yc_84_11

Page 1

xx: Ekim Devrimi ülkülerinin çağdaş dünya politikası üze­

rindeki etkisi

C. R. Rodriguez: Sağlamlık, dayanıklılık ve yapıcı tutum

F. Muhri: Sovyetler Birliği'yle sürekli dayanışma içindeyiz

1 Steewart: Uluslararası ilişkileri iyileştiren başlıca etmen

• •

H. Bagdaş: inancımızrn kaynakları A. Fava: Yoldaşlık ve eylem birliği ruhunda H. Florakis: Sınıfsal, yurtsever bir tutum

xx: Bunalımın sonuçları. Komünistlerin alternatifleri

1 Wazczuk, D. Lopes, barışın bekçisi

R. Samhun: Anıların koruyucusu,

M. Costello: Britanya madencilerinin savaşım kararlılığ! xx: Emperyalizmi suçlama belgesi

Oz e l s a y f a---la r ----�

�------

xx: TKP MK Politik Bürosu'nun açıklaması •

xx: Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Ile Irak Ko­

münist Partisi Merkez Komitesi'nin ortak açıklaması

� ı· • yoldaşın kar- "-'

xx: TKP Merkez Komitesi'nin TKP MK Genel sekreter

Haydar Kutlu yoldaşa mesajı

xx: TKP MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu

deş partilere gönderdiği mesajlar

Kasım


Bütün ülkelerin proleterleri, bir/eşiniz! •

YENI

11 (245) Kasım 1984

V

ÇAO Komünist ve işçi par ti l erini n

teori ve enformasyon dergisi

ıÇiNDEKilER

Sayfa xx:

Ekim Devrimi ülkülerinin çağdaş dünya politikası üzerindeki

et k i s i

3

.

Carlos Rafael Rodriguez 3

Sağlamlık, dayanıklılık ve yapıcı tutum

Franz Muhri Sovyetler Birliği'yle sürekli dayanışma içindeyiz

.

.

.

.

.

.

.

7

James Stewart Uluslararası ilişkileri iyileştiren başlıca etmen

9

Ha/ed Bağdaş i n anc ı m ı z ı n kaynakları

13

Athos Fava Yoldaşl ık ve eylem birliği ruhunda

18

Hari/aos Florakis Sınıfsal, yurtsever bir

tutum .

.

.

.

32

xx:

Bunalımın sonuçları. Komünistlerin alternatifleri

43

xx:

Kardeş partilerden haberler

63

Jerzy Wazczuk, Domingos Lopes, Rafik Samhun Anıların koruyucusu, barışın bekçisi.

.

66


Mick Costello Brita nya madenci lerinin savaşım ka ra rl ı l ı ğ ı XX:

76

Em perya lizmi suçlama belgesi

83

aZEL SAYFALAR XX:

TKP Merkez Komitesi Politik Bürosu' nun açıklaması

104

Türkiye Kom ü nist Partisi Merkez Komitesi ile I ra k Kom ü nist Partisi Merkez Komitesi ' n i n ortak açıklaması

106

TKP Merkez Komitesi ' n i n TKP MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu yoldaşa mesajı

107

TKP M K Genel Sekreteri Haydar Kutlu yoldaşın Avusturya Ko ­ m ü n ist Pa rtisi Başka n ı Fra n z M u h ri yo ldaşa mesa j ı .

108

TKP MK Genel Sekreteri Haydar Kutlu yoldaşın Lübnan Ko­ m ü n ist Partisi Merkez Komitesi ' ne mesa j ı . .

109

TKP MK Genel Sek reteri Haydar Kutlu yoldaş ı n SBKP Merkez Kom itesi'ne mesajı . .

110

XX:

.

XX:

XX:

XX:

.

.

XX:

.

« BARIŞ VE SOSYAliZM SORU N LAR I » - «YENi ÇM3» derg is i n i n Yazı Kuru l u ve Yaz ı Konseyi'nde aşağıdaki ü l keler komün ist ve işçi parti leri n i n tem si lci leri bulu nma ktad ı r : A B D , Arja ntin, Avusturya , Belçika Bol ivya , Brezi lya, Bulgarista n , Büyük Brita nya, Cezayir, Çekoslovakya, Dan imarka, Demokratik Alman Cu m h u riyeti, Ekvador, Endonezya, Federa l Alma nya Cum h u riyeti, F i l i pi nler, Fil isti n, Finland iya, Fransa, G uatemala, G uyana, Güney Afrika Cumhuriyeti, H indistan , Honduras, Irak , iran , irlanda, is­ panya, isra i l , isveç, isviçre, ita lya, Jamayka, Ja ponya , Kanada, Kıbrıs, Ko lom biyo, Kosta -Rika, Küba, Lübnan, Lü ksemburg, Maca rista n , Meksiko, Mısır, Moğo l ista n, Pa nama, Pa rag uay, Peru, Po lonya, Portekiz, Roma nya, So lvador, Seneg o l , Sovyetler B i rl i ğ i, Sri Lanka , Sudan, Suriye, Ş i l i , Tür­ k iye, Uruguoy, O rd ü n, Venez u e l la , Vietnam, Yunan ista n. SON REDAKSiYON TARiHi : 1 Ekim 1 984 YAZ I Ş MA ADRESLERi MiZ :

2

BOX 1 6367 S 10327 Stockholm iŞVEÇ

Stred isko pro rozsi rova n i tisku Ye ni çağ Pra ha 6, Tha kurova 3 Czechoslovo kia


Ekim De,riml ülkülerinin çağdaş dünya politikası üıerindek' etkisi Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nin insanlığın tarihsel yazgısı açısından önemini tarftştrken, V. i. Lenin, banş konusunun, savaşa karşı savaşım konusunun aitInt çiziyordu. «Ekim Devrimi'miz, bu konuda da, dünya tari­ hinde yeni bir çağ açtı» diyor, bunun « savaşlann ortadan kaldm/ması savaşımlnda ilk utku» olduğunu belirtiyordu. (1) Aşağıdaki yazdarda, komünist ve işçi hareketinin önde gelen kişileri, Ekim Devrimi'yle ortaya çıkan banşln sosyal-politik ve ideolojik etmen­ lerinin günümüz dünya politikasının üzerindeki etkisini, bunlann günü­ müzün en ivedi ve önemli görevi, nükleer savaşın önlenmesi görevinin yerine getirilmesindeki rol/erini ele alıyorlar.

SAGLAMLlK, DAYAN ı Kl ı l ı K VE YAPıCı TUTU M Carlos Rafael Rodriguez Küba Komünist Partisi MK Politik Büro üyesi, Küba Cumh uriyeti Devlet Konseyi ve Baka nlar Kurulu Başkan Yardımcısı ,

Rusya proletarya s ı n ı n , Bolşevik Pa rtis i ' n i n önderl i ğ i nde 67 yı l önce utkuyu kazanması ve eski çarlık im paratorluğu nda sosya list erkin kurul­ ması, dü nya ta ri h inde, barışı savunmayı temel ve kalıcı bir hedef sayan ilk devletin d ünya sahnesine çıkmasına yol açtı. Ta n ı nmış Fra nsız sosya -

(ı) V. i. Len i n , Tüm Ya pıtlar, c. 44, s. 1 48, 1 49. 3


l isti Jea n Jau res, emperya li z m i n , aynı b i r b u l utun yağ m u r taş ı ması g ib i , savaş taşıyıcısı olduğunu söylem işti. Buna, aynı şekilde, sosya lizmin b i r barış taşıyıcısı o l d u ğ u e klenebilir. işçilerin ve köylülerin yen i hükümeti ni n , 26 Ekim (8 Kasım) 1 9 1 7'de tüm h a l kları ve h ü kümetleri derhal a d i l , demokra ti k b i r ba rış, i lhaksız ve taz m i na tsız b i r barış imzalamaya çağıra n ta rihsel Ba rış Buyru ltusu' n u açıklaması, leni n ve yoldaşla rı nın kend i li ğ i nden _bir ka ra rında n değil, onların tüm devrimci prog ram la rının mantığ ı nd a n kaynakla nıyord u. Yen i doğa n sosya list devlet ba rış isted i ğ i n i i l a n e d i p , b u n a u laşma nın yolla ­ rını a ra rken, sa ldırg a n u l uslararası gericiliğe ka rşı ha l kının çıka rla rını i k i rcimsiz savnumaya da elbette hazırdı. Ve e n başında n itibaren de b u n la rı savu nmak zorunda kaldı. o za m a ndan bugüne kadar Sovyet h ü kümeti, ka lıcı barışın sağlanması ve evrensel ve tam bir silahlanmaya ulaşı lması için yorulmak bi lmez çaba l a rı nda her olanağı değerlendird i . Eğer U l uslar Birliğ i ' n i n ba rış ve sila hsızlanma konula rında yürüttüğü tartışma la rın ta rih ine dönülürse (ABD bu örgüte pol iti k nedenlerle katılmam ıştı) SSCB delegasyo n u n u n hem genel sila hsızlanma hem de b u yönde a tıl a b ilecek kısm i a d ı m l a r konusundaki tuta rlı önerileri kaçın ı lmazlıkla hatırla nacaktır. " Sa l dı rı » n ı n ta nım lanması da, Sovyetler Birliği temsi lcileri n i n sürekli olara k üzerine g ittikleri bir konu olm uştu.

Fa rklı sosyal sistemlere sah i p ü lkelerin barış içinde yanya na yaşam a ­ sına gelince, len i n ' i n 1 920'de, Sovyetler Birliği ve A B D a rasında ba rışın temeli konusunda , ABD aja nsı " U n iversal Service» m u h a b i ri n i n soru nsuna ş u ya nıtı verd i ğ i n i b i l iyoruz : " Am e ri ka n ka pita listleri bizi ra hat b ı raksın­ l a r. Biz onlara dokunmayaca ğ ı z ». (2) Reag a n g i b i g özü a ntikamünizmle k a ra rm ı ş l a r, Ma rksizm-Leninizm'i çarpıtmaya ça lışıyorla r ve Sovyetler Birliği ve öte k i sosya l ist ülke leri sa­ vaşa başvurarak sosya lizmi k urmaya niyetlenmekle suçlayara k, a n l a ra ka raça lm a k istiyorla r. Ne va rki reel sosya l i z m i n ü l keleri nde bu tü r suç­ lama ları kanıtlayacak hiçbir şey yoktur. Dü nya savaşla rının kaçı n ı lmaz olduğu görüşü hiç bir şekilde Mark­ sizm-Le n i n i z m ' i n bir ü rünü değ i l d i r. Teorimiz ka pita l izmin savaşa götür­ düğünü beli rtiyor. Bu e ğ i l i m 'bi r gerçekti r ve b u n u hesaba katma m a k safl ı k ol ur. Ne k i , hem Len i n hem de deva mcıla rı, kesi n, ka ra rlı v e a k ı lcı bir politikanın (elbette, Sovyetler Birliği ve tüm sosya list to p l u l u k , her­ hangi bir saldırg a n yeltenişi silahlı g üçle püskü rtmeye hazır olmak zo­ runda olduklarının fa rkı ndad ı r) u l usla ra rası politika n ı n ka rmaşık sorun­ ları nın askersel olmayan a raçla rla çözü lmesini olanaklı kılacak barış-

(2) V. 4

i.

Lenin, Tüm Yapıtlar, c. 40, s. 1 45.


sever konum ların ve karş ı l ı k l ı o larak kabul edilebilir önerilerin destek­ lenmesinin sağlanması içi n ka pita list ü lkelerdekiler de d a h i l , h a l k ların ba­ rış istemine, onların i radesine dayanılabileceğini göstermişlerdir. Sovyetler Birliğ i ' n i n değişmez hedefi işte bu olm uştur. Reogon' ı n dar g örüşlü, baya ğ ı a ntikomünizm i n i n d ü nya barı ş ı n ı teh l ikeye a ttığ ı g ü nü ­ m üzde de, Sovyetler Birl i ğ i ' n i n politikasını belirleyen budur. Sovyetler B i rliğ i'nin politi kası, tehditlerin ka rşısında, sağ l a m l ı ğ ı ve daya n ı kl ı lığı, uluslararası gerg inl ikleri tedrici silahsızlanma yo l uyla azaltma ve gene l v e tam bir silahsızlanma i le bunları ortadan kaldırmaya yöne,l i k görü ş ­ meler i ç i n ya pıcı form ü l ler öneri leri ile birleştiriyor. Böylesi öneriler SSCB ve Varşova Antlaşması Org ütü'nün ötek i üyeleri ta rafından s ürek l i olara k ya p ı l ıyor. Bunlar tekrar tekra r v e tutarlılıkla, Sa vyet yönetici leri nin, Leo­ n id Brejnev, Yuri Andropov ve Kansta ntin Çernenko'nun açıklama ların­ da ortaya kond u . Tehdit gerçektir, a ncak kaçını lmaz değ ild ir. Sovyetler Birliğ i v e tüm sosya l ist ü lkeler to pluluğu, gel işmekte olan ü lkelerin geniş d ü nyasında ve aynı zama nda Bonn, Lon d ra , New York ve Paris'te k i barışseverlerin son eylem leri ni n gösterd iği gibi, NATO üyesi devletler de içinde geliş­ m i ş k a pita list devletlerde yüzmi lyonlarca işçi, a yd ı n ve köylü sava ş ın önlenmesi için ça lışıyor. Küba komünistleri nin, barı ş ı n koruna bi leceğ i konusundaki görüşleri barışa adanm ı ş bir sistem olan sosya lizme i na nçları na , ha l kların nü kleer bir yang ı nı önleme istemine i n a nçlarına daya nıyor. Anca k haya le ka pıl­ m a m a l ıyız. Sorumsuz g üçlerin sava ş ı başlatmaları olasılığı el bette var­ d ı r. Bug ü n , bu güçler ABD h ü kü metinin izledi ğ i politikayı biçimlendiriyor ve bu hattı NATO' lu bağlaşıklarına dayatmaya ça lışıyorlar. Bu sonun­ cular, a ra larındaki öne m l i çelişki/ere rağmen, ABD em perya lizm i n i n ge­ rici çevre leri nin ö n ü nde eğiliyorla r, k i bu, yeni ABD nükleer roketleri n i n Batı Avrupa 'ya konu m la ndırı lmasını o lanaklı kıldı. Sosya l i z m i n canlı bir gerçek l i k o ld uğ u Küba, ya l nızca dünya barı ş ı na yönelik tehdit konusunda kayg ı d uymakla ka l m ıyor, aynı zama nda barı­ şın korunması için çalı şıyor. Biz, Orta Amerika ve Karayi pler'de başlaya­ cak bir sava ş ı n, tüm Latin Ameri ka'yı ş u ya da bu biçimde etki leyerek hayli yayılabi leceğ inin fa rkı ndayız. Bu, ya l nızca Doğu-Batı arasındaki, ya ni sosya lizm i le kapita l izm a rasındaki çelişkileri silahlı g ü ce başvura ­ rak çözme g ibi bir em perya list denemeye değ i l , aynı zama nda şimdiki ABD yöneti m i ni n müdaha lec i l i ğ inden, politikasını Orta Amerika'ya da­ yatmayı ve Küba'da sosya list sistem i n yaşamasını ve Orta Amerika ve latin Amerika' n ı n öteki bölgelerinde gerçek devrim lerin olmasını olanak­ sız kı lmayı hedeflemesinden çıkacak bir savaşa da işaret ed iyor. Küba ' n ı n bu tehdite yanıtı, barış içinde ya nyana yaşama ve ul uslar5


a rası a n laşmazlıkların barışçı çözü m ü için savaşım ı m ızla bağ lı d ı r. Küba Kom ü nist Partisi ' n i n pol itik platformu, barışın korunması hedefin i , pa rti­ nin ve u l usun d ış pol itika s ı n ı n birincil ve a na görevi olara k koyuyor. B ir­ leşmiş M i l letler'de, Bağla ntısızla r H a reketi içinde, n' ler G rubu'nda ve öteki u l usla ra rası fo rumla rda, barışı savunarak, savaşın önlenmesi için, çok küçük de o lsa herhang i b i r a d ı m ı n atı lması için e l i nden geleni ya ­ para k sağlam ve tuta rlı bir tutum a lıyor. Yerel , latin Amerika düzeyinde de ba rışçı çözümlerden ya nayız. Meksika, Kolom biya ve Venezüella baş­ ka n l a rına mektubunda, Fidel Castro, Contadora G rubu'nun g i rişim lerine desteğ i m iz i n nedenlerini belirtti ve O rta Amerika sorunlarının çözümünün, içinde bulundukları d ra matik d u rumdan gerçekten demokratik b i r çıkış yol u n u n EI Sa lvador halkının sava ş ı m ı na i l i ş k i n olanlar da içinde, ya l ­ n ızca görüşmeler yol uyla bulunması g e rektiği n i vurg uladı. Küba b u yönde olanaklı tüm çabayı gösterm iştir, göstermeye deva m edecekti r. Küba, O rta Amerika ve Ka rayipler bölgesi ne i l işkin olarak, ş u a nda y ü rümekte o l a n görüşmele rden ve N i ka ragua hükümeti ve Sandi­ n ist Cephe' n i n , EI Salvador'u n ve öteki latin Amerika ü lkeleri nin dev­ rimeilerinin a lacağı ka ra rlardan ç ı kaca k yüküm l ü l ükleri üstlenmeye ha­ z ı rd ı r. Doğa ldır ki, bu, aynı şekilde ABD hü kümetin i n de benzer yü küm­ l ü l ü k ler a lmasını ve soru m l uluğu paylaşmasını g e re kti riyor; bu olmadan Orta Amerika'da barış d ü ş ü n ü lemez, çünkü gerçek tehd itin kaynağı ABD' d i r, teh like ya lnız o ndan gelmekted i r. 0te yandan Küba savunma g ü c ü n ü a rtırıyor, çünkü zayıf ve iyi eğitiI­ memiş sila h l ı kuvvetleri ve tüm halkı ile a skersel em perya list saldı rıyı püskürtme yeteneği nden yoksun bir Küba devri m i , ya lnızca Reagan g i b i em perya listlerin işta h ı n ı kaba rta ca ktır. O n la r, G renada'da, kendilerini püskürtemeyen halklar üzerinde kolay bir zaferden zevk a ldıkla rını gös­ terdiler. K ü ba ve ABD hükümetleri a rasındaki a n la şmazlıkları, ka rşılıklı sayg ı temelinde ele a l ma olanağına ilişkin olanı da içinde, görüşmeler için hazır olduğunu tekra rlarken, cumhu riyetimiz, aynı zamanda, em per­ yal istle ri, Küba 'ya sa ldırı plan ların,I uyg u la maya geçme hatasını işleme­ den önce düşünmeye zorlaya ra k da barışa katkıda bulu nuyor. Ekim Devri m i ' n i n yı ldönümünü kutlarken, ya l n ızca Fra nsız işçi leri n i n Paris Kom ü n ü s ı rası nda tı rma n maya başladı kları n ı n doruğ una i l k o l a ­ r a k ulaşan proletaryayı k utla makla k a l m ı yo ru z. Ya l n ızca nazizmi n v e tüm faşizm g üçleri n i n , b a rışı n bu yem i n l i d üşma nları n ı n, Avrupa'da ve tüm dünyada hegemo nya kurmasın ı n önüne geçme savaşımında soru m l u l u­ ğ u n ve yükün büyük kısm ı n ı ta şıyan SSCB halklarına sayg ı m ızı dile geti r­ mekle ka lm ıyoruz. Ekim Devrim i' n i kutlarken, aynı zamanda, e l bette halk­ ların gözle görü l ü r gücünün onsuz yeterince cayd ı rıcı etkisi olmayaca ­ ğ ı nd a n , ü lkelerimizin savunmasını g üçlen d i rme çaba ları da içinde, ba ­ rışı her a raçla savunmak için tüm gücümüzü seferber ediyoruz. 6


SOVYETLE R BI RllGI ILE SOREKli DAYAN IŞMA IÇiNDEYIZ Franz Muhri Avusturya Komünist Partisi Başkant

67. yıldönümünü kutla d ı ğ ı m ı z Büyük Ekim Sosya l ist Devrimi, SSCB'nin o luşması, ilk sosya list devletin doğuşu, gelişmesi, g üçlen mesi ve yeryü­ zünün a ltıda biri nde sosyalizmin kurulması, bütün bunlar sadece Sovyet­ ler Birliği h a l k ları için büyük olan sü reçler, dönüşümler değ i l d i r. Ekim Devrim i aynı zama nda u l usla ra rası işçi sınıfı, kurtuluş h a reketleri ve ba­ rış savaşımı için büyük ve kalıcı bir önem taşıyor. Bunu, ü l kem izin somut ta rihsel deneyimi örneğiyle açıklamak istiyorum. Ekim Devrimi'nin utkusu Avustu rya işçi sınıfı n ı ca nlandırd ı ve emek­ çilerin sava ş ı m ı na g üçlü bir ivme kaza ndırdı. Avustu rya -Maca rista n mo­ narşisinin çöküşüne ya rdımcı aldu. Kasım 1 9 1 8'de Avusturya Cu m h u riyeti ilan edildi ve burjuva parlamenter demok rasisi kuruldu. 1 9 1 8-1 920 yıl­ ları a rasında Avusturya işçileri çok sayıda reform ya pılmasını sağ la d ı l a r. Orneğ i n , 8 saatlik işgünü ta nındı ve ü retim konseyleri, ücretli izinle ilgili yasa lar kabul edildi. B u rj uvazi Ekim Devri m i ' n in ü lkülerinden esinlenen i�çi s ı nıfın ı n « Rus dili ile konuş u p » burjuva demokratik devrimi sosya l ist devrime dönüştürmesinden korktuğu için bu tavizleri vermek zorunda kaldı. Sovyetler Birliği, Ma rt 1 938'de Avustu rya'rll1 Na-zi Alma nya'sı toprakları olara k tan ı nmasın ı reddeden tek büyük devletti. Onun kara rlı tutum u so­ n ucu, 1 943'deki Moskova Bildirisi, müttefik devletlerin askersel amaçları n ­ dan birin i n bağımsız bir Avusturya ' n ı n yeniden kurul ması o l d u ğ u n u açı kladı. Bizim ülkemiz de içinde, tüm Avru pa'nın H itler fa şizmi di ktatörlüğünden ve yabancı boyun d u ruğundan kurtulması nda Sovyetler Birliğ i ' n i n belir­ leyici katkısı oldu. Sovyetler Birliği bunu ağır kayıpla rla ödedi. Böylece Sovyet halkı tarihte olağa nüstü büyük bir ka h ra m a n l ı k gösterd i. lJIke­ mizin kurtarı lması , 27 N isan 1 945'de üç demokratik parti n i n ikinci Avus­ tu rya Cum h u riyeti'nin kuruld uğunu açı klayan belgeyi imzalamasına ola­ nak verdi. Bu belgede parti mizin onla rca y ı l l iderlerini ya pmış olan Avusturya Komü nist Partisi Başka n ı Johann Kople nig'in imzası da va rd ı r. Sovyetler Birliği, Sovyet O rdusu' nda ki e rler ve subaylar Avusturya hal­ k ı na eko nomilerini ona rm a l a rı yo l undaki i l k a d ı m l a rı nda, açlık la sava­ şımda etkin ya rd ımda bulundular. Yine SSCB, a rta n u lusla ra rası sayg ı n ­ l ığ ı na daya n a ra k ve tuta rl ı politikası n ı sürd ü rerek, Batılı devletlerin Avus­ turya'yı paylaşma, onu Batı askersel blokuna sürükleme planlarını bözdu. Bağımsız ve demok ratik bir Avusturya' nın yeniden kuru lmasıyla ilgili Devlet Anlaşması ' n ı n im 7.a lan masl ve 26 Ekim 1 9S5'de U l usal Meclis ta ­ rafından sürekli tarafsızlık statüsü nün kabulü için koşu l l a r ancak Batı l ı devletlerin v e o z a m a n ü l keyi yöneten Sosya l ist Parti ile Halk Pa rtisi'nin 7


Sovyetler B i rliğ i ' n i n Avustu rya ' n ı n asla sosya list ü l ke lere ka rşı Batı nın bir i leri kara ko l u na dönüşmesine izin vermeyeceğine ikna olma la rı ndan son­ ra sağlandı. Devlet Anlaşması' nda (ki bu kısmen Cum h u riyet Anayasa'­ s ı na geçmiştir) bağımsızl ı ğ ı n , demokratik hak ve özg ü rlüklerin g üvence a ltına a l ı nması ve yeni b i r faşizm tehlikesi nin doğmasının ö nlenmesi yönünde önem li h ü k ü m ler ye r a lma kta d ı r. Sü rekli tarafsızl ı k ü l kemize büyük yararlar sağlad ı . B u n u n sonucunda, Avusturya ' n ı n Sovyetler Birliği ve öteki sosya list ü lkelerle politik, ekonom i k ve kültüre l bağları o l u m l u bir g eliş­ me gösterd i . Bu i lişkiler, değişi k sosya l sistemlere bağlı ü lkeler a rasında ka rş ı l ı k l ı ya ra ra daya l ı işbirl i ğ i n i n gerçekleşebi leceğini gösteren ve barış içi nde yanyana yaşa m a politikas ı n ı n sağladığı olana kları ortaya koyan b i r örnektir. Bugün sosya list ü lkelerle o l a n ekonomik ilişkiler 1 50 bi. n kişi için iş sağ lıyor. B u n unla birlikte tekel lerin, Ortak Paza r'ın ve ABD' n i n rekabetinin baskısı, diğer etmen lerle bi rlikte, ülkem izde öze l l ikle genç­ liği büyük ö lçüde etk i leyen uzun süreli işsiz l i ğ i yaratmakta d ı r. Haklı o la ra k şunu söyleye b i l i riz : Ekim Devrim i'nin utkusu ve Sovyetler Birliği' n i n varl ığı, Avustu rya h a l k ı n ı n kaderi ne her zaman o l um l u etkide b u l u n m uştur. Eğer SSCB olmasayd ı , g ünümüz d ünya s ı nda egemen, ta­ rafsız ve bağımsız bir Avustu rya. va ro lmaya caktı. Sovyet devleti nin ilk yasama eylem leri nden biri 67 yıl önce kabul edi len Barış Buyrultusu ol­ m uştur. O zamandan bu ya na barış, Sovyet dış po litikasın ı n değişmeyen temeli olara k ka ldı. Avustu rya halkı da içinde eğer bug ü n Avru pa'da halklar i k i nci Dünya Savaşı'ndan bu yana , 40 yıldan fazla barış içinde yaşa d ı d iyeb i liyo rsa k, bunu herşeyden önce Sovyetler B i rl i ğ i ' ne, öteki sosya l ist ü lkelere, onları n tuta rlı barış pol itika larına borçluyuz. B u po l i ­ tika b i r üçüncü dü nya sava ş ı nı önleme o la nağ ını yarattı. Sosya lizm ve barış b i ribi ri nden ayı rt edi lemez. işte bu nedenle biz h a k l ı olara k şöyle d iyoruz: Daha güçlü sosya lizm, daha g üçlü barış demektir. Yeni bir dü nya savaşını (ki bu savaş kaçın ı lmaz ola ra k nük leer savaşa dönüşecektir ve tüm i nsanlığı yok edecektir) ö n leme olana ğ ı n ı yaratma k için Batı Avrupa'da k i , tüm kapita l ist d ü nyadaki halkla rı n savaşımı yük-­ seltmeleri zorunlud u r. Bu bağlamda Avusturya lı kom ü n istler barış hare ­ ketine büyük değer veriyorlar. Hareket, em perya l istıerir: a rtı k hesaba a lmazlık edemeyecekleri bir g üç oldu. Barış h a reketi bizim ülkemizde de gelişti. Değişik pa rtilere bağ l ı ve değişik dünya görüşüne sa h i p insa nlar, H ristiya n la r, sosya l istler, komün istler ve pa rtisizler bu ha rekette b i rleşi­ yorlar. Avustu rya Kom ü n ist P<ırtisi, eylemler ya pılmasına ve demokratik bir tartışmanın sonucu ba rışseverlerce sa pta n a n görevlerin yerine geti­ rilmesine ya pıcı katkıda b u l u n uyor. Biz u lusa l barış hareketinin federa l h ü kümeti n açık tavı r a lması ve .ABD nük leer roketleri n i n Avru pa'd a n çekilmesi ve uzayın m i litarizasyo n u n u n önle nmesi v e Avusturya'da m i li­ tarizmin yükselmesine karşı çıkı lması istem lerimizi desteklemesi yönü nde davranmaya itecek o l a n platform u n u destekliyoruz. B


Barışa, özg ü rfüğe ve u l usal bağımsızlığa ka rşı büyüyen tehdit, ABD em perya l izminin gerici çevrelerinden, Reagan ve yönetim i n i n eylem lerin­ den gelmekted i r. Silahlanma ya rışının tırma ndırı l ması aynı za m a nda iş­ yeri ve emekç i halkın maddi yaşam d ü zeyine ka rşı tehdit o luştu rma kta ­ d ı r. Sa ldırgan em perya l ist .çevreler son zamanlard a Avusturya'yı Sovyet­ ler Birliği'ne ve genellikle sosya list ü lkeler to pluluğuna karşı çatışma politikasına çekme çaba l a rı nı yoğ unlaştırd ı l a r. Bu d urumda 25. Ko ng re'­ mizin yaptığ ı şu saptama son derece önem l i ve son derece g ü nceld i r: Barış için savaşım Avusturya Komü n ist Partisi ' n i n en önde gelen u lusa l politik görevid i r. i l k sosya l ist ü l keyle, Ekim Devrim i ü lkesiyle dayanışma­ mız, Sovyet ve Avusturya hal kla rı a rasındaki dostlu k için çalışma la rım ı z , b a r ı ş dava sına v e Avusturya'nın ulusal çıkarlarına hizmet etmekted i r.

U LUSLARARASI I liŞKi LERi iYi LEŞTIREN BAŞlıCA ETMEN James Stewart ırlanda Komünist Partisi Genel Sekreteri

Büyük Ekim Sosyal ist Devrimi, d ünya çapı nda insa nlığın politik ve sos­ ya l i l işki leri n e nite l i ksel b i r deği ş i k l i k geti rerek, dü nya ta rihinde yen i b i r ç a ğ açtı. ilk kez olarak, öncü partisinin, komün ist parti nin önderliğ inde işçi sınıfı, bağ la ş ı k la rıyla b i rli kte kapita lizm ve emperya l izmden erki söküp o la b ileceği n i ve sosya l ist toplumu ku rmaya i lerleyeb i leceğini gösterd i . B u n u n d ü nya n ı n en g e n i ş topra kları üzeri nde başarı lması olgusu uluslar­ a rası işçi sı nıfı hareketinin sosya l kurtuluş savaşımında, halkların sömür­ geciliğe ka rşı savaşımında ve söm ü rücü rej im ierin doğ urduğu sava şların sona ermesi gereği için yığ ı n la r a rasında genel b i l i ncin gel işmesi nde önem li i lerlemelere yol aça rak, uluslara rası i l işki lerde derin değişi klere neden oldu. 1 91 7'deki utku, 14 em perya list gücün müdahale kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması ile sağlam laştı rı lan bu utku, I k i nci Dü nya Sava şı'nda faşiz­ m i n yenilg isinin ve d ünya g üçler dengesinde n itel iksel değişikliğ i n mey­ dana gelmesinin tem e l i n i o luşturd u. Dünya sosya list siste m i n i n doğ­ ması, em perya list ü lkelerdeki işçi sınıfının pol itik, sosyal ve demokrotik i lerleme savaşım larına ve Asya, Afri ka, Latin Amerika'daki ve I rla nda '­ d a k i u l usa l kurtuluş hareketlerine yeni ivme kazandırdı. Dünyadaki konumları n ı n sa rsıldığını gören tekelci sermaye, Sovyetler 9


Birliği ve o n u n bağ laşı k la rı sosya l ist ü l ke lere ka rşı tarihte « soğuk sava ş » o la ra k ta nım la n a n yoğ un bir ideo lojik, politik ve ekonom i k kampa nya başlattı. Bunun a macı Sovyetler Birliği'ni ya l ı tla m a k ve sosya lizmin ve ulusal kurtuluş h a reketi n i n kaza n ı mlarını ortadan kaldırm akt!. Antisov­ yetik h isteriye, e m pe rya list çevrelerin tüm çaba larına karşın, sosya lizm g üçleri sürekli g elişti. Dünya ilişkilerinde başlıca etken olara k sömü r­ gecil i k orta d a n k a lktı. Sovyetler Birliği ve uluslara ra s ı komü n ist h a reket taraffnda n desteklenen u l usa l kurtuluş h a reketi başarı üstüne başarı elde etmeye deva m ediyor. Avru pa'da k i g e l işmiş kapita list ü l ke lerde ve Kuzey Amerika'daki işçi sınıfı ya şam koş u l la rı ve kapita lizm i n sınırları içinde b i r de receye kada r demokra tik h a k l a rı n ı n gen işlemesi nde, geçici de olsa, gerçek i lerlemeler sağlayabiidi. Ama e n önemlisi, SSCB'n i n ideoloj ik, ekonom i k ve askersel g ücüyle g üvence a ltına a lı na n d ü nya sosya l ist siste m i n i n va rlığı, e mperya l iz m i n , her şeyden önce A B D em perya l iz m i n i n dü nya çapı nda y a d a herh a n g i bir ü l kede g e l işmeleri n kendi çıka rl a rı doğrultusunda o lmasına d a h a fazla karar veremeyeceği son ucunu doğu rd u . Dünya sosya list sistem i,.sosyal k u rtuluş g üçleri, u lusa l k u rtuluş hareket­ leri ve barış h a reketleri, e m peryal iz m ta rafından « soğuk savaş»ın daya­ tılmasına karşın, sürekli g üçlendi ler. Bu koş u l l a rda emperya list g üçler u l uslara rası i l iş k i lerde yeni biçimleri ka bul etmek zorunda kaldı lar. Sov­ yetler B i rliği' nin, değişik toplumsa l sistem lere bağlı devletlerin barış içinde ya nya na yaşaması, eşitlik ve ka rşı lıklı g üven gibi len i nci i l kelere daya n a n ard ı eti tutarlı b a rış politikası, u l us la rarası i lişkileri biçimlendirmede g üç­ l ü , temel b i r etm e n h a l i ne geldi. Bu po litika yumuşamaya ve Helsinki a n laşma larına yol açtı. Ne ki, bu yeni gelişmeler em perya l i z m i n egemen çevreleri n i n kimi ke­ simleri n i n , öze l l ikle ABD'de Reagan yöneti m i n i ve Brita nya'da Teacher'­ i n m uhafazakar hükümetini destekleyen çevrelerin h oş u na g i tm iyor. Bu güçler a rd ı c ı l olara k Helsinki a n laşmalarını d i n a m i tlemeye, yığınsa l ile­ tişim a raçları ndan b i r kez daha yoğ u n antisovyetik, a ntikomünist ideo­ loj i k kampa nyayı başlatmaya , «üçüncü Dü nya » ü lkelerinin ekono m i k sö­ mü rüsün ü yoğ u n laştırmaya, em perya lizmin boyund uruğ undan kurtulma sürecindeki ü l ke lere askersel sa ldırı yöneltmeye ve d ü nya sosya list siste­ m i n i n birlik ve istikra rı n ı d i n a m i tlemeye çalıştı l a r. ABD em perya l iz m i k i r l i , caniya ne e l i n i E I Sa lvador, N i ka ragua, Afg a n istan, Polonya, ve Ortadoğu'ya uzatıyor. Aynı zamanda ABD, Federa l Almanya Cumhuri­ yeti, Bri ta nya, Ja ponya ve öteki g e l işmiş kapita l ist ü l ke lerde kapita liz­ min dünya krizine emekç i halkın yaşam düzeyine ve çetin savaşı m la ka­ za n ı l m ış demokratik haklarına saldırı larını a rtırması eşlik ediyor. Yeryüzünde barışın korunması, g ünümüzün temel sorunudur. Sovyetler 10


Birliği ve bağ laşık larına karş ı askersel üstünlük elde etmek ve sosya l ist ü l kelerdeki ekonomik, sosyal ve demokratik ge lişme kaza n ı m larını d ur­ d u rma çabasıyla, şimd iye dek görülmedik ve son derece paha lıya m a l olan b i r silahlanma ya rışı başlatan Reaga n yöneti m i n i n savaş taciri poli­ tikasıyla, dü nya barışına yönel i k tehdit her zamankinden daha çok a rt­ mıştır. ABD .. Cru ise» ve .. Pershing-2» roketleri n i n Avru palı NATO ü lkelerinde konumlandırılması ve Reagan'ın uzayın silahla ndırılması plan ları dü nya ­ n ı n h e r ta rafından barışsever g üçleri yeni yığınsa l eylemler için ayağa ka ldırdı. Bu, öze l l i k l e ABD, Hollanda , Federal Alma nya ve Brita nya 'da olanaklı e n geniş g üçleri n katı ld ı ğ ı , ya lnızca komün ist ve sosya l istleri değil, burjuva partileri ve kiliseleri de kuca k layan bir ka m panya şek l i n ­ d ed i r. B u g üçler Amerikan roketlerinin Avrupa topra k larına yerleştiri l ­ mesini kes i n biçimde kınıyorlar. Reagan'ın nükleer silahlanma yarış ı na ka rşı bu savaşım sırasında g iderek daha çok i nsan, nükleer sila h la ra sa­ hip olma yol uyla d ünya barışını eşit derecede tehl i keye sokmak g ibi iki « sü per devlet»i (ABD ve SSCB) b i r tutma n ı n doğru olmadığının fa rkına varıyorlar. Nük leer sila hsızlanma için savaşımda, NATO ü lkelerinin yığ ı nsal i leti­ şim a raçlarının sinsi propaga ndasına karş ı n , Sovyet devleti n i n ve SBKP'­ nin a rdıcıl ba rış pol itikası , onların bu temel ve yaşa msal konudaki sağ­ lam, kesin tutum unu, değişik sosyal ta bakalardan g ittikçe a rtan sayıda i nsan görüyor, kavrıyor. ABD em perya l i z m i n i n açık savaşçı tutumuyla karşılaşa n, öncekinden çok daha fazla i nsan d ü nya barışın ı n güvencesi­ nin, SSCB, d ü nya sosyalist sistemi ile bağlı olduğu gerçeğin i kavrıyor. «Köylüye topra k », .. Açla ra ekmek » ve .. tüm d ünyaya barış » belg i leri bolşevi klerin devrimci prog ra m larını ifade ediyord u. Onlar ya lnız eski ça rlık i m pa ratorlu ğ u n u değişti rmekle kalmadılar, aynı zamanda dü nya sosya lizm i n i n , ya n i tüm d ü nyada ba rışseverleri destekleyecek ve bi rleş­ tirebi lecek, ABD em perya l izm i n i n başlattığı çılgın nükleer silahlanma ya rışını d u rd u ra b i lecek ve dünya savaşı teh l i kesini ön leyebi lecek gücün doğmasını olanaklı k ı la n koş u l la rı ya ratarak, dü nyayı da değiştird iler. i rlanda topra klarında n ükleer silah yoktur. Ama ülkem izde nükleer sila hsızla nma için, barış için savaşım geniş sosya l g üçleri kucaklaya­ ra k büyüyor. irla nda'da barış soru n u nu n kendi özel çizg i leri ve kendi öncelik leri va rd ı r. Kuzey i rlanda hôlô i ng i liz emperya lizm i n i n deneti m i a ltında d ı r v e bu, o n u n NATO ' n u n b i r parçası olara k v e bu saldı rg a n blok u n üye ü lkeler h a lkları için oluşturd u ğ u t ü m teh likelere k o n u o l d u ğ u a nla mına g e l iyor. Askersel b a k ı m d a n i rlanda C u m h uriyeti ta rafsızdır. Ama ABD ve AET' n i n önde gelen ü l keleri irlanda'yı NATO'ya bağlamak için Dublin hükümetine sürekli baskı yapıyorlar. 11


ı rlanda Komünist Pa rtisi' n i n bu konudaki konumu açıktı r : Bası n o rg a n ­ ları m ı zda v e t ü m aj itasyon ça lışmaları m ızda NATO devletle rinin ırlanda Cum h u riyeti' ni, ırlanda'da bir b i r l i k devleti ne ulaşılmasın ı n koşulu ola­ ra k, kendi sıra la rına katılmaya teşvik etme çaba ları n ı serg i l iyoruz. Böyle b i r a n la şma ü l ke m i z için kendi kaderi n i tayin etme ve politik bağım­ sızlık a n lamı na gelmeyecektir. Ta m tersine bu, ırlanda h a l k ı n ın , e n büyük em perya l ist devletleri n ka pris ve n iyetlerine daha fazla bağ ı m l ı olmasına neden olaca ktır. ırla nda'da k i b a rış ha reketi iki temel sorunla ka rş ı ka rşıyadır : B i ri ncisi, ırl a nda Cum h u riyeti ' n i n tarafısızlığ ı n ı koruma k ve bunu em perya lizm kampı n ı n dışı nda olumlu bir pol itik tarafısızlığa doğ ru g e l iştirmek. I k i n ­ c i s i , ırla nda'yı nükleer s i l a h la rdan a rı n d ı rı l m ı ş b i r bölge yapma sava­ şımı ve tek bir " Cruise " ve " Persh i ng -2" roketi n i n ya da öteki n ükleer silahların ırlanda toprakla rı nda kon u m la nmamasını sağlama ktır. B u savaşıma katı l a n g üçler ilerl iyor ve burj uva parti lerin, send i ka la rı n , kadın, gençlik ve öğrenci örg ütleri n i n üyeleri n i , ra h i pleri ve katolik ve protestan kil iselerin sıradan üyelerini kucaklıyor. Bu işe a ktif o la ra k katı­ l a n başlıca kuruluşlar şunlard ı r : Tüm ırla nda temelinde örgütlenm iş, Nü kleer silahsızlanma için ırlanda kampa nyası ; Kuzey ırla nda'da eylem ­ de bulunan Barış v e Yumuşama Derneği (sendika la rla sıkı i l işkiler için­ ded i r) ; ve Ka to l i k k i lisesi n i n üyelerin i u l usa l ça pta örg ü tleyen " Pa x Christi". B u y ı l ı n Eyl ü l ayında meydana g e l e n o l u m l u b i r g elişme d e , Kuzey ırla nda'da ö rg ütlü send i ka h a reketi n i n , ırla nda Sendikalar Ko n­ g resi Kuzey Kom i tesi önderliği nde, Nü kleer Sila hsızlanma için Sendikal Kampanya ' n ı n kurulmasıd ı r. Kuzey'de ırla nda Belfast ve Gü ney'de Dub­ l i n , şeh i r meclisleri ta rafından nükleer silahlardan arındırılmış bölgeler olara k ilan ed i l d i ler. ABD'nin nükleer silahlanma yarışına ve La tin Ame­ rika h a l k la rına saldırı larına ırla nda h a l k ı n ı n tepki leri n i n boyutları, bu yıl Reagan'ın ırlanda Cumhu riyeti ' n i ziya reti sırasında ortaya ko ndu. Bü­ tü n ırla nda'da yığı nsal protesto gösterileri oldu. Bu gösteri lerin en büyü­ ğ ü Dublin'de oldu ve buna aslında tüm politik görüş lerden i nsanlar, sen­ d ika lar, gençler, kad ı n l a r katı ld ı , ra h i be ve ra h i pler de bu gösterin i n en ön sıra l a rı nda yera l d ı lar. Halkın iste m i açık, kesind i r : Ada m ı z ı n insa nları ABD nü kleer silah ları ­ n ı n hiç b i r p a rçasını istemiyor. O n l a r, bu tü r sila h ların Brita nya v e diğer Avrupa ü lkelerindeki va rlığ ı n ı n e n temel demokra ti k hakları olan yaşam h a kla r ı n ı n i h la l i olduğunun fa rkındalar. Ve bu yaşa msa l sorun çevresin­ de yeni yoğ unluğa u laşa n düşünceler savaşı nda g iderek daha fazla in­ sa n 6 7 yıl önceki Ekim Devrim i' nden beri Sovyetler Birliği'nin her za m a n o l d u ğ u g ibi b u g ü n de silahsızlanma v e dü nya savaş larının ebediyen o rtadan kaldırı lmasının a maçlarına ya nıt veren tuta rlı bir pol itika uyg u­ ladığını kavrıyarlar. 12


iNANCıMızIN KAYNAKLARI

Haled Bagdaş Suriye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri

Lenin'i n şa n l ı partisinin önderl iğinde utkuya ulaşa n Büyük Ekim Sos­ yalist Devri m i ' n i n ana fiki rleri, h e r ü l kede ve b i r bütün ola ra k d ü nyada yaşamın tüm a la nlarında a rtan ölçüde etk i n ve geniş bir etki ya pmayı sürdürüyor. insan lığın Ekim Devri m i 'nden sonra k i gelişmesi bunu ka nıt­ lıyo r. Marksiım -Len i n izm'in kurucuları tarafı ndan oluşturula n ve Ekim Dev­ rimi'yle gerçekliğe dönüştü rülen olağanüstü önemde b i r fikir, insa nın i nsa n ta rafından söm ü rülmediği toplumun kurulmasın ı n olanaklı olduğu fikridir. Başka temel b i r fikir de K . Ma rks ve F. Engels'i n « Ko m ü n ist Partisi Man ifestosu»nda k i satırlarında ifade ed i l iyo r : « Bi r kişinin başkası tarafından sömürüsü ortadan kaldırıldığı ölçüde, bir u l usun bir başkası tarafından söm ürüsü de ortadan ka ldırılacaktır». (3) Şu Ma rksist-Leninist tez herkesçe çok iyi b i l i n iyo r : «Her çağdaş u lusta i k i u l us vardır. » (4) Bu, u lusların içinden boyd a n boya geçen a na bölün­ me çizgisine - iki sı nıfın, söm ü renler ve sömürü lenlerin, ezen ler ve ezi­ lenleri n va rlığ ı na işaret ediyor. Kapita l ist ülkeler ele a l ı ndığında, bu tez ya l nızca uyg u lan ı r olmakla ka lmıyor, oynı zamanda h e r geçen g ü n d a ha çıplak yön leriyle ortaya çı kıyor. Bu d urum, yeni b i r sosya l kimliğin, Sov­ yet h a l kının doğdu ğ u Sovyetler Birliğ i'nde fa rk lıdır. Bu kiml ik, tek bir «emekçiler ulusu » olara k tanım lanabilir. B u birlik gelişkin sosya list to p­ l u m un başlıca yaşam ve güç kaynağıd ı r. Şu genel saptama yapıla b i l i r : i nsa n ı n i nsanı somurmesine ve bir ha lkın b i r d iğeri tarafından ezi lmesine son verilmesi; büyük olsun küçük olsun, gelişmiş olsun geri olsun d evletler, u l usla r ve u l usa l a zınlı kla r a rasındaki i l işki lerde eşit hakl ı l ı k ; her h a l kın politik bağımsızlık ve sosya l ­ ekono m i k i lerleme yolunu özg ü rce seçme h a k k ı ; d e ğ i ş i k sosyal sistemlere bağlı devletler a rasındaki i l i ş k i lerin en iyi temeli olara k barış içinde yanyana yaşa ma; ve ulusla ra rası sorunları n çöz ü m ü nde g üç ya da askersel'a raçlara boş vurmamo, Ekim Devrim i'nin utkusundan son ra ilan edilen ve dü nyayı temelinden sa rsan başlıca fikirler bunlardır. i şte bu fiki rler d ünyadaki g elişmeleri g id e re k daha çak belirlemektedi r. Ekim Devrimi'nin büyük önderi Lenin ta rafından imzalanan Barış Buyrultusu, utkan p ra leta rya devrim i ni n ilk yasama eylem iydi. Böylece,

(3) K. Ma rks ve F. Engels, Yapıtlar, c. 4, s. 445. (I,) V. i. Le nin, Tüm Yapıtlar, c. 24, s. 1 29. 13


ta en başta n, sosya lizm i n , şimdi uyg a rlığın yaşam ı na e n korkunç tehdide, 'yen i b i r d ünya ça p ı nda yang ı n tehdidine karşı yılmazca savaşan sos­ ya l izm i n ba rışçıl özü kend ini kanıtladı, Sovyetler B i rl i ğ i n ' n i n Büyük Anayurt Savaşı ' ndan b u yana insa n l ı k ya klaşık 40 yıldır d ü nya çapı nda silahlı çatışmalar olmadan yaşam ıştır (ki B i rinci ve i kinci Dü nya Savaşı a ra sı nda sadece 21 y ı l vardı r-) B u n u n a rd ında yata n başlıca neden SSCB' n i n ve bir bütün olara k sosya l i st sistem i n a rtan g üc üd ü rEkim Devrim i ' n i n i nsa n l ı k ta rihinde b i r dönüm noktası olduğu, e n başta n beri açıktır v e za m a n ı n geçmesiyle daha belirg i n hale geldL Bu, d ü nya em perya lizmi tarafından ona d uyulan k i n ve nefreti n nede n i n i açıkl ıyor- Bu, ya klaşık 60'1 a ş k ı n yı ldır, emperya l izm i n sosya l ist ü lkeleri yalıtıama, yok etme, böylece yeni sistepıi sona e rd irme g i b i a rd ı a rkası kesilmez çaba ları n ı n nedenleri n i açıklıyorBu hiç b i r proleter savaşçı n ı n , h iç b i r devrimc i n i n görmezl i kten gele­ m iyeceği ta rihsel bir gerçektir- Len i n şöyle d iyor : « Ha lklar a rasındaki karşı l ı k l ı i l işkiler ve b i r bütü n olara k dünya politik sistemi küçük bir em perya l ist u l uslar g ru b u n u n Sovyet Rusya ' n ı n başı nı çektiği Sovyet hare­ ketine ve Sovyet devletlerine ka rşı açmış olduğu sava ş ı m la belirlen­ mekted iL Bunu a kılda tutmad ı kça, d ü nya n ı n e n kenarı ndaki bir parça­ sına i lişkin bile tek bir u l usa l ya da söm ü rg e soru nunu doğru olara k koym a ­ m ı z olanaksızdır- U yg a r ya da geri ka lmış ü lkelerde komün ist parti ler, politik soru n l a rı a ncak bu görüşü çıkış noktası ya pa rla rsa doğ ru ola rak koya b i l i r ve çöze b i l i rleL» (5) Len i n ' i n bu sözleri dünya ta r i h i n i n şimdiki aşaması için de ta mamen geçerl idir, Len i n sa n k i bugünkü orta m ı , ABD' n i n ba ş ı n ı çektiği em per­ ya listlerin çılgı nca reel sosya lizmi « g öm me«yi denedikleri g ü n ü müzü önceden görmüştüL Ekim Devri m i'n i n y ı ğ ı n la rı devrimci leştire n fikirleri, devrimin utkusun­ dan doğa n ve daha sonra , em perya lizm i n en korkunç ve iğrenç yaratığ ı olan nazizm in yenilgisini sağ layan b ü y ü k m a d d i v e manevi g üç, A B D em perya l istleri n i n v e NATO bağlaşıkları n ı n yağrnacı v e sa ldırg a n plan­ ları n ı n önüne cidd i b i r engel d i km iştir. « Bo lşevikler» d iye yazm ıştı Len i n , «tüm ezilen halklara kendi lerini emperya l i st boyunduru ktan kurtarma olanağı veren yepye ni u l uslara rası i l işkiler ku ruyorlaL» (6) Doğ uşunda n itiba ren, Sovyet hükü meti bu hottı izled i. Yaba ncı müdahale ve iç savaşın a rd ı ndan yüz yüze ka ldığı devasa ekonom i k zorlukla ra karşın, komşu ü lkeler halklarına büyük ya rd ı m ya ptı . Bu yard ı m , b u ü lkelerde patlaya n u l usa l k u rtuluş devrim leri n i n başarı­ sı nda önemli rol oynadı. Sovyetler Birliği, değişik bölgelerdeki özg ü rl ü k

(J) V . i . Le nin, T ü m Ya pıtlar, c. (6) V. i. Lenin, Tüm Ya pıtlar, c. 14

41, 42,

s. s.

242. 107.


savaşımla rı n ı destekled i , Mısır'dak i 1919 a yaklanmasında, Fas'ta 19211926 a rasında Abd a l - Ke ri m ' i n 'önderliğindeki savasımda ve 1925-1927 Suriye u l usal aya k la nması nda olduğu g ibi. Reel sosya lizmin gücü a rttıkça, öze l l ikle Büyük Anayurt Sa va şı ' nda Sovyet h a l k ı n ı n utkusunda n ve d ü nya sosya l ist sistem i n i n oluşmasından son ra, u l usa l kurtul u ş h a reketi g iderek daha faz la g ü ç kazandı. Emper­ ya l ist sömü rg e rej i m i çöktü ve Asya, Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu ' ­ d a b i r dizi yeni bağı msız dev/et doğdu. Ara p halkları, 1956'da Süveyş kan a l ı n ı n m i l l i leşti rilmesi nden sonra ing iltere, Fransa ve isra i/'in üçlü sa l d ı rısı sırasında ve 1967'de isra i l' i n ABD' nin i z n i ve desteğiyle gerçekleştird i ğ i sa ldırı sırasında Sovyetler B i rliği ve öteki sosya l ist ü lkelerin g österd i ğ i desteği hatı rl ıyorla r. Sovyet po litikası, 1973 Ekimindeki kurtuluş savaşı sıra s ı nda ve Lübna n h a l k ı n ı n A B D sila h l ı müdaha lesi ve isra i l yönetiminin i lhakçı h a reketlerine ka rşı ka h ramanca d i renişi sırası nda yine tutarlılığını ortaya koyd u. Kısacası, Sovyetler Birliği, Ara p u lusa l kurtuluş hareketine tüm a la n la rda paha biçi lmez politik, a skersel ve ekono m i k ya rdım ve destek gösterd i . E k i m Devrim i ' n i n ülkes i n i n sağladığı ekonomik ya rd ı m da politik ya da askersel ya rd ı m kad a r önem l i d i r. Orneğin, u l usal g e l i ri n yükselmesi n i n a raçları o l a n v e ekonom i k bağ ımsızlığın v e i lerleme n i n s a ğ l a m temeli, a ğ ı r sa nayinin belkemiğ i o la ra k h izmet görmeleri için tasa rı m lanmış ola n - Fı rat Ba raj ı , demiryol u a ğ ı , u l usal petrol ve petroki mya sanayii, g ü b re fabrika ları, Suriye'n i n tüm k i l i t ekonom i k proje leri sosya l ist ülke­ lerin, hepsinden önce sad ı k dostu m uz Sovyetler Birliğ i ' n i n yardı m ıyla kurulm uştur. Büyük Ekim Sosya l ist Devri m i ' n i n fikirleri ve bunla rı n yaşama geçiri l ­ m es i n i n m ü kemmel son uçları işte b u n l a rd ı r; b u n l a r h e r bir ü l ke n i n ve bir bütü n olara k dünya n ı n g e l işiminde geniş ve i leri ka psa m l ı bir etki ya pıyorlar. Bugün bu fikirleri paylaşa n l a r ve bunların uyg u l a nması için savaşanlar ya l n ızca kom ü nistler değild i r. Bütün kıta larda yüz m i lyo n l a rca insan barış içinde yanya na yaşama ve u l uslara rası i l işkilerde eşitlik, ulu lara rası g üven ­ l i k belg ileri n i yükseltiyorlar; o n l a r u l usa l ve söm ü rg e baskısı n ı n son ka l ı n � tıları n ı n yok edilmesini, dü nya savaşları n ı n nedenleri n i n ortadan ka ldırıl­ ması n ı , bu yüzyı l ı n e n önem l i görevi ola ra k barı ş ı n korunmasını savu n u ­ yorfar. Açı ktır ki, uluslara rası gerg i nliğin tırmanması, sa ldırg a n em perya list m i h raklar ta rafı ndan izlenen hattın, herşeyden önce askersel üstün l ü k elde etmeğe çalışan, silah la n m a ya rış ı n ı , öncelikle nükleer silahlanma yarışı nı kışkırta n, d ü nyada h a k im iyet kurm a k için ya n ı p tutu�an ve öteki 15


halkların ulusal egeme n l iğ i n i d i n a m itleyen ABD'ni n izlediği h a ttın sonu­ cudur. Rea g a n yönetimi, ABD em perya li zm i n i n hedeflerini bağ ı ra bağ ı ra açı klıyor ve tarihte eşi görülmedik b i r küsta h l ı k la davranıyor. Bu, bölge­ m izde, Ortadoğu'da da açık olara k görülüyor. Ortadoğu'nun ABD içi n « yaşamsa l önem i » n i öne sürerek Washington, « stratej i k bağlaşığı» siyo­ nist ısra il'le bi rleşerek, müdaha leci bir politika i z liyor. Onun temeldeki a macı buradaki yurtsever rej i m ieri yıkmak, ısra i l ' i n yeni Ara p topra k ­ larını ilhak etmesi ni sağla mak, ABD askersel üsleri k urma k , çevik k uvvet­ lerin i denemek ve ABD deniz dona nmasının bölgedeki varlı ğ ı n ı sürekli kılmaktır. Suriye komünistleri, Ara p dünyasındaki tüm yoldaşla rı g ibi, ve şu ya da bu h a rekete katı l ı m la rına bakmaksızın öteki yurtsever, i lerici g üçle rle bi rlikte, gerçekleşti rilm esine bazı NATO ülkelerin i n de katıld ı ğ ı Ameri ka n ­ siyon ist pla n la rı boşa çıkarmak için ça lışıyorlar. H a l k ı n yükselen sava ş ı m ı belirg i n sonuçlar geti riyor; b u , Suriye' n i n düşm a n l a rı n ı n a rd ı a rkası gel­ mez a kı nıarı n ı n ka rşısında kararlı tutumuyla , Lübnan tarafı ndan ısrail'le 17 Mayıs 1 983'te ya pıla n a nlaşm a n ı n i pta l iyle ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti vf!' bölgedeki öteki ü l kelerle daya nışmasıyla ortaya kon uyor. Bu savaşım ABD' n i n dü nya çapındaki yayıımacı politikasına ka rşı d i ren işe, dü nya çapındaki barış h a reketine, i nsa nlığı n ük leer savaş­ ta n korumaya önemli katkıda bulun uyor. Kom ü nistler ulusa l bağımsızlığı n korunmasında ve bizim ülkem ize ve tüm bölge halklarına doğrudan bir tehdit oluştura n em peryalist kom plo­ ların püskü rtü lmesi nde yığın la rı n eyleme geçirilmesi için her olanağı kullanıyorlar. Genel o la ra k pa rtimiz Su riye hükümet i n i n yurtsever, a nti- . em peryalist politikasını destekliyor. Bu, SKP' n i n i lerici u lusal cephe içinde BAAS Partisi ve öteki cepheye katı lan örg ütlerle birli kte ortak eylem ­ lerinde ve işbirli ğ i nde ifadesini bul uyor. Suriye, ABD ve s iyonist ısra i l tarafı ndan ortaklaşa dayatılan Ca m p David politikasına, bölgede askersel üslerin kurulmasına, suları nda savaş gemi lerinin topla nmasına karşı d i renişinde sağla m bir konum a lm ıştı r. Suriye, ısrai l ta rafında n 1 967 sa ldırısı sırasında ele geçirilen tüm Ara p topraklarının kurtuluşu için her zaman old uğu g i bi ş i m d i de sava şıyor; Fil istin Ara p halk ı n ı n evlerine dönmesi, kendi kaderi n i tayin ve kendi bağımsız u l usa l devleti n i n ku rulması hakkını kara r l ı l ıkla destekliyor. Suriye, Filisti n Kurtuluş Orgütü de içinde olmak üzere ilg i li ta rafla r ı n katı l ı m ıyla Ortadoğu sorununun çözü mü üzerine ulusla ra rası bir kon­ fera nsın toplanmasına i l işkin, Tem m uz 1 984 öneri leri de içinde dü nya barışın ı n korunmasına yönoel i k Sovyet g i rişim leri ni destekliyor. Biz bunun tüm i lerici i nsanlı ğ ı n nükleer savaşı önleme ve dü nyada 16


ba rışı koruma ortak savaşımıyla uyumlu yurtsever bir politika olduğunun fa rkındayız. Aynı zamanda, Suriye kom ü nistleri i ç kon ulara i l iş k i n kendi platform undan vazgeçm iyo rlar. Burada sözkonusu olan şud u r : Demok­ rasiyi genişletmek, halkın yaşa msa l soru nları n ı çözme çabaları, sa nayi ve ta rım işçilerini n çıkarlarını koruma ve h a l kı ve devleti soyon asa l a k ve bürokrat burj uvazin i n etkisini k ı rma yönü nde ka rarlı davra n ış. Barış g üçleri n i n e m perya list pla nlara karşı orta k ç ı kışları içinde yer a lmanın ya nısıra , Partim iz , n ü k leer b i r yırkı m ı n getireceği teh l i ke leri yığın lara göstermek için geniş ka m pa nya lar örgütıüyor. Cum h u rbaş­ ka nı'na, BM Genel Sek reteri'ne, ve Dü nya Barış Konseyi'ne yazılan bir d ilekçeyi y a l nız ülkenin başken ti Şam'da 6 5 bi n kişi imza l atlı. Dilekçe, em perya l i z m i n , her şeyden önce ABD em perya li z m i n i n pol itikası n ı n , Av­ rupa'da başlaya n " Pe rshing-2» ve "Cruise» roketlerin i n kon umlandırı l ­ masını ve bölgemizdeki askersel üslerin yaratı lmasını mahküm etti. Böy­ lece d i lekçeyi i mzalaya n ların bin lercesi Sovyet g i rişimleri n i ve barışı koru­ mayı a maçlayan öneri leri desteklemiş o ldu. Suriye komü nistleri nin n ükleer yıkım ı n önlenebileceği n e ilişkin ina ncı her şeyden önce Sovyetler Birliğ i ' n i n g ücünden, NATO blokun u n Varşova Antlaşması ü lkeleri üzerinde askersel üstünlük kaza nmasın ı ö nlemedeki kesin kararlı lığından kayn a k l a nıyor. Bu ina ncın bir başka kaynağı da h a l k yığınla rının silahlanma, özell i k le n ükleer silahla nm a yarışına karşı ve evrensel barış için g e n iş ve d urmad a n yükselen savaşımıd ı r, Batı Avrupa'da, A�D' nde ve dünya n ı n ötek i bölgelerinde m ilyonlarca i nsa n ı n katıldığı sava ş ı m d ı r.

17


Yoldaşlll, ve e,lem birliği ruhu.da Athos Fava Arjantin Komünist Partisi Genel Sekreteri

Latin Amerika kom ü nistlerin i n temsilcileri n i n 1 929'da Buenos Aires'te ya p ı l a n ilk to pla ntısı ndan 55 yı l l ı k bir oradan son ra b u yılın Tem m uz'­ unda Arj a nti n ' i n başkenti G ü ney Amerika Komü n ist Pa rti leri Danışma To plantısı'na (t) ev sa h i p l i ğ i ya ptı. Bu to pla ntı bizim «koynoyan .. a na ­ ka ra m ız ı n ta rih iyle ve emekçileri n i n savaşı m ı i le sıkı sı kıya bağlı b u l u naı" devrimci hareketi n öncüsü n ü n yaşam gücünü gösterd i. Bundan yarım yüzyı lı aşkın bir za m a n önce söz ko n us u olan gerçek d u ruma bilimsel bir açıklama getirmekle yükü m l ü partilerin doğma kta olduğ uydu . Bu gerçek d u ru m , partileri, işçi sınıfı n ı n çıkarları uğrundaki savaşım sü reci içinde, Latin Amerika halkla r ı n ı n k u rtuluş yol u n u n ö n ü n ­ d e k i başlıca engellerin bağım l ı lı k v e e m perya l izm o l d u ğ u sonucuna g ö ­ türdü. Reagan yönetim i n i n sa ldı rg a n ve m i l itarist po l itikasına ka rşı koyma konusunda bölgesel ça pta deneyim değiş tokuşu ve eylemlerin koordi ­ nasyonu için' topla nan b u yılki foruma sınıf savaş ı m ı nd a çel i k leşmiş, g üçlü ko n u m l a r elde etm iş ve geniş halk yığınları a rasında büyü k b i r sayg ı nl ı k kozanmış b u lu na n 1 2 partiden temsilciler (2) katıldı. Küba Komünist Partisi' nden bir delegasyon do gözlemci olara k Buenos Aires'e geldi. Danışma Topla ntısı ' n ı n özel l i ğ i , N ika ragua ile daya nışma, Orta Ameri ­ ka'da barış savaşımı, genel olara k bölgede savaş karşıtı h a reketi n ge lişmesi, n ü k leer yıkımı önlemede pa rti lerimiz i n ve tüm uluslara rası komünist ha reketin ro l ü n ü n a nalizi g i bi temel soru n ların derinlemesine ele alınmasıydı. Demokrasi, elde edile n kazanımların savunulması, pekiş­ tirilmesi ve kökleşti ril mesi, işçi h a reketi n i n birl i ğ i , dış bo rçlar konusu n ­ d a k i tutum g ib i sorunlara do büyük önem verild i .

KAYNAYAN ANAKARA Kom ü n ist pa rti leri G ü ney Amerika'da ve günüm üzde gezegenimizin en huzursuz bölgelerinden biri olon tüm Latin Amerika a na ka rasında oluşan

(I) Danışma toplantısı 5-7 Tem m uz'da ya pıldı. (No t Red.) (2) ,Arj a ntin, Bol ivya, Brezi lya , Venezuela, G uya na, Kolom biya, Pa nama, Po rag uay, Peru, U rug uay, Şili ve Ekvador. (Not Red.) 18


teh likeli durumu ele a l d ı la r. Gelenekleri geçen yüzyı l ı n son u na, bu yüzyı lın başına dek uza n a n a ntiemperya list savaşım, Küba devri m iyle ve Batı yarımk ü resinde i l k sosyal ist devletin kurulmasıyla doruğa ulaştı. Küba « coğrafi kaderc i l i k » efsa nesi n i dağıttı ve emperya l ist devden yal­ n ı zca 90 mil ötede yeni to plumu kurmaya koyuldu. Ta rihimizin sayfa ları ABD' n i n sürekli sa ldırga n l ı ğ ı n ı kanıtlıyor ve Latin Amerika'daki yükselişler ve geric i l i ğ i n ka rşı vuruşları, sivi l burjuva h ü kü­ metleri ile değişi k türden (i leri c i, mil l iyetçi, refarmist, ka n l ı d i ktatörlük) askersel rej imierin b i rbirini değiştirmesi g ib i bütün u lusal kurtul uş hare ­ keti nin d iyalektiği n i ya nsıtıyor. Geçmişin deneyimi a y n ı zamanda, faşiz­ m i n ve gericil i ğ i n hiçbir zaman etkil i ve istikrarlı olmadı kları n ı gösteriyor. 1 970'li yı l l a rda em perya lizme karşı geniş çaptaki atılımlard a n önce 1 964'de Brezilya'da da rbe oldu ve d i ktatörlü k kurul d u. Bu, Güney Amerika ü lkelerindeki gerici reji m ler zi nci ri n i n i lk h a l kası oldu. Ard ı nd a n Bol ivya, U rug uay ve Ş i l i darbeleri geldi. 1 976'da çember Arja ntin'i de içine a l d ı v e bu kimi tah l i lc i le rin anakarada uzun b i r faşizm gecesinin bastığ ı görü­ � şünü i leri sü rmelerine yol açtı. Ama koyu kışta esen b i r baha r rüzga rı, g e riciliğin kara n l ı ğ ı n ı yaran bir g ü neş ıŞığı örneği, 1 979'da N ikaragua devrimi oldu. Bu devrim k ı rk yılı aşkın Somoza d i ktatörlüğüne son vererek, Latin Amerika'da demok­ rasi ha reketinde güçlü b i r yükselişi n başla n g ı c ı n ı n m üjdecisi oldu. Dan ışma Top l a ntısı B i ld i risi'nde belirtildiği g ib i , bugü nkü durumun öze l l i ğ i n i , « merkezi nde, demokratik ve a ntiempe rya l ist kaza n ı m l a rda çözümleyici rol oyn ay a n ü lkelerimiz işçi sınıfının bulunduğu halk d ireniş­ leri .,ndeki (3) yükseliş o luşturmakta d ı r. Bu d i reniş eylem leri nde h a l kl a rı n yerli oligarşi v e emperyal izm i n istikrarsızlık politikası na v e da rbeci p l a n ­ larına ka rşı koyma i radesi yansıyor. Ama emperyal ist g üçler, k urdu kları Amerika Devletleri örgütü (ADO) ve TlAR'ln (4) fiyaskosuna karşın, m a l i, teknoloj i k ve askersel yayılma biçimlerini k u l l a na ra k bizim cumh uriyetlerimizi bağımlılık zincirleriyle sa rmayı başa rdıla r. Toplantıda d a belirti l d i ğ i g i bi, son 20-30 y ı lda a nakaramızda yapısa l bunalım derin leşmiş ve g e n i şlemiş, sosya l çel işkiler daha da sertleş­ m i ştir.. Aynı zama nda, Lat i n Amerika ü lkeleri n i n dünya topl uluğundaki rol ü a rtmış, o n la r ı n ABD ile olan yalnız ekonomik değil, politik, d i plo­ matik ve askers e l a la n la rdaki nesnel çel işkileri de sertleşmiştir. Em perya l istlerarası kavg a lar g iderek daha da kes k i n leşiyor. Kapitalist Avrupa'da b i rçokları ABD'nin Orta ve G üney Amerika politika sı n ı n

(3) N ueva Ere, 1 984, c . 1 7, s. 1 9. (4) 1 947'de, Rio de Jan e i ro'da imza lanan Amerika ü lkeleri a rası nda Kar­ şı l ı k l ı Ya rd ım Anlaşması.

19


doğru l uğuna kuşkuyla bakıyor. Gerçi, iş « bizzat sistemi savunmaya » g e l i nce konum la rında fa rklar b u l u n m a k la b i r l i kte emperya l i stler tek cephe­ den hareket ed iyorla r. I ng iltere ile Arj a ntin a rası nda Malvinas ada la ri konsundaki çatışma ve dış borçlarla i l g i l i sorunlar b u n u kanıtlıyor. Toplantıda, ABD'nin i m pa ra to r l u k hevesleri ile Latin Amerika ülke­ leri n i n ulusal çıkarları a rasındaki reel çelişki, daha geniş ve daha cid d i , g idere k a rta n d i renişe yol açıyor. Ç o k g e n i ş ideoloj i k akımlar yelpazesi o l uştura n yen i yeni toplumsal katman ve sı n ı flar, h a lklar ve hatta h ü k ü ­ m etler, savaşıma katılıyor. Emperyalist saldırıyı püskürtmek v e geri kal­ m ışlık , bağ ımlılık g ib i ived i çözüm bekleyen köklü soru nları n üstesinden gelmek için Latin Amerika'da b i rliğin nesnel g e rekli l i ğ i n i g itg ide daha çok insan kavrıyor. D EN EYLE R I MIZ Arjantin delegasyo n u n u n toplantıda yaptığı konuşma nın temeli nde, son onyı l ı n deneyi m leriyle kanıtla na n b u g örüşler yatıyord u . 1 930' I u yılla rd a n başlıyarak b i z i m ü lkem izde her biri halkın yaşam koşulla rı n ı n d a h a d a kötü leşmes i ne y o l a ç a n b i r dizi gerici, emperya l iz m v e oliga rşi yanlısı da rbeler oldu. Neredeyse bütün 66 yıl l ı k varlığı boyunca AKP g izlili k koşullarında çalıştı ve ağır baskı ve koğuşturm a l a ra u ğ radı. Ama bug ü n biz, Buenos A i res'de ka rdeş partilerden temsilcilerin gere k l i d üzeyde bir to pla ntısı n ı örgütleyip g e rçekleştirebild ik , o nlara halkımızın savaşı m ı n ı a n latabildik. Bu yeni b i r çığırın başladığını açıkça gösteriyor. Bu savaşım askersel d iktatörlüğün yıkılması nı ve bu dönüşüm ü n geti rdi ğ i tüm öncelikler ve d oğ u rd u ğ u soru n la rla birlikte burjuva demokrasis i n i n kurulmasını s a ğ ­ ladı . .Rej i m i n yıkılmasına yaln ı z kendi iç çelişki leri ve hataları yolaçmadı. O n u n çürümesine ve yıkılmasına , b i re r önkoşu l olarak, b i rbirine ayrılmaz biçimde ba ğ l ı şu üç etmen neden o ld u : Işçi sınıfı n ı n ve tüm h a l kın sava­ şımı, zorba l ı k ve bağımlı lığa dayalı toplum model i n i sonsuıo dek destek­ lemenin olana ksızlığı ve Malvinas savaşı sırasında o rtaya çıkan çeliş­ k i ler. Pa rtimiz ve h a lk hareketi bu nla rı doğru değerlendi rd i , d iktatör­ lüğ ü n spekü latif a maçları n ı n karşısına kendi uzun erimli istem leri n i ç ı kar­ mak için emperyalizmle ola n nesnel çelişkiden i k i rci msiz ya ra rlandı. Antisömürgeci savaş, B ritanya ve ABD emperya l istleri a rasında ter­ tiplenen komplo n u n ve o nların NATO'lu bağlaşı kları n ı n a ldığı ko num­ la rın conice özün ü n yığ ı n l a r ta rafından daha net a n laşılmosına neden oldu ve aynı zamanda Latin Amerika'nın g e rçek dostlarının sosyal ist topluluk ve bağla ntısız devletler old u ğ u n u g österd i . 20


AKP' n i n doğrultusu, gerçekleşti rili rken karşı laştığ ı tüm zorluklara kar­ ş ı n , eninde sonunda, başa rıya u laştı. A rj a ntin komünistleri her za man, ne kada r uza rsa uzası n , faşizm gecesinin sonsuz olmadığı görüşüne bağ lı kaldı lar. Ama boş düşman ı yenmek için, kanu n ka rşısı nda yer a la n ­ ların safla rın ı sıkla ştırma k, da rbeci u nsurları ayırded i p yalıtlayarcık s i ­ l a h l ı kuvvetlere fa rklı ya naşmak v e yığınsa l eylem lerin yeniden ca n­ landırı lmasını, yeni koşul la rda i le riye doğru adım atılmasını sağlayacak d i ren i ş ve örgüt biçimlerini bulmak g erekti. Bir tek leg a l olanağı b i le savaşsız e/den bıra k m a m ok, a rtık e lde edilen­ den vazgeçmemek ve gericil i ğ i n yokettiği kaza n ı m la rı h a l ka gel'i kazan­ dırm a k gerektiği n i a nlayan AKP, daha ilk günden a ktif konuma geçti. Pa rtimiz, önünde d u ra n b i rçok zorluğa karşı n, kararlılıkla ça l ışmaya devam etti. Biz işçi h a reketinde enerj i k b i r biçimde ça lışmaya başla d ı k, i nsan hak­ ları n ı n savu n u lmasına yöne l i k i l k çok partil i çıkışlara ve eylemlere katıl­ dı k. Kom ü n istler, yığınlara dayanarak, kışıo l a ra g id i p tutu k l u l a r ve « kayıplara ka rışa n la r», emekçilerin yaşa m d üzeyi ve halkı ilgi lend i re n öteki soru n la r üstü ne açı kça kon uştular. R i s k i g ö z e a lm a k gere kiyord u ve biz b u ndan çek i nmedik, gericiliğe karşı koyma k ve güç toplamak için her olanakta n ya ra rlandık. Ve bunu ağır kayı pla rla öded i k : B i n lerce komünist tutuklandı ve işkencelere u ğ radı, öldürüldü ya da « kayıplara ka rıştı ». Ayrıca, birçok yoldaş ı m ız işinden' oldu.

YIGINLARIN SAVAŞ I M I N I N ON sı RALARıNDA ' Buenos

A i res top l a ntısı" Latin Amerika ve Ka rayi pler bölgesi komünist pa rtile rin i n d a nışma toplantısında (Havana 1 875) sa pta na n doğrultunun doğru l u ğ u n u ve « antiemperya l ist g üç/erin b i re r parçası d u ru m unda ola n l a r o rasında daha g üçlü bir birlik ve karşılıklı a nlayış (5) gerektiğini ortaya koydu. Hava na forum undan son ra Orta Amerika ve Karayipler bölgesi komü ­ nist partilerin i n b i r d i z i toplantısı, Gü ney Amerika ü l ke leri komünistleri nin d a n ı ş m a toplantısı yapıldı (Uma 1 982). Devrimci s ürec i n g e l işmesini ya nsıto n başka ikili ve çok taraflı temaslard a d a b u l u nuldu. Buenos Aires to plantısında komünist pa rti s i n i n öncülük rolüne ilişkin Leni nci saptama doğ rulandı. Biz bu rol ü sağ lamak i ç i n gece gü ndüz ça lışmak zorundayız. V. i . Lenin'in dediği gibi, « kendine ,öncü', e n ileri m üfreze demek yetmiyor, bütün öteki müfrezelerin b i z i m en önde yürüdü (5) Con ferencia de los Partidos Com u nistas de Caribe. L a Habana, 1 975, s . 69. (Ö) V. i. Len i n , Tüm Ya pıtlar, c. 6, s. 83-84.

America

Latine

y del

21


ğümüzü göreceği ve kabul etme k zorunda kalacağı b i r biçimde eylem yürütmek gerekiyor. » (6) Oncülük rolü buyrultuyla ya da her hangi b i ri ta rafınd a n verilm iyor. Onu kazanmak, yalnız deneyim lerle zenginleştiril· miş ve bi l imsel, Marksist-Leninist d ünya görü şüne daya nan politik eylem ­ l e r v e yığınsal savaşım süreci içinde olana klıdır. Danışma topla ntısında, ister barışçıl ya da sila h l ı savaşımda olsun, ister seçi mler sırasında yada hükümetlere katı lırken olsun, komü nistlerin e n değişik koşullarda öncü konumlar elde edebileceği birçok örneklerle o rtaya kondu. Orgüt, a ncak işçi h a reketine derin kökler saldıysa, büyük işletmelerde ve proletarya merkezlerinde geniş çapta temsil ediliyorsa öncü bir örgüt o lur. Bu, her türden zorl ukları başa rıyla göğüsleme ola­ nağı sağlıyor. Geri c i l i k g üçlü bir da rbe indirebilse bile, parti yeniden canla nıyor, savaşmaya devam ediyor ve hiçbir şey ve h i ç kimse onun ü lkülerini işçi sınıfının . ve tüm h a l kın yüreğ i nden kopa rıp atamıyar. Partiler, devri m i n tüm itici g üçleri n i n hem sosyal hem de politik planda birliğini sağlama savaşımının değişik aşa m a l a rında öncü l ü k rolleri n i , b u güçlerin erki ele geçirmesi v e sosyalizmi k urması için gerçekleştiriyor.

N O KLEER SAVAŞ ONLENMELi D i R Len i n' i n 1 91 8'in Hazira n'ında yazdığı g ibi, kapita lizmi n başlatacağı savaş» . . . yalnız e n modern medeniyet ve kü ltürün kaza nım l a rının ta ma­ m iyle yiti rilmesine değ i l , insa nlık topluluğunun doğrud a n varlığı koşu l l a ­ rının yokolmasına yolaçab i lecektir. Ç ü n k ü tarihte i l k k e z olara k tekniğin en büyük kaza nım l a rı böylesi boyutla rda, böylesi yıkıcılı k la ve böylesi enerjiyle milyonlarca insanın yığ ı nsal k ı rımı için kullanılıyor. » (i) Bu ka h i nce sözler i kinci Dünya Savaşı'nın korkunç yılları nda kanıt­ la ndı. Bug ü n ise ABD silah tekelleri n i n dü nyayı sürüklemeye ça l ı ştığı nükleer yıkım ı n patlak vermesi h a l i nde ne ola,cağ ı nı tah m in etmek b i l e olana ksızdır ! B u çılgınlığın önlenmesinde komünistlerin rolü sorunu, toplantımızın d ikkat merkezinde yera ldı. Forumda , Beyaz Saray'ın serüvenci pol itika ­ sının i nsanlığı savaşla tehdit ettiği g ü nümüzde komün istlerin g üçlerini bi rleştirebilecekleri ve b irleştirmek zorunda oldukları vu rg u landı. Buenos Aires'de ka bul edi len B i l d i ri'de şöyle de niyor : "Tüm gezegen ABD' nin imparatorluk heveslerine hedef olmuştu r : istikra rsızlaştırılm a k ve yoked ilmek istenen sosya l ist ü l keler toplu l uğ u ; Batı Avrupa ; Yak ı ndoğu ve Basra Körfezi ; Güney Afrika ve Güneydoğ u Asya ; H i nd Okya n usu, Atlanti k ve Pasifik Okyanusu ; Lati n Amerika ve Karayipler. B u bölgelerin (7) V. i . Len i n, Tüm Yapıtlar, c. 36, s. 396. 22


tümü kimyasal savaşın, uzay savaşının, ama en ba şta n ü k leer sava ş ı n ölüm tehdid iyle y ü z yüzed i r . . . (8) Ba rış savaşımıyla i l g i l i kara rları nda G üney Amerika komü n istleri, SSCB ve öteki sosya l ist ü l kelerin ba rışçıl g i rişimlerine ve a rdıcıl d ı ş politika çizg i lerine tam destekle rini dile getird i ler. Kara rda , h a l k la rımıza bu politika ile sosya l ist topluluğun g e lişmekte olan ülkelere yaptığ ı ya rdı m a rasın da k i s ı kı bağ ı ntıyı göstermek g e re ktiğ i vurg u landı. Reel sosya l izmi ve onun kaza nımlarını savunma, a ntisovyetik ve a ntikomü nist ka ra l a ma kampanyal a rına ka rarlı lıkla karşı koyma gereğine d ikkat çekildi. Delegel er, emperyalistlerin « Sovyet yayılmacıfığı»na , " Kü ba ' n ı n sal ­ d ı rı l a rı -na v e " N i ka rag ua'n ı n Sovyetleştirilme si »ne i l işkin uyd u rma l a rı n ı n psikoloj i k savaşın a raçları v e Birleşik Amerika' n ı n anakaramızda k i sal­ d ı rı hevesleri n i n ayrı lmaz pa rçası olduğunu belirttiler. Washington böylesi uyd urma la rı n a rdına g izlenerek askersel-stratej i k dengeyi kendi ya ra rına değiştirmek, dü nya üzerinde eğeme n l i k sağlama pla n l a rını gerçekleştir­ mek ve buna lımın, sila h l anma yarışı n ı n yükünü, ABD h a l kı d a dahil, halk­ ların s ı rtına yıkmak istiyor. »

Bu iki yüzlü niyetle r "Sa nta -Fe Belg esi »nde (9) açıkça d i le g etiriliyor. Bu belge, Beyaz Sa ray'ı n a na ka ra rn ız üzerinde egeme n l i ğ i n i ebedi leştir­ rnek için g i riştiğ i sa ldırı l a rında bir eylem programı ve bir tür k ı lavuz d u rumuna geldi. Aynı reçeteler, Georgtown aniversitesi ' n i n uzma n l a rı n � d a n R . Kupe rman ile i le W. Taylor'u n « 2000 .yı lına kadark i strateji k hedefler» başlıklı a raştırmasında da yera lıyo r. B u rada Reagan'ın son konuşma larını a n d ı ra n b i r küsta h l ı kla Amerika Devletleri Orgütün'ün askersel b i r bloka dönüştürülmesi ve ona daya n a ra k h a reket edilmesi, ABD ordusunun ya l n ı zca son ça re o ldrak k u l l a n ı lması öneriliyor. Kuş­ k usuz, bu, Pentagon'un ken d i deniz kuvvetleriyle gövde gösterileri ya p­ maya devam etmesini, bölgeye da n ışman la r göndermes i n i ve hatta bu­ raya stratej i k bomba rd ıma n uça klarını göndermesi n i d ı şta lamıyor. Deniz piyadelerinin G renada çıkartması, CiA' nin Orta Amerika'daki «gizli operasyo nla r»ı (da h a önce Ş i l i'de ve bölgenin daha b i rçok ülke­ si nde olduğu g ibi) ve N i ka ra g ua ! ima nlarının a lçakça mayı nlanması nın, adı geçen belgedeki saptama l a r uyarınca gerçekleşti rildiğini a n la ma k hiç d e zor değildir. B u eylemler, ü l kelerimizde demokratik hakla r i ç i n gerçek teh l i ke n i n nereden kaynakla ndı ğ ı n ı , k i n dolu antikomünist h islerin i n sis perdesi a rdından genera l leri gerici da rbeci liğe kimin teşvik ettiğini açı kça gösteriyor. Em perya l izmin Lati n Ameri ka 'da ve Karayipler'deki sa l d ı rganlığı nın ne d e rece a rttığı, b u saldırganlığın o n u n g lobal stratejisine nasıl yansıdığı şu o l g u la rı n örneğinde çok iyi görülüyo r : i n g i ltere-Arja ntin savaşından

(R) N u eva E ra , 1 984. 1 7, s. 1 9. n Bak : R. Arismendi. " Yi ne tümel düşüncesi z l i k üstü ne » - Barış ve Sos­ yalizm Sorunla rı - «Yeni Ca ğ » 1 981 , s. 7. (Not Red.) 23


sonra Ma lvi nas adala rında NATO' n u n bir n ü k leer üssü kuruldu ve bu tüm dü nyaya yayı l a n emperya l ist askersel üsler z i ncirinde yen i bir halka oldu. ABD' n i n G ua ntanamo'daki yaşadışı askersel va rlığını, o n u n Pa nama kanalı bölgesinde, Puertoriko'da b u l u n a n daya n a k nokta larını da a nım­ sata l ı m . Pentagon ş i m d i Trinidad (Brezilya) ve Pascua (Şili) adalarını ele geçirme plan l a rı çiziyor. Honduras'ın N i ka ra g ua'ya ve Salvador'a karşı operasyo n l a r için atlama tahtası d u ru m u na getirildiğini, işg a l edilen G renada' n ı n ve Karayipler bölgesi n i n doğu kes i m i ndeki devletlerin m i l i ­ tarizasyonu sürec i n i n devam etti ğ i n i de e kleyelim. Şunu bel i rtmek yerinde a l u r : Emperya l izm ya l n ı zca ba nka fa iz had­ lerini yükselterek kendi silahlanma yarışın ı n yük ü nü g elişmekte olan ü l kelerin sırtına a kta rmakla ka l m ıyor, aynı zamanda bölgede silah tica­ retini ve Arjantin, Brezilya, Venezüella, Kolombiya, Meksika, Peru, Ş i l i v e Ekvador'da doğma kta o l a n ABD'ye bağ ı m l ı askersel -end üstri kom p­ leks leri n i n g e l işmesini de teşvik ediyo r. Kend i stratej isini g üvence a ltına a lm a k için Birleşik Amerika ka n l ı askersel d i ktatörlükleri n kurulmasına önayak oluyor v e Parag uay'daki Stroessner despatluğu ya da Haiti'deki Duva l ier « hanedanı » g i bi, ta m a ­ m iyle ç ü rümüş rej i m ie ri paya nda l ıyor. Kuzey Amerika' n ı n en degişik sal d ı rı biçim leri n i şöyle b i r sıralamak bile, ABD' n i n izled i ğ i m i litarist politi kan ı n Latin Amerika ü lkeleri nde demakrasiye, bunların u lu sa l bağımsızlığına, ü lkelerim i z i n içişlerine karışmama i l kesine ve barış politikasına karşı yönel i k olduğunu göste ri­ yor. ü l kemizin deneyim i , yakın geçm işteki Malvinas olayla rı, ve şimdi Ş i l i ile Arj a ntin a rasında Bigl boğazı üstüne o l a n a n laşmazlığı çözüme bağ­ lama biçimi (bunu Vatikan a racılığıyla sağla maya çalışıyo rlar) ABD' nin ingi liz işga lci leriyle a n laşma içind e olduğunu göstermektedir. Anakara ­ n ı n g ü ney kesi m i ndeki ç o k b ü y ü k doğa l zeng i n l ikleri ele geçirmek ve Güney Atlantik ' i n stratej i k ba kımdan önemli kes i m i üzerinde egemen l i k k urma ola nakları söz konusu o l u nca ABD, kendi yarattığı ADa ve TiAR'a karşı küçü mseyici tutum a l ıyor. ABD' nin g loba l pa lanlarına göre, onun g üney Atl a ntik'teki askersel üssü Latin Amerika ü lkelerindeki de­ mokratikleşme sürec i n i engel lemede ya rdımcı olaca ktır. Ma l vi nas ada ları neden iyle çıkan savaş Arj anti n'i n ve tüm Latin Ame­ rika' n ı n ta rih i n d e s i l i nmez izler b ı ra ktı ve kuşkusuz bu savaş o n l a rı n g eleceği n i de etkileyecektir. Tam da bu neden le Arj a ntin geric i l i ğ i ve uluslara rası geric i l i k şimdi d ı ş borçları n « Ma lvinleştiri lmesi » ne i l işkin uyd u rma teh l i kenin heyeca nı içinde bulu nuyor, ülkemizin iç ve d ı ş pol i ­ tikasını, on ları n deyi m iyle « Ma lvi nsiz leşti rmek », ya n i bu politikayı ba ğ ı m ­ s ı z ka rakteri nden yoksun bırakmak, a ntiem perya l ist doğru ltu v e ba rış ü l k ü lerine bağ l ı l ıkla i l g i l i en küçük imalara bile bu politikada yer veril­ memesini sağlamak istiyor. 24


Barış için savaşı m , demokrasi, u l usa l ve sosya l k u rtuluş savaşım md a n ayrı ele a l ınamaz, bi rbi ri n i n karşısına i s e hiç çıka rı lamaz. Bu h a reketler birbiriyle çel i şm iyor ve birbiri n i dışta la m ıyar. Tersine birbirlerini ta m a m ­ l ıyor, zengin leştiriyor v e böylece her i k i s i de güçleniyor. Güney Amerika kom ü n istleri yaptı k l a rı d a n ışma topla ntısında n ükleer ç ı l g ı n l ı ğ a ka rşı savaşıma g e n iş sosya l ve politik g üçleri çekme olasıl ı ğ ı n a i na nçları nı dile getird i le r. Arjanti n v e Meksika devlet başka n la rı n ı n Dört Anakara n ı n çağrısı (10) denen, n ü k leer sila h la nma yarışına son veril mesi ve nü kleer savaşı n önlenmesi istem i n i içeren belgeyi imzalaması, aynı za m a nda, politika, d i n , bilim, k ü ltür ve spor a. lanlarından Arjanti n ' l i ü n l ü toplum adamları nı n h a z ı rladığı «Yaşamaya devam etmek i ç i n ı OO'lerin çağ rısı .. da, bunun bire r ka nıtıdı r. Değişik ideoloji k görüşlerine k a rşın bu belgeye imza a ta n i nsan lar, bizzat yaşama hakkını savu n mada böl ü n ­ m ü şlüğe y e r o l m a d ı ğ ı görüşünden h a re ket etmişlerd i r. O n l a r nü kleer raketlere sah i p ü lkeleri, SSCB'n i n ya ptığı gibi, b u öldürücü silahı i l k k u l lanan devlet o l m a m a yük ü m l ü l ü g ü nü üzerlerine a lm aya v e n ükleer potansiyelin önce dond u ru lması, sonra da tam a m iyle orta d a n kaldırıl ­ ması· için a nlaşmalar imzala maya çağ ı rma önerisinde b u l un d u la r. Arjan­ tin kam uoyu « ı OO'leri n çağırısı .. na çoşkuyla ya nıt verd i . ABD ve SSCB hükümetlerine i leti/ecek o l a n bu belgeyi a rtık b i n lerce i nsan imzalamış bulu nuyor. Toplumsal kuru l uşl a r, kültü r ve spor örg ü tleri tüm ü lkede çok sayıda savaş karşıtı g i rişimler gerçekleştiriyor. (11) Buenos A i res forum una katı l a n l a r savaş ka rşıtı u lusal ha reketlerin de­ neyi m i n i g ene/leştird i le r ve bu h a reketlerin genişleti lmesi ve geliştiri l ­ mesi için ka ra rl ı savaşım gereğini vurg uladı lar. Danışma Topla ntısı'nda Alman faşizm i üzerindeki utk u n u n 40. yıldö., ü m ü ile i l g i l i bir ka ra r kabul edildi. Belgede, bu yıldön ü m ü nde nükleer teh l i keye karşı d ü nya ça p ı n ­ daki h a rekete a ktif katı lma çağ rısı yera l ı yor. DAYAN ıŞMAN ıN BOY O K G O CO Bugün yaşam i lerici g üçlerin birliğini g üçlend i rmeyi ve antiem perya­ l ist daya nışmayı zoru n l u k ı lıyor. Buenos Aires'te belirtildiği g ibi, b u bir­ l i k ve daya nışm a n ı n barış savaşı m ı ile içiçe geçmesi, ABD' n i n Orta Ame­ rika'da ve bütün d ü nyada korku nç planlarını suya d ü şü rmek için gerekl i koşu ldur. B u planlar i s e gerçek bir teh l ikedir.

(10) çağ rıyı H i nd ista n , Ta nzanya, Yunanista n , Isveç, Meksika ve Arj a n­ tin imzaladı. (Not Red.)

(11) Orneğ i n, Eğitim Baka n l ı ğ ı ' n ı n g i rişi m iyle,

6 Ağustos g ü n ü okullard a H i roşima'ya a tı l a n atom bombası n ı n k u rban la rını a nm a ders i ya ­ pıldı; Arja ntin Futbol Federasyon u aynı g ü n tüm stadyum la rda maç­ l a r başla madan önce bir dakika l ı k sayg ı d u ruşunda b u l u n ulmasını ka ra rlaştırd ı ; b i rçok kentte serg iler açı ldı. 25


Orta Amerika ile i l g i l i Kissi nger Kom isyo n u ' n u n ra paru bize yadsınmaz b i r biçimde b u n u gösteriyor. B u raporda « Santa - Fe Belgesi.. maddeleri­ n i n uyg u la nması n ı n sonuçla rı serg i le n�or ve biline n << isya n c ı l a rla müca­ dele .. teorisi, ABD' nin « u lusal g ü venliği » ve «yaşamsal ç ı ka rları .. dak­ tri n i yenilenmiş bir biçimde d i le geti riliyar. Komisyo n u n sonuçları, hem Demokratik Parti hem de Cumhu riyetçi Pa rti'deki a şı rı sağcıla rı n Latin Amerika devri m i n i boğma isteminde bi rleştiklerini gösteriyor. Bu sonuç­ ' lar Salvador, Hondu ras ve Guatema la'daki halk düşmanı rej imiere silah vermeye devam etme, " Co ntadora G ru b u »n u n (12) g i rişimlerini engel­ leme ve Nikarag ua'ya ka rşı doğrudan sa rdı rıya geçme n iyetrerini doğ­ rul uyor. Komisyo n u n ra po runda, « Bugü nkü eylemler yarın neye ma lolursa olsun, şu aşamada eylemsiz ka l m a n ı n bedeli perspektif olara k g e lecekte bize kat kat daha pa h a l ıya çıka ca ktır .. deniyor. Güney Ame rika komü nistleri, h a l k l a rı mıza Orta Amerika'da sal d ı rı n ı n tüm anakara i ç i n parlak bir örnek ola n Küba'ya, latin Ame rika'da ye n i demokrati k v e devrimci atı l ı m ı n simgesi olan N i ka rag ua'ya , gerçek ba­ ğ ı msızlık için savaş yü rüten Salvador h a l k ı na ve öteki h a l klara ka rşı yöne l i k olduğunu göste rmekle görevlidir. Danışma Top lantısı' nda, tüm anakara m ızda demokrasinin, adaleti n , barışın v e devrimci dönüşümlerin yazgısının bugü n büyük ölçüde Nika­ rag ua 'da belirlenmekte olduğu belirti ldi. Bu nedenle, N i ka ragua halkı­ n ı n yazg ısını özgü rce belirleme hakkını savu nma d a n yana ve ABD'nin askersel karışmala rına karşı eylemlere, g iderek daha geniş bir ideoloj i k yelpazeyi ol uştura n top l umsal v e politik g üçler katılıyor. Bue nos Aires'de kabul edi len özel bir kara rda, bölge kamü nistlerin i n b u n u iyi kavraması ve o rtaya çıkan olanaklard a n yara rlanarak devrimci N i ka ragua ile da­ ya n ışmayı, sekterlikten uzak, geniş kapsam l ı ve g üçlü bir harekete dönüş­ türmek zorunda oldukları vurg ulanıyor. Olkemizde N i ka ra g ua ile daya nışma a rtık sol g üçlerin sınırları n ı aş­ m ı ş b u l un uyor. Bu dayanışma bug ü n tüm demak ratik partileri n önde gelenleri n i , topl umsa l ve send i k a l örgütlerin l iderlerini bi rleştiriyor ve değişik eylemlerde, ü l kemizi n dört bir yan ı nd a Sondino'nu n yurd u n u destekleme kamiteleri k u ru l masında ifadesin i buluyor.

DARBECiliCIN O N O KESiıMELiDiR Buenos Aires'de demakratikleşme sürec i n i n gelişmesi, a na k a radaki ge­ rici da rbelere son vermeyi sağ layaca k deneyim lerin a na li z edi lmesiyle sıkı bağ içinde e le a l ı ndı. Topla ntıda belirtildiği g ibi, onayasa l istikra rın

(12) Ba k : Edga r Oaicedo. " Conta dora Grubu nedir? .. Barış ve Sosya lizm Soru n ları, 1 984, s. 9.

26


sağla nmasıyla yığınsa l savaşımın gelişmesi için, işçi sınıfının politik ve send ikal birliği ve örgütlülüğünün pekiştirilmesi için en uyg u n koşu llar, dolayısıyla devrimci g üçlerin kuvvetlenmesi için e lverişli ortam yaratı lmış olaca ktır. Ta rihin gösterd iği g ibi, ü lkemizdeki her gerici askersel d a rbe ya l n ı z buna lı m ı n deri nleşmesine yolaçıyor. Bunalım ise her şeyden önce emekç i leri eziyor. Da rbeciler, yaşa m ı n tüm ola nlarını ka psaya n baskı or­ g a n la rı yaratıyor. Cum h u riyet kurum ları bire r korikatür h a l i ne g etiri l iyor ya do tom omiyle kald ırı lıyor. Devlet aygıtı bir örümcek a ğ ı n ı andırıyo r ve bu a ğ ı n iplerini koparmak çok zor oluyor. Dan ı şma Topla ntısı'na katılanlar bölgedeki m i l ita rizmi, silah l ı kuvvet­ lerin rolünü daha derinlemesine i ncelemek gerektiği sonucuna va rd ı lar. . Pentagon bun lara daya n a rak, sözü mona « ul usa l güve n l i k doktri n i "ni dayatıyor. Gerici m i l itarist güçlerin içyüzünü somut bir olgu olara k açığa vururken komünistler, kapitalist devlette o rd u n u n sömürücü sınıflaro hiz­ met ettiği, onların çıkarları n ı n bekç i l i ğ i n i ya ptığı gerçeğ inden hareket ed iyor. Bu a rada, d ünya çapındaki güçler orantısı nda ve yığınla rı n b i l i n ­ cinde oluşa n g e li şmeleri de gözden kaçırmamak gerekir. B u gelişmeler belirli ölçü � e silahh kuvvetlere, en ba şta bağımlı ü lkelerin ya da em per­ yalist saldırı tehdidi a ltında b u l u n a n devletleri n s i l a h l ı kuvvetleri ne de ya nsıyor. Sonuç olara k, top l u m u n sorunları sila h l ı kuvvetleri de etkiliyor. Bu nedenle değişik h a l k katm a n la rı a rasınd a ça lışı rken komü n istler or­ d uyu gözden uzak tutma malı, oligarşi n i n ve em perya lizmin ordu mesup­ ları nı sınırsız etki iemesine izin veri lmemelidir. Demokratik ve i lerici güç­ lerin görevi, s i la h l ı k uvvetleri kaza nmak için sava şmak, o n la rı demokra­ s i y i ve ulusal egemenliği savunma davasına çekmektir. Anakaradaki son bir dizi askersel darbe n i n a na l iz i sonucunda belirtil­ diği g ibi. em peryalizm i n izlediği istik ra rı bozma politikası ya lnız devrimci nite l i k l i hükümetlere karşı yöne l i k değild i r. Gericilik, u l uslara rası o l ig a r­ şin i n çıka rla rına ve emperya l i z m i n g lobal m i litarist stratej isine dokunan ulusal burj uva z i n i n yönetim i ndeki reformist ve demokratik süreçlerin ge­ l işmes i n i de e ngellemeye çalışıyor. Dan ışma Topla ntısı Güney Amerika komünistlerin i n her çeşit geri c i d a rbe g i rişi m i n i boşa çıka racak g üçlerin u lusal ça pta v e anakara ç a ­ p ı nda b i r l i ğ i n i s a ğ l a m a kara rl ı lı ğ ı nı yen iden ortaya koydu .

D I Ş BORÇlANMA, SALDıRı BiÇi MIDiR Daha önce de bel i rttiğ imiz g i bi, ABD Latin Amerika'da ya l nı z askersel değ i l , aynı zama nda ma l i-ekonom i k saldı rıya do başvuruyor. Bu, a na ­ kara m ızda iyi biliniyor. Bağ ı m lı lık, emekçileri sefa lete ve geri kalmışlığa mahkum ediyor. Ornek olara k dış borçlanma gösterilebili r. So n dokuz 27


yılda dış borçlar % 400 a rtara k 350 m i lyar dolara ç ı ktı. Şöyle ki, « Oçüncü Dünya "nın tüm borçları n ı n neredeyse yarısı bölgemız ü lkelerine düşüyor. Devletim iz üzerindeki söm ü rg eci ezgi ve soyg u n u n bu yen i biçimi « şa n ­ taj ı n v e politik-ekon o m i k dayatm a nı n modern b i r a racı d u r u m u na g e l d i . .. E m perya lizm b u a racı k � lIanara k » kendi siste m i ndeki buna l ı m ı n ve silah­ lanma ya rı ş ı n ı n yükünü h a lk l a ra ödetmeye ça lışıyor". (1::) Bu, aynı z a m a n ­ da, ü lkelerimizin politik v e ekonomik yoşam ı nda e g e m e n d u rumda bulu­ n a n o l ig a rş i n i n ve e m perya lizm yan l ısı büyük burj uva z i n i n uyg uladığı poli­ tika n ı n bir sonucud u r. Onlar ü l keleri m i z i n ekonom i le ri n i derin buna l ı m içinde bulunan kapita l iz m i n m a l i siste m i ne bağlıyorfar. Dış borçların büyük bir bölümü, büyük yabancı kapitalist bankalara, e n başta ABD ba n ka la rı n a ödenecek b i r sıra faiz hesapların d a n oluşu­ yor. Borçlanmalar, bölgemizden, yatırd ı ğ ı sermayeden çok daha büyük kôrfar sağlayan çoku luslu dev tekellerin soyg uncu politikası yüzünden o l m uştur. Som ut olara k Arjantin'den söz edersek, biz ş u na kesi n l ikle i na n ıyoruz ki, dış borçla r soru n u n u n o lu m lu ya da olumsuz çözüm ü ü lke n i n politik g eleceğ i n i kaçını lmazlı kla etk i l i yecektir. Bu nedenle AKP y ı ğ ı n la rı hükü­ met üzerinde baskı yapmak ve onu U luslararası Para Fo nu' n u n (i MF) d i ktasını reddetmeye zorl a m a k için a ktif eylem lere ça ğ ı rıyor. B u somut eylemlere örnek olarak, i M F n i n politikasına karşı, g e nçlerin politik ör­ g ütlerinin g i rişimiyle g e rçekleştirilen protesto yürüyüşünü a nı msata lı m . Bu ha rekette komünistler v e Pero nistlerin ya nısıra h ü k ü met partisinin ve daha bir düzine başka g u rubun gençlik örgütleri de yara lıyor. Buenos Aires'te ve ü l ke n i n öteki kentleri nde ya pı lan bu eyleme; 1 50 b i n i n üzerin­ de insan katıldı. Ancak borçlan m a saru n u çözümden henüz uzaktır. Ve, kuşkusuz, za­ m a n la bu sorun daha da sertleşecektir. Çözüm ü n uzaması ya l n ız halk­ larımızın baş düşmanı olan ABD e m perya l iz m i n i n güçlenmesine yaraya­ caktı r.

iŞÇi sıNıFıNıN BIRliGi iÇiN Bölgem izde yükselen demokrasi sava şı mında ve a ntiem peryalist sava­ şımda işçi sınıfı n ı n rolü sorun u , haklı olarak, tartışmalarımızın oda k noktasını o luşturdu. Ana ka ra m ızın işçi h a re ketinde g özle nen yeni geliş­ meleri derinlemesine i rdelem e « b u hareketin birl iğ i n i g e l iştirme, emek­ çilerin yığın örgütleri ni g üçlendi rme, ta ktik soru n l a rı n ı öğrenme (bu n l a r birliği kalaşlaştıran ya d a engelleyen t ü m etm enlerin tam o la ra k bel i r­ l e n mesini sağ layacaktı r), her ü lkede send ikalar a rasında en geniş eylem

(13) N ueva Era , 1 984, s. 22. 28


birliğini, o n ların savaşımdaki ça ba la rı nı n tüm a na ka rada eşgüdümünü sağlama " (14) gereği üzerinde önemle d urdu . Buenos Aires'de toplana n komünistler, işçi h a reketinde oluşan deği­ şikliklerin ı ş ı ğ ı nda, «ortak eylemlerin yol u n u açacak ve son uçta a na ­ ka ra nı n tüni send i k a la rı n ı n o rg a n ik b i rl i ğ i n i sağlayacak yen i , kara rlı g i ­ rişimler a raştı rmak» (15) gereğ i ni vurg u ladı lar. Bu bağlamda, Danışma Topla ntısı'nda Bo l ivya işçi Merkezi ' n i n tüm latin Amerika proletaryası na i MF'ni n politikasına ka rşı ve Bol ivya hükü­ metin i n d ı ş borç ödemelerini d urdurma kara rı n ı desteklemek için eylem­ lerin i koordine etmeye davet eden çağ rısına özel bir dikka t ayrıldı. Top ­ la ntıda, böylesi örneklerin izlenmeye değer olduğ u belirtildi. Top lantıda a l ı na n kararların b i ri nde, « işçi h a reketi nin eylem birliğini geliştirme ve koordine etme » ve « değişik düzeylerde ve u luslararası forumlarda sözü ed i l m iş olan geniş olanakları » g özönüne a la rak, i M F'ye karş ı « savaşkan çıkışlara yığ ı n la rı esin/endirme" (16) tavsiyesinde b u l u n u l uyor.

MARKSiZM-lENiNiZM'iN YARATıCı G O CO Buenos Aires Bildirisi' nde şunlar bel i rtil iyor : « lati n Amerika ve Ka rayipler bölgesi komünist pa rtilerinin Havana 'daki (1 975) danışma top­ lantısında vurg u la ndığı gibi, partilerimiz dünya komü n ist hareketinin bir parçasıdır. Pa rtilerimiz Ma rks izm-Le ni nizm ve proleter enternasyonal i z m i i lkeleri üzerinde dimdik ayakta d ı r. Biz, ta rih i n akışını değiştiren, söm ü re n v e söm ü rü lenierin olmadığı yeni top l u m u yarata n güçlü selin b i r kalu­ yuz». (17) Tartı şmalar sırasında , Marksizm- le n i nizm' i n ve proleta rya devri m i n i n g e n e l yasa ları n ı n bütün ülkeler için aynı o lduğu belirtildi. Işçi sınıfının ve halkın düşmanlarıno, M a rksizm'i çarpıtan ve ; yozlaştıron herkese karş ı ideolojik savaşımı g üçlendirme gereğine işa ret edildi.

Pratik, sosya l izm i n kapita l izm üzerindeki yadsınmaz üstü n lüğünü, ba­ ğ ı m l ı l ı k içine itilen h a l k larımızın gözleri önüne seriyor. Küba delegasyo­ nunun raporu bu bakımda n son derece i lg i nçti. Latin Amerika'da gayri safi m i l l i hasıladaki orta lama a rtış 1 983'de % 3,3 iken, küçük Küba'da bu a rtış o ra n ı 0/o 5,5 oldu. Anaka rada hüküm süre n a lfabesizlik ta m da Ozgürlük odasında o rta d a n kaldırı ld ı ; işsizlik ve açlık g i b i sosyal fel a ­ ketler tam da orada ta rihe karıştı ; sağ l ı k hizmetleri tam da Küba'da hızla gelişti.

(14) (15) (16) (17)

Agy, Agy, Agy, Agy.

s. s. s. s.

27. 28. 26. 23. 29


Topla ntıya katılanların beli rttiği g ibi, bizim ideoloj i k sava ş ı m ı m ı z ı n a n a doğ rultusu, SSCB v e tüm sosya l ist toplulu kta somutlaşa n reel sosya l izm i savunmak, a ntisovyet ve a ntikomü n ist ya lanı açığa vurm a k o l m a l ı d ı r. Halkla ra g östermek gerekir k i , « i nsa n lı ğ ı n yaşama kta olduğu son derece önem li sürecin , ka pita l izmde � sosya l izme geçişin g üvencesi , d ü nya sos­ ya list sistem i n i n bizzat va rlığı ve güçlü gelişmesidir». (IS)

Bi RLiGi GOÇLENOiRME UGRUNDA Buenos Aires'de k i topla ntıda, çıkarılabilecek başlıca sonuçlardan biri o l a ra k şu serg i lend i : Ya klaşımlardaki kimi fa rkla ra karş ı n , u lusla ra rası komün ist h a reket politik gelişmenin çözüm leyici sorunlarına i l işkin top­ l a ntı lar ya pa bil iyor ve eylem leri n i koord ine edebil iyor. Bütün delegasyonlar, nükleer savaşı önleme davası na katkılarımıza ilişkin soru n la rı görüşmek üzere komün istlerin bir d ü n ya foru m u nun top­ la nması içik a ktif çalışma istem inde birleşti ler. Biz inanıyoruz k i , böylesi bir danışma topla ntısı hem gerekl id i r hem de o l a na k l ı d ı r. I nsa n l ı ğ ı n ya­ şa m ı n ı savunma görevi n i n son derece önemli olması neden iyle gerekli­ d i r. Bu boyutlarda b i r konfera nsın ya pılmadığı uzun yıllar ' boyunca , h a re­ ketimiz içinde yera l a n parti lerde, barışın korunması n ı n ta rihsel sorum­ l uluğunu birlikte üzerlerine a lma ları gerekti ğ i a n layışı nın g üçlendiği için olanaklıdır. Bu konuda 'alınan özel ka ra rda şöyle de niyor : « G ü ney Ame­ rika kom ü n ist pa rtileri bu tavsiyeyi, tüm d ü nya ha lkla rı n ı n çıkarlarına u yg u n olan bu g i rişimi ele a l m a l a rı için bütün komünist ve işçi parti lerine iletecektir. » (19) Bue nos Aires Danışma Topla ntısı' n ı n sonuçları ve kara rları, Latin Ame­ rika komün ist hareketin i n yüksek olgunluk d üzeyini ortaya koyuyor. Yaptı ğ ı m ı z tartışmalar, her ü lkede ve bütün olara k bölgemizde top­ lumsal ve u l usal kurtuluş sava ş ı m ı n ı n yükselmekte olduğunu gösterdi. Bu savaşımın gelişme tem poları her ü l kede a ynı olmasa d a , savaşım yeni biçim ler a lıyor, büyü k örgütsel ve eylemsel deneyimi yığ ı nlara taşıyor. Biz komün istler ba şarı larım ızda n ve geçici yen i l g i le ri m izden önemli ders­ ler çıka rıyoruz. Komün ist partileri nin rolü ve devrimci dönüşümler süreci n i n en genel yasa l l ı kları, a na ka ra m ızdaki g e l işme ve olgula ra şu ya da bu biçimde yansıyor. Ta rtışma lara katı l a n l a r bu gel işmelerin yön lend i ri lmesi soru n u üzerinde ö n e m l e d urd ular v e komün istleri n etkisini daha da a rtırmak için ka rdeş pa rti lerin eylemlerinde eşg ü d ü m ü ve birliği g üçlend i rmek gerektiğini vurg u l a d ı l a r.

(IS) Agy, s. 23. (19) Agy, s. 28. 30


Çok yönlü işbirl iği sorunu Danışma Topla ntısı' n ı n tüm çalışmalarından kızıl bir şerit g ibi g eçiyord u. Halkların kutsa l bir hakkı olon sosya l -ekono­ mik siste m i n i özgürce bel i rleme hakkını savunmak üzere dış em perya l ist k arışmaya karşı savaşımda a na karanın geniş g üçlerini, halklarını ve ' hatta hükümetleri ni güçlend irmek için koşulların bug ü n mevcut oldu­ ğuna inan ıyoruz. So runların özlü a na li z i n i n ya nısıra , Danışma Topla ntısı'nın başka bir niteliği, yolda şlık ruhu nu n egemen o lmasıydı. Ca nlı ve rahat tartışma - · ların içte n l i k, ka rdeş l i k havası, bekled i ğ i m izden daha büyük sonuçla r elde edilmesini sağlad ı . Her parti kendi deney i m i n i a n lattı ve yoldaşların a nlattı kları n d o n kendileri için en büyük yara rı sağ la maya çal ıştı. Aklı­ m ız ı , gücüm üzü ve eylem lerim iz i birleştirmemiz gere ktiği. Buenos Aires'de defa l a rca vurgulandı. Parti ler a rasında enformasyon değişimi ve parti­ lerarası bağlarla i l g i l i b i r kom isyon k u ru lması k a ra rlaştırıldı. Biz, Güney Ameri ka kom ü nistleri, bu fo rumdan politik ve ideoloji k ba kımda n daha do zengin leşm iş olara k çıktık. Kardeş h a l kların, o n la rı n işçi sı nıfı ve pa rti leri n i n deneyimlerini özümseyerek biz, daha d a g üçlen­ dik. Nesnel d urumu n ve toplumsa l - po litik süreçlerin açıklanabilmesi için gerekli bilgilerimiz daha da genişled i. Danışma Toplantısı a na k a ra m ızın ü l kelerini demokrasiye, toplumsal gen liğe, barış ve sosyalizme g ötüre­ cek yolu ayd ı nlattı.

31


Sın ıfsal, Yurtsever Bir Konum Hoıiloos Florakis

Yunanistan Komünist Partisi MK Genel Sekreteri Bu y ı l 67. yıldönümünü kutla d ı ğ ı m ız Büyük Ekim Sosya l ist Devrimi ka­ emekçiler üzerinde çok büyük bi r etki ya ptı . Ekim Dev­ rimi, emperya lizmin köleleştird i ğ i bağ ı m l ı ve söm ü rg e ü lkeler h a l klarını kurtuluş savaşı için ayağa ka l d ı rdı. Marksizm-leniniz m ' i n kurucularının öngördüğü g ib i bu ü l ke lerde güçlü u l usa l kurtuluş ha reketleri doğdu. Heterojen b i leşim leriyle, değişik o l g u n l u k derecesi ve ideoloj i k yöne l i m ­ leriyle, işçi s ı nı fı n ı n devrimci h a reketine ivme kaza nd ı ra n v e çoğu nca onunla içiçe geçen kurtuluş h a reketleri sömü rgeci l i k sistem i n i n temelle­ rini sa rstı. Bu savaşım daha başından, emekçi halkın ilk devleti nin, Sov­ yet ü lkes i n i n deste ğ i n i gördü. pitalist d ü nyoda

Emekçi halkın kapitalistlerin ve toprak ağaları n ı n boyunduruğundan kurtulma sava ş ı m ı n ı n bayraktarı o l a n işçi s ı n ıfı ezgi a ltındaki h a lkların doğa l bağlaşığı olarak öne çıktı. Ma rksizm -len i n izm'in kurucuları her zam a n işçi sınıfının ul usal k urtuluş davasına ya paca ğ ı katkıyı proletar­ ya n ı n doğa l bir görevi olara k g örmüşle rd i , çünkü « Başka bir halkı köle­ leştiren bir h a l k kendi z i ncirlerini örmektedir». (I) B irinci Dü nya Savaşı'ndan kısa bir süre önce, şura s ı açık olara k ortaya çıkm ıştı : Kapitalizme ve h e r türlü baskıya karşı a rdıcd o la ra k d i renen tek sınıf olan işçi sınıfı n ı n , devrimci g üçlerin desteği olmaksız ı n em perya list baskı d urdu rulamazdı. Ancak, öteki Marksist tezlerin ya n ıs ı ra , Ma rks ve Engels'in ulusal sorun ve söm ü rg e so runu üzerindeki devrimci görüşleri ikinci Enternasyonal'in l iderleri tarafından saptı rıldı ve bunlara ihanet ed i ld i . Bel l i başlı söm ü rgeci g üçlerin , - i ng i ltere, Fransa, Belçika , Hol­ la nda ve ötekiler - sosya l ist parti lerinin l iderleri « ke nd i » sömürgelerin­ dek i kurtuluş savaşlarını desteklemeyi reddettiler. Bolşevik Partisi ve en boşta len i n , bu yen i aşamada, em perya lizm aşa ­ ması nda ulusa l sorun ve söm ü rg e soru n u üzerine kom ü n ist konum ları belirlemek ve m i l l iyetçi şaşırtmaca lara ve soruna n i h i list ya k laşıma son vermek için çok çaba harcad ı la r. Bolşevik Partisi çok açık bir dille şunu i la n etti : çağ ı m ızda, Ma rksist bir pa rti için u lusal soru n un çözümü işçi sınıfını n sosya lizm için savaş ı m ı n ı n ayrı lmaz bir pa rçasıdır ve bu sava ­ şıma bağ lı d ı r. Söm ü rg e ve bağ ı m l ı ü l kelerdeki halkların savaşımı dü nya çapında geniş bir kurtuluş savaşımının parçasıdır, işçi sınıfı ve onun

(I) K. Ma rks ve F. Engels, Ya pıtlar, c. 32

1 6,

s.

407

(Rusça) .


Ma rksist-Le n i nist partisi her kurtuluş savaşımını ve ulusların kendi yaz­ gıları nı bel i rleme haklarını kara rl ı l ıkla destekler. U l usal soru nun çöz ü m ü nde Len i n ist i lkeler Ekim Devri m i ' n i n sonuç­ larıyla ve Sovyetler Birliği'nin k urulmasıyla ( 1 922) yaşam a ge:çti. Ekim Devrim i , ka pita l ist çağ ı n eski u lusları n ı n sosya l ist u l usla r olmaları için yolu açtı ve yeni yeni sosya list u l usla rı n doğmasma yard ı m etti. i ki nci Dünya Savaşı'nda H itler faşizmine ka rşı kaza nılan zafe r, halkları n öz­ g ü rlük ve bağ ı msızlık savaşımı açısında n çok büyük bir öneme sa h i pti. Savaşta 20 m i lyon evladı n ı yitiren Sovyetler Birliği buna belirleyici bir katkıda bulundu. B u büyük zafer, i nsa nlığı Hitler faşizminden k u rtardı ve bir dizi Avrupa ve Asya ü lkesinin ka p italizmden, m ilitarizmden ve geç­ m işin a rtıklarından k u rtulmasını getird i . Sasya l i z m i n böylesine, yeni b i r ça ğ yaratan kaza n ı m la rı, yüzyı lların söm ürge siste m i n i n çözü l m esiyle birlikte yürüdü. Savaşta n sonrak i ilk onyı llarda 70' i aşkın yeni bağımsız devlet doğdu. Sosya l i z m in bir d ünya sistemine dönüşmesi ve söm ü rg e siste m i n i n pa rça lanması, e m perya lizmin za ra rına, i le rleme g üçlerinden ya na yeni b i r ta rihsel değişi m i belirl i ­ yord u .

iLERiCi G ELENEKLERE BA(;lIl1K 1 91 8 yıl ı nda Yunanista n Kom ü n ist Partisi'nin kurulmasından bu yana (başta adı Sosya list işçi Pa rtisi'yd i) pa rti n i n teori k faa l iyetleri ni, pol itika­ ları n ı ve pratik çalışmaları n ı yönlendiren devrimci Ma rksizm -Len i n iz m ve proleter enternasyonalizmi olm uştur. Hatta kuruluşu ndan önce bile, Yu­ nan ista n'dak i kom ü n ist g ruplar, Balka nlar'daki devrimci sosya list parti­ lerle işbirliği içinde, Biri nci Dünya Savaşı'na ka rşı çı kıyorlard ı . Ya n i , u lusal sorunun halkların çıkarları doğ rultusunda çöz ü m ü v e ü lkenin bas­ kıcı yabancı bağ ı m lılığından k u rta rılması için savaşımda pa rtimiz sağ­ lam b i r temele sah i pti. Kurul uşunu izleyen ilk aylarda pa rti, em peryalizmin Sovyet Rusya'ya silahlı müdaha lesine Yuna n ista n ' ı n katı lmasına ka rşı çı ktı . . Y ü rütülen as­ kersel kampanya boşa ç ı ktı. Halkımız böyle b i r m üdahaleyi iste mi yo rdu. Daha sonra k i gelişmeleri n de göstereceği g ibi bu, hem uluslara rası işçi sı nıfı h a r�ketine hem de Yunanista n'ın yaşamsal önemdeki ekonomik, politik ve öteki çıkarlarına tersti. Kuşku yok ki, YKP' n i n pol itikası bir gecede olg u n l u k kaza nmadı. Kad­ rola rım ı z ı n BolşeVik Partisi'nin, Lenin' i n partisinin ulusal soru n u n teorik ve pratik çözü m ü n e ya ptığ ı değerli katkılarını özümsemelerinden önce yıllar geçti. Parti, sorun u azınlıkla rın haklarını savunma sorun u na indi r­ geme eği l i m i g ibi ya nlışları g idermek zorundayd ı . 33


Bu, gene l hatla rıyla 1 934 yılı nda MK Plenum u ' n u n Komünist Enternas­ yona l'in de ya rd ı m ıyla partim iz i n stratej isin i n tan ı m la nmasından sonra ya pıldı. Plenum, Yunanista n'da d u r u m u n yabancı sermayeye sıkı bağ ı m ­ l ı l ı k ve b u bağ ı m lı l ı k sonucu ü lkede sanayi n i n v e genellikle ü retici güç­ lerin çarpık ve yetersiz bir gel işmeyle beli rlend iği n i vurg u ladı. Kı rsa l a l a nda geçm işin ya rı -feodal ka l ı ntıları ve a z ı n l ı kların ezilmesi, o za m a n y i n e ü lkede d u ru m la i l g i l i o la ra k d i kkat çekilen nokta lar a rasındayd ı . Ayrıca bir başka kara rı nda Ple n u m , bel l i başlı e m perya l i st güçlerin Yuna nista n'ı şu ya da bu bloka çeki p onu Ba lkanlar ve Ortadoğ u'da kendi politika s ı n ı n a racı o lara k kullanara k kendi denetim leri a ltı na a l d ı ­ ğ ı n ı bel i rtiyord u . O Ikedeki egemen s ı n ı fların tutumu da b u n u --kolaylaş­ tı rıyord u . Yunan ista n emekçileri. işçi ve köylüleri, sayısı-z vergi yükü m l üs ü , h e m y e r l i hem de yaba ncı sermayen i n çifte sömürüsü ne uğruyard u . Dünya em perya l ist sistem i nde bağı m l ı bir ü lke o la ra k Yuna nista n ' ı n tuttuğu yeri ve öteki etmenleri gözö n ü ne a lan parti prog ra m ı konusu n ­ d a k i Plenum ka ra rı şu son uca va rd ı : Yunan ista n'da önde d ura n devrim, g e rici oligarşiye ka rşı çetin savaşımlar doğrultusunda hızla proleter sos­ yal ist devri m e gelişme eği l i m i gösterebi lecek bir burj uva -demokratik devrim olacaktı. 1 934'de kabul ed i len stratej ide vurg u n u n d ışa bağ ı m lı l ı k üzerine kon u l ­ m a s ı , Yuna n ista n Kom ü n ist Pa rtisi' n i n işçi sın ıfı n ı n yönet i m i nde a ntiem­ perya l ist b i r savaşı m için halkı bi rleştirmesi n i büyük ölçüde sağladı. Faş izm in d ünyada ve ülkemizde tırm a n masına denk d üşen b u çalış­ malar doğrultusunda parti, faşizm ve savaşa karş ı savaşımda işçi s ı n ı ­ f ı n ı n m uhtemel geçici v e s ü rekli bağlaşıklarına i l iş k i n g ü n ü nü doldur­ m uş ve hata l ı , sekter ve sağ oportün ist . görüşlerin üstesinden gelmeye ça lıştı. Komi ntern ' i n 7. Kongresi, bu konuda kom ü n ist parti lerine büyük yardımda bulundu. Halkın yurtsever ve demokratik geleneklerine boğlı olon Yunan istan Ko m ü nist Partisi , egemen sınıfla rı n a na grupla rı nca ka bul ed i l m iş, ü l ­ keyi i n g i l iz, Fransız ve öteki em peryal istlerin kölesi d u ru m u na getiren politi kayı kınadı. Pa rti, çağdaş, evrensel açıdan geçerli devrimci bir ideo­ lojiyi, gelenekleri n i de gözönüne a la ra k halka aşılamak için büyü k ça ba gösterd i . Bu, eski Yunan d �vlet i n i n k u ru lmasında n sonra d ışarıdan geti­ rilen bir kra la karşı daha o y ı l l a rda söylenen bir türküde ,D n latı m ı n ı b u l uyor. Türk ü n ü n bir satırı şöyle : " Ya ba ncı çekirgeye d a h a ne kadar tah a m m ü l edeceğ iz? .. YKP, ya bancı güçlere, köleliğe, k i m i leri n i n aşılamaya ça lıştığı dalka­ vukluğa " her şeye kad i r » ABD ve NATO'ya boyun eğme görüşüne tuta rlı ve s ü rekli olara k karşı çıka n tek Yun a n partisidir. Pa rti m iz e m peryal istler ve onların suç orta k ları n ı n d i zg i nlerinden bo34


şanmış a ntikom ünizm ve a ntisovyetizmine hep kesinkes sert bır karş ı l ı k vermeyi becermiştir. Pa rtim iz i n u l usa l sorunla r konusunda kendi pol iti­ kası olmadığı, partimizin « Moskova'nın bora z a n ı » olduğu yo lunda k i iftira­ l a rı reddederiz. Partim iz i n işçi sınıfı ve emekçileri n sözcüsü olduğunu on­ l a r da çok iyi bi l iyorlar. Partim iz kendi safla rında n gerçek 'kahra m a n la r, enternasyo na list y urtseverler, barış ve insanları n mutluluğu için savaşan, i m reni lecek büyük insanlar çıkarm ı ştı r. Pa rti mizin uzun ta rih i nde he," zaferler, ,hem gerilemeler olm uştur. Ama pa rti, Ma rksist-Lenin ist konum ları üzerinde hep sağlam d u rm uştur. Teorik cephaneliğini gel iştirdikçe i leri doğru yürüyüp, ü l kenin işçi sı nıfı ve emekçilerine u m ut aşı layarak çeti n, zaman za m a n kritik durumlardan çıkış yolla rı bulm uştur. Sıradan insa nla rla içten, ca nlı kalıcı bağ l a r kur­ ma konus u nda Yunanistan'da h içbir parti, kend isini YKP i le ka rşı l aştıra ­ maz. YKP'nin halk a rasında deri n, geçmişe uzanan kökleri va rdı r. Kasım ayında 66. kuruluş yıldönümünü ' kutlayocak olan partim iz, büyük amacı sosya lizme ka rarlılıkla erişme çabası içinde konum l a rını koruyor.

S ı N ı FSAL OLÇlDT Ma rks ve Engels, « Komünist Partisi Ma n ifestosu »nda, kom ü n istlerin u l usa l soru nlara yaklaşımını şöyle formüle ettile r : " Proletarya, en ,başta politik egemen liği kaza nması g erektiği için, u l us u n önde gelen sınıfı d u ru m una yükselmeli, sözcüğün burj uva a n l a m ı nda olmama kla birlikte, kend isi de şimdiye kada r u l usa l o lon bir u l us biçim i nde kend i n i o l uş­ turm a lıdır.» (2) U l usa l çıka rla r, sı nıf. çıka rla rıyla özdeş değ i ld i r. Her ikisi de görece özerktir, o ma bi rbirlerinden ayrı lmaz, çokçası do içiçe geçer, kenetlenir­ ler. Ta rihin değ işik dönem lerinde, değişik ulusla ra rası durumla rda de­ ğişik biçim lerde bir o raya g e l i rler. Ulusol h a reketlerin biçim, a n la m ve önemleri, tarihsel dönemlerin bi�i nden ötekine değişir. Artı k o n l a r başlangıç dönemi ndeki g ib i değ i l ­ lerd i r. U lusa l h a reketler, d u r u m d a n d u ruma da değişiklikler gösterir. Ma rksizm-Leniniz m , her ulusal sava ş ı m ı , ona han g i sınıfı n yol göster­ diği, uluslar ve m i l l iyetler a rasında ilerleme ve ba rışç ı l işbirliği için halk­ l a rı n genel çabaları nda b u sava ş ı m ı n tuttuğu yer açısından değerlen­ d i rir. B u rjuvazi, u lusal çıkarlardon sözettiği zaman, onun özünde kendi politikasının dayattığı ç ı ka rların sözkonusu olduğunu a k ı lda tutm a l ıyız. Sosya l olg uların incelenmesinde sı nıfsal yaklaşım, hiçbir biçimde bu . olgula rı n u lusa l yönleri n i küçümseme demek değ i ld i r. U l usları n o rtaya

(2) K. Ma rks ve F. Engels, Yapıtlar,

c.

4,

s. 444. 35


çıkışını ve soru nun evrim i n i de açıklayan nesnel nedenler va rdı r. Biz, ulusal toplu l ukların, halkların y u rtsever özlem lerinin, d uyg ularının öne­ mini yadsı m ı yo ruz. B izim enternasyonalizm i m iz, kapita lizm koşulla rında u l usal ve u l uslara rası tekelleri n işçileri söm ü rmesi gerçeğ i nden, sosya lizm için savaşım genel ü lküsü nden doğa r. Enternasyonalizm, bizi m i l l iyetçil i k ve şoveniz m i n göstergelerine ka rşı koru r, a m a bu h içbir biçimde, u l usal çıkarların gözardı ed i lmesi a n la m ı na gelmez. Kom ün istler ve bağlaşık­ larının ön saflarda olduğu pekçok u l usal kurtuluş ha reketi b u n u göster­ m iştir. Kom ü n istler öteki g üçlerle, onlar bu savaşıma katı ldıkça hep geniş biçimde işbirl i ğ i ya pmışlard ı r. H itler faş i z m i ne ka rşı büyük savaşı hatır­ laya lı m . Gelişmiş kapita l ist ü lkelerde v e öteki b u rj uva devletlerinde egemen sınıf, kendi uluslarını tem s i l etmeyi çokta ndı r bir yana bıra ktı l a r. i k i nci Dünya Savaşı s ı rasında tepedeki pekçok o l i g a rş i k g rup, kendi sınıf ege- . m e n l i klerini koruya b i lmek için ulusal çıka rla ra aykırı davra ndı. Yuna nis­ tan d a içinde, kimi ü l kelerde bunun sayısız örnekleri vardır. B u zeng in­ ler g rubu, faşist istilacıla rla işbirliği ya pıp, kendi d a r sınıf çıka rla rını ilerletmek için ul usa l çıka rla �a iha net ettiler. Şimdi de, NATO ülkelerin­ deki yönetic i lerin bell ibaşlı kes i m leri, kend ilerini b i rbirinden ayıra n çe­ lişkiler olmakla birlikte, ulusa l çıka rları hegemo nyacı ABD emperya liz­ minin dayatma l a rına büyük ölçüde ba ğ ı m l ı kılıyorla r. YKP ve ya ndaşla rırı ı n ka rşı karşıya b u l u n d uğ u bel l ibaşlı g örevlerden biri, u l usal egemenJ iğim ize el atan ve ülkemizin ba ğ ı m l ı l ı ğ ı n ı a rtıra n A B D v e NATO politikasına ka rşı d i ren mektir. B i z komü nistler, h a l k ı m ı z ı n g ücüne daya n a ra k v e a y n ı zama nda öteki halkların desteğiyle, bu gö­ revi yerine geti riyoruz. B u n u n k a rşı lığında, Yunan halkı, bu halkların em­ perya lizme ka rşı savaşımlarını destekliyor. Türk şovenistlerinin yarattığı tehdidi hatırlatıp, « ulusa l birlik " a d ı n a , YKP'den a ntiem perya list savo ­ şım bayrağını d ü rmesini isteyenler var. Bun lar, bizim sağcı a ntiko m ü nist­ ler ve sosya list u lusal refo rmistler g i bi, onların izinde g iden söz ümona « iç » partini n yöneticileri gibi, kendi pol itika larına benzer bir politika izlememizi istiyorla r. Böyle bir pol iti ka, hem kendi i lkelerim ize, hem de halkın çıkarlarına iha net o l u r. EM PERYAliST DAYATMAYA KARŞI ikinci Dü nya Savaşı'ndan sonra, ABD e m perya l izminin yayılmacı ihti­ rasları sonucu, bir bakıma Yuna nista n « soğuk sava ş » ı n etk i lediği ilk böl­ g e oldu. ABD' n i n bağ laşığı Britanya' n ı n da « h a k »kını tes l i m e tm e k ge­ rek. Okuyucuya, « soğ u k sava ş »ı n Fulton kon uşmasında Winston Ch u r­ c h i l l trafından i lô n ed ildiğini hatı rlatm a k isteriz. Daha sonra pek çok cana m a lolan, H i roşima ve Nagazaki örneğ inde olduğu g i b i büyük 36


yıkım lara yol açan Birleşik Amerika'nın .. her seye kadir» olduğu yolun­ da geçici başdönmesi ve kendi kendini a ldatması, ABD em peryalizminin ü l kem ize ka rş ı h a reketlerinde kendini gösterdi. Sovyet ord u la rı n ı n Balkan la r'da taa rruzuyla 1 944'de Yunanistan'ı kur­ ta ra n EAM rı) zaferinden 29 ay sonra, Mart 1 947'de Başkan H a rry Tru­ man'ın kora ü n l ü .. doktri n »ini ilôn etmesiyle b u zafer geçersiz k ı l ı nd ı . B u doktrin, d ü nya egemen liği peşinde koşan A B D em perya l iz m inin taa rru­ zunun baş langıcı oldu. Yuna nista n'ı 1 946-1 949 yılla rı a rasındaki iç sava ­ şa iten dişleri dökülm üş ingiliz .. asla n » ı n ı da, aynı zamanda ABD bir kenara itti. Her iki d u rumda da ü lkem izde em perya lizme destek veren­ ler, e n azılı gericiler oldu. ilerici g üçler u lusal bağ ımsızlık ve demokrasi savaşını vermek zorunda kaldı lar. B u n u n sonucunda, Yuna n halkı tarif­ siz acılar çekti. Yunanistan Komü n ist Partisi'ni n k u ru l uş un u n 60. yıldö­ nümü dolayısıyla Merkez Komitesi' n i n yaptığ ı açıklamada, .. önce ingiliz, daha sonra ABD emperya listlerinin sila h l ı müda ha lesi, Yunanista n' ı n i k i nci Dünya Savaşı sonrası ka ra ta lihinin ana kaynağıdır» deniyor. Küçük Yunanistan'd a yak la ş ı k yarım m ilyon insan, u l usal k u rtu luş sa­ vaş ı m ı nda yaşam ı n ı yitirdi. U l usal d i renişimize ka rşı ingiliz ve ABD e m ­ perya lizminin m üdaha lesi, iç savaşta halk g üçlerinin yenilgisine yol açtı, daha o nbin lerce insa n ı n can ı na malold u ve derin ya ra l a r açtı. Ama safla rından onbi nlerce özverili sava�çı çıkaran Yunanista n Kom ü ­ nist Pa rtisi'nin eğittiği Yunan halkı d irenme g ü c ü n ü v e sağlamlığını, u l u ­ sa l bağımsızlık, demokrasi, barış ve ilerleme davasına g üvenini gös­ terd i. Yuna n-ing iliz silah l ı ' çatışması (Ara lık 1 944) ve iç savaşı tutuştura n ABD müdahalesinden bu yana halkımız ulusal bağ ı m sızlığ ı n savunu l ­ m as ı için zorlu b i r savaşım' yü rütüyor. ABD ile ü lke içindeki gerici g ü ç­ lerin bağlaşıklığı sonucu, Yunanista n'da ABD ve NATO askeri üsleri n i n kurulması, ü lkemizin bu sa ldırgan bloka ve AET'ye çekilmesi vb. g ibi a lı ­ n a n b u ka ra rlar, Yuna nista n ' ı n eğemenliğini g itgide sınırlandırıp dışa ba ğ ı m l ı lı k zincirlerini pekiştirdi. Bütün bu sınırlamala r, hem geçmişte, hem de bug ü n .. Yuna nista n'a e l ata n » Varşova Antlaşması ü lkelerinin <, fehdit»ine karşı Yun a n istan'ı koru ma bahanesiyle dayatı ldı. Bu yalanı kılıf edinen Birleşik Amerika ve onun NATO'lu bağlaşıkları, 1 967 yılı nda hain a l baylar cuntosını dayattı lar. Cu nta, yedi yılı aşkın bir süre halka ka rşı despotlu k uyg uladı, Yunanista n'a ve Kıbrıs'a ihanet etti, bölgede ba rışa karşı tehdidi a r­ tı rd ı . Oyleyse sürekli dışarda n d i rektifler alan k i m ? Bu nlar. d ü nyada durum

(l) Yunan h a lkının fasizme karsı savasını yöneten Ulusal Kurtuluş Cep­ ' hesi adlı örgülün k ısa a d ı . (N ot Red.)

37


e mperya lizmi n zara rına kökten değişmiş olduğu halde, hôlô ABD ve NATO ' n u n m il itarist planları na su götürmez biçimd e ya pışıp kal a n l a rd ı r. B u plan lar, başka şeylerin yanısıra , ABD ve NATO'ya bağ ı m l ı olan Ege ü l kelerinin ve barışın ya ra rına ters düşüyor. ça lışmasındaki politik ve . ö rg ütsel eksiklikle ri g ideren Yuna nista n Kom ünist Pa rtisi ' n i n ka ra rl ı tutu m u , geniş b i r sol cephen i n kurulması ve u lusla ra rası daya nışma sayesinde, Yunan halkı ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ivedi istem ler içi n , tümüyle h a k kaza ndiğ ; daha iyi b i r yaşam için, cunta n ı n yıkılması ve demokra s i n i n yen iden kurulması için ivedi istem­ leri u ğ ru ndaki sava ş ı m ı nda önem l i kaza n ı m l a r elde etmeyi başardı. 27 yı l lı k sürekli g i z l i l ikten son ra YKP' n i n lega l leşmesini izleyen gün­ lerde, reji m i n otoriter eğilimlerin.e karşı, gerçek b i r demokra ti kleşme, bağımsız ekonom i k gelişme ve barış için, değişik yığı nsal eylemlerle dolu ça l ka ntılı bir dönemden geçti. Kapita l ist dünyadaki ekonom i k b u n a l ı m , emekçi lerin yaşa m düzeyi n i düşürerek Yuna n i sta n'a d a da rbes i n i vurd u. Sağı erkten u za k laştırma g e reği, 1 980 yazında YKP Merkez Kom i tesi tara fı nd a n özellikle vurg u ­ landı. B u istem, parti dışı nda d a geniş destek kaza n a n b i r slogan h a l i ne geldi. i l e rici demokratik g üçler Ekim 1 981 'deki seçi m l e rden kaza nçlı çıktı. Ya bancı üslerin sökü l ü p atı lmasını. Yuna n ista n ' ı n NATO ve Ortak Pa zar' ­ d a n çekilmesini isteyen Yunanista n Sosyalist Hareketi (PASOK), egemen parti d u ru m u na geldi. YKP, halka Ekim'de g e rçekleşen değ işikliğin Yunan ista n' ı n gereksinim d uyduğu değişikliklere doğru beli rleyici b i r i lerleme olma ktan çok uzak olduğu uyarısında bulundu. Parti. ya pısa l ve öteki reform l a rı n g iderek kapita l izmin dönüşüm ü ve yen i b i r sosyal sisteme yol açaca ğ ı görüşünü reddetti. Parti, aynı zamanda. g erçi finans oligarşisinin bir kes i m i böyle b i r değişikliğe bel bağ l a m ı ş olsa da, devlet erkinin tutucu Yen i Demok­ rasi Partisi'nden PASOK'a geçmesini ya ln ızca .. bir nöbet deği ş i m i » d iye niteleyen basitçi görüşe de ka rşı çıktı . Yuna nistan Kom ü nist Pa rtisi ' n i n 1 978 y ı l ı nd a yapılan 1 0. Kon g resi, Yunan toplum unda a na politik çelişki n i n , bir ya nda a ntiem peryalist, a nti­ tekel g üçler, öte ya nda tekelci o l ig a rşi ve em perya lizm a rasında oldu- · ğ u n u vurg ulad ı . Buna d ikkat çekm e k neden önem liyd i ? Halka, içinde bulunduğu koşu lların yerli tekeller ve u l uslara rası emperya lizm a rasın­ daki bağlaşı klığın egemenliği son ucu kötüye g ittiğini göstermek gereki­ yord u. Bu, PASOK politikası ve ü l kede genel d u r u m u n çelişkili ve istik­ rarsız olduğu bir zamanda, yeni güç dengesi bağ l a m ı nda, YKP' n i n halkın demokratik g üçleri önündeki yeni o la na k la rı beli rlemesi ve bu olanak­ l a rdan ya rarlanma a n la m ı na geliyordu . 38


H alk, U lusa l Direniş'in rolü n ü n resmen tan ı nmasını, sendika lar ve öteki demokratik örgütlerin kısmi demokratikleşmesini, kad ı n l a ra yeni h a k l a r tanınmasını ve öteki demok ra ti k a d ım la rı o l u m l u karşıladı. Anca k PASOK, sağcı g üçlerin i lerlemesini d u rd u rmada yeteneksi zliğ i n i kanıtia d ı . PA­ SOK' u n önerd i ğ i ve h a l k ı n da kab u l ettiği " kend i kendine yeterli g ü ç » ('ol i l kesi, değ i ş i k l i k prog ra m ı çerçevesi nde bütün i lerici g üçler a ra s ı nda işbirliği eksi kliğ i n i n yerini dold u ramazdı. Başka bir deyişle, tekeller ve em peryalizme karşı böyle rad ikal b i r prog ram ı uyg ulamayı olanaklı kıla­ cak bir ka l d ı raç o rtada yoktu. B u n u n ü zerine PASOK, ABD üsleri, N ATO ve Ortak Paza r'a Yunan ista n'da kurulan Amerika'nın Sesi Radyosu'yla i lg i l i i l işki leri yeniden görüşmeye g i rişeceği yönündeki ve hayat paha­ I ı l ığ ı n ı s ı n ı rlama a d ı m la rı, tekellere. mali olanaklar sağlamayı d u rd u rm a , vb. g ibi öteki yaşamsal ö n e m taşıyan konula rdaki vaa d lerini yerine getir­ mekten vazgeçti. Böylece ülke kendi n i ka rm a ş ı k ve çelişkili bir d u rum içinde buldu. PASO K politikasın ı n bütün tuta rsızlığ ı na ka rşın, Hazira n 1 984'teki Avrupa Pa rlamentosu seçim lerinde sağcı g üçlerin taa rruzu, h a l k ı n öne m l i bir kesi m i n i ya nıltm ı ş olsa da, büyük ölçüde başa rısızlığa uğrad ı . PASOK da b i r m ikta r oy yitirdi.. YKP, konu m la rı n ı koru d u ve hatta aylarında beli rli b i r yükseliş oldu. YKP' n i n doğ ru ve tuta rlı politikası, onun bu çetin sınavd a n geçmesini sağladı. Partim izin sayg ı n lığı a rttı. Sesi h a l k a ra s ı nda d a h a g ü r v e geniş ya nkılar buldu. Ancak d a h a çok sayıda oy kaza nm a k zordu. çünkü PASOK genellikle " ya PASOK, ya sa ğcı l a r » slo­ ganını kullanıyordu. Bu da. başka bir d u rumda Kom ü nist Partisi'ne veri­ lebi lecek oyla rı PASOK'un ko pmasına ya rd ı m cı oldu. Yuna n ista n Kom ü n ist Partisi Merkez Komitesi' nin Tem m uz 1 984'teki Plenumu, seçi m sava ş ı m ı n ı n son uçları nın i lk değerlend i rmesi n i yaptı. Plen um, seç i m sonuçlarını " hükümete bir uyarı » d iye niteled i, " hü k ü ­ metin politi kası nı halkın soru nlarını gerçekten çözmeden ya na b i r politi­ kayla, gerçek değişiklikten yan a bir politikayla değiştirmesi için uya rı » d iye değerlendirdi. Plenumun kabul ettiği ka ra r, seçim lerden sonra politika nın daha kes­ kin çatışmalar aşamasına g i rdiğine işaret ediyor. G ü n ü müzde uluslara rası gerg i nlik ve soğ u k savaşın hızlanması temelinde, e m pe rya lizm bizim ü l kem izdeki pol itika nın eksenini sağa koyd ı rmaya ça balıyor. Egemen sın ıf, h ükümet pa rtisinin pap ü lerl i ğ i n i zayıflotma k için, ono daha tutucu b i r yola g i rmesi için baskıda b u l u nuyor. PASOK'un içinde ise h uz u rsuzluk va r. Hazira n seçim lerinden sonra PASOK yöneti m i n i n attığı i l k a d ı m l a ra bakeıcak o l u rsak, bu. seçim lerden (") PASOK'un parlamentoda Red.)

belirleyici güç olacağı anlamında. (Not 39


doğru sonuçlo r çıkarmadığını ve « kendi kend ine yeti r l i l i k » mo ntığ ı na sarıldığını görü rüz. H ü kümet bir yandan yum uşama ve yeni ABD füze­ leri n i n Avrupa'ya yerleştirilmes i n i n « donduru l ması » konusu nda k i m i düşü nceler öne sü rmeyi s ü rd ürürken, bir yonda r da, Yunanista n'da « yüzyı l ı n pazarlığ ı » d i ye bilinen, ka psa m l ı bir ABD Fantom uça kları filosu a l ı m ı için paza rlıkla ra g i rişmiş bulun uyor. Uçakların yaklaşık 3,S m i lyar dolara m a lolaca ğ ı tah m i n ed i liyor. Sözkonusu m iktarı ödemeni n yan ı ­ s ı ra , bunun çok d a h a büyük b i r m a liyeti olacak. Bu paza rlık, e n boşta savunmamızı ABD'ye bağ ı m l ı k ı lacak, hatta, dahası Ege'de Türkiye' n i n şove n ist iddialarını kışkırto n v e bölgede NATO'n u n saldı rg a n aygıtını daha da yığagelen Pentagon'un doğ ruda n denet i m i ne verecektir. i k i n ­ c i s i , b u Yuna n ista n ' ı n ekonom i k bağ ı msızlığı n ı n ve t ü m kuşa kların gele­ ceği n i n önemli rizikolar a ltı na sokulması a n la m ı na geliyor. Çünkü söz­ konusu olon devasa bir m ikta rd ı r ve b u n u n la dış borçla r daha do a rta ­ caktı r. Bu paza rlık ve satış, ya l nızca tekellere yarayaca k , ABD ve NATO'­ n u n daha do sa ldırg a n bir tutum ta kınmosını kolaylaştıraca ktı r. Son zama n la rda, ü lkem izde « yü zyılın pazarlıgı »na, hayat pa halı lığı ve büyük sermayeye tan ı n a n ayrıca lıklara karşı yığınsal g rev ha reketleri oldu. Her yerde, YKP ve Yunan ista n Kom ü n ist Gençl i ğ i ' n i n üyeleri, sem­ patizanları, bütü n işçileri, köylüleri, esnaf ve zanatka rı, h a l k ı n ivedi g e reks i n i m lerin karşılanması sava ş ı m ı nda bir o raya getirmek için g i rişim­ lerde bulundu. Oyelerimiz, sem patizan la rı m ı z ülkenin yo lu üzerinde d u ra n engelleri a şma a m a cıyla Kom ü nist Pa rtisi'ni d a h a do g üçlend i rmek için ça lışıyorlar. YKP, bu yığınsal eylem leri şu tek politi kayı kabul etme i ste ­ m iyle bağlıyor. Bu pol itika, ş i m d i k i d u ru m u iyi leştirebi lecek, tek yo n l ı ' « kemef sıkma »yı reddeden, yığınla rı seferber ederek orta k b i r prog ram çerçevesinde i lerici demokratik g üçler a rasında işbirl i ğ i n i ilerleten ve bu g üçlerin desteklediği bir h ükümet k u rma a macı güden bir pol itikad ı r. Ekim 1 985'te parlamentonun görev s ü resi sona e riyor. Parti miz, gelecek genel seçimlere normal hazırlıkların kilit önkuş u l u ola ra k , yen i bir seçim yasas ı n ı n çıkarılmasını ve seçi m son uçla r ı n ı n şöyle ya do böyle sulan­ dırılmasını dışlayacak bir basit n isbi temsil sisteminin kabülünü g örüyür. H ü kü met uzun bir s ü red i r bu kon uda kes i n bir tutum olmayı reddetti. Şimdilik, h ü k ü m leri hôlô bilinmeyen b i r yasa tasa rısını parlamentoya .sunaca ğ ı n ı vadetmiş b u l u n uyor. Bu do, demok ratik g üçler a rası nda h ü k ü ­ metin niyetleri konu s u nda kuşkula rı a rtıyor. EN ONEMli aOREV Yuna nista n Kom ü n ist Pa rtisi, ta rihi boyunca , ulusal bağımsızlık, demok­ rasi ve sosya lizm için sava ş ı m ı , barışın savu nulması sava ş ı m ı yla sıkı sıkıya bağladı. Halkıara ba rış ilan eden Ekim Devri m i ' n i n i lk buyrultusunu 40


Yuna n l ı l a r sevinçle karşıladı. Bu çağrı, savaşın dehşetinden çok acı çeken ü l kemizde de, öze l l i kle güçlü bir yankı buldu. Daha e n başta, i l k a d ı m la rını atarken, barış hareketinde işçi sınıfı n ı n öncü lüğünü sağ l a m a k için çetin çaba l a r v e büyük özveri lerle partimizin işçi sınıfını eğittiğini bel i rttik. ikinci Dü nya Savaşı'ndan sonra, « soğuk sava ş » başla rken , Yunanistan kend ini ABD' n i n eğemenliği a ltında k i ü lkeler a rasınd a bulduğu s ı rada, b i r komü n ist N ikos N i kiforidis ö l ü m e m ô h k u m ed ildi v e 1 95 1 yı l ı nda idam e d i l d i . Halkın davası için savaşan bu komü nist, barış için, n ük leer silah denemeleri nin son bulması için Stockholm çağrısı'na imza top luyord u. Şimdi ABD ve NATO ' l u bağlaşıklarının çılgınca politikası, d ü nyayı n ü kleer bir yıkı m ı n eşiğine getiri rken, Yunan h a lkı, barışın savu nulması ve n ükleer teh li keye karşı savaşım için i l k ayağa ka l ka n l a r a rasındad ı r. Yun u � h a lkı, silahlanma yarışına son verme iste m i ne katı lıyor. Son iki yı lda Yunanista n'da barış h a re keti daha da g üçlend i ve h a l k ı n h e r kesimine yayıldı. Hareket, yeryüzünde yaşa m ı koruma sorun una yak­ laşımı ve ideoloj i k yönel i m i açısından çok çeşitli biçimler a lıyor. U lkede, U luslara rası Yumuşama ve Ba rış için Yunan Kom itesi, U lusal Bağ ı msızl ı k Hareketi , U luslara rası Barış ve Silahsızla nma, Bağ la ntısız Ba rış Ha reketi, ABD ve NATO Usleri nden Kurtu l m a Ha reketi vb. g ibi kuruluşlar etki n l i k gösteriyor. Amerikan « Persh ing-2» v e « Cruise » füzelerinin Avrupa'ya yer­ leştirilmesi ne, kıtamızı n ükleer bir ya ng ı n a la nına dönüştürebi lecek bu g e l işmeye karşı hareket öze l likle geniş boyutlar kazandı . •

Pa rtim iz, Sovyetler Birliği i l e B i rleşik Ameri ka a rasında o za m a n süre ­ g e l e n görüşmelerin o l u m l u bir ü s t noktaya çıkmasını s a ğ l a m a a macıyla, ABD füzele rinin yerleşti ri lmesinin a ltı ay ertelenmesi yol u ndaki PASOK önerisi ni o l u m l u karşıladı. YKP, B a l ka n l a r' ı nüklee r s i lahsız bölge ya pma önerisini destekliyor. YKP ile birlikte Yuna n istan halk yığınları, Sovyetler Birliği i l e o n u n Varşova Antla şması'ndaki bağlaşıklarının nü kleer ve öteki silahları sını rlaya ra k , uzayı n m i l itarizasyonunu yasa klıyak ve benzeri gi rişim lerle askersel dengeyi sürd ü rmek için süre k l i yaptığı önerileri . destekliyor. Yuna n h a l k ı n ı n barış için sava ş ı m ı geniş boyutla r kazan m ı ş o lsa da, bunu daha da g üçlendirmek gere kiyor. Bu, ü l kemizin çok büyük bir önem ta şıyan b i r davaya, d ü nya ba rışının savu nul masına katkısı soru nudur. Em perya lizm, d ünyada durumun aşırı ölçülerde kötü leşmesinde tüm soru m lu l u ğ u taşıyan g üçtür. Em perya lizm, Ortadoğu, Afrika, Asya, Gü ney ve Orta Amerika'da, öze l l ikle EI Salvador ve N i ka rag ua'da pekçok halkı acımasızca eziyor ya da tehd it ed iyor. Bütün bu o l u p bitenler konusunda kabahati « ya rıya böle n » ve sosya l ist ü lkeler toplu luğuna kara ça lı nmasına ve em perya l ist merkezlerin sosya lizme karşı başlattığı « psikoloj i k sa41


vaş »'ın hızlanmasına, en azından nesnel olara k , katkıda bulunan pas i ­ fistlerle aynı d üşü ncede değ iliz. A m a o ro m ızdaki fa rkıa ra karşın, yüre ­ ğ i n i n ya rısıyla do a lsa, gerçekten ba rışı savunan h e r birlik hareket i n i a ktif alara k destekliyoruz. Em perya lizm, d ü nya da « dehşet d üzeyi »ni yü kseltti, kaygısını d uya r gözüktüğü g üven l i k d ü zeyi ni aşağı lara düşürdü. N ü kleer cepha neliklerin d ur-d u ra k bi lmeden yığı lması, Sovyetler B i rliği ve öteki sosya l ist ü lkelere ka rşı azgı nca ka ralama ka m pa nya ları, em perya list stratej i uzmanları n ı n « sı n ı rl ı » y a da « uzatm a l ı » d iye a d la ndııd ı kları bir nükleer savaş olasılı­ ğ ı na a lıştırma a macıyla, ABD' n i n etkisi a ltındaki ü l keler halkları n ı n beyni n i n yıkanması, a rta n teh l i ke n i n kanıtla rıd ı r. �agan'ın Sovyetler Birliği'ni bom balama konusunda içler öğürtücü « şaka »sı, ABD egemen sınıfının n iyetlerinin ve onun sorumsuzl u ğ u n u açığa vuran bu iğrenç « şa ka » , Yunan h a l kı nca derin bir nefretle ka rşılandı. Barışın savu n u l ması teh l i kede olunca, yitiri lecek zaman yoktur. Emper­ ya lizm, kend i dü nya eğemen l i ğ i n i n sona erd iğ i gerçeğ ini ka bul etmeyi redded iyor. Emperya lizm, sosya lizmle uluslara rası d üzeyde ideoloji k ta rtışmayı savaş yoluyla çözemez. Ama em perya lizm gem lenmezse, in­ sanlığa eşi görülmed i k acıla r verebi l i r. Tıpkı bir ü lke içinde ideoloj i k sava ş ı m ı n sonucu n a s ı l s o n u l o la ra k halkın iradesince bel i rleniyorsa, dü nya ba rış g üçleri de nü kleer çağ ı n gerçeklerine uyg u n u luslara rışı i l iş­ kilerin yeni mantı ğ ı n ı em perya list savaş çığırtka nlarına dayatmayı bi lecek ­ lerd i r. Değ işik sosyal siste m i alan devletler a ra s ı nda yumuşa m a , ba rış içinde yanya na yaşama ve a nlaşmaya g iden bir doğrultu, günümüz d ünya politikasında tek a k ı l lıca ya kla ş ı m d ı r. Biz b u doğru ltuya uyarak, barış, u l us a l bağımsızlık, demokra s i ve sosya l iz m için büyük savaşta işçi s ı n ı ­ fının öncü konumlarını g üçlend i riyoruz. Bizler iyimseriz, çünkü halkın yen i lmez g ücüne dayan ıyoruz. Bizler iyimseriz, çünkü u l uslara rası komü n ist ve işçi sı nıfı h a reketinin daha sıkı kenetlenmeyi başaracağına ve barışı koruma ivedi görevin i n çıka rına daha öte g i ri ş i m lerde b u l u nacağına e m i niz.

42


Bunahmın sonuçla,. Komünistleri alternatifleri

KOPEN HAG'TA YAPILAN U LUSLARARASI SEMPOZYU M BO'Ii yılların başlannda, kapitalist ülkeleri saran derin ekonomik buna­ /im, burjuva toplum yaşamının tüm alanlanm derinden sarstı, milyon­ larca insan m durumunu ciddi bir biçimde etki/edi, geniş yığmlann yaşam koşullannda olduğu gibi, toplumsal bilinçte de kesin gelişmelere yol açtı. Bunalımm sosyal-ekonomik, politik, ideolojik ve moral sonuçlan bugün kapitalist dünyanın her alanında etkisini gösteriyor. Tekelci burjuvazi, bunalımın yükünü emekçilerin sıftmo yıkmaya ve aym zamanda onun etkilerini .kendi egemenliğini ve ayncaliklanm g üçlendirmek için kullan ­ maya çalışıyor. işçi sınıfının yamtı ne olmalıdır? Komünistler, halk yığlnlarlnm çıkar­ lanm korumak ve banş, demokrasi ve sosyalizm uğrunda savaşım yolun­ dan ilerlemek için burjuva ve reformist politikaya karşı nasil alternatifler öneriyorlar? Bu sorular " Banş ve Sosyalizm Sorunlan" dergisi redaksiyonu ile Danimarka Komünist Partisi Merkez Komitesi' nin Kopenhag'ta ortak­ laşa düzenledikleri " Gelişmiş kapitalist ülkeler komünist partilerinin bunalimm son uçlanna karşı savaşımı" konulu uluslararası sempozyuma katilonlann dikkat merkezinde yer aldı. Bu sempozyuma şunlar katildilar: Rosemarie Atzenholer (Avusturya Komünist Partisi), Paul Marcus (Bel­ çika Komünist Partisi), Bert Ramelson (Büyük Britanya Komünist Partisi), Evangelos Papachristo (Yunanistan Komünist Partisi), ib Nörlund (Dani­ marka Komünist Partisi), Ramon Mendezona (ispanya Komünist Partisi), Wi/liam Stew6rt (Kanada Kamünist Partisi), Gun nar Wahl (Norveç Ko­ münist Partisi), Gorjao Duarte (Portekiz Komünist Partisi), John Pittman (ABD Komünist Partisi), Hans Giersiepen (Alman Komünist Partisi), Kennet/ı Kvist (isveç Sol Komünistler Partisi). Sempozyumda Dani­ marka Komünist Partisi Başkanı Jargen Jensen bir konuşma yaptı. Aşağıda sempozyumda yapilan tartışmalann bir özetini s unuyoruz.

Sempozyuma katı lanlar, ka pital ist ekono m i n i n bug ü n k ü gelişme aşa ­ masını nitelerken, d ü nya ka pital ist ekonomisinin d urumunu beli rleyen temel göstergelerdeki ayrı l ı kları ve çelişki leri belirtti le r. Sermaye d ü nyası buna l ı m ı n batağındon kurtuluyor m u ? Başlıca g üçlükler o rtadan kaldırıl­ m ı şmıdır? Kötü g ü nler g e ride m i kald ı ? Ve burj uva z i n i n önde gelen kimi yöneticilerinin iddia ettiğ i g ibi, ya k ı n gelecek iyi perspektifler m i vade­ d iyor? 43


Gerçekten de işletmecil i k a la n ı nda belli b i r yükseliş g özlen iyor. (1) Ancak b u canlanma düzensiz, .. eğri büğrü .. b i r nite l ik taşıyor, konjönktür ü l keden ü lkeye, alandan a lana hızlı bir biçimde değişiyor. Geçen yıla a it olan ü retim faa liyetindeki gerilemenin sonuçları g iderilemem iştir. ABD sa nayisi 1 983'te, 1 979'0 kıyasla % 3 o ra n ı nda, Batı Avrupa sanayisi de % 2,3 oranında daha az m a l ü retmişlerd i r. B i linen ca nlanma, ekono m i n i n tüm dalları n ı kapsa m a kta n uzak ka l ­ m ı ştır. Bunlard a n birçoğ u, önceleri olduğu g ibi, d u rg unluk ve d üşüş içinded i r. Kapitalist ü reti m i n g e l işmesindeki derin orantısızlıkla rı ya nsı­ ta n ya pısa l b unal ı m , b i l im se l -teknik devrim i n etkisiyle bağ l ı olan süreç­ ler, en ya kıcı bir biçimde varlıklarını sürdü rmeye deva m ediyorlar. B i rçok ü l kede maden, k imya, otomobil, teksti l, g e m i ya pımı sa nayi leri nde va rolan ü retim kapasites i n i kullanma derecesi en a lt düzeye düşmüştür. Tartış­ m a l a ra katı lanlar, kapita l ist ekonominin d urum unun, k i m i b u rjuva l ider­ Ieri n i n iyimser ta h m i n lerini ve herşeyden önce de .. Reaganomi .. ya da .. Thatchertizm .. g ibi .. sert>, yönetim b iç i m lerinin yara rl ı olduğunu ka nıt­ la maya çalışa n l a rı hiç te doğru lamadığını belirttiler. Onümüzdeki y ı l la rda ekono m i k konjonktürü bel irleyecek olan sermaye yatı rım la rı düşük düzeyde ka lmaya deva m ediyor. Bu öze l l i kle sermayen i n okya nus ötesi ne a ktığı Batı Avrupa devletleri için kara kteristik b i r olgu­ d u r. ABD'ye akan b u sermaye o n u n canlanmasına ya rd ı m cı olmaktad ı r. ABD'n i n devlet bütçesinde 200 m ilya r dolar g i b i şimdiye dek g örülmemiş boyutlara u la şa n açığın önem l i b i r bölümü, Washi ngton'un dayattı ğ ı g e l işmeyi frenleme, k e n d i ekono m i lerini ka nsız b ı rakma pol itikasına boyun eğmenin bede l i n i ödeyen AET ü l keleri tarafından ka rşılanıyo r. Borçların faizleri n i n olağanüstü yüksek tutulması ve doların d iğer para­ l a ra karşı değeri n i n a rtırı lması, diğer devletlerin pa ra l a rı n ı n sızdırılma­ sına yol açıyor. B u d a b i rçok uzmanın görüşüne göre b u ü l keleri önümüz­ deki yı llarda, öncekine kıyasla daha büyü k ölçüde yeni b i r m a l i -ekono m i k sa rsıntı ile tehdit ediyor. B i r d i z i B a t ı Avrupa ülkesinin (ABD, Kanada, Ja ponya, Avustra lya ve Gü ney Afrika'nın) Merkez Bankalarını bi rleştiren U l uslara rası Hesaplar Ba nkası'nın (buna Banka la r Bankası da d iyorlar) 1 984 yılıyla i l g i l i ra porunda ya kın bi r dönemde kapita lizm dü nyasını « 80' l i yılları n başla rındakine kıyasla » ç o k d a h a d e r i n v e çok d a ha büyük b i r isti k ra rsızlığa y o l açaca k .düşüşün ka psayacağı (2) belirtil iyor. ..

(1) Ekono m i k işbirl i ğ i ve Ka l k ı n m a Orgütü verilerine göre, bu örgüte üye

24 kapita li st devletin gayri safi m i l l i hası lası ( 1 982'deki düşüşten sonra (J/o 2,4 o ra n ı nda a rttı ve bu yıl için de a rtışın 0/o 4,2 ora n ı nda o lması öngörülüyor, daha sonra, 1 985'te ise % 2,7 o ranında b i r azalma olaca k. B u rakam l a r ABD için % 3,4 ; % 6,0 ; 2,5, AET için ise % 1 , 1 ; % 2,2 ; % 2,2 gibi b i r sıra la m a o l uştu ruyor. Birçok Batı Av. rupa ü lkesinde ü retim 1 983'te de geri lerneye deva m etmiştir. Ba k : « le Monde .., 22 Hazira n 1 984. (2) .. L'Huma nite », 1 8 Haziran 1 984. 44


Sempozyuma katı lanlar, Ameri kan em perya l i z m i n i n barışı doğrud a n . .tehdit e d e n v e çağdaş uyg a rlığın temellerin i yok etmeyi amaçlayan politi­ kasıyla birl ikte askersel h a rcamaları a rtırması ve silahlanma yarışını tırmand ı rmasının a rtık bugü n barış dönem i nde ekonom i k kalkı nma ola ­ na klarını ciddi b i r biçimde baltalayorak olumsuz sonuçla r doğurd u ğ u n u belirtti ler. Sorun yalnızca topl umsal değerin çarçur edilmesi, h a l k ı n güncel gere ks i n im le ri n i n karşılanması için gerekli kayna kları n kısıtla n ­ masıyla sınırlı değ i l d i r. Dev askeri yatı rı mlar, kapita l i z m i n sel işki leri keski nleştirerek, bunalım s ü reçleri ni derin leştirerek, tüm kapita l ist yeni­ den ü retim m ekanizmasını derinlemesine etkiliyor. Sivil a la nlara yapılan yatırı mların ·,dond u rulması, sivil ü retim i n ödeme yeteneğ i ne olan ta lebin azaltılması ve onun sürüm paza rının daralması demek olan ekono­ m i n i n m i l ita ristleşti ri lmesi, enflasyon eğilim leri n i n ve m a li -döviz sarsıntı­ larının hızlanmasına yol açıyor. Tüm d ü nya ka pitalist ekonomisi ne, ABO' n i n bel i rleyici ölçüde eşi görü l ­ memiş askersel yatırımlarının neden olduğu ya lnızca dev devlet borç­ ları (3) değil, aynı zamanda onun NATO' l u bağlaşıkları na dayattığı askeri hazırlıkların hızla nd ı rı lması ç i zg isi d e yıkıcı etkilerde bulunuyor. Tüm ka pital ist d ü nyayı silahlanma yarışı n ı n tı rma ndırılmasına sürü kleyen B i r­ leşi k Amerika, öteki ka pita l ist ü lkelerin ekono m ilerinde, a rd ı a rkası gel­ meyen olumsuz gelişmelerin genel ola ra k « lokomotifi» d urumuna geliyor.

EKONOMI VE iNSANLAR Sempozyuma katı n ıa n lar, kapita list d ü nyan ı n ekono m i k konjönktürün ü n bug ünkü durumunu e l e a l ı rken, i ş aktifl i ğ i n i n görece canlanması n ı n emekçilerin, b u na l ı m ı n a ğ ı r da rbeler i nd i rd i ğ i değ işik to plumsal kesim­ lerin yaşa m ı nda h i ç te o l u m lu denebi lecek b i r gelişme göstermedi ğ i n i belirttiler. Ya lnız başına « ekonom i k yükseliş» kavra m ı , g e n i ş emekçi yığınları n ı n durumu, bunların istihdam d üzeyi, satın alma gücü, sosya l g üvenlikleri vb. kon u la rd a k i d u rum la i l g i l i henüz d a ha hiç bir fikir ver­ miyor. Konuşma c ı / a r, kapital ist ü l kelerde ü retim a lanındaki belirli b i r yükse­ lişin istihdam a rtışı ve yaşam d ü zeyi nin yüksel işi ile birlikte olmayışı ' olgusunun, ekonom i k konjönktürün bug ü n k ü durumunun en önem li bi r özelliği ola ra k vurg uladılar. işçiler çok a z b i r şey elde ediyor, doğruda n i ş i ni, ücretini kaybetmeye devam ediyorlar. Hatta, resmi verilere göre, tüm en gelişmiş ka pita l ist ü lkelerin katıldığı Ekono m i k işbirliği ve Ka l -

(3) ABO'n i n 1 985 m a l i yılı bütçesinde, askeri h a rcamaların 300 m ilya r dolo ra kadar çıkarılması, yani 1 980 yılına kıyasla iki katın üstü nde bir a rtış göstermesi öngörüıüyor.

45


kınma örgütü kapsa m ında, 1 983'te, işsizlerin sayısı 32 m i lyonu aşıyordu, a ma send i kaların yaptık l a rı açıkla m a la rda bu rak a m ı n çok daha yüksek olduğu görü lüyordu . Bu yı l da, ü retimde a ktifliğ i n «yeniden sağla ndığı " yolundaki rekla m la ra karşın, işsizler ordusunun sayısı ozaımıyar.

Bugünkü aşamanın özell i ğ i şunda n ibarettir k i , bunalım koşu l la rı nda ya p ı la n donatım ı n yenilenmesi, yeni teknoloj i n i n u yg u la nması, özell i kle daha a z emek g e rektiren da lla rın gelişmesine, ü cret masra fla rı nın azal­ masına ve işg ücüne olan g e reks i n i m lerin kısıtla nmasına yol açıyor. Örneğin, egemen çevrelerin üretimde "yükselişin " reklamını yaptık­ lart Ingiltere'de, hatta çok düşük gösterilen resmi verilere göre bile, işsizlerin sayısı 3,3 milyonu aşmış bulunuyor. Bu rakam, tüm emek ordu­ sunun % 1 2,6'si0/ oluşturuyor. Gerçekte ise isşizlerin sayısı 4 milyonu oşmıştır. Bu da aktif nüfusun % 1 6'sl demektir. Onun düzeyi, bu fela­ ketin darbeler indirdiği bölgelerde ise iki kat yüksektir. Kanada'du, gayri safi ulusal gelirde önemli bir artışın gözlendiği 1 983'te, işsizlik, resmi verilere göre iş gücünün % 1 1,9'unu, gerçekte ise % 15- 1 6'5101 kapsıyordu. Ispanya'da gayri safi ulusal hastfa 1 983'te yaklaşık % 2 ora ­ nında artış kaydetti, a m a i ş yerlerinin sayısı azaldı, işsizlik resmi verilere göre, 2,4 milyonu buldu, yani aktif nüfusun % l 8,4'ünü kapsadı ve yakın gelecekte işsizliğin daha da artması bekleniyor. FAC'nde, 1 980- 1 983 yıllafl arasında çalişan/arın sayısı yaklaşık 1 milyon kişiyle azaldı, bun­ ların yarım milyonu ekonominin «yenilenmesinin » s ü rdüğü geçen yıla aittir. Bugün ülkede 3 milyondan fazla işsiz vardır. Bu, tüm aktif nüfusun onda birinden çok daha fazladır. Eğer işler bugünkü biçimi ile sürmeye devam ederse, iş pazarında yeni işgücü kontenjanmın belirmesini hesaba katan birçok ekonomistin kanısına göre, işsizlerin sayısı 80'li yılların so­ nuna doğru 4 -6 milyona kadar çıkabilir. Benzeri bir tablo, şu veya bu nüanslarıyla, sanayice gelişmiş birçok başka kapitalist iil/{ede de gözleni­

yer. ( ,) '

Yığı nsol işsizlik ve onun sebep olduğu sosyo i sorunla r, yalnız emek­ çi lere sıkı ntı lar g et i rmekle kalmıyor. Bu işsizl i k, sermayenin ücretli emek ü zerinde sömü rüyü daha da a rtırmak, işçi sınıfının kaza n ı m la rına saIdı r­ m a k için buna l ı m ı daha çok kulla nma çaba la rı n ı da en açık bir biçimde ortaya koym uştur. B u sa l d ı rı değişik yönlerde ve biçim lerde sürdü rülüyo r. El b ette burada söz konusu olo n işçi ücretlerini düşürerek ü retim h a rca ­ m a larını aza lta ra k kôr o ranlarını a rtırmaktır. Tekel lerin söm ü rü pol iti ka ­ sının içyüzü, bunalım koşulları nda en korkunç ve i nsa n l ı k düşmanı biçim­ lerde ortaya çıkmaktadır. (4) i şsizlik soru nları, « Barış ve Sosya lizm Soru n la rı » dergisi ile Yuna n is­ ta n Kom ü n ist Partisi Merkez Kom itesi'nin Ati na'da orta klaşa düzen­ ledikleri sem pozyumda özel o l a ra k ele alınmıştır. Bak : « Barış ve Sosya lizm Soru n l a rı " - «Yeni çağ ", 1 984, s. 5. 46


K i M KAZAN ıYO R, K i M KAYBEDIYO R ? Bunalım yılla rında, gelişmiş kapita l ist ü lkelerde emekçi lerin yaşam d ü zeyi, tüm yaşam koş u l la rı ciddi sınırlamo l a ra uğra m ıştı r. B u her şeyden önce hem doğrudan kısıtlanan, hem de ü retim a rtışı ve emeğ i n enta nsif­ l eşmesinden önem l i ölçüde geride kalan ücretlerle i l g i l id i r. J. Pittm a n, AFL-CiO'nun veri lerine göre, Amerika n işçileri n i n reel ücretlerinin 1 977'den b u ya na ofo 1 4,3 ora n ı nda bir za ra l m a gösterdiğini belirtti. ABD Kom ü nist Partisi ' n i n 2. Olağanüstü Konfera nsı'nda belirtild iği g i b i , send i ka l a r ı n son i ki yıl içinde, i şletmeleri k a patma ve sanayinin b i rçok d a l ı nda işten atma tehditleri a ltında i mzalad ı k la rı yeni toplu sözleşmeler, işçi sı n ı fından 200 m ilya r dolar alınıp b u n u n tekellere verilmesine yol açmıştır. Dört yıl içinde (1 978'den-1 982'ye kadar) beyaz a i lelerin orta lama g e l i ri o 'o 9 , Afrika köken l i a ilelerin ise % 16 o ra nında b i r d üşüş kaydetmiştir. Ka pita l ist ü l ke lerde ücretler, çok yön l ü b i r baskıya hedef oluyorlar. B unlar, onun işverenler tarafından frenlenmesi, to p l u sözleşmeler s ı ra ­ s ı nda düşürü lmesi, fiyat a rtışla rı nda n ve h izmet tarifesinden g eride kalması ve h ü kümetlerin « g e l i rleri aya rlama », « sıkı tasa rruf» politi kas ı n ı n 'sonuçu a la ra k dondurulması vb. d iye s ı ra l a na bi l i r. Verg i lerin a rtışı ve aynı zama nda e n başta işsizliğin g e n iş lemesiyle bağ l ı o la ra k sosyal g üven l ik fonlarıno ya pılan değişik ödentiler, reel ücretleri ve emekçi lerin a il e büt­ çelerini ciddi bir biçimde aza l tıyor. R. Alzenholer, Avusturya'da ücretli bir işçin i n gelirinin bug ü n 1 976 yılı d üzeyinden çok daha düşük olduğunu belirtti. ücretler enflasyon h ı z ı n ı n gerisinde ka l ı yor, sosya l g ü ve nlik için ya pı lan kesi nti ler a rtıyor. 1 984'te, « bütçeyi hafifletmek » için sözümona bir « önlemler pa keti » yürü rl ü ğ e g i rdi ve bu nun. sonucu olarak kamu ve d iğer h izmetlerin tarifeleri yükseldi. işçi sınıfı n ı n çıkarla rı n ı çiğ neyen verg i reformu ve aynı zamanda emekçilerden emekl i l i k fon u na ya pılan kesintilerin a rtırılmasını öngören bir emeklilik reformu hazırlanıyor. K. Kvist' i n bel i rtti ğ i ne g öre, Isveç'te sanayi işçilerinin reel ücretleri 1 983'te 1 976'ya kıyasıp % 1 2 o ra n ı nda daha düşüktü. I ki b u n a l ı m yılı . içinde, sosyol yardımlarla yaşayan insanları n sayısı % 35' l i k bir a rtış göstererek, geçen yıl 544 bin kişiye yükseldi, bu ra kam ü l kedeki çalışa­ bilir nüfusun % 1 0'unu oluşturuyor. H. Giersiepen de, FAC' nde reel ücretlerin d üzeyin i n 1 983'te, 1 979 y ı l ı na kıyasla % 5,1 o ra n ı nda geriled i ğ i n ; açıkladı. G . Dua rte ise Portekız'de fiyatl a rı n ya l n ı z geçen b i r y ı l içinde % 25,5 ora n ı nda a rttı ğ ı nı ve 1 984 yı lında d a a rtmaya devam ettiği n i belirtti.

Hatta reel ücretlerin a rttığ ı d urum l a rda bile bu, henüz a i le bütçes i n i n gereken a rtışı demek değ ildir. B. Ramelson'Lln belirttiği g i b i , 1 983'te i ng i ltere'de işçi ücretlerinin bi raz yükseliş (en başta fazla mesai ça l ı ş 47


malarının ka psa m ı nı n genişliği nedeniyle) göste rmesine karşın, genel olarak e me kçileri n yaşam d üzeyi toplumun birçok kesim lerinin gelir­ lerinde önemli bir yer tuta n sosya l ya rd ı m ve h izmetlerin h ı z la azaltılması sonucu düşmüştür.

" Sosyal yıkım:" sağlık, eğitim, bilim, konut kuruculuğu, kültür, çevre­ alt yap ı (yol yapımı, bayındırlık, değişik k a m u hiz­ metleri vb.) alanlanna aynlan devlet harcamalannın kısıtlanması, ço'ğu burjuva hükümetlerinin bunalımı ortadan kald/Yma politikalannm karak­ teristik çizgisini oluşturuyor. Bu çizgi, geniş yığınlann " yaşam nitelik­ lerinin " ciddi olarak kötüleşmesine yol açmıştır. Örneğin, Birleşik Ame­ rika'da, Reagan yönetimi devlet harcamalarında " tasarruf" adına sosyal programda öngörülen harcamalardan 1 00 milyon dolardan fazla bir kesinti yapmıştır. Bu yil FAC'nde, bilim ve eğitim alanına aynlan devlet yatmmlarlndan % 13 oranmda, ailelere, gençliğe yardım ve sağlık hiz­ metleri için aynlan ödenlilerden de OJO 6,8 oranmda bir kısıtlama yapıl­ mıştlT. Eğer, fiyat artışlan göz önünde tUlulursa, bu sorunlara bakan federal bakanlığın harcamalarının 1 979 yi/ına k ıyasla somut olarak üçte bir azalma gösterdiği görülecektir. nin korunması, spor,

Ne var ki son yıllarda kapitalist ülkeler ha/k/annın tüm kesimleri maddi zarara uğramamıştlr. Büyük burjuvazi yüksek gelir sağlamayı sürdür­ müştür. örneğin, FAC'nde işçi ve memurların alım gücü 1 979- 1 983 döne­ minde arialama 3 bin mark bir düşüş kaydetmişken, bu ücretle çalış­ mayanlarda, aynı süre içinde 24 bin mark artış göstermiştir. işletmecilik ve mal sahipliğinden elde edilen safi gelir 1 983'te ortalama o 'o 1 0,5 oranında arttı. ABD'nde, en büyük uluslarüstü tekellerin kôrlan, son 3 yıl içinde iki kaftan daha fazla bir artış kaydetti, kôr normlan ise % 10 ile % 1 9'a varan bir yükseliş gösterdi. Kanada'da, tekellerin 1983'te vergi mua/iyetinden sağ/adık/a" kôr artışı % 58'e çıktı. isveç'te ise aynı yil içinde milyoner/erin sayısı hemen hemen iki kat artış kaydett;, K. Kvist şunu bel i rtti : " Bu n a l ı m , tüm ka pital ist siste m i n asa l a k n itel i ­ ğini daha do g üçlendiriyor. Arsa, konut, h isse sened i ve d i ğ e r kıymetli b elg e ve döviz spekülasyonları hızla a rtıyor, ekonomik cinayetlerin sayısı yüks e l i yo r. » Büyük sermaye, ao' l i yı l la rı n başlarındaki buna l ı m ı , ya lnız emekçilerin sosya l -ekono m i k kaza n ı m la rı n ı değ i l , aynı zama nda o n la rın politik ve sendikal h a k l a rını do boltalam a k için kulla n ma ya çalıştı. B u rada işçi sınıfının silahını e l i nden a lmak, onu kendi çıka rla rını korumada örg ütlü ve uyum l u eylem lerde bulunma yeteC1€ğinden yo k s u n bırakmak için özel çaba la r h a rca ndı Bu a m aç l a send ikalara karşı geniş bir s a l d ı rı baş­ latıl d ı . .

,

ingi ltere hükümeti, örneğin, b un a l ı m l ı dönemleri bir dizi sendika d ü ş ­ m a n ı yasa lar hazırlam a k için k u l landı. G revcileri n eylem lerini, g rev göz-

48


cülüğü yapmayı ve diğer savaşım yöntemlerini engellemeye yönelik b i r yasa ka b u l e d i l d i . Ard ı ndan daya nışma g revleri n i yasak layan yasa geldi. işveren lerin, ya lnızca sendika la rı n rızasıyla yen i işçi o lmasını öngöre n geleneksel pratik ka ldırıldı. H ü kü met, attığ ı s o n adım la rla , b i r dizi devlet d a i resinde ça lışan işçilerin kendi send ikalarını kurmasını ya ;akladı. Send ikaları, b i r ya ndan içten zayıflatmayı, öte yanda n bunla rı n işçi h a re ­ ketiyle g eleneksel bağları n ı kopormayı a maçlayan y e n i yasal a r hazır­ lan ı yo r. Emekçi h a l k ı n değişik katma n la rı arasında gelir d üzeyi ndeki fa rk l ı l ı ğ ı d a h a d a a rtıran buna lımdon en ç o k ücretli i şçi leri n örgütsüz katma nları zara r g örd ü . B u ndan ya rarlanan b u rj uvazi, sendika düşma n ı tutu m l a rı körü klemeye, « özg ü r seçim lerin .., " pazar g üçleri n i n özg ü r oyu n u n u n .. vb. zoru n l u l u ğ u pro pogandasıyla emekçileri şaşırtmaya ça l ı şıyor. Bununla birlikte, büyük b u rj uvazi ve egemen çevreler, send ikaları pa r­ çalamaya, o n l a rı sınıfsal işbirliği ve uzlaşma yol u na çekmeye ça l ışıyorlar. W, Steward' ın bel i rttiğ i g i bi, Ka nada sendika ları n ı n bunalım koşu lların­ daki eylemleri n i , bu nları n üyeleri n i n 0'/0 4 1 ' nin me rkezleri ABD'nde b u ­ lunan u l uslara rası birli klere katı l ması olg usu, olumsuz yönde etkilem iştir. i şveren ler, ücretli işçi leri n yaln ızca 0/0 40' l n l ka psayan (ta rımda ça l ı şa n ­ l a r bu ra ka m ı n d ı ş ı ndadır) send ikaların eylem a la n ı nı çok daha da ra lt­ maya, send ikal ha reketi bölmeye ça l ışıyo rlar. Ko nuşmaı:ı 1ar, tekel lerin işçi s ı n ı fı n ı n çıka rları ve haklarına sa ldırıya geçtikleri koş u l l a rda, komü nist parti leri n i n büyük sermaye n i n stratej isine karşı alt;rnatif hazırlama larının, bugünkü koşu llara ya nıt veren ve geniş yığ ı n ların savaşı m ı n a temel olabi lecek yeteneğe sah i p olon somut b i r sosya l -ekono m i k program i leri sürmeleri nin g iderek b i r i n c i l ö n e m kaza n­ dığını bel i rttiler.

i Ki B i R B i R i N E KARŞıT ÇiZGi Sempozyuma katı la nları selam loyan Danima rka Komü nist Partisi Baş­ ka nı J. Jensen şunu bel i rtti : " Biz, komünistlerin boşta gelen görevleri n i , cidd i b i r a lternatif politika sa pta m a ları nda v e bu progra m ı n k i l it nok­ ta ları temelinde emekçilerin çıkarlarını ve eylem birliğini geliştirmede görüyoruz ». Benzeri görevler b i rçok parti n i n belgelerinde ve b u n l a rı n kongre ka ra rlarında ifadesini bu luyor. G. Wahl de kon uşması nda, No rveç komün istleri n i n kendi prog ra m l a ­ rında, parti nin rol ü n ü n ya l nızca protestoları d i le geti rme d üzeyine i n d i r­ gen memesi gere kti ğ i n i sa pta d ı k larını bel i rtti. 0, şöyle dedi : « Eğer biz, b u na l ı m ı n son uçlarına ka rşı ya lnızca protestolarlo sını rlı kalıyorsak, bu d u rumda işçi sınıfını savunmada b ı rakmış o l u ruz. Kom ü n istlerin a lter49


natif progra m ı ya pıcıdır, onlar ya lnızca « hayır .. d eğ i l , aynı zamo nda - evet.. te d iyorlar». Sempozyuma katı la nlar, komün ist partilerini n i leri sürd ü kleri a lternatif­ leri e le a l ı rken komün istlerin bunalımın sonuçlarına karş ı savaş ı m ın ı n, kapita l ist toplum koşu llarında emekçi leri n çıkarları n ı koruma olanakla rı çerçeves i n i n hesa ba katı l d ı ğ ı somut temele dayandığını belirttiler. Te­ kelci kapita l izm çerçevesinde, d i yo r B. Rame/son, işsizliği ta mame n o rta­ d a n ka l d ı rmak, ekonom i k gel işmeye sürekl i l i k ktızand/ rmak, sosya l hiz­ metleri genişletmek, h a l k ı n maddi ve kü ltürel bakımdan a rta n ihtiyaçla­ rını karş ı lamak ola naksızd ı r. Ancak bu, k i m i aşırı sol yönetic i lerin idd ia ettiğ i g i b i , h içbir şey yap­ maya gerek yok, « şimd i li k devrim olmayacak .., top l umsal d üzen değiş­ meyecektir, a n l a m ı na gelmez. Kom ü n istler, buna l ı m ı n sonuçla rına karşı savaşırken, egemen sı nıfları n pol itikosına karşı somut a lternatifler saptı' yor ve bu nla rı savunuyôrla r. Burada söz konusu olon, bir yandan halk yığ ı n l a rı n ı n sırtlarında h issettikleri g üçlükleri hafifletmek, öte ya ndan do bu a maçlar için verilen savaşlarda onların politik bilincini yükseltmek, tredü nyoncu d üşü nce s ı n ı rlarını aşmak, g üçler dengesi n i işçi sın ıfından yana değ iştirmek ve sosya list dönüşümler yol u ndan ilerlemektir.

E. Papachrista, yaptığ ı konuşmada, bunalımdan çıkmak için verilen sçvaşı m ı n , işçi s ı nıfı n ı n ve bağlaşıkları n ı n kendi utkuları için verd i kleri savaşıma bağlı olması gereğini vurg u ladı. Yunanista n komünistleri, buna­ l ı m ı n sonuçla rın ı ortadan ka l d ı rma perspektifleri n i , a ntiem peryalist ve a ntitekelci b i r nite l i k kaza n ması gereken somut değişiklikler için yığ ı n hareketin i n örgütlenmesiyle boğlıyorlar. Kom ü nistlerin i leri sürd ü kleri a lternatif prog ramlar değişiktir, bunlar ul usa l öze l li k leri, ş u veya b u kapita l i st devletin değ i ş i k koşullarını yansı­ tıyor. Ayn ı zamanda b u p rogra m la ra özgü olon şey, kapitalist ekono m i ' Ierdeki bunalım ları n ya rattığı ortak neden ler ta rafı nda n bel i rlenen gene l çizgiler v e b u son uçla rı n ortadan ka ldırılması nda komünistlerin burjuva ve refo rmist politikacıla rın tutu m la rından köklü b i r biçimde ayrı la n ilkesel ya klaş ı m l a rd ı r. Komü n ist parti leri n i n yaklaş ı m ı n ı her şeyden önce şu soru n u n ya nıtı dayatıyo r : Buna l ı m ı n yü k ü n ü k i m ödeyecek? Tekeller m i , yoksa emekçi ler m i ? Sömü ren ler m i, yoksa söm ü rü lenler m i ? Tekelci sermaye egemen durumda n yo ra rlanara k , b u na l ı m ı n yükünü işçi sınıfı n ı n sırtına yıkmaya yelteniyor. Komü nistler, halk yığ ı n l a rının çıka rlarını savunurken, «zeng i n ­ lerin ödemesin i .. , bunalıma karşı ekonomi ni n canlanması içi n gerekl i ön lem lere yap ı lacak harcama ları n emekçilerin cebine e l atılması, sosyal fon ların ve prog ra m la rı n kısıtlo nması yol uyla değil, büyük burjuva z i n i n kôrlarında n , yüksek gelirl i �rden karşılanmasını sağ lamaya çalışıyorlar. 50


Burada yalnızca sosya ı adeletin gereks i n i m leri değil, aynı zama nda ü re­ timdeki d urgunluğun ortadan kaldırılması yoll a rı da söz konusud u r. Burj uvazi, o n u n ekonom istleri, yöneticileri, yatırım la rı n boyutla rı n ı a rtırm a n ı n, ekono m i k konjönktürü iyi leştirmenin a ncak iş g ücü değerinin kısıtla nması temelinde olabileceği n i iddia ediyorla r. Böylece U luslara rası Hesa plar Bankası' nı n sözü edilen ra porunda, ka pita list ü l kelerdeki yen i ekonomik bunalımı ortadan k a ld ı rm a k için « e n ısra rl ı b i r biçimde kar­ ların a rtırılması, sermayen i n değerine ora nla emek ücretin i n d üşürül­ mesi, iş paza rında büyük esne k l i k ve işvere nlerin eylem leri için daha elverişl i koşullar yaratı lması g e re ktiğ i iddia ediliyor. » (5) Tartışmalara katı nıa nlar, bugün ka pitalist e konom i n i n resmi tedavici­ leri n i n uyg u n gördü kleri benzeri i laçların gerçekte ya l n ızca onun hasta ­ lıkla rı na neden o l a n zeh i rler olduğ u n u belirttiler. «Sıkı tasarruf», « ücretlerin dondurulma s ı », « kemerlerin sıkılmpsı» «ge­ l i rlerin aya rlanması » vb. politikası, bütün ka pita l ist ü l ke lerde, şu veya bu b içimde, uzun y ı l la r uyg u landı. Bu politika, h a rcamaların kısıtla nması, sermaye yatı rım l a rı ve ü retim i n genişleti lmesi için çareler a rama, « özel g i rişimciliği teşvik etme», işverenlere « ma nevra a la n ı sağ l a m a » vb. ge­ rekçeleriyle yürütüldü. Pratikte ise bu, b i r yanda n u l usal zeng i n l i k lerin büyü k sermaye ya rarıno yeniden paylaşılmasına yo l açtı, öte yandan da, tüketici ta lebinin azalmasına, iç pazarın dara lmasına ve ü retim alanın­ da k i bunalım süreçlerinin a rtmasına yardım etti. H. Giersiepen, 1 975-1 976 yılla rı ndaki devresel buna l ı m ı n FAC' ndeki zamanın başba k a nı H . Schm idt' i n bugünün karla rı, yarı n ı n yatı rı m l a rı ve öbür g ü nün işyerleri biçiminde üç h a l k a l ı bir formü l i leri sürdüğünü be­ l i rtti. B ug ü n bu formülden g eriye ya l n ızca b i rinci ha lka ka l mıştır. örne­ ğ i n , karlar gerçekten de % 30 o ra n ı nda a rttı. Yatı rım l a r ise kısıtla'n dı, ya da yurtd ışı nda ya pıldı. işs i z l i k görü lınemiş ölçüler a ld ı . R. Mondezona, ispanya'da 1 983'te ücretler geri ledi, işverenlerin gelirleri ise a rttı, a m a yatı rım l a r % 1 , 1 oranında azaldı, dedi.

Gelişmiş ka pitalist ü l keler komü nist pa rtileri, kôrların a rtmas ı n ı değ i l , halkın yaşam d üzeyinin, emekçileri n satına lma g ücünün yükselmesi iste­ m iyle, iç paza rın genişlemesine, böylece ü retim a rtışı ve istihda m ı n teş­ vi k edilmesine yo l açacak olan başka bir perspektif savunuyorlar. Dcretlerin ve tüketim i n s ı n ı rla ndırı lması ve « s ı kı tasarruf» politikası yürütülmesi gereğinde ısra r eden burj uva yöneticiler, genel olara k ta le­ bin a rtmasının sözde e nflasyonu doğurduğu nu, sonuç o la ra k da, tüketi m makinasının « fazla kızaca ğ ı »nı iddia ediyorla r. Ancak gelişmeleri n b u yönde olmasını, za lnızca kar e lde etme, teke l lerin kendi lerine yü ksek

(5) « L' H umanite»,

18

Hazi ran, 1 984. 51


kaza nçlar sağ l a m a . fiyatları yükselterek. nominal ücretlerin a rtışını fa i z ­ lerle g iz leme mantığı dayatıyor. Bundan ötürü , b i rçok ü l kede kom ü n ist­ lerin a lternatif progra m l a rında. fiyatlar üzerinde deneti m i n sağlanması ve b u n l a rı n d üz eyi ile ücretlerin d üzeyi arasında sıkı bir bağ kurulması ön ­ g örülüyor. Kom ü nist partileri. e nflasyona sözde ücretlerin a rtış ı n ı n neden o lduğu ve böylece de. paha l ı l ı ğ ı n a rtmasında emekç i lerin kendilerinin suçlu olduğu görüşlerini kesin reddediyorla r. Kom ü nistlerin ka nısına göre. e nflasyona ka rşı sava ş ı m ı n . askeri h a rcamaların aza ltı lması, vurg u nc u l u ­ ğ u n önü n ü n kesilmesi, b urjuva z i n i n asalak tüketi m i n i n , kısıtla nması­ yoluyla. top l u m u n emekçi kesim leri n i n sat ı n a l ma g ücünü ba lta lama değil, u l usal gelirin dar gelirliler yararın a yeniden paylaşılması yoluyla sürd ü rü lmesi gerekiyor. Kom ü n ist pa rti l e r p rog ra m la rı nda , u l usal k oşu l la rı g özönünde b u l u n ­ d u ra rak, sosya l h izmetler a la n ı n ı n g en işletilmesine, sağlık, eğitim, b i l i m v e kü ltü r. a ğ ı n ı n gelişmesi ne, k o n u t k u rucu luğu ve k a m u u l a ş ı m ı n ı n , çev­ renin korunmasının iyileştirilmesine, en başta işsizlere, aynı zamanda top­ l u m u n en çol< sı kı ntı çeken g ru plarına, yaş l ı ve ge nçlere her türlü sosyal g üven li k ve yard ı m biçimleri n i desteklemeye yön e l i k değişik som ut ön­ lemler i leri sürüyorla r. ,

B i rçok kapita li st ülkede kom ü nistler, emekçilerin her bakımdan gelir­ leri n i n a rtmas ı n ı savu n u rken, a y n ı zamanda ücretleri azaltmadan iş saat­

leri n i n azaltı l ma sı i steml e ri n i de destekliyorlar. Bu önlem, hem yığınların yaşam koşu l l a rı nı n iyi leştirilmesi n i n b i r a racı, hem de işsizliğin aza ltı l ­ ma s ı n ı n b i r k a l d ı racı o la ra k , birli kte e l e a l ı nıyor. Komü nist pa rti lerine göre, işgücü giderleri n i n aza lmasına ya rd ı m eden yeni teknoloj i n i n uy­ g ula nması, makinelerin i nsan l a rı n işinden olmasına, i şs i z l i ğ i n a rtma sına değ i l , çalışma süres i n i n azalmasına yol açmalıdır. Bug ü n , sermaye d ü n ­ yas ı nda, sanayinin, b i l i m ve te kniğin çağdaş kazanım ları temelinde yeni­ den kurulması m i lyonlarca i nsa n için sosya l bir fela kete dönüşüyor. Oysa bu, işçi ve memurfarı n d i n lenme için zaman a y ı rm a la rı na yardım ede­ bilir. FAC. I n g iltere. Avustu rya ve k i m i diğer ülkelerdeki komünist pa rti­ leri, 35 saatlik ça lışma haftasına geçilmesi soru n u n u ortaya koyuyorlar. B i rçok ü l kede emeklilik yaşı n ı n indi ri lmesi (örneğ i n , Norveç'te 67'den 62'ye) gençlerin l ise eğitim süresi n i n reform lar yoluyla uzatı lması (FAC'­ nde okullarda zoru n l u 1 0. sınıf eğiti m i n e geçmek) veya ü n i versite eğiti ­ m i n i n genişleti l mesi sorun ları ta rtışıl ıyor. FONLARıN KAYNACl Bunalımdan demokratik çıkışı sağlayacak yetenekte olan hem uzun hem de kısa eri m l i prog ramsal önlemler önerirken kom ü nistler, b u n l a rı n yaşamda uygulanması n ı n somut olanaklarını da gösteriyorlar. 52


Burj uva h ü kümetleri, genellikle önerilen ö n le m lerin gerçekleşmesi için gerekli pa ra n ı n b u l u nm a d ı ğ ı n ı , emekçilerin istemleri n i n karşılanması na sözde izin vermeyen ekonomi k nedenleri bah a ne o lara k gösteriyorlar. Ko münist parti lerinin ve diğer demokratik g üçleri n sosyal ve ekonomik a l a nda i leri sürdük leri önerileri b u nedenle «gerçek dışı» ve « demago­ jik» ilan ed iyorla r. Ancak , sem pozyuma katıla nlar, i lerici dönüşümlerin gerçekleşmesi için gerekli pa rayı verecek yetenekte p la n somut kayna kları gösterdjfer. B u n ­ lar en başta tekellerin el attığ ı kaynakların to plumun yararına v e h a l k yığ ı nları n ı n gereksi nim lerini ka rşılamak i ç i n yen iden h a rekete g eç il mesi teme l i nde yatıyor. Bi rçok komü nist partisi, ada letli bir vergi politikası nın , büyük zeng i nlerden daha çok vergi a l ı nması yönteminin uyg ulanmasını, devlet gelirlerinin önemli b i r kaynağ ı olara k görüyorlar. Diğer taraftan da, emekçilerden a lı n a n verg i lerin aza ltı lması tüketim i n a rtmasına ve iç paza rı n g eniş lemesine yol aça b i l i r. B u nların ya nısıra, tekellere para yar­ dımı, bağışık l ı k ve ayrıcalık biçimi nde sağ l a n a n değişik « hediyelere» ve devlet h izmetler a l a n ı nda fiyatların k ırılmasına son verilmesi, aynı za­ manda yatırımların kısıtlanmasına yol a ça n sermaye " kaçakç ı l ı ğ ı nı n » önlenmesi için önlemler a lı nması gere kiyor. P. Marcus'u n ded i ğ i gibi, egemen sın ıfları n bunalım politikasına kesin bir biçimde karş ı koya bi lmek için, ekonomik kaosta n soru m l u olan, yan i finans ka pita lden v e o n u n egemenl i ğ i nden kendisine yarar sağlaya n herkes i cüzda n ı n ı açmaya zorla m a k gerek. işte, Belçika kom ü n istlerinin ü lken i n işçi sınıfına önerdikleri a lternatiflerin böyle b i r anlamı vardır. Kom ü n ist Partisi, « Va rs ı n Yıkıcdar Odesin» başlığı a ltında 12 m addelik bir program hazı rlad ı . Tüm i le rici g üçlerin tartışmasına sunulacak olan b u belgede, şu istem ler sıralanıyo r :

Banka kred i leri fa izlerinin indirilmesi ; gelirleri 20 m ilyon fra nkı aşan özel kişilere n/o 1-2 ora nı nda verg i konması ; düşük fa iz leri zoru n l u k redilerin holdingler ile bankala r tarafı ndan k a rş ı la nması ; sermaye i h racı na «caydırıcı » verg i ler konması ; yen i sermaye yatırım ı yap a n ve işyeri açan işletm elerin teşvik e d i l ­ m esi. J. Pittma n ş u n la rı bel i rtti : ABD Komü nist Partisi, şi rketlerden ve zen­ g i n lerden a l ı n a n verg i topla m ı n ı n 300 m i lya r dola ra çıkarı l m a s ı n ı öneri ­ ­ yar. B u rakam, ekonomi uzmanı V . Perlo'nun hesa plarına göre, Amerika n işç i lerinin her y ı l ü rettik leri 1 ,5 trilyon tuta rındaki katma değerin küçük b i r böl ü m ü nü o luştu ruyor. Bu önlem, oskeri harcamala rı n ve diğer kay53


nakların aza ltılması n ı n yan ı s ı ra , ü lkeni n a lt ya pısı n ı n yeniden kuru l m a ­ sına v e genişlemesine, sosyal h i zmetlerin, konut k u rucul u ğ u n un g e l i ş ­ mesine y o l a ça r v e b u a rada m ilyonlarca y e n i işyeri açılmasına ya rd ı m ede b i l i r. Kom ü n istlerin kanısına göre, dev silahlanma h a rcama l a rı nı n azaltı l ­ ması, b u n la rı n ba rışçı, yapıcı a maçl.ar i ç i n h a rekete geçirilmesi topluma ya ra rlı olan projelerin fina nse edilmesi, ekonom i n i n gel iştirilmesi için en 'önem li kayna klard ı r. FAC komünistleri, Alma n Komü n i st Pa rtisi ' n i n 7. Kon g resi'nde (Ocak 1 984) sosya l -ekono m i k stratej iyi sa ptamadaki i l kesel tutum l a rı n ı şöyle bel i rled i l e r : « işçi sınıfı n ı n ekono m i k a lternatif politikasın ı n ba rışçı ve a ntiem perya l ist yönelim l i b i r politika alması g e re k iyor ... Bu politika « ü l ke ­ n i n g üçlü ekonomik pota nsiye l lerinin tekelci sermayenin kô rla rın ı .a rtırma ve s i l a h la nmayı körükleme amacına değ i l , h a l k ı n sosyal ve k ültüre l gerek­ sinimlerini ka rşılamaya yönelik olma lıd ı r ... Komü nist P.artisi, sosyal amaçlı h a rcamaları n hızla azaltılması çizgisine son veri lmesini istiyor. B u n u n la ilgili olara k H. Giersiepen ş un l a rı belirtti : « Bugün bizde, FAC'nde, silah­ Ianmaya yılda 70 m i lyar m a rk h a rcanıyor. Yen i işyerleri açılması konu­ sunda ise .bize « pa ra yok .. diyorla r. i şsizlik i le silah la nm a a rasındaki bağ a paçık ortadadır. Bundan ötürü de emekçiler « roket deği l , i ş .. belg isi n i . yükseltiyorlar. AKP daha 6. Kong resi' nde, « Askersel ekonominin a lter­ natifi .. üstüne özel bir ka ra r kab u l etti. Bu kara r tem e l i nde, sanayin i n sivil d a l la rı nda, yen i işyerleri a ç m a konusunda somut öneriler hazır­ landı ...

B. Ram e /s on da ş u n la rı söyled i : i n g i ltere'de bugün 1 6 mi lya r sterlini bulan askeri h a rca m a la rı n yarısın ı n bile kısıtlo nması, sanayi n i n b i rçok d a l ı n ı n canlanması, hizmetler sektörün ü n gelişmesi için kaynak l a r ayrıl­ masına y.a rd ı m edeb i l i r ve işsizliği önem l i ölçüde azaıtabil ir. Askeri işlet­ melerin topluma ya ra rlı mal ü reti m i ya pacak bir d u ruma dönüştürü lmesi soruniorı , birçok sendika ta rafında n tartışılıyor. J. Pittman da şöyle ded i : Askeri amaçlar için ya pılan harcama lar, sivil a la nlara ya p ı l a n yatı rım l a ra kıyasla 3-4 kat daha a z işyeri açıyor. ABD'­ nin bugünkü askeri bütçesinin yuttuğ u kaynakların barışçı a maçla r için k u l l a n ı l ması, 10 m ilyon yeni işyeri açılmasına olanak sağlaya bi l i r. Bu da m i l itarist planların gerçekleşmesi çerçevesi nde açılan işyeri sıyısına kı­ yasla 3 kat daha fazladır. Askeri bütçede hemen 200 m i ly.a r dolarl ı k b i r kısıtlama ya pılmasını isteyen A B D Komü nist Partisi, bu istemiyle ya l n ı z teh l ikeli s i l a h l a n m a ya rış ı n ı n d u rdurulmasını d e ğ i l , a y n ı zama nda top ­ l u m u n e n yoksul kesimlerinin yaşam ı n ı v e işsizlik yükünü önem l i ölçüde hafifletecek g üçte olan bir önlem öneriyor.

Ş u veya bu ü l ke n i n e konomi'k d u ru m u n u etkileyen dış koşul ları ele a la n 54


konuşmacı lar, u luslara rası m a l i ve ticari-ekonom i k i l işkilerin iyi leşmesi, devletler a rasındaki bağ ı m l ı l ı k ve dayatma i l işkilerine, çok uluslu tekel ­ lerin baskısına son verilmesi, halkla ra yazgı larını ve gelişme yolların ı öz­ g ü rce beli rleme hakla rı n ı n sa ğ la nması zorunl u l u ğ u n u vurg u ladıla r. Bununla birli kte, tartışma lar sırası nda, b i rçok parti n i n k i m i som ut ko­ nularda bel i rg i n görüş fa rkl ı l ı k la rı olduğu görüldü. O rneğin bu, .. Ortak Paza r .. ile i lişkileri ka psıyor. Da n i m a rka kom ü nistlerine göre, b u na lı m ı n sonuçla rına karşı savaş, ekonomi k a la nda her tü rlü demokratik, i leri önlem lerin gerçekleşmesi için ciddi b i r engel o luşturan AET üyeliğine ka rşı savaşla doğrudan bağlıd ı r. Ingi ltere ve Yunanistan kom ü nistleri de aynı görüşü savunuyorlar. Portek i z Komünist Partisi, ü l ke n i n .. Ortak Pa ­ zar . o g i rmesine k a rşı çıkıyor. �öyle b i r üyeli ğ i n , ü lkeyi yabancı teke lleri n e l i nde b u l u n a n ekono m i k ve politik merkezlerin bağ ı m l ı lı ğ ı a ltına soka­ cağı görüşünü savunuyor. Belçika Kom ü n ist Partisi, AET' n i n genişletil ­ mesi ni ve bununla birlikte tekelci sermayeye karşı koyma k için daha geniş olanaklar sağ layacağı görüşünden hareketle Avrupa Pa rlamentosu' nun hakları n ı n da genişletilmes i n i n ya ra rlı olacağını belirtiyor. ispa nya Ko­ m ü n ist Partisi ' n in kanısına göre ise, b i r dizi o lumsuz ögeler taşısa b i le, ülkenin .. Ortak Pazar"a katı lması, emekçilerin d iğer Batı Avrupa devlet­ leri halklarıyla işbirl i ğ i perspektiflerin i genişlete b i l i r. .

EN O N EMLI SORU N : MillllEŞTi R M E Ekonomik yapıların demokratikleşti rilmesinde a ntitekel sava ş ı m ı n i l e r­ leti lmesinde ve ka pita list ekonoıııideki buna l ı m süreçlerine karşı koymo ­ da komünist parti leri, tekellerin sa h i p olduğu ve u lusal bakımda n önem taş ıya n çeşitli sanayi, e nerji, u laşım ve d iğer işletmeleri, parasal ' m a l i kurumları m i l l i leştirmeyi e n öneml i b i r araç olarak ele a lıyorlar. ABD komün istlerin i n kanısınca, sanayinin ana dalları n ı n , enerj i kay­ nakla rı n ı n ve yerel işletmelerin m i l l i leşti ri lmesi n i n tekellerin eg emenl i ­ ğ i n i s ı n ı rlamaya ve h a l k ı n yara rına façı l iyetleri n sürd ü rü lmesine ya rd ı m edecektir. B u özel l i k le b ü y ü k sermayen i n b e n c i l politikası v e ya pısal bunalım nedeniyle geri lemeye, çökmeye mahkum edilen geleneksel sa­ nayi dalla rı için geçerli d i r. Ka nada Kom ü n ist Partisi , ABD köke n l i u luslarüstü teke l lerin ü lkede faaliyet gösteren kollarının, bankaları n ve doğal kayn a k larının m il l i leş­ tirilmesini ve ekono m i k yaşa m ı n temel a l a n la rı nda demokratik toplumsa l m ü lkiyetin kurulması n ı istiyor. B u , ü reti m i n gel iştirilmesi için fon l a r sağ­ lamaya ya rdımcı olabilir ve ekono m i k planlamayı olana k l ı k ı la r. I n g i l iz komünistleri n i n stratej isi, hü kümet, özel şi rketler ve send ika lar a rası nda ü retim i n planlanması konusunda bağ layıcı a n laşmaların ya p ı l 55


mas ı n ı öng örüyor. Bu a nlaşma lara bağlı kal mayan şi rketler m i l l i leştiri lmeli­ d i r. Ek o la ra k , ekonomin i n her b i r sektöründe e n azından en büyük çok­ uluslu ş i rketlerden biri m i l li leştirilmelid ir. Demokratik kontrol a ltında sa nayi n i n en önemli kolları n ı n m i l l i leştiril­ mesi ve isçi sınıfı n ı n ekonom inin d ü ze n lenmesine katı lması Alman Kom ü­ nist Partisi'nin 7. Ko ngresi'nde koyduğu a lternatif politikad ı r (yum uşama ve silohsızlanmoya dönüş, toplumsa l zeng i n l i ğ i n emekçi halk ya ra rına dağ ı l ı m ı , vergi eşitl iği, demokratik ekono m i k planlama ve sermaye yatı­ rım la rı üzerindeki� kontrol temelinde devletin mali politikasının yeniden yönlend i ri l mesi). FAC'de tüm işçilerin dörtte biri ş u a nda devlet işlet­ melerinde ya do kurumlarında ça lışmaktad ı r ve b u n ların hakla rı savu­ nulmalıdır. Da n i m a rka Kom ü nist Partisi, bankaların, para ve kred i kurumları n ı n , petrol ve gaz depoları n ı n v e sanayi n i n yokolma tehl ikesindeki a na hta r kolları n ı n m i l l i leşti rilmesini istiyor. Parti, devlet yatı rı m la r ı n ı , devlet ü re ­ timini, a ktif bir çevre korunması politikasını v e ülkenin kayna klarının ulu­ sal çı ka�lar için k u l l a n ı lmasını savun uyor. Isveç Sol Kom ü n i stler Partisi'nin Isveç sa nayi i n i n on yıl ötesine geliş­ tirilmesi pag ra m ı nda devlet sektörün ü n uyum l u b i r genişlemesi ile var­ olan devlet i şletmeleri n i n özel m ü l k lere dönüştü rülmesi çaba ları na ka rşı koru nması bira rada a l ı n ıyor. Narveç kom ü nistleri sa nayide, öncelikle ya bancı rekabetle ka rşı ka rşıya bulunan sa nayide daha geniş b i r m i l l i leşti rme istiyo rlar. O retim , devleti n ve sendika ları n belirleyici rol oyn a d ı k la rı uzun eri m l i bir plan a ltında yeniden ya pılandırılma lıdır. Yu � a nista n Kom ü nist Partisi'n i n 1 1 . Kong resi ta rafından hazırla n a n gerçek değişim prog ra m ı do ekonomideki devlet sektörünün genişleme­ sini, bunalımı aşma ça ba ları n ı n başlıca a racı alara k görüyor. Bu, her­ şeyden önce stratej i k önemdeki sa nayi lerin ve işletmeleri n m i l l ileşti ri l­ mesi, devlet sektörü n ü n h a l k için birincil önem taşıyan demokratik a nti­ tekel ve a ntiem perya l ist bir temelde dönüştürü lmesi ve « temizlenmes i » demektir. Sem pozyuma katılanlar işletmelerin kapita list toplum çerçevesindeki m i l l i leştiri lmesinin, tek başına, bunla rı n emekçi halk ya ra rına kulla n ı l ­ masını g üvence a ltına a lmayaca ğ ı n ı bel i rttiler. Görev, ü retim fa l iyet­ lerini yeni b i r yol a racılığ ıyla dönüşüme uğratarak, bunun tekelci sermaye yerine halka yara ması n ı sağlama ktır. R. Aızenholer, m i l l i leşti ri lmiş işletmelerin Avustu rya eko nomisinde önem l i bir rol oynadıkla rı n ı , Avustu rya ekonom isi nde çalışaııı ların ya k­ laşık beşte birine i ş sağladık ları nı söyled i . Sa nayi yatırımla rı n ı n ya klaşık üçte biri bu sektöre g id iyor. Ko m ü n istler, bu sektörün g enişletilmesini

56


savunuyorl a r ve böylesi işletmelere yöne l i k değişik biçim lerdeki sa ldırı ­ la ra ka rşı koyuyorlar. B u n a l ı m s ı rasında e n ç o k işyeri bu sektörden yoke­ d i l iyor ve ücretler büyük ö lçüde düşüyor. Bu yol l a bu sektör emekçi h a l k ı n gözünden düşürüıüyor. M i l l i leştirilmiş işletmelerle öteki sanayi Ier­ de ça lışan işçi ve memurları bölmeye çaba lanıyor. M i l l i leştirilmiş işlet­ meler sık sık yabancı şi rketlerin daya n a k la rı h a l i ne geti ril iyor. Devlet « merkez kapita list" o la ra k davran ıyor ve tekel lerin çıkarlarını koruyor. Avusturya kom ü nistleri bu nedenle, y a l n ı zca devlet ekono m i k sektörü n ü işleten k u ru m lard a k i tekellerin kahya ları uzak laştı rı la b i l i rse, m i l l i leştiril­ miş sanayi n i n işçi sınıfın ı n h a k la rı ve çıkarları uğruna savaşta a na hta r bir rol oynayabi leceği n i bel i rtiyorlar.

E. Papachristo, şu a n d a k i bunalım ı n devlet tekelci d ü nzen lemesinin bunalımı olduğunu vurg uladı. Devletin ekonomiye m üda halesinden söz ederken, biz hiçbir za man h a n g i türden b i r devletin söz konusu olduğunu u n utmuyoruz, dedi. Bu devlet sın ıfları n üzerinde dura n b i r devlet değ i l ­ d i r. Va rol a n devletten gerçekten de işçilerin . ya ra rı na bir politika izle­ mesi beklenemez. Bunun için, devletin sınıf ka ra kterinin değişmesi ge­ rekir. G . Ouarte Portekiz'de N isan Devri m i ' n i n yolaçtığ ı özg ü l koşu l ları i n ­ celedi. E ğ e r ekonomi sürekl i gelişmek d urum undaysa v e ülke ş u andaki bunalımdan çı karı l m a l ıysa, devlet tekelci kapita l izm i n i n kon um ları nı ye­ n iden k urma çabalarına karşı çıkma k gere k i r. Karşı -devrim b u ko n u m ­ ları yeniden o luşturma politikası i z liyor. Bu nedenle Po rtekiz KP için bugün başlıca görev, devrim i n kaza n ı m la rına sah i p çıkmak, bunun yolaç­ tığı a nayasayı, demokratik rej i m i , m i l l i leşti rme n i n ve ta rım reform unun meyvelerini korumaktır.

YONETi MiN DEMOKRATIKLEŞTI Ri LMESi Tartışmaya katı la nlar devlet a raçla rı n ı n k u l l a n ı lmasını ya ln ızca buna­ {ım ı n sonuçla rıyla m ücadele etmek açısından değ i l , aynı zamanda daha g e n iş b i r ka psamda ele a ld ı l a r. Kom ü n istlerin a lternatif prog ra m la rı nda koyd ukları istem lerin - top l umsal h izmetlerin genişleti lmesi; çalışma saat­ leri n i n aza ltı lması, fiyat ve yatırı m la rı n kontrolü, askeri harcamaların aza l­ tılması, p rogresif vergi po litikası vb. son tah l i lde hü kümet o rg a n l a rı na yöneltilm işti r. Sem pozyumda kimi başl ıca em peryalist ü l kelerdeki ekonom i k düzen­ lemede bunalım sürecinde d ik kate değer değişikliklerin ya p ı l d ı ğ ı n ı , vu r­ g u n u n « pazar ekonomisi güçleri .. ne, özel ka pital ist faa l iyetin h ü kü meti n her türlü « sı n ı rlandırma ları .. ve « kısıtla ma larından kurtarılması .. na vuru l ­ d u ğ u n u , b u n u n ise devleti n m üdaha lesi ve ü reti m faa liyeti n i n d üzenlen57


mesi pol iti kasıylo çelişti ğ i n i söyled iler. Ne ki devlet, geçmişte ya ptığı faaliyetin i yine de s ü rd ü rüyor, sosya l -ekonomi k süreçlere müdahale edi­ yor, büyük sermaye n i n yanı nda daha açık tutum a lıyor, sosya l ma nev­ ra lara (buna l ı m sırasında b u n u n olanokl a rı do azalıyor) daha a z baş­ vuruyor, büyük mülk sah i pleri n i n ç ı ka rl a r ı n ı korumak için daha a ktif dav­ ra nıyor. J. Piltman, ABD'deki « Reaganom i»nin başlıca amacın ı n herşeyden önce ş i rketlerin e l i n i k o l u n u serbest b ı ra k m a k olduğunu bel i rtti.

B. Rame/son, i ng i l tere'deki ..Thatcherizm »in kendini g izleyebilmek için " özg ü r seçi m ler» , .. paza r g üçleri n i n özg ü r oyu n u » çağ rı la rı a rd ı na sak­ Iandığını, daha adil bir dağı l ı m ı g ü vence a ltına a lm a iddiasında oldu­ ğunu söyledi. Fakat h ü kümet, ekonomiye daha geniş b i r ka psamda mü­ dahale ediyo r ve devlet tekelci ka pita l izminde devleti n egemen rol ü oynadığı v e tekellerin yara rı n a davra n d ı ğ ı olg usunu doğruluyor. Ş u a n ­ da hü kümet b u n u g izlerneye v e herh a n g i b i r müdaha leden kaçındığı izlenimini yaratmaya ça lışıyor. Böylesi düşlerin serg i lenmesi, olağa n üstü büyük önem taşımaktad ı r. Ayn ı zam a n da devletin ekonomiye emekçi h a l k ya rarı na müdahale etmesi gerekti ğ i nde ısra r etmek gerekiyor. işçi sınıfı çaresiz değildir, devlet üzerinde baskı uygulayabilir ve yetkililerden ödün­ ler kopa rta b i l ir. Ama emekçilerin istem leri yoğ u n pa rlamento dışı sava ­ şımlar olmada n yaşam a geçirilemez. Bu görüş sem pozyuma katı l a n l a rı n b i rçoğ u ta rafından ortaya' atı ldı. H. Giersiepen, FAC'de devletin tekelci sermaye n i n b i r a racı olduğ u n u

ve b u n un yararı na b i r politika izlediğini söyledi. alkedeki yasam a n ı n l ipe­ ra l leşti ri l d i ğ i n i , işvere nlere işçileri ve memurl a rıyla i lişkide daha fazla h a re ­ ket o l a n a ğ ı sağ la n d ı ğ ı n ı , lokavtla ra ka rşı h u kuksal g a ra ntilerinin ba ı ı ­ ları n ı n kaldırıld ı ğ ı n ı , toplu sözleşmelerin ka psa m ı n ı n sınırland ı ğ ı n ı , ücret o ra n la rı n ı bel i rleyen send ikal hakları n çiğnen d i ğ i n i , vb. bel i rtti. Bu a ra ­ d a büyük sermaye n i n çıka rlarıyla çatıştığı zaman va ro l a n yasal a r do uyg u la n m ıyo r. Omeğin Hessen Eyaletin i n Anaya sasında lokavtları yasa k ­ laya n b i r m a d d e v a r . A m a işçi lerin kısa süreli çalışma haftası istemiyle g revleri ne ka rşı matbaa ş i rketleri n i n lokavt tehd i d i nde b u l u nd u kları s ı ra d a , eya let ba şba ka n ı şöyle dedi : « Elimde a nayasaya uygun b i r mad­ de yoktur» . i şte b u nedenle devleti n işçilerin isteklerini yerine getire b i l ­ m e s i sınıf g üçleri n i n yera l ı m ı na v e yığ ı n la r ı n m i l ita n l ı ğ ı n a bağlıd ı r. Yasama a l a nı n da emekçilerin hakları n ı n genişleti lmesi ve gerçekleş­ mesi için savaşım öteki komü nist pa rtileri tarafı ndan do yürütülmektedir. Bunların ça ba ları n ı n son uçları bunalım açısı nda n öze l önem taşıma kta , d ı r . B. Wah l, Norvee; Anayasası n ı n devletin iş bulmadan sorumlu oldu­ ğunu belirten ve yerine getiri lmeyen b i r maddesi bulunduğunu söyled i . Parti bu m addenin uyg ul a n m a sı için b i r kam panya başlattı v e sendika­ ların fabrika kapatma ları veto etme hakkıyla donatılmasını önerdi. 58


W. Stewart, Kanada komü nistlerin i n a nayasan ı n yeniden gözden g e ­ çirilmesini, b u n a sendika konseylerinde ça lışma hakkını, g rev hakkını, kendi seçtiği sendikaya katı lma hakkını, kad ı n la ra eşit işe eşit ücret h a k k ı n ı ve öteki sosyal güvenceleri içeren b i r Çal ışma H akları B i ld i rgesi e klemek istedikleri n i bel i rtti. Kom ü nist partileri, e konomik yönetimin her düzeyde - tek tek işlet­ melerden u lusa l ça pta k i devlet işletm elerine dek her düzeyde tek tek i ş letmelerden u l usal ça ptak i devlet işletmelerine dek - demokratikleş­ tirilmesi nin b u nalım sırasında emekçi h a l k ı n korunabilmesinin en önemli yolu olduğuna i n a nıyorla r. J. Jensen , b u n u n ya lnızca her düzeyde öz­ yönetimin g e l işmesi değ i l , ' aynı zama nda m i l li leştirilmiş işletmelerde se­ çilmiş işçi tems i lcileri n i n katılımıyla demokratik yönetim a n la m ı na geldi­ ğini bel irtti. i ng i l i z kom ü n i stleri, sendikaların, emekçileri n tem si l c ileri n i n i şl etmele­ rin ve şi rketlerin yönetim k u rulları nda çoğu n l uğu o luşturması, yatırım politikası, ü retim i n yeri, yeni tek noloj i n i n k u l l a n ı lması, iş gücünü kullan­ m a p l a nları g ib i politi ka la rda söz sahibi olmala rı gerektiği görüşünde­ d i r. FAC komü nistle ri ü retim kollektifleri n i n ve sendikaları n yönetime de­ mokratik katı l malarının yalnızca ka pita l ist düzenleme n i n önce l l i klerini geçerli b ı ra k a n « toplumsa l partnÖrl ü k ..ü n değ i l , aynı zamanda h a k la rı için savaşa n emekç i halkın konumlarının g üçlendirilmesi gerektiği görü­ ş ü ndedirler. Belçika Kom ü n ist Partisi e n önem l i i şletmeler üzerinde {ör­ neği n başlıca e le ktrik enerjisi işletmelerinde ve elektrik sağlama sistem ­ lerinde} devlet kontro l ü n ü n getirilmesi n i istiyor. Bu i şletmeler, e mekçile­ rin yönetim i nde geniş söz hakkına sah i p o ldukları yerel yönetim lere ve­ rilmelidir. Kanada Kom ü nist Partisi, işçilere tüm üreti m konularında söz hakkı veril m es i n i savun uyor. Yunan ista n komünistleri , emekçi lerin devlet işletmelerinin yönetim i ndeki rolün ü n a rtırı l ması nda ısrar ediyorlar.

E M E KÇi HALKı AYDıNLATMAK Bu a lternatiflerin gerçekleşti rilmesi olası l ıklarını ele a l ı rken, sempoz­ yuma katı lanlar komünist partilerin önerileri n i n yaşama geçi rilmesinde belirleyici bir Ö nkoşul olara k yığı n la rı n bilinci ve politik a ktiflik düze­ yinin yükselti lmesi ne özel d i kkat çevi rd i ler. G . Wahl, emekçilerin ekonomik yönetimdeki etkinliğini g e n işletmek için demokratik planlama ve kontrol isted i kleri n i söyled i . Fakat bu iste m , ' işçilerin politik b i l i nci n i n belli b i r düzeyini gerektiriyor v e b u Norveç'te komün istlerin en önem li soru nla rında n birisidir. Eğer bu program'la rı n işçiler ta rafında n kendi prog ra m l a rı olarak desteklenmesini istiyorsak, a lternatif prog ram la rı m ı z ı n işçiler tarafından doğ ru a nlaşılmasını ve kabul ed i l mesini sağlama lıyız. 59


ib Nörlund, buna lımın etkileri n i n otomatik olarak emekçilerin bilincini devrimci leştirm ed i ğ i n i söyledi. Koşullara d uyulan hoşnutsuzluğun a rt­ ması, henüz buna l ı m ı n gerçek sonuçları nın ya da bunun zara rları nda n nasıl kurtulunoca ğ ı n ı n kavra nmasını getirm iyor. Hem burjuvazi, hem de sosyal demokratlar, buna l ı m ı n kapitalist sistemden kaynakland ığ ı n ı red­ dediyorlar. Bunun kapitalist sosyal sistem ile hiçbir i lişkisi bulunmayan evrensel ve kend i l i ğ i nden meydana gelen olg uda n kayna kland ı ğ ı n ı iddia ediyorlar. Burjuvazinin savu nucuları, işçi sınıfını bölmek için b i reysel l iğe tapın ıyor, herkesi n « kendi m utlu l uğ u nu kend isinin sağ layacağı »nı, işçi s ı n ı ­ fı nın örg ütlü eylem i v e daya nışmasının gerçekten faydasız olduğunu öne sü rüyorlar. işçilerin kendi g üçlerine inan m a lo rına enge l olmak için çaba sa rfed i l iyor ve onlara çaresizlik ve korku aşı lamaya çalışıyo rlar. Bu propa­ ganda gerici, şoven ve a nt ikomü n ist görüşlerle ve sosya l ist perspektifi ka­ ra lama çaba ları yla bağlanıyor. Buna l ımdan emekçi h a l k ı n çıka rı na çıkış için savaşı m , egemen sı nıfın ideoloji k konum ları n ı n a Ktif geriletil mesiyle bağ l ı d ı r. w. Stewart, işçi leri n b i r böl ü m ü n ü n a ktifliğini törpüleyenin yal n ızca işsizliğin yarattığ ı karamsar ve u m utsuz ruh h a l i olmadığını, bunda bur­ j uva propag a ndas ı n ı n buna l ı m ı n geride kaldığı, « refahın köşeyi döndü­ g ü yol undaki iyimser öngörülerin i n yoğu n olara k yayg ı nlaştırı lmasının da rol ü bulunduğunu belirtti. Hôlô b i rçok e mekçi ka pita l ist sistemin h a l k ı n çıkarlarına zarar vermeden şu a ndaki b u nalımdan bir ç ı k ı ş yol u na sah i p olduğu düşleri besliyor.

Buna l ı m ı n tekelci sermayenin ideolojik etkinliğini a rtı rabileceği n ; çün­ ' kü bunun kimi son uçla rının emekçi ha l k içi nde « sekterliğe» benzer bir ruh haline yolaçtığını bel i rten K. Kvist de yuka rdaki g örüşleri ele aldı. Burjuva ideologları, işsizlikten , aza l a n ücretlerden ve kötüleşen sosya l güvenlikten ya lnızca b i r azı n l ı ğ ı n etk i lendiğinde isra r ediyor. Yığın lar, devlet sektörünün b ü rokra tik ve a ntidemokratik n iteliğini ve refo rm ist send ikala rı görüyor. Tüm bunlar, bireyci, send ika düşma nı, burjuva g ö­ rüşlerinin ve hatta demokratik kurumlara karşı kimi düşmanlıkların yay ­ g ı n laşmasına neden oluyor. Fa kat burj uva ideoloj i s i n i n gücünü de abart­ mamak gerek. Nesnel süreçler, resm i propaga nda n ı n efsanelerini yık­ mak için çok zeng i n olgular sağlıyor. Orneğin şu a nda " isveç'te herkes eşitti r», ya da " biz hep i m i z aynı gem iye binm işiz » demek, daha da derin­ leşmiş olan soşyal ta bakalaşma, sermayenin yoğunlaşması, zeng inliğin bir kutupta büyümesi ile gerçek ücretlerin düşmesi ve yaşa ma koşull�ırının kötüleşmesi koşulları nda ola naksızdı r. Yıllar boyu reklamı yapılan " isveç model i » şimdi dikkati çekecek biçimde g izlenmektedir. Sem pozyuma katılan lar, e mekçi halkın, som ut deneyi m i nin kom ü nist partileri n i n yığınlar a rasındaki ayd ı n latıcı çalışmalarını yürütmelerine yardımcı olduğunu söyled i ler. Buna lımdan emekçi h a l k zararına kapita 60


list yolda n çıkış prati ğ i , « serbest işletmeci l i ğ i n motoru», « herkesin feda­ karlıkta » bulunması, vb. burj uva z i n i n ideoloj i k ka l ı pları n ı n yıkılabi lmesi için g üçlü kanıtlar ü retmektedir. Aynı zamanda işçi sınıfını ve öteki emek­ ç i katma n la rı n komünist pa rtilerini n a l ternatif programları etrafındo bir­ leşti rme n i n ola na kla rı da a rtmıştır. Bu, burjuva z i n i n ideoloj i k baskısı n ı n başarıyla g eri leti lmesi, emekçi h a l k ı n b i l i nc i n i n yükseltil mesi v e kendi ha kları ve çıka rları içi n savaşıma karar vermesi için b i r temeldir. Sem pozyumda, k,i m i sanayileşmiş kapita list ü l kelerde sosya l ist ve sos­ yal demokra t ptı rtilerin yığınların baskısı a ltı nda prog ra m larına emekçi halkın ç ı ka rl a rına ola n k i m i iyi önerileri, onların desteğini g a ra nti a ltına alabi lmek için, yazd ıkları, fakat işbaşı na geldikten sonra d a bunları « u nuUukları » ve bu tü rden ö nerileri « g e rçekçi değ i l » o la ra k n iteled i kleri belirtild i. Bu, emekçi h a l k a rasınd a düş kırıklığı yoratıyor ve yolu sağcı ve tutucu g üçlere açıyor. Giersiepen, FAC'de sosyal demokrat yönetim i n b u n a l ı m la savaşla i l g i l i gerçek b i r p ro g ra m a sah i p olmadığını, fakat Sosyal Demokra t Parti'nin üyeleri n i n önemli bir bölü m ü n ü n ve b u partin i n send ikalardaki destek­ çileri n i n savaşım konusunda i lerici b i r görüşü benimsed ikleri n i ve bu neden l e de sosyal demokrasi içindeki iki sınıf çizg is i n i n çatışma e ğ i l i m i gösterdi ğ i n i ekledi. Giersiepen şu örneği verd i : SPD' n i n ücretli işç i lerin soru nları komi s ­ y o n u , bu yı l çel i k sanayin i n demokratik kontrol a ltındak i devlet eline veri lmesi kara rı nı a ldı. Oysa parti yönetim i b u istemi reddediyor, « pazar ekonomisi» yandaşı tutum alıyor ve büyük sermayen i n ekono m i k g ücü n ü n kısıtla nmasına karşı ç ı kıyor. FAC'de sosyal demokrasi içi nde iki sınıf ç i z ­ g i s i n i n çatışması, sosya l, ekonomik poli ti kada b i r değişim i ç i n ö n koşu lu o luştu ruyor. Tıpkı büyük sayıdaki sıradan üyenin ve sendika la rı n « füze­ lere evet", «füzelere hayır» tartışmasından sonra k i değişim g ib i . Avusturya Kom ü n ist Partisi, a lternatifleri i ç i n savaşımda « toplumsa l partner" fikirlerin i n ve uyg u l a m a ların ı n serg i lenmesine büyük önem ve ri­ yor, çü nkü bunlar işçi sınıfı n ı n çıkarla rı nın savunulması ka rşısında ciddi e n ­ gel oluşturuyor, dedi Alzenholer. B i rçok sosya list parti v e sendika yöne­ ticisi sava şıma hazır oldukla rı n ı ortaya koymamışlard ı r, işçilerin işten atdması, sosyal kaza n ı m l a rı n silinmesi, « kemerlerin sıkdması » karşısında ses çı kormıyorl a r. i şçileri « geçici fedakarl ıklar»ı n ekonomik zorlukları aş­ maya ya rd ı m edeceğ i yolunda kandırmaya ça l ı ştılar. Oysa buna l ı m ı n sonuçları, böylesi fedakarlıkların u z u n eri m l i olduğunu gösterd i . *

Emekçi h a l k ı n büyük sermayen i n bunalım stratej isine karşı d i renişinin n e denli etk i l i olacağ ı , bugün büyük ölçüde onun , ulusla ra rası daya nış61


masına ve hak ve çıkarlarını savunma. ba rış ve toplumsal i lerleme sava ­ şımındaki ortak eylemine bağlıdır. Sem pozyuma katılan lar. bu bağ l a m ­ d a , komünist parti leri n i n a lternatif progra m larının birçok yan ı n ı n halkın geniş kesim leri için çekici olduğunu. send ikalar. öteki sol politik g üçler ta ra fı nd a n ben imsend iğini ve böylece onlar ta rafında n kendi a d la rı na ortaya kon d u ğ u n u belirttiler. Elbette komünistler buna karşı çıkmıyor, çünkü böylece antitekel ve demokratik g üçlerin o rtak eylemi için plat­ form u genişliyor. Kom ü n ist pa rti leri ; b u n a l ı m ı n za ra rl ı sonuçla rına karşı çıkıyorlar. Sempozyumda belirtildiği g ib i . bu partiler emekçi h a l k ı n d u ru ­ m un u n gerçekten iyileşmesini isteyenlerin. v e büyük sermaye n i n h a lk düş­ manı politikası n ı reddedenlerin olası e n geniş birliğini sağlamaya çalışı­ yorlar. Tartışma. b u n a l ı m ı n sonuç la rına ka rşı ve i lerici demokratik sosya l ­ ekonom i k g el işme a lternatifleri için sava ş ı m ı n ş u a nda sanayileşm iş, ka ­ pitalist ü l kelerdeki komünist partileri n i n faaliyetin i n öneml i b i r yanını o l u şturd uğ u n u gösterdi. Bu savaşırndaki ul uslararası deneyim değiş-toku­ ş u. etki n l i k ve başa r ı n ı n öne m l i b i r koş u l u d u r.

62


Kardeş partilerden haberler

OLKEYi B U NAlıMDAN KU RTARMAK iÇiN Santiago'da Ş i l i Komü nist Partisi ' n i n emekçilere, işsizlere, orta ve küçük işletme sa h i plerine, mem urla ra seslenen çağ rısı dağıtıldı. Ş K P tüm m u ha lefet g üçlerini halk düşmanı Pi nochet rej imine karşı bi rleşmeye çağı rıyor. Çağrıdo şöyle deniliyor : Eğer muha lefet s ı ra la rını sıklaştıra­ b i l i rse u l usa l zeng i n liklerin em peryo l ist çevreler tarafı ndan yağma ed i l ­ m e s i n i d urd ura bi l i r v e en g e l i ş m i ş ka pita list devletlerin banka larıyle . bağlı büyük ekonom i k k ı lanları n çevi rdiği dola p l a ra son verilebilir. Bel gede Şil i'deki derin ekonomik buna lıma çözü m b u l m a k için önlemler p rogramı öneril iyor. B u p rogramda şu ivedi maddeler yer a lıyo r : Tüm ücretlerin a rtırılması ; şimdi 1 ,4 m i lyonu aşan işsiz lere işsizlik parası veri l ­ mesi ; fiyatların dondurulması v e temel g ıda maddeleri üzerinde fiyat kontrolü ; tüm küçük ve orta borçlula rı n borçları nı n ödenmesin i n 1 0 yıl ertelenmesi ve dış borçların ödenmesi nin d urdu rulması ; tüm ABD şi rket­ lerine bağlı işletmelerin millileştirilmesi ve çokuluslu tekellere ve her şeyden önce ABD tekellerine maden sa nayiinde ayrıca lıklar ta nıya n ve g üvence sağlayan yasa n ı n yürürlükten ka td ı rı lması ; i M F'yle olan a n laş­ maları n i ptal edilmes'ı ; fina ns ka pitalin elinde bulunan büyük toprak parçaları n ı n ve geniş orman saha larının h a l ka geri veri lmesi ; ha lka sü­ rek l i o lara k g ıda maddeleri n i n sağlanması.

I D EOLOJ i K SAVAŞI M PRATiGiNI GEN ELLEŞTi REREK

Arap ülkeleri komünist partilerinin ortaklaşa yayınladıkları üç aylik "AI Nahj .. dergisinin ilk sayısıntn çıkmasından bu yana bir yıli aşkın bir zaman geçti. Aşağıdaki yazıda derginin baş redaktörü Fohri Kerim yeni yayın organlnın çalişmalarini, Arap dünyasında ideolojik savaşımı ve komünistlerin bu alandaki görevlerini anlatıyor. Biz Arap ü l keleri komünistleri için ideoloj i k çal ışmaları g üçlend irme­ nin özel bir önemi vard ı r. Bu sorun , Ara p işçi sınıfı n ı n ve bir bütün ola­ ra k da Ara p ulusa l , ku rtu l uş hareketinin bugünkü d u ru m uyla sıkı sı kıya bağ l ıdır. Bu durumu en çok etkileyen iki önemli faktör va rdı r. Birincisi, em perya lizmin, herşeyden önce ABD em perya lizminin siyo­ nistlerle ve Ara p gericili ğ iyle birlikte ideoloj i k ve p ro paga nda taa rru­ z u na geçmesidir. Wash i ng to n'un g loba l stratejisinin çıka rları ve onun bölgem iz üzeri nde tam kontrol sağlama çaba larıyla bağlı olan bu taar63


ruz un a maçla rı çok yönlüd ü r : M i l liyetçi, şove nist eğ i l i m leri g üçlend i rmek, d insel temele daya l ı a n laşmazlı kları körü k lemek, yığınsa l b i l i nce boz­ guncu tutumla r, boyun eğme aşı la m a k , ul usa l kurtuluş hareketin i n ön­ ceki başarı ları üstüne kuşk,u lar ya ratmak, i nsa nlara "tüketim topl umu » değerleri n i dayatmak, onlarda komün ist ü lkü lere ka rşı düşma nca b i r tu­ tum yaratma ktı r. Aynı zamanda ABD egemen çevreleri bu . bölgedeki ü l ­ kelerin doğa l zeng i n liklerini acı masızca söm ürmeyi, b u ü lkelerin sosya l ekonom i k gel işmes i n i fre n lemeyi ve onları d ü nya kapita l ist sistemine daha sıkı bağ lamayı haklı göstermeye ça lışıyorlar. Em perya l iz m , siyo­ nizm ve gerici lik sa ldırılarının sivri ucunu komün ist parti leri ne 'ıe Mark­ sist-Lenin ist öğretiye yöneltiyor, yurtsever ve i lerici g üçler a rasındaki bağ­ ları zayıflatmak, sıra la rı nda bölünmeler yaratmak, onları ' sosya l ist ülke­ ler toplu luğundan, her şeyden önce Sovyetler Birliği'nden koparmak için her tür a raç ve g ücü seferber ed iyorlar. i k i ncisi, Ara p d ü nyası ndaki ideo loj i k süreçlerin ka rmaşıklığıdır. Bazı ü l kelerde petrol satışı nda n elde edilen büyük gelirlerle sağ lanan hızlı kapital ist gel işme, b u ü lkeleri n , sosyal ya pılarında köklü değişik leklere yol açtı, yen i to plumsa l g rupların o luşmasına neden oldu. B u , proleta rya da d a h i l tüm sınıfları n görüşleri n i ve tutum l a rı n ı etkiliyor. Şimdi öze l l i kle hızlanan sosya l ayrışma süreci, çeşitli g ruplar a rasında açık ideoloj i k ayrışmayla birli kte g id iyor. A m a a y n ı zama nda b i r ideoloj i k kavgaşa da doğ uyor. Sorun şu ki, ka pital ist yo ldan g e l işmenin sosya l soru nla rdan b ü rokratik ve kom prador b u rj uvazi n i n o l uşması ndan, yabancı sermayeye bağ ı m l ı l ı kta n d uyula n koşuntusuzluk değ iş i k sonuçlar yaratıyor. Son yıl­ larda Ara p ü l kelerinde eylemlerinde Ma rksist-Len i nist teori temeline da­ ya nd ıkları n ı i l ô n eden b i rçok örg üt kuruldu. 0te ya ndan kendilerini d i nsel olmayan hareketleri n ve lôyik hükümetlerin a lternatifi i l ô n eden, 50sya ! ­ eko nom i k sorunlarla i lg i l i kendi çözü m yolla rı n ı öneren d i nsel a k ı m l a r da g üçlendi. Bu koşullarda komünistlerin önünde bir d izi önem li g örev d u rm a kta ­ d ı r. En başta, em perya l izm i n ve gerici l i ğ i n ideoloj i k saldırılarını püskürt­ mek, bunları n Ara p ü lkelerindeki ulusal kurtuluş g üçlerini bölmelerine ve yığı nsal bilinci kend i lerine bağı m l ı d uruma geti rmelerine izin vermemek g ö revi geliyor. Bundan başka şu nları soya b i l iriz : Ka rmaşık sosya l ve ideoloj i k olguların teorik açıdan genellemesini ya pmak ve işçi s ı n ı f ı n ı n pa rtisinin acil v e uzak eri m l i görevleri n i bel i rlemesinde, öteki i lerici güçlerle işbirl i ğ i n i n yolları n ı ve biçimlerini bulmada, geniş u l usal demok­ ra tik birl i k çerçevesinde verilecek savaşım ta kti ğ i n i n sa ptanmasında bun­ dan çıkarılan son uçlardan yara rlanmasını sağla m a k . işçi sınıfının ve o n u n bağlaşıkları n ı n politik bilincini yü kseltmek, emekçilerin yu rtsever istemlerini d i le getiren belg iler atmak, Ma rksizm'e e ğ i l i m gösteren genç örgütlere ya rd ı m etmek, onlara ideoloj i k ve politik a l a ndaki zayıfl ı k larını aşmada yardımcı olmak. Bunu yaparken, Ma rksist- Le n i n ist öğretiyi baya 64


ğ ı /aştırma ve revize etme yente n işlerine ka rş ı koyma k gerektiği n i b i r a n b i l e u nutmam a k gerekir. Açıkça g örüldüğü g i b i yuka rıda sayı l a n görevlerin yeri ne getiril mesi için bölgede eylem yürüten komünist partileri a rasında ideolojik ve teo­ rik sa vaş ı m a l a n ı nda işbirliği yapmak gerekiyor. Bu işbirl i ğ i n i n kimi bi­ çim leri uzun za m a nd ı r uyg ulanıyor. Orneğin, genel ideoloj i k ve propa ­ g a nda ça lışmo la rıyla ilgili so ru n la rı n g örüşüldüğü Arap ü l keleri komü­ n ist parti leri nin to plantıları bunlard a nd ı r. Ancak günümüz şartla rında bunlar yeterli değ i l d i r. Bu neden le orta klaşa hazırlanan «AI Nahj " der­ g is i n i n yayınla nması herşeyden ö nce Arap ü l keleri komün istlerin i n ideo­ loj i k birl i ğ i n i n sağ lanması yo l u nd a a t ı l m ış önem l i bir a d ı m d ı r. Onların biriken deneyi m i genel leştirmek isted iklerine tan ı k l ı k etmektedir. Derg in i n daha i l k sayı s ı nda Ara p u l usa l k u rtuluş hare keti n i n g ü n ü m üz ­ d e k i d u ru m u v e gel işmes i n i n etme nleri g i b i kom ü n i stler için kilit bir sorun ele a l ı nd ı . Derg i n i n ikinci sayısı nda başlıca d i kkat Ara p ü lkeleri kom ü ­ n ist pa rti le ri ve Filistin sarunu üzeri nde yoğu n la ştırı ld ı . Bu sorun la rı n iş­ lenmesine katkıda b u l u n m a k a macıyla derg i Ara p ü l keleri kom ü n ist pa r­ tileri n i n önde gelenleriyle ve boşka Ma rksist yoza rlarla işbirliği ya pmaya ' ça lış ıyor. Biz şu nokta d a n h a reket ediyoruz : Marksist- leninist ya k ıCı ş ı m temel i ndeki nesnel tartışmalar, son uçta kom ü nistlerin ortak politik hat­ t ı n ı n biçim lenmes i ne, parti leri m i z i n ve bütün o la ra k ulusa l kurtuluş hare ­ ketin i n bug ü n karşılaşmakta olduğu önemli sorunlarla ilgili ortak bir tutu m u n bel irlenmesine, tüm devrimci g üçlerin em perya lizme, siyonizme ve gericiliğe karşı savaşıma seferber edilmesine yard ı m c ı olaca ktır. B u n u n la birlikte derg i ya lnız Ara p ülkelerinin soru n la rıyla s ı n ı rlı ka l m ı ­ yor. Onun sayfa ları nda kardeş pa rtilerin teorik v e pratik deney im leri, özell ikle bölgemizdeki k urtu l uş h a reketiyle, Arap ü lkeleri komü n istleri a ra s ı nda to rtı ş ı / a n sorun l a rla i l g i l i de neyimlere ye r veriliyor. Derg i n i n ça l ı şm a l a rı n ı n önemli bir yö nünü de barış v e savaş sorunla rıyla i l g i l i olara k Sovyetler B i rliğ i ' n i n v e öteki sosya l ist ü lkelerin, d ü nya komü n ist h a reketinin tutu m unu açıklamak, e m pe rya l izmin, en başta Yak ındoğu'yu tehlikeli bir gerg i nl i k ocağı ha line getiren Amerikan emperya lizminin sa l ­ d ı rg a n politikası n ı n içyüzü n ü açığa vurmak oluşturuyor. « A I Nahj » derg i ­ s i n i n yayı n la n m ası, yalnız partilerim i z i n ideolojik ç a l ı ş m a l a rı n ı n a ktif/eş­ tirilmes i n i n öne m i ve gereğini ortaya koymakla ka lm ıyor, aynı zamanda bu, ideoloj i k ça lışmaları n yetk i n l i ğ i n i a rtırma , Ara p d ü nyası nda k i po litik ve sbsya l-ekono m i k gelişme leri Marksist-leni n ist açıda n çöz ü m leme yö­ n ü ndeki bil i m se l geleneği g üçlendirme denemesi d i r. Ote ya ndan bu, Ara p ü lkeleri komü nist partileri n i n ortak a raştırma merkez i n i n oluşturul­ ması yönünde önemli bir adım lar. Bu merkezin baş lı �a g ö revi d e ğ i ş i k a la nlarda a ra ştı rma lar yapma k o l m a l ı d ı r. B u , devrimci güçlerin görev­ leri n i daha iyi sa pta ma ve bu g örevleri yerine geti rme n i n yo llarını b u l ­ moda komünistlere ya rdımcı o laca ktır. 65


POliTiK ROPORTAJ

Amlarm koruyucusu. bar.,m bekçisi Jerzy Wazczuk

Polonya Birleşik işçi Partisrnin « Banş ve Sosyalizm Sorunla"" dergisindeki temsilcisi Domingos Lopes Portekiz

Komünist Partisi Merkez Komitesi aday üyesi Rafik Samhun

Lübnan Komünist Partisi MK. Politik Büro üyesi Di nyeper' i n uzun a ğaçlarla çevri l i yüksek k ıyısında sönmeyen ateş ya nıyor. Neh i r boyunca, gözün alabildiğine Sovyet Ukrayna ' s ı n ı n başken . ti n i n yeni modern m a h a l l eleri ve end üstri bölg esi uzan ıyor. Tam söyle· mek g e rekirse, « ye n i .. kelimesi Kiev' i n es'ki kentindeki pek çok bina l a rı da kapsıyor. K ı rk yıl önce ilerleyen Kızı l O rd u' n u n saldırı l a rı a ltında geri çekilen Naıi işgalcileri uçu ra b i l d ikleri h e r şeyi havaya uçurd u la r ve ya ktılar. Oyle ki, Kiev' i n a n a �addesi Kreşçatik'de savaşta n a rta ka lmış ya l n ı zca tek b i r ev görebildik. Meçhu l asker mezarında h e r mevsim taze ç içekler d u ru r. Ancak 9 Ma · yıs'ta özellikle çok sayıda çiçek ol uyor. Bu Utku G ü n ü ' n ü n Sovyet i n s a n · l a rı için a n la m ı , sevi len b i r h a l k şarkısı n ı n sözlerinde « gözlerdeki yaş· l a rda sevi n ç " d iye d i le g e l iyor. Nazi işgali altı nda uzun yıllar g eçiren U k rayna topra ğ ı nda, biz de bu sözlerdeki ifadeyi ya şadık. Nazi lerce ö l · d ü rülen v e buraya g ö m ü len onbinlerce e rkek, kad ı n , çocuk ve' yaş l ı insan anısına ya pılan Babi Ya r a nıtı önü nde ba ş ı m ı zı eğerek sayg ı d u ruşunda bulundu ğ u m uzda , biz d e bunu h issettik. Tüm insa n la rı n yok e d i ld i ğ i ve tüm evlerin ya k ı l d ı ğ ı Oradour ve Lidice' n i n yazg ısı n ı , 600 Ukrayna köyü nünün yaşa d ı ğ ı n ı öğrendiğim izde b u n u biz de h i ssettik. Geçmişin a n ı l a rı h e r Sovyet a i lesinde yaşıyor, her Sovyet a i lesi sava ş ı n ateşinde b i r ya k ı n ı n ı , bir sevd i ğ i n i kaybetti. V e bu a n ı l a r ı n genç olsun, yaş l ı olsun her Sovyet yu rttaş ı n ı ' öze l l i k l e savaş·barış sorununa karşı has· sas yapması ve hem kend ini, hem ötekileri yeni kayıplard an , . yeni yıkım· lardan, yeni acı lardan korumayı kendi işi h a line geti rmesi doğa l d ı r. Sovyetler Birliği' nde savaş propagandası yapmak ci nayet sayılıyor ve ya sala rla yasa k l a n m ı ştı r. Sovyet s i nemaları nda ve televizyon program · 66


larında, Öldürmenin herhangi bir şeklini propaganda eden h içbir film bulamazsınız. Aynı şey kita plar ve basın için de geçerlid ir. Ancak baz ı ­ l a rı şunu söyleyebilirle r : Başka h i ç b i r yerde, SSCB'de o l d u ğ u k a d a r çok, savaş konusunda tartışılmıyor ve yazılmıyor. Bu, gerçekten böyled i r. Ama bu eserle rin içeriği - en azından bizim b i ld iklerimiz - doğrudan m ilita­ rizme ka rşıdır. B u n lar, sava ş ı n i n sa n l a ra ne kadar büyük sefalet ve a c ı l a r getird i ğ i n i g österiyor v e o n u n yeniden patlak vermesinden korunma n ı n n e kadar önemli olduğunu a nlatıyorla rıor. Bu gezi, bizim Sovyetler B i rliğ i ' ne i l k gezim i z değildi. Ayrıca biz kend i ü lkeleri m izde de reel sosya lizmin ilk ü lkesi ndeki gelişmeleri g ün ü gününe tak i p ediyoruz, a d ı m adım katettiği yolu, ortaya çıkan zorlu kları ve yeni to p l u m u k u rmoda ka rşı laşı lan belli başlı problem leri çözüşünü izliyoruz. Sovyetler Birliği' n i n , başarı la rı her ü l kedeki komünistlerin yüreklerini ısıtı­ yor, onlarda sevi nç yaratıyor. Ancak Sovyetler B i rliği'ni her yeni ziya rette, bu ü lkedeki değ işikliğin h ı z ı ve ölçüsü i nsanı şaşkı n lığa d üşü rüyor. Bu kez biz bunu Moskova'da, Len i n tepelerine götüren yolda, boşkentin deva m ı ola n kentsel yerleşim birimleri nde, Tümen petrol a l a n ı n d a n y e n i dönmüş b i r parti fonsiyonerinden yeni ve h ı z la büyüyen Sibirya end üstri merkez­ lerinin coşku verici öyküsi.inü/ d in le d i ğ i m izde g ördük. Ve böylece, SBKP M K U l usla ra rası Enformasyon Bölümü Başka n ı Bi­ rinci Ya rd ı mcısı N iko lay Çetverikov' u n " Bizim barış koşulla rı nda çöze­ m iyeceğ i m iz h içbir sorun yoktur ve Sovyet h a l k ı n ı n ya pıcı g ö revleri için barış koşu llarını sağlamak, parti n i n e n büyük kayg ısıdır» ded i ğ i nde, biz bu sözlerin propoganda olmadığına, tersine sosya lizmin barışçı özünün gerçek b i r yansıması olduğuna, inandık. N : Çetverikov, Sovyet toplumunda savaştan çıka rı olon hiçbir güç, ya da silahla nma ya rısından kôr elde eden h içbir g rubun olmadığını ve h iç bir şekilde de olmayaca ğ ı n ı ; e mperya l izmin m i l itarist politika s ı n ı d üzen leyen askerse l -endüstri kom pleksine uza kta n yakınd a n benzeyen h içbir şeyin olmadığını vurg u ladı. Sovyetler Birliği kaynaklarını, savunma ka pa sitesini g üçlend i rmek, h a l k ı n genliği n i a rtırma k, diğer halklare ya rd ı m etmek gibi yaratıcı ba rışçıl amaçlar için ha rcamaya çaba sa r­ fediyoT. SBKP ve Sovyet h ükümetinin politikası, barışı koruma politi­ kası, emekçileri n temel ç ı ka rlarına ya nıt veriyor, bundan ötürü d e o nla r­ d a n tam destek buluyor. Gerçekten, kiminle konuşu rsak kon uşa l ı m - genç işçiler, sovhaz (devlet çiftl iği) başka nları, Sovyet ord usunun üst düzeydeki subayları, barış hare ­ keti nin v e öteki y ı ğ ı n ö rg ütlerinin a ktivistleri, gazeteci ler, yazarla r, eski m uh a ripler, emektar işçiler, öğretmenle r ya d a okul çağındaki çocuk­ l a r - konuşm a l a r hep aynı tarzda başladı ve bitti. Biz hep birlikte, ya d a t e k tek ba rışın korunması v e nükleer y ı k ı m ı n önlenmesi için neler ya p ı ­ lab ileceği h a k k ı nda kon uştuk. 67


ÇOCU KLUKTAN BERI ZIHINLERE IŞLENMIŞ Kiev bölgesinde Borispol ya k ı n la rı ndaki Varon kova köyü, öteki U k rayna köylerinin pek çoğuna benzer tipik bir g eçmişe sahip : Savaş öncesinde 1 .500 olan çiftçi oçağından, 1 944'deki kurtuluşta a ncak 50 ta nesi kal­ m ıştı . Köy ü n merkezinde büyük ve iyi bakıımış b i r bahçe ve bahçede son savaşta cephelerden dönmeyenler adına dikilmiş bir a nıt vardı. lşga l ­ cilerle savaşmak üzere Voronkovo'yu terkeden 800 g e n ç v e orta yaşlı i nsanda n 470'i öldürü lmüş. Adları b u d i k i l i taşta kaz ı l ı . Diğer a n ıtlarda olduğu g i bi burada da taze kara n filler d u ruyordu ve bayramlarda öğ ren­ ciler saygı nöbeti tutuyorla rdı . Ziya ret ettiğimiz Varonkovo o rta o k u l u nda yaş l ı kuşağ ı n kahra m a n l ı k gelenekleri temelinde genç neslin sivil eğitimin ayrıca lıklı b i r p rogram ı yerine getiril iyor. Biz ta rih ög retmeni Dim itri Ka rpenko ile kon uştuk. O, Voro nkovo'ya dört yıl önce gelmiş . Kiev Dğretmen Enstitüsü' n ü n ta rih bölümünden mezun. Onun g i rişimiyle okulda, eğitimin eğitimsel ve duygusal ya nları n ı b irleştiren " Planeto .. politik çalışma klübü kurulm uş. Bu eğ itsel ve d uyg usa l ya nlar nas ı l bi rleştiri l iyor? Dğretmen şöyle b i r ' örnek ve rd i : L ü b n a n olaylarıyla ilgili bir k l ü p top la ntısını hazı rla rke n, öğretmen öğrencilere konu hakkında ya rdımcı kita pl a r, gazeteler ve derg i ler okumalarını önerdi. Son ra « Beyrut üzerindeki ya bancı bulutlar .. adlı, me rkez televizyana a it b i r dok1.Jmenta r-video film seyretti ler. B u ya klaşım ya l nızca \sa ldı rıya uğ rayan halkın v e em perya l izmin çocuklukta n yoksun b ı ra ktığı genç kuşağ ı n durumunu a nlatmakla kalmadı, aynı za ­ manda onların durum un u n açık olarak gösteri lmesini de � Ia na klı kıldı. Politik eğitim klübünde, değişik u lusla ra rası konularda, son sınıf öğre ncilerinin uzmanlarla to plantılar d üzenlediğ i n i öğrendik. Sorulan sorulard a n b u topla ntıla rda, erkek ve kız ö ğ rencilerin ne kadar hazırlıklı geldikleri a n laşılıyor. Drneğ in, « Şi l i'deki faş izm i suçluyorum .. adlı to pla ntı, k l ü p üyeleri n i n Marksizm'in iki gerçeği n i , yani devrimin sila h l ı yoldan olduğu gibi barışç ı l yoldan da olabi leceğ i ve devrimin kend i n i savunmayı başarması g e rektiğ ini kavra m a la rına yard ı m eden derin duyg usa l bir deney o ldu. Okul zili dersin sona erdiğini bildird iğ i nde, biz de « Planeta » Külü­ b ü n ü n üyeleri nden biriyle konuşmamızın olanaklı o l u p olmadı ğ ı n ı sorduk. Ve 10. sınıf öğrenci leri Nadya Ruçko ve Igor Zaborn i ile sohbet ettik, k l ü b ü n ça l ışma ların ı n ve öteki eğitim fal iyetlerin i n bütün üyle etkin oldu­ ğ u n u gördük. igor şöyle ded i : « Herkes barışı koruma l ı d ı r ve korumak zoru ndad ı r ve bu nda başa rılı olmak için biz iyi ders çalışmaya çaba sa rfetme liyiz, gelecekte kendimizi becerebildiğimiz kadar çok top l u m un yara rlı üyeleri o la rak hazırlama l ı yız ... Nadya, ü lkesinin barış politikasının içeriğini kısa 68


ve özlü b i r biçimde şöyle a n lattı : « Ha l kımız h içbir zaman kimseye sa l ­ d ı rmadı, biz b u türden b i r şey amaçlam ıyoruz. Anca k hepimiz bağ ı m ­ sızlığımızı v e isted i ğ i m iz tarzda yaşama hakkımızı korumaya h a z ı m . B u nedenle Sovyetler B i rliği askersel üstünlük a ra mıyor, a m a o kendisi karşısında başkasının üstü n l ü k kurmasına do izin vermeyecektir. Genç nes l i n barış, dostlu k ve uluslara rası işbirliği ruhunda eğti m i , b i z i m bu gezide öğrenmek isted i ğ i m i z başlıca konular a rasındayd ı . Biz, ilke lerden çok (ki bunla r SSCB anayasasında, parti n i n ve ,komsomol'un tüzüğünde yer a l m ıştır) b u çaba n ı n karmaşı k ya n la rı ve biçim leri ile ilg ilend i k. Ve biz gerçekten çok şeyler öğrend ik : Oğrenim yıl ı nı n ilk g ü n ü nde tüm okullarda barış dersi okunuyor, ba rış sevg isi evlerden okul­ la ra taşın ıyor, ba rı ş o kuldaki kompozisyon ödevlerin in, sanat a la nındaki yarışmaların konusu o luyor. Bir çocuğun kavrayıcı zekası, ya lnızca barışı koruma gereksi n i m i n i n b i l incini değ i l , aynı zamanda h alka ya rdı m etme k i ç i n derin b i r istek d uyg usunu doğura n u n utulmaz izler edi niyor. B u izler ki, sonsuza dek zihinlere kazınıyor. EŞSIZ Mi lYONER Moskova' n ı n merkezinde Kropotki nskaya sokağı nda başka b i r eşi ol­ mayan b i r k u ru m b u l unuyor. O, hiçbir şey ü retmeyen, verg i ödemeyen, yüzbinlerce ruble harcayan ve kôr gözetmeyen bir m i lyonerdir. Hem de h içbir zaman « iflas etm iyo r». G i rişteki pla kette şöyle yazıyo r : « Sovyet Ba rış Fon u ». Fon u n yönetim kuru l u başka n ı olan üç kez d ünya santranç som piyonu Ana tol i Karpov ile görüşemed i k . O, ulusla ra rası bir turnuvaya katı lma k üzere yurtdışına g i tmişti. Onun yerine bizi, veki l i, SSCB B i l i m le r Akade­ misi aday üyesi Vasiliy Yemelyanov ve iki kez Sovyetler Birliği kahramanı kozmonot Vlad i m i r Aksyonov kabul etti ler. On lardan, Sovyet Barış Fonu'nun ABD bombala rıyla yıkılan Ha noy kentinde ana-çocuk sağ l ı k merkezi k u rulması için m ilyonlar ha rcadığını, savaş sırasında Vietnam'a ve çilekeş Ka m puçiya h a l k ı na g e m i l e r dolusu yiyecek, e l bise ve tıbbi ma lzeme yolladığını öğrendik. lübnan'da ısra i l sald ı rısının ku rba nlarına v e Kuzey Yemen'deki depremiri kurbanlarına yardı m gönderilm iş. Fon, SSCB'de o kuyan « üçüncü d ünya»dan gelen öğrencilerin yüzlercesi n i n eğitim harcama la rı n ı karşılıyor. Bu para lar nereden sağ lanıyor? Biz, masa n ı n üzerinde Fon' un her gün aldığı, elyazısı notlarla kaplı yüzlerce küçük k u pon görd ü k. Fon m erkezine yılda böyle onbin lerce ku­ pon geliyor. Rasgele b u k u ponla rdan bir demet aldık. Okuyaru z : Kam ­ çatka'dan 1 . sınıf öğrenci leri yaban çileği toplamışlar, onları b i r devlet satı nalma yeri ne satm ışla r ve kazandıkları 10 rubleni n N ikaragualı ço69


cuklara yardım için k ulla n ı l masını istiyorlar. Uzak bir Sibirya köyünden bir emekli kad ı n 1 00 rublelik ya rd ı m ı n ı Lübnan ve F i l isti n' l i çocukla ra süt a l ı nması için gönderiyor. Daha büyük m iktarda pa ra da geliyor. Bunlar posta kanalıyla değil, banka kanalıyla iş letmelerd e n ve daire ­ lerden geliyor. Fon'a emekçi ler sık s ı k p r i m o la ra k aldı kları paraları, yazı la n bir eser için a l ı n a n ücretleri, para türünden m i ras, değerl'i küçü k eşya lar, ve a ile m ücevherleri gönderiyorla r. Bu barışa ilgi ve soylu daya nışma değişik biçim fer de o luyor. Orneğ i n b i r Ukrayna kenti o l a n çernovtsi'de Pavel N ikitin sokağı var. Pavel N i k i ­ t i n , Sibiryalı b i r teğmen, 25 Mart 1 944'de kentin kurtuluşu sırasında ö l ­ d ü rü lm üş. 9 y ı l önce b i r doğramacı ekibi N ikitin' i n a d ı n ı kendi pe rso nel sicil i ne b i r üye olara k yazdı. Her zafer g ün ü işçiler onun a nısına bir va r­ d iya yapıyor ve parayı N ikitin'in payına yatırıyorla r ; onun bu kaza ncı Barış Fonu'na gönderiliyor. Tiyatro, şarkı ve dans toplulukları yılda b i r ya da i k i k e z tatil g ü n lerinde temsil veriyo rla r ve kaza ndıklarını barış davasını desteklemek için k u l la n ıyorlar. Kilise de bir katı l ımcıdır. Fona bağış ya pa n ların toplamı 90 m i lyon i nsa n ı buluyor.

GENEL HALK HAREKETI Sovyet h a l k ı n ı n, ü l kelerinin ekonom ik, bilimsel ve savunma pota n ­ siyelini geliştirme yolundaki çabaları, onların ba rış davası i ç i n e n büyük ya rd ı m la rı o l uyor. Ayn ı zamanda onlar, n ü k leer b i r yı kımı ön lemek ve sila h la nma yarışını gemlemek içi n ka rarlı lıklarını gösteren politik eylem­ ler ya pıyorlar. SBKP' n i n ve Sovyet h ük ümeti n i n bu doğrultuda ki eyle­ m i n i destekliyorlar. Halkın isteğ i n i n en ba� d ı�a vu ru� yol u , ü l ke çap ı nda ha I k hareketi, Sovyet Barış Hareketi'dir. B iz de, Sovyet Barış Kom itesi' n i n (SBK) merkez i n i ziyaret ettik. Sovyet Barış Komitesi Başka nı B i rinci Ya rdımcısı bize, SBK' nin, Paris ve Prag'da toplanan u lusla ra rası barış kong relerin i n çağrısı na uyu la ra k 1 949'da kurulduğunu a nlattı. O zama ndan beri SBK'nin b i leş i m i , ülkenin coğ rafi bölgele ri nin, u lusa l ve etni k g ru pların, sosyal katm a n ların, d i nsel çevrelerin, başlıca to p lumsal ö rg ütlerin, sanat ve edebiyat birliklerinin temsilcilerinin katı ld ığı Sovyetler Birliği konfera nsıarı nda bel i rlen iyor. Böylece Komite n i n b i leşimi Sovyet topl u m u n u n yapısını yansıtıyor. B u , SSK' nin, halkın çok büyük bir bölümünü h a rekete geçirmesin i olanaklı k ı l ıyor. Bir yılda 160 m i lyon kadar insa n ı n y ı ğ ı nsal savaş karşıtı eylemlere katı lması bir raslantı değild i r. Harekete gönüllü h izmet vermek için, binlerce a ktivist kıymetli zaman­ larını harcıyorlar. O n la r; yürüyüş, m iting, toplantılar ö rg ütlüyorlar, kon­ tera nsfar veriyo rlar, posterler, broşür ve f i l i m le r hazırlıyor, basıyor ve dağ ıtıyor/a r ve b i l g i lendirme işinin büyük b i r kısmını yÜ rütüyorlar. 70


Biz, ulus a l Lenin Müzesi'nin Kiev Şubes i n i n yeni binası n ı n salonları nda kendilerini gerçekten bu davaya adamış i nsa nla rla tan ıştık. Müd ü r Svet­ lana Kirillova ve yazar Y u ri Bedzik, bize U k ranya Barış Komitesi' nin büyük bir gösteriyi nası l ö rg ütled iğini a n lattılar. Kom ite , kent yetkili leriyle poster ve belg i taşıya n insanların meydana va rmak için hangi yollardan g ideceklerini koo rdine etmekle işe başlam ış. Sonra sendika ve Komso­ mol'un katı l ı m ı için çağrıda bulunmuşlar. Yürüyüşü n b i r Pazar günü yapılması planlanm ış. Sıcak ve bulutsuz bir Pazar g ü nü tüm Kiev' i n semt­ lerinden halk, trafiğe kes i l m iş caddeler boyunca kentin merkezi ndeki meydanda toplanmış. Yürüyüşün açılışı ertelenmiş, çünkü, halk a kı n a k ı n gelmeye devam ediyormuş v e sonunda sayı 250 b i n i b u l m u ş . Görd ü ğ ü ­ m üz fotoğraflara bak ı l ı rsa, görünüm gerçekten etki leyiciyd i . Daha küçük ç a p l ı eylem ler de yapılıyor. Orneğ in, U k rayna ' n ın Çerkazi bölgesindeki Melniki köyünden, koca ları 1 945 y ı l ı nda cepheden dön­ meyen 268 köylü kad ı n ı n da katıld ığı savaş Ka rş ıtı m iting gibi. Bu m itinge katı lanlardan b i ri olan Nina Ya rm ilko şöyle ded i : « Savaşı n n e anlama geldiğini, ,dul' v e ,yetim' kelimelerin i n anlamını b i l e n herkes pa rtimizin ve hükümetimizi n ba rış politikas ı n ı n desteklen mesine katı la­ caktır. Ben iyi niyetli tüm insa n l a ra ba rış için savaşımda h içbir çabayı esirgememelerini öneriyo rum. Biz asker dulları hepimiz bu çağrıyı imza ­ layağız ve her bir satırında acımız, kanımız, gözya ş ı m ız ve çocu klarımızın g eleceği için kayg ı m ız yer a lacaktır . .

. n

Mitinge katılanlar bu çağrıyı Bi rleşmiş Mil letler'e gönderd i ler. Biz de b i r kopyası n ı gördük. O n u imzalayan a na la r, oğul ve torun la rı na , Sovyet halkı n ı n barış koşu l la rı nda çalışmasını a ksatmak cesa retini gösteren her­ hangi bir sa ldı rg a na kesin biçimde karşı koymayı görev b ilmeleri gerek­ tiğini söylüyorlar. Acımasız savaş yı lları n da ü lkelerin i sila h elde savunan b u Sovyet yurttaşları bugünde barışı n a ktif savu n ucularıdır. Onlardan çoğu şimdi emeklidir. Toplum onlara büyük dikkat ve özen gösteriyor. Halk arası nda onların sayg ı n l ığı büyüktür. Savaş vete ro nları, savaş kar­ şıtı gösterilerin değişmez katı lı mcıla rıd ı r. Onlar sık sık ö ğ rencileri, Sovyet ordusundaki gençleri ziya ret etmeleri için davet edilirler. Sovyet Savaş Vetera n la rı Kom itesi' nde biz, ko miten i n yöneticilerinden biri olan Aleksey Ma reseyev ile u nutulmaz b i r toplantı yaptık. Mare­ seyev'i n kendisi ca nlı b i r efsa ne. Uzun yıllar Sovyet Ba rış Fonu'nun baş­ kanı olan yazar rah metli Boris Polevoy, yazdığı Sovyet g e nçliğ i n i n sevilen romanı « Gerçek bir ada m ı n h i kayesi .. onun başından geçen leri a nlatı­ yor. Hatı rlata l ı m : Ka h ra m a n her iki 'baca ğ ı n ı kaybeden bir Hava Kuvvet­ le'ri pilotudu r. 0, ya l nızca koltuk değneklerini atmakla kalm ıyor, oynı zamanda yeniden cepheye p i lot olarak dönüyo r ve zafere kada r çarpı­ şıyor. Aleksey Ma reseyev bize şu nları an lattı : « Kom itemiz savaş vetera,n71


ları n ı n, bir za m a n l a r sa vaşmış kişilerin örg ütüdü r. Anca k bug ü n bizim a n a görevim iz, Tüzüğümüz de böyle söylüyor, ba rış içi n savaşım ver­ mektir. Biz bunu, en başta, sava ş ı n ne a n la m a geldiğini genç i nsan la ra a n latma k yoluyla, onlarda savaşta n nefret etmeyi a rtırma k yoluyla ' ya p ı ­ yoruz. B i z , faşizm i n yen ilg iye u ğ ratıfması nda Sovyetler Birliğ i ' n i n oynadığı bel i rleyici ro lü a nlatıyoruz. Ama aynı zama nda Anti -Hitler koa lisyonuna katı f a n m üttefiklerin, çeşitli ü lkelerdeki d i reniş h a reketlerin i n bu yenilg iye yaptı k la rı katkıya da gerekli değeri biçiyoruz. Oğrencilerle birlikte vete­ ra nlar - çoğu şimdi 60'ln üstünde - savaşın olduğu yerleri ziyaret edi­ yoruz, çocukla ra okul m üzeleri kurmala rı nda yard ı m ediyoruz, ve onlara babaları n ı n ve büyü k baba la rın ı n kah ra m a n l ı k la rıyla onur d uyma larını, ü lkelerini sevmele i'in i , barışı koruma ları n ı öğretiyoruz». . Biz, tüm b u değişik g i rişim lerin Sovyetler Birliği'ndeki mora l i k l i m i ya nsıttığını düşünüyoruz. B u n la r aynı zamanda, nükleer bir y ı k ı m ı önleme u ğ raşı ile sosya l ist kaza n ı m la rı savunma y.ü k ü m ı ü ı ü ğ ü n ü n Sovyet halkının yüreği nde, a k l ı nda ve eylem i nde kopmaz bir bütü n o luştu ğ u n u , ü lken i n dost ve düşmanlarına çok iyi b i r şekilde açıklıyor. Eğer Sovyet h a l k ı n ı n ba rış ya nlısı ses i n i d uyma k ve o n u n u l uslara rası kon u l a r karşısı nda gerçek tavrını gerçekten öğrenmek istiyorsa nız, Mos­ kova'ya kad a r bir gezi yapmanıza gerek yoktur. Sovyet barış hareketi, görüşlerini yayma k için 'yığı nsal i letişim araçla rı n ı n k u l la n ı m ı n ı giderek gen işletiyor. Novosti Basın Aja nsı, Sovyet yayı n ö rg ütlerince kurulm uştur. Biz Aja n ­ s ı n yönetim k u r u l u başkanı Pave! Na umov i l e tanıştık. 0, ta n ı n m ı ş b i r gazeteci, a y n ı zamanda SSCB Pa rlamento G rubu sekreteri, Sovyet Barış Komitesi prezidyum başkan ya rdı mcısı ve Avrupa Güve n l i k ve Işbirl i ğ i Sov­ yet Komitesi sekreteri. Yönetim Kuru lu'nda bilgi n ler, yaza rla r, işçi kollektif­ leri temsilci leri b u l u n uyor. Pavel Na umov, bize Aja nsın 50'den fazla dNde yayı n ladığı ve değişik ülkelerdeki o kuyuculara sunduğu kita pla rı, broşÜ r­ leri ve derg i leri gösterd i. Bu yayı n la r Sovyetler Birliği ve onun dış po l i ­ tikası hakkındaki gerçekleri an latıyor v e barışı korumak için ya p ı f a b i ­ lecek v e yapı fması gereken ler üstüne halkın v e yetki l i uzma nları n ve s ı radan Sovyet insa nları n ı n görüşleri n i dile getiriyor. Sovyet barış savunucuları, açıkça şu gerçeğ i n geniş bir şekilde d u ­ yuru lmasında n hoşn ut olacaklarını söylüyorla r : Ka pita l ist ü lkeler baSl' n ı nda, televizyo nunda Sovyet halkı n ı n tavrı ve eylemleri hakkında ger­ çekçi haberlerin a ncak k ı rı ntıları yer a l ıyor. Sovyet Ba rış Kom itesi' nde bize şöyle ded i l e r : « Bizim hareketimiz, sos­ ya l ist ü lkelerdeki u l usal ba rış kom iteleri ile güçlü bir işbirl i ğ i içinded i r ' ve değerlendi rme v e tavı rlarımız a ras ı nda önem l i ayrı m l a r o l a n l a r da içinde, öteki savaş karşıtı hareketlerfe ortak eylem le ri geliştiriyor. Biz, i l kesel olara k ortak amaca u laşmak, n ü k leer yık ı m ı n ön lenmesini sağ la 72


m a k için barış g üçlerinin birliğ ini güçlendirmeye yardım etmek için e l i ­ m izden geleni ya pmak istiyoruz ». Barış için uyu m l u eylem, sık sık Sovyet ba rış h a reketi n i n doğası h a k ­ k ında b u rj uva propa g a ndas ı n ı n ya ptığı çarpık bilgilendirm e yüzünden engelleniyor. Orneğ i n, onu erkteki pa rtiye ya da h ü k ümete karşı çıkmı­ yor diye k ı n ıyorlar. Ama savaş karşıtı h a reketin herhangi b i r üyesi, ü l ke­ s i n i n yöneticilerini Helsinki Sonuç Belgisini i mzaladı kla rı için eleştiriyor m u ? Neden savaş karşıtı hareket isveç ya da Yunan hükü metlerin i n kendi bölgelerinde nükleer s i la h l a rdan a rı ndırılmış bölgeler ya ratma önerile­ ri n i destekliyor? Neden Sovyet barış g i rişimle ri n i destekliyor? Bizim dü­ şüncemize göre başlıca neden, b u öneriler ve g i rişim lerin, ya l nı zca Isveç, Yunan ya da Sovyet halklarının ba rışçı çıkarlarına deği l, aynı zamanda tüm u l usların barışçı çıkarlarına hizmet etmesidir. Biz, ABD' n i n i l k vuruş füzeleri n i n Batı Avrupa'ya yerleşti rilmeye baş­ Ianmasından sonra dünya nın d u r u m u nd a o l uşan değişi k likleri n Sovyet h a l k ı n ı n eyle m i n i ve ruhsal yapısını nası l etkilediğini sorduk. Komite'de buna ş u yanıt verild i : 1 983'ü n son ları nda tüm ülke ça pında protesto yürüyüşleri ve gösteri ler ya pıldı. Ha l k , barı ş içi n çabasını ve SSCB ve bağ laşı k lo rı n ı n güvenliğini sağlamak için ça lışmasını hızla yük­ seltti. Savaşım bitmedi ve ş u i lkesel belg iler aynı kalıyor : « Avrupa'ya ABD i l k vuruş füzelerinin yrrleştirilmesi d urdu rulsun ! B u n ların yerleşti ri 1mesinden vazgeçilsin ! », « Batıda ya da Doğuda nükleer silah lara hayır, Avru pa'da ya da herh a ng i b i r başka yerde n ü k leer silahlara hayı r ! » E n faz l a d i le gelen istem ise, nükleer m a nya kları n d u rd urulması v e a nların ceza çekmeden düğmeye basa bi lecekleri i m aj ı n ı n kaldırılması için her­ şeyin yapılmasıdır. BiR ENTERNASYONAliZM OKULU OLARAK ORDU Sovyetler Birliği'n i n çok büyük ve iyi donatı l m ı ş s i l a h l ı g üçlere sah i p olduğu ve b u n la rı d u rmadan iyleştirdiği herkesee b i l i ne n b i r şeyd i r. B u r­ juva sovyetolagları ve kam uoyu i letişi m a raçları ka pita l ist ülkelerde i n ­ sanların beyinleri n i yıka m a k için, bu ordu ve b u askerlerin ü l k e içi nde asayişi « sağlamak», ve ülke dışında « Sovyet yayıl m aeı l ı ğ ı n ı » kolaylaştır­ mak g i b i iki fonksiyo n u yerine getirmek için kullanıldığını uyduruyorlar. Sovyet subayları n ı n öteki u l uslara karşı düşmanlık la dolduru ld uk la rı da a rada b i r sokuştu ruluyor. Elbette, hiçbir o n u rl u komün ist bu kuyru klu ya lanlara ina n maz, a ma yine de biz bu konuda i l k elden b i l g i almak için Sovyet Ord u ve Don a nması n ı n Baş Politik Yöneti m i' nin yüksek bir subayıyla bir b u l uşmo isted ik. Sovyet Sila h l ı Kuvvetleri'nde ideoloj i k iş ­ lerle meşgul Korgeneral Boris Utk i n, gelebilecek bazı sorulara önceden d avra n a ra k ceva p verd i . Onun değindiği temel nokta la r şunlard ı : B i ri n 73


cisi, Sovyet O rd usu' nun biric i k fonksiyon u sosyal i st kaza n ı m l a rı , d ı ş sal­ d ı rıya ya da dış tehdite karşı savunma ktı r. H içbir koşulda ordu iç prob­ lem leri çözmek için k u l l a n ı lmaz. I k i ncisi, erlerin ideoloji k eğitimi, partinin h a l k a rasınd a yürüttüğü ideoloj ik çalışmaların bir bölümünü o l uşturuyor. Bunun içeriğ i ve doğ rultusu tüm d üzeylerdeki pa rti org a n la rınca bel i r­ len iyor. Biçimleri n i n ise askerlik yaşamıyla i lg i l i bazı özel çizg i leri var. Genera l Utk i n ' i n açıkla m a l a rı n ı d i n ledik ve Voronkova l ı , ordu ü n i ­ forması g iyen v e ü lkelerini savunmayı öğrenmek i ç i n a nayasa l ve moral zoru nluğu yerine getire n Igor Za borni'yi ve onun sın ı f a rkadaşlarını hatır­ ladık. O n la r, Komsomol'da, okulda ve a i lede biriktird ikleri bi lg i ve ideo­ loj i k inanç deposuyla ord uya katı l m a k istiyorlardı. Silahlı Kuvvetler'deki h a reketli yaşam o n lo rı fiziksel ve mora l ola ra k çelikleşti riyor ve o n la rı . askersel işlere a lı ştı rıyor. Ancak belki de en önemlisi, o rd u n u n onlCıra atak y u rtseverler ve enternasyonalistler olmayı öğretmesidir. Dimdik a sker d uruşu ve kırlaşmış şakaklarıyla Genera l Utk i n , ken­ disi hakkında mümkün olduğu kadar az şey söylemeye çaba gösterd i . O da Sovyet h a l k ı n ı n Büyük Anayurt Savaşı n'da dövüşmüştü, ve başlang ıç­ tak i geri çekilmenin acısını da, zaferin sevi ncini de tatmıştı. O , Sovyet subayl a rı n ı n Doğu Avrupa ü l kelerini nazi lerden k u rta rd ı klarında, barış getird i kl e ri h a l ka karşı gösterd ikleri dostl uk ve ' sayg ıyı a n latırken, kendi deneyi m lerini (kita plardaki ya da gazete m a ka lelerindeki leri değil) a n ­ latıyordu. B u duyg ular, Sovyet Ordusu'nda b ug ü n de yaşıyor. Utkin şöyle ded i : Şöyle bir düşünün. B i r bölü k 1 00 adamdan m eyda na gelir ve çoğ u za m a n bunlar Sovyetler B i rl iği'nde ya şaya n değişik u l us ve etn i k g ruplard a n gelmektedir. O n la rı n tümü birlikte yaşıyor, eğitim görüyor ve çalışıyorlar. Herbiri kendi d i l i nde kita p okuyor, gazete ve derg i lere a bo ned i rier. Bunun etn i k düşma nlıkla, diğer halkla ra nefretle ortak herhangi bir ya nı olabi l i r m i ? Tüm bunlar bize geçenlerde yüzleri h isterik b i r şiddet a rzusuyla b u ru l ­ muş v e Sovyet ordusu ü niforması içindeki bir korku luğu süngü leyen A B D askerleri n i gösteren b i r h a b e r fil m i n i hatırlattı. Los Angeles'te « b i r Rus öldür» yaz ı l ı tişo rt g iyen haydutların tutumunu düşünmeye zorlad ı . B i r askeri uzman la konuştuğumuz için , generale d ü nya n ı n yakıcı d u ­ r u m u üstü ne düşünceleri n i sord uk. O, kısaca, tüm emperya list savaş hazır­ Iığı n ı n SSCB ve onun ba ğ laşık l a rı üstünde stratejik a s kersel üstü n l ü k e lde etmeyi hedefled iğini söyled i . Anca k, d iye e k ledi. Sovyetler Birliği'nin ve öteki Varşova Antlaşması ü lkeleri nin askeri g üçleri, askersel dengeyi koruma k için gere k l i o l a n her şeye sah i ptir. O, SBKP Merkez Kom itesi Genel Sekreteri ve SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu Başka n ı Konstantin Çernenko' nun iyi bilinen bir sözünü hatırlattı : « 1 94 1 Hazira n'ı tekra rla n 74


m ıyaca k. Sa ldırg a n cezasını derhal görecektir. Dost-düşman herkes b u n u böyle bilsin ». (1) Ve sonunda şöyle bağladı : Bugün pota nsiyel sa ldırg a nd a herhangi b i r anda, herhang i b i r a la nda a s kersel üstü n l ü k haya li n i n doğmasını ö nlemek son derece önem l id i r. Işte bunda n ötürü biz Avrupa'ya Ameri­ kan ilk vuruş roketlerinil' yerleştirilmesi karşısınd a hemen karşı önlem­ ler a lm a k zorunda kaldık. Kesin söyleye b i l i ri m ki, b u önlem ler etk i n ­ dir . . .

Sovyet devleti n i n i l k yı lları nda V. i . leni n şöyle d iyord u : « Bi z savaş­ ların işçi ve köylülere ne denli büyük yoksu lluk getird iğ ini, acılar çektir­ d i ğ i n i b i liyoruz, hem de çok iyi biliyoruz. Bunda n ötürü bu soruna çok d ikkatli yaklaşmalıyız. Bize çok paha lıya malolan barışı koruma k için çok büyük ödünler veriyor, özveride bul unuyoruz. » (2) Bolşevik Partisi'nin ve Sovyet devleti nin k u rucusunun bu kayg ı l a rı n ı , len in'in davasını deva m ettirenler bugün d e , ü lken i n çok büyük b i r g ü ce sahip olduğu g ü n üm üzde de paylaşıyorla r. 1 985 y ı l ı nda ikinci Dü nya Savaşı'nda Alman faşizm i n i n ve Ja pon m i l i ­ ta rizminin yenilg iye u ğ ratı lması n ı n AO. yı ldönümü kutlanacak. Sovyet halkı için 40 yıldır barış koş u l ları nda ya şamak, yaratıc ı , kurucu program­ larını gerçekleştirmede yara rla ndığı son derece değerli bir kaza nımdır. Ve o bu kaza n ı m ı n, b a rış koş u l la rında çolışa bilme olanağ ı n ı n koru n ­ masına b ü y ü k önem veriyor. 1 977 y ı l ı nda ka bul edi len SSCB Anayasası'­ n ı n tasa rısı h a l k a ra sında tartışılı rken, devletin b u temel ya sası na, her SSCB yurttaşı barışı korumakla görevlid i r, hükmünün yazı lmasını öneren binlerce öneri yapılması bir ra sla ntı değ i l d i r. Bu öneri ka bul edildi. Ve bu Anayasa hükmünün ya lnız kağıtto yazılı kalmad ı ğ ı n ı biz gözleri m i z le g ördük. Sovyetler Birliği'ne ya ptı ğ ı m ı z gezi sırasında gördüklerim iz, tanışıp konuştuğum uz i nsanlar, ed indiğimiz b i lg iler bizi ş u ' kanıya va rd ı rd ı : Tüm ü l ke, devlet yönetim inden işçi kol lektifine kadar, genç ve yaşlı, pa rtili ve partisiz, bütünsel o l a ra k barışın ka lesidi r. Bu ü l ke, em perya l ist sa l d ı ­ rı nın yo l u n u kesen güve n i l i r bir ka lkondır, u l uslara rası g üven l i ğ i n savu­ n ucusu ve g ü ve ncesidi r. işte bunda n ötürü nükleer fela ket teh l i kesinden ted i rg i n olan, uyga rl ığın korunmasını ve gelişmesi n i isteyen herkesin yolu Sovyetler Birliği'nin, onun halkı, partisi ve h ükümeti nin yoluyla b i rd i r.

(i) " Pravd a », 30 N isan 1 984. (2) V. i. lenin, Tüm Ya pıtla r, c. 44, s. 297. 75


Britanya madencilerinin sava,ım kararhhğı Mick Costello « Moming Sfor» gazetesi muhabiri

Brita nya m adencileri n i n g revi, Büyük Brita nya ta rihinde eşine rastlan­ madık b i r biçimde, yarım yılı a ş k ı n b i r süre d i r deva m ediyor. (1) Şimd iye dek ekono m i ni n temel sektörlerinden h iç birinde bu kada r uzun süre n b i r g rev olmam ıştı. Daha do önem l isi, şimd iye kadar h iç b i r g rev devleti n böylesi sert m uha lefetiyle ka rşılaşmamış, g reve katı lonlara ka rşı polis ve ya rg ı org a n la rı b u kada r geniş ölçüde h a rekete geçirilmemiş, b u rj uva basını ve televizyonu g i b i yığınsal p ropoga nda a raçları g reveilere böyle­ sine azgı n bir saldırı ka m pa nyası açmamıştı. Ş u do i l g i nçtir ki, g rev m i l lileştirilmiş bir sektörde, yani kömür üreti m i sektöründe ya pılıyor. Kapita l izm koş u l la rı nd a m i l l i leşti rmen i n i lerici b i r niteliği o lmasına karşın, bu uyuşmazlık, doğrudan doğruya işveren rol ü ndeki b u rj uva devletin i n gerici n iteliğini ortaya koydu. U lusa l Köm ü r işletmeleri Yönetimi' nin (U KiY), en azında n 20 köm ü r ocağını (toplam 1 74 kömü r ocağı b u l u n uyor) ka pa,tma ve ya k laşı k 2 0 bin maden işçisinin işine son verme niyetinde olduğunu açıklaması büyük bir uyuşmazlığa yol açtı . U l usa l Maden Işçileri Send ikası'nın edindiği bilgi lere göre, kömür ü reti m i n i kısıtlam a p rog ra m ı çok daha geniş ka p ­ sam iı d ı r v e yaklaşık 7 0 bin işçinin işyerini yoketmeyi amaçlama ktad ı r. i l k üzücü olay Cortonwood (Yorks h i re) maden ocağı nda oldu. B u , M a d e n Işçileri Send ikası i le Köm ü r I ş letmeleri Yöneti m i v e hükümet a ra ­ sında daha 1 974 yılında imzala n m ı ş o l o n ve 1 981'de yeni lenerek yü rür­ lükte kolon a n laşmaya k a rş ı n oldu. Bu a n laşma « Kömür Pla n ı ,. olara k adlandırılmıştı. Yönetim , sözkonusu a nlaşma n ı n , köm ü r oca kla rın ı n sa­ dece geçici « ekono m i k ,. n iyetlere , daya n ı la ra k ka patılamayacağını ön­ gören hükmünü tek yanlı o la ra k çiğnedi . Ocakla n v�, işyerlerini yığı nsal bir şekilde yoketme planı, b u sektörün genişletilmesin; güvence altına a la n " Kömür Pla n ı ,.yla da çelişiyor. B una yanıt olara k maden işçileri g rev ilan ettiler ve şu a nda g rev yaklaşık 1 50 bin madenciyi ka psa m ı ş b u l u n uyor. Ocakların büyük bir çoğu nl uğ u nd a kömür ç ı karımı d u rd u. Ağustos ayı orta larında, yılda orta ­ lama 1 00 m i lyon ton o lon kömür ü retim i , 40,7 m i lyon tona d üştü, Hükümetin ve U KiY' n i n a rd ı a rkası kesilmeyen bask ı lo n no , polisin azgınca sa ldırıları na , g rev gözeü lerini dağ ıtma ve işye rleri ne g rev k ı n ­ cılannı yerleştirme girişimle ri ne karşın g revciler yiğitçe daya nıyor. 6 b i n i n

(I) G rev bu yılın 1 2 Martı nda başladı. (Not Red.) 76


üzerinde kişi tutuklandı, polisin sa ldırısı sonucu 2 bin g rev gözcüsü ya ra ­ yaşamını yitirdi. Sendika üyesi işçiler, ücretleri ödenmedi ğ i i ç i n , yaklaşık 450. m i lyon sterlin kayba uğrad ı la r. landı, iki kişi

G rev, emekçiler açısından çok elverişsiz koşuıı� rda başladı. Tutucu h ükümet tarafında n açıkça desteklen e n U KiV bile bile g revi dayattı, çünkü ocakları kapatma g iriş i m i n i n işi d u rd u rmaya yolaçacağı konusunda uya rıım ıştı. Bundan iki yıl önce, g reve g iden madencilerin enerj ik eyle m ­ l e r i , yönetimi böyle bir progra md a n vazgeçmek zorunda b ı rakmıştı r. M. Tatcher h ü kümetini, tam da bu zamanı şeçerek, böyle b i r g irişime iten nedir? Aslında bu hükümet, uygulayageldiği a ntisendikal politi­ kayla bazı şeyler elde etm iş b u l unuyor. 1 983 y ı l ı n ı n sonu nda , iyi örg ütlenm iş olan ve sava şkan Motbaa işçileri Sendikası, hükümetçe desteklenen patronlar karşısında yen i k düştü, işle­ rine son verilenlerin tekrar işe a l ı n m a l a rı n ı sağlayamadı. Taraflar a ra ­ sında çıka n b u uyuşmazlık boyunca polis, g rev gözcülerinin dağıtı lmasına ilişkin olara k önceden hazı rla nmış taktiği başa rıyla uyg u layabildi. Hükü­ met, 1 984 yılının başında ü lkenin e n önem l i u laşım merkezlerinden biri olan ve Batı kesiminde bulunan Cheltenham'da ·u laşım işçilerin in sendi­ kalara üye olmalarını ya saklamayı başa rd ı . Sendika düşmanı bir d i z i yasayı, her hangi ciddi bir ka rşıkoyuşla karşı laşmada n , Pa rlamento'dan geçi rebiidi. Britanya işçi Sendikaları Kon ­ g resi (TUC) yöneticilerinin ezici çoğunluğu, her defasında, h ü kü m etin provokasyo nla rına gelmemek ve çatışmaya m eyda n vermemek için elinden geleni yapmaya özen gösterm iştir. O cretlerin düzeyi ise, enflasyon ora n ı n ı n biraz üzerinde gidiyorudu. işçi sınıfına a ğ ı r bir da rbe i nd i rebilmek ve böylece öteki emekçi kesim lerini de korkuta bilmek için hükümet, işçi sınıfının örgütlü kesim ine vu rmayı, a caba, zamanlama bakımından böyle bir durumu uyg u n g örmedi m i ? Köm ü r işçilerinin doğrudan ateş boyla­ rında ka lmış olması bir rasla ntı değildi r. B u rada açıktan açığa ÖC a l:na o lg usu göze ça rpma ktad ı r. Zira , bundan 10 yıl önce Edward Heath hükü­ meti n i n ekonomi k politikasına ka ra rl ı l ıkla k a rşı koyarak , bu hükümetin istifa etmesine işte bu köm ü r işçilerin i n d i renişi yardım etmiştir ve M . Thatcher şimdi eski hesa pla rı n işini bitirmek istemektedir. Hükümet, U KIV' nin başka nlığına, ilk ağ ızda transfer olara k 1 m i lyon sterl i n ödeyerek, Amerika lı Jan Mac G regor'u a ta d ı . B u kişi daha önce­ leri " B ritish Leyla nd » firmasının yönetim kurulu üye l i ğ i ni yapıyord u . Ve o dönemde firma, ü retim i kısıtlama prog ram ı nı uyg u la maya koyarak, savaşkan işyeri temsilcilerinden k u rtu l m uştu. Ja n Mac G regor, daha sonra " B ritish Stee\ Corporation» ( BSC) tekelinin başkanlığını yaptı ve o n u n dönem inde ü reti m i "yeniden düzenleme» prog ra m ı uyg u lana ra k BSC'da ça lışa n l a rı n hemen hemen yarısı sokağa atıldı. 77


Bu « ba şarl»ları nda n ve ka ra rlı lığından ötürü her defası nda ödüllen­ d i rilen b u sert, d uyg usuz kişi, devleti n ve devlet o rg a n larının desteğ iyle, kömür işletmelerini « rosyonel leştirmeye» ve en kaba · ka pitalist ölçüt­ lerden h a reketle endüstri n i n bu dalını kôrlı yapmaya kalkıştı. ' Maden işçileri Sendikası, g revden önce ya ptığı o lağa nüstü konfera n ­ sında, birine karşı yapılan haksızlık, herkese karşı h a ksızl ı k o la ca ğ ı konu­ s u nda b i r kara r a ld ı . Bunun içind i r ki, h ükümet i l k da rbeyi Cortonwood madencilerine indirince, sendika n ı n ya ptığı yeni bir o laga nüstü kon­ feransta, sendika yöneti m i n i n g reve ileri destekleyen ve Köm ü r i şletmeleri Ku rumu'nun tüm prog ra m larına karşı çıkan tutum u ta m bir destek buldu, savaşımı genel u lusa l d üzeye yükseltti. Yorksh ire ve Scottish (iskoçya) maden ocak la rı nda başlayan g rev, öteki maden oca klarına sıçra d ı ve g itg ide bütü n maden oca kları nı kapsa d ı . H ü kümet, g elecekleri n i n ne o lacağı kayg ısı içinde o l a n insan ları n d uyg ularıyla oyna maya ka lkıştı ve bu temel üzerinde madencileri bölmeye yel tendi. B una k a rş ı n Maden işçi leri Send i kası üyeleri n i n yüzde 80' i g reve katıldı. H ü kümet açıkça Kömü r i şletmeleri Yöneti m i ' n i n ya n ında yer aldı. Başta Margeret Thatcher olmak üzere, tüm ba kanlar doğrudan doğruya a n ­ laşmazlığa katı l d ı la r. « Enformasyon ça rpıtmala rı » görülmemiş b i r d üzeye ulaştı. Anlaşmazlığın a n a konusu, yani madencilerin çalışma hakkı nı savunmak için d i rendik leri gerçeği gölgede bıra k ı ldı. Grev gözc ü leri, d üzeni bozmayı amaçlayan yağmacı eşkiya g ibi gösteri ld i. G rev sırasında madenciler h ükümetin sa ldırılarına karşı kendileri n i savu nmak için özg ü l eylem b içim leri, y e n i d i reniş yöntemleri o l uştu rd u la r. Erkek-ka d ı n ayırı m ı na karşi ha rekette h iç b i r za man ön saflarda yer a lm a m ış alan kad ınlar, şimdi, g rev sırasında öne atı l a ra k madenci semt­ leri nde kadın g irişim g rupları o luşturd u la r. G revcilere yard ı m ederek, onla rla daya n ışmayı g üçlend i riyorlar. Bu g ru plar g österiler düzenliyor, diğer bölgelere g iderek g revci işçilere ve a i le lerine dışard a n destek sağlıyor, g revcilere yiyecek sağlama işlerini örgütıüyorlar. Bu kez hükümet ve işletme yönetimi eskiden başvurd u ğ u yöntem lerde, yani a i leyi bölme, eşleri b irbiri ne düşü rme, kadın ları g revei eşlerine karşı çıkarma ta ktiklerinde başa rı l ı olamadı. Bu, gelecek açısı nda n gerçekten büyük önemi olan b i r g e l iş medir. Bugün kömü r sanayiinde çalışa n la r ı n çoğu n lu ğ u n u gençler o luştu ruyor. Ça lışa n la rın o rta lama yaş d ü zeyi 36-38'd i r. Bunların çoğ u n l u ğ u n u n şim­ d iye kadar genel g reve katı lma deneyi m i yoktu. Yığınsa l g revlerin olduğu ' 1 972 ve 1 974 y ı l la rı nd a baz ı l a rı daha çalışm ıyord u, diğerleri ise çalış­ maya daha yeni başlamışlardı. Maden Işçileri Sendikası'nın enerj i k yönetiminin, e n boşta Başkan Arthu r Sca rg i ll, Başka n Yard ımcısı M icha�l Mcg a h ry, Genel Sekreter 78


Peter Heathfield'in yard ı m ıyla genç madenciler, içinde b u l u nd ukla rı d u rumun b i l incine va rd ı la r. Onlar polis copundan korkmuyor, g rev göz­ cü lüğüne a ktif katı lıyor, tüm ülkeyi dolaşa ra k g reve destek sağlıyorlar. Moden bölge'leri d ı ş ı nda yapılan geziler, ko m uoyu nun g revcilerle yı­ ğ ı nsol daya n ışmasını örg ütlemede çok büyük rol oynadı. Büyük B rita n­ ya'daki tüm send ika lar kömü r işçilerine parasa l ya rdımda b u l u n uyorlar. Hükümetin « eko nomi .. politikası n ı n a ğ ı r da rbelerin i n hedefi olan b i rçok işçi şimdi madencilerin, tüm emekçilerin ortak davası için savaştı kları n ı a nl ıyorlar. O l ke n i n b i rçok bölgesinde, işyerlerinde, meyda nla rda, pazar yerlerinde açılan ka m pa nya larda mi lyonlarca sterlin ya rd ı m toplandı. Taşıt araç ları n ı n oluşturd uğ u konvayl a r ma den bölgesi ne sürekl i yiyecek ve g iyim eşyası taşıyor. Madencileri n temsi lcileri, ülkenin her köşesinde sevg iyle karşı la nıyor, evlere davet ed i l iyor ve sıcak b i r i l g i g örüyorlar. Madenciler çevresinde gerçekten de u lusun tüm -emekçi kesi m le ri kenet­ leniyor. Po l isin gadda rca sa ldırısına ve hükümetin madencileri aç b ı ra ka ra k tekrar ocakla ra' sokma yeltenişlerine h a l k ı n ya nıtı işte böyle o luyor. Dev­ let, madenci lerin çocukları için öngörülen gerekli yard ı m ı n a l ı n ması nda a ilelere binbir güçlük çıka rıyor, po lis gönüllü ya rd ı m toplaya n la rı dağı ­ tıyor. Madenci lerin yiğitçe sava ş ı m ı , d iğer sektörlerde ça lışan emekçi le-rin. de daya nışma n ı n en yüksek biçimi olan g reve g itmeleri için güçlü bir esin kaynağı o l uyor. Dem i ryol u işçileri ve denizci ler, kamyon şaförleri, g rev kırıcıları tarafı ndan çıkarılan, ya da itha l edilen köm ü rü taşımayı reddet­ tiler. Liman işçileri, madencilerin g revin i kırmak için kend ilerinin bir a let o l a ra k kullanı lma yeltenişlerini protesto amacıyla iki kez g rev ilan etti ler. Büyük Brita nya Kom ü n ist Partisi madencilerle daya n ışma hareketine aktif katıldı. Tü m ü lke ça pında yığınsa l m itingler düzenlend i . Parti, maddi yard ı m ka m pa nyası düzenliyor, halkı bu konuda b i l g i lendirme mater­ ya ıleri çıka rıyor. Sendika l ha rekette şu ortak görüş ol uştu : « Morning Sta r .. gazetesi madenci leri n gazetesidir. Herg ü n onların çıkarları için savaşa n ve onların savaşımına, hiçbir diğer bası n org a n ı n ı n vermed iği önemi veren gazetedir. Britanya madenci leriyle u luslara rası a la nda da geniş bir daya nışma o luştu. Avustra lya, Büyük Britanya'ya kömü r satı m ı na yasak koydu. Nor­ veç Köm ü r Maden işçi leri Send i kası g revde bulunan i n g i l i z meslekta ş ­ larıyla daya nışma fon u oluşturd u . SSCB' nin köm ür ü retim i bölgelerinde düzenlenen b i rçok mitingte d i le getirilen Sovyetler Birliği emekçilerinin daya nışmasına, maden işçi leri yöneticileri özel bir d iğer biçiyorlar. Sov­ yetler Birliği' nde b i rçok maden oca ğ ı nd a çalışan işçi kol lektifleri bir . g ünlük yevmiyelerini i n g iltere'deki g revci kardeşlerine ya rdı m içi n gön 79


derd i ler. A l m a n Kom ün ist Partisi, Holla nda Komünist Partisi ve Belçika Kom ü nist Partisi, madencilerin a ilelerine para ve yiyecek yard ı m ı nda bu· lund ula r. B irçok sosya l ist ü lke, aynı zama·nda Fransa ve Belçika maden işçi leri send ikaları, g revci işçilerin çocuklarını, tatilieri n i b u ü l kelerde geçirmeleri için kendi ü l kelerine davet ettiler. Britanya işçi Sendikala rı Kong resi ' n i n (TUC) Eylül ayı n ı n başında Brighton'da ya pılan olağan y ı l l ı k topla ntısı nda Genel Yönetim Kuru l u ' n u n bild i risi o y çoğ u nluğu i le kabul e d i l d i . Bildiride, TUC, 1 0 m i lyon üyesi a d ı na, kömür ocakları n ı n ve işyerlerinin korunması için maden işçileri n i n yürüttüğü sava ş ı m la t a m b i r daya nışma içinde o l d u ğ u n u d i le getird i . Bildi ride, tüm sendika üyelerine madencilerin g rev gözcü lüğü yaptığı işletmelere kömü r veri lmesinin engel lenmesi ve g reveilerle maddi daya n ış­ m a kampa nyasınrn g üçlendirilmesi çağrısı yer a l ıyor. Şimdi sert sınıf çatışması, çağdaş b u rj uva devletin i n kimi yeni çizgi · . Ie ri n i de ortaya çıka rd ı . Orneğ in, iktidar çevreleri, parlamento n u n dene­ t i m i d ı ş ı nda tüm ülke çapında pratik olara k bir polis g ücü oluşturd u k ­ l a r ı n ı gösterd i ler. T ü m ülke ölçüsünde k ö m ü r işçi lerine ka rşı kullanılan polis birlikleri n i n uyum l u eylemleri bunu kanıtlıyor. P� lis, bir ya ndan gös­ teri leri ve g rev g özcüleri n i güç kulla nara k dağıtmaya ça lışı rken, öte ya n ­ da n do trafiği engelliyor, ülke içinde seya h a t özgürlüğünü kısıtlıyor. Çe­ şitli ii ve eya letler a rasındaki yolla ra polis bari katları kurula rak, polis devriyeleri yerleştiri lerek, g rev g özcüleri n i n bir yerden başka bir yere g itmeleri e ng e l len iyor, pota nsiyel g rev gözcüleri tutuklanmalda tehdit ed i l iyor. Brita nya mahkemelerin in sendikalara karşı öteden beri görülen kasıtlı davra nışları Maden i şçileri Send i ka sı ' n ı ve g revei leri korkutma ve yıl­ d ı rm a g i rişim lerinde çok daha açık biçimde g örüldü. G rev g özcülerine, g rev g özcüsü olacak kişilere, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin, sanki bun­ l a r kefaletle serbest b ı ra k ı lmış birer a d i suçluymuş g ibi davra n ı l ıyor, ev­ lerinden veya madenci semtlerinden çıkmaları yasa kla nıyor, çeşitli ceza · lara ça rptırılıyorlar. Aşağıdaki örnek çok çarpıcıd ı r. Gü ney Wales madenci leri, g rev göz­ cü leri nin üzerine yüksek bir süra atle otomobilleri n i sürdüre n iki taşıt fir­ masını kara listeye a lıyorla r. Bunun üzerine firma sahipleri, sendika düş­ manı yasa lara daya na ra k mah kemeye başvuruyor. Mahkeme de, b u iki firm a n ı n taşıt a raçlarına karşı g rev gözcü lüğü ya pılmasını yasaklayan bir ka ra r çıka rtıyor. B u kararı yeri ne getirmeyi reddeden madenci lere bu kez 50 bin sterlin tuta rında pa ra cezası kesiliyor. Wales madenci leri n i n yöneticileri b u n u da reddediyor. Bu k e z m a h keme daha do i leri g id iyor ve yerel send i ka n ı n 1 m i lyon sterlin tuta rındaki pa ra ve m a l va rl ı ğ ı na , b u o rada madenci a i le leri i ç i n yap ı l a n para, yiyecek ve g iyecek ya rd ı m fanlanna e l koyma kararı a l ıyor. Sendikaların para v e mal va rl ı k la rı n ı , 80


g rev fon larını yağma etme g i rişim leri madencileri yıldıra m ıyor, tersine onların sava ş ı m a z m i n i daha da a rtırıyor. Bu işçi düşmanı g irişim, bir bakıma, g reveilerle dayanışma h a reketinin çok daha geniş boyutlar al­ m ası için bir itici etken oldu. Şunu d a belirtmek gerekir ki. maden işçilerin i n g revi devlete pa h a ­ lıya molol uyor. Eyl ü l ayının orta la rına doğru devletin uğ radığı kayı p, ya n i ocaklard a n çıkarılmayan kömürün değeri, e lektrik sa ntra l lerinde g itg ide a rta n üretim m asrafları. top l a n ı la mayan vergi ler. Devlet Kömür işletme­ leri ' n i n h a rcama ları ve polis operasyo n la rı için h a rca n a n pa rala rın o l uş­ turd uğ u bu kayıp 4 m i lyar sterlini geçiyor. Burjuva bas ı n ı n ı n iddia ettiğ i g i bi. Maden Işçi leri Sen d ikası yöneti­ c i leri h i ç te aşırı b i r tutum içinde değillerd i r ve onlar uyuşmazlığın çö­ zümü için g örüşmelere her za man hazı rd ı r. Sendika başka nı Arth u r Sca r­ g i l l « yığınsa l i leti ş i m a raçları n ı n kasıtlı ve a maca yönelik k a m pa nyası nı » sert b i r biçimde yererken. Kömü r Planı teme l i nde görüşm elerin yeniden başlatı l ması için U lusa l Köm ü r işletmeleri Yönetim i ' ne defa la rca ça ğ rıda bulundu. " Ma rn!ng Star» g a zetesine verd i ğ i bir d e meçte A. Scarg i l l şöyle d iyord u : " H ükümet ve kömü r endüstrisi yöneti m i n in , bu "yıkıcı » g revi n bir a n önce sona e rd i ri l mesinden çok, Maden i şçi leri Send ikası'na da rbe indirmeyi a m aç la d ı ğ ı izlenimi g iderek g üç kazan ıyor. Oysa uyuşm a z l ı ğ ı n çözümü i ç i n işletme yönetimi v e hükümetin, herşeyden önce, " Kömür Pla n ı » a d ıyla bil inen ve taraflarca imzalanmış b u l u na n a n laşmaya uy­ ması gerekir. Eğer onlar b u na h az ı r olduklarını ortaya koyar/ars a o z a ­ m a n a ra m ızda görüşmeler i ç i n bir temel o l uşmuş demektir. » (2) Şimdiki uyuşm a z l ı k, nasıl sonuçlanırsa sonuçla nsın Britanya sendikal hareketi nin a rtık eskisi gibi ka lmayacağı şimdiden bel l i d i r. Madenciler, baya n Margaret Thatcher' i n , Fa lkland o layı ile kendisinin " dize gelme­ yen» biri olduğuna, halkı inandırmaya çalıştığı o meşhur " Foıkland ru­ h u »n u yı ktılar. H ü kümetin, maden işç i lerini çok kısa bir süre içinde d ize getirme hesa pları ya nlış çıktı ve hükümete pahalıya maloldu. Bu, hatta h ü kümet ve Köm ü r iş letmeleri Yönetim i içinde bölün m elere neden oldu. ate yanda n , tutucuların i ktida ra geldiği 1 979'da n beri sendika hareketi içinde ve onun d ı ş ı nda daya n ışmanın böylesine yükselmesine, maden işçi lerini d ize getirm e g i rişim leri kadar, hiç bir şey yol açmamıştı. Polisin ve öteki baskı g üç leri nin k u l la n ı l ması, Büyük B rita nya'da devleti n görece s ı nıfsa l tarafsızlığı konusunda hôlô ham haya ller besleyenlerin çoğ u n u n gözünü açtı. Tutucu partinin ekono m i k pol itikasına ka rşı savaşan işçilerin çıkarlarını şimdiye kadar hep satmayı boşara bi len sağ kanadın sendikal ha reket içinde ya lıtionması do hızlanıyor. Brita nya Işçi Sen d i ka la rı Kongresi'nin

P) " Morning Sta r»,

15

Ağustos 1 984. 81


k i m i uza k görüşlü temsilc i leri, yitird ikleri g üve ni yeniden elde edeb i lmek için, madenci lerin başarısı na büyük gere ksini m leri olduğunu kavrıyorlar. Tüm uyuşmazlık boyunca madencilerin \iderleri yığı nl a ra hep ya k ı n olmaya ö z e n gösterdiler v e Britanya sendika l hareket i n i n en sağlam öge ­ leri ne daya n d ı la r. Bu, şü phesiz, t ü m ha rekete b i r bütün olara k k a l ı c ı etki yapacaktı r. Komü nist Pa rtisi, b u büyük sınıfsal çatışman ı n politik dene­ y i m i nden değerli dersler ·çıkarmaya ça lışıyor.

82


BELGE 6

Emperyallıml suçlama begseli Bundan önce yayınlanan "Suçlama Belgesi»nde (Barı� ve Sosyalizm Sorunları - "Yeni ça ğ » 1 983, 1-12 2) belirtildiği gibi, dış politikada serüvencifik, sosyalizmle politik, ekonamik ve askersel çatışma rotası ve buna uygun bir «psikolojik güvence» sağlamak, özgürlüksever halklara karşı baskı ve terör uygulamak, kapitalist dünyadaki emekçi yığınlar üze­ rinde sömürüyü daha da artırmak, bütün bunlar dünya emperyalizminin, en başta da ABD emperyalizminin « tutumu»nun bileşenleridir. Aradan geçen yaklaşık iki yılld< dönemde emperyalizmin yeni ve çok daha ağır suçlarına tanık olundu. Emperyalizmin barışa ve insanliğın ilerlemesine karşı işlediği suçlar, emperyalizmi suçlayan yeni kanıtlard". Bu suçlardan başIreaları şöyledir:

U LUSLARARAsı DURUMUN SON DERECE G E RGiNLEŞTi RiLMESi, SilAH LAN MA YARı Ş ı N I N ALABi LDiCi N E TıRMAN D ı RilMASı VE N O KlEER SAVAŞ TEHli KESiN i N ARTMASı 1 Kasım 1 983 tarihinde Batı Avrupa'ldar televizyon ekran­ larından, Amerikan kanatır roketlerinin konumlandırr/ması için ABD'den ilk parti donatımı getiren ağ" nakliye uça ­ ğının Britanya'ya inişini izledi. Yine aynı ay içinde " Persh­ ing -2 " roketlerinin parçalarmı taşıyan büYük taşll araçlort FAC'ne geldi. ilk nükleer vuruş sifahı olan Amerikan roket­ leri italyan topraklarında da belirdi. Reagan yönetiminin ABD ile SSCB, NATO ile Varşova Ant/aşması Orgütü (vAO) arasındaki yaklaşık askersel-stratejik dengeyi bozmaya yö­ nelik serüvenci planlarından b irisinin gerçekleştirilmesine işte böyle başlandı.

ABD tarafından bir "köprübaşı», bir potansiyel askersel harel<ôt alanı olarak görülen Batı Avrupa'nın bir dizi ülkesine orta menzilli Amerikan atom roketlerinin yerleştirilmesine başlanmasıyla Washington' lu «süper şahinler" uluslararası gerginliği yeni bir aşamaya tlrmandlrdılar. Olayl a rı n bu yönde g e l jşm es i n j beljrleyen neyd j ? Ya n ı t çok açık ve nettir : ABD'deki en sa l d ı rg a n çevrelerin Sovyetler Birl j ğ i üzerinde, tüm so sya l i st to pl u luk üzerinde askersel üstünlük sağlamaya yöne l i k man­ yakça n jyetlerjdir, Amerjkan em peryalizm inin global h e gemo nyocı lık heveslerjdi r. Ne ki, burada, ABD' nin NATO' l u bağlaşıkları da, öze l l ikle kendi ülkelerindekj h a l k ın ezici çoğunluğunun protesto l a rı na karşın, tam 83


b i r uysallıkla, yen i roketlerin konu m la ndırılmasına « yeşil ışık» yakan B ü ­ yük Britanya, FAC v e ıtalya h ükümetleri de sorumluluk taşıma ktad ı rl a r. NATO üyesi birçok devletin Amerika ta rafından « atomlaştı rılması .., ABD emperyalizm i n i n dü nya üzerinde kendi askersel egemenliğini kur- . ma yön ündeki önlemlerini planlama aşaması ndan a rtık bu doğ rultuda pratik eylemler aşamasına geçmesinde önem li bir a d ı m d ı r, a ncak tek adım d eğ i l d i r. « Amerika'nın yeni silah la rla donatı lması .. makinesi h a re­ kete geçi rildi, yeni tip sila h la rın, en başta « MX .., « Midgetm a n » adlı kita ­ la rarası roketler, « Trident.. roketleriyle donatı lmış deniza ltı lar, « B- L B .. ve .. Stea ith » tipi a ğ ı r bombard ı m a n uça k la rı , « Sh uttle» a d l ı çok amaçlı uzay sistem leri, havada, den izde ve ka rada konum landırı lacak uzun menzilli roketler gibi strateji k s i l a h l a rı n ya pımı ve seri ü reti m i ne i l i ş k i n g e n i ş ka psa m l ı prog ram l a r k a b u l ed ildi. A B D , 1 980' li y ı l l a r ı n son una doğru kendi stratej ik nükleer biri m i n i 1 ,5 kat a rtırarak 1 2 binden 20 bine çıka rmayı öngörüyor.

ABD 'nin askersel hazırlıklarında, sadece nükleer silahlan değil, lazer ışınlarının kullanımı temelinde başka tip silahlan da içine alan uzay savaş araçlarının yapımlnın hızlandlfllmaslnl öngören girişimler gitgide önemli bir yer tutuyor. Washingto n, SSCB ile ABD a rasında 1 972'de im­ za lanmış olan a nlaşmayı açıkça çiğ neyerek, geniş bir roketsava r « savun­ ma .. sistem i n i n k u rulmasını ka ra rlaştırdı ve uzayın silah land ı rı l ması doğ­ rultusu pro pa ganda ed i l i rken işte bu « savunma » sözcüğüne a ğ ı rl ı k verd i. « Y ı ldızların silahl a ndırılması .. n ı n a s ı l amacı ise, ABD' n i n cezasız kala­ bi lecek bir nükleer da rbeyi i n d i rme olanağını e lde edebilmesidir. Asker­ sel hazırlıkları n böyle bir yönünün u luslara rası istikrar açısında n ne g i bi büyük tehlikelere yol aça b i leceği ortadadır. Militarizasyon psikozu kendini, sadece emperyalizm tarafından az­ gınca tmnandlrtlan n ükleer silahlanmada göstermekle Sıntr" kalmıyor. Bu psikoz, konvansiyonel (geleneksel) silahlar alanını da öylesine kapsa­ mışttr ki, bu silahlardan bazda" yıkım gücü bakımından artık yığınsal klflm silahı düzeyine çıkmış bulunuyor. Etki g ücü kat kat a rtırı l a n 30'dan faz la savaş tekniği tipinin ya pımı üzeri nde çalışmal a r yü rütülüyor. ABD Hava Kuvvetleri 5 b i n yeni savaş uça ğ ı n ı n teslim edilmesini bekliyor. Ka ra Kuvvetleri' ne « M-l .. tipi 7 bin adet ta nkın veri lmesi öngörüıüyor. Savaş gemileri n i n sayısı n ı n ise 600'e çıkarı lması planlanmış bulunuyor. Amerikan savaş makinesi n i n kimyasa l sila h la rla yenibaştan « donatılması .. işleri tüm h ızıyla sürdürü l üyor. K i m ­ yasa l silah ( 1 50 bin to ndan fazla k imyasal savaş ma lzemesi, yaklaşık 3 m ilyon adet k imyasal bomba) yığınağı bakı m ı nd a n d ü nyada birinci sı­ rada gelmesine karşın Pentagon, kendi kimyasal silah depolarını çok daha yüksek d üzeyde zehirli madde lerle doldu rmaya ça l ışıyor. Böylece, Rea g a n yönetiminin öngörülerine ba k ı l ı rsa, 1 980' 1 i y ı l ların so84


nuna doğru yeni s i l a h la rl a donotı m ı n çok önem l i nicel ve en başta da nitel aşa ma s ı tam a m la n m ış olacak. Askersel h arcamalardaki h ı z l ı b i r a rtış b u n u n başla n g ıcını o luşturd u (1 981 - 1 984 yılla rı a rasında a skersel harca m a l a r yüzde 75 ora n ı nda a rttı) . Reagan yönetim i n i n hazı rladı ğ ı 1 985-1 989 y ı l la rı a rasındaki beş y ı l l ı k dönem i kapsayan a skersel prog­ ra m ı n gerçekleşti rilmesi ise, 2 trilyon doların üstünde h a rcamayı gerek­ tiriyor (bu, daha önceki 15 yrı içinde ya pılan askersel h a rcama ların top ­ l a m ı n ı bile aşıyor). B u do, ekonom i n i n sivil a la n la rı n ı n v e çözüm bekle­ yen en yakıcı sosya l sorunların, gereksinimlerin zara rı na o luyor, z i ra bu a la nlar için öngörülen yatı rım la r Reagan'ın Beyaz Saray'da bu lunduğu y r ı la rda e n büyük kısıntılara uğra m ı ş b u l u n uyor.

Tırmandıfilan silahlanmanın yeni turu için böylesi büyük kaynaklann aynıma sını, resmi iddiaların tersin�, " savunma » gereksinimleri dayatmı­ yor, çünkü ABO'ni hiç kimse tehdit etmiyor. Bunu, Amerikan endüstri tekellerinin ve en başta da askersel siparişleri altın yumurt/ayan tavuk olarak gören lerin çıkarlan belirliyor. Orneğ i n, böylesi s i pa rişler a l a n kor­ porasyo nları n kôrlan, s ivil a l a nda k u l l a n ı l a n m a l ve h izmet üretenierin gelirine göre, orta lama yüzde 70 daha fazla oldu. Askersel endüstri kompleksi ABD ekonomisini ve politikasını çoktandır güçlü bir etki altın­ da bulunduruyor. Şimdi ise, b u kompleks gerçekten çözümleyici bir güce dönüşmüş bulun uyor. Ameri ka n em perya l iz m i kendi bağlaşı klorı n ı n m i l itarist a ktifliğini de her bakı mda n teşvik ed iyor. Son za manlard a , daha 1 9S4'te o luşturul a n Batı Avrupa Birliği'ni (Büyük B rita nya , F AC , ita lya, Belçika, Hol landa ve Lüksemburg) ca n l a nd ı rma g i rişimlerine h ı z veri ldi. Adı g eçen Birlik için­ deki orta kl a rı n ı n o nayı n ı a l a rak, konvansiyonel silah ü reti m i n e i lişkin son ya sakla rı n d a ka ldırılmasını 1 984 yı l ı orta l a rında başara n FAC. her tip­ ten roket, denizaltı ve denizüstü roket ta şıyıcr ları vb. sa l d ı rı s i l a h la rı ü ret­ m e olanağını elde etti. 500 binlik Bu ndeswehr (FAC ord usu) yoğ u n b i r yeniden silahıanma v e modernizasyon aşamasına g iriyor. FAC' n i n bu a l a ndaki harca m a ları önümüzdeki 1 2 yrı içinde, kimi verilere göre, 300 m ilya r m a rk ı aşaca k . Bütün b u n ların ya nısıra , böyle bir durum FAC'da neofaşist ve i ntikamcı çevrelerin a ktifleşmesi için elverişli koş u l l a r yara ­ tıyor.

Son yıllarda ABO'nin Asya-Pasifik Okyanusu bölgesine ilgisinin giderek

artttğı gözleniyor. B i l i n d i ğ i g i b i bu bölg e , Batı A vru pa d a n sonra, ABD'­ '

n i n s ı n ı r dışında b u l u nd urduğu s i l a h l ı kuvvet sayısı bakımından i k i nc i sırada geliyor.

1 983 yr l ı başı nda Pentagon Ya kın ve Ortadoğ u'da, G ü ney batı Asya ve Hint Okya n usu'nda kendi " Merkezi Kumanda n l ı k »,"ı (CENTKOM) Kara­ çi 'de (Pakista n) kurdu. Oncelikle b u bölgeye saldırı a macıyla kurulmuş bulunan Amerikan « çevik kuvvetleri »nin sayısı ise 3 0 0 b i n kişiyi buluyor. 85


Wa s h i ng ton, Pasifik'te NATO ' n u n küçük « ka rdeşi .. n i , y a n i ANZUS pak­ t ı n ı (ABD, Avusturalya ve Ye n i Zelanda) h e r b a k ı m da n ca n la nd ı rm aya ç a l ış ıyor. Bu poktın eylem a la n ı içine HiNT Okya n us u do a l ı n m ış b u l u n u ­ yor. Ja pon m i l ita rizm i n i n hortlatı lması v e g üç l e n d i ri l m esi yönünde g itg i d e a ktif b i r ç i z g i izleniyor. H u k uksal k ı l ıfı h e n ü z tam a m la n ma m ış o lsa d a , A B D , Japonya v e G ü ney Kore' n i n o l u şturd u ğ u ü ç l ü askersel ittifak pratik o l a ra k k u ru l m uş b u l u n uyor. Amerika n strateji uzmanları, Gü neydoğu As­ ya ü l ke l e ri n i n o l u şturd u ğ u ASEAN örg ütünü yavaş yavaş bir askers e l bloka dön üştürmeyi a m açlıyarl a r. Çok g e n i ş bir bölgede, ABD e m perya l izm i n i n h i mayesi a ltında tek b i r aske rse l - po l it i k a n l a ş m a l a r siste m i n i n o l uştu rulmasına yöne l i k o l a n b u bloklaşma

po l itikası

g loba l

hegemonyacı l ı ğ ı n

a y rı l ma z

bir

pa rça s ı n ı

o l u şturuyor v e b u n u n t e m e l daya n a ğ ı n ı da 30'da n fazla ü l ke n i n to pra k ­ larında k u r u l m u ş b u l u n a n 1 .500'ü a ş k ı n a s kerse l üs v e tesis, 1 ,5 m i lyo n ­ d a n faz l a asker, bu ü l kelere, n ü k leer s i l a h l a r da d a h i l, yerleştiri l m i ş b u l u ­ n a n çeşitli s i l a h l a r teş k i l ediyor.

BMO 38. G E N E L K U R U L U ' N DA S i LAHSızLA N MA KO N U LARIYLA iLGili OLARAK KABUL EDiLEN KiMi KARAR TASARıLARı Karar tasa rı l a rı

Oneriler

ABD' n i n k u l l a n d ı ğ ı oy

N ü k l e e r sava ş ı n k ı na n ması

SSCB

Hayır

N ü k leer s i l a h la r ı n dondurulması

SSCB

Hayır

N ü k leer s i la h ı i l k k u l l a n m a ma

Küba ve DAC

Hayır

H i n d istan

Hayır

Arjantin

Hay ı r

M ı s ı r v e Moğolistan

Hayır

Nötron silah ı n ı n yasa k la n ması

DAC

Hayır

Tü m n ü k leer s i l a h denemelerinin

Meksika, isveç vb.

Hayı r

Irak

Hayır

Sierra Leone

Hayır

y ü k ü m l ü l ü ğ ü n ü n üstle n i l m esi N ü k leer s i l a h k u l l a n ı m ı n ı yasak­ layan anla�ma önerisi N ü k leer sava ş ı n ö n l e n m es i ve n ük leer silahsızlanma S i l a h l a n m o n ı n uzoya sıçra m a s ı n ı n önlen mesi

yasa k la nması isra i l' i n n ü k leer s i la h la n m o s ı n ı n k ı na n ması G ü ney Afrika ' n ı n n ü k leer s i l a h ­ l a n m a s ı n a karşı ç ı k ı l m a s ı

86


Nükleer silahlann çılgınca artır/lmasından askersel bloklar sistemini genişletme denemelerine dek, emperyalist silahlanmanın her yönden flr­ mandlTllmasl, halklarm iradesine kaba bir saygısızlıkla, silahlanmanın durdurulması ve silahsızlanmanın başlatılmasına yönelik tüm girişimler karşısında olumsuz tavırlan sorumSUZCa sürdürmekle birlikte yürütülüyor.

" ABD' n i n Birleşmiş M i l letler O rg ütü'ndeki (B MO) tutu m u b u n u n en çar­ pıcı k a n ıtı o luyor. B MO'ndeki Amerika n de legasyo n u , s i l a h la n ma yarı­ şını ş u veya bu ölçüde e n g e l l eyen her öneriye h e r za m a n karş ı

oy k u l l a n ı ­

yor. Orne ğ i n B MO' n ü n 38. G e n e l K u ru l u ' nd a ( 1 983' ü n Ey l ü l -Ara l ı k ayları a rası nda yapıldı) d a bu böyle o l d u . Rea g a n yöneti m i , k e n d i n ü k leer pota nsiye l i n i a l a b i l d i ğ i ne a rtırma g i ri­ ş i m leri n i politik o l a ra k « g erekçelend i re b i l m e k » için « Sovyet askersel üs­ tü n l ü ğ ü » yayg a ra s ı n ı kopa rıyor. Oysa Stratej i k S i l a h l a r ı n S ı n ı r la n d ı rı lması Anlaşması'nda (SALT-2, 1 979) her i k i taraf d a y a k l a ş ı k b i r d e ng e o l d u ğ u "gerçeğ i n i ka b u l etm işlerdi. Ş i m d i Rea g a n yönetimi, i k i - ü ç y ı l içinde d e ­ ğ i şmesi o l a n a ksız o l a n bu denge g e rçeğ i n i görmez l i kten g e l iyor. SALT-2 Anlaşmas ı n ı , silah l a n m a n ı n d a h a da tırm a n d ı rı l ması önünde b i r e ng e l o l a ra k göre n ABD'deki e g e m e n çevreler, d a h a önce Yera ltı N ü k leer S i ­ lah Denemeleri n i n S ı n ı r l a n d ı r ı l m a s ı n a i l i ş k i n Anlaşma ( 1 974) i l e Barışçıl Amaçlarla Yera ltı N ü k leer Denemelerine I l i ş k i n Anlaşma (1 976) konu­ larında yaptı k l a rı g i bi, SALT-2 Anlaşma s ı ' n ı n o nayla n m a s ı n ı d a e ng e l le ­ d i ler.

ABO'nin baltalayıcı tutumu son zamanlarda daha bir dizi olguda kendini; gösterdi: - ABD, Sovyet/er Birliği' nin üstlendiği nükleer silahı ilk kullanmama yükümlülüğünü üstlenmeyi reddetti; - nükleer silahların dondurulması önerisine yanaşmadı; - kontrol sorunun henüz « çözümlenmemiş» o lduğu bahanesini ileri sürerek, nükleer silah denemelerinin tamamen yasaklanması konusundaki görüşmelerin yeniden başlattımasından vazgeçti; - kontrol konusunda kasıtli olarak kabul edilemez önkoşullar ileri sü­ rerek kimyasal silahlarla ilgili görüşmeleri çıkmaza soktu; - Varşova Antlaşması Örgütü ile NATO arasında kuvvete başvurmama konusunda anlaşma imzalanması önerisini sabote etti; - uzayın silahlandlTllmaslnl önlemek için görüşmeler yapılması konu­ sunda Sovyetler Birliği'nin yaptığı öneriyi yamts/z bıraktı; - nükleer silaha sahip olan devletler arasındaki ilişkiler konusunda yeni normlan saptayocak bir anlaşmaya vanlmasına ilişkin Sovyet öneri­ sini küçümseyerek gözden düşürmeye kalkıştı. Böylesi bir doğrultu n u n bir tek a n l a m ı va r : ABD ve NATO üyesi öteki devletlerdeki egemen çevreler askersel hawliklan bilinçli olarak ve amaca yönelik bir şekilde hızlandlr/yorlar. Bu da uluslararası durumun 87


son derece gerginleşmesine ve reel bir savaş tehlikesinin daha da art­ masına yol açıyor. Rea g a n ' ı n Beyaz Saray'a g e l i ş i n i n d ö rd ü ncü y ı l ı nda, Cu m h u rbaşka n l ı ğ ı seç i m l e ri a ri fesinde « savaş başka nı ,. g i bi gön ü l k ı rıcı bir ü nden sıyrı l m a k a m acıyla yaptığı konuşmada barışa « ba ğ l ı l ı k ,. konu­ su nda söyled i ğ i pek çok parla k söz bu o l g uy u orta d a n ka l d ı rm ı yo r. Sözde ka l a n bir barışsever l i k reel politikada h iç b i r şeyi değ iştirm iyor. Çünkü, Rea g a n tarafı nda n Mayıs 1 982'd e i mzala n m ı ş olan « U lusal Güve nl iğ e i l i ş k i n 32 N u m a ra l ı D i rektif,. böyle b i r politika n ı n k ı lavuzu olara k kal­ maya devam ediyor. N ükleer savaşta nükleer silahı ilk k u l la n m ak yo ­ l uyla « zafer" elde etme, uzayd a n ya pılacak «çok etk i n b i r h a rekab,la sa l d ı rıyı g e rçekleştirme n iyetleri sözkonusu d i rektifi n özü n ü o l uşturuyor.

Bilim adamları, çağdaş nükleer silahların kullanılmasının yeryüzünde tüm canlt varltklar için bir fe/dket olacağı konusunda uyanda bulundular ve bulunmaya devam ediyorlar. Böyle bir adım, yine bilim adamlannın katlısına göre, en ağır bir suç olacaktır. Ka l d ı ki, böyle b i r suça haz ı r­ l a n m a k , tüm insa n l ı k yararına b i rçok yakıcı g lobal soru n u n çözü m ü yö ­ n ü n d e k u l l a n ı la b i lecek büyük m a d d i , emek ve parasal kayna kla rı n isra ­

yani cinayete hazır/anmak da saldırgan emperyalist güçlerin bar/şa ve insanlığa karşı işlemekte oldukları cina­ yetlerden birini oluşturuyor. ABD ve o n u n bağ laşıkları n ı n g e n i ş çaplı askersel h a z ı rl ı k l a rı n ı n ana doğrultusu e m perya l i z m i n y i tirm i ş o l d u ğ u ko­ fına yol açan savaş hazırlı kları ,

n u m l a rı yeniden e lde e d e b i l m e s i ne yön e l i ktir. B u , daha somut bir p l a n ­ d a , herşeyden önce reel sosya l i z m i sarsmak, zayıflatm a k v e « yoketm e k ,. ç izg isid i r.

BARIŞ iÇi N D E YANYANA YAŞAMA i lKESi N DEN VAZG EÇME,

REEL SOSYAliZMI GOZDEN DOŞO R M E YELTENiŞLE R I , ÇATıŞMA STRATEJISI

Eylül 1 983 gecesi ABD istihbaratı, bir Güney Kore yolcu uçağını kullanarak, çok önceden aynntdı olarak hazırladığı bir operasyonu Sovyetler Birliğı� nin Uzakdoğu bölgesinde gerçekleştirdi. Uçağın, sözde « tesadüfen» rotayı şaŞ/farak, SSCB'nin hava sahasının derinliklerine girmesi, operasyo­ nun senaryosunu oluşturuyordu. Amaç ise, Sovyet Hava Savunma Sistemini, alarm durumuna geçilmesi yönünde önlemler almaya zorlamak ve Sovyet Hava Savunma Siste­ minin elektronik donatım sinyallerinin Amerikan gizli servis­ leri ta ra fında n sa pta n a b i lm e s in i sağ la ma k tr . So n uç : Gece koşullannda tipi belirlenemeyen ve Sovyet hava sahasının derinliklerine do/an b u uçak, Sovyet avcı uçaklarının tüm uyardanm yamtsız bırakınca düşürülmüştür 88


Casusluk eylem i n i n böyle b i r fiyaskoyla sonuçla nması Amerikan y ı ­ ğ ı nsal i l eti ş i m a ra ç l a rı tara f ı n d a n Sovyetler B i r l i ğ i' n e ka rşı isterik b i r propaga nda kam pa n ya s ı n ı n açı lması için b i r b a h a n e o l a ra k k u l l a n ı ld ı . Rea g a n yöneti m i n i n tepkisi ise, yeni ekonomik " ya ptı rı m » l a ra başvur­ mak ve BMG ve öteki u l us l a ra rası k u r u l u ş l a r nezd inde a z g ı n bir anti­ sovyeti k demagojiyi körü k le m e k biçi m i nde oldu. Böylece, tek b i r o layda,

Washington'daki yönetici grubun Sovyetler Birliği'ne, sosyalist ülkeler topluluğuna karşı yürüttüğü çatışma politikasının tüm temel yönleri, yani propaganda, politik, ekonomik ve askersel yönleri kendini gösterdi. çatışma doktri n i Reagan tarafından icaded i l m iş d eğ i l d i r. ABD yöne­ t i m i n e egemen olan küçük b i r seç k i n l e r g ru b u , Amerikan em perya l i z m i ­ n i n hegemo nya c ı n iyetleri karş ı s ı nd a başlıca e n g e l i n Sovyetler B i rl i ğ i , t ü m sosya l ist to p l u l u k o l d u ğ u n u açı kça gördük leri i ç i n , bu doktri n i çok ö n celeri h a z ı rl a d ı . i k i nci D ü nya Sava ş ı ' n d a n son ra , daha i l k y ı l l a rda Wa s h i ngton'da Sovyetler Birliği ve öteki sosya l i st ü l ke l e rle i l i ş k i l ere g e ­ n e l l i k le " g ü ce » başvu rma k o n u m larından bakı l ı r o l d u . U l usla ra rası g e r­ g i n l i ğ i n y u m uşa maya yüz tuttuğ u dönemde kendi d ı ş politika l a rı n ı n ça ­ tışma n i te l i ğ i n i , b i ra z olsun azaltmak zoru nda kalan ABD' n i n egemen çevre le ri , 1 970' l i y ı l ların sonuna doğru, " Sovyet teh d i d i » masa l ı a rd ı na g i z lenerek, yeniden o b i l i ne n sa l d ı rg a n m i l ita rist yo la g i rd i ler.

Carter döneminde başlatılan bu geriye dönüş süreci Reagan taralın ­ dan tarr;ıanı/andı v e Reagan, askersel-endüstri kompleksinin çıkarlanna hizmet gayretkeşliğinde ve sosyalizme karşı, özellikle Sovyetler Birliği'ne karşı kin duygulannl körüklemede kendinden öncekileri çok gerilerde bıraktı. Reaga n, d ü nya sosya l i z m i n i " kötü l ü k le r i m pa ratorl uğu » o la ra k i l a n etti v e mağara devri a ntiko m ü n ist v e a ntisovyet ideoloj isine sa rı l a ­ ra k Hazira n 1 982'de sosy a l izme karş ı " ha ç l ı seferi » n i başlatma ça ğ r ı ­ s ı n d a b u l u n d u . K i n v e h ı rs içinde R e a g a n h a tta " Rusya'yı

ya sa d ı ş ı b i r

ü l ke i l a n etm e » v e " be ş d a k ika sonra bom ba rd ı m a n ı başlatm a » haya l ­ lerini yüksek sesle sayı k l a d ı . Rea g a n yöneti m i dön e m i nde emperyalist " haçlllar»1n ekonomik ve propaganda alanlanndaki eylemleri birdenbire aktif/eşti. Sosya l i st ü l kelerin eko n o m i k pota nsiye l le r i n i çökertmek a ma cıyla bu

ekonomik savaş yürütülüyor. Bu savaşın ana ögesi yine militarizme dayandırllıyar. Silohionma yanşini alabildi­ ğine körükleyerek emperyalist strateji uzmanlan, sosyalist topluluk üyesi ülkeleri el<onomik bakımdan " yıpratma» hesaplannl buna bağlıyorlar. Normal ekonomik ve ticari ilişkiler çeşitli soydan ve boydan aYlrımcl giri­ şimler/e (<< ambargo», «yaptırım», «kuşatma» vb.) sistemli bir biçimde bolUlUYOr. Polonya H a l k Cu m h u riyeti (PHC)'nde Ara l ı k 1 981 'de o la ğa ­ ü l kelere ka rşı açıktan açığa bi r

n ü stü d u ru m i l a n ı n a " ya n ı t » o l a ra k SSCB'ne ve Polonya'ya karşı b i r d i z i b e n z e r g i ri ş i m lere başvuru ldu. ABD, S i b i rya-Batı Avrupa doğ a l gaz boru 89


hattı k u ru c u l u ğ u n u a ksatm a k i ç i n az çaba h a rca m a d ı . Washi ngton Kü­ ba ile, Kam puçiya ve laos ile olan tüm ekonom i k i l i şkilerini ta m a m ıyle bloke etti. Sosya l i st top l u l u k üyesi ü lkelere i h racı yasa klanan « stratej i k » m a l l a r l istesi s ü rekli o l a ra k g e n i ş leti l iyor (son o l a ra k böyle b i r işlem 1 984' ü n Tem m uz ayında y a p ı l d ı ) .

Burjuva basın/nın da itiraf ettiği gibi, bir bütün olarak « ABD, elindeki bütün araçlarla ekonomik savaşı sürdürüyor" (I) ve burada, öteki kapi­ talist ü lkelerin çıkarlarının çiğnenmesinden bile çekinmiyor. Açı ktı r k i , e m pe rya list çevrelerin sosya list devletleri eko n o m i k ba k ı m ­ d a n zoyıflatma ça ba ları boşu na d ı r. Oste l i k böyle b i r politika o n u n g i ri­ ş i m c i lerine de zarar vermekted i r. Amerika n

uzma n l a rı n ı n hesa p l a rı na '

g ö re , Reagan'm " yaptmm"/art birçok anlaşmanın yerine getirilmesini

baltalayarak, üretim ve ticarette belli bir düşüşe yol açarak ABD ekono­ misini onlarca milyar dolarlık zarara uğrattı. Uluslararası ilişkilerin uğ­ radığı politik kayıplart ise sayısal bakımdan değerlendirmek olanaks/z­ d". Ama, gene de, bunun çok büyük olduğu açıkt". Sosya list to p l u m u ideolojik ve po l it i k k u n da kçılı kla, yıkı cı propaganda k a m pa nya l a rı yo l uyla isti k ra rsı zlaştı rmak ve zayıfIatm a k a m acıyla e m ­ perya lizm i n açtı ğ ı « ps i kolojik sava ş » hakkı nda da aynı şöy söylenebil ir. B u rada Amerika n Enformasyon Ajansı ' (U SIA) ve Merkezi Istihba rat Or­ g ü tü (CiA) baş ro lü oynuya rla r. Amerikan askeri k u ru m l a rı ve NATO ' n u n ilgili orga nları d a bunla rla sıkı b i r « i şbirl i ğ i » içinded i r. G e n e l yönlen­ d i ri c i konsept ve ta l i m atlar Beyaz Saray'dan geliyor. « I nternational He­ ra ld Trib u n e » ga zetes i n i n b i ld i rd i ğ i ne g ö re, Rea g a n , i l k o n beş a y l ı k baş­ ka n l ı k dönem i içinde, doğrudan sosya list ü l kelere yöne l i k yaklaşık 80 di­ rektif i m za l a m ı ş b u l u n uyor.

CiA ile birlikte USiA 1 50'nin üzerinde çeşitli « to p lums a l .. merkezlerin, dernek, konsey, fon, komisyon gibi kuruluşlarm eylemlerini koordine edi­ yor. Bunlara, antikomünist propaganda kampanyalart örgütfeme ve yü­ rütme, sosyalist ülkelere CIA ajanlart sokma veya CiA'ye ajanlar kaza n ­ d"ma, aYrtlıkçl v e dönekleri destekleme v e bunlardan yararlanma görev­ leri veriliyor. USiA'nm hizmetinde onlarca basın organı ve güçlü radyo istasyonlart bulunuyor. Sovyetler Birliği'ne ve Avrupa'daki öteki sosyalist ülkelere karşı radyo savaşı yürütmek için Batı'nın gizli servisleri OAC ve ÇSC sm", boyunca 300'den fazla radyo vericisi ve 36 televizyon istasyonu yer/eştirmiş bulu­ nuyorlar, CiA'nm cas us luk ve propaganda şubeleri olan « özgürlü k " ve " Hü r Avrupa » adlı radyolart « kamu .. statüsü örtüsü altmda ha,,1 ha "i çaltşıyor. Ve bu ağ daha da genişletiliyor. Geçenlerde " Radio Marti .. , " özgür Kôbil Radyosu» ve "özgür Asya» adlı yeni radyo istasyonlart da

(i) 90

« le Monde » , 1 1 Ağustos 1 984.


devreye sokuldu. Avrupa, Asya ve Afrika'da yaklaşık 30 yeni radyo veri­ cisinin kurulması planlanıyor. Yalan dalgalafı Küba üzerinde, Afganistan, Yakındoğu ve Pasifik okyanusu bölgesi üzerinde yoğunlaşt"ı/ıyor. D i n leyici lere oldukça g e n i ş b i r "yakla ş ı m » yelpazesi çerçevesinde ses­ lenen tüm bu radyo l a rı n yöntem ve yön e l i m leri o rta ktır. Objektifl i k k isvesi a ltında bu radyolar bir yandan b u rjuva gerçeğ i n i toz p e m be göstermeye, o n u n ayıplarını örtmeye, ABD ve N ATO ' n u n yay ı l m a c ı p l a n l a rı n ı ka m u fle etmeye çabalıyor, öte yandan da, e n önem l i si, sosyalist düzene karaçal­ maya sosyalist devletlerin iç ve dış politikaları nın halk yığınlarının ya­ şamsal çıkar/anna, banşın korunması ve uluslararas ı güvenliğin sağlam­ laştmIması amaçlarına uygun düştüğü konusunda şüphe/er uyandırmaya ye/teniyor/ar. Belli durumlarda emperyalizmin borazanfarına doğrudan doğruya açık komplolara girişme işlevi yükfeniyor. Pol o n ya olayları sıra­ sında .. Hür Avrupa », radyosu, ye ra ltı a ntisosya list g ru p l a ra b o z g u n c u eylem ler k o n usunda ayrı ntı l ı ta l i matlar veriyord u . U l uslara rası i l iş k i lerin g e lişmesi için t e k doğru v e sa ğ l ı k l ı yol alarak, to p l u m sa l düzen leri fa rklı olan devletlerin barış i ç i nd e ya nya na yaşa m a i l kesini reddeden, y e n i d e n çatış m a rotas ı no yöne l e n e m perya lizm, ş i m d i bu çatışm a n ı n ağırlık merke z i n i a sk e rsel a l a n a a ktarmaya çalışıyor. An­

cak, sosya l i z m i le kapita l izm a ra s ı n d a k i ta rihsel kavga s i l a h g ü cüyle çöz ü ­ m e kavuşturu l a m a z . B u n u n ters i n i iddia etmek, barışı v e i nsa n l ı ğ ı n g e l e ­ ceğ i n i büyük b i r teh l ikeye itme k d e m e ktir. Bu, c i nayete götüren b i r yo l d u r. So sy a l i st ülkeleri n ya nısıra ulusal kurtuluş ve devrimci h a reketler, d ü n ­ y a n ı n çeş i tl i b ö l ge l e ri n d e k i ilerici rej i m ler d e e m perya l i z m i n « g üce baş­ vurma - politika sı n ı n hedefleri oldu.

U L USLARARASI EŞKiYALlK, OZG O R LO KSEVER HALKLARA KARŞI SAL D ı R ı EYL E M LERi, VANDALiZM VE JENOSiD OPERASYON LARı

Sabahın a laca karanlığında emperyalist devletin askeri birlikleri küçücük ve bağımsız bir ülkenin topraklarına de­ nizden ve havadan daldı. Köyler alevler içinde, yağdmlan bombalar altında sivil halk kmlıyor. Hitler faşizminin cana­ varlığının dehşetini yaşamış olan eski kuşak için böyle bir tablo hiç te yabancı değil. Ama bu tablo Grenada'da, 1 983'ün Ekim ayında meydana geldi. Saldırganın adı ise, Amerika Birleşik Devletleri. U l uslara rası i l işki lerde kend i ne h e r şeyi ya p m a h a k k ı n ı ta n ı m aya k a l ­ kışa n e m perya l iz m i n m i l itarist m a k i nası işte böyle h a reket ediyor. O , h a l k ­ l a ra ö l ü m v e y ı k ı m getiriyor. ABD' n i n G renada'da k i askersel serüveni b i ne y a k ı n insa n ı n hayatına

91


m a loldu. Sad e ce St. George's kenti hasta nesinde k u rş u n ya ra la rı nd a n 206 suçsuz i nsan yaşa m ı n ı yitird i . O n l a rca o k u l v e çocuk y uva s ı , kreş yerle bir e d i l d i , çok sayıda konut y ı k ı m a u ğ ratı l d ı . i şg a l i n d a h a i l k g ü n ­ lerinde 2 b i nden faz l a G renada l ı tutu k l a n a ra k z i nd a n la ra ve topla m a k a m p l a rı na atıldı. Bu sayı l a r üzerinde derin derin d ü ş ü n m e k g e rek, çü n ­ kü saldı rıya b i n lerce k i ş i n i n k u rb a n g itti ğ i b u ü l k e n i n nüfusu to pu to p u n a 1 1 0 b i n k i ş i d i r.

Grenada'ya karşı giriştiği eylemleriyle ABD emperyalizmi, herkesçe kabul edilmiş bulunan uluslararası hukuk normlarını, BMO Yasası'nın yüce ilkelerini nasıl kabaca çiğnediğini bir kez daha aÇıkça gözler önüne serdi. Dünya kamuoyuna açık açık ve küstahça meydan okumanın yeni bir örneğini verdi. Barlşa ve insanlığa karşı ağ" bir suç daha işledi. E m perya l i z m i n Yakındoğu'daki hayd utça eyle m le r i n i , Ame rika n savaş m a k i nes i n i n y a k l a ş ı k 18 ay boyunca (1 983- 1 984) ç i lekeş Lübnan to p ra k ­ l a rı üzerindeki z u l m ü n ü h a l k l a r h e n ü z u n utmadı. B u rada sadece b i rkaç olguyu a n ı msata l ı m : 4 Ara l ı k 1 983'te 28 ABD savaş uça ğ ı Bekaa vad isini ağır b i r şeki lde bomba lad ı . 13 Ara l ı k ta ri h i nd e aynı bölge Amerika n 6. Filo g e m i leri nce to p ateşine tutu ld u . 1 4 Ara l ı k g ü n ü ise, Vietnam k ı ­ yı larında daha 1 968'de ö l ü m saça n « N ew Jersey .. uçak g e m i s i n i n 1 6 pus­ luk to pla rı kon uştu. Şubat 1 984'te Lübnan kentleri ve köyleri Amerikan savaş uça k la rı n ı n ve g e m i leri n i n ateş hedefi o l d u . O g ü n lerde Beyrut ve çevres i nde, aynı zama nda Şuf ve Aley d a ğ l ı k bölgelerinde sivil h a l k ­ ta n 500 k a d a r k i ş i yaşa m ı n ı yitird i . A B D em perya l i z m i n i n b u bcı rbarca eylem leri o n u n s ı k ı bağla ş ı ğ ı i s ra i l ' ­ i n askersel a ktifl i ğ i n i n yeniden a rtması na yardım etti ve i s ra i l Lübna n ' ı n çeşitli bölgelerini yeniden karadan v e havada n ateşe tuttu, A i n - a l H i lva, N o h r a l -Barid ve öteki F i l istin kam pla rı n d a k i F i l isti n l i g öçmenlere ka rşı ka n l ı k ı r ı m lo r düzenledi.

Emperyalizm ve onun yardakçllarl nerede halkların sosyal ve ulusal k urtuluş hareketlerini ezmeye, onların bağımsız gelişmeSi önüne engel koymaya, tarihin tekerleğini geri çevirmeye kalkıştıysa, orada saldırı ey­ lemleri ve eşkiyalık atbaşı gitmiştir. Amerikan em perya l i z m i Nikaragua'da ki Sa nd i n ist devri m i ka n l a r için­ d e boğa b i l me k içi n o n l a rca m i lyon dola r h a rcadı. Bu pa ra la rla terörist­ ler ve karş ı devri m c i l e r eğiti l iyor, s i l a h l a n d ı rı l ıyor ve büyük g ru p l a r h a ­ l i nde N i ka ra g u a to p ra k la r ı n a s ü rü lüyor, de nizden v e havada n hayd utça sa l d ı r ı l a r düzen len iyor, Cum h u riyeti n l i m a n la rı n a ve kara s u l a rına m a y ı n ­ l a r döşen iyor.

Kundakçdık ve sabo/aj eylemleriyle birlikte Washington Nikaragua'ya karşı açık silahlı saldırıya geçme hazırlıklarına hız vermiş bulunuyor. G re ­ nada i şg a l i ne katı l m ı ş b u l u n a n <d. Ken nedy . . uçak g e m i s i v e daha o n ­ la rca A B D savaş te knesi Cu m h u riyet k ı y ı l a rı nda devriye geziyor. 92


N i ka rag ua h a l k ı n a ka rşı bu « i l a n e d i l m e m i ş savaş .. ı d ü nya kam uoyu ve çeşitli resmi k uruluşlar d a kınıyor. BMO' n ü n yargı org,ı n ı n ite l i ğ i n i taşıyan Lahey'dE!ki U l u s l a ra ra s ı Mahkeme, N i k a ra g ua'ya ka rşı h u k u k d ı ş ı eylemleri nedeniyle A B D ' n i s u ç l u b u l d u . N e k i , emperyalizm halkların

iradesini hiçe sayma küstahliğini sürdürüyor. Nisan 1 984'te ABD başkanı, u lusal-yurtsever ve devrimci hareketlere karşı özel olarak hazırlanmış, bu arada silahı! kuvvetler içinden de seçilmiş birliklerin " önceliikIe" kullanılmasını öngören " 138 Numarafı Direk/if..i imzaladı. Bu tür kararlar yeni askersel serüvenlere girişme olanağını çok daha art",yor. Em peryalist ba rba rl ı k Afrika a n a ka rası nda da ka n l ı izler b ı ra ktı . Ara ­ l ı k 1 983'te, Amerika n d a n ı ş m a n la rı tarafı nda n hazı rla n m ı ş o l a n plana g ö re , G ü ney Afrika C u m h u riyeti eGAq ' n i n 10 b i n k iş i l i k piyade kolordusu savaş uça k la rı n ı n ve topçu b i rl i kleri n i n desteğiyle Angola topra k l a rı n a d a l d ı . Saldırı s ı rası nda tüyler ü rpertici b i r barba rlığa ta n ı k o l u n d u . Sivil h a l ka ka rşı kimyasal silah, b u a rada s i n i rsel-felç etkisi yapan maddeler kullanıldı. Birçok yerleşim merkezi roket ateş i n e tutuld u, yoğ u n b i r şeki l ­ d e bomba l a n d ı , sivil h a l k a ra s ı nd a büyük c a n kaybı o l d u . Evler, hasta ­ neler, o k u l l a r yerle b i r ed i l d i . CiA, Ango l a ' n ı n Wa m bo kentinde geniş ça p l ı te rö rist bir eylem terti pledi, 11 katlı b i r a p a rtm a n ı hava ya u ç u rd u , a ra l a rı nda çocu k ve k a d ı n l a r ı n da b u l u n d u ğ u o n l a rca i n sa n CIA' n ı n b u terör eyle m i n e k u rba n g i tt i . GAC' n i n işga li a lt ı nda b u l u n a n N a m ibya'da , g ü n geçm iyo r k i , önceden pla n la nm ı ş bir politik cinayet işlenmes i n . a l ke n i n k u zey bölgeleri " ö l ü m kuşağı . .na dönüştü rü l m ü ş b u l u n uyor. i nsa n la r y u rtlarından a l ı na ra k top­ lama kamplarına t ı k ı l ı yor, ba rba rca işke ncelerden geçi ri l iyor. N a m i bya soru n u n ba rışçı yo lları nda çöz ü m ü n e i l i ş k i n tüm g i r i ş i m l e r em pe rya list devletlerce d u m u ra u ğ ra t ı l ı yor. Fransa ' n ı n , ABD t a rafından a ç ı kça k ı ş k ı rtıla n Çad'daki askeri m ü d a ­ h a l e eyl e m l e ri 1 3 a y boyunca s ü rd ü . Em peryalist m üd a h a l e Ç a d h a l k ı i ç i n tam b i r felaket h a l i n e g e l d i .

Kirafık katillerin, her soydan ve boydan gericilerin oluşturduğu haydut çetelerine kof-kanat gerip bunfarl besleyen emperyalizm dünyanın de­ ğişik bölgelerinde vandafizm ve jenosid eylemleri yürütüyor. Son iki y ı l içinde Hindiston ' ı n Pe ncab eya leti nde d ı ş a rd a n k ı ş k ı rtı l a n şiddet ka m pa n ya l a r ı so n u c u yüzlerce k i ş i yaşa m ı n ı yiti rd i . H in d ista n m a ka m la rı n ı n a raştıtma sonuçlarının g österd i ğ i g i b i , ABD g i z l i servisleri, ü l kede d u ru m u istikrarsızlaştı r m a k amacıyla, teröristleri açı kça finanse ediyor ve s i la h la nd ı rı p eğitiyor. Çok sayıda Amerika n yapısı silah ve sa ­

vaş m a lzemesi e l e geçirilmiş b u l u nuyor. Afganistan'da h a yd utla r eliyle 1 .8 1 4 o k u l , 31 h a sta ne, 1 1 1 sa ğ l ı k m e r­ kezi, 1 4 b i n �ilometre u z u n l uğ unda telefon hattı, tahrip edildi, 906 köy l ü kooperatifi, o n la rca s u v e s u l a m a tesisiyle endüstri işletmesi y a k ı l ı p y ı 93


kıldı. Bu ülkede kundakçılık ve sa botaj eyl e mleri için ABD em perya lizmi 1 983'te 1 00 m i lyon dolo r, 1 984 y ı l ı n d a ise 1 25 m i lyon dolar ayırm ı ş b u l u ­ nuyor. Afg a n l ı haydutlara Büyü k Britanya 1 8 m i lyo n sterl i n , Federal Al­ ma nya C u m h u riyeti ( FAC) ise 60 m ilyon m a rk sağ lad ı . E / Sa/vador'd a , ABD e m perya lizmi nin beslediği k ukla c unta 1 983' ü n i l k yarısında 2.823 k i ş iyi, yarg ı s ı z - m a h ke m esiz b i r şeki lde idam etti. Çok

sayıda

insa n ı n

cellatlara

baskı ve

işkenceden

geçiri l d i ğ i sapta nd ı . Sa lvadorlu

bu « sa natı .. ABD'de Amerika n uzma n la rı öğretiyor ve bu

a maçla Amerikan devlet kasas ı n d a n 800 b i n dolar ayrı l m ı ş b u l u n uyor. Salvador'da k i h a l k d ü ş m a n ı rej i m i fi nanse etme k için Amerika' n ı n yı lda sağla d ı ğ ı ya rdım to plamı 500 m i lyon d o la rı geçiyor.

Guatemala ile i l g i l i o larak Amerikan ba sınında « s i n i r siste m i sağlam olon k i ş i l e r i ç i n .. başlığ ıyla ve rilen bir belgeyi e le o la l ı m . G uate m a la cu ntas ı n ı n askerle r i n i n b i r köy h a l k ı na yaptı klarını a n lata n bir görg ü ta n ı ğ ı şöyle d iyo r : « Çocu klar i ç i n mermi h a rcam ıyorlard ı . Çocukları i k i aya ğ ı n d o n tutup, başları n ı e v d uva rla rı na vura vura Öldürüyorlardı . . . .. Ş u n u da hatırlata l ı m ki, Guate m a la ' d a k i g e ric i l i ğ i n b u c inayetleri d e A B D e m perya lizmi tarafı ndan b o l kesede n ödüllendiri l iyoL

Amerikan emperyalizmi ve onun kira/ık uşakları nerede eylem yürütü­ yorsa, orada onların kanlı izleri hep aynıdır. Bunlafln yöntemi sivil halka

korku sa/mak, yığınsal terör uygulamaktır. Bu, devlet terörizmidir, halka karşı cinayettir. E m p e rya l i z m i n u l usa l k u rtuluş h a reketine karşı eylem leri s i laha baş­ vurma, kabaca askersel g üç kullanmayla s ı n ı rl ı kalm ıyor. B u na açık b i r ya ğ m a ve sayg u n d o eklen iyor. Bütün b u n l a r d ü nya kam uoyu n u n sert p rotestolarıyla korşılanıyor ve e m perya lizmin politik ayırı m c ı l ı ğ ı n a rtması ölçüsünde buna karşı ola nların safları d a g e n i ş l iyor. B u n u n içind i r k i , e m p e rya l iz m ç o k daha « i nce . ., üstü örtülü yönte m le re başvuruyor, g e l i ş ­ m e kte o l a n ü l keleri sömürm e k için yen isöm ü rgeci l i k a raçlarını k u l l a n ıyor.

G El i Ş M E KTE OLAN O L KELERDE YEN i SO M O RG ECI SOMO RO; E KO N O M i K VE SOSYAL ILERLEMENIN FRENLEN MESI

" Onlar toz/u yolda yürüyorlardı. Zayıflamışlardı, zorla ayakta duruyor/ardı, aç/ıktan bitkin ha/e ge/miş/erdi, umut­ suzluk içinde y iye c e k bir şey/er arıyorlardı. Derileri sarkmış, kemik/eri dışafl tır/amıştı, kaflnları şişti. Kimileri A vitamini yokluğundan kör olmuş/ardı. Diğer/eri ise açlığın neden olduğu çeşitli başka hastalıklara yaka/anmış/ardı, Biz çöp­ /eri karıştıran, yiyecek arayan, sokak/arda bayı/ıp düşen insan/ar gördük . ' , Biz nes/i tükenmekte o/an bir köyden

94


ötekine gidiyorduk. Bu köyde henüz zim/e gelmek istiyor/ardı. Ama son harek'e t edecek durumda değildiler . dergisi muhabiri Tropikal Afrika'da la tıyordu

soğ ka/mış o/an/ar bi­ derece zayıflamış/ardı, . . " Geçenlerde « Time" gördük/erini böyle a n ­

.

Bugün yeryü z ü nde 1 m i lya rd a n fazla i nsan a ç l ı k s ı k ı ntısı çekiyor. G e l i ş ­

mekte o l a n ü l kelerde her y ı l 40 b i n ç o c u k bes i n s i z l i kten v e bulaşıcı

hasta l ı k l a rd a n ö l ü yor, b i rçok çoc u k sakat kal ıyo r ya d a g e ri zeka l ı olu­

yor. G e l i ş m i ş ü l kelere kıyasla bu ü l ke lerde çocuk ölümü 20 kat daha

fazla, orta lama ö m ü r ise 20 yıl d a h a kısadır. 1 .5 m i l ya r insan sa ğ lı k h iz m et i nden yo ksund ur, 2 m i lya r i nsa na s ü rek l i olara k s u sa ğ l a n a m a m a k ­ tad ı r, 1 m i lyo n d o n faz l a i nsa n a ş ı rı yoks u l l u k içinde yaşamakta d ı r. Kent nüfus u n u n önem l i bir kesi m i n i n evi ba rkı yoktur. Yet i ş k i n nüfusun 800 m i l ­

yondan fazlası ta m a m e n a lfabes izd i r v e 200 m i lyon çocuk eğitim görme o l a na ğ ı nd a n yoks u n d u r.

Kurtulmuş ülkelerin çoğundaki sosyal-ekonomik geri kalmışlık, halk yığınlarının acıkb durumu, önemli ölçüde em peryalis ! devlellerin ve ulus­ lararası tekellerin yenisömürgeci sömürüsünün sonucudur. Bi rleşm iş M i l ­ letler Org ütü ' n ü n ve ri leri ne g ö re, g e l i şmekte o l a n ü l kelerden sermaye

a k ı ş ı yılda 200 m i lyar d o la rı b u l uyor, b u n l a rı n 1 00 m i lya r dola rı u l uslar­

ötesi tekellere g id i yor. O rn eğ i n ABD tekelleri n i n her y ı l bu ü l kelerden s a ğ l a d ı k la rı k ô r, b u ü l kelere y a ptı k l a rı yatı rım l a rda n 2,5 kat daha faz­ lad ı r.

Uluslarötesi tekeller, çoğunlukla da ABD tekelleri yenisömürgeci sömü­ rünün başlıca taşıyıcdand". Gelişmekte olan ü l kelerin sanayi ü reti m i n i n y a k l a ş ı k % 40' l n l ve d ı ş ticareti n i n % SO' s i n i kontro l ü nde tuta n b u te­ keller, b u ü l kelerin üretici g üçleri n i n dengeli, uyum l u bir şekilde g e l i ş ­ m es i n i n enge l l iyo rlar v e a s l ı n d a b u g e nç devletlerin kapita l ist merkez­ lerin h a m madde kaynağı, e n iyi d u rumda sa nayi h a m m a dde kay n a ğ ı 0 1 0 r a k ka l m a s ı n ı istiyorlar.

Çokuluslu tekellerin faaliyeti kurtulmuş ülkelerde yaşam koşullanna zararlı, yıkıcı etkide bulunuyor. Bu em perya l ist devler ucuz işgücünü a ş ı rı derecede sömüreb i l m e k için « yasa l te m e l " sa ğ l a m a k a m a cıyla u l u ­ sa l h ü k ü metleri, işçi d ü ş m a n ı , send i ka d ü ş m a n ı sert yasa l a r ç ı k a rmaya ' zorluyorlar. Kapita l ist g e l işme yoluna koy u l m uş b i rçok g e l i ş m ekte o l a n ü l kede g rev yasaktır, send i k a l a rı n tekeller yönetimiyle to plu söz leşme görüşmelerine kat ı l m a s ı s ı n ı rl ı d ı r. Ote ya nda n çokuluslu tekellerin Asya'­ daki iş letmelerinde orta la m a ücret, aynı n iteliktek i bir Amerikan işçi­ sinin ücretinden 10 kat d a ha düşüktür, i ş g ü n ü 1 , 5-2 kat d a ha uzundur, sosya l h a rca m a l a r da 4 kat d a ha a zd ı r. Tüm bunlar bu ü l kelerde kôr ora n ı n ı n

g e l i ş m iş

ka pita list

ü l kelerdeki nden

birkaç kat d a ha yüksek

o l m a s ı n ı s a ğ l ı yor.

95


Kapitalist ekonomik üretim yasalanmn etkisi emperyalist tekelferin amaca yönelik politikasıyla birleşince, gelişmekte olan ülkelerin tica­ retinin sürekli kötiileşmesine neden oluyor. Derin ekono m i k b u n a l ı m koş u l la rında bu ü l kelerin m a l la rı n a ta l e p aza lıyor. Bu ü l kelerin başlıca döviz kayna ğ ı olan b i rçok h a m madde n i n fiyatı son 50 yılda en d ü ş ü k d ü zeye i n m i ştir. Geliş mekte olan ü l kelerin sanayi ü rü n leri ne karşı ayırımcı uyg u la m a önlem leri a rtırı l ıyor. Bu da g e l işmekte o l a n ü l kelerin sa nayi m a l la r ı n ı n g e l i ı m i ş kapital ist ü l k e l e r paza rla rına g i rm es i n i zorlaştırıyor. Birleşmiş M i l letler Tica ret ve Ka l k ı n ma Konferansı ( U N CTAD) ' l n veri leri n e göre Afri k a , Asya ve Latin Ame rika devletleri n i n m a l l a rı n ı n bu paza rla ra g i r­ mes i n i e n g e l leye n 700' ü n üstü n d e korumacı ö n l e m , e n g e l b u l u nm a ktad ı r. öze l l i k l e Rea g a n yöneti m i çok sert s ı n ı r l a m a l a r getird i . Geliş mekte o l a n ü lk e leri n i h raç etti k l e ri m a l l a r ı n fiyatl a r ı n ı n d ü ş ü ş ü , d ı ş ticaret a ç ı ğ ı n ı n a rtmasına yo l açtı . Bu da g e l işmekte o l a n ü l kelerin ödeme denges i n i daha da kötü leştird i . O n l a r daha büyük ölçüde borç a l m a k zorunda kaldılar ve ya l nızca 1 983 yılında b u ü lk e l e ri n d ı ş borç­ l a rı 700 m iy a r dolard a n 81 0 m i lya r dolara y ü kse l d i . Ancak son i k i y ı l d a borç a l m a k da zorlaştı. Res m i « ya rd ı m .. ka na l ıyla ve rilen d ü ş ü k fa i z l i k re d i l e r h a c m i a z a l d ı . öte yandan kısa vadeli borçlar ve özel 'b ankalann « yüzen» faiz oramylo, soyguncu koşlliforio verdikleri I"ediler hacmi arltl. Tefeci bankalann, her şeyden önce ABD banka laf/mn kestifderi aş/f/ harçlar yüzünden birçok devletin döviz-finans durumu son derece kötü/eşti. ABD' nde faiz o ra n l a rı nı n y ü kse lmesi, borçları n ve fa izleri n i n a rtma sına neden o l d u , Bu fa i z ora nl a rı 1 984 y ı l ı n ı n ilk dört ayında dört kez yük­ seldi ve o l a ra k

%

1 3' e ç ı ktı. Ş i m d i g e l işmekte ola n ü l ke le r ya l n ı z borç fa i z i

y ı lda

1 30 m i ly a r

dolar

ödemek

zoru ndadı rlar.

Bu

ü l kelerin

ödeyecekleri y ı l l ı k borçların to p l a m ı i l e i h ra cattan �a ğ l a d ı k l a rı gelir a ra ­ s ı n d a k i ora n son d e rece kötüleşti. 1 983'te birçok Afri ka, Asya ve Latin Amerika ü lkesinde ilk kez ödenecek d ı ş bo rçların toplamı ihracattan sağlanan g e l iri aştı. örneğ i n Arj a ntin'de bu "/O 77 ora n ı n d a , Meksika'­ d a % 29, Brezilya'da

o,!) 22

ora n ı n d a daha fazlaydı. Borçla rı n erte l e n ­

m e s i n i isternek zorunda ka l a n ü l kelerin sayısı da g idere k a rtıyor.

Uluslararası Para Fonu (iMF) ve Dünya Bankası gibi ABD ve öteki emperyalist devletlerin kontrolündeki finans kurumlan giderek daha açık bir biçimde yenisömürgeciliğin, Afrika, Asya ve Latin Amerika devlet/erine ekonomik ve politik baskı yapma aracı haline geliyorlar. B u n l a r genel­ l i k l e « s ı kı tasarruf» y a p m a yı , bütçe h a rca m a l a rı n ı (sosyal g e re kS i n i m le r için h a rca m a la rı da) kısıtla m a yı , tüket i m i aza ltmayı, yatırım prog ra m ­ l a rı nda kısıntı l a r ya pmayı k a b u l eden ü lkelere k redi veriyorlar. Böyle yükü m l ü l ü k l e r a ltına g i rmek, gelişmekte o l a n ü l kelerin zate n a ! ı r o l a n 96


ekonom i k

durumunu

daha

da

kötü leştiriyor,

bu

ü lkelerin

ekono m i k

b ü y ü m e o l a n a k l a r ı n ı ba lta lıyor. Qte yanda n bu ü lkelere , devletin eko­ nomi a la n ı ndaki ro l ü n ü n sını rland ı rı lması, ithalatın « l ibera l leştirilmesi .. , piyasa ekonom i s i n i n teşvik e d i lmesi, özel yabancı sermayeye ayrıca l ı k l a r ta n ı n ması g i b i politik koş u l l a r d o dayat ı l ı yo r.

Emperyalist devletlerin, özellikle ABD'nin hegemonyacllık politikası, emperyalizmin sürekli tumandudığı silah/anma yaTlşı (ki buna Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki birçok ülke de çekiliyor) sosyal-ekonomik gelişmeye olumsuz etki yapıyor. 80li y ı l l a r ı n başından bu yana g e l i ş ­ mekte o l a n ü l keler aske rse l g e re ks i n i m leri içi n h e r y ı l 1 00 m i lyar d o l a r h a rcıyo rla r. B u ü l ke l e r i n ö d e m e d e ngesi ndeki açığ ı n yarısı , s i l a h satın a l ı m ı yüzünden meyd a n a g e l iyor. Askersel h a rca m a l a r sa ğ l ı k hizmetleri o l a n ı na ya p ı l a n h a rca m a l a rd a n 6 kat, eğitim a l a n ı n d a k i l erden 3 kat daha faz l a d ı r. Ve b u ha rca m a ların gayrı safi m i l l i h a s ı l a içindeki payı

g i derek a rtıyo r (son 20 yılda G S M H sadece 3 kat a rta rke n , askersel h a rca m a la r ı n payı 6 kat a rtm ıştır.)

T üm bunlar gelişmiş kapitalist ü //<e/er ile gelişmekte olan ülkeler ara ­ sındaki uçurumu daha da derinleştiriyor. Genel o la ra k Afrika , Asya ve Lati n Amerika devletl eri n i n d u rumu son y ı l l a rda iyice kötü leşti. B u n l a r d ı ş borçları i ç i n m uazzam pa ra l a r ödemek zoru nda d ı r. B u n l a rı n ödeme dengelerindeki açık g id e re k a rtıyor. (Dünya Bankası uz m a n l a r ı n a g ö re bu a ç ı k 1 985 y ı l ı n d a 276,2 m i lyar d o l a rı b u lacak). Bu d u rum .. üçü ncü d ü nya » ü l ke l e r i n i itha latı hem fiziksel hem de pa ra sa l ba k ı m d a n azalt­ mak zoru n d a b ı ra kıyor. Sermaye b i r i k i m i hızı d üşüyor, b i rçok büyük eko­ nomik p roje d o n d u r u l uyor, eko nom i k ve sosyal prog ra m l a r için devlet h a rca m a l a rı aza ltı l ı yo r. Ith a latı n aza ltı lması ise tüm ekonom iye olumsuz etki yap ıyor, öze l l i k l e sa nayi ü reti m i ne ağır d a rbe i nd i riyor. Bugün d ü nya sanayi

ü reti m i n i n

sadece

rı 'o

1 1 - 1 2'si

g e l i ş mekte

olan

ü l ke l e re

düş­

mekte d i r. Yüzlerce m i lyon i nsana acı ve çile çektirerek q ş ı rı k a r sağla m a , Afrika, Asya ve Lati n Amerika ü l k e l e rin i n sosyal ve eko n o m i k ge l i şmesini e n g e l ­ leme, o n l a r ı n g e rika l m ışlığını v e eşitsizliğini sürd ü rme, bu ü l ke leri s i l a h ­ l a n ma ya rı ş ı na ç e k m e , em perya l i z m i n , insa n l ı ğ ı n ya rısı n d a n fa zlasına k a rş ı işlediği b i r s uçlur. Emperya l i z m i n sosya l -ekono m i k baskı s ı n ı ya l n ı z g e l i şmekte o l a n ü l ke­ ler d uy m uyor. B u n u g e l i ş m iş ka pita list ü l k e le rd e k i e mekçi y ı ğ ı n la rı do d u y uyor. E MEKÇi L E R i N YAŞAMSAL Ç ı KARLAR ı N A CEPHEDEN SALDıRı

Alabama eyaletinin lacksonvilli kentinden 37 yaşmdaki işsiz Cecil Andrews, üzerine benzin dökerek kendini yaktl.

97


54

yaşındaki Norman Peters ve kansı intihar ettifer. 39 yaşındaki Peter van Westering, kendini 5. kattan attı ve öldü. "Wisconsin Stee/» şirketinin işten attığı kişilerden daha 1 00 kadar insan intihara teşebbüs etti. 1983 yliı orta­ larında Şikago'da yapilan Amerika" işsizler Kongresi'nde bu tür çok olay belirtifdi. Bu oloylardan her biri, emperyalizmin kendi kalelerinde yaptığı ve giderek artırdığı sosyal kötülükleri açığa vurmaktadır. B ug ü n ya l n ı z Ortak Pa za r ü l kelerinde ya k l a ş ı k 13 m i lyon işsiz var. Tüm

O ECD

üyesi

ü l kelerd e

ise

b u n l a rı n

sa yısı

35

m i l yo n u

b u l uyor

(1 982'de 32 m i lyond u ) . işsiz l i k , i n sa n la rı ya l n ı z maddi kayıbo u ğ ratma k la ka l m ıyor. E n yen i , a raştı rma l a ra göre, işsizler sayısı n ı n 1 m i l yo n a rtması, so n 5 y ı l içinde e k o la ra k ş u n la rı getirmişti r : - 5 0 bin k i ş i çok erken öldü ; 60 bin . k i ş i s i n i r h a sta l ı ğ ı na yakala n d ı ; 1 4 b i n k i ş i ha pse d ü ştü. A n ı m sata l ı m . i şsi z l i k, e n çok n ü fus u n e n koru nmasız kes i m lerine zarar veriyo r : - 2 5 ya ş ı n a l tındaki gençlerin yarısı işsizd i r ; - ka d ı n la r a ra s ı n d a i şsiz l i k ora � ı erkekler a ra s ı n d a k i nden i k i kat daha fa z la d ı r ; - ya ş l ı kuşak, i ş i ne son veri lenlerin başında g e l iyor.

Emperyalizmin dayattığı silahlanma yarışı işsizler ordusunun daha da büyümesine yol açıyor. Sivif üretim yapan alanlardan çekifen parala" silahlanma yarışı yutuyor. Askersel h a rca m a la rı n a rtması, son y ı l l a rda g e l i ş m i ş ka pita l ist ü l k e ­ l e rde 5 m i lyonun üstü nde insa na işyeri sağlama o l a n a ğ ı n ı ortadan ka l ­ d ı rd ı . Bazı veri lere göre, ABD'nde 1 983 y ı l ı nda « savunma a l a n ı »

na

ya p ı l a n yatırı m l a r 5 m i lyon 58 bin işyeri sağ lad ı . Eğer b u pa ra l a r sivil ü retim ya pan kol l a ra ya tı rı lsayd ı 7 m i lyon 69 bin işyeri, ya n i 2 m i lyon 1 1 bin daha fazla işyeri sağlanaca ktı. Son yı l l a rda işi, sabit a d resi ve başını sokaca k b i r yeri o l m a ya n insa n ­ l a rı n sayısı g i derek a rtıyor. 1 983 y ı l ı sonunda A B D Sa ğ l ı k v e Sosya l G ü ve n l i k Ba ka n l ı ğ ı şu ve rileri yayı n la d ı : ABD'nde 2 m i lyon kişi n i n evi bark ı yok. Ya l n ı z New York'da b u n l a rı n sayısı 60 b i n k i ş i . ita lya'da 1 m i l ­ yon a i le n i n oturaca k yeri yok v e 3 m i lyon kişi d e s ü re k l i o l a ra k sokağa atı lma

korkusuyla yaşıyor. Resmi istatistiklere g ö re fAC'nde 1 00 b i n

« kaçok insa n » var. i ng i ltere'de 1 m i lyon 200 b i n a i l e evsiz ba rksız. 98


Son istatistiklere göre, d ü nya n ı n en zengin k a pita l i st ü lkesi ABD'nde resmen ka b u l ed i le n yoksu l l u k çizg isin i n a ltında o l a n l a rı n sayısı 1 983'te 868 bin k i ş i daha a rttı ve ş i m d i b u n l a r Amerikan nüfus u n u n % 1 5,2'sini o l u şturuyorlar. Ya l n ı z New York'da h e rg ü n 600 binden fa zla yaşlı ve çocuk, belediyelerin verd i ğ i çorba kuyru k l a rı nda bekl iyor. Manevi g ıda a la maya n l a rı n sayısı da g idere k a rtıyor. B u g ü n ABD'nde u l usal a z ı n l ı k l a rı n te msilcileri n i n % 40'1 okuma ya zma b i l m i yor. i ng i ltere'­ d e 2 m i lyo n , f ra nsa'da 2 m i lyon u n üstü nde, italya'da 1 1 m i lyon okuma yazma b i l m eyen i nsan var. fAC' nde u z u n za m a n d ı r bu soru n u n çözü l ­ d ü ğ ü sa n ı l ı yord u , a m a e n yen i a raştı rm a l a r bu ü lkede de ya k l a ş ı k 3 m i l ­ yon o k u r yaza r olmaya n y a da a z o k u r yazar a l a n insa n ı n b u l u n d u ğ u n u g österiyor.

Milyonlarca ışsız, evsiz, aç, eğitimsiz insan acil yardım bekliyor. Em­ peryalizm ise sosyal programlar için ayolan ve zaten kısıtlt olan harca­ malan daha da klSltlayarak, buradan sağladığı paralan savaş haZlrltğl için kullanı yo r. ABD'nde 1 98 1 - 1 984 y ı l l a rı a ra s ı n d a sosyal progra m l a rda 1 1 0,2 m i lyar dola r l ı k b i r k ı sıtlama ya p ı l d ı . B u n l a rd a n 27 m i lya r doları işsizlik ya rd ı m ı v e yo k s u l l a ra

ya rd ı m

fon u n d a n ,

1 8,5 m i lya r dola rı

yoksu l l a ra

sa ğ l ı k

yard ı m ı fo n u n d a n , 1 3, 7 m i lyar doları d a eğ itim v e h iz m etler fo n u n d a n a lındı. Ameri ka n a skersel-end üstri kom p leksine b a ğ l ı teke l lerin 1 983 y ı l ı nd a k i

kôrları n ı n a rtışı ise söyleydi : « Ge n e ra l Elect ri c » tek e l i (roket ve d e n i ­ zaltı p a rça l a rı ü re t iyo r) 2 m i l ya r dolar (1 982 yılına kıyasla 4 0 0 m i lyo n dolar d a h a fazla ) ; « G e n e ra l Dyna m ics » tek e l i · (d e n izaltı ve kanatlı roket pa rça l a rı ü retiyor) 236 m i l yon d o l a r ( 1 982'ye kıyasla i k i kat d a h a fa z la ) ; « U nited

Technolog ies »

teke l i

(uydusava r

sistem

pa rça l a rı

ü retiyor)

500 milyon d ola r.

Tekelci sermay� aş", kdr sağlamak için can atıyor. Ve bunu henüz işsizlik felaketine uğramamış olanlan daha fazla sömürerek sağlamaya çalışıyor. Bu

yönde

a ğ ı rl ı k « pesti l i n i

çıkarm a » yönte m l e ri n i

yetk i n leştirmeye,

emeği k a rm a ş ı k l a ştırmaya ve yoğ u n l uğ u nu a rtırmaya ve ril iyor. Bazı a ra ş ­ t ı rma l a ra göre A B D , I ng i ltere v e fAC' nde emekçilerin söm ü rü l mesi son 1 5-20 yıl içi nde 1 ,5-2 kat a rtm ı ştı r. Emeğ i n süre k l i yoğ u n la ştırılması iş kazaları n ı ve mesleki hasta l ı k l a rı a rt ı rd ı . Orn e ğ i n ABD'nde h e r yıl 2 m i l ­ yon iş kazası o lu yo r ve b u n l a rd a n o n b i nlercesi ö l ü m l e son uçla nıyor. i ş s i z l i k , enflasyon, « g e l i rleri d ü zen l e m e » , « sı k ı tasarruf

••

politi k a l a rı ,

ve rgi l e rin artması, emekçilerin reel ücretlerinin d üşmesine yol açıyor. ABD'nde reel ücretler 1 977'den bu ya n a

U/o

1 4 o ra n ı nda d ü ştü. Sağ l ı k

h i zmetleri, eğiti m , kon ut ya p ı m ı ve ötek i sosya l g e reksi n i m l e r için ya p ı l a n

99


h a rc a m a l a r ı n k ısıtlo nması sonucu nda g e n i ş h a l k y ı ğ ı n l a rı n ı n yaşam ko­ ş u l l a rı do kötüleşti. Tekelci devlet kapita li z m i son y ı l l a rd a emekçilerin yaşamsal çıkar­ larına k a rşı cepheden sa l d ı rıyı d a h a do g e n i ş letti. Yeni yeni m i lyonların

işyerlerini fo n l a rd o n

yi t i rm es i

,

o rtan

somuru,

devlet

kaynakları n ı n

sosya l

kesi lerek, m i l ito rizm i n d oy m a k b i l mez m idesine i nd i ri lmesi,

em perya l i z m i n g e l i ş m iş ko pita l ist ül kelerdeki halk y ı ğ ı n la rı n a karşı i ş ­ lediği s u ç u n ba ş l ıca sosya l-ekono m i k b i leşenleri d i r. Po l itik ög eler d e bunlarla s ı k ı sı kıya bağlıdır.

PO liSiN KEYFI HAREKETLERi, ZORBALIK, KOYU G ERiCiliCiN TIRMANIŞI

1 9 Haziran 1 984'de 3.300 polis (atıl ve yaya) Ingiltere'nin Shelfield kenti yakın/arlndakj Orgreave kasabasında kok kömürü fabrikasında grev yapan işçjlere saldırdı. Atlı poljs­ ler grevei/erjn üstüne yürüdü/er, stralarım yanp geçtiler. Greveileri ezjyorlardı, onları taş duvara sıkıştırıyor/ardı. "isyanctlan basttrmak» jçjn öze/ eğitimden geçmjş çam yarması gjbj polisler greveileri copluyordu, tekmeliyordu, kollarından tutup polis arabalarına doğru sürüklüyor/ardı. Fabrjka kaptlarının ardma gjzlenen/erin üzerjne köpek/erj sa/dtlar. Yüzden fazla jşçj tutuklandı. 700 kjşj yaralandı, başı delinen Maden işçilerj Sendikası Başkam Arthur Scar­ gjll hastaneye kaldmıdı. Bu, i ng i ltere maden işçi l e ri ni n uzun za m a n d ı r süren sava ş ı m ı s ı ra ­ sında meydana gelen çok sayıda o la yd a n b i ri d i r. Maden i şç i l e ri Thatcher h ü k ü m eti n i n 20 bi nden fa zla işç i n i n işsiz kalmasına yol açacak o l o n 2 0 maden oça ğ ı n ı n k a patı lması p l a n ı n ı protesto etm ek a m a cıyla 1 984

y ı l ı n ı n Mart ayı nda g reve g itmişlerdi. Demo krati k g e l e ne k leriyle böbür­ lenen i ng i ltere b u rj uva zisi g revc i l erin, g rev gözcü leri n i n üzerine polisi ve ordu birliklerini sürdü. Maden i şç i l e ri n i n oturd u k l a rı m a h a l l e iere bas­ k ı n l a r ya p ı l d ı , a ra ma ta ra m a ya p ı l d ı . Grevi n ilk 6 ayı nda 3 maden işçisi öldürüldü, 2 b i n i n üstü nde işçi de yara la nd ı . B i rçok kapita l ist ü lkeden emekçiler i l e « güve n l i k k u vvetle r i » a ra s ı n ­ d a k i çatışma l a rla i l g i l i askeri tebliğ leri a nd ı ra n haberler g e l iyor. Ekono­ mik d u r u m u n kötü leşmes i , b u ü l keler eg e m e n çevreleri n i n savaştan sonra uyg u la d ı k l a rı

sosyal

m a n evra

politikası nı n tem e l i n i n d a ra lm a s ı na yol

açtı. Şimdi emperyalizmin işlerini yönetenler, tekellerin egemenliğini ve

ayrıca/ık/anm korumak amacıyla sık sık zorballk yöntem/erjne boşvuru­ yor/ar. 1 00


Büyük b u rj uvazi devlet a ra c ı l ığıyla

işçi s ı n ı fı n ı

zayıflatmaya, o n un

savaşım sila h ı n ı e l i nden a lm a ya , emekçilerin direniş olana klarını a z a m i ölçüde azaltmaya çalışıyor. Orneğin, i ng i ltere h ü k ü m eti pa rla m entoda n g rev h a k k ı n ı s ı n ı rlayan, g rev gözcü l ü ğ ü yapmayı zorlaştı ra n , daya nışma g revleri n i yasa klaya n bir d i zi yasa geçirdi. ABO' nde g reveilere ka rşı baskı ve teröre başvurma 1 947'de k a b u l e d i l e n bir yasaya d a ya n m a kta ­ d ı r ve b u , o za m a nd a n bu yana g revei l e re karşı o n l a rca kez uyg u l a n d ı . Reag a n yönet i m i s ı ra s ı n d a bu a la nda d a h a sert ö n l e m l e r a l ı nd ı . 1 98 1 ' d e u ç a k a l a n l a rı kontrolörleri send i kasına ka rşı başvu rula n zorbaca yönte m ­ l e r, Beyaz Soray' ı n uyg u l a d ı ğ ı politikayı serg i le m ekted ir. 1 984'te ABD Yüksek M a h ke mesi a ç ı k send ika d ü ş m a n ı iki ka ra r a l d ı . B u n l a rd a n b i ri y e n i send i k a l a r k u r u l m a s ı n ı iyice sını rlıyor, d i ğeri ise patro n l a ra isted i ğ i z a m a n to p l u sözleşm e l e ri bozma hakkı ta n ıyor. Send i ka m i l ito n l a rı na ka rşı « kol b ü k m e " , g iz l ice izleme d i s i p l i n ö n l e m ­ l e ri a l m a , işten atma , koğuşturma g i bi yönte m l e r a rtık g ü n l ü k uyg u l a m a h a l i ne g e l d i . Orneğ i n, FAC' nde 1 983 y ı l ı n ı n Ka s ı m ayı nda Belediye i şç i ­ l e ri Sendikas ı ' n ı n 1 4 yö neticisi h a k k ı nd a devlet m e m u rları n ı n ü l ke ça p l '1 d a k i uyarı g revine katı l d ı k l a rı i ç i n dava a ç ı l d ı . ABO' nde, büyük b i r g rev örgütleyen m a d e n işçileri

l i deri

Fred

Carter m a h kemeye veri l d i . i şçi

temsi lcilerine ka rşı çeşitli haydut çete rleri, fa brika bekçi leri ve mafya da k u l la n ı l ıyor.

Olaylar gösteriyor ki, emperyalizmin kalelerinde sendikalara karşı yoğun bir saldm vard". Bu sa/dmnm amacı, tekellerin sosyal alandaki zorba liğın i slntrlama yönündeki en küçük engeli bile ortadan kaldırmak, işçi hareketinin belkemiğini klfmak, sendikal hak ve özgürlükleri buda­ makıtr. Son z a m a n l a rda ya l n ı z send i k a l a r d e ğ i l , tüm i lerici topl umsal h a re­ ketle r d e sa l d ı rı ve teh d i t hedefi o l uyor. Yasa l a rda d e ğ i ş i k l i k ya p ı l ıyor ve y ı ğ ı n l a r ı n kendi politik i radesi n i ortaya koyma özg ü rl ü ğ ü n ü s ı n ı rl a m a d o k u l l a n ı lacak maddeler sertleşti ril iyor. Birçok kapitalist ülkede ceza ön­ lemleri artırdıyor, baskı aygıtı güçlendiriliyor, toplumsal faaliyette ege­ men çevre/� rin hoşuna gitmeyen tüm akımlar sıkt denetim altında tutulu­ yor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde Reagan yöneti m i n i n işbaşı na g e l m e ­ s i n d e n sonra C i A v e FBI ' n i n « yetk i leri " v e e y l e m a l a nı daha d a g e n i ş ­ leti l d i . FBi A m e r i k a n yu rtta ş l a r ı n ı izlemek i ç i n y ı ld a 200 m i lyon d o l a r h a rcıyor. O n u n çel i k kasa l a rı nda ü l ke n i n tüm yetişkin n ü f u s u ha k k ı nd a b i lg i le r

b u l u n m a ktad ı r.

34

m i lyon

kişi

hakkında

dosya

tutu l m uştur,

171 m i lyon kiş i n i n p a r m a k i z leri a l ı n m ıştı r. Amerikan Yu rtta ş l ı k Hakları B i r l i ğ i to p l u msa l örgütün ü n beli rttiğ i n e göre, ü lkede keyfi keyfi a ra m a ta ra­ m a la r, şüphele n i l e n k i ş i lerin yasa l a ra aykı rı o l a ra k göza ltı na a l ı nması ve sorguya çekilmesi olayları a rtıyor, po lis operasyo n l a rı sırasında beğ e n i l 101


meyen k i ş i l e r b i le b i l e öldürüıüyor. Cezaevleri nde b i n lerce politik tutu k l u b u l u n m a ktadır.

federal Almanya Cumh uriyeti' n d e egemen çevrele rin şu veya b u eyle­ m i n i n yasa l a ra uyg u n o l u p o l m a d ı ğ ı nı sora n h e rkes Anayasa düşm a n ı i l a n e d i l mektedir. G i z l ice izlemeler a rtma kta d ı r. Pol is, « An a yasayı ko­ rum a » k u ru m u ve o rd u g üve n l i k o rg a n l a rı 6,4 m i lyo n y u rtta ş ı n rej i m e ba ğ l ı o l u p o l m a d ı ğ ı n ı kontrol etm işlerd i r. Demokratik görüşlü kişi lerin i ş i nd e n atılmasına yol açan « meslek yasa ğ ı » uyg u la m a la r ı h e r a l a n a yayı l d ı . 5 b i nden faz l a i nsan b u uyg u l a m a l a r ı n kurba n ı o l d u .

ingiltere'de, polise sokakta a ra m a y a p m a , suçla m a nedeni bel i rtiI­ meden

k işiyi

uzun s ü re göza ltında tutm a ,

i ng i lizlerin öze l yaşa m ı na

m ü d a h a l e etm e ve hatta doktor sı rrı i l ke s i n i çiğneme o l a n a ğ ı ta n ıya n yasa tasa rısı h a z ı r l a n m ıştı r. G i z l ice izleme geniş boyut l a r a ld ı . i ng i ltere polisi 34 m i lyon k i ş i h a k k ı n d a b i l g i topla m ı ştır.

Emperyalist devletler sürekli « özgürlük ve eşitlik»ten sözetmelerine karşın, Irk ve ulus aymımlna karşı çıkan herkese karşı hoşgörürüz bir tavır izliyorlar, bu tür çıkış/aTı gaddarca bastmyorlar. ABD' nde p o l i s

' baskı a yg ı tı s iyah v e k ı z ı l derili l e ri s ü re kl i kovalıyor. Hemen h e m e n h e r ha fta zencilerin Çika nosları n, A m e r i k a n yerl ilerinin p o l i s ya da ı rkçı çe­ te l e r tarafından !:ildürüldüğü yönünde ye n i yeni h a berler g e l iyor. Yurt­ ta ş l ı k Halkları H a reketi ' n i n yöneticileri ya öldürülüyor ya da ha pse a tı l ı ­ ' yar. K u Klux Klan örgütünün ı rkçı baskl l a r ı n ı n ve za rba l ı k eyle m l e r i n i n a l ı p y ü rümesine ka rşı p ratesto gösterisine katı l a n Afrika kök e n l i Ameri­ ka l ı işçi Jonny Ha rris 1 970 y ı l ı n d a n beri cezaevinde tutu l uyor. Ye rli Ame­ rika l ı l a r ı n h a k la rı için ka h ra ma nca sava ş ı m veren ve Amerika Yerl i leri H a reketi ' nın yöneticilerinden biri olan. leonard Peltier 8 y ı l d ı r cezaevinde tutul uyor. Bu h a reketin 12 m i l ita n ı h u nh a rca öldürüldü. B üy ü k Bdta nya egemen çevre leri Kuzey i r l a nd a Kato l i k h a l k ı n ı n öz­ yöneti m ve d i n özg ü rlüğü için sava ş ı m ı n ı süngü g ü cüyle bastırmak isti­ yorlör. i n g i l te re askeri b i r l i k leri a rtık 15 y ı l d ı r Kuzey i rl a n d a 'da b u l u n u ­ yorlar. B u z a m a n içinde 2.400 Kuzey Irlandalı öldürüldü, 20 b i n d e n fazla i nsan da sakatla n d ı .

Terörizmin yasa /aşm a s ı ırkçıliğin sürekli tITmanmasl, aşıTI sağcilarm faaliyet/erini artITma/an için o/um/u bir ortam yarattı. FAC' nde 1 50'den ,

fa z l a neofaşist örgüt b u l u n uyor. B u n l a r açık o l a ra k topla ntı l a r ya pıyar, eyaletler ve tüm ülke çapında kongreler düzen l iyorla r . I ng i ltere' deki neo­

fa şistler düzenli o l a ra k özel ka m p l a rda askeri i d m a n l a r y a pıyo rlar. ABD'­ nde zenci lere ve Ya h u d i lere k a rş ı a ç ı k o l a ra k kin ve d ü ş ma n l ı k yaya n yüzlerce g ru p eylem gösteriyor.

Neafaşistler cezasız ka/ıyar/ar ve hafta egemen çevre/erden açık des­ te k görüyorlar. ABD' n i n 1 02

Kuzey Ca ro li na

eyaleti ndeki

Greensborough


kenti

m a h ke m es i n i n ,

ı rkçı l ı ğ ı

protesto göste risine

katı l a n la rı ö l d ü rm e

suçunda n yarg ı la n a n 9 neofaşist v e K u K l ux K l a n örgütü üyesi h a k k ı n d a beraat kara rı vermesi b u n u n çok i n a n d ı rıcı bir kanıtıdır. Serbest bıra k ı ­ l a n l a rd a n i k isi FBi a j a n ı d ı r. Oze l servi sler a ş ı rı sağcı l a rı d e mo k ratik h a re ­ ketlere ka rş ı , sendikaları n v e s a va ş k a rş ı tı örgütlerin s ı ralarına s ı z m a k için, terörist eyle m le r örgütlemek için k u l l a n ı yorla r.

Dzellikle savaş karşıtı harekete katılan lara ağır baskı uygulamyor. B u rj uva « d emokrasisi .. gösterici lere ka rşı s ı k sık polis copu, su s ı k m a ara­ baları, göz yaşa rtıcı g a z k u l l a n ıyor. Gösterileri ve barış k a m p larını dağ ıt­ mak için çoğ u kez atlı ve yaya pol isle b i r l ikte askeri b i r l i k le r gönde­ riliyor ve ha tta göstericilere tan kla rla s a ld ı rı l ı yo r. Ote ya nda n po lis sa l d ı rı l a rı ve koyu gericilerin ve neofa ş i stlerin sa l d ı rı l a rı b i r b i r i n i izl iyor. Ba rış savaşçıları n ı gözden d üş ü rm e k ve onları korkutmak için, « kı z ı l l a r .. y a ra rına « casusluk y a p m a k .. l a suçlama, işte n atma, para ceza s ı n a ça rp­ t ı rm a , h a pse atma g i b i i ğ renç Makka rtist yönte m l ere başvuru l uyor.

Militarist politikaya karşı, emekçilerin elde ettikleri sosyal-ekonomik hakların çiğnenmesine karşı yükselen yığınsal harekete emperyalizmin yamtı demokratik hak ve özgürlükleri çiğnemek, polisin keyfi hareket­ lerini artırmak, koyu gericiliği tırmandamak oluyor. Bu, emperyalizmin korkunç halk düşmam niteliğinin arttığının yeni bir kanıtıdır.

Tartı şma götü �mez ka n ı t l a r gösteriyor k i , e m perya l i z m (bug ü n o n u n e n g e rici ö z ü ABD e m pe rya l i z m i n d e s i m g e leşiyor) ba rışa ka rşı a rta n teh ­ d iti n kayn a ğ ı d ı r, h a l k l a r ı n sosya l -ekonomik v e politik i le rlemes i n i n , e m e k ­ ç i le r i n demokratik kaza nı m l a rı n ı n ca n d üş m a n ı d ı r. E M PERYAliZ M i N TAR i HSEL AÇıDAN OLMEGE

MAH KU M OLMASI,

ONU HER TOR C i N AYETI iŞ LEYECEK, HATTA TOM i N SAN L l G I N G ELECE­ GiNi

BiLE

TEHli KEYE SOKACAK TUTU M

AL MAYA

iTlYOR.

TOM BARIŞSEVER, i LE R i Ci VE DEMO K RATI K GU ÇLER, B U KORKUNÇ GELECEK

PERSPEKTI F i N i

ORTADAN

KAL D ı R MAYı,

HAN G i

ALANDA

OLU RSA OLSUN E M PERYALi � M i N EY LEMLER i N E KESIN KARŞI KOY­ MAYı BAŞlıCA GOREVi SAYıYORLA R ı

Bu yazı derginin Bilimsel Enformasyon ve Belgeler Komisyonu' nca hazırlan­ mıştır.

1 03


OZEl SAYFALAR

Açıklama 15 Ağustos'tan b u ya na

Kü rt h a l k ı n a karşı « teröri z m l e m ü cad e l e »

ya l a n l a rı n ı n a rd ı na g i zlene re k sürd ü rü l e n i m h a o perasyo n u , ş i m d i s ı n ı r ötes ine ta ş ı n d ı . Evre n -Oz a l d i ktatörlüğü kendi a nayasa l a r ı n ı b i l e çiğ­ neyerek, o rduyu I rak'a soktu. Bu d u ru m , I ra k i l e savaş h a l inde o l a n i ra n i l e i l i ş k i leri g e rg i n leşti rd i . D ı ke m i z i n, bölgede, A m e r i k a n pla nları doğru ltusunda savaş se rüve nlerine sürüklenmesi teh l i k es i n i a rtırdı. Yu rtta ş l a r, Türk iye Kürd ista nı'nda süregiden k ı r ı m a , vahşete « d u r ! » demek, h e r­ şeyden önce i nsa n l ı k ve yurtseve r l i k g ö revi d i r. Ayl a rd a n beri köyler bası­ l ı yor, kad ı n la r en aşağı layıcı m ua m e lelerd e n , gen ç-ya ş l ı tüm Kürtler iş­ kencelerden geçiril iyor. K ı ş g ü n ünde y u rtta ş l a r ı n yiyece k l e rine, g iyece k ­ leri ne tohdit!er kon uyor. A ç v e ç ı p l a k bırakılıyor. Köyler boşaltı l ıyor, i n ­ sa n l a r evlerinden, to p ra k l a rı n d a n sü rülüyor. Oza l , Kürt h a l k ı na yön e l i k k ı rı m ı ve Irak Kürdista n ı ' nd a k i sa l d ı rıyı h a k l ı göstere b i l m e k için « Tü rkiye' n i n g ü çlenmesini e n g e l l e m e k isteyen ler, b u ­ nun

için

teröri z m i

deste kleyen l e r va r » demagojisine s a r : l m ış,

komşu

ü l keleri ve TKP' n i suçla m aya ka l k ı ş m ı şt ı r. D l keyi güçten d ü ş ü ren, te­ rö riz m i destekleyenler g e rçekte k i m d i r? Türk-Kürt, ü l k e m i z h a l kı n a karşı b i rl e ş m i ş o la n la r k i m l e rd i r? Türk ve Kürt h a l k ı n ı n üzerinde ya şad ı ğ ı bu to p ra k l a rı n, ü l ke m i z i n , Tür­ kiye' n i n g e l eceğ i ni teh l ikeye ata n l a rd ı r. lJ Ik e n i n

u l usal Qa ğ ı m s ı z l ı ğ ı n ı

e m p e rya lizme peşkeş çeken l e rd i r. D l keyi ABD' n i n savaş k ı ş k ı rtıcısı politi­ kası doğru ltusu nda serüvenlere sürüklemek isteye n le rd i r. D i k e n i n ekono­ m is i n i em perya l izm i n yağma ve ta l a n ı na aça n l a rd ı r. U l us ve halk düş­ m a n l a rı d ı r. B u n l a r h a l k ı m ı z ı n u l usa l çıkarla rı n ı n gerçek savunucusu, h a l k ­ l a r ı n g e rçek dostu TKP'ye d i l uzata m a z l a r. Terörizm i deste k leyenler, bizzat Wash i ngto n i l e « kontr-terörizm prog ­ ra m ı » a d ı a ltı nda h a l k ı m ıza ve bölgedeki u l usa l k u rtuluş h a reketine ka rşı i ş b i r l i ğ i yapa n l a rd ı r. Türk iye' n i n ABD elçisi Elekda ğ ' ı n hiç çek i n meden d i le getird i ğ i g ibi, Türkiye'yi sa l d ı rg a n « isra i l'e

en

iyi ka l ka n » yapan­

l a rd ı r. M H P' l ileri sa l ıveren, o n l a rı e n üst devlet org a n larına getiren, Kürt köylüsü ne ka rşı s i l a h l ı çete ler ol uşturmaya ça l ı şa n la rd ı r. Teröri z m i , bizzat devlet politikası ya pa n la rd ı r. Eko n o m i k terör politikasıyla h a l k ı y ı k ı m a 1 04


sürü k leyen lerd i r. B u n l a r ı n h i ç biri demokra s i n i n en kararlı savu n ucusu TKP'ye dil uzata m a z ! Evre n -Ozal i k i l i s i n i n a m a c ı , Ortadoğu'da tümüyle Pentag on' u n istediği oyunu oyna m a k , Kürt h a l k ı nd a n ba ş l a m a k üzere, barış, özg ü r l ü k , ba ğ ı m ­ s ı z l ı k isteyen bölge h a l k la rı na ka rş ı Amerikan j a ndarması, ısra i l siyon i z ­ m i ne ka l k a n çıka rlarıyla

o l m a kt ı r.

doğ rud a n

Bu serüvenci g id i ş A m e r i k a n em perya l izm i n i n ba ğ l ıd ı r.

Ay l a rd ı r

« Tü rkiye' n i n

doğusunda

sa ­

vunma boş l u ğ u var. Türkiye ' n i n güve n l i ğ i te h l i keye düştüğünde ona ka rşı yükü m l ü l ü klerimizi yerine geti receğ i z » deyip d u ra n Pentagon, ü l k e m i z i

şimdi

S u riye'ye v e i ra n' a karşı k ı ş k ı rtmaya ça l ı ş ıyor. Lübnan'daki ye n i l ­

g i s i n i n acıs ı n ı , h a l k ı m ı z ı savaşa s ü rerek ç ı k a rtmak istiyor. Bölg � deki ger­ g i n l i k ve çatı ş m a l a rı ba h a n e ederek, askersel va r l ı ğ ı n ı a rtırmak, büyük

kom ş u m uz, k a ra g ü n dostu m uz SSCB'ye karşı yü rütmeyi planlad ı ğ ı sa­ va ş l a r için bölgede üslenmek istiyor.

Evren d i ktatörl ü ğ ü n ü n ABD ile

i mza lad ı ğ ı g iz l i SiA a ntla ş m a l a rı Pentagon'a bu yolda her türlü olanağı sağl ıyor. Evren-Ozal i k i l i s i n i n Türkiye ve I ra k Kürdista n ı ' nda yürütlükleri k ı rı m operasyo n ları, y a l n ı zca Kü rt h a l k ı n ı n değil, t ü m bölge h a l k l a rı n ı n va r­ l ı ğ ı na ve ç ı k a r l a r ı n a yöne l i ktir. Bölge ve dü nya barışına yöne i i k büyü k b i r te h l i ke d i r. O n la rı n Evre n -Ozal

halka verd i k leri

d i ktatörlüğünden

kurtu l m a k

tüm

sözler ya l a n ç ı ktı.

istiyor.

O

nedenle

bu

Halk, vatan

satı c ı l a rı ş i m d i s ı k ı ştıkları köşed e n s ı y rı la b i l m e k i ç i n , h a l k ı şoven pro­ pagandalarla, terör havası

ile bir kere daha a ldata b i l m e k u m ud uyla

savaş serüvenlerine koşuyorlar. Sözümona vata n ı n ç ı ka rları

için

h a l k ı n a ka rşı i la n ed i l me m i ş barba r b i r savaş yü rütüyo rlar.

M i l itarist

Kürt

g e ne ra l le r n a s ı l 12 Eyl ü l da rbes i n i ço k önceden p l a n l a m ı ş l a r ve terö­ rizmden ya ra rl a n m ı ş la rsa, Kürd ista n'daki sa l d ı rı da çok önceden p l a n ­ l a n m ı ştı r. Y u rtta ş la r, Kürt h a l k ı na yö n e l i k bu va hşi sa l d ı rı l a ra insa n l ı k a d ı n a , demo k rasi i ç i n , ü l ke n i n serüvenlere sürüklenmesi n i ö n lemek için karşı ç ı k ı n ! Ordu I ra k'dan derhal geri çekilmelid i r ! Tü rkiye Kürdista nı'ndaki o pe ra syo n l a r derha l d u rd u ru l m a l ı , köylerin boşa ltılmasına s o n veri l m e l i , Kürt köy l ü ­ s ü n e kona n yasa k v e ta hditler ka l d ı rı l m a l ı d ı r ! U l usa l baskıya son ! T K P h e rkese b i r k e z d a h a a n ı msatıyo r : Başka b i r u l usu ezen b i r u l us, asla özg ü r olamaz ! Ozg ü r ka l a ma z !

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi

Politik Bürosu 23 Ekim 1 984

1 05


Açıklama Türk S i l a h l ı Kuvvetle ri n i n b i rl i kleri Tü rkiye ve I ra k topra kları üzerinde Kü rt halkına ka rşı ilan ed i l m e m i ş bir savaş, ba rba rca bir sa l d ı rı s ü r­ d ü rüyo rla r. Kü rt köylerindeki h a lka karşı ci nayetler işlen iyor, işke nce yapı lıyor, terör uyg u l a n ıyo r ve köy h a l kı zorla köyü n ü terketmeye, göçe zorlan ıyor. Kısa bir s ü re önce h a l k d ü ş m a n ı Tü rk ve I ra k rej i m ieri a ra s ı nd a i m z a ­ l a n a n a n la ş m a , u l us l a ra rası h ukukun v e a h la kı n k u ra l larını çiğ n eyerek, iki ü l k e n i n askeri b i r l i kleri n i n K ü rt h a l k ı na sa l d ı r ı l a r ı n ı , b i rb i rl e ri n i n to p ­ ra klarına d a ya y m a la rı n a izin veriyor. Hedef Kü rt h a l k ı n ı n u l usal k u rtu l u ş ha reketini ve u l u s a l h a k l a r ı için verd i ğ i sava ş ı m ı tüm O rtadoğu'da k ı r m a k ve ezmekti r. B u a h l a k d ı ş ı a n la ş m a ve barbarca sa l d ı rı aynı z a m a n d a her iki ü l ke­ nin tüm i le rici barışsever g üçlerini de hedef a l ı yo r. Penta g o n ' u n hem Ortadoğu bölgesi ne, hem d e b u bölge halkının büyük dostu Sovyetler B i r l i ğ i ' ne yön e l i k te hd itlerini daha d a a rttırma p l a n l a r ı na h i z m et ed iyor. NATO üyesi Tü rkiye e l iyle NATO ' n u n etki p l a n ı prati kte g e n i şleti l mek isteniyor.

ABD' n i n

jandarmalığı

ro l ü Tü rkiye ' n i n

b a ş ı n d a k i l e ri n i n

de

işine g e l iyor, çünkü kendi leri d e kimi yayılmacı şoven hedefler peşindeler. D ü ş m a nca sa l d ı rı ve a h l a k d ı ş ı a n l aşma h e r i k i ü l ke n i n eg e m e n l i ğ i n i teh l i keye d ü ş ü rmekte, d ı ş g ü çleri n b u ü l kelerin içişleri ne k a r ı ş m a olanak­ larını a rttı rm a kta ve bölgede ve d ü nya b a r ı ş ı n ı te hdit etm ekted i r. I ra k Ko m ü n ist Partisi ve Tü rkiye Ko m ü n ist Pa rti si, Türk b i r l i kleri n i n I ra k top ra kla rında n derhal çek i l m e s i n i , K ü r t h a l k ı na k a r ş ı s a l d ı r ı n ı n , Kü rt köyleri n i n

boşaltı l m a s ı n ı n ,

i lerici yu rtsever g üçlere ka rşı o perasyo n u n

derha l d u rd u ru l m a sını ; Kü rt h a l k ı na ve h e r i k i ü lkedeki yu rtsever, i le rici g ü çlere karşı a h l a k d ı şı a n laşma n ı n y ı rtı l m a s ı n ı ta l e p ederle r ! I ra k Kom ü n ist Partisi ve Tü rkiye Kom ü n ist Partisi barışta n , özg ü rl ü kte n , demokrasiden ya na olan herkesi. A ra p , Kü rt v e Tü rk ha lkla rı n ı n h e r i k i d i ktatörlük rej i m i n i n devlet terörüne v e sa l d ı r ı l a rı n a ka rşı desteklemeye çağ ı rı rlar.

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi' Irak Komünist Partisi Merkez Komitesi 26. 1 0. 1 984

1 06


Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Haydar Kutlu yolda,ta De g erli Hayd a r Kutlu yold a ş , Türkiye Komün ist Partisi Merkez Kom itesi, Türkiye

Kom ü n i st Partisi

a d ı na 40. doğum yı ldön ü m ü n ü yolda şça kutla r, bütün Türkiye l i kom ü n i st­ l e ri n en içten d i leklerini i letir. Se n i n yaşa m ı n Tü rkiye h a l k ı n ı n 60' 1 ı , 70' l i y ı l la rı nda yükselen b a rış, u l usal bağımsızlık, d e m okrasi ve sosya l i z m için sava ş ı m ıyla içiçe geçmiş­ t i r. G e nç ya ş l a rda ABD e m perya l i z m ine başka l d ı ra n öğrencilerin a ra ­ s ı n d a , demokratik h a k l a r i ç i n savaşan g revci işçilerin ya n ı nda y e r a ld ı n . Bu sava ş yol u nd a n ö rgütlü işçi ha reketi n i n , d a h a sonra ları Tü rkiye K o m ü ­ n i st Partisi' n i n s ı ra l a rına katı l d ı n . 1 973 Atı l ı m ıyla ü l ke içinde parti ö rg ü tleri n i n k u r u l m a s ı dönem i nd e işçi

s ı n ı f ı n ı n yata ğ ı ista n b u l Sen i n önderl i ğ i nde ö rgütlendi. Bu örgütün sıra­ l a rı n da sava şa r a k yeti şen kom ü n i stler partiyi işçi s ı n ıfıyla , y ı ğ ı n larla bağ­ l a m a y ı , fraksiyo n c u l u ğ u n her g i rişim i n i boşa ç ı k a rm a yı b i l d i ler, Deniz yol d a ş ı m ı z g i bi canı pa hasına partiyi pol ise, MiT'e, sınıf d ü ş m a n ı na ka rşı korumayı başard ı l a r. Bu sağlam temele daya n a ra k a ğ ı r sa l d ı rı sonra s ı nda yeniden to par­ l a n m a , fraksiya ncu l u ğ u kesin yenilg iye u ğ ratma , 5. Ko ng re'yi top l a m a , part i n i n Ma rksçı-len i nci b i r l i ğ i n i k u rm a sürecinde Bilen yo lda ş ı n ya n ı ­ b a ş ı nda beli rleyici ro l oyna d ı n . Ko n g re ka ra rları ı ş ı ğ ı nda Tü rkiye Komü­ n i st Pa rti s i ' n i n g üç l e n d i r i l mesinde, ideoloj i k , politik hattı n ı n g e l işti ri l m e ­ si nde, s o l g üçleri n b i r l i ğ i n i n sağla nması yo l u nda ö ne m l i katkıda b u l u n ­ dun. Değe rli Kutlu yoldaş, ü l kemiz yakın ta r i h i n i n e n kritik dönem i n i yaşıyor. H a l k ı m ı z d e ri n acı­ l a r çekiyor. Türkiye Komünist Partisi ABD e m perya l i z m i n i n bölgedeki ka ­ ra n lı k pla nla rı n a ü l k e m i z i n a raç e d i l memesi, b i r n ü kleer felakete sürük­ l e n memesi u ğ ru n a , barış, ekmek, özg ü rl ü k için savaşta u l u sal demo kratik

g üçlerle d i ya lo g k u rm a n ı n , halkın g ü ç birliğini sağla m a n ı n ta rihsel so­

rum l u l u ğ u n u üstlenm iştir. Sen i n önderl i ğ i nd e Merkez Komite m i z , bütü n parti örg ü tle ri, h e r k o m ü n ist, h a l k ı m ızı a yd ı nlığa çıka ra c a k bu devrim c i sava şta her g ö reve, h e r özveriye h a z ı rd ı r. 40. doğum yı ldönü m ü nde Sa na sa ğ l ı k , ese n l i k ve n i ce savaş d o l u y ı l l a r

d i leriz.

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi 1 1 Ekim 1 984 1 07


Avusturya Komünist Partisi Ba,kanı Franz Mu hri yolda,'a Değerli Franz Muhri yoldoş, Türkiye Ko m ü nist Partisi Merkez Komitesi, Türkiye komün istleri ve kendi a d ı ma 60. doğum y ı ldönümünüzü ca n d a n kutla r, e n içten d i l e k l e ri m iz i i l eti rim. Nazi işga l i döneminde kom ü n ist saflara katı l d ı nız. I l Iega l savaş ı m ı n en ön sıralarında büyük b i r özveriyle örnek bir sava ş ı m y ü rüHü nüz. Sizin yaşa m ı nız, Avustu rya Ko m ü n ist Partis i ' n i n fa şizme ka rşı yiğitlik desta n ­ larıyla d o l u sava ş ı m ıyla s ı m s ı k ı b a ğ l ı d ı r. Faşiz m i n yeni l g i s i nden s o n ra pa rti n i z i n sıralarında soru m lu görevler üstl e nd i n iz . Avusturya Kom ü nist Partisi, Sizin yöneti m i n izde , 4 1 y ı l d ı r işçi s ı nıfı n ı n b i r l i ğ i yo l u n d a , a nti ­ tekel b i r eko n o m i � ve sosya l pol itika için, ba rış, d e m o k ras i n i n gen işlet i l ­ m e s i , to p l u m sa l i lerleme v e ü l k e n i z i n tarafs ı z l ı k politikas ı n ı n s ü rd ü rü l m esi için sava ş ı m d a başarı l ı s ı n a vlar verdi. Türkiye Kom ü n istleri Sizi, Marksizm­ Len i n izme, Lenin'in pa rtisi' ve ü l kesine sımsıkı ba ğ l ı b i r önder, seçkin b i r enternasyonlist

olarak tanıyor.

Değe rli Fra nz M u h ri yoldaş, Size 60. doğum y ı ld ö n ü m ü n ü zde sa ğ l ı k , ese n l i k : soru m l u g ö revi n i zde yeni ve büyük başa rıla r d i leriz.

Komünist selamlarım/zla, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri 20

1 08

Ekim 1 984

Haydar Kutlu


Lübnan Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne Değerli yoldaş l a r, Türkiye Kom ü nist Partisi Merkeı Kom itesi, Tü rki ye k o m ü n istleri ve ü lk e ­

m i z i ş ç i s ı n ıfı a d ı n a k a rdeş lübnan Komü nist Partisi' n i n 60. kuruluş y ı l ­ dönü m ü n ü kutla r, devrimci savaş sela m la r ı n ı g ö nderir. lübnan Komü nist Pa rtis i , k u ruld u ğ u g ü nd e n bu yana son derece ka r­ maşık ve çetin koşullard a işçi s ı n ı fı ve e mekçilerin h a kları için, lübnan'ın b a ğ ı m s ı z l ı ğ ı ve egemenl i ğ i içi n , e m perya l iz m i n geride b ı ra ktığı d insel mezhep ayrımcı l ığ ı na ka rşı ve bölgedeki a ntiem perya l ist g üçlerin birli­ ğ i n i n ve d a ya nışması n ı n pekişmesi için şanlı b i r sava ş ı m yürüttü. Bu uğur­ daki sava ş ı m d a n ice k u rba n l a r verd i . Çetin sı navlardan geçti. isra i l yö­ neti m i n i n lübna n'a yönelik ABD ve NATO deste k l i son s a l d ı rı s ı n ı n püs­ kürtü lmesinde, ü l kede yepyen i b i r s ü recin başla masında belirleyici kat­ k ı l a rd a b u l u n d u . TKP, Lübnan kom ü n i stleri n i n bu şa n l ı sava ş ı m ıyla d a ­ y a n ı ş m a içinded i r. Değerli yoldaşlar, Lübnan Komü nist Partisi'n i n 60. kuruluş yıldön ü m ü n ü n öne koyd u ğ u n u z görevlerin yaşa m a geçirilmesinde b i r d ö n ü m noktası o l m a s ı n ı d i ler, pa r­ tilerimiz ve h a l k l a rı m ı z a ra s ı n d a k i dost l u k ve kardeşlik bağla rı n ı n b u n d a n böyle daha d a g e l i ş i p pekişmesi içi n TKP o l a r a k e l i m izden g e l e n i y a p a ­ ca ğ ı m ı z ı belirtiriz.

24 E k i m 1 984

Komünist selamlar/mız la, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Haydar Kutlu

1 09


Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne Çok değerli yoldaşla r, Çarlık Rusya ' nda Bolşevik Partisi önderliği ndeki işçi s ı n ı f ı n ı n ba ğ l a ş ı k ­ l a rı v e e z i l e n h a l k l a rla b i rli kte her t ü r l ü sömürü v e ezgiye s o n vermesi n i n, d ü nya çapı nda ya l n ızca proleter ve u l usal k u rt u l u ş devri m leri açısı nda n değ i l , aynı za m a nd a yeryüzqnde barışı egemen k ı l m a sava ş ı m ı açısı nda n da yepye n i b i r ça ğ ı n başlamasın ı n üzerinden 67 y ı l geçti. Türkiye Ko m ü ­ n ist Partisi Merkez Kom ites i , Türkiye komün istleri ve ü l k e m i z işçi s ı n ı fı adına Büyük Sosy a l ist E k i m Devr i m i ' n i n şa n l ı y ı ldön ü m ü nd e Sovyetler B i r­ l i ğ i Ko m ü n ist Partis i ' n i ve ka rdeş Sovyet h a l k ı n ı en yüce devri m c i d u y ­ g u la rla sela m la r. Sovyet ü l kesi, k u rulduğu g ü nden bu yana ü l ke m i z i n ve h a l k ı m ı z ı n ka ra ­ g ü n dostu o l d u . Kendisi e m pe rya l ist s a l d ı rg a n i a ra ka rşı d u ru rken, Tür­ kiye h a l k ı n ı n u l usa l k u rtu l uş sava ş ı n ı n utkuya u l aşması için etk i n yard ı m ­ larda b u l undu. D l ke m i zd e u l usal sa na y i n i n k u r u l m a s ı v e g üç lend i ri lmes i çabalarına o m u z verd i . SSCB, A B D e m perya l izm i n i n , o n u n i M F g i b i y e n i söm ü rgeci kolları n ı n ü l kem ize v e h a l k ı m ı za b i n b i r koş u l dayattığı b u g ü n ­ lerde d e Türk -Sovyet i ş b i r l i ğ i n i n eşitlik v e karş ı l ı k l ı yarar i l keleri teme­ l i nd e g e l i ş mesi için çaba g österiyor. TKP, b u i l ke l i , a rd ı c ı l politikayı y ü ­ rekten destekliyor. SSCB, k u ru l d u ğ u g ü nden b u ya na barış içinde ya nya na yaşama po l i ­ t i ka s ı n ı a rd ı c ı l savu ndu ve uyg u la d ı . H i ç b i r za m a n konjon ktürel değ i ş i k ­ liğe bakmaksızın t ü m ü l kelerle o l d u ğ u g i b i , Türk -Sovyet i l i ş k i leri n i n d e egem e n l i k haklarına sayg ı , içişlere karışmama i l kel eri v e h a l k l a ra ra s ı dost l u k tem e l i nd e ge lişmesi için ça l ı ştı. A B D em perya l i z m i v e NATO baş­ ları insa n l ı ğ ı nük leer y ı k ı m a sürükleme p l a n l a r ı ııda ü l ke m i z i sosya l i st ü l ­ kelere karş ı b i r sıçra m a tahtası yapm aya ça l ı ş ı rken, SSCB' n i n nükleer yıkımı ön leme yolundaki tüm g i ri ş i m le ri , tüm d ü n ya halklarının o l d u ğ u g i b i , h a l k ı m ı z ı n da b u fela kete sürüklenmesi n i n ö n ü ne set çekil mesi için eşsiz o l a na k l a r sağl ıyor. Reag a n yöneti m i n i n teröri z m i devlet politikası o la ro k uyg u la d ı ğ ı koş u l la rda SSCB' n i n B i rleşmiş M i l l etler Genel K u r u l u' n a s u n d u ğ u devlet deste k l i terörizm i n v e egemen devletlerin sosyal p o l i t i k siste m l e r i n i a ş ı nd ı rma yolundaki her t ü r l ü çaba n ı n ka b u l e d i l m e z l i ğ i y o ­ l u nd a k i ka ra r tasa rısı, b u g ü n Amerikan em perya l i z m i n i n sömürgesi d u ­ r u m u n a d üşmemek için sava ş ı m veren h a l k ı m ı z içi n b i r g ü ç kayna ğ ı d ı r. ABD e m perya l i z m i ve N ATO başları « yaşamsal çıkar a la n ı .. i l a n ett i ğ i Ortadoğu'da Türk iye'yi i sra i l sa l d ı rg a n l ı ğ ı n ı n y e d e ğ i y a pm a ya ça l ı ş ı rken, SSCB' n i n bölgede kalıcı ve h a kça b i r barı ş ı n k u ru l m a s ı önerileri her yö­ nüyle Türkiye h a l kı n ı n da çıkarı n a d ı r. Em perya l i z m i n, en başta ABD yöneti m i n i n SSCB'ye ve sosya l ist ü l ke110


lere, ulusla ra ra s ı işçi s ı n ı fı h a reketine, e m perya list boyu nduruğa k a rş ı savaşan h a l k la ra v e tüm b a r ı ş g üçlerine yönelttiği « haçlı seferi » po l i t i ­ kası koşu l la rı nda, d ü nya ko m ü n ist h a reketi n i n b i rl i ğ i n i n g üçlend i r i lmesi ö n e m i d a ha da a rt m ı ştır. E n çetin koş u l l a r a ltında sava ş ı m y ü rüten ve en büyük güç kayna ğ ı b u b i r l i kten alan TKP, k a rdeş SBKP' n i n bu yold a k i çaba l a r ı n ı va rg ücüyle destekliyor. Çok değerl i yolda ş l a r, Büyük Sosya l i st Ekim Devri m i ' n i n 67. y ı ldön ü m ü nde, TKP, Marksizm­ Le n i n i zm ve proleter e nternasyo n a l iz m i i l kel eri temelinde ka rdeşçe ba ğ l ı o l d u ğ u SBKP'yi v e ka rdeş Sovyet h a l k ı n ı y ü rekten kutla r, g e l i ş m i ş sosya ­ l i st topl u m u yetk i n leşti rme ve kom ü n i z m k u r u c u l u ğ u u ğ ru n d a k i ça ba l a r ı n ­ da y e n i y e n i b ü y ü k başarı l a r d i le r.

Komünist selamlaf/mııla, Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Haydar Kutlu 7 Ka s ı m 1 984

111


MYE N i ÇAO OKU

VE OKUT!

112

..

ı


ve

Sosy a l i z m Sor u n ları » d e rg i s i 40 d i l d e ç ı k ı y o r ve d ü n ya n ı n her

tarafında o k u n uyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.