Burçin Başar "Retrace"

Page 1

BURÇİN BAŞAR

R E T R A C E 19/11/2015 - 19/12/2015


R E T R A C E 19/11/2015 - 19/12/2015


Soyutlama Okyanusu Burçin Başar, araştırıyor önce. Mısır mumyalarının sıkı sıkı sarılmış ince bezleri açıldığı zaman surat düzleşir. İfade yok olur. İfadeyi ararız bu düzlemde. Burçin Başar Kayıp portrelerde bilmediği bir resmin arayışında, resmi yapıyor ve gerçekleştiriyor. Soyut bir çalışmanın içine bir nesne yerleştiriyor ve bu nesneyi bakan izleyiciye resmin içinde bulması için sunuyor. Burçin Başar anlatıyla kurnaz bir şekilde figüratif ve soyutlama ile dans ediyor. Hatta diyebilirim ki, sakladığı figüratif öğeleri izleyiciyi daha çok yönlendirmek için kullanıyor. Fakat bilirim ki, bir öğe her zaman resmin boyutunun içinde kaybolmak için yeterlidir. Peki, izleyicinin niçin bu soyutlama okyanusuna ihtiyacı var ? Ve Burçin Başar niçin bu okyanusu izleyiciye veriyor. Denetlemek için ve dikkatle incelemek, bakmak , milimetre içinde gezmek için. Muhtemelen haritacılığın sonsuz mekanının bize vereceği öğeleri zaman zaman hatırlamak için. Haritaya odaklanmak için. Geldiği toprağın manzaralarını bize sunmak, kendisi de hatırlamak ve bize de hatırlatmak için. Bunun için de “state of being“ (varlığın durumu) araştırır; ama zaten bize çoğu zaman bu geniş soyutlamanın içindeki ip uçlarını çizer ve bunların izlerini bırakır. Bu araştırma bir plandan başka bir plana derinlik belirtileriyle dönüştürülür ve bize arkeolojik öğeler bırakır: kemikler. Kökler, taşlar, su kalıntılarının içinde bulunan bilmediğimiz kabartılar, rölyefler. Anlatılan hikayeler arıların vızıldaması gibi kulaklarımızda çınlar. Bunlar sanatçının duyduklarıdır. Gördükleri değil işittikleridir. Ama aslında, burada gözler resimle şahitlik yapmaya başlar. Farklı coğrafi alanlarda, mesela Mısır mumyalarının açılmasını seyretmek gibi ve onların müdahalelerini resim dilinde gerçekleştirmek gibi,

Ocean of Abstraction sanatçı düzletilmiş izler bırakır. Çehreyi yakalar. Hatta onları ikileştirir, ikizleştirir. Burada ruhlara ait marazi estetikten faydalanır. Öyle ki, bu kaybolmuş ruhların siluetleri tekrar cennete ait düşüncelerle inşa edilir. Yine, bu dikey ve özenli dağlar sıklıkla durup tırmanan, bekleyen, adım atan ve inen ve çıkan siluetlerin nasıl ilerlediğine bakar. Ağaçların dallarındaki açık yuvalarda sanki dekor gibi duran asılmış kökler “anne ağaç”a dönüşür. Doğu, kadim, kutsal ve kutsal Doğu dünyayı döndürmeye ve unutmamaya çağırır. Belki de, bir yerde çizmeye ve tekrar çizmeye çağırır. Modernliğin Kandinsky ve Klee gibi ustalarından camın ikinci sınıf bir malzeme olmadığını biliyoruz. Cam yansızlığıyla ve yüzeyi ile büyüleyicidir. Bakan izleyiciye hiç bir kuralsızlık vermez, mutlak bir şekilde saydam ve kaygandır. Diyebiliriz ki, cama en büyük kolaylıkla yansıtma imkanını şeffaf bir ekranmış gibi kullanıp, bunu bu hale getirebiliriz. Fakat denmez mi ki, Rönesans’tan beripiktürel bir geleneğin içinde bir parodi olarak “cam bir pentür değildir”. İnanmak lazımdır bu önermeye. Camın bir taşıyıcısı yoktur. Burçin Başar’ın “kayıp kimliklerinde” yansıtmak istediği fikir gibi derinlik değil ruhların görünmezliği veya görünemezliğidir söz konusu olan. Köklerin bulunamazlığıdır. Kapının eşiğindeki kemiklerin yüzeyde durmasıdır. Seza Paker, Paris. 19.10.2015

Burçin Başar first explores. When the tightly wrapped thin linens of Egyptian mummies are being unwrapped, the face becomes flat. The expression vanishes. We look for the expression on this level. In lost portraits, Burçin Başar is in pursuit of a painting that she doesn’t know; she makes and realizes the painting. She installs an object inside an abstract work and presents this object to the viewing audience so that it finds it inside the painting. Burçin Başar dances with the narrative through the figurative and abstraction in a shrewd way. I can even say that she makes use of the figurative elements hidden by her in order to rather manipulate the audience. But I know that an element is always sufficient to get lost in the dimension of the painting. So why does the audience need this ocean of abstraction? And why does Burçin Başar give this ocean to the audience? In order to control and carefully examine, to look, to wander inside the milimeter. Probably in order to remember from time to time the elemets that the infinite space of cartography will give us. In order to focus on the map. In order to present to us the sceneries of the land that she comes from, also to remember herself and to remind us as well. For this she explores the “state of being“, but in any case she usually draws for us the clues inside this broad abstraction and leaves their traces. This exploration is transformed from one plan into another through indications of depth and leaves to us archaeological elements: bones. Roots, stones, ridges and reliefs unknown to us found inside water traces. The stories that are told ring in our ears like the bumble of the bees. These are what the artist hears. They’re not what she sees but what she hears. But actually, the eyes begin here to be a witness with the painting.

In different geographical areas, such as watching the unwrapping of Egyptian mummies and realizing their interventions in the language of painting, the artist leaves flattened traces. She captures the visage. She even doubles them, geminates them. Here she makes use of morbid aesthetics belonging to souls, such that the silhouettes of these lost souls are constructed again with thoughts belonging to heaven. Again, these vertical and meticulous mountains look at how the silhouettes, which often stop and climb, wait, take a step and go up and down, are moving forward. The hanging roots which seem like decorations in open nests on the tree branches turn into the “mother tree”. The East, the ancient, the sacred and the sacred East call to turn the world and not to forget. And maybe, it calls to draw and redraw somewhere. We know from the masters of modernity such as Kandinsky and Klee that glass is not a secondrate material. Glass is fascinating with its neurality and surface. It doesn’t give any irregularity to the viewing audience; it’s transparent and slippery in an absolute way. We can say that we can use the opportunity of reflecting onto the glass with the greatest ease as if it were a transparent screen and turn it into this. But is it not said as a parody inside a pictorial tradition since Renaissance that “glass is not a painting”? It’s necessary to believe in this proposition. Glass doesn’t have a bearer. The point in question is not the depth but the invisibility or intangibleness of souls such as the idea that Burçin Başar wants to reflect in her “lost identities”. The untraceable nature of roots. The bones standing on the surface at the threshold. Seza Paker, Paris. 19.10.2015

35x30x2 İsimsiz (Cam II) - Untitled (Glass II) Preslenmiş cam üzerine karışık teknik - Mixed media on pressed glass 2015


150x190 Kapının Önü - Doorstep Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


160x180 Oyundan Sonra - After the Game Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015

140x140 Başka Zaman... - Another Time... Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


25x36x2.5 İsimsiz (Cam I) - Untitled (Glass I) Preslenmiş cam üzerine yağlı boya - Oil on pressed glass 2015

30x40x2 İsimsiz (Cam IV) - Untitled (Glass IV) Preslenmiş cam üzerine karışık teknik - Mixed media on pressed glass 2015

20x25.5x2.5 İsimsiz (Cam III) - Untitled (Glass III) Preslenmiş cam üzerine yağlı boya - Oil on pressed glass 2015

25x30x2 İsimsiz (Cam V) - Untitled (Glass V) Preslenmiş cam üzerine karışık teknik - Mixed media on pressed glass 2015


30x35x2 İsimsiz (Cam VI) - Untitled (Glass VI) Preslenmiş cam üzerine karışık teknik - Mixed media on pressed glass 2015


160x110 Olmayan Aile Portreleri I - Nonexistent Family Portraits I Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015

160x110 Olmayan Aile Portreleri II - Nonexistent Family Portraits II Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


160x110 Olmayan Aile Portreleri III - Nonexistent Family Portraits III Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


160x180 Kalıntı - Residual Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


140x185 İki Kardeş - Brothers Tuval üzerine yağlıboya - Oil on canvas 2015


Yayınlayan / Published by Artı Sanat Üretim Hizmetleri Ltd.Şti Abdi İpekçi Caddesi, Kaşıkçıoğlu Apt, No: 42/2 Nişantaşı, İstanbul, Türkiye T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@ artxist.com W www.artxist.com Koordinasyon / Coordination Yasemin Elçi, Doğa Okay Metin / Text Seza Paker Çeviri / Translation Güher Gürmen Grafik Tasarım / Graphic Design Yıldırım Çakmakcıoğlu Fotoğraflar / Photographs Mesut Güvenli Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaa Sistemleri San. ve Tic. A. Ş. Mart Plaza, Merkez Mh. Tatlıpınar Sk. No:13 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 11 07 W www.martmatbaa.com.tr Bu katalog, 19 Kasım - 19 Aralık 2015 tarihleri arasında Burçin Başar’ın x-ist tarafından düzenlenen “Retrace” adlı sergisi nedeniyle 750 adet basılmıştır. Yapıt boyutları cm birimindedir. This catalogue, of which 750 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Burçin Başar’s exhibition ‘‘Retrace’’ shown between November 19th - December 19th 2015. Dimensions are in cm. AÇILIŞ SPONSORU / OPENING SPONSOR


19/11/2015 - 19/12/2015


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.