Ansen, Tyrant’s Reign and Titan’s Slain

Page 1

ANSEN Tyrant’s Reign and Titan’s Slain

22/03/2017 - 15/04/2017


Tyrant’s Reign and Titan’s Slain

“Bu sergi oğlum Uluhan’a ithaf edilmiştir. The exhibition is dedicated to my son, Uluhan.”


When Atlas Kneeled C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 89x220 2016


Siz dünyanın değişmez olduğuna inanmaya mecbursunuz.

You are obliged to believe that the world is unchanging.

1

“Hepimizin iki yaşamı var; Sahici olanı: Çocukluğumuzda düşlediğimiz yaşam... Sahte olanı: Başkalarıyla ortaklaşa yaşadığımız...” Fernando Pessoa Mit, “söz”, “masal, hikaye” anlamlarına gelen Yunanca “mithos” sözcüğünün karşılığı olup, eski Yunan’da “geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi” anlamını barındırıp, aynı zamanda geçmişte yaşamış insan topluluklarının inandıkları Tanrıları, kahramanları, doğaüstü varlıkları, olayları ve bunlar etrafında şekillenen anlatıları yine olağanüstü unsurlarla birleştirip ortaya çıkardıkları olağandışı hikayelerdir. Pek çok yazar bilimadamı mitleri, insanlığın ortak bilinçaltının ifadesi olarak görmüşlerdir. Mitler insanlığın ortak rüyasıdırlar. Belki sırf bu yüzden tüm dünyada bin yıllar boyunca insanlar yaşamın akışına benzer şekillerde yön vermiş, sırf bu yüzden tarih tekerrür etmiştir. Ansen Atilla’nın modern dünya alegorisi de mitlerle bezelidir. Nasıl ki rüyalar kişisel bir mitken mitin kendi kamusal bir rüyaya dönüşüyorsa, Atilla’nın eserlerinde bu ikisi arasındaki uyuşmazlık, önünüzde uzanan bir karanlıkta el yordamıyla ilerleyeceğiniz bir seyahatin başlangıcı olacaktır. Ansen Atilla düşlediğiyle, içinde bulunduğu yaşam arasındadır. İki dünya arasında. Düşlediği yani aslolan yaşamıyla gündelik, sıradan dünyayı 2 birleştiren yegane bağ ise yaratıları, yaratım gücüdür. Yaratıları zamanın, uzun zaman önce çok çok uzak bir galakside Ansen’in zihninde gerçekleşen haliyle dışa vurumudur. Bugünün öğretileriyle kuşkuyla karşılayacağımız, yer yer izleyeni korkuya, tedirginliğe sevketmeye açık yapıtları aslında onun tüm öznelliğiyle ortaya koyduğu bir öte dünya tasviridir. Tıpkı Sokrates gibi “hem yerin altındakileri hem de göktekileri 3 araştırır. İşgüzarın biridir. Bu nedenle de suçludur. Başkalarına da aynı şeyleri öğreterek, kötüyü iyiymiş gibi gösterir.” İyiyle kötünün bitmeyen savaşında, tanrısal güçlerle bezenmiş özneleri mutlak gerçeğin, kendi öz gerçekliklerinin peşindedir. Bu yolculukta herşey mübahtır. Özneleri yasak meyveyi yiyen, karanlık taraflarıyla tanışan, içlerindeki kötüyle asla barışmayanlardır. Uzaktan karanlığın hikayesi gibi görünse de bu ütopik öte dünya tasviri aslında izleyiciye sinizm yollu bir tokat aşk eder. Yarattığı öte dünya tahayyülü üzerinden “dogma”lara son vermek, hayatın tüm veçhelerinde kötünün, kötülüğün, kötücüllüğün egemenliğini kırmak adına ilk önce izleyeni salt kötünün zaferiyle tanıştırır. Karanlık tarafın saltanatını resmederken aslında bu durumu abartılı bir dille hicveder. Kurduğu fantastik dünyada kullandığı grotesk ve kimi zaman abartılı imge katmanları arasında göz kırpan mizah, yaşanılanın saçmalığını ele verir. Dokunulmaz, sorgulanmaz olarak kabul edilen yerleşik değerler ve katılıklar, mizahla kabul edilebilir hale gelir. Mizahi gülüş, egemen değerleri dünyevileştirir. Mizah, gerçek hayatın saçmalıklarına beklenmedik dokunuşlarla karşılık verir. “Tiranların Zamanı, Titanların Azabı” insanoğlunun kibir ve hırsının, kural tanımazlığının, kendini biricik “yaradan” olarak görmesinin tasavvurudur. Zalimlik artık olağandır. İnsanı insan eden ne Tanrıdır,ne madde. Tanrı da insan ürünüdür. Bu herşeyin mübah olduğu, vahşetin olağanlaştığı bir dönemdir. Güç, kendi korunaklı alanlarını yaratmak uğruna istila etmekte, öldürmekte, yoketmekte bir beis görmemektedir. Peki bu güç insanlığı yok mu edecektir yoksa ona hizmet mi edecektir... Genel manzara gücün sadece kendisine hizmet ettiği yönündedir. Bu güce ister sermaye deyin ister

1. ALİ, Sabahattin, (1935) Düşman, Bütün Öyküleri, YKY, İstanbul, 1997 2. LUCAS, George, Star Wars Filmi Açılış Metni İlk Cümlesi, 1977 3. PLATON, Sokrates’in Savunması, Kabalcı Yayınevi, İstanbul,2006 4. NIETZSCHE, Friedrich Wilhelm, Şen Bilim, Alter Yayınları, İstanbul, 2014

1

devlet, kendi bahçesini tasarlayan bahçıvan misali saf bir toplum oluşturma düşüncesindeki totaliter ruhtur iş başındaki. Bir anlamda da faşizm, modern devletin saklı tutulan asıl özünü teşkil etmez mi? Öyleyse faşizm bir sapma değildir, modern devlet için asıl istisna liberal demokrasidir. Kural olansa totaliter bir dünya kurmaktır. Ansen Atilla’nın düşsel evreninde bu totaliter ruh neredeyse her yapıtta kendini hisettirir. Sahte düşmanlar fonunda kurmaca tarihini yazdırtan kralda, doymak bilmez iştahıyla Gargantua’da, kendi habitatını oluşturma hevesinde, uzak coğrafyaları talan etmenin keyfiyle sigarasınından nefes alan devlet adamında ve neredeyse şehvetle öldürmenin zevkine varan oligark/devlet başkanında hep bu totaliter gücün nefes alıp verdiği görülür. Oysa ki tüm bunların tam karşısında görmek isteyen gözler için, en koyu karanlığın içinde çoğu söndürülmüş olsa da hala uzaktan parıldayan yıldızlar vardır. Sağanak yağmura rağmen aç karınlar doyurulur. Analar ölmüştür ama yavrular hala hayattadır. Mantarlar topraktan boy verir. “Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hala gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerini, hangi kutsal 4 oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?” Ansen Atilla’nın evreninde insanlar tirana, tiranlar Tanrılara evrilir. Zaten gerçeği söylemek gerekirse günümüzde artık Tanrı bile ölümle yok olmaz. Herşey gibi hızla çoğalarak, sirayet ederek, simülasyon yoluyla yok olur. Tüm devrimler gerçekleşmiş, tüm ütopyalara ulaşılmış gibidir. Romalıların hayvanlar ve gladyatörlerle sunma açıkyürekliliğini gösterdiği vahşet, televizyonlarda hemen her gün izlediğimiz olağan görüntülere dönüşür. Temsiliyetin diyalektik kurmaca olduğunun ön kabulü asıl anlamını; bu kurmacanın insanın gönüllü kölelik içinde kendini yitirmesinde, farklı olanın yok olması istenci ile güç istenci arasındaki bir ölüm kalım savaşında bulur. Her iktidar Prens’in hakimiyeti ve halkın kurban edilişine dayanır. Ansen Atilla’nın kurduğu fantastik dünya da tam da bu gerçekliğe işaret eder. Peki her şeyin anlamsız olduğu inancıyla, yaşamdan umudu kesmek düşüncesiyle başedebilir mi insan.. Ölmeye yaklaşmak bir yana ölmeye direnmek değil mi, adına yaşama dediğimiz tüm bu uğraş.. Evet, Ansen Atilla’nın yarattığı atmosfer bizi yanıtlara götürmez. Tam tersine onlarca önermeyle, soruyla başbaşa bırakır. İnsan Tanrılara kafa tuttuğu halde hayatta kalmayı başarabilecek midir? Yoksa sonsuza dek birilerine köle olmakla mı lanetlenecektir? Cevaplar gün gelip yerini bulacaktır. Ancak o güne değin siz yine de insan denen varlığın içindeki korun ateşinin tüm dünyayı alevler içinde bırakması pahasına, dünyanın ve hatta insanlığın değişeceğine inanmaktan vazgeçmeyin. Evrim Şener

“We all have two lives; The true: The one we dream of in childhood... The false: The one we live when we live with others...” Fernando Pessoa Myth corresponds to the Greek word “mythos”, which has meanings such as “word”, “tale, story” and means in ancient Greek “the repetition of what has been told in the past”; at the same time, myths are unusual stories created by human communities in the past by combining the narratives shaped around the Gods they believe in, the heroes, supernatural creatures and events again with extraordinary elements. Many writers and scientists have considered myths as the expression of humanity’s common subconsciousness. Myths are the common dream of humanity. Maybe only because of that, for millennia, all around the world people shaped the course of life in similar ways, and only because of that, history repeated itself. Ansen Atilla’s allegory of modern life is also embellished with myths. Just as the myth itself turns into a public dream while dreams are personal myths, the incompetability between these two in Atilla’s works will be the beginning of a journey in which you will feel your way in the darkness ahead of you. Ansen Atilla is in between the life that he dreams of and the life that he lives. Between two worlds. And the sole connection between the life that he dreams of, namely, his actual life, and the daily, ordinary world is his creations, his power to create. His creations are the manifestations of time in the way that it materializes in Ansen’s mind a long time ago in a galaxy far, far away 2. His works, which we would be sceptical about with present-day teachings and which might partly cause fear and uneasiness in the audience, are indeed the description of a meta-world which he exhibits with all his subjectivity. Such as Socrates, he “is guilty of being a busybody, in that he inquires into what is beneath the earth and in the sky, turns the weaker 3 argument into the stronger, and teaches others to do the same.” In the war between the good and the evil, his subjects equipped with divine powers are after the absolute truth, their own truth. Everything is permitted in this journey. His subjects are the ones that eat the forbidden fruit, meet their dark sides and never make peace with the evil inside them. Although from a distance it looks like the story of darkness, this description of a utopian meta-world indeed slaps the audience in the face in a cynical way. In order to put an end to “dogma”s through the imagination of the meta-world that he creates, he first introduces the victory of pure evil to the audience for the sake of breaking the hegemony of evil, evilness and malevolence in all aspects of life. While painting the reign of the dark side, he actually satirizes it with an exaggerated language. The humour winking at us from between the layers of grotesque and sometimes exaggerated images used in the fantastic world that he creates reveals the absurdity of what has been experienced. Established values and rigidities accepted as inviolable and unquestionable become acceptable through humour. Humourous laugh makes dominant values earthly. Humour responds to the absurdities of real life with unexpected touches. “Tyrant’s Reign and Titan’s Slain” is the envisioning of humanity’s arrogance, noncompliance and consideration of itself as the unique “creator”. Cruelty is ordinary now. It is neither God nor matter that makes a human being a human being. God is also a human product. This is an era when

1. ALİ, Sabahattin, (1935) Düşman [Enemy], Bütün Öyküleri [Complete Stories], YKY, Istanbul, 1997 2. LUCAS, George, Star Wars Movie Opening Text First Sentence, 1977 3. PLATO, “Defence of Socrates” in: Defence of Socrates, Euthyphro, and Crito, Oxford University Press, 1997 4.NIETZSCHE, Friedrich Wilhelm, Şen Bilim, Alter Yayınları, İstanbul, 2014

everything is permitted and violence has become ordinary. Power does not see any harm in invading, killing, destroying in order to create its own safeguarded areas. But will this power destroy humanity or serve it? The general view suggests that power only serves itself. Call this power capital or call it state, it is the totalitarian spirit that is in charge with the thought of creating a pure society similar to a gardener designing his/her own garden. And in a sense, doesn’t fascism constitute the hidden real essence of modern state? In that case, fascism is not a deviation; the real exception for modern state is liberal democracy. And to create a totalitarian world is what rules. In Ansen Atilla’s imaginary universe, this totalitarian spirit makes its presence felt almost in every work. In the king who dictates his fictional history on the background of fake enemies, in Gargantua with his insatiable appetite, in his enthusiasm to create his own habitat, in the statesman who takes a breath from his cigarette with the pleasure of plundering distant geographies and in the oligarch/head of state who almost enjoys killing lustfully, one always sees that this totalitarian power is breathing. However, for the eyes that want to see, right across all of this, there are still stars shining from a distance although most of them have been put out in the darkest darkness. Empty stomachs are fed inspite of the pouring rain. Mothers are dead but the little ones are still alive. Mushrooms come out of the soil. “God is dead! God remains dead! And we have killed him! How can we console ourselves, the murderers of all murderers! The holiest and the mightiest thing the world has ever possessed has bled to death under our knives: who will wipe this blood from us? With what water could we clean ourselves? What festivals of atonement, what holy games will we have to invent for ourselves? Is the magnitude of this deed not too great for us? Do 4 we not ourselves have to become gods merely to appear worthy of it?” In Ansen Atilla’s universe, people evolve into tyrants and tyrants to Gods. After all, to tell the truth, nowadays even God does not cease to exist through death but through reproduction, contagion, simulation. It is as if all revolutions have taken place and all utopias have been reached. The violence that the Romans have openheartedly displayed with animals and gladiators turn into ordinary images that we watch almost every day on TV. The postulation that representation is dialectic fiction finds its real meaning in one’s selfloss in voluntary slavery and in the fight for survival between the will for the extinction of the different ones and the will to power. Every rulership depends on the sovereignty of the Prince and on sacrificing the people. The fantastic world that Ansen Atilla creates precisely refers to this reality. But can one deal with the belief that everything is meaningless and with the thought of giving up hope on life? Isn’t this endeavour called life the resistance to death aside from approaching death? Yes, the atmosphere that Ansen Atilla creates does not lead us to answers. On the contrary, it leaves us alone with tons of propositions and questions. Will the human being be able to stay alive although opposing Gods? Or will he/she be cursed forever with being slave to someone? Answers will someday find their way. However, until that day, do not give up believing that the world and even the whole humanity will change at the expense that the glowing fire inside the entity called the human being leaves the world in flames.


False Kingdom (Modified History) C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 90x210 2017


Gargantua (Respect to Franรงois Rabelais) C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 95x200 2017


Naked King C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 88x220 2017


The Bare Hands / C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 90x185 / 2017


The New Kingdom / C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 90x175 / 2017


The Terrarium (Secret Garden) / C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 95x200 / 2017


The War Heads C-Print, Fuji crystal archive pearl paper, face mount to plexiglass mounted on dibond 85x200 2017


Yayınlayan / Published by Artı Sanat Üretim Hizmetleri Ltd.Şti Abdi İpekçi Caddesi, Kaşıkçıoğlu Apt, No: 42/2 Nişantaşı, İstanbul, Türkiye T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@ artxist.com W www.artxist.com Koordinasyon / Coordination Doğa Okay Grafik Tasarım / Graphic Design Yıldırım Çakmakcıoğlu Metin / Text Evrim Şener Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaa Sistemleri San. ve Tic. A. Ş. Mart Plaza, Merkez Mh. Tatlıpınar Sk. No:13 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 11 07 W www.martmatbaa.com.tr Bu katalog, 22 Mart - 15 Nisan 2017 tarihleri arasında Ansen’in x-ist tarafından düzenlenen “Tyrant’s Reign and Titan’s Slain” adlı sergisi nedeniyle 500 adet basılmıştır. Yapıt boyutları cm birimindedir. This catalogue, of which 500 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Ansens’s exhibition ‘‘Tyrant’s Reign and Titan’s Slain’’ shown between March 22nd - April 15th 2017. Dimensions are in cm. AÇILIŞ SPONSORU / OPENING SPONSOR



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.