G. Kwiatowski: Emeğin güçleri, barışın güçleridir •
i Czyrek: PBiP'nin sosyalizm ülkülerinin utkusu için
•
A. Havari: Prometheus'un yaktığı ateş söndürülemez
savaşımı
•
H. Pirsch: çatışma stratejisinde «psikolojik savaş»ın yeri
•
G. Farakos: "Ortak Pazar»ın tuzakları
•
xx:
•
R.V. Vivo: latin Amerika ile ABDarasında çelişkiler artıyor
•
H. Kalt: Vaygarayla reklamı yapılan iyııeşme mi, yoksa
«Bir numaralı» sosyal hastalık. Buna karşı nasıl savaşılır?
bunalımın süregelmesi mi?
Oze l s ayfal ar ��----�
�------�
xx:
TKP Merkez Komitesi'nın bildirisi
•
xx:
TKP Merkez Komitesi'nin
•
xx:
TKP Merkez Komitesi Sekreterliği'nin çağrısı
•
xx:
•
xx: TKP MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu yolaşın Filistin Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne mesajı
1
Mayıs belgileri
TKP MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu yoldaşın MK Genel Sekreteri Konstantin Çernenko yoldaşa mesajı
Ortak çağrı
Mayıs -
.
1984
Bütün ülkelerin proleterleri, bir/eşiniz! •
YENI
5 (239) Mayıs 1984
ÇAO v
Komün ist ve i şçi partiler i n i n teori ve enforma syon d ergisi
i Ç i N DEKiLER Sa yfa Georg Kwiatowski
3
E m e ğ i n g üçleri, barışın g ü ç lerid i r Jozef ezyrek
,13
PBi P'n i n sosya l i z m ülkülerin i n utkusu i ç i n sava ş ı mı' . Ali Havari
Prometheus'un yaktığı ateş söndü rülemez
.
.
.
.
.
.
.
•
.
25
Hans Pirsch
32
Çatışm a stratejisi n d e « psikoloji k sava ş » ı n yeri . Grigoris Farakos
43
« Ortak Pazar» ı n tuzakla rı xx:
« Bi r n u m aralı» sosyal h a stal ı k. Buna karşı nasıl savaşılır?
51
Raul Valdes Vivo
72
Lat i n A m e rika ile A B D a ra s ı n d a çelişkiler a rtıyor . Hans Kal! Yayga rayla rek l a m ı ya pılan iyileşme m i , yoksa b u na l ı m ı n s ü re. . . g e l m es i m i ? . '. . . .
.
.
87
aZ E L SAY F A L A R xx:
TKP Merkez Kom ites i ' n i n b i ld irisi.
.
.
98
xx:
T KP Merkez Komitesi' n i n 1 Mayıs belg ileri .
100
.
TKP Merkez Komitesi Sekreterliği'nin çağrısı .
.
.
102
xx: TKP M K Genel Sekreteri Hayd a r Kutlu yalda ş ı n Sovyetler Bir liği Kom ün i st Partisi M K Genel Sekreteri Konsta ntin Çernenko yoldaşa mesa j ı . . . . . . . . . . . . . . . .
103
TKP M K Genel Sekreteri Hayd a r Kutlu yoldaşın Filisti n Komü n ist Partisi Merkez Kom itesi'ne m esajı .
104
.
105
xx:
.
.
.
.
xx:
xx:
Ortak çağrı .
.
.
.
.
.
.
.
«BARIŞ VE SOSYALIZM SORU NLARI
•• -
« YENi ÇAG» derg isinin Yaz ı
Kuru l u v e Yazı Konseyi' nde aşağ ıdaki ü l keler komü nist v e işçi partilerin i n temsilcileri b u l u n ma kta d ı r : ABD, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bol ivya, Brezilya, Bulga rista n, Büyük Britanya, Cezayir, Çekoslovakya, Da ni marka, Demokratik A l m a n Cumhuriyeti, Ekvator, Endonezya, Federal Alma nya Cu mhu riyeti, F i l i pi n l er, F i listin, F i n l a nd iya, Fra nsa, Guatemala, Guya n a , G ü ney Afrika Cumhuriyeti. Hindistan. Hon d u ras. Irak. iran. irlanda. is panya, ısra i l , Isveç. ısviçre. italya. Ja mayka. Ja ponya. Kanada, Kıbrıs, Kolom biya, Kosta - Rika. Küba, Lübnan. Lüksemburg, Maca rista n, Meksika. Mısı r. Moğolista n, Pa n a m a , Pa rag uay, Peru, Polonya, Portekiz. Romanya, Salvador, Seneg a l , Sovyetler Birliği, Sri La nka, Suda n, Su riye, Şili, Tür kiye, U rug uay, Ord ü n , Venezuella, Vietnam, Yuna nista n.
SON REDAKSIYON TARi Hi : 31 Mart 1 984 YAZIŞMA ADRESLERiMIZ :
2
BOX 1 6367 S 1 0327 Stockholm iŞVEÇ
Stred isko pro rozsi rova n i tisku Yeni çağ Praha 6, Tha kurova 3 Czechoslovakia
Emeğin güçleri, barışın güçleridir JŞÇI sıNıFıNıN 1 MAYIS GELENEKLERI Georg Kwiatowski Alman Komünist Partisrnin «Barış ve Sosyalizm Sorunları» dergisi Yazı Kurulu' ndaki temsilcisi
Her yıl 1 Mayıs geldiğinde, bütü n d ü nyada işçi s ı nıfı çağdaş tari h i n ana itici gücü ve i lerici top l u m s a l dönüşü m lerin en a rd ıc d , en kararlı savuncusu ve m i marı o l d u ğ u n u ortaya koyuyor. Sosyal ist ülke lerde o' erkted i r ve ekonomik ve topl umsal i l işkilerin daha da iyi leşti ri l m esi ve geliştiril mesi amacına yönelik ya pıcı eylem i n i başarıyla sürdü rüyor. Büyük sermaye n i n eg emen o l d u ğ u yerlerde, sömü rüye ve tekelci bas kıya karşı, işçi sınıfı n ı n hakları n ı korumak ve genişletmek için, demokrasi ve sosyal k u rtuluş için savaşım yürütüyor. Bağ ı m sızlıkl a r ı n ı korumaya ve sağ l a m laştırmaya , em perya l i z m i ve yeni sömürgec i l i ğ i püskürtmeye çalı şa n gelişmekte olan ul usla rın yaşa m ı nda g ittikçe a rta n önemde b i r rol oynuyor. Işçi s ı n ıfı toplumsal yaşa m ı n en öneml i ala nları nda, gerçekten ta rihsel düzeyde, benzeri olmaya n görevlerle karşı karşıya d ı r. Yü rüyüş lerde ve gösterilerde 1 Mayıs belgi leri atarken ve gereks i n i mlerini ve istemlerini açıklarken, mi lyon larca emekçi insan ş i m d i , bu görevlerin merkezine g ü n ü m ü z ü n a na soru n u n u koyuyor. Işçi s ı n ıfı n ı n tü m öteki a maçlarına u l aşması için ya şa m sa l koşul ola n barış koru n m a l ı d ı r. Bu y ı l gel eneksel sava ş ı m bayra mı n ı zorlu b i r u l u sl a ra rası orta mda k ut l uyoruz. Amerika B i rleşik Devletleri' n i n ve NATO' n u n sa l d ı rg a n g üçleri, Avrupa'ya « Pershi ng-2»leri ve kanatl ı roketleri yerleşti rmeye başlaya ra k, d ü nyan ı n çeşitli bölgelerinde h a l k l a ra ka rşı provokasyonlarını a rtıra rak u l u sl a ra rası d u ru m u kötüleştiriyor ve nükleer bir felaket tehl i kes i n i a rtırı yorlar. NATO l i derleri ş imdi endişeli d ünya k a m uoyun u yatıştırmaya, şaşırtıp 3
ya n l ı ş yönlere çekmeye ça l ışıyorlar. Barışın korun ması için, d a h a fazla rokete, bombaya, uçağa , savaş gemisine ve "savun m a » donatım larına g ereksini m leri old u ğ u n u öne sü rüyorla r. Ama sorun, bütün bunların sonu cunun ne olaca ğıdır. Savaş hazı rlıkları s ü rerken ba rış nutukları çekmeK h i ç de iyi b i r şey vaadetmiyor. Bu NATO l iderleri n i n hazı rladı kları barış sakı n bir küller ve yıkıntıl a r " ba rış ı » olması n ? Oncelikle ABD'ninkiler olmak üzere aşırı gerici g üçler, korkunç boyut lardaki s i l a h l a n mayı, ha lk l a rın özgürl ük ve bağı msız l ı k özlemlerine ka rşı saldırgan davra n ışlarla pa ralel yürütüyorla r. Hatta, G renada ve Lüb nan'da olduğu g i bi, egemen ülkelere karşı doğrud a n çapulculuğa baş vuruyorlar. B u g üçler Kü ba'ya karşı provoka syonları n ı a rtırıyor ve Nika rag ua ve EI Salvador'u silohio işgale hazırlanıyorla r. Sosya lizm ve kapi talizm a ra sındaki tarihsel kavgayı silahlı savaşımla çözme ça basıyla ve Asya, Afrika ve Latin Amerika h a l k l a rı n ı sömürme ve baskı a ltında tutma sistemleri ni koru m a k için, sosya l i st toplu l u k ü lkeleri ve gelişmekte olan devletlerle çatışmaya yönel iyorla r. ABD işte bu nedenle, s ı n ı rlarından b i n l erce kilometre uzaklardaki bölgeleri kendi "ul usal çıkarla rı » açısı n d a n yaşa msal bölgeler i l a n edip, askersel üstü n l ü k kurmayı a maçlıyor. Bu koşu l l a rda , tüm barış, özg ü rl ü k, u l usal bağ ı msızlık ve sosyal ada let a maçlaya n l a r ı n ortak ça baları , Rea g a n yöneti m i n i n politi kasının özünü o l u şturan saldırı ve savaş politikasına karşı d i renişleri son derece büyük bir önem taşıyor. Dünya gelişmeleri n i n izleyeceği yol ve bizzat insa n l ı ğ ı n geleceği, böylesi çaba l a rın etk i n l i ğ i n e b a ğ l ı d ı r. ABD emperya l i z m i n i n ve o n u n NATO' l u bağlaşıkla rı nın politikasının neden olduğu a rtan bir nü kleer felaket tehd iti, g iderek d a h a çok insanın u l u sla rarası g üvenl i k sorun l a rı n ı n herkesin işi old u ğ u n u n fa rkına va r m a sını sağl ıyor. Kapita l i st d evletlerde hükü metleri halkları n sesine kulak vermeye zorlam a k için herkes barış ve savaş sorun u n u n çöz üm ü n e katıl m a l ı d ı r. Ş i m d i barış ha reketinde en değişik toplumsa l -pol itik g üçler temsil edi l iyorlar. Nükleer b i r ya n g ı n ı n a levlerinde topta n yokolma tehl i kesi, top lumsal kon um l a r ı n a , politik görüşlerine, ideolojik i na nçlarına ya da d i n i i na n ışlarına bakma ksız ı n gezeg e n i m izde yaşaya nları eşit biçimde etki l iyor. Kuşkusuz b a rışı n koru nması ve sava ş ı n önlen mesiyle en yakından i l i g i l i o l a n işçi sınıfı ve t ü m d i ğ e r emekç ilerd i r. Ç ü n k ü , d ü nyanın t ü m zeng i n l i klerini ya ratan ve uyg a r l ı ğ ı k u ra n onlard ı r. Savaş, ö l ü m � e yıkım geti rir. Yaşa m ı n kaynağı ve toplumsal i lerlemenin itici g ücü olan emeğ i n ka rşıtı ve d ü ş m a nıd ı r. Barış ve emek bölünmez b i r bütündür. Bu, geleceğ i n sosyalist topl u m u n u "her ha lkın tek v e aynı h ü k ü m d a rı emek olacağı için, u l uslara rası i l kesi barış olaca k » (1) b i r toplum olara k tanımlayan K. Marks tarafından vurg ul a n mıştır.
(I) K. Marks ve F. Engels, Yapıtlar, 4
c.
17, s. 5 (Rusça) ..
Topl u msa l ve politik kon u m u nedeniyle, proletarya n ı n savaştan bir çıkarı olamaz. Işçi sınıfı her zaman, s i l a h l ı çatışmaları n kendine en büyük acı ve felaketleri geti rdiği ve sömürü ve toplumsal baskı boyund u ru ğu n u a rtırd ı ğ ı b i r s ı n ı f o l muştur. 1 864'te kurulmuş olan U l uslara rası işçi B i rliğ i ' n i n ilk prog ramatik bel gesi, B i ri nci Enternasyon a l ' i n Ma rks tarafı ndan yazı l m ış olan Kuruluş B i l d i rgesi, halk d ü ş m a n ı saldırgan savaşlara karşı savaşımı, i ş ç i sınıfının genel kurtuluş ha reket i n i n önemli bir bileşi m i olarak açıklad ı . Proletar ya, deniyordu b i l d i rgede, « c ı n a i a maçla r peşi nde, u lusal önyarg ı la rla oynayan ve korsan l ık sava ş l a rında halkların ka n ı n ı ve servetini harca yan (2) burj uvaz i n i n gerici d ış politikasını reddeder. ..
Ta rih i n a n d ı rıcı biçimde ş u n u kanıtlıyor : Sa l d ı rg a n savaşlar ile insan sömürüsü birbi rleriyle çok yak ı n b i r bağ içi nded i r, m i litarist özlem leri ola nlar asalak sömürücü sınıflardır. Savaş her zaman, a n tagonistik sınıflı toplumlorın g e l i ş i m iyle b i rl ikte el ele yürü müştür. Emperya l izmle b i rl ikte sömürücü top l u m ların bu u ğ u rsuz n itel i ğ i son derece g üçlenmiş ve geniş lemişt i r. Çok sayıda « yerel .. korsa n l ık ka m pa nyala rı bir yana, tari hteki en yıkıcı savaşl a r olan her iki d ünya sava ş ı n ı da çıkaran emperya l iz m d i r. işçi s ı n ıfın ı n devri mci önderleri istilacı savaşların gerçek özün ü , kay nakları n ı serg i lemişler ve aynı zamanda i nsanoğl u n u n barış içinde ya şaya b i lm es i için savaşımın yoll a rını da göstermişlerdir. Işçi sınıfının dev rimci kanad ı n ı n üyeleri, bu açı n ı m ı her zama n deri n toplumsal dönüşüm ler, sömürü n ü n, sı nıfsal ve ul usa l baskı n ı n her biç i m i n i n yok ed i l mesi ve yeni toplumsal i lişki lerin kurulması sava ş ı m ıyla bağ l a m ışlard ı r. Ikinci Enternasyona l'in 1893 yıl ı nda yapılan Zürih Kong resi 1 Mayıs gösterileri n i n ya l n ı z 8 saatlik işgü n ü belg isiyle değ i l, aynı zamanda barış için sava ş ı m belgisiyle de gerçekleştiri l mesi kara rı n ı a l ı rken, bu gösteri leri n .<işçi s ı n ıf ı n ı n toplumsal dönüşümler a racılığıyla, yani tek tek u l us lar içi nde barışa ve uluslar a ra s ı nda barışa götü recek tek olası yol u seçerek sın ıfsal ayırı mları kaldırma kararlll ığl»(3) n ı n b i r ifadesi olması gerekt i ğ i n i vurg u l a d ı . 1 9 1 7'de erki e l e geçiren Rusya i ş ç i s ı n ıfı n ı n zaferi, d oğ a l d ı r k i , ta ri hte i l k kez hem eski söm ürücü d üzeni, hem de kökü bu d üzende o l a n sava ş ı n nedenleri n i yok ederek büyük bir tari hsel d ö n ü m nokta s ı n ı ol uştur m u ştur. Yeni sosya l ist topl u m u n ilk devlet eylemi olarak, Len i n ' i n iyi b i l i nen Barış Buyrultusu, proleta rya n ı n dış politika i lkeleri n i n pratikte u yg u l a n ma s ı n ı n başlang ıcı n ı ol uşturm uştur. Eki m Devri m i, yal n ızca i nsanoğl u n u n toplumsal g enş i m i a l a n ı nda de ğ i l , aynı zamanda em perya l i z m i n sald ı rg a n ve yoğ macı savaşları no, ba-
(2) Agy, c. 1 6, s. 1 1 . rı) Protokoll des I nternationa len Sozial istischen Arbeiterkong resses in der Tonhalle Zürich vom 6. bis 1 2. August 1 893, Zürich 1 984,
5.
36.
5
rışın, halkların özg ü rlük ve bağ ı msızlı ğ ı n ı n korunması pol itikasıyla ka rşı çıka rak u l us l a ra rası i l i şk i l er a la n ı nda da yeni bir çağ açmıştır. Tü m uluslara rası i lişkiler siste m i n e büyük etki ya pmıştır. Başta u l uslara rası işçi sınıfı olmak üzere öteki savaş karşıtı g üçlerle birlikte Sovyetler B i r l i ğ i 20' I i ve 30'Iu yıl larda barışın korunması için ı sra rlı b i r sava ş ı m yü rüt m ü ştür. Ne ki o za m a n l a r uluslara rası a renada topl u msal-s ı nıfsal g üçler den gesi öyleydi ki, yen i b i r .dü nya sava ş ı n ı n çıkması n ı engellemeye yetmedi. Yine d e, savaş tehlikesine ka rşı bu savaşı m ı n deneyleri ve dersleri n i n , b u g ü n , yen i tarihsel koş u l l a rda büyük önemi vard ı r. B u n l a r barı ş ı n koru n m a s ı n a i l işkin g ü n ü m üzün b i rçok soru nuna g ü ç l ü b i r ı ş ı k tutuyorlar. I şç i s ı n ı f ı n ın en i leri v e devri mci kes i m i , her zaman, t ü m ul usları kapsayan barış ha reketleri n i n bileşen b i r pa rçası ve aktif bir ögesi o l m uştur. Iki d ü nya savaş ı a rası ndaki dönemde işçi sı nıfı ekonomik ve politik hakla rı için eyle m i n i , barış ve demokrasi için eylemleriyle bi rleşti rerek, tekellere karşı çet i n bir sava ş ı m yürütmüştür. 1 929-1 933 « büyük b u n a Iı m »ıyla v e Alma nya'da faşist d iktatörl ü ğ ü n kurulmasıyla, i ş ç i s ı n ıfı h a re keti çok büyük önemde bir görevle karşı karşıya ka l d ı . Işçi s ı n ıfı, yağ macı, yayılma savaşlarına ve emekçilere karşı doğrudan toplumsal ve s ı nıfsal baskıya yönelmeye başlayan büyük sermaye n i n en g e rici şovenist güç le ' r ille Bu a n l a mda, Kom i ntern ' i n 7 . Kongresi (Temm uz-Ağ ustos 1 935) tarihsel b i r rol oynadı, Komünist parti leri n « merkez» bel g i lerinden b i r i n i n , faşizme ka rşı savaş ı m la ayrı l m azcas ı na bağlı olan « barış içi n » sava ş ı m olaca ğ ı n ı açıkladı. Kong re, naziz m i , ulusla rarası karşıdevri m i n vu rucu gücü, em perya l i st sava ş ı n başl ıca kışkırtıcısı ve Sovyetler Birliği'ne ka rşı b i r « haçlı seferi » n i n başlatıcısı olarak serg i led i v e işçi sınıfını faşizme karşı d i renişte bi rleşik bir cephede bir a raya gelmeye, işçi sınıfı n ı n b i r l i ğ i temeli nde, tüm a ntifaşist v e demokratik g üçleri içeren geniş b i r H a l k Cephesi ku rmaya çağ ı rd ı . Kom ü n i st ve i ş ç i sınıfı ha reket i n i n a ntiemper ya list gelenekleri tari h i n e yen i b i r sayfa yazan Komi ntern ' i n 7. Kon g resi, o z a m a n l a rda b i le, tüm barış g üçleri n i n b i rl i ğ i n i n sağ la n ması ko ş u l uyla, halkın barış sava ş ı m ı için büyük pota nsiyellerin va rl ı ğ ı n ı vurg u layarak, barı ş ı n korunmasına i l işkin b irçok soru na yen i b i r yaklaşım ge t i rd i . Al man işçi sınıfı ha reket i n i n önde gelen lideri Wilhelm Pieck, Kon g re'de şöyle d ed i : « Biz, kapita l ist ü lkeler işçi s ı nıfıyla SSCB' n i n barış için ortak sava ş ı m ı n ı n savaşı engelleyebileceğ i n e i n a n ıyoi uz. » ıtalyan kom ü nistleri n i n temsilcisi Pa l m i ro Tog l iatti ' n i n Kongre'ye sun duğu « Emperyal istlerin yen i b i r d ü nya savaşı hazırlıkları karşısında Kom ü n ist Enternasyo n a l ' i n görevleri » başlıklı ra porunda ş u n l a r vurgula ndı : .. Ba rış i ç i n sava ş ı m ı m ızı olabild i ğ i nce geniş ve popüler k ı l m a lıyız . . . Barış sava ş ı m ı ya lnızca eğer sava ş ı n tüm d ü ş m a n l a rı, barı ş ı n tüm dost l a rı, küçük burjuvazin i n en geniş y ı ğ ı n l a rı n ı n g üçleri, ayd ı nl a r, tehdit
6
altı ndaki ulusal azı nlıklar ve barışın korunm a s ınd a n çıkarı ola n devletler birleşir ve savaş tacirlerine ve başlatıcılarına karşı güçlü bir cephe ol uştururlarsa en büyük başarı şansına sa h i ptir ... Ne yazık ki. faşistlere ve savaş tehlikesi n e karşı işçi sınıfı n ı n ve tüm öteki a nt i m ilitarist g ü çlerin eylem birliğ i z a m a n ı nda gerçekleştirilemed i. Kom i ntern 7. Kongresi' n i n Sosyalist işçi Enternasyonali'ne yapt ı ğ ı , savaş tacirlerine karşı birleşik bir cephe kurulması çağrısı desteklenmedi . 1935 ile 1 939 yılları a rasında Kam i ntern faşizme ve savaşa karşı ortak eylem önerisiyle on kez Sosya l i st Enternasyonal'e g i tti, oma sosyal demokrat partilerin birçok üyesi n i n işbirliği istemesi ne karşı n Sosyalist Enternas yonal yönet i m i b u nları sürekl i geri çevirdi. Sosyalist Enternasyonol'in sağ-reformcu liderler i n i n a ntikomünist, a nti sovyetik tutumları, işçi s ı n ıfı n ı n savaşma yeteneğ i üzerinde yıkıcı etkiler yaptı ve savaşa hazırla n a n tekelci sermayenin en gerici g üçlerine karşı d irenişini zayıflattı . B u , faşiz m i n ilerlemesi n i n zama n ı nda yol u n u kesme ve sald ırga nları gemleme çabaları n ı büyük ölçüde engelled i ğ i nden, halk lara çok pahalıya molold u. I nsan uygarlığı nazi barbarl ı ğ ı nd a n , d ü n yada H itler faşiz m i nden başta Sovyet halkı n ı n savaş ı m ı olmak üzere, a nti-Hitler koal i syon halkları n ı n ka hra ma nca savaşı mı sayesinde ve kor kunç can kayıpları ve yıkı mlar, milyonlarca erkek ve kad ı n ı n ıstıra p ve acıları pahasına kurtuld u. Bug ü n , nükleer bir savaşın engellen mesi ve gerg i nlik ocakları n ı n yok edilmesi sorun u işçi sı nıfı n ı n , emekçi yığı nların ve tüm halkların önünde görü l memiş b i r keskinl ikle d urmaktadır. I nsanoğlu n u n tari h i nde ilk kez sorun onm ilyonlarca insanı h a yal edilemez dehşetlerden ve acılardan sakınmak değil, aynı zamanda b u gezegende yaşa m ı n kend i s i n i de korumaktır. Askersel tek n i ğ i n gelişi m i ve şimd iye kadarki en korkunç savaş s i la hları n ı n yıkıcı etkisi n i n artışı, emperyalist m i litarist güçlere kor ku nç yıkım ara çları vermiştir ve bu tüm insanlık i ç i n benzeri görülmemiş bir tehlike oluşturmaktad ır. Ancak g ü n ü m üzde değişim ler geçiren yalnızca savaşı n olası sonuçları değ i l d i r. Aynı zamanda, savaşın toplu msal yaşam d a n s i l i n mesi ve uluslar a rasında barışçı ilişkilerin k urulması savaşımının koşulla rı nda do bir değişiklik olm uştur. Dü nya sosyal ist s i ste m i n i n ve ulusal kurtuluş ve işçi sınıfı hareket i n i n pota nsiyeller i n i n g ü çlenmesi, ve halk y ı ğ ı nları n ı n srıvm karşıtı protestoları n ı n yükselmesi , savaş tehlikesi doğuran ve savaşı ken di politikala rı n ı n bir aracı olarak kullan mayı sürdürme umud unda olan toplumsal g üçlere başarılı bir şekilde karşı kon ulması n ı olanaklı kılmak tadır. Ne ki, nesnel olanaklar, otomatik olarak, kendiliklerinden gerçekliğe dönüşmezler. Ne de ba rış için çağrıda b u l u n mak onu korumaya yeter. Barış, ya l nıza etkin eylem ile sağla nabi l ir. 7
Yaşa m çokta n göstermiştir ki , kapitalist ü lkelerde ba rış h a reketinin gücü belirfeyici ölçüde emekçi h a l k ı n bu harekete katıl ı m ı n a bağlıdır. O n l a r kendi ü l kelerinin hükü met ve parlamentola rına g ü ç l ü bir politik baskı uyg ulaya b i l i r ve onla rı barış ve sila hsız l a n m a yol u n d a n yürümeye zorfaya bi i i rler. işçi sınıfının çıkarların ı n en ard ı cıl savunucuları olan komünistler, barış ha reketini g enişletmeyi ve g üçlendi rmeyi ve onu daha etkin k ı l mayı he defleyerek tüm d üşünce ve çaba l a r ı n ı savaşın engel lenmesi ve savaş tehditin i n ka l d ı rı l masında yoğ unlaştırıyorlar_ Partimizin geçtiğimiz Ocak ayı nda ya p ı l a n 7. Kong resi'nde, eğer daha sağ l a m bir ba rış isteniyorsa, «yığınlar kendi ba rış a rz u l a rı n ı ve önemli politik kararların a lı nmasında kendi lerinin d e söz hakkını n ol ması istemini egemen sınıflara dayatmaya a rtan ölçüde hazırlan m alıdırlar» d iye v u rg u la n d ı . I şçiler ul uslara rası d u r u m u n g e rg i nleşmesin i n v e savaş teh l i kesini n a rt ması n ı n a rd ı nd a ki gerçek nedenlerin farkına vardıkça, onların barış güç leri h a reketine katkıları d a d a h a fazla olacaktı r. Kon g remizde şöyle de nildi: « Ba rış isteyen, onu kimin tehdit ettiğini bilmelidir. Savaş tehlikesini yoketmek isteyen, bunun nereden kaynakl a n d ı ğ ı n ı bilmel idir». Bu, biz komü nistlerin omuzlarına şöyle bir görev koyuyo r : Emekçi h a l ka sava ş ı n kaynakları nın nerede o l d uğunu göstermek. Roketterin sa, vunucuları ve b u rj uva iletişim a raçları, kapitalizmde savaş hazırlıkla rın d a n doğrudan çıkarları olan ve savaştan maddi ve politik kaza nçları ola n g üçleri g izlemek a macıyla her geçen g ü n Doğ u'dan g elen « tehdit .. üze rine yeni yeni yalanlar düzüyorla r. Sila h ü retimi a l a n ı nda, emek ile sermayenin çıkarfarındaki çelişki, belki de başka hiç b i r yerde a l m a d ı ğ ı kadar keskindir. "Savun ma» h a rcama l a rı ne kadar a rtarsa. körları sürekli a rtan sila h satıcıları ve askersel sanayi kompleksieri n i n patronları da o kader m e m n u n oluyorfar. Ama savaş hazırlıklarının yürütüld ü ğ ü ve sağ l ı k hizmetleri, eğitim , emeklilik, işsizlik ödemeleri, konut yapımı, çevreyi koru ma. tüm sosyal g üven lik sistem i ve ekonominin sivil sektö r ü n ü n g elişimi için ayrılan ödeneklerin kesi ldiği yerlerde, emekçi h a l k ı n d u ru m u kötü leşiyor. Mil ita rizasyon ne kadar yoğ un olursa, topl umsal bask ı n ı n vid a l a rı da o kadar sıkılaşıyor, demokratik hakların kısıtlanması o kada r yoğu n ol uyor. Bu, her zaman böyle olmuştur. 50 y ı l ı a şk ı n bir z a m a n ö nce. Hitler'in erki ele geçirmesin i n ö ng ü nünde, buna l ı m ı n başla d ı ğ ı 1 929 yılında işçiler istemlerini sav u n m a k için 1 Ma yıs'ta Berlin sokaklarına ç ı ktıklarında, komünistler bildirilerine şunları yazm ışle rd ı: " Ka h rolsun emperyalist savaş pla n l a rı ! Kahrolsun zırhlı kru vazörl e r ve Reichsweh r için emekçi halkın cebindeki son k u ruşlara da el koyan militariz m i n kirl i savaş hazırlık p l a n la rı! .. Bugü n , 1929'd a n bu yana görülen en derin b unalım d ö neminde, pa r8
t i m i z yine ba rış eylemini, emekçi h a l kın hakları, iş, ücretler ve sosya l güvenliğin savunulması için savaşımla yakından bağlıyor. 7. Kongremizde kabul edilen AKP'nin Ba rış ve iş için Savaşım Prog ra m ı'nda şöyle deni yor : « Ucretl i işçi ve memurl a rı n barışın korunmasındaki sınıf çıkarlarının bir ifadesi olara k, sendika k a ra rla rının uyg u lanmasıyla uyu m l u olarak ve yine işçi sınıfı ile barış ha reketinin ortak eyleminin b i r ifadesi olarak, 1 Mayıs bayramı, sila hlanmanın artırılmasına ve topl umsal soyg una k a rşı barış ve iş için etkileyici bir savaş ı m g ünü olma l ı d ı r.» Partimiz, barış ve iş savaşımının bir tek karşıtı old u ğ unu vurg ul uyor: Büyük sermayenin en gerici g üçleri ve bunların politik yöneticileri. Halkın s ı rtına eşitsiz bir a skersel h a rcama yükü bindiren ve nükleer b i r savaş tehditini dayatan bu ada m l a rla, send i ka l a rın emekçi hal kın ç ı ka rl a rını savunmaya yöneli k istemlerine karşı çıkanlar ve istihda m ı d üşürme ve top l u msal ve demokratik hakları kısıtla m a ve yoketme politikası yü rütenler ayı;ıı a d a m l a rd ı r. Kapita l i st d ünyada en büyük b i r « i stenmeyen insanla r » ord usunun, ta m d a e n geniş s i l a h lanma prog ram l a rının gerçekleşti ril d i ği bir dönemde ortaya çıkması rastlantı değ i l d i r. işsizlik, ka pital ist kôr h ı rsı sonucu en keskin sosyal afet haline g e l d i . B a r ı ş ı n korunmasıyla bi rlikte çalışma h a k k ı için sava ş ı m şimdi bi rçok kapitalist ü l kede en öneml i görevdir. Biz kom ü nistler, ve aynı zamanda FAC'ndeki bi rçok send i kacı ve sosyal demokrat, ba rış için savaşımla iş için savaşı mın bir bütün ol uşturduğ una inanıyoruz. Çabalar som ut ol malı d ı r, bu nedenle de şu belg i üzerinde d u ruyoruz : « Roket .d eğ i l iş ! » Sava şım programımız budur. Yığ ınsal işsizliğe ka rşı ç ı ka rken ve ü l kemizde işyerlerinin korunmasında ve yenilerinin ya rat ı l m asında ısrar ederken, sendikacı l a r, sosyal demokrat lar ve komünistler iş haftasının ücretlerde b i r azalma olmadan 35 saate ind i ril mesi istemini öne sü rüyorlar. i ktisatç ı l a r ve send i kacı l a r, FAC'de çalışma haftasınd a ki 5 saat l i k b i r indirimin, 3,5 milyon işsiz v e ya rı işsizden 1 ,5 m i lyonuna i ş sağlayacağını hesaplıyorlar. Egemen çevrelerin sözcüleri d e « bunun için para mız yok .. d iyorlar. Ama fonlar bul una b i l i r, bunun b i r yolu ekonominin üzerine yük olan geniş sil a h lanma h a rca m a l a rında ind i ri m yapmaktır. Gittikçe artan nükleer tehditi n g eniş h a l k yığınları arasında ya rattığ ı uyanıklık, d iğ erlerinin yanı s ı ra, savaş sonrası dönemde FAC send ika l a rın ba rış savaşımına katı l ı m ının ilk kez bu kadar büyük olması olgu sunda kend ini hissettiriyor. Federal Al manya toprakla rına yeni ABD roketl erinin yerleştirilmesine karşı muhalefet ilk başladığ ında, bi rçok sendika lideri ba rış ha reketine mesafeli d u ruyorla rd ı . O za mandan bu yana köklü değişikl i kler oldu. Al man Send ika l a r Federasyonu, 8 m i lyon üyesiyle işletmelerde ve büro l a rda roket yerleştiril mesini protesto için işb ı rakmaları gerçekleştird i , ş u 9
anda sayısı 300'ü a ş m ı ş olan işletme barış komiteleri oluşturdu. B i rçok sendika sil a hsızlanma, barış ve u l uslara rası g üvenl i k savaşımına kat ı l m a kararı a ld ı . Sosyal Demokrat Parti (SPD)' nin tutu munda d eğişiklik ol ması da büyük önemdedir. SPD şimdi roketlerin kon u m landırılmasına karş ı d ı r, ve bunun birçok öteki ül ke sosya list partilerinin ve bir bütün olarak Sosya list Enternasyona l'in bu konuya yaklaş ı m ı nda önemli b i r et kisi oluyor. işçi sın ıfı h a reketinin tarihi, işçi sınıfı n ı n savaş tehditine karşı sava ş ı mda birlik içinde olmaya n bir eylem yü rütmesinin ne kada r büyük ka yıplara yol açtığını gösteriyor. Barış ha reketine t ü m katı lanların bağ l a ş ı k l ı ğ ı ve bu bağlaşıklığa olası en g eniş sayıda erkek ve kadı n ı n katı l ı m ı için çağrıda b u l u n u rken, partimiz i n başta gelen a macı işçilerin çabaları n ı daha da g üç l ü k ı l m a kt ı r. A l m a n Kom ü n ist Pa rtisi'n i n 7. Kon g resi ş u n u vurg ulad ı : «Barış hareketi, işçi s ı n ı f ı n ı n eylem birliğini, ve sendikaların, sosyal demokratl arın ve komü n istlerin işletmelerde ve her yerde a ktif katı l ı m ı n ı gerekli k ı l ıyor.» Komü nistler işçi sı nıfı ha reketi içinde barıştan ya na tutum a l a n t ü m güçlere elini uzatıyor. SPD' nin FAC topra kla rına yeni ABD roketlerinin yerleştirilmesine « Hayır» demesini destekliyoruz. Oteki birçok politik kon u üzerinde va rl ı ğ ı n ı sürd ü ren görüş ayrı l ı klarına karş ı n , bu doğ rultuda aktif olarak çal ışa n sosya l demokratlar, komü nistlere g üvenilir bağ laşıklar olarak bakab' ı lider. Barış sava ş ı m ı n ı n başarısı büyük ölçüde işçi sınıfı n ı n daya n ışmasına ve ya lnızca u lusal d üzeyde değil, aynı zamanda ul usl a ra rası d üzeyde de g ü ç l ü bir barış eylemine bağ l ı d ı r. Emekçi h a l k ı n u l uslara rası birliğin ve kardeşliğinin bir ifadesi ola rak, u l usal ve ı rksal kökene bakmaksızın, pro leter enternasyona lizmi halklar a rsaında barışı savunarak, savaşı ve sal d ı rg a n l ı ğ ı besleyen milliyetçiliğe ve şovenizme her zaman karşı çıkm ıştır. Birinci Enternasyonal'in faaliyetinin a ntimilitarist yönelimi n i vurgularken Ma rks şöyle dedi : «Ulusla ra rası Işçi Birl iği'nin Kong resi'nin kendisi aynı zamanda bir barış kongresidir, çünkü değiş i k ü lkelerin işçilerini n bi rliğ i son unda u luslar a rasında savaşı olanaksız kı lacaktır. » (4) Emekçi halkla r ı n enternasyonal dayanışması, şimdi, barışın g üçlen dirilmesi ve uluslar a rasında dostl uk ve işbirliğinin öne çı karılması içi n birincil önemdedir. Emperyalist çevreler i nsa nların beyinlerini, başka halklara karşı, her şeyden önce sosyalist ü lkeler ha lklarına ve gelişmekte olan ülkeler halk larına karşı nefret ve düşmanlık dolu tüm şoven d uygu ve görüşler başta olmak üzere tutucu ve gerici kavra ml a rla doldurmaya ça l ı ş a rak, kendi askersel serüvenleri n i n yol u n u döşemenin ve milita rist doğ rultularını haklı
(4) K. Ma rks ve F, Engels, Yapıtlar, c. 1 6, s. 556, 10
göstermenin peşindedirier. Bu nedenle, bu ideolojik etkilemelere, emekçi halk arasındo u l uslara rası dayanışma ü l k üleri i le karşı koymak ve t ü m antisovyetizm ve. ı rksa l ve u lusal önya rg ı belirtilerine ka rşı savaşmak son derece önemlidir. Biz, FAC komünistleri, kendi payı m ıza, sosyal izm üzerine gerçeklerin yayı l ması, u ğ u rsuz antisosya list ve antisovyet kampanya ların geri püs k ü rtül mesi ve en başta Pentagon' un FAC'ni bir nükleer felaketin olası ocağına dönüştürmesine olanak veren tehlikeli «roket kararı .. ol m a k üzere NATO ü lkelerinin sa l d ı rgan askersel hazırlı kla rını g izlemek için k u l lanılan sözde «Sovyet tehditi .. nin bir masal olduğ unun sergilenmesi için a ktif çalışıyoruz. Biz h a l k ı m ızın, erkin emekçi halkın elinde old uğ u , silahlanma yarışı i l e zenginleşen ve savaşl a rdan çıkarı o l a n toplu msal g ü çlerin olmadığı, ve bu nedenle d e dış politika l a rın barışın korunması ve güçlendirilmesi a macına yönelik olduğu tüm sosyalist ü lkelerin h a l k la rıyla dostl uk içinde yaşa masını istiyoruz. FAC komünistleri, tüm halk l a rın yaş a msa l çıkarlarını gözettiği ve nükleer tehlikeyi yok etmenin yo l unu açtığı için, sosya list toplul uğun değişik barış girişimlerini destek liyor. Barış için sava ş ı m verirken, her zaman em perya l iz me, faşizme ve sa vaşa karş ı savaşı m ı n ön s ı rala rında yer a l m ı ş olan Alman komünistlerinin uzun b i r g eçmişe sahip g eleneklerini kendimize rehber ediniyoruz. Bu çabalarımızda, Ka rl Liebknecht, Rosa Luxemburg , Clara Zetkin, Ernst Thö l ma nn ve Max Reimann g i bi devrimci önderlerin anıla rı bizi esin lendi riyor. Işçi sınıfının kapital ist ü lkelerdeki barış sava ş ı m ı gelenekleri, sömü r geciliğe karşı sava ş ı m l a ve ulusal k u rtuluş ha reketlerini destekleme gele nekleriyle sıkı sıkıya bağ l ı d ı r. Bugün de, aynı şeki lde, e mperya l iz min, Asya, Afrika ve Latin Amerika' nın gelişmekte olan ü l kelerine yönelik yay ı lmacı politikasına karşı çıkma dan barıştan yana tutum almak olanaksızd ı r. AKP 7. Kong resi'nin halk la rın k u rtuluş sava ş ı m ıyla dayanışma üzerine özel bir kara rı şunu v u rg u l uyor : «ABD em peryalizmi d ünya hakimiyeti a rzula rını gerçekleştirmek ve bu anakara la rdaki ü l keler üzerindeki baskı ve söm ürü politikasını sür d ü rmek a macıyla, antiemperyalist ve k u rtul uşçu hareketleri ezmek için askersel yol l a ra başvurmaktan çekinm iyor... Biz inanıyoruz ki, bu politikaya karşı koymak, işçi sınıfı ve örgütleri başta olmak üzere tüm i lerici, demokratik ve ba rıştan yana g üçlerin g örevidir. FAC kom ünistleri Asya, Afrika, Latin Amerika'da halkl a rı n em perya list sömü rü v e baskıya, ı rkçı l ı ğa, söm ü rgeciliğe, v e yeni söm ü r g eciliğe ka rş ı , ul usal bağ ı msızlık, toplu msa l ilerleme ve a d i l bir yeni ul usla ra rası ekonomik d üzen için verdikleri sava ş ı m la dayanışmala rını dile getiriyorlar. Biz, g erici, d iktatörlük rej i m ierine k a rşı savaşanların 11
t ü m üyle ve zindanlarda çürütü len, ya da baskı ve kovuşturma ların k u r banı olmuş olan tüm bu yiğit toplumsal ve ul usal k u rtuluş savaşç ı l a rıyla d a yanışmamızı dile g etiriyoruz. Biz ül kemizin işçilerine ve tüm öteki ça l ı şan insanla rına, barışın korunmasıyla u l usların özg ü rlüğü a ra sındaki ya kın ilişkiyi anlatmak için ça l ı şıyoruz. Birinci Dünya Savaşı sı rasında Lenin, barış sorununun « g ünün cana l ıcı k unus u » olduğ unu söyledi ve « bu konuda proletaryanın tüm ulusu, tüm sınıflardan t ü m na m u s l u ve gerçek insanları, gerçekten temsil ettiğini» (5) vurg uladı. Günü m üzde işçi sınıfı, ilerici, en insancıl ü l kü lerin a rd ıcd savunucusu ola rak, kendi çıkarları için, halkların toplu msal ve ulusal k u rtuluşu için sava ş ı m ı , yarının, insanoğlunun son g ünü ol masını engellemek a macıyla ya ş a m ın bizzat kendisini koru ma savaşı m ı ile birleştirmekten başka bir şey yapamaz. i şte tom do bu nedenle milyonlarca emekçi 1 Mayıs'ta barış, emek ve u l uslara ra s ı d a yanışma belgileriyle sokaklara dökü l ü r. (5) V. i. Lenin, Tüm yapıtlar,
12
c.
34, s. 300.
PBIP'nin sosyalizm ülkülerinin utkusu için sava,ımı Jozef Czyrek PBiP MK Politik Büro üyesi ve PBIP MK Sekreteri
Polonya'daki g üncel durumu gerçekçi bir gözle değerlendird i ğ i m izde, kes i n olarak şu sonuç çikacaktır : Part i n i n i d eolojik-politik birliği sürekli g üçleniyor ; emekçilerin öncüsü Polonya Birleşik Işçi Partisi ü lke n i n önün de duran karmaşık soru nları n çöz ü m ü nde toplu mdaki yönetici ideolojik politik g üç rolü n ü g iderek daha etk i n b i r biçimde yerine getiriyor. Yerel örg ütlerden il örgütlerine kadar tüm parti örgütlerinde birkaç ay süren yıllık parti toplantıları ka mpanyası, b u n u n somut bir ka n ıtıd ır. Yıllık parti topla ntıla r ı n ı n sonuçları, PBi P M K' n i n bu yılın Şubat ayında yapılan 1 5. Ple n u m u nda değerlend irild i . Plenumda, aynı zamanda Mart ayı ortalarında ya p ı l a n ve parti n i n çalışmaları n ı n ve iki buçuk yıl süren ola ğ a n ü stü a ğ ır dönemde elde ettiğ i başarıların geniş bir gösterisi olan PBiP 9. Ola ğ a n ü stü Kongresi delegeleri n i n U l usa l Konfera nsında tartı ş ı iocak örgütsel ve progra msal sorunlar görüşüld ü . Parti, 80'1i y ı l ların başları nda c i d d i b i r sınav vermek zorunda ka l d ı . Bir yandan, 70'1i yıllarda sosyalizm kurucul u ğ u pratiğ i nde ortaya çıka n hata ları d üzeltme, eksiklikleri orta d a n kald ırma, ekonomide ve toplumsal ya şa mdaki b unalı mlı d uru mları yenme zorunluluğ u d o ğ m uştu. Oteyan d a n da sosyalist devlet i n ve devr i m kaza n ı mları n ı n gerici ve karşı devrimci g üçlerin sald ırılarına karşı savu n m a n ı n g ü çlendirilmesi gerekiyord u. Şim d i d i yebiliriz ki, tüm g ü çlüklere, k i m i komünistler i n tutumlarında görülen kararsızlıklara, özellikle 9. Kongre eşiğ inde m i l itan kadronun k i m i kes i m lerinde oportü n i z m i n ortaya çıkmasına v e revizyonist hayaller i n belir mesine karşın, PBi P tarihsel s ı navı vermiştir. Polonya'da sosyaliz m i n sa vunulmasından yana kes i n konu m a l m ış, Marksist-Len i n i st n i teliği n i ve ideolojik birliğ i n i korum u ş ve g üçlendirmiştir. Bu, kom ü nistler i n ve Polon ya emekçilerinin toplum u n sağlıklı bir ortam a kavuşmasına, toplu msal politik ve ekonomik sistem i n yön ü n ü ve özü n ü belirlemeye yönelik ana istemler i n i yansıtan PBi P' n i n 9. Olağa nüstü Kongresi kararlarında ifa desin i b u l m u ştur. Sosya list yen ilenme ded i ğ i miz değ işiklikler i n kesin, açık sı nıfsal n ite l i k ve ideolojik içeriği vard ır. Burada sözkonusu olan, her şeyden önce toplumda ve devlette işçi s ı n ıf ı n ı n çıkarlarına öncelik ta n ı nması sosya lizmin ilke ve değerlerinin yeniden yerine konması, b u nların toplumsal ve politik yaşamda ard ıcıl olarak g erçekleştirilmesid ir. Parti n i n yenilenme çabaları Polonya işçiler i n i n 1 980 yazı için karakteris tik ola n ve « sosyalizme evet, tahri bata, yıkıma hayır» belg i sinde en tam 13
ifadesini b ulan. konumla rıyla uyum içindeyd i. Bu belgi. işçi ve ü lke emek çilerinin o dönemdeki istem ve çabalarının başl ıca anlamını kendisinde toplamıştı. O dönemde. değişik nedenlerden dolayı sa l d ı rgan ve sosyalizm d üş manı g üçlerin eylemleri d e a rtmıştı. B u g üçler. nitelikl e ri bakım ında n bir birinden fa rklıyd ıl a r. ideolojik-politik geleneklere yaklaşı mları değişikti, çoğu kez birbirinden son derce uzaktı, değişik felsefi görüşleri savunu yorla rd ı ve g eleneksel sağ gericiliğin temsilcilerinden, Troçkist, anarko sendikalist, sosyal-demokrat ve hristiyan-demokrat fikirleri n savunucula rından ol uşuyorla rd ı . Ama anla rın ortak yanla rı vard ı , onl a rı birleştiren b i r ideolojik platform vardı : Sosyalizm i reddetmek, onun kazanımlarına k a rşı düşmanca bir tutum takınmak. Emekçiler arasında nesnel olara k , ortaya çıkan hoşnutsuzluktan v e onla rın şaşkınlığından ya ra rlanarak de magojiye başvuran bu çevreler, işçi sınıfı içinde ideolojik-politik bölün meler yaratmaya, onu d evrimci geleneklerden koparmaya çalışıyorla rd ı. Işçi sınıfının pa rtisi, onun top l u mdaki öncü rolü ve d evletteki yönetici konum l a rı , saldı r ılann başlıca hedefi olmuştu. Sosyalist devlet, işçi sını fına karşı uzlaşmaz bir güç ola ra k gösteriliyord u. Işçi sınıfının ise kendi yaşamsal sınıfsal çıka rlarını ve tüm toplumun demokrasi ve özg ü rl ü k is tem l e rini ancak devlete karşı savaşarak, kendi örgütünü kurarak ve "Oz yönetiml i Reç Pospolita » (1) denilen politik form ülde ifade edilen bir t ü r çift yöneti m oluşturarak g e rçekleştirileceği belirtiliyordu, Toplumsal yaşamda ve ekonomide a rtan ana rşiyle yanyana yürüyen tüm b un l a r, Polonya devleti ve ulusunun varlığ ı için g erçek b i r tehlike oluş tu ruyord u. Hatta , PHC'nin dış politikasının temel ilkelerini yıkma ve en başta da onun g üvenliğinin, sını rla rının .dokunul mazlığ ının ve ba rışçı g elişmesinin temelini ol uşturan SSCB ile birliğini sarsma g i rişimlerinde b u l unul uyordu. Emperyalizmin antikomünist merkezlerinin g eniş ve her türlü desteğinden ya ra rlanan karşıdevrimci g ü çler, üyelerinin çoğunlu ğ unun baştan g erçek bir sendikal örgüt ola rak kabul ettiği "Solidar noşç »u antisosya list yönelimli politik bir h a reket d u rum una getirmeyi başardıla r. 13 Aral ık 1981'de ilan edilen olağanüstü d u ru m , olayların tehlikeli g e lişme zincirini kopa rdı , i ç savaş ve u l usal yıkım tehlikesini önledi , top lumsa l - politik d urumun istikrara kavuşması sürecinin başla masına yol u açtı, halk ekonomisinin ve devletin yönetilmesi sisteminde g e rekli d � ği şikliklerin ya p ı l masına geçilmeSi için reel olana klar yarattı . PBip, sosyalist devlette yönetici işlevlerini yerine g etirirken, sürekli işçi sınıfının ve diğer emekçi kesim lerinin g üvenini yeniden sağlıyord u . Politik g üçlerin yeralı m ı sosyalizm yararına değişmeye başladı, b u da k a rşıdevrimin etkisinin sınırlanması, onun yönetici merkezlerinin politik bakımdan ya/ıtlanması
(1) Reç Pospolita (rzeczpospolita) - C u m h u riyet demektir. (Not Red.) 14
ıçı n olonaklar yarattı. Eylemlerini i lleg o l yürüten karşıdevrimci ögelerin yükselttikleri ve yığınları sokak gösterilerine, basını boykota, ya da işi yavaşlatma eylemlerine çağ ı ra n belg i l er, işçi sı nıfı ve emekçilerden des tek görmed i. B u n u n l a , sı nıf savaş ı n ı n « k i m-kimi .. temel sorunu i l kesel ola rak çözüme bağla n m ış ve bu aşama da b u rada sona ermiş old u . Ancak, bura d a n ü lkemizde politik ve özel likl e d e ideoloji k savaşım ı n sona erdiği a n l a m ı çıkarı l m a m a l ı d ır. PBi P Merkez Komitesi'nin 1 4- 1 5 Ekim 1983'de yap ı l a n 1 3. Plen u munda, parti, yeni koş u l larda v e yeni aşamada sava ş ı m ı n çetin ve karmaşık n itel i ğinin b i l i ncinde old u ğ u n u ka nıtladı. PBi P M K B i ri nci Sekreteri W . Yaruzelski yoldaş, Plen umdaki ko n uşmasında bu konuda ş u n l a rı belirtti : «Ideolojik savaşım a ra l ı ksız sürü yor. Her yerde veriliyor. Bu savaşı m cephesi t ü m çevreleri, i nsa n gruplarını içine a l ıyor, önemli top l u msa l soru n l a rı içeren her kon uşmada n geçi yor . (2) ..
Merkez Komitesi, g eçilen yolun deneyimlerini genelleştirerek, Plenum öncesinde komü n istler a rasında ya pılan geniş tartışman ı n sonuçlarını gözö n ü nde b u l u n d u ra rak, ü l kedeki politik durumun çok yön l ü ve gerçekçi bir değerlend irmesini yaptı ve pa rti çal ışmaları n ı n a na yön lerini beli rledi. Plen u m kararları nda, ideolojik sava ş ı m ı n görevleri, teorik p latformu, pol i tik pratiği ve topl u msa l v e ekonomik s ü reçlerin yönet i m i ni kendinde bir leştiren bütü nsel parti çizg isinin diyalektik bir parçası olarak ele a l ı nıyor. Çünkü sosya lizm kuruc u l u ğ u nd a ilerleme, topl u msa l bili nçte köklü deği şikli kler ya p ı l m a sı, bu bilinçte sosya lizm i lkeleri n i n iyice yer etmesi ve bu ilkeleri.n insa nların emeğe, yu rttaşlık görevlerine karşı tutu mlarında ger çekleşmesi, a nca k, PBi P'nin tüm bu a la n lardaki uyum l u eylemleriyle sağ l a n abilir. ideoloj ik çal ış m a l a rda şu veya bu som ut d urumu niteleyen iç ve d ı ş koşu lların g e niş boyutlarını hesa ba katmak gerekir:
Birincisi, Polonya 'daki sosya lizm d üşmanı g üçlerin Amerika Birleşik Devletleri ve diğer NATO ü l kelerindeki a ntikomü nist merkezlerce aktif o l a rak desteklendikleri görmez l i kten geli nemez. Em perya lizm, sosyalist Polonya'ya karşı « psikolojik savaş" niteliği taşıyan ve ş imdiye dek g ö rül memiş boyutlarda bir propag a nda saldırısı başlattı . ABD, ekonomik baskı ve politik şa ntaja, bu arada ü l kemize karşı açı kça fark gözetmek ten tutun da muha lefeti teşvik etme gibi kendine özg ü politi kaya kadar en iğrenç yöntemlere başvuruyor. Emperyalizm ve özellikle de Amerika n yönetimi, sosyalizmle g lobal çatışma politikasını uyg u l a rken, onun zayıf latılmasına ve içerden çökert i lmesine ağırl ık veriyor. Bu bakı mdan, PO lonya'daki politik savaşım, iki sistem arasındaki g lobal ideolojik çatış m ayla sıkı sıkıya bağlıd ı r. Casus radyoları, çok sayıdaki yayın la rı, diğer propaganda a raçla r ı n ı
(2) «Trybuna Ludu , 1 7 Ekim 1 983. ..
15
ku ' leyerek, ülkemizin iç soru nlarına açıkça karışarak, bu alanda kabul ed ilen uluslararası normları ve ilkeleri hiçe sayarak, ciğneyerek, Polonya 'da top l u msal b i l i nci etkilemeye çal ışıyorla r. Ad ına <di legol» denilen çok az sayı daki g ru plar ve yayı n l a r, bir ya ndan d ışard a n propaganda desteği a l ıyor, öteya n d a n da bunların va rlığı ve bozg uncu g irişimleri, yıkıcı radyoların yayd ı ğ ı tezlerin « gerçekçi olduğunu gösterme» a macı güdüyor.
ikincisi, karşıdevrimci merkezlerin 1 980 yazı n d a n sonraki dönemde yay g ı n laştırd ıkla rı saldırg a n propa g a n d a n ı n sonuçları n ı yen iden değerlen d i rme ve orta d a n kald ırma süreçi, Polonya ' n ı n topl u msal b i l i ncinde d aha uzun zaman varl ı ğ ı n ı koruyacaktır. Marksist açıdan «yanlış b i l i nç» olarak nitelenebi lecek ola n bu sonuçların etkisi büyüktür, b u n l a r PBi P' n i n 70' l i y ı l l a rda ideoloj i k ça lışma l a rında g ö rülen eksi k l i klere v e yapılan hatalara d a mgasını vu rmuştur. Bu, özellikle g enç kuşağın ve aynı zamanda top l u m u m uzun belirli çevreleri n i n politik b i l i nci n i n d u r u m uyla i l g i l id i r. Üçüncüsü, töplumsa l-ekonom ik b u n a l ı m ı n sonuçları n ı n, emekçi lerin yaş a m düzey i n i hôlô daha etkilediğ i n i, bunların ha klı olarak hoşnutsuz l u k l a ra neden old u ğ u n u ve bu temelde kara msarl ık ve pasiflik yarattı ğ ı n ı küçümsemek olmaz. Sosyal iz m i n düş m a n ları, sosya lizmi g lobal ola rak gözden düşürmeye yönel ik çizgiyi sürdürmek PBiP' n i n Polonya ' n ı n ge l işme pi'og ra m ı n ı sapta madaki pol itik-moral ha kları n ı reddetmek için tam da benzer tutum lardan ya rarla n m aya çalışıyorlar. işte bundan ötürü par t i n i n , emekçil eri n b i l i ncinde a ncak iyi örgütlenmiş, etk i n çalışmaların olu msuz olayların üstesinden g e l i n mesine yard ı m edeceğ i, ülkenin i l er lemesi ve halka daha iyi bir ya şa m sağ layabi leceği görüşünü güçlen d irecek olan y ı ğ ı n larla sürekl i, sabırlı ve a k ı l l ı bir d iyalog yürütmek gerekiyor. B u n u n l a birlikte, parti n i n , 9. Kongresinden sonra oluşan koşu l l a rda g e niş a nl a m l ı halk e rk i n i n , sosyalist demokrasin i n temsi l i ve dolaysız b i ç i m leri n i n gel işmesine yönel ik a n a çizgisinin altını ç i z m e k gerek. Bu, işlet melerde işçilerin, köylerde de köylülülerin öz yöneti mlerinin temel kaza n ı m ları olan üretim demokrasisi n i n gelişmesini old u ğ u g i b i , devlet org a n l a rı n ı n rolünün yüksel mesin i de içeriyor. B u rada söz konusu olan Seym'in (Meclisin) güçlen mesi ve kendi yöneti m bölgesine g i ren ekonomik, sos ya l ve kültürel sorunların çözümünde hal k konseyleri n i n yeni hukuksal belgeler temelinde yetkilerinin g en işletilmesidir. Sosyal ist devletin, yeni topl u m u kurma a maçları n ı n yaşa mda gerçek leşmesine ya rd ı m eden başl ıca a raç olarak g üç lenmesi nde toplu msa l . a ktifl i ğ i n artması ve parti n i n ideoloj i k eylem lerine özel ve somut bir önem veren ha l k ı n b i l i nç düzey i n i n yüksel mesi bel i rg i n b i r rol oynuyor. işte b u n d a n ötürü parti, ekonomide henüz daha kend i n i gösteren ayrı lma eği l i m l erine, ötede beride rasl a n a n işçilerin öz yöneti m i n i pol itik savaşım 16
a l a n ı na çevi rme g irişimlerine, sendikal �arekette a n a rko-send ika l i z m i d i riltme eğili m leri ne karşı koymak zorundadır. Yığınların sosya l -ekonom ik politik eğiti m i n i g erçekleştirerek, b u n l arı n sosyal ist ekonomiyi yönetme ve toplu msa l g elişme yasa l a rı n ı daha derin lemesine kavra ması nı sağ l a m a k, sosyal ist demokrasi kurumları n ı n işler l i ğ i n i n önemli bir koş u l u olan halkın pol itik ve hukuksal kültürünü yük seltmek gerek. Görülüyor ki, ü l k emizdeki ideolojik savaşım soyut, basit bir teoriler boğ uşması değild ir. Bu savaşı m ı n son uçları , gerçek yaşa mdaki değişik l i klerin gelişmesiyle, onun sosyal ist ülkülere ya k ı n laşmasıyla belirlen iyor. SBKP Merkez Komitesi ' n i n Hazira n (1 983) Ple n u m u nda do ideolojik ça l ışma lar sorunları .bu ruhta ele a l ı n d ı . B u rada Y. V. And ropov ş u n l a rı vurg uladı: « Hatta en ç a rpıcı ve ilg i nç propoganda, en becerikli ve a kıllı eğ itim, en yetenekli sanat bile, eğer b u n l a r g ü n cel yaşa m ı n gerçek leriyle sıkıca bağlı olo n ve giderek ileri gelişmenin yol larını gösteren derin i l kelerle donatı l m a mışsa, o moçlarına ulaşa maz». rı) işçi sınıfı n ı n öncü rol ü n ü n top l u m yaşa m ı nın tüm a l a n larında gerçek leşmesi, PBiP' n i n 9. Kongresinde sapta nan pol iti kası n ı n ona a macı olarak bel irlendi . Sosyal izm, devrimci Ma rksist-Lenin ist partin i n yöneti m i ndeki işçi s ı n ı fı n ı n savaşı mı son ucu, ülkülerden gerçeğe dönüşüyor. işçilerin ç ı karları n ı n , değerler i n i n ve özlem leri n i n daha ta m gerçekleşmesi, bu savaşı m ı n özü n ü oluşturuyor. Işçilerin çı karları, değerleri v e özlem leri ise t ü m emek- , çi kesi mler i n i n istemlerini en to m ya nsıtıyor ve bundan ötürü d e, işçi sınıfı geniş halk yığınlarının d esteğini kazanıyor. işçilerin çıkarları nı böyle gören, a nlayan parti m iz, bunları n pratikte gerçekleşmesi ça l ışma ları nı yönetiyor. Ve bu do, onun top l u msal göre v i n i n ono içeriğini oluşturuyor. Kom ü n istlerin görevi , işçilerin sesine ve eleştirileri ne kulak vermek, bun lara daya na rak sorunları n çözü m ü nde önemi bak ı m ı nd a n sırası nı sapta mak ve rasyonel öneri leri eylem direk tifi ya pmakt ı r. işçi sı nıfına, ha lka hizmet etmek, gelişmeyi engelleyen her şeye karşı : Haksız l ı k lara, bürokrasi bel i rtilerine, emek insa n ı n ı n onuruyla ayna nma sına, hal k ı n malının çorçur ed i l m esine, emeğ i n kötü örg ütlenmesi ve tek sözle emekçileri öfkelendiren her şeye karşı sava ş ı m vermek d emektir. Parti, emekçilerin değişik t ü rden eksi kliklere karşı ha k l ı hoşnutsu z l u ğ u n u yaratıcı g üce, g ü ncel yaşamın yetkinleştirilmesi n i n aracına dönüştürme sava ş ı m ı nın başını çektiği sürece a ncak g üven kazanacaktır. işçi sınıfı, sosya lizm kuruculuğunda yönetici rol ü n ü yerine getirirken,
çı) SBKP MK'nin 1 4- 1 5 Haziran 1 983 Plen u m u belgeleri, Moskova 1 983, s. 1 1.
17
aynı z-omanda, kendisi de değişikliklerin, gelişme ve oluşmaların !«ırm a ş ı k s ü reçlerini yaşıyor. Ama a y n ı z a m a nda o , kararsızlıklard a n v e kuş k u l a rd a n da bağı msız değildir. «Halkın dostl a rı nı n ., d ışardan yayd ı kları ya l a n l a rı n etkisinde kal maktadır. Bu nedenle her türlü demagojilere ka rşı uya n ı k olmak gerek. Parti, işçiler arasında, işçiler de partide olm a l ıdır. işte bizim ulaşmak istediğimiz a maç budur. işçi sı n ıfı n ı n içinde, onunla birlikte olmak, onun la birlikte çalışmak ve onu yönetmek, onun değişen koş u l l ara uyg u n olarak öncü rol ü n ü g üçlendirmek, on u n d u ru m u na, sayg ı n l ı ğ ı n a v e onu runa, işçilerin yaşam ve ça l ı ş m a koşu l l a rı n ı n iyileşmesine özen göster mek, işte PBi P' nin sı nıfsal politikas ı n ı n temel a n l a m ı budur. işçi partisinin, leninci pa rtinin ya l n ı z açıkla m a l a rda değil, her şey den önce eylemlerde bütünsel, id eolojik-politik bir g ü ç olarak ha reket etmesi, onun karakteristik çizgisini ve ona olan topl u msal g üvenin teme lini ol uştu ruyor. Partinin 9. Kong resinde kabul edilen Tüzüğe daya n ı l a rak, partinin çalışmaları yeniden demokratik santralizm ilkeleri teme linde yapılmakta d ı r. Bu çalı şmala r özellikle, PBiP M K'nin 7. Ple n u m u n d a n sonra daha aktif b i r biçimde yü rütü l m üştür. Sağ l ı ksız, bölücü eylem Iere yönelen tüm kuruluşlar dağıtı l m ıştı r. Toplumsal gelişmenin Mark sizm-leninizm'in açıkl adığı yasa l l ı kl a r ı n ı reddeden, pa rtimizin ve devrimci işçi ha reketinin başlıca ilkelerini ve reel sosya lizmin deneyimlerini kü çümseyen revizyonist eğilimler orta d a n kaldırılıyor. Ozü bakımından partinin sosya lizm k u rucu l u ğ unda yönetici rol ü n ü ba l tala mayı ve o n u n her şeyden önce topl umsal bilinci etkileme görevlerini sınırl a mayı, yani partiyi pratikte biçimsel bir ideolojik-moral harekete dönüştürmeyi amaçlaya n görüş ve ilkeler olağa nüstü büyük bir tehlike oluşturuyor. O n u n rolü n ü n böyle kavran m ası, sosyalizm kuruculuğu n u n temel ilkeleriyle çelişiyor v e PBi P'nin v e diğer kardeş partilerin deneyim lerinin de gösterdiği gibi, sonuçta s ü rekli sosya lizmden uza klaşmaya itiyor. işte bunda n ötürü biz, Polonya'da varolan değişik d ü nya görüşlerini «g üçlerin serbest oyu nu ., ve ül kedeki sosya list yenilenmenin nesnel ön koş u l l a r ı n ı balta l a m a gibi son uçl a ra neden olan b u rjuva demokrasisine özg ü politik plüra l izmi kökleştirmek için bir temel olarak gösterme giri şimierine kesin karşı koyuyoruz. Ayn ı zamanda, biz yeni olayları anla maya n , gerekli değişikliklerden kuşku d uya n, geçmiş zaman lara ve başka koş ul lara ait biçim lere körü körüne bağ l ı kalan tutucu, dog matik eğilimlere de kesinlikle karşı koyuyoruz. Revizyonizm, oportünizmi ve teslimiyetçiliği, dogmatizm ise tutuc u l u ğ u v e sekterliği doğuruyar. Her ikisi d e , değişik yön lerden v e değişik b e l g i l e r altı nda d a olsa a y n ı sonuçlara götüren demagojilere başvuruyor lar : Partiyi, onun gelişmelere yaptığı etkiyi, emekçilerle bağla rını zayıf18
Iatmak. Bu orada oportünizm, bugünkü çetin politik sava ş ı m orta m ında , bizim için büyük bir tehl i ke ol uşturuyor. Bizim, partinin birliğ ine bir nevi biçi msel bir kategori olarak bak . maya niyeti m i z yoktur. Parti, canl ı bir organizmadır, program çizg isinin ya d a politik konu mlarının saptanmasında ortaya çıkan tartışmalar ve değişik fikirler gayet normal ve hatta arzu ed i l en olaylardır. Çünkü ya şamda kendini gösteren çelişkiler, politik ve teorik görüşlerde ifadesini bul uyor. Çelişkilerin ortaya ç ı kması ve ortadan kaldırıl masının kesintisiz sürec i , partinin geli şmesine itici bir g üç olarak hizmet ediyor. Ancak, 9. Kongreden sonra PBi P'nin yaşam ında temel normlar d uru muna gelen ve değişik görüşlerin çatıştığı sorunlara değişik yakl a ş ı ml arın bel irlen diğ i parti içi d emokrasinin, tartışma ve eleştiri özg ürl üğ ünün sonuçta partinin birliğ ine hizmet etmesi gerektiğini unutmamak g erek. W. Yaru zelski yoldaş Merkez Kom itesi'nin 1 3. Plenu m unda bu d uruma özel bir dikkat çevirdi ve şöyle d ed i : « Komünist olmak demek, her şeyden önce yiğit ve açık yürekli bir insan olmak demektir. Bu, insanlar ara sında o l ma k, hergün d ünyanın değişmesi için savaşmak, başka larına öğretmek ve onlardan öğrenmek, işçilere kulak vermek ve işçilere her gün Polonya için, bizim ü l k ü leri m i z için en öne m l i olanı anlatmak de mekti r». ('o) Parti üyesi olmak demek, aynı zamanda becerik l i , d ürüst ve komünistin başkalarında b u l unmasını isted i ğ i niteliklerin kendisinde de b u l unma sını öngören a h l a ksa l konumlara sa h i p o l m a k d emektir.
V. i. lenin şöyle diyordu: "Ancü , öncül ü k görevlerini ancak yönettiği yığ ınlardon kopmamayı, g erçekten tüm yığ ınları i l eriye götürmeyi başar d ı ğ ı zaman yerine g etirebil ir. Komünist olmayanlarla tü m alanlarda bir lik sağlanmadan, başarı l ı bir komünizm kurucu l u ğ undan söz ed ile mez. » (5) ideoloj ik ve pol itik yöneti mi gerçekleştirerek, örnek a larak hareket ederek, sözlerin eylemlerle uyu m l u l uğ unu sağ layarak öncü ol mak, işte partinin ideoloj i k donatımının iyi leştiri l mesi buna hiz met etme l i d ir. Biz, parti eğitim sisteminin geliştirilmesi ve yetkinleştiri l m esine, işte bundan ötürü büyük önem veriyoruz. Bu eğ iti m , komünistlerde Mark sizm-leninizm teorisi üzerine bilg ilerini derinleştiriyor, onlara çağdaş d ü nyad a k i g e l i şmelerin bağımsız ana l i zinde bu teoriyi yaratıcı bir biçimde uyg u la m a larına yardım ediyor, komünistlerin gerçek yaşam l a ilgili kendi b a ğ ı msız i l işkilerinin saptanmasına temel ol uşturuyor ve onları parti i l ke lerinin, sosya l ist d eğ erlerin ve a maçların savunulması için kanı ve d e l i l l erle 'si l a h landırıyor. Bununla birlikte, birçok parti örg ütü, komünistlerin eğiti m ine hillil g ereken di kkati göstermiyorlar. Partinin teorik ve pratik eyleml eri, her zaman usta lıkla uyumlaştır ı l m ıyor. Çoğ u za man, parti ça(lo) "Trybuna lud u », 17 Ekim 1 983. (5) V. i. lenin, Tü m yapıtlar, c. "45, s. 23. 19
Iışmalarında ekonomik sorunlar, politik ve ideolojik sorun l a rd a n yapay bir biçimde ayrılıyor. Parti aktifinin eğitimi ve kendi kendini eğitiminin örgütlenmesi sorun u , ertelen mez bir görevdir. Bu sorun u n, şimdiye kodorkine kıyasla yönetici kadroyu çok daha geniş bir biçimde kapsa ması gerek. Politik birliğin düzeyi, yöneticinin eğitiminin ölçütü olarak, kadro politika s ı nda daima gözönünde bulu ndu rulmalı d ı r. Biz, parti üyelerinin ve tüm toplum u n enternasyonalist eğitimine d e büyük önem veriyoruz. Ulusla ra rası d u ru m u n olağ a nüstü tehlikeli ve karmaşık döneminde, sosyalist ülkeler topl u l u ğ u n u n birlik ve d ayanış m a s ı n ı daha do güçlendirme soru n u , il kesel bir önem kaza n mıştır. Bizim toplulu ğ u m uz , b a rışı n ve dünyada yaşamın koru nması sava ş ı m ı nda tüm insa nlığ ı n güçlü bir daya nağı ve güvencesidir. Bugünkü a ğ ı r dönemde, pa rtileri, halkları ve topluluk devletlerini bir leştiren enternasyonalist ilişkiler, yeni bir nitelik kaz.anmıştır. Sosyalist ülkelerin ve en başta da Sovyetler Birliği'nin Polonya'ya toplu msa l-eko nomik bunalımın sonuçlarını orta d a n kaldırmak için gösterdikleri kar deşçe ya rd ı m ve destekleri, proleter enternasyonalizmi ilkelerinin pratik teki yeni, gerçek bir ka nıtıd ı r. Bu, bizim politik çal ı ş m a l a rı m ızda önemli bir ha reket noktası hizmeti görüyor. Biz, Polonya devletinin yetkinleştiril mes i nde ekonomik sorunların çözümünde reel sosyalizm ülkelerinin zen gin deneyimlerini yaratıcı bir biçimde k u l l anıyoruz. Yeni düzen kuruculu ğ u nda her ülkenin gerçek katkısı olon böylesi bir deneyimin teorik açı d a n genell eştirilmesi, komünistlerin ortak zenginliğidir. Günümüz koşullarında partinin ideoloji k temeliyle uyumlu olan dünya görüşlerinin oluşması , onun eğitici eylemlerinin belirgin bir görevini . ol uştu ruyor. Gerçek od u r ki, bu 9. Kon g re kara rlarına d a geçmiştir, biz partinin kapılarını dine bağlı olan insa nlara, özellikle de PBi P s ı raları nda sosyalizm için savaş ı m veren, ülkenin politik yaşamına a ktif katılan işçi ve köylülere kapa mıyoruz. Ama, pa rtide Kongrenin bu kararlarıyla uyum içinde olan, Marksizm - leninizm'in dünya görüşünü, o n u n toplum bilin cinde egemen olmas ı n ı sağl a m a k için atılımiı ve a rd ıcıl bir çalış ma yü rütüyoruı. Seçilen bu birlik ve sava ş ı m çizgisini günümüzdeki gelişmeler doğ rulu yor. Bu çizginin s ı n ı fsal içeriğini, işçi s ı nıfı pa rtisinin, sosyalizmi ta n ı m a platform u nda d ura n v e sosyal adalet v e yasallı k l a r temeline daya n a n güçlü b i r Polonya kurulmasından, onun kopmaz birliğinin, sosyalist dev letler arasındaki konu m l a rının perçinleşmesinden ya na olan tüm diğer u l usal güçlerle birliği ol uştu ruyor. Ayn ı zamanda bu çizgi, kendi gürül tülü belgi ve açıklamaların ı n dışında, Polonya'yı sosyalist yold a n sa ptır mayı, on u n ya pısında ve politik doğ rultusunda s ı n ıfsal değişikliği a m a ç laya n güçlerle kesin b i r politik savaşım çizgisidir. 20
Birl i k ve sava ş ı m çizgisiyle uyum içinde geniş halk yığınlarını kuca k layan Yurtsever Ulusal Yeniden Doğ u ş Hareketi gelişiyor v e g ü çleniyor. O, kendi açısından farklı d ünya görüşleri ve inançları olmasına bakmak sızın, u lusun i l erici çıkarlarının onlar için en büyük önemi olon değişik topl u msal güç ve grupların birlik çaba ları biç i m ini oluşturuyor. B i l i m sel M arksist d ünya g örüşünün etkisinin genişlemesine özen gösterirken biz, aynı zamanda d ünya görüşü ve i n anç fark l ı l ı klarının sosyal ist anavatan uğruna harcanan emeğe karşı bir engel ol uşturması için e l i m izden g eleni esirgem iyoruz. Parti, Polonyalılar arasında dine bağlı olanlar ve olmayanlar diye politik bir ayırım yapılması g irişim l erine karşıd ır. Sosyal ist h ü manizm, işçi sınıfının a maçlarıyla bağ l ı olan değerler, her yurttaş için kıymetlid ir. PBip, Polonya koş u llarından hareket ederek, d i n ve kili seye karşı kendi tutu m unu sapta m ı ştır. Parti, her za man, yaşamın tüm alanlarında kili senin devletten ayrı lması, vicdan ve din özg ürlüğü i lkeleri g i b i , Anaya sal i lkel eri kendisine k ı l avuz edinmiştir. Biz bu i lkelerin h izmet ettiği devletin g enliğine, iç h uzur ve d üzene özen gösterirken, bunların çiğnenmesine d e kesinlikle karşı çıkıyoruz. Komünistlerin hoşgörüsüzlükle, savaşkan klerikalizmle, d in ile hiç bir i l işkisi ol mayan kışkırtıcı g irişi mlerle barış maya niyeti yoktur. U l usun temel değerlerinin, yani barışın korunması, Polonya'nın g ü ven liğ inin, onun iç huzurunun sağlanması, aynı zamanda emeğe, toplu msal m ülkiyete ve yaşama karşı sayg ının, sosyal hastalı klara karşı savaşı mın g ü çlend iril mesi g i b i bir dizi mora l -eti k niteli k l i sorunların sözkonusu o l d uğ u h e r a landa, devlet i l e kilisenin karşıl ı klı birbirini etkilemesi için geniş olanaklar açı lıyor. Parti, felsefi a landa kendi görüş ve değerlerini yayma ça l ı ş ma l arını h ız landıracaktır. B i l i msel d ünya görüşünün etkisin i genişletme sorunu, partinin görevleri arasınd a d ı r. O, çağdaş yurtseverl i ğ in ve hü manizmin çok çeşitli geleneklerinin kayna klarını ve gerekçelerini küçü msemeye niyetli değild ir. Aynı zamanda o, i l erici, sol g üç l erin savaş ı mlarıyla bağ l ı olan geleneklerin, kaynak v e g erekçelerin redded i l mesi, küçü msenmesi g irişimlerini d e hiç bir zaman hoşgörüyle karş ı l a m ı yacaktır. Onü müzde, Marksist-Leninist öğretinin konu m larını yeniden kazanma ve yönetici rol ünü ü l kenin tinsel yaşamında ve toplumsal bilincin oluş masında güçlend irme görevi duruyor. Geçmişteki hatalar, çatışmanın dayattığı ağır koşullar, bizim son yıl larda, ideoloj i k a l anda bazı konu m ları yitirmemize yol açtı. Bunları yeni den elde etmek, güçlendirmek ve atı l ı m ya pmak gerek. Sosyal b i l i m lerde d urumun iyileştiri l m esinin özel bir öne m i vardır. Parti, d urumun doğru kavranması zorunl u l u ğ u soru m l ul uk d uyg usundan, ve aynı zamanda ü l kenin topl umsal-politik, ekonomik ve kültürel gerek21
s i n i mlerinden ha reket ederek, sosyal b i l i mlerin önüne yen i yen i görevler koyuyor. Bu, 9. Kongre kara rları nda yer a l a n Marksizm-leni ni z m i n geliş mes i n i n , Ma rksist metodoloji n i n toplumsa l - politik gelişmeler i n a n a l izinde uyg ul a n m a s ı n ı n , politik hata l a rı ve biçi msizli kleri ortad a n kaldı rmada doğru bir politika izlemesi nin temel koş u l larından biri olan bu görüş lerde ifades i n i b u l uyor. Sosyal b i l i m le r a l a n ı nda, ka rşıt metodolojik doğrultudaki sava ş ı m l a örü len keskin pol itik b i r sava ş ı m veri l iyor. O, kendine has Batı b i l i m lerine ta pmanın, kısa süreli modayı züppece taklit etme ve burjuva dok trin lerinin son uçları n ı ve tezler i n i ü l kemiz topraklarına taşıma yelteniş leri n i n önünü kesme zoru n l u l u ğ u ile bağ l ı d ı r. Ça l ış m a l a rında Marksiz m -len i n izm'i kılavuz edinen b i l i m adamlarının ezici çoğ u nl u ğ u , Marksist olarak kalmıştır. Ama, kon u mlarını gösterişli bir biçi mde terkedenler de ol m uştu r. Ma rksizm -leni niz m ' i n rolü ve kon u m l a rı n ı n g üçlen mesi için savaşı rken biz, a raştırm a l a r prati ğ i nde onun teorik ve metodoloj i k ilkelerine bağ l ı kal ıyoruz. Parti n i n , b i l i m adamları n ı n la boratuarları na karışmaya n iyeti yoktur. B u n l a rı n Polonya'da yaşa m ı n , sosya l - politik bakış açısından önem l i olan g ü ncel soru nların ı n çöz ü m ü ne tam olarak katı l ı m ı n ı sağla maya yar d ı m ediyoruz. Bu nları şöyle sıralaya b i l iriz : G ü n ü m üzde Polonya topl u m u n u n sınıf ve katma n l a rı n ı n ve herşeyden önce de işçi sınıfı n ı n ya pısı ve bunların bilinç d ü zeyi ; PHC'nde sosya l ist-politik sistemin işlerl iği, top l um un örgütlenmesi ve yönetilmesi, teori ve prat i ğ i , ekonomi n i n g e l i ş mesi v e ekonom ik reformların son uçları. Bizim, Polonya ' n ı n tari hsel sü reçler i n i i nceleme ça lışma ları n ı derin leştirmemiz gerek. Son zama nlarda, onun genel değerlendiril mesi ve çok sayıdaki bölümleri de yeniden a ğ ı r bir sald ırıya hedef old u l a r. Düş m a n , bu değerlen d irmeleri gerici politik kavra m ve yönel i mleri aklamak a macıyla revize etmeye çalışıyor. Ama h i ç te tarihsel gerçekler için de ğil, tersine Polonya ' n ı n ya l nızca Batı gelenekleriyle ilişkilerini kapsayan tezleri gel iştirme g i bi pol itik bir a maçl a . i nsan ı n gelişmesi n i engelleyen sı nıfsal s ı nırlamaları ortad a n kaldırma, i n sa n ı n kişil i ğ i ni zeng inleştirme, onun toplumsal i lerlemenin yükseltilmesi soru m l u l uğuyla uyum içinde haklarını geliştirme sorun l a rı , işçi s ı nıfı n ı n progra msal çal ışmaları n ı n d a i m a d i kkat merkezinde y e r a l m ıştır. Düş m a n l a rı m ız, bu sorunlar etrafında karmakarışık bir sözler yığ ı n ı oluştur d ul a r. Ama aynı zama nda bu sorun, özellikle her yeni kuşağın ya ptı ğ ı g i bi , yaşama, yurttaşlığa v e kişisel sor u m l u l uğa yönel i k en iyi örnekleri ara ya n gençler a rasında ca n l ı bir ilgi uya ndırıyor. Gençlerde, bizim ü lkü lerimiz r u h u nda felsefi, toplumsal ve ti nsel yÖ nel imler oluşturma g örevi, Marksist sosyal b i l i mlerin soru m l uluklarından b i rid i r. PBi P M K'nin 9. Kon g resinde biz, özel likle genç kuşağ ı n eğitimi n d e
22
devlet eğitim sisteminin ve yüksek eğiti m kurumları n ı n soru m l ul u ğ u n u n a ltını çizdik. 0ğretim ve eğitim süreçleri n i n o rg a nik bağ ı , okulları m ı z ı n henüz güncel pratiği d ur u m u na gelmemiştir. Gençliğin sosyalist top l u m u n ü l k ü ve tinsel değerleri ruhunda eğitil mesi soru n u n a , yüksek eği tim kurumla rı da içinde, tüm eğitim sisteminde çok az önem veril iyor. B u n u n yerine, za m a n ıaman yabancı örnekler yayg ı n laştı rıl ıyar. B u n d a n ötürü, bütünsel eğiti m sürecinin v e en başta d a a na d i l i , edebiyatı ve ta ri hi öğretme g i bi sosya l b i limler kesiti n i n ideolojik-eğitim çalışmaları n ı n içeriğini zenginleştirme zor u n l u l u ğ u vard ı r. Eğitmenin ideolojik ko n u m u , bilgili liği ve verdiği örnek, b u radaki en önemli faktörleri oluştu,u yar. 0ğretmenlerin eğitimi v e uzma n l ı k düzeylerinin yükseltilmesi, b u n d a n ötü rü özel bir d ikkat gerektiriyor. Pa rti, öğ retmenin sayg ı n l ı ğ ı n ı n a rtmasına, o n u n topl u msa l kon u m l a rı n ı n g üçlen mesine büyük özen gös teriyor. 12. Plenu m kara rları gereği nce Ma rksist-leninist görüşlerin ve Polon ya'da toplum bilim le ri için kadro yetiştirme merkezi d u ru m una g elmekle yükümlü olan PBiP MK'ne bağlı Toplumsal B i l imler Akademisi kurma çalışmaları sürüyor. Akademi. görevlerini, a raştı rma ve eğitim eyfemlerini org a n i k bir biçimde bi rleştirerek yerine getirmekle yüküml üdür. , Biz aynı zamanda, sosya list devletin ç ı karla rı yararına eylem yü rüten ve u l usal kültürün gelişmesine yard ı m eden değişik mesleki çevrelerin ve g ru pların özyönetim ve özerk mesleki temsilciliklerini yeniden kurma ları için de çalışıyoruz. Sosya lizm d ü ş m a n l a rı n a ka rşı verilen a rdıcıl politik sava ş ı m , son yılla rın trajik olayları sırasında yol u n u şaşı ra n , ya n ı lg ıya d üşen, oma h a l k ı m ı z ı n b i l i m v e kültürünün gelişmesine değerli katkılarda b u l u nabilecek yete neğe sahip olan herkesi ya n ı na çekme çaba larıyla birlikte yürütülecektir. Sa bırlı bir ayd ı n l atma Ve örgütlenme çalışması yürütürken biz, bu top-' l u msa l a l a n l a rd a yerel parti örgütlerinin de katı l ı m ıyla devletimizin top l umsal-politik düzeninin a maç ve ilkelerinin ta n ı n ması temelinde a n laşma grupla rı oluşturmaya ça l ı şıyoruz. PHC'nin 40. kuruluş yı ldönümü n ü n kutlanacağı yıldayız. B u , P B i P ' n i n yaş a m ı nda önemli bir olaydır. Porti şimdi, geçi l en yol u n derin Marksist leni nist b i r a nalizini ya pıyor. Bu, a d i l ve güvenilir s ı n ı rları olan bir Po lonya' nı n ; kendi g üvenliğini SSCB ve sosya list topl u l u k ü l keleriyle güveni l i r birliğine daya nd ıra n b i r Polonya' n ı n ; toplumsa l -politik konu m larının devrimci topl umsal değişik l i klerini ve ilerlemeyi g a ra nti leyen bir Polon ya' n ı n yeniden k u rul masıyla nitelenen başa rı l ı d ö n ü ş ü m ler yol ud ur. Ancak, daha önce de belirtildiği g i bi, ü lkemizde, sosya lizm dönüşüm leri sırasında hatalar ve başa rısızl ıklar da olm uştur. Düşman, ya p ı l a n ya n l ı ş l ı kları , pa rtiye ve sosyalizme ka rşı tüm cephelerden g e n e l bir sa l d ırıya geçmek için k u l l a n mıştı r. Halk erki n i n a navata ndaki köken leri, 23
devrimci reformların doğrul u ğ u , a nl a m ve önemi ve sosyalizmi k u rma konularında kuşku uya ndırı l m ıştı. Düşman, topl u m u n bir kesi m i n i n , özel likle de genç kuşağ ı n b i l i ncinde büyük tahri batlar yaptı. Parti, hata l a rın ve başarısızlıkların kaynak ve nedenlerini özeleşti rel açıdan değerlendirdi ve P B I P'nin 9. Kongre kararla r ı n ı n temel i n i ol uşturan derin son uçlar Çı kardı. Bugün ö n ümüzde, 40 yıl önceki devrimci dönüşü mlerin nasıl başla yıp gerçekleştiği konusunda gerçekleri yayma, b u n l a r ı n gerçek önem i n i Polanya halkına gösterme görevleri d uruyor. Bu, en başta, Polonyalıların umut ve özlemler i n i n somut u l usa l ve tarihsel koş u l lara ya ratıcı bir biçim d e uyg u l a n a n sosya list kurucu l u ğ u n genel yasal lıklarıyla uyumlu ola ra k gelişen ya lnızca böyle b i r Polanya tarafı ndan yaşama g eçirilebileceği gerçeği n i ortaya koyuyor.
24
Prometheus'un yaktağı ateş söndürülemez A/i Havari Iran Ha/k Partisi Yönetimi üyesi Iran'dan hemen hemen her gün kaygı verici haberler geliyor. islam Cumhuriyeti'nin ceza organ/a" u/usa/ demokratik, ilerici ve yurtsever güç lere, herşeyden önce on/ann öncüsü iran Ha/k Partisi TUDEH'e karşı vahşi basktfara başladı. Rejimin propaganda araç/an gerçek/ere karşı ya/an lar yaymak ve iran kamünist/erine iftira/ar atmak için her çareye baş vuruyor. (1) Dergi bu konuda bir kez daha Ali Havari'ye başvurarak, kendi deneyimine dayanarak, partisinin Iran'ın özgürlüğü ve bağımsız Iığı için Şah diktatörlüğü ve emperyalizme karşı yürütülen savaşıma par tisinin yaptığı smırsız katktfan okurlara an/atmasmı rica etti. Aşağıda bu konuşmayı yaym/ıyoruz :
• N e zaman v e hangi koşul/arda TUDEH'e kattfdığınlZl ve b u kattf maya sebep o/an şeyi bize an/atır mıslntz? • Halkı m ı n ta ri hinde 1 94 1 y ı l ı özel bir yer tuta r. Gezegeni m iz i k i nci Dü nya Savaşı'nın a l evleri içinde yanıyord u. Kahra ma n Kızıl Ord u , Nazi s ü rü l e ri n i n saldırılarına karşı koyuyord u. Emperya l i z m i n kuklası Rıza Şa h Peh l evi gerici k l i ğ i Nazi A l m a nyasına d uyd u ğ u sempati yi gizlem iyor d u . Naziler oynadıkları askeri k u m a rada Sovyetler Birliği ve i n g i ltere' y e ka rşı p l a n l a rında, ekonom i k rezervleri ve stratej i k d u r u m u n u hesaplaya rak, i ra n'a özel bir yer verd i ler. i n g i ltere hükümeti n i n g i ri ş i m iyle i ng i l i z ve Sovyet birlikleri (2) 1 6 Eyl ü l 1 941'de faş i z m i n planlarına engel o l m a k ve aja n l a rı n ı n yıkıcı eylem leri ni ö n l e m e k için i ra n'a g i rd i ler. Anti-H itler koalisyonu bağlaşıkları nca ya pılan b u eylem I ra n'dan kov u l a n Şah ı n pol is d i ktatörlüğü i ç i n a ğ ı r b i r d a rbe old u. Her ne kadar yarı feodal rej i m (3) erkte kald ıysa da, b u rjuva demokratik reform l a r içi n bazı ola nakla r açıldı. Bu d u rumda uzun b i r m a h k u m i yetten sonra özg ü rlükleri n i yen iden ka zanan bir g rup komünist, işçi sı n ıfı h a reket i n i n i leri kanad ı n ı n üyeleri ile bi rleşti ve 2 Ekim 1 941'de TUDEH'i k u rd u. (") Uç a y sonra ben de bu partiye üye oldum ve bu, yaşa m ı m ı n daha sonraki yol u n u bel i rled i . B e n i m o a n d a böylesine a l ı ş ı l m a m ı ş v e diğerlerinden fa rklı görülen b i r
(1) Bak : Ali Hava ri : « Devri m i y ı k m a k için partiyi eziyorla r», Y e n i çağ N2 3, 1984.
(2) Sovyetler B i r l i ğ i . 1921 Sovyet-iran a n laşması n ı n koş u l l a rı gereğ i nce davra n d ı .
C ) Rıza Sah Pehlevi ta htı b ı ra ktıktan sonra o ğ l u M u h a m med R ı z a Peh levi i r� n ta htına oturd u. (Not Red.) 25
h a l k örg ütüne katı l m a m ı sağlaya n ne old u ? Soruya cevap o l a ra k 1 966'da savc ı n ı n beni m ve yolda ş l a rı m için ölüm cezası i stedi ğ i askeri ma hkeme önünde yaptığ ı m konuşmadan bir parçayı okta rmama izin verin. " I ra n'daki m i lyonlarca insan g i bi, ben de çocu k l u ğ u m u a yn ı yoksul l u k içinde geçird i m v e yoksu l l u ğ u, açl ı ğ ı v e h a l k ı n çektiği çi leyi görd ü m ve kayıtsız kala m a d ı m . Korkunç sıkı ntı çekenlerin d ur u m u n u iyi leştirmek için ne ya pılmalıyd ı ? B u soru beni hiç b i r z a m a n h u z u r içi nde b ı rakmadı. Ben i m a n l ıyamayaca ğ ı m şeyler va rd ı : Neden yoksul ya da varl ı k l ı a i leler içinde doğan çocukları n kaderi böylesi ne yadsınamaz şeki lde birb i ri nden fa rk l ı ? Onları va rl ı ğ ı n ya da yok l u ğ u n kutuplarına götüren ned i r? Neden bazı i nsa n l a r i ş b u l a m ıyor, yiyecek ve i laçtan yoksun kal ıyor ve ölüme m a h k u m ed i l iyor? Neden ü l ke n i n s ı n ı rsız doğal zeng i n liklerine karş ı n h a l k ı m ı z yoks u l l u k içinde yaşıyor? Yazg ı m iyiymi ş ki, TU DEH' i n b i l i msel görüşleriyle tanıştı m. Onun prog ra m ı ve sosyal a maçları, bu acı veren sorulara uzun s ü red i r beklenen ya nıtla rd ı . Böylece pa rtiye yürekten bir i na nçla ve i ra n emekçi h a l k ı n ı k u rtarmak için b ü y ü k b i r istekle katıl d ı m ... Çok yı l l a r önce söyled i ğ i m bu sözler, beni m içi n b u g ü n de g ü ncell i ğ i n i koruyor.
• Son birkaç onyıilik Iran tarihi, işçi sımfmm ve onun öncüsü TU DEH'in savaş/m/yla sık/ sıkıya bağiidif. TUDEH'in ulusal egemenlik, de mokrasi ve sosya/ iler/eme için değişik aşama/arda ve değişik durum larda nasli savaşt/ğı hakkmda bir şey/er söyler misiniz? • Az önce söyled i ğ i m g i b i TUDEH I kinci Dünya Savaşı, şiddetlend i ğ i s ı rad a k u ru l d u . O zama n d a n beri tek b i r büyük u l usal olay y a d a g üçlü pro testo hareketi b u l u na maz ki, parti m i z i n a ktif katı l ı m ı n ı n ve etk i s i n i n d a m g a s ı n ı taş ı m a s ı n . Ş a h d i ktatörlü ğ ü ne, faşizme, i n g i l iz söm ü rgeci l i ğ i ne, daha açgöz l ü, daha güçlü söm ü rücü ABD em perya l iz m i ne karşı sava ş ı m , 1 979 a ntimonarşik, a ntiemperyal ist devri m i n p l a n l a n masına a ktif katı l ı m v e devrim i i ç v e d ı ş g ericil iğ i n sald ı rı l a rına karş ı koruma i ra n h a l k ı n ı n tari h i n i n ka h ra ma n sayfa ları o l a n bunların h e r biri tek tek TUDEH'e bağ l ı d ı r. Ben m i l itarist Şah rej i m i n i n h a l kı faşizm ta raftarı b i r ruhta eğ itmek için nasıl çaba gösterd iğ i n i iyi hatırlıyoru m. Pa halı askeri res m igeçitier, m i l l i yetçi slog a n l a r (Biz Ari ler Pers i mpa ratorl u ğ u n u n eski i htişa m ı n ı yeniden kuracağ ız ! g i bi . . . ) ve gemi azıya a l m ı ş a ntikomün ist histeri pek çok i ran'I ı nı n , özel l i k l e burj uva ve küçük burj uva ta bakalardan gelen ayd ı n l a r ı n d ü ş ü ncelerin i b u l a n d ı rd ı .
(4) TU DEH, 1 920'de kurula n v e 1 931 'de yasa k l a n a n I ra n Kom ü n i st Pa r tisi ' n i n ça l ı şmasının deva mcısı ve m i rascısıdır.
26
TUDEH kuruld u ğ u g ü nd en başlayara k kara belaya karşı şava ş ı m a katı l d ı . T U D E H ' i n merkez org a n ı komü nist gazete « Ma rdom » (Halk) a ntifaşist h a reketi n giderek g üçlenen b i r merkezi oldu ve demagoj i k propaga nda n ı n v e Hitler örneğ i n e göre «yeni d üzen» kurmaya g i rişen k i m i leri n i n planlarının suya d üşürül mesinde önemli bir rol oynadı. Dahası va r. Parti, I n g i l iz em perya l i z m i n i n u l usa n petrol endüstri s i n i kontrol etmesiyle ulusal egemen l i ğ i n tehl i keye g ird i ğ i n i haklı o l a ra k gösterdi v e ( I ra n için) a ğ ı r b i r anlaşma olan i n g i l i z - i ra n Petrol Şirketi anlaşmasının i pta l edilmesini isted i. TUDEH' i n başı n ı çektiği petrol işçi leri n i n 1 946 Tem m uzundaki genel g revi l ran'daki a ntiemperyalist-cfemok- · ratik harekete ve i ra n ha l k ı n ı n kendi petrol zeng i n l iğ i üstündeki hakları n ı geri a l m a k i ç i n yü rüttüğü yığınsal eylemlere g üç l ü b i r itki verd i. Bu eylem başa rı l ıyd ı. 20 Mart 1 951 'de parlamento i n g i l iz - i ra n Petrol Şirketi ' n i n u l usa l l a ştı rı l m a s ı n ı öngören bir yasayı kabul etti. Bu, işçi s ı n ıfı partisi n i n , tüm demokratik g üçlerin büyük bir başarısıyd ı ve u l usun d a h a sonraki politik ve ekonomik gel işmesi üzeri nde ç o k b ü y ü k etkisi o l d u . Hiç k i m se, 50' Ierin başlarında yarı l eg a l d u rumuna karş ı n TU DEH' i n kurtu l u ş yol u n u gözle görü l ü r şekilde etkileyen etki n b i r politik g ü ç h a l i n e geld i ğ i n i i n ka r edemez. Iç politik sava ş ı m ı n çok önem l i b i r a n ı n d a , başında TU DEH'i n o l d u ğ u emekçi halkın i leri kes i m leri n i n ka hra ma nca eylemleri Musadd ı k h ü kü meti n i n (5) erkte ka l a b i l mesi n i sağlaya n başlıca g üçtü. B u hükü met o g ün kü koş u l l a rd a ülkenin petrol zeng i n l i ğ i n i n u l u sal laştı rı l ması soru n u n u ortaya att ı . 1 952 Tem muzunda Musadd ı k' ı erkten uza klaştırmak için Şah'ın g i riştiğ i saldırılara yan ıt, TUDEH' i n baş ı n ı çek tiği a nti-Şah gösterilerle i ra n ' ı n başkent i n i n çalkala nmasıyd ı . Parti v e 1 Mayıs 1 944'te doğrudan o n u n yöneti m i nde kuru l a n v e s ı ra l a rında tüm örgütlü işçilerin yüzde 90' ı nd a n fazlasını bi rleştiren Sen d i kal a r B i rleşik Merkez Konseyi, ça l ı şa n yığ ı nların politik d üzeyini yükseltti ve proleta ryan ı n , u l usal tari h i n i n b i l i n ç l i yapıc ı l a rı h a l i ne dönüşmesine yard ı m etti. Bug ü n Marksizm -len i nizm'in I ra n halkına uymadı ğ ı n ı iddia eden bayl a r b u n l a rı i n k a r edebi l i r mi? Bizim o n l a ra yanıtımız ş u d u r : « ira n l ı l a ra seçme özg ürlüğü verin v e o z a m a n d ünya sizin hayal ve uyd u rm a l a rı n ız ı n kaç pa ra ettiğ i n i görecek ! » Pa rt i n i n ülkenin demokratikleşti ril mesi v e bağ ı m s ız l ı ğ ı n ı n pekiştiril mesi için ileri s ü rd ü ğ ü belgiler yaln ızca işçiler a rasında ca n l ı yankı uyan d ı r makla ka l m a d ı . TUDEH' i n köyl üler a rasında da sayg ı n l ı ğ ı a rttı ve yüz binlerce köylü onun k u rd uğ u Köylüler Birliği'ne ve hatta doğrudan parti s ı ra l a rına katı l d ı . Komünistlerin çaba l a rıyla I ra n tarihi ndeki en büyük ka dın örg ütü olan TUDEH kad ı n örg ütü ve gençlik derneği kuruldu. Ara-
(5) Muha m med M usaddık 1 951 Nisa n ı n d a n 1 953 Ağustosuna dek I ra n '
da başbaka n l ı k ya ptı . i ra n ulusal b u rj uvazis i n i temsil ediyord u ve petrol endüstri s i n i n u l usallaştı rıl ma s ı n ı savunuyord u. (Not Red.) 27
larında Ozg ürlük Cephesi (sıra l a rında, yu rtsever basın işçi lerini, gaze teci leri ve yazarla rı bi rleşti riyord u) Ozg ürlüksever Pa rti lerin Birleşik Cephesi ve Antikolonyal i st Cephe' n i n d e old uğ u b i rçok demokrati k ha reket, bunların hepsi, TUDEH ' i n g i rişimleriyle kurul uyor ve başarıyla iş ya pıyord u. Tüm bu y ı ğ ı n l a ra açık örg ütler, somut ola rak u l usal özgü r l ü k, h a l k ı n politik eğiti m i ve onların a ktif y ı ğ ı n sa l eylemlere g ö n ü l l ü katı l ı m ı çalışmalarına katı l d ı l a r. Gerici g üçler Şa h ı n saltanatı s ı rasında ol sun, tahtı b ı rakmasından sonra olsun katı l d ı ğ ı eylemlerden ötürü TU DEH' i bağışlayamad ı l a r. TU DEH' i n i l kesel başarıla rından biri, ABD emperya l i z m i ne karşı verd i ğ i a rdıcd sava ş ı m d ı r, ABD emperya l i z m i n i n i ra n h a l k ı n ı n b a ş d ü ş m a n ı o l d uğ u n u göstermesid i r. i n g i l iz söm ü rg ecileri n i n kon u m l a r ı n ı sarsmak ve i ra n l ıla rın güve n i n i kaza nmak için, ABD em perya l iz m i uzun s ü re i ra n'da demokrasi ve h ü ma n iz m savunucusu maskesi a rd ı na g izlend i . Kuzu pos tuna bürünmüş k u rd u n gerçek yüzü nü gösterebilmek için çok çaba göster mek gerekiyo rd u . Anca k partimiz, sava ş ı m o n u n en iyi oğul ve kızla rı n ı n yüzlercesi n i n yaşa m ı na m a l old uysa da bu öneml i d evrimci soru n u başa rıyla çözdü. Bugün kom ü n istlere yönelen kanlı s a l d ı rı n ı n , koğ uşturma ların b i r başka nedeni d e budur. Hiç k i m se, TU DEH'in, h a l k ı n g enel kültür d üzeyi ni yükseltmede oyna d ı ğ ı büyük rol ü i n k a r edemez. TUDEH' i n yüzlerce g azete ve derg i s i , v e teorik, sosya l , pol itik, tarihsel v e felsefi ya pıtı I ra n l ı l a rı yurtseverl i k, e n ternasyona lizm, barış ya n l ı s ı , d i ğ e r halklarla kardeşl ik ru hunda eğitti. Gericil i k tarafı nda n işlenmiş canava rca cinayetleri örnekleyen ya l n ı zca b i r t e k olayı, g eçenlerde, b a s ı n d a da yer a l a n b i r o l a y ı bel i rtmek isteri m. B u , ü n l ü fi lozof, tarihçi, ş a i r, b i l i m a d a m ı ve T U D E H M K Politik B ü ro üyesi v e M K Sekreteri ola n i hsan Ta bari tarafı nda n onyı l l a r boyunca yaz ı l m ı ş 13 temel elyazma l a r ı n ı n i s l a m C u m h u riyeti'ndeki gerici ögelerce yok ed i l mesi d i r. Ta bari' n i n kendisi d e b i r y ı l d ı r zindanda tutul uyor ve I ra n gizli poli si nce kendisine işkence ya p ı l ı yor. Gerici l i k ve em perya l i z m i n korktuğ u şey, emekçi yığ ı n la r ı n g erçeği ö ğ renmesidir. B u n d a n ötürü, onlar, her zama n baskı, işkence ve yal a n a başvuruyorlar. Şimdiki islam rej i m i n i n önde g e l e n b i r yetki l i s i n i n T U D E H üzerindeki b i r « zafer, savaş cephesindeki zaferden daha önemlid i r " d iye sa l d ı rması ra sg ele d e ğ i l d i r. Ancak ben, t ü m bu ortacağ baskıları na karşın, geric i l i ğ i n , asla, h a l k ı m ı z ı n Prometheus'u o l a n TU DEH'ce ya k ı l a n v e i r a n l ı l a re ul usal bağ ı m sızlık, demokrasi v e sosya l i l erleme sava ş ı m ı nda böylesine yaşa msal o l a n ateşi söndüre m iyeceğ inden eminim .
• iç ve dış gericilik ne zaman iran'daki demokratik güçlere karşı bas ktfara başlasa, komünistler terönün ilk kurbanlan oluyor. Siz yeraltında il/egal çaftşttnlZ, uzun ytllar Şah rejiminin zindanlartnda yattlntz, ölüme 28
mahkum edildiniz. Sizin bu eşitsiı süren savaşta böyle yıkılmadan ayakta ka/man/za yardım eden şey nedir?
• Gerçekten parti a ş a ğ ı yukarı 43 y ı l l ı k va rl ı ğ ı n ı n 33 ydını i l leg o lite a ltında geç i rd i . Bu y ı l l a r boyunca TU DEH kend i n i koru maya ve ola naklı o l a n her yerde, h a l k a rasındaki kon u m l a rı n ı g üçlendi rmeye ça l ı ştı. I l Ie g a l l i k koş u l l a rında çalışan p rofesyonel devri mciler içi ndeki m i l itan yol daşlarım, emekçi halkla TUDEH a rasında köprü o l d u l a r. Onlar yal n ı zca Ma rksizm - leninizm'e sonsuz bir içtenlikle bağ l ı k a l m a d ı l a r, aynı zaman da g izlen me, halk a rası nda propa g a nda yapma, uya n ı k olma, disipline uyma, en zor koş u l l a rda bile kend i n i tam kontrol etme ve gere.J<ti ğ i n d e yoş ı m ı n ı parti ve h a l k için vermeye haz ı r o l m a becerisini gösterdi ler. Ş a h ı n cel latlarının e l i nde ölen kahraman/arımııdan b i rkaçı nı a n m a n ı n devrimci b i r görev olduğ u n u sanıyorum . Vartan yoldaş Savak a j a n l a rı nca yaka l a n m ıştı. G i z l i matba a n ı n yeri n i vermesi i ç i n canava rca işkence gördü. Ancak o , parti n i n i l kelerini ve komünist o n u ru yaşa mı pahasına korud u . B i z i m le bera berl i ğ i fazla olamadı, ama a d ı parti sanca ğ ı na a ltı n harflerle yaz ı l d ı . Hosrov Ruzbeh, iran u l u s a l ka h ra ma n ı ve TU DEH M K üyesi, ya rg ıçlara şöyle haykırd ı : .. GÖz/erim belki sosya l i z m i n i ran'daki zaferi n i görmeye cek, a ma z a m a n ı n yakında değişeceğ i nden tamamen e m i n i m . Ben i m tüm eylemlerime y ö n veren şey, I ra n halkına mutluluk, o n u r, bol l u k ve özg ü rl ük get i recek yen i iran topl u m u n u görmek a rzusud u r. .. Hosrov Ruz beh 11 Mayıs 1 958'de kurşuna d i z i i d i . D ı keleri n i n özg ü r/ ü ğ ü için savaşımda yen i l m eden d üşen yüzlerce, bin
lerce komü n ist kahra ma n ı n a rasında Siya m a k, Tizabi ve Hekmatcu d a va rd ı r. B u g ü n d e I ra n z ı nda n l a rında binlerce TUDEH üyesi, komünizm ideal iyle yıkılmadan ayakta d ı r. SAVAK'la sürd ü rd ü ğ ü müz eşitsiz savaşta pa rti, daya n m a m ıza yard ı m etti, ve bizi çel ikleşti rdi. Ara l a rı nd a ben i m de b u l u n d u ğ u m dört kişi l i k bir g ruba, yeraltı koş u l l a r ı nda her zaman veri len işo/erden b i ri veri l d i . Biz, bild i ri ler yayı nlayacak, TU DEH' i n gazetesini d a ğ ı tacak, işçi ve ö ğ rencilerin eylem lerini örgütleyecek ve parti h ücreleri ku raca ktık. Fakat en sonunda pol is, izi mizi bu/ mayı başardı. Bizim için i h a n ete, i n a nçları m ızdan vazgeçmeye ve parti s ı ra l a r ı n ı vermeye zor/a n d ı ğ ı m ız b i r SAVAK z i n d a n ı nda sava ş ı m ı m ı z ı n yen i b i r aşaması başlad ı . B e n v e eski b i r pilot o l a n a rkadaş ı m Parviz Hekmatc u , (ikimiz d e TUDEH M K üyesiydik) uzun yıl la r tek kişilik h ücrelerde tutul d u k ve i k i m iz de ölüme m a h k u m olduk. Yoldaşl ar ı mdan diğer i k i s i i s e , işkenceler s ı rası nda öldü ler. Yarg ı lamada pa rti onurunu savu n a ra k şöyle ded i k : « Sayın ma hkeme başka n ı : Bizi ölümle tehdit ederek, yu rtsever ve i nsancı l inançlarımızdan vazgeçmem izi istiyorsunuz. Yü ksek sesle haykı rıyoruz : Ne d u ruyorsunuz, bizi assa n ıza ! ..
29
Yarg ılama sırasında, b i rçok ü l kede demokrat ve komünistlerin bu ka n u nsuzluğa karşı protestolard a b u l u nduklarını b i l miyord uk. Yıl l a r geçti ve benim zındandan salıveril memden az önce, devri m g ü nl e ri s ı rasında, idam edi lmemden iki g ü n önce katillerin elini d u rd u ra n şeyi ö ğ ren d i m . B u g üç l ü b i r daya nışma ha reketi v e SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu baş k a n ı n d a n gelen telg rafı n etkisiydi. Ta rihin a k ı ş ı n ı n kendi yasa l a rı vard ı r. Ta rihin verd i ğ i kararlar a ğ ı r ve ta m d ı r. Bazan devrimcilerin işkence g ö rd ü ğ ü , kı rbaç sesleri n i n d uy u l d u ğ u zındanlarda i nsana, zaman s a n k i d urmuş gibi geliyor. A n c a k tari h i n ça rkı, z i n d a n v e kı rbaçla d urd u rula ma·i. Tutuklanmamdan b i rkaç a y sonra, sorguya çeki l d i ğ i m ve işkence gör d ü ğ ü m g ü n lerde, tek kişi l i k hücreme b i ri geldi. Bu, SAVAK şefi Orgeneral Nasiri idi ve yanında birkaç a l bay ve cezaevi g a rd iyan l a rı va rd ı. Dişleri ni g ıcı rdatarak şöyle d ed i : - Siz kızıl b i r I ra n istiyord u n uz. Qrak ve çekicin I ra nı n ı . - Ozg ü r v e k a l k ı n m ış b i r i ra n , d iye ya nıtlad ı m . Nasiri cezaevi g a rd iya n l a rına dönerek sord u : - Herşeyi söyledi m i ? . - Hayır, diye yanıtlad ı g a rd iya n . « Bu fa natik b i r komü n i st. » Nasi ri, polis isted i ğ i n i elde edinceye dek bana işkence ed i lmesi gerek tiği emrini verd i . lşkencelerin ne kada r s ü rd ü ğ ü n ü n önemi yok. Onemli ola n 15 yıl sonra 1 975'de devrimci olayl a r ı n başlang ıcında ne old u ğ u d u r. Tahtını koruma umud uyla, Şah uşakları n d a n k i m i l erini kurban etti. General Nasiri ' n i n tutuklanmasını emretti. H a l k ı n zindana hücum ettiğ i g ü n , general zindancıların yard ı m ıyla h a k ettiği cezadan kaçmaya çal ıştı. Anca k yoldaşlarımızda n b i ri kalabalık içinde Nasiri'yi ta n ı d ı v e o n u devrimci m uhafızlara tes l i m etti. Ma hkemesinde genera l kork u d a n tirtir titreyerek, m a h k u m l a ra ya p ı l a n işkenceler üzerine h i ç bir şey bil med i ğ i ne yem i n etti. Anca k hak etti ği cezadan kaça madı. Olüme m a h k u m oldu ve ida m edildi. O y ı l l a rda, göğsü pa rıltı l ı madalya l a rla süslü SAVAK şefi beni ö l ü m le tehdit ederken, el bette, devri m i n ne za m a n yurtseverleri z ı nda nlard a n çıkarıp, onları n yerlerine a zg ı n gericileri koyacağ ı n ı önceden kestiremez d i m . Ancak, kendi t a ri h i n i ve öteki halkların tari h i n i bilen bir komün ist o l a ra k eninde son unda adaletin utkuya u laşaca ğ ı na ina n ı yord u m . Ş i m d i ne yazık ki, b i z i m yaşa d ı ğ ı m ız şeylerden d a ha kötüleri I ran'da tekrarlan ıyor. Şimdi b i r yıldan fazl ad ı r I s l a m Cumhu riyeti'ndeki « il a h i a da let»in temsilcil eri yasa l a rı açıkça çiğ neyerek yurtseveriere baskı ya p ı yorlar, o n la rı koğuşturuyorlar. C a s u s l u k v e yıkıcı l ı k suçlamalarını ka b u l etmeleri i ç i n yapıl a n kork u nç işkenceler Şa h zamanındaki yarg ı l a malara benziyor, yal n ı z şu fa rkla ki, o z a m a n l a r i n sa n l a r « yasa » ötürsü a ltında 30
öldürü lü rd ü , b u g ü n A l l a h a d ı n a ö l d ü rüıüyor. Bu, m u ha lefetin yı pratılması değ i l d i r. Bu, tüm başka tür düşünenlere karşı g i ri ş i i m i ş b i r soyk ı rı md ı r. Ben bun l a rı yazarken, I ra n ı n baskı k u ru m l a rı daha yen i b i r başka i ğ renç cinayeti b i l d i rd i ler. 87 kişi için topla m 700 yıl h a p.i s ve 1 0 TUDEH üyesi için de ö l ü m ceza l a r ı n ı n veri l d i ğ i ve uyg u l a ma s ı na geçi l d i ğ i dava, ü lke nin yasalarıyla ve uluslara rası yasa n ı n herkesçe onayl a n m ı ş normlarıyla tam bir uyumsuz l uk içinded i r. TUDEH Merkez Komitesi'n i n bu olayla i l g i l i olara k yayı n l a d ı ğ ı b i l d i ride şöyle deniyo r : Böylesine vah şice idam edilen bu mert i nsanlar, özg ü rl ü k ve u l usal bağımsızlık için bask ı l a ra son vermek için ş a n l ı yaş a m l a rı bo yunca savaştı l a r. Bu rez i l , uyduruk davada onların, halkın ç ı karları demek olan devri m i n kaza n ı m la rı n ı koruma çaba sıyla politik savaşı ma katı l d ıklarını açıklayarak saçma ve varolmayan casusluk ve iha net suçlamalarını kesin l i kle reddet ti ler. Onlard a n biri, ö l ü m e m a h k u m edilen ve k u rşuna dizilen Farzad Cahat. O, .. Biz devri m i n adsız neferleri c u m h uriyette, çocukları m ı z ı n m utl u ve özgü r olaca ğ ı n ı hayal ederek kendi a maçlarımızı gördük ve bu ne denle c u m h u riyeti savund uk. Hoşgörü beklemiyorum ve i n a nçlarımdan va'zgeçmeyeceğ i m » dedi. Emekçi halkın çı karları n ı n aktif sav n u n u cusu ve deneyi m l i b i r pa rti olan TUDEH'e karşı baskıl a r, top l u m büyük sosya l -ekonomik zorluklara yüz yüze geldiğ i nde ve ülke A B D em perya l iz m i n i n açık a skersel sal d ı rı teh d i d iyle karşılaştığ ı nd a , tari h i n i n bu en zor dönem lerinden birine g i rd i ğ i n d e, başla d ı . Ayn ı zamanda, d iye açıklıyo r bildiri, d ü nya i lerici g üçleri n i n kalesi olan Sovyetler B i r l i ğ i ' ne karşı propaganda kampa nyası da şiddet l e n d i . Bütün b u n l a r ı n anla m ı , gerçekten, karş ıdevrim için uyg u n zem i n ya ratmak v e başını A B D em perya l i z m i n i n çektiği emperyal i z m i n kon u m l a rı n ı ü l kede yeniden g üçlendi rmektir. TUDEH liderleri, üyeleri ve sem patizon l a rına yapılan ortaçağ baskı l a rı komü nist ve işçi parti leri n i n , öteki demokrat, i lerici g üçleri n, bütü n d ü n yadaki i y i n i yetl i i n sa n la rı n protestol a rı n a neden o l d u . TU DEH o n l a ra kardeşçe d ayan ı ş m a l a rı n d a n ötürü teşekkür ediyor. Eminiz ki, d ü nya ka m uoyunca yürütülen g ü ç l ü ve d u rmadan büyüyen protestol a r bu 20. yüz yıl engizisyoncu l a rı n ı n kana b u l a n m ı ş ellerini bağ l a m aya ya rd ı m ede cektir. Tüm baskılara, em perya lizm ve gerici l i ğ i n i ğ renç entri kalarına kar şın pa rti n i n haklı davası utkuya u laşacaktır.
31
çatışma stratejisinde
••
psikolojik savaş"," yeri
Hans Pirsch Felsefe Bilimleri doktoru, OAC Uluslararası Politika ve Ekonomi Enstitüsü ideolojik Ara ştum a Dairesi Başkam Em perya l i z m i n en sald ırga n g üçleri 1 980' lerd e en i nce yöntemler uy g u l aya rak ve dev harca m a l a r ya parak açı kça m i l ita riz m i n hizmeti nde olon gemi azıya almış bir « psikoloj i k savaş» yü rütüyorlar. Bu, her şeyden önce barış politikası ve barış içinde yanya na yaşama politikası uyg ulayan Sovyetler Birl i ğ i'ne ve öteki sosyal i st ü lkeler topluluğu ü l ke l e r i n e yöneliktir. Tekelci sermaye n i n serüvenci g rupları, e n başta da A B D, aynı zamanda « psikolojik sava ş » a racı l ı ğ ıyla kapita l ist ü lkelerd e y ı ğ ı n ların n ü kl eer kırı m teh l i kesini, özell ikle Amerikan i l k nü kleer vuruş s i l a h larının b i rçok B a t ı Avrupa ü l kesi n i n topra klarına yerleşt i r i l m esiyle d a h a da a rta n bu tehli keyi görmeler i n i önlemek istiyorlar. Emperya l izm, savaş karşıtı h a reket i n kend i li ğ i nden eylemlerden silahsızlanma ve ya mşama içi n daha s i ste m l i ve a rdıcd çaba l a ra dönüşmesi n i engellemek istiyor. Şu onda yürütülen « psikoloj i k savaş »ın k i m i ya n l a rına baka l ı m ve en başta b u n u n sa l d ı rg a n emperya l ist politikayla ilişkisini, b u rjuva topl u m u n u n farkl ı a l a n la rı n a sızmas ı n ı v e reel sosya l iz m le kapita l ist ü l keler deki b a rı ş ya n l ı l a rına karşı ideoloj i k yıkıcı faaliyeti n özel l iklerini i nceleye l i m . Bu yazıda, e mperyal ist ideologl a r ta rafı ndan stratejik çatışmayı g er çeklendi rmek için k u l l a n ı l a n m a ntık dışı savlan da ele a lacağız. SALDı RGANlı K POLITiKAS ı N ı N i DEOLOJi K TEMEli E m perya l ist çatışma stratej i s i n i n m i l itarist özü, kendi n i öncel ikle ba rış, yumuşama ve silahsızla n m a pol itikasına ka rşı olağa n ü stü sald ı rg a n i d eo loj i k sataşmada ortaya koyuyor. Emperya l i st ideoloj i g i ttikçe a rtan öl çüde kapita l i st ü lkelerin d ı ş politikas ı n ı n biçimlenmesini etk i liyor ve aynı zamanda bunun uyg ula nmasında g iderek daha yoğ un şekilde kullanılıyor. Emperyaliz m i n u l u slara rası politikasında ideoloj i n i n rol ün ü n a rtışı bur juva kampındaki politik a nlaşmazl ı k l a r orta m ı nda ol uyor. Dünya çapında nükleer b i r savaşın önlenmesi ve normal devletlerarası i l işkiler için sava ş ı m veri l i rken bunu d i kkate a l m a k önem l i d i r. Askersel sa nayi komplek sinin desteğiyle serüvenci politik sald ı rg a n ların yü rüttükleri « psikolojik sa vaş » i l e barış konusunu daha g e rçekçi kon u m l a rd a n ele o l a n b u rjuva grupları n ı n sosya lizme yönel ik ideoloj i k sa l d ı rı l a rı a rası nda b i rçok ortak ya n vard ı r. Ne ki fark l a r da va rd ı r. Da ha gerçekçi çevreler, komünizme ve i lerlemeye karşı, kapital ist siste m i n va rl ı ğ ı n ı koru mak için ötekilerle bu a maçların uyg u l a n ma sındaki s a l d ı rg a n l ı k , kullanılan yol ve a raçlar b a 32
k ı m ı nd o n çok fazla ortak yana sa h i p değ i l d i r ve k i m i fiki rlerde ve pol i tika l a rd a ifade b u l d u ğ u g i bi, fa rk l ı l ı k gösteriyor. 1970'Ierde em perya l ist dış politika, a ğ ı rl ı k l ı , olarak, sosyal s i stemler ve ideoloj i ler a rasındaki uzlaşmazl ı ğ ı n d ü nya ça pında b i r nü kleer savaş olmadan çözülebi leceği , uzun erimde ekonomik, ideoloj i k ve pol itik etki lerle sosyal i z m i n yoked i lebi leceği yol undaki fikirlerden etkileniyord u. Şim di ABO'de egemen olon aşırı gerici, m i l itarist görü şlerd i r. Sosya l i z m i n ve devrimci hareketlerin gelişmesinden kayna klanan d ünya üzerindeki deği şi mler, hatta k i m i kapita l i st ü l kelerdeki erkteki en küçük b i r koyma bile ABO' n i n askersel sanayi kompleksi tarafı nda n eğer bu onun çıka rlarına uyg u n değilse, bir tehd it olara k görül mekted i r. « Tota lita ri z m » kavra m ıyla uyum içinde, yaşaya n reel sosyalizm, ABD için ve hatta tüm i n s a n l ı k içi n b i r tehlike olarak ta nıtılmaktad ı r. Bu, em perya l ist g erici l iğ i n ideolog ları n ı ve politikacılarını sosyalist ve kapita l i st ü l keler a rasında bir çatış m a n ı n , askersel b i r çatı ş m a n ı n kaç ı n ı l maz o l d u ğ u sonucuna va rd ı rıyor. Dünyadaki sosyal değ i ş i m leri y a do askersel strateji k g üçler ora n ı n ı d i kkate o l ma d a n onlar dış politika a maç l arına ulaşmak içi n askersel gücün bel irleyici a raç olduğ unda ısrar ed i yorlar. « Si h i rl i s i l a h a » g üven (teknoloj i k d üşüncenin temel olduğu b i r g üven bu) n ükleer b i r sava ş ı n kaza n ı la bileceğ i d ü ş ü n ü besl iyor. Şovenist m i syonerci b i r kafa ya pısı ve gerici b i r a h l a k stratej i k hesa pları n ı d ü nya çapında b i r savaşa daya n d ı ra n pol itik serüvenci l i ğ i teşvik ediyor.
ABD emperyalist çevrelerinin en saldırgan biçimlerde «psikolojik ,sa vaş "a yöne/l1?eleri, çatışma politikasını değerlendirme ve uygulamada , önkoşul olan ve olmaya devam eden öznel etmenlerdeki değişimleri bü yük ölçüde belirlemektedir. Işaret, en gerici militarisf kavramlan savunan burjuva ideologlan tarafından verilmektedir. 1 980'Ierde «psikolojik sa vaş"ln tırmanması aştrl gerici grup/arın amaç/an tarafından be/irleniyor. Emperya l iz m i n « psikoloj i k savaş »ındaki yen i ya nların onun s a l d ı rg a n b i r d ı ş pol itika stratejisine h izmet etmekten kaynakl a n d ı ğ ı n ı bir kez d a h a v u rg ul a m a k istiyoruz. Em perya l istler pol itikalarını uyg u la mada askersel baskıya beli rleyici önem veriyorlar. B u rj uva pol itika u z m a n l a rı, Reaga n yöneti m i n i n açı kça g üce d aya n masını savun uyorlar. Büyük Frederik'ten a l ı nt ı l a r ya para k « s i l ahsız d i p lomasi, a l etsiz m üzi kti r» (1) d iyorlar. O n l a r ı n konısı nca g üçe başvurma dan ya do g üce boşvurma tehdidi k u l la n ı lmadon b i r d ı ş politika uyg u lamak ola na ksızd ı r. işte Was h i ngton b u g ü n bu konseptleri kendi n e k ı l a v u z yapıyor. Provakatif askersel g ü ç gösterileri, açık s a l d ı rg a n eylemler v e " AB D' n i n sorumsuzca silah yığması, a macı Amerikan tekelleri n i n hege monyoeı çıkarl a r ı n ı karş ı l a maya yard ı m etmek olon a ntiko m ü nist « psiko l oj i k sava ş » ı n yoğ u n laştırı lmasıyla eşgid iyor.
(1) Grand Strategy for the 1 '980'5. Washi ngton 1 978,
s. 3.
33
ABD'nin Grenada'yı işg a l i nden önce Bishop h ü k ümeti ne ka rşı a ra l ı ksız kara l a m a k a m pa nyası, son za m a nl a rda « psikoloj i k sava ş »taki geniş çap l ı operasyo n la rd a n birisid i r. Bu d u m a n l ı orta m, New Jewel Pa rtisi'deki k o m plocuların ve C I A aja n l a r ı n ı n Bishop başka nl ı ğ ı ndaki t ü m Grenada h a l k ı n ı n deste ğ i n i a la n ve büyük b i r uluslara rası sayg ı n l ı ğ ı olan yasal h ü k ü mete karşı faa liyetleri hızlandırdı. Reagan, B ishop'un öldürülmesini v e istikrarsız l ı ğ ı , sa l d ı rı için b i r gerekçe olarak k u l l a n d ı . Grena d a ' n ı n Sov yetler B i rl i ğ i tarafı nda n k u l l a n ı l a n ve ABD için bir askersel tehdit oluş turan « d ü nya komüniz m i »n i n güçlü b i r noktası o l d u ğ u söylend i. ABD emperya l i z m i n i n psikoloj i k sa l d ı rı l a rı her şeyden önce Sovyetler Birli ğ i ' ne karşı yönelikti. Ayn ı zama nda Küba ' n ı n d ı ş politikasına ve b u n u n l a b i rl i kte Karayi plerdeki ve Orta Amerika ü l kelerindeki barışsever, a n t i emperya l ist, demokratik g üçlere karş ı propaga n d a ka m pa nyası tırman d ı rı i d ı . Amaç, Amerikan kam uoyu n u yan ı ltma k ve Washi ngton'un Nika rag ua'ya ve EI Salvador'a karşı tezga h l a d ı ğ ı yeni serüvenler için kamuo yunun desteğ i n i g üvence altına a l maktı. Grenada'daki silahlı işgal i l e bağ l ı ola ra k Rea g a n , « yönet i m i n i n Ame rikan askerlerinin yaşa m ı n ı i n sa n l ı ğ ı n b i r d i ktatörlük denizinde Doğ u l masını önlemek için teh l i keye attığ ı n ı » (2) söyledi. Kend isini emperya l i st bağ ı m l ı l ı kta n kurtarmış olan ve küçük b i r s i la h l ı kuvveti b u n l u na n Gre nada ne bir tehditti, ne de ABD'ye ya da d ü nya n ı n bir başka ü lkesi ne yen i sosyal i l işkilerin « ih racatçısı » o l a b i l i rd i . Grenada'da inşa ed i l e n i n turiz m i teşvik için b i r uluslara rası hava a l a n ı değ il, Sovyet askersel üssü olduğu i d d i a l a rı da, bir başka ya landı. « Psikoloj i k sava ş » ı n em perya list avukatları, uta n ma d a n veri leri ça rpıtıp s i l a h l ı serüven için b i r özür yarat m a ya çal ı ştıl a r. Bu b i rçok Batı Avrupa ü l kesine yeni Amerikan n ü k leer füzelerin i n yer leşti rilmesi n i n h a z ı rl ı ğ ı içi n başlatıl a n « ps i koloj i k sava ş » operasyonları içi n de geçerl i d i r. B u n l a rı n kon u m l a n d ı rı l ması, a s l ı nd a Sovyetler B i rl iğ i ' n e ABD'den yönelen a rtan dolaysız tehdit o l masına ka rşın a ş ı rı b i r s i l a h lanma ve silah donatı m l a r ı n ı n « t a m a m l a n m as ı » i ş l e m i olara k gösteri ldi. Dahası, füzelerin uçuş s ü releri n i n azalması, büyük ölçüde n ükleer savaş eşi ğ i n i alça ltıyor ve savaşı ya l n ızca Avrupa ile s ı n ı rl ı kıla m ıyor. « Psikoloji k savaş» strateji uzmanları s i l a h y ı ğ ı l m a s ı n ı hakl ı gösterebil mek için, sosyal i st ü lkelerden g e l d i ğ i n i öne sürd ükleri askersel tehdit masa l ı , ABD' n i n a ncak askersel üstü n lüğe sa h i p o l d u ğ u ve ilk n ükleer' vuruş kapasitesine sa h i p b u l u n d u ğ u zaman büyük b i r güç olara k ka l a bileceğ i iddiası, nü kleer bir savaşı n a s l ı n d a çok d a teh l ikel i olmad ı ğ ı , yürütül ü p kaza n ı l a bi leceğine d e k varan soru msuz açıkla malar olara k gösterilmesi de içinde h e r türden ya n l ı ş iddia lara başvuruyorla r. Dünyadaki ti nsel o rta m ı zehirlemeye yönelik bu çabalar Iki nci Dünya (2) Bak : « Die Welt», 7 Kasım, 1 983, 34
s.
5.
Savaşı'dan bu ya na başvurula n l a rdan çok daha teh l i kel i d i r. Em peryalizm, ş imdi, « psikolojik savaş»ını silahlanma d üzeyin i n son derece yüksek oldu ğ u ve teknik ya da kişisel bir hata sonucu olacak bir kaza n ı n bile nük leer bir savaşı tutuşturabileceği b i r ortamda yürütüyor. TOPLUM YAŞAMı N ı N B iRÇOK ALANI KAPSANıYOR Emperya l iz m i n militarist ideolojisi ve g erçek bir nükleer soykırımı hazır l ıkları için ya pılan haz ı rlıklar, « psikolojik savaş»a, onu toplumsal yaşa mın b i rçok alanı na yayg ınlaştırarak yeni bir n itel ik kazandırıyor. Diplomatik alanda, « psikolojik sava ş ı n mil itarizme hizmet ettiğ i ger çeği arta menzi"i füzeler üzerine görüşmeler sırasında görüldü. ABD yö neti m i görüşmeleri a skersel üstünlük sağlamak içi n kullanmaya çalıştı ve Batı Avrupa'ya " Pershing-2» ve " Cruise» roketlerin i n yerleştirilmesin i n Sovyetler Birliği ile tartışıla mayaca ğ ı n ı , çünkü bunun bir NATO kararı olduğunu söyledi. (J) Başkan Reagan, eğer tartışı lacak bir şey varsa, bu nun ABD' n i n a nlaşmak ve uzlaşmak içi n silahla n madan vazgeçmesi değil, ABD'ne hangi silahların gerekli olup o l madığı sorunu old uğunu söyledi.
Cenevre görüşmeleri, ka psa m ı bakı m ı ndan s ı n ı rsız, içeriği ba kımından a ntisovyeti k olan « psikolojik sava ş " operasyonla rı atmosferi nde ya pıldı. Sovyetler Birliği'ni tek taraflı sila hsızlandı rmayı a maçlayan aldatıcı « sıfır çözüm», görüşmelerde Sovyetler Birl iği ödün vermezse hiçbir olumlu sonuç a l ı n mayacağını ka nıtlamayı a maçlayan propaganda ka m pa nya sı gibi. « Psikolojik savaş" yürütücüleri n i n si nsi yöntemleri, dü nyaya, görüş melerin kes ilmesinin soru m lusunun Sovyetler Birliği olduğu, çünkü Sov yetler Birliğ i ' n i n 1 983 Ara l ı ğ ı ndan önce, yani Batı Avrupa'ya yeni ABD roketleri nin yerleşti ri lmesi başla madan önce tek taraflı olarak orta men zilli silah sistemleri n i azaltmayı kabul etmed iği söylend i ğ i zaman doruk nokta s ı na u laştı. Böylesi bir a d ı m ı n Sovyetler Birliği için de, bir bütün olara k sosya li st topl u l u k için de kabul edi lemez old uğunu söylemeye el bette gerek yok tur. Varşova Antlaşması Orgütü'nün sağ l a dığı yaklaşı k askersel stratej ik denge, t ü m u l uslar için olumlu son uçla rı olan yumuşama politikası nın da yanağıdır. Bugün bu denge, emperyal ist sal d ı rga nların serüvenci li ğ i n i gemleyen bir etmend i r. El bette bu denge kend i l i ğ i nden değ i l , denge u nsurl a rı n ı n birinin, yani sosya l iz m i n doğası itibariyle kalıcı ba rıştan yana olması olg usuyla barışı n koru n masında belirleyici rol oynamakta d ı r. ABD savaş tutkunları kendi bağlaşıkla" üzerinde de psikolojik etki yapmak içi n baskı ve şa ntaj uyg ul uyorlar. Gerçi çok başarılı oldukları. d a söylenemez. Was h i ngton'un Avrupa ile s ı n ı rlı bir nükl eer savaş kav(3) Ba k : « Der Spieg el .., 20 Temmuz, 1 981, s. 87. 35
ram ı ve onun güç kullanma tehdidi gerçekçi Batı Avrupa l ı politikacılar a rasında endişe yaratıyor. ABD bu tepkiyi, NATO'nun dış politika işlevleri ne k i m i Batı Avrupa hükü met çevreleri nden kaynaklanan bir engel olara k görüyor. O, Reagan yöneti m i n i n tümüyle m i l itarist pol itikasına d i renmeye « anti -Ameri kan cılık» yaftas ı n ı ya pıştırıyor. Oysa dü nyayı nükleer bir y ı k ı mdan kurtarma, silahlanma ya rış ı n ı sı n ı rlama ve d u rdurma ve silahsızlanmayı, yumuşa mayı ve karşıt sosyal sistemli ül keler a ra s ı nd a işbirliğini g etirme çabası, b ı ra k ı n ABD'ye k a rşı olmayı, tam tersine tü m Amerikalıların çıkarınadır. ABD' n i n savaş ya nlısı d i plomatik hareketleri ve sal d ı rgan serüven Ieri, kapital ist ü l keleri n ünlü politikacıları n ı n gözünde Reagan yöneti m i n i n pol itikasının gittikçe bel irsizleştiğ i n i n göstergesi olara k değerlend iril iyor. Bu, elbette doğrudur. Fakat bu bel irsizliği ol uşturan sadece kend iliği nden politik ha reketler değ i l d i r. Washington' u n sık sık Sovyetler Birliği'ne d ü n ya n ı n öteki barışsever ve ilerici güçleri ne psikoloj i k baskı için şu ya da bu adımı ata rken, aynı zamanda kendi bağlaşıklarını d a gerg i n bir du rumda tutması da söz konusudur. Bu a maç, birçok başka şeyle birl ikte Ame rikan yöneti m i n i n a d ı m l a rıyla kültürel ve devletler a rası ndaki öteki ilişkiler deki davranışlarda ortaya çıkıyor. Bu, Washi ngton'un yürütüğü ve çatışma pol itikasından ayrıl mayan ekonomik, ticari ve mali savaş için de g eçerl idir. El bette ki bu sava ş ı n da birincil a ma cı, sosyalist ülkelere, genç ul usal devletlere v e ulusal kurtuluş hareketlerine zarar vermekted ir. Fakat bu, aynı zamanda Wa shi ngton' un rakip olarak gördüğü kapita l i st ü l keleri de etkil iyor. Omeğ i n Beyaz Saray'ı n Sovyetler Birliği'ne tahıl verilmesine ambargo koyma k a ra rı, SSCB ile Batı Avrupa ülkeleri a rasındaki « g a z boru hattı » a ntlaş m a s ı n ı baltalama ça baları, yüksek faiz ora n ları ile doları n d eğişim değe rindeki hızlı a rtış, tü m bunlar ayn ı zamanda ABD' n i n orta klarını h izaya g eti rmeye yönel iktir. 1 980' lerin « psikoloj i k savaş »ı, gerçekten te dü nya çap ı nda boyutla r kazanmıştır. i letişi mdeki bili msel v e teknoloji k ilerleme, saldırgan ABD çevreleri nin insanlığın, evrenin çıkarlarıyla ters d üşen propaga ndal a rı n ı yayg ı nlaştırmalarını sağl ıyor. SALDı R ı N ı N H E DEFi SOSYAliZ MDiR Ve böylelikle emperyalizmin « psikoloj i k savaş»ı n ı n reel sosya lizmi yok etmek stratej i k görevin i n yeri ne g eti ri lmesine ya rd ı m etmesi bekleniyor. Sosya l ist ü lkeler nüfusunu etki leyebil mek için özel ça ba gösteriliyor. Bu, 1 960' lar ve 1 970'lerdeki ideoloji k yıkıcı faal iyetin a maçl a rıyla uyum için d ed i r. Fakat eskisi g i bi aynı karşı devri mci a maçlar g üd ül ürken, emper yalizm şimdi eylemlerine daha s aldırgan bir içerik kazandmyor ve sosya list sistemi uzun bir zaman geçmeden çökertmeyi umuyor. 36
Bugün yaşayan reel sosya lizme karşı ideoloj ik yıkıcı faliyetin yoğ u n l u ğ u (4) s i l a h ku lla nılmayan savaşım i l e savaş hazırlıkları v e hatta b i r sava ş ı n başlatı l ması tehdi d i n i n içiçe geçirilmesiyle bel i rlen mekted ir. Yı kıcı ideolojik faaliyet uzmanları, özellikle silah kullanıl mayan savaşımın rolünü ön plana çıkarıyorlar ve NATO ülkeleri nin, tüm d ışa yönel ik pro poganda a raçları ndan, sosyal ist ülkelerdeki duru m u istikrarsızlaştırmak içi n aktif kullanmalarında ısrar ediyorlar. O nl a r, böylelikle « Doğu ile Batı a rasındaki çatışman ı n b i r savaş olmaksızın sonuçla ndırılabilece ceğine» (5) ina nıyorlar. « Sıca k » bir sava ş ı n hazırlıklarının doğası NATO' n u n ma nevralarını na sil planladığı ve yürüttüğü ile d e değerlendi rilebilir. Bunlar, « psikolojik savaş» operasyonları a racıl ı ğıyla k ışkırt ı l a n politik huzursuzlukların sila h l ı saldırı i ç i n b i r gerekçe ola ra k kullanı lması varsay ı m ına daya nd ı rılmakta d ı r. Bu olası l ı k, NATO' nun genel ku rmayl a r ma nevralarında oluşturuldu. Pentagon askersel olmayan ve askersel önlemlerin koord i neli tırma ndırıl masına ilişkin bir prog ramda ideolojik yıkıcı faaliyete özel b i r yer ayırmak tad ı r. « Pentagon'un yeni savu nma yıllığ ı gerçekten de olağanüstü d u rumdan Sovyetler B irliği üzerinde h e r a landa beklenen b i r utkudan ' " atom savaşı da içinde savaş için ya da kışkırtmalar için aya kla n ma lara dek planları içermekted i r. » (6) Günümüzde emperyalizm ideolojik yıkıcı faal iyeti operasyon olara k müdahalenin b i r a racı olarak görmekted ir. Bu yıkıcı faal iyet'in kısa b i r zaman içinde son uç vermesi hesaplan ıyor. Polonya Halk Cumhuriyeti' ndeki a ntisosya l ist eylemler sırası nda yıkıcı faa l iyet yürüten radyo istas yonları, üç görev yerine getiriyordu. B i ri ncisi, ka rşı devrimci eylemleri esi n lendiriyorla rdı, iki ncisi, karşı devri mci g ruplar a rası ndaki i l işkiler b u rad y o istasyonları a racılığıyla kuruluyord u ; ve üçüncüsü b u istasyonlar halkı devlete ve topluma karşı kışkırtıyordu. 1 980'Ierin « psikolojik sava ş »ında da kapitalist toplumun uzun zaman dan beri k u/landığı savunma arguman/arı ya n i , ka pitalist topl u m u n ka l ı cı olduğu, top l u msal gelişmenin en yüksek biçimi olduğu, çünkü onun özg ürlüğü ve demokrasiyi. temsil ettiğ i ve insanlığa varl ığı için elverişli koşullar yarattığı savları yerlerini koruyor. Fakat bu savunma, bug ü n çok daha sald ı rgan biçimlerde yapılıyor. Tü m toplumsal i lerlemeyi tüm a nt i em peryal ist demokratik v e sosya list gelişmeyi yalnızca d u rd urmayı değ i l , yok etmeyi amaçlıyor. ABD yönetiminin sözcü leri, d ünyayı kend i düzen kavramları na göre dönüştürme za m a n ı n ı n geldiğini ilan ediyorlar. (") ABD em perya l i z m i n i n ideolog ları sosyal ist ülkeler halkları için hazır ladıkları propagandayı « sa l d ı rg a n sosyal enformasyon » ola ra k nite lendiriyorlar. C') Gabriel, Radnitzky, Schopper, Die i . Waffen. I nformation im Kröfte spiel der Politik. München/West Berl in 1 982, s. 1 74. (") « Die Well», 1 Haziran 1 982, s. 6. 37
Geçm işte olduğu g i bi, bug ü n de sosyalist topluluğun moral ve politik birliği, « psikolojik savaş .. ı n a rd ı nda bulunanları n gözünde dikend i r. Emperyal izm, düşü nceler ala n ı nda en uç nokta lara g iderek yaşaya n, reel sosyaliz m in kalesine sal d ı rılarını sürdürüyor, özgü rlüğün ve demok ras i n i n burjuva ta n ı m ı n ı n propaga ndası nı yapıyor. Şimdi lerde « psikoloj i k savaş»ın birincil hedefi sosyalist ülkelerin baflşçı politikosıdlr, çünkü bu politika halklarm baflş istemine yantt vermektedir. Burada, saldırının sivri ucu Sovyetler Birl iğ i ' ne yöneltiliyor. Emperya list propaga nda barış konusunda a ntisovyetizmi kışkırtıyor. ideolojik kışkırt macıla rın orta klaşa kaleme aldıkları bir kita pta şöyle deniyor : « Sovyet yetki lileri henüz Sovyet ka muoyunu, kendileri n i n dü nya barışına h izmet ettiklerine inandıra b i l i rler, en azından pasif desteğ ine güvenebi l i rler» (7). Em peryal ist yıkıcı faa liyet merkezleri b i l i msel sosyalizmi Marksizm-Leni nizm'i barışı tehdit eden sal d ı rgan bir ideoloji olara k kara lıyorl a r. Onlar gerçeği çarpıta ra k M arks ve Engels tarafından ortaya konulan ve temel lend i rilen kapitalizmin yeni bir sosyal sistemle değiştiril mesi nesnel yasasını dü nyayı fethetmeye yönel ik sa ldırgan bir doktri n olarak lanse ed iyorlar. Oysa tari h, sa ldırg a n l ı ğ ı n ve savaşların sosyalizme ya bancı olduğ u nu kan ıtlam ıştı r. Avupa, ana karada barı ş ı n korunabil mesini, yaşa ya n, reel sosya l izme borçludur. « Psikoloj i k sava ş " strateji uzmanları n ı n ateşli bir biçimde sosya l i z m i n ba rış ı n korunması v e savunul ması i ç i n askersel güç kullanma yeteneğine sa ldırmala rı bir rastlantı değildir. Emperya l ist propaganda « Sovyet asker sel tehdidi .. masal ı n ı , Sovyetler Birliği'nin silahlarda üstünlüğe sah i p olduğunu ö n e sürerek, sosya list askersel doktrini ça rpıtarak, sosya list top l u m u n milita rize edildiği yala nla rını yayarak ve bizim ülkeleri mizde de askersel endüstri kompleksi nin bulunduğu yal a n ı n ı söyleyerek yayg ı n laştı rıyor. T ü m bunlar dünya ka muoyun u n gözü nde sosyal ist topluluğun nü kleer savaşı önlemek ve dü nya barı ş ı n ı , yumuşamayı ve silahsızlan mayı g üven l i k a ltına a l madciki rol ünü küçültmeyi a maçl a ma ktad ı r. BARIŞ HAREKETI N E KARŞI Kapitalist ülkelerde oldukça yoğunlaşan barış hareketinin politik ve ideolojik bakımıardan ezilmesi, « psi koloj ik savaş »ın görece bağımsız bir çizg isi haline gelmiştir. Bu, savaş karşıtı harekete katı lanları toplum için de yal ıtla mayı, b a rı ş ya nl ıları n ı n safl a rı n ı zayıflatıp böl meyi, ve nihayet onları a ntikomünist beyin yıkma yöntemleriyle başlıca barış gücüne, reel sosya l izme ka rş ı yöneitmeyi içeriyor. ABD'de nükleer silahları n dondurul ması hareketini etkisizleştirmek için özel bir dış politika propaga nda ko m itesi kurulm uştur. «Yı ğ ı nları n beyinleri ve yürekleri uğrundaki savaşı-
(i) Gabriel, Rad nitzky, Schopper, Agy, s. 1 78. 38
m ı » (8), kapitalist ül kelerdeki ba rış g üçlerine ka rşı savaşımı yükseltmek için NATO organları da faa liyet yürütmekted i r. .. Psikoloj ik savaş" yayı n la rı çok değişken taktikler kullanıyorla r. Onlar, barış hareketin i kara la m a k ve yoketmek istiyorlar. Kapita l ist hükümetlerin ba rışa sadıklığına ilişkin demagoj i k yem i nleri ve barış savaşçılarını « suç lular» olara k gösterme çaba la rı da içinde esnek propaga nda yöntemleri uygul uyorlar. Tüm bunlara politik baskı ekleniyor. Yadsınmaz bir veriye bakalım. Batı Avrupa'ya yeni Ameri kan füze leri n i n yerleşti ril mesi ve « MX » prog ra m ı n ı n onayla n ması ABD'de nükleer silahları n dond urulmasını a maçlayan bir hareketin yükselmesine yol açtı. Emperyal ist propaga nda, b u harekete katıl a n la rı , silahları dond urma hareketinin « Moskova'nın kontrolünde bul unduğuna ilişkin olara k FBI'nin bile tek bir ka nıt bulama ması'na (9) karşın, « Moskova ' n ı n işbirl i kçileri » olmakla suçl uyor. Bu hareketin kontrol ed ildiği suçl a ması, ka pital ist ülke lerdeki barış ya n l ı larının dü nya ça pında nükleer bir sava ş ı n önlenmesi konusundaki kon u m l a rı ile sosyalist ü l keler halkları ve hükümetlerinin konumları a rasındaki benzerl iğin, insanlığın temel çıkarları ndan, onun barış, yumuşama ve ka rş ı l ı k l ı yara ra daya l ı işbirl iği isteğ i nden kaynak landığını örtbas etmek içind i r. Büyük burjuvazinin k i m i kes i m leri bile nükleer bir yıkım tehl ikesinin g ideri l mesi ni, i n sa n l ı ğ ı n varl ı ğ ı n ı n sü rmesi için başlıca koşul olarak görüyor. Farklı ideoloj i k ve politik görüşlere sa h i p ve fa rklı sosyal kesimlerden gelen barış g üçlerin i n görüşler i n i n uyuşması, bunu sa l d ı rgan planları önünde bir engel olarak görenleri huzu rsuz ediyor. Em perya l iz m i n « psikolojik sova ş » ı n ı n a maçlarından birisi, ka m uoyu n u n gözünde Batı Avrupa'ya yeni Amerika n füzelerin i n yerleştiril mesin i n yolaç tığı tehli keyi asgariye indirmektedi r. Bu ülkelerin halkla rına değişik yol l a rla özde h içbir şeyin değişmediği ve herşeyin eskisi g i bi olduğu tel k i n ed i liyor. Bundaki a ç ı k a maç, ya l n ızca em peryalizmin d ı ş pol itikasındaki mil itarizm i n a rttığı bir dönemde yığı nların uya n ı k l ı ğ ı n ı törpülemek, teh l i keyi kavra ml a rı n ı önlemek değ i ld i r. Aynı zamanda barış yanlılarını karalo mak ve yalıtlamaktır. « Pershing-2 »lerin ve « Cruise» roketleri n i n o kada r tehl i keli olmadığı, barış ya nl ıları n ı n « paniğe va ran korkusu»nun ve «ya pay savaş tehlikesi korkusu »nun tü müyle temelsiz ve akıldışı olduğu iddia ed i l iyor. « Psi kolojik sava ş » savuncuları roketlerin yerleştirilmesini, bir barış eyl emi, bir savunma önlem i h a l i ne getirmeye ça l ı şıyorlar. Bu temelde on lar kapitalist ü l kelerde savaş karşıtı harekete katıla nları kendi ü l keleri n i n güvenliğine karşı o l a n l a r g i bi gösteriyorlar. « Psikoloj i k savaş »ta devletin işlevi ve rolüyle i l g i l i tutucu görüşler (8) « Die Weltn. 1 1 1 1 2 Ara l ı k 1 982, s. 3. (9) Bo k : «US News and World Report», 25 N isan 1 983, s. 1 9. 39
geniş olara k kullanılıyor. federal Alma nya'da büyük burj uvazinin yayınladığı b i r dergi olan « Kapita l »i n yayı mcısı Ludolf Herrmann şunları yazıyor : «Yasal devlet il keleri temelinde işleyen bir demokraside her kim ki ahlak adına yasayı çiğnerse, özg ürlükten diktatörlüğe doğru belirleyici bir a d ı m atmış olur». (10) Başka deyişle, « yasal bir özgü r devlette», kişi insanlığın yokedi lmesine yönelik planla ra ka rşı çıkma malıdır. Bu plan lara karşı çıka nl a r ise hak ve yasa l l ı k d ı ş ı na konuveriyor. G iderek a rtan ölçüde barış yanlı l a rı «tota lita rizm»in savun u l masıyla suç la nıyor ve hatta faşistlerle kıyaslanıyor. Tutucu bir ideolog olan Karl Ditrich Bracher, halkların barış istemini, « kendisini nasyonal sosyalizm g ibi bir ha reket .. olara k ortaya koyan ve barış konusunda « tekel» olduğunu öne s ü ren « özgül b i r ideoloj i " olara k n itelendi riyor. Ve şunu ekliyo r : « Demok rasi ile diktatörlüğün sınırları a rasında faal iyet gösterirken onlar (savaş karşıtı ha rekete katı l a n l a r - H. P.) tota l iter ideolojilerin yayg ı nlaştı rı cısıdıriar.» (11) B racher, barış ya n lı larının en azından ya rısı n ı n « pa rlamenter demok rasi » dışında oldukları n ı savu n uyor ve böylelikle bunların hareketi n i n · « nasyonel sosya l izmdeki fürhrer i l kesine» denk d üşen b i r « komuta ve ta biyet ya pısı »na doğru evrimi tehl ikesinden söz ediyor. (12) FAC'daki barış ya n l ıl a rı n ı n sıradan suçl u l a r olara k kara l a n ması ve onlara yönelik politik koğuştu rmalar, em perya l ist psi koloj ik savaşın böylesi ö rneklerinin en gerici pol itik önlemlerin uyg u la n masına hizmet ettiğ ini ve i nsanları en öneml i ha kt-a n, yaşama hakkından yoksun b ı rmak istediğini gösteriyord u. B I R MASKE O LARAK TEHliKEli SDZO MONA AHLAK ŞAMPiYONlUGU Koyu g erici ideologlar « psikoloj i k sava ş » ı n pol itik eylemleri n i ve yöntem leri n i en sa l d ı rgan a ntikomünizmle bi rleştirerek daha do tehlikeli b i r d urum a l a n a k ı ı d ı ş ı bir sözümona a h l a k şa m piyonl uğuna başvura rak haklı göstermeye çabalıyorl a r. B i r felese profesörü o l a n (Bonn'da) Wolfgang Kluxen, « Sovyet teh d i d i » yal a n ı na ve gerçek dışı « total iter komünist diktatörl ü k » tehlikesine atıfta buluna rak, « a hlaki i na nç nedeniyle tü m morol sonuçlarını göze a l a ra k bir atom savaş ı n ı n rizke edilebi leceğ i n i ». söylüyor. Şöyle devam ediyor : « Eğer fizi ksel yok olma ile a h laki yokol m a arası nda ka l ı rsak, se çimimizin ne olacağı hakı nda kuşku yoktur. Insa n l ı ğ ı n varl ı ğ ı , onu değerli kılandan vazgeçi lmesinden sonra gerçekten olanaksız olur. Bu, hai nce (10) Ludolf Herrma nn, « Persh ing für den Rechtsstaat», « Die politische Mei nung, Ne 209, Temm uz/Ağustos 1 983, s. 5. (11� Karl Dietrich Bracher, Zauberformel und Alleinanspruch, Die poli tische Meinung. N e 2 1 0, Eyl ül/Ekim 1 983, s. 1 0. (12) Agy. 40
korkaklık nedeniyle esen l i kten vazgeçmek demek olan öl mektense k ı z ı l olmak yeğd ir tera nesine karşı i l keli b i r biçimde savunulmalıdır.» (13) Ters a n laşılan b i r insan onuru, esenlik adına i n sa n l ı ğ ı yoketmek. Bu ideoloj ideki duygusuzl uk, dar görüşlülük, i nsana önem vermeme, insan l ı k d üşma n l ı ğ ı tüm açıklığ ıyla görülmekted i r. Bu, şimdi Reag a n yöneti m i n i n yaşayan reel sosyalizmi yok etmeyi ve i lerici ve barışsever g üçleri yok etmeyi a maçlayan stratejisinin ve ilerici ve barışsever g üçlere karşı çatışma politikası n ı n temel i d i r. 1 980' Ierin « psikolojik savaş»ında zaman za man " iyi » ile « kötü » yığın l a ra yeni sisteme karşı nefret mi krobunu aşılamak a macıyla i l kel bir biçimde karşı karşıya geti ril iyor. Reagan yöneti m i n i n politikacıları ve da n ı ş maları, en başta Sovyetler Birliği'ni ve reel sosya lizmi, insa n l ı ğ ı n geliş mesi nin doğru yol u ndan « ayrı l m a » olarak karal ıyorlar. Onla ra göre, sos yalizm « norma l bir ya şam tarz ı » değ i ld i r. O « tota l itariz m »d i r, « ba rbar I ı k »tır, « fesat yuvası »d ı r. Dahası, b u n l a r sosya l izmin bir « bunalım içinde olduğunu, bir n ükleer savaş çıkartma pahasına bunun yoked i l mesi nin pekala a hlaka uyg un olduğunu öne sürüyorla r. Ve onlar ABD'yi bura d a k i öncü ülke, uyg a rl ı ğ ı komünizm tehl ikesi nden k u rtaracak olan « a l l a h ı n seçtiğ i » b i r ülke ola ra k görüyorl a r. Kısacası, em peryal ist propaganda savaş h i sterisini yayg ı n l aştı rmak için h içbir şeyden geri d urm uyor. B u rj uva ideolojisi, i nsa n ı n esen l i ğ i n i n savu nulmasının bir « a racı » ola rak n ükleer savaş yol undaki akıı d ış ı görüşüne en değişik biçimler veri yor. Em perya l izme övgü düzenler, barış g üçleri n i n nü kleer silahların « askersel ya nını » vurg u l a ma larını, ya ni k u l l a nd ı kları d u rumda yeryüzü nüfusu nun yok olmasına yol açabi leceklerini vurg u lamalarını istemiyor l a r. Köln U niversitesi profesörlerinden Ernst Vol l rath şunları yazıyo r : "As kersel yıkı mdan korkmak, politik tesl i m iyete, düşmanın pol itik i radesine tabi olmaya götü rü r». (14) Bu görüşler, em peryalizmin sosya l -ekonomik temeli nden, özellikle de rekabetin birbirini yeme yasa s ı ndan kaynak lanan görüşlerden çıkıyor. B u yasa a ltında ulusl a ra rası a l a n, gücün ken d i n i kabı.ıl ettirmede tek yol olduğu uzlaşmaz bir savaş a l a n ı d ı r. Vol lrath, şunu i l a n ed iyo r : « H iç ki m se sadece iyi n iyetiyle kend ini yene- . meyecek eşit g üçte b i r düşmanı sağlaya maz. B u n u sağla m a n ı n tek yolu, nükleer silahlara yönelik politika da içinde şimdi barış ve onun korun ması için bel i rleyici olan politikanın öncelliğini kavra maktır. Fakat pol itik b i l i nç demokratik ve despotik bir pol itik sistem a rasında basit bir ayırı mın da kavra nması demektir. Nü kleer silahları n askersel ya n ı n ı tek taraflı ola rak vurgulamak bu ayrı m ı n maddi o l mayan b i r şeye dönüşme Wolfgang Kluxen, « Gewalt und Gewaltanwendung », Die pol itische Meinung, Ne 209, Tem muz/Ağustos 1 983, s. 50. Ernst Vol l rath, « Gesi n n ung reicht n icht>o. Die politische Meinung, Ne 208, Mayıs/Haziran 1 983, s. 1 8. 41
tehl ikesi ni gösterir. Politika n ı n son u. bu özgürlüğün de sonu demek ti r. " (15) Biz. ne ki. emperya l ist politika n ı n çıka rlarına nükleer silahların kullo nılmasının emekçiler için de ka pitalist söm ü rücüler için de. tü m özg ü r l üklerin sonu olacağ ı n ı . çünkü bunların fiziksel olarak varlıklarının sonu anlamına geldiğini eklemek istiyoruz. çatışma politikası n ı n savunucuları nın. nükleer savaş tehl ikesini bir politik a raç ola ra k görmeye devam eden lerin reel sosya l izme ve barış h a reketine karşı yeniden ileri sürdükleri « özg ü r/ük koşulla rında barış .. belg isinin gerçek a n l a m ı bud ur. *
Em peryalizmin « psikoloj i k savaş .. ına karşı savaş ı m . barış. yumuşama ve silahsızlanma isteyen herkesin görevidir. Bu. nükleer bir felakete karşı savaşımdan. insa n l ı ğ ı n demokratik ve sosyal ilerlemesi nin önkoşulu açı sından vazg eçil mez ola n savaşımdan ayrı lamaz. (15) Agy. ·s. 1 9.
42
Ortak Pazar»ın tuzakları
••
Grigoris farakos Yunanistan Komünist Partisi MK PolitiCBüro üyesi
Oteki AET ül keleri gibi, Yunanistan da 1 7 Hazira n 1 984'te ya p ı lacak Avrupa Pa rlamentosu seç i mleri n i n eşiğ i nde b u l u n uyor. B u seçi mlerle i l g i l i olarak politik g üçler a rası ndaki kavga, halkları n em peryalist bütü n leşmeye karşı savaşı m ı nda, başlı başına çözü mleyici bir rol oynamasa . da, seç i m ka mpanya s ı n ı n önemi küçümsenmemelidir. Seçim hazırlıkları, bütü nleş me süreçleri n i n kösteklendiği, .. Orta k Paza r» içinde çel işkilerin daha da sertleştiği orta mda geçiyor. Bu hazı rl ı klar, top l u l u k üyesi Avrupa ü l keleri ne Amerikan « Persh ing-2» ve kanatlı roket leri n i n yerleştiğ i bir zamana rastlıyor. Bu eylemler AET ile NATO a ra s ı ndaki sıkı bağ ları bir kez daha ortaya koyuyor, .. Ortak Pazar»ın Birleşik Ame rika'ya olan büyük bağ ı m l ı l ığ ı na işa ret ed iyor ve Avrupa anakara s ı n ı n barışçı g eleceği ba k ı m ı nd a n ciddi kayg ı la ra yol açıyor. Bu nedenle, barış ve ilerleme g üçleri n i n yapılacak oylama sırasında g üçlenmesi, em per yalist gericiliğe karşı koyuşun örg ütlenmesine o l u m l u etkide bulunabil i r. Yunan ista n Komünist Partisi' n i n kanısına göre, Hazira n seçimleri etra fındaki kavga, ü l kemiz için büyük bir önem taşıyacaktır. Bu seçimlerin sonucu, h a l k ı n Yunanista n ' ı n AET üyeliğinin sonuçlarına karş ı ve ü l ke n i n toplul uktan ayrı l ması uğrundaki sava ş ı m koşullarına damgasını vura caktı r. B u faal iyetler, kuşkusuz daha sonraki politik gelişmeyi de etki le yecektir. Bunlar ayrıca, ül kede gerçek dönüşümden yana olan g üçlerin birl i ğ i n i a rtırma sürecinde kata lizatör rolü oynaya bilir. AET UYELlGi i LE I LG ILI DENEYi Mi MIZ Biz kom ü nistlerin Avrupa Pa rlamentosu seçimleriyle ilgili söyleyeceği şeyler vard ı r. Biz bug ü n a rtık ya l n ı z teorik hükümlerden değil, aynı za manda Yunan ista n ' ı n .. Orta k Paza r»a üç y ı l l ı k ta m üyel ik dönem i nde ed indiğimiz pratik deneyimden de hareket ediyoruz. Olgular, tutu m u m u z u n doğru olduğunu kanıtlıyor v e partimizin kapita l ist bütü nleşmenin genel yasa l lı kları konusunda olduğ u gibi, Yunanistan'ın AET üyel i ğ i n i n özell ikleri konusundaki görüşleri nin de doğruluğunu ortaya koyuyor. Biri nci özellik, Yuna nista n ile öteki AET ü l keleri n i n ekonomik gelişme düzeyleri a rasındaki gözle görü l ü r farktır. Ulkemizin özelliği, endüstrisi nin az gelişmiş olması, ta rımın ve teknolojisinin geri kal m ı ş l ı ğ ı d ı r. B u n u n sonucu olarak bizde emek veri m l iliği, topl u l u ğ u n orta l a ma s ı nd a n iki kat daha düşüktür. Ama Yunan ista n için başta g elen özellik, AB D'ye ve »Ortak Paza r»a çok büyük ölçüde bağ ı m l ı lı ktı r. 43
Ikinci özellik de şu ki, AET'ye katı l mak, yürürlükteki kural ve norm lar siste m i ne uymak zorunda kalmak demektir. Aslında Yunani stan için söz konusu olan, biçimsel bakımdan da olsa, az ya da çok eşit hakla katıl ması değil, Batı Avrupa'daki egemen çevrelerin gereksinimlerin e uygun olan politik, ekonomik ve sosyal mekanizmaya boyun eğmesidir. IJçü ncü özellik de şu ki, Yunanista n " Ortak Pazar .. topluluğunun ge l işmesine ilişkin değişik projelerin çı kmaza g i rmesi neden iyle a rtık deri n b i r buna l ı m yaşamakta olduğu b i r dönemde katı ldı . B i r ya ndan bu özell i kleri hesaba katan, öte yandan da AET' n i n emper yal ist karakteri n i gözönünde tuta n Yuna nista n Kom ü nist Pa rtisi. ülkemizin " O rta k Pazar..a katılması nda kaynaklanan ciddi olu msuz soruçların de ğerlend i rmesini zamanı nda ya ptı. Bug ü n , bu değerlend irmenin doğ ru ol duğunu kesi nlikle söyleyebi l i riz. AH üyeliğinin, tekelci devlet kapitaliz m i koşullarında Yunan ista n ekonomisindeki zaten derinleşmiş bulunan bunal ı m ı n a rtmasında emekçilerin durumunun kötüleşmesinde en büyük etmenlerden biri olduğ u n u haklı olara k sa ptaya b i l i riz. Topluluğa üyelik, örneğin, istihdam sorununu zorlaştırmıştır. Oyelik öncesinde, 1 980'de, Yunanistan'da işsizlik oranı 'O/o 3,5 iken, bugün resmi verilere göre bu oran % 8, resmi olmayan veri/ere göre ise % ıO'dur. işsizliğin, kapitalist ekonomideki buna/ımla ilgili ortak bir sorun olduğu iddia ediliyor. Bu doğrudur. Ama, Yunanistan'ın " Ortak Pazar .. a katılması ile bunalımın derinleştiği de o derecede doğrudur. Bunun açık bir örne ği, dış ticarettir. 1 980'de AH i/e olan ticaret dengesindeki açık 54 mi/yar drahmi idi. (1) Ertesi yıl, üyeliğin ilk yılında 1 32 milyara fırladı, daha sonra 1 66 mi/yara çıktı ve kimi hesaplamalara göre, 1 983 yılında 1 80 milyarı aştı. Ara/ık 1 983'te Atina'da, « Ortak Pazar .. başkanı sıfatı ile yaptığı konuşmada başbakan, « bizim, topluluğun en büyük ülke/erinin malları için sürüm pazan durumuna geldiğimizi .. kabul etmek zorunda kaldı. Yunanistan'ın AET'ye üye o/ması, ithal mallarına konan gümrük vergi lerinin kaldmıması sonucunu getirdi ve böylece yabancı rekabet karşı sında korunmasız kalan yerli işletmeler için tamamiyle yeni bir durum yarattı. Oretim potansiyelleri arasındaki çok büyük fark, bunlardan yüz /ercesinin if/asına yolaçtı. En büyükleri de içinde, kimi işletme/er banka lara boğazma kadar borç/andı ve bugün iflasm eşiğinde bu/unuyarlar. Tekstil, mobilya, dikiş, ayakkabı vb. gibi endüstri kolları özellikle zor duruma düştü. Olkenin tarımı için de zor bir dönem baş/adı. imalat için hammadde sağlayan ve Yunanistan'm iklim ve toprak koşullarına alışmış bulunan pamuk, şeker, zeytin yağı, üzüm, domates gibi sanayi bitki ve malların üre timine AH smlf/amalar getiriyor. Tarım üretici/eri " Ortak Pazar ..ın sap tadı ğı düşük fiyatlardan zarar görüyor. Ve topluluğa üyelik, tarım ürün-
(1) Şubat 1 984'te 1 ABD dola rı yaklaşık 1 04 dra hmi'ye eşitti. (Not Red.) 44
lerinin sürümü sonundo hiç te çözüm getirmedi. Sonuç olorak, tarım üre ticilerinin gelirleri düştü : Bu düşüş 1 981'de 0./0 7, 1 , ertesi yıl % 3 ve 1 983'te % 4,5 oranmda oldu. AH üyeliği bizim sosyalist devletlerle ticaretimize de olumsuz bir etki yaptı. Bu ülkelerle ticaretin her zaman bir dizi sosyal-ekonomik sorunun şu ya da b u ölçüde üstesinden gelinmesine, hafilletilmesine yardımcı olduğunu antmsarsak, bu olgunun üzücü olduğu daha açık ortaya çıkar. Topluluk, kuşkusuz, biçimsel olarak bu ticarete karışmıyor, ama onun smırlandtrflmasmda ve en başta da tekellerin amaçlarına hizmet etme sinde ısrar ediyor. Böylesi slntrlama biçimlerinden biri, « tazminot kesin tileri» denen uygulamadır. Orneğin, ülkemiz AH ülkelerinden et ithal etmeye zorlanıyor. Eğer Yunanistan eti sosyalist devletlerden satın alma, örneğin, 1 kg dana eti için 1 33 drohmi «tazminot kesintisi» ödemek zo rundadır. Sonuç olarak, sosyalist ülkelerden ithalatımızın payı düşüyor, Yunanistan tüketicisi için ise dıştan alman mallar giderek daha paha lıya maloluyor. Ekonominin öteki kollarında da sonuçlar ayntsıdır. Bu nedenle belirt mek gerekir ki, köklü ekonomik ve sosyal dönüşümlerle ilgili hiçbir prog ram, AH çerçevesinde gerçekleşemez.
Yunanista n ' ı n topluluğa katıl ması, onun d ı ş pol itikasını ciddi bir biçim de etkiled i . Bu, özel likle Ekim 1 98 1 'de PASOK'un erke gelmesinden sonra açık biçimde ortaya çıktı. Görüldü ki, hükümetin kimi politik g i rişi m leri, örneğin, Batı Avrupa'ya Amerikan nükleer roketleri yerleşti rmen i n erte lenmesi önerisi, topl uluk tarafından kinle ka rşı lan ıyor. AET aynı zamanda Yunanista n hükü meti üzeri nde, politika s ı n ı n emperyalizmin « soğuk sava ş » a maçlarına d a ha çok uyması için açık baskı uyguladı (Polonya'ya karşı önlemler, Gü ney Kore uçağıyle ilgili olay dolayısıyla SSCB'n i n kınan ması vb.). Genel olara k diyebil iriz ki, Yunan ista n'ın « Ortak Paza r» üyeliği PASOK hükümeti n i n ya pmayı düşündüğü demokratik niteli kteki ya da ya lnızca tekelci devlet ka pitalist sisteminin modernizasyonuna hiz met eden deği şikliklerin önünde bile ciddi bir engeldir. Bizdeki sağcılar AET' n i n yü zünde tekel lerin s ı n ı rsız eylem özg ü rlüğünü teh like altına sokaca k ya da ü l kenin d ışa bağı m l ı l ı ğ ı n ı aza ltacak her çeşit değişiklikleri engelleme denemelerinde bir bağlaşık buldu. Egemen sınıfın Yuna nistan'ın "Orta k Paza r»a g i rmesinden ya na yaptığı seçi m i n politik anlamı da bud u r. POliTi K GOÇLERi N KONUMLARı AET ile i l işkiler konusunda pa rtimiz bugün ü l kenin öteki politik g üçleri nin karşısında yer a l ı yo r H em her zaman topl u l uğa üyelikten yana çıkan lara hem de bugün PASOK yönetimi gibi, pek inandırıcı olmayan gerek çelerle gerileyenlere de ka rşı çıkıyor. .
45
'Orneğin, ekonomi k planda, AET üyeliğini savunanlar, olumsuz sonuç ' ı'a rı g izleyebi lecek d u rumda olmad ı kl a rı için, bunun karşı s ı na genel likle ..öncel ikleri » sü rüyorlar. Onlar herşeyden önce topl u l uğ u n Yunanista n'a ayırd ı ğ ı para l a rı kasted iyorla r. Gerçekten de, üç yılda (1 980-1 983) 1 1 8 m ilya r d ra h m i a l ı ndı. Ve biz, ü l kemiz « O rtak Paza r » üyesi kaldıkça, bu ödenekleri bundan böyle de a l ma s ı ndan ya nayız. Bunların a rtırılmasını bile istemek g erek i r. Çünkü verilen bu p a ra l a r, AET üyel iğinin g etirdiği za rarlar karşısında yal n ı z kısmi b i r taz m i nattı r. Yapılan hesa plamalara göre, bu za rarlar üç yılda 400 m i lya r d ra h m i dolayında oldu. Bunun top l ul u ğ u n verd iği para n ı n topla m ı ndan çok daha fazla olduğu ortadad ı r. Şunu da ekleyel i m ki, örneğin, tarı m sektörüne ya pılan yatı rı m l a r, genel l i kle tarım ü reticileri n i n eline değil, büyük sanayici ve tücca rların eline geçiyor. Ama bu, soru nun a ncak bir ya n ı . Za m a n la en a ğ ı r son uçlara yolaçan öte yanı şu ki, .. O rtak Paza r»ın mali kayna kları, ekonomiye tekelci devlet m üdaha lesinin güçlü bir a racı olarak hizmet görüyor. Bu müdahalenin en azından iki baş l ı ca amacı vard ı r. Biri ncisi, AET tekelleri n i n gereksini mlerine uyg un b i r ekonomik gelişme modelini Yuna nistan'da yerleştirmek. Odenek ayırı rken topl u l u k Yunanis ta n bütçesinden daha büyük harca maları bloke ed iyor ya da bunların k ullan ı lacağı ala n ları bizzat bel i rl iyor. Topl uluk ü l kemizin gereksi nimlerini değil, « O rtak Pazar .. tekel lerinin çıka rlarını gözönünde bulundurara k ha reket ediyor. I kinci a maç, « sosyal .. demagojidir. Çünkü, AET'den a lı n a n para l a rı n a ncak bir böl ü m ü toplumsal açıdan ya ra rlı alanlara y a da özellikle az gelişmiş bölgelere, ö rneğ i n , dağlık bölgelere yard ı m olara k g idiyor. Bu, bir tür « rekla m » g iderleri d i r. Erkteki PASOK partisinin, Yuna nista n ' ı n «Ortak Paza r»a üyeliği konu sundaki tutu m u nda görünen evri m i l g i nçtir. Muhalefetteyken bu parti, YKP gibi. bu üyeliği redded iyord u . Pa rla mentoda üyel i k anlaşmasına karşı oy kullandı ve erke gel i r gel mez bu konuda refera nduma gidile · ceğ ine söz verd i. Ekim 1 981 'de Avrupa Pa rla mentosu için ya p ı l a n seçi m l e r (ulusal pa rla menton u n seçil mesiyle birlikte) fiilen refera ndum niteli ğ indeyd i. Topluluğa üyel iği reddeden parti ler (YKP ve PASOK) oyl a rı n " % SS' ini kaza ndı. Ama PASOK erke geldiğinde « Ortak Paza r ..a üyel ik konusunu parlamentoyo geti rmedi ve verd iği söze karş ı n, referandum yapmad ı . Bunun yerine, AET'ye daha elverişli koşullar isteğini içeren b i r memorandum göndererek, topl uluk rej i m i n e uymayı yeğ ledi. V e doğal olarak bu, AET üyel i ğ i n i n olumsuz sonuçlarına köklü bir etkide buluna madı. Bu memorandum d ikkate bile a l ı nmadı. Bu nedenle .. Ortak Pa zar..a üyel iğin bugünkü sonuçla rı tüm boyutlarıyla, soru m l u l uğ u PASOK ve onun kurduğu hükümete ait ola n b i r g erçekti r. 46
Erkteki pa rti oluşan d u ruma tepki göstermeyi deniyor. Bir yandan AET'ye üyel iğin sonuçlarını eleşti riyor, ama öte yandan da bugün top l u l uktan ayrı l manın, üye ola ra k kal maktan daha pa hal ıya m a lolaca ğ ı n ı savunuyor. Ne ki bu m a ntık, hükü meti destekleyenleri b i l e inandı ra mıyor. Çünkü, eğer böyle bir şey varsa, « ayrılmanın payası », Yunanis ta n ' ı n « Ortak Paza r»da bundan böyle de ka lmasının yıkıcı etkileriyle kesinlikle kıyaslanamaz. Bu « pa h a », egemenlik ve sömürü mekanizma sına bağ l ı l ı kta n kurtu l manın, toplu msal i lerleme yol unda adımlar atmak için yeni ola nakla r yarata rak ü lkemiz açısından taşıyacağ ı pol itik önemle de kesi nlikle kıyaslanamaz. Doğa l o fa ra k biz, Yunan istan'ın A ET'ye üye liğinin boşta gelen ve açık savunucularının, herşeyden önce sağcı ların il kesel düşmanı olara k kal ı yoruz. Kendi politik parti leri «Yeni Demok rasi » a racı l ı ğ ı ile onlar başta n ortak üyel iği savund ular. Oç yıl önce bu konuda anlaşma imzalandıkto n sonra ise ü lkemizin « Ortak Pazar»a to m üyeliğini savunmaya başladı lar. ilg i nç bir olguya dikkat çekel im : Yunanis ta n'da kend i lerine « Eu rokomünist» diyenler, egemen sı nıfın toplulukta n yana ya ptığ ı seçimi to baştan destekleyerek, soğcılarıo aynı yoldan yürü yorlar. i l k boşta onlar üyeliğin, halkın sosyal değişik l i kler uğrundaki sa vaşımını kolaylaştıraca ğ ı n ı ileri sürerek pol itikalarını maskeliyorlard ı . AET' nin h e r çeşit i lerici değişi klik i ç i n bir fren olduğu kesi nlikle kanıtlan mış olduğu günü m üzde ise bunlar, nesnel d u ruma göre bir tutum o lmak yerine, YKP'ne karşı g iderek ortan bir sa ldırg a n l ı k gösteriyor, emperya list bütünleşmenin derinleşmesinin propagandası nı yapıyorlar. Hiç bir şeye bakmadan onlar, ülke sorunlarına çöz ü m bulmanın tek etkin yol unun sözde AET üyel iği olduğu görüşünü savunuyorla r. Ekonomik yaso m ı n enternasyonalleşme yönündeki nesnel eğ i l i m i , Batı Avrupa tekel lerinin bu eğilime « O rtak Pazar» ile vermeyi denedi k leri kurumlaşma biçimiyle, bilime ters bir şekilde özdeşleştirerek, sözü geçen Yunanista n'da ki « Eurokomünistler» AET'nin k u rulmasını genel bir yasa llı ğ ı n ifadesi, bizim ona üyel iği mizi ise kaçınıl maz bir olg u olara k görüyor lar. Onlar, topl u l uğun sınıfsal karakteri ni g izl iyor, onun politikada a d ı m a d ı m ya p ılacak değişiklikler yol uyla, emekçilerin çıka rlarına uyumlaştırıla bileceği yönünde propaganda yapıyorl a r. Biz, «Ortak Paza r» çevresinde ekonomik ve politik eğ i l i m leri, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasa larının, özel l ikle topluluğun ta rihinde şimdiye kadar görüldüğünden çok daha etkin ortaya çıktığı günü müzde böylesi görüşleri hiç te ciddi bir biçimde doğ rulad ığı kanısında değ i liz. Bu konsepti n vard ı ğ ı şu politik son uçları bel i rtmek önem l i d i r : Tekel ler AET'sinin varl ı ğ ı na razı olarak, onun a maçlarına uym a k emperya list bütün leşmenin g üçlenme mantığına uyum göstermek. Bu tür bütünleşmeyi g enişletme projeleri, çoğu kez, sermaye dü nya sında bugünkü bunalıma hiç bir ü l kenin tek başına göğüs g eremiyeceğ i görüşüne dayandırılıyor. Böylesi görüşler bel irli ölçüde doğ rud ur. Ya l n ı z 4?
bunalım değ i l , daha bir dizi önem l i sorun ul uslara rası ça pta ortak ey lemleri gerektiriyor. Bununla birlikte, bu konsept, AET'nin en azından bizimki g i bi bir ülke için uluslararası işbirl i ğ i n i geliştirmeni n sözde biri cik, bundan da öte en etkin biçi m i olduğu görüşünü hiç bir şekilde haklı gösteremez. Burada bi.z , kuşkusuz yalnız kapital izmden kurtulacak olan d eğ i l , bugünkü Yunan istan'ı da kastediyoruz. Devletler a rasında eşitli k koşulları sağla mayan, tersine, Yuna nistan'ın em perya l ist sistemde eşitsiz ve bağ ı m l ı duru m u n u yasallaştıran .. Ortak Pazar»a YKP'nin muha lefetini g üçlü kılan ta m da budur. Kuşkusuz, herşeyden önce Avrupa halklarını ilgil end iren ortak sorunlar b u lunmakla birlikte, u l uslara rası işbirliğinin Batı Avrupa ile s ı n ı rl ı olma d ı ğ ı bir olgud ur. Söz konusu olan, en başta bura n ı n nükleer silahlardan a rınd ı rı l ması, Akdeniz' in ba rış bölgesine dönüştü rül mesi vb. sorunları d ı r. Şunu da unutmama l ıyız ki, Avrupa'n ı n, onun yalnız Batı kesim i olarak görül mesi, soruna gerici bir ya klaşı mla bağ l ı d ı r. Genel olara k u l uslar a rası işbirliği, özel olara k da Avrupa'da işbirliği günü müzde sosya list ü l kelerle, .. üçüncü d ü nya » devletleriyle karş ı l ı k l ı ilişkilerin d ışında düşü nülemez. Buraya g iden yol bizim için hiç te Brüksel'deki koridorl a rdan g eçm iyor. ..A ET'YE HAYıR, DEÖiŞi KLi KlERE EVET» Y KP' nin ve ül kemizdeki öteki ilerici g üçlerin eylemleri son yıllard a bizi m Avrupa .. Ortak Paza r»ının karakteri v e Yuna nistan'ın AET içi ndeki yeri ile ilgili değerlend i rmelerimiz temelinde g elişti. Yunanista n' ın üç yıl önce AET'ye katı l masının acı sonuçları dolayısıyla oluşan yeni reel d urum ve partimiz ile öteki politik g üçler a ra sındaki görüş çatışmaları hesaba katı ldı. Avrupa Parla mentosu seçi mleri eşiğ inde savaşım bu çerçevede .. AET'ye hayır, değişikliklere evet» ana belgisi altında gelişiyor. Kimi leri, Yunan ista n'ın topl uluğa g i rmesini engel lemenin olanaksız olduğu a n laşıldığ ına göre, onun buradan ç ı k m a s ı i ç i n ça lışma n ı n hiç bir a n a l a m ı o l m a d ı ğ ı ka nısındadır. Onların i d d i a ettiğ i ne göre, AET'ye üyel i k a rtık g ünümüzde bir oldu bittid ir ve bizi m de buna uyma m ız gerekmekted i r. Onlara göre, çabalar gerçekten de tekel ler AET'si ola n topluluğu, .. Emek çiler AET'sine» dönüştürmek için savaşı m la, .. Ortak Pazar»ı içten değiştir mekle s ı nı rla ndırı l m a l ıd ı r. Pa rtimiz bu oportü nist konsepti reddetti ve biz bu reddetmeni n başa rı l ı olduğu görüşündeyiz. Kuşkusuz, topl ul uğa üyelik, hal kın savaşımını bel irli bir açıdan zor laştı rıyor. Yığınların ya nı ltıl ması için yeni meka n izmalar yaratıyor. Orne ğin, birçok kara r Brüksel'de alındığı için, hükü met buna dayanarak kend i n i .. temize çıkarıyor» ve bi rşey ya pabi lecek durumda olmad ığını ileri sürüyor. Bununla birlikte .. Ortak Pazar» üyeliği halkın en önemli sorunlarını ve 48
Yunanista n toplu m u n u n çelişkilerini sertleştiriyor, yığ ı nların eylemleri için yeni alanlar açıyor, emekçilerin ha reketine d a ha kesin a ntitekel, a nti emperyal ist yön veriyor. Değ işik politik görüşleri savunan işçiler, köylüler ve zanaatçılar topl u l uğa katı l ma n ı n geti rd iği politik sonuçlara karşı koya bil mek için birleşiyor. Bu sonuçlar doğrudan etkilenen orta katma nların ve köyl ülüğün bir kesi m i n i n radikal leşmesine neden oluyor. Son yıllard a AET'ye karşı sava ş ı m ı n birincil görev olarak kalması boşuna d eğ i l d i r v e d iyeb i l i riz k i , bu sava ş ı m b u g ü n üç y ı l öncekinden d a h a az g ü ncel d e ğild ir. G ü n ü müzde bu sava ş ı m ı n zoru n l uluğunu g iderek daha g e n i ş kat manlar kavrıyor. Ama bu, tümünün .. Ortak Pazar ..dan ayrı l ma k gerekti ğ i ne tamamen inanmış olduğu anlamına gel m iyor. Yunanista n ' ı n AET üyel iğine karş ı a rg ü ma n la rı n ortaya sürül mesinde ve yayg ı nl aştı rılmasında, bu üyel iğin sonuçla rına karşı çıkışları n örg ütlen mesinde pa rtimiz önCÜ bir rol oynamış ve oyna maktad ır. Ve Avrupa Pa r lamentosu'nda olduğu g i b i , onun d uva rları d ı şı nd a , ul uslara rası aland a d a öteki komü nist parti leriyle v e ilerici g üçleriyle ortak eylemler gelişiyor. Bu eylemlerin amacı, eşitlik ve karş ı l ı k l ı yarara daya l ı gerçek işbirl iğ iyle top l u l u k içindeki sorunlara somut çözü m biçimlerini etkilemektedir. Son yıllarda yığ ı n l a rı n d i renişleri nin başl ı ca hedeflerinden biri hemen hemen her za man, Yunan istan komünistleri nin girişi mleri sayesinde .. Or tak Paza r ..a karşı muhalefet olm uştur. Ta m da bu nedenle, kom ü nistlerin kontrolünde Ql maya n, zaman za man da bize köklü bir biçimde yaba ncı olan ideoloji k akımları n kontrolünde bulunan toplu msal örgütler, kend i üyelerin i n ç ı karlarının savunul ması için bizden destek a rıyorl a r. YKP'nin Avrupa Pa rlamentosu'ndaki mil letvekilleri (şi mdi üç kişi) Yunan ista n emekçileri a rasındaki önem li ayd ı nlatıcı ça lışmaların ya nısıra , bu parla mentodaki yerlerini, AET içinde bizim ul usal ç ı karlarımızı, halkın çıkar larını a rdıcıl bir biçimde savu nmak için sürekli kullanıyorlar. Top l u l u k üyeliği sonucunda ortaya ç ı k a n y a d a daha d a çetinleşen v e halk y ı ğ ı n ları için öneml i olan sorunların çöz ü m ü nden ya na olanların sesleri g ü r b i r şekilde d uyuldu. Topluluk üyesi ü l kelerin d ı ş v e askersel politika ları n ı n bütü nleşmesine yönelik olan .. Genscher-Colom bo planı .. nı yoldaş ları m ız k ı nadılar. Asl ı nda Avrupa Pa rlamentosu'nun yetkilerini, ulusal parla mentola r za rarına a rtı rmayı öngören .. Spi neıli raporu .. na karşı oy kullandıla r. Biz, AET organları n ı n u lusal s ı n ı rları aşan yetkilerini geniş letme projelerin e karşı a l d ı ğ ı m ı z tutum u , bunların işlevleri n i n gerici ve halk düşmanı nitel iğini azaltıcı her önlem i destekleyici tutum u m uzia uyumlaştı rıyoruz. Ve kuşkusuz, topl uluğun .< iyi leştiril mesi n i .. isterken, bu nun ya l nızca AET üyel i ğ i n i n sonuçla rı n ı sınırlama a macına yönelik oldu ğunu gözden uzak tutmuyoruz. Avrupa Pa rla mentosu' ndaki üyelerimizin ş u başl ıca ul uslara rası konu larda aldıkları tutu m u n önemi de bununla ba ğ l ıd ı r : Barış ve silahsız lanma için .. Pershing-2.. ve kanatlı roketlere karşı, emperyalizmin saldırı49
sına uğrayan ve diktatörlük rej i m ieri n i n ezgisi a ltında bulunan hal kla rla daya nışma içi n ; en önemli ulusal soru nlarda ABD' n i n ve NATO' nun bas k ı l a rına karşı Yuna nista n' ı n bağ ı msızlığ ı n ı n savu n u l masından ya na ; Kıb rıs' l ı ların haklı d avası n ı n savunulmasından ya na. Avrupa Parlamentosu için ya pılacak yeni seçi mlerin eş iğinde Yunanis tan Komünist Partisi en geniş yığınları birleştirmeye yönel i k çabalarını azami ölçüde a ktifleştiriyor. YKP MK' nin Ara l ı k 1 983'teki Plenumu kara / rında şunlar bel i rtiliyor : " Pa rtinin seçim öncesindeki eylem leri nin ana doğrultusu, " O rtak Paza r»a katı l m a n ı n somut sonuçlarına karşı, pers pektif olarak ta, topl u l ukta n çıkmak için savaşmaktı r. Parti yal n ı to plu l u ktan çıkıl masından yana olanlara değ i l , kendi çıka rla rının AET içinde ardıcıl bir biçimde savu nulmasını isteyenlere de sesleniyor. » (2) Rakiplerimizin ka n ı sına göre, " Ortak Pazar»dan çıkılma s ı n ı savunduğu muz için, parti n i n Avrupa Pa rlamentosu'ndaki kon u m la rı n ı n g üçlend irilme sinin a nl a m ı yoktur. Oysa Y KP'ni emekçi çıka rları n ı n en a rd ıcıl savu nucusu ya pan (böylesine gerici ve birçok bakımdan bir süs ola n organda ola naklı olduğu kada r) onun ta m da bu azlaşmaz tutu mudur. Bunun ya nsı masını şu olgu gösteriyor ki, Avrupa Pa rlamentosu için ya pılan önceki seçim lerde Yunanistan komün ist/eri oy/arın % 1 3' ü n ü kaza n d ı . Yine 1 981 yı l ı nda ya pılan ul usal parlamento seçimlerinde a l d ı kları oy ora nı ise % 11 idi. Yığı nların olgun luk d ü zeyi öyle ki, biz şuna inan ıyoruz : Hazira n seçim lerinde yığ ı n l a r YKP listesi etrafında daha da bi rleşecektir. YKP MK Genel Sekreteri H. Florakis'in Oca k 1 984'te bilirttiği gibi, " pa rti mizin seçim listesi, değişikliklerin sağla n masına ve ulusa l , çıka rla rı n savunul masına katkıda bulunmak isteyen tüm il erici g üçlerle, ha reketlerle ve kişilerle işbirliği listesidir. (3) (2) Rizospastis, 4 Ocak 1 984. (3) Rizospastis 27 Ocak 1 984.
50
«Bir numaraı.» sosyal hastalık. Buna karşı nasıl savaşılır? « G EliŞMIŞ KAPiTAliST U LKElERDE iŞSiZLi K VE KOM O N i STlER" KONULU U LUSLARARASI SEMPOZYUM Sermayenin büyümesi için sürekli yedek emek ordusunun v aro/ması gerekir. (1) Bu yüzden işsizlik kapitalizmde yeni bir olgu değildir. Ne var ki, işsizlik şimdi önceden öngörülemeyen boyutlara ulaştı ve yaklaşık son on ytfda, ekonominin görece düzeldiği dönemlerde dahi, çok az geriledi. Resmi kaytflara göre bugün gelişmiş kapitalist ülkelerdeki « istenmeyen insanlar»ın sayısı, 1 929- 1 933 yıl/arındaki büyük bunalım döneminde ol· duğundan çok daha fazladır. Yığınsal işsizlik sömürücü toplumda gerçek bir bela, çok ciddi sosyal felaket kaynağı durumuna geldi. Politik açıdan işsizlik, kapitalist dün· yada emekçi halkın kazanımlarını tehdit ediı'or, tutuculuğun, gericiliğin ilerici, demokratik güçlere karşı cepheden saldımının şiddetlenmesine neden oluyor. Bilimsel ve teknik devrim, üretimin modernleştirilmesinin getirdiği, nesnel olarak ivedilikle çözümü gereken sorunları tekel/erin iste· dikleri biçimde çözme arzuları bu tehlikeyi daha da arttriyor. Yeni durum kimi yeni sorunlar doğuruyor. Kapitalist dünyada işçi sınıfı hareketinin hem yönelimi, hem de gelişmesi büyük ölçüde bu sorunların çözümüne bağlıd". Bu koşul/arda istihdamın günümüzdeki durumunu gö· rüşmek ve değişik koşul/arı olan 10 kapitalist ülkede «bir numaralı » sos· yal hastalığa karşı savaşımda komünistlerin deneyim alış·verişinde bu· lunabilmelerini sağlamak üzere « B arış ve Sosyalizm Sorunları » dergisi Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesryle birlikte Atina'c{a ulus· lararası bir sempozyum düzenlediler. Sempozyuma Avusturya, ABD, Bel· çika, Büyük Britanya, Danimarka, FAC, Kanada, Kıbm, Portekiz ve Yu· n anistan Komünist Parti/eri temesi/cileri katıldı/ar. Aşağıda sempozyumda yaptfan konuşma/arın kısa bir özetini sunuyoruz. YKP MK Politik Büro üyesi Andonis Ambatie/os sem pozyumu açış konuş· masında, işsizliğe ka rşı savaşı m ı n, g ü nü müzde tüm olarak insan l ı ğ ı n karşı ka rşıya bulunduğu ana sorun olan barışı n koru nmasından sonra gelen en ciddi soru n olduğunu belirtti. Asl ı nda bu ikisi bi rbirlerine sıkı sıkıya bağ· ııdır. Sermaye çevreleri nin yatı rı mları n ı a ş ı rı kôr getiren silah sa nayi i ne yöneltme eğ i l i m leri sosyal alandaki acıkıı durumun nedenlerinden biri· d i r. Tekeller. ABD mil itarist çevreleri nin ve NATO'-n u n başlattığı kontrol· suz silahlanma ya rışından yara rl a n ıyorlar ve aynı zamanda bu ya rışı k ış k ı rtı yo rl a r.
(I) Ba k : Karl Ma rks ve F. Engels. Yapıtl a r.
c.
23. s. 647 (Rusça). 51
Emperya list g üçler, bunalımların egemen olduğu Botı ' n ı n tersine sorun larını başarılı bir şekilde çözen, yeni yeni başarılar kaydeden d ü nya sos ya lizmini zayıflatmak ve sonunda o rtada n kaldı rmak için ça l ı şıyorl a r. Boşta Reagan yöneti mi olmak üzere gözleri antisovyetizm ve a ntikomün izmden başka bir şey görmeyen m i l ita ristler, çok büyük çaba l a r sonunda elde edile b i l m iş olan uluslara rası nda yumuşama orta m ı n ı yoketmek için ellerinden geleni yapıyorlar. E mperyalistler insanlığı şimdiye dek görülmed i k ölçüde nükleer yıkımın sı nırına ya kınlaştı rmıştır. Bu nedenle komünistler ve tüm öteki demokratik g üçler, kapitalist d ü n yada buna l ı m ı n yükü nün emekçi halkın sırtına yüklen mesi n i ön lemek, ça lı şma hakkı n ı g üvence a ltına a l mak için sava ş ı m yürütüyorlar. Bu savaşım günümüz tekelci sermayesinin en gerici çevreleri n i n sald ı rgan, m i l ita rist planla rına ve eylemlerine ka rşı d i renme çabala rıyla sıkı sı kıya bağ l ı d ı r ve tüm d ü nyada yığınların gelişen savaş karşıtı hareketiyle bir leş mekted ir. EM EKÇi HALKıN KARŞI KARŞıYA OLDUGU FELAKETi N BOYUTLARI G ü n üm üzde işsizliğe ilişkin verilerin (2) i ncelenmesi sonucunda sem pozyu mda, işsizliğin yığ ı n sa l l ı ğ ı , sürekl iliği ekonomik ve top l umsal sonuç larının yayg ı n l ı ğ ı ve deri n l iğ i açısından özell i kleri ortaya kondu. işsizlik, yaş, cins ve ul usal veya ı rksol köken ayrı m ı olmaksızın tü m iş kollarına ve ala nlarına yayı lıyor, send ikaları, sanayileri, coğrafi bölgeleri etki l iyor. G ü n ümüzde işsizliğin k a ra kteristik yanı, « istenmeyen i nsa nlar»ın g iderek daha çok fa brika işçileri a rasından, proleta rya nın sanayideki çeki rdeğ i n den gelmesid i r. ABD'nde ezilen ı rksol ve etn ik azınlıklar a rasında işsizlik oranı en yüksek olmaya devam ediyor, a ma işten çıka rmalar, otomobil ve ki mya sanayii g i bi g eleneksel sanayi kollarındaki emekçi halkı da etkilem iştir. Ozellikle Orta Batı'da sa nayide i leri olan eyaletlerde b i rçok işyeri n i n kapatılmakta olduğu görülüyor. Büyük Britanya'da do durum bundan iyi değ i l d i r. Bazı kentlerde nüfusun ya klaşık yarısı, tüm ekonomik ya şam larının bağ l ı olduğu tek bir sanayi kolunun çökmesi üzerine işlevsiz du ru mdad ı r. Günü müzde işsizliğin ayı rıcı özelliği daha uzun süreli oluşud u r : Gide rek daha çok sayıda kad ı n ve erkek hafta lo rco, ayla rca değ i l , yıllarca iş peşinde koşuyorlar ve bi rçokları, özellikle ya şlılar iş bulabilme ü m it lerini büsbütün kaybetmiş bulunuyorlar. işçi sın ıfı h areketi n i n uzun yıllar sü ren sava ş ı m sonucu önem li toplumsal kaza n ı mlar elde ettiği ülkelerde bile işsizlerin içi nde bulundukları koş u l l a r korkunçtur. Tü m ka pitalist dün yada işsizlik para l a rı azaltıl ıyor, ödeme süreleri kısaltıl ıyor ve işsizlik pa(2) Bak : Yığınsa l işsizlik toplum uyla ilgili veriler, s. 69-71 . 52
rası alabilme koşulları zorlaştırılıyor. Yunan ista n, Portekiz g i b i daha az gelişmiş ü lkelerde ise işsizlerin a ncak çok küçük bir böl ü m ü ya rd ı m alabi liyor. Bugünkü durum işsizlik i l e yoksu lluk a rasındaki i lişkiyi açık bir şekilde gösteriyor. Çünkü kapital ist topl umda, m ilyonlarca a ileyi her ikisi de zor durumda bıra kıyor. Zorunlu faa liyetsizlik, maddi gereksi nim lerin karşı l a n maması, ma nevi ıstıraplar hasta lıklara, bunlımlara neden oluyor, uyuşturucu a l ışkanlığına, a lkolizme ve suç işlenmesine yol açıyor. Sempozyumda işsizlik soru n u n u n yal nızca işten atıl a n milyonl a rı değil, aynı zamanda tü m işçi s ı n ıfını, a s l ı nda bir bütün olarak tüm halkı etkile diği bel i rti ldi. B u rjuvazi, nüfusun çalışan kesi m i n i sürekli baskı altında tutmak ve yaşam sta nda rtlarına saldı rmak için varolan yedek emek ordusunu şi md iye kadar olduğundan daha aktif olarak kullan ıyor. AŞIRI iŞSIZli K, Ml LiTARiZMi N i KiZ KARDEŞiDiR Sempozyuma katı lanlar, işsizliğin böylesine aşırı ölçüde a rtmasının, her şeyden çok devlet tekelci kapitalizminin genel buna l ı m ı n ı n derin leşme sinden kaynaklandığı görüşünde birleştiler. 1 970'Ierin ikinci yarısından bu ya na ekonomik gerileme devreleri daha sık ve daha uzun süreli ol uyor, öteyandan devresel bunalımların üstüne bindiren, onunla karşı l ı k l ı etki leşen yapısal bunalı mların (sektörel, enerj i , h a m madde, döviz-mali) istim dam üzeri nde olumsuz etkisi ol uyor. I stihdam a l a n ı nda da bugünkü acıklı d u ru m u n a rd ındaki etmenlerin ayrıntılı politik-ekonomik analizinin ya p ı l ması sempazyumun görevi de ğildi, ama konuşmacılar b u n u n kendiliğinden olmadı ğ ı n ı vurguladılar. Bu durum tekel lerin aşırı kô r peşi nde olmaları, hükümetleri n onlara des tek sağlayan politikaları sonucu ortaya çıkıyor. Hükü metlerin bu pol itika ları n ı n en za ra rl ı yan ı n ı da silahlanma ya rışı ve ul usal ekonomi leri n a skersel leşti ri i mesi ol uştu ruyor. ABD Komünist Partisi MK Politik Büro üyesi John Pittman konuşma sında, ülkesindeki durumdan Reagan yöneti m i n i n suçlu olduğunu belirtti ve şöyle ded i : Reagan yönetimi askersel harca malar için şimd iye kadar görülmedik paralar ayıra rak, son yıllarda tekel ler için kôrlı iş alanı olan silah sanayinde çok büyük yatı rımlar yaptı. Silah sanayii, asalak olması n ı n ya n ı s ı ra , kaynakları yığı nsa l istihdam sağlaya n ekonomi kollarından ken d isine çekiyor. I stihdam Araştırmala rı adlı özel a raştırma örgütünün he saplarına göre 1 981 yılı bütçesi nden savunma harca malarına 1 54 m i lyar dolar ayrıl ması, 1 983 yılında ya klaşık 1 ,5 mi lyon kişinin işsiz kalmasına neden oldu.
Washington yönetiminin, Cumhu riyetçi Parti' n i n Sovyetler Birliği karş ı sı nda a skersel üstünlük sağlama, ilk nükleer vuruş silahları üretme ve 53
yerleştirme platformunu kara rl ı bir biçimde yerine g etirmesi bu politika nın sosya l -ekonomik sonuçlarını daha yıkıcı ya pıyor. Reaganizm, özel likle Batı Avrupa'ya .. Pershing-2» ve .. Cruise» füzelerin i yerleşti rmekle d ü nyayı fela keti n eşiğine daha da yaklaştırıyor. Bu nedenle bugün ABD Komün ist Partisi' nin politika s ı n ı n temel i n i her biçi mdeki m i l itarizme karşı savaşım ol uşturuyor. Bert Rame/son (Büyük Britanya Komünist Partisi) konuşmasında, Bri tanya ' n ı n ABD'den sonra ve öteki Avrupa ü l keleri a rası nda GSMH'sından en büyük payı savun maya ha rcayan ülke ve aynı zamanda işsizl i k ora n ı n ı n da en yüksek olduğu ü l kelerden biri olduğunu belirti ve şöyle de vam etti : Bu durum böyled i r, çünkü yara rlı ü rünlerin ü reti m i nde, top l u msal olarak yararlı o l a n sa nayi d a l la rı ndaki yatı rı mlarda veya halka gö türülen hizmetlerin yayg ı nlaştırı lması nda kullanılabilecek ve kullanıl ması g ereken kaynakları a skersel sanayi yutuyor. Kaynakların boş yere nasıl saçıııp savruld uğunu gösteren bir örnek verel i m : Thatcher hükü meti nce bili msel a raştı rma l a r ve teknik i ncelemeler için ayrı l a n para n ı n yarı s ı n d a n fazlası askersel a landa harca nma ktad ır.
Jochen Mande/ (A/man Komünist Partisi) böylesi harca maların sonuçta i stihd a m ı düşürdüğünü bel i rtti. Alman Sanayii Batı Berli n Enstitüsü sivil sanayideki yatırımların, silah sa nayi i ndeki aynı m ikta r yatı rı mlardan yüzde 49,4 ora n ı nda daha çok kişiye iş yarattığ ı n ı göstermiştir dedi. YKP Merkez Komitesi aday üyesi Yannis Dragasakis konuşma s ı nda kendi ülkesinde de a skersel a maçlarla ya pılan m uazzam yatırı mların d u rg u nluğun önemli bir etmeni, ekonominin düzeltilmesi savaşı m ı nda bir engel olduğunu bel i rtti. Ya nnis Dragasakis görüşleri ni şu raka m l a r l a destekledi : Ul usal sanayide toplam yatı rı mlar hükümetin askersel harcamaları n ı n a ncak yarısı kada rd ı r.
DIŞ ETM ENiN ROLlJ Kon uş macıla r dış etmenlerin ve en başta da ABD sermayesi nin ege menl i ğ i n i n kendi ekonomileri üzerindeki za rarlı etkisiyle isti hdam soru n u n u n keskinleşmekte olduğunu bel i rttiler. Kanada'da bulunan ABD' n i n uluslarüstü şi rketleri s o n za manlarda işletmeleri ni kapayıp emeğin daha ucuz olduğu bölgelere transfer ediyorlar. Kap ı la r ı n.' ABD tekellerine a rd ı na kada r açan Belçika'da, ABD yatı rımcıları n ı n verg i kolaylı klarını sonuna dek kullandıktan sonra sermayeleri n i çekmeleri üzerine tüm sanayi bölgeleri ölüp gitmekted i r. ABD'n ;"n etkin kontrolunda olan Ul us lara rası Para Fonu'nun dayattığ ı sıkı para politikası n ı n Portekiz'e büyük olumsuz etkisi olmaktad ır. Ama tüm d ı ş etmenleri n etkisi aynı olmuyor. Orneğ i n Avustu rya da ekonomisi u l us l a ra rası bağlarla büyük ölçüde bağ l ı olan bir ü lkedir. 54
Anca k s ü rekli tarafsızl ı k kon u m u n u n sosyalist ve gelişmekte ola n ül ke lerle ticari ve ekonom ik a la nlarda yoğ un işbirliği yapmasını sağlaması nedeniyle Avusturya isti hdam açısından görece iyi d u rumda ola n ü l keler a rası ndad ı r. SSCB ve öteki sosya l ist ül kelerle kurulan uzun döneml i i ş ilişkileri, Avusturya işletmelerine, sürekli v e büyük kontrotlar sağlıyor ve bu d u ru m u n ü l kenin emek paza rı üzerinde olumlu etkisi o luyor. Bu bağlar sanayide ve h izmetler alanında 1 50.000 kişiye iş sağlıyor. Bruna Furch (Avusturya Komünist p a rtisi) ü l kenin büyüklüğü gözönüne a l ı n d ı ğ ı nda, bunun yüsek bir ra kam olduğ u n u bel i rtti. Joe h en Mandel ş u n u ekledi : FAC sosyal i st ül kelerle tica reti ni a niden kesecek olsa, sendika l a rı n hesa plarına göre ü l kede « istenmeyen insanlar»ın sayısı bir anda 500.000-550.000 a rtar. SAHTE R EÇETELER Aşırı işsizliğin kaynaklarını i nceled ikten ve kimin suçla nması gerekti ğini belirledikten sonra, sem pozyuma katılo n 1.0 r, yak ı n gelecekteki ola s ı l ı kl a ra il işkin olarak görüş a l ış-verişinde bulund ul a r. John Pittmann, Reagan' ı n iyimser konuşma larını ve iş yaşa m ı ndaki önemsiz ve büyük bir olasılıkla kısa ö m ü rlü o lacak olon düzelmeyi · ü lkede « büyük bir patlama » olara k s u n ma çabalarını açığa vurdu. ABD Kom ü nist Partisi Genel Sekreteri Gus Hall'ın şu sözlerin i a ktardı : « Gerçek şu ki, Reagan tekeller-Pentagon komplosunu ü l keden defetmedeğimiz sürece ve yaşa mın her alan ında 1 80 derece dönüşü gerçekleştiremediğimiz sürece yokuş aşağı gitmekte deva m edeceg iz » . (3) Jack Phillips (Kanada Komünist Partisi Yürütme Komitesi aday üyesi), burj uva bası n ı nda Kanada ekonomisinin düzelme yol unda olduğu sav l a rı n ı n yeraldığını, ama emekçi halkın böyle bir düzelme hissetmediğini söyledi. Aslı nda tekel kôrları büyüyor ve bazı bölgedelerde işyeri sayısı a rtıyor, ama aynı zamanda başka yerlerde ise g ü n geçtikçe daha çok işçi işten atılıyor. Al man Komünist Partisi temsilcisi nin belirtiğine göre, FAC' nde önü müzdeki bi rkaç yıl boyunca yığı nsal işsiztik ora n ı yüksek kalacak ve FAC' nde yaşamı etkileyecek. Kapital ist a raştı rma kuruluşları dahi işsiz l i ğ i n önemli ölçüde aza lmasını artık beklemiyor. ASDP' n i n meclisteki uzmanlar g rubu kayıtlı « i sten meyen insanlar» sayı s ı n ı n 1 990 yı l ı na kadar 4 m i lyona yü kseleceği n i ta hmin ed iyorl a r, sendikaların öngörüleri ise daha da kötümser. Kapita list ü lkeler kam uoyu nda aşırı işsizlik ve bunun toplumsal eko nomik ve moral sonuçları konusunda yayg ı n bir e nd işe ve a rtan b i r hoşnutsuzluk var. Tutucu, reformist burjuva partileri bu orta m ı göre(3) Gus Hall, Defeat Reaga nism : make a 1 80 alegree turnaround at home a nd abroad (Nomi nation acceptance speech, New York, 23 Ocak 1 984. 55
mezli kten gelemiyorlar, varola n duruma yanıt vermek ve soruna çözüm yolları aramak zorunda kalıyorl a r. Gerek tutucu gerekçe reformist parti ler i ktida rda i ken, tekellerin neden olduğu buna l ı m ı n yükü n ü «tüm toplu m u n » sırtına bind irmeğe çalışıyorlar, ki sonuçta yükün altına g i ren emekçi halk ol uyor. B u n u çeşitli yollarla ya pıyorlar. Tutucul a r işçi s ı n ı f ı n ı v e onun sendikaları n ı susturma ve sosya l programlarda kısı ntı ya pma politikası izlerken, reformistler hem işverenleri hem de işçileri bu zor dönemde kemer leri sıkmaya çoğrıyorlaL Onlar ı srarla, sendikaların daha iyi yaşam ve çalışma koşul ları için savaşı mdon gönül l ü olara k vazgeçmeleri demek olon « sosyal partnerl ik» öneriyorlar. Kon uşmacı l a r sempozyumda böylesi kavra m l a r ve politi kalara örnekler verd iler. Son bi rkaç yıldır Belçika'da «tü nelden çıkış yol u » teorisi öne sürülüyor. Yak ı n zamanda tü nelin sonunda ışığı görmek için bugün özveri l i olmak gerektiği iddia edi liyor. Belçika Komünist Partisi Politik Büro üyesi Pierre Beauvais'nin bel i rtiğine göre bu yaklaşımın demogaj i k ya n ı , hükümet, işverenler ve send ikaları n 1 982'de va rdı kları « 3-3-5 anlaşmasında çok iyi açığa çıkıyor. Düşünülen, ücretlerin yüzde 5 ora n ı nda kısılması, aynı zamanda çalışma saatleri n i n yüzde 3 aza ltı l m ası ve istihd a m ı n yüzde 3 a rtırı l ması idi. Kapita l i stler Ocak 1 983'de ücretleri yüzde 5 ora n ı nda a za ltı lar, ça lışma saatlerin i n azaltılması süreci üzerine ise hala « hesaplar ya pı l ıyor» ve b u orada işyeri sayısı çoğalm ıyor, azal ıyor. ••
Egemen s ı nıf, tekellerin karla rına ve kon u m l a rına dokunmadan, ten cerenin kapa ğ ı n ı oralayı p biraz buhar solma örneğ i, hoşnutsuzluğu azaltmak için her türlü oyuna başvuruyar. FAC' ndeki «toplu msal plan lar»a göre, işyeri kapatılması nedeniyle işinden ola n . her işçiye 1 .000 mark ile 1 0.000 mark a ra sında değişen tazminat ödeniyor. Ekono mik Işbirliği ve Ka lkı nma Orgütü ' n ü n (OECD) tavsiyesi üzerine Yunanis tan'da gençlere iş sağlanması a macıyla işverenlere devlet hazinesin den ödeme ya pılacak, ki bu sonuçta yaşlı işçilerin işlerinden atılma larına yolaçacaktır. Heryerde emekçi insa nları erken emekliğe zorlu yorlar. Tüm tutucu ve sosyal reform ist reçetelerin ortak bir özel li � i var. Bunlar işsizliği azaltmak için değil, işsizl i ğ i n kökl ü a ntitekel dönüşümler olmak sızın azaltılabi leceği düşünün yayılması için tasarl a n m ışlard ı r. Ne var ki, sermaye n i n savunuc u la rının sömürücü toplu m u n baş�ıca \oplumso l hastalığa çare bula mayaca kları h a l k yığınları nca gün geçtikçe daha açık görül üyor. KOMONiSTLERI N ALTERNATiFLERi Kom ü n i stler, bir sosyol olgu olara k işsizliğin kökünden s i l i n mesin i n ka pita l ist toplu msal i l işkilerin ortadan kalkmasına boğlı olduğuna i n a 56
nıyo rlar. Aynı zama nda onlar, istihdam a lanında sermayenin bencil pol iti kasına karşı önerdikleri gerçekçi alternatifleri savun uyorla r. Kardeş partilerin kongreleri ve konferansıarında, Merkez Komitesi plenumlarında kabul edilen belgeler işçi sınıfının koşu llarını kolaylaştır mak için neler yapılması gerektiğini ve neler ya pıla bileceğ i n i göste riyor. Bu belgeler a rasında, ABD Kom ünist Partisi'nin 1 982 N isanında Milvaukee'de Olağanüstü Kong resi'nde kabul edilen Hakların Ekono mik Hesa bı, Eyl ü l 1 983'de Kanada Komün ist Partisi Merkezi Yürütme Komitesi'nce onaylanan Eylem Progra m ı , 1 983' ün ba harında toplanan Danimarka Komün ist Partisi 27. Kongresi'nin ileri sürdügü öneriler vb. bulu nuyor. Sempozyum, bir ü lkeden diğerine, ü l kelerin durumuna , ko şul larına bağlı olara k değişiklik gösteren buna l ı mı önleme (antikriz) program l a rının tümünü i ncelemedi , a ncak son derece yakıcı bir sorun olan isti hda m sorununu çözmek için ş u g enel i lken in izlenmesi gerektiği vurg ulandı. Bunalımın sonuçla rı nın cezasını, işçi sınıfı ya da tüm halk değ i l her şeyden önce bunalımı yaratan tekeller ödemelidir. Kardeş partilerin önerileri nde, mevcut işyerlerinin rasyona l k u l l a n ı l m a sının v e y e n i işyerleri sağlanmasının yol l a rı gösteriliyor. Onlar, kur tanıabilecek işyerlerin in kapatılmasının yasaklanmasını, emekçilerin, işten çıkarılmalara karşı yasa larla korunmasını, sanayide isti hdamın a rtı rılması için özel prog ra m l a r hazı rla n ı p kabul ed i lmesini, fazla mesaiyapı lmasının s ı n ı rlandırılmasını ya da büsbütün ortadan ka ldırıl masını, ve ücretlerde bir kesinti ol madan iş saatlerini n azaltı l masını öneriyorlar. Sempozyuma katı lanlar, gelişmiş ka pita list ülkelerde tekel lerin dayat tığı koşullarda ü reti m i n « rasyona l izasyonu "nun, özellikle emek tasa r rufu yapan teknoloj ilerin yerleşti rilmesi n i n isti hdama karşı gerçek bir tehdit old uğu konusunda görüşleri ni açı kladı l a r. Kon uşmacıl a r, bili msel tekni k devri m i n nesnel niteliğini yadsımamakla birl i kte, onun sonuçla rı nın kapita l i stlerin kô rını artırmak için değ i l , insanların yaşam standart ı n ı n ' yükseltmesi v e toplumun sosyal-ekonomik ilerlemesi i ç i n kullanı lması yö nünde çaba harcanması gerekti ğ i n i bel i rttiler. Parti l e r i n önü müzdeki ça lışmalarında bu sorun un ciddi biçimde incelemesi gerektiği bel irti ld i , Komünistlerin önerdi kleri alternatif prog ra mlarda kapita l i st buna l ı m ı n en acınmasız kurbanı o l a n gençlerin sorun larına özel önem veriliyor. ABD Komünist Partisi, örneğ in, 5 m i lyon Amerikan genci için, daha sonra mesleklerine uyg un iş de bulunmasını içeren bir eğitim prag ra m ı n ı n k a b u l ed i l mesini önerdi. i ng i ltere Komün ist Partisi i s e h e r sanayi firma s ı n ı n her yıl çok sayıda genci yetişti rip, iş sağlamasının zoru n l u olması gerektiğine inan ıyor. Komüni stlerin biri ncil önem verd ikleri başka bir sorun daha var. Şimdi Batı Avru pa'da ve Kuzey Amerika'da emekçilerin yaklaşık olara k 51
yarısını kad ı n l a r ol uştu ruyor. Onlar bütün g ü n ev işlerinde çal ışorak hizmetçi ol mayı reddediyorlar ve sosya l-politik yaşama katı l ıyorlar. Ka d ı n l a r, n ü kleer tehlikeye karş ı sava ş ı m cephesinde ve barış içinde ya nya na yaşama savaşı m ı içinde öneml i bir yere sa h i plerd i r. Şimdi kadın ve erkeğ i n tam eşitl i ğ i n i n sağla nması ve kadı nların işe a l ınmasında ve ü crette uyg u la n a n ayrıma son veri l mesi her za manki nden daha g ü ncel, daha ya kıcı oluyor, ka pita l ist ül kelerdeki kom ünistlerin, tü m ' işçi sınıfı ve demokratik ha reketin görevi ol uyor. Kardeş partiler geniş yığınlar için buna l ı m ı n sonuçlarını hafifletici öneri ler i leri sü rüyorla r, devletin bu önerileri gerçekleşti rebilmesi için gerekl i fonları elde edebileceği kaynakları gösteriyorlar. Pek çok ü l ke için en önemli kaynak, silahlanma harca ma l a r ı n ı n dondurulması ya d a azaltı lmasıdır. işletmel ere, ba nka l a ra, sigorta şi rketleri ne yü ksek ver g iler bağla ma, tekellerin yasa lara ve vergi m ikta rlarına uyma ları n ı n sıkı kontrol altına a l ı n ması d a başka b i r kaynak. Sosya li st yönel i m l i re formla r çerçevesinde temel sanayi leri n demokratik m i l l i leştiril mesi de var. Komünistler, sosya l i st ül kelerle tica ret ka pasitesi n i genişleterek ve ge lişmekte olan ül kelerle a d i l ekonomik bağları sağlamla ştıra ra k u lus l a ra rası ekonomi k il işkileri g el iştirmenin u l usal ekonomilere ve istihda m a ç o k ya ra rl ı etkiler yapabi leceğ ine ina nıyorl a r. Konuşmacılar, kapital ist bütünleşmenin ü lkeleri için getird iğ i zararlı sonuçların ü stesinden gelme gereğ ini öne koydular. Avusturya kom ü nistleri, AET ü l kelerinden yapılan ithalat ı n üzeri nde hükü met kontrolünü artırm a n ı n gereğ ine inanıyorlar. Da n i ma rka Komünist Pa rtisi Da n i m a rka' n ı n Ortak Pazar üyel iğinin göz den geçiri lmesi n i istiyor. Yunan ista n ve i ng i l tere komü n i stleri ortak bir gö rüşü savunuyorlar. D ı keleri n i n hemen Ortak Paza r'dan çıkmasını i stiyorla r. Portekizli yoldaşla r ü l keleri nin tekel leri n uluslarüstü birliğine katıl ması planlarından vazgeçilmesinde ısrar edi l iyor. SOMUT SAVAŞIM DENEYIMLERI Kom ü nistler önerd i kleri önlem leri tekellerin asla gönüllü olara k kabul lenmiyeceğini biliyorlar. Bunalımın etkilerinin üstesinden gelmeyi ve yurttaşların çal ışma hakkını g üvencelemeyi a maçlayan politik ve sosya l ekonomik reformlar, egemen s ı n ıfla ra a ncak h e r düzeyde a ktif yığ ı n sava ş ı m ı ile dayatılabilir. Sempozyuma katı l a n l a r bu ça lışmalarda elde ed i len deneyi m leri g e n i ş olara k a n lattı l a r. Jochen Mandel şunları söyled i : Partim i z işsizleri, işçi sınıfı n ı n ve işsizler ha reketini de işçi s ı nıfı ha reketi nin bir pa rçası olara k görüyor. Alman ' Kom ü n i st Partisi'nin yönetim organı arı soru nu şöyle formüle ediyorla r : işsiz ola n h e r kom ü n ist kendisi gibi « istenmeyen insanlar" a rasında yığınsal politik aktifl iği gerçekleşti rmek için bütün çabas ı n ı ha rcayacaktır. Parti ka ra rı uyarınca AKP' n i n bölgesel yönetimlerine bağ l ı i stihdam komiteleri 58
ku ruluyor. Bu komiteler, sendika larda sava ş ı m veren, iş bulma b ü rolarında, sosyal g üven l i k ve diğer h ü kümet dairelerinde çalışan etki n işçi g rupların daki komünistlerden ve yığı nsal işten çıka rma larla savaşan g i rişi mci grup lardaki kom ünistlerden ol uşuyor. Yı l l a rca, FAC'de b i rçokla rı, yönetici send ika a ktivistleri de içinde, sen dikaların görevinin sadece iş sahibi ola nların çıkarla rı n i savunmak oldu ğ u n a inanıyorlardı. Yığınsal işsizliğ i n büyümesi ve b u konu üzerinde sen dikal h a reket içindeki tartı şmalar olumlu değişiklikler getirdi. Alman Sen d i kala r Federasyonu'nun son kong resinde a l ı na n ka rarları, Komünist Par tisi bunları selamıçıdı, işsizlere ya rdı m için sarf ettiği çaba l a r ı n a rtı rı l m a s ı n ı öngörüyor. \Jlkede yüzlerce g i rişimci g ru p ve merkezlerin bulun d u ğ u ö rg ütlü b i r işsizler ha reketinin ça lışmaları hızla nd ı . i lk kong resi, « Işsiz, fakat savunmasız değ i l » belgesi a ltında Frankfurt/Ma in'da Ara l ı k 1 982'de topla ndı. 1 983'ü n Mayıs v e Haziran aylarında g i rişimci g rup ların b i r eylem haftası ya p ı l d ı . Haftayı no�ta layan yü rüyüşte binlerce insa n işsizlerle ça lışanlar a rasındaki daya n ışmayı d i l e getird i l er. Konuşmacı şöyle devam etti : Biz bu türden b i r daya n ı şm a n ı n çok önem li olduğuna inanıyoruz. Parti kom itelerin i ve g irişi mci işsizlik g ru p/a rı n ı , işten çıka rmalara karşı ya pılan eylemlerde işçi sınıfını desteklemeye yönel tiyoruz. Işgal eylemleri, ya kı nda olacak işten çıkarma l a r için işverenlere uyarı yapmada yeni bir savaşım biçimi oldu. Hamburg ve Bremen ter sanelerinde böyle oldu. Bu savaşım biçimi Alman Send ikalar Federasyonu tarafı ndan uyg u n bulundu. Soru : Yaboncı işçi/erin d u ru m nas ı l ? Yanı t : Bi rkaç y ı l önce emek g ücünün yüzde 1 0'u g i bi b i r sayıda olma ları na ' karşın, sayıla rı s ü rekl i düşüyor. Koşulları çok zor. Ilk işten atı lan lar ya bancı lar oluyo r ve faşist ögeler işsiz Alman emekçilerini onlara ka rşı kışkı rtıyorlar. Yasal a ra göre ü lkelerine geri gönderil meleri söz konusu olduğundan, yabancı işçiler iş değ iştirmek ve işsiz/ik ödeneği istemekten de korkuyor lar. Partim iz, iş, sendika ve politik haklar konusunda göçmenlerin AI man larla tam eşitl iğini savun uyor. Mitos Kostopu ios (Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi) şöyle dedi : \J l kemizde işsizl iğe ka rşı savaşımda üç cephe vard ı r : Ideo l ojik, yasama ve örgütsel. Parti, işsizliğin ve işten çıkarma/arın yaln ızca onun kurba n ı o la n ları de ğil, ekmeğ i için çalışan herkesi etkilediğini yayın organla rında ve sözl ü propaga ndada s ü rekli açıkl ıyor. Ça n l a r herkes i ç i n ça lıyor. Sermayenin çalışa n l a rı işsizlerle tehdit etmesi ve onları bi rbirine düşürme g i rişimleri, dayanışma eylemini gelişti rerek g eri püskürtülebil i r. Yasama a n l a m ı ndaki savaşım, i şçi sınıfının haklarını savunmayı, işi korumayı ve işsizlere sosya l g üvenl i ğ i n sağla n masını a maçla maktad ı r. Bu 59
sava ş ı m YKP' nin parla mentodaki üyelerince, yığ ınların örgütlü eylem lerine daya narak yürütül mektedir. Komün istlerin çalışmalarını YKP' n i n 1 1 . Kong resi v e b u n d a n sonra yapılan Merkez Kom itesi plen umla rı kara rl a rı yönlendi riyor. Onlar, ü l kenin uluslara rası ekonomik il işki lerinin yeniden düzenlenmesi, iç paza rın korunması önlemleriyle, işsizliğe karşı savaşı m ı n yanyana g ittiğ ini vurg u l uyorlar. Ka m u sektöründe bir büyüme ve gelişmeyle birlikte, inşaat ve çevre koru nması vb. g i bi alanlarda h ı z l ı ilerleme kaydetmek i ç i n özel prog ra m l a ra v e kamu işleri projelerine g e reksinim vard ı r. B i z a y n ı zama nda işsizli k ödeneğ i n i n verilmesini v e bu . ödeneğ in kapasitesinin işini kaybeden işçileri de ka psayacak şekilde dü zenlenmesi ni, işsizlere yard ı m etmek için ayrılan fonların sahte i stihdam vaadeden işverenlerin ellerine verileceğ i ne gerçekten onların gereksinim leri için kullanılmasını istiyoruz. Işsizli k olgusu, mevcut işin korunması ve yeni işlerin sağ lanması n ı n sendikal çalışmalar yoluyla savun ulması v e işyerlerinde işverenlerin işten çıka rma ve şa ntajiarına karş ı daha güçlü bir sava ş ı m gereğ i n i öne çıka rıyor. Geçtiği miz iki yı lda Yunanista n'da ya pılan g revlerin üçte biri nd en fazlasında bu tür i stemler ileri sürüldü. Pire bölgesinde gemi yap ı m ı ve gemi tam i ri işyerlerindeki işçi sınıfı eylemi, i şsizler için çeşitli kaza nçları n sağlanmasını ve iş haftasının kısaltı lmasını getirdi. iş için savaşım, şimdi yüzde 50'si işsiz olan i nşaat işçileri federas yonunda özellikle etkileyici oldu. Yunan komünistleri sendikalardaki ça lışma lara çok büyük önem veri yor. Onlar, Yunanista n Emekçileri Genel Konfederasyonu'nun son kon g resi nin (Ara l ı k 1 983) hazırl ı kları n ı n ya pılmasında ve topla nmasında a ktif yer aldılar. Aktif tüm eği l i m lerin sendika birl i ğ i merkezinde temsil edildiği bu kong rede yönetim organları n ı n seçi m i ülke işçi sı nıfı ha reketi açı sından önem li bir a d ı m oldu. Kongre, işsizlik soru nu da içinde, Yunanistan'ın tüm yaşa msal soru n ları n ı n çözümünün ancak gerçek antitekel dönüşümler için verilen sava şı mdan geçtiği yolunda, işçi sınıfı n ı n bir sı nıf olara k tavrı nı koymasında köşe taşı oldu. Bruno furch şunları beli rtti : Niktasdorf'daki küçük bir kağıt fabrikası, fabrika l a rın ka patı l masına ka rşı sava ş ı m ı n nasıl verildiğine bir örnektir. Birkaç yıl önce fa brika, 400-500 işçinin makul ücretler a l masına karşın normal olara k çalışıyord u ve kôr da ediyord u. Topluluk içinde » sosyal ba rış » va rdı. işverenlerin fabrika nın kapat ı laca ğ ı n ı ilan etmeleriyle g ü rü ltü koptu. Demekki, topl u l uğ u n bütçesine giden verg iler durd u ra locak, fonlar tükenecek ve 1 .200-1 .500 insan (işçiler ve aileleri) hiç bir alım gücü olma dan işsizlik ödeneği ile yaşamak zorunda kalacakla rd ı . Bu olay, küçük kasabanın tüm yetişkin nüfusunu hareketlendi rdi, yalnızca işçileri değ i l , tücca rları, sosya list parti nin yerel yöneti mini hatta Avusturya H a l k Pa rtisi'-
60
sağ ka nadını bile. B i r d i reniş ha reketi başlatıldı, bütün kasaba hal kının katıl ı m ıyla çeşitli protesto toplantıları ya pıldı, caddeler bloke ed i l d i , çeşitli partilerden mil letvekil leri parla mentoda sorular sora rken, ü l ke ve Federal hükümetlere delegasyonl a r gönderi ldi. Sonuç ne oldu? Yet kililer o raya g i rdi ve işyeri ü reti m i n d üşmesine ka rşın k u rtarıldı. OIkenin başka yerlerinde de ya pılan benzeri eylemler, işyerleri nin ka patı l ması sonucu, eğer eskisi kurta rılam ıyorsa, kaybed ilen işlerin yeri ne yenilerinin bulunmasının g üvencelemesini sağ ladı. Avusturya Komünist Partisi'nin yerel örgütleri de içinde, demokratik g üçler bölgesel önem deki prog ra m tasarıları hazırl ıyorl a r ve kendi lerini desteklemeleri için halkı ha rekete g eçiriyorlar. Sonuç olarak, eyalet hükü metleri ve federal hükü met istihdamı koruma a d ı m la rı atmak için zorla nıyorlar. nin
Avusturya'da ya k ı n b i r geçmişe kadar, özellikle, ü l kede gerçek uzun süreli bir işsizlik olmadığı için işsizleri örg ütlemek çok zord ur. işini kay beden biri hemen iki üç hafta içinde başka bir iş bula cağ ını sa nmakta d ı r. Bu, onun ha rekete katı lmayı reddetmesinin tek nedeni değ i l , aynı zamanda o, komşusu yüzünden işini kaybettiğini düşünmekted ir. I ş bulma büroları önü nde « i stenmeyen insanlar»dan oluşan kuyrukla r ol maması için işsizlik ödeneği FAC'de olduğu g i bi posta ile gönderil iyor. Buna karşın, koşulla rın dayatmasıyla « i şsiz işsize yard ı m eder» belgisi altında bi rleş meler gözükmeye başlad ı . Parti onların somut ta leplerini destekl iyo r : I ş piyasasında send ika kontrolü, i ş i n i kaybeden birinin otomati kman send i kadan çıka rılması uyg ulamasının ka ldırı l ması vb. Pierre Beauvois de şunları söyled i : Avustu rya lı yoldaşın söyled iği yön tem , Sosyalist Parti hükümette yer aldığı zaman Belçika'da da sürekli kullanıldı. Halk yığ ınlarının baka n l a r üzerindeki baskısı sonucu, ul usal ve bölgesel çapta yetkililer şu veya bu şirkete giden fonları vermekten vaz geçiyorla rd ı . Fa kat durum şimdi daha değişiktir. Sosya listler a rtık hükü m ette değildi r. Ve onlard a n ölüp g itmekte olon fabrikaları kurta rmak için kred i sağlama.k olanaksızd ı r. Fakat ülkede sosyal alanda g eriye dönüş politikası d i renişle karşılaşıyor. Ka patı lan çelik fa brikaları işçileri g rev ya pıyor, taşımacılık, ka m u kurumları ve diğer sanayi kolları ndaki işçiler grey yapıyor. 1 983 yılının sonunda Liege'deki « Valfi l » işçileri bir aydan daha uzun bir s ü re bir fa brikayı işgal ettiler. « O rta k Paza r»ın baskısı ile hükü met daha 1 8 ay önce çalışmaya başlayan ve 5 m i lya r fra nka mal olan kendi sine ait b i r maden i şleme tesisi nin çalışmasını d u rd urmak istemişti. Daha önce de komünistlerin yönetimindeki sendika, sa h i plerinin kapatmak iste dikleri « Chevro n » petrol rafi nerisini kendi üstüne devretmeye karar ver m işti. Emekçiler 4 ay işletmeyi ellerinde tuttular. Gerçi daha fazla elle rinde tuta madılar oma onların savaşımı tüm ülkede ya nkı uyandırd ı . Komünistler pa rtinin son kong resinde beli rlenen alternatif pol itika61
larını yığınlara anlatıyorlar ve tüm çaba ları n ı , Belçika Emek Federasyo n unca desteklenen ve g ittikçe daha çok gözönüne a l ı n a n önerileri üze-o rinde yoğ unlaştı rıyorlar. Bu sendikal birl i ğ i n , sosyalistler üzeri nde ve hatta H ristiya n Send ikalar Konfederasyon u üzerinde de etkisi va rd ı r ve bun d a n dolayı da Belçika işçi sın ıfı hareketi nin yönlend iril mesinde önem l i bir rol oynar. Belçika'da i şsizleri örg ütl emek o kad a r zor değildir. Çünkü yapmoları gereken bir görevleri vard ı r ve her g ü n bel l i yerlere gidip kendilerini kaydettirmeleri g erek i r. Çoğu kez de caddelerde yağ m u r altında bekle mek zorunda ka l ı rlar. Böylece biz, kayıt işlemleri n i n kolaylaştı rılması g i b i s ı nı rl ı v e somut bir istem için bazı yerlerde h a l k ı n çeşitli kesimlerinden gelen bu i nsanları yetkili lere karşı hareketlend irmek için çalışmaya baş lad ı k. Daha sonra i nşaat ve taş ı macılık vb. ala nlarda iş sahası açı lması g i b i partinin ya ptığı öneri temelinde hazırlanan bir dilekçeye işsizlerden imza topla d ı k. Wa llonia, Fla nders, ve Brüksel'de bu istemi destekleyen on binlerce i mza topla ndı. Aynı za manda hem kend i m iz, hem de diğer g üç lerle birli kte, hem işsiz, hem de potansiyel i şsiz duru m u nda olan l ise ve yüksek okul gençl iğine iş sa ğ l a n ması için gösteriler örgütlemeye baş ladık. Fakat bütün bu g i rişimler henüz ülke çapı nda bir işsizlik hareketi nin ya pısı n ı n oluşmasına yol açma d ı . John Pittrnan şunları söyled i : 1 983 yazı nda ABD'de böyle bir yapı oluş turuldu. Bu daha önce ya pılamazd ı . Çünkü ekonomiyi altüst eden buna ı ı mıara karş ı n insan işini kaybetse de her zaman bir başka iş bulma ümidin i kaybetmiyord u . Milyon larca insa n ı n bu u m utları i se varola n bunalı mlarla yok olup g i d iyord u.
Benden önce konuşan yoldaşa r, işsizliğe karşı sava ş ı m ı n , işyeri ni ka patmak veya kadro eksiItme g i b i işçilere gözd ağı veri len yerlerde başla tılmasını söylemekte çok haklıydıla r. Fakat ABD'de bugün kimseye ön ceden haber veri l m iyor. Hemen geçici işten çı ka rma uyg ulanıyor ve bir ücret de ödenmiyor. Bu nedenle Komünist Partisi aç olanl ara yiyecek, ev sizlere barınacak yer sa ğlamak gibi şeylerle ilgilenecek işsizler örgütleri kuru l masını önerd i. B u tür ça baların bir sonucu olara k yörelerde ol uştu rulan yüzlerce işsiz ler kom itesi ülkenin her yan ı na yayı l d ı . Bunların 2-3 Tem muz 1 983 ta ri h i nde Chicago'da ya pılan ul usal kongresi n i n hazırl ı kları başladı. Bu kon g re 84 kentten 30'u send ikalar olmak üzere 1 1 8 örgüt ve bu örgütlerden 500 delege katı ldı. Kongre iş sahaları yaratılması, işsiz işçiler ve aileleri ile d aya nışma, ü l ke ekonomisinin ba rışçı raylara oturtulması ve askeri harcamaların aza ltı lması için bir eylem prog ra m ı ka bul etti. Hali hazırda bu örgüt bugün, 1 980' leri n geri ka lan yı lları nda ABD pol itika s ı n ı tersine çevirebilecek ve ülke ça p ı nda yayg ı nlaşa n « Reagan'ı işbaşından uzak laştı r» hareketi n i n savaşkan b i r parçası d urum undadır. 62
Ekonom i k Haklar Listesi'nde yer alan istemlerin açıklanması çalışması sürerken pa rti işsizler ha reketi nin her biçim i içinde yer a l ma n ı n ve bu hareketin desteklenmesinin de kend isinin bir görevi old u ğuna inanıyor. 1 984 yılının başında yapılan ABD Komünist Pa rtisi' nin 23. Ul usal Kon g resi belgelerinde de, işsizlerin savaş ı mına katı l mayan tek bir pa rti örg ütü ka lmamalıdır deniyordu. B u sava ş ı m ı n önemli b i r ya n ı b u savaşıma sendikaların daha a ktif katıl masıd ı r. ALF-CIO fa brika ların kapatı l masına engel olacak bir yasa çıkarılması için çağ rıda bulunuyor. Bu örg ütün yü rütme komitesi Kong re' ye yeni iş sahalarının yaratı lması ve işsizlere yard ı m , ve ayrıca işsizl ik ödeneğinin 65 haftaya çıkarı lması için fon ayrı l masını içeren 18 ayl ı k ve 68 m i lya r dolarl ı k bir prog ra m önerdi. AFL-CIO aynı zamanda 27 Ağustos 1 983 tarihinde Washington'd a Iş ve Ozgürlük adı a ltında yapılan büyük yürüyüşü de destekledi. Bu büyük gösteriye, 1 984 Kas ı m ' ı nda ya p ılacak seçimlerde Reagan ve çevresinin işbaşından uzaklaşmasını isteyen 350 binden fazla insan katıldı. lock Phillips de şöyle ded i : Kanada Komünist Partisi, Ka nada emek çileri nin üçte biri ile birlik olup olmadıkları na bakmaksızın işsizlerin sendika laşması icin ça lıştı. Biz bu alanda yapılan her g i rişime a rka s ı k ı yoruz. Ol kede işsizlik ora n ı n ı n e n yüksek olduğu Q uebec bölgesinde çok değerli deneyimler kazan ıld ı. Şu anda bölgedeki send ikalarla sıkı iliş kileri olan 2 büyük işsizler hareketi var. işçi sınıfı ve onun işsiz kalmış sınıf kardeşleri a rasındaki dayanış manın bir göstergesi olara k 1 983 Ma yıs' ı nda ortak çabalarla iş için Büyük Yürüyüş örg ütlend i.
En önem l i çalışma ingiliz Kolu mbiyası bölgesindeki sendika l a r tarafı n dan gerçekleştiril iyar. Burada bölge send ika federasyonu tarafından k i ra lanan ve tam gün çalışan koordinatörleriyle 27 eylem merkezi var. Bun ları n rolü sendikal hareket içindeki sağ ve sol kanat içindeki g üçlerce hôlô tartışılıyor. Sağ g üçler bu merkezlerin eylemlerinin bölge s ı n ı rları içinde kal ması n ı , görevleri nin maddi ya rd ı m dağıtma ve yiyecek merkez leri vb. gibi işlerle s ı nırla nmasını istiyor. Sol g üçler ise bu merkezlerin fonksiyonlarının, işsizlerin kendi hakları doğrultusunda eyleme geçmeleri için örg ütlenmelerini sağ layacak b i r odak noktası olmasını istiyorla r. Bu doğrultuda bazı başarılar da elde edildi. Kanada'nın 10 bölgesindeki pol itik ve ekono m i k d u ru m bölgesel hükü metlerih kontrolündeki değişik g üçler ve işçi sınıfı ve demokratik hare ketin farklı gelişme d üzeyleri açısından son derece kendine özg ü özel l i kler gösterir. Bu koşullarda işsizlerin kend ileri n i n ça ba l a rı ve onlar için gösteri len tüm çaba l a r çoğ u kez bölgesel düzeyde ele a l ınır. Komünist Partisi sendi kalar ve yığı n örgütleri i le sıkı bağlarını koruyor. Bizim işsizler hareketinin yöneti mine başka larını katmamak g i b i bir iddiamız yok, a ma biz, Kanada Komünist Partisi'nin u l usal d üzey de içinde 63
olmak üzere her düzeyde eşitl ik ve gönüllülük temel inde işbirliği yapmaya, çabaları n ı birleştirmeye hazır olan tek parti olduğuna inandırm a k isti yoruz. En öneml i şeyin, Kanada'da g eniş bir demokratik koa l i syonun yara tıl ması için çalışmak olduğuna inanıyoruz. Eğer bunal ı m ı n etki leri ola ğanüstü boyutlara ulaşırsa yeni bir ekonom i k politika g ereksinimi or taya çıkar ki, bu da yeni bir hükü meti, antitekel bir hükümeti gerektirir. Portekiz'de buna l ı m ı n ve yayg ı n laşan işsizliğin etki lerini yok etmek için harcanan çaba l a r başlı baş ı na pol iti k bir niteli k gösteriyor. Enrique Sousa (PKK MK üyesi) bu konuda şunları söyled i : Nisan Devrimi'nden sonraki ilk dönemde patronların ve topra k sahipleri nin ekono m i k sabotajlarına engel olmak ve kapita l i st ol mayan güçlü bir sektörün temellerini atmak için çaba harca n d ı . 7 yıldan daha uzun bir süre, tüm çaba mızı, �ario Soa res yöneti mi ndeki Sosya list Parti ve Sosyal Demokrat Pa rti hükü meti el iyle büyük kapitalistlerin kon u m l a rı n ı n yeniden güçlend i ril mesi politi ka sına karşı direnme üzerine yoğ unlaştırd ı k . H a l k yığınlarının güçlü ve bir leşik eylemi, Portekiz Komünist Partisi'nin ve işçi sı nıfı n ı n işsizl i k sorununu çözmek için öne sürdüğü demokratik a lternatifin yol u nu açabilirdi. Portekiz emekçileri n i n uyg u la d ı ğ ı çeşitli savaşım biçi mleri a rasında u l u s a l çapta olanları da va rd ı r. Yalnızca 1 983 y ı l ı nda, tü m ü l kede Çalışma Hakkı için Ulusal Konferans çerçevesi içinde topla ntılar, geçici işten ç ı ka rma lar için getirilen yeni yasaya karşı gösteri ler (1 4 Ekimde) vb. ya p ı l d ı . Bölgesel düzeyde olduğu kadar işyerlerinde ve hatta gruplar hal inde güçlü eylemler gerçekleşti riliyor. Geçen yıl Setubal'de genç lerin işsizl iğe ve eğitim düzeyinin düşürü l m esine karşı Savaşım Günleri oldu, cam ve tekstil işçilerinin açlık yürüyüşleri, soka kla rın işgal ed i l mesi vb. gibi sayısız gösteriler yapıldı. Oreti m i n düşürülmesi ve işten ç ı ka rma, sendika a ktivistlerine sal d ı rı ve işçi leri haklarından mahrum eden geçici iş sözleşmeleri ya pıl ması plan larına karşı örgütlü d i renişler Portekiz'deki fa brikalar ve diğer işyerleri nde yayg ınlaşıyor. iş bırakma ve g revler (kısa, geçici ve uzun süreli , fa brika ları işgal ederek yada işgal etmeden) g i bi sava ş ı m biçimleri uygulanı yor. Emekçi halk g erçekten cesurca ha reket etti ve işverenlerin ve hükü metin baskı ayg ıtına karş ı ka ra rl ı l ı kla d i rend i. 1 983 yılının sonlarına doğ ru toplanan Portekiz Kamün ist Pa rtisi' nin 1 0. Kong resi'nde, pol itik eyl emlerin rej i m i n politikasına karşı çıkmakla s ı n ı rlanmadığı bel i rti l mişti. Emekçi halk, ülkenin ekonomik ve sosyal sorun larının çözümüne, devlet ve karma ekonomi sektörlerin g üçlendiriI mesine ya pıcı bir katkı ya pmak istiyor. Portekiz halkı tüm gücüyle ta rım ' reformu ve 22.500 üyesi bul unan çiftçi kooperatifleri g i bi Nisan Devri mi' nin temel kaza n ı mlarını savunmak için her çeşit eylemi gerçekleştirmiştir, işsizliğe karşı savaşım ülkenin en büyük ve yığınsal örgütü olan Portekiz Emekçileri Genel Federasyonu (i ntersend i kal) tarafından yürütülüyor. 64
Komü nistler send ikal ya pının her düzeyinde çok önemli rol oynuyorla r ve parti işçi sınıfı hareketi nin demokratikl iğini, birl i ğ i , bağ ımsızl ı ğ ı n ı korumak için her şeyi yapıyor. Bölücülerin her türlü entri kalarına kararlı bir şekilde karşı koyuyor. Portekiz'de işsizlerin kendi örgütleri yok ve sürekli bir temeli olan böyle bir yapı ol uşturmakda bizim için oldukça zor. Ama yine de onlar işçi sınıfının ayrıl maz bir parçasıdır ve çoğu kez üyel i k ödeneğ inden muaf tutulsalar da send ika üyeliği haklarını kaybetmiyorlar. Güçlü ve ortak eylemler ise şu sonuçları doğurdu : Işini kaybetmemek, yasa d ışı olara k işten atılanların tekrar i ş e a l ı nması v e d i ğ e r başka istemler i ç i n ya pılan eylemlerin yüzde 75'inde başa rıya ulaşıldı. Bert Ramelson şöyle dedi: Buna l ı m ı n ça lışma alanına etki lerine karşı şüphesiz yalnızca işsiı kala nlar savaşa maı. işçi sınıfının ezici çoğ unluğu bu savaşıma a ktif bir şekilde katıl m a ı ı d ı r. Eğer işsizler kom iteleri, diğer işçi leri tümüyle, send ikalarla ve diğer sol güçlerle birlikte ha reket ederse tek tek somut istemlerin kaza nılması daha da kolaylaşır. Büyük Londra belediyesi bölgesi bu tür işbirliğinin oldukça etkili oldu ğu bir yerdir. Çal ışanların işini koru mak ve yeni işyerleri ya ratmak a ma cıyla özel b i r komite kuru l m uştur. Her n e kadar işletmeler işyerlerini kapatmak için gözdağı veriyoriarsa da, kom ite bunların ka pa nmayaca ğ ı n ı , beled iye bütçesinden bunla ra fon ayrıldığını bil iyor. Bu kom iteler, üretim i n yönetiminde yard ı mcı olan ve kom ite tarafından yönlend irilen uzamanlarıyla giderek işçilerin bir çeşit kooperatifleri haline gel iyor. Aynı şey, başka bir sanayi kentinde, ilerici belediye meclislerinin birçok işletmesinin kapa n masını önlemek için çaba harcadıkları Sheffi eld'de de gerçekleşti riliyor. (J retimin düşürülmesine karşı savaşım her zaman isteni len sonuçları vermiyor. 1 983 yılında çel ik işçileri nin çel i k fa brika l a rının ka patılmasına engel olmak için yaptıkları a ltı haftalık g rev başarısızl ıkla sonuçlandı. Diğer yand a n ise, ulusla rüstü «Timex», elektronik fa brikasını Iskoçya'dan Fransa'ya transfer etme ka ra rını geri a l d ı . Fa brikayı işgal eden işçilerin direnişleri sonunda böyle bir uygulama yapmak zorunda ka ldı. Aynı örnek ler kömür, tersa ne ve g iyi m sanyii nden de veri lebi l i r. Ingi ltere'deki birçok sanayi işletmeleri nin birçok şirketi va rd ı r ve bunların sahipleri bunlardan bazılarını kapatmakta ve çoğu kez de üreti mi başka ye re kayd ı rmaktad ı r. Bu ise, başka fabrikalardan geti rilen makinala rı kullan mayı veya çalışma a rkadaşı,l arından ayrı çal ışmayı reddeden işçilerle daya nışmayı daha d a önemli k ı lıyor. Bu tür bir eylemden korkan Thatcher hükü meti, özel bir yasayla dayanışma eylemini yasakladı. Sendikalara karşı olan bu yasa nın kullanılmasının en son örnekleri işlerini kaybetmiş basın işçileri ile dayanışma gösteren U l usal G rafik Birl iği'nin eylemleri ve g eçen Mart ayında, Kömür işletmesi'nin ocakları kapatma planlarına karşı d a 65
yanışma eylemine geçen Yorkshire madencilerine ka rşı yine Köm ü r işletmesin i n bu yasaya dayanarak çıkardığı bir emirle işçileri n işten atıl masıd ı r. Çıkarılan yeni yasa, demokra siye meyda n okumadır, işçi sı n ıfı ha rketine, send ikalara indiri l m iş bir da rbed i r. Biz bu yasan ı n kal d ı rıl ması i ç i n herşeyi ya pmaya niyetl iyiz. Büyük Britanya Komünist Partisi send ikaların konumlarındaki o l u m l u değişmeleri sevi nçle ka rş ı lıyor v e her yolla destekliyor. D a h a y a k ı n b i r za mana kada r send ikalar işlerini kaybetmi ş olanları send ika üyeliğinden çıkarılıyord u. Fa kat şimdi d u ru m farklı d ı r. Bazı send ikalar işlerini kay betmiş olanları tekra r sendika üyeliğine a l ıyor ve onlar içi n özel merkezler açıyor. Aynı önemde başka bir olgu da, komünistlerin a lternatif ekonomik stratej ileri büyük ölçüde sendikal hareket ve m u ha lefetteki Işçi Partisi tarafı ndan resmi pol itika olara k kabul edil iyor. Kıbrıs Emekçi Halkının ilerici Partisi (AKEL) Merkez Komitesi üyesi Akis Fantis partisinin diğerlerine benzemeyen ayrı b i r deneyi olduğunu bel i rtti ve şöyle dedi : 1 974 y ı l ı nda ada n ı n yaklaşık yüzde 38'ini işgal eden Türk birl i kleri 200 bin kad ı n ve erkeğ i, ki bunlar nüfusun yüzde 20'sini oluş tu ruyor, evsiz ve tüm g eçim olanaklarından yoksun bıra ktı. Ve ü l ke yığın sal b i r işsizlik sorunu ile yüzyüze geldi. Bu olağa nüstü önlemler gerek tiren fela ket oldu. ilk önce göçmen d urumuna gelenler için ülke çapında ya rd ı m ka mpa nyası ö rgütlendi. I k i nci olarak, planlı ve kontrollu bir şe kilde Kıbrıs'ta iş bula maya nların başka ül kelere g itmesi sağla ndı. Daha sonra send ikaların baskısı ile hükü met yoğ u n b i r şekilde konut yapımına g i rişti. Tüm bunlar işsiz ko lonlara geçim olanakları sağlamakla kalmadı, aynı zamanda göçmenleri n ev soru n l a rı n ı n hızlı bir şekilde çözül mesine d e yard ı m etti. Kıbrıs'ta bugün işsizliğe karş ı sava ş ı m çoğ un l ukla işsizliği önleyici bir n itel i k taşıyor. Ne zaman b i r i şletme ü retimi düşürme veya geçici işten ç ı ka rma gibi gözdağı vermeye ka lksa sendikalar derhal a raya g iriyor ve işverenlerin bu tür n iyetleri n i önlemeye çal ışıyorlar. Böyle -bi r olay Coca Cola fabrikaları nda ortaya ç ı ktı. Fa brika üreti m i düşürmeye ve emekçileri geçici olara k işten çıka rmaya başl ayı nca, işçiler buna ya nıt olara k sen d ikanın çağrısı üzerine fa brikayı devra l d ı la r. Şi rket de taviz vermek zorun da ka ldı. Başka bir örnek. Matbaalarda ofset baskıya geçildiği zaman birçok li notipçi ve sayfa bağlayıeısı işsiz kalma teh l i kesiyle karşı karşıya ka ldı. Biz belli kurallarla a nlaşmaları sağlama a l d ı k ve tek bir kişi bile işini kaybetmed i. ' AKEL, tüm bu eyleml eri örgütlerken ve bunalımlara ve a rta n işsizliğe ka rşı parti n i n öne koyd uğu a l ternatifi n gerçekleşmesi için savaşım veri r ken geniş halk yığınlarına güveniyor. Şunu hatırlata l ı m ki, 1 981 yılında ya pılan son genel seçim lerde parti, oyların yüzde 33'ünü alara k ülkede en etkili politik g ü ç haline gel mişti. Çatısı a ltında send ikalı tüm işçilerin yaklaşık yarısı n ı n toplandığı Emek Federasyonu ise en güçlü bir sınıf 66
örgütüdür. Tüm bunlar, AKEL hükü mette temsil ed ilmese de hükümetin politikası üzeri nde güçlü bir etki ya pmasına ya rd ı m ediyor. AKEL ve ba şında Kyprianu'nun bulunduğu ve halen i ktidardaki parti olan D I KO a ra s ı ndaki demokratik işbirliği d e , savaşı msız ve çel işkisiz ol masa da yine de uyum içinde emekçi hal k için old ukça etkil i olan birçok sonuçla rın a l ı n masını olanaklı kıld ı . i b Nörlund (Danimarka Komünist Partisi Yürütme Komitesi v e Merkez Komitesi Sekreterliği üyesi) şöyle konuştu : ingi ltere'de olduğu g i b i bizde de komünistlerin önerileri tü m Dan i marka işçi sınıfı ve ü l kenin ilerici örgütleri tarafından kabul ed i l iyor, onaylanıyor. Bu i se bize alternatif politikanın desteklenmesi doğrultusunda birleşik bir cephenin yaratı lması için çaba l a rı mızı daha da yoğ unlaştı rmakta itici bir güç ol uyor.
1 980 yılları n ı n başında, g erek pa rti içinde, gerekse bir dizi ilerici sen d i kada işsizler ha reketinin daha da güçlend i ri lmesi olana kları üzeri ne çeşitli toplantılar ya ptık. i şsiz ka lmış olanların nasıl a ktifleştirileceğ i , o n l a r ı n n a s ı l düşünmeye v e birlikte hareket etmeye sevked ileceğ i bu top lantıların a ğ ırlık noktasını ol uşturuyordu. Daha sonra ortaya attı ğ ı mız " Da ha az konuşma, daha çok eylem .. slog anı büyük destek görd ü ve 1 982 Şubat'ında yapıla n ilk gösteriyi başka birçok eylem izled i . Ma rt 1 983'te Al borg'da yapılan ülke çapındaki işçi gösterisine yerel işsiz bir liklerinden 300 delege katı l d ı . Ul usal işsizler komitesinin 4 Ekim'de düzen lediği bir gösteriye de 35 bin kişi katıl d ı . Yıl sonundan beri de bu kom i tede 30 yerel örgüt temsil ed il iyor v e sürekli b i r yöneti m i de ol uşturuldu. Ara l ı k ayından beri ayl ı k olara k özel likle işsizler için yayı nlanan " Stem pel »de, sendikalard a , k l uplerde ve işsizli kle ilgili merkezlerde dağıtıl ıyor. Ha reket g ittikçe güç kazan ıyor, fakat hôlô ya pılacak çok iş var. Işsiz l i kle için sava ş ı m yalnızca işsizleri ilgi lendirmemelid ir. Ne ki Komünist Par tisi ile i lişkisi olan birkaç sendika d ış ı nda d iğer sendikalar henüz, bu önemli sorun un soru m l uluğunun yükünü o m uzlarında taşımaya hazır de ğillerdi r. Ne sosyal demokratlar, ne de kendilerini « işçilerin .. partisi d i yenler, henüz emekçi halkın örgütlerinde bölücü lük ya pma ve onların ortak eylemlerine engel olma dışında herhangi bir etkinlik göstermediler. Ha reketi yaln ızca komün istler yürütüyor ve ha rekete yeni yeni unsurlar katıyorlar. Işsizlik soru nu g ittikçe büyüd üğü ve keskinleştiği için partimiz bu yoldaki eylem leri n i daha geliştirmek niyetinded i r. EMEK VE BARIŞ ETLE Tı RNAK G i B i SıMSıKı B i RB I R i N E BAG LlDIR Çeşitli ülkelerden kom ünistlerin, ideolojik, politik ve örgütsel çalışma ları üzerine ya pılan karşı lıklı değ iş-tokuş görüşmelerinde, istihda m soru nunun keskin leşmesinin yığınların savaşlara karşı ve barış için savaşımla, 67
silôhlanmanın hızland ırıl masına karşı gelişen bil inciyle bağlanması gö rüşü her defa sında il eri sürü l müştür. Alman Komünist Partisi, " Roket değ i l , işyerleri sağlans ı n ! ,. belg isini i leri sürerken ve propaga nda ederken, bunun " sosya l parça lanma ,. poli tikasıyla Federal Alma nya Cumhuriyeti' nde sürekl i a rta n askeri harca ma l a rla bağını gösteriyor. ABD Komünist Pa rtisi, maddesel kaynak ve insan potansiyelinin, yok sulluğun üstesinden gelmeye, New York' un merkez i ndeki Gü ney Bronska ti pinden a partımonla rı yıkımdan kurta rmaya, beyaz deri l i o lmayan 50 m i l y o n Amerika l ı n ı n acıkıı d u rumunu iyi leşti rmeye, topl umun gereksinimi o l a n eğiti m i n ve sa ğ l ı k hizmetleri nin h iç ol mazsa enaz düzeyde tutulmasına ayrı l ması görüşünü i l eri koyuyor. Komü nistler buna ulaşmak için, önce korkunç a skersel harca maların a zaltılmasını sağlamak gerek d iyorlar. Amerikan emekçi leri nin böylesi isteml eri Washi ngton'a yürüyüş sırasında ve i şsizlerin Chikago Kong resinde yükselti ldi. Belçika komünistleri , askeri fabri kayı sivil fabrika haline dönüştürme sorununu yığı nlara açıkla maya büyük önem veriyorlar. Bu, boşuna çaba değildir. Avcı s i l a h ı ve makinel i tüfek üreten Lije'deki büyük fabri kalar da, Savlerus'daki askeri uçak üreten "Sabra -Sona ka ,. ve " Da sso,. fa bri ka l a rında binlerce emekçi ça lışıyor. Sem pozyu mda, fabrikaların barışçıl raya otu rtul masını, iş piya sasındaki gerg i n durum karş ı s ı nda hiç bir i lerici örgüt bu alanda ça lışan emekçilerin, hükümetin silah üretimine ve i hra cına, askeri uçaklar satın olmasına ka rşı çıkmasının, yeni üreti m i n rea l i zasyonu v e işyerleri n i n korunmasını sağlayacak b i r plôn hazırlanmadon sağlan mayaca ğ ı n a işa ret ettiler. ingiliz sendikaları böyle bir prog ra m ı n hazırlanması üzerinde ça lışmalar ya pıyorl a r. En büyük send ikalardan biri olan Ulaşım I şçi leri Send i kası ile Vasıfsız I şçiler Sen d i kası ve Hizmet I şçi leri Sendikası, silahlanmo n ı n ya lnız ba rışa değ i l , aynı zama nda ekonom iye, y a n i i stihda ma nasıl zarar verdiğini gösteren belgeler yayı nlad ı l a r. Askeri uçaklar üreten ve roket pa rçaları hazırlayan " lukas Aeraspace" firması, ve askeri gem i lerin inşa ed ildiği "Vickers,. firması tersanelerinde çalışan emekçiler için de a skeri fabrikaların sivil fa brika haline dönüştürülmesi üzerine buna benzer pla nlar hazırlandı. Bu girişimler ülkede ve ülke dışında ilgi uyandırd ı . Kardeş parti temsilcileri, yaptıkları konuşmalarda, ü lkelerinde varolan a ğ ı r sosyal ve uluslara rası d u rumun, komü nistleri, ba rış için ve işyerleri n i n sağlanması için, demokratik dönüşümler i ç i n geniş yığınların birliği n i n sağlanması yönünde daha aktif ça l ışma ya pmakla yükümlediğini b i r kez daha beli rttiler. Sem pozyu mda, ka pitalist ülkeler komünist partileri nin önünde birçok ortak sorunun olduğu ve bunların çözümünün de ortak çabalarla ola naklı olduğu belirtildi. 68
AKP ve BKP temsilci leri, bölgelerarası sorunların çözümünün bölge için de ve daha g eniş d üzeyde sürek l i bağl a rl a çözümü soru n u üzerinde düşünülmesini teklif ettiler. Böylesi karşılaşmalarda, örneği n ul uslarüstü. tekellerin çeşitli işçi kesi mlerini b i rbirine karşı düşürme çalışmaları ve planları üzeri ne, ekono m i n i n rasyona lizasyonu ile çalışma saatlerinin k ı sa ltıl ması soru n u nd a orta k tutum sa pta ma l a rı için karş ı l ı k l ı görüş alış verişinde bulunula b il ir. AB D Komünist Partisi, Büyük Britanya Komüni st Partisi ve öteki partiler, kapita l ist pazarda eşitsiz tica ri ve ekonomik il iş kiler, süregelen yeni-sömürgeci söm ü rü ışığında, sanayileşmiş ve geliş mekte olan ülkelerde birb i riyle bağla ntılı isti h d a m sorun la rını ta rtışma n ı n öneml i olduğu ka n ı sında d ı rl a r. Sempozyu ma katı l a n l a r, daha sık görüs, ve deneyim değiştokuşunun emekçilerin hakları ve işyerleri, sosyal i lerleme ve barış için komünistlerin sava ş ı m ı n ı daha da etkinleştirmeyi sağlayaca ğ ı n ı bel i rttiler. YIGINSAL i ŞSiZli K TOPLU MUYLA I LG I LI VERi LER .• " Ortak Pazar" ü lkelerinde bu yılın Şubat ayında işsizleri n sayısı 1 2,9 m ilyona ulaştı. Bu, Ocak ayına o ra nla, 1 00 bin kişinin daha a rttı ğ ı n ı gösteriyor. Çal ışabil i r nüfusun yüzde 1 1 ,5' i «isten m eyen i n sa n l a r »d ı r. Bu veri leri Fransız komünistleri nin gazetesi « L' H uma nite», 23 Mart g ü n l ü sayısında Avrupa Ekonomik Topluluğu verilerine daya na ra k açıkladı. i. 1 970 yıllarının başlarında Federal Alma nya Cumhuriyeti' nde işsiz lerin sayısı % l ' i geçm iyord u, Nisan 1 984'de bu oran % 1 0,2'ye çıktı. Geçenlerde N ü rn berg'deki Federa l Ça lışma Kurumu'nun yayınladığı in celemeye göre, 1 974' Ie 1 983 y ı l ları a ra sı nda değişik dönemlerde işsiz kalanları n sayısı 1 2,5 m ilyonu buldu. Bu raka m istihdam edilenlerin yak laşık üçte biridir. Ol kede işsizlerin gerçek sayısı resmi rakamlarda belir ti ldiğinden nerdeyse iki kat yüksektir. Bu, hesa plara göre çal ı şa b i l i r n ü f u s a rasında işsizlerin payı % 1 8'e varacak ölçüde yüksekti r. • Da ha beş yıl önce 1 0 m i lyon nüfuslu b i r ü l kede 500 bin işsiz var demek, Belçika'da sendikal çevreler ve reformist p a rtiler a rası nda işsiz liğin kritik bir düzeye ulaştığını söylemek sayıl ı rdJ. Ul usal Çalışma Büro su' n u n verilerine göre Tem m uz 1 983'te tümüyle işsiz olanların sayıs ı 51 1 bine, yani iş g ü ncünün % 1 2,5'ine u laştı. Bu sayıya yetkil ilerin işsizliğin va rd ı ğ ı gerçek boyutları gizlemek için tümüyle geçerli iş sözleşmeleri n den yoksun bıraktıkla rı ve vakti nden önce emekl iye ayırdıkları 250 bin Belçikalı daha eklenmel i d i r. • 8 Eyl ü l 1 983'de Büyük Britanya'da kayıtlı işsizlerin sayısı 3. 1 67.400'e yükseldi. 1 982 y ı l ı n ı n Ara l ı k ayı nda işsizlerin sayı m ı için ü l kede yeni b i r sistem yürülüğe g i rd i . I ş v e I şçi B u l ma Kurumuna başvu rmayan, y a da 60 yaş ı n a varıncaya dek çalışmak isteyenler işsizlik listelerinden sili n i yor. 69
Bunun sonucu resm i ra kam 300 bin, ya ni % 1 0 azaldı. Gerçek işsiz sayısı resmi rakamlardan üçte bir daha yü ksektir. Send ikalar ve Komünist Par tisi'nin ta h m inlerine göre bu ra ka m bugün 4 m i lyon u n. üzeri nded i r. i. ABD Ça lışma Baka nlığı'nın veri lerine göre, 1 983 Mart ve Hazira n ayları a ra sında ül kede ya klaşık 1 5 m i l yon insan işsizdi. Komünist Partisi ve send i kalara göre, ü lkede 1 05 milyon çalışabi l i r kişiden, ta m ve ya rı işsiz olanların sayısı 20 mi lyonu geçiyor. • Danimarka'da bütün bir yıl boyunca . şu veya bu dönemde 900 bin . insan işsizdi. Buna, kusurlu işsizl i k yard ı m ı sistemi ve benzeri sözde yar d ı mların acısı nı çeken ya klaşık 1 mi lyon Da nimarka lı işsiz ve bunların a i leleri de eklen mel idir. Böylece, emekçilerin resm i ra ka mlardaki % 1 0' u değil, tersine, ülke yu rttaşları n ı n üçte biri b u « bi r numara l ı » sosyal hasta l ı ğ ı n etkisi altındadır. i.: Yunanistan'daki işsizl i k üzerine resm i ve ayrıntı l ı bilgi ve veri ler yoktur. Değ işik hükümet kuruluşlarının hesa pla rına göre 1 983 yı lının so nunda işsizlerin sayısı 200 bindir, fakat sendaka l a rın veri lerine göre işsiz Ierin sayısı 250 bin kişiyi aşm ıştır. • K/bm'ta işsiz l i k d üzeyi ötekilere göre düşüktür, ama 1 979'daki % l ,8'l i k oranla k ıyasla nırsa, 1 983'te % 3,3 ile a rtma eğ i l i m i göstermek ted i r. Bu « istenmeyen insanla r»ın yarısından çoğunu, % 22'sini g enç uz manlar ve % 33'ünü okulu bitird i kten, ya da a skerl i k hiz metini tam a m lad ıktan hemen sonra iş piyasasına g elenler oluşturuyor. • Avusturya'da 1 979 y ı l ı nda işsizlik oranı % 2 dolaylarındaydı, 1 982'de % 3,7 ve 1 983 yılında % 4,7. 1 983 yıl ı n ı n Kasım ayı n ı n sonunda kayıtlı işsizlerin sayısı 1 36.240'0 ç ı ktı. 19 ile 25 yaş a rasındaki gençler a rasında 1 983 yı l ı nın Kas ı m ayının sonunda işsizlerin oranı % 6,7'ye u laştı, yani yaklaşık 35 bin. • Kanada'da Haziran 1 981 'de işsiz emekçi sayısı 291 bin iken, bu ora n Eyl ü l 1 983 yıl ında 14 hafta ve daha çok süre ile iş bulamayanların sayısı 741 bine ulaştı. 82 bi nden fazla Kanadalı, iş bulma umudunu yiti rerek, i ş a ra maktan vazgeçtiler. Hükümet bu g i bileri işsizler l istesine a l mıyor. Bundan başka, Federa l Istatistik Bürosu'nun resm i veri lerine göre, ta m g ü n çalışmayan, hatta haftada bir saat da çalışsa 582 bin emekçi (işsiz d iye sayı lm ıyor) işsizler l istesine g i rmiyor. Bunun için Komünist Pa r tisi bug ü n ça l ışa bilir nüfusun 0 '0 1 8'inin, ya ni 2 mi lyon Ka nada l ı n ı n işsiz olduğunu iddia ediyor. i. Portekiz'de 1 983 yıl ı n ı n sonunda işsizlerin sayısı 500 bin idi. Bunlar dan il ,O 62'si 25 yaşına kadar olan gençlerd i r. 420 bin insan (özellikle bunlar kuruculuk alanında ça lışan işçilerdir) veya 0/0 1 1 ' i ücretl i emekle 70
geçici a n laşmalara dayanarak, hukuksal savu nmadon yoksun, sürek l i atı l ı rı m korkusuyla ça lışmaktad ı r. Işsizlik ya rd ı m ı ça l ış ma olanağındon yoksu n bıra k ı la nların yal n ız % 1 8' i ne ödenmekted i r. i. OECD uzma nları n ı n hesa plarına göre, ya lnız gelişmiş kapitalist ül kelerde, işsizlik nedeniyle 340 m i lya r dolar emek kaybı o l muştur, ya n i Fra nsa g i b i bir ülkenin gayri safi m i l l i hasılosı n ı n ya rısına eşittir. '.1 ABO'de işsizl i ğ i n u l usal çapta % 1 yükselmesi, 37 bin insa n ı n ölü müne neden ol makta , buna ek olara k 920 inti h a r ve 630 cinayet, devlet ruh hastalıkları hasta nesi nde bulunan 4 bin, hapiste yatan 3.300 kişi de eklenmeli d i r. « New York Times .. gazetesine göre, Pentagon'un harca d ı ğ ı her b i r m i l y a r dolarlo 28 b i n işyeri yaratıl a bilir, eğer a y n ı m i kta r kamu ulaşımına yatı rı l ı rsa 32 bin, ücretl ilerin ve maaşlıların kişisel tüketimi için harcanırsa 57 bin, eğitim olanına harcanırsa 71 bin işyeri yaratılmış o l u r. i. italyan FIAT firması yönetici lerine göre, beşduyu robotları gelecek 10 yıl içinde işgücü i htiyacı n ı yüzde 90 azaltacaktır. Amerikan I ma lat Sanayi Mü hendisleri Derneği ta hmi nlerine göre, ABD'de otomobillerin ya rısı 1 988 yılı nda otomatik olara k ü retilecektir. Amerika n Maliye Bakan lığı, 1 990 yı lında banka ve sigorta şi rketlerinde bugünkü işi ya pacak yüz de 30 daha az memura ihtiyaç d uyulaca ğ ı ko n ı s ı nd a d ı r. • OECD tarafından ya pılan a raştı rmalara göre, ekono m i k a l a nda gelişmiş kapita l ist ü l kelerde işsizl i ğ i n daha da a rtmas ı n ı önlemek için GSMH' n ı n yüzde 3, işsizliğin azaltı l ması için en az yüzde 4 olması g ere kiyor. Gerçek a rtışın ise yılda yüzde 2'yi geçmesi şüpheli. • U l uslara rası Ça lışma Orgütü (I LO) sekreterl iği nce açıklanan a raş tırmalarda, şu onda OECD üyesi ülkelerde yüzde 10 ora n ı ndaki işsizlik, olduğu g i bi kalacaktır. Batı Avrupa ülkelerinde ise yüzde 1 2'ye çı kacak tır. U l uslara rası Çalışma Orgütü (ILO)' nun uzmanları, Doğ u Avrupa ü l ke lerin i n çoğ u n u n a nayasal a rında ta m çalışma hakkının yazılı olduğunu ve bunun pratikte de uyg ulandığını yazıyorlar.
71
Latin Amerika ile ABD arasında çelişkiler artıyor HAVANA KONFERANS ı N I N SONU ÇLARI OSTO N E (1) Rau/ Va/des Vivo Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi
Büyük Fransız romancısı H onore de Balzac yakı nlarını acımasızca eze rek, sömürerek, ı srarla zeng inlik yığan bir tefeci tipi yaratmıştır. ABD a rtık 1 50 yılı aşkın bir sü red i r Latin Amerika'yla çelişkileri « bi rik ti riyor», Meksi ka' n ı n topra klarının ya rısını işgal inden beri Latin Amerika' ya karşı a şağı layıcı, küçümseyici bir tutum izl iyor. (2) ABD' nin büyük ekonomik g ücü, önemli ölçüde sürekli olara k Amerikan emperya l izminin açgözlülük ve benci l l iğinin kurbanları olan azgel işmiş Latin Amerika ü l keleri soyularak, yağmalanara k sağlanm ıştı r. Küba halkının ulusal kurtuluş savaşını yöneten büyük önderi Jose Marti daha 1 889 yılında şu uya rıyı ya pmıştı r : Bizim yarım küremizde en öneml i sorun, lati n Amerika halkları ile ABD a rasındaki antagonizmdir. J. Marti, "Amerika' nın tüm kuzeyinin kendileri n i n olduğunu ilan eden ve güneydeki topraklar üzerinde de i m pa ratorluk hakkı olduğunun ta nı nmasını iste yen » (3) ABD yöneticileri n i n içyüzünü ortaya koymuştur. Jose Marti'nin bu sözleri söylemesi nden tam 70 yıl sonra Küba Dev rim i' n i n utkusuyla, yine onun öngördüğü yeni aşama, « ikinci bağım sız l ı k » için sava ş ı m çağı başla d ı . Bu kez sözkonusu olan i spanyol ya da Portekiz, ingiliz ya da Fransız sömürgecilik boyundu ; uğunu atmak değil, ABD emperyalizminin insafsız, gaddar egemenliğine son vermektir. Sosyal kurtuluş, el bette tam u l usal bağı msızl ığı kazanmakla sıkı sıkıya bağlıd ı r. Sosyal ist Küba 'n ı n deneyim i de bunu kan ı tlıyor. ABD em perya l izminin bugün d ü nyad a barışın bir numara l ı düşmanı olduğu gözönünde bulundurularak, iki yanlı kurtuluş savaşı (hem ya bancı zulmüne hem de sı nıfsal sömü rüye ka rşı ) , nükleer savaş tehl ikesi karş ı s ı n d a dünya halklarının bu tehl i keyi önlemeye seferber ed i l mesinde a n a ögelerden b i r i haline gelmiştir. (1) Bu konferans Küba Ko münist Partisi Merkez Komitesi ile « Barıs ve Sosya lizm Soru n la rı » derg isi tarafı nda n orta klaşa düzenlendi. 1 8-21 Eki m 1 983 gü nlerinde yapılan konferansın ça lışmalarına 80'den fazla parti ve örg ütün temsilci leri katı l d ı . (2) ABD 1 845'te Teksas'ı ii hak etti, 1 846-1 948 yıllarındaki Amerika n Meksika savaşında Meksika topraklarının ya rısından fazlasına el koy d u . (Not Red.) (i) Jose Marti, Obras escog idas, c. 2, Havana 1 979, s. 494. 72
Anakara mızın komünist ve işçi parti leri ve öteki devri mci örgütleri ta ra fından daha önceleri formüle edi len ve bugünkü d u ruma uyg un olon bu ö nemli görüşler, Latin Amerika ve Karayipler bölgesi ile ABD a rasındaki çelişkiler konusunda Hava na'da ya pılan teorik konfera nsın ça l ışmalarının temelini ol uşturd u la r. Biz burada bu son derece önemli ve geniş katı l ı mlı bili msel forum üze rine hesap vermeyi a maçla m ıyoruz. Çünkü bu foruma 1 50'den fazla ra por ve daha başka belge sunuldu. Tüm bu ra por ve belgeler Küba Komünist Partisi'nin konfera nsın sona ermesinden hemen sonra yayı nladığı derle mede yer almaktad ı r. (") Biz burada sadece kollektif tartışmaya katıla n ların tümünün paylaştığı ortak görüşleri belirtmeye ça lışacağız. Konfera nsın kapanışı sırasında G renada Başba kanı Ma urice Bishop'un, bu ülken in devri mci halk hareketi nin tan ı n m ı ş yöneticisinin öldürüldüğü ha beri geldi. Konferansa katılanlar onun anısı önünde saygı d uruşunda bulundular. Trajik olayla r halklarımızın kurtuluş sava ş ı n ı n geliştiği zor koşul larla ilgili teorik ve politik analizin önem ini bir kez daha ortaya koyd u. Ve bundan bi rkaç gün sonra, 25 Eki mde, ABD'nin Karayi pler bölgesindeki bu küçücük adayı işgali bir kez daha ş u gerçeği son derece kesin bi çimde ortaya koyd u : Latin Amerika ile ABD em peryalizmi a rasındaki çelişkileri n aşıl ması, ortadan ka ldırılması olanaksızd ı r. HALKLARıN O RTAK Dl'JŞMANI Tartışmaya katı lanlar şu görüşte b i rleştile r : Latin Amerika ve Karayip ler bölgesi halklarının ve sıradan ABD yu rttaşlarının b i r ortak düşmanı va rdı r. Bu d a onları köleleştiren ve Pentagon'la birlikte Washington'un politikasını yönlendiren emperya l ist tekel ler erkidir. Konferanstan bi rkaç g ü n sonra Fidel Castro, Grenada'da kurucul u k işlerinde çal ışa nların v e bu ü l kedeki görevlilerin, kahrama nca sava ş ı m veren v e şehit düşen Kübalıların anısı önünde s o n sayg ı d uruşunda b u l u nu rken, halklarımızın ABD emekçileriyle dayanışma d uyg ularını dile ge tirdi, çok geç ol madan onların da eyleme g eçmeleri gerektiğini bel i rtti. Ve şöyle ded i : «Anakara m ızda oluşan şimdiki d u rumda ABD'nin her hangi bir Lati n Amerika devletine ka rşı başlattığ ı bir savaş, tüm Latin Amerika halkları n ı n buna ka rşı koyma, d irenme maneviyatını yükselte bil i r, tümünün saldırg a n ı kınamasına yol aça b i l i r. O zaman aynı yarı m kürede bul unan, a ra larında işbirliği yapmak, barış v e huzur içinde, dost l u k ve karş ı l ı kl ı sayg ı orta m ı nd a yaşamakla yüküm l ü ola n devletler a ra " sında dibi görünmeyen uçurum ortadan kalkabilir. (5) Konferansta �onuşanlar çeşitli veriler ve örneklerle şimdiki d u rumun (4) Conferencia teorica internaciona!. Memorias. Havana, 1 8-20 Eki m 1 983. C,) Granada, el mundo contra el crimen. Havana 1 983. s. 254. 73
şu a na niteliğ i n i ortaya koydula r : Halklarımızın emperyalizme karş ı sa vaş ı m ı , kend ine özg ü nitel ikleri ni, biçi mleri n i , gelişme hızını koruyarak, sürekli gelişiyor. B u sava ş ı m Simon Bolivar ve Jose Marti zamanının, aynı zamanda Aug usto Cezar Sa ndina za m a n ı n ı n kah ra m a n l ı k geleneklerin i sürdüren genel b i r kurtuluş süreci çerçevesinde gelişiyor. Bugün b u süreci n başlıca itici g ü c ü , a ntiem peryalist savaşım veren t ü m bağlaşık larıyla birlikte d evrimci işçi sınıfıd ı r. ABD emperya lizmi, özellikle saldırgan, macera heveslisi, kendisinde büyük sermaye eg emenl iğinin tüm en g erici' ögelerini simgeleştiren Rea g a n yöneti m i n i n Beyaz Saray'a yerleşmesinden sonra , demokrasi g üç leri n i , Orta Amerika'da silahlı müdahalelerle ve Gü ney koni ü lkeleri n deki faşist d i ktatörlükleri destekleyerek g eriletmek i stiyor. Küba Komünist Partisi MK Politik Büro aday üyesi Antonio Perez Herroro konferansa katı lanları sela mla rken, halkları m ız ı n verd iği özverili sava ş ı m ı n yal n ız kendi yazgıla rı için değil, aynı zamanda yeryüzündeki tüm i nsanları n yaz g ı sı için büyük önem taşıd ı ğ ı n ı belirtti. Washington' u n uyguladığı « g üce daya na n » emperya list, terörist, çılg ı nl ı k politikası bu nlara ka rşı yöneliktir ve bu nla rı tehdit etmekted i r. Antonio Perez Herroro devamla şöyle ded i : « Latin Ameri ka' n ı n yaz g ı sı , d ü nyan ı n öteki bölg elerindeki politik gelişmeleri g üçlü bir şeki lde etkiliyor. Em peryalizmin egemenl i ğ i nden k urtulmuş bir Latin Amerika'n ı n , Bolivar' ı n birleşik büyük anaka ra yurd u n u n oluşturulması a rzusunun ger çekleşmesi n i n , d ü nya içi n , tüm d ü nya tarihsel süreci için ne denli büyük önem taşıyoca ğ ı n ı tasavvur edebi l mek içi n Küba'nın kurtu l uşunun bizim a n a ka ra m ızda ve onun s ı n ı rları d ışında yaptığı etkiyi a n ı msamak yeter l i d i r. » (6) Antonio Perez Herroro konferan sta tortışılan sorunun, yani ABD ile Lati n Amerika ve Karayipler bölgesi ülkeleri a rası ndaki temel çelişki ne d i r? sorusunun yanıtını yaşa m ı n kendisinin verdiğini belirtti ve şöyle ded i : «ABD, Lati n Amerika'da yalnız yeni -sömürg ecilik ezg isini (Puerto Riko'da sömürg e ezgisini) koru m a k değil, aynı zamanda tüm g ü cüyle b u n u a na ko ra mız üzeri nde egemenli k kurma g lobal stratejisinin bir ögesi haline getirmek istiyor. » (7) Kübalı yönetici, ABD'deki Cumhuriyetçi Parti ' n i n bir tür « Mein Ka m pf»ı olan ve Washi ngton'un Latin Amerika'ya karşı bugün uyg u ladığı politik a n ı n i lkeleri n i n yer aldığı « Sa nta Fe Bel gesi » ni n içyüzünü serg i ledi. DEVRi MCi SAVAŞ I M I M IlIN MERKEli Konferansta, Reagan'ın Batı yarımküresindeki « a ntikomünist haçlı se feri »ni haklı göstermek içi n i leri sürdüğü yol a n ortaya kond u . ABD, ono(6) Conferencia teorica i nternacional, . . . s. 3. (7) Agy. 74
korom ızdaki ül kelerin ve halkların Amerikan egemenliğine ka rşı orta n d i renişinin, Sovyetler Birliği ve Küba' n ı n bir kom plosu olduğu yolunda ta mamen saçma bir iddiada bulunuyor. Küba Devri mi, ithal ya do i h raç edilmemiştir. Antonio Perez Herroro' nun do belirttiği gibi, biz böyle bir uygulamanın her zaman karşısında yer a l d ı k ve sürekli olara k latin Amerika 'daki ve tüm d ü nyadaki halkların her biri n i n kendi yazg ı s ı n ı ken d i s i n i n beli rlemesinden yana olduk. Bu tutum , Sovyetler Birliği'ni ve tüm sosyalist ülkeler topl uluğunu ulusal kurtuluş ha reketiyle, yeryüzünde barış uğrunda savaşım veren her kesle yakınlaştı ra n başl ıca ögedir. Konferensa katıl a n la r, anaka ra mızdaki ül keler i le onların ortak ta rihsel d üşmanı olan AB D emperyalizmi a rasındaki şimdiki temel çeliş kiyi analize ederken, Wa shi ngton'un kend ilerine karşı sald ı rı planla rı hazı rlad ı ğ ı kahraman Nikaragua, EI Salvador ve Küba halklarının ver d ikleri sava ş ı m ı içtenl i kle desteklediklerini belirttiler. .. Kissinger Komis yonu"nun raporu a d ı ndaki belgenin a macı, bu planların gerçek leştirilmesine yard ımcı olmaktır. Bunun böyle olduğunu latin Ameri ka burjuvazisi kampındaki ayık düşü ncel i politikacılar bile açı kca belirtiyor lar. Vietna m'a kahpece, sinsice savaş aça nlardan, Şili 'de Cumh urbaş ka nı Allende'yi d evirmeyi ve öld ürmeyi planlayıp örgütleyenlerden başka ne beklenebilir� Em peryalizm, Sand i nistlerin Nikaraguası hakkında, o yeni bir Küba olduğu için değ i l , Fidel Castro'nun bel irttiği gibi, bu ü l ke utkuya götü ren şa nlı yol unda i lerleyerek, .. yeni Nika rag u a » haline geldiği için idam kara rı vermek i stiyor. Nikaragua'da erk artık Washington'u n eski uşağı , kanlı Somoza soppunun elinde değil, -eg emen halkın elinded i r. B u cumhuriyette ulusal yeniden doğuş hükümeti, 25 yrı d ı r Küba'ya karşı uyg ulananın benzeri olan emperyal ist abl ukaya karşın, toprak reformu do d a h i l , köklü dönüşümler yapıyor, ekonom iyi başarıyla geliştiriyor, halk yığınları n ı n ezelden beri içinde bulundukları yoksulluğu, işsizliği, okuma yazma bil mezliği adım adım ortadan kald ı rma yolu nda önem l i başarılar sağlıyor. Konfera ns, .. Cantadora G rubu "nun Orta Amerika'da barışın sağ lanmasına ve bu bölge halklarının kendi yazg ılarını özg ürce kend ileri n i n bel i rlemesine yönelik olon v e Orta Amerika'da bunların sağlanmasını istemeyen ABD tarafı ndan sürekli engellenen g i rişim ve çabaları nı se la mladı. Bu g i rişım ve çabalar a rasında Managua hükümetince ve EI Salvador yurtsever g üçlerince, Fa ra bundo Ma rti U l usal Kurtul uş Cep hesi ve Devrimci Demokratik Cephe s ı raları nda sava ş ı m veren ve ülke toprakla rının üçte birinden fazlasını kontrollerinde bulund ura n yurt sever g üçlerce formüle edilen ve sorunların onurlu biçimde çözümünü öngören öneriler d e yer alıyor. öte yandan ABD mil itaristıeri aslında Hond uros'ı işgal ediyorlar, 75
onu bir zamanlar Gü ney Vietna m'ın d u rumuna g etirmiye çalışıyorlar. Bu ülkedeki gerici rej i m in, ısra i l ve Gü ney Afrika Cumhuriyeti'nin bölge lerinde - oynad ıkları rol ü Gü ney Amerika'da oynamasına kendi g ücü yetmed iği için emperya listler açık olara k kendi askerleri ni savaşa sür mek zorunda kal acaklarını bilerek, Hond uras'ı özg ü r Nika rag ua'ya karşı kışkırtmaları a rtırma yoluna itiyorlar. Çok sayıdaki ABD «danış manı " aslında çokta ndır N ika rag ua'da işlenen cinayetlere, EI Salvador ve G uatema la'da, geniş halk yığınları n ı n kurtuluş savaşı verdikleri bu ülkelerde işlenen soykırıma doğrudan katıl ı yo rl a r. Kosta Rika ha l k ı , ü lke topraklarında, ülkenin kuzey s ı n ı rı bölgesi n de, Kosta Rika l ı ları bile öldüren sila hlı Nikarag ua ka rşıdevrimci çe telerinin bulunmasından tedi rgindir ve emperya lizmin onu kardeş kanı a kııııocak bir savaşa itme planlarına, ki ABD, Orta Amerika'da sürekl i güçlenen ulusal kurtuluş ha reketine karşı böyle bir a lternatif hazırlıyor, kesi nlikle karşı çıkıyor. Eğer Washington çılgınca serüvenlere girişir ve Nika ragua ve EI Salvador toprakları na dalarsa, ya da m i lyonları bulan iyi silahlı ve hazırl ıklı savaşçısı olan Küba'ya sa ldırırsa, karşısında i kinci bir G re nada'yı değil, ikinci bir Vietnam'ı bulacaktır. Reagan'ın Latin Amerika'da a rtan sa l d ı rganl ı ğ ı n ı n sonul amacının Küba devri mini yok etmek olduğu, hiç ki mse için bir sır değildir. Emperya listler Küba'nın çeyrek yüzyıld ır, ça ğ ı m ız ı n ana içeriğinin kapitalizmden sosyalizme geçiş olduğu tezi nin Batı yarı m küresi için de geçerli oldu ğ u n u göstermesini bir türlü içlerine s ı ğ d ı ra m ı yo rl a r. B i r zamanlar sö mürg e Puerto Riko'da n sonra her bakımdan ABD'ye en çok bağ ı m l ı bir ülke olan Küba'da şimdi sosya l izm her alanda tam utkuya ulaşmıştı r. Ta mamen bağ ı msız ve egemen olan Küba halkı yaşa m ı n tüm alan larında olağa nüstü büyük başa rı lar sağlam ıştır ve 2 1 . yüzyı la kada r uza nan bir gelişme prog ra m ı va rd ı r. Anakara m ızda böyle bir şeyi hiç bir başka devlet hayal bile edemez. Tüm bunlar em perya listlerde panik yaratıcı korkuya yol açıyor. Emperya l istler, Küba'n ı n yaptığ ı g ibi Latin Ameri ka l ı la ra ezgiden, işsizlikten, gerika l m ışta n, yarına güvensizlikten kurtulacak bir yol öneremiyorlar. Tarihsel açıdan onların geleceği yoktur. Emperyal ist yöntemlerle özg ürlük i steyen Karayipler bölgesi halkları n ı n çeti n sosya l -ekonomik sorunları n ı çözmek olanaksızd ı r. ABD deniz piyadeleri n i n küstahça bölgeye d a l ı p yerleşmesinden sonra d u ru m daha d a gerginleşti. Bu, nerede böyle o l m uyor ki ! ABD deniz piyadeleri ne reye ayak bassa l a r, Lübnan'a yada dünya n ı n başka bir noktasına, ayn ı şey oluyor : ABD m i litaristıeri ulusal egemenliği kabaca çiğn iyorlar, küsta h, kibirl i , burnu gökte davra n ıyorlar, açgözlü tekellerin «çevik kuv vetleri .. olarak hareket ediyorlar. 76
ABD deniz piyadeleri n i n G renada'yı işgali, emperya lizmin korkunç, conovar özü nü, nitel iğini ortaya koya n yeni bir kanıttır. Karayi pler'deki bu küçücük devlete sal d ı ra n Reagan, benzetmeli konuşursak, yara l ı ve ta mamen g üçten düşmüş küçücük bir kuş yavrusunu ateşe tutmuştur. B u ü lkede devri mci dönüşü mler, ya lnızca ülkenin başba k a n ı n ı n öldürü l mesi nedeniyle değ i l , a y n ı zamanda s a n y ı l l a rda parti n i n yönetiminde ve hükü met içinde cidd i görüş ayrı l ı kları n ı n bel i rmesi (bunlardan CiA ajanları yara rlanmıştır) nedeniyle kesintiye uğra mı ştır. Tüm bunlara karş ı n a d a n ı n sırada n savunucuları n ı n v e a y n ı zamanda a d a d a kuruculuk işle rinde çalışan Küba l ı işçilerin ve uzma nların eylemleri, şanlı G renada devri m i n i n , eğer g üçlerini korumayı başarabilseyd i, ne denli büyük ola naklara sa hip olduğunu gösterd i . Orta Amerika halkları bu trajed iden ş u dersi çıka rmalıdı r : Tüm düzey lerde birliği mutlaka koru mak, uya n ı k l ı ğ ı sürekli a rtırmak, emperyal ist düş manın sa ldırısını silah elde püskürtmeye hazı r olmak, emperya l ist düş m a n ı n gaddarl ı ğ ı n ı ve sinsi l i ğ i ni, onun insa n l ı ğ ı n en i l kel yasalarını çiğneyeceğ ini hiç bir zaman u n utma mak gerek. G renada'ya ya pılan sa ldırı, adanın işgali, Reagan yöneti m i n i n Kara yip denizini « Kuzey Amerika gölü " haline geti rmek istediğini gösterd i . B u n u n i ç i n Reaga n yöneti m i bu oda ları kendi askersel üsleriyle donat maya ça lışıyor, G renada sald ı rısı sırasında açık olara k kullandığı Ja mayka, Ba rbados, Dom i nik, Cent Lucia, Cent Vinsenfteki gerici rej i m Ieri destekliyor. Ş i m d i Washi ngton, G renada devrim i n i n ezil mesi v e ada nın işgali sonucu elde ettiğ i geçici üstün lü kten yara r sağlamak için cel latla rını, dolarları n ı , terör ve demagojiyi işe karıştırmaya hazırlanıyor. ' Karayip ül keleri devrimci ve demokratik g üçleri kuvvetleri ni yeni mev zi lere yerleşti rmeye, G renada olayl a rından gerekli dersleri çı kararak, kaybed ilen konumları yen iden ele geçi rmeye hazırlanıyorla r. Bölgemizin haritasında öteden beri son derece öneml i i k i nokta vard ı r : Puerto Riko v e Pa nama. 85 yıld ı r sü ren ve Puerto Riko' l ul a rı n yüzde 40' n ı n nefret ettikleri metropole göç etmek zorunda b ı ra k ı ldıkları sömürgeci l i k egemenliği ve onları n kültürlerine (d illerine, gelenekleri ne, hatta bir Lati n Amerika ü lkesi olan ve öyle ka lmak isteyen ülkeleri n i n tarihi ne) yöne l i k sürekli saldırı .. Puerto Riko' n u n acıkıı yazg ısında en kötü olanı değ i l d i r. Şimdi Washi ngton hiç uta n madan yeniden bu adayı ABD' n i n bir eyaleti haline getirme, Puerto Riko ulusunu tamamen asimile etme pla nları n ı açıkl ıyor. Ne va r ki, Puerto Riko h a l k ı n ı n en iyi, en yiğit evlatla rı, ü l ke leri n i n kurtuluşu için savaşımı a ralıksız sürdürüyorlar. Panama h a l kı da ülkenin kal b i ola n kanal bölgesinde ABD sömü rgeci leri n i n bulunmasına karşı haklı sava ş ı m ı n ı sürdürüyor. Beyaz Saray'a yerleşen a ş ı rı sağcı Reagan yönetimi Torrijos ile Carter a rasında i mza77
l a n a n ve kana l ı n yasal sahibine g eri veri l mesi n i öngören a nlaşma n ı n yaşa ma geçi ril mesini baltala maya devam ediyor. S o n zamanlarda Pa na ma'da demokratik g üçlerin kararlı biçimde barış ve bağlantısızlık pol i tikası uyg u la n ması v e h a l k ı n iste m lerinin yerine getiril mesi için sava ş ı m verdikleri karmaşık bir sü reç gelişiyor. Karayipler bölgesinde, Haiti adasında, birbirinden çok farklı iki g e lişme görülüyor. Bir yanda gerçek bağı msızl ı ğ ı na kavuşmak içi n sava şım veren, ya bancı sermayenin ve yerl i oligarş i n i n egemen olduğu her top l u m için ka rakteristik olan güçlükleri yenmeğe çalışan Dom i n i k halkı. Dte yanda koyu gerici l i ğ i n ve zorba l ı ğ ı n uzun kara n l ı k gecesi ne itil miş Haiti halkı, her türlü d i renişin acımasızca ezildiği, politik eylem Iere katılanların tutuklandığı ve yığı nsal k ı rı mların düzenlend iği Haiti. Havana konferansında tüm konuşmacıla r, anakarada devrimci sava ş ı m ı n merkezinde yer a l a n Orta Ameri ka halkları n ı n emperya l ist sald ı rı ları püskürtebi lecekleri ne olan i nançları n ı d i l e getirdiler. G O NEV KONi OZERi NDE ESEN DEG I Ş i M lER ROZGARlARI Konferansta, anaka rada sosyal değişimler için sava ş ı m veren güçler için yeni, ümit verici bir d u ru m u n meydana geldiği bel i rtildi. Bilindiği g i b i önceleri durum şöyleydi : Orta Amerika'da devri mci sü reç yüksel iş gösterdiği zaman, g üney konideki ü lkelerde em peryal izm ya n l ı sı karşı devri m geçici olarak gerici ya da tipik faşist rej i mler kurmayı başa rıyord u. Şimdi k u rtuluş sava ş ı n ı n d üzeylerindeki bu fark a rtık tarihe ka rış m ıştır. Ana kara n ı n gü ney bölgesindeki halklar da 70'1 i yıllardaki faşist dalganın verdiği za ra rl a rı sard ı l a r, Bol ivya'da, Arja nti n'de, Urug uay'da, Şili'de ve Brezilya'da d iktatörl üklere ka rş ı , demokratik dönüşümler içi n eylemler yürüttü kleri geniş bir yola çıktı l a r. Bol ivya, general lerin geleneksel da rbeleri nin, em perya lizm tarafı nda n şu veya bu biçimde kışkırtılan darbelerin ürünü ol mayan bir hükü mete sahip olma hakkı kazandı. Şimdi bu ü lkede « na rkotik gorilleri » ABD'nde uyuşturucu madde satarak zeng i nleşen a skerler erkten uzak l aştırıl d ı . Faşist diktatörlükten m i ra s kalan deri n bunalım ve sağcı g üçleri n baltalama eylem leri karşısı nda komünistler ve onların erkteki pol itik blok içindeki bağlaşıkları, çaba l a rı n ı h a l k ı n birliğini güçlen d irme, demokratik gelişmeyi hızlandırma, ekonomik güçlükleri yenme ve h a l k ı n desteklediği a ntiemperyal i st prog ra m ı g erçekleşti rme ve daha il erilere götürme yönü nde yoğ unlaştı rıyorla r. Arjantin halkı, i ng i ltere' nin kend i ne özg ü bir « Grenada operasyo n u » olan v e Reag a n tarafı nda n desteklenen saldırıda, Malvin adaları üze rinde egemenliği koru ma yeteneği gösteremeyen askersel diktatörlük 78
rejimini a laşağı edebilme olanağına kavuştu. Arjanti n emekçileri. dar beler ve kaos dönemine kesi n l i kle son verecek olan demokrasin i n güç lend i ri l m esi için zorl u savaşımı. ekonom i k bunal ı m ı n yükünün h a l k ı n sırtı ndan indiril mesi v e emperya lizme bağ ı m l ı l ı ğ a s o n verilmesi istemiyle bağlıyorlar. U rug uay. en önde işçi sınıfı n ı n yürüdüğü. tüm halkın yiğitçe, uyum lu eylemlerde bulunduğu bir a renaya döndü. Bu yılın Ocak ayı ortala rında yapılan ve « Derhal demokrasiye geçil mel idir» belgisi a ltında ge çen görkem l i g enel g rev b u n u kanıtladı. Diktatörlüğün g ü nleri sayılıdır. Şili için de aynı şeyler söylenebil i r. Şimdi son kararı Washington' u n h i mayesindeki, ka n l ı erki terör yard ı m ıyla biraz d a h a sürdürse bile, faşist cunta değil, halk yığınları verecektir. Brezilya'da işçilerin, köylülerin, memurların açlığa, yoksulluğa. dayanıl maz hayat pa h a l ı l ı ğ ı na karşı protestolarına, gerçek demokrasi içi n , · A B D em perya l iz m i nden tamamen bağımsız b i r i ç v e dış pol itika uyg u l a n m a s ı için savaşıma tü m ha l k katmanları n ı n seferber ed i l m esi eşl i k ediyor. Hatta başta n başa bir kapa l ı ceza evine dönüştürülen Pa rag uay da Güney koni bölgesi ni sarsa n ve anakaradaki tüm ü l kelerde durumun ayı rdedici çizg isi olan g üçlü h a l k hareketi n i n etkisi n i n d ı ş ı nda ka lmadı. Demokratik özg ürlüklerin sağlanması. teröre son veri lmesi, Pa raguay komünistlerin i n yiğit önderi Antonio Maidana' n ı n k u rta rılması istem leri çok sayıda d i reniş eylemine dönüşüyor ve faşizmin yıkı laca ğ ı nı m üj deliyor. Venezüela, Kolombiya, Ekvador, Peru g i b i burjuva demokrasisi n i n ege men olduğu ül kelerdeki d u ruma baktı ğ ı m ızda burada da halkların em perya lizmin d i ktasına boyun eğmek istemediğinin şu veya bu biçimde pol itik yaşama damgası n ı vurduğunu görürüz. Bugün Latin Ameri ka'da ki utanç verici para hızsızlı klarının, devletin pa rasını ve malını yimenin ve em peryal izme veri len ödünlerin kemirip aşındırdığı burj uva demokrasisi ülkeleri nin karakteristik ya n ı aşırı de recedeki kararsızlıktır. Bu ü lkelerde genel ola ra k iMF dayatmalarına boyun eğmeme ve ABD' n i n iflas etmiş olan yayı l macılık politikasını des teklememe yönünde bel irli bir gelişme ol ması na karş ı n d u ru m böy led i r. orneğ i n, Peru komünistleri, a nayasal sahte demokrati k rej i m biçimi i l e şimdiki rej i m i n gerçek özü a rasındaki çel işki n i n g ü nü müzde her za ma nkinden daha açık bir şekilde görüldüğünü bel i rtiyorlar. Ve komü n istler, g ericiliğe veri len ödünlerin aşırı gerici darbeler ya pma olasılı ğını a rtırdığı. için bu d u ru md a n endişe d uyuyorlar. (Kolombiya. Arjan tin ve B rezilya'daki durumla ilgili olarak da aynı şeyler söyleneb i l i r.) 79
Politik istikrarsızlığı n a rttığı koşullarda en sık rastlanan iki çizgi görü l üyor. B i ri ncisi, em perya list çizg i d i r. Bu, faşist di ktatörlükleri koruma denemelerin i içeriyor. Bu, bazen bu diktatörlü klerin gerçek yüzü g iz lenerek ya da a rdıcıl o lmayan burjuva demokrasisi kendi çıkarlarına kullanıla ra k ya pılıyor. I k i ncisi, a ntiemperyal ist çizg id i r. Bu, her şeyden önce faşizme karş ı d i reniştir ve aynı zamanda halkın köklü, kurtu luşçu, gerçekten i l erici dönüşümler yapma hakkı n ı kaza nması için sava şımdır. Komün istler ve öteki devri mci g üçler i k i nci çizg iyi savunuyorlar. Bu, Hava na konfera nsı nda tüm açık l ı ğ ıyla görüldü. Halk yığqıla rı g iderek şunu daha açık olara k kavrıyorla r : Ancak on ların birliği ve somut eylemleri, em perya l iz m i n sarsılan egemenliğini ya kaba güç ya rd ı m ıyla ya do bunu onayasa l biç i m lerle ve bazı özgü r lüklerle bağ laya rak, koruya bileceğ i n i i leri süren « teori »yi tuzla buz etme olanağı verecekti r. Halk yıg ı n la rı a ncak savaşımı güçlen d i rerek, kendi demokrasi görüşlerinin, Marksistlerin-lenin istleri n uğrunda en ön sıralarda savaştıkları bu demokrasinin gerçeklesmesini sağlayabi lirler. Konferans, «demokrasi » ya do « panamerikaniz m » üzeri ne yapılan 1 0 kırd ı ların ABD em peryalizminin egemen l i ğ i n i n doğurduğu korkunç sonuç ları, ya ni m ilyonları bulan işsizler ordusunu, a ğ ı r bunalı m la rı, çok büyük ölçüdeki dış borçları, oluşa n bu d u rumda her hangi bir gelişme perspektifi nin olma d ı ğ ı n ı g izleyemeyeceğini ortaya koydu. Tüm bunlar dönüşümler yap ı l masını ve bu durumdan kurtulm a k isteyen halk yığın ları n ı n savaşı m ı na ya nsıyor, bilinç düzeyinin yükselmesine ya rd ı m ediyor. Bölgemizde gelişme süreci el bette doğ ru bir hat üzerinde i lerlemiyor. Başarıları geçici yenilgiler izliyor (Grenada do olduğu g i bi) yah utta beklendiği kadar büyük başarılar sağlana m ıyor. Ama bir bütün ola ra k Latin Amerika'daki a ntiemperyal i st savaşım ileriye doğru gelişiyor, so nucu olumludur. Bu sürecin itici g ücü olon partiler ve örg ütler a rasındaki görüş değ i ş tokuşu şu önemli sonucun çıkarıl masına olanak verdi : Anaka ra mızda şimdiki boyutlara yükselen k u rtul uş savaşı koşullarında Washington, a rtık Orta Ameri ka'da kışkırttığı savaşla i l g i l i olara k bunu « Latin Ame rika l ı /aştırma » haya lleri besleyemez. ABD'nin potansiyel bağ)aşığı olan gerici Arja ntin diktatörlüğüne, i n g i ltere' n i n Malvi n saldı rısı sırasında açıkca iha net etmesi nden sonra, tüm ü l kelerde yığınların devri mci savaşımının yükseldiği koşu l l a rda hiç b i r Latin Amerika ü lkesi kolay kolay kendi askerlerini Nikarag ua'ya ya do EI Salvador'a öldürmek ve ölmek için göndermeyecektir. Orta Ame rika ile Güney Amerika'da sava ş ı m düzeyi birbirinden tamamen fa rklı 80
olduğu dönemde gerçekleşeb i l i r gibi g orunen bu tür pla nlar, şimdi gerçekleştirilemez. işte bu yüzden şimdi doğrudan ABD' n i n askersel sal d ı rısı tehlikesi a rtıyor. EKONOMIK Zi NCI RLERi KOPARMAK GEREK Latin Amerika'daki tü m ul usların ortak tari hi, coğrafyası, kültürü, ge lenekleri nin yanısıra, çeşitli ü l ke ve bölgelerin kendi özelliklerini göz önünde bulundura rak, bunları bi rleştiren nesnel bir faktör de şud u r : Bu ana karadaki ülkelerin çoğunda ya bancıların i m pa ratorl uk hakimiyeti, cılız ve çelişki l i gelişen yerli sakat kapita l izme bağı m l ı bir niteli k kazandırm ıştır. Konferansta, bu bağ ı m l ı l ı ğ ı n, ABD tekel leri n i n Latin Amerika ü l ke leri n i n doğal zeng inli k leri ni deva m l ı olara k yağ ma etmesini ve Latin Amerika halklarını, pota nsiyeli ba kım ından çok zeng in ül kelerde yaşayan bu yoksul i nsanları acımısızca sömürmesini sağlaya n bir a raç olduğu belirti ldi. Bu sömürü, ezgi a racı n ı n daha ne kada r ömrü va rd ır? Ta m ulusal ve sosyal kurtul uşa kavuşma sorunu son derece karmaşık ve g üçlüklerle dolu olmasına karşın, Küba ' n ı n ve bazı Orta Amerika ül ke leri n i n deneyimi ve kıtamazdaki tü m ül kelerde şimdi meydana gelen olaylar, g el işmeler gösteriyor ki, tarihsel açıdan kapita lizmin geleceğ i yoktur. ABD emperya l istleri nin bağ ı m l ı l ı k d u ru m u ndan, bu a raçta n aşırı kôr sağlama ve Wash i ngton' u n d ünya egemenliği kurma yönündeki g lobal stratejisine uyg u n olara k Latin Amerika'yı tamamen kendine bağlamak için yara rla n ma çabaları, bizi m koşulları m ızda büyük sermaye ve büyük toprak sa hipleri oligarşisi erkine dayalı toplu msal düzen i n zayıflaması sürecin i hızlandırıyor. Havana konfera n s ı nda emperya l ist egemenl i ğ i n en önemli a l a ndaki, yani ekonomi a la n ı ndaki sonuçları üzerinde geniş olara k duruldu. Tüm konuşmacıl a r bununla i l g i l i olara k özel li kle iki noktaya d ikkati çektiler. Biri ncisi, artan mali sömürü, ABD'nin açık olarak uyg u ladığı yeni sö mürgeci l i k yöntemleri ya lnız işçi sı nıfı için değil, tüm halklar için daya nı lmaz' d uruma gelmişti r. i k i ncisi, ABD, kendi ekonomik buna l ı m ı n ı n yükünü, Latin Amerika ü l keleri de d a h i l , t ü m .. üçüncü dünya y a yükle mek, Latin Amerika ülkeleri n i çılg ı nca sürdü rd üğü silahlanma yarışına ya pılan harca maları karşıla mak zorunda bırakmak için elinden geleni ya pıyor. Konferansta emperyalistlerin 1 970-1 980 yılları a rasında genel likle ABD tekelleri aracı l ı ğ ıyla Latin Amerika'ya yapılan 33 m i lya r 437 mi lyon dola rl ı k yatı rı ma ka rşı l ı k Latin Amerika'yı sömürerek 38 m i lyar 642 mi lyon dolar safi kôr sağladı kları ortaya kondu. ••
81
Konferansta haklı olara k belirtildi ki, ekonomik saldırı küstahça ya pılan içişlere karışmalar ve askersel m üda haleler politikasının bir parçasıd ı r. Bu son derece sinsi, « sessiz", acımasız sa ldırı mekanizması nasıl ça l ışıyor? Bununla ilgili olara k başlıca şu dört faktör belirtildi. Biri ncisi, ü l kelerimiz i n . ithal ettiği malların fiyatları a rtarken, i hraç ettiği başlıca malları n fiyatla rının görece d üşüşü. Ucuza satıyoruz, paha lıya al ıyoruz. Ikincisi, çok b ü yü k ölçüdeki dış borçları m ız, sürekli a rtan faiz ora n l a rı. Lati n Ameri ka ü l keleri sadece 1 983 yı l ı nda faiz ora n larını ka patmak için 34 m ilyar dolar ödediler. Buna karş ı n onların dış borçları a rtmaya deva m ediyor. Oçüncüsü, Washi ngton, Latin Amerika ü lkeleri n i n ü rettik leri sanayi mallarına karşı koruyucu önlemler a lıyor. Dörd ü ncüsü, a rtan g ıda malları bağ ı m l ı l ı ğ ı (temel g ıda malları yeter siz olon halklar için bu g erçek bir trajedidir). Böylece açlı k, yoksulluk a rtıyor ve ü lkeleri miz ile ABD a rasındaki tica ret bila nçosu da bizim zara rı m ıza bozul uyor. Lati n Amerika'yı korkunç mali bunal ı m ı n içine sürükleyen ve borçları nın, tüm « üçüncü d ü nya "nınkinin ya rısını aşara k 314 m i lya r dolara yük selmesine yolaça n etmen ler, işte bunlard ı r. Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) i l e i l g i l i veri ler Lati n Amerika devlet lerinde kapitalist ekono m i n i n kritik d u ru m u n u o rtaya koyuyor. 70'I i yıllar boyu nca Lati n Amerika'da GSMH orta lama % 5,5 a rtış kay dedebil iyordu. Ne ki, onun başlıca tüketicisi, sefa let içinde bir yaşam sürdüren emekçiler değ ildi. Ekonomik-sosya l sorunlar ciddiyetini koruyor ve bunlara yenileri ekleniyord u . Yine de, elde edilen sonuç, GSMH' n ı n genel olarak % 3' ü n bi raz üstünde a rtış gösterdiği kapitalist ü lkelerin göstergelerinden daha iyiydi. (8) O yıllarda « Brezilya m ucizesi'nden çok sözed i l iyor, a na ka radaki öteki ülkelerin burjuvazisi bunun rüyasını görü yord u. Faşizm çirkin, ama « etki n ", Amerika Birleşik Devletleri ile bağ laşıklık ise itibarı old ukça a rtırıcı görülüyord u. 80' Ii yılları n başlaması ile hayaller dağıl maya başladı. Daha 1 981 yılında Latin Amerika'da GSMH ya l n ızca ortalama % 1,5 ora n ı nda a rttı . Ostelik bu gösterge değişik ü l keler için fa rklıyd ı . 1 982 yı lında, «a ntimucize", yani daha önce ulaşılan düzeye göre GSMH'da dü şüş anlamına gelen ve burj uva i ktisatç ı l a rı n a loyıı bir biçimde « eksi a rtış » dediği olgu başgösterdi. Böylesi bir şey 1 929-1933 d ü nya ekonomik buna I ı m ı ndon bu yan a görülmemişti. B i r d izi ü l kede bu düşüş k ritik b i r n itelik · aldı. Arjantin'deki % 5' I i k ora n ile Şil i'deki % 1 5' I i k ora n a rasında deği(8) Agy, s. 67. 82
şir oldu. (9) Brezilya m ucizesi », örnegı n , 1 00 m ilyar dolarlık dış borç, m i lyonlarca işsiz, oç çocuklarını doyurobilme umudunu yitirip ticaret merkezlerine a k ı n eden ev kad ınları nda n başka g eriye birşey ka lmadı. ..
Havono konfera nsında bu veri lerin açıklanmasından hemen sonra, söz konusu raka mlar, B MO Latin Amerika Ekonomi Kom isyonu (LAEK)'nun 1 983 raporunda, doğrula ndı. Resmi verilere göre geçen yıl GSMH % 3,3 oranında, kişi başına ise % 5,6 oranında azaldı. (10) Ve bunun tersi bir örnek olarak, söz konusu raporda da ka bul ed ildiği g ibi, Küba ekonomisi % 5,5' I i k bir büyüme kaydetti. 1 983 y ı l ı nda Latin Amerika'da ekonom i k gelişmeyi bel i rleyen iki o no etmen şu oldu : Birincisi, 70' I i yılların sonunda ve 80' I i yılların başındaki bunalımın derinleşmesi ve ikincisi, çoğu ülkelerin g iriştiği sözümona .. düzenleme» çabaları. Bu tür .. düzenleme»nin ne anlama geldiği b i l i n mekted i r : Işletmelerin ka patı lması, koskoca ekonomi koll a rının yıkılması, çalışma haftasının uzatıl ması, sömürünün yoğ unlaşması, temel tüketim mallarının pa halılaşması ve sonuç olara k emperya l izmin h izmetinde bu l u nan Uluslara rası Para Fonu'nun dayattığı sözümona « islah edici,. ö n lemlerin uyg u la n ması. , Havana konfera nsı nda bel i rtild iği g i bi, bu boğucu ortamda yerli bur juvazi Amerika Birleşik Devletleri i l e çel işkilerle dolu a ğ ı r görüşmelere g itmek zorunda kalıyor. Ve ülkeleri mizin bu görüşmelerde birlikte hare ket etmesi sorunu ortaya konuyor. Latin Amerika Ekonomi Sistemi Kon seyi (LAESK)'nin Eyl ü l 1 983 toplantısı ve Ekvador C u m h u rbaşkanı Hurtado Larrea'nın g i rişimiyle ya pılan Latin Amerika devlet ve hükü met başkan ları ya da temsilci lerinin katıl d ı ğ ı 1 984 Ocak Kito Ekonom i k Konferansı bu eği l i m i n bir ya nsıması oldu. Bundan da öte, ekonomik işbirliğini a ktif leşti rmek, az gelişmiş ekonomi leri g üçlendirmek, ödemeler dengesi ni iyi leştirmek, dış satım ı finanse etmek ve kendi temel ürünlerine adil fiyat uyg ulamak için yeni yöntem ve a raçlar a raştırma hedeflerinde birleşme ' ge reğ i n i, bölge ülkelerinin yöneticileri bile giderek daha iyi kavrıyor. Sos ya l ist Küba böylesi ça baları sela m lıyoJ. Kimi hükü metler çekinerek, kimi leri daha k a rarlı bir biçimde U l uslar a rası Para Fonu, Dünya Bankası vb. k u ru luşla r a racı l ığ ı ile Amerika Bir leşik Devletleri'n in imparatorca bir küsta hlıkla uyg u ladığı politikaya a l ternatif olabilecek öneriler geti riyorlar. Havana konferansı oldukça önemli bir olg uya ışık tuttu : 70' li yıllardan fa rklı olara k bugün, ..üçünçü dü nya » denilen ülkelerde hiç kimse, ABD em peryalizminin soyg un dola pla rının sonuçlarındar kurtulacak d u rumda (9) Agy. ( 10) Agencia Latinoamericana de informacion (ALAI), Montreal . Şubat 1 94� N!! 51 , s. 801 . 83
değildir. Petrol üreten ü lkeler bu yasa l l ı k içinde bir istisno değil m i d i r? Bugün ortı k, hayır. Venezuela da göreli bir gelişmeden sonra bugün artık kara g ü nler ya şıyor. Baş göstermesi n i n ve derinleşmesin i n sorumluluğu ABD tekelci sermayesine ait olon ciddi bir mali bunalım bu ülkeyi sarstı. Sonuç, 37 m i l ya r dolarl ı k bir dış borç oldu. Meksika ekonomisi nde son yarım yüzyı lda i l k kez gerileme old u . 1 983 y ı l ında enflasyon ora n ı % 1 00'e ulaştı . Bu ülkenin dış kredi kaynaklarına olan borcu, bu anakoradaki en yüksek oranlarda n b irine yükseldi. Mali açık rekor d üzeye tırmandı. "1eksika ile Amerika B i rleşik Devletleri ara sı nda m i lyonlarca Çika nos (11) konusundaki geleneksel çelişkiler durumu daha da kötüleştiriyor. Kuzeyde bunlar, Puerto-Ri kol ular ve Kuzey Amerikalı zenciler g i bi, ayrı ma uğramakla ka l m ı yo r, aynı zama nda gadda rca bir m ua mele görüyorlar. Ve bütün bunlar, bir zamanlar Meksiko'ya a i t olon ve kendisine uta nmadan « iyi kom ş u » deyenlerce koparı l ı p al ınan toprak la rda oluyor ! Brezilya'da n hemen sonra Ekvador da « i ki nci ekonomik m ucize »nin beton döşeli toprak defnelerine adaydı ama bugün acı bir ta bloyu andırı yor. Boşta Kuzey Amerika olmak üzere, ya ba ncı mali sermayesiyle bağ l ı olo n yerli oligarşi, ekonomiyi U l uslara rası Para Fonu' nun a ğ ı r dayatma larına uyg u n hale geti rerek, ü l keyi sarsa n iç buna l ı m ı hafifletmeye ça I ısıyor. Bu, Ekvador için dış kredi borçları n ı n a rtması (7 M ilyar dolar) özel sektörün borçl a r ının Merkez Bankası'na a ktarıl ması, iç paza rın ABD m a l ları ve sermayesine açılması, küçük ve orta derecel i işletme sahipleri için k redilerin paha l ı l aşması, emekçi lerin maaş ve ücretleri n i n dondurulması, sağ lık, konut ve eğiti m için sosya l harca maların aza ltı lması demektir. Bu yı l yap ı la n seç i mlerde Ekvador halkı (ihtiyatlı davra nara k zam a n z a m a n oligarşiye v e e mperya l izme karşı çıkmış v e lat i n Amerika Ekonomi Konfera nsı' n ı n g i rişi mci liğini yap m ı ş olsa bile) oligarşinin ve emperya lizmin uşağı Hristiya n Demokrat hükü meti politik sah neden sildi. H risti ya n Demokrat' lar ayla rın ya lnızca % 3,7'sini olabildi. Seçmenler dışa bağı m l ı l ığa karşı sava ş ı m soru n u n u ortaya koyan sosya l-demokrat aday ların belgi'lerin i i k i rci msiz destekled i . BARIŞ VE TOPLU MSAL I LERLEME BIRBj R i N DEN AYRılAMAZ Konferansa katı lanların birçoğu ya ptı kları konuşmalardo, barış sava şımını a rtırma gereğini belirtti. Konferansta şu vurg uland ı : « Yaşa m , ül keleri mizin her biri nde ve bütün olarak anakorada halkın utkusu içi n gerekli koşul, Lati n Amerika ça p ı nda ortak daya n ışma, bölgede ve dü nyada (ll) Çi ka nos, ABD'de ücret karşılığı çalıştırılan Meksiko asıllılardır. (Not Red.) 84
barış için kararl ı sava ş ı m olduğunu gösteriyor. Emperyalistlerin Avrupa'da ve Malvin odalarındaki roketleri hepi m ize karşı yönel i ktir. G ü n ü müzde barış içi n savaşım, sosya lizme giden yolda gerçek ve kalıcı demokrasi uğrundaki kavgada em peryalizm ve onun kuyrukçuları üzerindeki utk u n u n her za mankinden daha zoru nlu bir koş u l u almuştur . (L2) Aynı görüş, başka ko nuşmalarda da dile getirildi : . ba rı ş ı n ve bizzat insa n l ı ğ ı n varl ı ğ ı n ı n korun ması g i bi en önemli konuda tüm Lati n Amerika açıkça ABD' n i n karşısı nda yera l ı yor. . . (13) ..
«
.
.
.
« Ba rış ve Sosyalizm Sorun l a rı .. dergisi Başredaktörü V. A. Skl a rov, kon feransın kapanış konuşmasında şöyle dedi : « Halkların önünde d ura n öteki g lobal sorunların çözümü, g ü n ü müz koşulları nda tüm insanlık için en öneml i soru n olan savaş ve barış soru n u n u n çözü müne bağl ı d ı r . . (14) Sklarov, a ntiemperyal ist g üçlerin d ü nyadaki topl umsal gelişmenin a na doğrultUla rında ; barışın g üçlenmesi ve topl u msal i lerleme uğrunda yü rüttükleri savaşımda reel sosyalizmin oynad ığı çözümleyici rol ü vurg uladı. .
Latin Amerika ile ABD em peryalizmi a rasındaki uzlaşmaz çelişkiler Havana foru munda büyük bir kesi nl ikle bir kez daha gözler önüne seri ldi. Konferansa katılanlar, Washi ngton'un a ntikomünizm bayrağı altında top lamaya çal ıştı ğ ı em perya list gericiliğe karşı kavga veren devri mci g üç lerin birliğinin g üçlend i ril mesinden yana gür sesi n i d uyurdular. Kuzey Amerika emperya lizmi ile Latin Amerika halkları a rasındaki ta ri hsel uzlaşmazlık nesnel, sürekl i bir nitel ik taşıyor, ul usal yaşa m ı n tüm alanları nda kend ini gösteriyor. ABD' n i n yalnız askersel serüvenleri değ i l , ka pital ist korporasyonlara v e tekel lere boyun eğmenin getirdiği a ğ ı r zi ncirler de bu uzlaşmazl ı ğ ı n ifadesid i r. Bunları n uzattığı el ler, a na � kara n ı n henüz " i kinci bağ ı msızlı ğ ı n ı .. kazanamamış ü lkelerin boğazına değişik ölçüde ve biçimlerde sarı l ıyor, bu nları boğuyor. Bununla birl i kte, Latin Amerika ve Ka rayipler bölgesi ABD'nin «arka bahçesi .. olma duru m u ndan çoktan çıktı. Oysa Reagan bunu hayal ediyor, bu uğurda ça ba harcıyor. Küba devri m i n i n utkusu ile bölgemiz gerçek kurtuluş yol una g i rd i . Nikaragua'daki Sa ndi nist devrim Latin Ameri kalıların özg ürlük için savaşı m ı nda yeni bir aşamayı ol uştu ruyor. Gerçek demokrasi, kendi yaz g ısını belirleme hakkı, ul usal ve sosya l kurtuluş için değişik koşullarda sa vaş ı m yürüten halklarla daya n ışma genişl iyor. Emperya lizmin saldırı ve di kta politikasına karşı çıkan g üçlerin etkinliği .a rtıyor. Konferans şunu yeniden doğruladı ki, kurtu luş sava ş ı m ı nda geçici başarısızl ıklara karş ı n Reagan yöneti m i n i n tehl i keli planlarına başarıyla karşı koyabil mek için gerekli nesnel sosyal ta ban genişl iyor. Em perya lizm, devri mci g üçlerin birl i k ve bera berl i k eği l i m i n i engellemek içi n , sa l (12) Confederencia teorica i nternqcional, s . 1 3 1 . c ı:) Agy, s . 421 . ( I!,) Agy, s. 460. 85
d ınya, şa ntaja ve baskıya başvura ra k demokratik, ilerici, kurtul uşçu, halk Çı hareketlerin her başarısını sıfıra indi rmeye ça lışıyor. Komünistler, emper yal ist soyg una u ğ raya nların en geniş bağlaşıklığını k u rma gereğ i n i çok iyi anlıyorlar. Onlar, kendi kazanımlarını savunma ve g üçlendirm eye ke sin kara r vermiş, h a l k yıg ı nları n ı n emperya list planları suya düşürmesi n i n g üvencesi olara k karşı l ı k l ı daya n ışmadon ya na çıkıyorlar. Emperya l iz m i l e latin Amerika ve Karayipler bölgesi ha l kları a rasın daki nesnel çelişkiler - soru n u , a ncak halkların demokrasi u l usal ve sosyal kurtuluş içi n önü a l ı n maz hareketine em perya list karışmolara son verme başarı l a b i ld i kten sonra g ündemden inebilir. Bağı m l ı l ı k z incirlerin i k ı ra rak onlar bölgede ve d ü nyada barışı sağlama davasına en büyük kat kılarını yapacaklard ı r.
86
Yaygarayla reklamı yapılan iyile,me mi, yoksa bunalımın süregelmesi mi? ·
Hans Kalt
Avusturya Komünist Partisi Merkez Komitesi Politik Büro üyesi Pekçok burj uva i ktisatçısı, dünya kapita l i st ekonomisi n i n geleceği konu sunda oldukça i htiyatlı değerlend i rmeler yapıyorl a r. Ekonomik işbirliği ve Kalkı nma Orgütü' n ü n (OECD) yayınladığı bir raporda bu ihtiyatlı oluşun nedeni şöyle izah ediliyo r : Kapital ist ekonomi, yüksek faiz hadleri nin, doların k a mbiyo kurununun gerçek değeri nin çok üzeri nde oluşunun gel işmiş ka pital ist ü l kelerin d ı ş ticaretinde koruma c ı l ı k eğ i l i m i n g üçlen mesi nin, geliş mekte olan ü l keleri n borçları n ı n d u rmadan a rtmas ı n ı n olumsuz etkisi altındad ı r. (1) Bu etmenler, gerçekten olu msuz bir rol oynuyor. Anca k OECD uzman ları, başka bir dizi bell i başlı kon uyu gözden kaçırm ışlard ı r. Bunlar a ra sı nda ya lnızca üreti m faz lasına i l işkin tüm kapita l i st buna l ı mlara özgü geleneksel süreçler yer a l makla kalmıyor. Aynı zamanda, kapitaliz m i n genel bunalımıyla v e kapita lizmin u z u n eri m l i ya pısal bunalımla rıyla şim d i ki yönleri n i n içiçe geçmesi sonucu ortaya çıkan yen i soru n l a r da vard ır. Bu bir dizi etmen ve sürecin ışığında, hem devresel bunalımın şimdiki aşaması, hem de ka pitalist ekonominin genel ola ra k geleceği kon usunda nesnel bir değerlendi rme ya pmak gerekiyor. EKO N O M I K CANLANMAN ı N OZGOL YANLARı 1 983 yı l ında Birleşi k Amerika'da ekonomide bir ca nlanma oldu ve bu canlanma, öteki sanayileşmiş ka pita list ü lkelere de sıçra maya başla m ıştır. Resmi O ECD veri leri, ekonom ik d u rum konusunda oldukça iyi bir fik i r veriyor. Burjuva istatistikleri n i n hata l a rına ve Birleşik Amerika'da yaratıl a n ya pay iyimserliğe karşı n, 1 983 yı l ı n ı n sonları nda sanayi üreti mi, 1 979'daki bunal ı m öncesi d üzeyi n ötesine geçemedi. Gerçi O EC D ra ka m l a rı , son dört bunal ı m yılı içinde, 1 982 y ı l ı başları n da, bir kez daha Amerikan sanayi i n i n bu d U zeye u laştığ ı n ı da gösteriyor. Anca k bu «geçici iyleşme»den sonra, Ameri kan sanayii 1 982 sonları ve 1 983 başla rı nda daha da derin bir çukura yuva rlandı. Bu sırada, Avrupa'daki O ECD ü l kelerinde, g eçen yı l sa nayi ü reti m i (1) O ECD Ekonomic Outlook, Sayı 34, Aralik 1 983, s. 8. 87
yaklaşık yüzde 6 ora n ı nda artmasına ka rş ı n bunalım önecesindeki 1 979 y ı l ı düzeyine hôlô ulaşulamamıştır. Sanayi ü reti m i yal nızca Ja ponya'da 1 983 yı/ında bir ölçüde a rtarak 1 979/ 1 980 düzeyinin ve « geçici iyi leş me .. nin olduğu 1 981/1 982 düzeyinin üzerine ç ı ktı. Uzmanlar, 1 983 yılında OECD ülkelerinde ekonom ik büyümenin yüzde 3,5 olaca ğ ı tah m i n i nde bulund u l a r. 1 982 yılının en düşük noktasına ora nla, üretim i n yüzde 9,75 a rttığı OECD ül kelerinde bu iyileşme, daha çok 1 983'ün ikinci yarısında g erçekleşti. (2) Ancak bu yıl ı n ilk yarısında, sa nayi üretiminin yalnızca ofo 4,25, ikinci yarısında da % 3,75 a rtması bekleniyor. (3) OECD iktisatçıları , gayrisafi m i l l i hasılanın (GSMA) a rtışında do ben zeri bir eğilim gözleneceği kanısındad ı rlar. Onların hesaplarına göre, gayrisafi m i l l i hası lada 1 983 y ı l ı n ı n i l k yarısındaki a rtış, B i rleş i k Ameri ka' da % 7,5, OECD ülkelerinde ise % 4,75 olm uştur. O EC D i ktisatç ı ları, bu yılın ilk yarısında, bu ora n ı n B irleşik Ameri ka'd a % 4,75'e, O ECD ü l ke lerinde ise % 3,25'e düşmesini bekl i yo�l a r. (4) Ekonomi k gelişmenin çelişkili yapısı, ka pitalist dünyada ki ticari hare ketlerde de kend i n i gösteriyor. Avustu rya Ekonomi k Araştırma Enstitüsü, en son bunal ı m ı n başlang ıcından bu ya na, 1 980'1 i yıllar için dünya tica retindeki dara l m a eği l i m ini yansıtan veril er ortaya koyuyor. (5) Raporu kaleme a l a n la r, kimi iyi leşmeler beklemekle b i rli kte, onları n 1 trilyon 977 m ilya r dola r d iye öngörd ükleri tica ret hacmi, 1 980 raka mından daha dü şüktür. OECD i statisti klerine göre, 1 982'ye göre, 1 983 yılınd a ticarette % 4,75' lik bir yükselme ve Avrupa l ı O ECD ülkelerinin Bi rleşik Amerika'ya i h racatında b i r a rtış olduğu doğrud u r. Bunun ya nısıra, Bi rleşik Amerika içinde, dört yıllık bunalımdan sonra enflasyonun devam etmesine karşın 1 983 yılı nda fiyat a rtışı nda yaklaşı k � 'o 3'e d üşen bir aza l m a o l m uştur. Ama ne Batı Avrupa ül kelerindeki i h racat temel ine dayanan ekonom i k canlanma, n e de Bi rleşik Amerika'da tüketici ta lebenin özg üllüklerin in (daha ileride ayrı ntı la rıyla ele a lacağız) ortaya çıkard ı ğ ı benzeri eği l i m l e r , kapita l i st d ünya ekonom isindeki belirleyici b i r iyileşmenin, canlan manın göstergeleri sayı la maz. Herhangi bir ekono m i k canlanmanın sağla m olup olmadığı, en iyi biçimde pazarları n doyum noktasına ulaşıp ulayma masıyla yani potan siyel talep düzeyiyle belirlenir. öyleyse, en g eniş pazarın, yani Ameri kan (2) Raka mın yüksekliği, her şeyden önce, 1 982 yıl ı n ı n üreti m i n i n çok düşük olduğu altı ayıyla mukayise ed i l mesinden ötü rüdü r. (3) O ECD Ekono mic Outlook, Sayı 34, Ara l i k 1 983, s. 7 ve 1 8. (4) Agy, s. 18. eJ Bu rapora göre, dünya tica ret hacm indeki ra ka m l ö r son yıllarda şöyle : 1 980 1 trilyon 985 milyar dolar, 1 981 : 1 trilyon 970 m ilya r dola r, 1 982 : 1 trilyon 840 m ilyar dola r ve 1 983 1 trilyon 822 m i lya r dola r. Bak : Stu die des Osterreichischen instituts für Wi rtschaftsforschung, sayı 1 1 /83, s. 708. 88
iç paza rının durumu nedir? Bunun yanıtı, iki ana göstergenin değerlen dirilmesinden çıkıyor : Yatırımlar ve kişi sel tüketi m . 1 982 yıl ı nda topla m yatırım hacminde O iO 6,9'Iuk bir düşüşten sonra , geçen yıl % 7,75' I i k bir a rtış oldu. Ancak konut ya pımındaki yatı rı mlar bu sayıdan çıkarı l ı rso, geçen yıl ü retken yatı rımların yalnızca % 0,25 a rt tığı görülecektir. Bu rak a m ise, 1 981 yatı rı mlarında n çok daha düşüktür. Geçen yılın eş dönemlerine kıyasla, ta hminlere göre bu yılın i l k ya rısında % 1 1 ,25, ikinci yarısında ise sadece % 6,75 ora n ı nda bir a rtış olaca k. (6) Burj uva uzmanlar bile, bu tür dalgalanmalar karşısında, Birleşik Ameri ka'da yatırı m l a r konusu nda istikrarlı ve elverişli bir perspektif beklemenin zor olduğu n u belirtiyorlar. B u arada, 1 983 yılı nda üretken yatırımlar Ja ponya, Fransa ve ıtalya'da bir dara l m a gösterdi. Federal Almanya ve Büyük Brita nya'da i se bel l i bel i rsiz b i r a rtış oldu. Maddi stokların düzeyi yatırım l a rı n bir başka önemli gösterg esidir. Geçen yıl, bir dizi bel l ibaşlı ka pitalist ülkede, iç talep henüz önemli bir stok a rtışı na yol açmad ı . Japonya ve federal Almanya'da stoklar d üş meye ya da en iyimser bir deyişle a rtmamaya deva m etti. Sonuç olarak, g enel olarak yatırımların durumunda, en azından 1 984 yılının ilk birkaç ayında, yatı rımların g enel bir ekonom i k yüksel işe yol açaca ğ ı n ı gösterir hiçbi r bel i rti yoktur. Kişisel tüketim etmenine gel i nce : Son birkaç yılda Birleşik Amerika'da yığı nsal süreğen işsizliğe ka rşın, işçi s ı n ıfı değiş i k biçimlerde ücret a rtış ları için sava ş ı m yürütüyor. Ama fiyatlar 1 980 yı lında % 1 3,5, 1 982 yıl ı nda da % 6,1 a rtarak brüt ücret a rtışını geride bıraktı. Gerçek ücretler düştü. B u n u nl a b i rl ikte, 1 983 yıl ı nda ü lkede fiyat a rtışları yaklaşık % 3 dola y ı nda oldu. 1 982 Ekimi ile 1 983 Ekimi a ra s ı nda nominal ücretler o/n 4,1 a rttı . Böylece gerçek ücretlerde de b i r a rtış oldu. Bu da, kişisel tüketimde bir ölçüde a rtışa yol açtı. Bu, kısmen hükümetin para a rzını teşvikinin, kimi tüketim malları için dış tica rette korumacı önlemlerin sonucuyd u, kısmen de ertelemiş talep, bunda bir etmen oldu. Ş i md i çokçası vadeli tasaruflardan ayrılıp a l ı n a n daya nıklı tüketim mallarına talep dört buna lım yılı boyunca çok azdı. Ozell i kle konut yapı m ı nda ki % 40'lık artıştan görülebileceği g i bi ( 1 982' de' % 1 5,3'lük bir düşüş olmuştu), bütü n bunl�r, 1 983'te tüketici talebinde bir yükselişe yol açtı. Elbette, B i rleşik Amerika'da geçen yıl yaklaşık % 4 dolayında ger çekleşen kişisel tüketim a ba rtılmamalıdır. Çünkü gerçek ücretlerde düşüş biç i m i ndeki uzu n süreli eğil i m hôlô açıkça varl ı ğ ı n ı sürüdü rüyor. 1 979'da % 5,8 olan işsizliğin 1 983'de % 1 0'0 çıkması ve sosyal g ereksi n i mler için ayrı l a n ödeneklerdeki kısıntıla r, m i lyonla rca Amerikan yurt(6) OECD Ekonomic Outlook, Sayı 34, Aralık 1 983, s. 55, 59, 70. 89
taş ı n ı n yaşa m koşul larında kötüleşmeye yol açtı. Fiyat artışla rındaki yeni hızlanmalar ve nomina l ücretlerin a rtışındaki yavaşlama karşısında, ü l kede geçen yıl ortasındaki kişisel tüketi m .artışı nda bir kez daha d urg u n l u ğ a girildiğinin kesin kanıtları vard ı r. Bunun ya n ı sı ra, tasarrufla rd a n aktarma yol uyla satı n a l ma g ücündeki a rtış d o , h e p sürüp g idemez. B u n dan ötü rü, genelinde, 1 983 yılı nda fiyat a rtışla rındaki aza l m a n ı n d a h a ç o k psikolojik bir etkisi o l d u ğ u n u v e kişisel tüketi m d üzeyine o l u msuz etkisi olon sü reçleri geçici olara k k ı rdığ ı n ı belirtmek ya nlış ol mayaca ktır. Burjuvazinin savu n ucuları, 1 983 yılının ortalarından bu yana, Birleşik Amerika'da kendinden pervoneli, kendi kendi ne işleyen bir ekonomik iyileşme eğ i l i m i n i n egemen olduğunu öne sü rüyorlar. B u na kanıt o larak d a yatırı mların a rtmasını ve ca nlanan iş d ü nyasın ı n yen iden stokları çoğaitmoya başla masını, işsizlerin sayısının bir ölçüde azalmasını vb. gösteriyorlar. Ancak y ı l ı n ikinci yarısında genel olara k kapita list ekono m i n i n canlanmasına yard ı mcı olon etmen lerin daha 1 984 ve 1 985 y ı l la rı içinde a rtık işlemez olabileceğ i n i hesa pdışı tutmamak gerekiyor. Dahası, b u etmenlerden bir böl ü m ü n ü n ekonomik büyümede bir d üşüşe yol aç ması do beklen iyor. Bu, başka şeylerin ya nısıra , resmi « Toplu Ekonomik Göstergeler Endeksi »nden de a nlaşılabi l i r. (i) 1 982 Kası m ı nd o n bu ya na, yani son 18 oy içinde ilk kez, yukarı doğru değil, yeniden aşağı d oğru bir eğ i l i m görül meye başla ndı. B u varsayım l a r ş u sonucu getiriyor : Can l a n ma evresi nd e, sonunda belirleyici önemi olon etmen (yatırımlar için elverişli olon talep) b u kez yeterince g üçlü işler gözükmüyor. DON G O N O N DEVLETÇE DOZENLENMESi VE TEKELLERi N EKONOMi K STRATEJISi Devresel bunalım çevresinde şimdi kend ini gösteren bu kısa « teneffüs» sırasında, g ü n ü m üzde süregelen ekonomik çökü ntü nün uzun eri m l i yapısal etmenleri daha bir a ğ ı rlıkla vurgula nıyor. B urada para ve kred i sistemi n i n deri n bunal ı m ı n v e o n o ekonomik sektörlerin d evletçe d üzenlemesi nin özel bir rolü va rd ı r. Burada, 1 945'ten sonra, başında Birleşik Amerika'nın bulunduğu em peryal ist g üçlerin, devlet tekelci d üzenlemeler için ulusal ve u l uslararası d üzeyde geniş bir önlemler yelpazesi gel iştirdiğini hatırlamak gerekiyor. Bu önlemler, yal nızca tekeller için aza m i kô r sağlama g i rişimi olmakla ka l mıyor, aynı zamanda genişleti l m iş ka pita list yeniden ü retimi teh likeli çalka ntılardon koruma a macı do g üd üyor. (i) Şatışla r, yatırım l a r, vb. gibi göstergelere dayanara k ekono m i k çöküntü ya d a iyileşmenin genel bir tablosunu yansıtma amacı g ü nden en deksler. 90
Ned i r ki, bu d üzenlemenin kapital izm için kaçı nıl maz kötü bir yanı va r : Ekonom i n i n b i r a l a nında k i m i olu msuz süreçlerin üstesinden gel mede ş u ya d a bu ölçüde etkili olan önemler bile, b i r başka ekonomik alanda kaç ı nılmazl ıkla bunal ı m olgusunun ve çel işkilerin keskinleşmesine yol açıyor. Ekonomik döng ü n ü n şimdiki gidişi üzerinde kred ilerden a l ı n a n faiz hadlerinin büyük bir etkisi vard ı r. Son bi rkaç yıl boyunca, Birleşik Ame rika'da faiz hadleri n i n °, 0 5 yükseld iğini, ya ni çok yüksek old uğunu hatır dan çıka rmaya l ı m . Demokratik Alman Cumhu riyeti' nden tan ı n m ı ş ikti satçı J ü rgen Kuczinski, 9 Ara l ı k 1 983'de Birleş i k Amerika'da gerçek fa iz hadleri n i n % 6,76'yl gösterd i ğ i ta h m i ninde bulundu. (8) Hemen hemen b ütün kapitalist ü lkeler kural olara k h ü k ü met sübvansiyonları, vergi kolay l ıkları ve başka önlemlerle sermaye yatı rı mlarını teşvik etmelerine rağ-. men, orta lama kör hadd i n i n fa iz hadlerinden bel l i beli rsiz yüksek olduğu ya do zaman za man bunun altına düşme eğ i l i m i gösterdiği şimdiki ko ş u l l a rda, pekçok küçü k ve ortoboy işletme, gerekli yatı rı mları yapamaz d u rumdadır. Tekelci sermayeye gelince, en güçlü tekel kuruluşları n ı n , en boşta' do u lusla rüstü tekellerin kendi bankaları var ve bunlar yatı rı m ya pma riskine girerken ba nkacı l ı k işlemleri n i n kö rlarıyla kend ilerini sağ l a ma bağ ıoya bil iyorlar. Son uç olarak, bir ya ndan sanayi ve banka sermayesi nin kaynaşması olon finans kapita l, göreli ekonomik gücünü art ı rma yol u ndadır. Ote ya n dan, yüzbinlerce küçük ve orta işletme, « Amerikan iş d ünyas ı » n ı n işlemesi ve özellikle öteki kapita l ist ü l keler için hölö önemli olduğundan, istikrarlı bir ekonomik büyüme, a ncak bu işletmelerin çoğunluğunun g erekli ya tırı m la rı yapa bileceği d u rumda gerçekleşebil i r. Ancak işletme ve iş d ü nyası çevrelerinde şimdi a ğ ı r basın eğ i l i m , üre ti m sermayesi yeri nde, değişik h isse senetlerine fonlar sürekli yatı rıla bilsin d iye, para sermayesi bi riktirmektir. Çünkü böylece kapitalistler, az bir riskle yüksek fa izler elde etmekte ve bu duru m u n uzun bir süre böyle g ideceği n i u m m a ktadı rlar. Siio hionma politikası son ucunda ABD'de bütçe açı ğ ı n ı n büyü mesiyle fa iz hadleri d e böylesi yüksek bir d üzeyde t utuluyor. Açı k vermeyecek bir bütçe vaadleriyle başka n l ı k seçi mi kampa nyası n ı yürüten Reaga n , yöne timde bulunduğu 4 yı l içinde bütçe açı ğ ı n ı Birleşik Amerika tari h inde görülen en yüksek d üzeye tırma nd ı rd ı . Oteki sanyi leşmiş kapita list ü l ke lerde de d u ru m Birleşik Amerika'da k i nden fa rklı değiL. Hükü metlerin sürekli olarak ka m u borçlo nması meka nizmasına boşurma ve kağıt para basarak bütçe açıklarını kapamak zorunda olmaları neden iyle fa iz had leri yüksek d üzeyde tutu l a b i liyor. (8) Ba k ; Horizont, Sayı 1, 1 984, s. 9. 91
Finans kapital fa iz hadlerini bugünkü başdönd ürücü düzeyde tutmayı son derece kôrlı bul uyor. Kimi hükü metleri n yatırım yapmaya hazır ola n işletmelere sağladıkları subvansiyonu a rtı rma g i rişi m lerinin, bütçe olanak larının sı nırlı olması nedeniyle etk i l i olmadığı görüldü. Son dönemde tüm kapitalist ül kelerde devlet borçları n ı n bel i rg i n bir biçimde yükseldi ğ i dü şü n ü l ü rse, bu borçları k a rşılayacak m iktar-ana pa ra ve faiz ödemesi-gide rek her yerde bütçe fonlarının daha büyük bir böl ü m ü n ü ol uşturuyor. So nuçta, devletin kapitalistlere sağlad ığı su bva nsiyonla rla ekonom i k i şleyişi düzenlernede ma nevra olanı giderek dara l ıyor. Bütçe aÇığı çıkmazı nda n hiçbi r biçimde kurtulma beli rtisi yoktur ve bu do teorik anlamda iyiye işaret değildir. ABD ve Batı Avrupa dergilerinde yazan « katı .. Keynesçiler hak l ı olara k büyük bir hazla şunu beli rttiler : Eğer Reagan yönetimi, onun destekçisi monetaristler 3 yıl önce söz verd ik leri g i bi 1 984'e kadar bütçeyi denkleşti rseyd i, silahlanma ya rışı pol itikası ABD'de satın a lm a gücünü o denli aza ltacaktı ki, bugün gözlenen küçük ca nlanma bile olmayaca ktı. Ca nlanma sadece bir nedenle oldu. Bu da Reagan' ı n « kendi .. pol iti kas ı n ı yürütmekten geri du rma k ve eski Keynes çilerin devlet borçlarını a rtı rma yön ü ndeki tedavi önlem lerine başvurmak zorunda kal masıyd ı . Bu i se, herkesi n bildiği gibi, isti kra rlı bir ekonomik büyü me sağ lamak için yeterli değ ild ir. Dolafln kambiyo kurunun gerçek değerinin çok üzerinde oluşu ve so nuçta dış tica rette rekabetin keskin leşmesi ekonomiyi bel i rsiz yapan et menlerden bi rid ir. Geçen bi rkaç yılda ABD'de bel irlenen yüksek faiz had reri, öteki pa ra ra r karş ı sında dorarın değişim ora n ı n ı yükseltti. Böylece öteki ülkelerde paza rla n a n Amerikan malları n ı n fiyatı göreceli olarak yükseldi, ABD'ye ihraç edilen mallar ucuzladı. ABD üreticileri n i n kendi mallarını d ı ş pazarlarda satmada zorl uk çekerken, Reagan yöneti m i n i n koruyucu önlemlerine ka rşın, dış ü lkelerde yapılan malların ABD'ye a ktığı bir d u rum ol uştu . Bu ABD'de tica ret açı ğ ı n ı n büymesi sonucunu getirdi. Ekonomistler bu tica ret açığının 1 983 y ı l ı nda 1 00 milyar doları aştığ ı n ı belirtiyorlar. Hiç kuşkusuz, tica ret açığındaki a rtış ı n ABD'de ü reti m üze rinde olumsuz etkisi olacaktır. ABD ile i h racatı genişletme olanakları bazı sanayileşmiş ülkelerin ü retimleri n i n a rtmasına neden oldu. Eğer bu kendi kend ine ilerleyen bir ekonom ik iyileşle getirebilseyd i, ABD ekonomisi döng ü n ü n bugünkü aşamasında kalsa bi le, dü nya kapita l ist ekonomi s i n i n can l a nması i ç i n bir temel ol uşturacaktı. Ancak Birleşik Amerika' n ı n fa iz hadlerini yüksek tutma politikası öteki ülkelerin büyüme ono etmeni ha rekete geçirme, ya ni üreti m alanına yatı rım yapma çabalarına karsı ciddi bir engel ol uşturuyor.
Son olarak, gelişmekte olan ülkelerin kredi ve mali borçlafı 1 980'lerde ciddi bir ekonomik sıçra mayı önleyen en önemli etmendir. Geçen 1 0 yılda petrol gel i rleri n i n h ızla a rtması, petrol üreten ülkelerin 92
kôrları n ı n büyük bir böl ü m ü n ü u l uslara rası bankalara göreceli olara k elverişli koşullard a yatırmalarına olanak sağladı, ötekilerin yan ısıra , " eş i k » devleti denen (" sanayileşmiş» k l u b ü n eşiğindeki ül keler) ül kelerle, o z a m a n hôlô d ü ş ü k o l o n fa iz had leriyle k redi anlaşmaları yap ı l d ı . Sonuçta, petrol ihraç etmeyen gelişmekte olon ü lkelerin büyük ölçüde kredi teme l i nde olo n ithalatı 1 977 yılında 1 44 mi lya r dolarken, 1 981 yılında 316 m i l y a r dolara çıktı. Ancak uluslararası finans kapital yüksek f a i z hadleri politikasına geçtiğinde, 1 983 y ı l ı nd a gelişmekte olon ü l kelerin 8 1 0 m i lyar dolara ulaşa n borçla rı, sadece onlar içi n değil, aynı zamanda sanayiIeş miş kapital ist ü l kelerin ekonomi leri için de daya nılmaz bir yük haline geldi. Gelişmekte olon ülkelerden (ötekilerin yanısıra özell ikle Brezilya, Meksiko, Ş i l i ve Arjantin) ul usla rüstü ş i rketlerin sa ğladığı doğrudan kôr l a ra ek olarak devasa borçları n ı n ono para ve faizlerini o l m a k sadece onların yaşa m koşullarını tümüyle kötüleşti rerek olanaklıyd ı . Bu ü l keler ithalatıarını büyük ölçüde azaltmak ve ne pahasına ol ursa olsun ihracat larını a rtırmak zorunda kaldılar. Sa nayileşmiş ü l kelerin belirlediği itha lat-ihracat kota la rıyla bu ül kelerin söm ü rü oranı da a rttı. Sonuçta m ilyonlarca insa n ı n açl ı k ve yoksulluğa mahkum olmasına kar ş ı n , kapita l ist ekonominin d ümeni ndekiler bundan hiç mi hiç kayg ı d uy m a d ı l a r. Onları üzen tek şey geliş mekte olon ülkelerin borçlarını ödeye mez hale, daha doğrusu iflas haline gel meleriyd i . B u n u n resmen açık l a n ması, kaç ı n ı lmazlıkla Amerikan bankalarını ve öteki finans merkezleri çökertecekti. işte bu nedenle, kimi gelişmekte olan ü l kelerin mali d uru m unda bir buna l ı m kendi n i göstermeye başladığından beri u l uslara rası finans ve k redi k u ru luşları onları n kred i leri ni finanse ederek, ya d a borç larını erteleyerek, i M F fonlarıni a rtıra ra k vb. yollarla iflasla rını önlemek için yoğ u n çaba harcamaya başlad ı l a r. Ş imdiye dek yü rütülen politika budur. Ancak bu süre içinde bu politika gelişmekte olo n ü lkeleri d ünya paza rında büyük ve borçla rını ödeyen ü l k e l e r h a l i n e geti rmedi v e y a k ı n gelecekte de getirmesi beklenemez. B u ül kelerin satın a l ma g ücü 'yükseltilmed i kçe, 1 974-1975 aşırı üre ti m bun a l ı mındon sonra, 1 970'1i yıl l a rın ikinci yarısında d ünya kapitalist ekonomisinin içine g i rdiği fazla etk i l i ol maya n yüksel me dönemine benze r bir döneme g i rmesi bile olanaksızd ı r. Bu d uru mun etkileri ABD'de bile kendini h issetti rmektedir. ABD \.ıl us la rüstü şirketlerin egemenliği ve ABD' n i n politik etkisi nedeniyle B irleşik Amerika'da dışsatı m ı n yüzde 40'1 geliş mekte olan ül kelere ya pılmakta d ı r. Doların yüksek kambiyo kuru na ve bunun sonuncunda Ameri kan i h raç mallarının fiyatları n ı n a rtmasına karşın bu d urum sürüyor. Çünkü geliş mekte olan ü l keler, bağımlıl ı kları v e gerilikleri n edeniyle b u malları a l mak zoru ndalar. Gelişmekte o l a n ü l kelerin g iderek büyüyen borçlarını ödeyememe durum u, ABD mallarının pazarlanmasına büyük ölçüde o l u m93
suz etki yapmakla kalm ıyor, aynı zamanda daha geniş karmaşalıklar dOğuruyor. B i rincisi, bu d urum geliş mekte olan ü lkelerin çoğu n u özellikle kendi ekonomik gelişmeleri n i kend i çıkarlarına göre d üzenleme çabalannı uzun bir süre engelleyecektir. ikincisi, bunalım kapitalist sistemi n sanayileşmiş merkezleri ile gelişmekte olan ülkeler a rasında her alandaki çelişkiyi bel irg i n bir biçimde keskinleştirdi. Bu çel işkiler elverişli pazar sureçleri sonucu genel bir ekonom i k yüksel mede bile işlerl i ğ i n i koruyacaktır. (�)) Yüksek faiz hadleri ve doların ka m biyo k u ru , bütçe ve tica ret açıkları, gelişm ekte olan ülkel erin devasa borçları, tümü ekonomik sıçramayı önleyici çelişkiler d ü ğ ü m ü yaratacaktır. Za man g eçtikçe ABD ve NATO ü l keleri silah/anma yarısına büyük meblağlar harcadıkça bu çel işkiler keskinleşiyor. Orneğ i n , ABD'de askersel harca malardaki a rtış, silah şir ketleri n i n b u l u nd u ğ u bölgelerde bel li bir gelişme için bir kıvılcım ola bilir, a ma ü lked e bugünkü ekonominin canlanması için gerekli etkiyi yapmayacaktır. Silahlanma, kısmi ya da bölgesel iyil eşmeye yol açan uzun eri m l i ve genel bir sıçrama için başlıca engel i ol uşturmaktad ır. Ta nınmış Federal Alman Sosyal Demokratı Erhard Eppler, bir zaman l a r Batı Avrupa ü l keleri açısı ndan yüksek faiz politikası nın ABD' nin bağ laşıklarının, (bu arada öteki iil kelerin de) ABD' n i n aşın askersel h a rca malarını fina nse edecek fon ları emdiğini söylemişti. Bu doğrudur, a ncak gerçeğ in tümü değ il d i r. Reagan yöneti minin aşırı silahla n ma politikası yüksek faiz hadlerinin ve öteki benzer ö n lemlerin ived i hızlandırıcısı d ı r v e b u nedenle Batı Avrupa ü l keleri i ç i n de ekonomik zorluklar d o ğ u r makta d ı r. işte bunun için, geleneksel kapitalist yeniden ü reti m döngü süne uyg u n olara k Batı Avrupa bölgesinde ve d ünya kapitalist ekono misinin tü münde bug ünkü bel l i beli rsiz canlanmadan ekonomik bir iyi leşmeye g eçme perspektifi yoktur. Böylesi bir ekonomik iyileşmeyi önleyen bir etmen de geliş mekte olan ülkelerin geri l iğidir ve askersel harcamalar bu sorunu derinleştirmekte d i r. Eğer bugünkü silahlanma politikası sürdürülürse, önde gelen ka pi ta l ist devletlere borçlu olan ü lkelerin borç koşullarını kolaylaştırıcı, her hangi bir temel önlem, onların bütçe açı klarında daha büyük ve çok tehlikeli bir patla maya yol aça bilir. Finans kapital bu bütçe açığını kapa mak içi n bir kez daha faiz hadlerini yükseltmek zorunda kalacak. B u da kendi açısından devresel ekonomik büyüme olanaklarını daha da sınır(9) Bu bağlamda bir başka önemli soru n, gelişmiş ve gelişmekte olan ka pital ist ü lkeler a rasında oluşan gerg i n l i ğ i n l i beral ekonomistleri ve sağ kanat Sosyal Demokratla rı, gelişmekte olan ü l keler için yeni bir çeşit « M arshall Planı » hazırla maya ve böylece duru m u düzeltmeye, bu ü lkeleri bell i başl ı a l ıcı/ar alarak d ü nya paza rına döndürme ça balanna zorl uyor. Bunalıma karşı d ü nya çapında kampa nyanın yeni bir çeşit adımı olara k bu da göz önüne a l ı nmamazl ı k edil emez. 94
layacaktı r. Gelişmekte olan ü l keler için kapsa m l ı k u rtarma operasyonları sadece askersel harca maların ived i l i kle ve köklü bir biçimde kesil mesiyle gerçekleştirilebi l i r. Em peryalizmin izlediği politika gözönünde tutu l u rsa, böyle bir şeyi yak ı n bir gelecekte beklemek zord u r. Görülüyor ki, temel ekonom ik ya p ı l a r devletin düzenleyici meka nizması, ABD ve öteki emperyal ist g üçlerin izlemekte olduğu silahlanma politika sı, yeniden ü retim süreçleri ni düzeltecek ve g erçekıere uyg un bir u l us lara rası işböl ü m ü sistemi yaratacak koşulları n oluşması n ı önlemektedir. FI NANS KAPiTAli N ASALAKllGI Ekonomi k buna l ı m ı n bug ü n k ü evresi, dü nya çapında yeniden ü reti m süreci n i n Karl Marks' ı n fikti! sermaye olara k adlandırd ı ğ ı sermayenin devasa yüküyle ha reketsiz hale gelme derecesini göstermekted i r. Çeşitli ta hviiiere (devlet istikrazları, senetler ve tahviller) yatırılan bu sermaye «devlet borçlarında olduğu gibi, para ya da sermaye değeri, hiçbir şeyi temsil etmeyen, ya da temsil ettiği gerçek sermayenin değerinden ba ğ ı msız olara k düzenlenen, gelecekteki üreti me senet ya da yasal etiket Ierden başka hiçbir şey vaadetmemekted ir.» (ıo) Çağdaş ekonom ik evrede fiktif sermayenin istikra rsızlaştırma rolü bu sermayenin büyükl üğü neden iyle, oldukça fazlad ı r. (11) Bunun etki leri, örneğin, enflasyonsuz fa iz had leriyle bile borç ödenmesi ve bunlar üze rindeki fa izin, yatı rımlara g idebilecek gelirlerin büyük bir böl ü m ü n ü yut ması nda görü lebi l i r. Finans kapita l i n u l usal gelirin büyük bir bölümüne el koymasında ve tekel karl a r ının topl a m şirket kaza ncında n düşül mesi n den sonra ki fa iz had leriyle, ka pital ist ü reti m i n tekel d ış ı kesi m i yatırım içi n giderek aza l a n ka r mi ktarı ile kaldı. Geçmişte, sermayenin yeniden ü retim döngüsü nde fa iz hadleri nin rol ü sadece ikincildi. (12) Dolaşı mdaki borç senetleri va rol a n sermayenin de ğerinden küçükken bu böyleyd i. Faiz, yen iden ü reti m sürecini etki lemek sizin a rtı değerin topl a m ı ndan çekil iyord u. Şimdi bu a l a nda durum değ işti. Her kapita l ist aşırı üretim buna l ı m ı n dan sonra yeni evresel yükselişi hazırlayan, sermayenin değer kaybetmesi olayı şimdi daha fa rkl ı olmakta ve fiktif sermayenin tümünü etkilemekte d i r. Bugün önemli ola n hisse a l ı m satım değerlerindeki düşüşün kapita lizmin en güçlü g ru pları nı, ul usla rüstü şirketleri ve bunlarla işbirliği ndeki (10) K. Ma rks ve F. Engels, Yapıtlar, c. 25, s. 1 1 ( I t) ABD'de devlet birlik, şi rket ve korporasyonlar tarafı ndan ya p ı l a n ö n e m l i borçlanmalar dısında, sadece federal borçlar bir trilyon 1 00 milyar dolardan fazla d ı r. Benzer durumu öteki ka pitalist ülkelerde de görüyoruz. (12) Yevg eni Vargo, Ka pitalizmin Ekonomi Politiğ i n i n Sorunları üzerine Yazı l a r, Moskova 1 965, s. 340 (Rusça). 95
ana u l uslara rası bankaları etki lemesidir. Bunlar çok büyük borçlanma zoru n l u l uğ uyla fiktif sermayen i n değer kaybetmesi n i n yükünü başkalarına yüklemeye ça l ışiyorlar. Bu ise doğal olarak genelde ekonom i k istikrar için ve özelde kredi sağlamak için potansiyeli sınırlıyor. Silahlanma pol i tikası v e b u n u n sonucu bütçe a ç ı ğ ı ka m u y a da ul usal borçları a rtır maya ve böylece finans kapita l i n sadece fa iz hadlerini yüksek tutmakla ka lmayıp aynı zamanda politik etkisini de a rtırmasına yol açıyor. Kapita list ülkeler hükü metleri kendilerini a rtan ölçüde m a l i çevrelere bağ ı m l ı l ı k içinde buluyorlar. Çünkü bunların desteği olmaksızın tek b i r bütçe dahi hazı rlaya mıyorla r. Gelişmekte olon ü lkeler kendilerini korkunç bir darboğazda bul uyor/or. Daha düşük emek üretkenliği açısından bunların ul usal gel i r/eri sanayi leşmiş kapita l ist ülkelerden daha azd ı r. Dte ya ndan gelişmekte olon ü l ke leri n ul usal gelirlerinin büyük bir bölümü ul usla rüstü tekeller tarafından yeni sömürgeci sömürüyle doğruda n emilmektedir. Lenin, sömürge ve bağ ı m l ı ülkelerden sermaye i h racı ve borçlanma yoluyla elde edi len kar ların ve onları n borçları n ı n « sürekl i bir borçl u l u k » old uğunu beli rtiyor. « Şu ya da bu yolla, yaklaşık olara k dünya n ı n tümü bu u l uslararası ban ker ü lkelere ödemek zoru nda, borçlu d urumdalar, bunlar, . . . dünya finans kapita l i n i n ,tam ponla rıd ır'» (1�) Gerçekten de em perya l i st güçlerin tekelleri n i n asalaklığı ve yüksek kôr h ı rsı üretici sermayenin bugünkü çöküş evresi nden da ha üst evreye yük selmesini önlüyor. Sonuçta, bugün kapitalist yen iden ü retim sürecinde, finans kapital ile silahlanma politikası a rasındaki bağ kısır bir döngü oluşturuyor. Biri si ka m u borçları n ı n a rtmasına yol açıyor, ötekisi faiz hadlerini yükseltiyor. Bu ise hükü meti n özel sermayeye istediği kôr ora n ı n ı g a rantilemesi ne yard ı mcı olmak içi n -ya ptı ğı subvansiyon u n a rtma sını geti riyor. Ancak böylesi sübvansiyonlar sadece daha faz la ka m u borçlanmaları paha sına ya pılabilir. B u ise faiz hadlerini yükseltir. Bu durumdan öngörülen tüm çı kış yoJ/arl ciddi ça l ka ntı lar getirmek tedir. Tırmanan enflasyon, fiktif sermayenin ve tasa rrufların h ızla değer kaybetmesi ve öteki buna l ı m süreçleriyle, ekonomi büyük bir borsa çatır da masıyla, ba nkala rın çökmesiyle yüzyüze gelebilir. Bu ise emekçi h a l k ı n fatu rasını ödemek zorunda kalacağı m uazzam bir u l u sla rarası tekelci devlet kapita l iz m i işleyişini örgütlemeyi zorunlu k ı lacaktır. Tüm bunlar aşağıdaki sonuçla ra götü rüyor : Bize göre bunlardan baş l ıcası, bütü nünde, savaş sonrası dönem i n en uzun devresel ekonom ik bunalımının 1 983'teki kısmi iyileşmeden sonra aksamadan b i r yükselme evresine doğru g itti ğ i ne i l işkin bir kanıt yoktur. (I�) V. i . Lenin, Tüm yapıtlar, Cilt 27, 96
s.
358.
Bu d u ru m u ra hatlatacak tek yol (bu ka pita lizmin özündeki çelişki leri çözmeyecek olsa bile) askersel harcamaların a rtırı l ması politikasından tümüyle vazgeçil mesid i r. Ancak kapita l izmin genel buna l ı m ı n ı n derinl eş mesi ve ABD' n i n silahlanma yarışı politikasının sü rmesiyle kapita list eko nominin isti krarlı bir biçimde düzelmesinin önünde dura n engellerin h iç biri ka ldırıla maz. Tersine, çelişkiler keskinleşmekted i r. En başta tüketim a l a n ı nda, a l ı m gücünün düşme eğ i l i m i ile mal ve h izmetleri ni sunusunun a rtma eği l i m i a rasındaki çel işki a rtıyor. Geliş mekte olan ü lkelerin borç l u l u k sorun u çözülmüş değildir. Bütçe açıkla rı ve bunun sonucu fa iz hadleri de yüksek tutul maya deva m edil iyor. Tüm bunlar finans kapitale borç ödeme sonucu yeniden ü retim sürecindeki gerg i nl i kle bi rleşiyor. işte bu nedenle bug ün ciddi bir iyileşme ve bel ki de göreceli bir isti kra r bile beklemek zord u r. Şimdiki yeniden ca n l a n ma n ı n kısa ya da uzun süreli olmasına, buna l ı m öncesi ekonom ik düzeyin aşı l ı p aşılmad ı ğ ına bakı l maksızı n yen iden üreti m döngüsünde gelecek çöküş evresi yeni ve daha ölümcül çalkantılarla d ünya kapita l ist ekonomisin i tehd it ediyor.
97
L
AZ
EL SAYFALAR
_______
J
___ __ __ __ __ __ __ __ __ __
1 Mayıs'ta sesini yükselt ! Işçil er, tüm emekçiler, Tü m dü nyadaki işçilerin, emekçi lerin birl i k, daya nışma ve savaşım g ü n ü olan 1 Mayıs kutlu olsun ! TKP bütün tutuklu ya da yurtdışına çıkmak zorunda ka lmış sendika cıları, zindanlardaki tüm ilerici, a ntifaşist tutuklula rı daya n ışma duyg u larıyla sel a m l ıyor. Bu 1 Mayıs'ta da ya l n ız değilsiniz. Darbeci genera l ler Türkiye h a l k ı n ı n 1 Mayıs'ı özg ü rce kutlamasını ya. saklad ı l a r. Ama 1 Mayıs ateşini söndüremed iler. Kapitalist sömürunün, işsizliğin görü l medik ölçüde a rttığ ı koşullarda DISK' l i , Türk-Iş' l i işçiler, send ikasız işçiler, birl i klerin i sağ l a m a k için çalı şıyorla r. TKP işçilerin sendikal birliği, sendikalarda demokrasi için, Türk lş'in kapita l istlere karşı savaş örg ütü olması için ça l ışıyor. Bu yıl da, işçiler, köylüler, a yd ı nl a r, gençler nerede ol ursa olsun, nasıl olursa olsun az ya da çok bira raya gelecek, barış-demokrasi- iş-ekmek özg ürlük için 1 Mayıs'ı kutlaya caklard ı r. Bu 1 Mayıs'ta hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz. Evren -Ozal i k i l isinin demokrasiye geçildiği sözlerinin yalan old uğu son seçi m lerde iyice açığa çıkmıştır. Parla mentonu n göstermeli k olduğu, halkı temsil etmediği orta dadır. Ozal hükü meti Evren cuntası n ı n süngüsüne ve Amerikan desteğine daya nıyor. Bunlar şimdi halka karşı en a m a nsız bir sal d ı rı yürütüyorlar. Ard ı a rkası kesilmeyen ve kesilmeyecek olan zamlar, sadaka gibi ver dikleri ücret ve maaş a rtışları nı, taban fiyatla rı n ı sildi süpürdü. Işten atıl malar artıyor. Yerli holdingler ya bancı pa rababalarıyla birl i kte şi mdi köylü n ü n emeği ne, tarlasına, sürüsüne göz diktiler. Devlet işletmeleri yabancı sermayeye tesl i m edi liyor. Memleketi Amerikan doları için serbest pazara çevi riyorlar. Tü m halkı daha yoksul, daha acılı bir yaşam bekl iyor. Sendikal hak ve özg ü rlükler işlemez durumda d ı r. Sıkıyönetim ka pi tali stlerin çıka rını koru m a k için işçilere baskıyı sürdü rüyor. Askeri ce zaevlerinde ilerici tutuk l u l a r her gün işkence a ltında l a r. Kürt köyleri a ralıksız bas ı l ıyor. Kürt h a l kına zulüm ya p ı lıyor. Genera ller cuntası, bugün, geçmişte 1 Mayıs'ı yasaklamak için her yola başvurmuş olanla ra bile terör uygul uyor. Şimdi, " Hü kü meti n maceracı g idişi d u rd u rulmalıdır» de diği için, Doğru Yol Partisi'ni bile kapatmak i stiyorlar. Evren -Ozal ikil isi demokrasinin can düşmanıdır. 98
Hepimizi bekleyen en büyük teh l i ke topra kları m ıza Amerikan atom roketlerin i n yerleştiril mesid ir. Hükü met Amerika ile bu kon uda g izli pa zarlrklar yürütüyor. Amerikan atom roketlerin i n gelmesi demek, Ameri kan yönetimi bir d ünya savaşı başlatma çılgınlığına kapıldığı an, Tür kiye' n i n yerle bir ol ması demektir. Evren-Oza l ikilisini durdurmak, savaş tehlikesinden uzak du rmak, de mokrasiye geçmek, a ncak birleşip savaşım vermekle olanaklıdır. En kü çük bir hakkı elde etmek için cesa retle inatçı bir d i renış göstermek zoru n lud ur. Ekmeği mize, yaşama hakkımıza saldıra nlar beklem iyor. Biz de bek lemeyel im. Işçi, emekçi yurttaş ! 1 Mayıs'ta birleş. örg ütlen. hükümeti protesto et ! Olüm roketlerine, zamlara, işkencelere karşı, iş için, ücret artışı için, sendikal haklar için , genel af için. barış ve u lusal demokrasi için se sini yükselt. Komünistler vargüçleriyle sana ya rdı mcı olacak. seni destek leyeceklerdir. TORK/YE KOMUNIST PARTISI MERKEZ KOMITESi
1 2. 4. 1 984
99
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin
1 Mayıs belgileri 1 . Yaşasın 1 Mayıs, ulusla ra rası işçi sın ıfı n ı n savaşım günü ! 2. Sela m olsun diktatörlük a ltında 1 Mayıs'ı kutlayan işçilere, köylülere, ayd ı n la ra, gençlere ! Selam olsun �indanla rdaki yurtseverlere ! 3. 1 Mayıs 1 977'de öldürülen 34 yurtseveri unutmad ı k ! 4. DISK yöneticilerine özg ürl ü k ! Yurtdışındaki sendikacıl a ra özgü rce ül keye dönme hakk ı ! 5 . Emekçi ler, durmak bil meyen zarları protesto için hükümete ka rşı bir leşi n ! 6. Sendikal özgürlükleri yeniden kazanmak için ileri ! 7. Y H K kalksı n ! YHK' n u n dayattığı sözleşmeler i ptal ed ilsin ! Oeret ler derhal artı rılsın ! G rev ve özg ür toplu sözleşme hakk ı m ıza konan yasa klara son ! 8. işçile r ! Türk-Iş'de b irleşin, Türk-Iş'i patronlora karşı boyun eğmez b i r savaşım örgütü yapın. Sendi ka ağalarına karşı sendikal demok rasi için savaşın ! 9. Gübre za m m ı kald ırılsın, taban fiyatları yükseltilsin. Küçük ve orta köyl ülere daha çok ve ucuz kredi ! 1 0. YOK kaldırılsın, ü niversitelerden çıkarılan tüm öğretim üyeleri ve öğrenciler geri dönmel idir! 1 1 . Vergi yükü tekellere, toprak ağala rına ! 1 2. Zinda nları boşaltmak için, genel politik af için sesimizi yükseltelim ! Tutuklu yakınlarını destekleyeli m ! Barış Derneği yöneticilerine özgür lük ! 1 3. Ameri ka'ya üs değ i l , işsize iş, köylüye toprak ! 14. Kürt halkı üzerindeki şoven baskı lara son ! 1 5.
Amerikan nükleer roketlerine hayır !
1 6. Roket değ i l , i ş , ekmek, özg ürlük ! 1 7. Çirkin Ameri ka l ı , üssü nle, silahınla, «yard ı m »ı nla, ajanlarınla defol ! 1 00
1 8. Tüm komşula rı mızia dostl u k ve barış ! Ortadoğu'da Amerikan jan darma l ı ğ ı na hayı r ! 1 9. Sıkıyönetime, olağanüstü h a l uyg u la ma s ı na son ! 20. Evren-Dza l diktatörlüğünü yıkmak, u l usal demokrasiyi kurmak için : BIR işçiler, köylüler, aydı nlar, gençler, Türk-Kürt tüm emekçiler LEŞi N, YENEC E KS I N i Z ! -
21 . Sela m olsun barışın ka lesi Sovyetler Birliğine, sosyal i st ü lkelere, dört kıtada yükselen barış hareketine, emperyalizme, siyonizme, di ktatör l üklere karşı savaşan kardeş halklara ! 22. YAŞASıN PROLETER ENTERNASYONAliZM! !
101
Çirkin Amerikalı Nikaragua'dan elini çek Amerikan deniz piyadeleri nin desteğiyle Ni karagua halkına karşı baş latı l a n son saldırı, u lusla rarası teröriz m i n ard ı nda hangi çirkin yüzü n sınttığını b i r kez daha ortaya koyd u. Kendisine özg ü r b i r gelecek kurmak ve Amerikan tekelleri n i n ülkede açt ı ğ ı yaraları sarmak için gece g ü ndüz uğraş veren Nikaragua halkına karşı işlenen b u terörist suç, ABD em perya l iz m i n i n insan hakları n ı n, devletler hukukunun b i r tek maddesi ni b i l e di kkate a l m ad ı ğ ı n ı n en s o n ka nıtıd ı r. azg ü r G renada adasını işgal eden, Lübnan halkına karşı siyonist lerle birlikte saldı ra n ABD .em perya lizm i n i n Nika ragua devri m i n i boğ ma çaba l a rı, onun dü nya çapı nda b i r nükleer savaş hazırlıklarınd a n ba ğ ı msız değildir. Reaga n yöneti m i n i n geçen Ara l ı k ayı nda n bu ya na bu özg ü r ü l kenin limanları n ı terör a racı CiA'ya mayın latması, tüm 'dünya kamuoyunda g eniş bir tepkiyle karş ı l a n ı yor, kendi bağlaşığı en tutucu Batı Avrupa hükü metleri tarafı ndan bile kabul ed ilemez olara k n itel en d i ril iyor. TKP, ABD em perya liz m i n i n genç Nikaragua devletine yönelttiği bu saldı rıyı şiddetle protesto ediyor. TKP tüm yu rtsever g üçleri, bu sal d ı rıyı kı na maya, halkları n özg ü r iradesi n i hiçe sayan bu eylemin d u r d u ruması için sesini yükseltmeye çağı rıyor. Evren -aza l ikilisinin halkı m ıza « d ost", « müttefi k " diye göstermeye ça lıŞtığı ABD yöneti m i n i n insa n l ı k ve barış düşmanı yüzü a paçık ortadad ı r. Batı Avrupa'ya yen i Ameri kan roketleri nin yerleştirildiği, Türkiye de içi nde bir dizi ü lkeye daha nükleer roket yerleştiril mesine ça lışıldığı bir orta mda, « s ı n ı rl ı nükleer sava ş ", « i lk nükleer vuruş" doktrinlerinin tut sağı Amerikan ç.evreleri n i n i nsa n l ı ğ ı topta n yıkıma s ü rükleme politikası d u rd u ru l m a l ı d ı r. Şimdi özg ü r halkları yutmak isteyen, insa n l ı ğ ı nükleer ateşe sürüklemeye kalkışan ve Evren-aza l yöneti m i n i n « baş m üttefiğ i " o l a n A B D em peryalizmine karşı daha güçlü b i r protesto gereklidir. TKP, tüm yu rtsever g üçleri, yiğit Nika ragua hal kıyla daya n ışmayı yükseltmeye çağ ı rıyor. Halkımızın özg ürlük savaşı m ı n ı n başarısı Nikara · gua halkı n ı n geleceğinden bağ ı msız değ i l d i r. Çirkin Amerika l ı , N ika rag ua'dan elini çek ! Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreterliği
20. 4. 1 984
1 02
SBKP MK Genel Sekreteri Konstantin Çernenko yolda,'a Çok değerli Konsta ntin Çernenko yoldaş, TKP M K, Türkiye komünistleri ve kendi adıma, Sovyet Sosyalist Cum hu riyetler B i rliği Yü ksek Sovyet Prezidyumu Başka nlığına seçil meniz ne deniyle Sizi candan kutlar, en iyi dileklerimizi i letiri m . Türkiye komünistleri, ülkemiz işçi sınıfı bu sorumlu göreve seçil menizi, uzun yıllar boyu SBKP safl a rında ve sorumlu d evlet organlarında le ni nci bir önder olarak kazandığınız sayg ı nl ı ğ ı n, Sovyet halkının Size d uyduğu derin g üvenin bir ifadesi olara k değerlendiriyorlar. Türkiye komünistleri, SSCB'n i n Türkiye halkı ile iyi komşu luk i l işki leri, karşılıklı yara r ve barış içinde ya nyana yaşama ilkeleri temelindeki ba rışçı politikasına yüsek d eğer biçiyor. Çok değerli Konstantin Çernenko yoldaş, Size bu sorumlu görevinizde büygük başa rı lar, sağlık ve esenlik di leriz. Komünist selamla rımızia Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi
Genel Sekreteri Haydar KUTLU 1 1 Nisan 1 984
1 03
Filistin Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne Değerli yoldaşlar. Kardeş Fil istin Komünist Partisi'n i n 1 . Kong resin i n başarıyla topla n d ı ğ ı ha beri ni büyük bir sevi nçle öğ rend ik. Kongreniz. A B D emperya liz minin ve NATO başla rının Filistin halkı n ı n yasal haklarına. bağ ı msız devlet k urma hakkına karşı her a racı kullanmaya çal ıştığ ı . israil sal d ı rga n l ı ğ ı n ı n en h u n h a r biçimler a l d ı ğ ı , bölgemizdeki çatışmaların h e r a n b i r dü nya savaşı n ı tutuşturma teh l i kesini içerdiği, u l usal kurtuluş hareketin i n yen i g örevlerle karşı ka rşıya bulunduğu koşullarda yapıldı. Böylesi ne karmaşık ve çetin bir orta ma. g iz l i l i k koşulları nda 1 . Kon g renizi başarıyla gerçekleştirdiğiniz için TKP M K. Tü rkiye komünistleri ve ü l kemiz işçi s ı nıfı a d ı na Sizleri candan kutlar devrimci savaş selam l a r ı n ı gönderir. Değerli yolda şlar, ABD em perya l iz m i ve NATO'nun Türkiye'yi komşu sosya l ist ü lkelere karşı sıçrama tahtası, Filistin halkı da içinde bölge halklarına ka rş ı emperyalizmin jandarması. isra i l ' i n yedeği ya pma giri ş i mleri ciddi bi çimde yoğ u nlaştı. Türkiye'de faşist bir rej i m i n işbaşı nda b u l u n ması, halkları mız açısından tehl ikeleri daha da a rtı rıyor. TKP, varg ücüyle Pen tagon planlarına karşı çıkıyor, ü lkemizdeki en g e n i ş g üçlerin Filistin h alkıyla daya nışmayı g üçlendirmesi için a rdıcıl çaba gösteriyor. Partim iz, Filistin Kom ü nist Partisi' n i n tüm bölge parti leri a ra s ı ndaki işbirl i ğ i n i ve dayanışmayı g üçlendi rme çabaları n ı destekliyor. Türkiye Kom ü n i st Par tisi, kardeş Fi listin Komünist Partisi ile Marksizm -leninizm ve proleter enternasyona lizm i i l keleri temelinde bağ l ı d ı r. Size, 1 . Kong rede onay lanan p rog ramı ve tüm Kongre kararlarını yaşama geçirmede b üyük başarıla r di leriz. Komünist sela mlarım ızia Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Haydar KUTLU 1 1 . 4. 1 984
1 04
Ortak
çağrı
Türkiye ve Kürdistanlı Emekçiler, Demokrat ve Barışsever I nsa nlar, Onbinlerce siyasi tutuklu Türkiye cezaevlerinde üç yılı aşkın süred i r sistematik işkence ve a k ı ı a l maz z u l ü m altı nda. Türkiye'de genel ve yerel seçi m lerle sözde demokrasiye geçildiğinin söylendiği g ü n lerde, faşist rej i m , zinda nlordaki yurtseverleri mora l ve fiziksel olara k yok etme çabalarını daha da a rtırdı. , 6 Kasım 1 983 seçimleri nden bu yana a skeri ma hkemeler 63 yeni idam ve 80 yeni ömürboyu ha pis cezası verd i. Bu dönemde açılan yeni dava l a rla b i rl i kte idam istemiyle ya rg ı lananları n sayısı 5000'e yükseldi. Fa şist rej i m i n Genel Kurmay Başkanlığ ı n ı n 2 Nisa n 1 984 tarih l i açıkla m a s ı nda itiraf ed ildiği gibi, politik tutukluları fiziksel v e moral olara k yok etmek üzere k u rulan « özel » cezaevlerinde « savaş d u rumu» koşulları uyg ulanmaktadır. Yine aynı açıklamayla cezaevlerinde 52 kişinin öldüğü itiraf edildi. Gerçek d urum ise savaş esiri düşman askerlerine reva görü lenden çok daha ağır ve insanlık d ı ş ıd ı r. i şte bu koşulları protesto etmek için, ülkenin dört bir yanında politik tutuklular ölü m ü göze alara k d i renişe geçti. Direnişlerde yüzlerce yurt sever komaya gird i , Diya rbak ı r Cezaevi'nde 1 1 Kürt yurtseveri yaşa m ı n ı yitird i . Tutuklu eşleri, a na la rı tehditleri, tutuklanmayı göze a la ra k ya kın ,larının kanlı çamaşırları ile hükü meti n kapısına dayandılar. Türkiye ve Kürdistan l ı Emekçiler, Demokrat ve Barışsever I nsanlar, DiSK, Barış Derneği , TOB-DER ve diğer ilerici, demokrat parti ve örgütlerin yönetici ve üyeleri, onbinlerce yurtsever, Türkiye ve Türkiye Kürd ista nı'nın ABD' n i n nü kleer füze ra m pası, sıçrama tahtası olmasına, iMF' n i n ekonomi k yıkım dayatmasına ve ü l kemizde demokrasin i n yok edilmesine karşı d i rendi kleri için cezaevleri ndedir. Onların şahsında hal kları mızın can g üvenliği, ekmeği, özg ürlükleri zincir altında d ı r. On l a rı n şahşında yok edilmek i stenen halkla rımızın barış, demokrasi ve bağımsızlık ha reketidir. Politik tutukluların özg ü rlüğüne kavuşturulması için müca dele, d ü nyada barış, ü l kemizde demokrasi, halka iş, ekmek içi n verilen mücadelenin bir parçasıd ı r. B u nedenle politik tutukluların salıverilmesi ve geniş kapsa m l ı b i r genel af istemi çeşitli politik görüşten güçlerce ve geniş halk yıg ı n la rınca beni msen mekted ir. Zindanlarda, yurt içi nde ve d ışında bu istemin hayata geçmesi ıçın yoğun çabalar sür mektedi r. Kürd ista n Oncü işçi Partisi, Türkiye i şçi Partisi, Türkiye Ko1 05
m ü n ist Partisi, Türkiye Komünist Emek Partisi, Türkiye Kürd istan ı Sosya list Partisi ve Türkiye Sosyalist Işçi Partisi bu istemi ve çabaları destek l iyor, sonuç a l ıcı b i r yayg ı nlığa ve etkinliğe kavuşturmayı görev biliyor. a l kemizin ve d ü nyan ı n tüm barış ve demokrasi g üçlerini, halkları n ı daya nışmaya çağırıyor. Cezaevlerindeki yurtseverler, tı,ıtuklu yak ı n l a rı birliğin izi ve d i renişi n izi g üçlendirin, ya lnız değ ilisniz ! Türkiye ve Kürd ista n l ı emekçi ler; Ayd ı n l a r, Gençler, Kad ı n l a r ; Barış, demokrasi, iş, ekmek istiyorsa nız faşist rej i m i n halkları mızın bu en seçkin, yiğit, namuslu evlôtlarını yok etmesine izin vermeyi n, onları kur ta rmak için sesin iz i yükseltin ! Politik tutuklularla ve yakınla rıyla daya nışma gösterin . Politik tutukluların salıverilmesi ve geniş kapsa m l ı bir af için yürütülen m ücadeleye omuz veri n ! Tüm demokrat ve barışsever insa n l a r ; B a r ı ş , demokrasi v e i n s a n hakları adına, Tü rkiye v e Tü rkiye Kürdis ta n ı'ndaki onbinlerce siyasi tutukl u n u n sistemli işkence ve zulüm a ltında yok edil mesi ne göz yummayın, ülkemizdeki politik tutuklula rla daya nışma gösterin. Faşist rej i m i, onu m a l i ve politik a l a nda destekleyen çevreleri protesto edin. Işkencelerin, ida mların son bulması, politik tutuk l u l a rı n salıverilmesi için ülkem izdeki demokrasi g üçlerine destek olun ! Kürdistan öncü Işçi Partisi Türkiye Işçi Partisi Türkiye Komünist Partisi Türkiye Komünist Emek Partisi Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi Türkiye Sosyalist Işçi Partisi
1 06
Yeni çağ dan Okurlara
••
••
Batı Avrupa' daki okurkırımız "Yeni çağ » dergisini aşağıdaki kitapçı lordon sağlaya b i l i rler : FEDERAL ALMANYA'DA 5 1 00 Aachen Collectiv-Buchhandlung Ada m Kuckhoff Annuntiatenbach 1 5060 Bergisch-Gladbach 2 Buch h a ndlung Wissen und Fortsch ritt Bensberger StraBe 1 28 4800 Bielefeld Buchhandl ung Wissen und Fortsch ritt FeilenstraBe 1 0 5300 Bonn Prog ress-Buch h a nd l u ng OxfordstraBe 1 7 2800 Bremen 1 Volksbuchhandlung Richtweg 4 6 1 00 Darmstadt Buchhandlung Wissen und Fortschritt LauteschlögerstraBe 3 4600 Dortmund B uch i nternational Königswal l 22 4000 Düsseldorf Heinrich-Hei ne-Buch ha nd l u ng AckerstraBe 3 4300 Essen 1 Karl -liebknecht-Buch h a nd l u ng Viehofer Platz 1 5 6000 Fra nkfu rt/Ma i n 1 col lectiv-Buch handl ung Bornwiesenweg 4 1 07
7800 Freiburg i. Br. Friedrich-Hecker-Buchhondlung An der Mehlwooge 2 2000 Hamburg 1 3 i nternotionole Buch ho nd lung G m b H Joh nso l !ee 6 7 3000 Honnover 1 Buchhondlung Wissen und Fortschritt H o m burger Allee 37 6900 Heidel berg Buch h o nd l ung col lectiv Plöck 64 0 3500 Kossel Wissen und Fortsch ritt Buchhondelsges. m.b.H. Werner- H i lpert-StroBe 5 2300 Kiel col/ectiv-Buch h o nd lung Köthe Kollwitz MuhliusstroBe 38 5000 Köl n Buchhondlung Wissen und Fortsch ritt Fleischmengergas'se 31 6500 Moinz An no -Seg hers-Buch hond l ung BilhildisstroBe 1 5 6800 Monnheim Buchhondlung Wissen und Fortsch ritt U 2,3 3550 Morburg/L. collectiv-Buch hondl ung Wil hel m Liebknecht Wettergosse 1 9 8000 Mü nchen 40 Li bresso-Buch ho ndi ung TürkenstroBe 66 4400 M ünsterjWestf. Collectiv Buch h o nd lung G m b H Roggenmo rkt 1 5- 1 6 1 08
8500 Nürnberg 1 libresso-Buchzentrum Peter-Vischer-StraBe 25 2900 Oldenburg Col lectiv-Buch h a ndlung Don nerschweerstraBe 1 2 6600 Saa rbrücken Col lectiv-Buchhandl ung lenchen demuth Berli ner Promenade 1 2 7000 Stuttga rt Collectiv-Buch ha ndlung Friedrich Wolf I nh . Anita Wilhelmsplatz 1
laufer
5600 Wuppertal 1 Friedrich - Engels-Buchhandlung Gathe 55-57 BATI BERLI N'DE Das Europöische Buch K nesebeckstraBe 3 1 000 Berl i n 1 2 Das Europöische Buch Thielallee 34 1 000 Berlin 33 DAN i MARKA'DA Bogcafe Frederikssundsvej 64 2400 NV Koebenhaun Da nimarka iSViÇRE'DE Buch ha nd lung Waser Rumelinplatz 1 7 4051 Basel i sviçre iSVEÇ'TE i nter-Bok AB Fleminggatan 85 1 0028 Stockholm Isveç 1 09
TKP YAYINLARı
2. «YOL VE AMAÇ ..
3. "YENI ÇAG» 4. TKP 5. KONGRE BELGELERI - TKP 5. KONGRESi'NE SUNULAN MK ÇALIŞMA RAPORU - TURKiYE KOMONiST PARTiSi PROGRAMI - MUSTAFA SUPHi 1 00. YIL TEZLERI 5. TKP M ERKEZ KOMiTESi 1. PoLENUM RAPORU 6. V. i . LENiN (BiYOGRAFiSi) 7.
V. i . LEN i N - " I Ki TAKT I K »
8. L . i . BREJNEV - " S B K P M K' Ni N 26. KONGREYE SUNDU(;U ÇALIŞMA RAPORU VE i Ç VE DIŞ POLITiKA ALANLARINDA PART i N i N öNONDE DURAN GöREVLER» 9. L. ı. BREJ N EV - "ANILAR .. 1 0. GEORGI Di M iTROF 1 00 YAŞıNDA
1 1 . ERiCH HON ECKER - "YAŞAMl M DA N .. 1 2. S. OSTONGEL - " SAVAŞ YOLU»
1 3 . S. OSTO NGEL - " G O N EŞLI Dü NYA» 1 4.
TERöRiZMiN ARD ı NDA KIM VAR
1 5. KARL MARKS VE GüNüMüZ (ULUSLARARASı KON FERANS, BERLI N 1 983
110
«Veni çağ .. dan Okurlara bası n ı n
Komünist
Soru nları »
-
geleneklerini sürdürerek « Barış ve Sosyalizm
«Yeni çağ » dergisi sürekli olara k okurlara
başvuru
yor ve derg i n i n d a ha ilg inç. içeriğinin daha zengin olması için önerilerini bildirmelerini
rica
ediyor.
Aldığımız mektuplardaki tavsiyeler. dilek ve istekler. eleştiriler çalışmalarımızı ayarlamamızda bizlere büyük yardımda b u l u n uyor. Sizlere tekrar başvurarak aşağ ıdaki soruları yanıtlamanızı rica
ediyoruz : - Dergide yayım/anan yazı/ardan hangiferi sizde derin bır iz bıraktı ve niçin? - Hangi yazı/arı beğenmediniz ve niçin? - Dergide h angi konu/arda yazı/ar okumak istiyorsunuz? - Derginin soyla/arında kim/erin yazılarını okumak istiyorsunuz? - Dergide De gibi yeni bölümler görmek istiyorsunuz? - Başka önerileriniz var mı? Okurlarımızın
bu
soru/arım/zı
yanıt/ama/arını
bekliyor,
mek
tup/arını aşağıdaki adrese gönderme/erini rica ediyoruz.
Adresimiz: Yeni çağ - Stred isko pro rozsirova ni tisku, Praha 6. Thaku rova 3 Czechoslovakia
111