Yarın66

Page 1

Kozlu 8 işçinin canını aldı Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessese Müdürlüğü kömür ocağında ’Ani metan gazı püskürmesi’ 5’i gazdan zehirlenerek 3’ü de göçük altında kalarak 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Kurtarma çalışmaları sırasında bir ağır olmak üzere 6 işçi yaralı olarak çıkarıldı.

Maden, inşaat, taşeron

GÜLSÜM KAV ANA FİKİR

07

6

2013 yılının ilk kar yağışı geldi

8 ocak 2013 l salı l sayı:66 l 1 tl

2013 yılının beklenen ilk kar yağışı başladı. Şiddetli yağışlar bir çok ilde etkili oluyor. Meteorolojinin yayınladığı uyarıya göre öğleden sonra Marmara Bölgesi’ndeki 11 ilde şiddetli yağış bekleniyor. toplum 2

Güzel günlerin habercisi... Şişecam’da işten atılan 572 işçi açıkladı:

www.yarinhaber.net

Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam dizisinin yönetmeni Ezel Akay ile görüştük

TRT’nin kıyamı

Geçtiğimiz günlerde yayından kaldırılan TRT’nin dönem dizisi “Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam” dizisinin yapımcı yönetmeni Ezel Akay ile projenin öncesi ve sonrasını görüştük.

“3 çocuğumuz var işimiz yok” Şişecam direnişte Anadolu Cam Sanayii tarafından 31 Aralık itibari ile kapatıldığı açıklanan Topkapı Şişecam Fabrikası’nda işsiz kalmak istemeyen işçiler tüm engellemelere rağmen eylemlerine devam ediyorlar.

Adalet yerine cop

Serkan Atak ile Esas Mesele 12

Eskişehir’e taşınacağı gerekçesiyle kapatılmak istenen fabrikadaki memurların hakları korunurken, işçilerinki yok sayılıyor. Adalet isteyen işçiler birçok defa polisin saldırısını geri püskürtmek zorunda kaldılar.

Hakkımız verin

Mısır ekonomisi çöküşün eşiğinde

İşsiz bırakılmak istenen, her biri en az 10 yıldır çalışan işçiler Yarın’a konuştu. Haklarını alana kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyleyen işçiler “Önce mevcut haklarımızı korusunlar” diyorlar. Güncel 3

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi geçen hafta özellikle son iki yılın siyasi karışıklık ve sosyal huzursuzlukları nedeniyle ağırlaşan ekonomik sorunlarla mücadele sözü verdi. Uzmanlar, birbiri ardına düzenlenen seçimler ve protesto gösterileri devam ederken ülkeyi daha zor ekonomik günlerin beklediği görüşünde. dünya 13

EHP Genel Sekreteri Emre Öztürk de direniş alanındaydı. Öztürk; “İçtiğiniz ilaçların cam şişelerinin altına bakın onları göreceksiniz. Şişecam işçileri Topkapı’da kapatılan ve işlerine son verilen fabrikada ürettiler onları. Burada 11 gündür direniyorlar. Şimdiden kazandılar direnişi.” dedi.

Sorunun çözümü belli

Makinelerin sahipleri ve makinelerde çalışanlar HAKAN ÖZTÜRK AKLIN YOLU

4

Şişecam işçisi her zaman değerlidir SİBEL UZUN UYANIS Ş

5

Daha fazla Şişecam

GÜN CAĞ ÇAĞ AYDIN PRİZMA

Siz de bilgisayara bağımlı mısınız?

Ailelerin çocukları için bahsettiği bilgisayar bağımlılığı gerçek çıktı. Türkiye’de de var olan Bilgisayar Bağımlılığı Polikliniği, bağımlıların bağımlılıktan kurtulmaları için, tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi yöntemler izleyerek bağımlılıktan kurtarmayı amaçlıyor. toplum 16

Sözün doğrusu

7

18 ilde kadın cinayetleri tartışıldı Çözüm mü, şov mu? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 5 Ocak Cumartesi günü, 18 ilin katılımıyla gerçekleştirdiği eğitim çalışmasıyla mücadelesini bir adım daha ileriye taşıdı. güncel 6

Şişecam işçileri tarih yazıyor. İşsiz bırakanlara en güzel cevabı gösterecekler.

Hakan Fidan’dan, Ahmet Türk’e iki kanadın da görüşmeye gittiği Öcalan’ın ne dediği belli değil ancak olumlu bir sürecin başladığı görülüyor. sİyaset 4

Kürt sorununda bir adım atıldı. İkinci adım geriye olmazsa iyi şeyler olacak.

Kadınlar, cinayetlere karşı 18 ilde birden yaptıkları eğitimle artık daha güçlü.

Gençler yasanın peşinde Hükümet çıkardığı yasayla övünüyor. İki gün geçmeden madenler 8 can aldı.

10


02 TOPLUM

8 Ocak 2013

Kış fena bastırdı, zehirlenmeler başladı Yine maganda kurşunu

İzmir’de yeni yılın ilk dakikalarına girildiği anlarda maganda kurşunu yine bir çocuğu vurdu. Havai fişek gösterisini izleyen 11 yaşındaki Arif Dallı, kimliği belirsiz bir kişi tarafından açılan ateş sonucu başından vuruldu. Ağır yaralanan çocuk tedavi altına alındı. Arif Dallı, akrabalarıyla birlikte havai fişek gösterisini izlemek amacıyla binanın teras katına çıktı. Fişeklerin aydınlattığı gökyüzünü izleyen küçük Arif, bir anda yeri yığıldı. Şerafettin Dallı oğlunu götürdüğü hastanede çocuğun başından vurulduğu ortaya çıktı. Arif Dallı, yoğun bakıma alındı. Baba Şerafettin Dallı, “Magandalar artık durdurulsun. Bizim canımız yandı, başka canlar yanmasın.” dedi. YARIN toplum

Yeni dönemde taksi denetimleri geliyor

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, son iki ayda yapılan taksi denetimleri sonucunda, yolcu güvenliğini tehlikeye düşüren, “kısa mesafe” gerekçesiyle yolcu almayan 365 araca toplam 26 bin 280 lira para cezası uygulandığını açıkladı. Konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, Vali Mutlu, İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin şehir içi ulaşımında karşılaştıkları sorunlar nedeniyle taksi denetimlerini arttırdıklarını bildirdi. Mutlu, 2012 yılının son iki ayında yapılan taksi denetimleri sonucunda, yolcu güvenliğini tehlikeye düşüren, kısa mesafe için yolcu almayan 365 araca toplam 26 bin 280 TL, yasak yere park eden bin 684 taksiye de 121 bin 248 TL para cezası uygulandığını belirtti. YARIN toplum

Kullanılmayan direkten kulübe yapan adam

Ordu’nun Fatsa İlçesi Kılıçlı Köyü’nde oturan 40 yaşındaki Alaattin Odabaş, kullanılmayan elektrik direğine kulübe yaptı. Odabaş, boş zamanlarını burada kitap okuyarak ve manzarayı izleyerek geçiriyor. Odabaş’ın 20 metre yüksekliğindeki demir direğin tepesine tahtadan yaptığı kulübe köylülerin ilgisini çekiyor. Odabaş, “Direk benim bahçemin içerisinde. Yıllardır kullanılmıyor. Elektrik hattı buradan alındı. Direk de bahçemde kaldı. Ben de kimseye zarar vermeden, boş vakitlerimi değerlendireceğim bir kulübe yaptım” dedi. YARIN toplum

Soğuklar arttıkça soba ve şofben zehirlenmesi haberleri de artmaya başladı. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da ardarda yaşanan 2 doğalgaz zehirlenmesinde 8 kişi yaşamını yitirdi. Kömür sobası, doğalgaz sobası derken soba zehirlenmelerinde yaşanan can kayıpları Türkiye’de çok fazla. Bu nedenle alınacak önlemlerin önemi de artıyor. TOPLUM sanem deniz kural

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da birer gün arayla meydana gelen doğalgaz zehirlenmeleri sonucu 8 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin ardından, kış aylarının da sertleşmeye başlamasıyla yeniden soba, şofben ve baca zehirlenmeleri gündeme geldi. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da önce Zeytinburnu ilçesindeki bir evde doğalgazdan zehirlenen Afganistan uyruklu 5 kişi hayatını kaybetti. Zeytinburnu’nda 5 kişinin doğalgazdan zehirlenmesinin üzerinden 24 saat bile geçmeden bir kötü haber de Fatih’ten geldi. Fatih’te 3 kişi doğal gaz zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. İstanbul’daki ölümlerin hemen ardından bir haber de İzmir’den geldi. İzmir’de iki kız kardeş, banyoda şofbenden sızan gazdan zehirlendi. Kardeşlerden biri hastaneye kaldırılıp kurtarılırken, evde kalan 15 yaşındaki Yaren Lort hayatını kaybetti.

KÖMÜR ZEHİRLENMESİ NEDEN OLUYOR? Her yıl yüzlerce insan karbonmonoksit zehirlenmesinden hayatını kaybediyor. Karbonmonoksit (CO) gazının tanınması ve fark edilmesi zor olduğundan, zehirlenmeleri de çok ağır ve öldürücü oluyor. Karbonmonoksit kanımızda bulunan ve oksijen taşıyan hemoglobin adını verdiğimiz maddeye bağlanması çok kolay olan bir gaz. Dolayısıyla bu gazla zehir-

lenmek çok kolay. Karbonmonoksit gazı, renksiz, kokusuz, tatsız bir gaz. Bu yüzden fark edilmesi de zor. Tanınması ve fark edilmesi zor olduğundan, zehirlenmeleri de çok ağır ve öldürücü olabiliyor. Karbonmonoksit zehirlenmesi belirtilerinin iyi bilinmesi ve erken saptanması hayat kurtarıcı oluyor. Karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı bilinçlenme ve eğitim çalışması çok büyük önem taşıyor. Karbonmonoksit zehirlenmeleri aslında oldukça basit, küçük tedbirler ve dikkat ile önlenebiliyor. Soba, şofben ve doğalgaz kullanırken dikkatli olunması, soba ve baca temizliklerinin yapılması ve zehirlenme duru-

mundan şüphelenildiğinde ortamın havalandırılıp, kişinin ortamdan uzaklaştırılarak derhal 112 Acil Sağlık Hizmetleri telefonundan yardım istenmesi gerekiyor. Soba, şofben ve doğalgaz kullanırken dikkatli olmak, herhangi bir şikayet hissedilmesi durumunda 112’yi aramak hayat kurtarıcı olacaktır.

ZEHİRLENME BELİRTİLERİ 1. aşamada, kişide hafif huzursuzluk, durgunluk ve uyuklama hissedilir. Biraz daha fazla karbonmonoksit gazı solunursa rehavet çöker ve uyuma isteği iyice artar. 2. aşamada, titreme, adale kasılması, diş gıcırdaması, çene titremesi olur ve vücut ısısı yükselir.

Gözler donuklaşır. 3. aşamada, solunum ve kalp yavaşlar. Vücut ısısı düşer ve ölüm gerçekleşebilir. Karbonmonoksit sonucu ölümlerde dudak rujla boyanmış gibi kızarır. Yüz tebessüm eder bir hal alır. Deri kiraz kırmızısı renge dönüşür.

DOĞALGAZ ZEHİRLENMESİNİN NEDENLERİ Doğalgaz bacalarının temizlenmemesi, bakımının yapılmaması veya baca malzemelerinin zaman içerisinde deformasyona uğraması en çok nedenlerdir. Gerekli bakım ve temizlik yapılmadan doğalgaz kullanılması durumunda, atık gazlar, bacada yoğuşma oluşturur.

Talihli ikramiyesini aldı

Milli Piyango Yılbaşı özel çekilişinin 45 milyon liralık büyük ikramiyesinin dört talihlisinden biri Şahin Özdemir, 11 bin 250 liralık ikramiyesini almak için Ankara’ya geldi. Akaryakıt dolum tesisinde görev yapan Özdemir, Mersin’de bileti satın almış. Milli Piyango Yılbaşı Özel Çekilişi’nden büyük ikramiye İstanbul, İzmir, Adana ve Muğla’da satılan çeyrek bilete isabet etti. Adana’da satılan bileti alan talihlinin Mersin’de özel güvenlik görevlisi evli 1 çocuk babası Şahin Özdemir olduğu ortaya çıktı. Yılbaşının ardından Milli Piyango biletlerini sabah aldığı bir gazeteden kontrol eden Özdemir’in, büyük ikramiyenin ortağı olduğunu öğrendikten sonra sevinçten inanamadı. YARIN toplum

Polis kaza yaptı İstanbul Üsküdar’da ters şeride giren polis memurunun kullandığı otomobil önce normal yolunda ilerleyen bir motosiklete, ardından da yine normal yolunda seyreden iki araca çarptı. Kazada 15 metre sürüklenen motosiklet sürücüsü Mehmet Kırma hayatını kaybederken, diğer sürücü de yaralandı. Kazaya karışan polis memuru gözaltına alınarak Beylerbeyi Polis Merkezi’ne götürüldü. YARIN toplum

Elektrikte yeni dönem Elektriğe de tıpkı internet gibi paket sistemi geliyor. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mücahit Fındıklı, vatandaşın, elektriğini, internette alanında olduğu gibi istediği şirketten, kendisine uygun olan koşullarda pazarlık ederek satın alabileceğini, bunun için gerekli yasal altyapının hazır olduğunu söyledi. Fındıklı, yaptığı açıklamada, enerji sektörün üretim ve dağıtım alanlarında özel sektörün daha fazla devreye girmesini, özel sektördeki sermaye birikimini enerji yatırımlarına da katmayı istediklerini ifade etti. YARIN toplum

Soğuk havalar kalbinizi yorabilir Kalp hastalarının soğuk kış günlerinde yaşam şekillerini mevsime göre programlaması, üşümemesi ve hastalanmamak için gösterilen özenin, kalp sağlığına da gösterilmesi gerektiği belirtiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Azmi Özler, soğuk havalarda kalp sağlığını koruma yolları hakkında bilgi verdi. Kalp krizlerinin kış aylarında daha sık olmasının en önemli nedenleri olarak; soğuk havaların uyardığı damarlardaki büzülme, spazm ve kışın hareketin azalması olarak belirlendi. Kalp krizlerinin kış aylarında 3 kat fazla görüldüğü ve yaz aylarına göre daha ölümcül seyrettiği biliniyor. YARIN toplum

Okul sütü ihalesi iptal Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Okul Sütü İhalesi”nin iptal edildiğini ul duyurdu. Zehirlenmelere neden olan “Ok i enin ned sütü” projesi ihalesinin iptal edilme len ştiri Sağlık Bakanlığı 7 bölge için gerçekle

aihalede “bölgelerin tamamına teklif çıkm esi” Proj ması” olarak açıkladı. “Okul Sütü am 7 kapsamında 32 bin 500 okulda topl ına milyon 200 bin öğrenciye süt dağıtım ıştı. anm başl da geçen yıl Mayıs ayın


03 GUNCEL

8 Ocak 2013

Şişecam direnişte

Anadolu Cam Sanayii tarafından 31 Aralık itibari ile kapatıldığı açıklanan Topkapı Şişecam Fabrikası’nda çalışan 572 işçi işsiz kaldı. Fabrika Eskişehir’de çok daha büyük bir yere taşınırken, işçilerin isterlerse Eskişehir’de asgari ücretle çalışmaya devam edebilecekleri söylendi. Bunu kabul etmeyen 420 sendikalı işçinin direnişi ise sürüyor.

Şişecam fabrikasının taşınmasıyla, işçilere ya asgari ücrete çalışmanın ya da işten çıkmanın dayatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? NURİ TEPEBAŞI ŞİŞECAM İŞÇİSİ

Haklarımızı alana kadar direneceğiz Sadece fabrika büyüyor diye bizi işten çıkardılar. Biz bunu kabul etmedik, etmeyeceğiz. Direniş sonuna kadar devam edecek. Haklarımızı almadıkça burada kalacağız.

MÜRSEL KILIÇ KRİSTAL-İŞ İSTANBUL ŞUBE BAŞKANI

İşçilerin haklarıyla nakledilmesi gerekir

Bu fabrika taşınırken nasıl makinesini, tesisatını götürüyorsa, aynı haklarla işçilerin nakledilmesini istiyoruz. İşverenin maaşları asgari ücrete çekmesine karşı direniyoruz. istanbul elif karan

İşsizlik çığ gibi büyüyor. Ne üniversite mezunları güvenceli bir iş bulabiliyor ne de on yılla-

rını harcadıkları fabrikalarda çalışan derilen mektuplarla işsiz bırakıldılar. işçiler. Arçelik’te işten atılan 200 işçinin ardından şimdi de Şişecam Fabrika büyüyor, Fabrikası’nda tam 572 çalışan evle- işçiler işsiz kalıyor rine gönAnadolu Cam Sanayi’ne bağlı Topkapı Şişe Cam Fabrikası kapatıldı. Gerekçesi ise kriz, düşen kar oranları değil. Aksine fabrika çok daha büyük kapasiteyle çalışacak Eskişehir’de yeni bir tesisse taşınıyor. Memurlarının tamamını da yanında götüren fabrika, Eskişehir’de mevcut işçilerin yerine daha düşük ücretle başka işçileri çalıştırmak istiyor, Eskişehir’e gitmeyi isteyen işçilerden var olan tüm haklarından feragat ederek asgari ücretle iş başı yapması isteniyor.

İftiralara belgeyle cevap

Asgari ücreti az buldukları, iki bin beş yüz lira maaş aldıkları iddia edilen işçilerin maaş bordroları, bu yönde yapılan açıklamaların direnişin toplumsallaşmasını engellemek için yapıldığını gözler önüne sermeye yetiyor.

emre öztürk ehp genel sekreteri

Şimdiden direnişi kazandılar İçtiğiniz ilaçların cam şişelerinin altına bakın onları göreceksiniz. Şişecam işçileri Topkapı’da kapatılan ve işlerine son verilen fabrikada ürettiler onları. Burada 11 gündür direniyorlar. Şimdiden kazandılar direnişi.

SERDAR ÇARKÇI EHP MERKEZ KOMİTE ÜYESİ

Bu durum, işçilerin nasıl bir anda işsiz kalabileceğini gösteriyor. Kapitalistler kendi ceplerine çalışıyor. Bizler de buna seyirci kalmamalıyız. Direniş çok önemli.

İşçiler haklarını istiyor Şişecam’da direnişe başlayan işçilerin lerin çoğu Başbakan’ın açıklamalarına tek talebi yasal haklarının geri veril- dikkat çekiyor: “üç çocuk diyorlar, mesi ve özlük haklarıyla yatay geçiş üç çocuğa bakılacak para ve iş yok”. yapabilmek. Ancak her işçi direni- Düzenlemenin genç insanlara imkân şinde olduğu gibi işçilerin talepleri sunuyor gibi gözüktüğü belirtilirken, çarpıtılmaya devam ediyor. Fabrika kendilerinin işsiz kalışıyla çok daha bu taşınma işlemi esnasında 420 sen- büyük bir grubun nasıl geçineceği sodikalı işçi dışındaki tüm çalışanların rusunun cevapsız bırakıldığını ifade haklarını korurken, sendikalı işçilerin ediyorlar. Direniş alanında geçmiştetazminatları ödenerek işten çıkarıla- ki grevlerine de atıfta bulunan işçiler cak. Aileleriyle beraber direnen işçi- mücadelede kararlı.

AZİZ ÇELİK KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ ÇALIŞMA EKONOMİSİ ÖĞRETİM ÜYESİ-YAZAR

Hile yapıyorlar

Bu gerçekte bir kapatma değil. Aynı ürünleri Eskişehir’de üretecekler. İşveren hile yaparak ucuz ve sendikasız işçi çalıştırmak istiyor.

İBRAHİM TUNCER ARIN DİSK GENEL-İŞ üyesi

İşçiler sendikalı oldukları için sonuç bu İşçilerin aynı şartlarda taşınması gerekir. İşverenin yaptığı işi yokuşa sürmek. Bunlar sendikalı, yani örgütlü işçi oldukları için bunu yaptıklarını düşünüyorum.

EHP, Şişecam işçilerinin yanında

serkan atak İŞÇİ ÖLÜMLERİNE SON PLATFORMU hukukçularından

Fabrika hile yapıyor

Şişecam’da olan basit bir iş yeri kapanması değil, iş yerinin kapasitesini daha fazla arttırmak için başka bir ile taşınması olayıdır. Bunu yaparken de asıl amaç ucuz işçilik için hileye başvurulmasıdır.

Topkapı Şişecam işçilerinin direni- Başkanı Sibel Uzun ve Genel Sekreter Emşini Emekçi Hareket Partisi ziyaret re Öztürk’ün de katıldığı ziyarette, işçilerle etti. Ziyarette işçiler tüm işçi sınıfı adına dayanışma sözü verildi. EHP üyeleri, didirenişten vazgeçmeyeceklerini belirttiler. renen işçilerle sohbet etti. İşçiler haklarını Anadolu Cam Sanayii tarafından geç- kazanana ve işe geri alınıncaya kadar mütiğimiz günlerde 572 işçi işten çıkarılmıştı. cadelelerinde kararlı olduklarını söylediler. Topkapı Şişecam Fabrikası’nın kapatılma- İşçiler kar yağışına rağmen nöbetlerden sını protesto eden işçiler ise, 11 gündür günlük yaşamın sürdürülmesine kadar birfabrikadaki direnişlerine devam ediyor. çok işi yerine getiriyorlar. Direniş alanına Bugün Emekçi Hareket Partisi Topka- ziyaretler de yoğunlaşarak devam ediyor. pı Şişecam Fabrikası’nda direnen işçileri İşçiler aileleriyle birlikte fabrika direnişini ziyaret etti. Emekçi Hareket Partisi Genel sürdürüyorlar. YARIN GÜNCEL

ELİF ERGÜN ANADOLU CAM A.Ş. YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Ekonomik zorunluluk Topkapı Fabrikası’nın faaliyetine son vermesi sürpriz bir karar değildir. Ekonomik ve çevresel faktörler yararına kaçınılmaz bir zorunluluk olarak uygulamaya konuldu.

İşçiler Yarın’a konuştu

MEHMET TÜRKAY MARMARA ÜNİVERSİTESİ KALKINMA EKONOMİSİ ÖĞRETİM ÜYESİ

İşsizlik doğal bileşen

Şişecam fabrikasına dair taşınma kararı Türkiye’de işsizlik meselesiyle ilişkilidir. İşsizlik Türkiye kapitalizminin doğal bileşeni olarak anlaşılması gereken bir durumdur. Mehmet Sayın

Bülent Petük

Ercan Kutluk

Giray Küçükaykanat

Mehmet Akkaya

Taner Kızılarslan

İsmail Akçit

Eğer işveren Avrupa’da, dünya da ikinci üçüncü olduysa hep bu işçi sayesinde. Mevcut haklarımız verilene kadar çıkmayacağız. İşvereni sağduyuya davet ediyoruz.

18 yıldır bu şirkette çalışıyorum. En son biliyorsunuz sabaha karşı polis baskını oldu. O baskın bizi daha çok birbirimize kenetledi. Çocuklarımız için direneceğiz.

17 sendir bu fabrikadayım. Emeğimiz karşılığı 800 milyon değil. 800 milyonla değil insan, hayvan bile yaşamaz. Haklı taleplerimiz karşılanana kadar buradayız.

16 senedir burada çalışıyorum. Buradaki şartlarla çalışmak istiyorum. Ölmek var dönmek yok. Mücadeleye devam ediyoruz. İnşallah kazanırız.

Şişecam’ın Mersin’de sendikanın örgütlü olduğu fabrikasında baş temsilciyim. Arkadaşlarımıza destek vermek için bin kilometre yol teptik geldik buraya.

Geçmişte başardığımız pek çok direniş var, arasına 2013’üde katılacağız. Biz kıvılcım yakacağız, ateş olacağız. Küresel sermayenin ucuz iş gücü adına yaptığı oyunlara izin vermeyeceğiz.

İşveren bizi 31 Aralıkta dışarıya attı. Biz de mevcut haklarımızla çalışmak istediğimiz için direniyoruz. Şişecam büyürken bizim de emeğimiz oldu.

An an direnişin tüm haberlerini www.yarinhaber.net’ten takip edebilirsiniz.

NURAN GÜLENÇ SENDİKA ÖRGÜTLENME UZMANI

Kazanılmış haklara bir saldırı söz konusu Şu an işçiler kendi ekmeklerine sahip çıkmak için haklı bir mücadele yürütüyor. Bu yapılan, toplu sözleşme ve kazanılmış haklara yönelik bir saldırıdır.

UĞUR ERDEMİR ESKİ TEKEL İŞÇİSİ

Bu devirde iş bulmak zor Patron nereden daha fazla para kazanacağının hesabını yapıyor. Bu devirde zaten iş bulmak zor. İşsizlik oranları sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde yükseliyor.


04 GUNCEL

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Örnek olay budur

8 Ocak 2013

Çözüm mü, şov mu? Uzun süredir talep edilen ve hükümetin bir karşı çıkıp bir olumlu baktığı görüşmeler sonunda başladı. Hakan Fidan’dan, Ahmet Türk’e iki kanadın da görüşmek için gittiği Abdullah Öcalan’ın ne dediği henüz belli değil ancak olumlu bir sürecin başladığı görülüyor. Diğer taraftan daha önceki görüşmelerin ardından “uzun ayrılıklar” çıktığı biliniyor.

Muğla’daki, Milas-Bodrum Havalimanı’nda çalışan 80 güvenlik görevlisi işten çıkarıldı. İşten çıkarılacak olanlar düğün salonunda ve noter huzurunda kura çekimi ile belirlendi. Firma sahibi İbrahim Bengi: - Hepiniz aslanlar gibi görevinizi yaptınız. Milas-Bodrum Havalimanı’nı çok iyi korudunuz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da bunu fark etti ve söyledi” dedi. Yine de kötü haberi verdi, “Devlet havaalanında personel sayısının 80 kişi azaltılmasını istiyor.” Durumu anlamaya çalışırsak ne diyebiliriz? Bir: Aslında personel “aslanlar gibi” çalışmış. Hatta bundan bakan bile memnun olmuş. En azından bu olayda “ayaktakımına” bir suçlama yöneltilmiyor. Aldıkları maaşı hak etmiyorlardı, yan gelip yatıyorlardı diyen yok. Çalışanlar ideolojikti, aralarında provokatörler vardı ya da direktoman bunlar teröristti denmiyor. Bu çok güzel. Medeni. İki: Olaya yüzeysel bakılacak olursa, firma sahibine de söylenecek bir şey yok. Adam, işten insan atmak için olabilecek en “insani” metodu uygulamaya çalışıyor. Kimseye bir kem sözü yok. İşten atılacaklara hiçbir olumsuzluk atfetmemek ve eşitliği sağlamak için kura çekiyor sadece. Hani anayasa etnik kör olsun isteniyor ya. Olumlu ya da olumsuz hiçbir etnik kökene referans yapılmasın yani. Adam onu hayata geçiriyor. Uygulama performans başarısı açısından tam anlamıyla kör. Çalışanlarına hiçbir rekabetçi puan ya da kota sistemini uygulamıyor. Hani hep ahlaksız patronlar konuşulur ya, bu öyle değil. Herif sanki bir namus timsali. Helal olsun. Üç: Bütün kurumlar kendi görevini harfiyen yerine getiriyor. Düğün salonu, çalışanların hepsini toplayabilmek için hizmet sunuyor. Güvenlik güçleri, eski güvenlik görevlilerinin, bir güvenlik dışı hareket yapmalarını engellemek üzere güvenlik tedbirleri alıyor. Noter geliyor, zabıt tutuluyor. Kuvvetler ayrılığı ve birlikte iş bitirme mekanizması da tıkır tıkır işliyor. Örnek olsun, şan olsun.

ankara CAN ÇOKSÖYLER

Bedel varsa ödeyecek iktidardır. Ya- Dün dündür, bugün bugün pıcı bir durum olursa bundan herkes Genellikle Kürt sorunu ile ilgili meBaşbakan Yardımcısı Bekir faydalanır” dedi. Başbakan Yardım- safeli açıklamalarına alıştığımız baBozdağ, Başbakan Yardımcı- cısı Bülent Arınç ise, “Terörle müca- kanlardan gelen açıklamalar bir tası Bülent Arınç, Çalışma ve Sosyal delede her şeyi yapacak durumdayız. raftan da şaşkınlık yarattı. Eğer böyle Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AKP Bugünlerde yapılanlarda her şeyi yapılabiliyorduysa neden daha önce Genel Başkan Yardımcısı Numan yapmak zorunda olduklarımızdan çalışmalara başlanmadığı ise meçhul. Kurtulmuş ile AB Bakanı Egemen biri” diye konuştu. Açıklama yapan bir diğer bakan ÇeBağış’tan İmralı görüşmeleri ile ilgili lik, sorunu çözmek için yakınına gitart arda açıklamalar geldi. Oldukça “AKP’ye yeni kredi açıyoruz” mek gerekir derken, çözüm için her genel konuşan hükümet yetkilileri CHP’nin bu temel sorun noktasında şeyin yapılabileceğine de işaret etti. görüşmelerin içeriğinden ziyade en duyarlı, en samimi yaklaşan par“Bir ateş var mı? Var. Bu ateşi AKP’nin ne kadar taşın altında ol- ti olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, söndürmemiz gerekiyor. Ateşi sönduğundan bahsetti. Bir anda bir “Biz geçmişteki bütün hatalara karşın dürmek için ateşe yaklaşmak geredeğişiklik olması beklenmese de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yeni kiyor. Bir yangından bahsediyorsak, görüşülen şeylerin ne olduğu merak bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu” yangını uzaktan kumandayla bir şey konusu. dedi. AB Bakanı Egemen Bağış ise, yapmanız mümkün değil. O ateşe CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun açık- yaklaşacaksınız ve onu söndüreceksiBedeli iktidar öder lamalarını değerlendirdi ve “Bütün niz. Suyu olacaksınız. Suyun nereden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, muhalefet partilerinin bu sürece des- olduğu önemli değil.” diyen Çelik “Bu süreçte sonuç alınmazsa gövde- tek vermesi lazım” ifadesini kullandı. konuşmasında birçok kere “çözüm” sini taşın altına koyan bedel öder. ifadesini kullandı.

Bunu bile fazla gördüler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, uygun nitelikte işgücü için pastanecilerin bile sorun yaşadığına dikkat çekerek, “Garsonluk yapacak çok sayıda insan başvuruyor, pasta yapacak adam başvurmuyor” dedi. Bazı sosyal yardım kalem-

Dört: Bir tek devletin tavrı birazcıkın sorunlu. Çünkü personelin işten çıkarılmasını o istiyor. Orda dur! Bakınız “devlet baba ne kadar kötü, evlatlarının işten çıkarılmasını istiyor” açından değil. O ayrı bir fasıl. Bundan az bir vakit önce ekonomiyi çok iyi kavrayan başbakan Tayyip Erdoğan bütün patronlara seslenerek ne diyordu? “Hepiniz bire tanecik daha işçi alıverin, işsizlik sorunumuzu tamamen çözelim.” diyordu. Şimdi ne oldu? Devlet sadece Milas-Bodrum havaalanın’nda bile 80 kişinin işten çıkartılmasını istiyor. Bunu nereden biliyoruz? E, işten çıkaran firma sahibi suçu üstünden atabilmek için açıklamak zorunda kaldı ya… Bi saattir ne anlatıyorum ben? Beni takip etmiyor musun ey okur? Evet. Şu anda işten çıkaran da devlet, eskiden her bir patrona “işçi al” diyen de o. Güya Erdoğanın ricasıyla insanları işe sokmaya çalışan devlet, kendisi işten insan atıyor. Erdoğan öyle demişken böyle bir duruma düşmek ister miydi peki? Bence istemezdi. Ayıp denen bir şey var. Şimdii… Çok başarılı olmuş sporculara ya da sanatçılara sorarlar “Başarınızın sırrı nedir?” diye. İnsan o röportajı büyük bir heyecanla okur. Sırrı öğrenebilirsem ben de kısa yoldan bir star olabilirim diye bir cingözlük yükselir insanın ruhunda. Maalesef cevap her zaman son derce sıkıcıdır: “Çalışmak, çalışmak ve çok çalışmak” Okur genelde ben böyle birtakım sorunları sayıp döktükten sonra, benim “işte bunlar sistemin sorunlarıdır” dememden hiç hoşlanmıyormuş gibi geliyor bana. Ben de onları anlıyorum. Sorunun büyük bir sorun olmasını istemiyorlar. Sorun çözülsün istiyorlar. Hatta sorunları bazen şahsen çözebilmek istiyorlar ama olmuyor işte. Yahu bu sorunu başbakan çözemeyip, sözünü yemek zorunda kalıyor diye kendimi paralıyorum. Böyle bir sorunu on tane Tayyip Erdoğan birleşse de çözemez. Böyle bir sorunu Avrupa Birliği dahi çözemez ve çözemiyor. İşsizlik gırtlağa gelmiş. Amerika Birliği çözemiyor. Birleşmiş Milletler çözemiyor. G7 çözemiyor. G20 çözemiyor. İşte o nedenle dünya kapitalist sisteminin çözümsüz sorunudur diyorum ben bu işsizlik sorununa. Lütfen beni sıkıcı bulma ey okur. Bir kere de benim açımdan düşün. Ne var yani bir kere de böyle yap? hakanozturk1871@gmail.com

Kurtulmuş’tan dini açıklama AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da açıklama yapan AKP’liler kervanına katıldı. Kurtulmuş konuşmasında “Kendi adıma söyleyeyim. Birisini bilmediğim bir dili konuşurken Kürtçe, Zazaca, herhangi bir dilde konuşurken duyduğum zaman benim Allah’a olan inancım, bağlılığım artıyor. Çünkü Allah diyor ki; ‘Yerin ve göğün yaratılmasında, dillerinizin ve renklerinizin farklı farklı olmasında Allah’ın varlığının delilleri vardır” dedi. Diğer taraftan Genel Başkan Selahattin Demirtaş, kısaca henüz hiçbir şeyin net olmadığı ve açıklama yapıp yapmayacaklarının da belli olmadığını söyledi. Anlaşılan bir şeylerin belli olması için zaman gerekiyor.

lerinin insanların asgari ücretin iki katı kadar sosyal yardım almasına imkan verdiğini belirten Ergün, “Asgari ücretle çalışan bir insan çalıştığı için sosyal yardımlardan yararlanamazken, çalışmayan bir insanın evine asgari ücretin iki katı kadar kaynak girebiliyor” dedi.

UYUŞTURUCU ETKİSİ YAPIYOR “Bazı sosyal yardım kalemleri asgari ücretin iki katı kadar insanların sosyal yardım almasına imkan veriyor. Bu da çalışmayanlarda uyuşturucu etkisi yapıyor” diyen Ergün böylece sosyal yardımların kısılabileceği mesajı verdi. YARIN GÜNCEL

Adım adım AKP

Ufuk Uras’ın son zamanlarda milletvekili olduğu dönemden daha çok şimdi gündeme gelmesi farklı tartışmalara yok açıyor. Daha önce CHP’li Akif Cizre Emniyet Müdürü

Ercan İçli

Cizre Emniyet Müdürü Ercan İçli’nin esnafla yaptığı sohbette söyledikleri ne kadar emin olmayan ellerde olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Eylemlerde çok gaz atıldığından ve bundan herkesin rahatsız olduğundan bahseden esnafa, istersek herkesi tararız diye cevap veren İçli kendi açısından sorun çözmede ortaçağdan öteye geçemediğini de ifade etmiş oldu. Cizre Güvenlik Hizmetlerini Destekleme ve Güçlendirme Derneği’nce Emniyet Müdürlüğü Lokali’nde etkinlik düzenlendi. Etkinliğe katılanlar, eylemlere yoğun biber gazı kullanımından duydukları rahatsızlıklarla ilgili görüşlerini aktardı. Biber gazı kullanılmasından şikayetçi olan esnafa, Newroz kutlamalarını örnek vererek; “Biz isteseydik oranın hepsini tarardık, 100-200 kişi ölürdü ama örgütün amacına ulaşmasını sağlardık” diyen Ercan İçli’ye bu katliamcı açıklamaları nedeniyle “Oğlum bak git” diyoruz.

Hamzaçelebi’ye Twitter üzerinden yaptığı sataşmayla gündeme gelen Uras şimdi de namaz kıldığı için aşağılandığından bahsetti. Tüm bu açıklamalar ise yeni dönem için Ufuk Uras AKP’ye mi göz kırpıyor sorusunu akıllara getirdi. Twitter’da yazdığı ve tepki toplayan o sözlerini anlatan Uras, “Mağduriyet yaşayan bir insan, mağduriyet yaşan başka birine, Seyit Rıza’ya itibarsız diyor. Ama 140 karaktere sığdıramayınca böyle oldu. Böyle ifade etmeyebilirdim. Kendisinden özür dilerim” dedi. Bir sosyal medya lincine maruz kaldığını belirten Uras, geçmişte de namaz kıldığı için böyle bir mahalle baskısına maruz kaldığını anlattı. YARIN GÜNCEL

11 günlük başkan

Diyarbakır’da CHP’nin 11 günlük İl Başkanı M. Beşir İpekçi ve 24 kişilik yönetim kurulu, genel merkezin talimatı ile görevden alındı. İpekçi, Kılıçdaroğlu’na, “Allah aşkına sen kimsin?” diye tepki gösterdi. İpekçi’nin görevden alınmasına Diyarbakır’da bulunan 70 delegenin imza toplayarak olağanüstü genel kurula gitmek istemesinin neden olduğu öne sürüldü. YARIN GÜNCEL

Söylentiler imajımızı zedeliyor Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de hiçbir Türk subayı, Türk askeri bulunmadığını bildirdi. Suriye’de bazı Türk görevlilerinin yakalandığı iddiasıyla ilgili olarak, son dönemlerde psikolojik ope-

rasyon bağlamında bu tür haberlerin çıkarıldığını söyledi. Davutoğlu, bu haberlerle Türkiye aleyhine Suriye konusunda uluslararası alanda bir imaj kirlenmesi yaratılmaya çalışıldığını ifade etti. YARIN GÜNCEL


05 GUNCEL

Genelkurmay’ın ifadesi yetti! Eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 28 Şubat soruşturması kapsamında İstanbul’da gözaltına alındı. ‘Şüpheli’ olarak gözaltına alınan Karadayı, bu sürecin bir darbe olmadığını, kukuki çerçeve içerisinde yapıldığını iddia etti. Aynı soruşturmadan tutuklu bulunan Çevik Bir’in aksine Karadayı, ifadesi alındıktan hemen sonra serbest bırakıldı.

İSTANBUL ONUR TOPER

geliştiğini belirten Karadayı, Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın ‘Kanlı mı kansız mı olacak’ dediğini iddia etti. Bir gecede 18 maddelik bir karar aldıklarını ve sebep olarak da TSK’ya yönelik ‘dinsiz’ diye yazılar yazıldığını söyleyen Karadayı, bugün olsa da aynı kararların altına imza atacağını söyledi.

Post-modern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecine ait soruşturma devam ediyor. Soruşturma kapsamında bugüne kadar 90 kişi gözaltına alınmıştı. En sonunda dönemin Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı da gözaltına alındı. İfadesinin alınması için Ankara’ya götürülen Karadayı, diğer ‘şüpheli’ sıfa- Karadayı’ya sorgu, sadece 2 saat tıyla gözaltına alınan ya da tutuklanan Karadayı’yı serbest bırakan hakim kişiler gibi 28 Şubat Süreci’nin post- Halil İbrahim Kütük de, kararını çarmodern darbe olduğunu inkâr etti. pıcı bir gerekçeye dayandırdı. Kütük gerekçesinde Karadayı’nın Batı ÇalışBir gecede 18 maddelik karar ma Belgeleri’nde (BÇG) ıslak imzası Sürecin dönemin cumhurbaşkanı bulunmaması sebebiyle ‘soyut şüphe’ Süleyman Demirel’in bilgisi dâhilinde kapsamında ele alınabileceğini iddia

etti. Karayalı’nın tutuklanamayaca- amacıyla yaptığı suç duyurusunda ğını ise 3. yargı paketi hükümlerini “Suçun varlığında ısrarlı olunuyorsa hatırlatarak “Değişen yasal düzen- eşit ve adil davranılmalı, Karadayı da leme şüpheli hakkında adli kontrol soruşturma kapsamına alınmalıdır. hükümleri uygulanabiliyorsa, tutuk- Karadayı’nın da soruşturma kapsamısuz yargılama hükümlerinin uygu- na alınması, soruşturmanın selameti lanmasını emrediyor” sözleriyle ifade açısından yasal bir zorunluluk ve vicetti. Yaklaşık 2 saat nöbetçi hâkim danı bir görevdir” demişti. tarafından sorgulanan İsmail Hakkı Çevik Bir’in kendisi hakkınKaradayı’nın, adli kontrol şartıyla ser- da suç duyurusunda bulunmasını “kızgınlık”tan kaynaklandığını söylebest bırakılmasına karar verildi yen Karadayı, “Ben kızgın ve kırgın Kızgınlık mı, adalet mi? değilim. Cezaevi koşullarındaki psi28 Şubat soruşturması kapsamın- kolojiyle hareket etmiş olabilir. Bir de da tutuklu bulunan dönemin Genel- Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun kurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in dö- sorularını yanıtlarken, ağzımdan bir nemin Genelkurmay Başkanı İsmail laf çıktı (boş boğazlık). Sanıyorum o Hakkı Karadayı’nın da soruşturulması söz onları üzmüş, kırmış” dedi.

Bireysel dava yalan oldu Yüksek Mahkeme, 25 Aralık 2012’de yapılan toplantılarda Bireysel Başvurulara ilişkin ilk kararlarını vermiş, Mahkeme’nin internet sitesinde yayınlanan 4 karar, ‘’kabul edilemez’’ bulunmuştu. Bu hafta yayınlanan gerekçeli kararların ikisi kişi yönünden, diğer ikisi ise zaman bakımından yetkisizlik oldu.

‘Anormal’ doğum

Açılan davalar, çocuk hematolojisi ve onkolojisi yan bilim dallarının birleştirilmesi, yayla ve mera uyuşmazlığı, yapılan ameliyatta tıbbi hata sonucu ölüm ve mülkiyet hakkı ihlali üzerine olmuştu. Ancak bireysel başvuruları kabul etmesiyle gündeme gelen Anayasa Mahkemesi, davaların hiçbirini kabul etmedi. YARIN GÜNCEL

Erciş Hastanesi’nde Ön- “Oğlumun diğer çocuklar gibi ceden sezaryenle doğum gülüp hareket etmemesi beni yapacağı belirlenen 32 yaşındaki çok üzüyor” dedi. Gülcan Laçin’e normal doğum Laçin şöyle dedi,” Normal yaptırılmaya çalışılması yüzün- doğum yapamayacağımı söyleden, şimdi 5 aylık olan bebeği mişlerdi. Bebeğin başı burada Muhammet’in beyin hücreleri- sıkıştı. Daha sonra sezaryen yapnin yüzde 66’sının öldüğü ileri tılar. Çocuğumu bu duruma gesürüldü. Savcılığa suç duyuru- tirenlerden şikayetçiyim.” YARIN sunda bulunan Gülcan Laçin, GÜNCEL

İdarenin Sorumluluğu HAKLARIMIZI BİLELİM Av. Gökçesu Özgül

İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka aykırı olması halinde, bu eylem ve işlemler çeşitli yaptırımlarla karşılaşır. İdare, kendi kusurlu ve hatta bazen kusursuz eylem ve işlemleriyle bireylere verdiği zararları da tazmin etmekle yükümlüdür.Kusur, esas itibariyle idarenin kuruluşunda, işleyişinde ortaya çıkan bir bozukluk, aksaklık veya

boşluktur. Hizmet kusuru, idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin hiç işlememesi, kötü işlemesi veya geç işlememesi sonucu ortaya çıkan ve idarenin ortaya çıkan zararı ödemesini öngören bir sorumluluk türüdür. İdarenin görevlilerinin, görevleri gereği, görevleri sırasında, kendilerine verilmiş araç ve gereçleri kullanarak veya görevlerinin verdiği nüfuzu ve yetkileri kullanarak görevleriyle, doğrudan veya dolaylı ilgili olan hukuka aykırı işlem ve eylemleriyle üçüncü kişilere verdiği hukuka aykırı zararlar, idarenin hizmet kusuru olarak kabul edilmektedir. Bu idari işlem

veya eylem suç oluştursa bile yinede hizmet kusuru sayılacaktır.İdare, anayasanın ve kanunların kendisine verdiği görev ve yetki kapsamında ve imkânları dâhilinde, topluma kamu hizmeti sunmak için gerekli örgütlenmeyi yapmak, gerekli araçları temin etmek, gerekli personeli istihdam etmek ve eğitmek, gerekli denetimleri yapmak ve kamu hizmetinin aksamadan devam etmesi için gereken tedbirleri almakla yükümlüdür. İdarenin anayasa ve kanunlarca kendisine verilmiş bu görevi hiç yapmaması, kötü yapması veya geç yapması durumunda idarenin kusurlu sorumluluğu doğa-

caktır.İmkânları dâhilinde elinden gelen çabayı ve dikkat ve özeni gösterseydi söz konusu zarar yine de meydana gelir miydi sorusu sorumluluğu belirler.İdarenin yürüttüğü hizmetleri zamanında ve gerekli hızda yapması zorunludur. Hizmetten beklenen maksimum verimin sağlanması için gereklidir. Bürokrasinin çok yavaş işlemesi konusu hizmet kusuru bakımından önemlidir. İdareler tarafından, bu kolaylığı hayata taşıyan teknoloji imkânlarından faydalanmak suretiyle, işlemlerin hızlandırılmasını sağlayacak çalışmalar yapılması bir zorunluluktur.Hizmet kusurundan

kaynaklanan bir tazmin sorumluluğundan bahsedebilmek için, hizmet kusurunun bulunması, hizmet kusuru sonucu bir zararın doğmuş olması ve hizmet kusuruyla zarar arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir. İdarenin personelinin görevle ilgili, görev sırasında, görevin verdiği yetki ve/ veya nüfuzu kullanarak veya idarenin araçlarını kullanarak sebebiyet verdiği hukuka aykırı ve hatta suç oluşturan işlem ve eylemlerinden kaynaklanan zararlar da hizmet kusuru içerisinde değerlendirilecek ve idarenin sorumluluğunu gerektirecektir.

8 Ocak 2013

Sibel Uzun Ş UYANIS

Kuvvetli açmazlar ODTÜ’de gençliğe ve yapılan saldırıyı kınayan öğretim görevlilerine de ağzına geleni söyleyen Başbakan sınırlarda dolaşıyor, en başta gençliğin sabır sınırlarında. Üniversiteleri ticarethaneye çevirirken, mezun olup işsiz kalırken gençler ağzını açıp baksın istiyorlar. En çok gençlerden korktuklarını görüyoruz tüm kampüsü gaza boğarken. Gençliğin ufak bir hamlesinin büyük gelişmelerin nüveleri olduğunu bildiklerinden tozu dumana katıyorlar. Tam da AKP’ce bir yöntemle benim Kürdüm benim Alevim benim öğrencim den sonra “benim kınamam” babında kendi kesimine ODTÜ’lü öğrencileri kınama açıklaması yaptırtıyor. Yazılarında Başbakan’ın olmayacak, külliyen kabul edilmeyecek açıklamalarını döşemekten bir hal olan yazarlardan sonra bir de öğrenciye atılan dayağı sahiplenen öğretim elemanları çıktı başımıza. Ne menfaatçiliktir ki eğitimde bilimsel tutarlılıktan, öğrencisine sahip çıkmaktan hızla vazgeçerek Başbakan’a bağlılık açıklaması yaptırtıyor. *** Göktürk-2 nin açılışında öğrenciler böylesi bir ayrımcılığa uğrarken, Cumhurbaşkanı’da törene davet edilmeme ayrımcılığına uğruyor. Koskoca Cumhurbaşkanı’nın törene davet edilmemesi bunun hükümetçe sorun olarak görülmemesi ne demektir? Nedir bu Başbakan ve Cumhurbaşkanı gerilimi? Tayyip Erdoğan önderliğinde başkanlık, yarı başkanlık, cumhurbaşkanlığı için her gün yüzlerce hesap yapılıyor. Bu kadar sorun varken oylar yüzer yüzer yok olurken bir de ağzını 2023 den açıp 2071 den kapatırken büyük bir başta kalma bunalımı yaşıyor AKP, Tayyip Erdoğan, cemaat, Abdullah Gül. Ve tüm bu hesap açmalar, kapamalar her türlü açmazı da beraberinde getiriyor. Bir anda Abdullah Gül’ün listeden taşdığı görülebiliyor. Halkın seçeceği Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül apayrı bir gerilimi yaşıyor, görevi süresince durumunu sarsmama gerilimi yaşıyor. Yolda giderken durmadan yanlışlıkla unutulan Cumhurbaşkanı’na olsa olsa genel bir empati geliştiriyor bu yöntemle AKP. Ana muhalefet bile Abdullah Gülcü oluyor. Ama Tayyip Erdoğan açıklamaları büyük tutarsızlık ödülleri almalı. Hem Başkanlık diyor hem de kuvvetleri birleştirmenin aleni derdine düşüyor. *** İki hastanenin yapım kararı durdurulmuş başbakan buna çok sinirleniyor ve aleni bir kuvvetler birliği ilanı yapıyor. İnşaat durmuş, para akışı durmuş AKP için geri kalan yıkılsın bitsin. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin vazgeçilmezleri tartışmaları yükselince yanlış anlaşıldım manşetleri yağıyor. Kamu özel ortaklık formülüne göre yapılacak bu projelerin durdurma başvurusu Türk Tabipler Birliği’nden gelmiş. Hükümetin yapacağı özelleştirme ihalelere dur diyen bu karara başbakanın canı çok sıkılmış durumda. Yargıyı, yasayı dümdüz ederimde ederim derdine düşüyor. Kadınlar her gün ölürken sırada bekleyen sorunu çözecek olan ağır ceza yasası umurunda bile değil. Esasen zaten yasamayı yapan organ olarak hükümetin tavrı ile yargı mekanizmalarının bir çok açıdan vize yediğini hepimiz biliyoruz. Yargıçların yeri değişti, bir çok yargıyı belirleyen yasa yapıldı, ombudsman ve yüzlerce dava AKP ‘ye göre belirlendi. Fakat burada artık açıktan “hak ve hukuk ihlali yapmak istiyorum” demek istiyor. “ Ben zaten bir Osmanlı padişahı yönü tayin ettim, her mekanizmayı kendi elimde toplamalıyım” demek istiyor. “Yok artık” sesleri yükselince, “Yanlış anladınız” diyerek başka bir açmaza yol alıyor. İdam dedi karşılık bulmadı, dokulmazlık dedi yarıda bırakmak zorunda kaldı, anayasayı yapamadılar. Bu arada toplumda sorunlar birikiyor. Olan halka oluyor. Ne sendika kurabiliyor, ne maaşını alabiliyor, yakınlarını kaybediyor devlet hakkını aramıyor. Ne mahkemede ne yasalarda adalet terazisi kendisine dönüyor. Öğrenciler tabiki haklı. Kınayanlar utansın. Yarın iki gün sonra başlarına bir şey gelse gelip direnen gençlerden yardım isteyecekler bu memleketin hak hukuk mücadelesini veren gençlerinden yardım isteyecekler. “Bugün hükümetin yanındayım”a çok güvenmesinler. *** Bu kadar sorun halleden değil toplum için sorun olan olursan sonun fena olur. Ne ileri demokrasi, ne işkenceye sıfır tölerans, ne kadına şiddete sıfır tölerans söz konusu. Derin devletin bile varlığını savunur hale geldi Başbakan. Çalışma ofisinde çıkan böcekler açmazın Başbakan’ın hayatının ortasında olduğunu gösteriyor. Bu çekişmenin başbakanın ayağının dibine, tabağına kadar geldiğini gösteriyor. Cemaat meselesinin yabana atılamayacağını gösteriyor. Başbakan için herşeyin “banko” olmadığını gösteriyor. Amerika bir Osmanlı padişahına daha tahammül edemeyeceğini söylediğinde çok laf yapan ağızlar birden büzülüveriyor. *** Büyük resme bakmayı pek seven AKP daha ne hallere düşecek. Büyük resimde daha büyük açmazlar AKP’ye doğru yürüyor. Dünyanın krizi, işsizliği AKP’nin yakasında. Büyük resmin asıl sahiplerinin elleri yakasında. *** Uzaya füze yolluyorlar gençleri gaza boğuyorlar bumudur gidişat? O bilimin gerçek sahibi, ilerleticisi gençler olacak. Kale gibi savunduğunuz YÖK’ü yıkarak. Bilim gelecekse memlekete ancak YÖK yıkılarak gelecek. O da ancak gaza boğduğunuz gençlerin iddialarıyla olabilir. Gençler olmasa bilimin hâli nice olur?

twitter: @sibeluzun_yarin


06 GUNCEL

8 Ocak 2013

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

İşsiz kalırsam Nazım Hikmet büyük şairidir ve onun gibi bir ustayı burjuvazi çıkaramamıştır, emekçiler sınıfı çıkarmıştır. Hem de dünya şairi olarak ve dünyanın bütün emekçileri adına seslenmişti Nazım. Dünyada şimdi kriz ve kemer sıkma, yeni yılın da gündemi. Türkiye’de ise ekonomi büyüyor. OECD tahminlerine göre büyüme devam edecekmiş ama: Bu sömürü düzeninde işlerin hep düzgün gideceğinin hiçbir garantisi yoktur. Türkiye ekonomisi için de böyle bir garanti yok, bütün bu ekonomiyi yaratan esas üretken kuvvet olan emekçiler için de. Büyüme devam etse bile, işsizlik de devam ediyor. İşte bu düzenin işsizlik gerçeğini de, Nazım Hikmet büyük ustalığıyla anlatır. Haydarpaşa garının merdivenlerinde oturmuş düşünen Galip Usta’nın düşünceleri ve soruları gerçeğin ta kendisidir: “…İşsiz kalırsam” diye düşündü 22 yaşında. “İşsiz kalırsam” diye düşündü 23 yaşında. “İşsiz kalırsam” diye düşündü 24 yaşında. Ve zaman zaman işsiz kalarak “İşsiz kalırsam” diye düşündü 50 yaşına kadar. 51 yaşında “İhtiyarladım” dedi, “babamdan bir yıl fazla yaşadım.” Şimdi 52 yaşındadır. İşsizdir. Şimdi merdivenlerde durup kaptırmış kafasını düşüncelerin en tuhafına: “Kaç yaşında öleceğim? Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?” diye düşünüyor...” Aslına bakarsanız, Nazım’ın şiiri yazdığı günden bu güne değişen tek şey işsizliğin artık çok daha genç yaşlarda başa gelmesidir. Günümüz şartlarında 50’lili yaşlara kadar çalışabilmek bile bir şans, genç işsizlik oranı sürekli yükseliyor. Son somut olgular ise şöyle: İzmir’de işsiz kalan kadın sağlık emekçisi, basın açıklamasını dinlemeye bile dayanamıyor, baygınlık geçiriyor. Geçen yıl içinde de kocası işsiz kalmış. Bu hanenin nasıl geçineceği tamamen belirsiz şimdi. Aynı basın açıklamasında bir diğer kadın işçi televizyonda soruyor: “ Ev için aldığım krediyi nasıl ödeyeceğim? Evimi mi kaybedeceğim şimdi”? Ben şöyle yanıtlamak istiyorum: “ Ev için çekiliş yapalım, kazanırsan borçları ödemeyeceksin”. Eğer işsizlik kurayla belirlenebiliyorsa, neden borçlarımız da kurayla ödenmesin ki? Geçtiğimiz günlerde Bodrum havalimanında çalışanlar, bir de dalga geçer gibi noter huzurunda yapılan çekilişle işsiz kaldılar ise; Ev sahibi olmak, market alışverişimiz, çocukların okul giderleri, faturalar, gerekli geçim araçlarının karşılanması ve devamında “sağlıklı yaşam hakkını” sağlayan bütün hizmetler kurayla belirlensin mi? Sağlıklı yaşam demek, geçinebilecek bir iş, başını sokacak bir ev, eğitim, sağlık, güvenli bir çevre ve bunun gibi, bir insanın doğumundan itibaren hayatını sağlıklı sürdürebilmesi için gerekli bütün şartlar demektir.. İşsizlik sadece bir ekonomik kategori değil, sadece bir sağlık meselesi değil, hayatta kalmak-kalamamak meselesidir. Nüfusun bir bölümünü, yani tek tek - bir çok insanı hayatın dışına sürmek, “lüzumsuz kılmak” ve bunu bir de kurayla belirlemenin benzediği tek şey ne biliyor musunuz? Yamyamlık. Çok mu abartılı buldunuz? Yamyamlık tarihten gerçek anlamıyla silinmiş olsa da, şimdi kendi türdeşlerimizin; insanların, yine insanlar tarafından hayatın dışına sürülmesi; hayatta nasıl kalabileceklerinin belirsiz bırakılması neye benziyor peki? “Ölürken üstümde yorganım olacak mı” diye düşünmek neye benziyor? . Bu sene yılbaşında anlaşılan AKP karar almış, bazı bakanlar

Kadın cinayetleri 18 ilde tartışıldı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 5 Ocak günü, 18 ilin katılımıyla gerçekleştirdiği eğitim çalışmasıyla mücadelesini bir adım daha ileriye taşıdı. Adana, Ankara, Bursa, Eskişehir, Didim, Sakarya, İzmir, Batman, Kocaeli, İstanbul, kayseri, Konya, Zonguldak, Maraş, Erzurum, Rize, Amasya kadın cinayetlerini nasıl durduracağını tartıştı.

İstanbul

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Melis Alphan, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Ayşe Selen Ayla’nın annesi Hatice Ayla da katılımcılar arasındaydı.

Sakarya Sakarya istanbul ELİF KARAN

Kurulduğu günden bu yana, kadın cinayetlerinin durdurmak için mücadele yürüten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 5 Ocak günü gerçekleştirdiği eğitim çalışmasıyla bir kez daha mücadelelerinin tüm Türkiye tarafından kucaklandığını gösterdi. Tam on sekiz ilin katılımıyla gerçekleşen eğitim çalışmasında Platform kurucularından Dr. Gül-

süm Kav İstanbul’dan, Plat- rilmesinin yeni ölümlerin form Türkiye Sözcüsü İlke önüne geçmekte önemli Acar Ankara’dan, Platform bir mihenk taşı olmasıydı. Hukuk Sorumlusu Gökçesu Kızlarını kaybeden aileleÖzgül ve öldürülen Ferdane rin uzun uzun mücadele Çöl’ün annesi Suna Maviş süreçlerini paylaştığı topİzmir’den sunumlarını ger- lantıda, aileler esas sorumçekleştirdi. lu olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı ve Yaşam hakkı için Adalet Bakanlığı’nı işaret mücadele ediyorlar etti. Bağlanan her il, o ilde Eğitim boyunca söz alan bulundukları sürece hiç bir kadınların altını çizdiği kadını yalnız bırakmayacakesas nokta kadın katille- larını belirtti. rine caydırıcı cezalar ve-

Platform’un kurucu üyelerinden Uzm. Dr. Gülsüm kav:

Platform Hukuk Sorumlusu Av. Gökçesu özgül:

Toplum hesap soruyor

Yasalar kazanımımız

Önemli bir toplumsal sorun yaşıyoruz. Ama bu soruna toplum cevap veriyor. Tepki veriyor. Bunun en iyi göstergesi de bugün burada olan 18 il. Toplum asıl sorumlularından her seferinde hesap soruyor. Ve çözümün sağlanması için basınç oluşturuluyor.

öldürülen Ferdane çöl’ün annesi suna maviş:

Müebbet istiyoruz

Soruyorum başbakana, dört tane çocuk yapın diyor. Benim kızımın da, öldürülen kadınların da dörder beşer çocuğu kaldı geride. Bunlara bakıyor mu? Kızımı korumadılar. Kızım koruması vardı, öldürüldü. Müebbet ceza istiyorum ben.

6284 sayılı kanun bizim kazanımızdı. Sadece aile içi şiddetti dikkate alan kanunu değiştirdik. Alt yapısız çıktı. Neredeyse on aydır yönetmeliği hazır değil. Devleti harekete geçirmekte bizim görevimiz. Biz de bu konuda her şeyi yapıyoruz.

Konya

Dilber Keskin’in babası Fikret Keskin: “Kızım altı ay koruması vardı. Bütün çocuklarımız korunsun. Katillerin ağır ceza almasını istiyorum.

Ankara Ankara

Platform’un Türkiye temsilcisi ilke acar:

Yaşam hakkı elzem Şu an biz zaten 14 ilde davaları takip eden, dört ilde düzenle sokaklara çıkan bir duruma geldik. Bugün yayının 100ün üzerinde yerden izlenmesi çok önemli. Sahip çıkıyoruz eylemleriyle, herhangi bir ildeher hangi bir yerde bir kadın öldüğünde oradayız

“Kadın örgütleri bastırdı, yönetmelikler gelmeye başladı”

Sevda Sonay’ın ablası Serap İşeri ve halaları Asiye ve Gülten İşeri, Avukat Özlem Sevinçli, Ümmügülsüm Piri Ankara’dan tartışmaya katıldılar.

Bursa Bursa

Kadriye Menkeş’in kaybeden Gülşen Günay şunları kaydetti: “Teyzemi eşi değil, erkek egemen toplum öldürdü.”

Adana

Barışmayı reddettiği için öldürüldü Eyüp’te gece yarısı TEM Otoyolu kenarında cesedi bulunan Gülşah Sarcan’ın, barışma teklifini reddettiği eski eşi tarafından boğazı kesilerek öldürüldüğü ortaya çıktı. Gülşan Sarcan, bir yıl önce Sinan Sarcan’dan şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrıldı. Çiftin 5 yaşlarındaki erkek çocukları da annede kaldı. Çocuğun hastalanması üzerine Sinan Sarcan’la hastaneye giden Gülşah, Sinan Sarcan’ın barışma teklifini reddedince tartışma çıktı. Birlikte bindikleri Sinan Sarcan’ın kullandığı takside giderken “Ben böyle mutluyum” diyen eski eşi yanında bulunan 20 santimetrelik bıçakla Gülşah’ı 8 kez bıçakladıktan sonra Akşemsettin Viyadüğü çıkışına bıraktı.

Emine Yayla’nın annesi Ülkü Yılmaz:”Sizlerin de desteğiyle, bütün kadınları öldüren insanların müebbet hapis cezası almasını istiyorum.”

Geçen yıl 8 Martta çıkarılan kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik yasanın hazırlanmayan yönetmelikleri yayınlanıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun bakanlığa baskı yapması sonuç verdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen Kadın Konukevleri Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Sırada konuk evlerinin açılması ve gerekli alt yapı eksikliklerinin giderilmesi var.

Uygulamaya giren yönetmelik maddelerinin bir kaçı:

1- Çocuklu kadınalar ev tutulacak. 2- Barışma baskısı, arabuluculuk yapılmayacak 3- Kadınların kimlikleri kodlu kimlik kartıyla gizlenecek. 4- Kadının beyanı esas alınacak, delil aranmayacak

Tuba Genç’in annesi Teslime Genç, kendini yakan Fatma Çelik, katılan kadınlar arasındaydı. Fatma Çelik: “Başka kadınlar kendini yakmasın.” dedi.

Maraş

Almanya’dan Sibel Uçkaç’ın ağabeyi Mehmet Uçkaç da destek oldu. Sibel’in yeğeni Ali Uçkaç: “Biz üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.”


07 GUNCEL

8 Ocak 2013

Kozlu 8 işçinin canını aldı

Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessese Müdürlüğü kömür ocağında ’Ani metan gazı püskürmesi’ nedeniyle 5’i gazdan zehirlenerek, 3’ü de göçük altında kalarak 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Kurtarma çalışmaları sırasında bir ağır olmak üzere 6 işçi yaralı olar çıkarıldı. zonguldak sevda polat

ağır yaralı olduğunu açıkladı.

Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun Kozlu Müessesesi’ne ait kömür ocağında metan gazı patlaması sonucu 8 işçi hayatını kaybetti. Patlama Saat 12.00 sularında taşeron firmaya bağlı işçilerin, ocakta 630 metre kotunda hazırlık çalışması yaptığı bölümde meydana geldi. İşçilerin galeri açma ve hazırlık çalışmalarını yürüttüğü bölgede ani metan gazı püskürmesi sonucu göçük meydana geldi. Gaz İzleme İstasyonu, kazanın meydana geldiği bölgede ani gaz yükselmesi belirlenmesi üzerine TTK Tahlisiye (Kurtarma) ekipleri ocağa sevk edildi.

devlet denetim yapmıyor Zonguldak’ta ki madende ölen işçilerle ilgili eski maden işçisi Uğur Erdemir şunları söyledi: “Yer altı madenleri özelleşti. Linyit çıkaran madenler daha önce devlet denetimindeyken şimdi devlet elini çekti. Biz işe girdiğimizden beri 3 sefer yangın çıktı. Birinde 9 işçi yandı, birinde 11 tane. Onların 3 tanesi vefat etti. Gerçekten özel sektörde madenlerde çalışanların işi zor. Devlet de denetim yapmıyor.”

AİLELER GÖZ YAŞI DÖKTÜ Kurtarma ekipleri ocakta yaklaşık 2 saat süren çalışma sonucu göçük altındakilerden 1 işçiyi ağır yaralı olarak kurtardı. Ölen 5 işçiye ise dört saat süren çalışma sonucunda ulaşıldı. DHİ Zonguldak muhabiri Serkan Aras, olayı öğrenip ocak başına akın eden maden-

cilerin ailelerinin gözyaşları içinde kurtarma ekiplerinden gelecek haberi beklediğini, ailelerin sık sık fenalaştığını ve 5 işçinin bedenine ancak saat 18.00 sularında ulaşıldığını diğer üç işçinin ise hala arandığını aktardı.

CAN GÜVENLİKLERİ YOK Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş da olayın TTK’da yeraltı hazırlık işlerini yürüten

taşeron firmanın işçilerinin çalıştığı yerde meydana geldiğini söyledi. Alabaş, “Gaz İzleme Odası’ndaki arkadaşlar o bölgede ani gaz yükselmesi olduğunu tespit etmiş. Hemen kurtarma ekipleri gönderildi” dedi. Gaz izleme odasından yapılan tespite rağmen bunun devamında işçilere yapılacak uyarıların ve müdahalelerin eksikliği nedeniyle maden işçileri can güvenlikleri olmadan çalışma-

ya devam ediyorlar. TTK Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Özçelik, yaptığı açıklamada, maden ocağında yaşamını yitiren işçilerin isimlerinin Hüseyin Kürekçi, Hasan Bozacı, Muharrem Yapıcı, Yüksel Koca, Ahmet Şekerci, Köksal Kadıoğlu, Muhsin Akyüz ve Satılmış Arslan olduğunu söyledi. Özçelik, işçilerden Hayrettin Dağkıran’ın ise kaza mahallinden sağ çıkarıldığını ancak

KOZLU FELAKETLERİN ADRESİ Kozlu Maden Ocağı 1992 yılında da 263 maden işçisine mezar olmuştu. Bu facia Zonguldak’ta kömür madenciliğinin 150 yıllık tarihinin en büyük felaketi olarak anılmaktadır. Geçmiş iki yılda ölen maden işçilerinin sayısı ise şu şekilde: Maden Mühendisleri Odası’na göre, 2011 yılında 79 işçi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre de 2012 yılında 81 maden işçisi hayatını kaybetti.

Esad 7 ay sonra halka seslendi Öğrenciler Bakanı şaşırttı Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Adana’da ziyaret ettiği Özel Ekin Fen Koleji’nde öğrencilere “Okullarda kıyafetin serbest bırakılması güzel oldu mu?” diye sordu. Öğrenciler hep bir ağızdan bakanın sorusuna ‘hayır’ cevabını verdi. Bakan Dinçer beklemediği bu cevap karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Gülümseyerek bu konuyla ilgili olumlu olumsuz tepkilerin var olduğu belirtmekle yetindi. YARIN GÜNCEL

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, uzun süre sonra, Şam’da bulunan Opera binasında konuştu. Suriye’nin egemen ve özgür bir ülke olarak kalacağını ve dışarıdan gelen radikal cihatçılarla savaştıklarını belirten Esad, “Bunların çoğunluğu Suriyeli değil, El Kaide bağlantılı. Radikaller Suriye’yi bir cihat ülkesine dönüştürmek istiyor. İsyancıları yenmek imkansız değil. İsyancıları destekleyerek Suriye’yi bölmek ve zayıflatmak için bölgesel bir plan var. Suriye egemen ve özgür bir ülke olarak kalacak” diye konuştu.

İktidarı bırakmayacağını açıkladı Yapacağı açıklamanın öncesinde iktidardan çekileceğini açıklayacak şeklindeki haberlere de değinen Suriye Devlet Başkanı Esad, “Benim 2014’te iktidarı bırakmam amacıyla uluslararası bir plan hazırlandığı haberleri rüyadan öte şeyler değildir” dedi.

Esad’a ilk cevap Davutoğlu’ndan Beşar Esad’ın konuşmasından sonra açıklama yapan Davutoğlu, “Özetle şunu söylemem gerekiyor. Maalesef, Beşşar Esad ne Ortadoğu’da olanları ve Ortadoğu halklarının o haklı taleplerini, ne de kendi ülkesinde 2 senelik büyük yıkımın sorumlularını anlamış görünüyor’’ şeklinde konuştu. Esad’a Gabon’dan cevap veren

Başbakan ise; “Bombalarla, uçaklarla, halkını bombalayarak öldüren bir insanın bu noktadaki tavsiyelerinin demokratik olması diye bir şey düşünülemez. Karşısındakileri, El Kaide veya terörist diye ifade etmek suretiyle hedef saptırmaktadır” diyerek kendisinin Roboski Katliamı ile ilgili yaptığı açıklamaları akıllara getirdi. YARIN GÜNCEL

Gülşen faciayı “hayra” yordu AKP’nin Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, geçen yıl 15 kişinin ölümüyle

sonuçlanan köprü faciasıyla ilgili olarak, “Köprülerin gözden geçirilmesi noktasında örnek oldu. Biz

bu felaketi bir hayra yorumluyoruz. Çünkü Filyos Vadisi’ndeki yatırımların da hızlanacağına inanıyoruz” dedi. Babasını ve yeğenini yıkılan köprüde kaybeden belediye başkanı yatırımları, ölen 15 kişinin hayatından daha değerli buldu. Köprünün neden zamanında gözden geçirilip sağlamlaştırılmadığını sorgulamak yerine olayı hayra yormakla insan hayatına verdiği önemi de gözler önüne serdi. YARIN GÜNCEL

Danıştay’dan Gökçek’e cevap Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ‘Siz Danıştay’dan kararlar aldırırsınız. Hadi bakalım Danıştay bu kez de bu kararı da alacak mı?” sözlerine Danıştay’dan cevap geldi. Danıştay, Gökçek’in “ödenekleri ve yeni yatırımları sınırlama” kararını ‘hukuka aykırı bularak’ iptal etti.

“KANUNSUZ DAVRANDI” Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Bu karar, Büyükşehir Belediyesi’nin hukuk dışı yöntemlerle Çankaya Belediyesi’ni durduramayacağının kararıdır. Danıştay, Büyükşehir Belediyesi’nin kanunsuz davrandığını tespit etmiştir.” dedi. Büyükşehir Belediyesi’nce Çankaya Belediyesi 2013 yılı bütçesine getirilen “ödenekleri ve yeni yatırımları sınırlama” kararı Danıştay tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edildi. YARIN GÜNCEL

Yasa engelliyor Arınç öneriyor

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir nikah törenine katıldı. Çiftin nikah şahidi olan Arınç bir de konuşma yaptı. Konuşmasında iktidarın zihniyetini de dillendirmiş olan Arınç; Gençler ne kadar erken yaşta evlenirse, birbirinden güzel evlatlar yetiştirirlerse, o kadar iyi olacağına inanıyorum. Toplumun temeli aile. Aileyi sağlam kılmamız lazım. Hükümet olarak da fert olarak da evliliği her zaman teşvik ediyoruz” dedi. Kadın örgütlerinin ve yasalarında önüne geçmek istediği erken yaşta evlilikler, çocuk gelinler ülkenin bu kadar gündemindeyken bakanın yaptığı açıklamalar tepkiye yol açacak türden. Ayrıca 15 yaşında evlendirilmiş ve aile içinde katledilmiş Hasret’ten, yine 15 yaşında evlendirilmiş 17 yaşında korunmamış kocası tarafından öldürülmüş olan Emine Yayla’dan ve aile içinde öldürülen birçok kadından anlaşılan o ki Arınç’ın haberi yok. YARIN GÜNCEL

Gün Çağ Aydın

PRiZMA

Kura ile gelen adalet “Kimsenin arkada gözü kalmasın herkes hakkını alacak. Benim sözüm ve imzam namusumdur” diye söz verildi işten çıkartılan kardeşlerimize. Patronların işçilere tazminat haklarını vermesi için ne yollar kat edildi. Ne kadar çok işçi kardeşimiz sırf bu talebin yerine gelmesi için uzun süre mücadele etti, işlerinden oldu. Ama işçi sınıfının sadece bu talep için yürüttüğü mücadele sonucunda kazanımlar elde edildi. Şimdi ise bir patron ortaya çıkmış “hiç merak etmeyin” diyor. Aslında bu sözler sistemin çarpıklığını gözler önüne seriyor. Bu sözün arkasında şimdiye kadar tutulmamış sözler gizli. Şimdiye kadar birçok işçiye bu hakkın verilmediği ortaya çıkıyor. Ya da sırf tazminatların ödenmemesi için işçilerin daha 1 yılı doldurmadan işe giriş çıkış yaptırıldığı görülüyor. “Sağ olsun” Bengi Güvenlik Şirketi’nin patronu işten çıkartılanlara haklarını verecekmiş. Zaten kendisi oldukça “adil” davrandı emekçi kardeşlerimize. Kura ile geldiler, kura ile gittiler. Çalışanlar bugüne kadar havalimanını “aslanlar gibi” korumuştu. Çok iyi çalışmıştı kardeşlerimiz. Hatta işten çıkarılmalarını gerektirecek hiçbir gerekçe yoktu. Binali Yıldırım bile işçilere selam çakmış. Demiş ki “Bugüne kadar çok iyi çalıştılar.” Her şeyi anladık ama sorun ne o zaman. İşçilerin çok iyi çalıştığını düşünen devlet ve firma neden çıkardı bu insanları. “Devlet öyle istedi.” Bu belirsizliği kapatan en önemli konu ise 80 kişinin, kura ile işten çıkarılması. Bugüne kadar insanların işe kura ile alındığına çokça tanık olmuştuk. Kura ile işe almak çok adilmiş gibi gösterilmişti bugüne kadar. Belki de bir sonraki işten çıkarma işleminde daha gelişmiş bir sistem kullanacaklar. Mesela işten çıkmak isteyenler aday olsunlar ve her şey demokratik seçim ile belirlensin. Nasıl olur bu yöntem? İnsanların emeği siz patronların dalga geçemeyeceği kadar yüce bir şeydir. Kapitalizmin ne kadar da çürük çarık bir sistem olduğu bu örnekte görülmüyor mu? Patron sadece mertçe itiraflarda bulunamıyor. “Bence de bu sistem çürümüş” diyemiyor. Demeyecektir de zaten. Bundan fazlasını ondan beklemek de bize yakışmaz. Bir de emekçi kardeşlerimize müjde veriyor. 3 ay sonra 30 kişi işe alınacakmış. 3 ay sonra bu işe kaç kişinin başvuru yapacağını da göreceğiz. İşsizler ordusuna 80 kardeşimizin daha katılmasını aşan daha büyük bir sorun çıkacak ortaya. İşte o zaman da bu halka, “Hepiniz çok iyi insanlarsınız ve hepiniz aslında en güzel işlere layıksınız” mı diyeceksiniz? Kafa ütülemeyi bırakın. Gerçekleri açıklayın. Emekçileri kandırmayın. İşsizlik sizlerin çözemeyeceği kadar derinlikli bir konu. Zaten bu bir sistem sorunu. En akıllı danışmanlarınızın dahi çözüm getiremeyeceği bir konu. İnsanları yalanlarla çok da uzun süre idare edemeyeceğiniz bir konu. Kura ile gelen adalet sizin olsun, aydınlık bir dünya da bizim. guncagaydin@hotmail.com

Eğitimde özel sektör dönemi

MEB, okul binaları ile ilgili köklü değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Eğitim-Sen’den alınan bilgiye göre, MEB İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı’nın çalışması, kent içinde kalan; bakım ve onarım çalışmalarının yapılması gereken okulların ihale ile belirlenecek şirketlere bırakılmasını öngörüyor. Projede ihaleyi kazanan şirket, onarımını yapcağı okula hem ek bina hem de mevcut binanın malzeme, techizat, mefruşat, eğitim öğretim donanımı, alet, eğitim araç ve gereçlerinin temini ve bakım onarımından da sorumlu olacak.YARIN GÜNCEL


08 EKONOMI

8 Ocak 2013

Sol Köşe

“Ne yapmalı” kitabının sunumu yapıldı

Enflasyon düşüyor yoksulluk artıyor

Enflasyon TÜİK verilerine göre 29 yılın en düşük seviyesine düştü ve 2012’yi %6,16’dan kapattı. Enflasyon düşerken alım gücünün düşmesi aradaki çelişkileri gözler önüne koyuyor. Vatandaş enflasyonun düştüğüne sevinirken cebinden daha fazla para çıkınca bu enflasyondan bir şey anlamıyor. Lenin’in Ne Yapmalı kitabı Yarın gazetesi köşe yazarı Hakan Öztürk’ün sunumu ile Yarın Web Tv’de canlı yayında yayınlandı. Yarın Web TV eğitim çalışmalarına Lenin-Ne Yapmalı? sunumu ile devam etti. Bugünkü eğitim programımız Daima ve Yarın gazetesi köşe yazarı Hakan Öztürk’ün sunumu ile gerçekleşti. 6 ocak saat 15.00’da başlayan sunum canlı yayınla internetten türkiye genelinde izlendi, izleyiciler telefon bağlantısı ile programa katıldı sorularını ve yorumlarını Yarın Web TV ile paylaştı. Sunumda, sol içinde nerede durmamız gerektiğini ayrıntılı bir biçimde anlatarak mücadelemizde karşılaşacağımız temel sorunlar hakkında ne yapmamız, nasıl tavır almamız gerektiği vurgulandı. YARIN GÜNCEL

Anadil sempozyumu sona erdi

Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şubesi tarafından düzenlenen “Eğitimde Resmi Dil Politikaları, Anadilinde ve Çokdilli Eğitim” sempozyumu Kürtçenin lehçelerinde eğitim veren eğitmenlerin deneyim ve yaşadıkları zorlukları paylaşması ile sona erdi. Kurmancî eğitmeni Tahir Baykuşak, çocukları Kürtçe konuşmaya teşvik etmenin önemine vurgu yaparak “Bizim yaptığımız şey az çok kendi anadilleriyle barışmalarını sağlamak. Bugün Kürdistan’da çok sorun yaşanmayacaktır ama metropollerde çok büyük farklılık gösteriyor. Kürdistan’da çocuklar derse gelmeden de sokakta bile bu dili kullanabiliyorlar. 2 saatlik bir dersle bir dilin öğrenilmesi mümkün değil. Seçmeli dersler sadece psikolojik açıdan, o dille barışma açısından yararlı olabilir” diye konuştu. YARIN GÜNCEL

Nükleer santrallere karşı ortak açıklama

Yaşanan gelişmeler üzerine TKP, ÖDP ve Halkevleri üyeleri Akkuyu NGS Elektrik A.Ş.’ye tahsis edilen irtibat bürosu önüne bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca “ Emperyalist sermaye Akkuyu’ dan defol”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek” ve “Nükleere inat yaşasın hayat” sloganlarını atan kalabalık irtibat bürosu önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Halkevleri, ÖDP ve TKP adına basın açıklamasını okuyan Uğur Can Akyıldırım, nükleer santrale ve halka yalan söyleyen irtibat bürosuna karşı çıkmak için toplandıklarını belirterek, bölge halkının sağlığını tehdit eden bu girişimin hükümetin açık siyasi desteği altında yürütülen emperyalizmin yağmacı politikaların ürünü olduğunu ifade etti. YARIN GÜNCEL

Patriot füzeleri birçok ilde protesto edildi

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)’nin Patriot füzelerinin kaldırılması ve NATO üslerinin kapatılması talepli merkezi kampanyası kapsamında, İzmir, Samsun, Antalya ve Mersin’de basın açıklamaları yapıldı. İzmir’de ESP üyeleri, NATO üssüne önüne yürüdü. Yürüyüş boyunca “Suriye halkları yalnız değildir”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Katil ADB işbirlikçi AKP”, “Kahrolsun emperyalizm yaşasın halkların mücadelesi” sloganları atıldı. Yapılan açıklamada NATO’nun Patriot füze savunma sisteminin ABD, Almanya ve Hollanda’dan getirilerek Türkiye’ye yerleştirileceğini, füzelerle birlikte 1200 NATO askerinin de Türkiye’ye geleceğini hatırlattı. YARIN GÜNCEL

İstanbul savaş kocakaya

Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE)’inde 2012 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %0,38, bir önceki yılın Aralık ayına göre %6,16 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,89 artış gerçekleşti. Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE), 2012 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %0,12 düşüş, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,45 ve on iki aylık ortalamalara göre %6,09 artış gösterdi.

Temel ihtiyaçlar zamlandı Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi verilerine göre enflasyon sepeti 430 değişik kalemden oluşuyor. 2012 sonu itibarıyla listeye bakılınca tam 230 alan gruplardan haberleşmede %1,23, bedeli anlayabiliriz. Hedefin altında ürünün fiyatının %6,16’lık enflasyon lokanta ve otellerde %0,39, konutta enflasyonun bedeli, daha az üretim ve rakamının üzerinde arttığı dikkati %0,24 ev eşyasında %0,21, çeşitli daha fazla işsizlik demektir. çekiyor. Bu ürünler içinde ortalama mal ve hizmetlerde %0,10, sağlıkbir vatandaşın günlük hayatta en çok ta %0,04, eğitimde %0,02, alkollü Esas gerçekler kullandığı ürün ve hizmetlerin ağır- içecekler ve tütünde %0,01 artış, İşsizlik oranlarının belirlenmesinde lıkta olması da dikkat çekici bir diğer eğlence ve kültürde %0,17, düşüş olduğu gibi kafa karışıklığına sebep nokta. Ulaşım, ısınma, su elektrik, gerçekleşti. olup esas gerçeklerin üzerini örtmeye kira, tüp gaz gibi bir maaşın önemli çalışan hükümet o derin politikalarıbir kısmını alıp götüren kalemlerdeki daha az üretim, daha çok işsizlik nı vatandaşın anlamadığını sanıp çeşit artış hep yüzde %6,16’lık ortalama Enflasyonu düşürmek için Türkiye’de çeşit süslemelerle önümüze konuları enflasyonun üzerinde. satılan her 100 ayakkabıdan 75 tane- böyle getirmeye devam ettikçe bizde Ana harcama grupları itibariyle sinin Uzak Doğu ülkelerinden ithal esas gerçekleri suratlarına vuracağız. 2012 yılı Aralık ayında endekste yer edildiğini düşünürsek ödediğimiz

Altın değer kaybediyor Son günlerde sert geri çekilmenin yaşandığı altın fiyatlarında “Yükselişin sonuna mı gelindi?” şimdilerde ekonominin gündeminde. FOMC tutanaklarında FED’in parasal genişlemeyi 2013 yılında bitirebileceğinin yer almasının ardından altın 2004’ten bu yana en uzun süreli düşüşünü yaşarken, gümüş Ağustos’tan bu yana en düşük seviyeye geriledi. Altını fiyatlarını destekleyen faktörlerden biri olan parasal genişlemenin sekteye uğrama ihtimali, altında satışların sertleşmesine neden oldu, dolar ise zayıfladı. Altın Piyasaları Uzmanı Mehmet

Ali Yıldırımtürk, ABD’de dün akşam açıklanan FED’in son toplantı tutanaklarında parasal genişlemeyi senenin ortalarında sonlandıracağı görüşünün yer almasının ardından altın fiyatlarının gerileme eğilimine girdiğini ve spot altının onsunun 1,600 dolara kadar geril e ye b i leceğini belirtti. YA R I N GÜNCEL

BU HAFTA İSPANYA

Enkaz altındaki ülke İspanya ve büyüme gerçekleştiren İspanya’da, kriz denildiMortgage kreğinde aklımıza ilk olarak 15M dilerinde büyük hareketi olarak bir patlama bilinen ve gençyaşanmıştı. Kolerle genç işsiz- ALPER ALEMDAR nut talebindeki yazdı lerin 5 Mayıs’ta yükseliş inşaat Madrid’de yaptığı sektörünü de tebüyük eylemler zincirine tiklemiştir. Bu dönemdönüşen o eylemler geliyor. de inşaat sektöründeki İspanya’daki krizde bir istihdam oranı, ülkenin nevi balon ekonomisinin toplam istihdam oranının nasıl patladığına örnektir. %13’üne, inşaat sektörüÖzellikle 90’ların ortala- nün GSMH içindeki payı rından 2008 krizine kadar ise %11,5’e ulaşmıştır. Bu gelişim İspanya’da beraAvrupa ortalamasına göre nispeten daha büyük bir berinde krizi de getirmiş-

tir. Yazıyı okurkenki yüz ifadenizi tahmin edebiliyorum. Çünkü ekonomik büyümesi ile övünen Türkiye’nin de büyüme ve istihdam lokomotifinin inşaat sektörü olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Krizin bir diğer etmeni ise bankacılık sektörü durmaktadır. Çok büyük oranlarda karlar sağlayan İspanya bankaları, yine Türkiye’deki bankalara benzer bir şekilde şeker dağıtır gibi geliri sağlam olmayan KOBİ’lere, STK’lara ve diğer gelir durumu güçsüz olanlara kredi dağıtınca, büyük bir krizle karşılaşmış oldu. konusu bankaların borç karşılığı teminat, geri ödeme karnesi, kredi tutarının gayrimenkul değerine oranı gibi bilgileri bildirmek zorunda olmaması hükümetin kriz öncesi bu bankaların

Enflasyon nasıl belirleniyor Enflasyon, en basit tanımı ile fiyatlar genel düzeyindeki artıştır. Sepetteki malların bazılarının fiyatlarının artması, tüm sepeti aynı yönde etkilemez. TÜİK’in belirlediği 430 değişik kalem malın bulunduğu sepetin fiyatını nihai belirleyen unsur, bir yıl içerisinde sepetteki bu elemanların ağırlıklarına göre fiyatlarının ne yönde seyrettiğidir. Asıl tartışma ise bu malların belirlenmesindeki tutarsızlık.

Ekonomide neler oluyor?

ABD Başkanı Barack Obama, ülkenin “mali uçuruma’’ düşmesini önleyen tasarıyı imzaladı. Fransa’da ekonomik krize dayanamayan ‘Virgin’ zincir mağzaları, 2013 yılın ilk haftasında iflasını duyurdu. İsviçre’nin en eski bankası, ABD’nin New York şehrinde görülen davada Amerikalıların vergi kaçırmasına yardımcı olduğunu kabul etmesinin ardından kapanacağını duyurdu. Türkiye’deki bankalar geçen yıl rekor düzeyde tahvil satarak uluslararası tahvil ihraçlarında üçüncü sıraya yükseldi.

durumu hakkında bilgi sahibi olmasını engellemiştir. 2009 yılına kadar söz konusu bankalar ülkedeki Mortgage’ın %56’sına sahip hale gelmiştir. Dolayısıyla 2009 yılında konut piyasası çöküp borçlular iflas ettiğinde bundan en büyük zararı bu bankalar görmüştür. Bankalara milyonlarca euro borçlanan inşaat firmaları birbiri ardına iflas etmeye başlamıştır. Bu dönemde İspanya Bankası 2010 ortalarına kadar ödenmeme riski bulunan borcun 180,8 milyar euro olduğunu açıklamıştır. İspanya’nın büyüme rakamlarının negatif yönlü yüzde 0,5 oranlarında oluşunun yanı sıra, bir de 2012 yılının 3. çeyreğinde enflasyonun yüzde 3,5 artması krizin

İspanya İşsizlik Oranları

farklı bir boyut kazanması yönünde sinyaller vermektedir. En başta da söylediğimiz üzere kriz reel sektörü çok dipten vururken, işsizliği ülkede tavan yapmıştır. İspanya’da her iki gençten biri işsizken, genel olarak işsizlik rakamı de %25 dolaylarındadır. İspanya şüphesiz ki Yunanistan’dan sonra krizin en çok vurduğu Avrupa ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.


09 EMEK

8 Ocak 2013

Al kalemi eline

e m e kç i l e rd e n

mektuplar

Mevsimlik yaşıyoruz Ben iki çocuk baba- ların, artık daha düşük fisıyım ve sezonluk yatlarla bizleri olarak çalışıyorum. Son za- çalıştırdıkları “Ya çalış ya da manlarda bu sezonluk işler- kapı orada!” dediği ortamde çalışırken bir yandan da larla karşı karşıyayız. Çektihayat pahalılığı bizi düşün- ğimiz sıkıntılar artmakta. dürmeye başladı. Yaşam Ailelerimizin durumu ne koşullarımız, karamsar dü- olacak kaygısıyla kafamız şünmemize neden oluyor. her gün daha fazla meşgul. Sezonluk çalışıyorum der- Çocuklarımı yetiştirebilken tatlıcıyım. Antep’in mek istiyorum. Peki nasıl Hacılar Köyü’nde yaşamak- olacak? Okul masraflarının tayım. Köyümde antep fıs- artmasından kaynaklı probtığı yetiştirmekle uğraşıyo- lemler de büyüyor. Açlıkla rum. Ama tarım yapma karşı karşıyayız, gıdasız kalolanaklarım kısıtmışız. Büyük solı olduğundan, run bu. Nereye antep fıstığı yetişkadar böyle gidetirerek hayatımızı cek diyoruz. Bir sürdüremiyoruz. türlü içinden çıBu sebeple de dökamadığımız bu nem dönem İskarmaşıklıkta, tanbul, Ankara, Mehmet Karakurt devlet bizler için İzmir gibi büyük şehirlere bir şeyler yapacak mı diye tatlıcı olarak geliyorum. düşünüyoruz. Sadece seçim Buralarda belli bir zaman zamanlarında köylere gelip çalışıp tekrar evime döne- vaatler verilip gidildiğini rek, sürekli gurbet hayatı görüyoruz. Şehirlerde yaşayaşıyorum. Sezonluk çalış- mak çok zor olduğundan tığımız için de sigortasız, mevsimlik yaşıyoruz. Aileye herhangi bir hakka sahip hasret yaşıyoruz. Çocuklaolmadan çalışmaktayız. rım her gittiğimde bana bir Bundan önce mesleğimiz daha gitme diyorlar. Bizi de önemli idi. Bizlere değer götür demeleri, telefonda verilmekteydi. Ama gün onların sesini duymak bizi geçtikçe bu mesleğin de öl- perişan ediyor. Bunun için düğünü görüyoruz. Yıllarca bir çare diye kıvranıp yaşabaşka işle uğraşmadan bu maya çalışmaktayız. Yetkilimeslekte hayatımızı sürdü- lerden bu durum için bizlerürken, bir taraftan hayat re bir olanak yaratmalarını pahalılığı bizleri de etkile- bekliyoruz. mekte. Meslekte ise patron-

Sen de kendi hikayeni anlatmak istersen, al kalemi eline bilgi@yarinhaber.net

TOFAŞ’ta 1000 işçi işten çıkarıldı

Sayım ve yıl sonu kontrolleri nedeniyle şirket tarafından, 7 Ocak’a kadar izine gönderilen 1000 işçi, telefonla 31 aralık 2012 tarihinde sonlanan sözleşmelerinin yenilenmeyeceğini öğrendiler.

sendikadan patron gibi açıklama Tofaş işçilerinin sözleşmelerine son verilmesiyle ilgili bir açıklama yapan Türk Metal Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Zafer Öztürk, 2011 yılında siparişlerin artması üzerine fabrikaya yaklaşık bin sözleşmeli işçi alındığını belirtti. 2013 yılı için ise yıllık 50 bin araba siparişi kaybettiklerini açıklayan öztürk, 3 olan vardiya sayısını 2 ye düşürdüklerini, sözleşmeli işçi çıkışlarının bundan kaynaklandığını ifade etti. YARIN EMEK

8 ocak 2013 salı

sayı: 66

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

can çoksöyler can çoksöyler sanem deniz kural halil altunpolat nurseli gözüaçık ELİF KARAN MELİKE ÇINAR SERKAN ATAK onur toper RIFAT ÇAPAR SAVAŞ KOCAKAYA SEVDA POLAT ZEYNEP ERSOY

tasarım

Gürkan köse EZGİ CEREN AĞTAŞ çağatay dirilgen

dağıtım

onur toper

6 aylık abonelik: 25 tl sanem deniz kurAl adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: tr28 0001 0006 15577226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010 abonelik için tel: 0 507 516 85 35 yaringazetesi@yarinhaber.net

Yasa çıktı ama uygulama yok 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Yasaya göre işverenler risk analizi yapıp önlemler alacaklar. Bunu yapmayan işverenler için para cezası öngörülüyor. Uyarılara rağmen tedbir almayan işyerleri için ise kapatma cezası verilebilecek. İSTANBUL zeynep maside ersoy

Bir kişi dahi çalıştıran işyerlerinin, iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleri almasını öngören 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 1 Ocak’tan itibaren aşamalı olarak yürürlüğe giriyor. Yasa uyarınca 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinden, yasada öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler için uygulanacak idari para cezaları 26 başlıkta toplanıyor. Bu cezaların 1 aylık toplam tutarı ise 262 bin 873 lira. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve AB standartlarına uygun olarak hazırlanan yasa, 2012’de de yürürlükte olmasına karşın, bir sene içerisinde en az 878 işçi hayatını kaybetti. Yasanın düzenlenmesi elbette önemli fakat yürütmenin bu konudaki esnek tutumunun işçilerin ölmelerine neden olduğu da gözler önünde.

yeni yasanın farkı Yeni yasaya göre işveren her ne kadar iş güvenliğinden sorumlu olsa da tek sorumlu değil. İş yerinde meydana gelebilecek, olası kazaların, yaralanmaların ve ölümlerin sorumluları arasında, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, yardımcı sağlık personeli, çalışan temsilcileri ve işçi-

Yasanın kısa tarihi İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, ilk kez 1974 yılında İngiltere’de uygulanmaya başlandı. Türkiye’de ise, AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü standartlarına uygun olarak, ancak 2011’de ayrı bir yasa olarak kabul edildi. Öncesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77-89. maddeleri arasındaki hükümlere göre yürütülüyordu.

ler de sorumlu tutulabilecek.

yasada başka uygulamada başka Taşeronlaşmaya yasalarla destek veren hükümet, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda, ILO’nun ve AB’nin baskılarıyla, yasayla belirlenen işçi haklarını, uygulama aşamasında hükümsüz kılıyor. Yasanın tanıtımı için çeşitli illerde seminerlerler düzenlendi. Antalya’da düzenlenen seminerde konuşan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Rana Güven “Kırım

Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından kaybettiğimiz doktor ve hemşirelerimiz, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası yürürlüğe girdikten sonra kaybedilmiş olsalardı, ailelerine, meslek hastalığı nedeniyle öldükleri için 90 yıl tazminat ödenecekti. Ama bu yasa olmadığı için böyle bir haktan mahrumlar. Yayınlanacak yönetmelikleri doğru uygularsak, çalışanlar sağlığını ve güvenliğini kaybetmez, daha verimli, iş yerleri olur, ülke ekonomisi güvenle büyür” şeklinde konuştu.

İstanbul İşçi Sağlığı Ve Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, Aralık ayında 76, 2012 yılı boyunca, önlenebilir kazalar nedeniyle 878 işçi hayatını kaybetti. Ölümler en çok İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Konya, Bursa ve Gaziantep’te oldu. Raporda, 30 Haziran’da yasalaşan “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” da işçi ölümlerini önlemeyi amaçlayan bir yaklaşıma sahip olmadığı belirtildi.

İŞKUR da bunu yaparsa İşsizliği çözme iddiasındaki İŞKUR, kendi çalışanını işsiz bıraktı. İŞKUR Türkiye genelinde 4 B statüsünde çalıştırdığı 817 sözleşmeli personelini işten çıkardı. Daha önce işsiz bulamadığından ve elinde iş arayanların biriktiğinden yakınan İş ve İşçi Bulma Kurumu (İŞKUR), yeni istihdam açığı yaratmış oldu. Zaten işsizlerin güven duymadıkları kurum kendi bünyesinde çalışanları da işsiz bırakınca tartışmaya bir nevi nokta koymuş oldu. 3 Ocak günü işe gidip sandalyelerine oturduklarında sisteme gire-

meyen İŞKUR bünyesinde çalışan 817 kamu emekçisi 31 Aralık 2012 tarihiyle sona eren sözleşmelerinin Danıştay kararıyla 2013 yılı itibariyle yenilenmediğini öğrendi. İŞKUR 2011’de, iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerini yaygınlaştırmak için iş ve meslek danışmanları sayısını artıracağını açıklamıştı. Nisan 2012’de 2 bin, Ağustos 2012’de de 817 kişiyi işe alan İŞKUR, 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle 150’si İstanbul’da çalışan 817 iş ve meslek danışmanı İŞKUR Genel Müdürlüğü tarafından işsiz bırakıldı. YARIN EMEK

Bir isçinin ardından . Tünel inşaatında ölen Vahdettin Cengiz’in ailesi Yarın’a anlattı:

Hesabını kim verecek

İzmir’in Konak İlçe- Şahgül Cengiz şöyle konuştu: si Yeşildere semtinde “Herkesten şikayetçiyim. Şirdevam eden Konak Tünelleri ketten şikayetçiyim. Hakkımı inşaatında çalışan işçi Vah- istiyorum. Gazetecilere yalan dettin Cengiz 31 Aralık 2012 haber yaptırdılar. Ortada günü toprak altında kalarak toprak kayması yok. Kepçeci hayatını kaybetti. Kepçe ope- ‘Toprağı ben döktüm’ demiş. ratörü tarafından dökülen Madem toprak kaymasıydı, toprağın altında kalan Vah- nasıl cenazeyi elleriyle koymuş dettin Cengiz’in kayıp oldu- gibi buldular? Savcıya gittim, ğu saatler sonra farkedildi. şirket hakkında, kepçeci hakİzmir’deki inşaatta çalışmak kında, oradaki diğer çalışaniçin Manisa’dan gelen 3 çocuk lar hakkında şikayetçi oldum. babası Vahdettin Cengiz, yak- Bizim malımız, mülkümüz, laşık bir yıldır tünel inşaatında, evimiz, arabamız yok. Kocam inşaat işçisi olarak çalışıyordu. çalıştığıyla bize bakıyordu. Vahdettin Cengiz’in Şimdi çocuklarım yetim kaldı.” ölümüyle ilgili kendilerine Cengiz’in çalıştığı şirket tara- sonuna kadar peşindeyiz fından herhangi bir açıklama Vahdettin Cengiz’in ablası yapılmadığını belirten aile, Müşrike Aktürk ise şunları ölümde ihmal olduğuna ina- belirtti: “Bu nasıl bir ihmalnıyor. Vahdettin Cengiz’in eşi dir? Kardeşim tam 5 saat son-

ra bulundu. 38 yaşındaydı. Bunun hesabını kim verecek? Kullandığı kazma-kürek yanından çıkmadı. Demek ki malzemelerini alıp saklamışlar. Dövülüp atılmış olabileceğini düşünüyoruz. Olayı görüp bilenlerin çıkıp konuşması gerekiyor. Biz ailecek sonuna kadar peşindeyiz.” Vahdettin Cengiz’in annesi Ayşen Cengiz ise ş şöyle konuştu: “Oğlumun ölümüne neden olanlar cezasız kalmamalı.”

Toprak altında kalarak hayatını kaybeden Vahdettin Cengiz’in, ailesinin elinde kalan iki adet vesikalık fotoğrafı


(

10 EGITIM

8 Ocak 2013

Gençler yasanın peşinde muhataplar nerede?

YÖK yeni yasa için tasarısını hazırladı. Taslakta küçük şeyler değişiyor olmasına rağmen son haline ulaşmış sayılır. Yasa taslağının hazırlanması sürecinde ise öğrencilere hiç söz hakkı verilmemesi öğrenci örgütleri tarafından protesto ediliyor. En son Başbakanlık’a yürümek isteyen Genç-Der’e yüzlerce polisle, devlet engel oldu. İSTANBUL berna dülger

Yıllardır süregelen YÖK’ü kapattırma mücadelesine devlette sessiz kalamadı ve göstermelikte olsa bir değişiklik yapıyor. YÖK’ün adı değişerek Türkiye Yüksek Öğretim Kurumu oluyor. Yasanın içeriğinde ise doğrudan sermayedarların çıkarına maddeler çokça yer alıyor. Hatta bu o kadar fazla ki öğrencilerden bile bahsedilmiyor.

İyi Kötü Çirkin

rıfat çapar

İyi

Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu, son yazısında enflasyon ve ekonomiye dair keskin tespitler yapmış. Muratoğlu’nun “Enflasyon dediğin” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle: “Hesaplamalar bize, zenginin enflasyonu ile yoksulun enflasyonu arasındaki ortalama yoksul aleyhine fark olduğunu söylüyor. Az buz da değil yüzde 3 civarında… Çünkü zenginin enflasyon sepeti farklı, fakirinki farklı… Araştırmalar Türk insanının, gelirinin ortalama yüzde 30’unu sadece gıdaya harcadığını gösteriyor. Yani halkın gelirinin dörtte birinden fazlası harcama kaleminden yalnızca birine gidiyor.

Kötü

mabahçe Sarayı’nın önünde bir araya gelen gençler yürümeye başladıklarından hemen sonra polis engeli ile karşılaştılar. Yüzlerce çevikle alanlarda olan polis ekipleri “güvenliği sağlayamayacakları” gerekçesiyle gençlerin yürümesine izin vermeyen polis, gençlerin dağılmasını istedi. Başbakanlıkla görüşmek isteyen gençlerin talebi Ankara’da bakanlık tarafından reddedildi. Oturma eylemi yaptıktan sonra basın açıklamasıyla Genç-Der eylemine son verdi. Basın açıklamasının ardından konuşma yapan Genç-Der Türkiye de YÖK yasasıyla ilgili düşünceleriTemsilcisi Ayşen Ece Kavas; “Şeffaf- mizi söylemek istedik, kabul etmelıktan, katılımcılıktan bahsediyorlar, diler. İşte ülkenin demokrasi anlayışı Polis gençleri korumuyor, gazlıyor öğrencileri herhangi bir sürece dahil bu. Yeni YÖK yasasıyla üniversiteler Ankara’da Kızılay Meydanı’nda saat etmiş değiller. Başbakan öğrencilere şirketler için bilim üretilsin istiyorlar, 14.00’da, İstanbul’a saat 13.00’da Dol- siyaset yapmaya Meclis’e çağırdı. Biz biz de tüm toplum için bilim üretil-

Çirkin

sin istiyoruz. Bu yüzden, biz bilimden, demokrasiden yana olduğumuz için bizi reddediyorlar. Ancak öğrenciler olmadan üniversiteler hakkında karar aldırtmayacağız” dedi.

Bu kadarına pes dedirtti Okula Bakan çağıramıyoruz gelen gençler başbakana fikirlerini iletmek istiyorlardı. dırıdan hemen sonra dava açılmış Olayı ironik kılan ise Başba- oldu. Diğer örgütlerden arkadaşkan Recep Tayyip Erdoğan bu lara da anında soruşturma açıldı. olayın hemen ardından içeride Biz başbakana hakaret etmedik, konuşma yaparken tüm gençle- şiddet kullanmadık. Ama onlar rin yönetimde olması gerektiğini ağzımızı kapatıp bizi gözaltına ve 18 yaşında seçme hakkı olan aldıkları halde bir de bizden şigençlerin, seçilme hakkı da olması kayetçi oldular. Bu anlamda da gerektiğini anlattı ve gençleri mec- AKP fikirleri olan öğrencileri suslise davet etti. turuyor. Çünkü AKP hükümeti Hakkında dava açılan öğren- gençlik mücadelesinden çok korcilerden Dağ’ın konuyla ilgili gö- kuyor. Korkmakta da haklı çünrüşleri ise, “Ben bu davanın açıl- kü biz bu mücadeleye sonuna masının ODTÜ olayıyla alakalı kadar devam edeceğiz.” Kendisi olduğunu düşünüyorum, çünkü tarafından bu şekilde ifade edildi. olayın ardından epey zaman geç- YARIN EĞİTİM mesine rağmen ODTÜ’deki sal-

Türkiye’ye acı rapor İngiltere’deki farklı üniversitelerde eğitim gören öğrenci ve akademisyenler tarafından kurulan Network of Students (NOS) tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere’ye gönderilen öğrencilerin yaşadığı sorunlar YÖK Başkanı Prof. Gökhan Çetinsaya’ya rapor olarak sunuldu. Raporda, öğrencilerin bürokrasiden kaynaklanan birçok sorun nedeniyle mağdur duruma düştüklerine dikkat çekildi.YARIN EĞİTİM

Çetinsaya’dan özel üniversiteye övgü

5N1K programında Cüneyt Özdemir’in konuğu olan Yıldız Teknik Üniversitesi rektörü Prof.Dr. İsmail Yüksek üniversite etkinliklerine neden bakan çağıramadıklarını anlattı. Bakan çağıramamalarının sebebinin öğrencilerin gelen bakana nasıl hakaret de nasıl engelleriz diye düşündüklerini ifade etti. Aslında bahsettiği şey başbakanın da işaret ettiği “ideolojik” öğrencilerin fikirlerinin haber olmasının onları olumsuz etkilediğiydi. Çünkü her bakan geldiğinde öğrenciler fikirlerini anlatmak istiyorlar, özel güvenliklerin, polislerin yüzlercesinin okul bahçesine yığılarak öğrencileri gözaltına alması da skandal oluyor. Her ne kadar alışıldık bir durum olsa da hala bu durum halkın tepkisini oluşturuyor. YARIN EĞİTİM

YÖK Başkanı Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya, özel üniversitelerin, üniversite sistemine yeni bir çeşitlilik ve farklılık getirdiğini söyledi. Çetinsaya, Özel üniversitelerin sayısının her geçen gün artmasını olumlu bulduğunu belirtti. Prof.Dr. Çetinsaya, ‘’Kayseri’deki örneklerine de baktığınızda, aslında her bir üniversite, üniversite sistemimize yeni bir farklılık getiriyor. Yeni bir çeşitlilik getiriyor. Diğer üniversitelere örnek oluyor. 2023 hedeflerine baktığımızda, Türkiye’deki genç nüfusun gelişimine baktığımızda daha yürüyecek çok yolumuz var. Önemli olan kaliteli kurumlar inşaa edebilmek o bakımdan da Kayseriyi tebrik ediyorum’’ diye konuştu. YARIN EĞİTİM

Ergün Diler Takvim

Takvim gazetesi köşe yazarı Ergün Diler, sol siyaseti yerden yere vuran “Son Uyarı” başlıklı yazısıyla bu haftanın kuşkusuz en çirkini. Solcuların arkasında yabancı güçlerin olduğunu savunan Diler’in yazısının bir bölümü şöyle: “Sol, daha doğrusu sol adına hareket edip bilmeden Londra’ya çalışan güç, Türkiye’de laiklik hassasiyeti en yüksek kesimdir! Baktığınızda laikliğe toz kondurmayan insanları bu grup içinde görürüz. Elinde kalem tutan, parayı yöneten veya siyasi bir hareketin başında olan isimlerin tartışmaya yanaşmayacağı tek alan laikliktir! Kendi halinde olup SOL hareketin içinde yer alan samimi solcular perde arkasındaki gücün Londra olduğunu bilmezler. Çünkü bu ideolojiyi yaymak için emrine gazete, televizyon, dergi ve internet seçilmiş yöneticiler, işlerini toz kaldırmadan yaparlar.”

İlker Eraslan

İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversite’sine gelen Erdoğan’ı protesto eden ve “Parasız eğitim istiyoruz”, “YÖK’e karşı gençler meydana” sloganı attıklarında gözaltına alınan Genç-Der üyesi Çağdaş Sinan Dağ ve Sıla Gemicioğlu’ye dava açıldı. Başbakanın bizzat şikayetçi olduğu olay pes dedirtti. Harçların sadece birinci öğretimlerde kalkmasının yetersiz olduğunu başbakana iletmek isteyen gençlere, dava açılma sebebi ise başbakana hakaret etmek. Fakat ne görüntülerde ne de her hangi bir yerde başbakana hakaret söz konusu dahi değil. Sadece oraya fikri birikimleriyle

Mehmet Türker Sözcü

Sözcü gazetesi yazarı Mehmet Türker 5 Ocak 2013 tarihinde kaleme aldığı köşe yazısında İmralı görüşmelerini hedefe almış. “Terörün vardığı nokta, bu iktidarın İmralı’ya, bebek katili terörist başının ayağına gitmesidir” diyen Türker’in yazısının devamı şöyle: “AKP iktidarı terör örgütü karşısında diz çökmüştür!.. Şu andaki manzaranın tek izahı budur!.. Apo ile pazarlığı şu bu yapmıyor, Tayyip Bey yapıyor!..Nasıl?.. Adamları vasıtasıyla.”

Alıcısı sadece patronlar Yasa taslağı yayınlandıktan sonra tüm kesimler buna karşı çıktı. Soruşturmaları on’ar on’ar açan rektörler bile karşı çıktılar. Çünkü taslağın içinde rektörlerin hakları kısıtlanıyor ve akademisyenlerin hakları hemen hemen tümden alınıyordu. Üniversite “konseyi” değil “meclisi” Bunun üzerine YÖK yeni bir hamle yaparak 11 tane iş adamından oluşan üniversite konseyini değiştirmek zorunda kaldı. Üniversitenin büyüklüğüne göre 90 kişiye kadar genişleyebilen bir üniversite meclisi kurulacağını duyurdu. Bu meclisin içinde ise sayılar bilinmemekle birlikte iş adamları, öğretim üyeler, öğrenciler vs bulunabilecek. İlk tabloya göre nispeten olumlu bir sahneyle karşı karşıya kalınmış olsa bile yine de gençler için bu yeterli olmadı. Gençler yasayı durdurmaya kararlı bir şekilde başbakanlık binalarına yürümek istediler ama polis izin vermedi.

Murat Muratoğlu Sözcü

günlüğü

Sigaraya yapılan zamlara ve 150 m2 altındaki konutlarda KDV’nin yükseltilmesine yönelen tepkiler bu hafta TT’ye girdi: @SnmSmk @FatmaSahin_ASPB @ailebakanligi olarak Fatma Salman’ı #kadınaşiddet’ten koruyamamak İronik olmadı mı?Kadınların bu ülkede canı kime emanet? @baglartunc 150 m²’nin altındaki konutlarda KDV %1’den %18’e çıkartılmış.. AKP’ye oy vermiş, ev almayı düşünen vatandaşlar düşünsün! Hadi kolay gelsin. @ecesevimm Bu nasıl Robin Hood’luk vergi? Zengin zaten 150 m2’den fazla ev alıyor. Yine fukaraya gömdüler KDV’yi. Hay bin vergi. @detroitlikizil Luks konutta KDV oraninin %18’e yukseltilmesi insaat sektorunu cikmaza sokabilir. Zaten konut stogu var. @SinemisErten #sigaramlaoynama sigara icmeyen biri olarak o zam nedir ya uzerine biraz daha koyar toki’ye girerim MEB’in Şeker Portakalı ve Fareler ve İnsanlar kitaplarıyla ilgili sansürcü tutumu twitter’da hem tepki hem dalga konusu olarak TT’de uzun süre kaldı: @FerdiCarrefour Dün Şeker Portakalı’nı okuduktan sonra işe gelirken istemsiz olarak kadınlara laf attım ve esnaftan dayak yedim.. gerçekten ahlakı bozuyor. @baskomsernevzat Şeker Portakalı’nı müstehcen bulan akla, Freud tarzı bir psikanaliz gerekiyor. Her şeyde cinsellik aramak pek hayra alamet değil... @fenicefelice Bir yandan da güzel, hala kitaplardan korkuyorlar. Fareler ve İnsanlar’dan, Şeker Portakalı’ndan korkacak kadar zavallı düşmanımız!


11 FORUM

8 Ocak 2013

3 çocuktan evvel, bir zahmet kadın cinayetlerini durdurun

Kadın, çocuk ve engellileri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sıkıştırmış olur. Devlet şu an kadını değil, ai-

BURAK YELKEN yazdı

30 Aralık’ta Avcılar’da Sema D., 12 yaşındaki kızının gözü önünde kocası tarafından öldürüldü. Onlarınki akraba evliliğiydi. İkisi de aynı sülaleden olmasına rağmen ailenin tepkisi şu oldu: “Kadın katillerine kesinlikle en ağır ceza verilmeli. Kimsenin hayatı

Gençler Meydana Derneği (GENÇ-DER) Üyesi Burak Yelken 4 Ocak’ta Başbakanlık Ofisi’ne doğru yaptıkları yürüyüş üzerine bir yazı kaleme aldı. İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencisi Burak Yelken, GENÇ-DER olarak Yeni YÖK Yasa Tasarısı’nın her zaman karşısında olacaklarını belirtti.

4 Ocakta Dolmabahçedeydik. YÖK yasa tasarısına karşı… Katılım az oldu. Fakat eylem gayet başarılıydı. Dolmabahçeden başbakanlık ofisine yürüyüp hazırlamış olduğumuz YÖK taslağını başbakanlık ofisine sunmak istiyorduk. Hükümet her zamanki gibi kolluk güçlerini yığdı karşımıza. Polis 200 kişilik barikat kurdu . Yan tarafta bir toma aracı bekliyordu. Yürüyüşe geçtik polisle karşı karşıya geldik. Polislerin bir ellerinde kalkanları diğer ellerinde jopları , kafalarında kaskları vardı. Bizim elimizde ise sadece dosyalarımız vardı. Aslında orda bizi değil düşüncelerimizi durduruyorlar, engelliyorlardı. Temsilcilerimiz polis şefiyle konuşmaya çalıştı . Fakat onlar hiçbir gerekçe göstermeksizin yürümemize izin vermeyeceklerini belittiler. İki tane temsilcimiz gitsin başbakanlık ofisine dosyamızı sunsun dedik. Ona da hiçbir gerekçe göstermeden izin vermediler. Bizde oturma eylemine geçtik. YÖK yasasına karşı birçok slogan attık. En son basın metnimizide okuyup dağıldık. Bu arada bizim sayımızdan çok, etrafta sivil polis mevcuttu ve bir poliste kesintisiz bütün olanları kayda aldı. Yazının başında eylemin gayet başarılı geçtiğini söylemiştim. Oysa ki polisler yürümemize izin vermediler. Bu başarısızlık gibi görünse de bizim açımızdan gayet başarılı oldu. Halk 35 kişilik grubun karşısına yüzlerce polisin koyulduğuna tanık oldu. Eminim içlerinden

bu kadar ucuz değil.” *** Acilen kadın cinayetlerinde katillere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını yasalaştırmaları gerek. Malum, katillerin hemen hepsine türlü ceza indirimi uygulanıyor. Kimi “ağır tahrik indirimi”nden

kesildi. Katiller şimdi öldürmeden evvel Google’lıyor, bakıyor kadın katilleri o indirim, şu indirim derken 510 yıl yatıp çıkıyor... Hop bir koşu öldürüveriyor. Halbuki bilse ki bunun cezası ağır ve indirim falan da yok... O zaman öldürmeden evvel iki kere düşünecek. Yani bu yasa ya çıkacak... Ya çıkacak! Başka yolu yok.

İyi ki sivil toplum var Sivil toplum olmasa, işimiz safi devlete kalsa halimiz nice olurdu? Hiç sormayın. Sadece ülkedeki kadın cinayetlerine bile baktığımızda manzara ortada. Neyse ki Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gibileri var da, milim milim de olsa yol alıyoruz. Bu platformun üyeleri her kadın cinayetinde, karanfillerini alıp olay yerinde eylem yapıyor... Cinayet davalarını takip ediyor... Ve kadın cinayetlerinin önüne geçmeye yarayacak yasaların çıkması için hükümete rahat vermiyor. Türkiye’nin en önemli sorunlarından olan kadın cinayetleri meselesini iyice anlamak ya da dayanışmak için en doğru adreslerden biri. Aklınızda olsun.

İleri demokrasi...

Hükümet tarafından bu kadar engelle karşılaşmamız o dosyanın kendileri için bir tehlike arz ettiğinin göstergesidir.

Neyse ki Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gibileri var da, milim milim de olsa yol alıyoruz. Platformun üyeleri her kadın cinayetinde, karanfillerini alıp olay yerinde eylem yapıyor...

leyi öne çıkarıyor. Halbuki kadın cinayetlerinin yüzde 69’unda fail kocalar veya eski kocalar. Yani, kadınlar en çok aile içinde öldürülüyor. *** Manzara bu iken... Devletin şu durumda kadını koruması gerekirken... Bizimkisi, Barıştırma Timleri kuruyor. Kadın boşanmak üzere mahkemeye başvurduğunda, rızası dahi alınmadan bu timler devreye giriyor. Halbuki bilmezler mi... Sığınma evlerinde bile kadınlar barıştırılmaya çalışılırken öldürülüyor. Eskiden kızlarına “Barış, evine dön” diyen örf ve âdet tutkunu Türk ailesi bile bugün artık kızlarına “Barış” demiyor. Tersine, kızları koca cinayetine kurban gidince “Devlet neden benim kızımı korumadı?” diye hesap soruyor. Yani, toplumda bile barıştırmaya değil, kadınların korunmasına yönelik bir talep var. *** Alın size bir örnek...

Biz parasız eğitim diye haykırırken hükümet parayı basanı üniversite yönetiminde söz sahibi yapmayı hedefliyor.

“Acaba neden korkuyorlar da bu kadar gencin karşısına yüzlerce polis koyuyorlar ? ‘’ diye düşünmüşlerdir. Ardından polisin gerekçe sunmadan yürümemize izin vermemesi de işin cabası. Hükümet tarafından bu

kadar engelle karşılaşmamız o dosyanın kendileri için bir tehlike oluşturduğunun göstergesidir. Düşünceler en büyük silahlardır ve karşı konulamaz tek güçtür. Hükümette bunun farkında ve düşüncelerimizi sansürlemek için elinden geleni yapıyor.Başbakan her söyleminde ileri demokrasiden bahsediyor, mecliste 18 yaş polemiği yaratıyor, üniversite öğrencilerine gelince bunları nasıl engellerim arayışı içine giriyor.

Peki o dosyada onları bu kadar korkutacak ne vardı ? O dosyada artık sermayedarların üniversitede söz sahibi olacağı , öğ-

Türkiye’de bir ara Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı vardı. Sonra onun yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kondurdular. Halbuki, kadının adını bakanlıktan silerseniz kadın cinayetleri artar. Çünkü... Devletin artık kadına dair bir politikası kalmamış olur. Kadını özne olarak görmemiş olur.

nasipleniyor. “Karım bana küfretti. Erkeklik onurumu zedeledi” diyen katilin cezası iniveriyor. Kimi “gelecek indirimi”nden faydalanıyor. İzmir’de bir tıp öğrencisi eski sevgilisinin canını alsa da, sırf tıp okuduğu için cezası iniveriyor. Kimi de hâkime pişman olduğunu söylüyor, düzgün giyinip saygılı konuşuyor, cezası “iyi hal”den iniveriyor. Böyle 5-10 yıl yatıp çıkan kadın katilleriyle dolu memleket. *** Ancak bir cinayet basında geniş yer bulur, kamuoyunda tepki yaratırsa hâkim indirime gitmeyebiliyor. Peki kadın cinayetleri, hâkimlerin veya savcıların inisiyatifine bırakılacak konu mu? Hiç kimsenin inisiyatifine bırakmadan, bütün kadınları koruyacak, potansiyel katilleri caydıracak bir “kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” yasasının çıkması şart. Bu ceza yasalaşınca görün cinayetler nasıl azalıyor. Türkiye’de testere ile ölümlerin tümü Münevver Karabulut cinayetinden sonra gerçekleşti. Cinayet aleti olarak testere kullanmak adeta trend oldu. Hatta Adana’da bir adam sevgilisine “Seni Adana’nın Münevver’i yapacağım” dedi. Ne zaman ki Cem Garipoğlu ağır ceza aldı... İşte o zaman testereyle öldürme modası bıçak gibi

MELİS ALPHAN yazdı

Başbakan Erdoğan’ın ailelere “en az 3 çocuk yapın” çağrısına karşı “önce bir zahmet kadın cinayetlerini durdurun” başlığıyla Türkiye’nin kadın cinayetleri gündemine dair eleştirilerini yazan Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Melis Alphan’ın yazısını yayınlıyoruz.

Siz öğrencileri ilgilendiren bir yasa çıkarıyor ve bizim düşüncelerimizi almıyorsanız, ‘’ Biz sizin her zaman karşınıza çıkacağız.

rencilerin adının disiplin yönetmeliği dışında hiçbir yerde geçmediği yazıyordu.O dosya bilgi lisanslama ofisinin kurulmak istendiğini , artık öğrencilerin bilim için değil yalnız sermayedarlar için birşeyler

üretebileceğini söylüyordu. Oysa ki üniversitelerde okuyan, eğitimögretim gören bizleriz. Sermayedarlar değil... Biz parasız eğitim diye haykırırken hükümet parayı basanı üniversite yönetiminde söz sahibi yapmayı hedefliyor. Hazırladığımız dosyada yapılmak istenilenleri tam anlamıyla irdeleyip, aslında ne yapılması gerektiğini, öğrencilerin taleplerini tam anlamıyla ifade ettik. Bildiğimiz üzere YÖK darbeden hemen sonra kuruldu. Amaç belliydi … Ögrencileri apolitik birer kukla haline getirmek ve üniversitede bir baskı ortamı yaratmak…

Darbe döneminde kurulmuş ve şimdi de daha kötüye götürülmek istenen YÖK’ü tamamen ortadan kaldırmak istiyoruz.YÖK ekleme, çıkarma, reform adı altında 60 kez değişikliğe uğradı.Fakat bu değişimlerin hiç biri YÖK’ün yapısını değiştirmeye yönelik değildi. YÖK üniversitelerin özerkliğini ellerinden alıp, üniversiteler üzerinde baskı ortamı kurmaya yarayan organ olarak görev yapıyor. YÖK üniversitelerimize polislerin girmesine de ön ayak olmuştur. Polislerin üniversite öğrencileri üzerinde baskı kurmaktan, onları siyasetten, özgür düşünceden uzak tutmaktan başka hiçbir görevleri yoktur.

Eylemimizin amacı neydi ? Siz öğrencileri ilgilendiren bir yasa çıkarıyor ve bizim düşüncelerimizi almıyorsanız, “Biz sizin her zaman karşınıza çıkacağız. Bizde Gençder olarak bir öğrenci topluluğunu temsilen bir dosya hazırladık ve işte dosyamız buyrun…” demek için bu eylemi yaptık . Yök yasasının meclisten geçeceği gün de biz meclisin orda olacağımızı ve ne olursa olsun o yasayı meclisten geçirtmeyeceğimizi 4 Ocak eyleminde bir kez daha belirtmiş olduk.


12 ESAS MESELE

fotoğraf: RIFAT ÇAPAR

8 Ocak 2013

TRT’nin kıyamı Yoğun gündemlerin yaşandığı günlerde televizyon dizileri de gündemimizden eksik olmadı. Zira Osmanlı dönemini anlatan “Muhteşem Yüzyıl“ dizisi Başbakan Erdoğan’ın da gündemindeydi. Velev ki gösterilen sahneler ecdadımızı yansıtmamaktaydı. Geçtiğimiz günlerde yayından kaldırılan TRT’nin dönem dizisi “Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam” dizisinin yapımcı yönetmeni Ezel Akay ile projenin öncesi ve sonrasını görüştük.

“Bir Zamanlar Osmanlı – Kıyam” projesi başladığı andan itibaren üzerinde çok fazla oynanan bir RÖPORTAJ proje haline SERKAN ATAK geldi. “Burası Osmanlı”ydı önce “Bir Zamanlar Osmanlı – Kıyam” oldu ve “Bir Zamanlar Osmanlı” olarak devam etti. Merak ettiğimiz Ezel Akay bu kadar değişiklik içinde nasıl konum aldı ve ne düşünüyor? Ondan önce de “Gümüş Lale” idi. 2009’un Ocak ayında TRT’den bir teklif aldım. Birkaç proje geliştirdikten sonra Osmanlı’nın son parlak dönemi, Lale Devri’nde, Gümüş Lale diye yeraltı dünyasının eline geçmiş çok değerli bir hazinenin peşine düşen 2 cengaverin maceralarını ve arkadaşlığını anlatan bir proje geliştirdik. Her şeyi TRT’ye gönderdik. Proje beğenildi ancak beklenilenden uzun sürmesi -yaklaşık 1 yıl sürdü yazmamız. Bir de arada “Muhteşem Yüzyıl” ile çalışmanız var bildiğimiz kadarıyla? Yaklaşık 7-8 ay çalıştıktan sonra, Timur Savcı’dan “Muhteşem Yüzyıl” isimli bir dizi yazıldığını öğrendim. Bana da yapar mısın dediler. Ben de Meral Okay ve Timur Savcı ile görüştüm. Yani 2-3 bölüm yapabilirim gibi duruyordu. Ancak iş çok ciddiye bindi. TRT’de bu işi istiyor. Çok büyük ihtimalle benim olmam zor olacak. İkisini birden yapmam zaten doğru olmazdı. Belli ki onlar da daha erken başlayabileceklerdi. Ben Muhteşem Yüzyıl’a dekor ve oyuncu seçiminde yardımcı oldum sadece. Sonra TRT’deki işe konsantre oldum. Toplamda ne kadar sürmüş oldu bu proje? Bizim TRT ile görüşmemizden 2 yıl sonraya kadar proje uzamış oldu. Daha sonra biz color-correction yapılmış bitmiş bir taslak daha sunduk. Bunu beğenmediklerini, Hacivat-Karagöz gibi olduğunu söylediler. Tabi şu anda o filmi bizim dışımızda kimse görmedi. Hacivat-Karagöz gibi olmuş argümanını ben hiç anlamadım. Zaten ben o noktadan sonra kendileri ile görüşmedim. Yapımcı görüştü. Benim tahminin Muhteşem Yüzyıl o dönem çok başarılı olmuştu. TRT’nin içinde bu kadar büyük bir organizasyonu ve Osmanlı tarihi ile ilgili bir projeyi benim gibi solcuların yapıyor olmasında bir problem olduğu hissine kapıldım onlar açısından. Sizi de devreden çıkarta-

morlar tam olarak tabi. Öyle bir şey yapmaları skandal olurdu. Zaten o kadar da vicdansız insanlar değiller. Sonuçta biz onlar için cebimizden 10 milyona yakın bir para harcayıp iş yaptık. Sadece anlaşılmayan yerleri daha anlaşılır yaptık. Sonra 5-10 bölüm oynatır, kaldırırız diye bir duruma geldik. Bunun üzerine birlikte yapımcıyla oturup aslında problemin biraz da benden kaynaklı olduğunu, “Ezel Akay denen adamın yediği halt gibi algılandığını” düşündük. Sonuçta ticari bir iş yapıyoruz, biz kendi ahlakımıza çok aykırı olmayan başka bir format buluruz deyip, erteleyerek yeni bir senaryo yazalım, gerekiyorsa başka oyuncularla, karakterlerle çekmeye karar verdik. Bu sefer, ben ve hikayenin yazarı Gülser Korak süpervizör konumuna çekildik. Gelen hikayeleri denetledik. Sizden sonra nasıl devam etti dizi? Daha sonra Burhan Özkan kurduğu yeni senaryo ekibiyle işi, Patrona Halil İsyanı dönemine taşıyarak daha heyecanlı, daha çatışmalı dönemde anlatmaya karar verdi. Hikayenin karakterleri, olayları, ilginçlikleri bizim kurduğumuz dünyanın bir başka versiyonu olarak devam etti. Maalesef Patrona Halil dönemi imparatorluğun çürüdüğü bir dönem, Osmanlının iyi değil, kötü dönemini anlatmış oluyorsunuz. Şimdi macera için iyi bir dönem ancak Osmanlı’nın daha canlı bir dönemini anlatmak varken onun çöküşünü anlatmış oluyoruz. Bu da mümkün ama bu değildi bizden istenen.

Fırat Tanış’ın bence talihsiz bir kararla ve birtakım yanlış anlamalarla projeden ayrılması TRT’nin diziyi kaldırması için aslında bir fırsat oldu. TRT reyting için proje yapılmaması gereken bir yer. Birtakım dizileri projeler olarak görür. Duyarlarsa beni affetsinler ama ben bu işin bir tür politik çekişmenin kurbanı olduğunu düşünüyorum.

Seyircinin de beklediği çok büyük ihtimalle bu değildi. Benim düşündüğümden biraz daha televizyonun temposuna uygun bir şey çıktı. Ondan sonra dizinin ikinci sezonundaysa çok daha kalite yükseldi aslında. Abdullah Oğuz yönetmenliği devraldı.

Ben doğru bir yayıncı seçmediğimizi düşünüyorum. Bu proje için doğru bir yayımcı değilmiş TRT. Çünkü hiçbir projeyi bu türden bir hamasi uslupla yapamazsınız, herkesi memnun edemezsiniz. Bu tür projelerde çok sağlam ve özgür çalışmak lazım. Bir de şöyle bir beklenti vardı Ezel Akay bu işin içinde ama neden atmosfere giremiyoruz? Özellikle ikinci sezondan sonra ben tamamen başka projelere ayrıldım. Projenin estetik dünyasıyla bir bağım kalmadı. Fırat Tanış’ın diziden ayrılması nasıl oldu? Fırat Tanış’ın bence talihsiz bir kararla ve birtakım yanlış anlamalarla projeden ayrılması TRT’nin diziyi kaldırması için aslında bir fırsat oldu. Ben dizi istenildiği gibi gidiyordu diye düşünüyordum. TRT reyting için proje yapılmaması gereken bir yer. Birtakım dizileri projeler olarak görür. Zaten biz de bu niyetle başladık bu işe. Duyarlarsa beni affetsinler ama ben bu işin bir tür politik çekişmenin kurbanı olduğunu düşünüyorum. Sadece bu değil ama mutlaka bunun da çok etkisi var. Çünkü büyük bir bütçe harcanmış durumda. Ve biz o dekorda geçecek başka hikayeler de planlıyorduk. Yavaş yavaş dizinin uzun ömürlü olması halinde dönemle ilgili birçok kültürel ve sosyal bilgiyi de projenin içine yerleştirmeyi düşünüyorduk. Ama Fırat’ın ayrılması ile biz Patrona Halil’i hemen değiştirme kararı almıştık. Başka bir oyuncu ile anlaşmak üzereydik. Ancak bu bir fırsat oldu ve

dizinin bitmesine karar verdiler. Böyle değişken durumlar hep olur mu? Ben hayatımda böyle bir şeyin başıma geleceğini düşünmezdim, gelince nasıl etkileneceğimi de bilmezdim. 3 yıllık devasa bir emek var orada. Bu emek de öyle hafife alınacak bir emek değil. Müthiş bir eğitim çalışması, hem tarih eğitimi hem aksiyon eğitimleri. Biz Türkiye’de yapılabilecek tüm aksiyon çalışmalarını 3 yıla sığdırdık. Aksiyon, kareografi, dövüş teknikleri. Çok değişik kareograflarla çalıştık, çok çeşitli akseuar tasarımcılarıyla çalıştık, dönem bilgisine sahip muazzam bir üretim sahası oldu orası. Ve zaten kalıcı bir plato da oldu, kullanmaya devam edeceğiz. Bu kadar emeğe ve maddi yatırıma karışın sorun neydi peki? Ben doğru bir yayıncı seçmediğimizi düşünüyorum. Bu proje için doğru bir yayımcı değilmiş TRT. Çünkü hiçbir projeyi bu türden bir hamasi uslupla yapamazsınız, herkesi memnun edemezsiniz. Bu tür projelerde çok sağlam ve özgür çalışmak lazım. Seyircisini bilerek insan çalışmalı. Yayıncıyla değil seyirciyle ilgilenmeli. Biz seyirciden çok yayıncıyla ilgilenmek zorunda kaldık. Bu çok büyük bir hata TRT adına. TRT bizim de kurumumuz sonuçta. Bizim vergilerimizle ayakta kalan bir kurum. Bu projeyi seyirci için değil; kurum için yapmak bizim açımızdan en büyük hataymış. TRT’nin tarihi projelerle geçmişi Yorgun Savaşçı’dan itibaren sıkıntılı. Bu proje resmi tarih olgusuna nasıl bakıyordu? Ezber bozma işini TRT gibi bir kurumda yapmaya çalıştınız? Biz resmi tarihle objektif tarih arasında gidip geldik. En sonuna doğru, bunu tarihe bulaşmadan,

Zaten bu filmi F Tipi’ne karşı olanların izlemesinden çok F Tipi’nin ne olduğunu bilmeyen, bu konuda herhangi bir vicdani yorumlama yapmayanlara hitap etmek için yaptık.

tarihsel kişilikleri geri plana atarak yaptık. Sırf korunmak için. Resmi tarihin dışında resmi tarihe de aykırı olmayan bir dünya yarattık. Benim özellikle sokağı seçmemin nedeni resmi tarihin iddialarından uzak durmaya çalışmak. Ve sokağın tarihi gayri resmi bir tarih. Patrona Halil İsyanı’ndan sonra sadrazamın ve padişahın sonu belli. Bu da bazı kesimleri rahatsız etmiş olabilir mi? Biz kıyaslama yapılması açısından özgür bir yerde değildik. Yapmaya kalksak bütün projeler bugüne ve yarına ışık tutmak için yapılır ister istemez. Tarihe bakışımız bizim bugünü ve yarını etkilemek içindir. Resmi tarihin de niyeti, kurulu düzeni korumaktır zaten. Gerçeğin ne olduğu ile değil de, gerçeğin ne olması gerektiğiyle ilgilenir resmi tarihçiler. Başka bir padişah vardı alttan yetişen 3. Ahmet’in yeğeni, onun yükselişini göstererek orada hatalı politikacıdaha az hatalı politikacı gibi bir durum oluşacaktı doğal olarak. Ve halkın isteği oldu. Ama o seçimi yaparken öne koşmuş çapulcular da ortadan kaldırıldı. Tarihte böyle anlatılıyor Patrona Halil İsyanı dönemi. Fakat en başta da söylediğim gibi aslında Osmanlı’nın kötü dönemi; bütün zenginliğin son olduğu, macerası bol ama Osmanlı açısından daha karanlık bir tablo. “Muhteşem Yüzyıl” ile karşılaştırılmasına ne diyorsunuz? Seyircinin büyük bir kısmı, bazı kişilerin projeler yaptığı, kanalların da bunları kabul ettiğinin farkında değil. Dolayısıyla TRT, Muhteşem Yüzyıl’a karşı bir proje yaptı deniyor. Halbuki TRT yapmadı, biz yaptık, TRT de bunu kabul etti. Dolayısı ile bizim tercihimiz. Osmanlı dönemi olması dışında birbirleri ile hiçbir alakası yok. Sarayın bir iki yüzyıl öncesine, bir iki yüzyıl sonrasına bakılabilir. Mimari olarak şudur budur gibi farklar olabilir. Muhteşem Yüzyıl aslında olmayan bir sarayı kullanması gerekirken sarayın bugünkü durumunu kullandı. Bizim dönemimizde Topkapı Sarayı ve haremi, zaten tamamlanmış, yüzyıl sonra terkedilmiş haldeydi. Biz çok hareme girmedik çünkü işimiz dışarıdaydı. Kanuni’yi değil, haremi ve Hürrem’i anlatan bir hikaye anllatıkları için içeride oldular. İkisi de birbirinden hem estetik olarak hem de konu olarak çok farklı. Biri diğerinin alternatifi olabilir ama yarışa-

Ezel Akay kimdir?

1961 yılında İnegöl’de dünyaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da Villanova Üniversitesi’nde tiyatro öğrenimi gördü. Tabutta Rövaşata (Yapımcı), Güneş’e Yolculuk, Şelale (Yapımcı), Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (Genel Yapım Sorumlusu), Neredesin Firuze (Yönetmen), Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (Yönetmen), 7 Kocalı Hürmüz (Yönetmen) filmlerinin yanı sıra, reklam filmlerinde de yönetmenlik yapmaktadır.

mazlar. Biri daha çok reyting alır diğeri daha az alır o ayrı ama. F Tipi Filme katılışınız nasıldı? Bunda da yapılmaya çalışılan şeyin engellenme durumu mevcut. Grup Yorum’un temsil ettiği siyasi akımla ilgili Türk güvenlik otorilerinin arası çok kötü. Dolayısıyla ne yapsalar bir engelle karşılaşıyorlar. Bu kolektif bir proje olmasına rağmen, yapımcısı Yorum olduğu için otoriteler projeye kötü davrandı ama devasa bir kötülük yapmadılar. Sonuçta proje hukuki olarak engellenmeden çıktı. Afişin asılmasına önce izin vermediler. Zabıta müdürlüğü Yorum’un konserleri için alınmış izinleri bu film için vermedi ve gerekçe açıklamadı. Benim esas kızdığım şey bir izin çıkmayabilir, demokratik bir ülkede bu iznin neden çıkmadığına dair ayrıntılı bir açıklama yapılması gerekir. Hiçbir kamu görevlisinin böyle bir hakkı yok. Zaten bir filmin tanıtımının engellenmesi görülmüş şey değildir. Bu engelleme ancak politik bir şey olabilir. Birkaç sinema göstermekten vazgeçti ama yine de 70’e yakın sinemada gösterime çıktı. Filmin hazırlanması nasıl oldu? Bu süreç 1 yıl aldı. Bizim İzmit’teki platomuzda hem yapımcılar hem sanat yönetmenimiz destek sözü verdiler. Bir cezaevi inşa edildi. Bütün yönetmenler tek tek gelip 3’er gün 4’er gün gelip çekim yaptılar. Yavaş yavaş farkettik ki politik açıdan birbirlerine benzemeyen tipleriz. Herkesin belli bir sol, sosyalist anlayışı var. Ama 9 yönetmen, Yorum’u da dahil edersek, birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip insanlardı. Biz aslında bu proje ile solcuların-sosyalistlerin bir araya gelerek bir şey yapabileceğini gösterdik. Gerçekten de çok uyumlu çalıştık. Çok tartıştık, birbirimize fikir verdik. Eleştirilerde bulunduk. Böylece hikayeler içerisinde pek fazla slogan olan epizot yok zaten. Gerçek insan hikayelerine dönüştü. Zaten bu filmi F Tipi’ne karşı olanların izlemesinden çok F Tipi’nin ne olduğunu bilmeyen, bu konuda herhangi bir vicdani yorumlama yapmayanlara hitap etmek için yaptık. Bu çok daha önemli. Bu sayede sol görüşlü insanlar birbirlerinden farklı düşünseler de bir araya gelebildiler. Önemli olan yeni bir iletişim dili oluşturabilmek solcular için. Halkla bağını yeniden kurabilmek bu siyasi görüşün. Benim için en önemli olan şey hep birlikte çalışabilmekti.


13 DUNYA

Mısır ekonomisi çöküşün eşiğinde Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi geçen hafta, özellikle son iki yılın siyasi karışıklık ve sosyal huzursuzlukları nedeniyle ağırlaşan ekonomik sorunlarla mücadele etme sözü verdi. Uzmanlar, birbiri ardına düzenlenen seçimler ve protesto gösterileri devam ederken, ülkeyi daha zor ekonomik günlerin beklediği görüşünde. mısır GAYE BAŞİRİ

Kahire’nin alışveriş merkezlerine bakarak ekonomik kriz yaşandığını söylemek oldukça zor. Ama kadın giyim mağazası müdürü Abdül Aziz Muhammed’e göre, ekonomik sorunların etkisi görülüyor: “Ülkenin içinde bulunduğu koşullardan etkilenmemek mümkün değil.”

eşya fiyatları artarken işsizlik de arttı Son iki yılda eşya fiyatları yükselirken işsizlik de arttı. Yoksulluk oranı yüzde 20’den 25’e çıkarken iş yerleri bunun acısını hissediyor. Aynı zamanda yabancı yatırımlar ve turizm gelirleri de düşerken hükümetin yabancı döviz revervleri yarı yarıya azaldı. Eşref Mişrif, Londra’daki King’s College’da ekonomi profesörü. Mişrif, “Ekonomi siyasi geçiş döneminin kurbanı. Ekonomi aslında son iki yıldır ayaklanmalardan, gösterilerden büyük zarar gördü” şeklinde konuşuyor. Mısırlı olan Profesör Mişrif ’e göre, iki yıldır süren sokak gösterileri ve siyasi belirsizliğin yabancı yatırımlara zarar vermesi şaşırtıcı değil: “Geçiş dönemiyle ilişkili yüksek siyasi risk gerçekten olumsuz etki yaptı ve yabancı yatırımcıların ülkeden kaçmasına neden oldu. Bazı şirketler

tü Enstitüsü’nün yöneticisi Muham- gerektiğini kabul ediyor. Yeni anamed Hişam, siyasi durum istikrara yasayı destekleyen İslamcılar bunun kavuştuğunda ekonominin yeniden referandumda onaylanmasının belirli vergi ve fiyat araştırmaları güçleneceği görüşünde: “Hükümet bir istikrar getireceğini umuyor. Aniptal oldu ekonomiyle ilgilenmeli. Bunu yap- cak ülkenin aşırı dinci çizgiye kayMevcut siyasi ortam Mısır’ın ye- mak zorunda. Halk ekonomik istik- masından kaygı duyan muhalefet, ni liderlerini ekonomiyi düzlüğe rar, hızlı büyüme ve çok sayıda iş isti- parlamento seçimleri yaklaşırken soçıkarmasını zorlaştırıyor. Liderler yor. Hükümet ve cumhurbaşkanının kaklarda baskıyı sürdürmede kararlı. açıkladıkları vergi ve fiyat artışlarını esas görevi bu olmalı.” Uzmanlar hükümetin ekonomide popüler olmayan adımlar atmasının daha sonra iptal etti. Koşulları yerine getirmediği için Uluslararası Para İstikrar getireceğini umuyor zor olacağını, bunun da ekonomik Fonu, Mısır için hayati önem taşıyan Ancak Hişam bunun gerçekleşmesi düzelmeyi geciktireceğini söylüyor. kredileri erteledi. için siyasi gerilimin ve son iki yıldır Bir yatırım destek ve tanıtım şir- Mısır’ın günlük yaşamının parçası keti olan Mısır Dünya Ticaret Örgü- haline gelen gösterilerin durması

yatırım için daha istikrarlı pazarlara yöneldi.”

Esad ulusal diyalog önerdi

Iraklı Sünniler sokaklarda

Iraklı Sünniler, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerinden yakınarak bazı kentlerde sokağa çıktı. Cuma namazından sonra Felluce, Tikrit, Ramadi ve Musul’da toplanan Sünniler, Şii Başbakan Nuri el Maliki’den, cezaevlerindeki Sünni mahkumları serbest bırakmasını istedi. Radikal Şii imam şu anda Maliki hükümetinin istifasını isteyen Sünniler ve Kürtler’e katıldı. Maliki ise gösterilerin başlamasından bu yana bazı ödünler vererek cezaevindeki bazı Sünni kadınları serbest bırakmaya razı olmuştu. Ancak Maliki hafta başında Sünnilerin düzenlediği gösterilere hoşgörülü davranmayacağı uyarısında bulundu. YARIN DÜNYA

Beşar Esad Şam’da Haziran’dan beri ilk kez halka hitaben konuştu. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ülkesindeki iç savaşa siyasi çözüm bulunmasını desteklediğini tekrarlarken karşıt güçleri yine “teröristler” olarak tanımladı ve halkını bunlarla mücadeleye çağırdı.

8 Ocak 2013

Dünya Turu

Amerikan istihdam piyasasında yavaşlama

Aralık ayında tarım dışı alanda 155 bin kişiye iş sağlandı, daha önceki tahmin 161 bin civarında yeni iş yaratılacağı yönündeydi. Amerikan ekonomisi Aralık ayında 155 bin kişiye ek istihdam imkanı sağladı. Daha önceki tahmin 161 bin civarında yeni iş yaratılacağı yönündeydi. İşsizlik oranı %7,8 olarak açıklandı. Geçen ay bu oran %7,7 düzeyindeydi. Çalışma Bakanlığı’nın son raporuna göre yeni iş alanları imalat ve inşaat sektörlerinde yaratıldı. Amerika’da halen 12 milyon işsiz bulunuyor. Bunlardan beş milyonu altı aydan daha uzun süre işsiz olanlar. Sekiz milyon kişi ise tam zamanlı işlerde çalışmak istese de, sadece yarı-zamanla işlerde istihdam ediliyor. American Enterprise Enstitüsü adlı düşünce kuruluşundan Profesör Phillip Swagel da istihdamda büyümenin son aylarda istikrar gösterdiğini, ancak Washington’daki siyasetçiler arasında son yaşanan “mali uçurum” gerilimi ve ulusal borçlarla ilgili kaygıların ekonomide toparlanmayı yavaşlattığını belirtti. YARIN DÜNYA

Chavez’in sağlığı kritik durumunu koruyor

Venezüella Enformasyon Bakanı Ernesto Villegas, Küba’da kanser tedavisi gören Devlet Başkanı Hugo Chavez’in akciğer enfeksiyonu nedeniyle tedavisine devam edildiğini açıkladı. Venezüela hükümeti, Devlet Başkanı Hugo Chavez’in akciğer enfeksiyonu nedeniyle tedavisine devam edildiğini açıkladı. Enformasyon Bakanı Ernesto Villegas, enfeksiyon nedeniyle Chavez’in solunum darlığı çektiğini bu yüzden de tedavi görmeye devam etmesi gerektiğini söyledi. Bakan daha fazla ayrıntı vermedi. Ülke Anayasasına göre, devlet başkanı ölür veya ülkeyi yönetemez hale gelirse bir ay içinde tekrar seçimlere gidilmesi gerekiyor. YARIN DÜNYA

Hindistan’da tecavüz davası başlıyor

Suriye’de neler oluyor?

Ortadoğu Günlüğü Peyman Azadi

Suriye’de iç savaş hızla devam ediyor. Suriye’de muhalifler, hükümet güçleri ve direnişçiler arasında kuzeydeki İdlib bölgesindeki havaalanı yakınlarında şiddetli çatışmalar sürüyor. Merkezi İngiltere’de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlem örgütü, direnişçilerin Taftanaz yakınındaki askeri havaalanına saldırdığını, İslamcı militan grupların da çatışmaya katıldığını duyurdu.

Suriye Yeni Yıla Çatışmalarla Girdi Suriye ordusu ve muhalifler Şam’ın dış mahalleleri ve Halep yakınlarında çatışmaya devam etti. Şam’ın dış mahallelerinden Daraya’nın da savaş uçakları tarafından bombalandığı haber verilirken Suriye devlet medyası askeri birliklerin çok sayıda “teröristi” öldürdüğünü öne sürdü. Brahimi Kahire’de Arap Birliği yetkilileriyle görüştükten sonra yaptığı açıklamada bu yıl başında Cenevre’de imzalanan anlaşmayı temel alan planın uluslararası topluluk tarafından kabul edileceğine inandığını belirtmişti. Özel temsilci, Suriye’nin “cehennem ya da siyasi süreç” arasında seçim yapmak zorunda ol-

duğunu, uluslararası toplumun da Suriye’de siyasi süreç oluşturulması için kesintisiz bir şekilde çaba göstermesi gerektiğini söyledi.

Resmi açıklama yok Suriye’de yayımlanan El Vatan Gazetesi tarafından ortaya atılan, “Halep’te Türk pilotların tutuklandığına” dair iddia sürüyor. İddialar ilk olarak Suriye’de yönetime yakın El Vatan Gazetesi tarafından 31 Aralık 2012 tarihinde, “Halep’teki Koers Askeri Havaalanı’na sızmaya çalışan silahlı muhaliflerle birlikte Türkiye pilotların tutuklandığı” ifadesiyle ortaya atıldı. Haberin Türkiye basınında yer almasının ardından Türkiye Genelkurmay Başkanlığı iddiaları yalan-

ladı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yeralan açıklamada; “Bugün yabancı bir gazetede ve buna bağlı olarak çeşitli yayın organlarında Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup dört savaş uçağı pilotunun Halep yakınlarında askeri bir havaalanına sızmaya çalışırken yakalandığı iddia etti. Rusya’nın Sesi Radyosu’na açıklama yapan ve Suriyeli bir emekli general olduğu belirtilen Muhammed İsa, “Yanlış olan tek şey, pilotların dört kişi olduğu. Aslında daha fazlaydı” ifadelerini kullandı. Londra’dan yayın yapan Kuds El Arabi’nin, “Türk pilotların Suriyeli muhaliflerin verdiği bilgiler doğrultusunda yakalandığı” yönündeki iddiası da, tar-

tışmaları yeni bir boyuta taşıdı. Türkçe bazı internet sitelerinin “kendi kaynaklarına dayandırdıkları” haberlerinde, yakalandığı iddia edilen Türk pilotların isimleri “rütbe ve görev yerleri” gibi bilgilerle birlikte yayımlandı. Suriye içinde ise El Vatan gazetesinin 31 Aralık’ta öne sürdüğü iddianın dışında, basında yeni haber, ayrıntı ya da bilgi yer almadı. Suriye resmi makamlarından da iddialara ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Daha önce de, Suriye’de yabancı subay ve istihbarat görevlilerinin yakalandığı yönünde iddialar ortaya atılmıştı. Ancak Suriye makamları sessizliğini korumuştu.

Hindistan’da otobüste bir genç kadına cinsel saldırıda bulunma ve döverek öldürmekle suçlanan beş kişinin mahkemesi başlıyor. Yetkililer, sanıkların suçlu bulunması durumunda idam cezasına çarptırılabileceklerini açıkladı. Altıncı sanık yaşı 18’in altında olduğundan çocuk mahkemesinde yargılanacak. Hindistan’da tecavüz olayları gittikçe artan bir suç oldu ve olayların birçoğu polise bildirilmiyor. Hükümetin olaya tepkisinin yavaşlığı büyük tepkiye yol açtı. YARIN DÜNYA

Bombardıman sürüyor Suriyeli muhalifler, savaş uçaklarının başkent Şam yakınlarındaki hedefleri bombaladığını bildirdi. Başkentte patlamalar olmuş, en az dokuz kişi hayatını kaybetmişti. Muhaliflerin kontrolündeki Duma’nın halen topçu ateşine maruz. Resmi haber ajansı SANA, Şam’da dün bir benzin istasyonunda meydana gelen patlamaya teröristlerin yol açtığını söyledi. Patlamanın sorumluluğunu üstlenen olmadı. 2011 yılı Mart ayında başlayan isyan nedeniyle BM’ye göre bugüne kadar 60 bin kişi öldü. Muhalifler gerçek rakamın bunun üç katı olduğu görüşünde. YARIN DÜNYA


14 KULTUR-SANAT

8 Ocak 2013

Vizyondan seçmeler

Şeker Portakalı müstehcen Fareler ve İnsanlar sakıncalı

CM101MMXI Fundamentals Yönetmen: Murat Dündar Oyuncular: Cem Yılmaz Tür: Komedi, Show Yakın zamanda daha ziyade yazdığı ve yönettiği filmlerle öne çıkan Cem Yılmaz’ın 2010 yılında gerçekleştirdiği stand-up şov gösterilerinin bir derlemesini bu sefer beyaz perdede izleyeceğiz.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), 100 Temel Eser listesi içinde yer alan “Şeker Portakalı” kitabını derste ödev olarak okutan bir öğretmen hakkında, kitabın müstehcen olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı. Öte yandan Fareler ve İnsanlar kitabı da İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından ‘sakıncalı’ bulundu. İSTANBUL SERKAN ATAK

100 Temel Eser arasında bulunan “Şeker Portakalı”nı müstehcen bulan bir öğrenci velisinin şikayeti üzerine İstanbul Bahçelievler’deki Behiye Doktor Nevhiz Işıl İlköğretim Okulu’nda görev yapan bir Türkçe öğretmenine soruşturma açıldı. Diğer yandan “Fareler ve İnsanlar” adlı öğrenci kitabının bazı bölümleri ise, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından sakıncalı bulundu.

Ara Güler Akbank Sanat’a Konuk

ŞİVA ALİZADE yazdı

Kitabı Okumadan Sansür John Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar” adlı kitabına sansür girişiminin ardından konuşan İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, “Kitabı okumadım ama o bölümleri okudum. Vallahi bir gencin çok da bilmesi gereken önemli bir konu değil diye düşünüyorum” diyerek sansürcü zihniyetin altında yatan cehaleti gözler önüne sermiş oldu. 3 Aralık’ta toplanan Komisyon Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayıyla yıllardır liselerde okutulan ve 100 Temel Eser arasında yer alan kitabın bazı sayfalarının “ahlaki olmayan” bö-

gösterirken yayın dünyası da olaya tepki gösterdi. Kitabın yayıncısı Sel Yayıncılık Bakan Günay’dan Sitem yaptığı basın açıklamasında; “Bu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul artık her eserin, kitabın, filmin klaGünay, “Fareler ve İnsanlar” kitabı- sikleşmiş, evrensel bir referans haline nın sansürleneceği iddialarına ilişkin, gelmiş, insanların zihinlerinde yer et“Bunları üzüntüyle karşıladım. Sanı- miş denmesine bakmadan herhangi yorum ki Milli Eğitim Bakanlığı da birilerinin o tanımsız ve son derece işin çok doğru olmadığı üzerinde bir öznel “ahlak” kriterlerine uygunsuzluk nedeniyle yargılanabileceği, açıklama yapacaktır. Türkiye, 2012-2013 yılı sansürlenebileceği ya da yasaklanaTürkiye’si. Bu tür absürt tartışma- bileceğinin son göstergesidir” dedi. larla ilgilenmez. “Fareler ve İnsanlar” ya da “Şeker Portakalı” edebi klasik olmuş eserler” diyerek konuya tepki

Fotoğrafçı ve yazar Merih Akoğul, Akbank Sanat’ta düzenlenecek “Fotograf Üzerine Sohbetler” etkinliğinde Ocak ayında fotoğraf sanatının duayeni Ara Güler’i ağırlıyor. Akbank Sanat’ta 9 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek söyleşide ilk olarak, Ara Güler’in farklı dönemlerde çektiği fotoğraflarından oluşan bir gösteri yapılacak. Fotoğraf gösterisinin ardından, ünlü ustanın anı ve anekdotlarıyla renklenecek sohbette belgesel fotoğraf, foto muhabirliğinin Türkiye’deki geçmişi, değişen İstanbul, Magnum fotoğrafçılığı konuları ele alınacak. Yarın kültür-sanat

Canım Öğretmenim

Filmin baş karakteri BashirLazar (MohamedFellag) adında Cezayirli bir restoran işletmecisi. Karısının yazdığı bir kitaptan dolayı tehditler alan ve gelişen olaylar sebebiyle ailesini kaybeden Lazhar, Montreal’e (Kanada) sığınır. Bir ilk okulda öğretmenliğe başlayan Lazhar trajik geçmişini saklamaya çalışırken bir yandan geleneksel eğitim sistemini modern eğitim sistemiyle bağdaştırmaya çalışırken, diğer yandan öğrencilerine psikolojik anlamda da destek olmak zorundadır çünkü kendisinden önceki sınıfın öğretmeni o sınıfta intihar etmiştir. Filmde çok masum bir jestin nasıl büyük bir drama yol açabildiği gösteriliyor. Eğitim sisteminin çocukları “fazlasıyla” korumaya çalışırken hem onlara psikolojik ve zaman zaman fiziksel zarar verdiğini hem de öğret-

lümler içerdiğine karar vererek, Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurmuştu.

Yönetmen: Philippe Falardeau Oyuncular: Fellag, Sophie Nelisse, Emilien Neorn, Danielle Prolux

aldıklarını belirtmekte fayda var. 84. Akademi ödüllerinde Yabancı dilde en iyi film ödülünü Asghar Farhadi’nin yönettiği “Bir Ayrılık” alsa bile adaylardan birinin de “Canım Öğretmenim” olduğunu hatırlatalım. Veda etmenin önemini, öğrenci ile

Umut Işığım Yönetmen: David O. Russell Oyuncular: Bradley Cooper, Robert De Niro Tür: Dramatik komedi Senaryosunu ve yönetmenliğini David O. Russell’ın üstlendiği film dram ve komedinin iç içe geçtiği bir film. Dünya prömiyerini 2012 Toronto Film Festivali’nde yapan film, festivallerde büyük beğeni topladı.

İstanbul Film Festivali başvuruları başlıyor

Genie Ödülleri’nde En iyi film, En iyi yönetmen, En iyi erkek oyuncu (MohamedFellag), En iyi yardımcı kadın oyuncu (SophieNelisse), En iyi Kurgu(StéphaneLafleur) ve En iyi uyarlama senaryo ödüllerini alan Canım Öğretmenim ( MonsieurLazhar) filminin yönetmenliğini Congorama ve Yemin ederim, ben yapmadım’dan tanıdığımız Philippe Falardeu üstlenmiş.

menlerin işinin ne kadar zorlaştırıldığı anlatılıyor. Hiç kuşkusuz filmin duygusallığını ve gerçekliğini zorlayan karakterlerin yaşadığı heyecanların hızlı değişimi olmuş. Bununla birlikte yönetmen Falardeu’nün her planı titizlikle inşa ettiği aşikar. Her detayı ustaca hatta psikolojik bağlamda açığa vururken, başroldeki karakterlere de evrim geçirtiyor. Her ne kadar küçük çocuklar ile film çekmek zor olsa da yönetmen Falerdeu bunu ustalıkla başarmış. Alice’i oynayan Sophie Nélisse ve Simon karakterini canlandıran Émilien Néron’un oyunculukları fazlasıyla iyi olmasıydı büyük ihtimalle filmin 84. Akademi Ödüllerinde adaylığı dahi bulunmayacaktı. Küçük oyuncuların Genie ve Jutra ödüllerinden En İyi Yardımcı Erkek ve Kadın Oyuncu ödülünü

Yakın Tehdit Yönetmen: Joel Schumacher Oyuncular: Nicolas Cage, Nicole Kidman, Ben Mendelsohn Tür: Dram, Gerilim Yönetmenliğini deneyimli sinema adamı Joel Schumacher’ın üstlendiği film, zengin bir işadamını evinin bir grup maskeli soyguncu tarafından basılmasıyla gelişen olayları anlatıyor.

Bu yıl dokuzuncu kez Akbank sponsorluğunda gerçekleştirilecek festival için başvurular başladı. “Altın Lale Ulusal Yarışma” ve “Köprüde Buluşmalar Film Geliştirme Atölyesi” için başvurular Ocak sonuna kadar sürecek. “Ulusal Yarışma” kategorisinde seçilen filmlere jüri tarafından En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik ve Jüri Özel ödülleri verilecek. “Köprüde Buluşmalar” kapsamında altıncısı gerçekleştirilecek olan “Film Geliştirme Atölyesi” ise yönetmen, senarist ve yapımcılara ilk uzun metrajlı kurmaca veya belgesel filmlerini çekmek için destek vermeye devam edecek. Yarın kültür-sanat

Uğur Yücel’in ilk kitabı yayımlandı öğretmen arasında gelişen duygusal bağların bir formülünün olmadığını izlemek gerekir hiç kuşkusuz. Esasen sade oyunculuklar, Martin Leon’un müthiş melodileri kısaca başarılı bir sinema filmi izlemek isteyenlerin kesinlikle izlemesi gereken bir film.

Senarist, yönetmen ve oyuncu Uğur Yücel’in, 1980’lerden bu yana kaleme aldığı öykülerinin yer aldığı “Yağmur Kesiği’’ adlı kitap okurla buluştu. Yapılan açıklamaya göre, sinema tarihine birbirinden güçlü filmler ve canlandırdığı sıra dışı karakterlerle adını yazdıran Uğur Yücel, ilk kitabıyla edebiyat dünyasını selamladı. Yarın kültür-sanat

HAFTANIN AJANDASI Ödüllü karikatürler Adana’da

“Zorba” yeniden sahnede

B. Rahmi Eyüpoğlu Sergisi

Aydın Doğan Vakfı tarafından 29’uncusu düzenlenen Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nda ödül alan ve sergilemeye değer görülen 177 karikatürün yer aldığı sergi Adana Büyükşehir Belediyesi 75’inci Yıl Sanat Galerisi’nde 5 Ocak -20 Ocak tarihleri arasında karikatür severlerle buluşacak.

Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB), Vladimir Lungu’nun yönettiği, Polonyalı koreograf Anna Krzyskow’un sahneye koyduğu “Zorba” balesini sahneleyecek. Nikos Kazancakis’in aynı adlı romanından uyarlanan bale 9 Ocak Çarşamba günü saat 20.00’de Mersin Kültür Merkezi’nde sahnelenecek.

Şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüpoğlu, doğumunun 102. yılında “İstanbul Destanı” başlıklı sergiyle anılacak. Yapıtlarında batının teknikleriyle birleştirerek kullanan Eyüboğlu’nun 52 eseri sergilenecek. Sergi 18 Şubat’a kadar günün her saati ücretsiz ziyaret edilebilecek.


15 TOPLUM

8 Ocak 2013

Sandalye bu kapağın altında

HALKIN KÜRSÜSÜ

Yürüme engellilerin tekerlekli sandalyeye kavuşması için üç yıldır devam eden “mavi kapak” kampanyası sona erdi. Ancak kamuoyuna sosyal sorumluluk projesi olarak lanse edilen ve insanların yardımseverlik duygularına hitap ederek başlatılan kapak toplama seferberliği esasen geri dönüşüm sanayisine kâr sağlamanın araçlarından biri. yarın TOPLUM RIFAT ÇAPAR

Engellilere tekerlekli sandalye temin etmenin bir yolu olarak bilinen “mavi kapak” kampanyası geçtiğimiz hafta sonlandırıldı. Söz konusu haberlerde engellilere tekerlekli sandalye almak amacıyla Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nce başlatılan ve 3 yıldır devam eden mavi kapak toplama projesi Dekan Prof. Dr. Celal Artunç’un talimatıyla sona erdirildiği ifade edildi.

Kampanya devam edECEK Engellilere tekerlekli sandalye temin etmek için 3 yıl önce ‘mavi kapak’ kampanyası başlatan Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi kampanyayı sonlandırdığını açıkladı. Ancak birçok sivil toplum kuruluşu kampanyayı sürdürecek. “Tane tane kapakları toplayalım adım adım engelleri aşalım” sloganıyla yürütülen sosyal sorumluluk projesinin çerçevesinde bugüne kadar 400 ton plastik kapak toplanarak 1600 tekerlekli sandalye dağıtılmış. Ege Üniversitesi’nin desteğini çekmesine rağmen bazı sivil toplum kuruluşları tarafından devam ettirileceği söylenen projenin arkasındaki gerçekler ise hiç de göründüğü gibi değil. İzmir’de toplanan plastik kapaklar geri dönüşüm hurda plastik

ır Bu hafta İstanbul’un Şişli İlçesi’nde 25 yıld z. berberlik yapan Selim Karan ile birlikteyi Selim Karan berberlik mesleğini neden seç t tiğini, mesleğinin zorlu taraflarını ve rekabe koşullarında mesleğin nasıl olumsuz etkilen diğini bizlere anlattı. olarak satılıyor. Elde edilen gelirle de tekerlekli sandalye alınıyor. Ortalama fiyatı 2 bin 400 lira olan bir akülü sandalye alabilmek için yaklaşık 2,5 ton mavi kapak toplanması gerekiyor. Manuel sandalye için 250 kilogram yani 75 bin kapak gerekli.

MAVİ KAPAK KAMPANYASINA SON Sosyal güvelik kurumu engellilere tekerlekli sandalye veriyor. Tıbbi açıdan ihtiyaç duyana akülü sandalye de temin ediliyor. Sosyal güvencen yoksa yeşilkarttan ya da Sosyal Yardımlaşma Dayanışma vakıfların-

dan da tekerlekli sandalye alma hakkı var. E o halde neden toplanıyor bu pet şişe kapakları? İlkokul çocukları seferber edilip çöplerden neden kapak toplatılıyor? Neden dramatik mesajalarla toplumun duyarlı kesimlerinin iyi niyetleri, vicdanları dürtüklenerek engelliler acınacak insanlarmış gibi onlar adına yardım dileniliyor?

ENGELLİLER HAKLARINDAN FAYDALANMIYOR Engellilerin tekerlekli sandalye ihtiyaçlarının karşılanması için kapak

toplanmasına ihtiyaç yoktur! Engellilerin ihtiyacı olan tek şey, ona yasaların tanıdığı haklardan faydalanmasında yardımcı olunmasıdır. Eğer kapak toplanmasında kamusal bir amaç güdülecekse bu amaç sadece çevre sorunlarına yönelik duyarlılığı artırmak olmalıdır. Bunu yaparken de kampanyaların özen göstermesi gereken konu (insanların çöplerden kapak toplaması değil) hijyene dikkat edilerek, yardım sever insanın duyguları sömürülmeden bu işlerin yapılmasını sağlamak olmalıdır.

Bakkala 3 bin liralık kamera şartı! Bitlis’teki köy bakkallarına güvenlik gerekçesiyle 3 bin TL’lik güvenlik kamerası sistemi zorunluluğu getirilince çoğu bakkal kapanma aşamasına geldi. Bitlis Valiliği tarafından kentteki suç işlenmesinin önlenmesi, kamu düzen ve güvenliğinin korunması, huzur ve güvenliği ile kişi dokunulmazlığının sağlanması amacıyla il ve ilçe merkezlerinde kamuya açık alanlarda ve bağlı köylerdeki bakkallara güvenlik kamerası taktırma zorunluluğu getirildi. “500 TL’lik bakkal 3 bin TL’lik güvenlik kamerasını nasıl taksın?” sözleriyle uygulamayı eleştiren köy bakkalı sahipleri, devletin bu

konuda kendilerine maddi destek olmaması halinde çoğu köy bakkalının kapanacağını dile getiriyor. Köylerde faaliyet gösteren büfe ve köy bakkalları sahipleri ise alınan karara tepki gösteriyor. Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı beldesindeki köy bakkalı sahibi Murat Çelik; “Eğer böyle bir sistem illaki gerekiyorsa bize destek sağlanması durumda ancak yapabiliriz. Çünkü kamera sistemini kendi bütçemizle kurmaya çalışırsak bakkal içerisindeki bütün eşyaları satmamız gerekiyor. Ancak bu defa bakkal boş kalsa bile yine güvenlik kamerası takmaya yetmiyor” dedi. YARIN toplum

Görme engelliye yangını ihbar etmediği için ceza Tekirdağ’ın Malkara İlçesi Bağpınar Köyü Hisartepe mevkiinde 24 Eylül 2012 tarihinde çıkan yangına müdahale etmediği için 38 köylüye 270 TL para cezası kesildi. Para cezası kesilenler arasında görme engelli bir kişinin de bulunması bu olay sadece Türkiye’de yaşanır durumuna getirdi. Konuyla ilgili CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’de, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevaplaması istemiyle TBMM’ye bir

soru önergesi verdi. Köprülü, soru önergesinde olayı traji-komik bir olay olarak değerlendirerek, “Cezalarının iptal edilmesi için herhangi bir işlem yapacak mısınız?” diye sordu. CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü; “Türkiye’de sadece AKP hükümeti döneminde görülebilecek traji-komik bir olay yaşandı. Görme engelli vatandaşa “orman yangınına müdahale etmedin” diye ceza kesildi” dedi. YARIN toplum

Çocuğunuz öksürüyorsa... Kula Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Atiye Olcay Dağcı, kış aylarında çocuklarda sıklıkla görülen ve zamanında tedavi edilmeyen öksürüğün büyük bir tehlike olduğunu ve kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Dağcı, “Çocuğunuz öksürüyorsa, paniğe kapılmayın ama dikkatli olun. Her öksürük hastalık anlamına gelmese de, ihmal edilen öksürük önemli hastalıklara yol açabiliyor. Öksürük solunum yollarımızdan mikropları, yabancı partikülleri, tahriş edici madde ve oluşumları temizleyen

bir refleks olarak tanımlanıyor. Sağlıklı insanlar günlük yaşamlarında bu maddeleri uzaklaştırmak için öksürürken, bu belirti bazen de ciddi hastalıklara dikkat çekebiliyor” dedi. YARIN toplum

Rekabet hayatı olumsuz etkiliyor r misiniz? Bize kısaca kendinizden bahsedebili ve öğrenmesi kolay 25 yıldır berberlik yapıyorum. Temiz bul’a 20 yıl önce olduğu için bu mesleği tercih ettim. İstan kanı açtım. 2 tane geldim. Gelir gelmez burada berber dük mümkün değil ak mam yaşa çocuğum var. Geçim sıkıntısı artık bu zamanda.

Zorlukları nelerdir? ram günleri dahi Bir kere bu meslekte izin günün yok. Bay um. Dolayısıyla tatil çalışıyorum. Ortalama 13 saat çalışıyor artması rekebeti de yapamıyorsun. Berber dükkanı sayısının diğer sıkıntı ise, Bir yor. doğuruyor. Bu da işimizi zora soku ada rekabetin Bur r. birçok berber ücret tarifesine uymuyo dan dolayı Bun ar. de etkisi var. 3-5 TL’ye saç tıraşı yapıyorl rda 45’ten civa r. Bu insanlar ucuz olan yere akın ediyorla sının artmasının nefazla berber dükkanı var. Dükkan sayı yorum. 8-10 bin deni olarak maliyetinin az olmasını görü lirası olan dükkan açabiliyor. İyi yanları neler? değil. Arada bir dinİşimiz hem temiz hem de çok yorucu masrafı olmuyor. lenme fırsatımız oluyor. Bu işin çok bir kanaat geçiniyoruz. Zarar ettiğim hiç olmadı. Bir şekilde kıt Son yıllarda işimiz daha da azaldı. iz? Son olarak bize ne söylemek istersin elesine acilen BerŞunu ifade etmek istiyorum. Rekabet mes atmasını istiyorum. berler Derneği ve Şişli Belediyesi’nin el yaptı. Pek bir sonuç Belediye kaç kere berberlerle toplantı a karar verilenlere riçıkmadı. Berberlerin çoğu toplantılard or. Rekabetin önüne ayet etmiyor. Rekabet hala devem ediy ücretlerini tarifeye hemen geçilmeli. Ayrıca bütün berberler göre belirlemelidir.

Hazırlayan Eda Derya Toper

Hız arttıkça ceza da artacak

1977 08 Ocak

İlk kameralar yerleştirildi, E-5’te “seyyar radar” yerine “hız koridoru” sistemi başlıyor. İki nokta arasında geçiş süresini ölçerek hızı hesaplayan sistemle, 70 sınırını aşanlar görüntülü tespit edilerek ceza kesilecek. Bu sistemin devreye girmesiyle aşırı hıza bağlı ölümlü kazaların yaşandığı ve şu anda seyyar radarlarla hız kontrolü yapılan E-5’te sürücülerin daha dikkatli gitmesi sağlanacak. Şimdilik test aşamasında olan kameralar E-5’in belirli yerlerine konulmaya başlandı. EDS sistemi noktasal değil koridor şeklinde çalışacağı için geneli kontrol edecek. YARIN toplum

1971 11 Ocak

Taksiciler yandı

1997 13 Ocak

Güvenliği tehlikeye düşüren, kısa mesafeye yolcu almayan 365 araca 26 bin lira ceza kesildi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, son iki ayda yapılan taksi denetimleri sonucunda, yolcu güvenliğini tehlikeye düşüren, “kısa mesafe’’ gerekçesiyle yolcu almayan 365 araca toplam 26 bin 280 lira para cezası uygulandığını açıkladı. Vali Mutlu, İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin şehir içi ulaşımında karşılaştıkları sorunlar nedeniyle taksi denetimlerini artırdıklarını bildirdi. YARIN toplum

1983 12 Ocak

1994 13 Ocak

ECEVİT MAAŞ ZAMMINI REDDETTİ Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit, milletvekillerine yapılan zamlara tepki gösterdi; maaş zammını kabul etmeyeceğini açıkladı. İŞ BANKASINI SOYDULAR İş Bankası Ankara Emek Şubesi silahlı 4 kişi tarafından soyuldu. İçişleri Bakanlığı bankayı soyanların Deniz Gezmiş ile Yusuf Arslan olduğunu ileri sürdü. FATSA DEV-YOL DAVASI BAŞLADI Ocak 261 sanık hakkında idam cezası istenen 759 sanıklı Fatsa DevYol davası Amasya’da başladı. İdamı istenenler arasında eski belediye başkanı Fikri Sönmez de bulunuyor. AYHAN ÇARKIN TUTUKLANDI Susurluk soruşturması kapsamında Özel Tim görevlisi polisler Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz ve Ercan Ersoy, tutuklanarak cezaevine gönderildi. MEMURLAR ZAMLARI PROTESTO ETTİ Memurlar Ankara’da yüzde15’lik memur zammını protesto ederek grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı istedi.


Deniz kabuğu gibi ev yaptı Deniz kabuğundan esinlenerek bir ev inşa eden Senosiain Arquitectos hem tasarladı hem inşa edildi. Bu inanılmaz ev tam bir harika. Hem görünümüyle hem ışıltısıyla göz ka-

Bilgisayar bağımlısı mısınız?

Karton yatak da üretildi

Çağımızın en büyük problemlerinden biri bilgisayar bağımlılığı. Hep ailelerin çocukları için bahsettiği bilgisayar bağımlılığı gerçek çıktı. Türkiye’de de var olan Bilgisayar Bağımlılığı Polikliniği, madde bağımlılarında kullanılan yöntemleri izleyerek bilgisayar bağımlıları için bir tedavi uygulamayı amaçlıyorlar. istanbul berna dülger

Bilgisayar o kadar popüler bir hale geldi ki her evde mutlaka var. Çocuklar daha anaokulunda bilgisayarı olup olmadığını konuşuyor. Bu yaşta bile bilgisayarın olmaması eksik bir şey gibi kabul görüyor. Durum Vahim Aslında daha alt yaşlara indiğimizde

18SORU

FİLİZ PEKEL-ANKARA BİLGİSAYAR İŞLETMENİ

bilgisayar olmadan yemek yemeyen çocuklarla çokça karşılaşıyoruz. Ya da daha üst yaşlara baktığımızda bilgisayarda okey oynayarak tüm vaktini harcayan yaşlı insanlarla da karşılaşıyoruz. Gençlerde ise durum farklı değil. Uğraş alanları farklı olsa bile gençlikte de bu bağımlılık oranı çok yüksek. Uyanır uyanmaz bilgisayar açan insanların sayısı tahmin edemeyeceğimiz kadar fazla. Tıbbi müdahale başladı Bu duruma tıp da bir şey yapma gereği duyarak poliklinikler açtı. Şu an sayısı

çok fazla değil. Özellikle psikiyatrik alanda çalışma gösteren hastanelerde bu servisi bulabilirsiniz. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastanesi de bunlardan birisi olarak hizmet veriyor. Bağımlı mısınız? Gerek iş gerekse de eğlence olsun bilgisayara bağımlı hale gelebilirsiniz. İnsanların bilgisayar bağımlılığı olduğunu gösteren çeşitli belirtiler bulunuyor. Sözü edilen belirtiler size uyuyorsa bağımlı olmuş olma ihtimaliniz çok yüksek. Acil önlem almanız gerekebilir.

Yaşlı yüzler karşımızda Yüzlerce yaşlı insan Mike’ın objektifinde bir araya geliyor. Mike Story siyah beyaz yaşlı insan portrelerini çekmeye kendini adamış bir fotoğrafçı. Bizim karşımıza da yine o güzel fotoğraflarıyla çıkıyor.

1. En sevdiğiniz erdem? Güven 2. Başlıca özelliğiniz? Güvenilir olmam 3. Mutluluk nedir? Sevdiklerimle olmak 4. Mutsuzluk nedir? Kalbimin kırılması 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Yalan 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Sadakatsizlik 7. En sevmediğiniz şey? Düşüncesizlik 8. En sevmediğiniz kişiler? Benciller 9. En sevdiğiniz iş? Tiyatro 10. En sevdiğiniz şair? Nazım Hikmet 11. En sevdiğiniz yazar? Tahsin Yücel 12. Kahramanınız? Atatürk 13. Kadın kahramanınız? Sabriye Teyzem 14. En sevdiğiniz çiçek? Kır çiçekleri 15. En sevdiğiniz renk? Yeşil 16. En sevdiğiniz yemek? Patlıcanlı bütün yemekler 17. En sevdiğiniz düstur? Yaşamak kadar nasıl yaşadığından da sorumlusun 18. En sevdiğiniz söz? Gülümsemek bütün iyi ilişkilerin başlangıcıdır

Mike’in çektiği yüzler o kadar kırışmış, o kadar yaşanmışlık yüklü ki bir an insan değilmiş gibi gelebilir. Belki de Mike’ın fotoğraf çekme tekniğinden, ışık ayarlarından bu kadar abartılı görünüyor olabilir. Fakat yine de bu yüzlerdeki yaşanmışlık göz ardı edilemez. Hatta kimilerinin gözleri her şeye rağmen umutla parlıyor. YARIN toplum

maştırmaya yetiyor da artıyor bile. Bu güzel tasarıma imza atmış olan Arquitectos, yeni bir dönem açtı. Devamında da güzel mimari örnekler sergileyecek gibi görünüyor.

Çok hem de çok hasta olduğunuz halde bilgisayar kullanıyorsanız, Aynı anda birden fazla bilgisayar kullanıyorsanız, Kendi taşınabilir bilgisayarınızı sürekli yanınızda taşıyorsanız, Uykunuz çok fazla geldiği halde bilgisayarı kapatıp yatmıyorsanız, En doğal ihtiyaçlarınızı bile bilgisayar kullanmak için erteliyorsanız, Hatta en doğal ihtiyaçlarınız için bile bilgisayar başından kalkmıyorsanız, Uyuduğunuzda bilgisayarınız yatağınızda bir yerde oluyorsa, Sevdiklerinize vakit ayıramıyorsanız, Yakınlarınız sizinle ancak e-posta yoluyla iletişim kurabiliyorsa, Temizlik artık gereksiz bir şey olmuşsa, Bilgisayarsız hiçbir yere gidemiyorsanız, Mezar taşınızı bilgisayar şeklinde yaptırmayı düşünüyorsanız ciddi bir problem var demektir. Biraz abartılı maddeler koymuş olsak ta eğer bunlara benzer durumdaysanız, kendinize ciddi ciddi dikkat etmelisiniz.

Snurk tasarım şirketi bu tasarımıyla sokakta yatmak zorunda olan vatandaşlarımıza biraz dikkat çekmek istiyor. Belki karton şeklinde dizayn edilmiş bu nevresim takımları bize onları hatırlatabilir ve hatırlarsanız onlara yardım da edebiliriz.

Midesinden 4,5 kilo kıl çıktı Kısa sürede 18 kg vermiş olan, ağrı şikayetiyle hastaneye gelen 18 yaşındaki kadının midesinden 4,5 kg’luk kıl yumağı çıkarttı. Kendi saçını yeme alışkanlığı olduğunu söyleyen hastanın karnındaki kitleyi çıkarmak için büyük bir ameliyat yapıldı.

200 kiloluk değişim Zayıflama kelimesi Colin Corfield’ın 200 kiloya yakın bir ağırlık kaybederek yatağa mahkum olmaktan kurtuldu. 41 yaşındaki adam, bir bar sahibiydi ve sürekli bira içmekten gitgide kilo almaya başladı. Ancak geçirdiği mide by-passı onun hayatını değiştirdi. Şimdi yeni bir hayata hazırlanıyor. YARIN toplum

27,000 kere aradı

45 yaşındaki işsiz John Triplette acil hattı 27,000 defadan fazla arayarak hattı boş yere meşgul ettiği için suçlu bulundu. Polis, adamın memurlarla sohbet etmek ve yalnızlığını gidermek için bazen günde yüzlerce kez aradığını ifade etti.

Hayvanlar için ilginç zırhlar üretiliyor

Bu aslanlar insanları ısırmıyor

Bu aslanlar insanlarla yaşamaya o kadar çok alışmış ki insanlarla oyun bile oynuyorlar. Hemen yanlış anlamayın, aslanların ısırmamalarının sebebi, dişlerinin olmaması falan değil. Sadece alışmışlar ziyaretçilerle fotoğraf çektirip, yakın görüntüler vermeye. Arjantin’de bir hayvanat bahçesinde bulunan bu aslanlar, kaplanlar, çita ve leoparlar, insanlarla çok yakın ilişki kuruyorlar. Ama aç kaldıklarında durum değişebilir, doğaları gereği hırçınlaşabilirler. Sevmeden önce doyurmak şart. YARIN toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.