1
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
2
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
AYVALIK’IN MİTOLOJİK BİTKİLERİ-II… Otu çek, köküne bak… Ayvalık’ın doğasıyla, mübadele yemek kültürü ve mimarisiyle bağlar kuran bir bitki kültürü vardır. Ayvalık halkı da sosyolojik yapısı gereği ot yemeklerine düşkündür. Bu kültürün arkasına baktığımızda eski çağlardan günümüze dek gelen söylencelere rastlıyoruz. Bu yazımızda bu söylenceleri sizlere aktarmaya devam edeceğiz… Defne: Bir nympha (su perisi) olan Daphne ırmak tanrısı Peneios’un kızıdır. Apollon, Eros’u ok atma konusunda kızdırınca, Eros okunu öyle bir atar ki; Apollon imkânsız bir aşka tutulur. Daphne bekaretin, saflığın sembolüdür. Bu yüzden el değmemesi gerekiyordur. Apollon Daphne’yi kovalar ve yakalar tam elde edecekken yakarışlarını duyan babası onu Defne ağacına çevirir. Buna çok üzülen Apollon, Defne ağacını kendi kutsal ağacı olarak benimser… Bu mitolojik hikaye Defne hakkındaki söylencelerden sadece bir tanesidir. Ayvalık Adaları tarihte Hekatonnesoi(1) olarak geçmektedir. Hekaton(s) ise Apollon’dan başkası değildir. Yoksa Apollon Defne’yi bu adalarda mı kovalamıştı? Ege kültüründeyse Efeler kızanlıktan efeliğe geçerlerken defne dallarının üzerinden atlamaktaydı. Bazı krallar ne kadar adil ve temiz bir yönetime sahip olduklarını göstermek için Defne dallarından bir çelengi başlarında taşırlardı. Yine Ayvalık’ta restorasyonu tamamlanmak üzere olan Ayazma(2) yapısının söylencesi dolaylı olarak bir nympha hikayesidir. Defne yapraklarıysa özellikle Ayvalık balık yemeklerinde kullanılarak, yemeğe ayrı bir tat vermektedir. Ebegümeci: Anadolu’da ebeler bu bitkiyi tedavilerinde kullanırlardı. Yönünü hep güneşe döndüğü için Pisagor’un öğrencileri için kutsal bir ottu. Pilinus her sabah bir kaşık ebegümeci yiyerek tüm hastalıklardan korunurmuş. Latincesi Malva’dır ki yumuşak anlamındadır. Bu yüzden olsa gerek eski çağlarda yaşayan eczacılar ebegümecini kullanırlardı. Ayvalık’ta pazarda satılan karışık otların arasında sıkça görebilirsiniz. Gül: Girit, Midilli, Selanik ve diğer yerlerden gelenlerin buluşmuş olduğu Ayvalık’ta farklı coğrafyalardan taşımış olduğu en önemli ortak kültür, Hıdrellez kutlamasıdır. Halen Ayvalıklı 6 Mayıs tarihinde Çamlı(k)’ta toplanmakta, yemekler, müzikler eşliğinde hep beraber eğlenmektedir. 6 Mayısın sabahında dileklerini kırmızı bezlere çizip gül ağacının dalına asarlar. Ağaçta üç gün kalan dilek dualarla açıldıktan sonra denize atılır… Söylence şöyledir: Hz. Hızır ve Hz. İlyas(3) birbirine çok bağlı iki kardeştir. Ne olduysa olmuş iki kardeş birbirinden ayrı düşmüş. Hızır denizde, İlyas ise karada yaşamaya başlamış. Birbirine kavuşmak için her gün dualar eden bu iki kardeşin yakarışlarına kayıtsız kalamayan Tanrı, onların yılda bir kez kavuşmalarına izin vermiştir. Birçok kültürde bu tarih 6 Mayıs’tır. Bahar Bayramı’dır. Bu günde suların uyuduğuna, ağaçlarınsa secde ettiğine inanılır. Hıdır ve İlyas gül ağacının altında buluşurlar. Bu yüzdendir ki; dilekleri kabul olan iki kardeşin buluştuğu ağaca dilekler asılır. İnsanlar özellikle Hızır’ın bolluk, bereket ve maddi olanaklar sağlayacağına inandığından dileklerini en son onun yaşadığı denize atmaktadırlar…
3
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
Osmanlı döneminde Ayvalık’ta Rum Ortodoks cemaati iki kardeş adına iki ayrı kiliseyi neredeyse yan yana inşa etmişlerdi: Günümüzde İlkkurşun Tepesi’nde İlyas Peygamber adına Profiti İlias Kilisesi bulunmaktaydı. Hemen eteklerinde ise Aya George(Yorgi-Corci) yani Çınarlı Cami bulunmaktaydı. Hıristiyanlar için Aya Yorgi, Hz. Hızır’dan başkası değildir… İncir: Kur'an-ı Kerim'de incir bir sureye ismini vermiştir. Tin(İncir) Suresinde "İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik." denmektedir… Neredeyse tüm inanışlar(4) için incir kutsal meyvedir. Yaprakları erkekliği, meyvesi dişiliği temsil etmektedir. Hz. Nuh’un gemisinde bulunanlar 12 ay boyunca incir ekmeği yiyerek hayatta kalmışlardır. Cennetten kovulan Havva ile Adem utanma duygusunu ilk kez hissedince incir yapraklarından yaptıkları örtüyle çıplaklıklarını gizlemişlerdir. Adem örtüyü yapmak için diğer ağaçların dallarına uzanmış fakat Tanrıya itaat etmediği için bütün ağaçlar onu kovmuş. Ancak Bilgi Ağacı olan incir ölümsüzlük yerine kendisini seçtiği için yapraklarını ona vermiş. Bereketin, bilgeliğin, doğurganlığın, aydınlığın simgesi olan incir ağacı Ayvalık evlerinin bahçelerinde ve özellikle suyu kıt olan Cunda adasının bazı bölümlerinde bulunmaktadır. Kantaron: Kantaron çiçekleri, zeytinyağının içinde güneşe bırakılarak 40 günde kızıl bir renge ulaşınca süzülüp şişelenir ve artık gölge bir yerde saklanabilir. İşte doğanın bu mucizesi neredeyse Ayvalık’ın her yerinde satılmaktadır. Ayvalıklı olan herkesin çok iyi bildiği faydalarını burada sizlere tek tek aktarmayacağım. Sadece halk arasında Sarı Kantaron veya Binbirdelik Otu olarak bilinen kantaronun mitolojik öyküsünü özetlemekle yetineceğim: Kantaron sözcüğü yarısı at, yarısı insan olarak bilinen efsanevi Kentaur’lardan gelmektedir. Kantaronun, İngilizcesinin Centaury, Latincesinin ise Erythraea Centaurium olduğunu belirtelim. Şifalı otların ustaları ve piri olan Kentaur’ların tercih ettiği bir ottur. Herakles’in ayağında çıkan bir çıban kantaron ile iyileştirilmiştir. Hipokrat’ın öğrencileri ve bölgemizi de ziyaret eden Plinius da şifa dağıtmak için kantarondan faydalanmıştır… Kekik: Dillere destan güzelliği sebebiyle Truva Savaşına sebep olan Helene’in gözyaşları toprakla kavuşunca o noktalardan kekikler çıkmaya başlamıştır. Tercihini aşkı Paris’ten yana yapan Helen gözyaşlarını kimseye göstermemiş, daima asil durmayı becerebilmiştir. Bu yüzden kekik asaletin ve cesaretin simgesi olmuş, Yunan ve Romalı askerler bu bitkiyi vücutlarına sürmüşlerdir. Güzel kokusu sebebiyle tapınaklarda tütsü olarak kullanılmıştır… Kekik, yalnız Ayvalık’ta değil, tüm körfezde, hatta tüm Anadolu’da doğal olarak toplanan, kurutulan ve özellikle etli yemeklere çok yakışan bir baharattır. Şifa amacıyla kekikten birçok farklı şekilde yararlanılmaktadır. Kaz ve Madra dağı silsilelerinin eteklerinde en saf ve temizlerini kendiniz toplayabilirsiniz. Olmadı pazarların yanlarındaki köylü tezgahlarında çok ucuza temin edebilirsiniz… Lotos: Ayvalık neoklasik mimarisinde dikkati çeken bir diğer süsleme Lotüs ve Palmet süslemeleridir. Özellikle kamu binalarının ve ibadethanelerin çatı kenarlarında Sarımsak taşından işlenmiş olan lotos figürleri dikkati çekmektedir. Diğer adıyla Lotus geceleri kapanıp suyun altına giren, güneşi görünce su yüzüne çıkıp çiçeklerini açan bir bitkidir. Bu yüzden güneşin ve yaratılışın simgesi olmuştur. Yeniden
4
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
doğuşu da simgelediğinden Mısır’da cenaze kültü ve Osiris’in bitkisidir. Ayrıca Odysseus çıktığı maceralı yolculukta çıkan kuzey rüzgarlarıyla, gemisi Kyrene yakınlarındaki Lotophagosların yaşadığı ülkenin kıyılarına sürüklenir. Bu ülkenin halkı lotos çiçeklerini yemekte ve sürekli bir uyku haliyle ortada dolaşmaktadırlar. Odysseus’un askerleri de bu bitkinin meyvesinden yiyince uyuşurlar ve amaçlarından uzaklaşırlar. Zor da olsa Odysseus askerlerini uyandırmayı becerir ve onları gemisiyle bu yerden uzaklaştırır… Mantar: Sümerlilerin MÖ.3500 yılında kullandığı, Mısır’da çok kıymetli sayıldığından sadece firavunların yediği, Romalılarda tanrıların yiyeceği olan mantar 4,5 milyar yıldır 1,5 milyon çeşidiyle dünyamızda yaşamaya devam ediyor. Yine geçen yıllarda mitolojik Kaz Dağlarında varlığı keşfedilen Reishi mantarını, Çinliler 4000 yıldır tıpta kullanmaktadır. Tüm Ege ve Karadeniz bölgesinin çam ormanlarında doğal olarak toplanan ekim ayıyla birlikte Ayvalık tezgahlarında satılmaya başlayan mantar ise Kanlıca mantarıdır. Halk arasında Çıntar, Çam Meltisi, Kızıliçi, Tillice diye de bilinir ve bu mantarın körfezdeki adı Melki’dir. Çok sevilen bu mantar nerdeyse etle bir tutulur. Özellikle yağmurların sürekli yağdığı dönemlerde bolca çıkarak tüm körfez köyleri için gelir kaynağı oluşturur. Mercanköşk: Ayvalık’ta bulunan Macaron Mahallesi adının Mercanköşk’ten gelme olduğu söylenir. Burada bulunan evlerin bahçelerinde eskiden bol miktarda mercanköşk bitkisi bulunmaktaymış. Bu bitkinin Yunanca adının Macaron, İngilizcesinin ise Marjoram olduğu söylenmekte ve mahallenin isminin buradan türediği belirtilmektedir. Mercanköşk mitolojide Afrodit’in bitkisidir. Latince adı olan Origanum “Dağların neşesi” anlamındadır. Afrodit bu bitkiyi okyanusun dibinden çıkarıp, dağların en yüksek noktalarına bırakmıştır. Bu yüzden kokusu deniz gibidir ve aşkı temsil eder. Ortaçağda evlenen çiftlerin üzerine atılarak, evliliklerinin aşk, kıvanç ve mutlu geçmesi temenni edilirdi. Ayrıca mezarına dikilen mercanköşk bitkisi faninin ruhunun huzur bulmasını sağlarmış… Taylan Köken Dipnotlar: 1.Ayvalık Adaları, Hekaton-Nesoi yani “Yüz Adalar” anlamındadır. Bilge Umar –Türkiye’deki Tarihsel Adlar 2.Prof.Dr. Ömer Özyiğit ve eşi Suzan Özyiğit tarafından çalışmaları yapılan Ayazma binasıyla ilgili olarak Ayda Bir dergisinin18 ve 22.sayılar arasında bina ile ilgili detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. 3.Hz. İlyas Kuran-ı Kerim’de peygamber olarak anılırken, Hz. Hızır(Hıdır) ölümsüz bir kişi olarak geçmektedir. Semavi dinlerin tamamında Hızır söylencesi kabul görür. 4.Doc.Dr. Aylin Koçak’ın “Bilgelik” Varlık Bereket Sembolü İncirin Serüveni isimli makalesinde incir hakkında geniş bilgiye ulaşabilirsiniz. www.academia.edu
5
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
GÖRSEL MALZEME
Apollon ve Daphne
6
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Lotüs-Palmet Süslemeleri Ayazma
Lotüs-Palmet Süslemeleri Çınarlı Cami
Taylan Köken
7
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
Sarı Kantaron Çiçeği
Sarı Kantaron Çiçekleri ve Kantaron Yağı
8
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
Melki (Kanlıca veya Çam Mantarı)
Mercanköşk
9
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken
10
Ayvalık’ın Mitolojik Bitkileri-II
Taylan Köken