Yarın75

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

13 Mart 2013 l Çarşamba l Sayı:75

1 TL l www.yarinhaber.net

Selma Yağal öldürülen eşi için adalet peşinde

Başka Ahmetler babasız kalmasın Taksim’de kadın cinayetleri mitingi Hükümete çağrı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nın Taksim Meydanı’nda yaptığı mitingde kızlarını kaybeden aileler hükümete seslendi.

18 ilden geldiler Kadın cinayetlerine karşı mitinge katılmak için 18 ilden gelen kadınlar ölümler durana kadar 8 Mart’ı kutlamayacaklarını söylediler.

Aileler hesap soruyor

İşçiler için adalet

Platformla birlikte kızlarını öldüren kadın katillerinden hesap soran 17 aile en önde pankart taşıdı, katillere ağırlaştırılmış müebbet istedi.

Esenyurt Marmara Park AVM inşaatinda çıkan yangının üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen gerçek sorumlular hala yargılanmıyor.

Ölen işçilerden Ahmet Yağal’ın eşi Selma Yağal davanın peşinde olacak.

Yönetmelik ve yaşam

GÜLSÜM KAV ANA FİKİR

6

Asgari ücretle geçinmesini bilmeli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, asgari ücret, belediyelerde sözleşmeli çalışanlar gibi binlerce insanın merak ettiği, hayati konularda açıklama yaptı. Eleştirilere karşı verilen yanıtlar, pek de memnun edici değildi.

Yazar Gündüz Vassaf ile görüştük

İşçi Ölümlerine Son Platformu 11 işçiyi anmak için AVM önündeydi.

11 Mart’ta 11 can

HAKAN ÖZTÜRK AKLIN YOLU

4

Kaçamayacaksınız

SİBEL UZUN UYANIS Ş

5

Ahmet bebeğe yoldaş olalım GÜN CAĞ ÇAĞ AYDIN PRİZMA

7

emek 9

Elveda Hugo Chavez

Demokrasinin engelleri

Demokrasinin olmadığı her yerde hep çatışmalar olmuştur. Türkiye’de demokrasi mücadelesinin en uzun soluklusunu ise Cumartesi Anneleri vermiştir. Bu haftaki konuğumuz yazar Gündüz Vassaf.

Melike Ç Cınar ile Esas Mesele 12

5 Mart Salı günü kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Venezuela’nın halkçı Devlet Başkanı Hugo Chavez, son yolculuğuna uğurlandı. Yüzbinlerin cenazesine katıldığı Comandante Chavez ülkesini tüm ambargolara rağmen sosyalist politikayla yönetiyordu. Hükümet, Chavez’in cenazesinin mumyalanarak halkın ziyaretine açılacağını açıkladı. dünya 13

Lisenin gündemi

Eğitimde kaçıncı reform 10

Forum’da bu hafta Hiç hava atmayın, geri kaldık

Kadın cinayetleri durdurlabilir mi? Cevabı evet.

Melis Alphan

Sözün doğrusu

Diplomalı işsizler arttı

11 Acı gerçek Yaşama tutunmak için Şükran gibilerimizin herkesten daha güçlü kolları var.

11 işçinin ölümünden sorumlu olanlar hesap vermezse, başka Ahmetler de yetim kalır.

Şükran Demircan Kadın cinayetlerine karşı Taksim Meydanı’nda yapılan mitingde hükümet göreve çağırıldı.

Töre

Töre adı altında genç kadınlar hala öldürülüyor veya yerlerinden yurtlarından sürülüyor.

Elife Kaya

Çalışma Bakanı, çalışanlardan bi haber. Kendisi asgari ücrete şükredin buyurdu.

Gaziantep’te 4. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki enerji nakil hattı ve aydınlatma direkleri imalatı yapan Güneydoğu Galvaniz Fabri-kası’nda patlama oldu emek 7

Başbakan Erdoğan kendisini protesto edeni hem aç olup hem de nankörlük yapmakla suçladı.


02 TOPLUM

13 Mart 2013

Soba zehirlenmeleri bitmedi

Kış aylarının yavaş yavaş yerini bahara bırakması da soba zehirlenmelerini azaltmadı. Gaziantep’te sobadan sızan karbon monoksit gazından, bir gecede 450 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu. Sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen 2 kişi hayatını kaybetti. Sakarya Mahallesi’nde yaşayan 58 yaşındaki Mehmet ile 54 yaşındaki Hatice Bayar çifti, sobadan sızan gazdan etkilendi. Durumu fark eden yakınlarının haber vermesi üzerine eve gelen Acil Servis ekipleri, Hatice Bayar’ın hayatını kaybettiğini belirlerken, baygın haldeki eşi Mehmet Bayar, Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. YARIN toplum

İlaç krizi devam ediyor

Ortaya atılan ilaç krizi hakkında birbiri ardına açıklamalar geliyor. Eczanelerde kanser ve kalp hastalığı ilaçları da dahil olmak üzere yaklaşık 1700 ilacın satılmadığı belirtiliyor. Buna sebep olarak ise, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hayati önem taşıyan ilaçlarda düşük fiyat zorlaması nedeniyle yabancı ilaç firmalarının ilaçlarını göndermemesi gösteriliyor. TOPLUM sanem deniz kural

Erkekler dişçiden korkuyor

19 Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin gerçekleştirdiği araştırma, erkeklerin diş hekimi ve diş tedavisi korkularının kadınlardan yüzde 12 oranında daha fazla olduğunu tespit edildi. Yrd. Doç. Dr. Emre Bodrumlu “Araştırmamızın sonucunda hastaların yüzde 59’unun diş hekimi ve diş tedavisinden korktuğunu belirledik. Tedavi işlemleri sırasında hastaların yüzde 37,2’sinde kasılma, yüzde 34,4’ünde kalbin hızlı çarpması, yüzde 28,6’sında hızlı nefes alıp verme, yüzde 58’inde iğne yapılırken korkma, yüzde 54’ünde iğneyi görünce korkma belirledik” şeklinde konuştu. YARIN toplum

Geçtiğimiz günlerde ortaya atılan ilaç krizi tartışması, pek çok yetkili kişi ve kurumdan gelen açıklamalar nedeniyle tırmanarak büyüyor. Birçok kanser türüne ait ilaçların yanı sıra kalp ve kolesterol ilaçlarının da eczanelerde bulunamadığı belirtildi. Bunun nedeni olarak ise, yabancı firmaların Türkiye’ye ucuz fiyattan ilaç göndermemesi ve kendi ülkesinde yüksek fiyattan satması olarak gösteriliyor. Başta kanser ve lösemi tedavisi olan hastaların kaçak ilaçları fahiş fiyattan almak zorunda kaldığı belirtildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ödeme listeleri üzerinde yaptığı incelemede, 1700 ilacın piyasada bulunmadığı belirlendi. Eczacılar; Cytrabine, Lanvis,

Emthexate, Leukeran, Purinethol, Deticene ve Salofalk gibi çoğunluğu kanser ve lösemi tedavilerinde kullanılan ilaçların bulunamadığını belirterek “Bazı eczaneler kaçak yollarla getirilen ilaçları fahiş fiyatlara satıyor” iddiasını ortaya attı. ZARAR ETTİKLERİ İÇİN VERMİYORLAR İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, ithalatçı firma ile SGK arasında fiyat konusunda yaşanan sorun ve ilaç politikaları nedeniyle çok sayıda ithal ilacın ülkemizde bulunamadığını belirterek “Birçok yabancı ilaç firması, zarar ettikleri gerekçesiyle ilaçlarını piyasaya vermekten kaçınıyor” dedi. Güngör, SGK’nın yaptığı düzenleme ile piyasadaki ithal ilaçlarda 3 farklı fiyat oluştuğunu belirtti. Güngör şöyle konuştu: “3 değişik fiyat uygulaması devam

ederse firmalar ‘bu ilaç Türkiye’de bulunmadığı zaman SGK bu ilaca 3. bir fiyat uygulayacak ve ilacımın değeri artacak’ diye düşünecek. Haliyle hangi firma böyle bir 3. fiyat uygulaması varken kalkıp da ucuz fiyata Türkiye’ye ilaç getirmeye devam eder? Çözüm yolu firmalarla anlaşılıp yeni bir fiyatlandırma yapılması. SGK’nın özellikle piyasada bulunamayan ve hayati öneme sahip ilaçlara yönelik uyguladığı rekabete açık ve düşük fiyat verme politikasına artık son vermesi gerek. Aksi takdirde bu sorun kısa vadede çözüm getirip uzun vadede sorunu çözmeyen uygulamalarla ortadan kaldırılamaz.” İDDİALARI DOĞRULADI Öte yandan SGK bu tartışmaların ardından yaptığı açıklamada, böyle bir krizin yaşanmadığı, konuyla

ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Harun Kızılay “Genellikle kanser ilaçlarının olduğu bu grup ilaçlarda, ruhsat için beklenen süreç içerisinde hasta mağduriyetinin önüne geçmek için ilaçlar Birliğimiz aracılığıyla temin edilerek hastalarımıza gönderilmektedir. Ancak, ilacın birliğimiz aracılığıyla temin edeceğini bilmeyen hastalarımız ilaç simsarlarının ağına düşmekte ve ne yazık ki ilacı onlarca katına karaborsadan almak zorunda kalmaktadırlar” ifadelerini kullandı. Aslında SGK’ya destek olarak yapılan bu açıklamalar, ilaç krizinin olduğunu doğruladığı gibi, karaborsa iddialarını da onaylamış oldu. Ancak halen eksik ilaçların nasıl temin edileceği konusunda tatmin edici bir açıklama yapılmıyor.

a z e c e n e y e m r e v r e b a h ı ın Yang

Genetiği farklı bakteri bulundu Rus araştırmacılar, Antarktika’nın en büyük yeraltı gölü olan Vostok Gölü’ne ulaşmayı başardı. Gölden alınan numunelerde, bugüne kadar dünyada izine başka bir yerde rastlanmamış bir canlı türü bulduklarını belirtti. St. Petersburg Fizik Enstitüsü’nden Sergei Bulat, “Bulduğumuz bakterinin bugüne kadar tanımlanmamış olduğunu belli bir sınıfı bulunmadığını söyleyebilirim” dedi. Bakterinin DNA’sı üzerinde yapılan analizler, canlının genetik yapısının yüzde 86’sının, bilinen bakterilerden farklı olduğunu ortaya koydu. Bulat, elde edilen bulguların, bakterinin yeni bir canlı türü olduğuna işaret ettiğini söyledi. YARIN toplum

Gökbilimcilerden kanser teşhisi Gökbilimciler tarafından uzayın derinliklerine saklanmış süpernovaları keşfetmek için tasarlanmış teknoloji artık kanser tanısı için kullanılıyor. Kanser hücrelerinin analizinin yapılması için, kimyasallarla karıştırılmış doku örnekleri gözlemleniyor. Yeni metotla bazı proteinler kanserli hücreyi kahverengi renkte gösteriyor. Kanser teşhisinde hız çok önemli. Çünkü bazı ilaçlar belirli tümörlere diğerlerinden daha etkili. Mesela Herceptin eğer tümör bir belirli proteini içeriyorsa inanılmaz derecede etkili olabiliyor. YARIN toplum

Ankara’da meydana gelen ve 687 iş yerinin kül olduğu yangın felaye keti Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfai en vind göre ş’u aku Müdürü Ceyhun Kar etti. Cezaya gerekçe ise; Ankara tarihinin en büyük yangın felaketlerinden biri olmasına rağmen Ankara Büyükşehir i Belediye Başkanı Melih Gökçek’e bilg yan verilmemesi olarak gösterildi. Büyük gını tesadüfen öğrenen Gökçek, İtfaiye Müdürü Ceyhun Karakuş’a telefon etti. Olayla ilgili kendisine haber verilmeyen e Gökçek çok sinirlenerek, “Sizi daha önc

de uyarmıştım. Büyük bir yangın oldu ın ğunda saat kaç olursa olsun beni aray bir yen eme dinl demiştim. Bu talimatımı müdürle daha fazla çalışamam” diyerek Karakuş’u görevden aldı. Büyükşehir Belediyesi Basın Koordinatörü Avni Kavlak, Karakuş’un alınmaısıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Başkan a mız, İtfaiye Daire Başkanını, Ankara’d bir mli öne itfaiyenin müdahale ettiği olayla ilgili kendisine bilgi vermediği için daha önce uyarmıştı.” YARIN toplum

Vergilerde yeni düzenleme

Şehir hastaneleri kuruluyor Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şehir hastanelerinin kurulmasına imkan sağlayan yasayı onayladı. Kamu ile özel sektörün işbirliğine dayalı model ile sağlık tesisi yaptırılmasını öngören yasa şimdiye kadar devam ettirilen sağlıkta özelleştirme politikaları kapsamında yürürlüğe girecek. Kanuna göre, Sağlık Bakanlığı yükleniciye bedelsiz olarak tesis edilecek ha-

zinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde, sözleşmede belirlenecek bedel karşılığında tesis yaptırabilecek. Hastane yerleşkeleri sağlık tesisi ve ticari hizmet alanlarından oluşacak. Bakanlık, kullanımında olan tesislerin yenilenmesi işlerini, tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması, ticari hizmet alanlarının işletilmesi ya da bedelinin ödenmesi karşılığında yaptırabilecek. YARIN TOPLUM

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in talimatı ile başlatılan çalışmaya göre Motorlu Taşıtlar Vergisi sistemi ve ÖTV yeniden değerlendiriliyor. Çalışma yasalaşırsa, araçlar artık motor silindir hacmi, yaş veya ağırlığın yanı sıra emisyon salımı, yani çevreyi kirletme oranına göre vergilendirilecek. Yeni uygulama piyasada olan ve otomobil firmalarının stoklarında bulunan taşıtları kapsamayacak. Şimşek, bir taraftan araçlar arası vergilendirmede adaletli olmak, bir yandan da sorumlu bir vatandaş olarak çevrenin daha az kirlenmesini istediklerini söyledi. Şimşek, sadece bu uygulamanın bile temiz çevreye büyük katkı sağlayacağını, ayrıca uygulamanın yüksek teknoloji üretimini teşvik edeceğini anlattı. YARIN TOPLUM


03 GUNCEL

13 Mart 2013

Selma Yağal, öldürülen eşi için adalet peşinde

Başka Ahmetler babasız kalmasın Geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta Esenyurt Marmara Park AVM inşaatinda ihmal ve güvencesiz iş koşulları nedeniyle yanarak hayatını kaybeden 11 işçi ölümlerinin 1. yılında AVM önünde anıldı. İşçi Ölümlerine Son Platformu’nun ailelerle birlikte yaptığı anmada açıklamayı hayatını kaybeden Ahmet Yağal’ın eşi Selma Yağal okudu. istanbul sevda polat

Platform ailelerle birlikteydi Marmara Park AVM Platformla birlikte Ahmet inşaatı sırasında 1 yıl Yağal’ın eşi Selma Yağal, önce hayatını kaybeden iş- ablası Pembe Yağal, Seyçileri İşçi Ölümlerine Son fettin Topal’ın abisi ve İsa Platformu ailerle birlikte Topal’ın amcası İdris Topal, andı. Sevdin Özen’in akrabası Metin Özata eyleme katıldı. Yakınlarının hesabını soran aileler platformla birlikte mücadelelerini sonuna kadar devam ettireceklerini belirttiler.

ğü Başbakan’ın ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in bunun üzerine gitmediği işçi ölümlerine sessiz kaldığının vurgulandığı eylem, AVM önünden işçilerin öldüğü çadıra doğru yürüyüşle devam etti. İşçilerin resimleri ile birlikte karanfiller bırakıldıktan sonra ihmaller yüzünden hayatını kaybeden 11 işçi ve ölen tüm işçiler için saygı duruşu yapıldı. Anma daha sonra AVM önünde devam etti. Anmaya Emekçi Hareket Partisi Yetkililer göreve Genel Başkanı Sibel Uzun çağrıldı Her gün 5 işçinin öldü- da katıldı. Sorumlular yargılansın 11 işçinin yanarak ölmesinden sorumlu olanlar, Marmara AVM’nin sahipleri olan Ece şirketi Türkiye Genel Müdürü Adreas Hohlmann ve Kayı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Yılmaz ve yardımcısı Orhun Kartal, Marmara AVM’nin temelini atan Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, AKP Esenyurt İlçe Başkanı Şenay Değer, yatırım ortağı

Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, İş GYO Genel Müdürü Turgay Tanes, hala yargılanmadı. Benim çocuğumdan babasını aldılar Bu bina yapılacak diye 11 canın ölmesi gerekmiyordu. Benim acım daha yeniyken bana 40 bin lira teklif ettiler. Çocuğun sağ salim dünyaya gelirse onun parasını biz ayırdık dediler. Sizde vicdan var mı dedim ben onlara. Benim çocuğumdan babasını aldılar bu para onu geri veriri mi? Benim çocuğumun sol yanı hep acıyacak Bana hala para teklifi geliyor istersen parayı yükseltelim davadan vazgeç diyorlar. Ban bu davanın peşini bırakmayacağım. Gerçek suçluların cezaları verilene kadar peşinde olacağım. Şuanda hala gerçek patronlardan birisi elini kolunu sallaya sallaya geziyor. O insan eğlence mekanlarında günü gün ederken ben göz yaşı döküyorum. Bugün neden burada değiller belediye başkanı nerde Faruk Çelik nerde ben bunu soruyorum.

Aile de davanın peşini bırakmıyor Ahmet Yağal’ın ablası Pembe Yağal

Ahmet Yağal’ın kardeşi Sebahattin Yağal

Marmara Park AVM inşaatında 11 işçinin yanarak hayatını kaybetmesiyle ilgili davada asıl sorumluların yargılanmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? abdullah ilgen ÇALIŞMA BAKANLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ İST. ŞEFİ

Sorumluları ben bilemem

İstanbul’daki iş güvenliği konularına Bakanlık adına biz bakıyoruz. Ben ihmal olup olmadığını ve kimin sorumlu olduğunu bilemem. Ben devlet memuruyum, görüş belirtmem için Ankara’dan izin gerekli. necmi kadıoğlu ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI

Görüş beyan edemem Dava süreci tamamlanmadan bu konu hakkında görüş beyan edemem.

mehmet akif dönmez KALDEM ORT... KADİR ALTUN’UN AVUKATI

Sorun işçilerde

İşveren ne kadar güvenlik önlemi alsa da bizim işçiler buna uymuyorlar. Olay, işçilerin tedbirlere uymamasından kaynaklanmış. Zaten esas sorumlu benim müvekkilim değil. ezgi üçkardeşler İşçi ölümlerine son platform temsilcisi

Açıklama bekliyoruz

Biz İşçi Ölümlerine Son Platformu olarak 11 işçi kardeşlerimizin hesabı sorulana kadar AVM’nin önünde olacağız. Davadan bir sonuç alana, sorumlular hesap verene kadar peşini bırakmayacağız. metin özata ÖLEN İŞÇİLERDEN SEVDİN ÖZEN’İN akrabası

Sorumlular cezalarını çeksin

Aileler perişan olmuş. 5-6 tane çocukları var, zor durumdalar. Evet, parayı aldılar ama acıları çok büyük. Çok üzgünler, hala toparlayamadılar. Bizim isteğimiz sorumluların cezasını çekmesidir. idris topal ÖLEN İŞÇİLERDEN SEYFETTİN TOPAL’IN AĞABEYİ

Burada kardeşimin kanı var

Bu ülkede adalet yok

Suçlular dışarıda geziyor

Adalet istiyoruz. Bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın. Vicdanı olan insanlara sesleniyorum bu Alışveriş Merkezine girmesinler. Burada benim kardeşimin kanı var. Burada onların kanı üzerinde gezmesinler. Biz başkalarının canı yanmasın diye buradayız. Adalet istiyoruz.

Bu olay olduğunda başbakan’da dahil bir çok kişi açıklama yaptı; “Bu konuyla bizzat ben ilgileneceğim, işçi kardeşlerimin yakınları merak etmesin” dedi. Ama hiçbir şey olmadı. Bu ülkede adalet yok. Tam 1 yıl oldu dile kolay benim abim daha çocuğunu göremeden öldü. Sorumluları ise dışarıda geziyor.

Ben ne diyebilirim ki, daha suçlular dışarıda. Daha önceki gün ölüm yıldönümleriydi, oraya gittik. Suçlularsa ellerini kollarını sallaya sallaya geziyor. gökçen kahraman SANAT YAPI DENETİM FİRMASI

Denetimi biz yapmadık

Burada öldüler, burada anıldılar Bundan tam 1 yıl önce Marmara Park AVM’de ihmaller sonucu çadırda yanarak hayatını kaybeden işçiler, çadırların bulunduğu yerde anıldı. İşçi Ölümlerine Son Platformu ve işçilerin aileleri ellerinde karanfillerle işçiler anısına saygı duruşunda bulundular.

1 yıldır hesap veren yok İşçi Ölümlerine Son ki ölüyor. Bunun böyle olmaması Platformu Kurucu- için, adalet mekanizması derinlelarından Emre Öztürk ey- mesine işlemelidir. Gerçek suçlular lemde yaptığı konuşmada taşeronların taşeronunun çalışanı şunları söyledi: “Ekonomi değil, inşaat sahipleridir. En başta büyürken her ay 50’nin onları cezalandırmadan işçi ölümlerini azaltmak mümkün değildir. üzerindeki işçi ne yazık

Çünkü şantiyelerin ve fabrikaların sahipleri işçi sağlığını maliyet olarak görüp, ucuza mal etmek için işçi sağlığını önemsememektedir. Taşeronların da önlem almamalarının önünü patronlar açmaktadır. Denetlemeyenler bu ölümlerin ortağıdır.

Yangının çıktığı alan bizim denetim yetki alanımızın dışında bir yer. Orası taşeronun kamp alanı. Zaten mahkemede de tanık olarak bunları ifade ettim. Biz o bölgeyi istesek de denetleyemeyiz, biz sadece inşaatı denetleyebiliyoruz. serkan atak İŞÇİ ÖLÜMLERİNE SON PLATFORM hukukçusu

Üzerine gidilmeli

Kanunlar düzenliyor gibi gözükmesine rağmen toplumun vicdanı rahatlamıyorsa, göstermelik bir adaletten söz edebiliriz. Esas sorumluların yargılanabildiği, ihmallerin üstüne gidilebildiği bir hukuk düzeninde ancak bu sağlanabilir. süleyman solmaz TMMOB İSTANBUL İKK SEKRETERİ

Yasaklar delindi

Şehir alanları içindeki şantiyelerde çadır yasaktır. Esenyurt’ta bu yasağa uyulmamış. Bunu ne Bakanlık ne de Belediye denetlemiş. Mühendis, şantiye şefi gibi yetkililer hukuki vekaletname ile işverenin sorumluluğunu üstleniyorlar. Bu nedenle asıl sorumluluk işverende olmuyor. Ters olan bu. resul kurt STAR GAZETESİ YAZARI

Aynı gün sigorta yapılmış Göz göre göre gelen 11 ölüm. Çalışma Bakanlığı ve mahkeme sorumluları araştırıyor. Şimdiden bir şey söylemek mümkün değil tabi. Buradaki önemli iddialardan biri de işçilerin sigorta bildirimlerinin aynı gün yapıldığı bilgisiydi. Bu da araştırılmalı.


04 GUNCEL

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

11 Mart’ta 11 Can

Geçen yıldı. 11 Mart tarihinde Esenyurt’taki Marmara Park AVM inşaatında bulunan çadırda 11 işçi kardeşimiz yanarak hayatını kaybetti. 11 Mart’ta 11 can. Orada hayata veda eden kardeşimiz Ahmet Yağal’ın eşi Selma Yağal yaşanan felaketin yıldönümünde içini döktü. Anlattıkları bütün kederli sınıfların hikayesiydi. Anlattıkları hepimizin duası ve bedduasıydı. Selma kardeşimiz dedi ki: İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Dedi ki: Asıl büyük patronlar böyle elini kolunu sallayacak mı? Sordu: ‘Para öderiz çocuğunu mağdur etmeyiz’ diyorlar benim çocuğumun babasına bir daha sarılamayacak olmasından öte mağduriyet var mı? Selma Yağal’ın sorduğu sorular bu memleketin en büyük felsefe kitabıydı. * Selma kardeşimiz belki eşi Ahmet’le sırtını İstanbul’a dönen bir bankta oturup çekirdek çitleyecekti. Yollarda uzun uzun yürüyeceklerdi. Eşi Ahmet oğulları Ahmet’i omuzunda taşıyacaktı belki. Belki iki külah sade dondurma alacaklardı. Çok geç fark edeceklerdi kaybolduğunu. Gecenin bir yarısı nöbetçi eczaneden gidip emzik almak zorunda kalacaktı iyi baba Ahmet. Bir orman yangını haberini izlerken ağlayacaklardı. Gülmekten yorulacaklardı belki bir Şener Şen filmini seyrederken. * Hadisenin zayıflaması büyük hadise ve haber olabilirdi. Hülya Avşar’ın tahta kıran karatecilere hayran kalması da haber olabilirdi. Bir AKP’linin bilmem neredeki marketin açılışı da haber olabilirdi. Atmış bilmem kaç yaşındaki Tayyip Erdoğan’ın doğum günü de haberdi Gel gör ki 11 insanın yanarak can vermesinin yıldönümü televizyonlarda haber olamadı. Herkes ama herkes haber olabilirdi. İşçiler asla. Çünkü işçilerin ölmesi normaldi. Bir haber değeri yoktu.

13 Mart 2013

Cumhurbaşkanı gündemi değerlendirdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 10 Mart Pazar günü İsveç’e gitmeden önce basın toplantısında konuştu. Gül Yeni Anayasa Paketi, barış süreci ve 4. Yargı Paketi ile ilgili soruları yanıtladı. Temkinli cevaplar veren Cumhurbaşkanı barış mesajını milli birlik çağrısı ile birlikte vermeyi tercih etti. Ve taraflardan samimi davranışlar beklediğini belirtti. İSTANBUL sevda polat

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İsviçre’ye gitmeden yaptığı basın açıklamasında, barış süreci, Yeni Anayasa’da uzlaşmanın sağlanması ve 4. Yargı Paketi’ni değerlendirdi. Terörü bitirmek için iyi niyetli, samimi gayretler olduğunu ifade ederken Gül, “Gördüğüm kadarıyla halkımızın büyük kısmı bu gayretleri desteklemektedir” dedi. Milli birlik vurgusu Cumhurbaşkanı Gül, çözüm sürecine ilişkin, “Türkiye’nin en büyük meselesi terörün Türkiye’nin gündeminde çıkartmak, terörü bitirmek için iyi niyetli, samimi gayretler vardır. Ümit ederiz ki bunlar Türkiye’nin milli birliğini, bütünlüğünü, üniter yapısını hiçbir şekilde zaafa uğratmayacak şekilde neticelenir” dedi.

“Samimi gayretler ve niyetler gayet açık. Şimdi karşı tarafın da samimiyetini göstermesi gerekir.” dedi.

Demokratik Anayasa Yeni Anayasa sürecine ilişkin değerlendirmeler de bulunan Gül, Samimi adımlar Başbakan ile çelişen açıklamalarının “Bunlar TBMM’nin faaliyeti ve Sagündemi işgal etmesinin ardından yın Meclis Başkanı’nın nasıl bir bü- Değişiklik olabilir konuşmalarına dikkat eden Gül: yük gayret içinde olduğunu herkes 4. Yargı Paketine ilişkin muhalefetin

Sorunların çözümü “Başkanlık Sistemi”

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Hukukçular Derneği tarafından düzenlenen Hukuk Okulu Sertifika Töreni’nde yaptığı konuşmada, Yeni Anayasa’da başkanlık sistemini isteklerini bir kez daha yineleyerek, “Benim Başbakanım Obama’dan 3 kat daha yetkilidir. Obama zavallı, Başbakan çok güçlü. Adam elinden gelse ağlayacak, gözü doluyor. Acıyorum bazen Obama’ya” dedi. “Başkanlık modeliyle Türkiye’nin sorunlarının çözülebileceğini söyleyen Kuzu: “Parlamenter model dediğimiz aslında kokuşmuş İngiliz sistemidir. Gittiği ülkelere hiçbir hayır getirmemiştir” diyerek Başkanlık Sistemini savundu. YARIN GÜNCEL

başta uzun tutukluluk süreleri olmak üzere eleştirilerine ilişkin Gül, “Ben de bu eleştirileri görüyorum ama bildiğiniz gibi bu daha komisyona yeni sevk edildi. Dolayısıyla komisyonda bütün bunlar tartışılacak, herhalde oralarda değişikliğe uğrayabilir” sözleriyle paketin aynen geçmeyeceğini vurguladı.

Buldan’dan MHP ve CHP’ye çağrı Iğdır BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, kadınların binlerce yıldır kadın hakları için mücadele verdiğini belirten Buldan; “Bizler bu coğrafyada ikinci sınıf vatandaş değiliz. Bizler erkeklerin içinde bulunduğu bütün haklara ve bütün olanaklara aynı şekilde sahip olmak istediğimizi, erkeklerden daha iyi siyaset yaptığımızı, yaşamın her alanında erkeklerden daha güçlü, daha kararlı olduğumuzu

* Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası düzenlediği basın toplantısında, Almanya’da yangın sonucu hayatını kaybeden 8 vatandaşla ilgili olarak ‘bütün ihtimalleri içerisine alan bir sürecin takip edildiğini’ söyledi. İyi de etti. Ama kendi memleketinde daha geçen sene yanarak ölen 11 işçiden hiç söz etmedi. Oradaki süreci takip edebiliyor ama burnunun dibindekini edemiyor. Mütemadiyen “beraber ıslandık biz bu yollarda” şarkısını söylüyorlar ama.. Beraber yanmadığımız ve içimizin beraber yanmadığı ortada. * Selma kardeşimiz. Sen bu dünyanın son umudu. Sen soyu hala tükenmemiş olan büyük insanlığın, büyük ispatısın. Sana demek isteriz ki usulca: Yürüdüğün yolda bize de yer aç. hakanozturk1871@gmail.com

biliyor” dedi. Başkanlık sistemine karşı çıkan Gül, açıkça olmasa da demokrasi vurgusuyla bu görüşünü bildirdi: “Önemli olan Türkiye’nin gelişmiş demokrasilerin bütün niteliklerini taşıyan bir Anayasaya sahip olmasıdır.”

bir kez daha gösterdik” diye konuştu. MHP ve CHP’ye barış sürecine katkı sunmaları için çağrıda bulunan Buldan, “Buradan MHP ve CHP’ye de çağrı yapmak istiyorum. Siz de bu sürece katkı sunmalısınız. Akan kardeş kanının bir an önce durması için, barış sürecinin bu coğrafyada olması için herkesin üzerine düşeni en iyi şekilde yapması gerekiyor. ‘Sosyal demokratız’ diyorsanız, ‘Biz bu sürece destek veriyoruz’ diyorsanız, açıkça ilan etmelisiniz” dedi. YARIN GÜNCEL

Başbakandan kamu görevlileri açıklaması Başbakan Erdoğan, Surinam Devlet Başkan Yardımcısı Robert Ameerali ile yaptığı görüşmenin ardından bir açıklma yaptı. PKK‘nin elindeki kamu görevlileri ve askerlerin serbest bırakması ile ilgili Başbakan Erdoğan, “Bunun bir şova dönüştürülmesini arzu etmiyoruz. Çünkü ikinci bir Habur yaşamak da istemiyoruz. Bu çözüm sürecine bir gölge düşmeden bu iş başarılsın istiyoruz” dedi. YARIN GÜNCEL

AKP Kırıkkale İl Başkanı

Mehmet Demir

AKP Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir kadınlar günü nedeniyle Facebook hesabından yayınladığı mesajda: “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, aile namusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz razı olmadığınız kimseleri aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz” diyerek “Oğlum bak git” köşemize girmeye hak kazandı. Kadınların her gün öldürüldüğü bu coğrafyada yaptığı bu açıklama ile zihniyetini ortaya koyan AKP Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir’e “Oğlum Bak Git” diyoruz.

4. yargı paketi AİHM için

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AKP Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı’nın bölge toplantısında, konuştu. 4. Yargı Paketi’nin önergelerle değiştirilmesi beklentisine ilişkin Ergin: “Bu çalışma Avrupa Konseyi ile Bakanlığın yürüttüğü çalışmadır ve Türkiye’nin AİHM’de karşı karşıya kaldığı tabloyu düzeltmeye yöneliktir. Biz çıtayı koymuşuz, çerçeveyi çizmişiz, o çerçevede hareket etmişiz” dedi. Ergin sözlerine “Bu çalışmalarla ilk defa Türkiye AİHM’de 2012’de şampiyonluğu devretti” diyerek devam etti.YARIN GÜNCEL

Kılıçdaroğlu Gül görüşmesi Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 45 dakika süren bir görüşme yaptılar. Kılıçdaroğlu, “Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve milletine karşı olan görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirmeliyiz. Türkiye’nin binlerce yıllık birikimle zenginleşmiş aklı ve milletin derin irfanını acilen ve yeniden devreye sokmak mecburiyetindeyiz”dedi. YARIN GÜNCEL


05 GUNCEL

13 Mart 2013

Uludere’nin de faili meçhul

Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından 34 sivilin bombalanarak öldürüldüğü Uludere olayının raporu tamamlandı. Tamamlanan raporda istihbaratın kaynağının neresi olduğuna ve emri kimin verdiğine değinilmezken olaya sebep olarak sivil idare ile askeri yetkililer arasındaki “koordinasyonsuzluk’’ gösterildi. İSTANBUL YAŞAR ASLAN

Uludere’de 28 Aralık 2011’de 34 sivilin bombalanarak öldürülmesinden 430 gün sonra Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olayla ilgili taslak raporunu tamamladı. Raporda istihbaratın kimden geldiği ve emri kimin verdiği soruları yanıtsız kaldı. Tamamlanan raporda olayın sebebinin vali ile askeri yetkililer arasındaki koordinasyon eksikliği olduğuna dikkat çekildi. KASIT YOK KOORDINASYONSUZLUK VAR AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener başkanlığında toplanan Meclis İnsan Hakları Komisyonu Uludere olayına ilişkin hazırladığı taslak raporda “Heronların grubu tespitiyle bombalama arasında geçen 3 saatte daha geniş analiz yapılmalıydı” ifadesi yer aldı. Asker ile valilik arasında koordinasyon eksikliğine vurgu yapılan raporda “34 vatandaşımızın hayatını kaybetmesinde kasıt yok” denildi. Valilik ve diğer kurumlar arasında yetki karmaşası yaşandığının belirtildiği raporda yerel güvenlik birimlerine gereken bilgilendirmenin yapılmadığına yer verdi. İstihbaratın sahibinin ve emri verenin kim olduğuna ilişkin bir ibarenin yer almadığı raporda Uludere’de 34 kişinin ölmesine sebep olan bombalamanın failleri meçhul kaldı.

VALILERIN YETKISI ARTSIN Raporda sınır güvenliğiyle ilgili birçok öneri de vardı. Tüm dağlık alanın dikenli tel ile çevrilmesi, termal kameralarla bölgenin sürekli izlenmesi, kaçakçılığın önlenmesi için bölgeye gümrük kapısı açılarak yasal statü kazandırılması önerilerden bazılarıydı. En dikkat çeken öneri ise valilerin yetkilerinin arttırılmasına ve tüm kolluk güçlerinin koordinasyonunun valilere verilmesine yönelikti. KOMISYON ÜYELERINDEN KARARA TEPKI Alt komisyon Uludere raporunu

CHP, MHP ve BDP’den 3 üyenin ret oyuna karşı AKP milletvekillerinin 5 evet oyuyla raporu kabul etti. Uludere raporunun açıklanmasından sonra rapora Meclis İnsan Hakları komisyonu üyesi BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü tepki gösterdi. Kürkçü konuşmasında ‘‘Emri kimin verdiği de raporda açıkça belirtilmedi. Hükümet ile Genelkurmay arasındaki ilişkilerin şimdiki şeklinin, denge ve ittifak durumunun, bu rapordan zarar görmemesi kaygısıyla AK Partili üyelere empoze edildiğini ya da onların akıllarının böyle çalıştığını

bize düşündürüyor. Biz devleti değil, fakir insanları, köylüleri düşünmek zorundayız’’ dedi. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ise ‘‘Heron görüntülerini kimin değerlendirdiği, hedef tayinini kimin yaptığı, hangi istihbarat bilgilerinin bu sonuca ulaştırdığı, vur emrini kimin verdiği sorularının yanıtının raporda yer almıyor’’ diyerek raporun ayıplı olduğunu belirtti. Alt Komisyon Başkanı Şener ise “Operasyonda OHAL döneminin refleksi yaşanmış olabilir. Ancak şimdi normalleşme başladı. Acıların tolere edileceği bir süreci başlatmak gerek” diye konuştu.

3. heyet için hazırlıklar

4. yargı paketi tartışılıyor İmralı’ya gidecek 3. Heyet için çalışmalara başlandı. Abdullah Öcalan’ın ‘Ateşkes çağrısı’ mesajını göndereceği belirtilen 3. heyetin İmralı’ya gitmesi için süreç önümüzdeki hafta başlayacak. Öcalan’ın mektuplarına karşılık Kandil, Avrupa ve BDP’nin önerilerinin yer aldığı mektuplar Adalet Bakanlığı tarafından İmralı’ya gönderildikten sonra 3. görüşmeyi yapacak heyete izin verilecek.

Heyette kimlerin olacağına dair iki durum söz konusu; birincisi 2. görüşmeyi yapan Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’ın gitmesi yönünde ikincisi durumda ise BDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak ile DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un İmralı’ya gitmesi görüşü yer alıyor. Belirlenen heyetin 21 Mart Nevruz kutlamaları öncesinde adaya gitmesi bekleniyor. YARIN GÜNCEL

İmralı süreciyle birlikte büyük beklentinin oluştuğu 4. Yargı Paketi, Meclis’e sunuldu. Örgüt üyeliği konusuna dokunulmayan paket tartışmalara yol açtı. Pakette KCK tutuklularının tahliyesine yönelik beklentiler de karşılanmadı. Hazırlanan pakette propaganda suçlarına, işkencede zamanaşımına ve yeniden yargılanma konularıyla ilgili düzenlemeler de var. Örgüt üyesi veya destekçisi olarak resim asılması veya taşın-

masının da propaganda suçuna alındığı pakette işkence suçlarına zaman aşımı kaldırıldı. Düzenlemede dikkat çeken diğer bir konu ise askerlikten soğutacak propaganda yapanların hapis cezasına çarptırılacak olması. Ayrıca Avrupa Konseyi, Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunan kişilerin yeniden yargılanması yolu da açıldı. Öcalan’ı kapsamayacak bu düzenleme yaklaşık 200 dava dosyası yeniden açılacak. YARIN GÜNCEL

4. Paket’ten İnsan Hakları çıktı ADALET ARAYIŞI Av. Gökçesu Özgül Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, pek çok alandan kaynaklanan ihlallerin sonucu yüklü miktarda tazminat ödüyor Türkiye. Son 10 yılda sadece Türkiye’deki vatandaşların insan haklarının ihlal edilmesi nedeniyle AİHM’nin hükmettiği tazminat miktarı çeyrek milyar avroyu bulmuş durumda. AİHM ve Adalet Ba-

kanlığı verilerine göre Türkiye 2004-2011 yılları arasında mahkûm olduğu davalar sonucu toplam 207 milyon 942 bin 904 avro ödedi 2012 yılında AİHM Türkiye hakkında yapılan 123 yargılamanın 117’sinde, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesini ihlal ettiğine hükmetti. İhlal kararlarında ilk sırayı “yargılamanın uzunluğu” alıyor. Hukukta çok önemli bir ilke vardır; “Geç gelen adalet, adalet değildir.” Türkiye bir süredir bu tazminatların önünü kesmenin yollarını arıyor. Yanlış anlaşılmasın hukuka uyarak, hakları ihlal etme-

yip Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni yerine getirerek değil; örneğin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru gibi bir ön koşul getirerek yapıyor bunu. Şimdilerde 4. Yargı Paketi’ni konuşuyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye ile ilgili verdiği 2 bin 404 ihlal kararını ortadan kaldırmak amacıyla hazırlanıyor 4. Yargı Paketi. Paketi’n ana başlıkları ise 13 maddede toplanıyor. Türkiye’nin AİHM’den aldığı ihlal kararları doğrultusunda hazırlanan paketle, yaşam hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması amaçlanıyor.

Bu şekilde işkence ve kötü muamelede zaman aşımı ortadan kaldırılacak, sanık hakları güçlendirilerek, mahkemede savunmanın etkinliği artırılacak, yargıda iddia makamıyla savunma makamı arasında eşitlik, denge kurulacak. 4. Yargı Paketi’nin ana başlıkları şöyle: ‘’Yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi, özgürlük ve güvenlik hakkı ihlallerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, makul sürede yargılanmanın sağlanması, mahkemeye erişim hakkı önündeki engellerin kaldırılması, sanık haklarının güçlendirilmesi ve savunmanın etkinliğinin

artırılması, silahların eşitliğinin sağlanması, yargı kararlarının etkin şekilde icrasının sağlanması, özel hayatın ve aile hayatının tüm unsurlarıyla korunması, düşünce ve vicdan özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, ifade ve basın hürriyetinin en geniş manada sağlanması, mülkiyet hakkını ihlal eden uygulamalara çözüm bulunması, dernek kurma ve toplanma özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması.’’

Sibel Uzun Ş UYANIS

Kaçamayacaksınız 11 işçi kardeşimizi kaybedeli bir yıl oldu. Öfkesi büyüyeli tam bir yılı geçti. Bu davanın peşini bırakmayacaklar çoğaldı. Aileler ve hesap soranlar acımasızca işleyen bu düzene kılıçlarını kaldırdı. Ahmet Yağal’ın eşi Selma Yağal, asgari ücretle işçilik yapan oğlu Ramazan, henüz dört buçuk aylık olan oğlu Ahmet ve ablası Pembe Yağal. Seyfettin Topal’ın abisi ve İsa Topal’ın amcası İdris Topal. Sevdin Özen’in akrabası Metin Özata. Diyorlar ki ölüm döşeğinde olsak da koşacağız hesap sormaya. Elleri kan içinde, alınlarından ter eksik değilken amansızca bir hayat çabası gösterdi 11 işçi kardeşimiz. Milyonlarca işçi kardeşimiz gibi. Gözlerinin önünde iki iş arkadaşını kaybetmesine, içi içini yemesine rağmen çalışmaya devam etmek zorunda kaldı Ahmet Yağal ve diğer kardeşlerimiz. Milyonlarca işçi kardeşimiz ayaklanmadığı için Başbakan, Çalışma Bakanı, Esenyurt Belediye Başkanı çok rahatlar. Sanıyorlar ki bu böyle sürer gider. Rahatımızı bozan olmaz. İşsizliği ölüm gibi gösterip, çalışan işçileri her tür insanlık dışı koşula razı olacakları düzene mahkûm etmek istiyorlar. Faruk Çelik diyor ki “Eğer asgari ücrete mahkûmsan 800 TL geçimine yeter de artar.” O kadar emin, o kadar korkusu yok, o kadar arsızca ki bu açıklama! O kadar da uzun değil. İşte o utanç abidesi gibi dikilen Esenyurt Marmara AVM’nin karşısına dört buçuk aylık oğlu Ahmet ile Selma kardeşimiz dikildi. Başbakan insanlık anıtı heykelini yıkana kadar, gelsin bu insanlık ayıbı olan 11 işçinin can verdiği Marmara AVM’yi yıksın. Başbakan madem 400m. koşan atletlere ödüller veriyor. İnsanüstü çaba gösterip, kan ter içinde bu inşaatları diken işçilere ödüller versin. Onlara ana sütü gibi hakları olan geçinecekleri ücreti, ana sütü gibi hakkı olan güvenceli çalışmayı sağlasın. Başbakan sağlamayacaksa kim sağlayacak? Asıl memleketi omuzlayan bu bileklerdir. Ahmet Yağal’ın kız kardeşi diyor ki benim kardeşimin kanı var girmeyin oraya, alışveriş yapmayın! Gitmeyin kardeşler, biz keselim bunların cezalarını. 11 can gitmiş nerede bu işçilere zamanında ağız dolusu vaatlerde bulunan hükümet yetkilileri? AVM açılışlarından eksik olmayan Esenyurt Belediye Başkanı, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan nerede? Onlar işçilere mezar olan inşaatları yapan ECE Türkiye Genel Müdürü Andreas Hohlmann’a ödül verirken varlar. Onlar işçilere mezar olan inşaatın taşeronu Kayı İnşaata ödül verirken varlar. Göz boyamayı bırakın açıklayın nedir bu adaletsizlik? Kaçamayacaksınız bu sorulardan! Kaçamayacaksınız kararlı Selma’nın arkasına katarak yarattığı mücadeleden. Kaçamayacaksınız İşçi Ölümlerine Son Platformu’nun ilan ettiği mücadeleden. Kaçamayacaksınız taşeron sistemini yargılamaktan. Kaçamayacaksınız ödül verdiğiniz patronların yargılanmasından. Kaçamayacaksınız “neyse” deyip tüm toplum tarafından yuhalanmaktan. Kaçamayacaksınız “güzel öldüler” lafının sürekli lanetlenmesinden. Kaçamayacaksınız her işçinin hayatı güvende olana kadar bizlerden. twitter: @sibeluzun_yarin

Yunan vekillere saldırı

Yunanistan’ın Selanik kentinde Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı Yardımcısı Stavros Kalafatis, YDP milletvekilleri Kostas Giulekas ile Yorgos Orfanos’un ofislerine bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi. Edinilen bilgiye göre, kent merkezinde bulunan ofislere kimliği henüz belirlenemeyen kişi veya kişilerce bombalı saldırı düzenlendi. Patlamalarda ölen ya da yaralanan olmadı, ofislerde maddi hasar meydana geldi. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Simos Kedikoğlu, saldırı sonrası yaptığı açıklamada, ‘’Terör eylemlerinin hükümeti yıldırmadığını aksine hükümetin doğru yolda olduğunu teyit ettiğini’’ söyledi. YARIN GÜNCEL


06 GUNCEL

13 Mart 2013

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün Ne zaman bir toplumsal sorun konuşulsa “eğitim şart” denir. Evet, eğitim önemlidir ama esasta kadın kurtuluş mücadelesi şarttır. Ancak mücadele ederek haklar kazanıyoruz. Tıpkı yıllar önceki oy hakkı mücadelesinde olduğu gibi, korunmayla ve adaletin sağlanmasıyla ilgili haklarımızı alıyoruz. Ve haklarımızın ayaklanması için, kadınların ayakları üzerinde durmasını sağlayacak olanı, eşit haklarla çalışma hayatına katılma hakkımızı almalıyız. Bu bakımdan Türkiye’de kadın cinayetleri, patriyarkal kapitalizmin en net biçimidir. Kapitalizm kadınların %70’ini üretimin dışına sürmüş, ekonomi kadınları işgücü bile saymayarak büyüyor. Bu, ekonomik şiddetin en uç bir biçimi. Patriyarka da geliyor, erkek şiddetinin en uç biçimi ile kadın cinayetleri ile elinden tutuyor onun. Bugün Türkiye’de iki sistemin iç içe oluş biçimi budur. Türkiye’de sosyalist feminizmin hattı da bu olmalıdır. * Sermaye – patriyarka ittifakı kadınların “ev kadını” statüsüyle işgücü dışında kalmasına bağlı. Devlet kadınlara ya bu ittifakı bozmayacak tarzda esnek çalışmayı ya da çocuk doğurmayı reva görüyor. Bu aynı zamanda Türkiye’de işsizlik oranlarının yüksek ortaya çıkmamasını sağlıyor. Eğitim şart demiştik, evet eğitim arttıkça istihdam oranı artıyor ama işsizlik oranı azalmıyor, o da artıyor. Örneğin son TUIK verilerine göre; Lise düzeyinde eğitim almış kadınlar için; işgücüne katılım oranı %30, işsizlik oranı da %26. Yani eğitim almak sorunu otomatik çözmüyor. İnsani Gelişme Raporlarına baktığımızda kadınların işgücüne katılımı %26,9 olduğunu ve aslında çalışan kadın nüfusu olarak sayılanlarında çoğunluğunun “ücretsiz aile işçisi” olduğunu görüyoruz. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesinde, günde 6 kadının öldürüldüğü haberi aldığımız günleri yaşadıkça, dünya yüzünde böyle başka bir ülke var mıdır? diye sorardık. Aklımıza bir tek Meksika gelirdi; şu anda güncel olarak da devam eden, ucuz işgücü kadın işçilerin cinayete maruz kaldığı sınır bölgeleri. Bu bir tesadüf değilmiş, OECD raporlarına göre en yüksek ücretsiz çalışan kadın oranına sahip iki ülke; Türkiye ve Meksika. * Türkiye’de 80 sonrasında liberal ekonomide hükümetler için genel olarak işsizlikle mücadele öncelikli bir konu olmadı, her şey serbest piyasaya bırakıldı. Bunun acı sonuçları kendini belli ettiğinde ise, kadınlar için genel ifadelerin ötesine geçmeyen somut politikalar önermeyen bir yaklaşım sürdü. Devlet kalkınma planlarına kadınların dahil olabilmesi bile ilk kez 90-94 yılı 6. Kalkınma planında mümkün olmuş düşünebiliyor musunuz? Bu planda da konu, “Aile-Kadın-Çocuk” başlığında, kadın istihdamı için “gerekli koşullar oluşturulacaktır” soyut – genel ifadeleriyle ele alınıyor. * Ekonomide bu genel-soyut yaklaşımın acı sonuçları açıkça ortada, kadınlar %70 işsiz iken, özel alanda bunu sürdürmeye çalışmak mantıklı değildir. Şimdi de kadın cinayetlerini, aile –kadın- çocuk başlığında her şeyi katıp karıştırarak ve genel-soyut ifadelerle ele alınıyor. Kadınlar için bunun sonucu; özel alanda kadın cinayetleri ile hayattan, kamusal alanda ekonomiden dışlanma ile üretimden mahrum bırakılmak. Bu ikisi de kadınların anne sütü kadar hakları olanlar oysa. * Türkiye’de öldürülen her kadın, hayattan hakkı olanı; çalışabilmeyi, boşanabilmeyi, hayatına karar verebilmeyi istemişti. Her kadın ölümü bu uğurda verilmiş bir mücadeledir. Bu sene Türkiye’de 8 Mart, bu mücadeleye armağan olsun. Bizi kadınların öldürülmediği bir Türkiye’ye yaklaştırsın. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, hak arayan ailelerle beraber 9 Mart’ta Taksim’de işte bunun için yürüyecek. gulsumkav@gmail.com

Taksim de kadın cinayetleri mitingi

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 9 Mart Cumartesi günü, Taksim meydanı’nda gerçekleştirdiği eylemde kadın cinayetleri durmadıkça 8 Martlar’da meydanları dolduran kadınlar kutlama değil, öldürülen kadın kardeşleri için yürüyeceğini bir kez daha ortaya koydu. Kaybettikleri kızları için illerden gelen aileler Taksim’de birleşerek adalet istedi. istanbul Elif karan

18 ilden gelen, kızlarını kaybeden aileler 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 9 Mart Cumartesi Günü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’yla birlikte Taksim’e doğru yürüdü. Dünya Kadınlar Günü için toplanan yüzlerce kadın ve yakınlarını kaybeden aileler birleşerek, öldürülen kadınlar için ‘kadın cinayetlerini durduracağız’ sloganları atarak ‘adalet’ istedi. Platform gerçekleşen eylemde kadın cinayetleri durmadıkça kutlama olamayacağını vurgularken, görevini yerine getirmeyen hükümete seslendi. Başbakan’ı ve Cumhurbaşkanı’nı göreve çağırdılar Kadın cinayetlerinin durdurulmasının mümkün olduğunu ifade eden Platform yürüyüş esnasında sık sık taleplerini dile getirdi. Kadına yönelik suçlarda ve kadın cinayetlerinde ağır cezalar verilmesinin ve kadınların etkin şekilde korunmasının gerektiğini belirtti. Kızlarını kaybeden ailelerin yanı sıra koruma talebinde bulunan kadınlar da alandaydı. Gördüğü şiddet karşısında yetkililerin “Bu senin eşindir, öldürse de kahrını çekeceksin” dediğini belirten Şükran Demircan gibi pek çok kadın hep bir ağızdan Başbakan’ını ve Cumhurbaşkan’ını göreve çağırdı.

Platformu Gnl. Temsilcisi Gülsüm Kav

Emekçi Hareket Partisi Gnl. Başkanı Sibel Uzun

CHP İstanbul Milletvekili Binnaz toprak

8 Mart’ı kutlamıyoruz

Biz durduracağız

Seferberlik olmalı

Hiçbir erkeğin kadın cinayeti işlemeyi aklından geçiremediği bir Türkiye olana kadar, biz 8 Martları kutlayamıyoruz, özür dileriz! Zaten devlet de kutlayamadı. Cumhurbaşkanı açıklama yapmalıdır. Başbakan, TCK’ya ek madde önerimizi sahiplenmelidir. 8 Mart’ta böyle konuşmalar yapıyorlarsa, ceza kanuna yönelik önerimizi de kabul edecekler.

Bu anaların bir tane gözyaşına ömrünü verecek kararlı gençleri var bu memleketin. Kadın cinayetlerini durdurana kadar, işsizlik sorunlarını çözene kadar, tüm emekçi kadınların sorunlarını çözene kadar, yaşam hakkını alana kadar, kararlı gençleriyle, aileleriyle kadınlarıyla sonuna kadar savaşacağız. Siz durdurmazsanız biz durduracağız.

Kolluk kuvvetleri, mahkemeler kadın katillerine haksiz indirimlerle kadın katillerine ceza vermiyorlar. Koruma Yasası, Meclsi’ten geçen yıl geçti. Önlem var ama uygulanamıyor. Tüm bunlar için topyükün bir seferberlik gerekir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Aileler öldürülen kızları, kardeşleri için adalet istiyorlar

Gülay Yaşar’ın babası Duran Yaşar

Görevlerini yapsınlar Katilin iyi hali olabilir mi? Bunlara engel olabilmek için en ağır cezalar verilmeli.

Koruma altındaki Nimet Üzüm

Sesimi duysunlar Burada ölenler için birlikteyiz ama ben ölmeden geldim. Sesimizi duysunlar

Mehtap Bülbül’ün annesi Yeter Bülbül

Emine Yayla’nın babası Hasan Yılmaz

Paran varsa sesin çıkar Paran varsa her yerde sesin çıkıyor paran yoksa hiçbir yerde sesin çıkamaz.

Dilber Keskin’in babası Fikret Keskin

Esin Güneş’in annesi Fahriye Işık

Ağır cezalar verilsin

Adalet istiyorum

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyoruz. Bizim ciğerimiz yandı başkalarının canı yanmasın.

11 duruşmadır ben kızımın katili ile yüz yüze geliyorum. O katil hâkim karşısında benim kızımın ölüm anını anlatıyor.

Ferdane Çöl’ün annesi Suna Maviş

Adalet Bakan’ı görmüyor mu? Bu kadar anne elinde çocuklarının resmiyle burada gözyaşı döküyor, Adalet Bakan’ı görmüyor mu?

İndirim verilmesin Başbakan Erdoğan bir yerden bir şeyler söylüyorsun, çocuklarını kaybeden aileleri görmüyor musun?

Pınar Ünlüer’in babası Zeki Ünlüer Sevda Sonay’ın halası Asiye Sonay

Uyumayın artık

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyoruz. Bizim ciğerimiz yandı başkalarının canı yanmasın.

Gönül Dilekçi’nin annesi Sultan Dilekçi

Arkasında devlet var Kızımı korumayan polisler, “benim arkamda devlet var” dedi.

Züleyha Özel’in kardeşi Zübeyde Elikçi

Başbakana sesleniyorum

Üzerlerine düşeni yapsalardı en azından kız kardeşimi çürümeden görebilirdim.

Gülşah Sercan’ın annesi Bağdagül Sercan

Başbakan katilden yana Kanun öldürenden yana. Kızım öldürüldü diye mi suçluyuz. Boşanmak mıdır suçu?

Sorumlusu başbakan Sayın Başbakan tabi çıkarlar katiller. Sen iyi hal diye cezalarını indirirsen olur tabi.

Taksim’den kareler

Kadınlar, kararlılıklarını bir kez daha gösterdiler.

Kızlarını kaybeden aileler gözyaşlarını tutamadı.

Yüzlerce kadın “Asla Yalnız yürümeyeceksin” dedi.


07 GUNCEL

6 Mart 2013

Diplomalı işsizler arttı

2012’de genel işsizlik oranındaki düşüş ve diğer tüm eğitim düzeylerindeki işsizlerin azalmasına rağmen, üniversiteli işsiz sayısı artmaya devam ederek 500 bin kişiyi aştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre diplomalalı işsizlik artmaya devam ediyor. İstihdam edilmiş olarak gözükenlerin ise birçoğu alanı dışında çalışıyor.

ankara Can çoksöyler

Geçen yılki mazunlarda üniversite diplomalı iş gücü 520 bin kişi arttı. Ancak bunlardan 484 bini istihdam edildi ve üniversiteli işsiz sayısı net 36 bin kişi arttı. Böylece üniversite mezunu işsiz sayısı ise 503 bin kişiye ulaştı. En çok işsiz bırakan bölümler 2012 yılı itibariyle üniversite mezunu işsizler ordusu içinde sayıca en kalabalık grubu, 189 bin kişi ile iş ve yönetim bölümlerinden mezun olanlar oluşturuyor. Bu bölümlerden mezun işsizlerin sayısı geçen yıl net 25 bin kişi arttı. Sayıda bunları

51 bin kişiyle öğretmenlik ve eğitim bilimleri okuyanlar ve 42 bin kişiyle mühendis diplomalılar izliyor. İlgili alandaki işsiz sayısının iş gücü içindeki payını gösteren işsizlik oranında ise yüzde 22.1’le gazetecilik ve enformasyon mezunları başı çekiyor. Bunları yüzde 21’le sanat bölümleri, yüzde 17 ile imalat ve işleme, aynı oranla ulaştırma hizmetleri ve çevre koruma, yüzde 15.3’le yaşam bilimleri, yüzde 14.1’le sosyal ve kişisel hizmetler, yüzde 14’le iş ve yönetim, yüzde 12.5’le bilgisayar bölümü mezunları izliyor. Oransal bazda işsizliğin en düşük olduğu alanların başında ise yüzde 1’le güvenlik hizmetleri geliyor. İş-

sizlik oranı sağlık mezunlarında yüzde 2.1, hukuk mezunlarında yüzde 3.4, veterinerlik mezunlarında da yüzde 4.3’le oldukça düşük düzeylerde seyrediyor.

tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 757 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %24,6’sı tarım, %19,1’i sanayi, %6,9’u inşaat, %49,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaş6 gençten biri işsiz tırıldığında tarım sektörünün payı 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta 0,9 puan, sanayi sektörünün payı işsizlik oranı %17,5 olarak gerçek- 0,4 puan, inşaat sektörünün payı ise leşti. Bu oranlara göre 6 gençten 0,1 puan azaldığı görüldü. biri işsiz gözüküyor. TÜİK’e göre, istihdam edilenlerin sayısı 2012 İşgücüne katılma oranı %50 yılında 24 milyon 821 bin kişi ol- Türkiye genelinde işgücüne katılma du. İstihdam edilenlerin oranı, bir oranı, 2012 yılında %50 oldu. Erönceki yıla göre 0,4 puanlık bir keklerde işgücüne katılma oranı bir artış göstererek %45’ten %45,4’e önceki yıla göre 0,7 puanlık azalışla yükseldi. Bu yıl, tarım sektöründe %71, kadınlarda ise 0,7 puanlık arçalışan sayısı 46 bin kişi azalırken, tışla %29,5 olarak gerçekleşti.

Naim Şahin sanal mı?

ESOGÜ’de öğrencilere özel güvenlik saldırısı Bugün yemekhane ücretlerine yapılan zamların geri çekilmesi ve nitelikli beslenme hakkı için boykot başlatan öğrencilere özel güvenlik birimleri saldırdı. Bahar döneminin başlamasıyla birlikte 1 lira 30 kuruştan, 1 buçuk liraya çıkartılan yemekhane ücretlerinin düşürülmesi ve nitelikli beslenme talebiyle yapılan çalışmaların sonucunda boykot kararı alınmıştı. Önceki hafta toplanan imzalarla birlikte yüzlerce öğrenci rektörüğü yürümüş ve görüşme talep etmişti. Ancak Osmangazi

Üniversitesi Rektörü Hasan Gönen görüşmeyi reddetmişti. Özel güvenlik haddini aştı Eylem sonrasından alınan yemekhane boykotu kararını hayata geçirmek üzere hazırladıkları yemeklerle merkez kantine gimek isteyen öğrenciler bu kez özel güvenlik birimleri tarafından durduruldu. Birçok öğrenci bu saldırıda yaralanırken özel güvenlikler yetkilerinin sınırlarını fersah fersah aşarak 5 öğrenciyi kelepçeleyerek gözaltına aldılar. YARIN GÜNCEL

TBMM İçişleri Komisyonu, Ordu’nun büyükşehir olmasını öngören teklifi kabul etti. CHP’li Birgü Ayman Güler’in bi sözüne tepki veren İdris Naim Şahin, ‘Ben sanal mıyım?’ diye sordu. Ordu’nun büyükşehir olmasını öngören yasa teklifi Meclis’te kabul edildi. Oylamalar esnasında vekiller arasında tartışma yaşandı. CHP’li Birgül Ayman

Güler’in, “Nüfus taşımadır, sanaldır’’ sözleri üzerine Şahin, “Sanal demeniz Ordu’ya yönelik ağır bir eleştiridir, gidin görün, gerçektir’’ dedi. Ayman Güler, Ordu ilininnüfusunun 2000 yılından bu yana sürekli azalmasına rağmen, 2013’de nüfusunun artmasını anlayamadıklarını kaydetti. YARIN GÜNCEL

İddianameyi okumak 8 ay sürdü Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu’nun da aralarından bulunduğu 205 sanıklı İstanbul KCK davasında 2 bin 400 sayfalık iddianamenin okunması 8 ayda görülen 24 celsede tamamlanabildi. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi ‘nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan salonda görülen ve 2’si tutuksuz 103 sanığın katıldığı duruşmada iddianamenin okunmasının tamamlanmasının ardından, 69 sayfalık ek iddia-

namenin okunmasına geçildi. Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Alçık, ek iddianamenin okunmasının da gün içinde tamamlanacağını belirterek, 1415 Mart’ta taleplerin alınacağını kaydetti. Duruşma, TRT tarafından görevlendirilen spikerler Ayla Demirtaş Çayır ile Süha Üner’in 69 sayfalık ek iddianameyi dönüşümlü okumasıyla devam ediyor. Hakim özetlenmeyip iddianamenin tamamının okunmasına hükmetmişti. YARIN GÜNCEL

Kargo işçileri hakları için eylemde İşvereni yargı kararına uymaya çağıran direnişteki Yurtiçi Kargo işçileri, şirketin İstanbul Maslak’ta bulunan genel merkezi önünde eylemdeydi. Örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkarak Nakliyat-İş Sendikasına üye olan Yurtiçi Kargo işçileri, işvereni yargı kararına uyarak toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılmaya çağırdı. İstanbul, Çayırova ve Ankara’da bulunan üç acentenin, acentelik sözleşmelerinin Yurtiçi Kargo tarafından feshedildi.

Yasaya göre Nakliyat-İş’in muhatabının artık Yurtiçi Kargo işletmesi olduğunu belirten DİSK yaptığı açıklamada “Yurtiçi Kargo işverenini 6356 Sayılı Yasanın 46. maddesine göre toplu iş sözleşme görüşmelerine başlamaya çağırıyoruz” dedi. “Toplu İş Görüşmesi çağrısı” belgesini Genel Merkez’e elden vermek isteyen işçiler, belgeyi elden vermek konusunda ısrar eden işçiler, belgelerini noter aracılığı ile yönetime ulaştırma kararı alarak eyleme son verdi. YARIN GÜNCEL

Gün Çağ Aydın

Ahmet bebeğe yoldaş olalım

PRiZMA

Bir bebek babasını hiç tanımadan büyüyecek. Ama onun ismini hayatı boyunca onurla taşıyacak. Babasının onu çok sevdiğini kendisinden hiçbir zaman duyamayacak mesela. Babasının, evladının güzel bir geleceği olsun diye canı pahasına çalıştığını ise annesinden dinleyebilecek. Ahmet bebek babasının adını ilk defa mahkemelerde duydu. Belki de mahkemeleri hiç hatırlamak istemeyecek. Emekçilerin hayatının hiçe sayıldığını, patronların vefasızlığını hayata gözlerini açtığı ilk saatlerde gördü Ahmet bebek. Biraz büyüdükten sonra ise annesinin tüm zorluklara göğüs gerdiğini, Nasıl mücadeleci bir insan olduğunu her gün hatırlayacak. Belki de kendisi mücadele içinde büyüyecek. Ama babasının yokluğunu belki de hiçbir şey dolduramayacak. İşçi kardeşlerinin hesabını soranlar Ahmet bebeğe yoldaş olacak. Taşeron sistemi işçi kardeşlerimizin hayatını yok sayarak buna bağlı birçok hayatı da hiçe sayıyor. İşçi katili şirketlerin ortak özelliğine bakacak olursak hepsinde aynı kar hırsını görürüz. Işıltılı, kocaman binaları yapan kardeşlerimiz bir gün o binada alışveriş yapabilme umudunu hiç taşıyamazlar. Daha inşaat halindeyken bile onun en çamurlu köşelerinde sağlıksız koşullara terk edilirler. Esenyurt’ta bulunan Marmara AVM inşaatında çalışan kardeşlerimizin de kaderi aynıydı malesef. Ansızın 11 işçi yanarak hayatını kaybetti. Hepsinin de ortak derdi evlerine ekmek götürmekti. Ama tedbirsizlik, iş güvenliğindeki eksiklikler onları canından etti. Kazanın hemen ardından olay yerine gelen Faruk Çelik, basının karşısına geçip açıklamalarda bulundu. Ama tüm açıklamaları fos çıktı. İşçilerin ölümünün ardından firma da hemen kolları sıvadı ve firmanın geleceğini garanti altına almaya çalıştı. İşçi ailelerinin doğal hakkı olan tazminatları öne çıkararak kendisini masum göstermeye çalıştı. Ailelerin dava açmamasını ya da şikayetçi olmamasını istediler. Bu sistemin yapısı aynen budur. Şirketler her zaman insan hayatının önündedir. Tüm çalışanlar mutlaka duymuştur: “Bu firmada hepimiz geçiçiyiz, kalıcı olan firmanın kendisidir” diye. İste kural aynen böyledir. Firmanın devamlılığının ve gelecek ihalelerin kaçırılmamasının ön koşulu yol temizliğidir. Böylesine büyük bir alışveriş merkezi yapılmışken, firma en ufak bir leke dahi istememektedir. Ancak firmanın birkaç bin liralık masraftan kaçarak almadığı tedbirler 11 işçi kardeşimizin hayatına maloldu. Eğer bir yerde ihmal varsa ve bu ihmalin ardından hayatlar kaybedilmişse sorumlularının tutuklanması gerekmez mi? Bizim memlekette bu işler tam tersine işler. Olayın faturası birkaç kalfaya çıkartıldı. “Ağalar” dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor ve yeni ihalelere yelken açıyor. Ahmet bebek 4,5 aylık oldu. Daha yolun başında. O da öfkemizle beraber büyüyecek. Onun içinde hep bir hesap sorma isteği olacak. Belki de bir gün başka işçi kardeşleri için yapışacak patronun yakasına. İşçiler babası gibi can vermesin diye kendi sınıfının bayrağını sallayacak. O gücünü nereden mi alacak? Ekim devrimi öncesi fabrika önlerinde bildiri dağıtan “Ana”ya çok benzeyen birinden alacak. Devrimin ön gününde hayatını işçilerin geleceği ile birleştiren bir “Ana”dan alacak. Bu toprakların da “Ana”ları var. Şimdi o Ana evladını büyütecek, çünkü onun evladı tıpkı mücadelemiz gibi temiz, onurlu ve namuslu olacak. Ahmet bebek mücadelemiz gibi tertemiz bir insan olacak. Büyü güzel bebek büyü... guncagaydin@hotmail.com


08 EKONOMI

13 Mart 2013

Sol Köşe

8 Mart Kadıköy’de kutlandı

Nükleere değil ekmeğe muhtacız

Silopi’de Termik Santrali’nin açılışını yapan Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında termik santrali protesto eden bir genci “Nankörlük yapma, sus. Ekmek bulamazsınız yemeğe, ekmek gelince de tepersiniz” diyerek azarladı. Kimseye itiraz hakkı tanımayan Erdoğan, yaptığı hizmetleri de vatandaşın başına kaktı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak için Kadıköy’de binlerce kadın bir araya geldi. 8 Mart Kadın Platformu’nun çağrısıyla Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde saat 13:00’da toplanan kadın örgütleri Kadıköy Meydanı’na yürüdüler. Yürüyüşe birçok demokratik kitle örgütü ve siyasi parti katıldı. Emekçi Hareket Partili kadınlar “Kadın cinayetlerini durduralım yaşam hakkımızı alalım” pankartıyla yürüyüşe katıldılar. Yürüyüş Kadıköy Meydanda basın açıklamasıyla devam etti.YARIN GÜNCEL

Hugo Chavez için yürüdüler

Türkiye Komünist Partisi geçtiğimiz Pazar günü İstanbul’da, hayatını kaybeden Venezuela’nın halkçı lideri Hugo Chavez için yürüdü. Yürüyüş esnasında“Viva Chavez, viva Chavez”, “Yaşasın Chavez, yaşasın sosyalizm” sloganları atıldı. Galatasaray Lisesi önünde söz alan sanatçı Orhan Aydın, “Eşitlik, özgürlük ve sosyalizm için mücadele veren insanlık Chavez’i kaybetti. Bugün burada insanlık adına saygı yürüyüşü yapıyoruz. Latin Amerika’yı selamlıyoruz. Biliyoruz ki Venezuela halkı devrimci süreci devam ettirecektir.” dedi. YARIN GÜNCEL

Barış için Ardahan’a ziyarete gittiler

Ziyaretlerde bulunmak ve Halkların Demokratik Kongresi’nin düzenlediği çeşitli etkinliklere katılmak üzere İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel ve BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane Ardahan’a gitti. Ardahan’da BDP ve EMEP yöneticileri, bölge belediye başkanları ve çok sayıda kurumun temsilcisi ile yüzlerce kişi tarafından kent girişinde karşılanan heyet üyeleri kentte ilk ziyareti Ardahan Öğrenci Derneği’ne gerçekleştirdi. Burada öğrencilerin sorunlarını dinleyen milletvekilleri daha sonra Dursun Akçam Kültür Evi’nde düzenlenen ‘Çözüm için müzakere barış için eşitlik’ başlıklı panele katıldı.YARIN GÜNCEL

İSTANBUL RIFAT ÇAPAR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’ten Şırnak’ın Silopi İlçesine geçerek burada özel bir şirkete ait termik santralin açılışını gerçekleştirdi. Açılıştaki konuşması sırasında, termik santrali protesto eden gence Başbakan Erdoğan, “Nankörlük yapma. Ekmek bulamazsınız yemeye, ekmek gelir sonra da ekmeği tepersiniz. Şuralarda 800 milyon dolarlık yatırımı buraya kim getirir. Teşekkür edeceğiniz yerde başka şeyler konuşuyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Erdoğan’ın enerji politikası vatandaşın itirazlarına rağmen yine değişmiyor. EKONOMIK BÜYÜME VE AKP AKP’nin nükleer enerji konusundaki “vaatkar” tavrı biliniyor. Fukuşima’ya rağmen nükleer santral yapma konusundaki inadından vazgeçmeyen iktidar partisi, “büyük ekonomi” programının bir parçası olarak 2023’e kadar Mersin Akkuyu ve Sinop’ta toplam 10 bin megavat gücünde 8 nükleer reaktörün inşasına başlanacağını ve ayrıca 5 bin megavat gücünde 4 reaktör daha inşa edeceğini “müjdeliyor”. Aşırı nükleercilik bir ya-

na, AKP’nin enerji politikası Türkiye’nin kişi başı sera gazı salımını 2023’te Avrupa ortalamasının çok üzerine, en az 12 tona çıkarmak anlamına gelecek. Bu da en büyük 10 ekonomiden bir olmanın gereği olarak görülüyor olabilir. DOĞAYI KATLEDIYORLAR Bütün su potansiyelini kullanmak

2013 balonu 2008’den daha tehlikeli New York Üniversitesi ekonomi profesörü Nouriel Roubini Bloomberg’e verdiği mülakatta varlık balonları birkaç yıl içinde gözyaşları ile sona ereceğini belirtti. Avrupa tarafında geçtiğimiz hafta yapılan italya seçimleri oyunu değiştirici bir gelişme olduğuna dikkat çeken kriz kahini Roubini halkın tasarruf önlemlerine baş kaldırısı olarak

değerlendirdiği seçimler sonrasında, başta Avrupa’da Almanya’nın en büyük savunucu olduğu kemer sıkmanın geri tepmesi ekonomi için en büyük risk olduğunu belirtti. Roubini, seçimler sonrasında hala hükümet kuramayan İtalya’da tahvil faizlerinin daha yukarı gitmesi riski olduğunu belirtti. YARIN EKONOMI

Kadınlar Trabzon’da panel düzenledi BU HAFTA ALMANYA

EKONOMI KÖTÜYE GIDIYOR Trabzon’da 9 Mart günü Halkevci Kadınlar tarafından “Türkiye’de Kadın Düşmanı Politikalar” paneli düzenlendi. Panele Radikal Gazetesi yazarı Pınar Öğünç, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Araştırma Görevlisi Çağrı Kaderoğlu Bulut ve sendika.org yazarı Fatma Genç katıldı. Pınar Öğünç, sosyal ve siyasal açıdan kadınların günlük yaşamlarındaki değişimi beş yıl öncesiyle bugünü karşılaştırdı. Öğünç, Üç çocuk, kürtaj, kadın cinayetleri ve evlilik gibi temel meselelerin algısının günden güne değiştiğini medya özelinde örnekledi. YARIN GÜNCEL

gibi delice bir HES sevdasının yaratacağı doğa yıkımının sonucu ise Türkiye’deki ekoloji mücadelelerini daha da güçlendirmek olabilir. Ancak vadilerin, akarsuların, doğanın bu kadar vahşice yok edilmesine olumlu yanından bakabilmek mümkün değil. AKP’nin şehircilik politikası da sınırsız büyüme ideolojisinin etki-

Avrupa’nın Önce büyüdev ekonomime beklentilesi Almanya’da rini aşağı çeken veriler kötü Almanya fabrigelmeye deka siparişleri vam ediyor. tarafında kötü RIFAT ÇAPAR yazdı Fabrika sipasürpriz yaşadı. rişler sonrasınSon gelen sanada, sanayi üretimi yi üretimi verisi de verisi de beklentilerin ülkenin yüzünü güldüraltında kaldı. medi.

Almanya’nın sanayi üretimi aylık bazda yüzde 0.4 beklenirken yüzde 0.0 geldi, önceki veri yüzde 0.3 olmuştu. Veriye yıllık bazda bakıldığında ise yüzde 1.2’lik düşüş beklenirken yüzde 1.3 geri çekildi. Geçtiğimiz ay ise yüzde 1.1 düşüş gözlenmişti. Ocak ayı imalat sanayi üretimi yüzde -0.2 daralırken geçtiğimiz ay yüzde 1.2 artmıştı. İnşaat üretimi tarafında yüzde 3.0’lük artış veride tek umut vaadeden nokta oldu. Almanya‘da gayrı safi yurtiçi hasıla (GSYİH), geçen yılın son üç aylık döneminde, yüzde 0.2 artış gösterdiği önceki çeyreğe göre yüzde 0.6 geriledi. Bloomberg News’un anketine katılan 47 ekonomistin tahminlerinin med-

sinde. Yaşanabilir kentler deyince hemen yanına “marka şehirler”i yapıştırmaları ve yapılan toplu konut sayısını vermeleri çevreden neyi kastettiklerini gösteriyor. Çevre politikasını sadece daha büyük mühendislik projeleri ve daha devasa yatırımlar olarak gören bir anlayışı daha fazla irdelemek belki de gereksiz.

Ekonomide neler oluyor? Hisse senetlerinin 25 Şubat’tan bu yana getirisi yüzde 8.96 olurken, holding hisseleri yüzde 12, İMKB 10 Banka Endeksi ise yüzde 11.65 oranında yükseliş kaydetti. Çin’de yıllık tüketici enflasyonu yüzde 3,2 seviyesine yükselerek son 10 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Elektrik tüketimi, 5 aydır geriliyor. Resmi verilere göre, geçen yıl ekimde başlayan düşüş, bu yıl da devam ediyor. Maliye Bakanlığı, motorlu araçlardaki MTV miktarı ve ÖTV oranlarının belirlenmesinde emisyon salınımını da dikkate alacak çalışmayı başlattı. İhracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.6 arttı.

yanına göre, Almanya‘nın yüzde 0.5 küçülmesi bekleniyordu. Fransa ekonomisi de dördüncü çeyrekte yüzde 0.3 ile beklenenden daha hızlı daraldı. Almanya merkez bankası Bundesbank, Aralık ayında, Euro B ö l g e s i ‘n i n resesyona itten borç krizinin yansımalarını işaret ederek, bu yıl

ALMANYA

için büyüme tahminini yüzde 0.4’e düşürdü.

ALMANYA BÜYÜME RAKAMLARI 2008

2010

2012

1.6% -1.3% 1.5%


09 EMEK

13 Mart 2013

Al kalemi eline

e m e kç i l e rd e n

mektuplar

Taşeron sistemi kalkmalı 10 senelik işçiyim. ra geliyoruz. Fakat taşeron İnşaat sektöründe sistemi hem çok çalıştırıdemirci olarak çalışıyo- yor hem de bunun karşılırum. Şu anda en büyük ğı olan ücretlerimizi alasorunumuz ücretlerimizi mıyoruz. Taşeron ile alamıyor olmamız. Çalış- mücadelenin temelinde tığım yerde çok işçilerin örgütfazla güvenlik lenmesi var. Fasorunu yaşamıkat bu sistemde yoruz. Fakat hak aramak suç şantiyelerde yesayılıyor. Örgütmekler çok kötü lendiğimizde işve hijyen nereten çıkartılabiliDURSUN KUBILAY deyse sıfır. yoruz. Ama İstanbul’a Adana’dan gel- ısrarlı bir şekilde örgütlendim. 15 gündür İstanbul’da memiz, bir araya gelmemiz çalışıyorum. Evimizi, ço- gerekiyor. cuğumuzu bırakıp buralaSEN DE KENDI HIKAYENI ANLATMAK ISTERSEN, AL KALEMI ELINE bilgi@yarinhaber.net

Prim borcu olanlar dikkat

Ankara’ya Sosyal Güvenlik İl Müdürü olarak atanan Yıldız, İstanbul’da prim borcu olan işverene denetimin artırıldığına dikkat çekerek “Prim borçluları üzerinde işlem sayısı 10 kat arttı. İstanbul’da haciz konmuş 2.500 araç var” dedi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda Genel Müdür değişikliğinin ardından İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürü iken Ankara’ya atanan Ramazan Yıldız, prim borcu olan işverenlere ‘SGK’dan kaçış yok’ mesajını verdi. Yıldız, “Daha önce 23 ayrı merkez müdürlüğünde yapılan hacizli araç ve diğer malların satışı bu yıl tek merkezde toplandı. Eskiye göre bu kararın oldukça isabetli olduğu da ortaya çıktı. En az yüzde bin artış oldu. Yani eskiye göre satışlarda 10 kat artış oldu” bilgisini verdi. Hacizli araçların kısım kısım Göztepe’deki merkeze getirilip satıldığını belirten Yıldız, “Göztepe’deki merkezde şu an 100’e yakın araç var. İşverenlerin yüzde 50’si menkul ya da gayrimenkulu haciz edildikten sonra ya taksitlendirmeye gidiyor, ya da gelip borcunu ödüyor. SGK’nın ciddi olduğunun farkındalar” dedi. TAHSİLAT 18 MİLYONA ÇIKTI SGK’nın İstanbul’da toplam prim alacağının 10 milyon 462 bin 943 olduğu, menkul ve gayrimenkul satışlarından bugüne dek toplam 18 milyon 337 bin TL tahsil edildiği belirtildi. Yıldız, “Birimin kurulmasından önce bu tahsilat yıllık 2 milyon TL’yi geçmiyordu. Son 10 yılda yapılan satışlar, önceki satışların kat be kat üzerinde. Sadece 2012’de İstanbul hariç tüm Türkiye’deki satış sayısı 647 iken, birimin kuruluşundan bu yana 6 ay bile geçmemişken satış sayısı 453’ü buldu.” açıklamasını yaptı. YARIN EMEK

13 MART2013 ÇARŞAMBA

Asgari ücretle geçinmesini bilmeli

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, asgari ücret, emeklilikte yaşa takılanlar, belediyelerde sözleşmeli çalışanlar gibi binlerce insanın merak ettiği, hayati konularda açıklama yaptı. Bu açıklamalar üzerine gelen eleştirileri ise ustalıkla yanıtladı. Eleştirilere karşı verilen yanıtlar, pek de memnun edici değildi. İSTANBUL UFUK ALP

Asgari ücretle ilgili eleştirileri yanıtlayan Çelik “Netice itibariyle peynirin kilosunun fiyatı bellidir, ekmeğin fiyatı bellidir. Asgari ücretle geçinirsiniz” dedi. “Söz Sende” televizyon programında, Balçiçek İlter’in asgari ücretle ilgili birçok izleyiciden gelen eleştirileri belirtmesi üzerine Çelik şöyle cevap verdi; “Asgari ücretle geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz. Ona mahkumsanız 800 TL de büyük bir paradır. FIYATLAR BELLI Netice itibariyle peynirin kilosunun fiyatı bellidir, ekmeğin fiyatı bellidir. Bir geçimdir sürdürebilirsiniz. Bizim meselemiz bu değil. Bunu istismar etmemek lazım. Asgari ücret bir taban fiyattır. Biz diyoruz ki işverene bundan aşağı ücret

talep edemezsin. Asgari ücret, sosyal devletin koruma aracıdır. Bunu kaldırırsanız 400 TL ücret teklif eden de olabilir.” diyerek asgari ücretin ülkemizde çalışanların hemen hemen yarısından

fazlasının mahkum olduğu bir ücret değil de, üç beş kişinin aldığı bir ücretmişcesine savunma yaptı. Malesef ülkemizde asgari ücret ne kadarsa işçinin aldığı ücret de o oluyor.

Eylem yaptılar, kilidi açtılar Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında, iş koşullarının iyileştirilmesini isteyen maden işçileri, mesai saatleri bitiminde ocaktan çıkmayarak eylem yaptı. Karadon Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında 08.00-16.00 vardiyasında çalışan işçiler madene indikten sonra dışarı çıkmamaları için giriş kapılarını kilitlediğini söyleyerek ocaktan çıkmama kararı aldı. Eylemin devam etmesi üzerine saat 16.0024.00 vardiyasında çalışacak işçiler de ocağa inmeyerek eyleme destek verdi. İŞÇILERE PSIKOLOJIK BASKI UYGULANIYOR Genel Maden İşçileri Sendikası yetkilileriyle Türkiye Taşkömürü Kurumu yet- kilileri arasında görüşme yapıldı.

Görüşmenin ardından ocak önüne gelen GMİS Başkanı Eyüp Alabaş, işçilere psikolojik bir baskı uygulandığını söyledi. Bu baskıyı kaldırmak için maden işçilerinin eylem yaptığını aktaran Alabaş, ‘’Madenin giriş kapısının üzerlerine kilitlenmesi ile maden işçilerine psikolojik olarak baskı uygulanmaktadır. Bunları defalarca müessese müdürüyle müzakere etmememize rağmen sonuç alınamaması nedeniyle arkadaşlarımızın ocaktan çıkmama haklarını kullandılar. Yer altında en ağır şartlarda madencilik yapan arkadaşlarımız, bu konun kendilerine psikolojik taciz olduğunu vurguluyorlar. Arkadaşlarımız haklıdır. Müessese ve TTK yetkilileriyle yaptığımız müzakereler sonucu belli noktalarda kendileriyle anlaşıldı ve arkadaşlarımız ocaktan çıkıyorlar” diye konuştu. YARIN EMEK

EDITÖRLER

CAN ÇOKSÖYLER

SAYI: 75

CAN ÇOKSÖYLER SANEM DENIZ KURAL NURSELI GÖZÜAÇIK ELİF KARAN MELİKE ÇINAR SERKAN ATAK RIFAT ÇAPAR SEVDA POLAT ZEYNEP ERSOY BERNA DÜLGER PEYMAN AZADI

TASARIM

EZGİ CEREN AĞTAŞ ÇAĞATAY DIRILGEN YUSUF YASIN YAKŞI

DAĞITIM

RIFAT ÇAPAR

6 AYLIK ABONELIK: 30 TL SANEM DENIZ KURAL ADINA ZIRAAT BANKASI HESAP NO: 0615 57722685 5001 IBAN: TR28 0001 0006 15577226 8550 01 PTT HESAP NO: 08848286 0000 0088 7351 11 IŞBANKASI HESAP NO: 6200 2465988 IBAN: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

IMTIYAZ SAHIBI

FADIK TEMIZYÜREK

SORUMLU YAZI IŞLERI MÜDÜRÜ

IŞIL KURT

YÖNETIM ADRESI

BASILDIĞI YER

RUMELI C. MATBAACI OSMANBEY S. NO 67/4 ŞIŞLI / ISTANBUL ASPAŞ ASYA PAZ YAY. DAĞ. TUR. REK. AŞ. EVREN MAH. GÜNAY SK NO: 4 BAĞCILAR / ISTANBUL 05327552792

GARANTI BANKASI HESAP NO: 31/6896034 IBAN: TR90 0006 2000 03100006 8960 34 AKBANK HESAP NO: 0177542 IBAN: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 YAPI KREDI HESAP NO: 229/8873511 IBAN:TR38 0006 7010

ABONE OLMAK IÇIN BIZE ULAŞABILECEĞINIZ TELEFON NUMARASI: 0 536 698 93 97

asgari ücret, açlık sınırının altında. Bakanın eleştirilere karşı “Biz bu alt fiyatı belirlemezsek, durum dahakötü olur.” ifadesi ise yine “buna şükredin” mantığı ile yapılmış bir açıklama olarak değerlendiriliyor.

İşçilerin aleyhine adım atmayız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kıdem tazminatıyla alakalı olan her şey spekülasyondur, sadece iktidarı yıpratmaya yöneliktir” dedi. Memur ve işçi haklarının geliştirilmesi konusunda yaptıkları düzenlemeleri anlatan Erdoğan, işçilerin kıdem tazminatı konusunda hiçbir kaygı taşımamasını isteyerek, “Biz işçinin, emekçinin, çalışanın aleyhine hiçbir adım atmadık, atmayız. Kıdem tazminatı deniliyor. Kıdem tazminatıyla alakalı olan her şey spekülasyondur, sadece iktidarı yıpratmaya yöneliktir” dedi. YARIN EMEK

HAFTALIK SIYASI GAZETE YEREL SÜRELI YAYIN GENEL KOORDINATÖR

DAHA KÖTÜSÜ OLABILIR Türkiye’de şu an için ne kadar emekçinin asgari ücretle çalıştığı resmi makamlar tarafından bir türlü net olarak açıklanmamakta. TÜİK dahil birçok kurumun açıklamalarına göre

Tartışılan karara onay Özeleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), Atatürk Orman Çiftliği sınırlarındaki toplam yüzölçümü 91 bin 195 metrekare olan alanın imar planı değişikliğini onayladı. ÖYK’nin imar planı değişikliği bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan ÖYK kararlarına göre, Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Gazi Mahallesi, Atatürk Orman Çiftliği sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim

Şirketi’ne ait alanın bir kısım hissesi GAYRİMENKUL A.Ş.’ye, Devlet Demiryolları’na, TCDD Kamulaştırma Alanı ve Yol” fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan, 1/10000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planının onaylanmasına karar verildi. YARIN EMEK


10 LISENIN GUNDEMI

13 Mart 2013

Eğitimde kaçıncı reform Her yıl eğitim sisteminde birçok değişiklik yapılırken öğrenciler için de yeni bir dönem başlamış oluyor. Yapılan değişikliklerin en iyisi olduğuna dair açıklamalar yapıldıktan sonra eğitimde yeni bir değişim dönemi başlatılıyor. Yakın zamanda ise Eğitimde Reform Girişimi (ERG) lise eğitiminde ve üniversiteye giriş sisteminde yenilikler içeren öneriler getirdi. İSTANBUL NURSELI GÖZÜAÇIK

Milli Eğitim Bakanlığı sınav sisteminden lise türleri, kayıt sistemi, üniversiteye yerleşmeyle ilgili ortaöğretim sisteminde değişikliğe gidiyor. Eğitim Reformu Girişimi’nden yapılan öneriyle öğrenciler; 11. ve 12. sınıfta istedikleri zaman üniversite sınavına girmeli ve okulları tarafından hazırlanacak öğrenci gelişim raporlarıyla direkt olarak üniversiteye başvurabilmeli. MEB’IN EĞITIM REFORMU Liseler akademik, meslek ve dini olarak üç grupta toplanacak. Fen ve özel liseler bu kategorilerden ayrı tutulacak. 8. sınıfların notları hesaplanacak. Belli bir barajı geçenler akademik liseye yerleşirken barajın altında kalanlar meslek liselerine yönlendirilecek. AKP’nin politikalarına göre şekillenen muhafazakar eğitim ise mevcudiyetini korurken İmam Hatip Liseleri için baraj puanı belirlenmeyecek. Liselere geçişte sınav yerine ‘Liselere Yerleştirme Puanı’ oluşturulurken öğrencilerin 5’inci, 6.’ıncı, 7.’ci sınıf ve İlköğretim, ortaöğretim ve lisede öğrencilerinin okullara yerleştirilmeleri adrese dayalı olacak. GEREKLI OLAN KÖKTEN DEĞIŞIM

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Melis Alphan Hürriyet

Melis Alphan 7 Mart tarihinde Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazısında, kadın cinayetlerinin durdurulması konusundaki tavırlarından dolayı hükümeti eleştiriyor. “Hiç hava atmayın geri kaldık” başlıklı yazıdan bir bölüm: “Oysa biliyoruz Başbakanımız isterse çağrı yapmaz, gürler! Ve bu mevzu da çağrı yetmez, gürlemeli. Çünkü o gürlemedikçe kimse işini yapmıyor. Misal size Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, emniyetten, jandarmadan, Adalet Bakanlığı’ndan ve Aile bakanlığından 2012’de yaşanan kadın cinayeti verilerini istedi.”

Kötü

AKP’nin politikalarına göre sürekli değiştirilen eğitim sisteminde, öğrencilerin ihtiyacını karşılamak için gerekli olan eğitim sisteminin baştan yenilenmesi. Rekabetçi eğitim sistemi, öğrencileri iyi bir eğitim alabilmeleri için birbirleriyle yarışmaya zorlarken elemeci sınav sistemi gençlerin yıllarca verdikleri emekleri birkaç saatte harcıyor. En temel sorun, okullarda verilen eğitimin niteliksiz olmasıyken sınavlara bağlı olarak geleceklerini belirleyen öğrenciler dershanelere gide-

rek eğitim alıyorlar. Meslek liselerinde ise staj sorunuyla karşı karşıya kalan öğrenciler, bu çıkmaz eğitim sorununun çözümünü istiyorlar.

Başbakan açıklamalarında, 4+4+4 ile eğitimde “zirve” döneminin olduğunu belirtirken 4+4+4’ün temel eksiklikleri nedeniyle birçok sorun ortaya çıktı. Çocukların erken yaşta okula 4+4+4 YETMEDI başlaması, kesintili eğitim yüzünden Her yıl eğitim sisteminde birçok çocuk gelinlerin ve işçilerin yolunun değişiklik yapılırken öğrencilere ve açılması, niteliksiz eğitim yüzünden ailelere “çözüm” olarak sunulan yeni- öğrencilerin açıköğretime kaydolarak liklerin işlevsiz kaldığı görüldü. AKP örgün eğitimi bırakması sorunları iyi hükümeti, 2012-2013 eğitim yılında lanse edilen eğitimin temelsizliğini 4+4+4 kesintili eğitim sistemi ile eği- gösterdi. timi yeni baştan inşa etti.

Ağır işler çocuk işçilere

Meslek liselilere duyuru

Meslek liseliler kalifiye eleman Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)’in Genişletilmiş Yayın Kurulu Toplantısı’nda kalifiye eleman üzerine aldığı karar oldukça çarpıcıydı. Ülkedeki eğitim politikasını gözler önünü seren karar ile kalifiye eleman sorunu, Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nden sonra Türkiye’nin yedi bölgesinde açılacak olan yedi ‘İş Makinaları Okulu’ ile çözülecek. Meslek liseli öğrenciler okul içinde uygulamalı ders, okul dışında ise staj adı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılıp emeklerinin karşılığı verilmezken sermayedarlar meslek liseli öğrencileri kalifiye eleman olarak kullanmaya deva ediyor. İMDER daha öncesinde de aynı amaç ile öğrencileri birer kalifiye eleman olarak gördüğü ve okulu eğitim kurumu olmaktan çıkarıp ticari bir amaç güderek Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi’ni açmıştı. YARIN EĞİTİM

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çocuk ve gençlerin çalışamayacakları işler listesini yönetmelikten çıkardı. Bakanlık, hiçbir güvence ve güvenlik sağlamadan çalıştırılan çocukları korumak yerine çocuk ve gençlerin çalışamayacakları işler listesini yönetmelikten çıkararak çocukların yasal olarak ağır işlerde çalıştırılmasına yol açtı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı düzenlemey-

le Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılma Usulü Yönetmeliği’nin 4. maddesinde yer alan “ağır ve tehlikeli iş” tanımını yönetmelikten kaldırıldı. Böylece 16 yaşından gün almış çocukların artık kiremit, tuğla, parafin ve plastik imalatı veya selüloz üretimi gibi işlerde çalışması uygun görüldü. 4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle ortaokulda meslek sahibi olan çocuklar liseye devam etmeyerek çalıştırılmaya başlanıyor. YARIN EĞİTİM

Can Dündar Milliyet Can Dündar, 10 Mart tarihinde Milliyet’te yayımlanan yazısında “Dünya kadınlar günü, kadınlara ne diyeceğimiz konusundaki kafa karışıklığımızı ortaya koydu bir kez daha...” diyerek başlıyor yazısına. Kadınlara yönelik hitabın ardındaki politik fikirleri analiz etmeye çalışıyor. İşte neredeyse her gün beş kadının öldürüldüğü bir ülkede, kızlarını kaybeden ailelerin taleplerinden, yürütülen kadın mücadelesinden Can Dündar’ın anladığı: “Kadın” sözcüğü, kadınları “kız”lardan ayıran manidar bir belirteç olmaktan kurtuldukça, bu ayrıma karşı isyan bayrağına dönüştü. “Hanım”ın sinikliği “kadın”la bertaraf edildi.”

Çirkin

Rasim Ozan Kütahyalı Sabah

Rasim Ozan Kütahyalı, Sabah gazetesinde 10 Mart tarihinde yazdığı yazısında kadına yönelik şiddete değiniyor. Ancak Kütahyalı’nın demirden yumrukla bu işe son verecek kahramanı Demir Ledy Fatma Şahin, mevcut kadın örgütlerinin mücadelesinin işlevsiz. Toplumun vicdansız olduğunu ve kadınları kimsesiz bıraktığını belirten Kütahyalı yazısını şöyle bitiriyor, “Durum acildir... Adlî ve kolluk önlemleri derhal ve sert şekilde alınmak zorunda... Eğer bu sert ve radikal önlemler alınmazsa kadınların ve kadınlar adına kimi erkeklerin silahlanması ve misilleme hareketlerine girişmesi kaçınılmaz olur... Sonra devletimiz bu sefer de ‘silahlı kadın Örgütleri’yle barış ve çözüm masasına oturmak zorunda kalır... Hiç gülmeyin.”

Eğitime bütçe hala yok

Lise öğrencileri kuaför oldu

Meslek liselerinde staj adı altında emek sömürüsü her geçen gün farklı bir alanda kendini gösteriyor. Yetkililer ve medya ise bu durumu çok iyi gelişmeler gibi göstermeye devam ediyor. Son olarak Balıkesir’in Gönen ilçesinde, “Gönül Elçileri” projesi çerçevesinde Kız Teknik Meslek Lisesi öğrencileri Karşıyaka 100. Yıl İlk ve Ortaokulu’nda saç kesimi yaptı. Okulun güzellik ve saç bakım alanı öğrencilerinin pratik yapabilmeleri için oluşturulan proje, öğrencilerin kendilerini geliştirmesi niyeti adı altında meslek liseli öğrencilerin ücretsiz olarak çalıştırılmasının yolunu açıyor.

Daha önce Bursa’daki Faik Çelik Kız TeknikMeslek Lisesi Güzellik ve Saç Bakım Hizmetleri bölümü öğrencilerinin çok düşük ücretlerle okullarına gelen müşterilere bakım yapması, Samsun İlkadım Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde öğrencilerin masa, sandalye vb malları üretmesiyle okul yönetiminin bu ürünleri dışarı pazarlaması gibi liselilerin emeğinin sömürüldüğü durumlar gözler önüne serilmişti. Meslek liseli öğrenciler, uygulamalı ders denilerek okul yönetimleri tarafından ücretsiz ya da çok düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. YARIN EĞİTİM

SBS kalkacak, peki ya sonra

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, katıldığı ‘’Neler Oluyor’’ programında eğitimle ilgili açıklamalarda bulundu. Bu yıl son kez yapılacak SBS’nin yerine gelecek sistem için, ‘’Yeni sistemde çocuklar özel yetenekleriyle, ailelerinin isteğiyle ve öğretmenlerinin kanaatiyle değerlendirilecek.’’ diyen Avcı; henüz yeni sistemin parametre-

lerinin tam olarak oturmadığını, üzerinde çalışıldığını söyledi. Daha çok küçük yaşlarda öğrencileri geleceklerine yön vermek durumunda bırakan SBS’nin kaldırılması için Nabi Avcı; ‘’Öğrencilerin tamamen değerlendirileceği bir puan sistemi üzerinde çalışıyoruz.’’ dedi. YARIN EĞİTİM

Adana’nın Kozan İlçesi Çamlarca Köyü’nde servis araçları köye giremezken öğrenciler 5 kilometrelik yolu at üzerinde giderek servise ulaşıyorlar. Samsun’un Vezirköprü İlçesi’ne bağlı Öğürlü Köyü’nde oturan 23 öğrenci yakınlarında okul olmadığı için diğer mahallede bulunan 3 kilometre uzaklıktaki ilkokula gidip, dönmek için her gün toplam 6 kilometre yol yürüyor. Veliler çocuklarını bazen eşek sırtında bazen de traktörle okula götürüyor. Her yıl eğitim ile ilgili birçok değişiklik yapılırken mahallerinde ve köylerinde okul olmadığı için öğrenciler verimli bir şekilde okullarına gidemiyor. YARIN EĞİTİM

ÖSYM çağrı merkezi kurdu

ÖSYM adayların tüm merak ettikleri sorulara cevap vermek amacıyla etkin çağrı merkezi kurdu. 444 6796 numaralı çağrı merkezi 7/24 hizmet verecek. ÖSYM Başkanı Ali Demir yaptığı açıklamada sınav sürecinin verimliliğini ve etkinliğini arttırmaya yönelik hizmet verileceğini söyledi. Öğrenciler için en büyük sorun elemeci sınav sistemiyken ÖSYM bu yolla sınav sürecinde yaşanan sorunların en aza indirileceğini belirtiyor. YARIN EĞİTİM


11 FORUM

13 Mart 2013

Hiç hava atmayın, geri kaldık Siz istediğiniz kadar ekonomik büyümeyi sağlayın, büyükler liginde oynadığınızı sanın, demokrasiyi getirdiğinizi iddia edin... Bir toplumda milyonlarca kadın mütemadiyen eziliyorsa, erkek şiddetine maruz kalıyorsa, her yıl erkeklerce yüzlercesinin canına kıyılıyorsa geri kaldık demektir. Hiç boşuna hava atmayın, caka yapmayın. Geriyiz işte. Anne kutsalmış, kadın baş tacıymış… Kadına saygı bizim köklerimizde varmış… Boş versenize… Bu ülkede insanın değeri var mı ki kadının olsun? Yine de bütün bu imkansızlıklar içinde… Bu kıstırılmışlıkta… Bu milletin kadınları bağırmaya, hakkını aramaya, kendini ezdirmemeye başladı. Adam olamamış birçok erkek kurumların, idarenin, siyasetin üst kademelerinde –göstermelik üç- beş kadın kontenjanı açmak dışında- kadınların önünü her daim tıkamaya, seslerini kesmeye çalışsın…

Bu yola çıkıldı. 10 yıl alsa da, 100 yıl da… Bir gün bu topraklardaki kadına zulüm bitecek. Bu safi kadınların çabasıyla da olmayacak. Adam gibi erkeklerin de meseleye dahli olacak.

Neyse ki kadına baktığında, cinsiyetinden önce insan gören erkeklerde var memlekette. Kadın katili erkekler olduğu gibi… Kadını korumak için kendi vücudunu siper eden… Erkek şiddetinden utanan er-

kekler de var. Onlar da susmayacak. Onlar da kadınlara destek atacak. Sonra oyun bozulacak. Bakın… Ülkede son yıllarda dört bir elden kadına şiddetin önüne geçilmeye çalışılıyor.

Acı gerçek diye sözlü şiddeti olurdu. Bunlara dayanamayıp evden kaçtım ve arkadaş zannettiğim arkadaşım, ikinci eşimle benim çayıma hap atıp yatağıma sokmuş ve o geceden oğluma hamile kaldım. Ve yine 16 yaşında namusumu temizleme ve

Bir hafta sonra ellerim kınalı kaynanam tarafından sokağa atıldım. Sanki sahipsizmişim gibi ailemin yanına döndüm. Sorunlar başlamıştı. Zorluğum başlamıştı.

Hani derler ya “yaş 70 iş bitmiş” diye. Hangi yaşta olursa olsun insan kendini hissettiği yaştadır. Sıkıntılardan erken yaşlandım. Türkiye gibi yerde yalnız kadın olarak yaşamak çok zor. 13 yaşında adına evlilik denen şeyle tanıştım. Mahallemizde kaçarak evlenen kızlar olduğu için ailem benim de onlara uyup kaçacağımı düşünerek isteyen ilk aileye verip nişanladılar. Kışın da düğünüm oldu. Hayata ilk adımı attım. Bir hafta sonra ellerim kınalı kaynanam tarafından sokağa atıldım. Sanki sahipsizmişim gibi ailemin yanına döndüm. Sorunlar başlamıştı. Zorluğum başlamıştı. Ailemin beni dışlaması zoruma gidiyordu. Özellikle de babamın “14 yaşında dul bayansın herkes laf der namussuz kadın derler”

çocuğumun babasız büyümesin diye yine ailemin baskısıyla çocuğumun babasıyla evlendim ama nikahsız olarak ve bu eşim de uyuşturucu bağımlısı çıktı. Bu nedenden dolayı hayatım değişmişti. Evlendikten 10 ay sonra şiddet, burnum kırılarak başlamıştı. Ardından boşanma davası açıp kurtulmaya çalıştım ama iki sene boşanamadım. Boşandım ama yine aile baskısından kurtulamadım. Şu anda Allah’tan ve çocuklarımdan başka kimsem yok. Ne ailem ne de devlet girdiğim her yerde. Tek isteğim Aile Bakanı Fatma Şahin’in ve Recep Tayyip Erdoğan’ın sahip çıkması. Türkiye gibi bir yerde yalnız yaşamak çok zor. Doğru dürüst işim sigortam yok. Her yerde

Bu nedenden dolayı hayatım değişmişti. Evlendikten 10 ay sonra şiddet burnum kırılarak başlamıştı. Ardından boşanma davası açıp kurtulmaya çalıştım ama iki sene boşanamadım.

ŞÜKRAN DEMİRCAN yazdı

Türkiye toplumunun önemli bir çoğunluğu hayata tutunabilmek için bazılarından çok daha ağır bedeller ödemek zorunda kalıyor. Bu insanların tamamına yakınını kadınlar oluşturuyor. Şükran Demircan bakkala bile yalnız gönderilmeyecek bir yaştayken bir anda büyümek zorunda kalıyor. Yaşama tutunmak için Şükran gibilerimizin herkesten daha güçlü kolları var.

namussuzmuşum gibi bakmaları tuhafıma gidiyor. Devlet nasıl devletse...

ELİFE KAYA yazdı

Yargıtay 1’nci Daire Başkanı, kadın cinayeti davalarında cezadan taviz vermediklerini açıkladı önce. Ardından uçurumdan itilerek öldürülen, Esin Güneş’in iki yıldır tutuksuz yargılanan katili tutuklandı. Ardından geçtiğimiz yıl kocası tarafından öldürülen Ferdane Çöl’ü korumakla yükümlü olduğu halde korumayan polise terfi etmeme cezası kesildi.

MELİS ALPHAN yazdı

Kadın cinayeleri durdurulabilir mi? Cevabı, evet. Ancak bu tek bir şeyle düzeltilebilecek türden bir sorun değil. Burada fazlaca kişiye özellikle de seçilmişlere sorumluluğun büyük kısmı düşüyor. Melis Alpman’ın 7 Mart Perşembe günü Hürriyet gazetesinde yayımlanan köşe yazısı işte o sorumluları göreve çağırıyor.

Özel sektör, STK’lar, hatta devletin bazı birimleri meseleye, sahipleniyor, savaşta taraf oluyor. Yetmiyor ama yol da alınıyor. Erkekler de kendilerini konuşmak zorunda hissediyor. Yargıtay 1’nci Daire Başkanı, kadın cinayeti davalarında cezadan taviz vermediklerini açıkladı önce. Ardından uçurumdan itilerek öldürülen, Esin Güneş’in iki yıldır tutuksuz yargılanan katili tutuklandı. Ardından geçtiğimiz yıl kocası tarafından öldürülen Ferdane Çöl’ü korumakla yükümlü olduğu halde korumayan polise terfi etmem ecezası kesildi. Ardından, hiçbir konuda sözünü esirgemeyen ama bu konuda ağzını açmayan Başbakan da Balıkesir’de yargıya çağrı yaptı. “Kadını sekiz yerinden bıçaklayan adamı yargı serbest bırakıyor, bu nasıl adalettir? Adalet Bakanıma da söyledim, bu işin üzerine gidelim” dedi. Oysa biliyoruz Başbakanımız isterse çağrı yapmaz, gürler! Ve bu mevzu da çağrı yetmez, gürlemeli. Çünkü o gürlemedikçe kimse işini yapmıyor. Misal size Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, emniyetten, jandarmadan, Adalet Bakanlığı’ndan ve Aile Bakanlığı’ndan 2012’de yaşanan kadın cinayeti verilerini istedi.

Jandarma “Biz verileri Aile Bakanlığına verdik” dedi. Emniyet ile Aile Bakanlığı “Elimizde veri yok” dedi. Adalet Bakanlığı ise Platform’a uygun bir dille, “Benden bir şey isteyemezsin” türünde bir ayar verdi. Velhasılkelam… Bu iş yarım ağız mesajlarla çözülmez. Erkekler de gürleyecek. Başbakan da, kabinenin erkekleri de gürleyecek. Başka yolu yok.

Töre adı altında genç kadınlar hala öldürülüyor veya yerlerinden yurtlarından sürülüyor. Elife Kaya’nın konuyla ilgili şiirini yayımlıyoruz.

Töre Küçücük bir kız vardı mavi iri gözlü Evin gözbebeği Yıllar geçti kocaman gelinlik kız oldu tam onbeşinde Büyükler karar verdi anlaşıldı altmışında dedeyle Hayır olmaz dedi kim dinlerdi ki onu O da kaçıverdi öylesine yirmisinde delikanlıya Büyükler söz verdi namus temizlenecekti Yoksa ne derlerdi konu komşuya Nasıl bakarlardı elalemin yüzüne Bir candan daha değerli değillerdi ama Namus vardı ya ortada Aradılar buldular haber saldılar töreden İnanmadı biliyordu da inanamadı Nasıl kıyarlardı ki gözbebeklerine Kardeşi geldi yanına elinde kocaman bir hediye Aslında şaşırmadı da inanamadı Hadi gezelim biraz bahçede kiraz toplayalım dedi Hayır demedi olacakları bile bile Kardeşi oracıkta verdi hediyeyi Yirmibir bıçak darbesi tam can evine Yalvardı bebeğime vurma kıyma ona Korumaya çalıştı olabildiğince İki ay sonra bir kızı olacaktı Kim dinlerdi ki onu töre namus varken Bir köy yasta kuşlar ağaçlar yasta Kirazlar kan ağladı bu acımasızlığa Haber saldılar babaya namus temizlendi töre kazandı Yürekten midir bilinmez ama Kime ne ki can benim töre benim namus benim Lanetler olsun böyle töreye böyle namusa Elif KAYA *Başlık parası karşılığında yaşlı bir adamla evlendirilen kadın kocasının yanından kaçarak ailesinin yanına sığınır. Hamile olmasına aldırış edilmeden, aile kararı ile erkek kardeşi tarafından bıçaklanarak öldürülür. Şiirimizde töre yüzünden öldürülen bu kadın kardeşimizin hayatı konu alınmıştır.


12 ESAS MESELE

FOTOĞRAF: SELÇUKKAYGISIZ

13 Mart 2013

Demokrasinin engelleri Bir ülkenin toplumunu ilgilendiren en önemli sorunlardan birisidir demokrasi sorunu. Demokrasinin olmadığı her yerde çatışmalar hep olagelmiştir. Türkiye’de demokrasi mücadelesinin en uzun soluklusunu bu ülkenin Cumartesi Anneleri, Cumartesi insanları vermiştir. Başarıya ulaşmanın yoludur istikrar ve bu da herkesin ihtiyacıdır. Bu haftaki konuğumuz yazar ve psikolog Gündüz Vassaf. Türkiye’de ‘demokratikleşme’ meselesi hep tartışılıyor. Bu demokratikleşme neden gerRÖPORTAJ MELİKE ÇINAR çekleşemiyor bir türlü, engel nedir size göre? Engeller saymakla bitmez. En büyük engel biz. Hepimiz. Sen, ben ve o. Barışı bile bekliyoruz, birileri anlaşsın diye. Barışta bile tarafız, biz ve onlar diye. Edilgeniz. Tepedekilerden bekliyoruz. Türkiye barışı istiyor olsaydı çoktan yek vücut olur, sokağa dökülür, savaşan taraflara baskı yapardı. Demokrasi daha da zor. Bir defa dünya olarak demokrasinin kapitalizmi denetleyememesinin krizini yaşıyouz. Küresel sermayenin gücü, “böl” “yönet” yaklaşımıyla, ulus devletlerin olmazsa olmazı, bağımsızlıklarını yok etti. Ulus devlet de zaten tarihsel işlevini yitirmekte. Son kullanma tarihi yaklaştı. Küresel sorunlar karşısında çok küçük, yerel sorunlar önünde büyük ve hantal. Bu nedenle birçok ülkede yasama ve yargının aleyhine yürütmenin gücü arttı.

ABD’nin demokrasilere karşı işlenen cürümde de suç ortaklığını unutmamak gerek. Böylece Türkiye oldum olası sağcı iktidarların diktasında, sol muhalefet yokluğunda bir ülke oldu. İstisna, Türkiye’nin mini Stalin’i diyebileceğim eski Milli Şef İnönü’nün gene solu engellemek, yolunu kesmek için uydurduğu, Ecevit’in bir dönem sürdürdüğü “ortanın solu” CHP’si. Türkiye özelinde, Cumhuriyet tarihinin büyük kısmı, önce tek parti sonra da sıkı yönetim, olağanüstü hal ve askeri rejimler altında geçtiğinden demokrasi kültürü gelişemedi. Darbelerin özellikle sola yöneldiğini, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin demokrasilere karşı işlenen cürümde de suç ortaklığını unutmamak gerek. Böylece Türkiye oldum olası sağcı iktidarların diktasında, sol muhalefet yok-

luğunda bir ülke oldu. İstisna, Türkiye’nin mini Stalin’i diyebileceğim eski Milli Şef İnönü’nün gene solu engellemek, yolunu kesmek için uydurduğu, Ecevit’in bir dönem sürdürdüğü “ortanın solu” CHP’si. Son kertede demokrasinin olup olmaması bizim elimizde olmasına rağmen milletvekilleri bile parti liderlerinin kuklası. Demokrasi mücadelesi de bir risk işi. Türkiye, gözü kara, kendilerini feda etmeye hazır, ama demokrasi kültüründen yoksun olanların, zamanında dünya ’68 kuşağının barışçıl heyecanının, iç ve dış güçler tarafından silahlı mücadeleye provoke edildiğini, provakatörlerle müridlerinin hala yüceltildiği, gençlere örnek gösterildiği bir ülke. Peki bu konuda en çok kime ya da kimlere görev düşüyor? Türkiye’de hızla büyüyen, kredi kartlarıyla, konut kredileriyle pompalanan bencil, hedonist, bir orta sınıf var. Başka birçok ülkede olduğu gibi duble yollar, otomobiller tüketici, edilgen bir kütle yarattı. Bu sınıfı harekete geçiremeyen, sivil eylemler babında katılım ağı kuramayan demokratik hareketler atıl kalmaya mahkum. Ülkenin doğasının yok edilmesine, sahillerin, ormanların talanına, şehirlerinin tarihi dokusunun yok edilmesine duyarsız bencil insanların yaşadığı bir ülke burası. Demokrasi mücadelesine baktığımızda uzun soluklu mücadelelerden bir tanesidir Cumartesi Anneleri. Onların yürüttüğü bu mücadeleyi ve bu mücadeleye olan ilgiyi nasıl görüyorsunuz? Uzun soluklu olduğu için örnek bir mücadele. Lakin böyle derin bir yara bile toplumun vicdanını sızlatmıyor. Ancak genellikle birkaç yürüyüş ve meydan mitinginden öteye gitmeyen protesto yöntemlerimiz nuh nebiden kalma. Kitlesel ağı kuramayan bu tür hareketler tersine kitleleri karşılarına alıyor, cılız kalmaktan da öte, ülkeyi cepheleştiriyor. “%99 Biziz” türden yaygın hareketler Türkiye’de sesini bulmuyor. Yeni, yaratıcı diller bulmak, yerellikten kurtulmak gerekiyor. İşte Taksim platformu. Niçin bir tek Taksim’de? Hükümetin kurul kararlarına rağmen hodri meydan demesi Türkiye’nin sorunu değil mi? Neden Taksim meydanında yapılmak istenene Ankara’da, İzmir’de, Diyarbakır’da ses yok? Bir de ülkede demokrasi arayışı giderek Türk-İslam sentezi aitliğine teslim oluyor. Kapitalizmle sarmaş dolaş İslami kimlik egemen düzenin garantisi.

Yaşadığımız sorunlarla ilgili imza kampanyası yaparak destek toplamak hep kullanılagelen bir protesto yöntemi. Siz de bu yöntemi eleştiriyorsunuz. Sizce etkili bir protesto nasıl olmalı? Bir defaya mahsus, özensiz metinlerle yürütülen imza kampanyaları bir tür eylem tüketimi. Çoğunda sonuç alınamadığından daha ilk adımda bir şey yapmak isteyenler kötümserliğe kapılıp edilgenleşebiliyor. İmza atmakla yetinenler kolay bir vicdan rahatlamasına soyunuyor. Egemen düzene özgür muhalefet vitrini sağlıyor.

Bir defaya mahsus, özensiz metinlerle yürütülen imza kampanyaları bir tür eylem tüketimi. Çoğunda sonuç alınamadığından daha ilk adımda bir şey yapmak isteyenler kötümserliğe kapılıp edilgenleşebiliyor. İmza atmakla yetinenler kolay bir vicdan rahatlamasına soyunuyor. Egemen düzene özgür muhalefet vitrini sağlıyor. Bir yazınızda zorlukla bir araya gelen tarafların anlaşabilmesinden ve herkesin barışa engel olan aitliklerini bir tarafa bırakmasından söz ettiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Ulus devletlerin tek tip üniforma aitliğinde bastırılan kimliklerle hala özgürlük mücadelesine sahne olan Türkiye gibi ülkelerde, bu kimlikler de kendi totalitarizmini yaratıyor. Mağdur kimliklerin bayrak yarışı günümüzde toplumu temelden ilgilendiren eğitim, sağlık, çevre gibi sorunları görüşülmez kıldı. İnternet üzerinden, cep telefonlarından davranışlarımız izleniyor, denetleniyor, iletişim üzerinden yeni dünya imparatorlukları kuruluyor; biz hala 19. yüzyılın muhalefetini yapıyoruz. Üniversite çoktan tutsak düştü. Düşünün toplumun en dinamik en genç kesimi üniversite hocaları, Türkiye’de, yıllardır YÖK’ün kapıkulları konumunda boyun eğmişler. Sesleri çıkmazken, başka binbir türlü konuda ahkam kesiyorlar. Vicdani red hala ülkede bir hak değil.

Toplumun bugün barış isteğini nasıl dile getiriyor sizce? O kadar savaşkanız ki “barış için savaş” diye bir deyimimiz bile var. Esas karşıtlığı değil, barıştan yana olmak. Tarihte ve günümüzde savaşları haklı ve haksız diye ikiye ayıranlar savaşı kaçınılmaz kılıyor. Bütün savaşlara karşıyım çünkü bütün savaşlar insana karşı. Türkler örneğin hem Anadolu’yı işgale gelirken hem de Çanakkale’de haklı olamaz. Ama hala Nazım Hikmet’in “Dört nala gelip Asya’dan “diye başlayan dizelerini neredeyse vecd halinde mırıldanıyoruz. Önce haklı savaş kavramını tarihin ve hukukun çöplüğüne atmamız lazım. Bırakın nedenlerini bilmeyi, dünyayı kasıp kavuran I. Dünya Savaşı’nda tarafları bile bugün sayamayan gafiller hala haklı savaş sanrılarıyla silahlara sarılmanın peşinde. Sizce gençler yaşadıkları düzenle gerçekten ilgilenmiyor mu? Bence bildikleri, kokuşmuşluğunu anladıkları için ilgilenmiyorlar. İlgilenmemekle bu düzeni gayri meşru kılıyorlar. Senin oyununu oynamam, sana inanmıyorum diyorlar. Tarihte şiyasetçiler bu denli itibar yitirmemişti. İktidara gelen ceplerini dolduruyor. Mal bildiriminde bile bulunmuyorlar. Kullandıkları dil, siyasi aitliklerinde dalkavukluk ibret verici. Gençler nesine ilgi duysunlar ki? Şu anda genel tutumları gölge etmesinler başka ihsan istemem. Ama nereye kadar? Tarihimizde ilk defa sosyal medya üzerinden küresel bir ağa, yeni bir İpek Yolu oluşturuyorlar. Teknolojinin

Mostar Köprüsü, Saraybosna’nın birçok tarihi olaya ve savaşlara tanıklık etmiş, sembolik mekanlarından biri olmasının yanı sıra yüzyıllardır birçok şaire, yazara, ressama ilham olan da bir yer. Gündüz Vassaf da tarihe tanıklık eden bu köprüden kendini alamamış ve günlerce köprü üzerinde gördüklerini yazmış. 3 ay boyunca köprüyü ziyaret eden yazar, adeta köprüye bekçilik ermiş. İşte kitaba adını veren Mostari de bu gönüllü bekçilikten geliyor. Çünkü Mostari, ‘köprü bekçisi’ anlamına gelmektedir ve Vassaf’ın yeni çıkan kitabına verdiği addır. Bosna Savaşı’nda 200 bin Müslüman’ın öldürülmesi, nüfusun yarısının göçe zorlanması ve köprünün bombalanması yazarımız için Mostar Köprü’sünü özel kılıyor ve diyor ki; “Bir tarih ve ortak yaşanmışlıkların ifadesi bu köprü.”

O kadar savaşkanız ki “barış için savaş” diye bir deyimimiz bile var. Esas karşıtlığı değil, barıştan yana olmak. Tarihte ve günümüzde savaşları haklı ve haksız diye ikiye ayıranlar savaşı kaçınılmaz kılıyor. Bütün savaşlara karşıyım çünkü bütün savaşlar insana karşı. Türkler örneğin hem Anadolu’yı işgale gelirken hem de Çanakkale’de haklı olamaz. hızla gelişmesi ve dönüşmesi ile, gene türümüzün tarihinde ilk defa yaşlılar gençlerden öğreniyor. Bunlar henüz siyasete yansımadı. Dünyada yakın geleceğimiz büyük dönüşümlere gebe. İlgilenmeli mi? Tarihi bir dönüşüm gençliğin, demokratik hareketlerin ulus devlet sınırlarını aşabilmesiyle bağlantılı. Örgütlü bir dünya kamuoyu gerekli. ABD öncülüğünde birkaç ülke, BM sözleşmelerini çiğneyerek Irak’a saldırdı. Savaş suçlusu konumuna düştüler. İlk başta protesto yürüyüşlerinden sonra, dünya kamuoyu Iraklıları kendi kaderleriyle baş başa bıraktı. Dünya Amerika’ya, Amerika Ameri-

Gündüz Vassaf kimdir? 1946 yılında Amerika’da doğdu. Liseyi İstanbul Robert Koleji’nde tamamladıktan sonra 1968’de George Washington Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi gördü. 1977’de Ankara Hacettepe Üniversitesi’nden doktorasını alan Vassaf, uzun bir süre Ankara Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi’nde öğrencilere psikolojik danışmanlık yaptı. Uluslararası Psikologlar Konseyi yönetim kurulu üyeliğinde bulunan Gündüz Vassaf, 12 Eylül askeri darbesinden sonra öğretim üyeliği yaptığı Boğaziçi Üniversitesi’nden istifa etti. O tarihten sonra Kasel, Bremen ve Marburg Üniversitelerinde öğretim üyeliği, Kanada’da McGill Üniversitesi Center for Developing Area Studies’te konuk akademisyen, Amsterdam’da Averoes Stichting’de klinik psikolog, Viyana’da Instutude für Hohore Studium’da konuk araştırmacı olarak bulundu. Vassaf uzun süredir Radikal gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. kalılara bırakılmayacak kadar önemli. Keza denetimsiz küresel sermaye istediği yerde har vurup harman savuruyor, A ülkesine istediği şartları dayatamazsa B ülkesine gidiyor. Bırakın dünyayı, çok yakında ayı, asteroidları kendi mülkleriymiş gibi parsellemeye başlayacaklar. Sessizliğimiz, tepkisizliğimiz, hazırlıksızlığımız şimdilik ibret verici. Bir umut demin sözünü ettiğim gençliğin İpek Yolu üzerinden, barış ve demokrasi doğrultusunda etkin eylemler seferberliği.


13 DUNYA

13 Mart 2013

Dünya Turu

Hüseyin Çelik zırvaladı

Hem Venezuela halkı hem de tüm dünyada eşitlik ve özgürlük isteyen halkların büyük sevgisini kazanan Chavez’in ölümünün ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, kelimenin tam anlamıyla saçmaladı. Çelik, Chavez’in ardından şunları söyledi; Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez öldü. Ülkesini Küba modeline göre şekillendirmeye çalışıyordu. Geçen yıl Venezuella’yı ziyaret ettim. Bu petrol zengini ülkede insanların önemli bir bölümü sefalet içinde yaşıyor. Başkent Karakas’ta bile neredeyse şehrin yarısı çok ilkel evlerde yaşıyor. Bizdeki gecekondular bunların yanında saray kalıyor.

Elveda Hugo Chavez

5 Mart Salı günü kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Venezuela’nın halkçı Devlet Başkanı Hugo Chavez, son yolculuğuna uğurlandı. Yüzbinlerin cenazesine katıldığı Comandante Chavez ülkesini tüm ambargolara rağmen sosyalist politikayla yönetiyordu. Hükümet, Chavez’in cenazesinin mumyalanarak halkın ziyaretine açılacağını açıkladı.

suruye can çoksöyler

Venezuela’nın sosyalist Devlet Başkanı Hugo Chavez ölüm haberinin alınmasının ardından, ülkenin dört bir yanından başkent Karakas’a akın eden iki milyon Venezuelalı, liderlerini son bir kez daha görmek için Asker Akademi’yi ziyaret etti. İran’dan Küba’ya dünya liderleri törende 7 Mart günü Chavez’i son yolculuğuna uğurlamak üzere milyonlarca seveninin yanı sıra dünya genelin-

den en az 50 ülke temsilcisi başkent Karakas’taydı. Cenaze törenine katılmak için erken saatlerde Karakas Havalimanı’na inen İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, televizyona yaptığı açıklamada “O, dünyada ve bölgede bütün devrimcilerin ve özgürlük mücadelesi verenlerin yakın bir dostuydu” dedi. Küba lideri Raul Castro, Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Krichner, Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos cenaze öncesinde Karakas’a vardıkları

Önemli bir örnekti Comandante Hugo Chavez yeni liberalizme açtığı savaşla yoksulların umudu, büyük emperyalist devletlerin ise korkusu haline gelmişti. Ondan önceki hükümetler tarafından yok pahasına özelleştirilen doğal kaynakları, büyük işletmeleri birer birer kamulaştırarak işe başlayan Chavez, ülkeyi borç batağından gelişmekte olan ülkeler arasına sokmuş ve bunları başta ABD’den gelen ağır ambargolar altında gerçekleştirmişti.

ve Chavez anmasına katıldıkları bildirildi. Chavez mumyalanacak Öte yandan, Venezuela Devlet Başkan yardımcısı Nicolas Maduro, cenaze töreni öncesi devlet televizyonundan yaptığı açıklamada, “Kumandanımızın cenazesini halka her zaman açık olabilmesi için mumyalamaya karar verdik. Aynı Hoşimin, Lenin, Mao Zedung gibi...” diye konuştu. Maduro, Chavez’i “ölümsüzleştirmek” için mumyalanarak cam bir tabutta sergileneceğini ifade etti.

Yunanistan

Kamu binaları satılıyor

Yunanistan’da Özelleştirme İdaresi, 28 kamu binasının satılacağı veya kiralanacağı bildirildi. Yunanistan’da Özelleştirme İdaresi (TAİPED) tarafından, aralarında Atina Emniyet Müdürlüğü ile Kültür, Turizm ve Milli Eğitim Bakanlıkları binalarının da bulunduğu 28 kamu binasının satılacağı veya kiralanacağı bildirildi. TAİPED’den yapılan açıklamada, yatırımcıların başvurularını 19 Nisan’a kadar yazılı bir şekilde yapmaları gerektiği, ihale sonucunca kazananlarla Yunan Hükümeti’nin uzun vadeli kira sözleşmesi yapacağı kaydedildi. Nakit sıkıntısı çeken Yunan Hükümeti özelleştirmeyle bir miktar rahatlama sağlamayı hedefliyor. Diğer taraftan şimdiye kadar yaptıkları özelleştirmeler durumu daha kötüye götürmekten başka bir şey yapmamıştı. YARIN DÜNYA

Hollanda

Rekor sayıda iflas

Halk işsizliğe karşı sokakta

Yangın faciasında bir aile yok oldu Almanya’nın Stuttgart şehri yakınlarındaki Backnang kasabasında Türkiye kökenli bir ailenin yaşadığı apartmanda dün gece çıkan yangında 7 çocuk ile anneleri öldü. Kundaklama şüphesi Binada Adıyamanlılara ait Alman-Türk Kültür Derneği’nin bulunduğu ve

buranın kundaklanmış olabileceği iddia edildi. Ancak yetkililer iddiayı yalanlardı. Polisin açıklamasında, “Kundaklama ya da yabancı düşmanlığına dair en ufak bir işaret yok” derken, birinci katta bulunan fırının yangının en olası sebebi olduğu ifade edildi. Gaz kaçağı ihtimali üzerinde de duruluyor. YARIN DÜNYA

İspanya’nın 64 kentinde binlerce kişi, sokaklara çıkarak, işsizliğe karşı sokakları doldurdu. Avrupa Birliği ülkeleri arasında, yüzde 26 ile işsizlik oranının en yüksek olduğu ülke olan İspanya’da sayıları 6 milyonu bulan işsizler, hükümete seslerini duyurabilmek için bir kez daha sokaklara döküldü. Ülkenin en büyük işçi sendikaları CCO’yu ve UGT’nin öncülüğünde ve 150’ye yakın dernek ve örgütün çağrısıyla düzenlenen gösterilerde, ekono-

mik kriz karşısında hükümetin uyguladığı kemer sıkma politikaları eleştirildi. Başkent Madrid’te “İşsizliğe karşı 6 milyon sebep” yazılı pankart arkasında yürüyen binlerce kişi, 2007’den bu yana devam eden krize karşı alınan önlemlerin “başarısızlıkla sonuçlandığını’’ savunarak, yeni bir ekonomi politikası için “acil ve radikal değişiklik’’ istedi. Geçtiğimiz sene binlerce genç işsizliğe karşı Sol Meydanı’nı dordurmuş e bu eylem dünya genelinde büyük yankı yaratmıştı. YARIN DÜNYA

Rusya

Askeriyede şüpheli ölümler Azeriler, “Askerimiz ölmesin”, “Ordumuz morg olmasın” sloganlarıyla ölümlere tepkisini gösterdi. Bazıları hayatını kaybeden askerlerin resimlerini taşıdı. Diğer taraftan protestoya polis saldırısı gecikmedi. Güvenlik güçleri kalabalığa plastik mermi ve tazyikli su sıkınca tansiyon yükseldi. Onlarca gösterici gözaltına alındı.

Azerbaycan’da 7 Ocak’ta Ceyhun Gubadov ve 6 Mart’ta Elman Aliyev adlı erlerin ölümlerinden beri protestolar devam ediyor. Polis, eylemleri genellikle sert bir şekilde bastırıyor. 2003’te iktidara gelen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, insan hakları örgütlerince seçimlere fesat karıştırmak ve muhalefeti ezmekle suçlanıyor. YARIN DÜNYA

İki günde 33 ceset bulundu Suriye Yerel Koordinasyon Komiteleri (LCC), kentin Bustan’ul Kasir bölgesinden geçen Kuveyk nehrinden infaz edilmiş kimliği belirsiz 17 kişinin cesedinin çıkartıldığını ve nehirde ceset arama çalışmalarının devam ettiğini duyurdu. Dün de Kuveyk nehrinden elleri arkadan bağlanmış şekilde idam edilen 16 kişinin ce-

Hollanda Merkezi İstatistik Bürosu (CBS) tarafından yapılan açıklamada, geçen ay iflas eden şirket ve kurum sayısının Ocak ayına kıyasla 21 artarak 755’e çıktığı belirtildi. Bunun aylık bazda şimdiye kadar yaşanan en yüksek rakam olduğuna değinilen açıklamada, tek kişilik şirket iflaslarının bu rakama dahil edilmediği kaydedildi. CBS’nin verilerine göre 2012 genelinde iflas eden toplam şirket sayısı ise 7 bin 400 olarak gerçekleşirken, işçi ve işveren temsilcileri yaşanan durumu endişe verici bulduklarını açıkladı. İnsanların gelecek kaygısı yaşadığını belirten sendikalar, yatırımlara devam edilmesini istedi. Hollanda’da geçen yılki iflaslardan dolayı yaklaşık 65 bin kişinin işsiz kaldığı belirtiliyor. YARIN DÜNYA

sedinin çıkartıldığını belirten LCC, bulunan ceset sayısının son iki günde 33’e yükseldiğini ve yeni cesetlere ulaşılmasından endişe edildiğini açıkladı. LCC, Esad güçlerinin tutukluları infaz ettikten sonra nehire attığını ileri sürdü. Nehirde, 29 Ocak’ta da elleri arkadan bağlı olduğu halde idam edilmiş aralarında çocukların da olduğu 80 kişinin cesedine ulaşılmıştı.

Görgü tanıkları cesetlerin çoğunda işkence izine rastlandığını, birçoğunun başında vurularak infaz edildiğini ve cesetlerin nehirden toplanmaya çalışıldığını ifade etmişti. Muhalif gösterilerin başladığı 2011 Mart tarihinden bu yana Halep’te 8 bin 536 kişi hayatını kaybetti. YARIN DÜNYA

Rektörler açığa alındı

Rusya Devlet Yönetimi Üniversitesi (GUU) Rektörü Viktor Kuzbanenko, 7 milyon ruble (410 bin TL) rüşvet aldığı suçlamasıyla görevden alındı. Rusya güvenlik güçleri tarafından yürütülen rüşvet operasyonunda adı geçen ve yolsuzluk yaparak devleti 7 milyon ruble (410 bin TL) zarara uğrattığı iddiasıyla gözaltına alınan Kuzbanenko, Milli Eğitim Bakanı Dmitriy Livanov tarafından görevden alındı. İçişleri Bakanlığı Yolsuzluk Masası ekipleri tarafından uzun zamandır devam eden bir soruşturma neticesinde geçtiğimiz hafta rüşvet alırken suç üstü yakalanan Kuzbanenko, 2011 yılında rektörlük görevine atanmıştı. Kozbanenko’nun, 58 milyon ruble değerindeki üniversite temizlik ihalesinde bazı firmalardan rüşvet talebinde bulunduğu belirtiliyor. YARIN DÜNYA


14 KULTUR-SANAT

13 Mart 2013

Haset, husumet ve rezalet üzerine

24 Ocak’ta Emre Baykal’ın küratörlüğünde Arter Sanat Galerisi’nde başlayan “Haset, Husumet, Rezalet” sergisinde on iki sanatçının işleri yer alıyor. Bunlardan en çarpıcı olanı Hale Tenger’in “Böyle Tanıdıklarım Var III” adlı çalışmasında Cumartesi Anneleri’nden Uğur Mumcu cinayetine kadar öne çıkan siyasi olaylarını görmek mümkün.

Fotoğraf: Cem Turgay

Muhteşem ve Kudretli Oz Yönetmen: Sam Raimi Oyuncular: James Franco, Mila Kunis, Rachel Weisz tür: Fantastik, Macera Kronolojik olarak “Oz Büyücüsü” olarak bilinen orjinal filmin öncesini anlatan film Oscar Diggs’in nasıl Oz Büyücüsü’ne dönüştüğünü anlatıyor.

İSTANBUL SERKAN ATAK

nümüzden 1950’lere kadar uzanan Türkiye siyasi tarihinden şiddet Serginin hemen girişinde görüntülerini yan yana getiren bir bulunan Hale Tenger’in ça- çalışma. Fotomuhabirler, vakıf ve lışması sergiye gelenleri bir fotoğ- basın arşivlerinden topladığım yakraf labirentinden geçmeye zorluyor. laşık 3 bin imaj arasından seçtiğim Bu labirentte farklı fotoğrafçıların 730 imajı kullandım. 731 fotoğrafı röntgen filmlerine basılarak, bu filmlere bakmak için Çalışmanızla yaratmak istediğiniz kullanılan negatoskopların üzerine etki neydi? yerleştirilmiş. Fotoğrafların içeriği Türkiye’de çok uzun yıllardır yaise Türkiye’nin son 50 yılına ışık tu- şanan ve halen devam etmekte tan fotoğraf karelerinden seçilmiş. olan siyasi ve toplumsal travma Hale Tenger ile çalışması hakkında ve bu travma ile yüzleşme gerekyaptığımız kısa söyleşiyi aşağıda bu- liliği üzerine kurulu bir çalışma. Labirentimsi dar koridorlar bu labilirsiniz: sıkıntı hissini arttırmaya yarıyor, Son yılların önemli siyasi olayla- bir de bu yüzleşmelerden kaçınırını işlediğiniz çalışmanızı biraz lamayacağını. Tıpkı sergide Hera Büyüktaşçıyan’ın işinde olduğu gianlatabilir misiniz? “Böyle Tanıdıklarım Var III” gü- bi, istediğiniz kadar halının altına

ŞİVA ALİZADE yazdı

Muhteşem ve Kudretli Oz

Oscar Diggs (James Franco) Kansaslı bir illüzyonisttir. İsmi çok uzun olduğu için Oz adını kullanmayı yeğlemektedir. Yakışıklı ve zeki olan Oz para ve şöhret uğruna her türlü oyunu yapabilecek bir adamdır. Bir gösteri sonrası Oz dev gibi bir adamdan kaçmaya çalışırken kendisini bir uçan balon ile bir hortumun içinden bulur ve Oz ülkesine düşer. Oz ülkesinin insanlarının inandığı kehanete göre onları kötü kalpli cadıdan kurtaracak kişi bir büyücüdür. Oz eğer halkı kötü kalpli cadıdan kurtarırsa uçsuz bucaksız bir servete sahip olacaktır. Ancak Oz’un basit illüzyonları gerçek bir cadı ile karşı karşıya kaldığında yeterli olmayacaktır. Ancak Oz bu zor durumdan kıvrak zekası, iyi kalpli cadı Glinda ( Michelle Williams) ve Edison

hayranlığı ile kurtulmaya çalışacaktır. Filmin hiç kuşkusuz en güzel yanı Oscar’ın Oz diyarına düşmeden önce yaşadığı olayların veya gördüğü kişilerin Oz diyarında başka şekillerde görmesi. Mekan tasarımları, görsellik mükemmele yakın. Mekan ve kostümler fantastik bir hikayeye yakışır cinsten. Sanat yönetmenleri Todd Cherniawsky, Andrew L. JonesveIain Mc Fadyen Oz’un dünyasını çok güzel bir şekilde tasarladıkları ortada. 3 boyutlu olarak yayınlanan filmin bir özelliği de Post prodüksiyonda değil çekim esnasında 3 boyut tekniği kullanıldığı için mekanlar, hareketler ve objelerde büyük bir derinlik içeriyor. Yan karakterler çok başarılı oluşturulmuş. Bu yan karakterlerin filme seyirci kazandırdığı bir ger-

süpürün, bir gün bütün biriktirilen travmalar, daha da şiddetle, adeta hortlayarak ortaya çıkar. Uzun süre hasır altı edilen travmalar ile yüzleşme süreci daha sarsıcı ve sancılı olur.

izleyiciyi -farkındalık derecesi ne olursa olsun- yaşadığımız bu toplumsal travmaya bakmaya zorluyor, onu teşhise çağırıyor, ki tedavi başlayabilsin.

Farklı bir teknikle fotoğrafları görme imkanımız oluyor. Bu tekniği kullanma amacınız neydi? İmajları röntgen filmlerine, röntgenimsi efektlerle basmak kullandığım fotoğrafları öncelikle alışımışın dışına çıkardığı için onları daha çok bakılır hale dönüştürüyor, aynı zamanda da onları elle tutulmaz, hayaletimsi kılıyor. Yüzleşilmeyen travmalar yüzleşene kadar birer hayalet gibi o kişiye veya topluma dadanırlar. Nasıl röntgen filmleri doktorlara teşhis için aracılık ederse, röntgelere basılan bu imajlar da

Fotoğraflar birçok farklı olayı ele alıyor. Çalışmanızda yer alan fotoğraflar kimlerin? Yeleştirmenin günümüzden geriye giden bir kurgusu var. Beyoğlu’na bakan vitrinde ve arkasında en yakın tarihliler var, bu imajlar Veysi Altay’a ait. Günümüze yakın imajların geri kalanları Ekin Karaca, Nihan Vardar, Bianet, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Hrant Dink Vakfı’ndan, geriye doğru gittikçe de DHA ve Hürriyet Gazetesi arşivlerinden olanlar artıyor.

L. Frank Baum’un meşhur kitabı “Oz Büyücüsü” nden uyarlanan hikaye 1939 yapımı Victor Fleming’in Oz Büyücüsü filminin yeniden çevirimi değil. Film, bir ön film aslında.

çek. (Porselen kız, Knuck, Kanatlı Maymun. ) Oz’un hikaye içerisinde ilerleyişi aslında klasik Hollywood filmlerini aratmayacak cinsten. Başlarda yalancı, düzenbaz ve iyi olmaktan uzak durmaya çalışan Oz günümüzü kurtaran kahramanların içine yerleşiyor. Kadın düşkünü bu kahramanımızı bir efsaneye, sevilen bir insana çeviriyor yaşananlar. Filmin handikaplarından biri Oz ülkesinin halkı. Bu halkın yaşadıklarına inanamıyoruz. Ortada yalnızca bir savaş için çalışan bir topluluk var, öncesinde Oz ülke-

sinin yaşayan bir ülke olduğunu görmüyoruz. Belki filmi uzun tutmamak adına yaptıkları düşünülebilir elbet ancak bu seçim seyirciyi filmden uzaklaştırıyor. Mila Kunis ve Michelle Williams rollerinde ne kadar başarılılarsa Rachel Weisz ise oldukça yapay bir oyunculuk sergilediği ortada. James Franco ise hiç kuşkusuz film için fazla iyi bir oyuncu. Her şeye rağmen Oz büyücüsünün hikayesinin geçmişini öğrenmek isteyenler ve şiddetsiz bir fantastik-macera filmi izlemek isteyenler için kaçırılmaz bir film.

Uzun Boylu Esmer Adam Yönetmen: Woody Allen Oyuncular: Naomi Watts, Antonio Banderas, Josh Brolin Tür: Komedi, Dram Senaryosunuda kendi yazdığı filmde Woddy Allen bildiği mecralarda gezinerek çatlayan ailevi ilişkileri ve ikili birliktelikleri konu alıyor.

Kadınlar Yönetmen: Malgorzata Szumowska Oyuncular: Juliette Binoche, Anaïs Demoustier Tür: Dram Elle dergisi için toplum, kadın, ahlak gibi konuları gözlemleyerek önemli bir araştırma yapan gazeteci Anne’nin hikayesinde Juliette Binoche başrolde.

Ankara Film Festivali başlıyor

14-24 Mart 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 24. Ankara Uluslararası Film Festivali bu yıl da programıyla sinemaseverlere unutulmazanlar yaşatacak. Festival bu yıl kültürel boyuta vurgu yapmak için ‘Doğu’yu mercek altına alacak ve hemen hiç bilinmeyen ülke sinemalarından on filmlik bir seçki oluşturacak. Sinema Avrupa bölümü İsviçre sinemasına damgasını vurmuş isimlerden biri olan Daniel Schmid retrospektifine ve bu yıl 50. yaşını kutlayan Çek Yeni Dalgası akımının ender bulunur filmlerine yer verecek. Festivalin bu yılki Ulusal Uzun Metraj jürisi Tomris Giritlioğlu, Şenay Gürler , Ercan Kesal, Cemil Kavukçu ve Ezel Akay’dan oluşacak. Festivalin bul yılki bilet fiyatları 8TL-16TL arasında değişecek. Alman Kültür Merkezi ve Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki gösterimler ücretsiz olacak.YARIN KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Ara Güler’e Saygı Sergisi

Haldun Taner sahneleniyor

Atilla Dorsay’lı söyleşiler

5 Mart’ta Fotoğraf Sanatçısı Ara Güler’e fahri doktora ünvanı veren Mimar Sinan Üniversitesi, ‘ Ara Güler’e Saygı’ Fotoğraf Sergisi’yle büyük ustayı Tophane-i Amire, Tek Kubbe Salonu’nda 30 Mart’a kadar fotoğraflarıyla ağırlayacak.

Haldun Taner’in yazdığı Can Doğan’ın yönettiği “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” oyunu, 20 – 24 Mart tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde; 27 – 31 Mart tarihleri arasında ise Ümraniye Sahnesi’nde sahnelenecek.

Sakıp Sabancı Müzesi, Atilla Dorsay’ı ödüllü yönetmen ve oyuncularla bir araya getiriyor. İlk olarak Zeki Demirkubuz’un Üçüncü Sayfa (10 Mart), Yazgı (17 Mart) , Kader (24 Mart), Yeraltı (27 MartYönetmenin katılımıyla) izlenebilecek.


15 TOPLUM

13 Mart 2013

Kurtulmak mümkün

HALKIN KÜRSÜSÜ

Madde bağımlılığı nedir? Kullanılan her uyuşturucu madde kişide aynı etkiyi mi yapıyor, bir kişinin madde bağımlısı olduğu nasıl anlaşılır? Madde bağımlılığı tedavisine ilişkin çok önemli bilgiler veren Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, kişinin yaşı, kullandığı maddenin miktarı, süresi gibi etkenlerin bağımlılıkta önemli olduğunun altını çiziyor. yarın TOPLUM rıfat çapar

Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi, Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, madde bağımlılığından kurtulmanın yollarını anlattı ve çocuğu madde kullanan ebeveynlere önemli önerilerde bulundu. Madde bağımlılığı nedir? Kişide, beyinde bağımlılık yaratacak bazı maddeler vardır. Kişi bu maddeyi almadığı zaman o maddeye ihtiyaç duyar. Mesela ilk başlarda o maddeyi kullandığında keyif alır, rahatlar, endişesi gider, hoş bir his duyar ve bir süre sonra bu maddeyi tekrar alıp aynı hissi yaşamak ister. Kişi zaman içerisinde bu maddeyi sık sık tüketme ihtiyacı duyar, aramaya başlar ve maddenin kendisini düşünmeye başlar. Bir süre sonra iki doz alması gerekir; çünkü bir doz yetmez, buna tolerans denir. Zaman içerisinde de kullanma sıklığı artar, iki günde bir kullanırken artık her gün kullanmaya başlar. Kişi bu maddeyi almadığı zaman bedeninde birtakım belirtiler başlar. Titreme, terleme, konsantrasyon güçlüğü, uyuyamama, öfke gibi… ‘Dünyada 184 milyon uyuşturucu bağımlısı var’

an Bu hafta İstanbul’da seyyar satıcılık yap in Hüseyin Akkök ’ü konuk ediyoruz. Hüsey için Akkök, kendi ürünü olan fındığı satmak lere kendini sokaklarda nasıl bulduğunu biz anlattı.

Daha da yoksullaşıyoruz

Kırıkkale Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Dilek Öztaş, dünyada yaklaşık 184 milyon uyuşturucu bağımlısı bulunduğunu; cinayet, boşanma, hırsızlık, intihar, trafik kazaları gibi olayların yüzde 80 sebebinin alkol kullanımı olduğunu söyledi. Dr. Öztaş, açıklamasında şu bilgilere yer verdi: “Madde bağımlılığına başlama yaşı sigara için 10, alkol için 11, uyuşturucu için 12’dir. 9 ile 17 yaş arası gençlerimizin yüzde

4 engelli çocukla tek başına

Zonguldak’ta akraba evliliği yapan 58 yaşındaki Adviye Bakkal, 6’sı zihinsel ve bedenselengelli olmak üzere 8 çocuk dünyaya getirdi. Engelli çocuklarından 2’si ölen sağlıklı çocuklarından birisi evlenen, birisi de Cezayir’de çalışan Adviye Bakkal, 5 yıl önce eşi evi terk edince engelli 4 çocu-

ğuna tek başına bakmaya başladı. Engelli çocukları için aldığı evde bakım ücretiyle geçimini sağlayan Bakkal, boşanmadığı eşinin arada bir eve gelerek çocuklarını gördüğünü söyledi. Bakkal, fiziksel engelleri nedeniyle ikisi yatağa bağlı yaşayan çocuklarının tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılıyor. YARIN toplum

2,9’u uyuşturucu kullanmaktadır. Dünyada yaklaşık 184 milyon kişi uyuşturucu bağımlısıdır.” Bağımlılıktan kurtulmak için ne yapmalı? Madde bağımlıları, psikiyatri uzmanlarına başvurmalıdır. Ülkemizde bu alanda özelleşmiş kliniklerin yanı sıra, devlet hastanelerinin bünyesinde kurulmuş AMATEM gibi kurumlar var. Özel kurumların da madde bağımlılığıyla ilgili kendi içlerinde

alt birimleri var. Kişinin yaşı, kullandığı maddenin miktarı, ne kadar süredir kullandığı önemlidir. Mesela esrar kullanmaya yeni başlamışsa ve tedavi olmaya karar vermişse ayaktan tedaviyle psikoterapi ve ilaç tedavisiyle birlikte tedavi edilir. Kişide birden çok madde bağımlılığı varsa ve tedaviye istekliyse geçmişte başarısız olmuş tedavi deneyimleri de varsa hastaneye yatırmak gerekir.

Yemekten sonra çay içmeyin Yemeklerden hemen sonra içilen çay, kahve ve süt demir eksikliğine neden olabiliyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Şafak Şahin, çay ve kahve tüketimi içinde bulunan maddelerden dolayı demirle bileşik oluşturarak demir emilimini azaltabildiğini söyledi. Gebeler ve doğurgan çağdaki kadın ve adet gören kadınlarda demir eksikliği fazla olduğunu i f a d e eden Şahin, “Özellikle çay ve kahve tüketimi içinde bulunan

maddelerden dolayı demirle bileşik oluşturarak demir emilimini azaltabilir. Çay tüketimini önermiyoruz. Eğer tüketilecekse de yemeklerden 45 dakika sonra açık olarak ve limonla az miktarda tüketilebilir. Süt ve süt ürünlerini de yemeklerden 45 dakika sonra tüketmelerini önermekteyiz. Çünkü sütte ayriyeten demir emilimini azaltan bir faktördür” dedi. YARIN toplum

ir misiniz? Bize kısaca kendinizden bahsedebil uk babasıyım. Üç Ordu’da doğdum büyüdüm. Üç çoc işim olmadığı için çocuğumun üçü de okuyor. 3-4 yıldır başladım. Daha ve artık yaşlandığım için seyyar satıcılığa di ise kendi ürüönce uzun yıllar garsonluk yaptım. Şim ır İstanbul’dayım. nümüz olan fındığı satıyorum. 20 yıld açtım. Fındık üreŞişli Beldeyesi sayesinde burada tezgah r. Biz sadece çok ticilerine destek amaçlı yer tahsis ediyorla z. cüzi bir miktarda işgaliye parası veriyoru İşinizin güzel tarafları neler? ev kirası ödemiBu işten ancak geçiniyoruz. En azından yorum. Ancak öyle geçiniyorum. İşinizin kötü tarafları neler? p satacaksın. FınBu işin kötü tarafı fındığın iyisini bulu Müşteri memnun dık tezgahta hep sıcak olmak zorunda. Memnun kaldıkolacak. Belli başlı müşterilerim oluyor. şöyle bir özelliği larında senden fındık alıyorlar. Fındığın ığa çok yararlı. var. Hem bağımlılık yapıyor hem de sağl yağsa tezgahı da kar Bir de şu var. Yağmur da yağsa da rı tezgah açmamı açmak zorundasın. Yani hava koşulla n zor. Her şeyle etkilemiyor. Sokakta çalışmak gerçekte oluyor beğenmekarşılaşabiliyorsun. Fındığı beğenen de yen de. Müşeriyi tutmak lazım. . Üç çocuğumu Geçim sıkıntısı olmasa bu işi yapmazdım bir gelirimiz yok. okutmak zorundayım. Hiçbir yerden ne yapacaksın. sun Emekli parası da almıyorum. Mecbur Son olarak neler söylemek istersiniz? ıyor. Ya da biz küTelevizyonlar, gazeteler gerçeği yansıtm z bilemiyorum. çük esnaf olduğumuz için mi göremiyoru sın. Büyük şirketGerçekleri görmek için sokağa bakacak ediyor. Alt tabaka ler, holdingler kazanırken alttakiler kayb ne geçilemiyor. daha da yoksullaşıyor. Yoksulluğun önü

Hazırlayan Eda Derya Toper

1982 15 Mart 1972 16 Mart

16

Bu pazarın esnafı kadınlar

Trabzon’un merkeze yakın köylerinde çok sayıda kadın, ürettikleri ürünleri “Kadınlar Pazarı’’nda satarak aile ekonomisine katkıda bulunuyor. Şehrin coğrafi yapısının engebeli olması nedeniyle kullanılabilir tarım arazilerinde zor koşullarda çiftçilik yapan kadınlar, kendi emekleriyle ürettikleri so-

ğan, maydanoz, marul ve lahana gibi yaş sebzeleri gün doğmadan Trabzon’a getiriyor. Tezgahlarını erken saatlerde açan yaklaşık 50 kadın, soğuk havaya aldırış etmeden, neredeyse maliyetine sattıkları ürünlerden kazandıkları parayla ailelerinin geçimine katkı sağlıyor. YARIN toplum

Mart 1978

1981 17 Mart

Türkiye çok konuşuyor 2012 yılında 291 dakika ortalama aylık mobil telefonla konuşma süresiyle Türkiye, Avrupa’nın zirvesinde yer aldı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin 2012 sonu itibarıyla, kişi başı 291 dakika ortalama aylık mobil telefonla konuşma süresi ve toplam 175 milyar adet kısa

mesajla Avrupa’nın zirvesinde yer almaya devam ettiğini belirterek, “Hem konuşma süresinde hem de SMS’de Avrupa birinciliği Türkiye’nin GSM altyapısının gücüne işaret ediyor. Yıllardır yapılan yatırımlar sayesinde GSM’de Avrupa’nın en iyi altyapısına sahip ülkesiyiz’’ dedi. YARIN toplum

18

Mart 1992

Dev-Sol davası başladı 146 idam istemli 428 sanıklı İstanbul Dev-Sol davası başladı. Deniz Gezmiş’in idamı onaylandı Cumhuriyet Senatosu; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararını onayladı. Aldo Moro kaçırıldı İtalya eski başkanlarından Aldo Moro, Kızıl Tugaylar örgütü tarafından kaçırıldı. İlhan Erdost’un davası başladı Onur Yayınları yönetmeni İlhan Erdost’un, Mamak Askeri Cezaevi’nde 7 Kasım 1980 tarihinde öldürülmesi ile ilgili dava Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Siyahilere eşit vatandaşlık hakkı tanındı Güney Afrika’da siyahlara eşit vatandaşlık hakkı tanıyan ve Devlet Başkanı De Klerk tarafından planlanan anayasal reform tasarısı halk oylamasıyla kabul edildi.


Cep telefonu sahibini öldürdü 33 yaşındaki inşaat işçisi Cheongwon Kore’de ölü bulundu ve ölüm sebebinin cep telefonundan kaynaklandığı anlaşıldı. Telefon adamın göğsünde erimiş bir şekil-

deydi, aynı zamanda göğsü de yanmış ve çatlamıştı. Telefon şirketi ise “böyle olmaması gerekiyordu” diyerek kendini savundu. YARIn toplum

Taksim’deki tarihi eserler çöpe atılacak

Taksim Meydanı yayalaştırma projesi kapsamında devam eden inşaat sırasında Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan tarihi kalıntılar için İstanbul 2 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu “kaldırılsın kararı” verdi. Bir başka deyişle tarihi yapı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kontrolünde yok edilecek. Hatta oradan çıkacak parçalar ile bir proje söz konusu değil. istanbul berna dülger

Amerikan Fortune dergisi, Youtube’un, ücretli üyelik gerektiren yeni bir müzik akış sistemi üzerinde çalıştığını ve sistemin bu yılsonunda hizmete gireceğini yazdı. Müzik servisi projesiyle reklamlar dışında da gelir sağlayacağı ifade ediliyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından kazıları yapılan ve hazırlanan rapor ile birlikte Kurul 7 Mart’ta kararını açıkladı. Osmanlı dönemi su gideri ile set duvarı özelliğindeki kalıntıların Arkeoloji Müzeleri gözetiminde kaldırılacak. Karar verildi Koruma Kurulu, Taksim’deki Geç Osmanlı dönemine ait kalıntılar için “Kaldırılsın” derken, kurul kararı ise şöyle; “Geç Osmanlı dönemine tarihlenen set duvarı özelliği gösteren duvar kalıntısı ile gider kanalı olduğu düşünülen kalıntılara ilişkin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün raporu ile rölevenin kurulumuzca incelendiğine; kalıntıların inşa tekniğini anlayabilmek için harç ve sıva örneklerinin alınarak, hazırlanacak rapor ile düzenli duvar örgüsü gösteren kesimde (duvar kalıntısının kuzey ucundan başlayarak yaklaşık 10 m.lik kısım) duvar yapım morfolojisini belgeleyen analitik rölevenin hazırlanmasına, ayrıca harita üzerinde kalıntıların konumunu sabitleyen ölçümlerin yapılmasına, kazılan alanın doğu kesiti içinde görülen duvar parçasının da plana işlenmesine, belgelerin kurulumuza iletilmesinden sonra

Youtube’dan müzik servisi

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü denetiminde kalıntıların kaldırılabileceğine karar verildi.” Başka türlü olabilirdi İstanbul’un tarihi semtlerinde su giderleri yada su taşıyıcıları gibi bu türden birçok Osmanlı yapısına rastlamak mümkün. Marmaray’ın kazılarında da benzer mimari yapılar bulunmuş ve usulüne uygun kaldırılmıştı. Pek çok uzmana göre bu yapı da böyle kaldırılabilirdi. Usulüne uygun şekilde, tonozlu

olan yapı arkeologların gözetiminde taşları numaralandırılarak kaldırılabilir ve daha sonra tünel inşaatı bitince ya tünelin içinde ya da yayaların Taksim Meydanı’na çıkış güzergâhında cam koruma içinde sergilenebilirdi. Uzmanlar kurulun bu kararına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ‘geçmişe saygı’ adına bu tavrı göstermesini bekliyor. Şu an için tarihi kalıntılarla ilgili hiçbir

Kanatlı Denizatı yuvasında planlama yapılmaması ise uzmanları tarihi kalıntıların yok edilmesinden korkutuyor.

18SORU

Uşak Arkeoloji Müzesi’nden çalınan, Karun hazinesinin en önemli parçası Kanatlı Denizatı broşu, Türkiye’ye iade edildi. Karun hazinesine ait som altın olan milyonlarca lira değerindeki mücevher Almanya tarafından merkez bankasında saklanıyordu.

Mustafa İçlibay Komi - İstanbul

ÖSYM’den işitme engelli müezzin 1. En sevdiğiniz erdem? Yardımsever olmak 2. Başlıca özelliğiniz? Bilgiç olmak 3. Mutluluk nedir? Sevdiğine kavuşmak 4. Mutsuzluk nedir? İstediğini yapamamak 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Küçük yalanlar 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Nefret beslemek 7. En sevmediğiniz şey? Duygusallık 8. En sevmediğiniz kişiler? AKPliler 9. En sevdiğiniz iş? Gezmek 10. En sevdiğiniz şair? Şiir okumuyorum 11. En sevdiğiniz yazar? Yaşar Kemal 12. Kahramanınız? Dedem 13. Kadın kahramanınız? Annem 14. En sevdiğiniz çiçek? Gül 15. En sevdiğiniz renk? Beyaz 16. En sevdiğiniz yemek? Patates - Köfte - Salata 17. En sevdiğiniz düstur? Yapamaycağım işe girmem 18. En sevdiğiniz söz? Onurum için yaşar, yaşamak için öldürürüm.

AVM içinde müze

Türkiye genelinde tam 200 kişi işitme engelli olmalarına rağmen il müftülüklerine müezzin ve kayyum olarak atandı. Ancak adaylara, tasdikli hafızlık belgesi sahibi olmadıkları, cemaat ile yönetmelikler kapsamında kurulacak temel iletişimi sağlayamayacaklarından dolayı iş başı yaptırılması. Adaylar başka kadrolara atama yapılması için başvuruda bulunduklarında “Yerleştirmeniz olduğundan dolayı tercih yapamıyorsunuz” yazısı ile karşılaştılar. YARIn toplum

Bursa’nın Mudanya İlçesi’nde alışveriş merkezinin inşaatı sırasında M.Ö. 7’nci Yüzyıl’a ait Myrleia Atik Kenti’nin duvarlarına rastlandı. Kazılar Bursa Anıtlar Kurulu tarafından durduruldu. Çalışmaların ardından Anıtlar Kurulu, antik kent duvarı ve bulunan tarihi eserlerin bölgede camekanlar ile korunması şartı ile inşaat çalışmalarına izin verdi. Alışverişe giden vatandaş aynı zamanda müze ziyaret etmiş olacak. YARIn toplum

1650 yıllık zeytin ağacı

Manisa’nın Kırkağaç İlçesi Bakır Beldesi’ndeki, 1650 yaşındaki zeytin ağacı, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından “Anıt Ağaç” olarak tescillendi. Bölge turizmi için yarar sağlayacağı düşünülen zeytin ağacı, hala 4 çeşit zeytin veriyor.

Romain’den eleştirel fotoğraf

Komşu galaksinin uzaklığı hesaplandı

İlk kez bize komşu olan galaksinin uzaklığı kesin olarak hesaplandı. LMC (Large Magellanic Cloud) olarak bilinen galaksinin uzaklığı tam olarak 162 bin 983 ışık yılı. Daha önceki hesaplamalarda bu 400 bin ışık yılı olarak belirtilmişti. Bir cüce galaksi olan LMC, Samanyolu galaksisinin etrafında uzun ve yavaş şekilde dans eder gibi yüzüyor. Aralarındaki bağlantı Dünya ile Ay arasındaki ilişkiye benziyor. Bu bilgi evren hakkında daha fazla net bilgiye ulaşılmasını sağlayacak. YARIn toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.