Yarın 119 2801

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

28 Ocak 2014 Salı Sayı: 119 l

l

AKP Bİlal’e halk Alİ’ye sahİp çıkıyor

1 TL www.yarinhaber.net l

AKP darbecilere sığınıyor Darbeciler Poyrazköy Davası’nda ceza sürelerini doldurmadan serbest kaldı. 85 sanıklı davada, mahkeme davanın tutuklu sanıkları emekli Binbaşı Levent Bektaş, Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay ve Albay Hüseyin Hançer’in tahliyesine karar verdi. Yeniden yargılanma yolunu açmaya çalışan AKP, darbe karşıtı sözler ederken, şimdiden de darbecileri serbest bırakıyor.

05

AKP’nin 26 Ocak günü gerçekleştirdiği aday tanıtım buluşmasında “Hepimiz birer Bilal’iz” pankartı açılmıştı.

Katiller hala görevde

Yolsuzluk operasyonlarının ardından onlarca savcının görev yeri değiştirildi, binlerce polis ise sürüldü. Buna rağmen Ali İsmail’in öldürülmesinde parmağı olan Vali’den Eminet görevlilerine kadar yetkililer görevden alınmadı. Ali’yi öldürenler ise kamera kayıtları ile sabit.

Öldürenler besbelli

Ali’nin ölümü, ortaya çıkan video kayıtları ile görülürken, en son Adli Tıp’tan gelen raporda, boyun ve yüzdeki kemik kırıklarının beyin kanamasına ve ölüme yol açtığı belirtildi. Ayrıca doktorun kendisine verdiği yanlış ilaçlar da beyin kanamasını hızlandırdı. güncel 03

Lise-Der ve Genç-Der İstanbul’da açtıkları pankartlarla, Ali’nin davasını 3 Şubat’ta Kayseri’de takip edeceklerini ilan ettiler.

Ölen on bir işçi için adalet istiyorlar

KESK Genel Sekreteri

İsmail Hakkı Tombul ile konuştuk

Halk doğrudan iktidar olmalı Gezi Direnişi’nden bu yana 8 ay geçti. Ülkenin birçok şehrinde forumlar kuruldu, yeni direniş alanları oluştu. Şimdi ise seçim sürecine yaklaşıyoruz. Gezi Direnişi’nden sonra AKP’nin bu skandallarının sandığa nasıl yansıdığını göreceğiz. Geçtiğimiz hafta bir umut olarak Ankara’da Sol Ortak Aday Meclisi aday gösterdi. Biz de bu mecliste yer alan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul ile seçim sürecini konuştuk.

Ulaş Cihan ile

ESAS MESELE

Fettullah Gülen BBC’ye konuştu

Fethullah Gülen, yabancı basına verdiği demeçlerle AKP ve Başbakan’ı topa tutmaya devam ediyor. Kısasa kısas mantığı ile süren AKP-cemaat çatışmasında kasete kaset, konuşmaya konuşmayla cevap geliyor. Gülen, Pensilvanya’daki inziva merkezinde, yolsuzluk operasyonu, Kürt meselesi, Alevilerle ilişkiler, Mavi Marmara ve Abdullah Gül’e gönderdiği mektup konularında BBC’nin sorularını yanıtladı. güncel 07

Lira’da korkutan senaryolar

Dolar Merkez Bankasının müdahalesine gerek duyacak seviyeyede. Kimi manşetlerde TL Çöktü şeklinde yorumlara neden olan başarısız müdahalenin ardından felaket senaryoları tartışılırken, çözüm yolu olarak sunulan faiz artırımına ise hükümet yanaşmıyor. ekonomİ 09

Sarıgül değil Abdullah Gül

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuyla paylaştığı Mustafa Sarıgül’ün yolsuzluk dosyasına ilişkin fotoğrafla ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı yaptığı açıklamada, “tahrifat yapıldığını” söyledi. Görselde Sarıgül’ün adının değiştirildiği söylendi. güncel 04

ü

11 Mart 2012’de İstanbul Esenyurt’taki Marmara Park Alışveriş Merkezi inşaatında şantiyede işçilerin kaldıkları çadırlarda, önlem alınmaması ve güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle çıkan yangında 11 işçi hayatını kaybetti. İşçi Ölümlerine Son Platformu takip ettiği dava için 31 Ocak günü Bakırköy Adliyesi önünde olacak. Bundan önce görülen duruşmalarda tutuklu olan 4 sanık da serbest bırakılarak adalet kavramına bir darbe daha vurulmuştu. Ölen insanlardan değil de sermaye sahiplerinin yanında yer alan heyetin yaklaşan duruşmada ne yapacağı ise merak konusu. Platform işçilere adalet için adliye önünde olacak. emek 08

14

Bekle bizi Kayseri SİBEL UZUN

05 Uyanış

Antiemperyalist olmak CEM KAPTANOĞLU

06 Jendin

Bonzai kafasıyla pankart açan... 07 ERK ACARER Bağzı şeyler Sanat beni iyileştirir... AGAH AYDIN 8 Mart’ta “Acımadı ki” diyelim GÜLSÜM KAV Kahraman kardeşlerim GÜN ÇAĞ AYDIN

08 Ecrits 09 Ana fikir 10 Prizma

güncel 05

Güncel 07

eğİtİm 10

Tahliye yetmedi bir de özür istedi

Avrupa Konseyi HSYK değişikliğini istemiyor

Dershaneler yakında Genel Kurul’da

Burhan Kuzu, darbecileri yargıladıkları için özür dileriz dedi.

HSYK’nın dondurulması için AK “acil tehlike önlendi” dedi.

Bülent Arınç dershanelerle ilgili iddialı bi açıklama yaptı.


TOPLUM Ankara’da 160 milyonluk rant

02

28 Ocak 2014

Ankara Büyükşehir Belediyesi yargı kararına rağmen bir gecede 160 milyonluk rant yarattı. Yargı tarafından reddedilen projeyi yeniden imzalayan Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yaptığı imar planlarındaki değişikliklerle konut sayısı bile 20 kat arttırılabiliyor. İmzalanan proje, 8 konut yapılabilecek alana 158 konut yapma izni veriyor. toplum sanem deniz kural

Nakliyeciler sınırlamaya tepkili Nakliyeciler, köprüden geçiş sınırlanmasına ilişkin eylem yapmaya hazırlanıyor. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise, eyleme hazırlanan nakliyecilerin, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçişte kısıtlama süresinin 3 saate indirilmesi yönündeki taleplerin kabul edilmez olduğunu söyledi. Vali Mutlu, “Sabah saatlerinde 07.00 ile 10.00, akşam 16.00 ile 22.00 saatleri arasında İstanbul’a kamyon TIR türü araçların trafiğe girişini uygun görmüyoruz ve bunların bu saatlerde özellikle FSM Köprüsü’nde geçişlerini kontrol ediyoruz” dedi. toplum

Gezi Parkı yerine AVM ve topçu kışlası yapılması projesinin, yaşanan tarihi direnişle iptal edilmesinin ardından, Türkiye’deki rant projeleri birer birer ortaya dökülmeye devam ediyor. Son büyük rant projesi haberi de Ankara’dan geldi. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, arsaların üzerindeki konut sayısının 20 kat artırılmasından 160 milyon liralık rant yaratılmasına kadar yargı kararlarını yok sayan imar planı değişikliklerine imza attı. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 24 saat içerisinde yapılan toplantılarında oluşturulan rantı sizler için derledik. İŞTE RANT PROJESİ • Memur-Sen’e satılan arsanın imar değişikliği istemi önce reddedildi ancak sendikanın itirazı sonrası tüm imar artışları kabul edildi.

• İlim Yayma Cemiyeti’ne yurt yapılması için tahsis edilen arsanın kotunun en yüksek noktadan belirlenmesine ilişkin kararda daha büyük bodrum yapılması sağlandı. • Yenimahalle’de 44478, 44458 ve 60634 adaların planındaki değişikliklerle arsalar üzerine yapılabilecek konut sayısı 23’ten 123’e yükseltildi. Aynı bölgede ticari işleme de izin verildi. Değişiklikle birlikte sağlanan rantın 30 milyon lirayı bulduğu öğrenildi. • Yenimahalle 60883 ada 1 ve 2. parsellerinin planlarındaki değişiklikle konut sayısı 101’den 285’e yükseltildi ve 35 milyon liralık rant oluşturuldu. • Yenimahalle Dodurga bölgesi 40 ada 1 parselin planları değiştirildi. 68 konut, 229 konuta yükseltildi. Artışla en az 30 milyon liralık rant yaratıldı. • Yenimahalle 44617 ada 1 parselin planındaki değişiklikle konut sayı-

sı 57’den 206’ya yükseltildi ve sağlanan rant 25 milyon liraya ulaştı. • En dikkat çekici imar değişikliği yine Yenimahalle’de. 44633 adanın 8 parselindeki değişiklikle inşaat alanı 20 kat artırıldı. Yalnızca 8 konut yapılabilecek alana 158 konut yapma izni verilirken, rant en az 40 milyon lira arttı. • Yenimahalle 16272 ada 6 parseldeki değişiklikle arsa sahibinin her istediği verildi. “Akaryakıt satış ve servis istasyonu” statüsündeki arsaya önce “LPG kullanımı” eklendi, ardından “ticari kullanımların yer almasına” karar verildi ve arsaya yapılacak binanın iki katına yükseltilmesinin önü açıldı. YARGI KARARINI TANIMADILAR Belediye Meclisi’nin imar planları değişikliklerinde daha önce verilmiş yargı kararları da yok sayıldı. Çankaya Mühye’de sınırlarını onayladığı ancak yargının iptal et-

Yatak odasına inek düştü Bursa’nın Karacabey İlçesi’ne bağlı Yeniköy’de, ağaçtan düşen meşe palamutlarını yemek için yamaçtan tek katlı prefabrike evin çatısına atlayan inek, tavanı delerek yatak odasına düştü. Gürültüyü duyup odaya giren ev sakinleri, yatağın üzerinde kendilerine bakan hayvanı görünce önce kısa süreli şaşkınlık yaşadı, bunun ardından onu cep telefonuyla fotoğrafladı. Ev sakinlerinden Ömer Karaçoban, olayın gündüz yaşanmasının bir faciayı engellediğini söyledi. Karaçoban, “Herhalde hiç kimse yatakta yatarken üzerine düşen inek yüzünden sakat kalmak istemez” dedi. toplum

tiği kentsel dönüşüm bölgesi, iptal edilen halinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kabul edildi. Dikmen Vadisi’nde Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir binanın yıkılmasına yönelik yargı kararı da yeni bir meclis kararı ile “Ruhsat durumu imar durumudur” ibaresi ile boşa düşürüldü. Bir diğer kararda ise bir otelin kaçak bölümleri yasallaştırıldı. Buna göre otelin mahkeme kararıyla yıkılması gereken 2 bin 802 metrekarelik bölümü “sağlanan istihdam” gerekçesiyle yasal hale getirildi.

Polonezköy de ranta açılacak Rant projeleri Ankara ile sınırlı değil. İstanbul’da doğal güzelliğiyle ünlü Polonezköy’ü yapılaşmaya açacak imar planına karşı 4 meslek odası itiraz etti. 1994 yılında tabiat parkı ilan edilen Polonezköy’de koruma statüsünden dolayı yıllardır herhangi bir yapılaşmaya izin verilmiyordu. Ancak son dönemde yapılan planlar, köye düşük ve seyrek yoğunluklu konut, turistik tesisler, banka ve finans kurumları kurulabilmesinin önünü açtı. Bu da uzmanlara göre Polonezköy’ün betonlaşması anlamına geliyor. Bu nedenle mimar ve mühendis odaları planlara itiraz etti.

Kuraklık tehdidi büyük

Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekan Yardımcısı Miraç Aydın, ülke genelindeki kuraklık tehdidine ilişkin, “Şu andaki mevsim şartları devam ettiği ve özellikle kış aylarındaki yağışların gerçekleşmemesi durumunda İstanbul ve Kocaeli başta olmak üzere Kastamonu, Aksaray, Manisa ve Samsun’da ciddi su sıkıntısı olacaktır” dedi. Aydın, Türkiye’de yağışların istenilen seviyede gerçekleşmemesinden dolayı birçok bölgede su sıkıntısının baş gösterdiğini de belirtti. Türkiye’nin yakın zamana kadar su kaynakları bakımından herhangi bir su sorunu olmayan ülkeler

Türkiye en fazla çay içilen ülke

Türkiye’nin dünyada en fazla çay içilen ülke olduğu ortaya çıktı. Listenin ikinci sırasında İrlandalılar, üçüncü sıradaysa İngilizler var. İngiliz pazar araştırma firması Euromonitor’a göre Türkiye, kişi başına düşen çay tüketiminde dünyada ilk sırada. Toplam tüketim oranı Çin ve Hindistan gibi ülkelerde daha fazla olsa da, nüfusa oranlandığında Türkiye ilk sırayı alıyor. Bu ülkelerden sonra ise Rusya, Fas, Yeni Zelanda ve Mısır gibi ülkeler geliyor. 2006’da gerçekleştirilen bir başka araştırmada Irak, İran ve Libya gibi ülkelerin listenin en üst sıralarında yer aldıkları görülmüştü. toplum

28 ocak salı 2014

sayı: 119

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

selçuk kaygısız Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say Özge Doğan sanem deniz kural Serkan Atak Oğuzhan Özkan koray karadere Arda içil elif gümüş taygun kon Burak Kiper RIfat çapar onur toper

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz Nurseli Gözüaçık

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

arasında yer aldığının düşünüldüğünü belirten Aydın, “Fakat dikkatlice değerlendirdiğimizde su kaynakları bakımından sınırlı durumdayız. Rakamlara baktığımızda ülkemizde kişi başına düşen yılık kullanılabilir su miktarının bin 430 metreküp olduğunu söyleyebiliriz. Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten az ise su fakiri, 1000-2000 metreküp arasında ise su azlığı çeken ülke konumundasınızdır” diye konuştu. Kuraklık sorununun önemine değinen Aydın, son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle bazı kentlerdeki barajların alarm verdiğini de söyledi. toplum

Manisa’da radyasyon alarmı Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski uranyum madeninde uzmanlar tarafından normal değerlerin tam 140 katı radyasyon ölçümü yapıldı. Ardından, bölgedeki radyoaktif kirliliğin 2008 yılında TÜBİTAK destekli araştırma yapan Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz tarafından belgelendiği ortaya çıktı. Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz, risk altında olan köylerin ismini de açıkladı: “Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Killik, Kınık, Kemhallı, Çamyurdu ve Döğüşören köyleri. Bunların bir kısmı mezra da olabilir. Bunlar uranyum yatağının üzerinde bulunuyorlar.” Şaşmaz, bu köylerin hem yer altı, hem de yüzey sularının kirlendiğini tespit ettiklerini söyleyerek, “Buralarda acil önlem alınması gerekiyor. Bu alanların rehabilite edilmesi gerek. Özellikle Kasar köyü civarında yüzeyde yer alan uranyum nedeniyle risk daha da büyük” dedi. Nükle-

er felaketle ilgili ilk araştırmanın 1995 yılında yapıldığı ve o yıldan bugüne radyoaktif kirlilikle ilgili tam 7 rapor yayınlandığı ortaya çıktı. toplum

Katliam gibi kazada şoför tutuklandı Kayseri’de şarampole uçması sonucu meydana gelen kazada 21 kişinin öldüğü, 29 kişinin yaralandığı yolcu otobüsünün sürücüsü, çıkarıldığı mahkemece ölümlü kazaya neden olmak suçundan tutuklandı. Acıbadem Kayseri Hastanesi’nde tedavisi tamamlandıktan sonra taburcu olan yolcu otobüsü şoförü Ertuğrul K., savcıya ifade vermesinin ardından, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediği öğrenilen sürücünün, kaza anında yolun kaygan olduğu, kar yağışı ve sis olduğunu belirterek, kazaya kendisinin neden olmadığı yönünde ifade verdiği öğrenildi. Kazanın ardından, kaza olan bölgenin yarım saat önce karayolları ekiplerince tuzlandığı, otobüsün ise sadece arka lastiklerinin kış lastiği olduğu ortaya çıkmıştı. toplum


GUNCEL

03

28 Ocak 2014

AKP Bilal’e halk Ali’ye sahip çıkıyor

AKP Hükümeti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı vermemek için tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. O ifadeye gitmeyecek diye yasama, yürütme, yargı ilişkisi lağvedilirken Ali İsmail Korkmaz için hükümet kılını kıpırdatmıyor. Ali’yi öldüren polisler tutuklanmak şöyle dursun korunmaya devam ediyorlar.

Yolsuzluk operasyonunu yapan savcılar, polisler görevden alınırken; Ali İsmail’in ölümünden sorumlu olanlar neden hala görevde? MAKSUT YÜKSEL ESKİŞEHİR VALİLİĞİ ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ

Polis memuru tutuklandı

Söz konusu polis memuru ile ilgili görevden el çektirme, yani açığa alma ve tutuklama işlemi paralel gerçekleştirilmiştir. Adı geçen sağlık personelinin soruşturmasında ise muhatap yetkili Tepebaşı Kaymakamlığı’dır. FATİH DURSUN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRİ

Görevlileri tespit ediyoruz Bu müessif olayın aydınlatılması için, adli makamların talimatları polis ve jandarmamız tarafından yerine getirilerek, olaya karışan kişi ve görevlilerin tespiti için gerekli bütün çalışmalar titizlikle yürütülmüştür. GÜRKAN KORKMAZ ALİ İSMAİL KORKMAZ’IN AĞABEYİ

Can alanları görevden almadılar Bizim canlarımız alındı, hiç kimse görevinden alınmadı. Ama yapılan yolsuzluk incelemeleri sonucu politik görevden almalar oldu. Hükümet kendi karşısına geçen herkesi mağdur ediyor. Polis vatandaşı her zaman mağdur ediyor. tutup adliyeye getirecek bir irade dahi AKP Hükümeti tarafından Hükümet kendi kalesini bırakılmadı. Operasyonların bakorumak için tüm denge- şından itiraben en az 4000 polis ve leri alt üst etmekten çekinmiyor. savcının yerleri değiştirildi, kıdem Yolsuzluk operasyonlarıyla bazı ba- düşürüldü ya da açığa alındı. kanların ayağı kayarken, bazı isimler de imaj tazelemek adına sahne- Ali’nin katilleri görevde den çekildi. Ancak mevzu bahis Yerleri değiştirilen ya da açığa alıBaşbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a nan polislerin ise tek ‘suçu’, bir gelince akan sular duruyor. Başba- savcı dediğinde birini gözaltına alakan Erdoğan liderliğindeki AKP cak reflekse sahip olmaları. Diğer Hükümeti Bilal’i korumak için taraftan Gezi Direnişi esnasında 2 en kötü demokrasilerde dahi olan Haziran gecesi eli sopalı polisleryasama, yürütme, yargı ilişkisini ce pusuya düşürülüp katledilen kökünden dinamitlemekten bir an Ali İsmail’in ölümünden sorumlu bile tereddüt etmiyor. olanlar hala görevde. Aynı şekilde görev yerleri bir adım bile değiştirilmiş değil. Mevzu bahis Bilal’i Bilal Erdoğan’ı kurtarmak İkinci dalga yolsuzluk operasyonu korumak olunca akan sular durukapsamında bazı isimlere gözaltı yor ancak bir genci katledenler aynı kararı verilecekken karşı bir atakla hükümet tarafından sonuna kadar AKP hükümeti bazı polis ve sav- kollanabiliyor. cıların yerlerini değiştirmişti. Artık tebligatı elden ele dolaşan, 2 Ali’nin davası 4 parça Ocak’ta aslen tebliğ edilmiş olan Başbakan’ın oğlunu korumak için ifade çağrısına ise iştirak eden yok. ardı ardına skandallara imza atanlar, Zanlıyı ifade almak için kolundan Ali’nin katillerini aklamak için de güncel can çoksöyler

benzer bir çaba içerisindeler. Dört parçaya bölünen davada neredeyse hiç bir şey hukuku ve usulünce yapılmıyor. 3 Şubat’ta görülecek olan birinci duruşma mesnetsizce Eskişehir’den Kayseri’ye alınmış, yapılan itirazlar kabul görmemişti. Gezi Direnişi’nde Eskişehir’de polis ve sivil faşistler tarafından katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın davası başlıyor. Ali İsmail’i katleden polislerden Mevlüt Saldoğan kasten adam öldürmekten tutuklu olarak, diğer 7 katil ise adam öldürmeye iştirak suçundan, üçü tutuklu, yargılanıyor. Ali İsmail’in bazı katilleri ise hala dışarıda ve görevlerinin başındalar.

İsmail gibi halk ona da sahip çıkmış ve 5 Şubat’ta görülecek duruşmada yeniden buluşmak ve şehidine sahip çıkmak için sözleşmişti.

Ali İsmail’i halk koruyor AKP Hükümeti’nin kabusları Gezi Direnişi yani Haziran’daki halk ayaklanmasıyla başladı. Hala daha devam ediyor. Şimdiden oylarının en az 7 puan düştüğü düşünülürse AKP’ye derin bir güven kaybı olduğu aşikar. AKP tüm adaleti, emniyeti, MİT’i meclisi bir şekilde ele geçirmiş bunu da kendi pisliklerini örtmek tetikçilerini korumak, kollamak için kullanıyor olabilir. Ancak Ali İsmail Korkmaz’a ve onun davasına sahip çıkan koskoca bir halk var ve 3 Şubat’ta Kayseri’de Mehmet’in duruşması 5’inde Gezi direnişi sırasında Ümraniye 1 olacaklar. Mayıs Mahallesi’nde TEM otoyoAli’ye sahip çıkan milyonlar, lunda yapılan yürüyüşte bir aracın yolsuzları, soyguncuları biliyor, çarpması sonucu ölen Mehmet Ay- kendi evlatlarına sahip çıkıyor. Başvalıtaş davasının ikinci duruşması 5 bakanların, bakanların çocukları Şubat’ta görülecek. İlk duruşmada kaça dursun, bu halkın çocukları salonuna girmek isteyen kitleye katilleri ve yandaşlarını yakalamapolis saldırmıştı. Ancak yoldaşı Ali sını bilir.

Katiller açıkça korunuyor Ali İsmail Korkmaz’ın davasının Eskişehir’den ‘güvenlik’ gerekçesiyle Kayseri’ye taşınması hakkındaki karara tepkiler dinmiyor. Normalde başka illerden daha ‘güvenli’ bulunan ve daha önce Uğur Kaymaz ve Şerzan Kurt gibi devletin kolluk güçlerince katledilen insanlarımızın davalarına ev sahipliği yapan bu şehir bu sefer sakıncalı bulundu. Biz de konuyla ve 3 Şubat’ta görülecek 1. duruşma ile ilgili olarak Avukat Gökçesu Özgül’den görüşlerini sorduk; “Ali İsmail’e sahip çıkmak için Kayseri’de buluşuyoruz. Bu dava hepimizin davası. Sanıkların yargılan-

masının önünü tıkamak için davayı üçe ayırdılar. Müştekiler Hatay’da dinlendi. Tanıkların ise Eskişehir’de dinlenmesine karar verildi. Hatta aslında sanık olması gereken Selçuk Bal isimli polis memuru tanık olarak Ankara’da dinlenecek. Ana dava ise Kayseri’de görülecek. Aslında davanın Kayseri’ye taşınması gerekmezdi. Bu dahi davanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Pek çok usulsüzlük olduğunu biliyoruz. Sanıklar alelade kimseler değil. Başbakan polisimizi yedirmeyiz, emri ben verdim , destan yazdılar dedi. Sanıklar açık bir şekilde korunuyor. Aynı durumu Ethem Sarısülük davasında da yaşadık. Mücadele etmeden bu davalarda adaletin sağlanamayacağını biliyoruz. Katillerden hesap sorulana kadar bu işin peşindeyiz.” GÜNCEL

Hepsi birer Bilal Erdoğan

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen İstanbul adayları tanıtım toplantısına katıldı. Erdoğan burada oğlu Bilal Erdoğan ile ilgili iddialara değindi. Başbakan oğlu ile ilgili iddiaları yalanlayarak, “Oğlum Bilal’e, damadıma yakıştırılmak istenen yafta bunların hepsi birer iftiradır. Ne damadım, ne evladım asla rüşvete bulaşmamışlardır, haramda elleri gözleri yoktur. Benim evlatlarımın hepsi vakıf noktasında hizmetleri vardır, gençliğe hizmetleri vardır” dedi.

Farklı vakıflara yapılan yardımlara değinen Erdoğan, “Bugüne kadar bu ülkede birçok vakıflara verilmiş olan yardımları nereye koyacaksınız. O vakıfların yönetimlerini nereye koyacaksınız? Bunlar meşru oluyor da bu noktada muhafazakar değerlere sahip olanların attığı adımlar gayri meşru mu oluyor? Her şey yasalar, kuralı içerisinde, yardımseverlerin yardımıyla yürüyen bir yolculuktur” ifadelerini kullandı. Bu sırada tribünlerde “Hepimiz birer Bilal’iz” pankartı açıldı. Başbakan Erdoğan pankartı açanlara teşekkür etti. GÜNCEL

YAŞAR ASLAN GENÇ-DER TEMSİLCİSİ

Bilal’i koruyorlar AKP, bir yandan Ali İsmail Korkmaz’ın katillerini hala yargılamazken, bir yandan da kendi adaletini işleterek Bilal Erdoğan’ı koruyor, kolluyor. Gençlik katillere yapılan korunma zırhını delmek için 3 Şubat’ta Kayseri’de olacak. AYŞEGÜL KUMAŞ ALİ’NİN AVUKATLARINDAN

Polisleri koruyorlar 1 polis tutuklandı. Diğer 3 polis Eskişehir’den gönderildi, ama hala görev başındalar. Birebir yürütmenin, yargıya karıştığı bir olaylar silsilesi yaşadık. Neden görev başında oldukları, bu kadar korunmalarından anlaşılıyor. AYHAN ERDOĞAN ALİ’NİN AVUKATLARINDAN

Katilleri kahraman yaptılar Adliye mensuplarına karşı operasyon düzenlendi. Ali’nin ölümüne karşı ses yükseltenleri, karşı çıkanları susturdular. Ali’yi katledenlere de kahraman olarak ikramiye verdiler. AKP kendi iktidarını koruyor. ENDER PERVANE EĞİTİM-SEN ESKİŞEHİR ŞUBE BAŞKANI

Adalet normalleştirilmiyor AKP-cemaat hesaplaşması dolayısıyla, adaletin tekrar normalleştirilmesi gibi bir dert olmadığı gayet açık. Görevden almalar, bu hesaplaşmanın ürünü. Sonuçta yargıyı tekrardan olumlu bir noktada dizayn etmelerini beklemeyeceğiz. BARIŞ KİNEŞÇİ FİKİR KULÜPLERİ FEDERASYONU

Halk düşmanları

AKP, kendi çıkarı olmayan yerlere müdahale etmez hiçbir zaman. Çok belirgin olan ise halkın tarihsel düşmanları. Halktan yana adım atmazlar, sadece kendi çıkarlarının olduğu yerde at koştururular. Bunlar halk düşmanları. CANER ERTAY ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ

Yargı kendilerini koruyor En başından beri biliyoruz biz AKP’nin adaletinin kendileri korumak için olduğunu. Tayyip Erdoğan kendi oğlunu korumak için, yargıyı bir enstrüman olarak kullanıyor. Kendilerini korumak için kullanıyorlar. BURCU KAREFİL ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİSİ

Çıkarları yüzünden

Yolsuzluk davasında AKP hükümetini endişelendiren yargı ve polis, Ali İsmail davasında AKP hükümetine bağlılığını ortaya koydu. AKP hükümeti her zaman olduğu gibi çıkarlarına göre hareket etmiştir.


GUNCEL

04

28 Ocak 2014

Başbakan hem suçlu hem güçlü

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Yazarımız seyahatinden dolayı bu hafta yazamayacak. Önümüzdeki haftadan itibaren Hakan Öztürk’ün yazılarını gazetemizden takip edebilirsiniz.

25 asker de mi faili mechul?

Başbakan Erdoğan, Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’nda, AKP İstanbul Belediye Başkan Adayları tanıtım töreninde yaptığı konuşmada elinde CHP İstanbul Büyükşehir Adayı Mustafa Sarıgül hakkında yolsuzluk dosyalarının olduğunu söyledi. Yanıt gecikmedi, Sarıgül: “Kaybetmenin telaşı sağduyunun önüne geçmiştir” dedi.

Afyon’da, 25 askerin ölümüyle sonuçlanan patlamada olay bölgesinde keşif yapılmasını ve bilirkişi incelemesi yapılmasını reddeden mahkeme, numune alınması için polis ve jandarmalardan oluşan bir ekip göndererek, topraktan numune aldırdı. Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre Avukat Altan Ulutaş, patlamadan sonra ve bugüne kadar bölgede bir bilirkişi incelemesi yapılmadığını, polis ve jandarma değil, uzmanların gönderilmesi gerektiğini belirtiyor.GÜNCEL

Balyozcular başvurdu

Balyoz Davası’ndan aldıkları hapis cezası Yargıtay tarafından onanan ve Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan 43 asker, avukatları aracılığıyla bir sayfalık yazılı basın açıklaması yaptı. “Yüce Türk Milletine” diye başlayan bir sayfalık açıklamada şu ifadelere yer verildi: “ İnsanlık tarihi boyunca hakkın, haklının, adaletin ve mazlumun yanında yer alması ile Milletler Tarihi içerisinde yıldızlaşan siz Yüce Türk Milleti adına sözde yargılama yapılmıştır.”denildi. GÜNCEL

Gökçek bildiğiniz gibi

güncel hülya say

Erdoğan, partisinin Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen, İstanbul Belediye Başkan Adayları tanıtım töreninde, Mustafa Sarıgül hakkındaki yolsuzluk belgelerini açıklarken “yolsuzlukla mücadelede anlatacaklarımız var” diyerek, Erdoğan,17 Aralık operasyonundaki yapılan hukuksuzluklara hiç değinmedi.17 Aralık’ta başlatılan büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, 4 bakanın ardından oğlu Bilal Erdoğan ve kendisine uzanınca, karşı hamleleriyle adaleti engellemek adına soruşturmayı yürüten savcıları önce etkisizleştirdi sonra dosyadan uzaklaştırmak için görev yerlerini değiştirdi. İkinci dalga operasyonunda ise Türkiye’de ilk kez adli kolluk kuvveti, bir savcının talimatını yerine getirmedi. Savcı Muammer Akkaş’ın verdiği gözaltı listesine Emniyet itiraz ederken, listeyi veren savcı Akkaş, gerekçe gösterilmeden dosyadan alındı. Erdoğan Sarıgül’ün yolsuzluk dosyasını açıklarken kendi partisinin yaptı-

ğı yolsuzlukları örtbas etmeye çalıştı. Öte yandan Başbakan Erdoğan “gerçek çevreci AKP iktidarıdır” iddiasını yineledi. Oysa 11 yıllık AKP iktidarında yaşanan çevre, doğa, tarih ve kültür kıyımı Başbakan Erdoğan’ın yalan söylediğinin bir kanıtı idi. Türkiye’nin dört bir yanı HES’ler, taş ve maden ocakları ile doldu. Çevreci Başbakan Erdoğan’ın asrın projeleri dediği” 3. köprü ve havaalanı ile Kanal İstanbul” projeleri için 2 milyona yakın ağaç kesildi.

por söylüyor, Şişli Belediyesi’ndeki yolsuzlukların sonuçları ağır olacak diyor bu rapor. CHP genel müdürü de yolsuzluk dosyasının önünde poz veriyordu.

Kuzey ormanları katliamı ve HES lerle oksijeni keserek insanların nefes almasını engelledi. SARIGÜL’DEN ERDOĞAN’A YANIT Başbakan Erdoğan’ın İstanbul aday tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada açıkladığı dosyalara Mustafa Sarıgül’den jet yanıt geldi.”Kara propaganda kaybedenlerin oyunudur. Sarıgül Erdoğan’a iftira ve karalamalar ile büyük yürüyüşümüzü durduramayacaksınız. Başbakan’ın heyecanını anlıyorum. Kaybetmenin telaşı sağduyunun önüne geçmiştir” diyerek yanıt verdi.

KAPICI DA ODACI DA ARABA ALABİLİYORMUŞ AKP iktidarı döneminde yoksul sayısı arttı. İktidardaki kadroyla onun eş, dost, yakın ve yandaşları küpünü doldurdu, yat, kat, holding, gemi sahibi oldu. Ama karşılığında yoksulların sayısı katlanarak büyüdü. Tüm FIRILDAK ÇEVİRMEYİ SİZDEN bunlara rağmen Erdoğan pişkin tavÖĞRENECEK DEĞİLİZ rını devam ettirerek “Artık kapıcı da, Ben belediyecilikten geliyorum. bir odacı da araba alabiliyor. Bu duBunların hangi fırıldağı nasıl çevir- rumu ortaya koyuyor, refah seviyesi ‘BAŞBAKAN PERVAZSIZ’ diğini çok iyi biliyorum. Aldıkları yükseldi “açıklamasında bulundu. CHP adına ilk tepki Genel Başkan parayı da borç olarak aldıklarını Yardımcısı Tanrıkulu’ndan geldi. Tansöylüyorlar. Falancadan 300 mil- esas ÇEVRECİ BAŞBAKAN’mış rıkulu, “Başbakan pervazsız; 2003’ten yon dolar borç aldım diyor. Altında Yeşillikte, çevrecilikte gördünüz, biz- beri sen iktidarsın; yargıdan aklanimzalar var. Belediye başkanı olmak leri gördünüz. Marmaray’ı gördünüz. mış iddiaları şimdi niye ortaya koiçin ismi açıklanan kişi kaçak inşaata Ayaklarına pranga mı vurmuşlardı yuyorsun; bir de hukuktan bahsedihep göz yummuş, gerekli imkânları bizden öncekiler neden bunları ya- yor. Başbakan’ın pervazsız iddiaları sağlamış. İnşaat mafyasına getirim pamadı? İstanbul ulaşımına rahat Danıştay tarafından incelenmiş, 22 temin etmişler, sorumlusu beledi- nefes aldırmak için çalıştık. Ulaşı- iddianın 21’ine ret, 1’ine izin çıkmış, ye başkanıdır. Bunu ben değil ra- ma rahat nefes aldırmaya çalışırken 1 ile ilgili de beraat kararı var” dedi.

Sarraf için yasa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek vasiyetini yazdı. Gökçek çeşitli tehditler aldığını ve seçimlere 15 gün kala suikastlar olacağını söyleyerek: “Benden alacak bir canları var. Ama onlara 100 kat zararı dokunacak her şeyi bu 5 mektupta yazdım. Sadece 2 evladıma değil onun dışında 3 kişiye daha bıraktım bu mektupları.” dedi. Gökçek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu saatten sonra yaşasam ne olur yaşamasam ne olur. Ben öldükten sonra vasiyetim okunduğunda, Türkiye içinde ve dışında bu ülke üzerinde planları olanların oyunları dilden dile dolaşacak, herkes öğrenecek.”dedi. GÜNCEL

40-50 yıl sonra AKP’yi kim hatırlayacak? Başbakan Yardımcısı

Ali Babacan

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şu anda 2013 değerlendirmesi yapıldığında kriz görmek isteyenlerin, Gezi eylemlerinden ve 17 Aralık operasyonlarından bahsettiğini savundu. Davutoğlu, “Yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 30-40-50 yıl sonra Gezi olayları, 17 Aralık falan hatırlanmayacak” dedi. MÜSİAD tarafından düzenlenen, toplantıda bir konuşma yapan Bakan Davutoğlu, şu anda 2013 değerlendirmesi yapıldığında kriz görmek isteyenlerin, sirayet ettirmek isteyenlerin Gezi eylemlerinden ve 17 Aralık operasyonlarından bahsettiğini savunarak Gezi ile yolsuzluk operasyonlarını bir tuttu. GÜNCEL

Davos’ta katıldığı bir panelde konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türk Lirası üzerindeki baskıya ilişkin bir soruya, dolar ve Euro satın alımının Türk şirketler tarafından yapıldığını söyledi. Son dönemde hukukun üstünlüğü açısından önemli bir sınavdan geçildiğini kaydeden Babacan, “Ama güçlü bir çıpamız da var. Bu da AB süreci. AB’nin referanslarını, normlarını, demokrasi özgürlük, hukukun üstünlüğü açısından bu standartları referans alıyoruz” dedi. Türkiye’de 17 Aralık yolsuzluk skandalının ardından AKP Hükümeti adaleti engellemek adına hukuku ve anayasayı hiçe saymış, yolsuzluğu ortaya çıkaran savcıların görev yerlerini değiştirmişti. Durum böyle iken hala hak ve hukuktan bahseden Başbakan yardımcısı Ali Babacan’a OĞLUM BAK GİT diyoruz.

Yolsuzluk Operasyonu’nda yakalanan Rıza Sarraf ve çetesi hakkında yeni açıklamalar gündeme bomba gibi düştü. MİT’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Rıza Sarraf’ın ‘karanlık ilişkileri’ hakkında iki kez uyardığı, ancak Erdoğan’ın bu uyarılara aldırmadığı açıklandı. FBI ve MİT’in raporunda,2009-2011 yıllarında Rıza Sarraf’ın Durak Döviz üzerinden yüksek miktarda para transferi yaptığı vurgulandı. Bu paranın İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat’ın eski özel kalem

müdürü İsfendiyar Rahim Meşai’ye ait olması, Sarraf’ın İran’ın ‘gayri resmi devlet ajanı’ olması şüphesini yarattı. Erdoğan-Ahmedinecat’ın o yıllarda İran’a ambargoyu, altın ve para transferiyle deldiği iddia edildi. Altın uçak olayından iki ay sonra AKP Meclis’ten geçen Torba Yasa’nın içine Sarraf’ı kurtaracak bir ekleme yaptı ve altın kaçakçılığı daha önce para ve hapis cezası içerirken yeni düzenleme ile hapis cezası kaldırıldı. GÜNCEL

Arınç’tan cemaate tehdit Bursa’da katıldığı toplantıda cemaatlerin kaderinin AKP’ye bağlı olduğunu savunan Arınç, Gülen Cemaati’ne “biz yoksak siz de yoksunuz” sözleriyle gözdağı verdi. Cemaatlerin kaderinin AKP’ye bağlı olduğunu savunan Arınç şöyle konuştu: “11 yıl önce neyin çilesini çekiyorduk, 11 yıldan beri neyin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu hükümet varsa, o cemaat de, o cemaatler de var olacaktır. Bu hükümet olmazsa, cemaatler de yok olacaktır. Onlar beni çok iyi bilir. Bursa’dan bu cümleme dikkat etsinler. Biz varsak, siz de varsınız. Biz yoksak siz de yoksunuz” GÜNCEL


GUNCEL

05

28 Ocak 2014

Sibel Uzun UYANIŞ

Bekle bizi Kayseri

Kayseri sokakları, caddeleri Ali İsmail Korkmaz Davası’nı bekliyor. Devlet sandı ki başka bir şehre alırsak sular durulur. Tam tersi Gezi’de sokaklara dökülen Kayseri “Gezi’deki savunduğum fidanlar gibi Ali İsmail Korkmaz fidanına da sahip çıkarım” dedi. Türkiye’nin gözü önünde, karartılamayan videolarda dakikalarca dövülen fidan. Her tekmede her sopa indiğinde kendi bedenimizde hissettik. Esnafın tanıklık ettiği, eli telsizliler, eli sopalılar ve polis eşliğinde dövülerek kaybettiğimiz kardeşimiz. Bu azılıların üstüne üstüne koşan hepimiz için sokakları terk etmeyen genç. Eskişehir’in o karartılmak istenen sokağının ışığı olmak isteyen gençlerdendi. Onu tanımayan yok bu şehirde! Ne Eskişehir’de ne Kayseri’de. *** Davayı kaçırma bir devlet geleneğidir. Metin Göktepe davası kaç il gezmişti? Dava ile birlikte sahip çıkanlar da. Gözaltında dövülerek öldürülmüştü. Devlet duvardan düşerek öldüğünü açıklamıştı. Eskişehir valisi de Ali’yi arkadaşlarının dövdüğünü açıklamıştı. Valiler hiç şaşmıyor. Hükümetlerin atadığı valilerin görevi kötülüğü sakla ki maaşın yanmasın taktiği. Haberi yapan gazeteciyi yazılı tehdit etmekten bile çekinmez. Çünkü üstünde kimi-kime şikâyet ediyorsun denilecek başları vardır. Ali İsmail’de de saklamak ve çarpıtmak için elinden geleni yaptı. *** Eskişehir bir öğrenci havzası, Ali İsmail’lerle dolu. Sanıyorlar ki Kayseri’ye akın etmezler. Kayseri’de öğrenci yok sanki. Yaşın 19 olmasını ne bilsinler. Genç demek nedir ne bilsinler. Genç kıymetini ne bilsinler. Şöyle düşünürler; “Gelsin gençler gitsin gençler. Paso azarlanası gençler. Yalnız ve yalnız büyük sözü dinlesinler. Ne? Genç siyaset yapar mı canım, göbeklensin ondan sonra bakarız.” Genç atiktir, dinamiktir, ok gibi yaydan fırlayandır. Hem de en âlâ siyaset aklını keşfederler. Çıkarı ve takıldığı kıymıklar yoktur. Devrimcilerin en kor yüreklileri onlardır. Geleceğini hazırlama kaygısı onu öyle bir cesaretle donatır ki. Ne toma kalır ne de eli sopalılar. Kendi gibi olanlarla el ele verirse, karar verirse, kararında kararlı olursa katillerin vay hallerine, vay hallerine, vay hallerine… Ali İsmail için el ele veriyorlar. Göreceksiniz. *** AKP’nin yolsuzluklarla Bilal’in gemisini, Sümeyye’nin havuzunu döşettiği artık Türkiye’nin önünde. Önce kahraman sonra oradan oraya fırlattığı polisleri Tayyip Erdoğan bu mahkemede koruyacak. Bunu gören gözler, mahkemeleri artık Bekir Bozdağ’a bırakır mı? Ethem’in, Mehmet’in katilini mahkemeye bile getirmediler. Başbakan için Gezi en büyük kâbus, Ali’nin katillerine de bu mahkeme için bir şeyler düşünüyorlardır. Valisi, valiye hiçbir şey demeyen bakanları, eli sopalısı, polisi, doktoru hepsi hesap verene kadar peşlerindeyiz. *** AKP’nin saltanatını, Çalanların adaletini, AKP’nin yolsuz hükümetini, Ali İsmail’in ölümünden sorumluları, Yıkacağız. Bekle bizi Kayseri. twitter: @sibeluzun_yarin

Erdoğan’ın imara aykırı villası

Başbakan Erdoğan’ın zaman zaman tatilini geçirdiği Çeşme, Zeytineli Köyü, yıkım kararı olmasına yapımına devam eden villalarla gündemden düşmüyor. Villaların yolunun da gözden ırak tutulmak istendiği için gizlendiği ortaya çıktı. Çeşme Yarımadası’nın en bakir köylerinden biri olan Zeytineli’nde yaşam 407 nüfusuyla akıyor. Köyde 21 villa bulunuyor. Söz konusu villaların imara aykırı olduğu İzmir İl Özel İdaresi’yle, İzmir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından raporla belgelendi. Ancak villaların yıkımı bugüne kadar gerçekleşmediği gibi yenilerinin yapımı da sürüyor. GÜNCEL

Denize düşen AKP darbecilere sarılıyor

AKP’nin darbe karşıtlığı köşeye sıkışıncaya kadarmış. Ergenekon’un yeniden yargılanması gündeme geldiğinden beri tahliyeler devam ediyor. Poyrazköy davasında 5 kişi tahliye edildi. Tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay ve Albay Hüseyin Hançer tahliye edildi.

İSTANBUL Arda İcil

Balyoz davası hükümlüleri emekli Koramiral Kadir Sağdıç, emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü’nün de sanıkları arasında bulunduğu 5’i tutuklu 85 sanıklı Poyrazköy davası görüldü. Mahkeme, davanın tutuklu sanıkları emekli Binbaşı Levent Bektaş, Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay ve Albay Hüseyin Hançer’in tahliyesine karar verdi. 5 yılı doldurmadan çıktılar İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada

mahkeme, sanıkların ve avukatların taleplerini almasının ardından ara kararlarını açıkladı. Mahkeme, davanın tutuklu sanıkları emekli Binbaşı Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Hüseyin Hançer’in tahliyesine karar verdi. Mahkeme, tahliye gerekçesi olarak ‘tutuklu kaldıkları süre ve Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluk süresi ile ilgili kararını’ gösterdi. Anayasa Mahkemesi tutukluluk süresini 5 yıl olarak belirlemişti. Mahkeme serbest bıraktığı sanıklar hakkında ‘yurt dışı çıkış yasağı’ koyulmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘kumpas’ iddiaları

üzerine şikayet etmesi sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın da akıbetinin savcılıktan sorulmasına karar verdi. Sanıklar ve avukatlarına TÜBİTAK’tan gelen rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı 8 Nisan’a erteledi. Tahliye kararıyla, davada tutuklu sanık kalmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın dinlenilmesi yönündeki taleplere ilişkin ise mahkeme, tanığın bu aşamada çağrılmasına yer olmadığına karar verdi. Ancak mahkeme, sanıklar ve avukatlarının

Akdoğan’ı önümüzdeki celselerde hazır etmeleri durumunda mahkemede dinlenilmesine hükmetti. Duruşma ertelendi. Cezaevi önünde ailesi ve arkadaşları karşıladı Cezaevi önünde ailesi ve arkadaşları karşıladı Benktaş’ı. Çıkışta açıklama yapan Bektaş, “5 yıl sonra bugünü gördüm. Ne mutlu bize. Yalnız şunu söylemek istiyorum, kapının bu tarafında olmak, şu anda birşey ifade etmiyor. Çünkü vatan evlatları hala orada yatıyorlar. Son bir tanesi çıkana kadar lütfen hiç birimiz sevinmeyelim oynamalım. 5 yıl sonra ne hissedeceğimi bilemiyorum” dedi.

Burhan Kuzu: AKP darbecilerden özür dileyebilir

1,5 km’lik yol için 350 ağaç kesildi Hürriyet Mahallesi’nde yürütülen çalışmalar kapsamında kesilen ağaçlar vatandaşların tepkisine neden olurken, Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, kesilen ağaçların büyük bir kısmının çalı ve ağaççık formunda olduğunu söyledi. Bir yetkili şu bilgileri verdi: “Bölgede yapılan çalışmada güzergah üzerinde bulunan manolya, palmiye, ceviz, köknar ve ıhlamır gibi nakledilmeye uygun 26 ağacı sökerek, başka alanlara naklettik. Yol kenarında ‘çit amacıyla’ ekilmiş ve çalı ve ağaççık formunda olan 350 tane kokar ağaç, akasya, incir gibi kendiliğinden doğal olarak yetişen, nakledilmeye uygun olmayan ve gövdesinin genişliği 30 san-

timetreden az olan ağaçları kestik. Ayrıca kesilen ağaçların kök yapılarının yolun altına girmemesi ve yanlarında bulunan asırlık çınar ağaçlarına zarar vermemesi için bu kesim gerçekleşti. Kesilenler içerisinde ağaç olarak nitelenebilecek 65 tane ağaç bulunuyor”. Öte yandan yapımı süren yürüyüş ve bisiklet yolu güzergahında yer alan Gıda Araştırma Enstitüsü bahçesinde bulunan bir asker mezarının ise akibeti henüz belli değil. Yetkililer, mezarın Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından alınacak kararla ya anıt mezara dönüştürüleceğini ya da başka bir yere nakledileceğini belirtti. GÜNCEL

l yerel yönetimle merkezi yönetim bütünleştikten sonra eserleri gördünüz. Yeşillikte, çevrecilikte gördünüz, bizleri gördünüz. l Yolsuzlukla mücadelede anlatacaklarımız var. Popülizmle işlerini yürütenlerden olmayacağız. l Eğer Erdoğan’la ilgili bir şey de varsa açıklayın. Abdestimden şüphem yok açıklayın.


GUNCEL

06

28 Ocak 2014

Ayşe Paşalı olmayacaksın

Cem Kaptanoğlu

JENDİN

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Şükran Ünal’ı yalnız bırakmadı. Şükran Ünal, boşanma dilekçesi vermek için Adliye’ye gittikten sonra taksiye bindiği sırada eşi Samet Ünal tarafından 23 Ocak’ta kurşunlanmıştı. Şükran Ünal, Ayşe Paşalı gibi olmak istemediğini söyledi.

Antiemperyalist olmak

İktidar bloğu içinde son dönemde yaşanan fraksiyon çatışmalarının nedenleri ve ne yöne doğru evrileceği üzerine çeşitli yorumlar yapılıyor. Özellikle sol yorumlarda, yaşanan sürecin belirleyici öznesinin “emperyalizm” olduğu tespiti ön plana çıkıyor. Zaten ulusalcı sol için “emperyalizm” kavramının her türlü toplumsal olguyu açıklayan maymuncuk kavram olduğunu biliyoruz. Başbakan Erdoğan da “dış güçler”, “faiz lobisi” gibi kavramları her toplumsal çatışmayı açıklamakta kullanarak, mahcup da olsa emperyalizm kavramına göndermede bulunuyor. Bu durum, görünürde çok farklı olan bu söylemleri, baş düşman tespiti noktasında birbirine yakınlaştırıyor, hatta “ne yapmalı?” sorusuna verdikleri yanıtlara yani “antiemperyalist” çözüm önerilerine baktığımızda, ulusalcıların doğrudan, Erdoğan’ın da Şanghay üzerinden Avrasya’yı işaret ederek toplumu içe kapanmaya çağırmaları ilginç bir benzerlik. Emperyalizm, Lenin tarafından “Kapitalizmin en yüksek aşaması” olarak tanımlanmıştı. O zamandan bu yana kapitalizm “yükselmeyi” sürdürdüğü için, günümüzün küresel kapitalizmini yani bu günkü “en yüksek” aşamayı kavramın eski içeriğine sadık kalarak anlamak zor. Lenin’in emperyalizm üzerine 100 yıl önce yazdığı ünlü kitabındaki, “Kapitalist üretim süreci ve tekelleşme”, “Finans kapital”, “Mali oligarşi”, “sermaye ihracı”, Dünyanın büyük güçlerce paylaşımı” gibi başlıklarda anlatıklarının, günümüz kapitalizmini, dolayısıyla emperyalizmini açıklamada yetersiz kalması son derece doğal. Lenin, ulus devletlerin güçlerinin doruğunda olduğu, kapitalist ulus devletler arasında paylaşım savaşlarının yaşandığı bir dünyada emperyalizmi tanımlamıştı. Yüz yılda dünya çok değişti. Günümüzde pek çok siyaset bilimci, Lenin’in kitabını yazdığı dönemdeki emperyalizmi, “Ulus- devlet egemenliğinin, ulusal iktidarlarca yabancı topraklara yayılması” olarak tanımlıyorlar. Küreselleşen dünyada, “yabancı topraklara yayılan”, ne “ulus- devlet egemenliği”, ne de yayanlar “ulusal iktidarlar”dır. Günümüzde küresel kapitalizmin egemenliği, “küresel iktidarca” yabancı topraklara yayılıyor. Geçmişte olduğu gibi ulus devletler arasında yaşanan emperyalist paylaşım savaşları tarihe gömüldü, artık kürenin her yerinde süren yeni savaşlar, “düşman ulus-devletlere karşı değil, “şer güçlere”, “terörist” olarak damgalanan “öteki”lere karşı, küresel düzeyde, küresel iktidarca veriliyor. Post-emperyalizm diyebileceğimiz bu aşamada, emperyalizm döneminde tanık olduğumuz, birkaç emperyalist güç arasındaki çatışma ya da rekabetin yerini, bütün bunları üst belirleyen ve bir örnek yapılandıran tek bir iktidar fikrinin almış olması da ulus-ötesi veya küresel iktidar kavramının zeminini oluşturuyor. ABD, G5,G7’ülkeleri, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Çok Uluslu Şirketler, Çok Uluslu Finansal kurumlar ve fon yöneticileri, küreselleşmenin rehberi Washington Konsensüsü ile ulus ötesi yeni bir küresel egemenlik biçimini ilan ettiler. Artık dünya, sınırların kalktığı bir mekan, çok uluslu şirketler de devletsiz/milliyetsiz yapılar olarak tanımlanmakta. Bu kavramsal çerçevede, öteki kapitalist devletlerin egemenliğine karşı, ulusal sınırlar içine mevzilenmiş bir “antiemperyalist” mücadelenin, küresel özgürlük, eşitlik, adalet ve barış için yeterli olmadığı açık. Bu hedefler için verilmesi gereken mücadele, “ulus-devlet” sınırları içinde, ulusalcı ittifaklarla veya ulusça değil, “küresel düzeyde” uluslar arası sınıf dayanışmasıyla verilecek bir antikapitalist mücadele olmak zorunda. Her şeyi “içeri” alarak küreselleşen kapitalist dünyanın ulus, ümmet, millet vb. bir “dışarısı” artık yok, bu nedenle, antiemperyalist mücadele, ancak içerideki “dışarı”nın örgütlü mücadelesiyle mümkündür. Küresel dünyada, “emperyalizm” adı verilen “dış düşmana” karşı “yumruk gibi” birleşip, ulusal sınırların içine kapanmayı önerenlere sosyalistlerin yanıtı “hayır” olmalıdır. Çünkü dünyadan kopup ulus- devletin sınırları içine kapanmak, özgürlük talep eden tüm “öteki”lerin “birlik bütünlük” adına acımasızca ezilip bastırılması yani “başka bir küre” umudunun gölgelenmesi demektir.

Serpil için oradaydılar İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyat bölümünde öğretim görevlisi Serpil Erfındık, şiddet gördüğü için boşandığı eşi tarafından öldürülmüştü. Erfındık tamda koruma kararı bittiği gün öldürülmüştü. 25 Ocak günü Serpil Erfındık anısına gerçekleştirilen lokma dökümünde, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve kızını kaybeden Pınar Ünlüer’in babası Zeki Ünlüer’de destek vermek için oradaydılar. GÜNCEL

yarın güncel elif karan

23 yaşındaki Şükran Ünal boşanmak istediği için kocasının kurşunlarına hedef oldu. Hastanede tedavisi süren Şükran Ünal, sadece başına gelenlerle değil, hayatta kalmak için verdiği mücadele ve söyledikleri ile de hükümetin eksikliklerini gözler önüne sermeye yetiyor. Platform Şükran Ünal’ı yalnız bırakmadı Kolundan ve karnından yaralanan Şükran Ünal hastaneye kaldırıldı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bugün Şükran Ünal’ı hasta yatağında ziyarete gitti. Şükran Ünal, kendisini ciddiye almayan Bayrampaşa Karakolu’nda görev yapan polislerden şikâyetçi olduğunu belirterek, hükümetin kadınları koruma konusunda hiçbir şey yapmadığını ifade etti. Şükran Ünal, boşanma dilekçesi verdikten sonra can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kendisine koruma tahsis edilmesini istedi. Koruma verilmeyen Ünal, taksiyle evine gitmek isterken takside eşinin kurşunlarına hedef oldu.

AKP kadınların aleyhinde yasalar yapıyor Ünal, ”Korumaların tüm giderleri kadın tarafından karşılanıyor; benim maddi durumum iyi olsa zaten kendime özel koruma tutardım” diye konuştu. AKP Hükümeti’nin şimdiye kadar sadece kadınların aleyhinde açıklamalar ve yasalar yaptığını söylerken “Bizler öldürülürken onlar sadece seyretmekle yetiniyor” diye konuştu. Yıllarca kocasının şiddetine maruz kalan Şükran Ünal şikâyetçi olmasına rağmen eşinin ceza almadığını her defasında evine geri yollandığını söyledi. Boşanma kararı aldıktan sonra ailesinin

yanında yaşamaya başlayan Ünal, çocuğunun eşi tarafından kaçırıldığını ve aylardır çocuğunu kendisine göstermediklerini söyledi. Ayşe Paşalı gibi olmak istemiyorum Sonunun Ayşe Paşalı gibi olmasını istemediğini dile getirirken kadın cinayetlerinin artık son bulmasını ve devletin görevini yapmasını istedi. Ayşenur İslam’ı göreve çağırıyorlar Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kader’ler ölmesin, Ayşe Paşalı’lar olmasın diyerek, meydanlarda, adliyelerde yürüttükleri mücadelenin yanı sıra 8 Ocak’ta uluslararası imza kampanyası da başlattılar. Şimdiye kadar 18.000 imzanın verildiği çalışma 8 Mart’a kadar devam edecek. “#KadinlarOldurulmesinDiye devleti görevini yapmaya çağırıyoruz. Siz de kampanyamızı imzalayıp, paylaşarak hükümetin verdiği sözleri tutmasını sağlayın!” diyen Platform’un çalışmasına “http://bit.ly/KadinCinayetleri” linkini tıklayarak katılabilirsiniz.

Ayşe Paşalı kimdir? Ayşe Paşalı, öldürülmeden, 1,5 sene öncesinde eşi tarafından öldüresiye dövülerek tecavüz edilmiş, ardından eşi “pişmanım” dediği için serbest bırakılmıştı. 2010 yılının Aralık ayında eşi tarafından öldürüldü. Ayşe Paşalı öldürülmeden 6 ay önce eşinden boşanmıştı. Ayşe Paşalı koruma talep etmiş ancak “boşandıkları” için devlet tarafından koruma verilmemişti. Kadın örgütlerinin de Ayşe Paşalı için verdiği mücadeleyle birlikte Ayşe Paşalı’nın katili indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesi ile evli olmayan kadınlara da koruma verilmesi sağlandı.

Kadınlara adalet için TCK değişmeli Sakarya’da küçük yaşta evlendirilmek zorunda kalan ve kocası tarafından öldürülen Emine Yayla’nın karar duruşmasında, katile haksız tahrik indirimi uygulanarak sadece 30 yıl ceza verildi. Platform Hukuk Sorumlusu Gökçesu Özgül, “Bilindiği gibi TCK’da değişiklik için yaptığımız teklif de Meclis’e sunuldu. Kadın yaşamlarının değersiz olduğunun düşünülmesi ve hiçbir caydırıcılık taşımayan bu hapis cezalarının yaygınlaşmasının önüne geçmek istiyoruz” dedi. Emine Yayla’nın babası Hasan Yılmaz ise adliyenin adalet sarayı değil,

para sarayı olduğunu belirterek mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi. Hatice Palta’nın katiline indirim verildi Uşak’ta 22 Ocak günü, boşandığı eşi Âdem Kalkan tarafından öldürülen Hatice Palta’nın karar duruşmasında mahkeme heyeti, Âdem Kalkan’a iyi hal indirimi uygulayarak müebbet hapis cezası verdi. Palta ailesini, Sevim Gündoğdu’nun ailesi de yalnız bırakmadı. Ağır ceza verilene kadar mücadeleye devam edecekler. GÜNCEL

Bir haftada üç kadın daha öldürüldü Pendik’te 22 Ocak’ta parçalanmış bir kadın cesedi bulundu. Ancak kadının kimliği henüz belirlenemedi. Aynı gün ise İstanbul Başakşehir’de ailesiyle birlikte yaşayan 17 yaşındaki K.T. evlilik dışı çocuk doğurduğunu öğrenen abisi tarafından boğularak öldürüldü. Abisi ilk ifadesinde “bir anlık öfke” açıklaması yaparak, indirim alabilmek için her yöntemi denemekten diğer kadın katilleri gibi geri kalmayacağını gösterdi.

Diyarbakır’da, Mübarek Turan, henüz yeni doğum yapmışken, uyuduğu esnada eşi tarafından vücuduna elektrik verilerek öldürüldü. Polis merkezinde sorguya alınan Veysi Turan’ın ifadesi ise pes dedirtti. Turan’ın ifadesinde, “Eşimle hiçbir problemiz yoktu. Bir gün önce doğum yaptı. Doğum yaptığı için yorgundu, o uyuduktan sonra cinler benim yanıma gelip eşimi öldürmemi söyledi” dediği öğrenildi. GÜNCEL

Kendileri söyleyip kendileri işittiler

Uluslararası Kadın Ve Aile Derneği(UKADER)’nin düzenlediği, Kadın ve Demokrasi Derneği(KADEM)’nin desteklediği, Kent Yoksulluğu ve Aile Dostu Kalkınma Stratejileri Konferansı İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Konferansta konuşmacılar boş salona seslendi. Kadın ve ailenin konuşulduğu toplantıda protokol sırasını ise erkekler oluşturdu. Dernek üyeleri ve

rektör, konuşmalarını Bakan yardımcısına yaptıkları güzellemeler ve yoksulluk gündemiyle ilgili de ‘merhamet şovları’ ile süslerken Bakan Yardımcısı Aşkın Asan ise uzun uzun bakanlığın aile politikalarını anlattı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesini verdiği kadın cinayetlerine hiç değinmeyen Asan, ‘ailenin öneminden ve korunması gerektiğinden’ dem vurdu. GÜNCEL


GUNCEL

07

28 Ocak 2014

Fethullah Gülen BBC’ye konuştu

Erk Acarer

BAĞZI ŞEYLER

Bonzai kafasıyla pankart açan sazansever kalabalık

İddialar vahim… Doğal sit alanına kaçak villa yaptırmak için rüşvet vermek suretiynen rapor yazdırılmış. İnşaat izni almak için de istifa eden ama “hâlâ fezlekesi Meclis’e gelmeyen Bakan” aracı yapılmış. İşte durdurulan ikinci operasyonun ana dosyalarından biri de buymuş… Cevabı basit… “Devlette farklı yapılar olmaz! Tuzak kurdular, zamanlama manidar, cibilliyetsiz ve sahtekâr paraleller!” *** Çığ gibi yuvarlanan kâbus büyük… Bir depo benzin almak için otomobili satmak lazım. Dolar, hacıyatmaza döndü. Her gün yeni bir rekor kırarken, sonunda meçhul depdebelere doğru çok sert indi! Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik kriziyle burun buruna diye davul çalınıyor… Savunma hazır… “Hep faiz lobisi, hep dış güçler, bir de haliyle Gezici hainler…” *** Onu bunu bırak… Oğlan ifadeye niye gitmedi? İnce bir tekrar… “CEHAPE zihniyeti, Gezi sırasında duvara yazılan yazılardan biri neydi biliyor musunuz? Zulüm 1453’te başladı! Demek ki bunlar Fatih döneminden beri… Milletin iradesi… Velhasıl sandık da sandık!” *** Sandık mı? İşte zurnanın son deliği de burası! Tuhaf mı geliyor insana? 200 yıllık hadiseyi 6 ayda yaşayan memlekette “garipseme eşiği” çoktan aşıldı. *** Başgan’ın alışılmış sözlerine olmasa bile biraz uğraşınca yine de şaşılacak şey bulunuyor ülkede. Misal… Bonzai karşıtı gösteri yapıldı geçenlerde. Polis müdahale etmeye hazırlanınca, saldırı ikili tekrarla “Recep Tayyip ‘Erdovan’” diye tempo tutularak bertaraf edildi. Farzı mahal “Başgan”ın adıyla bin yaşayan “irfan yuvası” üç yeni balık türü buldu. Elbette bu büyük hadise bir jest yapılmadan bilim dünyasına duyurulacak değildi. Malum, ülke çalkalandı! “Cyprinidae” denen havalı familyaya ait sazanlardan birine “Eminei” diğerine “Recepi” ismi verildi. Ötesi… Evlere şenlik bir pankart açıldı. Böylece “gerçek” biraz safça da olsa ilan edildi: “Hepimiz Bilaliz!” *** Sandık da sandık İşte zurnanın son deliği de burası! Yüzde elli diye hesabını tuttuğun seçmeni geçeceksin artık. Çünkü “sandığın” kadar ucuz ve ucuzlatılmaya teşne bir ülke değil burası! Sandıktan ne çıkacak biliyor musun bu defa? Söyleyeyim sana… “Bonzai kafasıyla pankart açan sazansever kalabalık!” İşte hepsi bu!

Fethullah Gülen, BBC ile yaptığı röportajda AKP’yi topa tuttu. Yolsuzluk operasyonundan Kürt meselesine, Mavi Marmara’dan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği mektuba kadar bir çok değinen Gülen seçimler konusunda, “Örtüştüğümüz parti yok, hangisi yakınımızda durursa olur” yorumunda bulundu.

istanbul ceday avcı

Fethullah Gülen, yabancı basına verdiği demeçlerle AKP ve Başbakan’ı topa tutmaya devam ediyor. Kısasa kısas mantığı ile süren AKP-cemaat çatışmasında kasete kaset, konuşmaya konuşmayla cevap geliyor. Gülen, Pensilvanya’daki inziva merkezinde, yolsuzluk operasyonu, Kürt meselesi, Mavi Marmara ve önümüzdeki seçimler konusunda BBC Türkçe servisinden Güney Yıldız’ın sorularını yanıtladı. Yolsuzluk olduğu ortada Herkesin kabul ettiği bir yolsuzluğun olduğunu söyleyen Fethullah Gülen, “Eskiden avam-havas derlerdi. Halktan, okumuş insanlara, elite kadar hemen herkes meselenin

mahiyetini görüyor, biliyor” ifadelerini kullandı. AKP’nin Cemaat’e karşı duyduğu “rahatsızlık” hissinin de bu operasyonla birlikte ittihaz edildiğini söyleyen Gülen, işin içinde olan ve işi yapan savcıların da farklı konumlardan farklı konumlara sürüklendiğini dile getirdi. Gülen, meseleyi büyük göstermek adına paralel devlet gibi söylemlere başvurduklarını söylerken AKP’nin farklı yerlere savurduğu insanların hepsinin aynı düşünceyi savunduklarını iddia ettiklerini belirtti.

Türkiye kaybediyor “Yolsuzluk operasyonundan sonra Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’ye dair yorumlarına dikkat çeken Gülen, Amerika Birleşik Devletleri’nin bakışına, Avrupa Parlamentosu’nun Kaçış yol; paralel devlet söylemi bakışına olumsuz şekilde aksede“Rüşvetler, irtikâplar, ihtilaslar, bu cektir. Çünkü anti-demokratik şeymevzuda adam kayırmalar, ihale- ler yapılıyor. Hukuka aykırı şeyler lere fesat karıştırmalar söz konusu yapılıyor” şeklinde konuştu. olduğunda savcı ve polisler, adli yapı, emniyet yapısı, bunların üzeri- Hiçbir partiyle aynı çizgide değiliz ne gitmişler” yorumunda bulunan 2014 seçimlerindeki olası tutum-

larıyla ilgili olarak Gülen’in kesin ve net cevaplar vermemesi dikkat çekti. “Hiçbir siyasi partiyle hiçbir zaman bütün bütün aynı çizgide olmadık. Hangi parti olursa olsun, yani bu MHP’de olabilir, CHP’de olabilir, AKP’de olabilir.” diyen Gülen, onlara yakın olan kişiye oy verilebileceğini belirtti. Barış sürecine destek verdik “Kan dökmeye, insanlara kıymaya gitmemek lazım” diyen Gülen, Mavi Marmara’da diplomasi kullanılmalıydı açıklamasında bulundu. Kürt meselesine de değinen Gülen, sürece başından beri destek verdiklerini belirtirken “Bölgeye eğitim adına, sağlık adına, ilahiyat adına, camilerin imamları, müezzinleri adına, emniyet teşkilatı adına sahip çıkılması lazım” şeklinde konuştu.

22 yıl sonra ilk resmi ziyaret

TRT’den itiraf: Gökçek’in yolu hatalı

Vagus.tv’ye erişim engellendi

Avrupa Konseyi de HSYK değişikliğini istemiyor

Gazeteci Serdar Akinan’a ait www.vagus.tv internet sitesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla TİB tarafından kapatıldı. TİB’in internet sitesinde erişim engellerinin sorgulandığı sayfada www.vagus.tv internet adresi için “Bu İnternet sitesi (vagus.tv) hakkında İstanbul CBS’nin 16/01/2014 tarih ve 2012/656 sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından KORUMA TEDBİRİ uygulanmaktadır” denildi. Serdar Akinan Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Şaşırdık mı? Hayır? Vagus.tv engellendi. Neden? Bir düşünün bakalım. Ayda 1.5-2 milyon tekil ziyaretçinin geldiği Vagus neden engelli?” dedi. GÜNCEL

Gülen, AKP’nin yolsuzluğu kendine göre değiştirip suç olmaktan çıkardığını ekledi. Rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk gibi gerçeklere AKP’nin değinmediğini, bunları olağan göstermek adına sadece paralel devlet üzerinde durulduğunu söyledi.

Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda konuşan Buquicchio, HSYK teklifinin Adalet Bakanı’nın yetkilerini çok daha artırdığını söyledi. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu münferit krizi aşacağı konusunda ise: “En iyi plan vaziyeti kurtarıp birkaç geri adım atmak olabilir” dedi. Buquicchio, Türkiye’deki son siyasi olaylarda Avrupa Konseyi ve

AB’nin erkler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüne yönelik girişimlerinin etkili olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu bağlamda önemli rol oynadığını söyledi. AB Komisyonu Aday Ülkeler Direktörü Alexandra Cas Granje ise Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin son dönemde Türk hükümetine üç mektup gönderdiğini belirtti. GÜNCEL

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanan planla ODTÜ’den geçirdiği yolun yapımı sürerken, TRT’nin arazisinden de yol geçirme isteği bakanlığa takıldı. Bakanlık, yol planını TRT’nin istediği gibi onaylayınca Ankara Büyükşehir Belediyesi, planın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle idari yargıda dava açtı. Ankara 15. İdare Mahkeme-

si’ndeki davaya savunma gönderen bakanlık ise davanın reddedilmesini istedi ve “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca sunulan yol önerileri Bakanlığımızca uygun görülmemiştir” dedi. TRT yönetimi de kamu yolu açılması amacıyla ihtiyaç duyulan arazi için yüzlerce ağacın kesilmesi gerektiğini, parselleri ortadan ikiye bölen yolun geçeceği güzergâhın ‘orman’ olarak tespit edildiğini bildirdi. GÜNCEL


EMEK

08

28 Ocak 2014

Agâh Aydın

Ecrits

Sanat beni iyileştirir

Her şey olmasını beklediğimiz ama olmaması gerektiği gibi gidiyor. Az gelişmiş ruhlarla kalabalıklaşmış az gelişmiş her ülkede olduğu gibi; eyyamcıların, yalakaların, sözde gazetecilerin, güya savcıların, iktidara teslimiyeti tam olan özde “sağcı” ve muhalefet yapıyorum yanılsamasıyla başka başka abilere bi’at eden sözde “solcu” ruhların olması gerektiği kadar çok olduğu bir ülkede olması gerektiği gibi! Seçilmek için ülkeme hizmet etmek istiyorum, seçilince de vatandaşlarımızdan hoş görü bekliyorum diyen iç görü yoksunu siyasetçiler… Sayın siyasetçi, sana söyleyecek söz bulamadım. Elbette haklısın, zihniyet kılıfını öyle şeffaflaştırır ki nereye sokarsan sok, hangi kılığı giydirirsen giydir, çıkacak bir delik buluyor, hele bir de bozuksa! Önümüzdeki seçimleri kazanırsan eğer, yine de kaybedeni olan bir oyunda kazandığını hatırlatmak isterim! Hani, insaf falan diye el aman ettiğin, kaybedenin sen olduğu günlerin anısına... Sayın gazeteci, aptalca kelime oyunları yapan cahil kişilerde de bilgiyle ulaşamayacağımız yetenekler olabileceğini elbette kabul ediyorum; bazı gazetecilerin sahip olduğu yetenekler gibi! Bir ülkenin yok oluşu ve binlerce insanın öldürülmesiyle GS-FB maçı arasında fark görmeyip, ikisini birbirinden ayıramamaya ne demeli? Gazetecilik mi? Niye bu kadar acı çektiğinizi biliyorum, tepeden tırnağa gömüldüğünüz günahtan ziyade diğerlerinin tertemiz kalışına dayanamıyorsunuz. Nasıl söylediğiniz ve ne zaman söylediğiniz, söylediğiniz şeyden daha fazla fikir verir sizin ne menem bir adam olduğunuz konusunda... Hatırlatmak isterim, her söylediğiniz önünde sonunda iktidarı haklı, bireyi suçlu çıkarıyorsa bu, neye inanıp ne anlattığınızdan daha çok şey anlatır size dair. Biliyorum bu ülkede söz altındır! Kendisiyle birlikte yeni bir iktidar üretir ve onun manipülasyon aracına dönüşür. Sükût ise Rus parasıyla beş kuruş etmez. Ancak, çil çil altınlara kanmayıp sükût etmiş bir gazeteci olsaydınız, bugün çark etmek zorunda kalmayacak elmas gibi bir onurunuz olacaktı. Elbette sen yalancıların en büyüğüsün, ancak okumuş etmiş bir sahtekâr olarak malzemeni daha iyi işliyorsun. Neticede hiçbir maske gerçeğin yüzünü değiştirmez. Sayın mülki amir, sakın unutma sen torpille mülki amir oldun, ama biz hakkımızla yurttaşız! Bu olguların ikisi de “münferit” değil, yalanların ve ezberlediğin açıklamalarda! Sayın seçmen, seçim sandıklarını elbette küçümsemiyorum; insan başkalarını suçlayamayacağı hatalar yapabilmenin özgürlüğünü tatmalı. Bitmekte olan teslimiyetin, sanki yeni aşklara imkân tanıyor; ruhunda varsa bi’at arzusu korkma, hem aşkını hem oyunu çalacak birini bulursun. Felek gözün kör mü? Bu nasıl dağılım? Daha fazla acı çekmekle övünen yazarlar, şikayet ederek siyaset yapan iktidarlar, kavuşamamayı aşk sanan şairler; hepsi aynı ülkeye olur mu ya! İlk aklıma gelen: Mükemmel bir aile yapımızın olduğu. Türkiye’de kadınların üçte biri şiddete maruz kalıyor; neredeyse tamamı aile içi şiddet... Ensest vakalarının sayısı tam olarak bilinemese de 4-5 kadından birinin sözlü veya fiili cinsel şiddete maruz kaldığı tahmin ediliyor. Sormadan edemeyeceğim: “sürekli çocuklarına bağırarak ve ağlayarak hayata bağlanan” bu kadınlar ve kendilerine kötü davranacaklarını bildikleri halde sırf umut vaat ediyorlar diye en sefil partilerin en aşağılık adaylarına oy veren, tek övünülecek meziyet olarak “hayatlarını borçlu oldukları ve utandıkları bir aşkla sevdikleri karılarına eziyet etmek” olan bu adamlar olmasaydı, şu adamların bunları yapması mümkün olur muydu? Bütün bunların var olduğunu bildiğimi bazen unuturdum. Bir yılda beş defa asfaltlanan yoldan her geçtiğimde gerçeklik duygusu geri gelirdi. Kendime ağıt; bir şey yapıyormuş gibi yapacak fırsatım olsaydı yapardım duygusuyla dolanmak; politik konulara “duyarlı insanlar” gibi kişileri, olguları iyiler ve kötüler diye ikiye ayırıp “iyiler”den şefaat beklemek; toplu “huşu” anlarında ben yerine biz olup, coşkulu siyasal markaların arkasında eyyamcılık yapmak; acımı azaltmıyor, azaltmadı hiç! Kendini kâh gösterip, kâh kaybolan görme anları ise utancımı arttırdı hep! Az gelişmiş bir ülkede öfkeye bulaşmadan yazmak ne zor şeymiş Borges! Kendime öğüt: Film bittiğinde sokağa çıkarsın birden her şey eski boyutlarına döner. Kendi filmin dışındakilere de bak aynada! Sanat seni iyileştirir!

Esenyurt Davası’nda adalet yerini bulsun 1 Mart 2012’de İstanbul Esenyurt’taki Marmara Park Alışveriş Merkezi inşaatı şantiyesinde işçilerin kaldıkları çadırlarda, önlem alınmaması ve güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle çıkan yangında 11 işçinin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın 10. duruşması 31 Ocak 2014 Cuma günü Bakırköy Adliyesi’nde görülecek.

istanbul ELİF GÜMÜŞ

da tutuklu olan 4 sanık da serbest bırakılarak adalet kavramına bir 1 Mart 2012’de İstanbul darbe daha vurulmuştu. 11 işçinin Esenyurt’taki Marmara Park ölümünün sorumlularına ne tip Alışveriş Merkezi inşaatı şantiye- cezalar verileceğinin belirleneceği sinde işçilerin kaldıkları çadırlarda, davada mahkeme heyetinin tutuönlem alınmaması ve güvencesiz mu bu kararla daha da netleşmişti. çalışma koşulları nedeniyle çıkan Ölen insanlardan değil de sermaye yangında 11 işçi hayatını kaybetti. sahiplerinin yanında yer alan heyeİşçi Ölümlerine Son Platformu ta- tin yaklaşan duruşmada ne yapacağı kip ettiği dava için 31 Ocak günü ise merak konusu. Bakırköy Adliyesi önünde olacak. Tanıklar dikkate alınmadı Tutuklu sanık yok Dava sürecinde her defasında olumBundan önce görülen duruşmalar- suzluklarla karşılaşan aileler duru-

Adalet tesis edilmeli

İşçi Ölümlerine Son Platfor- şekilde yeknesak bir uygulama mu olarak Esenyurt söz konusu olur. Mahdavasını başından beri kemelerdeki kararların takip ediyoruz. Epey yanı sıra hükümetin kararları bakımından ilerleme kaydedildi. Tek tek tüm işçi ölüdeğerlendirdiğimizde; mü davalarını takip şu an işçiler aleyhietmek, mahkemelerde ne bir uygulama oladalet aramak gerekiduğunu görüyoruz. yor. Yargı bu ölümlere işçi ölümlerine Hükümet her fırsatta kayıtsız kalmamalı. son Platformu emekçilerin haklarını avukatı Her davada adaletin gökçesu özgül ellerinden almaya çatesis edilmesi için balışıyor. Bunu biliyor ve sınç uygulamak, mücadelesini platform olarak haklarımız için yürütmek gerekiyor. Ancak bu mücadele ediyoruz

ma tepkili. Mahkeme heyetinin atadığı bilirkişi heyetinin raporu ancak 8. duruşmaya yetiştirilmiş ve şimdiye kadarki süreçten azade bir biçimde hazırlanmıştı. Ailelerin kabul etmedikleri raporda 7 duruşma boyunca yapılan tanıklıklar, ifadeler dikkate alınmamış, müfettişlerin ve Cumhuriyet Savcılığı’nın incelemeleri yok sayılmıştı. 1 Kasım’da görülen 9. duruşma bu anlamda kayıp yakınları ve işçi ölümlerine karşı mücadele açısından kritik bir noktada duruyordu. Ancak bilirkişi raporunun yetişmemesi nedeniyle

dava bir kez daha ertelenerek ailelerin bekleyişi cuma günü yapılacak 10. duruşmaya kalmıştı. Destek için 31 Ocak’ta Bakırköy Adliyesine Dava sürecinin başından bu yana hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin yanında olan İşçi Ölümlerine Son Platformu davanın nasıl sonuçlanacağını görmek ve adaletin yerini bulmasını bekleyen ailelere destek olmak amacıyla herkesi 31 Ocak Cuma günü saat 9.30’da Bakırköy Adliyesi’ne bekliyor.

Hesap sormalıyız

Esenyurt’ta 11 işçinin ölü- yürken bu kadar ölümler normünün üzerinden bir mal diyor. Mantık bu, buçuk yıl geçti fakat yani işçilerin ölmesine tutuklu yok. Düşünegöz yumuluyor. Devbiliyor musunuz, 11 let işçilerin katilleriişçi yanarak ölüyor ve ni korduğu gibi işçi tutuklu yok. Her gün ölümlerine herhangi 4 işçi ölüyor. Bunu bir çözüm üretmiyor. ben değil işçilerden soİşçi Ölümlerine Son rumlu olan Çalışma ve işçi ölümlerine Platformu olarak ölen Sosyal Güvenlik Baka- son Platformu işçilerin hesabını sortemsilcisi nı Faruk Çelik söylü- selçuk kaygısız maya devam edeceğiz. yor. Peki işçi ölümleriBu nedenle herkesi ni durdurmak için ne yapılıyor? Esenyurt davasının 10. duruşHiçbir şey. Devlet ekonomi bü- masına bekliyoruz.

İşçilerden kardeşlik sofrası Cerrahpaşa Hastanesi’nden bir bilgilendirme yapılmadan atılan ve çadır kurarak haklarını arayan işçiler direnişin 11. gününde yemekhane boykotundan sonra kardeşlik sofrası kurdu. Demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikalar da kardeşlik sofrasına destek verdi. Kardeşlik sofrasında konuşma yapan DİSK Genel Başkanı direnişte olan Cerrahpaşa işçilerinin daima yanlarında olduğunu ve kazanana kadar da mücadelelerini devam ettireceklerini söyledi. Direnişin 11. gününde Cerrahpaşa işçileri kardeşlik sofrası kurdu. Kocamustafapaşa Dayanışması, Tatavla Forumu ve Levent Sporcular Forumu ise Fatih Belediyesi’nin önünde yaptıkları eylem sonrası Cerrahpaşa işçilerinin kardeşlik sofrasına destek verdi. Emekçi Hareket Partisi, SYKP, HDP Zeytinburnu, Halkevi, Alınteri, Biz %99’uz Platformu, DİSK, SES, Basın- İş’ de destek için kardeşlik sofrasındaydı. Radyoloji bölümünden işçiler yemekhaneyi boykot edip Cerrahpaşa’da direnişte olan işçilere destek için oradalardı.

sınırının 350 tl altında çalışıyorlar. AKP bu taşeron sistemini getirmiştir. AKP ile taşeron işçinin sayısı ülkemizde milyonlarca taşeron işçi oldu ve çoğalıyor. İşçilerimizin iş güvenliği yok, sigortası yok. Sabahlara kadar çalışmasına rağmen para alamıyorlar ama artık o mücadelenin korku duvarını aştık. Gezi parkında o korku duvarını halk olarak aştık. Artık AKP’ye karşı halk olarak mücadele edeceğiz” dedi. BeGezi de korku duvarı aşıldı ko, 13 yaşındaki çocuğu duvara ‘’Kahrolsuz Kardeşlik sofrasında konuşma yapan Kani Beko faşizm’’ yazdığı için mahkemeye götüren, yol“AKP halktan para çalarken, ayakkabı kutuları- suzluk yapmış oğlunu koruyan başbakana da na milyonlar koyarken, bizim işçilerimiz açlık seslendi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun

konuşmasının ardından kardeşlik sofrasında işçilerin hazırladığı yemekler dağıtıldı. Emekçi Hareket Partisi ve Genç-Der de oradaydı Emekçi Hareket Partisi İl başkanı Özge Akman, işçilerin direnişlerini desteklediğini ve mücadelelerinin yanında kazanana kadar bulunacaklarını söyledi. Genç-Der adına konuşan Yaşar Aslan, direnişin bu önemli gününde işçilerin, emekçilerin yanındayız ve mücadelelerinin her anında yanında olacağız diyerek işçilerin direnişine destek verdi. GÜNCEL


EKONOMI

09

28 Ocak 2014

TL’de korkutan senaryolar

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

8 Mart’ta “Acımadı ki” diyelim

8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor. Daha Şubat ayına bile gelmemişken, erkenden bir 8 Mart yazısı yazmayı sağlayan, memleketin halidir. Türkiye’de, yönetenler zor günlerinde: toplum için değil sadece rant için birbirleriyle çarpışırken zayıf düşüyorlar. Tabi ki silkiniyor, kendine geliyor, tekrar hamle yapıyorlar. Böyle sürüyor ama günün birinde kazanan kendini ilan edip, bu sefer daha güçlenmiş bir hal ile toplumun karşısına çıkacak. Oysa karşımıza ne kadar zayıf çıkarsa o kadar iyi. Çarpışma sürerken zayıflamış olduğu anda biz de zamanında hamle yapmaz, seyreder ya da geç kalır isek bu fırsatı kaçıracağız. Bunun için erken bir 8 Mart yazısı; tıpkı genel olarak mücadele hayatımızda olduğu gibi, kadın mücadelesinde de daha önce görülmemiş imkânlar açılıyor önümüzde bu yıl. Tarihin hiçbir döneminde hiçbir hükümet döneminde görülmemiş bir kadın düşmanlığı yapan AKP’ye yine daha önce görülmemiş bir yanıtı kadınlar verebilir. 30 Mart’tan önce 8 Mart var. Ve bu sene elimizde, daha önce hiç olmayan bir “elmas” var: Gezi direnişinde kadınların haklı ve kararlı mücadelesi. Bizim elimizdeki kuvvetin yanında, dolandırıcı iş adamlarının sevgililerine aldığı elmaslar, mücevherler yanında tuzla buz olur. * Şimdi bu AKP’nin kadın siyasetini uzun anlatmaya gerek yok. Ama son geldiği noktayı gösteren bir olayı paylaşmak istiyorum: AKP’nin kurdurduğu çakma kadın dernekleri var, onlar bir konferans düzenlemişti hafta sonu. Ama “Aile” Bakanı’nın bile katılacağı söylenen konferansa, kimse katılmamış. Salon, ön sıralardaki erkekler, konuşmacı birkaç kadın birkaç dinleyici dışında bomboş. Bunun üzerine herhalde Bakan Ayşenur İslam da gelmiyor, yerine yardımcısını gönderiyor. Yardımcısı, Uluslararası olduğu iddia edilen derneğin başkanı ve bütün konuşanların da söyledikleri içinde akılda kalan ne biliyor musunuz? “… Allah razı olsun… Hayırlara vesile olsun”. Hoş Bakan gelseydi de bundan ayrı bir şey söyleyecek miydi? Şu anda AKP’de kalan yönetici takımının kadın erkek hepsi böyle kifayetsiz. Ağızlarını açtıklarında ya kadın düşmanı ya da böyle boş boş konuşuyorlar. Başka bir imkanı da kalmadı AKP’nin, Adalet Bakanı’nın Bekir Bozdağ, danışmanın Yiğit Bulut oluşu gibi, Başbakan sayesinde hakikaten çok çaresiz olan bu noktaya sürüklenmişler. Ne yalan söyleyeyim, o salonu görünce bizim Platform duyursaydı salon dolardı, haber verseydiniz demek istiyorsunuz. Fakat sadece nicelik değil, nitelik olarak öyle bir zafiyet var ki, karşımızda çok ayarsız bir durumdalar, muhatap bulamıyoruz. Peki AKP Kadın Kolları ne yapıyor? Nerede? Herhalde onlar Başbakanlarının onlara verdiği talimata uygun olarak “kapı kapı dolaşıyorlar”. Ama bu noktada da çaresiz AKP, dolaşmak onları kurtaramaz artık. Birincisi oyları öyle almadılar ki daha önce, siyaset yaparak aldılar. Darbeye karşı dik duruyorum diyerek ve başka birçok meselede halkta umut yaratarak oy aldılar. Şimdi her çaldıkları kapı, “hırsızlık?”, “yolsuzluk” zil sesleriyle çalacak. * Şimdi bu sene karşımızda bu denli zayıf, üflesek uçacak bir AKP kadın kuvveti var iken, üfleyelim kadın kardeşlerim. Gezi’de birleşmiş bütün kadınları, bütün kuşakları yine birleştiren ve seçimden önce AKP’ye sonunu gösteren bir 8 Mart yapalım. Ne istediğini bilen, şimdiye kadar düşülen hatalardan kaçınan yani; - Feminizmin ayırt edici bir özelliğinin, farklı düşünceleri barındıran, tolere edebilen, tek tip bir feminizmi dayatmadan ortak eyleme giden esnekliği olduğunu unutmayan, - Türkiye’de temel sorunumuzun bu ülkenin topraklarına kök salan bir feminist siyaset olduğunu bilip, toplumsallaşabilen bir söz, kapsayıcı net bir hedef ile bir 8 Mart yapalım. Ne güzel yapmış If İstanbul; “Acımadı ki” diyor, festivalin kısa tanıtım filminde. Hiç “mağduriyet” demiyor, “acımadı” diyor. Bundan daha etkili bir meydan okuma yoktur. İktidarı tamamen çaresiz bırakan budur; beni yenemedin, ayaktayım diyor. Acımadığından değil, acıdı tabi, bırakın acımayı hayatını kaybetti arkadaşlarımız, anneleri. Ve kadınların bedeni her gün acıyor; her gün şiddet, her gün kadın cinayeti devam ediyor. Ama “acıyor” diye diye yenemeyiz acıtanları. Üzerine yürüyerek yeneriz. Üç çocuk dedin beş çocuk dedin, hamile kal ve sakın dışarı çıkma dedin, oğlanlarla oturma dedin, istihdam paketi diye işsizliğe mahkum etmek istedin, hepsinin yolu öldürüldüğümüz evlere çıkan, eve hapseden siyaset yürüttün, daha önce hiçbir hükümetin yapmadığı kadar kadınlara saldırdın AKP. Acıdı tabi, öldürülen kadın kardeşlerimize seyirci kaldın, çok acıdı. Ama kadınları yenemedin, yenemezsin AKP. 8 Mart’ta sana “acımadı ki” , “buradayız” diyeceğiz. En büyük, en birleşik kuvvetimizle der isek bunu, bütün kadın kardeşlerimizin anısı gerçekten canlanabilecek, gerçekten acımayacak kadın kardeşlerim. gulsumkav@gmail.com

Dolar geçtiğimiz hafta tarihi bir rekor daha kırarak Merkez Bankası’nın müdahalesine gerek duyacak seviyeye ulaştı. Kimi manşetlerde “TL çöktü” şeklinde yorumlara neden olan başarısız müdahalenin ardından felaket senaryoları tartışılırken, çözüm yolu olarak sunulan faiz artırımına ise hükümet yanaşmıyor. ekonomi taygun kon

Ekonomistlerin uzun zamandır yaptıkları tahminler birer birer gerçek oluyor. Dolardaki sürekli artış Merkez Bankası’nın kırmızı çizgisini aşarak 2.30 seviyesinin üzerine çıktı. Hemen ardından Merkez Bankası’ndan gelen müdahaleye rağmen herhangi bir düşüş yaşanmazken, yeni müdahalelerin yapılması bekleniyor. Öte yandan yapılacak yeni müdahaleler üzerine de farklı senaryolar ekonomistlerce tartışılır durumda. Ekonomide olumsuz senaryolar 17 Aralık operasyonundan bu güne yaşanan ekonomik süreç birçok ekonomistin değerlendirmesi göz önüne alındığında olumsuz bir senaryoyu içeriyordu. Yapılan değerlendirmelerin bu güne kadarki ortak paydası ise “enflasyon artışı, kur değerlerinde yükselme, her yönüyle yoksulları vuracak olan zamlar, döviz borcu olan şirketlerin çökmesi, olası kriz senaryoları ve Türk lirasının çökmesi’’ eksenindeydi. Nitekim yapılan tahminlerin doğruluğunu son 1 ayda yaşanan gelişmeler bize net bir şekilde gösterdi ki süreç içerisinde zamların ardı arkası kesilmek bilmedi. Dövizdeki artış ise rekor üzerine rekor kırarak MB’nin müdahalesine gerek duyacak seviyeye ulaştı.

Müdahaleye farklı yorumlar Doların 2,30 seviyesini aşmasının ardından 23 Ocak sabahı Merkez Bankası’ndan 2 yıl sonra ilk müdahale geldi. Saat 13.00’a kadar süren ve piyasaya doğrudan döviz arzı yönünde yapılan müdahalenin yaklaşık 3 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Ancak yapılan müdahaleye rağmen dolarda herhangi bir düşüş yaşanmadı. Yapılan müdahale sonrasında gelecek süreç üzerine birbirine karşıt nitelikte tartışmalar yapılmaya başlandı. ALB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, Merkez Bankası’nın doğrudan

müdahalesini, bankanın kur için artık psikolojik sınırlara ulaştığının göstergesi olarak değerlendirdi. Karabulut, Foreks’e yaptığı açıklamada, “Eğer psikolojik sınır aşılırsa -burası 2.30 olarak gözükmekte-, bu seviye aşılırsa 2.47 ve 2.50 seviyeleri görülebilir. Şu an Türkiye tehlikeli sularda yüzüyor diyebiliriz, bu açıdan doğrudan müdahale işe yaramazsa daha da riskleri artırabilir” dedi. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Erhan Aslanoğlu ise Merkez Bankası’nın kırmızı çizgisinin dolarda 2,30 TL gibi durduğunu söyledi. Aslanoğlu bu seviyede kurlardaki artışın enf-

lasyon ve faizi yukarı çektiğine dikkat çekerken, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin halen yüksek olduğunu belirtti. Aslanoğlu ayrıca “Müdahaleler devam ederse etkisini muhtemelen göreceğiz.’’ açıklamasında da bulundu. Ekonominin yaşadığı bunalım üzerine çözüm olarak ise birçok ekonomist tarafından dile getirilen öneri faizlerin yukarı çekilmesi. Ancak hükümet yaklaşan seçimler nedeniyle bu duruma ayak direrken çareyi farklı ara yollar deneyerek bulmaya çalışıyor.

İşsizlik en önemlisi ama Dünya Ekonomik Forumu şu günlerde İsviçre’nin Davos kasabasında toplantılar gerçekleştiriyor. Davos’un bu seneki tartışmalarında gündem ise işsizlik oldu. İşsizlik üzerine yapılan değerlendirmeler ise işsizliğin Yunanistan, Portekiz ve İspanya ile Afrika‘da ciddi bir sorun teşkil ettiği yönünde. Ayrıca, büyük sermayedarların işsizliğin önemine daha yeni vardıkları ve bunun yavaş yavaş yanan bir kriz olduğunu ve Türkiye’nin de aralarında yer aldığı bir-

çok devlet tarafından özellikle eğilinmesi gereken bir konu olduğu vurgulandı. Yapılan değerlendirmelere kısaca göz atıldığında kapitalistler için asıl sorunun sosyal bir sorun olan yoksulluğun çözülmesinden öte ekonomik büyümeyi güçlendirecek şekilde yoksulluğun önlenmesi olduğu görülmektedir. Ancak yoksulluğun esas temeli olan ekonomik büyüme ve rekabet algısı var olduğu sürece yoksulluk da büyük bir problem olmaya devam edecektir. EKONOMİ

Konut kredilerinde faiz artışı

Piyasaların son dönemde yaşadıkları operasyon çalkantısı konut kredilerini de vurdu. Ekonominin yaşadığı çalkantıdan kurtulması için şart olduğu öne sürülen faiz artırımlarını hükümetten önce bankalar gerçekleştirmiş oldu. 16 banka konut kredilerinde artışa gitti. Aralık ayında 10 yıl vadeli 100 bin liralık konut kredisinin aylık taksiti bin 435 TL, toplamda ödenecek faiz ise 72 bin 165 TL idi.Ocak ortasında konut kredisinin aylık taksiti bin 477 TL, toplamda ödenecek faiz ise 77 bin 197 TL oldu. Faizlerde yaşanan 0.06 puanlık artış aylık taksiti 42 TL, toplamda ödenecek faizi ise 5.032 TL artırdı. Kredi kurlarında yaşanan artış ise en çok ev sahibi olmaya çalışan yoksulları vurdu. Zaten kıt kanaat binbir zahmetle alınan evi almak artık daha zor olacak. EKONOMİ

Coca Cola’da işçi kıyımı

Ekonomik krizle mücadele eden ve işsizliğin yüzde 26’larda olduğu İspanya’da, dünyanın en büyük tekellerinden Coca Cola şirketinin, bu ülkedeki 11 fabrikasından 4’ünü kapatacağı açıklandı. Coca Cola İspanya’da “ERE” adı verilen ve zarar etmeye başlayan firmaların yasal olarak işçi çıkarmasına hak tanıyan yasayı kullanarak sendikalara anlaşmak için başvuruda bulundu. Buna göre kapatılan fabrikalardan 750 işçinin çıkarılması ve 500 kadar

işçinin de İspanya’daki diğer fabrikalara nakli öngörülüyor. Mevcut durumda İspanya’daki 11 fabrikasında 4 bin 270 işçi çalıştıran Coca Cola’nın, ERE ilan etmesi halinde çalışanlarının yaklaşık yüzde 30’unun etkileneceğini savunan sendikalar, ERE’yi kabul etmeyeceklerini bildirdi. Hemen iş durdurma eylemi çağrısında bulunan sendikalar, gelecek salı günü başlaması öngörülen müzakerelerin ‘’çok sert geçeceği’’ uyarısını şimdiden yaptı EKONOMİ

Prim gününe borçlanma çözümü


EGITIM (

10

28 Ocak 2014

Gün Çağ Aydın

PRiZMA

Kahraman kardeşlerim

Mahir Çayan’ın ve yoldaşlarının Kızıldere’ye gidişi tesadüfen değil bilinçli bir tercih olarak tarih sayfalarına yazıldı. Onları gözümüzde kahraman yapan bir çok neden vardır. Onların Kızıldere’de ortaya çıkan ideolojik galibiyeti hemen ardından gelen yıllarda halkın mücadele içine katılma iradesine ön ayak oldu. Çünkü onlar baskı uygulayan rejime karşı son derece cüretkardı. Egemenlerin koltuklarını titreten halk hareketleri ortaya çıktı. Bütün tarih onların yaptıklarının üzerine yazıldı. Hatta bu devrimci gelenek Türkiye’de asla bitirilemeyen bir mücadeleyi ortaya çıkardı. Bu gün hala daha bir çok konuda bizden önce mücadele etmiş olan kuşakların deneyimlerine dönüp dönüp bakıyoruz. Bizim halkımız her türlü zulüm karşısında kahramanca öne çıkan gençlere hep saygı duymuştur. Çünkü o kahramanlar egemenlerin pervasızca adım atmalarını hep engellemiştir. Bütün hükümetlerin halka terörist diye göstermeye çalıştıkları gencecik insanlar bu gün hepimizin gözünde saygı duyulan birer kahramanlar. Gezi Direnişi’nin ortaya çıkması ile birlikte bu halk ve onun çocukları çok önemli bir sınavı geçmiş oldu. Halk kendi kahramanlarına hak ettiği değeri verdi. Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra bu halktan hiç bir beklentisi olmayanlar büyük hayal kırıklığına uğradı. İki binli yılların gençleri yıllar boyunca unutulmayacak bir kahramanlık öyküsü yazdılar. Direniş boyunca kaybettiğimiz arkadaşlarımız ve yaralanan herkes bu hikayenin benzeri olmayan kahramanlarına dönüştü. Tüm teçhizatlarıyla, yasalarıyla, hakimleriyle, polisleriyle, faşistleriyle direnişin karşısında yer alan hükümet hayatının en büyük buhranını yaşadı. Bu buhranı onlara yaşatanları asla unutmayacağız. Polisin kalleş kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük kardeşimiz hep o bıyıklı güzel suratıyla hatırlanacak. Bir çok genç onu örnek aldığı için bıyık bırakacak belki de. Polisin karşısında kahramanca duruşu hiç bir zaman unutulmayacak. Bir emekçinin mücadelede en ön saflarda durması gerektiği anlatılırken adı mutlaka anılacak Ethem kardeşimizin. Bir halk düşmanının arabasıyla can veren Mehmet Ayvalıtaş cesaretin bir sembolü olarak anlatılacak her zaman. Onun dünyalar güzeli annesi Fadime Ana ise evlatlarının davasına sahip çıkan bir devrimci annesi olarak hatırlanacak. Kürt kardeşimiz Medeni Yıldırım kardeşliğin ulu çınarı olarak yer alacak tarihin sayfalarında. Zulmün kol gezdiği coğrafyadan Taksim Meydanı’na gönderilen bir cevahir yürekli olarak hatırlanacak. Abdocan, Hataylıların direnişe armağan ettiği ilk evlat denilecek her yerde. Ahmet Atakan’ın barikat arkadaşı denilecek. Hayallerini satmayan, halkın kahraman savaşçıları olarak hikayeleri anlatılacak. Hasan Ferit Gedik’e sıkılan 4 kurşun her gün rüyalarımızı kaçıracak. Ona haince pusu kuranları asla unutmayacağız. Gençlerin uyuşturucu batağına çekilmesine karşı yürütülen mücadelede bir meşaleydi Hasan Ferit denilecek tarihin her köşe başında. Ali İsmail Korkmaz daha 19 yaşında körpecik bedenini armağan etti halkına denilecek. Soyadı gibi yaşadı Mahir gibi kahraman oldu denilecek. Kayseri’ye aldı muktedirler davayı. Kaçırıyorlar davayı bizden. Korkuyorlar mahkeme önüne gelmemizden. Cesaret edemiyorlar hukuksuzlukları yüzlerine vuracağımızı bildikleri için. Korku çare olmaz derdinize. Bakacaksınız gözlerimizin içine öyle karar vereceksiniz. Bizimkiler ölürken gözlerinizin içine baktı. Korku ise kapılarına hiç uğramamıştı. Büyük insanlık ailesinin kahraman fertlerine her zaman sahip çıkacağız. Ali İsmail’in mahkemesinde Kayseri’de olacağız.

Şiddeti öğrenci değil polis gerçekleştirdi

Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesi, YÖK’e karşı yapılacak eylem için Anadolu Üniversitesi’nde 4 Kasım 2010 tarihinde güvenlik güçlerinin sert şekilde saldırısının ardından açılan davada gerekçeli kararı hazırladı. Mahkeme, üniversite yönetimi ile polisin tutumunu yanlış buldu ve öğrencilerin beraat ettiğini açıkladı.

istanbul oğuzhan özkan

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde, YÖK’e karşı yapılacak eylem için stant açan ve afiş asan öğrencilere, Rektör Yardımcısı Meryem Akoğlan Kozak’ın emriyle hem polis hem de özel güvenlik saldırmıştı. Polis ve ÖGB’nin öğrencilere saldırısının ardından üniversite yönetimi, maddi hasar yarattıkları gerekçesiyle öğrencilere 17 bin TL’lik fatura göndererek ödeme yapmalarını talep etti. Ayrıca öğrenciler hakkında “görevi yaptırmamak için direnme”, “kamu malına zarar verme”, “cebir veya tehdit kullanarak eğitim ve öğretime engel olma” suçlamalarıyla dava açıldı.

Üniversite yönetimi hatalı Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme, gerekçeli kararda, öğrencilerin eğitim ve öğretimi engellemekle suçlandığını hatırlatarak, akademisyenlerin aksi yönde beyanda bulunduklarına ve yapılan fiziki incelemede olay yeri ile dersliklerin birbirlerinden oldukça uzak olduğuna dikkat çekti. Mahkeme, haklarında dava açılan öğrencilerin YÖK’ün kuruluş yıldönümünde yaptığı protesto gösterisinin de tamamen meşru amaçlar taşıdığını belirtti. Üniversitelerin, ifade özgürlüğünün uygulanması açısından görevli ve sorumlu olduklarını da hatırlattı. Davacı Anadolu Üniversitesi Rek-

Faşistlerin saldırısına uğrayan Kenan Polat isimli bir Kürt öğrenci olayın üzerine kendisine iftira atılarak karakolda şikayetçi olundu. Kenan Polat ifade için okulda kalan arkadaşlarıyla beraber karakola gitti. İfade verdikten sonra karakoldan ayrılırken dağılan Kürt öğrencileri bir grup faşist dışarıda beklemekteydi. Kenan ve iki kişiye faşistler silah, satır ve bıçaklarla saldırdılar. GÜNCEL

meşru amaç gütmediği ve orantılı olmadığı ortadır. Kantindeki asıl zararın güvenlik kuvvetlerinin içeri girmek isterken camları kırmasından kaynaklandığı kabul edilmiştir. Öğrenci sanıklar kendilerine yönelik orantısız müdahaleden kaçmak amacı ile tamamen kendini koruma içgüdüsü ile hareket etmiştir. Buradaki amaçlarının mala zarar verme olduğu düşünülmemiştir. Yine öğrenci sanıkların kantin içerisine müdahale edildiği esnada yüzlerini gizleme, eşya fırlatma şeklindeki Şiddet polisin gelmesiyle başladı eylemlerinin ise, sanıklara yönelik Polisin müdahalesine kadar herhan- haksız saldırıyı defetmeye yönelik gi bir şiddet eylemi yaşanmadığı- olduğu kabul edilmiş ve gerek mala na dikkat çeken mahkeme şunları zarar verme, gerekse görevi yaptırkaydetti: “Güvenlik kuvvetleri mamak için direnme suçunun oluştarafından yapılan müdahalenin madığı kanaatine varılmıştır”

Dershaneler yakında Genel Kurul’da Bülent Arınç dershaneler ile ilgili yasal düzenlemeleri konuştuklarını ve imzaya açtıklarını; yakın zamanda teklifin Genel Kurul’a geleceğini söyledi. Arınç, hükümetin dershanelere yönelik değişikliğin Genel Kurul’a Mart’tan önce gelmesini istediklerini ancak HSYK düzenlemesi gibi bazen de kimi düzenlemelerin durduğunu belirtti. AKP işbirliğine açık Arınç dershanelerden başka konuların tartışılmasını isteyenlerin gündemi değiştirdiklerini savunarak, “Dershaneler üzerinde konuşurken

bir kısım samimi dileklerini ortaya koymuş. Ancak o günlerde işin bu tarafına girmeden hükümeti eleştiren, kötü sonuçlar vereceğini ifade edenler herhalde bundan memnun olmayıp önümüze başka konuları getirdiler” dedi. Arınç, dershaneler konusunda geri adım atılmayacağını belirtip, ”Şu aşamada bile nasıl değişiklikler istediklerini söylerlerse onlarla iş birliği yaparız. Fakat amaçları bu dershane tartışması üzerinden kötü amaçlarını gerçekleştirmek istiyorsa onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Zaten yakında değişiklik önerisi internete verilecektir” ifadelerini kullandı. EĞİTİM

Fişlemeye devam

guncagaydin@hotmail.com

Uludağ’da faşistler silahlarla saldırdı

törlüğü’nün tutumunun yanlış olduğunu söyleyen mahkeme, kararında “Olayların bu aşamaya geliş sebebi müşteki idarenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırılık teşkil eden haksız müdahalesidir. Müşteki idare, ifade ve toplantı özgürlüğüne çevreden gelebilecek herhangi bir saldırıyı önleme görevini yerine getirmesi gerekirken bizzat kendisi müdahaleyi yapan konumuna geçmiştir” denildi.

Hozat İlçe Emniyet Müdürlüğü bilgisayarlarında tespit edilen belgelere göre, Hozat İlçe Emniyet Müdürlüğü 2011 yılında, Tunceli Üniversitesi’ne bağlı ilçede eğitim veren Meslek Yüksek Okulu Büro Yöneticiliği birinci sınıfında okuyan öğrencilerin isim listesini üniversiteden istedi. 50 öğrencinin isim listesini okul numarası ile birlikte alan polis, öğrencilerin hareketlerini takip ettikten sonra oluşan kanaati öğrencilerin isimlerinin karşısına yazdı. Fişlerde öğrencilerin isimlerinin karşısına görüşleri ile ilgili kanaat olarak, ‘normal’ ya da ‘aşırı’ yazıldığı görüldü. Üniversite öğrencilerinin dünya görüşü ile ilgili hazırlanan bu fişler de daha önceki fişlemelerle ilgili soruşturma yürüten Malatya Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturma dosyasına girdi. Fişleme olmadığı söylense de, Gaziantep Üniversitesi ve Tunceli Üniversitesi’nde ortaya çıkan belgeler bunun aksini ispatlıyor. EĞİTİM

Öğrenciyi sindirmek için okuldalar

Marmara Üniversitesi’nde artarak devam eden faşist saldırılar ve en son olarak durakta bir grup faşistin Kürt bir öğrenciyi satırla yaralaması Marmara Üniversitesi’nde protesto edildi. Eylem yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşirken kampüsün içinde ve dışında TOMA, polis araçları ve sayıları neredeyse eylemcileri aşan çevik kuvvet her eylemde olduğu gibi bu eylemde de yerini aldı. Çevrede adeta olağanüstü hal vaziyeti yaratan polisler, eylemci-

leri sokak sokak adım adım takip etti. Eylemde, saldırılar yapılan konuşmalar ve basın açıklamasıyla kınandı.Öğrenciler ve Eğitim-Sen’li eğitimciler gerçekleşen saldırılardan üniversite yönetimini sorumlu tuttu. Okulda yüzlerce polis bulunmasına rağmen satırlarla okula girilebilmesinden anlaşıldığı üzere polisin güvenliği sağlamak için değil; yurtsever, devrimci, demokrat öğrencileri sindirmek için okulda bulunduğunun altı çizildi. EĞİTİM


LISENIN GUNDEMI

11

28 Ocak 2014

Liseliler Berkin’e karnesini verdi

Gezi Direnişi sırasında Okmeydanı’nda evinden ekmek almak için çıkan ve kafasından biber gazı ile yaralanan Berkin E. için Abbasağa Liseli Forumu Cuma 15.00’da Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde biraraya geldi. Türkiye’de 16 milyon öğrenci karnelerini alırken Abbasağa Liseli Forumu Berkin E.’yi unutmadı. Berkin’e temsili bir karne verdi. İSTANBUL burak kiper

AKP’nin antidemokratik uygulamaları ile beraber sokağa dökülen ve büyük bir halk ayaklanması olan Gezi Direnişi sırasında Okmeydanı’nda olan evinden ekmek almak için çıkan Berkin E., AKP’nin polisi tarafından yakın mesafeden biber gazı kapsülü ile yaralandı ve bir daha eve geri dönemedi. Yaralanan Berkin E. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kafasından yaralanan ve beyin kanaması geçiren Berkin E., yaklaşık 225 gündür hastanede komada. Berkin E. doğum gününü hastanede geçirdi. Doğum gününde yanında olan liseliler karne gününde de Berkin E.’yi yalnız bırakmadı. Karne gününde Berkin E.’yi yalnız bırakmayan Abbasağa Liseli Forumu, Berkin E.’ye karnesini verdi. Liseliler Berkin’e karnesini verdi Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde saat 15.00’da bir araya gelen Abbasağa Liseli Forumu üyeleri Berkin E.’ye temsili karne verdi. Gezi Direnişi’nde barikatın en önünde bulunan ve AKP’nin antidemokratik politikalarına direnen liseliler, şimdi de yakın mesafeden ateş ederek kafasından vuran Berkin E.’yi yanında oldu. Sloganlarla Berkin E.’yi yalnız bırakmayan liseliler, ellerinde Berkin’e Karnesini Veriyoruz, Direniş 5, Mücadele 5, Umut 5, Dayanışma 5 yazılı pankart açtı.

ÖSYM sınav soruları yayınlanmayacak

TBMM’ye sunulan Devlet Memurları Kanunu ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 6. maddesi kabul edildi. Memur adayları ile üniversite öğrenci adayları, ÖSYM’nin 42 farklı sınavına giren adaylar artık sınav sorularını ve yanıtlarını göremeyecek. Gazeteler, televizyonlar, internet sitelerinden sınavların soru ve yanıtları açıklanmayacak. Mahkeme kararı olmadan kimse soru ve yanıtları göremeyecek. Öğrenciler artık sınav sonuçlarını hesaplamak ve hatalarını görmek için yanıtları bulamayacak. EĞİTİM

TEOG skandalına tepkiler büyüyor

AKP’nin gitmesine sayılı günler kaldı Abbasağa Liseli Forumu Berkin E.’yi karne gününde yalnız bırakmamak için Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önünde eylem yaptılar. Eylemde Berkin E.’ye karnesini verdiler. Eylemde Abbasağa Liseli Forumu adına basın açıklamasını Nurseli Gözüaçık okudu. Berkin E.’nin 200’ü aşkın gündür yaşam mücadelesi verdiğine vurgu yapılan açıklamada, “17 Aralık’ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla tüm pislikleri ortaya saçılan ve halkın önünde maskesi düşen AKP, şimdi pisliklerini ört-

mek için HSYK’ya darbe yapıyor. Ali İsmail’in katillerini kaçıran, 13 yaşındaki Gezi direnişçisini mahkeme salonlarında yargılamaya çalışan AKP hükümetinin bu ülkenin başından gitmesine sayılı günler kaldı” denildi. Berkin E. aydınlık yarına uyanacak Açıklamanın devamında, “Eğer yaşıtları gibi okula gidebilseydi, bu yıl liseye başlamış olacaktı. Bugün karnesini alacaktı. Berkin kardeşimize karnesini getirdik. Berkin umutla, direniş ve mücadeleyle uyuduğu gibi uyanacak. Abbasağa Liseli Forumu

olarak sesleniyoruz. Arkadaşların sana karneni getirdi” dedi. Berkin E.’nin o uykudan uyanacağını ve insanlık onuru adına direneceğini söyleyen liseliler, Berkin E.’ye tam not verdiler. ‘Uyan Berkin liseliler seninle’ ve ‘Berkin E. onurumuzdur’ sloganlarını attılar. Sloganların ardından Berkin’in yaşam mücadelesinin yanında olacaklarını ve Berkin E.’nin aydınlık güne uyanacağını söyleyen liseliler, basın açıklamasının sonunda eylemlerini bitirdiler.

Liseliler Ali için eylem yapacak Gezi Direnişi sırasında AKP’nin baskıcı politikalarına direnen milyonlar sokağa döküldü. İstanbul Taksim Meydan’ında binlerce insan polise ve AKP’nin antidemokratik politikalarına karşı direnirken, Eskişehir’de de aynı görüntüler yaşandı. Türkiye’de demokratik hakları için direnen insanları öldüren ve binlerce insanı yaralayan AKP’nin polisi, Eskişehir’de Gezi Direnişine destek için yapılan eylem sırasında çıkan çatışma sonrası ara sokağa sıkışan ve kaçmaya çalışan Ali İsmail Korkmaz’ı döverek öldür-

dü. Esnaf kameralarından da Ali İsmail Korkmaz’ın dövülerek öldürüldüğü ortaya çıkarılırken, Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi Ali İsmail’i döverek öldürenlere karşı dava açtı. Ana dava, Kayseri’de görülecek. Korkmaz ailesi Hatay’da ifade verecek. Ali İsmail ve Gezi şehitlerinin mücadelesi için Genç-Der ve Lise-Der eylem yapacak. Genç-Der ve Lise-Der Ali İsmail Korkmaz’ı öldürenlerin yargılanması ve 3 Şubat’taki duruşmaya çağrı için, 1 Şubat Cumartesi günü Beşiktaş Küçük Kartal’da eylem yapacak. EĞİTİM

file:///C:/Users/Onur/Downloads/lise-der2%20(1).jpg file:///C:/Users/ Nurseli/Desktop/%C5%9Ei%C5%9Fli-Teknik-Ve-End%C3%BCstriMeslek-Lisesi.jpg file:///C:/Users/Nur file:///C:/Users/Nurseli/Desktop/ lise-der2.jpg seli/Desktop/lise-der2.jpg

Müslüman olmayana not yok

Öğretmen lisesinde “Eğitim Müzesi’’ açılıyor

1940 yılında Akpınar Köy Enstitüsü olarak kurulan, bugün Akpınar Anadolu Öğretmen Lisesi olarak hizmet veren liseye ait geçmişte atölye olarak kullanılan tek katlı binanın ‘Eğitim Müzesi’ne dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Ladik Kaymakamlığı tarafından yürütülen proje kapsamında 1940 yılından bu yana okulda eğitim gören öğrencilerin kullandıkları müzik aletleri, tarım aletleri, laboratuvar aletleri, el işi aletleri ve makineleri ile öğrencilerin yaptıkları resimler ve kitapların sergileneceği belirtildi. Müzenin yapılması için işlemler başlatıldı. EĞİTİM

Amerikan modeli diye bir şey yok

Berkin’i yaralayanları yargılayın Gezi Direnişi sırasında evinden ekmek almak için çıkan ve Okmeydanı’ndaki çatışma ortasında kalan Berkin E., bir daha ekmek almaya gidemedi. AKP’nin baskıcı politikaları ile sonucu polisin attığı gaz fişeğinin kafasına gelmesi ile yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Atılan gaz fişeği sonucunda beyin kanaması geçiren Berkin E. 225 gündür komada. Biz liseliler, Berkin E.’ye yakından kafasına gaz fişeği atanların yargılanmasını istiyoruz. Berkin E. için adalet istiyoruz. Berkin’i hastanelik eden polislerin hesap vermesini istiyoruz. İnanıyoruz ki hastaneye yatırıldığı ilk günden beri yanında olduğumuz Berkin E. uyanacak ve aydınlık bir geleceğe merhaba diyecek. Biliyoruz ki Berkin E. uyandığında AKP’den ve onun polisinden hesap soracak.

TEOG ( Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi)’da ortaya çıkan puan hesaplama krizi sürüyor. MEB’inn getirdiği yeni sınav sisteminde fen testinde çıkan soru yanlışı üzerine, öğrenciler ve velilerin tepkileri gittikçe büyüyor. TEOG’da ve SBS’de skandallar üzerine açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “SBS’yi kaldırdıktan sonra bu sınavı Kasım ayında yaptık, çok başarılı geçti. 6 oturum halinde yapıldı, 8 milyon kağıt okundu. Öğretmenlerimiz bana gelen araştırma sonuçlarına göre sonuçlardan memnun. Velilerimiz memnun” dedi. EĞİTİM

Milli Eğitim Bakanlığı’nın SBS’yi kaldırarak, yeni sınav sistemi olarak getirdiği TEOG ( Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) sınavında bir kez daha hatalar ortaya çıktı. Azınlık okullarında okuyan öğrenciler, merkezi sınav sistemiyle yapılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin sınavından muaf olmalarına rağmen sınavlara “girmemiş” olarak işaretlendi ve hepsi “sıfır” almış kabul edilerek notları hesaplandı. 2 yazılı 1 de sözlü notunun bölünmesiyle oluşan not hesaplamasında onların bir sınavı “0” olarak kabul edildi, notların toplamı 2’ye değil, 3’e bölündü. Milli Eğitim Bakanlığı’nın azınlık öğrencilerine din dersi sınavında yapılan skandal üzerine öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı’na şikâyette bulundu. Şikâyetler üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, sonuçların yeniden hesaplanması için harekete geçileceğini açıkladı. Geçtiğimiz günlerde de SBS sonuçlarını yanlış hesaplayan Milli Eğitim Bakanlığı, sınavlarda skandal üzerine skandal yaratıyor. EĞİTİM

Üniversiteye sınavsız giriş haberleri üzerine açıklamalar yapan Milli Eğitim Bakanlığı, habercilerin sorularını yanıtladı. Üniversiteye giriş için sınav sisteminde değişikliğe gitmeye hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı, son zamanlarda çıkan ‘Amerikan modeli ile birlikte sınavsız üniversite’ haberlerini yalanladı. Avcı, “Biz o konuda çalışıyoruz. Zaten Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından MEB’e YÖK’e ve ÖSYM’yle birlikte çalışılarak oluşturduğu bu düzenlemeler konusunda bir karar var. Ama böyle bir Amerikan modeli diye bir şey yok’’ dedi. EĞİTİM


FORUMLAR

12

28 Ocak 2014

AKP savaç çığırtkanlığını günbegün artırıyor, sınırda insanlar ölüyor

AKP’nin savaş politikalarına cevabınız nedir?

AKP savaş çığırtkanlığına Suriye üzerinden devam ediyor. Silah dolusu TIR’lar Suriye’ye gönderiliyor, Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik TIR’daki malzemelerin savcıyı ilgilendirmediğine dair açıklamalar yapıyor, Ahmet Davutoğlu Cenevre’de Suriye’ye karşı savaşa çağrı yapıyor. Diğer yandan sınırda insanlar, Suriye’de halklar ölüyor. Bu hafta forumlara AKP’nin savaş ile ilgili pervasız açıklamalarına cevaplarının ne olduğunu sorduk? Abbasağa Halkı Forumu İlknur Delice Halkların birleşik mücadelesini ortaya koymalıyız AKP, Suriye’ye yönelik emperyalist müdahalenin taşeronluğunu üstlenerek sürekli bir savaş isteğiyle yanıp tutuşuyor, cihatçıları besleyen saldırgan politikalar içerisinde yüzüyor. Bu yöneldiği politikanın bu toprakları nasıl bir felakete sürüklediğini de her gün görüyoruz, yaşıyoruz. Tırların içerisinde ne olduğu apaçık ortada iken, tüm dünya aslında ne olduğunu biliyorken, bu kadar somut koşullarda bilinenlere gözlerin yumulması isteniyor ve gözün açıklığında ise olanları yine hepimiz biliyoruz. Durulacak yer belli, tam karşısı, ötesi, en ucu. Yapılacak şey de belli; AKP’nin iç yüzünü görünür hâle getirmek ve bu çığırtkan politikanın karşısında halkların birleşik mücadelesini ortaya koymak.

Yoğurtçu Parkı Forumu Taner Koçak Silah sevkiyatı desteğin küçük bir parçası Manzaraya uzaktan ve genel olarak baktığımızda çatışmaların artarak yayıldığını, ölümlerin hatta katliamların iyiden iyiye sıradanlaştığını görebiliriz. Ülke içerisinde çözüm süreci sayesinde yaşanan çatışmasızlık ortamını ayrı bir yere koyarsak, AKP’nin son zamanlarda yaptıkları: pervasız devlet şiddeti, insanlığı sorgulanacak düzeyde anti demokratik uygulamalar ve korkunç bir adalet yoksunluğu. Ülke içerisinde bu uygulamalarla, Kürt hareketinin inat ve özveri ile savunmaya çalıştığı çözüm sürecini de zora sokan AKP uluslararası alanda adil, insani ve ilkeli bir politik tutum alabilir miydi? Olası değil. Dünyanın nefretini kazanmış El Kaide gibi bir grup destekleniyor. Silah sevkiyatları bu desteğin sadece küçük bir parçası. Ama sanırım AKP için de vahim sonuçlar kapıda.

Abbasağa Liseli Forumu Naz Şakar AKP köşeye sıkıştı AKP’nin bu dönemdeki savaş politikaları kabul edilemez durumda. Dünyada Amerika diye bir faktör var. Bunun sebebi gerek çıkan savaşlar ve onun yaptığı sömürüler. AKP’nin de uyguladığı politikalar bu sistemde Amerika emperyalizmine yarayan şeyler. Savaşın politik olarak sonuç çıkarmasından çok ekonomik olarak bir çıkar sağlamasını istediği için savaş çıkarmaya çalıştığını düşünüyorum. Olayların ne kadar açık olduğunun halk ve AKP de farkındadır. Sonuçta her zaman söylediğimiz gibi savcının tanınmadığı bir ülkedeyiz. AKP’nin de yapacak başka bir şeyi yok; çünkü AKP köşeye sıkıştı. Sınırın ötesine silahlar taşınması ile sınırdaki patlamaların arasında tabii ki de bir ilgisi var. AKP’nin iktidarda kalması Suriye’deki ÖSO ve El Kaide gibi gruplara destek vermesi ile alakalı.

Yoğurtçu Parkı Forumu Demir Küçükaydın Erdoğan iyice ofsaytta kaldı AKP’nin “Yeni Osmanlıcı” emperyal hayaller ve anti demokratik karakteri Erdoğan’ın bu dönüşünün kendisi açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlanması sonucunu verdi. Muhalefet içinde İslamcı Arap milliyetçilerinin desteklenmesi, Alevilerin, Hıristiyanların ve hatta laiklerin tekrar Esad’ın etrafında tam bir öz savunmaya geçmelerine yol açtı. Bu durumda kırk katır mı kırk satır mı durumu ortaya çıktı. Uluslararası dengeler de El Kaide’nin güçlenmesine karşı tekrar Esad ve İran’la yakınlaşmayı gündeme getirince, Erdoğan iyice ofsaytta kaldı. Bu durumda Erdoğan uluslararası dengeler bakımından bile bir yüktür ve gidişi sadece bir zaman sorunudur. Ekonomik durum bozulunca –ki her zaman çok kırılgandı- Türkiye’nin yoksullarının verdiği oy desteği de erir ve gider.

Diren Bursa Emre Yıldız AKP’nin düşündüğü tek şey sömürü ve işgal İlk tırlar geçmeye başladığında savcı arama kararı çıkarttı. Bu arama polis tarafından yapılmadı. Polis savcıdan üstün mü? Polis kimden emir aldı? Başbakan çıkıp açıklama yapıyor ve arayamazsınız diyor. Daha sonra Hüseyin Çelik çıkıp açıklama yapıyor ve “arayamazsın, herkes haddini bilsin” diyor. Bu durumda yasama, yürütme, yargının birbirinden bağımsızlığı mümkün değil. Benim düşüncem barışın olması yönünde. Halkın da Suriye yanında yer alması gerekiyor. Yani emperyalistlerle beraber savaşa müdahil olmamalıyız. Halkın da buna tepkisi barışçıl aslında. AKP müslümanlık oyunu yaparak Türiye’de muhafazakar kesimin oyunu almaya çalışıyor. Müslüman halk onun umurunda değil, onun umurunda olan tek şey sömürü ve işgal. Türkiye Suriye’de savaşa girerse emperyalist olarak adım atmış olur.

Karşıyaka Halk Forumu Ümit Kanlı AKP iyice köşeye sıkıştı Benim gördüğüm kadarıyla AKP, gün geçtikçe daha çok köşeye sıkışıyor. Bu Gezi’den sonra Haziran ayaklanmasından sonra artık çelişkileri iyice derinleşti. Yalanlarının, demagojilerinin artık tutmadığını gördüler. Ama yapacağı bir şey yok Tayyip’in. İyice köşeye sıkıştı, saldırmak zorunda ve şu anda saldıracağı güçlerden bir tanesi de hedef şaşırtmak için Esad. Orada bir savaş olsa, uluslararası güçler müdahale etse Tayyip’in eli çok rahatlayacak, onu istiyor. Bunu engellemek için yapabileceğimiz şeyler bir; iç politikada örgütlü bir muhalefetimizi, gücümüzü yükselteceğiz AKP’ye karşı. İkincisi de Suriye halkına desteğimizi her fırsatta vereceğiz. Nasıl ki her eylemde ayakkabı kutularını dile getiriyorsak, Suriye’deki halkların emperyalizme karşı verdikleri mücadeleyi destekleyeceğiz. Yapabileceğimiz en iyi şey budur herhalde.

Diren Bursa Nazlı Akdeniz Biz halkız, herşeyi bilmeye hakkımız var Polisin AKP’nin polisi olduğunu herkes biliyor zaten. Bunun haricinde bu durum açıklayıcı oldu. Bu tırlarla da polisin aslında ne yaptığını gördük. Savcı talimat vermesine rağmen polis tırları aramadı. Tabi hükümet konuşmalarıyla bu durumun üstünü kapatmaya, örtmeye çalışıyorlar. Ama örtemediler, örtemeyecekler. Biz tırlarda silahların taşındığını zaten biliyorduk. Ama bunu halka göstermek istemedikleri için kanıtlanmasını istemedikleri için aranmadı o tırlar. Bu konuda açıklama yapan Hüseyin Çelik “Herkes haddini bilsin” diyor ama esas kendisi haddini bilmeli. Biz halkız ve bu ülke demokrasiyle yönetiliyor diyorlarsa eğer; o zaman bilmeye hakkımız var. Sonuç olarak savaş istemiyoruz. Ancak bir şekilde bu savaşı da çıkarmaya başladılar. AKP’nin bu pislikleri de ortaya çıkmaya başladıkça bizler de eylemlerimizle meydanlarda olmaya devam edeceğiz.

Ali İsmail Korkmaz Parkı Forumu Halim Acar Kirli siyasetten başka bir şey değil Başbakan’ın bu kadar yolsuzluk üzerine silah kaçakçılığını yapması halkın kafasında acaba yine mi darbe sorularına yol açıyor. Bir taraftan MİT’in taşıdığı silah yüklü tırları aratmayarak birçok karışıklığa neden oldu. Savcıların arama yetkisi olmasına rağmen aranmamasın nedeni sadece AKP’nin izlemiş olduğu gizli politikalarından sadece biridir. Başbakan’ın Cenevre’de savaş çağrılarının nedeni halkı biraz daha galeyana getirme politikasıdır. Cenevre’deki yapmış olduğu çağrıda da Başbakan’ın ne kadar kirli, zararlı bir oyunu olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. AKP’nin yapmış olduğu bu savaş politikalarına karşı halkın biraz daha akılcı davranarak bu kirli savaş oyunlarına kanmamalarını bir kez daha tavsiye ediyorum. Bu sadece AKP hükümetinin yapmış olduğu kirli siyasetten başka hiçbirşey değildir. Halkın susmaması için yandaş medyalara yalan yanlış haberlerle kandırılmaması gerekiyor.

İzmir Hatay Forumu Şengül Çavuşoğlu AKP’nin tek yolu savaşa sarılmak AKP’nin savaş politikası başından beri değişmedi bence. Yani son bu 17 Aralık’tan bu yana gelişen olaylar sonucu büyük bir darbe de aldılar. AKP’den umut kesti mi Amerika? Daha kesmedi bence. Belki Tayyip’ten kestiler ama yeni bir arayış içindeler diye düşünüyorum. İşte son 17 Aralık’tan bu yana oluşan durumlar, son zamlar, ekonomik tablo, her şey o kadar kötü, o kadar kötüye gidiyor ki savaş çığırtkanlığı yapmak ellerindeki tek malzeme. AKP kendi siyasi gücünü savunmak adına savaş politikasına daha çok sarılacak. Bizim forumlar olarak, savaşa karşı bir kere ortak söylemlerimizi geliştirmemiz lazım. Savaşa karşı sürekli eylemliliği devam ettirmek gerekiyor, ben buna inanıyorum. Çünkü sonuçta savaşa karşı bir duruşumuz var. Bu duruşu daha politik bir zeminde daha güçlü bir şekilde dillendirmek gerekiyor. Tam da şimdi, yani diğer sol siyasi güçlerle ve diğer birçok toplumsal platformla birlikte ortak bir şey çıkartmak gerekiyor.


FORUMLAR

13

28 Ocak 2014

Kocamustafapaşa belediyeyi protesto etti

Kocamustafapaşa Dayanışması, Gökhan Ceyhan adlı AKP’li meclis üyesinin Gezi direnişçilerine ‘şerefsiz’ demesini gerçekleştirdiği bir basın açıklamasıyla protesto etti. Fatih Belediyesi önünde toplanan Kocamustafapaşa Dayanışması AKP’nin yolsuzluklarına da sessiz kalmadı. Ayrıca Fatih Belediye Meclisi toplantısında bir üyelerine yönelik saldırıyı protesto etti. FORum rıfat çapar

Forumlarda bu hafta Abbasağa Forumu Her hafta Perşembe ve Cuma günleri saat 20.00’de Beşiktaş Gençlik Merkezi’nde forum toplanıyor. Acıbadem Dayanışması Forumu Her Pazartesi saat 20.00’de Acıbadem Parkı’nda forum toplanıyor. Beşiktaş Ortak Forumu Abbasağa, Bebek, Etiler ve Levent Sporcular Parkı’nın katılımıyla her hafta Salı günleri saat 20.00’de Levent Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor.

Kocamustafapaşa Dayanışması 23 Ocak günü öğlen saatlerinde Fatih Belediyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Dayanışma katılımcıları, Fatih Belediye Meclisi toplantısında bir üyesine yönelik saldırıyı protesto etti. Ayrıca, Gökhan Ceyhan isimli meclis üyesinin Gezi direnişçilerine ‘şerefsiz’ demesini kınadı ve söz konusu kişiyi özür dilemeye davet etti. Kocamustafapaşa Dayanışması üyeleri, AKP’li Fatih Belediye Meclis Üyesi Gökhan Ceylan’ı Gezi eylemlerine katılanlara hakaret etmesinden dolayı özür dilemeye çağırdı. Fatih Belediye Başkanlığı önünde toplanan Kocamustafapaşalılar, Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının olduğu pankart açtı. Kocamustafapaşa Dayanışması sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, “6 Ocak 2014 günü Fatih Belediyesi Meclis toplantısına katılan Kocamustafapaşa Dayanışması’ndan bir arkadaşımız yolsuzlukları protesto etmesi üzerine fiili saldırıya ve linç girişimine uğrayarak dışarı atılmıştır. 8 Ocak günü Fatih Belediye Meclis toplantısında AKP’li meclis üyesi Gökhan Ceylan isimli kişi, Gezi direnişçilerine ‘şerefsiz’ deme cüretini göstermiştir” denildi.

Bursa Nilüfer Halk Forumu Çarşamba günü saat 19.30’da Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi’nde gerçekleştiriliyor. Caferağa Dayanışması Forumu Her Pazar saat 17.30’da Caferağa Dayanışması Mahalleevi’nde forum toplanıyor Diren Bakırköy Çamlık Parkı Forumu Forum her Çarşamba akşamı saat: 21:00’de Bakırköy Çamlık Parkı’nda toplanıyor. Saraçhane Forumu Her hafta Salı ve Perşembe günleri saat 20.30’da Yusufpaşa Eğitim Sen Şubesi’nde forum gerçekleştiriyorlar. Şişli Merkez Forumu Şişli Merkez Forumu’nun düzenlediği Sokak Üniversitesi her Çarşamba 19.30’da Maden Mühendisleri Odası’nda gerçekleşiyor.

gerektiğini vurgulandığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Gezi, bugün memleket gündemine bomba gibi düşen ve tüm kirli çamaşırların ortaya saçıldığı; yolsuzluğun, hırsızlığın, riyakarlığın ve halk düşmanlığının karşısında halkın kendi kaderini eline alma ve Türkiye Yolsuzluğa da atıfta bulundular egemenlerinin bugünkü temsilcisi Yolsuzlukların açığa çıktığının ve AKP’den hesap sorma kararlılığıdır. AKP’nin Fatih Belediyesi Meclis üyeBugün çok daha net biçimde si Gökhan Ceyhan’ın özür dilemesi görülmüştür ki; AKP’nin ülkemiz

halklarına hırsızlıktan, yolsuzluktan ve talandan başka verebileceği hiçbir şey yoktur. AKP’nin Cemaatle arasındaki rant kavgasında, bu kavganın her iki tarafı da kirlidir; halka karşı suç işlemiştir. Sınıfsal karakterleri gereği halka karşı suç işlemek üzere örgütlenmiş tüm egemenler gibi onların da sonu; tarihin çöp sepetidir. Hırsızlık ve yolsuzluğun, yatak odalarındaki ayakkabı kutularında, gizli kasalarda dahi saklanamadığı, ba-

kan çocuklarının rüşvet bataklıklarında yüzdüğü, suçlulukları ayan beyan ortada olanların kendi hukuklarına dahi tahammül edemeyerek bir yargı katliamı işlediği, yaşanan çirkefliği sağır sultanın bile duyduğu bugünlerde, adı ‘Gökhan Ceyhan’ olan, AKP’nin Fatih Belediyesi Meclis üyesi bir haddini bilmez, tüm Gezicilere ithafen: “şerefsizler” deme cüretini gösteriyor. Kendisine bu sözü aynen iade ediyor ve halktan özür dilemeye çağırıyoruz”

Yeldeğirmeni Dayanışması Forumu Her Pazartesi saat 20.00’de Don Kişot Sosyal Merkezi’nde forum toplanıyor. Yoğurtçu Forumu Her hafta Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri saat 20.00’de Barış Manço Kültür Merkezi’nde (BMKM) toplanıyor.

Nerede yaşayacağız? Üçüncü Havalimanı’nın planlandığı bölgede yaşayan Kuzey Orman Köylüleri 25 Ocak’ta Ağaçlı Kavşağı’nı trafiğe kapatarak, “Acele kamulaştırma” kararlarını protesto etti. Odayeri, Ağaçlı, Akpınar, Yeniköy ve İhsaniye’den otobüslerle Ağaçlı Kavşağı’na gelen köylüler burada Kuzey Ormanları Savunması ile buluşarak otoban üzerinde eylem yaptı. Eylem, İhsaniye Köyü Muhtarı’nın okuduğu basın açıklaması ile son buldu. Köylüler,

basın açıklamasında, “İstanbul’un 3. Havalimanı, 3. Köprü, 2 milyon nüfuslu yeni şehir ve Kanal İstanbul projelerinin bu bölgede yapılacağının açıklanmasıyla birlikte köylerimiz emlakçıların ve arazi satın almak isteyenlerin akınına uğramıştır. 150 yıldır İstanbul’un dibinde olmasına rağmen tüm hizmetlerden en az seviyede faydalanabilmiş, unutulmuş olan, tüm bu olumsuzluklara rağmen topraklarını, hayvanlarını, köyünü yine de terk etmemiş bu insanlar nerede, nasıl yaşayacak?” dedi. GÜNCEL

Doğancılar Forumu bostanını temizledi

Hrant Dink Caddesi’ne sahip çıktılar

Polonezköy’ü talan ettirmeyiz Polonezköy’ün imara açılması planını protesto eden kitle örgütleri ve meslek odaları basın açıklaması gerçekleştirdi. Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla bir araya gelen çok sayıda meslek, çevre ve demokratik kitle örgütü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile askıya çıkarılan ve Polonezköy’ü yapılaşmaya açan imar planına karşı ortak bir basın açıklaması yaptı. Tabiat Parkı ve doğal SİT alanında bulunan Polonezköy, imar planlarıyla doğal niteliği tahrip edilerek turizm ve konut amaçlı yapılaşmaya

açılmak isteniyor. Buna karşı yapılan basın açıklamasında, “Polonezköy imar planına itiraz ediyoruz”, “Polonezköy’ümüze dokunma” pankartları açıldı. Barbaros Bulvarı’ndaki İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada, tarihsel, kültürel kimliği ve özgün kırsal yerleşme karakteriyle evrensel bir değer olan Polonezköy Tabiat Parkı’na yönelik saldırıya karşı mücadele edileceği ifade edildi. Basın açıklamasının ardından Polonezköy İmar Planı’na itiraz dilekçeleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne verildi. GÜNCEL

Tatavla Dayanışması, Hrant Dink’in öldürülüşünün yedinci yılında “Ergenekon” caddesinin ismini Hrant Dink Caddesi olarak değiştirmişti. Dayanışma “Ergenekon” caddesinin isminin değiştirilmesi ve anma çalışmaları sırasında faşistler tarafından sökülen Hrant Dink afişleri hakkında bir açıklama yayınladı. Türkiye halklarına dayatılan tekçi devlet zihniyetinin ırkçı isim değişikliklerle sokaklara yansıdığını vurgulayarak, yaşadıkları mahallelerde “Ergenekon, Bozkurt, Türkbeyi, Talatpaşa” gibi isimlerle yıllardır

hayatlarına sokulmakta olduğunu belirtti. Tatavla Dayanışması’nın Hrant Dink ismine sahip çıkmak için yaptığı basın açıklamasının bir bölümü şöyle: “Türkiye halklarına dayatılan tekçi devlet zihniyetinin ırkçı isim değişikliği şeklinde sokaklarımıza yansıması, yaşadığımız mahallelerde “Ergenekon, Bozkurt, Türkbeyi, Talat Paşa” gibi isimlerle yıllardır hayatlarımıza sokulmaktadır. Semtlerimize koyduğunuz ırkçı, tek tipçi isimleri değiştirmenin ilk adımı olarak “Ergenekon” caddesinin isminin “Hrant Dink Caddesi” olarak değiştirilmesini istiyoruz!” GÜNCEL

Üsküdar Doğancılar Forumu, Salacak Mahallesi’nde İmrahor Camii’nin yanında bulunan boş bir araziyi bostan yapmak üzere temizledi. 26 Ocak’ta bir araya gelen forum gönüllüleri, bostanını temizledi. Tarihi bir mezarlık ve su kuyusu bulunan park alanına gelindiğinde, iş bölümü yapıldı. Bir taraftan taşlar toplanırken, diğer taraftan, kurumuş, çürümüş otlar ayıklanmaya başlandı. Parkta bulunan ve hiçbir önlem alınmamış olan su kuyusu da etrafı taşlarla örülerek ve üstü kapatılarak güvenli bir hale getirildi. GÜNCEL

Türkiye’de ermeni olmak tartışıldı Yoğurtçu Parkı Forumu, ”Hrant Dink ve Türkiye’de Ermeni Olmak” başlıklı bir forum – söyleşi gerçekleştirdi. Yoğurtçu Forumu’nun 23 Ocak’ta BMKM’de düzenlediği etkinliğe konuşmacı olarak Arno Kalaycı, Mıgırdiç Margosyan, Pakrat Estukyan ve Yetvart Danzikyan katıldı. Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklmalarda bulunan Radikal Gazetesi köşe yazarı Yetvart Danzikyan:”Bu cinayete ortak olan Muammer Güler yolsuzluk skandalı sonucu görevden alındı” dedi. Soru cevap bölümünün ardından forum-söyleşi sona erdi. GÜNCEL


ESAS MESELE

14

fotoğraf: Emre başar kara

28 0cak 2014

Halk doğrudan iktidar olmalı

Gezi Direnişi’nden bu yana 8 ay geçti. Bu süre içinde ülkenin birçok şehrinde forumlar kuruldu. 17 Aralık operasyonu, HSYK teklifi yeni skandallar olarak ortaya çıktı. Şimdi ise seçim sürecine yaklaşıyoruz. Bu seçim sürecinde EHP, Halkevleri, ÖDP ve TKP Ankara’da Ortak Sol Aday Meclisi kurdu ve Kaya Güvenç aday gösterildi. Biz de bu mecliste yer alan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul ile Gezi Direnişi’ni ve seçim sürecini konuştuk. Sizce Gezi Direnişi topluma, siyasete, sola neler kattı? Direnişi nasıl değerRöPORTAJ lendiriyorsuulaş cihan nuz? Gezi direnişi toplumda AKP eliyle emperyalizmin yeni yönelimlere uygun AKP politikalarına karşı ciddi bir tepkinin biriktirdiğini gösteriyor. Bir boyutuyla 11 yıllık AKP iktidarına karşı sürdürülen mücadele devrimci muhalefetin izleri üzerinden sürdürülüyor. Bir yanıyla da toplumdaki ‘bu düzen değişmez’ umutsuzluğunu ortadan kaldırdı. Gezi direnişinin milyonlarca insanın özgürlük talebiyle ortaya çıkışı, bir umut yarattı. Sol devrimci yapıların bugünkü örgütlü yapılarıyla bunu sürdürmede kapasitesinin sınırlı olduğunu da gösterdi.

Tam da şimdi böyle bir dönemde park forumlarından yola çıkarak AKP’nin neoliberal, baskıcı, otoriter, gerici siyasal İslam’a göre şekillenen politikalardan olumsuz etkilenen halkın bizzat kendi yaşam alanında özgürlüğe sahip çıkacağı , eşitlik taleplerini ortaya koyacağı yerel örgütlenmelere ihtiyaç var. Tam da böyle bir dönemde, yerel alanlarda halkın kendi geleceği hakkında söz sahibi olacağı örgütlenmelere girmek gerekiyor. Esas olarak daha kalıcı örgütlü bir mücadelenin önü açılıyor. Gezi Direnişinin ardından sonra forumlar ortaya çıktı. Forumlara nasıl bir siyasallık atfediyorsunuz? Aynı zamanda 1980 öncesi Direniş Komiteleri ile karşılaştırılıyor. Halkın yerellerdeki, işyerlerindeki kendi gelecekleri hakkında söz sahibi olabilme, doğrudan iktidarı halkın öz örgütlerine aktarabilmesinin ve iktidarın şekillenmesinin bir aracı. Park forumları

Türkiye’nin sorunlarının konuşulduğu aynı zamanda o bölgenin sorunlarının da konuşulduğu oradan çözüm önerilerinin ortaya çıktığı mekanlar olarak görüldü. Tam da geleneksel olarak söylediğimiz yerel iktidar odakların nüveleri haline getirilebilir, o olanaklar kullanabilir. Siyasallaşmayı yaşayarak , deneyerek devam ediyor. Bu yüzden devrimci mücadelenin önemli bir yerinde duruyor. Direniş Komiteleri’nin olduğu dönem bugünlerle bir yandan benzerlik bir yandan da farklılık içeriyor. O dönem Direniş Komiteleri’nin yaygınlaştığı dönemde resmi ve sivil faşistlerle saldırılar yapılıyor. Halk kendi doğal önderliğinden, siyasallığından yoksun bir yılgınlığa kapılıyor. Örgütlenmeye bir ihtiyacı var. 1970’li yıllardaki sivil faşistlere karşı halkın kendi canını koruması için devrimcilerin anti-faşist mücadelenin bir parçası öngördükleri , doğrudan halka temas ettiği için barikatlarda yan yana omuz omuza durdukları için hızla örgütlenebildiği ve halk hareketine dönüştüğü bir örgütlenmenin adıydı ‘Direniş Komiteleri’. Tam da şimdi böyle bir dönemde park forumlarından yola çıkarak AKP’nin neo-liberal, baskıcı, otoriter, gerici siyasal İslam’a göre şekillenen politikalardan olumsuz etkilenen halkın bizzat kendi yaşam alanında özgürlüğe sahip çıkacağı , eşitlik taleplerini ortaya koyacağı yerel örgütlenmelere ihtiyaç var. Bir nevi bu dönemi Direniş Komiteleri’ nden ders alarak Mücadele Komiteleri mi deriz Dayanışma Komiteleri mi deriz neyse böyle bir çalışmaya ihtiyaç var. Toplumsal muhalefetin, emek örgütlerinin bir siyasal hareketi yan yana sürdürmeye ihtiyacı var. Park forumlarından bu arayışın başlangıcı haline getirirsek işlev görür ancak getiremez isek bir süre sonra sönümlenme ihtimali vardır. Gezi Direnişi döneminde Başbakan her konuşmasında var olan muhalefeti sandıkta hesaplaşırız diye çıkışlarda bulundu. Gezi direnişi ardından gelişen seçim sürecini nasıl görüyorsunuz? Ankara’da ortak sol aday çıkarılıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında bir yanıyla Türkiye’de AKP 11 yıldır emperyalizmin yeni yönelimlerini iyi karşıladı. Bir iktidar bloğu oluştu. Cemaatler, emperyalist temsilciler de vardı. Gezi süreciyle birlikte bu

Gülen Cemaati’nin ABD’den habersiz hareket etme olasılığı da pek gözükmüyor. Birbirlerine işledikleri suçları itiraf ediyorlar. Suçlarını ortaya koyuyorlar. Tam da bu dönemde yapılması gereken; bu düzenden rahatsız olan güçlerin devrimci yaklaşımla alternatif bir yaşam tahayyülü ile bir araya gelecekleri mücadeleye yükseltmek. Halkın burada örgütlenmesini sağlamak. politikalara karşı tepki ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları albenisini yok etti, cilası döküldü. Emperyalistler açısından toplumu germeyecek iktidara ihtiyaç var. AKP’nin hegemonyasının yara aldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde de iktidar bloğunun çatladığına, dağıldığına tanık oluyoruz. AKPCemaat arasındaki çekişme bunun ürünü. Gülen Cemaati’nin ABD’den habersiz hareket etme olasılığı da pek gözükmüyor. Birbirlerine işledikleri suçları itiraf ediyorlar. Suçlarını ortaya koyuyorlar. Tam da bu dönemde

yapılması gereken; bu düzenden rahatsız olan güçlerin devrimci yaklaşımla alternatif bir yaşam tahayyülü ile bir araya gelecekleri mücadeleye yükseltmek. Halkın burada örgütlenmesini sağlamak. Oysa seçeneklere baktığımızda CHP’nin cemaatle olan ilişkisi olsun ABD’ye gitmesi olsun, bugünkü rejimin merkezine kendini koyduğunu görüyoruz. Aslında düzenin restore edilmesi, Gezi’den açığa çıkan enerjiyle sol görünümlü iktidarı oluşturma süreci olarak da görülebilir. Yerel seçimlerde özellikle Ankara’da aday Mansur Yavaş’ın bu arayışın bir aracı olduğunu söylemek mümkün. Bizim de tam böyle bir şeyin emekçi halklar için çözüm olmadığını, eski oyunun farklı bir versiyonla gündeme alındığını görmemiz gerekiyor. Ne kırk satır ne de kırk katır diyerek bir devrimci çıkışı yaratmak gerekiyor. Böyle bir yerde devrimcilerin, yurtseverlerin, emekçilerin bir tarihsel sorumluluğu vardı. Ankara’da bağımsız sol aday çalışmasına başladık. Rejimi restore etmek yerine başka bir düzeni, rejimi ortaya çıkaracak devrimci birliktelik önem kazandı. 12 Eylül faşizminden beri bir araya gelemeyen sol, sosyalist hareketlerin bu dönemin ihtiyacına uygun hareket etme, Gezi’de ortaya çıkan potansiyeli düzene karşı mücadelenin odağı haline getirecek çalışmanın içine girmeli. Rekabetçi anlayıştan dayanışmacı anlayışa girmeleri önemli. Alınan oy tabii ki önemli olacak ama iki nokta daha önemli. Seçimle sınırlı kalmayan gelecek dönemlere,

Gezi’de AKP’nin temsil ettiği politikalara karşı, bozuk düzene karşı direnenlerin odağı haline gelecek adına cephe deyin, örgütlenme deyin yan yana gelmeye ihtiyaç olduğunu görmekteyiz. Yıllardır sürdürdüğümüz mücadele ‘Parlamenter sisteme mi odaklanacağız, Gezi sandığa sığar

Ne kırk satır ne de kırk katır diyerek bir devrimci çıkışı yaratmak gerekiyor. Böyle bir yerde devrimcilerin, yurtseverlerin, emekçilerin bir tarihsel sorumluluğu vardı. Ankara’da bağımsız sol aday çalışmasına başladık. Rejimi restore etmek yerine başka bir düzeni, rejimi ortaya çıkaracak devrimci birliktelik önem kazandı. 12 Eylül faşizminden beri bir araya gelemeyen sol, sosyalist hareketlerin bu dönemin ihtiyacına uygun hareket etme, Gezi’de ortaya çıkan potansiyeli düzene karşı mücadelenin odağı haline getirecek çalışmanın içine girmeli.

İsmail Hakkı Tombul Kimdir?

1965 yılı Kayseri Bünyan doğumlu. 1988 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Etibank, SHÇEK, Sağlık Bakanlığı ve SGK’ da çalıştı. 1988 yılından bu yana sendikal mücadele içinde yer almış olup, Sosyal Hizmet Sen Ankara Şube Başkanlığı ve 1997 ile 2005 yılları arasında SES’te Genel Basın Yayın, TİS-Hukuk, Örgütlenme Sekreterliği, Genel Sekreterlik ve Genel Başkanlık yaptı. 2005 yılında yapılan KESK Kongresinde MYK üyeliğine seçilerek 2008 yılına kadar Genel Başkanlık görevini sürdürdü. 2011 yılında yapılan KESK Kongresinde MYK üyesi seçilerek Genel Sekreter oldu. mı?’ sorularına cevap veriyor. Diyoruz ki düzen içerisindeki parlamenter sistemin getirdiği olanakları yok saymayız kuşkusuz. Ama bizim için ast olan halkın geleceği hakkında söz sahibi olabilmesidir. Doğrudan kendisi iktidar olmalıdır. Fatsa öyle bir anlayıştan ortaya çıktı. Park forumlarından başlayarak bugünün ihtiyaçlarına uygun örgütlenmeyi ortaya koymak gerekir. Halkın kendi geleceği hakkında söz sahibi olabildiği gerçek örgütlenmeler yaratmalıdır. Bu sol aday da kentimizin daha fazla söz sahibi olacağı örgütlenmeler yaratması açısından önemli. Bu seçim sürecinin başarısını ölçecek bir başka nokta da ne kadar gerçek anlamda semtlerde, iş yerlerinde ne kadar kalıcı örgütlenmeler yaratılmış onu göreceğiz.

EHP, Halkevleri, ÖDP ve TKP’nin Ankara Belediye Başkan Adayı, Ortak Sol Aday Kaya Güvenç 1945’te Osmaniye’de doğdu. Makina mühendisliği öğrenimini gördü. Askerlik görevinden sonra teknik eleman mücadelesinin içinde yer aldı. 12 Mart faşist darbesi tarafından yargılanıp on yıla mahkûm olduğu dava nedeniyle 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat etti. Tutukluluk yıllarında “Kuklacı” adlı bir romanı Türkçeye çevirdi. 1970’li yıllarda Oda çalışmalarının yanı sıra Sol Yayınları’nın, aralarında Din Üzerine adlı derlemenin de yer aldığı Marksist yapıtların çevirilerine katkıda bulundu. Yeni Ülke Dergisi’nde yazarlık yaptı, 1980’lerin sonlarında Sosyalist Birlik Partisi kuruluş çalışmalarına katıldı. Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyeliği, 1976-1978 yılları arasında TMMOB Genel Sekreterliği, 2000-2004 yılları arasında TMMOB Başkanlığı görevlerinde bulundu. TMMOB tarihi ile ilgili bir kitap yazdı.

2001 ekonomik krizinin hemen sonrasında 15 sendika, dernek ve meslek örgütünün oluşturduğu Emek Platformu’nun dönem sözcülüğünü yaptı. Dönemin koalisyon hükümetinin işçi-emekçi düşmanı programına karşı Emek Platformu Programının hazırlanmasında ve Emek Politikaları Sempozyumunun örgütlenmesinde görev aldı. Bu dönemde F Tipi cezaevlerine karşı yürütülen ölüm oruçlarının, tutukluların temel haklarının sağlanarak sona erdirilmesi için girişimlerde bulunan heyette yer aldı. AKP’nin iktidara gelmesinin hemen arkasından Irak’ın işgaline karşı etkinliklerin, bu arada 1 Mart mitinginin, daha sonrasında işgalin sonlandırılması için etkinliklerin örgütlenmesinde görev aldı. Hayatı ve mücadeleyi, Şekibe ve Halit Çelenk’in kızları olan Serpil ile paylaştı. Bir kızı ve bir oğlu var. Kırk yılı aşan bu

birlikteliklerinde kontrgerillanın işkence mekânlarında da bulundular. Ama işçilerin büyük Zonguldak Yürüyüşünde de, Savaş tezkeresini durduran Büyük 1 Mart Mitinginde de, TEKEL Direnişinde de, Haziran İsyanında da birlikte mutlu oldular.


DUNYA

15

28 Ocak 2014

Dünya Turu

Mısır

Emniyet’e saldırı

Barış görüşmeleri gergin başladı

Kahire’de art arda bombalı saldırılar gerçekleşti. Yoğun güvenlik önlemleriyle korunan Emniyet Müdürlüğü önünde bir kaç saat arayla üç bombalı saldırı gerçekleştirildi. Yetkililer ilk belirlemelere göre intihar saldırısında, en az dört kişinin öldüğünü ve 70’in üzerinde kişinin de yaralandığını açıkladı. Emniyet Müdürlüğü binasının yanı sıra hemen karşısındaki İslam Sanatları Müzesi’nin de patlamadan büyük hasar gördüğü gelen bilgiler arasında yer alıyor. Büyük patlamanın ardından bir kaç saat sonra düzenlenen iki bombalı saldırıda, Dokki semtinde bir kişinin yaşamını yitirdiğini ve en az 15 kişinin yaralandığı bildirdi. Giza’da ise ölü ve yaralı sayısına dair bir açıklama yapılmadı. DÜNYA

Suriye temsilcisi Muallim, Suriye’nin komşusu olan devletleri, iç savaşa silah ve savaşçı göndermek suretiyle ülkeyi ateşe atmakla suçladı. Muallim, “Erdoğan hükümeti olmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı” dedi. Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye’de savaşmak üzere terörist yetiştirdiğini reddetti. Sadece siviller için kamplar açtığını söyledi. Dünya oğuzhan özkan

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, özellikle Türkiye’ye yönelik olarak, “Eğer komşumuz, ihtiyacımız olduğunda yanımızda olsaydı, size anlattıklarım, Suriye’de olanlar aslında hiç yaşanmazdı. Ama Suriye’nin komşuları ya bizi sırtımızdan bıçakladı, ya da zayıf ve sessiz kaldılar. Suriye’yi yok etmek için uzun yıllardır yapılan planları uygulama emri aldılar. Erdoğan hükümeti olmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı. Bu hükümet, kendi topraklarında teröristleri barındırıyor. Onlara, Suriye’ye karşı kullanacakları silah, eğitim veriyor. Ama besledikleri bu teröristlerin bugün kendilerini hedef aldıklarını görüyorlar” dedi. Dışişleri Bakanı Muallim konuşmasında, Suriyeli muhalifleri hain ve İsrail ajanı olmakla da suçladı.

Muallim’in suçlamasına Davutoğlu’ndan yanıt Suriye’deki iç savaşı bitirmeyi amaçlayan Cenevre-2 konferansı öncesi Montrö’de başlayan toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim’in iddialarına cevap verdi. Muallim’in “Türkiye’nin Suriye’de savaşmak üzere terörist yetiştirdiği” sözlerini reddeden Davutoğlu, Türkiye’nin sadece Suriye’deki şiddetten kaçan siviller için kamplar açtığını söyledi. Davutoğlu, “Ben gidip gördüm bu kamplarda yaşayanları, bunlar mı terörist?” diye sordu. Esad ve yardımcılarının meşruiyetlerini yitirmiş kişiler olarak iktidarda kalmamaları gerektiğini belirten Davutoğlu, “Suriye, Suriyelilere aittir ve Türkiye bu süreçte Suriye halkının yanında olacak” dedi. Davutoğlu ayrıca, Suriye’de varil

bombaları ve diğer yöntemlerle insanların öldürüldüğünü belirterek, işlenen suçların cezasız kalmaması gerektiğini söyledi. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalıdır diyen Davutoğlu, “Suriye’nin geleceğinde insan haklarına saygılı, evrensel hukuka bağlı bir yönetim olmalıdır” ifadesini kullandı.

çatışmaların bölgedeki diğer ülkelere yayılmasını önlemek olduğunu söyledi.

ABD: Esad gitmeli ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de, yaptığı konuşmada, oluşturulması düşünülen geçiş hükümetinde Esad’ın yerinin olmadığını savundu. “Bir savaşı ve bunun gibi bir Sorunlar müzakereyle aşılsın mücadeleyi sona erdirmek için Açılış konuşmasını BM Genel Sek- barış görüşmeleri zorludur” diyen reteri Ban Ki-mun yaptı ve barış Kerry, taraflardan birinin karşı çıkgörüşmelerin zorlu sorunlarla karşı tığı birinin geçiş hükümeti kuracakarşıya olduğunu söyledi. Ban, ilk ğını düşünmenin “gerçekçi” olmakez yüz yüze gelen Suriye yöneti- yacağını belirtti. mine ve muhaliflere, bu sorunların üstesinden iyi niyetle müzakere Esad insanlık suçu işliyor ederek üstesinden gelmeye çalışma- Suriye Muhalif ve Devrimci Güçya çağırdı. ler Ulusal Koalisyonu’nun Başkanı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Ahmed Carba, Esad’ın Suriye’deki Lavrov, konferansın temel görevi- çatışmalarda El Kaide’yi destekledinin, “trajik” olarak değerlendirdiği ğini iddia ederek, Esad’ın insanlık çatışmaların bitmesini sağlamak ve suçu işlediğini savundu.

4 günün bilançosu 63 ölü Pakistan’ın Bannu şehrinde askeri konvoya yönelik düzenlenen bombalı saldırıda 22 kişi öldü, 38 kişi de yaralandı. Bu saldırıyla birlikte 4 günlük bir sürede düzenlenen bombalı saldırılarda ölü sayısı 63’e yükseldi. Taliban’ın üstlendiği saldırı, askeri konvoyun geçişi sırasında yola döşenen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması ile gerçekleştirildi. Taliban sözcüsü saldırıyı üstlendi ve güvenlik güçlerine yönelik saldırıların

devam edeceğini açıkladı. Sözcü, farklı zamanda yapılan saldırılardan birinin, Taliban liderlerinden birinin Pakistan ordusu tarafından öldürülmesine misilleme için yaptıklarını ifade etti. Şiiler de hedefte İran’dan gelen yolcu otobüsüne bombalı saldırı da düzenlendi. Şiileri taşıyan yolcu otobüsüne yapılan saldırı sonucu 22 kişi hayatını kaybetti, 32 kişi de yaralandı. DÜNYA

Polis saldırdı: 3 ölü

Ukrayna’da gösterileri yasaklayan yasayı protesto edenlere polis saldırdı. Saldırı sonucu 3 kişi yaşamını yitirdi. Bir protestocunun önünde gaz bombası patlaması sonucu öldüğü, bir diğeri polisin sıktığı plastik mermilerin sonucu yaşamını yitirdiği iddia ediliyor. Ölenlerden birini keskin nişancının vurduğu söyleniyor. Üçüncü kişi ise sütunların tepesinden bilin-

meyen bir nedenle 15 metrelik yükseklikten düşerek hayatını kaybetti. İçişleri Bakanlığı da bir kişinin öldüğünü doğruladı ve ölüm nedeninin araştırıldığını açıkladı. Bazı kaynaklara göre ise çok sayıda ağır yaralının olduğu polis saldırısında 3 kişinin hayatını kaybettiği söyleniyor. Ancak son rakamlar henüz resmi makamlarca doğrulanmış değil. DÜNYA

Macaristan

Soykırım için özür

Macaristan, Yahudi soykırımındaki sorumluluklarından dolayı Birleşmiş Milletler’de ilk defa özür diledi. Macaristan’ın Birleşmiş Milletler nezdindeki Büyükelçisi Csaba Körösi, Birleşmiş Milletler ve Macaristan temsilciliğinin, Macaristan’daki Yahudi soykırımının 70. yıl dönümü dolayısıyla New York’ta düzenlediği toplantıda, ülkesinin bu soykırımdaki sorumluluğundan dolayı kurbanlardan özür diledi. Körösi, “Macaristan devleti kendi vatandaşlarını soykırımdan korumadığından, hatta maddi olarak soykırıma verdiği destekten dolayı soykırım kurbanlarına özür borçlu” dedi. Macar Büyükelçisi Körösi, soykırımdan o zamanki Macar devlet kurumlarının sorumlu olduğunu söyledi. Macaristan Başbakan Yardımcısı Tibor Navracsics, Ekim 2013’te Macar devletinin soykırımdaki sorumluluğunu dile getirmişti. DÜNYA

G. Sudan

Görüşmeleri başladı

Tazyikli su isteği Birleşik Krallıklar’da polis, protestolarda tazyikli su kullanabilmek için izin istiyor. Polis, özellikle ekonomik kesintiler dolayısıyla artan protestoları kontrol edebilmek için tazyikli su kullanımını istiyor. Londra Belediye Başkanı da tazyikli su kullanımı izin verilmesini talep ediyor. Belediye Başkanı, konuyla ilgili soruları da ya-

nıtlamaya hazırlanıyor. İçişleri Bakanlığı’nın, talebe olumlu yanıt vermesi halinde ülkede yapılacak protestolarda polis tazyikli su kullanabilecek. Polis ve İçişleri Bakanlığı arasında hangi durumlarda tazyikli su kullanımına izin verileceği düzenlemelerle belirlenmesi öngörülüyor. Sadece Kuzey İrlanda’da tazyikli su kullanımına izin veriliyor. DÜNYA

Güney Sudan hükümetiyle isyancılar arasında Etiyopya’daki görüşmelerin ardından barış anlaşması imzalandığı belirtiliyor. Addis Ababa’da imzalanan anlaşmaya göre, çatışmalar 24 saat içinde duracak. Hükümet güçleri geçen hafta, isyancıların eline geçen iki kentte kontrolü sağlamayı başarmıştı. Yaklaşık 1 aydır süren çatışmalar nedeniyle 50 binden fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. İsyancıları temsil eden heyetin başındaki Taban Deng, yaptığı açıklamada, “Bu iki anlaşma, ülkemde tam bir barışa ulaşma ortamının içeriğini oluşturuyor” dedi. Güney Sudan hükümetinin, muhalefetin savaşan bütün milisleri kontrol edebileceğinden şüphe duyduğu belirtiliyor. Taraflar arasındaki görüşmelere 7 Şubat’ta devam edilmesi öngörülüyor. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

28 Ocak 2014

Fatsa sokaklarındaki pisliği halk temizledi AYŞEN ECE KAVAS

Ankara’da EHP, Halkevleri, ÖDP ve TKP yerel seçimlerde Ankara’da eski TMMOB Başkanı Kaya Güvenç’te birleşti. Emekçi Hareket Partisi Merkez Komite Üyesi Ayşen Ece Kavas “Gezi direnişi sonrası toplum umut ışığı ararken yerel seçimlerde ne yapsaydık, kenara geçip izlese miydik?” diyor. Kavas, yerel seçimlerdeki birlikteliğin önemini değerlendirdi.

yazdı

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak cümlesi artık tüm toplum için çok fazla şey ifade ediyor. Ankara’da EHP, ÖDP, Halkevleri ve TKP büyükşehir belediyesi için aday gösteriyor. Sosyalistlerin seçimlere girmesi her dönem gündem olmuştu. Ancak bu defa yüzbinlerce kişi sokağa çıktıktan sonra bu toplumu temsil eden bir fikrin aday olması kaçınılmazdır. İnsanlar sokakta ne dedi Ağaçları AVM’ ler için yok ederek nefesimizi kesemezsiniz, kendi yaşam alanlarımıza yasaklarınızla dokunamazsınız. En önemlisi “Ey AKP biz artık senin karşında bir gücüz” dedi. Bu güç, aklıyla, fikriyle bir iktidarın karşısında durabileceğini gösterdi. İnsanlar bu gücü fark eder ise işte iş iktidarlar açısından çok tehlikeli bir boyut kazanıyor. Gezi Direnişi’nin ardından forumların oluşturulması ve forumların siyaset tartışıp bunu eyleme geçirmesi Türkiye’ye özgü ya da

tesadüfen gelişmiş bir olay değil. Geçtiğimiz yıl ayaklanan Mısır halkı ihtiyaç olarak halk meclisleri kurmaya başlamış. Bu benzerlik hafife alınacak bir şey değildir. İnsanlar hayatta bir özne olma ihtiyacını hissettikten ve bunun güzel tadını aldıktan sonra artık bunu hiç kimse durduramaz. Çoktan seçmeli sınavlar öğrenciler için başta kolay gelir. Ancak öğrenciler kendi mantığını oturtur ve aklını kullanmaya başlarsa çoktan seçmeli sınav sistemini reddeder. Toplum da kendi önüne sunular seçenekleri değil artık kendi seçeneğini yaratabilir. Var olanı görmezden gelemeyiz Gezi direnişinin seçimlerle uzaktan yakından alakasının olmadığını savunanlar var. Ne yapsaydık? Toplum bir umut ışığı ararken, bir seçenek ararken biz kenara geçip izlese miydik? Bu süreci tabi ki izleyemezdik.

Kadınlar öldürülürken, işçiler ölürken, adaletin, demokrasinin adı bile anılamazken biz “hele bir devrimi yapalım da sonra hepsini hallederiz” diyemeyeceğimiz gibi seçimlerle bu iş olmaz diyemeyiz. Seçimler oluyor işte. Var olan bir şeyi görmezden gelemeyiz. Yaraya tuz basmalıyız Biz yıllardır koskoca bir dünya sistemi olan kapitalizme kafa tutan devrimcileriz. Toplumu temsil etmek noktasında tereddüt etme hakkımız yok. Bu konudaki en ufak tereddüt bizi yanılgıya düşürür. “Bir daha direniş olsa ne iyi olur?” “Şu devrimi bir yapsak var ya süper olur.“, “Sosyalizm çok güzel bir sitem aslında” gibi iyi niyetli temennilerle bir adım yol alamayız. Toplum bu derece gücünü kavramış, hayatta özne olmanın tadına varmışken ve tüm dünyayı insanlık adına değiştireceğimizi söylüyorsak bu şehirleri yönetmeye aday olmalıyız. Hadi

diyelim ki bunca zaman koşulları bekledik. Ancak harekete geçmek için daha fazla başımıza bir şey gelemez. Orhan Veli ”Bekliyorum. Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın” demiş. Bundan daha iyi bir hava olamaz. Memlekette ne yolsuzluğu afiş olmayan mekanizma kaldı, ne adalet kaldı, ne hukuk kaldı. Biz bu yaranın iyileşmesini beklersek daha çok bekleriz. Kırk katır da kırk satır da istemiyoruz AKP’nin karşısında bir seçenek CHP olabilir mi hiç? Hani AKP Amerika ile bir güç olmaya çalışıyor diye karşı çıkıyorduk. Şimdi Kılıçdaroğlu Amerika ile görüşünce normal mi? Ankara’da Mansur Yavaş gibi bir faşisti aday çıkartması normal mi? Erbakan’ı aday yapması kabul edilebilir mi? Bu her ne pahasını olursa olsun meydanlardan ayrılmayan, ardında 7 kişiyi şehit olarak bırakan bir

halka yakışmaz. Halk bunu kendine yakıştıramaz. Bu halk er ya da geç eğriyi doğruyu bilir. Bu yüzden bizim içimiz rahat tam hızla yolumuza devam etmeliyiz. Yolu birlikte yürüyelim AKP siyasette darbecileri yargılayacağım noktasına kadar gelmişken şimdi kendine yol arkadaşı darbecileri arıyor. CHP siyasetinin neredeyse çoğunluğunu muhafazakarlığa hatta inançlı halka dahi karşı çıkmak olarak kurmuşken şimdi kendine yol arkadaşı cemaati arıyor. Hızla buna adım atıyor. İş toplumun karşısında olmaya gelince nasıl da birbirlerine alıştılar hemen. Onlar bizi karşısına alarak yol alıyorlarsa toplum için siyaset yapan sosyalistlerin neden yola birlikte girmesin. Aynı yolda yürüyelim ki kazanalım. Ankara’da aynı yola girenler düşmanı darmaduman edebilir. Hele ki tüm siyasete birlikte cevap verirse işte o zaman alır yürür. Alıp yürüyelim zaten. Önümüzdeki seçimleri yalnızca görevimizi tamamlamak olarak görmeyelim. Zaten kazanamayız ama ile başlayan cümleler kurmayalım. Gezi Direnişi’nin olacağını 5 gün önce söyleseler inanır mıydık? İnanmazdık. Ama oldu. Şim-

di toplum aynı toplum değil. Bu yüzden kazanabiliriz. Düşmanı yerle bir edebilme gücümüz var. Fatsa fikrini hayata geçirebiliriz Gezi Parkı’nda kendi yaşamımızı birazcık kendimiz belirledik, kendimiz ürettik nasıl da o parktan çıkmak bile istemedi. Bir belediyeyi sosyalistlerin yönettiğini düşünebiliyor musunuz? Bu ihtimal bile Hükümeti tir tir titretir. Öyle olmadı mı? Fatsa sokaklarındaki pisliği halk temizledi. Ülkede hangi mekanizma varsa bunu durdurmaya çalıştı. Tir tir titredi. Fatsa fikrini hayata geçirebiliriz. Hırsızlar, yolsuzlar halkı daha da soyma peşinde. Emperyalistler halkı öldürmek pahasına savaş açma peşinde. Egemenler gözümüzün yaşına bakmaz. Katırlarını da satırlarını da istemiyoruz. Biz sosyalistler toplum için, halkın kendi kaderini kendi belirleyebilmesi için emin adımlarla yürüyoruz. Yürüyeceğiz de. Ayşen Ece Kavas Emekçi Hareket Partisi Merkez Komite Üyesi

Nitelikli ve bilimsel eğitim almak istiyoruz FURKAN SİVRİCAN

AKP’nin özellikle son dönem silahlarından biri çocuk emeğinin sömürüsü. Buna da staj adında bir kılıf uydurmuş durumda. 4+4+4 ile çocuk yaşta çalışmanın yolunu açan AKP Hükümeti ucuz iş gücünün kaynağını da burada görüyor. Sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak için bin bir takla atan AKP’nin bu çabasını Furkan Sivrican anlatıyor.

yazdı

Meslek liselerindeki öğrenciler staj adı altında çocuk işçi olarak sömürülüyor. Bu stajlarda birçok arkadaşımız ihmallerden dolayı hayatını kaybediyor ve sorumlulara hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bizler sömürülmek istemiyoruz . Hakkımız olan eğitimi almak istiyoruz ve geleceğimizi daha 14 yaşımızdayken belirlemek istemiyoruz!

Bizler yıllarca emek verip çabalarken ÖSYM, geleceğimizi 3 saatlik sınavlara sığdırıyor. Okullarda niteliksiz, bilimden uzak eğitim vererek bizi dershanelere gitmek zorunda bırakıyor. Dershaneye gitme imkanı olmayan birçok arkadaşımız, sınavlarda başarısız olmaya mahkum ediliyor. ÖSYM, bize elemeci sınav sistemleriyle sanki yarış atıymışız gibi

davranıyor. Bunlar da yetmezmiş gibi sınavlarda şifre skandallarıyla karşılaşıyoruz. Bizler liseliler olarak, hayatımızın 3 saatlik elemeci sınavlarla belirlenmesini değil nitelikli ve bilimsel bir eğitim almak istiyoruz. Stajlarda sömürülüyoruz AKP hükümeti düz liseleri anadolu ve imamhatip liselerine dönüştürüyor. Böylece anadolu

liselerini kazanamayan öğrenciler meslek liseleri ve imamhatip liselerine gitmek zorunda bırakılıyor. Öğrencilerin 4 yıllık üniversite şansını elinden alıyor ve çocuk yaşta hayatı boyunca yapacağı mesleğini seçmek zorunda bırakıyor. Meslek liselerindeki öğrenciler staj adı altında çocuk işçi olarak sömürülüyor. Bu stajlarda birçok arkadaşımız ihmallerden

dolayı hayatını kaybediyor ve sorumlulara hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bizler sömürülmek istemiyoruz . Hakkımız olan eğitimi almak istiyoruz ve geleceğimizi daha 14 yaşımızdayken belirlemek istemiyoruz! Parasız eğitim hakkımız Geçtiğimiz günlerde AKP dershanelerin kapatılacağını söylemişti. Ancak AKP bu konuyu öğrenciler veya öğrenci velileriyle görüşmesi gerekirken dershane temsilcileri ile görüştü. AKP devlet okullarındaki eğitime güvenmediği için dershanelerin kapatılmasını 2015’e erteledi. Ama biz biliyoruz ki AKP dershaneleri kapatsa da eğitim

nitelikli olmadığı için durumu olan öğrenciler yine özel bir şekilde eğitim alarak durumu olmayan öğrencilere göre hayatımızın sığdırıldığı 3 saatlik sınavda daha avantajlı olacak. Bizler liseliler olarak meslek liselerinde staj adı altında sömürülmek istemiyoruz. Parasız eğitim hakkımızken paralılaştırılmasını istemiyoruz. Yıllarca emek verip çabalarken geleceğimizi 3 saatlik sınavlara sığdırmak istemiyoruz. Eşit, parasız, nitelikli ve bilimsel bir eğitim almak istiyoruz. Furkan Sivrican Eskişehir Lise-Der üyesi


YAKLASIMLAR

17

28 Ocak 2014

Rojava’da özerklik ilanı ve Cenevre Konferansı CEVDET AŞKIN yazdı

PYD, Cenevre-2 Konferansı’ndan hemen önce Rojava’da özerkliğini ilan etti. Cenevre-2 Konferansı bugün gerçekleştirildi. Barzani’ye yakın ENKS Cephesi, PYD’ye verdiği sözü tutmayarak Cenevre Konferansı’nı boykot etmedi ve konferansa katıldı. Bütün bu gelişmeleri Cevdet Aşkın, Yarın’a yorumladı.

Diğer kantonlarda da özerklik ilanı olacak; Rojava’daki Cizire Kantonu’ydu. Oradaki demokratik özerklik ilanı beklenen bir gelişme ama zamanlaması tabii ki tam Cenevre-2’den önce olması açısından manidar. Bunun arkası sıra diğer kantonlarda da özerklik ilanının geleceğini beklemek gerekiyor. Bence hepsinin birden yapılmasını uygun görmediler uluslararası konjonktür açısından. En azından Cenevre-2 öncesinde bu demokratik özerklik ilanını yaparak uluslararası topluma kendi kaderlerini kendilerinin belirleme haklarının olduğunu ilan etmiş oldular. Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkının deklarasyonu; Cenevre-2’ye davet edilmemelerine rağmen, bu uluslararası platformda yer almamalarına rağmen Cizire Kantonu’nda ilan edilen demokratik özerklik, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı olduğunun deklarasyonudur aslında. Demokratik özerklik, uluslararası toplum için bir mesaj niteliği taşıyor. Önemli bir gelişme olarak diğer kantonlardaki demokratik özerklik ilanlarını da beklemek gerekiyor. 14 Temmuz 2011’de Diyarbakır’da demokratik özerklik ilanı olmuştu. Ancak bu işlevsiz bir ilandı. Onun arkası sıra gelmeyen yani demokratik özerk kurumların inşası anlamında gelişme kaydetmeyen bir şeydi. Hükümetin o sıradaki görüşmelere yaklaşımı nedeniyle bir tepki şeklinde gelişmişti ve arkası gelmemişti. Onu ilerletmekten öte kurumlarının oluşturulması gerekiyor. Rojava’da kurumlar zaten oluşmuştu.

Rojava iyi incelenmesi gereken sosyal bir laboratuvar Rojava gerçek bir toplumsal hareket. Bence bütün dünyanın ilerici demokrat ve sosyalist kesimlerinin dikkatlice incelemesi gereken sosyal bir laboratuvar orası. Öz yönetim kademe kademe oluştu ve en son buna bir siyasal, hukuksal bir çatı oluşturdular. Anayasayı kabul ettiler, ona uygun meclis seçimleri ve yönetim ilanı geldi. Gerçek bir özyönetim örneği; Kurumsallaşma zaten olmuştu; bunun adı kondu. Bu anlamıyla aşağıdan yukarıya doğru bir gelişme oluştu. Diyarbakır’daki demokratik özerklik ilanından farkı bu. Gerçek bir öz yönetim örneği yaşanıyor Rojava’da. Bunun adı kondu ve dünyaya ilan edildi. Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunun ilanıdır uluslararası topluma. Toplantıya çağrılmadılar, yani Suriye muhalefeti içerisinde gitmeleri isteniyordu uluslararası toplum tarafından. Buna Erbil’de yapılan

görüşmeler de ENKS ile PYD anlaşmışlardı. ENKS, Barzani’nin desteklediği bir cephedir. ENKS, PYD ile yaptığı anlaşmayı bozdu Beraber gidilecekti ama çağrı olmadı, çağrı olmadığında da boykot edilecekti toplantı. Fakat ENKS anlaşmayı bozarak Cenevre görüşmelerine gitti. Ama bu onların temsil etme kapasitesi açısından bakarsak boş bir girişim. Kürtleri orada temsil etmeyecektir. O anlamıyla iyi bir tablo değil. Bir bölünmüşlük tablosu, bu tür durumlarda hoş karşılanmayacak bir şeydir. Gönül ister ki, onlar bir bölünmüşlük tablosu vermesin ama bu tabloyu verdiler. Böylelikle Erbil aslında zaten bir süredir girmiş olduğu kulvarda devam edeceğini gösteriyor. Ankara-Erbil ittifakının, Rojava’daki oluşuma engel olmaya gelecekte de devam edeceğinin mesajıdır bu. ENSK’nin Cenevre’ye gidişi, Ankara-Erbil ittifakının güçlülüğünü gösteriyor. Dolayısıyla Rojava’da Kürtler aslında kendi öz güçleri dışında diğer parçalarda

bulunan Kürtlerin dışında bir dayanışma alanına sahip değil. Artık onu gösteriyor. Erbil Türkiye’yle hareket ediyor; Erbil, Türkiye ile birlikte hareket ediyor. Bu tabii ileride kantonlardaki demokratik özerk yönetimlere, Ankara’nın müdahelesinin yolunu da açacak bir şey. Yani meşruluğunu tanımamaya yönelik girişimler bekleyebiliriz önümüzdeki günlerde. Burada da Barzani’nin desteklediği partilerin oluşturduğu cephe ENKS, bence bir truva atı rolünü oynamaya devam edecektir. Oradaki Rojavalı çoğunluk Kürtler diyelim, bunların da temsil ettiği tabii Kürtlerin bir kısmı vardır elbette ama esas bu işe damgasını vuran PYD çıkışıdır. Oradaki direnişin, örgütlenişin ve askeri yapının oluşması için YPG, onlar hakim pozisyondadır. Onlara karşı bir truva atı rolünü önümüzdeki dönemde uygulayacağının işaretidir. Cenevre’ye giden muhalifler Suriye dışından; Yalnız Cenevre’ye muhaliflerin önemli bir kesimi de gitmedi. Aslında Cenev-

re’de olan muhalifler daha çok yurtdışında olan muhalifler. Biraz dediğimiz gibi emperyal güç odaklarının Suriye’nin geleceği ile ilgili, Suriye halkına danışmadan belli planlarını uygulama platformu haline dönüştü. Rusya bu konuda dengeyi biraz tutturabilmek için muhaliflerinde olması gerektiğini söylüyor ama çok da aktif bir tutum izlemiyor. Daha ziyade Esad’ın yönetimi devam ettirmesi onlar için yeterli bir tablo haline geliyor. Yeterli bir sonuç gibi gözüküyor şu aşamada. Rusya da uluslararası denge hesapları kuruyor; Onlar da kendilerine göre uluslararası denge hesapları yapıyorlar. Aslında uçurumun eşiğinden döndürdüler. Oraya bir müdahale olacaktı. Rusya kimyasal silahların imha edilmesi karşılığında Esad’ın iktidarda kalışını garantiledi. Önemli bir kazanımdı, aslında bu herkes için kazanımdı. Kimyasal silahlar kimin elinde olursa olsun şüphesiz ki insanlık için kimyasal silahların imha edilmesi en azından sıradan insanlar açısından ferahlatıcı bir tablo oluşturdu. Siyasal planda, uluslararası planda Rusya’nın karşı geldiği nokta muhalifleri çok fazla dikkate almadan Esad’ın devamında anlaşma şeklinde gözüküyordu.

İyi

Can Dündar Cumhuriyet

Dündar, AKP-cemaat çatışması ile ortaya dökülen gerçekleri ele alıyor ve sadece AKP için değil, halkı baskı altında tutan bir devlet erkinde sona gelindiğine işaret ediyor. Dündar: “Şimdi bize sunulan iki seçenek var: Muz cumhuriyeti ile ananas cumhuriyeti... İkisini de reddediyor, sadesini arıyoruz. Yolsuzluktan, arsızlıktan, tahakkümden, cemaatten, kinden ve nefretten arınmış bir cumhuriyet. Her dakika ekranlarından “Hainler, kumpasçılar” feryatlarının yükselmeyeceği, kindar kuşaklar doğuracak düşmanlık tohumlarının atılmayacağı, sakinleşmiş, normalleşmiş bir ülke. Ve özgürlük, demokrasi, barış getirecek yeni bir kuşak... Az kaldı. Sona yaklaştığımızı panikten anlıyoruz.”

Kötü

Nagehan Alçı Milliyet

Alçı Gülen’in röportajından yola çıkarak, AKP’nin tüm antidemokratik uygulamalarını unutturmaya çalışıyor. Alçı: “Hâlbuki kamuda başörtüsü özgürlüğü de son dönemde mümkün olabildi, YAŞ mağdurlarına haklarının iadesi de. Çözüm süreci de bu süreçte devreye girdi, Kürtçenin seçmeli ders olması da. Daha birkaç ay önce açıklanan demokratikleşme paketinde yaşam tarzına saygının TCK ile güvence altına alınması da var, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim hakkı da. Kısacası elbette eksikleri var diyebilirsiniz, son dönemde enerji başka yerlere kaydığı için olması gerekenden yavaş gidiyor diyebilirsiniz ama daha önce atılmamış adımlar atılırken demokratikleşme durdu diyemezsiniz...”

Çirkin

Engin Ardıç Sabah

Ardıç, Uğur Mumcu’nun katledilişinin yıl dönümde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmayı eleştiriyor. Ardıç: “Türkiye’nin on yılda dörde katlanacağını yazdığını ben hatırlamıyorum. Bir dinci örgütün hükümete darbe düzenleyeceğini de...Acaba günün birinde cumhurbaşkanını halkın seçeceğini de mi okumuş?Yoksa yarı-aydınların ve lümpenlerin günün birinde ağaç mağaç bahanesiyle ayaklanacağını mı?Hatırladığım kadarıyla rahmetli Mumcu ülkemizde “solun” iktidara gelmesini istiyor ve bürokrasiden umudunu kestiği içinhamleyi “Anadolu solcularından”yani kasaba yarı-aydınlarından bekliyordu...O kasabaların oylarını AKP’ye yağdıracaklarını mı okumuş yoksa?

İlker Eraslan

Geçtiğimiz eğitim döneminde gerçekleşen Seviye Belirleme Sınavı’nda puanların yanlış hesaplandığı ortaya çıktı. Abbasağa Liseli Forumu’ndan Naz Şakar “Biz,hakkımız olan eğitimi bütün okullarda,arkadaşlarımızla yarıştırılmadan,para vermeden almak istiyoruz” diyor.

Mutlu olması, yeteneklerini keşfetmesi, arkadaşlarıyla zaman geçirmesi gereken yaşlarını test çözerek ve arkadaşlarıyla aynı zamanda rakip olarak geçiren 1 milyon 112 bin 604 öğrenci düşünün. Aldığı sonuçla ailesini memnun etmiş ya da edememiş bu çocukların 718’inin yabancı dil testinin cevaplarının yanlış kontrol edildiğini, puanlarının yanlış hesaplandığını, yanlış okullara yerleştirildiklerini düşünün. Şimdi bir de düşüncesi bile korkunç olan bu durumu yaşadığınızı ve bu durumun sınava hazırlanma

ELİF KARAN

günlüğü

SBS skandalı ve sınav sistemi NAZ ŞAKAR yazdı

İyi Kötü Çirkin

aşamasını hepimizin yaşıyor olduğumuz gerçeğini düşünün. Rekabetçi eğitim sisteminde bazı liselerin öğrenciye daha çok değer vermesi pek sorgulamadan kabul ettiğimiz, belki de kabul etmeye mecbur bırakıldığımız bir gerçek.Bu yüzden özellikle SBS’ye hazırlanırken neden derslerde gerçekten bir şeyler öğrenmek yerine arkadaşlarımızdan daha iyi olabilmek için test çözmemiz gerektiğini ya da bizim arkadaşlarımızdan neden ve nasıl daha iyi olduğumuza kimin karar verdiğini genelde sormayız.

Ancak bu tür bir eğitim sistemini sorgulamayanlar olsak da yıllardır ÖSS’ de, KPSS’de, ALES’te, YGS’de yaşanan skandalların ardının arkasının kesilmediğinin farkındayız.Dayatılan rekabetçiliği içselleştirenler bile verdikleri emeğin “sistem yanlış hesapladı,cevap anahtarı karıştı” gibi bahanelerle hiçe sayılması karşısında çıldırma aşamasına geliyorlar. Tabii ki haklılar, tabii ki haklıyız.Yılın en güzel zamanlarında sınava hazırlanmak,sınav stresini yaşamak hiç de kolay değil. Sınava giren herkesin en

çok aklında kalan da büyük ihtimalle sınava girerken heyecandan bayılanlar ya da sınav çıkışı üzüntüden ağlayanlardır.Bu noktada asıl mesele sınav sisteminin uygulanışında ortaya çıkan sorunlar değil,sınav sisteminin en başından beri içerdiği hatalardır.Çünkü kendimizi dershanelere bütün paramızı yatırsak da,kendimizi güzel havalarda sınıflara kapatıp saatlerce test çözsek de çok iyi eğitim verdiği söylenen bir okula girsek de nitelikli bir eğitim alamıyoruz.Sınıflarda ayrımcılıkla karşılaşıyoruz,devlet okulun-

da okusak da çoğu ihtiyacımızı kendimiz karşılamak zorunda kalıyoruz. Parasız,nitelikli,anadilde eğitim almak bizim hakkımız.Bu yüzden biz sadece sınav sonuçlarının doğru okunmasını ve bir okula çoktan yerleşmiş öğrencilerin okullarının değiştirilmesini istemiyoruz.O öğrencilerin emek verip girdikleri sınavdan aldıkları sonucun hatalı değerlendirilmiş olarak kalmasını da istemiyoruz.Biz,hakkımız olan eğitimi bütün okullarda,arkadaşlarımızla yarıştırılmadan,para vermeden almak istiyoruz! Naz Şakar Abbasağa Liseli forumu

Twitter’da bu hafta yine en çok konuşulan konu yolsuzlukla ilgili gelişmeler oldu. Aynı zamanda ses kayıtları ve belgeler neredeyse günlük olarak twitter üzerinden paylaşıldı. @haramzadeler1 diye başlayan, sonra kapatıldıkça 2, 3, 4 şeklinde yeni hesaplar açarak devam eden adresten başbakan, oğlu ve kızı ile ilgili telefon kayıtları yayınlandı. Aynı zamanda klasikleşen @reportturk hesabı da kısmen belge açıklamaya devam etti. @TwitAnkara hesabı ise AKP kulislerindeki gerilimleri, Gül, Arınç ve başbakan danışmanları arasındaki çekişmeleri vb. “açıklamayı” sürdürdü. @TwitAnkara PUTİN misali, “Cumhurbaşkanlığı-Başbakanlık” değişimi arzu eden Erdoğan, partiyi GÜL’e teslim ederse, geri dönemeyeceğini düşündü. @suyorumcusu Anayasaya dipnot önerisi: “Başbakanımızla kan veya gönül bağı bulunmayan herkes vatan hainidir.” @FerdiCarrefour Tayyip bize taktı yeaaa, hep bilmediğimiz yerlerden soyuyor. @sucluyorum son ses kaydı da gösterdi ki herkese karşı ali kıran baş kesen olan tayyip, rüşvet aldığı adamlara karşı biraz ezik..bkz.remzi gür,l.topbaş @GencDer “Ali İsmail Korkmaz katiller bizden kaçamaz” pankartımızı vapura astık.


KULTUR-SANAT

18

28 Ocak 2014

Osmanlı’nın ilk sosyalistleri

Siyasal tarihimizde kurulan ilk partilerden olan, aynı zamanda Türkiye’nin ilk sosyalist partisi olan Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın mücadelesini “Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Yayınları” isimli kitabında toplayan Selçuk Gürsoy; işçi sınıfının ve sosyalizmin geliştiği günden Osmanlı Sosyalist Fırkası’na kadar uzanan süreci okuyucularla buluşturuyor. İSTANBUL Serkan atak

Osmanlı Sosyalist Fırkası (OSF), siyasal tarihimizdeki ilk partilerden biri olmasının yanında Türkiye’de kurulan ilk sosyalist parti olmasıyla ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Özellikle Avrupa’da hızla gelişen sosyalizm akımının, döneminin Osmanlı topraklarıyla buluşmasında Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın öncü rolü Selçuk Gürsoy’un “Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Yayınları” isimli kitabı İletişim Yayınları tarafından okuyucularla buluşmak üzere raflardaki yerini aldı.

İngiliz sinemacı Steve McQueen’in yönetmenliğini ve John Ridley ile birlikte senaristliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosu yıldız isimlerden oluşuyor.

Geçmişten Günümüze Sosyalizm Selçuk Gürsoy, işçi sınıfı hareketlerinin ve sosyalizmin kısa bir tarihini anlatarak başladığı kitabında, Fırka’nın kurulduğu 1910’dan itibaren Osmanlı sınırları içinde de yaşanmaya başlayan sosyalizm mücadelesini ele alıyor. Dünya işçi sınıfı hareketleri yaklaşık 100 yıllık bir tarihi geride bırakırken, bu topraklara neredeyse tamamen yabancı sosyalizm fikrinde ısrar eden bir grup insanın çabalarını ortaya koyuyor; OSF’nin eklemlenmeye çalıştığı ve tasavvur ettiği sosyalizm anlayışının fikrî haritasını çıkarıyor.

Jack Ryan: Gölge Ajan Yönetmen: Kenneth Branagh Oyuncular: Chris Pine, Kevin Costner tür: Gerilim, Casusluk

Bir roman karakteri olan Jack Ryan’ı bu filmde Chris Pine canlandırırken, senaryoda David Koepp’in imzası var.

OSF’nin Geniş Külliyatı İştirak, İnsaniyet, Sosyalist, Medeniyet gibi yayınları yasaklanıp kapatıldıkça yeni dergiler yayımlamaktan vazgeçmeyen, bir tür demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren OSF’nin toplam 38 sayılık külliyatının tamamını sadeleştirerek anlatan Gürsoy, özellikle partinin ve dergilerin arkasındaki isim olan “İştirakçi” Hilmi hakkında doğru sanılan yanlışları da sergiliyor. İştirakçi Hilmi’nin kahramanlarından olduğu bir piyesin ilgili bölümleri de yine ilk defa bu kitapta yayımlanıyor.

Kırık Çember Yönetmen: Felix Van Groeningen Oyuncular: Johan Heldenbergh, Veerle Baetens Tür: Dram

Selçuk Gürsoy Kimdir? 1966’da Mengen’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Almanya, Eskişehir ve İstanbul’da tamamladı. İ.Ü. SBF Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. Aynı yerde siyaset bilimi yüksek lisansını yaptı. İ.Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü’nde okutman olarak çalışmaktadır. Diğer kitapları: Enver Paşa’nın Sürgünü, İhtilalci İslam Birliği ve Liva el-islam Dergisi (Salyangoz yayınları, 2007), Marksist Sözler, Karl Marx ve Friedrich Engels’ten Düşünceler Gözlemler Özlü Sözler (Yar Yayınları, 2010)

ARDA İCİL yazdı

2010’da İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale alan Çölde Kutup Ayısı’nın yönetmeni Felix Van Groeningen’in yönettiği bir film.

Gezi Fenomeni kitabına soruşturma açıldı

İngiliz sinemacı Steve McQueen’in yönetmenliğini, John Riddley’in senaristliğini yaptığı film oyuncu kadrosundaki ünlü isimlerle dikkat çekiyor.

12 yıllık esaret İlk filmi Açlık ile sinemaseverlerin çoğunluğunu kendine hayran bırakan Steve McQueen ikinci filmi Utanç ile son zamanların en sarsıcı filminin altına imzasını atarak heppimize sağlam bir film sunmuştu. Bu iki filmin ardından 12 Years a Slave (12 Yıllık Esaret)’in ilk bilgileri gelmeye başladığı andan itibaren kuşkusuz hepimizin aklına takılan soru şu olmuştu: “Steve McQueen’in Oscar’a yönelik bir yapıta imza atıp atmayacağı veya Oscar kazanmak uğruna bir yapıma hazırlanıp hazırlanmayacağı?” 12 Years’a Slave (12 Yıllık Esaret)’in ödül kazanmak uğruna hazırlanmış bir yapım olacağını düşünmek fazla

karamsar olurdu herhalde. Elbette bu düşünce yapısı artık kendini karamsarlıktan mutlaklığa dönüştürdü. McQueen’in büyük ses getiren son filmi fazlasıyla Amerikanlık ve (bağımsız yapım olmasına karşın) Hollywood kültürü kokan, daha çok Amerikan halkının zayıflıklarından faydalanmak üzerine kurulu tarihi bir kölelik dramı içeriyor. Fakat buna rağmen eski usül abartılı eleştirel yaklaşımı bir kenara bırakıp en basitinden kusursuz bir yönetim, güçlü performanslar ve muazzam görüntü yönetiminin istisnai oranda ustalıkla elden geçirilmiş bir filme dönüşmesine odaklanmakta fayda vardır diye düşünüyorum. 12 Yıllık Esaret güçlü teknik mahareti-

12 Yıllık Esaret Yönetmen: Steve McQueen Oyuncular: Chiwetel Ejiofor, Michael Fassbender tür: Dram, tarihi

ni derinden etkileyen bir hikayeyi yaratmak için kullanıyor ve bazen ikna olmamız için ihtiyacımız olan tek tavsiye bu. ABD’de köleliği yasaklayan iç savaştan kısa bir süre önce kaçırılarak köleliğe satılmış özgür bir siyah adamın gerçek hikayesinden uyarlanmış olan 12 Yıllık Esaret, bir tarladan diğerine transfer edilirken yıllar boyunca çektiği fiziksel ve duygusal zulüm yüzünden vücudu ve ruhu hızlıca solan Solomon Northup’un (Chiwetel Ejiofor) deneyimlerini acımasız bir dürüstlükle gösteriyor. Film, ABD’nin kölelik dönemini daha önce görmediğimiz su katılmamış bir sertlik ile aktarıyor.

Senaryonun, sağlam müziklerin, yönetmenliğin ve oyunculukların tek tek iyi olduğu bir film var karşımızda. Chiwetel Ejiofor’un performansı zaten iyiyken, kendisine eşlik eden her oyuncunun performansı da aynı derecede başarılı. 86. Oscar Ödülleri’nin en büyük favorisi olan 12 Years a Slave için Amerikanları memnun edecek ve onların başyapıt anlayışına fazlasıyla uygun bir eser demek uygun olur bence. O yüzden benim 12 Years a Salve(12 Yıllık Esaret) için puanım 10 üzerinden 8.5 olacaktır. twitter: @Thomasİcıl

Gezi Fenomeni kitabında duvar yazılarına ve sloganlara yer veren Erol Özkaya hakkında Başbakan’a hakaret suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet savcısı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘a hakaret edildiği gerekçesiyle, Gezi sloganlarını ve duvar yazılarını “Gezi Fenomeni” adlı kitabında yayınlayan Erol Özkoray’a karşı hakaret davası açtı. Gezi eylemleri ile ilgili çıkan kitaplar içinde soruşturmaya uğrayan tek kitap olan Gezi Fenomeni’nde yer alan “Eşek olma halkı dinle”, “Totoş Tayyip”, “İstifa et şerefsiz” ve “Münafık Tayyip suç sende değil, seni doğuran ananda” bölümleri savcı tarafından Başbakan’a hakaret olarak değerlendirildi. KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI CRR Caz Şubat’ı

İzmir Kadın Müzesi açıldı

Picasso yeniden İstanbul’da

CRR Konser Salonu tarafından bu yıl ilki düzenlenecek olan “CRR Caz Şubat’ı” 1 Şubat – 18 Şubat tarihleri arasında Grammy ödüllü, Kenny Garrett gibi dünyaca ünlü müzik yıldızlarını İstanbullu cazseverler ile buluşturacak.

İzmir’de Konak Belediyesi tarafından 23 Ocak’ta açılan İzmir Kadın Sergisi ile belediyenin hayata geçirdiği butik müzelere bir yenisi daha eklenmiş oldu. Müze; 1298 Sokak, No:14, BASMANE / İZMİR adresinde ilgililerince görülebilecek.

2010 yılından sonra Pablo Picasso’nun eserleri “Picasso: Doğduğu Evden Gravürler ve Seramikler” başlıklı sergisinde, 5 Şubat’ta sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Sergide, 56 gravür, 8 seramik olmak üzere 66 eser bulunuyor.


SPOR

19

Kyrie Irving

28 Ocak 2014

Paul George

Carmelo Anthony

Dwyane Wade

NBA All Star ilk 5’leri belli oldu

LeBron James

Kevin Durant

Kobe Bryant

Kevin Love

Blake Griffin

Stephen Curry

NBA All Star maçında ilk 5’te sahaya çıkacak oyuncular, seyirci oylarıyla belirlendi. Batı’da en çok oyu Kevin Durant, Doğu’da ise Lebron James aldı. Kobe Bryant da sakat olmasına karşın, bir kez daha All Star seçilmeyi başardı. spor koray karadere

Amerikan Ulusal Basketbol Ligi’nde (NBA) 63. All-Star maçında karşılaşacak takımların ilk 5’leri yapılan oylamanın ardından belirlendi. LeBron James 1 milyon 416 bin 419 oyla, 2014 AllStar maçında mücadele edecekler arasında zirvede. Tüm dünyadan basketbolseverlerin katıldığı oylamada, Miami Heat’in yıldız basketbolcusu LeBron James, 1 milyon 416 bin 419 ile en fazla oy alan isim oldu. LeBron James 11. NBA sezonunda kariyerinin 10. All-Star maçına çıkacak. LeBron James’in takım

arkadaşı Dwyane Wade, Indiana Pacers’tan Paul George, Cleveland Cavaliers’tan Kyrie Irving ve New York Knicks’ten Carmelo Anthony, All-Star karşılaşmasında Doğu Konferansı’nı temsil edecek. Batı Konferansı’nın en fazla oy toplayan ismi, 1 milyon 396 bin 294 oyla Oklahoma City Thunder’ın yıldızı Kevin Durant oldu. Durant kariyerinde 5. defa All-Star karşılaşmasında boy gösterecek. Los Angeles Lakers’ın yıldızı Kobe Bryant, sakat olmasına rağmen topladığı oylarla Batı Konferansı’nın ilk 5’inde yer almaya hak kazandı. Kevin Durant ve Kobe Bryant’ın yanı sıra Golden State

Warriors’tan Stephen Curry, Los Angeles Clippers’tan Blake Griffin ve Minnesota Timberwolves’tan Kevin Love, AllStar maçında Batı Konferansı ilk 5’inde sahaya çıkacak. All-Star kadrolarında yer alacak yedek oyuncular ve yetenek yarışmalarında mücadele edecek isimler NBA yönetimi tarafından daha sonra açıklanacak. ABD’nin New Orleans kentinde oynanacak All-Star karşılaşması 215 ülkede canlı yayınlanacak. 2014 NBA AllStar maçı, 17 Şubat’ta Türkiye saati ile sabaha karşı 4’te başlayacak.

İşte Avustralya’nın Kral ve Kraliçesi

Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın tek erkekler finalinde Wawrinka, Nadal’ı 3-1 yenerek, kariyerinin ilk “grand slam” şampiyonluğuna ulaştı. Kadınlarda ise finalde Slovak raket Dominika Cibulkova’yı 2-0 mağlup eden Çinli Li Na şampiyon oldu. Avustralya Açık’ta, tek erkekler final maçında 8 numaralı seribaşı İsviçreli Stanislas Wawrinka, 1 numaralı seribaşı İspanyol Rafel Nadal’ı 6-3, 6-2, 3-6 ve 6-3’lük setlerle 3-1

yenerek kariyerinde ilk kez bir “grand slam” kazandı. Avustralya Açık Tenis Turnuvası finalinde dünya 4 numarası Li Na ile dünya sıralamasında 20. sırada yer alan Dominika Cibulkova karşı karşıya geldi. 97 dakika süren karşılaşmayı 2-0 kazanan Çinli raket şampiyon oldu. Na, bu şampiyonlukla kariyerindeki ikinci Grand Slam’ini kazandı. Avustralya’da ilk kez zafere ulaşan Li Na, Avustralya Açık’ı kazanan en yaşlı kadın tenisçi olarak da tarihe geçti. SPOR

Trabzon taraftarı TFF’ye yürüdü Trabzonspor taraftarı, Yargıtay’ın şike kararını onaması sonrasında yaşananlarla ilgili olarak yürüyüş düzenledi. Trabzonspor taraftarları, Atatürk Alanı’ndan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Trabzon Bölge Müdrülüğü’ne kadar yürüyüyerek, TFF ve Fenerbahçe Kulübü yöneticilerini protesto etti. Atatürk Alanı’ndan toplanan bordo-mavili taraftarlar, ellerinde Trabzonspor bayrakları, çeşitli döviz ve afişlerle, TFF ve Fenerbahçe aleyhinde sloganlar atarak Yalı Mahallesi’nde bulu-

nan TFF Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne kadar yürüdü ve burada da bir süre slogan attı. Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ve yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı, ‘Haksızlığa karşı tek yürek’ yürüyüşünde Hacıosmanoğlu, taraftarlara yönelik TFF binası önünde yaptığı konuşmada ise hukuk içerisindeki eylemi Türkiye’nin çok iyi algılayacağını ifade ederken Yargıtay’ın şike yapıldığı kararından sonra 2010 -2011 şampiyonluk kupasının Trabzonspor’a verilmesi için harekete geçilmemesi kınandı. SPOR


‘Plastik’ parçası İngiltere çamaşır makinesinde yıkanabilir plastik banknot devrine geçiyor. Yeni paralar, 2016 yılında İngiltere Merkez Bankası tarafından dolaşıma sokulacak. Banka, poli-

mer banknotların 100 kağıt banknotlardan daha temiz olduğunu savunuyor. Üzerinde Winston Churchill’in resmi olan 5 sterlinlik banknot ilk plastik para olacak. toplum

Ayakkabia, kutui, rüşveta, villai, havuza... RTEÜ tarafından 3 yeni sazan türü balık keşfedildi. Keşfedilen balıklara konulan isimler ise oldukça manidar; recepi, emineae ve velioglui. Açıklamaya göre bu isimlerin Erdoğan ile hiç ilgisi yok(!); kamuoyunun tanıdığı türlü çalışmaları olan isimlere atfedilmiş. Biz de attığımız başlığın yolsuzluklarla ilgili olmadığı belirtir; yeni keşfettiğimiz bir ‘soygun’ cinsi olduğunu ilan ederiz. TOPLUM özge doğan

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi resmi sitesinde yayımlanan “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut TURAN ve araştırma ekibi tarafından dünya faunası için 3 yeni sazan türü keşfedildi” açıklamayla üniversitenin bilim insanları, 3 yeni sazan türü keşfederek, daha da önemlisi bu balıklara koydukları müthiş orijinal isimlerle bilim dünyasında çığır açtıklarını ilan ettiler. Biz üç kişiydik; eminea, recepi, velioglui Keşfedilen sazanlara oldukça manidar isimler verilmiş. İşte o sazanlar; eminea, recepi, velioglui. Her normal insanın aklına Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı getiren bu isimlerin, üniversitenin profesörleri tarafından “hiç çaktırmamak” yöntemiyle, Prof. Dr. Davut Turan’ın annesi Emine Turan’a, Opr. Dr. Rize Devlet Hastanesi Yöneticisi Hasan Basri Velioglu’na ve arazi çalışmalarına katkıda bulunan Recep Buyurucu’ya atfedildiği belirtilmiş.

18SORU Deniz Tonguç Uras Öğrenci/bursa

1. En sevdiğiniz erdem? Adalet 2. Başlıca özelliğiniz? Sorumsuzluk 3. Mutluluk nedir? Mutsuzluğun örtüsü 4. Mutsuzluk nedir? İnsan olmanın sonucu 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Düşüncesizlik 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Samimiyetsizlik 7. En sevmediğiniz şey? Müsait bi yerde inebilirmiyim dediğimde minibüsçünün beni duymaması 8. En sevmediğiniz kişiler? Faşistler 9. En sevdiğiniz iş? Kaygısızca boşa vakit geçirmek 10. En sevdiğiniz şair? Nazım Hikmet RAN 11. En sevdiğiniz yazar? Franz Kafka 12. Kahramanınız? Frank Lampard 13. Kadın kahramanınız? Hacer arıkan 14. En sevdiğiniz çiçek? İnsanlar gibi bütün çiçek lerde eşittir 15. En sevdiğiniz renk? Mavi 16. En sevdiğiniz yemek? İskender 17. En sevdiğiniz düstur? Ey dünyalı! 18. En sevdiğiniz söz? Bilmediklerimin esiriyim

Balık baştan kokar Başbakan’ın isminin ve kıymetli hanımı Emine hanımın isminin sazan lara verilmesi akıllara “Acaba eleştirel bir yakıştırma mı yapılıyor?” sorusunu getirse de ‘büyük usta’ya yaranma niteliği taşıdığı anlaşılıyor. Kaldı ki bir sazana Recep Tayyip Erdoğan isminin verilmesinde bir art niyet olsa idi, sorumlu tüm profesör ve akademisyenlerin büyük bir titizlikle görev yeri değiştirilir; bir hafta sonra da türlü vukuatları kamuoyunda gündeme otururdu. Üstelik Başbakan’a yaranma çabasının her zaman amacına ulaşmadığının örnekleri de mevcuttur. Başbakan’ın fütursuz çıkışlarını düzeltmeyi boyun borcu belleyen nice bakanlar, nice vekiller Başbakan Erdoğan tarafından acımadan harcanmıştır.

RECEPİ

Biberimsi limon

Hatay’ın Merkez Yüreğir ilçesinde, eşi ve 2 çocuğuyla gecekonduda yaşayan ve tarım işçiliği yaparak ailesini geçindiren Hasan Birgün bir narenciye bahçesinde ağaçtan limon toplarken, limonların yanında biber gördü. Yoldan geçen birinin ağaca attığını zannederek, ağaçtan biberi almaya çalıştı, ancak bunun biber değil limon olduğunu fark etti.

EMİNEAE

Allah akıl fikir versin “Allah akıl fikir versin” dedirten keşif, memlekette balıklara Başbakan’ın adını veren profesörler olduğunu göstermiştir. Biz de attığımız başlığın kesinlikle yolsuzluklara bir gönderme olmadığını belirtir; yeni keşfettiğimiz bir ‘soygun’ şekli olduğunu kamuoyuna arz ederiz.

Haydi dans et VELİOGLUİ

Gerçek aşk bilgisayarlara kalmış ODTÜ’lü araştırmacılar, beyin verilerini kullanarak, bir kişiye karşı hissedilen duyguları sınıflandırabilen bir bilgisayar programı geliştirdi. ODTÜ’de Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural, elde ettikleri duygu durumlarına ilişkin deney sonuçlarını anlattı. Vural, bir insanın aşkının gerçek olup

‘Malboro adam’ sigaradan gitti

Malboro reklamlarında ‘sigara içen kovboy’ olarak bilinen Eric Lawson 72 yaşında kronik akciğer hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. 1978-1981 yılları arasında Marlboro reklamlarında yer alan Lawson Baretta, televizyon dizilerinde de rol almıştı. 14 yaşından beri sigara içen Lawson’ın eşi Sarah Lawson kocasının sigaranın zararlarını bilmesine rağmen içmeyi bırakmadığını söyledi. Lawson sigara sebebiyle ölen ilk Malboro reklamı oyuncusu değil. Daha önce de David Millar 1987’de amfizem hastalığından, David McLean ise 1995’te akciğer kanserinden yaşamını kaybetmişti. toplum

AKP’lilerin zirvedeki yalnızlığı

olmadığını da bir takım deneylerle test edebileceklerinden bahsetti: “Aşk duygusu, beynimizin bazı bölgelerindeki elektro-kimyasal bir aktiviteye karşılık geliyor. Bu aktiviteleri bir dereceye kadar ölçebilen cihazlar var. Biz bu cihazlardan elde edilen sinyallerin matematiksel modellerini bilgisayara tanıtabiliyoruz”. toplum

Teksas’ta bir barda, dans pistinin içi iki farklı köpekbalığı ve dört vatoz türüyle dolu bir havuzdan oluşuyor. 20 bin galon suyla doldurulan havuz, barın tam ortasında yer alıyor. Resif ve leopar köpekbalıkları, üzerlerinde dolaşan, zıplayan ayaklardan sadece 23 santimetre uzaklıkta aşağıda geziniyor. Hayvan haklarının koruyucusu PETA ayakta.

‘Kuvvetli’ çözüm

Rusya’da benzin istasyonunda bir adam, pompa hortumunun kısa gelmesi üzerine ilginç bir çözüme başvurdu. Pompayı yerleştirmek için bir süre uğraşan adam, fazla dayanamadı ve aracı kaldırarak pompaya yaklaştırdı. Arkadaki araçtakiler ise, “SüperBoris” lakaplı adamın aracı hiç zorlanmadan kaldırması karşısında kahkahalar attı.

Kızımı etkileyene 150 milyon TL

Gayrimenkul komisyonculuğu yapan Chao, 33 yaşındaki kızı Gigi’nin dokuz yıldır birlikte olduğu sevgilisi Sean Eav ile 2012’de Fransa’da evlenmesinin ardından koyduğu 500 milyon Hong Kong dolarlık (150 milyon TL) ödülü iki katına çıkardı. Chao’nun iki yıl önceki teklifi sonrası dünyanın dört bir yanından 20 bin erkek, genç kadının aklını çelmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Malezya basınına konuşan 77 yaşındaki baba, “Kızımın özel hayatına karışmak istemiyorum. Onun sadece iyi bir evlilik yapıp çocuk sahibi olmasını ve işlerimi devralmasını istiyorum” dedi. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.