Yarın 126

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

18 Mart 2014 Salı Sayı: 126 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Hakan Öztürk AKP’nin halkı susturma çabalarını Yarın için değerlendirdi:

haksızsan . . halk hareketini bastıramazsın Yarın Gazetesi köşe yazarı ve EHP Siyasi Büro üyesi Hakan Öztürk ile AKP’nin ve özellikle Erdoğan’ın köşeye sıkışarak sokağa çıkan milyonlara karşı provokasyonlarını konuştuk. İşte röportajdan satır başları:

Erdoğan’ın iç savaş gürültüsü

Çabalar oldukça temelsiz

Başbakan, yolsuzluklarının üzerini örtebilmek için herşeyi göze aldı. Hakan Öztürk’e göre; Erdoğan, bu büyük skandalın hafızalardan çıkabilmesi için sonu kanla biten bir iç savaştan dahi imtina etmeyecek. Öztürk, Erdoğan’ın Berkin için bir başsağlığı bile dilememesini bu iç savaşa ne kadar hazır olduğuna bağlıyor.

Ancak Hakan Öztürk, bunun kolay bir yol olmadığını, Erdoğan açısından da türlü çelişkiler barındırdığını ifade ediyor. Çünkü halkın karşısına diktiği bilhassa eli sopalı ve palalı kişileri, ne kitlesine açıklayabilir ne de savunduklarına referans olarak sunabilir. Foyası eninde sonunda ortaya çıkacaktır. esas mesele 06-07

Polis hedef alarak ateş etti Gezi direnişi sırasında Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin kafasına isabet etmesi sonucu hastaneye kaldırılan ve 269 gün boyunca verdiği yaşam savaşını geçtiğimiz günlerde kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın vurulmasına tanık olanlar ifade verdi. Berkin’i hastaneye kaldıran iki kişinin İfadelerine göre Berkin’i vuran kasksız polis doğrudan onu hedef alarak ateş etti. İlk anda bilinci açık olan Berkin hastaneye giderken bayıldı ve bilinci kapandı. Görgü tanıkları o gün Berkin’in “Ekmek almaya gidiyorum, yeter artık atmayın” dediğini kaydetti.

03

Metroda nara atanların görüntülerini gördük. Onlar nedir mesela? Onlar milliyetçi midir? Onlar radikal İslamcı mıdır? Ortalığa küfürler saçarak konuşan birinin İslamiyet ile ne alakası olabilir? Bildiğin lümpen o insanlar. Ama Erdoğan o kadar zor durumda ki onlarHakan Öztürk dan bile medet umuyor.

İnsanların isyan oklarının ona dönmesi yerine en ilkel türden bir iç savaşa çoktan hevesli Tayyip Erdoğan. Yeter ki kendi yolsuzlukları gürültüye gitsin. Öyle bir iç savaş gürültüsü çıksın ki; onun yolsuzlukları da arsızlıkları da bu gürültünün arkasında kalsın. Erdoğan bunun için her şeyi feda etmeye hazır.

12 Eylül öncesini düşünürsek, devlet bunu tam teşekküllü olarak komandoları ile yaptığında bile halk hareketini tam olarak bastıramadı. Tankıyla topuyla gitti, her türlü gücüyle üzerine gitti.Bunun böyle kolay çözümü yok. Çünkü haklı değillerdi. Haksızken bunu yürütmek ve başarmak kolay değil.

Taksim Dayanışması davası 12 Haziran’da

Koruma alan kadınlar yaşamak istiyor

Bursa’da üç yıl önce boşandığı kişi tarafından Şubat ayında işine giderken vurulan, daha hastaneye kaldırılmadan, polisten “Madem vurulacaktın, koruma isteseydin” cevabını alan S. yaşam hakkı için verdiği mücadelesini Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile birleştirdi. Devletin kadınları korumasının ne kadar önemli olduğunun dersini veren S. ile kadına yönelik şiddeti ve devletin koruma konusunda verdiği önemin düzeyini konuştuk. güncel 08

ü

YGS soruları bu sene yayınlanmayacak ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, Nuran Çakmakçı’ya verdiği röportajda, 2014’te bazı sınavların yazılı olacağını ve sınav sorularının YALNIZCA yüzde 10’unun yayınlanacağını söyledi. Demir, gerekçe olarak, “Ölçme kabiliyeti yüksek sorular tekrar kullanılabilir” dedi. güncel 09

Öğrenciler Beyazıt ve Halepçe’yi unutmadılar Dün (17 Mart) 16 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nde ve Halepçe’de yapılan katliamlar sonucu kaybedilenler için anma yapıldı. Yüzlerce öğrenci katledilenlerin hesabını sordu. Gezi şehitlerini unutmayan öğrenciler, Berkin’in anısına Eczacılık Fakültesi önüne ekmek bıraktılar. EĞİTİM 12

Taksim Dayanışması iddianamesi İstanbul 33. Asliye Ceza mahkemesi tarafından kabul edildi. Taksim Dayanışması suç örgütü olarak

gösterildi. Deniz gözlükleri, kaskları suç delili olarak gösterilen iddianamede Gezi Parkı’na doğru yürümek “kanunsuz gösteri” sayıldı. güncel 09

Sahte kanıt için sahte rapor

Ethem Sarısülük’ü silahıyla ateş edip öldüren polis Ahmet Şahbaz’a verilen üç ayrı raporun birbiriyle çeliştiği, ilk iki raporda hiç yer almayan “bilekteki yırtık” bulgusuna dokuz gün sonraki üçüncü rapora “bileğine taş geldiği için silahı ateşlendi” şeklinde sahte kanıt yaratabilmek için eklendiği ortaya çıktı. Ankara Tabip Odası rapora itiraz etti. güncel 03

İmkanlarımızla sandığa SİBEL UZUN Sonuna kadar GÜLSÜM KAV

04 Uyanış 10 Ana fikir

Annesinin kuzusu halkının göz bebeği 11 GÜN ÇAĞ AYDIN Prizma

güncel 09

güncel 04

güncel 04

Kimi gözaltına alacaklarını şaşırdılar

KCK’de tahliye talebine ret

Bekir Bozdağ hala ‘montaj’ diyor

Aydın’da ayakkabı kutusu satan esnaf gözaltına alındı.

‘KCK’ tutsakları ‘Dağa çıkabilirler’ bahanesiyle tahliye edilmedi.

Bozdağ, Erdoğan’ın itirafına rağmen ses kayıtlarına montaj dedi.


TOPLUM

02

18 Mart 2014

İlk uzay canlı yayını

Dünyada ilk kez uzaydan canlı yayın yapılıyor. National Geoprapghic, astronotların Uluslararası Uzay İstasyonu’nda nasıl yaşadıklarını yayınlayacak. Astronotlar Rick Mastracchio ve Koichi Wakata Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki yaşamın kamera arkasını gösterecek. Mikro yerçekiminde aylarca nasıl yaşadıklarını, baş aşağı nasıl uyuduklarını, nasıl dinç kaldıklarını, hijyenlerini nasıl sağladıklarını ve herkesin en çok merak ettiği konulardan biri olan tuvaleti nasıl kullandıklarını göreceğiz. Yaklaşık iki saat sürecek ve National Geoprapghic’ten yapılacak canlı yayına Soledad O’Brien ev sahipliği yapacak. toplum

Antik kentin üstüne AVM

Türkiye’de rant uğruna tarihi değerlerin yok edilmesi sürüyor. Son olarak Bursa’daki Myrleia antik kentinin, üstünde yapımına izin verilen süpermarketin bodrumuna hapsolduğu ortaya çıktı. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından, antik kentte 5 katlı yapılaşmaya da izin çıktığı da belirtiliyor. Halk ise tarihin yok edilmesine tepkili. toplum sanem deniz kural

Alzheimer 3 yıl önceden bilinecek

Araştırmacılar, Alzheimer’ı 3 yıl önce saptayan bir test geliştirdi. Testin doğruluk payı yüzde 90. 70 yaş ve üzeri 500 kişi 5 yıl boyunca takip edildi. Alzheimer’a yakalanan 53 kişinin kan değerleri, sağlıklı 53 kişi ile karşılaştırıldı. Kandaki 10 yağ seviyesinin iki grupta farklılık gösterdiği görüldü. Araştırmacılar, bu değerlere bakarak hastanın 3 yıl içinde Alzheimer’a yakalanıp yakalanmayacağını söylemenin mümkün olduğunu belirtiyor. Araştırma, Alzheimer’la mücadelede çığır açabilecek bir adım olarak değerlendiriliyor. Zira, Alzheimer tedavisine ne kadar erken başlanırsa ilaçlar o kadar etki gösteriyor. toplum

Türkiye’de tarihi eserler ve doğal alanların korunmasına yönelik mücadeleler sürerken, bir yandan da var olanlar üzerindeki rant hesapları bitmiyor. Son olarak, Bursa’da Myrleia antik kentinin üzerine süpermarket kurulduğu belirtildi. Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Myrleia antik kentinde bina kat yüksekliğini arttıran ve kentin bir kısmını imara açan yeni imar planı, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylandı. Antik kent üstüne yapılan süpermarketin inşaatı da tamamlandı. KARARLAR ÇİĞNENDİ Uludağ Üniversitesi, 2010 yılında Bursa’nın Mudanya ilçesinde 1. derece SİT alanı olan bölgenin yakınında yaptığı yüzey çalışması sırasında yoğun seramik parçalarına rastlayınca Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na bölgenin 1. derece SİT alanı ilan edilmesini önerdi. Koruma kuruluysa tarihi limanı 3. derece SİT alanı ilan ederek imara açtı. Ardından Tesco Kipa Kitle Pazarlama Şir-

Sri Lanka’da cellat olarak işe yeni alınan kişi, hayatında ilk kez darağacını görünce şoka uğrayıp istifa etti. Bu istifa, bu yılki üçüncü istifa oldu. 1976’dan bu yana idam cezası infaz edilmemiş olsa da, idam cezasına çarptırılmış 400’den fazla mahkûmun bulunduğu Sri Lanka’da hükümet, her ihtimale karşı bir kişilik bir cellat kadrosunu sürekli hazır bulunduruyor. Sri Lanka Cezaevleri Genel Müdürü Çandrarathna Pallegama, cellatlık görevine getirilen 40 yaşındaki şahsın, günlerce eğitimden geçtikten sonra darağaçları ile ilk kez karşılaştığında şok geçirdiğini ve korkuya kapıldığını belirtti. toplum

sayı: 126

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

selçuk kaygısız Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say Özge Doğan sanem deniz kural Serkan Atak Oğuzhan Özkan koray karadere Arda içil taygun kon Burak Kiper RIfat çapar onur toper Sara küçükgil Berke Cengiz

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz onur şeker

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

DAVA SÜRÜYOR Antik kent üzerine kurulan süpermarketin yıkılması için açılan dava devam ederken, Mudanya Beledi-

yesi tarafından hazırlanan ve antik kentin bina kat yüksekliğini 2’den 5’e çıkartan 1/1000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanarak koruma kuruluna gönderildi. Plan kurul tarafından da onaylandığı takdirde tarihi Myrleia antik kentinde 2 olan kat yüksekliği 5’e çıkarılacak, Myrleia antik kentinin liman kısmında bulunan 50 bin metrekarelik alan ise turizm alanı olarak imara açılacak. HALK MÜCADELE EDİYOR Antik kent üstünde yapılan süpermarket inşaatının durdurulması gerektiğini belirten bölge halkı ise antik kentin imara açılmasına

tepkili. Antik kentin müze yapılması için mücadele edeceklerini ifade eden Myrleia Antik Kent Platformu bölgenin imara açılmaması için şu çağrıda bulundu: “Bizler, süpermarket konusunda olduğu gibi imar konusunda da Myrleia antik kentini savunmaya devam edeceğiz. Bölgedeki tarihi değerlerin ortaya çıkarılması ve bunların başta Bursa olmak üzere tüm dünyanın hizmetine sunulması için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Betonlaşmaya karşı tarihi savunmaya devam edeceğiz. Başta koruma kurulu olmak üzere tüm kurumları da bu konuda sorumlu davranmaya çağırıyoruz.”

Kahveler dernek oldu

Üçüncü cellat da istifa etti

18 Mart SAlı 2014

keti de aldığı ruhsatla bölgede süpermarket yapımına başladı. Ancak süpermarketin temel kazıları sırasında antik kentin M.Ö. 7. Yüzyıl’a ait duvarı ile heykellere rastlanınca bölge halkı süpermarket inşaatının durdurulması için koruma kuruluna başvurdu. İki ay süreyle bölgede incelemede bulunan koruma kurulu, tarihi Myrleia kentinin 3. derece SİT alanı olarak kalmasını uygun bularak kent üzerine yapılan alışveriş merkezinin devam ettirilmesine karar verdi. Kurul tarafından verilen özel izinle antik kentin üzerinde yapılan süpermarketin inşaatı bitti. Yaklaşık 20 metre uzunluğa ve iki metre genişliğe sahip 2700 yıllık kent duvarları ve tarihi kalıntılar, süpermarketin bodrum katında cam çerçeve içine konulmuş. Etrafı cam çerçeveyle çevrilen tarihi kalıntılar süpermarketin içinde müşterilere sergilenecek. Bölge halkı ise antik kent üzerine kurulan süpermarketin yıkılması ve yerine müze yapılmasını istiyor.

Son dönemdeki alkol yasakları vatandaşın olduğu kadar esnafın da tepkisini çekiyor. Alkol yasağına karşı yeni yöntemler üreten esnaf, şimdi de kahvehanelerdeki denetim nedeniyle dernekleşme yoluna gidiyor. Kahvehane denetlemelerinin sıkılaştırılması yüzünden, gece geç saatlere kadar açık kalabilmesi ve alkol servisi yapılabilmesi sorun oluyor. Bu sorunları aşmak isteyen esnaf ise dernekleşme yoluna gidiliyor. Türkiye’nin kahvehane kültürünün

denetlemeler ve çalışma saatleri yüzünden, artık dernek adı altında faaliyet göstermeye başladığı belirtiliyor. Konuyla ilgili konuşan Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Esnaf ve Sanatkarlar Federasyonu Başkanı Murat Ağaoğlu, “Gece geç saatlere kadar açık kalabilmesi, alkol servisi yapılabilmesi, oyun ve kumar oynatılabilmesi nedeniyle kahvehane yerine dernek açılmaya başlandı. Üye sayımız 4 binden 1500’e düştü” ifadelerini kullandı. GÜNCEL

Yine kaçak tekne kazası yine ölüm

Yine kaçak yolcu taşıyan tekne battı, yine ölümler oldu. Datça açıklarında Suriye uyruklu 18 kaçağı Yunan adalarına götürmeye çalışan teknenin alabora olması sonucu 2 kişi öldü, 2’si çocuk 3 kişi kayboldu. Kaçakları taşıyan küçük bir tekne, Sarıliman mevkisinde olumsuz hava koşulları nedeniyle alabora oldu. Sahil Güvenlik botuyla Datça Sahil Güvenlik iskelesine

getirilenler, ambulanslarla Datça Devlet Hastanesine kaldırıldı. Tedaviye alınanlardan 45 yaşındaki Weilsal Rai’nin hayatını kaybettiği belirtildi. Denizde kaybolduğu anlaşılan 4 kişiyi arama çalışmaları yapılırken, Donia Alhavaslı isimli kadının cesedine ulaşıldı. Son dönemde sıkça gelen ölüm haberlerine yenilerinin eklenmemesi için alınması gerekli tedbirler alınmıyor ve ölümler sürüyor. TOPLUM

Tehlikeye karşı birleştiler

Üçünçü Köprü’ye bağlanacak Kuzey Marmara Otoyolu güzergâhında bulunduğu için aylardır hafriyat ve otoyol çalışmalarına maruz kalan Sarıyer Demirciköylüler, son olarak köy yakınına tehlikeli madde taşıyan TIR’lar için kontrol istasyonunun kurulmasıyla isyan bayrağını çekti. Demirciköy Kültür ve Çevre Derneği’nin önderliğinde köy meydanında toplanan Demirciköylüler buradan yol inşaatının bulunduğu

noktaya kadar 1 km. yürüdüler. Kendilerine destek veren Kuzey Ormanları Savunması gibi gruplar eşliğinde basın açıklaması yapan 150-200 kişilik grup daha sonra çevreye verilen orman tahribatını ve “Tehlikeli Madde Kontrol Parkı”nı incelediler. Demirciköy Kültür ve Çevre Koruma Derneği üyesi Hamdi Yasaman, tehlikeli maddelerin parlaması sonucu ormanların ve köyün yanabileceğini belirtti. TOPLUM


GUNCEL

03

18 Mart 2014

Berkin’in vurulmasına tanık olanlar ifade verdiler

Berkin’i kasten vurdular

Gezi direnişinde kafasından yaralanıp 269 günün sonunda hayatını kaybeden Berkin’i hastaneye kaldıran iki kişi ifadelerini verdi. İfadelere göre Berkin’i vuran kasksız polis doğrudan onu hedef alarak ateş etti. Görgü tanıkları o gün oradan geçen Berkin’in “Ekmek almaya gidiyorum, yeter artık atmayın” dediğini kaydetti.

Bozdağ: Montaj olduğunu biliyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dinlemelerle ilgili başlatılmış bir adli süreç olduğunu belirterek, “Ses kayıtlarının ben montaj olduğunu biliyorum. Öyle montaj, kumpas ile değil, cumhuriyet savcılarımız var. Elinde bir belge olan varsa, getirecek savcılara verecek. Adli süreç işleyecek” dedi. Delil ve ispat gerektiğini söyleyen Bozdağ, kendisinin biliyor olmasını, ses kayıtlarının hükümsüz kabul edilmesi için yeterli görüyor. GÜNCEL

Hırsızlığını kabul etti Başbakan Erdoğan Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınında yeni bir gafa imza attı. Erdoğan Kılıçdaroğlu’nun kendisine “Hırsız Başbakan” dediğini söyleyerek. “Hırsız Tayyip desen hadi bunu bir şekilde uydurursun. Ama hırsız Başbakan diyorsun. Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi. Daha önce de ses kayıtlarını “Beni bile dinlemişler” diyerek kabul etmiş, Eskişehir mitinginde ise “Çocuklarıma helal lokma yedirmedim” diyerek adeta hırsızlığını itiraf etmişti. Her gittiği yerde hesap soran halkla karşılaştıkça daha çok gafıyla gündem olacak gibi gözüküyor. GÜNCEL

Sabah Gazetesi ve çirkin habercilik

güncel ELİF KARAN

Berkin Elvan gaz bombasıyla vurulduğunda yanında olan ve onu hastaneye taşıyan iki kişi ifade verdi ve olayın nasıl gerçekleştiğini anlattı. Tanıklardan 17 yaşındaki Ö.K. Berkin Elvan’ın arkadaşı olduğunu, o sabah da olayın meydana geldiği Mahmut Şevket Paşa Caddesi’nde olduğunu anlattı. Ö.K. Savcı Faruk Bildirici’ye verdiği ifadede Berkin’in vurulduğu sokağın tam karşısında olduğunu belirterek ayrıntıları ile anlattı. Ekmek almaya gidiyorum atmayın Bildirici ifadesinde şunları söyledi: “Berkin tam sokaktan döndüğünde gaz bombaları silahları patlamaya başladı, Berkin polislere elini kaldırarak ‘Ekmek almaya gidiyorum, yeter artık, atmayın’ diye bağırdı. Berkin caddeye başını uzattığı anda tekrar ateş etmeye başladılar, Berkin gaz tüfeğinin sesini duyunca irkildi. Sokağa girmek isterken başına kapsül isabet etti. Berkin bağırmaya

başladı, kapsül başına saplanmıştı.” Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’ndeki Fatma Girik Parkı’nda garson olarak çalıştığını, olay sabahı da Vurulduktan sonra bayıldı Bildirici Berkin’in eliyle vurarak ara sokaklardan işe gitmeye çalıştıbaşına saplanan bibergazı kapsü- ğını söyledi. Berkin’in çalıştığı parlünü çıkardığını ve hemen yanına ka oynamaya geldiğini ve buradan gittiklerini kaydetti. Bildirici: “So- tanıdığını belirten Yıldız ifadesinde rular sorduk, konuşturmaya çalıştık. şunları söyledi: “ O sabah otobüsBaşına pamuk falan koymuştuk ki ler çalışmadığı için taksiye bindim, bayıldı, gözleri kapandı. Kucağı- caddenin başında indim. Ara somıza aldık, bir marketin sahibi- kaklardan Fatma Girik Parkı’na nin beyaz aracına binip hastaneye gidiyordum. Tam Berkin’lerin oturgittik. Kucağımıza aldığımızda duğu sokağa geldim, onu gördüm. kusmaya başlamıştı. Polis saldırısı Nereye gidiyorsun, dedim. Ekmek sürdüğü için ana caddeden çıkama- almaya gittiğini söyledi. Bakkalın dık. Ara sokaklardan Okmeydanı kapalı olduğunu söylediğimde de Hastanesi’ne gittik. Burada doktor- ‘Fırına giderim’ dedi. Ben de onun lar müdahale ettiler, ailesini aradı- yanında yürüdüm, yan sokağa girlar. Berkin vurulduktan yaklaşık dik.” 20 dakika sonra bayılmıştı.” Dedi. Saldıran polislerin eşgaline ilişkin Başının arkasından vuruldu ise şunları söyledi: “Vuran poliste Yıldız Berkin’in yaralandığı anı da gaz maskesi vardı, kaskı yoktu. Ara- anlattı: “Beş dakika kadar yürüdük, larında 20 metre mesafe vardı, 20 polis gaz atmaya başladı. Berkin metreden ateş etti. Berkin’i vuran kafasını bir adım öne çıkardı, tam polis KİM marketin önünde du- bu sırada gümüş-parlak renkte bir ruyordu.” cisim boynunun hemen üstüne, baTanıklardan Sunay Yıldız da şının arka tarafına saplandı. Eliyle

Şahbaz için 3 farklı rapor hazırlamışlar

AKP Küçükçekmece belediye başkan adayı Temel Karadeniz seçim kampanyaları kapsamında Sefaköy Sultan Murat Cami’nde siyasi propaganda yaptı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan sonra, camide siyasi propaganda Küçükçekmece’de devam etti. Sefaköy Sultan Murat Cami’ni ziyaret eden AKP’li belediye başkan adayı Temel Karadeniz cami içerisinde siyasi propaganda yaptı. Belediye başkan adayı Temel Karadeniz’in cami içerisindeki fotoğrafı sosyal medyada çok konuşuldu. Geçen günlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da Yenişehir Mahallesi’nde bulunan Ulu Camii’ne yaptığı ziyaret sırasında seçim propagandası yapmıştı. GÜNCEL

Berkin hedef alınıp vuruldu Yıldız vuran polislere dair şunları söyledi: “Çevik kuvvet polisleri ile bizim bulunduğumuz yer arasında 20 metre mesafe vardı. Polislerde gaz maskesi ve kask takılıydı, eşkâlini veremem. Berkin hedef gözetilerek vuruldu.” Henüz hiçbir polis yargılanmıyor Berkin Elvan 16 Haziran 2013’te saat 08:00 sıralarında Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Eren Sokak’ta başından gaz kapsülüyle vuruldu. 269 gün komada kalan, bu sırada 15 yaşına basan Berkin, 11 Mart’ta hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma sürüyor, henüz hiçbir polise suçlama yöneltilmedi.

Halka hangi mesafedesiniz?

Saldırgan, kirli ve provokatif haberciliğin altın çağı yaşanıyor bu günlerde. Hükümet yanlısı medyanın ‘Amiral Gemisi’ Sabah Gazetesi ise adeta bu çirkin haberciliğin altın kurallarını belirliyor. 17 Mart’ta “Montajlı Tapelerin Sırrı Çözüldü” üst başlığıyla verilen haberin ilginç yanı, gerçekle hiçbir alakasının olmaması. Haberin içeriği okununca meselenin iç yüzü öğreniliyor: ‘Montaj’ tapeler, yayınlanan hesap engellendiği için proxy yardımı ile online ortama konuluyor. Bu yöntem ise Türkiye’de sansürlenmiş binlerce siteye giriş için de kullanılıyor. Meselenin pornografi ile özdeşleştirilmesi ise Sabah Gazetesinin hayal dünyasının çürümüşlüğünden geliyor. GÜNCEL

Namaz arasında AKP propagandası

vurarak gaz kapsülünü düşürdü. Vurulunca ‘Anne’ diye bağırdı, evine doğru koşmaya çalıştı. Ben peşinden koşup yakaladım, başından kan geliyordu.”

Ankara’daki Gezi direnişinde Ethem Sarısülük’ü silahıyla ateş edip öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz’a verilen üç ayrı raporun birbiriyle çeliştiği, ilk iki raporda hiç yer almayan “bilekteki yırtık” bulgusuna dokuz gün sonraki üçüncü rapora “bileğine taş geldiği için silahı ateşlendi” şeklinde sahte kanıt yaratabilmek için eklendiği ortaya çıktı. Ankara Tabip Odası yaptığı açıklamada “Böyle rapor olmaz” diyerek rapora itiraz etti. Üç raporu inceleyen Ankara Tabip Odası, “El bileğindeki yırtık şeklindeki yaralanma büyük oranda kişinin kendi eyle-

mi ile oluşabilir” dedi. Bunun üzerine, Sarısülük Ailesi’nin avukatı Kazmı Bayraktar, raporları düzenleyen Özel Medicana İnternational Ankara Hastanesi hakkında “resmi sahtecilik suçunu birden çok işledikleri” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ankara Kızılay’da 1 Haziran’daki gösterileri sırasında Sarısülük’ü silahla ateş ederek öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz, tetiği çekmeden önce bileğine taş geldiğini, ardından ambulansla Özel Medicana İnternational Ankara Hastanesi’ne götürüldüğünü ileri sürmüştü. GÜNCEL

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, eylemlere katılan Eskişehir halkına ait görüntüleri yayınlayarak, provokatörlerin hedefi haline getirmekle suçlanınca açıklama yapmak zorunda kaldı. Bazı yerel gazetelerde yer alan “Polise kim çekim talimatı verdi”, “Büyükerşen’den polisin çekimine tepki”, “Emniyet objektif değil” başlıklı haberlerle ilgili bir açıklama yaptı.

konuşmacıların ses ve görüntüleri kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilir. Elde edilen kayıt ve görüntüler şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında başka bir amaçla kullanılamaz” hükmü gereğince işlemlerin yerine getirilmekte olduğu ifade edildi. Tüm siyasi partilere eşit olduğunun belirtildiği açıklama akıllara, polis şiddeti sonucu yaşamını yitiren ve yaralanan gençleri Açıklamada, ilgili genelgeler ve getirdi. Ne hikmetse söz konusu 6529 Sayılı Kanun’un 7. Madde- işkenceyi tespit etmek olunca halsinde yer alan “Toplantı ve gösteri kı taciz eden polis kameralarının yürüyüşlerinde katılımcıların ve hiç biri çekim yapmıyor. GÜNCEL


GUNCEL

04

18 Mart 2014

Başbakan’ın provakasyon çağrısı tutmadı Sibel Uzun UYANIŞ

İmkânlarımızla sandığa

Günler yaklaştıkça sandıkta ne olacak kaygısı, soruları çoğalıyor. Doğru soru üstündeyiz elbette. Hiç zor değildi aylar öncesinde bunu tahmin etmek. Bu durum her seçim döneminin yarattığı politik havadır. Ama şu anda seçime hat safhada politik bir donanımla giriyoruz. AKP’nin kötülüklerini anlatmak çok seviliyor ama artık bu dönemde ortaya konan tepkiyi konuşmadan geçemeyiz. Sadece AKP kötülüğü havada sallanan bir şey oluyor. Artık AKP’nin yaratmak istediği gerilimi püskürten bir toplum var. Aylar öncesinde seçimde alternatif olmak her türlü kritik mevzide dile geldi ama şaşırtıcı biçimde şimdi “seçim mi konuşacağız?” fikrine kurban edilebildi. Devran döndü geldik bugünlere alternatif olmak, seçenek sunmanın ne kadar hayati bir aşamaya gelmiş olduğunu hep birlikte görüyoruz. Bir sonraki seçimlerde yine böyle olacak. Her seçimde hele de bugünlerden sonra böyle olacak. Bakınız zaman olmasına rağmen en çok ele alınan konu Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler. Başbakanlık yolu İstanbul’dan geçiyor. Gezi İstanbul’da oluyor. Koca köprüyü geçen insanlar Taksim’e doğru akın ediyor. Bu yerel seçimde de Türkiye’nin genel yönetimini konuşuyoruz. Hayatımız, geleceğimiz, evlatlarımızın durumu, işsizlik, açlık, savaş ne olacak onu konuşuyoruz. Gezi, AKP ve cemaatin birbirini boğazlaması, hırsızlığı açığa çıkan hükümet, Kabataş yalanı, Berkin Elvan düşmanlığı, Berkin Elvan cenazesi bize devasa bir imkân içerisinde olduğumuzu anlatıyor. *** Her yer Başbakan’a karşı protesto ile dolup taşarken bile şunu sıklıkla duyabiliyoruz; gene gidecekler ona oy verecekler. Bu olmazcı tepkinin de bir nesnelliği var elbette. Nasıl bir nesnellik üzerine dikiliyor? Bilhassa CHP’lilerin en benimsediği siyaset tarzı olarak oylar çalındı bir, oylar satıldı iki, kayıtlar düzenlendi üç, elektrikler kesildi ye kadar gidiyor bu silsile. Ama bir türlü AKP’nin siyasetine karşı hangi siyaset olacak konusunu konuşamıyorsunuz bu bariyerden. Mesela Gezi ile siyasi başarı kazandık dediğinizde “O başka!” cevabını alırsınız. Aslında tartışma bitmiştir. Sözün defalarca bittiği yerdeyiz. Mesela AKP genel seçimlerde yaslandığı yere yaslanmak istiyor. Yol, bina, ekonomi diyerek kazanmak istiyor. Başka çaresi kalmadığından ve de genel seçimlerde ona kazandıran en büyük neden olduğundan. Ama zaten çok büyük bir ekonomik zorluk kıskacına giriyoruz iken paraları çalan bir hükümetten halkımızın da artık beklentisinin olmayacağını şöyle iç ferahlığı ile neden söyleyemiyoruz? Bir kere de olsa söylese “gene de gider AKP’ye oy verirler” diyenler. Söyleyiverin gari! Ama bu arada çıkıyor ablanın biri balkondan ayakkabı sallıyor, bir kardeşimiz AKP’li dolu bir mitingin ortasında hırsız var pankartı açıyor, bir esnaf “Başbakan’ın konuşması uygun olmadı” diyor. Ve ve ve zamanın haso AKP’li milletvekillerinden İdris Bal Başbakan İstifa Manifestosu hazırlayıp bizzat mücadelesini veriyor. AKP’lilerin tüm anket sonuçları %50’ye iki üç var. Genel seçimlerden bir milim geri düşmek bile en büyük korkuları. Şu basit matematik gibi görünen ama siyasi hesabı da yaptığımızda AKP oy oranın nasıl düşeceğini görebiliriz. Darbecilerle hesaplaşmadığını gören liberal kesim oyları, cemaat oyları, Geziyi görenlerin oyları, Berk’e yüreği yananlar, dindar AKP’nin çaldığını, haram üstüne haram yediğini gören inançlı kesimler, sokaktan geçerken gaza boğulanlar. *** Ellerinde katıksız yüzsüzlük, halkı birbirine kırdırmaktan hiç çekinmeyecek gözü dönmüşlükten başka bir şey kalmadı. Çok çaresizler aslında. Her gün ortaya çıkamayan tapelerinde görüşmeler yapıyor olsalar da artık tapeler olmadan hep beraber bildik gördük eminiz. Ortalığa saldığı palalılar da çok aciz. Halktan durmadan lanet ve protesto yiyen bir Başbakan olarak yerlere düşmüş olduğu için genel de bir tepki göstermek çok olağan bir hale geldi. Her yumrukta, her sillede biraz daha yıprandı. Unutmadan bir mim daha koyalım. Bu dönemimiz bize darbelerden, baskılardan gelen kabukları soyup atmamızı sağladığı için eskisi gibi değil hiçbir şey. Korkuydu, endişeydi, umutsuzluktu, çaresizlikti, komploculuktu, bunların üstünden çok sular aktı. Sandıkta da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. twitter: @sibeluzun_yarin

Provokasyon hükümeti

Başbakan Erdoğan, ekmek almaya giderken başından gaz kapsülüyle vurulduktan 269 gün sonra komada hayatını kaybeden 14 yaşındaki Berkin Elvan için “terör örgütlerinin içine aldığı yüzü poşulu, eline sapan verilmiş, cebinde demir bilyelerle olan bir çocuk ne ekmek alması ne alakası var?” açıklaması yaparak Berkin’i terörist ilan etti. güncel hülya say

Başbakan Erdoğan, seçim çalışmaları kapsamında Gaziantep’teki mitinginde Berkin Elvan için ilk kez konuştu. Berkin Elvan’ın terör örgütlerinin içinde yer aldığını iddia eden Erdoğan, ailesinin mezarına bilyelerini koymasını da eleştirerek “Geçenlerde İstanbul’da bir cenaze yaşandı. Maalesef terör örgütlerinin içine aldığı, terör örgütlerinin içinde ne yazık ki yüzü poşulu, eline sapan verilmiş, cebinde demir bilyelerle olan bir çocuk orada maalesef bir biber gazına muhatap oluyor. Polis, orada yüzü poşulu, elinde sapanla, demir bilyeleri savuran o kişinin kaç yaşında olduğunu nereden ayıracak? Ama bu Kılıçdaroğlu her zamanki gibi yalanını söylüyor, ‘ekmek almaya giden çocuk’ diyor. yerek son derece tehlikeli bir provaDürüst ol, dürüst. Ne ekmek alması kasyon çabasına girişti. Ancak Burak Can’ın babası Başbakan’ın provakane alakası var?” dedi. tif hareketini boşa düşürerek ”BerBAŞBAKAN HIRSIZ OĞLUNU SEVGİ İLE kin de benim oğlum. O da bir evlat benimki de bir evlat. Berkin’in de BÜYÜTMÜŞ Başbakan Erdoğan Gaziantep’te annesi babası var. Benim de evlatBerkin’in annesi için “Çok enteresan larım var. Sağ ya da sol fark etmez, annesi ‘oğlumun katili Başbakan’dır herkes bizim evladımız. O cenaze diyor ben evlada sevgiyi muhabbeti şundan, bu bundan diye bir şey bilirim” şeklinde açıklaması ile halka düşünemem.”şeklindeki ifadesi halBerkin’in annesini yuhalattı. Kendi kımızın artık Başbakan’ın oyunlarıoğluna hırsızlık ve dolandırıcılık- na gelmediğinin bir göstergesi oldu. tan başka bir şey öğretememiş olan Erdoğan’ın çocuk eğitimi konusun- “BİZ HELAL PARALARLA ÇOCUK da ahkâm kesmesi eleştirilere neden BÜYÜTÜYORUZ” Sami Elvan, Başbakan Erdoğan’ın oldu. Gaziantep mitinginde Berkin Elvan için yaptığı açıklamalara ilişkin “İn“BERKİN BENİM DE EVLADIM” Başbakan Erdoğan, Okmeyda- sanları birbirine kırdırmak için elinnı’ndaki silahlı kavgada hayatını kay- den geleni yapıyor bu adam. 8 tane beden Burak Can Karamanoğlu’nun can almış hala doymamış mı? İstanölümüyle ilgili olarak “Burak Can’ın bul ‘a dönünce Burakcan’ın babasıyelinde sapan yoktu. Burak Can’ın la kol kola girip onu utandıracağız. elinde silah yoktu. Sadece evinin Benim çocuğum misket oynayacak önünde olan bu yavruyu orada şehit yaşta vefat etti. Misket oynayacağıediyorlar ve sokaktan toplanan ko- na toprağa verdik. Kimse galeyana van sayısı 42. Bunlar bu teröristlerle gelmesin diye çocuklarıma yapılan el ele iş tutuyorlar ve o yavrumuzu tacizleri paylaşmadık. Biz helal paraöldürenler işte Kılıçdaroğlu’nun larla çocuklarımızı büyütüyoruz. Ne gayrı resmi illegal cellatlarıdır” di- Burakcan’ın babası ne ben, ülkeyi

kana bulamak isteyen bu adamın oyununa gelmeyeceğiz” dedi.

ailesinden edinilen bilgiye göre, iki babanın “Evlat acısının kıyaslaması olmaz, acılarımızı siyasete alet edip BERKİN ELVAN’IN BABASINDAN BURAK nefret ortamı oluşturmalarına biz CAN’IN BABASINA TELEFON aileler olarak müsaade etmeyeceğiz” Başbakan Erdoğan’ın toplumu kış- dediği kaydedildi. kırtmaya yönelik sözlerinin ardından Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, YA KARŞIMA ÇIK, YA İSTİFA ET Burak Can Karamanoğlu’nun babası Anne Gülsüm Elvan verdiği bir Halil Karamanoğlu’nu telefonla ara- röportajda “Başbakan çıksın karşıdı. İki babanın birbirlerine, “Senin ma. İnsan ise çıksın karşıma. Azıcık evladın benim evladımdır” diyerek vicdanı varsa ‘Ben buradayım, ben acılarını paylaştığı belirtildi. Burak halkımın yanındayım’ desin. ÇıkCan’ın babasının İstanbul’a dönün- sın bana, Berkin’imi kim vurdu, kim ce Sami Elvan’ı ziyaret edeceğini vurdurttu, kim hedef seçti ve neden söylediği öğrenildi. Berkin Elvan’ın hedef seçildi, bunu söylesin” dedi.

KCK’de tahliye talebine ret

AKP İzmir Milletvekili

Rifat Sait

AKP İzmir Milletvekili Rifat Sait Berkin Elvan’la ilgili garip bir iddia ortaya attı. Sait, “O fiş seçim öncesi bilinçli çekildi. Ortalık karıştı ve üzücü olaylar yaşanmaya başladı. Ancak o olaylar hiç o kadar da masum bir olay değil. Polisler de ölüyor medyada görüyor musunuz? Ama o çocuğu siyasi olarak kullanmak, siyasi rant elde etmek çok yanlış, olay ajite ediliyor, şeklindeki açıklaması ile Türk Tabibler Birliği’nden büyük bir tepki aldı. 14 Mart Tıp Bayramı’nda İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipler Birliği greve giderek, acil dışında hasta bakmazken Türk Nöroşirurji Derneği de bir ilan vererek, “Türk hekimi kimsenin fişini çekmez” açıklaması yaptı. Bizde hekimlere böyle çirkin iftiralar atan AKP İzmir Milletvekili Rıfat Sait’e OĞLUM BAK GİT diyoruz.

Diyarbakır’da görülen “KCK” ana davasında 92 tutuklunun tahliye edilmesine ilişkin yapılan başvurunun geri çekilmesine rağmen mahkeme talepleri değerlendirerek, karar verdi. Sanıkların “Örgütün dağ kadrosuna katılma şüphesinin bulunması, sanıkların tutuklulukta geçirdikleri sürenin makul ve ölçülü olmasını” gerekçe göstererek tahliye talebinin reddine karar verdi. Kararda,

yargılama ve tutukluluk durumunun uzamasına, sanıkların mahkemeyi protesto etme, duruşmalara katılmama eylemleriyle sebebiyet verdikleri, tutukluluk sürelerini böylece kendilerinin uzattığı iddia edildi. Avukatlar, taleplerini geri çekmelerine, dilekçelerinin kendilerine iadesini talep etmelerine rağmen mahkemenin dikkate almayarak karar vermesinin hukuksuzluğuna dikkat çekti. GÜNCEL

AKP’den İzmirlilere rakı sözü AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, İzmirlilerin hayat tarzına karışacağı konusundaki kaygılara değinen Yıldırım, “Ben hayat tarzına karışacağım ama nasıl? İzmirlilerin daha iyi şartlarda yaşaması, Kordon’da rakısını içen, balığını yiyen hemşehrilerimin kokudan burnunu tutmaması için çalışacak, orayı tertemiz hale getireceğim. Öbür türlü karışmam söz konusu olmaz. Evimin içinde yapmadığım şeyi İzmir’e neden yapayım? Farklılıklar bizim zenginliğimiz. İzmir bu zenginliğin en belirgin olduğu yer. İzmir, birlikte yaşama kültürünü en iyi bilen şehir. İzmir’in kadınlarının özgüveni çok yüksek. İzmir’in çok artıları ve farklılıkları var’’ dedi. GÜNCEL


05 Tapeler, Kılıçdaroğlu’na soruluyor

GUNCEL 18 Mart 2014

AKP Mitinglerine her yerde protesto

Başbakan Erdoğan seçim çalışması için il il gezmeye, halk ise Katil Tayyip Gelme diyerek protesto etmeye devam etti. Fakat dikkatlerden kaçmayan bir şey Erdoğan’ı protesto edenlerin ilin yerlileri olmasına rağmen, AKP mitingine gelen otobüs plakalarının farklı illerden olmasıydı. İller farklı olsa da halka uygulanan polis şiddeti her yerde aynı düzey sertti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında dinlettirdiği, Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalarla ilgili tapeleri sordu. Erdoğan bir yandan kendi yolsuzluklarını örtbas etmeye çalışırken, Savcılık tapeleri hırsızlık yapana değil kayıtları dinletene sordu. GÜNCEL

Mersin

Dinlemeye izin verenlere inceleme

İzmir

Adana geleneğiyle tencere tava çalarak tepkile- Türkiye’nin birçok ilinden insan rini ortaya koydular. taşındı. AKP İzmir adayı BinaÖzellikle de 15 yaşındaki Berli Yıldırım ise mitinge gelenleri kin Elvan’ın yaşamını yitirmesi- Her yer AKP mitingiyse her yer direniş “İzmir’e hoş geldiniz” diyerek nin ardından ayaklanan halk ellerinde Mersin’de 14 Mart Cuma günü saat karşıladı. Berkin’in resimleriyle her yerde #Katil 12.00’de Özgür Çocuk Parkı’nda toplanan İzmir’de mitingin yapılacağı Tayyip Gelme dedi. insanlara, Adana’da Gençlik Meydanı’ndan Gündoğdu Meydanı’nda il dışınAKP İl Binası’na, İzmir Özkanlar Migros dan gelenlerle miting başladı. Bazı Berkin’in hesabını soranlara da önünden yürüyüşe geçen halka yine polis otobüslerin üzerinde “Ankara-3”, gaz kapsülü! saldırdı. Antakya, Adana ve Mersin’in il- “Beylikdüzü” gibi ibarelerin olmaMersin, Adana ve son olarak da İzmir’de çelerinden otobüslerle Mersin mitingine sı İzmir’e uzak illerden de otodaha Başbakan gelmeden olağanüstü hal insanlar getirildiği görüldü. büs kaldırıldığını ortaya koydu. koşulları ilan edildi. Polis, Berkin’in heAKP’nin İzmir mitingine giden katılımcılardan birisinin elinde, sabını soran ve miting alanına yürümek AKP İzmir mitinginde isteyen halka biber gazı, tazikli su ve İzmirli hariç herkes vardı! Ankara Büyükşehir Belediyesi Başplastik mermilerle saldırdı, çok sayıda İzmirlilerin katılımına güvenme- kan Adayı Melih Gökçek’in fotoğrafı insanı gözaltına aldı. Halk ise bir Gezi yen AKP, Ankara ve İstanbul dahil da bulunması dikkatlerden kaçmadı. güncel fatma çakır

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında “Ergenekon Davası gerekçeli kararını hala yazmadıkları” gerekçesiyle inceleme izni verdi. Bakan Bozdağ, aralarında siyasetçi, iş adamı ve gazetecilerin de bulunduğu pek çok kişiyi dinledikleri iddia edilen savcılar Adem Özcan ile Adnan Çimen ve ilgili hakimler hakkında da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 3. Dairesinin inceleme kararını onayladı. Onayın ardından hakimler hakkında müfettişler inceleme yapacak. GÜNCEL

Korsan afişçiler yakalandı

Ankara’da CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın oylarını düşürmek için otobüs durakları başta olmak üzere birçok yere asıldığı iddia edilen korsan afişleri asanların yakalandığı belirtildi. Korsan afişleri astıkları iddia edilen 2 kişi ifadeleri alınmak üzere Etlik Polis Merkezi Amirliği’ne getirilirken, 2 kişi de olay yerinden kaçtı. 2 kişinin kullandığı aracın içinde AKP afişleri olması dikkat çekti. Afişleri asanları Mansur Yavaş’ın seçim ekibindekilerin dikkati yakalattı. GÜNCEL

AİHM’den Öcalan kararı

AKP Ergenekon’u kurtardı ÖYM’lerin kapatılması ve tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yeni kanunun yürürlüğe girmesinin ardından tahliyeler devam ediyor. Son gelişmelerle birlikte Ergenekon davasında 5 günde tahliye edilen sanık sayısı 53’e ulaştı. AKP, faili meçhullerle ilgili tek kelime etmeden Ergenekon’u kurtardı. Cumartesi Anneleri hala her hafta Galatasaray Meydanı’nda kaybedilen çocuklarının hesabını sorarken; yargıyı da ele geçiren AKP, faili meçhullerin katillerini yargılamak yerine sokağa saldı. İsmail Sağır’ın 5 yıllık azami tutukluluk süresini doldurduğu gerekçesiyle

tahliyesine karar veren mahkeme, Mahmut Güzel, Okan İşgör ve Ulaş Özel hakkında Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ hakkındaki kararını emsal göstererek tahliye talebinin kabulüne karar verdi. Sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı da konuldu. Hakkında ‘ev hapsi’ verilen emekli Albay Hüseyin Vural, yapılan yasal düzenlemenin ardından karara itiraz etti. Mahkeme ise özellikle sanığın 80 yaşında olması nedeniyle ‘konutu terk etmemek’ şeklinde adli kontrol önleminin sağlık durumu açısından tehlikeli olabileceğini” belirtti. GÜNCEL

Cumartesi Anneleri Berkin’i andı Bu hafta Berkin Elvan ve Yusuf Erişti’yi anan Cumartesi Anneleri geçtiğimiz günlerde kemikleri bulunan Dargeçit kayıplarının sorumlusu emekli albay Mehmet Tire’nin bu seçimlerde de AKP’den belediye başkan adayı gösterilmesine ve Ergenekon sanıklarının serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Kayıp Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, Başbakan Erdoğan’ın Berkin Elvan’la ilgili sözlerini hatırlatarak, “Böyle bir Başbakan’dan hiçbir beklentim yok. Benim beklentim halktan” dedi. Tahliye edilen Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur, Levent Ersöz, Levent Göktaş’ın kayıplardan sorumlu olduğunu belirten Bilgin, “Katilleri bırakıyorlar. Bırakmak zorundaydılar. Çünkü aynı noktada buluşuyorlar” diye konuştu. GÜNCEL

l Polis, orada yüzü poşulu, elinde sapanla, demir bilyeleri savuran o kişinin kaç yaşında olduğunu nereden ayıracak. l 30 Mart seçimlerinin öncesinde AK Parti’ye karşı bir ittifak var mı? Hepsi birleştiler mi? CHP, MHP, BDP bir de yanlarında Pensilvanya’yı aldılar. l Burak Can’ın elinde sapan yoktu. Burak Can’ın elinde silah yoktu. Sadece evinin önünde olan bu yavruyu orada şehit ediyorlar.

MİT’in ihalesine de karışılmayacak

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdullah Öcalan’ın davasında kararını açıkladı. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyi konu eden 3’üncü maddesiyle ilgili Türkiye’nin bazı noktaları ihlal ettiğine bazılarını ise ihlal etmediğine karar verdi. Kararın “Zarar” başlıklı kısmında,”Mahkeme, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılması nedeniyle Sözleşme’nin 3’üncü maddesinin ihlal edildiği yönündeki tespitinin, başvuranın zararını yeterince telafi ettiğine inanmaktadır” denildi.GÜNCEL

Mardin

MİT’i ihale mevzuatından muaf tutacak kararlar alındı. Tek patron olan MİT Müsteşarı, istemediği kimseyi ihaleye sokmayacak. İhaleler açık usulle olacak. MİT’in tüm denetiminin, soruşturma izinlerinin Başbakana bağlı olmasının ardından, ihale yetkisinin de genişletilmesi endişe yaratıyor. MİT ihalelerinde, ilan, teminat ve sözleşme zorunluluğu kaldırıldığı gibi kanunlardaki yeterlilik kuralları da aranmayacak, doğrudan temin ihalelerinde ise MİT’e tanınan limit, diğer kurumların beş katı olacak. GÜNCEL


ESAS MESELE

06

fotoğraf: özge doğan

18 Mart 2014

Geçtiğimiz hafta Berkin Elvan’ın ölümü, Türkiye gündemine bir karanlık olarak çöktü. Aylarca insanlar “Uyan Berkin” demişlerdi ancak Berkin, 11 Mart Salı günü hayata gözlerini yumdu. 269 gün boyunca kardeşi gibi gördü insanlar Berkin’i ve Gezi hareketinden sonra ilk kez milyonlarca insan sokaklara tekrar döküldü. Yazarımız Hakan Öztürk ile Berkin için toplanan milyonları ve AKP’nin konu ile ilgili tutumunu değerlendirdik.

Birisi sabahtan akşama kadar uğraşıp, sadece evinde tuttuğu paraları bir başka yere taşıyamıyorken, ötekisi ise bir ekmek alma konusunda bile bir zorluk yaşıyorken, bu kadar büyük bir eşitsizlik varken bu toplumdan bu isyanın yükselmesi gayet normaldir.

komada bulunma döneminde kafasına doğrudan gaz kapsülünü atanlar ile ilgili doğru dürüst bir araştırma, soruşturma, yargılama süreci işlemedi. Bunu Gezi direnişinde yer almış insanlar biliyordu; farkındaydı. En sonunda da, hiçbir şekilde yargı sürecinin ilerlemediği bir durumda bu kardeşimizi kaybettik. Bunun üzerine zaten olabilecek bütün kötü şeyler olmuş oldu. Bu olaylar sonrasında da Tayyip Erdoğan’ın bu konudan hiç bahsetmemesi, bahsettiği zaman aileyi ve çocuğu suçlar bir vaziyette bahsetmesi Tayyip Erdoğan’ın durumunun ne olduğunu ortaya koyuyor.

Yani tablo böyleyken bu kadar büyük bir tepkinin verilmesi de normaldi. Çünkü söz konusu olan şey 15 yaşında bir çocuk. Bu çocuğun bile öldürülmesine yüreği yanmadı Tayyip Erdoğan’ın. Çocukluğumuzun öldürülmesine, bakkala gidip ekmek alma masumiyetinin yok edilmesine insanlar isyan ettiler. Çok masumdu, ölümü hak etmemiş bir insandı. Bu açıdan insanların burnunun direğini sızlatan bir olay olduğu için büyük tepki gösterildi. Bununla birlikte kimi insanlar ekmek almaya gittiği sırada kafasından vurulup öldürülürken kimilerinin çocuklarının evlerine milyar dolarları doldurduğunu gördük. “Ekmek nire, milyar dolarlar nire” diye de insanlar düşündüler, bu çelişkiyi de görerek kendilerini sokaklara attılar. Bunun üzerine bir fikir yürüttüler ve çok büyük insan topluluklarının sokağa döküldüğünü gördük. Burada şöyle düşünmemiz lazım: Bu sadece Türkiye’de olmadı. Bugün Avrupa Coğrafyası’nda, Kuzey Afrika Coğrafyası’nda, Ortadoğu Coğrafyası’nda, bir çok ülkede büyük itirazlar yükseldi toplumlardan. Türkiye’de de yükselebilirdi, Türkiye’de de yükseldi doğal olarak ve bu tek bir olay üzerine olan bir şey değil, bu gerçekten faiz lobisinin yaptığı bir şey değil, dünyadaki adaletsizlik lobisinin yaptığı bir şey. Bir kandırılmışlık değil yani. Son derece normal görmek gerekir. Bu kadar büyük adaletsizliklerin olduğu bir ülkede birisi sabahtan akşama kadar uğraşıp, sadece evinde tuttuğu paraları bir başka yere taşıyamıyorken, ötekisi ise bir ekmek alma konusunda bile bir zorluk yaşıyorken, böyle büyük bir eşitsizliğin olduğu bu toplumdan bu isyanın yükselmesi gayet normaldir. Bu sebeple çok güçlü bir eylemlilik olduğunu düşünüyorum. Tabii ki Tayyip Erdoğan’ın bu konuda çok net olarak inat etmesi, bunu bir savaş haline dönüştürmesi onun şöyle bir şey düşündüğünü gösteriyor: Tüm bu yolsuzlukları yapmış olduğu gerçeğinin ortaya çıkması karşısında, insanların isyan oklarının ona dönmesi yerine en ilkel türden bir iç savaşa çoktan hevesli Tayyip Erdoğan. Yeter ki kendi yolsuzlukları gürültüye gitsin. Bunun için her şeyi feda

etmeye hazır. Ama çok garip bir durum var. Bunu yaptırabileceği bir zemin yok. İnsanların bir iç savaş kargaşası çıkartması için, etnik yönden bir karışıklık çıkarması için bile tarafların inandıkları iyi değerlerin olması gerekir. Diyelim ki Berkin Elvan tarafının davası bir ekmek. Ekmeğe inanıyor, ekmek almaya inanıyor, ekmek mücadelesi vermeye inanıyor ama onun kafasına fünye atan polisin davası ne? Yani bir polis ya da herhangi bir Tayyip Erdoğan’ın tahayyül ettiği paramiliter yapı için bile ortada doğru dürüst bir cümle yok. Yani Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluklarını örtbas etmek için iç savaş çıkaracak bir makul kitle bulunamaz. Onun arayışı içerisinde Tayyip Erdoğan. O yüzden kışkırtıyor, o yüzden sürekli “İnsanları tutamıyoruz, milyonları tutamıyoruz” diyor Tayyip Erdoğan. İnsanlar olumsuz bile olsa milliyetçilik yönünde harekete geçebilirler. Ama hiçbir içerik olmamak kaydı ile harekete geçip başka insanların canına kıymaya başlamazlar. Ama onu zorluyor Tayyip Erdoğan. Örneğin bir metroda nara atanların görüntülerini gördük. Onlar nedir mesela? Onlar milliyetçi midir? Onlar radikal islamcı mıdır? Ortalığa küfürler saçarak konuşan birisinin islamiyetle ne alakası olabilir? O kadar lümpen birisinin bir gram vatanseverlik duygusuyla ne alakası olabilir? Bildiğin lümpen o insanlar! Ama Tayyip Erdoğan o kadar zor durumda ki onlardan bile medet umar bir vaziyette ama bunlardan toplama, bunlardan mütevellit bir sokak gücü, bir paramilter güç, bir iç savaş gürültüsü yaratacak bir güç söz konusu edilemez. Tayyip Erdoğan Berkin Elvan’ı ölümünden önce ağzına bile almadı. Mitingde ise ‘Ne ekmeği be’ diyerek hedef gösterdi. AKP seçmenine nasıl yansıyor bu durum? Bence şöyle bir yansıma yaratması pek mümkün değil. Yani onun yolsuzluklarını örtbas etmek üzere çok motive olmuş, bu nedenden ötürü kan dökecek bir kitle yaratması çok zorlama olur. AKP’nin miting yaptığı zaman alanları dolduran insan topluluğu, miting yapıldığında gelen, toplantı olduğunda gelen, oy versin denildiğinde AKP’ye oy veren

makul bir topluluk. Bundan artı bir de paramiliter bir topluluk üretmeye çalışmak, eli silahlı bir topluluk üretmeye çalışmak zaten AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın anlattığı hikayelerin hepsinin tersi

İnsanlar olumsuz bile olsa milliyetçilik yönünde harekete geçebilirler. Ama hiçbir içerik olmamak kaydı ile harekete geçip başka insanların canına kıymaya başlamazlar. Ama onu zorluyor Tayyip Erdoğan.

Gezi hareketinden sonra ilk defa Berkin Elvan eyleminde üç milyon kişinin soRöPORTAJ kaklara döONUR TOPER küldüğünü gördük. Sizce bu neden oldu? Berkin Elvan bir düzeyde Gezi direnişi hareketinin devamıydı zaten. Bu süreç içerisinde yaralanmış bir kardeşimizdi. Gezi Direnişi içerisinde yer almış insanlar pür dikkatle bu sürecin gelişimini izliyorlardı. Berkin Elvan’ın hastalık sürecini takip ediyorlardı. Herkesin yüreği ağzındaydı başına bir şey gelmesin diye. O bize emanet edilmiş bir insandı ve onun ölümü de her şeyi tetikleyici nitelikte oldu. Çünkü artık bütün anlam onun yaşaması üzerine kurulmuştu. Bu sebeple de insanların tepkisi çok büyük oldu. Polis her zaman olduğu gibi onun yaralanması olayında da doğrudan gaz kapsülünü insanların kafasına doğrultmuştu. Orada küçücük bir çocuk yaralandı. Onun hastalığı döneminde,

birşey olur. Bu şekilde karşısındaki güçleri durdurabileceğini düşünmesi anlamsız. Birincisi bunun dört başı mamur bir örneği olarak MHP de bundan böyle bir sonuç alamadı. 12 Eylül öncesini düşünürsek, bunu tam teşekküllü olarak komandoları ile yaptığında bile halk hareketini tam olarak bastıramadı. Hakeza Kürt halkına yönelik bu tür davranışlar içerisinde oduklarında Kürt halkına da bunu yapamadılar. Bunun böyle kolay çözümü yok. Çünkü haklı değillerdi. Haksızken bunu yürütmek kolay değil. Şöyle bir karikatür örneği de olmuştu daha yakın zamanlarda. Bir ara yine Tansu Çiller sallantıda iken ona yönelik eleştirilerin dozu çok yükseldiği bir dönemde onun çevresindeki bakanları, danışmanları şöyle bir hava tutturmuşlardı: ‘Bak böyle olmasın. Bu işler kötüye gidiyor. Çiller fanatiği gençleri zor tutuyoruz’. Aynı söylem o zaman da vardı. Yani bir insan neden Çiller fanatiği olsun? Çiller’in ne özelliği var ki? İnsanın sonuçta bir şeye fanatik olması için fanatiği olduğu kişinin de bir değerlerinin, ideallerinin olması lazım. O anlamıyla bir değerinin, ideallerinin olmayışı açısından Tansu Çiller ve Tayyip Erdoğan birbirine çok benziyorlar. İdeallerinin ne olduğunu telefon görüşmelerinde görüyoruz. Yolsuzluğun ortaya çıkma sürecinde bu da çok net ortaya çıktı. Bunu daha önceden İslami motiflerle kapatmaya çalışıyordu ama asıl motive olduğu şeyin paraları sadece bir yere toplamak olduğu ortaya çıktı. Daha da kötüsü bu

kadar parası olmasına rağmen, tamahkar olmayı reddeden biri, bu kadar tamahkar olup kızı için 20 bin lira harçlık istiyor. Kızı için evinde bir kamyon dolusu para varken bir de artı 20 bin TL isteyen bir insan için kimse ölmez. Çünkü burada hiçbir ideal yok. Çok genel vatan millet Sakarya mevzusu bile yok. Euro, dolar, Türk Lirası mevzusu bu. Adamın dini, imanı bu. Ergenekon davasından tutuklu 19 kişi de geçtiğimiz günlerde tahliye oldu. Bu nasıl sonuçlar doğurur sizce? Kendisini denize düşmüş kabul ettiği için yılana da sarılırım, balığa da sarılırım, yosuna da sarılırım düşüncesi içerisinde hareket ediyor Tayyip Erdoğan. Bu anlamıyla cemaat ittifak ilişkileri dizisinden çıktığı bir durumda mecburen “Yanımda kim olabilir, kiminle bir şekilde ayakta kalabilirim?” diye düşüdüğünden de en azından Ergenokoncularla uğraşmayı bırakıp, onlarla uzlaşıp, cemaate karşı ayakta kalmayı düşünecektir. Onun bir sonucu olarak da cezaevinden onları çıkarmış oldu. Bu tablo içerisinde kendi gidişini görüyor Erdoğan. Bu gidici olmak durumundan kurtulmak üzere paramiliter güçlere de yönebiliyor. İç savaş gürültüsüne de meyledebiliyor. Ergenokoncuların bundan sonra önünü açmak konusuna da yönelebiliyor. Bu konuda kendisi hükümetini sürdürebilmek için her şeyi yapacak vaziyette. Tayyip Erdoğan hükümet olarak devam ettiği müddetçe her türlü şeyi yapmaya hazır ve açık. Çünkü hükümet olma pozisyonunu kaybettiği anda evlerde zor tutuyorum dediği bir kitleyi artık tutamayacak. Çünkü bu bir nemalanma topluluğu. Bir zorluğa göğüs germe topluluğu değil. Tam olarak 4 bakanın dördünün de bir şeylerden nemalandığını görmüyor muyuz? Oğullarının, bütün aile efradının, sülalesinin bir şeylerden nemalandığını görmüyor muyuz? O açıdan bilakis AKP yöneticilerine dönük söylüyorum. Nemalanmak, faydalanmak üzere bir araya gelmiş insanlar topluluğu bu. Bir sarsıntı yaşadığı zaman asıl o zaman milyonları evlerde tutamayacak bir daha Tayyip Erdoğan. O da bunu biliyor. Bunun geri

Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu Hakan Öztürk, Emekçi Hareket Partisi’nin kurucularından olup, şu an Siyasi Büro üyesi olarak görev yapmaktadır. Ekonomik kriz ve üçüncü bunalım dönemi konularını ele alan Daima Dergisi yazarıdır. Aynı zamanda gazetemizin köşe yazarıdır. dönüşü yok. Çünkü çok büyük suçları var. Yani bir evi 1 milyar dolarla doldurmuşsan bundan nasıl kurtulabilirsin? Tırları silahla doldurup yolladıysan bundan nasıl kurtulabilirsin? İnsanlara müdahale edin, saldırın dediysen bunun sonucunda Berkin Elvan öldüyse bunun hesabını nasıl verebilirsin? O sebeple bu, Tayyip Erdoğan için herhangi bir görüşmeler, konuşmalar süreci değil bir ölüm kalım savaşı. O yüzden kendisi ölmesin de kim ölürse ölsün düşüncesinde. Biz bundan sonra milyonlarca insanın meydana çıktığı görüntüleri yakın zamanda yine görmeye devam edecek miyiz sizce? Tabii ki. İnsanlar düşünüyorlar, taşınıyorlar; toplumlar düşünüyorlar, taşınıyorlar sadece köken olarak, öz olarak şundan veya bundan olmakla yetinmiyorlar.

Tayyip Erdoğan hükümet olarak devam ettiği müddetçe her türlü şeyi yapmaya hazır ve açık. Çünkü hükümet olma pozisyonunu kaybettiği anda evlerde zor tutuyorum dediği bir kitleyi artık tutamayacak.

Haksızken halk hareketini bastıramazsın

Hakan Öztürk kimdir?

“Benim önümüzdeki zamanlarda hayatım nasıl olacak?” diye düşünüyorlar ve o açıdan da bu isyanların, itirazların ve direnişlerin yükselmesi son derece normal. Bu normalliği gördüğü için Tayyip Erdoğan çok şaşırıyor. Böyle bir şey olamayacak bir daha, konu kapandı diye düşünüyordu. Ve Tayyip Erdoğan’ın en hatalı, en problemli yönü bu. Ben seçildim de, geldim diyor ya. Bunu çok olumlu bir şey olarak düşünmesi bence hiç sorunlu değil. Fakat o toplum tarafından seçildiğini düşünmüyor, o Tanrı tarafından seçildiğini düşünüyor. Problem bu.


ESAS MESELE

07

18 Mart 2014

mez bir şey. Direnişçi isyan ediyor. vicdanı sızlamaz mı? Allah rahmet Onun kendine göre progromatik eylesin demez mi? Demiyor. Niye? bir görüşü var. AVM yapılmasına Çünkü o aslında böyle Kasımpakarşı, ağaçları savunuyor, parkı şalı, nara atan, şöyle olan, böyle savunuyor, şehri savunuyor. Bunun olan bir şekilde onun zayıflığından karşısına palalı ana avrat küfreden yararlanabileceği, tutarlı hareket bir insan çıkıyor. Bunlar eşit, denk edemeyeceğinden yararlanabileceği şeyler değil. Böyle birşeyin karşısına bir paramiliter topluluk yaratıp, şu bir görüşü olan, ideali olan birşey anda uyanan topluluğun üzerine çıkartman gerekir. Ama AKP’de de sürmek istiyor. Ama o topluluğu da bu yok. elde etmesi çok zor. AKP zaten böyle olmadığını her gün anlattı. Kendilerinin ideolojik Bu ayaklanmalara seçimlere de olmadıklarını, pragmatik (faydabu kadar yaklaşmışken sol nasıl cı) olduklarını hep anlattı zaten. yaklaşmalı? Böyle bir pragmatizmden, böyle bir Sol çok ciddi bir şekilde veri almalı. faydacılıktan, böyle bir nemalanBurada bir toplumun uyanışı söz macılıktan da paramiliter bir yapı konusu, aklın uyanışı söz konubile çıkartmak çok zordur. Onun su, siyasetin uyanışı söz konusu. zorluğu bu. AKP’nin sürekli geriletmeye ve yok O açıdan biz de buna müsaade etmeye çalıştığı ideolojilerin, idealleetmemeliyiz, o yöne doğru çok rin ortaya çıkışı söz konusu. fazla gitmemeliyiz. Mesela biz niye Bu sürecin, böyle bir dönemin türbanlı kardeşlerimizi sevmeyelim? başlangıcı olduğunu solun anlaması Onlar da bizim insanlarımız. Onlar lazım. Yani bu geçecek, ben eski da inançlı insanlar, inanıyorlar günlerime döneceğim bir takım ve öyle giyiniyorlar. Buna bizim paneller yapacağım, söyleşiler yapahiçbir itirazımız yok ki. O yüzden cağım gibi bir moda geçmemeli. Sol türbanlı kardeşlerimizle, başörtü ta- bunun üzerinden siyaset yapmalı. kan kardeşlerimizle hiçbir çelişkiye Eğitim çalışması, bu sevgi çalışması, girmememiz lazım. Onun bizim su çalışması gibi - ekolojiyi kastetkarşımıza paramiliter unsur olarak miyorum barada tabi - bir takım tali eli silahlı, eli palalı, ana avrat küfreişlerle uğraşması, siyaset dışı şeylerle den unsur olarak çıkan kesimlerin uğraşması, bunlara ağırlık vermesi, karşımıza çıkarılmasını engellemekültürel bir solcu olarak kalması, miz lazım. kültür hareketi gibi kalmasına bir Sürtüşmeyi hükümetle toplum son vermesi gerekir. Siyasal bir arasında kurmamız lazım. O açıdan hareket olması gerekir. bence Berkin Elvan’ın babasının Siyasal hareket olması için yolsuzyaptığı tutum çok doğrudur. O luktan, hukuksuzluktan, insanların ilişkileri dengelemek, asıl okları kıyıma uğratılmasından daha büyük hükümete, Tayyip Erdoğan’a, bu siyaset zemini nedir ki? Bugün sistemin kendisine yönlendirmek kadın cinayetlerinin işleniyor olması gerekir. Yoksa o tabii ki karşımıza bile büyük bir siyaset zeminidir. Kasımpaşalı genç çocukları çıkartBugün Berkin Elvan’ın öldürülümak isteyebilir. Ama bu memleyor olması da bir siyaset zeminiketin meselesi Kasımpaşalı genç dir. Yolsuzlukların ortaya çıkıyor çocuklar değil. olması da siyaset Hiçbir meselesi Bu Bu sürecin, böyle zeminidir. yok Kasımpaşalı kadar büyük hubir dönemin genç çocuklarla. kuksuzlukların, Mesela Berkin başlangıcı olduğunu solun yani TIR’ların Elvan’la, Berkin aranamadığı anlaması lazım. Yani bu Elvan’ın ölümü sobir sürecin de, nucunda yürüyen geçecek, ben eski günle- evlerin aranainsan topluluğuyla rime döneceğim bir takım madığı, bakan Kasımpaşa’daki çocuklarının insanın ne sorunu paneller yapacağım, sorgulanamadığı olabilir? Genç söyleşiler yapacağım gibi bir sürecin siyaset Burak’la Berkin’in bir moda geçmemeli. Sol zemini yapılması ne sorunu olabilir? gerekir. Bir sorunları yok. bunun üzerinden Ama bizim sol Eğer MHP’lilik ve siyaset yapmalı. şunu bekliyor: komünistlik diye Seçimler geçsin, ayrım yapıp bu çelişki üzerinden yolsuzluk süreci geçsin, şu geçbirşey kuruyorsa MHP’li değilsiniz sin, bu geçsin ondan sonra panel ki siz zaten. Ayrıca MHP’li Devlet yapalım. Bu Türkiye solunun son Bahçeli’nin böyle bir problemi 30 yılda istemeye istemeye yapmak yok ki. Kendisi zaten deklare etti. durumunda olduğu şeylere alışmış O zaten Berkin Elvan’ın ölümü olmasıdır. Yani bunları bir alışkanlık karşısında “Allah rahmet eylesin” haline getirmiş olmasıdır. diyor. Yani Berkin’in ölümüyle ilgili Bu kadar büyük olaylar oluyorken, bu kadar büyük bir dönem kaAKP’nin aldığı olumsuz bir tavır panıyor başka bir dönem açılıyor gibi bir tavır almıyor. Onu anıyor mesela. Olumlu anıyor. O anlamıy- değerlendirmeleri yapılıyorken siyaset yapılması gerekir. Siyasal la sanki MHP’yle komünistlerin, mücadele verilmesi gerekir. Siyasal solcuların, sosyalistlerin, Alevilerin, örgütlerin yaratılması gerekir; siyasal Kürtlerin çelişkisini kuruyormuş örgütlerden kaçılması değil. O angibi bir durum da yok. Sen MHP lamıyla daha önceki dönemlerden değilsin ki çünkü. farklı olarak büyük siyasal örgütler E yüzde yüz böyle yapıyorum diyorsan çözüm sürecini nasıl yapa- yaratmalıyız. Siyasetin üzerinde caksın? Böyle bir iç tutarlılık yok. O durmalıyız. Bunun sonucunda da elde edeceğimiz büyük bir güçle yüzden Tayyip Erdoğan en üst pertede duruyor. Yoksa bir insan “Allah de siyasal iktidara talip olmalıyız. Yani sadece eleştiren bazı itirazlarda rahmet eylesin” bile demez mi? Bu bulunan değil, siyasal iktidarı almak fırsatları kaçırır mı? Bunlar en kötü üzere harekete geçen, adımlar atan plan projeleri yaparken, en kötü bir sürecin içerisine girmeliyiz diye hırsızlıkları yaparken bile sürekli Allah kelamından bahseden insanlar düşünüyorum. telefonlarda gördüğümüz kadarıyla. E bir çocuk ölmüş. Buna bi insanın

Yani sandıktaki seçimden geldin ki, sapanı vardı. Sapanı var olsa sen. Ama o neredeyse kendisini dahi sapanın cezası ölüm mü? Senin Fatih Sultan Mehmet’in yerine memurun, senin askerin, senin koyarak neredeyse İstanbul’u fethet- MİT’çin, senin oğlun, senin bakamiş olmak ve bunu da peygamber nın hiçbir şekilde yargılanamıyor da tarafından müjdelenmiş olmak bunlar nasıl yargısız infaza maruz ayarında görüyor. Onun problebırakılabiliyor? Sorun bu memlemi, ben en sonunda esas kurtarıcı kette. Ama Ala şöyle düşünüyor: olarak, müjdelenmiş kurtarıcı olarak Bunlar değiştirilebilir. Bunu da çok geldim ve bundan sonra da tarih oyları olduğu için “öyle değil, böyle bitti. Ben gereken her şeyi yapacayapabiliriz” diye düşünüyor. O ğım. Yoksa sadece toplum tarafınaçıdan medeniyetle bağı olduğunu dan seçilmiş olduğunu düşünse düşünmüyorum AKP’nin. sorun olmayacak. O zaman seçimle gelecek, seçimle gidecek. Ama Tanrı Berkin eylemlerinden sonra bir tarafından seçildiğini düşünen birisi polis ve Burakcan isimli bir genç seçimle gitmez ki. Sürekli böyle bir- öldü. Berkin Berkin dediniz şeyi insanlara hissettirmeye çalışması Burakcan’ı öldürdünüz diye naraçok kötü bir durum. O yüzden de lar atan kişiler Kasımpaşa tarafınen ufak bir eleştiri yöneldiğinde bu da özellikle sokağa çıktı. Bu olayı kadar kutsal bir kişiye nasıl eleşnasıl algılamalıyız? tiri olabilir diye düşünüyor. Yani AKP ve başta Tayyip Erdoğan bu kardeşim tabii ki de eleştirilir, kim kadar yolsuzluklar ortaya çıkmışken eleştirilecekti ki bunu bir şekilde zaten? örtbas etmek istiAKP’nin hangi Başbakan eleştirilir. yor ama bu kolay mekanına gidilÇünkü icraat yabir olay değil. Bu pan sensin, uygu- se oradaki şey boşaltılıp ancak Türkiye lama yapan sensin. bitirilemiyor. Her yerde çapında bir O zaman senin kargaşa çıkartısuçu depolanmış ve uygulamaların lırsa gündemden üzerine düşünübirikmiş durumda. O açı- düşürülebilecek lecek, taşınılacak, olay. Diyedan kendi pozisyonu çok bir eleştirilecek. Bu lim ki; ikide bir zaten gayet normal zor. Bunu örtmek Kılıçdaroğlu’nun birşey. Muhalefet dediği birşeyden üzere çok büyük diye birşey var. yola çıkarak bir gürültü gerekir. Parti kurmak Tayyip Erdoğan diye birşey var. Parti kurarak senin şunu söylüyor: “Sen zamanında yaptığın çalışmalara muhalefet eden bana diyordun ki; ‘İsviçre’deki insanlar zaten yasal, anayasal bir bankalarda hesabım var’ hadi onları statüye sahip. Zaten seni eleştirmek bul getir.” Şimdi Tayyip Erdoğan için anayasal bir kurum kurulmuş. tartışmaların İsviçre’deki bankaAma bunlara göre öyle bir konu lar hesabına dönmesine dünden yok ki. razı. Çok istiyor bunu. Yine bir Bunlara göre hukukun bütün temel muğlaklığın içerisinde” İsviçre’de prensipleri tam tersine çevrilebilir. bankam var mı, hadi bul getir, getir Niye? E çoğunluğumuz var. Öyle şerefsizim, şerefsizsin götür” gibi bir birşey olmaz. Yani sen temel insandiyalog içerisinde olmak istiyor. Bu lığın birikimi olan, medeniyetin bile üstünü kapatma çabası. birikimi olan mantıki ilişkileri yasal Ama ortada çok başka bir sorun var. ilişkileri değiştiremezsin. Hukuki Kendisi diyor ki oğluna, “Paraları ilişkileri değiştiremezsin. Onlar boşalt”. Bir günde boşaltılamıyor, kazanılmış haktır. “İnsan haklarını sıfırlanamıyor, hakeza tırlarda sakoylamaya sunuyorum, genel olarak lanan silahlar boşaltılamıyor. Yani insanlar insan hakkı istemediler, AKP’nin hangi mekanına gidilse işkence yapılabilir, işkence yapma oradaki şey boşaltılıp bitirilemiyor. kararı alıyorum” şeklinde bir karar Her yerde suçu depolanmış ve alınamaz ki. “Eskiden yapılıyordu, birikmiş durumda. O açıdan kendi ne güzeldi”. Öyle de düşünülemez. pozisyonu çok zor. Bunu örtmek O zaman zaten ya antik çağlara üzere çok büyük bir gürültü gerekir. gidersin ya da orta çağlara gidersin. Ancak çok büyük bir sel bunu göAma bana göre şuanda asıl AKP’de türebilir. Bu açıdan da en sonunda hakim olan topluluğun orta çağ Tayyip Erdoğan şuna razı. Olsun kafasından çok uzak olduğunu dükan dökülürse de dökülsün, çok şünmüyorum. Bu abartma mı? Eğer büyük gürültü, kıyamet çıkarsa da bu abartmaysa o zaman bu bakan çıksın. Ala’nın telefon konuşmalarını dinBunun için türbanlı kardeşlerimize lesinler. Bu bize ne anlatıyor? Her yönelik şöyle şöyle saldırılar oldu yerde böyle. MİT’in yargılanamaz yalanını da ortaya atabilir. Devlete olduğundan söz ediyor. E n’oldu düşmanlık etmek için mezara demir yargı? Yargılamaya çalışan bütün bilyeler koydular yalanına da başvuhakimlerin, savcıların yerlerini derabilir. Kasımpaşalıları da harekete ğiştiriyorlar. Hani üstünlerin hukugeçirmeye çalışabilir. Ama burada ku değil, hukukun üstünlüğüydü? kala kala bir Kasımpaşalılık kalıyor. Hani çok önemli prensipti bu? Sen Yani onu harekete geçirip de, böyle bunu oylamayla değiştiremezsin ki. bir kargaşadan yararlanıp da, ondan Hukukun üstünlüğü prensibini, sonra bunun üzerine vatan millet üstünlerin hukukuna oylamayla de- Sakarya edebiyatı ya da türbanlı ğiştiremezsin. Hukukun üstünlüğü kardeşimize kötü davranıldı edeolacaktır. Nerede hukukun üstünlü- biyatı yapabilmesinin tek yolu bu. ğü? Sen zaten yargılanması gereken Çok büyük gürültüler koparmak, bütün icracıları bütün uygulayıcı çok büyük kanlı olayların olması. yöneticileri yargılanmaz hale getirAncak o durumda kendi yolsuzdin. Kendi iznine bağladın. MİT’çi luğunu, kendi hukuksuzluğunu yargılanamaz, asker yargılanamaz, unutturabilir. memur yargılanamaz... Kim yargıMesela “Milyonları zor tutuyorum” lanabilir? Gariban vatandaş. Hatta demişti. Böyle oldu mu? Olmadı. yargılanmasına gerek yoktur. YargıYani Gezi direnişçilerinin karşısına sız infaz yapılabilir statüde yaşıyor. palalıları çıkardı. Göz var nizam Berkin Elvan’ı kim yargıladı da var, ondan sonra o palalıları onlar öldürdü? Zaten yargıya gerek yoktu da sürdüremediler. Yani sürdürüle-

Sizce AKP şu an kullandığı baskı, şiddet, yıldırma ve karalama gibi yöntemlerle halk hareketini bastırabilir mi? MUSTAFA ELİTAŞ AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ

Karanlık odaklar var Biz sükunet tavsiye ediyoruz. Seçim ortamında anarşi çıkarmak, vatandaşın huzurunu bozmak isteyen karanlık odaklar var. Sağduyulu vatandaşlarımızın sandık başına gitmelerini, oylarını kullanıp evlerine dönmelerini arzu ediyoruz. GÜN ÇAĞ AYDIN EHP SİYASİ BÜRO ÜYESİ

Halk diktatörü bastıracak AKP’nin zor kullanarak halk hareketini bastırabilmesi söz konusu değildir. Halkımızın özgürlüğe duyduğu özlem bastırılamayacak. Diktatörler tarihte nasıl yenilgiye uğradıysa yine uğrayacak. Halk hareketi, diktatörü bastıracak. MUSTAFA SARIGÜL CHP İSTANBUL BAŞKAN ADAYI

Oyuna gelmeyelim

Emniyet mensuplarımız ve vatandaşlarımız neden karşı karşıya geliyor? Bunun hesabını iktidar vermelidir. Yurttaşlar, tahrik edilmeye çalışılıyor. Tüm yurttaşlarımızdan ricam; oyuna gelmeyelim, provokasyonlara alet olmayalım. OKTAY VURAL MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

Çözüm sandık

Demokrasi içinde çıkış yolu bulmalıyız, olaylarla bir yere varmak mümkün değildir. Sokakla sandık arasında bir tercih olacaksa bu mutlaka sandıktan yana olmalıdır. Sandık, demokrasi içinde milli iradeyle çözümün aranması demektir. NUSRET SENEM İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

Provakatif olaylar var

Milyonların ayağa kalktığı, mücadele ettiği yerde AKP başarı kazanamaz. Ama bu kitle mücadelelerini provake ederek başka yerlere sokmaya çalışanlar var. Milletimiz soğukkanlıdır. Provakatif olayları engelleyecek gücümüz var. HASİP KAPLAN BDP GRUP BAŞKANVEKİLİ

İnsanları susturamazsınız Demokrasilerde protesto hakkı var. Zorla bastırmaya kalkarsanız toplumsal gerginlikleri arttırırsınız. Şu an izlenen politika budur. Bu kabul edilebilir değildir. İnsanları susturmak mümkün değildir, hiçbir diktatör susturamamıştır. NUH GÖNÜLTAŞ BUGÜN GAZETESİ YAZARI

Durduramayacak Başbakan’a, yolsuzluğun odağı olması sebebiyle bir tepki vardır zaten. Seçimde ne kadar oy alırsa alsın sokak hareketleri durmayacaktır. Durması için eğer zor kullanmaya kalkarsa daha da artacaktır. Gezi olaylarında bunu gördük. GÖKÇER TAHİNCİOĞLU MİLLİYET GAZETESİ YAZARI

Bastırmak değil anlamak Hiçbir iktidar sokak hareketini alışıldık yöntemlerle bastıramamıştır. Şiddetle bastırmaya çalışması o hareketin daha büyümesine yol açmıştır. Bastırmak değil, insanların neden sokakta hak arama yolunu seçtiğini araştırmak lazım. MEHMET GÖRMEZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANI

Birliğimiz bozulmasın Şu günlerde ülkenin her zamankinden daha fazla birliğe ihtiyacı var. Birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi bozmak isteyen hain emellere fırsat vermeyelim. Kardeşlik bağlarının koparılması girişimlerine alet olmayalım. OĞUZHAN TÜRK LİSE ÖĞRENCİSİ

Bastıramaz Bastıramaz. Bastırabilseydi zaten baştan böyle bir hareket ortaya çıkamazdı. Sol hareketin önünde kimse duramaz.


GUNCEL

08 Erken evlendirmeye emsal tespi

18 Mart 2014

Özge, Hanime, Ayten… Korunmadıkları için öldüler

Kadınlar yaşamak istiyor

Mart ayının ilk haftasına, ardı ardına öldürülen kadınların, hayatta kalmak için her şeyi yapmasına rağmen, korunmayan kadınların haberleri ile girdik. Adliyelerde yanındaki koruma memurlarıyla kadınların öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Koruma altındaki kadınlar, devletten ümidi keserek Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kapısını çaldı.

14 yaşındaki akrabası ile evlendirilip doğum yapan A.T.’nin, nikahsız eşi 24 yaşındaki R.T. hakkında 30 yıl hapis istemiyle dava açıldı. İddianameyi hazırlayan savcı Ömer Yurdusev, bu tür birlikteliğin korunmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek, çocuğun rızasının, bu durumu hukuka uygun hale getiremeyeceğini, şüphelinin aynı zamanda ‘Cinsel amaçlı çocuğu alıkoyma’ suçundan da cezalandırılması gerektiğini bildirdi. İddianamenin kabul edilmesi ardından R.T.’nin yargılanmasına Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşma, yaş tespiti raporunun gelmesi için ertelendi. GÜNCEL

Taciz yetmedi, polis saldırdı

Yüzüncü Yıl Üniversitesi yerleşkesindeki Melikşah Öğrenci Yurdu’nda kalan kadın ve erkek öğrenciler, kadın öğrencilerin bazı minibüs şoförleri tarafından taciz edildiği iddiasıyla eylem yaptı. Gece saatlerinde yurtlardan çıkarak rektörlük binasına kadar yürüyen öğrenciler, yaşanan olayı protesto ederek rektörlük binası önünde toplandı. Polis öğrencilere tazyikli suyla saldırdı. 26 öğrenci gözaltına alındı. Polisin saldırısı sonrası Melikşah Öğrenci Yurdu önünde toplanan öğrenciler, yaklaşık 3 saat daha eyleme devam ederek yaşananları protesto etti. GÜNCEL

Bahaneleri hep aynı

Adana, Merkez Yüreğir ilçesinde Şaban A., sabah kalktıktan sonra eşi Esma A. ile kıskançlık bahanesiyle tartışmaya başladı. Esma A’yi , “Beni aldatıyorsun” diyerek darp etmeye başladı. Bunun üzerine kadın evden kaçıp komşularının evine sığındı. Ancak koca buraya da gelerek eşinin yüzünü cam ve bıçakla kesti. Vücudunun değişik yerlerini de hafif şekilde kesen koca daha sonra çevredeki vatandaşların polis çağırması üzerine olay yerinden kaçtı. Kadın sedyede götürülürken, kendisini kocasının bu hale getirdiğini söyledi. Şaban A. halen aranıyor. GÜNCEL

Kader’in davası görüldü

Siirt’in Pervari ilçesi Yapraktepe köyü Düğümcüler mezrasında, 12 yaşında evlendirilen, 13’ünde anne olan, 14’ünde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Kader Erten davasının ilk duruşması Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kader Erten’in annesi, babası, imam nikahlı eşi Mehmet Atak ve Mehmet Atak’ın anne, babası hakkında, “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak”tan açılan kamu davasına sanıklardan yalnızca Mehmet Atak’ın anne ve babası katıldı. Mahkeme 9 Mayıs 2014 tarihine ertelendi. GÜNCEL

güncel Elif karan

Türkiye’de son on günde meydana gelen kadın cinayetlerine bakıp da, kadınlar haklıymış, kadın cinayetleri önlenebilirmiş dememek mümkün değil. Çağlayan Adliye’sinde öldürülen Hanime’nin yanındaki koruma memuru da kurşunlardan nasibini alarak yaşamını yitirdi. Özge Gündoğan’ın şikâyeti üzerine gözaltına alınan katili, karakolda bir saat bile tutulmadı, ertesi gün de Özge’yi öldürdü. Bu kadınlar korunabilir, hayatta tutulabilirdi. Kendileri hayatlarına sahip çıkmak için ellerinden geleni yapmıştı. Devletin korumadığı kadınlar öldürülüyor Kadına yönelik şiddeti önlemek konusunda yeterli yasaların bulunmasına rağmen kadın cinayetleri neden engellenemiyor, kadınlar niye ölüyor sorusunu, bu konunun gerçek özneleri ile tartıştık.

Madem öyle korusaydın Bursa’da üç yıl önce boşandığı kişi tarafından şubat ayında işine giderken vurulan S.S, daha hastaneye kaldırılmadan, polisin gelip “madem vurulacaktın, koruma isteseydin” dediğini anlatıyor. Bunun üzerine koruma kararını polisin üzerine attığını söyleyen S, polisin bu kez de kendisine burası jandarma bölgesi, benim yetkim yok dediğini anlatıyor. S isyan ediyor: “ben sakat kaldım, benim bu sakatlığımı hangisi telafi edecek. Bu adam hiç yakalanmıyor. Ben 155’i arıyorum beni vuran adam arka mahallemde diyorum, ne yapayım diyor. Benim yetkim yok, ben sadece uzaklaştırabilirim diyor. Adam elini kolunu sallıya sallıya geziyor.” Korkuyla yaşamaya alıştık Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile mücadelesini birleştiren S, devletten iş istemiyor, küçük kızının bakımı için para istemiyor ve ekliyor: “biz insanız. Bir hayvana bile çarpınca ceza veriliyor” çünkü genç kadının te-

mel itirazı, kadınlara yönelik adaletsizliğe. Savcıların, polislerin söz konusu kadınlar olunca, sus pus olduklarından yakınıyor. S: “biz bu tarz şeyleri yapmaya alıştık, hep korkmaya, senelerdir bu şekilde darp ettiği için” diyor. Hak ettikleri cezaları almalılar Neden Platformla mücadelesini birleştirdiği sorulduğun da ise, korku ile yaşamaya alışsa bile artık kendisini sokak ortasında vurabilecek cesareti bulan adamın, hak ettiği cezayı çekmesi istediğini belirtiyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesindeki en önemli faktörün erkeklerin alacakları caydırıcı cezalar olacağını üstüne basa basa söylüyor. S sözlerini şöyle bitiriyor: “adamın biri bir ekmek çalıyor, hırsızlıktan 20 sene yatıyor en basiti, adam seni geliyor öldürüyor, kocan da severde” Daha ne kadar korumayacaksınız? S, Platformla daha yeni tanışmışken, gece eski kocası evine kadar, yattığı yatağın önündeki cama kadar gelip,

dışarıdan taşlar attı. Hayatta kalmak için devlete zaten başvurmuş S, bir kez de Platformla birlikte “Artık yeter” dediğinde, Bakanlık yetkilileri ile görüşmek üzere evinden arabayla alınabildi. Koruma altındaki genç kadını listelerindeki bir isim gibi değerlendiren Bakanlık, acarlaşabildi. Kadınlar birbirini yalnız bırakmıyor Bursa’dan gelen başvuru tek değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcileri özellikle koruma hakkı için İstanbul’da bir günde üç ayrı kadınla görüştüklerini belirtiyor. Sırf bu başvurular ve telefonlar bile mevcut yasaları uygulamayarak, caydırıcı cezalar vermeyerek kadınları yaşam mücadelesinde yalnız bırakan devletin karşısında kadınların yaşama bir kez daha sarılacak yöntemler geliştiriyor. Devletin koruma hakkını kâğıt üstünde tanıdığı kadınlar, Platformla mücadelelerini birleştiriyor.

Mahkemede indirim alabilmek için öldürdüğünü unuttu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, öldürülen kadınların aileleri ile birlikte Sevim Gündoğdu için adalet istemek üzere Uşak adliyesi önündeydi. Hatice Karaca’nın annesi Hasibe Yılmaz, Hatice Palta’nın abisi Erdoğan Palta, Platformu ve Gündoğdu ailesini yalnız bırakmadı. Platform adına basın açıklaması yapan Burcu Karefil Ekim 2013’te ayrı yaşadığı eşi Mehmet Gündoğdu tarafından öldürülen Sevim Gündoğdu için toplandıklarını bildirdi. Uşak’ta geçtiğimiz yıl Platformunda takip ettiği Nermin Şen davasında tek celsede ağırlaştırılmış müebbet hapis verildiğini hatırlatarak, adaletin kadınlar lehine hızla tecelli etmesi

gerektiğinin altını çizdi. Davada Sevim Gündoğdu’nun katil zanlısı hiçbir şey hatırlamadığını, sadece Sevim Gündoğdu’nun “Seni 6 aydır aldatıyorum” dediğini hatırladığını söyledi. Sanığın tahrik indirim çabası da kendisine kâfi gelmemiş olacak ki cezasını düşürmek için psikiyatrik tedavi gördüğünü de söyledi. Sevim Gündoğdu’nun kızı Zeynep Kılıç mahkemedeki ifadesinde: “Babam sürekli annemi ve beni öldürmekle tehdit ediyordu, annemi dövüyordu” dedi. Sevim Gündoğdu’nun oğlu ise “Babam bana annenle ablanı öldüreceğim acısını da sen çekeceksin” diyerek sanığın ifadesindeki yalanları bir bir ortaya çıkardı. GÜNCEL

“Polis şiddetini değil, aileleri eleştirdi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Edirne ziyaretinde, halka uygulanan devlet şiddetini görmezden geldi ve ‘’Ailelerin çocuklarına ve gençlerimize sahip çıkmaları gerekiyor. Kesinlikle çocuklarımızı sokaktan geri çekmemiz lazım’’ dedi. İslam, Bakanlığın kadına yönelik şiddetle ilgili önemli çalışmalar yaptığını, ama sadece kadına şiddet olarak ele almadıklarını, bu konuyu toplumsal şiddet, aile içi şiddet, kadına ve çocuğa yönelik şiddet olarak bir bütün olarak değerlendirdiklerini vurguladı. İslam, kadın cinayetlerine değinmedi bile. Sadece Mart ayının ilk haftasında sekiz kadın öldürüldü. Bu kadınlardan iki tanesi yüksek güvenlikli adliye saraylarında öldürüldü. GÜNCEL

Tartıştığı karısını öldürdü Antalya’da Emine C., geçen yılın Şubat ayında eşi Ahmet C.’den şiddet gördüğü gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme, Ahmet C.’ye evden uzaklaştırma cezası verdi. Geçen eylül ayında cezası tamamlanan Ahmet C., barıştığı eşiyle yeniden birlikte yaşamaya başladı. Ancak aralarında çıkan bir tartışmada Ahmet C, eşini elleriyle boğup ardından mutfaktan aldığı bıçağı boğazına saplayıp olay yerinden kaçtı. Genç kadın ise hayatını kaybetti. 3 yaşındaki oğlunun gözü önünde eşini öldüren Ahmet C., komşuların ihbarı üzerine harekete geçen jandarma ekipleri tarafından cep telefonundan ulaşıldı ve teslim olması için ikna edilerek gözaltına alındı. Emine C.’nin cenazesi otopsi için Alanya Belediyesi Mezarlığı morguna kaldırılırken, Ahmet C. ise Konaklı Jandarma Karakol Komutanlığında ifadesinin alınmasının ardından adliyeye sevk edildi. GÜNCEL


GUNCEL

09 Binali Yıldırım’ın tweet gafı

18 Mart 2014

Gezi Parkı iddianamesi kabul edildi

Taksim Dayanışması üyelerinin aralarında bulunduğu 26 kişi hakkında hazırlanan Gezi Parkı iddianamesi İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede Ali Çerkezoğlu, Mücella Yapıcı, Beyza Metin, Ender İmrek ve Haluk Ağabeyoğlu suç işlemek için örgüt kurmakla suçlanıyor. Davanın ilk duruşması 12 Haziran 2014’te görülecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, partisinin İzmir’deki mitingini kalabalık göstermek için Cumhuriyet Mitingleri sırasında çekilmiş olan bir fotoğrafı Twitter hesabında paylaşınca sosyal medyada alay konusu oldu. Yıldırım takipçilerine gönderdiği mesajda, “Demokrasinin başkenti Güzel İzmir’im. Ne kadar güzel görünüyorsun. 30 Mart’ta kazanan İzmir olsun!” ifadelerini kullandı. Atılan tweet kısa sürede silindi ve AKP mitinginden yeni bir fotoğraf paylaşıldı. Twitter hesabının profil bölümüne ise ‘Fan hesabıdır’ bilgisi eklenerek, ‘Bu hesap fan hesabıdır’ tweeti atıldı.GÜNCEL

Çınarcık’ta HDP bürosuna saldırı

Yalova’nın Çınarcık ilçesinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçim irtibat bürosuna gece faşist saldırı düzenlendi. Taşlı saldırıda büronun camları kırıldı. Seçim irtibat bürosuna yönelik saldırıyı kınadıklarını belirten HDP İlçe Başkanı Mensüri Önürme, şöyle dedi: “Bu saldırıları Türkiye’de barışın önüne koyulan bir engel olarak görüyoruz. Bu saldırı demokrasiye yapılan bir saldırıdır. Kesinlikle yapılan bu tür saldırılar bizi mücadelemizden vazgeçiremeyecek. Bu bir provokasyondur. Olayın faillerinin bir an önce bulunmalarını ümit ediyoruz.” GÜNCEL

Vali Mutlu bir ah çekti, bin ah işitti

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun derin bir iç geçirmeyle attığı ‘Ah güzel ülkem aaah’ diye başlayan tweet, takipçileri tarafından büyük tepkiler topladı. Mutlu’nun, “Ah güzel ülkem aaah.İnsan, zaman, geçmiş,tecrübe,sevgi, saygı,empati,affetme,hak,birlik,ortak gelecek,huzur,boş dünya,iyilik,ahiret,ah keşke” tweetine gelen yanıtlardan birisi de “Ah sayın valim ah..hırsızlık, faşistlik, yalancılık, ötekileştirme, katillik, zulüm, öbür taraf...ah valim ah” oldu. GÜNCEL

istanbul ceday avcı

Taksim Dayanışması üyelerinin aralarında bulunduğu 26 kişi hakkında ikinci kez hazırlanan “Gezi Parkı iddianamesi” olarak bilinen iddianame kabul edildi. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle iade ettiği, örgütlü suçlara bakan İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne sevk edilen iddianameyi savcı Mesut Erdinç Bayhan yeniden hazırladı. 8 Temmuz’da Vali tarafından “açıldığı” söylenen Gezi Parkı’na basın açıklaması yapmak üzere giderken gözaltına alınan 26 kişinin suçlandığı iddianamede Taksim Dayanışması suç örgütü olarak gösterildi. Davanın ilk duruşması 12 Haziran 2014 tarihinde saat 09.30’da görülecek. Bilyeler “silah” kabul edildi İkinci kez hazırlanan Taksim Dayanışması iddianamesinden “araç yakılması ve taş atılması için para verilmesi” iddiaları metinden çıkarıldı. Deniz gözlükleri, kasklar suç delili olarak gösterilirken, bir dayanışma üyesi üzerinden çıktığı belirtilen bilyeler ise “silah” kabul ediliyor. 5 kişi örgüt kurmakla suçlanıyor Ali Çerkezoğlu, Mücella Yapıcı, Beyza Metin, Ender İmrek ve Haluk Ağabeyoğlu suç işlemek için örgüt kurmakla suçlanıyor. “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen

kendiliğinden dağılmama, halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ile suçlanan bu 5 dayanışma üyesinin dışında 21 kişi ise 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetle suçlanıyor. Polise şiddetten yargılanılıyor İddianamede “Güvenlik kuvvetlerinin uyarılarına rağmen Gezi Parkı ve Taksim Meydanı’na girmek isteyen grupların taşlı, sopalı, molotoflu, ses bombalı, sapan ve bileyeli gibi çeşitli şekillerde polise saldırdıkları, yolları kapatıp bari-

cilerden Ethem Sarısülük polis memuru Ahmet Şahbaz’ın silahından çıkan gerçek mermiyle yaşamını yitirmişti.

Gezi Parkı’na gitmek yasadışı Taksim Dayanışması’nın çağrılarıyla gelişen tepkilerin “terör örgütlerine” zemin yarattığı iddia ediliyor. Polis 10 kişinin katili İstanbul Valiliğinin Gezi Parkı’nın Polis şiddetiyle yaşanan ölüm ve yeniden açıldığını ilan ettiği 8 Temyaralanmalar, polisin gerçek mermi muz günü, Taksim Projesi’ne ilişkin kullanması üzerine haberler gerçek mahkeme kararını açıklamak üzere dışı kışkırtmalar olarak niteleniyor. parka giden Dayanışma üyelerinin Oysa polis şiddeti sonucunda 8 kişi o gün İstiklal Caddesi’nde gözaltına ölmüş, 10 binin üzerinde kişi de alınması “yasadışı bir eyleme yasal yaralanmış, yaşamını yitiren eylem- bir müdahale” şeklinde yansıtılıyor.

Kimi gözaltına alacaklarını şaşırdılar Tayyip Erdoğan’ın Aydın mitingi öncesi Adnan Menderes Bulvarı’ndaki bulunan dükkanının önünde 1 liraya boş ayakkabı kutusu satan esnaf Ş.I., GBT sorgulamasında yakalama müzekkeresi olduğu gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alınarak Aydın İl Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Gözaltına alınan esnaf 5 saat sonra serbest bırakıldı. Hırsızlık deyince akla Başbakan geliyor Tepkili olan ve işlerin durgun olması sebebiyle boş ayakkabı kutularını sattığını

söyleyen Işık, “Biz de elimizde olan ayakkabı kutularını satarak gelir elde etmeye çalışıyoruz. Ama hırsızlık hakkında konuşsak hemen ‘Başbakan hakkında niye konuşuyorsun?’ deniyor” dedi. AKP’nin, Bilal’in ve Erdoğan’ın “sıfırlayamadıkları” paralardan sonra hırsızlık deyince halkın aklına Başbakan gelmeye başladı. Arkadaşının keyfi olarak gözaltına alındığını söyleyen kadın polislere tepki göstererek, “Her zaman koyduğumuz gibi kutuları dışarıya koyduk, satıyoruz. Tayyip Erdoğan geliyor diye herkesi bastırmaya çalışıyorlar” dedi. GÜNCEL

YGS soruları bu sene açıklanmayacak

Memur Teoman’ın rüşvetle imtihanı

Bilal’e, sıfırlanamayan paralarla 6 villa Haramzadeler 333 adlı Twitter hesabı 17 Aralık’ta yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine açılan soruşturmaya ilişkin hazırlanan fezlekelerin metni olduğu iddia edilen 299 sayfalık bir belge ile 32 sayfalık ikinci bir belge yayınladı. Fezlekede bir bölümde ise sahte evraklarla altın ticareti yapmak nedeniyle uçuşuna izin verilmeyen uçağın, müdürün talimatına rağmen havalanmasına Teoman isimli bir memurun karşı çıktığı ifade ediliyor. Rüşvet kabul etmeyen memur olarak görülen Teoman adına Twitter’da, #MemurTeoman başlığıyla hashtag açıldı. GÜNCEL

kat kuran gruplara karşı güvenlik kuvvetlerinin müdahale etmeye çalıştıkları belirlenmiştir” ifadesiyle polis şiddetinin yok sayıldığı gibi Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine paralel bir şekilde eylemcilerin polise şiddet uyguladığı ve çevreye zarar verdiği öne sürülüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “montaj” dediği, oğlu Bilal Erdoğan ile 17 Aralık’ta gerçekleştiği iddia edilen evdeki paranın sıfırlanmasına ilişkin ses kaydıyla ilgili yeni iddialar ortaya çıktı. Kamuoyunda “sıfırlama” operasyonu olarak bilinen ses kaydında, Bilal Erdoğan’ın son olarak evde 30 milyon euro nakit kaldığı ve bununla da Şehrizar Konakları’ndan daire alınmasının planlandığı iddia edilmişti. Yeni bir

iddiaya göre “geri kalan para” ile daireler alındığı öne sürüldü. Aktifbank’a ait olan bir dekontta 27 Aralık 2013 tarihinde, Şehrizar Konakları’ndan 6 adet daire için 14 milyon 120 lira ödeme yapıldığı bilgisi yer alıyor. Dekontta, ödemeyi yapan kişi olarak da Erdoğan’ın aile avukatı olarak bilinen Ömer Faruk Akbulut’un ismi bulunuyor. Akbulut’un, Erdoğan ailesi adına, alım-satım yapma yetkisi bulunuyor. GÜNCEL

23 Mart’ta 2 milyon 7 bin 685 aday üniversite sınavına girecek. YGS sınavına birkaç gün kala ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir verdiği röportajda bu sene sınav sorularının yayınlanmayacağını söyledi. Gerekçe olarak ise “Ölçme kabiliyeti yüksek olan sorular bazı düzenlemelerle yeniden kullanılabilir. Bu hedef doğrultusunda sınavlarda sorulan soruların sadece yüzde 10’unun paylaş-

manın yeterli olacağını düşünüyoruz” dedi. Üniversiteye geçiş sisteminin değişme kararının alındığını vurgulayan Demir, “Yazılı sınav için çok yoğun bir gayretimiz var. Bu gayret içinde bugüne kadar bir deneme, iki de gerçek sınav yaptık. 2014’te bazı sınavlarımızı ‘Yazılı Sınav’ olarak yapacağız’’ dedi.Soruların kamuoyuna açıklanmayacak olması ise sınav sonuçlarının güvenilirliğini tehdit ediyor. GÜNCEL


EMEK

10

18 Mart 2014

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Sonuna kadar

Hayatta bazı şeyler, ölümüne savunulabilir. Bir çocuğun hayatını kurtarmak olabilir bu bazen, bazen “birkaç ağaç”, bazen “özgürlük”. Böyle büyük bir iddialaşmanın ardında, her seferinde büyük bir “değer” vardır. Ama aslına bakarsanız, o kadar zor, bilinmeyen ve elde edilmesi uzak olan bir şey de değildir uğruna ölünen. İnsanlık onu zaten bulunmuş olduğu, zaten kendi türdeşlerinin kullanmakta olduğu, zaten hakkı olduğu için tanımaktadır. Bu yüzden, olması gereken hiçbir koşul gerekmeksizin o hakkı yaşamak iken, en doğal hakların engellenmesiyle böyle büyük bir iddialaşma başlar. Haklılığı, temelindedir. Toplum kendi bir parçasının, yine kendi bütünü için “iyi” bir şey uğruna, meydana çıktığını, görür görmez anlar ve hemen arkasında alır yerini. Tarihimiz, irili ufaklı birçok hak mücadelesinin bu tecrübesiyle dolu, çok zengin bir kaynaktır. Bu kaynak şimdi çok kuvvetli bir akış kazandı. Neyin haklı, neyin haksız olduğu çok net bir karakter kazandı. Şu anda Türkiye’de her şey birbirine girmiş gibi görünüyor diyenler var. Öyle değil, o sadece bir görünüş biçimi. Aksine çok açık bir netleşme var; haklı olanlarhaksız olanlar. Haklı oldukları için her şeyi göze alarak direnenler ile, Haksız oldukları için kendisi hiçbir şeyi göze alamayıp, kendi çıkarı için herkesi yakmayı göze alanlar arasındaki mücadelede, tarih boyunca ne olduysa o olacaktır. AKP ne kadar uğraşsa nafile “haklı” olmanın yanına yaklaşmayacak. O “daima hizmet” diyecek, halk “hırsız, katil”. O “İstiklal savaşı” diyecek”, halk “istikbal savaşı”. Bu “istiklal savaşı” lafı, Türkiye gündeminin hızı içinde neredeyse unutulmuştu ama Ayşenur İslam yeni fark etmiş, gündeme getirdi. Partisinin seçim çalışmalarında her hafta başka bir skandala imza atan bakan, bu hafta da başka hiçbir şeye bu kadar hassas değilken, İstiklal’e hassaslaşmış. Oysa başında bulunduğu görevde kadınları korumak gündemiyle dolu ve bununla çok meşgul olması gerekirdi. Şu anda korunma konusu çok yakıcı bir karakter kazandı, kadınlar hem başvuru yapıyor, hem başvurmuş karar çıkarmış olanlar etkin korunmadıkları için büyük endişe yaşıyor. Aktüel olarak kadınların adliye binalarında ve yanında korunma memuru olduğu halde öldürülebilmesi çok önemli ve vahim bir tablo yaratmışken, bu sorumlusu olan bakanın gündemine bile girmiyor. Çünkü yine haksızlar, yine bu sonuçlardan sorumlular. Ama sonuna kadar haklı olanlar var. Kadın cinayetleri de, hakkını sonuna kadar savunmanın en somut örneklerinden biri. Kadınlar kendi hayatlarına karar vermek istediğinde, buna haksız biçimde direnen erkek egemenliğinin elleriyle öldürülürken, toplum bunu da görünce tanıyor, anlıyor ve “kadınlar kurtulsun” diyor, bunun için mücadele edenleri sahipleniyor. 2014 yılı 8 Mart’ı, bunun tam bir göstergesiydi. gulsumkav@gmail.com

Greif’ta karar: Mücadeleye devam

10 Şubat’tan bu yana direnişin sürdüğü Hadımköy’deki Greif fabrikasında anlaşma teklifleri sunuldu ancak patron anlaşma yerine; patronların zoruyla birtakım taşeronlar , tomalar , polis getirerek taktik savaşına başvurdu. İşveren “Fabrikayı boşaltın, anlaşmayı imzalayın”, İşçilerse “Anlaşmayı imzalayalım, öyle fabrikayı boşaltırız” diyor. istanbul koray karadere

Hadımköy’deki Greif fabrikasında Greif patronu toplu sözleşme görüşmelerinde işçilerin talebini kabul etmeyince işçiler de fabrikayı işgal etmişti. 10 Şubat’tan bu yana direnişin sürdüğü Greif fabrikasında işveren, fabrikada devam eden direnişi kırmak için harekete geçti. İşveren fabrikayı kapatmakla tehdit etti Greif yönetimi, işçileri (13 Mart) 14.00’a kadar işbaşı yapılmazsa fabrikayı kapatmakla tehdit etti. İşçilerden 09.00’da servis yerlerinde hazır olmalarını istedi. Saldırı hazırlığına geçen işverene Greif’te direnen işçiler bir açıklama ile yanıt verip, herkesi dayanışmaya çağırdı. İşçiler Patronun çağırdığı taşeronu fabrikaya almadı İşveren, işçilerin direnişini kırmak için bazı taşeron firmaları çağırarak fabrika önüne gelmelerine yol açtı. Fabrika önüne gelen işçiler fabrikaya giremedi. Polis bir süre kadar fabrika önünde bekledi. Akşam saatlerinde fabrika önünde bekleyen işçiler de polis de oradan ayrıldı. İşçiler mücadeleye devam dedi İşçilerin direnişini kırmak için saldırıya geçen işverenin tutumuna , fabrika önüne polis gelmesi ve akşam saatlerine kadar beklemesinin üzerine Greif işçilerinin kendi aralarında yaptıkları toplantı gece sona erdi ve mücadeleye devam kararı alındı. Yaşananları direnişçi üç Greif işçisi Yarın’a değerlendirdiler, “Ya kazanacağız, ya da kazanacağız” dediler. İşte işçilerin söyledikleri:

Greif işçisi Cüneyt Çankaya

Greif işçisi Turan Kamış

Buradaki güçlü birlikteliği gördüler

Yönetim köşeye sıkıştı Bugün olan olaylar bugün taşeron firmalarının toplanıp da buraya gelmesi aslında yönetimin ellerinde bulundurduğu son kozlarından biriydi. Köşeye sıkıştıklarını anlayınca böyle bir şey yaptılar. Bizim komitelerimizin de buradaki direnişçi arkadaşlarımızın da görüşü şu yöndedir; fabrikamızı kesinlikle kapattırmayacağız. Gerekirse kendimiz çalışıp, kendimiz üretip, kendimiz kazanacağız. Taşeronlar da bundan önce Dudullu’da yaptıkları gibi burada da protokol uygulamak istediler. Biz bu protokole olumlu bakmadığımız için hepsi teker teker gittiler. Biz yine direnişimize devam edeceğiz.

Bu fabrika bizimdir. Gerekirse bu fabrikayı üretime başlatır, kendimiz çalışırız. Çalışan kişiler patronlara kanarak, bizim yanımıza “Niye fabrikayı işgal ediyorsunuz?” mantığıyla geldiler. Buradaki güçlü birlikteliği gördüler. Oradaki işçiler bir yanlış yapıp patronlara kanmışlar. Ama burada 33 gündür direnen işçilere hiç mi saygıları yok? Biz bu fabrikada kesinlikle gizli bir iş yapmadık. “Fabrikayı kapatırız” diyorlar. Ama bunu yapmıyorlar. Yalnızca tehdit ediyorlar. Yıllardır işçileri köle gibi kullanmaya, onları kandırmaya alışmışlar ama bugün geldiler gördüler ve yanıldılar.

Greif işçisi Musa Ceco

Ekmek kavgası veriyoruz Patronlar bizim buradaki duruşumuzu, kararlılığımızı bir kez daha gördüler. İlk görüşmelerde bizim onlarla görüşme talep ettiğimizi sandılar .Üsluplarını değiştirerek bize psikolojik baskı yapmaya çalıştılar. Fakat bizimkilerin ne kadar kararlı olduğunu, sadece emekten yana olduklarını öğrendiler. Taşeron firma sahipleri dışarıdan gelen arkadaşlarımızı kandırmışlar. Arkadaşlar bunların oyununa gelmeyeceklerini anladılar. Sonuçta biz burada ekmek kavgası yapıyoruz. Fabrikayı kapattıracağız diyerek bizi korkutmaya çalışıyorlar. Kapatsınlar fabrikayı hiç umurumuzda olmaz.

Hey Tekstil işçileri patronlarından hesap sordu Hey Tekstil işçileri 17 Mart günü direnişlerinin 747. Gününde ücretlerini vermeden iş yerini kapatan patronları Aynur Bektaş ve Süreyya Bektaş’ın evlerinin bulunduğu söylenen Alkent 2000 konutlarına gittiler. Bina önünde ‘’gasp edilen haklarımızı istiyoruz’’ yazılı pankartlarını açarak ‘’hırsız Aynur, hırsız Süreyya’’, ‘’zafer direnen emekçinin olacak’’ ve ‘’işçiyiz haklıyız hırsız patronun ensesindeyiz’’ sloganlarını attılar.Alkent 2000 konutlarının güvenlik görevlileri eylem yaparak in-

sanları rahatsız ettiklerini ve eylemi sonlandırmalarını istediler. Binada yaşayanların rahatsız olmadıklarını söylemeleri üzerine eylem devam etti. İşçiler amaçlarının haklarını gasp eden patronlarını burada ifşa etmek, diğer insanların onları aralarında barındırmamaları için duyarlı olmaya çağırdıklarını açıkladılar. Aynur Bektaş ve Süreyya Bektaş’ın konutlarda kalıp kalmadığının belli olmadığının anlaşılmasıyla işçiler patronlarının peşinde olduklarını belirterek eylemi sonlandırdılar. EMEK

Atılan 14 Saray işçisi için eylem yapıldı

Yaralanan işçi yaşam savaşını kaybetti Tuzla Gemi Tersanesi’nde 25 Şubat’ta yaşanan kazada ağır yaralanan tersane işçisi Tamer Şeyhun yaşamını yitirdi. Bir çocuk babası olan 32 yaşındaki Şeyhun, vinç armadoru olarak çalışıyordu. Dersim Nazimiye doğumlu Şeyhun, 25 Şubat günü saat 09.30 sırasında yaşanan kazada, vinçle yük arasına sıkıştı, ardından 6 metre derinliğindeki beton havuzuna düştü. Ağır yaralanan Şeyhun, Maltepe Fatih Üniversitesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. EMEK

İşçiler icra memurlarını fabrikaya sokmadı İstanbul’da maaşlarını ve tazminatlarını alamadıkları gibi işveren tarafından işten çıkarılmak istenince çalıştıkları işyerini işgal eden Moda Çorap Fabrikası işçileri, maaşlarının ve tazminatlarını ödenmesi üzerine direnişlerine son verdi. İşverenin borcu olması nedeniyle fabrikanın kapısına icra me-

murlarıyla dayanan alacaklılara izin vermeyip, fabrikayı işgal ettiklerini, alacaklarına karşı fabrikadaki makinelerin kendi hakları olduğunu ifade eden işçiler icra memurlarını içeriye sokmadı.İşçiler bir haftadır devam eden işgalin ardından işverenin, işçilerin maaşları ve tazminatlarını ödenmesi üzerine işçiler işgal eylemlerini sonlandırdı. EMEK

17 yıldır Saray Muhallebicisi’nde çalışan 14 işçi, sadece haklarını talep etmeleri gerekçe gösterilerek işten atıldı. 14 işçiye destek olmak için DİSK ve DEV-TURİZM İŞ Emekçi Hareket Partisi , TKP İBB Başkan Adayı Aydemir Güler İstiklal Caddesi’ndeki Saray Muhallebicisi önünde yapılan eyleme destek verdi. Yapılan açıklamada, Kadir Topbaş’ın

aile şirketi olan Saray Muhallebicisi’nin işçileri işten atması için hiçbir yasal gerekçe olmadığı ve sadece haklarını arayan insanları işten atmakla kalmayıp psikolojik baskı yöntemleri uygulamaya çalıştığına vurgu yapıldı. Atılan 14 işçinin, her yeni iş başvurularının reddedildiği öte yandan işçilerin davaları geri çekmesi için çeşitli yöntemler kullanıldığı açıklandı. EMEK


EKONOMI

11

18 Mart 2014

Gün Çağ Aydın

PRiZMA

Annesin kuzusu, halkının göz bebeği

14 yaşında bir çocuk en çok kimi sever? 14 yaşında bir çocuk canı yanarsa ilk önce kime koşar? Korkar mı 14 yaşında bir çocuk? Ağlar mı? Berkin Elvan kafasına gaz kapsülü saplandığında annesine koşmuş ilk önce. “Anne!” diye bağırmış. AKP’lilerin ilan ettiği 14 yaşında ki “tehlikeli” ve bir o kadar “terörist” Berkin Elvan yaralanınca annesine koşmuş duydunuz mu? Hem de üzerinde “patlayıcı” olduğu iddia edilmişti. “Patlayıcılarla” annesine koşmuş. Sen katil olduğunu kabul etmezsin ama emri veren sen değil misin Erdoğan? Senin kininden, senin öfkenden yüz bulmadı mı çocuklarımızı, gençlerimizi vuran polisler. Yüzüne kırmızı fular taktı diye terörist ilan ettiniz 14 yaşındaki bir çocuğu. Hiç utanmadınız. Mezarına misket koydular, bunu bile suça dayandırdınız. Düşünüyorum, soruyorum kendime. Sen 14 yaşında bir çocukken ne yapardın diye. Ben 14 yaşında bir çocukken misket oynardım. Sen ne yapardın Recep Tayyip Erdoğan? Ben 14 yaşında bir çocukken sapanım vardı. Hem de kendim yapmıştım. Özenerek yapmıştım. Bilmezdim ufak kuşlara taş atmamak gerektiğini. Zaten 14 yaşındaydım, düzgün de atamazdım. Sokak köpeklerimiz vardı. Tıpkı “Şila” gibiydi hepsi. Ama bizimkilerin adı “Kont” ya da “Kontes”ti. Berkin’de bizim çocukluğumuzdaki gibiydi belki de. Elimize kıymık batsa biz de “anne!” diye bağırırdık. Ama Berkin Elvan’ın 14 yaşındaki çocuklardan bir farkı var herkesin dikkatini çeken. 14 Yaşında bir özgürlük savaşçısıydı Berkin. 14 Yaşında bir direnişçiydi. Gezi direnişinde sol yanımızı emanet ettiğimiz körpecik bir yiğitti. Berkin’in bir fotoğrafını daha gördük Gezi Direnişi’nden. Taksim Meydanı’ndaydı. Anıtın üstünde, elleriyle zafer işareti yaparken. Zaferin geldiği günü göremedi belki ama zafere gidenlerle omuz omuza dövüşmüştü bir kere. 15 yaşını göremedi ama, ölümsüzlük mertebesine ulaştı. Annesinin, babasının, tüm halkının gurur duyacağı bir evlat olmayı başardı. Annesi ve babası da Berkin Elvan’ın büyüklüğüne yakışır davrandı ölümünden sonra. Cesurlardı bir kere, Berkin’in izinden gittiler. Yüreği genişti Sami Elvan’ın, aradı Burak Can’ın babasını ve ona katili açıkladı. Dedi ki; evlatlarımızın katili devlettir. Burak Can’ın babası da olabildiğince sağduyulu davrandı ve acılı babanın lafları başbakana bir tokat gibi çarptı. Tanıklar konuştu; Berkin’i vuran yüzü maskeli, sarışın, iri yarı bir polismiş. Yüzünü görememişler, çünkü maskeliymiş. Yüzünü saklamış Berkin’in katili, gizlenmiş duvarlar arkasına. Berkin’in heybeti karşısında küçülmüş. Berkin annesine koşmuş, katili ise karanlığa. Berkin hiç unutulmayacakmış, hep güzellikle anılacakmış. Katili ise hep lanetlenecekmiş ve kötülükle anılacakmış. Berkin’i milyonlar bağrına basmış, katili ise saklanacak delik aramış. 14 yaşında bir çocuğun acılar içinde annesine koşması hiç aklımızdan çıkmayacak. Ellerimizle yakanızdan sımsıkı tutup, gözlerinizin içine bakarak soracağız. Nasıl vurdunuz annesinin bir tanesini, Şila’nın tek dostunu. Nasıl vurdunuz annesinin kanatlarına koşan 14 yaşındaki Berkin’i. Sormasına sorarız da, siz cevap verebilecek misiniz ey katiller. guncagaydin@hotmail.com

“Dış etki yok”

REKABET Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı zamanlaması nedeniyle TÜPRAŞ kararıyla ilgili spekülasyonlar olacağını kendi içlerinde de tartıştıklarını dile getirerek, “Ancak kararı ne erkene alabilirdik ne de tehir edebilirdik” dedi. Kaldırımcı Turkcell, Mey İçki, Türk Telekom ile çok sayıda dersane ve sürücü kursuyla ilgili soruşturmaların da yıl sonuna kadar tamamlanacağını duyurdu. Kaldırımcı, dün “Rekabet Hukuku ve Kobi’ler” başlıklı raporun açıklandığı toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Meclis’te görüşülen ve Rekabet Kurumunun Danıştay ve Yargıtay yerine bakanlıkların belirlediği kişilerin atanmasının bağımsızlıklarını ortadan kaldırmayacağını belirterek, “Hükümetin kurulu kontrol edeceği varsayımları temeli olmayan içi boş varsayımlardır” dedi. EKONOMİ

Rüşvetin boyutu dünyaya yayılmış

Yolsuzluk ve rüşvet içerisinde Sarraf ve Happani üzerinden bir zincir kurulmuş. Recep Tayyip Erdoğan onaylı bir zincir. Recep Tayyip Erdoğan, Zafer Çağlayan’a, Çağlayan da Süleyman Aslan’a yetki vermiş. Böyle uzayan bu zincir ülkemizin nasıl yağmalandığının kilit halkalarını barındırıyor içerisinde.

ekonomi taygun kon

17 Aralık fezlekesi Meclise geldikten sonra basın ve kamuoyuyla da paylaşıldı. Fezlekenin paylaşılması ile birlikte yolsuzluk ve rüşvet skandallarının Türkiye’nin çok çok üstünde uluslararası bir boyutu olduğu da ortaya çıkmış oldu. Evrakta sahtecilikten, ambargo delmeye, sahte işlemler ile faiz oranlarında oynama yapmaktan, hayali ihracata varan birçok suçun yer aldığı fezlekenin boyutları ise uluslararası düzeyde. Öyle ki fezlekede adı geçen başta Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Rıza Sarraf olmak üzere birçok kişinin İnterpol kapsamına alınması ve ülkemize ambargo uygulanması dahi söz konusu.

te belgelerle hayali ihracat gerçekleştirme işlemi geliyor. Bu işlemin boyutu o derece büyük ki, ülkemizin ihracat açıklarının kapatılması boyutlarına kadar vardırıldığından söz ediliyor. Önemli bir diğer suç ise sahte işlemler ile ihracat miktarını yüksek gösterip faiz oranlarını belirlemek. Bu uluslararası bazda çok ciddi bir suç, öyle ki birçok devleti milyarlarca dolar zarara uğratabilecek cinsten.

Halkbankası’nın kirli rolü Bahsi geçen suçlar ve daha niceleri hepsi Halkbankası üzerinden gerçekleştiriliyor. Halkbankası hayali ihracat ve sahte belgeler ile yurtdışındaki bir çok bankayı dolandırıyor. Öte yandan tüm bu suçlara Halkbankası dışında ortak olan Detaylar ve işlenen suçlar başka şirketler de var. Özellikle de İşlenen suçların en başında ‘’para Atlantis ismi ile anılan bir şirketin vurdurmak’’ deyimi ile bilinen, sah- birçok işlemi gerçekleştirdiği be-

lirtiliyor. Peyman firması da fatura konusunda destek sağlıyor. Yurtdışındaki dolandırılan bankaların Halkbankası’na ciddi yaptırımları olacak davalar açması olası. Rüşvet zincirinin perde arkası Rüşvet zinciri ise oldukça karmaşık. Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan, Zafer Çağlayan ve Başbakan Erdoğan üçgeninde geçen yetkilendirmelerin sonucunda Süleyman Aslan’ın faturalandırma işlemlerinde rol aldığı belirtiliyor. AHL’daki altınlar konusunda ise Zafer Çağlayan ile Rıza Sarraf ’ın ortaklaşa hareket ettiklerinin ispatlandığı belirtiliyor. Dijital takip sonucu tespit edilen ve Çağlayan’a ödenen paraların toplamı ise 32.053.600,00 euro 6.766.750,00 dolar 3.465.000 tl 300.000 isviçre frangı. Bu rakamlar 2 saat dahil en ince ayrın-

tısına kadar fezlekede gösterilmiş. 13.04.2013-06.05.2013 arasında, bazı gazetelere yapılan baskılar için Muammer Güler ve ekibine ödenen toplam rakam (5.800.000,00 dolar) olarak kayıtlara geçmiş. Barış Güler’e ise danışmanlık olarak aylık 30 Bin TL ödeniyor. Ancak işleri sarpa sardıran şeylerin başında Süleyman Aslan’ın yaptığı hatalar geliyor. 5 bin ton kapasiteli gemilerde 150 bin ton buğday gösterilmiş, Menşei olarak Dubai gösterilmiş ancak Dubai’de buğday üretimi yok! Ses kayıtlarına düşen kayıp 10 milyon dolar ise bütün rüşvet skandallarının patlamasının temel anahtarlarından birisi oluyor. İranlı işadamı Harpani ile birlikte bu parayı bulma uğraşındaki Çağlayan, yapılan bütün ödemelerin sağlamasını yapıyor ve bütün rüşvet dökümü ortaya çıkıyor.

Kredi kartında bir yasak kalktı BDDK Özel Okullar Birliği Derneğinin yaptığı başvuru üzerine kredi kartına taksit konusunda yeni bir düzenlemeye gitti. Okullardaki yemek hizmetlerinin dönemsel bir hizmet olduğu ve bu nedenle eğitimin bir parçası olduğunu savunan Özel Okullar Derneği buna bağlı olarak yasağın kaldırılmasını istedi. Bu teklife göre gıda ürünlerinde bulunan taksit yasağını okul kantinleri ve okul içerisindeki gıda ürünleri için yeniden düzenleyen BDDK

okul içlerinde yapılan gıda alışverişlerini eğitimin bir parçası sayarak taksit yasağını kaldırdı. Taksitli alışverişlerde ise Merkez Bankası istatistiklerine göre, 11 haftalık dönemde taksitli kredi kartı harcama tutarı 1 milyar 146 milyon lira geriledi. 7 Mart ile biten haftada mevduat bankalarındaki kredi kartı harcama tutarı yüzde 0.98 oranında azalışla 88 milyar 486 milyon 102 bin liraya geriledi. EKONOMİ

Doğalgaz için alarm Mc Donald’s’a dava açıldı Mc Donald’s çalışanları, ücretlerinden yasal olmayan kesintiler yapıldığı ve fazla çalıştırıldıkları gerekçesiyle şirketi mahkemeye verdi. ABD’nin üç farklı eyaletindeki Mc Donald’s çalışanları kendilerini daha fazla çalışmaya zorlamak, çalışma saatlerini uzatmak, aylıklarından kesinti yapmak, fazla mesai ücretlerini ödememekle suçladığı Mc Donald’s’a dava açtı. Michigan, California ve New York’tan müşteki sıfatlı bir grup Mc Donald’s çalışanın açtığı 6 toplu dava mahkemece kabul edilirse, on binlerce şirket çalışanı davaya müdahil olabilecek. Ülkede son yıllarda tartışmalara sebep olan fast food işletmelerinin çalışma şartları, geçtiğimiz sene farklı şehirlerde fast food çalışanlarını sokağa dökmüş, işçiler aylıklarına en az 15 dolarlık bir zam talebinde bulunmuştu. ABD’de 2008’den bu yana fast food işletmelerinde ve düşük aylıklı işlerde çalışanların sayısı, orta gelirli işlerde çalışan insanlara oranla hızla artıyor. EKONOMİ

Rusya, 1,9 milyar dolar borcu yüzünden Ukrayna’nın doğalgaz vanasını kapatacak. Bu durum ülkemizin en ucuz fiyata doğalgaz aldığı Batı Hattı’nın da kapanmasına neden olacak ve faturalarımız önümüzdeki dönemde muhtemel olarak artacak. Söz konusu hat üzerinden gelen gaz Türkiye açısından giderek önem kazanmaya başladı. Bunun nedeni ise yapılan anlaşmalar çerçevesinde alınan en ucuz

gazın bu hattan gelmesi. Enerji Bakanlığı’na yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, özel şirketler 1.000 metreküp Rus doğalgazı için yaklaşık 310 dolar ödüyor. Botaş ise Mavi Akım’la gelen Rus doğalgazına 440 dolar veriyor. Rusya şirketlerinin Ukrayna’ya 1 Nisan’a kadar verdikleri süre çerçevesinde borcun ödenmemesi halinde 1 Nisandan sonra ülkemizde doğalgaz fiyatları artış riski taşıyor. EKONOMİ


Çikolata paketinde 500 bin dolar

EGITIM 16 Martlar AKP’yle sürüyor (

12

18 Mart 2014

Üniversite öğrencileri 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde faşiştlerin devlet işbirliği ile yaptığı bombalı saldırı sonucu ölen 7 kişiyi ve 16 Mart 1988’de Saddam Hüseyin tarafından kimyasal silahlarla katledilen yüzlerce insanı andı. Beyazıt Meydanında gerçekleştirilen anmada öğrenciler Berkin Elvan’ı da unutmadı.

Son yayınlanan ses kaydında iddiaya göre; Rıza Sarraf yardımcısını arayarak Egemen Bağış’a gönderilmek üzere bir çikolata paketi ve pahalı olmayan bir gümüş tabak almasını, üstüne bayram temennisi yazarak, tabağın alt kısmına da 500 bin dolar koyarak Egemen Bağış’a(Konuşmanın o bölümünde ‘Ege’ ve ‘Kısa’ olarak tarif ediyor) gönderilmesini istiyor. Aynı ses kaydında yer alan diğer görüşmede iddiaya göre; Egemen Bağış ile Rıza Sarraf konuşuyor. Bağış olduğu iddia edilen kişi kendini patronun Ankara’ya çağırdığını belirterek, bırakılacak paketin yardımcısı Marina’ya bırakılmasını istiyor. GÜNCEL

Amfinin ismi Berkin Elvan oldu

Bursa Sol Cephe’nin çağrısıyla dün saat 19.00’da meşalaler yakılarak, Berkin Elvan ve diğer Gezi şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan eylemde Türkiye tarihinde mücadele yolunda yaşamını yitirmiş tüm gençler de anıldı. Berkin’in yaşıtları liseliler ise bir konuşma yaparak Berkin’den devir aldıkları mücadeleyi okullarında yaşatacaklarını söylediler. Konuşma yapan Can Ulusoy ise ‘Gezinin son şehidi, kardeşimiz evladımız Berkin Elvan’ın ismini, gezi eylemlerini gerçekleştirdiğimiz, tartıştığımız bu meydanda yaşatacağız’ dedi. Gezi’den bu yana Bursa’da eylemlerin, forumların merkezi olan Heykel amfisinin yeni adı “Berkin Elvan Amfisi” ve “Berkin Elvan Meydanı” oldu. GÜNCEL

Vakıf binalarını paylaşamıyorlar

Samsun’da resim öğretmeni 31 yaşındaki Yasemin Ergün, 3 yıl atama bekledikten sonra öğretmen olarak atanamayınca Hafif Raylı Sistem’de tren makinisti olarak çalışmaya başladı. Ergün, “Ben çok isteyerek resim öğretmenliğini seçmiştim. Ancak nasip olmadı” dedi. Samsun’da yaşayan evli ve bir çocuk annesi Yasemin Ergün, 2007 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. Ergün, 3 yıl öğretmen olarak atanmak için sınavlara hazırlanıp, girdi. Ancak atanamayınca Hafif Raylı Sistem’de makinist olarak görev yapmaya başladı. 3 yıl önce çalışmaya başlayan Yasemin Ergün, şimdi Hafif Raylı Sistem’de çalışan 6 kadın makinistten birisi oldu. GÜNCEL

Müezzinoğlu’ndan seviyesiz cevap

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ile Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TOKİ tarafından yaptırılan Yeni Karaman Devlet Hastanesi’nin açılış törenine katılmak için birlikte helikopterle Karaman’a geldi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Karaman Devlet Hastanesi töreninde konuşması sırasında kalabalığın arasından ‘Anjiyo servisi istiyoruz’ diyen bir kişiye, “Bir dakika sabret yav. Cebimizde vereceğiz birazdan. Cebimde getirdim merak etme” diye seslendi. GÜNCEL

eğitim berke cengiz

Üniversite öğrencileri 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde faşiştlerin devlet işbirliği ile yaptığı bombalı saldırı sonucu ölen 7 kişiyi ve 16 Mart 1988’de Saddam Hüseyin tarafından kimyasal silahlarla katledilen yüzlerce insanı andı. Beyazıt Meydanında gerçekleştirilen anmada öğrenciler Berkin Elvan’ı da unutmadı. Üniversite öğrencileri 16 Mart 1978’de ölen 7 öğrenci ve Halepçe’de kimyasal silahlarla katledilen yüzlerce insanı andı. Laleli tramvay durağında buluşan öğrenciler “16 Mart’lar AKP’yle sürüyor’’ yazılı pankart ile Beyazıt Meydanı’na yürüdü. “16 Mart’ı unutma, unutturma’’, “Berkin Elvan ölümsüzdür’’,

“Beyazıt faşizme mezar olacak’’ sloganlarıyla yürüyen öğrenciler meydanda merkez kampüsten çıkan öğrencilerle buluştu. Meydanda Beyazıt Marşı’nı ve Kürt Ulusal Marşı’nı okuyan öğrenciler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. ‘Katil AKP’den hesap soracağız’ Kürtçe ve Türkçe okunan basın açıklamasında; “Dün Halepçe’de katledenler bugün Roboski de aynı katliamları gerçekleştirmişlerdir. Bizler bu katliamcı zihniyetin hep aynı olduğunu biliyoruz. Beyazıt katliamının da Halepçe katliamının da hesabını soracağız. Gezi’de nasıl sokaklarda olduysak bugün de sokaklardayız ve katil AKP’den hesap soracağız’’ diyen öğrenciler buradan anmayı gerçekleştirmek için Eczacılık Fakültesi önüne yürüdü.

Karanfil yerine ekmek bırakıldı Eczacılık Fakültesi önünde Devrimci 78’liler Derneği üyesi ve 16 Mart’ta Beyazıt’ta bulunan Kamil Tekin Sürek konuştu. Kemal Tekin Sürek, “Bizler o dönemde okula giremezdik, ancak toplu giriş ve çıkış yapabilirdik. Toplu çıkış yaptığımız bir sırada faşiştler bombalarla, taramalı silahlarla bizlere saldırdı’’ dedi. Konuşmanın ardından öğrenciler öldürülenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ardından öğrenciler Berkin’i de unutmadıklarını belirterek fakülte önüne karanfillerle birlikte ekmeklerini bıraktılar. AKP’den hesap soracaklarını belirten öğrenciler “Bu daha başlangıç mücadeleye devam’’ ve “AKP’den hesabı gençlik soracak’’ sloganlarıyla eylemlerini sonlandırdı.

16 Mart’ta neler olmuştu? 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesinden toplu çıkış yapan devrimci öğrencilerin üzerine Eczacılık Fakültesi önünde bombalı ve silahlı saldırı düzenlenmiş, 7 devrimci öğrenci öldürülüp 41 devrimci öğrenci yaranlanmıştı. Beyazıt katliamı davası AKP hükümeti döneminde zaman aşımına uğradı. Katliamın failleri cezalandırılmadı. 16 Mart 1988’de Halepçe’de Saddam Hüseyin Kürt halkına kimyasal silahlarla saldırı düzenlenip yüzlerce kürt öldürüldü.

Gül tartışmalı MEB yasa tasarısını onayladı MEB yasa tasarısı olarak bilinen dershaneler başta olmak üzere birçok düzenlemeyi barındıran yasa tasarısı Gül tarafından onaylandı. Gül’ün yasaya göre dershane tanımı öğretim kurumları kanunundan çıkarılacak ve ortaöğretime ve yükseköğretime giriş sınavlarına yönelik hazırlık niteliğindeki kursların açılması da engellenecek. Yasaya göre dershaneler ve öğrenci etüt merkezleri faaliyetlerine 1 Eylül 2015’e kadar devam edebilecek ve 2018/2019 eğitim-öğretim yılına kadar özel okullara dönüşecek. Yasaya göre yürürlüğü giren diğer değişiklikler ise şöyle; Mülkiyeti Hazine’ye ait olup Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen

taşınmazlar üzerindeki okul binaları kiraya verilebilecek, öğrenci etüt eğitim merkezleri, 12 yaş ve altındaki öğrencilere yönelik faaliyet gösterecek şekilde yeniden düzenlenecek, yurt dışında eğitim alacak öğrencilerin seçimi, yazılı ve sözlü sınav şeklinde olacak, aday öğretmenliğe atanabilmek için Devlet Memurları Kanunu’ndaki şartlara ek olarak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma, bakanlıkça ve ÖSYM tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şartları aranacak ve MEB’e bağlı Talim ve Terbiye Kurulu bakanlığın karar organı yerine inceleme kurulu görevini görecek. EĞİTİM

MEB’den garip teftiş Milli Eğitim Bakanlığına bağlı müfettişlerin Adana’da yaptıkları teftişler öğrencilerin tepkisine yol açtı. 3 okula giden müfettişler öğrencileri bir odaya alarak “Okulunuzda başbakan aleyhinde konuşuluyor mu?’’ diye sordu. Olayı haber alan veliler okula gelerek müfettişlere tepki gösterdi. Müfettişler, “çalışma yaptıklarını’’ odaya girerek tepkilerini gösteren ailelerin sorularına cevap vermeyerek okulu terketti. Olay üzerine Adana Barosu aile-

lerle temasa geçerek hukuki yardımda bulunacağını söyledi. MEB bunun üzerine resmi sitesinden bir açıklama yayınlayarak olayların gerçek dışı ve çarpıtma olduğunu söyledi. Daha öncede çeşitli okullarda ve yurtlarda benzer olaylarla karşılaşılmıştı ve öğrencilere ‘’Okulunuzda siyaset konuşuluyor mu?’’, “Öğretmenleriniz müfredat dışına çıkarak kendi görüşlerini sizlere anlatıyor mu?’’ diye sorulmuştu. EĞİTİM

Üniversiteli kadınların taciz yürüyüşüne polis saldırdı Yüzüncü Yıl Üniversitesi yerleşkesindeki Melikşah Öğrenci Yurdu’nda kalan kadın ve erkek öğrenciler, kadın öğrencilerin bazı minibüs şoförleri tarafından taciz edildiği iddiasıyla eylem yaptı. Minibüslerde taciz edildiğini söyleyen ve rektörlüğün buna çözüm bulmasını isteyen öğrenciler gece saatlerinde yurtlardan çıkarak rektörlük binasına kadar yürüyen öğrenciler, yaşanan olayı protesto ederek rektörlük

binası önünde toplandı. Yürüyüş sırasında dolmuş duraklarına ve güvenliklere tepki gösteren öğrencilere polis tazyikli suyla saldırdı. Polis saldırısında 26 öğrenci gözaltına alındı. Polisin saldırısının ardından Melikşah Öğrenci Yurdu önünde tekrar toplanan öğrenciler, yurt bahçesinin kapısını ateşe verdi. Öğrenciler yaklaşık 3 saat süren eylemin ardından dağıldı. EĞİTİM


13

LISENIN GUNDEMI 18 Mart 2014

Berkin’in adını meydanlara kazıyoruz

Gezi direnişi sırasında evinden ekmek almak için sokağa çıkan Berkin Elvan atılan gaz kapsülü nedeniyle Okmeydanı SSK Devlet Hastanesi’nde yaşam mücadelesinin 269. gününde hayatını kaybetti. Berkin’i öldüren AKP’ye karşı sokakta olan liseliler Beşiktaş Küçük Kartal Meydanı’nı Berkin Elvan Meydanı ilan ederek Berkin’in adını bulundukları her yere yazdı. İSTANBUL burak kiper

Gezi direnişi sırasında Okmeydanı’nda evinden ekmek almak için sokağa çıkan Berkin Elvan polisin attığı gaz fişeği sonucunda ağır yaralandı. Yaralanmanın ardından Okmeydanı SSK Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Berkin Elvan yaşam mücadelesinin 269. gününde hayatını kaybetti. Berkin Elvan’ın durumunun iyice kötüleştiği sıralarda Berkin’in yanında olan liseliler Berkin’i son yolculuğuna uğurladı. Berkin Elvan’ın cenazesine milyonlar katıldı. Halk, Berkin Elvan’ın cenazesinde milyonlar oldu. Hep bir ağızdan aynı sloganı atan halk Berkin Elvan’ın öldürülmesine neden olan AKP’ye karşı ‘’Hırsız, Katil AKP’’ dedi. Cenazeye katılan milyonlar Berkin Elvan’ı öldüren AKP’den hesap sormak için sokaktaydı. Halk ‘’Berkin’in hesabı sorulacak’’ sloganları ile AKP hükümetine cevap verdi. Liseliler Berkin için derslerini boykot etti Berkin Elvan’ın cenazesinde resmen hayat durdu. Üniversiteliler üniversitelerini liseliler liselerini boykot ederek Berkin Elvan’ın cenazesine katıldı. Berkin Elvan’ın cenazesine liseliler okullarındaki dersleri boykot ederek sloganlar ile okullarından çıkarak Berkin Elvan’ı son yolculuğuna uğurladı. Gezi dire-

Öğrencilerin okulda can güvenliği yok Gaziantep’te bulunan İsmet Paşa Anadolu Lisesi’nin müdürü Ali Özpolat ile yardımcısı Ahmet Savaş Aksu, dün bir yıl önce ilişkisi kesilen okula girmelerine izin vermedikleri madde bağımlısı olduğu ileri sürülen Hüseyin Ö. ve Ulaş D. tarafından bıçaklandı. Gaziantep’te, madde bağımlısı 2 kişinin okul müdürü ile yardımcısını bıçakladığı İsmet Paşa Anadolu Lisesi’nde bugün öğrenciler derse girmeyerek eylem yaptı. Yol kapatan ve ellerinde dövizlerle tepkilerini dile getiren öğrenciler, can güvenliklerinin olmadığını söyledi. EĞİTİM

nişi sırasında barikatın en önünde bulunan liseliler Berkin Elvan için sokaktaydı. Liseliler Berkin’in öldüğü gün okulları boykot etti. ‘’Berkin Elvan ölümsüzdür’’ sloganını bulundukları her yere kazıyan liseliler Berkin Elvan’ı mücadelelerinde yaşatmak için okullarını boykot ederek Beşiktaş Küçük Kartal Meydanı’nı, Berkin Elvan Meydanı ilan etti. Okullarını boykot ederek okuldan ‘’Berkin Elvan ölümsüzdür’’ sloganları ile çıkan liseliler Berkin Elvan’ın siluetini

en önde taşıyarak Berkin Elvan Meydanı’nda anma gerçekleştirdi. Berkin’in hesabı sorulacak Liseliler okullarını boykot ederek Beşiktaş Küçük Kartal Meydanı’nı, Berkin Elvan Meydanı olarak ilan etti. İlk başta Gezi şehitleri için saygı duruşu olduktan sonra Berkin Elvan’ın posteri ile Beşiktaş Meydanı’nı Berkin Elvan Meydanı yaptı. Liseliler Gezi şehidi olan Berkin Elvan’ı mücadelelerinde yaşatacaklarını ve onun ismini bulun-

dukları her yere kazıyacaklarını söylediler. Berkin Elvan Meydanı’nda Grup Yorum’un ‘’Oğula ağıt’’ şarkısını söyleyen liseliler ‘’Katil AKP’den, katil Başbakan’dan Berkin’in hesabını soracağız.’’ dedi. Liseliler Berkin Elvan’ın adını bulundukları her yere kazıdıktan sonra Berkin Elvan posterinin önüne 15 tane karanfil bıraktı. Liseliler karanfilleri bıraktıktan sonra Berkin Elvan’ı mücadelemizde yaşatacağız diyerek anma etkinliğine son verdi.

Nabi Avcı’dan Berkin için eylem yasağı Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Nabi Avcı, Berkin Elvan’ın cenazesine liselerini boykot ederek gelen liseliler hakkında, ‘’Bazı okullarda öğrencilerin, siyasi faaliyetlere yönlendirildiği yönünde bilgiler alıyoruz. Kendi siyasi eylemlerinize alet etmeyin. Mitinglere öğrencilerin taşındığı iddiaları var. Gezi’de ve son günlerde bazı olaylara yöneltildikleri, sürüldüklerine dair söylemler var.’’ dedi. Avcı Berkin’in öldürülmesi hakkında tek bir kelime etmezken cenazesine katılan liselileri engelleyeceğini söylüyor. EĞİTİM

Berkin’i anmak isteyenlere soruşturma Berkin Elvan’ın yaşam mücadelesinin 269. gününde hayatını kaybetti. Berkin Elvan’ın hayatının kaybetmesinin ardından Türkiye ve Dünya’da halklar ayağa kalktı. İstanbul’da Berkin Elvan’ın cenazesine katılan milyonlar tek bir ağızdan ‘’Berkin Elvan ölümsüzdür’’ sloganı attı. Berkin Elvan’ın cenazesine derslerini boykot ederek gelen Bahçelievler Anadolu Lisesi öğrencileri Berkin Elvan için okul bahçesinde bir anma etkinliği düzenledi. Anma etkinliğinden sonra okul yönetimi Berkin Elvan’ı anma etkinliğine katılan 69 öğrenciye soruşturma

açıldığı öğrenildi. Berkin Elvan anma etkinliğine katılan öğrencilerden bir liselinin velisi okul yönetimine soruşturmanın açılış nedenini sorduğunda, ‘’Çocuğun okul dışındaki davranışlarından da sorumlu oldukları” cevabını aldı. Berkin Elvan’ın kafasından biber gazı ile vurularak öldürülmesini normal karşılayan MEB, Berkin Elvan’ı anmak isteyen liselilere soruşturma açıyor. Veli, “Çocuğa bir evrak imzalatılmış, biz müdürle görüşüp o evrakı görmek istedik ancak bize evrakı göstermediler. Eve geldiğinde görürsünüz dediler” diye sitem etti. EĞİTİM

Hepimiz Berkin’iz.. F) şıkkı Sidar Can Kardoğan Bir sabah evinden ekmek almaya çıkarken polisin gaz fişeğinin kafasına gelmesi sonucu katledilen çocuktur Berkin Elvan . 200’ ü aşkın gün komada kaldı bütün yaşananlara rağmen düşmana inat bir gün daha hayata tutunmaya çalıştı ama 15 yaşında ki bedeni daha fazla direnemedi. Devlet bir çocuğu daha katletti aynı 14 yaşında Ceylan Önkolu katlettiği gibi, 12 yaşında vücudunda 13 kurşun çıkan Uğur Kaymaz’da olduğu gibi , 17 yaşında ‘’asmayalım da besleyelim’’ zihniyetinin darağacına gönderdiği Erdal Eren gibi, Yunanistan’ da polis kurşunuyla katledilen Alexis gibi...

Gezi eylemlerinde doğal alanlarını sermayeye peşkeş çektirmeyen, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren yasakçı, anti-demokratik ve neo-liberal uygulamalarına karşı meydanları dolduranlar , barikat barikat bedenini ortaya koyanlar Berkin Elvan’ a sahip çıktı. Berkin’in cenazesi ‘’Polisim destan yazmıştır, emri ben verdim’’ diyenlere en güzel cevabı milyonlarca yürek Berkin olup cenaze alanını doldurarak vermiştir. Daha önce Berkin’in doğup büyüdüğü Okmeydanı sokakları gezi direnişçilerinin direnci ve kararlılığıyla inlemiştir. Erdoğan’ın bütün yok sayma çabalarına rağmen O gün Berkin Elvan’ı için sokaklara dökülen miyonlar gezi direnişinin her geçen gün büyüyerek devam ettiğinin en somut göstergesi olmuştur. Erdoğan her mitinginde photoshoplarla, illerden otobüs kaldırarak, devlet kurumlarının

bütün yasaları çiğniyerek yaptığı sözde ‘’ güç gösterileri’’ne halkın biriken öfkesi en önemli cevabı vermiştir. Erdoğan şunu bilmeli ki sıfırlayamadıkları milyon dolarların , yaptığı yolsuzluklarının , katlettiği yoldaşlarımızın hesabını verene kadar bu meydanlar ve sokaklar ‘’HIRSIZ,KATİL ERDOĞAN’’ sloganlarıyla çınlayacaktır , aynı Berkin’in cenazesinde olduğu gibi. Erdoğan seçim mitinglerinde yaptığı konuşmalarda Berkin Elvan’nın sapanlı fotoğraflarından bahsedip onu terörist ilan etmiş, ailesinin mezarına bıraktığı bilyeleri de buna kanıt olarak göstermiştir. Bu gün Berkin’in elinde tutuğu sapan gezide direnen liselilerin, üniversitelilierin elindedir. Çünkü zulmün olduğu yerde direnmek en meşru haktır Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların direndiği gibi. Halkı marjinal ilan eden Erdoğan

önce kendine bakmalıdır. Bu halkın evlatlarını katledenler, paraları çalıp ayakkabı kutunlarında saklayanlar mı marjinaldir yoksa 15 yaşında bir fidana sahip çıkanlar mı? Berkin Elvan’ın vurulduğu günden beri meydanlarda olan liseliler cenazesinde de sıra arkadaşını yalnız bırakmadı.Cenaze günü bir çok liseden toplu çıkışlar yapılarak eylem alanına gelindi. Berkin’in ölüm haberi geldiğinden itibaren uzun yıllardır görülmeyen niteliklte bir çok ilde kitlesel liseli boykotları örgütlendi , meydanlara çıkıldı. Gezi direnişinde barikat başında olan liseliler Berkin Elvan’ın adını liselerinde haykırdı. Liseliler olarak bulunduğumuz her direniş meydanını Berkin Elvan meydanına çevireceğiz. BERKİN ELVAN ÖLÜMSÜZDÜR..

MEB kadrosu pazartesi değişecek

Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadroyu tamamiyle değiştirecek olan yasa, Resmi Gazete’de yayınlandı. Kanun, MEB’de incelemeye alınmadan önce Ankara Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan görevden alındı, yerine Erol Bozkurt getirildi. Ayrıca Bakanlığın bütün müsteşar yardımcıları, genel müdürleri, grup başkanları, il ve ilçe milli eğitim müdürlerinin görevlerine son verildi. Asıl operasyon ise önümüzdeki hafta başlayacak. Bakanlık, pazartesi gününden itibaren hem görevden almalara hem de yerlerine atamalar yapacak. EĞİTİM

Müfettişlerden siyaset sorgulaması MEB müfettişleri dershane denetimlerinde öğrencilere siyasi içerikli sorular sordu. 18 yaşının altından küçük öğrenci ve velilere sorulan sorular büyük tepki yarattı. Müfettişler öğrencilere eviniz de hangi parti konuşuluyor, Atatürk’ü mü Başbakan’ı mı seviyorsun şeklinde sorular yöneltti. YGS sınavından önce yapılan bu denetleme öğrencileri tedirgin etti. Birçok öğrenci sorulara cevap vermemeyi tercih ederken veliler ise bu durumdan oldukça rahatsız olduklarını belirtti. MEB’in yapmış olduğu bu çalışma akıllara bu bir fişleme mi sorularını getirdi. EĞİTİM


FORUMLAR

14

18 Mart 2014

Forumlar sokakları terk etmiyor Bu hafta Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda sokak eylemlerinin artması üzerine sokağı bırakın çağrısını boşa çıkaracak gelişmeler yaşandı. Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesinin ardından milyonlar sokaklara, alanlara aktı. Forumlar, her hafta gerçekleştirdikleri toplantılarda sokağı terk etmeyeceklerini, aksine her zamankinden daha çok sokakta olacaklarını belirttiler. Seçime günler kala il il gezen Başbakan Erdoğan’ın gündeminde, yeniden başlayan ve sayıları milyonları bulan sokak eylemleri vardı. Özellikle Berkin Elvan’ın cenazesine katılan milyonlarca insandan gözü korktuğu belli olan Erdoğan’ın sokaktaki hareketi kesmeye çalışmak için bunu birinci gündemine alıp sokağa çıkan halka, ‘Sokakları tahrik etmekten vazgeçin’ çağrısı yaptı. “Muhalefet, medya ve bazı iş adamları sokakları terörize etmeye çalışıyor. 30 Mart’ı gördükleri için ‘acaba bu kargaşa ile netice alır mıyız’ diyorlar” diyen Erdoğan’a forumlardan yanıt gecikmedi:

Acıbadem, Berkin’e ve okuluna sahip çıktı

Acıbadem Dayanışması, Berkin Elvan ‘ı anmak ve okuluna sahip çıkmak için için geçtiğimiz Pazar günü Ahmet Sani Gezici Lisesi önünde insan zinciri oluşturdu. Acıbadem Dayanışması’nın Ahmet Sani Gezici Lisesi’nin yıkılmasına karşı eylemlerini sürdürüyor. Lise önünde Berkin için basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında, “Kendi okuluna ödenek vermeyen devlet özel okula gideni destekleyecek. Dayanışma büyüyor, mahallesine sahip çıkıyor. Planlarınızı şimdiye kadar nasıl bozduysak buna devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı. GÜNCEL

“Sokaktan çekilin” çağrısını forumlara sorduk Caferağa, bostanını temizledi

Berna Çiçeksever

Mehmet Küçük

Abbasağa Parkı Forumu Berna Çiçeksever Bizler mevcut siyasetçilerin kaypak ve çirkin lügatlarına, Başbakan’ın suçluluk psikolojisiyle yaptığı konuşmalara zaten alışkınız. Abbasağa Parkı Forumu olarak da gayet sağduyulu ve demokratız merak etmesinler. Bundan sonra da bu tutumu izleyeceğiz. Haksızlıklar için ne gerekiyorsa yapacağız, sokaksa sokak, siyasetse siyaset. Berkin’in cenazesinde sokaklardaki insanlar çok güzellerdi, daha sonra Berkin ve Burakcan’ın babalarının verdiği mesajlar da barışçıldı. Başbakan tahtını korumak için bizi kutuplaştırmaya çalışsa da halk gereken cevabı verdi.

Mesut Can

kolay kaybetmeyiz. Forumlar daha organize bir şekilde çalışmalıdır. Gruplar halinde değil hep birlikte sokaklarda olmalıyız. Bunu sağlamak için çaba sarf etmeliler. Böylelikle endişelenilen AKP’nin provokatif hareketleri ve saldırıları karşısında daha sağlam durabiliriz.

Yoğurtçu Forumu Mesut Can Başbakan ve şürekası memleketin 3 erkini 5 yapmış durumda. Yani yasama, yürütme ve yargının yanına medya ve STK’ları da ekliyorlar. Madem erklerimiz çoğaldı bunların yanına -ki en önemlisi olan- sokağı da yani sokak hareketlerini de eklemek gerek. Başbakan özellikle Nilüfer Halk Forumu bunu yok saymak istiyor çünkü en Mehmet Küçük Öncelikle sokaktan çekilmek diye bir çok korktukları yer orası. Nedeni şey söz konusu olamaz. Gezi’de birle- basit; yönetilemiyor, yönetemezler şen ve sonrasında köşesine çekilen her- de. Ve Tayyip yönetemediği her kesin, birbirlerinden tam anlamıyla şeye karşı. Sokağa çıkan herkesi kopmamasında forumların etkisi göz marjinal, öteki, demokrasi düşardı edilemez. Kaybettiklerimiz ve manı vb. benzetmeleri ile dışarıda kazanmak istediklerimizle beraber bi- tutmaya çalışıyor. Tehdit ediyor; ki linçli bir kitle olduk. Bu bilinci kolay kendisine karşı bir tehdit oluştur-

Arda Ayaz duğunu biliyor. Forumlar bunun karşısında ne yapmalı sorusunun cevabı, özünde forumların yani Gezi hareketinin var olma nedenleri ile aynı. Bu hareket en kaba tabiri “karşı” olma hareketi ise ve bunu en iyi sokakta yapabiliyorsa, bulduğumuz her fırsatta buluşmayı sokaklara kesmeli, daha da çok yaymalı, yaygınlaştırmalıyız. BORNOVA HALK FORUMU ARDA AYAZ Hayır çekilmemeliyiz. Bunun gibi sönümlendirici girişimler Gezi’de de yaşandı. Elbette insanların ölmesini istemiyoruz. Sadece alanlarda polis şiddeti sonucu değil, hiçbir yerde ölüm istemiyoruz. İşçi ölümlerini istemiyoruz, nefret cinayetleri istemiyoruz, namus adı altında kadınların öldürülmesini istemiyoruz. Bunlar ve benzeri sebepler yüzünden her zaman sokaklarda olmalıyız. Şimdiye kadar bunlar için sokaklarda olduk. Evlerimize çekilmemizi isteyenlere karşı sokaklarda sesimizi yükseltmeye devam etmeliyiz.

Ali Akgök KARŞIYAKA HALK FORUMU ALİ AKGÖK Tam tersine, sokakları, meydanları doldurmalıyız. Sadece sokakları doldurmak değil, orada bir çeşit dayanışmayı, aydınlanmacılığı, otoriteye boyun eğmezliği, mademki sokağa geldi, onu sorgulamadan omuzdaş kabul etmeyi bilmeliyiz. Herkes bizim gibi olmayabilir. Tabii ki kapitalizme de, faşizme de karşı gelmesini isterim insanların; ama var olan bir tersliğe karşı geliyor olması, benim omuzdaşım olması için yeterlidir. Onların da sokağa inmesini, meydanları doldurmasını istiyorum. Diyelim ki, hayvan hakları için, çiçeklerin koparılmasına karşı, cinsiyetçiliğe karşı sokaklara çıktı, o benim yanımdadır. Sokak demokrasisini geliştirmek zorundayız. Halkın yan yana geldiği, iç içe geçtiği, birbirini anlayabildiği, el verdiği bir demokrasi geliştirmeliyiz. Konuşmaktan imtina edene bile ne istediğini sormalıyız. Fikri bize en aykırı fikir bile olsa, sakıncaları konusunda onu ikna etmeye çalışacağız. Vicdanımızı harekete geçiren konularda sokakta olmalıyız.

Berkin’in katillerine öfke dinmedi Berkin’in uğurlanmasının ardından öfke dinmiyor. Birçok kentte, Berkin’in katillerinden hesap sormak için yapılan eylemler cenazenin kaldırılmasının ertesi günü de devam etti. Berkin’in katledilmesinin ardından yayılan eylemler, Başbakan Erdoğan’ın Berkin’i ve ailesini hedef alan açıklamalarına duyulan tepkiyle sürüyor.

yapıldı. Geçtiğimiz günlerde Biga’da Berkin’i anma eylemine yönelik saldırıyı protesto etmek için bu akşam yapılan eylemde “Berkin Elvan ölümsüzdür!” pankartı açıldı.

Ankara Dayanışması tarafından yapılan açıklamanın ardından dağıldı. Ankara Dayanışması adına yapılan konuşmada Tayyip Erdoğan’ın saldırgan söylemleri eleştirildi. Kartal’da bir grup liseli, Kartal AKP binası önünBir işçi kanlı ekmekle Berkin’i andı de “Katil Var - Berkin Elvan Ölümsüzdür” pankartı KESK’in çağrısıyla birçok ilde kamu emekçisi başta açtı. Kadıköy Boğa Heykeli’nde de liseliler Berkin olmak üzere işçi ve emekçiler eylemdeydi. Eylem- için toplandı. Okmeydanı, mahallesini savundu lerde yolsuzluklar teşhir edilirken Berkin de sloganKadıköy’de Bahariye Caddesi’nde “Umudun Okmeydanı’nda halk Berkin Elvan’ın ölümünü pro- larla, dövizlerle anıldı. Kayseri’de bir emekçi kanlı çocuğu Berkin Elvan!” pankartıyla bir başka datesto etmek için toplandı. “Polis terörüne ve AKP ekmek taşıyarak Berkin’i selamladı. ha yürüyüş düzenlendi. Adana’da “Katil Erdoğan provokasyonuna karşı mahallemizi savunacağız!” Kocamustafapaşa Dayanışması semt meydanı- Adana’dan defol!” pankartını açan halk AKP il bipankartıyla Okmeydanı halkı yürüyüş yaptı. nın adını Berkin Elvan Meydanı olarak değiştirdi. nasına yürürken polis barikatıyla önü kesildi. Polis Çanakkale İskele Meydanı’nda basın açıklaması Ankara Güvenpark’ta Berkin için toplanan kitle iki koldan kitleye saldırdı. GÜNCEL

Caferağa Dayanışması, Caferağa Mahalle Muhtarlığının yanındaki İmrahor Bostanı’nı temizledi. Sabahın erken saatlerinde eline kazma, kürek, çapa alan Caferağa Mahallesi halkı hep birlikte bostanı temizlemeye başladı. İmrahor Bostanı’ndaki yabancı otlar söküldü ve imece usulü taşlar temizlendi. Temizlik işi birkaç saat sürdükten sonra sona erdi. Caferağa Dayanışması, her Çarşamba günü saat 20.00’de Mahalle Evi’nde bostan toplantısı gerçekleştiriyorlar. Bu toplantılarda bostanın işleri ile ilgili karalarlar alınıp hayata geçiriliyor. GÜNCEL

Gezi Şehitleri ile Dayanışma Etkinliği yapıldı Gebze’de Gebze Dayanışması tarafından Gezi Şehit ve Gazi Aileleri ile Dayanışma Etkinliği yapıldı. Gebze’de Gezi direnişi ile ilgili bir etkinlik düzenlendi. Gebze Dayanışması’nın düzenlediği etkinlik devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. İlk olarak Gebze Dayanışması adına bir konuşma yapıldı. Ardından Gezi şehitlerinden Mehmet Ayvalıtaş’ın babası da bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında yeni şehitlerin olmaması için birlik çağrısında bulundu. Daha sonra ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Gezi sürecinde tutuklanan bir genç kadın kitleye seslendiler. GÜNCEL

Esenevler Berkin için yürüdü

Esenevler’de Pazar akşamı Berkin için bir yürüyüş düzenlendi. Esenevler 75. Yıl Parkı’nda toplanan mahalle halkı sloganlar ve ıslıklarla yürüyüşe başladı. Mahalle içinden dolaşan kitle Erikli’ye çıktı. Yürüyüş boyunca eyleme katılım artarken, emekçiler balkon ve pencerelerden eyleme destek sundular. Işıkları kapayıp açarak Berkin’i selamladılar. Eylemciler buradan da AKP’nin seçim bürosuna yürüdü. Büronun önünde Berkin için saygı duruşu gerçekleştirildikten sonra ekmek bırakıldı. GÜNCEL


DUNYA

15

18 Mart 2014

Kırım Rusya’yı seçti Ukrayna’nın özerk bölgesi olan Kırım’da, Rusya’ya bağlanıp bağlanmamak için referandum gerçekleştirildi. Yapılan referandumda katılanların yüzde 93’ü Rusya’ya bağlanılmasını istedi. Rusya, Kırım’ın kararına saygılı olacaklarını söylese de; ABD ve AB’nin referandumu kabul etmeyeceklerini belirtmeleri tansiyonu düşürmedi.

derilmesini önerdiğini ifade edildi. Böyle bir kararın Viyana’da yapılacak olan toplantıda hızlı bir şekilde onaylanmasını istediği kaydedildi. Putin’in bu isteğe sıcak baktığı ifade edildi.

Krizin ancak siyasi yolla çözülebileceğini belirten Kerry, referandum sonucunu tanımayacaklarını da tekrarladı. Kerry, Rusya’dan Ukrayna’ya, Ruslar ve diğer azınlıkların haklarının korunmasını öngören anayasayı desteklemesini istedi. ABD ve AB geri adım atmadı Avrupa Birliği tarafından yapıABD Dışişleri Bakanı John Kerry, lan açıklamada, AB’nin Ukrayna’ya telefonla aradığı Rus mevkidaşı bağlı Kırım’daki referandumun Lavrov’la görüşmesinde, Rusya’nın sonuçlarını tanımayacağı bildirilKırım’daki askerlerini çekmesi tale- di. Referandumu anayasaya aykırı bini yineleyerek bölgedeki Rus as- olarak değerlendirilen AB, gözlemkerinin varlığının tansiyonu daha ci gönderilmeyen referandumu “kada arttırdığını söyledi. nunsuz etkinlik” olarak tanımladı.

Cumhurbaşkanı kızına soruşturma İsviçre’deki savcılar, Özbekistan Devlet Başkanı’nın en büyük kızı hakkında “kara para aklamak” iddiasıyla soruşturma başlattı. Savcı, yaptığı açıklamada, Gülnara Kerimova’nın halihazırda dört Özbek vatandaşı hakkında yürütülen soruşturmaya dahil edildiğini belirtti. Diğer dört kişinin 2012’den beri soruşturulduğu, ikisinin tutuklandığı fakat birkaç ay sonra serbest bırakıldığı belirtiliyor. Babası İslam Kerimov’un 20 yıldan fazla yönettiği Özbekistan’da, Kerimova’nın yaygın ticari

Filistin

Ateşkes ihtimali

Filistinli militan gruplardan İslami Cihad Örgütü, son birkaç gündür İsrail’le aralarında yaşanan karşılıklı roket ve hava saldırılarından sonra ateşkesin yeniden sağlandığını açıkladı. İsrail’de 65 roket saldırısı yaşanırken Filistin’e 36 hava saldırısı düzenlendi. İslami Cihad Örgütü, Mısır’ın 2013 yılında varılan ateşkes anlaşmasının devam etmesi için aracı olduğunu söyledi. İsrail’den ise henüz bu konuda bir açıklama yapılmadı. İslami Cihad Örgütü’nün Gazze’deki lideri Halid el-Batş, İsrail sadık kaldığı sürece yenilenen ateşkesin devam edeceğini söyledi. Batş’ın konuşmasından önce açıklama yapan İsrail askeri sözcüsü “İsrail, karşılaşacağı tehditleri savuracaktır. Bu bizim Gazze terörüne maruz kalanlara karşı sorumluluğumuz ve görevimizdir” şeklinde konuştu. DÜNYA

Dünya oğuzhan özkan

ifade etti. Teniukh, ayrıca ateşkes süresince Ukrayna askerlerinin Kırım’da düzenlenen refe- yedek kuvvet ikmali yapacaklarını randumun sonuçları açık- belirtti. landı. Referandum sonucunda halkın yüzde 93’ü Rusya ile bir- Rusya halkın seçimine saygılı leşmeye “evet” oyu kullandı. Refe- Kırım’da referandum yapılırken, randumda, “Rusya’ya bağlanmayı Putin’i bir kez daha telefonla arayan razı mısınız?” ve “1992 yılı Kırım Almanya Başbakanı Angela Merkel, Anayasası’nın yeniden yürürlüğe Rusya liderini geri adım atmaya yigirmesi ve Kırım’ın Ukrayna’nın ne ikna edemedi. Merkel’in talebi bir parçası olmasına razı mısınız?” üzerine Putin ile gerçekleşen telesoruları yöneltildi. fon görüşmesi hakkında Kremlin Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Rusya ve Ukrayna ateşkes yaptı “Putin, Kırım halkının yapacağı Kırım’da referandumda oy verme seçime saygılı olacaklarını Alman işlemi sürerken Ukrayna Savunma Başbakanı’na iletti. Putin, referanBakanı Ihor Teniukh yaptığı açıkla- dumun tamamen yasal ve BM tümada Rusya ve Ukrayna Savunma züğü 1’inci maddesine uygun yapılBakanlıkları’nın 21 Mart’a kadar dığını da karşı tarafa iletti. İki lider geçici ateşkes konusunda anlaş- ayrıca Ukrayna’daki genel gidişatın tıklarını belirtti. Teniukh yaptığı da endişe verici olduğu tespitinde açıklamada bu süre zarfında Rus bulundu” dendi. askerlerinin Ukrayna askeri tesisleMerkel’in Putin’e, Ukrayna’nın rine müdahalede bulunmayacağını doğusuna daha fazla gözlemci gön-

Dünya Turu

Nijerya

Kanlı saldırı

Görgü tanıkları, motosikletli saldırganların güpegündüz köylere girip gördükleri herkesi öldürdüklerini söylüyor. Yetkililer, köylere düzenlenen bu saldırılarda en az 69 kişinin öldüğünü duyurdu. Ölenlerin arasında kadın ve çocuklar da bulunuyor. Saldırıyı kimin düzenlediği henüz netlik kazanmış değil. Fakat görgü tanıkları saldırganlardan bazılarının etnik Pöller halkından olduğunu ama ölenler arasında da Pöllerlerin bulunduğunu ifade ediyor. İddialara göre Pöller liderleri yıllardır otlak alanların yok olmasına tepki gösteriyor, komşularıyla gerginlik yaşıyorlardı. Nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu bölgede farklı mezhepler arasında gerginlik yok. Fakat etnik farklardan kaynaklanan çatışmalar yaşanıyor. DÜNYA

çıkarları olduğu düşünülüyor. 2 milyar liraya el konuldu İsviçre Federal Başsavcısı Michael Lauber, bir açıklama yaparak, Kerimova’nın diplomatik dokunulmazlığı sebebiyle savcıların daha önce herhangi bir adım atamadıklarını belirtti. Yetkililer, soruşturma kapsamında toplamda 800 milyon İsveç Frankı’na (yaklaşık 2 milyar TL) el konduğunu, ancak paranın kaynağının henüz belirlenemediğini söyledi. DÜNYA

Fransa Ruanda Soykırımı’yla yüzleşiyor

ABD

Senatörler izlenmiş

Avrupa Birliği Türkiye konusunda kararsız Avrupa Parlamentosu’nun 2009-2014 yasama döneminin son Türkiye kararı kabul edildi. Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerinden uzaklaştığı mesajı verilen kararda, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerine özel vurguda bulunuldu. Türkiye’nin AB üyelik perspektifini ilke olarak destekleyen Liberal Grup ilk defa “hukuk devleti ilkesine saygı duyulmadığı” gerekçesiyle katılım müzakerelerinin “askıya alınması” çağrısında bulundu. Oturumda Türkiye’deki son gelişmeler ışığında AB içinde Türkiye’yle ilişkiler konusunda iki değişik ekolün mevcut olduğu ortaya çıktı. Bunlardan ilki, “Türkiye artık Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülke değil, bu nedenle katılım müzakerelerini askıya alalım” görüşünü savunuyor. İkinci ekol ise Avrupa Komisyonu’nun savunduğu “Türkiye üzerinde nüfuz sahibi olmak istiyorsak Ankara’yla üyelik müzakerelerini sürdürmeliyiz” çizgisini savunuyor. DÜNYA

Ruanda’da Hutu ve Tutsi etnik grupları arasındaki çatışmalarda soykırımla suçlananlardan eski yüzbaşı Pascal Simbikangwa, 25 yıl hapse mahkum edildi. Paris Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında, Simbikangwa, 1994’te Hutular ve Tutsiler arasında yaşanan ve 800 binden fazla kişinin ölümüne neden olan olaylarda, insanlığa karşı suç işlemekten ve soykırım yapmaktan suçlu bulunarak, 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Paris’te ilk kez açılan Ruanda soykırımına ilişkin

davada, verilen cezayla Fransa’da, soykırımla ilgili ilk mahkumiyet kararı da çıkmış oldu. Simbikangwa, daha önceki duruşmalarda, soykırımdaki rolünün önemsiz olduğunu iddia ederken, gizli servisin 3 numaralı ismi olduğu yolundaki suçlamaları da reddetmiş ve “Kendisinin emirlere uymak zorunda bırakılan sıradan bir kamu görevlisi olduğunu” ileri sürmüştü. Simbikangwa, iddianamede Hutu gruplarını silahlandırmak, insanlık suçu işlemek ve soykırıma destek vermekle suçlanıyordu. DÜNYA

CIA, ABD Senatosu İstihbarat Komitesi Başkanı tarafından Kongre üyelerinin bilgisayarlarına izinsiz erişimde bulunmakla suçlanıyor. Senatör Dianne Feinstein, bu faaliyetin “hükümet gözetiminin anayasal çerçevesini ihlal ettiğini” söyledi. CIA ayrıca, kötü muamele iddialarıyla ilgili bir belgeyi bilgisayarlardan kaldırmakla suçlanıyor. İstihbarat Komitesi Başkanı Feinstein, “Bunu hafife almıyorum” diyerek, gizli servisin yasaları çiğnemiş olabileceğini belirtti. Komite, CIA hakkında 6 bin sayfalık bir rapor hazırlamıştı. Senatör Feinstein gizli servisten özür dilemesini istemesine rağmen cevap alamadığını belirtti. CIA, senatörler tarafından dile getirilen iddialarının “gerçeklerle desteklenmediğini” savunmuştu. Brennan, iddialarla ilgili soruşturmaların yürütüldüğünü belirtti. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

18 Mart 2014

İslamcılık çöker mi? - 1 yazdı

Günümüzün en popüler tartışmalarından biri, “İslamcılık öldü mü, ya da çöktü mü” sorusu etrafında sürmektedir. İslami kesimin dışındaki burjuva liberal ve genel olarak sol çevrelerde yaygın bir kanıya göre, İslamcılık ömrünü tamamlamıştır. Afganistan’da, Arap ülkelerinde ve Mısır’da, nihayet Türkiye’de yaşananlara bakarak böyle bir sonuca varılmaktadır. Konuyu tartışanlar içinde yaygın bir kesimin en önemli zaafı, İslamcılık kavramı hakkında doğru bir bilgiye sahip olmamasıdır. Tüm dini oluşum ve düşünceler, İslamcılık isimli bir torbaya doldurulmaktadır. Genel olarak İslami hareket homojen bir bütün değildir. Bu hareket kendi içinde, değişik sınıfsal çıkarlara, eğilimlere denk düşen farklı anlayışlardan oluşur. İslamcılık İslami kesim içinde var olmuş akımlardan biridir. Bu nedenle genel olarak İslami hareketin çöküşünü, kaderini tartışmak yanlıştır. İslami hareket içindeki farklı anlayışlar, özel olarak ele alınmalı ve bunların kaderinin ne olacağı tartışması bu özgüllük içinde yapılmalıdır. İslami hareketleri ayırt etmek için yaygın olarak kullanılan “siyasi İslam”, “radikal İslam”, “ılımlı İslam”, “kökten dincilik” gibi kavramlar İslami hareketi sınıflandırabilmek için yeterli değildir. Bu kavramlar daha ziyade emperyalist çevrelerin sözcüleri tarafından, kendi dostlarını ve rakiplerini ayırt etmek için üretilmişlerdir. Bu kavramlarda kriter emperyalizmle ve işbirlikçi devlet yönetimleriyle işbirliği yapıp yapmamaktır. Örneğin İran, Lübnan Hizbullah’ı radikal, siyasi İslamdır ve düşmandır. Fakat Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Pakistan, dini bağnazlıkta, İslami siyasi, ideolojik bir araç olarak kullanmada daha ileride olmalarına rağmen, dost güçler arasındadır. İslam ülkelerindeki İslami oluşumlar, anlayışlar en genel haliyle üç grupta toplanabilir: 1) Resmi İslam, 2) Cemaatler 3) İslamcı ya da tevhidi hareketler.

Bu İslami anlayışların mevcut durumu ve gelecekleri hakkında şunları söyleyebiliriz: Resmi İslam Sovyetlerden arta kalan Orta Asya ve Kafkas devletlerini bir kenara bırakırsak, emperyalizme bağımlı bütün İslam ülkelerinde (Türkiye dahil) devletin dini vardır. Devletin dini demek, emperyalizmin ve işbirlikçi egemen sınıfların çıkarlarına uydurulmuş Müslümanlık demektir. 1970’li yılların sonlarından itibaren geliştirilen “Yeşil kuşak” projesi ve onun devamında ortaya çıkan “ılımlı İslam”, resmi devlet dininin yeni biçimleriydi. Bu projeler emperyalizme bağımlı işbirlikçi devlet yönetimleri eliyle uygulanmıştı. Örneğin Pakistan’da Ziya ül Hak cuntası, Mısır’da Hüsnü Mübarek yönetimi ve El Ezher, Türkiye’de 12 Eylül cuntası, Özal iktidarları ve devamında AKP-Gülen ittifakı bu yeni resmi İslami politikanın uygulayıcılarıydı. Suudi devleti ve Körfez gericilikleri de bu politikanın finansörleri olarak kullanıldı. Taliban ve El Kaide de, emperyalizme bağımlı resmi İslamın bir biçimi olarak ortaya çıktılar. Ama bunlar Suudi Vahhabiliğinin ve Afganistan’daki gerici aşiret yapılanmalarının damgalarını taşıyorlardı. Kitlelerin benimsemesinden çok emperyalist destekli devlet gücüyle var olabilen bu anlayış, kendi ömrünü uzatabilmek için, kendi dışında hiç bir alternatife varolma hakkı tanımıyor. Bu nedenle görülmemiş kültürel vahşetlere, kitlesel katliamlara imza atıyorlar. Günümüzde tıkanan işte bu, şimdiye kadar uygulanmakta olan değişik resmi İslam projeleridir. Bu başarısızlığın nedenlerini burada tartışmayacağız. Emperyalizm ve işbirlikçi sınıfların resmi İslam projelerinin başarısızlığa uğramış olması, bundan sonra yeni denemelerin olmayacağı anlamına gelmez. Emperyalizm ve bağımlı devletler var olduğu sürece resmi İslam projelerinin de sonu gelmeyecektir.

Bu durum emperyalizme bağımlı devletler yıkılıp, bu ülkelerde gerçekten laik devletler kurulana kadar devam edecektir. Bu nedenle günümüzde resmi İslam projelerinin başarısızlığından söz edebiliriz ama toptan çöküşten söz edemeyiz. Çünkü bu projelerin arkasında bulunan emperyalizm ve egemen sınıflar ayaktadırlar. Cemaatler İslam ülkelerinde dini biçimli siyasi, ideolojik hareketlerin esas gövdesini cemaatler oluşturur. Öyle ki emperyalist resmi İslam projeleri, cemaatlerle işbirliği yapılarak, cemaatler kullanılabildiği ölçüde hayata geçirilebilir. Cemaatler ve genel olarak İslami hareket emperyalizm tarafından yaratılmamıştır. Bunlar İslam ülkelerinde kapitalizmin kendine özgü ekonomik, kültürel ve ideolojik gelişiminin ürünüdürler. Bunlar yapay olgular değil, İslam ülkelerinde sınıflar mücadelesinin bir dinamiğidirler. Cemaatler orta sınıf, esnaf hareketi olarak ortaya çıktılar. Bunlar süreç içinde, emperyalizmle

ve devletle işbirliği sayesinde güçlendiler, dönüşüme uğradılar. Bütün İslam ülkelerindeki cemaatler için genellemeler yapmaya çalışmak doğru olmaz. Bu nedenle camaatlerin durumu ve geleceği her ülke özelinde ayrıca incelenmelidir. Ama gene de cemaatlerin tarihi seyri için şu genellemeyi yapabiliriz: Cemaatler çok farklı siyasi, ideolojik, ekonomik koşullara uyum sağlayabilen esnek yapılanmalardır. Örneğin Mısır’da Kral Faruk ve İngiliz sömürgeciliği altında, daha sonra Nasır yönetiminde, ardından Enver Sedat ve Mübarek idarelerinde varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bu süreç içinde Mısır’da önemli ekonomik değişmeler olmuş, dünya değişmiş, bir çok ideoloji gelip geçmiştir. Ama cemaatler varlıklarını güçlenerek sürdürebilmişlerdir. Benzer durum Pakistan ve Türkiye’deki cemaatler de için geçerlidir. Genel olarak cemaatler Doğu Blokunun yıkılmasından sonra, 1990’lı yıllardan itibaren resmi İslamın da desteğiyle hızlı bir yükseliş yaşadılar. Bu yükseliş yaklaşık yirmi yıl sürdü. Şu an

lığının faaliyet alanını olağanüstü genişleterek, dini alanı egemenliği altına almaya çalıştı.Bu mücadele 80’li 90’lı yıllarda da devam etti. Bu süreçte cemaatlerle resmi İslam arasında hem mücadele hem de işbirliği vardı. 28 Şubat süreci cemaatleri epeyce hırpaladı. Devletin hamleleri Süleymancılar ve İskenderpaşa Cemaati liderlerinin (Kemal Kaçar ve Esad Coşan) ölmesiyle birleşince, olumsuzluklar daha da arttı. 2000’li yılların başlarında dört büyük cemaatte (Süleymancılar, İskenderpaşa, Işıkçılar, Nurcuların değişik kanatları) dağınıklık ve ne yapacağını bilemez bir hava vardı. Emperyalizm ve geleneksel sermayenin desteğindeki AKP-Gülen ittifakı başlangıçta, cemaatleri temsil eden bir oluşum değildi. Ama beş altı yıl sonra AKP, kendi arkasında toplanmış olan cemaatlerin ve İslami sermayenin partisi haline geldi. Bu süreçte cemaatlerin kendi içlerinde ne kadar toparlanıp toparlanamadıkları, eski iç bütünlüklerini sağlayıp sağlayamadıkları ayrı bir inceleme konusudur. Fakat cemaatler, ya da cemaatlerden arta kalanlar, ekonomik, siyasi ve ideolojik olarak o zamana kadar görmedikleri bir faaaliyet sahasına kavuştular.

gençler yaşlılardan öğrendi. Bilgisayar teknolojisiyle birlikte tarihimizde demografik ilişkiler hiyerarşisi tersine dönmekte. Çağdaş kuşaklar, tepeden inmeci ideolojilerin müritleri, parti gençlik kollarının kuklaları, bildik dinlerin kulları değil. Gençlerin, kendilerini örgütleyip seferber ettiği bir dünyada yaşamaya başladık. Bu da türümüzün tarihinde ilk kez. Çıkar peşinde değiller. Kışkırtılıp nice kurban veren geçmiş kuşakların tecrübelerine duyarlılar. Siyasete değil evrensel değerlere öncelik veriyorlar. Barış için savaş değil, savaşlara rağmen barış diyorlar. Ve buna rağmen iktidarların şiddetine maruz kalıyorlar. 21. yüzyıl, bu yeni oluşumun ilk örneğini Türkiye’de Gezi’de gördü. Kendileri için değil şehirlerini korumak için bir araya geldiler. “Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine” dediler. Gençlerden korkuyorlar. Şiddet ve inkârın arkasına saklansalar da onlar da biliyor, zaman Gezi’den yana.

Günümüz egemen düzeninde onlar için gençler en çok tüketici olarak vazgeçilmez. Toplum mühendisliği uzmanları çocuk yaştan marka aidiyeti oluşturma seferberliğinde. Muhafazakârlık kamuflajında tüketim hırsını kamçılamakta.

Korkuyorlar GÜNDÜZ VASSAF

Gençlerin, kendilerini örgütleyip seferber ettiği bir dünyada yaşamaya başladık. Bu da türümüzün tarihinde ilk kez. 21. yüzyıl, bu yeni oluşumun ilk örneğini Türkiye’de Gezi’de gördü. Bu hareket ise artarak gelişecek gibi gözüküyor. Radikal gazetesinden Gündüz Vassaf’ın, iktidardakilerin bu hareketten korkularını konu alan yazısını yayımlıyoruz.

yazdı

Gençlerden korkuyorlar. Onlar olmadan da yapamıyorlar. 20. yüzyıl gençliğin kullanılmasının tarihte doruk noktası. Almanya’da Hitler Gençleri (Hitlerjugend), Sovyetler’de Genç Öncüler (Young Pioneers), Çin’de Kızıl Muhafızlar (Red Guards)… Totaliter rejimlerini gençlerin heyecan, özveri ve inançlarına hitap ederek oluşturdular. Onları egemen ideoloji kulluğunda lider sultasına kurban ettiler. Düşman bellettiklerine karşı seferberliğe çıkardılar. Egemenler, çıkar ve politikalarına, bayrakla dini alet etmelerinin son tarihsel çırpınışlarında. Birinci Dünya Savaşı’nda cephede ölmek, öldürmek istemeyen

gençleri devlet kurşuna diziyordu. Bugün aynı ülkeler gençlere güvenmediklerinden, gençler savaşmak istemediklerinden, zorunlu askerliği kaldırdılar. Vicdani ret hakkını kabullenmeye mecbur kaldılar. Ordularını, yoksulluğa mahkûm kıldıkları paralı askerlerle ayakta tutabiliyorlar. En çok siber savaş teknolojisine, pilotsuz uçaklar gibi insansız araçlara güveniyorlar. Günümüz egemen düzeninde onlar için gençler en çok tüketici olarak vazgeçilmez. Toplum mühendisliği uzmanları çocuk yaştan marka aidiyeti oluşturma seferberliğinde. Muhafazakârlık kamuflajında tüketim hırsını kamçılamakta. Başarılılar mı?

Çin, Türkiye, Malezya, Rusya gibi totalitarizmin yumuşak modellerini uygulayan ülkelere bakarsak, halihazırda evet. Nutuk ve reklamlarla pompalanan duble yollarda otomobil sürme umudu, devlet şiddetinin toplumu sindirmesiyle kenetlenince, demokrasinin vaat ettiği evrensel değerler, barış gibi kavramlar lafta kalıyor. Nereye kadar? Egemenlerin, emek gücü olarak sömürdüğü, tüketici olarak yetiştirdiği gençler, seçimlerde en az oy veren kitle olarak, düzenin ideolojisini gayri meşru kılmakta. Başkanlar, başbakanlar, kapıkulları politikacılar, inandırıcılıklarını yitirdikleri için korkuyorlar mı? Tarihimizde devlet deneti-

minden uzak ilk kamu alanları, 16. yüzyılda İstanbul’dan dünyaya yayılan kahvelerdi. Sanayi Devrimi’yle birlikte işçi sınıfının ortaya çıkmasıyla devlet şiddetine rağmen sokaklar, meydanlar halkın oldu. Yüzyılımızda neo-liberal düzenin işçileri sendikasızlaştırması ve kendilerini işçi saymayan yeni meslek dallarının oluşmasıyla istisnalar dışında meydanlar boşaldı. Yerini, egemenleri çaresizliklerinde gülünç duruma düşüren, gençlerin küreselleşen sosyal medyası aldı. Türümüzün tarihinde ilk kez yaşlılar gençlerden öğreniyor. Binlerce yıl boyunca, avcı-toplayıcı döneminde, tarım düzeninde, el sanatları ve sanayinin usta-çırak ilişkileri ve eğitim düzeninde

Osman Tiftikçi tiftikciosman@gmail.com

OSMAN TİFTİKÇİ

Konu Ortadoğu olduğunda İslamcılık kavramı ön plana çıkıyor. Farklı saflarda tanımlanan İslami eğilimlerin davranışlarını kavramak için hali hazırda tanımlanan ifadeler bizi yanlışa götürüyor. Araştırmacı tarihçi Osman Tiftikçi İslamcılık’ı doğru algılayabilmek için farklı bir tanımlama getirerek konuya açıklık getirdiği yazısının ilk bölümünü yayımlıyoruz.

cemaatler bir bunalım dönemi içindeler. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; cemaatler yeni koşullara uyum sağlayacak, örneğin resmi İslamın yeni dayatmalarına, rakip güçlerin baskılarına göre yeni şekillere girecekler ve varlıklarını, etkinliklerini sürdüreceklerdir. Orta sınıflar ve yoksul kitleler dine ihtiyaç duydukları, egemen sınıflar ve emperyalizm halkın dini duygularını sömürmekten vaz geçmediği sürece, cemaatler kimi zaman zayıflayacak, kimi zaman güçlenecek fakat İslam ülkelerinde sınıflar mücadelesinin bir aktörü olmaya devam edeceklerdir. Türkiye’deki cemaatler için de şunları söyleyebiliriz: Türkiye’de cemaatler siyasi partilerden ve devletin resmi İslamından ayrı olgulardır. Siyasi iktidarlar, siyasi partiler gelip geçmiş, resmi İslam değişik biçimler almış ama cemaatler varlıklarını sürdürmüştür. 1960’lı 70’li yıllarda Türkiye’nin din görevlisi ihtiyacını cemaatler karşılıyor ve dini ihtiyaçlara (din eğitimi, Hac, zekat, kurban, dini bayramlar, dini konularda danışmanlık vs.) cemaatler cevap veriyordu. Devlet dini alanı tekeline alabilmek için cemaatlerle kıyasıya bir mücadeleye girdi. Bir yandan cemaatlerin faaliyet alanları sınırlandırılmaya çalışılırken, bir yandan da devlet İmam Hatip Okulları, Kur’an kursları, İlahiyat fakülteleri açarak,Diyanet İşleri Başkan-

İSTANBULSÖZLEŞME S İ’ N İ İ M Z A L I Y O R U M http://www.istanbulhepimizin.org/basin-odasi http://www.change.org/istanbulhepimizin

Gündüz Vassaf Radikal Gazetesi yazarı


YAKLASIMLAR

17

18 Mart 2014

Kasımpaşa cinayeti HAKAN GÜLSEVEN yazdı

AKP Gezi süreci ve ardından gelen yolsuzluk operasyonlarıyla sarsılan koltuğunu kurtarmak için devlet geleneğindeki tüm aşağılık hamlelere başvurmuş durumda. Berkin’i milyonların toprağa vermesinin ardından ise provokasyonlarını bir kat daha artırdı. Yurt gazetesinden Hakan Gülseven’in çarpıcı analizini sizlerle paylaşıyoruz.

Milyonlar Berkin için ağladı, Berkin için sokaklara döküldü. Bu zorba iktidar, 15 yaşında 15 kilo kalmış o kara kaşlı, kara gözlü güzel çocuk karşısında diz çöktü. Ve son kozunu oynamaya başladı: Provokasyon!.. Berkin’i toprağa verdiğimizin gecesinde, Kasımpaşa’da Burakcan Karamanoğlu adında 22 yaşında bir genç vurularak öldürüldü! Bu cinayet ‘kriminal’ bir vaka değildir. Son derece siyasidir. *** Berkin’in cenazesi kaldırılırken, ‘Kasımpaşa 1453’ adlı ‘taraftar grubu’ internet üzerinden provokasyonlarına başlamıştı bile! Takipçilerini Berkin’in cenaze törenine ve törene katılanlara karşı kışkırtıyorlardı. Gün boyunca kışkırtmalar devam etti. Akşam ise ‘emanetler’ ile birlikte toplanma çağrısı yaptılar. Peki bu ‘taraftar grubu’ neydi? Kural hatası nedeniyle sonucu iptal edilen Kasımpaşaspor - Beşiktaş maçında bizzat gözleme şansım oldu. Maç boyunca tekbir getiren, “Her yer Tayyip - her yer Erdoğan!” diye bağıran birkaç yüz kişilik bir toplama lümpen grubu vardı statta... Muhtemelen parayla bir araya getirilmiş bir güruh... Şeref Tribünü’nün arkasındaki locada Turgay Ciner ve Fatih Saraç (Alo Fatih) birlikte gülümseyerek onları izliyordu... Bu nedenle, bu taraftar grubunun nasıl toplandığını anlamak için, Kasımpaşaspor’un nasıl ‘toplandığını’ idrak etmek lazım önce. *** Kasımpaşaspor, İstanbul’un ‘tutunamayan’ semt kulüplerinden biriydi. Kökü

çok seneler evveline dayanmasına rağmen, amatör kümeye kadar düşmüştü. AKP’nin iktidara yükselmesinin hemen ardından, tıpkı AKP’nin çarçabuk kurulup iktidar yapılması gibi, lig basamaklarını hemencecik atlayıp Üçüncü Lig, İkinci Lig, Birinci Lig ve Süper Lig’e birer sene aralıklarla yükseldi. Sanki ‘sihirli bir el’ dokunmuştu Kasımpaşaspor’a!.. Elbette yükselme grubu maçlarındaki hakemlere de!.. Lakin Kasımpaşaspor önce bir yalpaladı Süper Lig’de. ‘Hızlı irtifa’ kolay sindirilebilir bir şey değildi. Ligden düştü. Sonra Turgay Ciner satın aldı Kasımpaşaspor’u. Konsorsiyum gibi bir ‘yönetim kurulu’ oluşturdular. Diğer futbol kulüplerinin yönetimlerinde bulunmuş ‘değişik’ isimler vardı bu ‘yönetim kurulu’nda: İşadamı Zafer Yıldırım, Teyyip Erdoğan’ın aile dostu Hasan Hilmi Öksüz, Fethullah Gülen’in ‘dostu’ armatör İhsan Kalkavan,

reklamcı Yiğit Şardan, Mesut Yılmaz’ın biraderi Turgut Yılmaz, Rus gizli polis teşkilatında astsubayken kısa zamanda dünyanın sayılı armatörleri arasına nasıl girdiği belli olmayan ve bendenize 100 bin liralık dava açmış olan Mübariz Mansimov, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve nihayet, son dönemde ‘Alo Fatih’ olarak tanınan Fatih Saraç!.. Anlayacağınız, Kasımpaşaspor için müthiş bir ‘havuz’ oluşmuştu! Kasımpaşaspor artık ‘Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda, tekbir sesleri arasında, Başbakan’a tezahürat yapan birkaç yüz kişilik toplama taraftar grubuyla Süperlig’in üst sıralarına oynamaya hazırdı! Tabii ‘Kasımpaşalı’ Teyyip Bey’in şanına şan katarak! *** ‘Kasımpaşa 1453’ adlı lümpen taraftar grubunun stat dışında da ‘hizmete sokulduğu’ önceki gün anlaşıl-

mış oldu. Sabahtan itibaren çevrelerini kışkırtmaya başladılar ve akşam saat 18:00’den sonra aydınlatma ışıklarının kesildiği Kasımpaşa’da, gece toplanıp ellerinde sopalarla yürüyüşe geçtiler. Yanlarında silah da olduğu söyleniyor. Ne olduysa oldu. Birden silahlar ateşlendi ve 22 yaşındaki Burakcan vurularak öldürüldü. Polis bile olaya vakıf olmadan önce, AKP İl Başkanı Aziz Babuşçu ve AKP’nin medyadaki kalemleri açıklamalar yapmaya girişti. Zehir zemberek!.. Takvim Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, gecenin bir yarısı, “Cumhuriyetle beraber Osmanlı’yı yıkıp devletimizi bizden aldılar. Sizce almak için geç kalmadık mı! Hadi o zaman! Zaman el ele olma zamanı!” diye çağrıda bulunuyordu mesela... Hatta internet üzerinden öyle bir kampanya geliştirildi ki, MHP ve Ülkü Ocakları olaya dahil edilmek istendi. Lakin Ülkü Ocakları’ndan

anında açıklama geldi ve konuyla ilgileri olmadığı vurgulandı. MHP’liler sokağa dökülmedi. *** Olmadı. Plan tutmadı. AKP provokasyonu eline yüzüne bulaştırdı. Kışkırtma derhal teşhir oldu. Şimdi herkes şunu biliyor: ‘Kasımpaşa 1453’ taraftar grubunu bir-iki sene içinde ihya edenler, para verip besleyenler, bu lümpen tayfasını dün Berkin’in cenazesine karşı kışkırtanlar, Burakcan’ın da katilleridir! *** Bu halk çok badireler atlattı. Bu halka böyle ucuz provokasyonlarla kimse tezgah kuramaz. Haziran’dan bu yana sokağa dökülen kitlelere karşı lümpenleri örgütleyip kışkırtmaya çalışan AKP amacına bu yüzden ulaşamıyor. Ama vazgeçmiyorlar. Bunca hırsızlığın ve cinayetin hesabını vermemek için, gencecik insanların kanına girmeye devam ediyorlar. *** Şimdi Başbakan’a soruyorum: Bunun talimatını da mı sen verdin? Hakan Gülseven

Önder Çarkçı Batı’nın oryantalist bakış açısına karşı ortaya çıkan, Doğu’nun üstün erdem ve ahlakına methiye, Batı’nın erdemsizliği ve ahlaksızlığına satırlar düzen oksidentalist anlayış, sadece Doğu toplumlarının sağ siyasalı değil sol siyasalında da yaygın bir yer tutar. Erdem ve ahlakın kaynağına çoklukla dine dayandıran sağ muhafazakar anlayış, kendi kültürel kodlarını, ‘’Milletin öz kültürü’’ olarak lanse edip muhalif olana karşı ‘’Milli ve manevi değerler’’ üzerinden popülist bir ahlakçı politikayı propaganda eder. Bu politika, daha çok ‘’aile kurumunun kutsallığı’’ üzerinden topluma zerk edilir. Kendini ‘’halkın gerçek iradesi’’ olarak konumlandıran bu sağcı anlayış muhalif olanı halka yabancı, yoz ve ahlak dışı ilan eder. AKP iktidarının dil ve üslubuna bakınca, muhalif her kesimi marjinalize etmek, kriminalize etmekle meşguller… Gezi

ELİF KARAN

İyi

Can Dündar Cumhuriyet

Dündar, çocuk gözlerimizi çakmak çakmak yapan Pal Sokağı Çocukları romanını bir kez daha hatırlıyor bize. Ve ekliyor, bizim taa o zamanlardan rantçıların karşısında ellerimizde bilyelerimizle Nemeçekler olduğumuzu. Dündar: “Büyürken misketimizi, kâh oyunumuza “Baş”, kâh sapanımıza taş yapmışız.Gün gelmiş, yitik evlatlarımızın kabrine yoldaş yapmışız.“Kızıl gömlekli” bir rantiyeci çıkıp arsamıza “el koymaya”, bilyemize, Nemeçek’imize diluzatmaya kalktı mı, delleniriz. Masumdur bilyemiz; ama acıya bile saygısız zalimlerce kışkırtılınca, “solgun bir halk çocukları ayaklanması”nın mühimmatı olur“Baş”ı korkutur.”

Kötü

Ahmet Taşgetiren Star

Taşgetiren yazısında içinde yaşadığımız dönemin analizini hangi verilere dayanarak yapıyor merak ettiriyor. Erdoğan’ın kendi yolsuzluk dosyasını kapatmak için Ergenokonculara tahliye yolu açtığını fark etmemiş olacak ki, küresel Ergenokoncuların Başbakana komplo kurduklarını anlatıyor. Taşgetiren: “Bu ülke, Türkiye, bu millet, Anadolu’nun yürekli insanları, bu coğrafya, koca kalb coğrafyamız, eninde sonunda bu kumpası aşacak. Üç yıl - beş yıl, bedeller, bazen can bedelleri ödeniyor olsa da, “Küresel Ergenekon” tanrısal bir kudreti kullanmıyor. Sonunda “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenler kazanacak.Bir yürek sınavıdır yaşanan, hiç şüpheniz olmasın.”

Çirkin

Rasim Ozan Kütahyalı Sabah

Kütahyalı, palavralar cumhuriyetinde yaşıyoruz diyerek söze giriyor ve iktidar savaşından, vicdanın yokluğundan bahsediyor. Ama Gezi’yi, toplumun vicdanını, toplumun haklı tepkisini yok sayarak varsa yoksa iktidar diyor. Kütahyalı: “30 Mart’a giderken her türlü vicdan argümanı büyük iktidar savaşınınkamuflajından ibaret. Herkes için tek amaç güç kazanmak... Ölü çocuk bedenleri bile silah olarak kullanılıyor artık bu güç savaşında. Cesetlerbomba işlevi görerek birbirine karşı atılıyor... Vicdan diye ağlayanlar birkaç dakika sonra sevmedikleri insanların ölümünü isteyen nutuklar atabiliyor...”

Ortadoğu’da kadın sorunu -1 TUTSAK POSTASI

İyi Kötü Çirkin

sürecinde bizzat R.T Erdoğan ‘’bizden marjinaller değil ancak millet hesap sorar’’ diyerek bir kalem de toplumun ‘’çoğunluğunu’’ da millet sepetinden aforoz etti. Batı’nın sekülerleşme sürecinin, nasıl kanlı savaşlar ile geçtiğini tarih bize anlatır. Sekülerleş(e)memiş Doğu’nun din ve töre temelli feodal kültürel kodlarına ‘’soğuk savaş’’ yıllarında, emperyalizmin ‘’komünizme karşı mücadele’’ çizgisi (Yeşik kuşak) de eklersek, bu sağ muhafazakar anlayışın topluma etkilerinin ne denli derin olduğunu kavramak zor olmasa gerek… Gezi sürecinde iktidarın bizzat R.T Erdoğan’ın dilinden, bu sağ muhafazakar ahlakçı popülizmi nasıl ifrata vardığını hepimiz gördük… Gezi Parkı’nda kalan çadır sakini kadın ve erkeklerin ahlaksızlığından, çadırların pislik içinde olduğuna; parkta içki içilmeyi ‘’kamu düzeni’’ ve ‘’ ahlaka’’ karşı işlenmiş bir suç gibi sunmaktan, parkın polis tarafından ‘’destan yazılarak’’ boşaltılınca çadırlardan çokça prezervatif çıktığı haberlerinin polis ve yandaş/candaş / kandaş medya tarafından imal edilmesine; en vahimi de , ‘’camiye ayakkabıları ile girdiler’’ ve ‘’kutsal mekanda içki içtiler’’ gibi gerçeği

saptıran söylemler ile doğrudan, iktidarın, kendi emrinde saydığı toplumun ‘’yüzde ellisini’’ kışkırtarak, bu muhafazakar kesimi toplumun öteki kesimine karşı konsolide etmek için formüle edilen yalan ve iftiralar ürettiler. ‘’Kabataş olayı’’ ise tamamen ellerinde patlamış olduğundan AKP ve R.T . Erdoğan tüm inandırıcılıklarını kaybettiler. Sürekli muhalif kesimlere ahlak dersi vermeye çalışan AKP iktidarı ve onun başı olan R. T. Erdoğan ‘’17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu’’ ile tüm inandırıcılığını yitirmiş olsa da toplumun geneline on yıllar boyunca zerk edilen bu kirli kanun o kadar kolay temizlenmesi beklenemez. Toplumsal rıza üretilmeden, hiçbir iktidar, bu kadar kirlenmeden sonra hayatta kalamaz. Maalesef, çokça dini hassasiyetler ile oynanan bu iktidar ‘’toplumsal kirlenmenin’’ de müsebbibi olmaktadır. Marx’ın söylemiyle dinin bir afyon gibi topluma zerk edilerek toplumsal kirlenmenin yaygınlaştırılmasına ve meşrulaştırılmasına yol açıyor. 17 Aralık sonrası ortaya saçılan kirliliğin nasıl da ‘’aklanmaya’’ çalışıldığı hepimizin malumu: ‘’Solcular iktidara gelemedikleri için yiyemi-

yorlar’’ diyerek açıkça ‘’yediklerini’’ itiraf eden Anayasacı (!) Burhan Kuzu; rüşvetin tarihin değiştirilmeye çalışılması (Başbakan tarafından); trilyonlar üç beş kuruş denmesi; istifacı bakanların yargıdan ve TBMM’den kaçırılmaya çalışılması. Konumuza dönecek olursak, muhaliflerin ahlaksızlığı üzerine üretilen yalan ve iftiralar ile ‘’millet’’ nezdinde bir algı operasyonunun gerçekleştirildiği görülmektedir. 12 Mart Muhtırası sonrası piyasaya sürülen ‘’Komünistler gençlerimizi nasıl aldatıyor?’’ ve ‘’Komünistler işçilerimizi nasıl aldatıyor?’’ adlı propaganda materyallerindeki komünistlerin ahlaksızlığına yönelik algı operasyonları gibi… Bu propagandanın devamı 1980-90’larda Kürt hareketine karşı yapıldı. Masa başında üretilen PKK’nin ‘’seks köleleri!’’ haberleri ‘’Türk medyası’’ tarafından propaganda edildi. ÖNDER ÇARKÇI EHP Üyesi 1 No’ lu F Tipi Hapishane Kocaeli

günlüğü İlker Eraslan

Son günlerde yine her gün birden fazla yoğun gündemin tartışılmasıyla geçti. Bir kaç ay önce en liberal, apolitik olanlar da dahil, AKP’ye karşı özellikle son günlerde çok sert ve net karşı görüş bildiriliyor, çekinmeden en ağır laflar ediliyor. Keskin bir şekilde artık AKP’ye karşı çıkmamak ayıplanır hale geldi. Bu arada en çok konuşulan ve kim olduğu hakkında fikir yürütülen hesap ise başbakanın çok yakın çevresinden bilgiler aktaran (veya öyle gibi yapan) @fuatavni hesabı. @ozlemhepsen İnsan boğazı kesen adam tahliye ediliyor ama olsun Ankara’dan Konya’ya hızlı trenle gidiyorum. @zaytunghaber AKP’nin İzmir mitingi için Hazar denizinden yola çıkan kavimler Avrupa’da skolastik düşüncenin güç kazanmasına sebep oldu... @fuatavni Göz göze her geldiğimizde sana kızayım mı merhamet mi edeyim bilemiyorum. Ama iftiralarını duyunca içimden bir tek şey geliyor. Korkma titre @corecg beyler akşam tapesi okundu mu?? @brudermartin SON DAKİKA!!! Akp taraftarına deplasman yasagı geldi. @talkingmia Eğlenirken sürekli ben niye eğleniyorum ki demek, eğlendikten sonra kendini suçlu hissetmek. Bu yaşımda bunu yaşatan hükümete teşekkürler.


KULTUR-SANAT

18

18 Mart 2014

Sanat Berkin için durdu Yayını durdurdular, tiyatrolarını, derslerini iptal ettiler… Gezi direnişi sırasında ekmek almaya giderken polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu 269 gün süren yaşam mücadelesini kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan için yas tutuldu, anıldı, göndermeler yapıldı. Tüm dünya bunu konuştu…

Sadece Sen Yönetmen: Hakan Yonat Oyuncular: İbrahim Çelikkol, Belçim Bilgin, Kerem Can tür: Dram, Romantik

Ali hayatının oldukça zor bir döneminden geçmektedir fakat Hazal ile tanışması onu yeniden heyecanlandırır. Tabii bu durum beraberinde belirli zorluklar da getirir.

İSTANBUL sara kürkçügil

Gezi Parkı olayları sırasında evinden ekmek almak için çıkan 15 yaşındaki Berkin Elvan, kafasına isabet eden gaz kapsülü sonucu 269 gün hastanede yaşam mücadelesi vermişti. 45 kilodan 16 kiloya düştü, akciğerinde boşluk oluştu, iç organları iflas etti. Geçtiğimiz günlerde ise hayatını kaybetmesi herkesi derinden yaraladı, milyonları sokağa döktü. Sanat camiasından da tepkiler yükseldi Cem TV basın duyurusunda “Cem TV ailesi olarak Berkin Elvan’ın ailesinin acısını paylaşıyor ve müzik eğlence programlarımıza 2 gün ara verdiğimizi bütün kamuoyu ile pay-

laşıyoruz. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun” açıklamasını yaparak 2 gün eğlence programlarına ara verdi. Beyoğlu esnafı yaptığı açıklamada akşam müzik yayını yapmayacaklarını açıkladı. Redd grubu da Sakarya konserini ertelediğini duyurdu. İstanbul Jolly Joker’de düzenlenecek olan Erdal Bayrakoğlu konseri, Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesi üzerine iptal edildi. Birçok bağımsız tiyatro, oyunlarını iptal ettiklerini açıkladı: Kumbaracı 50, Sahne 3, Mekan Artı, Tiyatro Yan Etki, Emek Tiyatro oyunlarını iptal ettiklerini açıkladı. Sadri Alışık Kültür Merkezi Twitter hesabından “Bugün SAKM akademimizdeki derslerimiz Berkin Elvan kardeşimizin bizi derinden üzen

ölümü nedeniyle iptal olmuştur” bir olay. Sadece o değil, Türkiye bir açıklaması yaptı.Ülkece yaşadığı- oğlunu kaybetti. Bu nedenle çok mız üzücü olaylar nedeniyle Ned üzgünüm’ diyen yönetmen akşam Pamphilon’ın “Sanat İstanbul İçin, gerçekleşen olan gösterimde bir kut0216 İstanbul” adlı resim sergisinin lama havası olmasını istemediğini açılışı 19.03.2014 Çarşamba günü- belirtti. Toplantıda Berkin’i anacağını sözlerine ekleyen Özpetek, Twitne ertelenmiştir duyurusu yapıldı. ter hesabından da İtalyanca olarak Ünlü Yönetmen Ferzan Özpetek, ‘Allaciate Le Cinture’nin gösterimi Berkin İçin Galasını İptal Etti! için Kasia ve Francesco’yla birlikte Geçen hafta İtalya’da gösterime gi- İstanbul’dayız, ama belki Berkin için ren ve Türkiye ‘de 14 Mart’ta izleyi- bunu iptal edebiliriz. Basın toplanciyle buluşacan olan Kemerlerinizi tısı yapacağız’ açıklamasını yaptı. Bağlayın’ın başrol oyuncuları Kasia Yönetmen, kitabı ile ilgili övgülü Smutniak ve Francesco Arca ile bir- bir mesaj yazan hayranına ‘Bugün likte İstanbul’a birlikte gelen Ferzan her şeyde gözüm yaşarıyor’ diyerek Özpetek akşam Feriye sinemasında karşılık verdi. Filmin başrol oyunyapılacak gösterimin bir galadan çok cuları Kasia Smutniak ve Francesco Berkin’in anılacağı bir basın toplan- Arca’nın da Berkin’in ölümüne çok tısı niteliğinde olacağını söyledi. ‘Bir üzüldüklerini bildiren bir açıklama annenin oğlunu kaybetmesi çok acı yapıldı.

Dracula’nın yazarının kayıp günlüğü

Hollywood kadınları geri planda kalıyor Sinemanın kalbi Hollywood’da geçen yıl çekilen 300 büyük bütçeli filmdeki kadın karakterlerin sayısında ciddi bir düşüş olduğu belirlendi. Merkezi San Diego’da bulunan Televizyon ve Film Dünyasında Kadınlar Merkezi tarafından yapılan çalışmaya göre kadınlar, geçen yıl çekilen büyük bütçeli filmlerdeki ana karakterlerin sadece yüzde 15’ini oluşturmaktayken önemli karakterlerin de sadece yüzde 29’unu canlandırdı. Filmlerde konuşması olan kadın karakterle-

rin oranı ise yüzde 30 civarlarında ciddi bir düşüşte. 300 filmde 7 bin karakteri inceleyen araştırmasına göre, bu filmlerden sadece yüzde 13’ünde önemli erkek ve kadın karakterlerin sayısının eşit olduğunu tespit etti. Bu durumun önüne geçilmesi için neler yapılabileceği ise çetrefilli bir konu haline geliyor. Yeni filmler çekilmesi, yönetmen ve yazarların uyarılması gibi önerilerle çağrılar yapılması ise ne derece işe yarar ,ne kadar hassasiyet gösterilir bunlar da birer tartışma konusu. KÜLTÜR-SANAT

Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Dracula’nın yazarı Bram Stoker’ın, ölümünün 100. yıldönümünde yayımlanan ve pek çok edebiyatseverin merakla beklediği kayıp günlüğü, Türkçe’ye çevrildi. Stoker’ın Dublin Kalesi’nde memur olarak çalıştığı dönemi kapsayan yaklaşık 100 sayfalık günlük, yazarın büyük büyük torunu Noel Dobbs’un evinin tavan arasında bulunur. Stoker’ın büyük büyük yeğeni Dacre Stoker ve Transilvanya Dracula Derneğinden Dr. Elizabeth Mil-

ler tarafından ise kitaplaştırılıdı. Stoker’ın ilk nesir ve şiir girişimlerini içeren günlük, aynı zamanda yazara dair pek çok biyografik bilgi ve kapsamlı dipnotları da içeriyor. Bram Stoker’ın pek çok fotoğrafı ile birlikte, günlüğün pek çok sayfası yazarın kendi el yazısının olduğu şekliyle kitapta yer alıyor. Edgar Allan Poe’dan Mary Shelley’e, Stoker’ın hangi yazarlardan ilham aldığının ipuçlarını da bu günlükte yakalamak mümkün. Eserde, her bölümün başında editörlerin giriş niteliğindeki açıklamalarına da yer veriliyor. KÜLTÜR-SANAT

Zaman Makinesi 1973 Yönetmen: Aram Gülyüz Oyuncular: Gürgen Öz, Seda Bakan, Ersel Şibil tür: Komedi

Gamsız bir hayat süren Tolga’ya babası ölünce büyük mirastan ona sadece Anadol STC 16 kalmıştır. Sinirle arabayı kullanırken birden havalanır ve zamanda yolculuk yapıp bir sahile iner.

Hız Tutkusu Yönetmen: Scott Waug Oyuncular: Aaron Paul, Dominic Cooper Tür: Aksiyon

Mesaisini otomobil tamiratıyla geçiren Tobey, hafta sonlarını yer altı otomobil yarışlarında yarışarak geçirmektedir. Yarışlarla birlikte arabalara duyduğu tutku katbekat artar…

Medcezir’den Berkin’e gönderme

Medcezir’in geçen haftaki bölümünde, Yaman ve Avukat Selim cezaevinden çıkan Kenan’ı almaya giderler. Kenan, özgürlüğün verdiği heyecanla koşmaya başlar. Arkasından arabayla giden Yaman ve Selim, o yorulunca onu almak için dururlar. Bu sırada yoldan elinde ekmekle bir çocuk geçer ve Avukat Selim, çocuğun başını okşayarak “Aslan yavrusu yoldan değil kenardan yürü, başına bir şey gelmesin; ne çıkacağı belli olmaz” diyerek Elvan’a gönderme yapar. Bu sözü ile sosyal medyada gecenin konusu olan dizi Berkin Elvan’ı anmasıyla takipçileri tarafından takdirle karşılandı. KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Forever Tango

Konser zamanı

Yaşamaya Dair

Dünyanın her yerinden beğeni toplayan Forever Tango ilk kez İstanbul’a uğrayacak ve sonsuza kadar sürmesini isteyeceğiniz şöleni 21 Mart Cuma saat 15:00’da Zorlu Center Ana Tiyatro’da izleyicilerine sunacak.

Hem şarkılarıyla hem de sesiyle sizleri mest edecek olması bir yana sahne performansıyla da sizleri müziğe doyuracak, çok eğlendirecek . 24 Mart Pazartesi 21:00’da Beşiktaş Kültür Merkezi’nde müzik severlerle buluşacak.

Nazım Hikmet’in ölümünün 50.yıldönümü için Genco Erkal’ın Nazım Hikmet tutkusunun yeni ürünü olan “Yaşamaya Dair” adlı müzikli gösterisi 26 Mart Çarşamba 20:30 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde tiyatro severlerle buluşuyor.


SPOR

19

Şampiyonluk yolunda kritik 3 puan

18 Mart 2014

Avrupa’da futbol nefes kesiyor

Spor Toto Süper Lig’in 25. haftasında Kayseri Erciyesspor’u ağırlayan Fenerbahçe, rakibini 2-1 mağlup ederek ligde avantajlı bir konuma geldi. Ev sahibine galibiyeti getiren golleri 33. DK Kuyt ve 64. dakikada Emenike’den geldi

UEFA Şampiyonlar ligi 2.tur rövanş maçlarının bir kısmı ve UEFA Avrupa Ligi çeyrek final ilk karşılaşmaları oynandı. Adeta nefes kesen ve bol gollü maçlar futbol severleri ekrana kilitledi. Bir çok maçta sürpriz yaşanmazken 12 Avrupa maçının 11’inde gol oldu.

Moussa Sow’un göz yaşları damgasını vurdu Sarı Lacivertliler ikinci yarıda baskısını arttırırken sayısız fırsattan yararlanamadı. Bu pozisyonlardan en net olanlarını ise Fenerbahçe’nin Senagalli oyuncusu Moussa Sow değerlendiremedi. 3 kez kaleciyle karşı karşıya kalan Sow, 3 pozisyonda da Gökhan’ı geçemeyince moral olarak dibe vurdu. Oyuncunun sahadan çıkarken göz yaşlarınını tutamadığı görüldü. Senagalli futbolcu oyundan alınırken, taraftarlarca alkışlandı.

Şampiyonlar ligi heyacanı bu hafta oynanan ikinci tur rövanş maçlarıyla devam etti. Kupada Atletico, Milan’ı ezdi geçti süpriz yaşanmazken, Milli Futbol- İspanyol ekibi Atletico Madrid, İtalcu Arda Turan’ın oynadıgı Atletico ya’da 1-0 yendiği Milan’ı kendi evinMadrit İtalyan devi Milan karşısın- de 4-1’lik skorla devirip, 17 yıl sonra da 4-1’lik skorla haftanın en farklı Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale galibiyetini alarak ismini bir üst tura çıktı. Arda 2. yarıda şık bir vuruşla yazdırdı. ağları sarstı. Milli oyuncumuz Arda Turan’ın formasını giydiği Atletico Barça çeyrek finalde Madrid, İtalyan devi Milan’ı safdıŞampiyonlar Ligi 2. tur rövanş ma- şı bırakarak Şampiyonlar Ligi’nde çında Barcelona ilk maçta deplas- çeyrek finale çıktı. Milano’da oynamanda 2-0 mağlup ettiği Manches- nan ilk maçı Diego Costa’nın tek ter City’i Nou Camp’ta 2-1 yendi. golüyle 1-0 kazanan İspanyol ekibi, Barça’nın gollerini 67’de Messi ve kendi taraftarı önünde İtalyanlar’a 90’da Alves kaydetti. City’nin tec- fark attı: 4-1. Henüz 3. dakikada rübeli oyuncusu Zabaleta, maçın 79. Diego Costa’nın golüyle öne geçen dakikasında hakeme itirazlarından Atletico, 27. dakikada Kaka’nın kafa dolayı ikinci sarı karttan oyun dışı vuruşunda topu ağlarında gördü. İlk kaldı. İngiliz ekibinin tek golü 89’da yarının bitimine 5 dakika kala Arda Kompany’den geldi. Ayrıca Messi, Turan sahne aldı. Milli oyuncumubu gece kaydettiği golle, 66 golü zun vuruşunda top savunmaya da bulunan Raul Gonzalez’i geride çarparak ağlarla buluştu. İlk yarı 2-1 bırakarak bir takımda en fazla gol sona erdi. İkinci devrede Atletico atan oyuncu unvanını ele geçirdi. hız kesmedi. Diego Simeone’nin Katalanlar son 10 yılın tamamında öğrencileri, 71’de Raul Garcia, Şampiyonlar Ligi’nde en az yarı fi- 85’te ise Diego Costa’nın golleriyle nale çıkma başarısı gösterdi. 4-1’lik skora ulaştı. Atletico böylece tam 17 yıl sonra Devler Ligi’nde PSG güle oynaya çeyrek finale yükseldi. 17 yıl önce Paris Saint-Germain, deplasmanda takımda forma giyen Diego Simeo4-0 mağlup ettiği Bayer Leverku- ne bu kez teknik direktör olarak bu sen’i evinde de 2-1 mağlup ederek başarıya ulaştı. Öte yandan Kaka, adını çeyrek finale yazdırdı. Paris Saint-Germain’in gollerini Brezilyalı Marquinhos(13’) ve Arjantinli Ezequiel Lavezzi(53’) kaydederken, B.Leverkusen’in tek golü Sidney

Berkin Elvan pankartı asıldı Türk Telekom kale arkası üst tribündeki taraftarlar, Gezi Parkı eylemleri sırasında başına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu yaralandıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan için pankart açtı. Açılan pankartta Berkin’in resmi ile “Berkin Elvan” ve “Çocuklar ölmesin maça da gidebilsinler” ifadeleri yer aldı. SPOR

SPOR onur şeker

Sam’den(6’) geldi. Alman temsilcisi ayrıca Simon Rolfes ile bir penaltı vuruşundan yararlanamadı.

Bu sefer olmadı: 3-0

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 2014 CEV DenizBank Bayanlar Şampiyonlar Ligi Dörtlü Final’de bugün oynanan final karşılaşmasında VakıfBank’ı 3-0 mağlup eden Rusya’nn Dinamo Kazan takımı şampiyon oldu. Bakü Kristal Salonu’nda oynanan final mücadelesinde Dinamo Kazan, 25-23, 25-11 ve 25-23’lük set sayıları sonunda VakıfBank’ı 3-0 mağlup etti. Bu sonuçla Dinamo Kazan, tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Böylece temsilcilerimizden VakıfBank turnuvayı ikinci, Eczacıbaşı ise dördüncü olarak tamamladı. 2014 CEV DenizBank Bayanlar Şampiyonlar Ligi’nin en iyileri belli oldu. VakıfBank’tan Naz Aydemir Fair-Play ödülüne layık görülürken, Eczacıbaşı Vitra’dan Neslihan Demir ise en iyi smaçör seçildi. Organizasyonun en değerli oyuncusu ise Dinamo Kazan’dan Gamova oldu. SPOR

Şampiyonlar Ligi’ndeki 30. golünü atarak, Devler Ligi tarihinin en skorer 13. oyuncusu olmayı başardı. Bayern sıkmadı Bayern Münih, deplasmanda 2-0 kazandığı maçın rövanşında Arsenal ile 1-1 berabere kalarak çeyrek finale çıkmayı başardı. Gecenin diğer maçında Bayern Münih ile Arsenal 1-1 berabere kaldı. İlk maçı 2-0 kazanan Alman ekibi, adını son 8’e yazdırdı. İlk yarısı golsüz biten mücadelede ilk golü bulan taraf ev sahibi Bayern oldu. 55’te Schweinsteiger ağları sarstı. 2 dakika sonra Podolski eşitliği sağladı. Son dakikada Bayern’den Thomas Müller penaltı kaçırdı. Arsenal’de ilk 11’de oyuna başlayan Mesut Özil, sadece 45 dakika oyunda kaldı. Galatasaray, Londra yolcusu Temsilcimiz Galatasaray, Şampiyonlar Ligi ikinci tur rövanş maçı için Londra’ya uçtu. İlk maçında TT Arena Stadı’nda Chelsea ile 1-1 berabere kalan Galatasaray tur umutlarını rövanş maçına bırakmıştı. İlk maçta neredeyse tek kale oynayan Galatasaray deplasman maçı için oldukça ümit verdi.

Potanın Perileri, Ankara’da uçacak

27 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında ülkemizde düzenlenecek 2014 Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası’nın kura çekimleri, İstanbul’daki Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. 198 ülkenin katılımıyla gerçekleşen kurada Potanın Perileri, B Grubu’nda Avrupa ikincisi Fransa, eski yıllarda dünya 3.’lükleri bulunan Kanada ve kupaya ilk kez katılan Afrika temsilcisi Mozambik ile eşleşti. Her geçen gün kadın basketbolunun hızlı bir şekilde gelişme gösterdiği ve ev sahibi olarak favoriler arasında yer alan Milli Takımımız, 2011’de Avrupa ikinciliği, 2013’te de Avrupa üçüncülüğü elde etmişti. İlk turda 24 maç Statüye göre ilk turda her takım üç maç yaparken, toplamda 24 müsabaka oynanacak. Gruplarını ilk sırada tamamlayan takımlar doğrudan çeyrek finale yükselme hakkı elde ederken, ikinci ve üçüncü sıradaki takımlar ise eleme turunda mücadele edecek. Eleme turu maçlarını kazanan takımlar çeyrek finale yükselecek, kaybeden ekipler ise turnuvaya veda edecek. Çeyrek final maçları ise klasik eleme usulüyle gerçekleştirilecek. Millilerimiz maçlarını ise Ankara’da oynayacak.SPOR

Bu hafta oynanacak UEFA Şampiyonlar Ligi rövanş karşılaşmaları ise şu şekilde; Real Madrid – Schalke 04 (6-1) Borussia Dortmund – Zenit (4-2) Man United – Olympiakos (0-2)

Marsel İlhan, Rusya’da finalde

Milli tenisçi Marsel İlhan, Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) takvimi kapsamında Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen Kremlin Kupası turnuvasında tek erkeklerde finale yükseldi. 75 bin dolar para ödüllü ATP Challenger turnuvasının yarı finalinde ev sahibi ülkeden 2 numaralı seribaşı Andrey Kuznetsov ile karşılaşan Marsel İlhan, rakibini 2-1 mağlup etti. İlk seti 6-0 kaybeden İlhan, daha önce iki kez

karşılaşıp yenildiği rakibi önünde ikinci seti 6-3 kazandı. ATP sıralamasında 149. basamakta bulunan rakibine karşı final setini 7-5’lik skorla kazanan İlhan, adını finale yazdırmayı başardı. Geçen yıl Eskişehir’de düzenlenen ATP Challenger turnuvasından bu yana ilk kez bir challenger turnuvasında finale yükselen milli tenisçi, yarınki finalde turnuvanın 1 numaralı seribaşı Alman Michael Berrer ile karşı karşıya gelecek. SPOR


Şimdi mi aklınıza geldi? RTÜK, Samanyolu’nun 7 programına 20 yayın durdurma cezası verdi. Samanyolu Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar, halkı bilgilendirme haklarının sansüre uğradığını söyledi.

Yıllar yılı AKP ile at koşturan kanalın, şimdi öküz ölüp ortaklık bozulunca özgürlükten söz etmesi şu cümleyi akla getirdi; “Adalet bir gün size de gerekecek”. toplum

CHP, BDP, MHP, DHKP-C, Cemaat, AB, ABD

Bu ittifakı biz de çözemedik

Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın önlenemez imparatorluk hevesi yüzünden enteresan bir ittifakla tanıştı. Tayyip Erdoğan ve yandaşları hariç her kesimi bünyesinde barındırma özelliğine sahip bu ittifak, içindeki bileşenleri bile şaşırtıyor. Öyle ki; Başbakan Erdoğan’ın MHP ve DHKP-C’yi ittifak ilan etmesine Devlet Bahçeli’den oldukça sert tepki geldi. TOPLUM özge doğan

Tayyip’le alışveriş

Ayyuka çıkan yolsuzluk ve hırsızlıkların ardından meydanlarda söyleyecek sözü kalmayan Erdoğan, uydurduğu muhtelif ‘lobi’lerin ardından şimdi de, enteresan ittifaklardan söz ediyor. “Bu nasıl ittifak?” dedirten ittifakın içinde kimler yok ki? Erdoğan’dan hariç herkes bu tuhaf bileşenin içerisinde. Erdoğan’ın paranoyası Hırsızlık gündeminden köşe bucak kaçan Erdoğan, kendi yanında durmayan herkesi tehdit olarak niteliyor ve hakkında linç kampanyası başlatıyor. Geçtiğimiz haftalarda da eski dostu yeni düşmanı Cemaati MGK’nın masasına taşıyarak ‘ulusal tehdit’ ilan ettiren Erdoğan, katil polislerinin öldürdüğü Berkin E.’nin cenazesinde bir araya gelen milyonlara öfkelenmekte hızını alamamış; işi kendi mitinginde Berkin’in annesini yuhalatmaya kadar vardırmıştı. Erdoğan artık muhalifleriyle tek tek ilgilenmekten vazgeçti ve hepsini tek bir hedefe yerleştirerek nişan alıyor. Ortaya çıkan vaziyet Erdoğan’ın ruh haliyle ilgili ipuçları da veriyor. Erdoğan kendinden öylesine emin ki; kendisine küçücük bir eleştiri yönelten bir kişinin ne darbeciliği kalıyor, ne karanlık güçlerle ittifakı kalıyor.

Tayyip Erdoğan, isim vermeden Cem Boyner’i eleştirerek halka, “Bunların mağazalarından alışveriş etmeyin” çağrısı yaptı. Çıkarları için halkın alışverişine de karışan Tayyip Erdoğan, belli ki modayı da en iyi kendisi biliyor. İyice kontrolden çıkan Erdoğan’ın yaz aylarında kadınların kilo problemine de el atmasını bekliyoruz.

Savulun Battal Gazi geliyor Erdoğan, yüzlerde istemsizce bir gülümseme ifadesi oluşturan bu ittifaka karşı bir o kadar komik bir mücadele yürütüyor. Şanlı bir direnişle bu ittifakın karşısında nasıl göğsünü siper ettiğini anlatıp duran Erdoğan, yarattığı sahte ittifaka karşı verdiği mücadelenin adını da ‘istiklal mücadelesi’ koyuyor. Ayrıca dünya liderliğinin hakkını veren Erdoğan bu sayede yurtiçindeki karşıt-

18SORU

larını dünya çapında topluyor.

refsiz’ ilan edeceğini beyan etti.

İttifakların henüz haberi yok Ancak Erdoğan’ın galaksi çapında oluşturduğu bu ittifak, bileşenlerini bile şaşkına çevirdi. Aynı cepheye düşen MHP ve DHKP-C ikilisinden MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’a çıkışarak partisinin DHKP-C ile ilişkisini Erdoğan’dan kanıtlamasını bekleyerek, kanıtlamadığı durumda kendisini ‘şe-

Sen bunu bir düşün… Erdoğan’ın afacan çocuklar gibi “Siz hepinizsiniz ben tek” tarzı yaklaşımına psikolojide ne denir bilinmez lakin şu söz tam da Erdoğan’ın ruh haline karşılık veriyor; “Her şey üzerinize doğru geliyorsa hayatta, belki de siz ters yöne gidiyorsunuzdur”.

Kula kulluk edene yazıklar olsun

özge doğan Öğrenci/istanbul

Daha önce çıkan ses kayıtlarında da basın ahlakını hiç tanımadığını gösteren Habertürk yöneticisi Fatih Saraç, geçtiğimiz günlerde yayınlanan son ses kayıtlarıyla yine dalkavuklukta çığır açtı. Erdoğan 17 Aralık günü nam-ı diğer Alo Fatih’i arıyor ve Habertürk gazete ve televizyonunun yolsuzluk konusu-

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Müdürü Mustafa Erdoğan, geçtiğimiz günlerde ülkeyi yeni bir ayrıma sürükleyen şu tweeti attı; “biz osmanlı torunlariyiz bizansin itlerine #türkiyeyiyedirmeyeceğiz”. Tweette ‘kendinden olmayan’a duyulan nefret öylesine büyük ki; Mustafa Erdoğan isimli bu şahıs, kendisinden farklı olanların ‘haçlı seferi’ne hazır-

Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun Türkçe bilgisi dudak uçuklatıyor. Kuzu’nun bu kez de, “Tayyip Erdoğan’la uğraşmalarının nedeni:Çetvelle çizdikleri Ortadoğu Haritasını Ankara’nın değiştirme gayreti ve Büyük Türkiye korkusu” tweetindeki ‘çetvel’, sosyal medyada eğlence konusu oldu. İçeriğe değinmiyoruz bile.

nu gündeme getirmesine sinirleniyor. O esnada Stockholm sendromuna tutulan Fatih Saraç, Başbakan’ın karşısında aciz bir biçimde kendisiyle ilgili gerekeni yapacağını söylüyor. Kendisiyle ilgili gerekenin ne olduğuna dair görüşmede hiçbir ipucu vermeyen AloFatih dinleyenleri büyük meraka düşürüyor. toplum

Şimdi Justinyen düşünsün 1. En sevdiğiniz erdem? Mesafeli olmak 2. Başlıca özelliğiniz? Dinlemek 3. Mutluluk nedir? Cumartesi kahvaltıları 4. Mutsuzluk nedir? Demeç çözümlemek 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Çocukluk 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Çok konuşmak 7. En sevmediğiniz şey? Aklımın küçümsenmesi 8. En sevmediğiniz kişiler? Israrcı kişiler 9. En sevdiğiniz iş? Tütün sarmak 10. En sevdiğiniz şair? Cemal Süreya 11. En sevdiğiniz yazar? Sabahattin Ali 12. Kahramanınız? Fosso Nejdat 13. Kadın kahramanınız? Kürk mantolu Madonna 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Gri 16. En sevdiğiniz yemek? Medine ablanın nohutu 17. En sevdiğiniz düstur? Gölge etme başka ihsan istemez 18. En sevdiğiniz söz? Devrimci olmak isteyen insanların, tarihteki en normal düzenin devrim düzeni olduğunu unutmaları kötüdür

Burhan’ın ‘çetveli’

landıklarını hayal ediyor olsa gerek… AKP’nin iyice derinleştirdiği sağ-sol, ateist-dindar, Sünni-Alevi, Kürt-Alevi ayrımı artık yeni bir boyut kazandı ve Osmanlı-Bizans çarpışmasına kadar uzandı. Kendisini Malkoçoğlu zanneden Mustafa Erdoğan isimli bu kişiye Osmanlı’nın da Bizans’ın da çoktan yıkıldığını hatırlatıyor ve konuyu İlber Ortaylı’ya havale ediyoruz. toplum

Tıp çaresiz Türk Tabipler Birliği, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz!” başlıklı bir basın açıklaması yayımladı. Başbakan’ın kaygıyla izlediklerini belirten hekimler, normal insan davranışlarıyla Başbakan’ın davranışlarını karşılaştırarak, Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyduklarını belirttiler.

Alexis-Berkin AEK tribünlerinde

İşte bunlar hep oy AKP’nin İzmir’deki makus talihini değiştirmesi Binali Yıldırım’ın kendinden geçmiş çabalarına kalmış görünüyor. İzmirlilerin rahat rahat rakılarını içebilmeleri için Körfez’i temizlemeyi kafaya koyan Yıldırım, kendi dönemlerinde açılan rakı fabrikalarıyla övünmeyi ihmal etmiyor. İzmir’e yaranmak için ne söyleyeceğini şaşırmış ve kendini İzmirlilerin rakı içmesine adamış Yıldırım’ın partisinin liderinin de saat 22:00’dan sonra içki içilmesini yasaklamış olan Erdoğan’ın olduğunun hatırlatılmasında fayda var. Aynı zatın yine bir başka partilisi Arınç’ın da, Vardar Ovası türküsünü, içinde rakı geçtiği gerekçesiyle söyletmediği biliniyor. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.