si_7

Page 1

KURTULUŞ ÖRGÜTÜ YAYIN ORGANIDIR EKİM 1984 SAYI: 7

KAZANMAK İÇİN MÜCADELE ETMEK GEREKİR Recep Gökırmak Askeri diktatörlüğün ilanından bu yana işçilerin gerçek ücretleri olağanüstü ölçülerde geriledi. Sosyalist İşçi’nin 5. sayısında Ferruh Coşkun’un açıkladığı gibi işçiler 1963 yılında bir kilo ekmek için 44 dakika çalışırken 1984 de 82 dakika çalışmak zorunda. Kısacası tam iki misli daha fazla çalışmak gerekiyor. Diğer bütün temel ihtiyaç maddeleri için de durum aynı. 1963’e göre her ihtiyacımız için artık iki misli daha fazla çalışmak zorundayız. Gerçek ücretlerdeki bu düşüş esas olarak 12 Eylül Askeri diktatörlüğü ile birlikte başladı ve dört yılda işte bu noktaya ulaştı. 4 yıl içinde askeri diktatörlüğün kurduğu Yüksek Hakem Kurulu (YHK) birkaç kez işçi ücretlerine zam yaptı. Bunların en sonuncusu yeni toplu iş sözleşmesi dönemi”nin başlamasından hemen önce oldu. % 25 olan bu zammın hemen arkasından büyük gürültülerle asgari ücret yükseltildi. Ne var ki işçilerin cebine giren zam daha girdiği gün fazlasıyla geri çıktı. Asgari ücretlerin artışından çok kısa bir zaman sonra Cumhuriyet tarihinin en büyük zam dalgalarından biriyle karşılaştı Türk ve Kürt halkları. Zamlar en çok ücretli işçileri etkiledi. Toplu sözleşmeler dört-beş aydır sürüyor. Büyük çaplı bazı sözleşmeler tamamlandı. Her biri büyük gürültülerle imzalanan bu sözleşmelerde sendikalar YHK’nın ve Hükümetin Koordinasyon kurulunun işveren sendikaları ile el ele hazırladıkları “ilkelerden” değişik hiç bir şey talep etmediler. En iyi tahminlerle % 57’ye ulaşan enflasyon karşısında % 30 ila % 35 arasında zam aldılar. İkinci yıl için aldıkları ise daha da komik. Sendikal mücadele işçi sınıfı için bir savunma mücadelesidir. Yaşam koşullarını biraz olsun düzeltmek için verilir. Son aylarda yapılan sözleşmelerde ise yaşam koşullarını düzeltmek bir yana, korumak bile söz konusu değil. Her gün yeni bir maddeye zam yapıldığı

ilan edilen, enflasyonun baş döndürücü bir hızla yükseldiği bir ülkede işçi ücretleri durumu koruyabilmek için hiç değilse enflasyonun yükselme hızına eşit olmalıdır. Mevcut yasalar altında yapılacak toplu sözleşme görüş; melerinde işçilerin temsilcisi olarak sendikaların patronlardan alabilecekleri hiç bir şey yok. Mevcut yasalarla sendikalar patronların verecekleri sadakalara razı olmak zorundadır. İşçilerin patronlara karşı ekonomik mücadelede birliklerinden ve şalteri indirmekten başka güçleri yoktur. Eğer işçiler şalteri indirebilmek hakkına ve şalteri in-

direbilecek, birliklerinden doğan, güce sahip değillerse patronların verdikleri ile yetinmek zorundadırlar. Şimdi olan budur. Bugün işçilerin sendika seçme özgürlüğü yoktur. Daha da önemlisi gerçek bir sendika hakları yoktur. Grev yapılamaz. Dolayısıyla toplu sözleşmeden, sendika haklarından bahsetmek mümkün değil. Ama oligarşinin basını var gücüyle bu gerçeği gizlemeye çalışıyor. Her gün burjuva gazetelerinden sayfalar dolusu haberle toplu sözleşme görüşmelerinde sendikalarla patronların nasıl çekiştiklerin (!) okuyoruz. En başta da Yılmaz başkanla Narin başkanın serüvenleri

KÜRT HALKI YILMAYACAK

Geçtiğimiz haftalarda sömürgeci Türk ordusu Kuzey Kürdistan’da büyük çaplı bir harekât başlattı. Büyük askeri birlikler bölgeye sevk edildi. Köy köy bütün Kuzey Kürdistan bir kez daha sömürgeci ordunun topukları altında eziliyor. Kürdistan’ın birçok bölgesinin dünya ile ilişkileri kesildi. Avrupa basınına sızan haberlere göre yüzlerce Kürt tutuklandı. İşkence, zulüm, Kürt halkı üzerinde kol geziyor. Birçok Kürt yurtseveri Türk basınında çıkan haberlere göre katledildi.

Türk basını sömürgeci ordunun bölgedeki harekâtına görülmedik bir yer ayırdı. Günlerce gazetelerin baş sayfalarında ordu birliklerinin bölgeyi nasıl kuşattıklarını ballandıra ballandıra anlattı. Sömürgecilerin bu son saldırısı Kürdistan’da bir kez daha terör estirmenin, Kürt halkını bir kez daha sistemli bir biçimde sindirmenin yanı sıra geleceğin daha büyük operasyonları için bir ön hazırlık niteliğini de taşıyor. Bilindiği gibi İran ve Irak Kürdistan’ındaki mücadele gelişerek

devam ediyor. Sömürgeci Türkiye oligarşisi açısından Irak ve İran Kürdistan’ındaki silahlı mücadele Kuzey Kürdistan halkının ulusal demokratik bilincini canlı tutuyor. Ve Türkiye oligarşisi Irak ve İran Kürdistan’ındaki mücadeleyi bastırmak için can atıyor, fırsat kolluyor.

1983 ilkbaharında Irak topraklarında girişilen harekât bir ilk işaretti. Son harekât ise Türkiye oligarşisinin niyetlerini bir kez daha gösterdi. Oligarşi koşullar elverdiğinde yakaladığı ilk fırsatta İran ve Irak Kürt hareketlerini bastırmak için harekete geçecektir. Ancak oligarşi iyi bilmektedir ki Irak ve Iran Kürt hareketlerine karşı başlatılacak bir saldırı kendisine pahalıya mal olacaktır. Bu nedenle o bu iki ülkenin egemen sınıflarının işbirliğini aramaktadır. Oligarşi iyi biliyor ki hiç bir baskı ve zulüm Kürt halkının gelişen ulusal demokratik bilincini yok edemez, durduramaz. Onun yapmaya çalıştığı sadece zaman kazanmaktır. Kürt halkı yılmadı, yılmayacak...

geliyor. Ama bütün bu gürültünün ardından çıplak gerçek apaçık sırıtıyor. Teksif ile TİSK arasında büyük çekişmeler (!) sonucu imzalanan sözleşme basına % 115 zam olarak yansıyor, ama bu % 115’in iki yıl için olduğu gizleniyor. Gerçekte birinci yıl için % 35 artı 7000TL. Ve bu haberin yayınlanmasından çok değil bir hafta sonra bir kez dana tekel ürünlerine, benzine ve daha bir çok temel ihtiyaç maddesine zam geliyor. Kazanılan (!) % 35 geldiği gibi gidiyor. Bu arada Çalışma Bakanlığı metal işkolunda DİSK’li işçilerin tercihi olan Otomobil-İş sendikasına yetki vermemekte. Kimi işyerlerinde yetkiyi geciktirirken bazı işyerlerinde ise Otomobil-İş işçilerin çoğunluğunu örgütlemiş olmasına rağmen yetkiyi Türk Metal’e vermeye hazırlanıyor. Böyle bir gelişmenin sonucu şimdiden belli. Sözleşme derhal satılarak imzalanacak ve ardından fabrikalardaki tüm sosyalist, öncü işçiler temizlenecek. Yeni toplu sözleşme dönemindeki tüm gelişmeler bir gerçeği gösteriyor, mevcut sendika ve sözleşme yasaları ile ekonomik mücadelenin sürdürülmesi ve yaşam koşullarının düzeltilmesi mümkün değildir. Bu durumda öncü işçilerin önündeki görev gerçek bir sendika hakkı için mücadeledir. Pahalılıktan yakınmak boşunadır, ücretlerin düşüklüğünden yakınmak boşunadır. Sendika seçme hakkının olmamasından yakınmak da boşunadır. Gerçek bir grev hakkı olmadan bütün bunları düzeltmek mümkün değildir, öyleyse gerçek bir grev hakkı için mücadeleye. İŞÇİ yığınlar arasındaki baş şiarımız bu olmalıdır. Gerçek bir sendikalaşma hakkı, gerçek bir grev hakkının kazanılmasından geçecektir. İşçi hareketinin mücadele dalgasının kabarabilmesi, ileriye atılması bu hakların kazanılmasından geçecektir. Kazanmak için ise mücadele etmek, direnmek gerekir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.