Freaks of Nature Erkut Terliksiz 04.10.2018 - 10.11.2018
İnsan ölüyorsa acıdan ölür bir gün kendine bir daha uğrayamadığından, koyduğu yerde durmayışındandır hayatın hatanın dönüşsüz oluşundandır. Hiçbir aşk titremez sonsuza değin bütünlüğünü yitirişinden ölür bir mum ve insan kanatlarından ayrılır bir gün.
If man dies he dies one day of pain of being unable to meet with himself again, of life never staying where he left it, of the mistake being irreversible. No love trembles for all eternity, a candle dies of lost entirety and man parts from his wings one day.
Birhan Keskin / Cinayet Kışı V “Cinayet Kışı + İki Mektup, Göçebe Şiir Kitapları, 1996”
Translated from Turkish by George Messo, Shearsman double issue 77 & 78, Autumn/Winter 2008–2009, p. 81
TR Düşünce Tarihi “İnsanın önceden belirlenmiş ve varlığa geldikten sonra da temel niteliği olarak varsayacağımız bir doğası var mıdır?” sorusuna verilen kapsamlı yanıtlarla doludur. Antik Dünyanın iki önemli ismi Aristo ve Platon insanların doğaları gereği belirli özelliklere sahip olduklarını ve doğuştan gelen yeteneklerle donatıldıklarını belirtirken, bir başkasına gereksinim duydukları noktada toplum olarak örgütlendiklerini vurgulamışlardır. Aydınlanma Çağında temelde sorunun kapsamını netleştirip nihai bir ufuk kazandıran Kant “İnsan Nedir?” diye sormuştur. 20. yüzyılın alternatif felsefelerinden Varoluşçuluk ise insan doğasını reddeder. Akıma göre insan öncelikle varolur ve önceden belirlenmiş, bir doğası yoktur. Taşıdığı tüm özellikler kendisini oluşturma sürecinde “kazanılmış” özelliklerdir ve bunlar da şu anki doğasını oluşturur. Varoluş ve Sanat Kavram “belli bir yer ve zamanda insanın doğal ve toplumsal çevresi içinde oluşturduğu davranışlarına ilişkin özelliklerin tümüdür” diye özetlenebilir. Ekonomi-politik, tarih, biyoloji, sosyoloji veya psikolojik ön kabuller üzerinden ve indirgemeci-genelleyici tavırlar içinden bakılsa dahi insan doğası her zaman betimleyici bir tonla ele alınmıştır ki, kapsayıcı sabit bir insan doğasından söz etmek mümkün değildir. Yine de insanı insan yapan özellikler denildiğinde kolayca tanıma gelmeyen muğlak alanlar kalır. Bizleri her anlamda varolan başka her şeyden ayıran ve büyük bir özellik olarak en azından potansiyel çoklu doğamızın bir
yönünü kazandıran Sanat bu önemli ontolojik (varlıkbilimsel) alanlardan birisidir. Erkut Terliksiz’in “Freaks of Nature” sergisindeki son dönem işlerinde çağdaş bağlamda varoluşu adeta bir içgüdü gibi belirginleştiren pratiği de, sanatın “insan olmaya” her halükarda bir tür cevap olabilme potansiyelini dışa vurduğu bir edime karşılık geliyor. Kendi yaşantısı ve deneyim ufkundan devşirdiği esinini bireye odaklayan Terliksiz, sanatın eleştirel kipini de özgün bir şekilde dillendirmeye devam etmekte. “Debut (2007)”, “Yeniden Buluşana Dek (2010)”, “Nothing Personal (2012)”, “Hunger (2014)”, “Transience of Life (2016)” gibi kişisel sergilerinin kavşağından uzun soluklu kariyerine baktığımızda Terliksiz, usul usul işlediği bir dinamizm inşa ederken, bağlamsal ağını sürekli genişleten çalışmalarıyla çıktı karşımıza. Bu noktada izleyici deneyimi ise, eserlerdeki kendine özgü anlamsal perspektiften yükselen yapıyla; çeşitli jestler altında figürler, çizgi film karakterlerinden devşirme öğeler, dişler ve organlarla, yani parçadan bütüne, anlamsal-içeriksel bir perspektife taşındı. “Freaks of Nature”da da görülen bu anlamsal perspektif doğayla akıl, duyguyla mantık, yaşamla ölüm arasında bağlar kurmaya çalışarak, zıt kutuplar arasında cereyan eden yaşamı edimlemeye dair bir söylem denemesine çıkıyor. Çünkü hayatın içinde her zaman bilinçli bağlar kurmak, anlam adaları yaratmak yani gerçekliğin tamamını kavramak mümkün olmuyor. İnsan zihni, eylemleri, varoluşu, algısı, duyguları vb. tüm kavrayışı büyük boşluklarla dolu. Bu noktada her tür bilginin
gerçekliğin doğal bir parçasını oluşturması sanat alanının da özelliklerinden biri olsa dahi, bilgi taşıyıcı olarak öne çıkan her eser, estetik yönüyle anlam ve değer kazanır. Fakat gerçek varlıktan farklı olarak sanatçının “nesneleştirmesi” sonucu ortaya çıkan, tekil bir yaratma eylemidir. Bu nesneleştirme de sanatçının, duyguları, yaratıcı aklı, sezgi ve hayal gücünün bileşimiyle ifade kazanır. Dolayısıyla gerçekliğe ait bileşenlerden oluşsa da karmaşık biçimde, temsilen varedilen her eser, bilinen varlığı aşar. Gerçek varlık dışında bir yaratı ise bilinçli bir özne olarak o özel yaratım eyleminin faili olan kişiyi yani sanatçıyı işaret eder. Sanatçı “Freaks of Nature”da yeniden bakışlar geliştirdiği günümüz yaşantısı için sanatın farklı yönleri üzerinden söylemlerine, tutarlı bir gelişim çizgisinde devam ediyor. Zira Terliksiz’in sürekli “yapma hali” ile rastlantının olanaklarını da işin içine kattığı sanatsal yaklaşımı, yaşayan bir özne olarak kendi hayatının görece küçük ölçeğinden topluma, oradan tüm tarih boyunca kendi doğası veya varoluşunun kıskacındaki insanın zamanları aşarak zamansızlaşan, hata ve kusurlarından örülü tuhaf yanlarına kapılar aralıyor. Dolayısıyla “The Bathers” serisinde ele aldığı adeta yapı bozumuna uğratılmış, klasik orantı ve perspektifi kıran figürler günümüz bireyine dair düşünsel denemeler gibi okunabiliyor. Biçim ve Biçem Modernizm ikili veya toplumsal ilişkilerde tek tip ele aldığı insanı Endüstri Devrimi ve şehirleşmeden beri giderek artan biçimde, hayat
denen “ömürsel mekan”da tek başına bırakıyor. Büyük çoğunluk fiziki yapısından kimliğine, yaşam algısından kişiliğine kadar ona biriciklik kazandırıp birey olmasını sağlayan şeyleri dönüştürmek ve ortalamaya, “normale” uydurmak zorunda kalıyor. Bu manzara karşısında, çatışmadan uzak, çevresiyle tam bir uyum içindeki “normal insan”, doğasının çoklu yapısından ve ayrıca kişinin başta kendisi olmak üzere çevrede olup biten her şeyin farkındalığıyla somutlaşan “bilincine” bir sis perdesi gibi inen “bilinçaltı ve bilinç üstünün” kayıp yanlarından beslenen çeşitli “tuhaflıklar” doğuruyor. İşte böylesine parçalanmış ve birbirine benzemeye çalışarak aynı yapay şeyleri yaşama uğraşındaki günümüz bireyleri de Terliksiz’in sergide çokça yer verdiği figürlere kaynaklık eden bireyleri imgeliyor. Sanatçının “biçimdeki” bu ısrarı, gelip geçici olanı ve yaşamı keşfe açık yanıyla süreklilik haline dönüştüğünde “biçem (üslup)” haline evriliyor. Kadrajını farklı açıların perspektifinden ve yakın planlardan kurguladığında, ortaya büyüklüğü ne olursa olsun tüm yüzeyi dolduran ve katman katman formlarla yapılaşan grotesk bir atmosfer çıkıyor. Terliksiz ayrıca alaycı ve abartılı bir anlatımın hakim olduğu Grotesk tavrıyla, Modern yaşantının bir arada olması imkansızmış gibi duran öğelerini kararken, ağırlığı hissedilir bir yabancılaşma efektini de kullanmakta. Örneğin “Digging The Past” serisinde geçmişin ışığıyla, gününü ve geleceğini sorgulayan “arketip” tiplemelere bakıyoruz. Belirli ölçülerde raslantısallığı barındıran kurguların yanı sıra tuvale alternatif
buluntu malzeme kullanımından elde edilen tüketme döngüleri, günlük yaşamdan devşirilmiş kahramanlarla bağ kurmayı mümkün kılıyor. Terliksiz’in yalın ama renkli bir biçimde ele aldığı bu işler tıpkı Grotesk işlerdeki gibi kara mizah sınırlarında gezinen simgesel bir eleştiriyi de yineliyorlar. Sanatçı “Freaks of Nature”da serginin ana eksenlerinden birisine tekabül eden “I Just Want You To Stay” serisi veya “Extrasensory, Lust, You Must Practice Being Stupid, The Artist, Transfiguration” gibi tekil eserlerinde, engin hayal aleminin süzgecinden geçerek yeniden form bulan siluetleri, acılı, trajik, komik, şaşkın, heyecanlı ve öfkeli yönüyle pek çok ruh hali skalasından açılımlarla ele alırken ironik bir ton yakalamayı başarıyor. Spontane tarzı, eserlerin derinlemesine açılan amorf katmanlarına sahicilik kazandırıyor. Kuralların olmadığı, planlanmamış, dayatmaları reddeden, renkleri de bu vurgu bağlamında sezgisel lekeler gibi tonlandıran dokunuşları, bir ayna işleviyle izleyiciye geri yansırken, hiçbir zaman tüm gerçeği ele geçiremeyeceğimizin de tuhaf kanıtları haline geliyorlar. Ali Gazi, Ağustos 2018
EN The History of Thought is full of comprehensive answers to the question: “Does the human being have a nature that has been previously determined and that can be assumed as a basic quality after having come into existence?” While Aristotle and Plato, two prominent names of the Ancient World, have indicated that human beings have certain characteristics by their nature and are endowed with innate abilities, they have emphasized that a society is organized at the point where human beings are in need of others. In the Age of Enlightenment, Kant, who has basically clarified the scope of the question and brought in a final horizon, asked the question: “What is the Human Being?” As for Existentialism, one of the alternative philosophies of the 20th century, it rejects human nature. According to this movement, the human being primarily exists and does not have a predetermined nature. All the characteristics that the human being carries are “acquired” during the process of self-creation and they constitute the current human nature. Existence and Art The concept can be summarized as “all of the characteristics concerning the behaviours that human beings develop within their natural and social environment in a given place and time”. Even if one looks at it through economicpolitical, historical, biological, sociological or psychological presuppositions and reductivegeneric attitudes, it is not possible to talk about a comprehensive fixed human nature since it has
always been approached with a descriptive tone. Yet, when mentioning the characteristics that makes humans human, there are ambigious zones which cannot be easily defined. Distinguishing us in every sense from everything else that exists and making us acquire at least one aspect of our potentially multiple nature as a major characteristics, Art is one of these prominant ontological zones. Crystallizing existence in the contemporary context as a kind of an instinct, the practice of Erkut Terliksiz in his recent works in his exhibition entitled “Freaks of Nature” corresponds to an act that expresses art’s potential of being a sort of an answer to “being human” in any case. Focusing on the individual his inspiration gathered from his own life and horizon of experiences, Terliksiz also continues to express art’s critical mode in an original way. When looking at his longterm career from the junction of his solo exhibitions such as “Debut (2007)”, “Until We Meet Again (2010)”, “Nothing Personal (2012)”, “Hunger (2014)”, “Transience of Life (2016)”, we see that Terlliksiz has emerged with works constantly expanding his contextual network while constructing a gently-processed dynamism. And at this point, the audience’s experience, with a structure rising from the specific semantic perspective in the works, was namely conveyed from part to whole, to a semantic-contextual perspective through figures under various gestures, elements from cartoon characters, teeth and organs. This semantic perspective, also available in “Freaks of
Nature”, tries to establish bonds between nature and reason, emotions and logic, life and death, and makes an attempt on a discourse concerning an act of life taking place between opposite poles, since it is not always possible in life to establish conscious bonds and to create islands of meaning, namely to comprehend the whole reality. Human’s mind, actions, existence, perception, emotions etc., its whole comprehension is full of huge voids. At this point, although the fact that all kinds of knowledge constitute a natural part of reality is also one of the features of the field of art, each prominent work as a bearer of knowledge gains meaning and value in its aesthetical sense. But differently from the real being, what emerges as a result of the artist’s “objectification” is a singular act of creation. And this objectification gains expression through the combination of the artist’s emotions, creative mind, intuition and imagination. Hence, although consisting of components belonging to reality, each work that is brought into existence goes beyond the known being in a complicated way. As for a creation outside of the real being, it points out to the person who is the doer of the act of that special creation, namely the artist, as a conscious subject. The artist continues his statements in a consistent line of progress via different aspects of art for our present life experience for which he develops new points of view in “Freaks of Nature”, since the artistic approach by Terliksiz who also incorporates the
possibilities of coincidence through a continuous “state of doing” slightly opens the doors from the relatively small scale of his life as a living subject to the society and from there to the timeless freaky sides composed of the mistakes and flaws of human beings who are in the grip of their own nature or existence throughout all history. Hence, the figures almost subject to deconstruction and distorting the classical proportion and perspective in the series “The Bathers” can be read as intellectual experiments concerning today’s individual. Form and Style While modernism approaches human beings in bilateral or societal relationships in a standardized way, it increasingly leaves them on their own in the “vital space”called life since the Industrial Revolution and urbanization. The big majority is obliged to transform the things that makes them a unique individual such as the body structure, identity, perception of life and character, in order to confom to the average, the “normal”. In the face of this picture, normal human beings who are far from conflict and in perfect harmony with their environment breed various freakiness nourished by the multiple structure of their nature as well as by the lost aspects of the “subconsciousness and overconsciousness” that come down like a curtain of mystery upon the “consciousness” concretized through the awareness of the person of oneself initially and of the environment. So, today’s individuals who are
fragmented in such a way and try to experience the same artificial things by resembling each other imply the source of the figures featured in the exhibition of Terliksiz. The artist’s insistence on the “form” evolves into “style” when becoming continuous in terms of being open to explore transience and life. When he sets up his frame in different angles and a close-up perspective, there emerges a grotesque atmosphere which fills in the whole surface regardless of its size and is structured in stratified forms. With a Grotesque attitude dominated by a cynical and exaggerated narration, Terliksiz also uses an effect of alienation which makes its presence felt while he blends the elements of Modern life which seem to be impossible to coexist. For example, in the series “Digging the Past”, we look at the “archetypes” which question today and the future with the light of the past. Along with setups including randomness to a certain extent, cycles of consumption obtained from found materials as an alternative to canvas make it posible to establish a bond with characters of daily life. These works, which are treated by Terliksiz in a simple but colourful way, repeat a symbolical criticism on the edge of black humour just as in Grotesque works. In “Freaks of Nature”, in the series “I Just Want You To Stay”, which is one of the main axes of the exhibition, or in singular works such as “Extrasensory, Lust, You Must Practice Being Stupid, The Artist, Transfiguration”, the artist succeeds in catching an ironic tone while dealing with silhouettes reshaped through the
filter of his immense imagination by means of a scale of moods such as sorrowful, tragic, funny, surprised, excited and angry. His spontaneous style brings in authenticity to the amorphous layers profoundly opening up to the works. His unplanned touches without rules, rejecting impositions and toning the colours within the context of this emphasis like intuitive stains, are reflected back to the audience with a function as a mirror and become bizarre proofs of the fact that we can never capture the whole reality. Ali Gazi, August 2018
The Bathers I Tuval üzerine karışık teknik Mixed media on canvas 175 x 105 cm, 2018 The Bathers II Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found material 48 x 35 cm, 2018 The Bathers III Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found material 110 x 87 cm, 2018
The Orgy Tent Tuval üzerine karışık teknik Mixed media on canvas 150 x 150 cm, 2018 15.08.17 Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 132 x 64 cm, 2018
Digging in the past I Tuval üzerine karışık teknik Mixed media on canvas 100 x 71 cm, 2018 Digging in the past II Tuval üzerine karışık teknik Mixed media on canvas 103 x 65 cm, 2018 Digging in the past III Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 107 x 78 cm, 2018
Transfiguration Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 69 x 49 cm, 2018 Chicks All Gone Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 49 x 44 cm, 2018
I am not dead! I just love standing. Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 114 x 53 cm, 2018 Pot Head Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 129 x 85 cm, 2018
You must practice being stupid. Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 50 x 35 cm, 2018 The Artist Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 42 x 30 cm, 2018 Lust Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 49 x 29 cm, 2018
Extrasensory Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found objects 64 x 49 cm, 2018
Rapture Buluntu malzeme üzerine karışık teknik Mixed media on found material 48.5 x 46 cm (Çerçeveli I Framed 62.5 x 60.5), 2018
Yayınlayan / Published by x-ist Kemankeş Karamustafa Paşa Mah. Mumhane Cd., No:50, K:2 34425 Beyoğlu / İstanbul T +90 212 291 77 84 F +90 212 343 69 35 E info@ artxist.com W www.artxist.com Koordinasyon / Coordination Gözde Ulusoy Grafik Tasarım / Graphic Design Elif Lütfiye Çakır Metin / Text Ali Gazi Fotoğraflar / Photographs Mesut Güvenli Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt / Color Seperation and Printing Mart Matbaa Sistemleri San. ve Tic. A. Ş. Mart Plaza, Merkez Mh. Tatlıpınar Sk. No:13 Nurtepe, Kağıthane, İstanbul T +90 212 321 23 00 F +90 212 295 11 07 W www.martmatbaa.com.tr Bu katalog, 04.10.2018-10.11.2018 tarihleri arasında Erkut TERLİKSİZ’in x-ist tarafından düzenlenen “Freaks of Nature” adlı sergisi nedeniyle 750 adet basılmıştır. Yapıt boyutları cm birimindedir. This catalogue, of which 750 were printed, has been prepared by x-ist on the occasion of Erkut TERLİKSİZ’s exhibition ‘‘Freaks of Nature’’ shown between October 4th - November 10th 2018. Dimensions are in cm.