KURTULUŞ GEÇİCİ ÖRGÜTÜ YAYIN ORGANIDIR NİSAN 1984 SAYI: 1
T
ürkiye iki ulusun ( Türk ve Kürt) ve çeşitli azınlık milliyetlerin birlikte yaşadıkları bir ülkedir. Kapitalizm özellikle son 30 yılda hızla gelişmektedir. Bugün Türkiye orta derecede gelişmiş bir kapitalist ülke olarak emperyalist-kapitalist sistemin içindedir. Kürt ulusunun yaşadığı 4 parçadan biri olan Kuzey Kürdistan ise Türkiye’nin sömürgesidir. Kuzey Kürdistan’ın tüm zenginlikleri Türk sömürgecileri ve onların Kuzey Kürdistan’daki işbirlikçileri, Kürt toprak ağaları ve burjuvaları tarafından talan edilmektedir. Sömürgeci Türk burjuvazisinin işgali altındaki bir başka ülke ise Kuzey Kıbrıs’tır. Sosyalist İşçi Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da işçi sınıfını devrimci mücadelenin önderi olarak görür. Sosyalist İşçi‘nin bu tespiti bizim sınıfsız bir toplum için mücadele etmemizden kaynaklanmaktadır. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyeti olmayan tek sınıf işçi sınıfıdır. Toplumun bütün diğer sınıf ve tabakaları ise şu veya bu ölçüde üretim araçlarının mülkiyetine sahiptirler. Kimileri ise ücretli işçi çalıştırır artı değere sahip çıkarlar. Yani işçi emeğini sömürürler. Sosyalizm sınıfsız topluma giden yolun ilk basamağıdır. Sosyalizmin ilk eylemi üretim ilişkilerini değiştirmek, büyük ölçekli üretim araçlarını özel mülkiyetten alıp toplumsallaştırmaktır. İşçi sınıfından başka hiç bir sınıf özel mülkiyete karşı çıkmaz, özel mülkiyetin toplumsallaştırılması için mücadeleye giremez. Çünkü kendileri özel mülk sahibidirler. İşte özel mülkiyetin toplumsallaştırılması için mücadele eden bir gazete, olan Sosyalist İşçi‘nin işçi sınıfını devrimin önderi olarak tespit etmesinin nedeni budur. İşçi sınıfının önderliğini çeşitli sol hareketler de savunuyor gibi görünürler. Ancak onlarla Sosyalist İşçi arasında derin bir fark vardır. Küçük burjuva sol hareketler işçi sınıfının ve tüm emekçilerin kurtuluşunu kendi eylemlerinde, örgütlüklerinde görürler. Böyle olduğu içindir de işçi sınıfının önderliği iddiaları da lâftan öteye gidemez. Sosyalist İşçi İse alt başlığında ifade ettiği gibi; İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi eseri olacağını savunur. Bu işçi sınıfının bir bütün olarak kendisini devletin yönetimi için örgütlemesidir. Sosyalist İşçi enternasyonalisttir. Türk ve Kürt işçilerinin örgütlenmesini uluslararası işçi hareketinin bir müfrezesi
ÇIKARKEN SOSYALİST İŞÇİ YAZI KURULU
olarak görür. Çünkü bugün dünyada ulusal sınırlarla bölünmemiş, ulusallığın dışına çıkabilmiş tek sınıf işçi sınıfıdır. Kürt ve Türk işçilerinin sınıf mücadelesi diğer ülkelerin işçilerinin mücadelesi ile kopmaz bağlara sahiptir. Türk ve Kürt işçileri arasındaki bağlar ise daha içice ve sağlamdır. Türk ve Kürt işçileri için düşman tek ve ortaktır: sömürgeci Türk burjuvazisi. Sosyalist İşçi, sosyalizmi tüm toplumun, Kürt ve Türk halklarının kurtuluşu olarak görür. Fakat Sosyalist İşçi inanır ki, küçük burjuva sınıf ve tabakalar, köylüler ve şehirlerin işçi sınıfı dışındaki diğer emekçi sınıf ve tabakaları ikili bir karakter taşırlar. Bu sınıflar mülk sahibi olmaktan dolayı burjuvaziye, emekçi olmaktan dolayı ise işçi sınıfına yakındırlar. Toplumun bu iki temel sınıfından -burjuvalar ve işçilerhangisi siyasal olarak güçlü ise ona yanaşırlar. Bugün güçler terazisinin ibresi burjuvaziden yanadır. İşçi sınıfının siyasal gücü cılızdır. Bu nedenle küçük burjuvalar işçi sınıfına değil, burjuvaziye yakındırlar. Reformist sol gruplarda küçük burjuvaların bu eğilimlerini körüklüyorlar. Onlar, işçi sınıfının siyasal örgütlenmesini ve gücünü karşılarında göremedikleri ve teorik güçlerinin çarpıklığından dolayı teorik olarak da işçi sınıfının siyasal örgütlenmesinin gerekliliğini kavrayamadıktan için zaman zaman daha hareketli görünen küçük burjuva sınıflara en başta da öğrenci gençlere koşuyorlar. Çünkü “derin” ideolojik görüşlerini en kolay onlara anlatabiliyorlar. Reformist sol gruplar öğrenci gençliğe, küçük burjuva sınıf ve tabakalara devrimin önderlik rolünü yüklemeye çalışıyorlar. Öğrencileri ve diğer küçük burjuvaları örgütleyerek onların gücü ile işçi sınıfını örgütlemeye çalışıyorlar. İddiaları sosyalizm yani özel mülkiyetin toplumsallaştırılması ama bu mücadelede özel mülk sahiplerini başa
geçiriyorlar. Sosyalist İşçi ise küçük burjuva emekçi yığınların toplumsal kurtuluş için mücadeleye atılmasının yolunu işçi sınıfının örgütlülüğünde görür. İşçi sınıfının yığınsal örgütlülüğü, yığınsal mücadelesi küçük burjuvaları da toplumsal kurtuluş için işçi sınıfının yanında harekete geçirecektir. Sosyalist İşçi Kuzey Kürdistan’daki anti-sömürgeci ulusal demokratik mücadelenin önderi olarak da işçi sınıfını görür. Çağımızda demokrasi mücadelesinin tek tutarlı savunucusu işçi sınıfıdır. Kuzey Kürdistan’da işçi sınıfı oldukça genç ve güçsüz olmasına rağmen, gelişmekte olan ve güçlenen bir sınıf olarak anti-sömürgeci mücadelenin sosyalizme yürüyüşünün garantisidir. Sosyalist İşçi Kürt işçi sınıfının örgütlenmesi ve anti-sömürgeci mücadelenin başına geçmesi, orada durmayıp, sosyalizme doğru yürümesi için çalışır. Bütün bunlardan sonra Sosyalist İşçi bir işçi gazetesidir, önüne koyduğu ilk hedef sınıf bilinçli işçilerin sosyalizmin bayrağı altında toplanmalarıdır. Bu anlamda Sosyalist İşçi sosyalizmin propagandasını yapmakla yükümlüdür. İşçiler arasında bugünkü sistemin bilimsel bir açıklamasını yapmak, kapitalizmin temellerini ve gelişimini açıklamak, bu toplumdaki çeşitli sınıfların karşılıklı durumlarını, ilişki ve çelişkilerini göstermek ve işçi sınıfının bütün bunlar karşısındaki durumunu tespit etmek Sosyalist İşçi‘nin önde gelen görevidir. Bu görevimize kopmaz bir şekilde bağlı olan diğer görev ise Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki tüm siyasi gerçekleri açıklamaktır. İşçileri her yolsuzluğa her haksızlığa karşı mücadeleye davet etmektir. Sosyalist İşçi bir işçi gazetesi olarak işçi sınıfının günlük mücadelesindeki tüm sorunlara eğilecek, bu sorunlar karşısında sosyalizmin çözüm yollarını gösterecektir. Ancak
Sosyalist İşçi bilmektedir ki, iktidarı almak, yeni bir devlet örgütlemek toplumun tümünün kurtuluşuna önderlik etmek göreviyle yükümlü olan işçi sınıfı toplumun tüm sorunlarını bilmek, kavramak ve tepki göstermekle yükümlüdür. İşçiler haksızlığa uğrayan köylülerin, öğrencilerin ve tüm diğer emekçilerin yanında yer almalı, onları mücadeleye çağırmalı, mücadelelerini bütün gücüyle desteklemelidir. İşçi sınıfı ancak böyle davranarak toplumun tümünün kurtuluşu doğrultusundaki önderlik görevini gerçek anlamda hak edecektir. İşçi sınıfının yığınsal mücadelesinin yolu, siyasal önderliğin, işçi sınıfının devrimci partisinin oluşumundan geçer. Devrimci, öncü bir partiye sahip olmadan işçi sınıfı siyasal mücadeleye atılamaz. Bu anlamda Sosyalist İşçi sınıf bilinçli işçilerin ülke çapında siyasal birliği olan partinin inşaasını her şeyin önünde görür. Tüm sınıf bilinçli işçileri, tüm işçi sınıfının önderliğine inanan sosyalist kadroları, Sosyalist İşçi‘nin çevresinde örgütlenmeye çağırıyoruz.
B
ir işçi gazetesi olarak Sosyalist İşçi çok zor şartlar altında ve büyük görevlerle karşı karşıya olarak yayma başlamaktadır. Siyasal özgürlüklerin alabildiğine kısıtlı, toplumsal ve sınıfsal hareketliliğin de oldukça cılız olduğu bir dönemde üzerine düşen görevleri yerine getirmek için çıkıyor. O, bir anlamda sosyalist işçilerin gözü, kulağı ve dilidir. Gözü ve kulağı olacaktır, çünkü, burjuva basınının yazmadıklarını, yazmayacaklarını yazıp, anlatacaktır. Bir fabrikanın deneylerini öbür fabrikalara aktaracaktır. Her türlü yolsuzluğu, rezaleti işçilere duyuracaktır, işçilerin dili olacaktır, çünkü, sayfaları bütün işçilere açık olacaktır. İşçilerden gelen her türlü haber ve makale Sosyalist İşçi‘de yayınlanacaktır. Kapitalistlerin sınıfsız gibi görünen propaganda araçları karşısında Sosyalist İşçi‘nin en geniş işçi kesimlerine dağıtılması büyük bir öneme sahiptir. Sosyalist İşçi‘nin bugünkü baskı sayısı oldukça sınırlıdır. Ama bugünkü sınırlılığın kırılacağına ve Sosyalist İşçi‘nin yığınsal bir işçi gazetesi haline geleceğine sınıf bilinçli işçilerin elinde güçlü bir silah olacağına inanıyoruz. Yaşasın sosyalist işçilerin birliği! Yaşasın sosyalizm!