BİTKİLER, HAYVANLAR VE BİNALAR PLANTS, ANIMALS AND BUILDINGS 27.02 - 04.04.2020
TR
Dünya yaşamın ortaya çıktığı ilk zamanlardan bugüne primitif insanın evrim süreci içinde yaşam alanlarını yavaş yavaş inşa etmesiyle katı bloklara bürünmüştür. İnsan ilkel dürtüleri ve değişmeyen arzuları neticesinde yaşam alanı kurgularını salt kendi türü üzerine kurgulamıştır. Ancak tabiat ve hayvanların bu döngü içinde nerede yer aldığı ya da insanın diğer türlere karşı bunu ne kadar şekillendirdiği daima muğlak bir konu olarak kalmıştır. İnsanın kendine ait hegemonik dürtüsünde diğer türlere dair yaşam alanları kurgulama fikri çoğu zaman olmamıştır, düşünülmemiştir. İnsan, bitki, hayvan ve yaşam alanları olan beton binalar arasındaki ilişki bariz şekilde, görünür ya da görünmez bir iz olarak keskin bir bütünlük, gerçeklik sunar. Emin Mete Erdoğan’ın “Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar” sergisi ise insansız bir yaşamın izlerini sorgular, ancak bu sorguyu var olan doğanın ayrışmaz parçaları olan bitkiler ve hayvanlar üzerinden aktarır. Katlarca uzanan bina blokları içinde yoğun bir homojen dağılımla binlerce hayvan ve yığınlarca bitki örüntüsü apokalipsin bir izi gibi izlenir. Zamanın sonsuz döngüsü içinde artık sadece yaşam katmanları içinde kendine yer bulan hayvan ve bitkiler organik bir varlık olarak karşımıza çıkar. İnorganik olan tek yapı ise katı bina bloklardır. Farklı türlerden hayvanlar ve çeşitli bitkiler yoğun bir dizilim içinde, sadece siyah ve beyaz gibi keskin bir ayrımla tuvallerde izlenir. Emin Mete Erdoğan’ın formal ve kavramsal çerçevesini hayvan ve bitki örüntüsü üzerine kurguladığı, insanın olmadığı, sadece izlerinin bir
iz düşüm olarak belirdiği tuvalleri çarpıcı imgeler ve yoğun bir görsel sentez sunar. Genellikle yuvarlak, elips ya da yarım daire gibi köşeleri olmayan tuval formlarında Erdoğan’ın sunduğu organik ve inorganik imgeler açık kompozisyon olarak görselliğin sonsuz bir devamlılık içinde sürdüğü hissini yaratır. Sanatçının bu serisinde renkten ziyade salt siyah ve beyaz bir dengenin sunulduğu tuvalleri, insanın düşünmediği diğer türler olan bitki ve hayvan cangılını özgün bir imge dil ile sunar. Tuval yüzeylerinde görünen ritmik bir tekrar gibi izlenen hayvanlar ve bitkiler sanatçının derin araştırmaları sonucunda geçmişten bugüne yaşadığımız kara parçasında görülmüş canlıların izleridir. Erdoğan yaşamış, yaşamakta olan ya da Karbonifer dönemden (sudan karaya ilk canlıların evrimleşmeye başladığı sürece odaklanan dönem) kalma çeşitli fosillerde yer alan bitki ve hayvan türleri arasındaki görsel araştırmalarını sürdürmüş ve bunları tuvallere geniş ölçekli bir araştırma sentezi olarak eklemiştir. Baş döndürücü bir yükseklikte birbiri içine geçmiş Brutalist mimarinin izlerinin görüldüğü beton bloklar içinde kendi tabiatına uygun olmayan bir döngüdeki maymunlar, filler, kaplanlar, aslanlar, çeşitli kuşlar ve envaiçeşit hayvan bitki örüntüleri arasından sızan ışığa karşı her bir kata yerleşmiş olarak izlenir. Onlarca kat arasında karmaşık bir yığın hali devam ederken tuvalin bir başka köşesi ise gökyüzünden sızan ışığın temsili olarak boşluğu içinde nefes alır. Bir yandan kaos ve kargaşa, diğer yandan hayat ve dinginlik. Tuvallerde izlenen her bir hayvan ya da bitki binlerce yıldır
dünyanın geçirdiği evrim sürecinde birbirinin devamı olarak izlenen türlere de özgün bir bakış sunar. Siyah ve beyaz dengesi içinde izlenen ritmik doku izleyiciyi illüzyonistik bir görme eyleminin içine sürükler. Katlarca bina içinde katman katman izlenen bitki ve hayvanlar içinde hiçbir insan imajı bulunmaz. Kasıtlı bir sorgu hali ile kurgulanan her bir eser doğal bir denge içinde insan olmadan olur mu? Doğa kendi kendini sürdürürken beton binalar doğanın bir parçası haline gelir mi? Erdoğan yapıtlarında “İnsan olmadan insan izi devam eder mi?” gibi tekinsiz sorunsalları ortaya koyar. Erdoğan’ın dinamik bir ikilik içinde izlenen eserlerindeki hayvanlar, bitkiler ve binalar insanın güç ve kontrol yitimi karşısında doğanın egemen göründüğü bir kontrol alanına dönüşüyor. Apokaliptik bir imge bütünlüğü içindeki yapıtlarda tekinsiz bir sezgi ön plana çıkarak insan izinin yok oluşu ihtimalini de sessiz bir gerilim ile sunuyor. Binalar zamanla doğanın bir parçası haline dönüşüyor, tabiat tüm kontrolü ele alıyor ve insan eliyle yıkılmayacak, hayvan ve bitkilerin hegemonyasına ait olacak mutlak sonsuz, zamansız, insansız bir zaman tüneli ortaya çıkıyor ve Emin Mete Erdoğan soruyor: İnsanın olmadığı bir dünyada hâlâ insandan bir iz bulmak mümkün mü? Melike Bayık / 2020
ENG
Since life came to be, the world has wrapped itself up in strict blocks through primitive humankind’s slow and gradual construction of living spaces throughout the course of evolution. As a result of its primitive urges and invariant desires, humankind has designed its living spaces based solely on its own species. However, it’s always been an ambiguous topic as to how nature and animals are positioned in this cycle or how humankind has shaped this against other species. The humankind’s own hegemonic impulse has mostly excluded or dismissed the idea to design living spaces for other species. The relationship between humankind, plants, animals, and concrete buildings as their living spaces clearly presents a solid unity and reality as a visible or invisible trace. Emin Mete Erdoğan’s exhibition “Plants, Animals and Buildings” questions the traces of a life without humans and relays this inquiry through plants and animals, the indispensable parts of existing nature. Thousands of faunas and bundles of floras, in a dense and homogenous distribution among building blocks of many stories high, are pursued as traces of apocalypse. Animals and plants that have found themselves a place only in the layers of time in the endless cycle of time are presented to us as organic beings. The only inorganic structure is solid building blocks. Different animal species and various types of plants are traced on canvases in a dense string with a differentiation as sharp as black and white. Emin Mete Erdoğan’s canvases, whose formal and conceptual framework he based on fauna and flora with the sole traces of humankind as projections,
offer striking images and a dense visual synthesis. Organic and inorganic images, which Erdoğan presents in canvas forms that are usually circular, elliptical, or semi-circular, create a sense that visuality continues in a never-ending continuity as an open composition. In this series, comprising canvases that provides a black-and-white balance rather than colors, the artist presents a jungle of plants and animals, other species dismissed by humankind, through a unique language of images. The animals and plants that are traced as visible and rhythmic repetitions on the surface of the canvas are the traces of living beings seen on the piece of land we have been living as a result of the artist’s in-depth research. Erdoğan continued his visual research between plant and animal species that lived or continue to live, or fossils that date back to the Carboniferous period (which focuses on the process when creatures first started to evolve from water to land) and added these on the canvas as a large-scale synthesis of research. Inside the concrete blocks that bear the intertwined traces of Brutalist architecture at a dizzying height, monkeys, elephants, tigers, lions, birds, and all kinds of animals are placed on each floor against the light filtered through floras – all in a cycle that is not suitable to their nature. While a confusing state of clutter continues between dozens of floors, another corner of the canvas breathes in the representative emptiness of the light filtered through sky. Chaos and confusion on one hand and life and tranquility on the other. Each animal or plant seen on the canvas also presents
a unique perspective into the species traces as a continuation of each other throughout the evolution of the world. The rhythmic pattern embedded in the balance of black and white guides the audience towards an illusionistic act of seeing. There is no image of humankind among the layers of plants and animals seen among the buildings of many stories high. Each work, designed with a deliberate state of inquiry, presents uncanny problematics such as “Can natural balance be achieved without humans?”, “While nature continues its lifecycle can concrete buildings become a part of nature?” and “Can traces of humankind continue without humans?” The animals, plants, and buildings in Erdoğan’s works embedded in a dynamic duality turn into a space for control which seems to be dominated by nature against the humankind’s loss of power and control. With an apocalyptical unity of imagery, the works highlights an uncanny intuition while presenting the possibility of the traces of humankind with quiet tension. Over time, buildings become a part of nature, nature controls everything and creates a timeline that is absolutely endless, timeless, and human-less which will not be destroyed by humankind and will belong to the hegemony of animals and plants. Emin Mete Erdoğan asks, “Can we still find a human trace in a world with no humans in it?” Melike Bayık / 2020
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar IV Plants, Animals and Buildings IV Tuval Ăźzerine akrilik mĂźrekkep Acrylic ink on canvas 190 x 142,5 cm, 2019
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar X Plants, Animals and Buildings X Tuval üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on canvas Ø 100 cm, 2020
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar VIII Plants, Animals and Buildings VIII Tuval Ăźzerine akrilik mĂźrekkep Acrylic ink on canvas 50 x 100 cm, 2019
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar IX Plants, Animals and Buildings IX Tuval üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on canvas Ø 30 cm, 2020
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar III Plants, Animals and Buildings III Tuval üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on canvas Ø 180 cm, 2019
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar V Plants, Animals and Buildings V Tuval Ăźzerine akrilik mĂźrekkep Acrylic ink on canvas 100 x 200 cm, 2019
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar VI Plants, Animals and Buildings VI Tuval üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on canvas Ø 50 cm, 2019
Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar VII Plants, Animals and Buildings VII Tuval Ăźzerine akrilik mĂźrekkep Acrylic ink on canvas 75 x 150 cm, 2019
Yayınlayan / Published by x-ist Kemankeş Karamustafa Paşa Mah. Mumhane Cd., No:50, K:2 34425 Beyoğlu / İstanbul T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@artxist.com W www.artxist.com Koordinasyon / Coordination Gamze Kantarcıoğlu Grafik Tasarım / Graphic Design Elif Lütfiye Çakır Metin / Text Melike Bayık Fotoğraf / Photography Mesut Güvenli Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaa Sistemleri San. ve Tic. A. Ş. Mart Plaza, Merkez Mh. Tatlıpınar Sk. No:13 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 11 07 W www.martmatbaa.com.tr Bu katalog, 27.02.2020-04.04.2020 tarihleri arasında Emin Mete Erdoğan'ın x-ist tarafından düzenlenen “Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar” adlı sergisi nedeniyle 750 adet basılmıştır. Yapıt boyutları cm birimindedir. This catalogue, of which 750 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Emin Mete Erdoğan’s exhibition ‘‘Plants, Animals and Buildings’’ shown between February 27th 2020 - April 4th 2020. Dimensions are in cm.