1
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
2
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
AYVALIK’TA ÇOCUK OLMAK Şimdiki çocuklar çok şanslı!.. Hep böyle deriz, gerçekten öyle mi acaba? Benim çocukluğumda sokağa çıkmak diye bir deyim vardı mesela. Sokağa çıkmak demek, özgür olmak, ev baskısından uzaklaşmak, oyun oynayarak sosyalleşmek demekti. Şimdiki çocuklar için sokağa çıkmak demek tıpkı TDK Sözlüğünde yazdığı gibi: “Gezmek veya bir iş görmek için evden çıkmak…” anlamına geliyor. Dolayısıyla şimdiyi yaşayan çocukların bir tarafları hep eksik kalacak; Anneler, babalar yokluk yıllarından, sıkıntılı günlerden geldiği için kendi yaşadıklarını çocuklarına yaşatmamak için ne istiyorlarsa sorgulamadan onlara verecek ve en önemli şey olan çocuk yaratıcılığını öldürmüş olacaklar. Bir zamanların Türkiye’si sıkıntılı dönemlerden geçti. O dönemlerin kısa bir özetini çıkarırken, belki de hiç çocukluğunu yaşayamayan insanların dertlerini kısaca bu yazımızda anmaya çalışacağız. Biliyorum çocuk deyince akla ilk gelen şey oyundur, oyuncaktır. Ayvalık oyunları ve oyuncaklarını diğer sayıya bırakacağımızı belirtelim. Mübadele Çocukları… Mübadil, mübadele kelimeleri anlam olarak bedel’den türemiştir. Mübadil, başkasının yerine getirilmiş, bir şeye bedel tutulmuş anlamındadır… Kelime anlamına bakarsak bu dönemde çocuk olanlar belki de en büyük bedeli ödemişlerdir. Onlar hiç çocuk olamadı mesela. Birçoğu oyun nedir bilemedi. Koskoca bir imparatorluktan kalan topraklarda doğmuş oldukları yerden kopartılarak, farklı bir kültürel bir coğrafyaya gelerek hayata yeniden tutunmaya çalıştılar. Onların başka gideceği yer yoktu ve bu yüzden Atatürk’e ve Cumhuriyet’e dört elle sarıldılar… Ayvalık’ta Rum cemaati mübadele öncesi kendi imkânlarıyla kenti terk etmişti zaten. Yerlerine gelen Midilli, Girit ve Selanik mübadiller ve çocukları birçok sıkıntıyı yaşamak zorunda kalmıştı. Örneğin limanlarda sağlıksız koşullarda, yığınlar halinde beklemek zorunda kaldılar. Mübadele anlaşmasına göre yanlarına alması gereken mallara, karşı taraf yetkilileri tarafından zorla el konuldu. Limanlardaki yığılmalar yüzünden fakir durumdaki ailelerin çocukları açıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Sevkiyatlar yapılırken meydana gelen karışıklıklardan aileler yakın arabalarını kaybetti. Aşı kağıdı olmayan mübadiller 15 gün süreyle karantinada bekletildi. Birçok mübadele yerleşimine göre konut sıkıntısı olmayan Ayvalık’ta dahi yerleşim esnasında haksızlıklar ve sıkıntılar oluştu. Yerleşilecek uygun ev bulunamadığı için bekletilen mübadil aileler Ayvalık içindeki zeytinyağı fabrikalarında, tabakhanelerde, depolarda sağlıksız koşullarda kaldılar. Bu bekleme esnasında sıtma ve bağırsak hastalıklarının aşırı derece arttığı görüldü… Girit çocuklarınınsa bunlardan başka ayrı bir problemi daha vardır. Dil problemi buraya gelen Girit çocuklarının en büyük derdidir. Büyükler bir şekilde kendi aralarında anlaşarak yavaş yavaş problemi çözerken birçok Girit çocuğunun psikolojisi bozulmuş, eğitimleri yarıda kalmış veya büyük zorluklar yaşamışlardır. 1925’lerden 1930’lu yılların sonlarına kadar geçen sürede çocuk olanlar mübadele çocuklarıdır: Onlar rahmetli Ahmet Yorulmaz’ın deyimiyle oyun çocukları değil, Savaşın Çocukları’dır…
3
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
1940’lar; Karneli Yıllar ve Deprem… Ayvalık’ta çocukluğunu 1940’lı yıllarda yani savaş, kıtlık ve yokluk yıllarında yaşamış olan anneler-babalar bir parça ekmeğin bile ne kadar kıymetli olduğunu çocuklarına sık sık söylemiştir. 1935 doğumlu rahmetli babamın çocukluğu 2. Dünya Savaşı yıllarına denk gelmiş ve o yıllarda bulunduğu Balıkesir-Susurluk’ta hangi sıkıntıları yaşadığını yeri geldiğinde usulünce bize hatırlatırdı. Bu hatırlatma da çoğunlukla kısıtlı imkânlarla önümüze konulan yemeği beğenmediğimizde yapılırdı… Ayvalık’ta da durum farklı değildi ve burada yaşayanların başka sıkıntıları da vardı. Tarım arazileri hububat ekimine müsait olmayan Ayvalık, un ihtiyacını sürekli olarak şehir dışından karşılıyordu. Unu getiren ticaret erbabının unu sürekli zamlı satması üzerine belediye encümeni toplanmış ve fiyatları sabitlemek için belediye bütçesinden 6.000 Liralık bir meblağı ayırmış ve bu önlemler de yeterli gelmemiştir. Nihayet yurdun birçok yerinde olduğu gibi Ayvalık’ta da ekmek Karneyle dağıtılmaya başlanmıştır. Ayvalık’ta bu yılları yaşamış olan çocukların tümünün hafızasına kazınmış olan üç olay vardır: Ekmeğin karneyle verilmesi. Midilli’yi işgal eden Almanya’nın Türkiye savaşa girerse önce Ayvalık’ı vuracağı düşüncesi ve bu yüzden her gece karartma yapılan evler. Tüm bu olumsuz koşulların üzerine bir de 6 Ekim 1944 tarihinde meydana gelen deprem. Depremi o yılları yaşamış olan tüm çocuklar hatıralarını anlatırken bugün gibi halen yaşamaktadır… 1950’liler; Marshall Destekli Yeni Türkiye… II. Dünya Savaşı sona ermiş, tek partili dönem bitmiş, Türkiye savaşa girmemiş ama ağır ekonomik sıkıntılar yaşamıştır. Genç Türkiye, yenidünya düzeninde gözünü Avrupa’dan çekip Amerika’ya çevirmiştir. ABD, Marshall planı çerçevesinde Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelere yardım elini(?) uzatırken en önemli şartlarından biri Amerikan kültürünü tanıma ve uyum sağlamaktır. Çılgınca bir değişim önce İstanbul’da başladı ve hızla tüm Türkiye’ye yayıldı. Tek Parti döneminin mütevazılığı hızla terk edilirken, İstanbul’da caddeler, yeni semtler yapılırken, Ayvalık’ta da Hükümet Caddesi istimlaklerle, yıkımlarla açılıyordu. İstanbul’da dükkânlar çoğalırken, Ayvalık’ta da mağazalar açılıyor ve Amerikan popüler kültürünü yansıtan ürünleri Ayvalık çocukları da tanımaya başlıyordu: Büyükler sonora denilen projeyle genetiği değiştirilmiş buğdaydan yapılan beyaz ekmekle tanışırken, çocuklar tadını unutamadıkları süt yerine geçtiği söylenen süttozlarını zorla içmek zorunda kaldı. Amerikan peynirleri, nebati yağlar, süper kahramanlar, maddi destekler, askeri yardımlar. Hakiki zeytinyağı yiyen ve Sümerbank’ın basmasını, fistanını giyen toplumdan, bunları tu-kaka olarak gören topluma değişimi yaşadık. Bunların ne kadar yanlış olduğunu zaman içinde geç de olsa anladık… O yıllardan geriye ne mi kaldı? Nostalji sayfalarımızda sık sık paylaşılan ve Ayvalık meydanında yapılan resmi törenlerin siyah-beyaz fotoğrafları. Ve o fotoğraflarda çocukların üzerine bindiği ve hemen hemen tüm törenlerde kullanılan Amerikan’ın II. Dünya Savaşı artığı askeri jip…
4
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
1960’lılar ve Darbe Çocukları… 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen ilk askeri darbe, sebepleri, sonuçlarıyla bu ülkeyi yıllarca bölen ve hala tartışılan bir müdahaledir. 1963 yılında hazırlanan yeni özgürlükçü anayasa ile Türkiye hem yeni bölünmelere hem de askeri darbeler imkân vermiş oldu. Hatta 1963 yılından yeni anayasanın kabul edildiği 1982 yılına kadar her 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlandı bu ülkede. Yalnız bu kutlamalara halk katılmaz, resmi kurumlar tatil edilir ve devlet erkânı, okullar ve çocuklar bu bayramı kutlardı… Türkiye yeni demokrasisiyle dünyayı takip eden, müziğinden, modasına, tiyatrosundan, sinemasına, giyim kuşamından, saçlarına, danslarına kadar farklı olan, artık sorgulayan, düşünen ve eğlenmeyi de bilen batılı bir toplum oluyordu. Ayvalık’ta bu sosyal dönüşümü takip eden kişiler, topluluklar, derneklerin faaliyetleri hızla devam ediyordu. Belki de çocukların özgür olarak sokağa çıktıkları, biraz daha rahat hareket ettiği, oyunlar keşfettiği, kız ve erkek çocuklarının biraz daha rahat konuşabildikleri yılların başlangıcıydı altmışlar… 1970’li Yıllar Arabesk Bir Dünya… 1960’ların Anadolu Rock’ından Arabesk’e geçiş aslında Türkiye’nin her şeyini özetleyen bir durumdur. Tam da Türkiye’nin kafa karışıklığını anlatır. Bir tarafta dünya Rock’tan Metal’e kayarken, ülkemizde ABBA çılgınlığı yaşanıyorken, gizli gizli Batsın bu dünyaya da eşlik ediyorduk.(*) Durumumuz da böyle karışıktı işte: Çocuklar bu yıllarda sokaktan eve girmezken artık “Annemler bu akşam müsaitseniz size gelecekler!..” argümanı tarihe kavuşmak üzereydi. Çünkü hayatımıza artık TV girmişti. Artık her şeyde olduğu gibi kültürel dönüşüm de hızla oluyordu. Mesela çocuk edebiyatındaki değişim 1970’li yıllarda gerçekleşti. Cin Ali dizisi okumayı kolaylaştırmak için çıktı, Milliyet Çocuk, Doğan Kardeş ve Kumbara dergilerine ulaşamayan çocuk yoktur herhalde. Ayvalık’ta çocukluğu 1970’lerde geçenlerin unutamadığı en önemli olaysa Kıbrıs Barış Harekâtı’dır. Ayvalık’ta Karartma Geceleri yapılır, gece sokağa çıkma yasağı uygulanırdı. Kıbrıs harekâtının ardından uygulanan ambargolar yüzünden kuyruklarda geçen çocukluklar. Tüm bu olumsuzluklara, yokluklara, sıkıntılara rağmen mutlu çocuklardık biz. Sonra, 1980’ler ve darbe çocukları. Belki sokağı ve çocuk olmayı bilen son çocuklardı onlar. Onlar yokluklara çok az tanık oldular. Farklı sıkıntıları oldu ama yokluğu pek yaşamadılar diğer kuşaklar gibi. Yukarıda kısaca andığım tüm kuşaklar farklı yoksunluklardan geldi ve çoğu çocukluğunu bile yaşayamadı. Eski kuşaklardan gelip de bir yerlerde çocuk işçi (çırak) olarak çalışmayanımız ve eve maddi bir desteği olmayanımız yoktur. Çocuk çocukluğunu, ekonomisi iyi olan bir toplumda yaşar ve ebeveyni mutlu olan ailede çocuk da mutludur. (*) 1974 yılı Eurovision Şarkı Yarışması'nda "Waterloo" şarkısıyla Avrupa menşeli POP parçalarına yön veren gruptur. ABBA adını grup üyelerinin yani Björn. Benny, Agnetha ve Anni Frid’in isimlerinin baş harflerinden alır. “Batsın Bu Dünya” ise Orhan Gencebay’ın 1973 tarihinde çıkarmış olduğu albümün hit parçasıdır. Yasal olarak 10 milyon satış rakamına ulaşmıştır.
Taylan Köken
5
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
GÖRSEL MALZEME:
7 Temmuz 1929 Ayvalık
1930 Ayvalık Cumhuriyet Okulu
6
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
1938 Ayvalık Himayei Etfal Cemiyeti ve Çocuklar
29 Ekim 1955 Ayvalık
7
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
23 Nisan 1966 Ayvalık
1967 Ayvalık Atatürk Heykelinin Açılışı
8
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken
9
Ayvalık’ta Çocuk Olmak
Taylan Köken