3 minute read

1.1. Orhun Uygur Kağanlığı

TÜRK DİLİ TARİHİ 231

Manici çevreden kalma sekiz şiir bilinmektedir. Bunlardan ikisinin şairi Aprın Çor Tigin'dir. Adındaki tigin unvanından bir şehzade olduğu anlaşılan Aprın Çor Tigin, Türk edebiyatı tarihi açısından son derece önemli bir isimdir; çünkü o, adı bilinen ilk Türk şairidir; bir başka ifadeyle şairi belli olan ilk şiirler ona aittir. Aprın Çor Tigin'in şiirlerinden biri Mani'ye övgüdür. "Sevgili" adını verebileceğimiz diğer şiiri ise edebiyatımızın ilk aşk şiiridir. Şinasi Tekin'e göre Aprın Çor Tigin'in şiirleri 8., en geç 9. yüzyıla aittir (Ş.Tekin 1965: 64). Manici şiirin nazım birimi umumiyetle dörtlüktür. Bazen beşlikler de nazım birimi olabilmekte, iki veya üç mısralı birlikler ise daha çok bağlantı maksadıyla kullanılmaktadır. Manici şiirin en mühim hususiyeti, mısra başı kafıyesidir. "Kıt'a aliterasyonu" ve "Altay aliterasyonu" da denilen mısra başı kafiyesinde, kıt'alardaki dört mısraın başında da aynı ses bulunur. Eğer baştaki ses ünsüz (sessiz) ise ondan sonra gelen ünlü de aynıdır. Ancak ünlülerin ayniyetinde o ile u ve ö ile ü mısra başı kafiyesini bozucu sayılmazlar ve birbirlerinin yerlerine gelebilirler. Örnek olarak "Sevgili" şiirinde ilk dörtlük ka, ikinci dörtlük ö, üçüncü dörtlük ba, dördüncü dörtlük ki, beşinci dörtlük ya, altıncı dörtlük kü-/kö- ile başlamaktadır. Mani şiirinde mısra başı kafiyesinden başka ahenk unsurları da vardır. Bunlar çeşitli tekrarlar ve aliterasyonlardır. Mısra başı kafiyesi, bazan mıs-raların içinde de tekrarlanarak bir "iç aliterasyon" meydana getirilir. "Ölüm" şiirinde mısra başı kafiyesi olarak kullanılan t'lerin mısralar içinde de çok sık tekrarlanarak nasıl bir iç aliterasyon yarattığı ve Şinasi Tekin'in ifade ettiği gibi "Cehennemin uğultu ve gürültülerini; ölüm meleklerinin takırtılarını, tarrakalarını aslında patlayıcı bir ses olan t aliterasyonu ile" okuyucuya nasıl duyurduğunu görmek mümkündür (Ş. Tekin 1965: 46). Mani şiirinde mısra sonlarında kafiye çok seyrek olarak görülür. Bazen de eklerin ve kelimelerin tekrarlanması suretiyle "redife başvurulur. Kelimelerin ve mısraların tekrarı da ahenk unsuru olarak kullanılmıştır. Bu tip tekrarlarla muhteşem bir ahenk meydana getiren "Tan Tanrı" ilâhisi, Reşid R. Arat'ın ifadesiyle âdeta bir "davul senfonisi" intibaı uyandırmaktadır (Arat 1965: 3). Hece sayısı bakımından Mani şiirinde belli bir düzen yoktur. Şiirde mısralar, farklı sayıda heceye sahip olabilmektedir. Mısralarda hece sayısı üçten on beşe kadar değişir. Bazen eşit sayıda heceli mısralar art arda getirilerek, bazen de fasılalarla eşit heceli mısralar kullanılarak hece sayısı bakımından belli belirsiz bir ahenk yaratılır. Bazen bu ahenge durakların da iştirak ettiği olur. Meselâ "Ölüm" şiirinde x + 4 şeklinde bir durak düzeni dikkati çekmektedir. Manici şiirlerden üçü, bugünkü karşılıklarıyla aşağıda yer almaktadır.

232 Ahmet B. ERCİLASUN

Hakana Arz

Kök böri teg sini birle yorıyın, Kara kuzgun teg toprak üze kalayın. İgke Kömüri, Bilegüke Yarı teg bolayın.

Bozkurt gibi seninle yürüyeyim, Kara kuzgun gibi toprakta kalayım. Kirmana Kömür Dağı, Bileği taşına Yar Suyu gibi olayım.

Erklig ulug iligimiz erür siz, Altunça tommış, Tomlunça tommış Kutlug bilge begümüz erür siz.

Güçlü, ulu hakanımızsınız, Altın gibi toplanmış, Top gibi toplanmış Kutlu, bilge beyimizsiniz.

Yeme kalın kara bodunuŋuznı King koyuŋuzda, Uzun etekiŋizde Küyü küzedü tutup açınu igdür siz (Zieme 1969: 47).

Yine kalabalık halkınızı Geniş koynunuzda, Uzun eteğinizde Koruyup gözetir, acıyıp beslersiniz.

TÜRK DİLİ TARİHİ 233

Manici şiirlerin hemen hemen hepsinde bulunan baş kafiye bu şiirde yoktur. Ahenk, redif, aliterasyon ve tekrarlarla sağlanmıştır. Şiirde geçen kök böri (bozkurt) kelimesi son derece ilgi çekicidir. Şiirin yazarı hakanın yanında bozkurt, yani kılavuz olmak istemektedir; büyük ihtimalle bir Uygur beyidir. Şiirin ilk dörtlüğündeki ig, kömür, yar kelimeleri araştırıcılar tarafından "hastalık, kömür, tükrük" olarak manalandırılmıştır. Oysa "hastalık" ile "bileği taşı" arasında bir paralellik yoktur. Bayan Çor (Şine Usu) bitiginin kuzey cephesi sekizinci satırında Karakum aşıldıktan sonra kömür tagta yar ögüzde üç tuglug Türk bodun (Kömür Dağı'nda, Yar Irmağı'nda üç tuğlu Türk milleti) ibaresi geçmektedir. "Bileği taşı"na paralel olarak ig kelimesine de "iğ, kirman" anlamını verirsek Kömür Dağı'ndaki madenin kirman için, Yar Irmağı'ndaki suyun da bileği taşı için bazı iyileştirici özellikler taşıdığını veya o zamanki insanların böyle inandığını düşünebiliriz. Kömür Dağı ve Yar Irmağı, Orhun civarında olduğuna göre bu şiirin de 840 göçünden önce yazıldığını tahmin edebiliriz (Ercilasun 1985: 89).

Tan Tanrı

Taŋ teŋri kelti, Taŋ teŋri özi kelti; Taŋ teŋri kelti, Taŋ teŋri özi kelti. Turuŋlar kamag begler kadaşlar, Taŋ teŋrig ögelim.

Tan Tanrı geldi, Tan Tanrı kendisi geldi; Tan Tanrı geldi, Tan Tanrı kendisi geldi. Kalkınız, bütün beyler, kardeşler, Tan Tnrı'yı övelim!

Körügme kün teŋri, Siz bizni küzediŋ! Körünügme ay teŋri, Siz bizni kurtgarıŋ!

This article is from: