Güzel günlerin habercisi...
05 Haziran 2013 Çarşamba Sayı: 87 l
l
1 TL www.yarinhaber.net l
AKP Hükümeti’ne karşı
Büyük halk ayaklanması Taksim’de direniş Gezi Parkı’na ilk dozerin girmesiyle başladı. Polis yakın mesafeden biber gazı kullanmaktan çekinmedi
Polisin ilk müdahalelerinin ardından özellikle gençler öfke doldu ve polisin saldırılarına karşı cesaretle karşılık verdi.
Mücadele kazandı
Hükümet istifa
Direniş dört bir yanda
Ağacı için, yaşam alanı için, AKP’nin sağcı ve yasakçı Türkiye’nin dört bir yanında süren demokratik hakları için mücadele politikalarına karşı “ben ne dersem eylemlerde halk hep bir ağızdan polis, edenlere biber gazıyla, copla karşılık o olur” anlayışını bu toplum kabul devlet şiddetine karşı “Faşizme karşı veren devlete, bu böyle gitmez etmiyor ve 10 yıldır iktidarını koruyan omuz omuza” sloganını atıyor. güncel 3 diyerek büyük bir direniş başladı. hükümeti istifaya çağırıyor.
Dört günde direnişçilerin sayısı yüz binleri buldu. Yürüyüş yasağı getirilen İstiklal Caddesi, direnişin merkezi oldu.
Taksim Direnişi’nde 3 genç şehit düştü
Taksim’in talepleri Bülent Arınç’ın masasında
İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’nın sermayeye teslim edilmemesive AKP’nin el koyduğu hakların geri kazanılması için verilen mücadele Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. 67 ilde yapılan Gezi Parkı direnişine destek eylemleri, halkın AKP hükümetine karşı ayaklanmasına dönüştü.
Taksim Gezi Parkı’nda başlayarak tüm Türkiye’yi saran direnişle ilgili hükümetle görüşmeler başladı. 5 Haziran’da Başbakan Vekili Bülent Arınç’la görüşen Gezi Parkı direnişçileri, taleplerini hükümete ve kamuoyuna duyurdu.
04
05
67 il ayaklandı
Gezi Parkı’nın korunması amacı ile başlayan eylemler 28 Mayıs’tan beri sürüyor. Destek için 67 ilde eylem yapıldı.
07
Talep, Temsilci ve Koordinasyon HAKAN ÖZTÜRK
4
Gezi’de direnişin tarihini yazdık SİBEL UZUN
5
Halkımız Dünya haritasının önünde konuşuyor GÜLSÜM KAV 6 İsyanımız gayet demokratiktir GÜN ÇAĞ AYDIN
7
Taksim’e çıkmak - III CEM KAPTANOĞLU
8
Gaz kullanım kılavuzu
Taraftarlar omuz omuza
Hangi kimyasal gaz nasıl etki eder, bu etkilerden korunma yöntemleri nelerdir? Türkiye’nin dört bir yanında süren Gezi Parkı direnişinin öğrettikleri arasında, polisin kullandığı gaz çeşitleri ve bunlardan korunma yöntemleri de var. Yarın gazetesi olarak şimdiye dek direnen ve bundan sonra direnişi sürdürecek olan herkes için araştırdık. toplum 2
Gezi Parkı’nda meydana gelen eylemlerde taraftarlar da çok önemli bir yer tutuyor. Ev sahibi Çarşı grubu elinden geleni yapıyor, direnişe destek oluyor. Neredeyse tüm takımların taraftar grupları alanda kol kola polisin karşısında siper oluyor. toplum 16
02
TOPLUM 5 Haziran 2013
Gaz kullanım kılavuzu
Hangi kimyasal gaz nasıl etki eder, bu etkilerden korunma yöntemleri nelerdir? Türkiye’nin dört bir yanında süren Gezi Parkı direnişinin öğrettikleri arasında, polisin kullandığı gaz çeşitleri ve bunlardan korunma yöntemleri de var. Yarın gazetesi olarak, şimdiye dek direnen ve bundan sonra direnişi sürdürecek olan herkes için araştırdık.
TOMA’yla mücadele TOMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) kavramı da direnişçilerin literatürüne girenler arasında yerini aldı. TOMA’larla pek çok mücadele yöntemi de, direnişçiler tarafından geliştirilmekte gecikmedi. İşte TOMA’lardan nasıl korunabileceğiniz hakkında okurlarımız için birkaç tüyo: TOMA’nın suyundan korunmak için, yere kapaklanabilirsiniz. Ancak TOMA ile aranızdaki mesafeyi mutlaka koruyun. Aksi halde sizi ezebilir. TOMA’ya yaklaşabilirseniz5 ıslak bir bez parçasını egzosunun içine sıkıştırın. Böylece aracın boğulmasını, TOMA’nın içindekilerin duman içinde kalmasını sağlayabilirsiniz. TOMA’nın camına, özellikle beyaz boya sürmek, sürüş açısını engeller. TOMA’nın üstündeki su pompasının üzerinde kamera bulunur. Hedefi tutturabilirseniz, bir boya balonu ile kamerayı vurabilir, böylece görüşü engelleyebilirsiniz. TOMA’ya yaklaşırken dikkatli olun, çünkü genellikle çevresinde polis bulundurulur. YARIN toplum karın. Eğer üstünüze kokusu sindiyse, Gezi Parkı Direnişi boyunca, daha sonra yıkamak üzere eşyanızı direnişin olduğu her yerde, çıkartın. Sıcak olduğundan, atılpolisin direnişçileri engellemeye dığı bölgeye geri fırlatmak istiyorçalışmak amacıyla en sık başvur- sanız, mümkünse eldiven takarak duğu yöntemin gaz bombası atmak dokunun. Elinize aldıktan sonra olduğunu gördük. Yoğun gaz kul- en kısa sürede çamura atıp üstüne lanılmasından pek çok insan ağır çamur atın veya bulduğunuz ilk biçimde etkilendi. Ancak atılan kuma gömün. Gazdan etkilenmiş gazların yoğunluğu direnişçileri birisine yardımı mutlaka eldivenle vazgeçirmedi. Peki nedir bu gazlar? yapın. Nasıl etki ederler? Korunmak için hangi yöntemler uygulanmalıdır? BİBER GAZI Sizler için araştırdık. Nedir: Polisin özellikle Gezi Parkı direnişi sırasında bol bol kullandığı GÖZ YAŞARTICI GAZ gaz türüdür. Eczacılıkta kullanılan Nedir: Gaz bombası. Polisin en sık Şili biberi adlı bitkiden üretilir. Şili kullandığı gazlardan biridir. Göz- Biberi yeryüzündeki en acı biberdeki korneayı uyararak gözyaşı, acı lerden biridir. Etken maddesi kapve hatta körlüğe sebep olan kimya- saisin denen bir kimyasaldır. Nasıl etki eder: Biber gazı busal silahtır. Nasıl etki eder: Göz, burun, run, ağız, göz ve deriye etki eder. ağız ve akciğerlerdeki mukoza zar- Gözlerde acıma, ağrı ve geçici larını uyararak ağlama, hapşırma, körlüğe, ağızda ise acı bir tada ve öksürme, nefes almada zorlanma, salya artışına neden olur. Burungözlerde yanma, geçici körlük gi- dan sıvı boşalmasına neden olur. bi etkilere sebep olur. Gazın as- Yüzün suyla yıkanması halinde keri kullanımı çeşitli uluslararası yakıcı etkisini göstermeye devam anlaşmalarla yasaklanmış olsa da eder. Etkisi 15 dk. ile 2 saat arapolis tarafından kullanımı devam sında sürer. Ciltte tahriş edici etkisi etmektedir. vardır. Kalp atımında yavaşlamaya, Korunma yöntemleri: Gaz tansiyon düşüklüğüne ve solunum maskesi kullanın, yoksa bir bez yetmezliği nedeniyle ani ölüme neya da havlu parçasına elma sirkesi den olabilir. veya limon sıkarak gözlerinize uyKorunma yöntemleri: Gaz gulayın. Gaz atıldığında koşmayın, maskesi kullanın. Gaz maskeniz gazın yoğunlaştığı bölgeden uzak- yoksa ya da etki etmiyorsa, gazla laşarak etkisinin geç- temastan önce limon, süt veya mesini bekleyin. elma sirkesini 20’şer dakikada bir Lens kullanı- dudak, burun çevrenize ve gözleyorsanız he- rinize sürün. men çıtoplum sanem deniz kural
Tazyikli su sağlığa zararlı Direniş sırasında en çok karşılaşılan geri püskürtme amaçlı saldırı yöntemlerinden biri de, polisin tazyikli su kullanması. Tazyikli su, eylemcileri uzaklaştırmak ve sıkılan gazların etkisini arttırmak amacıyla polisin saldırı yöntemleri arasında yerini alıyor. Çünkü tazyikli su ile ıslatmanın ardından gaza maruz kalındığında, etkilenme derecesi de artıyor. Tazyikli su ile isabet almayı önlemek için, TOMA ya da panzer gibi su sıkan polis araçlarının karşısına geçerek kışkırtacak hareketler yapmaktan kaçınılması gerekiyor. Aksi halde polis, hedef alarak tazyikli suyu üzerinize sıkabilir. Gezi Parkı direnişi sırasında, polisin kullandığı tazyikli suların, lağım suyu olduğu şüphesi devamlı konuşulan konulardan oldu. Bu durum polisin halkın güvenliğini olduğu kadar, sağlığını da hiçe sayarak pervasızca saldırdığını gösteren örneklerden biri oldu. Polis boyalı su kullanmayı bu kez pek tercih etmedi. Eylemcileri ayrıştırmak için kullanılan bu yöntem, Taksim’deki herkes eylemci olduğundan bu kez yapılamadı. YARIN toplum
Etken madde olan kapsaisin suda çözülen bir madde olmadığından, biber gazına maruz kaldığınızda su kullanmayın, faydası yoktur. Bu gaz yakın temasta çok etkilidir, bu nedenle yakın temastan kaçınmaya çalışın. Yükseğe veya kısılıp kalacağınız bir yere asla girmeyin. Sık sık göz kırpın ve gözyaşı üretilmesini sağlayın. Biber gazından etkilenmiş yerlerinize dokunmayın. Etkisi 7-15 dk. içerisinde geçecektir. Bebek şampuanı ile yıkamak da etkiyi azaltmaktadır. Gözünüzde lens varsa hemen çıkarın. İki kez temizlenen lenste bile biber gazı kalıntısı görüldüğünden, biber gazı temas etmiş lenslerinizi tekrar kullanmayın. PORTAKAL GAZI Nedir: Amerikan ordusunun Vietnam savaşı sırasında kullandığı, şu an dünya genelinde kullanımı yasak olan, ancak Gezi Parkı direnişi sırasında kullanıldığından şüphelenilen gazdır. Nasıl etki eder: İçinde bulunan dioxin maddesi nedeniyle kas ve kemik bozuklukları gibi etkiler gösterir. Kanser ve felçlere neden olabilir. Korunma yöntemleri: Sirkeli pamukla buruna tampon yapın. Vücudu da yaktığı için uzun kollu giysiler giyin. pH derecesi nedeniyle, maruz kalan bölgeleri bebek şampuanı ile yıkamak etkili olur. Vücudunuzdaki açık bölgelere önceden vazelin gibi kaygan kremler sürün.
Başbakanlık sitesi hacklendi
Anonymous, Başbakanlığın internet sitesini çökertti. Siteyi hackleyen Anonymous grubunun Başbakanlık serverlarından veri çaldığı da belirtildi. Anonymous’un konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: Gezi Direnişi yakın tarihin en asil toplumsal direnişlerinden biridir. Türk halkı, kadınlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar, uzun bir süredir baskıcı bir rejimin altında yaşayanlar artık uyandı. Korku tarafları değiştirdi: Türk halkı değil zalimler korkuyor. Anonymous şu konulardaki üzüntüsünü dile getirmek ister: Protestoculara dönük çeşitli biber gazlarının kullanılması ve biber gazı fişeklerinin gerçek mermiler gibi kullanılması Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuyu ele alırkenki psikotik tutumu Ana akım medyanın, olayları önemsizleştirme ve halkın dikkatinden kaçırma konusundaki mutlak ikiyüzlülüğü Uluslararası toplumun ve insan hakları çevrelerinin polis devletinin neden olduğu felakete dönük görece ilgisizliği. Bizi en fazla hayal kırıklığına uğratan budur. YARIN toplum
Kaçma, önlem al
Direniş boyunca başka konularda olduğu gibi atılan gazlarla ilgili de bol bol asparagas haberler yayıldı. İşte gazdan korunmanın temel yolları ve yanlış bilgilerden birkaçı:
Gece uzun yağmurluk giyin. Böylelikle gazların vücudunuzla temasını önlersiniz. Hedef şaşırtmak için gece lazer kullanın. 50mw yeşil lazer ve üzeri onları şaşırtacaktır.
GAZDAN NASIL KORUNURUM? Sakin kalın. Maske kullanın. Maske yoksa, elma sirkesi veya limon suyuna batırılmış kalın havlu veya bez ile korunun. Dinlenince eyleme dönün. Çünkü gaz bombalarının tek amacı size zarar vermekten ziyade, dağıtmak. Muhtemel gaz bombalarını takip ederek, uzaklaştırmaya çalışın.
YALAN-YANLIŞ BİLGİLER “Portakal gazına maruz kaldığınızda limon veya sirke kullanmayın, gözleri kör eder” türünde haberler, ne yazık ki bilgi kirliliğinin sonuçlarından. “Pentium gazı atılıyor, GATA’dan bilgi aldık, 30 dk. boyunca su içmeyin, felç olabilirsiniz” şeklindeki söylemler ise, genel olarak direnişten uzaklaştırma amaçlı ortaya atılan hurafeleri andırıyor.
KUSTURUCU GAZ Nedir: Polisin mevcut biber ve gaz bombası stokları azaldığı için kullandığı gaz türüdür. Normal olarak katı halde bulunurlar. Isıtıldıklarında buharlaşır ve sonra yoğunlaşıp zehir oluştururlar. Nasıl etki eder: 2-3 dakika içinde etkiler. Gözün tahrişi, burunda sıvı boşalması, hapşırma, öksürme, şiddetli baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma etkileri görülür. Uzaktan maruz kaldıysanız 30 dakika, yakından maruz kaldıysanız birkaç saat boyunca etkisi sürer. Açık havada büyük rahatsızlık verirler. Kapalı yerlerde bırakıldıklarında ise çok ağır hastalığa veya ölüme neden olurlar. Korunma yöntemleri: Kusma hissi yaşadığınızda en yakın oksijen kaynağına ulaşın. Yere çömelip gazın yukarı çıkmasını bekleyin. Bunların dışında kimyasal savaşlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş çeşitli gazlar da vardır. Bu gazları polisin kullanması yasak olsa da, yine de değinmeden geçmeyelim: Boğucu gazlar (Kandaki oksijen miktarını azaltarak ölüme neden olurlar), Sinir gazları (Sinir sistemine etki ederek felç geçirilmesine neden olurlar), Kan zehirleyici gazlar (Solunum sistemine etki ederek ölüme neden olurlar). Yarın gazetesi olarak, direnişe devam eden insanlara yararlı olacağını ümit ettiğimiz bu bilgileri çevrenizdekilerle de paylaşın ki, direnişimiz daim olsun diyoruz.
GUNCEL
03
5 Haziran 2013
AKP Hükümeti’ne karşı
Büyük halk ayaklanması
Gezi Parkı direnişi sizce nereye gidiyor? BÜLENT ARINÇ BAŞBAKAN YARDIMCISI
Makul tepki
Gençler eziliyor, bütün bunları görmek mümkün. Vatandaşlarımız meşru, makul tepkileri ortaya koymuşlardır. Ancak sokak olaylarına da pabuç bırakacak değiliz. Sokaktakilerle baş ederiz. KADİR TOPBAŞ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
Yurttaşlara geçmiş olsun
Bir siyasi olarak bu kente hizmet etmeye çalışan biri olarak bu kente yanlış yapmamak bizim birinci hedefimiz. Samimi olan yurttaşlara ve mağdur olanlara geçmiş olsun diyorum. Burada bunu gerçekten istismar eden, perde arkasından bu işi seyredenleri kınıyorum. FİDAN ATASELİM EHP MERKEZ KOMİTE ÜYESİ
Toplumsal tepki artacak Toplumu uzun süredir yasaklarla, şiddetle, korkuyla hizaya getirmek isteyen Başbakan Erdoğan’ın bu defa karşısına binler dikildi. Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası ve AVM yapma kararına karşı nöbet tutmaya başlayan insanların çadırlarının ateşe verilmesiyle başlayan coplu, gazlı ve sulu devlet şiddetiyle başlayan direniş dalga dalga yayıldı. istanbul yaşar aslan
Taksim Yayalaştırma Projesi’ne ve Taksim Gezi Parkı’nda yapılması düşünülen Topçu Kışlası Projesi’ne, halkın büyük bir tepkisi var. Kentsel dönüşüm adı altında pek çok yeri yıkan ve insanları yaşadıkları yerlerden başka yerlere süren AKP Hükümeti, tüm bu projelerle “nezih, temiz, elit” yani gelir düzeyi yüksek olan kesimlere hitap eden mekanlar oluşturma amacını güdedursun, yediden yetmişe, farklı ideolojilerden insanlar bir araya gelerek bugünkü Taksim Gezi Parkı direnişiyle AKP Hükümeti’nin 10 yıllık iktidarı boyunca uyguladığı politikaları benimsemediğini, sahiplenmediğini gösterdi. Üstelik evlerinde tutamadığını söylediği yüzde 50’nin içindeki insanlar da bu gidişata dur diyenlerden oldu. Taksim Platformu’nun dikkat çektiği Taksim’de yeşil alanın sadece yüzde 15’lik kısmına sahip olan Gezi Parkı’na uygulanacak proje için ağaçların kesilmeye başlanacağının öğrenilmesiyle fitil ateşlenmiş oldu. Nöbet başladı ve ne olduysa bundan sonra oldu.
10 yılık iktidarda bir ilk AKP iktidara geldiğinden beri Türkiye’de böylesi bir karşı çıkış görülmedi. AKP’nin bugüne kadarki politikalarına sesini pek çıkarmayan, az çıkartan ya da hiçbir şey demeyen insanlar, biber gazından, coptan çekinmedi. İstanbul’da başlayan eylemlere her ilden destek geldi. 9 günü geride bırakırken Taksim’de, Gezi Parkı’nda nöbet bitmedi. Her yeri direniş alanına çeviren halkı ne gaz bombası ne tazyikli, gazlı su ne de polis copu vazgeçirdi. O kadar çok gaz bombası atıldı ki, 2011 son kulanım tarihli biber gazları bile kullanıldı. Aralıksız atılan gaz bombaları sonucunda yüzlerce insan yaralandı. Hesabını nasıl vereceksin Gezi Parkı direnişi, Tayyip Erdoğan’ın halkı yönetme biçiminden ileri geliyor. 1980 darbesinin baskıcı, otoriter, yasakçı yapısını bugün bu halka tekrar yaşatmak isteyen ve “tek adam” ideolojisine karşılık uzun zamandan sonra, halkın en büyük demokrasi mücadelesi oldu Gezi Parkı direnişi. Tüm dünya korkusuzca TOMA’ların önünde duran, soluksuz bırakana kadar gaz atan polise karşı mücade-
le veren bu halkı konuşuyor. Tay- ha doğurdu. yip Erdoğan ise Reyhanlı saldırısı sonrası yaptığı gibi sessizce yurtdışı Umudunu kaybetmeyenler burada gezilerine devam ediyor. Taksim Gezi Parkı direnişi, Türkiye’de uzun süredir unutturulBir avuç çapulcu imiş maya çalışılan birlikteliğin, yan yaDevlet, insanları vazgeçirmek, evle- na durmanın, kolektivizmin yeri olrine göndermek için olanca şidde- du. İktidara geldiğinden beri hiçbir tiyle saldırdı. Başbakan Erdoğan’a şekilde, farklı fikirlere tahammül gittiği her yerde Taksim Gezi Par- edemeyen, toplumun çoğunluğunu kı direnişi ve polisinin uyguladığı ilgilendiren meselelerde tek başına şiddet soruldu. O ise on binlerce karar almak isteyen; toplumun en insan için “ bir avuç çapulcu” dedi. temel demokratik ve insani hakkı “Diktatörlük kanımda yok, ben bu olan taleplerinin barışçıl ve demokmilletin efendisi değil, hizmetkarı- ratik şekilde ortaya konmasına karşı yım” diyen Erdoğan, Hatay’da ha- iktidarını şiddet, baskı ve yasakçı yatını kaybeden genç kardeşimize, politikalarını sürdürmek isteyen gözlerini kaybeden, travma geçiren, Erdoğan’a karşı milyonlar bir oldu. çeşitli yerlerinden yaralanan, atılan Artık bu şekilde yönetilmek istemebiber gazları nedeniyle solunum so- diğini, özgürce ifade eden toplum runları yaşayan halk için herhangi hükümetin istifasını istiyor. Direniş alanında bir halkın gübir açıklama yapma gereği duymadı. AKP iktidarına karşı biriken venliğinin nasıl sağlanacağından, öfkenin dışa vurumunu gördüğü- yaşam alanının nasıl korunacağına, müz bugünlerde safların nasıl sık- yaşam alanlarının nasıl korunabilaştığını görüyoruz. Çevrecilerden leceğini, üretenlerin nasıl yönettisanatçılara, aydınlara, sosyalist çev- ğini gösteriyor bu direniş. İki genç relerden muhalefet partilerine, ta- insanımız bu direnişlerle hayatını raftarlara kadar geniş bir kesim ey- kaybetti, aralarında ağır olmak üzelemlerde yerini almış durumdayken re binlerce yaralı var. Bu halk bunu Türkiye’nin dört bir yanında süren unutmaz, kendine layık olanı da eylemlere ana akım medyanın yer elbette ister. vermemesi ise başka bir tepkiyi da-
Tüm toplumsal kesimlerin bir arada yürüttüğü bir direniş yaşanıyor. Böyle bir ayaklanma, artık toplumun bir çok kesiminin daha fazla farkında olmasını sağladığı için, bundan sonra da bir kez daha farklı toplumsal sorunlarla karşılaşan toplum daha iyi tepki verecektir. ARZU ÇERKEZOĞLU DİSK GENEL SEKRETERİ
Görüşmeler sonuç vermeli Bu direniş son derece tarihseldir ve önemli bir kırılma noktasıdır. AKP hükümetine karşı tepkidir. Temelinde gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi ekonomik talepler yatmaktadır. Hükümetle görüşmeler sonucunda taleplerin kabul edilmesini istiyoruz. CAN ATALAY TAKSİM PLATFORMU’NDAN
Kendilerine güven gelmesi Ahiret sorusu bu soru. Ben bilemiyorum. En azından şöyle diyelim, kitlelerin kendine olan güvenlerinin yerine gelmesi ile sonuçlanmasını bekliyoruz, umuyoruz. MELİS ALPHAN HÜRRİYET GAZETESİ YAZARI
Katılımcı bir yönetim olmalı Direniş Türkiye’nin demokrasisinin taşlarının yerine oturması açısından çok faydalı oldu. Politikalar ve adalet sistemi sorgulanmaya başlandı. Tek dileğim daha katılımcı, insanların şehri hakkında söz sahibi olduğu, özgürlüklerin baş tacı edildiği bir yönetim şeklinin benimsenmesi. MUSTAFA SÖNMEZ YURT GAZETESİ YAZARI
İnancı boşa çıkmayacak Yakın tarihimizde benzeri görülmeyen bir ayaklanma deneyimi yaşandı. Hep hasretini çektiği vatanından uzakta 50 yıl önce hayata veda eden Nazım’ın “onlar”a inancı boşa çıkmadı, çıkmayacak EMRE BAŞAR ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ
Farkındalık
Taksim, toplumda yaşanılan trajedilerin, komedilerin hep “arayüzü” oldu. Taksim’in ortasına oldukça büyük bir tarzda yapılan Süngü Heykeli’nin etrafı defne yapraklarıyla sarılıydı(!) Taksim meydanının tam ortasına 1960 darbesinden sonra dikilen Süngü Heykeli, Taksim’de yıllarca darbenin ve darbecilerin ürkütücü, komik, çirkin, saygısız ve küstah sembolü olarak dikildi durdu. Toplumsal mücadele alanındaki etkin rollerini AKP’ye kaptırınca süngüleri düşen askerler ise kışlalarına çekildiler.
Taksim Direnişi’nin, Taksim’i süngüleyenler veya süngüsü düşenlerin süngücüleriyle işi olamaz! Bu büyük halk ayaklanması tüm toplumun iyiliği adına atılan önemli bir adım, büyük bir umut oldu. Taksim’i halka yasaklamak isteyenlere, bu halkı buralardan sürmek isteyenlere, bugüne kadar pek çok demokrasi ve hak mücadelesinde sesini duyurmak için meydanını kullananlar çok açık ve net cevap vermiş oldular. Yaşasın emek ve demokrasi güçlerinin sere serpe gezindiği boyun eğmeyenlerin, emekçilerin Taksim’i.
Bu sonu olmayan bir başlangıç. Gözleri yeni açılan bir halk var. “Direniş”, “isyan”, “birlik”, “yardımlaşma” kelimeleri değerini buluyor. Baskıcı ve otoriter rejim halkın gücünün farkına varıyor. Dünle bugün aynı olmayacak, zafer tohumları çiçeklerini verecek… NURİYE BAL ECZANE TEKNİSYENİ
Umudumuz geri geldi Zaten sonucu aldık. Taksim’deki gençler bizim tükenen umudumuzu geri getirdiler. Bu gençler bize bir gelecek sundular. Ben umudumu çoktan kesmiştim. Erdoğan istifa edene kadar bu eylemler elbette ki devam etmelidir. Ama bugün bile bakılırsa gerekeni başarmışlardır. ÖNAL KUMUZ İŞÇİ
Oy oranı düşer Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesine karşılık nöbet tutan insanlara sabah 5’te polis biber gazı ve suyla saldırdı, çadırları yaktı.
Polis ertesi gün yine olanca gücüyle şiddetini gösterdi, aralıksız atılan gaz bombalarına karşı daha fazla insan bir araya geldi.
Devlet, polis şiddeti karşısında direnen halk kazandı. Gezi Parkı nöbetinin 8. gününde. Nöbet, talepler kabul edilene kadar sürecek.
Taksim’deki direnişi sonuna kadar destekliyoruz. Ama bu eylemin sonunda hükümet istifa eder mi bilemiyorum. Yine de AKP’nin oy oranı bu olaydan sonra epey düşecektir. Ben yüzde 20 azalacağını düşünüyorum.
GUNCEL
04
5 Haziran 2013
Hakan Öztürk AKLIN YOLU
Talep, Temsilci ve Koordinasyon
Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve cumhurbaşkanıyla görüştü. Kimin adına görüştü? CHP adına. Peki Taksim Parkı ve Meydanı için direnen sadece CHP miydi? Elbette ki hayır. Öyle ise CHP dışında kalanlar da görüşmeleri yürütecek bir sözcü heyeti yaratmalıdır. Bu sözcü heyet Taksim için direnmiş herkesi temsil etmelidir. Bu hareketlenmeyi kimlerin temsil ettiği belirsiz bırakıldığı her durumda bu Türkiye’de en gerici güçlerin işine yarar. Bu hareketlenmeden bir barış süreci karşıtlığı ya da bir darbe yapılmasını talep eden eğilim çıkartılabilir. Bu hareketlenme AKP’nin anti-demokratik uygulamalarını karşı halkın bir öfke patlamasıdır. O halde itirazlar ve talepler bu temelde kalmalıdır. Devrimciler bunun dışında bir yöne kayılmasını kabul edemez. Büyük tehlike bu eksenin kayması ihtimalidir. Susurluk protestolarının sonu bu olmuştur örneğin. Hepimiz biliyoruz ki Taksim Parkı için eylem yapanlar beş benzemezdir. Her sol yapı mücadelenin sınırlı bir alanında yer tutuyor. Tehlikeli boşluk da bu. Eğer önümüzdeki zamanı gerçek sol yönetemezse, gerici güçler yönetir. Bundan kurtulmak için hareketlenme doğru ve tanımlanmış taleplerini belirlemelidir.. Eylemlerde yer alan CHP dahil herkesle oturulup konuşulan biz zemin yaratmak gerekir. Bu zeminin temsilcileri de yetkililerle bir muhataplık ilişkisi kurmalıdır. Çünkü biz muhatap olmaz isek başkaları olacaktır. Bu hareketlenmedeki düzensizlik devam ederse bu kesinlikle devrimcilerin aleyhine gelişir. Eğer bu hareketlenme halkın geri çekilmesinin sağlanması sonucunda devrimcilerin ibreti alem için ezilmesiyle biterse, sonuçları uzun vadeye yayılır ve çok kötü olur. Eğer bu hareketlenme, AKP’nin şiddet dozunu yükseltilmesi üzerine, askerlerin darbe yapmasını talep eder ve bu gerçekleşirse, darbe sonrasında AKP’yi arar hale gelebiliriz. Eğer bu hareketlenme barış süreci karşıtı bir havaya büründürülür ve barış yapabilme imkanı ortadan kaldırılırsa, yakalanan bu şansı uzun bir süreliğine kaybetmiş olabiliriz. Süreci siyasal olarak nasıl yöneteceğimizi ve hangi kolektif araçlarla yöneteceğimizi belirleyip çarçabuk harekete geçmeliyiz. Aksi takdirde inisiyatif çok yakın bir zamanda elimizden tamamen çıkıp gidebilir. Gitmedi mi? Bundan önce birçok kez gitti. Açlık grevleri zamanında olduğu gibi Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Akın Birdal ya da yanı sıra başka isimler bütün bu hareketlenmeyi temsil edebilir. Bu durum derin güçlerin inisiyatifi ele geçiriyor olmasından tek kurtuluş yolumuzdur. Bu insanlar bizim adımıza görüşmeler yapabilir. Hükümete kesin bir dille ağaçların kesilmeyeceğini söyletmeleri bile büyük bir kazanımdır. Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi yasaklarının kalkması büyük bir kazanımdır ve şimdilik yeterlidir. Devrimciler bundan sonra zaman kazanmalıdır. Örgütlenme, koordinasyon, temsiliyet ve inisiyatif kazanmak için, zaman kazanmalıdır. Bu yaşanan halk hareketlenmesi bu topraklarda görülmemiş bir rönesanstır. Bu ülkenin insanları bu hareketlenmeden sonra artık aynı insanlar olmayacaklardır. Taksim yasağı için yürümüştür, ağaçlar için yürümüştür, içki yasağı için yürümüştür, bütün gerici AKP politikalarına karşı yürümüştür. Bu sefer yenilmemeliyiz, bu sefer bu kazanımı heba etmemeliyiz. Şimdiki seferle, sonraki sefer aralığında bir nefes alabilirsek neyin ne olduğunu anlayabilme olanağı yakalayabiliriz. Halkımızın ve devrimcilerin bu çarpışmadan çok büyük özgüven yüklenerek çıkmasını sağlayabiliriz. Bu özgüveni bir kez kazanabilmek hayati önemdedir. Halkımız bu özgüveni bir kez kazanırsa bütün dengeleri bozabilme gücüne ulaşıverir. Başarılı olamaya da başarısız olmaya da çok yakınız. Taleplerimizi, temsilcilerimizi ve koordinasyonumuzu belirlersek halkımız kazanır. Taksim halkımıza layıktır. hakanozturk1871@gmail.com
Direnişe bir saldırı da siyasetçilerden
Günlerdir süren Gezi Parkı Direnişi ile ilgili saldırgan açıklamalar üst üste geliyor. Direniş Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nı bir kez daha ayrı düşürürken Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Muammer Güler polisin günlerdir saldırdığı halka birde yaptıkları açıklamalarla saldırdı. Tüm olayların sorumlusu olarak direnişçileri hedef gösterdiler.
İSTANBUL Sevda polat
Erdoğan, “Demokrasi seçim midir değil midir noktasında, deGünlerdir binlerce insan Gezi mokratik parlamenter sistemlerde Parkı için direnişte. Dört bir parlamentonun yolu seçimden yandan gelen polis saldırısına rağ- geçer, sandıktan geçer ve sandığın men parkı terk etmeyen halka po- olmadığı bir demokratik sistem listen sonra siyasetçiler de saldırdı. zaten söz konusu değildir. Burada Bir yandan Başbakan Erdoğan her demokrasideki tavır da halkın iragün çıktığı programlarda bir yandan desinin tecellisidir; halkın iradesinin da İçişleri Bakanı Muammer Güler tecellisi nerededir o da sandıktadır. Sayın cumhurbaşkanımızın nasıl bir yaptığı açıklamalarla saldırdı. açıklama yaptığını biliyorum. Gül ve Erdoğan yine ters düştü Gezi Parkı eylemleriyle ilgili Gül’ün Yüzde elliyi zor tutuyorum “Demokrasi sadece sandık değildir. Başbakan her gün ekranlardan GeVerilen bütün mesajlar not edilmiş- zi Parkı ile ilgili konuşmalar yaptı. tir” sözleri sorulan Erdoğan, Gül’e Yine aldığı yüzde elli oya sığınan karşıt bir görüş ifade etti. Başbakan “Şu anda evlerinde bizim
zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var’’ diye cevap vererek halkı açıkça tehdit etti.
manlarında ortaya koyduğu aşırı tedbir haklı olarak tepki çekmiştir. Ancak son 5 gündür polisin tavrı son derece hassastır. Polisimiz yasalar Hepimize ders olması lazım çerçevesinde üzerine düşen bir hakkı Cemil Çiçek yaptığı açıklamada yerine getirmiş ve bundan sonra da 1980 öncesi yaşanan ve herkesi üzen getirecektir.” diyerek polisin günler olaylara benzer tarzda bir kısım ge- boyunca tüm illerde yaptığı saldırılişmeler yaşandığını belirterek, olay- ları hassas bulduğunu belirtti. ların ardından herkesi sağduyuya ve soğukkanlı davranmaya davet ettiği- Bırakalım da Meclis’i mi işgal ni, bugün bu yöndeki talep, beklenti etsinler? ve çağrısını bir kez daha tekrarladı- İçişleri Bakanı Muammer Güler ise ğını belirtti. “Bırakalım yürüsün mü, Meclis’i işgal mi etsin? Asla ve asla kanunPolisin tavrı son derece hassas suz eyleme göz yummak lüksümüz Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yoktur, olmayacaktır da” şeklinde ise “Polisimizin gösterinin ilk za- devam etti.
Kararı direnişçiler verecek
BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Vekili Bülent Arınç ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmelerin ardından bir açıklama yaptı. Önder yaptığı açıklamada: “Gelinen noktada hangi yanlışların yaşandığını devlet şiddetinin anlamsızlığını anlattım. Önder, “Hiçbir eyleme çekilin çağrısı yapmam ama onların bir yoldaşı olarak söylüyorum demokratik ve barışçı bir zeminde yürütmeliyiz. Böyle yaptığı-
mız için milyonların gönlünde yer bulduk” dedi. Buradaki direnişin sadece bir ağaç için olmadığını söyleyen Önder sözlerine “Bu sadece bir ağaç olayı değil, “Kardeşim böyle nobran davranamazsınız” denmiştir. Bahçeli sürekli “İmralı’nın postacısının başrolde olduğu bir olayın” içinde olmayız diyordu. Şunu bilsin ki orada evlatlarımız burada dilsiz ağaçlar için devredeydim. İmralı’da hangi saikle yer aldıysam burada da aynı saikle yer aldım. YARIN GÜNCEL
Günay: İnandıklarımın bedelini ödedim Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç
Taksim Gezi Parkı Direnişi’ne günlerdir yapılan polis saldırısı sonucunda yüzlerce insan ciddi şekilde yaralandı. Bir kişi hayatını kaybetti. Tüm bunlara rağmen yapılan bu polis saldırısını son derece hassas bulan Bülent Arınç “Oğlum Bak Git” sayfamıza girmeye hak kazandı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıklamasında “Polisimizin gösterinin ilk zamanlarında ortaya koyduğu aşırı tedbir haklı olarak tepki çekmiştir. Ancak son 5 gündür polisin tavrı son derece hassastır. Polisimiz yasalar çerçevesinde üzerine düşen bir hakkı yerine getirmiş ve bundan sonra da getirecektir.” diyerek halka yapılan saldırıları değerlendirdi. Bizde Yarın gazetesi olarak yaptığı bu açıklamadan dolayı Bülent Arınç’a “Oğlum Bak Git” diyoruz.
Gezi Parkı’ndaki yıkıma twitter hesabından tepki gösteren eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yeni bir açıklamada daha bulundu. Günay “6 yılda, darbe zihniyetini geriletmeye katkı yapmaktan, birçok tarihi eseri koruyup, binlercesini ülkemize getirmekten gurur duydum. Bakanlığım boyunca inandıklarımı -herkese karşı/her durum-
da- kararlılıkla savunmaktan kaçınmadığıma vicdan sahipleri ve Allah şahittir! Bu tavrımın bedelini ödedim. Yaşamım boyunca ‘Hak bildiğim yolda’ yalnız da yürüdüm. ‘Komşusu açken tok yatan bizden değil’ sözü insana yakıştığı gibi ‘Haksızlıklar karşısında susmanın’ da ancak şeytana yakışacağına inandım”dedi. YARIN GÜNCEL
Anayasa Komisyonu da gazı tattı Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Yeni Anayasa’nın “Olağanüstü Yönetim Usulleri” arttı. Komisyon üyelerinin, “Olağanüstü Yönetim Usulleri” başlığında, “olağanüstü hal ilanı ve Milli Güvenlik Kurulu” ile ilgili tartışma sürerken Kızılay’daki protestolar toplantının seyrini etkiledi. Toplantının gerçekleştirildiği binanın yakınlarında yeniden başlayan olaylara polisin gazlı saldırısı nedeniyle açık pencerelerden içeri biber gazı girdi. YARIN GÜNCEL
GUNCEL
05
5 Haziran 2013
Sibel Uzun Ş UYANIS
Gezi’de direnişin tarihini yazdık
Sloganlarla, yıllardır biriken öfkeyle, biriken direnişlerle, Gezi direniş tarihini yazdık. Türkiye umutsuz olmadığını, yasaklarla susturulamayacağını, AKP sultası ile yaşamının esir edilemeyeceğini gösterdi. Milyonlar FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA, HÜKÜMET İSTİFA diye haykırarak büyük bir çığır açtı. Artık hakkını istemek, bir araya gelmek, el ele vermek, eyleme geçmek hepimizin doğasında olacak. Halk kazandı, saldıranlar kaybetti. İnsanlık kazandı, AVM’ler kaybetti. Doğayı koruyanlar kazandı, yok etmek isteyenler kaybetti. Hakkını isteyenler kazandı, her yeri gaza boğan Muammer Güler kaybetti. Çapulcular kazandı, Tayyip Erdoğan kaybetti. Büyük bir uyanışı elbirliği ile gerçekleştirdik. Kendi ellerimizle ve aklımızla yarattık. Şimdi yarattığımızı akla uygun yönetme vaktidir. Kaybetmeye izin vermeden kazanmaya devam etme vaktidir. Üreten bizlersek yönetimi de almaya doğru yürüme vaktidir. Başbakan çaresizlik içinde kaçtığı yurtdışına giderken hala garanti zannettiği % 50 oyu ile bu çığlığı tehdit ediyor. Ona oy verenleri zor tutuyormuş. Sen acaba bundan sonra kaç tane oy alabileceksin Tayyip Erdoğan? Halkı halka düşman mı etmek istiyorsun Tayyip Erdoğan? Halkı halka mı kırdırmak istiyordun Tayyip Erdoğan? Hani sen her düşünceye seslenirdin Tayyip Erdoğan? İşine gelmedi itiraf etmiyorsun Tayyip Erdoğan! Halkından özür dileme erdemine bile erişemeyecek bir başbakan Tayyip Erdoğan! Sen sana oy veren kesimlerin de içinde olduğu halkına çapulcu dedin Tayyip Erdoğan! Sandıkta da kaybetmeye mahkûmsun Erdoğan! Başbakan’ın yaveri zamanında zalim vali olarak konuşan şimdinin zalim İçişleri Bakanı Muammer Güler konuşuyor. Yıllar önce 1 Mayıs alanını halka yasaklayan ama direnişler sonucunda vermek zorunda kalan Muammer Güler konuşuyor. 70 milyon TL zarar varmış, kendisinin hiç bir suçu yokmuş. Sizin sessiz sedasız ekonomiye verdiğiniz trilyonlarca zararı konuşacağımız günler de gelecek. Yasadışı olanlara dikkat çekiyor tam bir darbeci ağzıyla. Kanunsuz ve hukuksuz olanlar ta kendileri. Gezideki ağaçların kesilmesinden tutun, toplantı ve yürüyüş halkının ihlal edilmesinden ölüme varacak saldırı yapmalarına, kaybettiğimiz kardeşlerimize kadar hukuk dışı olanlar ve en ağır ceza alması gereken devletin ta kendisidir. Hayatlarının baharında hepimiz adına direnirken kaybettiğimiz üç kardeşimizin Antakya’da Abdullah Cömert, İstanbul’da Mehmet Ayvalıtaş, Ankara’da Ethem Sarısülük’ün hesabını verecekler. Belediye Başkanı, İstanbul Valisi, saldırı yapan illerin valileri, İçişleri Bakanı, Başbakan hesap vermelidir. Büyük bir kaygı ve telaşla Bülent Arınç özür diledi. Ağaç severlerle direnenleri ayırmaya yekvücut olan büyük direnişe dil uzatmaya çalışıyor. Onca polise onca zalimliği yaptıktan sonra “hatalar oldu efendim affedin” diyor. Ne kadar basit sanıyorlar yanılıyorlar. Halk bu direnişi de gördü sizin zalimliğinizi de gördü. Artık AKP için çok geç! Taleplerimizi Gezi Parkı’ndaki devam eden direnişimizde ortaklaştırdık. Cumhurbaşkanı ile, Bülent Arınç ile görüşmeler yapıldı. Sonuna kadar haklarımızın peşinde olacağız. Taksim’de yürüyüşlerimizi yapmaya haykırmaya devam edeceğiz. Sadece Galatasaray taraftarı değil herkes Taksim’de rahatça yürüyecek. Gezi Parkı 7’den 70’e yıllanmış ağaçları ile herkesi ağırlamaya devam edecek. Gaz bombaları her yerde yasaklanacak. Bundan sonra eylemler de, meydanlar da daha fazla bizim olacak. Devletin erkânı, kolluğu saldırılarına devam edemeyecek. AVM’sini de, yasaklarını da alıp gidecek. Taksim bizimdi bizim kalacak! twitter: @sibeluzun_yarin
Taksim direnişinde 3 genç şehit düştü İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’nın sermayeye teslim edilmemesi ve AKP’nin el koyduğu geri kazanılması için verilen haklı mücadele Türkiye’nin dört bir yanına yayılarak büyüdü. Türkiye’nin 67 ilinde yapılan Gezi Parkı direnişine destek eylemleri, halkın AKP hükümetine karşı ayaklanmasına dönüştü.
Abdullah Cömert Hatay’da polisin uyguladığı orantısız güçte, başına aldığı darbelerle hayatını kaybetti.
OSTİM işçisi Ethem Sarısülük Ankara’da polis kurşununun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Mehmet Ayvalıtaş İstanbul’da 1 Mayıs Mahallesi’nde araba çarpması sonucu hayatını kaybetti. İstanbul nurseli gözüaçık
Taksim direnişi kitleselleşerek tüm Türkiye’yi sardı. Direniş sırasunda ise polis, halka orantısız bir güçle saldırdı. Halkı gaza boğan, tazyikli sularla saldıran ve yakaladığı herkesi yaka paça gözaltına alan polisin şiddeti ölüm getirdi. Polisin saldırıları nedeniyle Türkiye üç gencini kaybetti. Genç işçi arabanın altında kaldı İstanbul’da başlayan direniş, İstanbul’un tüm meydanlarında, caddelerinde, mahallelerinde sürdü. Taksim direnişine destek için direnişin ilk gününden itibaren halk
meydanları doldurdu. Ümraniye’de 1 Mayıs Mahallesi’nde Taksim Gezi Parkı direnişiyle dayanışma amacıyla 3 Haziran Pazartesi günü on binin üzerinde insan sokağa çıktı. Bu sırada bütün uyarılara rağmen kitlenin içine giren bir araç SODAP üyesi genç işçi Mehmet Ayvalıtaş’a çarptı. Ağır yaralanan Mehmet Ayvalıtaş hayatını kaybetti. Mehmet Ayvalıtaş için İstanbul’un çeşitli yerlerinde protesto yürüyüşleri yapıldı. Yürüyüşlerde “Mehmet yoldaş ölümsüzdür” sloganlarıyla Mehmet Ayvalıtaş anıldı.
duğu gibi polis Hatay’da da halka orantısız bir güçle saldırdı. Gezi Parkı direnişinde bir ölüm haberi de Hatay’dan geldi. Hatay’daki Taksim direnişi eylemlerine katılan Abdullah Cömert hayatını kaybetti. Abdullah Cömert’in Hatay CHP Gençlik Kolları’na üye 22 yaşında bir genç olduğu öğrenildi. Gezi Parkı eylemi sırasında açılan ateşle öldüğü belirtilen 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in yapılan otopsi sonucunda kurşunla değil, başına isabet eden iki darbeyle yaşamını yitirdiği açıklandı. Abdullah Cömert içn öncelikle Polis Hatay’da bir genci öldürdü Hatay’da ve Türkiye’nin birçok ilinTürkiye’nin dört bir yanında ol- de onlarca eylem yapıldı. Her yapı-
lan eylemde ise “Abdullah Cömert ölümsüzdür” sloganları atıldı. Polis kurşunuyla öldü İstanbul’da Gezi Parkı eylemcilerine polisin sert müdahalesini protesto etmek için Ankara’da düzenlenen gösterilerde polisin hedef gözeterek ateş ettiği Ethem Sarısülük hayatını kaybetti. Henüz 26 yaşında olan Ethem Sarısülük günlerce hastanede ağır yaralı olarak yattı. Ancak yaşam mücadelesini kaybeden genç, Türkiye’nin Taksim direnişlerinde verdiği üç şehitten biri oldu.
EHP Genel Başkanı Sibel Uzun: Ölen kardeşlerimizin hesabını soracağız Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun Gezi Parkı direnişiyle ilgili açıklama yaptı. Sibel Uzun; “Gezi’de başlayan Türkiye’de büyük bir direniş tarihine vesile olan direnişimiz hepimize kutlu olsun. Tırnak ile diş ile hep beraber, direndik ve kazandık. Hükümet başta gaza boğarken şimdi Cumhurbaşkanı ile bizimle anlaşma görüşmeleri yapıyorlar. Hepimize direnişimizi sürekli kılmak görevi düşüyor. Doğru bir planlama ve yönetimle, hepimizin ihtiyacı olan, AKP’yi her açıdan köşeye sıkıştıracak bir sonuca koşabiliriz. Hepimiz için direnirken hayatlarının baharında kaybettiğimiz üç kardeşimizin Antakya’da Abdullah Cömert, İstanbul’da Mehmet Ayvalıtaş, Ankara’da Ethem Sarısülük’ün hesabını sormalıyız. Sorumluları en ağır şekilde ceza almalı. Taksim bizim oldu tüm dünya bizim olmalı.” YARIN GÜNCEL
Biz Kazandık! ADALET ARAYIŞI Av. Gökçesu Özgül Günlerdir direniyoruz... Gece neydi gündüz neydi bilmeden. Bir kaç ağaç döndü geldi tüm toplumun meselesi oldu. Gezi Parkı, direnişimizin simgesidir artık. Yıllardır, neredeyse 12 Eylül 1980 tarihinden beri süregelen sessizlik, baskı ve zulüm karşısında her
akşam sokaklarda tencere tava çalan her yaştan, her kesimden insan, sabaha kadar süren çatışmalar, TOMA-POMA, biber gazı dinlemeden yürüyen bir toplam halinde kendini gösterdi. 31 Mayıs günü tam da direnişimizin en güçlendiği anda İstanbul 6. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Peki Gezi Parkı hakkındaki hukuksal sorun bu aşamaya nasıl geldi? İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin
açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Yürütmeyi durdurma kararı aksi bir karar ile kaldırılıncaya kadar davanın sonuna kadar geçerlidir. Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği mahkemeye müracaat ederek ‘‘Topçu Kışlası süsü verilen alışveriş merkezi yapılmasına olanak tanıdığı ileri sürülen 27/02/2013 tarihli, 139 sayılı Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu kararı-
nın iptalini ve yürütmenin durdurulmasını’’istemişti. Yapılan başvurunun ardından mahkeme şu kararı aldı: ‘‘Davanın durumu ve uyuşmazlığın niteliği gözetilmek suretiyle davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın savunması alınıncaya veya bilgi ve belgeler gönderilip, yürütmenin durdurulması hakkında yeni bir karar alınıncaya kadar yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne oy çokluğuyla karar verildi.’’ İçinde buz pateninin de yer aldığı Mimar Halil Onur’un hazırladığı Topçu
Kışlası projesi, II Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından geçtiğimiz ocak ayında reddedilmişti. Projenin 1800’lerde yapılan Topçu Kışlası’nın ‘özgün mimarisi’ne dair yeterli bilgi ve belge içermemesi, Gezi Parkı’nın ise 60-70 yıllık kullanım değeri ile tarihe belgelik eden bir nitelik kazandı ve İstanbulluların kolektif belleğinde yer etmiş olması redde gerekçe olmuştu. Şimdi mahkemenin sonucunu bekleyeceğiz. Ama ne olursa olsun, biz kazandık Sayın Başbakan... Taksim bize layık!
GUNCEL
06
5 Haziran 2013
Gülsüm Kav
ANA FiKiR
Halkımız Dünya haritasının önünde konuşuyor
Sabaha karşı çadırları yakanlar, bu toplumun korkusunu da yaktılar. Çadırlar yandı, bütün kent merkezlerinde halk korkusunu söküp attı. Beton gibi bir yönetim, beton gibi bir şehir istemeyen, nasıl bir dünya istediğine kendi karar vermek isteyen, istemekle kalmayan, bunun için sokağa çıkan, sokağa çıkmakla kalmayan, gaz ve korku duvarını aşan bir halk yarattılar. Gezi Parkı nezdinde demokrasi ve özgürlük için direnenler, çok önemli bir şey başardı. Hani, başbakan partisinin son genel kongresinde arkasına dünya haritasını almış ve sadece kendisi konuşmuştu ya, bu bir dönemeçti. Gazın, bombanın, merminin üzerine uğultuyla yürüyen o güzelim büyük vücut, işte o dönemeci, tam tersine çevirdi. Erdoğan’ın orada ilan ettiği ve ard arda uyguladığı “başkanlık” siyaseti yerle yeksan oldu. Bir hafta önce Reyhanlı halkı bu büyük direnişin provasını yapmıştı, şimdi Türkiye halkı Reyhanlı gibi yaptı; başbakanı istemediğini her düzeyde gösterdi. Devam etseydi neredeyse İstanbul’u da kendinin fethettiğini dahi iddia edebilir bir seviyede giderken, gerçeklik duvarına çarptı başbakan. Şimdi, ölen işçilerden söz ederken şaşırdıkları, “neyse” dedikleri sayıları nasıl da tam söylemeye başladılar: % 50’ leri var imiş. Öldürülen kadınlar, işçiler, Reyhanlı halkı; yani insan hayatı söz konusu olunca şaşırdıkları sayılara, oy söz konusu olunca nasıl da sarılıyor AKP. Korkuyor kaybetmekten. Korkusu boşuna değil. O %50 cepte değil. Aynı zamanda AKP’nin anti demokratik uygulamalarına karşı yürüyenler, geriye kalan % 50 değil, %99 dur. Türkiye’de şu anda özgürlük için direnenler, bütün Türkiye toplumunu temsil ediyor. Başbakanın ilk kez sığınıyor böyle oy tabanına. Ama ona oy verenin talebi de özgürlük değil miydi? Evet. AKP bu talepler için ve kendi varlığını sürdürmek için darbe karşısında tutum almadı mı? Aldı. Sadece kendine yönelik askeri darbeyle hesaplaşmış olsa bile, ister istemez açılan bu demokrasi kanalı halkımıza da yaradı işte. Bu tabloya tersi eğilimin; ulusalcıların da eskisine göre daha idmanlı olması eklenince, darbe karşısında olan da, ulusalcısı da, kentte nasıl yaşayacağına kendisi karar vermek isteyen her tür kentlisi de ortaya nesnel olarak dirençli bir dinamik çıkardı. Direnişin ön safında ve aslında magmasında ise, her gün o baskı aygıtlarına karşı direnen devrimciler vardı. Barikatlarda direnen devrimcilerin, bu sefer arkasında halk vardı. Otuz iki senelik hasret bitti. Şişede durduğu gibi durmadı AKP; seni 12 Eylül yarattı, sen de son dönem siyasetinle büyük bir direnişi yarattın. * Şimdi ortaya çıkan ve örtmeye çalışacakları gerçekler şunlardır; özgürlük tarihimizde en kolektif örgütlenmeyle kazandığımız; Türkiye sathındaki mücadeleyi örgütsüzlük övgüleriyle boğmaya çalışacaklar. Ama nafile, kimseyi bu bayat 12 Eylül edebiyatına inandırmayacaklar çünkü alanlara çıkanlar örgütsüz de olsalar, aslında örgütlenmek isteyenlerdir. Gençlik apolitik değildir, kentinin geleceğini politik olarak sahipleniyor, okuluna polis istemediğini, polisi kentten kovarak gösteriyor. Erginler günlük hayatın rutinine teslim değildir, özgürlükleri için bütün rutinleri bırakıp mücadeleye katılıyor. Yaşanan AKP yöneticilerinin dediği gibi asayiş meselesi değildir, her şey aslında politik talepler etrafında şekilleniyor. Toplumsal mücadele sadece internetten “paylaştım” la olmaz, sokağa çıkarak kazanılır. Sokağa çıkmak risk almaktır ama hayatı değiştirebilmek imkânını taşıyan yalnızca meydanlardır, bu gerçek bir kez daha kanıtlanıyor. Ve meydanlar halka aittir evrensel kuralına, yani özgürlüğüne, bütün Türkiye toplumu bir daha geri dönmemecesine adım atıyor. Bu sefer, dünya haritasını halk arkasına alıyor, en açık gerçek budur.
Halka saldıracağına kadınları koru
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 4 Haziran’da AKP hükümetinin politikalarına karşı taleplerin birleşerek yükseldiği Gezi Parkı Direnişi’ne destek vermek üzere Taksim’deydi. Galatasaray Meydanı’nda kortej oluşturan Platform, Gezi Parkı’na kadar halkın yoğun desteğiyle beraber yürüdü. Talepleri netti: “Taksimi kazandık, yaşam hakkını da kazanacağız.”
istanbul Elif karan
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, tıpkı 1 Mayıs’ı İstanbul’un kalbinde, Taksim Meydanı’nın da kutlamak isteyen emekçilerle omuz omuza, Taksim’de olduğu gibi tüm Türkiye’yi saran Gezi Parkı direnişinde de, direnişçileri yalnız bırakmadı. Platform 4 Haziran günü Galatasaray Meydanı’ndan başlayarak Gezi Parkı’na yürüyüş gerçekleştirdi. 1. haftasına giren direnişte başından beri yer aldıklarını belirten Platform, hükümetin de kadın düşmanlığından vazgeçmesi gerektiğini vurguladı. Gezi Parkı’nı terk etmeyen direnişçilerin iradesini emsal gösteren Platform “Taksimi kazandık, yaşam hakkını da kazanacağız” dedi.
yor ki halk Taksimi, Gezi Parkı’nı korurken, hükümet on binlerce polisi TOMA’larla, insanları gaza boğarak saldırtmayı biliyor. Polisleri Taksim’de halkın karşısına dikeceğinize, halka gazlarla, TOMA’larla, copla saldırtacağınıza, kadın katillerine karşı dikin. Taksim’i değil kadınları koruyun. Taksim’i gençlere, emekçilere, kadınlara kapatacağınıza, Gezi Parkı için sermayeye karşı direnen halka gazla panzerle saldıracağınıza 6284 sayılı kanunu uygulayın.” dedi.
Fatma Şahin ve Yargıtay görevini yapsın Yargıtay’ın daha önce kadın katillerine ceza indirimi uygulamayacağına dair açıklamasına rağmen Yargıtay’ın geçtiğimiz haftalarda öldürülen Naciye Kalyoncu’nun davasında açıklamasını çiğneyerek katile indirim 6284’ü uygulayın 1 haftadır Taksim direnişinde olduk- uyguladığını belirten Platform, larını belirten Platform “Hükümet Yargıtay’ı göreve çağırdı. Ayrıca Aile kadınları korumak için yeterli polisi ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma olmadığını söylüyor. Ancak görülü- Şahin’in Burdur’da yaptığı açıkla-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Kolluk Uygulamaları” seminerine katıldı. Ancak her gün gelen yeni bir kadın cinayeti Şahin’in değerlendirmelerin sözde kaldığını, erkek egemen zihniyetini değiştirmedikçe de böyle kalacağını ortaya koymaya devam ediyor. YARIN GÜNCEL
mada medyanın kadın cinayetleri haberlerini manşet yaparak büyüttüğünü söylemesi üzerine Platform Şahin’e “Türkiye’de her gün 5 kadın kardeşimiz öldürülmeye devam ediyor. Kadın cinayetlerini gizlemeyin. Gerçekleri açıklayın. Kadınları koruyun. Kadın katillerine ağır ceza verin” dedi.
ye Yılmaz konuşma yaptı. Kadın cinayetlerine karşı mücadeleye devam edeceklerini, devletin kadınları korumadığını, aksine katillerini koruduğunu belirtti. Ayrıca kadınlara sahip çıktıklarını belirten Yılmaz, bu mücadeleyi 3 senedir sürdürdüklerini belirtti ve tüm kadınları bu mücadeleye davet etti. Yılmaz konuşmasını bitirirken “Faşizme karşı omuz Yaşam hakkını da kazanacağız omuza” sloganı atıldıktan sonra, tüm Kadınlar Gezi Parkı’na geldiği sırada, Taksim direnişçilerini selamlandı ve Platform İstanbul Temsilcisi Fikri- eylem sona erdi.
“Şerefsiz” dediği için indirim uygulandı
Hüseyin Demirörs
Eşini 15 yerinden bıçaklayarak öldüren sanığın cezası, Yargıtay’ın bozma kararıyla sadece 1 yıl 8 ay arttırıldı. Eşinin tartışma esnasında “şerefsiz” demesi indirim gerekçesi sayıldı. Hüseyin Demirörs, 15 Temmuz 2011 günü Ayten Demirörs 15 yerinden bıçaklayarak öldürmüş, sevk edildiği mahkemece tutuklanan Hüseyin Demirörs hakkında “yakın akrabayı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Demirörs cinayet suçundan önce müebbet hapis cezasına
Uşak’ta kadın cinayeti
gulsumkav@gmail.com
Jandarma’dan eğitim
Platform direnişin başından bu yana Taksim’deydi
Uşak’ta Meliha S. isimli kadının, 20 yıllık eşi Yücel S. tarafından evde bıçaklanarak öldürüldü. 4 Haziran günü öğle saatlerinde evde başlayan tartışma, Yücel S.’nin Meliha S’nin boğaz ve karın bölgesinden olmak üzere üç yerinden bıçaklamasıyla sonlandı. Meliha S’nin cansız bedenini okuldan dönen kızı buldu. Yücel S. kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Meliha S. Ve Yücel S’nin daha önce de benzer tartışmalar yaşadığı öğrenildi. Uşak daha önce de 15 yıl önce boşandığı adam tarafından öldürülen Nermin Şen davası ile gündeme gelmişti. Nermin Şen’in katili tek celsede, sadece 37 dakikada ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilerek emsal bir karar olarak kadın cinayetleri mücadelesi tarihine kazınmıştı. Nermin Şen için baro da seferber olmuştu. YARIN GÜNCEL
çarptırıldı. Daha sonra ceza maktulün “şerefsiz herif ” diye hakaret etmesinden dolayı ağır tahrik indirimi uygulanarak 18 yıla, ardından iyi hal de eklenerek 15 yıla kadar indirilmişti. Yargıtay’dan dönen karar sonucu, 3 Haziran’da tekrar görülen davada Demirörs bu kez önce 20 yıla, ardından iyi hal indirimiyle 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay geçtiğimiz haftalarda öldürülen Naciye Kalyoncu’nun davasında da açıklamasını çiğneyerek, katile indirim uygulamıştı. YARIN GÜNCEL
Boşanmanın bedeli ölüm
Düzce’de 25 yaşındaki, iki çocuk annesi Elif Çakmak, boşanmak istediği Resul Çakmak’la görüşmek üzere gittiği otel odasında öldürüldü. Bir kadının kendi hayatına dair karar vermesi, boşanmak istemesinin bedeli yine ölüm oldu. Elif Çakmak’ın defalarca bıçaklandığı tespit edilirken, Resul Çakmak cinayeti itiraf ederek teslim oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yayınladığı açıklamayla Elif ’in ailesini birlikte mücadele etmeye çağırdı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun basında çıkan haberleri referans alarak yaptığı araştırmaya göre, kadınların öldürülmesinin en temel nedenlerinden biri kadınların boşanmak ya da ayrılmak istemeleri. Fatma Şahin ise bu konuda kadınların yanında yer almak yerine boşanmaları düşürmek derdinde. YARIN GÜNCEL
GUNCEL
07
5 Haziran 2013
Gün Çağ Aydın
İsyanımız gayet demokratiktir
PRiZMA
Gezi Parkı’nda ki direniş, insanların kendisine dikte edilen yaşamı kabullenmeyeceğinin en büyük göstergesidir. 15-16 Haziran direnişlerinden bu yana memleketin en büyük direnişi olma özelliğini taşıyor. Her kesimden ve görüşten insanı bir araya getiren bu direniş, iktidarın koltuğunu sallayan ve halka büyük bir özgüven veren ayaklanmaya dönüşmüştür. Bu direniş “3-5 ağacın” kesilmesine karşı başlatılmış ve AKP hükümetinin zulmüne dur deme yoluna girmiştir. Tayyip Erdoğan her istediğini yapabileceği gafletine kapılarak toplumun büyük bir kesimini karşısına almıştır. Halkın bu direnişi, hiç bir şeyin kendisine rağmen yapılamayacağının bir göstergesi olmuştur. Tayyip Erdoğan’ın ben ne dersem o olur yaklaşımı bu direniş karşısında iflas etmiştir. Gezi Parkı’nda başlayan protestolar memleketin dört bir tarafına yayılarak direnişin de bir seçenek olduğunu herkese göstermiştir. Her yaştan insan kırk yıllık “militan” gibi maskelerini takıp direniş alanına geldi. Tüm kesimlerin ortaklaştığı asıl nokta ise Tayyip Erdoğan’a dur diyen bir çizgi halini aldı. Tayyip Erdoğan kendisinin “sarsılmaz” iradesinin bu denli sarsıldığını gördüğünde ise çareyi tehditler savurmakta buldu. Kendisine oy veren %50’yi yine hatırlatan Erdoğan, o oy potansiyelini sokaklara dökerek halkı birbirine kırdırma hevesine kapıldı. Ancak bu tehlikeli söylem direnişi durdurmaya elbette ki yetmedi. Sokakta direnen insanlarımız her geçen gün daha ağır bedeller ödedi. Böylesine kararlılıkla ilerleyen bir direniş önüne kurulacak her barajı yıkıp geçebilme kararlılığına sahiptir. Bu isyan ileri dönemlere dair büyük umutlar taşımaktadır. Yine aynı şekilde baharın gelişini müjdeleyen bir direniştir. Saltanat sevdalılarına vurulan sert bir tokattır. Dikkat ederseniz marjinaller yaftası bu sefer tutmamıştır. Marjinaller söylemiyle yol alamayan hükümet bu sefer de çapulcular yaftalamasını ön plana çıkarmıştır. İsyanımızdan nizami bir tutum beklemeyin. Memleketin en ahlaklı insanlarının gerçekleştirdiği bu direniş hükümete yönelik büyük bir kibir taşımaktadır. Bu kibri büyüten üzerlerimize atılan gaz bombalarının ta kendisidir. Sokak aralarında arkadaşlarımıza işkence yapılmasıdır. Kardeşlerimizin kafasının kırılmasıdır, gözlerini kaybetmesidir. Panzer altında kardeşlerimizi ezdiğiniz için size öfkeliyiz. Plastik mermilerle her tarafımızı delik deşik ettiğiniz için can havliyle direniyoruz. Kardeşlerimize sokak ortasında ateş ettiğiniz için sizi affetmeyeceğimizi bilin. Bu direnişte sizler bizden can aldınız. Öfkeliyiz. Kardeşlerimizi öldürdüğünüz için bile özür dileme gayreti içerisine girmiyorsunuz. Ancak unutmayın ki bu çeliğe su verildi bir kere. Artık halkımız bir araya geldiğinde size kök yolduracağının farkındadır. Demokrasi söylemleri altında bizi sandık başına çağırmayın. Yeri gelir bu halk sizi sandıkta da mağlup eder. Ama bu gün sokakta mağlup olma vaktiniz gelmiştir. Üzerimize tüm gücünüzle saldırmanıza rağmen direniyoruz. Tüm korkutma çabalarınıza rağmen de direneceğiz. Bu engebeli, dolambaçlı ve sarp yolun sonu insanların özgürleştiği kent meydanlarına açılıyor. Pes etmeyeceğiz. guncagaydin@hotmail.com
67 il ayaklandı
Gezi Parkı’nın korunması amacı ile başlayan, daha sonra AKP’nin yasakçı politikalarına karşı bir demokrasi mücadelesine dönüşen eylemler 28 Mayıs’tan beri sürüyor. Bakan Güler’in açıklamalarına göre 67 ilde 235 eylem yapıldı. İstanbul dışındaki önemli duraklardan Ankara’da polisin yoğun saldırısı biliniyor. Hatay’da ise bir vatandaşı polis kurşunu ile kaybettik.
İl il direniş
Eskişehir’de AKP İl Başkanlığı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Daha sonra bir basın açıklaması okundu.
istanbul Ufuk alp
dan” kaynaklandığını açıkladığını hatırlattı. Yapılan bütün tetkiklerde ölümün önden Gezi Parkı’nın savunulması amacıyla ve arkadan başa alınan darbeler sonucu olbaşlayan barışçıl protestolar polisin yo- duğu görüldü. Vücutta herhangi bir kurşun ğun saldırıları sonrası bir direnişe dönüşmüş, izi tespit edilemedi” dedi. birçok İstanbul’lu bu direnişe katılmıştı. İşte 4 Haziran günü yaklaşık 50.000 kişinin hem İstanbul’daki bu direnişe destek vermek katılımıyla son yolculuğuna uğurlanan Abhem de bulundukları yerlerde AKP’nin politi- dullah Cömert’in ailesi suç duyurusunda kalarını protesto etmek amacı ile tüm Türkiye’de bulunacak. eylemler yapıldı. Bu illerden ön plana çıkanlar ise Ankara, İzmir, Eskişehir, Antakya ve Ada- Adana’da halktan polise tepki na’daki eylemler oldu. Adana’nın Merkez Çukurova İlçesi’nde toplanan yüzlerce kişi, İstanbul Taksim’deki Ankara’da yoğun saldırı Gezi Parkı olaylarında polisin sert saldıAnkara’da, Taksim Gezi Parkı’na yönelik rısını protesto etti. Toplanan halka polis saldırıları protesto etmek amaçlı düzenle- tazyikli su ile saldırdı. Adana Valisi Hüseyin nen yürüyüş polis saldırısıyla sonuçlandı. Avni Coş, akşamki eylemde 23 polisin yaKuğulu Park’ta toplanan demokratik kitle ralandığını, 31 kişinin gözaltına alındığını örgütleri Kızılay’a doğru yürümek isteyince açıkladı. Daha sonra 4 Mayıs saat 12.00 polis tazyikli su ve gaz bombalarıyla saldı- sıralarında Güzelyalı Mahallesi Turgut Özal rıda bulundu. Bulvarı Gökkuşağı kavşağında bir araya geAnkara’da 31 Mayıs Metin Lokumcu len yaklaşık 100 kişi, yolu trafiğe kapatıp, anmasının ardından başlayan Gezi Parkı hükümet aleyhine sloganlar attı. Çevrededirenişi 45 saatin ardından başarıya ulaştı, ki apartmanlarda oturanlar da balkonlara Kızılay’ın dört bir yanını TOMA’larla ku- çıkıp, tencere ve tavaları birbirine vurarak şatan çevik kuvvet ekipleri çekilme kararı eylemcilere destek verdi. Bu arada bir povermek zorunda kaldı. lis amiri, “Türk Bayraklı gruba müdahale TKP, ÖDP, Halkevleri, Öğrenci Kolek- etmek istemiyoruz. Biz sizi seviyoruz. Aratifleri, EHP, CHP gibi örgütlerin katıldığı nızdaki provokatörlerin oyununa gelmeyin. eylemde sıklıkla “Hükümet İstifa”, “Her Eyleme son verip, dağılın” diye çağrıda buyer Taksim her yer direniş” gibi sloganlar lundu. Bunun üzerine gruptan bazı kişiler, yolun kenarından aldıkları taşları polislere atıldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı fırlattı. İki TOMA aracı, grubun üzerine Melih Gökçek, twitter üzerinden polemiğe ilerleyip, tazyikli su sıktı. Polisin saldırısıyla girdiği birisine “Vallahi sizi bir kaşık suda eylemciler ara sokaklara dağıldı. Balkonboğarız ama dua edin ki biz demokrasiye lardaki vatandaşlar da tencere ve tavaları inanıyoruz.. Bizde kaba kuvvet ve eşkı- birbirine çarparak tepkilerini sürdürdü. yalık yok.” ifadesini de kullandı. Gökçek bu ifadeleri kullandığı sıralarda Kızılay İzmir’den İstanbul’a destek Meydanı’nda polisin çok sayıda gaz bom- İzmir’de, Taksim’deki Gezi Parkı direnişine bası ile yoğun saldırısı gerçekleşiyordu. destek veren yaklaşık 5 bin kişi Alsancak’taBu arada direnişin ilk gecesinde Kuğu- ki Gündoğdu Meydanı’nda toplandı. lu Park’ta gerçekleşen Gezi Parkı eylemine Bu gruptan, kentteki spor kulüpleriBehzat Ç. Dizisinin baş rol oyuncusu Erdal nin taraftarlarının ağırlıkta olduğu yaklaBeşikçioğlu da katıldı. şık bin kişi, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yürüyüş yapıp, “Hükümet istifa”, “Her Antakya’da bir vatandaşı kaybettik yer Taksim her yer direniş”, “Tayyip istifa” Direnişin önemli ayaklarından Antakya’nın sloganları atarak, tekrar meydana döndü. Armutlu ilçesinde Abdullah Cömert isimli Grup daha sonra Basmane Meydanı’na 22 yaşındaki bir genç, polis saldırısında ka- ulaştığında AKP Konak ilçe binasına birfasına aldığı darbelerden dolayı öldü. kaç kişi taş atmaya başladı. Çevik Kuvvet Polis tarafından öldürülen Abdullah polisi bu kesimde gruba biber gazıyla Cömert isimli genç CHP Gençlik Kolları saldırdı. Basmane Meydanı’nda gerginlik üyesiydi. Hatay Valiliği konuyla ilgili bir sürerken, göstericilerin büyük bölümü ise açıklama yaptı. Açıklamada Cömert’in Gündoğdu Meydanı’nda eylemlerini sür“kimliği henüz belirlenemeyen bir kişinin dürdü. İzmir’de yapılan eylemlerde gözalaçtığı ateş sonucu” öldüğü iddia edildi: tına alınanlardan 23’ünün yaşının, 18’in “Abdullah Cömert isimli vatandaşımız, altında olduğu belirtildi. Gözaltındakilerin kimliği henüz belirlenemeyen bir kişinin savunma hakkı için İzmir Barosu bünyeaçtığı ateş sonucu ağır yaralanmıştır. Yaralı sinde gönüllü avukatlardan yetkili hukuk vatandaşımız kaldırıldığı hastanede yapılan birimi oluşturuldu. İzmir’de Basmane Meytüm müdahalelere rağmen kurtarılamaya- danı’ndaki göstericiler polisin biber gazı rak hayatını kaybetmiştir. Olayla ilgili ola- ve su sıkarak saldırması sonrası yeniden rak adli makamlar tarafından geniş çaplı Gündoğdu Meydanı’na yöneldi. Gündoğinceleme başlatılmıştır” denildi. CHP Ha- du Meydanı’nda çatışmaların yaşanması tay Milletvekili Hasan Akgöl; Abdullah’ın üzerine göstericilere destek verenlerin sayısı kurşundan değil, başına isabet eden iki dar- arttı, saat 18.30 sıralarında 10 bine yaklaştı. beden dolayı yaşamını yitirdiğini söyledi. İzmir’in diğer ilçe ve semtlerinde de vaBir televizyon kanalının yayınına telefonla tandaşlar tencere tava çalmaktan, evlerinin bağlanan Akgöl, Hatay Valiliği, İl Jandar- ışıklarını yakıp söndürmeye, yollarda yüma Komutanlığı başta olmak üzere yetkili rüyüp slogan atmaya kadar çeşitli eylemler birçok kurumun Cömert’in ölümünün yapıyor. Bazı yerlerde AKP İlçe binalarına “Nereden geldiği belli olmayan bir kurşun- taşlı saldırıda bulunanlar da oluyor.
Antalya’da binler AKP İl Binası’na yürüdü. Polis 36 kişiyi gözaltına alıp akşam serbest bıraktı.
Konya’da, Konya Kültür Park’ta bir araya gelen yaklaşık 400 kişi Taksim’e selam yolladı.
Niğde’de yüzlerce kişi 2 saat süren oturma eylemi yaptı. Taksim’e destek mesajları yollandı.
Samsun’da AKP binasına yürüyen 10.000 kişiye polis saldırdı. Bir üniversiteli öğrenci yaralandı.
Mersin’de, Özgür Çocuk Parkı önünde Mersin halkı direnişe destek olmak için parkı işgal etti.
Balıkesir’de Gezi Parkı direnişine destek için düzenlenen yürüyüşe yaklaşık 500 kişi katıldı.
EKONOMI
08
6 Haziran 2013
Gezi Parkı direnişi borsayı çökertti
Cem Kaptanoğlu
Taksim’e çıkmak - III Türkiye’de toplumsal mücadele meydanında yer alan aktörler, sosyal, sınıfsal güç dengelerindeki konumlarına göre Taksim Meydanı’na çıkarlar. Taksim, toplumsal aktörlerin boy gösterdiği bir sahne gibidir. Siyaset meydanında güç dengeleri aleyhlerine dönen birçok toplumsal, siyasal yapı, bu simgesel sahneden de çekilmiş veya dışlanmıştır. AKP, iktidar bloğunda yerini sağlamlaştıran her egemen güç gibi bu konumunu Taksim’de sembolize etmek istedi. Taksim’e, bir cami yaparak “çıksa”, belki güçlü bir dirençle karşılaşmayacaktı, ama o, cami ile yetinmeyip, Gezi Parkı’nı, AKM’yi, yani tüm meydan’ı istedi. Oysa, Taksim hiçbir dönemde yalnızca devletluların meydanı olmadı. Sivil toplumsal güçlerin “Taksim’e çıkma” arzuları, devletin otoritesine en güvendiği, “Meydan benim” dediği dönemlerde bile, devletluları, Sular İdaresi’nin önünde 7/24 polis bekletmeye mecbur etti. Kısaca, toplumsal muhalefetin kendisi olmasa da, etkisi her zaman Taksim’deydi. Ayrıca Taksim ve çevresi, farklı sınıfların, kimliklerin, laik, marjinal, sıra dışı yaşam tarzlarının, kendilerini görece özgür bir şekilde sergiledikleri bir kamusal alandı. AKP, Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların asla yalnızca birere ağaç olmadıklarının, çok farklı şeylerin yerine geçeni, simgesi olduklarının farkındaydı, ancak o ağaçların temsil ettiği toplumsal ilişkiler ve yaşam tarzlarını Taksim’den söküp atabileceğini düşünmekle büyük bir hata yaptı. Çünkü Park ve ağaçlarıyla kendisine Taksim’de yer bulan toplumsal muhalefet, Taksim’den ağaçların sökülmesinin, yalnızca bir çevre sorunu değil, kimliğine, yaşam tarzına yönelik bir müdahale olduğunu biliyordu. Direnenler, Taksim’den çıkarılmanın, Sağ muhafazakar iktidarın, yeme- içmekten oturup kalkmaya, cinsellikten çocuk doğurup yetiştirmeye yaşamın her veçhesine gözünü dikmiş despotizmine, din referanslı beden politikalarına teslim olmak anlamına geleceğinin farkındaydı. Toplumu, farklı sınıf ve kimlikleri, keyfince eğip bükebileceği vehmine kapılan iktidarın, Taksim’i de istediği gibi düzenleme küstahlığı ayağına dolaştı. Başbakanın despot bir baba edasıyla topluma ısrarla dayattığı İslami, muhafazakar beden politikaları veya biyo-politikalar, toplumsal hayata, özellikle kentli-laik kesimlerin gündelik yaşamlarına, öfke ve isyan duyguları yaratmadan müdahalede bulunamazdı. AKP’nin yüzde ellilik çoğunluk despotizminin, “öteki” bedenleri/kimlikleri zapturapt altına alma projesinin Taksim’de meydana çıkan simgesel ifadesi olarak ağaçların sökülmesi, tarihi direnişi başlattı. Toplumsal muhalefetin Taksim’deki sembollerinin meydandan çıkarılmak istenmesi, başta gençler ve kadınlar olmak üzere geniş kesimleri, bu sembollerde ifade bulan kimliklerini, yaşam tarzı ve ilişkilerini savunmaya zorladı. Taksim direnişi, kendi değerlerinin değersizleştirilip aşağılandığı duygusunu yaşayan, başta kenti laik orta sınıf olmak üzere geniş kitleleri ülkenin farklı meydanlarında topladı. Bu direnişlerin, demokrasi adına önemli kazanımları oldu, örneğin, 2014 1 Mayıs’ında emekçilerin Taksim’e çıkmasını engellemek, Gezi Parkı’na AVM yapmak, AKM’yi yıkmak, Taksim’de gösteri yapmayı yasaklamak, özellikle de “şimdiki gençler apolitik” demek artık çok zor. Gezi Parkı’nda sökülmek istenen ağaçlara bakan herkes aynı şeyi görmüyor. Ancak ağaçları, toplumdan sökülüp tahrip edilmek istenen özgürlük, eşitlik, adalet, dayanışma, direnme hakkı gibi “iyi” olan şeylerin bir parçası olarak gören herkes, Taksim direnişçilerinin yanında yer bulabilmeli. Ayrıca ağaçlara kaldırabileceklerinin çok ötesinde anlamlar yüklemek, ağaçlarda “devrim”i “halk iktidarını” görmek de yanıltıcı olur. Bir zamanlar Taksim’e “Süngü heykeli” dikenlerin, Taksim’i onlarca yıl emekçilere yasaklayanların, düşen süngülerini yeniden Taksim’e dikmeye çalışanların Gezi Parkı’ndaki ağaçlarda gördüklerine ise, ne Taksim ne de toplumsal mücadele sahnesinde artık yer yok. Çünkü o ağaçlar onların süngülerine rağmen yeşerdi
Türkiye’nin gündeminden günlerdir düşmeyen Gezi Parkı direnişi ekonomiyi de vurdu. Taksim’de başlayan ve tüm ülkeye yayılan protesto eylemleri sonunda borsayı da çökertti. Şirketlerin değeri 50 milyar lira azaldı. Bunun üzerine açıklama yapan Başbakan Erdoğan, “Bu olaylarla bu olayları lütfen ilintili hale getirmeyin” dedi.
İstanbul Rıfat çapar
İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nda geçen hafta başlayan eylemlerin, hafta sonu farklı illerde yüzbinlerce insanın katıldığı protestolara dönüşmesinin ardından siyasi tansiyondaki artışın etkisiyle Borsa İstanbul sert düşüşle başladı. İlk işlemlerde yüzde 6’nın üzerinde düşüşle açılan Borsa İstanbul’da kayıplar yüzde 8’in üzerine çıktı. Uzun süre işlem yapılmayan 10 yıllık tahvilde ilk işlemler yüzde
7,08 seviyesinden gerçekleşti. 10 yıllık faiz cuma günü yüzde 6,84 seviyesinden kapanmıştı.
lirlendi. Önceki kapanışta doların satış fiyatı 1,8790 lira, Avro’nun satış fiyatı ise 2,4370 lira olmuştu.
Faiz ve dolar yükseldi Gösterge faiz ise 24 baz puanlık artışla güne yüzde 6,31’den başladı. Gösterge faiz saat 10.11 itibariyle yüzde 6,48 seviyesinde seyretti. Bankalararası piyasalarda dolar 17 ay aradan sonra 1,90’ı gördü. İstanbul serbest piyasada dolar 1,9010, avro 2,4730 liradan haftaya başladı. 2,4680 liradan alınan Avro’nun satış fiyatı 2,4730 lira olarak be-
Erdoğan normal karşıladı Başbakan, Fas ziyareti öncesi havaalanında düşen borsaya ilişkin, bunun genel bir düşüşte olabileceğini, yaşan olaylarla hemen ilintili hale getirilmemesi gerektiğini belirtti: “Borsa iner çıkar. Her zaman istikrarlı ilerlemez. Ama 90 binin üzerini gördük. Kimse bunu sormuyor. 3-5 bin puan iner, sonra 100 bini yakalar. Siz bu sürecin
Ekonomide neler oluyor? TÜİK verilerine göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 0,9 azaldı.
Otellerde iptaller başladı Gezi Parkı direnişi, turizm sektörü ve turistleri de etkiledi. Yaşanan olaylar sebebiyle birçok turistin Taksim ve civarındaki otelleri terk ettiğini ifade eden TUROB Başkanı Timur Bayındır, turistlerin birçoğunun Sirkeci ve Sultanahmet’e yerleştiğini dile getirdi. Taksim’de yaşanan protesto eylemleri bölgede bulunan turistleri bir hayli tedirgin etti. Turistlerden kendilerine çok sayıda şikâyet geldiğinin altını çizen Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği Başkanı (TUROB) Timur Bayındır, “Özellikle bölgedeki otellerden yoğun kaçış yaşanıyor. Büyük otellerde yüzde 30’lara varan iptaller oldu” dedi. YARIN GÜNCEL
cemkaptanoglu@yahoo.com.tr
Türkiye’nin ihtiyacı acil demokrasi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Mayıs ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) aylık yüzde 0,15 arttı, Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) yüzde 1 oranında arttı. Yıllık enflasyon ise TÜFE’de yüzde 6,51, ÜFE’de yüzde 2,17 oldu. Fiyatı en fazla artan ürün yüzde 48,07 ile patates oldu. Onu yüzde 25,11 ile yurtiçi turlar izledi. Ana harcama grupları itibariyle 2013 yılı Mayıs ayında endekste yer alan gruplardan eğitimde %1,73, lokanta ve otellerde %0,75, eğlence ve kültürde %0,46 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle 2013 yılı Mayıs ayında endekste yer alan gruplardan çeşitli mal ve hizmetlerde %0,37, ev eşyasında %0,22 düşüş gerçekleşti. YARIN GÜNCEL
bütününe bakın. Bir tarafta havalimanı ihalesi yapılıyor. Arkasından bakıyorsunuz köprüyle ilgili ihale yapılıyor. Bütün bunlar ekonomik olarak nereye geldiğimizi gösteren ihalelerdir. Türkiye’de özgüven vardır. Borsayla ilgili değerlendirmeleri yaparken sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya bakın. Bunlara genel olarak baktığınızda çok farklı bir tabloyu görebilirsiniz. Bu olaylarla bu olayları lütfen ilintili hale getirmeyin.”
AVM hayali ekonomiyi dağıttı Gezi Parkı’nda başla- günden güne büyürken yan yangın bütün AKP’nin korkulu ülkeyi sarmakrüyası oldu. la beraber ayGüya Genı zamanda zi Parkı’na AKP’nin çok AVM yaparak övündüğü Taksim’i canlanekonomiyi de dıracağını hayal RIFAT ÇAPAR yazdı altüst etti. Geeden Başbakan zi Parkı direnişi Erdoğan’ın hevesi
Kamu, yalnızca 4 ayda 5 milyar 562 milyon dolar dış borç ödemesi gerçekleştirdi. Kamunun 1-8 Mayıs haftasında yaptığı dış borç ödemeleri ise 87,3 milyon dolara ulaştı. Zengin ile yoksul arasındaki gelir farkı 8 kata ulaştığı, nüfusun yüzde 16,1’inin yoksulluk riski altında bulunduğu Türkiye’de İstanbul’daki milyarder sayısı 24’e yükseldi. Köprü ve otoyollardan 244 milyon 427 bin lira gelir elde edildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 35 milyon elektrik sayacının değişiminin gerçekleşeceğini bildirdi.
kursağında kaldı. Büyük bir öfke nöbetine tutulan Erdoğan, eyleme katılan milyonlara “çapulcu” diyerek büyük bir tepki yağmuruna tutuldu. Milyonlar düzenin çapulculuğuna sessiz kalmayarak gerçek gücünü gösterdi. ormanların talan edilmesine, suların, doğanın, yeryüzünün tüm kaynaklarının sermaye tarafından yok edilmesine karşı duruşunu bu son bir haftada bize gösterdi. AKP’nin çapulculuğuna ne demeli? Milyonlarca ağacın telef olacağı 3. havalimanı projesine geçit verdi. Yine aynı şekilde 3. köprüye de izin vererek çevre kıyımının önünü açtı.
Çevresel kaynakları kirleterek yok eden HES’lerin kurulmasına izin veren Tabiat Kanunu, orman alanlarını satışa ve imara açan 2/B Yasası, kentsel dönüşümle kentlileri evlerinden eden Afet Yasası, yabancılara gayrimenkul satışını düzenleyen Mütekabiliyet Yasası, önceden bir devlet çiftliği olan AOÇ topraklarının parça parça yağmalanarak satılması, İstanbul ormanlarını imara teslim edecek olan üçüncü köprü, kamusal kıyı alanlarını özel sektörün kullanımına veren Galataport ve Haydarpaşaport projeleri, İstanbul’da Tarlabaşı, Fener, Balat ve Ayvansaray gibi, İzmir’de Kadife Kale gibi kent merkezlerinde
tarihi bölgeleri sermayenin yağmasına açan soylulaştırma projeleri, İstanbul’un en eski yerleşimi olan Yenikapı kalıntıları üzerinde inşaatı devam eden Marmaray Tüp Geçit Projesi ve diğerleri... Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “gösteriler ekonomimize ve uluslararası itibarımıza zarar verir hale geldi” derken aslında sonuna kadar haklı. Son yaşanan gelişmeler bunu gösteriyor. Borsa çöktü, enflasyon yükseldi, turizm sektörü duvara çarptı ve sayamadığım birçok darbeyi yedi. Buna sebep olan da AKP’dir. vatandaşı suçlaması da onun acizliğidir.
EMEK
09
5 Haziran 2013
Sendikalar Gezi Parkı için grevde
TEKSAN Davası sona yaklaştı
Taksim’den tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı direnişine destekler büyüyerek devam ediyor. Günlerdir Gezi Parkı için direnen ve kazananlara destek olmak için, DİSK, KESK,TMMOB ve TTB ortak grev kararı aldılar. Önce uyarı eylemleriyle başlayan süreç ülke çapında grevlerle güçlendi. İstanbul ibrahim keskin
22 Haziran 2012 tarihinde TEKSAN Sanayi Sitesi’ndeki Robtech adlı kaçak atölyede gerçekleşen patlama sonucu 4 işçi hayatını kaybetmişti. Atölye sahibi Zafer Akansel ve üst firmanın patronu Yusuf Vasfi Özalp’in taksirle adam öldürmekten yargılandıkları davanın 6. duruşmasında ise dava bilirkişi raporunun incelenmesi ve karara bağlanması için 17 Temmuz 2013 tarihine ertelendi. Patlamada ölen işçilerden Ahmet Uysal’ın babası Bülent Uysal şunları söyledi: “Sanık avukatlarının TC kurumlarından alınan raporu “ciddiye almamak”, “yeterli bulmamak” deyimlerini kullanarak reddetmeleri sayın mahkemenin üyelerini kandıramamıştır. Sanık avukatlarının oyalama taktikleri başarısız olmuş davamız hemen hemen karar aşamasına gelmiştir.” Eşini iş kazasında kaybeden Lütfiye Körpe dava hakkında “Benim eşim de işçiydi. Onu 6 yıl önce iş kazasında kaybettim. Sonuçta bunları başkaları da yaşamasın istiyorum. Buraya destek olmaya geldim. Başka işçiler ölmesin diye buradayım” diye konuştu. Platform avukatı Gökçesu Özgül duruşmayı şöyle değerlendirdi: “TEKSAN Davası’nda ilerlemiş durumdayız. Davanın aydınlanması için alınması gereken uzman bilirkişi raporu geçen duruşmada gelmişti. Bu duruşmada sanık avukatları tekrar rapor alınmasını istediyse de mahkeme heyeti reddetti. Savcıya gidecek dosya. Bu aşamadan sonra da karar verilecek. YARIN GÜNCEL
IKEA’ya uluslararası protesto
UNI IKEA Küresel Sendikalar Birliği, Stockholm’de yapılan konferansında IKEA’nın sendika karşıtı tutumunu protesto etmek, işyerlerinde yaşananlar hakkında basın ve kamuoyunu bilgilendirmek için IKEA’nın bulunduğu ülkelerde kampanya örgütleme ve değişik eylem biçimlerini hayata geçirme kararı aldı. 16 farklı ülkeden gelen IKEA’da örgütlü sendika ve federasyonların temsilcileri iki gün süren konferansta IKEA’nın ülkelerindeki uygulamalar hakkında bilgi verdi. IKEA’nın Türkiye’de çalışanlara ilişkin baskılarını anlatan Koop-İş’ten Deniz Akdoğan IKEA yönetimininin Türkiye’de IKEA’a ait işyerlerinde çalışan emekçilere sendikaya üye olmamaları için baskı yaptığını, sendika üyelerinin güvenlik görevlileri tarafından notere götürülerek sendikadan istifa ettirildiklerini söyledi. YARIN GÜNCEL
5 HAZİRAN PERŞEMBE 2013
DİSK ve KESK’in 5 Haziran için açıkladığı grev kararlarının ardından DİSK, KESK, TMMOB, TTB ortak bir açıklamayla iş bırakma ve meydanları doldurma çağrısı yaptı. KESK grevde! Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), daha önce güvenceli iş ve ücret güvencesi talebiyle yapacağını duyurduğu grevi 5 Haziran’dan 4 Haziran’a çekti. KESK iki gün boyunca sürecek grevde, tüm ülkedeki iş yerlerinde halkın can güvenliğini, düşünce, ifade ve eylem hakkını yok sayanları kınayacaklarını belirtti. İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünden yürüyüşe başlayan KESK, “Her yer Taksim, her yer direniş” yazılı pankart ile Gezi Parkı’na yürüdü. KESK, yürüyüş boyunca sık sık “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Taksim bizim, İstanbul bizim”, “Hükümet istifa” sloganları attı. “Bugüne kadar ötekileştirilen kadınlar, Kürtler, LGBTT’ler, AKP faşizmine teslim olmayacak” diyen KESK, direnişi büyütme çağrısı
yaptı. Yürüşe pek çok siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve DİSK’e bağlı sendika da destek verdi.
son bir haftadır yaşananların, uzun süredir gecenin karanlığının hakim olduğu ülkede eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye hasret bırakılan Ankara ayakta kesimlerin umutlarını yeniden Ankara’da BTS üyeleri 4 Haziran filizlendirdiği belirtildi. AKP’nin, saat 12.30’da Ankara Garı önünde toplumun yaşam alanlarına doğbir araya geldi ve bir basın açıkla- rudan müdahale ettiği ve muhalif masıyla greve başladı. BTS Genel kesimlerin tümüne saldırdığı belirBaşkanı Nazım Karakurt tarafın- tilen açıklamada kamu emekçileridan okunan basın açıklamasında nin de haklarına yönelik saldırılara
DİSK ve TTB de grevde DİSK Başkanlar Kurulu, AKP’ye karşı halkın biriken öfkesinin direnişe dönüşerek ülke geneline yayılmasına ilişkin olağanüstü toplandı. DİSK Yönetim Kurulu’nun aldığı “AKP diktatörlüğüne karşı İHTAR EYLEMLERİ”nin yaygınlaştırılması kararını değerlendiren Başkanlar Kurulu 12 günlük için iş bırakma kararı aldı. Yapılan açıklamada “Gelinen son noktada, DİSK Yönetim Kurulu ve Başkanlar Kurulu, “Direniş Şartları”nın hayata geçirilmesi için açık desteğini gösterme kararı almıştır” denildi. Ardından DİSK’e bağlı sendikalara üye yüzlerce kişi Gezi Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu’nun (KESK) başlattığı iş bırakma eylemine Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) katıldı. Şişli’deki DİSK Genel Merkezi önünde toplanan sendika üyesi yüzlerce kişi Taksim Gezi Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun da katıldığı yürüyüşe İstanbul Tabip Odası da destek verdi. İstanbul’da DİSK Genel Sekreteri Arzu Atabek Çerkezoğlu basın açıklamasını okudu. DİSK üyeleri Gezi Parkı’na geçti. Onbinlerce KESK üyesi, TMMOB üyeleri, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler Taksim’e yürüdü. Hava-İş üyesi yüzlerce kişi Gezi Parkı’na “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları atarak girdi.YARIN EMEK
Her yerde grev var
sayı: 87
Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler
can çoksöyler berna dülger can çoksöyler ELİF KARAN ibrahim keskin MELİKE ÇINAR nurseli gözüaçık RIFAT ÇAPAR sanem deniz kural SERKAN ATAK SEVDA POLAT UFUK ALP Yaşar aslan
tasarım
çağatay dirilgen EZGİ CEREN AĞTAŞ rasim araz yusuf yasin yakşi
dağıtım
rıfat çapar
6 aylık abonelik: 30 tl sanem deniz kurAl adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: tr28 0001 0006 15577226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88
imtiyaz sahibi
fadik temizyürek
sorumlu yazı işleri müdürü
ışıl kurt
Yönetim adresi
basıldığı yer
rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792
garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010
karşı iki günlük bir grev ilan ettiği, mücadelenin sürdürüleceği ifade edildi. Basın açıklaması sırasında bir araç hızla greve çıkan emekçilerin üzerine sürüldü. Emekçilerin tepki göstermesi üzerine aracından çıkardığı sopayla kitleye saldıran araç sürücüsü, kitlenin müdahalesiyle uzaklaştırıldı. Basın açıklaması alkışlarla son buldu.
Diyarbakır
İzmir İzmir’de bir devlet hastenesi. TTB’nin çağrısıyla doktorlar da grevdeydi.
Diyarbakır Eğitim Sen, KESK’in aldığı grev kararıyla birlikte Taksim için iş bıraktı.
Ağrı Ağrı da TTB’nin çağrısıyla Taksim’den yükselen sese kulak verdi.
Antalya Antalya’da grev davullarla zurnalarla halay çekilerek başladı.
Taksim Gezi Parkı direnişine destek olmak için başlatılan grev sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin birçok şehrinde uygulandı. İzmir’den Diyarbakır’a, Ağrı’dan Mersin’e birçok lehirde sendika ve odalar iş bırakarak “Her yer Taksim, Her yer direniş” sloganlarıyla meydanlara indi. KESK’in başını çektiği iş bırakma eylemine Çarşamba günü DİSK, TTB ile TMMOB da katıldı. Böylece öğretmenler, doktorlar, işçiler, mimar ve mühendislerden oluşan yaklaşık 850 bin üyeli dört örgüt, doğaya, yaşama, emeğe ve Taksim’e sahip çıkmak için meydanlara indi. Yüz binler hükümetten 4 talepte bulunacak: “Taksim’in Gezi Parkı olarak kalacağı resmen ilan edilsin. Halka uygulanan şiddetin sorumluları hesap versin, istifa etsin. Gözaltına alınan binlerce kişi hakkında soruşturma açılmasın, halktan özür dilensin. Taksim başta olmak üzere tüm meydanlarda uygulanan toplantı ve eylem yasağına son verilsin.” YARIN GÜNCEL
EGITIM (
10
5 Haziran 2013
Üniversiteler direnişe ortak oldular
30 Mayıs’ta Gezi Parkı’nda başlayarak tüm Türkiye’yi saran eylemlere üniversiteler tam katılım gösterdi. Hem üniversitelerinde hem de alanlarda en ön safları tutan üniversiteliler, polis barikatının tam karşısında yer aldılar. Gezi Parkı ve hükümetin antidemokratik uygulamalarının karşısında alanları tam anlamıyla zapt ettiler. eskişehir berna dülger
Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların yok edilerek yerine alışveriş merkezi yapılacak olmasının protesto edilmesi ile başlayan eylem, polislerin eylemcilere yaptığı müdahale sonrasında büyüyerek bir toplumsal muhalefet alanı haline geldi. Muhalefetin her zaman en güçlü olduğu yerler olan üniversiteler de bu alanların dışında elbette ki kalmadı. Üniversitelerden yükselen “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları meydanlarla buluştu. Şehir merkezlerinde meydana gelen direnişlerin de hep en ön saflarını gençler tuttu. Üniversiteler tepkilerini göstermek için, Gezi Parkı’ndaki direnişçilere sahip çıkmak için direnişe geçtiler. Çoğu üniversitelerde öğrenciler meydanları doldurmak için derslerine veya sınavlarına gitmeyi bıraktı. Derslikler boşaldı. Kimi üniversite yönetimleri bu duruma karşı eğitime ara verirken kimileri de mazeret sınavlarına raporsuz da girilebileceğini duyurdu.
Üniversite polis el ele
Bayburt Emniyet Müdürlüğü, “Üniversite Polis El Ele” projesi kapsamında Trabzon’a gezi düzenledi. Bayburt Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, sosyal entegrasyona katkı sağlamak, sosyal barışa hizmet etme, önleyici polislik hizmetlerini benimsetmek ve öğrencilerin Emniyet Teşkilatından beklentilerini belirlemek amacıyla Trabzon’un tarihi ve turistik mekanlarını kapsayan gezi düzenlendiği belirtildi. Açıklamada, Bayburt’tan otobüslerle hareket eden 66 öğrencinin Uzungöl, Ayasofya Müzesi, İskenderpaşa Cami ve Sümela Manastırı’nı gezdiği ifade edildi. YARIN EĞİTİM
Eğitim-Sen grevde
geçti. Çetin Emeç bulvarında birleşen Hacettepe ve ODTÜ öğrencileri “AKP’ye geçit yok” sloganları ile direnişe geçti. Polisin saldırılarına cevap verdi. Üç gün aralıksız süren polis saldırısına karşı ara vermeden gerek alanlarda gerek üniversitede eylemlerini sürdürdüler. Eylemlerin çığ gibi büyümesiyODTÜ, HACETTEPE, le, polis Ankara Üniversitesi önüne ÇANKAYA ÜNİVERSİTELERİ DİRENİYOR kadar ilerledi. Ankara Üniversitesi Polisin saldırılarını Ankara’da da art- öğrencileri de gerekeni yaparak potırması üzerine on binlerce öğrenci lise direnmeye başladılar, direniş bir araya gelerek polise karşı direnişe sürüyor.
ARA VERMEK ZORUNDA KALDILAR Beşiktaş’ta bulunan Bahçeşehir Üniversitesi, saldırıların yoğunluğunun okula kadar gelmesi ve öğrencilerin okulda mahsur kalmasının ardından eğitime ara vermek zorunda kaldı. Sadece Beşiktaş Kampüsün’de derslere ara veren Bahçeşehir Üniversitesi diğer kampüslerinde eğitime devam ediyor. Koç ve Yeditepe üniversiteleri de Gezi Parkı’ndaki eylemlere katılımın yoğunluğu nedeniyle okullarda ders işlenememesinden dolayı eğitime ara verdi.
SINAVLAR ERTELENSİN İstanbul Üniversitesi öğrencileri yayınladıkları bir yazı ile rektörlüğe sınavları ertelemesini söyledi. 6 Haziranda sınavların hala ertelenmemesi durumunda boykota başlayacağını söyledi. Anadolu Üniversitesi de benzer bir durumla karşı karşıya kalıyor. Öğrencilerin çoğunluğu Espark önünde nöbette duruyor ve okula gidilemiyor. Öğrencilerin ağzından “Sınavlar ertelensin” sözlerini duyuyoruz.
Gezi Parkı’ndan başlayan muhalif eylemlere EğitimSen de destek vererek 2 günlük grev yaptı. Eğitim-Sen üyesi 125 bin öğretmen 4-5 Haziranda ders vermedi. Öğretmenlerin 4-5 Haziran’da yaptığı eylemle ilgili açıklama yapan Eğitim-Sen Basın Yayın Sekreteri Tuğrul Culfa, şunları söyledi: “Birincisi hükümetin iş güvencemize yönelik yapmak istediği değişikliklere karşı bir tepki. İkincisi de ülkemizde halkın meşru demokratik tepkisine karşı otoriter, baskıcı yönelimlerine dur demesi için iki günlük greve gidiyoruz, hükümeti uyarıyoruz. Bir an önce hükümet yetkilileri hem kullandığı dilden hem de baskıcı uygulamalarından vazgeçmelidir.” YARIN EĞİTİM
Akademisyenlerden eyleme destek Hacettepe’den de emniyetle işbirliği
Taksim’de toplumsal bir muhalefeti dile getiren halka, polisin yaptığı saldırının ekranlardan düşmediği şu günlerde Hacettepe Üniversitesi de Emniyet Genel Müdürlüğü ile arasında “Ar-Ge Teknolojik İşbirliği Protokolü” imzaladı. Protokol, üniversite ile kolluk güçleri arasında işbirliğini sağlamayı ve suçla mücadelede bilimin etkin kılınmasını amaçlıyor. Yani polisin gazıyla copuyla her türlü muhalif sesi susturması için üniversite ile anlaşıldı.
Protokol kapsamında, dünyada parmakla gösterilecek tarzda bir Ar-Ge Merkezi’nin kurulması da hedeflendi. Polisle işbirliği içinde, bilimin suçla mücadele kapsamında kullanılmasıyla bu amaca ulaşmak, üniversiteleri savaş teknolojisi için çalıştırmaktır.Bu proje ile polisin hali hazırda kullanacağı materyalleri hazırlamak için gençlerde çalıştırılacak. Staj adı altında yapılan bu çalışma ile gençlerin daha etkili araçlar üretmesi isteniyor. YARIN EĞİTİM
Erdoğan’dan Koç’a uyarı Kampüsü Zekeriyaköy’de bulunan Koç Üniversitesi rektörünün Taksim Gezi Parkı olayları sırasında yayınladığı bildiriyi okuyan Başbakan Erdoğan, üniversite rektörünü “Öğrencileri eyleme teşvik etmekle” suçladı. Erdoğan’ın açıklamaları şöyleydi: “Hilton’un önündeki parkla ilgili benim verdiğim kavgayı hatırlatırım. Ama biz olmaz dedik. Bu konuyla ilgili olarak başka bir belediye bu işe yeşil ışık yakmıştır. Büyükşehir Belediyemize herhangi bir yapılaşma istemiyorum dedim. Koç Üniversitesi’nin olduğu yerde 10 yaşındaki ağaçlar kesildi. O zaman çevreciler yanımda yoktu. Üniversite rektörü öğrencilere sınav izni veriyor. Yazı yazıyor ve eylemlere katılabilirsiniz mealinde mektup gönderiyor. Üniversiteler öğrencilerine sahip çıkamıyor. Eğer bu bir demokrasi mücadelesiyse bu mücadele arasında dağlar kadar fark var. Polis biber gazı kullanarak aşırıya gitmiş olabilir.” YARIN EĞİTİM
Akademisyenler de meydanlarda yerini aldılar. Bazı akademisyenlerde internet üzerinden imza kampanyası düzenleyerek destek olmayı seçtiler. Alanlarda mücadele eden polisle çatışanların yanında bu yapılan devede kulak kalsa da akademisyenlerin, bilim insanlarının da bu süreçte fikren de olsa eylemcileri haklı bulduklarını ve yanlarında oldukları anlaşılmış oldu. İstanbul’da yaşanan olayları kınayan öğretim üyeleri, polis müdahalesinin durdurulmasını istedi. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin 30 Mayıs Perşembe günü,http://bogazicigezi.blogspot.com adresinde açtığı imza kampanyasına iki günde 230 akademisyen destek verdi. Kampanyaya destek sürüyor. YARIN EĞİTİM
Gaz gencin gözünü çıkardı
Avcı gençleri uyardı YÖK Başkanı’ndan, sağduyu çağrısı Nabi Avcı, Eskişehir’in Çifteler İlçesi’nde 3 Haziran’da, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili açıklama yaptı. “Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi 5 günde başardık. Normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek birbirinden çok farklı kesimleri, fraksiyonları toz duman içerisinde birbirleriyle buluşturduk. Bu gösterilere katılan özellikle gençlere şunu da söyleme ihtiyacı duyuyorum. Bu toz duman dağıldıktan sonra, yanlarında yürüyen bazılarının kimler olduğunu gördüklerinde çok şaşırabilirler. Yani bu gaz bulutları dağıldığı zaman, koltuğunun altında Orhan Pamuk’un kitabını taşıyan Açık Radyo dinleyicileri, yanlarında koltuğunun altında ulusal gazeteler taşıyan beyaz bereli çocukları görürlerse hiç şaşırmasınlar” dedi. YARIN EĞİTİM
Muş’a gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya Taksim’de gerçekleşen Gezi Parkı eylemleri ile ilgili de bir açıklama yaptı. Çetinsaya şöyle konuştu; “Üniversiteler, tarih boyunca öncü fikirlerin, barışcıl projelerin, demokratik bir biçimde yaşama kültürünün yeşerdiği ve savunulduğu mekanlar olarak ülkemizin bugün tecrübe ettiği gerilimlerin tırmanmaması için çaba sarf etmek ve istikrarı savunmak durumundadır. Normalleşen demokrasisi, büyüyen ekonomisi, artan itibarı ile Türkiye büyük bir fırsat yakalamıştır. Bu barış süreci ülkemiz için önemli bir fırsattır. Birkaç gündür sağlanmak istenen bu istikrarsızlık ortamı, ülkemiz için tehlike arz etmektedir. Barış sürecine zarar verebilecek bir durumları vardır. Bu bakımdan tekrar istikrarı, toplumsal barışı tesis etmek, barış sürecine asla ve asla zarar vermemek gerekiyor. Bu nedenle bizlere büyük iş düşüyor.” YARIN EĞİTİM
Taksim Gezi Parkı’ndaki yeşil alan için başlayan ve polis müdahalelerinin ardından tüm yurda yayılan gösterilerde polisin ateşlediği gaz bombaları göstericileri ağır şekilde yaralıyor. Antalya’daki gösteriler sırasında gaz bombası kapsülünün isabet ettiği 18 yaşındaki Vedat Oğuz gözünü kaybetti. Tedaviyi sürdüren Prof. Dr. Cemil Apaydın, 5- 6 metreden atılan fişeğin Vedat Oğuz’un gözünü kaybetmesine neden olduğunu açıkladı. Taksim Gezi Parkı eylemcilerine destek amacıyla Antalya’da Cumartesi gecesi yapılan eylemde 200 kişilik grup AKP binasının bulunduğu Çevreyolu üzerine geldi. Burada polis, biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı. Eylemciler de molotof kokteyli ve taşlarla karşılık verdi. YARIN EĞİTİM
LISENIN GUNDEMI
11
5 Haziran 2013
Liseliler Taksim’e sahip çıkıyor
SBS’de bu yıl ders notları etkili
Taksim Gezi Parkı için 28 Mayıs Salı günü başlayan direniş İstanbul’da ve Türkiye’nin dört bir yanında sürüyor. Halkın birlik olarak yürüttüğü direnişin sonucunda kazanılan Taksim ve Gezi Parkı’na gençler sahip çıkmaya devam ediyor. Türkiye’nin dört bir yanında okulları boykot ederek direnişe katılan liseliler, meydanlarda mücadelelerini sürdürüyor. Ortaokuldan mezun olacak 1 milyonu aşkın öğrencinin, iyi bir lisede eğitim alabilmek için gireceği Seviye Belirleme Sınavı (SBS), Türkiye’de başlayan direnişe karşın ertelenmeden 8 Haziran Cumartesi günü yapılacak. Yeni yapılan düzenlemeyle sınavda öğrencilerin okuldaki ders notları ağırlıklı ölçüde etkili olacak. Dershanelere yönlendirilen ve buna odaklı olarak SBS’ye hazırlanan öğrencilere yeni düzenlemeyle ilgili olarak da henüz duyuru yapılmadı. YARIN EĞİTİM
İSTANBUL Nurseli gözüaçık
Gezi Parkı’nın AKP hükümetinden ve polisten geri alınması için verilen mücadele Türkiye’nin dört bir yanına yayılarak, 67 ilde halk ayaklanması olarak kendini gösterdi. Bu direniş sırasında yine Türkiye’nin dört bir yanında liseliler de okullarını boykot ederek direnişe katıldılar. Liseliler sözlerini söylemek için meydanlarda Liseli kitleler, Taksim direnişinin yaydığı mücadelede geniş yer aldı. Liselilerin kitlesel olarak meydana çıkmalarındaki en temel etken, darbeci zihniyetin devamcısı AKP hükümetinin liselerde liselileri apolitikleştirmek üzere uyguladığı yöntemler oluyor. Sorgulamayan, siyaset yapmayan bir gençlik isteyen AKP’nin politikalarına karşı, sorgulayan ve siyaset yapmak isteyen liseliler kendi sözlerini söylemek için meydanları doldurdular. diğini daha önce gençliğe duyuran Başbakan’ın kalıplarına sığmayan ve Liseliler AKP’ye siyasetleriyle bu kalıpları reddeden liseliler, AKP’in cevap verdi muhafazakar politikalarına kendi siAKP’nin politikaları liselileri Eğitim yasetleriyle cevap verdiler. ve sınav sisteminde defalarca değişiklik yapan, ÖSYM skandallarıyla gün- 67 ilde liseliler direnişteydi deme gelen ve gençleri kendi politi- 67 ilde direnen halkla birlikte liseliler, kalarına göre yetiştirmek isteyen AKP kendi aralarında örgütlenerek direnihükümetine karşı liseliler tepkilerini şe katıldı. Ankara’da okudukları liTaksim direnişleri sırasında gösterdi- seleri boykot ederek direnişe kitlesel ler. “Dindar nesil” yetiştirmek iste- katılım sağlayan liseliler, İstanbul’da,
Meslek liseleri sermayeye teslim
İzmir’de, Antalya’da, Muğla’da, Polisten liselilere Antakya’da güçlü bir şekilde taleple- “okula dön” çağırısı rini haykırdılar. Yine Ankara’da Kızılay’da toplanan liselilere ise polis “okulunuza dönün” Gözaltında liselilere polis işkencesi çağrısı yaptı. Kitlesel olarak meydanAnkara’daki direnişe de orantısız bir lara çıkan liselilerin taleplerini söyşekilde saldıran polis, liselileri de lemelerinden, siyaset yapmalarından gözaltına aldı. Polis gözaltına aldığı rahatsız olan polisler, öğrencileri öğrencileri karakol yerine farklı bir okullarına döndürmek için ikna etyere götürdü ve gözaltı aracına gaz meye çalıştı ancak liseliler hükümeti bombası atıp, araç içerisindeki öğren- protesto etmeye devam ettiler. cileri copladı.
LYS öncesi YÖK’ten fakülte sınırlaması
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni öğretmen yetiştirme stratejisi çalışmaları paralelinde, Kurulun eğitim fakülteleri bünyesinde yer alan ortaöğretim alan öğretmenliği bölümlerine önümüzdeki eğitim-öğretim yılından itibaren öğrenci kontenjanı verilmemesi konusunda bir karar alındığını duyurdu.
5 bölüm dışında öğrenci alımı yok “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik, Özel Eğitim Öğretmenlikleri ve Teknoloji Tasarım Öğretmenliği” dışındaki alanlar için program açılmayacağı YÖK tarafından duyuruldu.
MEB, meslek liselerinde bir dizi yenilik için hazırlık yapıyor. Taslağa göre, ilk olarak iş kollarına göre Türkiye haritası çıkarılacak, gönüllü meslek koçları olacak, yatay-dikey geçiş için esnek sistem imkanı sağlanacak. Taslağa göre, sektörle meslek liselerinin iş birliği birincil hedefken, meslek liseli öğrenciler piyasaya ucuz iş gücü olarak sürülüyor. Eğitimi piyasalaştıran AKP hükümeti, meslek liselerini de çeşitli yollarla sermayeye teslim etmeye devam ediyor. YARIN EĞİTİM
Hakaret bahanesiyle hapis cezası
Bu durumda bu yıl LYS sonrasında yapılacak tercihlerde, eğitim fakülteleri bünyesinde bulunan Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Eğitim, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Resim, Müzik, Tarih, Coğrafya, Felsefe öğretmenliği gibi bölümlere öğrenci alınmayacak. Öğretmenlik hayaldi, o da yasaklandı LYS’ye günler kala alınan kararla birlikte, eğitim fakültelerine hazırlanan binlerce öğrenci mağdur edildi. AKP hükümeti, Türkiye’nin köylerinde, ilçelerinde yüzlerce öğretmen açığı varken öğretmen atamamaya ve öğretmen birikmesi olduğu gerekçesiyle eğitim fakültelerinin önünü kapatmaya devam ediyor. YARIN EĞİTİM
4+4+4 ile kız çocukları eve
Liseli Genç üyesi 17 liseli, AKP Bursa İl Başkanlığı önünde parasız eğitim için eylem yaparken, Başbakan Erdoğan hakkında hakaret içeren sloganlar attıkları iddiasıyla 12’sinin yaşı küçük olmak üzere toplam 17 öğrenci hakkındaki soruşturma tamamlandı ve öğrencilere 2 yıl hapis cezası isteniyor. AKP hükümeti liselilerin siyaset yapmasının önünü cezalarla kesmeye çalışıyor ancak liseliler siyasi sözlerini söyleyerek AKP’nin baskıcı politiklarını reddetmeye devam ediyorlar. YARIN EĞİTİM
Bursa’da lise krizi kapıda
Taksim direnişine çağırıyoruz Taksim Gezi Parkı’nı sermayeye teslim etmemek için günlerce meydanlarda direndik. Direnişimizin sonunda Gezi Parkı’nı ve AKP’nin 1 Mayıs’tan sonra olağanüstü hal ilan ederek yasakladığı Taksim’i de geri kazandık. Liseliler, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlara döküldüler. Okullar boykot edildi, liseliler kitlesel bir şekilde direnişe katıldılar. AKP’nin susturmak istediği, siyaseti yasakladığı liseliler AKP’nin baskıcı politiklarına meydanlardan cevap verdi. Lise-Der olarak bizler de tüm liselileri süren direnişe çağırıyor, mücadelemizi her alanda sürdürmeye devam edeceğimizi söylüyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 İstatistikleri’ne göre, eğitimde 4+4+4’lük modele geçilmesinin ardından kademeler arasındaki geçişlerde önceki yıllara göre okullaşma oranları bakımından düşüşler oldu. Okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 10 düşerken, bu oran kız çocuklarında yüzde 12’ye yükseliyor. 4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle eğitimi yeniden yapılandıran AKP hükümeti, okullaşma oranlarının düştüğünü gözmezden gelmeye devam ediyor. Özellikle kız çocukları ilk dört yıllık eğitimden sonra örgün eğitimden alınıp zorunlu eğitim kaidesine uyularak açıköğretime yazdırılıyor. Hükümetin zorunlu eğitim olarak iddia ettiği eğitim, açıköğretimi de kapsıyor. 4+4+4 kesintili eğitim sistemi kız çocuklarının örgün eğitimden alınmasına yol açarken, Türkiye’nin gerçeği olan çocuk gelinlerin yaratılmasında da önemli etkenlerden birisi oluyor. YARIN EĞİTİM
4+4+4 eğitim sistemi çerçevesinde Bursa’da eskiden düz lise olarak bilinen genel liselerin dönüştürülme işlemi tamamlandı. Osmangazi ilçesindeki tek genel lise Cem Sultan’ın, Yıldırım’daki tek genel lise Zeki Burak’ın, Nilüfer’deki son iki genel liseden biri olan Fatih Lisesi’nin de İmam Hatip Lisesi olması kararlaştırıldı. Böylece tüm Bursa’da, genel lise anlamında sadece Nilüfer’deki Ali Karasu Lisesi kaldı. 4+4+4 eğitim sistemiyle liseleri yeniden kendi politiklarına göre şekillendiren AKP, liselerde dönüştürmelere halen devam ediyor. YARIN EĞİTİM
FORUM
12
5 Haziran 2013
Erdoğan’ı seviyorsanız ona gerçekleri söyleyin İHSAN DAĞI yazdı
Gezi Parkı’nda başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan direniş, Zaman Gazetesi’ni de etkilemiş olacak ki Zaman yazarlarından İstan Dağı, eylemleri “marjinallere” maletmek yerine anlamayı tercih etmiş. Zaman Gazetesi’nden aldığımız yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Tabii ki mesele sadece Gezi Parkı meselesi değil. Park meselesinin tetiklediği, fakat özünde gittikçe otoriterleşen ve toplumsal mühendislik projeleriyle herkesi kendine benzetmeye girişen bir iktidara yönelik tepki var. Tepkiyi büyüten, demokratikleşme beklerken iktidarın ‘kimlik inşası’na yönelmesi. Aslında Türkiye , son dönemde önemli bir normalleşme süreci yaşıyordu. On yıl öncesinin kısır tartışmaları büyük ölçüde tükenmiş, laiklik-dindarlık gibi yıkıcı bir tartışma bile geride kalmıştı. Başörtüsü sorunu pratik düzeyde bitmiş, toplumsal gerginliğin ve çatışmanın sembol konusu olmaktan çıkmıştı. Sonuçta, dindar ile laik yaşam biçimlerinin bir arada çatışmadan yaşayabildiği bir döneme ulaşmıştık. Başörtüsü de dindarlık da, hatta Alevilik ve laiklik de normalleşmeye, öteki tarafça doğal görülmeye başlanmıştı. Dahası, ‘Kürt sorunu’ndan Kürt barışına doğru yol almaya başlamıştık. Böyle bir zeminde yeni anayasa
yerine otoriter tınılar taşıyan başkanlık önerisi, çoğulculuk yerine çoğunluğun kimliğini, yaşam biçimini ve ahlak anlayışını devlet gücüyle azınlığa dayatan bir yeni ‘toplum mühendisliği’ çıktı karşımıza. Böyle bir ortamda Gezi Parkı tepkisini marjinal grupların ideolojik dogmatizmi veya kökü dışarıda komplolar olarak nitelemek çok yetersiz kalır. Başbakan, muhalif görüş belirten veya hükümeti protesto eden herkesi ‘marjinal’ olmakla itham ederken, asıl kendisinin artık ne kadar ‘merkez’i temsil ettiğini sorgulamalıdır. Söylem ve siyasetiyle Erdoğan ‘merkez’den uzaklaşmaya başlamıştır. Muhaliflere karşı ‘onun yüz bin topladığı yerde ben 1 milyon insan toplarım’ veya ‘biz yüzde elliyi evlerinde zorla tutuyoruz’ sözleri bir ‘merkez partisi’ liderinin söyleyeceği sözler değildir. Ne parti ne de lideri 2002 ve özellikle de 2007 sonrası inşa ettiği ‘merkez’ kimliği muhafaza ediyor.
27 Nisan günlerinde Menderes, Özal ve Erdoğan’ı aynı paranteze alıp ‘demokrasinin yıldızları’ ilan eden görüntünün bugün maalesef bir karşılığı yok. Ne Menderes’in ne de Özal’ın ‘toplum mühendisliği’ projeleri vardı. Onların dertleri biraz kalkınma, biraz demokrasiydi. Kafalarında devlet eliyle ‘ideal toplum’ kurma diye bir davaları yoktu. AK Parti bu yönüyle Menderes ve Özal çizgisinden hızla uzaklaşıp devlet kaynakları ve otoritesiyle siyaseten üzerine yaslanacağı kendi ‘ideal toplum’unu inşa etme gayretinde olan ideolojik bir parti kimliğine büründü. Ancak AK Parti tabanının en az üçte biri merkez sağın hizmet ve serbestiyet çizgisinden ‘kimlik ve toplum mühendisliği’ pozisyonuna savrulan AK Parti’de durmakta zorlanacaktır. Zorlanacaktır, çünkü Erdoğan bugün ne Menderes’e ne de Özal’a benziyor. Toplum partiye benzemez, partide oluşan havayı siz tüm topluma
yaymaya, partililerden gördüğünüz itaati tüm toplumdan beklemeye başlarsanız yanılırsınız. Olmaz... Toplum öyle yukarıdan aşağıya ‘disiplinize’ edilecek bir şey değildir. Dün de değildi; zaten AK Parti’nin varlık nedeni de toplumu disiplin altında, tek bir görüşün egemenliği, birkaç kurumun vesayeti altında tutma girişimine gösterilen tepkiydi. Şimdi tüm toplumu, medyayı, iş çevrelerini parti disiplini altına almaya çalışmak doğru mu? Bırakın doğru olmayı, bu mümkün mü? Ancak kapalı toplumlarda olacak durumlar söz konusu. Ankara’da hükümetle bir şekilde işi olan insanların neredeyse tamamının bir ‘resmî’ bir de ‘özel görüşü’ var. Hasbıhal ederken otoriterleşme eğiliminden, tek adam siyasetinden, dış politikanın yönetiminden şikâyet edenler televizyona çıktığında, gazeteye yazdığında, konferanslarda konuştuğunda ‘resmî görüşleri’ni anlatıyorlar. İnsanları ikiyüzlü olmaya zorlayan bir hava, hegemonik bir iktidar var. Düşüncelerini inandıkları gibi ifade edemeyenlerden oluşan bir ‘çevre’nin kimseye hayrı olmaz, başta da iktidara... Erdoğan’ı seviyorsanız gerçekleri söyleyin ona.
İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN
İyi
Ahmet İnsel Radikal
İnsel 3 Haziran tarihli yazısında, Gezi Parkı direnişine dair yalın bir analiz yapıyor. İşte İnsel’in satırları: “Gezi Parkı isyanı, sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin birçok kentinde insanları sokağa döktü. Sokağa inme nedeni olarak Gezi Parkı elbette sadece bir kıvılcımdı. Bardağı taşıran damlaydı. AKP politikalarına karşı tepkiyi aşan, Tayyip Erdoğan’ın son derece kibirli, her şeyi bilen ve her şeye kadir görünümlü, başçavuş tınılı siyaset üslubuna karşı bir öfke patlamasıydı bu… Kaybetmesini bilmek de büyük bir erdemdir. Sayın Başbakan bu eli kaybettiniz! Bunun farkına varmanız sizin yararınızadır”
Kötü
Ergün Diler Takvim
Sokaklardaki milyonları görmeyen Ergün Diler, bakın direnişi nasıl değerlendiriyor: “Bütün milletler gibi Türkler de ideolojileri çok sever! Belki kimlik kartı yerine geçtiği için belki de sığınma ihtiyacı hissettiğimiz için! Ama özünde bir yere ait olmayı çok tercih ederiz. Solcu, sağcı, ülkücü, muhafazakar, liberal gibi etiketler altında hareket ederiz... Oysa Türkiye’de başını kaldıran, tabanı olan ve bir çıkış gösteren her yapı kim olursa olsun dışarıdan yönetilir! Kesinlikle içine sızılır ve ele geçirilir! Bunun aksine söyleyenlere sadece gülümseyin! Bu görünmeyen ama tıkır tıkır işleyen kural Türkiye Türklere bırakılmadığı için uzun zamandır vardır!”
Çirkin
Fehmi Koru Star
Koru 5 Haziran tarihli yazısında halka karşı Başbakan’ın yanında olduğunu açıktan söylüyor. İşte yazının satır araları: “Konuya çok farklı açıdan yaklaşarak yumuşak davranmaya yanaşmayan Başbakan Erdoğan’ı anlamaya çalışmıyor eylemciler; oysa biraz kendilerini zorlasalar, onun davranışının aslında ülke adına bir tavır olduğunu fark edebilirler. Seçilmişlerin demokrasilerde elde ettikleri, halk yararına kullanıldığında ülkeye çok şey kazandıran yönetme hakkını sokaklarla paylaşmak istemiyor Başbakan Erdoğan... Paylaşma başladığında, demokrasi-dışı güçlerin de iktidardan pay isteyebileceği endişesiyle...”
İlker Eraslan
Gençlik AKP’den hesap soruyor AKP’nin yasakçı zihniyetine karşı halk direniyor. Reyhanlı’daki patlamanın ardından Reyhanlı halkı eylem yaptığında, 1 Mayıs’ta, Taksim eylemlerinde, anmalarda, gezi parkı eylemlerinde halk polis barikatlarıyla karşılaştı. Taksim yasağı için, ağaçlar için, içki yasağı için yürüyen halkın öfkesi dinmedi, gaza, suya, plastik mermilere rağmen direnişini sürdürmeye devam etti. Üniversitelere polisi sokan rektörler direnişi örnek almalıdır.
“
Anadolu ve Hacettepe Üniversitesi gibi emniyetle protokol imzalamadılar. Anadolu ve Hacettepe Üniversite rektörleri protokolü geri çekmelidir, Taksim direnişinde halkın tutumu onlara örnek olmalıdır.
“
EDA DERYA TOPER yazdı
Taksim direnişi, tüm Türkiye’ye zamane gençlerinin apolitik olmadığını da gösterdi. Gençler, yıllardır kendileri hakkında söylenenleri boşa çıkardılar. Bunun için bu hafta Forum’da Genç-Der’li bir üniversite öğrencisi olan Eda Toper’in yazısını yayınlıyoruz. Yıllardır yasaklar getiren, halka sormadan imparatorluk hevesiyle tek başına hareket eden Başbakana halk tepkisini gösterdi. Meydanlarda birleşti, direnişini yükseltti, Taksim alanını, Gezi Parkını sahiplendi. Direniş Taksim, Gezi Parkında kalmadı; illere, ülkelere, ilçelere, üniversitelere dağıldı. Bazı üniversitelerde rektörler dersleri, sınavları iptal etti. Anadolu ve Hacettepe Üniversitesinde olduğu gibi emniyetle protokol imzalamadı bu üniversiteler. Anadolu ve Hacettepe Üniversite Rektörleri bu anlaşma-
ları geri çekmelidir, Taksim direnişinde polisin halka karşı tutumu onlara örnek olmalıdır. Bu direnişte ağır yaralanmalara, ölümlere sebep olan polis üniversitelere sokulmamalıdır. Tüm gençlik meydanlarda olmaya devam etmeli. Taksim direnişiyle gençlik polisin AKP zihniyetine sahip çıkmak için var olduğunu gördü. Gençlik, Üniversitelerimize polisin girmesi için emniyetle protokol imzalayan rektörlerden hesap sormalıdır. AKP’nin yasakçı zihniyetine karşı, üniversitelerimize polisi sokmamak için meydanlarda olmaya devam etmelidir. Direnişi sahiplenmelidir. Bu yüzden Genç-Der olarak tüm gençliği meydanlarda olmaya çağırıyoruz.
günlüğü
Sadece Gezi Parkı direnişinin başladığı 31 Mayıs gecesinde 2 milyon tweet atıldı. Basının sansürü karşısında, twitter, direnişçilerin hem meydandan haberleri ilettiği, hem koordinasyonu sağladığı hem de protestoların adresi oldu. @memetalialabora Ağacımız için,toprağımız için,ifade özgürlüğümüz için, “ben varım, burdayım” demek için tüm Türkiye’de #parklardaoturuyoruz @okanbayulgen Gaz sıkmayı bırakıp aralarına girerseniz. İnsanları göreceksiniz. Annelerinizi, Babalarınızı,Kardeşlerinizi, Çocuklarınızı! @E_Besikcioglu Değdi mi inadına? Daha kaç can daha gitmesi lazım ey başbakan! @Gulse_Birsel Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser... Adeta bugün için söylenmiş. Umarım haksız çıkartırız bu sözü. @bilio_muydunuz “Carsi soruyor; Aramizda helikopter kullanmayi bilen var mi?” #direngeziparki @mehvesevin Taksim Dayanışması’nın Arınç’a ilettiği talepleri iyi dinleyin, insanların derdinin ne olduğunu anlayın #direngeziparkı
DUNYA
13
5 Haziran 2013
Dünya Gezi Parkı’nı konuşuyor
Dünya Turu
Fransa
Gezi Parkı’na destek
Gezi Parkı’nda yapılması planlanan proje kapsamında parktaki ağaçların kesilmemesi için başlayan direniş önce diğer illere ardından da Dünya’nın birçok ülkesine yayıldı. Dünya çapında birçok kişi ve kurum direnişi destekleyen, hükümetin saldırılarını kınayan açıklama ve eylemler gerçekleştiriyor.
Paris civarında yaşayan bir grup Türkiye vatandaşı İstanbul’da günlerdir devam eden Gezi Parkı eylemine destek için protestolarda bulundu. Cumartesi ve pazar günleri Eyfel Kulesi karşısındaki Trocadero Meydanı’nda toplanan göstericiler, sloganlar attı. Herhangi bir sivil toplumu örgütünün girişimi olmadan sosyal medya aracılığıyla toplanan 150 kişilik bir grup ellerinde kendileri tarafından yazılmış Türkçe ve Fransızca pankart açıp Taksim Gezi Parkı eylemi olarak başlayan Türkiye’nin çeşitli kentlerindeki eylemlere destek vermek üzere buluştular. “Diren Gezi yanındayız” yazılı dövizlerle sloganlar atarak eyleme devam ettiler. YARIN DÜNYA
Gezi Parkı direnişine Ermenistan’dan destek geldi. Eylemde 3 dilde 1adalet için yazılı dözivler taşıyarak Taksim’e destek yolladılar.
Polisin attığı gaz bombası Taksimdeki esnafı ve halkı olumsuz etkiledi. Esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kaldı.
Başbakan’ın ‘çapulcu’ açıklamasına tepkiler artıyor. Brüksel çapulcular derneği pankartıyla destek oldular.
Almanya Dış servis İBRAHİM KESKİN
Gezi Parkı eylemlerinin etkileri ülke sınırlarını çoktan aşmışken, konu hakkında birçok yerden de ardı ardına açıklamalar geliyor. İşte, ekonomi çevrelerinden siyasete farklı ülke ve kuruluşlardan gelen Gezi Parkı yorumları. Af Örgütü’nden eylem çağrısı Uluslararası Af Örgütü aktivistleri, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik aşırı güç kullanımına karşı dünya çapında eylem başlattı. Yapılan açıklamada, “Uluslararası Af Örgütü, Türkiye üzerine çalışma yürüten tüm şubelerini ve tüm aktivistlerini Türkiye için acil eyleme çağırıyor!” denildi. “Dünya çapında aktivistlerimiz bulundukları ülkelerdeki Tür-
kiye Cumhuriyet’i elçiliklerine, Türkiye’de kolluk kuvvetleri tarafından rutin olarak aşırı güç kullanılmasına dair duydukları kaygıyı iletiyor, barışçıl protestoculara karşı biber gazının bu şekilde kullanılmasının ve insan sağlığı için ciddi tehlike oluşturabilecek bu durumun kabul edilemez olduğunu, uluslararası standartlarla bağdaşmadığını ve derhal durdurulması gerektiğini belirtiyorlar” ifadelerinin kullanıldığı açıklamanın ardından birçok ülkede eylemler yapılmaya başlandı. Direnişe diğer ülkeler de katıldı 31 Mayıs Cuma günü, Amsterdam, Beursplein’de toplanan 400 civarında ve çok büyük çoğunluğu gençlerden oluşan bir kitle, AKP’nin Taksim yıkım politikası-
nı ve Taksim’de polis şiddetini protesto etti. 1 Haziran’da Londra’da Trafalgalar Meydanı’nda gece etkinliği düzenlendi. Londra’daki eylem Hyde Park’taki basın açıklamasının ardından tekrar Trafalgalar’da devam etti. Yine aynı gün Taksim Direnişi’ne bir destek eylemi de Brüksel’de Avrupa Parlementosu önünde gerçekleşti. Polis saldırılarıyla ilgili tepkilerin Twitter’da çığ gibi büyümesi üzerine, sitenin kurucusu Jack Dorsey de bir destek mesajı yayınladı. Twitter CEO’su Dorsey, Twitter’ın Uluslararası Strateji Departmanı Başkanı başkanı Katie Jacobs Stanson’ın “Korkutucu hikayeler / #Türkiye’den gelen tweetler. Olaylar için #direngeziparkı hashtag’i kullanılıyor” notunu retweet ederek verdiği desteği gösterdi. Dün
başlayan olaylardan bu yana #direngeziparkı hashtag’i dünya çapında trending topic (TT) olmaya devam ediyor. 2 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de, Sol Meydanı’na çıkan insanlar, Taksim’deki direnişe destek vererek eylem yaptı. Yine aynı gün Tahrir Meydanı’nda toplanan bir grup, Taksim’deki direnişçilere destek için eylem yaptı. Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği önünde toplanan Mısır’daki sosyalist parti hareketinden başka bir grup ise Taksim’e destek için eylem yaptı. 3 Haziran’da Chicago’da yağan yoğun yağmura rağmen şehir merkezinde iki saatlik bir yürüyüş gerçekleştiren göstericiler, ertesi gün Occupy Chicago destekçileri ile beraber bir protesto gösterisi daha düzenledi.
Kabul edilemez
Almanya’nın başkenti Berlin’de Türkiye’den birçok kurumun Almanya şubeleri ve Sol Parti Berlin Milletvekili Hakan Taş’ın önderliğinde Berlin Büyükelçiliği önünde başlatılan eyleme yaklaşık 500 kişi katıldı. Burada bir konuşma yapan Hakan Taş, demokratik haklarını kullanan insanlara uygulanan polis şiddetinin kabul edilemez olduğunu belirterek, şiddetin uygulanmasını bir güç gösterisi olarak değerlendirdiğini ifade etti. Eyleme SPD Eyalet milletvekili Erol Özkaraca, CHP Berlin Birliği temsilcisi Sonay Ataç, Berlin Mitte Belediye Başkanı Dr. Christian Hanke de katıldı. YARIN DÜNYA
Mısır
İkisi de aynı
Direniş Dünya siyasetini etkiliyor Taksim ve Gezi Parkı’nda devam eden direniş ve hükümetin yaptığı saldırılar ülke siyasetinin yanı sıra dünya siyasetine de doğrudan etki etmeye başladı. Birçok lider konu ile ilgili açıklamalar yaparken, hükümet ağır bir şekilde eleştirildi. Dünya çapında direnişe destek çağrıları da gelmeye devam ediyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, Naom Chomsky, Birleşmiş Milletler ve daha birçok kurum konuya dair açıklamalarda bulundu. İşte tüm bu açıklamalar: ABD’li ünlü düşünür ve dilbilimci Noam Chomsky: “Devlet otoritelerinin İstanbul’un merkezi Taksim’de barışçıl gösterilere karşı acımasız tedbirlere başvurmasını kınayan, temel insan haklarını koruyan Af Örgütü ve diğer protes-
tolara katılıyorum. Son günlerde gelen haberler Türk tarihinin, son yıllardaki Türkiye ve insanlarına karşı en iyiyi dileyen bizlerce de selamlanan ilerlemelerle geçmişte kaldığı zannedilen utanılmaz anlarından geriye kalanlardır.” Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin: “Türkiye yönetiminin muhalefet ve toplum örgütleriyle diyalog kurarak iç problemlere çözüm bulacağını düşünmek istiyoruz. Bizim beklentimiz Türkiye yönetiminin hem siyasi muhalefet, hem toplum örgütleriyle biriken sorunlara çözüm bulunması için diyalog başlatmasıdır” Birleşmiş Milletler sözcüsü Martin Nesirky: New York’taki Genel Sekreterlik Binası’nda yaptığı günlük basın toplantısında, “Türkiye’deki gelişmeleri yakından
izliyoruz” diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: “Polis tarafından aşırı güç kullanımına dair haberlerden kaygı duyuyoruz” FITCH: Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, hükümete halkın tepkisine kulak vermezseniz notunuzu düşürürüz uyarısında bulundu. Suriye: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kendi halkını terörize etmekle suçlandı ve “Kardeş Türk halkı böyle bir barbarlığı hak etmiyor” denildi. Suriye Enformasyon Bakanı Umran El Zubi Erdoğan’ın istifa etmesi gerektiğini söyledi. Almanya: Başbakan Angela Merkel protestoları değerlendirirken, hukuk devleti anlayışının, güvenlik makamlarının her zaman orantılı ve uygun hareket etmesini
gerektirdiğini belirterek, tarafları itidale çağırdı. Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD): Genel Başkan Sigmar Gabriel Hürriyet’e verdiği röportajda Türkiye’de devletin fazla yüce bir anlama sahip olduğunu savundu. Gezi Parkı olaylarında şiddetin “ürkütücü” boyutlara ulaştığını vurguladı. Bulgaristan Dışişleri Bakanı Kristiyan Vigenin: “Komşu dost Türkiye’de şiddetten dolayı endişeliyiz” Avrupa Sosyalistler Partisi (PES): Başkanı Sergey Stanişev ise Taksim Gezi Parkı’ndaki gösterilerde polisin aşırı güç kullanmasını kınadı, medyadaki sansürden endişe duyulduğu belirtti. YARIN DÜNYA
Dünya halkları, Türkiye’deki isyanla dayanışmak için seferber olurken Mısır’da halkın devrimini çalan ve Mübarek’in ardından “yeni firavun” olarak adlandırılan Müslüman Kardeşler, AKP iktidarına destek verdi. Al-Masry Al-Youm gazetesinin haberine göre Müslüman Kardeşler’in liderleri protestocuların yabancılar tarafından fonlandığını ve “Oldukça başarılı İslami projeyi başarısızlığa uğrattırmayı istediğini” iddia ediyor. Müslüman Kardeşlere göre kriz Taksim Meydanı’ndaki gelişmelerle ilgili değil İslam’a karşı savaşın bir parçası ve AKP tarafından sürdürülen İslami rönesansı baltalamayı amaçlıyor. YARIN DÜNYA
KULTUR-SANAT
14
5 Haziran 2013
Sanat Gezi Parkı’nda direniyor
Gezi Parkı’nda bir araya gelen sinema, tiyatro ve ses sanatçıları, devam etmekte olan direnişe destek verip yıkıma karşı direnişe geçtiler. Sanatçılar; “Halka karşı kullanılan orantısız güç ve şiddetin durdurulması ve insanların hayatlarını kaybetmemesi için buradayız” dedi. İSTANBUL arda içil
Devam etmekte olan Gezi Parkı direnişine sanat camiasının duyarlı sanatçıları da katılarak desteklerini sundular. Aralarında Mehmet Ali Alabora, Halit Ergenç, Mehmet Günsür, Ozan Güven, Rıza Kocaoğlu, Tuba Büyüküstün,
Onur Saylak, Mustafa Alabora, Ferhat Tunç, Okan Bayülgen, Levent Üzümcü, Dolunay Sert, Şevval Sam, Fırat Çelik ve Şebnem Sönmez’inde bulunduğu bazı sinema, tiyatro ve ses sanatçıları Gezi Parkı’nda bir araya gelerek halkla beraber yıkıma karşı direndiler. Özellikle Mehmet Ali Alabora ve Şebnem
Sönmez’in Gezi Parkı yıkımına karşı olan kararlı direnişleri sanat camiasındaki diğer sanatçıların da bu konuda daha duyarlı ve kararlı olmalarına sebep oldu. Mehmet Ali Alabora’nın sosyal medyadaki Twitter hesabından attığı tweetler ve telefonuyla çektiği görüntüleri sosyal medayada yayınlaması hal-
kın Gezi Parkı hakkında daha çok bilgi sahibi olmasına neden olurken Okan Bayülgen’in çadırlarıyla Gezi Parkı’nda nöbet tutanlara kitap okuması diğer sanatçıların yıkıma karşı daha kararlı bir duruş sergilemeleri için örnek oldu.
Sanatçılar Gezi Parkı direnişi için neler diyor? Şebnem Sönmez Orhan Aydın
Buraya sahip çıkılırsa Türkiye’ye sahip çıkılır. AKP’ye çok teşekkür ediyorum insanları örgütlediği için.
ARDA İCİL yazdı
Esarete karşı buradayız Topyekün bu yıkıma ve AKP’nin ülke halklarını esir almasına karşı çıkmak için buradayız.
Şevval Sam Fırat Çelik
Ben buradaydım
Setten geldim yorgunum ama buradayım. 10 sene sonra ben buradaydım diyebilirim.
Ben ve Sen
Film, hayatları bir bodrum katında kesişen iki sorunlu hayatın birbiri ile dayanışması ile sorunların üstesinden gelme hikayesidir. Filmin kahramanı Lorenzo okuldan nefret eden, ailesiyle arası bozuk ergen biridir. Lorenzo okulun düzenlediği bir etkinliğe gideceği gerekçesiyle ailesine yalan söyler. Kafasını dinleyeceğini düşünerek evlerinin bodrum katına gizlenir. Fakat planları kendinden büyük yaştaki üvey ablasının yanına gelişiyle bozulur. Ablası Olivia uyuşturucu bağımlısıdır. Lorenzo başlarda
Bulutsuzluk Özlemi solisti Nejat y.
Rant uğruna
Buraya yapmak istedikleri bina tamamen rant peşinde koştukları ve rant uğruna yaptıkları bir bina.
Bu alan umut verici Burada gençleri görüyoruz. Kendileri fidan. Fidanlarıyla gelmişler. Bu umut verici.
Bu sefer düğün yok. Bekarlığa veda partisi yok. Ters gidebilecek ne olabilir ki? Ancak Kurt Sürüsü yollara düştüğünde tüm bahisler kapanır.
Karanlıktan Gelen Yönetmen: Scott Charless Oyuncular: Keri Russel, Josh Hamilton Tür: Gerİlİm, korku
Paranormal Activity yapımcısından yeni bir doğaüstü korku filmi daha, Barett ailesi yaşamlarını tehdit eden bir dizi rahatsız edici olaylara tanık olmaya başlıyor.
Erkek Aklı Yönetmen: Roman Coppola Oyuncular: Mary Elizabeth Winstead Tür: Komedİ Ferhat Tunç
AKP’ye teşekkürler
Felekten Bir Gece III Yönetmen: Todd PhIlIps Oyuncular: Brandley Cooper, Ed Helms tür: komedi
İktidarın pervasızlığı
Burada yaşanan zulüm, iktidarın acımasızlığıdır, pervasızlığıdır. AKP iktidarı yeşil alanları yok etti.
Kaybedilmiş aşklar, dostluk ve intikam hayalleriyle işlenmiş film izleyicilere şu soruyu yöneltiyor: İnsan birini aynı anda hem sevip hem de nefret edebilir mi?
Nazım Hikmet tüm yurtta anılıyor
Düşler, Tutkular ve Suçlar’ın ardından Bernardo Bertolucci yeni bir filmle karşımıza çıktı. Bende bu hafta ‘’Ben ve Sen’’ adlı filmini kaleme alma gereği hissettim. Yönetmen: Bernardo Bertolucci Oyuncular: Tea Falco, Jacopo Olmo Antinori, Pippo Delbono Tür: Dram
Olivia’nın bodrumu terk etmesini ister ama Olivia’nın uyuşturucu bağımlısı olması ve bundan ötürü çektiği sıkıntılar Lorenzo’nun Olivia’ya yardım etmesine neden olur. Film bu yüzeysel ele alışla vasat bir film olmanın ötesine geçemez. Bu filmi ilk izlediğimde zaman kaybı diye nitelendirdim. “Acaba Bertolucci yaşlandığından artık yüklü ama anlaşılması için izlerkaliteli filmler yapacak dinamiğe, ken üzerinde düşünülmesi gerekir. güce sahip mi değildi yoksa anlam Özellikle gençlikte baş gösteren yüklü ama anlaşılması için daha “umursamama” tavrına Bertolucci çok düşünülmesi gereken bir film baş kaldırıyor durumda. Aile kumiydi?” diye sorular sorunca ceva- rumunu da hedef tahtasına oturbı ikinci kez izleyişimde buldum. tan yönetmen, gençlerin hayattan Film gösterilenden çok anlam kopmasının, sorunları umursama-
HAFTANIN AJANDASI
masının nedeni olarak aileyi görüyor. Filmde karıncaların bir arada durarak hayatta kalma çabasına gönderme yaparak bireyleri değil, bir arada durmayı önemsediğini gösteriyor. Film bu yönleri dikkate alındığında izlenmeye değer bir gençlik filmi olarak öne çıkıyor.
Şiirimizin çınarı olan Nazım Hikmet ölümünün 50. Yılında tüm yurtta saygıyla ve özlemle anılıyor. Siyasi inançları yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nazım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı.1951 yılında Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Türkiye vatandaşlığına alındı Türkiye’de, ölümünden iki yıl sonra 1965’te şiirleriyle yeniden önem kazandı. Mezarı Moskova’da bulunmaktadır. YARIN KÜLTÜR-SANAT
Kaplumbağa
Eskişehir Köy Tiyatroları
Çevre Haftası Etkinlikleri
7 Haziran Cuma günü Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek yeni oyunu ‘’Kaplumbağa’’ da, tarihin tozlu sayfaları aralanıyor. Trump Towers Mall’de izleyiciyle buluşacak oyun.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları “Pusuda’’ adlı oyunu Eskişehir’in köylerinde sahneleyecek. İlk gösterim Eskişehir’in İnönü İlçesi’ne bağlı “Oklubalı’’ köyünde gerçekleştirilecek.
Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği 16. Geleneksel Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında Emre Aydın 7 Haziran 2013 saat 20:00’de Bağcılar Meydanı’nda konser verecek.
TOPLUM
15
5 Haziran 2013
Twitter baş belası oldu
HALKIN KÜRSÜSÜ
Dünya’nın gündemine oturmayı başaran Gezi Parkı direnişi medya sansürüne rağmen sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere yayılıyor. Bu durumdan rahatsız olan Başbakan ise, “Twitter denilen bir bela var. Abartı, yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey şu anda toplumun ve toplumların bana göre baş belasıdır” dedi. yarın TOPLUM rıfat çapar
Gezi Parkı direnişinin saman alevi gibi büyümesine karşlık hükümet sosyal medyaya savaş açtı. Habertürk kanalında Fatih Altaylı’nın sunduğu programa konuk olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sosyal medyada yayımlanan asılsız iddialarla ilgi-
li, “Twitter denilen bir bela var. Abartı, yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey şu anda toplumun ve toplumların bana göre baş belasıdır” dedi. Erdoğan’ın kendi görüşünden farklı olanları en iyi ihtimalle dinlemediğini, en kötü ihtimalle de kızgın bir baba edasıyla ötekileştirdiğini gözlemliyoruz. Erdoğan Twitter’ı hedef aldı Bugüne kadar kendisine karşı düzenlenen
bu en büyük ayaklanmada birini suçlaması normal; bu suçlamanın Twitter’ı hedeflemesi de normal. Belirli bir kitleye ulaşmasını ya da ulaşmamasını istediği bilgi akışı son günlerde tamamen kendi kontrolünden çıkmış durumda. Burada ilginç olan durum, Başbakan Erdoğan’ın Arap Baharı yaşanırıken -örneğin Mısır’daki ayaklanmalar sırasında- kendi Twitter hesabından sosyal medya ile başlayan ve şekillenen Arap devrimini övmüş olması. Cumhurbaşkanı Gül’ün de benzer bir twitter mesajı var. ‘’Kapalı rejimlerde yeni iletişim biçimlerini dikkate almamız gerektiğini’’ övünerek söyleyen açıklamaları var. Sosyal medyanın demokratik olmasının dışında, dezavantajlarından biri de provokasyona açık olması. Çünkü anında ve sansürsüz bir iletişim biçimi. Doğal olarak, yalan bilgi, yanlış bilgi, bilgi çöplüğü meydana geliyor. Fakat bence ilginç olan şu: Son iki gündeki olayları
bir kaynama noktası olarak düşünürsek, bundan önce bir-iki yıldır bir kaynama sürecinin içindeydik ve bu dönemde sosyal medyada insanlar ideolojik olarak birbirlerine saldırıyor, hatta nefret suçu kapsamına girebilecek söylemlere giriyorlardı. Provakasyon aza indi Oysa çok şaşırtıcı şekilde son birkaç günlük süreçte, provokasyon minimumdaydı ve Erdoğan muhalifleri bilgi çöplüğüne karşı önlemler almaya büyük özen gösterdi. Birkaç saat içinde yanlış bilgileri toparlayıcı web siteleri ortaya çıktı. Cumartesi akşamına kadar devam eden bilgi karmaşası, Twitter kullanıcılarının ortak çalışmasıyla bir süzgeçten geçirildi. Ayrıca, Başbakan Erdoğan’ın Twitter’a baş belası demesine rağmen, Twitter’da uzunca bir süre boyunca mesaj trafiğinde ağırlığını koyan taraf bizzat Başbakan’ın destekçileriydi; Twitter’da “trending topic’’ olmaya onlar da gayret gösteriyor ve başarılı da oluyorlardı.
Kalbe zarar veriyor
Spor salonlarında vücut geliştirirken bilinçsizce kullanılan ilaç ve protein desteklerinin kalp hastalıklarına ve kansere neden olduğu öne sürüldü. Bu ilaçlarla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. İşleğen ‘Eğer ısrarcı olup kullanmaya devam edilirse çok ciddi tehlikeleri var. Bu yüzden ölen bir sürü olimpiyat sporcusu var. Vücut geliştirme yapan birçok kişi bu yüzden öldü’ dedi. Özellikle gençlerin iyi bir vücuda sahip olmak için gittikleri spor salonlarında bilinçsizce kullandıkları ilaç ve protein desteklerinin kalp hastalıklarına ve kansere neden olduğu öne sürüldü. Prof. Dr. Çetin İşleğen, bu ilaçlarla ilgili yaptığı açıklamada, spor yaptıkları salonda vücudunu çabuk geliştirmek isteyen ya da yanındaki sporcu kadar çalıştığı halde vücudu gelişmeyen kişilerin salonda satılan protein ya da ‘doping’ denilen anabolik steroidlerden kullandığını söyledi. YARIN TOPLUM
Evinin önüne park edenlere de ceza
Ehliyette yeni dönem Direksiyon sınavlarının sürelerinin arttığı, puanlama sisteminin kaldırıldığı, hata yapanın sınavının bitirileceği yeni düzenlemede teorik ders süreleri de azaltıldı. Düzenleme ile her türlü şartta araç kullanabilen kişi sürücü belgesi alacak. Yeni Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük, AA muhabirlerine yaptığı açıklamada, uzun süredir üzerinde çalıştıkları yeni yönetmeliğin, Avrupa Birliği (AB) standartlarına uygun, sektör temsilcileri ve tüm ilgililerin görüşlerini alınarak hazırlandığını belirtti. Yeni yönetmeliğin en önemli özelliğininin direksiyon sınavının çok zorlaşması olduğunun altını çizen Küçük; “Bugüne kadar bizi rahatsız eden bir durum vardı. Maalesef sürücü belgesi alanların bir kısmı trafiğe çıkamıyordu. Bundan sonra artık böyle bir şey olmayacak” dedi. YARIN TOPLUM
İstanbul Moda’da oturan ve otomobilini sürekli oturduğu sokağa park eden kadın, İSPARK’tan kendine gelen 15 bin 900 TL’lik park borcu sonrasında avukatını devreye soktu. Ödemenin 7 gün içinde yapılmaması halinde, yasal işlem başlatacağını belirten yetkililer, kişinin ceza işlemi yapılan sokakta oturması halinde indirim yapılacağını belirtti. Vatandaşlar, “evimizin önüne park ettiğimiz otomobil için ceza ödüyoruz” isyanında bulundu. Benzer sorunların artması sonrasında İSPARK yazılı bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada: “Kurumumuz tarafından otopark borçlarının ödenmesi ile ilgili başlatılan uygulama bir ceza değil sadece kamu adına borçların tahsiline yönelik. Aksi halde otopark ücretlerini ödeyen binlerce İstanbullu’ya haksızlık olacaktır” denildi. YARIN TOPLUM
göBu hafta İstanbul’da uzun süre güvenlik revlisi olarak çalışktıktan sonra 5 yıldır bak uz. kal işleten Necati Çoşkun’u konuk ediyor im Çoşkun, AVM’lerin yarattığı sorun ve geç sıkıntısını anlattı.
AVM’ler şehir dışına çıksın
ir misiniz? Bize kısaca kendinizden bahsedebil um ve 43 yaşındaAdım Necati Çoşkun. Bakkal işletiyor a önce güvenlik yım. 5 senedir bu işle uğraşıyorum. Dah da Erzincan’dan görevlisi olarak çalışıyordum. 1987 yılın var. geldim İstanbul’a. Evliyim, 2 çocuğum İşinizin iyi tarafları nelerdir? Bir de mahalleliyi Kendi işim olduğu için daha rahatım. bu iş sayesinde daha iyi tanıyorsunuz. İşinizin kötü tarafları neler? , marketler bizi Bizim işin sorunları çok. Büyük AVM ıyor. Sadece pabitiriyor. İnsanlar oralardan alışveriş yap . O da veresiye. rası olmayanlar bizden alışveriş yapıyor izde nakit olmaVeresiye ile dükkan dönmüyor. Elim amıyoruz. Ama dığında ürün alamıyoruz. Ödeme yap ile çalışıyoruz. başka çaremiz de yok. Mecburen veresiye insanları. Fakat Sonuçta çoğu tanıdığımız, mahallenin toptan aldıkları insanlarımız lükse düşkün. Bazı ürünler u bizden pahalı. için AVM’lerde daha ucuz tabii. Ama çoğ oralardan alışveriş Ama yine de insanlar gösteriş nedeniyle tleriyle gezmek yapıyorlar. Ellerinde ünlü markaların poşe k sorunumuz var. daha cazip geliyor onlara. Bir de güvenli mak çok tehlikeli. Gece-gündüz çalışıyorum. Geceleri çalış gece sokaklarda. Uyuşturucu kullanan birçok insan var z. Bakkal olduOnlarla uğraşmak durumunda kalıyoru umunu biliyoruz. ğumuz için mahallenin her türlü dur da. İnsanlar giderek daha çok tehlike altın Son olarak neler söylemek istersiniz? z, sigortamızı yaKazandığım parayla kiramızı ödüyoru da birşey yok. Bir tırıyoruz, vergimizi veriyoruz. Başka r. Bizim sorunuyo birikim yapma gibi bir şansımız olm ’ler şehir dışlarına larımızın çözülmesi için bence AVM durumlarla kartaşınmalı. Yoksa biz giderek daha kötü ğe değer verdiği eme şılaşacağız. İnsanlar markaya değil, çarçur etmediği zaman, kazandığı paranın kıymetini bilip r diye düşünüyozaman bakkalların değeri anlaşılacaktı rum.
Hazırlayan Eda Derya Toper
08
Haziran 1951
İlk kalp ameliyatı Türkiye’de ilk kalp ameliyatı Ankara Gülhane Askeri Hastanesi’nde gerçekleştirildi.
08
Haziran 1991
Kamuda yüzbinler greve gitti 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşmelerinde uyuşma sağlanamadı. İşçilerin protesto eylemleri arttı. Gölcük’te binlerce işçi Yalova-İzmit karayolunu trafiğe kapattı.
09
Haziran 1980
Altı ay içinde sekizinci kez devalüasyon Altı ay içinde sekizinci kez devalüasyon yapıldı; Türk lirasının değeri yüzde 5,5-8,8 arasında düşürüldü. Aynı gün yapılan açıklamaya göre; 203 işyerinde 48 bin işçi grevde.
Plastik şişedeki zeytinyağına dikkat Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Şana Sungur ve ekibi, TÜBİTAK desteğiyle yaptıkları araştırmada plastik maddelerde kullanılan fitalat maddesinin obeziteyi tetiklediğini ortaya çıkardı. Endokrinoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Cumali Gökçe ve Yrd. Doç. Dr. İhsan Üstün ve Yrd. Doç. Dr. Nigar Yılmaz’ın yaptığı araştırma da plastik ambalajlardan sıvı gıdalara geçen fitalatlarla obezite arasındaki ilişki incelendi. Gıdayla plastik ambalajın temas süresi uzadıkça fitalatın etkisi de artıyor. 250 kişide inceleme yaptıklarını söyleyen Sungur, “Çalışmalar kapsamında, plastik şişelerden maden suyu, limonata, gazoz, kola, zeytinyağı gibi sıvı gıdalara göç eden fitalatın miktarlarının belirlenmesi, belirlenen miktarların sıvı gıdalarda bulunmasına izin verilen sınır değerlerle karşılaştırılması için farklı yaş ve farklı cinsiyetteki kişilerin kan ve idrarlarındaki fitalat oranlarını ölçtük” dedi. YARIN TOPLUM
1981 10 Haziran
11
Haziran 1987
Veysel Güney idam edildi Sol görüşlü Veysel Güney idam edildi. İşçi haklarını çiğneyenler listesi Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye’yi yeniden “İşçi haklarını çiğneyen ülkeler” listesine aldı. .
Reçetesiz ilaç yok Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya kulan yeni düzenleme ile tüm ilaçlar sadece reçete ile alınabiliyor. Ucuz bir ağrı kesiciyi dahi katkı payı eklenerek 20 TL
Taraftarlar omuz omuza
Gezi Parkı’nda meydana gelen eylemlerde taraftarlar da çok önemli bir yer tutuyor. Ev sahibi olmasının da gereğiyle Çarşı grubu elinden geleni yapıyor, diğer takımlarda destek oluyor. Neredeyse tüm takımların taraftar grupları alanda kol kola polisin karşısında siper oluyor. Bu dostluk tribünlerde de yer buluyor. istanbul berna dülger
Gezi Parkı eylemlerinin başardığı en büyük şeylerden biri de taraftarların anlamsız kavgasını sonlandırmak olsa gerek. Her maç sonrasında kana kan dişe diş birbirine giren taraftarlar şimdi aynı şekilde polise karşı direniyorlar. Hatta burada kazanılmış dostluk öyle hoşlarına gidiyor ki Fenerbahçe taraftar gruplarından tribünlerde beraberlik çağrısı yükseliyor. Ve şimdi onların en çok kızdıklarının yerini öncelikli olarak hükümet ve polis alıyor. 30 Mayıs’ta polisin, saldırının dozunu iyice arttırması, ortalığı gaza boğmasından sonra 12 numara ve Ultraslan taraftar grupları birlikte twitterdan çağrı mesajı yayınladılar; “Tüm renkler “yeşil”etrafında birleşti, Gezi Parkı’na
doğru yol alıyor! 19.00 itibari ile Gezi Parkı’ndayız!” 31 Mayıs’ta ise polis iyiden iyiye sertleşmeye devam ederken Taksim Meydanı’ndaki sis bulutunun içinden Çarşı grubu alana girdi. Bu saatten sonra tüm takımlar el ele vererek polisin orantısızlığının karşısında var güçleriyle harekete geçtiler. POMA icat oldu 1 Haziran’da da direniş alanında polis araçlarına el koyuldu. Çarşı grubu bir TOMA ve İnönü stadının yıkımında kullanılan bir dozere el koyarak caddelerde bu araçlarla gezdi. El koyduğu bu araçları polisleri püskürtmek için kullanan taraftarlar araçların adını da POMA koydu. Açılımı ise Polis Olaylarına Müdahale Aracı. Daha sonra bu
araçları kullanmaktan vazgeçen taraftarlar, sahibinden.net adresine ilan vererek araçları satışa çıkardılar. Aracın sahibi yerine de “Halk-Kime sorsan gösterir” yazdılar. Tam kadro defans Gezi Parkı’nda kimler yok ki, Ankaragücü taraftarından Adana Demirsporlusuna, Gözgözlüsünden Kafkaflısına, Kasımpaşalısına, Eskişehirsporlusuna. Ya şuna ne demeli: Bursasporlu Teksaslılar, Çarşı’ya tezahürat yapıyor. Fenerbahçe ve Galatasaray zaten orada. Kulüp yönetimleri yok onlar var. Barışa tribünde de devam Fenerbahçe’nin taraftar gruplarından 12numara internet sitesinde yaptığı bir açıklama ile eylemin özetini sundu.
18SORU
Çağrıda şunlar yazıyor; Ağustos ayı içerisinde oynanacak Süper Kupa maçının Olimpiyat Stadı’nda oynatılması çağrısında bulunuyoruz. Maçta, polis istemiyoruz. 31 Mayıs itibariyle güçlü şekilde ortaya konan birlik beraberlik resmini, Olimpiyat Stadı tribünlerine yansıtmak istiyoruz. Gezi Parkı’nda gösterilen direnç ve kardeşliği bir adım daha taşıyarak, Süper Kupa’da karışık şekilde tribünlerde yer almaya davet ediyoruz. Polis olmadan, yöneticileri aramıza almadan; beraber direndiğimiz, renk farketmeksizin tek çatı altında kucaklaştığımız insanları bekliyoruz. 12 Numara olarak; TFF nezdinde, tüm tribün gruplarına ve tüm taraftarlarına açık çağrımızdır; GELİN SÜPER KUPA’YI OMUZ OMUZA İZLEYELİM.
civarına getiren bu uygulama aynı zamanda hastanelerdeki iş yükünü de arttıracak. Uygulamanın iyi yanı ise insanların kontrolsüz ilaç kullanması azalacak. YARIn toplum
Uçak gibi konsept araba
Spada Concept tarafından tasarlanan şimdi sadece model olarak var olan bu konsept arabanın gerçekten üretileceği duyuruldu. Uçaktan esinlenerek tasarlanmış kuyruğu, cam tavanı, kaputa gömülü farlar bu arabanın eşsiz görünmesini sağlıyor
Geri Dönüşüm eşyalarından raf Chris Burton’ın, Yield (yük) rafları,eş kenar üçgenlerin belli bir şekilde dizilmesini temel alan, modülerbir raf sistemi olarak öne çıkıyor. Bileşenleri, suntadan, farklı kesilmiştahta artıklarından ve hatta kuru duvar parçalarından oluşuyor.
Güler’e yakışır hediye
ahmet sürer işçi - istanbul
Müzik Festivali ‘açılış’ yapmıyor 1. En sevdiğiniz erdem? Saygılı olmak 2. Başlıca özelliğiniz? İyimser olmak 3. Mutluluk nedir? Özgür olmak 4. Mutsuzluk nedir? Küçümsenmek 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Geç kalmak 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Kendini diğerlerinden üstün görmek 7. En sevmediğiniz şey? Yalnızlık 8. En sevmediğiniz kişiler? Irkçılar 9. En sevdiğiniz iş? Kitap okumak 10. En sevdiğiniz şair? Ahmed Arif 11. En sevdiğiniz yazar? Abdullah Öcalan 12. Kahramanınız? Dayım 13. Kadın kahramanınız? Annem 14. En sevdiğiniz çiçek? Kırmızı gül 15. En sevdiğiniz renk? Sarı 16. En sevdiğiniz yemek? Yemek ayırt etmiyorum 17. En sevdiğiniz düstur? Damlaya damlaya göl olur 18. En sevdiğiniz söz? Ezilen bir halkın milliyetçiliği olmaz
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 41. İstanbul Müzik Festivali 4 Haziran’da yapacağı açılışı, Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp sonrasında tüm Türkiye’ye yayılan eylemler nedeniyle iptal etme kararı aldı. İKSV’den yapılan açıklamada “Toplumsal hassasiyetin çok üst düzeyde olduğu böyle bir dönemde, 41. İstanbul Müzik Festivali açılış etkinliklerini yapmayı doğru bulmuyor, ve bu nedenle, açılış törenini iptal ederek açılış konserini de başka bir tarihe erteliyoruz. Açılış etkinlikleri sonrasındaki konserler planlandığı gibi devam edecektir” denildi. YARIN TOPLUM
Güzellik anlayışları değişebilir!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde son günlerde aşırı gaz kullanımını protesto eden CHP Ankara milletvekili Aylin Nazlı Aka, tepkisini göstermek için Taksim Gezi Parkı’nda yaşanan olaylarda atılan gaz bombası fişeğinin kapsülünden vazo yaparak, elindeki çiçeklerle birlikte AKP’li, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e verdi. Yüzü dahi kızarmayan Güler, gülerek hediyeyi aldı. Sonra tekrar tekrar baktı, tekrar tekrar güldü. YARIn toplum
En pahalı maddeler
Karadul örümceğin zehri (gr) 62 bin 500 euro’ya. Kanada’daki Goldwyn ve Titanic adlı süper boğaların 1 gram yoğunlaştırılmış spermi 55 bin euro. “Wild II” adlı kuyrukluyıldızının tozu (gr) 28 milyar euro. Yasemin çiçeği esansı (kg) 50 bin euro.
Gezi için 74 bin dolar
Gezi Parkı olaylarının ana akım medyada yeterince yer almamasını eleştiren bir grup, 3 Haziranda New York Times’ta tam sayfa reklam vermek amacıyla internetten bağış kampanyası başlattı. “Full Page Ad for Turkish Democracy in Action: OccupyGezi for the World” adı altında yürütülen organizasyonda asıl hedeflenen bağış oranı 53.800 dolar olmasına karşın, şu ana kadar bu limitin oldukça üzerinde olan 74,935 dolar gibi bir miktara ulaşıldı. YARIn toplum