0 7 . 0 3 . 2 0 1 8
T h e F l o o d
0 7 . 0 4 . 2 0 1 8
EMİN METE ERDOĞAN
EMİN METE ERDOĞAN T h e
F l o o d
Beautiful Sadness I Polyester Ăźzerine akrilik heykel Acrylic on poliester, sculpture 90x60x30 2018
İçinde boşluk olmayan alanda imgeler ve temsiliyet Ekim 1977’de Viking 2 isimli uzay aracı vasıtasıyla Mars’ın 44. kuzey enlemini kaplayan ince bir buz tabakası gözlemlendi. Aracın Dünya ile olan bağlantısını sağlayan anteninin alt kısmında Viking 2’nin tasarım, üretim, test, fırlatma ve görev operasyonlarından sorumlu olan binlerce kişinin imzası yer alıyordu.* 6000 yıllık Sümer tabletleri 1849 yılında İngiliz arkeolog Austin Henry Layard tarafından keşfedildiklerinde bugüne, o günlerde yaşamış insanlara dair bilgileri taşıyordu. Bugün, Emin Mete Erdoğan bir Sümer tableti boyutunu ödünç alarak rölyefler yapıyor. Sanatçı bu rölyeflerle insanı evrenin merkezi kabul eden ve evrenin insan için yaratılıp tasarlandığını öne süren “antropik ilke”yi sorguluyor ve insanın sürekli evrenin tam ortasında olma isteğini bencil bularak eleştiriyor. Bizler kuş ya da fil değiliz, insanız. Bu tekil tür olan “insan”ı evrimin ana çizgisinde kabul edip, diğer yaratılmışları figüran olarak görme hevesimizi yadsıyamayız. Doğa bilimlerinde Abiyogenez Teorisi, yeryüzünde yaşamın canlı olmayandan nasıl gelişebildiğinin araştırılması olarak tanımlanıyor. Bilimsel uzlaşmaya göre, ilk canlı yaşam formu, Abiyogenez, günümüzden ortalama 3,5 milyar yıl önce meydana gelmiş. Bu noktada zamanı kavramak anlam kazanıyor. Akan zaman içinde akışın yönünü değiştiren olayları milat olarak adlandırıyoruz. “The Flood” sergisinde Erdoğan yapıtlarına Abiyogenez’i milat veriyor. “Abiyogenez’den 3,5 milyar yıl sonra”sını yani bugünü, tekrar tasarlıyor ve öznel bakışını tabletlere işliyor. İlk üretimlerinde yalnızca cansız formlardan oluşan çizimlerine zamanla organik formları da eklemeye başlayan ve olağanüstü perspektifi sayesinde farklı tekniklerde ürettiği işlere aynı hissi vermeye devam eden Erdoğan sergi için “çoğul”ları yan yana getirmiş: İnsanlar, bulutlar, hayvanlar... Hiçbir zaman birlikte gözlemlenmeyecek hayvanlar yan yana duruyorlar ve sanki kadrajda görünmeyen bir güç onları kendine doğru çekiyor. Follow the Water VI Tuval üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on canvas Ø250 2018
Bu sergide Erdoğan’ın ilk resimlerinde “insan”ı temsil eden makinelerin yerinde “insan”ı ve “insan aklı”nı temsil eden eşkenar üçgenlerden oluşan bir küre şekli var. Bu temsiliyet durduğu yer itibariyle hep kendini tekrar ediyor: İnsan evrenin ortasındadır.
Nuh Tufanı yani The Flood da aslında bir ortaklığın temsili. Benzer bir tufan küresel ısınmayla bugün de yaşanmıyor mu? Nuh peygamber masumları kurtarmıştı. Peki bugün Tanrı kim? Peygamber kim? İnsan mı? Yoksa İnsan Tanrı’yı mı oynuyor? Ortada hepimizin kabulü olan bir “kutsal ihtiyacı” var. Soliptik (tekbenci) bakış açısı “insan”ı dünyanın merkezine koyuyor ve oradan konuşturuyor. Peki ya insan merkezde olmasaydı? Duvarlarında tuğla yerine insanların olduğu canlı mabetler olsaydı? Emin Mete Erdoğan bütün bu soruları bize sordurarak kendi septik bakış açısını ortaya koyuyor. Kutsal olan başka nasıl tarif edilebilirdi? Saf enerjinin etkisiyle kütle kazanan varlık bütün evreni dolduruyor. Emin Mete Erdoğan’ın yapıtlarında hiç boşluk yok, yapıta tanıdığı bütün alan imgelerin dokusuyla dolu. Bir bitkinin ya da bir makinenin dokusu aynılaşıyor Erdoğan’ın yüzeylerinde. Çünkü o hep “bir”i yakalamak istiyor. “Bir” olanın topolojisini ortaya koymaya kararlı. Bu yüzden Erdoğan’ın işleri nefessiz. Tek bir öznenin tanımı değil ama büyük bir ağın kesiti. Farklı kutupları bir araya getiren, girişleri tanımlı olmayan ve ancak belirli bir ölçüde kavrayabildiğimiz bir ağ; her noktasından diğer mikroağları harekete geçirebilecek bir sistem. Erdoğan algılanan öznenin etrafıyla olan bütün ilişkilerini resim üzerinden ifade ediyor. Genlerimizdeki bilgiler çok eski, belki de milyarlarca yıllık, kitaplarımızdaki bilgiler birkaç bin yıllık... Peki beynimizdeki bilgiler? Bir ömür kadar... Dolayısıyla Carl Sagan’ın da dediği gibi “uzun ömürlü bilgi insana özgü bir bilgi değil.” Bizler sadece yakaladığımız yerden bize kadar ulaşan bilgiyi harmanlayarak bir anlam arayışına girmiş insanlarız. Bu yolda Emin Mete Erdoğan’ın yapıtları, bize her an milatları, düşünce ve inanç sistemlerini hatırlatmak, bütünü sentezlemek ve anlamlandırmak dolayısıyla bizi kendimizle yüzleştirmek için nitelikli bir metafor olma vaadi veriyor. * İnsanlar pek farkında olmasalar da artık birden fazla gezegende varlık gösteren bir tür oluyorlar. (yazarın notu)
Merve Akar Akgün
Beautiful Sadness II Polyester Ăźzerine akrilik heykel Acrylic on poliester, sculpture Ă˜90 h:30 2018
Follow the Water III Kağıt üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on paper 81x151.5 2018
Beautiful Sadness III Polyester üzerine akrilik heykel Acrylic on poliester, sculpture Ø60 h:30 2018
Images and Representation in Uninterrupted Space In September 1997 the space craft Viking 2 identified a thin layer of ice covering the 44th parallel North on Mars. At the base of its antenna that enabled communication between the spacecraft and Earth, were the signatures of thousands of people who had worked on the design, production, testing and launch operations. * The 6000 year-old Sumerian clay tablets when rediscovered by the British archaeologist Austin Henry Layard in 1849 brought to light information on people living in that period of time. Today Emin Mete Erdoğan borrows the form of the Sumerian clay tablet and creates reliefs. The artist by way of these reliefs questions the “antrophic principle” which takes the human as the being at the center of the universe and the notion that the universe is designed and created for the human and thereby critiques this desire to constantly place oneself at the center of the universe. We are neither bird nor elephant, we are human. We cannot ignore our fixation with the idea that humans are the main actors on the timeline of evolution and that other creatures are mere extras. The Abiogenesis theory within the field of natural sciences is defined as a speculative theory on how life is able to arise from non-life. The theory accepts the first forms of life on Earth to have appeared 3.5 billion years ago. It is important to consider the meaning of time at this point. We mark certain events that change the course of the flow of time as turning points in time. In the exhibition “The Flood” Erdoğan marks Abiogenesis as the turning point. The artist inscribes his subjective position on the tablets by redesigning the time period since the 3.5 billion years following Abiogenesis, in other words, our present day. In his earlier works Erdoğan focused on inanimate forms then in time added organic forms to his drawings. This, combined with his wonderful use of perspective, results in the kind of work that, though created through a set of different mediums, resonates as characteristically his. For this exhibition the artist has amassed his subject matter: humans, clouds, animals. Animals that could never be found side by side are positioned together and seem to be drawn towards the frame by an unseen force. In the exhibition Erdoğan moves away from his earlier drawings, where the human is depicted as machine, and depicts the human and the human mind as a globe made up of equilateral triangles. * This particular representation keeps repeating itself: The human being that is situated at the center of the universe. The Flood is indeed a representation of collectivism. Aren’t we currently experiencing similar floods as an outcome of global
warming? The prophet Noah saved the innocent. But who is our God today? Who is the Prophet? Is it the human? Or is the human cast in the role of God? What is evident for all of us is a “ yearning for the sacred”. In Solipsist thinking the human placed at the center of the Earth and can speak only from there. But what if the human was not at the center? What if there were living temples made up of human beings rather than bricks? Emin Mete Erdoğan’s work triggers such questions and lays bare his own scepticism. How else could the sacred be defined? An entity that gathers its mass out of pure energy fills the entire universe. There are no empty spaces in Emin Mete Erdoğan’s work: the entire surface of each work is filled with the texture of the images. The texture of a plant or that of a machine merges into one and the same in Erdoğan’s surfaces because he is invested in grasping the “unit” and is determined to present a topology of the unit. This explains the reasoning behind the suffocated nature of Erdoğan’ work. These are not definitions of a solitary subjects but rather a crosssection of a massive web; one that ties together polar opposites and one in which gateways are indeterminate, a network that can be grasped only up to a degree; one that can fire up other microwebs from any given point within. Erdoğan expresses a plethora of relationships of a perceptible subject to its surroundings through his drawings. The information we hold within our genes is ancient, collected over perhaps billions of years. Our books hold information collected over thousands of years. What of the knowledge of our minds? A lifetime? Hence, as Carl Sagan also notes, “Ancient wisdom is not merely a matter of human knowledge” We are mere humans in search of meaning, trying to capture and integrate the information that has somehow made its way to us. Erdoğan’s work proposes adept metaphors that constantly remind us to consider the turning points, the systems of thought and belief and further to synthesize and consider the totality, therefore to face up to ourselves. *Though quite unaware, human beings have already become a species that exist on different planets (author’s note)
Merve Akar Akgün
Follow the Water II Alüminyum plaka üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on aluminum plate 100x145 2017
Three and Half Billion Years After the Abiyogenesis IX
Three and Half Billion Years After the Abiyogenesis XIII
Polyester döküm akrilik rölyef Acrylic on poliester moulding, relief
Polyester döküm akrilik rölyef Acrylic on poliester moulding, relief
50x50
100x100
2018
2018
Three and Half Billion Years After the Abiyogenesis XIV
Three and Half Billion Years After the Abiyogenesis XVI
Three and Half Billion Years After the Abiyogenesis XV
Polyester döküm akrilik rölyef Acrylic on poliester moulding, relief
Polyester döküm akrilik rölyef Acrylic on poliester moulding, relief
Polyester döküm akrilik rölyef Acrylic on poliester moulding, relief
100x50
100x50
50x50
2018
2018
2018
Beautiful Sadness IV Polyester Ăźzerine akrilik heykel Acrylic on poliester, sculpture 100x50x50 2018
Follow the Water V Kağıt üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on paper 150x100 2018
Follow the Water VIII
Follow the Water IX
Alüminyum plaka üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on aluminum plate
Alüminyum plaka üzerine akrilik mürekkep Acrylic ink on aluminum plate
Ø30
Ø54.5
2018
2018
Yayınlayan / Published by Artı Sanat Üretim Hizmetleri Ltd.Şti Abdi İpekçi Caddesi, Kaşıkçıoğlu Apt, No: 42/2 Nişantaşı, İstanbul, Türkiye T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@ artxist.com W www.artxist.com Koordinasyon / Coordination Gözde Ulusoy Grafik Tasarım / Graphic Design Yıldırım Çakmakcıoğlu Metin / Text Merve Akar Akgün Çeviri / Translation Alev Ersan Fotoğraf / Photograph Mesut Güvenli Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaa Sistemleri San. ve Tic. A. Ş. Mart Plaza, Merkez Mh. Tatlıpınar Sk. No:13 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 11 07 W www.martmatbaa.com.tr Bu katalog, 7 Mart 2018 - 7 Nisan 2018 tarihleri arasında Emin Mete Erdoğan’ın x-ist tarafından düzenlenen “The Flood” adlı sergisi nedeniyle 500 adet basılmıştır. Yapıt boyutları cm birimindedir. This catalogue, of which 500 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Emin Mete Erdoğan’s exhibition ‘‘The Flood’’ shown between April 7th 2018 - March 7th 2018. Dimensions are in cm.