Yarın 122

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

18 Şubat 2014 Salı Sayı: 122 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Mehmet Ayvalıtaş’ın davasında hakim, MOBESE’lerin incelenmesi talebinde bulunan avukatlara MOBESE kayıtları yok demişti

Hanİ mobese kayıtları yoktu? İşte o görüntüler Mehmet Ayvalıtaş hakimin olmadığını iddia ettiği görüntüler ortaya. Görüntülerde Faillerin “yol çizgileri yamuk”, “hava yağmurlu”, “yerler ıslak”, “görüş açısı dar” savunmalarının yalandan ibaret olduğu ortaya çıktı. MOBESE görüntüleri net bir şekilde araçların eylemcileri görmesine rağmen hızla geldiğini gösteriyor. Görüntülerin ardından mahkemenin takınacağı tavır bekleniyor.

Hakim değil sanık avukatı

İddianamede araç geçmiyor

Erzurum’un Hınıs ilçesinde esnaf ziyaretinde bulunan İçişleri Bakan Efkan Ala’ya, bir vatandaş “Açız aç. 4 çocuk var geçinemiyoruz. ‘Çocuk yap’ diyor nasıl yapacağız. 800 lirayla nasıl geçinilir?” diye sordu. Ala ise, “Ekonomimizi büyüteceğiz. Siyasi istikrar, ekonomi büyüsün derken Ankara’larda orada burada nelerle karşılaştığımızı sen de görüyorsun değil mi? Biz sadece sizin problemlerinizi bir yere getirelim diyoruz. Bir de şeytan taşlamakla uğraşıyoruz” diyerek vatandaşa ‘maval okudu’. güncel 05

ü

Alo Fatih, Sarıgül’ü servis etme Başbakan Erdoğan’ın gündem yaratan ses kayıtlarına bir yenisi daha eklendi. Erdoğan, ses kayıtlarında bu kez Fatih Saraç’tan,

AKP hükümeti kadın düşmanı politikalarını sürdürerek kadın cinayetlerini durdurmak için adım atmıyor. Devlet gereken adımları atmayıp kadınları koruma görevini yerine getirmeyince halk üzerine düşeni yaptı. Samsun’da sokak ortasında elindeki falçatayla eşini tehdit eden adamı etraftaki vatandaşlar engelledi. Bir vatandaşın tekme atarak etkisiz hale getirdiği adamın üzerine çevredeki vatandaşlar da ellerinde sopalarla yürüdüler. Düzce’de ise eşini bıçaklayan adamın kafasına halk saksı fırlatarak uzaklaştırdı.

07

RED Dergisi, Yurt Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Hakan Gülseven ile konuştuk

Görüntüler bir var bir yok

Görüntülerde, Mehmet Ayvalıtaş kuzeni 2 dakikalık videoyu izlemekten aciz heyet Yok sayılan bu görüntüler, kamuoyundaki Seyit Kartal’ın da aralarında bulunduğu yüzünden çarpıp kaçan ilk araç sanıktan tepki üzerine, ‘bulunarak’ mahkeme bir grup gencin E-5’in diğer yönünü dahi sayılmadı. Duruşma kilitli kapılar dosyasına girmişti. Ancak bir önceki de kesmek için karşı şeride geçtikleri ardında yapılırken, Ayvalıtaş ailesinin duruşmada, savcılık ile mahkeme arasında görülüyor. Ayvalıtaş ve arkadaşlarının konuşmasına izin verilmedi. Mehmet’in ‘kaybolduğu’ ifade edildi. Öte yandan, ‘Dur’ işaretlerine rağmen, iddianamede katlinin ertesi gün yapılan raporda MOBESE Ayvalıtaş davasını hazırlayan savcı, mobese görüntüleri yok denilerek başlayan süreçte kendisinden hiç söz edilmeyen bir aracın kayıtlarına alınan görüntülerini dahi hızla gelip Ayvalıtaş ve Kartal’ın yanından daha nice yalanlar söylendi. Hakim adeta izlemeden iddianame hazırlayarak kaba geçtiği ve iki gencin savrulduğu görülüyor. katilin avukatlığını yaptı. anlatımlarla dosyayı sınırlamıştı.

Vatandaş açız diyor, İçişleri Bakanı maval okuyor

Devlet kadınları korumuyor, halk müdahele ediyor

Mustafa Sarıgül haberlerinin çok fazla olduğunu söyleyerek, Sarıgül’ün olduğu haberlere sansür uygulamasını istedi. güncel 04

Kaçma tehlikeleri mi yokmuş?

Geçtiğimiz Cuma (14 Şubat) akşamı içlerinde Fatih belediye Başkanı Fatih Demir’in kardeşi Sebattin Demir’in de bulunduğu 8 kişi hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla tahliye kararı verilmişti. O kararın gerekçesi olan tutanak ortaya çıktı. güncel 08

Her 2 kişiden biri işsiz

TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamları üzerinden DİSKAR açıklama yaptı. Genç işsizliğin yüzde 31 olduğu işsizlik rakamlarıyla ilgili DİSK-AR, “İstihdam artışı işsizlikteki artışın gerisinde kaldı. İşgücüne her yeni katılan iki kişiden biri işsiz” dedi güncel 07

Bir mücadele cephesi oluşturulmalı “Hükümet İstifa” sloganları sokaklarda yankılanıyor, hergün AKP üzerine yeni bir skandal ortaya çıkıyor. Bir çok ülkenin ayda bir gördüğü skandallarla biz her gün karşılaşıyoruz. Biz de tüm bu gelişmeleri deneyimli siyasetçilerle değerlendirmeye devam ediyoruz. Yurt Gazetesi ve RED Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hakan Gülseven ile Gezi Süreci’ni, Sol’un tutumunu ve seçimleri konuştuk.

Onur Toper ile

ESAS MESELE

14

Bizi susuz bırakanlar SİBEL UZUN

05 Uyanış

Olağanüstü rejim? CEM KAPTANOĞLU

06 Jendin

Netlik ayarı GÜLSÜM KAV

09 Ana fikir

Salla AKP, yalandan kim ölmüş? GÜN ÇAĞ AYDIN

10 Prizma

güncel 07

güncel 07

güncel 04

Gezi düşmanı rektör protesto edildi

Taksim’de şiddetli patlama

Tecavüzcü bulunmadığı için eve dönemiyor

Marmara’da akademisyenler rektörü protesto etti.

Taksim’de Kazancı Yokuşu’nda doğalgaz patlaması meydana geldi.

Diyarbakır’da N.Y.’yi kaçırıp, tecavüz eden T.A. 7 aydır kayıp.


TOPLUM

02

18 Şubat 2014

Su için meydanlara döküldüler

Terbiye için dövmüş

Bursa Başköy’de su sorununa karşı kadınlar ellerinde sopalarla mermer ocaklarına yürüdü. Başköy sakinlerinin mücadelesi sonucu kazandıkları temiz su sevinci 5 ay sürdü. Suları kirli aktığı gerekçesiyle iki yıldır birçok yere dilekçe veren ve mermer ocaklarının kapanmasını sağlayan köylüler ÇED olumlu kararına tepki gösterdi.

Tartıştığı kızlarına tokat attığı gerekçesiyle hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan anne beraat etti. Mahkeme beraat kararını, annenin “çocuğuna karşı terbiye hakkını” kullandığı gerekçesiyle verdi. “Telefonunu bana vermeyince ben Kübra’ya tokat attım, çocuklarıma terbiye vermek amacıyla böyle bir eylemde bulundum” diyen annenin kızlarını yaralama eğiliminin, “tedip ve terbiye hakkı” kapsamında kaldığını kaydeden hakim, anne Gülnur D. hakkında beraat kararı verdi. Mahkemenin bu kararı tartışma yarattı. toplum

İnsan hücresinden aort yapıldı

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Bahattin Koç ve ekibi, canlı hücreler kullanarak üç boyutlu biyo-yazıcıyla aort damarı üretti. Dünyada ilk olan çalışma, yapay organ üretiminin adımlarından biri olacak. Doç. Dr. Koç, aort ile başlamalarının nedenlerini şöyle sıraladı: “Aort damarı vücuttaki en büyük ve tek damar olduğu için vücudun başka yerinden alınacak damarla tedavisi mümkün değil. Tedavide sentetik damarlar kullanılıyor ama insanın kendi damarları gibi olmuyor. Çalışmamızla, abdominal (karın) aort damarı hastanın kendi hücre veya kök hücrelerini kullanarak üretebilecek ve yapay damar, hastalara nakledilebilecek.” toplum

Mars’ta su ihtimali

Mars’tan gelen fotoğraflar ışığında, kırmızı gezegende sıvı halde su bulunması ihtimalini güçlendirebilecek verilere ulaşıldığı açıklandı. NASA uydusundan gelen fotoğraflarda mineral kalıntısına benzer izler görüldü. Bilim adamları Mars’taki bu izlerin su akıntısı olmadan meydana gelemeyeceğini düşünüyor. Mars yüzeyinde “parmağa benzer izler” bulunduğu ifade edilen açıklamada, tuzlu su ve demir mineralinin karışımı ile oluşan demir sülfat gibi kimyasal maddelerin, gezegenin yüzeyinde mevsim değişikliğine bağlı olarak akıyor olabileceği belirtiliyor. toplum

18 şubat salı 2014

Bursa sanem deniz kural

Bursa Başköy’de, halkın mücadelesi sonucu, suları kirlettikleri gerekçesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından faaliyeti durdurulan firmalar, iptal edilen ruhsatlarını yeniden aldı. 3 mermer ocağının sularını kirlettiğini belirten köylüler, 2 ocağın çalıştığını, 1 tanesinin henüz faaliyete geçmediğini söyledi. Bu karardan sonra 1 firmanın yaklaşık 1 hafta önce tekrar faaliyete başladığı ileri sürüldü.

Hasan Acar’ın güçlükle ikna ettiği kadınlar uzun süre direnişlerini sürdürdü.

ÇED KARARI HUKUKSUZ Köyde 2 yıldır su sıkıntısı çektiklerini ifade eden Başköy Muhtarı Hasan Acar, “Mermer ocaklarının ÇED belgeleri iptal edildi. 6 ay önce köyümüz temiz suya kavuştu fakat Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, ruhsatları iptal edilmesine ve defalarca dilekçe vermemize rağmen burada ÇED oluru verdi. Bunu neye dayanarak verdiklerini bilmiyoruz. TEMİZ SU HAKTIR Yani hukuksuz şekilde verildi. BuKöy meydanında toplanan halk rada bizim suyumuza zarar veren kararı protesto etti. Köy içinde yü- 3 mermer ocağı var. Bunlardan 1 rüyüş yapan köy halkı, “Başköy’ün tanesi daha açılmadı. Sadece ruhsat suyuna dokunan eller kırılsın”, “Su almış. Ona da ÇED oluru verdiler. hayattır, kirletilemez”, “Temiz su Diğer faaliyet gösteren 2 firmanın haktır” yazılı pankartlar açtı. Öfkeli işletme ruhsatları iptal edilmişti. Şu kadınlar firmaların olduğu bölüme anda hukuksuz şekilde işletme izni doğru yürüyüşe geçti. Köy muhtarı olmadan faaliyet göstermeye baş-

Akciğer kanseri aşısına anlaşılmayan itiraz Küba’da akciğer kanseri aşısı geliştirilmesinin yankıları sürüyor. Sağlıkta çok önemli buluşlar ve gelişmeler gösteren Küba hakkında diğer ülkelerden gelen yalanlama haberlerine bir tanesi de Türkiye’den eklendi. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, akciğer kanserinde aşıyla tedavi yöntemi geliştirilmesinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dernek, Küba’da geliştirilen aşının, sadece kemoterapi uygulanan hastalarda fayda

gösterdiğini söyleyerek aslında kendisiyle de çeliştiğini ortaya koydu. Aşının, Türkiye’de kemoterapi tedavisi gören hastalar üzerinde bir etkisi bulunup bulunmadığının bilinmediğini belirten ve aşının, ömrü ortalama 2 ay uzattığını iddia eden dernek, bu iddialarını kanıtlayacak herhangi bir bilimsel dayanak ise sunmadı. Karalama amaçlı açıklamada, Küba’nın aşının henüz deneme aşamasında olduğu açıklamasına ise yer verilmedi. TOPLUM

2014 en sıcak yıl olacak

sayı: 122

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

selçuk kaygısız Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say Özge Doğan sanem deniz kural Serkan Atak Oğuzhan Özkan koray karadere Arda içil taygun kon Burak Kiper RIfat çapar onur toper onur şeker Sara küçükgil

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

ladı” dedi. kanı Erol Efendioğlu “Söz konusu Köylüler ise, “Mermer ocakları- maden ocaklarının Başköy su havnı kesinlikle açtırmayacağız. 5 aydır zasına bu çerçevede zarar vermesi, temiz su içiyoruz. Bizi yıldırmak köylülerimizin sularını kirletmesi, istiyorlar ancak yılmayacağız. Biz aradaki kilometrelerce mesafeye suyumuzun peşindeyiz” diyerek rağmen imkansızdır. Bunu raporkararlılıklarını gösterdiler. larla belgeledik” şeklinde konuştu. “Mesele suların kirlenmesi falan OCAKLAR KİRLETMİYORMUŞ değildir. Çünkü kirleten de yoktur” Bursa’da, Başköy sakinlerinin ey- diyen Efendioğlu, meselenin ne olleminin ardından MADSİAD’dan duğunu ise söylemedi. açıklama geldi. MADSİAD Baş-

Üçüncü havalimanı için suç duyurusu Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, yürütmeyi durdurma kararı çıkan üçüncü havalimanı ile ilgili olarak, “projenin devam edeceğini” açıklayan tüm kamu kurumları hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. ÇMO İstanbul Şube Başkanı Emine Girgin mahkeme kararını tanımayacaklarını belirten Ulaştırma Bakanlığı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın suç işlediğini kaydetti. Projenin yaratacağı doğa ve çevre tahribatına da dikkat çeken ÇMO, su havzalarının tehdit altında olduğunu, ekolojik dengenin bozulacağını kaydetti. Olumlu ÇED raporuna açılan davada daha önce mahkeme tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. TOPLUM

Uzun dönemli hava tahminlerinde bulunan uzmanlar, 2014 yılının kayıtlara geçmiş en sıcak yıl olabileceği uyarısında bulundu. Türkiye en yağışsız yıllarından birini yaşarken, El Nino’nun etkisiyle 2014’ün “kaydedilmiş en sıcak yıl” olabileceği belirtildi. Pasifik Okyanusu’ndaki ılık suların yüzeye yükselmesi ve Ekvator boyunca Amerika kıtasına yönelmesiyle oluşan hava hareketinin bu yıl gerçekleşmesi bekleniyor. El Nino (Yaramaz çocuk) ismi verilen bu hareket ile atmosfere ciddi miktarda sıcaklık yayılacak. Bu durumun gerçekleşmesi durumunda iklimlerin altüst olacağı ve 2014’ün çok sıcak geçme ihtimalinin arttığı belirtiliyor. Bu yıl El Nino oluşma ihtimali için yüzde 76 gibi çok yüksek bir değer verildi. İstanbul’da 20 dereceye ulaşan sıcaklıklarla, şubat ayı sıcaklık rekoru kırıldı. Sıcaklığın 25 dereceye kadar çıkması bekleniyor. TOPLUM


GUNCEL 03 Hani Mobese kayıtları yoktu? 18 Şubat 2014

Gezi direnişi sırasında hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın katledildiği anın görüntüleri ortaya çıktı. Polis önce “Olay yerine ait MOBESE kaydı yoktur” demişti . Mahkeme ise avukatların itirazlarını dinlememişti. Görüntüler mahkeme tarafından izlenmediği için Ayvalıtaş’a ilk çarpıp kaçan araç sürücüsü iddianamede yer almıyor.

Mehmet Ayvalıtaş’ın ölüm anına ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Hani Mobese kayıtları yoktu? FATİH DURSUN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BASIN MÜŞAVİRİ

Bizle ilgili değil

Sormuş olduğunuz konu kurumumuzla ilgili değildir. Yargı süreçleri hakkında bizim açıklama yapma durumumuz yoktur.

MUAMMER GÜLER İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI

Yetkim yok güncel can çoksöyler

2 Haziran’da Gezi direnişi esnasında İstanbul’daki E-5 otoyolu üzerindeki eyleme katılan Mehmet Ayvalıtaş’a iki araba arka arkaya çarparak öldürmüştü. O andan itibaren devşet Ayvalıtaş’a srtını döndü. Önce MOBESE görüntüleri yok dedi. Ardından onu öldürenlerin hepsini ifadelerinin ardından serbest bıraktı. Zaten görüntüler izlenmediği için çarpıp kaçan ilk araca hiç ulaşılmadı bile. Hakim değil sanık avukatı Mahkeme süreci ise en sancılısıydı. Daha iki duruşma olmasına rağmen bir arpa boyu yol ilerlenmedi. 2 dakikalık videoyu izlemekten aciz heyet yüzünden çarpıp kaçan ilk araç sanıktan dahi sayılmadı. Duruşma kilitli kapılar ardında yapılırken, Ayvalıtaş ailesinin konuşmasına izin verilmedi. Mehmet2,n katlinin ertesi gün yapılan raporda MOBESE görüntüleri yok denilerek başlayan süreçte daha nice yapanlar söylendi. Görüntülere ulaşıldı Radikal’den İsmail Saymaz, 2 Haziran’da İstanbul’daki direniş eylemlerinde E-5 otoyolunu trafiğe kapatmak isterken, iki aracın çarpmasıyla can veren Mehmet

Ayvalıtaş’ın ölüm görüntülerine ulaştı. Mehmet’in ölümünden bir gün sonra Örnek Mahallesi Şehit Hayrettin Yıldırım Polis Merkezi’nin “Olay yerine ait MOBESE kaydı yoktur” dediği, ardından savcılık ile mahkeme arasında ‘kaybedildiği’ belirtilen MOBESE kayıtlarına ulaşıldı.

gösteriyor. Anlaşılan o ki aile susturulmaya çalışılsa da hep doğru olanı haykırmış, ancak mahkeme kulaklarını gözlerini kapatmış. Şimdi ise dünya alem izledi görüntüleri, mahkemenin takınacağı tavrı bekliyor. “El insaf edin böyle başlık nasıl atıyorsunuz” diyerek uyardı. Fatih Saraç’ın “Haklısınız, ayıptır efenGörüntüler önce “yok”tu sonra dim” demesi üzerine Başbakan İddianamede Mehmet’i öldüren “kayıp” oldu “Bu haberler yapılmadan önce araçtan bahsedilmiyor Yok sayılan bu görüntüler, kamu- kontrol edin, engelleyin” imasınGörüntülerde, Mehmet Ayvalıtaş oyundaki tepki üzerine, daha da bulundu. Ardından ve kuzeni Seyit Kartal’ın da arala- sonra ‘bulunarak’ dosyayı girFatih Saraç ve Yalçın rında bulunduğu bir grup gencin di. Ancak bir önceki duruşAkdoğan’la yaptığı önce E-5’in bir yönüne kestikleri, mada, savcılık ile mahkeme konuşmada bu hasonra diğerini kesmek için karşı şe- arasında ‘kaybolduğu’ ifade beri yapanların ve ride geçtikleri görülüyor. Ayvalıtaş edildi. Öte yandan, Ayvalıeditörün işten atılve arkadaşlarının ‘Dur’ işaretlerine taş davasını hazırlayan savdığını ifade ederek rağmen, iddianameden kendisin- cı, o görüntüleri izlemeden “Editör ve haberi den hiç söz edilmeyen bir aracın iddianame hazırlayarak kaba yapan üç kişi toptan hızla gelerek Ayvalıtaş ve Kartal’ın anlatımlarla dosyayı sınırlagitti bilgin olsun” deyanından geçtiği ve iki gencin sav- mıştı. Failler “yol çizgileri diği öğrenildi. rulduğu görülüyor. Ardından ge- yamuk”, “hava yağmurlu”, len araçlar Ayvalıtaş ve kuzenine “yerler ıslak”, “görüş çarpıyor. açısı dar” gibi yalanlara sarılmış“Görüntüler temin edilememiş”ti tı. MOBESE Dava dosyasında bulunan, Örnek görüntüleri Mahallesi Şehit Hayrettin Yıldı- a r a ç l a r ı n rım Polis Merkezi tarafından 3 direnişçileHaziran’da hazırlanan tutanakta ri görmepolisin delilleri gizleme çabasıysa sine rağgörmezden gelindi. Bu tutanak- men hızla ta, “Mustafa Kemal Mahallesi 0-1 geldiğini

Reddi hakim talebi kabul edilmedi

Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ümraniye’de gerçekleşen yürüyüş sırasında 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın iki aracın çarpması sonucu öldürülmesiyle ilgili görülen dava mehkeme heyeti tarafından yürütülmüyor. 6 Şubat tarihinde görülen 2. celsede avukatlar taleplerinin olduğunu ve taleplerinin zapta geçmesi yönünde beyan verdikleri sırada Mahkeme Başkanı Mehmet Selçuk duruşmayı bitirdi. Avukatlar, mahkeme heyetine ısrarla taleplerinin olduğunu ve duruşmanın bitmemesi gerektiğini söyledi. Tepkiler artınca Mahkeme Başkanı Selçuk, duruşma zaptına “Bu arada mahkemeye hitaben protesto tabirinden alkışlar yapıldığı müdahalede bulunulduğu” şeklinde cümle

yazdırdı. Ancak elindeki görüntüleri dahi izlemekten aciz Mahkeme Başkanı Mehmet Selçuk protesto edilmeye devam edildi. Öte yandan Ayvalıtaş ailesinin avukatlarının 11 Şubat’ta bir dilekçeyle ilettikleri reddi hakim talebi de kabul edilmedi. İstanbul Anadolu 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından beyanlarının dinlenilmediğini hatırlatan avukatlar, ilk celsede salona girilirken gaz sıkıldığını, silahlı polislerin duruşma salonuna alındığını belirttiler. Mahkeme heyetinin tarafsızlığından şüphe duyulduğunu ifade eden avukatların talebi, bir üst mahkeme olan 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Avukatlar karara itiraz etmeye hazırlanıyor. GÜNCEL

Güney yanyol 6 No’lu üst geçit civarında meydana gelen ölümlü trafik kazasına istinaden istenilen MOBESE görüntüleri ile ilgili olarak yapılan kontrollerde bahse konu olayın meydana geldiği yer ve civarında MOBESE kamerası olmadığından istenilen görüntüler temin edilememiş” deniyor.

MEHMET AYVALITAŞ DAVASI AVUKATLARINDAN SEVGİ EVREN

Sanıklar derhal tutuklanmalı Soruşturma aşamasında Mehmet Ayvalıtaş’ın avukatları ve Seyit’in avukatları olarak bizler bir talepte bulunduk. Kazanın olduğu yerde Mobese kamera kayıtları var, biz bunu görüyoruz. Bunlar derhal soruşturma dosyasına dahil edilsin. Çünkü olayı apaçık gösterecek olan kameralar, bizzat olay yerinin hemen üstündeki köprüdeki kameralardır. Hemen ertesi gün, yani 2 Haziran’da bunu talep ettik. 3 Haziran’da Ataşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden polis amiri ve 2 polis memurunun imzaladığı bir tutanak geldi önümüze. Bu tutanakta şöyle deniyordu: bu bölgede Mobese kamerası yoktur diye bir yaz düzenlenmiş ve bu soruşturma dosyasına dahil edilmişti. Ardana geçen zamanda biz müdahil avukatları olarak Seyit’in ve Mehmet’in avukatları olarak mahkemeye çok fazla basınç uyguladık. Dedik ki burada kamera görüntüsü olmaması mümkün değil çünkü orası 1 Mayıs Mahallesi. 1 Mayıs Mahellesi’nde kuş uçsa polisin haberi olur. Çünkü her taraf kamera dolu. Artık Türkiye’de her taraf Mobese kamerası dolu. Mahalledeki bütün Mobese’ler tek tek tespit edilip dosyaya sokulmalıdır diye basınç uyguladık. Mahkeme heyeti Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, TCK’ya aykırı olarak, bizim taleplerimizin hiçbirine olumlu cevap vermedi. Hatta bir çok talebimizi dinlemedi bile, tamamını reddetti. Biz hakimin ve mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini düşünerek, reddi hakim talebinde bulunduk. Bu talebimize ret cevabı verildi. Ancak baskımızın sonucu olarak, hemen ertesi gün Mobese kamera görüntüleri dosyanın içine konuldu. Süreç bu. Dün itibariyle, Mobese kamera görüntülerini dosyaya sunmayan polis amir ve memurları hakkında suç duyurusunda bulunduk. O soruşturmanın da takipçisi olacağız. Ayrıca Mobese kamera görüntülerine karşı da beyanda bulunduk. Bunlar görüntülerin ham hali değil, ama eksik hali bile sanıkların tutuklanması gerektiğini ortaya koyuyor. Mehmet’i ve Seyit’i ezen her iki sanık da derhal tutuklanmalıdır diye talebimizi ilettik. Henüz buna cevap verilmedi. Ayrıca bilirkişi incelemesi talebinde bulunduk. Çünkü kamera görüntüleri de eksik. Görüntüler arasında kesintiler var. Görüntülerin kesilmiş ya da azaltılmış olma ihtimali var. Görüntülerin tekrar inceleme yapılması için bilirkişi talebimize de henüz cevap verilmedi. Cevap bekliyoruz. Ham hali değil bunlar, çünkü zaman akışı yok. Uzman kişilerce bu görüntüler tek tek incelenmeli. Bu da hakimin görevi. Hakim bilirkişiye vererek incelemeyi yaptıracak.

Açıklama yetkim yok. Bu konuda dava süreci devam etmektedir. Gerekli açıklamalar yetkili kurumlar tarafından, dava sürecinin tamamlanması beklendikten sonra yapılır. ALİ AYVALITAŞ MEHMET AYVALITAŞ’IN BABASI

Halkın tepkisi

Polis bize Mobese kameralarının çalışmadığını söyledi. Meğer Mobese görüntülerini bizden saklıyorlarmış. Bize mahkemede de yok denildi. Üzerini kapatmaya çalıştılar. Halkın sürekli tepkisi gerçekleri ortaya çıkarmaya yetti. ÖZGE AKMAN EHP İSTANBUL İL BAŞKANI

Peşinizdeyiz

İşte Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümünün “kaza” olmadığını tüm toplum gördü. Kamera yoktu diyen karakol, araştırmaya bile gerek duymayan mahkeme heyeti derhal yerini terk etmelidir! Adaletsizliklerinizi izlemeyeceğiz! Peşlerindeyiz! İSMAİL SAYMAZ RADİKAL GAZETESİ

Kamuoyu baskısı sonucu Mobese kafanızı kaldırsanız görebileceğiniz bir noktada duruyor. Kamuoyu baskısı sonucu mahkemeye gelebildi görüntüler. Şüphelisi kamu görevlisi olan davalarda, deliller karartılıyor. Buna karşı adalet mücadelesi veriyoruz. MÜCELLA YAPICI TAKSİM DAYANIŞMASI

Deliller karartıldı Hani yoktu? Kayıtlar üzerinde oynanıyor. Delililerin karartılması suçu işlenmiştir açıkça. Hukuka hiçbir şekilde güven kalmadı. Dünyanın gözü önünde işlenen suçlar, bu şiddetin sorumlularını gizlemek için kayıtlar saklanıyor. GÜRKAN KORKMAZ ALİ İSMAİL KORKMAZ’IN AĞABEYİ

Suçlular cezalandırılsın Reyhanlı’da da, Ali’de de, Mehmet’te de kamera kayıtları yok dediler. 8 ay sonra çıktı. Hepsi çıkıyor tek tek. Hak yerini bulsun, suçlar cezalandırılsın. Sorumluların, suçluların cezalandırılması için adalet yerini bulmalı. FATOŞ KARTAL ABDULLAH CÖMERT’İN ABLASI

Baş katil Erdoğan

Delilleri kendileri karartıyorlar. Bunlar beklenmedik şeyler değil. Katiller serbest geziyor. Fadime anne de bu yüzden öldü. Katil sadece vuran polisler değil, en baş katil Başbakan Erdoğan’dır. Türkiye’de adalet yok. MEHMET YILDIRIM MEDENİ YILDIRIM’IN AĞABEYİ

Suçlu görünmemek için Türkiye’nin gerçeği işte bu. Bunlar halka kendilerini suçlu göstermemek adına her şeyi yaparlar. O görüntüleri gizlemeleri beni çok da şaşırtmadı. Muhtemelen Medeni’nin de gizlenen görüntüleri vardır. KEMAL ŞAHİN DEMOKRATİK YARGI DERNEĞİ BAŞKANI

Polis kararttı

Yaşam hakkının ortadan kaldırılmasına yönelik eylemi aktif bir şekilde araştıran, buna karşı koyan bir yargı geleneğimiz yok. Polis gücünü yargıdan alıyor. Onun için de rahatlıkla delilleri karartabiliyor, yok edebiliyor.


GUNCEL Başbakan özür dileyecek mi?

04

18 Şubat 2014

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Yazarımız seyahatinden dolayı bu hafta yazamayacak. Önümüzdeki haftadan itibaren Hakan Öztürk’ün yazılarını gazetemizden takip edebilirsiniz.

Klavye tipine de Başbakan karar veriyor

Tayyip Erdoğan Eğitimde Fatih Projesi tablet dağıtım töreninde konuştu. Erdoğan eğitim alanında yaptıkları yatırımlardan bahsettiği konuşmasında, internet yasasını savundu ve devlet içinde devlete göz yummayacaklarını söyledi. Klavye konusuna da değinen Erdoğan, “Bizim klavyemiz F klavyedir. Başkası Türkçemize gitmez.” dedi. Bilgisayar üreticilerini göreve çağırdı. Kıraathanelerin yerini internet kafelerin aldığını belirterek “bunun Türkçesi yok mu? Acaba bunun Türkçesi yok mu? Bunları beraber atmamız lazım. Aksaklıkları telafi ederek, sorunlara çözümler üreterek, en modern eğitim sistemini hep beraber kazandıracağız” dedi. GÜNCEL

Tecavüzcü yakalanmadığı için eve dönemiyor Geçen Ağustos ayında Yenişehir Polis Merkezine gelen N.Y., kaçırılarak tecavüze uğradığını öne sürüp polise sığındı. Olayla ilgili ifadesi alınan N.Y., Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde yaşadığını belirterek, “Sürekli beni istemeye gelen T.A., Mart ayında evime gelerek beni zorla kaçırıp, Diyarbakır’a getirdi. Ailem bu kişi hakkında şikayetçi oldu. Diyarbakır’a getirildiğimde, bana zorla imam nikahı kıydı. Beni polis merkezine götürerek, kendi isteğimle kaçtığım yönünde ifade verdirtti. Sonra beni Silvan’da adresini bilmediğim bir yere götürdü. Bu adreste beni zorla tutmaya başladı” dedi. GÜNCEL

Başbakan Erdoğan İstanbul’da, çeşitli açılışlarda konuştu. Erdoğan’ın hedefinde yine Gülen cemaati, Gezi direnişçileri ve paralel yapı vardı. Törendeki konuşmasında Erdoğan Kabataş saldırısını yine gündeme getirerek görüntüleri yayınlayan yayın organlarını “Bu haberlerin altında kalacaksınız” diye tehdit etti. güncel hülya say

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak Şişhane-Haliç Metro Geçiş Köprüsü-Yenikapı Metro Hattı açılış törenine katıldı. Başbakan Erdoğan, İstanbul’un ulaşımında tarihi bir adım atıldığını belirterek, “Şişhane’yi Yenikapı’ya bağlıyoruz. Dünyanın en zor inşaatı oldu. Tarihi eserlere zarar vermeden, tarihi ortaya çıkararak inşa ettik” Ardından Erdoğan Gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. ‘BAŞBAKAN, HALKI KIŞKIRTMAK İÇİN YALAN VE İFTİRAYI KULLANDI’ Başbakan Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, sözde Kabataş saldırısını gündeme getirerek “Kabataş’ta yavrusuyla bir kızımıza yapılan bir saldırıyla alakalı bakın onun da üzerinde oynamaya başladılar. O günden bugün sesleri çıkmayanlar bugünü bunu da yalanlamaya kalkıyorlar. Sizler adli tıp raporlarını nerenize koyacaksınız.” dedi. Erdoğan, “türbanlı kardeşime saldırdılar” iddiasını kamera görüntülerine rağmen yineleyerek Gezi direnişi zamanında Özgürlük ve adalet için sokaklara çıkan tertemiz gençleri bir canavar gibi gösterip, manevi duygular üzerinden kışkırtıcılık yapmaya çalıştı.

iyi biliriz, çok iyi biliriz’ diye konu- yarımadanın bağrına saplanmış şan Başbakan’ın en iyi bildiği şeyin bir hançer gibi duran bu köprüyalan söylemek, halkı kin ve düş- ye ilişkin konuşmasında Erdoğan, manlığa sevk etmek ve iftira atmak “İstanbul’un güzelliğine güzellik olduğu Kabataş olayında bir kez katacak bir köprü inşa ettik Köpdaha kanıtlandı. Konuya ilişkin bir rü üzerindeki istasyon sayesinde değerlendirmede bulunan Kılıçda- İstanbullular, Haliç’in İstanbul’un roğlu Twitter hesabından“Kabataş güzelliğini temaşa edecek, köprü yalanından utandıysan eğer biraz da üzerindeki eğlence imkânlarından gerçeklerden bahsedelim mi Erdo- istifade edecekler.” dedi. ğan? Ahmet, Ali İsmail, Ethem, Abdullah, Mehmet, Medeni” şeklinde- “NE KADAR MENEVİ DEĞERİMİZ VARSA ki ifadesi ile Başbakan’a yüklendi. HEP SALDIRDILAR” Her fırsatta ne kadar mağdur edilTARİHİ YARIMADA VE HALİÇİN SİLÜETİ diklerinin altını çizen Erdoğan koBOZULDU nuşmasında “Gezi olayları sırasında, İstanbul’un en güzel manzarası olan Kadıköy’de bir duvara şunu yazdılar; Tarih yarımada ve Haliç’in “Zulüm 1453’de başladı “Bunlar silueti Haliç CHP değil mi? Ne kadar maneMetro Ge- vi değerimiz varsa hep saldırdılar. çiş Köprüsü Şimdi o malum paralel yapı y ü z ü n d e n aynı ittifakta buluştular. Yıb o z u l d u . kım işinde bir araya geldiHaliç’e yapı- ler. Medyada istediklerilan köprünün ni yazsınlar, bizi buraya b a ş l a r ı n d a medya getirmedi” dedi. boynuz şeklindeki yük- SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM selen ayaklar YALANI Süleymaniye Başbakan Şehir HastaneCami’yi göl- sinin temel atma töreningeledi. Tarihi de “Bu

proje benim uzun süredir hayalimdi. SSK’lı bir işçi olarak geçmişte sağlık sisteminin mağduru olmuş biriyim. Benim vatandaşımı hastanelerde insan yerine koymadılar. Kardeşlerim acil servislerde yeterince ilgi göstermediler. Hastanelere mecburen giren yoksul kardeşim yeri geldi rehin alındı hastaneden çıkamadı. Ana muhalefet genel müdürü SSK’nın başındaydı. Onun döneminde de rehin alınıyordu” diye konuştu. Oysa Sağlıkta dönüşüm adı verilen reform çalışmalarıyla sağlığın temel bir hak olmaktan çıkarıldığı 11 yıllık AKP iktidar döneminde, sağlık alanı hızla piyasalaştırıldı. Sağlıkta dönüşüm politikaları halka değil sermayeye hizmet eder hale geldi.

BAŞBAKANIN TEK BİLDİĞİ YALAN SÖYLEMEK Her yerde ‘biz biliriz, iyi biliriz, gayet

HSYK meydan muharebesi TBMM’de yaklaşık 20 saat süren görüşmelerin ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren tartışmalı yasa tasarısı kabul edilerek, yasalaştı. Oylama sırasında mecliste çıkan kavgada üç milletvekilinin yaralandığı, burnu kırılan CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün ise tedavi altına alındığı belirtildi. Yürürlüğe girecek yasa ile Meslekleriyle ilgili staj ve araştırma yapacak, kurs, eğitim, öğrenim görecek, iç veya dış burstan yararlanan hâkim ve savcılar, Adalet Bakanlığı tarafından yurtdışına gönderile-

cek. HSYK’nın, yurtdışına gitmek için şahsi olarak özel burs sağlayan hâkim ve savcılara aylıksız izin verme yetkisi olmayacak. Ayrıca, hâkim ve savcıların, dış temsilciliklerde, uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda muvafakatleri alınarak görevlendirilmesini Adalet Bakanlığı yapacak. Hâkim ve savcıların meslek içi eğitimleri de bundan böyle HSYK yerine, Türkiye Adalet Akademisi’nce yaptırılacak. Bu eğitimin usul ve esasları, HSYK’nın görüşü alınarak Türkiye Adalet Akademisi’nce hazırlanan yönetmelikle belirlenecek. GÜNCEL

Gül’den internete ince ayar 74 TSK pilotu istifa etti Askerlik kanununda değişiklik öngören düzenleme henüz Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanmadı. Ancak yasa daha onaylanıp yürürlüğe girmeden 74 pilot TSK’dan istifa etti. İstifalar için son tarih Şubat sonuydu. Bu nedenle pilotlar yasanın onaylanmasını beklemeden görevlerinden ayrılmayı seçtiler. Geçen yıl da TSK’dan 110 pilotun istifa ettiği bizzat Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından Atılan bu adımla da, mecburi hizmetin 2012 yılında 15 yıldan 10 yıla düşürerek, özellikle hava kuvvetleri komutanlığında pilotların erken ayrılmasının önünü açan düzenleme, büyük ölçüde geri alınmış oluyor. GÜNCEL

AKP Zonguldak Belediye Başkan Adayı

Ali Bektaş

Alo Fatih: Sarıgül’ü servis etme Başbakan Erdoğan’ın gündem yaratan ses kayıtlarına bir

yenisi daha eklendi. Erdoğan, ses kayıtlarında bu kez Fatih Saraç’tan, Mustafa Sarıgül haberlerinin çok fazla olduğunu söyleyerek, Sarıgül’ün olduğu haberlere sansür uygulamasını istedi. Yayınladığı tapelerle AKP hakkındaki yolsuzluk iddialarını gündeme taşıyan Haramzadeler isimli Twitter hesabından yeni bir ses kayıtı daha paylaşıldı. Paylaşılan ses kaydında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fatih Saraç’ı arayarak CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mustafa Sarıgül’ün haberlerine fazla yer verdiği uyarısında bulunuyor. GÜNCEL

Geçtiğimiz aylarda kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılan AKP’nin Zonguldak Belediye Başkan Adayı Ali Bektaş, şimdi de zaten aylardır maaş vermediği belediyenin taşeron çalışanlarını işten çıkarttı. Aylardır maaş alamayan Kozlu Belediyesi’nde çalışan taşeron şirket işçileri, uzun süredir maaş alamadıklarını bu nedenle iş bırakma kararı aldıklarını ve 9 arkadaşlarının işlerine bu nedenle son verildiğini bildirdi. Kozlu Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Ali Bektaş, çalışan diğer işçileri “Ya üç ay daha maaşsız çalışırsınız, ya da hepinizi işten atarız” şeklinde tehdit ettiği öğrenildi. İşçilerin haklarını bu şekilde gasp eden ve onları tehditlerle hak arama mücadelesinden vazgeçirmeye çalışan AKP’nin Zonguldak Başkan Adayı Ali Bektaş’a OĞLUM BAK GİT diyoruz.

Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan, Cumhurbaşkanı Gül’ün onayını bekleyen internet düzenlemesine yönetmelikle ayar yapacaklarını açıkladı. Yönetmelikle Gül’ün veto riskinin giderilmesi planlanıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TBMM’de kabul edilen internet düzenlemesini onaylayıp onaylamayacağı merakla beklenirken Hükümet, Gül’ün ve düzenlemeye tepki gösteren Avrupa Birliği’nin kaygılarını gidermek için kritik bir adım attı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan’ın verdiği bilgiye göre, en kritik itiraz noktası olan ‘internet trafiğinin iki yıl saklanması’ konusunda uygulama yönetmeliğinde, ‘servis sağlayıcıların sakladığı internet trafiğine ilişkin kayıtlar, mahkeme kararı olmadan TİB’e verilemez’ şartı getirilecek. Yasa henüz onaylanmadan yönetmelik taslağını hazırlayan bakanlık, bu yolla Gül’ün veto riskini ve AB’nin kaygılarını gidermeyi planlıyor. Düzenlemenin söylenildiği gibi Gezi olaylarıyla ya da 17 Aralık ile ilgisi olmadığını söyleyen Lütfü Elvan “Özel hayatın gizliliği konusunda zaman mevhumu çok kritik. Bazen sakıncalı içerik anında yayılıyor ve anında müdahaleyi gerektiriyor. Emin olun uygulama, kamuoyunda söylendiği gibi çıkmayacak” dedi. GÜNCEL

Arınç bu sefer ağlamadı Bülent Arınç, atılan sloganlar üzerine bu akşam ağlamayacağım dediği İzmit’te yaptığı konuşmasında rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna değinerek “’Milyonlarca oy almış parti içerisinde de hükümetin içinde de beşer olduğumuza göre yanılanlar olabilir, hata yapanlar olabilir, şaşıranlar olabilir, yoldan çıkanlar olabilir. Bunları bir kenara çıkarmak ve yargı karşısında hesap vermelerini temin etmektir. Hesaplarını verirler, iftiralar boşa çıkar aramıza katılırlar, kucaklaşırız. Babanın işlediği suçtan eşini ya da çocuğunu suçlu tutamadığımıza göre evladın yaptığı hatadan dolayı eğer doğrudan bir ilişki yoksa 7 sülalesini sorumlu tutamadığımıza göre kimin hakkında iddia ve itham varsa delilleri ortaya konulmalı, adalet süzgecinden geçmeli ve ondan sonra hesabını rahatlıkla verebilmelidir” dedi.GÜNCEL


GUNCEL

05

18 Şubat 2014

Sibel Uzun UYANIŞ

Bizi susuz bırakanlar

Başbakan her ne kadar ana medyayı “alo” ile yönetse de gündeme bir anda İstanbul’un 120 günlük suyu kaldı haberi düşebiliyor. Hükümetin susturamadığı bir acizliği ortaya çıkmış oluyor. Bilim insanları “kar yağmadığı, yeraltı kaynakları beslenmediği için ortaya çıkacak kuraklığa karşı tedbir alınması gerektiğini” söylüyor. Hayatımızı doğrudan etkiliyor. Günlük hayatımızda hele de bugünlerde ne kadar çok hastaya rastlıyoruz. Ama herkes gayet mantıklı bir nedene dayandırmaya çabalıyor: kar yağmadı hava kendi dengesini yaşayamadı. Bu açıklama bir yerde bilim insanlarının açıklamaları ile buluşuyor. Kapitalizmin doğada yarattığı en büyük tahribatlardan biri küresel ısınma. Küresel ısınma suların bitmesine kaynakların azalmasına doğanın dengesinin yok olmasına neden oluyor. Yıllar öncesindeki sert kara kışlar ortadan kalkıyor. Kapitalizm her adımında doğaya düşman. Doğaya aldırmadan kârına kâr katmak için kurduğu büyük üretim tesisleri, nükleer santraller, ihtiyaca göre değil rekabete göre üretim sonucunda büyük bir tahribat yaratıyor. “Su hiç biter mi dibimizde deniz” diye düşünmeyin. Her seferinde rahatlamak için çok kolay bir yolu olduğunu düşünüvermek sonrasındaki daha büyük felaketlere bir perde çekiyor. Milyonlarca insan ve tonlarca ihtiyaç düşünüldüğünde başa düşen çarelere bakmak zorundayız. Mesela Bursa’daki Başköylü ablalar iş başa düştü diyerek mahkemenin durdurduğu ama devletin ruhsatını verdiği sularını kirleten mermer ocağına yürüdü. “Suyumuzu vermiyoruz sonuna kadar direneceğiz” dedi. *** Ama hükümet ve yanlıları ekonomi denince hep iyimser, hep iyimser, hep iyimser. İki kişisi ekonomiden konuşurlarken, diyelim bir an “cari açık ne olacak, işsizlik özellikle gençler de arttı, Amerika’daki gelişmeler risk yaratıyor” diye zorunlu olarak gerçekleri ifade ettikleri anda yutkunarak karamsarlık kötü diyerek anında konuyu kapatıyorlar. Elbette düzinelerce amirinden fırça yememek için. Başbakan’ın o meşhur tonlu alo sesini duymak istemediklerinden. Gerçek ekonomi her yerde AKP’li bakanların karşısına çıkıyor. Efkan Ala’nın karşısına çıkan asgari ücreti ile dört çocuk geçindirmeye çalışan kardeşimiz haykırıyor açım diye. Daha nasıl anlatılabilir ki bir ekonomi? Onların ellerinde defalarca kırpmaya ve düzenlemeye uğrayan rakamlar değildir asıl bakacağımız. Yine pişkinler, bu tablo karşısında bile yine acınacak durumdalar yine onların hazır paket cevapları var. İşsizliğin durmadan artmasına hiçbir cevapları yok. AKP için gençlerin Gezi’de ayaklanması çok büyük sorun ama gençlerin işsizliğinin artması konusu bile değil. Köprüler yapıldı, metrolar yapıldı, ekonomi büyüyor da işsizlik çift haneli rakamlara ulaşıyor. İnşaatların ve ihalelerin sadece hükümete yaradığı buradan belli. İşsizlik rakamlarını devlet açıklandığında iki ile çarpabilirsiniz. Rakamlarla AKP yalanı. twitter: @sibeluzun_yarin

Vatandaş açız diyor, Bakan maval okuyor

İçişleri Bakan Efkan Ala, asgari ücretle geçinemediğini söyleyerek ‘açız aç’ diye tepki gösteren Hınıslı vatandaşa “Ekonomimizi büyüteceğiz. Ankara’larda orada burada nelerle karşılaştığımızı sen de görüyorsun değil mi? Biz sadece sizin problemlerinizle bir yere getirelim diyoruz. Bir de şeytan taşlamakla uğraşıyoruz” diyerek adeta vatandaşa ‘maval okudu’. güncel Arda İcil

Erzurum’un Hınıs İlçesi’nde esnaf ziyaretinde bulunan İçişleri Bakan Efkan Ala, asgari ücretle geçinemediğini söyleyen Hınıslı vatandaşa “Ekonomimizi büyüteceğiz. Ankara’larda orada burada nelerle karşılaştığımızı sen de görüyorsun değil mi? Biz sadece sizin problemlerinizle bir yere getirelim diyoruz. Bir de şeytan taşlamakla uğraşıyoruz” dedi. “Açız aç!” Bir pastaneye giren Bakan Ala, 4 çocuk babası Hikmet Çerçi’nin asgari ücret tepkisi ile karşılaştı. Mevsimlik işçi olduğunu ve 800 lira ile geçinemediğini vurgulayan Hikmet Çerçi, Bakan Ala’ya, “Açız aç. 4 çocuk var geçinemiyoruz. ‘Çocuk yap’ diyor nasıl yapacağız. 800 lirayla nasıl geçinilir? 3 ay çalışıyoruz sonra çıkış veriliyor” dedi. Bakan maval okudu Bunun üzerine Bakan Efkan Ala, şu yanıtı verdi: “Beni dinleyeceksen söyleyeyim, dinlemeyeceksen bağır. Sen bağıracaksan bağır, ben onu dinlerim. Bak oy veriyorsun kardeşim. Senin bildiğin daha iyi bir çare varsa söyle. Ben de başkasına 800 liraya iş bulmaya çalışıyorum. Allah

rızası için bir iş yapmaya çalışıyorum. Biz de istiyoruz ki daha fazla yapalım ama ekonomimizi büyüteceğiz. Şimdi biz büyütürken siyasi istikrar, ekonomi büyüsün olsun derken, Ankara’larda orada burada nelerde karşılaştığımızı sen de görüyorsun değil mi? Bak biz sadece sizin problemlerinizle bir yere getirelim diyoruz. Bir de şeytan taşlamakla uğraşıyoruz.”

Anadolu Ajansı (AA) T.A.Ş, ajansın marka değerini düşürücü, ajans ve yöneticilerinin ticari itibarını ve iktisadi faaliyetlerini zedeleyici, haksız rekabete neden olacak asılsız isnatlar ileri sürdükleri gerekçesiyle bazı internet siteleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ajans avukatlarınca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen suç duyurusu dilekçesinde, “zaman.com.tr” yetkilisi Ekrem Dumanlı, “samanyoluhaber.com” yetkilisi Fuat Karazeybek, “aydınlıkgazete.com” internet sitesi yetkilisi Ergün Gedek, Evrensel Gazetesi yetkilisi Fatih Polat, “cumhuriyet. com.tr” internet sitesi yetkilisi Orhan Erinç, “bugun.com.tr” yetkilisi Gürdal Gürler, “postmedya.com” yetkilisi Levent Arap ile “cihan.com.tr” ve “bihaber.com” internet siteleri “şüpheli” olarak gösterildi. Dilekçede, “şüphelilerin ajansın marka değerini düşürücü, ajans ve yöneticilerinin ticari itibarını ve iktisadi faaliyetlerini zedeleyici, haksız rekabete neden olacak asılsız isnatlarda bulundukları, iftiralarla ajansın zarar görmesine sebep oldukları” kaydedildi. GÜNCEL

2013 Kasım ayında istihdam ise geçen yılın aynı ayına göre 152 bin kişi artışla 25 milyon 443 bin kişiye ulaştı. İşgücüne katılma oranı, geçen yılın kasım ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre 0,2 puan azalarak yüzde 50,5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı, aynı dönemde 0,3 puanlık artışla yüzde 12, 15-24 yaş grubunu içeren işsizlik oranı ise 0,5 puanlık artışla yüzde 19,3 oldu.

Ortak Sol Aday Batıkentlilerle buluştu

EHP adına Ayşen Ece Kavas gelinen süreçte sol seçenek en doğru seçenek olduğunu söyledi. Solun ifade ettiği değerlerden ortak çalışmanın sol aday politikasında zorunluluk olduğunu da ifade eden Kavas, kadınların, gençlerin kapsandığı bir çalışma tarzının temel alınması gerektiğini dile getirdi. Halkevleri’nden Mustafa Eberliköse Haziran İsyanı sonrası neoliberal politikalara dur diyecek bir sol politika ihtiyacının açığa çıktığını kaydeden Eberliköse, ana muhalefet partisinin bile sol adaylar gösterememesi sosyalistlerin zorunlu olarak inisiyatif almasına yol açtığını söyledi. ÖDP adına Önder İşleyen Haziran

l Kadına şiddet konusu gündeme gelince bunlar aslan kesilir aslan. Ama söz konusu bir başörtülüyse bunların pusulası böyle şaşar.

AA’dan dava: Marka değerimizi düşürüyorlar

TÜİK işsizlik oranını açıkladı Türkiye İstatistik Kurumu Kasım döneminde işsizlik oranını açıkladı. Buna göre işsizlik Kasım döneminde yüzde 9,9 olarak gerçekleşti. Ekim döneminde işsizlik yüzde 9.7 idi. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 11,9’dan yüzde 12’ye yükseldi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı ise bir önceki dönem gibi yüzde 12,1 oldu.

l Biz televizyon ekranlarında yayınlanan Kanuni’nin değil gerçek Kanuni’nin torunlarıyız. l Türkiye genelinde gezi olayları sırasında başörtülülere yapılan saldırıları görmüyorlar.

Direnişi’nin özgürlükten ve eşitlikten yana olanların önünü açtığını söyledikten sonra dört kurumun oluşturduğu bağımsız sol meclisin hak düşmanı politikalara karşı barikat oluşturmak zorunda olduğunu kaydetti. İşleyen, mücadelenin birleşik kanallarının ortaya çıkarılması ve bunların hayata geçirilmesinin önemine işaret etti. TKP adına ise Erkan Yıldız söz aldı. Haziran’da milyonların sokağa çıkmasından sonra AKP’nin yeniden kurmaya çalıştığı sistemin döküldüğünü belirten Yıldız, CHP’nin Lütfü Savaş, Mansur Yavaş gibi isimleri aday göstermesinin devrimciler ile alay etmek anlamına geldiğini ifade etti. GÜNCEL

Halkı dinlemek yerine hakaret etti

Bakırköy’de esnafla selamlaşan Topbaş, dükkanları ziyaret etti. Kendisini takip edenlere karanfil dağıtan Topbaş, yukarıdan sepet sallayan bir vatandaşın sepetine de karanfil koydu. Bir simitçinin tablasındaki bütün simitleri satın alan Topbaş, simitleri çevresindekilere dağıttı. İBB Başkanı Topbaş’a ilginin yanı sıra tepki de vardı. Üniversite öğrencisi Özden Çelikbilek, kalabalığın içindeki Topbaş’a, “Size bir soru sorabilir miyim? ” diyerek seslendi ve ardından “Sizin ağaçlarla alıp veremedikleriniz var. Sizin gençlerle alıp veremedikleriniz var” dedi. Topbaş’ın, “Şov yapıyorsun” tepkisi üzerine genç kız, “Şov

yapmıyorum. Ben size soru sormak istiyorum” diye yanıt verdi. Topbaş’ın etrafındakilerin müdahalesi üzerine ” Bir dakika, bana böyle şiddet göstermeyin” diyen Çelikbilek, Topbaş’ın ” Bu soru değil. Ezber konuşuyorsun” sözleri üzerine de “Ezber konuşmuyorum. Ben gencim size soru sormak istiyorum” dedi. Çelikbilek, daha sonra “Demokrasiden bahsediyorsunuz ama soru sormama bile izin vermiyorsunuz Ezberlemedim. Ben bir şey diyeceğim. Sizin belediye başkanınız sadece duymak istediklerini duyuyor. Şov yapmıyorum. Bu halkın gerçekleri öğrenmeye hakkı var. Biz gençlik olarak buradayız. Burada bize şov yapanlar sizlersiniz” dedi. GÜNCEL


GUNCEL

06 Katil kadın derneklerini suçladı

18 Şubat 2014

8 Mart yaklaşırken kadınlar AKP’den hesap sordu

Kadın cinayetlerine izin vermeyeceğiz

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Ocak ayında öldürülen 27 kadın için Eskişehir, Ankara, İstanbul, Bursa ve İzmir’de adaletin sesi oldu. Öldürülen her 4 kadından 1’inin 20 yaşın altında olmasına dikkat çekildi. Antalya’da 6 yıl önce eşi 31 yaşındaki Saniye Topbaş’a tecavüz etmekle yetinmeyip, tüfek harbisi (silahın içini temizlemekte kullanılan çubuk) ile de tecavüz eden, 36 yaşındaki M.Ü.’ye ömür boyu hapis cezası verildi. 4 yıl süren tedavisi sırasında boşanan Saniye kurtarılamadı. 2012’de Yargıtay, ‘Cinsel saldırı’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan M.Ü., Saniye’nin ölümü üzerine ‘cinayet’ suçundan da yargılanmaya başlandı. M.Ü., savunmasında 6 yıldır tutuklu olduğunu, karısının zaten hasta olduğunu, kadın derneklerinin baskısı yüzünden tutuklu olduğu için tedavi ettiremediğini söyledi. GÜNCEL

Sigara içtiği için öldürüldü

İzmir’in Tire ilçesinde, Mehmet Kostak, tartıştığı eşi Perihan Kostak’ın kaldığı babasının evine giderek öldürdü. Perihan Kostak’ı öldürdükten sonra evine dönen Mehmet Kostak, iki oğlunu da vurarak intihar etti. iddiaya göre Perihan Kostak sigara içtiği başlayan tartışma, Perihan’ın iki kez ailesinin yanına sığınmasına neden olmuştu. Komşularının, “Kaç canını kurtar” demesi üzerine, Perihan Kostak, balkona kaçtı. Peşinden gittiği eşine peş peşe üç el ateş eden Mehmet Kostak, Perihan Kostak’ı başı ve göğsünden vurdu. GÜNCEL

Ankara

bu toplum izin vermiyor. Dünya Kadınlar Günü’nde de tüm kuşaklardan Kadın Cinayetlerini Dur- kadınlarla ve ve ne yazık ki artık bu duracağız Platformu, Bakan şiddetten daha fazla etkilenmeye başİslam’ın çocuk yaşta evlilikleri “ma- layan genç kuşaklar ile birlikte alansumane” bulduğu ayda genç kadın larda olmaya devam edeceğiz” dedi. ölümlerinin arttığına dikkat çekti. Öldürülen 27 kadının 7’sinin genç Aileler de eylemde olduğunu belirtti. İstanbul’daki ve İzmir’deki eylemlerde öldürülen kadınların aileleri de meydanlardaydı. Öldürülen Muhterem Kadınlar Bakanı masumane bulmuyor Göçmen’in ablası Çiğdem Evcil, koAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ay- nuşmasında, kadınların koruma altınşenur İslam’ın kadınların ölümleri- dayken bile öldürüldüğünü açığa çıne sessiz kalışına tepki gösterilerek, kardı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı AKP’nin ve bakanlığın kadın düş- Ayşenur İslam’a tepki gösteren Evcil, manı politikaları teşhir edildi. “Bu kadar kadının öldürülmesi de mi masumane?” diye sordu. Ankara’da Kadınları korumak devletin ise Gezi eylemlerinde sıkça görmeye alıştığımız taraftarlardan Ankara boynunun borcudur Hem Ankara hem de İstanbul’daki Gücü Sokak Grubu Platformla bireylemlere katılan Platform Genel likteydi. Temsilcisi Gülsüm Kav, Ayşenur İslam’ın ve hükümetin, boşanan 8 Mart’ta İstanbul’a kadınlar ya da kızlı-erkekli öğrenci Bakan Ayşenur İslam’ın da bir önceki evleriyle uğraşmak yerine kız çocuk- Bakan Fatma Şahin gibi nikâh nikâh larının okumalarını görev edinmeleri gezerek kadınların öldürülmelerine gerektiği vurgusunu yaptı. Genç yaşta sessiz kaldığının vurgulandığı eyöldürülen kadınların sayısındaki artı- lemlerde, kadınların öldürülmediği şa dikkat çekti. bir dünya kurulana dek meydanlarda olunacağı ilan edildi. Platform öldüTıpkı Gezi’de olduğu gibi rülen kadınların hesabını sormak için Kav, Gezi Direnişini hatırlatarak: tüm kadınları 8 Mart’ta İstanbul’a “Bütün bunlar böyle gidemez. Buna çağırıyor. güncel Elif karan

Bursa

Eskişehir

İzmir

Bir kadın yolda yürürken öldürüldü

Eşi bir suçtan dolayı cezaevinde olan Sultan Gezici, Bolatlı Köyü’nde yolda yürürken yine aynı köyde oturan 28 yaşındaki G.K. tarafından av tüfeğiyle vuruldu. Genç kadın olay yerinde hayatını kaybederken G.K. ise kayıplara karıştı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken G.K. ile Gezici’nin cezaevinde olan ve ismi açıklanmayan eşi arasında husumet bulunduğu ileri sürüldü. Emniyet ekipleri kaçan G.K’nın yakalanması için geniş çaplı operasyonlara başladı. GÜNCEL

Hani beyan esastı?

Panik butonu yetmez

Adana Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi (AKDAM) Başkanı Münire Dağ, kadına yönelik şiddeti önlemek için pilot bölge olarak Adana ve Bursa’da başlatılan Elektronik Destek Butonu Sistemi (Panik Butonu) uygulamasının şiddeti engellemede yeterli olmadığını söyledi. Adana’da 2013 Haziran ayından beri yaklaşık 5 bin kadın ŞÖNİM’e başvurdu, 40’ına panik butonu verildi. Yasalar etkin uygulanmalı Münire Dağ: “Aniden gelip birisi kadını bıçaklamaya çalışırsa, güvenlik butonuna basmaya çalışarak polisi ça-

ğırmaya çalışan kadın ne yapsın? Bunlar yeterli çözüm getirmez. Kadına yönelik şiddetin sona ermesi için herkese sorumluluk düşüyor. Öncelikle yasaların düzenlenerek cezaların çok ağırlaştırılması gerekiyor. Belki yasalar etkin biçimde uygulansa bile çözüm bulunabilir” dedi. Dağ sözlerine şöyle devam etti: “Tahrik indirimlerinin kaldırılması da önemli. Yasaları herkes farklı yorumluyor. Aynı suçla ilgili bir hakim başka, öbür hakim başka karar veriyor. Suç neyse karşılığındaki cezanın da aynı olması gerek. Hakime göre farklı sonuçlar çıkmamalı. Bunlar hayata geçse panik butonundan daha etkili olur” GÜNCEL

Devlet Sedef’i korumadı Tunceli’de 5 yaşındaki kız çocuğuna cinsel organını göstererek oral seks yaptırmaya çalıştığı iddia edilen tutuklu sanık H.T.’nin, son duruşmada serbest bırakılması tepki yarattı. Olay, istismara maruz kalan çocuğun annesine “Anlatırsam şeker almaz” demesi ile ortaya çıktı. Adli tıp raporu “ruhsal çöküntü yoktur” raporu vererek ileriki yıllarda psikolojik sorunlar çıkabileceğine dair uyarıda bulunmasına rağmen, sanık delil yetersizliği nedeni ile salıverildi. Bu aralar ağzından “kadının beyanı esastır” lafını düşürmeyen AKP bu davada yine sessiz kaldı. GÜNCEL

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 13 Eylül 2013 tarihinde boşanmak istediği için öldürülen Sedef Berberoğlu için Muğla’daydı. Defalarca kez polise ve savcılığa şikayette bulunan Sedef için bir koruma kararı çıkarıldı. Sedef Berberoğlu’nun kocası koruma kararını ihlal etmekten hapis cezasına çarptırıldı. Ancak polis, Sefa Berberoğlu’nu “bulamadığı için” cezayı uygulayamadığını söyledi. Platformun adliye önündeki eylemine Sedef Berberoğlu’nun ailesinin yanısıra, İzmir’de öldürülen Pınar

Ünlüer’in babası Zeki Ünlüer, CHP’li Kadınlar, Karya Kadın Derneği ve Sekibaşı Kadın Dayanışma Platformu üyeleri de katıldı. Öldürülen Sedef ’in annesi Gülender Kan, kızının koruma altındayken öldürüldüğünü, bu sebeple polisin bizzat cinayetten sorumlu olduğunu belirtti. Platform, müdahil olarak bulunduğu davada mahkeme heyeti, Sedef ’in şiddet gördüğüne dair tereddüte yer olmadığını açıkladı. Duruşma tanıkların dinlenmesi için 8 Nisan 2014 tarihine ertelendi. GÜNCEL


GUNCEL Devlet kadınları korumuyor,

07

18 Şubat 2014

Erk Acarer

BAĞZI ŞEYLER Yazarımız seyahatinden dolayı bu hafta yazamayacak. Önümüzdeki haftadan itibaren Hakan Öztürk’ün yazılarını gazetemizden takip edebilirsiniz.

halk müdahale ediyor

AKP hükümeti kadın cinayetlerini durdurmak için adım atmıyor. Devlet gereken adımları atmayıp kadınları koruma görevini yerine getirmeyince halk üzerine düşeni yaptı. Samsun’da sokak ortasında elindeki falçatayla eşini tehdit eden adamı etraftaki halk engelledi. Düzce’de ise eşini bıçaklayan adama halk saksı fırlattı.

Gazeteciler: “Alo Başbakan, artık yeter!

İnternete sansür yasası ve Başbakan Erdoğan’ın Habertürk Gazetesi’nden talimatla haber kaldırtmasının ortaya çıktığı ses kayıtları üzerine gazeteciler, Türkiye Gazeteciler Sendikasının çağrısıyla Cağaloğlu’da Valiliğe yürüdü. Yürüyüş boyunca, “AKP elini medyadan çek”, “Alo Fatih elini medyadan çek” ve “Susma haykır sansüre hayır” sloganları atan gazeteciler “Alo Başbakan, artık yeter!” pankartı taşındı. Basın açıklamasında baskıya, Başbakan Erdoğan gibi gazete ve televizyon patronlarının da ortak olduğu belirtildi. GÜNCEL

63 ölüme 20 yıl hapis İzmir’in Menderes ilçesinde kaçakları taşıyan teknenin batması sonucu 63 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda, 6 sanığın yargılandığı davada, 5 sanığa 2 yıl 15 gün ile 20 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Tekne kaptanı Burhan Yılmaz’a olası kasıtla adam öldürmek, “Taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçunun oluştuğu belirtilerek 15, “Göçmen kaçakçılığı” suçundan 5 yıl olmak üzere toplam 20 yıl hapis cezası verildi.Ceza alan sanıkların avukatları kararı temyiz edeceklerini söyledi. GÜNCEL

tular. Bu sırada olay yerine gelen polis, alkollü olduğu iddia edilen Samsun’da onlarca kişinin adamı gözaltına aldı. Kadın, Aile ve önünde eşini dövüp elindeki Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne falçatayla tehdit eden adamı, etraf- bağlı Koza Şiddet Önleme ve İzletaki halk engelledi. Samsun’un Ata- me Merkezi’ne götürüldü. Olayla kum ilçesi Cumhuriyet Mahallesi ilgili soruşturma sürüyor. Adnan Menderes Bulvarı üzerinde aralarında tartışma çıkan çift, sahil Devlet görevini yapmadı, yolunda konuşarak yürümeye baş- halk üstüne düşeni yapıyor ladı. Konuşma bir anda tartışmaya Ertesi gün boşanmak isteyen eşidönüşünce alkollü olduğu iddia ni bıçaklayan adamı yine mahalle edilen koca, cebindeki falçatayı çı- halkı korudu. Düzce’de, Ü.B. ile kartıp karısına doğrulttu. Korku ile boşanmak isteyen eşi Ö.B. sokakkaldırıma oturan kadının yakasına ta karşılaştı. Ü.B. eşine saldırarak yapışan adam, kadını sürüklemek sokak ortasında kadını dövmeye istedi. başladı. Ü.B. ekmek bıçağını çıkararak Ö.B.’yi bacağından bıçakladı. Olası bir kadın cinayeti Bağrışma sesleri üzerine balkona çıkan halk, apartmandan cinayet halk tarafından engellendi Bu sırada olayı gören vatandaşlar, girişimini görünce eşini bıçakladurumu hemen polise bildirdi. yan adamın üzerine saksılar fırlattı. Elindeki falçatayla karısına tehdit Ü.B. binadakilerin ve çevreden yesavuran kocaya çevredeki vatandaş- tişenlerin tepkisi üzerine olay yelar müdahale etti. Bir vatandaşın rinden koşarak kaçtı. Olay yerine tekme atarak etkisiz hale getirdiği gelen 112 Acil Servis ekibi Ö.B.’ye adama çevredeki vatandaşlar da el- ilk müdahalede bulundu. Düzce lerindeki sopalarla olay yerine koş- Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Ö.B. istanbul ceday avcı

tedavi altına alındı. Polis, Ü.B.’yi yakalamak için çalışma başlattı.

bakan Erdoğan, Gezi Direnişçilerini karalamaya çalıştı.

Koruma isteyen kadınlar korunmuyor Samsun’da elinde falçatayla eşini döven adamın girişimi de boşanmak isteyen eşini bıçaklayan adamı da halk tarafından engellendi. Devlet kadınları korumak için gereken adımları atmayıp kadın cinayetlerine engel olmazken, halk üstüne düşeni yapmaya başladı. Boşanmak istediği için kadınların yaşam hakkı kadın cinayetiyle ellerinden alınırken, koruma talep eden kadınların korunmamasıyla kadın cinayetleri artarak devam ediyor. “Başörtülü bacıma saldırdılar” diyerek kadını çok düşünüyormuş gibi yapan Baş-

Kadın cinayetlerini durdurmak için uğraşın Gezi Direnişi sırasında başörtülü kadına saldırıldığı iddia edilirken, boşanmak istediği için öldürülen Muhterem Göçmen’e “Tüm polisler Gezi’de” cevabıyla koruma verilmemişti. Başbakan Erdoğan’ın her gün yaptığı kadın düşmanı açıklamalarla, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın kadın cinayetlerini durdurmak için adım atmaması kadın cinayetlerinin artarak devam ettirdi. Kadınları koruma görevini yerine getirmeyen devlete ise cevabı Gezi Direnişi’nde olduğu gibi halk verdi.

Kadın cinayetleri için neden uğraşmıyorsun? Gezi direnişi sırasında Kabataş’ta 100 kadar üzeri çıplak kişinin kendisine ve bebeğine saldırdığını iddia eden Başbakan’ın Gezi direnişini karalamak için kullandığı başörtülü kadının anlattıklarının tamamen yalandan ibaret olduğu ortaya çıktı. Başbakan’ın bahsettiği başörtülü kadın Osman Develioğlu’nun gelininin 1 Haziran’daki Kabataş’taki görüntülerini yayınlandı. Yayınlanan görüntülerde bebek arabasıyla bekleyen kadının yanından 10-15 kişilik direnişçiler gelip geçiyorlar. Ne 80-100 kişilik grup var ne şiddet ne de iddia edildiği gibi “idrar”.

AKP kadınlar öldürülürken göz yumdu Erdoğan, Kabataş yalanına devam ederken “Türkiye genelinde gezi olayları sırasında başörtülülere yapılan saldırıları görmüyorlar” açıklamalarında bulundu. Kabataş iddialarına sahip çıktığı yetmezmiş gibi “Kadına şiddet konusu gündeme gelince bunlar aslan kesilir aslan. Ama söz konusu bir başörtülüyse bunların pusulası böyle şaşar” diyen Erdoğan, başörtülü kadınların, kadın cinayetleriyle yaşam Hem hırsız hem yalancı 17 Aralık’tan sonra açıkça halkın parasını hakları ellerinden alınırken tek bir açıklama çaldığı ortaya çıkan AKP’nin aynı zamanda bile yapmadı. GÜNCEL

İşgücüne katılan her 2 kişiden biri işsiz

TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamları üzerinden açıklama yapan DİSK-AR, güncel işsizlikle ilgili, “İstihdam artışı işsizlikteki artışın gerisinde kaldı. İşgücüne her yeni katılan iki kişiden biri işsiz.” açıklamasında bulundu. “Tam zamanlı istihdam edilenlerin sayısı azaldı. Geniş tanımlı işsizlik % 15,8, işsiz sayısı 4 milyon 784 bin olarak gerçekleşti.” denilerek TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Kasım 2013 dönem sonuçlarını değerlendirildi. İşsizlikle gerçek mücadele için “Taşeronlaşma engellenmelidir” denildi. GÜNCEL

Bu başlıkları kim attı?

‘’Ekşi Sözlük’’ internet sitesinin kurucusu ve üyesi 40 kişinin, dine hakaret ettiği gerekçesiyle gerekçesiyle 9 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada mahkeme heyeti, sanıkların yorumlarının bulunduğu yazı başlıklarının kim tarafından açıldığının belirtilerek mahkemeye gönderilmesini istedi. Sanıklar yazdıkları yazıların ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirtti. Mahkeme savunması alınan sanıkların duruşmadan vareste tutulmasına, duruşmaya katılmayan sanıkların zorla getirilmesine karar verdi. GÜNCEL

yalancılıkta da sınır tanımadığı bir kez daha kanıtlandı. Ayakkabı kutularında milyonları saklayan AKP’nin, Gezi’yi bastırmak için ne türden yalanlar söylediği bir bir ortaya çıkıyor.

Rektör protesto edildi Gezi Direnişi sırasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanı Yusuf Devran’ın talebiyle Rektörlük, KESK’in 4-5 Haziran 2013 tarihlerinde yurt çapında düzenlediği iş bırakma eylemine katılan Eğitim Sen üyesi on bir araştırma görevlisi hakkında soruşturma başlatmıştı. Başlatılan disiplin soruşturması neticesinde, sekiz araştırma görevlisine Ethem Sarısülükü

başından vurarak öldüren bir katille aynı cezayı, 24 ay kademe durdurma cezası verilmişti. Cezayı kınamak için Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampüsü önünde eylem yapıldı. Eylem sonrasında Bandista müzik grubu kısa bir müzik dinletisi verdi. Eylem sonrasında üniversite öğrencilerini içeri almayan Özel Güvenlik ile öğrenciler arasında tartışma çıktı. GÜNCEL

Taksim’de şiddetli patlama

Taksim’de Kazancı Yokuşu yakınında kaynağı doğalgaz ya da tüp olduğu tahmin edilen patlama meydana geldi. Patlama sokaktaki birkaç aracı ters çevirecek kadar büyük boyutta gerçekleşti. Çevredeki binaların camları patladı. Patlamanın sesleri Anadolu yakasının kimi semtlerinden dahi duyuldu. Patlamanın ardından yaralılar ambulansla hastaneye kaldırıldı. Kimi

vatandaşlar ise şoka girdi. AKP Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan açıklama yaparak:” Ana binada çerçeveler indi. Çevredeki 6-7 binanın çerçevelerinde hasar var. İtfaiyenin tahminlerine göre gaz sıkışması var. Yoldan geçenler arasında yaralananlar var” dedi. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ise 4 yaralı olduğunu ve hayati tehlikeleri olmadığını söyledi. GÜNCEL


EMEK

08

18 Şubat 2014

Kaçma tehlikeleri mi yokmuş?

Greif’te işçilerin direnişi büyüyor emek koray karadere

Greif (Sünjüt) çuval fabrikasında yetkili olan DİSK Tekstil sendikası ile fabrika yöneticileri arasında yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmesi anlaşmazlıkla sonuçlandı. Hadımköy ve Dudullu’da faaliyet gösteren Greif fabrikasında 1500 işçi çalışıyor. Çalışan işçilerden bini taşeron 44 firmaya dağıtılmış durumda. Hadımköy fabrikasında 14 toplamda 44 taşeron şirket var. Masada işçilerin 4 ikramiye hakkı, yüzde 30 zam ve taşeronlaştırmanın kaldırılması gibi işçilerin “kımızı çizgi” olarak nitelendirdiği taleplerini duymayan işveren ile anlaşma sağlanamadı. İşçiler 10 Şubat Pazartesi seslerini daha net duyurmak için fabrikayı işgal ettiler.

Hürriyet’ten Fırat Alkaç’ın haberine göre geçen Cuma akşamı tahliye taleplerini değerlendiren 28. Sulh Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklarla ilgili “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın şüphelilerle aynı konumda olup soruşturma kapsamında adli kontrole tabi tutulan başka şüpheliler olduğu, şüphelilerin sabit ikametgah sahibi olmaları nedeniyle kaçma ihtimalleri ve delilleri karartma şüphelerinin bulunmadığı…” tespitinde bulundu. Mahkeme Hakimi Gülcan Özcan Tavris, aralarında Fatih Belediye Başkanının kardeşi Sebahattin Demir’in de bulunduğu sekiz kişi hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı koyarak tahliyelerine karar verdi. GÜNCEL

Çalana tahliye haber yapana ceza

Yolsuzluk operasyonunda, evindeki ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar bulunan Halkbank eski Genel Müdürü serbest kalırken, ayakkabı kutularını haber yapan TV kanalı cezalandırıldı. Ayakkabı kutuları ile para sayma makinelerinin ekrana getirildiği haber programda, ‘’Haklarındaki yargı kararı kesinleşmeyen kişileri suçlu gibi gösterdiği’’ gerekçesiyle, Ulusal TV’ye 11 bin lira para cezası verildi. Yolsuzluk operasyonunda, evindeki ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar bulunan Halkbank eski Genel Müdürü serbest kalırken, ayakkabı kutularını haber yapan TV kanalı cezalandırıldı. GÜNCEL

Cilvegözü’ndeki tır kuyruğu Reyhanlı’yı aştı

Suriye tarafındaki çatışmalar ve araçların ara bölgeye gelememesi nedeniyle geçici kapatılan Cilvegözü Sınır Kapısı’nda tır kuyruğu ilçe merkezini aştı. Suriye’nin Babel-Hava Sınır Kapısı yakınlarında çatışmaların yoğunlaşması ve bölgedeki Suriyeli sivillerin tahliyesi nedeniyle önceki gün yaya ve araç geçişine izin verilmeyen Cilvegözü Sınır Kapısı’nda tır şoförlerinin bekleyişi sürdürüyor. Tır kuyruğu, kapıya yaklaşık 30 kilometredeki Reyhanlı merkezini aştı. Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan yardım ve ticari amaçlı geçmek için bekleyen tır sürücüleri ise muhtemel hırsızlık olaylarından, taşıdıkları meyve, sebze, et ve süt gibi ürünlerinin bozulmasından endişe duyuyor.Yaya geçişine de izin verilmeyen sınır kapısında, ülkelerine dönmek isteyen Suriyeliler de bekliyor. GÜNCEL

Gelin kaynana kavgasını RTÜK affetmedi

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Kanal D’de hafta içi her gün gündüz kuşağında yayınlanan ve sunuculuğunu Seda Sayan’ın yaptığı “Kaynana Gelin Seda’ya Gelin” adlı programda, gelin ve kaynanaların birbirlerine yönelik hakaret ve suçlamaları nedeniyle kanala ceza verdi. edindiği bilgilere göre, RTÜK, “eğlence kastını aşarak, aile yapısının temelini oluşturan sevgi, saygı, güven ilişkisini zedeleyici, reyting kaygısıyla oluşturulan programda gelinlerin ve kayınvalidelerin birbirlerine karşı saygısız davranışlarının sunucu Seda Sayan tarafından sorulan soru ve yorumlarla daha da teşvik edildiği” gerekçesiyle kanala idari para cezası müeyyidesi uygulanmasını kararlaştırdı. GÜNCEL

İşçilerden sendikaya tepki DİSK Tekstil sendikası ile fabrika yöneticileri arasında yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmesi anlaşmazlıkla sonuçlandı. Masada işçilerin taleplerini duymayan işverene karşı, sendika bunu bildirmekten öteye giden bir tavır göstermedi. DİSK Tekstil’in yaptığı açıklamada “Yetkili kurullarının bilgisi dışında” gerçekleştiğini ve “TİS sürecini baltaladığı” ifadeleri, işçilerin büyük tepkisine neden oldu. İşçiler sendikadan gerekli desteği göremediklerini belirtti.

Taşeron kalksın maaşlar artsın Greif işçileri fabrika işgali direnişlerinin sürecini ve fabrikalarını neden işgal ettiklerini gazetemize anlattılar.

cavit barış

cihan öksüz

Greif işçisi Müzeyyen Balcı: Emeğimizin karşılığı için mücadele ediyoruz. Bu direniş sadece birkaç gün için değil. Bir ay da olsa asla vazgeçmeyeceğiz. Direnişimize devam edeceğiz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız için savaşıyoruz. Greif işçisi Kazım Doğan: Geçen sene Mart ayında çalışmaya başladım. Yaklaşık 1 yıldır çalışıyorum. Direnişin olumlu sonuçlanmasını bekliyoruz. Greif işçisi Engin Çevik: Maaşımız asgari şeklinde devam ediyor. Düşük maaşlarla taşeron altında çalışmaktayız. Ama şimdi iyi bir sonuç bekliyoruz. Mücadeleye devam ediyoruz. Ben de taşerondayım. Taşeronun kalkıp maaşların artmasını bekliyoruz.

doğan yıldız

ekrem ekin

engin çevik

Greif işçisi Serkan Yıldız: Fabrikamızda grevimizin 4. gününe girdik. Fakat patronlar tarafından herhangi bir karşılık verilmedi. Ne olursa olsun grevimizin sonuna kadar arkasındayız. Farklı teklifler geldi fakat bunları yine de kabul etmedik. Çünkü taşeron arkadaşlarımız bizimle beraber. 10 madde kabul edilene kadar buradan ayrılmayacağız. Taşeron işçilerden Ekrem Ekin, taşeronun işçi haklarını nasıl sömürdüğünü anlattı. Ekin; Tabiiki de bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Güzel gideceğine de eminiz. Bizim temennimiz buradaki taşeronların gitmesi. Çünkü 16-17 yaşında çocuklar çalıştırılıyor. Tabi onları kandırmak daha kolay geliyor. Bu taşeronun gitmesini istiyoruz. Sağ

kazım doğan

mehmet kuru

olsun fabrikadaki kadrolu arkadaşlarımız da bize destek olmak için bu eyleme kalkıştılar. İşçilerden Cihan Öksüz, işyerindeki çalışma koşullarını anlattı: Köle gibi çalıştırılıyoruz. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. 770 lira gibi cüzi bir rakama çalışıyoruz. 6 ayda bir zam yapılıyor bu ücrete. Fakat biz 770 lirayı Ocak ayında alıyoruz Haziran ayında yapılması gereken zammı alamıyoruz. Kötü şartlarda çalışıyoruz. Sermayenin payı var işçinin de payı olmalı. İşçi bu çarkı döndürüyorsa, işçinin de payı olması gerekiyor. Herkesten destek bekliyoruz. İşçilerden Mehmet Kuru sendikanın tutumunu değerlendirdi: Sendikanın tutumu pek olumlu olmadı ama biz tepki gösterince

müzeyyen balcı

serkan yıldız

bizden yana oldular. Olmak zorundalar çünkü 550 kişi var burada şu anda. Artı diğerleri de eklendiği zaman 1500’ü bulacak. Destek vermek zorundalar ama vermeseler de biz gene devam edeceğiz. Başka yasal yolları kullanırız. Kimsenin bizi yüz üstü bırakma şansı yok. Bir kere başladık mücadeleye devam edeceğiz. Greif işçisi Cavit Barış: Sendikanın tutumunu bilmiyorum onu yetkililerden öğrenebilirsiniz ama biz sonuna kadar direnişe devam edeceğiz. Greif işçisi Doğan Yıldız: 4 gündür grevdeyiz. Gerekirse 4 ay direniriz. Biz yemin ettik, yeminimizden vazgeçmeyiz. Biz birlik sağlıyoruz burada. Ok yaydan çıktı artık bu yolun dönüşü yok.

Hey-Tekstil işçileri patronlarını arıyor Hey Tekstil fabrikası, hiçbir gerekçe gösterilmeden, işçilere son birkaç ayın maaşları ve tazminatları ödenmeden 9 Şubat 2012 yılında kapatıldı. Kapatıldığı günden itibaren de Hey Tekstil işçileri 2 yılı aşkın süredir direniyor. Hey Tekstil işçileri direnişlerini Yarın’a değerlendirdi. Zeki Gördegir: Hey Tekstil Şirketi’nde 11 sene çalıştım. 11 sene sonra da kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ödenmeden işlerimizden atıldık. İşverenimiz Aynur ve Süreyya Bektaş direnişimizi görmezden geldiler. Onlar iktidar ve siyasi partilerden güç alarak bu haklarımızı ödememekte ısrar ediyorlar. 6 Şubat 2013’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bizden 1 hafta süre istedi ve bu işi bitireceğini söyledi. Ama 1 haftanın üzerinden 1

seneden fazla zaman geçti. Güllü İlk: 3 sene 9 ay boyunca Hey Tekstil’de çalıştım. Zor şartlar altında çalıştığımız halde maaşlarımızı alamadan çalıştık. Hiçbir gerekçe gösterilmeden, ihbar ve kıdem tazminatlarımızı alamadan bizi kapı önüne koydular .Biz haklarımızı alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Nazife Öncü: 99 yılında başladım ben bu işe. 5 sene çocuklarımla hiçbir Pazar evde kahvaltı yemedim. Sabahın 4’üne kadar çalışırdık, yüklemeler bitmeden eve bırakılmıyorduk. 9 Şubat sabahı işe geldiğimizde şirketi kapattıklarını söylediklerinde biz de direnişe başladık. Yıllardır Aynur Bektaş’a ödül aldıran, Süreyya Bektaş’ı bir işadamı yapan biz olduk. Haklarımızı alana kadar peşlerini bırakmayacağız. GÜNCEL


EKONOMI

09

18 Şubat 2014

Cari açıkta tarihi rekor:

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Netlik ayarı Türkiye’de kadın cinayetleri devam ediyor ve yılın ilk ayında ne yazık ki öldürülen kadınların yaş ortalamasının giderek düştüğünü gördük. Kadınlar çocuk yaşında, daha hayata yeni başlamış iken de öldürülmeye başlandı. Bir yandan bu olurken, bir yandan da toplum buna tepki verdi ve son hafta içinde üç kadının hayatını kurtardı. Samsun’da ve Düzce’de halk şiddete uğrayan kadını “asla yalnız bırakmadı”, aldı erkek egemenliğinin elinden. İstanbul’da ise, şiddet ihbarına giden iki polis memuru bıçaklandı. Ağır yaralanan polislerden Mehmet Emin Aydın, hastaneden hayatını kaybetti. Yani bir kadın cinayetini, bir polis hayatını kaybederek durdurdu. Polis memurunun ailesinin başı sağolsun. Sokakta kim ne zaman kavga etse ya da bir tür şiddete maruz kalsa, “etrafta kimse yok muydu”?” diye sorulur ilk. Umutsuzlar hep “seyrettiler” der. Demek ki seyretmiyormuş halkımız. Seyretmek ne kelime, “kadın cinayetlerini durduruyormuş” işte. İşte burada kadın cinayetlerinin durdurulmasının gerçek ip uçları var. Neden bu kadar kadın cinayeti var? sorusunun yanıtı aslında bir yandan olumlu bir gelişmede gizli. Toplumun ilerleyişi ve buna kadınların uyum sağlaması, biz de kadınların canı pahasına yaşanıyor; kadınlar kendi hayatlarına karar verme uğruna can veriyordu. Bunun böyle olmasında, AKP’nin kadınlar için eşitliği de beraberinde getiren bütün modern politikalara karşı bir savaş açmasının büyük payı var. Türkiye’de kadınların modern anlamda haklarına kavuşmasına direnen erkek egemenliği, sırtını AKP’ye yaslarken, işte şimdi kadınlar da sırtını topluma yaslıyor, önemli olan budur. Bu zaten AKP’nin büyük açmazıdır; hem sürekli AVM’ler, otoyollar yapacaksın, eğitimde modernleştik şunu getirdik, bunu götürdük diyecek, bununla övüneceksin hem de bütün bunlardan kadınların da yararlanmasının sonuçlarını istemeyeceksin. Halen modernleşme sürecini yaşayan Türkiye’de bunun hız kazandığı tarihsel dönemim AKP’ye denk gelmesi, başta kadınlar olmak üzere toplum için büyük bir şanssızlık iken, işte şimdi toplum bunu tersine çeviriyor. “Kadınlar öldürülmesin” demek, Türkiye modernleşecek demektir. Buna kadınlar dahildir, kadınlar haklarına kavuşacak demektir. Bunu sadece kadınların değil, tüm toplumun söylemesi, hatta yapmasıdır, bu hafta iki kadının hayatını halkın kurtarması, toplumun böyle düşündüğünü ve bunu “eğitim alarak” değil, somut olayın içine girip özne olarak yaptığının çok iyi birer örneğidir. * Kadınlar korunmak için polise başvurduğunda da yanıt alamıyor ve göz göre göre öldürülüyor iken bu hafta, şiddet ihbarı üzerine eve gelen polis, her zaman olduğu gibi kadını erkekle barıştırmak ve çaresiz bırakmak yerine, hayatını kaybederek hayat kurtardı, bu da çok önemli. Ama Emniyet Amiri fail için “psikopat bir şahıs” dedi. Psikopat değil o, sizin şimdiye kadar cesaret kazandırdığınız erkek şiddeti o. Politik olarak cesaret kazandığı için kadınları öldürülebilir görüyordu. Bundan vazgeçerseniz, kadınların da, polislerin de hayatı kurtulacak. Şiddet uygulayan erkeklerin psikopat olmadığı gibi ( şiddet sadece bir ruh sağlığı sorunu olsa meclisin çoğunluğunun da hastanede olması gerekirdi), Kabataş’ta şiddete uğradığını iddia eden kadın da “postpartum depresyon” nedeniyle yapmadı bunu. Her politik şeyi, tıbbı bir açıklama yaparak örtmeye çalışmayınız. Bütün bu olayların bu hatta olması da tesadüf değil. Haftaya baktığımızda, başbakanın Kabataş’ta başörtülü bir kadının saldırıya uğradığı iddiası için, bütün imkanlar seferber edilerek araştırma yapıldığı, seksene yakın kameranın izlenip, bölgedeki bütün baz istasyonlarının incelendiği, olay anında orada olan bütün insanların ifadesinin alındığını gördük. El insaf dedik; burada yapılan bu kapsamlı araştırmanın yüzde biri bile kadınlar gerçekten ölümden kaçarken yapılmadı? Farkında mısın AKP, işte sen bununla meşgul iken, artık sana bu soruyu halk soruyor, bu yüzden kendi kurtarıyor kadınları ve “kadın ve şiddetten söz ediyorsan, esas konu budur” diyor. Kabataş konusunda iş “postpartum depresyon” dediğimiz doğum sonrası ruhsal çöküntüyü tartışmaya kadar gitti. İşte halk diyor ki, “bırakınız bunları, kadınlar öldürülüyor, bunu durdurun”. Ama AKP, yine farkında değil toplumun ne istediğinin, tutmuş Malatya’da seçim için “kadına köle olma, ailene reis ol” afişi yapmış. Toplumun geldiği noktaya bakın, AKP’nin kafasına bakın. Bu kafayla değil ülke yönetmek, yaşanır mı? gulsumkav@gmail.com

65 milyar dolar

Cari açık, geçtiğimiz yılın aralık ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşerek 8.32 milyar dolar oldu ve Mart 2011’den bu yana en yüksek seviye görüldü. 2013 yılı cari işlemler açığı, 2012’ye göre 16 milyar 507 milyon dolar artarak 65 milyar dolara ulaştı. Böylece cari açık 2011 yılındaki 75 milyar doların ardından tarihin en yüksek ikinci rakamına ulaşmış oldu.

ekonomi taygun kon

AKP bir yandan ekonomide her şeyin iyi gittiği yalanını söyleyip öte yandan ‘istesek bile kriz çıkaramayacağımızı’ söylüyordu. Ancak rakamlar böyle söylemiyor. AKP bir yandan hırsızlık yaparken, bir yandan da hırsızlık ekonomisi çökmeye başladı. Cari açığın aralık ayında 7,6 milyar dolar olması bekleniyordu. Merkez Bankası, 2013 yılı için dış ticaret açığının 14,5 milyar dolar artarak 79,8 milyar dolara ve gelir dengesi açığının 2,3 milyar dolar artarak 9.45 milyar dolarına yükselmesinin, cari işlemler açığının bir önceki yıla göre artmasında etkili olduğunu açıkladı. Hükümetin beklediği cari açık miktarı 58,8 milyar dolar olmasına karşın Merkez Bankası tarafından açıklanan miktar 65 Milyar dolar oldu. Bu miktar 2012 yılında ise 48,5 milyar dolardı. 1 yılda cari açık 16,5 milyar dolar arttı Merkez Bankası verilerine göre 2013 yılı cari işlemler açığı, bir önceki yıla göre 16,5 milyar dolar arttı. Parasal olmayan altın hariç cari işlemler açığı ise 983 milyon dolar azalarak 53,2 milyar dolara geriledi. Bu verilere göre 2013’ün tamamında yurtdışı yerleşiklerin

yurt içinde yaptıkları net yatırımlar, Aralık ayındaki 1.93 milyar dolar net girişe rağmen, bir önceki yıla göre 538 milyon dolar azalarak 12.69 milyar dolara geriledi.

vadeli kredilerle ilgili olarak 914 milyon dolar net geri ödemede bulundu. Bankacılık sektörünün net kredi kullanımı, bir önceki yıla göre 15 milyar 821 milyon dolar artarak 20 milyar 983 milyon dolar oldu. Kredi kullanımı arttı Diğer sektörlerin net kredi kullanıHükümet, yurtdışı piyasalar ve di- mı 4 milyar 692 milyon dolar tutağer uluslararası kuruluşlardan sağ- rında azalarak 2 milyar 18 milyon lanan (IMF kredileri dahil) uzun dolar oldu. Diğer sektörler, 2013

yılında kısa vadelilerde net kullanıcı, uzun vadelilerde net geri ödeyici oldu. Yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarınca Merkez Bankası nezdinde açılan mevduat hesaplarından 2013 yılında 2 milyar dolar net çıkış gerçekleşti. Yurtdışı bankaların yurtiçi bankalar nezdinde tuttukları yabancı para mevduatları 6 milyar 371 milyon dolar artış gösterdi.

Altın fiyatlarında dalgalanma

Çin’den gelen talep rakamı, FED’in faizleri artırmayacağı beklentisi ve Amerika’da enflasyonun yükseleceğine yönelik öngörülerle altının onsu 1.320 dolara yükseldi. Altının onsu uluslararası piyasalarda hafta sonu 1.320 dolara kadar yükselerek 3,5 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Çin’den gelen talebin yanı sıra ABD Merkez Bankası’ndan (FED) gelen açıklamalar sonrasında altın fiyatları hızla yükselişe geçti. 2008 yılında global krizin

etkisiyle ‘güvenli liman’ olarak görülen altın 2011’de 1.920 dolara kadar yükselerek tarihi zirvesini test etmişti. Ancak, krizin etkilerinin yavaşlaması ve ABD ekonomisinin düzeldiğine dair sinyallerin ardından yatırımcıların dolara yönelmesiyle altının onsu Aralık 2013’te 1.189 dolara kadar gerilemişti. Ancak analistlere göre, 1.350 dolar seviyesi kritik önemde. Bu seviye geçilemezse altın fiyatları tekrar düşüşe geçebilir. EKONOMİ

Kuyumculardan taksit protestosu

Taksit engeli tüketimi azalttı Kredi kartı taksit sayısına sınırlandırılma getirilmesinden sonraki döneme ait ilk veri Merkez Bankası’nın Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’nde yayımlandı. Buna göre, geçen hafta kredi kartı harcama tutarı 1 milyar 297 milyon lira azalarak 92 milyar 688 milyon liradan 91 milyar 391 milyon liraya geriledi. Kredi kartı harcamalarında taksitli tutar ise yönetmeliğin yürürlüğü girmesinin ardından bir haftalık dönemde 693 milyon lira azalarak 52 milyar 203 milyon liraya düştü. Taksitsiz kredi kartı harcama tutarı ise 604 milyon lira azalarak 39 milyar 189 milyon liraya geriledi. Banka analistleri ise 2014 yılı başında böyle bir düşüşün beklendiğini ifade ederken önümüzdeki süreçte de kredi kartı ile yapılan harcamalarda düşüş yaşanmaya devam edeceğini ifade ediyor. EKONOMİ

1 Şubat tarihi ile birlikte BDDK’nın getirmiş olduğu yeni düzenleme 15 günlük süre zarfında altın sektörüne büyük darbe vurdu. Altın alımında karta taksiti kaldıran düzenleme nedeniyle kuyumcu esnafının satışları % 30 oranında azaldı. Bu duruma tepki gösteren kuyumcular, İstanbul Cağaloğlu’nda toplandı. Kuyumcular, “Taksiti kaldırmak cari açığa çare olmaz”, “1,5 milyon kişinin ekme-

Tarımda ÜFE açıklandı TÜİK ilk kez tarımda ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) oranlarını açıkladı. Avrupa Birliği normları ile tam uyumlu ve diğer göstergelerle karşılaştırılabilir endeksler oluşturmak amacıyla başlatılan yeni uygulama tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörlerindeki üreticilerin sattıkları ürünlerin fiyat değişimini yansıtıyor. Tarım ÜFE, 2014 yılı Ocak ayında 2013 yılı Aralık ayına göre yüzde 2,78, 2013

ğiyle oynamayın” yazılı pankart açtı. Protestoya İstanbul, Ankara, Adana ve Diyarbakır Kuyumcular Odası Başkanlarının da olduğu 36 ilin oda başkanları Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı ile kuyumcu esnafı ve çalışanları destek verdi. İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Norayr İşler, “Kredi kartına yapılan taksit sınırlaması sorunlara çare olmaz, çözüm herkese geliri ölçüsünde limit vermektir” dedi. EKONOMİ

yılı Ocak ayına göre yüzde 13,54 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 0,36 artış gösterdi. Aylık değişim; tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 2,02, ormancılık ürünlerinde yüzde 8,15 ve balıkçılıkta yüzde 33,17 olarak gerçekleşti. Enflasyon oranının üzerinde kalan son bir yıllık tarımsal ÜFE tüketicilerin cebine ise, enflasyona nispet edercesine iki katı zam olarak yansıyor. EKONOMİ


EGITIM (

10

18 Şubat 2014

Gün Çağ Aydın

PRiZMA

Gençlere adli kontrol, Bilal’e dokunulmazlık

Salla AKP, yalandan kim ölmüş?

Beşiktaş’ta AKP standını protesto eden 10 kişi hakkında adli kontrol kararı çıktı. Mahkemeler, AKP’yi protesto eden gençleri “tehlikeli” görerek denetim altında tutulmasına karar verirken, savcılar Bilal Erdoğan’ı gözaltına bile aldıramadı. Adaletin kimlerin menfaatine göre tecil ettiği bir kez daha belgelendi.

Kabataş’ta Gezi direnişçilerinin başörtülü bir kadına akıl almaz bir zulüm uyguladığını iddia etti başbakan ve hükümet. Gezi Direnişi’nin barındırdığı tüm temiz düşler başbakanın diliyle, yandaş medyanın eliyle kötülenmeliydi. Kötülediler. Gezi direnişini gerçekleştiren insanları dünyaya ve tüm halka kötü insanlar olarak göstermek istediler. Bunun için ellerindeki tüm araçları kullandılar. Ama halk her şeye rağmen Ali İsmail Korkmaz’ı bir evladı gibi bağrına bastı. Tüm halka içkici ayyaşlar olarak tanıtıldık, Bezm-i Alem Cami imamı içmediler dedi, başbakan yine de sözünden dönmedi. Camide içki içip ayakkabılarıyla gezenler olarak gösterilmek istendik. Ellerinde hep görüntülerin var olduğunu iddia ettiler. Ne hikmetse o görüntüler bir türlü ortaya çıkmadı. Gezi direnişini her türden alçaklıkla kardeş yapmak istediler, beceremediler. Başbakan televizyonlara çıkıp yalanlar söyledikçe Gezi direnişinin gerçekleri onun suratına çarptı. Gezi Direnişi büyüdükçe onların pislikleri daha çok ortaya çıktı. Katiller, işkenceciler bir türlü yakayı sıyıramaz oldu. Yargılandıkları davaları hep kaçırdılar biz ise hep en uzaklara bile gittik. Direnişi yıldırmak istediler en gençlerimizi tutukladılar. Korkutmak istediler, yine beceremediler. En gençlerimize sokak ortasında işkence yapıp katlettiler. Korkarız zannettiler, yanıldılar. AKP katlettikçe, zulmettikçe sindireceğini zannetti, ancak hep kendisi geriledi. İnsanların gözünün içine baka baka yalanlar söylediler. Ama katilllerin sokaklarda kardeşlerimizi nasıl öldürdüğü gerçeği ortaya çıktı. Onlar, yalan söylediler, Her seferinde açığa çıktı. Sizce Kabataş’ta o söylenenler gerçekten yaşansaydı Tayyip Erdoğan bir dakika bekler miydi? Suriye’yi görüntülerle vuran AKP bize neler yapmazdı. Kırk farklı açıdan göstermezler mi o görüntüleri. Hele ki yüz kişi bebekli bir kadının üzerine işeyecek. İnsan anlatılana dahi inanamazken, başbakan milyonların önüne çıkıp ilahi kameralardan bahsediyor. İlahi bir kameraya gerek yok biz olanı gördük. AKP yalanlara sarılmaya çalıştıkça daha da çamura batıyor. Gezi direnişinden bu yana güzel günler hep kendini müjdeliyor. Ne mi oluyor? Fenerbahçe taraftarı sansürü tanımıyor. Ali İsmail Korkmaz kardeşimize ve onun kavgasına sahip çıkıyor, Fenerbahçe taraftarı Gezi direnişine sahip çıkıyor. Patron işçilere yoksullukla bezenmiş bir hayat veriyor. Greif işçileri ise patrona direniş bayrağını kaldırıyor. İşçi sınıfının ülkeyi değiştirecek bir güç olarak hala daha dimdik ayakta olduğunu gösteriyor. Ali İsmail’in abileri ablaları Greif fabrikasında direniyor. Şimdi onlar yeni Ali İsmaillere umut oluyor ve mücadele edenlerin elbet bir gün kazanacağını gösteriyor. Direnmenin en onurlu seçenek olduğunu gösteriyor. Ali İsmail’in onurlu ailesine, Şehidimize sahip çıkan Fenerbahçe taraftarına, Düşmana inat her fırsatta Taksim Meydanı’nı dolduran halkımıza, Yarınlarımız için direnen Greif direnişçilerine, 19 Şubat’ı bize hiç unutturmayacak olan Ulaş Bardakçı’ya, Özgür bir yarını kurmak için birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımıza hangi yalan set olabilir. AKP’nin yalanı yatsıya kadardır.

eğitim oğuzhan özkan

guncagaydin@hotmail.com

Üniversite patronlar için mi şart? “Artık sanayiciye diyoruz ki; TÜBİTAK’tan destek alacaksan, yanında üniversite getirmek zorundasın. Yanında üniversite getirmezsen projen sekreterya seviyesinde kalıyor, hiç işleme girmiyor. Büyük bir proje getirirlerse, bunun limitini 10 milyon lira olarak belirledik. Bir sanayici TÜBİTAK’a 10 milyon liralık proje için başvurduğunda, içinde öğretim üyesi görmezsek, direkt iade ediyoruz. TÜBİTAK’ın her alanda kaynağı var. Her alana destek veriyoruz” diyen Altubaşak TÜBİTAK’ın eğitime nasıl bir gözle baktığını da gözler önüne serdi. EĞİTİM

Abbasağa Liseli Forumu, üniversite gençliği AKP’nin Beşiktaş’taki seçim standını protesto etmişti. Polis, AKP’ye yönelik bir protesto olunca gençleri yaka paça gözaltına almış, hukuksuz olmasına rağmen 18 yaşından küçüklere kelepçe takmıştı. Bununla da yetinmeyip, gözaltına alınanların sağlık kontrolü sırasında yanlarında olmak için içeriye girmeye çalışmışlardı. Gözaltına alınanlardan bir kısmı sabah savcıya sevk edilmek üzere geceyi emniyette geçirmişti. Sabah savcılığa sevk edilen 10 kişi için savcı, haklarında adli kontrol talebi istedi. Mahkeme, savcının kararına uyarak 10 kişi hakkında bile bulunmak yasak iken AKP’yi adli kontrol kararı verdi. protesto etmenin en hafif cezası adli kontrole tabi tutulmak. Gençler AKP’nin hukuku Mahkemeler 10 kişi hakkında tep- üzerinde baskı kuran Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK yeterlikilerini dile getirdikleri için adli kontrol kararını çok rahat verebilir- gelmiyor olmalı ki AKP mahkemeken, yine aynı mahkemeler, savcılar lerle, hukuksuzluklarla da kendisiBaşbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a ne karşı olan gençleri bastırmaya, hiçbir şekilde ulaşamıyorlar. Bilal susturmaya çalışıyor. Erdoğan’ın yolsuzluğa karıştığına dair yüksek şüpheler olsa bile hiç Bilal’e dokunulmazlık kimse ona dokunamıyor, dokun- Polis, AKP’yi protesto edenleri gömaya çalışan da AKP tarafından zaltına hemen alabilirken, savcının emri olmasına rağmen Bilal Erdosürgünle cezalandırılıyor. AKP’nin hukuku bizlere diyor ğan’ı gözaltına alamıyor. Anlaşılan ki, Başbakan’ın oğluna ithamda Bilal Erdoğan’ın da milletvekilleri

gibi dokunulmazlığı var. Bilal Erdoğan isen sana her şey serbest iken halkın çocuğu isen her şey yasak. Bilal Erdoğan, mahkemeye ifadeye gitmemek için saklanmıştı. Bilal Erdoğan, onlarca savcı ve polisin görev yeri değiştikten, yolsuzluk dosyanın savcısı değiştikten sonra babasının makam aracında ortaya çıkıp ifade vermeye gitmişti.

anlaşılıyor. N e Bilal’in gözaltına alınabilmesi, ne yolsuzluk yapanların 1,5 aydan fazla tutuklu kalamamaları her şeyi net bir şekilde gösteriyor. Yine aynı mahkemeler, Gezi’ye katılanları, hükümeti protesto Adalet nerede kaldı edenleri, haklarını aramaya çalıSon yaşanan gelişmelere bakıldığın- şanları tutuklu yargılayabiliyor; da AKP’nin adındaki “Adalet” sa- gerekirse jet hızında yargılayabilip dece AKP’li olanlara veya AKP’nin hapis cezası verebiliyor. çıkarlarını koruyanlara uygulandığı

Arananı belli olan ilan Maltepe Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı’na araştırma görevlisi almak için ilan verdi. Buraya kadar her şey normal ancak, aranan özel şartların olması “aranan” kişinin çoktan belli olduğu yönünde yorumlara sebep oldu. Twitter’da “Aranan kişi belli”, “Adını tam çıkartamadım, aramızdan biri mi?” gibi yorumlar yapıldı. Üniversiteden yapılan açıklamada ise, istenen şartların Halkla İlişkiler Bölümü için “normal” olduğunu söylendi. Yayınlanan ilandaki özel şartlar bölümünde şu ifadeler yer aldı; Uluslararası İlişkiler ve AB lisans diplomasına sahip olmak, Pazarlama İletişimi yüksek lisans diplomasına sahip olmak, Halkla

İlişkiler ve Tanıtım doktora programına halen devam ediyor olmak. YÖK onaylamış Maltepe Üniversitesi, araştırma görevlisi ilanının YÖK onayıyla yayınlandığını belirterek, aranan özel şartların halkla ilişkiler bölümü için “normal” olduğunu savundu. Üniversite, “Sözü edilen özel şartlar, araştırma görevlisinin sahip olacağı ve yetiştirileceği alana ilişkin şartları kapsıyor. Bu bağlamda halkla ilişkilerin, yeni dünya düzeninde uluslararası ilişkiler ve uluslararası diplomasinin gerektirdiği yeterlik ve yetkinliklerle örtüştüğü pek çok parametre vardır” diyerek yanlış bir durumun olmadığını söyledi. EĞİTİM

MEB, ‘beden eğitimi’ dersini kaldırdı

Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liselerinde ‘Beden Eğitimi’ dersinin kaldırıldığını açıklamıştı. Anlaşılan MEB öğretmen atamak yerine dersi komple kaldırınca sorunun çözüleceğini düşünüyor. MEB’in kararına ‘Beden Eğitimi’ dersi öğretmenleri “düdük” bırakarak tepki verdi. Bolu’da ‘Beden Eğitimi’ dersi ve Spor Yüksekokulu’ndaki öğretim üyeleri, okullarda görevli beden eğitimi öğretmenleri ve sendika temsilcilerinin bulunduğu grup Hükümet Meydanı’nda toplandı. Eğitimciler raketlerini, düdüklerini

ve toplarını bırakıp ‘Beden Eğitimi’ derslerinin kaldırılmasını protesto etti. Eğitim-Sen ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Eğitim politikalarını oluşturanlar özellikle ‘Resim, Müzik ve Beden Eğitimi’ derslerinin içeriğini resmi ideoloji doğrultusunda bireyler yetiştirmeye indirgemiştir. MEB’in ‘Ben yaptım oldu’ tavrından vazgeçmesi gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. MEB’in eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin haklarına, geleceğine ipotek koymasına izin vermeyeceğimiz bilinmelidir” denildi. EĞİTİM

Birimi kurmakta amaç baskı mı rant mı? Yükseköğretim Kurumları Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kapsamda yapılan değişikliğe göre, Yükseköğretim Kurumları tarafından oluşturulacak engelli öğrenci birimi, eğitim öğretim işlerinden sorumlu bir rektör yardımcısı başkanlığında ve sorumluluğunda olacak. Rektörlüklerin üniversitede “kuş uçurtmama” kaygısından mı böyle bir değişiklik gerçekleşti yoksa engelli öğrencilere yardım etmek

için mi sorusu akıllara geldi. Engelli öğrencilerin her türlü ihtiyacını tespit edecek birim, bu ihtiyaçların karşılanması için yapılması gerekenleri belirleyerek, uygulayacak. Yükseköğretim Kurumları bu birimlerin amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için gerekli olan kaynağı bütçelerinden tahsis edecek. Öğrencisine ucuz yemek vermeyi bile çok gören rektörlükler, engelli öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl ihalelere, yolsuzluklara gireceğini ilerleyen günlerde göreceğiz. EĞİTİM


LISENIN GUNDEMI

11

18 Şubat 2014

Liseliler son sözü söyledi

Beden eğitimi öğretmenleri eylemde

Lise-Der, 15 Şubat Cumartesi günü saat 15.00’da bir araya gelerek dershaneleri kapatıp özel okula dönüştürme gündemine dair bir forum gerçekleştirdi. Dershaneler konusunda AKP-Cemaat kavgası sürerken, liseliler kendi sözünü söyledi: Paralı eğitimin devamcısı dershaneler kapatılsın, hakkımız olan eşit, parasız ve nitelikli eğitim verilsin!

Şanlıurfa’da beden eğitimi öğretmenleri beden eğitimi dersinin kaldırılmasını protesto etti. Öğretmenler adına konuşan Mustafa Dağ, “Beden eğitimi; öğrencilerin, madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıkların kullanıldığı ortamda engelleyen önleyici bir derstir. Eğitim ülkemizde işinin ehli olmayan insanların elinde bulunduğu için her gün kan kaybetmeye devam etmektedir. Eğitimle ilgili kararlar, gece rüyada görülüp yönetmeliklerle değişen bir oyuncak haline gelmiştir. Beden eğitimi dersinin kaldırılmasını istemiyoruz” diye konuştu. EĞİTİM

MEB’i soruşturmaya izin yok İSTANBUL burak kiper

AKP hükümetinin gündeme getirmesiyle gündemden düşmeyen ve daha sonrasında adeta iktidar kapışmasına dönüşen dershaneleri kapatıp özel okula dönüştürme projesinde bugüne kadar herkesten görüş alınmış ve uygulanmıştı. Fakat bu işin asıl özneleri liselilere sorulmamıştı. Lise-Der forum yaparak dershaneler kavgasında son sözünü söyledi. Forumda devlet okullarındaki niteliksiz eğitim ile dershaneler kapatılmalı mı, kapatılmamalı mı sorusunu tartışan liseliler son sözünü bir kez daha söyledi. “AKP hükümeti dershaneleri kapatmalı, özel okulları da kamulaştırmalı’’ diyen liseliler eğitim sorununu da tartıştı.

Parasız eğitim haktır: Dershaneler kapatılsın Liseliler forumda ‘’Bir yandan AKPCemaat kavgası sürerken bir yandan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı dershaneler gündemine dair açıklamalar yapıyor. AKP hükümeti eğitimi de kar amacı olarak kullanıyor ve özel okulları açıyor. Ne AKP hükümetinin ne de Cemaatin yanındayız. Liseliler olarak dershanelerin, birbiri arasında rekabet eden ve öğrencileri rekabete sürükleyen, öğrenciler arasında eşitsizliğe neden olan tüm kurumlara karşıyız. Devlet, her öğrenciye parasız ve nitelikli eğitim vermekle yükümlüdür. Bizler de hakkımız olan parasız eğitimi istiyoruz. Para verip eğitim aldığımız dershaneler kapatılmalı,

eğitimi ticarileştiren özel okullar kamulaştırılmalıdır’’ diyerek son sözünü söylemiş oldu. Eşit ve parasız eğitim istiyoruz Ayrıca eğitimde eşitsizliğe de değinen liseliler “Dershaneler ve özel okullar öğrenciler arasında eşitsizliğe yol açıyor’’ dedi. Liseliler forumda ‘’Dershaneler özel okullara dönüştüğünde emekçi çocukları niteliksiz eğitime, geleceksizliğe mahkum edilecek’’ diyerek dershanelerin kapatılmasını ve parasız eğitim verilmesini, devlet okullarındaki eğitimin de nitelikli bir hale getirilmesini istedi. Liseliler ‘’Tüm liselilerin lehine düzenlemeler yapılması, eğitimin eşit ve bilimsel düzeye çıkarılması kararındayız. Hü-

kümet artık para peşine düşmekten vazgeçsin: Dershaneler kapatılsın’’ diyerek liselilerin ne istediğini AKP hükümetine bir kez daha söylemiş oldu. Liseli Kadınlar 8 Mart’ta yürüyor Forum da dershane konusu tartışıldıktan sonra liseli kadınlar 8 Mart’taki Dünya Kadınlar Günü’ne çağrı yaptı. Liseli kadınlar 21 Şubat Cuma günü saat 16.30’da Bakırköy Bir Arada Yaşam Dernek’te toplantı yapacaklar. Liseli Kadınlar ‘’Bizler liseli kadınlar, kadın mücadelemizi yürütürken sizleri yani kadınları da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde olacak yürüyüşe katılmaya, ortak bir mücadele yürütmeye çağırıyoruz’’ dediler.

Paran yoksa nitelikli eğitim de yok Samsun’da bulunan ve çeşitli etkinlik ve açılışlara katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, 19 Mayıs Üniversitesi Koleji’nin açılış törenine katıldı. Yapımı yeni tamamlanan ve 3 gün önce eğitim vermeye başlayan 300 öğrenci kapasiteli okulun açılışı iki bakanın katılımıyla yapıldı. Daha sonra katılımcılara hitap eden Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AKP’nin devlet okullarındaki niteliksiz eğitimi ülkenin tümüne yansırken, özel okullarda nitelikli eğitim geleceğinden bahsetti. Milli Eğitim Bakanı Avcı şöyle konuştu: “Bildiğiniz özel okulların eğitim sistemimizdeki payını arttırmaya yönelik

bir politika izliyoruz. Önümüzdeki yıllarda özel öğretim sektörümüzün hızla geliştiğini hep birlikte göreceğiz. Geçtiğimiz hafta TBMM’ye sunduğumuz yasa tasarısıyla çocuklarını özel okullarda okutan velilerimize ciddi anlamda destek vermeyi amaçlıyoruz. Ayrıca özel okul yatırımcılarına çeşitli teşvikler sağlanması için yürüttüğümüz çalışmalar da son aşamasına geldi” derken devlet okullarındaki niteliksiz eğitimin sebep olduğu durumlar hakkında konuşmadı. Dershaneleri kapatıp özel okula dönüştürme projesi ise özel okulların sayısını arttıracak. AKP devlet okullarındaki niteliksiz eğitimi göz ardı ediyor. EĞİTİM

Aman ha kavga çıkmasın

AKP hükümetinin gündeme getirmesiyle beraber gündemden düşmeyen dershaneleri kapatıp özel okula dönüştürme projesi geçtiğimiz hafta gece Meclise sunulmuştu. Meclise sunulduktan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı AKP’li üyelere brifing verdi. Nabi Avcı’nın katıldığı toplantı Bakanlık binasında gerçekleşti. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AKP’li üyelere, 4+4+4’teki görüntünün ortaya çıkmaması için önceden önlem alındığını söyledi. Nabi Avcı AKP’lilere yasa tasarısı görüşülürken aman ha kavga çıkarmayın demiş oldu. EĞİTİM

file:///C:/Users/Onur/Downloads/lise-der2%20(1).jpg file:///C:/Users/ Nurseli/Desktop/%C5%9Ei%C5%9Fli-Teknik-Ve-End%C3%BCstriMeslek-Lisesi.jpg

3 yıldır başarıyla zehirliyorlar

Dershaneleri kapat nitelikli eğitim ver AKP hükümeti dershaneleri kapatmalı fakat aynı zamanda da devlet okullarındaki eğitimin niteliksizliğini konu edinmelidir. Devlet okullarındaki eğitime güvenmeyen hükümet, dershaneleri özel okullara dönüştüreceğiz diyor. Dershanelere giden öğrenciler, hayatımızın belirlendiği sınavlarda dershanelere gidemeyen öğrencilere göre başarılı olma şansı daha fazla oluyor. Bizler paralı bir eğitim almak istemiyoruz. En doğal hakkımız olan parasız, bilimsel, nitelikli ve eşit eğitim hakkımızın mücadelesini veriyoruz. Dershanelerin kapanmasıyla bu eğitim sorununun niteliksiz eğitimin çözülemeyeceğini biliyoruz. Dershane kavgasında son sözü biz liseliler söylüyoruz. Dershaneler kapatılsın, nitelikli, eşit ve parasız eğitim verilsin.

MEB Merkez Teşkilatı çalışanları ile ilgili fişleme yaptıkları gerekçesiyle MEB Müsteşarı 3 MEB çalışanı hakkında suç duyurusunda bulundukları ‘’Görevlerini yasaya aykırı olarak kullandıkları gerekçesiyle CMK’nın 160. maddesi ışığında tespit yapılmasını ve gerekli soruşturmanın başlatılması Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talep edilmişti. Başsavcılık ilgililer hakkında soruşturma izni almak için MEB’e başvurmuştu. Nabi Avcı değerlendirilerek, şüpheliler hakkında soruşturmaya izin verilmeyeceğini açıkladı. EĞİTİM

ÖSYM IELTS eşderliği kaldırıldı Elemeci sınav sistemi olan ÖSYM’de uluslararası yabancı dil sınavı olan IELTS’in eşdeğerliği kaldırıldı. ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, ÖSYM Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’da“Başkanlık tarafından farklı zamanlarda yapılan seviye tespit sınavlarının eşdeğerliği, her bir sınav sonucunun geçerlilik süresi ile Başkanlığın yaptığı yabancı dil sınavlarının uluslararası yabancı dil sınavlarıyla eşdeğerliliği, ilgili uzman raporlarına dayalı olarak, Yönetim Kurulu kararı ile belirlenir” ifadeleri yer alıyor. Bu kapsamda ÖSYM Yönetim Kurulu, Yabancı Dil Sınavları Eşdeğerlik Çalışma Grubu Raporu sonucu yabancı dil sınavları eşdeğerlikleri yeniden düzenlendi. Başkanlıkça eşdeğerlik belgesi yerine geçecek bir belge verilmeyecek, ilgili kurumlar eşdeğerlik tablosu doğrultusunda kabul ve işlemlerini yapacak. EĞİTİM

Geçtiğimiz senelerde ilkokul öğrencilerine süt dağıtılmak istenmiş fakat birçok öğrenci sütten zehirlenerek hastaneye kaldırılmıştı. MEB’in suistimali üzerine geceyi hastanede geçiren öğrencilere yeniden süt verildi. İkinci dönemin ilk günü Bakanlar Nabi Avcı ve Mehdi Eker, 3’üncü yılına giren Okul Sütü Dağıtım Programı’na katıldı. Sütten zehirlenerek hastaneye kaldırılan öğrenciler hakkında Eker, ‘’Biz bu çalışmayı 3 yıldır başarılı bir şekilde sürdürüyoruz, bunlar kesinlikle zehirlenme değildir” dedi. EĞİTİM


FORUMLAR

12

18 Şubat 2014

“Alo Fatih” skandalı patladı, internet sansürü Meclisten geçti

Forumlar basına olan baskıyı nasıl yorumluyor? Abbasağa Parkı Forumu @parkgazetesi Uğur Yılmaz Basına yönelik baskı Gezi gibi bir hareketle sonlanır Medyanın ne amaçla nasıl kullanıldığını herkes biliyordu. Hükümet son bir çırpınışla, yapmaya cesaret edemeyeceği şeyleri bu dönemde yapmaya kalkıştı. Bunun zamanla Türkiye’ye ciddi ve kalıcı zararlar vereceğini düşünüyorum. Park Gazetesi’ni Abbasağa Forumu İletişim ve Medya Çalışma Gurubu olarak çıkardık. Alo Fatih’in ortaya çıkmasıyla hekes çok şaşırdı. Başbakanın telefonla gazete yönetimini arayıp bu şekilde konuşma yapmasını kimse beklemiyordu. AKP, medyayı yüksek vergi cezaları ve medya patronlarına ihale vermemekle tehdit ederek kontrol altına alıyor. AKP’nin gücü sarsıldı. Gezi’nin etkisi daha da sürecek gibi. Gezi nasıl milyonları sürükleyip birşeyleri değiştirdiyse basına yönelik baskının da bu hareketle ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Geçtiğimiz hafta Fatih Altaylı ve patronu Fatih Saraç ile arasında gerçekleşen ses kayıtları ortaya çıktı ve 4 basın emekçisinin AKP baskısı ile kovulduğunu öğrendik. Bir diğer yandan internet sansürü Meclisten geçti ve artık herkes kontrol altında tutulmaya çalışılacak. AKP’nin bu noktada özellikle sosyal medyayı tehdit olarak gördüğü aşikar. Forumların sosyal medyaları da bu tehditlerin arasında. Biz de forumların sosyal medya sorumlularına sorduk: Siz basına olan bu baskıyı nasıl yorumluyorsunuz?

Nilüfer Halk Forumu @ParklrBizmBursa İzzettin Azazi: Sosyal medyayı kısıtlayamayacaklar Ülkemizdeki genel gidişattan ayrı olarak değerlendiremiyoruz. AKP diktatörlüğünün gelmiş olduğu aşamada özellikle destek kaybetmesi, özellikle çevresine dokunan en dış cephede bazı destekleri kaybetmesi onu biraz yavaşlattı tabi. Onun için basını kısıtladılar. Halka yayılan haberleri kısıtlama yolunu seçtiler. Bu onun çöküşünün başlangıcının devamı. Bu şekilde değerlendiriyorum. Zaten Gezi’yle başlayan süreçte insanların kulakları, gözleri açıldı. Herkes sosyal medyaya yoğunlaştı. Şimdi onu da kısıtlamaya çalışıyorlar internet sansürüyle. Ama tabi bunun önüne geçilmesi mümkün değil. Bunun önüne geçemezler. Bizi hiçbir güç durduramaz. Fatih Altaylı şu noktada doğru söylüyor. Bir tepki verdiğinde üzerinde oluşturulan baskıdan bahsetmesiyle doğru söylüyor. Kimisi doğrudan doğruya satılık kalem olarak iş yaparken, kimisi de ekmeğini kazanmak için baskılara boyun eğiyor. Ama basının yapması gereken halkın doğru haber alma hakkını sağlamaktır. Basının görevi ve anlamı da budur zaten. Özgür bir bakış açısıyla özgürce doğru haberleri vermektir.

Ankara @parklarbizimank Parklar Bizim Ankara Basın yerine anonim araçlara ihtiyaç duyacağız Biz, forumların sosyal medya kullanıcıları, tam da basına uygulanan o baskıya tepki olarak ortaya çıkmak durumunda kaldık. Zamanla dikkatimizi çeken şu oldu; eğer mevcut sistem içinde “basın”, üzerindeki baskıya karşı koyacak güce sahip değilse, basın sektörünün bir propaganda aracından ibaret kalmaması için değişikliklere, yeri geldiğinde tercih edilebilecek, güvenli, anonim araçlara ihtiyaç duyacağız. Bu sayede güvenli, anonim, kişiler yerine fikirlerin öne çıktığı, hiçbir şekilde baskı altına alınamayan alternatif medya kanalları ortaya çıkmaya başlayacaktır. Sadece alternatif medya kanalları ortaya çıkmayacak; aynı zamanda özgür, herkesin anonim olduğu tartışma mecralarının bulunması zamanla ana akım medyaya ve fikirlere yeni bakış açıları getirecektir.

KARŞIYAKA HALK FORUMU @kskhalkforumu ÜMİT KANLI Basın böyle skandallara güçlü tepki vermeli AKP iyice pervasızlaştı ve bir yönü de basına yansıdı. Zaten medya tekelleriyle, medya patronlarıyla içli dışlıydı. Bugüne kadar Gezi’den sonra özellikle medyaya yapılan baskılar ortadaydı. Ama 17 Aralık’tan sonra ayyuka çıkan gerçeklerin üstü örtülecek gibi değil. İşin ilginç yanı, koca koca yılların gazetecilerinin, gazeteci, basın emekçisi olarak adlandırılan insanların bunu normal görmesi, buna karşı çıkmaması. Örneğin İsmet Berkan bilinen, basın emekçisi olarak saygı duyulan bir insan. Ama görmediği bir konuda bu kadar bariz yalan söylemesi, basın emekçisi denilen insanların da içlerinden neler çıkabildiğini gösterdi. Bir taraftan AKP’nin, patronların, işbirlikçi kalemşörlerin pervasızca yalanları, baskıları sürerken; bir taraftan da onuruyla mücadele eden basın emekçilerinin de buna karşı duruşları var. Ama özellikle basın emekçilerinin örgütlü olduğu kuruluşların sesleri çok az ve çok cılız çıkıyor. Oraların zorlanması gerektiği düşüncesindeyim. Hükümet yapabilir, patronlar yapabilir ama bu kuruluşların basın emekçilerine karşı yapılan bütün hukuksuzluklara çok güçlü tepki göstermeleri gerekli. Eskişehir Direnişi Park Forumları @ForumEskisehir Hüseyin Kaya Yurttaş gazeteciliği görevi bize düşüyor Yurttaş gazeteciliği günümüzün en çok tartışılan kavramlarından biri. Facebook ve Twiter üzerinden oluşturulan muhalif gruplar, kamunun vicdanı olmuş durumdalar. Hatta son dönem televizyon yayıncılığına bakıldığında, bir çok haber programının sosyal medyada oluşan gündemler üzerine şekillendiği görülebilir. #AloFatih ler aracılığıyla seçim anketlerinde kolaylıkla manüplasyonlar yapılabiliyor ve seçmen davranışı etkileniyor. Bu, günümüzde basının yandaşlık ötesinde bir ortaklık gerçekleştirdiğini gösteriyor. Bize de her ne pahasına olursa olsun, bir vicdan sorunu olarak yurttaş gazetecilik görevi düşüyor.

Yoğurtçu Parkı Forumu @DirenKadikoy1 Merve Erbuğa Basın köleleşmemeli Sosyal medyanın üzerinde bir baskı olduğu aşikar. Yani daha popüler sosyal medya grupları maalesef bu baskının esiri olmuş durumdalar. Biz daha pasif kalmış oluyoruz onların yanında doğal olarak ama daha aktif olmaya çalışıyoruz. Yani daha çok dayanışma, forum gibi yerlerde bizim de yeni yeni öğrendiğimiz bazı olgular var Facebook, Twitter gibi… Özellikle bu ikisi. Baskı hissediyoruz ama onlarınki gibi köleleştirilmedik henüz. Mümkün olduğu kadar da köleleşmemeye çalışıyoruz. Basın emekçileri de sonuçta çalışan bir güruh. Diğer tüm çalışan grupların, işçilerin sendika ve örgütleri olduğu gibi ortaklaştıkları konuda dertleştikleri bir alan vardır muhakkak. Sosyal medya emekçileri dediğimiz grubun da böyle bir ortak noktasının var olduğunu düşünüyorum. Hep beraber karar alıp köleleşmeme yolunda ilerlemelerini tavsiye ediyorum.

Fatih Altaylı

Maçka Forumu @mackaforumu Zeynep Karagöz Hızla büyük birader dünyasına ilerlerliyoruz “Gazetecilik başkasının yayınlamak istemediklerini yazmaktır, gerisi halkla ilişkilerdir” demiş George Orwell. Sanki tam hızla bir büyük birader dünyasına doğru ilerlerliyoruz... Kaynağı her ne olursa olsun gücün toplumları yönlendirmek için en önemli aracı olduğundan medya ve basın, iktidarların hep müdahalesine maruz kalmış. Tüm pislikler ortaya çıksın, gizli saklı hiçbir şey kalmasın istiyoruz artık. Hayatımızı dört bir yandan kuşatan “Bana mı kaldı?” mantığını bir kenara koyarak ayakta kalabildiğimizi görüyoruz. Beraber güçlü olduğumuzu ve bu birlikteliği bireyler olarak tek tek bizlerin yarattığını hatırlamalıyız. İnternet gazeteciliği de bu yeni devirde çok kritik bir noktada. Baskı altında bir sistemde hareket alanları yaratmak için en kıymetli araçlardan biri... Ekrandaki penguenlerin karşısında yalnız bir ruh olmadığını bilmek gibi. Artık gerçeklere tek bir kanaldan ulaşmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Hepimiz birer gazeteci olduk artık; bireysel deneyimlerimizi anında paylaşarak çoğaltıyor ve kollektif bilincimizi kendimiz yaratıyoruz. Zaman vatandaşlık gazeteciliğinin zamanı! Gazetecilik mesleğini yapan usta ve emekçiler için de gün vatandaş ile birlikte gerçeğin yanında durma, baskıya direnme günü. Göztepe Gezi Dayanışması @GztepeGD Eymen Demircan Halk görmezden gelmeyecektir “Alo Fatih “ses kayıtları serisi; bir çoğumuzun zaten bildiği, Gezi’de zirve yapan iktidarın medya üzerindeki baskısının belgeli kanıtıdır. İktidarın bugünlere gelmesinde en önemli etken kesinlikle ana akım medya üzerindeki baskısıdır. Deniz Feneri Davası’nda, Roboski’de, Reyhanlı’da ve bunun gibi bir çok olayda medya üzerindeki baskısıyla olayları manipüle etti ama artık bu ülkede bir Gezi var . Halk artık susmayacak, görmezden gelmeyecek ve yalanlara inanmayacaktır.


FORUMLAR

13

18 Şubat 2014

Korkmaz ailesi Yoğurtçu Forumu’yla buluştu

Fenerbahçe Sol Açık taraftar grubunun daveti ile Fenerbahçe- Kasımpaşa Spor maçını izlemek üzere gelen Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiyle taraftarlar ve Yoğurtçu Parkı Forumu Barış Manço Kültür Merkezi önünde buluştular. Ali İsmail’in ailesinin yürüyüşü boyunca sloganlar hiç susmadı. Ali İsmail’in ailesiyle taraftarlar ve Yoğurtçu Parkı Forumu sohbet etti. FORum rıfat çapar

Ali İsmail’in ailesi Yoğurtçu Parkı’nı gezmek ve Fenerbahçe maçını izlemek için Kadıköy’e geldi. Barış Manço Kültür Merkezi önünde Yoğurtçu Forumu’yla bir araya gelen Korkmaz ailesi burada konuşma yaptı. Ali İsmail’in abisi Gürkan Korkmaz:” Ali İsmail bu dayanışmayı bu kardeşliği görse yine de o sokağa girerdi. Benim kardeşim gibi sevdiğim polis arkadaşlarım vardı. Şimdi hiçbirini aramıyorum” dedi. Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz: “Ali İsmail hayatta kalsaydı çok daha faydalı olacaktı. Faydalı olmak için çalışan bir çocuktu” dedi. Ali İsmail’in babası: “Ali İsmail bana bir böceğe bile zarar vermemem gerektiğini öğretti” dedi. Yoğurtçu Parkı’nı ziyaret ettiler Yoğurtçu Forumu, Aileyi 2 Mart’taki Büyük İstanbul Forumu’na çağırdı. Ali İsmail’in babası Gezi Parkı’na alınmamalarını anlattı ve buna bir anlam veremediğini söyledi. Şebnem Sönmez de Ali İsmail’in ailesinin yanındaydı. Barış Manço Kültür Merkezi’nden ayrılan Korkmaz ailesi Yoğurtçu Forumu ve Fenerbahçe taraftarlarıyla birlikte Yoğurtçu Parkı’na sloganlar eşliğinde gitti. Burada konuşma yapan Ali İsmail’in abisi Gürkan Korkmaz, “ Ali, tüm taraftarları bir amaç için birleştirebildi” dedi. Taraftar Korkmaz ailesini yalnız bırakmadı Fenerbahçe-Kasımpaşa SK maçı sonunda 30 dakika boyunca stadyumu terk etmeyen Fenerbahçe taraftarı Korkmaz ailesine “Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz” marşını söyledi,

Forumlarda bu hafta Abbasağa Forumu Her hafta Perşembe ve Cuma günleri saat 20.00’da Beşiktaş Gençlik Merkezi’nde forum toplanıyor. Acıbadem Dayanışması Forumu Her Pazartesi saat 20.00’da Acıbadem Parkı’nda forum toplanıyor. Beşiktaş Ortak Forumu Abbasağa, Bebek, Etiler ve Levent Sporcular Parkı’nın katılımıyla her hafta Salı günleri saat 20.00’da Levent Kültür Merkezi’nde forum gerçekleştiriliyor. Bursa Nilüfer Halk Forumu Çarşamba günü saat 19.30’da Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi’nde gerçekleştiriliyor. Caferağa Dayanışması Forumu Her Pazar saat 17.30’da Caferağa Dayanışması Mahalleevi’nde forum toplanıyor Saraçhane Forumu Her hafta Salı ve Perşembe günleri saat 20.30’da Yusufpaşa Eğitim Sen Şubesi’nde forum gerçekleştiriyorlar.

aileyi bağrına bastı. Fenerbahçe-Kasımpaşa maçı sonrası taraftar stadı terk etmedi. ‘Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz’ marşını söyleyen Fenerbahçeli taraftarlar, Korkmaz ailesini bağrına bastı. Eskişehir’de Gezi direnişi sırasında sivil polisler ve esnaf tarafından darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi Fenerbahçe maçı için hafta sonu İstanbul’daydı. Fenerbahçe taraftarı olan Ali İsmail Korkmaz’ın ailesini “Fenerbahçe için adalet” yürüyüşüne ve ardından maça davet eden taraftarlar, aileyi hiç yalnız bırakmadı. Korkmaz ailesi Gezi Parkı’nı ziyaret etti Fenerbahçeli taraftarların daveti üzerine İstanbul’a gelen aile Gezi Parkı’nı görmek istemiş, polisin tüm tehditlerine rağmen parka girmeyi başar-

Şişli Merkez Forumu Şişli Merkez Forumu’nun düzenlediği Sokak Üniversitesi her Çarşamba 19.30’da Maden Mühendisleri Odası’nda gerçekleşiyor. Yeldeğirmeni Dayanışması Forumu Her Pazartesi saat 20.00’da Don Kişot Sosyal Merkezi’nde forum toplanıyor.

mıştı. Bugün ise yürüyüş öncesinde Yoğurtçu Forumu’yla buluşan aile, Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sohbetin ardından Bağdat Caddesi’nden Fenerbahçe stadına kadar süren “Türkiye için adalet, Fenerbahçe için adalet” yürüyüşüyle

buluşmak üzere yola çıktı. Bağdat Caddesi’nden yürüyüşe başlayan Fenerbahçeliler ve Kadıköy’den gelen aile ve forumlar Fenerbahçe Stadı’nın önünde buluştu. Yürüyüşe gelenler “Ağlama ana evlatların burada” sloganlarıyla Emel Korkmaz’ı karşıladı.

Yoğurtçu Forumu Bu hafta Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri saat 20.00’da Barış Manço Kültür Merkezi’nde (BMKM) toplanıyor. Çarşamba günü yapılacak forumun başlıkları “İstanbul Kadın Dayanışması”, “Van çalışma grubu”, Forumlar Arası Koordinasyon toplantısı’nda yapılan öneriler”. Perşembe günü yapılacak forumun başlığı ise, Hrant Dink ve Türkiye’de Ermeni olmak”

Greif işçilerine Bursa’dan destek İstanbul’da çuval üretimi yapan Greif (Sunjut) fabrikasındaki işçilerin taleplerini işverenin kabul etmemesi sonucu işçiler günlerdir fabrika önünde direniyor. Bursa Emek Forumu Dayanışması da işçilerin bu direnişine destek olmak amacıyla direnişin 6. gününde Heykel Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenledi. İstanbul Hadımköy ve Dudullu’da çuval üretimi yapan Greif fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, DİSK Tekstil

üyesi işçilerin talepleri kabul edilmeyince işgal başladı. Direnişlerinin 6. gününe giren işçiler geri adım atmadan insanca yaşam haklarını elde edene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylerken birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin de desteğini alıyorlar. Bursa Emek Forumu Dayanışması Heykel Meydanı’nda bir araya gelerek: “Greif işçisi yanlız değildir” dedi. Okunan basın açıklamasının ardından: “Greif işçisi direnişin simgesi” sloganı atılarak eylem sonlandırıldı. GÜNCEL

Çocuklarımızın gideceği okul kalmıyor

Ahmet Atakan doğum gününde Hatay’da anıldı Hatay’da Gezi direnişi sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan doğum gününde yürüyüşle anıldı. Atakan ailesinin de katıldığı yürüyüşte ölümüne neden olan ya da olanların bulunarak adalete teslim edilmesi istendi. 23 yaşında yaşamını yitiren Atakan büyüyen halk hareketine destek olmak için Hatay’da eylemlere katılmıştı. Ahmet Atakan yazılı ti-

şörtlerle yürüyüşe katılanlar düştüğü binanın önünde başlattıkları yürüyüşlerini mezarında sonlandırdı. Mezarlık ziyaretinin ardından Armutlu Mahallesi girişine gelen grup bir süre burada slogan attı. Bölgede bulunan polislerin geri çekilmesi koşuluyla dağılacaklarını söyleyen gruba müdahale olmadı. Polisin geriye çekilmesi ile grup slogan atarak dağıldı. GÜNCEL

Acıbadem Dayanışması, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) aldığı kararla mahallelerinde erkek öğrencilerin gidebileceği bir Anadolu lisesinin kalmamasını eleştirdi, kararı kabul etmediklerini duyurdu. Acıbademliler mahallelerinde gerçekleştirdikleri eylemde, Ahmet Sani Gezici Lisesi’nin taşınmasına karşı tepkilerini gösterdi. Eylemde, MEB’in öğrencileri düşünmeden “rövanş” peşinde koştuğu dile getirildi. Acıbadem Dayanışması taşınma gerekçesi olarak gösterilen

meslek liseleri atölyelerini bu sene kullanacak öğrenci bulunmadığına da dikkat çekti. “Bu taşınma telaşının eğitim koşulları ile açıklanabilecek hiçbir tarafı bulunmuyor. Öğrencilerimiz ve velilerimiz eğitim ile ilgili hiçbir gerekçeyle açıklanamayacak sebeplerle mağdur ediliyor.” Acıbademliler eylemin sonunda bir kez daha on binlerce insanın yaşadığı bir mahallenin okulsuz bırakılmasını kabul etmeyeceklerini dile getirdi. GÜNCEL

İzmir’de ‘coplu’ beraat

İzmir’de 8 kişinin tutuklu olarak yargılandığı Gezi direnişi davası öncesi Bayraklı Adliyesi önünde eylem yapıldı. Basın açıklaması sonrası adliyeye girip duruşmayı izlemek isteyenlere ise polis coplarla saldırdı. İzmir’de, ikinci davada tutuklu yargılanan 5 sanık tahliye edildi. İzmir’de, Gezi Parkı eylemleri sonrasında düzenlenen operasyonların ardından açılan ikinci davada tutuklu yargılanan 5 sanık tahliye edildi. Böylece İzmir’de açılan, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davalarda tutuklu sanık kalmadı. GÜNCEL

Şirket Talan, kanun Yalan

Yaşam alanlarını ve doğayı savunanlar, vadilerde, kentlerde ve ormanlarda doğal yaşamın katillerinin buluştuğu, Barajlar ve HES Yapımı Teknolojileri Fuarı’nı, “HES ve Baraj Fuarına Hayır” pankartı açarak protesto etti. Eyleme katılan bileşenler, doğayı ve kentleri katleden şirketlere karşı mücadele çağrısı yaptı. DTM metro çıkışında toplanan kitle, “Doğa’nın katili Ali Veysel Eroğlu”, “Hes yapma boşuna, yıkacağız başına” sloganları atarak fuarın gerçekleştiği merkezin kapısına kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında Hopa’da öldürülen Metin Lokumcu, Kazım Koyuncu ve Haziran şehitlerinin mücadelelerinde yaşadıkları ifade edildi. GÜNCEL


ESAS MESELE

14

18 Şubat 2014

Bir mücadele cephesi oluşturulmalı

Başbakan neredeyse her kamera karşısına geçtiğinde aradan 8 ay geçmesine rağmen Gezi’nin adını ağzına almadan geçmiyor. Gezi’nin etkisiyle oluşturulan forumlar devam ediyor, “Hükümet İstifa” sloganları sokaklarda yankılanıyor, hergün AKP üzerine yeni bir skandal ortaya çıkıyor. Bir çok ülkenin ayda bir gördüğü skandallarla biz her gün karşılaşıyoruz. Her gün yeni analizler, yeni değerlendirmeler okuyoruz. Biz de tüm bu gelişmeleri deneyimli siyasetçilerle değerlendirmeye devam ediyoruz. Yurt Gazetesi ve RED Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hakan Gülseven ile Gezi Süreci’ni, solun tutumunu ve seçimleri konuştuk.

gibi olmayacak” lafı bir klişe haline geldi ve çok isabetli bir klişedir. Artık ‘siyaset alemi’ sokak faktörünü hesap etmek zorunda kalacak. Bunu anlayamayanlar da yakında anlar diye umuyorum. Elbette ‘sokak’ hâlâ örgütsüz, ve en önemlisi gerçek bir devrimci liderlikten yoksun... Gezi direnişinin ardından ülkenin dört bir yanında forumlar ortaya çıktı. Forumların Gezi

Mücadeleci ve çok açık söylemek gerekirse, makul düşünebilen, gerçeklikten kopmamış, tarikatlaşmamış sol ekiplerin; ortak değerler, ilkeler ve en önemlisi hepimizin savunabileceği anlaşılır bir politik hat etrafında bir araya gelmesi, bir mücadele cephesi oluşturması gerekir.

Yeni bir ayaklanma kaçınılmaz ve irili ufaklı sokak eylemleri hem Haziran’ın artçıları, hem de yeni ayaklanmanın öncüleri olarak görülebilir. Forumlar burada belli bir rol oynuyor, bu kesin. Sol bu forumlara gereken önemi vermeli ve en önemlisi, birbirini rakip görmeden, halka, emekçilere laf anlatma derdiyle forumlarda bulunmalı, bu bilinçle hareket etmeli.

sürecine kattığı değer nedir sizce? Bir biçimde kitlenin örgütlenmesi anlamına gelmiyor mu? Forumlar, Gezi Parkı’nda durmak mümkün olmaktan çıktığı vakit, alternatif olarak ortaya çıktı ve önemli bir rol oynadı. Ne var ki, bazı istisnalar dışında eski rengini ve tabii kitleselliğini kaybetti. Bence bu normal bir süreçti. Dolayısıyla, ayaklanmanın, sokağın

burada belli bir rol oynuyor, bu kesin. Sol bu forumlara gereken önemi vermeli ve en önemlisi, birbirini rakip görmeden, halka, emekçilere laf anlatma derdiyle forumlarda bulunmalı, bu bilinçle hareket etmeli. Ama solun forumlardan ziyade, daha üst düzey bir beraberliğe, bir mücadele cephesine ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Ve önümüzdeki süreçte, basiretli davranan ekiplerin böyle bir cepheyi inşa edeceğini umuyorum... Ben de bu kadar büyük ve etkili bir direnişin ardından solun kendi içinde nasıl bir yol izlemesi gerektiği üzerinde duracaktım... Sol içinde birleşik mücadeleye nasıl bakıyorsunuz? Aslında ‘sol’ dendiğinde işin içine çok amorf çevreler de girebiliyor. Bu yüzden, devrimci sol hareketlerin ciddi bir ilkesel zemin tarifine gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönem-

Ankara’da hepimizin ortak adayı Kaya Güvenç etrafında oluşturulan birleşik irade çok yol gösterici bir adım oldu bence. Bunun her tarafa yayılabilmesi lazımdı.

Gezi direnişinde birçok bedel ödendi. Yıllar sonra bu kadar uzun süreli bir direniş RöPORTAJ onur toper yaşadık. Sizce bu durum siyasete neler kattı? Haziran’daki vakayı bir ayaklanma olarak tanımlamak abartı olmaz. Tüm Türkiye’ye yayılmış bir isyan dalgasına tanık olduk. Konu Gezi’nin çok ötesine geçti; iktidarın, hatta düzenin sorgulandığı, halkın uzun zaman sonra kendini özne gibi hissettiği bir süreç yaşadık. Hiç kuşkusuz, bu süreç toplumumuzda kalıcı izler bıraktı. “Artık hiçbir şey eskisi

de, eğer mücadeleyi örgütlemek ve ülkede köklü bir değişikliğin adımlarını atmak istiyorsak, hiçbir muğlaklığa izin vermemeliyiz. Bizim tarihsel süreç içinde geliştirdiğimiz ortak değerlerimiz var. İktidarlara karşı net tutum almak bu ortak değerlerden en önemlisi. Ama solun bozuk versiyonlarının iktidara soldan destek attığı çok ayıp süreçler yaşadık. Hâlâ da yaşıyoruz. Bunların sol olmadığını tespit ederek işe başlamalıyız... Ardından, mücadeleci ve çok açık söylemek gerekirse, makul düşü-

nebilen, gerçeklikten kopmamış, tarikatlaşmamış sol ekiplerin; ortak değerler, ilkeler ve en önemlisi hepimizin savunabileceği anlaşılır bir politik hat etrafında bir araya gelmesi, bir mücadele cephesi oluşturması gerekir. Her meseleye sınıfsal bakabilen bir zeminde hareket etmeliyiz. Türkiye’nin ihtiyacı budur. Ve bu bir tercih meselesi değildir, bir zarurettir. Aksi takdirde, koskoca bir siyaset arenası çeşitli renklerden burjuva partilerine terk edilmiş olacaktır. Önümüzde seçimler var. Siz solun seçimlerdeki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu tutum nasıl olmalı? Ankara’da hepimizin ortak adayı Kaya Güvenç etrafında oluşturulan birleşik irade çok yol gösterici bir adım oldu bence. Bunun her tarafa yayılabilmesi lazımdı. Olmadı. Sol böyle bir irade ortaya koyamadığı için, mesela CHP

Hakan Gülseven kimdir?

Hakan Gülseven, liseyi Bornova Anadolu Lisesi’nde bitirip, üniversiteyi ODTÜ’de okudu. Öğrencilik yılları boyunca ODTÜ’de siyaset yaptı. Bir dönem Radikal Cumartesi Gazetesi’nde “haftanın tortusu” adlı köşesinde haftalık yazılar yazdı. 2006 yılında Radikal Gazetesi’nden ayrıldı ve aynı sene RED Dergisi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapmaya başladı. Yurt Gazetesi’nde köşe yazarlığı ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü’nün yanı sıra, RED Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürü olarak da görev yapmaya devam ediyor. oldukça küstahça ilerleyen bir aday belirleme süreci sonunda, önümüze bir sürü ucubeyi dizdi. Devrimci sol artık seçimlerde kendi birleşik iradesini ortaya koymalıdır. Ama gerçekçi olalım. Bu seçim sistemiyle, seçimlerde ancak bir ‘teşhir’ gerçekleştirebiliriz. Biz seçimlerin nasıl bir çadır tiyatrosuna dönüştüğünü, nasıl bir pespaye parlamento yapısına yol açtığını ortaya koyan ve çözümü parlamentoda değil, barikatlarda, grevlerde, ve elbette devrimde arayan bir hat izlemeliyiz. Durumumuz parlak değildir, evet... Ama umudumuz vardır... Tarihin çarkını hep birlikte tersine çevireceğimize inancım tam...

örgütlenmesinden söz ettiğimizde, tek başına forumların yeterli olabileceğini söyleyemeyiz. Öte taraftan, artık yerellerde herkes daha hızlı bir araya gelebilme, birbirini bilme yeteneği kazandı. Bunu forumlar sayesinde elde ettik. Bir sonraki ayaklanma sürecinde, ki yeni bir ayaklanmanın kaçınılmaz olduğu kanaatindeyim, karar alma yeteneği kazanmış forumlar son derece faydalı olabilir...

Gezi’nin ardından yolsuzluk skandalı, Suriye’ye giden silah dolu tırlar, AKP’nin ses kayıtları gibi bir çok skandal ortaya çıktı ve forumlar her seferinde AKP’ye cevabını sokaklarda verdi. Bu kadar eylemlilik içerisinde olan forumlara solun yaklaşımı nasıl olmalı? Dediğim gibi, yeni bir ayaklanma kaçınılmaz ve irili ufaklı sokak eylemleri hem Haziran’ın artçıları, hem de yeni ayaklanmanın öncüleri olarak görülebilir. Forumlar

8 Şubat’ta sansüre karşı halk Taksim’de buluştu


DUNYA

15

18 Şubat 2014

İtalya başbakanı istifa etti

Ekonomik krizin pençesinde olan İtalya’da kemer sıkma politikalarıyla eleştiri alan Letta hükümeti, parti içi hesaplaşma sonrası istifa etmek zorunda kaldı. Söylemeye çekinilse de istifayı getiren esas etken, hükümetin ülkedeki ekonomik krizi yönetememesi ve halkın sesine kulak tıkaması oldu. Dünya oğuzhan özkan

İtalya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı konumundaki Demokratik Parti’de olan iktidar kavgası, Başbakan Enrico Letta’nın yenilgisiyle sonuçlandı. 10 aydır görevde olan Letta liderliğindeki geniş koalisyon hükümeti, ekonomik tedbirler kapsamında harcamaları kıssa da, resesyonu durduramadığı için eleştirilere hedef oluyordu. Her ne kadar iktidar kavgası gibi gözükse de, ekonomik krizin olduğu İtalya’da, Letta’nın kemer sıkma politikalarına karşı halk zaten sokaklardaydı. Letta, partisinin görevi bırakması yönünde karar alması üzerine, Cumhurbaşkanına istifasını sundu. Ekonomik kriz önlemleri istifa getirdi Floransa Belediye Başkanı Matteo Renzi de hükümetin aldığı ekonomik kriz önlemleri programı nedeniyle Letta hükümetini, özellikle de kamu önünde sık sık eleştiriyordu. Renzi, dün yapılan parti yönetimi toplantısında, Letta’nın görevi bırakmasını ve seçime gidilmeksizin, mevcut parlamento koşullarında yeni bir hükümet kurulmasını önerdi. Seçim olmadan kurulacak hükümette halkın nasıl temsil edileceği ise kafaları karıştırdı.

mak için kurulacak yeni hükümetin 2018’e kadar görevde kalması gerektiğini” savunurken,parti yönetiminde yapılan oylamada Renzi’nin önerisi 16 ‘hayır’ ve 2 ‘çekimser’ oya karşı 136 ‘evet’ oyuyla kabul edildi. Letta’nın yerine Matteo Renzi’nin ülkenin yeni başbakanı olması bekleniyor. Fakat, Renzi parlamento üyesi değilken nasıl başbakan olacak merak konusu.

sıkma politikalarını halkın sırtına yüklemek üzere kurgulandığı programın kabul edilemeyeceğini, sosyal eşitlik isteklerini her defasında haykırmıştı. Sosyal paylaşım sitelerinde yapılan yorumlarda, kriz anlarında seçime gidilip halka fikrini sormak yerine, tepeden karar alınması eleştiriliyor ve “Demokrasi nerede?”, “Artık açık ki İtalya bir demokrasi değil”, “Yine bizim seçmediğimiz Halkı kim temsil edecek? biri başbakan olacak” şeklinde yoHalk, hükümet krizlerinin yanı rumlar yapılıyor. İtalya, son olarak Biri gider diğeri gelir sıra sokaklarda daha iyi bir yaşam 2008’de seçimle başbakanını seçRenzi, ülkeyi “bataklıktan kurtar- istediklerini, hükümetin kemer mişti.

İtalya’da neler olmuştu Silvio Berlusconi’nin başbakan koltuğuna oturduğu 2008 seçimlerinden yaklaşık 3 yıl sonra, ekonomik krizin etkisiyle Berlusconi, istifa etmek zorunda kaldı ve Cumhurbaşkanı Napolitano, Başbakanlığa ekonomist Mario Monti’yi atadı. 2013 Şubat’ında yapılan genel seçimlerde de, hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamaması ve koalisyon üzerinde de anlaşamaması üzerine Cumhurbaşkanı, Enrico Letta’yı hükümet kurmakla görevlendirmişti.

Dünya Turu

Endonezya

Yanardağ patladı

Endonezya’da Kelud yanardağının patlamasıyla, yayılan kül bulutu ve kaya parçaları, 130 km. kadar uzaklıktaki kentler de dahil olmak üzere çok geniş bir alana yayıldı. Kül yığını yüzünden bazı evler çöktü ve iki kişi enkaz altında kalarak can verdi. Bazı yerleşim merkezleri 4 cm. kül tabakasıyla kaplandı. Yetkililer, yanardağın patlamasından bir saat kadar önce alarm verdi ve yanardağın çevresindeki 10 kilometrelik alanda bulunan 36 köyde yaşayan 200 bin dolayındaki insana, evlerini tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Ancak yöre halkının tümüyle bölgeden ayrılıp ayrılmadığı tam olarak bilinmiyor. Faaliyet göstermeye birkaç hafta önce başlayan Kelud yanardağı, bundan önce 1990’da patlamış, onlarca kişinin ölümüne yol açmıştı. DÜNYA

Çin

11 kişi öldürüldü

Bosna halkı yoksulluğa karşı direniyor Bosna’da halk ayaklanması başladığından bu yana, Bosna’yı ve Bosna halkını bilmeyen gazeteler ayaklanmanın nedenini farklı noktalara çekmeye çalışıyorlar. Bosna’da başlayan halk ayaklanmasını, Bosna’da yaşayan muhabirimiz Borjana Mumin’den ayaklanmanın nedenlerini yazmasını istediğimiz yazısı: Ayaklanmanın en büyük nedenlerinden biri Bosna halkı aç ve işsiz. Bosna’daki genç nüfusun büyük çoğunluğu yüksek deBOSNA rece üniversite eğitiBORJANA MUMİN mi almasına rağmen işsiz. Üniversitelerde yüksek derecede eğitim gören o gençlerin çalışacakları bir kapı bile yok. Ülkedeki fabrikaların neredeyse çoğu kapandı. Kapanmayanlar da berbat halde. Savaş zamanında bile fabrikalar bu derece kötü bir durumda değildi. Hükümetin özelleştirdiği fabrikaların çoğu berbat bir hal aldıktan sonra kapandı. İşsizlik de bu nedenden dolayı %55’in üzerinde bir rakam ile gün gün daha da katlanarak sürmeye devam ediyor.

Asılsız darbe telaşı

Libya’da Tümgeneral Halife Haftar, Milli Genel Kongre’yi feshettiğini ve Libya Askeri Geçiş Konseyi ilan ettiğini açıkladı. Haftar, bunu bir yol haritası olarak tanımlarken, farklı gruplarla haritayı tartışacaklarını belirtti. Kongre ise yaptığı açıklamada söz konusu beyanın gayrimeşru olduğunu kaydetti. Başbakan Ali Zeydan’ın ise Savunma Bakanlığından duruma müdahalede bulunmasını istediği iddia edildi. Trablus sokakla-

rında henüz askeri bir hareketliliğin görülmediği belirtiliyor. Libya’da ordu içerisindeki askeri yetkililer ise darbe girişimine dair iddiaları yalanlandı. Haftar’ın açıklamasının yayınlanması darbe girişimi olarak değerlendirildiği anlaşıldı. Darbe iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Libya Ordusu sözcüsü Albay Ali El-Şihi durumun kontrol altında olduğunu ve herhangi şüpheli bir hareketin yaşanmadığını ifade etti. DÜNYA

Bazı gazeteler ve hükümete yakın köşe yazarları, protestoların arkasında siyasi nedenler olduğunu işsizlik ve açık realitesine rağmen hala yazabiliyor. Halk ayaklanmasını farklı şekillerde gölgelemeye çalışan gazeteler, yalancılıktan başka bir şey yapmıyor. Bu Sırplar, Boşnaklar ve Hırvatlar arasında oynanan bir oyun değil. Açlığın ve yoksulluğun haykırışıdır! Protestolar, Bosna’daki tüm şehirlerde hala devam ediyor. Halk başta kanton hükümetleri olmak üzere Bosna Hersek Federasyonu Hükümeti’nin tümden değişmesini istiyor. Bosna halkı olarak biz şartların değişmesini ve çalışabileceğimiz yeni fabrikaların olmasını istiyoruz. Biz sokaklarda yoksulluğa karşı, hükümetin yolsuzluklarına karşı direnirken bize “Gösterilerden dolayı ZARA’yı(Fabrika) açmayacağız” diyen devlet başkanlarını istemiyoruz! DÜNYA

Barış görüşmeleri tıkandı Birleşmiş Milletler’in Suriye özel temsilcisi Lahdar Brahimi, İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Suriye halkından özür diledi. Brahimi, çıkmaza giren barış görüşmelerine yeniden devam edilmesini sağlamak için taraflarla bir araya geldi. Bu görüşme ise sadece 27 dakika sürdü. BM temsilcisi görüşmelerden sonra en büyük uzlaşmazlık noktasının hükümetin ülkeyi seçimlere taşıyacak bir geçiş

yönetimi kurulmasını müzakereye yanaşmaması olduğunu söyledi. Taraflar, bir sonraki görüşme turunun gündemi üzerinde anlaşmıştı. Ancak Brahimi, görüşmelerin birinci gününde “şiddet ve terörle mücadele” sonraki gün de geçiş hükümetinin ele alınması önerisinin reddedildiğini söyledi. Brahimi, hükümetin bu tutumu nedeniyle, muhalefetin geçiş hükümetinin asla konuşulmayacağından şüphe duymaya başladığını belirtti. DÜNYA

Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde Uçturfan kasabasında bir grubun polis devriyesine saldırı düzenlendiği iddia edildi. İddialara göre çıkan çatışmada gruptan 11 kişi hayatını kaybetti. Polis, “araçlarında çok sayıda patlayıcı madde bulunan” şüphelilerin, “ellerinde bıçaklarla kendilerine saldırdığını” öne sürdü. Yetkililer, olayla ilgili araştırma başlattıklarını açıkladı. Bölgenin resmi haber ajasının yerel polis makamlarına dayandırarak verdiği haberde, motosikletli ve arabalı bir grubun polise, rutin devriyesi sırasında saldırdığı savunuldu. Bunun üzerine emniyet güçlerinin açtığı ateşte 8 kişinin vurularak öldürüldüğü, 3 kişinin ise patlamalar sırasında hayatını kaybettiği kaydedildi. Hayatını kaybedenlerin kimlikleri hakkında ise bilgi verilmedi. DÜNYA

Hindistan

Biber gazı mecliste

İktidardaki Kongre Partisi’nden L. Rajagopal, Güney Hindistan’da yer alan Telangana’nın yeni bir eyalet olarak ayrılması planını protesto ediyordu. İçişleri Bakanı Suşil Kumar Şinde, Andra Pradeş eyaletini bölüp yeni Telangana eyaletinin oluşturulmasıyla ilgili tasa tasarısını gündeme getirdiğinde, Rajagopal bir bardak fırlattı ve diğer milletvekillerinin üzerine biber gazı sıktı. Milletvekilleri, parlamento binasından öksürerek ve gözlerini silerek çıkarken görüntülendi. Hindistan Basın Vakfı parlamentoya dört ambulans çağrıldığını ve bazı milletvekillerinin hastaneye sevk edildiğini bildirdi. Hindistan parlamentosu sık sık kargaşaya sahne olmakla birlikte bu sabahki biber gazı olayı daha önce görülmemişti. Rajagopal ile diğer 17 siyasetçinin milletvekillikleri askıya alındı. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

18 Şubat 2014

Patronlar çaresiz kaldı

ÖZGE AKMAN

İstanbul’da çuval üretimi yapan Greif (Sunjut) fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, DİSK Tekstil üyesi işçilerin talepleri kabul edilmeyince işgal başladı. Emekçi Hareket Partisi İstanbul İl Başkanı Özge Akman direnişle ilgili görüşlerini Yarın’a açıkladı.

yazdı

AKP hükümeti dönemi boyunca taşeron sisteminin işçiler için nasıl bir sömürü ve güvencesizlik olduğunun en ağır koşullarını gördük. Memleketin dört bir yanında bu taşeron sisteminde işçiler sendikalı olamıyor, insanca yaşam koşullarından çok uzakta yaşıyor ve en önemlisi bu sistemde işçiler çalışmak için yaşamlarından oluyor.

Akman, Gezi direnişi ile Taksim’i vermeyen halkın işçi sınıfının direnişleriyle de mücadeleyi büyüteceklerini belirtti. Emekçi Hareket Partisi İstanbul İl Başkanı Özge Akman Yarın’a şunları söyledi: Greif işçisi işgal etti patronlar çaresiz kaldı Greif işçileri dün itibariyle hakları ve birliklerinden aldıkları güçle fabrikayı işgal ettiler ve üretimi durdular. Bu memleketin tarihinde birçok sınıf mücadelesi gibi Greif direnişi de bu dönemde işçi sınıfına büyük bir güç kattı. AKP hükümeti dönemi boyunca taşeron sisteminin işçiler için nasıl bir sömürü ve güvencesizlik olduğunun en ağır koşullarını gördük.

politikaları dayatan hükümete en önemli uyarıdır. Bizler devrimciler olarak bu direnişe sahip çıkmalı, işçi kardeşlerimizle omuz omuza bu mücadeleyi büyütmeliyiz. Nasıl ki bu hükümetin politikalarına karşı Taksim gibi bir

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Düzce ve Samsun’da boşanmak istedikleri için saldırıya uğrayan, halkın müdahalesi ile ölümden dönen kadınlara sahip çıktığını açıkladı. “Devletin korumadığı kadınları, halk korudu” diyen Platform, Düzce’de karısını öldürmek isteyen adama halk tarafından atılan saksıların aslında, kadın düşmanı politikalarında ısrar eden AKP hükümetine atıldığının altını çiziyor.

O saksılar AKP hükümetine atıldı Kadınlar ölüyor, AKP hükümeti “masumane” buluyor. Kadınlar ölüyor, AKP hükümeti basını suçluyor. Kadınlar ölüyor, AKP hükümeti yasa çıkarttık ya yetmez mi diyor. Kadınlar boşanmak istediği için ölüyor, AKP hükümeti boşanmaları engellemeye çalışıyor. Kadınlar çocuk yaşta evlendirildiği için ölüyor, AKP hükümeti genç yaşta evlenenlere kredi vereceğini söylüyor. Kadınlar tecavüze uğruyor, dövülüyor, AKP hükümeti rızası vardı, hak etmiştir diyor. Kadınlar çorba soğuk denilerek öldürülüyor, AKP hükümeti hamile kadınlar sokağa çıkmasın diyenleri alkışlıyor. Kadınlar çalışmak istediği için ölüyor, AKP hükümeti esnek çalışma paketi diyerek kadınları eve hapsetmeye çalışıyor. Ancak halk kadınlar öldürülmesin diye ellerine geçen saksılarla, elleriyle, avuçlarıyla o kadın kardeşlerine sahip çıkıyor. Kadınları öldürmek isteyenlere atılan saksılar, aslında AKP hükümetine atılıyor. Halk başörtülü, başı açık demeden tüm kadınları kucaklıyor Kadına yönelik şiddet söz konusu olunca artık kaçacak deliği

kalmayan AKP, kadın örgütlerinin yıllardır uğruna mücadele ettiği değerleri ekranların karşısından sıralar oldu. Önce Ayşenur İslam kendisine iftira attığımızı, aslında çocuk yaşta evlilikleri “masumane” bulduğuna dair bir açıklama yapmadığını söyledi. Ardından Fatma Şahin ekranlar karşısında kadın cinayetlerini gündem edişimizle ciddi bir toplumsal farkındalık yarattığımızı söyledi. Çıkmasını sağladığımız yasaların yeterli olduğunu ancak Bakanlığın bu konudaki uygulamalarının yetersiz olduğunu itiraf etti. AKP şimdi de Kabataş’ta saldırıya uğradığı iddia edilen kadınla ilgili, sırf Gezi direnişi ile AKP’den hesap soran halkın haklılığını kabul etmemek için “kadının beyanı esastır” diyor. Buradan bir kez daha belirtiyoruz: evet, kadının beyanı esastır. Bir kadının yaşam hakkının savunulması için, şiddette uğramasının engellenmesi için, beyanı esas alınarak hemen gerekli koruma tedbirleri alınmalıdır. Önce kadın korunmalı ardından

lerimizin direnişlerine partimiz sonuna kadar omuz verecek. Zafer direnen emekçilerin olacak diyoruz. Özge Akman EHP İstanbul İl Başkanı

Memleketin dört bir yanında bu taşeron sisteminde işçiler sendikalı olamıyor, keyfi olarak işlerinden oluyor, insanca yaşam koşullarından çok uzakta yaşıyor ve en önemlisi bu sistemde işçiler çalışmak için yaşamlarından oluyor. Greif işçileri birlikteliklerinden aldıkları güç ile büyük bir direnişe imza atıyorlar. O fabrikaların o patronların üreten işçiler olmadan nasıl çaresiz kaldıklarını nasıl mahkûm kaldıklarını gösteriyorlar. Bu direniş Gezi süreciyle toplumun tüm kesimlerinde yükselen hareketin işçi sınıfı acısından en önemli örneklerinden biridir. İki fabrikada birden iş bırakmalarını ve gerçek sahipleri oldukları fabrikada tüm üretimi durdurmaları bu taşeron sistemine, bu

Halk kadın kardeşlerimizi yalnız bırakmıyor Düzce’de, Ü.B. boşanmak isteyen eşi Ö.B.’yi sokakta dövdükten sonra bıçakladı. Apartmandan cinayet girişimini görenler eşini bıçaklayan adamın üzerine saksılar fırlatırken, Ü.B. olay yerinden kaçtı. Bir önceki gün de benzer şekilde Samsun’da elinde falçatayla eşini döven adamın girişimi halk tarafından engellenmişti. Devlet kadınları korumak için gereken adımları atmayıp kadın cinayetlerine engel olmazken, halk üstüne düşeni yaptı ve kadınlara sahip çıktı.

merkezi işgal ettik ve sonucunu aldık, taşerona karşı hakları için fabrikalarını işgal eden işçi kardeşlerimiz de sonucunu alacaklardır. Gezi’den aldıkları güçle “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” diyen Greif işçisi kardeş-

gerekli tetkikler, soruşturmalar yapılarak suçlular yargılanmalıdır. AKP kendini aklama, kadınları koru Yatıp kalkıp, “Kabataş’ta başörtülü kardeşime şiddet uygulandı” diyen AKP, bir yıl içerinde onlarca başörtülü kadın öldürüldü, onlarca başörtülü anne öldürülen kızı için adalet arıyor, onları niye görmüyorsun? Taksim’de “Yaşamak için rüşvet mi gerek” diyerek yapmak istediğimiz yürüyüşümüzde polis kalkanlarınızla ittirdiğiniz ailelerimiz başörtülü değil miydi? Mehtap Bülbül’ün ailesi Karakol’a gidip, kızlarının can güvenliğinden endişe ettiğini söylediğinde “beyanlarını esas” kabul etmeyip, “çok fazla arka sokaklar dizisi izliyorsunuz” diyen senin polisin değil miydi? AKP hükümetine bir kez daha sesleniyoruz: Kendini aklamak için kadınların uğruna mücadeleler verdiği değerleri kullanma. O değerleri kadınları hayatta tutmak için, ayrım gözetmeksizin tüm kadınlar için uygula.

Biz tüm kadın kardeşlerimizi asla yalnız yürütmeyeceğiz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak kurulduğumuz günden bu yana tek bir kadın kardeşimizi bile yalnız bırakmadık. İl il, meydan meydan, kadınların yaşam hakkını savunduk. İl il, meydan meydan toplumsallaştırdığımız mücadele sonucudur ki, halkın da gözü önünde bir kadının daha şiddet görmesine tahammülü kalmadı. Düzce’de o saksılar, tek bir adama değil, AKP’nin kadın düşmanı politikalarına atıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nünde de binler meydanlarda, devletin yapmadığını yağacağını ve kadın cinayetlerini durduracağını aynı kararlılıkla hep bir ağızdan haykıracak. İki kadın kardeşinin hayatını kurtaran halk tüm kadın kardeşleri için meydanlarda olacak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Devletin şevkatli kollarını hissetmek için herzaman itiraz etmek gerekmez; fukaralık yeterlidir çocuklar! Fukaralık, alına ve kalbe mıhlanırcasına yanmaya ve titremeye, cezaevlerine, ıslahevlerine, açlığa, hastalığa, aşağılanmaya, hak kazanmaktır çocuklar! Fukaralık, devletin buzdan ağzı içinde, babanın yavrusunun ölüsünü sırtında çuvalla taşıdığı hayat kadar uzun hayat kadar kısa bir cehennemi içtimadır çocuklar! Mertkt Kırlak yazdı

Fukaralık, göz okullarına girebilmek, batılara geçebilmek için kederli katırlarla bir sınırdan bir sınıra gelip gider iken savaş uçaklarıyla bombalanmaktır çocuklar! Fukaralık, ne vakit su içmeye inse havan topuyla parçalanacağını artık kavramış bir Ceylanın boşluğumuza asılı kalmış gözleridir çocuklar! Fukaralık, devlet, ciddiyetinin esaslarını sıralarken,camı olmayan bir evde kırk günlük Ayazın, milyar yıllık ayazla imtihanıdır çocuklar! Büyük tüccarların çözmek zorunda olduğu büyük havuz problemleri vardır çocuklar! Büyük tüccarların havuzlarla büyük problemleri vardır; ve doldurabilmek için fukaralığa ihtiyaç duyarlar çocuklar! Büyük tüccarlar, havuzlarını başka büyük tüccarlardan koruyabilmek için işleri yürütecek hükümetlere ve daha büyük havuzları ele geçirebilmek için ordulara ihtiyaç duyarlar çocuklar! Havuzların ihyası için ordular ve sokaklar fukaralarla dolmalıdır çocuklar! ‘ Ne havuzu ya’ diyen başbakan kanıtıdır; bütün mesele havuzlarla ilgilidir çocuklar! Havuz-işçi problemi son iki yüzyılın çözülmeyi bekleyen sorusudur ve şıkları hırsızlar yazdığı sürece Ayaz ile aynı sınıfta aynı zemheride donacağız. Mert Kırlak mertbulutkirlak@gmail.com


YAKLASIMLAR Gençliğin parası hangi ayakkabı kutusundan çıkacak? 17

Adı yolsuzluklarla anılan Halk Bankasına halktan güven sıfır. İnsanlar paralarını çekip başka yerlere yatırıyor. Ancak kara paranın odağı bu bankaya İstanbul Üniversitesi güveniyor ve öğrencilerin parasını oraya yatırıyor. Genç-Der üyesi Berke Cengiz üniversitenin bu üç kağıdına ışık tutuyor.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla birlikte başta Halkbank Genel Müdürü ve Bakan çocukları olmak üzere birçok kişi gözaltına alındı ve ülkemizin gündemine yepyeni bir yolsuzluk skandalı girmiş oldu. Halk buna tepkisini sokaklarda, alanlarda gösterirken; AKP hükümetinin sürekli baskı altında tutmaya çalıştığı üniversite öğrencileri de bu sürece sessiz kalmayarak tepkilerini her alanda göstermişti. AKP hükümetinin yolsuzlukları ortaya çıkmadan önce de AKP’nin üniversite temsilcileri konumunda olan rektörler de boş değildi. İTÜ’de GDO’lu pirince onay veren, TOKİ başkanının oğlunu kayıran Rektör Karaca olsun, kampüs içindeki ve hastahanelerdeki bütün işletmelerin ihalesini kendi kurduğu şirkete veren eski Hacettepe Rektörü Uğur Erdener olsun 17 Aralık’tan önce, hükümetin pislikleri ortaya saçılmadan

önce de AKP’nin üniversite şubesinde bu tür yolsuzluklar ortaya çıkıyordu. Ee 17 Aralık gibi büyük bir yolsuzluk operasyonunda üniversitelerin adı geçmese olmazdı tabiiki. Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper Akınoğlu’da 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınanlardan biri oldu. Bitti mi? Tabiiki bitmedi. İstanbul Üniversitesi bu kadar skandal olurken ben boş durur muyum hemen Halkbank’la anlaşayım diyerek bizleri şaşırtmamayı başardı.Rektör Yunus Söylet, kampüskart adı verilen, 2 yıldır uğraşılan ama öğrencilerin mücadelesiyle yürürlüğe konulamayan meseleyi tam da bu zamanda önümüze koydu. Öğrencilerin bilgilerini Halk Bankasına satan Rektör Söylet bir de utanmadan bu kartı almayanların yemekhanelerden yemek yiyemeyeceğini, kantinleri kullanamayacağını söylüyor. Yani diyor ki; yolsuzluğa

ortak olmayan gençlik ‘’benim üniversitemde’’ yemek yiyemez! Yolsuzluğa karşı meydanlarda, sokaklarda, amfilerde ‘’Hükümet istifa!’’ diye bağıran gençlere yemek yedirmeyeceğim. Rektör Söylet yanılıyor. O ‘’benim üniversitem’’ diyerek yemek yedirmediği yer onun değil gençliğin üniversitesi. Üniversiteler de bir karar alınacaksa buna rektör tek başına karar veremez Söylet, kampüskart alıp almayacağına, yolsuzluğa ortak olup olmayacağına öğrenciler karar verir. Mezun olduğu zaman işsiz kalacak olan öğrenciler bırakta banka müşterisi olup olmayacağına, yolsuz bir bankanın müşterisi olup olmayacağına kendileri karar versin. Öğrenciler açken, kalacak yer bulamazken bir de onları banka müşterisi yapıp borca mı sokacaksın? Ey Bilal’i adaletten kaçıran, bakan oğullarının kutusundan milyonlar çıkaran AKP hükümeti, gençliğin

parası hangi bakan çocuğunun ayakkabı kutusundan çıkacak? Öğrencilerin bu konuda tutumu net. Nasıl ki üniversitelerinde baskılara, şoruşturmalara karşı, kızlı-erkekli evler diyerek yaşam hakkına karışanlara karşı direndilerse, nasıl ki 6 yılda okulun bitirilmesini zorunlu hale getirenlere karşı üniversiteleri terketmiyoruz dedilerse, kampüskarta karşı, üniversitelerdeki yolsuzluklara karşı, eğitimin bilimsellikten uzaklaştırılarak ticarileştirilmesine karşı da direneceklerdir. Öğrenci muhalefeti nasıl ki yolsuzluklara karşı birlik olarak 27 Aralık’ta hesabını Taksim’de sorduysa, kampüskart yolsuzluğuna karşı sözünü de birlik olarak İstanbul Üniversitesine söylemelidir. Bu uygulama nasıl ki 2 yıldır zorunlu hale getirilemediyse bu seferde ancak bütün öğrencilerin birlik olarak buna karşı çıkmasıyla olacaktır. Eminim ki İstanbul Üniversitesindeki öğren-

Öğrencilerin bu konuda tutumu net. Nasıl ki üniversitelerinde baskılara, soruşturmalara karşı, kızlı-erkekli evler diyerek yaşam hakkına karışanlara karşı direndilerse, nasıl ki 6 yılda okulun bitirilmesini zorunlu hale getirenlere karşı üniversiteleri terk etmiyoruz dedilerse, kampüskarta karşı, üniversitelerdeki yolsuzluklara karşı, eğitimin bilimsellikten uzaklaştırılarak ticarileştirilmesine karşı da direneceklerdir.

BERKE CENGİZ yazdı

18 Şubat 2014

ciler olarak bu yolsuzluğa, bu saçmalığa cevabımızı en iyi şekilde vereceğiz. Berke Cengiz Genç-Der üyesi

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Can Dündar Cumhuriyet

Çorum, Maraş ve Sivas’taki yalanları bir bir anlatan Dündar, Kabataş olayını da bunlardan farklı bir yere koymuyor. Dündar: “Dün iki yalanı birbirine karıştırıp, “bira şişesiyle kızımıza saldırdılar” yalanını uyduran ve inananları kışkırtan sesin, tarihte benzer seslerin yaktığı aydınlara, kestiği kafalara, sıktığı kurşunlara bakıp “Bir katliamı da ben tetiklemiş olmayayım” diyerek öfkesini yatıştırması ve özür dileyip susması gerekir. “Kızcağızın eli uf olmuş, psikolojisi bozulmuş, ne çok gözyaşı dökmüş” diye ağıt yakanların da o günlerde vahşice dövülerek öldürülen, arabalar altında ezilen, gaz fişeğiyle katledilen, kör edilen, sakat bırakılan gençleri ve hâlâ mahkeme kapılarında hak arayan ailelerini hatırlayıp biraz utanması gerekir.”

Kötü

Ahmet Taşgetiren Star

Taşgetiren Kabataş iddialarını çürüten videoların ortaya çıkışını umursamadan iddiaları sahiplenmeye devam ediyor, eski savcının ifadesini dayanak gösteriyor. Ama kendisine de söyledikleri somut gelmemiş olacak ki başlıyor Başbakan gibi “başörtüleri bacılarım çok çekti” nutkuna. Taşgetiren: “Siz hiç başörtülü - çarşaflı kadının aşağılandığını görmediniz mi?Vallahi ben gördüm:Kaymakam olan eşinin yaşadıkları yüzünden bir gecede saçları ağaran kadınları gördüm.İçi yandığı halde ve Tayyip Erdoğan, kamuda başörtüsü özgürlüğü sağladığı halde, hala başını kapatamayan “Hizmet mensubu” kadınlar olduğunu biliyorum.Başörtüsü zulmü yüzünden ruh sağlığı bozulan genç kızlar biliyorum ki, acıları kitaplara sığmaz”

Çirkin

Nihal Bengisu Karaca Habertürk

Karaca, kadına yönelik şiddetle ilgili kılını bile kıpırdatmamasını unutup kırk yıllık kadın mücadelesi vereni kesiliyor. Ancak yine tüm kadınların hakları için değil, Zehra için! Karaca: “Kadına karşı şiddet, taciz vb. gibi iddialarda kadının beyanı esastır ilkesinin benimsenmesi Türkiye’deki kadın hareketinin önemli bir başarısıdır. Bu prensip illa da “Taytlı kadın tacize uğradımdedi, yetkililer ciddiye almadı” olaylarında mı hatırlanır, geri kalan durumlarda geçersiz midir?Olaylar sırasında İstanbul genelinde birçok semtten sözlü taciz ve sataşma haberleri geliyordu, oşartlarda “Saldırıya uğradım” diyen bir kadının beyanını esas almaktan ve konunun peşine düşüpaileyle görüşmekten daha doğal ne olabilirdi?”

günlüğü İlker Eraslan

Asi, Maan’a ölüm taşıyor? EVRENSEL Öztürk Polat Maan Suriye’nin batısında,Asi Nehrikıyısına kurulmuş, geçimini tarımla sağlayanHama şehrinin Alevi köyüdür. Heybesini medeniyetler şehri Hatay’danaldığı bereketle dolduran Asi, bugüne değinMaan topraklarına yaşam taşıyordu, umut taşıyordu… *** Şimdilerde soykırıma maruz kalan Suriye’nin batı yakası 11. yüzyılda devrimci bir harekete kucak açmıştır. Bağnaz Sünni İslamcı çetelerce Alevi çocukların boğazlandığı Hama Şehri; Hasan Sabbah önderliğinde

kurulan Ortadoğu’nun ilk Sosyalist temelli, eşitlik ve adalet kavramlarının uygulamaya geçirildiği “Eşitlikçi Dervişan Cumhuriyeti’nin” egemenliği altına girdi. Hama Şehrinin; çağın vebası olan neoliberal politikalara yenik düşmeden asimilasyonu reddetmesini hamurunun bin sene önce sosyalizm kültürüyle yoğrulmasıyla bağdaştırırsak Hama hakkında en doğru tespiti yapmış oluruz. *** Asi Nehrinin bir zamanlar yaşam taşıdığı muhalif şehre bugünlerde tırların dorselerinde ölüm taşınıyor. Hemde “insani yardım” adıyla… Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık makamına bağlı MİT gözetiminde Suriye’ye nakledilen insani yardımın katliam aleti olarak döndüğü Maan’ daki fotoğrafı daha önce Rojava’da görmüştük.Çok değil daha birkaç ay önce Rojava’da ki KürtlereTürkiye menşeli silahlarla uygulanan

soykırım, bugün Maan’lı Alevilere yapılıyor. *** Tek tip toplum yaratmak adına kimi zaman kendi savaş uçaklarıyla, askeriyle, topuyla, tüfeğiyle kimi zamanda tuttuğu kafatasçı, faşist, irticacı, yobaz taşeronlar eliyle Alevi Toplumuna ölüm götüren Türkiye Cumhuriyeti yönetim kadroları Dersim’de, Maraş’ta, Sivas’ta yarım bıraktıkları soykırımı sınır ötesine taşıyarak Maan ’da tamamlama çabasına girdiler. *** Tayyip Erdoğan’ın, “Ortadoğu’da güçlü lider” olmak sevdasıyla devletin olanaklarını Suriye’de ki iç savaşta barışın tesisiiçin kullanması yerine Esad karşıtı çeteleremühimmat olarak götürmesi, Maan’lı çocukların İrticacı terör örgütü mensuplarınca öldürülmesine olanak tanıyor. AKP hükümeti tarafından desteklenen Suriye’deki irticacı çeteler

kendi aralarında iktidar kavgasına tutuşsa da,söz konusu Alevi katliamı olunca birleşerek eylem birliği yapabiliyorlar.Suriye’nin batısını kana bulayan IŞİD’ebağlı çeteler ile İslami Cepheörgütleri Halep’te birbirlerine saldırırken Maan’dabirleşerek Alevi katliamı gerçekleştirmeleri Sünni İslami milislerin Aleviler için besledikleri kinini ortaya koyuyor. *** Hama’da ki Alevi katliamına mühimmat desteği sunarak insanlığa karşı suç işleyen Tayyip Erdoğankendi ülkesinde kaybolan itibarını Suriye’de ki terörist çetelerle işbirliği yaparak arama refleksi gösteriyor. Eğer öyle değilse komşuda süregelen soykırıma destek vermek suretiyleUluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanmayıgöze alacak kadar izansızlık başka nasıl izah edilir?

Bir yandan geçen haftadan beri Kabataş yalanı tartışılmaya devam ederken, araya Güler’in ses kayıtları da girdikten sonra son günlerde en çok heyecan yaratan konu Korkmaz ailesinin İstanbul’a gelişi ve maçta yaşananlar oldu. Ayrıca Ahmet Atakan’ın doğumgünü ve “100 bin Euroluk tekne alınan çocuk videosu” da çok konuşulan konular arasında öndeydi. Tekneye duygulanıp, ağlayan 13 yaşındaki çocuğun “anlayamazsınız” gibi sözleri popüler oldu. Gürkan KORKMAZ @Alimivurdular Bu taraftar belirlemedi Ali İsmail’in renklerini ama bu seçimi doğru yaptığını gösterdi.Herşey çok güzeldi;Teşekkürler Fenerbahçe taraftarı! Zafer Cömert @Abdocan_Comert Cebinde kuruş parası olayan ve katledilen kardeşim Trilyona 3-5kuruş diyen bakan çocuğu Ve bu birkaç kuruşa tekne. Berkin Elvan @Berkin_Elvan Fenerbahçe taraftarına teşekkürler. Yoğurtçu parkı ve maçta yaşananlar için #AliİsmailKorkmaz #FenerbahçeYıkılmaz #AhmetAtakan #BerkinElvan Muharrem Ayvalıtaş @MEHMETAYVALITAS Bir fenerli olarak Fenerbahçe maçına Galatasaray formasıyla geldim... @dereotundan Maç bitti, skor umrumuzda değil. Ali İsmail diye bagırdık, annesi abisi sahaya girdi. Biz ağladık... Unutmayacağız!


KULTUR-SANAT

18

18 Şubat 2014

Ken Loach’a yaşam boyu başarı ödülü 64’üncüsü düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach’ı Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık gördü.

Bi Küçük Eylül Meselesi Yönetmen: Kerem Deren Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Engin Akyürek tür: romantik

Sorunsuz mutlu bir hayata sahip olan Eylül talihsiz bir olay sonucu yaşamının son bir ayını unutur. Kafasını toplamak için Bozcaada’ya gider ve tuhaf bir adamla tanışır.

VAMPİR AKADEMİSİ Yönetmen: Mark Waters Oyuncular: Zoey Deutch, Lucy Fry, Sarah Hyland tür: fantastik, Komedi

35 ülkede en çok okunanlar listesinden inmeyen Vampir Akademisi serisi ilk kitabını en heyecanlı şekilde, genç oyuncu kadrosuyla beyaz perdeye taşıdı.

İSTANBUL sara kürkçügil

Filmlerinde sosyalist kimliğini her zaman öne çıkaran Loach, sıradan insanı ele alarak onun günlük yaşamını, yaşadığı sosyal ve maddi zorlukları tüm çıplaklığıyla ortaya sermiştir. 6 kez Cannes Film Festival’inde büyük ödül alan yönetmen, 90’lardan sonra, Gizli Gündem, Raining Stones, Nikaragua’daki Sandinist hareketi işleyen Carla’s Song Carla’nın şarkısı, İspanya iç savaşına katılmış bir İngiliz’in hikâyesi Toprak ve Özgürlük, çaresizliğin umut ile harmanlandığı Benim Adım Joe, İngiltere’de demiryollarının özelleştirilmesinin demiryolu işçilerinin üzerindeki etkisini anlatan Demiryolcular gibi filmleri yönetti.

ASLI ARSLAN UZUN yazdı

Yönetmenin son filmi 2013 yılında gösterime giren Britanya tarihinde önemli bir yeri olan 1945 yılı, savaş sonrası Britanya’nın yaralarını sarma ve tekrar birlik içerisinde olma mücadelesini anlatan 45 Ruhu`dur. 70’ler ve 80’ler boyunca, fimleri dağıtım zorluğu, politik sansür ve ilgi yoksunluğu gibi sorunlarla karşılaştı. Thatcherizm’in İngiltere’de iktidarda olduğu dönemde konularını alt sınıflardan, yoksulların yaşamından alan sosyal içerikli filmler yapan Loach, madencilerin grevini anlatan A Question of Leadership isimli belgeseli ile Muhafazakar Parti’nin büyük tepkisini çekti. Ken Loach, 2009 Temmuz ayında Avustralya`nın Melbourne şehrinde gerçekleşen film festivalinde

Kadın cinayetleri ve şiddete karşı dur demenin yolu filmden geçsin istediler. Şimdi 3 kısa film hazırlıyorlar. Bu 3 kısa filmin her birini iki farklı yorum ve oyuncularla çekiyorlar.

Antalya’ya yolu düşenler buranın nasıl güzel bir kokusu olduğunu bilirler. Geçmişin mirası açık hava tiyatrolarıyla her yer sahnedir aslında Antalya’da. Oyun ve oyuncunun kokusu sinmiştir havasına. Son zamanlarda sadece bir eğlence ve tatil mekanı olarak anılsa da fark edenler için ötesini görebilmek çok da zor değildir. Bu nedenle umudumu hiç yitirmedim bu şehre karşı. İçinde barındırdığı tarih kadar anlamlanacak bir gün içinde barındırdıkları da. Film fes-

tivaliyle yıllarca birçok oyuncuya ev sahipliği yapmıştır ama kendini anlatan çok az film karesi vardır. İşte geçtiğimiz ay tüm bunlardan yola çıkarak yönetmen Cengiz Uzun öncülüğünde ‘ANTALYA REPLİK SANAT MERKEZİNDE’. İlki; yapılan KISA FİLM ATÖLYESİ’NDE bir araya toplanan insanlar, öncelikle anlatmayı yani bir film nasıl çekilir sürecini birlikte paylaştılar. İlki başarıyla sonlandırılmıştı. Ekip daha fazlasını paylaşmak için istekliydi. Ama bu kez söylemek

yarışan `Looking for Eric` filmini sahibi olmaktan gurur duyduğunu İsrail`i gerekçe göstererek geri çekti. belirterek “Bu sadece benim için Festivalin sponsorunun İsrail oldu- büyük bir onur değil, filmlerde ğunu öğrendiğinde, `Şiddet üreten çalışanlar için de öyle” dedi. Loach, devletin gölgesinde sanat yapılmaz. “Her film bireysel bir yolculuk. O Sanat savaşa ve yok etmeye değil, kadar çok anlatılacak hikâye, tanımbarışa ve insanlığa hizmet eder. İs- lanacak karakter var ki” diyerek film rail, Ortadoğu`daki politikalarını yapmayı “uzun bir yolculuk” olarak gözden geçirmeli` dedi. niteledi. Loach filmlerinin bir sosyal 2012 yılında Torino Film Fes- ya da siyasî gündemi zorlamaya çativali’nde yaşam boyu onur ödü- lışmada ne kadar iddialıysa, o amaca lüne değer bulundu ancak Loach ulaşmada o kadar az başarılı oldufestivali düzenleyen Ulusal Sinema ğunu da söyledi. Festivalin basın toplantısında Müzesi’nde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılmasını ve gü- en büyük başarılarından birinin vencesiz düşük ücretle çalışmaya 1960’ların ortalarında çektiği Eve direnen işçilerin işten çıkartılmasını Gel adlı filmi olduğunu anlattı. görmezden gelemeyeceğini açıklaya- Ken Loach’un trajikomik filmi ise rak ödülü reddetti. Raining Stones Berlinale Palast’ta Bu sene ise Altın Ayı Ödülü’nün gösterilecek.

RoboCop Yönetmen: José Padilha Oyuncular: Joel Kinnaman, Gary Oldman Tür: Dram

2028’de ağır yaralı polis Alex Murphy robot teknolojisi ile yarı robot yarı insan olan RoboCop haline getirilir fakat hala geçmişinden izler taşımaktadır.

Düğün Dernek rekora koşuyor

Antalya’da anlamak ve anlatmak için çıkılan adı kısa kendi uzun yolculuk... istedikleri şey her gün duydukları, okudukları, yıllarca yaşadıkları bir probleme aitti. Kadın cinayetleri ve şiddete karşı dur demenin yolu filmden geçsin istediler. Şimdi 3 kısa film hazırlıyorlar. Bu 3 kısa filmin her birini iki farklı yorum ve oyuncularla çekiyorlar. Bu sürece tanıklık gerçekten bir şans. Çünkü kendilerine yabancı hatta uzak buldukları hayatların nasıl da bir nefes kadar yakın olduğunu keşfediyorlar. Tabii ki anlatmanın yolu anlamaktan geçiyor. Her bir hikayeyi

anlamaya çalışırken dünyada her gün ölen, öldürülen milyonlarca kadının kalp atışlarını dinliyorlar artık. Ve bir kez daha sanat farkındalığı arttırıyor. İlk günlerde sadece bir filmde oynamak duygusunun peşine düşmüş insanoğlu oyunla kendini keşfediyor yani. Dileğim bu 6 film çekimleri başarıyla tamamlanıp seyir kısmında da aynı kalp atışlarıyla buluşma fırsatı yaşatsın...

Tüm zamanların en çok izlenen Türk filmi unvanını “Fetih 1453”ten alma yolunda ilerleyen “Düğün Dernek”, yeniden montajlanıyor. Filmin 35 dakika daha uzun olan versiyonu 21 Aralık’ta vizyona girecek. 6 Aralık’ta vizyona giren Türkiye’nin en çok izlenen filmi Düğün Dernek sinemalarda rekora koşuyor ve durmuyor. Aynı ülkede çalışabilmek için acilen evlenmek zorunda olan Sivaslı Tarık ile Letonyalı Nugesha’nın silahlı dayaklı düğün macerasını beyazperdeye yansıtan film, şu ana kadar 6 milyon 334 bin kişi tarafından izlendi. Filmin uzun versiyonu ise 21 Mart’ta vizyona girecek. YARIN KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Kahkaha zamanı

Susturulan kadınlar

Film zamanı!

Uykusuz dergisinden de tanıdığımız Alpay Erdem yazılarıyla güldürdüğü gibi Stand-up’larıyla da çok eğlendirecek ve bol kahkahalar attıracak. 21 Şubat Cuma günü saat 20:00’da BKM Mutfak Sahne’de seyircileriyle buluşuyor.

Üç Kadın Bin Turna adlı gösteriyle kadınların yaşadığı haksızlıklar, nasıl susturuldukları ve toplumun kadına bakışı en güzel şekilde sahneye taşındı. 18-25 Şubat Salı günleri 20:30’da Emek Sahnesi’nde izleyicilerini bekliyor.

İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali 13 yıldır 70 bine yakın izleyicisiyle dünyanın her yerinden bakış açılarını bu sene de 13-23 Şubat tarihleri arasında çeşitli mekanlarda sinema severlerle buluşturuyor.


SPOR

19

18 Şubat 2014

Dev pankartla gönderme Spor Toto Süper Lig’in 21. haftasında Fenerbahçe ile Kasımpaşa kozlarını paylaştı. Karşılaşma öncesi, Türk Telekom tribününde “Korkmadan yürüyoruz. Şampiyon olacağız” yazılı büyük bir pankart açıldı. spor onur şeker

Fenerbahçeli Avukatlar Derneği’nin Bağdat Caddesi’nde düzenlediği “Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet” yürüyüşüne katılan taraftarlar, yürüyüşten sonra stadı doldurarak, tezahüratlarına tribünlerde devam etti. Gezi Parkı direnişi sırasında Eskişehir’de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi de tribünde karşılaşmayı izledi.

Karşılaşmanın 34. dakikasında “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarıyla inleyen stadyum hemen ardından “Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz” marşı ile yankılandı. Fenerbahçe, Kasımpaşa’yı 2-1 devirerek ligdeki kötü gidişatına dur dedi Süper Lig’in 2. yarısında çıktığı son iki deplasmandan da puansız ayrılarak sarsılan

lider Fenerbahçe, 9 haftadır kazanamayan Kasımpaşa ile karşılaştı. Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanan ve hakem Fırat Aydınus’un düdük çaldığı mücadelede Fenerbahçe Kasımpaşaspor’u Emre Belözoğlu (64. dk) ve Bekir İrtegün’ün (81. dk) golleriyle 2-1 mağlup etti. Kasımpaşa‘nın tek golünü ise 79. dakikada Malki kaydetti.

Maça damgasını vuran bir diğer olaysa Emre’nin küfrü oldu Maçın ilk dakikalarında şok bir olay yaşandı. 6. dakikanın henüz başlarında yaşanan olayda Emre Belözoğlu, Kasımpaşa kulübesine yönelerek küfür etti. Emre’nin küfrü ekrana net bir biçimde yansıdı.

Irkçı söylemleri ve agrasif tavırlarıyla adından sıkça söz ettiren Emre Belözoğlu Fenerbahçe Kasımpaşa maçında da yine yaptıklarıyla maça damgasını vurdu. Fenerbahçe’nini Kasımpaşa’yı 2-1 mağlup ettiği maçta Kasımpaşa yedek kulübesine küfrederken Lig Tv ekranlarına yansıdı. Geçtiğimiz yıl 24 Şubat’ta yine Kadıköy’de oynanan maçta Kasımpaşa Sportif Direktörü Oğuz Erkan’a küfür etmesi yargıya taşınan Belözoğlu’na 2 yıl 4 ay hapis istemiyle dava açılmıştı. Fenerbahçe yönetiminin Belözoğlu’nun bu tavırlarına ne kadar daha anlayış göstereceği ve bu hareketinden sonra TFF tarafından ceza alıp almayacağı merakla bekleniyor.

Uyanması zaman alacak Fransa’nın Alplerinde yer tun ne zaman uyanacağı ile ilgili ciddi bir alan Meribel’de 29 Aralık’ta açıklama yapılabilmiş değil. Üç aşamada gerkayak yaparken düşerek başını ta- çekleşecek uyandırma işlemi Schumacher’in şa çarpan ve ağır yaralanan efsanevi vereceği tepkilere göre şekillenecek. Bu süre Formula 1 pilotu Michael Schumac- için görülebilir zaman dilimi olarak 2 hafta her, 39 gündür beyin travmasına bağlı öngörülse de, efsane pilotun uyandırılmasıolarak komada bulunuyor. Alman Bild nın aylar sürebileceği söyleniyor. Schumi’nin Gazetesi’nde yer alan habere göre, dok- menajeri Sabine Kehm, ünlü pilotun uyantorlarının bir hafta önce narkozu azaltarak dırılma aşamasının uzun süre alabileceğini uyandırma aşamasına aldığı efsane pilo- belirtti. SPOR

Tekvandoda inanılmaz ölüm

Mısır’ın Luksor kentinde düzenlenen Afrika Kupası’na katılan Türkli sporcu Seyithan Akbalık, müsabaka esnasında fenalaşarak yaşamını yitirdi. Alınan bilgiye göre, müsabaka esnasında fenalaşarak, yere yığılan Akbalık, kaldırıldığı hastanede müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Tekvando Federasyonu Genel Koordinatörü Ramazan Erçin’den alınan bilgiye göre, Luksor kentinde katıldıkları Afrika Kupası’nda, bugün sabah seansında 63 kiloda tatamiye çıkan 21 yaşındaki Akbalık’ın, müsabaka sırasında fenalaşarak yere yığıldını söyledi. Sporcuya ilk müdahalenin salonda yapıldığını anlatan Erçin, “Sporcu hemen hastane-

ye götürülmüş ancak yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Genç arkadaşımızı kalp krizinden kaybettik” dedi. SPOR

La Liga’da sahaya sis bombası atıldı

Celta Vigo’nun deplasmanda Villarreal’i 2-0 yendiği maçta sahaya sis bombası atıldı, maç 17 dakika durdu. La Liga 24. haftasında oynanan Villarreal-Celta Vigo maçında sahaya sis bombası atıldı. Golsüz devam eden maçın 83. dakikasında konuk Celta’nın Orellana’nın golüyle öne geçmesinden 4 dakika sonra Villarreal tribünlerinden sahaya, yoğun duman çıkartan ve göz yaşartıcı gaz etkisi olan sis bombası atıldı. Maçın bitimine 3 dakika kala futbolcuların

etkilenmesi üzerine hakem oyunu durdurarak, futbolcularla birlikte soyunma odasına gitti. Yaklaşık 17 dakika sis bombasının etkisinin gitmesini bekleyen hakem, daha sonra tekrardan sahaya dönüp maçın kalan 3 dakikasının oynanması kararını aldı. Yaşanan olaydan dolayı stadın neredeyse tamamı boşalırken, sahaya çıkan futbolcular kalan dakikaları oynadı. Celta, 90. dakikada Nolito’nun golüyle skoru 2-0 yaparak, Villarreal deplasmanından 3 puan almayı başardı. SPOR


Hapishaneye söz verdiler İtalya’da bir hapishaneden eski usul bir firar gerçekleşti ve iki mahkum, hapishanenin penceresindeki parmaklıkları testereyle kestikten sonra birbirine bağladıkları çarşafları aşağı

sarkıtarak kaçtı. Silahlı soygun suçundan hüküm giymiş olan iki mahkum, arkalarında bıraktıkları mektupta, “Sorunlarımızı çözer çözmez geri döneceğiz” dediler. toplum

İstediğin sorudan başlayabilirsin Bülent

Bursa’da gazeteciler, Bülent Arınç’a soru beğendiremedi. Biz de bir gazeteciye “Güzel soru sor” diye bağırabilen Arınç’a Yarın Haber olarak gayet ‘güzel’ sorular hazırladık; Ülkeyi nasıl soydunuz? Hırsızlar nasıl tahliye edildi? Ali’yi, Ethem’i, Mehmet’i kim öldürdü? Medyaya olan baskılar? Başörtülü bacınızın yalan çıkması? HSYK? Sansür? Bir de özgül ağırlık ne alemde? TOPLUM özge doğan

Eşi tüp bebek yöntemi ile ikizlere hamile kalan İsveçli koca, iki bebeğe bakacak enerjisinin olmadığını ve kandırıldığını öne sürerek babalığın iptalini talep etti. İsveçli baba, tedaviye tek bebek için onay verdiğini, ikiz bebek babası olmak istemediğini ve kandırıldığını iddia ederek, babalığın iptal edilmesi istemiyle mahkemede dava açtı.

Gözyaşlarıyla görmeye alışık olduğumuz Bülent Arınç, Bursa’da duygusal tavrından zerre eser taşımayan bir tutumla gazetecileri azarladı. Gazetecilerin sormaya çalıştığı 4-5 tane sorunun birine bile cevap vermeden oradan uzaklaşan Bülent Arınç’ın tavrı Başbakan Erdoğan’ı hatırlattı. Ne vereyim Bülentime Kendisine Başbakan Erdoğan’ı eleştirdiği için sınır dışı edilen Azerbaycanlı bir gazetecinin sorulması üzerine Arınç, soruyu soran gazeteciye “Güzel soru sor” diyerek bağırdı. Arınç tarafından azarlanan ancak diyaloğun ilerleyen bölümünde anlaşılmaz biçimde Bülent Arınç’ı övmeye başlayan muhabirin Bülent Arınç’a ‘yakışıklı milletvekili’ yakıştırması ise Arınç’ı mest etse de mütevazi davrandı ve ağzından, ‘oooohhvv’ ifadesi dökülüverdi. çalışmadığı yerden soru gelirse… Güldürürken kızdırma özelliğine haiz Bülent Arınç ilerleyen günlerde basınla girdiği amaçsız sohbetlerini sürdürdü. Hüseyin Ağa Camii’nin açılışının ardından konuşan –daha doğrusu ko-

18SORU cAN UZ Öğrenci/istanbul

nuşmayan- Arınç, kendisine sorulan Türkiye’nin bugünlerde en kritik gündemlerinden olan şu iki konu hakkında şu mana(!) dolu açıklamaları lütfetti: Muhabir: Süleyman Aslan’ın tahliyesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Arınç: Hiçbir şey düşünmüyorum. Muhabir: Kabataş görüntüleri hakkında değerlendirmeniz var mı? Arınç: Değerlendiremiyorum. Verdiği cevaplarla adeta evrenin sır-

rını çözdüğünü belli eden Arınç, ardından saç baş yolduran şu yorumunu da ekledi: “Hep benim ne düşündüğümü soruyorsunuz. Ben ne kadar önemli bir insanmışım”. Öyle anlaşılıyor ki birilerinin Arınç’a hükümet sözcüsü olduğunu hatırlatması gerekiyor. Türkiye’nin çalkalandığı gündemlere, “Bilmiyorum, ilgilenmiyorum, değerlendirmiyorum, bana neden soruyorsunuz” diyen

Arınç, –ki kendisi hükümetin sözcüsüdür- kendisine yöneltilen soruların şahsına değil hükümetinin icraatlarına yönelik olduğunu anlaması gerekiyor. ‘Yakışıklı’ milletvekilimiz için… Biz de Bülent Arınç’ın sitemine kulak vererek ona sorduğumuz ‘güzel’ soruları cevaplamasının ardından Güney’de bir yerlere inerek organik ‘ananas’ yetiştirmesini tavsiye ediyoruz.

Bunu dokuyan çocuk kör öldu Kocaeli’nin Hereke ilçesinde 4 kuşaktan bu yana halıcılık yapan Ör ailesinin Hereke’de ayakta kalmayı başaran halı atölyelerinden Han Halıcılık’ta, bugüne kadar dünya rekoruna ulaşılmış birçok ipek halı imal edildi. Santimetrekaresinde 50 düğümden başlayan çeşitli halılar da imal edilen ‘Han Halıcılık’ta, son üretilen

ve koleksiyoncuların ‘Muhteşem sanat eseri’ olarak nitelendirdiği 15x15 santim ebadında, santimetrekaresinde 1600 düğüm bulunan neredeyse el büyüklüğündeki ipek halı koleksiyoncuların da gözdesi oldu. Han Halı sahiplerinden Nurhan Ör, bunun dünyanın en ince halılarından biri olduğunu söyledi. toplum

Sana gül derim gülün ömrü uzun olur

1. En sevdiğiniz erdem? Sevecenlik 2. Başlıca özelliğiniz? Dürüstlük 3. Mutluluk nedir? Sevdiklerimin yanında olmak 4. Mutsuzluk nedir? Sevdiklerimden uzak olmak 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Yalancılık 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Sözünün eri olmamak 7. En sevmediğiniz şey? Dalga geçilmek 8. En sevmediğiniz kişiler? Tayyip Erdoğan 9. En sevdiğiniz iş? Satranç 10. En sevdiğiniz şair? Can Yücel 11. En sevdiğiniz yazar? Orhan Veli 12. Kahramanınız? Wolverine 13. Kadın kahramanınız? Supergirl 14. En sevdiğiniz çiçek? Kaktüs 15. En sevdiğiniz renk? Siyah 16. En sevdiğiniz yemek? Ispanak 17. En sevdiğiniz düstur? Gömlek 18. En sevdiğiniz söz? Tek bildiğim şey hiçbir şey bilmediğimdir

Tek bebek istedim

Sevgililer gününde sevgiliye verilen en güzel hediye olan gül, Türkiyeli bilim adamlarının araştırma geliştirme çalışması sonucu artık bir günlük değil uzun yıllar yaşayacak. Cam fanus içinde özel bir sıvı içinde hazırlanan güller, istendiğinde toprağa dikilebiliyor. Proje kapsamında minyatür çeşitteki güller özel bir sıvı içine yerleştiriliyor, gül yağının damıtıldığı imbik şeklindeki cam fanusların içine konuluyor. Proje ile cam fanus içinde üretilen güller 4 - 6 ay dayanabiliyor, istenildiğinde toprağa da dikilebiliyor. Sevgililer gününe özel olarak hazırlanan küçük cam gülleri 7,5 lira, büyük cam gülleri ise 15 liradan satışa sunuluyor. toplum

İstanbul’un yeni silüeti

Marilyn geldi Marilyn Monroe’ya benzerliğiyle Cannes’ da tüm dünyanın dikkatini çeken ve “Memory Monroe” sahne ismini kullanan Claudia Kooij, Nişantaşı’ndaki bir AVM’de gerçekleştirilen “14 Şubat Sevgililer Günü” kutlamalarına katıldı. Marilyn Monroe’ya oldukça benzeyen Claudia Kooij, Monreo’nun en sevilen şarkılarını seslendirdi.

Bağımlı soyguncu Frankfurt’ta bir Türkiyeli, bir bankada görevliye ‘Bu bir baka soygunudur, bana 1.000 euro verin’ yazılı kağıdı uzattı ve polis alarm düğmesine basmasını istedi. Adam duruma şaşıran görevliye, uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak istediğini ve bunun için de en uygun yerin hapishane olduğuna karar verdiğini anlattı.

Sevgili arayan adamın dramı

Gaziantep’te, animasyoncu 45 yaşındaki Reşat Yaşar, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne yalnız girince ilginç bir yönteme başvurdu. Yaşar, üzerine ‘Acil bir sevgili arıyorum, canıma tak etti’ yazılı kostüm giyerek kent merkezinde dolaştı. Bekar olan ve 2 yıl önce sevgilisinden ayrılan Reşat Yaşar, kent merkezindeki Yeşilsu Parkı’nda, üzerine giydiği ‘Acil bir sevgili arıyorum, canıma tak etti’ yazılı kostümle dolaştı. Yaşar, kendisiyle ilgilenenler içinde kostüme cep telefonu numarasını yazdı. Yaşar yürürken, ‘Bekarlık canıma tak etti’ diye de bağırdı. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.