Editörden Merhabalar, Yeni sayımızda biraz farklılık yapıp derginin asıl konusunu bu seneki CES 2008 fuarına ayırdık. Bu sayıda kullanılan bir çok fotoğraf dergimize özel oldu, eminim ki, bir çoğunuzun oldukça hoşuna gidecektir.
sayı yanlış hatırlamıyorsam 300 civarındagönderdik. Bu işi sevdiğimiz için yaptığımızı, kar anlamında bir beklentimiz olmadığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Sayısı kesin olarak belli olmamakla birlikte bazı firmalardan destek sözü aldık. İleri ki sayılarımızda sizlere çok farklı ürünler sunacağımızı umuyorum. Bu konuda bizi zorlayacak tek şey gümrük prosedürleri olacak. Umarım çözebiliriz. Bu sayımızda kendi rekorumuzu kırmış bulunuyoruz. Geçen sayılarımızın ortalama indirilme sayısının tam iki katına ulaştık hatta geçtik. Bu sayımızda ilk kez yurtdışından aldığımız elektronik postalarda ülke içinden aldıklarımızı geçti. Bunun en önemli sebebi, 6Moons sitesinde Rethm Saadhana incelemesinin final bölümde dergimizin 3. sayısına yapılan güzel atıftı. Geçen sayımızdaki incelemede, difüzör panellerin dünyada ilk kez denendiğini ve bununla ilgili küçük bir çevirinin yurtdışındaki bir çok dergiye gönderileceğinden bahsetmiştim. Bu haber tabii ki ilgi çekti sanırım haberin geldiği ülkenin Türkiye olmasının da oldukça büyük bir etkisi var. Habere ulaşmak için.
Bunun haricinde şu an ülkemizde faaliyet gösteren firmalardan deneme amaçlı ürün alabilmek için dergimize özgü karşılıklı iyiniyet mektupları ve prosedürlerimiz bu konularda bilgili arkadaşlarımız tarafından hazırlanmakta. Bu çalışmanın bitmesi ile birlikte şehir dışından ürün tedariğine de başlamayı planlıyoruz. Böylelikle sizlere daha zengin bir içerik sunmayı başaracağız diye umut ediyorum. Bu arada bu sayımızda fazla incelemeye ve makaleye ver veremedik ne yazık ki. Bunun birincil sebebi, benim ev taşıma hengamemin beklentimden uzun sürmesi sonucu tüm cihazlarım, müzik arşivimin ve bilgisayarlarımın kolilerde beklemesiydi. Şu satırları okuduğunuz sırada muhtemelen ben hala ev taşıyor olacağım. Umarım gelecek sayıda yazılarımı yeni evimden yazabilir ve sizlere çok kapsamlı bir dergi sunabiliriz.
Yurtdışından gelen maillerin bir çoğunda insanların ve özellikle sektörden firmaların Stereo Mecmuasının nasıl bir hifi dergisi olduğunu anlamaya çalıştıklarını gözlemledim. Sonuç itibarı ile pek cazip bir web sitesine sahip değiliz ve dergimizin genel görüntüsü pek gelişmiş değil. Hem İletişim Bilgilerimiz yurtdışındaki firmaların Noel ve yılbaşını kutlamak hemde kendimizi anlatmak için özel http://stereomecmuasi.googlepages.com bir tanıtım yazısı ve tebrik kartı hazırlayıp, email: stereomecmuasi@gmail.com ülkemizde temsil edilen tüm firmalara -ki bu
Kısa Tarihçe 5- Home Networking. Genel anlamda bilgisayar teknolojisini içeren kablolu Ya da kablosuz erişim ve internet teknolojilerinin üreticilerine ayrılmış bölümdür. 6- Home Theater/Video. Özellikle yeni jenerasyon görüntü sistemlerinin, uydu alıcı ve bunlar gibi teknolojileri üreten geliştiren firmalara ayrılmış alt gruptur. Aklınıza gelen LCD, Plazma ve yeni bazı diğer tüm teknolojiler bu grup firmalarının standlarında görülebilmektedir.
C.E.S. (Consumer Electronic Show) dünyanın muhtemelen en büyük elektronik fuarıdır. Dünyanın dört bir yanından tüketici elektroniği firmalarının hemen her sene yeni ürünlerinin premier'ini yapmak için savaştıkları çok prestijli bir organizasyondur. Fuar çok geniş alanları kapsadığı ve çok sayıda firmayı barındırdığından, organizasyon 9 alt gruba bölünmüştür. Bu bölümleme, hem karmaşayı önlemek hemde ziyaretçilerin kendi ilgi alanlarındaki firmalara odaklanmasını kolaylaştırır. C.E.S.'i oluşturan 9 alt grup şu şekildedir,
7- In-Vehicle Technology. Araba ve diğer ulaşım araçları için geliştirilen ses, görüntü ve GPS gibi teknolojileri üreten ve geliştiren firmaların yeraldığı alt gruptur. 8- Wireless. Başta cep telefonları ve PDA sistemleri başta olmak üzere kablosuz tüm iletişim cihazlarının üreticilerine ayrılmış bölümdür.
1- Audio. Bu bölüm “mass” marketlere üretim yapan ses sistemi üreticilerine ayrılmıştır. Bu grup hepimizin oldukça yakından tanıdığı büyük tüketici elektroniği firmalarını içerir. Genel anlamda ev sinema ve ses sistemleri, dijital müzik sistemleri ve bunlarla bağlantılı tüm ek ekipmanı içerir. 2- Digital Imaging. Bizde de dijital resim olarak anılmaya başlayan fotoğrafçılık sektörünü dolayısıyla yan sektörler olan baskı, aksesuar vesaire gibi ürünleri ve kameralar gibi ürünleri kapsar. 3- Emerging Technology. Genelde teknoloji üreticil ve geliştiricilerini kapsayan gruptur. Yeni bulunmuş teknolojileri ve varolanları geliştiren firmaların yer aldığı gruptur. 4- Gaming. Son yıllarda Hollywood sinema cirolarını geride bırakan oyun konsolu, aksesuarları ve oyun üreticilerini kapsayan alt gruptur. Son yıllarda bu üreticiler daha çok kendilerine özgü sektörel fuarlara daha fazla önem vermiş olsalar da, neredeyse tüm büyük firmalar hala CES'e katılmaktadır.
9- High-performance Audio & Home Theater. Bizim dergimizin asıl konusunu oluşturan yüksek kaliteli ses sistemlerini ve tabii bizim pek alakamız olmasa da, yüksek kaliteli ev sinema sistemlerini içeren alt gruptur. Bu genişlikteki bir sektörel fuar haliyle bir çok otelin çok sayıda katını dolayısıyla çok sayıda oda ve suiti bunlara ek olarak sunum salonlarını kapsıyor. Bu boyuttaki bir fuarın normal bir expo alanında yapılabilmesi gerçekten olanaksız. Çoğu yorumcu özellikle suitlerin olasıl müşteriler de dahil olmak üzere fuar katılımcılarının üzerinde olumlu etkileri olduğu konusunda hem fikirler özellikle fuarın High-performance Audio katılımcıları açısından. Daha küçük
alanlarda dinletiler büyük alanlara oranla daha iyi akustik sağlıyor hemde firma yetkilileri misafirleri ile daha konsantre şekilde ilgilenebiliyorlar. Tabii mass marketlere üretim yapan firmalar içinde tam tersi bir durum var ki, onların standları zaten inanılmaz boyuttalar. Şimdi de, sizlere kısaca C.E.S. tarihinden size bahsetmek isterim. Aslında C.E.S. oldukça eski ve geleneği olan bir fuar organizasyonu. İlki 1967 yılında New York'ta yapılmış. 1974 ila 1994 yılları arasında ise bugünden oldukça farklı şekilde, senede 2 kez yapılan bir organizasyondu. Birinci fuar yine Las Vegas şehrinde Winter Consumer Electronics Show adı altında, ikincisi ise, Chicago Illinois kentinde Summer Consumer Electronics Show adı altında yapılıyordu. 1995 yılından itibaren fuarın tekrar senede bir kez yapılması yönünde karar alındı ve nihai şehir olarak Las Vegas seçildi. Kentin aslında bir oteller şehri olmasının bu seçimde etkisi yadsınamaz.
Yıllar boyunca C.E.S. fuarlarında önemli sunumlar, önemli tanıtımlar yapılmıştır. Hepimizin yaşamlarında önemli birer dönüm noktası oluşturmuş en önemli sunumlar ve yıllarını aşağıda sizler için listeledik, -Video Kaset Kaydedici (VCR), 1970 -Laserdisc okuyucu, 1974 -Atari, Pong eğlence konsolu 1975 -Camcorder, 1981 -Compact Disc (CD) çalıcı, 1981 -Efsanevi Commodore 64, 1982 -Nintendo Eğlence sistemi (NES), -CD-i, 1991 -Virtual Boy, 1995 -DVD, 1996 -HDTV, 1998 -Digital Video Kaydedici (DVR), 1999 -Microsoft Xbox, 2001
1985
Gördüğünüz gibi fuarın ekonomik boyutu ve dünya üzerinde ses getirme potansiyeli inanılmaz derece de yüksek. Hemen her fuardan sonra neredeyse birkaç ay boyunca sektörün tüm büyük dergileri ve internet siteleri uzun uzun fuardan ve yeni ürünlerden bahsediyor. Durum böyle olunca fuara katılan değişik sektörden firmalar yeni ürünlerini ve yeniliklerini duyurmak için büyük bir yarış içerisine giriyorlar ki, fuarın hacmine göre daha küçük kalan audio üreticileri bile. Dünyanın hemen her yerinde bir çok fuar organizasyonu yapılsa da, muhtemelen içerik olarak hiçbiri CES'in yanına bile erişemez. Ancak şu an için özellikle Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde yapılan daha küçük ama daha amaca yönelik fuarlarda en az CES kadar ilgi çekmeyi başarabiliyor. Özellikle daha küçük ve lokal üreticiler kendi ülkelerindeki fuarlarda daha rahat katılabilmekteler ki, eğer Amerikan iç piyasasına hizmet veren bir dağıtıcı ile çalışmıyorsanız -ki dolayısıyla öyle bir standta yer alma şansınız yok ise- firma olarak tek başına CES'e katılmak ciddi bir maddi külfet. Bu da fuarın görünmeyen yüzlerinden bir tanesi. Öyle ya da böyle bir CES daha seneler tüketici elektroniği fuarcılığı anlamında hep zirvede olacak ve dünyanın dört yanından meraklıların gözbebeği olamaya devam edecek. Eh ne diyelim bir sonraki CES'te buluşmak üzere.
Kaynakça CES/CEA Resmi web siteleri ve Wikipedia Resimler Makalede kullanılan 4 adet CES 2008 fotoğrafı CES/CEA izniyle kullanılmıştır. Çeviriler Hakancez ve Devrim
C.e.s. 2008 Fotoğrafları ve Yorumlar
Hemen her CES'te olduğu gibi taraflı tarafsız herkesin durup mutlaka ziyaret ettiği odalardan bir tanesi olan efsanevi Japon Kondo'nun odası bu sene yeni 2 ürüne ev sahipliği yaptı. Bunların en önemlisi yaklaşık 40 bin dolarlık fiyatıyla Ginka idi. Ginka uzun zamandır Japon üreticinin ürettiği ilk pikap ve Japon bakış açısını yansıtan bir pikap. Kondo, pikaba kendisi kol üretmek yerine SME firmasının yeni 12” kolunu kullanmayı tercih etmiş. Dikkat çekici önemli nokta, İngiliz firmanın kol üzerine kendi logosunu basmak yerine Kondo'ya kendi logosunu basma izni vermiş olması. Bu pek karşılaşılabilir bir durum değil. Bir diğer yenilik ise, uzun zamandır prototip olarak görülen yeni hoparlörlerin artık üretime hazır halinin meraklılara sunulması idi. Bunların yanısıra firmanın gelenekselleşmiş pre-amplileri, DAC'ları ve yine yeni sayılabilecek 211 lambalı Gakuon II monoblok SET amplileri de beğeniye sunuldu. Fuara katılanların ortak görüşü her zaman ki gibi Kondo odasında sesin müthiş olduğuydu ki, sanırım efsanevi firma olmak her zaman insanların yüksek beklentilerini karşılamaktan geçiyor. Gelecek sayılarımızda Kondo'nun Türkiye mümessilliğini yapan Sn. Adnan Salihoğlu aracılığı ile elimize geçen güzel bir röportajı sizlerle paylaşacağız.
Son zamanlarda özellikle Amerikan yazılı hifi basınının da yoğun yayınları ile gördüğü ilgi günden güne artan Continuum Labs pikaplar CES 2008'de de yoğun ilgi gördü. Bu sene geçmiş yılların aksine firma küçük model pikabı olan Criterion ve Copperhead kolu sergilendi. Bu retro tasarımlı ve eski bakalit pikap kollarının benzeri olarak gözüken kollardaki teknik ayrıntı ve inanılmaz işcilik cidden çok ilgi çekici. Criterion büyük kardeşi Caliburn' oldukça benzer yapıda tasarlanmış ama fiyatı ona göre oldukça düşük aynı durum Cobra ve Copperhead kollar içinde geçerli. Bir diğer ilginç stand distribütör Divertech'in suitiydi. Antique Sound Lab firmasının yatay tasarımdan dikey tasarıma geçtiği yeni serilerinden Cadenza, Flora ve Hurricane amplilerin yeni versiyonlarının yanısıra sahibinin bir Türk olması nedeniyle ayrı bir sevdiğimiz Ref3a firmasının yeni Hyper Drive teknolojisi ile üretilen Grand Vienna hoparlörlerini fuar izleyicilerine tanıttılar. Şimdilik external bir modül olarak tasarlanan prototipler yakında hoparlörlerin içerisine gömülecekmiş. Bu arada resimde de farkettiğiniz üzere yeni Ref3a'larda bir de super tweeter sürücüsü göreceğiz. Kanadalı Tenor firması yeniden doğuşunu işaret eden 350M hybrid monoblokları ile şovda ilgi çeken firmalardan bir tanesi idi. Her zaman ki gibi sistem Kharma hoparlörler ile tamamlanmıştı. Bu seneki fuarda kullanılanlar Mini-Grand Ceramique modelleri idi. Amplilerin 80.000 dolarlık fiyatları biraz ürkütücü de olsa, uzun zamandır beklenen bu amplilerin firmanın tekrar eski günlerine dönüşünde önemli birer mihenk taşı olacağı kesin. Tenor'ub belli bir süre içerisinde bu amplilerin biraz daha ucuz versiyonlarını da piyasaya süreceği fuarda fısıldananlar arasında.
Quad her sene olduğu gibi geleneksel elektro statik hopalörlerini sunumunun tam kalbine yerleştirmişti. Yeni geliştirdikleri ESL'lerin bu defa vintage tasarımlıları sergilendi. Bizimde bu hali oldukça hoşumuza gidiyor doğrusu. Bu sene alıştığımız klasik lambalıları yerine yeni II-Eighty serisi ampliler ile demo yapıldı. Bunların yanısıra yeni bir seri olarak 99 serisi elektronikler de tanıtıldı. Yeni seri 99 koduna sahip CD player, entegre ampli, preampli, bir stereo güç amplisi ve monoblok güç amplilerinden oluşuyor. Tasarımları oldukça modern çizgilere sahip bu yeni seri oldukça ilgi çekeceğe benzer.
Kuzma cephesinde de bu sene yenilikler vardı. Geleneksel unipivot yapıda olup ama yatay ve dikey eksenlerin ayarlanması anlamında yenilikler yaptığı iddia edilen ve ismi de Kuzma 4Point tonearm olarak belirlenen kolun takribi fiyatı 8000 dolar seviyelerinde. Sloven üretici yeni kolunun haricinde Stabi XL ve Stabi S pikaplarının resimlerden de görebileceğiniz gibi siyah versiyonlarını ve bunların yanısıra başarılı Air Line tanjansiyel kolunu ve konvansiyonel Stogi pikap kolunu tüketiciler ile paylaştı. Japon Kondo standında pek görmeye alışık olmadığımız tarzda bir CD player ile karşılaşınca durup incelemek istedik. 3 farklı ayrık parçadan oluşan CD player süper şık ve ses performansı etkileyici. Rise kodlu cihaz, güç katı, transport ve DAC ünitesini oluşturan alüminyum/akrilik ana yapı ve istenildiği yere konumlandırılabilen bir kontrol ünitesi ve ekrandan oluşuyor. İstek üzerine üretilen ve dünya üzerinde oldukça sınırlı sayıda bulunan bu cihaz, standı dolduran dinleyiciler ve bizzat Kondo ekibi tarafından oldukça övülüyordu. İlginç ve güzel ürünler sanırım her zaman daha fazla ilgi çekerler.
İngiltere'nin çılgın tasarımcısı Tim de Paravicini uzun zamandır çalıştırmaya çalıştığı pikabını CES 2008'de de optimal şekilde çalışabilir durumda meraklıların beğenisine sunamadı. Pikabın teknik alt yapısında meydana gelen ve yılan hikayesine dönen sorunlarla uzun zamandır mücadele eden ama bir türlü optimal performansa ulaştıramayan tasarımcı pikap haricinde başarılı EAR ürünlerini fuarda meraklılarla paylaştı. Hem ses yönünden hemde fiyat performans açısından başarılı ürünü Acute CD player'ın yanısıra, yeni phono amplisinin de içinde bulunduğu çok sayıda ürünü sergilendi. The Tape Project bu senede kapsamlı şekilde modifiye edilmiş Technics marka reel to reel cihazlarıyla fuarda boy gösterdiler. Neredeyse bir konsorsiyum olarak tanımlanabilecek bir grup tarafından “yeniden üretilen” diyebileceğimiz cihazlar artık daha zengin bir reel to reel arşivi ile destekleniyor. Firma bildiğiniz gibi Technics marka cihazların yanısıra Studer, Otari gibi daha profesyonel markalı cihazlar üzerinde de yenileştirme çalışmaları yapabiliyor. 10 title'dan oluşan yeni bir arşiv için şu an” satın alma kararı vermek ne kadar rantabl olabilir bilemem ama bu oluşumu göz hapsinde tutmak gerekli.
Aesthetix ülkemizde daha çok başarılı pikap katları ile tanınsa da, bu sene oldukça farklı ve tamamen yenilenmiş ürün gruplarını CES'de tanıtma fırsatı buldular. Kozmetikleri başta olmak üzere tamamen yenilenmiş Saturn serisinin yanında yine yenilenmiş Jupiter Serilerini de sergilediler. Firmanın lambalı yapıdaki, Rhea, Calypso ve Janus'den oluşan Saturn ürün grubunun haricinde, bir üst seri olan Jupiter serisinin Callisto Line Stage and Io Phono Stage hem estetik hemde mimari yönünden baştan aşağı yenilenmiş ve gerçekten çok ama çok şık hale gelmişler. Daha çok ilginç tasarımlı pikap katları ile tanıdığımız Artemis Labs yeni purist tasarımlı güç amplifikatörlerini fuarda meraklıların beğenisine sundu. Yeni amplifikatörler oldukça sade devre tasarımlarına sahip ve 300B lamba kullanıyorlar. SP-1 Stereo Power amplifikatörün haricinde firma yakın zamanda DP-2 isimli 2A3 lamba kullanan başka bir paralel SET güç amplifikatörünü de tanıttı. SP-1 amplifikatörü dinleyenlerin yorumları genel olarak başarılı olsa da, SET konusunda duayen firmalar varken, ürünün pazar şansı bulmakta zorlanabileceği şeklinde. Balanced Audio Technologies ve Scaena'nın beraber olduğu standatta Scaena'nın oldukça ilginç kule hoparlörleri ve sayısı arttırılabilir subwoofer üniteleri ilgi çekici idi. Scaena 3.2 aslında değişik bir hoparlör, tizler için ribbon kullanılıyor. Hoparlör aslında birbirinden ayrık sürücü bölmelerinden oluşuyor ve bunun için ödemeniz gereken tutar 50 bin dolar civarında. BAT ise ülkemizde çok kullanıcısı olmayan ama son zamanlarda özellikle 6C33 lambalar kullanan yeni monoblokları ile çok ilgi çeken firmalardan bir tanesi. Amerikalı DeVore Fidelity ürünlerini yine firmanın sahibi ve baş tasarımcısı John DeVore tarafından bizzat tanıtıldı. Firmanın geleneksel ürünlerinin haricinde göreceli olarak yeni sayılabilecek Silverback Reference hoparlörleri özellikle ilgi gördü. Uzun zamandır Amerikan hifi basınının oldukça övgü ile bahsettiği ürünler yine aynı ülkeden ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti. Silverback Reference'lar haricinde resimde gördüğünüz “The Nines” ve Gibbon serisi hoparlörlerin performansları fuarda da oldukça beğenildi.
Japon üretici Esoteric bu sene yeni transportlarıyla ürettiği yeni CD player'ını ve bununla bağlantılı çalışan yeni DAC'ını tanıttı. Uzun zamandan sonra ilk kez ürettikleri KT88 kullanan yeni lambalı amplifikatörlerini ve hoparlörlerini de tanıtma fırsatı buldular. Esoteric'in başarılı transportları bu senede bir çok stand'ta kullanıldı. Teac ve Esoteric'in uzun zamandır kullandığı ve patentine sahip olduğu VRDS transportların en son sürümü olan NEO'nun beşinci jenerasyonu ile üretilen 6.000 dolarlık X-05 SACD bu senenin muhtemelen en ilgi çeken ürünlerinden bir tanesi olacak. Pikap trend oldu, haydi bizde pikap üretelim kervanına katılan ünlü Amerikalı üretici McIntosh, MT10 kodunu verdiği pikabını CES'te görücüye çıkardı. Firmanın kendisine özgü tasarım anlayışından taviz verilmeyen ürün, özellikle kendi pazarında büyük ilgiyle karşılaşmış durumda. Firma ayrıca şimdiye kadar ürettiği en yüksek güçlü entegre ampli olan MA7000'i ve yeni bilgisayar altyapılı müzik “server”ını da tanıtmış durumda. Klasik 275'in başarılı yeniden üretimleri ile sürülen kendi hoparlörleri ile kendi fan'larından tam not alan firmanın pikabıyla ilgili yorumları yakında basında hep birlikte okuruz. Bu senenin en pahalı sistemlerinden bir tanesi IsoMike isimli kayıt teknolojileri firmasının standındaydı. Yaklaşık 300 bin dolarlık sistem, EMM Labs, Pass Labs, EAR elektroniklerden ve 4 adet Sound Lab ProStat 922 hoparlörden oluşuyordu. Kendi geliştirdikleri DSD recordings algoritması ile üretilmiş hybrid SACD'lerin yanısıra fuarı ziyaret edenlerin yanlarında getirdikleri CD'leri yine bahsi geçen algoritmanın bir varyasyonunu kullanarak PC bazlı bir kaynak üzerinden dinleten firmanın standı CES genelindeki en dolu standlardan bir tanesi idi. Çalışma prensibini çözmekte zorlandığımız -ki söz konusu olan Podium hoparlörler olunca herkes aynı durumda- yine oldukça başarılı performansları ile göz doldurdular. Tam anlamı ile ne elektrostatik, ne NXT nede diğer herhangi konvansiyonel hoparlör tasarımı ve yapısı ile uzaktan yakından alakası olmayan Podium hoparlörin yeni ve oldukça geliştirilmiş modeli olan .25 yakında tüketicilerin beğenisine sunulacak. Firmanın diğer ürünleri de benzer yapılarda ve neredeyse ince bir “trap” kadar yer kaplıyorlar.
Tasarımları ile hepimizi büyüleyen Japon Zanden firması neredeyse tüm ürün asortmanı ile CES 2008'de idi. Model 9500 amplifikatörlerin yanında firmanın bir amplinin kozmetiği nasıl olmalıdır şeklinde ders konusu olacak Model 9000 amplifikatörlerini ne yazık ki fuara getirmemişti. Şovda kullanılan horn hoparlörler ise Cessaro Audio üretimi ve ahşap hornları ile bizce çok ilgi çekiciler. Ünlü İngiliz pikap ve kol üreticisi SME uzun zamandır ürettiği tek yeni ürün olan 12” kolunu Model 20 pikap üzerinde monte edilmiş şekilde meraklılara sunuyor. Bildiğiniz gibi Model 300 pikap kolunun 12” versiyonunu üreten SME uzun zaman süren 12” kollar konusundaki sessizliğini geçtiğimiz senelerde bozmuştu. Hemen herkesin merak ettiği şey, firmanın bu koldan elde ettiği tecrübeler ile, Series IV ve V kollarında yeni versiyonlarının yapılıp yapılamayacağı. Bu arada rahmetli Alastair Robertson'u da buradan bir kez daha saygı ile analım... Bir çok pikap-severin rüyalarını süsleyen Frank Schröder kollarından sonra yeni alamet-i farikasını CES'te sergiledi. Oldukça retro tasarımlı pikap ilginç devir iletme mekanizması ile dikkat çekiyor. Oldukça klasik görünümlü ve Schröder tarzını yansıtan ahşap yapısı ile hem retro tarzını yansıtan hemde ilginç güç aktarım şekliyle modern alt yapılı bir pikap ortaya çıkmış. Pikabın orta kısmında yeralan ve titreşim önleyici olduğunu düşündüğümüz kısım da dahil olmak üzere, iç yapısını şimdiden çok merak ettik. Kollarında bile seneler süren kuyruklar oluştuğuna göre pikabın teslim süresi belki 5 yıllar alabilir...
Tüm fuarda en çok beğenilen pikaplardan bir tanesi Micha Hube adlı bir genç tarafından tasarlanmış ve 80.000 dolarlık fiyatı ile dikkat çeken Pythagoras pikaptı. Blok granit içerisine oyulan pikap kadar ilginç olan dünyada teknolojik olarak eşi bulunmadığı iddia edilen Tangential Pivoted teknolojili Thales tonearm'da ilgi çekti tabii ki. Tasarımcısı bu ismi koymakla gerçekten çok akıllıca iş yapmış demekten başka insanın elinden bir şey gelmiyor. Aslında basit matematik hesaplamalar ile hem oldukça basit ama bir o kadar etkin bir tasarım ortaya çıkmış. Pikaba geri dönersek bu aşırı ağır pikap blok granitten oyulmuş ve dinleyen hemen herkesi sesi ile etkileyip görüntüsü ile şaşkınlığa uğrattı. Sesi sevmeyen neredeyse yok gibiyken, bu fiyata kaç kişinin mutfak bankosuna benzeyen bir pikaba kaç kişinin para vereceği konuşuldu standta. Sanırım hepimizin tahmininden çok daha fazla insan. Bu ilginç kombinasyona efsanevi EMT üretimi phono pre-ampli eşlik ediyordu. Kolları, iğneleri ile hala yaşayan efsanelerden bir tanesi olan firmanın oldukça kapsamlı ayar yapılabilen pre-amplisi hemen herkesin rüyalarını süsleyen bir ürün. Muhtemelen tüm fuarın en etkileyici seslerinden bir tanesi bu kombinasyondu.
Fuar izlenimlerini size aktarmamız için bize gelen fotoğraflar arasında karşımıza çıkan Lamborghini Roadster fuarın hifi haricindeki yüzünün güzel bir kanıtı. Fuarın In-Vehicle Technology bölümünde tamamen elden geçen bu muhteşem arabaya, birbirinden farklı ampli ve hoparlör sistemleri ve ne olduğunu tam anlayamadığımız bir sürü minik ekran takılmış. Her sene CES fuarı birbirinden pahalı otomobil ve bunlarla ilgili elektronik firmalarına da ev sahipliği yapıyor. Hadi hidi cihazlar neyse de, bu otomobiller gerçekten ancak hayalleri süsleyecek fiyatlardalar ne yazık ki. Çinli kimi OEM üreticilerin esinleme hastalığını sanırım bilmeyen yoktur. Eğer sizde hayat boyu bir Nautilius hoparlöre sahip olamayacağınızı düşünüyorsanız çok ama çok yanılıyorsunuz. Artık hayalleriniz gerçek oluyor. Çinli üreticiler CES fuarında istediğiniz ölçülerde ve en önemlisi istediğiniz renklerde Nautilius hoparlör sahibi olma şansını bizlere veriyorlar. Bu bilindik hoparlör haricinde almaya paranızın yetmediği diğer bazı hoparlörleri de yapabilmeleri söz konusu imiş, tabii ki, konteynır bazında sipariş verirseniz.
Fuardaki en ilginç standlardan bir tanesi, Çinli Pure Acoustics firmasının standıydı. Firma ürettiği yaklaşık 100 çeşit hoparlörün tamamını küçücük bir stand'da sergilemeyi başardı. Bunu da çoğu ürünün sadece bir tekini sergileyerek başarmışlar. Mass marketlere inanılmaz düşük fiyatlarla üretim yapan bu tarz şirketlerin ürünlerin ses kalitesi ne olursa olsun işçilikleri ve tasarımları gerçekten olağanüstü. Ses konusunda zaten kimsenin fazla bir beklentisi yok, bunları genelde salonda süs olarak kullananların sayısı çok daha fazla. Biliyorsunuz dergi olarak ev sineması ürünlerinden ve dolayısıyla görüntü teknolojilerinden pek hoşlanmıyoruz. Yandaki resim dergimizde uzun zaman boyu asla göremeyeceğiniz bir ürün grubuna ait olsa da, fanatiği olduğumuz Star Wars filmlerinin sevimli robotu R2-D2 şeklinde tasarlanmış bir projeksiyon cihazına ufak bir “kıyak” yapabiliriz. Nikko Toys tarafından üretilen bu nadide ürün, çok ilgi çekici ve bizce çok güzel. Dergimizin görüntü cihazları konusundaki ilk ve tek ödülü direkt R2-D2 ve dolayısıyla projeksiyon sistemine gidiyor. Tebrikler..
İngiliz Audionote'da yepyeni ürünlerini fuarda sergileyenlerden. Yeni ampliler, pre katları DAC'lar derken yeni bir pikapta Audionote standında yerini almıştı. Fuarın ziyaretçileri bazı aynı isimli ürünleri 2 farklı üreticiden görme fırsatı buldu. Kondo yani Audionote Japan ve İngiliz Audionote'dan. Her iki üreticide yeni pikaplarını sergilediler. Bu yeni pikap Audionote UK'in tasarım kabiliyetlerini sergilemesi açısından çok önem verilen bir üründü. Benim açımdan tasarım kabiliyetlerini görmek ve duymak çok yerinde oldu, çıkardığım sonuç bir şeyin orjinali varken kopyasıyla uğraşma. Neyse ben Kondo standına gidiyorum :) İtalyan üretici Vyger yine ilginç pikabıyla göz doldurdu. Atlantis pikap, tanjansiyel tonearm'ı ve karmaşık kompressör sistemi ile firmanın teknolojik olarak en karışık ürünü. Vyger ürünleri herhalde dünya üzerinde üretilen en karmaşık, en pahalı ve en ağır ürünler arasında ilk 10'a mutlaka girebilecek pikap üreticilerinden bir tanesi. Firmanın Atlantis'i downgrade ederek ürettiği daha az karmaşık ürünler tabii ki mevcut ki, Baltic ve Timor kodlu pikaplarında ise, diğer pikaplarının tam aksine genel anlamda modern çizgiler ve rahat kullanılabilirlik ön planda. Sürücülerinin yapısı sebebiyle nerede görsek tanıyacağımız Vienna Acoustics hoparlörlerinde bu sene pek alışkın olmadığımız bir “hareketlilik” vardı. Firmanın yeni tanıtımını yaptığı Avrupa satış fiyatının yaklaşık 20bin Euro seviyesinde olacağı söylenen Die Musik hoparlörlerinin üst kısmında ayrık tasarlanmış yeni tweeter'ın yerleştirildiği bölümü istendiği yöne doğru hareket etme özelliğine sahip. Firma mid ve bas sürücülerinde yine çoğu kişiyi şaşırtan saydam sürücüleri tercih etmiş. Dergi olarak en sevdiğimiz ama bu sevgimizin sadece web sitelerindeki resimlerden kaynaklandığını da saklayamadığımız İsviçre'li üretici Da Vinci bu defa çekici Ferrari kırmızısı rengi pikabıyla ortalığı yine yaktı. Amerikan pazarına yeni mümessillik anlaşması yaparak ilk kez adım atan Da Vinci pikabının ilgi çekmesini amaçladı diye düşünüyoruz. Firmanın kendisine özgü beyaz ve altın kullanılarak yaptığı eşsiz güzellikteki ürünlerinden sonra kırmızı bir pikap görmek herkesi şaşırtmış olsa da, ses kalitesi her zamanki gibiydi.
Oldukça renkli ürünleri ile dikkat çeken ama ülkemizde bir çok kişinin muhtemelen isminden dolayı satın almayı birkaç kez düşüneceği “Von Gaylord Audio” yıldönümüne özel olarak ürettiği Uni (Sea Urchin) sıvı soğutmalı monoblok amplifikatörlerinin yeni versiyonunu CES'te tanıttı. Yeni versiyon amplifikatörler varolan sıvı soğutmasının yanısıra artık alüminyum soğutucu panellere de sahipler. Firmanın iddiası hepimizin bildiği gibi ömürleri göreceli olarak kısa olan güç lambalarının yeni geliştirdikleri teknolojiler sayesinde 7.000 saat civarında optimal performans ile çalışabildiği yönünde. Firmanın sıvı soğutma sistemini kullanan “Uni” amplileri haricinde daha konvansiyonel tasarlanmış amplifikatörleri de mevcut. Firmanın yeni ürünü yaklaşık 50 bin dolar seviyesinde bir fiyat etiketine sahip ve kısıtlı sayıda üretilecek. Firma ayrıca Legend ismindeki hoparlörlerinin de yeni versiyonunu tanıttı. Standart Legend hoparlörlere göre fazladan ayrık bir kasa içerisindeki woofer sürücü ilgi çekici idi.
Ces 2008 Fuar İzlenimleri (Adnan Arduman)
Bildiğiniz gibi CES çok geniş kapsamlı bir fuar, çünkü CES’in açılımı “Consumer Electronics Show” ya da “Tüketici Elektroniği Fuarı”. Televizyondan bilgisayara, fotoğraf makinasından robotlara, cep telefonundan gitara, aklınıza ne geliyorsa ve elektronik nereye girmişse hepsi bu fuarda mevcut. Her yıl Ocak ayının ilk haftasında gerçekleşen bu dört günlük dönemde 250.000 kişinin sadece bu fuarı izlemek maksadıyla (?) Las Vegas’ı ziyaret ettiği rivayet ediliyor. Bizi ilgilendiren Hi-End ses sistemleri ile ilgili bölüm (CES’teki ismi “High Performance Audio”) ise tahmin edebileceğiniz gibi bu fuarın çok küçük bir kısmını oluşturuyor. HiEnd ses sistemleri konusunda ise CES’e rakip ikinci bir fuar organizasyonu daha var: katılımcılarına daha hesaplı fiyatlarla oda kiralayan ve CES ile aynı tarihlerde başlayıp, aynı tarihlerde biten bu alternatif fuarın adı ise T.H.E. SHOW. İki yıl öncesine kadar (en son 2006’da) CES’in Hi-End Audio bölümü Alexis Park isimli bir otelde gerçekleşmekte idi.
T.H.E. SHOW ise hemen yandaki St. Tropez isimli otelde yerleşmişti ve adeta CES’in bir uzantısı gibiydi. Alexis Park’ı gezip de St. Tropez oteline uğramayanların sayısı son derece azdı. 2007’den itibaren bu elverişli durumda önemli bir değişiklik oldu: CES yönetimi stratejik bir karar alarak (?) “High Performance Audio” bölümü devasa bir otel olan Venetian’ın 29., 30., 34. ve 35. katları ile bazı konferans salonlarının bulunduğu yere taşındı. Bu hamlenin T.H.E. SHOW’a büyük bir darbe vurduğu kesin: özellikle bu seneki tenhalığı kolay kolay hayal edilebilecek cinsten değildi. Dolaşırken tek tük rastladığım insanlardan biri bana “herkes nerede?” diye sordu. Besbelli o da çok şaşırmıştı. Yine de T.H.E. SHOW’daki en cazip bölüm CD ve LP’lerin satıldığı büyük alandı (böyle bir alan bu yıl CES’te yoktu çünkü).
CES web sitesinin sunduğu olanaklardan biri de, eğer kayıt yaptırmışsanız (zaten önceden kayıt yaptırmamış olmayı aklınızdan bile geçirmeyin, maddi maliyeti ihmal edilmeyecek cinsten çünkü), kişiye özel bir ziyaret planlama sayfası sunması. Bu sayfada katılımcı firmaların tümünü görebiliyor ve ilgilendiklerinizi seçerek listeletebiliyorsunuz. Bu listelemeyi firmaların fuardaki coğrafi konumlarına göre yaptırıp cebinize bu listenin bir çıktısını koyduğunuzda işiniz çok kolaylaşıyor. Venetian otelinin koridorlarında dolaşırken ister istemez listenize dahil olmayan odaların da önünden geçiyorsunuz ve doğal olarak bu odalara da bir göz atmadan yolunuza devam etmiyorsunuz (işimizin kaynağı da merak değil mi?). Bu göz atmanın süresi gördüklerinizin veya duyduklarınızın ilginçliğine oranlı olarak uzayıp kısalabiliyor. Bazı odaların sadece kapı aralıklarından bakıp içeri bile girmeyebiliyorsunuz, bazen de içeri girip yanınızda götürmüş olduğunuz kendi test CD’lerinizin birkaçını dinlediğiniz de oluyor. Tabii bu arada fuardaki son derece olumsuz akustik koşullarda cihazlar hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapmak çok zor, ancak çok deneyimli bir “kulak” bazı çıkarımlar yapabilir (bu çıkarımların yine de bilinen bir akustik ortamda ve bilinen cihazlarla sağlamasının yapılması doğru olur). Evet, birçok odaya girdim, çıktım ama yine de taraflı konumum gereği bu yazıda yalnızca satışını yapmakta olduğumuz firmalara odaklanmanın daha doğru olacağını düşündüm.
PrimaLuna PrimaLuna odasında piyasaya çok yakında çıkacak olan PrimaLuna DiaLogue Four (EL34 lambalı) stereo güç amplisi bir çift Focal 1037 Be hoparlörü sürmekte idi. Preamli PrimaLuna ProLogue Three ve kaynak ise PrimaLuna ProLogue Eight idi. Dinlemeye başlamadan önce hoparlörlerin
amplinin gücüne oranla biraz büyük olabileceğini düşündüm ama yanılmışım: son derece olumsuz akustik koşullara rağmen oldukça başarılı bir ses duyunca Herman van den Dungen’i bir kez daha kutladım. Bu odadaki diğer bir yenilik de PrimaLuna’nın sahibi Herman’ın çok yakında piyasaya sunacağı (tahminen Nisan 2008’de) HeDo
marka transistörlü CD Çalar, preampli, power ampli (mono ve stereo), entegre ampliden oluşan ekipmanlardı. Bu son derece şık ve güzel finişli cihazların en önemli özelliklerinden biri de fiyatlarının görüntülerine, güçlerine ve performanslarına oranla son derece düşük tutulacağı idi. Örneğin 200W gücündeki entegre amplinin satış fiyatı tahminen 1400 – 1500,- euro civarında olacak. Tabii performansları hakkında bir yorum yapmam mümkün değil, çünkü gördüğüm örnekler birer prototipti ve yapabildiğim tek şey fotoğraflarını çekmek oldu. Sohbetlerimiz sırasında Herman bana önümüzdeki günlerde (yıllarda) uygulamaya koymayı planladığı birçok yeni projesini anlattı. Tabii bunlar bu ortamda açıklanmaması gereken bilgiler oldukları için sizlerle paylaşmam pek mümkün gözükmüyor. Emm Labs: Emm Labs odasını Ray Kimber’ın IsoMike kayıt sistemi ile paylaşmaktaydı. Öne ve arkalara yerleştirilmiş dört adet elektrostatik Soundlabs Ultimate I hoparlörü Pass Labs XA 200 ampliler sürüyordu. Bu odada sanırım fuarın en büyük yüzeyli hoparlör sistemiyle karşı karşıyaydım. Her bir hoparlör tahminen 2m eninde ve 2,5m yüksekliğindeydi ve bunların 4 adedinin yüzeyi (yine tahminen) 20m2 ediyor!!! Tabii ses çok büyük ve etkileyiciydi. Bu odada EMM Labs’in mevcut modellerine bazı estetik ve teknik revizyonlar yapmakta olduğunu ve bir yeni preampli ile bir power ampli üzerinde de çalışmakta olduklarını öğrendim. Ed Meitner 20 yaşındayken (60’lı yılların sonlarında) Avusturya’dan kalkıp Afganistan’a kadar yürüyerek (!!!) gittiğini anlattı. Bu yolculuğu sırasında İstanbul’da geçirmiş olduğu altı ayı hiç unutamadığını söyledi. Gülhane otelinde kalmış. Hala böyle bir otel var mı diye sordu, ben de bilmediğimi söyledim. Diğer bir ilginç husus da farklı imatçıların odalarında da kaynak olarak EMM Labs’in CDSA CD çaları veya CDSD + DCC2 transport, DAC ve preampli kombinasyonunun kullanılmasıydı.
ProAc: ProAc odası ziyaretim belki de bu fuardaki somut fayda getiren en yararlı ziyaretim oldu diyebilirim. Bu odada ProAc’ın ABD distribütörü sadece piyasaya çok yeni çıkmış iki hoparlörü dinletiye sunmuştu. Kağıt üstünde görüp de fazla bir anlam verememiş olduğum Response TriTower görüntüsü ve sesi ile beni şaşırttı. Hoparlörün eni 14 cm, derinliği 17 cm ve yüksekliği de 110 cm ve bu boyutlarıyla narin, ince uzun bir kule görüntüsü var. Görüntüsüne bakıp “bundan pek bas çıkmaz” diye bir önyargıya kapılıyorsunuz ama dinler dinlemez bu görüşünüz değişiyor. Dengeli sesinin yanısıra son derece ferah ve açık bir sahnesi de olduğunu farkedince şaşkınlığınız hayranlığa dönüşüyor. Sahnesinin bu derece açık olması da tabii ince profilinin bir getirisi. Amerika distribütörü şu anda evinde bu hoparlörleri dinlediğini söyledi. Üç adet 115mm bas ünitesi, bir adet 115mm mid ünitesi ve neodimium magnetli 25mm tiz ünitesi var. Bu hoparlörü hiç vakit kaybetmeden Timpani’nin derhal ithal edilecekler listesine ekledim. WBT: WBT’nin ürünlerini sergilediği yer geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da ana fuar holündeydi (convention center). Bunun dışında bir de Audio Physic hoparlörlerinin bulunduğu odada çok ilginç bir demo tasarlamışlar: bir çift Audio Physic hoparlörün arkasına üç ayrı çift konektör (binding post) takılmış. Bu “binding post” lar (resimde de görülebileceği gibi) yukarıdan aşağı doğru şöyle sıralanıyor: 1. WBT-0710 Cu Nextgen konnektör 2. WBT0780 tipi konektör 3. Bir çift de markasını bilmediğim WBT taklidi bir konektör Hoparlör kablolarında banana tipte konektörler bulunduğu için çok kısa sürede bir binding post’tan diğerine geçmek mümkün olabiliyordu. Netice ise şöyleydi: WBT-0780 ile WBT taklidi konektör arasında gerçek WBT lehine detay ve sahne boyutları farkı vardı ama en etkileyici olanı WBT-0710 Cu Nextgen konektör ile diğer ikisi arasındaki belki de “uçurum” diye tanımlamanın abartı kaçmayacağı önemli farktı. Nextgen konektörde sahne boyutları diğer ikisine göre çok daha büyüktü. Aynı şekilde çozünürlük, mikro detay artışı ve çok daha iyi odaklama oluşuyordu. İstanbul’da WBT-0710 Cu konektör taktığımız birçok uygulamada buna benzer farklar duymuştuk ama montaj belli bir zaman aldığından iki dinleme arasına yaklaşık bir veya birkaç saat girmekteydi. CES’te şahit olduğum demoda bir konektörden diğerine saniyeler içerisinde geçilebiliyor olması farkları son derece belirgin bir şekilde ortaya koyması bakımından çok inandırıcı ve çok yararlıydı. Benzeri bir düzeni Timpani’de de kurmayı düşünüyoruz. WBT yeni çatal (spade) Nextgen tipteki konektörünü de bu fuarda tanıttı: WBT-0661, WBT0681 Cu (veya Ag). Bir de çok yakında piyasaya çıkması beklenen Nextgen banana konektör var. Tüm diğer Nextgen konektörlerde olduğu gibi bu iki yeni modelin de en önemli özelliği iletken kısımlarının saf bakır veya saf gümüşten mamul olacağı ve hiç bir alaşım içermeyeceği.
Anthony Gallo: Anthony Gallo odasının ilgi odağı geçen sene olduğu gibi bu sene de Reference 5 LS hoparlörlerdi. Yaklaşık 2m yükseklikte ince bir kuleye benzeyen hoparlörün mid ve tiz üniteleri Reference 3.1’de kullanılanlar gibi ama tabii sayıları çok daha fazla (8 x mid + 7 tiz ünite mevcut). 12 adet 4” (10cm) çapında bas ünitesi de arka yüzde yer alıyor. Bu 12 adet 4” lik ünite 15” lik bir woofer’ın yüzeyine eşdeğermiş. Anthony Gallo, hoparlörde (özellikle crossover’da) bazı değişiklikler yapmış ama bence yapılanlar son derece hayırlı olmuş çünkü bu seneki ses geçen senekinden daha da etkileyiciydi. Reference 5 LS’in sesini özetlemek çok zor değil: son derece dengeli, detaylı ve doğal bir ses düşünün ve bütün bunlara bir de devasa sahne ekleyin. Oturduğunuz yerden ayağa kalkınca seste hiç bir değişiklik olmuyor: aynı sahne, aynı tiz miktarı, vs. Sürülmesinin de hiç zor olmadığını ve 25W’ın yeterli olabileceğini söylüyor Anthony Gallo. En önemli sorun hoparlörün henüz piyasaya sürülememiş olması: imalatla ve özellikle paslanmaz çelik tellerden oluşan koruyucu kafesle ilgili bazı sökülüp takılma detaylarını çözüp Haziran 2008’de piyasaya çıkartmayı planlıyorlar. Bu tabii geçen sene öngörülenden çok daha fazla gecikmiş bir tarih. Beklemekten başka çaremiz yok. Yukarıda özetlediğim firmalar dışında Omicron (Magic Dream) titreşim stabilizatörleri ve BlackNoise cereyan filtreleri de CES 2008’de yer almaktaydı ancak bildiklerimizin dışında sizlere yazabileceğim yeni bir ürünleri olmadığı için onlara bir paragraf ayırmadım. Konumuzun dışında olmasına rağmen son gün birkaç saat ayırıp büyük ana fuar holünü (convention center) de gezdim. Tam bir panayır yeri: kalabalık, iç içe geçmiş firmalar ve gürültü. Bu holde çok büyük bir yer işgal eden Panasonic standında gördüğüm PT-AE2000 model HD sinema projektörünün görüntü kalitesinden çok etkilendim. 150” (inç) boyutlarda bir plasma ekran görmek şaşırtıcıydı. Bir de HD kameralar için 32 GB (!!!)’lık yeni bir SD kartın bu sene içinde piyasaya çıkacağının duyurusu yapılıyordu. Sony’nin yapmış olduğu neredeyse kağıt inceliğindeki ekranları olan ufak boy televizyonlar da çok hoşuma gitti. 2008 CES fuar izlenimlerimi, birkaç istisna dışında, temsil ettiğimiz firmalarla sınırlı kalarak aktarmaya çalıştım. Fuar ziyaretlerinin sadece bu konuyu meslek edinmiş profesyoneller için değil iyi müzik dinlemeye meraklı tüm odyofiller için de son derece yararlı olduğunu düşünüyorum ve imkanı olanlara bu tür ziyaretler yapmalarını hararetle öneriyorum. Bol müzikli günler dilerim. Adnan Arduman