1 00. YIL TEZLERI 5. TKP MERKEZ KOMiTESi 1 . PLENUM RAPORU 6. V. ı. LEN i N (BIYOGRAFISi) 7. V. ı. L E N i N - .. iKi TAKTiK »
8. L . i . BREJ N EV - .. S B K P MK'N i N 26. KONG REYE SUNDUGU ÇALIŞMA RAPORU VE ı Ç VE DIŞ POliTiKA ALANLAR I N DA PART i N i N O N O N D E DURAN GOREVLER» 9. L. i. BREJ N EV - .. ANILAR»
1 0. GEORGi DIMITROF 1 00 YAŞı N DA 1 1 . ERICH H O N ECKER - .. YAŞAM l MDAN " 1 2 . S. OSTO NGEL - .. SAVAŞ YOLU .. . 1 3. S. OSTO N GEL - .. G O N EŞLI D ONYA ..
1 4. TERARIZM I N ARD ı N DA KiM VAR 1 5. KARL MARKS VE G O N lJ M lJ Z (ULUSLARARASI KON FERANS, BERLIN 1 983
1 03
•
y
.. Y E N i Ç A G OKU VE OKUT!
1 04
i