KUŞ HASTALIKLARI Ev, Yetiştirme ve Bakımevi Kuşlarında Tanı, Tedavi ve Operasyon Kitabı

Page 1

KUŞ HASTALIKLARI

Doneley • Kurtdede Börkü

Ev, Yetiştirme ve Bakımevi Kuşlarında Tanı, Tedavi ve Operasyon İKİNCİ BASKI

Bol resim kullanılarak hazırlanan bu kitabın başlangıç bölümleri kuşların anatomisi ile fizyolojisini, hastaların fiziksel muayenesini, tanısal testlerin yorumlanmasına ilişkin önerileri kapsamaktadır. Kitabın diğer bölümlerini; kuşların farklı vücut bölgelerini ve sistemlerini etkileyen bozukluklar oluşturur. Bu bölgeler deri, tüyler, gözler, bacaklar ve ayaklar gibi dışarıdan görülen ve sindirim sistemi, kardiyovasküler sistem gibi vücut içindeki kısımları içerir. Kitapta kuş hastalıklarıyla ilgili olarak tartışılan diğer konular; davranış problemleri, yumurtaların inkübasyonu, yavru kuşlar ve operasyon uygulamalarını içermektedir. Kitabın yazarının kuş hastalıklarında 30 yıldan fazla klinik deneyimi bulunmaktadır. Yazar bu deneyime dayanarak güncellenmiş hastalıkları, yeni ve genişletilmiş klinik teknikleri ve 100’ün üzerinde renkli resmi değerlendirerek eski basım kitabını gözden geçirmiş ve kitabın bu yeni baskısını yazmış, kitabına kafes bakımı, kuşlarda bakım-beslenme, tanısal görüntüleme, onkoloji, kardiyovasküler anatomi ve nöroanatomiyle ilgili yeni bölümler eklemiştir.

ARADIĞINIZ TÜM TIP KİTAPLARI BU ADRESTE

www.guneskitabevi.com

GENEL DAĞITIM

KUŞ HASTALIKLARI

Bu kitap; veteriner klinisyenler için pratik bir başvuru kaynağı, öğrenciler için ise yararlı bir çalışma rehberi olarak hazırlanmıştır.

KUŞ HASTALIKLARI Ev, Yetiştirme ve Bakımevi Kuşlarında Tanı, Tedavi ve Operasyon İKİNCİ BASKI

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ ANKARA

M. Rauf İnan Sokak No: 3 06410 Sıhhiye / Ankara Tel: (0312) 431 14 85 • 435 11 91-92 Faks: (0312) 435 84 23

İSTANBUL

Gazeteciler Sitesi Sağlam Fikir Sokak No: 7 / 2 Esentepe / İstanbul Tel: (0212) 356 87 43 Faks: (0212) 356 87 44

KADIKÖY

Rasimpaşa Mah. İskele Sokak No: 4 / A Kadıköy / İstanbul Tel&Faks: (0216) 546 03 47

İKİNCİ BASKI

Bob Doneley

Türkiye’nin her yerinden...

0505 734 13 13

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ

Çeviri Editörleri

Arif Kurtdede Mehmet Kazim Börkü



KUŞ HASTALIKLARI Ev, Yetiştirme ve Bakımevi Kuşlarında Tanı, Tedavi ve Operasyon İKİNCİ BASKI BOB DONELEY, BVSc, FANZCVS (Avian Medicine), CMAVA Registered Specialist in Bird Medicine Head of Service, Small Animal Hospital School of Veterinary Science University of Queensland, Australia

Çeviri Editörleri

PROF. DR. ARİF KURTDEDE PROF. DR. MEHMET KAZİM BÖRKÜ Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ


İÇİNDEKİLER iii

Önsöz

xxiii

Çeviri Editörünün Önsözü

xxv

Çeviriye Katkıda Bulunanlar

xxvii

Kısaltmalar

xxix

ABD ve Uluslararası Birim (Kan Değerleri) Dönüşüm

xxxi

BÖLÜM 1

KLİNİK ANATOMİ VE FİZYOLOJİ

1

Çeviri: Ahmet Çakır

GİRİŞ DERİ, TÜYLER, PENÇELER VE GAGA İSKELET (SKELETON) Genel Bilgiler Kafatası (Cranium) Omurlar (Vertebrae) Kaburgalar (Costae) Göğüs kemiği (Sternum) Göğüs kemeri (Omuz kemeri – Cingulum membri thoracici) Kanat kemikleri (Ossa alae) Pelvik kemer (Cingulum membri pelvini) Bacaklar (Ossa membri pelvini) SİNDİRİM SİSTEMİ (APPARATUS DIGESTORIUS) Oropharynx Yemek borusu ve kursak (Esophagus ve Ingluvies) Ön mide ve Mide (Proventriculus ve Ventriculus) Bağırsaklar (Intestinum) Pancreas Karaciğer (Hepar) Cloaca URİNER SİSTEM (ORGANA URINARIA) SOLUNUM SİSTEMİ (APPARATUS RESPIRATORIUS) Üst solunum yolları Alt solunum yolları ÜREME ORGANLARI (ORGANA GENITALIA) Dişi üreme organları (Organa genitalia feminina) Yumurta Erkek üreme organları (Organa genitalia masculina) Üreme fizyolojisi

1 1 4 4 5 6 6 6 6 6 7 7 7 7 9 10 10 11 11 12 13 15 15 16 20 20 21 22 22


iv

BÖLÜM 2

İ Çİ N DEKİ LER KARDİYOVASKÜLER SİSTEM (SYSTEMA CARDIOVASCULARE) Genel bilgiler Fonksiyon Kan hücreleri SİNİR SİSTEMİ (SYSTEMA NERVOSUM) Beyin (Encephalon) Beyin sinirleri (Nervi craniales) Omurilik (Medulla spinalis) Spinal sinirler (Nervi spinales) Otonom sinir sistemi (Systema nervosum autonomicum) ENDOKRİN BEZLER (GLANDULAE ENDOCRINAE) Hipofiz (Hypophysis - Glandula pituitaria) Tiroid bezi (Glandula thyroidea) Paratiroid bezi (Glandula parathyroidea) Ultimobranşial bezler (Glandula ultimobranchialis) Böbreküstü bezleri (Glandula adrenalis) Pancreas DUYU ORGANLARI (ORGANA SENSUUM) Göz (Organum visus) Kulak (Auris) Kimyasal duyular BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ KAYNAKLAR

24 24 25 26 29 29 30 31 32 32 33 33 34 34 35 35 36 38 38 40 41 42 43

BAKIM, TIMAR VE BESLEME

45

Çeviri: Fatih Atasoy

BÖLÜM 3

BAKIM Süs kuşları Kümes kuşları Kuşların tımarı Beseleme Lorikeet’ler KAYNAKLAR

45 45 48 54 56 60 61

FİZİKSEL MUAYENE

63

Çeviri: Abdullah Kayar

MASKELENEN OLGUYU ANLAMA MUAYENE ODASI EKİPMANLARI ANAMNEZ ALMA Eşkal Kuşun kökeni Bakım Beslenme

63 64 64 64 65 65 66


İ Çİ N DEKİ LER

BÖLÜM 4

v

Davranış Üreme geçmişi Önceki uygulanan medikal geçmiş Problemi sunma UZAKTAN MUAYENE Kuş Kafes Dışkı muayenesi FİZİKSEL MUAYENE Dokunma ve tutma Ağırlık kaydı Askultasyon Vücut kondüsyonu Deri ve tüyler Baş Kursak Vücut Kanatlar Bacaklar Nörolojik değerlendirme KAYNAKLAR

67 68 68 68 68 68 69 69 71 71 72 73 73 73 75 76 76 77 77 78 79

KLİNİK TEKNİKLER

81

Çeviri: Başak Hanedan

TANI TEKNİKLERİ Kanın alınması ve taşınması Mikrobiyoloji Sitoloji Parazitoloji Tanı amaçlı görüntüleme Endoskopi Kardiyoloji TEDAVİ TEKNİKLERİ Isıtma Sıvı tedavisi Besin desteği Solunum desteği İlaçları uygulama Eksternal malzemeler kullanılarak ektremite kırıklarını hareketsizleştirme KAYNAKLAR

81 81 83 84 84 85 85 85 85 86 86 89 90 91 92 94


vi

BÖLÜM 5

İ Çİ N DEKİ LER TANISAL GÖRÜNTÜLEME

95

Çeviri: Yusuf Şen, Ali Bumin

BÖLÜM 6

RADYOLOJİ Ekipman Kontrast Sınırlama ve pozisyon Normal anatomi Radyografik anormallikler ULTRASON BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT) FLOROSKOPİ MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME (MRI) KAYNAKLAR

95 95 96 96 97 99 104 105 106 107 107

TANISAL GÖRÜNTÜLEME

109

Çeviri: Durmuş Fatih Başer, Turan Civelek

BÖLÜM 7

EKİPMAN EKİPMANLARIN BAKIMI Kullanım Temizlik Sterilizasyon/Dezenfeksiyon ENDOSKOPUN KULLANILMASI BİYOPSİ ALINMASI ENDOSKOPİK YAKLAŞIMLAR Trakeal yaklaşım Solemik yaklaşım Ventral solemik yaklaşım Koanal yaklaşım Kloakal yaklaşım Üst gastrointestinal sisteme yaklaşım KAYNAKLAR

109 112 112 112 113 113 113 113 113 114 115 116 116 116 116

TANI TESTLERİNİN YORUMLANMASI

117

Çeviri: Arif Kurtdede, Efe Kurtdede

KULLANILACAK TESTLERİN SEÇİMİ HEMATOLOJİ Eritrositler Lökositler Trombositler Kan pıhtılaşmasının değerlendirilmesi PROTEİN ELEKTROFOREZ Protein Elektroforezinde kullanılacak örneklerin seçimi

117 118 118 120 121 122 122 123


İ Çİ N DEKİ LER

BÖLÜM 8

vii

Sonuçların yorumlanması KLİNİK BİYOKİMYA Türler ve bireyler arasındaki farklılıklar Artefakt Biyokimyasal analizler kullanılarak organ sistemlerinin değerlendirilmesi LİPİDLER SEROLOJİ Serolojiyi kullanma Serolojiyi içeren senaryolar PCR TESTİ KÜLTÜRLER SİTOLOJİ Hücre tiplerinin sınıflandırılması Hücresel yanıtların sınıflandırılması Sıklıkla örneklenen sıvıların ve dokuların sitolojisi Sindirim sisteminin sitolojisi Solunum yollarının sitolojisi İç organların sitolojisi KAYNAKLAR

123 124 124 125 126 128 129 129 132 133 133 134 135 135 136 137 139 141 144

DESTEKLEYİCİ TEDAVİ

145

Çeviri: Mehmet Kazim Börkü, Orhan Pınar

DEHİDRASYON Klinik bulgular Tedavi HİPOTERMİK ŞOK Klinik bulgular Tedavi KATABOLİZMA Klinik bulgular Tedavi AŞIRI SIKINTILI SOLUNUM Klinik bulgular Tedavi ANALJEZİ Ağrının klinik belirtileri Tedavi KAN KAYBI Klinik bulgular Tedavi HASTANE BAKIMI Güvenlik Sıcaklık

145 145 145 145 145 145 146 146 146 146 146 146 146 146 147 147 147 147 148 148 148


viii

BÖLÜM 9

İ Çİ N DEKİ LER Biyo emniyet Besleme Psikolojik bakım KAYNAKLAR

149 149 149 149

AYIRICI TANILAR

151

Çeviri: Nuri Mamak

DIŞKIDAKİ DEĞİŞİKLİKLER İshal Dışkının renginde değişiklik Fazla miktarda dışkılama Dışkıda kan görülmesi Dışkıda sindirilmemiş yemler Uratların renginde değişiklik Kötü kokulu dışkı Poliüri İŞTAH VE SUSUZLUK İştahta artış İştahın azalması Polidipsi Susamada azalma KUSMA KİLO KAYBI DURUŞ Tüyler kabarık, hareketsiz, gözleri kapalı, her iki bacağı üzerinde tüneme Tüyler kabarık, hareketsiz, gözler kapalı, kafa tek kanat altına sokulmuş, sadece bir bacak üzerinde tüneme Kanatlar normal bir açıda kalırken, kuyruk kafes zemine dik ve aşağıya eğik Abartılı bir hareketle yukarı ve aşağı kuyruk sallama Baş aşağıya doğru inmiş, fakat kuş yukarı bakıyor, kanatlar ve kuyruk açık Sarkık kanat Kafesin dibinde oturuyor olma, vücudun dik tutuluşu, bazen nefes nefese kalma Nörolojik belirtiler (ataksi; paraliz/parezi; tremor) Çift taraflı bacak parezi/paralizi Tek taraflı bacak parezi/paralizi Bir kanatın yere değmesi ya da tüneme şeklinde dışarıda tutulması TÜY VE DERİ Genel tüy dökülmesi Tüylerin gitgide siyahlaşması ve “yağlı görünüm”e dönüşmesi Kanat ve/veya kuyruk primer tüylerinde kırılma ‘Stres çizgileri’ (tüyün yumuşak kısmında yatay kırılmalar) Uyluk üzerinde uzun saman benzeri tüylerin oluşumu veya bazı tüylerin hala keratin kılıfıyla kaplı olması

151 151 151 151 151 152 152 152 152 152 152 152 152 152 152 153 153 153 153 153 153 153 154 154 154 154 154 154 154 154 154 154 155 155


İ Çİ N DEKİ LER Anormal renkli tüyler Kaşıntı olmaksızın karışık görünümlü tüyler Uçamayan muhabbet kuşlarında, kuyruk ve telek tüylerinin sürekli büyümesi Kaşıntı Kafada tüy kaybı Deride yeşilimsi renk değişikliği Deride pullanma ve kuruma Deri kistleri Polifollikülozis Genişlemiş uropigiyal bez Sarı deri altı birikintileri Afrika Love bird’lerin (agapornis spp.) kendini yaralaması Tüylere zarar verme davranışı KANATLAR Tüylerde kan Kanatta düşme Şişkinlikler Kanatların vücuttan uzak tutulması Yeşil renk değişikliği AYAK VE BACAKLAR Topallama Eklemde şişlik Tırnak veya ayak parmaklarında eksiklik Aşırı büyümüş tırnaklar Bacaklarda anormal şekil ve yön Bacağın pullu kısmının hiperkeratozu Kuşun kendi ayak ve parmaklarını yaralaması GAGA Aşırı büyümüş gaga Gaganın, sağa veya sola doğru bükülmesi Üst gaganın alt gaganın içinde olması Gaganın düzgün kapatılamaması Gaga üzerinde keratin pullarının oluşumu Gagada beyaz, kabuklu, bal peteği görünümlü lezyonlar Eşit büyüklükte olmayan burun delikleri Dişi muhabbet kuşlarında Cere’nin kalınlaşması ve hipertrofisi Burun deliklerinin tıkanması veya üzerindeki tüylerin lekeli/matlaşmış görünmesi GÖZ Göz çevresinde tüy kaybı Göz kapağı anomalileri Konjuktivanın hiperemisi ve kalınlaşması Ekzoftalmus Enoftalmus

ix

155 155 155 155 156 156 156 156 156 156 156 156 156 156 156 157 157 157 157 157 157 157 157 157 157 157 158 158 158 158 158 158 158 158 158 158 158 158 158 159 159 159 159


x

BÖLÜM 10

İ Çİ N DEKİ LER Korneal değişimler Hifema Katarakt YÜZ Yüzde şişlikler Gözün kaudali ve altındaki tüylerde matlaşma/kirlenme Kafa ve yüzdeki tüylerin matlaşması Macaw’larda yüz derisinde küçük nodüller VÜCUT Belirgin omurga kemiği (‘ışığa gidiyor’) Bükülmüş omurga kemiği Çatlak omurga kemiği (travmatik olmayan) Omurganın kranial ucunda ülseratif lezyon Omurga boyunca pektoral kas kütlesinin fazlalığı (yani “yarık”) Genişlemiş karın hacmi Subkutanöz amfizem Burun ve kuyruk derisi arasında yarık Derialtında kitle PEDİATRİ Kursağın dolu olması veya yavaş boşalması Servikal amfizem Eritematoz deri Solgunluk Aşırı büyük kafa Tüylerin normal olarak büyümemesi Şişmiş ayak parmakları İnce ayak Kusma Yemeyi reddetme Kursak derisinde kızarıklık veya yara KAYNAK

159 159 159 159 159 159 160 160 160 160 160 160 160 160 160 160 160 160 161 161 161 161 161 161 161 161 161 161 161 161 161

DERİ VE TÜY HASTALIKLARI

163

Çeviri: Mustafa Sinan Aktaş, Akın Kırbaş

KONJENİTAL HASTALIKLAR Muhabbet kuşlarında ‘toz püskülü’ yada krizantem sendromu Kanaryalarda saman tüy Kanaryalarda tüy kistleri Homer ve fantail güvercinlerde kirpi tüyü Lutino sultan papağanlarında kellik BESLENME HASTALIKLARI Tüyün kalitesi Tüy rengi

163 163 163 163 164 164 164 164 164


İ Çİ N DEKİ LER

xi

Deri değişiklikleri ENDOKRİN HASTALIKLAR Hipotiroidizm Tüy değişiminde gecikme Travma BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR MANTAR ENFEKSİYONLARI VİRAL ENFEKSİYONLAR Psittacine gaga ve tüy hastalığı Avian polyomavirus Avian poxvirus Papillomavirus PARAZİTİK ENFEKSİYONLAR Akarlar Bitler Pireler Sinekler Keneler Tedavi NEOPLASTİK VE PSEUDONEOPLASTİK DURUMLAR Lipomlar Üropygial bezin neoplazisi Diğer neoplazmalar Ksantomlar TOKSİK DURUMLAR ÜROPYGİAL BEZİ ETKİLEYEN DURUMLAR Tıkanma Enfeksiyon ve apse Neoplazi İATROJENİK TRAVMA TÜY HASARI DAVRANIŞI VE DİĞER KENDİNİ YARALAMA DURUMLARI Polyfolliculosis/polyfolliculitis Agapornis türlerinde kendini yaralama Sultan papağanında tüy mutilasyonu sendromu Quaker mutilasyon sendromu Diğer kuşlara yönelik tüy hasarı davranışı Kuşun kendisine yönelik tüy hasarı davranışı KAYNAKLAR

164 165 165 166 166 167 168 169 169 171 171 172 172 172 173 173 174 174 174 174 174 175 175 176 176 176 176 176 176 176 177 177 178 178 178 179 180 183


xii

BÖLÜM 11

İ Çİ N DEKİ LER GAGA VE CERE HASTALIKLARI

187

Çeviri: Nergis Ulaş

BÖLÜM 12

MALFORMASYON TRAVMA MAKSİLLANIN HİPEREKSTANSİYONU MAKSİLLANIN AŞIRI BÜYÜMESİ KNEMİDOKOPTES ENFEKSİYON Bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar Viral enfeksiyonlar NEOPLAZİ GAGA ÜZERİNDE KERATİN PULLARI CERE HASTALIKLARI Hipertrofi Renk değişimi Biçimsel bozulma KAYNAKLAR

187 189 191 192 192 193 193 194 194 194 195 195 195 195 196

GÖZ HASTALIKLARI

197

Çeviri: Mehmet Kazim Börkü

BÖLÜM 13

GÖZÜN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzaktan muayene Fiziksel muayene GÖZ BOZUKLUKLARI Göz kapakları ve periorbital bölge Göz yuvarlağı ve göz çukuru Kojonktiva Kornea UVEA Akut üveit Kronik üveit LENS Katarakt Retina KAYNAKLAR

197 197 197 199 199 200 201 201 202 202 202 202 202 203 203

KULAK HASTALIKLARI

205

Çeviri: Mehmet Kazim Börkü

DIŞ KULAK YANGISI ORTA VE İÇ KULAK YANGISI KAYNAKLAR

205 206 206


İ Çİ N DEKİ LER BÖLÜM 14

BACAK, AYAK VE PARMAK HASTALIKLARI

xiii

207

Çeviri: Buğrahan Bekir Yağcı, Yasin Parlatır

BÖLÜM 15

MALFORMASYONLAR Giriş Kokzafemoral sublukzasyon AÇISAL BACAK DEFORMİTELERİ Bacak rotasyonları Eğrilmiş bacaklar PATOLOJİK KIRIKLAR PARMAK ANTEROFLEKSİYONLARI KAYMIŞ TENDONLAR (PEROZİS) EKLEM ŞİŞLİKLERİ Artiküler gut Eklem çıkıkları Artritis PODODERMATİTİS BOĞULMUŞ PARMAK SENDROMU BİLATERAL PAREZİS YA DA PARALİZİS Spinal travma ya da neoplazi Obturator paralizis Lorikeet paralizis sendrom Barraband (Polytelis) paraliz sendrom Bilateral bacak travması Kurşun toksikasyonu UNİLATERAL PAREZIS VEYA PARALİZ Unilateral travma Siyatik sinir kompresyonu Spinal neoplazi HİPERKERATOZİS KENDİ AYAKLARINI VE PARMAKLARINI KOPARMA ECLECTUS PAPAĞANLARINDA AYAK VURMA AYAK BANDI BOĞMASI PARMAK NEKROZU DONMA KOPMASI AŞIRI UZAYAN TIRNAKLAR TIRNAK VE PARMAK KAYIPLARI KAYNAKLAR

207 207 208 208 208 209 209 210 210 210 210 211 211 211 213 214 214 214 214 215 215 215 215 215 215 215 215 216 216 217 217 218 219 219 219

KAS-İSKELET SİSTEMİ BOZUKLUKLARI

221

Çeviri: Naci Öcal

İSKELET BOZUKLUKLARI GENETİK, KONJENİTAL VE GELİŞİMSEL Spina bifida

221 221 221


xiv

BÖLÜM 16

İ Çİ N DEKİ LER Kifozis (kamburluk) Skoliyozis NUTRİSYONEL/METABOLİK Osteomalasi Nutrisyonel sekonder hiperparatroidizm Osteopetrozis ve poliostotik hiperostozis Osteomyelitis Neoplazi EKLEMLER Lukzasyon KAS BOZUKLUKLARI KONJENİTAL Muskuler distrofi Artrogripozis NON-ENFLAMATUAR Kas atrofisi Vitamin E ve selenyum yetmezliği İonofor (monensin, lasalosid, salinomisin, narasin) toksikozisi ENFLAMATUAR: NON-ENFEKSİYÖZ Travma Egzersiz/yakalama myopatisi ENFLAMATUAR: ENFEKSİYÖZ Viral Bakteriyel Fungal PARAZİTLER Sarkosistitis Lökositozoonozis NEOPLASTİK TENDONLAR VE LİGAMENTLER Tendo kontraktürü (eklem hastalığı) Kaymış tendon (perosis) Tendonitis KAYNAKLAR

221 221 221 221 221 221 223 223 224 224 225 225 225 225 225 225 225 225 225 225 226 226 226 226 226 226 226 227 227 227 227 227 227 228

???

229

Çeviri: ???

??? BÖLÜM 17

KARACİĞER BOZUKLUKLARI

251

Çeviri: Mehmet Çağrı Karukurum

KARACİĞER HASTALIKLARINA GENEL BAKIŞ KARACİĞER HASTALIKLARININ ETİYOLOJİSİ

251 251


BÖLÜM 18

İ Çİ N DEKİ LER

xv

Konjenital Travma Metabolik/nutrisyonel Toksik Paraziter Enfeksiyöz Neoplastik İdiyopatik KLİNİK BELİRTİLER Kolestazis Amonyağın ürik asit ve üreye dönüşümünde yetersizlik Protein sentezi yetersizliği Anormal karbonhidrat ve yağ metabolizması Kupffer hücresi aktivitesinde aksama Portal hipertansiyon Kimyasallar ve ilaçların yetersiz veya uygunsuz metabolize edilmesi Diğer klinik belirtiler DİYAGNOZ Klinik patoloji Diyagnostik görüntüleme TEDAVİ Destekleyici tedavi Spesifik durumlarda tedavi Rejenerasyona uygun ortamın yaratılması KLAMİDYOZİS İnsanlarda klinik belirtileri PACHECO HASTALIĞI KAYNAKLAR

251 251 251 252 252 253 255 255 255 255 255 255 256 256 256 256 256 256 256 256 257 257 257 258 259 262 262 264

PANKREAS BOZUKLUKLARI

265

Çeviri: Arif Kurtdede

BÖLÜM 19

EKZOKRİN Pankreatik yetmezlik Pankreatit Pankreatik neoplazi ENDOKRİN Diyabetes mellitus KAYNAKLAR

265 265 266 267 267 267 269

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI

271

Çeviri: İlker Çamkerten, Hasan Erdoğan

ÜST SOLUNUM SİSTEMİ Sinüzitis

271 271


xvi

BÖLÜM 20

İ Çİ N DEKİ LER Rhinitis Servikosefalik Hava Keselerinin Rupturu Koanal Atrezi ALT SOLUNUM SİSTEMİ Trakeal Obstruksiyon Trakeatitis Pulmoner Parankim Hastalığı Hava kesesi hastalığı Aspergillozis KAYNAKLAR

272 272 273 274 274 277 278 279 280 283

KARDİYOVASKÜLER SİSTEMİN BOZUKLUKLARI

285

Çeviri: Ali Evren Haydardedeoğlu

BÖLÜM 21

KALP HASTALIĞI Genel bakış Kongenital kalp hastalığı Endokardiyal hastalıklar Miyokardiyal hastalıklar Perikardiyal hastalıklar Aritmiler Konjessif kalp yetmezliği ATEROSKLEROZ Tanımı / Genel bakış HİPERTANSİYON KAYNAKLAR

285 285 285 285 285 286 286 287 292 292 295 295

LENFATİK VE HEMATOPOETİK SİSTEMLERİN BOZUKLUKLARI

297

Çeviri: Abdullah Kayar

GENEL BAKIŞ Timik kistler Premature timik ve/veya bursal atrofi Splenik atrofi Splenomegali Lenfosarkoma KEMİK İLİĞİ HASTALIKLARI İMMUN SİSTEMİN PRİMER BOZUKLUKLARI İmmun supresyon İMMUN KAYNAKLI BOZUKLUKLAR Allerjiler İmmun kaynaklı hemolitik anemi Membranöz glomerulonefropati Transfüzyon reaksiyonları KAYNAKLAR

297 297 297 297 297 298 299 300 300 300 300 300 301 301 301


İ Çİ N DEKİ LER BÖLÜM 22

SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

xvii

303

Çeviri: C. Çağrı Cıngı

GİRİŞ ANAMNEZ Kuş Problem UZAKTAN MUAYENE Mental Durum Duruş Uçuş Yürüyüş Diğer FİZİKSEL MUAYENE DİAGNOSTİK TESTLER MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI Konjenital/kalıtsal bozukluklar VİRAL HASTALIKLAR Paramyxovirus 1, 2, 3 ve 5 Proventrikuler dilatasyon hastalığı (Avian Bornavirus; PDD) Batı Nil virusu Avian Polyomavirus Herpesvirus Adenovirus Togavirus Diğer virüsler BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR MANTAR HASTALIKLARI KLAMİDYA PROTOZOAL HASTALIKLAR Sarcocystis falcatula Toxoplasma gondii Leukocytozoon NEMATODLAR TRAVMA SEREBROVASKULER BOZUKLUKLAR ZEHİRLENMELER Kurşun zehirlenmesi Botulismus Organofosfat ve Karbamatlar Klorlu Hidrokarbonlar (DDT)/organik klorlular Dimetridazol Levamizol Nitrofurazon

303 303 303 303 303 303 303 303 304 304 304 304 304 304 304 304 305 305 305 305 305 305 306 306 306 306 306 306 306 306 306 307 307 307 307 309 309 310 310 310 310


xviii

BÖLÜM 23

İ Çİ N DEKİ LER BESLENME BOZUKLUKLARI Vitaminler Kalsiyum NEOPLAZİ Hipofiz bezi adenomu Primer beyin tümörleri EPİLEPSİ/NÖBET PERİFERAL SİNİR SİSTEMİ BOZUKLUKLARI Travma Böbrek neoplazileri Horner sendromu Obturator felç Nevralji KAYNAKLAR

310 310 311 311 311 311 311 313 313 313 314 314 314 315

REPRODÜKTİF SİSTEM HASTALIKLARI

317

Çeviri: Abuzer Acar, Duygu Baki Acar

ERKEK REPRODÜKTİF SİSTEMİ Konjenital Yangısal olmayan bozukluklar Orşitis Neoplazi Fallus prolapsusu Agresyon DİŞİ REPRODÜKTİF SİSTEMİ OVARYUM Konjenital anomaliler Ooforitis Ovaryum kistleri Neoplazi OVİDUKT Konjenital anomaliler Kistik hiperplazi Salpingitis ve metritis Yumurta sarısı ile ilişkili peritonitis Yumurta takılması (güç doğum) Ektopik yumurtalar Çıkarılamamış yumurtalar Kronik veya aşırı yumurtlama BÜYÜK KUŞHANELERDE ÜREME SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI Giriş Yumurta üretiminin olmaması İnfertil yumurtalar

317 317 317 317 317 318 318 319 319 319 319 320 320 321 321 321 321 323 323 325 326 326 327 327 328 328


İ Çİ N DEKİ LER

BÖLÜM 24

xix

Embriyonik ölüm KAYNAKLAR

329 331

ÜRİNER SİSTEM HASTALIKLARI

333

Çeviri: Mehmet Fatih Birdane

BÖLÜM 25

BÖBREK HASTALIKLARI Böbrek hastalıklarının mekanizması Yangısal durumlar Nonenfeksiyöz durumlar ÜRİNER SİSTEM TAŞLARI GUT ÇİNKO TOKSİKOZU KAYNAKLAR

333 333 333 334 338 339 340 341

DAVRANIŞ PROBLEMLERİ

343

Çeviri: Öznur Aslan

GİRİŞ PRENSİPLER KUŞ DAVRANIŞLARININ ANLAŞILMASI DAVRANIŞ PROBLEMLERİ NASIL GELİŞİR? DAVRANIŞ PROBLEMİNİN TEDAVİSİNE TARİHSEL YAKLAŞIM YENİ KAVRAMLAR Kuşlar insan, köpek veya kedi değildir En iyi sonuç, sahibinin arzuladığı davranışı kuş yapmak istediğinde gerçekleşir Başarılı bir tedavi istenmeyen davranışın tamamen durdurulmasından ziyade azaltılmasıyla sağlanabilir Evde beslenen papağanlarda başarılı bir davranış değişimi papağan sahibinin davranış değişimiyle başlar DAVRANIŞ-DEĞİŞTİRME PROGRAMINDA UYGULANAN TEMEL ADIMLAR Temel eğitim Sosyal etkileşimin normalleşmesi İstenmeyen davranıştan kaçınmak İstenmeyen davranışın kabul edilebilir bir davranışla değiştirilmesi KAYNAKLAR BÖLÜM 26

YUMURTALARIN KULUÇKALANMASI

343 343 343 344 345 346 346 347 347 348 348 348 349 349 349 351 353

Çeviri: Ceyhan Özbeyaz

YUMURTALAR NİÇİN KULUÇKALANIR? YUMURTALAR NE ZAMAN TOPLANIR KULUÇKA ÖNCESİ YUMURTALARIN DEPOLANMASI YUMURTALARIN TEMİZLENMESİ EKİPMAN

353 353 353 353 354


xx

BÖLÜM 27

İ Çİ N DEKİ LER KULUÇKA PARAMETRELERİ Sıcaklık Nem Havalandırma Çevirme ve yerleştirme İZLEME HİJYEN KAYITLARIN MUHAFAZASI EMBRİYONİK GELİŞME Erken dönem Orta dönem Geç dönem KULUÇKADAN ÇIKIŞ İNKÜBASYON İLE İLGİLİ SORUNLAR YUMURTA NEKROPSİSİ KAYNAKLAR

354 354 354 355 355 355 355 356 356 356 356 356 356 357 357 358

YAVRU KUŞLAR

359

Çeviri: Necmettin Ünal

BÖLÜM 28

GİRİŞ CİVCİVLERİN MUAYENESİ Anamnez Fiziksel muayene Teşhis testi ORTAK SORUNLAR Yetersiz büyüme Kursak atonisi (Kursak Durgunluğu) (“Ekşi kursak”) Kursaktaki termal yaralar (Şekil 27.7) Kursak perforasyonları Ortopedik sorunlar Gaga malformasyonları Omfalitis “Çarpık boyun” Yabancı cisimler Enfeksiyöz hastalıklar Avian polyomavirus (APV) Adenovirus Papağangillerin gaga ve tüy hastalığı KAYNAKLAR

359 360 360 360 362 362 362 363 364 364 364 364 364 365 365 365 366 368 368 369

ANALJEZİ VE ANESTEZİ

371

Çeviri: Serhat Özsoy

ANALJEZİ

371


İ Çİ N DEKİ LER

BÖLÜM 29

xxi

Ağrının belirtileri ve etkileri Analjezinin prensipleri Kanatlı pratiğinde yaygın kullanılan analjezikler ANESTEZİ Kanatlı anestezisini farklı yapan nedir ? Anatomi Metabolizma Isı kaybı Kronik olarak hasta kuşlar İnhalasyon anestezik ilaçlar İntravenöz ve intramuskuler ilaçlar Anestezi tekniği Anestezideki aciliyetler KAYNAKLAR

371 371 372 373 373 373 374 374 374 374 375 376 381 382

CERRAHİ

385

Çeviri: Serhat Özsoy

GİRİŞ OPERASYON ÖNCESİ DEĞERLENDİRME VE ŞARTLAR Fiziksel muayene Tanı Hastanın durumu Anestezi süresini en aza indirme CERRAHİ HAZIRLIK VE HASTA DESTEK UYGULAMALARI Operasyon alanının hazırlanması Doku travması ve kan kaybını en alt düzeye indirme YAYGIN YUMUŞAK DOKU CERRAHİ UYGULAMALARI İngluviotomi Kursak fistül onarımı Sol lateral coeliotomi Ventral orta hat coeliotomi Pankreas biyopsisi Proventrikulotomi Ventrikulotomi Coelomic fıtık tedavisi Kloakapeksi Kloakaplasti/Ventoplasti Kloakotomi Salpingohisterektomi Orşidektomi Enukleasyon Deri yaralanmalarının tedavisi ORTOPEDİ

385 385 385 385 386 386 386 386 387 389 389 390 390 390 394 394 394 395 395 396 396 397 397 398 398 399


xxii

BÖLÜM 30

İ Çİ N DEKİ LER Genel düşünceler Kemik iyileşmesi Ortopedik cerrahinin prensipleri Kırık tedavi tipleri Fikzasyon tiplerinin seçimi Post-operatif idare ve komplikasyonlar Kanat kemiklerine yaklaşım Bacak kemiklerine yaklaşım Eklem cerrahisi KAYNAKLAR

399 399 400 400 403 406 406 412 417 418

ONKOLOJİ

421

Çeviri: Yakup Akgül, Mustafa Özbek

GİRİŞ TÜMÖRLERİN SINIFLANDIRILMASI Tanı Tedavi seçenekleri KAYNAKLAR Ek 1: İlaçlar

421 421 421 422 424 425

Çeviri: Abuzer Acar, Fulya Altınok Yipel

Ek 2: Evlerde Sıkça Beslenen Kuşlarda Bazı Referans Değerler

447

Çeviri: Nuri Mamak

Ek 3: Bazı Bilinen Kuş Türlerinin Biyolojik Değerleri

449

Çeviri: Arif Kurtdede

İndeks Çeviri: Mehmet Kazim Börkü, Orhan Pınar

451


ÖNSÖZ xxiii

‘KUŞ HASTALIKLARI, Ev, Yetiştirme ve Bakımevi Kuşlarında Tanı, Tedavi ve Operasyon’ kitabımın ilk baskısını yazdığımdan beri pek çok şey oldu. Özel klinik pratiğimden Queensland Üniversitesi’ndeki klinik akademisyenlik rolüne geçişimi tamamladım, çocuklarım büyüdüler ve evden ayrıldılar, ancak hayat çok yoğun görünüyor. CRC Yayınevi’nden Jill Northcott’un, kitabımın ikinci bir baskısını yazmam için beni davet etmesi bana sürpriz oldu. Yaptığım ilk şey geri döndüm ve dünyadaki meslektaşlarım tarafından yazılan makaleleri okudum. Bu makalelerde kitabın ilk basımı hakkında nazik ifadelerin bulunmasının yanı sıra bazı göz kamaştırıcı eksikliklere işaret edilmekte ve hatalar vurgulanmaktaydı. İlk bölümde kardiyovasküler anatomi ve nöroanatomi başlıklarını nasıl atlamış olduğumun hayretle farkına vardım. Alex Rosenwax, Michelle Barrows, Julia Whittington ve Scott Echols’a çok teşekkür ederim. Bu ikinci baskıda yer alan değişiklikler büyük ölçüde onların gözlemleri ve yapıcı yorumları sayesinde gerçekleşmiştir. Diğer teşekkürü dünyanın bir çok bölgesinde kuş hastalıkları alanında çalışan, kuş hastalıkları ve operasyonları konusuna katkıda bulunan meslektaşlarıma göndermek isterim. Bilgi birikiminizi ve deneyimlerinizi tartışma listeleri, konferanslar ve yayınlanan makaleler aracılığıyla cömertçe paylaşın. Katkılarınız olmasaydı bu kitabı yazamazdım ve kuş hastalıkları alanı da çorak ve cansız olurdu. UQ Veteriner Tıp Merkezi’ndeki meslektaşlarıma da teşekkür etmeliyim. Dünya klasında küçük hayvan cerrahları, dahiliyeciler, anestezistler, radyologlar, pra-

tisyen hekimler ve hemşireler ile birlikte çalışmak, veteriner hekimliği konusundaki anlayışımı büyük ölçüde genişletti ve hastalarımı anlama ve bakma yaklaşımımı yeniden gözden geçirmem için beni cesaretlendirdi. UQ Veterinerlik Bilimi Veteriner Laboratuvarı Hizmetlerinin patoloji personeli olgulardaki bozuklukların patogenezini ve patolojisini anlamamda bana yardımcı oldu. Hepinizle çalıştığım için çok daha iyi bir veterinerim. Jill Northcott’a ve CRC Publishing’in personeline; İkinci baskımı yazmam için bana güven ve inancınız için teşekkür ederim. Bu işin benim için biraz sürpriz olduğunu ve görevden gözümün korktuğunu söylemek isterim. Bu çalışma esnasında sabit diskinizin çökmesi de çalışma azminizi kırmadı ve bu işin bitirileceğine olan inancınızı hiç kaybetmediniz. Eşim Maree ve çocuklarımız Liz ve Pat’e 30 yılı aşkın bir süredir verdikleri destek, sevgi ve cesaretlendirmeden dolayı teşekkür ederim. Duygularımı anlatacak kelimeler bulamıyorum. Yaptığım her şeyde olduğu gibi, bu kitabı da siz olmadan yazamazdım. Bob Doneley Associate Professor, Avian and Exotic Pet Medicine School of Veterinary Science The University of Queensland Gatton, Queensland Australia



ÇEVİRİ EDİTÖRLERİNİN ÖNSÖZÜ xxv

Son yıllarda veteriner kliniklerine artan sayıda kafes kuşu getirilmektedir. Kliniklere getirilen kafes kuşlarının tür ve sayıları ile ilgili kayda dayalı bir araştırma bulunmasa da, subjektif bir değerlendirme yapılacak olursa; Ankara yöresinde kliniklere en çok Muhabbet kuşu getirilmekte, bunu Sultan papağanı, Love bird ve Afrika grisi papağanı takip etmektedir. Ülkemizde ötüşü ve seyir edilme özellikleri yönünden en sık olarak sahiplenilen ve yetiştirilen kuş Kanarya’dır. Bunun dışında evlerde Hint bülbülü de oldukça sık beslenmektedir. Bu kuşların yanı sıra diğer bazı kafes kuşu türleri de zaman zaman kliniklere tedavi amacıyla getirilmektedir. Kafes kuşlarının “bakım-besleme, çevre şartları ve davranış özellikleri” türe göre az veya çok farklılık gösterir. Kuşların bu özelliklerini dikkate almadan yapılan bakım-besleme zaman içinde değişik sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bakım- besleme ve çevre şartlarının uygun olmayışından kaynaklanan sorunlar enfeksiyöz nedenli olmayan hastalıklar olarak ifade edilmektedir. Kafes kuşlarında enfeksiyöz olmayan hastalıkların yanı sıra enfeksiyöz nedenli olan hastalıklar da görülmektedir. Bu hastalıklar kuşların yaşam kalitesini bozmakta ve yaşam süresini kısaltmaktadır. İyi bir kafes kuşu hekimliği yapabilmek için öncelikle kafes kuşlarının anatomisi, fizyolojisi, tüylerin gelişimi, kuşların bakım şartları, beslenmesi, üretilmesi ve davranışları hakkında sağlam bir temel bilgiye gereksinim vardır. Bu bilgi birikimini sağlamak için veteriner hekimler, bu konularda yazılmış çeşitli yazılı kaynakları okumalı; yetiştiriciler ve kuş bakan kişilerle sıkı temasta olmalı ve onların anlattıklarına azami dikkat etmelidirler. Ayrıca veteriner hekimler söz konusu kuş türlerinden olabildiğince fazla çeşidini bizzat bakmalı, yetiştirmeli ve üretmelidirler. Kuşların bakımı, beslenmesi ve yetiştirilmesine ilişkin deneyimini geliştiren klinisyenlerin ikinci hedefi; kuşlardaki organik bozukluklar ile bu bozukluklar sonucu ortaya çıkan klinik bulgular arasında ilişki kurma

becerisini geliştirmek; organ bozukluklarının tanısını koyabilmek için radyografik görüntülemeden azami ölçüde yararlanmak; ayrıca enfeksiyöz nedenleri belirlemek ve sitolojik değerlendirmeler yapabilmek için toplanan doku ve sıvı örneklerinde laboratuvar analizleri yapmak olmalıdır. Kafes kuşlarına ilaç uygulamasında; ilaçların tadının beğenilmemesi, ilaçların dozlanması, uygulanması ve su içinde verilmesine ilişkin güçlükler ve sorunlar bulunmaktadır. Veteriner klinisyenler; hasta kuşlardan doku ve sıvı örnekleri almak, bozuk dokuları keserek veya kazıyarak uzaklaştırmak ve kırık, çıkık, eğilme ve kitle gibi kemik bozukluklarını tedavi etmek için cerrahi uygulamaları cesaretle yapmalı ve buna ilişkin cerrahi teknikleri süratle geliştirmelidir. Cerrahi müdahalelerin hastaların yaşam kalitesini artıracağı ve yaşam süresini uzatacağı unutulmamalıdır. Ülkemizde kafes kuşu bakımı, yetiştirilmesi ve üretimi alanındaki gelişmeler bu alandaki yazılı kaynak gereksinimini açıkça ortaya çıkarmıştır. Bu tercüme kitabın söz konusu açığı kapatmada bir adım olacağı düşüncesindeyiz. Kitabın klinisyen veteriner hekimlik bakış açısının yanında akademisyenlik bakış açısı ile de yazılmış olması tarafımızca büyük bir avantaj olarak nitelendirilmektedir. Kafes kuşlarındaki bozukluklara ilişkin görsellerin çeşitli klinisyenlerin deneyimlerinden sağlanması son derecede önemlidir. Kitabın materyalinin bu şekilde elde edildiğinin ısrarla vurgulanması; ülkemiz veteriner klinisyenlerine “herhangi bir türde klinik uygulamada başarıya hızla ulaşmak isteniyorsa deneyimlerin açık yüreklilikle paylaşılmasının şart olduğu” sözünü hatırlatmaktadır. Kitabın veteriner klinisyenler için yararlı bir yazılı kaynak olacağı umudu ve düşüncesindeyiz. Prof. Dr. Arif Kurtdede Prof. Dr. Mehmet Kazim Börkü



ÇEVİRİYE KATKIDA BULUNANLAR xxvii

Doç. Dr. Abuzer Acar Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Prof. Dr. Turan Civelek Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Doç. Dr. Duygu Baki Acar Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Prof. Dr. Ahmet Çakır Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı

Prof. Dr. Yakup Akgül Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Van

Doç. Dr. İlker Çamkerten Aksaray Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Aksaray

Prof. Dr. Mustafa Sinan Aktaş Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum

Doç. Dr. Banu Dokuzeylül İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul

Prof. Dr. Öznur Aslan Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Kayseri

Dr. Öğr. Üyesi Hasan Erdoğan Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Aydın

Prof. Dr. Fatih Atasoy Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, Ankara

Doç. Dr. Başak Hanedan Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum

Araş. Gör. Dr. Durmuş Fatih Başer Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Dr. Öğr. Üyesi Ali Evren Haydardedeoğlu Aksaray Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Aksaray

Doç. Dr. Mehmet Fatih Birdane Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Prof. Dr. Mehmet Çağrı Karukurum Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Burdur

Prof. Dr. Mehmet Kazim Börkü Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara

Prof. Dr. Abdullah Kayar İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul

Prof. Dr. Ali Bumin Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Ankara

Doç. Dr. Akın Kırbaş Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum

Doç. Dr. C. Çağrı Cıngı Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı, Afyonkarahisar

Prof. Dr. Arif Kurtdede Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara


xxviii

ÇEVİRİYE KATKIDA BULUNANLAR

Araş. Gör. Efe Kurtdede Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, Ankara Doç. Dr. Nuri Mamak Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Burdur Doç. Dr. Naci Öcal Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Kırıkkale Arş. Gör. Mustafa Özbek Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Van Prof. Dr. Ceyhan Özbeyaz Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı, Ankara Prof. Dr. Serhat Özsoy İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, İstanbul Araş. Gör. Dr. Yasin Parlatır Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Kırıkkale

Dr. Orhan Pınar Veteriner Hekim Araş. Gör. Dr. Yusuf Şen Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Ankara Dr. Öğr. Üyesi Nergis Ulaş Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum Prof. Dr. Necmettin Ünal Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Ankara Doç. Dr. Buğrahan Bekir Yağcı Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Kırıkkale Dr. Öğr. Üyesi Fulya Altınok Yipel Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Tekirdağ


K L İ NİK A NATOM İ

5 6

9

Caput humeri

Caput radii 8

7

4

VE

F İ ZY OLOJ İ

Radius'un distal ucu

7

Os metacarpale majus (MC II)

10

Phalanx digiti alulae (Digiti I)

Os carpi radiale Corpus radii

Phalanx proximalis digiti majoris (digiti II)

Phalanx distalis digiti majoris (digiti II)

Clavicula

3 16

Os carpi ulnare

Scapula Corpus ulnae

Phalanx digiti minoris (digiti III) Os metacarpale minus (MC III)

15

2 12 1

11

13

Corpus humeri

14

1. Dirsek ekleminin extensor kasları 2. Os coracoideum'un sternal ucu 3. Humerus'un tuberculum ventrale'si 4. Os coracoideum'un omuz ucu 5. Cervical patagium (uçma derisi) 6. Humerus'un tuberculum dorsale'si 7. Condylus humeri (dorsal) 8. Propatagium

9. Ossa carpi ve digiti'lerin extensor kasları 10. Os metacarpale alulare'nin processus extensorius'u 11. Condylus humeri (ventral) 12. Olecranon 13. Ulna'nın proximal condylus'u 14. Postpatagium 15. Sekonder uçma tüylerinin ulna'ya bağlandığı bölge 16. Ulna'nın distal condylus'u

Şekil 1.12 Kemiklerin yerinin ve isimlerinin işaretlendiği bir kuş kanadı.

Pelvik kemer (Cingulum membri pelvini) Pelvik kemer, kısmen birbirine ve synsacrum’a kaynaşmış olan ilium, ischium ve pubis kemiklerini kapsar. Kemer, büyük ve kırılgan yumurtaların geçişini kolaylaştırmak için ventral’den tam olarak kapatılmamıştır (Symphysis pelvis, sadece deve kuşunda ve rhea’da bulunur).

Bacaklar (Ossa membri pelvini) Femur, bacakları öne, yani ağırlık merkezine doğru çekmek için biraz eğimli olarak duran, kalın ve nispeten kısa bir kemiktir. Patella, birçok kuş türünde bulunmaktadır. Tibiotarsus, tibia’nın ve proximal sıra tarsal kemiklerin birleşmesiyle oluşur; bu nedenle, articulatio tarsi aslında bir intertarsal eklemdir. Fibula, kaynaştığı tibiotarsus’un yanında aşağı doğru, onun üçte ikisi uzunluğuna kadar uzanır. Boyutundaki küçülme, bacağın rotasyon yapmasını sınırlar. Distal sıradaki tarsal kemiklerle, II, III ve IV nolu üç ana metatarsal kemiğin kaynaşmasıyla oluşan tarsometatarsus, uzun bacaklı

kuşların dışında genellikle tibiotarsus’a göre daha kısadır. Papağanlarda dört parmak bulunur: Birinci parmakta iki tane phalanx vardır ve bu parmak genellikle geriye doğru yönlenmiştir; II. parmak üç phalanx’a sahiptir; III.’nün dört phalanx’ı vardır; ve IV. parmakta beş phalanx bulunur. Dördüncü parmak papağanlarda caudal’e doğru yönlenmiştir (Şekil 1.13a ve b).

SİNDİRİM SİSTEMİ (APPARATUS DIGESTORIUS) Oropharynx Choana, damağın median’ında yer alan ve oropharynx’i burun boşluğuna (cavum nasi) bağlayan bir yarıktır. Damak, lateral’de ve choana’nın rostral’inde genellikle kabarıktır ve bu durum tohum veya diğer yiyeceklerin kabuğunu ayırmakla ilgili bir durumdur. Choana ve damağın gerisinde, median hat üzerinde infundibulum yer alır. Bu yapı yarık şeklindedir ve sağ ve sol tuba pharyngotympanica’ların (Östaki borusu) başlangıç


B A K IM , T I M A R

VE

B ESLEM E

47

Kafesin evdeki pozisyonu Kafes kuşları beraber yaşadığı insanlarla etkileşim kurmaktan hoşlansa da fazla gürültüden ve yerinin değiştirilmesinden rahatsız olurlar ve strese girerler. Mahremiyeti, güvenliği, günlük yaşam alışkanlıklarının bozulması ve kafesin devrilmesi korkusu da strese neden olur. Dolayısıyla ev içerisinde kafesin yerleştirileceği bölge seçimine karar verirken bu stres faktörlerü göz önünde tutulmalıdır. Kafesin odanın köşe kısmına yerleştirilmesi durumunda en az iki tarafı güvenlik sağlanmış olur; kafesin ev içerisinde yaya trafiğinin yoğun olduğu rotaların dışında yerleştirilmesi İnsan ve diğer ev hayvanlarıyla kuşun yakın temas kurmasını kısıtlamaya yarar; kafesin gündüz ve gece vakitleri ayrı yerlerde yerleştirmek gece uyku zamanında kafesin daha loş ve sakin bir yere gece kafesine taşınması ve üstünü örtmeye ihtiyaç kalmamasına neden olur.

Şekil 2.3 Ticari anlamda çarşıda bulunan pamuk lifli oyuncaklara örnekler.

Şekil 2.4 Papağan midesinden çıkarılan büyükçe bir pamuk ipliği yumağı.

Kuşun bakım yönetimi Yemleme uygulamaları: Kafes kuşları günde en az bir defa yemlenmelidir. Genel uygulama ise yemlikler Kuş sahipleri tarafından yemle doldurulması ve boşalıncaya kadar beklenmesi şeklindedir. Bu uygulama her ne kadar iş gücünden tasarruf sağlasa da doğru bir uygulama değildir. Çünkü yemlikler boşaldıktan sonra tekrar yemle doldurulması unutulabilir ve kuşun aç kalmasına yol açar, uzun süre bekletilen yem, su ve gaita ile bulaşır, ayrıca sinek ve farelerin ilgisini çeker. Aynı şekilde suluklar da her gün taze su ile doldurulmalıdır. Temizlik: Kafes ve kafes içi gereçler sürekli ve periyodik olarak temizlenmelidir. Temizlik işlemi organik maddeler gibi kaba kirlerin temizlenmesi, yıkanması ve hayvan sağlığına zarar vermeyen uygun dezenfektan kullanılarak dezenfekte edilmesi şeklinde olmalıdır (Şekil 2.5). Çevre şartlarının iyileştirilmesi: İyi çevre şartları, kafes kuşunun türüne, ırkına ve yaşına göre rahat edebileceği en uygun bakım, besleme, nem ve çevre sıcaklığı gibi şartların sağlanmasıdır. Birçok araştırma, uygun çevre şartları sağlandığında beyin aktivitesinin arttığı ve hayvan sağlığının daha iyi duruma geldiğini bildirmişlerdir. Sağlıklı bir kuşta ise anormal davranış sayısında azalma, üretimde artış ve sağlıklı uzun yaşam sağlanmaktadır. İyi çevre şartlarının sağlanması, kuşların gösterdiği doğal davranış sayısının artırılması doğal olmayan davranışların azaltılması olmak üzere iki hedefi vardır. Yem arama, olumlu sosyal davranışlar ve fiziksel aktivitelerin artması doğal davranışlara; aynı yönlere sürekli gelgit hareketi, kendi veya diğer kuşların tüyünü yolma, iştah kaybı, obezite ve saldırganlık davranışları ise doğal olmayan davranışlara örnek verilebilir.


F İZ İ KSEL M UA Y EN E

67

• Ne kadar yiyecek tüketiliyor? (Mükemmel bir diyete sahip bazı kuşlar çok fazla yerler ve aşırı ağırlık kazanırlar). • Yiyecekler günlük taze mi hazırlanıyor? • Yem kapları her gün temizleniyor mu? • Kuş bakteriyel kontaminasyon için ideal bir besiyeri ortamı oluşturan su kabının içine yiyeceğini döküyor mu? • Kuşa, sahibinin tabağından yiyecek ikramı yapılıyor mu? • Vitamin ve mineral takviyeleri öneriliyor mu? Şekil 3.6 Vahşi ibikli Corella’lar bambularla besleniyorlar. Popüler inancın aksine, vahşi kuşlar sadece tohumlardan değil, geniş yiyecek yelpazesinden faydalanır.

Pediatrik olgular başka bir soru yelpazesini açar. Elle hazırlanmış formülasyonun hangisi kullanılıyor? Nasıl hazırlanıyor? Üreticilerin tavsiyelerine uyuluyor mu? Hazırlanan dengeli diyete ekstra herhangi bir şey ekleniyor mu? Kaç derecede besleme yapıldı? Ne kadar miktarda besleme yapıldı? ve ne sıklıkta? Civciv nasıl beslendi? Şırınga, kursak tüpü veya kaşık. Bu malzemeler nasıl temizleniyor ve dezenfekte ediliyor? Bakınız Bölüm 2: Arkadaş, evcil ve kuşluk kuşlarının beslenmesi üzerine daha geniş bir tartışma için Bakım, Tarama ve Beslenmeye bakınız.

Davranış

Şekil 3.7 Satışa sunulmuş tüm tohuma örnek, yüksek

yağlı kuş yemi karışımı.

Davranışsal geçmiş bilgi, evcil kuşların kafeslerinden çıktıkça ve sahiplerinin hayatlarının içine daha fazla girdikçe giderek daha da önemli olmaktadır. Çok sayıda köpek ve kedi davranış problemleri yüzünden her yıl ötenazi edilmektedir, birçok kuş aynı kaderden zarar görmektedir veya aynı sebeplerden dolayı evden eve transfer edilmektedir. Psittacine kuşlarının davranışı, büyük bir ölçüde kuşlar, sahipleri ve çevresi arasında etkileşim tarafından belirlenir. Sorgulamaya bu alanlarda odaklanılmalıdır: • Kuş yalnız başına günde kaç saat zaman geçiriyor? • Kuş yalnız kaldığı zaman ne görüyor ve duyuyor? • Kuş diğer kuşlarla veya evcil hayvanlarla zaman geçiriyor mu? • Kuş için oyuncaklar temin ediliyor mu? Kuş, bu oyuncakları kullanıyor mu?

Şekil 3.8 Bir sultan papağanı sebze, pelet yem ve tohum

karışımı bir yiyeceği yiyor.


K L İ NİK T EKN İ KLER

(a)

87

trüksiyon emilimin yetersiz olmasına neden olabilir). Bununla birlikte çoğu hasta için deri altı yolla sıvı uygulaması çok yararlıdır. Deri altı yolla sıvı uygulaması skapula arasından ya da hastaya çok rahatsızlık vermeyen ve aynı zamanda fazla miktarda sıvı uygulamasına olanak sağlayan inguinal bölgeden yapılır (Şekil 4.8, 4.9.a. ve b). Her bir yere günde 2 ila 3 kez 10 ml/kg’a kadar miktarlarda sıvı verilebilir. Bir sonraki aşamada verilecek sıvı uygulamasından önce, ilk uygulamaya ait ödem dikkati çekerse verilen sıvının emilmediği düşünülmeli (dolaşım yetersizliği, aşırı miktarda sıvı uygulanmış olması veya hipoproteinemi) ve böyle hastalara aynı yerden ilave sıvı uygulaması yapılmamalıdır. Kataterin vena içi veya kemik içine aseptik olarak yerleştirilmesiyle sıvılar sürekli infüzyon ya da yavaş bolus şeklinde uygulanabilir. Vena içi sıvı uygulaması için Juguler, basilica ve mediyal metatarsal venalar uygundur. Hastanın boyutuna bağlı olarak 22-26 g çapta vena içi kataterler 200 g’dan daha fazla ağırlıkta olan kuşlarda kolay bir şekilde takılabilir. Vena içine takılan katater yapışkan bant, doku yapıştırıcısı veya dikişle yerine sabitlenir ve bu şekilde birkaç gün süre ile muhafaza edilebilir.

(b)

Kas içi enjeksiyon yerleri

Deri altı enjeksiyon yerleri

Şekil 4.7 Sıvı tedavisinde kullanılan kursak tüpünün

ağızdan ilerletilme ve yerleştirilme işlemi. Hastanın işlemi gerçekleştiren klinisyene bakacak şekilde baş bölgesi tutularak kullanılan kursak gavajı sol taraftan kuşun ağzına sokulur, dil üzerinden geçilir ve orofarenksin sağ tarafına yönlendirilir (a). Tüp hafifçe özofagustan aşağıya kursağa yerleştirilir (b).

Şekil 4.8 Kas içi ve deri altı enjeksiyonların uygulanması

için uygun yerleri gösteren şema.


K L İ NİK T EKN İ KLER

93

Good wing not incorporated in bandage Stabilising bandage around tail

Figure ‘Y’ around body

Şekil 4.15 Y biçimi ya da tam kanat bandajı için doğru

konumlandırmanın gösterilmesi.

Şekil 4.18 Tibiotarsal, tarsometatarsal ve metatarsal kırıkları stabil hale getirmek için Robert Jones bandajı için konumlandırma ve tekniğin resmi.

Şekil 4.16 Thomas atelinin doğru uygulanmasını göste-

ren şemalar.

Şekil 4.17 Uygun bant atelini gösteren resim.

Şekil 4.19 Kuşun ayakları için bandajın doğru uygulan-

dığını gösteren resim.


K L İ NİK T EKN İ KLER dir. Anestezi süresi genellikle kısadır (on dakikadan az). İdeal olarak, anestezi kullanılmış olsun veya olmasın, regürjitasyon ve aspirasyonu önlemek için radyografi yapmadan önce kuşların bir kaç saat aç bırakılması gerekir. Sultan papağanı ve muhabbet kuşları gibi küçük kuşlar 1-2 saat aç bırakılırken, daha büyük kuşlar 2-6 saat aç bırakılmalıdır. Eğer aç bırakmak mümkün değilse veya kusma endişesi var ise, işlem sırasında baş yukarıda tutulmalıdır. Mümkünse, hasta entübe edilmelidir. Lateral grafi (Şekil 5.3); kanatlar dorsale doğru uzatılarak, bacaklar ise kaudale doğru çekilerek lateral sırt üstü pozisyonda alınır. Uzuvlar röntgen çekiminin yapıldığı yerdeki zemine yapışkan bant ile yapıştırılarak da pozisyon verilebilir. Elde edilen görüntüyü incelerken (Şekil 5.4a ve b’yi karşılaştırın), klinisyen ilk olarak korakoidler gibi asetabulumların da üst üste binmiş olduğunu görmelidir. Ventral dorsal (VD) grafide; kanatlar laterale doğru uzatılırken bacaklar kuyruk ile birlikte kaudale doğru çekilir, femurlar omurgaya ve birbirlerine parallel olacak şekilde dorsal doğru pozisyonlandırılır (Şekil 5.5). Kostalar vertebralar nedeniyle superpozisyona uğrayabilir- bunu kontrol etmek için karinada ince bir hava alanı (ince bir siyah çizgi olarak görülür) kullanılır (Şekil 5.6a ve b’yi karşılaştırın).

Normal anatomi Herhangi bir türde olduğu gibi, kanatlıların normal makroskobik ve radyografik anatomisini bilmek önemlidir. Tüm sistemlerin sistematik bir yaklaşımla gözden

Şekil 5.3 Anesteziye alınmış bir Eklektus papağanının lateral radyografi için doğru olarak pozisyonlandırılması.

97

(a)

(b)

Notarium Scapula

Synsacrum Kidney

Lung Aorta

Proventriculus Great vessels Coracoid Trachea

Crop

Heart

Pubic bone Cloaca

Ventriculus

Clavicle

Şekil 5.4 (a) Bir kuşta işaretlenmiş olarak normal tüm anatomik yapıların lateral görünümünü gösteren radyografiler (b) Asetabulum seviyesi ve korakoidlerin üst üste geldiğine dikkat ediniz.

Şekil 5.5 Şekil 5.3’deki gibi aynı kuşta; bir ventrodorsal

radyografi için doğru şekilde konumlandırma.


E N DOSKOPİ

111

(a)

(b)

(c)

Şekil 6.3 (a) 30 derece eğik uçlu endoskopik teleskop. (b) Endoskopik aletler (soldan sağa): basket forseps; polipektomi

snare; fleksible iğne; kavrama forsepsi; biyopsi forsepsi. (c) Bir endoskopi ışık kaynağı ve kamera. (Devam ediyor)


E N DOSKOPİ

115

Kidney Lung

Testicle

Şekil 6.8 Sol yan solemik yaklaşımda endoskopun giriş ve yönlendirilmesi.

fındaki hava kese membranlarına, ya endoskopik makasla ya da endoskopun ucunu membrana doğru iterek ve keskin bir şekilde döndürerek girilebilir. Sola doğru ilerlenirse torasik hava kesesine girilir sağa doğru ilerlenirse abdominal hava kesesi görüntülenir. Böbrek, adrenal bez, gonad ve oviduct/ductus deferens abdominal hava kesesi içinde dorsal duvarın karşısından görülebilir (Şekil 6.9 ve 6.10). Dalak ve proventrikulus, gonad, akciğer ve adrenal bezlerin altında ventral olarak bulunur. Kranial torasik hava kesesi içinde, karaciğer, proventrikulus ve daha ileride kraniyal yerleşimli kalp bulunur. İşlem tamamlandığında endoskop çekilir hava keselerindeki delikler cerrahi müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir. Derideki enzisyonları dikiş ile kapatmak hekimin insiyatifindedir ancak genel olarak gerek duyulmaz hızlı şekilde kendiliğinden kapanır.

Şekil 6.9 Cinsiyet tespiti.

Şekil 6.10 Endoskopik araştırmalar sırasında Port Lincoln Papağanında gözlenen melanistik ovaryum.

Ventral solemik yaklaşım

Solemik yağ dokusu görüntüyü engelleyebilir. Endos-

Ventral solemik yaklaşımda amaç karaciğerin muayenesi ve biyopsi örneği alınmasıdır. Hasta dorsal pozisyonda yatırılır ve baş kısmı yükseltilir. Kaudal sternum ve ventral solemik duvar üzerindeki tüyler çekilir ve bölge aseptik olarak hazırlanır. Orta hatta, sternumun 2-3 mm kaudalinde küçük bir deri ensizyonu yapılır. Linea alba tespit edilir, kaldırılır ve dikkatlice açılır.

kop orta hattın sağından veya solundan direkt olarak kraniyale doğru yönlendirilir. Periton tarafından oluşturulan sol ve sağ ventral hepatik peritoneal kavitelere, keskin veya küt diseksiyonla girilir. Karaciğerin sağ lobu soldan daha büyüktür ve çoğu zaman görüntülenmesi daha kolaydır. Prosedür tamamlandığında linea alba ve deri ayrı katmanlar halinde kapatılır.


T ANI T E S TL E Rİ Nİ N Y ORUM LA N M A SI

135

Bir sürme preparatın sitolojik olarak doğru değerlendirilebilmesi için klinisyenin önce hücre türünü ve örnekte meydana gelen hücresel tepkiyi tanımlaması gerekir.

Hücre tiplerinin sınıflandırılması

Şekil 7.8 Karaciğer ve dalağın sürme preparatları ha-

vayla kurutulur ve daha sonra boya öncesi metanol içinde sabitlenir. Not: Farklı boyaların uygulanabilmesi için her zaman birden fazla boyanın hazırlanması önerilir (Fotoğraf S Raidal’in izniyle).

• Hemik hücreler kan ve hematopoietik dokularda bulunan hücrelerdir. • Epitelyal hücreler tipik olarak kolaylıkla pul pul dökülürler ve kümeler veya tabakalar şeklinde bulunurlar. Epitelyal hücrelerin şekilleri köken aldığı dokulara göre değişir. Şekilleri oval, kübik, silindirik veya çokgen olabilir. Bu hücreler genellikle bol miktarda sitoplazmaya sahiptirler ve küçük yuvarlak veya oval şekilli çekirdekleri vardır. Bu hücrelerin sitoplazmik kenarları belirgin değildir. Salgı epitellerinden gelen hücreler sitoplazmik granüller veya vakuoller içerebilir. • Mezenkimal hücreler zayıf pul pul dökülme eğilimindedir ve normal olarak tek hücreler olarak görülürler. Belirsiz sitoplazmik kenarları vardır. Fibroblastlar bu grubun en sık görülen hücreleridir. • Sitolojik örneklerde sinir dokusu hücrelerine nadiren rastlanır. Bunlar şiddetli derecede bazofilik özellikte ve sitoplazmik çıkıntılar gösteren yıldız hücreleri olarak ifade edilir.

Hücresel yanıtların sınıflandırılması Sitolojinin amacı vücutta meydana gelen hücre yanıtını temel sitodiagnostik gruplardan biri içinde değerlendirmektir. Bu gruplar, yangı, doku hiperplazisi, benign neoplazi, malign neoplazi ve normal hücre yapısıdır. Şekil 7.9 Artefaktların patoloji ile karıştırılabileceğini

Yangı

gösteren boyalı karaciğer dokusu bulguları. Tek kullanımlık bir eldivenden kaynaklanan bir pudra kristali (Diff Quik, 100 ×) (Fotoğraf, S Echols’un izniyle).

Örnekte fazla miktarda yangı hücresi belirlendiğinde hastada o dokuyla ilgili bir yangısal durumun geliştiği söylenir. Kuşların yangı hücreleri heterofiller, lenfositler, plazma hücreleri ve makrofajlardır. Yangı hücreleri listesine eozinofiller de dâhil edilebilir; Bununla birlikte, eozinofilik yangının rutin sitolojik yöntemlerle saptanması oldukça nadirdir ya da zordur. Heterofiller ve eozinofillerin rutin sitolojik yöntemlerle ayırt edilmesi zor olabilir. Avian yangısal yanıtlar heterofilik, karışık hücreli veya makrofajik olarak sınıflandırılır:

• • • •

Kursak yıkama sıvısı. Artrosentez sıvısı. Trake lavajı ve hava kesesi lavajı sıvısı. Cilt ve iç organlardan temas ile alınan örneklerden yapılan sürme preparatı. • Palpebral konjonktiva, kornea, ağız boşluğu veya dokulardan alınan ve normalde zayıf hücre içeren kazıntı örnekleri.

• Heterofilik yangı; hücrelerinin >%70’ini heterofillerin oluşturduğu yangı tipidir ve akut yangısal bir yanıtın geliştiğine işaret eder. Dejenere heterofiller


148

BÖLÜM 8

(a)

(b)

Şekil 8.2 Galah türü kuş kan kaybının beklendiği bir ameliyat prosedürü öncesi kan transfüzyonu alıyor (a). Kalıcı

damar içi kataterin sağ juguler vene yerleştirildiğini ve deriye dikildiğini farkediniz (b). Yeni alınmış kan, lüer kilidi ve uzatma setiyle uygulanmaktadır.

1- 2 saatten fazla bir sürede verilebileceği gibi 1-5 dakikadan fazla bir sürede bolus olarak da uygulanabilir. Transfüzyon bolus yaklaşımı şeklinde uygulanacaksa kuşa aşırı sıvı yüklemekten kaçınılmalıdır.

HASTANE BAKIMI Evde bakılan kuşlar için hastane bakımı, köpek ve kediler için gerekenlerden farklı olarak, çok değişik uygulamaları gerektirebileceğinden mutlaka bir veteriner kliniğinde gerçekleştirilmelidir.

Güvenlik Kuşların çoğu “av türlerdir ve yırtıcıların (örn. köpekler, kediler, avcı kuşlar ve sürüngenler) yakınında kaldıklarında kendilerini tehlikede veya güvensiz hissederler. Kafes etrafında gürültü ve sürekli hareket hasta bir kuş için stresli olabilir. Hasta kuşlar için ideal olanı kuş kafesinin ayrı bir kuş odasında tutulmasıdır. Kafeslerin üzerinin örtülmesi stresli kuşlar için bir nebze güvenlik duygusu verebilir (Şekil 8.3) Sıcaklık Daha önce bahsedildiği üzere, hipotermik kuşlar odaksal bir ısı kaynağına ihtiyaç duyarlar. Bir çok hasta veya sağlıklı kuş daha ılıman sıcaklıklarda kendilerini daha rahat hissederler. Kuşun bulunduğu ortam havasının sıcaklığının ayarlanması, gereken enerji desteğini vererek kuşa kendi vücut sıcaklığını korumada yardımcı olur. Kuş kafeslerinin bulunduğu odaların ortam havası sıcaklığı mümkün olabildiğince hastanenin geri kalan odalarındaki hava sıcaklığından daha yüksek olmalı ve oda havasındaki nem oranı artırılarak hasta kuşlardaki olası sıvı kaybı engellenmelidir (Şekil 8.4).

Şekil 8.3 Bir hastane kafesi için örnek kafes örtüsü.

Şekil 8.4 Kafesler vivaryum ısıtma lambaları kullanarak

ısıtılabilir.


A YIR I CI T A N I LA R • Ileus, ağır metal toksikasyonu veya diğer gastrointestinal hastalık ile ilişkili. • Yabancı cisim tıkaması (örn. pamuklu veya elyaflı oyuncakları çiğnemek veya yutmak). • Macrorhabus. • Yol tutması. • Davranışsal öğürme (örn. tahılla besleme veya elle dokunma sonrası). • Ekstramural tıkanıklık (örn. distal özofagus üzerine baskı yapan neoplazi).

KİLO KAYBI • • • •

Nonspesifik hastalık bulgusu. Kontrollü diyete tepki. Aşırı egzersiz. Anne beslemesinden kesilmeye tepki (eğer % 10’dan az kilo kaybı varsa). • Malabsorbsiyon/maldigesyon.

DURUŞ Tüyler kabarık, hareketsiz, gözleri kapalı, her iki bacağı üzerinde tüneme • Nonspesifik hastalık bulgusu. (Not: Bazı hasta kuşlar, muayene edildiğinde normal görünmek için biraz çaba gösterirler, fakat bu durum çok fazla sürmez ve iki dakika sonra “hasta kuş görünümü” pozisyonuna geri dönerler) (Şekil 9.3).

Şekil 9.3 Galah’ta ‘hasta kuş görünümü’. Tüylerin kabarık, gözlerin çökük olduğuna dikkat edin! (bkz Şekil 3.2, Bölüm 3, Fiziksel Muayene).

153

Tüyler kabarık, hareketsiz, gözler kapalı, kafa tek kanat altına sokulmuş, sadece bir bacak üzerinde tüneme • Uyuma.

Kanatlar normal bir açıda kalırken, kuyruk kafes zemine dik ve aşağıya eğik • Kuyruğun aşağı yukarı sallanması solunum güçlüğünün belirtisi olabilir. • Spinal kifoz (Şekil 9.4). • Kaudal karın içi kitle (örn. neoplazi, piyometra, yumurtlayamama).

Abartılı bir hareketle yukarı ve aşağı kuyruk sallama • Solunum yolu hastalığı: trakeal obstrüksiyon; akciğer hastalığı; şiddetli hava kesesi hastalığı. • Hava keselerine dış baskı: iç organ genişlemesi; yumurtlayamama; asites; obezite; kifoz, karın içi alanda sıkışma.

Baş aşağıya doğru inmiş, fakat kuş yukarı bakıyor, kanatlar ve kuyruk açık • Dişi kuşların üreme amacıyla kur yapması. • Isı stresi. • Yumurtlayamama.

Şekil 9.4 Spinal kifozlu Afrika gri papağanı.


A YIR I CI T A N I LA R • •

161

Enjeksiyonlar (örn. enrofloksasin). Anne, baba veya kardeşlerden kaynaklı travma.

Tüylerin normal olarak büyümemesi • •

Bodurluk: herhangi bir sebepten dolayı büyüme oranının azalması. Polyomavirus.

Şişmiş ayak parmakları • •

Şekil 9.10 Galah’ta lipom.

Dar ayak sendromu. Altlığın veya bir ip parçasının parmağın etrafına sarılması sonucu kuş, turnike hareketi yapar.

İnce ayak •

Bodurluk: herhangi bir sebepten dolayı büyüme oranının azalması.

PEDİATRİ

Kusma

Kursağın dolu olması veya yavaş boşalması

• • •

• • •

Ileus ile generalize hastalık. Bakteri veya mayaya bağlı ingluvitis. El yapımı yemin yanlış karışımı: yanlış sıcaklık veya kıvam. Yabancı cisim tıkanıklığı.

Ingluvitis. Generalize hastalık (örn. böbrek hastalığı). Ağır metal toksikasyonu veya diğer gastrointestinal hastalıklara bağlı ileus. Yabancı cisme bağlı tıkanma (örn. altlık veya pamuk iplikli oyuncakları çiğneme). Anne beslemesinden kesme, özellikle Güney Amerika türleri.

Servikal amfizem

Yemeyi reddetme

• • •

Servikosefalik hava kesesi yırtılması, sıklıkla, beslenme sırasında kaba sert muameleden dolayı oluşur. Beslenirken hava yutma (bu durumda hava deri altında değil, kursakta birikir).

Anne beslemesinden kesilme. Nonspesifik hastalık bulguları Uygun olmayan yetiştiricilik.

Kursak derisinde kızarıklık veya yara Eritematoz deri • • •

Dehidrasyon. Isı stresi. Generalize hastalık.

Solgunluk • • •

Soğuk stresi. Hastalık. Anemi.

Aşırı büyük kafa •

Bodurluk: herhangi bir sebepten dolayı büyüme oranının azalması.

• •

Kursak yanığı. Kursak dolgunluğundan kaynaklı travma.

KAYNAK Doneley B, Harrison GJ, Lightfoot TL. (2006) Maximizing information from the physical examination. In: Clinical Avian Medicine, Vol 1. GJ Harrison, TL Lightfoot (eds). Spix Publishing Inc, Palm Beach, pp. 153-212.


D E Rİ

VE

T ÜY H A STA LI KLA RI

(a)

167

(b)

Şekil 10.6 Başka bir kuş tarafından saldırıya uğramış bir Galah’ta kuyruğun dorsal tarafında travmatik lezyonlar (a).

Yara hidrokolloid yara örtüsü ile kaplandı (Duoderm®) (b). Yara, 6 haftalık bir sürede iyileşti.

• Kuşlarda post-operatif şişkinlik, memelilerde olduğu kadar şiddetli olmadığından deriye uygulanan dikişler daha sıkı ve birbirlerine daha yakın olabilir. • Kuş heterofilleri lizozimden yoksun olduğundan kuşlarda irinleşme olduğunda lezyon genellikle kazeöz özellikte oluşur. Bu nedenle kuşlarda kontamine olmuş bir yaradaki irin kolayca drene edilmez. Bu yaraların sağaltımında drenin kullanımı önemli bir fayda sağlamaz. • Kuşlarda yarada primer kapanma gerçekleşirse, dikişler 10-14 gün yerinde bırakılabilir. Bununla birlikte, primer iyileşme gerçekleşmemişse, kuşların ince epidermisi, primer cilt kapanmasının ayrılmasına neden olur. Dikişler üzerinde önemli bir yara kabuğu oluşursa, kabuğun dökülmeye hazır olma süresi haftalar alabilir. Bu nedenle kuşlardaki yara kabukları kendiliğinden dökülünceye kadar kaldırılmamalıdır. Kuşlarda deri yırtılmasının onarımı, cerrahi müdahale gerektirebilir: • Yara ağzı ve bölgesindeki kötü dokular uzaklaştırılır ve bölge yıkanır. Olguların çoğunda temizleme solüsyonu olarak steril tuzlu suyun kullanılması uygundur. Klorheksidin ve povidon iyot, dilüe edilse bile granülasyon dokusunun oluşumu için toksik olabilir. Bu nedenle mümkünse bu antiseptiklerin kullanımından kaçınmak gerekir. • Yara kenarlarında gerilim olmadan birincil kapanma elde etmek için mümkün olan yerlerde mevcut deri harekete geçirilir.

• Bir temizleme yada irrigasyon sistemi ile kombine edilmedikçe diren uygulamasından kaçınılmalıdır. • Minimal reaktif emilebilir dikişler sık arlıkla kullanılır. • Dikişler iyileşme tamamlandığında kaldırılır. Primer kapanma sağlanamadığında, ikinci planda deri greftleri/transplante edilmiş doku gereklidir. Köpek ve atlar gibi memelilerde kullanılan benzer cerrahi teknikler, deri greft ve transplante edilmiş doku kullanmak gibi alternatiflerden kuşlarda da yararlanılır. Deri grefti kullanılmazsa, sekonder uygulama ile iyi bir iyileşme sağlanabilir. Bu durumda nemli yada hidrokolloid kompresler kullanılarak alttaki subkutis ve kas tabakasının kurumasını önlemek gerekir (Duoderm© gibi) (Şekil 10. 6b). Böyle hastalarda post operatif bakım için agresif antibiyotik ve analjezik kullanımı mortalite oranını azaltır. Olguların çoğunda, ameliyattan sonra alan az ağrılıysa, kuş ameliyat alanına zarar vermeyecektir ve Elizabet yakalığı gerekmeyecektir. Yakalıklar kuşlar için stress kaynağıdır ve kuşların hareket kabiliyetini ve normal gıda ve su alımını kısıtlar. Bu yakalıklar kesinlikle gerekli olduğunda kullanılmalıdır.

BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR Tanım/genel bakış Staphylococcus spp.’nin en yaygın bakteriyel deri patojeni olduğu düşünülmektedir. Bu etken, bir follikülit veya bir dermatit olarak görülebilen, generalize deri enfek-


D E Rİ

VE

T ÜY H A STA LI KLA RI

Avian polyomavirus Etiyoloji Polyomavirüs, nispeten çevresel olarak stabil olan zarfsız bir virüstür. Bütün papağanlar etkilenebilir, ancak en çok Macaw, Konur papağanı, Eklektus papağanı ve Kayık papağanlarında görülür. Afrika gri papağanı, Kakadular ve Sultan papağanlarında nadirdir. Çim ispinozları, Kanaryalar, Saka kuşları ve Yeşil sakaları içeren ötücü kuşlar da enfekte olabilirler.

Klinik görünüm Muhabbet kuşları, polyomavirüsün primer rezervuarıdır ve enfeksiyon belirtileri arasında, birkaç ay sonra düzelebilen, kuluçkanın azalması ve embriyonik ölüm, abdominal genişleme, deri altı kanamaları ve tüy gelişiminde gecikme sayılabilir. Kanatlarda ve kuyrukta bulunan primer ve sekonder tüyler kaybolur veya çıkışı yetersizleşir. Muhabbet kuşu fanatikleri bu durumdaki kuşları “koşucu” veya “sürüngen” olarak isimlendirmişlerdir. Bu durum “French moult” olarak da bilinir (Şekil 10.12a ve 10.12b). Serebellum etkilenirse nörolojik hasar belirtileri olabilir. Diğer papağanlarda virus ile temastan genellikle 10-14 gün sonra ani ölüm meydana gelir (Özellikle virusla temas sırasında 15 günlükten küçük olanlarda). Daha büyük papağanlarda ölümlerin çoğu 20 ile 140 günlük kuşlarda gerçekleşir.

171

Estrilid ispinozlarında (çim ispinozu); virüs iki ile üç günlük yavrularda genç yetişkinlerde ve erişkin ispinozlarda akut ölüme neden olur. Hayatta kalanlarda tüy gelişim bozuklukları ve alt gagada şekil bozukluğu gelişebilir. Bu virüsle ilgili daha fazla detay, 27. Bölümde, Pediatrikler’de (s. 366) bulunabilir.

Avian poxvirus Etiyoloji Avian poxvirus büyük (400 nm’ye kadar) zarflı DNA virüsüdür. Bütün avipoxvirüsler morfolojik olarak benzerdir ancak farklı konak spesifitesine sahiptirler.

Patogenez Virüs çevrede stabil olarak bulunur ve kuru organik artıklarda yıllarca canlı kalabilir. Virüsün vücuda mukoz membranlardan veya derideki sıyrıklardan girdiği sanılmaktadır. Virüs bozulmamış epitele nüfuz edemez. Etken kavga, tüylere zarar veren davranışlar yada tüylerini gagalama yoluyla doğrudan bulaşabileceği gibi; kan emen insektler tarafından (sivrisinekler gibi) dolaylı olarak da bulaşır. Virüs ya giriş noktasında kalır ve lokalize enfeksiyona neden olur ya da sistemik bir enfeksiyona yol açarak karaciğer ve kemik iliğine yayılır. İnkübasyon süresi güvercinlerde 7–9 gün, kanaryalarda ise dört gün ile üç hafta arasındadır.

Şekil 10.12 Muhabbet kuşunda Polyomavirüs enfeksiyonu nedeniyle kısalmış kuyruk (a) ve kanat tüyleri (b). Muhabbet kuşlarında bu hastalık “French moult” olarak adlandırılır ve kuşlar uçamadıkları için “koşucular” veya “sürüngen” olarak isimlendirilirler.


188

BÖLÜM 11

Şekil 11.5 Bir tarafta frontal kemiğin çökmesi nedeniyle

konjenital makas gagası olan genç Amazon papağanı. Şekil 11.3 Edinel prognatizm ile birlikte yetişkin Qua-

ker papağanı.

Şekil 11.4 Elle besleme sırasında aşırı tutma basıncına

bağlı olarak gaganın lateral kısmının kompresyonu şekillenen genç, mavi ve sarı Macaw.

Yönetim Çok genç yavrularda konservatif tedavi etkili olabilir. Prognatik yavrularda günde iki ya da üç kez on dakikalık parmakla hafif basınç uygulaması deviye maksillayı düzeltebilir ya da yukarı ve ileri doğru kaldırabilir. Bu tedaviye yanıt vermeyen olgular ya da kalsifiye gagaya sahip yaşlı kuşlar daha agresif tedaviye ihtiyaç duymaktadırlar.

Deviye maksilla: Maksillanın aşırı büyümüş keskin kenarlarının ve maksillar deviasyona kontralateral kenarda aşırı büyümüş gnathotekanın aşındırılmasını içeren gaga kesimi maksillanın normal pozisyonuna geri dönmesini sağlar. Aynı zamanda maksillanın içindeki oklüzyal çıkıntı, rhinotekanın lateral duvarlarına dik olarak yeniden şekillendirilmelidir. Daha sonra kuş sık sık sert nesneleri (örneğin dalları) çiğnemeye teşvik edilmelidir ve gaga normal hale gelinceye kadar iki haftada bir yeniden şekillendirilmelidir. Akrilik eğimler veya protezler yukarıda tarif edilen kesimi artırmak için kullanılabilir. Akrilik eğim maksillayı normal pozisyona zorlayan maksillar deviasyon ile aynı taraftaki gnathoteka üzerine yerleştirilir. Eğim yeterince yüksek olmalıdır, böylece kuş eğimin üstünden maksillayı geçecek kadar ağzını yeterince geniş açamaz. Eğimin tutturulması sırasında gnathotekaya verilen hasar nedeniyle bu teknik sıklıkla başarısız olur. Trans-sinüs çivileme anatomik olarak daha normal bir pozisyona yönlendirmek için deviye maksilla üzerinde sabit lateral gerilim sağlamak üzere tasarlanmış bir “ortodontik” prosedürdür (Şekil 11.6). K-teli ya da küçük bir Steinmann çivisi gözün lateral kantusu ve cere arasındaki çizgi üzerinde kraniofasiyal mafsal eklemine kaudal şekilde frontal sinuslar boyunca kafatasına dik olarak yerleştirilir. Çiviyi çok kaudale ya da çok alçak konuma getirmemek için dikkatli olunmalıdır. Macaw’larda, küçük kemik çıkıntısı, pinin bir tarafa yerleştirildiği ve diğer taraftan çıktığı noktayı işaret-


194

BÖLÜM 11

Şekil 11.15 Fungal enfeksiyonun bir sonucu olarak rhi-

Şekil 11.16 PBFD sonucu gaga yıkımı gelişmiş kükürt

noteka üzerinde keratin kaybı olan Aleksandrin papağanı.

taçlı kakadu.

Sağaltım Cerrahi küretaj gerektiği gibi yapılır ve kültür sonucuna göre antimikrobiyal tedavi uygulanır.

Viral enfeksiyonlar Etiyoloji Gagayı etkileyen virüsler arasında Kakadu türlerinde PBFDV (Şekil 11.16), tüm türlerde Avipox virüsü ve İspinozlarda Polyomavirus bulunur.

Klinik görünüm, tanı, yönetim Bölüm 10, Deri ve Tüy Hastalıkları’ na bakınız.

NEOPLAZİ Tanım/Genel Bakış Gagayı içeren tümör tipleri arasında fibrosarkom (Şekil 11.17), skuamöz hücreli karsinom, liposarkom ve keratoakantoma bulunur (Şekil 11.18).

Tanı Tanı biyopsi ile konur.

Yönetim Kanatlı neoplazilerinin tedavisinde kemoterapi ve radyasyon kullanımı araştırılmaya devam etmektedir.

Şekil 11.17 Gagasında fibrosarkom gelişmiş muhabbet

kuşu.

Prognoz Radyasyon dahil yeni tedavi protokolleri daha fazla umut verse de prognoz şüphelidir.

GAGA ÜZERİNDE KERATİN PULLARI Keratinin devamlı büyümesi gaga yüzeyinde keratin pulları veya tabaka oluşumuyla sonuçlanır ki kuşun ga-


200

BÖLÜM 12

Göz kapağı anormallikleri: • Kriptoftalmus (göz kapağı kenarlarının yapışması sonucu göz kapağı oluşumu yetersizliği) bazen cockatiellerde görülür (Şekil 12.4 ve 12.5). Kriptoftalmus’un tedavisinde şirurjikal girişim çoğunlukla işe yaramaz, bu durumdaki kuşlar, göz kapakları arasından sınırlı derecede görebilirler. • Blefarofimozis (göz kapağı kenarlarında yapışma olmaksızın palpebral aralıkların daralması) bazen tüm türlerde görülür. Yine şirurjikal girişim çoğunlukla işe yaramaz.

Şekil 12.4 Şiddetli bir klamidyal enfeksiyonu takiben

edinsel kriptoftalmisi olan cockatiel.

Şekil 12.5 Konjenital kriptoftalmili Hint halkalı boyun-

lu papağan.

• Symblepharon (göz kapaklarının göz yuvarlağına yapışması) şiddetli konjonktivitisi takiben görülebilir. Bazı olgularda şirurjikal düzeltme mümkündür. • Kuş poxvirus enfeksiyonları ve travmatik yaralanmalardan sonra bazen yara ve şekil bozuklukları görülür.

Göz Yuvarlağı ve Göz Çukuru Micropthalmia (doğuştan anormal derecede küçük göz) nadiren görülür. Bazı durumlarda göz yapısal ve fonksiyonel olarak normaldir ancak katarakt, retina displazisi veya retina dekolmanı gibi durumlar tam körlüğe yol açar. Konjonktival açıklık nedeniyle oluşan kronik konjonktivit iyi hijyen ve topikal antibiyotiklerle tedavi edilmelidir. Anoftalmi (göz yuvarlağının tamamının yokluğu) nadirdir. Çoğu durumda akıntılı bir sinüs vardır ve rudimenter oküler bir doku kalabilir. Eksoftalmi (göz yuvarlağının göz çukurundan çıkması) metabolik bir kemik hastalığı ile ilişkili olarak göz çukurunda malformasyon veya infraorbital sinüslerdeki enfeksiyon (bakteriyel, fungal veya trikomonat kökenli) sonucu oluşabilir. Diğer nedenleri travma, Harder bezi yangısı, göz çukuru veya göz yuvarlağı neoplazisi olabilir. Sinüzit en yaygın nedenidir ve sinüzitin tedavisi için sinüste bulunan kazeifiye yapıların şirurjikal olarak temizlenmesi gerekebilir. Retrobulbar sinüzit, eksüdanın kazeöz yapısı ve sinüse cerrahi erişim zorluğundan dolayı tedavi edilmesi zor ve sinir bozucudur. Bazı olgularda sinüsün trepanasyonu, takiben yıkama ve mekanik olarak hasarlı dokuları sinüsten temizleme tedaviye yardımcı olabilir. Panoftalmi (göz yuvarlağının iltihabı) enfeksiyon veya travma sonucu olabilir. Gözdeki yangısel süreçte ağrı, blefarospazm, hipopiyon, kornea ödemi, ülser, sekonder glokom gibi erken klinik belirtiler yol göstericidir. Kronik olarak gözde çökkünlük, fibrotik göz yuvarlağı ve phthisis bulbi gelişebilir.Erken olgularda agresif antimikrobiyal, NSAİD ve geçici tarorrafi tedavisi gerektirir, ancak daha kronik veya yanıtsız vakalarda enükleasyon sıklıkla tercih edilir. Glokom (göz yuvarlağındaki basınç artışı) primer veya travmaya bağlı olarak sekonder oluşabilir. Göz yuvarlağı büyümüş ve ağrılıdır. Glokom ekzoftalmustan ayrılmalıdır. Tanı, Tonopen veya Tonovet ile ölçü-


BÖLÜM 13

KULAK HASTALIKLARI 205

Çeviri: Mehmet Kazim Börkü

DIŞ KULAK YANGISI Etiyoloji Otitis eksterna nadir görülen bir hastalıktır. Bakteri (Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Pasteurella multocida, Proteus mirabilis, Pseudomonas aeruginosa, Klebsiella oxytoca, Enterococcus spp.), mantar(Candida spp., Microsporum gallinae), mikobakteri ya da artropod (Cnemidocoptes ) enfeksiyonları sonucu gelişebilir. Genel bir cilt hastalığının uzantısı olarak ortaya çıkabilir, neoplazi veya travmaya bağlı olabilir.

kendisini sürtmesiyle oluşturduğu enfekte doku hasarı görülür. Kulak kanalı ve çevresinde hiperkeratoz olabilir. Bazı kronik olgularda, kulak kanalı daralmış ve kapanmış olabilir.

Tanı Tanı klinik belirtiler, sitoloji ve kültüre dayanmaktadır. Kulak kanalı daraldığında 1.9 mm’lik den daha kalın ve sert bir endoskop kullanılamadığında görüş zor olacaktır. Tedaviye cevap vermeyen olgularda, hastalık sürecini daha iyi değerlendirmek için biyopsi gerekebilir.

Klinik bulgular

Tedavi

Kulak yangısı bulunan kuşlar genellikle kafa sallama, esneme, baş eğme ve ataksi gösterirler. Daha yakın bir inceleme ile seröz, pürülan veya hemorajik bir kulak akıntısının varlığı anlaşılır (Şekil 13.1). Kulak kanalında akıntı materyali olabilir (Şekil 13.2). Kulak çevresinde şişlik, kızarıklık, tüy dökülmesi ve çoğunlukla kuşun

Kültür sonucuna göre sistemik ve topikal antibiyotikler, kulak özellikle ağrılı veya şişmiş ise Meloksikam veya başka bir NSAID verilebilir. Salin solusyonu ile dikkatli şekilde yıkama kulakta biriken eksüdanın çıkarılmasına yardımcı olabilir, bunda başarılı olunamazsa küretajla kulak kirinin temizlenmesine çalışılır.

Şekil 13.1 Otitis eksternası olan muhabbet kuşu. Kulak

Şekil 13.2 Otitis eksternası olan Cockatoo. Kulak kanalındaki kapsüllenmiş malzemeye dikkat edin.

akıntısına dikkat edin.


212

BÖLÜM 14

ta meydana gelen rahatsızlıktan dolayı diğer bacağa binen aşırı yük rol oynamaktadır. Çoğu olguda bir ayakta meydana gelen pododermatitis, diğer ayakta da yangısal durumun ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.

Klinik görünüm Yırtıcı kuş hekimleri, klinisyenleri desteklemek ve etkin bir tedavi protokolü oluşturup hastalığın prognozu hakkında fikir vermesi amacıyla pododermatitis olgularını sınıflandırmışlardır. Bu sınıflandırma diğer kanatlı türleri için de geçerli olmak üzere başarıyla kullanılmaktadır. Sınıf I: Ayak tabanının epitel katmanında bozulma meydana gelmeden önce, erken dönemde belirgin bir şekilde canlılığını yitirmiş bir bölgenin oluşmasıdır. Bu durum kendi içinde; • Kan toplanması (bere) ya da erken iskemi (kapillar beslenmenin olmadığı beyaz alan) • Hiperkeratotik reaksiyon (erken kallus)

Sınıf III: Daha yaygın generalize enfeksiyondur. Alt dokularda fark edilecek derecede yangısal şişlik meydana gelir. Hastalık delici cisim yaralanmalarından veya iskemik nekrozdan köken alır. Ayaktaki lezyonun nedeni ne olursa olsun, gelişen patolojik durum çok ciddidir. Bu durum üç alt katagoride değerlendirilir; • Seröz (akut): Dokuların ödemi ve hiperemisi • Fibrotik (kronik): Kabuklanma ve sınırlanma • Kazeöz: Nekrotik döküntülerin birikmesi Sınıf IV: Derindeki canlı dokuları da içeren belirgin şişlik ile karakterize ilerlemiş enfektif lezyondur. Sınıf III’ü sınıf IV’den ayırmak için cerrahi girişime ve radyografiye başvurulur. Sınıf IV tenosinovitise ve nadiren de artritise ve osteomyelitise neden olan kronik durumlardır. Sınıf V: Sınıf IV’ün ilerlemiş halidir. Hareket kabiliyetini kaybettiren deformiteler ile karakterizedir.

Teşhis

• Delici cisim yarası • Epitel katmanının iskemik nekrozu (penatre olan kallus ya da kabuk)

Anamnez alınarak hastanın bakım, besleme ve önceki sağlık problemleri öğrenilir. Yapılan fiziksel muayene ile pododermatitisin sınıflandırması gerçekleştirilir ve hastada pododermatitis ile birlikte görülen diğer sorunlar ve bu hastalığa predispozisyona yol açan durumlar (bacak ya da spinal sakatlıklar) belirlenir. Hastalarda enfekte lezyonlardan alınan örneklerde kültür ve antibiyotiklere duyarlılık testleri gibi yardımcı teşhis

(a)

(b)

Sınıf II: Ayak tabanının alt dokularında oluşan yangı/ enfeksiyon dokusu canlılığını yitirmiş alan ile direkt temastadır. Lezyonda belirgin bir şişlik ortaya çıkmaz. Bu durum iki alt başlıkta değerlendirilir;

Şekil 14.5 Birinci ayakta pododermatitisin erken bulgularının görüldüğü (Class I) Scarlet macaw (a) (ayak tabanın-

daki maviliğe dikkat edin), diğer ayakta ventral iç diz bölgesinde oluşan erken kallus (b).


K A S - İ S K E L E T S İ STEM İ B OZUKLUKLA RI kemiğin bir kısmının delinmesini ve kemik greftlerinin kullanılmasını gerektirir. Tıpta ve hayvan ortopedisinde kemik morfogenetik proteinlerinin (BMP) kullanımı, kaynamayan kırıkların iyileşmesini uyarması nedeniyle büyük bir umut, belki de kanatlı hekimliğinde bir çığır açmış olacaktır.

223

Hematolojik olarak, lökositozis ve bununla birlikte heterofili, monositozis ve bazofili belirlenir.

Tedavi

Lezyonun çevresinde yumuşak ve şiş doku mevcuttur. Lezyon ağrılıdır, bazen topallık ve uçma güçlüğü görülür. Enfeksiyonla ilişkili kırık olabilir.

Nekrotik kemiğin ve katılaşmış irinin uzaklaştırılması için cerrahi olarak lezyonun temizlenmesi gerekir. Cerrahi temizlikten ve lavajdan sonra apsenin bıraktığı boşluğa yerleştirilen antibiyotik yüklü polimetilmetakrilat boncuklar, antimikrobiyellerin yüksek konsantrasyonlarda lokal olarak verilebilmesini sağlar. Kullanılabilecek başlıca antibiyotikler gentamisin, amikasin, tobramisin, linkomisin, klindamisin, neomisin, seftiofur ve sefalotin’dir. Bakteriyel ve fungal kültür ve antibiyotik duyarlılığı, ideal olarak, tedaviye başlamadan önce, antibiyotik tedavisinin seçimine rehberlik etmek için yapılmalıdır. Eklem içi yerleştirme dışında, implante edilmiş boncuklar sonsuza kadar yerinde bırakılabilir. Sistemik antibiyotik tedavisi kültür sonuçlarına göre yönlendirilmeli ve uzun süre (2-3 ay) devam etmelidir.

Teşhis

Neoplazi

Radyografik olarak, neoplazide ortaya çıkan daha yaygın değişikliklerin aksine, genellikle açık bir şekilde kemik erimesi söz konusudur (Şekil. 15.5). Mikobakteriyel enfeksiyonların da diffuz özellikte olabileceği unutulmamalıdır. İrin kazeöz özelliktedir ve drene olmaz; eğer bir apse şekillenirse, özellikle de apse medullar boşluk içinde oluşmuşsa, kemik içinde çevresi belirgin genişlemiş bir kitle fark edilir. Çoğunlukla belirgin proliferatif periostal bir reaksiyon ortaya çıkar.

Etiyoloji

Şekil 15.4 Bir Afrika gri papağanın radyografisi, spinal

Şekil 15.5 Bir pelikanın radyografisi, bir köpek ısırma-

osteomyelitis ve aspergillozise bağlı kifoz görülmektedir.

sını takiben osteomyelitisi gösterir.

Osteomyelitis Etiyoloji Osteomyelitis, bakteri (aerobik ve anaerobik bakteriler), mantar (Aspergillus, bak Şekil 15.4, ve Candida) ve mikobakteriler tarafından oluşturulan lokal ya da sistemik enfeksiyonlara bağlı olarak şekillenir. Hastalık travma ve neoplazilere bağlı olarak da şekillenebilir.

Klinik belirtiler

İskelet yapılarının neoplazisi primer (osteomlar, osteosarkomlar, bak Şekil 15.6a; kondromlar; kondrosarkomlar; osteokondrom; fibrosarkomlar, hemanjiyomlar) veya metastatik (hava kesesi karsinomları; diğer karsinomlar) olabilir.

Klinik belirtiler Tümör genellikle sert bir şişlik olarak ortaya çıkar.


254

BÖLÜM 17

Fungi Karaciğerdeki fungal enfeksiyonlar genellikle vücudun başka alanlarından yayılmış fırsatçı mantarlardan oluşur. Çevresindeki hava keselerini etkileyen Aspergillus spp’ lerin karaciğeri lokal olarak istila ettikleri ve hepatik nekroza neden oldukları bildirilmiştir.

Klamidya

Şekil 17.2 Genç bir malabar papağanı nekropsisinde

adenoviral hepatit belirtileri.

Zorunlu hücre içi bakteri Chlamydia psittaci bütün kuş türlerinde karaciğer hastalıklarının yaygın bir nedenidir. Etkilenen karaciğerler büyümüştür, soluk renklidir ve karaciğer üzerinde nekroza ilişkin gri-sarı odaklar görülebilir. Mononükleer enflamatuar reaksiyon ile birlikte multifocal veya birbirine birleşmiş nekroz alanları görülür. Organizmalar makrofaj ve hepatositlerde bulunabilir.

Mikobakteri gelerde hafif bir nekroz ve lenfohistiositik enflamatuar reaksiyon görülebilir (Şekil 17.3). Kupffer hücrelerinde ise inklüzyon cisimcikleri görülebilir. Reovirus; papağanlar, tavukgiller, ördekgiller, yırtıcı kuşlar ve güvercinlerde görülmüştür. Etkilenen karaciğer büyümüş ve dağınık şekilde olan gri-beyaz ya da sarı renkte odaklara sahiptir. Histolojik olarak hepatoselüler nekroz ve minimal düzeyde enflamasyon görülür. Hepadnavirus hepatik nekroz ve periportal yangıyla sonuçlanan ördek viral hepatitinin nedenidir. Togavirus (doğu at ensefaliti) birçok kuş türünde karaciğer büyümesi ve bazen nekroza neden olur.

Şekil 17.3 Genç siyah bir kakadu nekropsisinde circoviral hepatit belirtileri.

Mikobakteriyel enfeksiyonlar, kuşlarda primer olarak gastrointestinal enfeksiyonlar ortaya çıkar. İntestinal mukoza ve karaciğerde kazeöz tüberkül oluşur (Şekil 17.4). Histolojik olarak erken evredeki lezyonlarda primer olarak heterofil ve makrofajlar görülür, mikroorganizmalar çok az sayıdadır. Lezyon ilerledikçe mikobakteri içeren büyük epiteloid makrofajlar ortaya çıkar. En iyi görüntü asit-fast boyama ile alınır (Şekil 16.11b, Bölüm 16, Gastrointestinal kanal bozuklukları s. 244).

Riketsiya Aegyptianella pullorum özellikle Akdeniz bölgesinde olmak üzere birçok kuş türünde hepatite neden olur.

Şekil 17.4 Mikobakteriyel granulom gösteren bir kuşta

karaciğer kesiti.


260

BÖLÜM 17

varlığı saptanır, ek testlerle ise hastalığın o andaki varlığı saptanır. Hastalık Kontrol Merkezi (2010) Teşhisin evrelerini kesin, muhtemel ve şüpheli olmak üzere üçe ayırmıştır:

(a)

(b)

(c)

Şekil 17.6 Bir sultan papağanı nekropsisinde klamidyo-

zise bağlı hepatomegali (a) ve splenomegali (b). Akabinde yapılan sitoloji hepatik dokudaki klamidyal inklüzyon cisimcikleri hastalığın varlığını onaylar (c).

• Klamidyal enfeksiyonu kesinleşmiş olgularda aşağıdakilerden biri olmalıdır: • Klinik numuneden izole edilen C. psittaci. • Kuşun dokularında immunflorasan (florasan antikor) kullanılarak yapılan antijen identifikasyonu. • En az iki hafta arayla alınan iki ayrı numunede dört kat ya da daha büyük serolojik titre değişikliği. • Gimenez ya da Macchiavello boyası ile boyanmış doku veya simirlerdeki makrofajlarda Chlamydia identifikasyonu. • Muhtemel klamidiyal enfeksiyon olgusuyla uyumlu bir hastalık ve aşağıdakilerden biri olmalıdır: • Klinik belirtiler görüldükten sonra alınan numunede yüksek serolojik titre. • Dışkıda, kloakal swab örneğinde, solunum kanalında ya da oküler eksudatlarda Chlamydia antijeni (ELISA, PCR ya da florasan antikor ile identifiye edilmiş). • Şüpheli olguda ise aşağıdakilerden biri görülür: • Laboratuvar bulguları ile onaylanmamış ancak epidemiyolojik olarak bağlantılı uyumlu bir hastalık. • Klinik belirti göstermeyen ancak klamidyal antijene özgü serolojik titre yüksekliği. • Uyumlu bir hastalık ve pozitif non-standardize veya deneysel yeni bir test sonucu. • Uygun tedaviye cevap veren uyumlu hastalık. Bu sınıflandırma; teşhisi onaylamanın karmaşıklığını, aynı zamanda da kuşta Chlamydia olmadığını onaylamanın potansiyel zorluğunu da gösterir.


BÖLÜM 18

PANKREAS BOZUKLUKLARI 265

Çeviri: Arif Kurtdede

Pankreasın hastalıkları; ekzokrin pankreas, endokrin pankreas veya her ikisini de etkileyebilir. Pankreas hastalığı kuşlarda seyrek olarak tanımlanır, ancak hastalığın tanısını koyabilme yeteneği ve deneyim arttıkça tanısı konulmuş pankreas hastası sayısı da artmaktadır.

EKZOKRİN Pankreatik yetmezlik Etiyoloji Pankreas yetersizliği (gıdaların uygun şekilde sindirilememesi) konjenital pankreatik atrofi, uzamış kalori eksikliği veya son aşamasına gelmiş ve ekzokrin doku kaybı gelişmiş kronik pankreatik hastalık sonucu ortaya çıkar (bkz. Aşağıda). Klinik görünüm Ekzokrin pankreatik doku kaybı özellikle yağlı gıdalar ve nişastanın sindiriminin bozulmasıyla sonuçlanır. Sindirilemeyen yağlı gıda ve nişasta steatorrhea’nın (bol miktarda solgun renkli ve genellikle kötü kokulu dışkı çıkarma) ve kilo kaybının nedeni olarak gösterilmektedir. Bu durumdaki memelilerde vücut kobalamin deposunun hızla tükendiği ortaya konulduğu halde kuşlarda şu ana kadar bu durumun gerçekleşip gerçekleşmediği ortaya konulmamıştır. Hasta kuşlarda görülen klinik bulgular uyuşukluk, halsizlik, kilo verme ve steatorrhoea’dır ve dışkı çoğunlukla patlamış mısır görünümündedir (Şekil 18.1a ve b). Polifaji durumu hastalar arasında bireysel farklılık gösterir. Tanı Tanı, klinik muayene ve pankreas biyopsisi bulguları değerlendirilerek konur. Hasta karnın ventral orta hattından ensize edilir ve duodenal halka açığa çıkarılır. Pankreasın dorsal ve ventral lobları duodenal lob içinde görülebilir. Pankreatik atrofinin derecesinde değişiklik olsa da tipik olarak etkilenmiş bir pankreas küçük boyuttadır ve düzensiz şekilde gözükür. Ventral lobun

(a)

(b)

Şekil 18.1 Ekzokrin pankreas yetmezliği olan kuşlar ‘patlamış mısır’ olarak adlandırılan soluk ve bol hacimli dışkı çıkarırlar: burada bir makaw (a) ‘dan (B Speer’in izniyle) ve bir kokteyl’den (b) çıkan dışkılar görülmektedir.


266

BÖLÜM 18

ucu kaldırıldığında pankreatik kan damarları ortaya çıkar. Pankreasın ucundan biyopsi alınırken damarların zedelenmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Gerektiği durumda pankreasa ait diğer alanlarda da damarlar dikkate alınarak biyopsi yapılabilir. Pankreasın splenik lobunun görülmesi güçtür ve splenik loba erişmeye çalışan duodenal halkada aşırı gerginliğin oluşmamasına özen gösterilmelidir (Şekil 18.2). Alternatif bir teknik olarak sağ abdominal hava kesesi yoluyla endoskopik biyopsi uygulamaktır. Histolojik muayenede zimojen granüllerde değişken bir kayıp ve asinar hücrelerde büzülme dikkati çeker.

Pankreas hastalıklarında düzenleme Mümkünse pankreas bozukluklarının nedenleri belirlenip ortadan kaldırılmalıdır. Hasta kuşun diyeti formüle edilmiş yem ve sebzeden oluşmalıdır. Diyet üzerine pankreatik enzimleri içeren toz eklenmelidir. Kuşların bazısı bu gıdayı tadı nedeniyle yemek istemeyebilir. Kuşun pankreatik enzimleri de içeren gıdayı yiyip yemediği izlenmelidir. Sağaltım sonrası hastanın kilo alması ve dışkısının normal kıvamına ve rengine dönmesi sağaltımın başarılı olduğunu gösterir.

Pankreatit Tanımı/genel bakış Kuşlarda primer pankreatitin insidensi halen bir tartışma konusudur. Bununla birlikte, diğer hastalık süreçlerine sekonder olarak ortaya çıkan pankreatit durumunun tanısı kuş hekimliğinde tam yerini bulmamıştır.

Bu durum pankreas bozukluklarının tanısını koymaya yönelik spesifik ve sensitif tanısal araçların eksikliğiyle ilgilidir. Kuşlarda pankreas bozukluklarıyla ilişkili olarak çerçevesi çizilmiş bilimsel bir prosedür bulunmamaktadır.

Etiyoloji Pankreatitin nedenleri genellikle fazla yağlı diyetlerle beslenmeye bağlı obezite, toksikozlar (özellikle çinko, mikotoksinler ve selenyum), travma ve viral enfeksiyonlar (paramiksovirüs-3, adenovirüs, poliyomavirüs, kuş gribi virüsü tip A, enfeksiyöz bronşit virüsü ve herpesvirüs), klamidiyoz, bakteriyel enfeksiyonlar, yumurta sarısı peritoniti ve neoplazidir. Quaker papağanlarında yüksek yağlı diyetten kaynaklandığı düşünülen akut pankreas nekrozu bildirilmiştir.

Patofizyoloji Pankreas bezi içindeki sindirim enzimlerinin (tripsin, proteaz ve fosfolipaz) aktivasyonu pankreatik otodigesyona neden olur. Pankreasta hücre duvarlarının yıkımı pankreasa ait enzimlerin hücre içi boşluklara ve kanallara salınmasına ve bu da, pankreasta daha fazla yıkıma neden olan serbest radikallerin üretilmesine yol açar. Bu durum pankreastan daha fazla enzim salınmasına neden olur ve döngü tekrarlar. Pankreasta gelişen bu patolojik olayların sonucu pankreas dokusunda sırasıyla yangı, hücre yıkımı ve fibrozite gelişir.

Klinik bulgular Pankreatite bağlı gastrointestinal fonksiyon bozuklukları; kusma, ileus, kilo kaybı, poliüri, polidipsi ve abdominal genişlemedir. Pankreas bozuklukları hastada ağrı hissinin ortaya çıkmasına neden olur. Hastada anoreksi, uyuşukluk, tüy yolma ve agresyon görülür. Hasta kafes malzemelerini ve yaşadığı ortamdaki diğer öğeleri ısrarlı şekilde ısırır.

Tanı

Şekil 18.2 Ventral orta hat soeliotomisi yoluyla pankre-

atik biyopsi uygulanan eklektus papağanı.

Klinik bulgulara bakılarak pankreatitten şüphelenilir. Hastanın serum amilaz ve lipaz konsantrasyonlarında belirgin artış görülse de bu parametreler pankreatit için spesifik değildir. Sadece serum amilaz veya lipaz düzeyinde belirlenen yükselme pankreatit tanısını koymak için yeterli olmaz. Tanı için ultrasonografik muayene metotu kullanılabilir, ancak pankreasın görüntülenmesi genellikle zordur. Pankreatik biyopsi ya endoskopik olarak ya da ventral orta hat soeliotomisi yapılarak gerçekleştirilir (yukarıya bakın).


S OL UNU M S İSTEM İ H A STA LI KLA RI

(a)

273

(b)

Şekil 19.2 Prenses Papağanı’nda Rhinolit (a) ve rhinolitin uzaklaştırılması sonrası durumu (b).

nılarak deriden hava keselerine girip hava kesesindeki havanın boşaltılmasıyla tedavi edilir. Bu işlem ruptur iyileşene kadar birkaç kez tekrarlanır. İnatçı olgularda şişkinliğin belirgin olan alanına akrilik stent yerleştirilebilir. Bu özel amaçlı stentler ABD’de bulunmakta ve uygulama işlemi genel anestezi altında cerrahi olarak gerçekleştirilmelidir. Alternatif bir yöntem olarak serviko-sefalik hava kesesi ile klavikular hava kesesi arasına eksternal stentlerin yerleştirilmesidir.

Koanal Atrezi Tanımı / Genel Bakış

Şekil 19.3 Subkutaneöz amfizeme bağlı olarak serviko-

sefalik hava kesesi rupturlu Papağanda Sülfürlü bir ibibik.

belirlenebilir. Bu durumda kursak hava ile şişkin olacağından aerofajiden ayırt edilmelidir. Aerofaji durumu; beslenme tüpü ya da kursak iğnesi kursağa gönderildiğinde havanın boşalması ile anlaşılır.

Tedavi Altta yatan neden bulunmalı ve sağaltılmalıdır. Şişkinlik; cerrahi bistürinin veya iğnenin eğimli kenarı kulla-

Koana’nın gelişimi sırasında oluşan eksiklik sonucu burun boşluğunun damak kısmında kemiksel bir yapı ya da persiste bir membran meydana gelir. Bu durum burun deliklerinin birini ya da her ikisini tıkar ve havanın burun boşluğunun ağız boşluğuna normal akışını engeller. Bu durumun ağırlıklı olarak Afrika grisi papağanları’nda daha az olarak da Cockatoo’lar ve Amazon Papağanları’nda görüldüğü bildirilmiştir. Yazar, söz konusu durumu birkaç Alexandrine papağanı ve Hindistan Ringneck papağanları’nda da görmüştür ve diğer türlerde de görülmemesi için bir neden bulunmamaktadır. Bu durum erken yaşlardan itibaren görülmektedir.


S OL UNU M S İSTEM İ H A STA LI KLA RI

281

miktarda Aspergillus sporlarına maruz kalan genç yavrularda daha yaygındır. Etkilenen yavrularda akut solunum sıkıntısı gelişir ve hastalar hızla ölür. Yavrularda daha yaygın olarak görülen hastalık tablosu hastalığın kronik seyirde görülmesidir. Bu tablodaki hastalarda uyuşukluk, kilo kaybı, hafif-orta derecede solunum güçlüğü gözlenir. Hastalarda egzersiz sonrası ortaya çıkan sıkıntılı solunum belirtilerinin düzelme süresinin uzadığı dikkati çeker. Hastalık vücuda yayılmışsa; hastalarda ataksi, kifoz, nöbet, topallık ve biliverdinüri gibi kafa karıştırıcı klinik bulguların ortaya çıkmasına yol açabilir. Şekil 19.9 Bir Amazon papağanında nekropsi, aspergil-

loz nedeniyle fungal plaklar.

iç organlar ve CNS’i de kapsayan yaygın lezyonların (genellikle fokal granülom oluşumu şeklinde) gelişmesine yol açar.

Klinik bulgular Klinik bulgular hastalığın lokalizasyonuna ve şiddetine bağlıdır. Lezyonlar sıklıkla granülomatöz plakların gelişebildiği kaudal torasik ve abdominal hava keselerinde veya bir fokal granülomatöz lezyonun geliştiği trakeada, özellikle de syrinkste, olmak üzere solunum sisteminin çeşitli bölgelerinde gelişir. İnfraorbital sinüsler çok nadir etkilenen bölgedir. Daha öncede bahsi geçtiği gibi etkenlerin ve lezyonların komşu dokulara veya vücut sistemlerine yayılması hastalığın solunum sistemi dışına çıkmasına neden olur. Enfeksiyon sinüslerde lokalize olduğunda; klinik belirtiler sinüs enfeksiyonlarında görüldüğü gibi ortaya çıkmaktadır. Hastalarda; okulonazal akıntı, aksırma, sinüslerde şişlik, baş sallama gibi bulgular gözlenir. Trakeyal enfeksiyon ise genellikle syrinkste lokalize olur ve akut hastalık tablosunun ortaya çıkmasına neden olur. Hastalardaki ilk bulgular ses değişikliği ve aktivite azalmasıdır. Akciğerlerde ve bronşlarda progressif tıkanma şekillendiğinde; hastalarda ağzı açık soluma, hızlı soluma, soluk alma çabasında artış ve solunum seslerinin belirgin şekilde duyulması dikkati çeker. Akciğer ve hava keselerinin hastalığı genellikle kronik seyreder. Ancak akciğerlerde aynı zamanda birçok lezyon daha gelişmişse hastalığın kronik seyri sırasında akut alevlenmeler (kuluçka pneumoni) oluşabilir. Bu durum, özellikle kuluçka, kuluçkadan çıkma ve kuluçkadan çıktıktan sonraki dönemlerde, özellikle de kuluçka makinaları ve yavru büyütme makinaları ve yavru kutularındaki kötü hijyen söz konusu olduğunda, fazla

Tanı Aspergillozisin antemortem olarak tanısını koymak oldukça güçtür. Hastalık akut seyrettiğinde tanı konulamadan ölüm gerçekleşir veya hastalarda aspergillozisin tanısına götürecek özel belirtiler ortaya çıkmaz. Hastanın durumu stabil ise hastada tam bir fiziksel muayene gerçekleştirilir. Kronik olguların oskultasyonunda akciğer ve hava keselerinde inspiratorik raller, çıtırtı ya da sert gıcırtılı sesler alınabilir. Bu bulgular aspergillozis için spesifik olmayıp hastalığın doğrulanmış tanısını koymak için hematoloji, radyografi, endoskopi, sitoloji ve fungal kültür ve serolojik testler yapılır. Hematolojik bulgular arasında sık olmamakla birlikte heterofili ve monositozis ile karakterize belirgin lökositozis görülebilmektedir. Bazı kuşlarda immun sistem cevabı zayıf olduğundan, bu kuşlarda hematolojik analizde total lökosit sayısının normal ya da normalin biraz üzerinde olması çok güvenilir bir bulgu değildir. Radyografi bulguları olarak; aspergillozis ile uyumlu olarak, hava keseleri ve akciğerlerde densite artışı olarak belirlenen sınırları belirgin odaklar, hava keselerinin tam olarak tanımlanamaması, hava keselerinin asimetrik boyutta ve şekilde görülmesi ve hava keselerinde hiperinflasyonun varlığını kapsamaktadır. Hava keselerinin sınırları görülebilir hale gelmiştir. Hastalık akciğerleri de kapsadığında; parabronşiyal bölgelerde belirginleşme ve akciğer paranşiminde bazı konsolidasyon odakları görülür. Endoskopi tanının doğrulanması için yapılabilecek en uygun tercihtir. Endoskopi için gerekli teknik ve ekipmanlar için Bölüm 6’ya bakınız. Hastaların hava keselerine kanül yerleştirilip hastaya başka bir hava alma yolu oluşturduktan ve hasta stabil hale getirildikten sonra gerçekleştirilen trakeyal endoskopide syrinkste yumuşak, beyaz, parıltılı kitlesel granülomlar görülür. Hava keselerinin endoskopisinde diffuz opasite ve/ veya yüzeyinde yeşil, mavi küf katmanlarının bulunduğu beyaz ve sarı fungal plaklar görülür. Bu lezyonlar-


286

BÖLÜM 20

Ayrıca yaşı altı aydan küçük olan ratite’lerde miyokardiyal ve iskelet kasında dejenerasyona ve kokotaillerde miyokardiyal dejenerasyona neden olabilir. Miyokardiyum rupturu, miyokardiyumun dejeneratif, inflamatuar veya neoplastik durumlarına veya miyokardiyal aneurizmaya sekonder olarak ortaya çıkabilir. Nadirde olsa hasarlı kastan veya valvüler endokarditten orijinini alan bir emboli koroner kan damarına yerleşerek miyokard enfarktüsüne yol açar. Avokado zehirlenmesi ve viseral gut nedenli miyokardiyal hasar geliştiği de bildirilmiştir.

Perikardiyal hastalıklar Perikardiyal efüzyon, kuşlarda yaygın bir bulgudur. Kardiyak veya sistemik hastalıktan kaynaklanabilir ve inflamatorik (perikardit veya miyokarditten dolayı) veya non-inflamatorik olabilir. Transüdatif efüzyonların gelişimi konjessif kalp yetmezliğine veya sistemik hastalıkların neden olduğu hipoalbuminemiye bağlı olabilir. Fibrinli perikarditis, epikardiyumun perikarda yapışmasına ve daha sonra da konstriktif perikarditise neden olabilir. Serofibrinöz perikarditis çoğunlukla bakteriyel (E. coli, Streptococcus spp., Listeria, Salmonella, Chlamydophila, Mycoplasma, Mycobacterium) ve viral (Tavuklarda reovirüs ve papağanlarda polyomavirüs) enfeksiyonlar sonucu ortaya çıkar (Şekil 20.2).

Şekil 20.3 Bir kızıl papağanın nekropsisi viseral gut görüntüsü. Ürik asit kristallerinin perikard üzerinde çöktüğü ve beyaz bir görünüme sahip olduğu görüntü.

Aritmiler Aritmiler normal olabilir (aşağıya bakınız). Sinüs bradikardi vagal stimülasyon ile başlatılabilir ve atropin uygulaması ile geri dönebilir. Atropinle birlikte uygulanmadığında; çeşitli anestezikler ve sedatiflerin (örneğin, halotan, metoksifluran, ksilazin ve asepromazin) sinüs bradikardisine neden olduğu bildirilmiştir. Uzun süreli anesteziye eşlik edebilen hipotermi aritmi oluşumunu kolaylaştırır. Hipokalemi, hiperkalemi, tiamin eksikliği ve E vitamini eksikliği gibi patolojik durumlar sinüs bradikardisini ve sinüs duraklamasını indükleyen nedenlerdir. Organofosfor kompleksi ve poliklorlu bifeniller dahil olmak üzere çeşitli toksinler bradikardiye neden olur. Kuşlarda nedeni açıklanamayan atropin uygulamasına duyarlı bradikardi belirlendiğinde vagus siniri üzerine basınç yapan neoplazmaların varlığı veya bölgedeki lezyonların vagus sinirini etkilemiş olabileceği düşünülebilir. Ördeklerde hiperkalemiye bağlı olarak şekillenmiş olan sinüs bradikardide atriyoventriküler (AV) nodal kaçış ritmi fark edilmiştir.

Atriyal aritmiler Şekil 20.2 Bir kakadunun nekropsisinde, perikarditis ve

hava kesesi yangısının görüntüsü.

• Sinüs taşikardisi patolojik değildir. Sinüs taşikardisinin en sık görülen nedeni kuşların korkmasıdır, ancak stres ve ağrı da bu durumu artırabilir.


K ARDİ Y O VA S K Ü L E R S İ STEM İ N B OZUKLUKLA RI

(a)

293

cinsiyet, diyet, aktivite ve plazma kolesterolünün durumudur. Hastalıktan birçok kuş türü etkilenebilir, ancak Psittaciformlar ve Anseriformlar özellikle duyarlı görünmektedir. Papağan ailesi içinde Amazon papağanlar, Afrika gri papağan ve kokotailler hastalığa özellikle eğilimlidir. Kakadular ve makavlar nadir olarak etkilenir. Diğer risk faktörleri arasında yaş (en çok etkilenen kuşlar 8–15 yaş, 20-30 yaş arası kuşlar daha yüksek insidansa sahiptir), cinsiyet (dişilerde muhtemelen vitellogenesis ve muhtemelen östrojen etkisi altında lipidlerin karaciğerden mobilizasyonu), yüksek plazma kolesterol seviyeleri, egzersiz eksikliği ve yüksek yağlı diyetler (yağlı tohum). Klamidyal enfeksiyonların ek bir risk faktörü yaratıp yaratmadığı belirsizdir.

Etiyoloji

(b)

Şekil 20.5 Bir Afrika Gri papağandan çıkarılmış bir aterosklerotik kalp, düz kas hücrelerinin proliferasyonu ve aortanın kollajen, proteoglikan ve kolesterol birikimi ve brakiyosefalik gövdeleri (a) ve çıkıntı yapan plakları gösterir. Damar lümenine kan akışını geciktirmektedir (b) (Fotoğraflar Chris Collis)

plak, damar lümenine uzanır ve kan akışını geciktirir (Şekil 20.5b), yüzey gerilimini artırır ve (nadiren kuşlarda olmasına rağmen) emboli oluşumu, anevrizma ve olası damar rüptürü ile sonuçlanabilir. Bu değişiklikler en sık aortta, brakiyosefalik gövdelerde ve pektoral ve karotid arterlerde görülür, ancak herhangi bir kan damarı da etkilenebilir. Ortaya çıkan klinik bulgulara iskemi, arteriyel anevrizma, stenoz ve kardiyolojik hastalık bulgularına (örn. konjessif kalp yetmezliği ve aritmiler) neden olur. Ateroskleroza predispozisyona yol açan başlıca risk faktörleri tür, yaş,

Arter duvarında patojenik materyalin birikmesi, damar cidarında yağ birikimi teorisi (insudation theory) ile açıklanmıştır. Normal olarak, plazma proteinlerinin transferi plazma proteinleri yoluyla gerçekleşir ve lenfatik damarlar tarafından dış katlardan çıkarılır. Bu permeasiyon işlemi sırasında, fibrinojen ve çok düşük yoğunluklu lipoproteinler, arter duvarının bağ dokusunda seçici olarak tutulur. Bu tutunan lipoprotein tabiatındaki maddelerin varlığında aterosklerotik lezyonların oluşumuna yol açan reaktif değişiklikler uyarılır. Vasküler geçirgenlik ve arteriyel kan basıncındaki değişiklikler, belirli alanlar için aterosklerotik lezyonların nedenini açıklayabilir. Bu değişiklikleri tetikleyen şey hala tartışma konusu olmakla birlikte, bazı kuşlarda genetik yatkınlık, hiperlipemi, endotelyal inflamasyon, toksinler, bağışıklık kompleksleri ve hipertansiyon olabilir. Kolesterol ve lipoproteinlerin rolü hala açıklanamamıştır

Klinik görünüm Kuş türlerinde ateroskleroz ile ilişkili klinik belirtiler lezyonların şiddeti, lezyonların yeri ve eşzamanlı hastalıklara bağlı olarak değişebilir. Ateroskleroz nadiren kuşlarda antemortem olarak teşhis edilir ve hastalarda genellikle ani ölüm anamnezi vardır. Hafif ve aralıklı belirtiler arasında dispne, zayıflık, konjessif kalp yetmezliği bulguları ve nörolojik belirtiler (örn., ataksi, nöbet, titreme ve parezis) yer alır.


L EN F ATİ K

VE

H E M ATOP OETİ K S İ STEM LERİ N B OZUKLUKLA RI

299

Şekil 21.1a,b Bir Afrika gri papağanının nekropsisinde; neoplastik infiltrasyon kaynaklı (a) ve boyun bölgesinden aşağıya doğru loblara ayrılmış kitlelerden kaynaklı ağır splenomegali tablosu görülüyor; neoplastik hücrelerle infiltre olmuş timik bez (b).

2. Oral prednisolon (yavaş yavaş azaltılan dozda). 3. Haftalık oral siklofosfamid. 4. Haftalık İV vinkristin enjeksiyonu. b. Tek ilaç ajanı adrimisin enjeksiyonu İV olarak haftada 3 kez. c. UW-Madison Siklik kombinasyonu: 1. L-asparajinaz. 2. Vinkristin. 3. Siklofosfamid. 4. Adrimisin. 5. Prednisolon. Kuşlarda bu protokoller için dozajlama tam olarak değerlendirilmemiştir ve dikkatli kullanıma ihtiyaç vardır. Kuşların tedavisinde önerilen dozlara, küçük hayvanlarda uygulanan tedavi protokollerinden ulaşılmıştır. Yanlız hayvan sahipleri ilaçların beklenmedik olası yan etkileri ve mevcut bilgilerdeki kısıtlılığın farkında olmalıdırlar. Kemoterapi ilaçlarının farmakokinetikleri üzerine renal portal sistemin etkileri iyi bir şekilde bilinme-

mektedir ve uygun olursa bu ilaçların vücudun ön yarısındaki damarlardan veya dokulardan verilmesi önerilmektedir. Dokularda irkiltici etki yapacak ilaçların zorunlu olarak uzun süreli İV verilmesi gerektiğinde, vasküler giriş noktalarına şirurjikal olarak katater yerleştirilmesinin uygun olacağı belirtilmektedir. Tedaviye bağlı yan etkiler için hastanın yakından monitorize edilmesi önemlidir. Bu yan etkiler depresyon, kusma ve heteropenidir. Kemoterapi uygulamasının kullanımında standart önlemler; personelin koruyucu ekipman kullanması, atıkların uygun olarak yok edilmesi ve hastaların ayrı kafeste barındırılmasıdır. Eğer tedavi ayakta tedavi ediliyorsa; hayvan sahipleri ilaç uygulama sonrası 2-3 gün içinde kafes temizliği yaparken mutlaka eldiven giymelidirler.

KEMİK İLİĞİ HASTALIKLARI Kemik iliği, granülopoiezisin (granülosit üretimi) ve eritropoiezisin (eritrosit üretimi) esas bölgesidir. Ke-


320

BÖLÜM 23

Tedavi Hastalarda antimikrobiyal tedavi uygulanması yapılır. Vücut boşluğunun kontamine edilmemesine dikkat edilerek apseleşmiş folliküller drene edilir. Kronik enfeksiyonda ve kazeifiye olmuş folliküllerin varlığında kısmi ya da total ovariektomi gerekir.

Ovaryum kistleri Etiyoloji Ovaryum kistleri konjenital (yukarıya bakınız) olarak veya neoplazik nedenlerle ya da ooforitise sekonder (edinsel) olarak ortaya çıkar (Şekil 23.2). Ovaryum kistleri nadiren fonksiyoneldir ve hormon sentezleyebilir.

Şekil 23.3 Muhabbet kuşu nekropsisinde büyük boyutta

ovaryum kisti.

Klinik görünüm Kistler küçükse herhangi bir klinik bulgu olmayabilir. Büyük kistler (Şekil 23.3) karında genişlemeye ve dispneye (hava kesesinde baskıya yol açarak) neden olabilir. Bazı kuşlarda ortaya çıkan kasılma zaman zaman kloakal prolapsus ile sonuçlanır.

Tanı Tanı; ultrasonografi, endoskopi ve deneysel soeliotomi esas alınarak konulmaktadır. Ultrason muayenesi özellikle kist veya kistlerin içindeki sıvının serbest sıvıdan (yumurta sarısı, peritonitis ve asites) ayrımında çok kullanışlıdır. Kist aspiratı temiz görünümlüdür, saman rengindedir ve içinde çok az hücre bulunur.

Tedavi Ultrason rehberliğinde transsölomik aspirasyon yöntemi, endoskopik aspirasyon veya cerrahi aspirasyon ile kistin aspirasyonu gerçekleştirilebilir. Ovaryumun komplike damarlaşması nedeniyle ovariektominin (kısmi ya da total) başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi zor olabilir. İyi büyütmeli operasyon mikroskopu olmadan bu işleme girişilmemelidir. Kuşlarda ovaryum kistlerinin çözümünde noninvaziv tedavi seçeneği olarak hormonal tedavi (deslorelin, leuprolide acetate, HCG, v.b.) önerilmektedir. Fakat kistlerin fonksiyonel olduğu ve diğer hastalıklara (neoplazia veya ooforotis) sekonder olarak oluşmadığı farz edilmektedir. Bununla birlikte, GnRH agonistleri ovaryum aktivitesinin azaltılmasında ve yeni kistlerin oluşumunun önlenmesinde başarılı olabilir. Bu durumun uzun vadeli çözümü zordur, hastalığın nüks etme olasılığı bulunduğundan hastaların düzenli olarak gözlenmesi çok önemlidir.

Neoplazi Tanım/genel bakış Ovaryum tümörleri arasında granüloza hücre tümörleri, ovaryum karsinoması, karsinomatozis, disgerminoma, arhenoblastoma ve teratomalar bulunmaktadır.

Klinik görünüm Şekil 23.2 Bir dişi kakadu papağanı nekropsisinde; ovaryum neoplazisine sekonder olarak gelişmiş ovaryum kisti.

Tümör küçükse klinik belirti bulunmayabilir. Büyük tümörler vücut boşluğunda genişleme ve dispneye


R E P RODÜK Tİ F S İ STEM H A STA LI KLA RI

325

(a)

Şekil 23.10 Yumurta retensiyonu nedenli karın boşluğu

gerginliği olan prenses papağanı.

(b)

Şekil 23.11 Prenses papağanında yumurtanın çıkarılması için yapılan sezaryen işlemi. Bu prosedüre son seçenek olarak başvurulmalıdır.

Ektopik yumurtalar

(c)

Şekil 23.9 Kuşlarda yumurta takılması olgularının teda-

visinde tercih edilen Prostin®E2 vajinal jel (a) formundaki prostaglandin E2. Bir şırınga ile direk kloaka içine enjekte edilir (b) ve kloaka mukozasından hızla emilir. Tedavi hızlı ve etkilidir; bu Sun conur’da iki yumuşak kabuklu yumurta neredeyse kendiliğinden PGE2 tedavisinin ardından çıkmıştır.

Tanım/genel bakış Bu olgular klinik olarak yumurta takılması durumuna çok benzerdir, aynı etiyolojiye ve klinik belirtilere sahiptir. Dişi tedaviye rağmen yumurtlayamaz. Oviduktun kabuk bezleri bölgesinde meydana gelen ruptur sonucu ortaya çıkar, Tamamen kabuklanmış yumurta karın boşluğu içinde kaybolur. Tedavi Yumurtanın uzaklaştırılması ve oviduktun tamiri için sölotomi gereklidir. Prognoz iyidir ve bazı kuşlar sorunsuz bir şekilde yumurtlamaya devam ederken bazı


Ü Rİ NE R S İSTEM H A STA LI KLA RI

335

• Psikojenik polidipsi nispeten nadir bir durumdur, sıklıkla elde yetiştirilmiş genç kakadularda görülür. Stres, heyecan ve korku da katkıda bulunan faktörlerdir. Bu faktörlerin poliüri ve polidipsili bir kuşla uğraşılırken göz önüne alınması gerekir.

Tanı

Şekil 24.3 Bir kakadu (cockatoo) otopsisinde akut nef-

ritis. Deri altı dokularda depolanan ürik asit kristallerine dikkat edin (oklarla gösterildi). Genellikle deride görülür.

Şekil 24.4 Papağanda (Neophema spp.) eklemlerin sinoviyal kapsülleri ve tendon kılıflarında ürik asit kristalleri birikimi nedeniyle artiküler gut.

• Hipofiz veya epifiz bezlerinin neoplazisi sonucu özellikle muhabbet kuşlarında poliüri/polidipsi. • Diyabet sıklıkla papağanlarda, kısmen muhabbet kuşlarında ve sultan papağanlarında bildirilmektedir (Bkz. Bölüm 18, Pankreas Bozuklukları). • Adrenal neoplaziye bağlı hiperadrenokortizm nedenli poliüri/polidipsi bildirilmiştir. • Düşük kalsiyum, yüksek fosforlu diyetle beslenenlerde (örneğin tohum) böbreklerden bol fosfat akışının poliüri/polidipsinin bir nedeni olduğuna inanılmaktadır.

Başlangıç testleri: Hematolojik ve biyokimyasal analizler yardımcı olabilir (bkz. Bölüm 7, Tanı Testlerini Yorumlama). Böbrek hastalığı olan birçok kuşta hafif anemi ve yüksek ürik asit seviyesi vardır. (Hidrasyon durumu iyi bir kuşta kalıcı hiperürikemi böbrek hastalığını düşündürür) Kuş dehidre ise böbrek fonksiyonunun yansıması olmadan da kan üre nitrojeni yükselebilir. Kanda kurşun ve çinko düzeyleri değerlendirilebilir. Bu, kurşun toksikasyonu için yararlı olsa da, çinko seviyelerini ölçmenin tanıda önemli bir değeri olması şüphelidir. Bu konuyla ilgili daha fazla tartışma için bu bölümün ilerleyen bölümlerine bakınız. Polidipsi mümkünse kantitatif olarak doğrulanmalıdır. Su alımının 120 ml/kg/ gün’den fazla olması polidipsiyi doğrular. İdrar tahlilleri: İdrar tahlili, kalıcı (geçici değil) poliüri olduğunda endikedir. Sonuçların yorumlanmasında dikkatli davranılmalıdır, dışkı kontaminasyonu olabileceği dikkate alınmalıdır. Kontrol edilecek faktörler şunları içerir: • Renk: • Biliverdinüri karaciğer hastalığını (poliüri ve polidipsinin yaygın bir nedeni) düşündürürken; hematüri, kurşun kaynaklı nefropatiyi kuvvetle düşündürmektedir (bkz. Şekil 3.15, Bölüm 3, Fizik Muayene, s. 71). • İdrar özgül ağırlığı (USG): • Bunun yorumunu yapmak zordur. Kuşlar idrarı böbreklerde konsantre etmez, kısmen rektumda konsantre edilir (bkz. Bölüm 1, Klinik Anatomi ve Fizyoloji sayfa 13). • Normal kuşların idrar özgül ağırlığında geniş bir varyasyon olabilir. • Poliürisi olan kuşlarda USG’nin 1.005 ila 1.020 arasında değiştiği rapor edilmiştir. Bu nedenle


340

BÖLÜM 24

da sıklıkla şiddetli ağrı ortaya çıkar ve kuşun sahibi ve veteriner hekim kuşun yaşam kalitesi hakkında birlikte karar verirler.

ÇİNKO TOKSİKOZU Genel Bakış

Şekil 24.5 Neonatal bir Caique civcivinde viseral gutu

gösteren nekropsi.

Şişmiş eklemlerden ince iğne aspiratları tipik olarak steril bir piyogranülomatöz infiltratla çevrelenmiş ürik asit kristallerini ortaya çıkarır. Alternatif olarak murexide testi, şüpheli malzemenin az bir miktarının bir lam üzerine yerleştirilmesi ve nitrik asit ile karıştırılmasıyla gerçekleştirilebilir. Karışımı buharlaştırmak ve/veya kurutmak için bir alev kullanılır. Materyal soğuduktan sonra üzerine bir damla konsantre amonyak eklenir. Numine içindeki üratlar leylak renginde görünür.

Tedavi Daha önce tarif edildiği gibi sıvı tedavisi, A vitamini, allopurinol ve kolşisin hem viseral hem de artiküler gut için ilk uygulanacak ilçalardır. Allopurinol ve kolşisin, hiperürikemi ve şişlik düzelinceye kadar devam etmelidir. Ek olarak gut hastası olan kuşlar için analjezi sağlanmalıdır. NSAID’ler genellikle böbrek hastalarında kontrendike olduğundan opioidler kullanılmalıdır (ör. Butorfanol veya tramadol). Gerekirse eklemlerin etrafındaki gut tortuları şişlik üzerinde küçük bir ensizyon yaparak ve ürat materyalini açığa çıkararak dikkatli bir şekilde uzaklaştırılabilir. Hem ağrılı hem de kanlı bir işlem olduğu için hastaya anestezi uygulanır ve ensizyon üzeri bandaj konularak ikincil enfeksiyon önlenir.

Prognoz Viseral gut veya eklem gutu olan kuşların prognozu şüpheli veya kötüdür. İlerlemiş artiküler gutlu kuşlar-

Çinko kuşlar için birçok enzim fonksiyonu, deri sağlığı ve fertilite gibi çeşitli amaçlar için gerekli olan bir mikro besin maddesidir. Metaloproteinlere bağlanarak gastrointestinal yoldan emilir ve gerektiğinde kullanılır. Aşırı miktarları böbrekler ve pankreas yoluyla atılır. Vücutta dolaşan miktarları pankreas ve böbreklerin homeostazisi sürdürme yeteneğini aştığında toksikoz oluşur. İntestinal kanal, böbrekler ve pankreas çinko toksikozundan etkilenen organlardır.

Etiyoloji Çinko toksitesi galvanizli metal parçacıklar, tel, bazı madeni paralar, kozmetik mücevherler vb. gibi büyük miktarlarda çinko içeren maddelerin ağızdan alınması sonucu ortaya çıkar. Bazı yazarlar bunun kronik bir zehirlenme olabileceğini öne sürse de, yazarın tecrübesine göre vücuda alınan çinko vücudun homeostatik mekanizmaları aşılmadıkça depolandığı için bu problem çinko için akut bir zehirlenmedir. Çinko alımından sonraki 1-3 gün içinde klinik belirtiler ve ölüm ortaya çıkabilir.

Klinik Belirtiler Klinik belirtiler çinko tarafından yıkımlanan organlarla ilgilidir: • Çinko içeren partiküllerin gastrointestinal sistemi irritasyonu, ileus (kursak stazı), kusma ve diyare olarak görülen enteritis ile sonuçlanır. • Böbrek yıkımı genellikle çok belirgin olan poliüri ve polidipsi ile sonuçlanır. • Pankreas yıkımı ileus ve kusmaya neden olur. Sonuç olarak, etkilenen birçok kuşta akut başlayan bir polidipsi, poliüri ve sıvı ile kursak genişlemesine ilişkin belirtilerin hikayesi bulunur. Pasif regürgitasyon sıklıkla kursağın palpasyonu ile ortaya çıkarılabilir.


344

BÖLÜM 25

Papağan yavruları yumurtadan yeni çıktıklarında anne bakımına muhtaçtırlar. Yavrular hemen hemen tüysüz, kör bazen sağır olarak yumurtadan çıkarlar. Yavrular hayatlarının ilk haftalarını tamamen ebeveynlerine bağlı olarak, sessiz ve karanlık yavruluklarda geçirirler (Şekil 25.1). Bu dönemde kardeşleri ve ebeveynleri ile sosyal etkileşimleri sınırlıdır. Tüylendikten sonra pek çok papağan yavrusu ebeveynleri, kardeşleri ve sürüdeki diğer kuşlarla (genellikle kendi yaş grubundaki) temas ederek sosyalleşmeyi öğrenir (Şekil 25.2). Bunun bir örneği kırmızı göğüslü kakadudur (Galah). Vahşi hayatta genellikle 2-5 yavrusu hayatta kalır. Tüylenen yavrular iletişim için yakınlardaki toplu kuş yaşam alanlarına, ya da diğer kakadu “ailelerinin” bulunduğu ağaçlık alanlara götürülür. Burada cinsel olgunluğa ulaşıncaya kadar kalarak göçebe genç bir sürüye katılmadan önce erken sosyal becerileri ka-

zanırlar. Bu sosyalleşme döneminde genç kuşlar gıdaları tanımayı (nasıl bulacağını vs), yırtıcıları tanımayı, nöbetçilik ödevlerini, tüylerin temizlenmesini (tımar), hayatta kalma becerilerini ve erken sosyal davranışları öğrenirler. Cinsel olgunluğa eriştiklerinde ise eş seçip, kur yapmanın ve ikili ilişki geliştirmenin, yuva yeri seçip, hazırlayıp, korumanın ve üreyip yavru yetiştirmenin nasıl olacağına dair yeni becerileri öğrenirler. Bu davranışların bazılarının doğuştan ya da içgüdüsel olduğuna inanılır; diğerleri öğrenilir. Hepsi kuşun göstereceği tepkilerle güçlenir. Kafeslerde bakılan papağanların, özellikle evcil hayvan olarak yetiştirilenlerin bu davranışları öğrenme fırsatları olmayabilir. Bu kuşların içgüdüsel davranışları, özellikle olgunlaştıkça insanlarla çatışmalarına neden olabilir.

DAVRANIŞ PROBLEMLERİ NASIL GELİŞİR?

Şekil 25.1 Yuvadaki Hint halka boyunlu civcivler (mor

renk mutasyonu). Nispeten sıkışık ve karanlık koşullara dikkat edin.

Şekil 25.2 Avustralya’da çim tohumu ile beslenen galah

sürüsü. Birçok papağan, bir sürüde ebeveynleri, kardeşleri ve diğer kuşlarla (genellikle kendi yaşlarında) iletişim kurarak sosyalleşmeyi öğrenir.

Klinik uygulamalarda görülen problemler iki sebepten birisine dayandırılabilir. İlk temel problem sosyalleşme sürecinin başarısızlığıdır. Bu genellikle kuşa temel sosyal becerilerin öğretilmemesinin ve izole olarak tek başına yetiştirilmesinin sonucudur. Anne beslemesi sona erdiğinde kuş çoğu zaman göz ardı edilir. Bu süreç genellikle dikkat çekme davranışları (yalvarma ötüşleri, çığlık atma ve tüy çiğneme) ve ısırma, tüylere zarar verme, korku ve bazen kendini yaralama davranışı gibi davranış değişiklikleri ile sonuçlanır. İkinci grup problemlerin sebebi insanların normal papağan davranışını anlamadaki başarısızlıkları ve kuşların insanların beklentileriyle aynı fikirde olduğunun beklenmesidir (Şekil 25.3). Bir zamanlar anormal davranışların olmadığı sadece normal davranışların uygunsuz olarak nitelendirildiği bildirilmiştir. Sabah ve gece çığlık atma, bölgesellik ve belirli üreme davranışları gibi davranışlar eşli kuş literatüründe uygunsuz görülen normal davranışlara örnektir. Peki bu problem davranışlar nasıl gelişir? Evcil kuşlarda öz bakım becerilerinin desteklenmesi yararlıdır ve kuşlarda görülen en yaygın davranış problemleri anormal öz bakım davranışlarıdır. Bu kuşlar vahşi doğadaki türleri ile aynı öz bakım davranışlarına sahiptir. Bununla birlikte yem arama ve beslenme dav-


350

BÖLÜM 25

Şekil 25.5 Yemek için yiyecek arayan vahşi kakadu, nor-

mal günlerinin yaklaşık % 80’ini alan bir etkinlik.

Şekil 25.6 Karabaş lorinin tüy bakım davranışı. Bakım,

vahşi yaşamda nispeten az bir zaman alır, ancak tutsak kuşlarda, aşırı tüy bakımına yol açacak kadar fazla zaman ayrılır.

nık olduklarında zamanlarının %80’ini yiyecek aramak için, kalan %20’ini ise sosyalleşme ve tüy bakımı için kullanır. Eğer ev halkı ile “normal” sosyal iletişim sınırlı ise, çoğu zaman sahibinin iş ya da okulda olduğu durumlarda, diğer bakım davranışları (yiyecek bulma ve tüy bakımı) için ayrılan zaman artırılmalıdır (Şekil 25.7). Her gün aynı yerde, aynı zamanda ve aynı kapta yem verilen evcil kuşlar hayatlarını sürdürmek amacıyla yem bulmaya çok fazla zaman harcamak zorunda değildir. Aktivitedeki bu açıklık, stereotipik davranışlar,

Şekil 25.7 Kral papağanının hareket etmesi ya da can sı-

kıntısını azaltması için yeterli alanı olmayan, yeterli yem arama dürtüsü oluşturmayan normalden küçük kafese güzel bir örnek.

aşırı tüy bakımı nedeniyle tüylere zarar verme (Şekil 25.8) ya da çığlık atma gibi anormal davranışlarla yer değiştirebilir. Ayrıca kuşun, sahibinin varlığına ilişkin beklentisini artırabilir ve ikili ilişki ile ilgili sorunlara yol açabilir. Günlük yem bulma aktiviteleri geliştirilerek kuşun yaşam kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir. İlginçtir ki, pek çok çalışma kuşlara yemliklerinden yem yeme ya da yemini arama arasında seçim yaptırıldığında çoğu kuşun yem aramayı tercih ettiğini doğrulamıştır. Uygulanabilecek yem arama faaliyetleri aşağıda örneklendirilmiştir: • Bir ağaç parçasına (örneğin çam) delikler açılarak, bu boşluklara fındık, tohum ya da uygun yemler iyice yerleştirilir. Ödül görülebilir ancak ağaç içinden çiğnenemeyecek şekilde yerleştirilmelidir. Bu ağaç parçası kafesin içinde tünek olarak kullanılabilir, daha zorlu olması için kafese asılabilir ya da kafes dışında oyuncak olarak kullanılabilir (bkz Bölüm 2, Şekil 2.6. Yetiştiricilik, Bakım ve Besleme, s.48). • Gıda alınımını daha zorlaştırmak için yem kaseleri gazete ya da kartonla sarılabilir. Kuşun çiğnemeye başlamasını teşvik etmek için bir başlangıç deliği açılabilir. • Yemler küçük kağıt parçaları, mısır kabuğu ya da benzeri materyallerle kaplanabilir. Her paketin içinde ödül olması gerekmez.


Y A VRU K UŞLA R

361

Şekil 27.3 Yeşil yanaklı bir conure papağanı civcivi. De-

rinin buruşuk ve basilik venanın dolum zamanının uzaması dehidrasyonun iyi göstergeleridir.

Şekil 27.2 Sağlıklı ve sülfür renkli tepeli bir cockatoo papağanı civcivi.

lerdeki huzursuzluk ve fazla hareketlilik uygun olmayan çevre sıcaklığı veya stres (örneğin aşırı aydınlatma) olduğunu gösterebilir. Civicivlerde yaş ilerledikçe, uyumak için hala daha fazla zaman harcarlar. Diğer taraftan çevreleriyle daha fazla ilgilenirler ve diğer civcivlerle sosyal davranışlar gösterirler. Beslemeye yanıt davranışı (baş ve boynun güçlü bir şekilde uzatılması ve sallanması) gaganın birleştiği yere hafifçe dokunulduğunda kolayca oluşturulmalıdır. Bu yanıtın ortaya çıkarılamaması bir hastalığın, hipoterminin veya güçsüzlüğün bir göstergesi olabilir.

Deri Normal bir civcivin derisi, tam olarak tüylenmeden önce pembe veya pembe-sarı renkli, yumuşak ve dokununca sıcak olmalıdır. Derinin solgun olması hipotermi, anemi veya hastalığa işaret eder. Eritematöz deri hipertermi veya hastalık olduğunu gösterir. Aşırı kırışmış deri dehidrasyona işaret eder (Şekil 27.3). Kursak Normal kursakta çoğu zaman bir miktar yiyecek olmalıdır (Şekil 27.2). Kursak aşırı şiş olmamalı ve içinde önemli miktarda hava veya gaz bulunmamalıdır. Kursağın ritmik kasılmaları neonatal civcivlerde görülebilir

olmalı ve kursak tüm civcivlerde yaklaşık 4-6 saat içinde boşalmalıdır.

Baş Başın büyüklüğü, vücut büyüklüğüne göre aşırı büyük olmamalıdır. Gaganın normal bir şekli olmalıdır (Bakınız Bölüm 11, Gaga ve Gaga Üstü Zar Bozuklukları). Sinüslerde şişme olmamalıdır. Burun delikleri açık ve simetrik olmalıdır. Gözler simetrik ve sağlıklı bir görünümde olmalıdır. Gözler 10.-28. günler arasında açılmaya başlar ve tamamen açılmaları birkaç gün sürer. Çoğu Avustralya ve Afrika papağanları kulakları açık olarak yumurtadan çıkar. Eclectus ve Güney Amerika papağan türlerinde kulaklar kuluçkadan çıktıktan sonra 2-3 hafta içinde açılmalıdır. Ağız boşluğu Ağız boşluğu difteri plakları ve diğer anomaliler bakımından muayene edilmelidir. Ağız boşluğunun rengi incelenmelidir. Bu renk normalde açık pembe olmalıdır. Karın Neonatal civcivlerde karın, vücudun geri kalan kısmına göre göreceli olarak geniş ve dışbükey olmalıdır (Şekil 27.2). Karaciğer, çok genç civcivlerde deriden görülebilir. Taşlığın ritmik kasılmaları görülebilir olmalıdır. Duodenal halka görülebilir. Karında morarmış veya hemorajik görüntü olmamalıdır. Daha yakından bir muayene için karın bölgesi yoğun bir ışık kaynağı kullanılarak aydınlatılabilir.


366

BÖLÜM 27

Etiyoloji Enfeksiyonlar bakteriyel (Pseudomonas, E. coli, diğer Gram-negatif bakteriler); fungal (Candida, Aspergillus); viral (polyomavirus, adenovirus, PBFD); Chlamydia psittaci; parazitik: protozoa (Cryptosporidia, Trichomonas, Cochlosoma, Coccidia ve Atoxoplasma [genç kanaryalarda]); ve nematodlar (ascaridler, Kıl kurtları ve Acuaria) olabilir.

Klinik görünüm Belirtiler arasında uyuşukluk, beslemeye yanıtın kaybolması, deride solgunluk veya kızarıklık, dehidrasyon, kursak atonisi, kusma, kilo kaybı veya gelişme geriliği, deri altı kanama, tüylenme anomalileri ve ani ölüm sayılabilir.

Sağaltım Etiyolojik neden tanımlanmalı ve civciv buna göre tedavi edilmelidir. Hastalara destekleyici bakım gereklidir (Bakınız Bölüm 8, Destekleyici Tedavi). Şekil 27.11 Bir besleme tüpünü yutmuş Afrika gri papa-

ğanı civcivinin radyografisi (oklarla gösterilmiştir).

Avian Polyomavirus (APV) Etiyoloji Çevresel koşullara nispeten dirençli ve zarsız bir virüstür. Bütün papağanlar etkilenebilir, ancak macaw, conure, eclectus ve caique papağanlarında çok yaygındır. Afrika gri papağanları, cockatoo ve cockatiel papağanlarında nadiren görülür. Çim ispinozları, kanaryalar, sakalar ve florya kuşları da dahil olmak üzere ötücü kuşlar da enfekte olabilir. Bu kuşlardaki virüsün papağanlardaki virüsle antijenik olarak ilişkili olup olmadığı veya papağanlar ile ötücü kuşlar arasında bulaşma olup olmadığı bilinmemektedir.

Patogenez

Şekil 27.12 Bir Amazon papağanı civcivinin nekropsisinde adenoviral hepatitis görülmektedir.

ne olması civcivleri enfeksiyonlara oldukça predispoze hale getirmektedir. İmmun sistemin yetersiz olması genç kuşlarda enfeksiyöz bir hastalığın ilerlemesinin hızlı olması anlamına gelir. Hastanın kurtarılması için uygun ve hızlı bir tedavi gereklidir.

Virüs idrar, dışkı, solunum ve deri sekresyonlarıyla horizontal bulaşmaktadır. Vertikal bulaşma şüphelidir ve henüz yeterince kanıtlanmamıştır. Enfekte papağanlar (muhabbet kuşu olmayanlar), deneysel olarak enfekte edildikten sonra 2-7 gün süreyle virüsü bulaştırmaya devam ederler. Enfeksiyon daima hastalıkla sonuçlanmaz. Hastalığın ortaya çıkmasında kuşun türü, enfekte olduğunda yaşı ve eşzamanlı olarak immünosupresyonun (örneğin PBFD) varlığı önemlidir. Duyarlığın en fazla olduğu yaş aralıkları türlere göre değişmektedir: • Muhabbet kuşları: 10-25 günlük yaşlar arası • Conure papağanı: <6 haftalık yaş


A NA L JEZİ

VE

A N ESTEZİ

377

(a)

Şekil 28.3 Bir macaw’ın radyografisi (lateral görüntü)

trakeanın (işaretlenmiş alan) kaudale ilerlemesi ile nasıl darlaştığını gösteriyor (Photo courtesy L Nemetz).

(b)

Şekil 28.2 Maske indüksiyonu kullanarak anesteziye alı-

nan Galah (a) Bu uygulama çoğu ev kuşu için uygundur. Anesteziye alınan Galah entübe edilmiş (b) çok kısa uygulamalara göre bu tavsiye edilen bir pratiktir.(377)

ben boynun ventrofleksiyonundan sakınılmalıdır. Bu trakeal mukozaya endotrakeal tüpün ucunun değmesine neden olarak basınç nekrozu oluşturabilir. Eğer hastanın durumu entübasyona engelse (örn. Trakeal tıkanıklık) , Bölüm 4’de, Klinik teknik ve resimler Şekil 4.12 sayfa 91. tanımlandığı gibi bir hava kesesi katateri yerleştirilir. Anestezi stabil hale geldikten sonra isofloran konsantrasyonu genellikle %1.5-3 oranına azaltılabilir. Oksijen akış oranı küçük hastalarda bile genellikle 1-3 litre/dakika kadar yüksektir.

Hasta mümkünse lateral ya da ventral yatışta tutulmalıdır. Hasta dorsal yatışta tutulduğunda organların ağırlığı hava keselerinin doğru fonksiyon yapmasını zorlaştırır. Hava keselerinin genişlemesi için sternal kaldırma dorsal yatıştaki hayvan için daha zorluk oluşturur. Hastanın başı oluşabilecek bir aspirasyona karşı kursak yada proventrikulus içeriğinin geri çıkışını önlemek için yükseltilmelidir. Kursak düzeyinin yukarısına başı kaldırmak için altına bir yastık konur. Eğer cerrahi uygulama sırasında oda havası ile açıktaki hava kesesi teması varsa, açık hava kesesi ile kendiliğinden oluşacak ventilasyon anestezi derinliğinin azalması ile sonuçlanacaktır. Bu, cerrahi anesteziyi sürdürmek için anestezinin düzeyi ve oksijen akış oranında artış gerektirebilir.

Destek Vücut ısısı: Kuşlar vücut volüm oranına göre yüksek yüzeye sahiptir ve metabolik oranları yavaşladığında yada aktif olmadıklarında vücut ısılarını çabuk kaybedeceklerdir. Isı kaybının oran ve miktarı hastanın vücut büyüklüğü ile doğrudan orantılıdır( daha küçük kuşlar daha hızlı ve daha fazla ısı kaybeder). Birkaç teknik anestezideki hastalarda hipotermiyi önlemek için


380

BÖLÜM 28

Şekil 28.8 Bir hastanın solunum derinliği ve sayısı kalp

Şekil 28.9 Operasyon için hazırlanan king papağanın-

vurum oranı ve ritmi ile birlikte operasyon süresince sürekli izlenir (EKG trasesi üstte yeşil, pulse oksimetre ortada mavi trase, kapnografi alttaki sarıdır) Kapnografi artık kanatlı cerrahisinde yaygın kullanılan bir araçtır. Ve elektrokardiyografi özellikle büyük kuşlarda kullanılmaktadır.

da Doppler ultrason kullanarak indirekt kan basıncı izleniyor. Basınç balonunun radius ve ulnanın ventral kısmı üzerindeki kristal ve humerus civarına tutturulmasına dikkat edin.

kullanmak için en pratik birimdir. Anestezideki kuşlarda end tidal karbondioksit 30 ve 45 mm Hg arasında olmalıdır ve 25-40 mm Hg PaCO2 ile ilişkilidir. ETCO2’ nin yükselen düzeyleri hipoventilasyon ve azalan kan pH’ını yansıtır, sonuç olarak solunum asidozu ve ters kardiyak etkiler oluşturur. Pulse oksimetre kalibrasyon eksikliği nedeni ile kanatlı kanı için pek fazla düşünülmez. Bununla birlikte kanatlı hastalarında kan oksijenlenmesi hakkında bazı bilgiler sağlar ve tümüyle de göz ardı edilmemelidir. Anesteziye alınmış bir hastanın solunum fonksiyonu Pulse oksimetre (oksijen ölçümü) ve kapnografi (hava almanın değerlendirilmesi) kombinasyonu ile yakından izlenmelidir (Şekil 28.8). Kan basıncının izlenmesi anestezinin izlenmesinde değerli bir araç olarak artan bir şekilde kabul edilmektedir. Doğrudan arteriyel basınç ölçülmesi ideal olmakla birlikte, klinik ortamında pratik değildir. Doğrudan olmayan kan basıncı ölçüm teknikleri şişirilmiş bir balon altında kan akışının belirlenmesi temeline dayanır ve bu nedenle tercih edilir (Şekil 28.9). Ultrasonik Doppler akış taraması yolu ile sistolik kan basıncının belirlenmesi doğrudan kan basıncı ile aynı doğrultuda bulunmuştur. Gaz anestezisinde farklı kanatlı türlerinin kan basıncı sistolik 90 ve 140 mmHg

arasında bulunur (Bölüm 4, klinik teknikler sayfa 9091’e bakınız). Elektrokardiyografi (Şekil 28.8) zaman zaman kullanılmaktadır (özellikle büyük kuşlarda) ve özellikle askultasyon yada Doppler prob yerleştirmenin operasyonu engellemeden zor olduğu durumlarda kalp oranı ve ritmini izlemede yararlı bir araçtır. Elektrotlar anestezi girişinden hemen sonra yerleştirilir ve EKG traseleri izlenir (Bölüm 20, EKG yorum ve kayıtlarındaki detaylar için kardiyovaskuler sistemin bozukluklarına bakınız).

Uyanma Anestezik maddenin tipi ve süresine bağlı olarak uyanma sonrası ayakta durma ve tüneğe tutunma genellikle 5-10 dakika alır. Tam uyanma genellikle 30-60 dakika sürer. Anesteziyi takiben kuşlar: • Uyanma sürecinde aşırı hareket ya da kanat çırpma ile oluşabilecek yaralanmayı önlemek için bir havlu ile hafifçe sarılır. • Karanlık, sessiz, ısıtılmış bir kafese yerleştirilir ve tüneğe tutununcaya kadar yakından izlenir.


C ERRA H İ

387

Doku travması ve kan kaybını en alt düzeye indirme

ve diğer sıvıları uzaklaştırma için kullanılabilir. Onlar

Aletler

kil 29.4a ve b).

Mikrocerrahi ve göz aletleri dokuları nazik ve atravmatik olarak tutmaya izin verir (Şekil 29.2). Büyütme, binokuler büyüteç ya da bir operasyon mikroskobu daha iyi bir görüş sağlar. Çoğu binokuler büyütücüler ve operasyon mikroskopları büyütmeyi tamamlayıcı olan ışıkla birlikte yapılmıştır. Kan durdurma laser yada radyocerrahi (aşağıda görülüyor) (Şekil 29.3) ve damar pensleri (örn. Hemoclip, Weck) kullanılarak sağlanabilir. Steril pamuk topları ya da swaplar dokulara nazikçe dokunma, kan

aynı zamanda nazik künt diseksiyon için kullanılır (Şe-

Radyocerrahi Yüksek frekanslı radyo dalgaları dalga şekilli adaptör vasıtası ile modifiye edilmiştir ve kayıtsız plaka (anten) ile aktif elektrot ucundan odaklanır. Bu radyo dalgaları dokudaki dirence bağlı ısı oluşturan alternatif elektromanyetik saha oluşturur. Bu lokalize ısı elektrot vasıtası ile hücre bozulmasına neden olan hücre içi sıvıları buharlaştırır (Şekil 29.2). Minimal alana enerji lokalize

(a)

Şekil 29.2 Kanatlı cerrahisi için uygun cerrahi seti.Tahta

pamuk tutucular ve oftalmik aletleri içeren set.

(b)

Şekil 29.4 Steril tahta pamuk tutucular, operasyon alanına swap ile (a) ve künt diseksiyon (b) ile kanamaya basınç uygulamak için kullanılır. Şekil 29.3 Minimal kan kaybı ile radyo cerrahi kullanarak bir lipomanın uzaklaştırılması


416

BÖLÜM 29

(a) (b)

(c)

gastrocnemius, medial başı Fibularis longus Tibialis kraniyalis Extensor digitorium longus Medial metatarsal vena Extensor retinaculum Gastrocnemius, medial head reflected caudally

Flexor digitorum profundus

Gastrocnemius intermediate başı

Gastrocnemius tendon

Flexor perforans et perforatus digiti III Tibial kartilago

Şekil 29.24 Tibiotarsusa medial yaklaşımın şematik görünümü (a). İlk deri ensizyonundan sonra süperfisyal dokulara

görülür (b) gastrocnemiusun medial başının çekilmesi proksimal şaftı ortaya çıkarır (c).

Kasın kraniyal kompleksi (fibularis longus ve tibalis kraniyalis) gastrocnemius medial başından ayırılır. Bu bölüm papağanlara göre yırtıcılarda daha kolay görülür.

Tarsometatarsus Tarsometatarsus kırıkları açık kırık olmaya meyillidir ve en iyi EF ile tedavi edilir. Özellikle papağanlarda kapalı kırıklarda kendi kendine eksternal destek sağlar.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.