Venedik Bienali üzerine

Page 1

SAYI:2015/11

10 TL

ÜNİVERSİTE GÜDÜMLÜ MİMARLIK / 70F / NAZİ

10 TL 2015/11 112441

TASARIM KÜLTÜRÜ D ER G İ S İ

ARREDAMENTO MİMARLIK KASIM 2015 295

KASIM_Layout 2 11/2/15 6:01 PM Page 1

DOSYA: ÜNİVERSİTE GÜDÜMLÜ MİMARLIK MİMAR: 70F ARCHITECTURE HEATHERWICK STUDIO MÜNİH’TE DÜN VE BUGÜN NAZİ SANATI, MİMARLIĞI OFIS ARHITEKTI NESNELERİN CİNSİYETİ VENEDİK BİENALİ 2015

BOYUT YAYIN GRUBU

RM EVİ, ANKARA

l


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 102

SANAT

102

56. Venedik Bienali’nde Dünyanın Bütün Gelecekleri;? Okwui Enwezor küratörlüğünde 22 Kasım’a kadar devam eden 56. Venedik Bienali’nin ve “tüm zamanların en politik bienali” olarak nitelenen “Dünyanın Bütün Gelecekleri” sergisinin irdelediği 120 yıllık bienaller tarihinde şimdiden farklı bir yerde konumlandığını söylemek ve yolunun küresel sanat sahnesinde izleneceğini ummak, yerinde olur. Özellikle de hatırlamaya, karışmaya, tahayyüle ve harekete geçmeye ihtiyacımız olan bugünlerde.

1 Arsenale’de, İtalya Pavyonu girişi (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

ARREDAMENTO

2 “Daha Büyük Bağdat İçin Plan” (Plan for Greater Baghdad), Ala Younis; Le Corbusier ve Saddam Hüseyin maketleri neşe içinde dans ediyor (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

Yağmur Yıldırım n “Klee’nin ‘Angelus Novus’ adlı bir tablosu var. Bakışlarını ayıramadığı bir şeyden sanki uzaklaşıp gitmek üzere olan bir meleği tasvir ediyor: Gözleri faltaşı gibi, ağzı açık, kanatları gerilmiş. Tarih meleğinin görünüşü de ancak böyle olabilir, yüzü geçmişe çevrilmiş. Bize bir olaylar zinciri gibi görünenleri, o tek bir felaket olarak görür, yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklarının önüne

fırlatan bir felaket. Biraz daha kalmak isterdi melek, ölüleri hayata döndürmek, kırık parçaları yeniden birleştirmek... Ama Cennet’ten kopup gelen bir fırtına kanatlarını öyle şiddetle yakalamıştır ki, bir daha kapayamaz onları. Yıkıntılar gözlerinin önünde göğe doğru yükselirken, fırtınayla birlikte çaresiz, sırtını döndüğü geleceğe sürüklenir. İşte ilerleme dediğimiz şey, bu fırtınadır1…”


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 103

103

Tıpkı önsözü Angelus Novus gibi, modernin bir başka ikonu Venedik Bienallerinin elli altıncısına da, yaratıcısı Okwui Enwezor bir “sis çanı” ahvali atfediyor. 1895 yılında gerçekleşen ilk bienalin üzerinden 120 yıl, iki dünya savaşı, endüstriyel modernite, yeni teknolojiler, kapitaller, kentleşmeler, kolonyal rejimler ve yeniledikleri küresel dünya haritası ile güç dengeleri geçti; 120 yıllık süreçte tanık olduğu işçilerden kadınlara, anti-kolonyalizmden yurttaşlık haklarına çeşitli mücadelelerde kitlesel hareketler, bugün de yeni dalgalarla yaşanmakta. 56. Bienal metninin belirttiği gibi, “sayısız sosyopolitik değişimi, ve sanatta, kültürde, politikada, teknolojide, ekonomide birbiri ardına tarihsel yırtıkları izlemiş dünyada, bugün vahşi bir hengamede yaralanmış, ekonomik krizin kuruntuları ile paniğe kapılmış, ayrılıkçı politikalar ve insani felaketlerle göçe, kaçışa ve sakin diyarlara dair tükenmeyen arayışa sürüklenmiş kişi, nereye baksa karmaşa, belirsizlik ve derinleşen bir güvensizlik ile karşılaşır; belki de kendisini yaratanın, Klee’nin Angelus Novusu olduğunu düşünür”. Ve tıpkı Angelus Novus’un “gözlerinin önünde göğe yükselen yıkıntılar” gibi bugün, “Dünyanın Bütün Gelecekleri” ile 56. Venedik Bienali de, “fırtına ile birlikte çaresiz, sırtını döndüğü geleceğe sürükleniyor”.

1 2

ARREDAMENTO

“Dünyanın Bütün Gelecekleri”; sanatçı, düşünür, yazar, besteci, koreograf, şarkıcı ve müzisyenlerin, imajlar, kelimeler, hareketler, eylemler, sözler ve sesler

SANAT

Walter Benjamin’in “Tarih Felsefesi Üzerine Tezler”inden bu ünlü alıntıyla başlıyor “Dünyanın Bütün Gelecekleri” (All the World’s Futures). İlginçtir; Paul Klee tarafından yapıldıktan bir yıl sonra, 1921 yılında resim Walter Benjamin tarafından satın alınır ve Benjamin’in sürgün yılları boyunca yanından ayırmadığı ve kimselere göstermediği ilham perisi bu ufak sulu boya resim, Tezler’in 1940’taki yayımlanışının ardından modern sanatın en ünlü ikonlarından biri haline gelir. Sanat tarihçisi Necmi Sönmez’in deyişi ile Benjamin, “Klee’nin resmine ‘tarihsel, sosyolojik’ bir anlam yükleyerek, bu meleği, adeta İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, tüm yıkıcılığın, yakıcılığın habercisi, adeta bir ‘sis çanı’ gibi yorumlar. Benjamin için ‘Angelus Novus’, tanımlamaları arkasında bırakarak kavramsala ulaşmış bir duruşa sahiptir2”.


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 104

SANAT

104

3

ARREDAMENTO

4

3 “Sakıp Sabancı’nın Portresi” (The Portrait of Sakıp Sabancı), Kutluğ Ataman (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 4 İtalya Pavyonu’nda yer alan Nicola Samori’ninki gibi, sergideki işlerin çoğu resim, heykel gibi “ciddi” türlere göz kırpıyor (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

5 “Vladimir Putin’in Düzmece Seçimi İçin Gösteri Kıyafetleri” (Clothes for the Demonstration Against False Election of Vladimir Putin), Natalia Pershina Yakimankaya (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 6 “Guggenheim Abu Dhabi’yi Kim İnşa Ediyor” (Who is Building the Guggenheim Abu Dhabi), Gulf Labor Coalition (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

aracılığı ile kamuları birleştirmelerinin, mevcut “sis çanı” ahvaline birlikte bakmanın ve dinlemenin, cevap vermenin, etkileşmenin, konuşmanın yollarını sorguluyor. Sorgularken de, araç olarak kendi deyişi ile üç kavramsal “filtre” kullanıyor. “Canlılık: Epik Müddette” (Liveness: On Epic Duration); 56. Bienal’in mekansal ve geçici manifestosunu, tamamlanmamış ve bir gelişime açıklık imkanı olarak görüyor, bienali bir etkinlikler strüktürü olarak kurgulayarak “canlı” kılıyor. “Bozukluk Bahçesi” (Garden of Disorder); Venedik’in “Bahçeler” (Giardini) mekanının, ulusdevlet pavyonlarının 120 yıldır boy gösterdiği tören alanının bir “cennet bahçesi”nden ziyade, bugünün küresel jeopolitik, çevresel ve ekonomik meselelerinin arasındaki sağlık bozukluğu temsili oluşunu düşündürüyor. Son olarak, 56. Bienal’in aylardır gündeme oturuşunun en büyük sebeplerinden “Kapital: Canlı Bir Okuma” (Capital: A Live Reading); bugünü ve moderniteyi Karl Marx’ın Kapital-Ekonomi Politiğin Eleştirisi üzerinden okumayı deniyor, ve fiili olarak da “okuyor” -Giardini’nin, yani


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 105

105

Walter Benjamin’den Karl Marx’a uzanarak vücut bulan 56. Venedik Bienali’nin, “sanatın, zamanının politik ve sosyal bağlamları ile birlikte tarih sahnesini paylaşmasının şart olduğunu” savunan küratörü Okwui Enwezor’un dünya görüşünden bağımsız olarak değerlendirilmesi, elbette düşünülemez. Kendisinden bugün “sanat dünyasını değiştiren kişilerden birisi” olarak söz edilen Nijerya doğumlu küratör, eleştirmen, yazar ve şair Okwui Enwezor, güçlü söylemleri, incelikli entelektüel kurguları ve birbiri ile tutarlı, iddialı işleri ile biliniyor. “Kariyerinin projesi”nin, Afrikalı sanatçılar ya da diaspora sanatçıları gibi sanat dünyasının “gözardı ettikleri”ni öne çıkarmak olduğunu söyleyen Enwezor, Venedik’e de Kamerun, Gana, Kongo, Irak, Filistin, Suriye gibi ülkelerden katılımcıları dahil ediyor; kendisinin, Venedik Bienalleri tarihinin ilk siyahi küratörü oluşu da bu noktada dikkate şayan bir ayrıntı. Münih’teki Haus der Kunst’un direktörlüğünü yürüten Enwezor’un, Venedik’ten önceki dikkat çekici çıkışı 2002’deki dOCUMENTA ile olmuştu. “Evrendeki Evrenler” (Universes in Universe) temalı dOCUMENTA’nın gözü kara yaklaşımının Venedik’e de yansıdığı iddia edilebilirse de, benzer bir arşivci tutumdan ziyade “Dünyanın Bütün Gelecekleri”nin “eyleme geçirici” bir yaklaşımı benimsediği söylenebilir. Bienal açılışı öncesindeki basın açıklamasında yaklaşımına -ve, kendisini “bitmemiş, müdahaleye açık bir strüktür” olarak tanımlayan Canlılık filtresine- dair ipucu veren Enwezor, Şili’deki Salvador Allende hükümetini deviren Augusto Pinochet darbesi döneminde, Şili halkı ile dayanışma göstermek adına programını değiştiren 1974 Venedik Bienali’ni yol göstericisi olarak nitelemişti.

5 6

Haacke’nin 1970 tarihli MoMA anketinin bir yenisini daha kurgulayarak, sorular yönelttiği izleyicileri derdi ile ilgili “dürtüyor”. Elektronik cihazlarda yaşlarını, etnik kökenlerini, sanat ile mesleki ilişkilerini sorduğu izleyicilere, ardından etnik kökenlerinden ötürü ayrımcılık yaşayıp yaşamadıklarını, ülkelerinde sanat işlerinin sansüre uğrayıp uğramadığını, Körfez ülkelerindeki göçmen inşaat işçilerinin hak ihlallerinden haberdar olup olmadıklarını sorarak ters köşeye yatırıyor ve sorulara verilen cevapları biriktirerek duyuruyor. Açıldığından birkaç ay sonra ziyaret ettiğimde, süreç

boyunca verilmiş izleyici yanıtlarının “Gelecekler”den bihaberliğini görmek hayal kırıklığı yarattıysa da, sergi, umutsuzluğa kapılmama telkininde. Savaşları, çatışmaları, göçleri, geçerli ekonomik ve politik sistemleri, sömürüyü, eşitsizliği, şiddeti, baskıyı, hak mücadelelerini odağına alan ve anlatan sergideki işlerin çoğunluğu da, tema gibi labirentsi ve karanlık; fakat umutsuz değil. “Dünyanın Bütün Gelecekleri”nin iki mekanda, filtrelerinde “Bozukluk Bahçesi” atfı verilen, ulus devlet pavyonlarını ağırlayan “Bahçeler”de (Giardini), ve eski

ARREDAMENTO

“Olan biteni işitmemeyi tercih edebilirsiniz, harekete geçmemeyi tercih edebilirsiniz; fakat bunun içindesiniz” diyen ana sergi “Dünyanın Bütün Gelecekleri”nin kendisi, içinde bulunduğu dünyayı işitmeyi ve harekete geçmeyi tercih ediyor. Ve geçirmeyi de; bünyesine dahil ettiği, çağdaş sanata damga vurmuş Hans

SANAT

“Bozukluk Bahçesi”nin kalbinde mimar David Adjaye’nin tasarladığı ARENA mekanında, bienalin gerçekleştiği yedi ay boyunca bir sanatçı oratoryosu tarafından Marx’ın eseri yüksek sesle ve sürekli olarak okunuyor.


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 106

SANAT

106

7 9

ARREDAMENTO

10

8

askeri cephanelik ve tersane Arsenale’de gerçekleşiyor olması da, temanın mekanlar ve zamanlarla ilişkisini daha da güçlü kılıyor. Sergi, iki mekanını ayrı ayrı, iki büyük ve travmatik anlatı ile açıyor: Arsenale, Qui Zhijie’nin JingLing Chronicle Theater Project/JingLing Kronolojik Tiyatro Projesi’nde haritaları ve nesneleri bağlamından kopararak tuhaf bir tiyatroda izleği zor bir seyre başlatırken, Giardini -bugünlerde kendisi İstanbul Bienali’nde de görülerek şaşırtanFabio Mauri’nin, ünlü “Batı ya da Ağlama Duvarı” (Il Muro Occidentals o del Pianto) yerleştirmesinin üst üste konulmuş “yersiz-yurtsuz” bavulları ile henüz girişte izleyiciye bir duvar örüyor. Tıpkı Mauri gibi, sanat tarihine damga vurmuş Isa Genzken, Andreas Gursky, Hans Haacke, Bruce Nauman, Marcel Broodthaers gibi kimi isimlerle sergide karşılaşmak, sürpriz etkisi yaratıyor. Zamanlar ve katmanlar arasında gezinen sergi, işlerinde de farklı zamanları, farklı yöntemleri gözetiyor; resim ve heykel gibi türlere İstanbul’un da dahil olduğu bienaller sahnesinde son dönemde gözlendiği üzere ağırlık verilişi, belki de temanın ağırbaşlılığına yorulabilir. Ülke pavyonları da, genel olarak benzer bir karanlık ve kararlılıkla “Dünyanın Bütün Gelecekleri”ni sorguluyor. Arkadaşlarının kalıplarından ürettiği alçılar, sigaralar ve tuhaf balonlarla Sarah Lucas’ın her zamanki gibi şaşırttığı Britanya pavyonu gibi “kendine özgü mizah”larını kullanan pavyonlar da, ciddiyeti bir nebze olsun aralayan, keyifli bir çokseslilik yaratıyor. Bienalin en yeni ülkelerinden Kosova’nın mütevazı “Mavi Üzerine Spekülasyon Yapmak” (Speculating on the Blue)


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 107

107 SANAT 11

mekanı, Almanya’nın önceki İstanbul Bienali’nden tanıdığımız Hito Steyerl’in devasa video yerleştirmesi ile “Fabrika” (Fabrik) mekanı, İsviçre’nin çürümüşlük kokan bir sıvı ile doldurduğundan girilemeyen, hatta yaklaşılamayan mekanı, “görülmeyenlerin” Voces Indegenas ses yerleştirmesi ile Arsenale’deki Latin Amerika mekanı gibi, temayla örtüşen net ve vurucu yaklaşımlar çoğunlukta. Ermenistan’ın “Ermenilik” (Armenity) sergisi, San Lazzaro Adası’ndaki Ermeni manastırının salonlarında, Lord Byron’un yazı odası ve mumyalar arasında zamanlara ve mekanlara değen diaspora sanatçılarının işlerini biraraya getirişi ve anlatışı ile, Altın Aslan ödülünü de fikrimce kesinlikle hak ediyor.

7 Almanya Pavyonu sanatçıları, pavyonun üzerindeki tarihi mermer “Almanya” (Germany) yazıtını, bir söz oyunu ile üzerinde “Germoney” yazılı bir Yunanistan bayrağı ile örterek, Yunan halkı ile dayanışmasını ifade edişine şans eseri tanık olan bir kare (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 8 “Dünyanın Bütün Gelecekleri”nden (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 9 “Gerçekleştirilmiş ve Gerçekleştirilmemiş Dış Mekan Projeleri” (Realized and Unrealized Outdoor Projects), Isa Gensken (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 10 “Nefes” (Respiro), Sarkis, Türkiye Pavyonu (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 11 “Anka Kuşu-2015” (Phoenix-2015), Xu Bing (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 12 Bienalin nevi şahsına münhasır işlerinden “Babatanrı Diye Bağırıyorum” (I Scream Daddio), Sarah Lucas, Britanya Pavyonu (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

ARREDAMENTO

Türkiye Pavyonu’nu ise, Nefes (Respiro) ve Sarkis ile görmek mutlu etti. Defne Ayas’ın küratörlüğündeki sergi, hakikaten de bir “nefes” gibi; mekanın hava akımının şişirdiği perdesi ile, Sarkis’in karşılıklı birbirine bakan, “gündüz” ve “gece”ye atıfta bulunan ünlü neon gökkuşakları ile, cami kubbelerini ya da Hrant Dink’i konu

12


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 108

SANAT

108

13

14

ARREDAMENTO

eden vitrayları ile, Jacobo BaboniSchilingi’nin sürekli olarak çalan bestesi ile, serginin tamamı, izleyiciyi afallatan bir uyum içinde. Türkiye Pavyonu sergisi için Sarkis’in hazırladığı kitabın, içinde geçen “soykırım” kelimesi nedeni ile Dışişleri Bakanlığınca ve Kültür Bakanlığınca dağıtımının engellenişi, üzse fakat şaşırtmasa da; Sarkis’in engele karşı kitabın 144 prototip kopyasını bir sandık üzerinde sergiye dahil edişi zekice bir yanıt oldu. Ermeni Pavyonu sergisine de dahil olan Sarkis ve Hera Büyüktaşçıyan ile birlikte, ana sergide işleri ile yer alan Kutluğ Ataman ve son İstanbul Bienali’nde de izlediğimiz genç kuşaktan Meriç Algün Ringborg, “Dünyanın Bütün Gelecekleri”nde, Türkiye’nin katılımcıları. Mekanının merkezine Kapital’i oturtan bir serginin merkezinde de emek meselesinin oluşunu tahmin etmenin son derece kolay olduğu açık. Emek koşullarının ekonomik ve sosyal analizleri, küresel eşitsizliklerin emaresi emek koşulları, emeğin değişen doğası, bir emek üretimi olarak sanat ya da emeğin araştırılması olarak sanat; “Dünyanın Bütün Gelecekleri”, geleceğe dair sorgularını, emek üzerinden kuruyor. Bunu da izleyicinin, henüz başlangıçtan “yüzüne vuruyor”. Arsenale kapılarının

hemen dışında, denizin üzerinde salınan Xu Bing’in 30 metrelik devasa anka kuşları, göründüğü gibi naif değil; batan güneşin ışıklarını yansıttığı sekiz tonluk metal gövdeleri, Pekin’deki Dünya Ticaret Merkezi şantiyesinden atık metallerden yapılı. Dünya Ticaret Merkezi şantiyesindeki işçilerin tartışılan çalışma koşullarına dikkat çeken bu iş gibi, sergide bugünün “parıltılı” inşaat endüstrisine ve bu endüstri içindeki emeğin koşullarına dair çokça sorgulama yer alıyor. Körfez ülkelerindeki büyüyen inşaat furyası, sergide bu sorgulamaların odağında yer alıyor. Yıldız mimarların Guggenheim Abu Dhabi, Yeni Louvre Müzesi gibi büyük müzelerin Orta Doğu “şubeleri”ni merceğine alan Gulf Labor Coalition, Türkiye’deki Mülksüzleştirme Ağları’nı hatırlatacak bir ifşa sanatı icra ediyor. Kültür endüstrisini ve yeni küresel güç dengelerini eleştiren oluşumun, müzelerin sürmekte olan inşaatlarında çalışan göçmen işçilerin hak ihlalleri üzerine yaratmayı amaçladığı farkındalık, oldukça önemli. Uluslararası Ticaret Birliği Koalisyonu tarafından geçtiğimiz yıl yayımlanan bir raporda, Katar’ın 2022 Dünya Kupası’na evsahipliği yapacak olmasının açıklanışından bu yana

1200’den fazla göçmen işçinin hayatını kaybettiği açıklandı. Hindistan, Nepal, Pakistan gibi çevre ülkelerden gelen göçmen işçilerin çoğunun, oldukça sağlıksız ve insanlık dışı şartlarda çalışmakta ve yaşamakta olduğu, daha önce de çokça dillendirilmişti. Ölümlerin sebebi olaraksa, bölgede yakın zamanda gerçekleşecek Dünya Kupası, Expo gibi küresel etkinliklerin inşaat endüstrisini beslemesi ve “daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü” inşa etmek için artan baskılar gösteriliyor. Gulf Labor Coalition, tartışmayı sergi mekanı dışına da taşıyarak, bir seri buluşma ve konferans ile konuyu geniş çevrelerde tartışmayı sürdürüyor. Çalışmaların yankılarının ardından, üyelerinin kimilerinin Birleşik Arap Emirlikleri’ne giriş engeli konmuş -ve bunu Guggenheim Vakfı’na yazdıkları bir mektupla belirtmişlerse de- Koalisyon, yaz mevsimi başında Guggenheim Vakfı’nın Venedik’in Büyük Kanal kıyısındaki Peggy Guggenheim Koleksiyonu binası rıhtımına kayıklarla çıkarak pankartlar asmış ve oldukça ses getiren bir protesto gösterisi gerçekleştirmişti. Natalia Pershina Yakimankaya’nın “Vladimir Putin’in Düzmece Seçimi İçin Gösteri Kıyafetleri” (Clothes for the


102-109 SANAT BIENAL 8_Layout 6 11/2/15 5:51 PM Page 109

109

15 16

eren Carolyn Christov-Bakargiev’in İstanbul Bienali ve “Cepheden Bildirmek” (Reporting from the Front) ile yapılı çevrelerdeki ve içindeki insanların savaşlarına odaklanacağını açıklayan Alejandro Aravena’nın gelecek yılki Venedik Mimarlık Bienali de düşünüldüğünde, daha da anlam kazanıyor. Özellikle de hatırlamaya, karışmaya, tahayyül etmeye ve harekete geçmeye ihtiyacımız olan bugünlerde. n Yağmur Yıldırım, Mimar (MSGSÜ), Editör, Yazar Notlar: 1 Türkçe metin: Walter Benjamin, Son Bakışta Aşk, Metis Yayınları, 2000. Nurdan Gürbilek’in çevirisi ile. 2 Necmi Sönmez, “Paul Klee’nin Melekleri Üzerine”, skopbülten, Mart 2013. 3 “Venice Biennale, The World Is More Than Enough”, The Guardian, 11 Mayıs 2015.

13 “Mavi Üzerine Spekülasyon Yapmak” (Speculating on the Blue), Flaka Haliti, Kosova Pavyonu (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 14 Giardini’deki ana sergi girişinde Fabio Mauri’nin ünlü “Batı ya da Ağlama Duvarı” (Il Muro Occidentals o del Pianto) işi; modern göçe zorlananların yersiz-yurtsuz bavulları ile (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 15 “Kaydırak Ev Projesi” (Slide House Project), Carlsten Höller (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım). 16 “Dünya Anketi” (World Poll); Hans Haacke (Fotoğraf: Yağmur Yıldırım).

ARREDAMENTO

Bahar aylarında kavramsal çerçevesini açıklayan Enwezor, hemen ardından The Guardian’ın eleştirmeni Adrian Searle tarafından, olağan şüphesi ile karşılanmıştı: “bütün dünyanın küratörlüğünü yapamazsınız, ya da muhtemel bütün geleceklerinin. Bu Tanrı’nın işi olurdu; fakat Enwezor’un bunu deneyecek kadar Hubris sendromu var. Eğer sergisi başaramazsa, ölçeğinin bu denli büyük olmasından ötürü olacaktır. Ele alınacak çok fazla şey var, ve tutulacak çok fazla sanatçı –tam 139 tane; net, ama zor3”. Bienalin gelgitli temasında “tutulacak” 139 sanatçının 89’unun bienalde ilk kez yer alıyor oluşu ve sergilenen 159 işin bienal için özel olarak üretildiği düşünüldüğünde, Enwezor’un “net” temasını ele alış tercihinin daha da zordan yana olduğu görülebilir. Yine de, “Dünyanın Bütün Gelecekleri” ile “tüm zamanların en politik bienali” olarak nitelenen 56. Venedik Bienali’nin, sorguladığı 120 yıllık bienaller tarihinde şimdiden farklı bir yerde konumlandığını söylemek ve yolunun küresel sanat sahnesinde izleneceğini ummak, yerinde olur. Bienalin bugüne, kendi deyişi ile “kaygı çağı”na dair soruları ve arayışları, “TUZLU SU” ile Kasım ayı başında sona

SANAT

Demonstration Against False Election of Vladimir Putin) yerleştirmesinden Rirkrit Tiravanija’nın dünyanın çeşitli şehirlerinden yüz adet “Gösteri Çizimleri”ne (Demonstration Drawings), protesto gösterilerini ve hak mücadelesi arayışlarını sergisinde çokça dillendiren Venedik Bienali bu yıl, gösterilerin bizzat mekanı da oldu. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesini protesto eden bir grup Ukraynalı aktivist, askeri kıyafetler giyerek Rusya Pavyonu’nu işgal etti. Venedik’te kullanılmayan bir kiliseyi, geçici olarak Venedikliler için cami olarak işlevlendiren İrlanda Pavyonu hem tepkiye, hem de izin sorunları ile ülkeler arası bir krize neden oldu ve mekan kapatıldı. Yunanistan’ın borç krizi üzerine Almanya’nın politikasını eleştiren Almanya Pavyonu sanatçılarının ise, pavyonun üzerindeki tarihi mermer “Almanya” (Germany) yazıtını, bir söz oyunu ile üzerinde “GerMONEY/PARA” yazılı bir Yunanistan bayrağı ile örterek, Yunan halkı ile dayanışmasını ifade edişine şans eseri ben de tanık oldum. Enwezor’un Şili dayanışması ile 1974 Venedik Bienali’ni yol göstericisi addedişi gibi, 2015 Bienali’nin de muhtemel yeni yollara zemin sağlayacağı, şimdiden rahatlıkla iddia edilebilir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.