Ali Elmacı "Onu Öldür Beni Güldür | Kill Him, Make Me Laugh"

Page 1

A

L

İ

O

E L M A C I

Ö B

N L

D E

U Ü N

R İ

G Ü L D Ü R



Bir bak ı ş vard ı r daha ötelere ... Uyuyamayanlardan birisi bir gün yine kalkıp gitti hikayesini anlatmaya. “Sabah bu ölür”, dedik. Ama ölmedi. “Niçin Ölmedin sen?” dedik. Öğrendik ki hikayesini anlatmamış. Kırbaçsız çalışan birisi ona hikayesini anlatmış. Zafer Aracagök, Zeminsiz Üçleme

Bir Ali Elmacı bakışı vardır. Şehla, hafifçe kayan, şaşıya dönüverecek, göz bebeklerinize gömülen, tedirgin edici ve tekinsiz bir bakış. Evet bir Elmacı bakışı vardır. Hatta onun bütün resimlerine bu bakış yerleşiyor acımasızca. Tuvali baştan başa silseniz bile, size yapışan bir bakış kalacaktır. Müstehzi, endişeli ve tehditkar bir bakış. Kim bakıyor? Nereye bakıyor? Biz neye bakıyoruz peki? Ali Elmacı pentürünü bu bakışlar ilişkisi ya da melezliği içinden kuruyor. Ama sonunda kalan ise bize çakılan gözler oluyor. Resme sırtınızı dönseniz bile sırtınıza yapışmış bir kesik kalıyor. Balthus’tan Hopper’e, bizden Cihat Burak’a uzanan bir “donuk”laştırmayı harmanlıyor ressam. Ya da Kubrick sinemasındaki sarsıcı tekinsiz bakışı süzüyor. Hep aynı hattın sarsıcı etkisi. Ali Elmacı resmi “kasıtlı bir poz” estetiği üzerinden kuruyor dilini her zaman. “Pozu pozlandırmak” denilen bir Camp tavrıyla, pozun kendisini bozuveriyor. “Göstemeyi göstermek” diyebiliriz belki. Poz verir onun figürleri her zaman... Yani argoda vardır ya hani “poz yapma!”. İnadına poz yapan insanlar durur

karşımız da. Bir sahtekarlığı yüzümüze çarpar ressam. Yüzümüzde dağılan ise samimi hakikat kırıntıları olur. Büyük insanlık yalanları... Tekinsiz ve tanıdık mekanlar aynı anda hemhal oluyor yapışan boyada. Dikilen figürler, toplaşan gruplar, ürkütücülük ile sevimlilik arasında gidip gelen hayvanlar; magazin sayfalarından fırlayan ağır makyaj, devrilecek gibi duran centilmen duruşlar, ağızlarında bıçakla kapışmaya çıkan gündelik şık komandolar... Ali’nin temel dertlerinden biri de hep “eğitim” olmuştur. İktidarın “gönüllü eğitimi”. İktidarlardan, sülalelere ve kırbaca hazır kalabalıklara, bizi bekleyen Büyük Eğitim Figürler bu koca kötülük bulutunun altında eğitilmeyi bekliyorlar işte. Beklemek ve bakış birbirini tamamlıyor. Peki bu “bakış” eğitilebilir mi peki? İşte orası muamma. Eğitilmesin zaten. Eğitmesin de! Peki ne saplanıyor, paslı çiviler gibi üzerimize saçılan bu bakışlardan? Tabii ki samimi bir yabancılık hissi. Samimi yabancı. Bir oksimoron. Beyaz siyahtır, siyah beyazdır gibi içinden çıkamayacağımız bir anlam-anlamsızlık çemberi. Bu bakışlardan öz güvenli bir riyakarlık sızıyor. Ben sizi biliyorum cürreti. İşte hep aynısınız; aynıyız işte! Riyakar bakışlar boyuyor Elmacı. Kitsch vardır Elmacı’da.... Ama önemli bir farkla... Güncel Sanat’ın nemalandığı gizil bir seçkinciliği, küçümsemeyi ya da “yüksek sanat”ı imtiyazlandıran kavramsal bir farkındalığı üretmek için Kitsch’i sömürmez ama. Barışıktır morlar, pembeler, kıvrımlar ve eflatunlarla. Uzaktan batan kızıl güneş ve sudaki altın sarısı yansımalarla.

Hayat kadar Kiç ve samimi... Çünkü biliriz; Kitsch aynı zamanda mutfak demektir. Kitchen! İnsanı besleyen Anamızın mutfağı. Hikaye vardır sonra... Elmacı resimleri hikaye anlatırlar.... Kavramsal matlaşmalarla, boğuştuğumuz bu “cool”çağda, hikayenin önemini bilir. Hikaye anlatıcısının da... Romantizmden, sembolizmden, Vanitas geleneğinden sökün eden temalar, nesneler, parıldamalar, bizden hikayelerde yankılanıveriyor. Kötücüllük vardır Elmacı’nın figürlerinin bakışında. Hissedersiniz “sıradan kötülük”tür bu. Şimdi “post”uyla uğraştığımız, sancılı modernizmin en büyük kazanımlarından biridir kötülük ile yüzleşmek. Çünkü kadim dert “iyilik”in ne olduğunu da ortaya seriverir büyük bir utanmazlık ile. İyi’den kötülüğe değil, kötüden iyi’ye yolculuktur bu; hatta kötülüğün hazzı ve ütopik vaadi. Marquis de Sade’in bütün iyi’yi havaya uçuran ve kötü’yü hazza bağlayan; dolayısyla kötüyü yok eden o büyük “uygar” yokuştan, Comte de Lautréamont ve Baudelaire’nin “Kötülük Çiçekleri”ne sancılı bir insanlık yolculuğu.Elmacı bu kötücül mirasın içinden süzerek yüzleştiriyor bakışlar ile bizi. Yarısı ütopya, yarısı distopya bir ikilem ile. İşte “Onu Öldür Beni Güldür” resimleri derin bir gelenek ve geleneksizlikten süzülen, artan, atığa dönüşen, rahatsız edici bir cüruf ve magma tabakasından akıyor. Sıcak... Sıcak... Kötülük uzak değil... Bir “bakış” mesafesinde. Sen bakmasan da, O sana bakıyor her zaman! Ali Şimşek


T here is a gaze that goes further … One of those who could not sleep. Left again, one day to tell his story. We said, “he will die in the morning”. But he did not. We asked him “Why didn’t you die?”. We learned, it was because he did not tell his story. Rather, someone working (without a whip) had told him his. Zafer Aracagök, Zeminsiz Üçleme There is an Ali Elmacı gaze. A gaze that is slightly slippery, casting into you, almost about to become squinted; it penetrates into your pupils, for some reason irritating and spooking you. Yes there is an Elmacı gaze. In fact this gaze is placed brutally within all his paintings. Even if you erase everything on the canvas, there will be penetrating gaze that remains. That you can feel. Cynical, worrying,threatening. Who is looking? Where are they looking? And what are we looking at? Ali Elmacı’s paintings could be described by the French word peinture, meaning not only painting but also ‘our perception of’, as the relationship between, and also the paragenetic order of these gazes leaves us with one unshakable remnant; the eyes are locked on us. Even if you turn your back to the painting, a cut remains. The painter combines a dullness ranging from Balthus to Hopper and Cihat Burak. He filters the threatening and effective gazes from Kubrick’s cinematic understanding. That traumatic effect we see in each. Ali Elmacı mounts his aesthetics from the “deliberate poses”. The pose is ‘ruined’ through a Camp approach, called “posing the pose” or “showing what has been shown”.

His figures always pose… And remember here the Turkish slang, “don’t make a pose”! The definition of a pose is that it is made on purpose. The artist shows us the fraud within. The false truth regarding the intimacy of the images in his paintings is laid naked before us via these paintings. Inside his works one can uncover great falshoods underlying human relationships and humanity itself… Familiar but uncanny locations become fellow sufferers within the sticky paint. Steep figures, groups coming together, animals in between the lines of clammy cold sweetness, heavily made-up images sprung from tabloids, gentlemanlike poses about to crash, casually chique soldiers leaving for war with knives in their mouths… A further primary theme of Ali’s has always been “education”, or “Voluntary education” by the authorities to be precise. These power figures, families and communities, are ready and waiting to be educated, and thus repressed,under the ominous, looming darkness of Big Educational Figures. Waiting and looking to accompany each other. But can this “look”, this eager foolhardiness be educated? Well, that is an enigma. And it should not be educated. It must not be educated! So what sticks with us from these gazes? Of course a feeling of sincere foreignness. A sincere foreigner. An oxymoron. A circle of meaningless-meaning that you can’t resolve, similar to labeling white as black or black as white. A self-confident hypocrisy is evident in these gazes. The gazes have the audacity to say “I know you”. You are all the same, we are all the same. A certain piousness can almost be perceived in them... There is kitsch in Elmacı as well… but with a major difference. He does not exploit kitsch in order to create a conceptu-

al understanding by praising “high art” or despising it for the sake of itself. He is at peace with the purple shades and pinks, with the red sunsets far away or their golden reflections. As kitsch and sincere as life… Because we know that kitsch also means kitchen. Kitchen! What feeds humanity is the kitchen of our mothers. There are also stories…Elmacı’s paintings tell stories. He knows the importance of stories in a “cool” era where we race, struggle and stumble through life with conceptual blindness. And also of the storyteller… Our stories echo romanticism, symbolism, themes from Vanitas traditions, artifacts, objects….. There is a maligned side in these looks. You feel it, this is “ordinary mischief”. Facing mischief has been one of the most important achievements of modernism, of which we are currently busy with handling the “post”. Because archaic problems” boldly reveal what “kindness” is. This is a trip from bad to good, not vice versa; even the joys of maligned and utopic words are associated with it. Elmacı makes us face the maligned humane legacy starting from Marquis de Sade’s “modern” view associating bad with joy, and thus abolishing the good; Comte de Lautreamonty until Baudelaire’s “Les Fleurs du Mal”. This happens with a half-utopia, half-distopia dilemma. The “Onu Güldür Beni Güldür” paintings leak from the magma and a disturbing slag, and are produced from a deeply traditional, and yet traditionlessly hot manner; into trash. Hot…Hot.. Evil is not far away… It is only a “gaze” away. It is always looking at you, even when you are not aware! Ali Şimşek


Onu Öldür Beni Güldür I • Kill Him Make Me Laugh I • 2014 • Tuval üzerİne yağlıboya • Oil on canvas • 200 x 160 cm


Onu Öldür Beni Güldür IV • Kill Him Make Me Laugh IV • 2014 • Tuval üzerİne yağlıboya • Oil on canvas • 200 x 160 cm


Onu Öldür Beni Güldür II • Kill Him Make Me Laugh II • 2014 • Tuval üzerİne yağlıboya • Oil on canvas • 200 x 160 cm


Onu Öldür Beni Güldür III • Kill Him Make Me Laugh III • 2014 • Tuval üzerİne yağlıboya • Oil on canvas • 175 x 220 cm



Onu Öldür Beni Güldür V • Kill Him Make Me Laugh V • 2014 • Tuval üzerİne yağlıboya • Oil on canvas • 175 x 220 cm



S enin E n G üzel H alini B en B ilirim I , II , III • I K now Y our B est F ace I , II , III 2014 • T uval üzerine ya ğ l ı boya • O il on canvas • 6 0 x 5 0 cm


B üyü de B üyü III • 2 0 1 4 • T uval üzer İ ne ya ğ l ı boya • O il on canvas • 6 0 x 5 0 cm


B üyü

de

B üyü

II

2014

T uval

üzer İ ne

ya ğ l ı boya

O il

on

canvas

130

x

100

cm


B üyü

de

B üyü

I

2014

T uval

üzer İ ne

ya ğ l ı boya

O il

on

canvas

160

x

130

cm


B üyü de Büyü V • 2 0 1 4 • K ağ ıt üzerine mürekkepli kalem ve renkli kuru kalem • Ink pen and colored pencIl on paper • 70 x 50 cm


B üyü

de

kuru

kalem

Büyü •

VI

Ink

2014 pen

• and

Kağıt

üzerine

colored

mürekkepli

pencil

on

kalem

paper

53

ve x

renkli 43

cm


S ürpr İ zlerden

H oşlan ı r

Mısın?

Do

Y ou

L ike

S urprises ? • 2 0 1 3 • P olyester döküm ve haz ı r nesneler • P olyester cast and found ob j ects • 3 0 x 2 3 cm ( x 3 )



D iledi ğ in

Ş eye

İ nand ı r

B eni

III

Make M e B elieve in W hat You W ant III

D iledi ğ in M ake

• 201 4 • K a ğı t üzerine mürekkep

• 2014 •

ve

Ink

on

paper

70

x

50

cm

Ş eye

Me

Kağıt

renkli

colored

İ nand ı r

B eni

in

Y ou

B elieve

üzerine

kuru

pencil

W hat

mürekkepli

kalem on

II

paper

Ink •

70

W ant

kalem

pen x

II

50

and cm


S ana

O lan

S evgimden

C an ’ t

D oubt

Y ou

üzerine

mürekkep

My •

Ş üphe L ove

Ink

on

x II

E demezsin •

paper ,

2013 70

• x

XII

Kağıt 50

cm

S ana

O lan

C an ’ t

Y ou

üzerine

S evgimden D oubt

mürekkep

My Ink

Ş üphe L ove on

x

E demezsin •

paper ,

2013 70

• x

X

Kağıt 50

cm


B üyü

de

B üyü

V II

2014

P olyester

ve

s İ l İ kon

P olyester

and

silicon

60

x

65

cm


M utluluktan Ö ldür B eni • K ill M e W ith H appiness • 2 0 1 4 • K a ğ ı t üzerine mürekkep • Ink on paper • 1 0 0 x 1 0 0 cm

Yayınlayan / Published by Artı Sanat Üretim Hizmetleri Ltd. Şti. Abdi İpekçi Caddesi Kaşıkçıoğlu Apt. No:42/2 Nişantaşı, İstanbul, Türkiye T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@artxist.com W www.artxist.com Metin / Text Ali Şimşek Çeviri / Translation Hazal Ilgım Çelik Çeviri Redaksiyon / Translation Reviser James C. Barron Koordinasyon / Coordination Yasemin Elçi Grafik Tasarım / Graphic Design Okay Karadayılar Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaacılık Sanatları Tic. ve San. Ltd. Şti. Mart Plaza, Merkez Mh. Ceylan Sk. No: 24 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 1107 W www.martmatbaa.com.tr

Bu katalog, 20 Kasım—20 Aralık 2014 tarihleri arasında x-ist tarafından düzenlenen Ali Elmacı’nın “Onu Öldür Beni Güldür“ adlı sergisi nedeniyle 1000 adet basılmıştır. This catalogue, of which 1000 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Ali Elmacı’s exhibition “Onu Öldür Beni Güldür” shown between November 20 th— December 20 th, 2014. Aç ıl ı ş sp o ns o ru / o penıng sp o ns o r


20.11—20.12.2014


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.