Yarın 128

Page 1


TOPLUM

02

2 Nisan 2014

Yanlış tedavinin faturası vatandaşa

Yeni uygulamaya göre, artık yanlış tedavinin ücreti de vatandaşın cebinden çıkacak. Sağlık Bakanlığı tarafından değiştirilen özel hastane yönetmeliğine göre, artık hastalar kendilerine uygulanan yanlış tedavinin de ücretini ödeyecek. Sağlık örgütleri; “Hasta haklarına aykırı” derken, Bakanlık yanlış tedavide yargıyı adres gösterdi.

20 milyon kişi aç Afrika’nın batısında yaşayan yaklaşık 20 milyon kişi açlık kriziyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Afrika’da Sahra Çölü’nün güneyinde yaşayan halkın yaklaşık dörtte biri yetersiz besleniyor. Doğal felaketler, kötü hasat dönemi, gıda fiyatlarındaki artış, bölgedeki çatışmalar ve göç gıda sorununun nedenleri arasında gösteriliyor. Bu yıl Sahel Bölgesi’nde yaşanan gıda kriziyle mücadele etmek için 1,5 milyar euroya ihtiyaç duyulduğu açıklanmıştı. Bu parayla bölgeye sadece gıda yardımı ulaştırılmasından ziyade, sağlık hizmetlerine ve kırsal alanda yatırımlar yapılması da hedefleniyor. toplum

Hava kirliliği öldürüyor

Dünya Sağlık Örgütü, yayınladığı son raporda hava kirliliğinden kaynaklanan ölüm oranlarıyla ilgili tahminlerini artırdı. Buna göre, 2012 yılında her sekiz ölümden biri zehirli havadan kaynaklandı. 2008’e göre ölümlerde artış oldu. Kalp rahatsızlıkları, kronik bronşit, akut solunum yolu enfeksiyonları, felç, akciğer kanseri ve mesane kanseri kaynaklı ölümlerde artış olduğu belirlendi. Analizler 4,3 milyon ölümü ev içindeki kirli havaya, 3,7 milyon ölümü de dışarıdaki kirli havaya bağladı. toplum

Bursa sanem deniz kural

Sağlık Bakanlığı, özel hastaneler yönetmeliğini değiştirdi. Yeni düzenlemeyle daha önce yönetmelikte yer alan, “Özel hastanede yatarak veya ayakta tedavi görmekte iken uygulanan tedaviye bağlı olarak komplikasyon gelişen hastalara gerekli tedavinin sağlanması veya müdahalenin yapılması için hastanenin imkânları tıbben yeterli değil ise hastanın ihtiyacı olan tıbbi hizmeti sunabilecek donanım ve yeterlilikteki kamu veya başka bir özel hastaneyle gereken koordinasyon sağlanarak hasta sevk edilir. Hastanın nakli ve sevk edildiği hastanedeki tedavisiyle ilgili zorunlu giderler sevk eden hastane tarafından karşılanır, hastadan talep edilemez. Hastadan ücret farkı da alınamaz” ibaresi tamamen kaldırıldı. Yani artık hasta kendisine uygulanan yanlış tedavinin de ücretini ödemek zorunda kalacak. Daha önce yanlış tedavi gördüğü için başka hastaneye sevk edilen hastaların tedavi giderleri, sevki gerçekleştiren hastane tarafından ödeniyordu.

lep edecektir. Böyle bir düzenleme hasta haklarını ortadan kaldırmaktadır. Hastalar kendilerine zarar veren kurumlar aleyhine her zaman tazminat davası açabilirler. Ancak bu düzenleme hak arama bilincini kıran bir düzenlemedir.”

ücretsiz olması yönündedir. Ancak bu tarz düzenlemelerle hastaların lehine olan haklar da hastalardan geri alınıyor. Dolayısıyla her türlü tedavinin faturası hastalara çıkartılıyor. Bu düzenleme yapılırken hasİKİ KEZ ÜCRET ta haklarını savunan dernekler ile Yanlış tedavi bedelinin hastadan ÖZEL HASTANELERİN ÇIKARINA sağlık çalışanlarının bağlı olduğu alınmasının hasta haklarına aykırı Yeni düzenlemenin özel hastanele- sivil toplum kuruluşlarının fikri olduğunu söyleyen Hasta Hakları rin menfaati gözetilerek yapıldığını alınmadı. Yeni düzenlenen özel hasDerneği Başkanı Orhan Demir, ye- söyleyen İstanbul Tabip Odası Yö- taneler yönetmeliği tamamen özel ni düzenlemeyi şöyle eleştirdi: “Bu netim Kurulu üyesi Ümit Şen ise hastanelerin menfaati üzerine kurdüzenlemeyle hasta iki kez ücret yanlış tedavi ücretinin hastalardan gulanmıştır. Yönetmelikteki 40/A ödemek durumunda kalacak. Hem alınmasını şöyle eleştirdi: “İstanbul maddesinin kaldırılması, ortada zararı veren hastane hem de zararı Tabip Odası olarak bizim genel ta- olmayan bir hizmet bedelinin hasgideren hastane hastadan ücret ta- lebimiz bütün sağlık hizmetlerinin talardan alınması anlamına geliyor.”

YARGI YOLU AÇIK Sağlık Bakanlığı ise düzenlemeyi şu açıklamayla savundu: “İlgililerin kusurunun olmadığı durumlarda tıbbi müdahaleden kaynaklanan zararın tazmininden de sorumlu tutulmamaları gerekmektedir. Tıp merkezinde yapılan bir müdahaleye bağlı olarak gelişen komplikasyonlar veya yoğun bakım hizmetine ihtiyaç olan durumlarda hastanın tedavisinin yapıldığı hastanedeki ücretlerin tıp merkezi tarafından karşılanacağı ve bu ücretin hastadan talep edilemeyeceği yolundaki düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.”

HES yapma boşuna yıkacağız başına Mersin’in Tarsus ilçesinde Karageçit Vadisi’nden geçen Gökharman Irmağı üzerine yapılması planlanan Hidroelektrik Santrali’ne (HES) karşı çıkan çevreci öğretmen Ahmet Öztürk’ün seslendirdiği “HES yapma boşuna, yıkacağız başına” şarkısının sözleri tehdit kabul edilerek, hakkında 13,5 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Geçen yıl ağustos ayında Karasu Kültür ve Sanat Festivali kapsamında toplanan köylüler, çadır kurarak kurulmak istenen HES projesini protesto etti. Bu-

Öldüren diyet için 3.5 yıl hapis

İstanbul’da altı yıl önce19 yaşındaki Dila Kurt’un zayıflama kliniğinde ölümüne ilişkin davada, Dr. Muzaffer Kuşhan hakkında 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Tutuksuz yargılanan zayıflama uzmanı Kuşhan, bilinçli taksirle ölümü neden olma suçundan 4 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Ceza iyi hal indirimi verilerek 3 yıl 6 aya düşürüldü. Dr. Kuşhan’a 2 yıl meslekten men cezası da verildi. 2008 yılında Dr. Muzaffer Kuşhan’ın Polonezköy’deki kliniğine giden Dila Kurt 45 günde 15 kilo zayıfladıktan sonra kalp krizinden hayatını kaybetmişti. toplum

2 nisan çarşamba 2014

sayı: 128

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

özge doğan Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say sanem deniz kural Oğuzhan Özkan koray karadere Burak Kiper RIfat çapar onur toper Sara küçükgil Emre başer kara Fatma çakır cem davut oğlu Alper akın pınar bayer

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz onur şeker Berke Cengiz oğuzhan türk

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

nun üzerine Çamlıyayla Enerji Elektrik Üretim A.Ş., HES karşıtı köylülerin eylemi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda “HES yapma boşuna, yıkacağız başına” şarkısı ve “Köylüler kardeş, HES’çiler kalleş” sloganının tehdit ve hakaret içerdiği iddia edildi. Açılan davanın geçtiğimiz hafta ilk duruşması görüldü. Duruşma öncesinde Tarsus Adliyesi önünde toplanan köylüler, müzikli basın açıklaması yaparak davayı protesto etti. GÜNCEL

Türkiye kuraklığa hazırlanmalı

Marmara’da yağışlar geçen yıla göre yüzde 80 azaldı. Sapanca Gölü her ay 10 cm alçalıyor. Uzmanlara göre, Türkiye tarımsal kuraklığa hazırlanmalı. Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, Türkiye’deki kuraklık sorununa dikkat çekti. Gümrükçüoğlu kuraklığın meteorolojik, hidrolik ve tarımsal aşamalardan oluştuğunu belirtti. Türkiye’nin üçüncü aşamadaki

tarımsal kuraklık tehlikesine geldiğine dikkati çekerek “birkaç günlük yağmurun bu tehlikeyi ortadan kaldırmayacağını” vurguladı. Gümrükçüoğlu şöyle konuştu: “Kaynakları doğru kullanabilseydik, ortaya çok farklı tablolar çıkardı. Tüm yönleriyle düşünülen su yasasının çıkarılması gerekiyor. Peyzaj alanlarının sulanması ve sanayinin kullandığı su gibi konularda tasarruflu olunması son derece önemli.” TOPLUM

Sigara yasağı sağlığı artırıyor

Sigara kullanımının yasaklanmasının sağlık üzerine etkileri görülmeye başlandı. İngiltere’de yapılan bir araştırma sonuçlarına göre erken doğumlar ve çocuklarda astım hastalıklarında gerileme kaydedildi. Sigara yasaklarının devreye girmesinden sonraki 1 yıl içinde erken doğum ve hastanelerde astım hastalığından tedavi altına alınan çocukların sayısında yüzde 10 oranında düşüş tespit edildi. Sonuçların Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kamusal alanda uygulanmasını savunduğu sigara yasaklarını des-

teklediği belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği rakamlara göre dünyada nüfusun yüzde 16’sı sigara kullanımına kısıtlamalar getiren ülkelerde yaşıyor. Daha önce yapılan bir araştırma da sigara yasaklarının kalp hastalıkları, kan dolaşımı bozuklukları ve nefes yolu rahatsızlıklarında gerilemeyi beraberinde getirdiğine dair sonuçlar ortaya koymuştu. Türkiye’de ise, önce okul ve kamu kurumlarında, daha sonra da kapalı alanlarda sigaranın yasaklanmasıyla, sigara kullanımı zaten azaltılmaya başlanmıştı. TOPLUM


GUNCEL

03

2 Nisan 2014

Savaş lobisi

Viranşehir’de AKP binası ateşe verildi

Urfa’nın Viranşehir ilçesinde AKP’nin seçim sonuçlarına itiraz etmesinin ardından 200 sandıkta sayım başlarken, sayımın yapıldığı adliye binası önünde binlerce yurttaş, AKP’nin itiraz kararını protesto etmek için bir araya geldi. İlçeden silah seslerinin yükselmesi üzerine BDP’li milletvekilleri ve belediye eş başkanları, kitlenin dağılması için uyarılarda bulundu. Kitlenin dağılmaya başlaması üzerine polis TOMA ve biber gazıyla saldırdı. Saldırının ardından dağılan yurttaşlar, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan AKP İlçe binasını ateşe verdi. GÜNCEL

YSK Başkanı: Hata varsa düzeltiriz

YSK Başkanı Sadi Güven, seçim sonuçlarına yapılan itirazlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Güven sayımlarda bir hata yapılmışsa düzeltileceğini, gerekirse sayımların tekrar yapılacağını söyledi. Güven, “Islak imzalı tutanaklarda hata varsa, bunlar da düzeltilir, kimsenin endişesi olmasın. Sonuçların bir an önce alınmasını istiyorum. İlçe seçim kurullarına güvensinler, sandık kurullarında siyasi partilerin üyeleri var, 7 sandık görevlisi oluyor. İlçe seçim kurullarında da 7 kişi oluyor, 4 partinin de temsilcisi var” dedi. GÜNCEL

Sarıgül: Oylar yeniden sayılsın

AKP’nin Suriye’de işlediği savaş suçlarına ilişkin internet üzerinden yayımlanan yeni ses kaydında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, “Suriye’ye savaş için bahane lazımsa, ben 4 adam gönderirim oraya, 8 tane füze fırlatırım, gerekçe olur” dediği öğrenildi. Başbakan da, Dışişleri Bakanlığı da kabul etti. Tapelere erişimi engellemek için Youtube da kapandı. öğrenildi. Davutoğlu “2012’de yapmalıydık, cesur kararlar almalıydık” Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- diyerek daha önce Suriye’ye girilmetoğlu, MİT Müsteşarı Hakan diği için pişmanlığını belirtti. Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşa- Fidan “2 bine yakın TIR malzeme rı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkur- gönderdik” deyince Yaşar Güler ise may İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar orada silaha değil mühimmata ihtiGüler arasında geçtiği iddia edilen yaç olduğunu söyledi. görüşmenin ses kaydında, Suriye’ye yapılacak olan askeri müdahale plan- AHLAKSIZLIK KONUŞULANLAR ları konuşulduğu kaydedildi. Ses DEĞİL İHANETMİŞ kaydından Tayyip Erdoğan’ın ve Süleyman Şah Türbesi’ne müdaAKP iktidarının Suriye’ye yönelik halenin konuşulduğu görüşmeyi bir askeri müdahale için olanak ara- içeren ses kaydıyla ilgili konuşan dığı ve bunun için de gerekirse MİT Başbakan Erdoğan, “Bu ahlaksızve kontrolündeki silahlı gruplar ara- lıktır. Bu adiliktir. Bu alçaklıktır. cılığıyla Türkiye’ye ya da Süleyman Bu namussuzluktur. Diyorum ya Şah Türbesi’ne saldırı yapmayı da bunların inine gireceğiz inine. Dabir seçenek olarak değerlendirdiği ha ne olacak, şu hale bak ya. Bu anlaşıldı. kadar önemli bir görüşmeyi ortam dinlemesi yaparak kime servis yaTÜRBEYE SALDIRTIP SAVAŞ ÇIKARIRIZ pıyorsun” dedi. Kirli siyaset, şahsi çıkarlar ve iktidarlarını sağlama almak için AKP GÜL: TALİMATI BEN VERDİM Hükümeti’nin ülkeyi savaşa sokma Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sugayreti yayınlanan ses kayıtlarında riye krizinin tırmandığı günlerde ortaya çıktı. Ses kaydında Hakan Fi- hem oradaki olaylara karşı dikkatli dan “Gerekirse Suriye’ye dört adam olmak hem de Türkiye’nin bölgedegönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp ki toprağını savunmak için Dışişleri savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Bakanlığı liderliğinde bir toplantı Şah Türbesine de saldırtırız” dediği talimatını kendisinin verdiği söygüncel hülya say

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Haber Türk televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Atalay, “Erken seçim gündemde değil. Hiçbir zaman erken seçimi düşünmedik” dedi. YSK’dan resmi bir açıklama gelmemesine, binlerce itiraz gelmesine rağmen, Atalay seçimlerin sonuçlandığını ve değişiklik olmayacağını söyledi. Atalay Cemaatle ilgili olarak “Artık o yapı yok oldu” yorumu yaparken BDP’nin demokratik özerklik talebini de ‘romantizm’ olarak değerlendiren Beşir Atalay, “Seçim atmosferinin romantik söylemi, gerçekliği yok” dedi. GÜNCEL

ye düşünüyorum” şeklindeki ifadesi ile Kılıçdaroğlu’na yüklendi

ARINÇ SAVAŞ PLANINI DOĞRULADI Güvenlik zirvesinde yapılan görüşmelerin internet ortamına düşmesinin ardından bir açıklamada bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Dün akşam büyük bir rezalet yaşandı, alçaklık icra edildi. Türkiye devletine karşı sır mahiyetinde olması gereken bir toplantı ortam dinlemesiyle elde edildi. Devletin güvenliğine ait bir şeyi yayınlamak suç, cinayet demesi YILDIZ: KILIÇDAROĞLU BİLİYORDU gerekirken Youtube’a erişim neden Enerji Bakanı Taner Yıldız, Dışiş- engellendi demek hangi akla sığar, leri’ndeki Suriye odaklı toplantı ile kime hizmet eder” dedi. ilgili dinlemenin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından YOUTUBE’A ERİŞİM YASAĞI önceden bilindiğini öne sürerek Sosyal paylaşım sitesi Twitter’ın ka“onun da ifadesine mutlaka başvu- patılmasından sonra video paylaşım rulacaktır” dedi. Yıldız “Mademki sitesi YouTube da Telekomünikasbu kadar ulusal güvenliğimizi ilgi- yon İletişim Başkanlığı’nın karalendiren bir husus var niçin bunları rıyla Türkiye’den erişime kapatıldı. gerekli mercilere, makamlara bildir- YouTube’u engelleme gerekçesi, ulumiyorsunuz. Siz bunu böyle yapsay- sal güvenliği birinci dereceden tehdit dınız bir parti kaygısıyla yapmayıp olarak açıklandı. Başbakan Erdoğan, da sade bir, yalnızca ulusumuzun katıldığı bir televizyon programında, güvenliğini düşünen birisi olarak Twitter’ın kapatılmasıyla ilgili bir soyapsaydınız bile bunu belki Başba- ruya, ‘bunların arkasında YouTube kanımızla paylaşmanız gerekirdi di- var’ demişti.

Dışişleri’nde sızıntının faili içerden

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül bugün basının karşısına geçerek İstanbul’daki oyların yeniden sayılmasını talep etti. AKP’ye de çağrıda bulunan Sarıgül, “Eğer bir çekinceniz yoksa gelin birlikte sayalım” dedi. Sarıgül, seçim çalışmaları sırasında da saldırılara uğradıklarını söyleyerek, “Türkiye genelinde tüm sandıklar şaibelidir. İstanbul’da önde görülen siyasi partiye çağrı yapıyorum. İstanbulluların sonuçları iç huzuruyla, gönül huzuruyla kabul edebilmesi için gelin oylar yeniden sayılsın.” GÜNCEL

“Seçim sonuçları değişmeyecek”

ledi. Gül, “Devletin hiçbir zaman müsamaha edemeyeceği bir olaydır. Ne gerekirse yapılacak ve Kesinlikle buna bir müsamaha gösterilemez. En üst seviyedeki devlet bürokrasisinin, profesyonellerin bir araya gelip, bize yapacakları tavsiyeleri oturup konuştukları toplantılardır bu toplantılar. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Muhakkak bu işe bulaşanlar kimlerse kanunların emrettiği şekilde, en şiddetli şekilde de cezalandırılacaktır” dedi

Diyanet İşleri Başkanı

Mehmet Görmez

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda, İranlı Reza Zerrab‘dan birkaç kez rüşvet almak ve nüfuz sağlamakla suçlanan, ardından görevinden alınan Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış yeni bir skandala daha imza attı. Egemen Bağış’a ait olduğu ifade edilen bir ses kaydı internette kısa sürede yayıldı. Ses kaydında gazeteci Metehan Demir ile konuşan Bağış’ın, Twitter’dan attığı ayetler ve Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi ile pervasız şekilde dalga geçtiği ortaya çıktı. Oysa “Bakara iyi makara”, “Bir ayet salla gitsin” diyerek, samimiyetten uzak şekilde insanların kutsal saydığı değerleri siyasi çıkarlarına alet ederek dalga geçtiği öğrenildi. Neredeyse her konuda açıklama yapmaktan geri kalmayan Diyanet İşleri Bakanlığı, Google’dan bulunan surelerle ilgili açıklama yapmadı. Bağış’ın hakaretlerine ve alaylarına karşı hala sessizliğini koruyarak herhangi bir açıklama yapmayan adeta 3 maymunu oynayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e OĞLUM BAK GİT diyoruz.

Türkiye’nin Suriye’ye savaş açmasının tartışıldığı toplantıda konuşulanların internette paylaşılmasından ardından Dışişleri Bakanlığı’nda “böcek” araması yapıldı ancak bir şey bulunamadı. Dışişleri’nden üst düzey bir yetkili, “Fail kesinlikle içeriden” dedi. MİT’ten iki ekip, bakanlığın ilgili bölümü ile gün boyu toplantılar yaptı. Kaydın ‘böcek’ ile alındığı sonucuna varılsa da herhangi bir böcek bulunamadığını yazan Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, “Hem Dışişleri hem MİT yetkilileri, sızıntının dış istihbarat örgütlerinden değil, ‘içerden’ olduğu konusunda hemfikir kaldı” dedi.

Güvenlik kaynakları ise Bakan odasındaki aramada ‘böcek’in bulunamadığını, buna karşın kaydın yüzde 90 ‘böcek’le gerçekleştirildiği değerlendirmesinin yapıldığını vurguladılar. ‘Böcek’in bulunamamasının, yerleştiren kişiler tarafından kaldırılmış olmasına bağlandığını belirten bir yetkili, bunun da ancak odaya erişimi olan kişilerce yapılabileceği yorumunu yaptı. Bu nedenle Dışişleri ile MİT’in ortak yürüttüğü araştırmada, listenin üst sıralarında son dönemde Davutoğlu’nun odasına erişimi olan çalışanlar yer aldı. Bakanlık, kayıtlarda ifşa olan savaş suçlarının hesabını vermek yerine köstebeği arıyor. GÜNCEL

Bizden değil halktan özür dile

Gezi olayları sırasında ekmek almaya giderken polisin attığı gaz bombası ile başından vurulan ve 269 gün sonra yaşam savaşını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın cenazesinin olduğu gün, eski Bakan Bağış, “Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofillere de gereken cevabı milletimiz 30 Mart’ta verecek.” tweeti atmıştı. Bu tweetin ardından Kur’anı Kerim’deki ayetlerle dalga geçen ses kaydı internete düştü. Attığı tweetin yanlış anlaşıldığını söyleyen Bağış, Berkin’in ise, “Acımız ve yaramız çok büyük. Bu özrü bizden değil, halktan dilemelisiniz” dediği ve Bağış’ı kamuoyu önünde özür dilemeye davet ettiği kaydedildi. GÜNCEL


GUNCEL

04

2 Nisan 2014

Şeytanın bacağı kırıldı EHP Siyasi Büro Üyesi ve Yarın Gazetesi köşe yazarı Hakan Öztürk, seçimlerde CHP muhalefetinin AKP’nin ensesinde olmasını ve “Ordu göreve” çizgisinden oyuna sahip çıkan bir muhalefete dönüşmesini, yazının başlığında da belirttiği gibi “Şeytanın bacağının kırılması” olarak yorumluyor. AKP’nin artık seçimlerde rahat olamayacağının altını çizen Öztürk, sosyalist solun da mutlaka ‘birlikte siyaset yapması’ gerektiğini belirtiyor. CHP muhalefeti neden seçimleri kazanamadı? Önce bir duralım. Seçimleri neden kazanamadı dediğimiz parti, üç beş sene öncesine kadar istikbalini orduyu göreve çağırmakta gören bir partiydi. O haline göre şu anki halinin gayet iyi olduğunu anlamalıyız. Karşımızda ilk kez normal bir ana muhalefet partisi var. Bu bir kazanımdır. Başörtüsü konusunu bırakıp hiç değilse yolsuzluk gündemine eğildi. Gezi Direnişi’ni lafzen de olsa olumlu buldu. Tarih ve hayat böyle ilerler. Olayların akışı bilgisayar ekranındaki bir pencereyi kapatıp öteki pencereyi açar gibi olmaz. Yani olayların akışını sanıldığı gibi Facebook ve Twitter belirlemez. Olayların akışını tunçtan bir kanun gibi her zaman modern siyasal partiler belirler. Neden böyle söylüyorum? E görüldüğü gibi öyle oldu. Mücadele AKP ve CHP arasında geçti. Peki Facebook, Twitter kullanmak ya da web sayfası hazırlamakla olmuyorsa, cemaat olarak yaşamakla da mı olmaz? Olmadı işte. Görmüyor musunuz? Cemaat, modern siyasal parti olarak AKP’nin karşısında etkili olmadı. Bunları açığa çıkarmakta çok büyük fayda var. Çünkü solda orduyu göreve çağırmak, internetten medet ummak ve cemaat gibi yaşamaya çalışmak gibi berbat

huylar vardır. Hepsi de asıl yükümlülüğünden uzaklaşıp işin kolayına kaçmak anlamına gelir ve hiçbir sonuç vermez. Vah vah vah muhalefet belediyeleri kazanamadı! Kazanamadı ama birçok ilde iktidar partisinin ensesindeydi. CHP İstanbul’da oylarını %37’den %40’a yükseltti. Kazananla başa baş yarıştı. Ankara’da %31,5 iken %44 oldu. Kazanmış olan parti hala belli değil. Bu siyasal bir başarıdır ana muhalefet partisi için. Seçimler yoluyla yenilemez gibi görünen AKP efsanesi bitti. AKP her sandıkların başında hiç rahat değil artık. Korkuyor. İlk kez korkuyor. Muhalefet siyaset yapa yapa AKP’yi yakaladı ve şeytanın bacağını kırdı. Bundan böyle muhalefetin AKP yenmesi son derece mümkündür. Bu kolay olmadı. Muhalefet buralara dişiyle tırnağıyla siyasal mücadele vererek geldi. Gezi Direniş bu siyasal mücadelenin en parlak örneğiydi ve kendisini forumlarla sürdürmeye çalıştı. Berkin Elvan için yürüyen milyonlar mücadeleci ruhun sürdüğünü gösterdi. Muhalefet oylarının İstanbul ve Ankara’da AKP’yi yakalamasının arkasındaki güç budur. Bu gücün seçim kurullarının önünde bütün hilelere ve oy hırsızlığına karşı nöbet tuttuğu apaçık görülebilir. AKP’nin her türlü hırsızlığına ve

hukuksuzluğuna karşı direnenler, onun oy hırsızlığına karşı da direniyor. Direniş varlığını İstanbul ve Ankara’da en üst düzeyde göstermişti, şimdi de sandık nöbetlerinde gösteriyor. Seçimler oyun değil gerçektir. Seçimlerden uzak duranlar gerçeklere gözlerini kapatmış olurlar. Halk seçimlerde had safhada politize olur, iyi veya kötü bir siyasal irade ortaya koyar. Halkın kendisini ifade etmesinin en önemli yollarından biri de seçimlerdir. Her bir

insanın gidip temel siyasal konularla ilgili olarak “evet ya da hayır” demesi, diyebilmesi önemlidir. Bir insanın siyasette söz sahibi olabilmesi için, illa ki orantısız zekaya sahip olması gerekmez. Her bir insanın yaşayabileceği siyasallaşmaları önemsemeliyiz. Yoksa siyaseti sadece çok zekiler ve çok cesurlar ya da daha kötüsü çok zenginler yapar. Zaten başlangıcı yapmıştık. Bu seçimler bence iyi bir mücadeleye devam oldu.

Bence zaten dört haftada olmazdı, dört ayda da olmaz. Dört yılda olacak sanılmasını da oldum olası doğru bulmamışımdır. Tam üniversitedeki solcu zamanlaması. Fakülteyle birlikte mücadeleden de mezun olmak. Üniversite öğrencisine dört yıl uzun gelir ama mücadele tarihi için öyle değildir. Ne diyelim, yaşadığımız seçimlerde “şoke” olunacak bir şey yok. Ne yapmalı, ne yapacağız? Sosyalistlerin birlik fikri yük-

seltilmeli. Yapılabilecek her türlü başka düzey birlik çabası sosyalistlerin birliğinden sonra gelmeli. Yoksa bütün denemelerde görüldüğü gibi sosyalistlerin tezleri hiçbir şekilde yaşayamaz. Sosyalistler birlik olabilirse ancak daha geniş birliklerde etkili olma şansını sürdürebilirler. Sosyalistler en geniş toplumsal muhalefeti yaratabilmek, onun içinde etkili olabilmek için birlikte siyaset yapmalılar. Çıkış yolu budur.

Seçim sonuçları Oy kullanılmaya başlanıldığı ilk anlardan itibaren çekişmeli ve tartışmalı geçen 2014 yılı Yerel seçimleri sonuçları Gezi Direnişi’nin, yolsuzluk ve rüşvet skandallarının sandığa damgasını vurduğu seçimler olarak tarihe geçti. Halkoylarının başında Yüksek Seçim Kuruluna kadar bekledi. Türkiye genelinde oy kullanacak seçmen sayısı 52 milyon 695 bin 831 olduğu, il ve ilçelerde 194 bin 310 sandıkta oy kullanıldığı bildirildi. Seçim sonuçlarına göre Türkiye genelinde, AKP %45.45 oy oranıyla ilk sırasını korudu. Bir önceki yerel seçimlere göre oy oranı artmış gibi görünse de 2011 genel seçimlerine göre oylarında %5’lik bir düşme oldu. CHP %28.11’lik oy oranı ile geçtiğimiz seçimlere kıyasla oylarını arttırdı. MHP %15.27, BDP ise %4.14 oy aldı. 30’u büyükşehir olmak üzere 81 ilde, AKP 49,

CHP 13, BDP 10 ve MHP 8 ilde belediye başkanlığını kazanırken, Mardin’de de BDP’nin desteklediği bağımsız aday Ahmet Türk belediye başkanı oldu. Özellikle İstanbul ve Ankara’da CHP ve AKP’nin seçim sonuçlarının yakınlığı, oylarda usulsüzlük yapıldığı iddiaları ile de birleşince, sandıkların sayımı günleri aldı. İstanbul, Ankara AKP’de kalırken, AKP Antalya’da da belediye başkanlığını aldı. CHP ise İzmir, Eskişehir ve Ege kıyılarındaki çoğu ildeki başkanlıklarını korudu. İstanbul’un 39 ilçesinden 25’i AKP, 14’ü CHP’yi seçti. CHP kazanması kesin görünen ilçelerde rekor kırdı. Türkiye’deki genel siyasi harita değişmezken, 15 ilde belediye başkanlıkları el değiştirdi. AKP 8 yeni ilde başkanlığı kazanırken 29 Mart 2009’da kazandığı 6 il belediyesini kaybetti. CHP 2 yeni ilde belediye başkanlığını kazandı, elindeki 3 ili kaybetti. MHP 2 ili yeni il

belediyesine karşılık 4 ilde daha önce kazandığı belediye başkanlığını kaybetti. Daha önce kazandı hiçbir ilde belediye başkanlığı kaybetmeyen BDP Bitlis ve Ağrı’yı da belediye başkanlığını kazandığı illere kattı. BDP’nin desteklediği Ahmet Türk de, bağımsız aday olarak Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandı. Ağrı ve Bitlis AKP’den BDP’ye geçti. Antalya, Artvin ve Yalova CHP’den AKP’ye geçti. Balıkesir, Gümüşhane, Kastamonu, Uşak illerinde MHP’li

başkan yerini AKP’ye bıraktı. Burdur ve Hatay AKP’den CHP’ye geçti. Kars AKP’den MHP’ye, Mardin AKP’den bağımsız aday Ahmet Türk’e, Mersin CHP’den MHP’ye, Sivas BBP’den AKP’ye geçti. Ankara, Yalova ve Antalya’da seçim sonuçlarına, oylarda oynama yapıldığı gerekçesi ile itiraz edildi. Seçimler üzerinden 24 saatten fazla süre geçmesine rağmen sandıklardaki tartışmalar, oylarda oynandığı iddiaları nedeniyle resmi açıklama yapılmadı. GÜNCEL

İtirazlar sürüyor oylar yeniden sayılıyor Yerel seçimlerin üzerinden günler geçmesine rağmen seçimler boyunca sandık başlarında ve illerde yaşanan usulsüzlüklerin yankısı sürüyor. Sayılmayan oylar, kaçırılan oylar, yakılan oylar, önceden AKP mührü basılmış oy pusulaları, onlarca şehirde yaşanan elektrik kesintileri halkın seçimin güvenilirliğine olan inancını zayıflatmış durumda. AKP’nin hile yaptığını düşünen halk, seçim esnasında sandıkların başında nöbet tutarak AKP’ye göz açtırmadığı gibi seçim sonuçlarının ardından da İl seçim kurullarına itirazlar yağdırmaya devam ediyor. Yapılan itirazlar sonucu İstanbul, İzmir, Kars, Bartın, Bitlis, Osmaniye, Kastamonu, Balıkesir, Yalova ve

Afyonkarahisar’ın bazı ilçelerinde oylar yeniden sayılacak. İstanbul’da Kağıthane ve Üsküdar’da YSK’ya yapılan itirazlar sonucu, sandıkların yeniden açılarak oyların sayılmasına karar verildi. Halk hem Kağıthane’de hem de Üsküdar’da sayımın yapıldığı yerden ayrılmazken, Üsküdar’da halkın bekleyişe geçtiği bölgelere polislerin gelmesi gecikmedi. Yalova’da ise CHP ve AKP’nin yaptığı itirazlar üzerine toplanan İl Seçim Kurulu, itirazların kabul edildiği kararını açıkladı. Yeniden sayımın sonucunda CHP, 5 oy farkla kazandı. Kars’ın Susuz Belediye Başkanlığı seçiminde, AKP adayı Murat Uray’ın iti-

razı üzerine oy sayımının yeniden yapılmasına karar verildi. Bartın’ın Kurucaşile ilçesinin belediye başkanlığı seçiminde de 3 oy fark çıkması üzerine CHP’nin yaptığı itiraz kabul edildi. Bitlis’in Ahlat ve Güroymak ilçeleri ile Muş’un Bulanık ilçesinde AKP adaylarının az bir farkla seçimi kazandığının açıklanması üzerine BDP’liler tarafından ilçe seçim kurullarına yapılan itiraz sonucu bu ilçelerde de yeniden sayım kararı alındı. Ayrıca İzmir, Bitlis, Osmaniye, Kastamonu, Balıkesir ve Afyonkarahisar’ın bazı ilçelerinde de yapılan itirazlar sonucu İlçe Seçim Kurulları oyların yeniden sayılmasına karar verdi. GÜNCEL


GUNCEL

05

2 Nisan 2014

Sibel Uzun UYANIŞ

Yerelden genele sandıktan muhalefete

Seçim hepimize hayırlı uğurlu oldu, olacak. Bu seçimde sandığa katılım çok yüksek bir orana ulaştı. Genel gidişatta söz sahibi olmak isteme eğiliminin artışını gösteriyor. Kafasında cevapları ve soruları olan genel bir katılım ile karşı karşıyayız. Birçok ilde seçimlerden sonra sandığa sahip çıkma tavrı kıran kırana geçiyor. Ankara’da seçim sonuçlarına sahip çıkmak için bir araya gelen muhalefet Gezi’deki kenetlenmeyi hatırlattı. Bir kere buradan toplum lehine siyaset üretmenin önünde kapılar açıldığını söyleyebiliriz. Her şeyi hükümranlığına bağlayan AKP karşısında. Genel seçimlerde halka kızan bir Kılıçdaroğlu değil de partisinin hesaplaşacağını söyleyen sandık için seferber olan CHP iyidir. Kürtlerin bölgede ulaştığı başarı ile demokratikleşmenin ilerlemesini sağlayacak. Ölüm değil çözüm siyasetinin kök salması önümüzü birçok alanda açıyor olacak. Sandıklarda saatlerce sayımları takip edenler, yaşına ve hastalığına rağmen oyunu kullananlar, oy çuvallarının üzerinde uyuya kalanlar AKP’ye seçimi yedirtmeyeceğini gösterdi. En azından oyları çaldırmadığımız üzerine gerçek siyaset sahasında kalarak konuşabileceğiz. Genel seçimlerde %50’ye yakın oy alıp yerel değil genel bir çalışma yapan AKP’nin oranının %45’e düşmesi, saflaşmanın artmış olması, metropollerde CHP’nin yakalaması, MHP’nin oylarının artması, BDP’nin başarısı, iki bakanının eski Adalet Bakanı’nın kaybetmesi, birçok yerde şaibeli bir sonuç yaratması, %25 daha açılmamışken hırsız takımı ile hanedanlık kutlaması yapması AKP’nin hezimete uğramasıdır, zayıflığını gösterir. Oyuna sahip çıkan halkla en yaman çelişkisini gösterir. Artan muhalefetle genel oranda %45’e düşen AKP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şimdiden telaşını yaşamaktadır. Ama karşısında %55 varken en büyük gerilimi olarak cemaati dile getirmektedir. Toplumun büyük bir kesimini hiçe saymaktadır. Koca seçimi bir kenara koyup cemaate gözdağı vermenin peşindedir. Bu onun zayıf yanıdır. *** AKP’ye çıkan oy oranında ekonominin temel belirleyen olduğunu görmek zorundayız. Borcu harcı, işi gücü düşünerek doğal olarak yerleşik tercihlerinden hareket eden önemli bir kesim AKP’ye vermeye devam ediyor. Yıllardır sağa oy veren yerleşik seçmen eğilimi ancak büyük sarsıntılar büyük direnişler vesilesi ile başka bir mecraya akabilir. Akacaktır tabiki ama hiçbir zaman hızlı, çabuk, kolay, basit olmayacaktır. Ağır ağır çıkacağız bu merdivenlerden. Sonucun hemen olmasını, parmağını internetten çekmeden beklemek, bu dönemin hiç geçer akçesi değil. 75 yaşında bir teyzemiz parkını korumak için gitmiş vincin altına oturmuş. Bu durumda mı yüksek eğitim kriterlerinize uygun değil? İnternet başından kalkamayan arkadaşlar halk Gezi’ye akın ederken güvenir sandıktan AKP çıkınca beğenmez. Gelin aklınıza başınıza toplayın devir sizin devriniz değil derim. Bir de “muhalefet muhalefetliğini yapmadı” görüşü ancak mücadele umurunda olmayanlar açısından geçerli olabilir. Gel sen yap desen hep özel programı vardır. Nesnel olarak meclisteki CHP MHP ve BDP zorlayabildiği sınırları zorlamış ve alabildiğini almıştır. Sosyalist sol birçok mevzide denemiş ve başarılı sonuçlar alabilmiştir, Gezi’ye sahip çıkma kararlılığını taşımaktadır. Solun seçimlerle ortaya çıkan her dinamik durumu dikkate almak dışında bir seçeneği yoktur. İçinden ipliğin küçücük gözü olan iğneden geçer gibi geçmesi gerekir. Seçimlerin çok önemli veriler sunduğunu o zaman görürüz. twitter: @sibeluzun_yarin

Polisin gaz fişeği çocuğun gözüne geldi

Urfa’nın Birecik ilçesinde yapılan yerel seçimlerde usulsüzlük ve hile yapıldığına dair BDP’liler tarafından İlçe Seçim Kurulu’na yapılan itiraz reddedilmesinin ardından başlayan çatışmalar devam ediyor. İlçe merkezinde başlayan çatışmalar ilçenin birçok mahallesine yayıldı. UrfaAntep karayolunun geçtiği E-5 Karayolu üzerinde gençler tarafından öğlen saatlerinden itibaren barikatlar kurularak, yakılan ateşler ile trafiğe kapatılan yol halen kapalı tutuluyor. Çocuk gözünden yaralandı Yaşanan çatışmalarda polisin sıktığı gaz kapsülü ile sağ gözünden vurulan 15 yaşındaki N.K. adlı çocuk ilk olarak Birecik Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. N.K. yapılan ilk müdahalenin ardından durumunun kritik olması nedeniyle Urfa Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. GÜNCEL

CHP muhalefeti Ankara ve İstanbul’da AKP’yi yakaladı

30 Mart günü seçimler üzerine yapılan binlerce yorumun arasından halkın sandıklara var gücüyle sahip çıkmasını öne çıkarabiliriz. Ankara’da binlerce insanın YSK önlerinde beklemesi politize olmuş bir muhalefeti gösterdi bizlere. AKP seçimlerde kazanmış olarak gözükse de, muhalefetin iktidara bu kadar yaklaşması seçimlerin en önemli sonuçlarından biri oldu.

güncel onur toper

Seçim dönemi 30 Mart Pazar gecesi nihayete erdi. AKP’nin bu iktidar döneminde iyice ayyuka çıkan skandalları ve meydanlardan yükselen öfkenin git gide artması sebebiyle 30 Mart 2014 Yerel seçimlerine hat safhaya çıkmış bir politize olma hali ile girildi. Katılım oranı %89,6 olan bu seçimler rekora koştu. Bu seçimlerin en önemli gelişmesi, anti-demokratik bir şekilde ‘Ordu Göreve’ diyen CHP seçmeninin yerine; tamamen politize olmuş, sandıklarına sahip çıkan bir seçmen profiline geçmesi oldu. Artık suya sabuna dokunmadan, üstten bir tonla konuşan bir CHP seçmeni yerine; her oyunu itinayla takip eden, tüm pusula çuvallarını YSK binasına kadar takip eden, hakkını yedirmemek için pür dikkat sayımları kontrol eden ‘militan’ bir seçmen profille karşı karşıyayız.

İktidar ile kafa kafaya direnen bir muhalefetle karşı karşıyayız Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan hesaplar ve rakamlar AKP’nin kazandığına işaret ediyordu. Ancak rakamlarla anlatılamayacak gerçekler AKP’nin kazandığını göstermeye yetmiyor. Bu durum kendisini özellikle büyük şehirlerde ciddi bir ‘başa baş gitme’ hali ile gösterdi. Şu an karşımızda olan muhalefet, ülkenin metropollerinde iktidar ile kafa kafaya direnen bir muhalefet. Bu durum bize gelecekte olacakların kök hücresinin yaşadığını gösteriyor. AKP’nin her seçimde oldukça rahat aldığı büyük şehirlerin bu seçimlerde neden bu kadar çekişmeli gittiği sorusuna “Gezi direnişi” cevabı verilse herhalde yanlış olmaz. Bu cevabı şu şekilde açalım; AKP’nin zorlandığı büyük şehirlerin ortak özellikleri; o şehirlerde eylem yapılıyor olması, TOMA’nın ne zaman su sıkacağını tahmin edebilen insanların yaşaması,

Katılımın yüzde 90’la rekora ulaştığı 30 Mart seçimlerinde, halk AKP’nin sandık hilelerine karşı YSK’nın önünde oyuna sahip çıkmak için nöbet tuttu. camından balkonundan “Hırsız var, katil var” yazıları sallandıranların var olması…

boyunca Gezi Direnişi’ni, yolsuzluk skandallarını, ortaya çıkan savaş çığırtkanlıklarını gördük. Bu noktada muhalefet, AKP’nin büyük oranda Barış getiren AKP’den, Hırsız Tayyip oy kaybetmesini bekledi. Ancak ‘barış’ Erdoğan’a getiren, enflasyonu yok eden bir parti Bu seçimlere AKP seçmeni tarafın- olarak gözüken AKP’nin bu skandaldan bakarsak, seçmenlerin 12 yıldır larla dolu bir 10 ay yaşaması ile oylarıiktidara taşıdığı partiden kolaylıkla nın artması yerine, Türkiye genelinde vazgeçemediğini ve vazgeçemeye- %10 düşük oranda oy alması, olumlu ceğini görüyoruz. Geçtiğimiz 10 ay bir veri olarak ele alınabilir.

Tutanaklardan tutanak beğen 2014 Yerel Seçimlerinde Türkiye genelinde müşahitler, 1000’i aşkın tutanak tutararak bir rekora imza attı. Bir oyun bile peşine düşüldü seçim gecesine kadar. Pusulaların yakılması, sayımların gizlenmesi, elektriklerin kesilmesi gibi yüzlerce skandal yaşandı. Biz de bu skandalların bir kısmını ele alan özet bir tutanak hazırladık. İşte o skandallar: •Denizli’de Hürriyet Ortaokulu 1136 No’lu Sandıkta seçim bittikten sonra kalan boş oy pusulalarına “evet” mührü basan Akp’li bayan suçüstü yakalandı. •Beyoğlu Piri Reis İlköğretim Okulu’nda polisler, insanların izlemsine izin vermeyip dışarı çıkarmaya çalıştı. •Ankara Keçiören İncirli Semti’nde seçmen kağıtları yakıldı, gerekçeleriyse kağıdın yanlış doldurulduğuydu. •Beyoğlu Firuzağa İlkokulu’nda Tophane’den gelen AKP’liler sandık sayımı yaptırmamaya çalıştı. •Bingöl / Adliye koridorunda mühürlü oyları değiştirmeye çalışan bir kişi suç üstü yaka-

landı. •Adana’da Ulubatlı Hasan Ortaokulu’nda oy pusulalarının yakıldığı görüldü. •İstanbul Fatih İlçesi’nde seçmeni olduğu sandıkta oy sayımını izlemesi engellenen bir yurttaş tutanak tuttu. •Antalya’da AKP’li bir hırsız, oy pusulalarının olduğu çuvalı çalarken halk tarafından yakalandı. Polis hemen hırsızı korumaya aldı! •Şanlıurfa’da sayım esnasında elektrikler kesildi. •İzmir Akıncılar’da 50 mavi, 50 mor zarf çalındı. Durumu Seçim Kurumu’na bildiren yurttaşlar tutanak tutturdu. •Üsküdar’da bir seçmenin evi için listeden, kendisi ve eşi dışında üç kişinin daha adı çıktı. •Mersin’de Piri Reis İ. Ö. 1464 nolu sandık başkanı vatandaşların oylarına bakıp müdahale ediyor. • Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi 3220 numaralı sandıkta oy kullanan ev sahibi, daha önce evlerinde oturan ama ayrılmış kişilerin adreslerinin tekrar orası gösterilip oy

kullandırıldığını fark etti. Tutanak tutuldu. •Eskişehir’de AKP BB adayı Harun Karacan, giriş izinleri olmamasına rağmen korumalarıyla birlikte sandıkları gezdi. •Batman’ın Kozluk ilçesinde önce yırtılmış oy pusulaları bulundu ardından da BDP’ye “evet” mührü basılmış oy pusulaları bulundu. •Osmaniye’nin Düziçi İlçesi’nde 6 okulun çöplerinde, üzerinde CHP ve MHP’ye ‘evet’ mührü basılı kullanılmış oy pusulaları bulundu. GÜNCEL

Kürt illerinde 11 kişi yaralandı Derik, Çaldıran, Siirt, Tutak ve Siverek’te ise AKP’liler, asker ve korucuların saldırısında toplam 11 kişi yaralandı. Yerel seçimlerde oy kullanma saatinin başlamasıyla birlikte Kürdistan’da kurulan sandıklarda seçim ihlalleri, hileler, BDP müşahitleri ve seçmenlere saldırı haberleri gelmeye başladı. Urfa Siverek Hamamören Köyü’nde görevli müşahitler açık oy kullanımına karşı çıktıkları için darp edildiler. AKP’li Başkan Adayı Ahmet Babahan

ve AKP’lilerin açık oy kullanmasına BDP’li görevlilerin itirazı üzerine gerginlik yaşandı. AKP’liler BDP’li görevlilerin yanısıra avukatlara ve açık oy kullanımını görüntülemek isteyen basın mensuplarına da saldırdı. Derik’te bir avukat yaralandı Mardin’in Derik ilçesine bağlı Kotê (Pirinçli) köyünde toplu oy kullanmak isteyen AKP’lilere itiraz eden BDP avukatlarına saldırı gerçekleşti. Bir avukat hafif yaralandı. GÜNCEL


06

2 Nisan 2014

Muhalefet AKP’nin ensesinde

30 Mart yerel seçimlerden çıkan sonuçlar, AKP ve CHP’nin belediye yönetimlerini kazanmak için başa baş yarıştığını gösterdi. Seçimler sonrası tekrar oy sayımları oldu, YSK’ye itirazlar yapıldı. Gerekirse sandıklar halk tarafından korundu. AKP’nin seçimleri kolay kazanmasına izin vermedi. Muhalefet, AKP’yi her büyükşehir, il ve ilçede yakın oranlarda takip etti, bazı yerlerde kazandı. Bizde, 30 Mart yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul’da AKP ve CHP’nin bu kadar başa baş gitmesinin sebebini sorduk.

KEMAL KILIÇDAROĞLU CHP GENEL BAŞKANI

Birden olmuyor İstanbul, Ankara ve İzmir’de oylarımız ciddi oranda arttı. Kul hakkı yemeyenler, mazlumun yanında bulunanlar kaybetmezler. Çoğu büyükşehirde ise ilk kez kırsalın da oy kullandığı bir seçim oldu. Biz hep kırsaldan dolayı seçimleri kaybediyorduk; ilk kez oralarda da varlığımızı hissettirdik. Sonuçta biz her türlü yanlışı doğruyu tabii ki değerlendireceğiz ve daha iyi olması için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Dünyanın hiçbir yerine diktatörler kazanamaz. Bu mesajlar önümüzdeki süreçte daha fazla baskının uygulanacağını gösteriyor. Medyaya, sivil toplum örgütlerine baskı uygulanacak. Ama bu daha başlangıç. Ankara ve çok yerde itirazlar var. Hukukçu ekibimiz çalışıyor. İtirazlarımızı yaptık. Sandıktan yolsuzluğun, hırsızlığı meşruiyeti çıkmaz. AKP seçmenini gerçekten kulak kabartıyor ve dinliyoruz, onlara hitap etmeye çalışıyoruz. Ama tabii anlaşılan onları birden bire ikna etmek olmuyor. Bunun bir süreç alacağını düşünüyorum; bunu değerlendirmemiz gerek, sosyologların, ilgili tüm uzmanların yeniden bir bakış getirmesi gerekiyor.

HASİP KAPLAN BDP GRUP BAŞKANVEKİLİ

Aradaki fark az değil

DEVLET BAHÇELİ MHP GENEL BAŞKANI

Doğru okumalı MHP Türk milletinin tercihlerine saygılıdır. Enine boyuna incelenecek ve analiz edilecektir. AKP seçim sonuçlarını doğru okumalıdır. Muhalefetin başarılı olmasını doğru yorumlamalıdır. Türkiye’nin bekası ve esenliği için bundan sonra uygulayacağı politikalarda hassas hareket etmelidir. MHP, milletinin kendisine verdiği yetki ile yeni bir görev ve sorumluluk üstlenmiş olup, bunun gereğini daha etkili muhalefet anlayışıyla idare edecektir. 30 Mart seçimleri sonrası Türkiye çok şeye gebedir. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bilinmelidir. Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşma Türkiye’nin bundan sonraki hal ve gidişatı konusunda önemli ipuçları vermiştir. Başbakan cepheleşmeyi ısrarla sürdürecektir. Hukuken temizlenmeden muhalefete yüklenmesi her şeyden önce demokratik terbiye ve adaba hakarettir. Yeni Türkiye ucubesi yetmezmiş gibi yeni muhalefet nakaratlarını dillendirmesi de aymazlıktır. Yaşanan çok sıkıntılı siyasi süreçler dikkate alındığında MHP önemli sayılabilecek bir siyasi başarıya imza atmıştır. Birçok Büyükşehir’i ya almıştır, ya da az farkla kaybetmiştir.

SEBAHAT TUNCEL HDP EŞ GENEL BAŞKANI

Muhalefet boşluğu

Ankara’daki durum belediye başkan adaylarının etkisi. Parti yarışından çok aynı kökenden gelen iki adayın yarışı vardı. İstanbul’da da aradaki fark az değil yani o kadar çokta başa baş bir yarış olmadı. Normalde üç dönemden fazla görev başında olan bütün herkes yeni dönemde dezavantajlı duruma düşmesine rağmen maalesef buralarda başarılı olamamıştır. Seçimlere katılım oldu çünkü yerel seçiminden öte genel seçime dönüştü, cumhurbaşkanlığı seçimine dönüştü. Üç seçimin kapışma alanına dönüştü. Bu seçimde aslında kim kazandı, nerede kazandı ona bakmak lazım. Yerel yönetimlerde partimiz Barış ve Demokrasi Partisi bütün imkansızlıklara rağmen ana muhalefet partisi konumuna yükseldi. Eşit bir yarış olmamasına rağmen aldığımız 3 büyükşehir belediyesi ve 8 il, 80’e yakın ilçe ve büyük ilçeler olması sebebiyle seçimin en başarılı partisi durumundayız. Bir, yerel yönetimleri güçlendirmesini sağladı. İki, eş başkanlık sistemini getirerek dünyada bir ilk modeli hayata geçirdi ve en fazla kadın belediye başkanı seçilen parti olarak da tarihe geçti.

Türkiye’deki ciddi muhalefet boşluğu bunda etkili oldu. Çok zorlu bir seçim süreci geçirdik. Yerel seçim olmasına rağmen daha çok genel seçim niteliğinde oldu. Türkiye’deki kutuplaşmanın sandıklara da yansıdığı seçim süreci yaşadık. CHP yaptığı muhalefet ile AKP’nin elini güçlendiriyor tespitini yapmıştık. CHP çok kemiksiz ve ilkesiz bir siyaset yürüttü. Halklarımız, Dersim’de Kürt olup, Ankara’da kurt olan, her nabza göre şerbet veren bir siyaset tarzını kabul etmiyor. Biz HDP olarak kendi ilkeli duruşumuzu bütün baskılara rağmen devam ettirdik. Bu açıdan HDP’nin iyi bir noktada olduğunu ama yolun daha çok başında olduğunu, özellikle de Türkiye halklarıyla güçlü bir diyalog kurmanın henüz gerçekleşmediğini görüyorum. Türkiye’de yaşanan bu kutuplaşmada bir şekilde AKP kazanmış görünüyor. Ama bunun önümüzdeki dönem siyasi tablosunu nasıl etkileyeceğini de beraber göreceğiz. Sandıktan AKP’nin çıkmış olması, tüm bu yapılan yolsuzlukları, kutuplaştırmaları aklamaz. Sonuç itibariyle AKP’nin tabanı yaşananlara rağmen AKP’ye destek verdi.

SİBEL UZUN EHP GENEL BAŞKANI

ALPER TAŞ ÖDP EŞ GENEL BAŞKANI

En önemli sebebi Gezi AKP’nin koruduğu, iktidardaki sağcı bir parti olarak korumaya devam edeceği oy oranının nesnel temelleri vardır. Ekonominin çok belirleyici olduğunu görebilmeliyiz. Gezi’ye gelince halkımız çok iyi sandıktan AKP çıkınca bir anda kötü mü oluyor? Katılımın bu kadar yüksek olması da mı AKP’ye yazılacak? Halkımızın olan bitene sandıkta sözünü söylemek istemesi memleketteki ağır bir perdenin kalktığının en önemli göstergesidir. CHP bir önceki seçimlere göre oranı metropollerde net bir şekilde zorlamıştır. Bunu Bütün Şehir Yasası AKP’nin önemli oranda işine yararken başarmıştır. En önemli sebebi büyük şehirlerin büyük meydanlarında gerçekleşen Gezi’dir. Ankara’da tüm muhalefetin şaibeli sonuçlar karşısında CHP’den yana kenetlenmesi de Gezi’deki kenetlenmeyi hatırlatıyor. AKP’yi yıkacaksak bu nesnellikten hareket etmeliyiz. Kürt illerinde önemli bir kısmının BDP tarafından kazanılması da çözüm ve demokratikleşmenin ilerlemesinde önemli bir gelişmedir. Seçim önümüzdeki süreçte mücadele imkânlarımızın çoğaldığını gösteriyor.

AYDEMİR GÜLER TKP İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI

AKP seçime girememeliydi

Seçimlerin en başından itibaren şaibeli olduğunu düşünüyorum. Sadece sandık başındaki hırsızlık meselesi değil, seçime giden bütün süreç şaibeli. Ankara ve İstanbul sonuçlarını şu anda AKP kazanmış olabilir. AKP böyle bir seçime parti olarak girememeliydi. AKP’nin bir kısım aldığı oyların muhalefet tarafından dengelenmesi gibi bir durumla karşılaştık. Oysa olması gereken bu iktidarın bir siyasi parti olmaktan çıktığının tecil edilmesi gerekir. AKP’nin seçim sonuçlarının şuan herhangi bir anlam taşımadığı düşüncesindeyim. Ben AKP’ye karşı tepkinin birikmiş olmasını tek başına anlamlı ve yeterli saymıyorum. Bu tepki zaten vardı. Bu tepkinin üzerine AKP’nin bugün Türkiye siyasi sahnesinden tamamen silinmesi gerekirdi. AKP buna ayak direyen bir kuvvettir, seçim yasasını değiştirmiştir, belediyeler yasasını değiştirmiştir, seçime baskı altında sokmuştur, yalan da sokmuştur, fotoshop da sokmuştur. Sandık başında, seçim kampanyası sırasında terör estirmiştir. Bütün bunlardan ortaya çıkan bir oy kazanımı var. Bu oy kazanımı AKP’yi kurtarmaz.

NUH GÖNÜLTAŞ BUGÜN GAZETESİ

Gezi etken oldu 30 Mart yerel seçimlerinde birçok büyükşehirde AKP ile CHP başa baş gitti. Sonuç alan ancak fotofinişle alındı. Yani oy oranları birbirine çok yakındı. Ankara ve İstanbul için gözlemim şu: Bu iki şehirde AKP adayına karşı CHP adayı, bu defaya mahsus MHP ve cemaat tarafından desteklendi. Bu desteğin, CHP açısından, AKP ile başa baş gidilmesinde önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta daha önceki seçimlerden önemli bir fark böyle bir destek olması oldu. Ayrıca bu iki şehir Gezi olaylarının merkezi durumundaydı. Gezi şiddeti daha çok bu şehirlerde yaşandı. Dolayısıyla bu iki şehirde, yani Ankara ve İstanbul’da hükümet ve polis şiddeti seçmenleri AKP’nin karşısındaki en güçlü aday olan CHP’ye yöneltti. Yani Gezi eylemlerinde polisin şiddetini yaşayanlar, AKP’nin siyasetini yanlış bulanlar AKP’nin karşısında bir güç, bir alternatif olarak CHP’ye yöneldiler. MHP ve cemaat bütün gücünü olmasa da önemli ölçüde CHP’ye çalıştı. Bu nedenle muhalefet açısından, AKP ile başa baş bir durum yakalanmıştır diye düşünüyorum.

Mücadele yükseldi CHP’nin oyları arttırması nedeni AKP’nin adaylarından, AKP’ye olan öfkeden kaynaklanıyor. Bir diğeri de Ankara konusunda seçim hilelerinden kaynaklı. Yani AKP’nin kaybetmiş olduğu görünüyor fakat seçim hileleriyle kazandığı görülüyor. Böyle bir tabloda AKP hem Ankara’yı hem İstanbul’u kaybetme psikolojisini, korkusunu yaşadı, yaşamaya devam ediyor. İstanbul ve Ankara doğal olarak AKP’ye karşı geçtiğimiz dönem mücadelenin yükseldiği yerler. Gezi direnişi büyük bir biçimde yaşandı. Doğal olarak AKP belediyelerine karşı bir öfke adaylara da yansıdı. Bir de adayların getirdiği artı bir özellik de var. Mansur Yavaş Ankara’da muhafazakar, milliyetçi tabandan gelen oyları alması da söz konusu oldu. Yani o yüzden Gökçek’e yakın, hatta şuan sayım devam ediyor. Kazandığı da söyleniyor. Sonuçta hile olduğu söyleniyor. Ama Melih Gökçek’e yakın bir oy oranı olduğu olgusu var. Şöyle özetleyeyim, CHP’de AKP zihniyetine karşı verilmiş mücadele, adayların aynı zamanda Ankara’da muhafazakar oyları da alarak yükselme gösterdi, başa baş bir yarış yaptı.

DOĞU PERİNÇEK İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI

ABD ve cemaate yanaştılar CHP’nin büyükşehirlerde rekabet edebilmesindeki tek etken, ABD’ye ve cemaate yanaşmasıdır. Tayyip Erdoğan seçmeni kendi hâkimiyeti altına almayı başardı. Bu ABD’nin başarısı değil CHP’nin başarısıdır. CHP bizim önerdiğimiz gibi güçbirliğini kabul etseydi güçbirliği iktidar olacaktı. Güçbirliği bütün belediyeleri alırdı. Oy toplamı olarak da AKP’yi geçerdi. Cumhuriyet güçbirliğinin oyu yüzde 60’tır. Sistem çıkmazda ve bu çıkmaz seçmene dayatıldı. Sıcak para ekonomisi çıkmazdadır. AKP ülkeyi bölmektedir ama bunu seçmene dayatabildiler. Seçime tek parti girdi. AKP, AKCHP, AKMHP. Sistemin önüne her konuda AKP’nin programını savunan bir parti koyarsanız, sonuçta A takımı kazanır. Sistemin A takımı AKP, B takımı CHP’dir. CHP Genel Başkanına AKP’nin başarısını sağlama görevi verdiler. Şu saat itibariyle AKP’nin kopyası olduğu için CHP yönetimi yoktur. Vatandaşlara buradan sesleniyorum, kimse karamsarlığa düşmesin. Bu sonuçlara bakarak Türkiye’nin önünü görmek mümkün değil. Bu işin 19 Mayıs’ı var, 29 Ekim’i var. Süreç böyle devam ediyor ve biz oraya yöneldik, çözümü orada görüyoruz.

Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

Türkiye Osmanlı ruhuyla dirilecek Ankara’da bugüne kadar aldığımız dualar ve Ankaralıların desteğiyle bir sefer daha 5 yıl Ankara’yı Allah ömür verirse birlikte idare edeceğiz. Şunu herkes bilsin. Biz dostluğu, yol arkadaşlığını da unutmayız; hainlik yapanı da unutmayız. Daha önce anlattım, dedim ki “tezgah yapacaklar, son ana kadar bizi mağlup gösterecekler, insanları sokağa dökecekler” birebir bunları yaptılar. 7 düvel birleşti, Allah’a hamdolsun güçleri yetmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü karşısında, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin gücü sayesinde mağlup oldular. Bizim tespitimize göre 70 bin oy bize ait olan oy. Akşam arkadaşlarla konuştuk durduk. Biz de itiraz ediyoruz, biz de hakkımızı almak için o iptal edilen sandıklardan geri alacağız, inşallah arayı da açacağız. Allah muhabbetimizi bozmasın, Allah gücümüze zeval vermesin. Türkiye Cumhuriyeti o eski Osmanlı’nın ruhuyla tekrar dirilsin inşallah. Bizim seçimden en ufak bir endişemiz yok. AK Parti Ankara’da büyükşehir belediyesini ve 21 ilçeyi kesinlikle kazanmıştır. Üç ilçede de durum ortadadır. Dolayısıyla Ankara’da AK Parti tarihi zaferini kazanmıştır.


GUNCEL

07

2 Nisan 2014

Kadınları hayatta tutmak için

Cem Kaptanoğlu

JENDİN

Giyinikken de “Çıplak”

“Ülkenin birinde giyimine düşkün kibirli bir kral varmış” diye başlar o ünlü masal. Bu kadar ünlü olmasının nedeni insanların hakikatle ilişkilerinin karmaşıklığına işaret etmesidir. Gerçek, çıplak gözle görülecek kadar meydanda olsa da, bazıları için, gördüğünü hakikat olarak kabul edip, zihnine kaydetmek olanaksız olabilir. Bu duruma “gözlerine inanamama” hali de diyebiliriz, gördüğüne inanmayanlar, inanılmayacak kadar kaygı yaratan hakikatin yerine, görmek istediklerine uygun bir yanılsamayı yerleştirip onu hakikat olarak benimseyeceklerdir. Psikolojide bu mekanizmaya “yadsıma” adı verilir. Yadsıma, bellekte bir kör nokta veya zihinden kesilip alınan bir algı değildir. Yadsıyan, yadsıdığının hala orada bir yerde olduğunu biliyordur. Yadsıma, bir algıyla ilintili düşünceye yöneliktir. Gözlerinin önünde olup biten her şeye rağmen, “Kral çıplak”, “Ordu darbeci”, “Başbakan hırsız” düşüncesini reddetmektir veya kralın çükünü, ordunun darbe planlarını, Başbakanın “tape”lerini “görüyorum görüyorum ama yine de…” deyip, bilmemezlikten gelmektir. Açıktır ki kralın çıplak olduğunu gören yalnızca çocuklar değildir, fakat “kral çıplak!” diye ilk bağıranlar genellikle onlar olur. Çocuklar, gördüklerini kendilerinden veya ötekilerden gizleme gereğini duymazlar, çünkü “büyükleri” içeriden ve dışarıdan kuşatmış iktidar tuzakları, onları henüz ne içsel ne de dışsal olarak tam teslim alamamıştır. Büyüklerin çıplaklık hakikatiyle ilişkisi, kral ve kraliyet otoritesiyle ilişkileri zemininde şekillenir. “Kral çıplak” diye yüksek sesle bağıramamak, içinden mırıldanmak, mütebessim bir ifadeyle “yaşasın kral” korosuna katılmak vb. veliahtın kim olduğuyla, kralın muhafızlarının korkusuyla ilişkili olabilir. Ancak kralın çıplaklığını, yani gözüyle gördüğü çıplak kral imgesini yadsıyıp, görkemli giysileri içinde “giyinik kral” düşüncesini tek hakikat olarak sorgusuz sualsiz benimseyenlerin ruh hali, yalnızca muhafız veya veliaht korkusuyla açıklanamaz. Gözlerinin önündeki çıplak kral imgesini yadsıyıp, düşüncelerinde kralı giydirenlerin, katlanamayacakları bir hakikati “samimiyetle” yadsıyarak, katlanılabilir kılmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. Gözlerine sokulan hakikati yadsıyıp, bir yanılsamayı hakikat olarak kabul edenler, kralı çıplak görmekten, özellikle bunu bilmekten, katlanılmaz bir kaygı ve dehşet duyuyor olabilirler. Kralın çırılçıplak olduğu düşüncesi, yani hakikat, onlar için bireysel veya grup kimliklerinde, geleceğe dair özlem ve beklentilerinde parçalanıp dağılmaya yol açabilecek kadar örseleyici olabilir. Çıplak kral imgesini, bir başka deyişle travmatik imgeyi, düşüncede “giydirerek” yadsımak, travmatize olmuş birey veya grupların benlik bütünlüklerini, öz saygılarını korumak için sıkça başvurdukları bir savunma stratejisidir. Gösterişli giysileri içinde kral, muhteşem bir kralın tebaası olma kimliğini halka bahşeder, bir başka deyişle, kralı ülküleştirenler, onun sadık tebaası olarak birbirleriyle özdeşleşip “bir” olurlar. Artık kralın giyinik (kurtarıcı/kahraman/dünya lideri…) veya çıplak (iğdiş/eksik/ahlaksız…) olması, yalnızca kralın değil hepsinin sorunudur. Gerçekte tebaanın kaçtığı, çıplak kral imgesi değil, çıplak kral hakikatinin, düşman ötekiler karşısında kendi çıplaklığını, savunmasızlığını çağrıştırmasıdır. Ülküleştirdikleri liderleri etrafında birleşip güvenli bir kimlik kurmuş geniş kitlenin, bu kimliklerini korumak için, her şeye rağmen “Harama oy vermeleri”ni en iyi anlaması(!) gerekenler, ulus devletin ve onun “zinde kuvvetleri”nin son 90 yılda topluma yaptıklarına rağmen, hala “ulusalcı” olabilenlerdir. Ulusalcı kimliklerinin kurucu öğesi Atatürk’ü Tanrısallaştırmak için, insan “Mustafa”yı yadsıyan; kurtarıcı, devrimci, antiemperyalist olduğuna inandıkları TSK’yı yüceltmek için, ordunun kadim “12 Eylül”cülüğünü yadsıyan “vatandaşların”, “halk”ın yadsımalarını anlamaları beklenir. İster ulusalcı ister İslamcı hangi ideolojiden olursa olsunlar, gerçeklerle yüzleşmekten korkanların, hakikati nasıl yadsıyıp yanılsamalara gömüldüklerine son 10 yılda bir kez daha tanık olan sosyalistler, hakikati aramayı, savunmayı kararlıkla sürdürüyorlar. Sosyalistlerin hakikat arayışı, “Çıplak kral”ın çıplak olduğunu haykırmayla bitmeyecek, halka kralın giyinikken de “çıplak” olduğu hakikatini göstermek gerek. Aynen burjuva devletin, askeri diktatörlük, faşist veya Bonapartist biçimlerinin değil seçim giysileri giymiş parlamenter demokrasisinin de “çıplak” olduğunu haykırmak gerektiği gibi.

Rektör daha neyi değerlendirecek? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, otobüste eski erkek arkadaşı tarafından vurularak hayatını kaybeden Özge Gündoğan için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne yürüdü, Rektörü Özge’yi korumayan polisleri kınayan bir açıklama yapmaya çağırdı. Rektörlük ise ‘Değerlendireceğiz’ demekle yetindi. Kadınlar bu açıklamalarla yetinmemekte, hesap sormakta kararlı. güncel elif karan

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformun, Özge Gündoğan’a sahip çıkmak için 25 Mart günü İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne yürüdü. Platformun yanında koruma talep ettiği halde korunmadığı için öldürülen bir başka kadın Muhterem Göçmen’in ablası Çiğdem Evcil de vardı. Evcil, Erdoğan’a seslenerek, “Türbanlı bacılarım diyerek halkı kandıracağına, öldürülen kadınları koru” dedi. Daha neyi değerlendirecek? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sorumlulara yönelik bir kınama yazısı yayımlaması gerektiğini kesin bir dille belirtti. Rektör: “Bizler açıklama yapmayız fakat bu durum değerlendirilebilir. Korunup korunmadığını nereden bilelim” dedi.

Kadınlar yaşam haklarını söke söke alıyor AKP hükümetini, kadın cinayetlerinin %1400 artığını açıklar açıklamaz buna bin pişman eden Hep aynı tas, hep aynı hava kadınlar, yürüttükleri mücadele ile İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün kadın cinayetlerinin gerilemesini tavrı, oldukça tanıdık. Uludağ Üni- sağladı. Kadın Cinayetlerini Durversitesi Rektörlüğü de öğrencisi duracağız Platformu kadınların Sema Karakoca’nın ölümüne sesiz hayatta kalmak için yapılabilecek kalıp, hatta bir kadının ölümünü ya- her şeyi yerine getirmesine rağmen, rattığı paranoya ile diğer kadınların korunmadığı için öldürüldüğünün yaşamlarını sınırlandırmak üzere bir altını çiziyor. Platformun çıkmasıfırsata dönüştürmüştü. nı sağladığı 6284 sayılı yasaya göre

devlet kadınlara koruma vermek zorunda kalıyor. Ancak, gereken kadroyu sevk etmediği, gereken bütçeyi sağlamadığı için koruma kâğıt üstünde kalıyor. Gereken denetim olmadığı için kadınların yaşam hakkını savunmak kolluğun “iyi niyetine” bağlı hale getiriliyor. Koruma altına alınan kadınların can güvenliğinin sağlanması için hızla işlemesi gereken adli ve kolluk süreçler sıradan bir devlet dairesindeki yazışmalardan farksız ilerletilmiyor.

Kadınlar yaşamak için beklememekte kararlı AKP’nin kadın düşmanı politikalarına rağmen, yasanın bu haliyle bile ne kadar caydırıcı olduğu ve hayat kurtardığı ortada. İşte kadınların mücadelesi de tam bu noktada başlıyor. Kadınlar ne İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün keyfi değerlendirmesini, ne Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın tepkisizliğini beklememekte kararlı.

İlk duruşmadan indirim istediler 22 Aralık 2013’ de pazarcılık yatığı işten dönerken kasten planlı bir şekilde pombalı tüfekle evlenmeyi kabul etmediği kişi tarafından öldürüldü. Aynı araçta bulunan annesi Döne Bulut’ta geçirdiği beş ameliyat sonrasında hayatta kalabildi. Uşak Adliyesi’nde Ayşe Bulut’un davasının ilk duruşması görüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun davaya müdahilliği kabul edildi. Duruşmada katil bütün indirim cezalarından yararlanabilmek

Bir Özge daha öldürüldü

Edirne’nin Yolüstü Köyü’nde erkek arkadaşı tarafından tecavüz edilip dövülen 21 yaşındaki Özge B.’nin beyin ölümü gerçekleşti. 25 Aralık Cuma günü erkek arkadaşıyla beraber olduğu tespit edilen Özge B. eve gelince, durumunun kötü olduğunu anlayan kız kardeşi tarafından odasına götürüldü. Ertesi gün bahçe kapısında baygın bulunması üzerine hastaneye götürülen Özge B.’nin vücudunun değişik yerlerinde morluklar olduğu ve tecavüze uğradığı belirlendi. Şüpheli C.Ö. tutuklandı. Baba Kemal B. “Kızıma bunu yapanın cezalandırılmasını istiyorum” dedi. Özge’nin dövülüp tecavüze uğradığı gün Kadın Cinayetle-

rini Durduracağız Platformu, İstanbul’da sevgilisi tarafından otobüste silahla ateş edilerek öldürülen Özge Gündoğan için eylem yapıyordu. AKP’nin kadın düşmanı politikaları sebebiyle artan kadın cinayetlerini vurgulamıştı. GÜNCEL

için her yolu denedi. Olay anında psikolojisinin iyi olmadığını ve cinnet geçirdiğini, kendisine hakaret edildiğini, tasarlayarak öldürmediğini, avdan dönerken tesadüfen öldürdüğünü iddia etti. Platform duruşmada: “Katil Ayşe kardeşimizi kendi hayatına dair bir karar verip kendisiyle evlenmek istemediği için öldürmüştür. Kendi hayatına dair karar verme hakkını kullandığı için yaşam hakkı elinden alınmıştır. En ağır ceza ile cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi. Aileler ağır ceza istiyor Ayşe Bulut’un annesi Döne Bulut; “Katil davada sürekli yalan söyledi.

Kızımın bir suçu yoktu, evlenmek istemiyorum deyince önümüze geçti ve kızımı öldürdü. Beni de öldürmek istedi. En ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyorum, ben evladımı kaybettim” dedi. Hatice Karaca’nın annesi Hasibe Yılmaz ,“Ben kızımın Karaca soyismini kabul etmiyorum. Kızımın öldürüldüğü bir evliliği ben kabul etmiyorum. Herkesin evladı var, benim evladımı Karaca soyadı sebepsiz yere öldürdü. Madem anlaşamıyorsunuz boşanın. Niçin canlarına kıyıyorsunuz, ailelerini yakıyorsunuz? Katil indirim alarak dava sonuçlandı. Kadın katillerine ceza indirimleri vermesinler” dedi. GÜNCEL

Seçim gününde iki kadın cinayeti daha 30 Mart’ta 2 kadın cinayeti oldu. Batman ve Muğla’da iki kadın kocaları tarafından öldürüldü. Muğla’nın Fethiye ilçesinde, boşanma davası devam eden ve eşinden 6 aydır ayrı yaşayan Selcan Milaslıoğlu, çocuğunu görmek için gelen kocası tarafından boynundan bıçaklandı. Selcan Milaslıoğlu, oyunu kullandığı okulun çıkışında kızını görmek isteyen Reşit Milaslıoğolu’nu beklemeye başladı. Giriş kapısı önünde buluşan ayrılmak üzere olan çift, birlikte yürümeye başladı, bu sırada çıkan tartışmada öldürüldü. Koruma altındayken öldürüldü Anne Hayriye Gök, defalarca şikâyetçi olduklarını, şiddet gördüğü için boşanmak istediğini, kızının koruma altındayken öldürüldüğünü belirtti. Batman’da ya-

şayan Meyaser Can isimli kadın eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Katil zanlısı Sadık Can ise cinayetin hemen ardından karakola giderek teslim oldu. GÜNCEL


08 Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu

GUNCEL AKP’liler ‘sosyalist sol’a saldırıyor, halk sahip çıkıyor 2 Nisan 2014

Yerel seçimlere günler kala yükselen AKP faşizminin hedefinde sosyalist sol sandıklar vardı. AKP’li faşistler başta Ankara Batıkent olmak üzere ülke genelinde ya sosyalist adayların seçim çalışmalarına ya da AKP adaylarını protesto eden insanlara karşı saldırıya geçti. Her yerde sürekli sandığı işaret eden AKP, bu sefer de sandığa giden sosyalistleri hedef aldı. AKP bir taraftan Twitter ve Youtube’u kapatırken bir yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, halkın kullanımı için şehrin meydanlarında ücretsiz internet uygulaması başlattı. Ücretsiz internetin, vatandaşların yoğun olarak bulunduğu meydanlardan başlatılarak, İstanbul’un birçok noktasında ücretsiz kablosuz internet hizmeti verildiğini bildirdi. Ücretsiz internet faydalanmak isteyen vatandaşların cep telefon numaralarını sisteme girerek alacağı SMS şifresiyle sisteme kayıt olabileceği aktarılan açıklamada, alınacak şifre ile ücretsiz internet kullanımının mümkün olacağı kaydedildi. GÜNCEL

Mehmet Ezer taburcu oldu

Silvan’da 25 Mart’taki BDP mitingi sonrasında çıkan olaylarda yaralanan 10 yaşındaki Mehmet Ezer, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde tedavi altına alınmıştı. Polisin attığı biber gazı kapsülüyle yaralanan Mehmet Ezer, hastanenin beyin cerrahi bölümünde 6 gün tedavi gördükten sonra taburcu edildi. Ezer’in sağlık durumunun iyi olduğunu belirtildi. Olayı araştırmak üzere İçişleri Bakanlığı’nca görevlendirilen 2 müfettişin de incelemelerini tamamladığı öğrenildi. Olayın yaşandığı yerde görevli polis memurlarının ifadelerini alan müfettişler, hazırladıkları raporu İçişleri Bakanlığı’na sunacak. GÜNCEL

Ermeni aday yok sayıldı

Fatih Cerrahpaşa’da muhtar adayı olan Ermeni asıllı Jaklin Kurt’a, oy vermek isteyen vatandaşlar, oyların kullanıldığı iki okuldan biri olan Davutpaşa Lisesi’nde Kurt’a ait oy pusulası bulunmadığını söylediler. Durumu ilettikleri sandık görevlilerinden de “böyle bir aday yok” yanıtını aldılar. Oysa Kurt’un hem pusulaları mevcuttu, hem de kendisi sandık görevlisi olarak çalışıyordu. Seçim günü birçok seçmenin Jaklin Kurt’un adaylıktan çekildiğini zannederek oy kullanmadığı da belirtildi. Ermeni asıllı muhtar adayı Jaklin Kurt, sandık görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtti. GÜNCEL

Tuzla Organize Sanayi’de yangın çıktı

güncel fatma çakır

Türkiye 30 Mart’a doğru giderken çalışma yürüten, il il gezen ve sesi kısılan sadece Başbakan Erdoğan değildi. Sosyalist sol örgütler de bir çok yerde çıkardıkları adaylarla; söz, yetki ve kararın halka ait olacağı bir yerel yönetim hedefi için faaliyet gösterdiler. Ancak ‘milli irade’yi ağzından düşürmeyen ve düellonun sandıkta verileceğini söyleyen AKP’nin sandığa giden sosyalistlere bile tahamülü yok. Ankara’daki Ortak Sol Aday arabasına saldırı Ankara’da Ortak Sol Aday arabası seçim propagandası yaparken AKP’li faşistler tarafından saldırıya uğrandı. AKP seçim arabasını Ortak Sol Aday arabasının önüne kesen ve arabadan inerek saldırmaya çalışan faşistlere halk müdahale etti. Müdahalenin ardından geri çekilen faşistler bu sefer Metro çıkışında bildiri dağıtımı yapan BDSP’lilere saldırdı. Yapılan faşist saldırı sonucu 2 kişi yaralandı.

AKP saldırıyor, halk sahip çıkıyor Beşiktaş’ta seçim çalışması yapan Türkiye Komünist Partisi üyelerine AKP’li bir grup saldırdı. 3 TKP üyesini yaralayan saldırganlar, HDP ve ÖDP’nin masalarını da dağıttılar. Ancak yine Beşiktaş’ta toplanan halk Kartal Heykeli önünde buluşup yürüyüş gerçekleştirdi, “Beşiktaş faşizme mezar olacak” dedi.

seçim ekibi Cihangir sokaklarında seçim çalışması yapmak üzere gezerken Şimşirci Sokak’a girildiği anda, AKP seçim müziğini duyarak balkonlara çıkan mahalleli, tepki göstermeye başladı. Gezi direnişinde olduğu gibi pencerelerde tencere-tava çalındı. AKP’yi yuhlayan, “Hırsız var, katil var” diye bağıran Cihangirliler “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganıyla protestoyu sürdürdü.

AKP’lilere tepki gösterdi. Bunun üzerine Demircan’ın ekibinden 10-15 kişi Şimşirci Sokak’taki Cihangir Taksi durağı önünde kendilerine tepki gösteren gence saldırdı. Saldırıya uğradığı anda yere düşen genç AKP’liler tarafından tekmelenmeye başladı. Bu sırada hem hem civardaki esnaf, hem de Hem polisler hem faşistler saldırdı balkonlardan inen mahalleli salSaldırı sonrasında AKP İl Binası’na dırıya uğrayan genci AKP’lilerin yürümek isteyen halka ve saldırılaelinden aldı. Demircan’ın seçim ra karşı ertesi gün yine Batıkent’te AKP’li adaya: “Her yer Taksim Protesto eden gence 10-15 AKP’li ekibi bu olayın ardından Susam eylem yapan insanlara bu sefer her yer direniş” Sokak yönüne girerek hızla uzakpolisler TOMA’larla saldırdı. Polis Bu seferki hedefte bir genç vardı. tekmelerle saldırdı saldırısı sonucu 3 kişi yaralanırken, Beyoğlu Belediye Başkan Ahmet Mahalleli AKP seçim ekibine laştı. Her şey olup bittikten sonra arabadan inen bir faşist ise satırla Misbah Demircan’ın da araların- tepki gösterirken kaldırımda du- bir iki polis ekibi gelerek rutin da olduğu yaklaşık 50 kişilik AKP ran 25-30 yaşlarında bir genç de kontroller yaptı. saldırarak bir kişiyi yaraladı.

Taksim Dayanışması’ndan suç duyurusu İstanbul Cumhuriyet Savcısı H. Nazmi Okumuş, İstanbul 35. Sulh Ceza Hakimi Mustafa Tok, İstanbul 34. Sulh Ceza Hakimi İslam Çiçek hakkında hukuka uygun olmayan, haksız verilen yakalama, arama, üst araması ve el koyma kararları nedeniyle Türk Ceza Kanunun 109, 120, 134,135 ve 257 inci maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için haklarında soruşturma yapılarak gerekli cezaların verilmesi istendi. Suç duyurusunda Taksim Gezisi’ne doğru yürürken hiç bir uyarı dahi yapılmaksızın, şiddet kullanılarak göz altına alınması işlemini gerçekleş-

SDP’den TMMOB’da basın toplantısı SDP, 10 aydır tutsak olan Gezi direnişçisi SDP’liler Ulaş Bayraktaroğlu, Doğukan Öci, Furkan Tombul, Ceyhun Dönmez’in serbest bırakılmalarının ardından TMMOB Taksim Makine Mühendisleri Odası’nda basın toplantısı gerçekleştirdiler. Okunan basın metninin bir bölümünde : “Devrimcileri sokak ortasında katleden polislere kahraman diyen Başbakan şimdi polisin içinde paralel yapı var” şeklinde devam eden basın açıklaması, “Eğer adalet olsaydı çoktan sizin ve ekibinizin sadece yolsuzluktan değil cinayetten katliamdan da tutuklanmanız ve yargılanmanız gerekirdi” denildi. GÜNCEL

l “Öncelikle sesimden dolayı sizlerden özür diliyorum. Fakat Van’ı iptal edemezdim, Diyarbakır’ı iptal edemezdim. Böyle de olsa gelmek zorundaydım” l Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetka olmaya geldik

Yerel yönetimlere dair talepler Mardin’in Artuklu İlçesi’nde 30 Mart’ta yapılan seçimlerde Belediye Başkanlığı’nı kazanan BDP’li Emin Irmak, bugün yakınlarının bulunduğu merkeze bağlı Gökçe Köyü’ne gitti. İddiaya göre aralarında husumet bulunanları barıştırmak için köye gittiği belirtilen Irmak ve yanındakiler silahlı saldırıya uğradı. Tabancayla açılan ateşle Emin Irmak sırtından vuruldu. Olayda 2 kişi daha yaralandı. Yaralılar, Mardin Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Jandarma köyde güvenlik önlemleri alırken, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. GÜNCEL

tiren, gözaltı sırasında çıplak arama, tuvalete çıkarmama, giysi, ilaç vermeme gibi uygulamaları gerçekleştiren ve sonrasında hukuka aykırı, suç niteliğindeki soruşturma usulleri uygulayan, gerçekleri yansıtmayan Olay Tutanağı ile “Olayların Kronolojik Açıklaması” başlıklı metni düzenleyen ve anılan dosya kapsamında mevcut diğer belgeleri hazırlayan kolluk görevlileri hakkında soruşturma yapılması Türk Ceza Kanunun 86, 94, 96, 109, 113, 120, 134,135 ve 267 inci maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için kamu davası açılması istendi. GÜNCEL

İzmir Halk Forumları, yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiğine yönelik tespitlerde bulundu. Taleplerini paylaştıkları yazıdan bir bölümde ise; “İzmir Halk Forumları olarak; halk için, doğa için, hayat için hep daha doğruyu, daha iyiyi, daha güzeli istiyoruz, amaçlıyoruz. Bilinmelidir ki, taleplerimizin hiçbiri yazılmış olmak için yazılmadı. Bizler, eşit ve özgür bir yaşam için nasıl ki milyonlar olarak sokaklara döküldüysek, bunun daha başlangıç olduğunun bilinciyle, yerel yönetimlerle ilgili taleplerimizin de takipçisi olacağız” denildi. GÜNCEL

l Bugün Van bir başka. Bugün Van’daki coşku bir başka. Sevdanız başka. Aşkınız başka. İstikbalimiz için önemli bir tercihte bulunacağız.


09 AKP’nin Kartal’daki itirazı reddedildi

Kartal’da CHP’nin seçimi kazanmasından sonra AKP 13 bin geçersiz oyun yeniden sayılması için İlçe Seçim Kurulu’na başvurdu. Kartal’da merakla beklenen başvuruyu İlçe Seçim Kurulu reddetti. Bülent Ecevit Kültür Merkezi önünde toplanan, aralarında hem AKP’li hem de CHP’li seçmenlerin olduğu yaklaşık 5 bin kişilik gruba İlçe Seçim Kurulu’nun kararını açıklayan CHP’li Belediye Başkanı Altınok Öz, “Demokratik bir seçim süreci yaşadık hiç bir yerde sorun olmadı. Kartal Cumhuriyet Halk Partisi’nin öyle olmaya devam edecek” dedi. Kalabalık bu açıklamanın ardından dağıldı. GÜNCEL

GUNCEL 2 Nisan 2014

Yolu açan halka ‘yolu kapama’ saldırısı 2014 yerel seçimlerinin yapıldığı 30 Mart gününden beri bir yandan AKP’nin hileleri ile açılmayan sandıklar ve girilemeyen okullar, bir yandan da hile ve usulsüzlüklerin damga vurduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimlerine ilişkin belirsizlik sürüyor. Seçimlerde şaibe olduğunu düşünerek YSK’nın önünde bekleyen halka ise polis saldırdı.

BDP’li başkanın evi tarandı

yükselirken, CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur 2014 30 Mart yerel seçimler- Yavaş da bugün yeni bir açıklama de oy kullanma işleminin so- yaptı. na ermesinden itibaren önce küçük itirazlarla başlayan, gece saat ilerle- Ankara oyuna sahip çıkıyor dikçe artan usulsüzlük iddiaları üze- Yavaş, “Birleştirme tutanakları gelrine dün CHP Genel Merkezi’nde di. Eğer bunlar kesinleştirilirse onlar bir araya gelen CHP’liler, ıslak im- kesinleştikten sonra itiraz süreniz zalı tutanaklarla YSK’nın sisteme başlıyor. Kullanılan bütün oyları kaydettiği oy oranlarını karşılaştır- gözden geçiriyoruz. Yanlışlıkla, bimaya başlamıştı. Özellikle sosyal lerek veya bilmeyerek sağa sola yamedyadan, çok sayıda tutanağın zılan oylar var. Biz birçoğunu tespit paylaşılmasının ardından oyların ettik. Derdimiz şu; Ankaralının bir yeniden sayılması için itiraz sesleri tek oyu boşuna gitmesin” dedi.

güncel burak kiper

Şırnak’a bağlı Kumçatı beldesinde BDP’den Eş Belediye Başkanı seçilen Mehmet Demir’in evine korucular tarafından saat 23.00 sıralarında silahlı ve taşlı saldırı gerçekleştirildi. Demir’in evine birçok mermi isabet ederken, evin camları atılan taşlar sonucu kırıldı. BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, bu bilgiyi kendi Twitter hesabında paylaştı. Saryıldız, “Şırnak’ın Kumçatı Beldesi’nde korucular BDP Belde Belediye Başkanımız Mehmet Demir’in evini silahla taradı. Olayda ölen ya da yaralanan yok” dedi. Şans eseri evde bulunanlar yaralanmazken, Demir’in kuzeni Beşir Demir, korucular tarafından darp edildi. GÜNCEL

KCK’den ‘sandığa sahip çıkma’ çağrısı

KCK yazılı açıklamasında halkın iradesine yönelik saldırılara karşı tüm Kürdistan’da ve metropollerde tepkilerin ortaya konulmasını istedi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “BDP’nin seçimdeki başarısını zayıflatmak ve halkın iradesini kırmak isteyen bu saldırılara karşı sessiz kalmamaya” çağırdı. KCK, “ Tüm halkımız Ceylanpınar, Ahlat ve Kağızman başta olmak üzere iradesine sahip çıkarak direnen halkımızın yanında yer almalıdır” dedi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, seçimlerde oy farkının az olduğu yerlerde AKP’ye kazandırılmak, bu farkın çok olduğu yerlerde ise BDP’nin oylarını düşürmenin hedeflendiğini belirtti. GÜNCEL

YSK önünde bekleyen halka polis saldırdı Yerel seçimlerde Ankara’nın oylarının tamamının hala açılmamasına ve sandıklardaki oyların sayılmamasına tepki gösteren halka polis saldırdı. Mansur Yavaş’ın kazandığını savunan CHP’liler ve seçime hile karıştığını düşünen yüzlerce kişi YSK önüne gitti fakat polis yolu kapatma gerekçesiyle halka yoğun bir şekilde TOMA ile saldırdı. Gaz kullanmayan polis halka saldırdıktan sonra YSK’da geniş güvenlik önlemi aldı.

Seçim sonrası Ceylanpınar’da OHAL Seçim sonuçlarında AKP lehine hile yapıldığı iddiası ile protesto eylemlerinin sürdüğü ve polis saldırısı nedeniyle yaralanmaların yaşandığı Ceylanpınar’da Kaymakamlık OHAL’i andıran bir karar aldı. İlçede bir ay süreyle toplantı, miting ve gösterilerin yapılmasını yasakladı. Urfa Ceylanpınar’da 30 Mart seçimlerinin sonuçlarına BDP’li seçmenin itiraz etmiş ve binlerce insan sokağa çıkmıştı. İlçede gerginlik büyümüş, ilçe merkezine çok sayıda askeri zırhlı araç sevk edilmişti. Polisin Hükümet Konağı önünde toplanan halka saldırması üze-

Davutoğlu Youtube sansürünü savundu

Tuzla Organize Sanayi’de yangın çıktı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı marjında Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile NATO karargahında bir araya geldi. Toplantı sonrasında basına konuşan ve kendi yolsuzlukla-

Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir fabrikada yangın çıktı. Yangın, Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde, otomotiv kasalarının depolandığı fabrikada saat 17.00 sıralarında başladı. Kısa sürede büyüyen yangına, ilk olarak Organize Sanayi Bölgesi itfaiye ekipleri müdahale etti. Alevlerin giderek büyüyüp fabrikayı sarması üzerine, çevre ilçelerin itfaiye gruplarından da takviye istendi. Yangın yerine, Tuzla, Pendik, Kartal ve Orhanlı İtfaiye Grupları sevk edildi. İtfaiye ekipleri alevlerle mücadele ederken, yükselen dumanlar kilometrelerce uzaktan görüldü. GÜNCEL

YSK açıklama yapmadı Dışarıda polis halka saldırırken içeride Yüksek Seçim Kurulu kararını netleştiriyordu. CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Mansur Yavaş, YSK’ya itiraz ederek oyların yeniden sayılmasını istedi. YSK, CHP’nin itirazlarını ve AKP’nin itirazlarını değerlendirdikten sonra açıklama yapmadı. YSK Başkanı Sadi Güven ise saat 18.45 sıralarında YSK binasından polisin aldığı geniş güvenlik önlemleri altında çıktı ve gazetecilerin sorularına cevap vermedi.

rını örtme yöntemi olarak kullandıkları Youtube konusunu da “ulusal güvenlikle” bağdaştıran Davutoğlu, “Dünyanın her yerinde, her ülke kendi vatandaşlarının hukukunu korur ve kendi ulusal güvenliğiyle ilgili bir husus söz konusu olduğunda da bu konuda tedbir alır” diye konuştu. GÜNCEL

rine yoğun gaz bombalarından dolayı birçok kişi yaralandı. İlçede gerginlik sürerken Kaymakamlık Belediye anonsundan 1 aya kadar her türlü eylem, etkinlik, basın açıklamasının yasaklandığını, aksi takdirde müdahalelerin olacağını duyuruldu. Urfa’da AKP’nin kaybettiği Viranşehir ve Bozova ilçelerinde yaptığı itirazlar değerlendirilmeye alınırken, BDP’nin tespitli şaibeler ile Ceylanpınar ve Birecik’te yaptığı itirazlar ise bekletilmişti. AKP, kaybettiği Bozova ve Viranşehir’de, BDP ise, Birecik ve Ceylanpınar seçim sonuçlarına itiraz etti. GÜNCEL

Seçimi kaybedince belediyeyi soydular

30 Mart yerel seçimlerinde Bitlis’te kaybeden AKP, yeni seçilen BDP’li vekil binaya girmeden önce Bitlis Belediye binasını soydu. Ayakkabı kutularına milyonlar sığdıramayan, paralarını sıfırlayacak evler bulamayan AKP şimdi de giderayak belediye binalarını soyuyor. AKP’liler belediyeye zimmetli olan bilgisayarlar, kimi resmi evraklar, kamera kayıtlarındaki harddisklerini çaldı. GÜNCEL

Gökçek provoke ediyor 30 Mart yerel seçimlerde hala sonucu söyleyen Gökçek, “Berkin’in ölümünden sonnetleşmeyen Ankara için CHP ve AKP ra marjinal gruplar sokağa çıktı. Kılıçdaroğlu üst üste açıklamalar yapıyor. CHP Ankara “Sokaktan çekilin” dedi, hepsi çekildi. Tek merBüyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur kezden talimat veriliyor. Gayeleri Türkiye. Suç Yavaş’ın basın toplantısının hemen ardından duyurusunda bulunuyorum. Savcıları göreve AKP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Melih çağırıyorum. Çıkan olaylardan Sayın KılıçdaGökçek basın açıklaması yaparak gazetecilerin roğlu ve Mansur Yavaş’tır sorumludur. Gayeleri sorularını yanıtladı. Savcıları göreve çağırdığını Türkiye’yi karıştırmak” dedi. GÜNCEL


10

2 Nisan 2014

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

En büyük mutluluk

Gerçek bir akıl ile konuşmakla, kendini akıllı sanmak arasında dramatik bir fark vardır. AKP’nin son dönem bütün politikaları bana hep bunu düşündürüyor. Kendini ne kadar akıllı sanıyorsa, bizi de o kadar aptal sanıyor AKP. Her seferinde tabiatındaki kaba sağcılığı, ince bir ayarla geçireceğini diye düşünüyor, bir taşla çok kuş vurmak istiyor. Anlaşılmayacak sanıyor, çaktırmadan yaparım sanıyor. Bütün taşları da ben topladım diye düşünüyor zaten. Barış süreciyle oy kaybı, para kaybı gibi endişeleri hepten üzerinden attıkça, Obama ile kafa kafaya fotoğraf çektirdikçe, kredi notunu arttırdıkça, şımardıkça şımarıyor. Bu gücün yarattığı şımarıklıkla ne yapacağını, nereye saldıracağını, neyi yasaklayacağını, nereye gaz atacağını, kimi döveceğini, nereyi yıkacağını şaşırıyor. Bunu bir salgın hastalık gibi, bütün yöneticilerine bulaştırmış durumda. Yanlış anlaşılmasın; bir siyasetin gerçek bir akıl ile donanmış örnek bir tutumu tüm yöneticilerine yayması iyidir. Ama AKP’ninkinde akıl, fikir, insaniyet yok; başta andığım kendini akıllı, karşındakini aptal sanma bönlüğü var. * Başbakan giderayak Reyhanlı’dan haberi sansürledi ya, Fatma Şahin de onu örnek almış, kadın cinayeti haberlerini basında yasaklamaya çalışıyor. Kadınları korumak için seferber etmedikleri polisleri, üniversitelerde hak arayan genç insanların üzerine göndereceklermiş bir de. Özel güvenlik yetmemiş, hak arama meydanlarını gaza boğmak yetmemiş, üniversitenin içine girmeliymişler. On bin istihdam demekmiş bu. Oh, atanamayan öğretmeni de polis yapıp, bu dertten de öyle kurtulacağını san AKP. Ve bütün bu çok akıllıyım numaralarının hiç anlaşılmayacağını san, e mi? Peki, Türkiye’de kadın cinayetleri toplumun her kesiminin ortak bir dramı olarak yaşanmaya devam ederken, kadınları korumakla yükümlü Bakan neden böyle açıklamalar yapar? Çünkü kadın kardeşlerimiz öldürülmesin diye akılla donatılmış bir toplumsal mücadele var ve AKP’nin buna tahammülü yok. Çünkü mücadelenin kadınlara kazandırdığı haklar var. Yeni koruma kanunu onların istediği gibi sadece aileyi değil, bütün kadınları koruyor ya, 6284 sayılı kanun eski koruma kanununa göre kapsayıcı ve modern kazanımlara sahip ya, Cinayet davalarında artık eskisi gibi indirim uygulanamıyor, Yargıtay caydırıcı ceza uygulayacağına dair açıklamalar yapıyor ya, Yani erkekler haklar kaybediyor, kadınlar haklar kazanıyor ya, Bundan çok rahatsız oluyor AKP. Platformun alnının akıyla, mücadeleyle kazandığı hakları budamak istiyor. Tıpkı 1 Mayıs Taksim alanı politikasındaki gibi, burada da kazanılmış olanı geri almak istiyor. Bütün kadınları koruyan bir kanunu etkisizleştirmek için şimdi “Aile Kanunu” çalışıyorlar. Daha da talihsiz olanı şu; Bakan’ın “Kadın cinayetleri konusunda 3 yıldır kayıt tutuyoruz.” açıklaması gerçek değil. Platform 3 yıldır bu kayıtları elde etmek için bilgi edinme kanuna dayanarak sordu, kayıt yok dediler, bu başvurular ve yanıtları belgeleriyle kanıtlanabilir. Ya o zaman yalan söylediler, ya da şimdi söylüyorlar. Bakanlığın yapmadığını yıllardır platform yaptı ve toplumu aydınlattı, artık aylık kayıtları da açıklamaya başladı. Şimdi sıkışınca, Adalet Bakanlığı UYAP, İçişleri Bakanlığı POL-NET ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın veri sisteminden kayıt topluyoruz diyorlar. Eskiden yok, şimdi var ise bu sistem, platform sayesinde kurduklarını, ondan önce kaç kadının hayatını kaybettiği ile ilgilenmediklerini de kabul edip, itiraf etsinler. Ama açıklamaları iyi oldu. Platform bundan sonra kadın cinayetleri ile ilgili gerçekleri her ay bu adreslere soracaktır. Kadın kardeşlerimizin hayatta kaldığını gösterirse bu kayıtlar, en büyük mutluluğu da platforma emek verenler yaşayacaktır. gulsumkav@gmail.com

EMEK Dayanışma Komitesi’nden Greif işçilerine Ziyaret

Greif direnişi patronların bütün saldırılarına rağmen devam ediyor. Bu direnişin toplumun daha geniş kesimlerine yayılabilmesi amacıyla siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri yeni bir komite oluşturuldu. Greif Direnişiyle Dayanışma Komitesi, patronların tüm saldırılarına rağmen direnişten vazgeçmeyen Greif işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdi.

istanbul koray karadere

Esenyurt-Hadımköy’de kurulu olan Greif (Sunjüt) çuval fabrikasında çalışan DİSK Tekstil sendikasına üye işçiler üretimden gelen güçlerini kullanarak fabrikayı 10 Şubat günü işgal ettiler. Yaklaşık 1500 işçinin yıllardır asgari ücretle çalıştığı fabrikada, ana işlerde de dahil olmak üzere 44 farklı taşeron firması bulunmaktadır. Yıllardır düşük ücretlere ve taşerona mahkum edilen işçiler bu kölelik koşullarını kabul etmiyor ve mücadelelerine kararlılıkla devam ediyor. Bu mücadeleye destek olmak , büyütmek için siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri yeni

bir komite oluşturuldu ve Greif işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdi.

demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler işçiler ile dayanışmak için Greif Direnişiyle Dayanışma Komitesi’ni kurdu. Dayanışma KoKomite’den işçilere ziyaret İstanbul Greif İşçileriyle Dayanışma mitesi, nasıl Türkiye’nin bir çok Komitesi, (27 Mart) saat 14.00’da şehrinde meydanları hep birlikte işçilerle bir araya geldi. 40’ı aşkın işgal ettiysek, taşerona ve düşük gündür süren büyük Greif direnişin ücretlere karşı fabrikalarını işgal toplumun daha geniş kesimlerine eden Greif işçileriyle de beraber yayılabilmesi amacıyla oluşturulan olmalı, işgallerine, mücadelelerine yeni komitede siyasi partiler ve de- güç katmaları gerektiğini , işçilerin mokratik kitle örgütleri bir araya yalnız olmadığını, patronlara karşı geldi. verilen savaşın bütün işçilerin savaşı olduğunu belirtti. Greif işçileri yalnız değildir! Greif işçileri direnişlerini kölelik “Herkesi direnişi büyütmeye çağıdüzeni sonlandırılsın diye devam rıyoruz” ettiriyor. En son toplu olarak iş- Komite adına konuşma yapan çileri işten atan patronlara karşı Selçuk Kaygısız: “ Biz kurumlar

olarak dedik ki patrona karşı bir araya gelelim bu direnişi daha da büyütelim. Buradaki kazanım işçi sınıfının bir kazanımı olacak. Buradan tüm halkımızı komiteyi büyütmeye, direnişi büyütmeye çağırıyoruz.” dedi.Bu direnişin daha da toplumsallaşabilmesi için kurulan Greif Direnişiyle Dayanışma Komitesi’nde; Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci İşçi Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Greif İşçileri, Kaldıraç, Mücadele Birliği, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Sosyalist Demokrasi Partisi, Türkiye Komünist Partisi bulunuyor. Komite adına yapılan açıklamada komitenin yeni kurum imzalarına açık olduğu ifade edildi.

Açlık sınırı 1121 lira, biz alıyoruz 850 lira

Şişli Etfal Hastanesi taşeron sağlık çalışanları, DİSK Dev Sağlık-İş Sendikası’nın çağrısıyla (26 Mart) öğle arasında bir araya gelerek taşeron işçisi kardeşlik sofrasını kurdular. İstanbul’da Dev Sağlık-İş Sendikası’na üye sağlık emekçileri, asgari ücrete dikkat çekmek çalıştıkları Şişli Etfal Hastanesi bahçesinde “asgari ücretli sofrası” kurdu. Sağlık emekçilerinin kurduğu sofrada ancak peynir, domates, zeytin ve ekmek yer aldı.“Tanık olduğumuz asgari ücretlinin yoksulluğu ve buna karşı tükenmeyen mücadele azmidir” başlığıyla bir araya gelen işçiler,konuşmaların ardından Şişli Etfal bahçe-

sinde kardeşlik sofrasında yemek yediler. Yapılan konuşmalarda 2013 Aralık ayı itibariyle açlık sınırının 1121 TL, yoksulluksınırının 3544 TL olduğu ülkede, işçilerin 850 TL’lik asgari ücretle yaşamaya çalıştığı ifade edildi.Yaşanan sendika ve toplu sözleşme hak gasplarıyla ilgili de konuşmalar yapılırken, Dev-Sağlık İş’in hazırladığı basın açıklamasında 5 adet öncelikli talep şu şekilde sıralandı: 1-Taşeron sağlık işçileri hastanelerin asli ve sürekli işçileridir, iş güvencesi istiyoruz. 2- Ücretlerimiz açlık sınırının bile altında asgari ücrettir. Bütün işçilerin hakkı olan yıl-

Yaşayacak ücret istiyoruz

Taşeron sistemin bize ge- olan hükümet ve taşeron sistirmiş olduğu kölelik teme getirdiği hiç bir sistemidir.Bunun karfayda hiçbir yarar yok. şılığında emeğimizden Biz bunun mücadelesiçalınmaktadır, emeğini veriyoruz. Bu sistem mizin karşılığını alamilyonları ilgilendiren mamaktayız. Evimize bir sistem. Biz bu sisteekmek götüremez dume karşı ayakta durma ruma geldik. Yaklaşık çabasını veriyoruz ve Erkan Emir 11 senedir iktidarda karşılığını da göreceğiz.

da 2 ikramiye hakkı istiyoruz. 3- Aylık toplu taşıma abonman ücreti kadar yol parası ve İş Kanunu’nda öngörülen yıllık izinlerimizi istiyoruz. 4- SGK kayıtlarımızın gerçek biçimde sağlık işkolundan yapılmasını ve bu yolla gasp edilen sendika hakkımızı istiyoruz. 5-Başta İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurulları olmak üzere yönetimde söz hakkı istiyoruz. Dev-Sağlık-İş Genel Sekreteri Gürsel Kaya ve Dev-Sağlık İş Şişli Etfal İşyeri Temsilcisi Erkan Emir “taşeron sofrası” hakkında Yarın’a konuştular. GÜNCEL

Taşeron, kölelik sistemidir

Arkadaşlarımız açlık sınırının peynirin fiyatı belli” ama bualtında çalıştırılıyorlar. gün geldiğimiz süreçİstatistiklere göre “Aite o ekmeğe, peynire lelerin açlık sınırı 1264 ulaşma sıkıntısını yaliradır”. Ama bizim arşıyoruz. Kocaman bikadaşlarımızı 864 liraya nalar yapıyorsunuz,beş çalıştırılıyor. Evlerine kişinin işini iki insana ekmek götüremiyorlar. yaptırarak aslında işçiÇalışma Bakanı diyor leri kaybetmiş oluyorgürsal kaya ki “ekmeğin fiyatı belli, sunuz.


EKONOMI

11

2 Nisan 2014

Borsa yasağı düşüşle karşıladı

Gün Çağ Aydın

PRiZMA

Taşeronun karşısındaki duvar: Greif Direnişi Greif fabrikasında çalışan işçiler taşerona ve kölelik düzenine karşı kararlı bir direniş sürdürüyor. Bu kararlı direniş karşısında ise Greif ’in patronları işçileri yıldırmak için elinden geleni yapıyor. İşçilerin direnişi 50’li günlerine varmışken bir Amerikan tekeli olan Greif ’in patronları ise kendi cephelerinden uzun bir bekleyişi sürdürdü. Herhangi bir fabrikada 1 saat bile üretimin aksamasına tahammül edilemezken Greif patronları bunca haftadır işçilerin taleplerini görmezden gelebildi. Her işçi direnişinde olduğu gibi bu direnişte de patron yoğun bir şekilde yıldırma politikalarına başvuruyor. İşçilerin direnişi dört bir yandan kuşatılmaya çalışılıyor. Bu kuşatma direnişçi işçiler tarafından aşılmaya çalışılıyor. Greif fabrikasında 44 taşeron firmanın bulunduğunu biliyor muydunuz? Greif fabrikasında taşerona bağlı işçilerin açlık sınırının altına ücretlerle çalıştığını biliyor muydunuz? İşçiler direnişlerine yaşanabilir bir ücret ve taşeronun kaldırılması talebiyle başladı. DİSK Tekstil ise işçilerin bu direnişi karşısında aklın almayacağı tavırlar içerisine girdi ve direnişçi işçileri Greif patronlarına karşı yürütülen mücadelede yalnız bıraktı. Bundan güç bulan patron ise işçilerin moral ve motivasyonlarını geriletecek müdahalelerde bulundu. Taşeron patronları, yılgın işçiler, polisler, TOMA’lar fabrika önüne yığıldılar ve fabrikada yürütülen işgali kırmak için korkutma politikası izlediler. Sendikanın yalnızlaştırması ve patronun bu tutumları karşısında Greif direnişi geriler mi? Cevap veriyorum: ASLA! Greif işçilerinin mücadelesi son dönemin sınıf mücadelesinde önemli bir yer tutmaktadır. Hükümetin, emekçilerin kıdem tazminatı hakkına göz dikmesine karşı yıkılmaz bir kaledir Greif direnişi. İşçi sınıfına güvencesizlik getiren, iş güvenliğinden yoksun çalışma şartlarını dayatan, uzun vadede sınıfı yoksulluğa ve açlığa mahkum eden taşeron sistemi karşısında parlayan bir yıldızdır Greif direnişi. İşini kaybetme korkusuna mahkum edilen emekçilerin korkularının yersiz olduğunu ortaya koyan meşru mücadele çizgisidir Greif direnişi. Bir avuç sömürücü azınlık karşısında bileği kuvvetli sanayi işçilerinin dayanışmasının adıdır Greif direnişi. Hal böyleyken; bu günden duyuralım. Patron ya da kolluk kuvvetleri Greif direnişini şiddetle bastırmaya yönelik bir tutum içerisine girmeyi aklının ucundan bile geçirmesin. Her zaman sınıf mücadelesinin sıra neferi olanlar bu direnişi yalnız bırakmayacak. Direnişçi işçiler tarihsel sorumluluklarını yerine getiriyor. Devrimciler bir araya geldi ve tarihsel sorumluluklarını yerine getiriyor. Peki ya sendikalar ne yapacak? İki yol var sendikaların önünde. Ya bu direniş desteklenecek ya da direnişe gölge olunmayacak. 1 Mayıslarda devletin yasakçı tutumuna karşı Taksim’i işgal mücadelesine öncülük eden sendikalar! Greif direnişinin yanında yer almanın tam zamanıdır. Patrona ve taşeron sitemine karşı kazanılmış bir zaferin yanında yer alan sendikalar 1 Mayıs’ta daha büyük bir zafere imza atabilirler. Greif direnişine sahip çıkmak, Taksim Meydanı’na çıkan her sokakta dövüşmeye benzer. Taksim’e çıkabilmek için de o sokaklarda dövüşmekten başka bir seçenek yoktur. Greif direnişine sahip çıkmak TARİŞ’i, Yeni Çeltek’i, TEKEL’i yeniden yaşatmaya benzer. Başta DİSK olmak üzere tüm sınıf mücadelesinin gerçek sendikaları haydi Greif direnişine sahip çıkalım. Patronun suratına öyle bir tokat atalım ki, sınıf dayanışması onların rüyalarını karabasanlara çevirsin. Greif direnişini ya kazanalım, Ya da kazanalım. guncagaydin@hotmail.com

İstanbul’da yaşamak zorlaşıyor

İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul’da 2014 Mart ayında perakende fiyatların % 0.99, toptan fiyatların ise % 1.42 oranında arttığını açıkladı. İTO’nun 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi Mart 2014 ayı itibariyle yıllık ortalama % 8.01’e, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yıllık ortalama % 7.72’ye yükseldi. Perakende fiyatlarda % 8.20, toptan fiyatlar ise % 12.68 arttı. EKONOMİ

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın Youtube yasağını açıklamasının ardından “iyiye giden” borsa gerçek yüzünü gösterdi. Borsa yasağın geldiği günü eksiyle kapadı. Yasaktan sadece borsa değil döviz de etkilendi. Sıcak para girişi olsa da dolar yükselişine devam etti, euro da 3 liranın üzerine çıktı. ekonomi oğuzhan özkan

Twitter yasağından sonra Youtube’unda yasaklanması ekonomiyi de etkiledi. Youtube’un yasaklanması sonrası dolar yükselişe geçti, borsa geriledi. TİB kararı sonucu Youtube’un kapatılmasıyla dolar 2,1860 lirayı gördü. Youtube yasağına kadar borsa normal seyrinde devam ederken, yasağın gelmesiyle siyasi tansiyonun artacağı sebebiyle borsa günü ekside kapadı. Doların yükselişini engellemek için yasak öncesi girilen sıcak para yeterli olmadı. Yasak geldi borsa düştü Banka hisselerine gelen alımlarla hızla yükselişe geçen borsa, Tele-

komünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından Youtube’un yasaklandığının açıklanmasına kadar artıda hareket etti. Önceki kazanımlarını gün içinde koruyan hisse senetleri Youtube internet sitesine erişimin engellenmesi kararının ardından siyasi tansiyonun yükseleceği endişeleriyle günü yüzde 1.01 ekside kapattı. Düşüşe geçen borsayı değerlendiren menkul kıymetler araştırma yetkilisi, ““Twitter’dan sonra en önemli sosyal medya kanallarından biri olan Youtube’un kapatılacağı haberi, siyasi tansiyonun yeniden yükselebileceği algısı yarattı” dedi. Youtube’un yasaklanmasına kadar 68,149 puana yükselen borsa

endeksi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın Youtube’u kapatma kararının ardından eksiye geçerek 67,048 puandan kapandı. Borsa endeksinin bu kadar kırılgan olduğu dönemlerde borsanın geleceğini tahmin etmek güç. Bankacılık hisselerinden oluşan mali endeks de günü yüzde 0.89 gerileme ile kapattı. Sıcak para da kar etmedi Youtube yasağı borsanın yanı sıra döviz piyasalarına da yansıdı. Sıcak para girişleriyle dolar karşısında son bir aylık dönemin en yükseğine çıkan lira, Youtube yasağının ardından gerilemeye başladı. Telekomünikasyon İleti-

şim Başkanlığı’nın Youtube’a idari tedbir uygulandığını açıklaması ardından dolar yeniden yükseldi. Youtube’un yasaklandığı güne 2,19 lira düzeyinden başlayan dolar, sıcak para girişleriyle Mart ayının en düşüğü olan 2,17 düzeyine kadar geriledi. Youtube yasaklama kararı öncesi 2,1760 civarında olan dolar/TL, yönünü yukarı çevirerek 2,1860 seviyesine çıktı. 3 liranın altında seyreden Euro ise yeniden bu seviyeyi aşarak 3,0030’a yükseldi. Sıcak para girişleriyle yüzde 11’in altına gerileyen devletin tahvilleri gösterge faizi de, yasağın ardından yüzde 10.99 ile yeniden yüzde 11 sınırına dayandı.

Türkiye kırılgan durumda Moody’s’in geçen hafta 10 Türk bankasını izlemeye aldığını duyurmasının, bu hafta da “siyasi çalkantıların Türkiye’nin kırılganlığını arttırdığı açıklamasının ardından Fitch de Türk şirketlerinin durumu için uyarı yaptı. Fitch “Türk şirketleri en kırılgan durumda” görüşünü savundu. Fitch raporunda, Türkiye’deki birçok şirketin TL gelirlerine karşılık dolarla borçlandığını belirtti. Raporda ayrıca, ekonomideki yavaşlama ve şirketlerin borcunun sermayeye olan oranının bir buçuk kat artabileceğine de işaret edildi.

Bakan yalanladı Mehmet Şimşek, “Devletin net döviz fazlası var, yaklaşık 190 milyar doların üzerinde döviz fazlası var. 174 milyar dolarlık döviz pozisyon açığı var. Bu döviz açık pozisyonunun sadece 18 milyar doları kısa vadeli. Genel anlamda ben döviz borcu olan şirketlerin döviz geliri olduğu kanısındayım ve Türkiye’nin ekonomisi dışarıdan göründüğü kadar kırılgan değil” dedi. Şimşek, siyasi belirsizliklerin seçimler sonrası değişeceğini, durumun da iyiye gideceğine inandığını belirtti. EKONOMİ

Kredi riski kırmızı seviyede

TÜİK: Ekonomi %4 büyüdü Türkiye ekonomisi 2013 yılının son çeyreğinde yüzde 4,4 büyüdü; böylece yıllık büyüme yüzde 4 düzeyinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre 2013 yılında büyümenin lokomotifi bankalar oldu. Ağırlığını bankaların oluşturduğu mali aracı kuruluşlar, 2013 yılında yüzde 9,8 büyüdü. Finans tarafındaki yüksek büyümeye karşılık üretimde büyüme düşük düzeylerde gerçekleşti. İmalat sanayiinde 2003 yılındaki büyüme, yüzde 3.8 ile ortalama büyümenin altında kaldı. Bu gelişmeler sonucunda, Türkiye’de kişi başına yıllık gelir 2013 yılında cari fiyatlarla 20 bin 531 TL oldu. Böylece, 2013 yılı döviz kurlarına göre kişi başına gelir dolar bazında da 10 bin 782 dolara çıktı. Buna karşılık, güncel döviz kurları ile kişi başına gelir 9 bin 500 dolar düzeylerine kadar geriledi. Dış ticaretin büyüme üzerindeki net etkisi ise negatif oldu. İhracattaki artış yalnızca yüzde 0.1 düzeyinde kalırken, ithalat yüzde 8.5 yükseldi. EKONOMİ

Kredi derecelendirmesi yapan Dun & Brads Türkiye, 12 bölgede 81 ilde 80 binden fazla şirketin kredi riskini değerlendirdi. 2013 son çeyreğini değerlendirildi. Bölge, il ve sektör bazında yapılan araştırmaya göre Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin riskinde beklenmeyen sertlikte bir artış ortaya çıktı. Kredi riski en düşük iller Karaman, Bolu, Edirne, Kırşehir, Yozgat ve Kastamonu oldu. Kredi riski en yüksek iller ise Adıyaman, Burdur, Batman, Çanakkale, Düzce, Erzincan ve Van oldu.

D&B Türkiye Danışma Kurulu Başkanı, Türkiye geneline bakıldığında, 2013’ün son çeyreğinde kredi riskinin büyük oranda arttığını ve beklenmeyen sertlikte bir riskin ortaya çıktığını belirtti. Artışın beklendiğini fakat bu derece sert bir artışın beklenmediğini de vurguladı. Türkiye’nin Kredi Risk Haritası’na göre şirketlerin riski yüzde 1,8’lik artışla kırmızı alarm seviyesine ulaştı. Sonuçlar, TÜİK tarafından hazırlanan Sektörel Güven Endeksleri ile tam uyum içerisinde. EKONOMİ


Berkin eyleminde öğretmene sürgün

EGITIM Gençler Mahir’in mücadelesini devam ettiriyor (

12

2 Nisan 2014

Gezi eylemlerinin ardından öğrencilere baskılar arttı, farklı düşünen öğrenciler ötekileştirilmeye çalışıldı. Öğrencilerin hemen hemen her eylemine soruşturulmalar açıldı. Tam da Kızıldere katliamın yaşandığı tarihte, Mahirlerden öğrendikleri mücadeleyi aynı kararlılıkla sürdürmek isteyen öğrenciler pek çok ilde Mahirleri anma programları düzenledi.

Adana’da, İsmail Kulak Anadolu Lisesi’nde okuyan 7 öğrenci, geçen 12 Mart’ta teneffüs sırasında Berkin Elvan için sessiz oturma eylemi yaptı. Berkin Elvan için sessiz oturma eylemi yapan öğrencilere sahip çıkan 28 yıllık coğrafya öğretmeni Faruk Ağaç, Adana Valiliği’nin oluruyla merkeze 100 kilometre uzaktaki Aladağ İlçesi’ne gönderildi. Milli Eğitim Müdürü, Faruk Ağaç’ın savunmasının alınmasına bile ihtiyaç duymazken Adana Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise öğrencilerine sahip çıkan öğretmenin sürülmesiyle ilgili açıklama yapmadı.. GÜNCEL

Okan Üniversitesi zamlara karşı

eğitim pınar beyer

Okan Üniversitesi Tuzla Kampüsü içinde bulunan amfide saat 12.00 sıralarında toplanan yaklaşık 150 öğrenci, okulun çıkış kapısına kadar yürüdü. Üniversitenin eğitim, ulaşım ve yemek fiyatlarını düşürmesini talep eden öğrenciler adına konuşan Cüneyt Tekin, “Bu dönem sonuna kadar yapılan ödemelerde ciddi bir zam oranı bize söylendi. Yüzde 12,5 gibisinden bir zam. Biz bunu araştırdığımızda, aslında bu yapılan zam oranının çok da uygun olmadığını gördük. Hem kendi açımızdan hem yasal çerçeve açısından” diyerek fiyatların düşürülmesi gerektiğini belirtti. GÜNCEL

Darbe karşıtı 25 öğrenciye ihraç

Mısır’ın başkenti Kahire’deki Ezher Üniversitesi, üniversite Rektörü Usame el-Abd imzasıyla darbe karşıtı 25 öğrenciyi okuldan ihraç etme kararı aldı. Geçen şubat ayında üniversiteler kanununda yapılan değişikliğe göre, üniversite rektörüne öğrencileri okuldan atma yetkisi verilmişti. Yapılan değişiklikle, okuldan ihraç edilen öğrencilerin, Mısır’daki diğer üniversitelerde öğrenimlerini devam ettirmeleri de engellenmişti. Mısır yasalarına göre, okuldan ihraç edilen öğrenciler bu karara mahkemeye müracaat ederek itiraz edebiliyor. GÜNCEL

Rektörden AKP güzellemeleri

Yandaşlıkta sınır tanımamasıyla bilinen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, seçim sonuçlarına ilişkin, “İktidar partisinin eğitim, sağlık, ulaşım konularındaki yatırımlarla birlikte siyasal alandaki başarısında en önemli etken, ekonomik alandaki başarıdır” değerlendirmesinde bulundu. Adı hırsızlık ve yolsuzlukla bir anılan AKP hükümetinin ekonomi politikalarını öven Bulut, gelişmiş dünya ekonomilerinin durduğunu Türkiye’nin ise siyasal istikrar sayesinde %4 büyüme gösterdiğini savundu. GÜNCEL

Gezi’de hayatını kaybeden 8 gencin de unutulmadığı eylemler, “Kızıldere’den Gezi’ye Mahirlerin yolunda yürüyoruz” sloganıyla pek çok ilde gerçekleştirildi. Gezi’de de mücadele eden 8 gencin mücadele arkadaşı oldukları, davalarına devam edecekleri vurgulandı.

yız. Toplumun sorunlarından ayrı gayrı ele aldığımız tek bir konu bile yok” dendi. Gençler 1 dakikalık saygı duruşunun ardından katliamda hayatını kaybeden Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Nihat Yılmaz, Ömer Ayna, Cihan Alptekin, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ahmet Atasoy ve Ertan Saruhan’ın isimlerini tek tek haykırarak “yaşıyor” denildi.

da hayatını kaybeden 10 devrim şehidini anmak için toplandı. Kantinde toplanan öğrenciler oradan Hergele Meydanı’na ellerinde dövizlerle ve sloganlarla yürüdü. Hazırladıkları pankartı üniversiteye asan öğrenciler 1 dakikalık saygı duruşunun ardından Mahir Çayan’ın ve mücadelenin önemi anlattı.

den 9 devrim şehidinin döviziyle Adalar’ yürüdü. “ Kızıldereden Gezi’ye Mahirlerin yolundayız” sloganları atan gençler Beyazıt katliaGezi şehitleri de unutulmadı mında hayatını kaybeden 8 genci Bursa’da Çarşamba günü saat de andı. Bütünlüklü mücadelenin Beyazıt katliamı unutulmadı önemi üzerine konuşuldu. Eylem 12.00’de Mediko önünde gerçek- Mücadelenin önemi anlatıldı leştiren eylemde öğrenciler: “Fat- Cuma günü İstanbul Üniversitesi Eskişehir’de Kanatlı önünde topla- “Mahir Hüseyin Ulaş kurtuluşa kasa’dan Gezi’ye Mahirlerin yolunda- saat 14.00’da Kızıldere katliamın- nan halk, ellerinde hayatını kaybe- dar savaş” sloganlarıyla son buldu.

Uludağ hukukçuları adalet istiyor Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, Gemlik’te olan fakültelerinin Görükle’ye taşınması için rektör tarafından verilen sözün tutulmamasını protesto etti. Fakültelerinin anakampüste olmasını isteyen öğrenciler oyalanmaktan bıktıklarını, bu soruna çözüm getirilmesini istediklerini belirttiler. Gemlik’teki Hukuk Fakültesi ziyaretinde öğrencilerin ‘biz anakampüse taşınmasını istiyoruz’ sözlerine, ‘ama

burada deniz var’ diye cevap veren Kamil Dilek’e öğrenciler, Rektörlük binası ile Hukuk Fakültesi binalarının yer değiştirmesi teklif edildi. Rektör Kamil Dilek’in verdiği sözleri tutması ve Hukuk Fakültesi’ni Görükle’ye taşıma kararını uygulanmaması nedeniyle öğrenciler: “Gemlik’te kütüphane yok, amfi yok ‘ama deniz var’ diyen Rektör Kamil Dilek, Rektörlüğü Gemlik’e taşınsın, biz Görükle’ye gelmek istiyoruz” dedi. EĞİTİM

Bir bakana yakışacak laf mı bu Milli Eğitim Bakanı Navi Avcı bilindiği üzre eğitimi kalitelileştirmek, daha nitelikli ve bilimsel eğitim sağlamak amacıyla okularda tablet dağıtıyor. Ancak tablet alabilen öğrenciler ne Twitter ne de Youtube’a girebiliyor. Bu uygulama da akıllara ‘madem inetnete girilemeyecek neden tablet dağıtılıyor?’ sorusunu getiriyor. Bakan Avcı Eskişehirde esnaf ziyareti yaparken bir inernet kafeye girdi. Karşılaştığı öğrenciler Nabi Avcı’ya göre twitter ya da youtube kadar kötü ve zararlı olmayan ‘Kurtlar Vadisi’ dizisini

izliyorlardı. 14-15 yaşlarındaki bir çocuğa: “Hangi okulda okuyorsun?” diye soran Avcı’ya, “Okulu bıraktım” cevabından daha çok Avcı’nın Milli Eğitim Bakanı’na söylenecek laf mı bu?” cevabı dikkat çekti. Öğrencinin hangi şartlar sebebiyle okulu bıraktığı, bırakmasının niçin gerektiği sorularının hiçbirini yöneltmeyen bakan sadece bu durumun kendisine söylenmesinden rahatsız oldu. Bu laf bakana söylenir miydi? Tabet dağıtan, kitap veren, burs sağlayan bir bakan; daha 14 yaşındaki bir çocuğun okula EĞİTİM

Yeditepe Üniversitesine gelme Tayyip Seçim stantı kurmak için Ataşehir’e giden AKP’yi, Yeditepe Üniversitesi önüne stant açınca, öğrenciler protesto etti. Stantın kaldırılmasını isteyen öğrencilere önce AKP’liler şişeyle sardırdı ardından polis kalkanlarıyla sürüdü. Stant buradan kalkmadan dağılmayacaklarını söyleyen öğrenciler barikat kurdu. Polisin TOMA getirerek su sıktı öğrenciler direndi. Yeditepe Üniversitesi’nde akademisyen olan Doç. Dr. Mesut Hakkı Caşın polislere karşı konuşarak “Siz nasıl öğrencilere müdahale edersiniz?” ve öğrencilere ise “Merak etmeyin kılınızı dokundurtmam.” dedi. Araya Ataşehir Belediyesi işçilerinin girmesiyle polisin saldırısı engellendi. Saat 17:00’ye doğru Yeditepe’den polis ve TOMA çekildi ve öğrenciler üniversitelerine girdi. EĞİTİM


13

LISENIN GUNDEMI 2 Nisan 2014

Gelecek hırsızı ÖSYM

Geçen pazar günü üniversiteye geçiş sınavının ilk basamağı olan YGS sınavı yapıldı. Soruların yayınlanmaması öğrencilerin ÖSYM’ye olan güvenini sarstı. ÖSYM’nin her yıl yaptığı skandallara bu yıl da soruların yayınlanmaması eklendi. 2 milyon öğrencinin beklediği 2014 YGS sınav sonuçları sınavdan 6 gün sonra açıklandı.

Başkasının yerine YGS’ ye girdiler Gaziantep’te gerçekleştirilen YGS sırasında, Özmimar Anadolu Lisesi ile Hatice Büyükbeşe ve 25 Aralık ilkokullarında görevli salon sorumluları, yaptıkları kontrolde 3 kişinin sınav belgesi ile kimlik bilgilerinin tutmadığını tespit etti. Polise haber verilmesi üzerine 3 kişi, başkalarının yerine sınava girdikleri iddiasıyla gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Bu tür bilinmeyen ve üstü kapatılan daha kaç skandalın olduğu ise liselilerin merak konusu.EĞİTİM

İSTANBUL Alper akın

Geçen hafta üniversiteye geçiş sınavının ilk basamağı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı yapılmıştı. Ali Demir YGS’ den birkaç gün önce soruların sadece %20’sinin açıklanacağını söylemişti. Buna gerekçe olarak da soru havuzlarının daralmaması gerektiğini söyledi. Öğrencilerin tedirgin oldukları konu ise ÖSYM’nin daha önceki yıllarda yaptığı şifre skandalları ve 200 bine yakın öğrencilerin LYS puanlarının hesaplanmasının unutulması gibi hatalar yapmasıdır. ÖSYM açıkladığı 32 soru dışında soru sızdıranlara yasal işlem başlatacağını ve hapis cezasına çarptırabileceğini açıkladı.

500 puan yapanları gizliyorlar ÖSYM yetkililerinin yaptıkları açıklamaya göre bu sene sınavdan 500 tam puan yapan kişileri doğrudan açıklamayacağını daha sonradan öğrencilere sorulup isteğine göre açıklanacağını söyledi. Soruları yayınlamamasından sonra da 500 tam puan yapmış olanların da açıklanmaması liselilerin güvenini büyük ölçüde sarstı. Öğrenciler ÖSYM’ye güvenmiyor! ÖSYM’nin onca skandallarının yanında bu senede sınav sorularını yayınlamaması öğrencilerin güvenlerini sarstı. Sınav sorularını yayınlanmaması, her fırsatta ÖSYM’ye güvenmediklerini, puan hesaplamalarının doğruluğuna inanmadıklarını söyleyen liselilerin güvensizliğinin nedenini açıklar oldu. Yapılan

bu olay şifreli sınavları ve çalınan sınavları hatırlatarak ÖSYM’nin güvenilir bir kurum olmadığını gösterir oldu. skandallar merak konusu Tek sınavda hayatlarını belirleyecek olan bu sınavın eşit ve adil olmaması öğrencilerin ÖSYM’ye olan güvenlerini sarsmakta. Bu yıl da sınavlarda kopya, sınava telefonla girme gibi olayların yaşanması öğrenciler için büyük önem taşıyan, hayatlarını belirleyen bu sınavın ne kadar önemsendiğini ve ne kadar eşit davrandığını gözler önüne seriyor. Bu yıl ise skandalların neler olacağı öğrencilerin merak konusu. Liseliler ELEMECİ SİSTEM istemiyor Liseliler AKP’nin elemeci sınav sistemi olan YGS’yi istemeyerek sınav-

sız üniversite istiyor. Sınav odaklı ve rekabetçi bu sistem üniversiteyi kazanabilmek için dershaneleri zorunlu kılıyor. Liseliler dershaneleri kapatan AKP hükümetinden bir sonraki adım olarak da okullarda ki eğitimin nitelikli ve bilimsel eğitime dönüştürülmesini istiyorlar. Öğrencilerin 4 yılda aldıkları eğitimi tek sınavda ölçmeye çalışan ve rekabetçi olan bu sisteme liseliler karşı çıkmakta. Daha önceki yıllarda sınav stresi yüzünden hayatını kaybeden öğrenciler, sınava hazırlanmak için dershane parasını çıkartamayıp intihar eden öğrenciler olmuştu. Elemeci, rekabetçi ve sınav odaklı olan bu sistemin daha kaç öğrencinin hayatına mal olacağı ise liselilerin merak konusu.

Adaylar kitapçıklarını görebilecek Her yıl sınava giren aday sayısının giderek artması ÖSYM’nin soru havuzunu gözden geçirmesine sebep oldu. Soru kitapçığının yayınlanmaması yönündeki uygulaması öğrenciler ve veliler tarafından büyük tepki çekerken, kurum buna karşın olarak bir adım attı. Yapılan açıklamaya göre isteyen aday kurumdan randevu alarak şüphe duyduğu sorulara bakabilecek ve soru kitapçığını inceleyebilecek. EĞİTİM

Liseliler Kızıldere anması yaptılar Kızıldere’de THPK-C önderleri Mahir Çayan ve 9 yoldaşı Saffet ALP, Sabahattin Kurt, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Cihan Alptekin ve Ertuğrul Kürkçü’nün 30 Mart 1972’de askerler tarafından köyleri basılmış ve 10 devrimci katledilmişti. Mahir Çayan ve arkadaşlarının amacı yoldaşları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını durdurmak olan bu gencecik devrimciler her birinin adının geçtiği, meydanlardaki “aranıyor” afişlerini umursamaksızın amaçlarına ulaşmak için köye vardılar ve burada operasyon sonucu

askerler tarafından katledildiler. Operasyondan kurtulan tek devrimci Ertuğrul Kürkçü oldu. Kızıldere katliamının 42. Yıl dönümünde Lise-Der, Mahir Çayan ve diğer devrim şehitlerinin katledilişlerini anmak için “Kızıldere’den Gezi’ye Mahirlerin yolunda yürüyoruz” yazılı yaptıkları pankartı İstanbul Teknik Üniversitesi’nin karşısına astılar. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’nde yapılan Kızıldere anmasında “Devrimci yolumuz Çayanların yoludur” sloganları attılar. Üniversitedeki anma, “Faşizme ölüm, tek yol devrim” sloganlarıyla sonlandırıldı. EĞİTİM

ÖSYM gizlilik kararını bozdu

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) , gizlilik kararı bulunan soruların internette paylaşılması konusunda belirlediği sınırları genişletti. Bu çerçevede kurum, bünyesinde kurduğu bir ekiple gizli soruları paylaşan siteleri ve blogları belirleyerek suç duyurusunda bulunmaya devam edecek. Ancak soruların bireysel olarak sosyal medya gibi platformlarda paylaşılması halinde bu paylaşımlar için suç duyurusunda bulunmayacak. Soruların yayınlanmasına karşı bu kadar önlemlerin alınması öğrencilerin güvenini sarsmakta. EĞİTİM

Demokratik lise mümkün! F) şıkkı Sidar Can Kardoğan Dünyada toplumsal muhalefetin esas dinamiğini gençlik oluşturmuştur. Türkiye’de de durum bundan gayrı değildir. Türkiye’de toplumsal muhalefetin gelişmeye başladığı ve bir güç olarak siyaset sahnesine girdiği 68’lerde bu muhalefete gençlik öncülük etmiş, bu tarihsel yükümlülüğü sırtlamıştır. Dünyada kendini savaş karşıtlığı üzerinden var eden 68 hareketi, Türkiye’de anti-emperyalist ve demokrasi mücadelesi üzerine bir hat çizmiştir. Deniz Gezmiş’in öncülüğünde 6. filonun denize dökülmesi, üniversitelerde başlayan demokrasi ve özgürlük mücadelesi

zaman içerisinde geniş toplumsal yığınlara ulaşmış, büyük toplumsal gösterilerin, fabrika işgallerinin, işçi direnişlerinin başlamasının fitilini ateşlemiştir. Toplumsal muhalefetin güçlenmesiyle liseliler de bunun en önemli öznelerinden biri olmuştur. Liseliler, muhalefetin güçlendiği bu dönemlerde kendi problemlerine dair bir mücadele hattı çizmiş ve örgütlenmeye başlamışlardır. Sınavsız üniversite, parasız eğitim, eğitim sistemindeki ırkçı-faşist müfredat ve yasakçı disiplin yönetmeliklerine karşı alanlara çıkmış, devrimci gençlik hareketi içerisinde önemli bir yer tutmuştur. 68’lerden bugüne liselilerin temel mücadele alanlarından biri de demokratik lise mücadelesi olmuştur. Sistemin dayattığı ezberci-faşizan eğitim müfredatı, liselilerin lise yönetimlerinde hiçbir söz hakkı olmaması, liselerin adeta birer kışlaya döndürülmesi ve dev-

rimci, ilerici lise öğrencilerinin siyaset yapmasının yasaklanması ve disiplin cezalarının verilmesi demokratik lise talebinin haklılığını göstermektedir. Demokratik lise mücadelesi veren liseliler üzerindeki baskı AKP hükümetiyle gittikçe artmıştır. AKP hükümeti özellikle Gezi direnişiyle beraber liselilerin büyüyen mücadelesini baskı altına almak için her yolu denemektedir. Gezi direnişinde AKP’nin eğitimde ve memlekette uyguladığı anti-demokratik gerici sisteme karşı meydanları dolduran uzun yıllar sonra liselerinde kitlesel katılımlı boykot örgütleyen, AKP’nin polis şiddetini protesto etmek için siyah giyinme eylemleri yapan liselilere gerici-faşist okul yönetimleri tarafından birçok ilde disiplin cezaları verilmiş birçok demokratik haklarını kullanan liseliler okuldan atılma ve uzaklaştırma cezaları verilmiştir.

Bütün bu baskılara karşı liseliler en iyi cevabı, AKP’nin polisi tarafından kafasına gaz fişeği gelmesi sonucunda katledilen 14 yaşındaki Berkin Elvan’a sahip çıkarak göstermiştir. Berkin Elvan’ın ölüm haberi üzerine aynı gün başta İstanbul’da olmak üzere birçok ilde dersler boykot edilmiş, okul bahçelerinde oturma eylemleri yapılarak liselilerin mücadelesinin baskılanamayacağı ortaya çıkmıştır. Berkin’in cenazesinde sokağa çıkanların önemli bir kısmını onun sıra arkadaşları olan liseliler oluşturuyordu. Gezi direnişinde barikatın en önünde yer almış liseliler AKP karşıtı mücadelenin en önemli öznelerindendir. Liseliler, nasıl ki Gezi direnişinde liselerini boykot ettiyse, Berkin için her liseyi eylem alanına çevirdiyse; AKP’ye de memleketin her köşesini dar edecektir.

Bluetooth’la kopya skandalı Pazar günü gerçekleşen YGS sınavında, Antalya Melahat Faraçlar İlk Okulu’nda, iki aday üzerin­de türbanla gizlenen Bluetooth çıktı. Salon görevlileri şüphelendikleri iki türbanlı adayın kulaklarını açmalarını istediler, ısrarlar sonucunda kulakları açılan iki kız öğrencide Bluetooth yakalandı. Bluetooth’la kopya çeken bu iki öğrenci hakkında tutanak tutuldu. Gerekirse savcılığa suç duyurunda bulunacağını söyleyen veli, “Bu sınavlarda bir dakikanın dahi çocuklarımız için hayati bir önemi vardır. Bu nedenle çocuklarımız fazlasıyla mağdur edildi. Hem süreleri çalındı, hem de sınavın şaibesi ile ilgili kuşku ve kaygıları arttığı için bir kez daha mağdur edildiler” dedi. EĞİTİM


FORUMLAR

14

2 Nisan 2014

Forumlar parklara geri dönüyor

Gezi direnişinin devamı niteliğindeki forumlar her hafta toplanmaya, buradan sesini yükseltmeye devam ediyor. Geçen yıl yaz aylarında parklarda toplanan forumlar kışın gelmesiyle birlikte kapalı mekanlara çekilmişlerdi. Şimdi hava sıcaklıklarının artması üzerine forumlar son olarak yaptıkları toplantılarda parklara geri dönmeyi düşünüyor.

Ethem için adalet için 7 Nisan’da Ankara’ya Ankara Forumları önceki duruşmalarda bir çok hukuksuzluğun yaşandığı Ethem Sarısülük’ün katili polis Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı davaya halkı sahip çıkmaya çağırıyor. Bilindiği üzere Ethem’in katili Ahmet Şahbaz tutuksuz yargılanırken Şanlıurfa’da görevine devam ediyor. Forumlar, “Ethem için, adalet için. Onların çocukları çalıyor, bizim çocuklarımız ölüyor. Ethem’in katillerinin peşindeyiz, bu dava bizim! 7 Nisan Pazartesi, saat 09.00’da Ankara Adliyesi önünde buluşuyoruz” diye çağrı yaparak Ethem’in katillerinin peşlerinde her daim olacaklarını vurguladı. GÜNCEL

Yurttaş gazetecilerinin haber ağı yayında

forumlar rıfat çapar

Haziran ayında Türkiye’yi kasıp kavuran, uzun süredir ülkenin siyasetinde belirleyici bir özelliğe sahip Gezi Direnişi gerek etkisiyle, gerekse de forumlar aracılığıyla varlığını sürdürüyor. Gezi Parkı’na sahip çıkılmasıyla başlayan direniş ülke çapında siyasi bir harekete, bir halk hareketine dönüştü. Direniş boyunca atılan sloganlardan biri olan “Her yer Taksim, her yer direniş” sözü varlığını her yerde göstermeye devam ediyor. Forumlar parklarda başladı İlk kez Gezi Parkı’nda yapılan forum-

lar hükümetin Gezi parkını işgali sonucunda kendine yer aramaya başladı. Her mahalle önce kendine bir park belirledi ve her akşam bu parklarda forumlar düzenledi. İnsanlar seslerini bu parklarda duyurmaya devam etti. Gezi’de ortaya çıkan tartışma kültürü parklarda toplanan forumlarda varlığını sürdürdü. Kışın etkisini göstermesiyle birlikte forumlar parklardan kapalı alanlara geçti.

tartışmalar sonucunda kararlar çıkıyor ve hemen ardından bu kararlar hayata geçiriliyor. Şimdilerde forumlarda konuşulan konulardan biri de forumların artık parklarda devam etmesi. Bu forumlardan Kadıköy Yoğurtçu Forumu son yaptığı toplantıda, Yoğurtçu Parkı’na dönmeyi düşünüyor. Çünkü havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte parklar daha cazip hale geliyor ve insanlar kapalı mekandan çok parkları daha çok tercih ediyor. Kapalı mekanlardan parklara dönüş Bunun yanında parklarda toplantılar İstanbul, Bursa, İzmir, Eskişehir, dışında çalışma yürüten gruplar oluşAnkara’da forumlar toplantılarını turuluyor ve etkinlikler de açık alanda her hafta yapmaya devam ediyor. Bu daha çok hayat buluyor. Yaz aylarında toplantılarda yapılan konuşmalar ve başlayan forumlar yine yazın gelme-

siyle birlikte parklara doğru geçişin de hazırlığını yapıyor. Halk forumlarda sesini yükseltmeye devam edecek Öte yandan ülkenin siyasi gündemi üzerine tartışmaya ve fikir yürütmeye sahne olan forumlar attığı birçok emin adımla siyasetin odak noktalarından birini oluşturuyor. Son zamanlarda ortaya çıkan hükümetin yolsuzlukları, anti demokratik bir yönetim anlayışının sürmesi alternatif hareketleri ihtiyaç kılıyor. Yerel seçimlerin geride kaldığı bu günlerde ülkenin geleceğine ilişkin halkın sözünü söylemesi forumları daha önemli kılıyor.

Acıbadem’de mücadeleye devam

Acıbadem Dayanışması, Kız İmam Hatip Lisesi için yurt yapılmak üzere yıkılma kararı alınmasına karşı mücadelesini sürdürüyor. İstanbul’un Acıbadem semtinde yer alan Ahmet Sani Gezici Lisesi’nin dönem başından beri Fikirtepe’ye taşınmak istenmesi, yerine kız imam hatip lisesi öğrencileri için yurt ve “sosyal donatılar” inşa edilmesine karşı Acıbadem Dayanışması direnişine devam ediyor. Acıbademliler bir basın açıklaması yaparak, öğrencilerin, kentsel dönüşüm çalışmaları nedeniyle “hayalet şehre dönüşen” Fikirtepe’de başka bir okula taşınmasına ve okullarının dönüştürülmesine tepki gösterdi, direnişlerine devam edeceklerini belirtti. Basın açıklamasında, “Valilik Ahmet Sani Gezici Lisesi’nin yıkma ve imam hatip kız yurdu yapma kararıyla, mahalle halkına ”çocuklarınızı ya özel okula, ya da imam

hatibe göndereceksiniz demek istiyor. Diğer bir deyişle özel okul parası olmayan ailelerin çocukları imam hatibe gitmek zorundadır diyorlar. Biz bunun 4 + 4 + 4 denen ucube eğitim sistemiyle başlayan ve toplumu dönüştürme, dinselleştirme projesinin bir parçası olduğunu biliyoruz ve buna razı olmayacağımızı ilan etmek istiyoruz. Okulumuzun taşınma kararının durdurulmasını, bunun yanında mahallemize laik eğitim veren kızların erkeklerin birlikte gidebileceği bir lise (Anadolu ya da düz) daha yapılmasını talep ediyoruz. Sekiz aydır sürdürdüğümüz mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi, okulumuzun yıkılması kararı durdurulana ve mahallemizde laik eğitim veren yeni bir lise yapılana kadar yargı yoluyla ve tüm yasal haklarımızı kullanarak mücadelemize devam edeceğimizi ilan ediyoruz” ifadeleri yer aldı. GÜNCEL

Dokuz8haber yerel seçimler özel yayınıyla yayın hayatına başladı. “Yurttaş odaklı, çok paydaşlı haber ağı platformu” olarak lanse edilen dokuz8haber halk haberciliği yapmayı hedefliyor. Seçim özel yayını İstanbul’da bulunan Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nde, Ankara’da ise Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi’nde gerçekleşen dokuz8haber’i oluşturan bileşenler şunlar: Ayağa Kalk Taksim, Demokrat Haber, Emek Dünyası, Gezi Postası, Haber Vesaire, Jiyan, muhimhadiseler.org, Naber Medya, Park Gazetesi, Ötekilerin Postası ve dokuz8Ankara grubu. GÜNCEL

Adalar Savunması’ndan seçim uyarısı

Karadeniz dereleri, Marmara Ege denizleri ve adalarını yolsuzluk ve talan kıskacından savunmak için kurulan ‘Adalar Savunması’, seçimlerden hemen önce bildiri yayınladı, Adalar Savunması, belediye başkan adaylarının ‘çılgın’ seçim vaatlerinin, kentleri nasıl birer beton yığını haline çevirdiğine işaret etti. AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kadir Topbaş ve AKP Adalar Belediye Başkan adayı Coşkun Özden’in, 4 adaya 4 tane olmak üzere İstanbul’a vaat ettikleri toplam 10 marinaya dikkat çeken Adalar Savunması, marinaların halka değil, sermayeye yarayacağını belirtti. GÜNCEL

İzmir forumları taleplerini açıkladı İzmir Halk Forumları, yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiğine yönelik tespitlerde bulundu. Halk Forumları, AKP’nin halka yönelik saldırılarının arttığı, yolsuzlukların ve ahlaksızlıkların tek tek ortaya çıktığı bir dönemde seçime girildiğini belirterek, taleplerinin arkasında olacağını ve takip edeceğini duyurdu. İzmir Halk Forumları’nın taleplerini paylaştığı yazıda” Halkın

kendi kendini yönettiği, kendi kararlarını kendi aldığı bir yerel yönetim modeli oluşturulmalıdır. Halkı yönetime katmak için mekanizmalar üretilmeli, var olan mekanizmalar işlevli hale getirilmelidir. Gezi direnişinin ardından şekillenen “Halk Forumları” örnek alınarak, doğrudan demokrasi yöntemleriyle halkın kendi kararlarını alması sağlanmalıdır” gibi talepler yer aldı. GÜNCEL

Heybeliada Forumu’ndan ‘Emek’ için çağrı

Heybeliada Forumu, yıkılmaya çalışılan Emek Sineması için sosyal medya hesaplarından 5 Nisan Cumartesi saat 17:30’da Yeşilçam Sokak önüne çağrı yapıyor. Emek Sineması’nın bir bildirisini yayınlayarak, halkı tarihi sinemayı savunmaya çağıran Heybeliada Forumu, çağrılarını bildiriden şu ifadelerle bitiriyor; “Emek’in kapıları tekrar Yeşilçam Sokak’a açılana kadar; sokaklar, meydanlar, şehirler sermayenin değil, bizim olana kadar durmadan bağıracağız: “Mücadeleye devam!”. Emek bizim İstanbul bizim. Emek sermayeyle uzlaşmayacak” GÜNCEL


DUNYA

15

2 Nisan 2014

Hükümet yasaklıyor Dünya itiraz ediyor

Dünya Turu

Nijerya

Dehşet ormanı

Türkiye’de hükümet Twitter’dan sonra Youtube’u da yasakladı. Youtube’un yasaklanması dünya basınında geniş yer bulurken, ABD ve AB’den yasağa karşı tepkiler gecikmedi. Uluslararası örgütler ve ülkeler çağrılarında, yasakların insan haklarıyla örtüşmediğini, bir an önce Twitter’a ve Youtube’a konulan yasağın kaldırılmasını istediler.

Dünya oğuzhan özkan

Twitter’ın yasaklanmasına olan tepkiler daha dinmemişken, Türkiye’de hükümet, Youtube’da Suriye ile savaş çıkarma planlarının konuşulduğu ses kayıtlarının yayınlanmasının hemen ardından TİB aracılığıyla Youtuba’da erişimi engelledi. Youtube’un kapatılması, dünya basınında önemli gelişme olarak son dakika haberi şeklinde verilirken, ülkeler nezdinde de tepki topladı. ABD, basın toplantısında Twitter ile ilgili söylemlerini yenilerken, AB “Daha nereye varacak” sorusunu sordu. Engelleme kaldırılsın ABD Dışişleri Basın Sözcüsü Marie Harf, basın toplantısında Youtube veTwitter’a olan yasağın kaldırılma-

sı çağrısını yenilediklerini belirterek, “Yetkililerimiz ve Türk yetkililer, Türkiye’nin yeni internet yasası, Twitter’in kapatılması sorunlarını görüştü ve internet özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği ve internet yönetimi konusunda ABD’nin görüşlerini paylaştı. Türk hükümetinin, Twitter ve şimdi de Youtube ile internet yasası konusundaki adımlarına yönelik çok ciddi kaygılarımızı gerek bu toplantılarda, gerekse büyükelçimiz aracılığıyla iletiyoruz” dedi.

ve üzücü bir başka adım daha” di- yasadışı bir durum gerçekleşmiş yerek tepkisini dile getirdi. olabilir diye milyonlarca kullanıcıyı cezalandırmanın ölçüsüz bir tepki Sözlerini yenilediler olduğunu belirtti. BM sözcü yardımcısı Farhan Haq, Avrupa Güvenlik ve İşbirliTwitter’dan sonra YouTube’a eri- ği Teşkilatı yaptığı açıklamayla, şimin engellenmesiyle ilgili daha Türkiye’den sosyal medyaya uyguönce BM Cenevre Ofisi’nin yap- lanan sansürün kaldırılmasını istetığı açıklamanın geçerli olacağını, di. Açıklamada ise yasaklara atıfta daha fazla bir yorum yapamaya- bulunarak bu tür bir tutumun cağını söyledi. Daha önce yapılan demokrasilerde kabul edilemez olaçıklamada BM, Türkiye’yi Twitter duğunu ve uluslararası standartları erişimine yönelik engellemeleri kal- ihlâl ettiği belirttldi. dırmaya çağırmış ve bu yasaklama kararının Türkiye’nin uluslararası Ses kaydı çıktı, yasakladılar “Nereye varacak?” insan hakları yükümlülüklerine uy- Dünya basını ise Youtube’un kapaAB Genişleme sorumlusu Stefan mayabileceğini ifade etmişti. tılmasını son dakika gelişmesi olaFüle attığı Türkçe mesajla “Twitter, rak verdiler ve ses kaydını kendi dilYouTube, Türkiye bu nereye vara- Yasaklama ihlaldir lerine çevirerek paylaştılar. Ajanslar, cak? Bilgi paylaşma özgürlüğüne Almanya hükümeti, Türkiye’nin Youtube’un kapatılmasının, Suriye saygı gösterilmeli, kısıtlama ölçülü Youtube kapatmasını eleştirdi. Al- ile ilgili çıkan ses kaydından sonra olmalı” dedi. AB’nin Dijital Strateji manya Dışişleri Bakanlığı’ndan olmasına ise vurgu yaparak çok koSorumlusu ise “Türkiye’den vahim yapılan açıklamada, tek bir vakada nuşulacağına dikkat çektiler.

Suriye’den BM’ye şikayet Suriye, Türkiye’yi El Nusra örgütü dahil olmak üzere ülkenin kuzeyindeki silahlı gruplara askeri destekle suçladı. BM’ye Türkiye ve İsrail ile ilgili yedi resmi mektup iletildiği bildirildi. Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar El Caferi, Türkiye’nin Suriye’deki silahlı grupların eylemlerine askeri destek verdiğini söyledi. El Caferi, düzenlediği basın toplantısında İsrail’in de ateşkes bölgesi ve civarında silahlı gruplara destek ve kolaylık sağladığını söyledi. El Caferi, BM’ye Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ve İsrail’in de ateşkes bölgesi ve civarında bulundukları ihlaller konusuna ye-

di resmi mektupla dikkat çektiğini belirtti. Türkiye ve İsrail arasında işbirliği Türkiye’nin şu ana kadar silahlı grupların saldırılarına askeri destek verdiğini belirten Caferi; Türk ordusunun ilk kez aleni olarak silahlı gruplara destek sağladığına dikkat çekti. Caferi, Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve silahlı gruplar arasında koordinasyon ve işbirliği bulunduğunu belirtti. Caferi, mektupta üç yıl boyunca Türkiye hükümetinin ihlal ve eylemleri konusunda kanıtlanmış ayrıntılı bilgi verdiğine dikkat çekti. DÜNYA

ra yardım çalışmalarını koordine etme talimatı verdi. Seattle Valisi, “Toprak kaymasıyla dağ ikiye ayrıldı, bir yarısı eteklerindeki kasabanın üzerine çöktü. Kayan toprağın önündeki hiçbir şey ayakta kalamadı. Acı verici bir yıkım” dedi. Bölgedeki yetkililer ise felakette kayıp sayısının 176 olduğunu, felaket sonucu 30 evin yıkıldığını, kasabanın yarısının kayıp olduğunu belirtti. Yakın bir dönemde yapılan sayımda kasabanın nüfusu 180 kişi olarak açıklanmıştı. DÜNYA

Filipinler

Barış antlaşması

Filipinler’de 40 yılda 120 bin kişinin yaşamına ve 2 milyon insanın göç etmesine neden olan iç savaşa son vermeyi hedefleyen barış anlaşması imzalandı. Malezya’nın arabuluculuğu ile 2011’de masaya oturan hükümet ile bağımsızlık için savaşan Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin imzaladığı anlaşma, Müslümanların kontrolündeki Bangsamoro bölgesinin yetkilerini arttırmayı öngörüyor. Anlaşmaya göre özerkliğin genişletilmesi için 15 üyeli bir komisyon’un hazırlayacağı yasa tasarısı önce Kongre, ardından bölgede referanduma sunulacak. 2016’ya kadar kendi bütçe ve savunma gücüne sahip yeni özerk hükümet kurulacak. Ebu Seyyaf Örgütü’nün anlaşmaya karşı olması çatışmaların süreceğine işaret ediyor. DÜNYA

Mısır

El-Sisi aday

Heyelan faciası

ABD’nin Washington eyaletinde meydana gelen toprak kayması bir kasabayı yuttu. Seattle kentinin kuzeyindeki Oso kasabasını vuran felakette 14 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer 176 kişiden haber alınamadığını, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini belirttiler. Kasabanın üzerinde 54 metrelik bir çamur tabakası oluşturan felaketten sağ kurtulan olma olasılığı çok az görülüyor. ABD Başkanı Obama Washington eyaletinde olağanüstü hal ilan ederken, federal kurumla-

Nijerya’da ormanlık alanda bir mağarada 20’de fazla kişinin çürümeye yüz tutmuş cesetleri ve levhalara zincirlenmiş 10 kişi bulundu. Emniyet görevlisi Muhammed İndibawa, “Korkunç keşif üzerine tüm ormanının araştırıldığını, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını, 5’i polis ve güvenlik görevlisi olmak üzere tutuklananların olduğunu” söyledi. Bölge polis tarafından abluka altına alındı. Bölgede parçalanmış ve çürümeye yüz tutmuş 20’den fazla kişinin cesetlerinin yanı sıra tamamlanmamış binalarda zincirlenmiş, insanlık dışı koşullarda en az 10 kişinin bulunduğu kaydedildi. Kurtarılanlardan bilinci yerine gelen ve aşırı zayıf düşen bir kişinin “insanlık dışı muameleyi anlattığı ve kendilerine haftada bir kez yemek verildiğini söylediği” belirtildi. DÜNYA

Uyarı grevi Almanya’nın bazı eyaletlerinde başta otobüs şoförleri ve vatmanlar olmak üzere kamu çalışanları greve gitti. Otobüsler ve metro trenleri gece saat 3.00’ten itibaren garajlardan çıkmadı. Hizmet çalışanları sendikası Verdi’nin açıklamasına göre sadece kimi özel otobüs hatları çalışıyor. Diğer eyaletlerde de toplu ulaşım çalışanlarına iş bırakma çağrısı yapıldı. Bavyera ve Baden-Württemberg’de de belediye, kreş, iş ve işçi bulma kurumları, vatandaşlık daireleri ve bankalarda uyarı grevine gidilmesi

planlanıyor. Ayrıca Verdi, havalimanlarında da uyarı grevine giderek işverenler üzerindeki baskıyı artırmayı hedefliyor. Verdi sendikası yaklaşık 2 milyon 100 bin çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 100 euroluk maaş zammı ve ücretlerin yüzde 3,5 oranında artırılmasını talep ediyor. İşverenler bu talebi reddederken henüz kendi önerilerini açıklamadı. Toplu iş sözleşmesi pazarlıklarının önümüzdeki günlerde devam etmesi bekleniyor. DÜNYA

Mısır ‘da Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanlığı görevlerini yürüten Abdulfettah El-Sisi, cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Adaylığının Mısır’da devlet başkanlığı yarışına girmek isteyen diğer kişilere engel teşkil etmeyeceğini savunan El-Sisi, amacının Mısır’a onurunu yeniden kazandırmak olduğunu söyledi. Mucizeler yaratamayacağını belirten eski general, adaylık kararını halkın desteğiyle aldığını sözlerine ekledi. Sisi, geçen yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığına aday olmasını isteyen çoğunluğa sırtını dönemeyeceğini söylemişti. 59 yaşındaki Abdulfettah El-Sisi, 3 Temmuz 2012’de Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından gerçekleşen demokratik seçimlerle başa gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye yönelik darbeye önderlik etmişti. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

2 Nisan 2014

Savaş ve seçim KEREM ALTAN

Bu 12 yıllık süreçte görüldü ki AKP istediği bir şey için her türlü kirli işe girmeye muktedir. İlk geldiğinde orduyla ilişkileri konusunda üzerine gittiği CHP’yi kat be kat geçmiş durumda. Son ses kayıtları Suriye’ye girmek için neler yapabileceklerini ortaya döktü. T24’ten Kerem Altan yazısında bu çelişkinin üzerine gidiyor.

yazdı

Yaşadığımız garip günlerin akılda kalacak şaşkınlıklarından biri de, bir CHP liderinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yaptığı “siyasetten uzak dur” uyarısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de “bizi siyasete çekmeye çalışıyorlar” diyerek “isyan etmesi” olacaktır sanırım. Üstelik CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun orduyu uyaran sözlerini birçok gazeteyle beraber Cumhuriyet gazetesinin de manşetinde okumak işi daha da “eğlenceli” hale getirdi. Yaşadığımız kâbusu biraz olsun unutturan ve gelecek için az da olsa umutlanmamızı sağlayan bu tip küçük eğlenceliklerle nefes almaya çabalarken Deniz Baykal’a düzenlenen komplonun arkasından da Başbakan’ın çıkması eğlenceyi yarıda kesti. Her ne kadar Başbakan, “Ben kaldırttım, o nedenle ben koydurmuş olamam” gibi insanı “çaresiz bırakan” bir savunma yapsa da; Baykal’ın kaydının hangi sitelerde yayınlandığı, kimin bilgisayarından ele geçirildiği, operasyonun sonunda en çok kimin bu işten karlı çıktığı ve Başbakan’ın bu suçlamalara karşı bir türlü hukuku harekete geçirmediği ortadayken dünyanın hayretle izlediği bir “yalan makinası”nın düz mantığına ikna olmak zorlaşıyor. Bir gün, Deniz Baykal’ın CHP liderliğini bırakmasına yol açan operasyonun arkasından iddia edildiği gibi Başbakan’ın olduğu resmen kanıtlanırsa buna en

AHMET HAKAN

“kullanışlı aptallar” bile şaşırmayacaktır. Başbakan’ın geldiği hal ne yazık ki budur. Başbakan’ın her şeyi yapabileceğini artık kefen giyen taraftarları bile biliyor. Onaylıyorlar veya aldırmıyorlar ama şunu çok iyi biliyorlar: “Bizim Başbakan gerekirse insanların özel hayatlarını da kasete aldırır ve bunu yayınlatır. Gerekirse çocukları öldürtür, üstüne o çocukların annesini meydanlarda yuhalatır, gerekirse insanların üstüne bomba yağdırtır. Gazetelere haber yazdırır, gazetecileri kovdurur, medya havuzları kurar, kupon arazilerden komisyon alır. Her şey beklenir bizim Başbakan’dan. İleri demokrasi diye bağırarak diktatörlüğünü kurar. Ne hukuk dinler ne adalet.” Muhtemelen sonunda bir “Helal olsun!” çekiyorlardır ama en azından kimden ne beklemeleri gerektiğini biliyorlar. Artık Pazar günkü seçimlere kadar “Baykal komplosu” konuşulur derken birden dün öğle saatlerinde bir başka ses kaydı düştü internete. Deniz Baykal konusunu gölgede bırakmaz fakat çok daha geniş bir kitleden tepki alacağı kesin. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun konuşmaları, ülkeyi bir savaşa sokmanın peşindeki insanların zorbalığını bir defa

daha iliklerimize kadar hissettirdi bizlere. Nasıl savaş çıkartabiliriz diye düşünüp duruyorlar… Aceleleri ve “uzun vadede çözmeleri gereken işleri” var. Hatta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylediğine bakarsak, “Başbakan da telefonda bu gerektiğinde bir imkan gibi de değerlendirilmeli bu konjonktürde” demiş Süleyman Şah Türbesi’ne yapılması planlanan saldırı için. Aslında kayıtlara göre çoktan karar vermişler fakat her kafadan bir ses çıkması ve Davutoğlu’nun da itiraf ettiği gibi devlet aygıtının çalışmaması nedeniyle bir türlü başaramamışlar kanlı macerayı başlatmayı. Bir de çıkartılacak savaşın gerekçesiyle ilgili ufak pürüzleri gidermeye çalışıyorlar. Kayıtlarda, bu ufak pürüzle ilgili “iç rahatlatıcı” çözüm, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan geliyor: “Problem değil o. Gerekçe üretilir.” 17 Aralık’tan sonra ortalığı hallaç pamuğu gibi atmalarına rağmen belli ki bu hafta başında gerçekleşen bir görüşmenin dinlenmesini bile engelleyemeyen MİT Müsteşarı Hakan Fidan aslında haklı, nasılsa bir gerekçe bulunur. Ne gerekçeler duydu bu kulaklar; montajdan zamanlamanın manidarlığına, sahaya yansımamalardan milli iradeye kadar… İnsan, Türk askerlerinin bulunduğu bir türbeye adamlarını saldırtmayı içine sindirdikten son-

ra günahlarını örtecek, bir neden bekleyenleri ikna edecek bir gerekçe nasılsa bulur. Bizim yöneticilerimiz için iş değil gerekçe bulmak. Aktütün baskınını hatırlarsınız. Şimdilerde kahramanlar gibi ortalıkta dolaşan paşaların her zamanki kanlı oyunlarından biri yaşanmıştı Aktütün’de. Çok sayıda insan ölmüştü o karakol baskınında. Kayıtlara göre MİT Müsteşarı’nın aklında da Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili Aktütün baskınına benzer bir plan var. Üstelik “Süleyman Şah operasyonu”na bile gerek yokmuş, aslında bugüne kadar çok geç kalmışız Suriye ile savaşa girmek için. Bir orgeneralin Suriye’ye nota verildiğinden habersiz olması ya

Yeniden o yazı

Seçim sonuçlarının az buçuk belli olmasının hemen sonrasında kazanan ve kaybedenler yorumları bitmek bilmiyor. Aslından önceden kestirilebilecek bir umutsuzluk ortalığı kapladı. “Daha ne yapalım” diyenler bir hayli fazla. Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan’ın seçim öncesinde hayal kırıklığına uğrayanlar için kaleme aldığı yazısını yayımlıyoruz.

yazdı

Seçimden üç gün önce “Şu koyun edebiyatını artık bıraksak diyorum” başlıklı bir yazı yazmıştım. AK Parti’nin oylarında önemli bir düşüş yaşanmadığını görünce hayal kırıklığına uğrayanlar için o yazıyı bir kez daha yayınlıyorum: *** Ülkenin durumu hiç iç açıcı değil: Yolsuzluk, hırsızlık iddiaları ayyuka çıkmış durumda. Daha kötüsü: Yolsuzluk iddialarının üzeri örtülecek gibi. Yargı bitmiş durumda, hukuk ayaklar altında. Özgürlüklerin kısıtlanması söz konusu... Otoriterleşme var, tek adam yönetimi var. Kısacası... AK Parti iktidarından bir “demokrasi” çıkmadı. *** AK Parti’den demokrasi çıkmadı ama çok önemli bir konuda “normalleşme” çıktı: Muhafazakârların rahat bir nefes aldığı, kendilerini diğerleriyle tam anlamıyla eşit hissedebildiği, başı dik gezebildiği bir toplumsal tablo... Bu tablonun oluşturucusu ve taşıyıcısı AK Parti, lideri de Tayyip Erdoğan’dır. *** Daha kısa bir süre öncesine kadar... Başörtülü öğrenci üniversiteye

da “Barış Süreci”nin mimarlarından olduğu söylenen Fidan’ın, “Akşama kırmızı et mi yesem yoksa beyaz etten vazgeçmesem mi?” rahatlığında savaş planları yapması, insanları savaşa ikna etme gerekçeleri bulmak için kendini “parçalaması” dinleyenlere “ne oluyoruz” dedirtiyor... Fakat ses kaydını dinledikçe özellikle konumu gereği “elalem ne der” kaygısıyla işlerin ağırdan alınmasından memnun olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Devletin enstrümanları çalışmıyor. Şu anda devlet düzgün karar alabilen birkaç birimin ve birkaç kişinin üzerinden yürüyor” sözlerinden sonra Başbakan’ın devleti ne hale getirdiğini kendisine en yakın isimlerden birinden duymak aslında “ne olduğunu” açıkça anlatıyor. Başbakan devleti bitirdi. Devlet yürümüyor. Devlet denilen şey nihayetinde bir örgütlenmedir ve bu “birkaç kişiyle” yürümez. O “birkaç kişi” dünyanın en akıllı, en demokratik, en adaletli,

giremiyor, başörtülü bir milletvekili Meclis’e girdi diye kıyamet kopartılıyor, en demokratımız bile “hizmet alan-hizmet veren” tartışması yapıyordu. Bu iktidar bu sorunu çözdü. Sorunu çıkaranlar da geçmişte yaptıklarının ne denli saçma olduğunu anladılar, “başörtülüler de bizim kardeşimiz” demeye başladılar. Bunlar ne sayesinde oldu? Ne yani? Bunun muhafazakâr seçmen nezdinde bir kıymeti olmayacak mı? *** Kaldı ki Tayyip Erdoğan, olağanüstü güçlü bir propaganda makinesini çalıştırarak... “Yolsuzluk” ve “hukuksuzluk” denilen olguları bu kitleye, “ben size bunları kazandırdığım için bana saldırıyorlar” diye satmasını ve meseleye “ideolojik” bir kılıf uydurmasını başardı. *** Yoksa vatandaş... “Çalarsa çalsın” demiyor. “Bu sefer de bizimkiler çalsın” demiyor. “Bizimkilerin hırsızlıklarına göz yumalım” demiyor. Böyle hastalıklı tipler varsa da... AK Parti’ye oy veren kitlenin kahir ekseriyeti, bu hasta tiplerden oluşmuyor. *** Muhafazakârları anlamak lazım... “Muhafazakârları anlamak” de-

mek, bugün olup biten hukuksuzlukları, yolsuzlukları, antidemokratik yönelimleri, otoriterleşme eğilimlerini aklayıp paklamak anlamına gelmez. Muhafazakârları anlamak şu işe yarar: “Niye muhafazakâr kitle, AK Parti’den radikal bir şekilde kopmuyor” meselesini aklıselimle kavramaya... *** Tayyip Erdoğan ile muhafazakâr kitle arasında büyülü bir ilişki oluşmuş durumda. Bu ilişkinin bitmesi “süreç” ister, dünden bugüne olmaz. Bu kitlenin karşısına yeni bir güven ilişkisiyle çıkmak gerekir. Muhalefet, özellikle CHP, bu konuda hatırı sayılır adımlar attı ama güven ilişkisi kolay tesis edilecek bir şey değildir. *** Sadece CHP değil, muhafazakârların talepleri ve özgürlükleri konusunda en demokrat çevreler bile daha yeni belli bir olgunluk seviyesine ulaştılar. Ancak bu durum, muhafazakârlar nezdinde şöyle yorumlanıyor: “İktidara güç yetiremedikleri için kendilerini daha demokrat davranmak zorunda hissediyorlar”. Bir samimiyet kuşkusu var yani. Muhafazakârların böyle bir ortam içinde kendi partilerinden derhal ve radikal bir şekilde uzaklaşmalarını beklemek anlamsız...

“Koyun”, “makarna”, “bidon kafa” türü ayıplı ve düşmanca sözleri bir tarafa bırakmak ve güven tesisi için sabırla ve samimiyetle çalışmak gerekir. Bıkmadan, usanmadan, karamsarlığa kapılmadan çalışmak... *** Kısacası demem o ki: Yolsuzluğa, hukuksuzluğa, özgürlüklerin kısıtlanmasına en güçlü bir şekilde karşı çıkalım. Ama bunu halk düşmanlığına savrulmadan yapalım. Halkını aşağılama ama halkını tanı Halkımız kadroya, fikre, harekete oy vermez... Lidere oy verir. Halkımız “sol”a mesafelidir... Haklı, haksız bin türlü nedeni vardır bunun. Halkımız bayrak sever, marş sever... Hele bayrak ve marş, din ile milliyetçilik sosuyla sunulursa daha çok sever. Halkımız dünyayla bütünleşmekten daha ziyade dünyaya meydan okunmasından hoşlanır. Halkımız aşırı dindar değildir ama aşırı dindar diskura meftun olur. Halkımız alternatifini bulmadan elindekini değiştirmez. Halkımızın hukuk, demokrasi ve özgürlükler konusunda fazla ince eleyip sık dokuduğu söylenemez. Halkımız yolsuzluk iddiaları karşısında “aman Allah’ım, olmaz böyle şey” diyerek infiale kapılmak yerine öncelikle “iftira” se-

çeneği üzerinde durur. Halkımız sağlam hatip ister. Halkımız günde sekiz mitingle kendini paralayan lider için “bu adam seçim kazanmak için bu kadar çalışıyorsa ülke için de çok çalışır” der. Bizde tornistan olmaz SEÇİMDEN önce ne dedim? *** Demokrasi dedim. Özgürlük dedim. Huzur dedim. Barış dedim. Adil bir yargı dedim. Mutluluk dedim. Teessüm dedim. Yasaksızlık dedim. *** Seçim bitti. Aynı noktadayım. *** Durmak yok, yola devam yani. *** Ya da şöyle söyleyeyim: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam... Ne için? Yukarıda saydığım şeyler için. Cemaat’in kaybetmesinin 10 temel nedeni BİR: Dilleri İslami idi ama biraz fazla enteldi... “İslami entel” yani... Ahali ne demek istediklerini bu yüzden anlamadı. *** İKİ: Fethullah Gülen’in Pensilvanya’da ikameti sorun oldu. Bu durum Başbakan Erdoğan’ın “dış komplo” iddiasının toplum tarafından satın alınmasına yol açtı. *** ÜÇ: CHP ile işbirliği yapmak durumunda kaldılar. Bu hiç tutmayacak bir mayaydı... Olmazdı, olamazdı. Nitekim olmadı da... *** DÖRT: Bürokraside etkileri bü-

en komik, en sempatik, en yakışıklı, en güzel, en güçlü, en zeki, en zarif, en kibar, en dürüst insanları olsa bile yürümez. Pazar günü bu ülke bir karar verecek. Belediye seçimlerini bir ülkenin kaderi haline getirmek de ancak bize yakışırdı. Ama öyle veya böyle işler bu noktaya geldi. Artık tercih zamanı. Ya taraftarlarının bile kendisinden her şeyi beklediği, etrafına topladığı insanların savaş peşinde koştuğu garip bir adamın ülkeyi yürüyemeyecek hale getirmesini ve ardından da yok etmesini izlemeye devam edeceğiz ya da bu diktatöre işlerin o kadar da kolay olmadığını göstereceğiz. Ya bu ülke Recep Tayyip Erdoğan için feda edilecek ya da bu zorbalığa bir son verip yaralarımızı sarmaya başlayacağız. Üçüncü bir yol gözükmüyor… Kerem Altan T24 yazarı

yük... Yetişmiş adamları var... Ancak oyu etkileyebilecek bir güce sahip değiller. Seçim sonuçları bunu gösterdi. *** BEŞ: Güçlü görünmelerinin temel nedeni AK Parti ile yaptıkları koalisyondu. Koalisyon bozulunca çaptan düştüler, etkinliklerini yitirdiler. *** ALTI: AK Parti ile koalisyon ortağı oldukları dönemde çok bencil davrandılar. Diğer İslami gruplara alan açmadılar. Bu nedenle hükümetle giriştikleri kavgada İslami grupların kendilerinden uzaklaşmasına yol açtılar. *** YEDİ: Ölümüne destek verdikleri siyasi iktidara neden savaş açtıklarını topluma anlatamadılar. *** SEKİZ: Yolsuzluk iddialarına daha önce hiç ses etmiyorlardı. Ancak birdenbire yolsuzlukları keşfettiler... Bu da iddialarının inandırıcılığını epey zedeledi. *** DOKUZ: Devletin istihbarat örgütünü ve o örgütün başındaki ismi neden hedef seçtiklerini, bir dini grup olarak bunu neden mesele ettiklerini izah edemediler. Bir dini grubun MİT konusuna bu denli hayati önem atfetmesi toplumda yadırgandı. *** ON: Bırakın İslami kesimi, laik kesimin bile tam olarak anlayamadığı ve anlamlandıramadığı biçimde İran’ı hedef aldılar, “Acem sorunu” tezini işlediler. Ahmet Hakan Hürriyet gazetesi yazarı


YAKLASIMLAR İki balkona bakarak Cumhurbaşkanlığı’na gidiş yolu 17

MURAT SABUNCU yazdı

2 Nisan 2014

AKP genel eğrisini bozmadan devam ediyor. Her seçimde daha da saldırgan bir tutum takınıyor. Ancak en büyük fark son seçimde yaşandı. Genelde balkon konuşmasında kapsayıcı bir dil takınan Başbakan bu sefer tehditler savurdu. T24’ten Murat Sabuncu’nun 3. ve 4. balkon konuşmalarını karşılaştırdığı yazısını yayımlıyoruz.

Seçim gecesi AK Parti Genel Merkezi önü. Ankara’da hava soğuk. Partiye giden yol ve hemen önü tıklım tıklım. Birazdan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir balkon konuşması yapacak. Öyle sıkıntılı bir seçim süreciydi ki... Beklenti Başbakan’ın ‘birleştirici’ bir konuşma yapması. Sözcüklerinde, “seçim öncesi üstünün kapatılmasına dair yoğun çalışma olan” yolsuzluk iddiaları ile ilgili yeni dönemde adım atılacağına dair mesaj bekleyen iyi niyetli gazeteciler bile var. Ancak Başbakan’ın balkona çıktığı ekibe baktığım an, konuşmasına daha başlamadan beklentilerin hiçbirinin gerçekleşmeyeceğine dair fikir sahibi oldum. Başbakan seçim öncesi sızan kayıtlarda kim varsa yanına almıştı. Hem aile fertlerinden, hem kabineden, hem de çalışma arkadaşlarından.. Sanki “onların önündeki koruma kalkanı benim” der gibiydi. Kalabalıklara ilk mesajı böyle verdi. Ve konuşması... Sertti, hedef gösterdi, de-

mokrasi tarifini bile kendine göre yaptı. Yeni operasyon sinyali verdi. “Ey Pensilvanya, ey yandaşları sermaye...” diye meydana pas attı, protesto ettirdi. Bu Başbakan’ın dördüncü balkon konuşmasıydı ve üçüncü konuşmadan çok ciddi farkları vardı. Üçüncü konuşmayı 2011 genel seçimlerinden sonra yapmıştı. Şimdi bunları alt alta koyarak karşılaştırmak iyi olacak: Üçüncü balkon konuşması: “Kampanya sürecinde istemeden kalbini kırdığımız, üzdüğümüz kardeşlerimiz varsa hepsinden başta şahsım, tüm arkadaşlarım adına helallik diliyorum. Kampanya sürecinde yaşananların, söylenenlerin, yanlış anlamaların, incitici kelamın meydanlarda kalmasını diliyorum. İstemeden incittiğimiz siyasiler varsa onlardan da helallik diliyorum. Ben aziz milletime, tüm siyasi partilere hakkımı helal ediyorum, hakkımızı helal ediyoruz.” Dördüncü balkon konuşması: “Şehitlerin kanıyla yoğrulmuş bu toprakları biz Pensilvanya’ya veya onun buradaki hain uzantılarına asla teslim etmeyiz. Şu an-

da kaçanlar kaçtı, yarından itibaren de kaçanlar olabilir. Bazıları için şahsen suç duyurusunda bulundum. ‘Bunlar kaçabilir’ dedim. Bundan sonra, dedim ya, inlerine gireceğiz. Bizler de iyi niyetimizin kurbanı olduk. Ama şimdi artık bunları ayıklama zamanı gelmiştir hukuk içinde, yasalar içinde. Çünkü bu tür şebekeleri ne bu millet hoşgörüyle karşılar, ne de biz karşılarız.” Üçüncü balkon konuşması: “Partimizin 330 milletvekilinin altında kalması yeni anayasa projesinden bizi vazgeçirmez. Milletimiz bize yeni anayasayı uzlaşmayla, anlaşmayla yapma mesajı verdi. Yeni anayasa bütün kimlik taleplerini karşılayacak bize vermeyenlerin yaşam tarzını da şerefimiz, onurumuz olarak göreceğiz”. Dördüncü balkon konuşması: “Ekonomide de, siyasette de, demokraside de daha güçlü demokrasiyi getireceğiz. Batı’nın özlemini duyduğu demokrasi bizde var.” Başbakan bir önceki konuşmasında uzlaşmayla ortaya koymaya çalışacağı yeni anayasadan bahsederken şimdi Batı demokrasisini beğenmeyen, kendi demok-

rasi tarifini yapan anlayışa geçiyor. Bu arada Twitter, Youtube hâlâ kapalı. Konuşmalardan son bir karşılaştırma. Üçüncü balkon konuşmasında Başbakan; partililerin muhalefete yönelik “Kıskananlar çatlasın” sloganları üzerine “Kardeşler, çatlamasın... Onları da kucaklayacağız, onları da aramıza alacağız... Zira böyle yaptığımız için, kucakladığımız için demokrasi tarihinde, çok partili dönemde üçüncü dönem milletimizden yetki almanın heyecanını yaşıyoruz” demişti. Erdoğan, son konuşmada “Pensilvanya, sermaye, medya” üzerine sarf ettiği cümlelere kalabalıktan gelen ağır protesto sloganlarını susturmadı. ‘Halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olmak ister’ Seçim gecesi her iki genel merkezdeydim. Önce CHP, ardından AK Parti... Her iki parti yöneticilerinden pek çok yorum dinledim. Beni en çarpan iki tanesini paylaşacağım. Önce CHP... “Türkiye’nin en sıcak sorunu Kürt sorununda elimizi taşın altına sokmadık. Do-

ğu’da tamamen yok olduk. (Diyarbakır oy oranı 1.2 örneğin M.S) Bu sorunun çözümünün sadece Doğu’yu ilgilendirmediği ortada. Daha aktif olmalıydık. Geleneksel oylara sıkışıp kaldık.” Şimdi AK Parti... “Başbakan’ın, son oy oranına bakarak Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını düşünüyorum. Halkın ilk seçtiği cumhurbaşkanı olmak isteyecek.” Erdoğan’ın o isteği; son balkon konuşmasına bakarak kutuplaştırarak elde etmek isteyebileceği düşünülebilir. Ancak bu formül her zaman işlemeyebilir. Bitirirken... Hiçbir partinin aldığı oy, kişileri hukuk önünde üstün konuma getirmez. Hükümetin eski dört bakanı ve 17 Aralık sürecinde ismi geçen herkes hukuk önünde hesap vermelidir. Başbakan’ın sık sık ima ettiği operasyon; eğer meşruiyeti olmayan bir şekilde, belgesiz, mesnetsiz, hukuka ve vicdana uygun olmayan şekilde yapılırsa ülke bu yeni durumun kaosunu yaşar. Muhalefet partilerine gelince... BDP hariç, ki o da sadece bölgede başarılı, diğerleri şapkayı öne alıp düşünmeli... Yükselen oylar değil kazanılan seçimlerin anons edileceği süreçlere ihtiyaçları var... Murat Sabuncu T24 yazarı

YÜRÜTME kazandı! EREN ERDEM yazdı

Seçimler çeyrek yüzyılın en kritik seçimiydi herhalde. Sandıktan çıkandan ziyade neyin ve neden çıktığının tartışıldığı bu süreçte çıkarılacak derslerse oldukça önemli. Yüzlerce usulsüzlüğün, hilenin kol gezdiği oylamayla ilgili oldukça kapsamlı bir değerlendirme yapan Karşı gazete köşe yazarı Eren Erdem’in yazısını yayımlıyoruz.

Yasama ve yürütme... Patlak ampuller, yakılan pusulalar, hileler, 10 bin kadar tutanak, erken yapılan balkon konuşmaları ile sandık başındakilerin moralini bozarak evlerine dönmelerini sağlamak...vb. Türkiye garip bir seçim yaşadı. Muhafazakar demokrasimiz bir zafer daha elde etti. 8 milyon insan sandığa gitmedi. AKP’liler sandık başına omuzlarda taşındı. 22 ilde elektrikler kesilince ortalık karıştı, Anadolu Ajansı muhalefetin güçlü olduğu yerleri en sona saklayarak sundu verilerini... Ankara’da sadece Çankaya’daki sandıkların sayımı beklenirken 27 bin oyla önde olan Mansur Yavaş, % 70 oyla önde oldukları Çankaya’daki sandıklar sayıldığında 20 bin oyla kaybetti... Gecenin bir saati İçişleri Bakanı Efkan Ala, sandıkların başına gitti. Tam Ankara’da seçimi AKP kaybedecekti, bir anda veri akışı kesildi ve nasıl olduysa önde olan Mansur Yavaş’ın 20 bin oy farkla geriye düştüğü ilan edildi. Ve henüz açılmış sandık sayısı % 55’lerde iken, Başbakan, Kur’an ile alay eden kurmayı Egemen Bağış ve yolsuzluk yaptığı iddia edi-

len isimler ile bir balkon konuşması yaptı. Yaptığı konuşma tehditlerle doluydu. Çok net biçimde bir operasyonun sinyalini verdi. Cemaate yönelik bir operasyonun başlatılacağını çok net biçimde vurguladı... Sonuçlara baktığımızda iktidar ile cemaat arasındaki çatışmanın toplumsal okumasını yapabiliriz. Ortaya çıkan yegane sonuç, cemaatin toplumsal bir etkisinin ve karşılığının olmadığı sonucuydu belki de. CHP’nin tarihinin en büyük toplumsal mutabakatlarından birini sağlamış bir şekilde girdiği seçimden bu ölçekte bir oy almasından tutalım da, yaşanan bu kadar hadiseye rağmen AKP’nin aldığı oyun bu ölçeklerde çıkması fevkalade düşündürücüydü. Peki, neden böyle bir tablo ortaya çıktı? 700 TL maaş alan bir adamın, 700 bin TL’lik kol saati taşıyan birine oy vermesi çok düşündürücüdür. Öyle ki, bu ve önceki seçimler sonrası “toplumun bir kesimini” koyun ve geri zekalı olarak tanımlamak yerine, bu kadar vahim işler yaptığı halde bir iktidarın nasıl bu şekilde desteklenebileceğini doğru anlamak gerekiyor.

Esasen bu duruma neden olan şeylerin başında “merkez sağın alternatifsizliği” yatarken, en önemli dayanağı ise “dini istismar ve İslamcı söylemin etkisi” olarak görülmelidir. Gittikçe diktatörleşen ve otoriterleşen Muktedir’in davranışlarındaki özgüvenin temel nedeni de bu kitlesel destektir. Fakat bilinmesi gereken temel nokta tam olarak şu: “Bu sistem, iktidara özgüven aşılayan insan modelinden beslenmektedir.” Dolayısıyla, medyası, modernleşme anlayışı, ekonomisi ile bu insan modelinin ortaya çıkmasını sağlar. Bizim model demokrasiler, otoriter siyasetlerin önünü ancak bu şekilde açabilir. Bu nedenle de, bariz biçimde toplumu dizayn etmeden, toplumsal psikolojiyi şekillendirmeden böylesi bir kitlesel destek almak imkansızdır. İşte Türkiye’de AKP’nin medya, eğitim ve ekonomide yaptıkları üzerinden toplum yeniden dizayn edildi. Bu nedenle de, sistemin köhnemiş ve çürümüş duvarları arasına sıkışan insanların algılama yetisi yok edildi. Bundan dolayıdır ki, çalan çırpan, yolsuzluk yapan, savaş komploları kuran bir irade, hiçbir müspet delil ge-

tirmeksizin tüm bu verilere montaj deyip işin içinden çıktı. Ve o iktidara oy veren % 45’lik seçmen, tüm bu kayıtlara dair tek bir soru dahi sormadan güvenoyu verdi Şimdilerde ise iktidar büyük bir operasyona hazırlanıyor. Muhtemelen seçimlerden zafer elde ettiği düşüncesiyle, sandık bizi akladı deyip girişecek operasyona. Cemaat ile birlikte, cemaatle en ufak bir ilgisi olmayan tüm muhalif çevrelere “cemaatçi mührü basılıp” operasyon yapılacak. Yapılacak operasyonlarda, saçma sapan belgeler türetilecek, saçmalıklarla dolu iddianameler yazılacak. Ve görünen odur ki, 3 ay içerisinde ülkeyi büyük bir ekonomik kriz bekliyor. 1 Mayıs itibariyle, muhtemelen, “iktidar demokratik hakları püskürtüp insanlar üzerinde şiddet ve baskı kuracak.” Fakat ekonomik kriz korkusu, erken seçim sandığı kurmayı gündeme getirecek. Erken seçim yapılsa ne değişecek? Eğer muhalefetin uzlaşmacı, barış perspektifine adapte ve kapsayıcı bir gelenek üretme çabası söz konusu olmaz, bir tür reform ortaya koymazsa “durum pek değişmeyecektir.” Bu nedenle, Türkiye’de

kilidi muhalefet açar. Muhalefet; “özgürlükçü çerçevesini genişletir, barışçı bir perspektif üzerinden toplumsal uzlaşı ve mutabakat arayışlarının merkezi olduğu ölçüde seçeneğe dönüşür.” Aksi takdirde, daha evvelce de yazdığım gibi, gittikçe otoriterleşen bu iktidar karşısında tüm muhalefet ezilip baskılanacak ve çok fazla sayıda can yanacaktır. Tabii birçok senaryo var. Fakat en gerçekçi olanı “ekonomik kriz.” Unutmayın, bu ülkede iktidarı “ekonomi belirler.” İstikrar görünümlü borçlanma ekonomisinin yarattığı algı üzerinden iktidarını sürdüren AKP, ciddi bir ekonomik kriz karşısında muhtemelen tutunamayacaktır. Ve bu tür “karizmatik liderlerin sonu” hep bu şekilde gelmiştir. Fakat AKP’nin sonunu konuşmak yerine, yeni başlangıçları konuşmak gerekir. Ne yapmalı? Muhalefetin yeni tarz ve siyaseti nasıl konumlanmalı? Elbette, geçmişte yapılan hatalardan ders alınmalı ve mutlak anlamda “toplumsal mutabakat aranmalı.” Çünkü kuvvetle muhtemeldir ki, sandığa gitmeyen o 8 milyon kişi, “apolitik dediğimiz, lakin Gezi’de ayağa kalkmış” insanların yoğunlukta olduğu bir kitledir. Ve bu kitlenin dünyası çok farklıdır. Bambaşkadır. Anlamak için gayret gösterilmelidir. Eren Erdem Karşı gazetesi yazarı

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Can Dündar Cumhuriyet

Dündar, AKP’nin seçimlerdeki oy oranlarını değerlendiriyor. AKP’nin Gezi ile birlikte tamamen ayyuka çıkan baskıcı politikalarına işaret ederek, “kazanmanın” kolay, ama devam etmesinin zor olduğunu belirtiyor. Dündar: “Uygar dünyayı ve kendi halkının yarısını karşısına almış, bütün muhaliflerini düşman saymış ve zafer konuşmasında bile gerginlik yaymış bir Başbakan, eskisi kadar rahat hükmedebilir mi? AK Parti karşısında öfkeyle kenetlenmiş yüzde 56’lık “Anti-Erdoğan” cephesi, Başbakan’ın balkondan ilan ettiği savaşta yenilir mi? Diktatörlüğe meyletmiş bir lider, çoğunluk diktasıyla cumhurbaşkanlığına heves eder mi? Seçilebilir mi? Seçilse orada oturabilir mi? Zor. Çok zor. Bu beden, bu elbiseye sığmaz, patlar.”

Kötü

Emin Pazarcı Akşam

Pazarcı, oylarına sahip çıkmak için sandık başında bulunan halka sataşıyor AKP’nin iktidarını perçinlemek için. Pazarcı: “Oysa Türkiye hâkim teminatında seçim yapan dünyanın ender ülkelerinden biri. Ayrıca, dün seçimde her sandıkta partilerin temsilcileri vardı. Hepsi de sandık tutanaklarını aldı. Bunlar parti genel merkezlerine kadar ulaştı. Nerede ne olduğunu, hangi sandıktan ne kadar oy çıktığını herkes biliyor. Kısacası, kimsenin kimseden bir şey kaçırması mümkün değil. Öyle düşünenler varsa, itiraz yolu da açık. O yüzden, koparılan yaygaranın hiçbir anlamı yok. Üstelik ortaya çıkan bu sonuç, kamuoyu araştırmacılarınca önceden belirlenen rakamlarla da örtüşüyor.”

Çirkin

Mehmet Ocaktan Akşam

Ocaktan, hırsızlığı, yolsuzluğu, katilliği ortaya çıkan Başbakan’ın kürsüye çıktığı her fırsata kustuğu nefreti köşesinden aktarmaya devam ediyor. Ocaktan: “Ta Gezi’deki demokrasiye karşı yapılan kalkışmadan bu yana toplum yakıp yıkanları hafızasına nakşetti… Kendisini makarnacı diye aşağılayan liberal züppelere, başı sıkışınca cuntacılara koşan, darbe çağrısı yapan devrimci faşistlere sabretti… Hiçbir ahlaki değer tanımadan, Başbakan’a, ailesine küfreden, millete hakaret eden ağzı bozuk sahte aydınlara sabretti ama bir yere not etti… Beddua seanslarıyla din bezirgânlığı yapanlara sabretti ama onları çok iyi tanıdı…”

günlüğü İlker Eraslan

Başçalanın kabusuna dönüşen twitter yasaklı haliyle bile seçimlerde onun için yine çıldırtıcı yeni bir fonksiyon üstlendi. Seçim günü sürekli hileler, tutanaklar, elektrik kesintileri ve buna benzer bir çok bilgi hiç durmadan paylaşıldı. Sayımlar bittiğinde ise Anadolu Ajansı ve ondan verileri alan çoğu ulusal kanal AKP’nin stratejisi doğrultusunda manipülasyon yaparken gerçek gelişmeler aktarılmaya çalışıldı. Özellikle sabaha karşı AKP’nin Mansur Yavaş 27 bin oy öndeyken Efkan Ala marifetiyle yaptığı Gökçek’i öne geçirme operasyonu medyada görülemezken buraya dakika dakika yansımış oldu. Yine pazartesi günü gece geç saatlere kadar Ankara, Ceylanpınar ve diğer il ve ilçelerdeki oy soygununu ortaya çıkarmak için yoğun haberleşme sağlandı, tutanaklar paylaşıldı, çağrılar yapıldı. @evrimguvenc Geçen seçimler ne kadar hızlı bitiyordu di mi?.. Di mi lan sırtlanlar!! Kolaydı di mi oy çalmak hile yapmak; halk hakkına sahip çıkmayınca!! @BerxwedanYARUK Ceylanpınar da sokaklarda. Ilçeyi de sınır kapısını da akp’nin çetelerine birakmiyorlar. @fatih_yasli gezi’den sonra seçimde de hak temelli yeni bir yurttaşlık bilincini görüyoruz. rakamların ötesinde asıl umut veren bunun ortaya çıkışıdır. @handekuday Gezi’ye “sandikta hesaplasin” dedi, sandigi Gezi’ye cevirdik. İnsan agiz tadiyla umudunu da kesemiyor ki bu ulkeden. :)


KULTUR-SANAT

18

2 Nisan 2014

Günlerden tiyatro

1961’den bu yana Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından “Dünya Tiyatrolar Günü” olarak ilan edilen 27 Mart, ülkemizde ve tüm dünya çapında büyük bir keyifle kutlanmaktadır. Böyle güzel sanatsal bir günde de ülkedeki bütün tiyatrolara ücretsiz giriş sağlanması, tiyatro severlerin yüzünü güldürecek cinsten bir haber oldu.

Güzel ve Çirkin Yönetmen: Christophe Gans Oyuncular: Vincent Cassel, Léa Seydoux, André Dussollier tür: Fantastik, Romantik

Bir tüccar, tüm varlığını kaybeder ve kızlarını da yanına alıp kırsal bir yere taşınır. Yolculuktan sonraysa gül çaldığı için cezalandırılır.

İSTANBUL sara kürkçügil

ABD hukuk tarihinin gelmiş geçmiş en büyük savunma avukatlarından Dünya Tiyatrolar Gününe Clarence Darrow (1857-1938)’un özel her yerde bir şenlik ha- yaşamından kesitler sunan ‘Savunvası hakimdi. Ücretsiz gösteriler , ma’daki performansıyla Hakan Gertiyatronun en iyilerinin seçilmesi çek arasında paylaştırıldı. (vs.) ve bunların tüm dünya çapında TEB Onur Ödülü’nünse, uzun tigerçekleşmesi her kesimi mutlu etti. yatro geçmişinde kazandığı başarıları, oyuncu yönetmen eğitmen En iyiler belli oldu olarak tiyatronun çeşitli alanlarınTiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) da titiz, tavizsiz çalışması, yaşamını tarafından ‘Dünya Tiyatro Günü’ tiyatroya adaması nedeniyle Haldun kapsamında verilen geleneksel yılın Dormen’e verilmesi kararlaştırıldı. tiyatro ödüllerinin bu seneki sahipleri belli oldu. 2013-2014 TEB ‘Yı- Şehir Tiyatrolarının hazırladığı lın Tiyatro Oyunu Ödülü’nü Serdar Dünya Tiyatro Günü Bildirisi: Biliş yönetimindeki yeni kurulan “Bugün Dünya Tiyatro Günü… Tiyatro Pürtelaş yapımı ‘Savaş’ aldı. Tiyatroya her alanda emek veren Zerrin Tekindor, ‘Kim Korkar tüm sahne insanlarının ve tiyatro Hain Kurttan’ başlıklı oyundaki severlerin Dünya Tiyatro Günü oyunculuğuyla Yılın Kadın Oyun- kutlu olsun! cusu’ ödülünün sahibi oldu . 1914 yılında kurulan ve o günden ‘Yılın Erkek Oyuncusu Ödü- bugüne tiyatro severlerin ve İstanlü’nün ise ‘Katil Joe’daki Joe Coo- bulluların vazgeçilmezi Şehir Tiyatper karakteri ile Engin Hepiler’i ve roları 100 yaşında. ‘Güzellikler Evi’

anlamına gelen Darülbedayi adıyla huriyet’e geçirdiği tarihsel süreçkurulan İstanbul Büyükşehir Bele- lerin tümünde, sahne insanları ve diyesi Şehir Tiyatroları, hem kent İstanbullu tiyatro severlerle kentin içinde hem de turneleriyle İstanbul kılcal damarları semtlerde, mahalledışında tiyatronun insanlıkla yaşıt lerde kendine yer açmış, büyük ve kültürel birikimini 100 yıldır pay- kadim bir sanatın anıtsal kurumu. laşmakta… Fatih’ten Ümraniye’ye, Sahneden salona sanatsal varoluKadıköy’den Kağıthane’ye, Üskü- şun ve vazgeçilmezliğin karşılığı... dar’dan Gaziosmanpaşa’ya, Harbi- Ülkemizde tiyatronun her alanda ye’ye 8 tiyatro, 10 sahnede dünya- kendine yer açması; çağdaş dünya nın insan manzaralarını salonlara sanat değerlerinin hem kurumsal taşıyor. Türkiye’nin ve dünyanın hem de sahne uygulamalarında tefarklı yerlerine düzenlediğimiz mel ve ana koşul olarak görülmesi; turnelerde, ses bayrağımızı umutla, toplumsal, siyasal ve yaşamsal yaksevgiyle, mesleğimize duyduğumuz laşımların tiyatroyu kurumsallaştıinançla yüceltiyoruz. rarak yüceltmesi, sanatımızı, doğal Tiyatro sevgi isteyen, umut yiti- olarak Şehir Tiyatroları’nı güçlü ve mine yer vermeyen, tarih boyunca etkin kılacaktır. Biliyoruz ki 100 en zorlu koşullarda ve dönemlerde yıldır İstanbul’un ve İstanbullunun yeniden ve yeniden kendine çıkış kalbindeyiz. Tiyatro ateşini bizler yolu bulan, ayağa kalkmasını bilen, kadar yüreğinde hisseden sizlere, tikişiliğini ve kimliğini sanatçı insanın yatromuzun dostlarına, tiyatronun özverisinden ve seyredenin olumlu yaşamın her alanındaki elçilerine ne algısından oluşturan bir sanat. Şehir kadar teşekkür etsek azdır. Sağ olun, Tiyatroları da, Osmanlı’dan Cum- var olun...”

TÜSAK’a tepki

Gezi Direnişi Antolojisi “Söyle İsyan İçinde Türkümüzü” adını taşıyan “Gezi Direnişi Şiir Antolojisi’nin şairleri 19 Nisan’da Kartal’da okurlarıyla buluşarak bu direniş öyküsünü yeniden dile getirecekler. Gülsüm Cengiz, Tarık Günersel, Barış Erdoğan, Rahmi Emeç, Küçük İskender ve Dolunay Aker gibi şairlerin şiirleriyle yer aldığı antolojiyi, İsmail Biçer ve Volkan Hacıoğlu hazırladı. Gezi hakkında duvar yazıları,

Antalya ve İzmir’de Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) kurulmasına yönelik yasa tasarısı protesto edildi. Antalya’da senfoni orkestrası, opera ve bale, devlet tiyatrosu sanatçıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde TÜSAK kurulmasına yönelik yasa tasarısını protesto etmek amacıyla Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde bir araya geldi. Ellerinde ‘TÜSAK’a

hayır, ‘Farkında mısınız? Sanat kurumları kapatılıyor’ yazılı döviz taşıyan sanatçılar eylemde, ‘Karanlığa inat yaşasın sanat’, ‘Sanat kurumları kapatılamaz’ sloganı attı. Yasa tasarısına alkış ve ıslıkla tepki gösteren sanatçılara, 4x4 RallyRaid, Akdeniz Offroad, 07 Offroad, Antalya Klasik Otomobil Kulüpleri üyeleri de araçlarının kornasını çalarak destek verdi. KÜLTÜR-SANAT

yaratıcı graffitiler ve diğer edebi çalışmaların tamamı kitaplara dönüşmüştür. Ama şiirler, dergi, sosyal medya ya da bazı şairlerimizin kitaplarının sayfalarında kalmıştır. Tam da bu noktada; “Söyle İsyan İçinde Türkümüzü” adını taşıyan “Gezi Direnişi Şiir Antolojisi’ bu düşünceyle, önemli ve kesinlikle okunması gereken bir çalışma niteliğindedir . Sizlere Gezi’yi yeniden yaşattıracak gibi... KÜLTÜR-SANAT

adalet İçin Yönetmen: Arnaud des Palliéres Oyuncular: Mads Mikkelsen, Mélusine Mayance, Delphine Chuillot tür: Dram, Tarihi

Micheal, dolandırılması üzerine vermek zorunda olduğu iki atını bulup adaletin yerine gelmesi için çok çabalayacaktır.

Peri Masalı Yönetmen: Biray Dalkıran Oyuncular: Burcu Kıratlı, Emre Kızılırmak, Tür: Romantik, Komedi

Filmde Mert’in zorlu ailevi çatışmaları bir yana aşık olduğu kadın Peri ile olan ilişkisini Futbol sevdası yüzünden ne hallere soktuğunu bol esprili bir biçimde anlatılıyor.

Madonna’dan 3. film geliyor

Amerikalı ünlü pop yıldızı Madonna’nın, Amerikalı kız öğrencinin bir Müslümana olan aşkının anlatılacağı üçüncü filmini çekmeye hazırlandığı bildirildi. Amerikalı yazar Rebecca Walker’ın 2013’te piyasa çıkan ‘’Ade: Bir Aşk Hikayesi’’ isimli romanından uyarlanacak film, Madonna’nın üçüncü yönetmenlik deneyimi olacak. BBC’nin haberine göre, Kenya’nın sakin bir adasında geçen hikayede, Amerikalı genç kız öğrencinin bir Müslümana aşık olması anlatılıyor. Filmin yapımcılığını, ‘’Amerikan Güzeli’’ filminin de yapımcısı olan Bruce Cohen’in üstleneceği belirtildi. Ünlü şarkıcı Madonna, 2008’de Pislik ve Bilgelik (Filth and Wisdom) ve 2011’de W.E filmlerine imza atmıştı. KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Dans ve festival

Sürpriz

Hidden Orchestra

4-6 Nisan tarihlerinde 3 gün boyunca çeşitli dans derslerine giriş, dünyanın en ünlü dans gruplarının gösterilerini ve şovlarını izleme , 6 farklı konseptte partiler Silence İstanbul Hotel ve Kongre Merkezinde sizleri bekliyor.

Bir kadının hayat mücadelesindeki zorluklarını bütün gerçekliği ile başarılı bir şekilde konu alan “Sürpriz ”adlı tiyatro, 29 Mart Cumartesi günü saat 20.30’da İkinci kat Kadıköy Sahnesinde tüm tiyatro severler ile buluşmayı bekliyor.

Elektro-caz kolektifi Hidden Orchestra, 30’un üzerinde ülkede sahneye çıktı ve Glastonbury, North Sea Jazz ve Copenhagen Jazz gibi festivallerde boy gösterdi. 8 Nisan Salı günü 21.30’da Salon İKV’de caz severlerle buluşacak.


SPOR

19

2 Nisan 2014

Galatasaray lige havlu atmaya yakın

Atletico Madrid şampiyonluğa yürüyor İspanya La Liga’da Athletico Bilbao’ya konuk olan lider Atletico Madrid zorlu deplasmanda geriye düşmesine rağmen 2-1’lik skorla galip gelmesini bildi ve zirvede yerini korudu. Barcelona ve Real Madrid’in önünde liderlik koltuğunun sahibi olan Atletico Madrid 6. dakikada Iker Muniain’ın kaleci Courtois’yı avlamasıyla 1-0 geriye düştü. Dakikalar ilerledikçe rakibi karşısında baskıyı arttıran Atletico Madrid dakikalar 22’yi gösterdiğinde Diego Costa’nın topu ağlarla buluşturmasıyla skoru 1-1’e getirdi. Mücadelenin ilk devresi 1-1 berabere sonuçlanırken, ikinci yarıda ise Atletico Madrid’in büyük bir baskısı vardı. 55. dakikada Koke, sol taraftan hareketlenen Filipe Luis’e bıraktı. Filipe Luis’in ortasına da atağı başlayan Koke kafayı vurdu ve takımını 2-1 öne geçirmeyi başardı. Ev sahibi Bilbao’da Aymeric Laporte, 86’ncı dakikada kırmızı kartla oyundan atılırken, kalan dakikalarda başka gol olmadı ve lider Atletico Madrid, zorlu Athletic Bilbao deplasmanından çok kritik bir galibiyetle ayrılarak, La Liga’da 76 puanla liderliğini sürdürdü. SPOR

Geçen hafta Kayserispor’a 1-0 yenilen Galatasaray, bu kez de Konya’da puan kaybı yaşadı. İkinci yarıda etkili bir oyun ortaya koyan sarı kırmızılılar aradığı golü bir türlü bulamayınca bir puana razı oldu. Sarı kırmızılılar, Beşiktaş’ın mağlubiyetle kapattığı haftada, ikinciliği puan farkıyla geri alma şansını da kullanamadı ve Konyaspor ile deplasmanda 0-0 berabere kaldı. Galatasaray, üst üste 5. deplasman beraberliğini alırken, ikinciliği averajla ele geçirebildi. Her hafta şampiyonluktan adım adım uzaklaşan Galatasaray, bu beraberlikle büyük bir yara daha almış oldu. Matematiksel olarak şansı sürse de kafa olarak şampiyonluğa havlu atmış gözüken Galatasaray’da tribünler de çileden çıkmış durumda. Takımlarının bu maçı da gol atamadan 1 puanla tamamlaması, tribünleri öfkelendirdi. Hedefte ise futbolculardan teknik heyet ve yönetime kadar herkes vardı. Taraftarlar öncelikle maçın son dakikalarında “En büyük taraftar futbolcular sahtekâr” diye tezahürat yaptı. Öfkesi dinmeyen taraftarlar maç sonunda ise “Yönetim istifa, Mancini istifa” diye bağırdı. SPOR

Fener’de çifte zafer Fenerbahçe bir gün içinde hem erkek hem de kadın voleybol branşlarında Avrupa Şampiyonluğu’na ulaştı. Burhan Felek Spor Salonu’nda Türk spor tarihine altın harflerle kazınan günde arka arkaya 2 kupa kazanan Fenerbahçe, eşi benzeri olmayan bir başarıya imza attı. SPOR Emre başar kara

“Tek arma, iki kupa” Bu sloganla güne başlayan Fenerbahçe, hayali gerçeğe dönüştürmeyi başardı. O gün, sadece Fenerbahçe ve Türk sporu açısından değil, dünya sporu açısından da müthiş bir başarıya şahit oldu. İlk şampiyonluk erkeklerden Fenerbahçe adına ilk zaferi erkekler kazandı! CEV Challenge Kupası finalinde Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol Takımı, ilk maçta deplasmanda 3-2 yenildiği İtalya’nın Andreoli takımını rövanş maçında 3-0 mağlup ederek kupanın sahibi oldu.

Derbinin galibi Galatasaray

İkinci şampiyonluk meleklerden İkinci kupa da Aziz Yıldırım’a gitti Fenerbahçe Grundig’in ardından “Sarı Melekler”, kazanılan kupayı bu kez sahneye Sarı Melekler erkeklerde olduğu gibi Aziz Yılçıktı. Kadınlar CEV Kupası’nda dırım’a götürdü. Karşılaşmanın Fenerbahçe, Rusya’nın Uralochka ardından düzenlenen kupa töretakımını ikinci maçta da yenerek ninde şampiyon olan Fenerbahbu kupadaki ilk şampiyonluğuna çe’ye altın madalyaları Türkiye ulaştı. Deplasmanda ilk maçı 3-2 Voleybol Federasyonu Başkan kazanan sarı lacivertli takım, 78 Vekili Mustafa Ekşi ile Fenerbahdakika süren maçı 25-11, 28-26 çe Kulübü Yönetim KuruluÜyesi ve 25-22’lik setlerle 3-0 kazandı. Hakan Dinçay tarafından verildi.

ler”, dünya şampiyonu olurken, ilk uluslararası kupasını kaldırdı. Ardından 2012’de Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Dörtlü Final’de Fransa’nın Cannes takımını yenerek CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan sarılacivertli takım, bugün Uralochka karşısındakazanılan CEV Kupası ile uluslararası arenadaki 3. şampiyonluğuna imza attı.

Aziz Yıldırım Ali İsmail Korkmaz Marşı’na eşlik etti Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım sarı lacivertli taraftarların söylediği Ali İsmail Korkmaz marşına eşlik etti. Yıldırım, sarı lacivertli taraftarların başlattığı Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe Yıkılmaz marşına alkışları ile tempo tutarak katkıda bulundu.

Geçen sezon da final oynamışlardı Son Avrupa şampiyonu olmasına rağmen ligde şampiyon olamadığı için geçen sezon CEV Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edemeyen Fenerbahçe, bu sefer de yer aldığı CEV Kupası’nda adını finale yazdırdı.

İspanya La Liga’da Athletico Bilbao’ya konuk olan lider Atletico Madrid zorlu deplasmanda geriye düşmesine rağmen 2-1’lik skorla galip gelmesini bildi ve zirvede yerini korudu. Barcelona ve Real Madrid’in önünde liderlik koltuğunun sahibi olan Atletico Madrid 6. dakikada Iker Muniain’ın kaleci Courtois’yı avlamasıyla 1-0 geriye düştü. Dakikalar ilerledikçe rakibi karşısında baskıyı arttıran Atletico Madrid dakikalar 22’yi gösterdiğinde Diego Costa’nın topu ağlarla buluşturmasıyla skoru 1-1’e getirdi. Mücadelenin ilk devresi 1-1 berabere sonuçlanırken, ikinci yarıda ise Atletico Madrid’in büyük bir baskısı vardı. 55. dakikada Koke, sol taraftan hareketlenen Filipe Luis’e bıraktı. Filipe Luis’in ortasına da atağı başlayan Koke kafayı vurdu ve takımını 2-1 öne geçirmeyi başardı. Ev sahibi Bilbao’da Aymeric Laporte, 86’ncı dakikada kırmızı kartla oyundan atılırken, kalan dakikalarda başka gol olmadı ve lider Atletico Madrid, zorlu Athletic Bilbao deplasmanından çok kritik bir galibiyetle ayrılarak, La Liga’da 76 puanla liderliğini sürdürdü. SPOR

Uluslararası arenadaki 3. Kupa Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı, CEV Kupası’nı kazanarak, uluslararası arenadaki 3. şampiyonluğunu yaşadı. Katar’ın başkenti Doha’da 2010’da düzenlenen Dünya Kulüplerarası Voleybol Şampiyonası’nda finalde Brezilya’nın Sollys Osasco takımını 3-0 yenen “Sarı Melek-

Emirates’te kazanan yok! Premier Lig’de haftanın en önemli maçında liderlik yarışındaki Arsenal ve Manchester City karşı karşıya geldi. 2 takımın başa baş geçen mücadelesinden kazanan çıkmadı. 1-1 biten karşılaşmanın sonucunda bu hafta Chealsea’nin de puan kaybetmesiyle zirve yarışında Liverpool avantaj sahibi oldu. Maça hızlı başlayan Manchester City golü de erken buldu. Henüz 18’inci dakikada Edin Dzeko’nun direkten dönen şutunu, İspanyol oyuncu David Silva’nın tamamlamasıyla Manchester City 1-0 öne geçti. Mücadelenin ilk devresi de City’nin 1-0’lık üstünlüğüyle sona erdi. İkinci yarıda daha istekli olan Arsenal, organize bir atak sonucunda skorda eşitliği sağladı. Lukas Podolski’nin asistini Mathieu Flamini’nin topu ağlara göndermesiyle maç 1-1’lik skora geldi.Karşılaşmanın kalan dakikalarında ise başka gol olmadı ve şampiyonluk mücadelesi veren iki takım da sahadan 1’er puanla ayrıldı. Manchester City 67, Arsenal ise 64 puanla yoluna devam etti. Haftanın kazananı da Liverpool oldu. İki maç eksiğiyle gizli lider pozisyonunda bulunan City ise yarışta yara almış oldu. SPOR


Gözü yaşlı Gökçek AKP’nin Cemaatle olan ayrışmasının ardından Melih Gökçek’in ruhsal yıkım yaşamış olduğu belli. Gökçek, katıldığı televizyon programında Cemaat’le ilgili konuşurken

gözyaşlarını tutamadı. Programda Cemaat’e seslenen Gökçek, “Sizin hiç vicdanınız sızlamayacak mı? Ben çocuklarımı sizin okulunuza gönderdim” dedi. toplum

Elektrikleri ben kesmedim kedi kesti

Enerji Bakanı Taner Yıldız, tam da yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart günü yaşanan elektrik kesintisi hakkında şaka gibi bir açıklama yaptı. Yıldız: ‘Espri yapmıyorum trafoya kedi girdi. Bu ilk kez yaşanmadı. Bunu seçime bağlamak yanlış’ dedi. Şuurunu kaybettiğini düşündüğümüz Bakan Yıldız’ın açıklamaları “vay halimize” dedirtti. TOPLUM Ceday avcı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Yotube yasağı da işlemedi. Twitter yasağının ardından DNS ayarlarını değiştirip tweet atan Gül, Youtube yasağının ardından da Youtube’a 2 video yükledi. Gül, bu aralar tersinden kalkıyor galiba, yasak falan dinlemiyor. Belki de Erdoğan’a karşı çıkamadığından olsa gerek tepkisini böyle gösteriyor.

Seçimlerin yapıldığı 30 Mart Pazar günü bilindiği üzere 35 ilde elektrik kesintisi yaşandı. Kesintinin yaşandığı illerde oylar mum ışığında sayılmak zorunda kaldı. Ardından oyların sayımı ile ilgili büyük tartışma çıktı. Halk YSK önüne giderek oyuna sahip çıktı, polis saldırdı. Gazeteyi basacağımız saatlerde Ankara, İstanbul ve özellikle Ceylanpınar’da eylemler sürüyor. Bütün bu olaylar Türkiye’de yaşanıyor. Ve yine Türkiye’nin Enerji Bakanı, bütün bu olanları “Kedi” ye bağlıyor. İşte konuşmanın devamından notlar: Halkın oyuna sahip çıkmasını tebessümle karşılıyor “Vatandaşımızın seçimine saygı duymamız lazım. Seçim sonuçlarına gölge düşürmeye çalışanları biraz da tebessümle karşılıyoruz.” diyen Taner Yıldız vatandaşın kararına saygı duyup oyuna sahip çıkmasına saygı duymuyor. Şuursuz olduğu gibi tutarsızlığıyla da destan yazıyor. Kedi trafoya girmek için seçim gününü özellikle mi seçti? “Espri yapmıyorum arkadaşlar. Tra-

foya kedi girdi.” diyen Yıldız, elektrik kesintilerini kedilerden kaynaklanan bir doğal afet gibi göstermeye çalışıyor. Peki, kediler trafoları kurcalamak için seçim gününü seçti mi? Kediler organize olup 35 ilde aynı anda trafoya mı girdiler? Başka zamanlarda trafoya girmeyi tercih etmiyorlar mı? Bu soruların cevapları belirsizliğini korurken Yıldız’ın yalanı da gün yüzüne çıkıyor.

Elektrik kesintisi mazeretse sonuçlar neden 3 gün açıklanmıyor? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın kesintiler için bir diğer manipülatif açıklaması da şu; “Yenileceklerini anlayanlar mazeret üretiyor.” Bu kadar ciddi bir konuyu şaka konusu gibi ele alan Bakan, halkın oyların çalındığına dair yayınlanan kanıtların sözünü bile etmiyor.

Artık bu sayfanın manşetini bulmakta hiç zorlanmıyoruz Halkın seçim sürecinde politiklemiş olması AKP’lilerin enselerindeki nefes olmaya devam ediyor. Seçim süreci ve sonrası gerginlikleri her hallerinden belli olan Tayyip ve Bakanları saçmaladıkça 20. sayfanın manşeti için biz muhabirlere de çok malzeme çıkacağa benziyor.

18SORU

Diktatörlük sökmez, halka muhtaçsınız

Işıl Demir Öğrenci/istanbul

Seçim atkıları, seçim öncelerinde partilerin mitinglerinde olmazsa olmazları haline geldi. Mitingin yapıldığı her ilde, ilin takım atkıları takıldı, buna da “seçim atkısı” denildi. İktidardakilerin de muhalefetin de halkın oyuna muhtaç olduğu görülüyor. İktidarda olduğu sürece diktatör gibi davranan Erdoğan bile seçim zamanı halkın oyuna muhtaç olduğunun farkına vardı. Halkın özgürlüklerine dil uzatırken, yasaklar koyarken iyiydi. Her mitingde, o her boyna atılan atkı aslında acizliğin göstergesi oldu. Erdoğan’a “Yapma” dedik dedik dinlemedi, şimdi çaresizliğinin üstüne tek seferde 81 atkı da taksalar nafile… toplum

Tayyip’in içine Twitter kuşu kaçtı

1. En sevdiğiniz erdem? Adalet 2. Başlıca özelliğiniz? Yardımcı olmak 3. Mutluluk nedir? Dostlarımla birlikte olmak 4. Mutsuzluk nedir? Sınav haftası 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Çocukça davranış 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Bencillik 7. En sevmediğiniz şey? Yanlış anlaşılmak 8. En sevmediğiniz kişiler? Kendini üstün gören insanlar 9. En sevdiğiniz iş? Ayak işleri yapmak 10. En sevdiğiniz şair? Edip Cansever 11. En sevdiğiniz yazar? Alper Canıgüz 12. Kahramanınız? David Bowie 13. Kadın kahramanınız? Tomris Uyar 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Lacivert 16. En sevdiğiniz yemek? Tantuni 17. En sevdiğiniz düstur? Giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir 18. En sevdiğiniz söz? Bizi ıslah edebilecek tek şey nedir? Kusursuzu görmek

Yasak tanımıyor

Seçim çalışması için il il gezen Başbakan Erdoğan’ın yalanlarına ses telleri bile dayanamadı, sesi kısıldı. Kısık sesine rağmen programını iptal etmeyen Başbakan Twitter’da büyük alay konusu oldu. 10 dakikada TT listesine giren #helyumlobisi adlı TT ile halk Gezi direnişindeki orantısız zekasını bu sefer Başbakan’ın Van’daki konuşmasında gösterdi. Halk Twitter’da hazırladığı capsleri paylaştı: Erdoğan’ın sesi Arap Bacı’ya benziyor diyenler RT, Allah onun ses tellerine ateşler salsın, Tayyip’in içine Twitter kuşu kaçtı” tweetleri ise en çok güldürenler oldu. toplum

Gözaltılık kare

Recep Tayyip Erdoğan’ın Sarıyer Mitingi’nde Zaman Gazetesi muhabiri Derviş Genç, Erdoğan’ın danışmanlarından Mustafa Varank’ın “fotoğrafımı çekti” şikayetiyle gözaltına alındı. Genç, haber alma özgürlüğünün kısıtlanması nedeniyle asıl kendisinin şikayetçi olacağını kaydetti. Bir fotoğraf karesi bile artık gözaltı sebebi.

Heavy metalciler Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bozkurt işareti yapmasıyla ilgili konuştu: Bunlar kurt işareti yaparken burnu kesik BMC gibi yapıyor. Bu kurdu böyle yapanlar Amerika’daki Heavy Metal’cilerdir, Bush’un kızı da bunu böyle yapıyor. CHP Genel Başkanı da burnu kesik kurt ile kendisine oy avcılığı yapıyor.

Nereye atıyorduk babacığım?

“Al kırdın kırdın”

İtalya’da bir öğrenci, selfie çekerken kucağına oturduğu 19. yy Greko-Romen heykelini kırdı. Öğrencinin selfie çekmek için heykelin kucağına oturduğu sırada heykelin bacağı koptu. İtalya’nın en ünlü akademik kurumlarından olan Brere Güzel Sanatlar Akademisi çalışanları kırık bacakla karşılaşınca güvenlik kameraları kayıtlarını inceledi. Heykel, Hellenistik devrina ait yarı insan yarı hayvan olan ve sızmış halde uyuyan “Sarhoş Satiri” temsil ediyor. Heykel’in orijinali Monaco’da sergileniyor. Adı açıklanmayan öğrencinin bacak kopmadan önce fotoğrafı çekip çekemediği ise bilinmiyor. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.