İlk Kurşun Dergisi Sayı:09

Page 1

Pil U vJ AYVALIK LİSESİ EĞİTİM KÜLTİİRSANAF DERGİSİ u

V

FAHRİ k o r u t ü r k ORG. SEMİH SANCAR LÜTFl DOĞAN YILMAZ GÜLTEKIN MUZAFFER GÜLTEKÎN METE AKYOL ÜNAL ÇALLI ZAKIR GÜVEN HALÛK DURUKAL ÖZGÜN OZAN SADRlYE MASTAR METİN GÜNERİ GÖNÜL TAVAOGLU HAŞAN ÖKTEN ALI FERDA SEKENDİZ ALI TAŞKESEN ŞÜKRAN MERT AHMET AKGÜN İNÖNÜ BÜSTÜ — Y. Gliltekin’in ön {AhjlMMi

YIL: 2

SAYI: 9

OCAK 1974


İLKKURŞUN Ayvalık Lisesi Aylık Eğitim, Kültür Sanat Dergisi

*

Sahibi: Okul Müdürü YILMAZ UÜLTEKİN ★ Yazı işleri Sorumlu Yönetmeni: MUZAFFER GÜLTEKİN ★ Başkan HAŞAN ÖRTEN ★ Başkan Yardımcısı CANSEL! KAFADAR ★ Müdür MEHMET AKDÖL ★ Müdür Yardımcısı TAYFUN BALABANER ★ Sekreterler DERYA TUĞRUL ŞÜKRAN MERT Saymanlar FUNDA GENCEL ECE ÇELİK inceletme Kurulu Serap Kandiya Tayfun Ergin Fatma Karaşln Şemıin Aktosun Gül Özgüle Kapak Kompozisyonu YILMAZ GÜLTEKİN

İLKKURŞUN

İNÖNÜ’NÜN ÖLÜM RAPORU SAYIN İSMET İNÖNÜ 17 ARALIK. I ix973 PAZARTESİ GUNU SAAT 9’00 Da [GEÇİRDiGI ANTEROSEPTAL MiYOıTOKARD ENFAKTUSÜ VE AKUAI ISOL KALP YETMEZLİĞİ SONUCb OLARAK VE UYGULANAN BUTUN [TEDAVİLERE RAĞMEN 25 ARALIK I ıy73 SALI GÜNÜ SAAT 16.10 DA ANjlİ IKALP DURMASI İLE VEFAT ETMİŞ (TİR. Prof. Prof. Prof. Prof. Prof. Prof. Prof.

Dr. Dr. Dr. Dr. Dr. Dr. Dr.

Zafer Paykoç Sabilı Oktay SabaJıat Kaymakça lan Turhan Akyol Cavit Sökmen Bekir Berkol Türlüm Güler

AYVALIK LtSESl AYLIK EĞİTİM. KÜLTÜR, SANAT DERGİSİ

Yıl: Z Ocak 1974 9 * Gönderilen yazılar yayınlansın yaymlanmas-.n geri verilmez. * Gelen yazılar İnceleme kurulundan geçer. * Ayda bir kez yayınlanır, yıllık sekiz sayıdır. Kanoca Matbaası * Abone şartları: Yıllık 20, dört aylık 10. sayısı 2.5 liradıı Tel: S5390 İzmir * Yazışma adresi: likktırşun Dergisi. Ayvalık Lisesi - Ayvalık


Y EN İ Y IL D A İLK K U R Ş U N D A N O K U R LA R IN A ... Duvarda yorgun bakışlı takvimin en son yaprağı da düşerek, 1973 yılı zaman nehrinin derinliklerinde, geride bir yığın anıyı miras bırakıp, 365 günlük ömrünü tamamladı... Şimdi ise, 1974 yılı nehrinin sıcak kollarında geleceğe umutla bakan gözleri­ mizi, kâğıttan 'bir sandaıl gibi yüzdürüyor; avuçlarımızda biriktirdiğimiz geçen yıl­ ların anılarını, birer gemici feneri gibi, yolumuzu aydınlatmasını bekliyoruz. Gerek sevinç.erimiz, gerekse üzüntülerimiz, aynı tastan içtiğimiz birer düş şerbeti... Unutmuş gibiyiz dünü. Oysa daha eşiğindeyiz 1974’ün. Hele bir yol yeşillensin ye­ ni baştan geçen zaman nehrinin uğrak yaptığı konaklar. Hele bir canlansın tak­ vim yaprakları 365 gün bir bir gözlerimizde. Hele bir uçuşsun geride bıraktıkları­ mız... Evet, geride bıraktıklarımızdan ÎLKKURŞUN dergisinin sekiz sayısı bulunu­ yor şu anda avuçlarımda. Tazeiğlni, sıcaklığını yitirmemiş, pırıl pırıl, her biri bir öncekinden daha alimdi, sekiz sayı İLKKURŞUN'dan. l/Ocak/1973'de, «öğrencilerin düşünme gücüne inerek; onlara düşündüklerini, duyduklarını yazma olanağı sağlayan; araşt-rıcı, gözlemci, eleştirici bir ruh zengin.iği kazandırmaya çalışan» bir İLKKURŞUN,., «iyiye, doğruya, ulusa, çıkarlara, kültürel ve edebi zevklerin gelişmesine yö­ nelmiş; tüfeği akıl, kuışunu kalem» olan bir İLKKURŞUN. Değerli eğitimci Sayın MevMlt Oğuz'un ellerinde doğan; Muzaffer Gültekin’in, Yılmaz Gültekln’in, Necdet Sümer'in, idarecilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, öğrenci velilerinin ve konuk ka.emlerin kucağında büyüyen, büyümekte olan bir İLKKURŞUN... Evet, geride bıraktıklarımızdan îlkkurşun dergisi, ikinci takvim yaşma gi­ riyor Ocak 1974 ayında. Hem de sessizce, hem de yalnızca, hem de yoksulca... Ama korkutmuyor sessizlik llkkuışun'u, yalnızlık ürkütmüyor, yoksulluk kırmı­ yor yeşil umudunu. Çünkü; inanç dolu, azim dolu İLKKURŞUN. Bir taşrada, hem de bir okul çatısı altında çıkmanın ve başarıya ulaşmanın özlemi var yüreğinde. Her geçen gün, her çıkan sayı özlemini gideriyor likkur§un. Kıskansalar da, kıökanmasalar da; yazsalar da, yazmasalar da bir dergi çıkıyor Ayvalık Lisesinde. Aylık Eğitim, Kültür, Sanat dergisi. «Karanlıktan ay­ dınlığa, cahillikten bilgiye» üaşmanm sevinciyle dolu bir dergi, îlkkurşun dergisi. Yeni yıla, 25/Aralık/l973’de, aramızdan ayrılan; gönüllerimizde bayraklaşan; Türk’ün öz bağrından çıkardığı eşsiz devlet adamı; büyük komutan, güçlü diplo­ mat, rahmetli ismet İnönü’nün aziz anısına; özel bir sayı yayınlayarak giriyor ÎLKKURŞUN. Genç Cumhuriyetin yazgısını Lozan’da değiştiren fsmet Paşa’yı özel bir sayı ile anmak; Atatürk’çü gençler olarak, yüreğimizde duyduğumuz en kut­ sal görevlerden birisidir. Ulu önder Atatürk'ün silâh arkadaş , büjü'k komutan tnönü; uygar düşüncenin, Atatürk’den sonra en büyük ışık kaynağıdır. Atatürk’le çığlaşan ulus sevgisi İnönü ile perçinleşmekte, güçlü Türkiye’nin biz Cumhuriyet bekçilerine Türk olmanın gururunu yaldızlamaktadır. Bu nedenle, 1974 yılma İNÖNÜ ÖZEL SAYISI ile giriyoruz. Evet, geride bıraktık'arımızdan Ayvalık Lisesinin çkardığı, her sayfasında alm-teri, göz-nuru ve emek kokan bir İLKKURŞUN dergisi var avuçlarımızda. Türk’ün «makûs» tallhmi Lozan’da yenen, Türk tarihinin en son yaprağı, ismet İnönü var gönüllerimizde sakladığımız... Şimdi ise, 1974’e, geride bıraktığımız anılarla giriyoruz. Yeni yıl ulusumuza, ulusumuzun tüm fertlerine, acı günlerden uzak; neşeli, sıhhatli ve esen dolu gün­ ler taşısm. Zaman nehrinde, 1974’ün en son yaprağı yüzünceye dek; avuçlarımız aydın, mutlu günlerle dolsun. Esen kalınız değerli îlkkurşun okurları... Î L KK UR Ş UN

S


BUYUK ASKER İSMET İNÖNÜ FAHRİ KORUTÜRK Cumhurbaşkanı BUGÜN 25 ARALIK 1973 TARİHÎNDE GÖZ­ LERİNİ HAYATA

KAPAYAN

DEVLETİMİZİN

İKİNCİ CUMHURBAŞKANI İSMET İNÖNÜ, BÜ­ YÜK ASKER, RAK TÜRK

BÜYÜK DEVLET ADAMI OLA­ MÎLLETİNİN

KADERİNDE

ÇOK

ÖNEMLİ VE E N UZUN ETKİSİ OLAN, AYRICA DÜNYA SİYASET ALEMİNE

KENDİSİNİ KA­

BUL ETTİRMİŞ BULUNAN MÜMTAZ ŞAHSİYE­ Tİ İLE TÜRK TARİHİNDE VE CİHAN TARİHİN­ D E EBEDİYEN YAŞAYACAKTIR. MİLLETİMİZ ONUN HİZMETLERİNİ DAİMA ŞÜKRANLA ANACAKTIR.

BU SEÇKİN EVL­

DINI KAYBEDEN ASİL TÜRK MİLLETİNE TAZİYETLERİMİ SUNUYORUM.


D EĞ ER Lİ KOM UTAN İSMET İNÖNÜ Org. SEMİH SANCAR Genelkurmay Başkanı

Ulu önder Atatürk’ün en yakın silâh arkadaşı, büyük insan, değer­ li komutan İsmet İnönü'nün ufulü, Genelkurmay Başkanı olarak beni >lduğu kadar, şu anda üzüntülerini dile getirmeye çalıştığım Türk Siâhlı Kuvvetlerini de sonsuz acı ve eleme boğmuştur.

Komutanlık ve

ievlet adamlığı vasıflarını şahsında ahenkli bir şekilde imtizaç ettirmiş olan ismet İnönü, hayatı boyunca millî istiklâlin ve Türkiye’nin tüken mez hayatiyet kaynaklarından biri olmuştur. Bugün ardında sadece bütün Türk Milleti değil, birçok dünya de\ '.et adamı saygıyla kalkmış, başlarını eğmiş ve tazimle or.a karşı sc: görevlerini yerine getirmektedirler. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin acısı bil yüktür. Çok değerli bir komutanı, Ata’sınm en yakın silâh arkadaşın büyük bir Türk evlâdını kaybetmiştir. Aziz hatıraları önünde saygı ve tazimle eğiliriz.

5


deki parka yapılması düşünülen at üzerinde üniformalı heykeli ve büstü, değerli yapıtlardan birkaç tanesidir.

İNÖNÜ HEYKEL V E Potreleri

A2man Heykeltıaj Rudolf Belling’hv İstanbul Taksim alanı için yaptığı (alçı) atlı İnönü Heykeli..

Bronz dökümü yapılan anıtın baş hariç diğer kısımları, geçen­ lerde Hürriyet gazetesinin araş­ tırmaları sonucu bir depoda bu­ lunmuştur. Elinde bir meşale tu­ tan çıplak erkek figürünün de at­ lı İnönü’nün yanında yer alacağı yapıtm montajı, İnönü’nün Cum­ hurbaşkanlığından seçimler sonu­ cu ayrılışı nedeniyle gerçekleşti­ rilememiştir.

Malatya’da Hükümet Meyda­ nındaki büyük boy ayakta duran YILMAZ GÜLTEKtN heykeli de, Malatya’lıların İnönü sevgisini göstermesi bakımından kayda değerdir. Cumhuriyet devri Türk heykelErzincan depreminde, Erzincan traşlarının yetişmesinde büyük lılara gösterdiği sıcak ilgi ve er­ çabası olan Alman Heykeltraş tesi günü kendilerini aralarında RUDOLF BELLİNG’in, Türkiye’­ görmeleri, büyük felâketin acısını mizin ikinci adamı İsmet İnönü’­ manevî yönden azaltmıştır. Şeh­ nün Ankara Ziraat Fakültesi bah rin yeniden kurulması için gös­ çesine yapmış olduğu ayakta du­ terdiği çabaya karşılık, Erzincan­ ran heykeli ile İstanbul Taksim’- lIlar, Menemen’de Kubilay anıtı6


İnönü, ressam İbrahim vaılı, Jbeyhaman Duran ve Ayetullah Sümer ile beraber..

>'5 nın sanatkârı heykeltraş RATÎP AŞİR ACUDOGLU’na yaptırılan ■ İnönü anıtı ile, şükranlarını be­ lirtmişlerdir. Yüksek bir kaide üzerinde İNÖ­ •M%-■ \ : NÜ ayakta, göğsüne başını daya­ ' .4 ^ mış bir köylü kadını, sağ eliyle sarmış, sol eliyle de önünde du­ ran küçük bir kız çocuğunun cmuzundan tutmaktadır. Bu kai­ deden daha alçak bir kaide üze­ rinde de ortada havaya kalkmış sol elinde sulh sembolü bir dal tutan köylü kadın ve bunun iki yanında iki erkek figürü dimdik ayakta durmaktadırlar. İNÖNÜ’nün Cumhurbaşkanlı­ ğı zamanında FEYHAMAN DU­ RAN, İBRAHİM CALLI, AYE­ TULLAH SÜMER, EDİP HAK­ KI KÖSEOĞLU ve ZEKÎ KOCAMEMİ gibi ünlü Türk ressam­ ları, çoğu kez koltukta oturmuş Hwy«.enia-> Kaıi]> A ij.r A cudoglu'nun E rz in c a n 'd a k i İn ö n ü H eykeli.. halde portrelerini yapmışlardır.. 7


Günün yorgunluğunu gidermek, biraz olsun dinlenebilmek için Öğretmenler Demeğine gitmiş, bir köşede çayımı yudumluyor­ dum. O sırada içeri giren bir öğ­ retmen arkadaşı mtitrek bir sesle: — Beyler, İnönü’yü kaybettik., dedi. İnanamadığımız, inanmak iste­ mediğimiz bu haber, usumuzu don durmuş, ne söyleyeceğimizi unutuvermiştik. Orada bulunanlar hemen etrafında çember yaparak kendimizi inandırmak için: — Yok canım sende.. Dün sa­ pasağlam adam, bugün ölür mü? diyerek, «Şaka yaptım» demesini bekliyorduk. Oysa uçuk dudakla­ rından dökülen sözcükler yüreği­

rimizin ağzını bıçak açmıyordu. Birden başlarımız öne düştü. O’nu yaşamaya çalışıyorduk tüm kalbimizle şimdi. Derin bir sessiz­ lik dünyasında tek Omu... ★

Bir tarih daha toprağa verilir­ ken, bir kez olsun yüzünü göre­ memenin içimdeki burukluğu, usuma saplanmış bir bıçak gibiydi. Resimler üstü düşlemeye çalışı­ yordum o büyük insanı. Gözlerim de canlandırabildiğim kadar ona yaklaşmak, yaklaşmak., sonra da sıcacık ellerinden öpmek istiyor­ dum... Kitaplardan okuduğum, tarih derslerinde dinlediğim, sa­ vaş görmüşlerden duyduğum kur­ tuluş savaşı öyküsünü bir kez de

İSMET PAŞA’NIN ARDINDAN M U Z A F F E R

mize oturmuş, kulaklarımız da körelmişti. Sanki, başkaca birşey duymak istemiyorduk artık. O, ilk sözünü bir kez daha inandır­ mak istercesine tekrarlıyordu: — Evet, İnönü saat 16.00 sula­ rında ölmüş.. Başımız sağ olsun.. İsterseniz radyoyu açın, ara ha­ berlerinde vermesi gerekir... Hemen radyoya koşuştuk. 17.00 haberlerini soluk almadan bekli­ yoruz. Biraz sonra radyo acı ha­ beri beyinlerimize damgalıyor: — ... Bugün saat 16.10 da İs­ met İnönü’yü kaybettik.. Yanımda bulunanlardan hiç bi­ 8

G Ü L T E K Î N

büyük savaşçıdan dinlemek isti­ yordum. İstiyordum ki; dağ dağ yükselsin İnönü Yunan orduları­ nın önünde.. Bir anıt gibi dikilsin Dumlupmar, bir taç gibi süslesin tarihi Lozan... Düşlerim sadece 25 Aralık 1973’e dek avutabildi beni. Ne elini öpebildim, ne de dinleyebil­ dim o ulu kişiyi... ★ Ve 25 Arahk 1973’de bir tarih, insanlık tarihi, son bir yaprağmı daha veriyordu Toprak Ana’ya.. Son Osmanlı İmparatorluğunu yı­ kıp, yıkıntıları üzerinde güçlü bir


Cumhuriyet Türkiye’sinin temeli­ ni atan yapraklardan birisini.. O yaprak ki; yeşilliğinde mut­ luluğu getirdi insanlara, özgürlü­ ğü getirdi, barışı getirdi... Ulu önder Atatürk’le beraber tarihsel etkinliği, bir ulusu tutsak olmak­ tan kurtardı. İnönü’de, Dumlupınar’da, Lozan’da., karanlığı boğaz layıp, aydınlığı getirdi. Değil İnö­ nü’nün tarihsel etkinliği, Lozandaki etkinliği bile, sivrilmemiş bir diplomat olmasına rağmen, tari­ hin ünlü diplomatlarına karşı u^ laştığı en büyük siyasi zaferler­ den birisi olmuştur. İnönü, Genç Cumhuriyet Türki­ ye’sinin en büyük devlet adamla­ rından birisidir Atatürk’ten son­ ra. İkinci Dünya Savaşına girme­ mekle gösterdiği büyük cesaret ve ileri görüşlülük, İnönü’nün si­ yasal etkenliğinin doruklaştırdığı bir dönüm noktasıdır. Atatürk’le beraber başlayan Kurtuluş ve uy­ garlık savaşı, İnönü ile olgunlaş­ mış ve bugünkü düzeye ulaşmış­ tır. İsmet Paşa, Atatürk’ten sonra kendisini ulusuna adamış, tarihin ender yetiştirdiği kahramanlar­ dan birisidir. Gecesini, gündüzü­ nü, 89 yıllık yaşamını, ulus çı­ karlarında yitirmiştir. Her zaman Atatürkçü bir ruhla, Atatürk gü­ neşinin ışıması için, hür demokra­ tik bir anlayışın savunucusu ol­ muştur. O, ulusunun yazgısını de­ ğiştiren bir önder olduğu kadar; aile yaşamında gösterdiği ciddi­ yet, olgunluk ve baba sıcaklığı ile de, örnek bir insan, örnek bir aile reisi olmuştur. Mükemmel bir insanda arana­ bilecek tüm iyi meziyetlerin İnö­ nü’de bulunması; başarılarının öz

H*lTA K~ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ J

♦ J ♦ ♦ J

♦ ♦

V E K A R A K T E R

S A Ğ L A M OLMAZSA, CEMİ YETE E S A S L I HİZMET

GÖRMEĞE İMKÂN YO KT UR .

î

İSMET İNÖNÜ

kaynağıdır kanımca. 89 yıl hiç bozulmadan, bu meziyetleri koru­ yabilmek, taşıyabilmek de erdem­ liliğin en güzel somut bir delili­ dir. İnönü’yü anlayabilmek, Inönüyü yaşayabilmek için; onunla omuz omuza savaşmak, kalem ka­ leme yazışmak, ağız ağıza konuş­ mak gerek... O’nu yaşatabilmek için de; yapıtını, yapıtının değer­ lerini bir hattat ustalığı ile usla­ ra işlemek gerek. Atatürk’süz, Paşa’sız bir Türkiye; yaşayan bir demokrasi düşünemiyorum... ★

25 Aralık 1973’de saat 16.10 da İsmet Paşa’yı yitirdik. Toprak Ana’nm kucağında, Ata’sımn ya­ nında en son uykusunu yudumluyor şimdi. Ulusunun öz benliğin­ de bayraklaşan Atatürk ve İnö­ nü, Rasattepe’den ulusuna nurlu ışıklar saçıyor. Tanrı rahmetini esirgemesin büyük ölülere... 9


••

İKONU GANA VERDİĞİ • • ••

sozu

TUTMADI METE AKYOL

ismet İnönü, tüm yaşamı boyunca sadece bir sözünü yerine getire­ memiştir. «Yüzüncü doğum gününde beni, köşkünün bahçesinde kabul edecek, çamların altında elimi tutacak, birlikte yürüyüş yapacaktık.» Söz vermişti buna ismet İnönü. Onun bu sözü üzerine söyıeyecek sözcükler bile bulmak için durak­ sadığımı görünce, eliyle omuzumu okşamıştı ve şöyle demişti: «Neden karamsar oldun biraen böyle?... Daha pek gençsin. Üstelik, sıhhatli de görünüyorsun.. Yüzüncü yaş günümde beraber olmamamız için ne sebep var ki ortada?» Sonra içtenlikle avutmak istemişti beni: «Böyle tehditler koyma kendin için» demişti. «Merak etme.. Yüzün­ cü yaş günümde de burada olursun..» demişti. Birşey daha söylemişti o gün. Yanında bulunan bir arkadaşına be­ ni gösterip, takılmıştı da. «Anlamıyorum bu genç gazetecilere» demişti. «Neden acaba dersin böyle karamsar oluyorlar gelecekleri hakkında?..» ic Şunun şurasında onbir yıl kalmıştı verdiği sözü yerine getirmesi için... Onbir yıl., ne ki onbir yıl ismet İnönü için.. Bu sözü verdiği günden bugüne kadar dört yıl geçmiş. Onbir yıl da öyle geçecekti amma... Olmadı, olmadı, olmadı işte.. Göz, bir daha açılmamak üzere kapandı artık... Vakti yok şimdi İnönü’nün. «Vadesinde mutluka ödenmesi gerekli borcunu» ödeyebilmesi için.. D


İNÖNÜ VE AİLE BAĞ! ABİDESİ

İnönü de herşeyimizdi aslında, sağlığında diyemedik bunu apa­ çık. Hemen hemen her Türk bü­ yüğünün kaderi aslında bu. İnönü: İkinci adam, reisicum­ hur, başbakan, devlet adamı, dip­ lomat, dert babası... Ben bunları benimsiyorum, herkes duracak bu yönleri üzerinde... Benim ilgimi çeken, onlardaki aile mutlulu­ ğunun abideleşerek karşımıza ör­ nek insanlar olarak çıkışı. «BİZ BERABER NE GÜZEL­ DİK. ŞİMDİ BEN NE YAPACA­ ĞIM?»

Ü N A L ÇALLI

Evet, Mevhibe Hanım ve İsmet İnönü beraber oldukça, yaşam gü zeldi... İnönü yok artık... Mutsuz ne yapacağını şaşıran Mevhibe 28 Aralık 1973.. Saatler, 14.37 Hanım, herşeyin kendisi adına söyi gösteriyor. Görünüşünde tüm nüşünü, yaşama gücünün yoksul­ yıkıklığı besbelli bir kadın.. Gözlaştığ ın ı apaçık, ıçtemikıe söyle­ pınarlarında yaş kalmamış gayrı.. yiveriyor... Kuru hıçkırıklarla sarsılıyor. Der manı yitmiş, dizleri toprağa geli­ Onlar gerçek eşti birbirleri yor; kuru hıçkırıklarla sarsılı­ yor ve: iç in , ö rn e k eş o n l& r iı bizleret — «BİZ BERABER NE KA­ 1964 yılında Kırıkkale’de bir DAR GÜZELDİK. ŞİMDİ BEN konuşmasını dinlemiştim İnönü’­ NE YAPACAĞIM..» diyebiliyor. nün. İhtiyardı, güç konuşuyordu. Yarım asrı geçen bir beraber­ liğin son sözleri belki bunlar... Mevhibe Hanımdan, toprak altın­ daki İnönü’ye akan... Güneş pırıl pırıl o gün. Mev­ sim kış ama, Anıt kabir yolların­ da bir ışık, bir aydınlık olanca gücüyle ve son Türk Tarihinin ikinci güneşini de toprağa saklı­ yoruz o gün.

S AĞLAM BÎR NESİ L, BİR Mİ L L ET İ N M A Y A S I D I R.

İSMET İNÖNÜ il


tez yoruluyordu. Ama yine de büyük bir ihtirasla önündeki kür­ süyü yumrukluyordu. Beni, o za­ man bile etkileyen, sergilenen a* ile şefkati olmuştu: Mevhibe Ha­ nım, hemen İnönü’nün ardında sandalyesinde -sözde- oturuyor­ du. Ama her İnönü hırslanışı, bir Mevhibe tedirginliği yaratıyordu; fırlıyordu sandalyesinden ve bir şeyıer fısıldayıveriyordu Mevhibe Hanım... Bu, bir eşin sevgi bağı doruğu değil de neydi? Hep bu hareketleri kolladım konuşma bo­ yu. Duygu duygu taştım; bir ga­ rip burkuldu yüreğim. İsmet İnönü de aynı sevgi ve şefkatle bağlı değil miydi Mevhi­ be Hanıma?. Evet, değişen bir tutum yok, aynı sevgi ve şefkat tablosunu İnönü de sergilerdi Mev hibe Hanım için: En gösterişli tören ve karşılamalarda bile, hal­ kın arasında bir ara tek başına kalsa, iki dakika geçmezdi ki: — «BİZİM HANIM NERELER DE?» der, onu gerilerden bulur ve sıkıca elinden tutuverir; şim­ di mutludur işte...

İnönU, hayat arkadaşı Mevhibe Hanını ile kolko!a bir gezinti yaparken..

Ve bir 28 Aralık günü, saat 14.37.. ve bir mezar başında ku­ ru hıçkıraçlar ve son bir aile ba­ ğı abidesi: — «BİZ BERABER NE KA­ DAR GÜZELDİK. ŞİMDİ BEN NE YAPACAĞIM?»

12


İSMET PAŞA’NIN ARDINDAN Asırlık Pembe Köşk’ün ışıkları Bir mum olur da erir mi hiç PAŞAM Erir mi? Ulusuna bayrak olan insanları Bağrım bir sur olur da verir mi hiç PAŞAM Verir mi? İnönü’de dağlar taşlar inlerken Dost-düşman tabur tabur ağlarken Kuşlar kanat açıp «PAŞAM»- diye yanarken Ayrılık bir sızı oiur da diner mi hiç PAŞAM Diner mi? Dumlupınar dertli olur ardından Tarih tarih çıkar da yiğit kınından Ata’sından, Paşa’smdan, ulusal yasından Savaşan bir Türk olur da geçer mi hiç PAŞAM Geçer mi? Lozan’da altın kalem soy verir Dünya mezar olsa O’na-sana dar gelir însanhk uğruna yetmiş yıl ki; kimbilir Atlastan bir yaprak olur da düşer mi hiç PAŞAM Düşer mi? Ankara’nın yetim kaldı kalesi Bir yara daha aldı «makûs» çilesi Yurt ocağına dikilen ulus meşalesi Tunçtan bir alev olur da söner mi hiç PAŞAM Söner mi? Anıt-kabir kucak açtı şanına Uçup vardın Atatürk’ün yanına Altın harfler destan yazdı adına Yazılan bir tarih olur da çöker rai hiç PAŞAM Çöker mi? MUZAFFER GÜLTEKÎN


İNÖNÜ VE RESSAM ARILAR ZAKtR GÜVEN

Kuşkusuz diyebilirim ki; şim­ diye kadar bir insanın - önemle büyük bir devlet başkanınm - bal ve mumdan resmini yapmak şe­ refi, bizim okulun halanlarına kısmet olmuştur. İkinci Dünya Savaşının insan­ lığı ve çağın uygarlığını mahvedercesine bütün şiddetiyle sürüp gittiği bunalımlı yılları yaşıyor­ duk... Dövüşen taraflar, Türkiye gibi kuvvetli, sözünün eri ve yiğit, di­ siplinli bir orduya sahip bir müt­ tefiki; düştükleri cehennemin içi­ ne sürükleyebilmek için, türlü ça­ relere baş vuruyorlardı. Örneğin: Cnurchili'in Adana ziyareti, İnö­ nü’yü Kahire’ye davetleri, yerine getirilmesi mümkün olmayan par lak vaadler, Hitler’in sıkıştıkça «Dünya’yı Allah’a boş teslim ede­ ceğim» diye savurduğu palavralar rın hiçbiri; deneylerin süzgecin­ den geçmiş, Atatürk okulunun gü zide öğrencisi seçkin insan İnönü yü doğru kararından döndürememiştir. Vaktiyle kocaman bir imparatoluğun çökmesine sebep olan bir «oldu-bittiye» boyun eğilemezdi. Aradan geçen yarım asırlık süre içinde akan sular çok köprüler yıkmıştı... Bu amaçla Sayın Başkan, sık sık yurt gezilerine çıkıyor, savun ma olanaklarını inceliyor, moral gücünü kuvvetlendiriyordu. Doğu sınırlarımıza yapacağı böyle bir inceleme gezisinde böl­ ge içinde yeni kurulmuş bulunan öğretmen okuluna (Kars Cılavuz Köy Enstitüsü) uğrayacağının

haberi önceden Ankara’dan uçup gelmişti. Büyük misafirimizi, savaşın yarattığı kısıtlı koşullar içinde bile olsa, gereğince ağırlamak amacı ile, özel bir program hazır­ ladık. Çevreler oyunlar, gösteri­ ler, saz-söz yanında, okulun bal yapan arılarına da bir görev ve­ rilmişti... Paşa’nın profilden bir resmini yapacaktı arılar. Nihayet bir haf­ ta içinde güzel kokulu, renkli çi­ çek tozıarıyıa bal karışımı; ışıl ışıl, binlerce düzgün altıgenden meydana gelen sarı mum prizma­ dan harika bir eser yaratmışlar­ dı. İnönü’nün 24X36 ebadında bir resmi oıan bu eser, gerçekten İnönü’ye çok benziyordu. Sanki doğuştan bir ressamdı bizim arı­ lar... Nihayet beklenen gün gelmişti Günlük - güneşlik bir Temmuz öğlesi, Haşan Saka, Millî Eğitim Bakanı Yücel, Generaller, yanla­ rında yaverleriyle okulu şereflen­ dirdiler. Hiç dinlenmeden okulu gezdiler, eleştirdiler, bilgi aldılar. Hazırlığımız kusursuzdu. Sonuç­ tan memnun oldukları yüzlerin­ den okunuyordu. Öğle yemeği, salkım söğütlerin arasından akan küçük derenin kenarında, çiçekli ve çimlik bir alanda verildi. Hazırlanan çeşitli yemeklerin hemen hepsi, okulun yetiştirdiği Ürünlerden yapılmış­ tı. Bu durum kendilerine söylenin ce, yemekler daha iştahlı yenildi. Yemek süresi pek neşeli geçiyor­ du. Paşa’nın esprileri havayı ısıt­ mış, resmi davranışların sertleş­


tirdiğini yumuşatmıştı. Bu anm verdiği cesaretle bir kız öğrenci­ miz marifetli balarılarmın hediye sini, Paşa’ya sundu. Paşa, bir sü­ re sessiz kaldı. Tatlı bir tebessüm le resminin seyrine daldı. Sonra okul müdürüne: — Mimarını tanıyalım.. Ben, müdürün işareti ile hemen

sına rağmen, olayın hikâyesi de­ vam ediyordu. Okul Müdürü bizi topladı. Sa­ yın Cumhurbaşkanımızın okulu denetlemelerinden memnun kaldı­ ğını bildiren beğeni yazılarıyla, bütün öğretmenlere birer kostüm­ lük kumaş hediye gönderdiklerini söyledi.

İnönü, yeşil çimen er ibtuıı«« yoı^uihUgUiia gideriyor..

selâm durumuna geçtim. Yaklaş­ mamı emrettiler. Yaklaştım. Beni sevindiren iltifatlarda bulundular. Anlar ve arıcılık hakkında bilgi •aldılar. Çatalı hâlâ elindeydi. Mü­ düre birşeyler söylediler. Resim derhal alındı. Ambalaj yapılarak arabaya kondu. Bir müddet son­ ra da gittiler. Aradan bir hafta geçmiş olma­

Büyük insanın bu nazik ve asil jesti, sınır çizgisi yakınında, sa­ vaşın gürültüleri arasında başar­ maya çalıştığımız görevleri, yeni, taze ve dinamik bir azimle sarıl­ mamıza işaret oldu. Evet Paşam.. Büyük önder Atatürk’ün yanında rahat uyu... Türk milleti sîzleri hiç bir zaman unutmayacaktır. 15


BU NE BİÇİM S U A L BEN T U R İS T MİYİM ? HALÛK DURUKAL

Sene 1943, İnönü Millî Şef, Ankara’dan daima İs­ tanbul’a trenle gelirdi. O tarihlerde

gazeteciler, erken

vapurla Haydarpaşa’ya geçip İnönü’yü

karşılarlar ve

peşinden özel motora binip beraber Dolmabalıçe’ye ge­ lirlerdi. Genç bir gazeteci arkadaş da vardı İnönü’nün geli­ şindeki bir günde Haydarpaşa Garında. Gençliğin verdi­ ği cesaretle İnönü vagondan iner inmez hemen koruma memurlarının arasmdan süzülüp yanma yaklaştı ve ço­ cukça bir sual sordu: — Paşam İstanbul’u nasıl buldunuz? İnönü

hemen kaşlarını çattı, yanında yürümekte

olan yaveri Cevdet Beye dönerek: — Ne biçim sual bu? Ben turist miyim,

Türkiye

Cumhurbaşkanı mıyım? diye sorması ile derhal o ga­ zeteci arkadaş kendini kalabalığın en arkasında verdi.

16

bulu­


TÜ RK BA SIN IN D A INONU «

__

••

__

••

ÖZGÜN OZAN

bütün önemli görevlerinde İnönü gibi ve onun kadar uzun süre hiz­ «ismet Paşa, Hak’kın rahmeti­ met etmiş fâniyi tarihin kaydetti­ ne kavuştu. Bu, gerçekten inanıl­ ğini kaydedebileceğini sanmıyo­ maz bir şey gibi geliyor. Türki­ ruz... ye tarih ve coğrafyasının bir par­ O’na her dönemde duyduğumuz çası gibiydi İNÖNÜ. Sanki Mar­ mara Denizi kurudu veya Uludağ ihtiyaç artık giderilemiyecek ve ortadan kalktı gibi, olmayacak İnönü gibi bir devlet adamı bir dalıa koıay kolay gelmeyecek­ bir haber tesiri yapıyor...» tir...» AHMET KABAKLI: man * 27 Aralık 1973)

(Tercü­

HALÛK CANSIN: (Yeni Asır27 Aralık 1973)

BURHAN ESEN: (Demokrat İzmir - 28 Aralık 1973)

«..Türkiye'nin kurtarılış gün­ lerinden, demokratik bir kalkın­ ma mücadelesi içinde bulunduğu şu gun.ere kadar uzanan çizgi üzerinde, şahsi karakterinin dam­ gası, Inönü’nünki derecesinde de­ vamlılık gösteren bir ikinci insan mevcut değil...»

«.. İnönü’nün ölümü ile barış en büyük yardımcısını kaybetmiştir. Anıt-kabirin üzerinde uçuşan gü­ vercinleri görürseniz, şaşmayı­ nız. ismet Paşa’nın, barışçı büyük insanın kabrini tavafa gelmişler­ dir.»

NADİR NADİ: (Cumhuriyet 27 Aralık 1973)

YAŞAR AYSEY: 28 Aralık 1973)

«.. Son yarım yüzyıllık toplum yaşantımızda baş rollerden birini oynamış bir büyük adamı yitir­ menin taze acısı ile yüreğimiz sız larken bugün o adam hakkında duygusallıktan sıyrılıp genel yar­ gılara varmak elbette güç, belki de olanaksızdır...»

«.. ismet Paşa, yaşadığı sürece Türk Ulusu için, her zaman üstün devlet adamlığının ve yurtseverli­ ğinin eşsiz örneklerini veren kişi olmuştur. Dostu, düşmanı bu üs­ tün kişilik karşısında, bu nedenle saygı ile eğilmektedirler...»

ABDI İPEKÇİ: Aralık 1973)

«Bir devletin

(Barış -

(Milliyet - 28

ECVET GÜREŞİN: (Hürriyet29 Aralık 1973)

düşünülebilecek

«..Tozlu çizmeleriyle savaş alanlarından Lozan'a koşan, kalkış 17


malar olduğu zaman yumruğunu balyoz gibi indirebilen; İkinci Dünya Savaşında Adana’da, Kahire’de baskılara karşı direnebilen ve nihayet 1945’den günümü­ ze kadar en zor zamanlarda de­ mokrasiye nefes veren İnönüyü toprağa bıraktık dönüyoruz.

her başımız sıkıldıkça baş vuraca ğımız bir İsmet Paşa da yok ar­ tık. Türkiye’de Cumhuriyetin ku­ rucuları dönemi sona erdi...» NECDET ÖKLEM: 29 Aralık 1973)

Ekspres -

İSMET PAŞA’YA SADRİYE MASTAR Hüzünlü bir rüzgâr esmişti Yirmibeş Aralık günü öğleden sonra Saat dördü on geçe Faşa’mn ruhunu alıp gitmişti göklere İnanamamıştım birkaç gün Paşa’m n öldüğüne Fakat bütün dünya matem tutunca Ben de katılmıştım bu bölüğe Fayda etmezdi artık hiç bir şey Öksüz kalmıştı Türkiye Paşalar birer birer eksildi Günler, seneler geçtikçe...

«.. İnönü, Türk Milletinin Ata­ türk ilkeleri doğrultusundan ge­ lişmesini sağlamak için, son nefe­ İLHAMI SOYSAL: (Yeni Or­ sine kadar bu ülkeye kendini ada­ mış insan vasfını değiştiremiyetam - 29 Aralık 1973) cek, tarihin doğru yargısını sap«Atatürk’ün önerdiği biçimde, tıramıyacaktır...»

Ankara İsmet Paşa’sız, Türki­ ye İsmet Paşa’sız. Ağlıyoruz.»

18


İN Ö N Ü Y E SPO R METİN GÜNERİ

İnönü spor hakkında çok şey­ ler söylemiştir. Burada sadece sözlerinden bazılarını özet olarak sıralayacağım:

cut arasındaki fark ortadadır. Spor sıhhatin kaynağıdır. Bu şe­ kilde ele alındığı zaman, spor bi­ rinci derecede ihtiyaçlar arasına

İnönü’nün İSHBS yıllarınla. Atlı Spor Klüb’ün menaj sahasında, açılış töreninde çekilmiş bir fotoğrafı..

İnönü spor için: «Spor bir ih­ tiyaçtır, mânevi bir ihtiyaçtır. Genç yaşta spor yaparak yetiş­ mekte olan bir vücutla, kahvede havasız yerlerde yetişen bir vü-

girer...» İnönü bu sözleriyle genç kuşak lara; sporun önemini ve yaşama­ ya katkısını, herhalde anlatmış­ tır kanısındayım. Ayrıca İnönü: 19


«Cemiyetin medeni vasıflarını düzeltmek için, sebatlı ç&ıışmak, sıhhatli çalışmak için ve çalışma­ ların ortaya getireceği neticeler den meyus olmamak, bunların eı kilerini kolayca karşılayabilmek için yeni bir insan anlayışına v«. kafa yapısına sporla varılabiliı. Esasen bir amatör sporcuyuiı ben... Yaptığım sporlar hep amatöı sporlardır ve bunların içerisindt ancak yüzme elimde kalmıştır. Binicilik yapamıyorum. Spor ola­ rak bir de çok mütevazi yürüyüp kaldı elimde. Sporun gelişebilme si için en önemü unsurlardan bi ri de hocadır, iyi yetişmiş ve ye­ tiştirmesini bilen hocalar olmaz­ sa sporda kalkınma beklenemez. Hoca meselesi sporun en önemli konularından biridir, öncelikle ele alınması gerekir. Tesis, hoca ve sporun bir hayat ihtiyacı olduğu telâkkisi eğitimin başından itiba­ ren gözönüne alınmalıdır. Bu şe­ kilde kabul edilirse tesis için de para bulunur, eğitimde her tahsil seviyesine girer ve spor esas ye­ rini bulmuş olur, Türkiyede. Fa­ kat herşeyden önce iyi hoca, iyi yetişmiş hoca, iyi spor yapan ha­ tasız bir nesil yetiştirilir. Sporun en önemli unsurların­ dan biri de disiplindir. En ama­ tör şeklinde dahi sporun içersin de ve atılmaz bir parçadır. Spor aynı zamanda bugün bütün dün­ yada bir propaganda, bir güç karşılaştırması olarak kendini gösterir. Ülkeler fiziki güçlerini spor sahalarında ortaya koyarlar ve spordan büyük bir propaganda aracı olarak faydalanırlar. Bütün yabancı ülkelerin bu konuyu bu 20

STA D YO MU E ' KIYMETLİ MEKTEP 0(1 KERTERDE

kurma

ÇALI SAC M A LA R D IR

TÜRKÜ F s i \ İSHliüÂÜvİ İDAÖt ( ftl CER OL V\

G E \ Ç YEŞİL. A C I K H \V A D A VCİK ME'ı ÜA'\ LARÖA .Au'; ,

V U îA e C E K î-İR . •ıvö»v<

derece önemle ele aldığı bir dö nemde bizim sporda ilerleme ve reformu geri plânda tutmamız olamaz. Sporun ilerlemesi için ge­ rekli tedbirler biran evvel alın­ malı, konuya gereken önem veril­ melidir...» Kısaca, sporun gelişmesi; tesis ve ehliyetli hocaların varlığı her yaşta ve her yerdeki insanların spor yapmaları, iyi organize edil­ mesi ve son olarak da disiplinli bir çalışmayla neticeye vasıl olur. Bu derece spora önem veren değerli ve tarih adamımızın yok­ luğu, bizleri derin bir üzüntüye düşürdü. Ruhu şâd olsun...


OM UZ OM UZA ÇARPIŞM IŞTIK GÖNÜL TAVOÖLÜ

Ali Rıza Özbaykal da İnönü’nün yakın silâh arkadaşlarından.. İs­ tiklâl Savaşında, hele hele İnönü muharebelerinde, Paşa üe omuz omuza çarpışmış.. O da hatıralarla dolu.. İnönü’nün ölümüne çok üzüldüğünü ifade eden Özbaykal, «Paşa ölmeyecekti O ölecek adam değildi» diyor, İstiklâl Savaşı esnasında ayağından yara almış 76 yaşındaki Ali Rıza Özbaykal.. Bu yara ayağmı sakat bırakmış.. Fakat «Beni asıl üzen, has­ ta eden, asıl yatağa düşüren Paşa’mn ölümü oldu» diyor.. Devamlı ağlıyor, devamlı sızlanıyor Özbaykal.. «Hatıralarla dolu­ yum. Şimdi hepsi bir bir canlanıyor karşımda» diyerek şöyle anlattı anılarını: «— 1921 yılında cephede teftiş esnasmda Pontoscular isyan etmiş­ ti. Biz hücum taburunda idik. Taburumla 76 gün Samsun havalisinde; Tokat, Erzincan, Zara, Sivasta eşkiyalarla savaştık, onları imha ettik. Amasya’da Pontoscular yakalandı. İstiklâl Mahkemesi tarafından mu­ hakeme ediliyordu. Taburum, emirle harp cephesine hareket etti. Anka­ ra’ya geldik. Ordu «Harbi kazanmcaya kadar süngülerinizi kımna koymıyacağımıza» yemin etti... Cepheye hareket ettik. 22 gün, 22 gece Sa­ karya’da savaştık. İnönü sık sık cepheye gelir, avcı hattmda aramıza karışır, askere maneviyat verirdi. Onu görünce güçlenirdik. Sesi hâlâ kulağımdadır. «Kuvvetli misin, karşınızda kim olduğunu biliyor musu­ nuz?» sorusuna, «Yunan» diye cevap verirdik. O da, «İşte ona göre ha­ reket edin» derdi. Ve her zaman «Etrafımızda da, içimizde de düşman var; daima uyanık olunuz» diye tekrar ederdi. Kendi kendime yemin etmiştim, ta ki İzmir’e girinceye kadar sakal traşı olmamak için. Durumu farkeden İsmet Paşa yanıma gelip sebebi­ ni sordu, anlatınca da: «— Tamam, tamam..» diyerek elimi sıktı... 21


YABANCIoo BASINDA İ N C N U**o Derleyen: HAŞAN ÖRTEN

★ SÜ DD EU TSC HE Z E IT U N G : (Güney Almanya Gazetesi)

;\ i t

mak için ortaçağdan koparan Jön Türkıerin sonuncusu 8i) yaşında öldü.

«Başka ülkelere karşı düşman­ ..Tarih için o herşeyden önce, lık ya da hayranlık gibi hissi gö­ rüşleri yoktu. Bunu İkinci Dünya parlamenter sistemi Türkiye’ye Savaşı sırasında Devlet Başkan­ sokan adamdır. Osmanlı İmpara­ lığı görevinde bulunan İsmet İnö­ torluğunun uzun gecesinden çı­ nü çok iyi kanıtlamıştı: Eski kışta onun en büyük zaferi yurt­ müttefiki Almanya’nın yanında taşlarının politik alanda uyanma­ savaşa girme isteğine karşı koy­ larını sağlamasıdır.» muş, titiz bir tarafsızlığı tercih ★ HERALD TRİBÜNE: (Ame etmişti. rikan Gazetesi)

.. Tarih önündeki en büyük hiz­ metlerinden biri de, İnönü’nün 1922 yılında Lozan’da Türk Dele­ gasyonunun başkam olarak ba­ rış görüşmeleri sırasındaki başa­ rılarıdır. Yeni Türkiye’nin bugün halen yürürlükte olan sınırlarını Lozan’da İnönü çizmiştir.» ★ LE FİGARO: (Fransız Ga­ zetesi)

«Mustafa Kemal’in yanında, Türkiye’yi yirminci yüzyıla sok­ 22

«Türk devlet adamı İsmet İnö­ nü 89 yaşında ölmüştür. Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sağ kolu olan İsmet İnönü, Dışişleri Bakam, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ola­ rak Türkiye’nin kaderini tam 40 yıl elinde tutmuş ve onu şekillen­ dirmiştir. .. 1964’ten bu yana hep muha­ lefette kalmıştır. Fakat bu tecrü­ beli adamı en büyük siyası hasımlarmdan bile saygı görmüştür.»


★ THE GUARDIAN: Gazetesi)

(Ingiliz

İnönü sonuna kadar yılmaz bir şekilde ülkesinin refahı ve demok ratik prensipler için çalışan bir li­ der olarak kalmış ve insancıl bir reformcu olarak dâvasına olan inancını hiç bir zaman kaybet­ memiştir.» ★ LE MONDE: zetesi)

(Fransız Ga­

«89 yaşında bir kalp krizi so­ nunda ölen ismet İnönü, Kema­ list çağın son büyük aktörü ve Atatürk’ün son silâh arkadaşıdır. Atatürk’ün sağ koluydu. Onun yanında yer alıp, onunla birlikte çalışarak, Osmanlı imparatorlu­ ğunun yıkıntıları üstünde yeni bir devlet kurdu, çağdaş Türkiye’yi yarattı. Bağımsızlık savaşının bütün evrelerinde, Türkiye’nin alın ya­ zısı üstünde önemli bir rol oyna­ yan, devrim savaşında Atatürk’­ le birlikte mücadele veren ismet İnönü, yönetiminin bütün evrele­ rinde Atatürk’ün düşüncelerinin en sadık uygulayıcısı oldu.»

o

• •

«e

INONU Ali Ferda SEKENDİZ Bir kahraman duruyordu Sakarya'ma ortasında Düşmana kan kusturuyordu İnönü savaşlarında. Düşman tabana kuvvet Ters-yliz olmuş kaçıyordu İnönü yalın-kılıç Kaçanı biçiyordu. Hiç durmamıştı Hiç yılmamıştı, o Durmadan, dinlenmeden Hep çalışmıştı, o. Ata ile birlikte Milletiyle el-ele Aydınlattı vatanı Kucak dolusu zaferle. Onun başkanlığında Gelişmişti memleket Partiler kurulmuştu Sağlanmıştı adalet. Yıl bin dokuz yüz yetmiş üç Bir güneş daha yitiyor luünü yok artık aramızda Kederli ulusum yas tutuyor.

23


m ü z is y e n

İ nönü ALÎ TAŞKESEN

İnönü savaşlarının büyük ko­ mutanı, Lozan Antlaşmasının bü­ yük siması, çağımızın en büyük siyaset ve devlet adamı, memle­ ketimize demokrasiyi getiren ve çok partili sistemi memleketimiz­ de kuran İnönü, tamamiyle sanajt kâr ruhlu ve sanatkâr bir insan di.

Atatürk’ün sanat üzerine söy­ lediği «Sanatsız kalan bir mille­ tin hayat damarlarından birisi kopmuş gibidir» sözünü, İnönü, hem yaparak, hem de yaşayarak en iyi şekilde desteklemiştir. İnö­ nü, bütün sanat dallarını ve bu dalların akımlarını en ciddi bir şekilde takip eden, sanat yorum tan dahi yapabilecek, sanat kül­ türü ve ruhu olan bir insandı. İnönü’nün en değerli yönlerin­ tnOııll’nUn ençok sevdiği fotoğraflardan birisi. (21 Ekim 1968’de Hürriyet den birisi de, müzisyen oluşudur. Gazetesine imzalamıştır) Uzun yıllar değerli müzisyenlerle tanışmış ve arkadaşlık etmiştir. Yine uzun yıllar çok sevdiği ens- konserlere, İnönü mutlaka eşi ile turman olan violonsel üzerine, birlikte 20.20 de gelir ve değiştir­ değerli hocalardan ders almıştır. mediği sandalyesine otururdu. Oİnönü, violonseli sahnede konser nu tanıyan orkestra şefleri ve so­ verecek kadar ustalıkla çalması­ listler sahneye çıkınca, önce İnö­ nı bilirdi. Bilhassa klâsik batı nü’yü, sonra da diğer seyircileri müziğini çok seven İnönü, yurdu­ selâmlarlardı. Çok beğendiği şef na bu müziği aşılamak isteyen ve solistleri, konsor sonunda mut devlet adamıdır. Yurdumuzdaki laka tebrik eder, sonra ayrılırdı. Senfoni Orkestrasının ve Devlet İnönü’nün konser salonundaki Operasının ilerlemesi için en çok devamlı oturduğu koltuğa isim uğraşan bir kişidir. plâketi yapıştılıp; konserlerde Her hafta Cuma akşamları, Re­ bundan sonra, o koltuk boş bıra­ isicumhur Senfoni Orkestrasında kılacaktır. Artık bundan böyle yerli veya yabancı orkestra ve verilecek konserleri, o boş koltuk­ solistleri dinlemeye gelen değiş­ ta, İnönü’nün ruhu izleyecektir... Ruhun şâd olsun Değerli Mü­ mez dinleyici idi İnönü. Cuma günleri saat 20.30’da başlayacak zisyen...


ZÜHEYR EL MÜFTİ: (Ürdün

Büyükelçisi) «Ürdün Hükümeti adına ailesi­ ne ve Türk Ulusuna en derin taziyetlerimi sunarım.»

Diplomatların

ENVER MUSAD: (Pakistan Büyükelçilik Temsilcisi)

«İnönü’nün ölümü ile zamanı­ mızın en büyük liderlerinden biri aramızdan ayrıldı. Büyük bir as­ ker, devlet adamı ve herşeyden önce bir vatansever olan İnönü’­ nün vefatı dolayısiyle Türk Ulu­ suna en derin taziyetlerimi su­ nar, nur içinde yatmasını düerim.»

Kaleminden ■

a*

••

inonu Derleyen: ŞÜKRAN MERT

ALFONSO CASTRO - WALLE: (Meksika Büyükelçisi)

«İnönü’nün vefatı ile tarihte bir sayfa daha kapanmıştır. Mek­ sika halkı ve hükümeti adına en derin taziyetlerimi sunarım.» AKE FREY: (Finlandiya j'ükelçisi)

Bü-

ROGER VAURS: (Fransa Bü­ yükelçisi)

«Bugün ardından ağladığımız «Türkiye Cumhuriyetinin en insan, büyük bir devlet adamıydı. büyük evlâtlarından birinin anı­ Eseri gelecek kuşaklara intikal sına saygı ve üzüntülerimle...» edecek bir kahramandır.» WILLIAM MACOMBER: (Bir­ leşik Amerika Büjiikelçisi)

«Büyük Türk evlâdmın ölü­ münden dolayı Amerikan halkı adına Türk Ulusuna en derin taziyetlerimi sunanm. Cesareti ve aklı ile, kurulmasına yardımcı ol­ duğu Türkiye Cumhuriyetinin hal kı tarafından takdir edilen bu bü­ yük lider, zamanla yeteneklerini bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Bu nedenle, ölümü, kendisini iç­ ten takdir eden Amerikan halkı ile birlikte, dünyanın birçok ülke­ sinde hissedilmektedir.»

LUÎ ÇUN: (Çin Halk Cumhu­ riyeti Büjiikelçisi)

«Büyük Paşa İnönü’nün kaybın dan derin üzüntü duydum.» KANADA BÜYÜKELÇİSİ:

«Türkiye Cumhuriyetinin bü­ yük yurttaşının anısına Kanada Hükümeti ve halkı adma en içten dostluk duygularımı ve taziyetle­ rimi sunarım.» JEMANEH BALECEHVV: (Etiyopya Büjiikelçisi)

«Etiyopya hükümeti ve halkı adma kalptan taziyetlerimi su­ narım.» 25


«O bambaşka bir insandı...»

o Bambaşka Bir İnsandı

O’nu tanıyanlar, O’nu bilenler hep böy­ le söylüyorlardı... O’nun öldüğüne inan­ mıyorlar, haberleri kötü bir şekilde ya­ pılmış 1 Nisan şakası olarak nitelendiri­ yorlardı... Fakat bununla beraber üzülü­ yorlar, sonra da «Mukadderat bu» deyip başlarını öne eğiyorlardı... ismet İnönü ölmüştü... ismet Paşa yoktu artık... «Çiz­ memi ayağıma geçirtmeyin...» diyen in­ san bu dünyadan göçmüş, edebiyete inti­ kal etmişti... Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün «Her müşkülünüzde başvura­ cağınız tek insan» dediği ismet İnönü bir daha gelmemek üzere ayrılmıştı aramız­ dan... «O bambaşka bir insandı..»

AHMET AKGÜN

ı—

26

işte böyle diyorlardı O’nu tanıyanlar, O’nu bilenler... Sonra da ekliyorlardı. «Ölmemeliydi daha...» Oysa bir kriz, bir kalp krizi, yetmişti İsmet Paşa’yı götür meğe... Doktorlar bulamamışlardı çare­ sini... Kurtaramamışiardı ismet İnönü’­ yü...


r

LÜTFÜ DOĞAN

INI >

> <

ŞU ANDA MUSALLA TAŞINDA BULUNAN KtŞÎ HAYATINI AMELLE DOLDURAN

4

b ir y ü c e k iş id ir

BU SES TARİHİN ÖNCESİNDEN GELEN BİR BÜYÜK İNSANIN SESİ, ŞAN VE ŞEREFLERİN SESİDİR. İSTİKLAL HARBİNDEN ÇANAKKALE’DEN GELEN SESTtR. YA RABBÎM BU BÜYÜK MERHUMA KENDİ KATINDA RAHMET VER.


bir

t a r i h i n

g i d i ş i

23 Aralık 1973

K atı: 250 Kuruş


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.