Azer ile Yadigar
Azer bir oba beyinin oğludur ve çok iyi saz çalar. Bir gün beni gurbet tuttu diyerek, yol dostu olarak sazını alır ve yollara düşer. Yollarda geçtiği yerlerde saz konusundaki marifetiyle insanları etkileyerek devam eder ve şans eseri Yadigar’ın bulunduğu obaya ulaşır. Yadigar ise Deli Türkmen adlı bir aşiret reisinin kızıdır. Çok güzeldir, fakat dilsizdir; çünkü annesi Yadigar’a sahip olmak için rüyasına girmiş olan ermiş kişiyle bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşma sonucu Yadigar yedi yıl boyunca dilsiz ve isimsiz dolaşması zorunludur. Fakat yedi yılın sonunda, Yadigar’ı beşikği danışıksız kertildiği için, ermiş kişi Yadigar’a bir ceza verir. Bu ceza sonucu Yadigar’a yedi düğümlü bir peçe takılacak ve bu peçe çözülüp, Yadigar’ın dili açılana kadar Yadigar kimseyle evelenemeyecektir. Bir gün Azer ile Yadigar ormanda karşılaşırlar. Azer sayesinde Yadigar’ın peçesi çözülür, dili açılır ve Yadigar Azer’in adını söyler. Birbirlerine ilk görüşte aşık olurlar. Yadigar Deliyar adlı uçuruma gider. Bu uçuruma adını bağırınca, uçurum insanların sevdalı oldukları kişileri söyler. Yadigar adını üç kere bağırır ve uçurumdan cevap gelir: “Azer! Azer! Azer!” Azer Yadigar’ı babasından ister, fakat oba beyi vermeyeceğini söyleyince, Azer ile Yadigar bir gece vakti kaçarlar. Bunun sonucunda bir kovalamaca başlar. Azer ile Yadigar şehirden şehre kaçarlar, ama bir türlü kurtulamazlar ve sonunda kurtuluş olmadığını anlarlar. En sonunda, kovalamaca Deliyar’da biter. Azer ile Yadigar adlarını bağırarak, kendilerini Deliyar’dan atarlar. Uçurum onlara cevap verir: “Azer! Azer! Azer!” “Yadigar! Yadigar! Yadigar!” İki sevdalının ölümlerinden sonra sesleri Deliyar’da hep yankılanır.
Yadigar -Bir kimseyi, bir olayı hatırlatan kişi anlamına gelir. -Bir takım olağanüstülükler taşır. (Doğumu, peçesi vb.)
-Lal, dilsizdir. Atını hızla koşturması, ün salmış dokumaları ve genç kızların uçuruma Deliyar’a gitmelerini izlemesi dilsizliğinin manzum anlamını bir dışarı vurma çabasıdır. Duygu ve düşüncelerinin zenginliği dokuduğu kilimlerin zenginliğiyle gösterir. -Umutludur, uçurumdan atlamaya karar verdiğinde bile aşkın herşeyi yeneceğine inanır. (“Sevdanın töresi her daim ölüme yeni düşmez. Gün gelir...boyunduruğundan kurtulur sevda, zincirlerinden kurtulur.”) -Cesurdur, oba beyi babasından kaçmış ve sevda uğruna kendini feda etmiştir. -Özverilidir. Azer’in obasının iyiliği için orada güvende olabilecekleri halde oraya gitmeyi reddeder ve yakalanacaklarını bildiği halde Azer’in sazı olmadan mutlu olamayacağını anlayınca Azer’in sazını çalmasını ister.
Muradhan ile Selvihan
Selvihan Billur Köşk’te oturan bir beyin tek kızıdır. Selvihan hem çok güzel, hem çok yetenekliğ bir kızdır ve babası onun tek çocuğu olduğu için onun evlenip gitmesini istemez. Muradhan ise göçer bir aşiretin en iyi semahıdır. Bir gün, bir semah gösterisinde Muradhan’ı görür ve ona ilk görüşte âşık olur. O gün Muradhan’ın aşireti göç eder fakat bu Selvihan’ın içinde bir boşluk bırakır. Selvihan diretir ve Muradhan’ın obasını buldurur. Semah başlar ve Selvihan’ın gözleri Muradhan’a kitlenir. Muradhan da Selvihan’ı görür ve ona ilk görüşte âşık olur. Semahtan sonra, Selvihan Muradhan ile konuşmak ister; fakat etrafındakiler Muradhan’ın lal olduğunu ve kendini sadece semaha adadığını söylerler. Selvihan konuşulanlara aldırmayarak Muradhan’ı bulur. İki sevdalı hiç konuşmadan bir semah tutarlar. Muradhan Selvihan’a asla birlikte olamayacaklarını gönül dili ile anlatır: Muradhan bir oba uşağı, Selvihan bir bey kızıdır, Muradhan göçen bir aşirete bağlıyken Selvihan her gününü bir köşkte geçirir ve Muradhan lalken Selvihan ise bir bülbüldür.
Sonunda tek bir çözüm yoluna ulaşırlar: Muradhan Billur Köşk’te bir uşak olacak ve her gece orada semah tutacaktır. Böylece aşkları sadece bakışlarla devam edecektir fakat birlikte olabilecektirler. Fakat, Selvihan’ın bir beyin oğluyla evlendirilmesine karar verilir. Düğünün kırkıncı ve son gecesi Selvihan zehir içerek, Muradhan ise semah sırasında kendini hançerleyerek intihar ederler. Böylece, sevdaları lal bir masal olur.
Selvihan -Dominant ve kendine güvenli bir karakterdir. Her gittiği yerde babasının adını taşıdığından insanlarda saygı ve korku uyandır, bu da kendine güvenini arttıran bir faktördür. Fakat her ne kadar etrafındaki insanlara üzerinde bir söz sahibi olsa da babasına karşı çıkmaz. -Yetenekli, güzel ve zekidir. Babasının adını taşıma zorunluluğu onu olgunlaştırmıştır. -Biraz şımarıktır ve inatçıdır. Muradhan’ın bulunması için Bey’in kızı olma statüsünü kullanır ve bunda hastalanacak dereceye kadar diretir. -Gergefte yol çizmesi ve bu yolun sonunu getirmemesi kararsızlığını gösterir. -Cesaretlidir, aşk adına kendini feda eder.
Kerem ile Aslı
İran’da çok meşhur bir padişah yaşar. Bu padişahın çok zengin ve rahat bir yaşamı vardır fakat bir türlü çocuğu olmaz. Bu nedenle, kendisiyle aynı problemi olan Keşiş ile yakınlaşmaya başlar. Bu Keşiş’in de tavsiyesi üzerine çocuk derdini unutmak için kendine kocaman bahçeli bir saray yaptırır. Bir gün Padişah’ın karısı ile Keşiş’in karısı yolda aksakallı bir ihtiyar ile karşılaşırlar. Aksakallı ihtiyar, kadınlara dikmeleri için iki tohum verir. Padişah’ın karısının ağacında elma büyürken Keşiş’in karısının
ağacında armut büyür. Padişah’ın karısı bu ihtiyarı daha sonra rüyasında görür. İhtiyar, Padişah’ın karısına bu elmayı yerse, çocuğunun olacağını söyler. Bunun üzerine Padişah’ın karısı ve Keşiş’in karısı elmayı ortadan ikiye bölerek yerler ve çocuklarının evlenmesi üzerine sözleşirler. Sonunda Padişah’ın karısının bir Mirza adında bir oğlu, ve Keşiş’in karısının Kara Sultan adında bir kızı olur. Fakat, Keşiş sözünü tutmaz çünkü kızını bir Ermeni’ye (Müslüman olmayan birine) vermek istemez. Dolayısıyla, Padişah’a kızının öldüğünü söyleyerek kızını kaçırmaya çalışır ve Keşiş ve ailesi başka bir köye taşınır. Mirza on dört yaşına basınca, bir gün bir rüya görür. Rüyasında Kara Sultan’a aşık olur. Daha sonra, arkadaşı Sofi ile komşu köyde avdayken, bir evin penceresinde Kara Sultan’ı görür. İki genç tanışırlar ve birbirlerine Aslı ve Kerem olarak hitap etmeye karar verirler. Kerem ile Aslı’nın tanışmasından Padişah’ın da haberi olur ve Padişah Kerem ile Aslı’nın düğünü için beş ay süre verir. Ama, Keşiş kızını gene kaçırır. Bunun üzerine Kerem yanına Sofi’yi de alarak Aslı’nın peşinden gider. Aslı’yı ararken şehir şehir dolaşırlar. Bazen Kerem Aslı’yı bulur, örneğin Kayseri’de karşılaştıklarında Kerem Aslı’nın Müslüman olmasına vesile olur, fakat Keşiş Aslı’yı hep kaçırır. Daha sonra, Keşiş Aslı’yı Kerem almadan önce onu birine vermeye karar verir. Sonunda Kerem Aslı’nın peşinden Halep’e varır ve kendisini Halep Paşası’na sevdirir. Halep Paşası’nın zoruyla Keşiş Aslı ile Kerem’in evlenmesine izin vermek zorunda kalır ve iki sevdalının nikâhları kıyılır. Fakat Keşiş son fenalığını da yapar ve kızına hileli bir elbise giydirir. Düğün gecesi Kerem elbisenin düğmelerini açmaya çalışır ama düğmeler tekrardan iliklenirler. Kerem tüm gece sevdiğinin düğmelerini açamaz ve yüreğinden gelen ateşle öyle bir ‘ah’ çeker ki yanıp kül olur. Aslı ise kırk gün kırk gece ağlar ve saçını süpürge ederken, o da yanıp kül olur. Sonunda iki sevdalı sadece kül olarak birlikte olabilirler.
(Türkmen ve Horasan varyantlarına göre Aslı Kerem’in mezarında kırk yıl bekler ve Allah Kerem’i yeniden diriltir. Padişah ölünce Kerem onun yerine geçer ve birlikte uzun ve mutlu bir hayat yaşarlar1)
Aslı -Selvihan’a kıyasla çok dominant olmayan bir karakterdir. Babasının sözünü dinlemeye mahkumdur ve babasının onu kaçırmasına karşı bir şey yapamaz. Kerem’in onu diyar diyar gezerek kurtarmasını bekler. Bu da biraz kadere razı olduğunu gösterir. Her ne kadar Kerem’i sevse de olacak en kötü sonuca kendini hazırlamıştır. -Aşkı için Müslüman olması (hikayede din farkı önemli bir faktördür) ve aşkı için ölmesi Kerem’e verdiği değeri gösterir. -Yadigar gibi olağanüstülükler taşır. (Doğumu, ölümü vb.)
Ferhat ile Sirin
Azerbaycan’da Erzen kentinin kadın hükümdarı Mehmene Bânu kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır. Köşkü süsleme işini o yörenin en usta süslemecisi Ferhad’a verirler. Ferhad, çalışırken Şirin’i görür ve ona âşık olur. Mehmene Bânu da Ferhad’ı sevmektedir, bu nedenle Şirin’le evlenmesini istemez, karşı çıkar.
1 Duymaz, Doç. Dr. Ali. "Varyantların Yapı Bakımından Mukayesesi." Aslı ve Kerem Hikayesi Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: T.C.Kültür Bakanlığı, 2001. 73. Print.
Ferhad bir gezi sırasında Amasya kentinin hükümdarı Hürmüz Şah ile tanışır. Hürmüz Şah Ferhad’ın başına gelenleri dinleyince onu yanına alır. Birlikte Erzen’e giderler. Hürmüz Şah, Şirin’i Ferhad için Mehmene Bânu’dan ister. Mehmene Bânu karşı çıkınca iki hükümdar birbirlerine savaş açarlar. Savaş sırasında Hürmüz Şah’ın oğlu da Şirin’e âşık olur. Savaş sonunda yenilen Mehmene Bânu her şeyi bırakarak kaçar. Şirin Amasya’ya getirilir. Oğlunun da Şirin’e âşık olduğunu öğrenen Hürmüz Şah güç durumda kalır. En sonunda Ferhad’a başarılması imkansız bir iş verir ve bu işi başarması koşuluyla Şirin’e kavuşabileceğini söyler. Ferhad, Amasya yakınlarındaki bir dağı delecek ve kente oradan su getirecektir ve ancak bu işi başarırsa Şirin’le evlenebilecektir. Ferhad büyük bir coşku ile işe koyulur ve bir süre sonra işin sonuna yaklaşır. Ferhad’ın bu işi başaracağını anlayan Hürmüz Şah, Ferhad’a yaşlı bir kadınla Şirin’in öldüğü haberini yollar. Bu yalan habere inanan Ferhad, Şirin’in ölüm acısına dayanamaz ve dağları deldiği gürzü canına kıymak amacıyla havaya fırlatır ve yere düşen gürzün altında intihar eder. Ferhad’ın ölüm haberini alan Şirin de bir hançerle kendini öldürür. İki sevgiliyi yan yana gömerler.
Şirin -Ferhat’ı delicesine sevmektedir. -Sevgilisi öldüğünde daha fazla yaşayamayacağını bildiği için üzüntüsünden kendini öldürür. -Sürekli etrafında Ferhat’a kavuşmasını engelleyen kişiler vardır. (Mehmene Bânu, Hürmüz Şah, Ferhad’a ölüm haberini ulaştıran yaşlı kadın) -Şirin ile ilgili bir olağanüstülük yoktur. Olağanüstülükler daha çok
Ferhat ile ilgilidir. -Ablası ile aynı kişiyi sevmektedir, bu yüzden iki kardeş arasında sorunlar vardır. -Sevdiği kişi ile ancak mezarında yan yana gelebilmiştir.
Leyla ile Mecnun
Leyla ve Kays ilkokul yıllarında birbirlerine âşık olmuşlardır. Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı duyan annesi Leyla’yı okuldan alır ve Kays’la görüşmesini yasaklar. Ayrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk arasında Mecnun diye anılmaya başlar. Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun’a birçok kişi Leyla’yı unutmasını söyler; ancak onun için kainat artık Leyla’dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmez. Hatta dedesi onu bu dertten kurtulmak üzere Allah’a yakarması için Kabe’ye götürür. Ancak o tam tersine derdinin artması için dua eder. Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Hem Leyla’nın hem Mecnun’un halleri gittikçe perişanlaşmaktadır. Ailesi Leyla’yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Bu zengin kişiyle nikahlandırılan Leyla, kocasından kendisini uzak tutmak için bir hikâye uydurur. Ona, kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm’ı kendisinden uzak tutmayı başarır. Mecnûn, çölde, Leylâ’nın evlendiğini arkadaşı Zeyd’den işitince çok üzülür. Leylâ’ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn’a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder. Bir müddet sonra Mecnûn’ un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Mecnûn’un dünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir. O, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Leyla’nın vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir. Bir gün Leyla çölde Mecnunu bulur, ancak Mecnun onu tanımaz ve ona “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?” der. Leyla, Mecnûn’un ulaştığı mertebeyi anlar ve evine geri döner. Üzerinden fazla zaman geçmeden Leyla hayata gözlerini yumar. Mecnûn bir gün Leylâ’nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler ve Allah’tan canını almasını ister. Allah bu isteğini yerine getirir ve Mecnûn kabri kucaklayarak ölür.
Bir müddet sonra Mecnûn’un sâdık arkadaşı Zeyd, rüyasında, cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. “Bunlar kimdir?” diye meleklere sorunca, melekler: “Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ’dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular.” derler.
Leyla: -Mecnun’u delicesine sevmektedir. -Sevgilisinin onu artık sevmediğini düşündüğü için üzüntüsünden kendini öldürür. -Sürekli etrafında Mecnun’a kavuşmasını engelleyen kişiler vardır. (annesi, İbn-i Selâm) -Leyla ile ilgili olağanüstülükler yoktur. -Hikaye çok fazla dini unsur içerir. -Fuzuli, bu hikayede insani aşktan çok ilahi aşk’ı işlemiştir. -Sevdiği kişi ile ancak ahiret hayatında buluşabilmiştir.
Yadigar ile Selvihan’ın Karşılaştırılması ·
Selvihan lal değildir, ancak Yadigar laldir.
·
İki hikayenin sonunda da sevdalılar ölür.
·
İkisi de aileleri yüzünden sevdikleri kişilere kavuşamazlar.
·
İkisinin de babaları önemli kişilerdir.
·
İkisi de sevgililerine ilk görüşte aşık olmuşlardır.
·
İkisi de cesurdur, çünkü sevgileri uğruna kaçmayı göze almışlardır.
·
Yadigar’ın doğumu ve dilsiz oluşu ile ilgili bir sürü olağanüstülük varken, Selvihan’ın hiçbir olağanüstülüğü yoktur.
SEVDA VE ZULÜM ÖYKÜLERİ İncelediğimiz hikâyelerin her biri olağanüstü bir sevdanın filizlenmesiyle başlar. Ferhat, Şirin’e onun için yaptırılmış olan bir köşkün süsleme işini yaparken âşık olur;
Leyla ile Mecnun daha ilkokul yıllarındayken sevdalanırlar birbirlerine; Kerem ise Aslı’yı rüyasında görür. Lal Masallar kitabında anlatılan iki ayrı aşk hikâyesi de benzer özellikler gösterir. Azer, aşkının gücüyle Yadigâr’ın yüzüne mühürlenmiş olan kırk düğümlü peçeyi düşürmeyi başarır; Selvihan ise Muradhan semah tutarken ona delicesine âşık olur. Bir anda başlayan beğeniler, kısa sürede uğruna ölüm bile göze alınan tutkulu aşklara dönüşür. Leyla ile Mecnun dışında, hiçbir çift birbirini uzun süredir tanımamaktadır. Fakat ilk görüşte aşkın büyüsü, âşıkları hemen sarar. Maalesef âşıklar, birbirlerine kavuşmak için birtakım engellerin üstesinden gelmeli ve aşklarının büyüklüğünü kanıtlamalıdırlar. Ferhat, Şirin’e olan aşkını kanıtlamak için Amasya yakınlarındaki bir dağı delmeli ve kente oradan su ulaştırabilmelidir. Leyla ile Mecnun’un hikâyesinde, Leyla’nın annesi Leyla’yı okuldan alır ve etrafındaki herkes Mecnun’un Leyla’yı unutması gerektiğini söyler, fakat Mecnun beklenenin aksine aşkından vazgeçmeyerek kendini kaybeder. Kerem ile Aslı’nın hikâyesinde ise Aslı’nın babası Keşiş, Aslı’yı Kerem’den kaçırır ve Kerem sevdiğini bulmak için baba-kızın peşine düşer. Sonunda Kerem Aslı’yı bulur, fakat önüne bir engel daha çıkar: Düğünden sonra Aslı’nın elbisesini açamamaktadır. Lal Masallar kitabında anlatılan hikâyelerde de Yadigâr ve Selvihan’ın başka bir kısmetleri çıkar ve aileleri, onları çıkan kısmetleriyle evlenmeye zorlar. Azer, bu engel karşısında sevdiği kızı kaçırmayı göze alırken Muradhan, etrafındaki insanlara ve en önemlisi Selvihan’a zarar gelmesini istemez ve semah tutarken onun etrafında bulunmakla yetinir. Karakterlerin karşı karşıya kaldıkları bu engeller ve çektikleri zulümler, birbirlerine olan aşklarını sınarken aynı zamanda güçlendirir. Birbirlerine ulaşamayan âşıklar, aşklarını korumak ve birlikte olmak için ne olursa olsun yapmaya hazır olduklarını fark ederler. Ne yazık ki sevdalarını birbirlerine ve pek çok insana duyuran karakterler, hikâyelerin sonunda engellere daha fazla dayanamayıp birlikte olmak adına canlarından vazgeçerler. Ferhat’a Şirin’in yalan olan ölüm haberi gider ve bu acıya dayanamayan Ferhat kendini öldürür. Ferhat’ın arkasından Şirin de intihar eder ve yan yana
gömülerek öteki dünyada kavuşurlar. Leyla, Mecnun’un ona olan aşkından dolayı delirdiğini gördükten sonra bu acıya daha fazla dayanamayarak kendini öldürür, sonrasında Mecnun Allah’tan kendi canını almasını ister ve sevdalılar cennet bahçelerinde buluşur. Düğün gecesi Aslı’nın elbisesinin düğmelerini açamayan Kerem kahrından kül olur, onun ölümünü de Aslı’nın kahrından kül olup can vermesi izler. Lal Masallar kitabındaki iki hikâyedeki sevdalılar da birlikte olmanın hiçbir yolunu bulamayınca bu dünyada birlikte olamamaktansa öteki dünyada birlikte olmayı tercih ederler ve birlikte can verirler. Onlar sevmedikleri biriyle birlikte olmaktansa, sevdikleriyle birlikte can vermeyi hiç kuşkusuz tercih ederler. Aşklarının yüceliği ve dillere destan olmasının sebebi de aşkları uğruna canlarına kıyabilmeleridir.
SEVDA VE ZULÜM ÖYKÜLERİNDE KADIN KARAKTERLER Leyla, Aslı, Şirin, Yadigâr ve Selvihan Leyla, Aslı, Şirin, Yadigâr ve Selvihan; soylu ailelerden gelmekte olan, güzel, pek çok kısmeti çıkan evlenme çağındaki kızlardır. Bu nedenle kızların aileleri, kızlarının âşık oldukları adamlar yerine kendi seçtikleri, iyi kısmet olarak nitelendirdikleri zengin, soylu adamlarla evlenmelerini ister. Leyla’nın ailesi Mecnun’u kızlarına layık bir kısmet olarak görmez. Aslı’nın babası olan Keşiş, kızını Padişah’ın oğlundan bile esirger ve Kerem’le evlenmesine başta karşı çıkar. Şirin, Azerbaycan’daki bir kentin hükümdarının kız kardeşidir ve kendi adına bir köşk yapılmaktadır. Şirin’in
âşık olduğu Ferhat ise bu köşkün süslemelerini yapan bir ustadır. Yadigâr, bir obanın beyi olan Deli Türkmen’in kızıdır. Deli Türkmen, dokuz sene boyunca bir çocuğu olmasını istemiştir ve sonunda kızı Yadigâr’a kavuşmuştur. Yıllarca süren çocuk bekleyişinden sonra gelen Yadigâr, başta babası olmak üzere tüm oba için oldukça kıymetlidir. Azer ise gurbet tuttuğu için obasını terk eden bir âşıktır. Fakat Yadigâr daha doğduğu gün, Deli Türkmen’in uzak bir hışmının oğluna sözlenmiştir, geleceği bellidir. Selvihan da Yadigâr gibi bir beyin tek çocuğudur ve pek çok kısmetini babası elinin tersiyle geri çevirmiştir. Bey, kızını birine vermek, hemen kaybetmek istemez. Hele ki Muradhan gibi lal, işi semah tutmak olan bir delikanlıya varmasını hiç istemez. Bu nedenle imkânsızdır aşklarıyla birlikte olmaları. Ama bu gerçek, ne Leyla’yı, ne Aslı’yı, ne Şirin’i, ne Yadigâr’ı, ne de Selvihan’ı sevdikleri delikanlıdan vazgeçirmeye yetmez. Kızların, gelecekleri hakkında hiçbir söz söyleme haklarının bulunmadığı bir devirde, ailelerinin uygun görmediği delikanlılara âşık olmak, bununla birlikte ailelerine karşı çıkıp onlarla kaçmak, ailelerinin uygun gördüğü delikanlılarla ise evlenmeyi reddetmek, karakterlerin aşklarının ne kadar güçlü olduğunu ve sevdikleri delikanlıyla birlikte olma konusunda ne kadar kararlı olduklarını kanıtlar. Aslı ve Yadigâr, babalarının uzun yıllar çocuk hasreti çekmesinden sonra doğarlar ve doğumlarında olağanüstülükler görülür. Ermiş Kişi, Yadigâr’ın annesi olan Sırma Hatun’un düşüne girip çocuğunun ya dilsiz ya kör olacağını, çocuğu bir süre adsız bırakmaları ve peçe taktırmaları gerektiğini söyler. Bu peçe, Ermiş Kişi’nin dediğine göre çok kutlu bir olay neticesinde çıkacak ve Yadigâr konuşabilecektir. Yadigâr’ın peçesinin Azer’le olan aşkları sonucunda düşmesi ve Yadigâr’ın dilinin açılması, aralarındaki aşkın gücünü ve kutsallığını gösterir. Aslı da annesinin aksakallı bir ihtiyarın tavsiyesi üzerine yediği yarım elma sayesinde dünyaya gelir. Bu elmanın diğer yarısını yiyen padişahın karısının doğurduğu çocukla beşiklerinin kertilmesine rağmen Kerem’le birbirlerine âşık olmaları, aşklarının kutsal güçlere bile karşı gelebildiğini gösterir.
İncelediğimiz beş karakterin hepsi de sevdiklerine kavuşabilmek için çeşitli fedakârlıklar yapmış, en sonunda da fedakârlıkların en büyüğünü yaparak canlarından vazgeçmişlerdir. Leyla, kocasından uzak durmak için ona yalan söyler ve umutsuzca Mecnun’a durumunu anlatmaya çalışır. Ardından kaçıp çöle, Mecnun’u bulmaya gider. Fakat onu bulduğunda Mecnun’un aklını yitirdiğini fark eder, eve geri döner ve üzerinden çok geçmeden ölür. Zengin ve itibarlı biri olan İbn-i Selam ile evliyken sahip olabileceği tüm para ve güçten vazgeçmiş, çöle giderek aşkını aramıştır. Aslı, diğer karakterlerden daha siliktir, fakat buna karşın Ferhat’ı o kadar çok sevmektedir ki o öldüğünde üzüntüsünden kendisi de ölmüştür. Şirin de Aslı gibi babasına ve töreye bizzat karşı gelmemesine rağmen Ferhat’a olan aşkının gücünden dolayı Ferhat’ın ölüm haberi geldiğinde intihar etmiştir. Yadigar, Azer’e aşık olduktan sonra beşik kertmesiyle düğün hazırlıkları yapılmasına rağmen Azer’le kaçmayı kabul etmiş ve aşkını kaybetmemek uğruna uzun bir süre göçebe bir yaşam biçimi benimsemiştir. Azer’le sığınacak bir yer aramış, fakat hiçbir zaman umutsuzluğa düşüp geri dönmeyi aklından geçirmemiştir. Hikâyenin sonunda da yakalanıp sevdiğinden ayrı kalmak yerine Azer’le Deliyar’dan atlayarak intihar etmeyi tercih etmiştir. Selvihan, Muradhan’ı görebilmek için başta babası olmak üzere etrafındaki herkese emirler yağdırmış, baskı yapmıştır. Hikâyenin sonunda da diğer dört aşk hikâyesinde olduğu gibi sevdiğiyle birlikte yaşayamayacağını anlamış ve intihar etmiştir. Aşk, bu hikâyelerde uğruna her şey feda edilen kutsal bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Karakterlerin de hikâyelerin sonunda ölmelerine rağmen öteki dünyada buluştukları ve sonsuza kadar birlikte mutlu oldukları söylenir.
Kaynaklar: Duymaz, Prof. Dr. Ali, Yard. Doç. Dr. Cafer Gariper, and Arş. Gör. Yasemin Küçükcoşkun. "HİKÂYENİN BUGÜNÜ BUGÜNÜN HİKAYESİ 80 SONRASI-TÜRK HİKAYESİ SEMPOZYUMU." Ramazan Sempozyumu. N.p., n.d. Web. 4 Nov. 2012. <www.ramazansempozyumu.com/dosyalar/>.
Duymaz, Doç. Dr. Ali. "Varyantların Yapı Bakımından Mukayesesi." Aslı ve Kerem Hikayesi Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma. Ankara: T.C.Kültür Bakanlığı, 2001. Print. "Ferhat ile Şirin Efsanesi." Dumanlı Köyü | Gümüşhacıköy - Amasya. N.p., n.d. Web. 14 Nov. 2012. <http://www.dumanlikoyu.com/ferhat-ile-sirin-efsanesi.html>. "Leyla ile Mecnun Ferhat ile Şirin Gerçek Hikayesi." Kaderimsin. N.p., n.d. Web. 10 Nov. 2012. <www.kaderimsin.net/leyla-ile-mecnun-ferhat-ile-sirin-gercek-hikayesi.html >. "Ferhat ile Şirin Efsanes." Fw Mail. N.p., n.d. Web. 11 Oct. 2012. <fwmail.net/hikaye/ferhat-ile-sirin-efsanesi/ >. Resimlerin Kaynakları: http://www.gifanimasyon.com/web/ http://daganer.blogcu.com/ferhat-ile-sirin/6944762 http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/leyla_ile_mecnun__ferhat_ile_sirin? tc=30&albumId=28862&page=15 http://misspotter3.blogspot.com/2011/06/ucurum.html http://www.yeniansiklopedi.com/kerem-ile-asli/ http://www.loadtr.com/53358-semah.htm