Meyveden Çekirde¤e, Çekirdekten Meyveye
www.onder.org.tr
ISSN 1304-5024 / 9771304502002
fiUBAT - MART 2010 SAYI:135
fiubat - Mart 2010
ÖNDER
‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i
ÖNDER ADINA ‹MT‹YAZ SAH‹B‹ Hüseyin Korkut GENEL YAYIN YÖNETMEN‹ ‹. Mansur Özdemir YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Mustafa Canbey YAYIN KOORD‹NATÖRÜ Zümrüt Sönmez YAYIN KURULU Sabri Ota¤, Rabia Ayaz, Elif Y›lmaz, Ayfle Çoban, H.‹brahim Kelefl, Muhammed Ayd›n, Mikail Taflc› REKLAM SORUMLUSU Mustafa Karahüseyino¤lu Tohum Dergisi Önder ‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i yay›n›d›r. GRAF‹K TASARIM Adem Atilla Asil 0543 585 87 60 BASKI Cemre Ofset 0212 544 85 19 ADRES Alemdar Mahallesi Hükümet Kona¤› Sokak No: 7 34110 Ca¤alo¤lu - ‹stanbul Tel : 0212 519 09 53 - 519 12 76 Faks : 0212 519 09 57 onder@onder.org.tr tohumdergisi@onder.org.tr Kaynak gösterilmeden al›nt› yap›lamaz. Yaz›larda k›saltma yap›labilir. Hukuki sorumluluk yazara aittir.
01
Aylard›r bir “Demokratik Aç›l›m” çalkant›s›d›r gidiyor. Her kesimin terminolojisinde “Demokratik Aç›l›m” kadar ayr› bir anlama sahip olan baflka bir tamlama daha oldu mu flimdiye kadar emin de¤ilim. ‹nsanlar›n deformasyonlardan korunduklar› flemsiye niteli¤indeki etnik kimliklerinden s›yr›lmadan bir arada yaflayabilecekleri “birlefltirici” unsurlar› bulma telafl›nday›z. Ne zaman yap boz tamamlan›r, imamhatipliler o yap boz da parçalardan birini mi, yoksa birlefltirici rolü mü üstlenir bunu zaman›n hikmeti cevaplayacakt›r zaten. Bize düflen belki sadece bir “hat›rlatma”d›r. Belki sadece bir ses b›rakmakt›r dönüp dolafl›p bizi bulaca¤›n› düflündü¤ümüz kelimelerle… Tohum Dergisi de dönüp bir gün geriye bakt›¤›m›zda bu yank›y› görebilmemiz için 135. say› dosya konusunda “Irk, Millet, Ümmet Kavramlar› Ekseninde Demokratik Aç›l›m”› masaya yat›r›yor. Malum telaflla birleflme, kardefllik yollar› aran›rken imam-hatip liselerinin günümüzün birlefltirici misyonunu yüklendi¤ine dikkat çekerek… ‹smail Mansur Özdemir yaz›s›nda “Milleti var eden ortalama neyse imam-hatip liseleri oradan do¤mufltur” derken, ortak bir dilin ortak ac›lardan infla edilece¤ini söyleyen Zümrüt Sönmez yaz›s›nda Gazze Konvoyu tecrübesinden de hareketle birbirinin artç›s› diye nitelendirdi¤i dinleraras› diyalog ve demokratik aç›l›m süreçlerini de¤erlendiriyor. Konu ile ilgili Sabri Ota¤, Ahmet Altun, H.‹brahim Kelefl’in yaz›lar›n›n yan›nda Zaman Gazetesi Yazar› ve flair Bejan Matur ile muhabirimiz Rabia Ayaz’›n yapt›¤› röportaj “herkesin kendi oldu¤u” bir yola girdi¤imizi gözler önüne serer nitelikte. Katsay› meselesinin yeniden gündeme geldi¤i bu süreç içerisinde hararetli günler geçiren ÖNDER mesele ile ilgili söyleyecek sözlerini Tohum Dergisi kanal›yla söylüyor. Meselenin Avukat Fatma Benli taraf›ndan hukuki, Muhammed Ayd›n taraf›ndan psikolojik, Genel Baflkan›m›z Hüseyin Korkut’la yapt›¤›m›z röportajda e¤itim ve siyasi yönleri ile ele al›nd›¤› konu, bir katsay› soruflturma dosyas›n› da içeriyor. Hüseyin Korkut röportaj›nda genel baflkanl›¤a seçiliflinden, ÖNDER ile 20 y›la uzanan serüvenini de bizlerle paylafl›yor. Yusuf Kaplan ile yap›lan röportaj›m›z ise devlet, millet, medeniyet kavramlar›n›n dilden dile doland›¤› gündem içerisinde yeni bir medeniyet tasavvurunun nas›l gerçekleflece¤ine dair önemli bir ç›k›fl noktas› oluflturuyor. ÖNDER’in “Kardeflim Dedim” slogan›yla yola ç›kt›¤› “Kültürde Birlik Program›”n›n ayr›nt›lar›n› da okuyabilece¤iniz bu say›m›z›n mezun derne¤i konu¤u ise Kocaeli ‹HL Mezunlar› Derne¤i (K‹HMED)… Velhas›l biz koyduk ortaya sofram›z›, kap›lar› da açt›k, nasibi olan mentefleleri eskitir, evirip çevirir bu sayfalar›. Yank›m›z› duyar›z biz de…
ÖNDER
02
fiubat - Mart 2010
‹Ç‹NDEK‹LER 04
Türkiye’nin Sosyal Bilefleninde ‹mam Hatip Ruhu
08
Müminler Ancak Kardefltir
10
Aç›l›mda Din Unsuru
12
Galeri: Bejan Matur - Aç›l›mla Birlikte Herkes Kendi Oldu
16
Ortak Ac›lardan Ortak “Dil”e
20
‹çerideki Handikaplar, D›flar›daki Baflar›lar
22
Eflitlik Eflit ‹nsanlar Aras›nda Olur”mufl”!!!
26
Katsay› Engelinin Psikolojik Süreci ve Çözüm Yolu
28
Katsay› Sorunu ‹çin Ne Dediler?
32
Davlumbaz : Hüseyin Korkut - ÖNDER ile 20 Y›l
36
Ad› Bedrettin... 5 Yafl›nda... Y›llard›r Sokakta
38
Halam ve Hikaye Anlatan Bütün Kad›nlar
40
Filistin Kamplar›nda Çocuk Olmak
42
Söz Ola Kese Savafl›
fiubat - Mart 2010
44
‹nsan›n Var Olma Amac› Tektir!
46
Yelpaze : Türkiyenin Öncülü¤ünde Medeniyet Tasavvuru
50
Kopenhag Zirvesi ve Türkiye’nin Konumu
52
Tarih : Gözlü¤ün ve Foto¤raf Makinesinin Babas›
54
Gezgin : ‹zmit-Yuvac›k’tay›z
57
Psikoloji : Duygusal Zeka: in, ‹slam : Out
60
Kültür Sanat
64
Tohum Nostalji : Tam Med Vakti
66
Arab Co¤rafyas›
68
K‹HMED
70
ÖNDER’de Görev Teslimi, Hüseyin Korkut Genel Baflkan
75
Dan›fltay’a Dan›flmak ‹stemiyoruz
76
Han›m Ö¤retmenler ÖNDER Kahvalt›s›nda Bulufltu
77
“Kardeflim Dedim” Kültürde Birlik Program›
03
04
fiubat - Mart 2010
‹smail Mansur Özdemir mansur_ozdemir@hotmail.com
Türkiye’nin Sosyal Bilefleninde
‹mam Hatip Ruhu Milleti var eden ortalama neyse ‹mam Hatip orada do¤mufltur, ‹mam hatip Okullarını var eden ruh da iflte bu millet vicdanının tezahürüdür. Ayrıflmanın, kavganın, ötelenmenin ve örselenmenin tam tersinde millet olmanın, kardefl olmanın, bir olmanın ve insanlı¤ımız adına var olmanın adresi de iflte bu vicdani tezahürdür. Her millet; tarih, kültür, sosyoloji, din baflta olmak üzere baz› bileflenlerden oluflur. Bir milleti anlamak o bileflenleri anlamak demektir. Yaflad›¤› pek çok tarihsel deneyimden savrulmadan geçmifl, kültürel omurgas›n› hakikat temelinde kurmufl olan milletimizin temel bileflenlerini anlamak çok önemlidir. Milletimiz bu durumu; pek çok tarihsel deneyim içinde bulundu¤u jeopolitik ve jeostratejik pozisyonuna ve muhakkak tarih sahnesinde soyundu¤u önemli rollere borçludur. Yaflad›¤›m›z co¤rafyan›n bir geçifl co¤rafyas› olmas› münasebetiyle pek çok tarihsel deneyimin ard›ndan Selçuki ve Osmanl› deneyimi ile oda¤›na ‹slam düflüncesini ald›¤› önemli bir temsil oldu¤u aflikârd›r. ‹slami düflünce tarz›, siyasal ve toplumsal olarak ‹slami prensiplerden teflekkül eden bir kültür kodunun oluflmas›na imkân vermifltir. Günlük hayat incelendi¤inde kültüre, renk ve biçim vermifl olan ‹slami düflünceyi görmek mümkündür.
oldukça eskilere dayanan bir pratiktir. Çok milletli yap›s› ile co¤rafyam›z farkl›l›klar› ve bir arada olmay› zenginlik sayan bir sistemi ortaya koymaktad›r. Bu içerme projesi, modern sistemlerdeki gibi kültürel ve sosyal hükmetmeyi önceleyen bir yap›da ya da güçlü olan›n zay›f olan› eriterek içine ald›¤› bir yap›da de¤ildir. ‹slam toplumunda stigmatizasyon (damgalama) ya da ötekilefltirme durumu yoktur. ‹slam toplumunda milletler bar›flmas› ya da ortak bir sistemin kurulmas› ve farkl›l›klara f›k›h temelli olmak üzere bir yaflam alan› b›rak›ld›¤›n› görürüz. Osmanl› toplumsal hayat›n›n bir parças› olan Kürtler, Araplar, Çingeneler yan›nda H›ristiyan ve Musevi topluluklar da her türlü toplumsal, ekonomik ve siyasal ihtiyaçlar›nda merkezi güce ya da ona ba¤l› kurumlara yönelir ve güvenirlerdi. Bu durumun Osmanl› Devletinin güç kaybetti¤i dönemlerde bile devam etmesi sosyal sistemin ne kadar güçlü yap›land›¤› konusunda bize önemli ipuçlar› vermektedir.
Co¤rafyam›zdaki sosyal renklerin bir arada ve ortak yaflamas› tarihi
Rahmetle and›¤›m›z k›ymetli büyü¤ümüz Prof. Dr. Sabahattin
Zaim hocam›zla yapt›¤›m›z bir mülakatta kendisinden flunlar› bizzat iflitmifltik. Balkanlarda zuhur eden ayr›l›kç› ve ulusalc› rüzgârlar›n ard›ndan ortaya ç›kan savafllarda Osmanl› bölgeden çekilmek zorunda kalm›flt›r. Osmanl›n›n bölgedeki en temel müesseseleri olan vak›f mallar›na ve onlar›n kurumsal ve manevi kimli¤ine Müslüman Çingenelerin sahip ç›kt›¤›n› hayretler içinde kendisinden iflitmifltik. Evet, Osmanl›n›n Balkanlardan çekilmesi ile boflalan siyasi ve sosyal ifllev gören vakfiyelerin muhaf›z ve murab›tl›¤›n› Çingene kardefllerimiz yapmaktalar. Bu durum Osmanl›n›n en temel sosyal bileflenini oluflturan millet sisteminin güç ve anlam›na dair çarp›c› bir örnektir. Ancak Cumhuriyet dönemi zihin ve alg›s› milletin temel bileflenleri ile kavgal›d›r. Yeni ve modern bir tarih alg›s›, ça¤dafllaflmac› ve seküler bir kültür ve toplumsal model iste¤i, pozitivist bilim telakkisi, dini ve dini kurumlar› yads›yan bir düflünce sistemine do¤ru yönelinmifltir. Özellikle siyasal ve toplumsal yaflam alanlar› iki ayr› parçaya bölünerek bir tarafta siyasal seçkinci bir zümre
fiubat - Mart 2010
di¤er tarafta üzerinde her türlü projenin uygulanabilece¤i düflünülen bir millet ayr›m›n› yaratm›flt›r. Bu süreç 1920'lerden 1960'lara ve hatta etkileri bu güne kadar devam eden bir süreçtir. Ali Ulvi Kurucu üstad›m›z›n hat›rat›nda pek çok örnek olayla gözler önüne serilen bu kabus döneminde seçkinci jakoben anlay›flla millet ve millet gerçe¤i aras›ndaki mesafenin nas›l da aç›ld›¤›n› gösteren pek çok örnek vard›r. ‹lgili eserde anlat›lan özellikle bir örnek ne kadar da yürek yak›c›d›r. Merhum Hac›veysizade büyü¤ümüz çarfl›dan vazife yapt›¤› camiye dönerken mahallesindeki kad›nlar›n ve çocuklar›n feryad›n› duyar. Kad›nlar hoca efendinin geldi¤ini görünce yalvar›r bir edayla: 'Hocam Kofl minareyi kesiyorlar' derler. Bir önceki tarihsel deneyimle taban tabana z›t bu anlay›fl›n kendi
de¤erlerine savafl açmas›n›n daha pek çok manidar örne¤i vard›r. Hayat› iki parçaya bölerek bir tarafta jakobenizmi di¤er tarafta masum milletimizi b›rakan zihniyetin milletimize ve insanl›¤›m›za maliyeti çok a¤›r olmufltur. En büyük maliyette dini hayata yöneliktir. Bu anlay›fl dini hayat›n idamesinde ve ikamesinde hiçbir sorumluluk üstlenmedi¤i gibi toplumun kendi temel dini ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› yönündeki giriflimlerine de mani olmufltur. Bugün büyüklerimizden duydu¤umuz, milletimizi samanl›klarda Kuran okumak zorunda b›rakan, cenaze ve nikah dahil pek çok dini temel ihtiyaçlar›n› karfl›layacak insan unsurunu ortadan kald›rmaya yönelik daha pek çok müdahale. Sosyolog fierif
05
Mardin Osmanl› toplumsal hayat›ndaki pek çok durumun dip ak›nt›lar yoluyla bugünde hala devam etti¤ini söylemektedir. Toplumsal hayat›n› ‹slami saikler üzerinden kuran milletimiz kendisine bir ak›fl hatt› bulmaktad›r. Bunda tabi ki Osmanl› sosyal sitemindeki vak›f kültürünün büyük etkisi vard›r. Zira en temel toplumsal ihtiyaçlarda bile modern devletten fakl› olarak Osmanl›da toplum kendi dinamik ihtiyaçlar›n› kendisi karfl›lamaktad›r. Yani temel kamusal ihtiyaçlar›n› devletin lütufkârl›¤›na b›rakmad›¤›ndan Osmanl› toplumu sorun ve ihtiyaçlar›na çözüm konusunda dinamik bir toplum say›l›r. Özellikle vak›f sistemi yoluyla karfl›lad›¤› toplumsal ihtiyaçlardan dolay› hiçbir flekilde devletle menfaat
06
fiubat - Mart 2010
temelli bir iliflkisi ve muhtaçl›¤› olmam›flt›r. Hatta padiflah da, iyi ve yard›msever bir Müslüman birey olarak gücü ve kuvveti ile orant›l› vakfiyeler yoluyla bu sosyal sisteme dahil olmufltur. Böylece toplumsal ihtiyaçlar› karfl›layan kurumlar; özgür, özgün ve ba¤›ms›z karakterleri ile kendine has bir yap›da idi. Kifliye, siyasete, iktidara, sermaye ve güce angaje olmayan Osmanl› toplumsal müesseseleri bugünkü sivil toplum alg›s›n›n kolay kolay eriflemeyece¤i bir toplumsal düzeni ifade etmektedir. Osmanl›da dini hayat›n en önemli aktörü medreselerde toplumsal sistemin bu dinamik yap›s›n›n tezahüründe oluflmufltur. Cumhuriyet döneminde ortaya ç›kan derin kaotik durumun en maliyetli alan› olan dini hayata önderlik edecek din adam› ihtiyac›n›n karfl›lanmas› amac›yla aç›lan ilk imam hatip okullar› k›sa vadede temel dini pratik ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› amac›yla önemli pratik avantajlar sunmufl olsa da temel anlamda topluma her konuda öncülük edecek bir entelektüel modele duyulan ihtiyaç kaç›n›lmazd›r. ‹mam Hatip Okullar› ülkenin sosyal bileflenlerinde derin bir boflluk olarak ortaya ç›kan inançl› entelektüel ihtiyac›n› karfl›lamaya yönelik imkân›n adresi olmufltur. Sosyal hayat ve toplumsal alan dinamik bir yap›dad›r. Güçlü karakteri ile millet kendi ihtiyac›na karfl›l›k gelen bu okullar› hem infla etmifl hem de himaye göstermifltir. Özellikle kat›l›mc› karakterinin güncel bir versiyonu olarak bu okullar› kendisi yapm›fl ve sahip ç›km›flt›r. Bugün siyasetten iktisadi hayata, akademiden sanata pek çok alanda milletinin de¤erlerine sad›k bir entellektüel tipi ortaya ç›km›flt›r. Bir baflka aç›dan bak›ld›¤›nda ‹mam Hatip Okullar› ülkenin her bölgesinde özel bir alaka görmüfltür. Bu haliyle milletimizin iç ikliminde demledi¤i ümmetçi ve bar›flç›l bir ortalaman›n tezahürüdür. Türkü, Kürdü, Laz›, Çerkezi, Arab› ve hatta
Çingenesi ile çok genifl bir toplumsal aral›kta alaka bulmufltur. Bu durum Ulusalc› bir zihin girdab›n›n içinde örselenen ülkenin ihtiyaç duydu¤u önemli bir toplumsal mutabakat alan›n› ifade etmektedir. ‹mam Hatipli entelektüel insan, milletin, ça¤dafl düflünce ve insan prototipine karfl› yerel ve kendi de¤erlerinden do¤an bir cevab› olarak da alg›lanabilir. Ülke ayn› zamanda pek çok farkl›l›¤›n› bu projede birlefltirmifltir. Milleti var eden ortalama neyse ‹mam Hatipte orda do¤mufltur, ‹mam hatip Okullar›n› var eden ruhta iflte bu millet vicdan›n›n tezahürüdür. Ayr›flman›n, kavgan›n, ötelenmenin ve örselenmenin tam tersinde millet olman›n, kardefl olman›n, bir olman›n ve insanl›¤›m›z ad›na var olman›n adresi de iflte bu vicdani tezahürdür. Cumhuriyet dönemi sosyal mühendisli¤i bugün pek çok alanda ciddi sosyal patolojiler ç›karmaktad›r. Bunlardan en önemlisi ulusal devlet alg›s›n›n oluflturdu¤u sosyal d›fllama ve stigmatik (damgalay›c›) nitelikli ideolojik yaklafl›md›r. Bu durum çok milletli ve kültürlü yap›s›yla co¤rafyam›zda oynanabilecek en yanl›fl siyasal oyundur. Uluslararas› düzeyde büyük dünya savafllar›na sebep olan bu bat›l alg›lay›fl bugün ulusal düzeyde de çok büyük sorunlar›n ortaya ç›kmas›na neden olmufltur. Devletin yeniden milli birlik düflüncesine ulaflmaya gayret etti¤i bu günlerde ülkemizin tekrar bütünlefltirici nitelikteki sosyal bileflenlerine dönmesi ve ümmet temelli kardefllik hukukunun ikamesi flartt›r. Kürt toplumunun, Türk toplumunun, Arap, Gürcü, Laz ve Çerkez toplumunun bir arada yaflamas›na imkân sa¤layacak yegâne birlefltirici güç bir önceki tarihsel deneyimde oldu¤u gibi ‹slam düflüncesi ve ümmetçilik yaklafl›m›d›r. Bunun en büyük ispat› ‹mam Hatip Okullar› ve ‹mam Hatip projesidir. Bu okullarda okuyan kifli hangi
toplumsal kesit ve renkten olursa olsun Rabbine ve milletinin de¤erlerine s›rt›n› dönemez. ‹mam Hatip Okullar› milletin vicdan›n›n tezahürüdür. ‹mam Hatip sadece bir okulun ad› de¤ildir, bin y›ll›k Toplumsal bileflenimizin, derin vicdan›m›z›n yüzy›llarca ak›p Cumhuriyet döneminde sindirilmeye çal›fl›lan bir ruhun yeryüzüne ç›kt›¤› yerdir. Bu okullara yap›lan yat›r›m, bölgesel ve genel anlamda millete yap›lan yat›r›md›r. Bugün bütün dünyada kaos, kargafla potansiyeli tafl›yan co¤rafyalar içinde ‹mam hatip deneyimi baflar›l› bir proje olarak görülmektedir. Ülkemizin dört bir yan›nda yaflayan memleket insan›m›z›n ortak yaflam dilini ö¤retecek bu okullar›n ve ruhun yayg›nlaflt›r›lmas› büyük bir gerekliliktir. Ülke insan›n› ve özelde gençli¤i bir araya getirecek en pratik proje ‹mam Hatip projesidir. Zira ‹mam Hatip demek KARDEfiL‹K demektir.
* Sosyolog\ÖNDER Genel Sekreteri
‹mam Hatip Okulları ülkenin sosyal bileflenlerinde derin bir boflluk olarak ortaya çıkan inançlı entelektüel ihtiyacını karflılamaya yönelik imkânın adresi olmufltur. Sosyal hayat ve toplumsal alan dinamik bir yapıdadır. Güçlü karakteri ile millet kendi ihtiyacına karflılık gelen bu okulları hem infla etmifl hem de himaye göstermifltir.
08
fiubat - Mart 2010
Sabri Ota¤ onder@onder.org.tr
Mü'minler Ancak Kardefltir Bu güzel co¤rafyada, bu cennet vatan›m›zda huzur, istikrar, güven ve kardeflli¤i istemeyen, kandan, göz yafl›ndan, kargafla ve kaos ortam›ndan beslenen vampirlerin dü¤meye bast›klar›na flahit oldu¤umuz flu günlerde çok dikkatli, uyan›k, basiretli ve teennili olmal›y›z. Her zamankinden daha çok kardeflli¤imizi, komflulu¤umuzu, hemflehrili¤imizi, ayn› as›rda, ayn› ülkede yaflayanlar olarak vatandafll›¤›m›z› güçlendirmek durumunday›z. Dünyaya gelmifl ve gelecek tüm insanlar ya soy kardefli veya din kardeflidirler. Her insan, beni Âdem oldu¤una göre, Hz. Âdem ve Hz. Havva'n›n çocuklar› olmas› hasebiyle di¤er insanlar›n öncelikle soy kardeflidir. Nesep ve soy ba¤›ndan daha güçlü flekilde insanlar› birbirine ba¤layan ve onlar› ayn› potada eriten de¤er de, iman ba¤›, inanç birli¤i ve din kardeflli¤idir. “Müslüman, Müslüman'›n kardeflidir” buyru¤uyla bu gerçe¤e dikkatimizi çeken Peygamberimiz(SAV) ve tüm Müslümanlar›n bir binan›n tu¤lalar› gibi, yekdi¤erini takviye eder, destekler, güçlendirir, kenetlendirir durumda almalar›n›, tefrika, etnik milliyetçilik, ›rkç›l›k gibi hastal›klardan uzak bulunmalar›n› hararetle tavsiye buyurmufllard›r. Her birerlerimizi ayr› özellik, ayr› güzellik, ayr› iklim, ayr› flart ve ortamlarda yaratan Rabbimiz de, Kur-an'› Kerim'inde “Mü'minler ancak kardefltir…” buyurarak, inanm›fl kifliler için kardefller olman›n d›fl›nda bir yol ve seçenek olmad›¤›n› ferman buyurmaktad›r. Allah'a inan›yor, buyruklar›na kulak veriyor isek bilelim ki, nerede, ne zaman, hangi ana-baba, hangi ›rk, hangi millet, hangi parti ve hangi co¤rafyadan olursa olsun her inanan kifli bizim din kardeflimizdir. Kendi kafam›za, zann›m›za, ‹slam'a uymayan bilgilerimize, yaflad›¤›m›z olumsuzluklara, flahit oldu¤umuz nahofl hadiselere bakarak hiçbir
Müslüman›n, ›rk›ndan, milletinden, soyundan siyasi görüflünden dolay› d›fllayamaz, peflin fikirle ötekilefltiremez, kendi mensup oldu¤umuz ›rk›, onlardan üstün sayamay›z. Kendini üstün görme fleytani bir hastal›kt›r. Hangimize, hangi co¤rafya, hangi as›rda, hangi ana-babadan, hangi hanedansülaleden dünyaya gelmemizle ilgili tercih soruldu? Hal böyle iken, insanlar› ›rklar›ndan, mensubiyetlerinden dolay› küçük görmek, ötekilefltirmek, kendi ›rk›n› üstün kabul etmek, üstünlü¤ü ›rk taassubuna ba¤lamak ne ‹slami, ne de insanidir. Her Müslüman, Hz. Muhammed(SAV)'in: “‹nsanlar, bir tara¤›n diflleri gibi eflittirler, üstünlük takva iledir.”, “Kim soy-nesep taassubunda bulunarak, soyunun üstün oldu¤unu iddia ederse, o kimse bizden de¤ildir.” Hitab›na ve tehdidine dikkat kesilmeli ve cahiliye kal›nt›s› olarak bizzat Efendimiz taraf›ndan dillendirilen ›rk taassubundan ›rak olmaya, ›rkç›l›¤› ça¤r›flt›ran sözlerden ve öylesi sözleri söyleyenlerden uzak bulunmaya azami gayret göstermeliyiz. Bu güzel co¤rafyada, bu cennet vatan›m›zda huzur, istikrar, güven ve kardeflli¤i istemeyen, kandan, göz yafl›ndan, kargafla ve kaos ortam›ndan beslenen vampirlerin dü¤meye bast›klar›na flahit oldu¤umuz flu günlerde çok dikkatli, uyan›k, basiretli ve teennili olmal›y›z. Her zamankinden daha çok
kardeflli¤imizi, komflulu¤umuzu, hemflehrili¤imizi, ayn› as›rda, ayn› ülkede yaflayanlar olarak vatandafll›¤›m›z› güçlendirmek durumunday›z. Yak›lan fitne atefline odun tafl›yanlardan olmamaya, çoluk-çocu¤umuzu, kendi ideolojileri ve menfaatleri için fler güçlerin kullanmalar›na f›rsat vermemeye azami gayret göstermeliyiz. Güzel ülkemizin güzel insanlar›na zor günler yaflatan, kaos ortam› oluflturarak yaflanmaz ülke görüntüsü ve korkusu salan fler güçler, rant çarklar› t›kanan, hortum ve soygunlar› engellenen, iç ve d›fl düflmanlar›m›z›n mafla ve piyonlar›d›r. Ergenekon'un Kürt yap›lanmas› devreye sokulmufl, hainler dü¤meye basm›flt›r.
Türkiye de PKK ve PKK gerçe¤iyle yüzleflmek durumundad›r. Ergenekon'la kirli iliflkisi ortaya ç›kan bu cinayet flebekesinin di¤er ba¤lant›lar›, Türk ortaklar› da gün yüzüne ç›kart›lmal›, PKK'n›n arflivine mutlaka ulafl›lmal›d›r. Türk Ergenekon'un deflifre ve çökeltilmesi kadar, Kürt Ergenekon'un da çökertilmesi, huzur-istikrar ve kardefllik aç›s›ndan son derece önemlidir.
fiubat - Mart 2010
09
PKK ve KCK'y› baflta Ergenekon örgütü olmak üzere 10'a yak›n gizli servis tafleron olarak kullanmaktad›r. Bugüne kadar, bu kirli savaflta öldürülenler hep garibanlar olmufltur. Kürt halk› için mücadele etti¤ini dilinden düflürmeyen lanet terör örgütünden en çok Kürt halk› zarar görmüfltür. 1980'li y›llar› yaflayanlar, ülke insan›n›n sa¤c›solcu, mahallelerin kurtar›lm›fl bölgeler olarak ayr›flt›r›ld›¤›n›, nifak tohumunun zehirli meyvelere nas›l dönüfltü¤ünü, kardeflin-kardeflini nas›l öldürdü¤ünü, ölenin niçin, kim taraf›ndan, öldürenin kimi niçin öldürdü¤ünü bilmedi¤i, düflünemedi¤i, bir gün sa¤c›lar saf›nda, di¤er gün solcular saf›nda yer alan provokatörleri, gençlerimizi ikiye bölenlerin kapal› kap›lar ard›nda buluflup e¤lendiklerini, servetlerine, kan ve gözyafl› deryas›nda nas›l servet katt›klar›n›, binlerce gencimizin öldürülüp, binlercesinin zindanlarda çürütüldü¤ünü hat›rlayacaklard›r. Bugün de ayn› oyunlar tezgâhlanmaktad›r. Bu oyunu, daha önce defalarca gördük. Geçmiflten ibret al›p ayn› oyunlara gelmemeliyiz. Vatan hainleri ve sat›lm›fllarla PKK'n›n ortak paydas› ‹slam düflmanl›¤›d›r. Terörist bafl› ve Kürt halk›n›n temsilcisi oldu¤unu iddia eden siyasi oluflum ‹slam'a düflmanl›¤›n› ilan etmekten çekinmemekte, ülkemizde uygulanan laikli¤i benimsediklerini ve laikli¤i ayr› bir din ve ‹slam'›n düflman› gibi alg›layan zihniyetle ayn› görüflü paylaflt›klar›n› deklare etmifllerdir. Böyle bir yap›n›n ve oluflumun Müslüman Kürt halk›n› temsil etmedi¤inin, edemeyece¤inin art›k fark›na var›lmal›d›r. Kürt halk›, kendilerini kullanan, inanc›, örfü ve gelenekleriyle kan uyuflmazl›¤› gün yüzüne ç›kan PKK'y› ve onun güdümündeki siyasi yap›y› sorgulamal›d›r. Türkiye de PKK ve PKK gerçe¤iyle yüzleflmek durumundad›r. Ergenekon'la kirli iliflkisi ortaya ç›kan bu cinayet flebekesinin di¤er ba¤lant›lar›, Türk ortaklar› da gün yüzüne ç›kart›lmal›, PKK'n›n arflivine mutlaka ulafl›lmal›d›r. Türk Ergenekon'un
deflifre ve çökeltilmesi kadar, Kürt Ergenekon'un da çökertilmesi, huzur-istikrar ve kardefllik aç›s›ndan son derece önemlidir. Ülkemizin demokrasi, istikrar, iç bar›fl ve kardeflli¤ini berhava etmeyi hedefleyen gözü dönmüfl vampirlere yetkili mercilere gereken ceza verilmeli, kand›r›larak bu menfur olaylara çekilen insan›m›za devletimizin flefkat eli uzat›lmal›, inad›na demokrasi, inad›na insan haklar› denilerek kaos ortam› oluflturmak güvenlik güçlerini ve halk›m›z› soka¤a çekmek isteyenlerin oyunlar›na gelinmemeli, tuzaklar›na düflülmemelidir. Kardefli kardefle k›rd›rmay› ve ülkemizi yaflanmaz bir ülke konumuna düflürmeyi, uluslar aras› arenadaki etkinli¤imizi ve gücümüzü zay›flatmay› hedefleyen bölücülü¤e katk›s› olan herkese, katk›s› nispetinde vebal, bu hengâmede öldürülecek her insan›n kan›ndan mesuliyet ve günah yüklenilece¤i asla unutulmamal›d›r. Milletin, ülke problemlerine çözüm üretmek için meclise gönderdi¤i vekiller, parti baflkanlar› veya sözcüleri, bin düflünüp bir söylemeli, bölünmeyi ça¤r›flt›racak, milli birli¤imizi bozacak her tür söz ve eylemden fliddetle kaç›nmal›, insan›m›z› birli¤e, kardeflli¤e, itidal ve sa¤duyuya davet etmelidir. ‹ktidar, her türlü kargafla, huzursuzluk ve bunal›m›n temelinde inanç
zafiyetinin yatt›¤›n› idrak ederek, insan›m›z›n inanc›n› ö¤renme, güçlendirme, yaflama haklar›n› geniflletmeli, inanç hürriyetini tehdit eden oluflumlar› ortadan kald›rarak özelde, Do¤u ve Güneydo¤u, genelde tüm yurtta ‹slam'la bar›flma, ‹slam'la kaynaflma, ‹slam kardeflli¤i potas›nda erime program ve çal›flmalar›na acilen bafllamal›d›r. Bu fitne ateflinin sönmesi ve yerinde kardelenlerin, kardefl çiçekleri ve güllerinin açmas› için din görevlilerine, yörenin kanaat önderlerine, bu kirli oyunu fark eden tüm duyarl› kiflilere büyük görevler düflmektedir. Birlikte rahmet ve bereket, ayr›l›kta zahmet, periflanl›k, kan, gözyafl› ve huzursuzluk oldu¤u, ayn› inanca sahip, ayn› k›bleye yönelen, ayn› Peygambere ümmet, ayn› kitaba ba¤l›, ayn› kabristana defnedilecek Müslümanlara, bunca birlik varken tefrikan›n ve etnik ayr›mc›l›¤›n›n yak›flmayaca¤›, kendisini üstün görme hastal›¤› olan ›rkç›l›¤›n fleytan›n yolu oldu¤u flefkatle, usulüne uygun olarak insan›m›z›n kula¤›na üflenmelidir. Bilelim ki, bu güzel vatan›n düflman› çoktur. Vatanlar›n›n k›ymetini, birlik ve kardeflli¤in de¤erini idrak edemeyen s›n›r komflular›m›z›n içerisinde bulunduklar› içler ac›s› manzara ve ac›nacak hallerinden milletçe ibret alal›m. ‹bret alal›m ki, ac›nacak hale düflmeyelim.
10
fiubat - Mart 2010
Ahmet Altun E¤itimci Yazar
a_altuni@hotmail.com
Aç›l›mda Din Unsuru “Müminler ancak kardefltir” ayetine uyarak, as›rlarca beraber bir arada, kardeflçe yaflam›fl Türklerle Kürtler aras›na, harici ve dâhili ifl birlikçilerin sinsi plan ve programlar›yla fitne sokularak can-ci¤er iki kardefl halk, karfl› karfl›ya getirilmifl ve getirilme¤e devam edilmektedir. Asl›nda bu komitelerin gerçek hedefi din düflmanl›¤› ve ‹slam birli¤ini bozmakt›r. Topla tüfekle parçalayamad›klar› flanl› bir milleti, Türk, Kürt, Arap, vs. ›rkç›l›k damar›yla, parçalamakt›r. Osmanl›y› y›kmak için, ‹ngilizlerin öncülü¤ünde haz›rlanan 100 proje içinde ›rkç›l›k projesi en ön plana ç›kar›lm›fl ve Birinci Dünya Savafl›'yla da uygulanm›fl böylece Osmanl› topra¤› parçalanarak bölünmüfltür. Birinci Dünya Savafl›'yla ortaya at›lan ›rkç›l›k fikri ve felsefesi, asl›nda ‹slam dinine alternatif olarak kullan›lm›fl. Avrupa, o frenk illetini ‹slâm içine atm›fl ki ihtilaf ç›kars›n, parçalas›n, yutmaya haz›r olsun. Bunun için de toplumu birbirine ba¤layan din unsuru yerine ›rk unsuru ikame edilmeye çal›fl›lm›fl. Bunun neticesinde, menfi milliyet fikriyle, baflta Rum ve Ermeni olarak pek çok kulüpler ad›nda ayr›l›kç›, muhtelif dernekler ve fikir ak›mlar› teflekkül etmifltir. Böylece milletler birbirleriyle yabanc›laflm›fl, aralar›na kin ve nefret girmifl, birbirleriyle bo¤uflan düflmanlar olmufllard›r. Bir k›sm› ecnebîlere yem oldu, bir k›sm› sömürüldü ve fakr-u zaruret içinde periflan hallere düfltü. Irkç›l›k u¤runa, adeta bir sine¤in ›s›rmas›ndan kaçan milletler, büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'n›n doymak bilmez h›rslar›na, pençelerine tak›ld›lar. Üç k›taya hükmeden ve Amerika'y› vergiye ba¤layan Osmanl› bünyesindeki halk›,
›rkç›l›k ak›m›yla, din ba¤›n› kopararak parçalad›lar. Düflmanlar taraf›ndan haritadan silinmeye haz›rlanan Osmanl›, Çanakkale'de ve Kurtulufl savafllar›nda, tekrar dine sar›larak, flehit veya gazi olma inanc›yla birlik ve beraberlik içinde iman gücüyle savaflarak Anadolu'yu muhafaza ederek ba¤›ms›zl›¤›n› korudular ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdular. Ancak sinsi düflman durmad› her vesileyle hain planlar›n›, dâhilde ve hariçte muhtelif vesilelerle uygulamaya koydu. Her k›l›¤a büründü, aç›k buldu¤u her kap›dan girdi. Dini unutturup ›rkç›l›¤› ve menfi milliyetçili¤i her vesilede kulland›. 600 sene birlikte bar›fl içinde yaflayan bir milleti, Türk, Kürt, Arap, Ermeni diyerek etnik guruplara ay›rmay› baflard›lar. Bin sene ‹slam'a hizmet eden bir milletin torunlar›n› birbirlerine düflman ettiler. Sürekli Türk, Türkçülük, Bir Türk Dünyaya Bedel, Ne Mutlu Türküm Diyene” gibi sloganlar kullanarak, da¤a tafla yazarak, Kürtlerin, Araplar›n ve di¤er milletlerin damarlar›na dokundular, onlar› tahrik ettiler ve çat›flma alanlar› oluflturdular. Di¤er taraftan da milletleri birbirine ba¤layan din ba¤›n› zay›flatma¤a, yok etmeye çal›flt›lar. Din e¤itimi veren kurumlar, bask› alt›na al›nd›, hatta bir dönem yasak da edildi. Kürtler, Türkçe ibadet etme¤e zorland›, kendi anadilini kullanma¤a k›s›tlama getirildi, maddi ve manevi bask›lara maruz b›rak›ld›. Bu gergin ortam› haz›rlama¤a çanak tutan gizli ve derin güçler, bu f›rsat› kullanarak Kürtleri k›flk›rtt›lar, destek verdiler, içerden ve d›flar›dan örgütlediler. Bir taflla bir çok kufl vurmay› amaçlayan dahili ve harici
düflmanlar, Türkiye'de bir kargafla, bir çat›flma ve kaos ortam› haz›rlama gayreti içine girdiler. Maksat, ekonomik, siyasi ve sosyal bak›m›ndan Türkiye'yi y›pratmak, güçsüzlefltirmek ve bundan nemalanmak. Çözüm Nedir? Bu ülkenin ve hatta ‹slam dünyas›n›n birlik ve beraberli¤ini sa¤lamak, tarihte oldu¤u gibi tekrar güçlü bir millet ve ülke olman›n baflta gelen tek çaresi, fert ve millet aras›ndaki din ba¤›n›, ‹slam'›n öngördü¤ü flekliyle güçlendirip din kardeflli¤ini yeniden tesis etmektir. Bunun neticesinde 1,5 milyarl›k bir güce sahip oluruz ki, ‹slam adaleti ve hofl görüsüyle dünyaya huzur ve bar›fl› millet olarak getirebiliriz. Bilindi¤i gibi ‹slam, baflkalar›n› yutmakla beslenen ve cahiliyetten kalma, ›rkç›l›¤› ve menfi milliyetçili¤i reddeder. Kur'an, “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir difliden yaratt›k; sonra da, birbirinizi tan›yas›n›z diye milletlere ve kabilelere ay›rd›k. En üstün olan›n›z en takva sahibi olan›n›zd›r. (Hucurat, 13.), "Mü'minler kardefltirler." (Hucurât, 10.) buyurmaktad›r. Bu konuda Hz. Peygamber de flöyle diyor: “‹slam dini kendinden önceki bat›l davran›fl ve adetleri kökünden söküp atar."
fiubat - Mart 2010
Bir taflla bir çok kufl vurmay› amaçlayan dahili ve harici düflmanlar, Türkiye'de bir kargafla, bir çat›flma ve kaos ortam› haz›rlama gayreti içine girdiler. Maksat, ekonomik, siyasi ve sosyal bak›m›ndan Türkiye'yi y›pratmak, güçsüzlefltirmek ve bundan nemalanmak. (Keflfü'l-Hafa, 1:127) Yine Hz. Peygamber, “Mu'min mü'mine karfl›, tafllar› birbirleriyle kenetlenmifl bina gibidir” (Buhari) buyuruyor. Baflka bir hadiste de flunlar› ifade ediyor: “Mü'minler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine ac›makta ve birbirlerini korumakta, bir tek vücut gibidir. Vücudun bir organ› rahats›z olursa, di¤er organlar› da bu yüzden humma ve uykusuzlu¤a tutulurlar” (Buhari-Müslim) Ayet ve hadisler ›fl›¤›nda diyebiliriz ki, Müslümanlar bir vücut gibidir. Bu vücudun ruhu ‹slam, akl› ise iman ve Kur'an'd›r. Farkl› dil ve ›rkta yarat›lm›fl olmalar› ise, bir ifl bölümü, bir zenginlik ve bir güzelliktir. Nas›l ki bir ordu, alaylara, alaylar taburlara, bölüklere, tak›mlara kadar bölünür ki, her asker muhtelif vazifeleri tan›s›n, bilsin ve o ordunun fertleri ifl bölümü yaps›n, yard›mlaflma ve dayan›flma içinde hareket etsin ve düflmanlar›n hücumlar›na karfl› sosyal hayat› korusun. Yoksa bu ordu ayr›ls›n ve parçalas›n sonra bir bölük bir bölü¤e karfl› rekabet etsin, bir tabur bir tabura karfl› düflmanl›k beslesin ve çarp›fls›n diye bir fley akla gelmez. ‹slam toplumu da büyük bir ordudur; birli¤ini sa¤layan binlerce ba¤lar var: Allah bir, r›z›k veren bir, Peygamberleri bir, k›bleleri bir, kitaplar› bir, vatanlar› bir-bir, bir, bir, binler kadar bir, bir... Her insan›n f›tri olarak kendi milletini sevmesi güzeldir, faydal›d›r. Ama bu, baflka ›rk ve milletlerden olanlara düflmanl›¤a dönerse elbette zararl›d›r. Müspet milliyetçilik, her insan›n kendi milletinden olanlara sahip ç›kmas›, onlar›n problemlerini çözmek için gayret göstermesidir. Bu tarz milliyetçilikte di¤er milletlerin inkâr› ve kötülenmesi yoktur,
kiflinin kendi akrabalar›yla daha yo¤un münasebet içinde olmas› gibi, kendi milletinden olanlarla daha yo¤un bir teflrik-i mesai yapmas› vard›r. Menfi milliyetçilik ise, ›rkç›l›k tarz›nda bir yaklafl›md›r. Bu tarz milliyetçilikte kendi ›rk›ndan olanlar› üstün görmek vard›r. Bu fikirde olanlar, kendi ›rklar›ndan olanlar›, haks›z bile olsalar baflkalar›na tercih ederler. Baflkas›n› yutmakla beslenmek, menfi milliyetçili¤in en karakteristik özelli¤idir. Aç›l›m›n Baflar›s› ‹çin Din Unsuru fiart fiimdiye kadar hükümetlerin ihmal etti¤i Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerindeki problemlerin çözümü için at›lan ad›mlar›n baflar›ya ulaflmas› için en önemli unsurlar›n bafl›nda din gelmektedir. Din bu projenin ” olmazsa olmaz”›d›r diyebiliriz. Tarih buna flahittir. Asl›nda söz konusu bölgelerde problemlerin oluflmas›n› sa¤layan ve yabanc› unsurlara zemin haz›rlayan devletin kendisi olmufltur denilebilir. Tek partili dönemlerde devletin bir tak›m birimleri, bilerek veya ihmal ederek veya alet olarak, problemlerin ortaya ç›kmas›na ortam haz›rlam›flt›r. Önce, özellikle do¤udaki halk›n inançlar›na, örf-adetlerine itibar edilmemifl. Okul müfredatlar›na din e¤itimi konulmad›¤› gibi, gayri resmi olarak yap›lan din e¤itimi engellenmifl. Bu konuda Do¤udaki insanlara bask›, hatta iflkenceler uygulanm›fl. Köylere hâkim olan karakollarda halk, ço¤u kere keyfi ve görevi kötüye kullanan komutanlar taraf›ndan dövülmüfl hor ve hakir görülmüfltür. Tek partili dönemlerde, astsubay ile jandarmalar köylülerin korkulu rüyalar› olmufl. Bask› ve haks›zl›¤a u¤rayan baz› insanlar eflk›ya olup da¤a ç›km›fl. Bu eflk›yalar›n pefline düflen devlet güçleri, köy köy dolaflm›fl, eflk›yalara yard›m ve yatakl›k ettikleri gerekçesiyle köyleri yak›p y›km›fllar, cinayetler ifllemifller. Halk bir taraftan asker, di¤er taraftan eflk›yalar›n bask› ve korkusu alt›nda inlemifl durmufl. Bu hal demokrasi ve çok partili siyasetin ortaya ç›kmas›na kadar devam etmifltir. ‹ç ve d›fl güçler de
11
bofl durmam›fl. PKK'n›n ortaya ç›kar›lmas› için zemin haz›rlam›flt›r ve 1990'larda eflk›yalar›n yerini PKK alm›flt›r. Devlet eski yöntemle problemleri çözmeye çal›flmaya bafllam›fl ama köklü bir çözüm ortaya koyamam›flt›r. Ço¤u masum 40 bine yak›n vatandafl hayat›n› kaybetmifltir. fiimdi hükümet “Demokratik aç›l›m” ad›n› verdi¤i bir projeyle ülkedeki bu problemi çözmek istiyor. Buna “Kürt Aç›l›m›” demek do¤ru bir yaklafl›m de¤il. Çünkü Kürt problemi diye bir problem yoktur. Do¤udaki Türklerle Kürtlerin konumu ayn›. Hiçbir mütedeyyin Kürt PKK'ya taraftar olmaz, sempati duymaz. ‹nanc› buna izin vermez. Onlara göre PKK harici bir varl›kt›r. Ancak devletin ilgili baz› birimlerin, bask›s›, yanl›fl tutum ve davran›fl›, zulmü, cinayetleri baz› masum Kürtleri de intikam için, PKK'n›n kuca¤›na atm›fl olabilir. ‹flte “Demokratik aç›l›m” projesi yafl ile kuruyu birbirinden ay›rt edebilirse, masum insanlar› korursa, Kürt halk›n›n dil, örf - adet ve de¤erlerine sayg› gösterirse ve bilhassa onlar› PKK'ya karfl› koruyabilirse, arzulanan huzur ortam› sa¤lan›r. Bunu baflarmak için, her fleyden önce hükümet, din unsurunu kullanmak zorunda. Do¤u halk›n› ancak din yola getirir. Felsefi fikirler ifle yaramaz. Peygamberlerin do¤udan, felsefecilerin de Bat›dan ç›kmas› gösteriyor ki, Do¤u insan› ancak din ile e¤itilebiliyor. Bu ‹lahi bir programd›r. Bunun için de do¤u halk›n›n sosyal hayat›n› ayakta tutan din e¤itimine önem verilmeli ‹mamHatip Liselerinin say›s› art›r›lmal› ve ayr›ca halk›n çok de¤er verdi¤i din adamlar› ile iflbirli¤i yap›lmal›, onlar›n nüfuzlar›ndan istifade edilmelidir. Halk da devletin flefkat elini üzerinde hissetmeli ve onun adaletine inanmal›. O zaman PKK'ya kimse s›¤›nmak zorunda kalmayacak ve PKK terörünün varl›k sebebi ortadan kalkm›fl olacak. ‹lâhi rahmetten ümit ediyoruz ki, bin seneden beri Kur'ân'›n hizmetinde bulunan Kürtler ve Türkler yine eskisi gibi, kardeflçe, birlik ve beraberlik içinde ‹slam alemine ve dolays›yla insanl›¤a yeniden huzur ve bar›fl sa¤layacak, yine o nuru ›fl›kland›racak ve vazifesini idame ettirecektir.
12
fiubat - Mart 2010
Rabia Ayaz ayazrabia@gmail.com
GALER‹
Bejan Matur: Aç›l›mla Birlikte Herkes Kendi Oldu Zaman Gazetesi'ndeki köflesinde, insan›n içinde bir yerlere dokunan yaz›lar› ile tan›d›¤›m›z Bejan Matur, kendi ifadesi ile sadece flair. Zaman›n s›rça köflklerde oturma zaman› olmad›¤›n› ve herkesin yetene¤i mukabilince bu topraklar›n sorunlar› hakk›nda söz söylemesi gerekti¤inin fark›nda olan bir flair. Demokratik aç›l›m size ne ifade ediyor? Öncelikle ad›n›n aç›l›m olmas›n› çok anlaml›. Y›llard›r üzeri kapal› olan aç›l›yor. Hal› alt›na süpürdü¤ümüz, yok sayd›¤›m›z, Cumhuriyet tarihi boyunca bask›lar›n yafland›¤›, a¤›r bedellerin ödendi¤i bir durumdan demokratik haklar› tart›flt›¤›m›z, eflitli¤i tart›flt›¤›m›z bir döneme giriyoruz. Tabii demokratik aç›l›m daha genifl bir mesele. Belki bafl›ndan itibaren ad›n›n demokratik aç›l›m konmas› daha do¤ru olabilirdi. Çünkü Türkiye'nin ciddi bir demokratikleflme sorunu var. Belki en a¤›r ve en görünen yüzünde Kürt sorunu oldu¤u
için ad› öyle kondu ama demokratik aç›l›m›, çözümleri paralel seyreden ve birbirini tetikleyebilecek, domino etkisi yaratabilecek bir f›rsat olarak görmek laz›m. Yani Kürt sorunu çözüldü¤ünde dindarlar›n da sorunu çözülmüfl olacak. Kürt sorunu çözüldü¤ünde toplumdaki tüm bu çat›flmalar› asker sivil iliflkileri de normalleflecek. Bir hukuk devleti, gerçek bir sosyal devlet olmay› böylece baflaraca¤›z. Ama zor ilerledi¤ini de görüyoruz. Bafl›ndan itibaren destek verdi ço¤umuz. Toplumun al›fl›lagelmifl bütün o kal›plardan kurtulmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Darac›k koridora s›k›flm›fl bir millet bu.
Aç›lmak, birbirimize varabilmenin vesilesi olacak. Ama Pandora'n›n kutusunu açt›¤›n›zda oradan ne ç›kaca¤›n› da öngöremezsiniz. Bu durumda kamuoyunu yönetmek zor tabii. Türkiye'de bu daha da zor. Çünkü kökleflmifl sorunlar bunlar. Demokratik aç›l›mla ilgili böyle bir zafiyet var. Ama buna ra¤men iyimser olmak laz›m. Halk›n vicdan›na güvendi¤im için ben iyimserli¤imi kaybetmiyorum. Son 30 y›lda 40 binden fazla insan ölmüfl ve biz hala bir iç çat›flma yaflamam›fl›z. Birbirimizle kavga etmemifliz. Bu her neyse nas›l bir maya ise, bizi bir arada tutan, bence bizi bu süreçten de hakk›yla ç›karacakt›r.
fiubat - Mart 2010
13
Bu toplumda flöyle bir handikap var. Çok konufluyoruz ve meselelerin içini boflalt›yoruz. Asl›nda bu kadar konuflmaktansa icraata a¤›rl›k verilse, somut ad›mlar at›lsa,somut yans›malar› olsa iktidar çok daha kolay yol al›r. Mecliste demokratik aç›l›m›n konufluldu¤u esnada Onur Öymen'in Dersim hakk›ndaki sözlerini nas›l de¤erlendiriyorsunuz? 80 y›l gizlenen ortaya ç›kt›. Bunu Onur Öymen'in söylemifl olmas› çok anlaml›. MHP'li biri söylese öyle tart›flmazd›k. Çünkü Cumhuriyet'in argümanlar›n› iyi bilen. Kemalist kültürü temsil eden bir figür Onur Öymen. Onun a¤z›ndan ç›kmas› bu sürecin yaratt›¤› dinamiklerle ilgili. Bu aç›l›m bizi öyle bir sürece zorluyor ki herkes kendi oldu. Kim ilerici, kim muhafazakâr, kim sa¤c› kim gerçekten solcu hepsini daha net görüyoruz. Kimse art›k demokrat perdesi arkas›na s›¤›nam›yor kolayca. Herkes gerçek de¤eri neyse o olarak görünüyor art›k. Mesela Ak Parti'yi muhafazakâr özelli¤i ile biliyoruz. Hâlbuki CHP ile k›yasland›¤›nda çok daha sol özellikler gösteren bir parti. CHP sosyal demokrat görünmesine ra¤men otoriter e¤ilim içindeki bir parti. Bat›dan gelen biri için
Türkiye'nin siyasi partilerini anlamak o kadar güç ki… Sosyal demokrat, nas›l sosyal demokrat? Ak Parti nas›l bir sa¤ muhafazakâr parti? Yani bütün bu kavram karmaflas›n›n yerine oturaca¤› bir zaman bekliyor bizi. Kavramlarda büyük bir ayaklanma var. Bu iyi de¤erlendirilirse verimli bir kaos asl›nda. As›l ittifaklar tan›mlar ve tarifler bundan sonra oluflacak ve daha hakikatli bir siyasetimiz olacak diye düflünüyorum. Birileri sürekli bir baflka kesime kendini dayat›yor, NEDEN?
Gerçekten mazlum, gerçekten zulüm görmüfl, haklar› gasp edilmifl insanlar›n ac›s›n› anlamak ve belli konularda onlar›n daha öncelikli oldu¤una ikna olmak, kendimizde bu bilinci gelifltirmeliyiz.
Demokratik aç›l›m›n baflar›ya ulaflmas› için Türkiye Cumhuriyeti halk›na ne gibi görevler düflüyor? Önce mutlak samimiyet gerekiyor. Art›k takiyye yapman›n birbirimize karfl› 'm›fl' gibi davranman›n bir anlam› yok. Bu dönem böyle bir samimiyet dönemi. Asl›nda içeri¤i de onu üretiyor. Farkl› inanç ve ›rklardan müteflekkil toplumlar›n bir olmas›n› sa¤layacak özellik ne olabilir? Toplumumuzda hoflgörü ile ilgili bir sorun oldu¤unu düflünmüyorum, kültürümüzde bir kod olarak duruyor. Ama d›flardan dayat›lm›fl baz› kal›plarla biz bunu kaybetmifliz. Onun yeniden üretilmesi sorun. Ama onun ötesinde bizim ihtiyaç duydu¤umuz fley asl›nda pozitif ayr›mc›l›k fikri. Nedir o? Gerçekten mazlum, gerçekten zulüm görmüfl, haklar› gasp edilmifl insanlar›n ac›s›n› anlamak ve belli
14
fiubat - Mart 2010
konularda onlar›n daha öncelikli oldu¤una ikna olmak, kendimizde bu bilinci gelifltirmeliyiz. Yani bir baflörtülü genç k›zlar›n sorununa yönelik pozitif ayr›mc› tavr› gösterebilmelisin. Ekstra bir özen, öncelik ve her fleyden önce anlamak. Ya da Kürtler sorunlar›ndan söz etti¤inde “ ya dur bir dakika ne diyor bu adam, nas›l bir dert bu” demek gerekiyor. Onun derdi ile dertlenmek buradan bafll›yor asl›nda. Kültürümüzün en temel özelliklerinden biri bu, bunu kaybettik. Biri daha a¤z›n› açmadan “oo sen ne diyorsun” oluyoruz. Gerçekte kendi kültürümüzde üretmemiz gereken özellik bu san›r›m. Bu toplumda do¤all›kla bir eflitlik yok, hep birileri di¤erleri ad›na konuflmay› kendinde hak görüyor, birilerinin sesi daha yüksek ç›k›yor bilinen nedenlerle. Birileri sürekli bir baflka kesime kendini dayat›yor, NEDEN? Bir defa bu üsten konuflma tavr›m›zdan
vazgeçmemiz gerekiyor. Yani kimsenin do¤rular›yla yaflamaya ihtiyac›m yok, ben de kimseye kendi do¤rular›m› dayatm›yorum. Ortak olanda buluflaca¤›z. Demokratl›k bunu gerektirir çünkü. Ama iktidar, s›n›r› olmayan bir ifltah yaratan bir s›nav, insan için. Bu insano¤lunun yarad›l›fl›nda olan bir fley herhalde eline ald› m› b›rakm›yor ve sonuna kadar kullan›yor. Evet, b›rakmamacas›na, gerçekten bir demokrasi olacak m›y›z, olmayacak m›y›z? Çok temel bir sorunumuz var. Asl›nda bunun ABC'si de belli, “eflitlik” klifle ad›. “Eflitlik” ama eflit miyiz? Olmad›¤›m›z aç›k de¤il mi? Farkl›y›z ama haklar›m›z› yaflama noktas›nda eflitiz. Evet, bu da çok önemli. Benzerlikler üzerinden bu uluslaflma dayat›ld›.
Ama farkl›l›klar› tan›yarak da bir mutabakat mümkün. Farkl›l›klardan korkmamal›y›z. Bu da güvenle ilgili. Korkular co¤rafyas›yd›k düne kadar, dört yan›m›z düflmanlarla çevriliydi. Bir insanla karfl›l›kl› oturup konuflmak için illa ayn› fleyi yafl›yor olmak gerekmiyor ya da farkl› kifliler karfl›l›kl› konufltuklar› zaman kendilerinden bir fley kaybetmiyorlar. Bunun bilincine varmal›y›z herhalde. Bu konuda s›n›fta kald›¤›m›z ortada. Belki arifesindeyiz… Geçebiliriz de kalabiliriz de. Ben geçece¤imizi düflünüyorum. Bu toplumda flöyle bir handikap var. Çok konufluyoruz ve meselelerin içini boflalt›yoruz. Asl›nda bu kadar konuflmaktansa icraata a¤›rl›k verilse, somut ad›mlar at›lsa, somut yans›malar› olsa iktidar çok daha kolay yol al›r.
Ben co¤rafyan›n kaderine inan›r›m. Bu co¤rafya baflka bir döneme do¤ru yol al›yor. fiu ana kadar yok sayd›¤›, gölgede b›rakt›¤›, reddetti¤i bütün özelliklerini ad›n› koyarak hakk›n› vererek yaflamak üzere toplum hayat›n› talep ediyor.
fiubat - Mart 2010
Mesela deniliyor ki “Kürtlere bir hak verilirse bu ülke bölünür” veya “baflörtülü bir k›za baflörtüsü verilirse fleriat gelir” hâlbuki bizi ay›ran tek fley dil onun d›fl›ndaki bütün de¤erlerimiz ortak. Biz ayn› türküde halaya dururuz, ayn› a¤›ta a¤lar›z ayn› yemekten tat al›r, ayn› manzaradan duygulan›r›z bu kadar ortak bin y›la dayanan çok derin köklerimiz var buna güvenmemiz gerekiyor.
Askerin siyasetteki rolü, hukukun rolü, Cumhuriyet eliti dedi¤imiz kesiminyönetimdeetkiliolmas›.Bütün bunlarla hesaplafl›yor Türkiye flu an. Asl›nda bunlar bir kararla da olmuyor. Önce hayat bizi bir yere getiriyor. Ben co¤rafyan›n kaderine inan›r›m. Bu co¤rafya baflka bir döneme do¤ru yol al›yor. fiu ana kadar yok sayd›¤›, gölgede b›rakt›¤›, reddetti¤i bütün özelliklerini ad›n› koyarak hakk›n› vererek yaflamak üzere toplum hayat›n› talep ediyor.
Y›llard›r Cumhuriyet'in ilan›yla kabul edilen kimli¤in ve fleklin d›fl›na ç›kan herkes için geçerli olan bir bask› ve d›fllama politikas› uyguland›. Bu uygulamadan beslenen odaklar kimlerdir?
Çünkü kurgulanm›fl sahte bir gerçekli¤in içinde yaflamaya zorlam›yordu. Ve bu toplumun enerjisinden çok fley ald›. Biz insan›m›zdan dahi yeterli verimi alamad›k. ‹nsanlar› özgür b›rakmazsan nas›l bir yarat›c›l›k bekleyeceksin. Hâlbuki yaflad›¤›m›z korkular gerçek de¤il. Hepsi kurgulanm›fl… Hakikate bakt›¤›m›zda bu korkuyu gerektirecek flartlar yok. Yani Türkiye'nin neden bir Ermenistan sorunu olsun, neden bir Suriye, Yunanistan sorunu olsun bir gerçekli¤i var m› bu korkular›n?
Çeflitli odaklar var. Bir kere fliddetten beslenen kesimleri tan›yoruz. Ve bunun statüko ile eklemlenen yan›n›...
Mesela deniliyor ki “Kürtlere bir hak verilirse bu ülke bölünür” veya “baflörtülü bir k›za baflörtüsü
Biz ayn› türküde halaya dururuz, ayn› a¤›ta a¤lar›z ayn› yemekten tat al›r, ayn› manzaradan duygulan›r›z.
15
özgürlü¤ü verilirse fleriat gelir” hâlbuki bizi ay›ran tek fley dil onun d›fl›ndaki bütün de¤erlerimiz ortak. Biz ayn› türküde halaya dururuz, ayn› a¤›ta a¤lar›z ayn› yemekten tat al›r, ayn› manzaradan duygulan›r›z. Bu kadar ortak bin y›la dayanan çok derin köklerimiz var, buna güvenmemiz gerekiyor. ‹mam hatipleri d›fllamak için meslek liselerini de gözden ç›karan bir anlay›fl olan katsay› uygulamas› haks›zl›¤› kald›r›ld› derken Dan›fltay'›n karar› ve YÖK'ün yeni reçetesi geldi ard›ndan. Bu konuda ne düflünüyorsunuz? Özgürlükler konusunda net düflünen biriyim. Temel insan haklar› konusunda ne düflünüyorsam, e¤itim hakk›nda da ayn›s›n› düflünüyorum. E¤itimde de f›rsat eflitli¤i olmas› gerekir. Bütün bunlar›n siyasete konu olmas›n› yad›rg›yorum. Toplumundan korkarak nereye kadar bir iktidar sürdürebilirsin? Sürdürsen dahi bu adil olur mu? Hayat›m›zda adaleti gerçeklefltirmemiz gerekiyor. Mesela Alevilerin zorunlu din dersine girmesi de böyle. Alevi çocuklara okullarda kendilerini anlatmayan bir bilgiyi dayat›yorlar. Ve çocuk kendini d›fllanm›fl hissediyor. O çocu¤un psikolojisiyle düflünmek zorunday›z.
16
fiubat - Mart 2010
Zümrüt Sönmez zumrutsonmez@10yazar.com
Ortak Ac›lardan “Ortak Dil”e Ey insanlar! fiüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir difliden yaratt›k ve birbirinizi tan›man›z için sizi boylara ve kabilelere ay›rd›k. Allah kat›nda en de¤erli olan›n›z, O'na karfl› gelmekten en çok sak›nan›n›zd›r. fiüphesiz Allah hakk›yla bilendir, hakk›yla haberdâr oland›r. (Hucurat 13) Filistin'e Yol Aç›k konvoyuyla 26 gün yollardayd›m. Gazze'ye ulaflana kadar Ortado¤u'nun önemli noktalar›nda durduk, fiam ve Amman'›n içinden geçip, insanlar›n›n dünyas›na dokunduk.
Onlarca millet ve dinden konvoya kat›lan, Suriye ve Ürdün'de konvoyu karfl›layan, a¤›rlayan, dualarla u¤urlayan binlerce insan, M›s›r'da ceketinin alt›ndan saklanarak zafer iflareti yapan polis ve Gazzeliler…
Hepimizi bir paydada eflitleyen, onca farkl› tabiat› ayn› halka içinde çevreleyen ortak ac›yd› Filistin…
fiubat - Mart 2010
17
“‹nsanl›k art›k muhafazakârlar ve liberaller veya gericiler ve ilericiler olarak ayr›lm›yor. Bugün mücadelenin hatlar› yay›lmac›lar ve s›n›rlay›c›lar aras›nda çiziliyor; engelleyici hiç bir fleyin olmamas› gerekti¤ine inananlar ve s›n›rlar içinde yaflamak zorunda oldu¤umuza inananlar.” George Monbiot Huda ve Maram yıkıntıların üzerinde
Filistin'in tarihi, siyasi, stratejik önemi ya da Mescid-i Aksa'n›n bütün dinlerin kutsal› olmas› bir yana ilk önce zalimmazlum savafl›nda vicdanlar›m›z›n durdu¤u yerden akrabayd›k birbirimize. Yani tüm insanl›¤› bir araya getiren asli unsur ortak ac›yd›. Çünkü bir ac›n›n etraf›nda toplanan insanlar ortak bir dil gelifltirebilirler. Bu dil onlar› eflitleyen ortak vicdandan neflet etmifl tüm dillerin üzerinde yepyeni bir dildir. Üstelik bu dili oluflturmufl insanlar, ne kadar farkl› olurlarsa olsunlar anlaflabildikleri, birlikte yaflayabildikleri ve ortak hareket gelifltirebildikleri gibi bu hareketi sürekli de k›labilirler. Dil oluflturman›n bizatihi kendisi süreklili¤i beraberinde getirir. Çünkü ola¤anüstü zamanlarda bir a¤›zdan at›lan sloganlar›n daha üzerinde bir iletiflim alan›d›r “dil”. Ortak bir anlam dünyas›n› paylaflman›n, ayn› dili konuflan genifl bir aile olman›n sorumlulu¤u kelimelerle birlikte omuzlara yüklenir. Peki, bu dili oluflturmak bu kadar zor mu? En son Filistin'e Yol Aç›k konvoyu gibi özel bir organizasyonla somutlaflm›fl olsa da bir zaman sonra nostalji olmaya mahkum mu? Birlikte dertlenece¤imiz onlarca ac› varken yeryüzünde, neden ço¤u zaman birbirini var gücüyle iten atom parçac›klar›y›z?
Dinler-aras› diyalog, ›rklar-aras› aç›l›m ve duvarlar! Dünyay› küçük bir köy gibi avuçlar›m›za s›¤d›ran teknoloji, iletiflim araçlar›, küreselleflme ve tüm bunlarla birlikte önümüze konan yapay birlefltirme, yak›nlaflt›rma politikalar› bizi ac›lar›m›zdan uzaklaflt›r›yor. Yukar›daki sorular› karfl›layan “çünkü”lerden biri bu. Kaz›y› biraz daha derinlefltirmek için Guardian gazetesi yazar› George Monbiot'nun kaleme ald›¤› “‹nsanl›¤›n Yeniden Tan›m›”na bir göz atal›m: “‹nsanl›k art›k muhafazakârlar ve liberaller veya gericiler ve ilericiler larak ayr›lm›yor. Bugün mücadelenin hatlar› yay›lmac›lar ve s›n›rlay›c›lar aras›nda çiziliyor; engelleyici hiç bir fleyin olmamas› gerekti¤ine inananlar ve s›n›rlar içinde yaflamak zorunda oldu¤umuza inananlar.” Bu tan›ma göre yeni dünya insanlar› birbirinden farkl› görmüyor. Yani “fark” say›labilecek tüm unsurlar› yok say›yor ve insanl›¤› sömürenler ve sömürülenler olarak sadece ikiye ay›r›yor. Bu sistem sessiz ve derinden ifllemeye devam ederken yerin üstü de bir tak›m projelerle düzlefltirilmeye çal›fl›l›yor. Biz bu yüzden birkaç y›l öncesine kadar “dinler aras› diyalog”u konufluyorduk, flimdi ›rklar aras› aç›l›m› çekip uzat›yoruz. Yenidünya düzeni için birbirinin artç›s› bu iki projenin de amac› ayr› grup ya da
›rklar› yak›nlaflt›rmakt›. Dinler aras› diyalog projesi hoflgörü anahtar kavram› üzerine infla edilmiflti. Aç›l›m projesi ise “demokrasi” harc›n› kullan›yor. Ama gelgelelim, gerek diyalog gerekse demokratik aç›l›m yerkürenin üzerinde en ufak bir pürüz b›rakmamak ad›na iflliyor ve tam k›vam›nda bir küresel köy yaratma damar›ndan besleniyor. Ayn› anadan emmifl bu iki projeye göre bir araya gelmemiz ise ancak karn›m›z› içeriye çekmemizle mümkün. Hal böyle olunca -tüm dünyada oldu¤u gibi- toplum olarak biz de iletiflimimizi bir perdenin alt›ndan yürütüyoruz. Bu perde sivri yanlar›m›z› törpüledikçe, 盤l›klar› k›s›klaflt›rd›kça, kesiflti¤imize, örtüfltü¤ümüze inan›yoruz. Ne yaz›k ki kavga etmiyoruz ama anlafl(a)m›yoruz da. Hoflgörü ad› alt›nda yapt›¤›m›z; duygusall›kta, nostaljide buluflup, sorgulamamak, oturup adamak›ll› konuflmamak. Böylece anlaflmak, kendince hakl› olmakla huzurlu, tüm yanl›fllar›m›z›n hak etti¤i meflrulukla makbul say›lmak. Yukar›daki tespitler ilk tahlilde salt paranoya gibi görünüyor olabilir. Bu durumda flu soru yerinde olacakt›r: Madem farkl› de¤iliz ve birkaç politik projeyle birbirimize yaklaflabilir hatta bütünleflebiliriz, o halde neden dünya duvarlarla dolu?
18
fiubat - Mart 2010
Ürdün-Akabe’de sahilde...
Tarihin sahne oldu¤u tüm soyk›r›mlar bir duvarla mücessem k›l›nm›fl. Bugün dünya hala üzerinde kanl› bir gömlek gibi tafl›yor onlar›. 9 Kas›m 1989'da Berlin Duvar›n›n y›k›l›fl› yukar›da tarifini verdi¤im yeni dünyan›n müjdeleyicisi olarak kalm›fl sadece. Benzer duvarlar hala inatla dikiliyor insanl›¤›n karfl›s›na üstelik eskilerini aratacak yeni duvarlar da yükselmeye devam ediyor:
Biz bu yüzden birkaç y›l öncesine kadar “dinler aras› diyalog”u konufluyorduk, flimdi ›rklar aras› aç›l›m› çekip uzat›yoruz. Yenidünya düzeni için birbirinin artç›s› bu iki projenin de amac› ayr› grup ya da ›rklar› yak›nlaflt›rmakt›. Dinler aras› diyalog projesi hoflgörü anahtar kavram› üzerine infla edilmiflti. Aç›l›m projesi ise “demokrasi” harc›n› kullan›yor. 15 Km.lik duvar. ‹ki Kore'yi ay›ran 241 Km.lik duvar. Fas'ta AB'ye girifli önlemek için oluflturulan çelik duvar. ABD ve Meksika s›n›r› boyunca uzanan duvar. Hindistan'›n Keflmir'in de olan duvar. ‹srail'in 2002 y›l›nda Filistinlilere karfl› örmeyi sürdürdü¤ü Berlin Duvar›'n›n 4 kat› ve yüksekli¤i 8 metre olan, bitti¤inde 703 Km.yi bulacak olan duvar… Duvarlara karfl›
K›br›s'taki Lefkofla duvar›, Belfast'ta Katolik ve Protestan mahalleyi ay›ran
Gazze sokaklar›nda Türk bayraklar›...
Bu duvarlar ayakta kalmaya devam
ettikçe hiçbir diyalog ya da aç›l›m “projesi” hakiki bir karfl›l›k bulamayacak. Demokratik aç›l›m sürecine kuflkuyla yaklaflmam›z, ben de dahil- hem Kürtlerin hem de Türklerin tedirginliklerinden bir türlü ar›namamalar› bundan kaynaklan›yor. Bir yandan temel paradigma farkl›l›klar› görmezden gelip tüm insanl›¤› aynilefltiriyor di¤er yandan bu koca duvarlar ›rk-din farkl›l›klar›ndan sebep “düflmanl›k”lar› gözümüze sokuyor. Hal böyle olunca da ister diyalog olsun ad› ister aç›l›m, -iyi niyetli de olsayeni duvarlar örmekten öteye gidemiyor! Bu duvarlar› y›kacak güç ne a¤›r ifl makineleri ne de balyozlar… Ac›lar›m›z bizi diriltip bir araya getirdikçe, hepimize hakikati söyletecek o ortak “dil” büyüyüp serpilecek. Ancak o zaman cümlelerimiz ve ünlemlerimizle y›kabilece¤iz bütün duvarlar›. Filistin bize en çok bunun için gerekli. Çünkü Filistin ac›s› tüm dünyada vicdan sahiplerini birlefltiren ortak ac›d›r ve Gazze'nin etraf›na örülen çelik duvar y›k›lacak ilk duvard›r.
20
fiubat - Mart 2010
H. ‹brahim Kelefl kalemimden@yahoo.com
‹çerideki Handikaplar, D›flar›daki Baflar›lar Yaflad›klar›m›z› anlamland›rmada zorluklar yafl›yoruz. Akl›m›za yatmayan onca soru var ki hangisini sorup hangisinin cevab›n› nas›l versek bilemiyoruz.
Neler oluyor bu ülkede? Neden oluyor bütün bu gariplikler? Nas›l tepki vermeliyiz? Nerede durmal›y›z? Kime inanmal›y›z? Ne zaman huzura kavuflaca¤›z?
5N1K'l›k bu sorular›n tamam›n› ise bir baflka soru özetliyor. Bu hale nas›l geldik ve bizi kurtaracak olan nedir? Irk›m›za dayanmak m›, milliyetimize-ulusumuza dayanmak m›, ümmet oldu¤umuzu hat›rlamak m›? Ne? Türkiye içte aç›l›m sanc›lar›n›n bu s›k›nt›l› ve cevab› kesin olmayan sorular›yla u¤rafl›rken d›flar›da beklenmedik-ilginç-flafl›rt›c› aç›l›mlar› birbiri ard›na gerçeklefltiriyor. Birileri içeride “aç›l›m” nedeniyle yeni s›n›rlar oluflacak uyar›s› yaparken Türkiye d›flar›da s›n›rlar› sembolik hale dönüfltürüyor. Vizeleri kald›r›yor. Hal böyle olunca insan›n akl› iyice kar›fl›yor. D›flar›da ›rkç›l›¤a ve milliyetçili¤e dayanmayan bir politika ile (Rusya ile dahi vize uygulamas› kald›r›lmak üzere) s›n›rlar ve vizeler kald›r›l›yorsa, içeride: “Yeniden s›n›rlar çizilebilir; bu vatan›n bir bölümünden di¤er bir bölümüne geçilirken vize gerekebilir” endiflesi neden dillendirilmeye devam ediliyor? Hem de insanlara daha fazla özgürlük vaat edilirken?
fiubat - Mart 2010
21
Art›k farkl› bir Türkiye'de yafl›yoruz. Ve bu topraklarda herhangi bir yeni s›n›r oluflmas› imkans›zd›r. Yetmifl iki buçuk millet, yedi yabanc›ya karfl› bu topraklarda yeniden insanca bir yaflam sürmeyi gerçeklefltirmeliyiz. En az›ndan insan oldu¤umuz için birbirimize sayg› duyarak elbette. Bir yandan Avrupa Birli¤ine girmek için çaba sarf ediyor, ‹slam ülkeleri ile bahar havas› yafl›yoruz, di¤er yandan Rusya ile bütünlefliyoruz… Yedi yabanc› ile dostluk-akrabal›k iliflkileri kurarken “Çanakkale'de nikah› k›y›lan” anadolu insan›m›z neden “aç›l›m” kelimesi etraf›nda didiflip duruyor? ‹çeride yaflad›¤›m›z s›k›nt› ve sanc›lar› “Bir imparatorlu¤un ard›ndan yaflanan do¤al s›k›nt›lar” olarak nitelendirenler var. Peki o zaman d›flar›da yanan geliflmeleri de “yeni bir imparatorluk do¤uyor” diye mi alg›lamak laz›m? Cevap herkese göre de¤ifliklik arz edebilir. Ancak cevap ne olursa olsun soruna çözüm getirmiyor. Yukar›daki sorular›n cevab› var m›d›r? Çözüm ne olabilir? ‹çerideki handikaplar›m›z› d›flar›daki baflar›lar›m›zdan yola ç›karak yok edebiliriz. Irk, millet-milliyet-ulus, anlay›fllar›n›n bir ad›m ötesine; “Yarat›lan› severiz yaratandan ötürü” düsturuna ulaflarak huzura kavuflabiliriz. Çünkü yetmifl iki buçuk milleti ne ›rkç›, ne milliyetçi bir anlay›flla kucaklayamay›z. Ancak ve ancak;
“yaratandan ötürü konuma sayg›” anlay›fl› ile kucaklayabiliriz.
co¤rafyada yaflayan insanlara benzemez.
‹lk olarak “insan” olma vasf›nda birbirimize sayg› duyarsak daha sonra birbirimizin ›rk›na da, milletine de sayg› duyabiliriz.
Söz konusu vatan olunca yine yedi düvele karfl› savafl›r ve Akif'in dedi¤i gibi rükûya e¤ilir belki (o rükû olmasa dünya da e¤ilmez bafllar) ama secde etmez hiçbir zaman. Çünkü rükûn'un ard›ndan mutlaka k›yam vard›r. Bel bükülür ama diz çökülmez asla.
Ancak insan olma noktas›nda buluflamazsak di¤erlerini ön planda tutarak hiçbir fleyi baflaramay›z. Hepimiz kendimizi üstün kabul eder ve birimize baz› hak veya özgürlükleri fazla görürüz. K›s›tlamaya veya yok etmeye çal›fl›r›z. Sonunda da s›rt s›rta verip düflmana do¤rulttu¤umuz namlular›n birbirimize döndü¤ünü ac› bir gerçek olarak görürüz.
Art›k farkl› bir Türkiye'de yafl›yoruz. Ve bu topraklarda herhangi bir yeni s›n›r oluflmas› imkans›zd›r.
fiunu iyi biliriz ki bu topraklarda yaflayan herkes baflka hiçbir
En az›ndan insan oldu¤umuz için birbirimize sayg› duyarak elbette.
Yetmifl iki buçuk millet, yedi yabanc›ya karfl› bu topraklarda yeniden insanca bir yaflam sürmeyi gerçeklefltirmeliyiz.
22
fiubat - Mart 2010
Av. Fatma Benli
Eflitlik Eflit ‹nsanlar Aras›nda Olur”mufl”!!! Hiç kimseden liseye giriflte kulland›¤› tercihini ömür boyu devam ettirmesi beklenemez. Meslek mezunlar› ara elemanlar de¤ildir. Sadece iki y›ll›k yüksekö¤retim kurumlar›na mahkum edilemezler. Yüksek ö¤retimin herkese eflit flartlarda sunulmas›, evrensel bir ilkedir. 2008 y›l› itibar›yla fen liselerinde üniversiteye yerleflme yüzdesi yüzde 67.39 iken, bu oran ticaret meslek liselerinde %2'te tekabül etmektedir . Okullar aras› bu uçurum, meslek liselerinde okuyan ö¤rencilerin daha yetersiz olmalar›ndan, daha az çal›flmalar›ndan, bu nedenle de daha az soru cevaplamalar›ndan kaynaklanmamaktad›r. Fark, ö¤rencilerin eflit say›da yapt›¤› soruya, eflit olmayan puanlar verilmesinin sonucudur. 1999 y›l›nda yap›lan de¤ifliklik 1999 y›l› öncesi, ö¤renciler mezun olduklar› lise dikkate al›nmaks›z›n eflit puan almaktayd›lar. Üniversiteye giriflte ana etken ö¤rencinin zekas› ve çal›flkanl›¤› sonucu daha fazla soru cevaplamas›yd›. Buna karfl›n Yüksekö¤retim Kurulu Genel Kurulu 1999 y›l›nda s›nav k›lavuzlar›n› de¤ifltirerek s›nav sistemini tamamen de¤ifltirdi. Art›k ayn› soruyu cevaplayan ö¤renciler mezun olduklar› okullara göre, farkl› puanlar alacaklard›. Düz lise mezunu 0,5 puan al›rken, kendisine ayr›lan alan d›fl›ndaki bölümleri seçen meslek lisesi ö¤rencisi ise 0.2 puan verilecekti. Düz lise mezunun gidebilece¤i çok fazla bölüm varken, meslek lise mezunlar› için birkaç alan ve 2 y›ll›k yüksekokullar b›rak›ld›. Meslek lisesi ö¤rencilerinin do¤al yükselme alan›, iki y›ll›k meslek yüksekokullar›, mesle¤e dönük e¤itim yapan dört y›ll›k yüksekokullar ve teknik e¤itim fakülteleri ile mesleki e¤itim fakülteleri oldu. MESLEK L‹SES‹ Ö⁄RENC‹LER‹, KEND‹ E⁄‹T‹M GÖRDÜKLER‹ BÖLÜMLERDE E⁄‹T‹M GÖRME HAKK›NDAN B‹LE
MAHRUM ED‹LD‹. Örne¤in bir sa¤l›k meslek lisesi mezunu, sa¤l›kla ilgili olmas›na ve temel derslerin verilmesine ra¤men, eczac›l›k ve t›p gibi fakülteleri tercih ederse puan› k›r›lacak ve bu bölümü kazanamayacakt›r. Ne hikmetse meslek adam› yetifltiren askeri liseler (!) meslek lisesi kapsam› d›fl›nda tutuldu. Zira ana sebep imam hatip lisesi ö¤rencilerinin hukuk, siyasal bilimler, t›p, mühendislik gibi bölümlere girmesinin engellenmesiydi. Nitekim Ergenekon davas›nda, YÖK genel kurulu karar vermesinden sadece 16 gün önce dönemin genelkurmay ikinci baflkan› Çevik Bir'in okullar aras›nda ayr›m yap›lmas›n› öngören bir yaz›y› Yüksekö¤retim Kurulu'na gönderdi¤i ortaya ç›kt›. Ancak genel okul ortalamas›nda %2 sini oluflturan imam hatip lisesi mezunlar›n›n üniversiteye girifllerinin engellenmesi amac›yla yap›lan de¤iflikli¤inin bir milyonu aflk›n meslek lisesi ö¤rencisini etkilemesi, süreç içinde baz› de¤ifliklikler yap›lmas›na neden oldu. 2003 y›l›nda yap›lan de¤ifliklikle, meslek lisesi ö¤rencileri kendi alanlar›ndaki iki y›ll›k okullar› seçtiklerinde ÖSS'den muaf tutuldular. Bu da ö¤rencilerin sonuç belli oldu¤undan çal›flma azimlerinin kaybetmelerine ve iki y›ll›k yüksekokullar›n lise devam› ifllevsiz okullar haline gelmesine sebebiyet verdi. Ayr›ca yeni düzenleme ile art›k düz liseliye 0.8 puan verilirken, meslek lisesi mezununa 0.3 puan verilecekti. Bu durum da meslek lise ö¤rencilerinin, yüksekö¤retime
eriflim haklar›n› fiilen ortadan kald›rd›. Zira ayn› soruya farkl› katsay› verildi¤inde oluflan fark›n, dahi derecede zekâ, ola¤anüstü çal›flma ya da çok sa¤lam bir e¤itimle kapatabilmesine imkân yoktu. Düz lise mezunu bir ö¤rencinin 90 sorudan 60 soru cevapland›rarak kazanabilece¤i bir okulu, meslek lisesi ö¤rencisinin ancak 85 soru cevaplamas› halinde kazanabilmekteydi. Nitekim Türkiye de dereceye giren meslek lisesi ö¤rencisinin bile hukuk, t›p gibi bölümleri kazanamad›¤› bir vak›ad›r. Bu suretle B‹R MESLEKTEN BAfiKA B‹R MESLE⁄E GEÇ‹fi‹ ZORLAfiTIRAN KASTLAR OLUfiTURULDU. 2009 y›l›nda yap›lan de¤ifliklik Katsay› fark› hukukun rafa kalkt›¤› ola¤anüstü bir süreçte gerçekleflmifltir. Eflitsizlik art›k dayan›lmaz boyutlara geldi¤inde Yüksekö¤retim Genel Kurulu 2009 y›l›nda ald›¤› yeni bir kararla farkl› katsay› sistemini kald›rm›fl ve eflit puan sistemi getirilmifltir. Ancak aradan geçene süre, eflitsizli¤in kan›ksan›p bir hak olarak görülebildi¤i bir zihni sapmaya neden olmufltur. ‹stanbul Barosu yeni sistemin iptali için dava açm›fl ve dava dilekçesi, “Farkl› katsay› uygulamas›na son verilmekle, imam hatip mezunlar› üniversiteye giriflte düz lise mezunlar› ile “eflit” statüye kavuflturulacakt›r.” argüman›na dayand›rm›flt›r. Baro baflkan› bu düflüncelerini “eflitlik eflitler aras›nda olur” ifadeleri ile savunmufltur.
fiubat - Mart 2010
Buna göre meslek liseleri ö¤rencileri düz lise ö¤rencileriyle eflit de¤ildir, dolays›yla eflit puan istemek ve f›rsat eflitli¤i talep etmek gibi haklar› yoktur. - Dan›fltay 8. Dairesi'nin yürütmeyi durdurma karar› ve Dan›fltay ‹dari Dava Daireleri Genel Kurulunun yap›lan itiraz› ret eden yorumu bu yönde oldu. Dan›fltay Meslek liselerinin "belirli mesleklere yönelik ara insan gücü yetifltirmek" biçiminde yorumlanm›fl ve meslek lisesi ö¤rencilerinin kendi alanlar›nda yönlendirmeleri gerekti¤i ifadesiyle yürütmeyi
uyma yükümlülü¤ü alt›na girdi¤i tüm uluslar aras› sözleflmeler “eflitlik” ve “e¤itim hakk›” temel bir hak oldu¤unu ifade eder. Anayasan›n 13. maddesi ile temel bir hakk›n o da Anayasa öngörülen sebeplere ba¤l› olarak “sadece kanunla” s›n›rlanabilece¤ini öngörür. Yasal mevzuat›m›z meslek lise mezunlar›n›n e¤itim ve yüksekö¤retime eriflim haklar›n›n k›s›tlanmalar›n› ve 14 yafl›nda liseye girerken ço¤unlukla ailelerinin etkisiyle ald›klar› karar›n bedelinin ömür boyu ödemelerini gerektirecek yasal bir düzenleme yoktur. FARKLI OKULLARDA OKUMAK FARKLI STATÜ OLUfiTURMAZ, Meslek lisesinde e¤itim görmek, düz lise ö¤rencisiyle eflit olmad›¤› anlam›na gelmez. Devletin bafll›ca görevi, üniversitelerde ve bu kurumlara giriflte imkân ve f›rsat de¤iflikli¤i yapacak önlemleri almakt›r .
23
birini bitirip de mesleki ve teknik e¤itim bölgeleri kapsam› d›fl›ndaki bir yüksekö¤retim program›na girmek isteyen ö¤renciler, üniversiteye girifl s›navlar›na baflvurabilirler.” denilerek; bu liselerden mezun olanlar›n isterlerse s›nava girerek herhangi bir lisans ö¤renimi görebilecekleri de belirtilmifltir. Nitekim Milli E¤itim Temel Kanunu “orta ö¤retim kurumlar›nda uygulanan programlardaki amaç ö¤rencileri; Yüksek ö¤retime, Hem mesle¤e hem de yüksek ö¤retime, Hayata ve ifl alanlar›na haz›rlamaktad›r” demektedir. Bu durumda meslek lisesinde e¤itim görme, alan› d›fl›ndaki okullarda e¤itim görme hakk›n› ortadan kald›rmamaktad›r. Meslek lisesi ya da düz lisesinde e¤itim görme, üniversiteye girifl
durdurma karar› vermifltir. Dan›fltay'a göre “eflit puan verilmesi, hukuksal statüsü farkl› olanlar› eflit koflullara tabi k›larak hak kayb› ve ihlaline sebep olacakt›r.” Dan›fltay ‹dari Dava Daireleri Genel Kurulu ise karar›n›n as›l gerekçesini aç›klamakta beis görmemifl ve aç›kça ''Mesleki-teknik liseler sadece teknik ö¤retim veren liseler olmay›p, imam hatip liseleri de bir meslek lisesidir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na göre imam hatip liseleri imaml›k, hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanlar› yetifltirmek üzere kurulmufl liselerdir. Dolay›s›yla mesleki-teknik ö¤retimden üniversiteye geçifli düzenlemek amac›yla getirilen sistemde, imam hatip liselerinin bu fonksiyonlar›n›n da göz önünde tutulmas› yasal bir zorunluluktur.”ifadelerine yer vermifltir. (Gerçekte E¤itimde birli¤i sa¤lama amaçl› Tevhid-i Tedrisat Kanunu, imam hatip liselerinin statüsünü düzenleyen hiçbir hüküm içermedi¤ine göre, imam hatip lisesi mezunlar›n›n yüksekö¤renim görmeleriyle bu kanun aras›nda iliflki kurmak mümkün de¤ildir) Hukuki De¤erlendirme Anayasa ve Türkiye'nin imzalayarak
Nitekim mahkeme karar›nda dayan›lan maddeler ö¤rencilere eflit puan verildi¤i 1999 y›l› öncesi s›nav sisteminin hukuki dayanaklar›d›r. Ne yasada ne de yasan›n gerekçesinde bir ö¤renciye 0.8 puan verilirken, di¤erine 0.3 puan verilmesini, iki ö¤renci aras›nda mezun olduklar› okullar›na göre ayr›m yap›lmas›n› gerektiren bir düzenleme bulunmamaktad›r. Konuyu düzenleyen yegane madde olan Yüksekö¤retim Kanunu 45. maddede ö¤rencinin alan d›fl› tercih yapt›¤›nda ald›¤› puan›n düflürülece¤i ifadesi yer almaktad›r. Yasa MESLEK L‹SELER‹NE EK PUAN VER‹LMES‹N‹ ÖNGÖRMEKTED‹R. Çünkü meslek liseleri müfredatlar› ald›klar› dersler nedeniyle üniversite s›navlar›ndan daha fazla dezavantajl›d›r. Kendi alanlar›n› tercih etmeleri ayr›ca teflvik edilmektedir. Ayr›ca 45. maddenin son bendinde: “Mesleki ve teknik ortaö¤retim kurumlar›ndan herhangi
s›navlar›nda ayr›mc›l›k yap›lmas›n› gerektirmez. E¤er farkl› okulda okumak, ayn› s›navda birinin cevaplad›¤› soru de¤erli iken di¤erinin cevaplad›¤› sorunun yar›dan daha de¤ersiz oldu¤u sonucuna yol aç›yorsa, eflitlik sadece “ka¤›t üstünde var olan bir kavram” olarak kalacakt›r. Bu nedenle mahkeme eflitsizli¤i onaylayan daha do¤ru bir ifadeyle eflitsizli¤i talep eden tutumuyla, hukuki de¤il siyasi bir karar vermifltir. Son durum YÖK Genel Kurulu ise mahkeme karar›na uyarak farkl› katsay› sistemini yeniden getirmifltir. Buna göre meslek liselilerin ortaö¤retim baflar› puanlar› 0,13 düz lise mezunlar›n›n puanlar› ise 0,15 katsay› ile çarp›larak, s›navdan ald›klar› puana eklenecektir. Aday›n kendi alan›nda bir program› tercih etmesi
24
fiubat - Mart 2010
halinde fark olmayacakt›r. Ayr›ca üniversite s›nav›nda ilk bine giren ö¤rencilere hiç katsay› uygulanmayacakt›r. Bunun d›fl›nda meslek liseliler, normal lise mezunlar›na yetiflebilmek için üniversite s›nav›nda 7-8 soru daha fazla çözmek zorunda kalacakt›r. Daha önceki katsay› sisteminde 50 puan fark bulunmaktayd›. Daha fazla çal›flma ile kapat›lamayacak olan bu fark, son kararla 10 puana düflmüfltür. Bu konunun Dan›fltay'›n gündemine gelmesi mümkündür, ancak flu anki yeni düzenleme Dan›fltay'›n istedi¤i do¤rultuda eflitsiz bir uygulamad›r, Dan›fltay bu noktada tekrar bir yürütmeyi durdurma karar› vermesi, “bu eflitsizlik benim istedi¤im kadar olmad›, daha fazla fark olsun” deme anlam›na gelecektir. E¤er Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti ise bu hukuken mümkün de¤ildir. Zira yarg› organlar›, idarenin takdir yetkisini elinden alacak karar alamazlar. Ancak mahkemece iptal edilme imkan› olmasa da YÖK'nun karar›n› hukuk mant›¤› aç›s›ndan kabullenmek mümkün de¤ildir. Bu düzenleme de eski adaletsizlik az da olsa giderilmekte ancak eflitsizlik halen devam etmektedir. Bunu da Anayasas›n›n 10. maddesiyle "eflitlik" ilkesini düzenleyen, devlet organlar› ve idari makamlara kanun önünde eflitlik ilkesine uygun olarak hareket etme yükümlülü¤ü yükleyen bir ülkede kabul etmek mümkün de¤ildir. Öneriler Eflit puan sistemine karfl› aç›lan dava devam etmektedir. Bu konuda yap›lan tart›flmalar kiflilerin haklar›na sahip ç›kmamalar› halinde haklar›n›n ne derece k›s›tlanabilece¤ini ve bunun
meflru gösterilebilece¤ini ortaya koymaktad›r. Meslek lisesinde okuyan bir milyonu aflk›n ö¤renci dava sonucundan etkilenecek ve ona göre yüksekö¤retim kuruma girebilecek ya da giremeyeceklerdir. ‹mam Hatip Lisesi d›fl›ndaki meslek lisesi ö¤rencilerinin Dan›fltay 8. Dairesi 009/6890 Esas nolu dosyas›nda devam eden davada müdahale dilekçesi vermeleri mümkündür. Zira dava sonucundan somut olarak etkilenenlerin davaya kat›lma haklar› bulunmaktad›r. Di¤er meslek lisesi ö¤rencilerinin ise ‹stanbul Barosu'na ve Yüksekö¤retim Kuruluna, siyasal partilere, sivil toplum kurulufllar›na ve bas›n yay›n kurumlar›na yaz›l› dilekçeler göndermeleri vaki ayr›mc›l›¤›n kald›r›lmas›n› talep etmek gerekmektedir. Sonuçta hakk›n iadesi ancak hak sahibi olanlar›n gayreti ile mümkündür. Sonuç Yerine Herkes, e¤itim haklar›n› hangi yönde kullanacaklar›n› seçme hakk›na sahip olmal›d›r. Hiç kimseden liseye giriflte kulland›¤› tercihini ömür boyu devam ettirmesi beklenemez. Meslek mezunlar› ara elemanlar de¤ildir. Sadece iki y›ll›k yüksekö¤retim kurumlar›na mahkum edilemezler. Yüksek ö¤retimin herkese eflit flartlarda sunulmas›, evrensel bir ilkedir. Her birey, e¤itim kurumlar›na makul flartlarda ulaflma hakk›na sahiptir. Devletler e¤itim kurumlar›na giriflte, eflit imkân sa¤lamak zorundad›r. Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi ve BM. Ekonomik ve Kültürel Haklar Sözleflmesi baflta olmak üzere temel haklar› güvence alt›na alan tüm uluslararas› sözleflmelere göre, 'Hiç kimse e¤itim hakk›ndan yoksun b›rak›lamaz.' Devletler kiflilerin e¤itim hakk›n› s›n›rlayacak düzenlemeler yapamazlar. ‹dari kurumlar›n görevi, ayn› sorular› cevaplayan ö¤renciler aras›nda eflitsizlik yaratmamakt›r. Üniversiteye girifl s›navlar›nda farkl› katsay› sorunu son on iki senedir
kanayan bir yara olarak devam etmektedir. Az ya da çok farkl› katsay›, ayn› s›nava giren ayn› sorular› cevapland›ran ö¤rencileri mezun olduklar› liseye farkl› puan verilmesi bu suretle bir k›sm› üniversiteye girebilirken, ayn› soruyu cevapland›ran di¤er ö¤rencilerin ise bu haktan mahrum edilmesi ile sonuçlamaktad›r. Bu uygulama senelerdir yüz binlerce ö¤rencinin istedikleri bölümünde okumamalar› ve e¤itim haklar›n› kullanamamalar› ile sonuçlanm›flt›r. Ancak gerçekte oluflan zarar, meslek lisesinde okuyan ö¤renciye "sen meslek lisesine okudu¤una göre eflit muameleyi hak eden bir insan de¤ilsin" düz liseli ö¤renciye ise “sen daha üstünsün, üniversiteye girmeyi daha çok hak ediyorsun, di¤er ö¤rencilerle eflit flartlarda yar›flmak zorunda de¤ilsin, s›nava daha ileride bafllamal›s›n” mesaj›n›n verilmesidir. Farkl› katsay›, herkesin eflit oldu¤u ancak baz›lar›n›n daha eflit kabul edilebilece¤i yarg›s›n›n zihinlerde yerleflmesine yol açm›flt›r. Öyle ki geldi¤imiz noktada, ‹stanbul Barosu baflkan›n›n yeniden dava açmay› düflündüklerini düz lise mezunlar›n›n kendisini arad›¤›n› ve “ma¤dur oluyoruz, ne zaman dava açacaks›n›z” dedi¤ini iddia etmektedir. Bu durumda ayn› soruya farkl› puan verilmesi o derece zihinsel sapmaya sebebiyete vermifltir ki, ayn› s›nava giren ö¤renciler HAK ETT‹KLER‹ DE⁄‹L GEÇM‹fiTE KEND‹LER‹NE VER‹LEN KADAR fazla puan art›k alamamalar›n› “ma¤duriyet” olarak nitelendirebilmektedir. Sadece bu durum dahi, az ya da çok katsay› fark›n›n derhal kald›r›lmas› gerekti¤ini ortaya koymaktad›r. Zira hiç kimsenin bir hukuk düzeninde, sadece mezun oldu¤u okula bakarak do¤ru cevaplad›¤› sorunun daha de¤erli, karfl›l›¤›n›n daha fazla oldu¤unu, kendisinin e¤itim görmeye hakk› oldu¤unu ancak baflkas›n›n kendisiyle eflit flartlarda bu hakk› kullanamayaca¤›n› iddia etme hakk› yoktur. FIRSAT Efi‹TL‹⁄‹ TEMEL B‹R HAKTIR. FARKLI KATSAYI ‹LE KISITLANAMAZ.
“Meyveden Çekirde¤e, Çekirdekten Meyveye” Türkiye'nin son elli y›l›nda e¤itim hayat›nda çok önemli yere sahip olan imam-hatip lisesi mezunlar›n›n say›s› ciddi rakamlara ulaflm›flt›r. Ülkemizde siyasetten ekonomiye, bürokrasiden sivil toplum kurumlar›na, toplumun çeflitli kademelerinde baflar› ve etkinliklerini kabul ettirmifl durumdad›rlar. Tohum Dergisi; böyle seçkin bir toplumun sesi olan sayg›n bir yay›n organ›d›r. ‹ki ayl›k periyotlarla ç›kan Tohum Dergimiz milletvekillerine, valiliklere, belediyelere, müftülüklere, sivil toplum kurulufllar›na, parti baflkanl›klar›na, imam-hatip liselerine, ‹HL mezun dernekleri ve okul aile birliklerine, üniversitelere, medya organlar›na kadar gönderilen genifl bir okur kitlesine sahiptir. Dergimiz ücretsiz olup, hedef kitleye postalama yap›larak ulaflt›r›lmaktad›r. Ayr›ca dergimiz yurtd›fl›nda (Almanya, Avusturya, Fransa, Bosna Hersek, Bulgaristan gibi) Avrupa ülkelerine de gönderilmektedir. Sadece Türkiye'de de¤il, yurtd›fl›na da ulaflan dergi hedef kitleniz için ciddi ve etkili bir mecra olmaya devam ediyor.
Dergimizin Reklam Tarifesi:
Arka Kapak Arka ‹ç Kapak Ön ‹ç Kapak ‹ç Sayfalar Dergi Ebat
7.000TL 4.000TL 4.000TL 1.500TL 21x29.7
*Dergimizde Reklam Boyutlar› Tam Sayfad›r.
Reklam Sorumlusu : Mustafa KARAHÜSEY‹NO⁄LU Gsm :0555 724 31 01 k-huseyinoglu@hotmail.com
134. Say›
ÖNDER
‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i
www.onder.org.tr
26
fiubat - Mart 2010
Muhammet Ayd›n
Katsay› Engelinin Psikolojik Süreci ve Çözüm Yolu Ö¤rencilerin puan fark›n› minimum düzeye indirmeleri için yapmalar› gereken birkaç fley var. Bunlar›n birincisi katsay› fark›n› düflünmeden s›navlara en iyi flekilde haz›rlanmakt›r. Yani belirsizlik yerini belirginli¤e, panik, sakinli¤e, kayg›, çal›flma ve düzene b›rakmal›d›r. Düzenli ve sürekli çal›flt›klar› takdirde s›navda hedeflediklere bölüme iliflkin daha fazla soru çözebilecekleri için bu fark› kapatabilirler. ‹kinci olarak hedeflerini yüksek tutan ö¤renciler okuldaki derslerine iyi çal›fl›p, iyi notlar almal› ve AOBP'lerinin yüksek olmas›n› sa¤layarak aradaki fark› azaltabilirler. Türkiye'de 28 fiubat sürecinde bafllayan insanlar› ötekilefltirme, farkl›l›klar› yok sayma, kanunlar önünde her vatandafl›n eflit olma hakk›n› yine kanun yoluyla insanlar›n elinden alma, sürecinin bir parças› olarak katsay› engeli imam hatipli ve meslek liseli çocuklar›n önüne konulmufltu. Bir gün önce di¤er liselilerle eflit flartlarda s›navlara haz›rlanan çocuklar bir gün sonra gayr-i adil bir flekilde s›nav sürecini yaflamaya bafllam›fllard›. Bu dönemde mücadeleler veren ma¤duriyetler yaflayan, henüz hayatlar›n›n erken döneminde a¤›r psikolojik travmaya giren bu ö¤renciler, örselendiler, ac› çektiler, yoruldular ama büyüdüler. Türkiye 11 y›l süren bu gayr-i adil e¤itim sürecinden sonra 22 Temmuz'da YÖK'ün ald›¤› kararla, adil bir s›nav sistemine geçmiflti. Meslek liselerinde, imam hatiplerde, teknik liselerde okuyan, yani bu sistemden zarar gören ö¤rencilerin hepsi büyük bir sevinç yaflam›fllard›. Ancak bu sevinçleri çok uzun sürmedi. Dan›fltay 8. Dairesi daha önce verdi¤i kararlarla çeliflen bir flekilde katsay› engelinin e¤itimdeki adalet için flart oldu¤unu belirten bir karar verdi. Aç›klanma zaman› bak›m›ndan oldukça manidar olan bu karar Türkiye'de liselerde ö¤rencisi olan her ailenin bayram›n›n buruk, k›rg›n ve k›zg›n geçmesine neden oldu.
KATSAYI ENGEL‹N‹N Ö⁄RENC‹LERE PS‹KOLOJ‹K ETK‹S‹ Ö¤renciler üzerinde flok etkisi yapan bu kararla ö¤renciler genel itibariyle flu psikolojik süreçleri yaflam›fllard›r. Belirsizlik; dan›fltay›n verdi¤i bu kararla ö¤renciler neye göre, hangi sisteme göre haz›rlanaca¤›n› bilemeyen ö¤renciler, derslerden so¤umaya ve belirsizli¤in verdi¤i kayg› ile içlerine kapanmaya bafllam›fllard›r. D›fllanm›fll›k; Meslek liselerinde ve ‹mam Hatiplerde okuyan ö¤renciler y›llard›r yaflad›klar› d›fllanm›fll›k psikolojisinden s›yr›lm›fllard› ki, dan›fltay›n verdi¤i bu kararla tekrar ayn› psikolojiye hem de daha yo¤un biçimde girmifllerdir. Panik; belirsizlik pani¤e yol açm›fl ve milyonlarca ö¤renci gelece¤inin baflkalar›n›n verece¤i kararlara ba¤l› olmas›ndan dolay› rahats›zl›k yaflam›fllard›r.
Dan›fltay›n karar›n›n ard›ndan YÖK'ün ö¤rencileri teskin edici aç›klamalar› olsa da süreçteki belirsizli¤in sürmesi ö¤rencilerin yeteri kadar rahatlamamas›na yol açm›flt›r. KARARIN A‹LELERE ETK‹S‹ Yine bu süreçte birçok ailede psikolojik olarak y›pranm›flt›r. 22 Temmuz'da YÖK'ün ald›¤› karara sevinen aileler, çocuklar›n› meslek liselerine ve imam hatiplere kaydettirmifl bu okullarda ö¤renime devam eden ö¤rencilerin velileri ise çocuklar›n› dersaneye yazd›rm›flt›. Hatta baz› yoksul aileler k›fl›n ›s›nmaktan vazgeçip kömür paras›n› çocu¤unun gelece¤i için dersanelere yat›rm›flt›. Maddi anlamda ciddi külfetin alt›na giren bu aileler, dan›fltay›n karar› ile psikolojik olarak çökmüfller çocuklar›na afl›layabilecekleri moral ve motivasyon unsurlar›ndan yoksun hale gelmifllerdir. Ö⁄RETMENLERE ETK‹S‹
Hayal k›r›kl›¤›; gelece¤e yönelik beklentilerinin 8-10 kiflinin ald›¤› bir kararla de¤iflti¤ini gören ö¤renciler derin bir hayal k›r›kl›¤› yaflam›fllard›r. Bunlar›n yan› s›ra moral bozuklu¤u, karars›zl›k, kayg›, gibi psikolojik süreçleri yaflayan ö¤renciler a¤›r travmatik sürece girmifllerdir.
Meslek liselerinde ve imam hatip liselerinde görev yapan ö¤retmenlerde bu sürecin psikolojik olarak etkilenenlerinden olmufllard›r. Dönem bafl›nda yeni bir aflkla, anlay›flla ve ifltiyakla e¤itime bafllayan ö¤retmenler dan›fltay›n karar›n›n ard›ndan
fiubat - Mart 2010
ö¤rencileri nas›l motive edecekleri konusunda s›k›nt› yaflam›fllar, çal›flma aflklar› azalm›flt›r. Ö¤rencilerinin süreçle ilgili sorular›na net cevap veremeyen ö¤retmenlerin yapabildi¤i fley bu konu ile ilgili mücadele konusunda ö¤rencilerini cesaretlendirmek olabilmifltir. Yine dersaneler bu süreçten etkilenmifl, hangi sisteme göre e¤itim verece¤inin belirsizli¤ini yaflayan dersaneler, biraz kayg›yla sene bafl›nda yapm›fl olduklar› program› sürdürmüfller ancak bu süreçte bast›klar› birçok kitapç›k, broflür ve bilgilendirme formu geçerlili¤ini yitirmifltir. Ayr›ca katsay› karar›ndan etkilenen ö¤rencileri dersaneye tekrar adapte etme sürecinde dersane ö¤retmenleri s›k›nt›lar yaflam›fllard›r. YEN‹ KATSAYILAR VE ETK‹S‹ YÖK dan›fltay›n gerekçeli karar›n› bekleyip en geç Aral›k ay›n›n 20'sinde yeni katsay› uygulamas›n› aç›klayaca¤›n› söylemifl, birçok alternatif plandan bahsetmifltir. 17 Aral›k günü geldi¤inde YÖK karar›n› aç›klam›fl katsay› engeli hafifletilerek tekrar ö¤rencilerin karfl›s›na konulmufltur. YÖK'ün ald›¤› bu karara göre alan içi veya okudu¤u lisenin program› kapsam›na giren bölümlere göre s›nava giren ö¤rencinin puan› 0.15 ile bu alanlar d›fl›nda girer ise 0.13 ile AOBP'leri
çarp›lacak. Ancak bu s›navda 10 puana ve yaklafl›k 8 soruya karfl›l›k gelen bir fark›n olmas› demekti. S›navda bir puan›n bile binlerce kifliyi etkiledi¤ini düflündü¤ümüzde katsay› fark› YÖK baflkan›n›n aç›klad›¤› gibi hiçte sembolik kalmam›flt›r. YÖK'ün katsay› ile ilgili yeni düzenlemesiyle beraber ö¤rencilerin moralleri çok da düzelmemifl yine bir moral bozuklu¤u, kayg›, ve d›fllanm›fll›k hislerini yaflam›fllard›r. Üstelik bu durumu yaflayan sadece meslek liseli ve imam hatipli ö¤renciler de de¤ildir. Genel liselerde okuyan ama alan de¤iflikli¤i yapmak isteyen hatta dersanelerde de¤ifltirmek istedi¤i alana göre kay›t yapt›ran ö¤rencilerde bu karardan etkilenmifllerdir. fiimdi bu ö¤renciler dönem bafl›na göre daha isteksiz ve amaçs›z biçimde çal›flmalar›n› sürdürmekte ve s›navlara haz›rlanmaktad›r. Ö⁄RENC‹LER BU SÜREÇTE NE YAPMALI Yeni katsay›lardan ve alan geçiflindeki s›n›rl›l›ktan ö¤renciler negatif anlamda etkilense de asl›nda bu engel afl›lamayacak bir durum de¤ildir. Ö¤rencilerin puan fark›n› minimum düzeye indirmeleri için yapmalar› gereken birkaç fley var. Bunlar›n birincisi hiç katsay› fark›n› düflünmeden s›navlara en iyi flekilde haz›rlanmakt›r. Yani belirsizlik yerini belirginli¤e, panik, sakinli¤e, kayg›, çal›flma ve düzene b›rakmal›d›r. Düzenli ve sürekli çal›flt›klar› takdirde s›navda hedeflediklere bölüme iliflkin daha fazla soru çözebilecekleri için bu fark› kapatabilirler. ‹kinci olarak hedeflerini yüksek tutan ö¤renciler okuldaki derslerine iyi çal›fl›p, iyi notlar almal› ve AOBP'lerinin yüksek olmas›n› sa¤layarak aradaki fark› azaltabilirler. Ayr›ca y›llard›r Türkiye'de derece yapan ilk bine giren imam hatipli ve meslek liseli ö¤renciler, bilindi¤i gibi katsay› engelinden dolay› istedikleri bölüme giremiyorlard›. Yeni düzenlemede ise ilk bine giren hiçbir ö¤renci katsay› engeline tak›lmayacakt›r.
27
A‹LELER NE YAPMALI Aileler bilmelidir ki moral bozuklu¤unun, kayg›n›n hiç kimseye faydas› yoktur. Yap›lmas› gereken fley flartlar tekrar gözden geçirilerek çocu¤u için daha farkl› ve faydal› yapabilecekleri fleyleri yapmak, okulla s›k› bir iletiflime geçmek, dersane ö¤retmenleriyle ö¤rencinin takibini yapmak ve ö¤rencinin yapt›¤› her olumlu davran›fl› her akademik ilerlemeyi abartmadan takdir etmektir. Özellikle bu dönemde takdir edilen ö¤rencilerin ilgileri ve gayretleri artmakta daha flevkle derslerine çal›flmaktad›rlar. Ö¤rencilerin ders çal›flmada isteksizlik duyduklar› dönemde ise çocuklar›na ba¤›rmadan k›zmadan önce okuldaki ö¤retmenleriyle, özelikle rehber ö¤retmeniyle, görüflmeli ve ö¤retmenlerin tavsiyeleri do¤rultusunda ö¤renciyle iletiflime geçmelidir. Aksi takdirde söylenecek olumsuz bir cümle ö¤rencinin kap›lar› kapamas›na ve aile ile iletiflimi b›rakarak kendi iç dünyas›na çekilmesine ve da¤›n›kl›¤a yol açacakt›r. SONUÇ Sonuç olarak bakt›¤›m›zda katsay› engeli ilgili s›k›nt›lar azalsa da sürmektedir. Bilinmesi gereken fley her flartta yap›labilecek bir çal›flma ve bulunabilecek ç›kar yol vard›r. Önemli olan konunun uzmanlar›ndan destek almak ve yeni durumdaki yol haritas›n› her anlamda (psikolojik, akademik, mesleki) ç›karmakt›r. Unutmayal›m engeller afl›lmak içindir. Gayret bizlerden, takdir Allah'tand›r.
Bunlar›n yan› s›ra moral bozuklu¤u, karars›zl›k, kayg›, gibi psikolojik süreçleri yaflayan ö¤renciler a¤›r travmatik sürece girmifllerdir. Dan›fltay›n karar›n›n ard›ndan YÖK'ün ö¤rencileri teskin edici aç›klamalar› olsa da süreçteki belirsizli¤in sürmesi ö¤rencilerin yeteri kadar rahatlamamas›na yol açm›flt›r.
28
fiubat - Mart 2010
Haz›rlayan : Banu Ezber
Katsay› Sorunu ‹çin Ne Dediler?
Abdurrahman Dilipak Yazar
Bu meselede çözüm önerilerini çok daha evrensel düflünmeliyiz. Yani öyle projeler gelifltirmeliyiz ki tüm dünya için emsal niteli¤i tafl›mal›. Bu do¤rultuda ö¤renci gruplar› oluflturup yaz›l› ve görsel medya ile s›cak iliflkiler kurmak gerekir. Ciddi anlamda en az 60 günlük bir performans ile ‹stanbul çap›ndaki bütün vak›f, dernek hatta mason localar› da baflta olmak üzere her yere gidip dertlerini anlatabilirler. Bu sak›n yanl›fl anlafl›lmas›n; slogan atmaya, kavga etmeye de¤il; randevu alarak bire bir konuflmaya gitmeliler. Sorunlar›n konuflulmas› gelecek ad›na çok faydal› olur. Çünkü bizim bugünkü sorunu çözmekten ibaret bir yaklafl›m›m›z olamamal›. Uluslararas› hukuk ve deneyimlerle de referansland›r›larak gelecekteki ideal ö¤retim sisteminin sistematik bir flekilde uygulamaya geçmesini amaçlamal›y›z. Örne¤in; ‹ngiltere, Amerika ve Fransada uygulanan pilot sistemlerde gençlerin ne ifl yapacaklar›na karar vermeleri için çok uzun süreler veriliyor. Biz de Avrupa Birli¤i sürecinde ilerliyoruz ve bu nedenle Avrupadaki örneklere bakarak oradaki tecrübelerden de yararlan›p yeni bir model gelifltirmemiz gerekir.
Bu konu bizi 1992 senesinden itibaren ilgilendiriyor ve ya meflgul ediyor. Art›k bu durumda ne yap›labilir meselesi üzerinde durmak gerekti¤ini düflünüyorum. Bu ifli mümkün oldu¤u kadar ciddi düflünmeliyiz. 367 olay› yaflanan bir ülkede hukukla ilgili düzenlemelerin baz› kay›plar getirip getirmemesi önemli de¤il. Çünkü eninde sonunda, güç kimin elindeyse onun dedi¤i oluyor. YÖK "Bizim B ve C planlar›m›z vard›r" demiflse de hem onlar›n davran›fllar›n› kuvvetlendirmek hem de bizim ummad›¤›m›z olaylar›n oluflmas›n› engellemek için ciddi faaliyetler yapmak gerekir. Göstermemiz gereken ortak tav›r flu olmal›; Biz bu konu ile ilgileniyoruz ve herhangi bir haks›zl›k yap›ld›¤›nda bunun bir bedeli olacakt›r.
Cihat fiener E¤itimci, TV Program› Sunucusu
Ahmet fiiflman ENSAR Vakf› Baflkan›
Üniversite Girifl Sistemi'nde son dönemde yaflananlar›n önemli bir kar›fl›kl›k yaratt›¤› do¤rudur. Özellikle s›nava girecek adaylar ve onlar›n aileleri taraf›ndan bak›ld›¤›nda durum gerçekten vahimdir. Tüm bunlara ra¤men gelinen noktay› olabilecek en olumlu nokta olarak görüyorum. Eski ve daha eski sistemlerde kullan›lan katsay›lara dair benim hep bir karfl› duruflum vard›. Biliyorsunuz söz konusu katsay›lar okul ortalamalar› veya diploma notu ile elde edilen Ortaö¤retim Baflar› Puan› (OBP)'na uygulanan katsay›lard›r. Oysa ki bu puan, sa¤l›ks›z oluflan, kanaatlerin veya baflka subjektif kriterlerin içine girdi¤i bir puand›r. Buna uygulanan katsay› kaç olursa olsun olabildi¤ince objektif olmaya çal›flan s›nav› yaralamaktad›r. Y›llarca OBP'nin kald›r›lmas› gerekti¤ini savundum. Madem bir s›nav yap›l›yor ö¤renci yapabildi¤i soru say›s›na göre de¤erlendirilsin dedim. fiimdi gelinen noktada bu katsay›n› 0,15 ve 0,13 olarak birbirine yaklaflt›r›las› olabilecek en akla uygun çözüm gibi geliyor bana. Ama buna ra¤men ben OBP'nin kald›r›lmas› ve de¤erlendirmeye kat›lmamas› gerekti¤i görüflümü hala koruyorum.
fiubat - Mart 2010
Mahinur Betül Çal›flkan
29
Katsay› adaletsizli¤inin 1.dereceden ma¤durlar›ndan biriyim. Bu bizim içimizde y›llard›r kanayan bir yara ancak bu yaran›n derinli¤ini artt›ran olay ise bunun bir inatlaflma, bir güç savafl› haline dönüflmesidir. Çünkü dan›fltay, bu olay›n d›fl›ndaki tüm davalarda ''Bu YÖK'ün karar›d›r, biz müdahale edip, karar veremeyiz'' dedi. Ancak buna ra¤men, ifl o ya bizim leyhimize al›nan kararda ise son sözü YÖK'e de¤il, kendi keyfine b›rakt› ve ''Katsay› adaletsizli¤inin kald›r›lmas›n›'' reddetti. Bu olay sonucunda ne mi oldu? Ma¤duriyet üstüne ma¤duriyet yafland›. Tam katsay› kalkt› diye düflünülerek meslek liselerine yeni e¤itim-ö¤retim y›l›nda ö¤renci kay›tlar› artt›. Önümüzdeki setler aç›ld› denilerek 2009 ÖSS'de pek çok meslek liseli ö¤renci ''seneye flans›m› denerim'' düflüncesiyle tercih yapmad›. Bu nas›l bir zihniyettir ki ''Bütün Ö¤renciler Eflittir'' anlay›fl› bir türlü bizim ülkemizde kabul edilemiyor. Bu kadar ö¤rencinin hakk›n› kim verecek, kim verecek hesap.
Bak›rköy ‹HL - 2007 Mezunu
Dan›fltay taraf›ndan verilen ve ayn› konulu bir davadaki kararda, "katsay›n›n belirlenmesi konusundaki yetkinin YÖK'e ait oldu¤u" fleklindeki bir gerekçe, kamuoyunun bir k›sm› için yan›lt›c› olmufltu. Ço¤u kimse zannetti ki, Dan›fltay kararlar›n› verirken, sadece kanunlara uygunlu¤u ve objektif anlamda tutarl›l›¤› gözetiyor. Bu zan, yanl›flt›r. Dan›fltay'›n daha önce katsay› konusunda YÖK'ü yetkili kabul etmesi, o davalarda iptal konusu olan kararlar›n imam hatip lisesi ö¤rencilerinin aleyhine oluflundand›r; imam hatip liselerindeki ö¤rencilerin lehine bir karar› iptal ederken YÖK'ün yetkili oldu¤u hususunun Dan›fltay taraf›ndan hat›rlanmas›n› beklemek bir hatad›r. Bir süredir Türkiye'de yüksek mahkemeler, bizim kararlar›m›z nas›l olsa "karar"d›r, uygulanmak zorunda; hukukili¤i tart›fl›lsa da önemli de¤il, fleklinde bir yaklafl›ma sahip. Baflka bir ifade ile, mahkeme kararlar›n›n flekli ba¤lay›c›l›¤› süistimal ediliyor. Bu elbette hukuka ayk›r›d›r. Nitekim Dan›fltay karar›yla ortaya ç›kan boflluk YÖK taraf›ndan yeniden doldurulmufltur. Bu YÖK karar›yla ilgili olarak da dava aç›lm›flt›r. Kanaatimce Dan›fltay bu düzenlemeyi de iptal edecektir. Meseleye hukuk kurallar› aç›s›ndan de¤il bir "ideolojik" zaviyeden bak›lmaktad›r.
Doç. Dr. Mustafa fientop Akademisyen - Yazar
Türkiyede hukuk ve yarg› ifllemez bir hal ald›. Bunun sonucu olarakta sistem yarg›daki kurumlar› yutmufl durumda. fiöyleki 28 flubat sürecinde katsay› ile alakal› açt›¤›m›z davalar var. O zamanki gerekçelerle davay› reddeden ayn› Dan›fltay bu sefer tersi bir karar veriyor. Demek ki hukuk, adalet hep hikaye, bu tamamen siyasi ve ideolojik bir karar. Durum böyleyken üzerinde durulmas› gereken fley; hukuki olmaktan ziyade sosyal anlamda neler yap›labilece¤i oluyor. Burada yap›lmas› gereken fley tüm meslek ve ticaret okullar›nda e¤itim alan ö¤rencilerin velilerin harekete geçirerek YÖK'e destek olmakt›r. Necati Ceylan TGTV Baflkan›
30
fiubat - Mart 2010
13-14 yafl›ndaki ö¤renciler ne yaz›k ki okul ve bölüm seçimini do¤ru yapam›yor. Meslek lisesi d›flar›ndan bir avantaj gibi görünürken içine girince ve ifl hayat›na bafllay›nca bilinen her fley tersyüz oluyor. Bu sorunlar›n ›fl›¤›nda yar›n›na umutsuzlukla karamsarl›kla bakan güçsüz gençler yetifliyor. Karfl›lafl›lan engellere karfl› bir fleylerin de¤ifltirilmeye çal›fl›lmas› gelecek nesiller ad›na sevindiriyor. Ancak bu ülkede her fleye muhalefet olan her ifli baltalayan birileri ç›k›yor. Ben bu durumlar karfl›s›nda sab›rla beklenmesi gerekti¤i kanaatindeyim. Sistem olmas› gerekti¤i gibi iflleyene kadar bir fleyleri ümit etmek kiflinin zarar›na olur. Sistemi oraya koyanlar sonunu düflünmüyor ne yaz›k ki. Birileri kurban seçiliyor mutlaka. Reyhan Yarl›¤an ‹TO Anadolu Teknik Lisesi Radyo ve TV Bölümü - 2007 Mezunu
Yap›lan son de¤ifliklikle beraber katsay›n›n daral›p 0.15 - 0.13 gibi bir farka inmesi baflta genel lise ö¤rencileri olmak üzere pek çoklar›n›n tepkisine sebep oldu. Bununla ilgili geçti¤imiz günlerde çeflitli davalar da aç›ld›. Dan›fltay flayet bu son tabloyu iptal ederse; bugüne kadar yap›lmas› düflünülen sisteme göre haz›rl›k yapan meslek lisesi ö¤rencileri, alan d›fl›ndan tercih yapacak genel lise ö¤rencileri, ve bir de 2009 Temmuzunda sistem de¤ifliyor diye tercih yapmayan adaylar bir zarara ve hayal k›r›kl›¤›na u¤rarlar. Çünkü yeniden bir fleye bafllamak son derece zor bir hadisedir. Bu da büyük bir kaosa yol açaçakt›r, bunun sonunda YÖK üniversiteye baflvuru tarihlerini ve üniversite s›nav›n›n yap›laca¤› tarihi de¤ifltirmek zorunda kalacakt›r. Bu da ileriki günlerde bir kargaflaya yol açabilir. Benim kendi flahsi düflüncem; herhangi bir iptal karar›n›n ç›kmamas› gerekiyor. Çünkü art›k yola ç›k›lm›flt›r ve dereyi geçerken at›n de¤ifltirilmemesi gerekir. E¤er bu sistemde iptal edilirse üniversite adaylar› aras›nda büyük bir kaos oluflucak ve gençlerde bunun alt›nda ezilecektir.
Selçuk Elmas Tuncay Azaphan Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi Gazetecilik Bölümü - 2008 Mezunu
Sait Gürsoy E¤itimci - Yazar
Katsay› mevzunda dan›fltay›n vermifl oldu¤u karar beni ve benim gibi düflünenleri hiç flafl›rtmad›. Çünkü gerek rejimi koruma ad› alt›nda gerekse adalet da¤›t›yoruz diyerek y›llard›r ki bir fleyleri bozup, düzeltmeye çal›fl›yorlar. Biz meslek lisesi mezunlar›n›n da ma¤dur oldu¤u konu budur. Bize adalet da¤›tmas›nlar! S›rf imam hatiplilerin önünü kapatmak için katsay› sorununu üretip sonra ifle meslek liserini de kat›p sanki niyetleri o de¤ilmifl gibi yap›p 70 milyon insanla dalga geçmesinler. Bu olay tamam›yla ideolojik. Biz ça¤d›fl›, 80 y›l ötede kalm›fl bir ideolojinin bekçili¤ini yapt›¤›n› zanneden budalalar›n oyunca¤› m›y›z! Cumhuriyet ne için vard›r? Halklar›n eflitli¤i, adaletin teminat› için vard›r. Bu ne biçim adalet, bu ne biçim eflitlik! Kendimizi despotizmle yönetiliyormufl gibi hissediyoruz. Bu sorun kuru bir katsay› sorunu de¤ildir, anayasal, rejimsel ve siyasi bir sorundur! Mesele çok grift bir mesele yani çözümü de bir o kadar karmafl›k. Dan›fltay›n yetkilerini k›s›tlas›n›z da bu ve benzeri sorunlar yine de çözülmez. Rahatl›kla diyebilirim ki duadan baflka çözüm kap›s› yok gibi geliyor bana.
32
fiubat - Mart 2010
DAVLUMBAZ
Birsen Akgün
ÖNDER ile 20 Y›l... Bir dava adam› olmak çok baflka… Sanki böyle insanlar do¤ufltan getiriyorlar bu özelliklerini gerek yüzlerinde, gerek sözlerindeki derinlikte… ‹flte ÖNDER'in yeni Baflkan› Hüseyin Korkut'da onlardan biri… Korkut'la ÖNDER'in projelerinden imam hatiplere, e¤itimden katsay›ya kadar verimli bir sohbet gerçeklefltirdik... ‹mam hatipli olmak, imam hatip misyonuna sahip olmak kendini bir dava içinde bulmakt›r. Siz kendinizi ne zaman ve nas›l bu dava içinde buldunuz? Köyümüzde okul olmad›¤› için o zaman kademeli ve sekiz y›l e¤itim ö¤retimin verildi¤i ilçemizdeki yat›l› bölge okulunda okuma imkan›m›z olmufltu. 5. s›n›ftan sonra ö¤renciler, bünyesinde orta k›sm›n›n da oldu¤u de¤iflik okullara geçebiliyorlard›. 5. s›n›ftan sonra ilkö¤retim diplomam›z› al›p imam hatip lisesine gidece¤imizi idarecilerimize söyledi¤imizde bize “siz baflar›l› ö¤rencilersiniz, üniversite okuyabilirsiniz, imam hatip lisesinde okuyup cenaze mi y›kayacaks›n›z” diye bizi vazgeçirmek istemifllerdi. Belki bizim kufla¤›m›zda, bütün dönem arkadafllar›m›z›n da yaflad›¤› gibi, imam hatip liselerine teflvik eden, yönlendiren bir büyü¤ü olmufltur. Bizi de o dönem imam hatip lisesinde okumaya davet eden flu an Kaz›m Karabekir ‹mam Hatip Lisesi’nin müdürlü¤ünü yapan Osman Nuri BAKIR hocam›zd›. Hocam›z o zaman ‹stanbul’da Yüksek ‹slam Enstitüsü’nde okuyordu. ‹kiz kardeflim Hasan ve benim imam hatip lisesinde okumam›z› arzu ederek, bizi ‹stanbul’a davet etti. O zamanlar imam hatip liselerine girifl s›navla mümkündü. Yat›l› bölge okulunda nitelikli bir e¤itim alm›flt›k, s›nav› geçmemiz zor olmad›. O gün, o davetten sonra bafllad› bizim imam hatiplili¤imiz, 1978 senesinde. Bizim ve bizim gibi on binlerce ö¤rencinin imam hatipli olmas›nda çok önemli
‹mam hatipli olmak, bir hayat›n rengini oluflturuyor…
katk›s› ve deste¤i olan ülkemizin en köklü kurulufllar›ndan ‹lim Yayma Cemiyetimizi zikretmemek mümkün de¤il. 7 y›l süren imam hatip lisesi e¤itimimiz boyunca burslu olarak bar›nma imkan› buldu¤umuz anne kuca¤› kadar müflfik ve s›cak, güvenli ve huzurlu ortam›n› ar›yor ve özlüyoruz. ‹lim Yayma Cemiyeti gibi, ‹lim Yayma Vakf›, ‹bnü’l Emin Kemal ‹nal Vakf›, Ensar Vakf› da bizim gibi binlerce imam hatipli gencin destek ald›¤› ve almaya devam etti¤i önemli kurulufllar›m›z. Burada okullar›m›z›n kurulufluna vesile olan ve bugünlere kadar gelmesinde eme¤i geçen herkese dua ediyorum, ahirete göç edenleri rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olanlara hay›rl› uzun ömürler diliyor flükranlar›m› arz ediyorum. fiimdi hizmet etme, okullar›m›za ve gönüllü kurulufllar›m›za sahip ç›kma s›ras› bizlerde. fiimdi çal›flma zaman›, vefay› gösterme vaktidir…
‹mam hatiplilik, imam hatipli olmak, imam hatibi tan›mak benim hayat›m›n en temel rengi olarak hala canl›l›¤›n› muhafaza ediyor. ‹nsan, hayat› gere¤i çok de¤iflik ortamlarda, farkl› mekânlarda, ifl pozisyonlar›nda oluyor. ‹mam hatip lisesinden mezun olduktan sonra üniversite okuduk, sonras›nda akademik çal›flmalar yapt›k. De¤iflik ifl ortamlar›nda bulunduk ama imam hatip lisesindeki 7 y›l›m›z bizim hayat›m›z›n en temel rengi, belirleyicisi olarak hala devam ediyor. Elbette inanc›m›z›n ölçülerini, güzel Kitab›m›z› okumay› ve ‹slam’›n ahlak›n› oradaki hocalar›m›zdan, arkadafllar›m›zdan, o atmosferden ald›k. Oradan ald›¤›m›z renk, koku, tat; hayat›m›z›n en temel rengi, en temel kokusu ve tad› olarak devam ediyor. Ölünceye kadar da o renk devam edecek inflallah. ÖNDER’le olan ba¤›n›z ne zaman bafllad›? Bu süreçte ÖNDER’de hangi görevleri üstlendiniz? 7 y›l beraber okudu¤umuz dönem arkadafllar›m›zla okul dönemindeki birlikteli¤imiz mezuniyet sonras›nda da devam etti. 1985 mezunlar› olarak mezuniyetimizin ilk y›l›nda ‹stanbul ‹mam Hatip Lisesi’nin yurdunda mezunlar›m›za yönelik iftar program› düzenledik. Bu programa, o zaman ismi “‹stanbul ‹mam Hatip Lisesi Mezunlar› Derne¤i” olan mezunlar derne¤imizin önemli katk›lar› olmufltu. Daha önce ismen bildi¤imiz,
fiubat - Mart 2010
Hüseyin Korkut 1967 y›l›nda ‹spir’de do¤du. 1985 y›l›nda ‹stanbul ‹mam Hatip Lisesi’nden mezun oldu. ‹stanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde lisans e¤itimini tamamlad›ktan sonra yine ‹stanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi alan›nda master yapt›. 1986-1994 y›llar› aras›nda Eminönü Müftülü¤ü’ne ba¤l› Vezir Camii ile Zeynep Sultan Camii’nde imam-hatiplik görevinde bulundu. 1994-1998 y›llar› aras›nda Marmara Üniversitesi’nde ö¤retim görevlisi olarak çal›flt›. 1998-2008 y›llar› aras›nda Eksen Dershaneleri’nde genel müdürlük görevini yürüttü. Marmara Üniversitesi Frans›zca Kamu Yönetimi Siyaset ve Sosyal Bilimler alan›nda doktora çal›flmas› devam eden Korkut, K›rklareli Üniversitesi'nde ö¤retim görevlisi olarak çal›flmaktad›r.
sonras›nda üyesi olmak ve yönetiminde sorumluluklar almakla fleref duydu¤umuz ve flimdi ülkemizin önemli gönüllü kurulufllar›ndan biri olan ÖNDER ile tan›flm›fl olduk. ÖNDER’in bugünlere gelmesinde ve imam hatip liselerine mezunlar›na çok önemli emekleri olan baflta ‹brahim Solmaz baflkan›m›z olmak üzere Süleyman Erdemir, Yusuf Ziyaeddin Sula, Rüfltü ‹zgüer, Dursun Topalo¤lu gibi birçok de¤erli büyü¤ümüzle tan›flm›fl olduk. Ben birçok imam hatip lisesi mezunu arkadafl›m›z›n sahip olmad›¤› bir imkâna sahip oldum, üniversitede okurken ayn› zamanda imam-hatiplik yapt›m. ‹mam hatipte kazand›¤›m›z misyonu halk›m›zla, cami cemaatimizle, çevremizdeki insanlarla paylaflma f›rsat›m›z oldu. 1980 ihtilalinden önce imam hatip lisesine girdik. O s›k›nt›l› dönemlerde çok huzurlu bir korunakt› imam hatip liseleri. Bütün toplumu, bütün gençli¤i kas›p kavuran o terör havas›, imam hatip liselerinde yoktu elhamdülillah. Okullar›m›z›n bu huzurlu ortam›, baflar›lar› ve sa¤lad›¤› e¤itim imkanlar› dolay›s›yla milletimizin teveccühünü kazanm›flt›. Yirmi y›l› aflk›n sene ÖNDER’de…
Evli ve 3 çocuk babas›d›r.
Yönetim kurulu üyesi, genel baflkan yard›mc›s›, genel sekreterlik
33
görevlerini yapma f›rsat›m oldu. Baz› küçük aralar› saymazsak 1987 den beri yirmi y›l› aflk›n, böyle güzel bir ortamda, kendimizi huzurlu hissetti¤imiz, bütünleflti¤imiz, önemli bir nimet olarak düflündü¤ümüz ÖNDER’le tan›flma ve içinde bulunma, burada yap›lan hizmetlere katk› sa¤lama f›rsat› bulduk. Buradaki çal›flmalara katk› sa¤larken, ÖNDER bizim için ayn› zamanda bir okul oldu. Üniversite mezuniyeti sonras›nda, ‹stanbul’dan ayr›lmam›fl olman›n verdi¤i avantajla da, ÖNDER’le temas›m›z kesilmedi, hep devam etti. Baflkanl›k döneminizde yapmay› planlad›klar›n›z nelerdir? Bildi¤iniz gibi ÖNDER, Türkiye’nin önemli sivil toplum kurulufllar›ndan bir tanesi ve yapa geldi¤i önemli hizmetleri var. Teflkilatlanma, e¤itim, maliye, kurumsal iliflkiler, medya iletiflim, yay›n hizmetleri, yurt içi yurtd›fl› burs hizmetleri ve en temelde bütün imam hatip camias›n› bir üst çat›da temsil etme görevini en iyi flekilde, en etkin bir flekilde sürdürmekle beraber yeni birtak›m bafll›klar da oluflturmak istiyoruz. Yine befl y›ld›r süregelen teflkilatlanma çal›flmalar›n› daha etkili bir flekilde sürdürmek, Türkiye’de mezunlar derne¤i olmayan bir imam hatip lisesi kalmamas› için ne gerekiyorsa yapmak. ÖNDER’in hem üyeleriyle
34
fiubat - Mart 2010
hem de kardefl kurulufllar›yla – ‹L‹M YAYMA CEM‹YET‹, ENSAR VAKFI baflta olmak üzere- bütün camiam›zdaki sivil toplum kurulufllar›yla iletiflimi daha güçlü hale getirmek de önemli bafll›klar›m›zdan bir tanesi. Kap›s›n› çalmad›¤›m›z bir imam hatip lisesi kalmas›n… Yeni dönemde ‹stanbul baflta olmak üzere, “kap›s›n› çalmad›¤›m›z, u¤ramad›¤›m›z, tan›flmad›¤›m›z bir imam hatip lisesi kalmas›n!” slogan›yla, hizmet etti¤imiz, varl›k sebebimiz bütün imam hatip liselerini ziyaret etmek, sorunlar›n› dinlemek; böylece bu ziyaretler sonras›nda, okullar›m›z›n fiziki imkânlar›n›n gelifltirilmesi, e¤itim kalitesinin art›r›lmas›, müfredat›n iyilefltirilmesi ve okullar›m›z aras›ndaki koordinasyonun art›r›lmas› hususunda da üzerimize düfleni yapmaya çal›flaca¤›z. Elbette bunu, beraber sorumluluk ald›¤›m›z yönetim kurulundaki arkadafllarla iyi bir ekip çal›flmas› içerisinde yapmay› planl›yoruz inflallah. K›l›k-k›yafetten seçmeli din derslerine kadar çal›flmalar… Yine, baflar›l› imam hatip lisesi ö¤rencilerimize ve mezunlar›m›za burs faaliyetleri devam edecek. Yurt d›fl›nda - baflta Viyana olmak üzere – farkl› bölgelerde okuyan ö¤rencilerimiz var. Onlara rehberlik yap›lmas›, burs imkânlar›n›n oluflturulmas› önemli çal›flma bafll›klar›m›zdan olacak. Bizim, son on y›ld›r, talep etti¤imiz veya mücadelesini verdi¤imiz,
düzeltmek istedi¤imiz baz› temel sorunlar›m›z var. Üniversiteye giriflte mezunlar›m›z›n önündeki katsay› engelinin kald›r›lmas› ile ilgili olarak henüz sonuç alabilmifl de¤iliz. Dan›fltay’›n siyasi ve ideolojik tutumu çözümü geciktirmektedir. Velilerimiz ve ö¤rencilerimiz müsterih olsunlar. Bu sene s›nava girecek ö¤rencilerimiz s›nava kadar dikkatle derslerine çal›fls›nlar. Bilsinler ki hak ettikleri üniversitelerde okuyabilmeleri için biz üzerimize düfleni yapmaya çal›fl›yoruz. Er veya geç bu s›k›nt›lar› aflaca¤›z. Bu sorunla beraber, 8 y›ll›k kesintisiz e¤itim, bizim okullar›m›z›n orta k›s›mlar›n› kapatm›flt›. Sekiz y›ll›k kesintisiz e¤itimin yeniden kademeli bir flekilde uygulanmas› için gayret etmek, bizim en temel ifllerimizden birisi olacak. Biz bunu en az kat say› kadar, belki ondan daha da önemli görüyoruz. Okullar›m›zdaki ö¤retmenlerimiz ve ö¤rencilerimizin yaflad›¤› k›l›k k›yafet sorunlar›n›n tamamen ortadan kalkmas›na dair çal›flmalar›m›z olacak. Din e¤itimi ve ö¤retiminin sadece imam hatip liselerinde de¤il, bütün ilkö¤retim ve ortaö¤retim kurumlar›nda en az›ndan seçmeli olarak okutulmas› önemli taleplerimizden birisi. Okul öncesi e¤itimden orta ö¤retime kadar Kur’an› Kerim, Siyer-i Nebi, Hadis-i fierif gibi derslerin seçmeli de olsa yap›lmas›yla ilgili çabalar›m›z devam edecek. ‹mam hatip liselerinin müfredat›n› nas›l buluyorsunuz? 1999 y›l›nda kesintisiz e¤itim uygulanmaya bafllay›nca, yedi y›l olan imam hatip lisesi e¤itimi dört y›la indirilmifl oldu. Dolay›s›yla bir zaman darl›¤› ortaya ç›km›fl oldu. Yedi y›ll›k müfredat dört y›la s›k›flt›r›l›nca… Hem üniversiteye haz›rlanan hem de mesle¤e haz›rlanan imam hatip lisesi ö¤rencilerinin yo¤un bir müfredatla karfl› karfl›ya oldu¤unu biliyoruz. Yedi y›la yay›ld›¤›nda bu, daha rahat hazmedilebilirdi. Ama dört y›la s›k›flt›r›l›nca, yeterli mesleki e¤itim, yeterli kültür dersleri ve fen dersleri al›nmas›n›n zorluklar› var. Bu konuda hem ilgili di¤er toplum kurulufllar›m›zla- ENSAR Vakf› baflta olmak üzere- hem de Din Ö¤retimi
Genel Müdürlü¤ü ile temaslar›m›z var. Onlar›n da bu müfredat›n gelifltirilmesiyle ilgili gayretleri var. Daha verimli olmas› için çal›flmalar›m›z devam ediyor. Türkiye’deki e¤itim sistemini genel olarak de¤erlendirir misiniz? Ve bu e¤itim sistemi içinde, imam hatiplerin yeri ve önemi nedir? Türkiye’de en temel sorun alanlar›ndan birisi maalesef e¤itim. Genç bir nüfusa sahibiz. ‹lkö¤retim ve orta ö¤retimde on befl milyona yak›n ö¤rencimiz var. Maalesef Türkiye’de y›llard›r temel, kal›c›, kal›n çizgilerle ifade edilmifl e¤itim politikalar› uygulanamam›flt›r. Her siyasi iktidar de¤iflikli¤inde yeni e¤itim politikalar› gündeme geldi. Ve yap-boza dönüfltü. Kademeler aras› geçifl, müfredat, s›nav sistemleri yönlendirme, sekiz y›ll›k kesintisiz e¤itim, ö¤retmen yetersizli¤i, fiziki imkans›zl›klar, e¤itime yeterli kaynak aktar›lamay›fl› çok temel sorunlar›n oldu¤u alanlar. ‹mam hatip liseleri de bir flekilde bu genel çerçeve içerisine giriyor. Özellikle manevi e¤itimin yeterince verilemeyifli, gençlerimizde ciddi manevi boflluklar oluflturmakta ve yanl›fl yollara sürüklemektedir. ‹mam hatip liselerinde okuyan ö¤rencilerin ilk ve ortaö¤retimde okuyan toplam ö¤renciler içindeki oran› yüzde iki civar›ndad›r. ‹mam hatip liselerinde verilen e¤itimin bile, baz› eksikliklerinden, s›k›nt›lar›ndan bahsediyoruz. Yüzde doksan yedi, doksan sekiz, onlarda Müslüman toplumun çocuklar› ve onlar›n da yeterli, sa¤l›kl› manevi e¤itime ihtiyaçlar› var. Bu konuda yap›lmas› gereken çok önemli ifller var. Toplumun ihtiyaç duydu¤u bir e¤itim tarz›n›n engellenmesini anlam›yorum!!! E¤itim almak isteyen bireylerin, bu haklar›n›n engellenmesi toplumsal bir problem. Fakat bu engellerin özellikle imam hatiplerin önündeki engellerin kald›r›lmas› ile ilgili farkl› tepkiler veriliyor, belki “ideolojik” tepkiler. Siz bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz? ‹mam hatip liselerinin do¤ufluna, bugüne gelifline ve bugünkü durumuna bakt›¤›m›zda toplumuzun,
fiubat - Mart 2010
halk›m›z›n bu okullar› sahiplendi¤ini ve diflinden biliyoruz. ‹mam hatip lisesi e¤itimi sonucunda ortaya ç›kan insan tipine karfl› duyulan bir rahats›zl›k var öteden beri. ‹mam hatip liselerinin, toplumun sahiplenmesi sonras›nda okul ve ö¤renci say›s› art›nca baz› çevreler bundan kayg› ve rahats›zl›k duyuyorlar. Hâlbuki buraya gelen ve burada okuyan ö¤renciler, buraya sahip ç›kan veliler bu toplumun parças›. Dolay›s›yla bu toplumun ihtiyac›, bu toplumun besledi¤i de¤erle büyüttü¤ü okullar. Bunu anlamak laz›m. De¤iflik hesaplamalarla ve ideolojik alg›larla okullar›n önlerine engeller koymak, gerçekten toplumumuzu derinden üzmektedir. Toplumun ihtiyaç duydu¤u bir e¤itim tarz›n›n ve ortam›n niçin engellenmek istedi¤ini anlam›yorum. Bu gayreti de çok garip buluyorum, çarp›k buluyorum. Biz ÖNDER olarak tam da burada, imam hatip lisesi mezunlar›m›z›n, okullar›m›z›n, camiam›z›n; siyaset nezdinde, toplum nezdinde sorunlar›n›n takibi, geliflmelerinin sa¤lanmas›, daha nitelikli hal almas› ve toplumumuzun arzu etti¤i flekilde bir e¤itim ortam›n›n oluflmas› için üzerimize düfleni yapmaya çal›fl›yoruz. ÖNDER’in en temel misyonu, bu okullar›n var olduklar› günden bugüne, o en temel özellikleriyle gelece¤e tafl›nmas›n›n çabas›. Kurdurmaya gayret etti¤imiz imam hatip lisesi mezunlar› derneklerinin de çabas› bu olmal›. Her bir dernek kendi okuluna bu düflünceyle sahip ç›kmal› diye düflünüyoruz. Geçmiflte de bu tür tart›flmalar oldu. 1970’li y›llarda imam hatiplerin orta k›s›mlar› kapat›ld›. Sonra halk›m›z›n çabas›yla aç›ld›. Yeniden ideolojik bir tutum sonras›nda okullar›m›z›n önü kesilmek istendi. Orta k›s›mlar› kapat›ld›, üniversiteye giriflleri engellenmeye çal›fl›ld›. Bu tahribat dönemini geride b›rakmak istiyoruz. Bu tahribat döneminin oluflturdu¤u hasarlar› tespit etmek ve hasarlar›n telafisi için neler yap›lmas› gerekti¤i hususunda rapor çal›flmalar›m›z› da yapmam›z gereken ifllerimize eklemek gerekir. ‹mam hatiplerin bir revizyona ihtiyac› var m›d›r? Revizyon tekliflerinin samimiyeti tart›fl›l›r…
Bugüne kadar süre gelen tart›flmalar› samimi ve güvenli bulmad›k. Okullar›n ismi, ortam› vs. tart›fl›ld›. Biz yar›m asr› aflan bu ismin, imam hatip lisesi vurgusunun milletin haf›zas›nda önemli bir iz b›rakt›¤›n›, baz› sembollerin de önemli de¤erler oldu¤unu, muhafaza edilmesi gerekti¤ini savunuyoruz. Bunu, hiç de¤iflmesin, dokundurmayal›m, yeni geliflmelere, katk›lara, yeni imkânlara aç›k olmas›n anlam›nda söylemiyoruz. Bu okullar milletin haf›zas›nda, 1940’lardan 2000’li y›llara geçiflte çok ciddi misyon üstlenmifltir. Son dönemde, imam hatipler için bir durum de¤erlendirmesi yapabilir misiniz? Vizyon ve misyonlar›nda de¤iflmeler var m›? Türkiye’de e¤itim sistemindeki s›k›nt›lar›, e¤itim ça¤›nda bulunan
‹mam hatip liselerinin yerine yeni, daha etkili, daha iyi düflünülmüfl bir alternatif görmeden, bunun samimi olarak ifade edildi¤ini görmeden, imam hatip liselerinin ismini, ortam›n›, tart›flmaya taraftar de¤iliz. Bugüne kadar süre gelen tart›flmalar› samimi ve güvenli bulmad›k. gençlerimizin içinde bulundu¤u problemleri, elbette bu toplumun ve genel çark›n bir parças› olan imam hatip liseleri de yafl›yor. Özellikle 28 fiubat sürecinden bu yana zor bir dönem geçirdik. Bu süreçte okullar›m›zda yaflanan s›k›nt›larla, okullar›m›z›n hem nicelik olarak hem nitelik olarak kay›plar yaflad›¤›n› ifade edebiliriz. Ama hamdolsun bunu atlatt›k. fiu an, daha çok, okullar›m›zdaki e¤itimin niteli¤ini çal›flmam›z gereken dönem. Özellikle katsay› engelinin ortadan kald›r›lmas›na iliflkin çal›flmalar sonras› okullar›m›za daha nitelikli ö¤renciler geldi. Gerek k›z-erkek ö¤renci say›s› dengesi aç›s›ndan gerekse baflar›l› ö¤rencilerin okullar›m›zda olmas› aç›s›ndan bu problemli dönemi bitirdi¤imizi ve yeniden okullar›m›z›n Türkiye genelinde baflar›lara imza ataca¤› dönemi yakalad›¤›m›z›, o dönemin
35
bafl›nda oldu¤umuzu ifade edebiliriz. Gerek k›l›k-k›yafet engelleri dolay›s›yla gerek katsay› engeli dolay›s›yla gerekse yine okullar›m›zdaki ö¤retmenlerimizin, ö¤renci say›s›n›n azalmas› sonras›nda tayinleri, han›m ö¤retmenlerimizin k›l›k-k›yafet problemi dolay›s›yla yaflad›¤›m›z motivasyon ve kalite kayb›n› süratle geri kazan›yoruz. Bu konuda ÖNDER olarak üzerimize düfleni, di¤er kurulufllar›m›z ve di¤er sivil toplum kurumlar›yla beraber okul müdürlerimiz, okul aile birliklerimiz, okul mezun derneklerimizle koordinasyon içerisinde, daha nitelikli, her alanda sporda, kültürde, bilgide, üniversiteye giriflte ulusal baflar›lar›n sa¤land›¤› günleri yaflayaca¤›z inflallah. Katsay› meselesi ortadan kalkt›¤›nda Türkiye neler kazanacak? Bir kere Türkiye haks›z ve adaletsiz bir uygulamay› kald›rmak dolay›s›yla kendi insan›yla bar›flm›fl olacak. Özellikle mesleki teknik e¤itimi olumsuz etkileyen bu uygulama ortadan kalkt›¤›nda meslek liselerini –ki imam hatip liseleri mesleki teknik liselerin içinde %9 ya da en fazla %10daha baflar›l› ö¤renciler tercih edecektir. Hem üniversiteyi hedefleyen hem de meslek formasyonu kazanmak isteyen meslek lisesi ö¤rencilerinin niteli¤ini art›racak. Dolay›s›yla bütün geliflmifl ülkelerde oldu¤u gibi mesleki teknik e¤itimde okuyan ö¤renci oran›yla düz liselerde okuyan ö¤renci oran› olmas› gerekti¤i orana ulaflm›fl olacak. Biliyorsunuz bu oranda, %65-70 mesleki teknik e¤itim, %30, %35 düz lise e¤itimi dengesi var. Türkiye’de maalesef flu an tam tersi. Halbuki devlet, mesleki teknik e¤itime daha fazla yat›r›m yap›yor. Okuldaki atölyeler, mesleki teknik e¤itimin gerektirdi¤i bütün yat›r›mlar ciddi mebla¤lar› ifade ediyor. Dolay›s›yla katsay› meselesi çözüldü¤ünde, k›sa sürede bu denge oluflmufl olacak. Bizde geliflmifl ülkelerde oldu¤u gibi, meslek lisesi ve düz lise dengesini sa¤lam›fl olaca¤›z ve daha baflar›l› ö¤renciler meslek liselerini tercih etmifl olacak. Bu hem meslek hayat›na yans›yacak hem de baflard›¤› takdirde meslek lisesi mezunlar›na üniversiteli olma yolunu açm›fl olacak. Ülkemizi yat›r›ma dönüflmüfl kaynaklar›n›n daha verimli ve tasarruflu kullan›lmas› da ortaya ç›km›fl olacak.
36
fiubat - Mart 2010
Erol Erdo¤an erol.erdogan@10yazar.com
Ad› Bedrettin. Befl Yafl›nda. Y›llard›r Sokakta. Haliç Köprüsü civar›. Sabah›n alacakaranl›¤›. Bir temizlik iflçisi yollar› süpürürken çöp y›¤›n›n yak›n›nda bir k›m›lt› sezer; merakla yaklafl›r, çöpleri aralay›p bakar. Bir çocuktur bu. So¤uktan donmak üzeredir; nefesi yavafllam›fl, gözleri yar› aç›k, kötü bir dayak yedi¤i her halinden belli… Yüzü kan revan içinde. Adam, alelacele ambulans ça¤›r›r ve çocu¤u hastaneye yetifltirir. Sonraki günlerde gazete manfletleri, web siteleri, TV ekranlar› bu çocuktan bahseder durur. Ad› Bedrettin. Yafl› sadece befl. Y›llard›r sokakta. Geceleri, Sulukule'de onlarca çocukla bir evde yaflar. Gündüzleri ise elinde mendiller otobüs duraklar›nda, trafik ›fl›klar›nda, kald›r›mlarda dolafl›r durur.
elimizin tersiyle itip, üretmeden zengin olma çabas›nda geldi¤imiz noktay› gösteriyor bize Bedrettin.
Annesinin de içinde bulundu¤u duygular› azalm›fl bir grubun maharetidir onu sokaklarda dolaflt›rmak, el açt›rmak, yal›nayak b›rakmak, sonunda bir sabaha karfl› soka¤a atmak.
“Bizim de zenginimiz olsun” anlay›fl›n›n, bizi nas›l ac›mas›z bir toplum haline getirdi¤ini de yine bu olay gösteriyor.
Bedrettinler çok. Bedrettinler, bize özgü yozlaflman›n bir ürünü.
Aileyi, soka¤›, mahalleyi külfet sayarak bireyselleflmenin uçlar›nda gezinmenin do¤urdu¤u yaln›zl›¤› da bu olayda görmek mümkün.
Köyümüzde, kasabam›zda kendi kendimize yeter olman›n zenginli¤ini
Eskiden, ülkemizin çok zengin
say›lan yüz ailesinden bahsedilirdi. Ülke kaynaklar›n›n ve gelirlerinin çoklukla onlar›n elinde oldu¤undan dert yan›l›r, zaman zaman bu zenginler üzerinden misaller gelifltirilirdi. fiimdilerde zengin aile say›s› bin oldu. Ço¤ald›lar… Onun için baz›lar› aç, yal›nayak, cebi bofl gezse de e¤lence mekânlar› dolup taflmaya, s›f›r kilometre araçlar yok satmaya ve vitrinler hep canl› olmaya devam edecek. Çünkü bu ifller için yeterince zenginimiz var.
fiubat - Mart 2010
37
Bedrettinler çok. Bedrettinler, bize özgü yozlaflman›n bir ürünü. Köyümüzde, kasabam›zda kendi kendimize yeter olman›n zenginli¤ini elimizin tersiyle itip, üretmeden zengin olma çabas›nda geldi¤imiz noktay› gösteriyor bize Bedrettin. “Bizim de zenginimiz olsun” anlay›fl›n›n, bizi nas›l ac›mas›z bir toplum haline getirdi¤ini de yine bu olay gösteriyor.
Eskiden bir mahallede hali vakti yerinde olanlar›n say›s› artt›kça o mahallede yoksulluk azal›r, yüzler güler, huzuru artard› insanlar›n. Paylaflma, komfluluk, di¤ergaml›k kültürüydü bu. Ekme¤i olmayan komflular, komflularca bilinirdi. Okul paras› olmayan çocuk da… fiimdi zenginimiz art›yor. Yoksulumuz ise hiç eksilmiyor. Üstelik zenginimiz artt›kça yoksulun sesi de duyulamaz oluyor. Ne zaman etraf›mda birilerine “ülkede hüzün art›yor, yoksullar›n derdine derman olanlar azal›yor” desem iflte hep bu itiraz geliyor: Yok can›m, öyle olsa al›fl verifl merkezleri dolup taflar m›? Hâlbuki ümitler, a¤lamakl› iniltiler, feryatlar kal›n duvarlara vurup düflüyor. Zengin aile say›s›n›n bin olmas› aradaki mesafeyi artt›rd› sadece. Bu böyle mi olacak hep. Mesela 10 y›l sonra nas›l bir foto¤raf düflecek önümüze? Bedrettin olay›ndaki iki detay beni mutlu etti. ‹lki; sabah›n ilk saatlerinde çocu¤u o halde yolda bulan temizlik iflçisinin, umursamazl›k yapmadan onu hemen hastaneye yetifltiren insanî tavr›… Di¤eri ise, Bedrettin vesilesiyle konunun can al›c› flekilde kamuoyunda tart›fl›lmas›, insanlar›n bu konuda hassasiyetlerini koruyor olmas›…
Ancak, ailemizdeki, mahallemizdeki, kültürümüzdeki ve de¤erlerimizdeki çözülme böyle devam eder ve vahfli kapitalizm, vampirleflme sürecinde ilerlerse acaba insan›m›z›n bu fark›ndal›¤› nereye do¤ru evirilecektir? Üçüncü fl›kk› olmayan iki ihtimal var önümüzde. Ya derlenip toparlan›p; de¤erlerimizi evrensellefltirerek birbirimizle paylaflmay›, komflular›m›z› gözetmeyi, insanlara sevgi göstermeyi, muhtaçlar›n derdini dinlemeyi ve derman olmay› baflaraca¤›z. Ekonomimizi ve sosyal hayat›m›z› emperyalizmin etki alan›ndan ç›kararak kendi medeniyetimizi yeninden infla edece¤iz. Böyle yaparsak, bugün 200 bini geçen Bedrettinlerin say›s›n› her geçen gün azaltma imkân›na kavuflaca¤›z demektir. Umar›m bunu yapar›z. Buna imkan›m›z var, gücümüz var, inanc›m›z var. Ya da daha çok huzur evi, daha çok yetifltirme yurdu, daha çok s›¤›nma evi yapaca¤›z; yine de sokaklar çocuklarla, kimsesizlerle, yafll›larla ve yoksullarla dolup taflacak demektir. Üstelik o zaman Amerika'da yüz binlerce insan›n “bizim vergilerimizle yoksullara yard›m yap›lmas›n” diye yürüdü¤ü bir dünyada, bizim de benzer bir
yürüyüfle flahit olma ihtimalimiz uzak de¤ildir. Böyle bir co¤rafyan›n huzurlu olmas› mümkün de¤ildir. Üstelik zenginler yal›lar›n etraf›ndaki duvarlar› daha çok yükseltseler, devlet herkese yeflil kart da¤›tsa ve her fakire ton ton kömür, erzak verse bile… Çünkü insan elinin ekme¤ini yemek, al›n teri ile yaflamak ister. ‹nsan dinlenilmek ister, merhamet ister; dostluk, komfluluk, kardefllik ister.
fiimdi zenginimiz art›yor. Yoksulumuz ise hiç eksilmiyor. Üstelik zenginimiz artt›kça yoksulun sesi de duyulamaz oluyor. Ne zaman etraf›mda birilerine “ülkede hüzün art›yor, yoksullar›n derdine derman olanlar azal›yor” desem iflte hep bu itiraz geliyor: Yok can›m, öyle olsa al›fl verifl merkezleri dolup taflar m›? Hâlbuki ümitler, a¤lamakl› iniltiler, feryatlar kal›n duvarlara vurup düflüyor. Zengin aile say›s›n›n bin olmas› aradaki mesafeyi artt›rd› sadece.
38
fiubat - Mart 2010
Cihan Aktafl aktascihan@gmail.com
Halam ve Hikâye Anlatan Bütün Kad›nlar... Hasan Ali Toptafl'a göre, dünya hikâyelerden ibarettir. Toptafl ayr›ca, kimi düflünürlerin hayat›m›zda art›k bir hükümleri bulunmad›¤› yarg›s›na vard›¤› hikâye anlat›c›s›n›n hâlâ yaflad›¤›na inand›¤›n› da belirtiyor. Bir hikâye yazar›n›n dünyaya bu gözle bakmas› hiç anlafl›lmaz de¤il. Hikâye anlat›c›s›, hikâyelerden beslenen öykü yazar›n›n hem ustas› hem de meslektafl›. Bir hikâye anlat›c›s›n›n sadece bir aktar›c›
oldu¤u söylenemez hiç bir zaman. Hikâye, özü büyük ölçüde korunsa da, etekleriyle saçaklar›yla yan yollar›yla hep ayn› m› kal›r anlat›c›s›n›n dilinde, emin olunamaz. Genel kabul flöyledir: Sanki kad›nlar masal anlat›r; erkekler ise hikâye (ve öykü). Evinde oturarak bekleyenin yolunu gözledi¤i kifliyle ilgili kayg›lar›n› yat›flt›rmak üzere hayal gücünü daha fazla
Kad›nlar anlatma ihtiyac›n› bast›rmasalar, hikâye ›rmaklar› okyanuslar olufltururdu. Hikâye ›rma¤›n›n kurudu¤u yerde ise ya iletiflimsizlik oluyor, ya da bir kuru gürültü veya v›d›v›d›v›d› fleklinde bir ses. Hikâye yazma veya anlatma imkân›n› bulamayan kad›nlara özgü, derinde tekdüzelikten uzak, canh›rafl bir ses bu.
çal›flt›rd›¤›n› söylemek yanl›fl m› olur acaba... Çocuklu¤umun masal ve hikâye anlat›c›lar›, tatl› dilli yafll› kad›nlard›. Onlar›n dünyama katt›¤› renklerin, kelimelerin, seslerin güzelli¤ini y›llarca kitap sat›rlar› aras›nda yakalamaya çal›flt›m. Yazd›¤›m her hikâyede de biraz olsun onlar›n anlat›m›ndan bir renk, bir ses olsun istedim; bunu umdum.
fiubat - Mart 2010
39
Erkek flairse, kad›n da masal anlat›c›s› ya da a¤›tç› olmufltur, binlerce y›l boyunca. Aristo'nun bak›fl›yla, masal anlat›c›s› gerçekli¤i kendi mistik yeniden icad›nda taklit eden flairle ayn› gönderme etkisini üretmifl olacakt›r böylelikle. Çünkü hikaye, keflfettirici bir yeniden betimleme sürecidir. Tüm semboller, -sanat ve dildeki- ayn› göndergesel iddiada, 'gerçekli¤i yeniden yapmak' iddias›ndad›rlar. Erkekler daha verimli zeminler aramak için keflfe ç›karken, bu keflifle ilgili afl›r› ve uç duygular› betimlemek kad›nlara kal›r. Erkek flairse, kad›n da masal anlat›c›s› ya da a¤›tç› olmufltur, binlerce y›l boyunca. Aristo'nun bak›fl›yla, masal anlat›c›s› gerçekli¤i kendi mistik yeniden icad›nda taklit eden flairle ayn› gönderme etkisini üretmifl olacakt›r böylelikle. Çünkü hikaye, keflfettirici bir yeniden betimleme sürecidir.
yenilemeyi mümkün k›lan aç›l›mlar›d›r.
Tüm semboller, -sanat ve dildekiayn› göndergesel iddiada, 'gerçekli¤i yeniden yapmak' iddias›ndad›rlar. Erkekler daha verimli zeminler aramak için keflfe ç›karken, bu keflifle ilgili afl›r› ve uç duygular› betimlemek kad›nlara kal›r. Eski türkülerin, manilerin, hoyratlar›n sade dillerine karfl›l›k etkileyici olmas›n›n nedeni, o yo¤unlaflmad›r. Bjork'un, bazen de Nazan Öncel'in flark›lar›nda var olan çocuksu, yal›n seslenme biçiminde de, o dile dönük bir aray›fl örtük olarak da olsa mevcuttur.
Gelgelelim, anlatmay› seven kad›nlar›n da, cümle kurma konusunda hevessiz hemcinsleri üzerinde oluflturdu¤u, onlar› sessizli¤e davet eden bir otoriteleri vard›r. Rahmetli halam, böyle bir kad›nd›. Anlatmay› severdi. Tahsil yapm›fl olsayd›, yazmay› konuflmaya ye¤ler miydi, emin olam›yorum. O sanki konuflmak, anlatmak, anlatt›klar›yla genifl hayali bahçeler kurmak için yarat›lm›flt›. Anlat›rken genifl bir caddeye ç›kar, orada soluksuzca koflar, sonra bir sapa¤a ulafl›r, bir yan yola dalar, orada görülmesi gereken ne varsa aktar›r, önüne ç›kan bir soka¤a girer, dolafl›r, görmeyi önemli bulduklar›n› kaydeder, geldi¤i yoldan olmasa bile farkl› farkl› yollar›, sokaklar› arfl›nlayarak ayn› genifl caddeye ç›kard›, anlatt›klar›n› s›k›lmadan dinlemeyi mümkün k›lan heyecan›yla.
Kad›n dinlemek suretiyle de elde eder anlatma imtiyaz›n›. Yafll›lar› dinler, bebekleri, hastalar›, tabiat› ve kendi iç seslerini. Hikâyenin kahraman› gibi, hikâyeyi kuran özne de hikâyeyi kurma ve anlatma süreci taraf›ndan ekleme ve ç›kartmalarla yeniden oluflturulur. Bu tespitlerin anlatma konusunda ustalaflm›fl olan rahmetli halam için özellikle pek yerinde oldu¤unu söyleyebilirim. Anlatma ustal›¤›yla çevresinde sayg› duyulan bir kiflili¤e sahipti o. Vefat edeli birkaç y›l oldu; fakat anlatt›klar›yla çevresinde oluflturdu¤u söylemsel a¤›n hâlâ canl› oldu¤unu söyleyebilirim. Bütün konuflmalarda bir flekilde hat›rlan›yor: “O olsa böyle söylerdi. O bu konuda böyle söylemiflti. O bu olay› daha farkl› bir flekilde anlatm›flt›...” Bir konuflman›n kalitesini yükselten, hayata yeni pencereler aç›lmas›n› ve böylelikle insan›
Yazma imtiyaz›n›n ümmi insanlar üzerinde bir iktidar alan› oluflturdu¤unu, onlar›n yaflad›¤› ezilmeyi daha da güçlendirdi¤ini iddia eder, kimi postmodern ve yenigelenekselci düflünürler.
Ço¤u kez uzun uzun yazma ihtiyac›m›z›n kökenini çocuklu¤umuzda arar›z. Sözü dinlenilen bir çocuk olmad›¤› hissine kap›ld›¤› için mi kaleme k⤛da düflkünleflir kifli... Bu konuda kesin bir kanaat belirtmek zor. Kad›n anlatma imtiyaz›n› sabr›yla, tahammülüyle, sessizli¤iyle, içinde kelimeler ve cümleler biriktirdi¤i tecrübeleriyle elde eder. Halama Benzedi¤im ‹çin isimli hikâyeme ilham kayna¤› olan, yukar›da sözünü etti¤im rahmetli büyük halam böyle bir kad›nd› iflte. Hayat›, sözün dolay›mlar›yla yeniden ve yeniden
keflfe ç›kard›; küçük sokaklar›yla, genifl caddeleriyle, hakiki ya da hayali kâflaneleriyle ve gecekondular›yla. Ana hikayeyi açmada yard›mc› olaca¤› umulabilecek geçmifli, uza¤›, zaman›nda anlat›lm›fl olan› hat›rlatan ya da an›msayan yar› gerçek-yar› masals› paragraflar an›nda m› uydurulur, yoksa yeri gelince paylafl›lmak üzere hat›rda tutuluyor mudur... Bütün halalar›mda anlatma e¤iliminin dikkat çekici ölçüde güçlü oldu¤unu söyleyebilirim. Fakat halalar›m son tahlilde, masal de¤il hikâye anlat›yorlar. Yaflanm›fl olaylar› bazen tats›zl›¤a yol açmas›n diye, tarihleri ve isimleri de¤ifltirerek, üstelik baflka hadiselerle harmanlayarak yeni bir kurguyla varediyorlar. Her zaman gerçeklerden hareketle yola ç›k›yor, fakat bu gerçe¤in kimi sapaklar›nda aniden yapt›klar› kimi s›çramalarla bir duvar› aflarak baflka bir zemine geçebiliyorlar; bir büyülü, ama kelimeler yoluyla elle dokunulabilecek kadar sahici görünen bahçeye… Kad›nlar anlatma ihtiyac›n› bast›rmasalar, hikâye ›rmaklar› okyanuslar olufltururdu. Hikâye ›rma¤›n›n kurudu¤u yerde ise ya iletiflimsizlik oluyor, ya da bir kuru gürültü veya v›d›v›d›v›d› fleklinde bir ses. Hikâye yazma veya anlatma imkân›n› bulamayan kad›nlara özgü, derinde tekdüzelikten uzak, canh›rafl bir ses bu. Biricik, eflsiz olan tek bir cümle yok belki de ve öteden beri kulak verilen, dile getirilen ya da tam olarak dile getirilemedi¤i için uykusuz b›rakan, kifliyi kuruntulara bo¤arken zay›f düflüren, ayn› büyük ac›dan, aflktan ya da tutkudan beslenen bildik kelimeler. Cemil Meriç'in dedi¤i gibi: “Dinleyici ve okuyucu birlikte, ayn› derin ve kavran›lamaz f›s›lt›ya kulak kabart›yorlar.”
40
fiubat - Mart 2010
Mustafa Canbey mustafacanbey10@yahoo.com
Filistin Kamplar›nda Çocuk Olmak Suriye'nin baflkenti fiam topraklar›nda eski bir minibüs içerisinde, bazen s›k›fl›k bazen de alabildi¤ine rahat bir trafik içerisinde ilerliyoruz. fiehir ilk etapta oldukça so¤uk görünüyor ve garip bir sessizlik var. Çok katl› bina say›s› oldukça az. Apartmanlar flehirde kalitesiz petrol kullan›m›ndan simsiyah hale gelmifl. Anlafl›lan daha kapitalizmin azg›n küresel flirketleri buralara u¤ramam›fl diye geçirdim içimden. Ama belli ki onlar›n buralar› da istila etmesi çok sürmeyecek. Zaten akflam fiam'›n merkezinde dolafl›rken baz› kahve zincirleri, Four Seasons oteli ve baz› ünlü giyim markalar›na rastlad›m ve gündüz düflündü¤üm fleylerde çok da haks›z olmad›¤›m› anlad›m. fiam'›n bugünkü hali ‹stanbul'un 30 y›l öncesi gibi… fiam'da ilk dura¤›m›z, 1948 y›l›nda fiam'a göç etmek zorunda kalan Filistinlilerin yaflad›¤› kamp oldu.
Topraklar› ‹srail taraf›ndan iflgal edilen Filistinliler, dalgalar halinde Suriye'ye s›¤›nmak zorunda kalm›fllar. Kamp›n ismi Yermük… ‹srail, Filistinli ailelerin topraklar›n› ve evlerini iflgal etmeye bafllad›¤›nda onlar da çareyi buraya s›¤›nmakta bulmufllar. Zaten o gün bugündür de gidebilecekleri baflka bir yerleri yok. Vatanlar› iflgal alt›nda olunca onlar da göçmen olarak yerlefltirildikleri kamplarda bir gün yine özgür Filistin'in kurulaca¤› ümidiyle yaflama tutunmufllar. 1948 y›l›nda kurulan çad›rlar›n yerini bugün evler alm›fl. Darac›k sokaklar› olan, oldukça ilkel flartlarda yap›lm›fl evler… Ve bu evlerde yaflayan insanlar›n ac›lar› yüzlerindeki derin anlam haritas›nda hemen kendini gösteriyor. Bize rehberlik eden Suriyeli arkadafl, 'buras› Yermük Kamp›' dedi ve ziyaret edece¤imiz ailenin evine geldik. Ailenin 5 yetimi vard›. Oldukça
kötü flartlarda yaflamlar›n› sürdürmeye çal›flt›klar›n› anlamakta çok zorlanmad›k. Babalar› tutuklanm›fl ve cezaevine götürüldükten sonra bir daha geri dönememifl. Çevreden edindi¤im bilgiye göre art›k babadan ümit kesilmifl. Yetimleri kuca¤›ma ald›m hiç yabanc›l›k çekmediler. Sevgiye muhtaç olduklar› her hallerinden belliydi. Kendi iç dünyamda duygusal anlar yaflad›m. Kendi ülkemin çocuklar› ile k›yaslad›m onlar›… Empati yapt›m ve hüzünlendim. Kar›nca karar›nca götürdü¤ümüz yard›mlar› aileyle paylaflt›k. Belli ki bu ailelere yard›mlar zaman zaman geliyor. Zaten bu yard›mlar olmasa ayakta kalmalar› da pek mümkün görünmüyor. Ümmetin diflinden t›rna¤›ndan biriktirerek kardefllerine gönderdi¤i yard›mlar tam bu noktada o kadar anlaml› duruyor ki… ‹çimden iyi ki, iyi insanlar var ve onlar kardefllerini unutmuyor diye
Dikkat çeken bir baflka durum ise bütün çocuklar›n elinde oyuncak silahlar var. Anlafl›lan o ki, Filistin'de çocuklar›n en gözde oyunca¤› plastik silahlar. Bunun arkas›nda yatan as›l nedeni anlamak ise çok zor olmasa gerek.
fiubat - Mart 2010
41
Bayram dönüflünde Suriye'de kamplarda çekti¤im foto¤raflar› gören 6 yafl›ndaki o¤lum, 'baba o çocuklar neden evlerde de¤il de çad›rlarda yafl›yorlar' diye sordu. Sizce ona nas›l bir cevap vermeliydim? Mesela ona, '2 milyarl›k ‹slam ümmeti, Filistin halk›n› yaln›z ve sahipsiz b›rakt›' desem anlar m›yd›? geçirdim. Zor flartlarda da olsa bu yetimlerin kar›nlar› doyuyor. Ama belli ki onlar› as›l üzen sadece yetim olmalar› de¤il, vatanlar›n›n iflgal alt›nda olmas›… Evet onlar yetim ve vatanlar›ndan uzakta... Belki kar›nlar› tok ama boyunlar› bükük, kalpleri k›r›k. Yermük Kamp›'n›n darac›k sokaklar›nda dolafl›rken bir yandan da gözlem yap›yorum. Gözlerim hep çocuklar›n üzerinde… Dayanamad›m yan›mda duran Suriyeli arkadafl›m Ali'ye 'neden bu kadar çok çocuk var' diye soruverdim. Anlaml› bir flekilde sessizce gözlerimin içine bakt› ve Filistinliler, 'Filistin'i hiçbir zaman unutmad› ve unutmayacak' diyerek cevaplad› sorumu… Bayramlar bizim en sevinçli oldu¤umuz zaman dilimleri ama çocuklar›n bayram sevinci bir baflkad›r de¤il mi? Biz de yaflad›k o günleri… Bayram sabah› bir baflka güzel uyan›r›z güne… ‹çimiz içimize s›¤maz… Alaca¤›m›z güzel hediyeler, güzel k›yafetler ve harçl›klar›n anlam› büyüktür. ‹flte bütün bu olumsuzluklara ra¤men Filistinli çocuklar giydikleri birbirinden güzel rengarenk k›yafetler içerisinde, bayram 盤l›klar› at›yorlard›… Sokaklar c›v›l c›v›l. Kamp›n dar sokaklar›na kurulan sal›ncaklar ve tahterevalliler onlar›n bayram› biraz olsun mutlu geçirmesini sa¤l›yor.
Birbirinden güzel çocuklar, o saf ve temiz bak›fllar›yla bize selam veriyorlar. Dikkat çeken bir baflka durum ise bütün çocuklar›n elinde oyuncak silahlar var. Anlafl›lan o ki, Filistin'de çocuklar›n en gözde oyunca¤› plastik silahlar. Bunun arkas›nda yatan as›l nedeni anlamak ise çok zor olmasa gerek. Sadece Yermük Kamp›'n› de¤il, Sbena'y› ve Irak-Suriye s›n›r›nda yer alan ve son Irak Savafl›'nda sonra göç etmek zorunda kalanlar›n yaflad›¤› Tenef kamp›n› ziyaret ettik. Onlar›n insani yaflam koflullar› oldukça kötüydü. Tenef kamp› gerçekten insanl›¤›n gözleri önünde Filistin halk›n›n nas›l da görmezden gelindi¤inin en önemli kan›t›… Orada insanlar, çad›rlarda hayata tutunmaya çal›fl›yorlar. Her taraf› rüzgar alan, ya¤mur alan çad›rlarda… Çocuklar›n dersliklerini dolaflt›m… Yine bez çad›rlardan oluflturulan bu dersliklerde Filistinli çocuklar kendilerini gelece¤e haz›rl›yorlar… Hayallerini ve düflüncelerini çad›rlar›n üzerine resmetmifller. Kimisi Mescid-i Aksa'y› kimisi, bulutlar› kimisi de betondan ve ahflaptan yap›lm›fl evleri çizmifl… Burada 'anlat›lmaz, yaflan›r' sözünün anlam›n› bir kez daha yaflayarak ö¤reniyorum. Filistinli kardefllerimizin yaflad›¤› zorluklar› görmek istiyorsan›z, onlar›n yaflad›klar› mekânlar› ziyaret
etmeniz gerekir. Oralar› görmeden onlar› anlama ve onlar hakk›nda fikir yürütmek mümkün de¤il… Kurban Bayram›'n› kendi çocuklar›mdan uzakta geçirdim ama Filistinli çocuklarla geçirmek de benim aç›mdan oldukça farkl› bir deneyim oldu. Bayram dönüflünde Suriye'de kamplarda çekti¤im foto¤raflar› gören 6 yafl›ndaki o¤lum, 'baba o çocuklar neden evlerde de¤il de çad›rlarda yafl›yorlar' diye sordu. Sizce ona nas›l bir cevap vermeliydim? Mesela ona, '2 milyarl›k ‹slam ümmeti, Filistin halk›n› yaln›z ve sahipsiz b›rakt›' desem anlar m›yd›?
‹çimden iyi ki, iyi insanlar var ve onlar kardefllerini unutmuyor diye geçirdim. Zor flartlarda da olsa bu yetimlerin kar›nlar› doyuyor. Ama belli ki onlar› as›l üzen sadece yetim olmalar› de¤il, vatanlar›n›n iflgal alt›nda olmas›… Evet onlar yetim ve vatanlar›ndan uzakta... Belki kar›nlar› tok ama boyunlar› bükük, kalpleri k›r›k.
42
fiubat - Mart 2010
Ayla A¤abegüm
Söz Ola Kese Savafl› Yüzy›llar›n ötesinden bizlere seslenen Yunus Emre, “söz ola kese savafl›, söz ola kestire bafl›, söz ola a¤ulu afl›, ya¤ ile bal ede bir sözü” derken kendimizle hesaplaflmam›z› istiyor. A¤z›m›zdan ç›kan her sözün sorumlusuyuz. Ö¤rencisini haks›z yere azarlayan ö¤retmen belki de ö¤rencinin okulu b›rakmas›na sebep olacakt›r. Hastas›n› azarlayan doktor verdi¤i ilaçlarla hastas›n› iyilefltirebilir mi? Kalemiyle veya konuflmalar›yla zehir saçan bir gazeteci, birilerinin ruhunu okflarken bir baflkas›n› incitecek, hayal k›r›kl›¤›na u¤ratacakt›r. Ba¤›rarak, alay edip küçümseyerek konuflan bir milletvekili, bakan veya parti baflkan› halk›n gönlünde taht kurabilir mi?
do¤ruluk da aranmamaktad›r. Peygamber Efendimiz, “‹nsan hep hay›r konuflmal›, hay›r konuflmayacaksa susmal›” diye buyurmufllard›r. Peygamber Efendimize göre, “‹nsanda yalandan daha kötü gelen çirkin bir huy yoktur.” Ashab›ndan birinin biraz yalan söyledi¤ini duysa, onun tövbe etti¤ini duyuncaya kadar kendisini o sahabeden uzak tutard›. Bu örneklerin ›fl›¤›nda yaln›z kendimizi, çevremizi, bizi idare edenleri, sorumlu ifllerde bulunanlar› de¤il, güzel
Kur'an-› Kerim'in sözle ilgili ayetlerinde bize do¤ru yol gösterilmifltir. “‹nsanlara güzel söz söyleyin” (Bakara, 93), “Kullar›ma söyle, sözün en güzellini söylesinler.”( ‹sra, 53), “Resulüm, sen Rabbinin yoluna güzel ve hikmetli ö¤ütle davet et.” (Nahl, 125), “Onlara güzel söz söyle.” (Nisa,5), “Sesini alçalt, unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman, 19). Gösterilen do¤ru yolun d›fl›na ç›kmaya hakk›m›z var m›? Verilen ölçülere uymak zorunda de¤il miyiz? Kendimizi, çevremizi, bize seslenenleri bu aç›dan de¤erlendirirsek, önce kendimizi, sonra da sosyal çevremizi de¤erlendirmifl oluruz. Sözün adab›nda yaln›z güzellik de¤il
sanatlar›m›z›, dergilerimizi, gazetelerimizi, ilimlerimizi, televizyonlar›m›z›, reklamlar›m›z›, internet ba¤lant›lar›m›z› da gözden geçirmek zorunday›z. Güzel, do¤ru, etkili söz konusunda kendimiz e¤itti¤imiz düflünelim… Yeterli mi? Elbette de¤il… Argonun, küfrün, yalan›n, edebe ayk›r› davran›fllar›n oldu¤u yerlerde bulunmaya hakk›m›z var m›? Söylemek veya dinlemek birbirinden farkl› olmasa gerek. Dini aç›dan, ahlaki aç›dan de¤erlendirmelerimizi okurken, dinlerken, seyrederken de
yapmak zorunday›z. Üniversite mezunu, dini sohbetlere devam eden han›mlarla yapt›¤›m edebi sohbetlerde hayret edece¤im sonuçlarla karfl›lafl›yorum. Bir hikâyenin, roman›n, fliirin, flark›n›n, türkünün dili önemlidir. Arabas›na bindi¤im genç han›m›n kasetinde kulaklar›m›z›n duymas›n› istemedi¤imiz moda parçalar çalabiliyor, dü¤ünlerinde, k›na gecelerinde bu parçayla oynayabiliyorlar, cevap olarak da Peygamber Efendimiz müzi¤i yasaklamad› diyorlar. Müzi¤in sözlerinin çok önemli oldu¤unu düflünemiyorlar. Tiyatroya gittiklerinde seyrettikleri oyunun ak›fl›na kendilerini kapt›r›p, edep d›fl› sözleri ve hareketleri görmezden gelebiliyorlar. Y›llar önce flehir tiyatrolar›nda oynanan oyunlarla ilgili yaz› yazmak için hiçbir oyunu kaç›rmaz, tiyatro yönetimiyle yazd›¤›m yaz›lardan dolay› çat›fl›rd›k. Oyunlar›n birine bulundu¤um vakf›n burslu ö¤rencileri de gitmiflti. Fikirlerini sorunca sessizlefltiler. “Oyunu sonuna kadar seyretmek eziyetine nas›l katland›n›z?” dedi¤imde “Oyun bitmeden kalksak sanatç›lara ay›p olur.” demifllerdi. Ayn› oyuna bir arkadafl›m›n ortaokuldaki k›z›yla beraber gitmifltik. Ön s›ralarda oturdu¤umuz halde oyunu terk ettik. Biz söylemeden ortaokulda okuyan k›z›m›z “Kalkal›m!” demiflti. Tan›d›¤›m ailenin evinde seyredilen bir film, reklam, kitap tart›fl›ld›¤› için, ö¤renci tepki vermeye al›flm›flt›. Bir özel ilkö¤retim okulunun güzel sanatlar kulübünde iki ay boyunca
fiubat - Mart 2010
43
Güzel, do¤ru, etkili söz konusunda kendimiz e¤itti¤imiz düflünelim… Yeterli mi? Elbette de¤il… Argonun, küfrün, yalan›n, edebe ayk›r› davran›fllar›n oldu¤u yerlerde bulunmaya hakk›m›z var m›? Söylemek veya dinlemek birbirinden farkl› olmasa gerek. Dini aç›dan, ahlaki aç›dan de¤erlendirmelerimizi okurken, dinlerken, seyrederken de yapmak zorunday›z. ‹stanbul han›mefendilerinin ve beyefendilerinin zarafetini örneklerle anlat›l›rken bir ö¤renci “Ben bu okula yeni geldim, ba¤›rmak ve küfür yasak, geldi¤im okulda kar›flm›yorlard›. Bu okulun kurallar›na uyuyorum fakat küfürlü sözler haf›zamdan silinmedi.” demiflti. Mahallemdeki ilkö¤retim okulunun da¤›lma saatinde yoldan geçiyordum. K›z ve erkek çocuklar›n›n birbirine sataflmalar›, kavga ederek ve küfrederek flakalaflmalar› utanç vericiydi. Okudu¤umuz kitaplara gelince reklam› iyi yap›lm›flsa okudu¤umuz gazete, kitab› veya yazar› övmüflse mesele tamamd›r, hüküm verilmifltir. Aksini söylemeye cesaretimiz yoktur. Tenkit edersek ay›p olur, gazete sütunundaki yazarlar›m›z da ayn› cesaretsizli¤in içinde. Orhan Pamuk'un “Masumiyet Müzesi” kitab› bütün ahlaki de¤erlerimizi ayaklar alt›n al›rken üniversitelerimizin yeni Edebiyat bölümü hocalar›n›n sesi ç›kmad›, güncel bir kitab›n tenkidini yapmad›lar. Sa¤ bas›n bu konuyu görmezden geldi. Çünkü Nobel ödüllü bir yazard›. Elif fiafak'›n TürkErmeni meselesini konu alan kitab›,
Reklamlar, televizyon dizileri ölçülerimizin d›fl›nda, bir gün üflenmeden çok seyredilen bir program› sonuna kadar seyredip, reklam veren firmalar› alt alta yazd›m. Bir k›sm›n›n aile hayat›n› biliyorum, evlerindeki televizyon haberlerde aç›l›yor. Kendileri için günah dedikleri filmlere, reklamlar› seyredilmesini sa¤lamak için sponsor olabiliyorlar. Bilinçsiz olan bizler, tepkimizi onlara iletmeden k›z›yor, kuzu gibi o çikolatalar› sabunlar› al›yoruz.
aç›k saç›k bölümleri de oldu¤u halde muhafazakâr k›zlar›m›z ve han›mlar›m›z büyülenmiflçesine okudu. Milli ve dini de¤erlerin hafife al›nmas› önemli de¤ildi. Kitap, baz› sat›fl yerlerinde isminden dolay› vitrine konmad› (Baba ve …). buna ra¤men muhafazakâr bas›n›n bir k›sm› methetmeye devam etti. Reklamlar, televizyon dizileri ölçülerimizin d›fl›nda, bir gün üflenmeden çok seyredilen bir program› sonuna kadar seyredip, reklam veren firmalar› alt alta yazd›m. Bir k›sm›n›n aile hayat›n› biliyorum, evlerindeki televizyon haberlerde aç›l›yor. Kendileri için günah dedikleri filmlere, reklamlar› seyredilmesini sa¤lamak için sponsor olabiliyorlar. Bilinçsiz olan bizler, tepkimizi onlara iletmeden k›z›yor, kuzu gibi o çikolatalar›, sabunlar› al›yoruz. Reklam firmalar›m›z, vak›flar›m›z, derneklerimiz, fabrikalar›m›z, televizyonlar›m›z, gazetelerimiz var. Bütün bu kurulufllar›n üstüne “Bir dakika arkadafllar n'oluyor?” diyecek bir etik kurulumuz yok. Bu konular› dile getiren yazarlar›m›z da yok veya çok az. Belediyelerimizin, kültür merkezleri, bilgi evleri var. Büyük masraflarla kültür sohbetleri konserler vs. yap›l›yor. ‹steyenler gidiyor, giden kesim vak›flar›n, derneklerin ayn› konularda yap›lan sohbetlerine de gidiyor. Mesele istekle seçerek giden kesime de¤il isteksiz kesime ulaflman›n yollar›n› aramak, harcad›¤›m›z mebla¤lar› istemeyen kesime harcayarak yeni yollar denemek. Vahflet, intihar, cinnet, fliddet gün geçtikçe art›yor. Esenler'de bir evlad›m›z› tiner ve uyuflturucuya kurban verdik. ‹lk de¤il son olmas›n› dileyelim, dilemekle olmuyor, çare bulmak için proje üretmek gerek. Anneler, babalar, kardefller, komflular acz içinde onlar› ayr› ayr› nas›l e¤itebiliriz? Belediyeler kültür faaliyetlerini semt bilgi evlerine tafl›yabilir. Sohbetin mecburi
olmas›, devam edilmesini cazip hale getirebilir. Çocuklar, gençler yetiflkinler için bölümler olmal›d›r. Sponsorlar devam edenleri k›ymetli hediyelerle ödüllendirirse fark›na varmadan e¤itim devam eder. Sohbetin devaml› olmas›n›, eve verilecek örnek metinlerin toplant›da konuflulmas›, tart›fl›lmas› fayda sa¤layacakt›r. Nedense her konuda sohbet eden hocalar›m›z dinleyici kitlesini düflünmeden hep konuflur. Oysa sohbet dinleyicileri ve örnekleri dinleyerek canl› tutulabilir. Peygamber efendimizin metodu da anlatmaya sorular› düflünceleri dinlemeye, mukayeseler yaparak örnek vermeye dayan›yordu. Sadece anlatmakla sonuca var›lsayd›, sohbetlere devam eden han›mlar›m›z›n hayat› de¤iflirdi. Bugün Esenler, bir baflka gün bir baflka bölge ac›lar›n içinde olmas›n diyorsak, anneleri, babalar›, çocuklar›, gençleri e¤itmek için projeler yapal›m. Çocuklar›n ve gençlerin dersin d›fl›ndaki zamanlar›nda bir sanatla u¤raflmalar›n› sa¤larsak, olumsuzluklar› azaltabiliriz. Ebru sanatç›s› bir arkadafl›m›z, birkaç y›l önce ak›l hastalar›n› ebru ö¤reterek e¤itmifl. Ecdad›m›z ak›l hastalar›n› müzikle tedavi etmifl. Asl›nda hepimizin kendimize sormas› gereken bir soru var. Ba¤›ran, kavga eden, fliddete baflvuran, kötü al›flkanl›klar› olan için ben ne yapabilirim? Cevaplar›m›z proje haline gelirse toplumun kurtulufl projesi olacakt›r. Yazarlar›m›z, gazetecilerimiz Ergenekon'u her gün yazarak bir yere vard›lar veya varamad›lar, biraz da de¤iflen toplumun hali ne olacak diye düflünmeliler. Polise tafl atan, yaralayan, kifli ve kifliler bir gün yara gazeteciye, belediye baflkan›na da yönelecektir. Ac›lar› yaflayarak çare bulamay›z. Ac›y› yaflayan anne, baba ve evlatlar›n derdi bizim de derdimiz olmal›.
44
fiubat - Mart 2010
Mustafa Topalo¤lu mustafa@mtopaloglu.com
‹nsan›n Var Olma Amac› Tektir!.. Ayn› dili konuflanlar de¤il, ayn› duygular› paylaflanlar mutlu olurlar. (Mevlana) ‹nsano¤lu, çocukluk döneminde, oyun oynama özlemini; tahsil hayat›nda meslek ö¤renme çabas›n›, ifl hayat›nda baflar› kazanma arzusunu elde edebilme u¤runa bir ömür boyu “var olma mücadelesi” verir. Para kazanabilmek, mal-mülk edinebilmek ve rahat bir hayat sürdürebilmek için çeflitli yollara baflvurur. ‹yi bir evlilik yapabilmek ve çoluk çocuk sahibi olabilmek için, çal›fl›p didinir. Elbette bu u¤raflmalar›n çeflitli amaçlar› vard›r. Bu amaçlar kiflilere göre de¤ifliklik göstermekle birlikte esas olan amaç tektir. Bir ömür boyu çal›fl›p didindi¤imiz bu “amaç,” tek bir kelimede toplan›yor. Bu sihirli kelime de, “mutluluk" tur.
adrenalin bezinin normalden fazla çal›flmas›n› sa¤lar. Bu bezler, kana sürekli “adrenalin hormonu” salg›lar. Bunun neticesinde, kalp at›fllar› h›zlan›r, tansiyon yükselir. Ci¤erlerde stok edilmifl enerji kana kar›fl›r ve bu sefer de, sindirim sistemi bozulur. Bu fiziksel rahats›zl›klar›n yan›nda çok daha etkili bir baflka rahats›zl›k da, beyinde oluflur. Kiflinin mutsuz ve stresli hali süreklilik gösterdi¤inde
“Mutluluk” Önemli Midir? ‹nsano¤lunun ruhsal ve bedensel ihtiyac› için mutluluk, olmazsa olmaz kurallardan biridir. Çünkü insan, mutlu oldu¤u sürece varl›¤›n›n fark›na var›r. Mutlu olmayan kiflilerin ne amac›, ne üretkenli¤i, ne baflar›s›, ne de sa¤l›kl› bir hayat› olur. Olaylara ve insanlara devaml› olarak olumsuz bakarlar. Bu kiflilerin fiziksel yönden de "bio-kimyalar›nda" büyük de¤iflmeler olur. Stresten ötürü, kan dolafl›m› bozulur. “Adrenalin bezleri” beyni olumsuz yönde etkileyip
insan daha da ç›kmaza sürüklenir. Bedensel ve ruhsal hastal›klar›n ard› arkas› kesilmez.
Hayat›n her alan›nda mutlulu¤a ihtiyaç vard›r ama en kal›c› en etkileyici yeri, efller aras›ndaki birliktelikten meydana gelen “evlilik hayat›ndaki mutluluk”tur. ‹nsan›n huzura ulaflt›¤›, manevi deste¤ini aile hayat›ndan al›r. Bu destek çocukluk döneminde, “anne ve babas›”d›r. Evlendi¤inde de, “efli”dir. Baflar› ve mutluluk, bunlar›n deste¤iyle elde edilir. Mutlu olmak insan›n elinde olan bir fleydir. Bu yüzden Yüce Yaratan insan› bu potansiyelde yaratm›flt›r. ‹nsano¤lu, içindeki bu gücü becerip kullanamad›¤›ndan ç›kmazlara düflüyor. Birço¤umuz, mutsuzlu¤umuzu kendimiz haz›rl›yoruz. Mutlulu¤un önündeki en büyük engel kiflinin bizzat kendisidir. Ço¤u zaman bilinçsizli¤imiz yüzünden kaprislerimizin ve egolar›m›z›n esiri oluyoruz. Oysa evrende insanlar› mutlu edebilecek say›s›z imkânlar vard›r. Ama insanlar ak›llar›n› kullan›p bu imkânlardan yararlanam›yorlar.
Bu aç›klamalar gösteriyor ki, baflar›l› bir hayat sürdürebilmek için, insan›n mutlu olmaya, daha do¤rusu kendi kendini mutlu etmeye ihtiyac› vard›r.
Evlilikte Mutlulu¤u Elde Etmek ‹çin
Mutlulu¤un Daimi Adresi
• Bunlardan birincisi: Evlilik öncesinde yap›lacaklar. • ‹kincisi: Evlilik sürecinde yap›lacaklar.
Mutlulu¤un daimi adresi. “evlilik kurumu”dur.
Evlilik hayat›nda mutlulu¤u elde edebilmek için “iki ana yol” vard›r.
fiubat - Mart 2010
Birço¤umuz, mutsuzlu¤umuzu kendimiz haz›rl›yoruz. Mutlulu¤un önündeki en büyük engel kiflinin bizzat kendisidir. Ço¤u zaman bilinçsizli¤imiz yüzünden kaprislerimizin ve egolar›m›z›n esiri oluyoruz. Oysa evrende insanlar› mutlu edebilecek say›s›z imkânlar vard›r. Ama insanlar ak›llar›n› kullan›p bu imkânlardan yararlanam›yorlar. Evlilik Öncesinde Yap›lacaklar Evlenmeden önce, “nas›l bir evlilik yapaca¤›n›za” karar verin. - Mant›k evlili¤i mi? - Ticari bir evlilik mi? - Geleneksel bir evlilik mi?
Dört irade gücünü elde etmeden evlenmeyin. 1 - Erke¤in özgür iradesi. 2 - Kad›n›n özgür iradesi. 3 - Erkek taraf›n›n iradesi. 4 - K›z taraf›n›n iradesi. Evlili¤i sürdürebilme gücü elde ettikten sonra evlenin. Erkek için, ekonomik güç ve olgunluk vasf›. Kad›n için, aile sorumlulu¤unu üstlenebilmesi Evlili¤e eksik ihtiyaçlarla gidin. Her ihtiyac› önceden temin edip enlenmek, mutlulu¤a engeldir. Paylaflma olgunlu¤una sahip olanla evlenin. Evlilik öncesinde asgari ortak noktalar›n›z› tespit edin. Evlenece¤iniz insan›n iç ve d›fl dünyas›n› usulüne göre araflt›r›n. “Kad›nlar kad›nl›k sanat›n›, erkekler de idareci¤i ö¤renmeli” ilkesine sad›k kal›n. Her detay› aç›k ve net bir flekilde konuflun, gerekirse sözleflme yap›n. Efller aras›nda otoritenin kimde olaca¤›n› ve kimin kime uyaca¤›n› önceden karalaflt›r›n.
- Huzura dayal› bilinçli bir evlilik mi? Evlilik Sürecinde Yap›lacaklar Efl aday›n›n “kiflisel özelliklerini” araflt›r›n Erkek ‹çin: Güvenirli¤i, kiflili¤i, mesle¤i, tahsili, ailesi, dini yönü, yaflant›s› gibi… Kad›n ‹çin: Kiflili¤i, e¤itimi, ailesi, giyim-kuflam›, dini yönü, d›flar›da çal›fl›p çal›flmamas› gibi…
Efller öncelikle, “mutlu olmay›” kararl›l›kla istemeli ve bunun için gayret sarf etmeli.( Mutluluk, istek ve gayretle elde edilir.) Mutlu insanlar›n yaflant›lar›n›, “model” al›n. Mutsuz ve karamsar insanlardan uzak durun. Televizyon, en büyük rakibiniz ve engelleyiciniz oldu¤unu bilin. Efliniz s›k›nt›l› oldu¤u zamanlarda onunla ilgilenip nedenini sorun. Alttan alarak ondan aç›klama bekleyin. Kafan›za tak›lan sorunlar› eflinizle paylaflabilmek için bütün yollar› deneyin. Somurtarak içinize att›¤›n›z sorunlar, birikti¤inde alt›ndan kalkamaz hale
45
gelirler. Kendinizi ve eflinizi suçlama yerine kafan›za tak›lan› eflinize tatl› dille sorarak ondan aç›klama isteyin. S›k›nt›l› oldu¤unuz zamanlarda eflinizi ikna ederek birlikte bir hay›r ifli yap›n. Sorunlar›n›z› evde de¤il, aç›k yerlerde ve de yemek yiyerek konuflun. Hakl› oldu¤unuz davada do¤rular› söylerken suçlay›c› olmay›n ve alçak ses tonuyla konuflun. Kendinizden daha yukarda olanlara de¤il, daha afla¤›dakilere bak›n. Sizi neyin mutlu, neyin mutsuz etti¤ini eflinize aç›k aç›k söyleyin. Yaflamak için paran›n önemli oldu¤unu bilin ama mutlu olmaya yetmedi¤ini de unutmay›n. Mutlu olmay› g›da ihtiyac› gibi kabul edin, ilaç kullanma ihtiyac› gibi görmeyin. Eflinin olumsuzluklar›n› de¤ifltirme yerine, önce kendini de¤ifltir. Öfkeli ve gerilimli anlar›n›zda tart›flmay›n. Birbirinizin aile fertlerini sevmeseniz bile sayg›l› davran›n. Kendin için istedi¤ini, eflin için de iste. Kesinlikle birbirinize yalan söylemeyin. Birbirinizden fazla beklenti içerisinde olmay›n. Birbirinize nispet yap›p inatlaflmay›n. Bir olay karfl›s›nda birbirinizin kifliliklerini elefltirme yerine, o olay› elefltirin. Birbirinize karfl› üstünlük sa¤lamaya çal›flmay›n. E¤er bir tart›flma sonucunda k›rg›nl›k olduysa, daha sonra sevindirici bir sürpriz yap›n.
46
fiubat - Mart 2010
YELPAZE
Ayfle Çoban Foto¤raflar: Rabia Ayaz
Türkiye'nin Öncülü¤ünde Medeniyet Tasavvuru Medeniyet kurman›n gereklili¤ini ve bu medeniyetin kurulmas›nda Türkiye’nin baflrol oynayaca¤›n› söyleyen Yusuf Kaplan, bunal›mlar ça¤›n› yaflayan uygarl›k olarak tarif etti¤i bat›n›n tarihin hiçbir döneminde adalete,hakkaniyete, vicdana, eti¤e, esteti¤e dayal› yönetim tecrübesi olmad›¤›n› belirtiyor. Medine nosyonu üzerinden medeniyete ulafl›labilir derken, bunun için de öncü bir kufla¤›n yetifltirilmesini, flair- düflünür prototipini önceliyor. Sömürge faaliyetleri sonucu elimine edilmeye çal›fl›lan ‹slam dünyas›n›n,Türkiye’ nin yeniden tarih sahnesine ç›kmas›yla toparlanaca¤›n›; Osmanl› medeniyetinin yok olmad›¤›n›, durduruldu¤unu vurguluyor. Toplumlar›n var olabilmesi, özgün ve bizzat hayata müdahil olabilmeleri için gerekli olan nedir? Toplum diye bir fley yok. Toplum yapay bir fleydir, dolay›s›yla toplama insanlardan oluflur. Biz toplumu yok etmeden insan› var edemeyiz. Burada toplum fikrinin modernlikle geliflti¤ini, modernli¤in icad›
oldu¤unu, toplumda var olan fleyin daha çok kaos üzerinden üretilmeye çal›fl›ld›¤›n›, bu kaosu önlemek için de ister istemez ulus-devlet alg›s› üzerinden homojen bir toplum tasar›m›na gidildi¤ini, bunun da geri tepti¤ini görüyoruz. Homojen bir entite oluflturmaya çal›flt›¤›n›zda farkl›l›klar düzlefltirilmifl oluyor. Modernli¤in, ulus-devlet projesinin
toplum tasar›m› çökmüfltür. Bu yüzden bugün yaflad›¤›m›z ahlakî düzlemdeki çözülmenin nedeni, toplum fikrindeki ar›zad›r. O ar›zî fleyi mutlaklaflt›rd›klar› için insanlar›n türlü taarruzlara maruz kalmalar› kaç›n›lmazd›r. Homojen toplum tasar›m› gettolar› do¤urdu. Gettolar aras›nda Londra’ dan, Paris’ ten veya New York’ tan yola ç›kt›¤›n›zda karfl›n›za ç›kan fley fludur; Çin mahalleleri, ‹talyan mahalleleri, zencilerin veya Pakistan alt k›tas›ndan gelenlerin yaflad›¤› bölgeler gettolar›n olufltu¤u yerler. Gettolar aras› iletiflim s›f›r. Halbuki bir Müslüman toplumda böyle bir fley söz konusu de¤il. Medine yoksa medeniyet yok olmufl demektir. Biz bu dünyada Müslümanca bir hayat› hem münferit hem müflterek olarak nas›l yaflayabiliriz?
fiehir infla etmenin ne demek oldu¤unu bilmeyen tek toplum biziz.
Bizim kendimize mesele edinmemiz gereken bu. Toplum fikri afl›lamad›¤› sürece insan›n insanca var olabilmesi, en temel insani haklar›n›, hukuku, adaleti, kardeflli¤i, vicdan›
fiubat - Mart 2010
47
Medeniyet fikri olmadan Müslüman toplumlar›n toparlanmas› mümkün de¤il.
tesis edebilmesi, koruyabilmesi mümkün de¤il. Yaflad›¤›m›z 100-150 y›ll›k süreç bunu gösteriyor. Tam bir kaos hakim. Bu da ancak bir “medeniyet” fikriyle çözülebilecek bir fley. Medeniyet de Medine nosyonu üzerinden üretilebilir. Medine yoksa medeniyet yok olmufl demektir. Bugün ‹stanbul’ un yüzde 99’ u Müslümanlardan oluflan bir flehir. ‹stanbul’ da nüfusun kahir ekseriyeti Müslüman olmas›na ra¤men bu flehir Müslüman bir flehir de¤il, Medine de¤il. Biz mekan tasavvurundan bihaber yafl›yoruz. ‹stanbul’ u bu kadar mahvedilmifl flehir haline getirebilecek tek toplum biziz. Bunun nedeni yaflad›¤›m›z medeniyet krizidir. Biz Sinan’ ›n çocuklar› falan de¤iliz. Sinan’ ›n çocuklar› falan olsayd›k camileri bu kadar i¤renç, ilkel, arabesk mekanlar yapamazd›k. Bir sivil mimari anlay›fl› yok. Mekke, münferit
Müslim flahsiyetin gerçeklefltirildi¤i yerdir, ‹slam’ ›n hayat buldu¤u yerdir. Medine, ‹slam’ ›n hayat oldu¤u yerdir; fakat Medine’ de sadece Müslümanlar›n de¤il Müslümanlar›n d›fl›ndaki insanlar›n da kendileri olarak yaflayabildikleri bir mekand›r. Dünyadaki hiçbir medeniyette böyle bir alg›lama biçimi yoktur. Bat› uygarl›¤›n›n bize farkl› kültürleri, farkl› dinlere mensup insanlar›, farkl› etnisiteleri nas›l öznelefltirerek nesnelefltirmeden, bat›- di¤erleri iliflkisi kurmadan, efendi- köle iliflkisi kurmadan nas›l birlikte adaletin, hakkaniyetin, vicdan›n, eti¤in, esteti¤in tahakkuk edebilece¤i bir vasat oluflum oluflturulabilir bunu gösterebilmifl de¤iller. Bat›, farkl› kültürlerin bir arada yaflad›¤› bir tecrübe yaflamad›. Müslüman halklar›n yönetiminde “sömürge kafal›” yerli elitler var.
Medeniyet de Medine nosyonu üzerinden üretilebilir. Medine yoksa medeniyet yok olmufl demektir. Bugün ‹stanbul' un yüzde 99' u Müslümanlardan oluflan bir flehir, Osmanl› döneminde yüzde 50' si, yüzde 60' › Müslümanlardan oluflan bir flehirdi. Gayrimüslimlerle, farkl› kültürden insanlarla birlikte yaflanan bir flehirdi, ama Müslüman bir flehirdi. Bugün ‹stanbul' da nüfusun kahir ekseriyeti Müslüman olmas›na ra¤men bu flehir Müslüman bir flehir de¤il, Medine de¤il.
‹slam dünyas›nda ‹slam toplumlar›n›n kendilerini idare etme sorunlar› yok mu? Var, bu Müslüman toplumlar›n Müslümanl›kla olan iliflkisinin sakatl›¤›ndan kaynaklan›yor. Sömürgecili¤in kal›nt›s› bir fley bu. ‹slam dünyas›nda 24 tane Arap devleti var. 24 tane Arap unsuru mu var flimdi? Medeniyet çöktü¤ü için kendileriyle rahat bir flekilde çal›flabilecekleri kabile fleyhlerini ‹slam dünyas›ndaki ülkelerin bafl›na getirdiler. ‹slam dünyas›nda ‹slam’dan kaynaklanan Müslüman halk›n kendini ifade etme sorunlar› yok. Tam tersine sömürgecili¤in kal›nt›s› yeni sömürgecilik biçiminde tezahür eden sömürgecilerin önceden yapt›klar› iflleri sömürgeci ruhuyla hareket eden “sömürge kafal›” yerli elitlerin yapt›¤›n› görüyoruz. Onlardan daha kötü bir flekilde yapt›klar›n› görüyoruz. Çünkü sömürgeciler sömürdükleri ülkelerde yapt›klar› birtak›m iflleri yaparken halktan bir flekilde tepki görüyorlar. Onlar ister istemez püskürtüldü, sömürgecilere karfl› ciddi bir mücadele verildi dolay›s›yla sömürgeciler ‹slam dünyas›ndan kovuldu. Yeni sömürgecilik dedi¤im süreçte mesela Japonya’ ya, Çin’ e, Latin Amerika’ ya yahut Afrika’ ya
48
fiubat - Mart 2010
Yeni sömürgecilik dedi¤im süreçte mesela Japonya' ya, Çin' e, Latin Amerika' ya yahut Afrika' ya bakt›¤›m›zda özellikle zihinlerin sömürgelefltirilmesi, eski aç›k sömürgecilik klasik sömürgecilikte mekân›n, co¤rafyan›n sömürgelefltirilmesi, kontrol ve kolonize edilmesi söz konusudur. Yeni sömürgecilikte ise; zihnin, bilinçalt›n›n kontrol edilmesi söz konusu. Burada medya, kültür, e¤itim konular› daha belirleyici rol oynuyor dolay›s›yla insanlar›n zihnini kontrol ediyorlar. bakt›¤›m›zda özellikle zihinlerin sömürgelefltirilmesi eski aç›k sömürgecilik klasik sömürgecilikte co¤rafyan›n sömürgelefltirilmesi, kontrol ve kolonize edilmesi söz konusudur. Yeni sömürgecilikte ise; zihnin, bilinçalt›n›n kontrol edilmesi söz konusu. Burada medya, kültür, e¤itim konular› daha belirleyici rol oynuyor dolay›s›yla insanlar›n zihnini kontrol ediyorlar. Bat› dünyas› bunal›mlar ça¤›n› yafl›yor!
ortaya koymam›z laz›m. Aksiyon özne olmak demek, reaksiyon nesne olmak demek. Özne-nesne iliflkisinde özne; burada üreten, konuflan, kendi dilini kuran, ‹slami bir dil kuran, ‹slami bir hayat kuran, ‹slami bir mekan tasavvuru gelifltirendir. Hem Mekke hem Medine fikrinin, süreçlerinin en az›ndan entelektüel düzlemde, zihni düzlemde halledilmifl olmas› gerekiyor, bir vasat›n oluflturulmas› gerekiyor ki o vasat› ‹slamilefltirecek,
Temel sorun nedir, ‹slam dünyas› nas›l toparlanacak? Epistemolojik, ontolojik olarak yaflad›¤›m›z bu ikinci medeniyet krizinden ötürü ‹slam dünyas›ndaki sorun; Müslüman halklar›n öncelikli olarak ‹slamla iliflkilerinin, bat›yla iliflkilerinin, di¤er kültürlerle iliflkilerinin k›r›lmaya u¤ramas›d›r. Müslüman toplumlar›n yeniden toparlanabilmesi için kesinlikle seküler bir flekilde de¤il, hayat› bütünlüklü kavrayacak flekilde, kainatla insan tasavvurundan oluflan, büyük varl›k zincirini yeniden harekete geçirecek bir dünya tasavvurunun, hayata geçirilmesiyle mümkün olacak bir toparlanma sürecinden bahsedebiliriz. Medeniyet fikri olmadan Müslüman toplumlar›n toparlanmas› mümkün de¤il. Selefi ak›mlar daha kabileci alg›lama biçimlerini gelifltiriyor, dünyay› daha fliddete dayal›, tepkiye dayal› flekilde kontrol ediyorlar. Biz reaksiyon gösterdi¤imiz zaman asl›nda bat› uygarl›¤›n›n belirledi¤i alanda hareket etmifl oluyoruz. Reaksiyona dayal› hareketler modernist hareketlerdir sonuçta. Zihin modernist bir flekilde ifller oldu. ‹slami bir dil, ‹slami bir zihin söz konusu de¤ildir. Bizim bir aksiyon
o vasat›n ifadesi olan vas›talar› gelifltirebilelim, baflka türlü olmaz. Medeniyet tasavvuru diye bir çal›flman›z var. Konjöktürde hayata geçirilecek bir çal›flma m›d›r? Bugün önümüzdeki 50 y›la 100 y›la, dünya co¤rafyas›na bir bütün olarak bakt›¤›m›zda bat› uygarl›¤› 150 y›ld›r çöküfl aflamas›n› yafl›yor. Felsefi olarak “bunal›mlar ça¤›” dedi¤imiz bir ça¤› yafl›yor. Nietzsche’ yle birlikte 19. y.y’ da bat› düflüncesi bitmifltir Modernlik 20. yy’ ›n bafl›na geldi¤inde bitmifltir. ‹slam kesimlerin çok yanl›fl bir flekilde kulland›klar› modernizm, modernli¤in vaatlerini yerine getirememesine karfl› sanatta ortaya ç›kan bir baflkald›r› hareketidir. Modernizmle birlikte postmodernizmin temelleri at›ld›.
Postmodernizm modernli¤in bitti¤inin ilan›ndan baflka bir fley de¤ildir. Postmodernizm bize bir fley söylüyor mu? Hay›r, postmodernizm sadece bat› uygarl›¤›n›n dünyaya bir fley söyleyemeyece¤inin ifadesidir. Orijinal taraf› bile yok ad› bile modernzim sonras›d›r. Ad› olmayan bir fleyin eflyay›, hakikati tan›mlayabilmesi mümkün de¤ildir. Postmodernlikle birlikte bat› uygarl›¤› insanl›¤› rölativizmin efli¤ine sürükledi. Bunun sonu, gidece¤i uç nokta iyi de¤ildir. Bat› uygarl›¤› art›k entelektüel olarak, zihni olarak insanl›¤a, insanl›¤›n sorunlar›n› bir bütün olarak halledebilecek, adaletin, hakkaniyetin, hukukun, vicdan›n, ahlak›n teessüs edebilece¤i bir ç›k›fl yolu sunmuyor. Bunu kendileri anlad›lar. Bat› uygarl›¤› d›fl›ndaki yerlere bak›n. Mesela Jaonya; Japonya bitmifltir, söyleyebilece¤i bir fley yoktur. Japonya sekülerleflti ve yutuldu. Çin medeniyeti geliyor mu? Yok olmaya geliyor. Bunu nerden anl›yoruz? Çin de t›pk› Japonya’ n›n yaflad›¤› tecrübeyi yafl›yor, güçlü bir Konfüçyen, (konfucyan) ? pratik ahlaka dayal› bir medeniyet alg›s› var orda. Bu nedenle bat› uygarl›¤› Çin’ i zamana yayarak kendisine eklemeye, sekülerlefltirmeye çal›flt›. Changa ile Chago’ ya bakt›¤›m›zda Changa ? ya da Chicago’ ya? bakt›¤›m›zda Çin’ in yeni bir medeniyet paradigmas› sunamayaca¤›n› anlayabiliriz, Çin de yutulmaya geliyor. Geriye ne kal›yor Afrika k›tas›. Afrika k›tas› da zaten ölmüfl durumda. Latin Amerika’ n›n ise ad› bile yok; adamlar ne Latin ne Amerika. Ondan sonra önlerinde tek seçenek var; o da ‹slam co¤rafyas›. ‹slam co¤rafyas› sömürgecili¤e karfl› direndi ama
fiubat - Mart 2010
‹slamla iliflkilerimizde bir ar›za var. Her fleye ra¤men bir dirilifl sanc›s› çekti¤imizi söyleyebiliriz. Bat› uygarl›¤›n›n sosyalist ve kapitalist tecrübeleri çöktü. Sosyalizm tecrübesi çöktü, kapitalizm tecrübesi de insanl›¤› vahfli bir ç›kar çat›flmalar›n›n efli¤ine sürükledi. Bu siyasi düzleme iflgallerle sürüyor, ekonomik düzlemde ekonomik sömürgecilik biçiminde sürüyor. Kaynaklar›m›z› da acayip bir flekilde kontrol ediyorlar. Bunu Orta Do¤u’ da, ‹slam co¤rafyas›nda çok rahat bir flekilde görebiliriz. ‹nsan›n onurunu yok eden, sadece paray›, kariyeri, cinselli¤i ön plana ç›karan liberal bir ethos var, bu pathos üretiyor. Bu a¤lama, s›zlanma, dövünme dedi¤imiz bir pathos üretiyor. Sonuçta bu pathosu aflabilmek için insanlar liberalizmin kolayc›l›¤›na kaçma yolunu tercih ediyorlar. Dolay›s›yla bütün dünya gibi ‹slam dünyas› metamorfoz süreci yafl›yor. Bu metamorfoz süreci duvara toslayacak. Müslümanlar ya Müslümanl›¤› terk edecekler ya da yeniden toparlanacaklar. ‹slam co¤rafyas›n›n toparlanmas›n›n tek yolu var. Türkiye’ nin yeniden medeniyet iddias›yla tarih sahnesine ç›kmas›d›r.
ortadan kalkmas›, derinlemesine siyasi, iktisadi iliflkilerin kurulmas› bunun bir göstergesidir. fiu anki att›¤›m›z somut ad›mlar›n temellerinde yatan 2 proje vard›r. Birincisi 1989’da Özal’›n kurdu¤u Karadeniz ‹flbirli¤i Projesi’ dir, birinci D-8 projesidir bu. ‹kincisi de Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi Erbakan’›n gelifltirdi¤i D-8 projesidir. D-8 projesi önümüzdeki 25-50 sene içerisinde bütün insanl›¤› yeniden toparlayabilecek, en hesapl›, en kal›c› projedir. Bütün insanl›¤a adaleti,hakkaniyeti, hukuku getirebilecek projedir. ‹slam dünyas›nda bir araya gelmez denilen, hayal denilen ülkeleri bir araya getirmifltir. ‹ran, M›s›r ve Türkiye;
Türkiye medeniyet öncülü¤üne dair neler yapt›?
Müslüman toplumlar›n yeniden toparlanabilmesi için kesinlikle seküler bir flekilde de¤il, bölmeli bir zihinle de¤il; hayat› bütünlüklü kavrayacak flekilde, yarat›c›, kainatla insan tasavvurundan oluflan, büyük varl›k zincirini yeniden harekete geçirecek bir dünya tasavvurunun, bir insan tasavvurunun hayata geçirilmesiyle mümkün olacak bir toparlanma sürecinden bahsedebiliriz. Bu da ancak medeniyet fikriyle olabilecek bir fley.
Osmanl› durdurulmasayd› Amerika diye bir fley olmayacakt›, biz olacakt›k. Bugün Amerika’ n›n kontrol etti¤i co¤rafyaya bak›n, Amerika dünyay› buradan kontrol ediyor. Bu co¤rafya medeniyetlerin yap›ld›¤› co¤rafyad›r, bu co¤rafyay› kontrol eden insanl›¤›n kaderini kontrol eder. Bu co¤rafyan›n merkezinde biz var›z. Türkiye içerden fethedilmifl, kendi kendini sömürgelefltiren bir ülke haline dönüfltürülmüfltür. Biz yeniden toparlanmaya bafllad›k. Bir flekilde o medeniyet fikri üzerinden kendi tabii co¤rafyam›za en az›ndan kültürel, zihni olarak yavafl yavafl da siyasi olarak çeki düzen verebilecek bir performans ortaya koydu. Son üç senede s›n›rlar›n, vizelerin
bunlar›n üçü bir araya gelmez. Üç ülke siyasi, kültürel, askeri, stratejik ç›karlar›n› birlefltirdi¤i zaman ‹slam dünyas› özgürlü¤üne kavuflur. Bu yap›lmad› D-8 projesiyle daha da ötesine gidildi. Nijerya; Afrika demektir, hem stratejik olarak, hem kaynaklar›n zenginli¤i aç›s›ndan, hem de demografik yo¤unlu¤u aç›s›ndan önemlidir. Pakistan, Bangladefl demografik ve stratejik olarak önemli bir yerdir. Ondan sonra; Endonezya, Malezya uzak Asya’ya aç›labilmek için ekonomik aç›dan da baya¤› geliflmifl ülkelerdir. Türkiye’ nin yeniden tatilden tarihe girmesiyle, yeniden tarihi yapabilecek bir aktör konumuna geçmesiyle, ‹slam medeniyetinin;
Arap uygarl›¤› yok, ‹slam medeniyeti var.
49
yeniden tarihe tarihi kurucu, flekillendirici, sadece Müslümanlar›n sorunlar›n› de¤il bütün insanl›¤›n sorunlar›n›, Osmanl›’ daki etik, estetik ve adalet ilkeleri çerçevesinde yeniden çözebilece¤ini gösterebilece¤i bir performans ortaya koyaca¤›z. Bunu biz yapaca¤›z, M›s›r’ dan, ‹ran’ dan beklemeyelim. Tarihsel olarak ‹slam dünyas›n› bin senedir biz yönetiyoruz. M›s›r’ ›n böyle bir yönetim tecrübesi yok. Medeniyetin yeniden inflas› için öncelikler neler olmal›d›r? Bizim bir medeniyet s›çramas› gerçeklefltirebilmemiz için kesinlikle bir öncü kufla¤› yetifltirmemiz laz›m. Öncü kuflak dedi¤im fley; ‹bn-i Haldun’ un bize ö¤retti¤i gibi; tarihin ak›fl›n›, medeniyetlerin inflas›n› küçük az›nl›klar gerçeklefltirir. Biz o öncü kufla¤› yetifltirmedi¤imiz sürece yeniden tarihin ak›fl›n› de¤ifltirebilecek bir sistemi gerçeklefltiremeyiz. Bu öncü kuflak da arif ve hakim figürlerinden oluflan bir kuflakt›r. Alim; ilim ve alet tasavvuru gelifltirecek, arif; irfan ve marifet tasavvuru gelifltirecek, hakim de; hikmet ve muhasebe tasavvuru gelifltirecektir. Bu alim, arif ve hakim figürlerinin en son ve en mükemmel flekilde kiflili¤inde tezahür etti¤i kifli Bediüzzaman Said Nursi’ dir. Biz Bediüzzaman’ › yeniden anlamad›¤›m›z sürece, Bediüzzaman’ la birlikte; tefsirin, hadisin, kelam›n, f›kh›n, felsefenin, tarihin oluflturdu¤u bütün ‹slam düflünce tarihini yeniden deflifre edip yeniden flifrelemedi¤imiz sürece bizim yeniden medeniyet kurabilmemiz imkans›z. Bu da ancak sanatç› – düflünür tipiyle olabilecek bir fleydir. Sadece sanatç›, sadece düflünür de¤il; hem sanatç› hem düflünür. Mesela Sezai Karakoç bunun en son ve en geliflkin örne¤idir. fiu an yaflayan en önemli sanatç›düflünürdür. Medeniyetler kriz zamanlar›nda sanatç›- düflünürler ç›kar›rlar. Krizi anlamland›ran dolay›s›yla afl›lma sürecini gösteren düflünürlerdir.
50
fiubat - Mart 2010
Seyithan Ahmet Atefl
TEC Energy/Viyana
Kopenhag Zirvesi ve Türkiye'nin Konumu Birleflmifl Milletler'in öngörülerine göre, Türkiye'de bu yüzy›l›n sonuna kadar s›cakl›k 2-3 derece artacak ve iklim de¤iflikli¤inden en çok Konya Ovas› ve Karadeniz Bölgesi etkilenecek. Örne¤in Konya Ovas›'nda son y›llarda yaflan›lan, kendini gittikçe daha çok hissettiren ve tar›m arazilerine ciddi zararlar veren kurakl›k bunlardan biri. Özellikle 2007 yaz›nda yaflad›¤›m›z afl›r› kurakl›k ve bu kurakl›¤›n tah›l ambar› olarak bilinen Konya ovas›na etkisi halen ak›llarda. 2007 y›l›nda dünyan›n de¤isik ülkelerinden gelen temsilciler Bali'de, Birlesmis Milletler ‹klim De¤isikli¤i Çerçeve Sözleflmesi kapsam›nda topland›klar›nda, UNFCC sekreteri Boer durumun ciddiyetini flu cümlelerle özetlemiflti: “‹klim de¤iflikli¤inin flu anda yaflanmakta oldu¤u konusunda bilim adamlar› aras›nda gittikçe artan bir konsensus var ve bilim adamlar› bu de¤iflikli¤in en büyük nedeninin insanlar taraf›ndan gerçeklefltirilen aktiviteler oldu¤unu belirtiyorlar.” 20. yüzy›l›n bafl›ndan beri yap›lan araflt›rmalara bak›ld›¤›nda da bilimsel veriler bize ayn› gerçe¤i gösteriyor: ‹klim de¤iflikli¤i bafllam›fl durumda ve biz flu anda bu sürecin içindeyiz. Özellikle son on y›l içerisinde s›cakl›k de¤iflikliklerinin gittikçe artt›¤› ve daha da hissedilir hale geldi¤i belirtiliyor. Tabiki Türkiye'de bu geliflmelerden üzerine düflen pay› al›yor. Birleflmifl Milletler'in öngörülerine göre, Türkiye'de bu yüzy›l›n sonuna kadar s›cakl›k 2-3 derece artacak ve iklim de¤iflikli¤inden en çok Konya Ovas› ve Karadeniz Bölgesi etkilenecek. Örne¤in Konya Ovas›'nda son y›llarda yaflan›lan, kendini gittikçe daha çok hissettiren ve tar›m arazilerine ciddi zararlar veren kurakl›k bunlardan biri. Özellikle 2007 yaz›nda yaflad›¤›m›z afl›r› kurakl›k ve bu kurakl›¤›n tah›l ambar› olarak bilinen
Konya ovas›na etkisi halen ak›llarda. Buna birde tar›mdaki baz› yanl›fl uygulamalar›n eklenmesiyle, Türkiye'de birçok göl kuruma noktas›na geldi veya kurudu. Örne¤in 80'li y›llarda Akflehir Gölü 17 metre derinli¤e ve 350 kilometrekare geniflli¤e sahipken, son yillarda ise sadece k›fl›n su toplayabiliyor ve yaz aylar›nda ise tamamen kuruyor. Bununla birlikte Meteoroloji yetkilileri, Ege Bölgesinde iklimsel afetlerin son 10 y›lda, önceki y›llara nazaran 7 kat art›fl gösterdi¤ine, buna ek olarakta s›tma ve diger do¤al afetlerde de benzer art›fllar›n yafland›¤›na dikkat çekiyorlar. Bu tür geliflmeler ›fl›¤›nda, küresel ›s›nman›n etkilerinin önceden tesbitine ve al›nacak tedbirlere yönelikte baz› çal›flmalar›n bafllamas› gerekti¤i belirtiliyor. Bu ba¤lamda mesela sulanabilir tar›m arazilerinin azalaca¤›, afl›r› s›cakl›k yüzünden turizm hacminin azalabilece¤i tahminleri yap›l›yor. Yap›lan bilimsel arastirmalara göre Karadeniz Bölgesinin, özellikle Rize ve çevresinin iklim den¤esizli¤inden ençok etkilenecek yerlerden birisi olmas› bekleniyor. Ya¤›fllar›n daha fliddetli ve düzensiz hale gelmesi olas›l›¤› üzerinde duruluyor. Yukar›da say›lan geliflmelerin tüm dünya ülkelerinde artan bir flekilde kendini göstermesi, bu durumun ülkelerin ekonomisine de olumsuz etkisinin olmas› ve 2013'te süresi
dolacak olan Kyoto Protokolü'nün yerine ülkelerin karbon sal›n›m›n› s›n›rlayacak yeni bir anlaflma metninin hazirlanma gereksinimi gibi nedenlerle, 2009 Aral›k ay›nda Kopenhag'ta, de¤iflik ülkelerden yaklafl›k 1500 delegenin kat›l›m›yla Kopenhag ‹klim Zirvesi gerçeklefltirildi. Fakat 2 hafta süren müzakerelere, uzun görüflmelere ve tart›flmalara ra¤men, ba¤lay›c›l›¤› olan bir anlaflma ortaya koyulamad›. Büyük bir hayal k›r›kl›¤›na neden olan bu sonuca ra¤men, ba¤lay›c›l›¤› olmayan, geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelerin karbondioksit sal›n›mlar›n› küresel ›s›nmay› en fazla 2 derece seviyesinde tutmay› amaçlad›klar›n› beyan eden bir metin yay›nlanabildi. Bu sonucu yorumlayan ekonomistler, özellikle karbon sal›n›m›nda lider konumda olan Çin, Amerika ve Avrupa ülkelerinin, atmosfere zarar veren gazlar› azaltmak için gerekli tedbirleri almalar› durumunda ülke ekonomilerinin sekteye u¤rayaca¤›n› düflündüklerini belirtiyorlar. Örne¤in ABD, Kyoto Protokolü'nü baflta imzalamasina ra¤men, 2003 y›l›nda Bush hükümeti zaman›nda, Amerikan Enerji Enformasyon fiubesinin baz› bilimsel öngörüleri nedeniyle Kyoto'dan ç›km›flt›. Bu öngörülere göre, ABD'nin y›ll›k üretimi 4.2 civar›nda düflecek, elektrik fiyatlar› birim bafl›na 86 sent civarinda artacakt›. Kyoto'ya global manada bir anlaflma olma yolunda
fiubat - Mart 2010
51
Türkiye'nin Kopenhag'taki konumu ise oldukça çetrefilliydi. OECD üyesi ve AB aday› bir ülke olmas›na ra¤men Türkiye, Belarus ile birlikte Kyoto'da yer al›p herhangi bir sorumlulu¤u olmayan tek ülke durumunda. Uzun y›llar Kyoto'yu imzalamamak için direten ülkemiz, bu imzan›n kendisine çok az bir sorumluluk yükleyece¤ine inand›¤› için 2009 y›l›nda Kyoto Protokolü'ne taraf oldu. büyük bir sekte vuran bu geliflme sonras›nda, di¤er baz› bilimsel araflt›rmalar, Kyoto Protokolü'nde öngörülen yükümlülüklerin ülke ekonomisine zarar vermeden de yerine getirilebilece¤ini gösteriyor. Bu araflt›rmalar, ülkelerin enerji verimlili¤ini ve enerji yönetimini tekniklerini kullanarak, ayn› zamanda temiz enerji kaynaklar›n›n oran›n› da art›rarak Kyoto Protokolü'ndeki yükümlülüklerini yerine getirebilece¤ini iddia ediyorlar. Dünya Bankas›'nda Enerji Uzmani olan Robert Taylor, yapt›klar› araflt›rmalara dayanarak enerji verimlili¤i ile ilgili olarak ciddi uygulamalara gidilmesi durumunda, enerji giderinin %25 azalt›labilece¤ini belirtiyor. Türkiye'nin Kopenhag'taki konumu ise oldukça çetrefilliydi. OECD üyesi ve AB aday› bir ülke olmas›na ra¤men Türkiye, Belarus ile birlikte Kyoto'da yer al›p herhangi bir sorumlulu¤u olmayan tek ülke durumunda. Uzun y›llar Kyoto'yu imzalamamak için direten ülkemiz, bu imzan›n kendisine çok az bir sorumluluk yükleyece¤ine inand›¤› için 2009 y›l›nda Kyoto Protokolü'ne taraf oldu. Ek 1 listesinde yer alan Türkiye sadece karbon sal›n›m›n› art›rma h›z›nda azaltma yapmas› noktas›nda bir sorumluluk içine giriyor. Ülkemiz, dünyada karbon
üretimi en fazla artan ülkelerden birisi. Son 10 y›lda 5 kat artan ve dahada artmas› öngörülen bir ihracat hacmi ,gittikçe büyüyen bir sanayi ve ülke nüfusu ile, Türkiye'nin yak›n zamanda da karbon üretiminin h›z kesmeden artaca¤› yorumlar› yap›l›yor. Buna ra¤men ülkemizin
üretti¤i karbon miktar›n›n kifli baflina düflen de¤eri Avrupa ortalamas›n›n 3'te biri. Türkiye'de kifli bafl›na y›ll›k 4,5 ton karbon düflerken, bu Avrupa'da 12-15 ton, Amerika'da ise 25 ton olarak gerçeklefliyor. Bu noktada Türkiye konumunu beklegör politikas›na göre belirlemifl durumda. Kopenhag Zirvesi'nde de Türk delegasyonu, karbon sal›n›m›n›n hangi miktarda
azalt›laca¤› noktas›nda herhangi bir görüfl belirtmediler. “Bu noktada ba¤lay›c› herhangi bir aç›klama yap›lmayacak“ fleklinde bir demeç ile yetinildi. Hükümetin ad›mlar›n›n ölçülü olmas›nda, küresel ›s›nmaya neden olan gazlar› en çok üreten Çin ve Amerika'nin kendilerini ba¤lay›c› herhangi bir anlaflmaya taraf olmak istememeleri ve geliflmekte olan ülkelere para ve teknoloji yard›m› yapma noktas›nda cimri davranmalar› etkili oldu. Bununla birlikte, Türkiye kendisini belli bir yükümlülük alt›na sokmak için erken oldu¤u görüflünde. Uluslararas› toplumdan yeterli finans ve teknoloji deste¤inin gelmesi durumunda atmosfere zararl› gazlar› azaltma yolunda çaba harcayaca¤› izlenimi veriyor. Bu noktada, Türkiye'nin AB üyesi olmas› durumunda zaten belli bafll› yükümlülükler alt›na girece¤i için, AB üyesi olmadan gerekli sanayi büyüklü¤üne eriflmeyi ve karayollar› a¤›n› büyütmeyi amaçlad›¤›da s›zan bilgiler aras›nda. Fakat tüm bunlara ra¤men Türkiye, elindeki yenilenebilir enerji kaynaklar›n› kullanarak, %30'a varan enerji tasarrufu imkan›n› de¤erlendirerek ve tüketim al›flkanl›klar›nda çevre bilincini artt›rarak kendi üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirebilir.
52
fiubat - Mart 2010
TAR‹H
Gözlü¤ün ve Foto¤raf Makinesinin Babas›
‹bn-i Heysem, Ebu Ali el-Hasan bin el-Heysem
‹bn-i Heysem, optikte gölgenin nas›l meydana geldi¤ine dair bir teori ortaya att›. Foto¤raf›n ilk modelini ve karanl›k oday› (beytül muzlim) ilk defa o denedi. Gökkufla¤›n›n nas›l teflekkül etti¤ini ve bunda renklerin meydana geliflini gayet güzel bir flekilde izah etti. Billur küre fleklindeki küçük su taneciklerinden günefl ›fl›¤›n›n k›r›l›p yans›ma prensiplerini aç›klad›. Opti¤in, dolay›s›yla gözlük ve foto¤raf makinesinin babas›. Bat› dillerinde ad› ilk ismi Hasan'dan bozma Alhazen olarak geçer. Fizikçi, matematikçi ve filozof. 965 y›l›nda Basra'da do¤du, 1038 ve 1040 aras›nda Kahire'de öldü. Tahsile Basra'da bafllad›. Zaman›n›n yüksek din ve fen ilimlerini de burada ö¤rendi. Tahsilinin bir k›sm›n› tamamlad›ktan sonra, zaman›n dünya ilim merkezi Ba¤dat'a giderek bilhassa; matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalurji gibi fen ilimlerini ö¤renip, flöhrete kavufltu. Ö¤rendiklerini uygulama safhas›na koymak için çok gayret gösterdi. Birçok önemli neticeler ve baflar›lar elde etti. O zaman cehlin içinde bulunan ve karanl›k günler
yaflayan Avrupa ile di¤er yerlere ‹slam alemindeki ilim, kültür ve parlak medeniyet ›fl›klar›n› sunan binlerce alimden biri de ‹bn-i Heysem oldu. ‹bn-i Heysem, Birûni ve ‹bn-i Sina ile ça¤daflt›. Ça¤›n›n bütün ilimlerinde otoriteydi. Fevkalade keskin bir görüfl, anlay›fl, muhakeme ve zekaya sahipti. Aristo ve Batlemyüs'ün eserlerini inceleyerek hatalar›n› gösterdi. Bunlar› özetleyerek Arapçaya tercüme etti. Ayr›ca t›p ilminde de derinleflti. Geometriyi mant›¤a uygulad›. Euclid ve Apollonius'un geometrik ve say›sal metodlar›n› gelifltirdi ve pratik uygulama alanlar›n› iflaret etti. Geometri ve matemati¤in inflaatç›l›k alan›nda uygulanmas›nda katk›da
bulundu. Eski medeniyetlerden intikal eden matematik, geometri ve astronomiyi tetkik ederek ilmi tenkitlerini ortaya koydu ve bu sahalarda kendi nazariyelerini gelifltirerek ilim alemine sundu. Mesela; Aristo ve Batlemyüs'e ait olan dünyan›n, kâinat›n merkezi oldu¤u fleklindeki görüflleri üzerindeki flüphe ve tereddütlerini ifade etti. Dünya merkezli bir kainat sisteminin kesin olmayaca¤›n›, uzayda daha baflka sistemlerin de bulunabilece¤ini ve günefl sisteminin mevcut oldu¤unu söyledi. Nitekim ‹bn-i Heysem'den yüzlerce sene sonra önce, ‹bn-i fiat›r ve Batruci sonra Newton ve Kepler, Günefl sistemi nazariyesini kabullenmifller ve yer kürenin bu sistem içinde bulundu¤unu söylemifllerdir.
fiubat - Mart 2010
Optik çal›flmalar› ‹bn-i Heysem, optikte gölgenin nas›l meydana geldi¤ine dair bir teori ortaya att›. Foto¤raf›n ilk modelini ve karanl›k oday› (beytül muzlim) ilk defa o denedi. Gökkufla¤›n›n nas›l teflekkül etti¤ini ve bunda renklerin meydana geliflini gayet güzel bir flekilde izah etti. Billur küre fleklindeki küçük su taneciklerinden günefl ›fl›¤›n›n k›r›l›p yans›ma prensiplerini aç›klad›. Özellikle ›fl›¤›n yans›mas› konusunda fizik ve opti¤e getirdi¤i yenilikler, alt› as›r boyunca dünya bilim çevrelerini etkilemifltir. ‹lmi incelemeler sonucu gözün görme olay›n› aç›klad›. Euclid ve Batlemyüs'ten beri herkes görme iflini, gözden ç›kan ›fl›nlar›n eflyaya ulaflarak, gözün eflyay› alg›lamas› olarak biliyordu. ‹bn-i Heysem, ilk defa, bunun ilmi olmay›p, yanl›fl oldu¤unu savundu ve do¤ru olan kendi teorisini ortaya koydu. ‹bn-i Heysem'e göre görme, eflyadan yans›yan ›fl›nlar›n göze gelmesi ve gözün arka odak noktas›nda birleflmesi üzerine gözün eflyay› görmesidir. Gözlü¤ü ilk defa kullanan da odur. ‹bn-i Heysem'in yüzü aflk›n eserlerinin en meflhur ve genifl
muhtevâl› olan› Kitâbül-Menâzirdir. Eser, yedi bölümden meydana gelmifltir. Birinci bölümde: Görme olay›n›n keyfiyeti, gözün özellikleri, ›fl›k ve özellikleri, ›fl›¤›n ayd›nlatmas›n›n nas›l oldu¤u, göz ile ›fl›k aras›na giren nesneler, gözün anatomik yap›s›, gözün faydalar›; ‹kinci bölümde: Görülebilen fleyler, görülmeyi sa¤layan sebepler, görülmenin nas›l oldu¤u, gözün bu fleyleri birbirinden nas›l ay›rd edebildi¤i; Üçüncü bölümde: Gözde veya görmede meydana gelen yan›lmalar ve bunlar›n sebepleri, gözün yan›lmas›yla bilgide meydana gelen yan›lmalar, düflünce ve araflt›rmalarda vâki olacak hatâlar; Dördüncü bölümde: Parlak cisimlerden ›fl›¤›n yans›mas› yoluyla gözün bunlar› görmesi, gözde bunlar›n görüntülerinin meydana gelmesi; Beflinci bölümde: Görüntülerin, hayallerin yerleri; Alt›nc› bölümde: Ifl›klar›n eflyâdan göze yans›mas› yoluyla görmede meydana gelebilecek yanl›fll›k ve hatâlar, bunlar›n sebepleri, düzlem aynalarda, küresel tümsek aynalarda, silindirik tümsek aynalarda, konik tümsek aynalarda, küresel çukur aynalarda, silindirik çukur aynalarda ve konik çukur aynalarda ›fl›klar›n yans›mas› ve bütün bunlardan dolay› görmede meydana gelebilecek yan›lmalar› ve de¤iflik görüntüleri; Yedinci bölümde: Ifl›nlar›n çeflitli fleffaf cisimlerden geçifli, ›fl›k demetlerinin do¤rusal yay›l›fl›, fleffaf cisimlerin içindeki kat› cisimlere tesâdüf eden ›fl›k hüzmelerinin yâni demetlerinin k›r›l›p yans›malar›, k›r›lma olay›n›n incelenmesi ve nas›l meydana geldi¤i, bundan meydana gelen hatâl› görüntüler veya yanl›fl görme olaylar› anlat›lmaktad›r. ‹bn-i Heysem'in bu meflhur eseri, ortaça¤da befl defâ Lâtinceye çevrilmifl olup, bütün Avrupa
53
üniversite ve ilim merkezlerinde tan›nan tek mürâcaat eseri durumundayd›. Muhtelif ilim dallar›nda ortaya koydu¤u terimler bugün hâlâ kullan›lmaktad›r. Aydaki önemli kraterlerden birinin ad› da ‹bn-i Heysem (Al Hazen) olarak isimlendirilmifltir. Modern ilimlerin temellerine bak›ld›¤›nda, birço¤unda Avrupal› mucitlerinden 600-800 sene önce yaflayan Müslüman ilim adamlar› görülmektedir. ‹flte örnekler: -K›zam›k ve çiçek hastal›¤›n› fark eden ve saf alkolü ilk elde eden Razi, -Cüzzam› ilk tan›mlayan ‹bni Cessar, -Veban›n bulafl›c› bir mikrop oldu¤unu fark eden ‹bni Hatip, -Verem mikrobunu tan›mlayan Kambur Vesîm, -Retina tabakas›n› inceleyen ‹bni Rüfld, -S›f›r› ve ikili sistemi ilk kullanan Harizmi, -Trigonometriyi matematiksel modellemede kullanan Battani, Ebul Vefa, Nasiruddin Tusi, -‹lk trigonometrik dönüflüm formülünü bulan ‹bni Yunus, -Binom formülünü bulan Ömer Hayyam, -‹lk difransiyel denklikler kitab›n› yazan Sabit bin Kurra, -Ondal›k kesiri kitaplar›nda kullanan G›yaseddin Cemflid, -Dünyan›n döndü¤ünü fark eden Biruni, -Güneflin yüzündeki lekeleri gözleyen Fergani, -Y›ld›zlar›n yer ve aç›kl›klar›n› ölçen ve ilk cetveli gelifltiren Cabir bin Eflah, -Otomatik kontrol sistemleri tasarlayan Ahmet bin Musa, -Sibernetik benzeri bir kurgu yapan ‹smail-El Cezeri, -Optik kuram› üzerinde çal›flan ‹bni Heysem, -Sesin matematiksel modeli üzerinde çal›flan Farabi, -Yer çekimini tan›mlayan Razi -Maddelerin özgül a¤›rl›¤›n› hesaplayan Hazini, -Atom alt› parçac›klar› düflünen Cabir bin Hayyan, -Kimya laboratuar› kuran Cabir, -Ecza kitab›n› yazan ‹bni Baytar,
54
fiubat - Mart 2010
Elif Y›lmaz elifyilmaz04@gmail.com
GEZG‹N
Foto¤raflar: Elif Yilmaz
‹zmit-Yuvac›k’tay›z... ‹ki mevsim iki farkl› güzellik… Birinde kelebekler uçufluyor, di¤erinde ise kar taneleri… Bu say›m›zda ‹zmit'in Yuvac›k ‹lçesinin Köylerinden olan Servetiye köyünün derelerinde, tepelerinde, yaylalar›nda sizlerleyiz. Sessizli¤in hâkim oldu¤u ve do¤an›n göbe¤inde, büyük flehrin stresinden uzakta, sadece dinginli¤in sesi var. Ömür boyu doyamayaca¤›m›z küçük bir cennet adeta. fielâlere inmek, p›narlardan buz gibi su içmek, bö¤ürtlen ve mis kokulu da¤ çileklerinden yemek, yabani meyve ve kestane toplamak, yürüyüfl öncesinde, nehirde buz gibi sular›n içinde ayaklar›m›z› serinletmek, orman›n günefl görmeyen yerlerinden geçebilmek, oksijen yüklü ormanda ci¤erlerimizi bol bol temiz havayla doldurmak, her yerde bambaflka bir manzarayla karfl›laflmak... I. ‹lkbahar da… May›s ay›n›n ortas›nday›z. Tüm haz›rl›klar›m›z› tamamlayarak kiralad›¤›m›z bir minibüsle ‹stanbul'dan yola ç›k›yoruz. Hedefimizde ‹zmit'in Yuvac›k ilçesinde bulunan bir yayla. Uzunca bir yolumuz var ve ‹stanbul'da hava kapal›. Daha öncesinde meteorolojiden edindi¤imiz bilgiyle so¤uk ve ya¤mur ihtimaline karfl› ekibimizi uyar›p gerekli olan k›yafetlerle gelinmesi gerekti¤ini belirtmifltik. Yola ç›kt›ktan sonra bafllayan ya¤mur minibüsteki
keyfimizi bozmad›. Yuvac›¤a kadar ya¤mur bulutlar› efllik etti yolculu¤umuza. Yuvac›kta son molam›z› verdikten sonra tekrar hareket ediyoruz. Sol taraf›m›zda Yuvac›k Baraj› var ve akl›ma y›llar önce yapt›¤›m›z geziler geliyor. Baraj yap›lmadan önce derin vadi içerisinde akan dere ehlilefltirilmifl sanki. Vadi boyunca uzanan baraj gölünün etraf› yemyeflil a¤açlarla çevrili ve suyun üzerine düflen yans›mas› muhteflemdi. Baraj› geçtikten sonra minibüsümüzle t›rmanmaya bafll›yoruz. K›vr›m k›vr›m yollar›, bitki örtüsünün
çeflitlili¤i ve rengi, az say›da evlerden kurulmufl köyler, evlerin birbirlerine uzakl›¤›yla adeta Karadeniz'de yolculuk yap›yormuflsunuz hissi veriyor. Araçla varaca¤›m›z son nokta olan Aytepe'ye var›yoruz. Araçtan inip tertemiz havay› ci¤erlerimize dolduruyoruz. Ya¤mur yok fakat hava so¤uk ve birazda sisli. Yerler çi¤in etkisiyle ya¤mur ya¤m›fl gibi ›slak. S›rt çantalar›m›z› yükleniyoruz ve düflüyoruz yaya olarak yollara. So¤uksu P›nar›'na kadar yar›m saatlik bir yolumuz var. Yol üzerindeki bir tabela yönümüzün de¤iflmesine sebep oluyor. Cibrin Ali Ma¤aras› yaz›s› ayaklar›m›z› ma¤araya yönlendiriyor. Daha öncesinde varl›¤›ndan haberdar olmad›¤›m›z ma¤araya yan›m›zda fener olmad›¤› için sadece göz atabiliyoruz. So¤uksu P›nar›'na vard›ktan sonra k›sa bir mola veriyoruz. So¤uk p›nar yuvac›¤›n içme suyunu karfl›layan kaynak suyu. Da¤›n içinden gürleyerek ç›kan su büyüleyici. Suyun ç›kt›¤› yere do¤ru giden bir mahzen var. Basamaklarla ilerlenen mahzende biraz tehlikeli ama sonunda suyun muhteflem bir flekilde ak›fl›n› izleyebilece¤iniz galeri var. Küçük bir su tesisi olan bu yerin flöminesi mevcut. Her daim yan›yor ve yan›n›zda getirdi¤iniz malzemeleri izin isteyerek közleyebiliyorsunuz.
fiubat - Mart 2010
Moladan sonra tekrar yollara düflüyoruz. Dereyi geçip menekfle yaylas›na do¤ru t›rman›fla geçiyoruz. A¤açlar›n aras›ndaki patika yol ya¤murunda etkisiyle bir baflka kokuyor. Rengârenk çiçekler içerisinde ve kufl seslerinin eflli¤inde yapt›¤›m›z bu yorucu t›rman›fl çok keyif veriyor. Ama as›l keyfi bu yorucu yolculuk sonunda vard›¤›n›z yaylada al›yorsunuz. Etraf› tepelerle çevrili ve içinden flirin mi flirin akan bir deresiyle büyüleyici bir manzaras› var Menekfle yaylas›n›n. Ö¤le vaktinde yayladay›z ve sabah ki havadan eser kalmam›fl. Güneflin ›fl›lt›s› yüzümüze kan getiriyor. Bekle bizi Menekfle yaylas› diyerek geldi¤imiz yoldan geri dönüyoruz.
II. Ve sonbahardan k›fla do¤ru bir yürüyüfl… ‹lkbaharda gördü¤ümüz güzelliklerden sonra buralarda sonbahar da güzel olmal› diyerek Aral›k ay›nda tekrar düflece¤iz yollara. Hava flartlar› ilkbahardakine benziyor. Hava durumuna sa¤anak ya¤›fll› gösteriyor bölgeyi. Yola ç›kmadan önce ya¤murluk, bot, çabuk kuruyacak elbiseler ve yedek k›yafetler getirilmesini söylüyoruz. Bu sefer ekibimiz daha kalabal›k oldu¤u için otobüsle ç›k›yoruz. Hedefimiz yine Menekfle Yaylas›… Yeflillikler içinde gördü¤ümüz yerleri birde k›z›llaflm›fl, sararm›fl rengiyle gözlemek. Sabah namaz›ndan sonra hareket ediyoruz. Yol boyunca otobüsün silecekleri hiç durmuyor ama moralimiz gayet iyi. Baraj› geçip Aytepe'ye t›rmanmaya bafll›yoruz. Tepeye dört befl kilometre kala ya¤mur yerini kar ya¤›fl›na b›rak›yor. Yukar›lara t›rmand›kça yerdeki kar kal›nl›¤› art›yor ve yolun di¤er k›sm›n› otobüsümüz devam edemedi¤i için yaya olarak sürdürmek zorunda kal›yoruz. Yollar a¤açlar bembeyaz elbiseye bürünmüfl sanki. Karda yürümenin zevki bir baflka ama ekibimizin yürüyüflünü
55
yavafllat›yor. Mola yerimiz olan So¤uksu P›nar›'na vard›¤›m›zda ö¤le vakti oluyor. Tesislerde yaz k›fl yanan flöminenin etraf›nda kümeleniyoruz. Ev sahiplerinin çay ikram› eflli¤inde yan›m›zda getirdi¤imiz yiyecekleri atefl çat›rt›lar› eflli¤inde yemeye bafll›yoruz. Tekrar yola ç›kaca¤›z ama ateflin keyfi ve d›flar›daki havan›n durumu bizi geri koyuyor bu eylemden. Etrafta bir keflif yap›p, foto¤raflar çekip farkl› bir yoldan otobüse do¤ru yürümeye bafll›yoruz. Yaz›n yapt›¤›m›z yolculukta göremedi¤imiz dereler, flelaleler oluflmufl ya¤›fllar›n etkisiyle. Dereler bazen geçit vermiyor derecesinde yükselmifl. Kimi yerde paçalar›m›z› s›vayarak dal›yoruz suyun içine, kimi yerde de a¤açtan yap›lm›fl minik köprülerden geçiyoruz karfl› k›y›ya. Uzunca bir yürüyüfl sonras›nda akflam vakti Karaaslan Tesislerine var›yoruz. ‹stanbul'dan ald›¤›m›z sucuklar› Karaaslan Tesislerinde f›r›na veriyoruz. Yay›lan sucuk kokusu yorgunlu¤umuzu unutturuyor. Ekmek aras› sucu¤u çay eflli¤inde nar gibi olmufl soban›n etraf›nda kümelenerek bitiriyoruz bir ç›rp›da. Ziyafet sonras›nda uzunca bir yolumuz var ama bu yolculu¤un nas›l geçti¤inin fark›na bile varm›yoruz çünkü floför hariç hepimiz uyuyoruz. Bölge hakk›nda k›sa bilgi Yuvac›k Yuvac›k, ‹zmit´e 12 km mesafede ana yol ile ba¤l›d›r. Ayr›ca 10 km mesafede alternatif güzergâhlar da mevcuttur. Yuvac›k ‹zmit Körfezinin do¤u ucunda 25 km2 alana sahip yayla görünümündedir. Yuvac›k´in güneyi daha sert tapo¤rafyaya sahiptir. Yuvac›k, do¤al güzellikleri içinde bar›nd›ran ormanl›k alanlar ile zengin su kaynaklar› mevcut olan bir yerleflim merkezidir.
56
fiubat - Mart 2010
Sokaklar oldukça temiz, yerler kald›r›m tafllar›yla döflenmifl. Do¤ayla müthifl bir uyum içinde her fley. Kurtulufl Savafl› s›ras›nda cephelerden biri olan Servetiye Camii Köyü Yuvac›k'›n di¤er köylerine göre daha kalabal›k. Karadeniz gibi engebeli yap›s› olan bölgede nüfus sürekli azald›¤› için köylerde küçülmüfl. Buras›, yefliliyle, suyuyla, havas›yla ve tabii ki insan›yla, tam hayalini kurdu¤umuz bir köy. Babaannemizin masallarda bize anlatt›¤› gibi... Ne yenebilir? Nerede kal›nabilir? Karaaslan Alabal›k Tesisleri Yuvac›k Baraj› ‹ki büyük derenin birleflti¤i vadide, Yuvac›k beldesi yak›nlar›nda infla edilmifl, baraj yap›m› öncesi derelerin kenarlar›ndaki alabal›k çiftlikleri ve do¤al ortamlar› ilgi çekerken, daha sonra baraj gölünün çevresiyle oluflturdu¤u güzellikler görülmeye de¤er hale gelmifltir. Körfez ve ‹zmit manzaras› eflli¤inde ç›kmaya bafllayaca¤›n›z tepelerden birkaç köy geçtikten sonra Yuvac›k'tan yürüyerek 1 saat mesafede Aytepe köyüne ulafl›lmaktad›r. Aytepe Aytepe, Servetiye Camii köyünün bir mahallesidir. Aytepe'de, Karadeniz'e özgü yayla evlerini görmek mümkün. Çünkü Aytepe'nin sakinleri Karadeniz'den göçmüfl. Aytepe'nin yüksekli¤i 900m ve körfeze bakan bir manzaras› var. K›fl, ilkbahar ve sonbahar, Aytepe' de yürüyüfl için en ideal mevsimlerdir. Beflkayalar tabiat alan› ve Serindere, S›cakdere, Kirazdere'lerin yüksek kaya duvarlar› ve ürkütücü kanyonlar› bu yürüyüfl alan› kapsam›ndad›r. Servetiye Cami Köyü ‹l merkezine 26 kilometre mesafede olan Servetiye Camii Köyü'nün nüfusu 308'dir. 1878 Osmanl› Rus
savafl›ndan sonra Batum'dan gelen muhacirler taraf›ndan kuruldu¤u söylenmektedir. Samanl› Da¤› eteklerinin en yeflil yörelerinden birinde kurulmufltur. Karadeniz benzeri bir co¤rafyas› olan köylerde Karadeniz'de oldu¤u gibi da¤›n›kt›r. Az say›da evden oluflan küçük mahalleler yeflillikler içinde saklanm›fl neredeyse. Köy evleri genellikle ahflaptan yap›lm›fl tipik Karadeniz evlerini and›r›yor. Tüm evlerin önünde oldukça verimli tarlalar ve bahçeler var. Kiraz, üzüm, kivi, erik, fleftali, kay›s›, elma, armut, ceviz, f›nd›k gibi her türlü meyveyi görebilirsiniz.
Kirazl›dere boyunca kendi çiftlikleri olan alabal›k tesislerinde güveçte soslu alabal›k yiyebilirsiniz. Tesislerde her türlü ›zgara çeflidini de bulabilirsiniz. Et yemek istemeyenler için, güveçte mantar, m›hlama gibi çeflitli seçenekler de mevcut. Ancak Yuvac›k taraf›na sabahtan geldiyseniz kahvalt›s›n› mutlaka denemelisiniz. M›hlama, yöreye özgü bal, tereya¤›, köy peyniri, do¤al sebzelerden oluflan kahvalt›s›, derenin içinde ayaklar›n›z serinlerken, keyif alabilece¤iniz apayr› bir lezzet. fiirin bungalovlarda kalabilece¤iniz gibi, çad›r kamp› da yapabilirsiniz.
fiubat - Mart 2010
57
Mehmet Erdem Gürhan m.erdemgurhan@gmail.com
PS‹KOLOJ‹
Duygusal Zeka : in ‹slam : out Duygusal zekâ farkl› özellikleri içinde bar›nd›rmaktad›r ve oldukça genifl içeri¤e sahip bir kavramd›r. Problem çözme kabiliyeti, kendi duygular›n›n fark›nda olma, baflkalar›n›n duygular›n›n fark›nda olma, özdisiplin, azim, sebat, uzun süreli bir hedefe yönelik motivasyon devaml›l›¤›, uyum becerisi, özsayg›, iyimserlik, iradi geliflim gibi konular duygusal zeka'n›n bileflenleridir. Bu özellikleri artt›rmak mümkündür.
Duygusal Zekâ(EQ) Nedir? Duygusal Zekâ son on y›l içerisinde bilimsel çal›flma konular›nda s›kça rastlanan bir konu olmas›n›n yan›nda e¤itim ve ifl dünyas›nda da oldukça dikkat çekmektedir. Bu durum Duygusal Zekâ terimini son y›llar›n popüler konular› aras›na yerlefltirmifltir. Duygusal zekâ kavram›n› ilk ortaya atan bilim insanlar› Salovey ve Mayer
duygusal zekây›, “bireyin kendisinin ve di¤erlerinin hislerini ve duygular›n› anlama, bunlar aras›nda ay›r›m yapma ve bu dönüflümden kazand›¤› deneyimi düflünce ve davran›fllar›nda kullanabilme yetene¤i” olarak tan›mlam›fllard›r. Bu kavram üzerine düflünen bilim insanlar›n›n ekseriyetle aç›klamalar›nda “duygular› tan›ma” ard›ndan bu tan›mlama ve idrakin yans›mas› olarak bireyin çevresini tan›mas›, konumland›rmas› mevzusu ön plana ç›kmaktad›r. Duygusal Zekân›n Keflfi Özellikle 19. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru akademik zekâ veya zeki olma kavram› e¤itimde matematik
ve say›sal konulardaki baflar›yla özdefllefltirilmiflti. ‹fl dünyas›ndaki durum ise bundan farks›z de¤ildi. Ürün odakl› yaklafl›ma göre süreçteki iliflkilerden(grup içi iliflkiler, yard›mseverlik, özdenetim, çaba ve gayret vb.) ziyade hedefe ulaflmak önemliydi ve sonuca götüren zekice olan tüm yollar mubaht›. Bu yaklafl›m tarz›n›n ilerleyen y›llarda bir e¤itim kurumunun ya da ifl sektörünün baflar›ya ulaflmas›nda s›k›nt›lar oluflturdu¤u fark edilince insanlar aras› iliflkilerde yeni tan›mlara ihtiyaç duyuldu. Bu tan›m bir yönüyle zekân›n ifllevsel yönünü öne ç›karacakken di¤er yönüyle asl›nda insana biçilecek yeni rolün de bir nevi aç›klay›c›s› olacakt›. Yani kiflinin yaflam baflar›s›n› yordama da oldukça ifle yarayacak ve tek bafl›na zeki olmay› içermeyecek bir tan›m üzerinde duruluyordu. Çok ak›ll› bir grup insan içerisinden kimin baflar›l› bir liderlik yapabilece¤ine iliflkin kestirimi IQ tek bafl›na vermekte yetersiz kal›yordu. ‹nsanlar zekâ, yetenek ve ifl konusundaki uzmanl›klar›
58
fiubat - Mart 2010
farkl› bir boyutu var ki o da; bu kavram›n vurgulad›¤› “kiflinin duygular›n› tan›mas›(kendini tan›mas›), baflkas›n› tan›mas›(kendi d›fl›ndaki varl›k âlemini tan›mas›), özdisiplin(iradi geliflim) gibi vb. özelliklerin ifllevselli¤inin adeta yeni keflfedilmifl olarak topluma lanse edilmesidir. Bugün ilk defa keflfedildi¤i düflünülen ve yanl›fl tan›mlanan bu özelliklerin memba› ‹slam'd›r. Manidar olan ‹slam dinini insanlara karakter ve ahlak kazand›rmada( duygusal zekâ) alternatifler aras›nda görmeyen dünün akl› bugün yine onun söylemini din ruhundan soyutlayarak bir kez daha dinin yüceli¤ini görmezden gelip onun miras›na sahip ç›kmaktad›r.
nedeniyle ifle al›n›rken duygusal zekâ yoksunlu¤u nedeniyle iflten kovuluyorlard›. Bu kifliler aras›ndan bir veya bir kaç›n› farkl› k›lan özelliklerin neler olabilece¤i tart›fl›lmaktayd›. Bat› da bunlar konufluladursun Do¤u'da(özellikle ‹slam dünyas›nda) böyle bir kavrama ihtiyaç duyulmamakla birlikte bat› böyle bir tan›m›n eksikli¤ini geç de olsa fark etmifl ve insanlar aras› iliflkileri yeniden düzenleyen ve bat›ya göre insani duygular› ön plana alan bu iliflkiler a¤›na “Duygusal Zekâ” ismini vermiflti.
E¤itimciler Duygusal Zekây› gelifltirmeye yönelik önemli e¤itim programlar› oluflturdular. ‹flverenler çal›flanlar›na bu e¤itimi verdirerek ifl baflar›s›n› artt›rmaya çal›flt›lar. Duygusal Zekân›n ifllevsellik boyutunu bir futbol okulunun giriflinde yazan “Sizin bu okula girmenizi sa¤layan fley yetene¤iniz, sizi burada tutacak olan da karakterinizdir” sözü veciz flekilde ifade etmektedir. Burada “yetenek” IQ'yu ifade ederken “karakter” duygusal zekâ(EQ) boyutunu ifade etmektedir.
Duygusal Zekâ ve ‹fllev Alan›
Duygusal zekâ farkl› özellikleri içinde bar›nd›rmaktad›r ve oldukça genifl içeri¤e sahip bir kavramd›r. Problem çözme kabiliyeti, kendi duygular›n›n fark›nda olma, baflkalar›n›n duygular›n›n fark›nda olma, özdisiplin, azim, sebat, uzun süreli bir hedefe yönelik motivasyon devaml›l›¤›, uyum becerisi, özsayg›, iyimserlik, iradi geliflim gibi konular duygusal zeka'n›n bileflenleridir. Bu özellikleri artt›rmak mümkündür.
Duygusal Zekâ kavram›n›n bat›daki as›l popülerli¤ini kazanmas› Daniel Goleman'›n “Duygusal Zekâ” adl› kitab›yla olmufltur. Bu kitap dönemin ABD Baflkan› Clinton'›n bir eyaletteki kitapevi ziyaretinde gazetecilere çok önemli bir eser olarak ifade etti¤i bu kitab› tan›tmas› ve çeflitli çevrelerde farkl› etkiler oluflturmas› ile kitap uzun süre en çok satanlar listesinde kalm›flt›r. Ad› geçen eserde duygusal zekan›n neden IQ' dan daha önemli oldu¤u tart›fl›larak zekaya farkl› bir bak›fl aç›s› getirilmektedir. Duygusal Zekâ ilk olarak ifl sektöründe ciddi bir zemin bulmas›n›n yan›nda sonraki y›llarda e¤itimde ve kiflisel geliflim sürecinin bileflenleri aras›nda yerini ald›.
‹slam ve Duygusal Zekâ Duygusal Zekân›n gelifltirilerek kafa ve kalp bütünlü¤ünün sa¤lanmas› ça¤›m›zda en çok ihtiyaç duyulan davran›fllardan birisidir. Bu konu üzerine yap›lacak çal›flmalar›n gereklili¤i ortadad›r. Ancak konunun
Nas›l ki yer çekiminden bahsederken Newton'dan, elektrikle ilgili konuflulurken Edison'dan bahsedilmemesi onlara ve onlar›n ortaya koyduklar› ilme sayg›s›zl›ksa bugün duygusal zekâ kavram› alt›nda insanlara sosyal ve duygusal öneriler getirirken ve dahi ‹slam'dan söz etmemek ilmin izzet ve onurunu zedelemektedir. Erdem odur ki güzel olan fley as›l sahibine verilsin. ‹slam bu aç›dan ideal insan modelini ve insanlar›n sosyal ve duygusal geliflimindeki tüm süreçlerini kurgular ve ona ideal yaflam› ö¤ütler. Ensar- muhacir kardeflli¤i duygusal zekân›n bir söylemi olan “di¤er insanlar›n duygular›n›n fark›nda olma” n›n mükemmel bir örne¤idir. “
Bugün ilk defa keflfedildi¤i düflünülen ve yanl›fl tan›mlanan bu özelliklerin memba› ‹slam'd›r. Manidar olan ‹slam dinini insanlara karakter ve ahlak kazand›rmada( duygusal zekâ) alternatifler aras›nda görmeyen dünün akl› bugün yine onun söylemini din ruhundan soyutlayarak bir kez daha dinin yüceli¤ini görmezden gelip onun miras›na sahip ç›kmaktad›r.
fiubat - Mart 2010
Kendini bilen, Rabbini bilir” sözü bugünün kavram› olan duygusal zekân›n (eksikleriyle ifade etti¤i veya etmedi¤i) tüm boyutlar›n› içine kapsar. ‹slam her zaman güzel ahlak› ö¤ütlemifltir. Onun bize ö¤ütledikleri insanlar aras› iliflkilerimizde ortaya konacak en üst düzey noktay› göstermektedir. ‹slam kiflinin kendi içindeki cihad› kazanmas›n›, d›flar›daki tüm baflar›lar›n önünde tutar. Entelektüel zekây› ak›l olarak gören bugünün bak›fl› bugün duygusal zekây› kalp olarak tan›mlamakla birlikte, ‹slam kafa kalp bütünlü¤üne ve bunu sa¤layacak faktörlere as›rlard›r vurgu yapmaktad›r. Kur'an “kalbiyle akletme(tefekkür)” melekesini gelifltirmeyi s›kça dile getirmektedir. Daniel Goleman'da hakikati bir yönüyle yakalayarak meflhur kitab›nda “ak›l ve kalbin birlikte kullan›lmas›n›n gereklili¤ini” s›kça ifade etmektedir. Ancak ‹slam bak›fl›yla ele al›nmayan bu cümleler dahi izaha muhtaçt›r. ‹slam felsefe ve düflüncesine göre derin anlamlar ifade eden “ak›l ve kalp”in birleflmesinden hakikat do¤acakt›r. Tüm bu karfl›laflt›rmalar›n yan› bafl›nda irade geliflimi, benlik kavram›n›n güçlendirilmesi, motivasyonun yüksek tutulmas› gibi konular duygusal zekân›n sahip ç›kt›¤› bu bafll›klar dikkatle incelendi¤inde 15 as›rl›k bir serüvene
‹slam kiflinin kendi içindeki cihad› kazanmas›n›, d›flar›daki tüm baflar›lar›n önünde tutar. Entelektüel zekây› ak›l olarak gören bugünün bak›fl› bugün duygusal zekây› kalp olarak tan›mlamakla birlikte, ‹slam kafa kalp bütünlü¤üne ve bunu sa¤layacak faktörlere as›rlard›r vurgu yapmaktad›r. Kur'an “kalbiyle akletme(tefekkür)” melekesini gelifltirmeyi s›kça dile getirmektedir.
59
sahip olduklar› aflikâr bir flekilde önümüze serilecektir.
maddedir ve günün insan ve kainat yorumlamas›nda formül eksiktir.
Duygusal Zekân›n Yeniden Yorumlanmas›
Bat› elbette ki bugün ortaya koyduklar› itibariyle tümüyle hatal› de¤ildir. Söylenenler insana dair oldu¤undan k›smen hakikatin bir yüzünü yans›tmaktad›r. Fakat bu durum körlerin fil tarifinden farks›z de¤ildir. Elbette ki bozuk bir saatin dahi günde iki kez do¤ruyu gösterece¤i bilinmektedir. Hakiki bilgiyi, ilmi Allah'› tan›mada ve anlamada bir kap› gören ve bu istikamette O'nun r›zas›na talip asr›n hikmete ram olmufl ilim irfan nesli ortaya koyacakt›r.
Duygusal Zekân›n sahip ç›kt›¤› özellikler samimi bak›fllarla irdelendi¤inde bakan her ehli insaf görecektir ki ifade edilen bu kavramlara 15 as›r Kur an bir tan›mlama getirmifl ve insanl›¤›n yükseliflini bu tan›mlardaki ö¤ütlere uymaya ba¤lam›flt›r. Bat›n›n as›rlarca evvel ortaya konmufl hakikatlere kapal› olan gözünün, bugün deneme yan›lma yoluyla da olsa biraz olsun aç›l›r gibi olmas› oldukça manidard›r. Ifl›¤› bat›da bulmaya çal›flan dima¤lara bu durum kendi temel kaynaklar›m›z› yeniden hallaç pamu¤u gibi irdeleyerek onu ça¤›n idrakine sunmak mecburiyetinde oldu¤umuzu göstermektedir. Yoksa adeta bir çocu¤un önemli bir eflyay› elinde oynamas›n›n getirece¤i tehlikeler gibi bugün ve sonras›nda da ilim ve irfan bat›n›n elinde oyun hamuru olmaya devam edecekse ki (etmemeli) özledi¤imiz ideal ruh ve beden insan› hülyalar›m›zda dolaflmaya devam edecek demektir. Çünkü hakiki iman› elde etmemifl bir insan›n yeryüzünün en zeki insan› da olsa hakikati tüm yönleriyle görmesi ve bulmas› imkâns›zd›r. ‹man, formülün tamamlanmas›ndaki en önemli
Yeryüzü bugün gerçek insan ve insanlar aras› iliflkiler modeline ne kadar muhtaçt›r ve biz üzerinde oturdu¤umuz hakikatleri ça¤›n idrakine sunmada ne kadar vefas›z›z. Bugünün duygusal zekâ çal›flmalar›na kendi nefes ve soluklar›m›z›n üflenmesi, eskimeyecek, arad›¤›m›z bu da de¤ilmifl deyip deneme yan›lmada bulundurmayacak, uygulad›kça parlakl›¤› gözleri alacak, hayat›n tüm yönlerini kapsayan en yeni ve en dinamik insan modelinin ça¤›n idrakine sunulmas› en büyük temennimizdir. Bu konudaki bireysel gayretlerin topyekun çal›flmalarla ürüne dönüflmesi de neticeye ulaflmadaki en önemli kilometre tafllar›m›zdan biri olacakt›r.
60
fiubat - Mart 2010
KÜLTÜR - SANAT Ali Emiri'nin ‹zinde Eli Emiri'nin ‹zinde Mehmet Serhan Tayfli Timafl Yay›nlar›, 2009 "Millet Kütüphanesi'nin müessisi Ali Emîrî Efendi'nin emanetlerini gözü gibi koruyan, bunun için mücadele etmekten hiç y›lmayan bir kültür adam›n›n Mehmet Serhan Tayfli'nin hat›ralar›, nefs-i ‹stanbul'un orta yerinde, Millet Kütüphanesi'nde geçen uzun seneleri, o senelerde tan›fl›lan insanlar›, edinilen tecrübeleri anlat›yor. Elbette, Türkiye'nin geçen yüzy›l›nda ‹stanbul'un kültür muhitlerinin gündemlerini, önemli flahsiyetlerinin çal›flmalar›n›, yer yer elefltirilerini, amason derece samimi bir üslupla o dönemin kendine has yap›s›n› da...
Esra Tice esratice@yahoo.com
Millet Kütüphanesi'nde memurluk, uzmanl›k, müdür yard›mc›l›¤› ve müdürlük yapan Mehmet Serhan Tayfli, çocuklu¤undan ve ailesinden bafllayarak, Dolmabahçe Saray›'nda sekiz y›l boyunca Mustafa Kemal Atatürk'ün muhaf›zl›¤›n› yapan polis babas› Ahmet Râsih Tayfli'nin hat›ralar›n› da ekleyerek, sizi bir devrin flahitli¤ine, flimdilerde örnekleri giderek yok olan farkl› hayatlara ça¤›r›yor... II. Dünya Savafl›'n›n netameli günlerindeki Adana'dan, ‹zmir Bay›nd›r'›n Melamî, Nakflî manevî iklimine, oradan da ‹stanbul'un çok renkli ilim ve kültür hayat›na do¤ru akan keyifli bir hikâye... Yer yer hüzünlü hat›ralar da ihtiva etse, ibretlerle, flükürlerle, mutluluklarla dolu bir hayat öyküsü... Kendinizden çok fleyler bulaca¤›n›z, okudukça da¤arc›¤›n›z›n zenginleflti¤ini hissedece¤iniz bir resm-i geçit..."
Düfllerden Düflüncelere Söylefliler
Halit Refi¤ Düfllerden Düflüncelere Söylefliler ‹brahim Türk Kabalc› Yay›nevi “Yorgun savaflç› Han›m'› ald›. ‹ki Yabanc›'dan uzaklara Köpekler Adas›'na s›¤›nd›.”
‹brahim Türk taraf›ndan kaleme al›nan Düfllerden Düflüncelere Söylefliler ismini tafl›yan bu kitap geçti¤imiz aylarda yitirdi¤imiz ünlü Yeflilçam yönetmeni Halit Refi¤ ile y›llar önce gerçekleflen samimi bir söylefli dizisinden olufluyor. Bu çal›flma, yönetmenin Türk sinemas›ndaki serüveni, yaflam›, sinemaya bak›fl›, kulland›¤› sinema dili ve filmlerinin altyap›s›nda yer alan düflünceleri, tüm detaylar›yla aktar›l›yor. Halit Refi¤ Kore'deki askerli¤i sürecinde bafllayan k›sa belgesel çekimleriyle sinemaya ad›m atm›fl. Askerli¤inin ard›ndan ünlü yönetmen, sinema maceras›na sinema yazarl›¤›, yönetmen
asistanl›¤› ve yönetmenli¤e uzanan bir yolda ilerlemifl. Bu çal›flma bizlere Türk sinemas›na önemli yap›tlar b›rakan Halit Refi¤'inin nezdinde Türk sinemas›n›n gelifliminin en h›zl› yafland›¤› döneme ait bilgiler sunuyor. Türk siyasetinde geliflen çalkant›lar›n neticesinde sinema alan›nda yaflananlar, Halk Sinemas›, Ulusal Sinema söylemlerine getirilen yorumlar, yönetmenin bu do¤rultuda yapt›¤› çal›flmalar, kitapta detayl› bir flekilde yer al›yor. Rahmetle and›¤›m›z ünlü yönetmen Halit Refi¤'i tan›mak ve anlamak isteyenlere rehber olabilecek bu kitap ayr›ca Türk sinemas›n›n tarihine ›fl›k tutmak ad›na da önemli bir kaynak olma özeli¤ini tafl›yor.
fiubat - Mart 2010
61
Andrei Tarkovsky Collection (Solaris + Stalker + Ivan'›n Çocuklu¤u (5 DVD) Orjinal isim: Andrei Tarkovsky Collection (5 Disk) Solaris + Stalker + Ivan's Childhood Yönetmen: Andrey Tarkovski (Andrei Tarkovsky) Senaryo : Arkadi Strugatsky, Andrey Tarkovski (Andrei Tarkovsky), Fridrikh Gorenshtein Oyuncular: Nikolay Buralayev, Aleksandr Kajdanovsky, Alisa Frejndlikh, Natalya Bondarchuk, Donatas Banionis,Jüri Jarvet, Vladislav Dvorzhetsky, Nikolai Grinko, Anatoli Solonitsyn, Sos Sargsyan Üç üstün eser: Dünyaca ünlü Rus yönetmen Tarkovski'nin sinema sanat›na kazand›rd›¤› eflsiz eserlerinden üçü nihayet Türk sinemaseverlerin dvd raflar›n› süsleyecek. Andrey Tarkovski sinema dünyas›na say›ca az ama nitelikli ve önemli filmler kazand›rm›flt›r. Yönetti¤i baflyap›tlar izleyiciyi anlam dünyas›na dair engin bir yolculu¤a ç›karm›flt›r. Usta yönetmenin yay›na haz›rlanan bu üç filmi “Ivan's Ch›ldhood”, “Stalker” ve “Solaris” koleksiyonerler için tek bir kutuda yer alacak. Ivan'›n Çocuklu¤u (1962) yönetmenin ilk uzun metrajl› filmidir. Sinema dünyas›nda büyük ilgiyle karfl›lanm›flt›r. Dünya çap›nda tüm elefltirmenler, savafl üzerine çekilmifl en güçlü duygusal film oldu¤u konusunda hem fikir olmufllard›r. 12 yafl›ndaki Ivan'›n çocuklu¤u, annesi ve ablas›n›n faflistler taraf›ndan gözlerinin
önünde öldürüldü¤ü gün biter. Ivan'›n babas› da savaflta ölmüfltür. Yetim kalan Ivan, orduya ba¤l› çal›flan bir kurumda, yetenekli bir casus olarak görev yapmaya bafllar. Hayat›n› tehlikeye atarak, komutanlar›na düflman hakk›nda paha biçilmez bilgiler getirir. Fakat bir gün gitti¤i görevden dönmez. Solaris (1972) Ünlü bilimkurgu yazar› Stanislaw Lem'in kitab›ndan uyarlanm›fl olan Solaris'te, araflt›rma yap›lan bir gezegendeki, bir çeflit zeka bar›nd›rd›¤› bilinen, fakat aç›klanamayan olaylar yüzünden çok gizli tutulan Solaris Okyanusu görevi anlat›l›yor. Uzay üssündeki üç bilim adam›n›n bafl›na aç›klanamayan olaylar›n gelmesiyle birlikte, filmimizin ana karakteri, göreve devam› hakk›nda karar vermek üzere Solaris Okyanusu üzerindeki üsse gönderilir. ‹stasyonda hayat durmufl gibidir ve hayatta kalan iki bilim adam› da çok
gizemli ve ketum davranmaktad›r. Üste, yedi y›l önce ölmüfl olan kar›s›yla karfl›laflmas›yla birlikte, bu yabanc› zekan›n do¤as›n› anlamaya bafllar. Stalker (1979) Gri ve isimsiz bir kasaban›n yak›n›nda, askerler ve dikenli tellerle korunan bir bölge bulunmaktad›r. Kar›s›n›n say›s›z itirazlar›na ra¤men, karanl›klar›n içinden gelen bir adam ç›kar. Bu adam ‹z Sürücü'dür. S›ra d›fl› zihinsel yetenekleriyle, insanlar› Bölge'nin içindeki, gizli dileklerin gerçek oldu¤u Oda'ya kadar rehberlik etmektedir. Bu kez, Bölge'ye yan›nda iki kifliyi götürmektedir; ilham›n› kaybetmifl, alayc› ve yetene¤ini sorgulayan bir yazarla, yolculuktan çok s›rt çantas›n› önemseyen, sessiz bir profesör. Hiç kimsenin yaflamad›¤› Bölge'de, Oda'ya giden yol dolambaçl›d›r. Oda'ya yaklaflt›klar›nda, kurallar de¤iflmeye bafllar ve ‹z Sürücü kendini bir krizin içinde bulur.
Cumhurbaflkanl›¤› Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köflkü'nde sahiplerini buldu. Kültür ve sanat büyük ödülleri Çankaya Köflkü'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Bu y›lki Cumhurbaflkanl›¤› Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerine, Geleneksel Sanatlar dal›nda U¤ur Derman, Sinema dal›nda yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Kültür ve Sanat
Kurumu olarak ise Sak›p Sabanc› Müzesi lay›k görüldü. Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri 1995 y›l›ndan bu yana Türk kültür ve sanat yaflam›na önemli katk›larda bulunan, ülkemiz kültür ve sanat›n›n yücelmesine çal›flan Türk vatandafl› ve yabanc› uyruklu kifliler ile
kurumlara Devlet ad›na onurland›rmak ve özendirmek amac›yla, veriliyor. Her y›l, kültür ve sanat›n farkl› dallar›nda verilen bu ödüller geçti¤imiz y›l Yaflar Kemal, Alaattin Yavaflça ve Turgut Cansever'e verilmiflti.
62
fiubat - Mart 2010
DÜNDEN BUGÜNE M‹SYON VE V‹ZYONUYLA
NES‹L YAYINLARI “Nesil Olmasayd› Bir fleyler Hep Eksik Kalacakt›”
Nesil Yay›nlar› Editörü Dr. Veli S›r›m
Daha genifl okur yelpazesine hitap etme gayesiyle Nesil Yay›nlar›, Nesil Karakalem, Nesil Çocuk, Etkileflim Yay›nlar›, Söz Bas›m Yay›n markalar› alt›nda binlerce kitap biz okurlar›n hizmetine sunulmufltur. Genel yay›n yönetmeni Dr. Veli S›r›m Nesil Yay›nlar›n›n yay›nc›l›k hayat›na ad›m att›¤›ndan beri “Vatan sath›n› bir mektep yapmak” ideal ve hedefini sürdürdü¤ünü, hatta daha da ileri tüm dünya sath›n› bir mektep haline getirebilmeyi hedeflediklerini, bu hedefe ulaflmada ise ‹slamî temel prensiplere azami riayet ettiklerini belirtti. Yay›nlar› aras›nda aile, çocuk e¤itimi ve gençlik meselelerini konu alan türden kitaplar öne ç›karken siyasal ve sosyal gündem
maddelerine dair kitaplar da yer almaktad›r. Bunlarla birlikte do¤rudan okul öncesi ve sonras› çocuklara seslenen çocuk kitaplar› da yay›mlanmaktad›r. Nesil yay›nlar›nda son dönemde ilgi oda¤› olan baz› eserler ise flöyle s›ralanmaktad›r: “Çocuk Terbiyesinde Do¤ru Bilinen Yanl›fllar” kitab›n›n yazar› Pedagog Adem Günefl’in “Annelik Sanat›”. Aile ve çocuk e¤itimi alanlar›nda önemli kitaplara imza atan Vehbi Vakkaso¤lu’nun son kitab› özellikle anne-babalar›n bir baflucu kitab› olmaya aday “Sevgi Merkezli Çocuk E¤itimi”. Osmanl› ve Cumhuriyet
fiubat - Mart 2010
63
çekici paralellikler kuran Abdullah Kara imzal› “Asr-› Saadet’te Derin Fitne”. “Annelik Notunuz Kaç?” isimli kitab›yla Halit Ertu¤rul, “Duy Beni Sevgili Eflim” ve “Anla Beni” isimli iki kitab›yla Gülay Atasoy, “‹ffeti Yaflayanlar” isimli kitab›yla Said Demirtafl Nesil yazarlar› içinde öne ç›kan isimlerdendir.
dönemlerine dair önemli çal›flmalara imza atan ‹smail Çolak’›n çok s›cak ve sürekli gündemde bulunan Kürt meselesi üzerinde önemli tespit ve yorumlar bar›nd›ran “Kürt Meselesi’nin Çözümü” adl› kitab›. “K›z Çocu¤u Nas›l Yetifltirilir?” kitab›yla kitap dünyas›na h›zl› bir girifl yapan Psikolog Fatih Reflit Civeleko¤lu’nun kaleme ald›¤› “Pireyi Nas›l Deve Yap›yoruz?”. Günümüzdeki derin devlet yap›lanmas›yla ‹slam’›n ilk dönemlerinde yaflanan olaylar›n perde arkas›na dair çok dikkat
Çocuk yay›nc›l›¤›na da birbirinden de¤erli kitaplar sunan Nesil Çocuk’un son yay›nlar›ndan karikatürist Vehip Sinan imzal› “Topuz’un Maceralar›” adl› kitapt›r.
Nesil Yay›nlar›, Nesil Çocuk, Etkileflim ve Söz Yay›nlar› markalar›yla neflredilen kitaplardan haberdar olmak için www.nesilyayinlari.com www.etkilesimyayinlari.com www.sozbasmyayin.com adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
Çikolata / Chocolat Yap›m: 2000, ABD / ‹ngiltere Yönetmen: Lasse Hallström Senaryo: Joanne Harris, Robert Nelson Jacobs Oyuncular: Juliette Binoche (Vianne Rocher), Lena Olin (Josephine Muscat), Johnny Depp (Roux), Judi Dench (Armande Voizin) Hayat›n keyif veren yanlar›ndan olan damak zevkinin, insanlar›, iliflkileri ve hayat› nas›l de¤ifltirebilece¤ini anlatan Çikolata filmi bask›n›n ve duygular›n özgürlü¤ünün hikâyesi olarak tan›t›lm›flt›r. Çikolata filmi komedi olan türü, müzi¤i, seçti¤i simge, baflkarakterine verdi¤i mistik ve gizemli hava, güçlü oyuncu kadrosu ve sinematografik görselli¤inin çekicili¤iyle, popüler dünyan›n isteklerini karfl›lar niteliktedir. Film 1960’l› y›llarda Fransa’da geçmektedir. Yeni do¤acaklar›n bile hayatlar›n›n belli oldu¤u, y›llar içersinde ancak çok küçük de¤ifliklikler geçirmifl k›rsal bir bölge olan Lansguenet kasabas›ndaki insanlar›n de¤iflimini anlatmaktad›r. Kasabadaki bu de¤iflim, kuzey rüzgârlar›n›n esintisiyle kasabaya
gelen k›rm›z› pelerinli bu çikolata ustas› kad›nla bafllar. Kad›n, insanlar› yüreklendirerek, kendilerine inanmalar›n› sa¤lar. Bu durum onlar› mutlu ve özgür k›lar. Kad›n her derde deva çeflit çeflit çikolatalar›n› sunmakta olan bir ustadan çok, ayd›nlanma döneminde çizilen filozof düzlemini resmetmektedir. Ayd›nlanma ça¤›n›n ünlü düflünürü Voltaire’in o dönemdeki ideal filozof düflüncesini aktard›¤› sözleri ise flöyledir: “Gerçek filozof, sürülmemifl tarlalar› sürer, sabanlar›n say›s›n› art›r›r, yoksularla u¤rafl›p onlar› zenginlefltirir, evlenecekleri yüreklendirilir, öksüzlere sahip ç›kar. ‹nsanlardan hiçbir fley beklemez; ama onlara elinden gelen her iyili¤i yapar.” Öyle ki misyonunu flefkatin, anlay›fl›n ve sevginin özgür ruhu üzerine oturtan çikolata ustas› kad›n›n,
kasabadaki her fert ile girdi¤i diyalogda, kurdu¤u iletiflimde bu ba¤lam› önceledi¤i aflikârd›r. Ve böylece çikolatalar›n tad›na bakan ya da dükkâna giren herkes çikolatayla gelen bu de¤iflimin rüzgâr›na kap›l›p gitmektedir. Filmde çikolata simgesi birçok fleyi simgelenmektedir. ‹nsan›n de¤ifliminin öncelenmesinin yan› s›ra, çikolatan›n nefsanî tutkular› önceledi¤i filmin tan›t›m cümlelerinde ve birkaç sahnesinde kendini resmederken filmin yönetmeni Hallström’un filmi tan›mlayan cümleleri de ilgi çekicidir: “Bana göre Çikolata, bafltan ç›kar›c›l›¤› ve hayat›n zevklerini inkâr etmememiz gerekti¤ine dair komik bir hikâye.” Yönetmenin bu sözlerinden, filmin sorunsall›¤›n›n boyutu iyice anlafl›lmaktad›r.
64
fiubat - Mart 2010
TOHUM NOSTALJ‹ Sen günefl ça¤. Sen ça¤lar›n beyni. Sen ça¤lar›n yüre¤i. Ça¤lar›n birimi, birici¤i, Hak Peygamberin yaflad›¤› ça¤. Beni oraya götürecek yolun tafllar› güneflten, çimentosu güneflten. Bir galeridir bu kitap, güneflten kumlar›n, güneflten ayaklarla sergilendi¤i, dirili¤in sergilendi¤i, aflklar›n güneflle yontuldu¤u. Uyufluk, yalanc›, yorgun, karanl›k, korkulu kentleri kuran, y›k›lma¤a b›çak üstü yaflatan, tarihi kirleten pis dönemlerin üstünde bir yeni mahalledir bu kitap.
TAM MED VAKT‹ Nuri PAKD‹L Tutal›m bir deniz k›y›s›ndas›n›z. Uzun, etli bir duvar insanlardan, eflyalardan sizi ay›r›r. Deniz, art›k ta d›fl›ndad›r. Yaln›z bakt›¤›n›z o. Sizin deniziniz. Gözlerimiz yorulmufltur uyumsuzlu¤undan. Duvar, tabiat›n s›n›r› olmufltur. Kurars›n›z böyle. Bir yan› tabiat içi, bir yan› tabiat d›fl›. Görmez, duymaz, inmeli bir › kuruludur tabiat›n içinde. Hep bu üç görürsünüz. Arabalarda, tafl yap›larda, aynalarda. Yeminleri unutturan hep bu üçgen. Yeflilin kurumas› bundan, 751 günün inkâr› bundan. Söz dizileri sallanan, ölüdür. Her dönemeç morg. Bir göz, arars›n›z, bakaca¤›n›z, tutaca¤›n›z, yaln›zl›k dedi¤imiz, yani ad›n› böyle koydu. O büyük hayvan, bu kurba¤alar›n›, ancak sizi gördükten sonra ans›zl›¤›n direnme gücünü. Bir adam Kafka'y› okuyor. Çocuklar›n yakar›fllar› unutulmufltur çoktan. Is›rgan otlar›, deve iri, ölümden sonra dirilmeyi konuflan›n cebinde mendil. Cehennem, üstünüze gibi y›k›lm›flt›r. Akvaryumlar›, tafllar›, dolu keçileri ›slatan zincirli bal›klar, radyo. U¤ultu. Bofllu¤un yank›s›
m› galeri milar? Satranc›n karelerinde Camus'ün yabanc›s›. Eskiler çarfl›s›nda bay yahudiye kapt›rd›¤›n›z uyku, flimdi en uzak bir Eskimo. ‹vedilikle kalabal›¤›n kofltu¤u akflam yeme¤inin düzenlendi¤i masa, en gerçek say›n dans›n bo¤az›m›zda dü¤ümledi¤i midemize indirmedi¤i, Tura'da yaz›l› bir gecenin üç eveti. Duvar, kal›nlaflmas›n. Us, çarm›hta, deliler evi nerde mi? Çok do¤urgan susuz taylar› esenliyorum, Aln›n›zda terleyen Türkiye. Bir saç tokas›. Pakistanlarda Mevdudilerin ac›s›. Dünyan›n sigaralaflmas›. ‹çinizin, d›fl›n›z›n kavgas›, trenlerin durmas›, yanmayan hiçbir fleyin kalmamas›. Cehennem d›fl›m›zda de¤il, cehennem baflkalar› de¤il. Korku ça¤›. Ama bir gece bu kitab› okursunuz. Yak›nlarda yay›nlanan, Necip Faz›l K›sakürek'in yazd›¤› bu kitab›, «ilim Beldesinin Kap›s› Hazreti Ali» yi. Çok çabuk biter. Tabiat Kimdesiniz art›k. Usunuz size döner. Zorla döner. Buyur etmeseniz bile döner. Onun ödevi size dönmektir. Dönmesi
gerekenin dinece¤inin, yalan›n, yerini do¤ruya bira. Kaça¤›n›n, bunun mutlaka ola¤anlaflaca¤›n›n mufltusunu söyler size peygamber çiçekleri. Kitap, bunun için, peygamber çiçeklerine efl görünümlü. En verimlisi bafllar de¤iflimin. Yahudi, kaçacak yer arar, uykular›n›z› paras›z alan yahudi, o yahudi, hani o ünlü bay yahudi. ‹nersiniz tabiat›n içine. Uzun, etli duvar, incelir, esner, dokunursunuz, y›k›l›r. Bu kitab›n Türkiye'de olsun, öbür ‹slâm ülkelerinde olsun bu
fiubat - Mart 2010
konuda yay›nlanan kitaplardan çok ayr›, yok yeni, çok olumlu bir yönü vard›r. Ana amac› gösteriyor bize. Büyük Ali anlat›l›rken ulu önderimiz Hak Peygamberin yaflamas›n› da, ölümsüz gerçe¤i insanl›¤a sunuflunu da, bu ölümsüz gerçe¤e dayal› düzenin kuruluflunu da izliyoruz ince, kesin, aç›k çizgilerle. Sen günefl ça¤. Sen ça¤lar›n beyni. Sen ça¤lar›n yüre¤i. Ça¤lar›n birimi, birici¤i, Hak Peygamberin yaflad›¤› ça¤. Beni oraya götürecek yolun tafllar› güneflten, çimentosu güneflten. Bir galeridir bu kitap, güneflten kumlar›n, güneflten ayaklarla sergilendi¤i, dirili¤in sergilendi¤i, aflklar›n güneflle yontuldu¤u. Uyufluk, yalanc›, yorgun, karanl›k, korkulu kentleri kuran, y›k›lma¤a b›çak üstü yaflatan, tarihi kirleten pis dönemlerin üstünde bir yeni mahalledir bu kitap. Bizim için kurulan, örnek kurulan. Evlerinde en sevgililerin oturdu¤u Yenimahalle. Birinci durak, ikinci durak, bitmeyen durak. Birinci durakta kar›n ›s›tt›¤›, ikinci durak kufllar istasyonu, insanlar sonsuza gider bu arabalarla. ‹nanman›n, kendini adaman›n, gözü karal›¤›n flölenidir bu kitap. Çelikten sa¤lam gönüldafll›k. Yaln›z Hakka tapar insan. Büyük Ali do¤ar, kitap böyle bafllar. Annelerin sevinci bafllar. Büyük Ali daha do¤arken kocaman. Büyük Ali'nin do¤umu turfanda yenidünyad›r manav›n›zda. Ya da bal›kç›n›n sevinci. Tabiat›n sevinç
se¤irmesi. Ad›n›, Hak Peygamber, usulca söyler kula¤›na. Tükenmeyen solo. Hep k›rm›z› karanfil. Karanfilin kokusu, Hak Peygamberin o andaki inci solu¤unun kutsal yank›s›. Bunun için güzel kokar karanfil. Kalabal›k yollarda, daha az kalabal›k yollarda, sevgililer akflamüstü çiçekçi dükkânlar›na girerler, bilseler de bilmeseler de, o¤lan k›za karanfil al›r, k›rm›z› karanfil al›r, beyaz karanfil al›r, hep bunun için al›r. Hak Peygamber, elinden tutar büyük Ali'nin, evine götürür. Büyür Büyük Ali. Hep o alt›n sözleri dinler. Büyük Ali, ilk inanan çocuktur. fiiirin asfaltlad›¤› Mekke sokaklar›. Büyük Ali'nin usu da büyük, gergin, h›zl›, kuflat›c›, toplay›c›, yak›c›, yap›c›. Hak Peygamber, kutsal Kâbe'den putlar› indirir, yan›nda hep Büyük Ali. Art›k putçuluk yoktur. Bütün putlar çöker. Put y›k›l›r. O gün mutlaka gelir. Kuran yavaflça okunur daha. Hep kural bu, yeter olunca Müslümanlar›n gücü, günefl gibi ortada Müslüman. O dönemin inananlar› hep büyük. Ne büyük eflitlik ‹slâm'›n getirdi¤i, genel ça¤›r›y›, Hak Peygamberin buyru¤una uygun bir kara adam, Afrika'dan gelen bir tutsak adam yapar. Ama art›k en ak adam, en özgür adam. Gün gelir, Hak Peygamber Medine'ye göçer. O gece, Hak Peygamberin yata¤›nda uyur gibi Büyük Ali. O yatak öpülür, yüzlere, gözlere sürülür, sevilir, çocuk gibi sevilir, bir daha öpülür, öpücükler ço¤alt›l›r, hiç uyunur mu o can›m yatakta? O gün gelir. Beklenen bir gün olur ya, o gün gelir. O bir gün gelecek diye, do¤um olur, bunca gün yaflan›r. Gelir o gün. Günlerden bir gün. Benim bekledi¤im gün olacak, senin bekledi¤in gün olacak, onun bekledi¤i gün olacak, bizim, sizin,
65
onlar›n bekledi¤imiz, bekledi¤iniz, bekledikleri günler olacak. Bir gün var, o olacak. O dönemde, bütün dönemlerde k›zlar›n mele¤i, Hak Peygamberin k›z› Fat›ma ile evlenir Büyük Ali. Hak Peygamber k›yar bu kutsal nikâh›. Bu birleflik kalplerden Hasan do¤ar, Hüseyin do¤ar. Hasan, atar damar, Hüseyin, toplardamar. Bizim atar damar›m›z, bizim toplardamar›m›z. Sonra, önce, her yerde savafl. Karanl›¤› da¤›tmak için, ezilenleri kurtarmak için, birinin binini, yüz binini sömürmesini önlemek için, sorumluluk için, ayd›nl›k için, gericili¤i ezmek için, mutluluk için, güneflin önündeki bulutlar› süpürmek için. Bedir, Uhut, Huneyn, Taif, Tebük savafllar›. Yurdumun bat›l› kopyac›lar›, foto¤raf›n arab› olanlar, gericili¤in öncüleri, ne çok kara yüzünüz, eliniz, saç›n›z›n alt›ndaki yuvarla¤›n içi. ‹slâm'›n bütün savafllar›, art›k insan› kimse k›rmas›n diye yap›ld›, insan› ululamayanlara karfl› yap›ld›, insan› en üstte tutmak için. Kara yönetimi devirir ‹slâm'›n savafl›, ‹slâm'›n oku, en yobaz yönetimin karas›n› delmek için, flal›n, o kara flal›n arkas›ndaki insana ›fl›k ulafls›n diye. Büyük Ali, hep bu savafllarda Hak Peygamberin yanl›da, kanl›, inançl› sevinç bahçeleri haz›rlar insanl›¤a. Müslümanlara, olmayanlara. Karan›n gitmesi, ak›n gelmesi. Kara gider, ak gelir. Böyle oldu. Böyle oluyor. Böyle olacak. Gelecek ak. Kalmaz kara. Derilerimizden kirler ç›kacak. Sabunu ülkü olan kirler ç›kmal›, yak›fl›r m› bu kir sana Müslüman, pis sineklerin, tarihten gelen sineklerin bu kadar pisi? Tam med vakti.
66
fiubat - Mart 2010
Tercüme : Hüseyin Karaca
Arab Co¤rafyas› D‹MA VENNÜS / Suriye Gazetesi, “Vatan”, 29 Aral›k 2009 Not: Bu makale 30 yafl›n alt›ndakiler için de¤ildir.
Noel Baba son y›llardaki adeti üzere Irak'a da gitmedi. Çünkü ölmekten korkuyordu. fiayet ölürse, çocuklar bundan sonra onun verece¤i hediyelerden mahrum kalacakt›! Suudi Arabistan'da oyuncak bebeklere haciz koymufllard›. Çünkü peçesiz olduklar›na dair fetva verilmiflti! On yafl›mda iken hayat›m›n ilk düfl k›r›kl›¤›n› yaflad›m. Sükut-› hayaller hala insafs›zca beni takip ediyor. O gün odamda Noel Baba'y› bekliyordum. Bu bekleyifl ifltiyak,
dehflet, hasret ve hayal ile yo¤rulmufltu. Noel Baba, bu yuvarlak yumuflak göbe¤inde hediyeler tafl›yarak uçan sevimli ihtiyar… (!)
Noel Baba. Evet. Çocuklar›n isteklerini bilen, evlere gizlice girip a¤aç diplerine hediyeler b›rakan, sonra arkas›nda sevinç ve dehflet bulutlar› b›rakarak sessizce ortal›ktan kaybolan Noel Baba!
fiubat - Mart 2010
O gün cad› annem Noel Baba diye birinin olmad›¤›n›, bu flahs›n bir masaldan ibaret oldu¤unu tüm aç›kl›¤›yla bana anlatt›. Demek daha önceki y›llarda bana gelen hediyeleri o getirmemiflti! Demek bana yazd›¤› mektuplar da annem ve babam›n kaleminden ç›km›flt›! Ne ac›mas›z bir hayal k›r›kl›¤› idi! Korkunç bir ac› hissetmifltim. Ne var ki bugün, gerçekleri erken duyurdu¤u için annemin azarlamas›na diyecek laf bulam›yorum. Bu sene, Noel Baba Arap ülkelerinin birço¤una u¤rayamad›. Çocuklar› trajedik durumdan kurtarmak amac›yla ilk gezisine Gazze'den bafllamaya karar verdi. Hamas hükümetince kurulan, çocuklar›n gezerek mutlu olacaklar› bir hayvanat bahçesinin hikayesini duyduktan sonra Gazze'deki çocuklara yaban efle¤i getirmek 1
67
istedi. Kuflatma devam etti¤i için hayvanat bahçesine farkl› türlerde hayvanlar›n getirilmesine izin verilmemiflti. Burada, çocuklar “zebra” zannetsin diye siyah beyaza boyanm›fl bir merkepten baflka bir hayvan yoktu.
bundan sonra onun verece¤i hediyelerden mahrum kalacakt›!
Noel Baba, k›rm›z› çantas›nda silah ve süt olabilece¤inden endifle edildi¤i için Gazze'ye sokulmad›.
Libya'ya gelince Noel Baba ülkenin kendine has takvimi icat etmesinden sonra y›lbafl›n›n ne zaman oldu¤u konusunda karars›z kald›.
Refah kap›s›ndan M›s›r havaliman›na do¤ru yola ç›kt›. Havaliman›na ayak atar atmaz “Firavun ülkesi M›s›r'›n Futbol tak›m›n› m› yoksa Cezayir'i mi destekledi¤i” sorusu ile karfl›laflt›. Televizyon kültüründen yoksun oldu¤u için do¤al olarak susmak zorunda kald›. Cezayir'de de ayn› fley bafl›na geldi: Milyonlarca flehidi bulunan Cezayir'i mi yoksa M›s›r'› destekliyordu? Noel Baba son y›llardaki adeti üzere Irak'a da gitmedi. Çünkü ölmekten korkuyordu. fiayet ölürse, çocuklar
Suudi Arabistan'da oyuncak bebeklere haciz koymufllard›. Çünkü peçesiz olduklar›na dair fetva verilmiflti!
Suriye'ye gelirsek; Noel Baba bu sene buray› ziyaret edemedi. Çünkü ortama pek de al›fl›k olmad›¤›m›z bir bahar havas› hâkim. Milyonlarca çocu¤u tafl›yan mazot makbuzlar› ifle yaram›yor... Bafl›na gelenlere ra¤men Noel Baba, ülkesine kaçmadan önce muhtemelen Ma¤ut 'u hat›rlayarak k›s›k bir sesle “Arap ümmetine yard›m benim neyime!” diye m›r›ldan›yordu. Belki de çocuk gözlerinden yafllar dökülüyordu…
Dima Vennüs, hikaye ve romanlar›yla ad›ndan söz ettiren Suriye’nin genç kuflak kad›n yazarlar›ndan. fiam üniversitesi Frans›z Edebiyat› bölümünde e¤itim gördü. Yazar, çeflitli gazetelerde hikaye tad›nda gündemle alakal› köfle yaz›lar› yazmaktad›r. (Mütercim)
68
fiubat - Mart 2010
K‹HMED
K‹HMED Kocaeli ‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i “Gelene¤i ihya, gelece¤i infla fluuru ile 20 y›l” Kocaeli ‹mam Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i(K‹HMED) insanl›¤›n huzuru, inançl› bir nesil yetiflmesine ve ülkemizin kalk›nmas›na hizmet etme fluuru ile hareket etmektedir. Bu fluuru hayat›n›n mihenk noktas›na oturtmufl bir grup idealist imam hatip mezunu taraf›ndan 1987 y›l›nda kurulan ve 20 y›l› aflan geçmifli ile çok önemli hizmetlere imza atan K‹HMED Kocaeli'nin en büyük sivil toplum kurulufllar›ndan biridir. Geçmiflten günümüze birçok önemli isim K‹HMED çat›s› alt›nda imam hatip camias›na önemli hizmetler sundu. ‹NSANLI⁄I KURTARACAK NES‹L 40 y›l› aflan tarihi ile Türkiye'nin en büyük imam hatip liselerinden biri olan ‹zmit ‹mam Hatip Lisesi'nin bünyesinden ç›kan ve on binlerce
mezunun destek verdi¤i K‹HMED kurumsal kimli¤ini tam anlam› ile sa¤layarak geçmiflinden ve geleneklerinden ald›¤› güçle, gelece¤i infla etmek ve atinin gül bahçelerinde ülkesine ve tüm insanl›¤a kurtulufl müjdesini ulaflt›racak bir nesil yetifltirmenin derdi ile çal›flmalar›n› sürdürmektedir. Binlerce kiflinin kat›ld›¤› etkinliklere imza atan K‹HMED Kocaeli halk›n›n ve imam hatip mezunlar›n›n gönlünde taht kuran önemli çal›flmalar› ile be¤eni topluyor. Kocaeli'nin ilçelerinde bulunan imam hatip liseleri ve dernekleri ile de güç birli¤i oluflturarak her y›l birçok önemli faaliyet ile camiay› buluflturuyor. ÖNEML‹ H‹ZMETLERE ‹MZA ATTI K‹HMED haftal›k ve ayl›k konferanslar, Aflura Program›,
K‹HMED Baflkan› Zafer SEV‹L
bayramlaflma etkinlikleri ve Geleneksel Pilav Günlerinin yan› s›ra mezun ö¤rencilere burs yard›m›, mezunlardan ihtiyaç sahibi olanlara erzak yard›m› gibi sosyal faaliyetlere de imza atarak etkinlik zincirini her geçen gün gelifltiriyor. Kocaeli Gönüllü Kültür Teflekkülleri Platformu'na da üye olan K‹HMED ayn› zamanda Gönüllü Kültür Teflekkülleri'nin Sekretarya görevini de yerine getirerek platform içerisinde aktif rol al›yor HEDEF; BAYRA⁄I YUKARILARA TAfiIMAK Zafer Sevil baflkanl›¤›nda yaklafl›k 1,5 y›ld›r önemli hizmetlere imza atan K‹HMED Yönetimi hizmet bayra¤›n› çok daha yukar›lara tafl›yarak imam hatip camias›na hizmet etme fluurundad›r. ‹zmit ‹mam Hatip Lisesi'nden ülkesine faydal›, asl›n› ve neslini bilen donan›ml› gençlerin yetiflmesi ve varl›k sebebimiz mezunlar›m›za hizmet etme gayreti ile çok daha önemli projelere imza atman›n arifesindeyiz.
fiubat - Mart 2010
69
KOCAEL‹'N‹N ÖRNEK OKULU: ‹ZM‹T ‹MAM HAT‹P L‹SES‹ ‹zmit ‹mam-Hatip Lisesi'nin kurulufl çal›flmalar› 1953 y›l›nda merhum Vali Cemal BABAÇ baflkanl›¤›nda kurulan ‹zmit ‹mam-Hatip Okulu Koruma, Yapt›rma ve Yaflatma Derne¤inin çal›flmalar› ile bafllam›fl ve kuruluflundan on iki y›l sonra 1965 y›l›nda, ‹zmit Belediyesince kendilerine temin edilen yaklafl›k 4700 m2’lik alan içerisine inflaata bafllanm›fl ve 1967 y›l›nda da 527 ö¤rencisi ile ‹mam-Hatip Okulu Orta k›sm› e¤itim ve ö¤retime aç›lm›flt›r.
K‹HMED ‹ftar
K‹HMED olarak ‹zmit ‹mam Hatip Lisesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren okul aile birli¤imiz, yapt›rma ve yaflatma derneklerimiz ilçelerimizde faaliyet gösteren derneklerimiz ve okul yönetimlerimiz ile birlikte bir ve beraber olman›n çal›flmalar›m›z› bir ad›m öteye götürmek için çok önemli oldu¤una inan›yor, bu bilinç ile hareket ediyoruz. Selam olsun imam hatip neslinin y›lmayan savunucular›na Selam olsun bu yola gönlünü sevdas›n› koyanlara Selam olsun b›rakt›¤› yerden yoluna devam edenlere Selam olsun bu davaya gönül verenlere Yeni dönemde uygulamaya bafllad›¤›m›z ve uygulayaca¤›m›z projelerden birkaç›; 1-L‹DERL‹K ve MOT‹VASYON KONFERANSLARI Her ay düzenli olarak gerçeklefltirmeye bafllad›¤›m›z konferanslar›m›zda önemli isimleri ö¤rencilerimiz ve mezunlar›m›z ile buluflturuyoruz. 2-ÖSS ve YET‹fiT‹RME KURSLARI Okulumuz bünyesinde ihtiyaç sahibi ö¤rencilerimiz ve mezunlar›m›z için hafta sonlar› ücretsiz olarak gerçeklefltiriyor. 3-K‹HMED K‹TAP OKUMA YARIfiMASI Ö¤rencilerimiz belirledi¤imiz ve kendilerine ücretsiz olarak
verdi¤imiz kitaplar› ayl›k ve y›ll›k olarak okuyor daha sonra bu kitaplardan yapaca¤›m›z s›navda dereceye giren ö¤rencilerimize çeflitli hediyeler veriyoruz. 4-K‹HMED ÇANAKKALE VE D‹⁄ER GEZ‹ PROGRAMLARI 5-K‹HMED SPOR ETK‹NL‹KLER‹ 6-K‹HMED MEZUNLARLA Ö⁄RENC‹LER‹ BULUfiTURMA ÇALIfiMASI Okulumuzdan mezun olmufl ve önemli noktalara gelmifl mezunlar›m›z ile ö¤rencilerimizi buluflturma çal›flmalar› 7-K‹HMED AYET-HAD‹S EZBERLEME YARIfiMASI 8-K‹HMED KUR'AN-I KER‹MARAPÇA-KIRAAT vb. KURSLARI 9-K‹HMED YAZ ETK‹NL‹KLER‹ 10-K‹HMED VEC‹ZELER‹N BASILDI⁄I ET‹KET ve K‹TAP AYRACI ÇALIfiMASI 11-KIHMED ‹NTERNET FAAL‹YETLER‹ 12-K‹HMED Ö⁄RETMEN TOPLANTILARI 13-K‹HMED OKULDA MEZUNLAR KÖfiES‹ 14-K‹HMED ‹HL MEZUNLARIMIZA ULAfiMA ÇALIfiMASI 15-K‹HMED MEZUN ADRES VE TELEFON ÇALIfiMASI
‹zmit ‹mam-Hatip Okulu Orta k›sm› ilk mezunlar›n› 1970-1971 Ö¤retim y›l› sonunda vermifltir. Okulumuzun henüz lise k›sm› e¤itim ve ö¤retime aç›lmad›¤›ndan Orta k›s›mdan mezun olan ö¤renciler 1971-1972 Ö¤retim y›l›nda çevre okullara kay›t yapt›rarak lise ö¤renimlerine devam etmifllerdir. 1972-1973 Ö¤retim y›l›nda ise ‹zmit ‹mam-Hatip Okulu Lise k›sm› 100 ö¤renci devlet paras›z yat›l› ile birlikte e¤itim ve ö¤retime aç›lm›flt›r. 1993-1994 Ö¤retim y›l›nda da okulumuzun bünyesinde Anadolu ‹mam-Hatip Lisesi aç›larak e¤itim ve ö¤retime bafllam›flt›r. ‹zmit ‹mam-Hatip Lisesi ve Anadolu ‹mam-Hatip Lisesi olarak e¤itim ve ö¤retimini sürdürmektedir. Yetifltirdi¤i ve ülke hizmetine adad›¤› on binlerce ö¤rencisi ile birlikte ‹zmit ‹mam Hatip Lisesi ad›n› Kocaeli e¤itim tarihine alt›n harflerle yazd›rm›flt›r.
70
fiubat - Mart 2010
ÖNDER’DEN HABERLER
ÖNDER’de Görev De¤iflimi Hüseyin Korkut Genel Baflkan önlemleriyle geçemezsiniz, bunun için liselerde yeterli bir din e¤itimi flartt›r. Son zamanlarda gündemde olan aç›l›m meselesi içinse tek çözüm “‹slam Kardeflli¤i”dir. Bunun da yolu ‹HL’lerde verilen e¤itimden geçmektedir” dedi.
Yusuf Ziyaettin Sula’n›n ÖNDER Genel Baflkanl›¤› görevini Hüseyin Korkut’a devretti¤i kurultayda katsay› uygulamas›n›n kald›r›lmas›ndan dolay› yetkililere teflekkür edilirken kesintisiz e¤itim uygulamas› ve YÖK kald›r›ls›n ça¤r›s› yap›ld›. Aç›l›m›n ‹lac› ‹HL Bu y›l ÖNDER taraf›ndan 5.si gerçeklefltirilen ‹mam-Hatipliler Kurultay› Beyo¤lu A‹HL’de Türkiye’nin her bölgesinden gelen ‹HL idarecileri, ö¤retmenleri, ö¤rencileri, mezun dernekleri ve STK temsilcilerinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Divan heyetinin eski baflkanlardan ‹brahim Solmaz, Süleyman Erdemir, Yönetim Kurulu’ndan Ömer Ceylan ve Hüseyin Da¤deviren ‘den olufltu¤u kurultaya Saadet Partisi ‹stanbul ‹l Baflkan› Erol Erdo¤an, ‹lim Yayma Cemiyeti Baflkan› Hamza Akbulut, Ensar Vakf› Baflkan› Ahmet fiiflman, T‹YEMDER Genel Baflkan› Selahattin Yaz›c›, eski milletvekilleri, baz› belediye baflkan ve baflkan yard›mc›lar› da ifltirak ettiler. Divan heyetinin oluflmas›n›n ard›ndan söz alan eski baflkanlardan ‹brahim Solmaz; ”imam-hatiplerin geliflip ilerlemesi Türkiye’nin geliflmesi demek. Liselerdeki fliddetin önüne güvenlik
Çanakkale gezilerinde baflörtülü ö¤rencilerin ziyaretlerinden mahrum edilmelerine de de¤inen Solmaz, “ecdad›m›z›n kemiklerini s›zlatm›flt›r.” fleklinde konufltu. Ard›ndan imamhatiplilerin teflkilatlanmas› ile ilgili Teflkilatlanmadan Sorumlu Baflkan Yard›mc›s› Ömer Ceylan “ 2005 y›l›nda 30 olan dernek say›s›n›n Türkiye’nin dört bir yan› dolafl›larak yap›lan bölge toplant›lar› sayesinde 2009 ‘da 185’e ç›kt›¤›n›, Türkiye’de 470 civar›nda ‹HL oldu¤unu ve 2010’da bütün okullar›n bir mezun derne¤ine sahip olmas› için çabalayacaklar›n› dile getirdi. Yeni Baflkan Hüseyin Korkut Bu y›l baflkanl›¤a veda ederek görevini Hüseyin Korkut’a b›rakan Yusuf Ziyaettin Sula YÖK’ün ald›¤› katsay› uygulamas›n› kald›rma karar›n› teflekkürle karfl›lad›klar›n› bu karardan art›k geri dönüfl olmayaca¤›n› ifade ederek “bu karar tüm e¤itim camias›n› ilgilendiriyor, bu yükü bizim üzerimize y›kmaya çal›fl›yorlar, bundan kurtulmam›z laz›m. fiu an bunun fark›nda de¤iliz ama kesintisiz e¤itim ve katsay›n›n hesab›n› önümüzdeki bir 15 y›l›n kayb›yla ödeyece¤iz. Bu y›l kapasitemizi aflan bir taleple karfl› karfl›yay›z. ‹ngiltere’de bizim okullar›m›za benzer 7500 okul var ve sahibi kiliseler… Bizde ise sadece 470
civar›nda. Buna ra¤men neden bu kadar bizden korkuluyor anlam›yorum” fleklinde konufltu. Karma e¤itimin e¤itim kalitesini düflürdü¤ünün bat› ülkeleri taraf›ndan da art›k fark edildi¤ini ve karma okul sisteminden vazgeçilmeye baflland›¤›n› da vurgulayan Sula, Türkiye’de de bir an önce bunun fark›na var›lmas› gerekti¤ini söyledi. Konuflman›n ard›ndan görevini devreden Yusuf Ziyaettin Sula’ya yeni baflkan Hüseyin Korkut taraf›ndan plaket takdim edilerek hizmetlerinden dolay› teflekkür edildi. Saadet Partisi ‹stanbul ‹l Baflkan› Erol Erdo¤an ise “‹HL’nin önemini bu geçen 10 y›lda daha iyi anlad›k. Bu s›k›nt›l› dönemde ÖNDER imamhatiplilerin hamisi oldu. Katsay› meselesinin çözümü iflimizin bitti¤i anlam›na gelmez, yeni hedefler belirlemeliyiz. ÖNDER her talebi de¤erlendirmeli, nas›l bir çözümle din e¤itimi verilebilece¤ini belirlemeli ve siyaseti bu anlamda yönlendirmelidir. Yurt d›fl› e¤itim bir zorunluluktan ortaya ç›km›fl art›k bilinçli bir tercihe dönüflmüfltür. Her ne kadar katsay› sorununun kald›r›lmas›ndan dolay› YÖK’ e teflekkür etsek de YÖK antidemokratik bir dönemin ürünüdür. Yar›n ne yapaca¤›n› bilemeyiz. Bizatihi YÖK’ün bir an önce kald›r›lmas› gerekmektedir.” fleklinde konufltu. Bölge temsilcilerinin de kendi bölgelerindeki imam-hatiplerin son durumu hakk›nda bilgi verdikleri kurultay›n ard›ndan il d›fl›ndan gelen misafirlere ‹stanbul gezdirildi.
fiubat - Mart 2010
71
ÖNCÜSPOR’dan Allahuekber fiehitlerini Anma Kamp›
ÖNCÜSPOR izcileri tecrübelerine yaz kamplar›na göre daha zor flartlar alt›nda geçen bir de k›fl kamp› eklediler. Daha önce bu denli zorlu bir kamp organizasyonu gerçeklefltirmeyen ÖNCÜSPOR’un izcileri Erzurum izcilerinin kamp›na Üsküdar ‹mam-Hatip Lisesi’nden 12 izci ve lider ile kat›ld›. Palandöken’deki toplanma merkezine (GS‹M tesisleri) giden izciler, Allahüekber fiehitleri temal› kampta ilk olarak Erzurum’un tarihi mekânlar›n›n gezdiler ve Sar›kam›fl harekât›n›n akademik sunumu gayeli Atatürk Üniversitesi’nde tertiplenmifl panele kat›ld›lar. 21-28 Aral›k tarihlerinde yap›lan kampa izciler ‹stanbul’dan Erzurum’a 36 saat süren güzel bir tren yolculu¤uyla gittiler. Aral›k ay›nda gerçekleflen kamp oldukça zorlu flartlar alt›nda yap›ld›. Erzurum’da geçen 2 günden sonra otobüslerle Narman-Oltu –fienkaya (Sar›kam›fl harekât›ndaki 2 kolordunun güzergâh›) üzerinden Gaziler (Bard›z) köyüne ulafl›ld›. Bard›z Yaylas›’ndaki flehitlik ziyaret edilirken duygusal
anlar yafland›. fiehitlere minnet borcu olarak okunan hatimlerin duas› Bard›z Camiinde yap›ld› ve mevlid-i flerif okundu. Kampa kat›lan ö¤rencilerden Ahmet Said Dursun, Mücahit Sürmeneli, Etka Yaflar, Muhammed Said Ergün, Muhammed Emin Ç›narc›
kampla ve izcilikle ilgili izlenimlerini flöyle anlatt›lar; ÖNCÜSPOR 2-3 y›l önce seminer oluflturarak spor-sanat ile ilgili bizi ziyaret etmifllerdi. ÖNCÜSPOR’u anlatm›fllard›. Biz oradan merak salm›flt›k. Hocam›z›n sayesinde kaydolduk.
72
fiubat - Mart 2010
Seminerlerde ok atma, at binme, ormanda kamp hayat› gibi çeflitli faaliyetlerin oldu¤unu ö¤rendik. Geçen sene Kütahya - GED‹ZMURATDA⁄I diye bir kamp›m›z vard›. Baz› arkadafllar›m›z o kampla birlikte merak sald›lar. Biz dört arkadafl ayn› s›n›ftan›z. Kütahya kamp›na gitti¤imizde ayn› s›n›fta bulundu¤umuz için ayn› zamanda gittik. ÖNCÜSPOR’la tan›flmam›z kampla beraber oldu. Biz de düflündük, karar verdik. Çok da makul oldu¤unu, zevkli oldu¤unu giden a¤abeylerimizden biliyorduk. Foto¤raflar›n› görmüfltük. ‹steyerek hiç tereddüt etmeden gittik. Aflç› olunacak, yemek yap›lacak, yürünecek, nöbetçi olacaks›n, bunlar› duyunca bize zevkli geldi aç›kças›. Gitti¤imizde biraz korkmufltuk, çok zorlanaca¤›m›z› düflündük ama hiç de öyle bir fley olmad›. Gitmeden önce bize bilgi de verdiler zaten. Arkadafllar›m›z “Keflke biz de gelseydik” diyor. Biz de coflkuyla anlat›yoruz. Bizim geçen sene gitti¤imiz Kütahya kamp› bir aflamayd›. E¤itim, tan›flma ve temel fleyler vard›. Teknik anlamda bilgiler kapmaya çal›flt›k. Okula bu sene katsay›n›n kalkmas› üzerine 9. S›n›flara gelen çok ö¤renci oldu ve izcili¤e kat›lmak isteyen bir sürü ö¤renci oldu haliyle… Bu nedenle herkesi alamad›k çünkü deneyimleri yoktu. 10. 11. 12. s›n›flardan, bilinç sahibi olmufl kifliler ö¤renciler al›nd›. Seneye de 9. S›n›ftaki arkadafllar gelebilecekler. Hatta bu sene Kütahya’daki gibi ilkbaharda bir kamp olursa gelen herkes al›nabilir. Yaflanmas› gereken her fleyi yaflad›k Kampta tecrübe edinmemiz sa¤land› do¤a hakk›nda. Do¤ayla yaln›z kald›¤›m›zda nas›l mücadele edece¤imiz anlat›l›r. Mesela Sar›kam›fl kamp›na gitti¤imizde so¤ukla nas›l mücadele edece¤imiz anlat›ld›. ‹lk olarak liderlerimizin sözüne uyarak düzen ve disiplin ö¤retildi. Bu, yemekte, iflte, günlük hayattaki düzen seklindeydi. Ard›ndan do¤a
hakk›nda bilgiler veriliyordu. Gerekti¤i yerde de e¤lence… Sar›kam›fl kamp›nda bu sene ilk defa bu kadar kar ve so¤ukla hafl›r neflir olduk . D›flar›da s›ra olduk, flehitlerin an›t›na yürüdük karda k›flta. Herkes karda yürümüfltür ama dedesinin ad›na o flartlar alt›nda yürümek bambaflka, anlat›lamayacak bir fley. Kütahya kamp›nda Okçuluk, haval› silah atma, yüzme, oryantik (oryantiring) diye bir etkinli¤imiz vard› mesela; hedef bulma. Yar›flmalar,
kamp atefli oluyor. Murat da¤›nda tahta evlerden bir istasyon vard› Kütahya’da. Ve herkesi okul okul de¤il kar›flt›rarak da¤›t›yorlard›. Geçen seneki kamplara gelen kifliler aras›nda lider (ekip lideri=ekipbafl›) seçiliyor; üç kez gelen lider (ekipbafl›) olur, iki kez gelen yard›mc›... Kamplardan sonra di¤er imamhatiplerden arkadafllar›m›zla da görüflmeye devam ettik. fiöyle olsayd› daha iyi olurdu dedi¤imiz hiçbir fley olmad›. Yaflanmas› gereken her fleyi yaflad›k.
fiubat - Mart 2010
73
Saadet Partisi Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmufl ÖNDER’i ziyaret etti Ca¤alo¤lu’ndaki Önder Genel Merkezi’nde yeni yönetim kurulu üyelerini ve yeni baflkan› tebrik etmek için nezaket ziyaretinde bulunan Saadet Partisi Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmufl, Önder’in topluma büyük hizmetler verdi¤ini söyledi. Bütün engellemelere ra¤men toplumun büyük bir kesiminin ‹mam Hatip’lere sahip ç›kt›¤›n› dile getiren Kurtulmufl, “Ama Allah’›n takdiri olarak bu yol kesme hareketleri özellikle Viyana’da uç vermifl, baflka bir flekilde ortaya ç›km›fl, Türkiye’nin dört bir taraf›nda daha diri, daha canl›, daha iyi yetiflmifl bir neslin ortaya ç›kmas›na da katk› sa¤lam›flt›r” dedi. Ca¤alo¤lu’ndaki Önder Genel Merkezi’nde yeni yönetim kurulu üyelerini ve yeni baflkan› tebrik etmek için nezaket ziyaretinde bulunan Saadet Partisi Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmufl, Önder’in topluma büyük hizmetler verdi¤ini söyledi. ‹mam Hatipler’in toplumun büyük kesiminin kabul etti¤i ve içine girdi¤i ender projelerden biri oldu¤unu dile getiren Kurtulmufl, “Bu proje sonuçlar› itibariyle fevkalade baflar›l› olmufltur. Öyle oldu¤u içindir ki 28 fiubat sürecinde de bu sürecin böyle gitmesini istemeyenler taraf›ndan yolu kesilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ama Allah’›n takdiri olarak bu yol kesme hareketleri özellikle Viyana’da uç vermifl, baflka bir flekilde ortaya ç›km›fl, Türkiye’nin dört bir taraf›nda daha diri, daha canl›, daha iyi yetiflmifl bir neslin ortaya ç›kmas›na da katk› sa¤lam›flt›r. Bundan sonraki süreçte ç›tay› daha da yükseltmek için bizlere çok büyük görevler düflüyor” dedi. YÜZYILIN GENÇ T‹P‹ ‘Temel vazifemiz art›k bunun için gerekli insan potansiyelini haz›rlamakt›r’ diyen Kurtulmufl, “Bu mücadeleyi verebilecek olan insanda ne tür vas›flar ar›yoruz? Yeryüzüne yeni bir medeniyet solu¤unu
ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut, Saadet Partisi Genel Baflkan› Prof. Dr. Numan Kurtulmufl’a ziyaretinden dolay› memnun olduklar›n› dile getirdi ve ÖNDER’in 50. y›l albümünü hediye etti.
getirecek, de¤erlerimizi evrensel hale getirecek, de¤er üretecek ve bu de¤erleri bütün dünyayla paylaflacak insanda hangi vas›flar›n aranmas› gerekir? ÖNDER’in de, di¤er derneklerin de, bizim siyasetimizin de çal›flmas› bu ana fikir içersinde olmal›d›r. 21. yy.da dünyayla bafla ç›kabilecek kiflinin 5 tane vasf› olmal›d›r. Bunlardan birincisi sa¤lam bir inançt›r. Sa¤lam inançtan kast›m›z, taklidi bir inanca sahip olmak de¤ildir. Tahkiki bir inanç sahibi olmakt›r. Hangi flartlarla, gerekçelerle inand›¤›n› bilmektir. ‹kincisi ahlakt›r. Seküler ahlak, ahlak› maalesef çok basit kiflisel davran›fllara indirgemifltir. Ahlak insan›n zat›n› oluflturan en önemli fleydir. Müslüman ahlak› da insan›n sadece kendisiyle ilgili de¤il, toplumsal hayat›n her taraf›na yans›yan tutumlar zinciridir. Herkesin bu ahlaki normlar› kiflisellefltirmesi farkl›d›r. Bu flekilde bir ahlaka sahip insana ihtiyac›m›z var. Üçüncü önemli özelli¤in bilgi oldu¤unu dile getiren Kurtulmufl, bilgiyi de 3’e ay›rmak gerekti¤ini söyleyerek, “Bunlardan birincisi dünyaya ait bilgidir. Dünyaya ait ne varsa bilmek zorunday›z. ‹kincisi bat›n›n yeni yeni keflfetti¤i ve ad›na kiflisel geliflim dedi¤i kendini bilmek, kendinin fark›nda olmak, kendi potansiyelini anlamak ve bunu gelifltirmektir. Üçüncüsü Cenab-› Allah’› bilmektir.” dedi. ‹man, ahlak ve bilgiden sonra gelen anahtar kelime hikmettir. Hikmetin en temel
tarifi fludur; do¤ru bir sözü, do¤ru zamanda, do¤ru bir flekilde, do¤ru bir ortamda, do¤ru insanlara anlatabilmek. Beflincisi de mutlaka olmas› laz›m. O da aksiyon, eylem, ifl sahibi olmakt›r. ‹fli do¤ru iflleyecek bir adam… Bu adam aksiyon sahibi olmad›¤› takdirde dünyan›n en âlim adam› da olsa insanl›¤a bir faydas› yoktur. Dolay›s›yla bizim üniversitelerde ve özel sohbetlerimizde yetifltirece¤imiz 21.yy’›n gerektirdi¤i Müslüman genç tipi budur” fleklinde konufltu. KORKUT: BAYRA⁄I DAHA YÜKSE⁄E TAfiIYACA⁄IZ Saadet Partisi Genel Baflkan› Prof. Dr. Numan Kurtulmufl’un ziyaretinden memnun olduklar›n› söyleyen ve kendilerine 50. y›l albümünü hediye eden ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut, Önder’in bu zamana kadar oldu¤u gibi bundan sonra da millete hizmet etmeye devam edece¤ini söyledi. ‹mam Hatip Liseleri’nin Türkiye’de önemli bir 盤›r açt›¤›n› dile getiren Korkut, “Önemli olan milletimizin hissiyat›na tercüman olmak ve medeniyetimizin yükselmesi için ne gerekiyorsa onu yapmakt›r. Biz de bu anlamda devrald›¤›m›z bayra¤› daha ileriye götürmek için mücadele edece¤iz” dedi. Ziyaret Program›na, ÖNDER Onursal Baflkan› ‹brahim Solmaz, WONDER Baflkan› Yusuf Kara, ÖNDER Genel Baflkan Yard›mc›lar› ve bütün yönetim kurulu üyeleri kat›ld›.
74
fiubat - Mart 2010
Medya ve Yazarlar ile Katsay› ‹stiflare Toplant›s› ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut: Katsay› Meselesini En Adil ve H›zl› Bir fiekilde Çözece¤iz Dan›fltay’›n YÖK’ün katsay› ile ilgili eflitsizli¤i gideren karar›n› reddetmesinin ard›ndan toplumun birçok kesiminden, kurum ve kurulufllardan tepkiler devam ederken ÖNDER koordinesinde bir araya gelen sivil toplum kurulufllar› “Katsay› Takip Süreci Platformu” oluflturarak bu konuda yo¤un çal›flmalar bafllatt›. Medya mensuplar› ve baz› yazarlarla konu ile ilgili ÖNDER Genel Merkez’de istiflare toplant›s› yap›ld›.
Ard›ndan söz alan ÖNDER Onursal Baflkan› ‹brahim Solmaz, ‹mamHatiplerin 1976 y›l›na kadar eflit olarak üniversiteye giremediklerini, fakat 76’dan sonra 1999 y›l›na kadar baflar›l› olan her ö¤rencinin üniversiteye rahatl›kla girebildi¤ini hat›rlatt›. “Önceden eflit flartlarda e¤itim gören ö¤rencilerimiz 28 fiubat süreciyle birlikte bambaflka bir sürecin içine girdiler” diyen Solmaz, imam-hatiplilerin üniversiteye girifl süreciyle ilgili tarihsel bilgiler verdi. Bugün Gazetesi yazar› Ahmet Taflgetiren, “olay›n medya boyutunun önemine dikkat çekerek “bizimle ayn› hassasiyetleri paylaflan kiflilerin de konuyla ilgili olarak yeterli bilgisi yok, buna ra¤men göz önüne onlar ç›k›yor. Yetkin kifliler ekranlara ç›kmal› ve kirli propaganda giriflimlerini önlemeliyiz. Türkiye bir dönüflümün içinde, bunlar bu dönüflümün sanc›lar›” fleklinde konufltu.
Önder Genel Merkez’de yap›lan toplant›n›n gündeminde, önümüzdeki günlerde katsay› meselesi ile ilgili olarak yürütülecek çal›flmalar›n de¤erlendirilmesi yer ald›. Toplant›ya kat›lanlar aras›nda, ÖNDER Onursal Baflkan› ‹brahim Solmaz, TGTV Baflkan› Necati Ceylan, Ensar Vakf› Baflkan› Ahmet fiiflman, ‹stanbul Memur-Sen Baflkan› Ahmet Türkmen, Bugün Gazetesi yazar› Ahmet Taflgetiren, Yeni fiafak Gazetesi yazar› Akif Emre, Milli Gazete Yazar› Ekrem K›z›ltafl, Vakit Gazetesi yazar› Hasan Karakaya gibi isimler vard›. Toplant› ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut’un katsay› ile ilgili süreç hakk›nda kat›l›mc›lara bilgi vermesi ile bafllad›. Hüseyin Korkut konuflmas›nda, ÖNDER’in bu meseleyi en adil ve en h›zl› bir flekilde çözmek için seferber oldu¤unu ifade etti.
Ne istiyoruz? Niçin ‹stiyoruz ve neyi neden istemiyoruz sorular›na yeterli cevaplar vererek meseleye yaklaflmam›z gerekti¤ini ifade eden
Milli Gazete yazar› Ekrem K›z›ltafl ise tüm liseler aras›nda meslek liselerinin %8 gibi bir rakama, imamhatip liselerinin de meslek liseleri aras›nda %10’luk bir rakama tekabül etti¤ini söyleyerek konunun meslek lisesi meselesi oldu¤unu belirtti. Krizin iyi yönetilirse olumlu sonuç verece¤ini kaydeden Yeni fiafak Gazetesi Yazar› Akif Emre ise sadece ‹HL ma¤duriyeti yetmiyor, dil ve üslup gelifltirmek, bu meseleyi referandumla gündeme getirecek flekilde bir süreç yürütmek, STK’lar›n hükümeti ve medyay› bask› alt›na almas› gerekti¤ini söyledi.
Vakit Gazetesi’nden Hasan Karakaya yapt›¤› konuflmada, yaflanan kriz sürecinde medyan›n çok iyi kullan›lmas› gerekti¤ini söyledi. Dan›fltay’›n uygulamay› iptal etti¤i günde bizim duyarl› dedi¤imiz gazetelerde konuyu tek sütun gördü¤ünü ifade eden Karakaya bu konuda Dan›fltay’dan yana tav›r koyan medyan›n bile konuyu çift sütün halinde verdi¤ini belirterek; “Medyam›z konunun ciddiyetinin fark›nda de¤il” dedi.
fiubat - Mart 2010
75
Dan›fltay’a Dan›flmak ‹stemiyoruz! Tüm meslek liseliler, imam-hatip liseliler, okul aile birlikleri ve 400 STK’dan oluflan Katsay› Takip Platformu bir bas›n toplant›s› düzenleyerek Dan›fltay’a tepkilerini gösterdiler. Eminönü Halk E¤itim Merkezi’nde gerçekleflen toplant›da katsay› sorununun as›l muhatab› ve sahiplerinin aç›klamalar›na yer verildi. “fiimdi Biz Konufluyoruz” slogan›yla organize edilen toplant›da meslek liseli ö¤renciler s›k s›k “Dan›fltay’a dan›flmak istemiyoruz!, Meslek Lisesi Memleket Meselesi” fleklinde sloganlar atarak Dan›fltay ve ‹stanbul Barosu’na tepkilerini dile getirdiler. Toplant› bafl›nda katsay› sorunu ile ilgili süreçte meslek liseliler d›fl›nda herkesin konufltu¤una dikkat çeken bir sinevizyon gösterisi sunuldu. Aç›klama yapan ö¤renciler aras›nda yer alan Esatpafla Ticaret Meslek Lisesi ö¤rencisi Özge Erdo¤an “Avrupa ülkelerinde meslek liselerine giden ö¤renci ortalamas› % 60–70 oran›d›r ve meslek lisesi ö¤rencisi ülkesi için önem tafl›maktad›r. Yani meslek lisesi ö¤rencisi üniversiteye girmekte sorun yafl›yorsa, bu bir problemse o halde bu, sadece ö¤rencilerin de¤il ülkenin sorunudur. Bunlar› bir milyon meslek liseli ad›na söylüyorum” dedi. ‹stanbul Sanayi Odas› Vakf› Endüstri Meslek Lisesi’nden Murat Bayram “teknik liseliler kendilerinin de burada oldu¤unu, katsay› sorununun kendi bölümlerinin de belini büktü¤ünü” vurgulad›. Kad›köy ‹HL ö¤rencisi Tu¤ba Tuncer ise “Hak verilmez al›n›r arkadafllar. Biz hakk›m›z olan› alaca¤›z ve katsay› kalkacak” fleklinde konufltu. ‹stanbul Okul Aile Birlikleri ad›na konuflan Eflref Ergün ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi’nin kabul ediliflinin 61.y›ldönümü haftas›nda, bu beyannamenin alt›nda imzas› olan bir ülkenin kendi evlatlar› aras›nda ayr›m
Bu olumsuz ruh hali ö¤rencilerin baz›lar›nda sald›rganl›¤a dönüfltü. Okul eflyalar›na, arkadafllar›na ve ö¤retmenlerine zarar vermeye bafllad›lar.
yapmas› çok trajik oldu¤unu söyleyerek,” bugün ülkemizde on y›l› aflk›n süredir uygulanan üniversite girifl s›nav›ndaki katsay› engeli milyonlarca evlad›m›z› ma¤dur etmifltir. Biz velilerin yetkili ve etkili
makamlardan bekledi¤imiz, gençlerin önüne okumalar› için engel koymak de¤il, önlerine ç›kan tüm engelleri ortadan kald›rmak olmal›yd›. Ama bunu yapmad›lar, çocuklar›m›z›n haklar›n› gasp ettiler” dedi. Meslek Liseliler Birli¤i ad›na söz alan Halil Y›ld›z sözlerinde “12 y›ld›r süren katsay› uygulamas› Meslek Liselerindeki kaliteyi önemli ölçüde düflürdü. Yüksek puanlarla bu okullara gelen ö¤renci profili yerini ilkö¤retimi zorlamayla bitiren ö¤rencilerin ve sadece çocu¤unun elinde diplomas› olsun isteyen velilerin u¤rak yeri oldu. Katsay› engeliyle beraber ö¤rencilerin Meslek Liselerine adapte olmas› zorlaflt›, birço¤u isteksiz, bezgin ve umutsuz flekilde okula gelir gider oldu.
Katsay› Takip Platformu ad›na konuflan ÖNDER (‹mam-Hatip Liseleri Mezunlar› ve Mensuplar› Derne¤i) Baflkan› Hüseyin Korkut bu süreçte sadece ‹mam Hatipliler de¤il; Teknik Liseler, Endüstri Meslek Liseleri, Ticaret Liseleri, mezun olup üniversite hayali kuran evlatlar›m›z ve aileleri de ma¤dur edildi¤ini, düz liseler, Anadolu Liseleri ve Fen Liselerinde okuyan, farkl› alanlara yönelmek isteyen gençlerin de bu iflin ma¤duru oldu¤unu ifade ederek bütün toplumun bu meselenin muhatab› oldu¤unu belirtti. Korkut sözlerine “12 y›ld›r bireysel ya da lokal faaliyetlerle yürüttü¤ümüz mücadelenin geldi¤i bu son aflamada art›k güçlerimizi ve enerjilerimizi birlefltirdik. Sesimizin daha gür ç›kaca¤›na inand›¤›m›z için art›k “fiimdi Biz Konufluyoruz” diyoruz. Ortaö¤retimde din e¤itiminin nitelikli hale getirilmesi bir ihtiyaçt›r. Bunu öteden beri yüksek sesle dillendirmekteyiz. Ancak meselenin A ve B formülüne indirgenmesi imam-hatip liselerinin lüzumsuz hale getirilmesinin zemin aray›fllar› fleklinde sunulmas› bu okullarda yetiflmifl ve yetiflmekte olan her yafltan mezun ve mensubumuzu incitici olur, sonuçlar› aç›s›ndan tatmin edici kaliteden uzak kal›r. 8 y›ll›k kesintisiz e¤itim için de benzer kalite kayg›lar›n› dillendiregeldik ve maalesef zaman kayg›lar›m›z› hakl› ç›karm›flt›r” fleklinde devam etti. Platform ad›na yap›lan bas›n bildirisi ö¤rencilerin ve velilerin sahneye ç›kmas› ile bir ö¤renci velisi taraf›ndan okundu ve aç›klaman›n ard›ndan üzerinde “Baro” ve “Dan›fltay” yaz›l› balonlar kat›l›mc›lar taraf›ndan patlat›ld›.
76
fiubat - Mart 2010
Han›m Ö¤retmenler ÖNDER Kahvalt›s›nda Bulufltu ÖNDER Han›mlar Komisyonu taraf›ndan düzenlenen Kahvalt›l› Tan›flma Program›na ‹HL’ndeki han›m ö¤retmenler kat›ld›. Avrupa yakas›ndaki toplant› Ensar Vakf›’nda yap›l›rken, Anadolu yakas›ndaki toplant› Üsküdar A‹HL’nin K›z Ö¤renci Yurdu’nda yap›ld›.‹HL’lerde son zamanlardaki e¤itim-ö¤retim durumunun ve katsay› adaletsizli¤inin gündeme getirildi¤i toplant›lar kahvalt› ikram› ve tan›flma ile bafllad›. Ard›ndan ÖNDER’in 50 y›ll›k geçmiflinin anlat›ld›¤› slâyt gösterisi sunuldu. Han›mlar Komisyonu Baflkan› Yasemin Bilnur Erenci’nin ev sahipli¤inde gerçekleflen Ensar Vakf›’ndaki toplant›da ilk olarak Avukat Fatma Benli söz ald›. Katsay› adaletsizli¤i karfl›s›nda hukuksal olarak ailelerin ve ö¤rencilerin nas›l haklar›n› arayacaklar›n› aç›klayan Benli, “biz hakk›m›z› aramad›¤›m›z için onlar cüret buluyor. Sadece dilekçe
vererek bile etkili bir ses oluflturabiliriz, yapt›r›m uygulatabiliriz” dedi. Gençlerdeki ahlaki dejenerasyona da dikkat çeken Benli, “gençlerimize rolmodel olacak kimse kalmad›¤› için izledikleri dizilerdeki karakterler rol-model olmaya bafllad› ve ‹slam fluurundan uzaklaflmaya bafllad›lar” fleklinde konufltu. Jinekolog Gülhan Cengiz ise ‹HL’ler ile ilk tan›flmas›ndan bu yana yaflad›¤› zorluklarla beraber önemli anekdotlar aktard›.
gerekti¤ine dikkat çekerek kaliteli ö¤retmen olman›n yollar›n› anlatt›. Aile-ö¤retmen- ö¤renci sacaya¤›n›n sa¤lam kurulmas› gerekti¤ini vurgulad›.
Ertesi gün Üsküdar A‹HL’de yap›lan toplant›da Yazar Mine ‹zgi ise ö¤rencilerin motive edilmesi için ifle ö¤retmenlerden bafllanmas›
Ö¤retmenler bu toplant›lar›n farkl› gündemlerle devam etmesini istediler. Ö¤retmenlere ÖNDER 50.Y›l Albümü hediye edildi.
Geleneksel Güz Dönemi Seminerleri Sona Erdi Üniversite e¤itimi alan ‹mam-Hatip mezunu ö¤rencilerimize bu y›l “tasavvuf” ve “sosyal bilimler” seminerleri verildi. Ercan ALKAN (tasavvuf) ve Nurullah ARDIÇ (sosyal bilimler) taraf›ndan verilen e¤itimler 8 hafta/32 derste tamamland›. Seminerler ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin KORKUT’un da kat›ld›¤› bir kahvalt› program›yla sonland›r›ld›. Programda Marmara Üniversitesi D.K.A.B. 4. S›n›f ö¤rencisi Havva KAYA ö¤renciler ad›na teflekkürlerini ifade etti: “Dört y›ld›r alan›nda uzman hocalar›m›zdan ald›¤›m›z bu seminerler sayesinde özgün bak›fl aç›lar› kazand›k. Bu seminerler bizler için adeta ikinci bir üniversite oldu.” dedi. “Tasavvuf” seminerlerinde tasavvufun, ‹slam düflüncesindeki yeri, kelâm ve felsefe ile iliflkisi incelendi. Kat›l›mc›lar›n Tasavvuf anlay›fl›n› d›flardan bir bak›fl aç›s›yla de¤il disiplin içi bir bak›fl aç›s› ile
kavramalar› hedeflendi. Kufleyrî/erRisâle, Serrâc/el-Lümâ, Kelâbâzî/etTaarruf gibi yazarlar/metinler eflli¤inde tasavvuf literatürünün temel tekstleri kabaca içerik tahliline tabi tutuldu. ‹bn Arabî ile bafllayan
yeni dönem tasavvufu ve tasavvufun Osmanl› toplumundaki serüveni de seminerlerin bir di¤er önemli bafll›¤› idi. Son olarak seminerlerde, “mârifetullah” (tanr› bilgisi) ve
“mârifetünnefs” (kendilik bilgisi) gibi tasavvufun iki önemli kavram›n›n alg›lan›fl tarzlar› üzerinde durularak tarihsel tart›flmalar›n izi sürüldü. Sosyal Bilimler seminerinde öncelikle sosyal bilimsel düflüncenin ilk temsilcisi olan ‹bn Haldun’un düflüncesi ve bu düflüncenin do¤du¤u ortam ele al›nd›. Daha sonra sosyal bilimlerin ortaya ç›kt›¤› tarihsel ba¤lam› anlamak amac›yla 19. yüzy›l Bat› Avrupas›’ndaki ana geliflmelere de¤inildi; ard›ndan Marksizm ve Elefltirel Teori, Yap›sal ‹fllevselcilik, Post-Yap›salc›l›k gibi sosyal bilimlerin temel epistemolojik ve metodolojik yönelimleri ana hatlar›yla tan›t›ld›. Söz konusu teorik yaklafl›mlar üzerine yap›lan aktar›mlar, Türkiye ve Dünya’dan farkl› güncel ve somut olaylar›n interaktif bir biçimde tart›fl›lmas›yla tamamlanmaya çal›fl›ld›.
fiubat - Mart 2010
77
“Kardeşim Dedim” Kültürde Birlik Program› ÖNDER Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’dan imam-hatipli ö¤rencileri ‹stanbul’a getirdi. Merhum flairimiz Cahit Zarifo¤lu’nun m›sralar›ndan beslenen “Kardeflim Dedim!” slogan›yla gerçeklefltirilen “KÜLTÜRDE B‹RL‹K” isimli program 27-31 Ocak 2010 tarihlerinde 5 gün 5 gece sürdü. Program gezi, sosyal etkinlikler ve e¤itim içerikliydi. Ço¤unlu¤u düzenlenen programla ilk defa ‹stanbul’a gelen ö¤renciler ‹stanbul’u çok be¤endiklerini, gezi ve e¤lencenin yan›nda e¤itim ve
‹.MANSUR ÖZDEM‹R ÖNDER Genel Sekreteri Projenin temel amac› nedir? Bu projeyle ne hedeflenmektedir? “Kardeflim Dedim! ‘Kültürde Birlik Projesi ‘ ÖNDER olarak bizim çok önemsedi¤imiz bir çal›flmad›r. Ülkemizde son dönemde ulusal, uluslararas› oyunlar›n da etki ve katk›s› ile ülke insan› birbirine yabanlaflt›r›lmaya, bir ötekilefltirmeye maruz b›rak›lmaya ve hatta bir kavga ortam›na do¤ru itilmeye çal›fl›lmakta. ‹çinde bulundu¤umuz co¤rafya; farkl›l›klar› tevhid temelinde buluflturma, insanlara bir arada
kültür faaliyetlerinin yer almas›ndan çok memnun kald›klar›n› söylediler. Program sonunda genifl kat›l›ml› bir “KARDEfiL‹K GECES‹” de düzenlendi. Ayr›ca ö¤renciler ÖNDER’i ziyaret etme f›rsat› da buldular. ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin Korkut projeyle ilgili olarak “Biz e¤itime gönül vermifl bir dernek olarak, ülkemizi
ve medeniyetimizi daha güçlü k›lacak ve yar›nlara tafl›yacak genç nesillere büyük önem veriyoruz. Gerçeklefltirdi¤imiz bu sosyal proje ile ülkemizin do¤usu ve bat›s› kucaklayarak bütün çocuklar›m›z›n, insan›m›z›n kardefl oldu¤unu anlatmaya çal›flt›k. Çocuklar›m›z uzman rehberler, psikologlar ve sosyologlar taraf›ndan 5 günlük bir programa tâbi tutuldular. ‹nflallah onlar için hay›rl› bir hizmet olmufltur.” dedi.
yaflama imkânlar› sunma ve insan›na ortak bir Müslüman kültürü ikram etme konusunda önemli bir Müslüman co¤rafyas›d›r. Osmanl› dönemi uygulamalar›yla siyasal ve toplumsal bir deneyim baflar› ile oluflmufl ve kök salm›flt›r. Millet deneyimi olarak siyasal tarihte karfl›l›¤›n› bulmufl olan bu önemli tecrübe nasyonalizmin hortlad›¤› bir önceki yüzy›lda bile milletin iç ahengini bozamam›flt›r.
modelinin dün oldu¤u gibi bugün de terör ve fliddeti ortadan kald›racak temel unsur oldu¤una inanmam›z etkili oldu, bu nedenle böyle bir çal›flma yap›yoruz.
Ülkemizin do¤u ve güneydo¤usundaki terör ve fliddet olaylar›n›n önüne geçecek bütünlefltirici sosyal enerji kayna¤› ‹slam’d›r. Bölge insan›, ‹slam’›n kendisine ve kurumlar›na yüzy›llar boyunca bir murab›t hissiyat›yla sahip ç›km›flt›. ‹mam hatip liseleri de bu ‹slamî kurumlar›n bir önceki yüzy›ldan bafllayan bugün de devam eden önemli bir deneyimidir. ‹slami kimli¤imizden, kardeflli¤imizden, milletimizin karakterinden ve sosyal bileflenlerinden do¤an imam hatip liselerinin yetifltirdi¤i insanlar da ülkemizin her bölgesinde standart niteliklere haiz, mü’min, bar›flç›l, hak ve adalet ölçülerine riayet eden insanlar olagelmifltir. Bu haliyle ülkemizdeki ahlaki ve sosyal bunal›mlara çare olabilecek bir insan modelidir. Çal›flma alan› olarak özellikle do¤u ve güneydo¤unun seçilmesinde bölgede imam hatip
“Kardeflim Dedim” projeniz nas›l bir proje? Do¤u ve güneydo¤udaki imam hatip liselerinin en baflar›l› ö¤rencilerini befl günlük süreyle misafir ettik. Ayn› zamanda ‹stanbul’daki ö¤rencilerimiz ve imam hatipli kardefllerimizle de kaynaflmalar›n› istedi¤imiz programda 10 seminerin (ümmet bilinci, Kuran bilinci, sünnet bilinci, namaz bilinci, fetih bilinci, baflar› ve isteklendirme, imam hatipli olma, ideal Müslüman gençlik, flehir ve estetik) yan›nda kültür programlar›yla ‹stanbul’un tüm tarihi dokusuyla onlar› buluflturmufl olduk. ‹kincisini gerçeklefltirece¤imiz çal›flman›n bekledi¤imizin üstünde getirisi oldu. Bölge gençli¤ine ÖNDER olarak bir mesaj›n›z var m›? 33 ö¤renciyle gerçeklefltirmifl oldu¤umuz program›m›z›n as›l muhatap kitlesi bölgede okuyan tüm ö¤rencilerimizdir. ‹mam hatip liseleri ‹slam’›n nezaketi ile yetifltirilen bu gençlere ‹slam kardeflli¤ini bir toplumun temeli olarak sunar.
78
fiubat - Mart 2010
grubuyla bu program› gerçeklefltirdik. Gördü¤ümüz kadar›yla bu program›m›z da olumlu sonuç verdi. Önümüzdeki süreçte bu program› geniflleterek sürdürmeyi amaçl›yoruz.
Mikail TAfiCI Program Koordinatörü Geçen y›l Malatya Hekimhan ‹mam Hatip Lisesi’nden gelen bir grup ö¤renciyle yapt›¤›m›z çal›flman›n olumlu sonuç vermesi üzerine bu y›l 8 il 11 imam-hatip lisesinden oluflturdu¤umuz karma örneklem
Program›m›zda partner kurulufllar, gönüllü destekçi kurulufllar, profesyonel gönüllüler ve imamhatip gönüllülerinin yo¤un deste¤ini gördük. Eyüp, Topkap› Saray›, Sultan Ahmet Camii, Kapal› Çarfl›, Beyaz›d, Süleymaniye Camii, Yeni Cami, Rüstem Pafla Camii, Salacak-K›z Kulesi, Çaml›ca, Miniatürk, Panaroma Müzesi, Fatih Camii, fiehitlik gibi ‹stanbul’un sembol
mekânlar›n› gezme f›rsat› bulan ö¤rencilerimiz Bo¤az Turu, fiark Han’da al›flverifl, masa tenisi turnuvas›, havuz program›, kardefllik gecesi gibi etkinliklerle sosyal becerilerini gelifltirme imkân› da buldular. Ayr›ca verdi¤imiz seminerler; yapt›¤›m›z ortak ve bireysel okuma saatleriyle kardefllerimize e¤itim imkân› sunduk. Program sonunda ö¤rencilerimize hediye gönüllülerimizin (yay›nevleri, kurumlar, kurulufllar, dernekler, vak›flar, flah›slar) hediyelerini de takdim ettik. Bütün bu f›rsatlar› baflka kardefllerimize de sunmay› istiyoruz.
KARDEŞLİK GECESİ
"Kültürde Birlik" program› ‹stanbul ‹mam-Hatip Lisesi konferans salonunda yap›lan “Kardefllik gecesiyle sona erdi. ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin KORKUT, Genel Sekreter ve ‹.Mansur ÖZDEM‹R, ÖNDER yönetim kurulu ve yüksek istiflare kurulu üyeleri de programda haz›r bulundular. Gecede konuflan ÖNDER Genel Baflkan› Hüseyin KORKUT
“Gerçeklefltirilen Kültürde Birlik Program›n›n” kardeflli¤in pekiflmesine, yaflanan s›k›nt›lar›n bitmesine vesile olmas›n› dileyerek “ÖNDER, 50 y›l› aflk›n bir süredir ‹HL'lere emek vererek ülkeye gerekli olan en temel ihtiyaçlar› bu topluma nakfletmek için çal›fl›yor. ‹HL'ler kadrosuyla iyiye, güzele, hakka, adalete, bar›fla do¤ru yürümeye devam edecek." dedi. ÖNDER Genel Sekreteri ‹.Mansur ÖZDEM‹R, "Bu, tarihsel misyonumuza uygun bir çal›flmad›r. 25 y›ll›k süreç içinde Do¤u ve Güneydo¤u bölgelerimizde ac› olaylar yafland›. Bu çal›flma söz konusu sürece alternatif bir bak›fl" dedi.
Programda söz alan ÖNDER Onursal Baflkan› ‹brahim SOLMAZ "‹nsanlar hayatlar› boyunca birçok fleyi unuturlar. Ama kardefllerimiz bu çal›flmay› unutmayacaklar. Çünkü bu çal›flma hayatlar›nda iz b›rakm›flt›r. Bu toplum hep birlikte kurtulufla erecektir. Sadece kendimizi düflünmek olmaz. ‹mam Hatipliler baflkas›n›n derdiyle dertlenmeyi bilmelidir" dedi. Uluslararas› Bab-› Âlem Ö¤renci Derne¤i’nden temsilcilerin de kat›ld›¤› programda derne¤in Ortado¤u, Afrika, Balkanlar, Kafkaslar ve Asya bölge temsilcileri birer konuflma yap›p ümmet bilincinin önemini vurgulad›lar. Gece gönüllülerin ulaflt›rd›klar› hediyelerin ö¤rencilere takdiminin ard›ndan yap›lan ikram ve “Dinle Neyden” dinletisiyle son buldu.
fiubat - Mart 2010
79
ÖNDER “KARDEfi‹M DED‹M” ORGAN‹ZASYONU E⁄‹T‹MLER‹
Süleyman Zeki Ba¤lan
Abdullah Y›ld›z
Dr. Ömer Faruk Önda¤
Program›n ilk e¤itimcisi olan tarihçi Ba¤lan ‹stanbul’un tarihinden ve misyonundan bahsetti. ‹stanbul’un fethin sembolü oldu¤unu anlatan Ba¤lan tarihimizi bildi¤imizde yüzy›llard›r bizi bir arada tutan kardefllik ba¤›n›n da ne oldu¤unu anlayabilece¤imizi belirtti.
Namaz bilinci üzerine konuflma yapan e¤itimci Abdullah Y›ld›z namaz›n; esmer, beyaz tenli, Afrikal›, Amerikal›, Asyal› bütün insanlar› saf çizgisinde, Allah›n huzurunda eflit konuma getirdi¤ini anlatt›. Ayr›ca namaz›n Allah d›fl›ndaki her fleyi bir anda terk ettirerek yaln›z ona s›¤›nmaya bir imkân oluflturdu¤unu anlatt›.
Verimli çal›flma ve yo¤unlaflma üzerine bir sunum yapan Dr. Faruk Önda¤, düzenli ve verimli çal›flan konsantrasyonu yüksek olan ö¤rencilerin as›l baflar›y› elde edenler olduklar›n› anlatt›. Baflar›n›n bir bedelinin oldu¤unu ifade etti. Bir Anadolu duas› ile konuflmas›n› bitiren Önda¤ ö¤rencilerden büyük alk›fl ald›.
Mahmut Toptafl
Nurettin Y›ld›z
Halil ‹brahim Kutlay
Mahmut Toptafl Yapt›¤› Gönül Sohbet’inde insano¤lunun iyilik üzere bir f›tratla dünyaya geldi¤ini ifade etti. Bir Müslüman›n, kötülükleri sütün içine at›lm›fl yo¤urt mayas› gibi katman katman ve sab›rla de¤ifltirmesi gerekti¤ini söyleyen Toptafl bütün insanlar›n ilk ortak paydas›n›n ‹slam oldu¤unu anlatt›.
Selahattin Eyyubi’yi de Fatih Sultan Mehmet’i de bu topraklarda yeflerten unsurun ‹slam oldu¤unu ifade eden Y›ld›z ö¤rencilerle Ümmet fluuru üzerine hofl bir söylefli gerçeklefltirdi.
Sünnet bilinci üzerine konuflan Halil ‹brahim Kutlay Hazreti Peygamberin yapt›klar›n›n ve söylediklerinin bütün insanl›¤a rehber oldu¤unu, onun getirdi¤i dinin bir hayat nizam› oluflturdu¤unu belirtti. Kutlay bugün modern bilimin ve psikolojinin söyledi¤i her fleyin 1400 öncesinde zaten peygamberin hayat›nda oldu¤unu anlatt›.
80
fiubat - Mart 2010
Terk-i Diyar Ederken R›dvan Yakut-Diyarbak›r ‹HL Daha önce ‹stanbul’a gelmifltim ama ortam iyi de¤ildi. Do¤rusu biz bu kadar›n› ummuyorduk bu kadar a¤abeylik, kardefllik hayatta beklemiyorduk. Ama gelince çok flafl›rd›m. Aman Allah’›m! Halen böyle insanlar var m›? Kardeflli¤in bile ötesinde bir fley, Allah raz› olsun hepinizden. Burada hep yan›n›zda kalmak isterdik, ama imkânlar el vermiyor. ‹nan›yorum ki dünyan›n en ›rkç› insan› aram›za gelirse 5 günde de¤iflir.
Zeki Eres – Siirt ‹HL Bu program vesilesi ile foto¤raflarda gördü¤ümüz, televizyonda izledi¤imiz ve ad›n› çokça duydu¤umuz mekânlar› ziyaret f›rsat› do¤du. ‹nsan›n böyle bir programdan faydalanmamas› mümkün de¤il. Bu program vesilesi ile biz mümin kardefllerimiz devleti ve milleti bölmeyi hedefleyen ara bozuculara, bu devletin ve milletin asla bölünmeyece¤ini, aram›za nifak tohumlar› atarak biz mümin kardefllerimizi birbirimizden koparamayacaklar›n› bir kez daha gösterdik.
Muhammed Konak-Van A‹HL Program 5 gündü ama bana gerçekten en az 2 hafta gibi geldi. Bundan sonra tan›d›¤›m ve ba¤l› oldu¤um tek camia Önder’dir. ‹nflallah ilerde ‹stanbul’da üniversite kazan›rsam önce Önder’e gelece¤im. Memleketime, çevreme, okul arkadafllar›ma da Önder’i tan›taca¤›m.
Murat Sertatl›-Elaz›¤ ‹HL ‹stanbul’da baz› gerçekleri anlad›m. Sadece gezip e¤lenmedik, a¤abeylerimiz bize gerçek bir önderlik yapt›. ‹lk defa yabanc› bir insana sonsuz güvenim oldu. Allah hepinizden raz› olsun diyorum.
Hasan Arvas – Van ‹HL Gezdi¤imiz yerlerin birkaç tanesine daha önce gelmifltim. Ama hocalar›m›zla geldi¤imizde gezdi¤imiz yerlerin tarihini ö¤rendikten sonra önceden geliflimde hiçbir fley ö¤renmedi¤imi anlad›m.
Fatih Sar› – A¤r› ‹HL Daha önce kitap okuma al›flkanl›¤›m pek yoktu ama bu program sayesinde kitap okumay› art›k çok istiyorum. Bu program bize kardeflli¤in ne oldu¤unu anlatt›. Bize dil, ›rk ayr›m› yapmadan ‹slam kardeflli¤i çerçevesinde sahip ç›k›ld›. Bu programla gerçekten hayat›m de¤iflti.
Behçet Ka¤an – Hakkari A‹HL ‹lk defa uça¤a bindim, ilk defa bir vapura bindim, ilk defa böyle bir kardefllik program›na kat›ld›m. Hayat›mda de¤ifliklikler oldu. ‹nflallah bundan sonra da hayat›m hep böyle kal›r, bütün Müslümanlar› kardefl olarak alg›lar›m.