ISSN 2147-530X / Temmuz 2015
W
MODA GÜZELLİK MAGAZİN AŞK PİSİKO MUTFAK SAĞLIK SİNEMA ASTROLOJİ FOTOĞRAFÇILIK
4
7
İMTİYAZ SAHİBİ – GENEL YAYIN YÖNETMENİ Berna Tuğçe ÇİL bernatugcecil@womendergisi.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Gözde YILMAZ gozde@womendergisi.com SOSYAL MEDYA SORUMLUSU Alaa n ÇAĞIL alaa ncagil@womendergisi.com MARKA VE İLETİŞİM DANIŞMANI Gonca KAYA goncakaya@womendergisi.com MODA EDİTÖRÜ Dilara KIRMIT
W
9
15
YAZARLAR Aslı YAVRULAR Berna Tuğçe ÇİL Deniz EROZAN Dilan SÜRER Dilara KIRMIT Doğa BEKLERİZ Psk. Ezgi ALBAŞ Gülben YANARDAĞ Meltem CANPOLAT Mesut ÖZUZUN Nihan KIRLIKOVALI Psk. Öykü Ege ERDOĞAN Özge MCAREE Pınar ÇETİNKAYA Semra ATASOY Serhan PEKTAŞ Sinan SÖNMEZ Vefa ENVER TASARIM Lam Ajans Medya|Yapım|Prodüksiyon www.lamajans.com
Moda
Rüzgar Gibi Esecek Bir Yaz Modasına Hazır Mısınız? “St l sah b kadınların en büyük özell ğ , baştan aşağı kusursuz görünmeye çalışmamalarıdır...” Moda gezegenimizi 2014'den 2015'e çevirdiğimizde, “Yok, yok!” dedirtecek, bizi pozi fliğe çağıran, yağmurları, karı, kışı arkada bırak ran bir ekvatorun içine düşüyoruz ve burası çok eğlenceli, emin olabilirsiniz. Gardıroplarınızın kapaklarını bir hışımla açıp kış sezonunun en trend parçalarına, üzgünüm, veda edeceksiniz. Aslına bakarsanız yaz kombini yapmak daha kolay. Açıldıkça açılıyoruz. Ne yazımız belli; ne kışımız, yazı çağırdıkça kızıp inatla yakamızı bırakmıyor; yazdan bıkıyoruz, yaz küsüp mevsimin ortasında yağmur yağdırıyor ve ortalığı sular seller götürebiliyor. Ama bu yazı her şeye temkinli geçireceğiz. Şimdi benimle bir moda gezegeni molası yapmaya ne dersiniz? Vazgeçilmez Rahatlığımız: Sneaker Freakerlarımız Varlığını 1980'lerden beri hisse ren sneakerlar, benim hiç tarzım olmasa da 2000'lerin başında “sneaker freaker” yani “spor ayakkabı manyağı” teriminin türemesine kadar ilerledi. Sizler nasıl ısındınız bilmiyorum ama ben bir türlü sevemedim; umarım, bir moda yazarı olarak, kullanmayan bir ben değilimdir. Varlığını o kadar ipotekledi ki moda akımına, 2014 yılında couture parçaların bile vazgeçilmez tamamlayıcısı oldu. Bugüne dek rahatlık ve gençlikle özdeşleşen spor ayakkabılar, ar k Chanel, Dior, Givenchy gibi lüks markaların birkaç sezondur en önemli kült parçaları oldu. Kısacası sevenlerine müjde: bu sezon yine bizimle!
Soldurmadı, Aç Yaz Süe Bu akımı başlatan, ünlü modacı Saint Laurent' r. Yaz sezonunda öne çıkan, en önemli moda trendi olarak da karşımıza çıkıyor. İncecik, süet kumaşlardan tasarladığı gömlek, etek ve elbiselere ek olarak, süe en yapılmış ayakkabı ve çantalar da bol bol kullanılacak. Trençkotlarda, elbiselerde, etek‐bluz takımlarda her şekilde karşımıza çıkan süetler, oldukça özgün ve s l sahibi bir görünüm vaat ediyor. Asker S li Safari etkisi, erkek modasına hakim olduğu gibi bayanların modasını da etkisi al na almış gibi gözüküyor. Asker yeşili olmak üzere yeşilin birçok tonu bu yaz popüler olacak. Ne bereketli bir s lmiş; hem seçeneği bol, hem her kombinde rahatsın. Zaten biz kadınlar için spor f şıklık söz konusu olduğunda akan sular durur. Benden duymuş olmayın ama haki renkli tulumlar, bol cepli montlar ve üniforma görünümlü elbiseler, bahar ve yaz sezonunda oldukça popüler. Sakın kaçırmayın! Double Denim Hep Benim Biz bayanların en büyük kurtarıcısının kesinlikle denim s linin olduğunu düşünüyorum. En kararsız anlarımızda, ne giyeceğimize karar veremediğimizde, gecesi gündüzü demeden hep bizimle. Kesinlikle bu sezon Al n Kelebek ödülünü alır. Bir de ünlü markaların, “Alın, bunları kesin alın!” der gibi yaz sezonu için çıkar ğı koleksiyon parçalarına ne demeli? Yemek olsa bu kadar doyurmaz ama yine benden duymuş olmayın, bir adım önde olun, Stella McCartney, Gucci, Fendi, Dolce&Gabbana, Louis Vui on gibi markaların 2015 yaz koleksiyonunda gördüğümüz denimler, yeni sezonda denim aşkımızı kabar yor! Dantel Şıklığı Yaza roman zm katacak yegâne detaylardan biri dantel! Özellikle, gelinliği andıran beyaz dantel elbiseler yaz sezonuna damgasını vuracak.
Püsküller Geç ğimiz kışı etkisi al na alan püskül trendine, New York Fashion Week'te de sıkça rastladık. 2015 yaz sezonunda etkisi ar rarak sürdürmeye devam ediyor. Püskül, özellikle eteklerde dekora f bir detay olarak kullanılacak. Androjen bir Nefes Her sezon maskülenliğin dibine vurduran, yazı kışı olmayan takım elbiseler 2015 yazına damgasını vuracak. Mafya babalarından ödünç alınan pinstripes desenler, oversized ceketler ve maskülen kesimler gardıropları işgal edecek. Kendinize güvenin! Ne kadar uzun ya da kısa olursanız olun, unutmayın ki kendinizi nasıl hissediyorsanız öyle görünürsünüz! Ne giyerseniz giyin, kendinize olan güveninizi etra nıza hisse rin! Asıl o zaman güzel ve göz alıcı olursunuz. DİLARA KIRMIT
BEYAZ GİYMEK ŞEKİL DEĞİŞTİRİRSE, ZÜREFANIN HALİ NE OLUR? Eski dilde zürefa; zarif, kibar kişi olarak tanımlanır. Zerafe n, zarifliğin rengi olarak kabul edilen beyaz rengini, işte bu nedenle giyermiş eski dönemlerin zarifleri. Kış günü bile beyaz giyenlere de kinaye maksatlı söylenmiş bu söz. Halen güncelliğini koruyan bir söz olmasına şaşırmamak lazım! Gel gelelim zaman değiş , dünya değiş , moda değiş ; dört mevsim cesurca giyilen, sevilen ama en çok zorlanılan renk oldu beyaz. Dünyaca ünlü trendleri belirleyen modacılar da rüzgarın şeklini değiş rmek için tasarımlarını farklı bir boyuta taşısalar da, moda kurbanı olan birçok kişi bu tuzağa düştü.
Yaz aylarının en çok sevilen rengi, bronz teninizi ön plana çıkaran asil duruşu, zerafe ve “ben buradayım” diyen sesiyle insanı baştan çıkardığı kesin. Siyah renk, ne kadar kusurları kapa yorsa beyaz renk de “işte her şey ortada!” diye bas bas bağırıyor. Birçok kıyafe n uygun fiyatlısını, beğendiğiniz tasarımcılardan esinlenmiş farklı markalardan bulup alabilirsiniz fakat bunu yapmamanız gereken yegane renk r beyaz. Bu rengi kullanmak is yorsanız kıyafe nizin modeli, doğru kumaş seçimi, kesimi önemlidir; bedeninizde gizlemek istediğiniz kısımları akıllıca kapatan bir tasarım tercih etmelisiniz. Örneğin; sıradan, beyaz renk bir şört giymekten daha kolay ve de daha zor bir şey olamaz bence. Sizi ucuzluğuyla süründürebileceği gibi, sadeliğiyle de cool bir havaya sokabilen tek parça bir kıyafet. Hatayı asla kabul etmez; baştan sona kusursuz bir kesim, dikiş ve kumaş olmalı, yoksa bir şört bile sizi yerin dibine sokmaya yetebilir. Boşuna dememiş eskilerimiz, “zürefa” diye; zarefe , asale taşıyan çok gösterişli bir renk. Son yıllarda şekil değiş ren bir renk; tabii ki modacıların renkli dünyalarının yansıması bunlar. Bikini modellerinden tutun, gece kıyafetlerine kadar saf beyaz renk ile mucizeler yara lıyor. Kırık beyaz, inci beyaz, ekru, şampanya ile tonlar zenginleş ; bu zenginlikten gelinlikler de payını aldı. Beyaz renkten bu kadar bahsedip gelinliklere dokunmadan olmazdı tabii ki de. Bohem tarzının ön plana çık ğı gelinlikler, şık, göz kamaş rıcı ama bir o kadar da rahat modeller tercih ediliyor. Duvağın yerini çiçekler alıyor. Saçlar, sanki işlem görmemiş gibi dağınık bırakılırken, topuklu ayakkabının yerini sandaletler aldı bile. Klasik prenses gelinlikler, balık kesim ve straplez modeller ar k pek tercih edilmiyor. Sırt dekoltesi talebi çok geliyor. İki parçalı gelinlikler ise epey revaçta. Tulum gelinlik giymek isteyen, marjinal, yürekli gelin adayları ilk ve farklı olmanın peşinde mücadele ederken umarım bir moda kazası yaşamazlar. Bu yaz sen de şekil değiş r, hayal et ve yaşa... Sevgiler! NİHAN KIRLIKOVALI
İLK TANIŞMA, GÜZELLİK VE BAKIM Merhaba sevgili WoMEN okurlarları; Severek ve ilgiyle okuduğunuz WoMEN, bakım ve güzellik konusunu ele alacağımız bu sayfayla daha da renklenecek… İsterseniz sizlere biraz kendimden bahsedeyim. Üniversitede, Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri bölümünde okudum. Star TV'de ve Best Of The World gibi dünyaca ünlü güzellik organizasyonlarında çalışma imkanı buldum. Özel bir hastanede kozmetoloji ünitesinde görev yap m. Şu anda güzellik ve bakım alanında eğitmenlik yapıyorum ve bu alanda yazılar yazıyorum. Tüm bunların yanında bu güzel aileye ka lmanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim! Kahval nın mutlulukla bir ilgisi var mı bilmiyorum fakat güzel hissetmenin mutlulukla kesinlikle bir ilgisi olmalı! Ha a bugünlerde mo omuz: “iyi yaşa, iyi hisset, mutlu ol”. Güzellik yolculuğuna çıkarak mutlu olmaya en kes rme yoldan başlamak ister misiniz? O zaman konuşmamız gereken çok keyifli konular var! Cilt bakımı da en önemlilerinden biri! Yaz geliyor, cildiniz yaza hazır mı? Yaz hazırlığının en güzel süreçlerinden biri de cilt bakımı seanslarıdır. Terapi niteliğinde güzel kokulu mumlarla, profesyonel cilt bakımı ürünleriyle, rahatla cı bir müzik eşliğinde maske, özel cihazlar ve masajlar sayesinde cildimizi ölü hücrelerden arındırıp taze bir görünüme kavuşturmak hepimizin hakkı. Ayda bir kez kendinizi şımar p bu deneyimi yaşayabilirsiniz ve ha a yaşamalısınız. Cilt bakımı uzmanınızın yönlendirmeleri size bu konuda ışık tutacak r. Kendi kendinize uygulayabileceğiniz önerilerim de var elbe e. Öncelikle hangi
cilt pine sahip olursak olalım şunlara dikkat etmemiz gerekiyor: Taze meyve ve sebze içeren dengeli bir beslenme tarzı, yeterli miktarda su tüke mi, düzenli egzersiz, alkol kullanımının kontrolü, sert ve zedeleyici bakımlardan kaçınmak ve cildi temiz tutmak. Eğer kuru bir cilde sahipseniz, ki soğuk zamanları geride bırak ğımız için cildin kuruması kaçınılmaz olabiliyor, dışarı çıkmadan önce mutlaka bir güneş koruyucu ile cildinizi koruma al na almalısınız. Merkezi ısıtma, klima sistemleri ve sık hava değişimlerinden uzak durmalısınız. Peeling yapıp cildinizi temizledikten sonra nem maskesi uygulayabilirsiniz. Ardından da cilt bakım kreminizi… Yağlı, akneli veya sivilceli bir cilde sahipseniz peeling ile cildinizi temizledikten sonra, kil maskesi sizin için en doğru uygulama olacak r. Sebum (yağ) üre mini azaltmak için doğal limonlu sabunla cildinizi yıkayabilirsiniz. Sonrasında da, tonikle gözeneklerinizin sıkılaşmasını sağlayabilirsiniz. En doğal tonik maden suyudur. Collagen, kolas n, elas n, hyoloranik asit, koenzim Q10 içeren cilt bakım ürünleri cildinizin canlanmasını sağlar; sarkma ve kırışıklık karşı etki gösterir. Sevgilerimle, güzel kalın… MESUT ÖZUZUN
CİLDİMİZİ NE KADAR NEMLENDİRİYORUZ? Cildimizin çoğunlukla kış aylarında neme daha fazla ih yaç duyduğunu düşünsek de, aslında güneşin yıpra cı etkileri yaz aylarında da cildimizin nem kaybetmesine neden olur. Otuzlu yaşların üzerinde bunu daha da belirgin hissederiz. Peki günlük nemlendirici kremlerimiz bu iş yeterli midir? Elbe e kişiden kişiye değişir ancak şunu da unutmayalım ki yağlı bir cilt, nemli bir cilt demek değildir. Cildiniz kuru veya karma ise zaten nem maskelerinden yararlanmanın avantajlarını hissedersiniz. Ancak yağlı bir cilde sahipseniz de iyi bir cilt temizliği sonrası, cildinizi nem maskesi ile şımartabilirsiniz. Benim cildim kısa bir ihmale gelmesin hemen siyah noktalarla dolar. Bu aralar da siyah noktalarıma savaş açmış m ki, bu konuda en etkili silahım her zaman nem maskeleri olmuştur. Çünkü siyah noktaların en önemli sebebi cil eki nem kaybının, cildin yağ dengesini bozması ve fazla yağın gözenekleri kaması. Buna engel olmak için de derin bir temizlik sonrası iyi bir nemlendirme gereklidir. Benim bu iş için en severek kullandığım ürün: Biotherm AquaSource Nonstop serisinin maskesi. İşte bu nedenle, yeni ürünler denemeye son derece hevesli biri olsam da, bu kez ne istediğini bilen birinin kararlılığıyla çık m alışverişe. Gelgelelim Biotherm'in İzmir'de distribütörü yokmuş. Dolayısıyla bulamadım. Derken internet ye ş imdadıma. İnterne en sipariş vererek ürünüme kavuştum. Aynı akşam da cildime uyguladım. Ambalaj rengi değiş ğinden midir nedir, ürünün
içeriği de değişmiş gibi geldi bana. Sanki daha önce daha bir dolduruyordu cildimi. Tabii ben kullanalı epey olmuştu. O zaman daha genç olduğum için cildimin nem ih yacı şimdiki kadar değildi. Fakat ikinci kullanımdan sonra sonuç daha güzel oldu. Gelelim kullanımına: Ha ada iki kez uyguluyoruz cildimize. Göz çevremizi yormasını istemeyeceğimiz için göz çevremizi koruyarak cildimize maskeyi uyguluyoruz. Zaten maskeden çok krem kıvamında. Cil e maske gibi kalmıyor. 10 dakika bekledikten sonra fazlasını peçete yardımıyla alıyoruz. İşlem bu kadar. Ancak ben peçete ile almak yerine su ile durulamayı tercih ediyorum. Zaten cildim ih yacı kadarını almış oluyor. Tabii tercih size kalmış. ASLI YAVRULAR
Magazin
Fa h Ürek 2 Ayda 27 Kilo Verdi Geçen Nisan'da mide küçültme ameliya geçiren Fa h Ürek, bir arkadaşının doğum gününde ortaya çık . 97 kilodan 70'e düşen Ürek, sahne çalışmalarını doktorunun isteği üzerine bayrama kadar erteledi. Ünlü şarkıcı, ameliyat sonrası 1 ha ada 10 kilo birden verince bağışıklığı çökmüş, hastaneye kaldırılmış .
Yeşim Salkım ‐ Hakan Era k Çi i Boşanıyor Mu? Oyuncu Hakan Era k'le 2009'da nikâh masasına oturan Yeşim Salkım, önümüzdeki günlerde boşanma davası açacak. Geç ğimiz ha alarda şiddetli bir kavgaya tutuşan ikiliden Era k, eşyalarını toplayarak evden ayrıldı. Salkım ve Era k çi i 2012 yılında da yaklaşık 10 gün süreyle evlerini ayırmış . Salkım'ın yakın çevresi, sanatçının, evliliğini kurtarmak için uzun süredir çaba gösterdiğini ifade e . Geçen ha alarda sebebi bilinmeyen bir konu yüzünden tar şmaya başlayan çi , evlerini ayırma kararı aldı.
Sümer Tilmaç Haya nı Kaybe Ünlü yatro, sinema ve dizi oyuncusu Sümer Tilmaç (67), Sedat Peker'in Esma Sultan Yalısı'ndaki düğünü sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu haya nı kaybe . Ünlü oyuncu, geç ğimiz günlerde ka ldığı bir televizyon programında sağlığının iyi olduğunu söylemiş . 2005 yılında tutuklanan ve organize suç örgütü liderliği suçundan 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarp rılan Ergenekon davası sanıklarından Sedat Peker, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Cezaevi'nde avuka Özge Yılmaz ile evlenmiş . Sedat Peker'in geçen yıl Mart ayında tahliye olmasından sonra çi , 11 Haziran günü Ortaköy'deki Esma Sultan Yalısı'nda düğün yap . Düğüne magazin dünyasından çok sayıda tanınmış isim de ka ldı. Oyuncu Sümer Tilmaç da düğüne arkadaşlarıyla birlikte geldi. Tilmaç, düğün töreni başlamadan önce masada otururken aniden fenalaş . Kalp krizi geçirdiği anlaşılan Sümer Tilmaç'a kalp masajı yapıldı. Sanatçı, ambulansla E ler'deki Liv Hospital Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak Sümer Tilmaç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Özcan Deniz'den Olay Ramazan Yorumu Özcan Deniz'in, Ramazan ayının başlaması dolayısıyla Instagram sayfasından yayınladığı not, sosyal medyada olay oldu. Ünlü şarkıcının, TV'de program yapan din adamlarını ve i ar sofralarındaki şatafa eleş rdiği yazısı paylaşım rekoru kırıyor. Deniz'in eleş rilerine takipçilerinin çoğunluğu destek verdi. Özcan Deniz'in çok konuşulan yazısı şöyleydi: "Yine zengin sofralar kurulacak, yine sahurda ve i arda 5 öğünlük yemekler yenilecek ve otellerde, restoranlarda artanlar çöpe a lacak, yine açlıktan siniri bozulanlar oruç tutmayanlara saldıracak, yine din adamları tutarsız konuşmalarını acıklı müzikler eşliğinde TV'lerde büyük ücret karşılığında yapıp kafaları karış racak, yine ünlülerle i ar par leri düzenlenip TV şovları yapılacak, yine "oruç tutmanın" tüm nedenleri unutulup en basi nden gün boyu aç kalıp ezanla beraber yemeğe saldırmak zannedilecek. İsra an uzak, ö eden uzak, nefsine hakim, Allah'a yakın bir Ramazan geçirmeniz dileği ile hayırlı Ramazanlar... "
İclal Aydın Sürpriz Şekilde Evlendi Oyuncu‐yazar İclal Aydın, başrolünü oynadığı “O Hayat Benim”in görüntü yönetmeni Efe Kubilay ile sürpriz bir şekilde nikah masasına oturdu. Çi , 16 Haziran Salı günü sabah 9.30'da Sarıyer Evlendirme Dairesi'nde evlendi. Nikah şahitleri kardeşleri oldu. Bu aşk, İclal Aydın'ın Ağustos 2014'te diziye ka lmasıyla başladı. Sezon finalinde ise nikahla taçlandı.
W
11
nme
r'a Evle
Boluğu , Merve
alkılıç Murat D in dil ışmak iç r a E b f li n k e Te ır yenid na e . , aylard nunda ik Dalkılıç o s i cuya 'y e Merv zel oyun ü ü g ğ i ü ğ t k gi aldı. dö yanı nı odrum'a ” B t e n v e E d “ , Peşin sonra n popçu ını 6 ay klif ede r e la t k k ş li a li ev aşlayan nden zında b e yüzü 2013 ya n a ih n yeniden pçunu y sonra a ç a ünlü po kez k ir b e ikinci yan ikili, endisin k , r u noktala 1 ğ 0 4 lu bu kez 2 erve Bo a M 'l . ıç ıl ış r alk cak ba ladı. An Murat D ık n ç e a ı d e ın t ığ ihane n ayrıld l amame t ve güze a 't k e lı e n Ara p Nisan ya pçu, ne kazandı. n e id n e ünlü po ini y rve nun kalb ş ğı Me a ıl ş r oyuncu a k de eniden bir par sonra y n ayında e iz gün d e c eç ğim g a o ge , 'l r ıç u ıl ğ lk lu a Bo layan D drum'a eye baş den Bo in ş e p görüşm unun lifi eden l oyunc lilik tek v e a 'a de güze r u luğ havalar nca da erve Bo lı a M . ı n i a g et" y pçu, "Ev ünlü po uçtu.
Nejat İşler Eski Sağlığına Kavuştu Geçen yıl geçirdiği rahatsızlık sonucu 3 ay yoğun bakımda kalan ve hayranlarını çok endişelendiren Nejat İşler, eski sağlığına kavuştu. Yaşadığı sağlık sorunlarını geride bırakan Nejat İşler, önceki gün Gümüşlük'teki bir kahvehanede arkadaşlarıyla sohbet ederken objek fe yansıdı. Ünlü oyuncunun, keyfinin yerinde olduğu görüldü.
Tuğçe Kazaz: “Deniz ve Arkadaşlarının Yasını Tutuyorum” Yap ğı açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları ile adından sıkça söz e ren Tuğçe Kazaz, son olarak Süleyman Dem rel'in vefa üzerine duygu ve düşüncelerini dile ge rdi. Demirel için 3 gün yas ilan edilmesine içerlenen Tuğçe Kazaz, bu kez devrimci oldu ve Tw tter'a "Türkiye'de 3 gün yas ilan edildi. O nedenle ben de yastayım. Den z Gezm ş ve arkadaşlarının yasını tutuyorum" yazdı. İşte Tuğçe Kazaz'ın o tweet'i:
SERHAN PEKTAŞ
YALNIZ DEĞİLSİN… ÜZÜLME Her şey, sanal dünyana davetsizce gelen kısacık bir “selam” mesajı ile başladı değil mi? Tek mesaj a lan sen değilsin… Benzer şekilde gelen onlarca mesaj arasında, hiçbir farklılığı olmadığı halde, sadece onun mesajı dikka ni çek değil mi? Bir tek sana farklı gelmedi… Sanaldan gelen bu yabancıya, diğer herkes gibi olacağından korkarak cevap verdin değil mi? Tek korkan sen değilsin… Çok ilgili, çok seviyeli; tam da istediğin gibi mesajlar yazdı art arda, istemesen de etkilendin değil mi? Tek etkilenen sen değilsin… Konuşmak istedi seninle değil mi? Daha önce hiç kimsenin konuşmadığı gibi konuşmak istedi! Tek konuşmak isteyen sen değilsin… Fotoğraflarını istedi, hepsini tek tek inceledi, çok beğendiğini söyledi, il fatlar e ; mutlu oldun değil mi? Tek güzel sözler duymaya ih yacı olan sen değilsin… Her geçen gün merakı ar , daha da yakınlaş nız, sanal dünyanıza sığmaz oldunuz. Ar k görmek, yakından tanımak istedi değil mi? Tek merak edilen sen değilsin… Hani “belki bu sefer doğru kişidir” umudun, korkularını yendi; görmeyi kabul e n, buluştunuz değil mi? Tek umutlanan sen değilsin… Gözlerinizin içiyle gülümseyerek saatlerce konuştunuz. Porselen bebekmişsin gibi, kırmaktan korkarak ilgiyle davrandı değil mi? Tek ilgi bekleyen sen değilsin… Bir dahaki görüşmenize kadar ilgisinin, sıcaklığının dozu ar iyice, ısındın ona karşı, kalkanlarını indirmeye başladın değil mi? Gönül kapısını tek aralayan sen değilsin… Defalarca buluştunuz, konuştunuz, birbirinizi iyice tanıdınız. “Bu sefer doğru kişi” diye hisse n değil mi? Tek hisseden sen değilsin… Geçen duygu yüklü günlerin sonunda arzuları da açığa çık , seni her anlamda istedi, arzuladı değil mi? Tek arzulanan sen değilsin… Baş başa roman k, doyum olmaz saatler geçirdiniz. Aşkın tenlerinizde kanat çırp ğını hisse n. Her hücrende ar k tamamen birbirinizin olduğunuz inancıyla yanından ayrıldın, değil mi? Tek inanan sen değilsin… Ertesi günlerde gelen aramalarda, mesajlarda bir şeylerin yavaş yavaş ama çok belirgin halde değiş ğini, kötüye gi ğini fark e n, anlam veremedin değil mi? Tek anlayamayan sen değilsin… Saatlerce konuştuğun, yazış ğın ateşli, hevesli âşık gi ; yerine buzdan duvarları olan donuk, sessiz biri geldi. “Birdenbire nasıl bu hale geldi?” diye çok şaşırdın değil mi? Tek şaşıran sen değilsin… Günler geç kçe aranızdaki mesafe açıldı, açıldıkça
A
“Ben nerede hata yap m?” diye üzüntü içinde kendini sorgulamaya başladın değil mi? Tek sorgulayan sen değilsin… Oysa, kaybetmemek için hesap sormamış n, geçmişini didiklememiş n, talepkar olmamış n, bunaltmamış n, tar şmamış n, özensiz davranmamış n, kapris yapmamış n, sitemkâr olmamış n değil mi? Tek mükemmel olmaya çalışan sen değilsin… Sen, tüm bunları sorgulayıp ortada olmayan soruna çözüm ararken, aslında onun çoktan ellerinin arasından kayıp gi ğini anladın değil mi? Tek anlayan sen değilsin… Daha çok can yakıcı olanı ise, karşına geçip “bi ” bile demedi, konuşmadı, açıklamadı. Sadece gelen sonu senin fark etmeni sağladı, değil mi? Tek fark eden sen değilsin… Sonuç mu? Sonucu yok, sonu da yok. O da gerçekte yoktu aslında. En azından senin düşündüğün, hisse ğin gibi biri yoktu karşında. Sen seçmedin, sen istemedin. Sen seçildin. Kim olduğun, nasıl yaşadığın, ne hisse ğin onun hesabında yoktu. Sadece seçildin ve tüke ldin. “Neden” diye bile soramadın, içindekileri yüzüne haykıramadın, soru işaretlerinin doldurduğu koca bir yükle öylece kala kaldın. Üzülme, kendini suçlama, yanlış bir şey yapmadın. Sadece inandın, inanmak istedin. Yalnız değilsin! Bunları yaşamak zorunda bırakılan da bir tek “sen” değilsin! Gülben YANARDAĞ
AŞK
siko
MADDE BAĞIMLILIĞI Madde bağımlılığı, zarar verici, sakinleş rici, uyarıcı ve mutluluk verici etkileri olan; zaman geç kçe daha fazla alma isteği uyandıran, alınmadığında ise tahripkar davranışlara neden olan bir beyin hastalığıdır. Herkes, önce deneme amaçlı başlar ve kendini kontrol edebileceği yanılgısına kapılır. Deneme amaçlı olan kullanım, daha sonraki aşamalarda bağımlılığı ortaya çıkarır. Kişi; maddeden aynı etkiyi sağlamak adına kullanım miktarını ar rır, bununla birlikte ise bağımlılık sürecine girilmiş olunur. Maddenin Zararları Türlerine bağlı değişiklik göstermekle birlikte genel olarak kişiler üzerinde fizyolojik, psikolojik ve sosyal tahribatlar yara r. Bellek bozukluğu, yeni bilgileri öğrenememe. Dikka toplayamama, dalgınlık Halsizlik ve yorgunluk Aşırı derecede kilo kaybı Huzursuzluk, sinirlilik (madde yoksunluğuna bağlı) Çevreden kopma İç organların zarar görmesi
Zehirlenmeler ve buna bağlı ölümler Kimler Risk Al ndadır? Herhangi bir madde bağımlılığı bulunan ebeveynlerin çocukları Ebeveyn ilgi eksikliği. Aile dinamikleri oldukça önemlidir; aile içi ile şimin eksik ve yetersiz olması. Sosyoekonomik seviyenin düşük olması Maddeye karşı kişinin oluşturduğu yumuşak düşünceler,"istediğim zaman bırakabilirim" düşüncesi madde kullanımını ve bağımlılığını etkiler. Kişilik gelişmesi. Örneğin; kişinin kendini kontrol edememe gibi dürtüselliklerinin olması, ani duygudurum değişikliği içinde olması, madde bağımlığı açısından risk oluşturan bir durumdur. Madde Bağımlılığı Tedavisi Öncelikle, kişinin tedaviye istekli olması ve bağımlı olduğunu kabullenmesi gerekiyor. AMATEM ya da psikiyatri kliniklerinde tedavi olunabilir. Tedavi süresi 1‐5 ha a arası hastanede ya rılarak, hastanın vücudunu maddeden arındırarak, eş zamanlı psikoterapiler eşliğinde gerçekleşir. Tedavi sonrasında, uzman eşliğinde psikoterapi süreciyle, takip amaçlı tedaviye devam edilmelidir. Bu süreçte anne ve babanın, çocuklarıyla etkileşimlerinin güçlü olması da oldukça önemlidir. Psikolog EZGİ ALBAŞ
MONOTONLUK SENDROMU Sürekli aynı şeyleri yapmaktan bunalmış, haya an eskisi gibi zevk almıyor gibisiniz. Ne duruyorsunuz? Her gün “Nasılsın?” sorusuna standart cevabı vermekten bıkmadınız mı? Bana göre monotonluğun, sülükten farkı yok. Zamanla tüm hayat enerjinizi emen bir illet. Bunu aşmak, kördüğümü çözmekten zordur. Sevdiklerinizle özleminizi sosyal ağlardan mı giderir oldunuz? Genel olarak hep “İşler yoğun.”, “Ha ada bir gün iznim var, onda da dinleniyorum” deriz. Bu, insanlardan uzak kalmak için bahane değildir. O, enerjinizi emen monotonluğun sizi her şeyden soyutlamaya çalışmasıdır. Siz de farkındasınız robotlaş ğınızın. Her gün aynı yüzler, aynı mekanlar, aynı işler, aynı sıkın lar; zevki nerede ki yaşamanın? Sıkılmış bir şekilde gezmek, sizi yaşayacağınız haya n güzel anlarından mahrum eder. Bu süreçten ne kadar erken çıkarsak kardır. Sadece bizimle ilgili değil tabii,
sistema k yaşamın etkisi de büyük. Haya nıza anlam katabilmek için bir hedefinizin olması şart. Hedefiniz, yüksekten uçmak değil, yapabileceğinize inandığınız şeyler olsun. Her hayal kırıklığı, yeni bir monotonluk demek r. Düşünce yapınızı ve hayata bakış açınızı değiş rmelisiniz. Yeni insanlarla tanışın. Yeni mekanlar keşfedin. Haya nıza heyecan ka n. Sevmediğiniz şeyleri sevmeyi deneyin. Mutlaka spora başlayın, monotonluğun ge rdiği iç sıkın sını enerjinizle a n. Bütçenize uygun ta l planları yapın. Bir ha a sonu kaçamağı da olabilir. Yeni hobiler edinin. Kendinizi şımar n. Pazartesi başlamaya karar verdiğiniz diyete yarın başlayın. Bilimsel araş rmalar yapın. Bol bol yüzün; ruhunuza da bedeninize de iyi gelecek r. Kısacası ileride, emekliye ayrılmış, sinirli yaşlılardan olmak istemiyorsak, şimdiden işleri yoluna koymak gerek. Monotonluktan çıkaran her yol mubah r... MELTEM CANPOLAT
Hayat bir seçimden ibaret diyoruz hep. Bazen bize daya lan haya yaşıyoruz, biraz cesaretli isek de seçimlerimiz ile yaşıyoruz. Haya n koşuşturmacasında tercih yapmak için sağlıklı düşünebilmek ise gerçekten oldukça zor oluyor. Duygularımız da man ğımız ile çelişmekten geri kalmıyor bu devrede. Ev seçimi, iş ve eş seçimi derken haya mızı şekillendiriyor ve sonrasında oluşturduğumuz kimlik ile yaşamımıza devam ediyoruz. “İnsanlar, tercihlerinin ge rdiği kaderi yaşar.” deyip devam ediyoruz. Peki bu seçimleri neye göre vermeliyiz ya da tercihi tamamen biz mi yapmalıyız? Bu soruların cevaplarını biraz inceleyelim… İlk etapta duygular üzerinde durmak is yorum. İnsan, aşık olacağı kişiyi bir nevi seçebiliyor. Ya da zihninde belirlemiş olduğu kriterlere uygun olan kişiye güzel duygular hissedebiliyor. Buraya kadar her şey güzel ve normal olarak ilerliyor. Fakat asıl mesele bundan sonra başlıyor. “Kişinin aşktan beklen si ne?”, “Bir roman k ilişkideki tercihi neden yana?” gibi birçok soru gündeme geliyor. İşin içine duygular girdiği zaman beklen ler de, tercihler de karman çorman oluyor ve çoğu zaman çelişiyor birbiriyle! Buradaki önemli nokta şu, “yap ğı her şeyi kendi için yapmak”. Seçiminiz doğru kişi olabilir fakat “Sevgilim, arkadaşlarıyla vakit geçirmesin, hep benimle olsun ha a mümkünse alışverişe de benimle çıksın; benden başka bir haya olmasın.” diyorsanız ve sevgiliniz bunların tamamına sürekli olarak “evet” demiyorsa, sizin için tehlike çanları çalıyor demek r! Ya man ğınıza uyanı, ya duygunuza uyanı seçeceksiniz! Ve bunu yaparken her iki sonuca da katlanmalısınız… “Duygularımla yaşarım ben canım, benimle her yere gelmese de olur.” diyorsanız amenna, fakat sonradan bu seçiminiz, sizin ilişki dinamiklerinizi etkileyecekse “Dünya bile yok olacak bir gün, insan sevginin bitmesine neden üzülsün?” diyerek tercihinizi yapmalısınız! Önemli olan nokta, sizin kendinizi iyi hissetme haliniz ve yap ğınız tercihten sonraki süreçte kararlı olmanız. Bu tercihi yapan sizsiniz, e tabii ki sonuçlarına da katlanmak size düşüyor. “Tercihi ben yapayım, sonucuna başkası katlansın.” gibi bir düşünceniz
olmamalı… Bir diğer tercih, yapılan ve biraz daha man kla yaklaşabildiğimiz kavramlar için; yaşam alanı, çevremiz, işimiz gibi durumlar diyebiliriz. Sosyal alan bakımından birey, sadece ailesini seçemiyor. Onun dışında sosyal çevre ve sosyal statüsünü seçmek tamamen kişiye kalmış. Her gün mutlu uyanmak için sevdiği bir iş, sır nı yaslamak istediğinde iyi bir dost, evde keyifli olmak için iyi bir ev gibi yaşam alanını belirlerken bir sürü seçime maruz kalıyor insan. Çalış ğı işten, arkadaş çevresine kadar birçok konuda çelişki yaşayabiliyor. “Bu iş yeri bana uzak ama maaşı iyi.” ya da “Maaşı az ama çok huzurluyum.” gibi farklı duygu dinamikleri ile, man klı ve bize en faydalı olan kararları vermek gerekiyor. Bu noktada önemli olan husus, tercihinizin ne olduğu. Fazla para kazanmak mı yoksa mesai arkadaşlarınızın iyi olması mı? Bu durumda verdiğiniz kararın temelinde “fayda” olmalıdır. Size en faydalı geleni seçmek, sonraki yaşan nız için bir basamak niteliğinde olacak r. Seçimlerde kararlı olmak, en faydalı tercihi yapmak muhakkak ki hepimizin ortak isteğidir. Fakat bu noktada bunu nasıl yapacağımız önem arz ediyor. Kararlı olmayı kamçılayacak en güzel şey; kısa vade içerisinde olan ve gerçekleşmesi muhtemel konularda karar vermek ve bunu sürdürmek r. “Bir daha onu aramayacağım.” demek yerine “Bir ha a görüşmeyelim.” gibi bir tercihte bulunmak, kararlı olmanıza neden olacak ve gerçekleşmesi daha muhtemel olduğu için size “ben kararlıyım” deme lüksünü bırakacak r. Sonraki süreçlerde ise başaracağınıza inanacak, her tercihinizin sonucuna katlanma kararlılığını göstereceksiniz. Diğer bir husus ise, faydalı tercih yapmak. Bu noktada man k süzgecinizi kullanmak, yapacağınız tercihin ar ve eksilerini gözden geçirmek sizin, en faydalı olanın, tabii ki ar yönde olduğunu görmenizi sağlayacak r. Bu ar ‐eksi tablosu, hem pozi f değerleri ortaya çıkartacak hem de sonraki tercihleriniz için eksiyi görme ve onu fark ederek kapatmanızı sağlayacak r. Seçim ve karar sürecinin en önemli noktası şudur: Kişi, bir şeyi seçme cesare nde bulunuyorsa, sonuçlarına katlanma cesare ni de kendinde bulmalıdır. Tüm seçimler sizin eseriniz olsun, yaşamınızı başkalarının tercihleri ile yönlendirmeyin. Başarı da sizin, başarısızlık da! Hem, kendi haya nız üzerinden başkalarının prim yapmasına izin vermezsiniz değil mi? Tercihlerinizin hep aşktan, mutluluktan yana olması dileğiyle… Psikolog ÖYKÜ EGE ERDOĞAN
Bugün köşemi, kocam Steve McAree'ye bırakıyorum. Kendisi benim çoğu zaman ilham aldığım, haya mdaki yerini kelimelerle anlatamayacağım bir insan. Yurt dışındaki şirke mizde çalışan ve bazı olumsuzluklardan dolayı biraz umutsuzluğa kapılan; özgüveni sarsılan bir bayana yazmış olduğu mektubu aşağıda sizinle paylaşmak istedim. Bir zamanlar, ben yazmaya yeni başladığım o zamanlar sevgili hocam, dostum Nurcan Sabur da bana köşesini emanet etmiş . O gün dünyalar benim olmuştu. Steve McAree'nin İskoç asıllı olduğundan dolayı İngilizce yazmış olduğu o mektubun tercümesini yap m. Umarım hakkını verebildim ve umarım bu sürprizimi o da, siz de beğenirsiniz. Benim de defalarca okuduğum ve her okuduğumda yeni bir ders aldığım bu mektupla sizi baş başa bırakıyorum. Haya a ne olmak istersen olabilirsin. Sessiz bir odaya gir, kapıyı kapa ve bunu oku... Bu senin için. Söylemedikleri, seni hazırlamadıkları bazı gerçekler var. Gitmek istediğin yere ulaşabilmen için çık ğın yolda nelerle karşılaşacağın, o noktaya ulaşabilmen için neler yapman gerekli olduğunu tek tek anlatan gerçekler… Sana söylemedikleri için bu gerçekleri sen de bilmiyorsun. Aynanın karşısına geçip merakla "Ne yanlışım oldu ki?" diye kendini sorgulamaya başlıyorsun. Kendini farklı sanıp başarıya ulaşamamanın imkansız olacağını düşünmüşsün belki de. Sen yanlış bir şey yapmadın. Sadece ve sadece sana tüm gerçekleri tamamıyla anlatmadılar. Eğer izin verirsen toplum, çevrendeki insanlar, başarının başkaları için olduğuna inanmana sebep olurlar. İşte bu haya n boyunca duyup da inanabileceğin en büyük saçmalık. Başarı senin! Başarılı olmak senin hakkın. Sen başarmak için bu dünyaya geldin. Bir amacın bir gayen var ama başarıyı elde edebilmek sana nelere mal olacak? Sana belki büyürken, başarının başkaları için olduğunu söylemişler. Sen de belki buna inanmışsın çünkü gözle görünmeyen elle dokunulmayan bir şey var. Buna "şans" adı vermişler. Ama asıl gerçek, elde etmek istediklerinin senin kendi kontrolünün al nda olması. Bu da insanların kabullenmekte zorluk çek kleri acı bir gerçek. Hedefin ne? Bir şirke yöne p büyütmek mi? Kilo verip formda bir vücuda sahip olmak mı? Huzurlu bir aile ortamında çocuklarını ye ş rmek mi? Ya da toplumun gözünde normalin dışında olan bir şeyler başarmak mı?
Hedefin, hedeflerin ne olursa olsun eleş rilerle, olumsuz tepkilerle ne yazık ki karşı karşıya kalacaksın. Hazır olman gerekli. Nega fliklerin seni itmesine izin vermelisin, yıldırmasına cesare ni kırmasına değil. Ne kadar hırslı, ne kadar azimli olursan, ne kadar büyük, seni bile korkutan hedefler belirlersen, bir o kadar da olumsuzluklarla karşılaşacaksın. Bunu bil ve "Ne olmuş ne fark eder ki?" demesini öğren. Küçükken öyle bir tablo çiziyorlar ki, "Büyüyünce ne olmak istersem olabilirim, parmaklarımı bir şıklatayım yeter!" diyorsun adeta kendine. Bu dünyaya gelmiş en mükemmel çocuk sensin ve herkesin, senin büyüyüp başaracaklarını izlemek ve sen o yolda ilerlerken seni alkışlamak için beklediklerini düşünüyorsun. Sonra bir bakıyorsun büyümüşsün ve o "gerçek hayat" dedikleri şeyin tam ortasındasın. Peki nerede onlar? Hani, seni alkışlayacak o insanlar nerde? Peki bu taş atanlar kim? Yoksa bunlar onlar mı? İşte bu nedenle senin elde etmek istediğin her şey için her gün, her adımda, her rsa a sonuna kadar savaşman gerek. Başarılı insanların, hedeflerine ulaşabilmelerindeki en büyük etkenlerden biri, ha a yüzde doksan dokuzu, pes etmeyen bir kişiliğe sahip olmalarıdır. Onlar gerek çevrelerindeki insanlar, gerek bazı durumlardan dolayı karşılarına çıkan tüm zorluklara rağmen duygusal çöküş yaşamaz, umutsuzluğa kapılmazlar. Onlar pes etmezler. O anı bir düşünsene, ki o an gelecek. Seni eleş ren, senin başarabileceğinden şüphe edenler şaşkınlık içerisinde sana, nasıl yap ğını, başarıya nasıl ulaş ğını soran kişiler olacaklar. O an hissedeceklerin, o an yaşayacağın o olağanüstü duygular var ya... İşte bu paha biçilmez bir şey. Bu senin, sana ve etra ndakilere olan sorumluluğun. "Gerçekten mümkün" olduğunun örneğini sergilemek. İnan ve başar. Steve ÖZGE MCAREE
Yeni Başlangıçlar, Umut ve İnanç
kuşkusuz bu tezi desteklemiyor mu? Hangi zaman
Dünyanın neresine giderseniz gidin bu bir
aralığında yaşarsanız yaşayın gülümsemek
gülücüktür; yani aksi ispatlanmadıkça, tüm canlıların
bulaşıcıdır...M.Ö. ohooo bilmem kaçta, insanlar
evrimden bağımsız gelişmiş ortak dili. Bu fikir beni
gülmeyi keşfe klerinde, paylaşılabilir ve bulaşıcı
ruhun varlığı ve varoluşsal yapısının ayrın ları
olduğunu anlamaları uzun sürmedi. İyi ve güzel ne
üzerine düşündürtür. Peki ruh, bir bütünün, kendi
varsa anlatmak için herkes, önce bir gülümsedi.
parçacıklarından beslenerek ölümsüzlüğü keşfetmiş
Görenler, adına methiyeler dizdi; kaç kralı canından
hali olamaz mı? Ya bu beslenmeyi gülerek
e , kaç bebeğe şifa verdi. Ateşin keşfinden önce
sağlıyorsa? Gülen her yapısal parçanın bir diğeriyle
dahi insanlar ısınmak için gülümsedi; bilirsiniz,
etkileşime girdiği, tahmin edilemez boyutlarda bir
yüzünüzde sıcak bir gülümseme varsa şirin
ağ... Bu şekilde dizayn olmuş dinamik bir formun
penguenler gibi bir arada kalır, üşümezsiniz. Kim
çekirdeğinde, etrafa saçılmış gülücük molekülleri
bilir, günlerdir yon uğu taşı, belki sadece güzel
birbirleriyle çarpışıyorlar; evrenin muazzam
gülüşü için mağaradaki o genç kıza verdi. Taş
ahenginde tükenmeyen bir kaynak gibi. Çarpışmayla
boynunu süsledi, sevinçten güldü dağınık saçlı kız; o
ortaya çıkan enerji, moleküllerin hissedilir yayılım
kadar güzeldi ki, bütün taşları o kız için parlatmak
hacminden daha büyük ve şiddetli bir pozi f
istedi. Ateşi buldu birisi, "Yabadaba duu!"; ha a
yansımaya dönüşüyor; ruhtan boşluğa, boşluktan
"Uoh ataş!" demişse de gülmesini yanından eksik
ruha devingen bir enerji bu. Evdeki menekşelerinizi
etmedi. Sizin de gülenleriniz çok olsun, Allah
sularken onları gülümseyerek okşadığınızda, tatlı
hepinizin layığını versin, gülmekten ölün umarım.
sözlerle konuştuğunuzda, bir süre sonra nasıl da
Cenazelerde gülmenin ayıp olduğunu öğre ler bize,
şımararak çiçek aç klarını görünce bana hak
oysa ruh gidiyorsa gönlü rahat ve bu dünyada
verebilirsiniz. Hele ki tomurcuklanmış çiçekleri
eminse güldürdüklerinden, gülmeden uğurlanmayı
gördüğünüzde, içinizde çiçeklerin açması da
hak eder mi?
Herkese bizden bir gülücük bugün Bilirsiniz Günaydın için ilk şar r, Ve başarmak için... Umuduna, inadına gülmek, Üstüne basa basa gülmek... Karnımıza yediğimiz yumruklara inat, Karanlıklar çöken baharlarımıza inat, Düne inat, Geride kalanlara inat, Bildiğimiz ancak dayatmadığımız Ve bir o kadar içten yanmalı inandığımız tüm hakikat aşkına; Göze göz, dişe diş. Gülümsemeyenlere inat, Gülümse çünkü bunu yapabilirsin. Vazgeçilmiş yarınlarımıza inat, Tesiri iksir, gülümse... PINAR ÇETİNKAYA
GÖLGE Türkler, 629 yılında Çinlilerle yap kları savaşta tuzağa düşürüldüler ve yenildiler. Bu yenilgiden sonra Doğu Göktürk Devle yıkıldı. O günden sonra Çinlilerle Türklerin savaşı artarak devam e . Çinlilerle Araplar arasında yapılan Talas savaşında Türkler, Müslümanların yanında yer aldı. Ve İslamiyet, bu korkusuz millet tara ndan hızla kabul edilen bir din oldu. “Öyle bir millet gelecek ki, onlar beni görmedikleri halde beni görmüş gibi iman edecekler. İslamiyet'i yücel p, İslam adale ni ve medeniye ni dünyaya yaymaya çalışacaklar ve onlar İslam'ın koruyucuları olacaklar. İşte onlar, benim cenne eki kardeşlerimdir. Takva bakımından da sizden üstündürler.” Peygamberimizin işaret e ği millet, Türklerdi. 632 yılında peygamberimiz vefat e . 634 yılında bir önceki kutsal kitabın haber verdiği ''mahşerin dört atlısı'' dünyaya gönderildi. Kuran'ın koruyucuları, İslam'ın savunucuları, Türkün yenilmez savaşçıları… Rabbimin öyle askerleri vardır ki, insanlar içinde yaşarlar, insanlar gibi yerler, içerler, gezerler ve evlenirler de hiç kimsenin haberi olmaz; ruhu bile duymaz…Ve ölümsüz savaşçı, kendisi için yara lan kadınını, aşkını aradı yüzlerce yıl... Bir gün aşkını ölümlüler arasında buldu… Kızıl saçlı güzel, kendisini bulan ölümsüz aşkına bak : “Sen benim her gece e ğim duamsın,” dedi. Cellât önünde diz çöktü. “Buldum seni, nefesim, ömrüm, sol yanım... Ar k sensizliğe dayanacak gücüm kalmadı. Yüzlerce yıldır arıyorum seni.” Sıradan bir yaşan m olduğunu sandım her zaman ama yüreğim biliyordu bu sıradanlığın aksine olağanüstü bir haya m olduğunu. Görüyordum ama ih mal vermiyordum. İşaretlere, “tesadü ür” deyip geçiyordum. Yoluma çıkanlara bakmıyordum. Ta ki cellâdımla yolum kesişene kadar… Ve gözlerime bakıp derinden gelen boğuk bir sesle “nefesimmm, ömrüm…” diyene kadar… Safir renkli gözleriyle yüreğimin derinliklerine bakana kadar… Bir kadın, cellâdına âşık olursa eğer, tek bir şey diler… “Sen canımsın,” dediğinde tek bir şey diyebildim: “Bu can senin olsun, al; sen benim kabul olan duamsın yar.” Gölge… Bu kitap ruh eşini arayanlara, ruh eşlerini bulduklarını sanıp yananlara, yıkılanlara, tüm kürkçü dükkânlarını, limanları ve şehri yakanlara ithaf edilmiş r. Ve birkaç ha a içinde tüm kitapçılarda okurunu bekliyor olacak. SEMRA ATASOY
ENDİŞELERİNİZE ÇÖZÜM SEKSMİŞ MEĞER Araş rmalara göre kadın beyninin korku ve endişe ile ilgili bölümü, seks sırasında devre dışı kalıyor. “Vay be!” dediniz değil mi? Endişelerden kurtulmak bu kadar kolaymış meğer. Şaka bir yana bu ve benzeri bir bilgi okuduğumuzda neden şaşırıyoruz bilmiyorum. Hayır, aslında biliyorum. Seksin açıkça konuşulamadığı bir ülkede yaşıyor olmanın sonucudur her seks içerikli gerçeği duyduğumuzda şaşırıyor olmamız. Özellikle söz konusu, gerçek kadın vücudu ile ilgili bir bilgi içeriyorsa… Çünkü seksin kadın için görev, erkek için zevk olarak empoze edildiği bir topluma dönüşüyoruz. Evet, kadın olmak hiç bu kadar basitleş rilmemiş . Nedir ki Türkiye'de kadın olmak? Her şeyden önce hayata 1‐0 yenik başlamak r. Kadın olmak, fazla ince eleyip sık dokumadan münasip talibe kısmet olmak, evin ve çocukların tüm ih yaçlarını eksiksiz yerine ge rip bir yandan da evin gelirine katkıda bulunmak r. Çünkü kadının ne kadar kazandığının önemi yoktur; her zaman öncelikli sorumluluğu ev kadınlığıdır. Erkeğin ise ev içerisinde, herhangi bir katkıda bulunma yükümlülüğü yoktur çünkü öncelikli ve ha a tek görevi para kazanmak r. Kadını koruyup kollamak erkeğin sorumluluğu, bunun karşılığında erkeğe itaat etmek ise kadının yükümlülüğüdür. Neden? Çünkü kadın eksik etek r.
Kadınların eksik etek olmadığını ispatlamak için doğmuş bir nesiliz biz ve inanıyorum ki üstlendiğimiz misyonu layığıyla yerine ge rirken, bayrağı bizden sonraki nesillere gururla devredebilmek için aralıksız koştuk, hala da koşuyoruz. Oysa son zamanlarda kadına verilen değer, artmak şöyle dursun, hızla azalmaya başladı. Ama en acı olan da kadına en büyük darbenin ne yazık ki yine kadınlardan geliyor olması. Bazı kadınlar erkeğin üstünlüğünün, haklarının ve çok eşliliğe olan ih yacının en azılı savunucularından. Nasıl bir çarpık zihniye n esiri olduklarını tar şmayacağım ama kadının varlığının, erkeği mutlu etmek ve onun ih yaçlarını karşılamaktan ibaret olduğu bilincinin tohumlarını bilinçsizce ekerken, kadının fiziksel ih yaçlarının ya da mutluluğunun bir önemi kaldığını sanmıyorum. Kadını hiçleş rerek, ileride nasıl felaket biçeceklerinden habersizler. Kim bilir belki de umursamıyorlar. Sadece saygının vurgulanıp, sevginin unu urulduğu bir dünya yara lıyor. Tolstoy demiş ki, “Saygı, sevginin olması gereken boşluğu doldurmak için uydurulmuştur. Gerçek, saf ve koşulsuz sevgi zaten içinde sadece yüce duygular barındırır ki saygı da bunlardan biridir.” Bu durumda aslında vurgulanması gereken de sadece ve sadece sevgidir. VEFA ENVER
Mutfak NURANİYE TARİFİ Bayanlar baylar, işte yine bir aradayız ve yaz aylarının muhtemel zorlu yollarında fit kalmanın telaşı ile ilerliyoruz. Eh, o zaman ne yapıyoruz? Elbe e plajlarda gönül rahatlığı ile sere serpe ya p denizin tadını çıkarmak için, bu buluşmamızda hafif ve ayni zamanda doyurucu ve de sağlıklı bir tarif ile sizleri baş başa bırakıyorum. Malzemeler: ‐ 1 demet maydanoz ‐ 1 demet dereotu ‐ 1 adet taze soğan ‐ 6 adet kabak ‐ 1 kase yoğurt ‐ 1 kaşık mayonez ‐ Kırmızı pul biber ‐ 1 çorba kaşığı tereyağı ‐ 1 bardak pirinç Yapılışı: Soğanlar, az yağda kavrulduktan sonra rendelenmiş kabakları ekleyin ve suyunu çekene kadar pişirin. Sonrasında, 1 bardak pirinci ve suyu ekleyip, pirinç piş kten sonra iyice soğumaya bırakın. Ardından dereotu, maydanoz, yoğurt ve mayonez ile karış rın. Son olarak, tereyağında pul biberi kızdırıp üzerine gezdirin. Bu kolay ve lezzetli nuraniye tarifi ile masalarınızdaki mutluluğa mutluluk ka lsın. Şimdiden afiyet olsun. DOĞA BEKLERİZ
Sağlı
k
Sağlıklı Mutlu Bir Yaşam Detoks Hava kirliliği, stres, hazır gıdalar, daha aslında sayamayacağımız bizi yoran, yaşamımızı kirleten ruhumuzu yoran birçok neden var. Bu iç‐dış etkenler vücudumuzda toksinlerin birikmesine neden oluyor. Çözümü kendi dışımızda aramayalım. Çözümü doğadan bulmaya çalışalım. Vücut dengesini sağlamak için detoks etkisi yaratan besinler bu konuda bize fazlasıyla yardımcı olmayı başarıyor. Toksinlerin vücudumuzdan atmak için yararlı ve sağlıklı olan besinlere özellikle yaza yaklaşırken göz atalım. Limon Nane İkilisi Limon, anayurdu Hindistan ve Uzakdoğu olarak bilinir. Ardından Arjan n ve Meksika izler. Limon ve nane; onlar ayrılmaz bir ikili. Limonlu su, kuvvetli detoks içeceğidir. Limonlu su bağışıklık sisteminizi güçlendirir, vücudunuzdaki zararlı toksinlerden arınmanıza yardımcı olur. Ayrıca kilo vermenize de yardımcı olmaktadır. Ilık suyun içine birkaç dilim limon atarak yarım saat bekle kten sonra içebilirsiniz. Sabahları içmenizi tavsiye ederim. İçerisine de bir dal nane yaprağı atmayı ihmal etmeyin. Nanenin Etkisi Nedir? Nane yaprağı, suyunuza doğal tat katar. Midenizi ya ş rır, sindirim sisteminizi destekler, kanı temizler. Yaz günlerinin de yaklaş ğı sıcak havalarda serinle ci bir etki yara r. Salatalık En büyük üre cileri Çin ve Türkiye'dir. Güne başlamak için iyi bir seçim. Suyunuza ekleyeceğiniz birkaç dilim salatalık, rehidrasyon için mükemmel olacak r. Ayrıca salatalık kanserle mücadelede eder, kan basıncını
kontrolde tutar ve cilt sağlığında destekçidir. Kivi Sabah kahval sında vazgeçemediğim… En büyük üre cileri İtalya ve Yeni Zelanda'dır. Doğrusu, İtalyanlar bu işi biliyor. Damak zevkleri oldukça harikadır da. C ve E vitamini ve potasyum açısından oldukça zengindir. Ayrıca bağışıklık sisteminizi de destekler. Çilek En büyük üre cileri ABD ve İspanya'dır. İspanyol kadınlar, güzelliklerini biraz çileğe borçlu olabilirler. Kadınların en yakın dostu... Çünkü kendisi tam bir yaşlanma karşı dır. Ayrıca kalp rahatsızlıklarını da önler ve kalorisi oldukça düşüktür. Suyunuzda nane ile birlikte kullanmanızı tavsiye ederim. Portakal En büyük üre cileri Brezilya ve ABD'dir. Portakal dilimleriyle renklendireceğiniz suyunuza biraz limon suyu da eklemenizi tavsiye ederim. Özelikle kış aylarında sizi hastalıklardan koruyacak bir vitamin deposudur. Tarçın En büyük üre cileri Endonezya ve Çin'dir. Kivi ve çilekten sonra en sevdiğim 3. detoksum diyebilirim tarçın için. Mis kokusu ile sizi büyülemeyi başarıyor. Akşam televizyon karşında ayaklarınızı uzatmışsınız, size doğal tatlandırıcılı mis kokusu ile suyunuza ka ğınız tarçın çubukları eşlik ediyor. Bence de mükemmel! Ayrıca yaz ayları yaklaşıyorken iştah kesici bu detoks, formunuzu korumanız için size yardımcı olacak r. Elmaları dilimleyin ve içerisine birkaç tarçın çubuğu a n. Bu yeterli olacak r. Karpuz En büyük üre cisi Türkiye ve Çin'dir. Çinliler de, yazları Türkiye'de yenmesi gelenek haline gelen karpuzu anlaşılan çok seviyorlar. Yaz sıcaklarına, neredeyse hepimizin serinle ci meyvesi diyebilirim. Böbrekleri çalış rır ve vücudun temizlenmesinde yardımcı olur. 1‐2 yaprak nane eklemeyi ihmal etmeyin. Detoks Suyu Tarifleri Karışımlar Limon + Salatalık + Nane Zencefil + Limon Elma + Tarçın çubuğu Portakal + Limon + Nane Çilek + Nane Kivi + Nane + Limon Karpuz + Nane Hazırlanışı Bir litrelik suyun içerisine meyve karışımlarını ekleyin. Lezzet yoğunluğuna gelene kadar 2 ile 8 saat arası buzdolabında bekle n. İşte detoksunuz hazır! Sağlıklı mutlu yaşamlar dilerim. DİLAN SÜRER
Fotoğrafçılık DÜĞÜN FOTOĞRAFÇILIĞI Kuşkusuz fotoğrafçılığın en zor dallarından birisi düğün fotoğrafçılığıdır. Zordur, çünkü ortada büyük bir beklen vardır. Zordur, çünkü o günün tekrarı yoktur. Son yıllarda düğün fotoğrafçısı olmak isteyen ve bu yolda kendini geliş rmek isteyenlerin sayısı oldukça ar . Bu yazımda hem düğün fotoğrafçılığı konusunda kendini geliş rmek isteyenlere, hem de düğün fotoğrafçısı arayışında olan çi lere küçük ipuçları vereceğim. Eğer evlilik hazırlıkları yapan ve oradan oraya koştururken bir yandan da fotoğrafçı araş rması yapıyorsanız, öncelikli yapmanız gereken şey, düğün tarihiniz belli olduktan sonra düğün fotoğrafçınıza da karar vermenizdir. Bir yıl önceden ajandası dolan fotoğrafçılar var, unutmayın. Peki herkesin düğün fotoğra çek ği şu zamanda, seçimi nasıl yapacaksınız? Çevrenizde evlenen çi lerden, interne en duyduğunuz; gördüğünüz, tarzını beğendiğiniz kişilerle görüşün. Fotoğra kendisinin mi yoksa yanında çalışan bir başka kişinin mi çekeceğini öğrenin. Fotoğra nızı çekecek olan kişinin örnek çalışmalarını inceleyip, mümkünse çekim yap ğı çi lerle görüşün ve fikirlerini alın. Eğer fotoğra a iyi çıkmak is yorsanız, pahalı ekipmanlara veya gidilecek mekanlara çok kanmadan, fotoğrafçıyla aranızdaki enerjiyi göz önünde bulundurun. Enerjileriniz uyuşursa şayet, fotoğraflar mutlaka güzel olacak r. Sonuçta önemli olan fotoğraflarınızı beğenmeniz. Enerjiyi göz ardı etmeyin. Albüm sürecini öğrenin. 1 ayla 1 yıl arasında değişen süreçler söz konusu. Ve fotoğrafçınızla aranızda bir sözleşme olmasına özen
gösterin. Malum; söz uçar, yazı kalır. Sözleşme hem fotoğrafçının hem de sizin hakkınızı savunur. Fotoğrafçının ücre pahalı mı geldi? Siz yine de, o değilse de başka bir fotografçı ile çalışın. Kuzeninizin Amerika'dan aldığı ve sizce çok güzel manzaralar çek ği fotoğraf makinesine çok güvenmeyin. Çünkü fotoğra makine değil, kuzeniniz çekecek. Hem akrabalık ilişkileriniz zedelenmesin hem de kuzeninize bu yükü vermeyin. Bırakın o da diğer akrabalar ve konuklar gibi o gün eğlensin… Düğün fotoğrafçısı olma yolunda ilerleyen biriyseniz, yine ilk unutmamanız gereken, çi inizle enerjilerinizin uyuşmasıdır. Onlar “para kazanılacak bir rsat” değiller unutmayın. Birbirine aşık ve bir yolda ilerlemek isteyen iki insan… Size güvenip sizi tercih eden, belki ilk kez evlenen, ilk kez profesyonel çekim yap ran iki sevgili… O gün fotoğraf çekmenin dışında psikolojik danışmanlık da yapmanız gerekecek. Düğün günü aksilikler silsilesi olabiliyor malum. Morallerin bozulmaması ve enerjinin düşmemesi lazım. Bunu göğüsleyecek olan kişi “eğer profesyonelseniz” sizsiniz. Dx veya Fx gövdeli sağlam bir body, düşük diyaframlı lensler, ortam ışığına göre reflektör, tepe flaşı veya paraflaş işinizi görecek r. Farklı açılarda lenslerinizin olması gerekiyor. Güzel bir mimariyi de kadraja almanız için keskin bir geniş açı; portreler için sabit diyaframlı lensler işinizi görecek r. Unutmayın, iyi sonuçlar almak is yorsanız ekipmanınız da iyi olmalıdır! Fotoğrafçının farkı bakış açısından kaynaklanır. Farklı açılarda görmeyi öğrenmelisiniz; fotoğra a da, haya a da… Sevgiler… SİNAN SÖNMEZ
Bir Merkür retrosunu daha geride bırakmanın dayanılmaz hafifliği içinde, önümüzdeki maçların yeni aksiyon planlarına başlıyoruz sayın okur.Temmuz ayında tekrar ileri hareke ne geçen Merkürle birlikte rölan ye aldığımız ya da yavaşla ğımız işleri hızlandırmak ve bi rmeyi başardığımız işlerin de meyvelerini toplamak adına nefis bir zaman. Neden mi? Yüce ve cömert Jüpiter, partnerliğinden hoşnut olduğu Aslan burcundaki geri hareke nden sıyrılıp, nihayet 15 Temmuz'da ileri a larak, bizlere şans baloncukları üflemeye hazırlanıyor. Ne zamana kadar dersek, ta ki 11 Ağustos'ta Başak burcuna geçene dek. Yani bir aylık bu süreçte şans, rsatlar ve başarı bizden yana. Kısacası Jüpiter, eli açık babamız rolünde; bolca umut vaat ediyor. Jüpiter'in temsili başlıkları; eği m, şans, felsefe, seyahatler, gelişme, büyüme, olgunlaşma, öğre cilik, spiritüel farkındalık, inançlar, cömertlik... Bu alanlarda ülkemiz ve toplumumuz adına da önemli değişimlerin söz konusu olacağı yeni bir döneme giriyoruz. Bu pozi f gökyüzü birlikteliği, gelecekteki bürokrasi faaliyetleri için olumlu mesajlar vermekte. Eği m ile ilgili konularda yeni düzenlemeler yapılması, din, devlet, kanunlar ve hukuki meselelere yeni yaklaşımlar sergilenmesi gündeme gelebilir. Güzel olan, Jüpiter gibi önemli ve yücel ci bir gezegenin Aslan burcunda kendini ve olumlu özelliklerini iyi ifade etmesidir. Fırsat niteliğindeki bu etkiyi, en rasyonel ve verimli şekilde faydaya dönüştürmek de boynumuzun borcu olsun sayın okuyucu.Bu arada, elbe e Temmuz ayı için iyi haberlerimizle beraber, uyarıcı ve önlem almaya yönelik göksel pozisyonlardan da bahsedeceğiz. Mesela; 21 Aralık'ta Akrep burcundan Yay burcuna geçen mürebbiye kılıklı Satürn efendi, 15 Haziran'da tekrar başladığı işi bi rmek, gerekli olanı öğretmek ve dönüşümü tamamlamak üzere Akrepleri son kez ziyarete geliyor. Akrep burcu, horoskopunuzda hangi evi temsil ediyorsa, o evin nitelikleri üzerine dönüşümünüze razı ve öğrenmeye açık olmalısınız; yoksa Satürn cıs yapar. Psikolojik olarak yorucu, yıpra cı fakat kesinlikle arınmak ve kendi tutsaklığınızdan kurtulmak için büyük bir rsat. Ne de olsa Satürn, elinde cetveliyle sıra sıra dolaşıp tüm öğrencilerinin derse ka lımını kontrol eder, aylaklık edeni cezalandırır. Sizin, yaşamdaki tüm sınavlarınızı başarıyla geç ğinizden emin olmak için baskıcı ve disiplinlidir. O sizin, derslerinden kaytarmayı başaramayacağınız, suratsız ve bir o kadar da iyi niyetli öğretmeninizdir. 18 Eylül'e kadar bu zorlu sürecin etkilerini, en efek f şekilde lehinize sonuçlandırmak is yorsanız dayanın ve inançlı olun. Unutmayın; brace yourself, winter is coming! Fakat summer is s ll working. Ve biraz da Türkçe ile pekiş relim efendim; sular bulanmadan durulmaz. Jüpiter sizinle olsun sayın okuyucu.
Astroloji
W
Pınar ÇETİNKAYA
Tezcan Fenerciler'in ağzından kendisini dinlemek isteriz. Tezcan nasıl birisidir? Sanırım en zor sorulardan biridir bu. İnsanın kendini anlatması zordur. Ufak bir özgeçmişle başlayayım. 10 Ocak 1992 İsviçre doğumluyum. Bursa'da büyüdüm. Basketbol ve modellik geçmişim var. Karakterime gelecek olursak; oldukça sakin, yeniliklere ve öğrenmeye her zaman açık birisi oldum. Çabuk sıkılma gibi kötü bir özelliğim var. Bu yüzden, hep yeni şeyler öğrenmeye adadım kendimi. Özgür olmayı çok seviyorum ve sanırım her zaman kendi bildiğimi okuyorum; biraz dik kafalıyım yani. Ama bu da, haya a bana hep pozi f bir şekilde döndü. Bence bu kadarı yeterli şimdilik; biraz da gizemli kalmayı severim. Basketbol, modellik, oyunculuk; üçü de prensibe dayalı. Hangisi daha zor, hangisi daha eğlenceli? Hepsi, ilk başlanıldığında zordur aslında. Ama hepsi de zaman geç kçe çok eğlencelidir. Basketbol kariyerim, çok şükür, çok güzel gi ve her zaman eğlendim. Ülkemizdeki modellik sektörü tam oturmadığı için o konuda fazla yorum yapamam fakat defilelere çıkmak, o atmosferi tatmak da gayet eğlenceli. Oyunculuğa gelecek olursak, şu an çok tazeyim ve emin olun ilk sahnelerim çekilirken pes etmeyi düşündüm! Ama alış kça o kadar zevkli bir hal almaya başladı ki, “İyi ki başlamışım.” dedim. Bu klişe bir la ır belki ama ben bütün samimiye mle söylüyorum; ekibimiz muhteşem, sürekli eğleniyoruz ve hepsinden bir şeyler öğreniyorum. Basketbol haya n neden bi ? Son iki sezon, çalış ğım antrenörümle pek anlaşamazdık. Az önce de dediğim gibi, ben dik kafalı bir adamım ve kendimi kullandırmayı sevmem. Ama antrenörüm de tam tersi, insanları yanında barındırmayı seviyordu. Son iki sezonumda, hem oynamadım hem de transfer teklifleri gelmesine rağmen gitmeme izin verilmedi. Ben de iyice soğumuştum ar k ve bırakma kararı aldım. Hem, basketbolda zirveyi tatmış bir şekilde son vermek en iyisiydi. Bu yüzden her şeyin tadında bitmesi daha güzel sanırım. Modellik sektörü ve oyunculuk sektörü hakkında ne düşünüyorsun? Modellik sektörü maalesef ülkemizde tam olarak oturmuş değil. Gerçekten çok kaliteli modellerimiz var ama değerleri ne kadar biliniyor, o tar şılır. Oyunculuğa gelirsek; çocukluk hayallerimden biriydi her zaman. Oldukça zor ama bir o kadar da eğlenceli. Bambaşka bir karaktere bürünmek ve ona can vermek muazzam bir durum. Bu yüzden sürekli çalışıyorum ve her geçen gün, üstüne bir şeyler katarak yol katetmeye çalışıyorum. Umarım diğer işlerimde başarılı olduğum kadar bu işimde de başarılı olurum. Ben bu işte kalıcı olmak is yorum ve kalıcı olmak için de elimden geleni yapacağım. İdeal kadın nasıl olmalıdır sence? 23 yaşındayım fakat bu yaşıma kadar kendi ideal kadınımı
bulamadım. Aslında ideal kadın veya ideal erkek yoktur. Önemli olan anlaşmak r. Kafalarımız uyuşuyorsa benim için ideal kadın odur. Tabii ki kendine bakmalı ama bu sadece fiziki anlamda değil; zihnen de sürekli kendini yenilemeli ve geliş rmelidir. Umarım bir gün ideal kadınımla karşılaşırım. Yeni bir diziye başlıyorsun, hayırlı olsun öncelikle. Selim karakteri nasıl biridir? Senin haya ndan kesitleri var mı? Dizi hakkında biraz bilgi verir misin? Teşekkür ederim, umarım hayırlı olur. Selim karakteri çalışkan, sürekli üreten, aklı sadece işinde olan ve sürekli kazanan bir karakter. Kazanmak için her yol mubah r onun için. Zengin fakat zenginliğini kendi ar ran bir adam. Biz bu dizide, kaybedeceğini anlayınca neler yapabileceğini göreceğiz. Aslında bana benzeyen yönleri oldukça fazla; kazanma hırsı, işindeki azmi… Bende her zaman olan şeyler ama bana göre kazanmak için her yol mubah değildir. Eğer e k olmayan bir durum varsa ben o işe asla girmem. Selim'den beni ayıran en büyük özellik budur. Aynı zamanda kendisi kötü bir karakter; sanırım, benim karakterimde biraz olsun kötülük barınmıyor. Bu arada, dezavantaj olsa da inandığım bir şey vardır; Allah, kalbi temiz olana her zaman güzel kapılar açar. Dizimiz, Aylin ve Ferhat'a kalan bir fabrika etra nda geçiyor ve o fabrikayı isteyen bir de Selim var. Bu üçünün arasındaki çekişmeyi görüyoruz. Bu kadar anlatmam yeterli, izleyip öğrenelim geri kalanını. Kariyerin için aile kurmaktan vazgeçer misin? Ben her zaman kariyere önem veren bir adam oldum. Haya mı düzene koyana kadar aile kurmayı düşünmüyorum. Tabii hiç belli olmaz; bir gün öyle biri çıkar ki karşıma, bütün kariyerimi onun için bi rmeye razı olabilirim. Ama o kadın karşıma çıkana kadar kariyer odaklı bir hayat yaşamayı düşünüyorum. Meslek seçimlerin hep yetenek gerek ren bölümler. Eğer spor ya da sanat olmasaydı, hangi meslek dalıyla uğraşabilirdin? Eğer bu meslekleri yapmamış olsaydım, her zaman avukat olmak istemiş m. İnsanları korumak ve kollamak çok büyük bir meslek benim gözümde. Ama az önce de söylediğim gibi özgürlüğüme çok düşkün biriyim, bu yüzden masa başı bir iş asla yapamazdım diye düşünüyorum. Benim işimde heyecan, aksiyon hiç olmamalı; o zaman kendimi o işe verme potansiyelim yüzde yüz ar yor. Bize söylemek istediğin veya eklemek istediğin bir şey var mı? WoMEN Dergisi ailesine ve okurlarına çok teşekkür ediyorum. Bu güzel sohbe yapmak benim için büyük bir zevk . Buradan okurlara sesleniyorum; ben sizin haya nızda ar k hep var olmak is yorum, umarım siz de beni haya nızın bir köşesine koymak istersiniz. BERNA TUĞÇE ÇİL
Her ne kadar yağmurlar ve soğuk havalar devam etse de, yaz aylarına girmiş bulunuyoruz. Temmuz ayının ortalarına gelirken, yaz filmleri ile kendimizi “bikini” moduna sokmanın vak geldi. En azından “yazmış gibi” hissetmemiz için, işte size yaz filmleri listesi: 1. Weekend at Bernie's Yönetmenliğini Ted Kotcheff'in yap ğı 1989 yapımı filmin başrollerinde Andrew McCarthy, Jonathan Silverman ve Cathrine Mary Stewart var. Film, Türk komedi filmlerini anımsatmıyor değil. Açıkçası sevmediğim bir konu işleyen film, mizah açısından çok da başarılı değil fakat boş bir vakit varsa ve “Of, uğraşamam dramla, aksiyonla… Şöyle boş boş takılayım.” diyorsanız bu filmi tavsiye ediyorum. Yine de kara mizah sevenlerin beğenebileceği bir film de diyebilirim. Film, bir yazlıkta geçiyor. Müdürleri Bernie, para akladığı gerçeğinin öğrenilmemesi için iki çalışanı Larry ve Richard'ın öldürülmesini ister. Fakat onların da yanında olduğu sıralarda öldürülmemeleri gerek ğini söyler. İşler Bernie öldüğünde değişir. Bu durumdan haberdar olan çalışanlar, Bernie'yi yanlarına alır ve ta le giderler. Yaz boyunca, Bernie yaşıyormuş gibi davranmak zorunda kalıp, her yere onunla gitmek durumunda olurlar. 2. Adventureland Yönetmenimiz Greg Mo ola, oyucularımız ise Twilight ile tanınan Kristen Stewart ve Zombieland ve The Social Network'ten tanıdığımız Jesse Eisenberg. Kristen Stewart'ın oyunculuğu yine yetersiz kalıyor ama Jesse'nin sevimliliği ve daha iyi olan oyunculuğu ile bu yetersizlik dikkat çekmiyor. Konu ise şöyle; 1987 yazı. Yurtdışına gitmek isteyen James, para birik rmek zorunda olduğundan tüm yaz boyunca çalışmak için yerel bir eğlence parkında işe girer. Orada Emily ile tanışır ve yaz ta li ilginç bir hal alır. 3. The Talented Mr. Ripley Anthony Minghella'nın yöne ği filmin başrollerinde Gwyneth Paltrow, Jude Law, Cate Blanche ve yakın zamanda kaybe ğimiz Philip Seymour Hoffman gibi ünlü isimler var. İtalya'da Dickie ve kız arkadaşı ta l yapmaktadır. Ripley, Dickie'nin bu haya nı kıskanmaktadır. Yavaş yavaş ortaya çıkan gerçek ise, Ripley'nin Dickie'yi sadece kıskanmadığı, aslında onun yerine geçmeye çalış ğıdır ve bunu oldukça başarılı bir şekilde gerçekleş rebilmektedir.
Sin 4. The Graduate Yönetmen koltuğunda Mike Nichols var. Başrollerde ise Dus n Hoffman ve Anne Bancro 'ı görüyoruz. Filmin konusu ise oldukça net. 21 yaşındaki üniversite mezunu Benjamin, Mrs. Robinson adında kendinden yaşça büyük bir kadın tara ndan baştan çıkarılır ve onunla bir ilişkiye başlar. Bütün yazını o kadın ve kadının kızı ile geçirir. Kısa bir süre içerisinde de kadının kızına âşık olmaya başlar. Film, 60'ların en iyi filmleri arasında anılır. Ha a birçok benzeri de çekilmiş r.
5. Great Outdoors Howard Deutch'un yöne ği bu filmin başrollerinde Ghostbusters'dan tanıdığımız Dan Aykroyd bulunmakta. Rol arkadaşı ise John Candy. Chet ve ailesi Wisconsin'de bir göl kenarına yaz ta line gider. Her şey güzel giderken, Chet'in eşinin kız kardeşi ve başta sinir bozucu kocası Roman olmak üzere ailesi yanlarına gelir ve bütün ta l altüst olur. Bu sevimli ikiliyi bir arada görmenizi kesinlikle tavsiye ederim. 6. Breaking Away Yine “coming of age” dediğimiz filmlerden biri daha var şimdi. Filmin yönetmeni Peter Yates. Dennis Christopher, Dennis Quaid, Daniel Stern, Jackie Earle Haley filmin başrollerde. 4 yakın arkadaş liseden yeni mezun olmuştur. Dave, Mike, Cyril ve Moocher, yazlarını terk edilmiş su dolu bir taş ocağın da yüzerek geçirirler. Zaman zaman birkaç üniversite öğrencisi ile karşılaşırlar ve Dave bunların arasından bir kıza âşık olur. Film, 79'da en iyi senaryo ödülünü almış r. 7. The Wackness Jonathan Levine'ın yöne ği filmin başrollerinde Josh Peck, Ben Kingsley, Mary‐Kate Olsen gibi isimler var. 1994 yılı, New York sokaklarındayız. Luke liseden mezun olur, fakat bir par de uyuşturucu satarken tüm arkadaşlarının yaz için ta le gi ğini öğrenir. Çok yalnız olan Luke, marijuana karşılığı psikoterapis en yardım almaktadır ve doktorun üvey kız kardeşinden hoşlanmaya başlar.
nema
Sinema 8. Roman Holiday Bu filme aşk filmleri listemde de yer vermiş m. En sevdiğim Audrey Hepburn filmlerinden biridir çünkü. William Wyler'ın yöne ği bu filmde, Audrey Hepburn'ün yakışıklı aşkını oynayan kişi Gregory Peck. Günlük haya ndan bıkmış bir prenses, Roma ta linde korumalarından kaçar ve orada bulunan Amerikalı bir haberci ile tanışır. Kısa sürede çok eğlenceli bir hal alan ta lleri, roman k sonuçlara ulaşacak r. 9. Mr. Hobbs Takes a Vaca on Henry Koster'ın filminin başrollerinde James Stewart ve Maureen O'Hara var. Belki de en bilindik yaz filmlerinden biridir bu film. Bankacı olan Hobbs, deniz kenarında ailesi ile bir ta l planlar. Fakat gi klerinde görürler ki, hiç de bekledikleri gibi güzel bir yer değildir. Kötü bir sahil evi ve her şeye burnunu sokan komşularla karşılaşırlar. Güzel bir komedi filmi izlemek isteyenler için ideal. 10. Wet Hot American Summer Yönetmenimiz David Wain; oyuncularımız ise Janeane Garofalo, David Hyde Pierce, Molly Shannon ve Paul Rudd gibi yetenekli isimler. Bir Yahudi yaz kampının son gününde geçen bu film, 1981 gençlerinin seks komedileri üzerinde duruyor. Siz de Firewood Kampına yazılıp, onlarla eğlenmek is yorsanız, bu filmi mutlaka izleyin derim! 11. The Sandlot (1993) Sandlot, en iyi yaz filmlerinden biri. Yine bir “coming of age” filmi, çünkü yaz deyince akla ergenlik çağındaki çocuklar geliyor. David M. Evans yöne . Film, 1962 yazını ve bir grup beyzbol oyuncusu çocuğu konu alıyor. Üvey anneler ve babalar, sorunlu aileler, sevimli aşklar, arkadaşlıklar gibi herkesin aşina olduğu şeyleri anla yor film ve oldukça da başarılı bir yapım. 12. Grease (1978) Herkesin bildiği bu efsane film de yaz aylarında geçiyor. Film, aynı isimde bir müzikalin uyarlamasıdır. Randal Kleiser tara ndan yöne lmiş. Başrolde John Travolta ve Olivia Newton‐John var. 1959 yazında Danny Zuko ve o bölgede ta l yapan Sandy Olsen sahilde tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Sandy Avustralya'ya dönecek r fakat Danny, aşklarının çok büyük olduğunu ve sorun olmayacağını söyler. Lisenin son yıllarıdır ve T‐Birds adlı bir çeteye dâhil olan Danny ve zengin bir ailenin kızı olan cici Sandy'nin aşk hikayesini bize müzikal şeklinde yansı r film.
13. One Crazy Summer (1986) Savage Steve Holland'ın yöne ği filmde John Cusack ve Demi Moore oynuyor. Hoops, liseden yeni mezun olmuştur ve basketbol bursunu kazanamamış r. Bir üniversiteye başvuracak r ve bunun için bir aşk hikayesi yazması gerek ği söylenir. Arkadaşları ile Nantucket adasına ta le giderler. Casssandra adında bir rock şarkıcısı ile tanışır ve bu başı belada olan kıza yardım etmeye çalışırken, kendini yazması gereken bir aşk hikayesinin içine bulur. 14. M. Hulot's Holiday (1953) Fransız yapımı bu filmin yönetmeni de, başrol oyuncusu da çok yetenekli Jacques Ta . Hulot adında sakar, iyi niyetli ve çok fazla pipo içen bir adamın çevresinde geçer film. Genel anlamda, bu sevimli adamın başına gelen şanssız olaylar anla lır. Deniz kenarında bir otele ta le giden Hulot'un oldukça eğlenceli maceralarını mutlaka izlemelisiniz. 15. Y Tu Mama Tambien (2001) Meksika yapımı bir film olan “Ananı da!” Alfonso Cuaron tara ndan yöne lmiş r. Film, 20'li yaşların sonuna gelmiş, bir kadın ile yolculuğa çıkan iki ergen genci konu alıyor. Başrollerde Diego Luna, Gael Garcia Bernal ve Maribel Verdu bulunuyor. Yolculuk filmleri dediğimiz türde gösterebiliriz bu filmi. Filmde bol bol seks öğeleri ve uyuşturucu kullanımı mevcut. Zaman zaman bu nedenle eleş riler almış olsa da, çok güzel bir film. Dönemin özelliklerini çok güzel yansı yor. Filmde, bu iki gencin, kendilerinden yaşça büyük bu kadın ile ve birbirleri ile yaşadıkları cinsel ve roman k keşiflerini görüyoruz. 16. Li le Miss Sunshine Çok güzel bir film ile listemi sonlandırıyorum. Bu film diğerlerinden farlı olarak, bir ailenin yaz ta line çıkamamalarını anla yor. En sevdiğim filmlerden biri olan Küçük Gün Işığım, karı koca olan Jonathan Dayton ve Valeri Faris tara ndan yöne ldi. Başrollerde The Office'den tanıdığımız Steve Carell, Toni Colle e, Paul Dano, Abigail Breslin, Alan Arkin ve Grek Kinnear oynuyor. Sundance Film fes valinde de gösterilmiş olan film, çok çalışan bir anne olan Sheryl, gay erkek kardeşi Frank, kendini beğenmiş kocası Richard, önceki kocasından çocuğu olan ve sessizlik yemini etmiş Dwayne, kayınbabası Edwin, ve küçük kızı Olive'in yazın yaşadıkları macerayı konu alır. Olive, Küçük Gün Işığım adında bir güzellik yarışmasına ka lacak r fakat yarışma başka bir şehirde yapılmaktadır. Para durumları iyi olmadığından tüm aile güçlerini bileş rir ve Olive'in hayalini gerçekleş rmek için sarı bir Volkswagen Microbus ile bu yarışmaya doğru yol alırlar. DENİZ EROZAN
W