Animal Magazine Nisan

Page 1

| Ücretsiz Veteriner Öğrenci Dergisi | Sayı: 4 | Nisan 2014 |

animalmagazine tanıtım yeni bir kulüp: FÜHAK

tartışma

onkoloji

fakültesi

Çİllİ horoz!

Bİzİ takİp edİn facebook.com/Animalmagazine


İmtiyaz Sahibi Volkan Serhat Özen Genel Yayın Yönetmeni A. Gökhan Özgel Dizgi VETBAK Baskı xxxxxxx İletişim animalmagazine@vetbak.net fb.com/animalmagazine

Adres: Veteriner Bilimsel

Editöryal Bir sonraki sayıda yayınlanmasını istediğiniz makalelerinizi animalmagazine@vetbak.net adresine gönderebilirsiniz.

Araştırma ve Yayın Kulübü, F.Ü. Veteriner Fakültesi 23119 Elazığ Merkez Yayınlarımızın tüm yasal sorumluluğu yazarlara aittir. Yayınların hakları saklıdır, izinsiz çoğaltılamaz. Kaynak belirtilmedikçe alıntı yapılamaz.

Bir sonraki sayı için yazı göndermek isteyen herkes animalmagazine@ vetbak.net adresine mail atabilir ve ya facebook adresimizden bize ulaşabilirler. Değerli yazılarınızı görmek bizleri mutlu edecektir.

Geçtiğimiz aylarda 3. sayısını yayınladığımız dergimizin tamamen yenilenmiş tasarımıyla karşınızdayız. Bu sayımızı okurken hem eğlenmenizi, hem de bilgi almanızı umut ederek editöryel satırlarımıa başlıyorum. Türkiye’de veteriner hekimliği öğrencileri arasındaki diyaloğun gelişmesi adına düzenlenmiş olan VETBAK2013 ün üzerinden daha birkaç ay geçmesine rağmen duyurusu yapılmış 2 adet büyük kongre bulunuyor. Öğrenci hareketlerinin yoğunlaşması, gelir amaçlı değil de bilim ve kardeşliğin harmanlandığı ve amaçlandığı öğrenci organizasyonlarının gün geçtikçe artması bizi mutlu ediyor. Bir önceki sayımızda afişini yayınladığımız 16. Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Bilimsel Araştırma Kongresinin ardından Van’daki kardeşlerimiz 3. kongresinin duyurusunu yaptılar. YÜBAT ekibinin düzenleyeceği 3. Uluslararası Veteriner Hekimliği Öğrencileri Bilimsel Araştırma Kongresi’ne ekip olarak katıldık. Bu kongrede yer alan düşünceleri de sayfalarımız arasında paylaştık. Bundan sonraki sayılarımızda dergimizin daha gelişmesi amacıyla çeşitli sponsorluklara ihtiyacımız olacak. Dergimizin basılması, dağıtılması aşamasında bizlere yardım edebileceğini düşündüğünüz firmalar varsa bizimle iletişime geçerseniz seviniriz. İyi okumalar diliyorum!

Volkan Serhat Özen


İçindekiler Kuşlarda soğuk çarpması

Yaban Hayatı Veteriner Hekimi Ahmet Emre Kütükçü yazdı, kuşlarda soğuk çarpması nedir?

Yeni bir kulüp; VETHÖK

Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi 3. sınıf öğrencisi kulüp başkanı Yunus Emre Dikmeer

4

5

Biyocuk ötüve çilli horozum

Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Hasan Kılınç’ın kaleminden

FÜHAK

Hayvan hakları koruma kulübü başkanı Yusuf Sefa Dedeoğlu yazıyor.

Röportaj: Ata Veteriner Kliniği

Meslektaşlarımız ile röportajlarımız devam ediyor. Bu sayımızda da Vet. Hek. Efkanıl Atasever’e sorduk

Vezir miyiz rezil mi?

Etik konusuna farklı bir üslup ile değinerek dikkati mesleğimize çekmek istedik Mehmet Oğul’dan.

Hayvanlar Alemi

Yeni sayılarımızda yepyeni hayvanlardan bahsedilecek. Bu sayıda ise A. Gökhan Dağtekin onları yazdı.

Antibiyotik Direnci

Sıklıkla kullanılan antibiyotik direnci hakkında Önder Duman yazdı.

Onkoloji Fakültesi

Tavuk yetiştiriciliği hakkında ortalıkta çıkan dedikodulara cevabı Vet. Hek. Eyüp Sinan yazdı.

İneklerde Repeat Breeder

Fakültemizin eski mezunlarından Vet. Hek. Reha Basmacı’nın kaleminden

Kapak Konusu; Çilli Horoz!

6 6

Kültür ve Sanat 7

8

11 16 12

14

Dört ayaklı ilaç fabrikaları

18

22 19


4

mAmAanimalmagazine

kuşlarda Soğuk çarpması Veteriner hekim olarak sadece pet ve çiftlik hayvanlarından sorumlu değiliz... Neredeyse böcekler dışında tüm hayvan türlerinin bize ihtiyacı var... Dünyada hiçbir meslek bu kadar şanslı değildir... Bunun değerine varmak ve yabani hayvanlar konusunda kendimizi geliştirmek bizim elimizde... Bu kış şartlarında yardıma ihtiyaç duyacak kuşlar için yapabileceğimiz birkaç temel uygulamaya değindik... Her hangi bir hastalık ya da yaralanma bulgusu göstermeksizin, yorgunluk ve açlık belirtilerine çoğunlukla göç dönemindeki kuşlarda rastlanır. Bunlar uzun göç yoluna yeterince beslenemeden çıkmış veya sert hava koşullarına maruz kalıp rotalarından sapmış kuşlardır. Bu hayvanlar açlık ve yorgunluğa bağlı olarak halsiz ve bitkin düşmüş halde bulunurlar. Genellikle kısa süreli bakım ve beslemeyle kendilerine gelirler ve göçlerine devam edebilirler. Öncelikle sakin kalabilecekleri bir ortama alınmalı, göç yolunda onlar için hayati öneme sahip olan tüylerine zarar gelmemesine çalışılmalıdır. İlk olarak sıvı ve enerji kaybına karşı gavaj yöntemiyle beslenir. Daha sonra türe uygun gıdalar önüne konularak kendi kendine beslenmesi sağlanır. Kendi kendine beslenmeyi reddetmesi halinde elimizle beslememiz gereklidir. Yabani hayvanlar genelde soğuk hava şartlarına karşı dirençlidirler. Ancak yaz ve sonbahar dönemlerinde yeterli besin bulamamaları ve beslenememeleri kış aylarındaki dirençlerini etkiler. Özellikle kış uykusuna yatan türler için bu çok önemlidir. Sert kış koşullarında yiyecek bulamama, aniden bastıran soğuk hava koşulları, özellikle de nemli soğuk hava başta zayıf hayvanlara olmak üzere soğuk çarpmasına neden olur. Belirtiler lokal ve genel olarak ortaya çıkar. Lokal olarak bacaklar, parmak uçları gibi uzuvlarda donma belirtileri görülür. Özellikle kuşlarda bu bölgeler tüysüz olduğu için daha çok etkilenirler. Damarlardaki daralmaya bağlı olarak kan dolaşımında bozulma görülür. Dolaşım bozukluğu sonucu dokuların beslenememesi donmanın etkilerini hızlandırır ve artırır. Bu bölgelerde donmanın şiddetine göre donma yanıkları ortaya çıkar. Bu yanık bölgeleri mikrop kapmaya müsait olduğundan müdahale edilirken dikkatli olunmalıdır. Donmaya maruz kalan bölge antiseptikli ılık suya batırılabilir ya da üzerine antiseptikli ılık suya batırılmış gazlı bezle kompres yapılabilir. Daha sonra nazikçe kurulanıp pamuk bandaj uygulanabilir. Bandajın basınçlı olmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca ağrı kesici ve enfeksiyon riskine karşı da geniş spektrumlu antibiyotik uygulanabilir. Ancak kesinlikle kortikosteroit verilmemelidir.

Ahmet Emre Kütükçü Yaban Hayatı Veteriner Hekimi

Soğuktan etkilenen hayvanda genel olarak hipotermi şekillenir. Solunumda yavaşlama, bilinçsizlik ve bitkinlik belirtileri görülür. Hipoterminin tedavisinde eğer veteriner hekime ulaştırılabiliyorsa damar içi ılık sıvı verilebilir. Ayrıca saç kurutma makinesiyle tüm vücuda ılık hava uygulanabilir. Hayvan bir kutuya konup üzerine kızılötesi lamba gibi bir ısı kaynağı da yerleştirilebilir. Direkt ve yüksek ısı uygulamalarından kaçınılmalıdır. Bu tür bir uygulama doku hasarlarına yol açar. Her şeyden önce hayvanı bütünüyle ısıtılmış bir ortamda tutmak en iyisi olacaktır.


pagination 1

6 november 2012 animalmagazine

5

Yunus Emre Dikmeer VETHÖK Yönetim Kurulu Başkanı

VETHÖK CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİNDEKİ ARKADAŞLARIMIZA HAYIRLI UĞURLU OLSUN!

Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi 2010 yılında açılmış olup Sivas bölgesi için biraz geç kalmış, fakat açıldıktan sonra hızlı bir gelişme göstererek hayvan hastanesi, fakülte laboratuvarları ve hocalarıyla kısa süre içerisinde büyük yollar kat etmiştir. Sivas bölgesi hayvancılık açısından gelişmiş bir konumda olup, Veteriner Fakültesi Sivas halkına ve hayvanlarına en iyi hizmeti verebilmek için fakülte hocalarının büyük desteği ile hızlı bir gelişme kaydedip, fakülte yapılaşması ve yapılan projeler ile bölge ve Türkiye’de önemli bir konuma oturmaya aday olmuştur. Verilen bu emeğin yanında, kendimizi sorumlu tutup, kulübümüz ile fakültemizin adını gerçekleştireceğimiz etkinlikler ile öğrencileri olarak gururlandırmayı kendimize borç bilmişizdir. Ülkemizde Veteriner Fakültesi kulüpleri, uzun yıllardır düzenlemiş olduğu etkinlikler ile Veteriner Fakültesi öğrencilerini, veteriner hekimleri, şirketleri ve farklı dallarda uzmanlaşmış farklı düşünce ve bilince sahip hocaları bir araya getirip öğrencilerin ufuklarını ve veteriner hekimliği mesleğine bakış açılarını genişletmeyi hedeflemiştir. Bizlerde gerçekleştirilen bu organizasyonları yerinden takip edip organizasyonların ses getiren noktalarına, düzenine, eksik kalmış ve yapılmaması gereken noktalarına kadar inceleyip gireceğimiz yolda kendimize bu noktaları referans alıp sağlam bir temel ile Veteriner Hekim Öğrencileri Kulübü’nü (VETHÖK) 17 Aralık 2013 tarihinde resmi olarak açtık. VETHÖK’ü kurma aşamasında, ülkemizde kurulu birçok kulüp tüzüğü inceleyip, kulübümüzün geleceğini de göz önüne alarak, ileriye dönük geniş kapsamlı bir tüzük oluşturmak için büyük çabalar harcadık. Veteriner Hekimliğinin üzerinde taşıdığı hekimlik onuru mesleğimizin ayrı bir övünç kaynağıdır. Bu onurlu mesleğe sahip olan bütün herkesin birbirleri ile ne kadar bağlantılı ve iyi diyaloglar içinde olursa, ülkemizde mesleğimizin başarısını ve gücünü bir o kadar arttıracaktır. Bu uğurda yola çıkan VETHÖK üye arkadaşlarımızı aynı çatı altında toplayarak birlik,

beraberliği sağlamak ve yapılacak işlerin tek isim adı altında yapılmasını sağlamak için fakültemizde açılmış ilk ve tek kulüp olacaktır. Oluşturulmuş olan bu muazzam düzende, yedi kişilik bir Yönetim Kurulu ve en az dört kişiden oluşan Denetleme Kurulu ile VETHÖK bünyesinde etkinliklerini düzenleyeceği Atçılık ve Binicilik Komisyonu, Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Komisyonu ve Bilimsel Faaliyetler Komisyonu adı altında üç komisyon oluşturulmuştur. Arkadaşlara kulüp üyeliğinde verilen başvuru formlarında bu komisyonlardan bir veya daha fazlasını seçme şansı verilmiş, bulunmak istediği komisyona o üyeler arasından belirlenen bir başkan ile atanmıştır. Her komisyon, başkanları ile yapacağı toplantılarda yıl içerisinde bizleri sürekli yukarılara taşıyabilecek ne tür etkinlikler düzenlenebilir, bu etkinliklerin yol haritasının nasıl olabileceğini tartışıp alınan kararları Komisyon Başkanı aracılığı ile Yönetim Kurulu’nun incelemesi ve onayına sunarlar. Bu sayede VETHÖK yapacağı etkinliklerde bütün üyelere söz hakkı tanıyıp, kulüp düzenini ve birliğini korur. Bir diğer farklı yaklaşım olarak VETHÖK her üyesine anlaşmalı olduğu firmalarla girilecek diyalogları kolaylaştırmak üzere üyelerine kimlik kartı vermektedir. Kulübümüz bizim ideallerimizde ses getirecek ve önemli bir pencereye açılacak işler planladığı için, eğitim süremiz bittiği zaman bu ideolojinin ve bilincimizin devamlılığını sağlamak içinse her yıl yapılacak olan Yönetim Kurulu seçimlerinde yeni gelen arkadaşlara da yer tanıyıp, kulüp işleyişlerine bizzat tanık olmaları sağlanmaktadır. VETHÖK bu şekilde devamlılığını sağladıktan sonra, Sivas’ın önde gelenlerinin destekleri ile fakültemizin ve üniversitemizin sesini geniş bir yelpazeye duyuracağından şüphemiz yoktur. VETHÖK gerçekleştireceği organizasyonlarda farklı bir bakış açısı ile kendi özgünlüğünü yakalamış, bu ailenin içerisinde yapacağı işlerde lokomotif görevi görecek bir konumda bulunmayı kendisine ilke edinmiştir. VETHÖK açılırken yanımızda olan, hayallerimiz ile mutlu olup ufkumuzu genişleten Akademik Danışmanımız Yrd. Doç. Dr. Yusuf ÖZŞENSOY başta olmak üzere bütün hocalarımıza ve arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunarım.


6

mAmAanimalmagazine

BİYOCUK ÖTÜVE ÇİLLİ HOROZUM Hasan Kılınç Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 5. Sınıf

A

„Her horoz kendi kümesinde öter, Denizli Horozu ise HERYERDE öter.”

dına türküler söylenmiş, ahenkli ve uzun ötüşüyle herkesi mest etmiş, rekn ve vücut yapısıyla horozların şahı! Bütün özelliklerine baktığımızda ise padişahı olan Denizli Horozu bu bölgedeki insanların eskiden beri uzun ötüşlü horozlara gösterdikleri özen sonucu kendiliğinden oluşmuş bir ırktır.

Denizli şehrinin simgeside olan horoz, Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Denizli ırkı üretim birimince yetiştirilen Denizli Horozları genel olarak 100 başlık bir sürü halinde elde tutulmaktadır. Damızlık horozlar seçildikten sonra kalan horozlar Mart ve Nisan aylarından itibaren yurdun çeşitli yerlerinden gelen taleplere göre satılmakta, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında ise, Denizli’de Denizli horozunun gözleri siyah ve sürcivciv satışları gerçekleştirilmektedir. melidir. İbik balta şeklinde, kulakçık kırmızı veyahut kırmızının üzerine beyaz beneklidir. Genel renk ise siyah kirli ile beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Canlı ağırlık ortalama 3-3,5 kilogram arasında değişir. Denizli horozunun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır. Ses tonuna göre ince, davudi, kalın ses olmak üzere 3 gruba ayrılır. Yaklaşık olarak birinci yılında 20-25 saniye ötüş uzunlukları vardır. Hatta denizli horozunun uzun ötüşünden dolayı Türk Sanat Müziğinin önemli isimlerinden Emel Sayın, Denizli Horozu ile ilgili enteresan bir itirafta bulunmuştu: „Denizli Horozu ile sesimi yarıştırdım ancak yenildim.”


pagination 1

6 november 2012 animalmagazine

7

Fırat ÜnİverSİtesİ Hayvanları koruma kulübü F

ırat Üniversitesi Hayvanları Koruma Kulübü, hayvanların ve haklarının korunması, refah içinde bir hayat geçirmesi ve sevgi ve merhamete yakın duyarlı bir toplum oluşturulması adına üniversite düzeyinde Aralık 2013’de kurulmuş olan bir kulüptür. Kulübün en büyük amacı topluma hayvan sevgisini aşılamak, bu sevgiyi genç nesillere aktarmak, sevgi, merhamet ve paylaşmaya yakın daha duyarlı bir toplum oluşturmak ve farkındalık yaratmaktır. Kulübün Akademik Danışmanı Prof. Dr. Rahşan Özen, Kulüp Başkanı Yusuf Sefa Dedeoğlu, Kulüp Başkan Yrd. Hasan Hüseyin Yıldız, Genel Sekreter Hatice Altuntaş, YK Üyeleri, Çağrı Çoban ve Aslıhan Demirci, Denetim Kurulu üyeleri Buse Şanlı, Betül Gürbüz , Fatih Orhan. Kulübün faliyet alanları; üniversite ve Elazığ bölgesinde çeşitli seminerler, konferanslar düzenleyerek toplumu bilinçlendirici toplantılar organize etmek, çeşitli barınak veya çiftlik ziyaretleri düzenleyerek hayvanlarla iç içe yaşamayı benimsetmek, hayvanseverlerin daha işlevsel faaliyetlerde bulunmalarını, özgün fikirlerini ve çalışmalarını destekleyerek bunların yaşama geçirilmesine sağlamaktır. Kulüp geçen zaman içerisinde gönüllü olarak imece hareketi ile sokak hayvanları için mama dağıtmıştır. 19.12.2013 gerçekleştirilen bir organizasyonda Kulübümüz koordinatörlüğünde sokak hayvanları için belirli noktalara sponsor mama firması tarafından gönderilen mamalar dağıtıldı. 2 ekip halinde dağıtılan mamalar, sokak köpeklerinin beslenebileceği ve yoğunluklarının fazla olduğu noktalara bırakıldı. Kulüp olarak Elazığ Belediyesi Veteriner İşleri ve Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü ile görüşmeler yapıldı. Sokak hayvanları ve yabani hayvanların karşılaştığı sorunlar, çözüm önerileri ve yapılan çalışmalar hakkında konuşuldu. Görüşmelerde bir geçici hayvan bakımevine ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Kulüp olarak Mart ayı itibari ile anaokul, ilkokul ve liselerde eğitim seminerleri düzenleyerek hayvan hakları ile ilgili farkındalık yaratmak amaçlanmaktadır. Anketler yapılarak toplumun sokak hayvanları ile ilgili düşünceleri, fikirleri ve ne kadar bilgili olunduğu analiz edilecektir. Yaklaşan seçimlerle beraber başkan adayları ile görüşülecek ve sokak hayvanları ile ilgili olarak nasıl çalışmalar yapılacağı sorulacaktır. Sokak hayvanlarının sorunları gündeme getirilecektir.

01 06.01.2013 tarihinde Veteriner Fakültesi D1de 3. toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya 32 kişi katıldı.

Hayvanları koruma kulübü faalİyetlerİne geçtİğİmİz aylarda gerçekleşen bİr organizasyon İle hızlı bİr başlangıç yaptı.

02 Sloganımız „YAŞAM HAKTIR”. Bizler karıncadan file kadar bütün canlıların yaşam hakkını savunuyoruz.

03

Soldan sağa, YK üyesi Çağrı Çoban ve Bekirhan Cansu, Genel Sekreter Barışhan Koç, Başkan Yrd. Hasan Hüseyin Yıldız, Başkan Yusuf Sefa Dedeoğlu

04 Akademik Danışmanımız Prof. Dr. Rahşan Özen ve kulüp yönetimimiz.

Kulübün temelleri Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi nde atıldı.Bence Veteriner Hekim adayı olan öğrencilerin böyle bir duyarlılık göstermesi gerçekten gurur verici bir davranış. Kulübümüzün kurulmasında büyük bir destek veren akademik danışmanımız ve sayın hocamız Rahşan Özen başta olmak üzere kulüp yönetim kurulu ve denetim kuruluna teşekkürlerimi sunarım.


7

pagination 1 animalmagazine

Ata veterİner klİnİğİ İle röportaj Merhaba, kendinizden birazcık bize bahsedebilir misiniz? Ben burdur bucak doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Burdur’da tamamladım. Üniversite öğrenimimi de Fırat Üniversitesi veteriner fakültesinde 2013 yılında tamamladım. Üniversite hayatım boyunca yeniliği, tekniği ve bilinçli hayvancılığı nasıl yapabilir ve öğretebilirim diye araştırdım. Bununla ilgili bir projem de mevcuttur.

Veteriner hekimliği mesleğini tercih etme sebebiniz neydi? Benim idealimde olan o büyük insanların meslekleri hep tıp ya da veteriner hekimlikti. Benim yaşadığım bölgenin ihtiyacı da bakış açısı ve vizyonu olan bir veteriner hekimi idi. Ben de daha ortaokuldayken kafama veteriner hekimliğini yerleştirmiştim. Severek ve isteyerek de veteriner hekimi oldum. Bugün de bu mesleği yaparken her zaman heyecanla ve özveriyle yapıyorum, çünkü bu meslek benim yaşam tarzım ve hayatım. Bir meslek nasıl yaşam tarzı olur derseniz eğer; hekimlik sizden yardım isteyen o dili olmayan canlıların, sizden nasıl yardım istediğini görerek olur. Onların o sessiz çığlıklarını duyup, onların o çığlıklarını susturarak olur. Ben daha bir kez horoz bile kesmedim, kesemem de heralde. Sezaryen, rumenotomi ve diğer ameliyatları gerçekleştiriyorum fakat elimin öylesi bir şey için bıçağa uzanacağını düşünmek beni kahrediyor.

Bulunduğunuz bölgenin hayvan popülasyonu ne durumdadır? Süt için hayvan besliyoruz diyen bir ev işletmesinde en az 10 büyükbaş hayvan vardır. Ev tipi hayvancılık bu şehirde yoğun olarak ve teknik kullanılarak yapılır. Hemen hemen herkes silaj ve yonca eker, fenni yem yedirir. Bunu yapmayan işletmenin de verilerde yağ ve protein oranı düşük olduğu için sütü düşük ücretle alınmaktadır. Bu sebepten dolayı da çiftçi teknik olarak daha üstün bir hayvancılık yapmaktadır.

Sizin hekimi olduğunuz işletmelerde bu denli teknik bir hayvancılık için önemsediğiniz noktalar nelerdir?

örneğin spermanın kalitesi ve değerlerinin yüksek olması gerekir. İhtiyaç neyse ona göre sperma kullanır ve seçerim. Örneğin işletmenin problemi düşük süt üretimi, bunu siz sadece tohumlama boğasını yüksek verimli seçerek çözemezsiniz. Çevre şartlarını, rasyonu öncelikle değerlendiririm. Kısa vadede çözebileceğimiz problemler varsa eğer bu konuda onların çözüm yoluna gideriz. Kısa vadede çözemiyorsak bu problemleri bir program dahilinde çözüm yoluna gidiyoruz. Gerçekten de yoğun hayvancılığın olduğu yerde programın olmaması sizin ileride daha büyük problemlerle karşılaşmanıza ve işin içinden çıkamamanıza neden oluyor. Bunu da mesleğe resmen başlayalı uzun bir zaman olmadı fakat stajyerlik yaptığım klinikte gördüm. Her türlü hayvancılık için hekim muhakkak bir program yapmalıdır. Bu program hem ekonomik hem de uygulanabilir olmalıdır. yoksa o işletmenin siz süt verimini sadece kullandığınız spermalarla yükseltemezsiniz. Benim kullandığım spermalarda ayrıca dikkat ettiğim şey fiyat değil. O ahırda ne gibi bir problem olduğu ve bir buzağının en azından o problemin çözümündeki etkisini üreticiye göstermek istiyorum. Örneğin ayak problemi olan ahırda ayak yapısı kuvvetli sperma seçiyorum. Mastitis sorunu olan ahırda meme bağlantıları sağlam spermalar seçiyorum. En azından çiftçinin ekonomik olarak probleminin çözümünün koruyucu veteriner hekimlikte olduğunu göstermek benim amacım her zaman.

Öğrencilik hayatınızda bilimsel aktivitelere katıldınız mı? Her zaman okuduğum ve takip ettiğim bilimsel dergiler oldu ve halen daha onlardan faydalanmaya devam ediyorum. Çünkü o dergiler bir mirastır. O miras biz veteriner hekimlerden çiftçiye kalıyor. Bunu yapabilen ve o bilimsel verileri kullanabilen bir hekim gerçekten sahada büyük işletmelerde söz sahibi olabilir. Yoksa sizin durumunuz ilaç satan ve hastayı ilaçla tedavi eden bir hemşireye dönüşürsünüz. Bu sebeple de üniversitede veteriner bilimsel araştırma ve yayın kulübünün bir üyesiydim. Bundan da her zaman onur ve gurur duydum. Hazırladığım ve sunduğum bir projede oldu. Şimdi o projenin uygulanabilirliği ve geçerliliği üzerine yerel makamlarla işbirliği içerisindeyim.


pagination 1

6 november 2012 animalmagazine

9

Öğrenci arkadaşlarımıza bu konuda önerileriniz nelerdir? Öğrencilik hiçbir zaman bitmiyor. En çok para harcadığınız şey her zaman kitaplarınız olsun. Sizin kitaplarınız ve bilginiz ne kadar çoksa o kadar itibar görürsünüz. Her zaman o bilgileri paylaşmak ve uygulamak için uğraşın, tartışın. O bilgilerin paylaşılması yeni yerlerde uygulama alanı bulur. Boşverin sizin adınız o projede yazmasın, boşverin sizin adınızı kimse o projede anmayıversin ama yükselen ve gelişen her zaman veteriner hekimliği olsun.

Öğrencilik hayatınızda bilimsel aktivitelere katıldınız mı? Her zaman okuduğum ve takip ettiğim bilimsel dergiler oldu ve halen daha onlardan faydalanmaya devam ediyorum. Çünkü o dergiler bir mirastır. O miras biz veteriner hekimlerden çiftçiye kalıyor. Bunu yapabilen ve o bilimsel verileri kullanabilen bir hekim gerçekten sahada büyük işletmelerde söz sahibi olabilir. Yoksa sizin durumunuz ilaç satan ve hastayı ilaçla tedavi eden bir hemşireye dönüşürsünüz. Bu sebeple de üniversitede veteriner bilimsel araştırma ve yayın kulübünün bir üyesiydim. Bundan da her zaman onur ve gurur duydum. Hazırladığım ve sunduğum bir projede oldu. Şimdi o projenin uygulanabilirliği ve geçerliliği üzerine yerel makamlarla işbirliği içerisindeyim.

EAEVE hakkında düşünceleriniz nelerdir? Bu kurum Avrupa standartlarında eğitim vermeyi amaçlayan bunun önemini vurgulayan bir kurumdur. Fakültemizin üyeliğimiz belki de meslektaşlarımıza bir çok kapı açtı. Bu kapıyı bir çok arkadaşımın kullanacağını düşünüyorum. Avrupadaki hayvancılık ve teknik standartların ülkemiz şartlarına uygulanabilirliği açısından da bir fırsattır bu.

Öğrenci aktiviteleri hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Öğrenciliğim süresince pek fazla aktivite yapmadım ben (gülüyor). Klinikte ya da ahırdaydım ve onu seviyordum. Arkadaşlar öyle yapmasınlar tabii, istençleri neyse onu yapsınlar. Aktivitelerimiz üni.de o kadar yaygın değildi belki bunun sebebi de odur.

Bizim soracağımız sorular şimdilik bu kadar, sizin eklemek istediğiniz herhangi birşey var mı?

Biraz evvel bahsedecektim fakat fazla uzatmak istemedim. Örneğin bu yıl FAO tarafından “Uluslararası Aile Tarımı Yılı” (International Year of Family Farming-IYFF) olarak ilan edildi. Bu beni çok heyecanlandırdı. Ülkemiz hayvancılığı tamamen ev tipi hayvancılığa dayanır ve bunun üzerine bir çok proje geliştirilip hibe programlarını kullanabiliriz. Bu tip projeler ne yazık ki öğrenciler tarafından değil, büyük şirketler tarafından geliştiriliyor ve onlar bu ekmeğin yağlı tarafını götürüyorlar. Dolly aslında bir umuttu, bu umudu da Oyalı ile biz ülkemizde büyüttük. Neden bunun gibi bir umut daha yeşermesin. Yeter ki uygulanabilir ve teknik bir projeyle bu yılın manasına uygun projelerle fao’ya başvurun. Bu başvurunuzu kesinlikle bu yıl sonuçsuz bırakmayacaklar. Türkiye ev tipi hayvancılık ülkesi ve kriz zamanında da ekonomik olarak en dirençli sektör de bu tip hayvancılık işletmeleridir. Bu böyle olduğu için de en çok desteklediğiniz kesim de bunu evde yapan işletmeler olsun. Evinde 5 ineği olanın ekonomik gücü ona göredir fakat bunu mahalle bazlı bir sürü olarak ele alırsanız ve değerlendirirseniz. İşte o zaman ev tipi hayvancılığın gücünü göreceksiniz. Burdur işte bunun şehri ve hayvancılığını da bu inanca borçludur.



animalmagazine

11

Vezİr mİyİz rezİl Mİ?

Mehmet Oğul Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 5. Sınıf

Bir ülke düşünün güzel bir köyü var. İnekleri, koyunları, kedileri, köpekleri var. Birbirine rakip olan iki de veteriner kliniği mevcut. Fakat unuttukları bir mevzu da var: ETİK! Kimine göre etik kişiselmiş. Yok bence doğru olan etiktir, başkasının fikri umrumda bile değil! Sırf para kazanmak için başkasının kazancını neyleyeyim? Oysa okullarda hocalarımız bizlere saatlerce etik ve deontoloji anlatıyorlar. Ne çabuk unuttuk ortak kaplar yasasını? Bir ilacı karşımdaki veteriner hekimden daha ucuza satıyorsam, operasyonlara azıcık miktarda para alıyorsam sürümden kazanırım zaten muayene ücreti de almıyorum arkadaş mantığı almış bizleri! verdiğim tüm örnekleri kliniğinde bir bir uygulayan çok sayıda veteriner hekim mevcut. Kusura bakmayın biraz ağır olacak ancak bu gibi insanlar mesleğimizin onurunu ayaklar altına alıyorlar. Abdul-

lah hocamız bir derste biz onlara emeğinizi ucuza satmayın, muayene ücreti alın diye söyledik demişti. Onlardan gelen cevap ise „Ne yapayım kardeşim? Evime ekmek götürmek zorundayım.” şeklinde olmuş. Eh biz sana evine ekmek götür demiyoruz ki! Bir kilo pastırma da götür be adam! Sevgili arkadaşlar, biz şu anda birer veteriner fakültesi öğrencisiyiz. Geleceğin veteriner hekimleriyiz. Elbette aramızda tatlı rekabetler olacaktır. Fakat bu rekabet kesinlikle 100 liralık bir operasyonu 20 liraya yaparak olmamalı. Bunlar gibi yüzlerce örnek önümüzde mevcut durumda. Mesleğimizin onurunu vezir de rezil de etmek bizlerin ellerinde. Sizlerden tek isteğim mesleğimizi hep birlikte el ele vezir etmek olacaktır. Bizler bir berberde çırak olarak yetişmedik. Değerli fakültelerimizi okuyarak birer HEKİM olacağız. Lütfen mesleğimiz neyi


12

mAmAanimalmagazine

Hayvanlar Alemİ Abdullah Gökhan Dağtekin Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 2. Sınıf

Sevgili arkadaşlar, hepinizi canı gönülden selamlayarak dergimizdeki ilk yazıma başlıyorum. Yaşadığımız gezegende bilinen toplam 8.7 milyon canlı bulunmaktadır. Bir çok hayvanı bilirken, bir çoğunun adını dahi duymadık!

M

uhtemelen keşfedilmeyi bekleyen daha milyonlarca tür bulunuyordur. Bu yazımda keşfedilmiş fakat çoğumuzun hiç görmediği, hiç bilmediği birkaç hayvan hakkında sizi bilgilendirmeye çalışacağım. Buradaki hayvanlar diğer türlere göre farklı yaşam tarzları, üreme şekilleri gibi çeşitli özellikler gösteriyorlar. KIRBAÇ KUYRUKLU KERTENKELE Tek cinsiyet ile çoğalmayı becerebilen nadide hayvanlardan bir tanesi ile karşı karşıyayız. Bu türde hiç erkek bulunmazken bazıları hermafrodit özellikte olabiliyorlar. Erkek bulunmayan türlerde yumurtaların olgunlaşma evresinde birbirini takip eden iki hücre bölünmesi vardır. Dişiler çoğalmak için erkeğe ihtiyaç duymazlar. Yani bütün bireyler dişidir. Partogenez ile döllenmiş yumurtadan kendi kopyalarını çıkartırlar. Tabiri caiz ise hayvan kendi kendisini klonlar. İşin en garip kısmında ise dişi, bir başka dişi ile beraber çiftleşme hareketi yapar. Bunun amacı üreme için gerekli olan hormonların faaliyete geçmesini sağlamaktır. Bu işlemden sonra dişi kendisine yumurtlamak için uygun yer arar. Yumurtlamadan 7-9 hafta sonra yavrular yumurtadan çıkacaktırlar.

Yumurtadan çıkan tüm yavrular dişidir. Genetik yapı olarak annenin birebir kopyasıdır. PALYAÇO BALIĞI Doğal yaşam alanları Pasifik okyanusunun ılık sularıdır. Pomacentridae familyasına ait bir balık türüdür. Anemon balığı, Soytarı balığı olarak bilinirler. Camia’da ününü ise Kayıp Balık Nemo isimli animasyon filmi ile kazanmıştır. Fitoplankton, zooplankton, küçük bitkiler ve hayvanlar ile beslenirler. Palyaço balığına bir başka canlı dokunacak olursa diğer balığı felç edebilecek şiddette bir zehir salgılarlar. Vücut defans sistemleri adeta bir bomba gibi çalışmaktadır. Bir başka balık ile çiftleşecekleri zamanlarda kendini diğer balığın yakıcı kollarına yavaş yavaş sürter. Böylece diğer balığın zehrine karşı bağışıklık kazanmış olurlar. Üreme dönemleri gelinceye kadar tüm bireyler erkektir. Dönem yaklaştığı zamnalarda bireyler arasında en baskın olan erkek hızlıca büyüyerek dişi olur. Tek bir dişi tüm koloninin üremesine yeterlidir. Eğer dişinin başına birşey gelir ve ölürse yine kolonideki en baskın erkek büyüyerek dişi olur ve döngü devam eder.


pagination 2

HİSPANİOLAN Sarı kafalı Küba selenodonu olarak da bilinen bu hayvan Hint adalarında yaşayan ilginç bir hayvandır. Uzun burunlu bir fareye benzerler. Tanrekgiller sınıfında olan bu az rastlanır hayvan, kızıl renkte ve bir sincap büyüklüğündedir. Bazıları pas renginde uzun ve kaba tüylü bir kürk ile kaplıdır. Dünyada sayıları oldukça azalmış olmalarından ötürü gündüz saatlerinde toprak üstüne çıkmazlar. Ormanın tabanındaki çürümüş kütüklerin ve gevşek kayaların altını kazarak, kendisine böcekler, yılanlar ve ini toprağın altında olan hayvanları arar. Bir diğer ilginç özelliği ise bir başka hayvan tarafından kovalandığı vakit kendi kafasını adeta bir devekuşu gibi toprağın altına gömer. Böylece korunduğunu sanar. Sayılarının az olması kolay bir av olması ile açıklanabilir.

6 november 2012 animalmagazine

13


14

mAmAanimalmagazine

antİbİyotİk dİrencİ P

Önder Duman Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 3. Sınıf

enisilinin bulunmasından bu yana kullanıma giren antibiyotikler 20. yüzyılın en önemli keşfi olarak kabul edilmektedir. Başlangıçta direnç sorununa karşı yeni antibiyotiklerin geliştirilmesi çözüm olmuşsa da, her yeni antibiyotiğin kullanıma girmesini takip eden yıllar içinde yeni direnç şekilleri ortaya çıkmıştır. Direnç artışındaki en önemli neden, antibiyotik tüketimindeki artıştır. Gelişmiş ülkelerde antibiyotikler en sık tüketilen ilaçlar içinde 3. veya 5. sırada yer alırken ne yazık ki, ülkemizde ilaç tüketiminde antibiyotikler ilk sırada yer almaktadır. Antibiyotik direnci, bir antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme ve çoğalmasını engelleme özelliğini kaybetmesine ve artık o bakteriye etki göstermemesi durumuna denir. İlaçların belirli bir dozda oluşturduğu etkinin aynı dozda tekrarlayan kullanımlarından sonra azalması veya aynı etkiyi oluşturmak için daha yüksek dozda kullanılmalarının gerekliliği, ilaç etkisine karşı direnç gelişimi olarak tanımlanmaktadır. Antibiyotik direnci, bakteri genlerindeki mutasyonların neden olduğu doğal bir olaydır. Ancak, aşırı ve uygunsuz antibiyotik kullanımı antibiyotik dirençli bakterilerin ortaya çıkmasını ve yayılmasını hızlandırmaktadır. Duyarlı bakteriler antibiyotiğe maruz kaldıklarında ölürler ve dirençli bakteriler büyümeye ve çoğalmaya devam edebilirler. Bu dirençli bakteriler yayılabilir ve hiç antibiyotik kullanmayan diğer insanlarda enfeksiyonlara neden olabilir. Son yıllarda direnç sorununun başlıca nedeni olarak hayvancılık alanında bilinçsiz kullanılan antibiyotikler gösterilmiştir. Hayvanlarda aşırı ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı direnç gelişimine neden olmaktadır. Bunun önüne geçmek için veteriner hekimlere büyük görevler düşmektedir. Veteriner hekimlikte kullanılan antibiyotiklerin uygun dozda, uygun endikasyonda, uygun sürede, uygun yoldan kullanılması gerekmektedir. İlaçlarda arınma sürelerine dikkat edilmeli ve hayvan sahibi bu konuda bilgilendirilmelidir. Sağlıklı hayvanlara antibiyotik vermekten kaçınılmalıdır. Mümkün olduğunca antibiyotik kullanımının azaltılması gerektiği için hayvansal üretim yapılan işletmelerde iyi hijyen koşullarının ve enfeksiyon kontrol önlemleri ile hayvanların enfeksiyon hastalıklarına yakalanma sıklığının düşürülmesi de gözetilecek konular arasındadır. Et que lanis quae

İnsanlarda daha çok ishalli hastalıklarda ve soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz antibiyotik kullanılmaktadır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu viral etkene bağlıdır. Fakat bu hastalara antibiyotik yazıldığı görülmektedir. Her enfeksiyonun bakteriyel olmadığı, bakteriyel olsa bile her antibiyotiğin kullanılamayacağı, bazı antibiyotiklerin kullanımından uzak durulması gerektiğinin birçok hekim ve halk tarafından farkedilmesi sağlanmalıdır. Kaynaklar; http://www.antibiyotikfarkindalik.org http://www.akilciilac.gov.tr/?page_ id=826 http://www.tvhb.org.tr/bilincliantibiyotik-kullanimi-ve-antimikrobiyaldirenc-sempozyumu-ve-iv-zoonotikhastaliklar-sempozyumu


pagination 2

6 november 2012 animalmagazine

15

Sınav haftasında dİzİler yenİ bölüm çıkarırsa Sınavlara girerken „Exorcizamus te, omnis immundus spiritus” diye başlamayı unutmayın!

G

eçen gün Juseppeyle telefonda görüşüyoruz, „Kaçıncı bölümdesin?” diye sordum. „Neyin abi” dedi „Walking bad” in oğlum dedim. Abi “Walking Dead” olmasın o dedi. Hakkikatten ya “Breaking Bad” olacaktı değilmi o dedim. Beynimiz sulanmış artık o kadar hızlı tüketiyoruz ki sevdiğimiz şeyleri. Herşey birbirine karışıyor... Hatta arkadaşlarımın bir deyimi bile var bununla ilgili. Gökhan’a birşeyi ver, randevu evi şekerlemesine çevirip sana geri versin… Fakültenin zorluğundan ya da sistemin yanlışlığından filan hiç bahsetmiyeceğim. Zaten hepiniz biliyorsunuzdur. Benim sıkıntım çoğunlukla sınav dönemlerine denk gelen dizi izleme arzusu ve internet sitelerinin yeni film bombardımanı… Biz öğrencilere sınava çalışmak için 128 gün verseniz biz 127. gün çalışmaya başlarız fıtratımız böyle. Ama gel gör ki tam da o gün “Supernatural”ın yeni bölümü internete düşerse yandık… Şöyle ki kişisel olarak bulunduğum şehre öğrenci perspektifiyle baktığımda en iyi (abartmıyorum) sosyal aktivite elimde kızılcık şerbetiyle Supernatural izlemektir. Bu yüzdendir ki hiçbir şey yeni bölümü izleyip arkadaşlarıma „spoiler” verip eğlenmeme engel olamaz… Tabi ki sonra sınavda “Toxacara immitis” ve “Drofilaria canis” diye karıştırıp bütünleme sınavına kalmam kaçınılmaz. Ama olsun. Zaten ben en başında hata yapıp “Baba ders çalışabilmem için bilgisayar alman lazım” demiştim. Sonra eğitimle ilgili olarak sadece otomasyona baktığımı farkettim ki o bile bizim fakültede yeterince sıkıntılı. Evet! Sınav haftamda takipte olduğum dizilerimin yeni bölümü çıkarsa izlerim arkadaş! Kimse beni Dean ve Sam Winchester kardeşlerin sıradaki macerasından alı koyamaz. Ama bunun pozitif tarafları da yok değil hani. Mesela 1. sınıftan beri merakla beklediğim Veteriner Hekimliği Tarihi ve Deontoloji dersi hocamız bizlere 5. sınıfa geldiğimizde “House” dizisini izletecek. Bir

Gökhan Özüsağlam Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 3. Sınıf

ŞU BÖLÜMÜ DE BİTİREYİM DERSE DÖNECEĞİM bölümünü 2. kere izlediğim bir diziden sınava gireceğim için heyecanlıyım şimdiden. Şu anda “The Barber of Seville - Figaro” dinlerken size verebileceğim tek öğüt, sınav zamanı “bir bakıp çıkacağım” diye bilgisayarı açmamanız ve 5 yıl ÖSS’ye girmiş birinden öğüt almamanız. (Gerçi 2 etti ama…) Ha birde yeni gelen arkadaşlar için söylüyorum, kimse bütünlemede geçirmiyor ve kimse bütünlemede kolay sormuyor. Selametle!


16

mAmAanimalmagazine

Kültür ve sanat

Çağrı Çoban Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 3. Sınıf

Çizgi Filmler ve Hayvanlar Hepimiz çocukluğumuzda içinde hayvanların olduğu çizgi filmler izlemişizdir. En azından kendi adıma konuşursam, izledim. Özellikle eskiden cumartesi günleri sabah erken saatte çocuklar için kanalların özel yayınları olurdu. Yayınlanan bu yapımların ortak özellikliği hemen hemen hepsinde hayvanların insani özelliklere sahip olduğunun görülmesiydi. İyi veya kötü bu hayvanlar insan gibi davranırdı. Örneğin Donald Duck, çabuk sinirlenen öfkeli bir karaktere sahipti. Depresif, şiddet eğilimli ve kibirli bir karakterdi. Peki bu bir sorun mu? Yani bu tip yapımlarda hayvanların üzerine yüklenen bu kötü karakterler özellikle çocuklar için bir sorun yaratabilir mi? Aslında bu bir sorun değil. Ama sorun şu; yayıncılar her çizgi filmin ya da içinde hayvanları barındıran her yapımın çocuklara yönelik olduğunu düşünebiliyor. Örneğin Donald karakteri çocuklar için yapılmamıştı. Hatta erişkinler için de yapılmamıştı. İlk olarak bu karakteri 1942’de görüyoruz. Walt Disney tarafından Nazi Almanyası’na karşı propaganda amacıyla yapılmış “Der Fuehrer’s Face” isimli kısa animasyon filmde. Kısaca siyasi bir karakterdi. Sonra Disney işi ilerletti, birçok yapımda kullandı. Sonuç olarak yıllarca çocuklar izledi. İçinde

hayvanları barındıran her yapımın hayvan sevgisi taşımadığı aşikâr. Bu nedenle bu konuda dikkatli olmamız ve hayvanlara karşı çocuklarda bir önyargı oluşturacak yapımlardan onları uzak tutmamız çok önemli. Film Endüstrisi Film endüstrisi çok karmaşık ve spesifik bir alandır. Özellikle ABD film endüstrisi. Beğenilen bir film ortaya çıkarmanın en önemli yolu cazibe yaratacak bir konu bulmak ve o konuyu dolaylı yoldan çarpıcı bir dille anlatmaktır. Şimdi biraz dünyadaki en büyük rüyalar alemini anlatacağım; Hollywood. Aslında onu da anlatmayacağım zaten ne olduğunu biliyorsunuz size son dönemde yaşanan değişimi anlatacağım. Sinemada minimum ideolojik farklılık oluşturan ve birbirine karşı kutupları bir arada tutabilen bir düş merkezidir Hollywood. Amiyane bir tabirle anlatacağı şey pis bile olsa onu güzelce parlatıp, harika bir şekilde paketleyen yerdir Hollywood. Gelin size biraz farklı bir şey anlatayım; 1888’de Harvey Henderson Wilcox adında bir ABD’li California’da büyük bir yer satın alır. Amacı kendisine ait olan bu bölgede bir topluluk kurmaktır.

İnsanların içki içmediği, suç işlenmeyen, hiçbir silahın olmadığı bir düş kenti yaratmaktır. Ve bunu başarmıştı da. Burada yaşayan insanlar kapılarını kilitlemezlerdi. Herşey Wilcox’un hayal ettiği gibiydi. Yirmi yıl boyunca böyle devam etti hatta kasabanın bürokratik sorumluları bile maaş almadan çalışıyorlardı. Hatta bu küçük kasabanın tek sorunu yol ortasına yatan inekleri nasıl kaldıracaklarıydı. 1910 yılından sonra ciddi sanayi yatırımları yapmak isteyen bir grup insan bu kasabaya gelirler ve birkaç yıl sonra bu hayaller ülkesinin adı Hollywood olur. Bu küçük kasaba şu an kültürel anlamda kitleleri hatta tüm dünyayı hareket ettiren bir yer haline geldi. Yapımcıların, yönetmenlerin, oyuncuların hayal dahi edemediğimiz paraların döndüğü bir yer. Ancak bir sorun var ki; yozlaşma. Evet dünya yozlaşıyor herkes yozlaşıyor. Eski filmlere bakınca aklımıza gelen tek şey var; o da bilinçaltısızlık. Yani bu kelime biraz tuhaf ama böyle. Bizi etkilemeye ya da bir şey empoze etmeye çalışmıyor eski filmler. Çoğu zaman doğruyu savunmayı, savaşırken bile savaşa karşı olmayı anlatıyordu filmler. 12 Angry Men’de tek bir oda içinde bir önyargı belgeseli izliyorduk. Ya da Full Metal Jacket’ta savaşın içinde savaşa karşı olmayı görüyorduk. Ama


pagination 3

artık siyaseti, dünyada yapılan bir takım faaliyetlerin bilinçaltımıza işleyen panaromasını görüyoruz. İçten içe yanlışı öğreniyoruz çoğu zaman. Kısaca 1980’lerden bu yana, ekonomik gerekliliklerin ve ortaya çıkardığı mentalitenin bu uçsuz bucaksız rüya alemini nasıl yok ettiğini görüyoruz. Ancak yine de bu rüya alemi hala bizi hayal dünyamızın uzak köşelerine götürebiliyor. Yönetmen Jean-Marc Vallée’nin dediği gibi; „Dünyanın en iyileri de, en kötüleri de Hollywood’dan çıkıyor. Yaptıklarının yüzde 99’u kötü, yüzde 1’i iyi ama Hollywood’da iyi bir film yapıldığında, gerçekten sinemanın ne olduğunu anlıyorsunuz ve izlediğiniz o kadar kötü filme değiyor.” Bu bölümde size seçtiğim bir eser hakkında bilgiler vereceğim. Kitap, film, müzik her şey olabilir. Bu sayıda konumuz filmler üzerine olduğu için, size seçtiğim bir filmi spoiler vermeden yorumlayacağım. War Horse (Savaş Atı) Michael Morpurgo’nun 1982 yılında basılan aynı adlı romanından 2011’de sinemaya uyarlanan filmin yönetmenliğini Steven Spielberg yapıyor. Spielberg ismi aslında filmin nasıl

olacağı konusunda biraz fikir veriyor. Harika bir kurgu-dram ve romantizm var. War Horse hakkında denilebilecek en büyük şey; gerçekten çok çarpıcı bir anlatımı olduğudur. 84 Akademi Ödülleri’ne (Oscar) En İyi Film başta olmak üzere 6 dalda aday olan film Amerikan Film Enstitüsü Ödülleri’nde 2011 Yılı Filmi seçilmiştir. 1. Dünya Savaşı yaklaşırken Narracott ailesi ekonomik sıkıntılar çekmektedir. Tarlalarını işlemeleri için bir ata ihtiyaç duyarlar. Evin babası Ted Narracott biraz da hırsla tarla sürmeye uygun olmayan bir yarış atı alır. Onu eğitme işi ise evin çocuğu

6 november 2012 animalmagazine

17

Abert Narracott’a kalır. Ata Joey adını veren genç delikanlı her ne kadar tarlayı sürmeyi başarsa da ailesini borçtan kurtaramaz. At ile çok yakın arkadaş olan Albert’ın hayatı çok daha kötüye gidecektir. Tam o sıralar başlayan savaş ile babası atı İngiliz ordusuna satar. Bir cepheden diğerine koşuşturan Joey ile yaşı yetmediği için savaşın başında orduya katılamayan Albert arasında bir kavuşma hikayesi başlamıştır. Cesareti farklı ve güzel bir şekilde işleyen film ince mesajları ile izleyiciyi ekrana bağlıyor. IMDb puanı 7,3 olan yapım gerçekten izlenmesi gereken bir dram&savaş filmi olarak karşımıza çıkıyor.


18

mAmAanimalmagazine

OnkoloJİ Fakültesİ HACCP/İso2200 Gıda Kontrolörü Veteriner Hekim Eyüp Sinan vet.hek.eyupsinan@gmail.com

B

u sayıdaki yazımı artık haddini aşan meslek gruplarına bir uyarı mahiyetinde mecburiyetten yazdığımı bildirmek isterim. Bu savurganlıklarının, terbiyesizliğe varan suçlamalarının sabrımızı taşırdığını ve gerekli tedbirleri almamız gerektiğini bildirmek istedim, bunu da ancak sizlerin yardımları ile başarabiliriz diyor ve yazıma başlıyorum. Yazının başlığı manidar olsun istedim. Televizyon programlarında çıkıp atıp tutan filim pardon bilim(!) adamlarına karşı bir tavır almak elzem olmuştur mesleğimiz adına. Bu inanılmaz fakültenin mezunu saygıdeğer arkadaşlarımız arsızca atıp tutma alışkanlıklarını bir ileri boyuta taşımış suçlamalara kadar varmıştır. Meslek mensubu arkadaşlarımızın gecesini gündüzüne katıp halka arz ettikleri besin kaynaklarını birincil suçlu olarak ilan etmişlerdir. Ben suçluları aklama görevini sizin adınıza üstleneceğim lakin insanları bilgilendirip paraziter boyuta ulaşan bu suçlamalara karşı koymak için yardımınıza ihtiyacım var. Varan 1: Hayvan yem maddelerinin aklanması; Saygıdeğer bir onkolog arkadaşımız (ismini verip rencide etmeyeceğim ki çoğu böyle) yumurta çiftliklerinde tavuklara verilen yumurta yemini sorgulamıştı. Normal zamanda 48 saat ara ile yumurtlayan bu tavukların yumurta yemiyle günlük yumurta ürettiğini savunmuştu. Ben şimdi bu kardeşimizin yumurta yemi diye adlandırıp töhmet altında bıraktığı bir besin madde karışımının içeriğini aşağı yukarı olarak açıklayacağım içersin de anorganik ne olduğunu bulursanız iletiniz. Bitkisel yağ 4.8kg, darı 13kg, mısır 55kg, kan unu(high temprature) 1.85kg, kanatlı unu 0.75kg, soya küspesi %44 ham protein 20.80kg, E vitamini(antioksidan) 0.05kg, di kalsiyum fosfat 1.20kg, methionin(amino asit) 0.20 kg, mono bazik kalsiyum fosfat 0.13kg, kireç taşı 1.14kg, Lizin hidroklorid 0.1kg, sodyum fosfat 0.3kg, tuz (bildiğimiz tuz) 0.35kg, vitamin mineral karması 0.33kg. Evet, arkadaşlar size örnek bir yumurtacı tavuk rasyonu sayıları toplarsanız 100 kilogram için hazırlandığını anlamak zor olmaz çünkü tavuk rasyonları yüzdelik olarak hazırlanır. Şimdi bu yemin içerisinde tavuğun normal siklusunu teşvik edecek ve ya tetikleyecek bir şey olmadığına göre yumurta yemimiz aklandı demektir. Varan : Tavukların 48 saat arayla yumurtlaması gerekirken 24 saatte bir yumurta vermeleri; Hayvancılık uzmanı sayın onkologlarımız buna da kafayı taktı, yemi akladık gelelim tavuklarımızı aklamaya. Bazı tavuk ırklarını ve yumurta verim özelliklerini verelim bakalım ne çıkacak. Saf ırklardan başlayalım “Leghorn” yumurtacı bir ırk olup yıllık verimi ortalama 250 adettir. Seksüel olgunluğa eriştiği dönemi hesaplarsak günde kaç yumurta yapabilir buyurun alın hesap makinanızı elinize. Etçi bir ırk adı “Brahma”, menşei Hint Yarımadası, yumurta verimi yıllık 100-120 adet. Alın hesap makinenizi yine elinize aşağı yukarı iki günde bir yumurta çıkacaktır saygılar. Şimdi hibrit yani melez azmanı tavuklarımıza ilk sırada “Atabey”

öz ve öz Ankara malı bizim üretimimiz yumurta verimi ortalama 270 adet. Bir diğeri “Dekalp” yıllık yumurta verimi 290-320 adet. Vay efendim GDO diyenlere sesleniyorum, yok öyle 3 kuruşa 5 köfte açın okuyun melez azmanlığı nedir? Varan 3: 40 günde kesime gelen bombalar(broyler); Evet, canlı bomba imal ediyoruz arkadaşlar. Kısa bir süre sonra bu işe atılacak bir meslektaşınız olarak hazır olun bende piyasaya bomba sunacağım. Şaka bir tarafa örnekleri yine hayvancılıktan ama onkologlara göre sağlıklı olan bir gruptan vereceğim. Bir simental, angus, ya da limousin ırkı günde 1kg ve fazlası canlı ağırlık kazanırken yerli kara ismini taşıyan ırkımız nedense 0.5kg ı geçememektedir. Sebebini ben söyleyeyim ırk kapasitesi. Ayrıca unutmadan ekleyeyim beyaz et üretiminde kullanılan tavuklarımızda yine melez azmanıdır, ırk kapasitesinin çok üzerinde verimler elde edebilirsiniz. Varan 5: Organik tarım sağlığı; Final vuruşu sayın okuyucular. Organik diye lanse edilen tarım ürünleri. Tüm uz-manların(!) istisnasız önerdiği mükemmel, dehşet vericilik derecesinde sağlıklı tarım ürünleri. Hadi eti sütü geçtim, yumurta ile başladım yumurta ile bitireyim. Organik yumurtacılıkta, tavuk holluk ya da folluk denilen yumurta yerlerine yumurtlar. E yumurta tavuğun neresinden çıkar malum, çıkış sırasında da öyle tertemiz çıkmaz her zaman, e organik yapacağız madem bu işi yumurtayı besinlerin oksitlenmiş kalıntısı ile öylece bırakmakta şart tabi. Anti parantez çiftlik yumurtalarının klorlu su ile yıkandığını ve bunun sağlıksız olduğunu düşünen saygıdeğer(!) uzman arkadaşlar klor bilinen en eski en tehlikesiz dezenfektandır, aman deyim şebeke suyunu yüzünüze bile sürmeyin, yumurtaya değince zarar veriyorsa size kim bilir neler neler yapar, yazık acıyın kendinize… Bu sayıdaki yazım epeyce uzun oldu sanki lakin bunlar bir nefeste aklıma gelenlerdi, daha niceleri var, benim duymadığım, sizin görmediğiniz. Bu milletin yediği içtiği ile o kadar çok oynadılar ki artık susmaktan suçluluk hisseder hale geldik. Yazımın başlığı özellikle bir meslek grubunu hedef almakta biliyorum, sesi en çok çıkan grup olduğundan hedef tahtamdalar bu sayıda. Birçoğunuz sosyal medyayı kullanıyorsunuz, sizden ricam bu şahısların ortaya çıktığı her yerde sosyal medya aracılığıyla gerek bu bilgilerle gerek aldığınız eğitim sonucu edindikleriniz ile bu işin bizim uzmanlık alanımız olduğunu ve ellerini hatta mümkünse bakımlı patilerini mesleğimizden çekmeleri gerektiğini iletin. Bu meslek bizim suçlanan bu ürünler bizim sayemizde sofralara ulaşıyor, nasıl ki hamallığını yapıyorsak, savunmamız da gerek, yoksa kantarın topuzunu kaçırdıkça kaçırıyorlar. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, saygılar, sevgiler…


pagination 2

6 november 2012 animalmagazine

19

Dört ayaklı İlaç fabrİkaları M. Ali Bozkurt Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi 5. sınıf

E

rişkin bir canlının gene tik benzerliklerinin oluşturulması anlamına gelen klonlama ile hem vardır. Klonlanan hayvanlardan insan sağlığı için yararlı ürünler elde edilebilir. Burada amaç trans genetik hayvanları üretmektir. Bu tür hayvanların genlerinde kodlanan proteinler sütlerinde, dokularında, yumurtalarında ya da kanlarında üretiliyor. Örneğin protein karakterindeki ilaç ve ilaç benzeri ürünleri üretecek geni taşıyan hayvanın sütünden, ilaca dönüştürülebilecek proteinler elde edilerek ilaç sanayide kullanılıyor. İlk klon Doly’den önce 1990 yılında Tracy isimli bir koyun dünyaya geldi. Tracy’ nin özelliği sütünde alpha-11antitripsin(AAT) adı verilen bir enzimin bulunmasıydı. Bazı akciğer hastalıklarında kullanılan bu enzim normalde insan kan plazmasından elde ediliyor. Ancak bu yöntemin hem pahalı hem de hastalık taşıma riskinin fazla olması nedeniyle Wilmut ve Campbell AAT genin kodunu Tracy’e aktardılar. Yani Tracy klon değil trans genetik bir hayvandır. Tracy laktasyona başladığında sütünün her litresinde 40 gram AAT salgılamaya başlamıştır. ATT de insülin gibi bakterilerden üretilebilirdi ama bakterilerin protein üretimlerinin sınırları vardır. AAT gibi bir takım proteinlerin üretimleri sonrası bir takım kimy-

asal işlemlerden geçirilmesi gerekmektedir. Mikroorganizmaların bu işlemi gerçekleştirecek sistemleri yoktur. Bu nedenle genin hayvanlara verilerek bir nevi biyoreaktör olarak kullanılmaktadırlar. Tracy’den dünyaya gelen yavruların sütlerinde anneleri kadar verimli ATT bulunmamaktaydı. Bunun için Tracy’i klonlayarak yüsek AAT üreten bir grup oluşturmak hedeflenmiştir. ATT’nin sütten üretilmesinin nedeni ise sütün havanlar için yaşamsal bir fonksiyon olmaması nedeniyle trans genetik hayvanların yaşamları tehlikeye girmemesidir. Ticari olarak FDA tarafından onaylanan ATryn (insanlarda fibrinojeni fibrine çeviren trombin enziminin eksikliğinde meydana gelen kalıtsal kan hastalarının ameliyet ve doğum sırasında kullanılıyor) isimli bir pıhtı önleyici protein keçilerin sütünden elde edilerek üretilmektedir.


20

mAmAanimalmagazine

YÜBAT

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Kongre Topluluğu olarak 25-27 Mart 2014 tarihleri arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Prof.Dr. Cengiz ANDİÇ Konferans Salonu’nda III.Uluslararası Katılımlı Veteriner Öğrenci Kongresini düzenledik. Her kongrede olduğu gibi bu kongredeki amacımız da öğrenci arkadaşlarımızın bilimsel çalışmalarını sunmaları yanında sektördeki büyüklerimizle,Veteriner Hekim adayı arkadaşları biraraya getirmekti.Veteriner Fakültelerinin yoğun programından kurtarıp,sosyal bir ortam oluşturup,yeni arkadaşlıklar,dostluklar kazandırmaktı.Aynı zamanda Veteriner Hekimler arasındaki iletişim problemlerini ortadan kaldırıp yeni yetişen Veteriner Hekimlerin bu tür organizasyonlar içinde yer alarak sektördeki Veteriner Hekimlerin bilgi ve birikimlerinden faydalanmalarını sağlamayı amaç edinmiştir. Düzenlenen kongremizde 2’si yurtdışından olmak üzere toplamda 10 fakülteden 81 kişi toplamda 192kişi katıldı.3,5 ay gibi kısa bir sürede, yeni bir ekiple,Van koşullarında sizlere elimizden gelenin en iyisini sunmaya çalıştık.Bir kusurumuz, hatamız olduysa şahsım adına özür dilerim. Kongremizi destekleyen Türk Veteriner Hekimler Birliği, Van Veteriner Hekimler Odası,Vanet Vet-Hek,İnfovet,Bereket Tv,Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi,Hasvet Medikal Danışmanlık,Bilimsel Araştırmalar Proje Başkanlığı’na teşekkür ederim. Bir sonraki kongremizde görüşmek dileğiyle, sevgilerimle… YÜBAT Başkanı Tugaycan Tok

topluluğuna başda değerli hocalarımız Prof. Dr. Musa GENCCELEP, Prof. Dr. YakupCan SANCAK olmakla tüm ekibimiz adından çok teşekkür ediyoruz. Oder GULİYEV, yüksek lisans öğrencisi AZERBAYCAN DEVLET TARIM ÜNİVERSİTESİ

Kasım ayında bir haber aldık arkadaşlarla. Van şehrinde kongre olacak. Çok sevindik. Toparlandık, hazırlandık, çok uğraştık ve nehayet ki zamanımız geldi, yola çıkma zamanı. İğdıra Rabia hoca, Müzeyyen ve Sezai geldiler bizi Vana götürmek için. İlk kez gördüyümüz insanlardır. Ama öyle sıcak karşıladılar ki sanki senelerdir tanışıyorduk. Vana gelişimiz kongreden 3 gün önce oldu. İlk gelişimiz. Fakat sanki daha önceden gelmiş gibiydik. Kongre düzenleyen tüm arkadaşlara özellikle Yıldıray, Tugaycan, Mehmet, Rabia Mehtap hoca, Müzeyyen ve tüm kongre ekibine derin teşekkürlerimi sunmak isterdim. İyi ki varsınız, iyi ki böyle bir kongre düzenlediniz, iyi ki bizleri davet ettiniz. Sizlerin sayesinde meslektaşlarımızla tanıştık, yeni şeyler öğrendik, güzel eğlendik ve, en önemlisi de, yeni ARKADAŞLAR bulduk. İnşallah yeniden görüşmek umuduyla tüm YÜBAT

Y.Y.Ü Bilimsel Araştırma Topluluğunun düzenlediği 3.Uluslararası Katılımlı Öğrenci Kongresi’ne, Veteriner Hekim Öğrencileri Kulübü olarak Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesinden yedi arkadaş ile katıldık. Ülkemizdeki veteriner fakültesi öğrencilerini bir araya getirerek veteriner hekimliğin birlik ve beraberlik ortamı içerisinde hareket ederek daha güçlü bir değer olacağını ve bu beraberliğin mezun olduktan sonra değil de, öğrencilikten başlaması gerektiğini savunan, bunun için hekimlik nosyonuna ve saygınlığına yakışır organizasyonlardan olan bu kongrede bizleri son olarak Van da bir araya getirdi. Samimi ve dostça yaklaşımı hissettiren, etkili bir bilimsel ortamı bizler için oluşturan bütün arkadaşlarıma teşekkür eder, VETHÖK olarak verilen bütün bu emeğin bir şeyleri değiştireceği inancındayız. C.Ü. VETHÖK YÖNETİM KURULU BAŞKANI YUNUS EMRE DİKMEER

Az değil, tam 4 sene, kocaman bir 4 sene olmuştu Van’dan ayrılalı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesinden ayrılalı.. Gönül hep istiyordu tekrar gitmeyi, Van’ın 4 sene içerisindeki değişimini görmeyi, arkada bıraktığımız dostları görmeyi.. Nasip YÜBAT sayesindeymiş, tabi YÜBAT’la birlikte Yıldıray SOYLU sayesindeymiş.. Yıldıray biz seni İstanbul Üniversitesinden görmüyoruz, sen Yüzüncü Yıl’dansın, mecbursun, geleceksin dediğinde artık bana söyleyecek bir söz kalmamıştı. Geldiğimizde de havaalanında gördüğümüz içtenlik ve samimiyetin 4 gün boyunca devam ettiğini gördük. Van şartlarında bile muhteşem bir kongre nasıl yapılır onu gördük. İmkansızlıklar içerisinden nasıl imkan yaratılır onu gördük. Canla başla çalışmak nedir, YÜBAT ekibinden onu gördük. Kısacası biz orda misafir değil, ev sahibi gibi olduk. Dans etmek nasıldır, onuda sevgili başkanımız Tugaycan TOK’tan öğrendik. Organizatörlüğü Mehmet AKÇA’dan öğrendik.. Biz orada hem öğrendik, hem eğlendik.. Öncesiyle birlikte 4 gün geçirdiğimiz Van’da bizim harika saatler geçirmemizi sağlayan başta YÜBAT yönetimine, daha sonra tüm ekibe çok teşekkür ediyoruz. Alparslan & Selin KARSLI İstanbul Üniversitesi

25-27 Mart 2013 tarihinde biz de YÜBAT kongresinde 6 kişilik ekibimiz ile yer aldık. Kongrede yaşadığımız sıcak kanlı karşılama, ilgi ve alaka bizi çok memnun etti. Bilimsel yönden ve kültürel yönden kendisini ispat etmiş olan 3. YÜBAT Kongresi başarı ile son buldu. Buradan özel olarak Rabia Hocamıza, Volkan Hocamıza, Yıldıray’a, Tugaycan’a, Mehmet’e, Özlem’e, Sezai’ye ve diğer tüm emeği geçen herkese teşekkürlerimizi iletiyoruz. Düzenlenecek olan diğer kongrelerinizde Fırat Üniversitesi VETBAK ekibi olarak her zaman yanınızdayız. Fırat Üniversitesi VETBAK


animalmagazine

21

sanal dünyada hekİmlİk İçinizdeki hayvan sevgisini interaktif ortamda da yaşamaya ne dersiniz? Popmundo bu ortamı sizlere tüm incelikleri düşünerek sunuyor. Öncelikle size Popmundo’nun ne olduğunu açıklayayım.

Bir gün petshopda çalışırken, vitrine ellerini yapıştırmış hevesle bakan ufak bir çocukla karşılaşabilirsin. İçeriye heyecanla girip, „Şu vitrindeki köpekciği sevebilir miyim?” sorusunu duyabilirsin. Çünkü Popmundo’da fazlasıyla hayvansever var.

Popmundo (eski adıyla Popomundo) Extralives AB’nin geliştirdiği, internet üzerinden oynanan bir „rol yapma” oyunudur ve oyuncular sanal müzik sanayisinde şöhrete kavuşmaya ve/veya Tıp, veteriner hekimliği, suç dünyası, itfaiyecilik gibi farklı kariyer dallarında ilerlemeye çalışırlar. Bu kariyerlere atılmak için, gerekli kitapları alıp okumalısın veya şehrinin üniversitesine kaydolup üniversitede derse girerek yetenek geliştirebilirsin.

Bu sosyal ortamda bir çok insanla tanışabileceğiniz gibi, kendinize küçük birer dost dahi edilebilirsiniz. Size tam anlamıyla yoldaş olacağına emin olun! Fakat ev hayvanınızdan sıkıldığınızda ayrılamayacağınızı da aklınızda tutun. Ev hayvanları canlı varlıklardır ve saygı görmeyi hak ederler. Aynı zamanda ev hayvanlarının haftalık masrafları olacaktır, karşılayabileceğinizden emin olun. Yiyecekleri için masrafı karşılayamazsanız ölebilirler.

Oyun gerçek zamanlı oynanır ve oyunda oynatılan karakter Bir gün İstanbul Taksim’de gezinirken sizi bir köpek koklaygelişimine oyun süresince devam eder. abilir, kim bilir köpeği severken, arkadaş canlısı yeni birisiyle Popmundo metin bazlıdır ve grafikleri ve sesi olan gelenek- de karşılaşabilirsiniz. sel bir bilgisayar oyunu değildir. Oyun hiçbir zaman bilgisayara karşı oynanmaz; ilişki kurulan her karakter dünyanın bir Biz Popmundo dünyasında Yasemin Kuyumcu / 921389 ve Niyazi noktasında oyunu oynayan gerçek bir kişidir. Yani hem kariy- Güzelyurt / 343662 olarak yerimizi aldık! Sizleri de bekliyoruz. erini geliştirip hemde dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlarla http://www.popmundo.com/Popmundo.aspx/external/animalmailetişim halinde olabilirsin. Çok sosyal değil mi? Üstelik sadece kariyer hayatından ibaret değil, evlilik, ebe- gazine veynlik, politika gibi tüm detaylar mevcut. Adeta bir sanal Kısacası, Popmundo’da hayat var, hayvansever insanlar var! hayat platformu halinde bir oyundur Popmundo. Gelelim Popmundo’daki veterinerler hekimlerin dünyasına. Popmundo bizim gibi hayvan severleri de unutmamış. Tam 49 şehirde petshoplar mevcut. Veteriner hekim yolunda ilerleyip, bir petshopda işe başlayabilirsin, hayatını küçük sevimli dostlarımıza adayabilirsin.


22

animalmagazine mAmA-

İneklerde Repeat breeder

Veteriner Hekim Reha Basmacı vetbasmaci@gmail.com

Buzağılama aralığı

Buzağılama sonrası ilk östrus

Buzağılama ilk tohum

Buzağılama aralığı ilk gebelik

İlk tohumla gebelik oranı

gebelik başına tohum

365-400

<45

50-85 <60

<120 <90

>%60

<2 1,65

Kısaca fertilite parametreleri hakkında tablomuzu sunduktan sonra, repeat breeder nedir, tanısı ve tedavisi hakkında bilgi verecek olursak; Döl tutmayan İnekler; - 3 veya daha fazla tohumlandıkları halde veya fertil bir boğa ile çiftleştirilmesine rağmen(3 defa) - 10 yaşından küçük genç olan en az 1 doğum yapmış, - Seksüel olarak sikluslarında problem olmayan, - Klinik olarak belirtinin olmadığı(anormal akıntının olmaması) - Bir türlü gebe kalamayan hayvanlara repeat breeder (döl tutmayan hayvan) denir. Döl tutmayan inekler yetiştiricilik için ekonomik anlamda büyük öneme sahiptir. Böyle hayvanlar yetiştiricilikte en az 2 ay gibi bir ekonomik kayıba sebeb olurlar. Repeat breeder’ın şekillenmesi; - Hayvanların fertilizasyonunun şekillenememesi - Erken emriyonik ölümler 2 önemliliği yüksek olan faktörlerdir. (Corpus luteumun (CL) tanındığı yani siklusun 15 ile 17 günleridir.) Sebebleri; • Suni tohumlama: Östrüsün doğru belirlenememesi, tohumlama tekniği, Spermanın verilmesi sırasında şok, korku ve ağrı meydana gelmesine sebep tohumlama, Spermanın dondurma, konteynerde saklama, dışarıya alınma ve eritilmesi sırasında yapılan hatalar tohumlama zamanı gibi sebepler . • Genetik: Kalıtım, krozomal bozukluklar, kan yakınlığı, Döl tutmayan ineklerde kromozom bozuklukların interseksüallite ve fremartinismus şeklinde ortaya çıktığı • Çevresel faktörler: Yüksek ısı(fertilizasyonun üzerine olumsuz etkisi vardır ve emriyonik ölümlerin sebeplerindendir, yüksek ne oranı, barındırma şartları gibi sebepler. • Bireysel faktörler: Döl verimi genç yaşlarda en düşük düzeyde olup, yaşın ilerlemesiyle birlikte döl verimi düzeyi belirli bir yaşa (4 yaş) kadar yükselmekte, birkaç yıl bu düzeyde kalmakta ve sonra yaşın ilerlemesiyle (6’dan sonra) tekrar düşmektedir , yaş, süt verimi gibi sebepler. • Uterus: Subklinik enfeksiyonlar, biyokimyasal değişiklikler, immunolojik değişiklikler gibi sebepler. • Ovaryum fonksiyonları: ovulasyonun gecikmesi , hormonal faktörler gibi sebepler. • Süt verimi: yüksek süt verimli ineklerde ovaryum kistlerine daha fazla oranda rastlanmaktadır. Yüksek süt verimine sahip ineklerde postpartum anöstrus nedeni ile doğum-ilk tohumlama arası süre daha uzun olabilir ve döl verimi düşebilir.

Yukarıda ki faktörlere ilaveten, rektal muayene ile tespit edilemeyen, tespiti edilmesi zor olan ve gözden kolayca kaçabilen endometritis olguları repeat breeder’in sebeblerindendir. Ovumun karın boşluğuna düşmesi, ovumun döllenebilme gücünün zayıflaması, anovulasyon olgularında da repeat breeder şekillenebilmektedir. Emriyonik ölüme önemli sebepte luteal faz yetersizliğidir. CL dan salınan PROGESTERON’UN luteolysisi engeller ve gebeliğin devamı ile annenin gebe kaldığını anlaması IFN tau proteini ile olur. Stres faktörleri (serbest radikaller ile beta-endorphirin) progesteronun inhibisyonunu indükleyebilirler. Bu nedenle; döl verimi düşüklüğü süt sığırı işletmelerinde çok önemli ekonomik kayıplara neden olur. Bu kayıplar, döl verimi düşüklüğünün ortaya çıktığı dönemde yavru ve süt almaktan ve boşuna beslenmekten kaynaklanmaktadır. Bu kayıpların giderilmesi, ineklerden yılda bir yavru almaya , oda ineğin doğum sonu sağlıklı bir puerperium dönemini geçirmesine bağlıdır. Tanı; Önemli faktörlerimizden olan fertilizasyonun şekillenememesi ve emriyonik ölümün görülmesi ayrımını güç olmasından dolayı bunuda, östrüsler arasındaki süre ile ayrımı yapılabilir. Fertilizasyonun şekillenmemesi ve emriyonik ölümün 16. Günden önce olması da 2 östrüs arası süreyi etkilemez. Fakat 16. Günden sonra meydana gelen emriyonik ölümlerde 2 östrüs arası süre uzayacaktır. (örneğin; emriyonik ölümün 25- 35. Günlerinde şekkilenmesi ile şekillenecek olan 2 östrüs arası sürenin(17-24 gün arasında şekillenen östrüsün) 36-48. Günler arasında görülmesi emriyonik ölümden şüphelendirmektedir.(Unutulmamalıdır ki, bir önceki östrüsün gözden kaçma ihtimalide bulunmaktadır.) Yine, uterusun yıkanarak ovumdaki fekondasyonun tespiti ile mikroskobik muayeneyle bakılıp görülmemesi ile fekondasyon zayıflığını, ultrases ile emriyonun görülmemesi ise emriyonik olümü gösterir. Emriyonik ve fötal ölümleri yine kan da ve sitte progesteron hormonu ölçümü ile emriyonik ölüm veya fötal ölüm ortaya çıkarılabilir. Östrüs belirleme teknikleri (görsel olarak m teşhisi yapılıyor?) bilinmelidir. Doğal aşım yapılacak ise boğanın fiziki durumu, grnital organlarının sağlığı ve sperma kalitesi araştırılmalı. (Veneral hastalıklar yönünden) Yetersiz beslenme RB (repeat breeder)’e önemli hazırlayıcı faktördür Vulva ve vagina inspeksiyon ile muayenesi edilmelidir. Vulva daki bozukluklar Pneumovagina, metritis, ve emriyonik ölüme sebep olabilirler. Cerivical kanaldaki obstructionlar da fertilizasyonu olumsuz yönde etkilerler. Tanı; Öncelikle doğru bir tanı sağıltımda en önemli faktördür.


pagination 3

Uterusa tohumlama sonrasında antibiyotik infüzyonları, GnRH, LH ve HCG enjeksiyonları ve progesteron uygulamaları denenebilir. Ovulator sistemde bozukluğu bulunan hayvanlarda GnRH ve HCG uygulamaları yapılabilir. Tohumlamadan 13 gün sonra HCG(4500 IU,İV) veya GnRH enj. İle dominant follikülün regresyonu ve corpus luteum’a destek sağlanabilir. Bazı yayınlarda Tohumlamadan 4 gün sonra HCG Enj. ile corpus luteumdan progesteron yapımını hızlandırdığı da söylenmektedir. Tohumlamadan 6 saat önce veya tohumlama anında GnRH(buserelin 10mikrog. gonodorelin100-250 m.g) uygulamalarının suni tohumlamaya bağlı gebe kalma oaranlarını %6-17 oranında artırabildiği söylenmiştir. Geciken ovulasyon ve anovulasyon olgularında GnRH uygulaması yapılabilir. Buda suni tohumlamaya bağlı gebe kalma oranını %13-60 oranında artırdığı bildirilmiştir. Rifaximin(fatrox) ve gentamisin veya antiseptikler( lugol sol.) mikrobiyel kökenli uterus enfeksiyonlarının tedavisinde başarıyla kullanılır. **Yapılan calışmalara göre de gentamisin’in ineklerde endometritis’in tedavisinde çok başarılı olduğu belirtilmiştir. Uterus içine uygulanacak ilaç olarak rifaksiminin’de gebe kalma oranını artırdığı , intrauterin rifaksimin köpük tarzında resimde de görüldüğü gibi uygulanması repeat breeder ineklerde gebelik oranının (%75), lugol uygulanan gruptan (%70) daha yüksek olduğu belirtilmiş. Bu uygulamalar da hayvanları prostoglandin ile senkronizasyonları yapılmış önceden intrauterin rifaksimin uygulanmış. İntrauterin olarak uygulanan rifaksiminin uterusun mekanik olarak genişletildiğini ve endometriyum’daki mikroorganizmakara karşı inhibe edici konsantrasyonunun ve uterus lumenindeki dağılımının 48 saat boyunca devam ettiği bildirilmiştir (Uçar 2003). Progesteron hormonu; uzun etkili ilaçları ile siklusun 4. ve 10. günlerinde 200-500mg dozunda uygulanabilir. Alternatiif olarak siklusun 4. gününden başlayarak 100mg/günlük progesteron iki hafta süreyle hergün tekrarlanabilir. Siklusun 4. Gününden önceki gün uygulanan progesteron enjeksiyonları fertiliteyi düşürmektedir. Subklinik endometritis belirlenen veya östrus mukusunun normal olduğundan şüphe edilen olgularda tohumlamayı izleyen 24 saat içinde uterusa tek doz antibiyotik uygulamaları uygundur. Böylece döllenmiş oosit 72-96. Saatlerde uterusa inmeden önce olumsuz ortamın giderilmesi söz konusudur. Döl tutmayan ineklerde tanı ve sağıltım girişimlerinin yanında her östrüste tohumlanmaları, kaliteli sperma veya fertil boğa kullanılması, değişik boğalardan alınan spermanın denenmesi, ovulasyonun gecikmesinden şüphelenen olguşarda 12 saat ara ile ikidefa tohumlama ve önceki östrüsler-

6 november 2012 animalmagazine

23

de süni tohumlama uygulanmışsa boğa kullanılması önemlidir. Ayrıca eldeki spermanın doğru koşullarda saklanıp saklanmadığı, yeterli beceriye sahip kişilerce yapılmasının da önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. **Yine yapılan başka bir çalışmada, repeat breeder sorunlu düvelerde tohumlama sonrası 15-16. Günlerde iki kez fluniksin meglumin(FM) enjeksiyonunun, gebelik üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla bir çalışma yapılmış. Uygulama şu şekilde yapılmış; 20 baş holştein ırkı düve üzerinde tüm hayvanlara 14 gün arayla çift doz 150 mcg PGF2α (D-cloprostenol, dalmazin) ve ikinci bir PGF2α uygulamasından 48 saat sonra 10mcg GnRH (buserelin acetat, receptal) intramusküler olarak enjekte edilmiş. Düveler GnRH enjeksiyonundan 12- 14 saat sonra tohumlanmış. Tohumlama sonrası 15. Günde düveler tesadüfi örnekleme ile iki guruba ayrılmış. Her gurupta bulunan 10 adet düvelere 15. Günün akşamı ve 16. Günün sabahı da 12 saat arayla iki kez 1,1 mg/kg dozunda FM (Fulimed, Alke) intramusküler enjekte edilmiş. Kontrol gurubu ineklere geriye kalan 10 adet düveye herhangi bir uygulama yapılmamış. Tohumlamalardan 29 gün sonra ultrasonografi ile yapılan gebelik muayenesinde, deneme gurubunda 5 (%50), kontrol gurubunda 2 (%20) düvenin gebe olduğu tespit edilmiş. Kısaca, repeat breeder sorunlu düvelerde tohumlama sonrası 15- 16. Günlerde FM uygulamalarının gebelik oranı üzerine olumlu etkisi olduğu kararına varmışlardır (Sarıbey ve ark.). Kaynaklar;

1. Uçar Ö. ve Öztürkler Y.: İneklerde Suni Tohumlama Başarsını Artırıcı Uygulamalar, Kafkas üni. Vet. Fak. Derg. 219-222, 2003 9(2). 2. Alaçam E.: Evcil Hayvanlarda Doğum ve İnfertilite . Konya, 2007. 3. Doğruer G, Sarıbey KS, Karaca F,: Repeat Breeder Sorunlu Düvelerde Fluniksin Meglumin Uygulamalarının Gebelik Oranı Üzerine Etkisi, Fırat Üni. Vet. Fak. 263-268, 2007 21(6)



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.