Çember

Page 1

BU SENARYONUN ANARŞİST VE DEVRİMCİ MİSYONUNU BOZMADAN ETKİLEYİCİ SAHNELERİ DIŞINDA GERİYE KALAN DİĞER SAHNELER VE BÖLÜMLER ÜZERİNDE İSTEDİĞİNİZ GİBİ OYNAMALAR , ÇIKARMALAR, DEĞİŞİKLİKLER, VE EKLEMELER YAPABİLİRSİNİZ. BALAMİR ŞAH BU FLİM SENARYOSU :KURAMCISI VE EYLEMCİSİ OLDUĞUM (ANARKO)-DİNAMİST AKIMIN ÖNCÜSÜDÜR.


SAHNE –1- ÖZGÜRLÜĞE KAÇIŞ –RÜYA –UYANIŞ-İÇ-GÜN Yarı karanlık bir ormanda üzerinde keten bir işçi pantolonuyla yarı çıplak belkide ayak yalın , arkasındaki avcı köpekleriyle peşine düşmüş askerlerden –poliste olabilir- Aziz arkasına bakmaksızın kaçıyordur. EFEKT: köpek havlamaları , askerlerin bağrış çağrışları ayrıca duygusal bir dinamizmi olan etkileyici bir müzik.-koro halinde söylenen çok sesli bir ayin müziği olabilir-. Aziz büyük bir hızla hiç durmaksızın ormanda koşmaya devam ederken , kaçışta önceden ayrılmış olduğu arkadaşının sol tarafından ormanın derinliklerinden gelip Arkadaşı:Aziz !özgürüz oğlum! özgürüz !sakın durma ! Tam önlerinde hafif bir tepe belirir , ikiside tepeyi aşmak için atılırlar. Sürünerek ikiside yere yuvarlanırlar , hiç zaman kaybetmeden , yeniden doğrulurlar ve yeniden tepeyi aşmayı denerler. Bu son deneyişte Aziz başarılı olur ama arkadaşı sürünerek yere yığılır. Aziz diz çöker ve elini arkadaşına uzatarak AZİZ: Hadi! Çabuk ol! ver elini hadi! Çabuk ol dedim sana Kesme- kamera yaklaşmakta olan askerlere yönelir. Askerler kaçakların hızının kesildiğini farkedip yere çökerler ve silahlarıyla nişan alırlar.2. kaçak son bir kez daha tepeyi aşmak için davranıp Azizin elinden tutduğu anda kurşunlar ışık hızıyla 2. Mahkumun sırtına saplanır. 2.kaçak:aziz buraya kadarmış bırak beni kaç hadi-gözleri kayar-


Bu ölüm anına kadar Aziz arkadaşıyla gözgözedir. 2.kaçak – kısık bir sesle – hadi!Aziz yüzünde acılı bir ifadeyle arkasını dönmeden arkadaşına bakarak geriye doğru birkaç hızlı adım atar ve arkasını dönerek koşmaya başlar. Efektteki müzik dahada hızlanmaya başlar. Belkide kamera hızla geriye çekilir ve uzak çekimde Aziz in ormandan kurtulup sarı geniş bir toprağın üzerinde kaçışı görülür. Karşısına çıkan birkaç engelin üzerinden atlayarak – bir kaç hurda parçası veya kütük olabilir- Aziz özgürlüğüne doğru koşusuna devam eder. Aziz i takip eden askerlerde ormandan koşarak çıkarlar ve diz çöküp nişan alırlar. Kamera silahın dürbününden çekim yapmaktadır. Kamera silah dürbününden Aziz in arkasına bakmaksızın kaçışını görüntülemektedir. Askerin terli yüzü ve kısık gözleri ekranda görülür. Ardından kurşun sesleri duyulur Kesme – Aziz aniden irkilerek uyanır.herzamanki gibi yatak ve yorgana sarmaş dolaş olup yere düşer ve hemen yanında bulunan üzeri kitap dolu masaya çarpar ve tüm kitaplar halının üzerine saçılır. Kamera yakın çekimle ve yavaş hareketlerle yerdeki dağınık kitapları görüntüler.-NAZIM HİKMET YATAR BURSA KALESİNDE ,YILMAZ GÜNEY SANIK,AZİZ NESİN YAŞAR NEYAŞAR NE YAŞAMAZ,UĞUR KAYNARCA,YAŞAR KEMAL ORTA DİREK- Aziz rüyanında verdiği şokla doğrulur ve ayağa kalkar. İlk önce kitaplarını derler toplar masasının üzerine yerleştirir. Evin içinden çekiç tuğla sesleri gelmektedir. Kapı açılır annesi girer Anne: Aziz yemek hazır, der. SAHNE-2- İÇ- GÜN- MUTFAK –YEMEK MASASI-


Aziz odasının kapısını açar ve koridordan mutfağa geçer. Büyük ablası Nur un saçları dağınıktır. Küçük ablası Lamia türbanlıdır. Anne ayakta buzdolabını açmaktadır. Mutfağın balkona açılan kapısı ve kapıyı tutan duvarın yarısı yıkılmıştır. Babası üzerinde usta tulumuyla duvara sıva çekmektedir. Mutfak küçük sıradan bir ev mutfağıdır. Ortalık dağınıktır.-mala ,çekiç, kum,yarısı tükenmiş bir çimento torbası.........vsAnne-Çığırtkan ve sinir edici bir edayla-:heeerif bu evin inşaatı ne zaman bitecek. Oturma odasını yıktın şimdide buraya dadandın. Baba-kaba bir ses tonuyla -:kes be karı anlamadığın işe ne burnunu sokarsın ki Anne ocağı üzerinden aldığı haşlanmış yumurtaları masaya koyarken Anne –kısık bir ses tonuyla-: işsizlik herifin başına vurdu bir iş bulsada cehennem olup gitse şu evden Nur :iş bulsa ne olacak hangisinde dikiş tutdurduki. Boşuna hayal bunlar anne . SAHNE –3-DIŞ- GÜN- BALKONDAN- BALKONA- DEDİKODUKimi şişman kimi başına örtüyü kekil yapmış ev kadınları –birkaç kişi veya iki kişi karşılıklı balkonda olabilir-kamera aşağıdan yukarı doğru çaprazlama çekim yapmaktadır. Karşı balkondaki kadın başıyla Aziz in bulunduğu apartıman dairesini kastederek . 1. kadın:allah kadının yardımcısı olsun işisiz koca her gün inşaat tamirat evde . 2. kadın –karşı balkondan-: amaaan bizimkinin hiç değilse işi var çekip gidiyoda başımızı dinliyoz. SAHNE -4- DIŞ- GÜNAziz kapıyı çekip çıkarken belkide evden annesinin ve babasının bağrışları ve kavga ederken birbirlerine savurdukları küfürler ......vs gelebilir .Aziz in üzerinde sade bir öğrenci forması


vardır –lise 3. Sınıf öğrencisidir – kapıcı apartman giriş kapısını hortumla sulamış süpürüyordur. Kapıcı Aziz in önünden çekilir ve Azizi in apartımandan çıkışı görülür. Elindeki defteri kayışının içine yerleştirir ve elini cebine koyup yürümeye başlar. Öğle vaktidir ve ezan okunuyordur. SAHNE –5-DIŞ-GÜN –OKULA -GELİŞ -İSTİKLAL –MARŞI Belkide okulun ilk günüdür.Sınıflara geçilir tüm öğrenciler sıralarına oturmuş konuşup şakalaşmaya başlamıştır. Sınıfta o bilindik uğultu başlar. Herhangi bir öğrenci-pencere yanında-: çocuklar dışarıda kavga var -diye bağırır Herkez pencereye yönelir pencere kenarına üşüşürler. Aziz sırasında ayak ayak üstüne atmış –ayakları masanın üzerindedir – kitap okumaktadır. Sırasından kalkmaz , aldırış etmediğini simgeleyen bir tavırla pencere pervazlarına üşüşmüş öğrencilere bakmaktadır. Yeniden başını okuduğu kitaba çevirir. Kamera Aziz i dikey bir çekimle görüntülemektedir. Tam bu sırada okulun öğretmenlerinden biri sınıfa girer. Aziz ağır hareketlerle ayağını indirir. Hoca Aziz e dikkatle bakar ve pencereye yönelir. Hoca: bırakın! yesin itler birbirini! Belkide uzak çekimde kavga eden öğrenciler görülür. Sınıfta hocayı tınan yoktur bile. Ögrenciler kavgayı teşvik eder biçimde bağırıp çağırmaktadır. Öğrencinin bir tanesi üstüste yığılı pencereden ayrılarak eliyle havada bir hareket yapar-boş ver biçimindeO öğrenci:ha siktir lan buda kavgamı ! biz ne kavgalar gördük.............-bu anda hocayı farkeder anaaa hoca gelmiş lan ! Belkide o anda hocada dışarı bağırıp çağırmaktadır. Aynen öğrenciler gibi . Sınıfta bir hareketlilik olur ve öğrenciler yerlerine geçerler. Öğretmende toplar kendini.


SAHNE –6- İÇ-GÜN-MÜDÜR YARDIMCISI-NUTUKİçeri aniden müdür yardımcısı girer.-dışarıdaki kavgayı ayırmış gelmiştir , üstü başı dağınıktır. Müdür yardımcısı: ulan o itler birbirini yiyor , siz niye pencerelere asılıyorsunuz. Kız çocukları niye asılıyor ,aranızda aile terbiyesi görmemiş yuları fazla gevşetilmiş öğrenciler var. Bakın hareketlerinize dikkat edin , bu son olsun. Daha ilk günden başlamayalım. Sınıftaki hoca –M. yardımcısına: hocam geçmiş olsun sebep neymiş. Müdür yardımcısı –hala terlidir soluk soluğa-:ottan boktan sebepler pirim. Bu kadarda olmazki okul okul değilki zibidi , kabadayı çiftliği! Müdür yardımcısı hocadan müsaade isteyerek sınıftan çıkar gider. Sınıftaki hoca –umarsız bir tavırla-: çocuklar basit sebeblerden dolayı hır gür çıkarmak basit mahlukların işidir. Hayatta özel noktalar vardır. Öğrencinin biri- burda lafı kesip-:mesala kırmızı nokta gibimi hocam? Sınıf kahkaha atar. Hoca – siz adam olmazsınız gibisinden omuzunu silker- Derin bir nefes alıp ellerini ceplerine sokar ve başını sallayarak güler. Hoca: çocuklar şu oturduğunuz sıraların kıymetini bilin. Japonyada bir öğrenci haftada iki kitap bitiriyor. Öğrencilerden biri: hocam bizim Aziz de 5 kitap bitiriyor ne var yani bunda ? Hoca sessiz ve dikkatlice bakar Aziz e Aziz sadece gülmektedir.


Hoca –devamla-: ekonomide dünyayı parmaklarının ucunda oynatıyorlar. Bizim paramızın değeri düşüyor. Gidin Avrupa ya Çin e bir tane döviz bürosu bulamazsınız. Ama bu ülkede köylere bile döviz bürosu açılıyor. Bu memlekette magazinel soytarılar, haydutlar, vurguncular, soyguncular, soysuzlar prim yapıyor. Keyif çatanların kim oldukları belli zaten. Garibanın biri bir fırından ekmek çalsın bakalım, ilk önce fırıncılar çeker içeri, daha sonra karakola götürürler. Emniyette on günden önce çıkabilirse namerdim, mahkemesi falan ayrı mesele tabii. Bilinki herkez bu sıralardan geçti çocuklar. Hatırlatmanızada gerek yok biliyorum, eğitim sistemi çarpık. SAHNE-7- İÇ-GÜN-TUVALETTE TEHDİT Tenefüs zili çalar. Her öğrenci gibi Aziz de tuvalete girer. Aziz i gözleyen bir grup öğrenci çetesi tuvalet koridorunun dip tarafında en son bölmede kayışını takmakla meşgul Aziz i sıkıştırırlar. Biri bir bıçak çıkarıp çeker, bıçağı Aziz in yüzüne tutarak Bıçağı çeken : bak hele seninle geçen seneden kalma hesabımız var. Akıllı ol.-bu sözü söylerken bıçağı Aziz in yakasına yatay bir şekilde birkaçkere vurur.- ayağını tetik al! Etrafındakilerle birlikte çete bayağı bir kalabalıktır. Aziz: benim hiç kimseye verecek hesabım yok. Hele sizin gibilerle hiç. Bu sözün üzerine çetenin içinden biri Aziz in omzuna eliyle vurur. Aziz geriye doğru hafifçe sendeler Çetenin başı-bıçağı çeken-: peki şimdilik böyle olsun – çeker giderler-. Giderlerken abartılı gülünç bir kabadayı havasıyla giderler. Daha sonra Aziz lavaboya gider. Lavaboda ellerini ve yüzünü yıkar. Islak elleriyle saçlarını belkide geriye yada öne doğru ıslar ve aynada hüzünlü yüzü görülür.kamera aziz in arkasından dikey


ve yatay çekimle Aziz in aynadaki yüzünü görüntülemektedir.Bu sahne birkaç saniye devam eder. SAHNE- 8 – İÇ- GÜN- OKULUN BODRUM KATIBir grup öğrenci okulun bodrum katında – kaloriferlerin bulunduğu zemin katta olabilir- duvar dibine çökmüşler. Sigaralarını tellendirmektedirler. Arkadaşlarından bir tanesi elinde poşetlerle bodrum katına girer. Öğrenci: kızlar sarı oğlanı getirdim hadi ırzına geçelim. Elindeki balileri herkezin ellerindeki poşete sırayla sıkar. Ardından baly çekmeye başlarlarlar. SAHNE –9 – İÇ – GÜN – DERS MATEMATİK Tinerciler sınıfa dersin ortasında girerler. Herkez sakince sırasında oturmaktadır. Tinerciler kapıyı bile çalmadan hocaya hiç aldırış dahi etmeden selamsız sabahsız sıralarına otururlar. Hoca nefretle onları gözler-gözlerini ayırmadan bir süre bakar-.sesini çıkarmaz- çıkaramaz-. Herhangi bir öğrenci:hocam daha ilk günden dersmi olur ya. Hem bu matematik denen meret hayatta ne işimize yarayacakki? Öğretmen:oğlum dünyanın en büyük hırsızları bile mücevherat hırsızlığını koordinat sistemine göre yapıyorlar. Bunu biliyormuydun. Bu beklenmeyen cevabın üzerine öğrenci bozguna uğrar. Ve geriye yaslanır. Tinerci öğrencilerden birisi elini sözde telefon yaparak sarhoşvari bir şekilde : Öğrenci: oğlum naşit bir ara ananı göndersene artık gelmez oldu. Görülecek bir işimiz vardı. Naşit:ulan ben senin şimdi


Hemen yanındaki arkadaşı engeller Arkadaşı: heriflerin kafa dumanlı bırak. Öğretmen: eeeee!!! Bırakın kavga etmeyi. Tamam yeter.-bitmeyen gürültüye dahada sinirlenerek- bırakın ulan artık zırvalamayı tahtaya bakın-sınıfta ses kesilir-.hoca tahtaya dersi anlatmaya döner dönmez. -sınıfta yeniden uğultu başlar. bir grup öğrenci tesbih çekmeye aralarında konuşmaya başlar.Öğretmen: oğlum susun artık ya susun ya. Nezaman adam insan olacaksınız lan siz. Kaldır oğlum o tesbihide –sınıfta uğultu yeniden kesilir- kabadayı bozuntusu öğrencilerde antipatik hareketlerle tesbihlerini ceplerine koyarlar. Kabadayı öğrencilerden biri: ulan bu hocanın arabasını çizmezsem namerdim. Bi çizelimde görsün bakalım. Azizin tam yanında oturan tinerci yan sırada oturan kıza Tinerci: hişt anam şeker diye versem benimkini yermisin. Kız: hoşt köpek sen onu anana yedir. Sınıf yine uğultuludur. Hoca resmen kendi kendine ders anlatmaktadır. Aziz in yanında oturan tinerci çrktiği balinin ekisiyle: sarhoşvari bir ses tonuyla Tinerci: Aziz baksana ağzımda anahtar var- sanki ağzında anahtar varmış gibi geveler-. Bak şimdi yutuyorum anahtarı –yutkunur ve titremeye başlar- Titremeleri bir sara hastası gibi ivme kazanır ve anormal derecede hızlanır. Sırada dengesini kaybeder yere yığılır. Titreme hızla devam etmektedir. Kendini sıkmaya kasmaya ve yüzü kızarmaya başlar. Gözleri kaymış ve kararmıştır. Tüm sınıf hayretler içinde olayı izlemektedir. uğultular sınıf içinde daha da yükselmektedir. Aziz: Mustafa n oluyor oğlum.


Aziz panikler ve Mustafa yı birkaç arkadaşıyla birlikte kaldırır, sıraya oturturlar. Kravatını çözerler. Hoca:oğlum n oluyor buna ya. Biraz açılın hava alsın. Aziz Mustafa yı omuzlar ve tuvalete lava boya götürür. Aziz –Mustafa yı omzunda götürürken-: tamam hocam ben hallederim bu ilkez olmuyor. Sınıftan paldır küldür çıkıp tuvalete girerler. Mustafa yüzünü yıkadıktan sonra kahkahayı patlatır. Aziz de bu arada yüzünü yıkamaktadır. Aynaya bakarak saçlarını ıslatır. Aziz:Oğlum yavaş duyacaklar. Mustafa: baba nasıl iyimiydi. İyi rol kestik ha. Hepsi nasılda inandı. Aziz:ulan sen ne şerefsiz adamsın ya.hani bir daha yapmayacaktın.-gülmeye başlar- ama hocanın halini görecektin. Kahkahalar koridorlarda yankılanır. Mustafa: iyi ama bunu sen alıştırdın usta. Bu fikir geçen sene senden çıkmadımı?kaçkez okul astık böyle yok yazılmadık. Aziz: ogeçen seneydi. Ben derse giriyorum Mustafa : ama usta olmuyor ama böyle. SAHNE-10- İÇ – GÜN – DERS: İNGİLİZCE Bayan ingilizce hocası tahtada birkaç ingilizce kelime denemesi yaptıktan sonra İngilizce hocası: aranızda yazısı güzel olan var mı çoçuklar? Parmak kaldıran kızlardan birisini seçer.


İngilizcehocası: burdan buraya kadarını yazacaksın.-sınıf herzamanki gibi uğultuludur. İng.öğretmeni: arkadaşlar kesin sesinizi ve başlayın yazmaya – ingilizce öğretmeni Aziz in bulunduğu sıraya yönelir. Hoca: eee Aziz bey geçen seneki gibi ingilizceden çuvallamayacaksınız değilmi? Aziz bilmiyorum gibisinden kararsız bir hareket ve mimikle hocaya cevabını verir İng.hocası: neden ingilizce derslerine bu kadar ilgisizsin. Geçen sene diğer derslerin çok iyiydi halbuki Aziz sırada biraz öne doğru yaslanır. Ve başını eğer ellerini sıranın üzerinde birleştirir. Kamera Aziz i aşağıdan çaprazlama çekimlemektedir. Aziz başını kaldırır öğretmenine bakar Aziz-gayri ciddi-:hocam İngilizler neden Türkçe öğrenmiyorlarsa bende o yüzden ingilizce öğrenmek istemiyorum SAHNE-11-İÇ-GÜN-RESİM DERSİ-ZİKİR AYİNİ Tüm sınıf resim atölyesine inerler. Resim atölyesi okul sınıflarından daha geniştir. Sıralar dikey biçimde değil, U şeklinde dizilmiştir. Tüm öğrenciler sıralarına geçerler hoca sınıfa gelir. Kız öğrenciler üniforma yeleklerini: çalışırken terlememek için askılığa asarlar. İlk gün olduğu için kızlar dışında hiç kimsenin resim malzemesi yoktur. kızlar her zamanki gibi akıllı uslu oturmaktadırlar. Erkek öğrenciler yine her zamanki gibi sohbete ve azmaya başlamışlardır. Hoca kös kös oturmaktadır. U şeklinde dizilmiş sıraların tam ortasında kalan sıralarda oturan, hocanın tam karşısında askılığın altında, duvar dibinde sınıfın zibidi ve kabadayı takımı –kabadayı takımının elinde tesbih vardır- kolkola girmiş kendim ettim kendim buldum türküsünü söylemektedirler. Hemen arkasından haydi güzelim şeker ezelim şarkısına geçerler. Daha sonra iyice azıtıp kızların askıda asılı bulunan hırkalarını başlarına sarıp zikr çekmeye başlarlar. En baştaki zikr çeken öğrenci elinde cep telefonuyla zikr çekmektedir. Hoca alışkın olduğundan hiç umursamamaktadır. Arasıra bakıp sinirle başını


iki tarafa sallar. Daha sonra daha sonra cep telefonlu hızını alamaz alllllllaaaaaaaahhh! deyip sıradan fırlar ayakta zikr çekmeye başlar. Daha sonra zikr ayinlerinden yavaş yavaş oyun havalarına geçerler. Ayaktaki yavaş yavaş oyun havasına ritm uydurarak yerine oturmaya başlar. Tabii bu arada sınıf gülmekten kırılmaktadır. Aziz çapraz açıdan karşısında bulunan güzel bir kızı izlemektedir. Kız Aziz e bakınca Aziz gözlerini kaçırır. Kız öğrenci yanındaki kız arkadaşıyla birlikte gülüşmeye ve sohbetine devam eder. Öğretmen artık kızarmış sinir küpüne dönmüştür. Artık dayanamaz ve Hoca: artık yeter susun be! Durmazlar, içlerinden biri sınıfın uğultulu karmaşasında, kabayı tavırlarla elini havaya kaldırarak Kabadayı öğrenci: hoca kafamızı bozma arabanı havaya uçururuz valla ha Öğretmen bunu işitmemiş gibi davranır. SAHNE-12-DIŞ-GÜN-UZUNEŞŞEK OYUNU-OKULDAN KAÇIŞ Tüm öğrenciler resim atölyesinden dışarı çıkarlar. Okulun müdür yardımcısı: oğlum sessiz olun sınıfta ders yapılıyor. Hoca kaybolur olmaz. Bir grup öğrenci öğrenci takımı bunu fırsat bilir ve inadına ayaklarını şiddetle yankı yapacak biçimde yere vurarak dışarı koşarak çıkarlar. KESME- ders bedendir. Beden hocası sınıftan bir öğrenciye Hoca: tüm arkadaşlarınızı çağırın şimdi ders beden Tüm sınıf dışarı çıkar ve öğrenciler kızlar ve erkekler sıraya geçerler. Hoca bundan önceki sınıfa diken,çöp,ot toplatmıştır. Hoca-sıraya geçmeyenleri görünce-: hadi sıraya sıraya! Kaç kişi yok


Aynıöğrenci: daha ilk günden yoklamamı olur hoca yaa! Hoca:mecburuz oğlum sana mı soracaz Aynı öğrenci: yok yani kimi alıyor kimi almıyor. Hoca: geçen sene ki gibi herkesin eşofmanlı olmasını istiyorum. Eşofmanı olmayan bu dersten geçemez. Bir tişört bir eşofman altı birde spor ayakkabı topu topu otuz milyon. Topunuzu toplasak okadar para etmezsiniz. Hadi şimdi ilk gün olduğu için herkez çöp toplayacak Öğrencinin teki –hocayı kastederek-Aziz e-:hasiktir ulan . oooh anasını satıyim, şimdi çeker çeker çamın dibine sandalyeyi elinde çay verittirir çeneyi. Öğretmenlik gibi meslekmi var ula. Bir grup öğrencininde elinde sigaralarla okul kapısından dışarı kaçtığı görülür. SAHNE-12-DIŞ-GÜN-OKULUN DAĞILIŞI Tüm okul öğrencileri evlerine dağılmaktadırlar. Okul kapısından nehir gibi akan öğrenci seli görünür. Aziz arkadaşı Kürt İsmail ve Mustafa yla okuldan çıkışları görülür. Belki de belalı bir lise olduğu için polis devriyesi okul kapısında beklemektedir. Kürt İsmail okulun büyük çıkış kapısına bitişik bir duvarın gediğine önceden sakladığı bir sigara paketini çıkarır ve paketten bir tane alıp dudağının arasına yerleştirir.Mustafa birkaç tane kısa boylu kıza komik bir anlatımla Mustafa: hişt yavrular allah sizi seri üeretimlemi yaratmış Kızlar. Hadi ordan geri zekalı Kürt İsmail-yetişir-: ülen Mustafa bu kadar düştün ha . çok içler acısı bir durum duygulandım Mustafa : abaza olduk oğlum abaza . abaza ulan! Aziz : ulan hem sözde bu yaz tatili kadına boğacaktın bizi sınıf atlattık sana


Mustafa: baba sorma bu yaz tatili neler geldi başımıza duysan inanmazsın.-Kürt İsmaile yönelerek- hem baba sen niye cigara paketini köşe bucak saklıyosun ya. Biz okul bodrumunda alem yapıyoruz haberin yok Kürt İsmail-hayretle-: ha iskir niye söylemiyorsunuz ulan

SAHNE-14-DIŞ-GÜN Kesme-Aziz yaşadığı binanın bulunduğu bölgeye gelirken görülür. Belki de apartmanın önünde ip atlayan çocuklar vardır. İp atlayan kız çocuklardan birisi tam iki küçük kızın salladığı ipe girmek için davranacakken Aziz ipe girer ve ip bozulur. Kızlar:Aziz abi n aptın yaaa. Aziz :hanımlar yeniden başlayın sizde SAHNE-15-İÇ-GÜN-MOBİLYALAR VE EVDEKİ HUZURSUZLUK Aziz eve girerken görülür. Annesi ve babası birbirlerine bağırıp çağırmakta ağız kavgası etmektedirler. Anne: bu burda duracak tamammı?şu tamiratı bitirde çek git be adam! Baba:kes ulan! Benden daha iyimi bileceksin?bırak Sandık,kanepe veya herhangi ağır bir beyaz eşyanın yer kavgasını yapmaktadırlar. Baba söylediği bu son sözün ardından elindeki boru anahtarını havaya kaldırır. Aziz elini tutar. Aziz: napıyosun sen ya hastamısın. Babası:esas hasta anan der ve çeker gider. Mutfaktaki yıktığı duvarı örmeye ve sıvamaya devam eder. Hala işi bitmemiştir.


Ablaları salonda televizyon seyretmektedir. Belkide herhangi bir pop şarkısının klibini izlemektedirler. Bütün bu kavgalara çoktan alışmışlardır. Umarsızdırlar. Aziz dip tarafta bulunan odasına girer. Radyoyu açar. Radyoda belki de metelikadan on for tuwin you parçası çalmaktadır. SAHNE-16-İÇ MEKAN –SEKSÜEL HAYALLERAziz belkide müziğin ritmine uyarak sırt üstü yatağa uzanır. ellerini kafasının altında buluşturur. Ayak ayak üstüne atar. Gözlerini kapatır. Çırılçıplak bir kadının yavaş hareketlerle kayışını ardından pantolon düğmelerini açtığı görülür. Kamera üstten belkide kuşbakışı dikey bir çekim yapmaktadır.-kadının yüzü görülmemektedir arkadan çekim yapılmaktadır-.kadın sol bacağını kaldırır, ve Aziz in kucağına oturur. Sağa sola ve daha sonra yukarı ve aşağı devinimli hareketleri yavaşça tekrarlamaya dudaklarını ısırmaya ve yalamaya başlar. Aziz elleriyle kadının bedenini okşamaktadır. Aniden odanın kapısı açılır. Babası:kalk ulan malzemeleri toplamama yardım et diye bağırır. Aziz irkilir. Babası sözlerini bitirir ve işinin başına döner. Kesme\ torna,çekiç,mala,testere ve vidalar ingiliz anahtarları vs...gibi inşaat malzemeleri mutfakta adeta rstgele yere saçılmışvaziyettedir. Tümünü toplar ve demir bir sandığa yerleştirir. Mutfak duvarının işi bitmiştir. SAHNE-17-DIŞVE İÇ MEKAN ÇEKİMİ-GÜN-KAĞIT UÇAKAziz büyük bir bardağa çay doldurduktan sonra balkona çıkar. Sandık ,kanepe veya bir sandalyeye oturur. Karşısında yada çapraz açısında bulunan binanın balkonunda bir veya birkaç kadın oturmakta ve konuşmaktadırlar. İçeride bir kadın yemek yapmakta, ocağın üstünde kaynayan tencerenin içine herhangi bir baharatı atmakta yada doğramaktadır.-havuç,ıspanak.....vsAziz cebinden çıkardığı buruşmuş bir kağıt ve bir kalem –okul üniforması ceket hariç üzerindedir- çıkarır. Kağıda bir şeyler yazdıktan sonra uçak yapmaya başlar. İçeride yemek pişirmekte olan kadın mutfağın balkonundaki kızlara


Kadın: hadi kızlar bırakın çeneyi yemek hazır. Bu sözleri söyledikten sonra birkaç saniye içinde elindeki kağıdı uçak yapmakta olan Aziz e bakar. Aziz yaptığı uçağı karşıki balkona uçurur. Uçak karşıki balkon kapısından kızların bulunduğu yere yani mutfakta bulunan yemek masasının üzerine düşer. Kızlardan biri uçağı alır açar ve üzerindeki yazıyı okur Yemeği pişiren kadın:bu çocuk iyice azıttı. Bir diğeri:ortalık sapık dolu kız. Yemeği pişiren kadın kağıdı alır okur. Yırtar ve balkona çıkıp kağıdı balkondan aşağı atar. Kağıdı atar ken Aziz e tatlı bir kızgınlıkla bakar. Kapıyı kilitler. Kapıyı kilitlerken Aziz e kapının camından hafif bir tebessümle yeniden bakar ve perdeyi çeker. SAHNE-18-DIŞ-MEKAN-GÜNDÜZDEN GECEYE GEÇİŞEvin zili çalmaktadır. Kapıyı büyük ablası Lamia açar Aziz in arkadaşı gelmiştir. Ablası-balkon kapısına gelerek-:Aziz Tacettin geldi seni çağırıyor. Aziz :söyle beklesin üzerimi değiştirip geliyorum Aziz kalkar odasına doğru ilerler. Kapıyı açar odasına girer. Aziz eski sayılabilecek komando cepli bir pantolon ,beyaz bir tşört ve üzerinede rengi uçmuş kot bir çeket giyer. Tam bir proleter gibi giyinir. Elbise tam anlamıyla bedensel boyutlarına uygundur. Aziz koltuğunun altına satranç takımlarınıda alır. Tacettin le Aziz in binanın dış kapısından çıkışları görülür. Mahallenin tam göbeğinde bir kavga vardır. Adamın biri elindeki silahla tehditler savuruyor bağırıp çağırıyordur. Saldırgan adam:ulan okızını bana vermezsen yakar yıkarım evini barkını yaşatmam ulan hiçbirinizi. Kızın babası olduğu anlaşılan adamda: ulan senin gibi it köpek takımına verecek kız yok bende. Siktir git ulan burdan.


Ortalık iyice kalabalık ve karışıktır, iyicede kalabalıklaşır. Saldırgan ve kızın babasını birbirinden ayırmak için gerekli olan çaba duyarlı insanlar tarafından gösterilmekte ama çoğunluk hiç karışmamaktadır. Babanın üstü başı dağılmış, ayırmak için çekiştirenler yüzünden düğmeleri kopmuş, kan ter içinde kalmış ve yüzü kıpkırmızı olmuştur.Saldırganın elinde silah vardır. Sarhoştur ve ikisi de durmadan birbirine küfürler savurmakta, birbirlerine saldırmak için çaba harcamaktadırlar. Saldırganın arkadaşı şuursuzca havaya kurşun sıkmaya başlamıştır. Saldırganda kurşun atmaya başlar çevredekiler yetişir. İkisinide tutup zaptederler. O sırada polis devriyesi uzaktan görünür. Belkide polis devriyesi yetişir. Polis devriyesinde sadece iki tane polis vardır. Silahlar bu arada bir anda belli belirsiz bir biçimde elden ele geçmeye başlar. Silahı en son eline alan bir otomobile binip hızla uzaklaşır. Polis silahı görmüştür. Ama görmezlikten gelir. Polis- bağırarak-:dağılın hadi dağılın! Olayı başlatanlar kim söyleyin. Çevredekilerden bir adam: polis bey silah vardı olayda Saldırgan-sarhoştur-: ne silahı ulan ! sen benim dayımın kim olduğunu biliyor musun ? kapı gibi dayımız var ulan bizim. Polis devriyenin ön camına doğru yürürken kısık bir sesle Polis:bilmez olur muyum şerefsiz der. –ve telsizi alarak merkeze Polis:merkez tepe başı mahallesinde şenlik var. Milletvekilinin yeğeni yine içmiş sıçmış. Geldiğimde yanındaki zibidiyle oraya buraya ateş ediyorlardı. Tamam ... Merkezden gelen ses: yaralanan var mı? tamam. Polis:yok tamam


Merkezden gelen ses tamam o zaman sakinleştirin deyyusu. Sonra salıverin gitsin. Tamam. –kavga gürültü hala devam etmektedir-. Polis olay yerini tam anlamıyla sakinleştirir ve giderler. Aziz ve arkadaşı da olayı uzaktan izlemektedirler. Ama tüm bu konuşmalar Aziz lerin gözü önünde gerçekleşmiştir. Tacettin-Aziz e dönerek-:polis çok yetersiz kaldı , ama doğru ya polis ne yapsın gözüm. Baksana herifçioğullarının ensesi kalın. Polisinde çoluğu çocuğu var. Hayatını riske atacak kadar idealist değil. Sürgün olmayı asla göze alamaz. Aziz: kokuşmuş düzenin kördüğümleri tüm bu olanlar oğlum. Gidelim hadi ilkez görmüyoruz. SAHNE-19-İÇ MEKAN-SATRANÇ OYUNUŞehrin herhangi bir bilardo salonudur. Havanın kararmaya başladığı: dışa bakan büyük camekanlardan bellidir. Belkide bilardo salonu akşamüzeri olduğu için hemen hemen boştur. Aziz ve Tacettin birkaç tanıdık arkadaşlarının bilardo oynamakta oldukları bilardo masasının hemen yanında caddeye bakan camekanda herhangi bir sehpa yada masanın üzerine satranç takımını atarlar. Aziz: ustalar ne haber ya. Oyundan gözünüz dönmüş oğlum. Bizi gördüğünüz yok. Bilardo oynayan arkadaşlarından biri: Aziz hiç sorma koçum ya seans yine girdi bize. Karşısındaki bilardo oyuncusu: uzatma len. Sen bunu her zaman yapıyorsun. Kesme\ Aziz ve Tacettin satranç oyunlarına başlamışlardır. Tacettin: şah der. Aziz Tacettin in kalesini yer. Tacettin: ne oldu. Anaaa!


Yenilen bilardo oyuncusu tam topu vuracağı sırada: ne oldu! Tacettin: yaptı yapacağını yine. Aziz: (OKUYAMADIM BURAYA TEKRAR BİR GÖZ AT).der geriye yaslanır ve ayak ayak üstüne atar. Bilardocu: oynadığın adama iyi bak oğlum. Herifin derecesi var edikten sonra, ıstıkayla bilardo topuna vurur. Sayı alır. Bağırır. Oyun gittikçe hızlanmaya başlar. Oyuncular dengesiz hareketler yapmaya başlarlar. Bilardo oyuncularından biri: hooop sıra bende! cıvıtma ! diye bağırır. Ve iki eliyle tutduğu ıstıkayla arkadaşını iter. Dengesini kaybeden oyun arkadaşı, paldır küldür satranç masasının üzerine yığılır. Salonda bulunan herkez kahkahaya boğulur. Düşen oyuncu ayağa kalkar. Düşen oyuncu: ulan ben şimdi senin diyerek doğrulur. Diğer oyuncu kaçar. Düşen oyuncuda o nun peşinden,bilardo salonunun uzun koridorundan kaçar ve giderler. Masada oturan patron: ulan bu pezevenkler ne zaman oynadıkları oyunun parasını ödeyecekler. –yanındaki çırağına- oğlum git şunların peşinden , parayı al gel. Taşları ve takımı toplayan Aziz ve Tacettin : hadi bize de eyvallah! Deyip çıkar giderler SAHNE-20- DIŞ MEKAN – GECE YÜRÜYÜŞÜ – Satranç takımı bu defa Tacettin in koltuğunun altındadır. Belki de birkaç satranç taşı tane tane yere düşmektedir. İkiside bu durumun farkında değillerdir. Geniş bir meydana –küçük taşra şehirlerinin merkezlerinde bulunan cumhuriyet meydanları...gibi.herhangi bir banka otururlar. Meydanda her zaman olduğu gibi insanlar gelip geçmektedir. Belki de son model arabalarına, kız arkadaşlarıyla birlikte kahkahalar atarak binen burjuva çocuklarını seyrederler yada umursamazlar.


Tacettin: bizimkiside hayatmı Aziz. Eloğlu altında araba yanında malın fıstığı sike oynaya geziyor. Aziz-belkide-: takma oğlum boktan düzenin fırlatmaları işte. Bir birlerine dönerler ve satranç takımını banka açarlar. Tacettin-taşlarını dizerken-: Aziz bu yaz tatilinde ne yaptın? Aziz: çok şey yaptım. Tacettin –alayvari-: çok şey ne yaptınız beyefendi? Aziz –ağır bir aksanla-: Nazım Hikmet okudum,Yaşar Kemal okudum,Özdemir İnce okudum,Yılmaz Güney in kitaplarını okudum. Rıfat Ilgaz ı ve Aziz Nesin i okudum. Marx ın kitaplarını her zamanki gibi bulamadım. Tacettin: şehir kütüphanesinin altını üstüne getirdin ha! Ben bu yaz tatili fazla okuyamadım. Köydeydim-bir hamle yapar-. Bizim yeğençoyla davarları öküzleri otlattık. Bak anlatıyımda dinle. Aziz: o fil değil piyo der Tacettin –devamla-: bizim yeğençoyla arkadaşları geceleyin ahıra indier. Merak ettim. Ben de peşlerinden indim ahıra. Bunlar şimdi ahıra indiler. Ben içeri girmedim. Ahır kapısının kenarından seyrediyorum bunları. Birisi koyunun kuyruğunu havaya kaldırdı. Öbürüde koyunun başını koltuğunun altına aldı. Kafasını kollarının arasına sıkıştırdı.-bu arada ikisi hem hamlelerini yapıyorlar hemde hınzırca gülüşüyorlardır-. Bizim yeğenço koyunun arkasında çoktan faaliyete başlamış bile. Koyunda garibim –meeeeee-diye bağırıyor.-kahkaha atarlar. Ulan baktım bu abazalar bizim koyunu murdar ediyorlar. Daldım içeri. Tacettin orda bir yerde açık hava çay baçesi... gibi bir yere giden bir adamı işaret ederek gösterir. Tacettin: bu bizim peder değilmi ya. Aziz kalk gidelim.-Banktan kalkarlar.


Tacettin:Babam acayip satranç oynar. Senin hakkından ancak o gelir. SAHNE-21-GECE-DIŞ MEKAN-SATRANÇ-LUMPEN BURJUVALAR Tacettin Aziz i babası yla tanıştırır. Satranç oynamaya koyulurlar. Çaylarda gelir. Tam arkalarında bir masanın etrafında toplanmış takım elbiseli rakı içen bir grup insan –orta yaşlı- aralarında küfürleşerek konuşmaktadırlar.anlaşılan açık biraz hava almak için gelmişlerdir bu çay bahçesine. Biri diğerine: ulan deyyus –herifler yada adamlar- milli eğitimden, valilikten heybeye-yada haybeye- 20 milyon$ hortumladınız sesimiz çıkmadı şimdimi kötü oluyoruz şerefsiz adam. Muhatap olduğu adam. Ulan namussuz okadar malının reklamını yaptırdın inşaat ihalesine fesat karıştırıp hepsini sudan ucuza kapatmadınız mı? Adi herifler,topunuz aynısınız, sizin gibileri adam yerine koyup iş yapanda suç. Karşısındaki adam ayyaş bir tavırla: sen kimi adam yerine koymuyorsun ulan diyerek bağırır. İki tarafta da silahlar çekilir. Birbirlerine oturdukları plastik sandalyaleri fırlatıp vuraya başlarlar. Çay bahçesinden zor kurtulan Aziz, Tacettin ve babası dışarı paldır küldür çıkarlarken silah ses leri yükselir. Yandım anam ...gibi sesler yükselir. Tacettin in babası : şunlara bak ya! Bunları hepsi allah ın dağlısı, ensesi kalın zorbalar. SAHNE-22-İÇ MEKAN-GECE-EVE GELİŞAziz eve girerken görülür. Annesi ve babası her zamanki gibi kavga etmektedirler. Baba: ben olmasam açsınız aç.


Anne: ne zaman tok olduk ki: bugüne kadar hangi işte dikiş tutturdun. Halis bey olmasa sana kim iş verir. Bitir şu duvarı hadi beee. Baba-mutfağın önünden geçmekte olan Aziz e-:bana bak lan hayvan herif otel mi burası neredesin bu saate kadar. Anne-Aziz e yürüyerek-:hee doğru nerdesin sen bu saate kadar. Baba: hadi! Şu balkondaki aletleri topla. Çabuk ol! Aziz : ilk önce adam gibi konuşmayı öğrenin be. Ondan sonra emrinizi verirsiniz!-yada emrinize bakan olur-. Baba: adam gibi düzle önceki gibi atıp atıp gitme –karısına dönerek- hadi şu salonu boşalt sende –yada sende şu salonu boşalt hadi-. Anne:salonda n apacan be adam. Baba: duvarlara sıva çekecem. Anne:kızlar nede yatacak. Baba:Aziz in odasında yatarlar. Anne: salonun nesi var be adam! İşsizlik senin başına vurdu yine ne zaman bitecek! bu evdeki inşaat. Baba: kes ulan sırf sizin iyiliğiniz için yapıyorum bunları ben. Anne: senin iyiliğin batsın. Baba-salona gider,televizyon izleyen kızlarına,sert-:hadi kalkın! Kızlar:n oluyoruz baba yaa! Baba: şu anağızı sokmayın buraya!


Anne mutfakta bir sandalyeye oturur. Anne atik depresyon hastasıdır. Sinir krizi geçirdiğinden dolayı titremeye başlamıştır. Mutfağa gelen kızlarından biri Nur-bağırarak,telaşla-:anne n oluyor yine! Aziz! Aziz! diye bağırır. Anne sinin eli ayağı boşanmaya, dişleri takırdamaya başlar. Babası bu arada salondaki kanepe veya somyaları dağıtıp, toplamakta. Küçüklü büyüklü eşyaları çıkarıp koridora yerleştirmektedir. Aziz –mutfağa elindeki ilaç kutularıyla ve şişeleriyle gelir-:anne al su ilaçları biazdan geçer. Ablalarından türbanlı olan Nur-endişeli-:Aziz hastanede yatmıştı hani...geçmişti...ama... Aziz: salondaki herif bu evde oldukça bu hastalık biraz zor geçer. Ablası biraz su içirir. Anne sakinleşir:elini başına koyarak söylenmeye başlar. Anne: allah ım ey allah ım sen bana sabır ihsan et. Benim halim n’olacak bu herifle. SAHNE-23- İÇ MEKAN - ODA Aziz kendi küçük odasına girer. Büyük ablası yere döşek sermektedir. Diğer ablası da yatağını hazırlamaktadır. Aziz radyoyu açar ve yatağına oturur. Yatakta sırtını duvara dayamış ayağını uzatmış olan ablası, çoraplarını çıkarmak için eğilmiş olan Aziz in sırtına ayaklarını koyar ve ayak ayak üstüne atar. Aziz doğrulduğunda Nur un ayakları Aziz in sırtında havada kaldığı için bacakları,kalçaları ve iç çamaşırı geceliğinin altından görülür. Kamera dikey çekimden yavaşça çapraz çekime geçmektedir. Radyoda herhangi bir rack parçası çalmaktadır. Aziz: abla allah aşkına çek şu ayaklarını der ve omzuyla ablasının ayaklarını silkeler. Nur-tatlı bir ciddiyetle-:şuna bak sen .ablasına neler söylüyor -yada birde karşı geliyor- ne zaman büyüdün sen lan hıı!


Nur ayaklarını Azizi in sırtından indirmez. Aksine inadına ayaklarını Aziz in arkasından ağzın kulaklarına şakavari bir şekilde değdirmeye başlar. Aziz: kız çek şu ayaklarını-eliyle hafifçe iter-. Ablası ayaklarını çeker ve kahkaha atar. Lamia-büyük ablası-. Çocuğa ne eziyet ediyorsun kız der. Ve iki eliyle omuzlarına dökülen saçlarını yastığa atar. Uyumaya başlar. Aniden elektrikler kesilir ve müzik kesilir. Lamia: haydaaa elektrikler kesildi. Hadi uyuyun sizde. SAHNE-24-İÇ MEKAN-UYANIŞ-ALBERT AYŞTAYNAziz sabah uyandığında ablaları çoktan uyanmıştır. Ablaları mutfakta yemek hazırlamakla meşguldür. Babasının ,lavaboda hakırık tükürük ve sümkürürken çıkardığı sinir edici sesleri duyulmaktadır. Baba hatta yellenir. Aziz odasından çıkar, mutfaktan geçerek balkona çıkar. Elindeki kitabı açar. Kitabın içinde bulunan albert ayştayna ait bir paragrafı içinden okur. ‘’ yaşayabileceğimiz en güzel şey gizemli olanı yaşamaktır. Çünkü bu tür, gerçek sanat ve bilim kaynağıdır. Bu dünyaya yabancı olan birisi artık merakla ve heyecanla durup hayranlık duymayan birisi ölü gibidir o nun gözleri kapalıdır çünkü ’’Albet Ayştayn... tam bu sırada üzerinde buruşmuş ve eskimiş giysileriyle , karı ve koca olarak ilahi ve türkü söyleyerek geçen dilenciler görülür. (adamın gözleri kör olabilir. Karısı O nu yürütmekte ve yönlendirmektedir) SAHNE-25- DIŞ MEKAN Aziz iki eliyle tuttuğu bir kutuyla yada omuzdan askılıklı içi tıka basa malzeme dolu eski bir çantayla binadan çıkışı görülür. KESME\ Aziz kurulu herhangi bir pazarın içinde yürürken görülür.kendisine tezgahını açacak boş bir yer aramaktadır. Aziz pazarda ilerlerken görüntüye herhangi bir tezgah çırağı girer. Tezgah çırağı bir ayağını boş bir sandığın üzerine koymuş abartılı bir havayla sigarasını tellendirmekteyken


Ustası: bırak ulan işine bak der bu lafı söylerken çırağın kellesine bir şaplak indirir. Aziz en sonunda pazarda küçük bir yere tezgahını açar. (satmakta olduğu süs tablosu,kadın iç çamaşırları, oyuncak...vs olabilir)yanı başında sebze satıcılığı yapan tezgahtar Aziz e doğru gelir. Sebze satıcısı. Bu gün burda dura bilirsin haftaya gözüm görmesin tamam mı? Aziz belkide tamama der belkide satıcıyla tartışmaya başlarlar. Tartışmayı kamera uzaktan çekimlemektedir. Aziz daha sonra tezgahını amaya devam eder.

SAHNE-26-İÇ MEKAN-EVE-GELİŞ-ANNE-BABA KAVGASI Aziz evden içeri girer. Babasının üzerinde yine işçi tulumu vardır. Elinde mala ve ortalıkta birkaç inşaat malzemesi vardır. Babası salonun tüm mobilyalarını boşaltıp koridora yığmıştır. Kavgaya yarım bıraktıkları yerden devam etmektedirler. Baba-kordordan mutfakta iş yapan karısına-:seni babanın evinden karı diye almayaydım çürürdün o gece konduda be. Ganere. Anne: senin babanın gece kondusu bile yoktu. Ben olmasam senin gibi bir gerizekalının kahrını kim çeker. Çatmışım senin gibisine işte. Nankör. Baba: keesss artık. Kafamı bozma valla yine alırım ayağımın altına der ve mutfakta bulunan karısının üzerine yürür. Bu durum üzerine ayakkabısının bağlarını çözmekle meşgul olan Aziz mutfağa doğru yürür ve babasını dizginler. Aziz: yeter be! Tamam n’oluyor böyle. Babası basar gider sinirlidir.


Anne-kısık bir sesle-:allah bunun gibileri ne diye yaratır! Anası babası belli olmayan piç midir nedir? Bir yandan da annesi sinirli bir biçimde bulaşıklarını yıkamaya devam etmektedir. Aziz odasına girer. İki ablasıda uzanış yatmaktadırlar. Biri yatakta diğeride yer döşeğindedir. Aziz –ablalarına hitaben-: ulan millet birbirini yiyo hiç umrunuzda mı? Büyük ablası-Lamia-: amaaan her zamanki halleri işte. Küçük ablası Nur-boşver dercesine bir hareket yaparak, eliyle arkasına sakladığı porno dergiyi çıkarır Nur-herzamanki o çocuksu konuşma tarzıyla-: Aziz bey neler neler okurmuş böyle. İki ablasıda hınzırca gülüşürler Aziz-şaşkınlığın ve utanmanın verdiği bir ses tonuyla-: nerden buldunuz onu siz ya? Dergiyi ablasının elinden almak için davranır. Ama Nur beklenmedik ani bir hareketle ablası Lamia ya porno dergiyi atar. Aziz i ablaları bir süre oynatırlar. Aziz: dolabımı hanginiz karıştırdınız? Nur-çocuksu-: vallahi açıktı şöyle bir baktık. Lamia: vallahi billahi de o karıştırdı. Nur çocuksu ve hınzırca gülümser, gülümsemesi kahkahaya dönüşür. Aziz: doğrumu?


Nur- hınzırca-: hı hı! - kahkaha atar Aziz : demek öyle nur hanım Aziz yatağın üzerindeki yorganı alır. Ve ablası Nur u yorganın içine sarıp sarmalamaya başlar. Nur ablası Lamia yı yardıma çağırır. Bağrış ve çağrış sesleri içinde birbirlerine girerler. Aziz kapı askılığındaki kayışlardan birini alır ve Nur u sardığı yorganın etrafına dolar. Ve en sonunda kayışın iğnesini deliğine geçirir. Kendisini engellemeye çalışan ablası lamia ya Aziz : gel buraya şimdi sıra sende. SAHNE-27- İÇ – MEKAN Aziz üniformasını giymiş dolabını kilitlemiştir. Kıravatını dengeleyerek yorganla sarıp kayışla bağladığı iki ablasına son bir kez daha dönüp bakar. Ablası Lamia: aziz eğer açmazsan şunları. Akşam çok fena olacak. Bak kurtulamazsın elimizden. Uyarıyorum! Ablası Nur: anneeeee!gel şunları aç yaaaaaaa! Kurtulmaya çalışrlar ama çabaları boşunadır. Aziz odadan çıkar ve gider. Aziz-koridordan çıkış kapısına doğru ilerlerken-: bu size ders olsun bir daha dolabımı karıştırmak neymiş görürsünüz. Odaya giren anne evden çıkmakta olan Aziz e Anne: oğlum n aptın sen böyle? SAHNE-28- İÇ MEKANDAN – DIŞ MEKANA GEÇİŞ Aziz binanın çıkış koridorunda alımlı bir kadına rastlar. Göz göze gelirler. Aziz in binadan hemen çıkmasının ardından ağzında sigarasıyla takım elbiseli bir adam girer. Adam merdivenleri çıkar. Adam-kadının ardından -: gel ulan buraya beni böyle bırakıp kolay kolay gideceğinimi zannettin.


Kadın-sinirle-:defol git başımdan tamama mı? Rahatsız etme bir daha beni. Komşular duyacak. Yeter! bitti artık güvenmiyorum bugün benle yarın başkasıyla ha! Adam: son sözün bu demek ha? Kadın: evet! der Ve evinin kapısını kaşla göz arasında açar. İçeriye girer kapıyı adamın yüzüne kapatır ve kilitler. Adam zili yeniden defalarca çalar. Kapıyı açan kadına kısık sesle bir şeyler söyleyerek içeri iter. Ve kapıyı kapatır. İkiside içerdedir. KESME\ çok iyi bir işyerinde çalıştığı belli olan –bankada olabilirkocası çalıştığı büronun masasından kalkar ve öğle yemeği için işyerinden ayrılırken görülür. Herhangi bir mesai arkadaşı: sefa nereye yemeğe mi? Sefa: bizim eve yemeğimi orda yiyicem. Ev dururken lokantata para vermenin alemi ne? KESME\ kadının kocası öğle yemeğini yemek için evine gelir. Kapıyı her zamanki gibi kendi anahtarıyla açar. Yarı çıplak yada çırılçıplak bir şekilde karısını başka bir admla yakalayan koca cinnet geçirir ve dadaki dolabın çekmecesindeki silahı alır ve kurşun yağdırır belkide mutfaktan aldığı bir satırla öldürür. Üstü başı kan içinde kalır. SAHNE – 29 – İÇ MEKAN – SINIF Öğretmen kara tahtada ders anlatırken görülür. Kamera aşağıdan çaprazlama bir çekimle sırasında dimdik oturan not defterine tahtadaki yazılımları geçiren Aziz i görüntülemektedir. Kamera yavaş çekimle sınıfıda görüntülemektedir. Önlerinde ne defter nede kitap olmayan öğrenciler vardır. Sınıfın geneli derslere ilgisiz ve umarsızdır. Kimi kollarını sırasının arkasına dayamış tesbih çekmekte kimide çene çalmaktadır. Duvar tarafındaki öğrencilerin biride kafasını duvara dayamış uyuklamaktadır.


Öğretmen-tahtadan dönerek uyuyan öğrenciye-: oooohhhh kafayı demliyoğuz herhal . alooov. Uyuyan öğrencinin yanındaki arkadaşı çok kaba bir hareketle O seslenerek Öğrenci:sana diyo lan uyansana Hoca: hepinize diyorum hepinize .oh hava bedava su bedava kahve mi lan burası. Öğrencilerin bir kısmı kendilerine az buçuk çeki düzen verirler. Aziz den silgi almak için arkasını dönen kız –ki bayağı güzel bie kızdır belkide sınıfın en güzel kızıdır. Özlem-silgiyi alırken-:Aziz burnun kanıyor. Aziz hemen mendilini burnuna götürür. Aziz: hocam der eliyle durumunu belirten bir işaret yapar. Hocaq: tamam hadi çık ama çabuk ol! Aziz burnunu temizleyip geldikten sonra sınıfa girer. Sınıf uğultuludur. Hoca:önemli bir şey yok değilmi Aziz. Aiz :sagolun hocam yok . Aziz sırasına doğru yönelir oturur. Sırasının önünde oturan özlem Özlem-çocuksu-:neden kanadı burnun. Aziz özlemin gözlerine gülümseyerek bakar ve espirtüel bir şekilde. Aziz-şakavari-: sana ne kine sen her ay kanıyorsun ben bir şey diyor muyum?


Özlem-kızgın bir gülümseme haliyle-:pisw hayvan sanada bir şey sorulmuyor sapık. Hoca-uğuldayansınıfa-: oğlum artık bir susunda şu dersi bitirelim Herhangi öğrencilerden biri:necmi koçum şu omuzlarıma bir masaj yapsana Necmi:saatliği seans 200000tl oldu ama öğrenci parayı çıarır ve uzatır. Bu arada masajda başlar. Zil çalar. SAHNE-36- DIŞ MEKAN Kürt ismail ,Tacettin, Mustafa ve Aziz okulun en kuytu köşesinde bir araya gelmişler. Mini porno dergilerine bakmaktadırlar. Kürt İsmail:baba benim küçük oğlan diklendi yine Mustafa: seninki diklenmiş benimki ayaklanmış isyan ediyor. Tacettin:onu bunu bilmeme oğlum benimkisi bedevi çadırını kurdu bile. Aziz burda dört ayak yapmışlar tam senlik. Aziz . ben bunu alıyorum –alayvari- sırdaşlar bugün okulu assak nasıl olur.yada –firar eylesek nasıl olur. Mustafa : vallahi müthiş olur. Bugünkü dersler sikti baydı şerefsizim.yada anasını satıyım. Toparlanırlar. Okulun daha ikinci günü olduğu için yanlarında defter kitap yoktur. Porno dergileri yüklenirler ve okul kapısından çıkar giderler. SAHNE-31- DIŞ – MEKAN Kalabalık ve uğultulu bir pazarın içinde dördü birden görülür. Pazardan birkaç meyve alırlar. Herhangi bir tezgaha yanaşıp birkaç tane domates birkaç salatalık biber soğan ve elma alırlar.


Mustafa –tezgahtara-:usta tart şunları bi. Parayı öderler. Ve kürt ismail iki karpuzla görüntüye girer. Aziz: oğlum nerden aldın bunları İsmail:meslek sırrıdır baba söylenmez. SAHNE – 32 – DIŞ MEKAN Geniş yeşil bir piknik alanına gelirler. Yayılmışlardır. Yemeklerini yedikleri yada yemekte oldukları görülür. Tacettin-yemek bitiminde-:doymadık abi ya! Aziz-acı dolu bir yüz ifadesiyle-: -zaten- ne zaman doyduk ki Mustafa: n apalım Tacettin cim markalar bu kadarına yetti. Kürt İsmail: boşverin gitsin oğlum-yÜz üstü yatmaktadır.elindeki karpuza yastığa sarılır gibi sarılır-şöyle iyi bir kestirelim yediklerimiz yerini bulsun, sonrada karpuzları yeriz. Hepsi çimene uzanırlar. Mustafada bir diğer karpuzu alır ve aynı Kürt İsmail gibi uyur. KESME\uyandıklarında İsmail-bağırır-:karpuzlar nerde ulan! –doğrulur ayağa kalkar-. Kamera: eli yüzü üstü başı kir içinde bir grup veledin karpuz ellerinde yüz metre ileride kaçıştıklarını görürler. Karpuzları yemiş bitirmişlerdir. Birisi en önde diğer ikisi sağ gerisinde kıçlarındaki donu çeke çeke ismail den kamaktadırlar. En geride olanı karpuzun kabuğunu kemirmektedir. İsmail i görünce oda karpuz kabuğunu yere atar ve kaçışmaya başlarlar. Arkalarına bakmaksızın. İsmail bağırarak koşmaktadır diğerleri ayılır. İsmail koşar ama yetişemez. En sonunda çocuklar dağılır. Sinirli sinirli ayakta söylenmeye başlar. Aziz ve arkadaşları gülmektedirer.


İsmail:ulan görüyoğuz mu piçleri . ulan hırsızlığın bile bir namusu haysiyeti vardır kardeşim-iki eliyle yeri göstererek. Ulan adam uykudayken karpuzu çalınır mı be kardeşim. Sıçırtmalara bak sen ya! Yemiş kemirmişler karpuzu yav! Adam insaf ederde birini bırakır yav. Birisini bırakır be. Mustafa: olmaz abisi hiç yakıştıramadım bu konuda piçleri bile geçemedin. Tacettin-kafasıylabiraz öteyi göstererek-: bunlar kim ya! Çok kısa bir mesafede bulunan piknik alanında iyi giyimli bir grup gencin –pastaları börekleri sermişler- piknik yapıp eğlendiği görülür. Kimiside can oynuyordur. İriyarı kaslı olanı –şişman olabilir yada olmayabilir- ızgara çeviriyordur. Tama mı güle eğlene piknik yapmaktadır. Mustafa- aceleyle-:abi biz vallahi doymamışız ya Kürt İsmail- ızgara başındaki iriyarıyı kastedererek-:oooooooohhh götür götür. Tacettin-muzları paylaşan grubu kastederek-:şimdi sıra muzlardatereddütvari bir konuşmayla- abisi biz bu sene hiç muz yedik mi ya! Hiç yemedik değilmi? Kürt ismail:ah ulan ah deyyus ızgaraları nasılda götürüyor. Mustafa: yok abicim biz hiç yaşamamışız ya! Tacettin-espiri yaparak-: sade bir lokma zehirle pişmiş aştan ve ayrılık anneden vatandan arkadaştan-bu tümceler ekranın üzerinde boş bir alanda söylenir-. Kürt ismail: anlıyorumda ne alaka şimdi. Tacettin: aklıma böyle geldi söyledim baba. Dördü çimene yayılmış kimi ayak ayak üstüne atmış,dirseklerine yaslanarak sıra halinde karşı tarafı izlemektedirler. Can oynayan gençlerden biri,kızın üzerine düşer kahkaha atarlar.


Mustafa-penisini kaşıyarak-:ah ulan ah amsızlıkta-yada karısızlıkta- cabası Tacettin: şunlardan birine yatıracan çamın altına vur dibine kazmayı anasını satıyım. Aziz tüm bunları koyu bir sessizlikle alayvari bir yüz ifadesiyle izliyordu Aziz: oğlum bunlar hassas kızlar nazikçe sevişeceksin. Tacettin: orasınıda sen bilirsin Aziz İsmail: okuya okuya uzmanı olmuşsun amma................................... KESME\Hep bir arada oturan piknikçi kızlardan biri geriye kalan börekleri ve kek parçalarını kastederek. Piknikçi kız:kızlar geriye kalan bunca artığı atacak değiliz herhalde. N olacak bu kadar yiyecek. Piknikçi kızlardan bir diğeri: amaaan şu salak çevreciliğin tuttu yine herzamanki gibi dökecek bir yer buluruz elbet Bir diğeri –belkide aralarında en güzeli-: erkekler ne güne duruyor onlar bulurlar çaresini hamallarımız değilmi hıyarlar? –üçü birden kahkaha atıp gülüşürler. KESME\ kamera Aziz in bulunduğu yere yönelir. Aziz küçük bir tepenin yada taşın üstüne oturmuştur. Elinde ceketi vardır ve kravatıyla oynamaktadır. Aziz: biiiir ikiiiiiiiii üççç diye bağırır. Çalılığın arkasına geçmiş tacettin mustafa ve ismail sidik yarışını başlatırlar. İdrarları havada yarım yay şeklinde çalılığın üzerinde görülür. Aziz-yere bakar-:vallahi mustafa kazandı.


İsmail: yapma be allah aşkına. Anasını satıyım su birikti tümseğin arkasına doğru aktı ilk düştüğü yer önemlidir kardeşim itirazım var. Mustafa: hadihadi! İsmail yeme beni canını yerim. Tacettin –ciddi ciddi-: ya kardeşim şimdi bak sidiğin o tümseğin arkasına akabilmesi için o sidiği o tümseğin tepesine kadar yetiştirmek önemlidir. Bunun fizyolojik açılımı şerefsizim var. Aziz: yani tacettin cidden çok expiresif bir yaklaşım seni gerçekten tebrik ediyorum. Ama farkındaysanız ismail çok demorilize oluyor. Yapmayın yazık günah. İşte niye bu ülkeye demokrasi gelmiyor. Diğer üçü birden: aaa yapma şimdi aziz boşver başlama... Daha sonra aynı yere serilirler. Çevreyi yeniden seyre dalarlar. SAHNE-33- DIŞ MEKAN Piknikçi kızlardan birisi: ya şu dördünün bakışına bak yarım saattir burayı dikizliyorlar. İşte sana fırsat hadi şu kalan artıkları götürde ver şu allahın dört garibine. Kürt ismail:ey allah allahsan şu pastalardan getirde bizlerde nasiplenelim biraz. Sadece onların allahı olmadığını göster bize. O konuşan iki piknikçi kız ellerinde tepsilerde tam ve yarım börek artıklarıyla gelirler. Kız-alayvari-:heeeey arkadaşlar öyle mahzun mahzun bakışınız içimize işledi. İçimiz kıyıldı. Biri yer biri bakar kıyamet bundan kopar demişler. Haydi buyrun bakalım hepsi sizin olsun. Diz çökerek tepsileri yerlerine koyarken. Aziz-yattığı yerden göz göze gelerek-:ne yani sen bizi artıkçımı zannettin. Şimdi biz bir yığın zengin muhallebi çocuğunun artıklarıyla mı müşerref oluyoruz? Hem bizim açlığımız başka güzelim. Özür dilerim yanlış anlama ama, yanına birkaç hanım


arkadaş daha alsanda şöyle ağaçların ardına doğru romantik bir geziye çıksak sizinle hem bu daha hoş olur. Muamelem ok iyidir. Kız-keskin bir sesle-:küstah. Diğeri-aptalvari-:eğer almıyorsanız döküyoruz Belli belrsiz bir ses: utanmayın dökülün dökülün. Mustafa:yok ablacım yok bakma sen o allahın anarşistine. Bunun gibiler hem devlet hem servet düşmanıdır. Tacettin-alayvari,kızın taklidini yaparak ve yüzünü buruşturarak-:küstah der. Piknikçler bu olayı sadece seyretmektedirler. Çünkü piknik bitmiş toparlanıp gtmektedirler. Mustafa kızın elinden tepsileri alır. kamera uzak çekim yapmaktadır. Aziz kalkar gider tacettin de arkasından gelir. İsmail ve mustafa zıkkımlanmaya başlarlar. SAHNE-34- DIŞ MEKAN Aziz ile tacettin olay mahallinden şehrin caddelerine inerler. Aziz ile tacettin taşra şehrinin herhangi bir mahallesinde yürümektedirler. Yokuş yukarı bir caddenin alt başında bir kalabalığı görürler. Tacettin- hınzırca bir ifadeyle-:kavga var galiba gidelim seyredelim hadi! Aziz: sevmem böyle şeyleri boşver. Tacettin koşar adımlarla kalabalığın içine dalar. İki şahıs kavga etmektedir ve sadece birkaç kişi ayırmaya çalışmaktadır. Diğerleri vurdumduymaz bir keyifle olayı seyretmektedirler. Tacettinde arasıra kahkaha atarak ve alay ederek olayı seyretmektedir. Kavga bu arada kızışmış herkez birbirine girmiştir. Tam bir curcuna yaşanmaktadır. Belkide sokaka sakinleri,esnaf dükkan önlerinden,ahli ise balkondan olayı dikkatli bir tavırla seyretmektedir.


Yokuş yukarı olan bu caddenin üst başından seyyar bir satıcı dört tekerlekli el arabasıyla yokuş aşağı hızla gelmektedir. Aşagıdaki kalabalığı farkedince panikler ve arabasını durdurmak yada yana çevirmek için uğraşır. Ama araba yan dönerek hızla devrilir. Ve içindeki elmalar ........vs yokuş aşağı akmaya başlar ve birbirleriyle kavgaya girmiş kalabalığın ayakları altına kadar yuvarlanır. Kalabalık ayakları altına giren elmanın etkisiyle herkez degesini kaybeder ve yere yığılmaya başlarlar. Belkide yavaş çekimle gösterilebilir. SAHNE-35 - İÇ MEKAN – Aziz in eve girişi görülür. Ev yine herzamanki gibi darmadağınıktır. Ablaları mutfakta yemek hazırlamaktadır. Annesi yatak odasında yada herhangi bir kanepenin üzerinde uyuklamaktadır. Aziz odasına yönelir ve girer. Babası uyuyan annesinin başına gelir. Baba-karısına-:götünü devirmiş yatıyon. Kalk! Odanın işi bitti eşyaları düzle. Anne:defol git başımdan be adam yorgunum her tarafım ağrıyor. Senle uğraşamam. Baba-alaylı-:ne iş yaptında başın ağrıyo? Anne:heerif başım ağrıyo yatmışım şuraya. Baba-karısının başından ayrılırken-:ben geldiğimde eşyaları toplanmış görecem tamam mı? Anne-yattığı yerden kısık bir sesle-:allah böyle pezevenglerin belasını vermezki! Aziz kendi odasında kitap okumaktadır.-UĞUR MUMCU’NUN BÜYÜKLERİMİZ YADA DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN-ve radyoda hafif bir sesle nilüferin mavilim isimli parçası çalmaktadır. Baba-kapıyı hışımla açar-:sende kalk şu malzemeleri topla.


Aziz-babasına bakarak-:sonra toplarım şimdi kitap okuyorum. Baba-küçümser bir tavırla-:ne oğuyon-okuyon-? Aziz: sana ne! Baba-koridora dönüp giderken söylenir-:allahın goministlerini okuya okuya buda başımıza.......-belkide- gominist olup çıkacak. Bu arada evin zili çalar. Baba üzerindeki tulumla kapıyı açar. Baba-misafire-ooooooooov nerden geliyon lan sen? Misafir: almayacan mı eve? Salon darmadağınık olduğu için misafiri mutfağa alır. Misafir-salona doğru giderken salonun haline bakar-:sen işi bırakalı inşaat işine evde devam etmişsin. Baba: yoğ be evi işte şöyle bir adam edek dedik kimseye yaranamadık. Mutfaktaki herhangi sandalyelerden birine otururlar. Misafir:eeeeeeeee nasılsın iyisin. Baba: n olsun işte sürünüp gidiyoz. Misafir:bende işte allah izin verirse rafineri işine girecez. Bundan önce sen libya daydın değil mi? Baba: gittik ama işçi statüsünde halbuki ustayız Misafir:rafineri dimi? Baba: rafineri Misafir: ben bundan önce moskovada çalıştım askeri site lojmanlar yaptık. İş bitimi şirket birde azeri bir türkücü getirdi. Ne


ses yarabbi bizim ibrahim tatlıses –yada arabeskçiler-haltetmiş abi ya. Ama tabi adamım her önüne geleni şöhret eden bir milleti yok orası başka Baba: oranın adamlarının çoğunun sesi güzeldir. Herifler doğuştan türkücü –masaya hazırlana veya hazırlanmış yemeği kastederek- yemek yenmi? Misafir:yiyelim biraz bakalım. Uyanan anne mutfağa gider. Çatalları bıçakları sofraya koymaya başlar. Aziz i çağırır. Aziz salonda inşaat malzemelerini toplamıştır. Mutfağa gelir. Misafirle hoş geldin faslını tamamladıktan sonra, balkona çıkar. İnşaat malzemelerini malzeme sandığına yerleştirir-yada malzeme sandığına inşaat çantası gibi bir şey yerleştirir. KESME\ Yemek masasında evdeki herkez bir arada oturmuş yemeklerini yerken: Msafir-aniden-:volgagraddaki nataşalarla –yada avratlarla- iki saat yattık görecen. Hemen hemen herkez adama antipatik bir tavırla bakarlar. Aziz – sanki söylemenin sırasıydı dercesine gülümser. Tam bu sırada dışardan ardarda silah sesleri gelmeye başlar. Misafir:sıkın ha sıkın onun bunun çocukları vatan kurtardınınz sanki ulan şehrin ortasında tabanca mı atılır. Baba: n oluyor ki? Misafir:maçı kazanmışlar belki hem gelirken cine 5 te oynuyordu Zil çalar. Tacettin gelmiştir. Bu arada misafirde kalkar ve tacettin e bakarak çıkar. Elbisesini değiştiren Aziz de kapıdan tacettinle selamlaşarak çıkar. SAHNE- 36 – İÇ MEKAN –


Aziz ile tacettin şehrin herhangi bir bilardo salonuna gelmişlerdir. Caddeye bakan bir camekanın yanındaki masaya karşı karşıya gelecek biçimde oturmuşlardır. Satranç takımını açmış ve oynamaya başlamışlardır. Karşı masada oturan ve ellerindeki test kitaplarıyla üniversite sınavlarını konuşan veya çalışan gençlere bilardo salonunun işletmecisi İşletmeci:ne o bugün turnuva yapmıyorsunuz. Öğrenci: yok rasim baba para yok ki? Diğer öğrenci: söyle bakalım rasim baba orta asya nın iklim çeşidi aşağıdakilerden hangisidir? A karasal B ılıman C muson D karadeniz İşletmeci rasim baba: karasal iklimdir oğlum Soruyu soran öğrenci -test kitabına bakar-:şerefsizim adam bildi ya rasim baba sen ortokul terk değilmisin ya? Rasim baba: oğlum bizizm zamanımızda üniversite sınavı bile yoktu serseriliğimizden okumadık biz. Kamera satranç tahtasına yönelir. Aziz :şah ve mat Tacettin-geriye yaslanarak-:aziz koçum bugün berabere kaldık kalk gidelim sıktı! Aziz ile tacettin in bilardo salonundan çıkışları görülür. Hava kararmaktadır belkide. SAHNE-37-İÇ MEKANKamera aziz ile tacettini küçük bir kahvehaneye girerken görüntüler. Kamera uzaktan aşağıdan yukarıya doğru çekim yapmaktadır. Sigara dumanında göz gözü görmemektedir. Birer sandalye bulup ayak ayak üstüne atarak otururlar. Televizyon da


porno-video kaseti oynatılmaktadır. İçeri bir küçük çocuk telaşla sezdirmeden girer. Çocuk:abi polis denetim yapıyo. İşletmeci hemen porno kaseti çıkarır ve yerine başka bir kaset koyar. KESME\ Kahvehanede oturanlardan biri bir diğerine : senin bacanağın noldu nörüyo Sohbet müdavimi muhatabına: n olçocuğu öldü garıyıda boşadı Çocuk-içeri girer-: tamama abi polis gitti kontrol falan yok Kahvehane işletmecisi kaseti yeniden koyar ve porno flim ekranda görülür. SAHNE - 38 - DIŞ MEKANDAN İÇ MEKANA GEÇİŞ Aziz ile tacettin insanların kum gibi kaynadığı bir caddede birlikte yürürleriken görülür. Kamera onlarla birlikte ilerlemekte ve yakın çekim yapmaktadır. Tacettin-Aziz e-: bizim şu turgutuda çağıralım kaç gündür görünmüyor kereta. Aziz: evinin nerde olduğunu biklmiyorumki? Tacettin:ben evinin nerde olduğunu biliyorum gidelim hadi KESME\ bir binanın merdivenlerini çıkmaktadırlar. Tacettin :ha işte burası! Bir apartıman kapısına yaklaşırlar zili çalarlar. Tacettin veya Aziz: hayırlı akşamlar acaba turgutu çağırabilirmisini?


Kadın kapıyı hafifçe çeker ve yarım açar. Kadın-turgut un annesi-: turgut on iki gündür eve gelmiyor. Aziz sen belki bilirsin yavrum başına bir iş gelmesin. Yine o serseri arkadaşlarına uymuştur. Nolursun yavrum şonu ne yapıp et eve getir. Günlerce aradım bulamadım. Babası daha yeni döndü italyadan 12 gündür eve gelmediğini bir bilse arkadaşıyla nevşehire bir geziye gitit dediydimAziz: peki biz buluruz sanırım nerde olduğunu biliyorum SANNE – 39 – DIŞ MEKAN Aziz ile tacettin yapımı tamamlanmamış bir inşaat mahlinde görünürler. Hava belkide kararmıştır. Aziz ile tacettin inşaat halindeki herhangi bir binaya girerler. Merdiven başında birkaç boş bira şişesi ve tiner çeken serserileri bulurlar. Aziz : turgut kalk oğlum gidiyoruz. Turgut-ayılır bakar sarhoşvari bir şekilde-:aziz oğlum bak uzaydan ip sallıyorlar şu ipi uzatsana. Tacettin arkaya sağa sola bakınır : hani ulan ip nerde? Aziz –turgutun kolundan tutarak -:hangi ipi oğlum kalk hadi gidiyoruz.-aziz götürmek için çaba sarfederTurgut:n oluyoruz oğlum anammısınız babammısınız len Aziz manzaraya bakmaktadır iğrenmektedir. Aziz: baban italyadan dönmüş Turgut birden ayılır ve toparlanır. Diğer tinerciler sızmıştır. Ve sadece uyku halindeki bir insanın hareketlerini yapmaktadırlar. Turgut:yapma yahu gelmişmi ha siktir be kim söyledi Tacettin: ana söyledi 12 gündür eve gelmiyormuşsun.


Turgut-şaşakın-:yapma yahu okadar olmuşmu daha yeni uyanmadıkmı yav babamda gelmiş çok kötü oldu ya. SAHNE-40-İÇ MEKAN Aziz tacettin ve turgut dairenin zilini çalarlar,gelmişlerdir. Anne evin kapısını açar annesi turguta bakar ve aziz e döner. Anne: aziz oğlum hadi sizde geçin içeri Daireye geçerler ve otururlar. Turgutun babası salondaki büyük pencereden dışarıyı seyretmektedir. Bir koltukta oturmuştur ve elleriyle çenesini okşamaktadır. Babası-turguta oturur oturmaz kısa süreli bir sessizliğin ardından kestirmeden -:bilmiyorum sen niye böyle oldun ablaların evlendi mutlu bir yuva kurdular abilerin üniversiteyi bitirdi. Meslek iş sahibi oldular. Şu haline bak sana oğlum demeye utanıyorum. Aslında oğlum olduğuna dahi inanasım gelmiyor. Belkide ev gayet lüxtür. Kamera konuşma sürerken evin içnde bir süre gezinir. Birkaç eşyanın üzerinde durur. Belkide baba sakindir. hareketlerinde Kültür düzeyi yüksek insanların tavırları vardır. Sakin davranışlarıyla cümlelerini tamamalamaktadır. Turgut busözlerin ardından umursamaz ve sende kimsinci bir tavırla Turgut-babasına-: odama gitmek istiyorum tamam mı? Babası-hiddetle-:defol diye bağırır. Turgut sinirli bir kalkışla odasına girer. Kapıyı çarpar. Aziz:izin verirseniz bizde kalkalım artık. Aziz ve tacettin çıkar giderler. Turgutun annesi: peki bundan sonra neolacak ne yapmayı düşünüyorsun.


Turgutun babası: bilmiyorum bu zibidi benim oğlum falan olamaz. Ne istediyse verdim şimdiye kadar. Fakat kendimi o na bir dirhem yakın hissetmedim. –burda biraz duraksar ve düşünceli bir tavırla-yarın hastahaneye gidiyoruz ve dna testi yaptırıyoruz. Kadın kendini tedirgin ve mahzun bir halde kendini bırkırcasına kanepeye oturur. Babası-devamla-:nerden geldiğini bilmediğim içimdeki bu kuşkulardan kurtulmalıyım artık. yarın güya uyuşturucu kullanıp kullanmadığını test ettirmek için tahlil yaptıracağımızı söylemelisin Annesi:sen neden bahsediyorsun 18 yıldır besleyip büyüttüğün oğlunun senin olmadığınımı ileri sürüyorsun. Babası:belkide öyle olmadığını nerden biliyorsun. KESME\ Aziz ve tacettin dışarıda görülür. Tacettin:ulan şu saponun anasına babasına bak be. –evin zenginliğine bak herifi inşaat köşelerinde tiner çekerken topluyoruz. SAHNE-41-,İÇ MEKANHerhangi bir özel muayehane. Turgutun babası muayehaneye kapıyı çalar ve girer. Baba: eee rahmi sonuç ne çıktı? Doktor şüphe uyandıracak bir bekleyiş sonrasında Doktor:mehmetcim ....... çocuğun kromozomları ne seninkine nede karının kromozomlarına uyuyor. Ayrıca karından şüphelenmeninde herhangi bir manası yok. Mehmet: yani bu şimdi ne demek oluyor.


Doktor:ya doğum sırasında hemşire çocuğu yanlışlıkla başka bir yere koydu yada sağlık memurunun yanlış fişlemesi gibi bir durum var ortada bu memeleketin sağlık sektörü anca bu kadar olur işte. Mevzuata geldimiydi mangalda kül bırakmazlar. Ama hatalarıda görmezlikten gelirler. Hem kendi adıma hemde bir parçası olduğum sağlık sektörü adına gerçekten üzgünüm. Turgutun babası mehmet bey-üzgün ve telaşlı-:peki ben çocuğumu8 nerde nasıl hangi yolla bulabilirim Doktor:bırak şimdi telaşı üzülmeyi sen şimdi doğum srasında karını götürdüğün hastahaneye gidiyorsun başhekimle görüşüyorsun arşivlere bakıyorsun o yıl ve ogün o saatte doğmuş çocukların listesini çıkarttırıyorsun zaten burası küçük bir şehir. O hastahanede oğlunundoğduğu tarihte ve saate doğan çocuk sayısı 10 geçmez . zannetmem öyle bir şey olacağını listeleri getir tahlilleri yaparız. Sonuç ortaya çıkacaktır. SAHNE – 42 – İÇ MEKAN – SINIF – DERS – GÜN Herhangi bir derstir. Aziz izn tahtaya bakıp sırasındaki deftere not aldığı görülür. Kamera çekimi aşağıdan yukarıya doğru yapmaktadır. Sınıfın kapısı çalınır, içeriye nöbetçi bir bir öğrenci girer. Sınıftaki uğultu biraz olsun kesilir. Nöbetçi öğrenci: hocam dersi böldüğüm için özür dilerim. Müdür bey 357 no lu öğrenci Aziz denizoğlunu odasına çağırıyor. Hoca: peki ozaman hadi aziz sen gidebilirsin Aziz ayağa kalkar ve yürür sınıftan çıkar gider. KESME\ Aziz okulun koridorlarında yürürken ve birkaç merdiveni inerken görülür. Ayak sesleri boş koridorlarda yankılanmaktadır. Müdürün kapısına gelir ceketini ilikler ve kapıyı çalar. SAHNE – 43 – İÇ MEKAN – MÜDÜRÜN ODASI – GÜN Kamera müdürün odasını çekimlemektedir.


Müdür: gel diye bağırır. Aziz içeri girer. Masanın başına gelir. Aziz: hocam beni çağır mısınız. Müdür yaylı koltuğunda durgun bir hareketle Aziz e döner ellerini birleştirir ve dirseklerini koltuğun her iki yanına koyar. Eliyle eliyle masanın karşısındaki koltuğu gösterir., Müdür: geç oturabilirsin! Aziz masanın önündeki misafir koltuklarından birine oturur. Müdür masanın çekmecesinden bir kutu çikolata çıkarır. Aziz e uzatır. Aziz çikolatayı alır. Ve ağzına atar. Aziz rahat hareketlerle ayak ayak üstüne atar. Kamera büro masasının önünden görüntüyü çekimlemektedir. Müdürün Aziz in ayak ayak üstüne attığını görmesinin imkanı yoktur. Masanın öte yanındadır. Makam koltuğundadır. Göremez. Aziz: beni çağırmışsınız efendim nedeni nedir? Müdür ayağa kalkar, rahat hareketlerle pencerenin yanına doğru gider. Aziz in ayak ayak üstüne atmış olduğunu görür. Müdür: aziz ayağını indirirmisin -der ve devam eder- ödül kazanmışsın –yada almışsın – aziz Aziz kameranın çekimlemediği sırada eline aldığı tablayı oynamayı durdurur. Aziz – heyecan içinde olduğunu belli etmeden – : hangi yarışmanın ödülünü Müdür:kütüphaneler haftasında açılan kompozisyon yarışmasına kendi başına katılmışsın ve 1. Olmuşsun . senin gibi böyle bir okulda öğrenim gören derbeder bir öğrencinin ödül alması gerçekten hayret verici. Okulumuzun ismi ilkez iyi bir yerde anılacak. Böylelikle okulun reklamınıda yapmış oluyorsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler.


Aziz : ben reklamcı falan değilim hocam! Tam osırada okul bahçesinde –herzamanki olaylardan- bir kavga başlar her iki tarafta bir birine saldırmaktadır. Kavga büronun tül perdeli penceresinden görülmektedir. Müdür kavga eden öğrenci kalabalığını kastederek. Müdür: şu it sürüsünü görüyormusun bu ülkede bunlardan adım başı bulmak mümkün. Aziz bu cümlelerden sonra ayağa kalkar ve pencerenin müdürün yanına gelir. Müdür: ve bu herifler toplum için bir yükten ibarettir. Çünkü hiç yere hır gür çıkarıp kavga ednler insanlara saldıran cahiller insan olamazlar. Yapıcı değil anca yiyici kırıcı olur bunlar. Mesala bu adamları spora kanalize etsen karşı takım oyuncusunun ayağını kasten kırarlar. Sınıf içinde bir olay olur adam insan gibi çözümlemek yerine, okul çıkışında yanına kendi gibi bi sürü zibidi alıp tek adamın üzerine çullanırlar. Çoğuda kalleştir şerefsizdir korkaktır bunların. Öğrencilik yıllarım bunlar gibilerle uğraşarak geçti. Bu gibi şerefsizlerle aynı dilden konuşmak gerkir. Aziz: hocam burda ifade etmek istediğiniz şey-yada düşüncenedir? Müdür-alayvari ve şakacı bir dille-:yani toplu imha. Bunun gibilerini toplama kamplarına doldurup imha edceksin sanki çokmu lazım zibidiler. Biraz hitlercilik oynamak gerekir. Yani – kahkaha atar- nitekim LENİN de (b)öyle yapmıştır. Müdür alayvari tavırlarından vazgeçerek birden ciddileşir. Müdür:şu bardağı yere atıp kırmak çok ama çok kolaydır. Fakat bir bardak emk ister. Ve bardaktan medeni bir insan gibi su içmek; ruh ister. Hayatta varolan asıl mesele, gerçek büyüklük; yapıcı olabilmektir. Bu ülkenin bir yığın kabadayı bozuntusuna ve onları kullananlara ihtiyacı yoktur. Hepsi birer yüktür onların asalaktır. –bardağı sıkar-. Bu ülkenin yüksek devrimci atatürkçü


bilinçli ve kültür düzeyi yüksek aydın insanlara çok ihtiyacı var hemde fena halde ihtiyacı var.-biraz sessizlik olur- senin gibi yetnekli bir gencin böyle bir okulda bulunması aklımın ucundan bile bile geçmemişti. Aziz-belkide-:peki efendim sizin gibi bir insanın burda bu okulda işi ne Müdür: çok basit sürgün. –devam eder. Elindeki davetiye kartına bakarak – sen şimdi bir hafta sonra bu gün saat onda yanıma gel valiliğin brifing salonunda yapılacak törenle ödüller verilecek . ödülünü orda alacaksın. SAHNE – 44 – İÇ MEKAN – DERS;MATEMATİK –GÜN Aziz okul müdürünün odasından çıkar. Koridorlardan geçerek merdivenleri çıkar ve sınıfın kapısını çalar. Hoca: gel. Aziz içeri girer. Hoca: ee n olmuş Aziz niye çağırmış müdür bey seni Aziz: hocam bir kompozisyon yarışmasına katılmıştım ödül kazanmışım bir hafta sonra törenle müdür beyle gidip alıcaz.alacağız-. Sınıftada olayla ilgili bir takım uğultular başlar. –ne ödülü falan gibisinden-. Aziz sırasına geçer-yada Aziz çoktan sırasına geçmiştir ve hocasıyla konuşmasını sırasından yapmıştır-. Hoca derse devamla tahtaya bir problem yazar. Hoca: ee Aziz ödülün şerefine bu problemi çözersin değilmi ne dersin. Aziz: hocam sınıfta yoktum ki konuyu bilmiyorum. Hoca: Aziz daha ne konu işledik ki; dersin başında ne anlattıysam o. Kalk hadi yap şu problemi.


Aziz tereddütle kalkar yerinden. Tahtaya gelir ve tebeşiri alır eline. Hoca: anlatarak yap problemi yavrucum. Aziz-önündeki sırada oturan özleme yönelerek-:hocam şimdiproblemin çözümünü bilmiyordur-. Söyle bakalım kızım bundan sonra ne yapacaz. –öğrenciler gülüşürHoca-kızgın-:aziiiiiizzz der. Aziz: hocam arkadaş biliyormu bilmiyormu diye bakmıştım. Yoksa yani... Özlem kadınlara özgü tatlı bir kızgınlıkla bakar Aziz e-tebessüm vardır yüzünde-. Aziz problemi yapamaz. Hoca: aziz geç otur yerine. Aziz sırasına geçer. Özlem kollarını göğsünde kavuşturur. Ve tam arkasında turan Aziz edönerek. Özlem: yani benden başka ilgilenecek kimse yok değilmi sınıfta. Her tahtaya çıkışında benimle uğraşıyorsun der ve önüne döner. Aziz-kısık bir sesle sırasında öne doğru eğilerek-: kör mü sende bu kadar güzel olmasaydın. Özlem ve yanında ki sıra arkadaşı gülüşerek karşılık verirler. Tenefüs zili çalar. SAHNE – 45 – İÇ MEKANDAN DIŞ MEKANA GEÇİŞ – Aziz sınıftan mustafayla çıkar. Aziz ile mustafa koridorda birlikte yürürken kabadayılık taslayan bir grup öğrenciden birisi mustafa ya omuzuyla vurur. Kabadayılık taslayan – haksız –:sen kimsin ulan omuzuma vuruyon.


Mustafa: omzuna vuran kim asıl sen bana vurdun. Aziz iki eliyle ayırır ve ortalarına geçer. Aziz: heeey tamam kavgaya gerek yok, yeter. Ayrılırlar. Kabadayı bozuntusu tehditler savutturarak gider. Aziz veya mustafa-yürümeya devam edrken-: ulan ne kadar bok kafalı herif varsa buraya doldurmuşlar ya. Okul okul değilki kabadayı çiftliği. Tuvalet girerler. Tuvalet bölmelerinin olduğu yerde ağızlarında sigara duvar dibine çökmüş serseri öğrenciler sigaralarını tellendirmektedirler. Belkide dumandan gözgözü görmüyordur. Aziz veya mustafa-: öksürerek idrarını boşaltırlar-: ulan okul idaresine söylesekte kapıya gaz maskesi assalar. KESME\ Aziz ile mustafa nın okulun teneffüs bahçesine birlikte çıktıkları görülür. Bir dizi kalabalık öğrenci; derin bir yırtmacı olan kadın öğretmenin arkasından bakıp, ıslık çalıp, laf atmaktadırlar. Kadın hoca okul çıkış kapısının merdivenlerini çıkıp gitmektedir. Aziz ile mustafa tacettin in yanına gelirler. tacettin in yanında birkaç kişi daha vardır. Herhangi bir öğrenci-okulun bahçesini göstererek-.ulan dün geceşurda bir içmişiz bir içmişiz abisi sorma gitsin. Sızmışız kalmışız. Öğlenci olmasak okulada gelemeyecektik. Tacettin-arkadaşına yönelerek: Yunus ne haber hiç gözükmüyon? Yunus-sivil giyimlidir elindeki sigarayı yere çalarak-:n olsun şu sigaratyı bıraktığım zaman horoz kesecem şerefsizim. Ne meretmiş bir türlü bırakamadık gitti abi. Tacettin: okula devam edecekmisin? Yunus: kaldık aminom ulan şuraya sırf diplama için gelip gidiyoz. Yine sınıfta galıyoz yine galıyoz......... ulan sanki bura avrupa,


büyük bir eğitim varmış gibi. Yahu geçir gitsin kardeşim, ne zorluyon sınıf geçirmemek için. Deprem oldu güya af var dediler. Yine bi bok yok aha şarapsızım gidiyom alamanyaya amıcamın yanına napacam bu dibini ibiklediğimin memleketinde. Adam seçer getirirler başa adam adam değil, herifçioğulları devleti hortumlar gider bahama adalarında yer. Bu millet ottan boktan adamları zengin eder şöhret herif asker kaçağı çıkar. Yani buralarda adam adam değil insan insan. Çekip gidecem alamanyaya memleket memleket abi buradan bile müslüman şerefsizim. Sen bakma bu adam lardaki mü’min ayaklarına hepsi cehennemlik kardeşim. Ulan giderim alamanyaya faraş gibi bir alaman garısı bulurum hergün döşer döşer yaşar gideriz anasını satıyım İçeri zili çalar. Tacettin bir eyvallah çeker okula doğru giderler. SAHNE-46 – İÇMEKAN Aziz ile tacettin in koridor merdivenlerini çıkarken görüntülenirler. Belkide içeri zili çaldığı için koridorlar öğrencilerle dolup taşmaktadır. Aziz ile tacettin sınıf kapılarının tam önlerine geldiklerinde abartılı bir şekilde-belki 3 kişi belki bir- kabadayı tavırlarıyla yürürken tam sınıf kapısınınönünde mustafa rızanın ensesine bayağı bir ses çıkartacak bir tokat atar. Komik bir durumdur. Mustafa-şakayla-: hay rıza senin istikbalini ta...... yahu yine sınıfta kalmışsın yani senin şu okuldan mezun olduğunu gözümüz görmeyecek yani. Rıza: ha sittir ulan ben şimdi seni .. diyerek onu sınıf içinde kovalamaya başlar.- ortalığı dağıtırlar. Mustafa-kaçarken bir –yandanda-: ulan goril rıza ipne uyuz. Aziz ile tacettin çoktan sıralarına geçmiş oturmaktadırlar. Sınıf uğultuludur. Hatta birkaç kız pencerelerden yine dışarı el sallamakta ve tanıdık birilerine bağırmaktadırlar. Sınıftaki haylaz öğrencilerden biri tahtaya abuk subuk şeyler karalamaktadır. Mustafa ile rıza hala sınfta dört dolanmaktadır. Bu sefer mustafa


kovalamaktadır. İkiside yorulurlar. Ve en sonunda aziz ile tacettin in oturduğu masanın her iki yanında soluk soluğa kalırlar. Mustafa-şakayla-: oğlum tacettin sana kaç defa söyledim şununkafesini açma diye. Rıza: mustafa sen bittin oğlum. Tam bu sırada yeni sosyoloji öğretmeni sınıfa girer. Ve kimi ağır ağır kimi aceleyle sınıftaki yerlerine geçerler. Hoca: merhaba çocuklar. Öğrenciler: sağol. Kara tahtanın yanına geçer ve tahtanın sol üst köşesine ders;sosyoloji, konu;tanışma.yazar ve sınıfa dönerek. Hoca: arkadaşlar kendimi tanıtmaya pek gerek görmüyorum bu okulda bir yıldır görev yapıyorum tanıyanınınz belki tanırlar. İsmim yaşar ibrahim erdem İTÜ sosyoloji bölümü mezunuyum. Hemen burda mustafa atılır. Mustafa: evlimisiniz hocam Hoca. Hayır Mustafa: peki kaç çocuğunuz var hocam öğrenebilirmiyiz. Sınıf kahkaha atar. Hoca bu espiriyi tebessümle karşılar. Hoca: çocuklar aranızda ödül alacak olan bir arkadaşınız varmış ismi aziz miş sanır(sam)ım bu sınıftaymış. Aziz-elini kaldırarak-. Burdayım hocam der. Öğretmen aziz in sırasınınönüne gelerek –bu sıra herhangi bir sıradır- aziz in önümde duran kitabı eline alarak


Hoca: demek aziz sensin –elindeki kitabı oynayarak- tüm öğretmenler odada seni konuşuyorlar. –kitabı kastederekDARAĞACINDA ÜÇ FİDAN- bayağı sakıncalı kitaplar okuyorsun ama.... Aziz-hafifçe öne eğilerek-: ben sürünün adamı değilim o yüzden hocam. Öğretmen:kitap okuyan adamları severim. Daha sonra elindeki kitapla birlikte öğretmen masasının olduğu yere doğru yönelir. Öğretmen: artık zamanla birbirimizi tanıyacağız çocuklar. Şimdi bana sormak istediğiniz birsoru falan var mı? Yoksa derse mi geçelim. İlk haftalar pek sevmem ama Yavaşça öğretmen sandalyeye oturur.öğrencilerden biri elini kaldırır. Hoca konuşmasını başıyla işaret eder. Hoca ayak ayak üstüne atmıştır ve elindeki kitapla oynamaktadır. Öğrenci -ayağa kalkar hafif başını öne eğer-: hocam bi çok arkadaş sizi tanıyoruz. Çoğunluğumuz biliyoruz ki kardeşiniz şehrin tanınmış zenginlerinden sarrafiyeleri, galerileri, emlak dükkanları ve mağazaları var. Siz niye-böyle-........... Hoca-öğrencinin lafını keserek-: zengindeğilsiniz demek istiyorsunuz. Niye bu kadar işkembesi sağlam bir kardeşiniz varda öğretmenlik gibi ucuz bir meslek dalında çalışıyorsunuz diye soruyorsunuz- yada niye öğretmenlik yapıyorsunuz-. Ben bu mesleği sevdiğim için sevdiğim ülkem adına yapıyorum. Önemli olan herşeyden önce adam insan olabilmektir. Malın mülkün bir önemi yok-yada bakın marmara depreminde insanlar 45 saniye içinde tüm servetlerini yitirdiler-. Siz şimdi hoca nediye kardeşiniz gibi yat, kat, araba, emlak,mal,mülk shibi olamadınız diye soruyorsunuz. Çocuklar... bakın çocuklar diyorum ama sakın alınmayın halbuki hepiniz yetişkin insanlarsınız. Artık hayatı ve ülke şartlarını anlayacak düzeydesiniz. Yaşadığınız toprakların insanlarına bir bakın aç,yenik ve yorgun bizlere serserilerden ,palavracılardan, tuzcu ekmekçilerden, o televizyonlarda


gördüğünüz eğlence alemlerinin besili kokuşmuş müdavimlerinden fayda yok. Bize bu toprakların iyi insanları adına kendini adayan idealist bilinçli insanlardan fayda var. Bilinç düzeyi yüksek reformist beyinlere muhtacız. Halkça insan gibi insanlara insan ve insan yaşamına değer veren idollere büyüklere fena halde muhtacız, ihtiyacımız var. Ama böyle büyük insanlar, büyük idealar peşinde koşan insanlar ne devletin başına geçebilmişlerdir bugüne kadar ne de uzun yaşayabilmişlerdir. Yobazlar, zorbalar idealist insanları kalleşçe engellemişler, sürgüne yollamışlar,ellerine ayaklarına pranga vurup hapse tıkmışlar, saldırmışlar, yurttaşlıktan atmışlar, hatta milletin gözünü boyayarak vatan haini ilan etmişlerdir. Bize yobazı, deyyusu, lazım değil. Bize su katılmamış yurtsever devrimci insanlar lazımdır. Bize hayatımızda ancak bu insanlardan fayda vardır. Çoğunlukta bu ülkede artistik ve turistik amaçla yaşadığı için bizleri ve ideallerimizi anlayacak kapasitede değildir anlatsanda anlamazlıktan gelirler zaten. SAHNE – DIŞ MEKAN – TENEFFÜS – BEDEN DERSİ Aziz ile tacettin okul nöbetçileriyle beden dersine hazırlanan öğrencileri bahçede seyrederler. Nöbetçi öğrenci- bir paket sigara uzatır. Aziz elini göğsüne koyar ve sağol der. Nöbetçi öğrenci-alayvari-:ülen oğlum sigara içmiyosan ne şeyime yaşıyon cigara içmeyen adama ben delikanlı mı derim – abartılı bir tavırla sigarasını yakar ve tüttürür- geçen gün merkez okulunu bastık 10 kişiyle tamam mı okulun yarısından fazlasını dövdük. Aziz: yapma ya hadiya 10 kişiydiniz okulun yarısını. Vandaymda mı vardı yanınızda –tacettin kahkahayı basar. Nöbetçi öğrenci: bu aralar sende çok göze batıyon dikkat et. O arada herhangi bir öğrenci veya öğretmen herhangi bir arabayla görünür okulun çıkışında.


Nöbetçi öğrenci. Vay be görünyon mu herifçioğlunu çekmiş arabayı altına böyle bir arabada lazım şöyle ayağını yerden kesecek. Aziz: ulan hırto sigarya verdiğin parayı bir kenara koysan birkaç sene sonra o arabayı alırsın-yada az içte altına bir araba al-. Beden öğretmeni düdüğünü çalar ve herkez sıraya geçmeye başlar. Nöbetçi öğrenci Aziz in bu sözleriyle sinirlenmiş ve şaşkınlığa uğramıştır. Elindeki sigarayı ne yapacağını bilemez ve yere atar. Tacettin: hadi Aziz sıraya geçelim şarapçı-bedencinin lakabıkızacak yine der ve sıraya doğru ilerlemek için harekete geçerler. Kamera öğrencileri ve hocayı önden ve çaprazlama bir çekimle görüntülemektedir. Öğrenciler yavaş yavaş sıraya geçmektedirler. Bir öğretmen beden öğretmenine arkadan yaklaşarak. Öğretmen: hoca n oldu ya sövdün saydın. Hoca: bir grup dürzünün sıpası müdür geliyo yanımda müdürün arkasından küfrediyo. Kadın geçio kadın hocaya laf atıyo. Birkaç kabadayı bozuntusu zibidi çakalın yüzünden okulun ismi kirleniyo. Beden hocası sıranın önüne gelir yoklamayı alır. Hoca: sınıf başkanı kim. Herhangi bir öğrenci: daha belli değil hocam Hoca : o zaman spor paralarını tacettin sen topluyon. Sınıftan bir aaaaaaa sesi yükselir. Tacettin . ulan para para para paradan başka bir şey istemezlerki. –tacettin atılarak-. Hocam kusura bakmayın ben bu vebalin altına


giremem parayı topluyosunuz daha sonra paranın nereye uçtuğunu kimse bilmiyor. Beden hocası tacettinle aziz in bulunduğu sıraya yaklaşarak.Aziz ile tacettin e Hoca: acaba beyefendiler ne zaman okula eşofman getirme zahmetinde bulunacaklar bilmek isterdim. Bi okula eşofman getirmeye bile tenezzül etmiyorsunuz... oğlum bakın bakın geçen sene tahammül ettik öylece geçti gitti. Bu senede eşofman getirmezseniz bırakırım sınıfta – hoca giderAziz: aman ne iyi ne iyi beden dersinden kalan ilk öğrenciler olarak tarihe geçecez. Sıradan herhangi bir öğrenci. Hocam futbol toplarını alıp oynayabilirmiyiz. Hoca: topmop yok oğlum spor paralarını ödeyin tamamlayın o zaman topunuzu alırız. Sınıf hepbir ağızdan erkekler:haydaaaaaaa! Tacettin. Oldumu şimdi ya hay şarpçı senin toynağını..... Hoca: gidin uzun eşşek oynayın lan ne zaman spor paralarını ödersiniz ozaman. Erkeklerin hemen hepsi allah allah naralarıyla uzun eşşek oynamaya dizilirler. KESME\ Uzun eşşek şeklinde yatmış öğrencilerin üzerine bir öğrencinin atladığı görülür. Yastık belki aziz belki tacettin dir. Herkez sırayla uzun eşşeğin üzerine atlamaktadır. Alttakiler can çekişmektedir. Bahçedeki tüm hocalar ve öğrenciler bu oyunu seyretmektedirler. Ve en son atlayan öğrenci en arkadaki öğrencinin sırtına tam atlayıp en arkada yatan öğrencinin üzerinde dengede durmaya çalışır. Ama uzun eşşeğin üzeri tıkabasa yığılı olduğundan düşer ve en arkada yatan öğrencinin eşofmanı dizlerine kadar sıyrılır.


Tüm öğrenciler sıraya geçer yoklamaalınır sağol hazır ol muhabbetinden sonra beden dersi biter ve herkez soyunma odasına geçer. Mustafa duvarın kenarına işemeye başlar. Öğrenciler rastgele bağırıp çağırmakta hatta şakadan kavga etmeye başlayan öğrenciler bile vardır. Aniden soyunma odasını beden hocası basar. İşeyen öğrenci panikler. Hoca. Ne bağırıp çağırıyorsunuz kavga ediyorsunuz oğlum hayvanmısınız yahu-hoca ıslak duvar köşesini kastederek- bu ne lan. Mustafa korkuyla Azize bakar Aziz: hocam tesisat bozulmuş arkadaş onu tamir ederken yani onu tamir ediyorduda yani öyle bir şey. SAHNE – 48 – DIŞ MEKAN – OKUL ÇIKIŞ SAATİ Okulun çıkış saatidir. Tüm öğrenciler akın akın okulun çıkış kapısından boşalmaktadırlar. Aziz okul çıkış kapısında bekleyen hoş bir kıza bakarken mustafa arkasından omuzuna resmen eliyle binerek Mustafa-şakavari-:oğlum aziz o benim amcamın kızı arkadaş markadaş dinlemem şerefsizim alırım ayağımın altına. Aziz :geç ülen bu ayakları gidelim şimdi.-belkide amcanın kızıda güzelmiş ama. Tam bu sırada aziz in koluna iki kişi girer. Yanındaki-koluna girenlerden birisi suratsızca-: sen hele bi bizimle gel bakalım. Aziz herkezin bakışı altında okulun arka tarafına götürülür. Tenha bir yerdir. Orda kalabalık bir zibidi grubu Aziz i beklemektedir. Aziz zorlada olsa getirilir. Serserilerin başı . artistmisin ulan neydi o havalar öyle. Aziz. Artistliğime diyecek yok ama ben sizin gibilere hava basmam.


Bu sözlerin ardından nerden geldiği belli olmayan iri yarı bir serseri çetenin başını iterek. İçlerinden birisi : aha ayı hüsnü geldi Ayı hüsnü: dağılın ulan Çete başı: ama abi Ayı hüsnü: çekilin ulan tek adamı sıkıştırmışsınız köşeye. Erkeklik sizin neyinize ulan. Delikanlılığı sizin gibi böyle it sürüleri kirletti be. Çetebaşı ama ayı hüsnü olmuyor böyle. Ayı hüsnü: bundan sonra burda kavga mavga olayı olmayacak duymucam tamam mı ulan tamam mı? Ayı hüsnü Aziz i koluna alır ve yürümeye başlarlar. Ayı hüsnü: oğlum bak senin abin olarak konuşuyorum bu okula geleceksen okumaya gel. Bak biz zamanında serseriliğe geldik n oldu.-durur-. Aziz-elini uzatarak-: sağol abi çok sağol. Ayı hüsnü: bana ayı hüsnü derler ihtiyacın olursa bu lakapla beni bulursun çekinme gel. Aziz: peki der ve ayrılırlar. KESME\ Tacettin le mustafa ekranda görülür. Tacettin –ayağını sürüyerek yürüyen mustafa ya,çünkü toz üniformasına gelmektedir-: tozutma ulan elbiseyle beni toplasan on kuruş etmez. O anda Aziz koşar adımlarla arkalarından yetişir. Kamera önden çekim yapmaktadır. Tacettin:Aziz sen nerdeydin. Musti biraz saçmalıyordu ama.


Aziz: boş veeeer önemli bir şey değil. SAHNE – 49 – İÇ MEKAN Aziz okul ünüforması dağınık biçimde evin içerisine girdiği görülür. Sesiz sedasız odasına geçer. Ceketini ve kravatını çıkarır. Pencere kenarındaki yatağına uzanır. Belki de perdeler rüzgarın etkisiyle dalgalanmaktadır. Güneş ışığı yatağı ve Aziz in yüzünü bölmelere ayırıyordur. Yatağından üzeri kitap dolu olan masasına uzanır.kitapların arasından YILMAZ GÜNEY İN SANIK İSİMLİ KİTABINI alır. Okumaya başlar. KESME\ Kısa bir zaman zarfının ardından kapıyı ablası lamia açar. Lamia: Aziz hadi gel yemek hazır. Mutfağa geçer yemek masasına oturur. Tüm aile masadadır. Ocağın üzerindeki makarna tenceresini annesi alır. Masaya koyarken Anne-Aziz e-: aziz oğlum dışarı çıkta gez biraz eve kapanıp koministlerin kitaplarını okuya okuya dinden imandan çıktın... Aziz-bardağına su doldururken,sıkılmış bir ifadeyle-: kitap okumanın dinden imandan çıkmakla ne ilgisi var. Baba: yine kimi okuyonda .sanki okuyunca n oluyasa. Aziz-yemeği yerken-: ylmaz güney i sanığı peygamber gibi adam. Anne-başını yana çevirerek-:tövbe estağfirullah. Baba-umursamaz bir tavırla-:yaaaaa. Biz askerliği zamanında kayseri cezaevinde jandarma er olarak yaptıydık. Yılmaz Güney i elleri kelepçeli mapusane arabasından indirip hücreye koydulardı. Kimbilir ne suç işlediydi. KESME\


Yemek bitiminde aziz balkona çıkar. Balkondaki oturaklardan birine oturur. Oturduğu binanın tam karşısındaki binanın herhangi bir balkonunda bir ev hanımı balkonunu yıkayıp süpürmektedir. Aziz direkt kadına bakmaktadır. Arasıra kaçırmaktadır bakışlarını çünkü kadın balkonu süpürürken arasıra bakmaktadır aziz e. Kadın balkonunu yıkamaya devam ederken balkonda kalçaları aziz e gelecek şekilde döner. Orda süpürgeyle bir şeyler çıkarmaya çalışmaktadır. Bu haldeyken kalçaları arasıra demire değmektedir. Bir ara kalçasının yarığı balkon demirlerinden birinin arasında kalır.kalçasınınyarığı balkon demirine değip çıkmaktadır. Kadın devingen hareketlerle balkonunu yıkamaya devam eder. Kadın balkonunu yıkama işlemini bitirdikten sonra içeri girer kapıyı kapatır ve perdeyi çeker. Evin zili çalar. Lamia-evin balkon kapısından-: Aziz tacettin geldi seni çağırıyor. SAHNE – 50 – DIŞ MEKAN Aziz ile tacettin şehrin küçük toprak caddelrinde yürürken görülür. Yürüdükleri caddenin herhangibir bölümünde birikmiş meraklı bir kalabalığı görürler.-herhangi bir gecekondu bir kömürlük veya gecekondu yada boş bir arsa olabilir-. Tacettin-kalabalıktan herhangi birisine-: n olmuş burda abi ya! Şahıs:14 yaşındaki çocuğun kafasını, ayağını bacağını kesip atmışlar. Kesin tecavüzdür. Aziz-öfkeli-: Ulan şu dünyada ne şerefsiz pezevenkler var be! Tacettin: hadi aziz gidelim burdan içim karardı. Tam cadde ortalarında yürürken önlerine yaşlı bir ata binmiş bir delikanlı çıkar. Tanıdıktır. Bir çingenedir. Tacettin: hayda bu ne ya el deliye hasret biz akıllıya. Atın üstündeki delikanlı: vay aziz ne haber ya


Aziz şaşkın bir şekilde tokalaşır, komiğine gitmiştir. Dewlikanlı-işi at arabacılığıdır-: aziz ben askere gtidiyorum. Atı arbadan –çıkarıp- kurtarıp şöyle efeler gibi bir şehir turu atalım dedik iyi yapmışım değilmi?-at hareket halindedir arasıra kişniyordur-. Aziz: bayağı iyi etmişsin hadi iyi tezkereler. Delikanlı hadi eyvallah hadi deah der ve atını sürer aziz ile tacettin arkasından bakakalırlar. Aziz ile tacettin yürüyüşe kaşdıkları yerden devam ederler. Şehire inerler şehrin caddelerinde ilerlerken yerel bir gazetenin matbaasında ‘çırak alınır’ levhası vardır. Aziz: şuraya bir bakalım çırak aılınıyormuş. Tacettin-Aziz in peşinden gelirken -: aziz okul var okul n olacak? İkisi birlikte küçük matbaa basımevinin içine girerler. Aziz-matbaa başında çalışan adama-:selamün aleyküm kolay gelsin usta buraya çırak arıyormuşsunuz. Usta: eğer sende öğrenci isen olmaz.-işine devam eder. Çok gelen oldu hepsi öğrenci . biz askerliğini bitirmiş temelli adam arıyoruz. Aziz: yarım gün çalışırız yarım günün parasını alırız. Usta: o zaman benim çırağa mırağa zaten ihtiyacım olmaz. Usta birkaç saniye konuşmasını keser ve işine devam edrerken Usta: delikanlı neyse çık gazetenin müdürüyle bir görüş. Aziz ile tacettin üst kata çıkar ve müdürün kapısını çalarlar. KESME\


Karşılıklı oturmuş konuşmaktadırlar. Müdür: demek yarım gün tatil günleri tam gün. Olmaz delikanlı zaten şehir küçük işler kesat. Aziz: iyi peki o zaman gazetenizde köşe yazıları yazabilirmiyim? kompozisyon ödüllerim var. Müdür: ödül mödül işe yaramaz sen yazını getir bir bakalım. SAHNE – 51 – DIŞ MEKAN Aziz ile tacettin yerel gazete bürosundan çıkarken görülürler. Aynı cadde üzerinde yürüyerek şehrin cumhuriyet meydanına gelirler ve bu meydana bakan herhangi bir banka otururlar. Aziz-meydana bakarak-: oğlum şu dünyanın düzenine bir baksana herşey çarpık temizlenip geliştirilmeli. Tacettin: aziz neyi temizleyeceksin ya ortalıkta çarpık olan ne? Aziz: sen farkında değilsin ama ben farkındayım. Herşey çarpık mimarisinden tutta insanların hareketlerine dek herşey.şöyle bir çevrene bak. Tacettin: aziz sen –yine- 19yy. filozoflarını okuya okuya kafyıkarıştırmışsın- bulandırmışsın. Kalkta biraz daha gezelim. KESME\ Aziz ile tacettin bir büfenin önünde porno dergi alırlarken görülürler ve yollarına tekrardan devam ederler. Tacettin : saati geldi. Mustafa nın ailesi bugün düğüne gidecekjlerdi. Ev boş gidelim basalım hadi. Uzak çekimle; ikisi yolda yürürken ve birbirlriyle şakalaşıp konuşuyrlarken görülürler. Tacettin bir ara duraksar ve banka oturur. Konuşan bir çifte yaklaşır. Kız tacettin in sevgilisidir. Tacettin-bankta yaklaşarak-:oooooohhhhhhh bakıyorum muhabbetiniz iyi –kıza yönelerek- bumuydu sevgin?


Kız ağlamaklı olur ve kulaklarını iki eliyle kapayarak banktan sinirle kalkar. Ve hızla uzaklaşmaya başlar. Kızın yeni sevgilisi: noluyor böyle birader. Tacettin:ne mi oluyoruz ulan sen ne hakla kızarkadaşıma sarkarsın utanmaz herif. Aziz kavgayı önlemek amacıyla araya girer. Aziz:tacettin n apıyoruz oğlum hadi gidelim burdan kavganın gereği yok. –karşıdakine seslenerek- arkadaş sende git işine. Tacettin hırsla ilerledikten sonra ayağını bir çöp tenekesine yada bir kaldırım taşına veyahut bir kamyon kasasına sertçe vurur. Ve acı bir inlemeyle yere yığılır. Aziz-onu kucaklayarak-: şimdi beğendin mi yaptığını Aziz tacettin i omuzlayarak kaldırır ve götürür. SAHNE- 52 – MUSTAFALARIN EVİ – İÇ MEKAN Aziz in tacettin i omuzlamış vaziyette mustafa nın oturduğu apartımanın merdivenlerinde ağır aksak çıkartıpı görülür. Son basamağıda çıkarttıktan sonra bir kapının önünde dururlar. Mustafa- kapıyı açar-:n oldu oğlum yine.- tacettinin bu halini görünce şakavari bir şekilde-aziz kaç kez söylicem sana bu tip adamları eve getirme çıkcımıyım kardeşim ben. Tacettin in yüzünde sadece acı bir gülümseme belirir. İçeri girerler. KESME\ Aziz ile mustafa kanepe üzerinde karşılıklı ayak ayak üstüne atmış satranç oynamaktadırlar. Tacettin yere oturmuş elindeki kumandayla kanalları hiç durmaksızın çevirmekte televizyona anlamsızca ve boş bakmaktadır. Televizyondandan akseden sanal


ışık satranç takımının üzerinde ve seyredenlerin yüzünde bir yanıp bir sönmektedir. Aziz: şah mat! Mustafa:şu santraçta ne zaman yeneceğiz seni ya –tablanın üzerindeki taşları bozarak – şimdide biraz tavla atalım. KESME\ Tacettin –elindeki porno dergiyi okuyarak- yediğim arkamda yemediğim önümde –gülerlerArkamdan geldiler 09009001020.kaymak ister misin0900..............gtülüşürler-. Mustafa-son taşlarııda yerleştirir-: aziz im mars oldun kardeşim der ve tavla tablasını kapatır ve ekler aziz sende zeka var ama şans yok be kardeşim. Tacettin:benim küçük oğlan diklendi kanepeye atar- ben birazdan geliyorum

-porno dergiyi

Mustafa : dibine vur ha! Aziz ile mustafa belirli süre aralıklarıyla sırayla porno dergiyi incelerler. KESME\ Televizyon kanallarıyla oynayan tacettin herhangi bir magazineğlence programında eğlenen hattaq pasta savaşı yapan tatil yörelerinde eğlenen kalbalığı görüntüleyen bir kanalda durur. Mustafa: kim bu herifler abi ya Aziz: bu kadar yoksulluğun olduğu bir ülkede bu kada bolluk nerden geliyor. Nerden buluyor bu herifler bu kadar bolluğu-veya parayı- - bu kadar yoksulluğun olduğu bir ülkede bu herifler bu kadar bolluğu nerden buluyor haTacettin: bunların topunu......


Aziz: bunların hepsi besili jet sosyetenin türetmeleri- yada jet sosyetenin besili domuz yavruları- tüm adaletsizlik bunların yüzünden işte. SAHNE – 53 – İÇ MEKAN Aziz evinin kapısının zilini çalar. Kapıyı annesi açar. İçeri girer. Salonda oturan babası herhangi bir eğlence programı seyretmektedir. Baba: burası otelmi lan hayvan herif gecenin bu satinde nerdeydin nerde gezdin bu saate kadar it. Söylesene lan nerden geliyon hayvan. Aziz-umarsız, ayakkabılarını çıkarır salon kapısına dikilerek-:marstan der. Baba-salona giren karısına-: ne demek istiyo lan bu! Aziz odasına yönelir. Belkide dışarıda bir düğün olmaktadır. Davul sesleri silah seslerine karışmaktadır. Hiç durmaksızın silah sesleri gelmektedir dışarıdan. Kamera salona yönelir. Televizyon seyreden annesi Anne: bu gecenin saatinde böyle düğünmü olur ey allahım ayol başım ağrıdı. Ama ben yapacağımı biliyorum. Anne gider ve telefona sarılır. Polisi arar. Anne: alo karakol mu ..... burda bir düğün yapılıyo.... silahlar atılıyor...... kafamız beynimiz kazan oldu komser bey ... olmaz ki böyle ama. Ayıp diye bir şey var. Köy yeri değilki burası şehrin ortası ..... adresmi! Peki yazın veriyorum –bu arada birkaç el silah sesi daha duyulur- sizde duyuyorsunuz değilmi? Komser bey.aparıman arasında ulu orta slahmı sıkılır. Hemen gelin lütfen şu dağdan inmelerin haddini bildirin kimseye zarar gelmeden... lütfen Polis: peki hanım efendi hemen geliyoruz. KESME\


Belkide sivil bir otomobille yada resmi birkaç araçla emniyet müdürü yada emniyet amiri gelir. Kamera balkondan çekim yapmaktadır. Tüm düğün alayı yada bir kısmı aziz in evinin balkonundan görüntülenmektedir. Emniyet müdürü otomobilinden aşağı iner güya gece baskınıdır. Düğün binanın karşıdaki binanın arkasında olduğu için belkide bir kısmı görüntülenmektedir. Sadece düğünün uğultusu davul ve saz sesleri gelmektedir. Emniyetmüdürü-hiç düğünün içine bile girmeden-: şu düğünü yapanları getirin buraya bi bakalım. Polis gider ve bir kaçtane şık giyimli orta yaşta adam getirir. Düğünü düzenleyen adamlardan biri-emniyet müdürüne-:vaaaay emmi oğlu geleceğini bilseydik... Emniyet müdürü: burda silah atılıyormuş ihbar geldi. Düğünü düzenleyen: yok abine- tabancası mermisi– silahı amcaoğluna inanmayacakmısın yoksa. İhbar eden kim oluyor ki hem. Emniyet müdürü:iyi hadi öyle olsun bu seferlik affettim bu kıyağımı unutmazsınız ama!!! Belkide bu konuşma sırasında pompalı silahlar. Elden ele dolaşıp herhangi bir otomobilin kasasına alelacele saklanmaktadır. KESME\ Artık emniyet müdürü ve amiride birkaç polisiyle düğüne iştirak etmiştir. Müdürün ağzında düşük bir sigara ile –ucu yere bakar sigaranın – halay çektiği görülür. Kafayıda bulmuş sarhoştur. – hadi eğlenelim ağalar-lafı duyulmaktadır. Halay böylece devam eder. SAHNE – 54 – İÇMEKAN – Salonda annesi sigara tüttüren babasıyla kavga etmektedir. Anne: heeerif şu sigarayı balkonda içsane. Be adam genzim bir böğüş oldu.


Baba: sana ne lan beğenmiyorsan defolur gidersin. Seni zorla tutan yok. Televizyonda çarkıfelek veya televole seyretmektedirler. Yada herhangi bir magain programı. Anne: asıl sen defol git. Ulan bu düğünü niye susturmadılar daha? KESME\


Aziz odasından çıkar ve banyo ya girer. Suyu açar ve soyunur. Yıkanmaya başlar. Daha sonra masturbasyon yapmaya başlar. Soluk soluğa kalmışken su kesilir. KESME\ Aziz banyosunu yapmış eşofmanlarını giymiş aynanın karşısında saçlarını taramakta ve kurulamaktadır. Evde baba hariç hemen hemen herkez uyumuştur. Aziz salona yönelir. Baba salonda televizyona yakın bir karyolaya yada bir kanepeye oturmuş gece gösterime giren porno flimlerden birtanesini seyretmekdedir. Salonun lambası önceden söndürülmüştür. Salonda sadece televizyondan yayılan ışıktan başka bir aydınlık yoktur. Bu ışık duvarlarda yansımaktadır. Aziz salona sessizce girer. Ve babasından uzak bir kanepeye oturur. Babası aziz in geldiğinin farkında değildir.

Aziz: baba NTV yi açsana benim program başladı.

Baba irkilir ve panikler. Aziz in geldiğinin ayırdına varır. Şaşkın bir biçimde ayağa kalkarak kumandayı aziz e atar.

Baba-antipatik bir ses tonuyla-: uyuduktan sonra kapatmayı unutma cereyan babanın tarlasından gelmiyor.

Aziz-heceleyerek-: peki ba – ba

Aziz belkide NTV yi açtığında portreler programında önemli bir gazeteci- yazarın son konuşmaları yer almaktadır. –fikret otyam...vs- daha sonra konuğun anı defterine yazı yazmasının ardından aziz televizyonu kapatır.


KESME\ Karanlık odasında aziz uyumaya çalışırken görülür. Sadece yatağın üzerine dışarıdan gelen loş bir ışık vurmaktadır. Sabah ezanı okunmaya başlar. Belkide aziz rüya görmektedir. Belkide rüyasında aziz e vahşice işkence yapmaktadırlar. Aziz rüyasında bir işkence odasında kendisine vahşice işkence yapıldığını görmektedir. Aziz aniden dehşetle uyanır. Ter içindedir. Ortalığı sabah ezanı çınlatmaktadır. Görüntü geçmişe aziz in çocukluğuna döner. Aziz çocukluğunda namaz kıldığı günleri hatırlar. Küçük bir çocuğun camide en arka saflarda secdeye gittiği görülür. Aziz anlamsız bir hınçla yorganı üzerine çeker, tekrardan uyumaya devam eder. SAHNE –55 – İÇ MEKAN Yer herhangi bir kültür merkezi, bir brifing salonu yada geniş bir salon olabilir. Aziz in ödül alacağı törendir. Aziz , müdür, m, yardımcısı ve edebiyat öğretmeni aynı sıra koltuklarda oturmaktadırlar. En ön sıralarda protokol vardır belkide her yerel ödül töreninde olduğu gibi salon pekte kalabalık değildir. Protokol tam kadro geriye kalan yerel gazeteciler dışında koltuklar boş ve seyrektir. Ede. Öğrt. Veya m.yard. protokolün önüne doğru gider. Ve valinin elini sıkar. Vali ayağa falan kalkmaya bili tenezzül etmeksizin elini sıkar. Vali yüzüne bile bakmaksızın kısa bir süre konuşurlar. M.yar. veya ede.öğrt. ayakta önü ilikli eli iliklediği düğmelerin üzerindedir. Ve biraz zorunlu güleryüzlülükle eziktir. Konuşması bittikten sonra gelir ve yerine Aziz in yanına otuturur. Ede.öğrt veya m.yr.- Aziz e elini dokunup eğilerek-: aziz senin ödül sayesinde yıllar sonra valiyle bu kadar yakılaşıp konuşabildik. Aziz: neden hocam çok mu önemli. Edebiyat öğretmeni veya m. yar.: teyze çocuğu olurda kendisi. Daha sonra kürsüye çıkan valinin ve birkaç protokol müsteşarının açılış konuşmasından sonra, sunucu herkesi istiklal marşına


davet eder. Ayağa kalkılır. Memur teybe istiklal marşı kasetini koyar. Kaset dönmeye başlar. İlk önce yayvan bir bozuk kaset sesi çıkar. Protokolde yüz ifadeleri bozulur. Memur göz ucuyla teybe bakar, paniktedir. Basın mensupları ve aziz gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardır. Biraz sonra düzelir ve istiklal marşı tamamlanır.-belki de vali kürsüye davet edilir, vali bir konuşma yapar. Daha sonra vali yardımcısı kürsüye davet edilir. Valinin söylediklerinin hemen hemen aynısını tekrarlar. Daha sonra şehrin milli eğitim müdürü davet edilir. Oda bir konuşma yapar. Her kürsüden inişlerde isteksiz alkış sesleri duyulur. Aziz in yanında oturan müdür yardımcısı çoktan uyumuştur. Başı önüne düşer, horlar gibi ağır ağır nefes alıp vermektedir. Daha sonra sıra ödüllerin verilmesine gelmiştir. Sunucu memur aziz denizoğlu ismini duyarsız zorluk çekerek birkaç kere tekrarlar. Kağıdı yüzüne yakınlaştırır. Memur: ha tamam. Ali ekberoğlu –yada peniz oğlu – isim kağıda tam çıkmamıştır belkide. Müdür: aziz denizoğlu diye hafifçe bağırır. Uyuyan m. yardımcısı sıçrar uyanır. Aziz ayağa kalkar ve ödülünü almaya doğru kürsüye gider. Birkaç yerel gazeteci flaşlarını patlatır. Aziz ödülü mili eğitim müdürünün elinden almaktadır. İkinci ve üçüncüler kız öğrencilerdir. Aziz bu iki kız öğrencinin ortasına alınır ve protokolle birlikte fotoğrafları çekilir. SAHNE – 56 - DIŞ MEKANDAN İÇ MEKANA GEÇİŞ - SERSERİ KAVGASI Aziz müdür, müdür yardımcısı, edebiyat öğretmeni okulun dış kapısından içeri girerlerken görülürler. Tenefüs bahçesinde yine kavga gürültü vardır. Kamerada uzak çekimde görülmektedir. İki serseride birbirlerine saldırmakta ağız dalaşı yapmaktadır. diğerlerinin çoğuda bu olaya seyircidir. Sadece bir veya iki iyi niyetli öğrenci kavgayı ayırmaya çalışmaktadır.


Müdür: halis bey şu herifleri okul dışına çıkar gitsin dışarda yesinler birbirlerini. Halis bey –m. yardımcısı- koşar adımlarla kavga yerine doğru yol alırken Müdür-okula girerken-: aziz eğer bu itoğluitlerden seni rahatsız eden varsa bi hal çaresine bakarız istersen. Aziz: var ama hocam vaktinizi harcamaya değmez. Müdür aziz ve edebiyat öğretmeni koridorda öğretmen odasına doğru yönelirler. Öğretmenler odasına girdikleri anda tüm okulun öğretmenleri toplanmışlar apo nun türkiyeye getirilişini televizyonda seyretmektedirler. Müdür girdğinde belkide öğretmenler ayağa kalkar. Edebiyat öğretmeni: bir it daha yuvaya dönüyor ha. Bir bu eksikti zaten. Müdür aziz i öğretmenlere ödülüyle takdim eder. Daha sonra..... Müdür-aziz e-: birazdan öğrenciler okula akmaya başlar. İster sınıfa gir ister dışarda sıra ol . hadi aziz! SAHNE – 57 – İÇ MEKAN Aziz okulun koridorlarını geçerek merdivenleri çıkar ve sınıfa girer. Sınıf bomboştur. Pencerye yönelir. Dışarda büyük bir uğultu vardır. Okulun öğlenci öğrencileri sıra olmaktadır. Okulun kapısından çıkan müdür öğrencilere bir konuşma yapmaktadır belkide konuşmada aziz in ismi ve ödülüde geçer. M. yardımcısı konuşmanın bitiminde öğrencilere –sıraya gir kolları uzatkomutlarını verir. Aziz hala boş olan sınıfta duvar kenarındaki sıraya uzanır sırtını ve başını duvara dayar. Sol ayağını sıranın üzerine dizini kırarak oturur. Öğle ezanı okunmaktadır. Dışarıdan sınıfın içinde yankı yapar. Kalbalık öğrenci yığınlarının uğultularıyla karışmaktadır. Bu seslerle doludur sınıfın içi. Okul giriş zili ve melodisi çalar. Öğrenci yığını sırasıra okula akın etmeye başlar. Sınıfa giren kız öğrenciler aziz in bulunduğu sıraya


üşüşmeye başlarlar. Ödül aldığın doğrumu aziz gibisinden sorular sormaya aziz e gülmeya gülüşmeye ve yanına oturmaya başlarlar. KESME\ Sınıfa öğretmen girer. Öğrenciler yerlerine geçerlerayağa kalkarlar. –belki de kimileri ayağa kalkmazlar-. SAHNE – 58 – İÇ MEKAN – SERİ SINIFSAL OLAYLAR KESME\ ders beşeri coğrafya; Hoca abartılı hareketleri ve konuşması olan bir insandır. Hoca-anlatmaktadır-:geçen sene nufus sayımı yaptık çocuklar, memleketi hayvanına kadar saydık. Şimdi sayacağım ilçenin nufusu 55000 kişi, dosyalara böyle kayıtlı. Ama biz admları sayıyoz. 25000 bile etmiyor, çıkmıyor. İşte o şehirden emmisini ninesini yolluyor, bu şehirden akrabasını hemşehrisini toluyo anca. Adamlar kamyonla adam getiriyorlar. Şimdi nufusu çok göstererek akıllarınca yatırımı çoğaltacaklarını zannediyorlar. Okul istiyorlar yol istiyorlar nerdeeee KESME\ ders; genel türk tarihi; Hoca masa üzerinde oturmaktadır. Hoca:.... dediğim gibi ben bunun mücadelesini güneydoğuda verdim çocuklar. Adamlar dağdan geliyor, liseye iniyor, birkaç öğrenciyi alıp zorla dağa çıkarıyor. Tabii ben bu duruma karşı koydum. Engellemeye başladım bu gidişatı. Okulun tüm öğrencileri severdi beni –sınıf gülüşür-. Bir gün bunlar yine geldiler ellerinde kalaşnikoflarla-masadan ayağa kalkar. Durun lan dedimkardeşim. Götüremezsiniz benim iznim olmadan götüremezsiniz. Giremezsiniz dedi bu okula. –sınıf yine gülüşür-. Bu laflarımın üzerine işkiya dediki: bak hoca dedi listenin birinci sırasında sen varsın dedi. Öldürürüz dedi işkiya. Ben tabii alta kalırmıyımhemşerim bak dedim. Bu memleketi size dar ederim dedim.-sınıf kahkaha atar-. Hocanın cep telefonu çalar. Gösterişli bir biçimde kılıfından çıkarır telefonunu. Hoca: çocuklar bekleyin birazdan şimdi geliyorum.


Hoca çıkar çıkmaz. Sınıf kendi arasında kudurmaya başlar. KESME\ ders: milli güvenlik Yüzbaşı: çocuklar öncedende belirttim şimdide söylüyorum. Türkiye de sistemli bir işkence yoktur. Şimdi bazı resmi adamlar bu işe alışdılar mı engelleyen olmayınca öylece gidiyorlar. Dışardan ikindi ezanı okunmaya başlar. Yüz başı rahatsız bir yüz ifadesi takınır. Yüzbaşı: çocuklar kapatın şu pencereleri ders yapamıyoruz gürültüden. Derse devam edelim. Kendisiyle öğretmenler masasının hemen yanında bulunan pencereyi ii eliyle sıkıca kapatır. KESME\ ders: fiziki coğrafya Hoca: .... zaten biz bu duruma çoktan karşıydık. Halada karşıyız. Şerefsiz herifler zengini zengin edecekler. Adam toprağını zaten toprak ağalarına sudan ucuza satmak zorunda kaşmış. Satmış . tarağını tırpanını toplamış şehre gitmiş. Zaten gap yoksula köylüye değil. Ağalara yarayacak. Ha burda şunuda söyleyeyim çocuklar güneydoğunun altı hep petrol aramızda kalsın. Hoca-aniden-: kalk kızım söyle bakalım. Plato nedir?-kız ayağa kalkar-. Hiçbirşey söyleyemez. Ders kitabına bakarak. Bir şeyler mırıldanmaya başlayınca Hoca: l’m sorry ne soriy diyon ha. Kızım kitptaki tanımın aynısını yapmanıza gerek yok. Kitabın aynısını ezberlemeyin çocuklar. Kendi yorumunuzu yapın. KESME\ ders: osmanlı tarihi; Hoca –ayakta anlatmaktadır-:...biz sırtımızda kazma kürek elimizde harita köyde geziyoruz. Hazinenin yerini arıyorum. Tabii uygun bir yer buldum başladım kazmaya, bayağı dağlık bir yer. Şimdi tüm köyde bizim hazine aradığımızı duymuş başıma toplandılar mı. Birde benim dedemin arkadaşı yaşlı bir dede bağırıyo;orayı boşuna kazma biz kazdık hiçbirşey yok.


Zaten bizde bula bula kulpu kırık bir küp bulduk. Ouda köyde bir ebe elli yıl nce kaybetmiş.... Hoca bunları anlatırken öğrencilerden biriside sinsice masanın üzerinde ki not defterini aşırır. KESME\ ders: edebi metinler;tüm sınıf öğrencileri sus pus olmuş oturmaktadırlar. Hoca: ... ulan zeki bir şey olsaydınız fen lisesinde yada askeri lisede olurduğuz. Şimdi boş vermek lazım ama canınız cehenneme bir laf falan dinlediğiniz yok. Aranızdaki üç buçuk zibidi de sınıfın adını kirletiyor. Bilmiş olasınız. KESME\ ders: din kültürü ahlak bilgisi; Hoca-sınıfa karşı-: ..... bu coğrafya da yirmi ülke kurulmuş yirmiside yıkılmıştır. Sebebi haçlı seferleridir. Haşlı seferleriyle; avrupa krallıkları müslümanların medeni insanlar olduğunu gördü. Şimdi vahşi barbar diyorlar. Ama bu gelişmemişliğimizin geri bırakılmışlığımızın ürünüdür. İslamiyet in ilk yıllarında harun reşid, arslan yürekli rişara sabun gönderiyor. Adam bunu peynir zannederek yemeye kalkıyor. KESME\ ders: edebiyat; Hoca: ... yugoslavyada iç savaş çıkıyor. Onca insan müslüman öldürülüyor. Yardım eden kim. Birazcık iyi niyetli insanlar Türkiye den yardım gönderiyor. Halbu ki en cıbırı türkiye. Nerde hani o petrol zengini müslüman ülkeler. Hiçbiri meydanda yok hepsi onun bunun uşağı. KESME\ ders: ingilizce; Hoca: ... güzel yazısı olan var mı çocuklar. Öğrencilerden birisi kalkar tahtaya hoca elinde ki texti verir ve öğrenci tahtaya aynısını yazmaya başlar. Öğrencilerden: hocam duyduğumuza göre evleniyormuş sunuz.hoca belkide evlilik öncesi maceralarını anlatır. Hoca-kendini beğenmiş bir tavır takınarak-: ............. çalışmayan kızı tahsilli adam zaten almaz kızlar.


KESME\ ders: matematik; Öğretmen öğrenciye tahtada problem çözdürmektedir. Hoca: ha işte tamam öyle yapacaksın. Öğrenci: başını tutduğun zaman arkası geliyor zaten hocam. – sınıf kahkaha atar – öğrenci problemi çözmüştür, oturur yerine. Matematik öğretmeni-elindeki dosyayı masaya koyar. Biraz sessizliğin ardından-: çocuklar bakın günümüz şartlarında ekonomi çok önemli buuda ancak matematikle öğrenebiliriz. Yattığı yerden trilyonları götüren herifler var bu ülkede. Onların gidecekleri yerlerivar, amerikaları ar. Siz bu gemiden ayrılamazsınız. Gideceğiniz hiçbir yeriniz yok bu vatandan başka. KESME\ herhangi bir ders: Herhangi bir öğrenci-sırada ayakta-:... devlet bize elektriği suyu okulu azda olsa vermiş Başka bir öğrenci: oğlum bunlar zaten senin benim verdiğim vergiyle alınıyor. 1. öğrenci-devamla-: yani hocam şu sıralar daha okul açıldığında pırıl pırıldı. Sekiz ay içinde ne hale getirdiler. Yani hocam bizde toplumca medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarın o tek dişinden bile mahrumuz. En büyük eksiğimiz medeniyettir bizim. Hocam eğitimlede yani bu kadar uygarlık düzeyine erişmiş bir insana rastlamak çok ama çok olanaksız, İmkansız. Yani anlayacağınız hocam eğitim sistemi yani vaziyeti coğrafi rezalet. KESME\ ders: müzik; Hoca sınıfta belirli öğrencilerin üstünü aramakta ve sigara paketleri bulmaktadır. Bulduğu tüm sigara paketlerini toplar getirir ve masasının üzerine yığar. Hoca-sınıfa karşı-: bende zamanında sizler gibi sigaraya başlarken nasıl olsa bırakırım diye düşünüyordum. Tamam bu sigara içenlerin maddi durumları iyi olabilir. Geçen ben şahit oldum. Adam patronundan çocuğuna ilaç parası için 10 milyon


istiyor. Tamamını çocuğunun ilacına yatırıryor. Patron 20 gün yanıma aylık için uğrama diye konuşuyor. 20 gün bu adam neyle geçinecek. Bakkal 5milyon borç için adama söylemediğini bırakmıyor. Babanızın o duruma düşmesini istermisiniz. Sigaraya içkiye verdiğiniz para anca havaya gider anlıyormusunuz. KESME\ ders: sanat tarihi; Hoca: ... çocuklar hayatta birbirinize asla güvenmeyin. Mesafeli olun. İnsan kaybetmek kolaydır. Ama bir insanı kazanmak çok zordur. Herifçioğlu evde karısına kızına nefes aldırtmaz. Ama kendisi evden dışarı çıktımıydı elin karısına kızına laf atar. Ulan senin anan karın kızın senin için namussa onlar içinde namus. Bu namus kisvesi altında nasıl bir ikiyüzlü namussuzluğun olduğu toplumsal bir kanıttır.... .... önceden de söylediğim gibi çocuklar bunuda belirtmekte yarar var. Dışarıda ki zibidilerden size yarar yok – eliyle dışarıyı gösterir-. Hepsi kalleştir. Menfaatine dokundun mu okul çıkışında kendi gibi üç buçuk ciğeri beş para etmez köpeklerini toplar üzerinize saldırırlar. hepsi kalleştir bu kabadayı bozuntularının. KESME\ herhangi bir ders: Öğrenciler -kabadayı tavırları olanlar- öğretmenden izin alırlar ve sınıftan çıkarlar. KESME\ 45 dakika sonra hocanın iyiniyetini suistimal ederek sınıfa gelirler. Hoca: naptınız oğlum bu kadar saat. Çetenin başı: bir iş vardı hallettik bir daha olmaz. Hoca-antipati duyduğunu belirten bir ifadeyle-: hadi öyle olsun ba-ka-lım-. Herhangi bir öğrenci: hocam bir tuvalete gidip gelebilirmiyim. Hoca : olmaz. Öğrenci : iyide bunlar niye gitti. Hoca ve giden öğrenciler bu öğrenciye hoca tereddütlü kabadayı öğrenciler suratlarını asarak bakarlar.


KESME\ herhangi bir ders: Öğretmen: aslında arasıra düşünüyorumda çocuklar alıp başımı gitmek istiyorum bu memleketten Aziz: küba ya gidelim mi hocam. KESME\ herhangi bir ders: Hoca: bizim zamanımızda anarşik olaylar zirvdeydi. Aziz bunu özellikle sana anlatıyorum dinle.- Hoca elinde tebeşir tahtaya yada duvara yaklaşır-.herif duvara sağcı ya faşizm yazıyor. Faşist olurda solcu öğrenciler durur mu solcu bir öğrencide kominizm yazıyor. Kemalist bir öğrencide bunun üzerine kemalizmyazıyor. Gerizekalının biride bunun üzerine romantizm yazıyor. Bizim üniversitenin pencerelerine demir yapan bir işçi çırağıda gelip tüm bu yazılanların en üstüne işsizim arkadaş yazıyor. KESME\ herhangi bir ders: Hoca –iki elini havaya kaldırmış-:......... bende allah a şükrediyorum ki beni türk yaratmış çok ters düşünüyorsun Aziz. KESME\ ders: matematik; Hoca- herhangi bir anısını anlatmaktadır-: işte tam şu sıranın dibinde ki sırada oturuyordum. 6. Sınıfa gidiyordum. Sanırsam arkadaşlar konuşuyorlardı. Hoca geldi benim yüzüme bir tokat yapıştırdı. Halbu ki hiçbir suçum yoktu. Ben değil yanımda ki çenesi düşükler gevezelik yapıyorlardı. Sen kimsin ki bana vurabiliyorsun hayvan herif. KESME\ herhangi bir ders: Öğretmen-öfkeli-:vurgunculuğu soygunculuğu sömürüyü zorbakığı din kisvesi altına saklayıp yemediği halt bırakmayan yobazlar olduğu gibi aynı kokuşmuşluğu kemalizm kisvesi altında yapan halk düşmanları ve vatan millet sakarya deyip. Vatanı milleti rezil kepaze eden ikiyüzlülerde var bu ülkede. KESME\ herhangi bir ders: Hoca-tahtada ayakta sınıf uğuldamaktadır-:bir susun çocuklar ya. Bi kesin sesinizi ya. Bu gereksiz gürültünüz yüzünden ders mers yapamıyoruz be. Ulan kazık kadar adam oldunuz, hala ilkokul


çocuğuna söylediğim sözleri size söylemek zorunda kalıyorum. Nasıl bir eğitim istiyorsunuz. Nasıl bir eğitim sistemi gerekli sizleri adam etmek için anlamıyorum ya. Bizden ne istiyorsunuz aklım hayalim almıyor. Mustafa veya selçuk: alır hocam alır. Aklınızda alır hayalinizde merak etmeyin. Hoca selçuğ a bakarak kızgın bir gülümseme savurur. KESME\ herhangi bir ders:çocuklar asla sıradan ve basit insanlar olmayın. Ama zannetmiyorum bu söze uyacak aranızda- aziz e bakar-sadece birkaç öğrenci var. SAHNE-58- DIŞ VE İÇ MEKAN Teneffüs zili çalar. Ve tüm öğrenciler koridordan bahçeye boşanırlar. Öğrencilerin bahçeye boşalmasıyla birlikte bir kavga belirir.bıçaklar elden ele dolaşırken görülür.3 veya daha fazla iyiniyetli öğrenciler kavgayı ayırma girişiminde bulunur. Belki kavgayı ayıranlar arasına Aziz de vardır. KESME\ Kız öğrencilerden herhangi biri kavgayı okul yönetimine haber vermek için m. yardımcısının odasına koşar. Koridorda koşarken görülür. Kız öğrenci- m.yardım. odasına girer. Nefes nefese-: hocam dışarda bıçaklı kavga varda haber vereyim dedim. m.müavini-koltuğunda dönerek-: bırak kızım birbirini yesin köpekler. KESME\ Okula puff motorsikletle bir öğretmen gelir. Felsefe öğretmenidir. Okul çıkışında bulunan öğretmenlerin otomobillerini ellerindeki anahtarlarla ve çakıyla bir grup öğrenci çizmektedir. Hoca: oğlum siz ne yapıyorsuuz orda ya. Zibidiler sizi. – öğrenciler seslerini çıkartmadan hemen toz olurlar. KESME\ Teneffüs hala devam etmektedir. Aziz herhangi bir kız öğrenciyle yada kız öğrencilerle pencere kenarında konuşmaktadırlar. Aziz in elleri ceplerindedir.


Aziz-kız öğrenciye-: .... bana soracak olursan bilmiyorum ama hiçbir erkeğe güvenme derim. Yakışıklı zengin kim olursa. Kız öğrenci: haklısın geçen sene tuğba öyle hamile kaldı. Aziz-ciddiyetsizce-: tabii böyle andavallarla arkadaş olursan olacağı o insan korunur yada ters ilişki hiç değilse kızın başına bela olmazdı. Cehalet işte. Kız öğrenci: sen varya sen aziz. Zil çalar. Tüm koridorlar boşalmaya, öğrenciler sınıflara doluşmaya başlar. KESME\ Hoca elindeki broşürleri sıralara dağıtmaya başlar. Hoca: çocuklar bunlar üniversite sınavları için gerekli dershanelerin reklam broşürleri, dershaneye girmek şart biliyorsunuz. Şuan şehirdeki en kaliteli dershane bu broşürlerdeki dershanelerdir. Bayağı bir meblağlı ama reklam broşürlerini iyice okur ve radyoda verilen dershane reklamlarını dinlerseniz ne kadar kapsamlı bir dershana olduğunu görürsünüz. Sınavlarda pratik çok önemli çocuklar. Bunu ancak dershanelerde öğrenebilirsiniz. Aziz bu konuşma sırasında broşürü okumaktadır. Aziz: hocam anladık tamamda biz dershaneye gideceksek okula niye geliyoruz ki okula geleceksek dershaneye niye gidiyoruz. Okuld zaten anamız ağlıyor dershanedede pederimi ağlatacaksınız.-bu arda tacettin broşürü okuduktan sonra alır, ayakkabısının tozunu ve çamurunu siler ve broşürü çöp tenekesne atar. Hoca bu hareketi görürAziz devamla: hocam arkadaşında uygulamada gösterdiği gibi – kahkaha atar sınıf- bu bizim sınıf açısından ayak cilalamaya ve bilumum temizlik işlerinde kulanlımaya yarar. Belkide masanın altına eğilir ayakkbısını cilalamak için. Bu arada ön sırada –kabadayı öğrencilerden birisi yanındaki ne


Kabad.öğr.: ... benim dayım zamanında slah kaçakçısıydı. Gazetelerde çıkan fotoğrafları hala bizde durur. 1960 larda türkiye nin en büyük silah kaçakçılığını yapmış... Mustafa- tam arkasındaki sırada oturmaktadır,büroşürle ayağını silerken-: iyi bok yemiş. Kbad.öğr.-arkasına döner: bir şey mi dedin.-veya söyledin-. Aziz: yok abisi ne boktan broşürmüş ayakkabıyı bile adam gibi silmiyor üniversiteyi nasıl kazandıracak diye söyleniyordu. KESME\ Aziz belkid ayakta konuşmaktadır. Hocam zaten okulun herhangi bir özelliği ve etkisi yok açıkçası burdan aldığımız eğiimle daha doğrusu öğrenimle üniversite kazanma ihtimalimiz yok. Zaten sizde çok yoruluyorsunuz hocam. Tüm enerjinizi hususi dershanelerde hususi vatan evlatlarına harcıyorsunuz. Yani sizede yazık bizede hocam. Uğraşmaya değmez yani rahat bırakın bizi. KESME\ Ders sırasunda mustafa aziz e eliyle dürterek. Mustafa: aziz canım ciğerim ne yapıyorsun abicim sen ya. Bu sene hocalarla iyi geçinmemiz lazım. İyi geçinmezsek biliyorsun. Bana bu sene okulu geçir sana iki genelev ısmarlıycam bu yaz tatlinde amcamın otelinde iş ayarlarız. Tacettin: senin amcanın ne zaman oteli oldu. KESME\ ders:-belki-resimdir- yer resim atölyesi–sınıf gürültülüdür Hoca: çocuklar susun yoksa topunuzu sınıfta bırakırım. Kabadayı öğrencilerden birisi: bizde toptan arabanı havaya uçururuz valla. KESME\


Herhangi bir öğrenci yanında sıra arkadaşıyla konuşmaktadır. Sıra Aziz le mustafa nın oturduğu sıranın önünde veya arkasındadır. Aziz ile mustafa konuşmayı duymaktadırlar. Öğrenci:... eaaa nasıl olsa babamın tanıdığı çok bir torpil bulur polis veya astsubay olacam anasını satıyım. O olmsa bir yerde devlet memuriyetine sokar. Mustafa: görünyonu herifin ensesinin kalınlığını ulan bu bok heriflerdeki şansı allah bize niye vermez be. KESME\ Mustafa Aziz e: ee bu gün ne yapıyosun. Aziz: bilmiyorum ki evde kalsam huzur dirlik yok. Dışarı çıksam bu küçük şehirde gezecek gidecek yer yok. En iyisi kitap okumak. Mustafa: yine kütüphanedesin yani. KESME\ Aziz -sırayı kazan tacettin e-: koçum sırayı neden kazıyorsun ki baanın verdiği vergiyi devlet bunlara yatırıyor. Tacettin: allah aşkşına Aziz bilmiyormuş gibi konuşma. Devlet ekonomisinin zaten anası bellenmiş bir sırayı kazıyoruz çok mu görüyorsun yani. KESME\ Sınıfta öğretmen vardır. Ama gürültü patırtı okulun koridorlarında yankılanıyordur. Aziz –tacettin e: oğlum şu sınıfın vaziyetine bak. Tam bir kurnaz politikacının istediği vatandaş tipi. Dünyadan bi haber ahırdn harmana harmandan ahıra yaşıyor çoğunluğumuz. Alsana memleketimden insan manzaraları işte. Tacettin: aziz sen sanki bu ülke için ne yapıyorsun ki. Aziz- biraz tereddüt ettikten sonra-: ne bileyim işte yerlere çöp atmıyorum zibidiler gibi ona buna kabadayılık taslayıp insanlara sebepsiz yere tekme tokat saldırmıyorum. Sıraları kazımıyorum. Kızlara nazik davranıyorum. Yerlere tükürmüyorum. Duvarlara işemiyorum.....


Bu arda hoca öğrencileren birini ayağa kaldırmış konuşmaktadır. Belkide konuşan öğrenci kürt ismaildir. Hoca: geçen sene seni bu sınıfta hiç görmedim bu okuldamıydın? İsmail: hayır hocam başka bir okuldan geldim. Hoca: hangi okuldan geldin? İsmail: imam hatipten geldim hocam burda mastır yapıyorum. Okulun çıkış zili çalar. KESME\ Tüm öğrenciler okuldan boşanmaya başlar. Aziz ile tacettin okuldan çıkmışlar evlerine doğru yürümektedirler. Erkek hocalardan biri Kadın hocalardan birini arabasına almıştır. Aziz ile tacettin in Arkasından koşarak mustafa yetişir. Mustafa: ulan-orospu çocuğuna-yada- herife bak be zuhal rahmiyeyi arabaya atmış gidiyor. Ulan bu bana yapılır mı be. Karıya biz bitiyoz. Malı elin oğlu götürüyo. Tacettin: dünya işi böyle oğlum. SAHNE – 60 – İÇ MEKAN Aziz eve girerken görüntülenir. Baba ayakayak üstüne atmış kanepe üzerinde sigara tüttürmektedir. Anne uzanmış perişan bir halde yatmaktadır. Ablaları oturmuş herhangi bir magazin dergisinin sayfalarını karıştırmaktadırlar. Aziz salona girer kanepeye oturur. Elinde ki ders kitaplarını ve defterlerini sehpanın üzerine atar. Ablasının elinde ki magazin dergisine kravatını çıkarırken göz atar. Ablasının elinden alır sayfalarını çevirip bakar. Hoşnutsuz bir yüz ifadesiyle dergiyi elleri arasında buruşturup yere atar. Büyük ablası lamia: n apıyosun sen Aziz


Umarsız bir hareketle odasına doğru yönelir. Masanın üzerindeki omar rivabellanın bir kadının ruhuna ağıt isimli kitabını alır. Ve okumaya başlar. SAHNE – 61 – İÇ MEKAN Aziz kitabı okurken uyuya kalmıştır. Efekte ;çocuk sesleri ve bağırtıları melodik bir armoni şeklinde odanın içinde yankılanmaktadır. Ve yavaşça uyanır ve yatakta doğrularak oturur. Çalışa masasının üzerine bir bir dosya yerleştirir. Ve gazeteye bir makale yazmaya başlar. Kapı açılır küçük ablasıdır. Ablası: aziz selçuk seni çağırıyor kapıda. SAHNE – 62 – DIŞ MEKAN Selçuk ile Aziz binanın çıkışında görülürler. Belkide karşı binanın balkonunda bir –orta yaşta- kadınla bir taksi şoförü yada taksideki bir adamla ağız kavgası yapmaktadırlar. Birbirlerine küfür ve hakaretler savurmaktadırlar.-kadının elinde fırlatılmak üzere duran bir kolanya şişesi vardırAdam-saldırgan ve tiksindirici bir tavırla-:ulan üç yıl seni altımda terlettim ya ooohhhh.elini yuvarlak biçime getirerek- terbiyesizce bir harekettir- vurur. Kadın: ulan pezevenk şuraya erkeksen bir gelsene diye bağırır. Ve elindeki kolanya şişesini fırlatır şişe iki binanın arasındaki yolun ortasında parçalanır. Herif taksiye atlar ve basar gider. KESME\ Olayı sadece seyretmekten başa hiçbirşey yapmayan aziz ile selçuk şehrin herhengi bir caddesinde yürürken görülürler. Yürüdükleri yolun köşesinden tacettin ve mustafa yıda alırlar. Belki bir internet kafeye girerler. Ve herhangi bir bilgisayar oyununu oynamaya başlarlar. Bilgisayar oyunundan sıkılan Aziz herhangi bir masaya geçer. Tacettin de gelir ve masanın üzerindeki satranç taşlarını dizip oynamaya başlarlar. İkiside sıkılgan ve umarsız bir şekilde oyunu oynamaktadırlar. Tam yan


masada cep telefonuyla kız arkadaşıyla sohbet eden bir genç vardır. Cep telefonuyla bir kıro gibi görgüsüzce konuşmaktadır: Cep telefonlu: siktiret ben o itoğlu ite söylerim. Tamam yavrum. Yarın babamın mağazasının önünde. Benim arabayla ordayım haa. Tam bizim dükkanın önü............... Tacettin: ulan şu dünyada ne kazma herifler var be. Aziz : hemde sürüyle. Selçuk bilgisayar oyunundan kalkar ve tuvalet doğru gider. Tuvalet kapısının önünde bir gençle çarpışır. Özür dileme faslının ardından sonra tuvaletten çıkar ve dosdoğru çarptığı çocuğun massına doğru ilerler. O nu Aziz le tacttin in bulunduğu masaya davet eder. Aziz ile tacettin in satanç oynadığı masaya gelirler. Tokalaşıp kısa bir tanışma faslının ardından çocuk –bir dakika deyip- masasında kitabı alır gelir. Kitap satanizme ait bir kitabdır. Konuşmalar ve oyunlar belirli süre devam ederler. Aziz satanizme ait olan kitabı eline alır. Aziz: bu satanizm denen şey her olumsuz olayda olduğu gibi empreyel kapitalizmin gençler üzerinde oynadığı bir oyundur. Şu an için bizim yapmamız gereken en iyi proje kültürel ve stratejik bir gençlik örgütü oluşturmaktır. SAHNE – 63 – Aziz ve arkadaşları bilgisayarsalonundan çıkarlar ve cadde boyunca yürümeye başlarlar. Aziz cebinden mekale yazdığı bir zarfın içine yerleştirerek.... Aziz: arkadaşlar bana biraz müsaade şu yazıyı gazeteye bırakıp geliyorum. Aziz zarfı gazeteyebırakıp gelir. Büyük bir binadan çıkarken görülür. Ve aziz arkadaşlarıyla birlikte cadde üzerinde ilerlemeye devam ederler. Belkide cadde üzerinde tam karşıdan karşıya geçerken bir otomobil üzerlerine doğru gelir. Aziz arkadaşlarıyla birlikte etrafa savrulur. Belki de otomobil arkadaşlarından birini


ağır yaralar. Belkide araba bir çöp tenekesine yada bir duvara çarparak durabilir. Aziz arkadaşını sıtüstü çevirip başını kaldırır. Arkadaşı ısısız yolun ortasında yerde yatmaktadır. Aziz :derin soluk al ver ... derin soluk al. Diğer arkadaşları belkide arabanın içindekilerle kavga etmeye başlar. Tacettin: önüne baksana ulan Çarpan- sarhoşvari-: sana ne ulan size hesap mı soracaz. Mustafa: ulan orospu çocuğu katil . Belkide etraftaki ahali kavgayı ayırmaya yönelirler. Araya girerler. Belkide hepsi birlikte souğu karolda alırlar. Belkide hepsi birlikte soluğu karakolda alırlar. KESME\ belkide Bürodaki polis diğer polis arkadaşına polis: çarpan herif milletvekilinin halasının torunuyuş-yada şehrin zenginlerinden atilla necati nin yeğeniymiş herifin emniyet müdürüylede sıkı dostluğu vardiğer polis: ha siktir yapma yahu. Bu herifçioğlumu. İyi güzelde neyapacaz. Pois:salıverecez salıverezmezsekte sürümsürüm sürülecez. Biraz önce arayan herif milletvekiliydi-yada emniyet müdürüydü- emir yukarıdan. Diğer polis: peki bu arkdaşlarına araba çarpan delikanlılar n lacak Polis: onların bir suçu yok ne yapabliriz ki yada onlar ne yapabilir. Diğer polis: en fala belkide öldürürler.


Polis: en iyisimi şu torpilli godoşu arka kapıdan hastır etmek. Bunlarada tevkif ettiğimizi söylerizolur biter. Bu kadar basit. Görev aşkı bu anlatabildim mi? SAHNE – 64 – İÇ MEKAN Aziz dış kapıdan binaya ve evin içerisine girerken görüntülenir. Trençkotunu çıkarıp askılığa asar. Ardından salona girer. lamba sönüktür. Ama tüm evin fertleri uyanıktır, televizyon seyretmektedirler. Televizyon ekranına belkide aniden 32.gün programının haırladığı kısa nutuk belgeseli gelir. Tüm ev sakinleri seyreder.yanıp sönen ekran ışığı yüzlerinde yansımaktadır. KESME\ Aziz daha sonra odasında yatağına uzanır. Radyoyu açar herhangi bir parça söylenmektedir. Radyonun sesi kısık ve herzamanki gibi parazitlidir. Yatağın başucunda çalmaktadır. –çok uzaklarda...söyle...iki yabancı...vs. SAHNE – 65 – DIŞ MEKAN – OKUL Aziz okulun bahçesine girerken görüntülenir. Tüm okul sıra olmuştur. Öğrencilerin sıra halinde sınıflarına dağılışı görülür. Aziz in bulunduğu sınıf okula girerken m.yardımcısı gelmesi için Aziz i işaret eder. m. yardımcısı-Aziz e: oğlum bu sakalla seni okula almam, boşuna. Seni geçen senede defalarca uyardım değilmi? Aziz –ironik-: haklısınız hocam haklısınız ama unuttum. m.yar.: unuttun mu? Kimi kandırdığını zannediyorsun sen. Bak koçum bu okulun bir disiplini var. Bu okula babanın tarlasına girer gibi giremezsin. Aziz: hocam benim babamın tarlası yok ki. – tarlaya nasıl girildiğini bilmiyorum-. m. yar.: kes sesinide git şu sakalını kes gel. Aziz: iyide hocam sizinde bıyığınız var.


m.yar. yanındaki hoca: eee okadar olacak oğlum. Kahkaha atar. Aziz-dışarıyı kastederek-: peki dışarıda köpek sürüsü gibi toplanıp öğrencilere sldıranlar cirit atıyor. Bu disiplin bu şerefsizlere geçerli değil mi. Bunların okul içinde öğrenci kılığında dolanan sürüyle kalleş kabadayı bozuntuları var. Hepside namussuz. Adam dövmek için kol geziyorlar.-bu piçoğlupiçler-.şimdi siz bürolarınıza dağılırsınız bu herifler kantinlere sınıflara hucum edecek. –siz odanızda daşşak kababı yaparken- kimbilir kaç öğrencinin canı yanacak. Eğer bu okulda bu kadar disiplin varsa bu şerefsizleri engelleyin ozaman. m.yar.-sinirlenmiştir-: oğlum git şimdi bir jilet al git şu sakallarını kes sesinide kes.-hoca oradan ayrılır. Aziz yavaşça okul çıkışına doğru yürürkensıkıntıyla üstünü başını arar. Bir demir yüzbinlik bulur. Marketten bir traş maketi alır. Gelir. Hoca Aziz i kapıda beklemektedir. Aziz okula girerken. Hoca: nereye oğlum. Aziz: hocam lavobada sakal traşı olucam. Hoca: oğlum kusura bakma ama burası senin berber dükkanın değil. Aziz hocanın söylediği sözlere aldırmaksızın okultuvaletine doğru merdivenlerden koşar adım ikişer ikişer çıkar.m. yar. Arkasından birkaç kez bağırır. KESME\ Aziz okul tuvaletinde aynanın karşısında traşını olduktan sonra çıkar ve sınıfa yönelir. Sınıfa girerken görülür. Öğretmenler masasında oturan özlem veya sınıf başkanı Özlem: aziz bugün üç ders boş. Aziz : neden boş.


Özlem veya sınıf başkanı kollarını kaldır-bilmiyorum gibisinden-.aziz sırasına doğru yürür. Defterini sırasının altına koyar.-ken belkide bu herifler maaş almıyormu gibisinden söylenir-. Daha sonra Aziz okulun oridorlarından ve merdivenlerinden aşağı inerken görülür. Karşısına herhangi bir dersin hocası çıkar. Hoca-Aziz i çağırır-: Aziiiz! Aziz hocaya doğru yürür önünü ilikler. Hoca: aziz dersin ne? Aziz : boş hocam. Hoca: iyi ozaman senle istersen bir satranç atalım. –yürürlerzaten sna geçen senede kalmam hıncım vardı –Aziz gülümser-. SAHNE – 66 – İÇ MEKAN – SATRANÇ TURNUVASI – ÖĞRETMEN AZİZ E KARŞI – Aziz ile hoca öğretmenler odasında karşı karşıya oturmuşlar satranç taşlarını dizerken görülürler. Aziz: hocam beyazlar benim olsun. KESME\ Aziz biraz düşündükten sonra şah ve mat çeker. Oyunu seyreden öğretmenler vardır. Belkide herkezin eli çenesindedir. Hoca: yeniden başlayalım. KESME\ Bu seferde öğretmen Aziz e şah mat çeker. KESME\ En sonunda Aziz şah mat çeker ve okul zili çalar. Aziz-hocanın elini sıkar-: hocam ben müsaade alayım. Gitmeliyim. Oyun için teşekkür ederim. Satranç oyununda mağlup olan hocanın yanında oturan öğretmen Aziz in arkasından o nu kastederek Hoca: zeki bir çocuk değil mi?


SAHNE – 67 – İÇ MEKAN – SINIFA GELİŞ Aziz sınıfına girer. bir kaçtane kız öğrenci Aziz in yanına ve sırasına gelerek dünkü aldığı ödül hakkında sorula sormaya başlar. Sınfın kabadayı zibidi takımından bir grup öğrencide tam karşı sırada oturmaktadır. İçlerinden birisi cep telefonunu çıkarır. Ve cep telefonu hakkında konuşmaya başlarlar. Ve lafın sonunda Kabadayı öğr:bu sınıfta huylandığımız bazı artistler var.der Aziz oraya doğru bakar. Kabadayıöğr-antipatik-: ne bakıyosun oğlum diye bağırır. Birkaç kişiyle ayağa kalkar. Aziz hiç umursamaz ve kız öğrencilerle olan diyaloğuna devam eder. Kabadayı öğr-işi abartarak kaşınır-:sana dedik ulan ne bakıyon öyle. Kız öğr: onun size baktığı falan yok.-kısık sesle- takılacak yer arıyorlar kabadayı bozuntusu kırolar. Aziz: bakın ben bela aramıyorum. Sırana geç ve otur –belkide sakinleş- der. Kabadayı öğr-fırlayarak-: sana ne ulan dedik. Kabadayı öğrenci saldırır ve sınıfta sıraların ortasında birbirlerine girerler. Onlar kalleşçe davranırlar ve en az 3-4 kişiyle saldırırlar. Efektte; sıra sesleri bağrışmalar ve ayak sesleri birbirine karışır. Kız öğrencilerden bir tanesi gider ve nöbetçi öğrt. çağırır. Saldırganları kız öğrenci hocalara işaret eder. Hocalar gelir ve


saldırganları alır ve idareye götürürler kavga edenlerin üstü başı toz içindedir. KESME\ Aziz tuvalette lavobada elbisesini temizlerken görülür. Aziz yüzüne bir avuç su çarpar. Ve aynaya kendine bakar. Kamera dikey cepheden Aziz in aynadaki yüzünü görüntüler. Arkadaşlarından bir tanesi gelir tuvalet kapısının önünden Arkadaşı: aziz idareden seni çağırıyorlar. SAHNE – 68 – İÇ MEKAN – İDARE BÜROSU – M. YARDIMCISININ ODASI Aziz idare odasından içeri girerken görülür. Ceketinin önünü ilikler masanın önünde ayakta durur. Odada müdür yardımcısından başka hiç kimse yoktur. Hoca: aziz olayı birde sen anlat bakalım. Aziz: benim bir suçum yok durduk yere saldırdılar yoksa benim bu gibi nesepsizlerle ne gibi meselem olur ki Hoca-masada bir el hareketi yaparak-: olur olur böyle şeyler gençlikte. Aziz bu sözler üzerine hocaya küçümseyerek bakarlar. Hoca-ciddileşerek-: bu kavga ettiğin naşit,gökhan,halil,çavdar,rıza,arslan,kudret,kader süleyman vedat...bunlarla herhangi bir kişisel meselen var mı? Aziz: hocam dedim ya bu nespsiz pislik yığınıyla hiçbir meselem yok benim. Hoca: karşımda ağzını bozma... bak oğlum bu gibi olaylar bir daha istemiyorum. Zaten öğretmen lisesinden bu okula tasdiknameyle gelmişsin. Zaten bu tasdiknamende yazılanlara bakılırsa bu şehirde en fazla bu okul alır seni. Öyle herhangi bir bıçaklama şiddet olayına katılmamışsın ama propaganda yapmışsın. Anadolu öğretmen lisesi gibi yüksek bir öğrenim


kurumunda bile rahat durmamışsın. Rahat durmazsan olacağı budur işte. Yüksek lise düzeyinde bir öğrenciyken rahat durmayıp kurallara uymazsan işte böyle bir liseye düşüp sürünürsün.-zaten sürümsürümsürünüyorsun- sen şimdi bunlara-masada ismi yazılı saldırganları gösterir- pat desen onlar güm anlar.cahil cihela kabadayı takımı dır bunlar zibididr koçum. Ben mi uğraşcam bunlarla. Neyse. Kavga ettiğin öğrencilere benim gibi bir devlet memurunun yanında nesepsiz pislikler demeni küstahlığına veriyorum. Seninde çok hataların var. Onlar kendilerini haklı çıkarmaya çalışır. Sen kendini haklı çıkarmaya çalışırsın bunun sonu yok yani şimdi. Söylediklerine göre sınıf içinde ve dışında bazı agresif hareketlerin ve sözlerin varmış. Aziz: peki neymiş bu agresif olan hareketlerim ve sözlerim. Hoca elni dudağına götürür., Hoca: sus. Senden susmanı istiyorum. Ve hemen yanındaki çekmeceden yoklama fişlerinden bir tanesini çıkarır. Hoca: numaran 357 ydi değil mi? Hemen bilgisayara yönelir iki tıklatır ve Aziz in yoklama listesi ekranda görülür. Hoca: listeye bakılırsa sen allahın hergünü okula geç geliyormuşsun. Bak burda Pazartesi Çarşamba ve Cuma bir hafta Salı Perşembe tam 8 hafta sistemli bir şekilde okula geç geliyormuşsun. Hadi sabahçı olsan neyse öğlenci bir öğrencinin okula bu kadar geç gelmesi birazcık fazla şüphe uyandırıyor. Bu öğrenci birde üstelik asi ve küstah olursa. ......................... biraz sessizlik olur. Hoca-devamla-: bak çocuk herhangi bir illegal bir örgüt, parti yada cemiyetle bir bağlantın veye ilişkin varsa bu okula bir daha gelme. Gözümede görünme. Bak bir daha seninle ilgili herhengi


bir olay, daha duyarsam, ister suçlu ol ister suçsuz, bu okuldan tasdiknameni alır gidersin. Zaten öğretmen lisesinden atılmış gelmişsin ala ala bu okul almış seni... iyi niyetimi sabote etme.................................. üç buçuk zibidi öğrenciyle kavga ediyorsun. Sana şnuda söyleyeyim şunuda söyleyeyim öğretmenler odasında senin hakkında hiçte iyi konuşmuyorlar. İkide bir hocalarla siyasi konularda polemiğe girip tartışıyormuşsun. Ne kadar dinsiz anarşist sosyalist kominist yazar varsa kitaplar varsa kitaplarını getirip ders saatlerinde okuyormuşsun. İllegal anarşist düşünceleri savunuyormuşsun. Ulan dünya yı kurtarmak sanamı kaldı. Hem okula getirdiğin kitapları öğrencilere özellikle kız öğrencilere verip onlarıda kendine uyduruyormuşsun. O kitaplrın sana bir yararı olsaydı, o güzelim okuldan atılıp bu kavga ettiğn boktan heriflerin arasına düşmezdin. Bu kabadyı bozuntuları okul çıkışında adam dövmek için bekliyor. Bırak bunları oğlum bunların hepsi gödlektir. Bırak bunlarıokuluna güzelgüzel git gel hocalarının lafını inle. Arkadaşlarınla iyi geçin. Akşam olunca dersine çalış yada televizyonunu seyret. Herkes böyle yapmıyor mu zaten normal olanda budur. Anormal davranış ve konuşmalarına bir son ver. Artık vazgeç. Bizde gençtik bizde okula gittik geldik zamanında ama senin gibi anarşist değildik.-veya asi değildik-. Böyle yerlerde başka bir şey bekleyemezsin ki ; normal olanda budur. Düzene karşı aykırı eylemlere giriştiğin zaman ne başın beladan kurtulur ne işin olur nede ailen. Hocalarını büyüklerini örnek al.onlar kurtarmış kendilerini.- Aziz küçümser bir gülümseme ile karşılık verir konuşmanın başından beri ciddiyetsiz bir tavır takınmıştır zaten-. Aziz bir daha böyle olaylar istemiyorum. Aziz idaredn çıkarken görülür-: senden normal olanı istiyorum. Normal olanda budur tümcesi:- kulaklarında yankılanmaktadır. Koridorlardan geçer ve merdivenleri tırmanır. Sınıf kapısını çalar. Gel sesiyle sınıfa girer. Aziz e saldıranlar sırıtarak ve birbirleriyle konuşarak Aziz e bakarlar. Hoca: geç otur Aziz. Şimdi sıra kimdeyse anlatsın. SAHNE – 69 – İÇ MEKAN – GÜN – SINIFSAL OLAYLAR SERİSİ


Ders; resimdir. Bir grup kabadayı zibidi öğrenci sıralara vurarak oyun havaları çalmaktadırlar. Hoca korktuğu için görmezlikten ve duymazlıktan gelmektedir. Hatta birisi ayağa kalkarak ceketini beline takar ve kasımpaşa havası oynamaya başlar. Tahtada şekil çizen hoca ekrana girer ve hışımla arkasına döner. Kadın hoca-sınıfa karşı: yeter artık ulan sizi mi dinliycez! Oyun havsı çalanlar ve ayakta oynayan donar gibi kalır belkide hep bir likte hocaya bakarlar. KESME\ Herhangi bir ders: Öğrencinin birisi sınıfta kutu içinde çikolata dağıtmaktadır. Zilin çalmasıyla öğretmen sınıfa girer. Hoca: napıyosun oğlum Öğrenci: hocam adak admıştım en az sekiz zayıfla geçersem sınıfa çikolata dağıtacaktım. Öğrencilerden birisi bu sırada çiklatayı avuçla alır. Öğrenci: napıyosun abi en fazla iki tane alabilirsin ya. KESME\ herhangi bir ders: Hoca elini havaya kaldırmış abartılı hareketlerle konuşmaktadır. Hoca: ... ahlaksızlar prim yapıyor bu memlekette 6000 kişilik mutlu zümre 40milyonun yıllık gelirini birbuçuk günde hortumluyorsa bu memleket adam olmaz hemşerim. Bu tabanın tavana savaş açması demektir. Herşey eğitimden geçer. Ben bunun mücadelesini güneydoğuda verdim. Yeter artık. Herif televizyonda televole programı seyrediyor çarkıfelek seyrediyor, sabah kalktığında akşama kadar aptal gibi bunların dedikodusunu yapıyorsa bu toplum bu millet adam olmaz hemşerim. Şerefsizler çok güçlü çok güçlü bu şerefsizler. KESME\ herhangi bir ders: Hocanın elinde bir not defteri vardır. Hoca: lan bu not defterini yanlış basmışlar.


Elindeki pilot kalemin kapağını açarak not defterine bir şeyler karalar. Hoca: 420 kalk ayağa evladım. Önümüzdeki yazılıda 90 almazsan bırakırım. Öğrenci: hani 60 tı hocam altmış alırsam geçirecektiniz. Hoca: zam geldi oğlum zam geldi-sınıf kahkaha atar-. KESME\ herhangi bir ders: Hoca: oğlum otur bir daha da ağzını açma. İsmail oturur. İsmail: ulan mustafa yine bizi oyuna getirdinya helal olsun. Selçuk ile Aziz kendi aralarında konuşmaktadırlar daha doğrusu selçuk anlatmakta Aziz de dinlermiş gibi yapmaktadır. Selçuk: oğlum bu okulda derse katısanda katılamasanda aynı onların dediğini yapacaksın ki anca seni öyle kabul ederler. Demek oluyor ki bu memlekette doğru bildiğini konuşmayacaksın. Olan bitene bömböm bakacaksın. Ancak bu ülkede az buçuk böyle rahata sürdürürsün yaşmını. Yoksa koçum başın beladan kurtulmaz. Zeki insanları bu memlekette uzun yaşatmazlar-bu lafı söyleyen adam sözü tam yerine oturtmuşnesebsizler şerefsizler rahata bırakmazlar. Ama şu dünyada yaşasan yaşasan en fazla alymış hadi taş çatladı yetmiş yıl yaşarsın. Oda göz açıp kapayıncaya kada r gelir geçer. Ölüm her yanda her yerde nerden geleceğini söylemiyor. Şimdiye kadar şu dünyaya gelenler hep toprağa gitti. Yani oğlum şu dünyada yaşasan yaşasan en fazla bir an yaşarsın. KESME\ herhangi bir ders/ sınav zamanı Kopya çekmek için durmadan hocayı gözleyen öğrencinin kopya kağıdı elinde sıranın altındadır. Hoca-başka bir öğrenciye-: oğlum birazda kendi kağıdına baksana.


Öğrenci-hocaya bakarak-: bakıyorum hocam. Hoca: ulan bana ne bakıyosun kağıdına baksana Aziz: oğlum hocanın kağıda benzeyen bir tarafı var mı? SAHNE – 70 – İÇ MEKAN – TENEFFÜS ZİLİ Teneffüs zili çalar ve bir kız öğrenci – belkide özlemdir – Kız öğrenci: aziz- diye seslenir-. Senlen konuşabilirmiyiz. Aziz: tamam.- Elbette-. Kız öğrenci: eğer yarın ki yazılıda bana yardım etmezsen sınıfta kalabilirim. –lütfen n olur – senden rica etsem bu sınavda bana yardım edebilir misin-yalvarırım. Aziz: elbette elimden geleni yaparım. Rica etmen yeterliydi. KESME\ Aziz in yanında mustafa oturmaktadır. Mustafa: abi şunlar gibi inek olmaktansa böyle kalır başarısız olurum daha iyi. Hadi neyse senin derslerin iyi ama az buçuk bizim kafadanda sayılırsın. Hemde onların kafadan. Ya aslında seni anlamak zor. Biliyor musun. Aziz: beni yanlış tanıyorsun belki de ben yaşamın tüm hafifliklerini dalgaya almış bir adamım. KESME\ DERS: İNGİLİZCE Bayan hoca-sesi dalgalı ve ağlamaktadır-: ya çocuklar neden dersi anlamıyorsunuz, anltıyorum niye anlamıyorsunuz. Hiç değilse sessiz oturun,dersi dinleyin. Hepinizi memnun edemem ki Aziz -veya bir başkası-: nerden biliyorsunuz hocam. KESME\ BOŞ DERS: Kızlardan bir grup oturmuşkonyalıdan başkasına bastırmam şarkısını söylemektedirler.


KESME\ tacettin: ulan okur adam oluruz köyümüze-elektrik yol su götürürüz- hizmet ederiz diye. Olmaz abi.- devlete- sisteme hep şerefsizler çöreklenmiş. Bu alemde bir boktan sistem var. Ve bu sistem dışına çıkanlar ve karşı olanlar harcanıyor. Aziz: bizde bu sistemi yakar yıkarız oğlum. KESME\ Öğretmen Aziz ve tacettinin sıralarına yaklaşmış konuşmaktadırlar. Aziz: mesela avrupada eğitimciler her tür gereksinimlerini kamudan ücretsiz karşılıyorlar. Neden bu ülkenin eğitimcileri de sizlerde yaralanmayasınız ki. KESME\ Herhangi bir öğretmen selçuk ile mustafa nın –Aziz in sırasının tam arkasında ki- sıraya yanaşmış konuşmaktadırlar. Gündemde ki tarikatlar hakkında koyu bir sohbete dalmışlardır. Aziz arkaya dönerek: ... bu söylediğniz tarikatların çoğunluğu müridlerini kodaman takımından ve zengin çocuklarından seçiiyor. Ama yoksul gençlerin kafasını körükörüne yığınla hurafelerle doldurup kulalanıyorlar. Sermayeleri var. Her kaymak tabakanın adamı gibi sömürerek zengin oluyorlar. Çoğu şeyh bozuntusu zorba ve yobazlar. KESME\ Selçuk ayaktadır. Sınıf uğultuludur. Hocayla konuşmaktadır. Selçuk –hocaya yönelik-: hocam sınıfın vaziyeti coğrafisini görüyorsunuz. Kimi iş atacağı kızı anlatıyor yalanla dolanla abartarak. Buynların kide san ki aşk olsa. Kimiside televoleden futboldan şundan bundan dedikodu. Yani hocam işin kısacasıtüm bu olanlarbelli bir zümrenin işini kolaylaştırıyor. KESME\ DERS: GENEL TÜRK TARİHİ;


Hoca masada oturmuş topladığı sınav kağıtlarını düzenlemektedir. Hoca: sınav sonuçlarını karnede görürsünüz. Herhangi bir öğrenci kız: neden karneden önce söylemiyorsunuz hocam. Hoca-şakvari: oğlum öğretmen başına 100 milyon verirseniz bütünlemede geçersiniz. –sınıf kahkaha atar-. SAHNE – 71 – Teneffüs zili çalar. Aziz koridorları geçerek merdivenleri iner. Ve kütüphane kapısını çalar. Kapı kolunu tutarak çeker ama kapı açılmaz. Anahtarı almak için baş muavinin odasına gelir. İçeride bir adamla artışmaktadır. Kapıyı hafifçe tıklatır. Aziz: hocam rahatsız ettim kütüphanenin anahtarını isteyecektim. Hoca: şimdi olmaz görüyorsun ya işim var birazbekle. -Ve karşısında ki veliyle tartışmaya devam eder-. Hemşerim zaten nakil için geç kalmışsınız. Ayrıca fm diye bir bölüm yok. Veli: beğim çocuk fm dedi. Hoca: yanlış anlamışsın be adam böyle bir bölüm yok. Ya sosyal bölüm olur ya fen bölümü olur yada türkçe matematik. Fm diye bir bölüm yok. T.c eğitim sistemi tarihinde böyle bir bölüm olmadı kardeşim. Sen şimdi git çocuktan bir öğrende gel. –adam kapıdan çıkarken- yazıklar olsun kardeşim ya. Aziz o arada konuk koltuklarından bir tanesine oturmuştur. Hoca: yavrucuğum ki dedi sana otur diye. Ben bile bu yaşta resmi daireye gittiğim zaman ayakta duruyorum.-Aziz yavaşça ayağa kalkar önünü ilikler masaya yaklaşır-. Söyle şimdi derdini. Aziz: kütüphane kapalıda anahtarı almaya geldim. Hoca: n apacaksın anahtarı. Geçen sene olduğu gibi kız mı atacaksın.


Aziz-alaylı ve tereddütlü-: ben mi.... estağfurullah hocam.... alakası yok vallahi billahi....ne münasebet ....şimdi yani Hoca: iyii anladıkta oğlum ben şimdi anahtarı nerden buluyum. Orası üç yıldır bildiğin gibi. İçerisi darman durmandır şimdi. Bir el atılması lazım. Aziz: peki tamam hocam ben hallederim. Hoca-başından savarcasına-: bugün olmaz yarın. Anahtarı ancak yarın bulabilirim. Aziz: bugün git yarın gel yani. KESME Bu arada zil çalar ve Aziz sınıfa çıkar. Herhangi bir derstir belkide. Belkide türkiye beşeri coğrfyasıdır ders. Hoca masaya oturmuş adeta nutuk atmaktadır. Hoca: bakın gençler bu sistem yozlaşmış. Ülke korkunç bir çöküşe doğru gidiyor. Bu ülkede zaten demokrasi yok. Bu ülkenin şu hali laik ve demokrat bir cumhuriette değil. Adam gibi uygulanmıor. Zaten düşünmenin bile suç sayıldığı bir ülkede laiklikten ve katılımcı demokrasiden bahsedilemez. Bu ükede ki sistem içinde geçerli olan kirli paradır. Anlıyor musunuz adam kayırmaktır. Sosyal adaletsizliktir. Şurdan bir gariban gitse bir fırından bir ekmek çalsa. İlkönce fırında herifler içeri çekerler, tekme tokat dayak atarlar. Daha sonra emniyete verirler. Emniyetten 10gün önce gözaltında işkence görmeden çıkarsa adamın alnından öperim. Şu veya bu sebepten menfaat için bir insanı öldürenler, ne bileyim devlet hazinesini soyup soğana çevirenler bahama adalarında eğlence alemlerinde yiyen şerefsizler gibi eğer ensen kalınsa arkan sağlamsa arkanda ekonomik anlamda güçlü bir kodaman yada çıkarcı bir politikacı varsa ne ceza alır yargılanırsın nede kodese tıkarlar. Yani paçayı sıyırırsın... önceden de belirttiğim gibi ülke sistemi hızlı bir çöküş dönemi yaşıyor. Sizin amacınız bu bozuk düzeni yıkmak ve toplumsal çöküşün hızını frenlemek olmalı... şimdi sizlere bakıyorum söylediklerimden çok sıkılıyorsunuz. Ama ilerde çok


sıkılacaksınız. Bu düzende çok başınız ağrıyacak. Burası özel bir okul veya kolej değil. Yani şu bir gerçek ki eğitim sistemi tamamen bozuk. Hiçbirimiz memnun değiliz yeterli değil. Siz daha ünversiteyi ve ondan sonra ki yaşamı görmediniz. Fakat bizler elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. En azından kendi adıma konuşacak olursam denemeye çalışıyorum. Gençler vatnınıza sahip çıkın. Çünkü bizlerin gidecek başka bie vatanı yok. Başkalarınınbelli bir zümrenin tüyüp gidecek amerikaları, işviçreleri olabilir. Ama bizim gidecekbaşka bie vatanımızyada yerimiz yok. Zaten sizinde aranızda şahit olanlarınız vardır. Bu düzende kötülere pekte bir şey olmuyor.-belkide ne zamanki namuslularda namussuzlar kadar cesur olur işte o zaman bu vatan kurtulur-. Çıkış zili çalar. KESME\ Aziz in yanında oturan arkadaşı Aziz e dönerek. Arkadaşı: sen buişe nediyorsun. Aziz: oğlum bu adam felaket tellacısı gibi sınıfı dehşete boğuyor. Ama elbet bir gün bu adamın dediklerine gelecez. Bunaltıcı ama doğru. Hayatta zaten bana bunaltıcı olmayan bir şey göster. Bu adam doğruları konuşuyor. SAHNE – 72 – DIŞ MEKAN – Tüm öğrenciler yığınlar halinde evlerine dağılmaktadır. – bu tip belelı liselerin önünde genelde hep on dakikagöstermelikdurup giden polis devriyeleri vardır – belki de polislerden herhangi biri devriyeden atlayıp öğrenci kılığındaki bir torbacıya yaklaşır. Polis: ulan seni gözüm bir yerlerden ısırıyor ama Torbacı-lumpen şivesiyle; kıravatlı ve elinde okul ders kitaplarıyla-: yok ağam ben talebeyim. Polis tereddütlü bir biçimde gider gitmez. Okul kitaplarının arasına koyduğu hapları dikildiği yrden el çabukluğuyla parasını aldığı öğrencilere dağıtır.


Belkide o sıralarda okul çıkışından Aziz,tacettin, mustafa ve selçuk görüntüye irerler. Aziz: selçuk adamım söylediğim gibi yarın getiririm. Selçuk-ayrılırken-: ama unutma yarın. Sakın unutma futbol tekniğiyle ilgili olacak. Aziz: tamam. Anladık. Yarın kütüphaneden bulur getiririm. Belkide kız öğrencilerden birisi lüx bir arabaya atlayıp gider. Mustafa: buda iyice sapıttı. Aziz: kim? Mustafa: tuğba para karşılığı işe çıkıyo. Tacettin: n olacak oğlum. Ana bakmaz baba sahip çıkmazsa cehaletle fakirliği üstüne ekledin mi olacağı bu.zengin fırlarmalarının elinede peşkeş için fırsat geçiyor. Aziz in gözlerinde öfke vardır. KESME\ Aziz,tacettin ve mustafa okuldan uzaklaşırlar. Ve üçü birlikte yolda yürümeye devam ederler. Mustafa: şu sömestr tatili bir gelsin doğru anamın yanına. Tacettin: senin anan baban ayrımıydı. Mustafa: epey zaman ayrılar. Bu sene karnede bie tana kırığım olursa babama üvey annem gidemeyeceğimi söyledi. Aziz e güveniyoruz bakalım. Sınavlarda o yardım edecek. Tek büyük hayalim var oda anamın yanına gidebilmek. Tacettin-aziz e dönerk-: peki sizin hayaliniz nedir aziz bey? Aziz: sizlerin ki kadar sıradan değil. – belkide benim hayallerim ve ideallerim çok büyük kesin büyük şeyler yapmalıyım. Tüm dünyaayağa kalkmalı insanlar alkışlamalı beni –.


SAHNE – 73 – İÇ MEKAN – Aziz evin dış kapısından içeri girerken görülür.odasına yönelir ve odasını kapısını yavaşça açar. Ablsı nur veya lamia masturbasyaon yapmaktadır.nefes nfesedir. Aziz in girmesiyle anide yorganı üzerine çeker. Terlidir. Aziz-biraz alaycı-: rahatsız etmedim ya. Nur: hayır! Aziz: hastamısın? Nur-heyecanlı-: hayır.iyiyim. Aziz okul defteri ve kitaplarını dolabına yerleştirir. Arthur rimbau nun yaşamını anlatan bir kitabı alır ve yatğına uzanır. KESME\ Uyandığında belkide dışarıda yağmur yağmaktadır. Ve yağmurda çocuklar oynamaktadır. Aziz pencereden yağmura ve yağmur altında oynaşan çocuklarını izler. Ablası yatağında değildir. Hava hızla karamaya başlar. Kapı aniden açılır. Ablasıdır. Nur: aziz annem yine nöbet geçiriyor. Krizi tuttu. Aziz harekete geçer. Annesi salonda kanepenin üzerinde oturmaktadır. Elleri ayakları titremekte ve dişleri birbirine vuemaktadır. Saçmasapan konuşmaları duyulur. Aşırı derecede titremekte ve terlemektedir. Aziz telefona yönelir ve acil servisi arar ambulans çağırır. Belkide uzun bir bekliyişin ardından ambulans gelir. Sedyeyi birlikte tutup getirirler. Aziz: başka kimse yok mu? Görevli: ben sağlık teknisyeniyim. Şoför izinde bunada şükretmelsin. Neyi var.


Aziz: bilmiyorum. Ablası: her zaman olur ama bu sefer daha şiddetli bir kriz geldi galiba. SAHNE – 74 – DIŞ MEKANDAN İÇMEKANA Belki anneyi sedyeyle ambulansa güç bela taşıdıktan sonra ambulans hareket eder. Ambulans kısa bir yolculuktan sonra hastahanenin acil sevisinin bulunduğu bölgeye yaklaşır. Sedye indirilir. Gecedir. Anne koridorda öksürmeye başlar. Çünkü koridorda kibekleme sandalyesine oturmuş birkaç lumpen sigra tüttürmektedeir. Görevli teknisyen-bir yandan sedyeyi sürerken-: size kim sigara için diye izin verdi. Lumpenler massında fiş kesen hastabakıcı memuru kastederek. Lumpen-elini kaldırarak-: adam için bir şey olmaz dedi. Teknisyen dahiliye servisinin önünde herhangi bir muayane odasının önünde koridorda sedyeyi durdurur. Karşı arafta bulunan bir odaya girer. İçeriden kahkaha sesleri ve konuşmalar gelmektedir. Herkezin elinde bir sigara vardır. Belki doktor ve hemşireler oturmuş çene çalmaktadırlar. Teknisyen-kapı kenarından-: hocam yeni bir hasta geldi. Doktor: tamam anladım. Uzun bir bekleyişin ardından bir hemşire çıkar gelir. Annsinin gözlerine elleriyle şöyle bir bakar. Hemşire: siz bundan önce bir kez daha gelmiştiniz. Anne-halsiz-: geldim amma.... Aziz: ne zaman geldi benim niye haberim yok bundan.


Hemşire: bugünöğleden sonra gelmişti. – iğneyi hazırlar devamlayaptığımız iğne iyi gelmedi mi?- kalçasına bir iğneyapar-.tamam götüreblirsiniz. Aziz-şaşkı-: iyide hpsi bu kadar mı? Doktor çıkagelir Doktor: sigortanız varmıydı? Aziz-terddütlü-: hayır yok. Doktor- göz kpaklarını inceler yine-:o zaman muayene ücretini gişeye ödemlisiniz. Fiş almalısınız. Hastanın durumuna bakılırsa çok kötü-baştan savama bir muayene eder- daha öncede gelmişti. Hastahaneya yatırmak lazım. Yoğun bakın gerekli. Aziz-sinirli-: eğer izin vereirseniz ben onbeş dakika bir müsaade alayım. Doktor: neden? Aziz: çünkü para yok. SAHNE – 75 – DIŞ MEKANDAN İÇ MEKANA GEÇİŞ – Aziz şehrin caddeleinde koşarak evinin bulunduğu binaya girer. Evin zilini çalar. Kapıyı ablası açar. Nur: ne oldu Aziz. Annemin durumu nasıl. Aziz: para lazım. Şu içerde yatanı bir uyandırsana Nur babasını uyandırmaya gider. Nur-bağırarak-: baba uyan uyansana. Baba- uykulu-: ne varr?


Nur: para. Sigortamız olmadığı için para istemişler. Baba-uykulu-: ne sigortası. Nur: annem sigortada acilde şu an. Baba: iyi. Pantolonumun cebine bak ozaman.der ve vurup kafayı yeniden uyumaya başlar. Şehrin caddelerinden koşarak ve yürüyerek yeniden acile gelir. Annesi koğuşa kaldırılmıştır.-yada Aziz geldiğinde kaldırılmak üzeredir ve gözleri önünde kaldırılır-. Küçük bakımsız bir koğuştur. Annesinin başında serum vardır. Gece boyunca annesinin koğuşunun yanıbaşında koridorda bekler. Nöbet değişiminin ardından gelen yaşlı kadın hemşire Hemşire: delikanlı gece boyunca burda kalamazsınız gitmeniz gerek. Aziz-koğuşun içine eğilerek-: anne bir isteğin varmı gitmek zorundayım. Anne çoktan horlamaya başlamıştır bile. SAHNE – 76 – İÇ MEKAN – Kamera kuşbakışı bir çekimle Aziz i uyurken görüntüler. Hemen yanında ki yatakta uyuyan ablasının çıplak ayağı tam ğöğsünün üzerine düşer. yatakta uyuyan ablası –nur- uykunun verdiği rehavetle bacaklarını gerer. Geceliğinin altından süzülen bacağı Aziz in yan yatmış yüzünün üstüne gelir. Aziz irkilir ve uyanır. Ablasının bacağını eliyle tutar ve ablasının ytağına bırakır. Ablsının bacakları çırılçıplaktır. Ve iç çamaşırlarına kadar görünmektedir. Aziz kalkar ablasının üzerinden yarıyarıya düşmüş yorganı alır. Ablasının üzerini örter. Tan ağarmaya va sabah olmaya başlamıştır. Aziz duvarın kenarında ki çalışma masasından bir kitap alır ve yatağına uzanara kaldığı yeri bulur. Ve okumaya başlar. Kitap israil gizli servisidir rechard deacon. Aziz yarı çıplaktır.belkide sadece iç çamaşırı vardır. Bu arada ablasıda uyanır. Ve ayağıyla


Aziz inelinde ki kitabı kapatmaya çalışır.kitabı Aziz in elinden düşürür. Bunu yaparken devamlı kahkaha atıp kıkırdar. Aziz- sinirli-: abla yapma şunu. Nur hınzır bir kahkaha atar. Aziz in yanına yatağına yaklaşır. Nur: yemekte ne yapayım ne yersin. Aziz: yemekte ne var-yada yiyecek ne var. Nur: hiçbir şey.... bu gün okula gitme. Aziz-kitabı düştüğü yerden alır-: bilemiyorum. Nur: ne demek bilemiyorum. Annem acilde tatarken sen okula mı gideceksin? Aziz-ablasına sevecen bir gözle bakar-: haklısın. Ablası mutfağa geçer. Kahvaltıyı hazırlamaya başlar. Aziz salona geçer. Televizyonu açar ve ardından kanepeye uzanır. Belki de tv de bir son dakika haberi vardır. Ve spiker 33 askerin dağıtım sırasında kurşuna dizildiğini söylemektedir. Ve teker teker isimler sayılır. Aziz doğrulur. Abisinin ismi de ölenler arasındadır. Aziz donar kalır. Yüzünde acı dolu bir ifadeyle kalkar. Yemek hazırlayan ablasının yanına gelir. Aziz: abla abim şehid edilmiş. Nur iki elini yanağına götürerek donar kalır. Odada yatan babasını çağırır. Nur: baba kalk abim öldürülmüş. Bu arada diğer odadayatan ablada -lamia- uyanır. KESME\ Lamia ve nur ağlamaktadır. Aziz üzgün ve tedirgin bir şekilde boş ve dalgın yere bakmaktadır. Baba mutfakta telefonda konuşmaktadır.


Baba: naaş bir hafta sonra mı gelir. Peki o zaman. Peki komutanım sağolun. Vatan sağolsun. Artık kader böyleymiş. Peki komutanım saygılar.-baba telefonu kapatır. Salona geçer oturur. Baba: yazık oldu çocuğa harp okulunu bitireli daha üç sene olmadıydı. SAHNE – 77 – İÇ MEKAN-OKUL-SINIF-HERHANGİ BİR DERSHoca sınıfın yoklamasını almasının hemen ardından Hoca: Aziz bu gün yok mu? – devamla – çocuklar şu yokken size ciddi bir konuşma yapmak istiyorum. Bakın O nunla kavgalı olduğum için söylemiyorum. Ama bu ve bunlar gibi anarşist ruhlu insanlar yüzünden tüm etik değerlerimiz yok oluyor. Tamam bu çocuk kitap okuyor, az buçuk dersleri iyi zaten. A.Ö.L. atılmış gelmiş. Kültürlü ödülleri olabilir. Ama NAZIM HİKMET dünyanın on büyük şairi olarak gösteriliyor ama vatan hainidir. Öyle değil mi?-sırıtarak devam eder. Ülke düzenine karşı gelip isyan etmişler-tir. Azgın bir koministtir. Zaten cezasıda verildi. On yedi yıl hapis yattı. Bir insan durduk yere hapse girmez vardır bir bozukluğu. Aynı şey DENİZ GEZMİŞLER , YILMAZ GÜNEY ve AZİZ NESİN içinde geçerlidir. Azgın birer anarşist ve kurulu düzen düşmanı koministti bu insanlar. Bu çocukta bu saydıklarımın tam içindedir. Bu okulda nazım hikmet gibi bir koministti yılmaz güney gibi bir kaçağı bu kadar savunan başka bir öğrenci var mı? Aranızda yok. Yani kısacası demek istediğim. Bu gibi asi ve anarşist ruhlu insanları aranıza almayın tersleyin dışlayın gitsin. Dün aziz e saldıranların reisi: zaten aramıza almıyoz hocam. Çevresine bakınır çok güzel bir laf etmiş edasıyla çaka satar. Hoca: aferim. – devamla – kısacası çocuklar her zaman devletinizin,geleneklerinizin,törelerinizin yanında olun. Yok bunlar kokuştu,çürüdü,köhnedi,böyle şeylerin çivisi çktı diyorlar bakmayın. Devletinize sakın başkaldırmayın. Düzen neyse hükümet neyse o. Yoksa düzene başkaldırmakla ne kazanabilirsiniz. Kısacası ülkesine milletine ve o ülkede ki sistemine karşı gelen asi olan adam ahenkle yüce allahın ajenkle


çevirdiği çarkın dişlilerinde ezilir. Nitekim hepside öyle olmuştur. Yani kendini bir şey zanneden bu ve bunun gibi adamların sonuda böyle olacaktır. Yani ve bunlar gibi kendini dünyayı değiştirecek geliştirecek büyük adamlar zanneden ve iddia eden bu anarşistlere rahat yaşama ve rahatça çalışma hakkını asla tanımamalıyız. Çünkü bunlar gibi anarşistlerin yüzünden ülke içinde sınıf ayrımcılığı başlıyor. Düzene isyan eden asilerin sayısı artıyor. Aziz in en yakın arkadaşlarından tacettin: ama hocam mustafa kemal atatürk te bir devrimci bir savaş adamıydı. Osmanlı hükümeti o nu terörist hatta vatan haini olarak çoğunluğa empoze ediyordu. Halbu ki bunları söyleyenler bizzat düşmala işbirliği yapıp vatanlarını satıyorlardı. Atatürk hakkında idam kararı bile verilmişti. Ama zamanında-alayvari- netekimki bu vatanı düşman çizmesi altından kurtaran da bu ülkeyi kuranda m.k. atatürk oldu. SAHNE – 78 – İÇ MEKANDAN-DIŞ MEKANA GEÇİŞ – Zil çalar kapıyı nur açar. Nur: Aziz selçuk gelmiş seni çağırıyor. Aziz kapıya yaklaşır. Aziz: selçuk bekle biraz üzerimi değiştireyim. KESME\ Aziz ile selçuk binadan çıkarken görülürler.şehrin caddelerinde ilerlerken selçuk aziz in dalgınınlığının farkına varır. Selçuk: bugün niye böylesin. Aziz: abim yaralanmış. Haberlerde öğrendik. Halbu ki eve gelen telefon da şehit üştüğünü söylediler. Şimdi helikopterlerle getirmişler hastahanedeymiş sonradan öğrendik. Selçuk: doğudaydı o değil mi? Cidden üzüldüm.


Aziz-trençkotunun cebinden kitabı çıkararak-: ha unutmadan istediğin kitabı buldum al. Caddelerde yürürler. belkide yağmur yağmıştır caddeler ıslaktır. Selçuk: gel şurdan bir kemale uğrayalım. KESME\ Belki de lüx dublex bir evdir. El sıkışırlar ve otururlar. Kemal: kaset dinler misiniz. Selçuk: kemal senin ev neymiş böyle baba ya. Kemal herhangi bir popüler fantezi ada arabesk kasetini teybe koyar. Kısa bir sürenin ardından telefon çalar. Kemal: babamdır birazdan gelirim. Selçuk: kemalin evleride ev hani. Aziz: o nu bunu bilmem ama herif allahın krosu. Kemal gelir. Kemal: arayan bizim manita-ymış- parti varmış. Bizm ömrümüzde böyle partilerde geçiyor işte. Eee sizden ne haber.-doğal bir küçük burjuva reflexi olarak onları yukarıdan aşağıya süzer. KESME\ Aziz ile selçuk yolda yürürlerken görülürler. Selçuk: yani şimdi ne vardı alay edecek ağız dalaşı yapılacak. Yani durduk yere olay çıkarmaya bayılıyorsun. Aziz: ben hiçbirşey yapmadım ki sadece moralim bozuk o kdar. Zaten ilk önce o başlattı. ilerledikleri caddenin herhangi bir köşesinde tacettin ve mustafa yla buluşurlar.-yada- karşılaşırlar. Belkide hep birlikte şehrin caddelerinde ilerlerken hoş bir kadınla yanında bir adama rastlarlar.


Mustafa: üffff be karıya bak ulan. Selçuk şu moruktaki şansa bak ulan. Tacettin: -biz- ben burda dururken koç gibi kodaman moruk Aziz sadece bakar. Selçuk- arka cebinden çıkardığı faturayı gösererek-: bırakalım da şu ç.t.v vergisini yatıralım. SAHNE – 79 – İÇ MEKAN – Çtv-çevre temizlik vergisi- ni yatıemak için belediye binasından içeriye girerler. Çtv veznezinin bulunduğu yere doğru ilerlerler. Aziz: vay canına şansa bak sırada hiç kimse yok. Anlaşılan çevre temizliğini hiç kimse sevmiyor. Sırada duran kır saçlı emekli, bir adamdan başka hiç kimse yoktur. Kır saçlı adam-duymuş olacak ki-: haklısın-der,devam edersizlerde mi vergi için geldiniz. Selçuk: evet-baba nerden bildin?Kesme\ Uzun bir süre veznenin önünde beklerler. Selçuk sıradadır. Aziz ve diğer arkadaşları banklara oturmuş yada vezne yanında ki mermer duvara yaslanır beklerler. Aziz: tamda gelecek zamanı bulduk yani öğle tatilimi bayram tatilimi belli değil. Mustafa-bankta elinde ki gazeteyle-: bakın çocuklar gazetede neler yazıyor. Fazla titizlik bağışıklık sistemini zayıflatıyormuş. Selçuk: sokaklarda yerde ki balgamlara tükmüklere bakılırsa bizim milletin böyle bir derdi yok.


Kuyruk zaman geçtikçe iyice uzar ve gelenlerle birlikte çoğalır. Aziz-vezne önünde ki kır saçlı adama-: baba saat kaç? Kır saçlı adam: ikiye geliyor. Aziz: sağol baba nerde kaldı bunlar yahu. Mustafa: işimz gücümüz var kardeşim. Selçuk: sorması ayıpta ne işin gücün var ki musticim yeme bizi. Sırada bekleyenlerden birisi: zamanında bizde memur olmak için devlet dairelerinde hastahanelerde rapor için süründüğümüz günlerde sabahın köründe sıraya giriyoruk. Mesainin bitimine kadarda ayakta elimizde formla işimizin bitmesini bekliyorduk. Sonra bizdememur olduk. Memur olacakları saatlerce ayakta beklettik. Şimdi herif odada oturmuştur, çayını içiyor çene çalıyordur. Sistem böyle düzen bu, düzen yok. Sırada bekleyen başka bir vatandaş: memurun burda suçu ne kardeşim devlet yatıyosa, bürokrasi yatıyosa, memurda yatacak. Milletvekilleri,bürokratlar,yolsuzluk yapıyosa işadamı çalıp çırpıyorsa memurdaq rüşvet yiyecek.eli mahkum, yoksa herkez tarafından eayi etiketi yaıtırılacak. O insan çıkıpnamuslu olduğu için utanacaktır. SAHNE – 80 – DIŞ MEKAN – Vergiyi ödeme işlemi tamamlandıktan sonra Aziz arkadaşlarıyla binadan çıkarken görülür. Mustafa: haydıyın arkadaşlar seansına bir bilardo atalım. Tacettin: olmadı ama. Bizim iş n lacak. Selçuğun iş hallodu. Terminalden kömür alınacak bizede. Arkadaşları: o oo oo işimiz var vallahi. Selçuk: kömür mü ne kömürü abi ya.


KESME\ Şehrin kömür terminallerinin blunduğu yere gelirler. Herhangi bir dükkana girerler. Tacettin: ishak dayı selmünaleyküm. Tüccar ishak: aleyküm selam yiğenim buyur otur-un-... çay içer misiniz? Hepsi birden bir an önce ordan kurtulmak istiyormuşcasına; yok sağol-un- derler. Tacettin: dayı bizim kömür işi n oldu. Tüccar: bu son vardiya.bu bittikten sonra senin kömürde hallolur. Bu arada büroda bulunan televizyonda hizbullah operasyonunun başlangıcı ve detayları çatışma görüntüleriyle anlatılmaktadır. Tüccar: yeğen bizde geçen haberin ola kömür şirketleriyle singapura gittiydik. Tacettin: singapur mu. Tüccar: var ya caponyanın başkenti. Aziz ile arkadaşları hınzırca gülmeye başlarlar. Aziz: hacı dayısen yanlış biliyorsun. Singapur japonya nın başkenti değil. Kendi başına ülke. Tüccar-şaşkın-: öyle mi?... doğrudur... ne bileyim artık? KESME\ Dışarda kömür yükleyen işçiler görüntüye girer. Belki de amelenin biri bir ameleyirahatsız etmekte kovmaktadır. Bir kaçıda ayırmaktadır. Zorba amele tekrar kömür şantiyesinin buluduğu yere gelir. Diğer dayak yiyen amele yere düşürdüğü şapkasını alır çırpar. Ve yerlerisu göletleriyle dolu terminal yolunda ilerlert ve kaybolur.


Tacettin: dayı senin o iş n oldu? Tüccar: yeğen açma şimdi o konuyu. Benden size nasihat bu devirde malına canına kızının namusuna sahip çıkacan. Kimseye güvenmeyecen bu konuda. Namus varya namus kızının namusu çok önemli. Ananın,avradının,kızının,bacınınnamusunasahip çıkacan. Bu arada telefon çalmaya başlar. Tüccar büroda ki camlı bölmeye geçer. Patron koltuğuna oturur. Telefonu açar. Tüccar: alov ha........................ ula ben.................... ula ben size bu işi halledin demedim mi? Ulan....................... ula siz beni adama rezil mi edeceksiniz? .......................... valiye çıkın ozaman. Aziz- tacettin e-: oğlum çıkalım şurdan. Sıktı artık ama! Tacettin: doğru çıkalım. Nasıl olsa bir vardiya daha varmış. Birkaç saat sonra inşallah gönderirler. Kalkarlar. Tacettin telefonda konuşan tüccara eliyle eyvallah işareti verir. Tüccar ise hiç aldırmadan ve başını kaldırıp bakmadan ‘giderseniz gidin’ bazında bi mukabele elini kafsını sallar. Ve yavaşça çıkarlar. SAHNE – 81 – İÇ MEKAN – BİLARDO SALONU – Bilardo salonuna girerler hep birlikte. Hava alabildiğine kararmış akşam olmuştur zaten. Bilardo salonun da ki kanepelerden herhangi birisine otururlar. Belkide televizyonda herhangi bir magazin programının reklamı vardır. Eğlenen televole mankenlerini – telekızlarıgöstermektedir. selçuk: bu gece ki programda bayağı iyi mal var. mustafa:oooof bea ben böyle işin anasını avradını... fıstık gibi karılara elin zengin ipneleri yumuluyo. Biz burda dururken koç gibi.


Tacettin: oğlum genciz. Elbet bizde buluruz. Salatalık döşeyecek iyi bir kasa buluruz elbet. Mustafa alayvari: gençlik mi kaldı ulan mal koktu. Ben bu parasızlığın... Tacettin: tüm bunlar bir adaletsizliğin zincirleme dizilişidir. Bu haksız sömürü düzeninin içinde bu reklamlar bu magazin programları bu cicili bicili zengin fahişeler ve onları medaya yoluyla satışa sunan pezevenkler bu halkı bu afyonla uyuşturuyorlar. Selçuk: hadi kalkalım çocuklar bir el atalım.ben ısmarlıyorum. Ben mustafa ylayım. Aziz sende tacettinle. Belkide hayır olmaz değişelim diyerek kalkarlar. Bir süre tartışırlar. Istıkaları alırlar. Topları yerleştirip oynamaya başlarlar. KESME\ Oyunun bitimine doğru selçukla mustafa bir grup tanıdık arkadaşlarının yanna doğru giderler. Mustafa: Ne haber ulan? Bir sandalye alıp yanlarına oturur. Aziz ile tacettin de ilerler el sıkışır ve birer sandalye bulup oturular. Vakit akşam saatini çoktan geçmiştir. Bilardo salonuda kapatılmak üzere olduğundan tasarruf için sadece tek bir lamba yanmaktadır. Salonun büyük bir bölümü karanlığa gömülmüştür. Aralarında bir çoğunun kolları façalıdır.-jilet atmışlardır. Kısa kollu oldukları için belli olmaktadır-. Mustafa –arkadaşının kollarını kastederek-: oğlum siz ne yapmışsınız böyle ya! Sandalyeye ters olanlardan bir taneside kollarını sandalyenin arkalığına dayamıştır. Jilet izleri belki de daha belirgindir. Selçuk, mustafa,tacettin ve Aziz dışında geriye kan herkes sigara içmektedirler. Sigara içenlerden bir tanesi elinde ki geriye kaln izmariti kendi koluna basar. Ve acayip bir ses çıkarır. Selçuk: oğlum siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz böyle ya!


Sigarayı koluna basan-sarhoşvari-: bizler piskopatız ruh hastayısız selçukçum. Aziz: bunun ruh hastalığıyla falan ilgisi yok. Buna kişilik bozukluğu denir. Sizler şiddeti kendinize yönlendiriyorsunuz. Ama en iyisini yapıyorsunuz. Bunu isteseniz iyi yönde kullanabilirsiniz. Tacettin-alayvari-: deil mi yani orduya girebilirsiniz. Polis olabilirsiniz. Mit ajanı olabilrsiniz. İşadamlarına koruma görevlisi veya mafya fedaisi olabilirsiniz. Aralarından biri: böyle koluna falça atanları askere amıyorlar. Mustafa: neden? Arkadaşı: piskopat diye. Askerde dayanamaz intihar eder başımıza kalır diye. KESME\ Kısa süreli bu konuşmanın ardından patron herkeze bilardo salonunun kapanacağını haber verir. Aziz ve arkadaşları hesabı ödeyip bilardo salonundan çıkarlar. Aziz ve arkadaşları şehrin caddelerinde yürürken görüntülenir. Daha sonra bir binaya girerler ve merdivenleri tırmanırlar. Selçuk: bugün bizim ev boş inşallah gelmezlerde bir alem yaparız. Daireye girerler. Belkide ellerinde bira ve şarap şişeleri vardır.şarap şişeleini açarlar satranç ve tavla turnuvası yaparlar. Konuşur kahkaha atarlar. Televizyonda herhangi bir yeşilçam filmi oynamaktadır belkide. Aziz: mutfak nerde susadım. Sellçuk-elinde kumandayla gösterir-.işte orası sağa dön. Aziz uyuşuk bir şekilde birkaç saniye sonra gelir.


Aziz-televizyonda ki yeşilçam filmini kastederek-: ulan mutfağa suiçip gitmeye geldik. Bacak kadar çocuk kazık kadar adam olmuş.

SAHNE – 82 – İÇ MEKAN – Aziz dairenin kapısını anahtarıyla açıp eve girerken görüntülenir. Sessizce odasına yönelir içeri girer. Lambayı yakar. Masanın üzerinde ÖZDEMİR İNCE nin bir kitabı vardır. Alır. Üzerini değiştirip yatağına uzanır ve göz atmaya başlar. KESME\ Belkide Aziz rüyasında ateş önünde bir dervişin ince nin nu ninda-e nezzattani vadar ma ekuttenni isimli şiirini okumaya başlar. Ani bir sarsıntı başlar. Kitap Aziz in göğsünde yada yüzündedir. Ve kamera belki de üstten yatay bir çekimle Aziz i görütülemektedir. Ahize hafiften sallanmaya başlar. Aziz uyanmaya başlar. Sarsıntının etkisiyle aniden dikkat kesilir ve doğrulur. Belki de kamera titreşim halindedir. Yanında ki yatakta uyumakta olan ablası da uyanır. Bu arada evin büyük ablası kaçma hazırlığındadır. Evin penceresinden veya balkonundan inerek bir adamla otomobile biner ve kaçarlar. SAHNE – 83 – Aziz yeniden uyuya kaldığı yerden yatakta doğrulur. Sabah olmuştur. Depremin –17 ağustos depremidir- sarsıntılarını ablası ve kendisinden başka evde hisseden hemen hemene yok gibidir. Ablası telaşla odaya girer. Nur: Aziz ablam evde yok kaçmış?–galiba Aziz-uykulu-: hayret bir şey ya. Ablası-paltosunu alarak-: biz babamla karakola gidiyoruz. Sende okuluna yetiş. Aziz şaşkındır. Belkide aniden hınçla yataktan kalkar


KESME\ Aziz üzerine giydiği okul üniformasıyla evden dışarı çıkar. Tam karşıda ki binada üst kattan bir çocuk yerde ki bir grup yoksul giyimli çocuğa bisküvi atmaktadır. Ve aniden bşnda da ki çocuğun annesi çıkar ve çocuğu çekip çekiştirerek içeri alır. Aşağı bakmayı ihmal etmez. Ve çocuklara dağılın evlerinize gidin diye bağırır belkide. Camii minarelerinden öğle ezanı okunmaktadır. Ve Aziz okula doğru düşünceli bir ruh haliyle hızla yürümektedir. SAHNE – 84 – İÇ MEKAN – Aziz sınıfın kapısını çalar.-Gir- sesiyle dik ve yerde takırdayan ayak sesleriyle sınıfa girer. Sınıf soğuk ve sisli bir hava çökmüşcesine donuk ve boğuktur. Sırasına oturur. Hoca-şaka yoluyla-: Aziz okul açuıldığından beridir böyle geç geliyorsun. Eğitim sisteminimi-düzeninimi- protesto ediyorsun. Bilelim. Aziz-ne diyeceğini bilemez bir halde-: sayılır onun gibi bir şey hocam. Sırasında arkasına yaslanır ve tam arkasında oturan kıza belki de Biraz mAsaj yapar mısın şekerim. Kız: sen o masajıda git de...-devamını getiremez yanında ki özlem kızn masanın kenarında bulunan dirseğine dokunur ve dirseği düşer-. Özlem: hoca duyabilir. Dersi anlatıyor dinle. KESME\ ders fiziki coğrafya Hoca herhangi idyot öğrencilerden birisini tahtaya kaldırır. Azerbeycanın yerini fiziki haritadan bulmasını ister. İngiltereyi gösterir. KESME\


Hoca - elin de ki yazılı kağıdını uzatarak-Aziz e-: ne demek oğlum ırkçılık neyi kastediyorsun. Emevilerde abbasilerde ırkçılık mırkçılık diye bir olay yoktu-rne adamlar var kardeşim ya. Adama sormuşum. Şimdiye kadar türklerin kullandıkları takvimler ne diye; adam yazmış imsakiye takviminide yazmış. Aziz-içinden-: siz adam gibi tarih anlatmazsanız elbet dalga geçerler. KESME\ Aziz devamlı derslerde ayakta tartışmalara katılmakta ve görüşlerini belirtmektedir. Aziz-konuşmasının bir bölümünde-: bizler açlıktan geberirken kokuşmuş sistemin soytarıları pasta savaşı yapıyorlar. Tavernalarda tabak kırıyorlar........... KESME\ Hoca: çıkarın oğlum yazılı yapıcam. Tacettin: hocam ders programını daha bugün değiştirdiler sizin geleceğinizden haberimiz yoktu. Çalışacak ders kitaplarımızda yok yanımızda. Hoca: oğlum ben onu bunu bilmem. Kör mü önceden çalışsaydınız. Belki de bir ömğrenci-sressizce-: dürzünün kafası yine bozuk. KESME\ Hoca masadan tahtaya kalkarken kıçını kaşıyarak hemde eliyle kıçına yapışmış pantolonunu düzeltirken görülür. Bayağı şişman oluşudur buna sebep. Sınıf gülüşür. Hoca-tahtadan-: hişt oğlum sen sırıtan buraya bak. Kalk gel buraya yap şu soruyu Öğrenci-gelir-: şimdi dağılma öelliğini kullanacaz dimi hocam. Hoca: oğlum eşitliğin öbür tarafında kini çek buraya


Öğrenci: nasıl hocam? Hoca: şimdi oğlum sen çekmeyi bilmiyor musun?-sınıfın erkekleri kahkaha atar-. Hoca: susun lan. Öğrenci;bilmiyorum hareketi yapar-bilmiyorum moduna girer-. Hoca-şakavari-:hay yediğin karpuz kabukları gözüne dizine dursun. Sen şimdi çekmeyi bilmiyon mu? Öğrenci: hocam herkezin ortasında mı? Sıradakilerden biri-belki mustafa dır-:sabun yok ki çeksin adam. Hoca-lafı duymuştur-: oğlum sen daha eline mi tecavüz ediyon? KESME\ Sınav anında bir sırada ki öğrenci diğer sıradaki öğrencinin kağıdyla kendi kağıdını değişir. Ve ardından kağıdı değiştiren parayıda kağıdını veren arkadaşına parayıda aynı el çabukluğuyla verir. KESME\ ders: edebi metinler; Hoca-tahtada elinde tebeşirle anlatmaktadır-: bunu hep söylüyorum çocuklar; sessizlik herzaman önemlidir. Hoca tahtaya dönüp tam elinde ki tebeşirle derse başlayacekken, bir tüp kamyou reklamını yaparak geçer. Hoca sıkıldığını belirten bir hareket yapar. Gülümseyerek yeniden tahtaya döndüğünde belediye hoparlöründen ölüm ilanı verilmeye başlar. KESME\ ders: ingilizcedir; Ders veren bayan öğretmenin kalça hatlarını belli edecek bir biçimde kız öğrencilerin masasına eğilmiş çözümlü örnek dersine yardımcı olmaktadır. Kız öğrenci: hocam duruşunuz çok dikkat çekiyor. Biraz duruşunuza dikkat edebilir misiniz? Hoca-şakavari-: boşver güzelim gariplerin gözü gönlü açılsın.


Kız öğrenciler kendi aralarında hınzırca gülüşürler. Erkek öğrenciler hocanın arkasından kaçamak bakışlarla bakmakta ve kendi aralarında konuşmaktadırlar. Erkek öğrencilerden bir teki bir tekine: sibel bülbül yine ofsaytta. Dışarı teneffüs zili çalar SAHNE – – DIŞ MEKAN – Aziz okul bahçesinde yalnız başına gezinmektedir.selçuk yanına koşarak gelir. Selçuk: aziz. Aziz merhaba dün yine bir kavga olayına karışmışsın. Aziz: beni tanırsın bela aramam ama bela gelir beni bulur. Selçuk: oğlum iti köpeği niye peşine takıyosunki bu memleketin liselerinde bunlar gibi tonla var. 2 kişi 3 kişi 6 kişi biradamın üzerine çullanırlar. Delikanlılığı belleyen it köpek sürüsü bunlar. Kendine dikkat et. Aziz: selçuk sağol. Söylediklerini unutmuycam. Daha sonra ayrılırlar. Aziz bahçede yürümeye devam eder. Ve içeri zili çalmaya başlar. SAHNE – 85 – İÇ MEKAN – Aziz koşar adımlarla merdivenleri tırmanmaktadır. Kamera dikey bir doğrultuda Aziz i izlemektedir. Aziz sınıfının bulunduğu koridora tam gelmişken, kabadayı öğrencilerden bir kaçı tarafından yolu kesilir. Kabdayı öğrenci: senbir dur hele. Aziz-küçümseyici-: neden?


Kabdayı: sen kendini ne zannediyorsun ulan? Aziz: çekin ulan arabanızı bela aramıyorum ben. Kabadayı: sen bittin oğlum. Eliyle Aziz i iter. Sırayla Aziz e omuzlarını çarparak giderler. Aziz moralinin bozulduğunu ifade eden bir baş ve el hareketi yapar. Daha sonra Aziz sınıfagirer. Sınıfta haylaz öğrenciler güya şaka niyetiyle birbirlerini yumrukluyor, kızlar camlara yığılmış dışarı kağıttan uçak yapıp atıyor. Bağırıp çağırıyorlardır. Snıfa hoca girer herkez yerlerine geçmeye başlar. Kız öğrencilerden özlem arkasında oturan Aziz e dönerek. Özlem: aziz Aziz: efendim Özlem: bana bir kaçtane roman tavsiye etsene dönem ödevi için. Aziz: okulun kütüphanesi biraz dağınık birkaç güne kalmaz düzenlerim. O zaman ikimiz beraber seçeriz. Özlem önüne döner. KESME\ Hoca sınav kağıtlarını dağıtır. Tüm sınıf sıkılgan hareketlerle sınav sorularını çözmeye başlarlar. KESME\ aziz yanında oturan tacettin le konuşup laflamaktadırlar. Belkide tacettin: ulan elimizde yok avucumuz da yok. Aziz bir üniversiteyi kazansak ne olacak. Ben enayimiyim ki yazılıda bunca adama yardım ediyorum. Al işte kemal lise birde sınıfta birkere daha kalsaydı okuldan atılacaktı. Bana yardım et dedi. Siktir git diyecektim olmayacaktı. Enayimiyim ben bu herife yardım ediyorum. Hiç değilse edebiyat sınavında biraz yardım ettik pezevenge o sene yırttı. Herif haftada 1 haftada 3 takım elbise değiştiryor. Biz 3 yılda bir takım. Güya beni ihya edecek. 35 kuruş içinbu heriflere yardım ediyoruz. Kendimi enayi gibi hissediyorum.


Aziz: ne diyebilirim ki haklısın. Mustafa da arka sıradan Aziz in elinde oynadığı mizah kitabını kastederek. Mustafa: aziz yinemi kitap. Aziz: yine kitap. Mustafa: aziz kitap okuyupta ne oluyorki. Hayatın en zevkli işi bence altına bir jaguarçekip, hızın doruğuna erişmektir. Aziz: oğlum böyle söylüyosun ama. Senin yaşaman için gerekli olan herşeyi yaratanda, senin o hayranı olduğun otomobili yapan adamda okuyan adamdır. Zil çalar. SAHNE – 86 – İÇ MEKAN – Zilin çalmasıyla beraber tüm sınıf dağılır. Aziz öğretmen masasının yanında ki pencereden dışarıyı seyretmek için pencereye nin yanına yaklaşır. Yanına sınıfın hoş kızlarından bir tanasi gelir. Kız: aziz biraz yer verebilir misin. Aziz pencerenin kenarına doğru kaykılır. Kız öğrenci dışarıya doğru el sallar. Kız öğrenci: Aziz yeni flörtüm nasıl yakışıklı değil mi? Aziz: kızım bence kim olursa olsun hiçbir erkeğe güvenme. Kız öğrenci: aziz okulun ilk aylarında sana aşıktım biliyormusun. Aziz. Yapma ya. Peki niye aşıktın.


Kız öğr: bilmiyorum. Yeni flörtümle birazdan çarşıya inicez. Aziz: yoklama fişine yok yazılırsın ama. Kız öğrenci: olsun nasıl olsa devamsızlığa bakmıyor anam babam. Teneffüs zili yeniden çalar. Ve herkez yerlerine geçer. KESME\ Hoca masada oturmuş konuşmaktadır. Hoca:....herifler banamısın demiyor. Imf milyon dolarları bizim söğüşçülere kodamanlara yolsuzlara veriyor. Bizimkilerde allah razı olsun deyip atıyor cebe. Gençler bu herifler adama borç verirken faizi şart koşarlar. En önemlisi bu borç biz dahil çocuğumuzun çocuğunun sırtınada biner. KESME\ herhangi bir ders: Hoca:.... mesela bir örnek verecek olursak. İşte bir yığın soytarıyı sanatçı diye yutturuyorlarenayilere. Bir milleti uyuşturmanın en güçlü yolu o nu yaşamadığına inandırmaktır. Ne yapıyorlar. Bir yiğın kouşmuş jet sosyetenin yozlaşmış eğlence yaşamlarını halka televizyon kanallarıyla lanse ediyorlar. KESME\ ders: tarih; Hoca: .... tarih sıkıcı ve ağır bir ders olarak bilinir. Bu yüzden kimse ne adam gibi tarihini nede geçmişini bilir.bakın gençler tarih demek tekerrür demektir. Dahiler ve istisnai büyük insanlar dışında geriye kalan tüm insanlar hemen hemen birbirlerine benzerler. Hep aynı hatayı tekrarlar dururlar. İşte sırf bu yüzden bu memleketin hali böyledir ya.eğer devletin başına gelenler tarihi yani geçmişlerini bilselerdi, padişahların devlet adamlarının yapmış oldukları hataları adam gibi tarih okuyup bilselerdi;tam anlamıyla iyi birer siyaset adamı olabilirlerdi.tarihlerini bilmedikleri için devlet yönetimine gelenler hep çuvallamışlardır. Zamanında siyasi amaçlı bir toplantıya macaristan a gidiyor.Ve özel bir konuşmada macaristanı cumhur başkanı diyor ki;sayın özal sizin dedeleriniz ecdadınız ne kadar barbar ne acımasız insanlarmış diyor. Bizim topraklarımızı kılıç zoruyla aldıkları


yetmiyormuş gibi, bizim atalarımızdan eli silah tutabilen gençleri zorla alıkoyup götürmüş,beyinlerini yıkamış yeniçeri yapmış diyor. Ve özal kendi tarihini detaylı bir şekilde bilmediği için macar cumhurbaşkanına gerekli cevabı veremiyor. Türkiyeye döndüğünde osmanlı tarihini araştırıyor bakıyor ki; macar cumhurbaşkanın zorla alıkoyup götürdüğü gençler dediği yeniçeriler, sırf osmanlı askeri olabilmek için gönüllü sınava giriyorlarmış. Yani zorlama yok. Özal gerekli cevabı zamanında tarihi öğrenmediği bilmediği için veremiyor. Ama macaristan cumhurbaşkanı bırak macaristan tarihini adamlar sırf bizleri kötülemek için osmanlı tarihini bile biliyor. Bir amarkan başkanı olabilmek için iki sıfat gereklidir. Birincisi dünya tarihini bileceksin yönetimden -veya idareden- anlayacaksın. Ama sen bizde ki meclise girsen adam bırak dünya kendi tarihini dünya tarihini; dünya haritasında sorsan türkiye nin yerini zor bulur. Heriflerin türkiye tarihinden haberleri yok. Sokağa çıkın on tane adam getirin buraya anadolu çocuğuyum diye geçinirler mangalda kül bırakmazlar. Bırakın siz kendi öz tarihini söylesen türkiye haritasında türkiyenin yerini bulamazlar. Türklerin anayurdunun nerde olduğunu bilenlerin çounluğu tamamiyla dünyaya kapalı dar kafalı anca televizyoda bir yığınmutlusytarıları seyretmekten başka hayatsal faaliyetleri olmayan bir çoğunluk bu memleketi kirletiyor. Biz zamanında istanbda üniversitede zenci öğrenciler görürdük. Adamla türkçeyi bizden daha iyi konuşurlardı. Bize ugandadan, sudandan, somaliden geldiklerini söylerlerdi. Şimdi biriniz kalksın bana ugandanın nerde olduğunu söylesinlesin. Aziz:orta afrikada hocam. - sınıf güler Hoca-devamla-: sokaktaki adam hiç bulamaz. Ama somalide ki sudanda ki ugandada ki adam türkiyenin nerde olduğunu biliyor. Ta oradan kalkıp Türkiye ye tahsil görmeye geliyor. Yani adam dünyadan haberdar. Haberdar yaşıyor. Ama bizimkilerin bırak dünyayı kendilerinden haberi yok.-sınıf kahkaha atar. KESME\ ders: tarih; Hoca masal anlatır gibi dersine devam etmektedir. Hoca: zamanında Metehan dan düşmanlar oğlunu istemiş vermiş, karısını istemiş vermiş. Daha sonra toprak hemde kurak çorak bir


toprak parçasını istemişler. Vermemiştir. O benim malım değil tüm toplumun malı demiştir. Buna ben değil milletim karar verebilir demiştir. Şuan filistinde insanlar kendi dedelerinin günahlarını çekiyorlar. Adamlar dedelerinin üç kuruşa sattıkları toprakları binlerce şehit veriyorlar yinede alamıyorlar. Hani hatırlarsınız bir amerikalı subayla oğlu Bolu da kayak sırasında kaybolmuşlardı. Herifler baktılar bu türk askeri nasıl bu kadar dayanıklı olabiliyor. Eğitim fotoğraflarını çekip kendi ordusunda uygulamak amcıyla çektiler gittiler. Br türk askeri sırtında elli kilo yükle seksen kilometre rahat yürüyebiliyor. KESME\ herhangi bir ders: Bayan hoca: ya dersi anlatıyorum anlatıyorum kimse dinlemiyor. Neden dinlemiyorsunuz ya. Belki de Aziz: suç sizde hocam niye diye bir sorun. Hoca: niye? Aziz: çünkü hocam güzelliğinizden derse adapte olamıyoruz. Mustafa: abi bu kadar düşeceğini aklıma bile getiremezdim. Çok duygulandım.-allahın yosmasına 10 puan için yalakalık yapıp yaltaklanıyosun ya. Ne yalaka herifsin ya. Çünkü hoca çok çirkindir. KESME\ ders: sosyoloji; Hoca:.... çocuklar ben istenmediğim yerde durmam. Bilmiyorum tayinimi istesem mi? Yurt dışına gitmeyi istiyorum. Ama para yok. Bazı öğrenciler kendi aralarında konuşmaya başlayarak hocayı rahatsız ederler. Hoca konuşan öğrencilere karşı. Hoca: oğlum susun ya.


Dışarıdan koridordan bağırtı çağırtı sesleri gelmektedir. hoca ayağa kalkar kapıyı açar ve koridora çıkar. Kamera koridordan üstten ve dikey bir çekim yapmaktadır. Hoca: oğlum niye bağırıp çağırıyorsunuz. Orda bulunan öğrencilerden birisi: hocam ders boş. Hoca: oğlum ders boşsa ille bağırıp çağırmanız mı gerek. Öğrenci: hocam biz bağırmıyoruz ki. Bağıranlar az önce kaçıp gitti. Hoca sınıftan gelen gürültü seslerini duyar ve kapıyı kapatıp sınıfa girer. Dışaradaki öğrenciler sırıtarak sen de kimsin gibisinden bir hareket yaparlar. Hoca sınıfa girdiğinde sınıfın haylazları fırsattan istifade tozu dumana katmışlardır. Ortalık toz dumanı içindedir. Hocanın sınıfa girmesiyle gürültünün kesilmesi ve herkesin yerlerine geçmesi bir olur. Hoca-sinirli-: oğlum kazzık kadar adam oldunuz. Hala öğretmen dersten çıkınca dersteymiş gibi davranmasını bilmiyorsunuz. Aziz-o anda şakavari-: hocam bunlar derstede böyle zaten. Sınıf kahkaha atar öğretmen de kendini tutamayarak biraz gülümse ama hemen ciddileşir Hoca: orasıöyle zaten...-susma-... hani geçen hafta bana söz vermiştiniz bir daha gürültü etmeyecektiniz. Böyle böyle sözün bir kıymeti kalmıyor oğlum. Benim üzüldüğüm nokta bu... Herif çıkışta yanına kendi gibi iki üç tane zibidiyi toplamış çocuğun tekini dövüyorlar. Gidiyorum yanlarına oğlum çocuğu niye dövüyorsunuz diyorum. Yav işte benim kıza bakmış. Ulan piç baktı diye çocoğa saldırılır mı?ulan. ondan sonra hocam bir daha yapmayız erkek sözü. Tamam. Aynı


herif başka bir gün yanında kendi gibi iki üç tane piçlen başka bir adamı çıkışta sıkıştırmışlarrahatsız ediyorlar. Hani söz verdiydin. Herifçioğulları alışmış anasını satıyım. Yani şu evrimini tamamlamamış gorillerle aynı okulda olmaktan nefret ediyorum. Kazzık kadar adamlarsınız be. Arık bu yaştan sonrada sizlere öğüt nasihat verecek değilim. Anlayın artık oğlum. Sesinizi kesin ve iki dakika dersinizi dinleyin. Dersi dinlemeyen vursun kafayı yatsın, sessiz dursun. Şu dersi adam gibi işleyelim. Tenefüste ne konuşacaksanız konuşursunuz ya! KESME\ ders: sanat tarihi; Hoca: ... çocuklar işte tarih budur. Hayattaasla birbirinize güvenmeyin ve sınıf içinde mesafeli olun. Tarihe kuşkuyla bakın. KESME\ herhangi bir ders: İki kız öğrenci fısıltıyla konuşup gülüşmektedirler. Hoca ayakta dersi anlatmaktadır ve durumunfarkına varır. Eliyle konuşan kızlardan birisinin kafasına vurur. Elinin işaret parmağını büküp sivri ucuyla vurmasıyla meşhur bir hocadır. Tam öteki kıza vuracağı esnada. Öteki kız: hocam sakın kafama vurmayın başım ağrıyor. Hoca-safça-: nerene vuruyum. Sınıf kahkaha atar. KESME\ herhengi bir ders: Tacettin- yanında oturan Aziz e-: Aziz önümüzde ki bir ders boş. Kağıt atarız değil mi? Aziz: atalım bakalım. Teneffüs zili çalar. SAHNE – 87 – DIŞ MEKAN – Aziz okul binasının öğrenci giriş bölümünden çıkıp tenffüs bahçesine doğru ilerken görülür.sağ elini pantolonun cebine


atar. Bu esnada kamera dikey ve yüzeysel bir çekim yapmaktadır. Aziz Tacettin in Mustafa nın Selçuğun ve İsmail in iskambil kağıdı oynadıkları kuytu köşeye kadar gelir. Kürt İsmail: tamam Aziz de geldi. Mustafa bu arada porno gazetelerden birine kendini vermiştir. Mustafa: uf be mala bak be. Şöyle bir kasaya hıyar döşeyemeyecez mi be. Tacettin-Selçuğa dönerek-: Selçuk papaz kaçtı mı? Spring mi? Piştimi? Oynayalım. Selçuk: spring atalım altı kişiyle ancak bu oyun oynanır. Aziz de çimene yayılmış magazin dergilerinden bir kaç tanesini karıştırmaya başlar. Aziz-karıştırırken belki de-: kokuşmuş aşklar. Kokuşmuş insanlar. Kouşmuş bir eğlence alemi. Yavşamış ulan bunlar. Deyip buruşturup dergiyi bir kenara atar. Mustafa: Aziz abicim ne yapıyosun ya. Para verdik biz onlara. belkide tam o sırada kalbalık bir öğrenci yığınları bir topun peşinde koşarak birbirlerinin üstüne çullanarak maç yapmaktadırlar. Hepside bir an için yığılırlar birbirlerinin üstüne çullanmışlardır. Belkide Aziz ve arkadaşlarıda kalabalığın üzerine atlarlar. Aziz en son sırt üstü atlar. Ve kalabalığın üzerinde ayak ayak üstüne atar. Birkaç saniye sonunda yığılmış kalabalık biraz ayaklanınca Aziz de güç bela doğrulmak zorunda kalır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.