3 minute read

2. 3. Uygur Türkçesinin Dil Özellikleri

284 Ahmet B. ERCİLASUN

30.diz: tiş 80. su: suw/sub/sug 31.dolu (boş olmayan): tolı/tolu 81. şişman: şiş/şiş 32.duman: tuman/tütün 82. taş: taş 33.durmak (ayakta): turmak 83. tırnak/pençe: tırŋak/tıŋrag 34.dünya/yeryüzü: yir/yirtinçü 84. uçmak: uçmak 35.el: elig 85. uyumak: udımak 36.erkek: er/erkek 86. uzun: uzun 37.et: et 87. vermek: birmek 38.gece: tün/kiçe 88. yemek:- yimek/aşamak 39.gelmek: kelmek 89. yağmur: yagmur/yamgur 40.göğüs/meme: kögüz/kögüs/emig90. yanmak/yakmak: köymek/köydürmek 41.görmek: körmek 91. yaprak: yapırgak/yapırkak 42.göz: köz 92. yatmak: yatmak 43.güneş/gün: kün/kuyaş 93. yeni: yaŋı 44.ısırmak: ısırmak 94. yeşil: yaşıl 45.içmek: içmek 95. yıldız: yultuz/yulug 46.iki: iki 96. yol: yol/oruk 47.işitmek: işitmek/eşidmek 97. yumurta: yumurtga 48.iyi: edgü 98. yuvarlak/değirmi: tegirmi/yumgak 49.kabuk: kasık 99. yürümek: yorımak/yürmek 50.kadın: tişi/katun/yutuz 100. yüzmek (suda): üzmek

Görüldüğü gibi Eski Uygurcanın temel söz varlığı bugünkü Türkçeyle hemen hemen aynıdır. Farklar, kök/yıltız, yanmak/köymek, çok/üküş, gece/tün, kabuk/kasık, kemik/süŋük gibi birkaç kelime ile sınırlıdır. 100 temel kelimeden Köktürkçede rastlanabilen 64 kelime de Uygurcadakilerle tamamen aynıdır. Swadesh'in listesinde olmayan itmek(düzenlemek), kılmak, yaratmak, almak, kötürmek (yukarı kaldırmak), tutmak, urmak, tegmek, açmak, kirmek, kigürmek (sokmak), taşıkmak (çıkmak), barmak (gitmek), sürmek, sökmek, bamak (bağlamak), sımak (kırmak), bıçmak, basmak, başlamak, ıdmak (göndermek), keçmek, aşmak, adırmak(ayırmak), adrılmak, yükünmek (eğilmek), yanmak (geri dönmek), inmek, tüşmek, binmek, togmak, törümek, yaşamak, tirilmek, açmak (acıkmak), todmak (doymak), agrımak, umak (muktedir olmak), ömek (düşünmek), bilmek, samak (dü-

TÜRK DİLİ TARİHİ 285

şünmek, istemek, saymak), tilemek, sebinmek, kızmak, tuymak (hissetmek), korkmak, ögmek, konmak, bolmak (olmak), ermek (olmak), kalmak, konmak, yagmak, yaramak, yokadmak (yok olmak), öd, kün (gün), küntüz, taŋ, ay, yıl, yaz (ilkbahar), yay (yaz), küz, kış, yan, ortu, yokaru, kodı (aşağı), iç, taş (dış), uç, yış (orman, yayla), yazı (ova), töpü (tepe), ögüz (ırmak), köl (göl), taluy (deniz), kar, altun, kümüş, temir, kömür, at, adgır (aygır), yılkı, buka (boğa), iŋek, koń (koyun), tebi (deve), böri (kurt), kaŋ (baba), ög (anne), kız, ogul, oglan, eçi (ağabey), ini (küçük erkek kardeş), siŋil (kızkardeş), ata, apa (ecdat), bod (boy), bodun (halk, millet), tirig, ölüg, semiz, tüz, yalgan, küç, erk, umug (umut), ubut (utanma), bilig, bilge, biligsiz, alp, buŋ (sıkıntı), yabız, yablak (kötü), kü (ses, ün), külüg (ünlü), yaŋılmak, bulgak (karışıklık), eb, bark, tam (duvar), kapıg, eşük, oçuk (ocak), iş, aş, azuk, ton, kedim (elbise), atlıg (atlı), yadag (yaya), kul, küŋ (cariye), sü (asker, ordu), sülemek, ok, kılıç, ya (yay), süŋüşmek (savaşmak), sançmak (batırmak), yagı, kan (han), kagan, katun, ilig (hükümdar), beg, yabgu, tarkan, bitimek (yazmak), bitig, bediz (süs, resim), bedizçi, Teŋri, Umay, ıduk (kutsal), yog (cenaze töreni), kalın, yogun, yinçge, egri, tüz, agı, uçuz vb. günlük hayatla ilgili kelimeler de Köktürkçe ile Uygurcada tamamen aynıdır. Söz varlığı bakımından Köktürkçe ile Uygurcayı birbirinden ayıran alan dindir. Uygurcada bulunan Manicilik ve Burkancılıkla ilgili kelimeler tabiatıyla Köktürkçede yoktur. Uygurca bu dinlerle ilgili kavramları ya alıntılarla ya da Türkçe kökenli kelimelerle karşılamıştır. Sanskritçe, Çince, Soğdakça ve seyrek olarak Toharcadan alıntılanan kelimeler çoğunlukla Türkçenin yapısına uydurulmuştur. Ancak Uygurlar, dinî kavramlar için Türkçe kelimeler kullanmayı, alıntılamaya tercih etmişlerdir. Türkçe kelimeler, birleştirme ve türetme yoluyla yapıldığı gibi, mevcut kelimelere yeni anlamlar yükleme yoluyla da yapılmıştır. Reşid Rahmeti Arat'ın "Uygurlarda ıstılahlara dair" (1942), Şinasi Tekin'in Maytrısimit (1976) ve Sema Barutçu Özönder'in "Üç İtigsizler" (1998) adlı çalışmalarından taranan aşağıdaki örnekler Uygurcanın dinî söz varlığı hakkında fikir edinmemiz için yeterlidir.

Alıntılar

Sudur<Skr. sûtra: Burkancılığın temel inanç kitab; Çatik<Skr. jâtaka: Burkan menkıbesi Dyan<Skr. dhyâna: meditasyon, istiğrak Şastir<Skr. şâstra: eser Arhan<Skr. arhant: aziz, kutlu kişi

286 Ahmet B. ERCİLASUN

Abipiray<Skr. abhiprâya: mana, amel Mahabut<Skr. mahâbhûta: büyük element Parmanu<Skr. paramânu: atom Erdini<Skr. ratna: mücevher Kirit<Skr. kirita: taç Poşı<Çin. bu-şi: bağış, sadaka Lenxua<Çin. lian-hua: lotus çiçeği Langan<Çin. lan-kan: Çit Bun<Çin. pen: asıl Baxşı<Çin. pâk şi: hoca, üstat Ajun<Soğd. ajun: varlık biçimi, hayat Nizvani<Soğd. nizvani(k): bulaşma, ihtiras Nom<Soğd. nom: din, şeriat, kanun Şmnanç<Soğd. şmnanç: rahibe Ujik<Soğd. ujkik: harf, hece Sarvag<Soğd. sarwag: kule Vaxşik<Soğd. waxşik: ruh, cin

Türkçe karşılıklar

Kirtgünç: iman (Skr. dharma) Kirtgünç kirtgünmek: iman etmek Kirtgünç köŋül: İmanlı gönül Agılık: Hazine (Skr. pitaka) Üç agılık nom: Üç hazine (Skr. tripitaka) Nom bitig: şeriat kitabı (Skr. sudur)

Belgü: işaret (Skr. laksana). Altı belgü: 1. öŋ körk (renk ve şekil), 2. ün (ses), 3. yıd yıpar (koku), 4. tatıg (tat), 5. bürtmek (temas), 6. törü (tasavvur). Tört kirtüler: Dört gerçek. 1. emgek kirtü (ızdırap gerçeği), 2. tılkag kirtü (ızdırabın sebebi gerçeği), 3. öçmek kirt (ızdırabın sönmesi gerçeği), 4. yol kirtü (ızdırabın sönmesine giden yol gerçeği).

This article is from: