Yarın 129

Page 1

1 Mayıs’ta Taksim’e çağrılar başladı

Şimdi AKP düşünsün 07 Güzel günlerin habercisi...

08 Nisan 2014 Salı Sayı: 129 l

l

.

.

1 TL www.yarinhaber.net l

.

Katil Ahmet Şahbaz 26 Mayıs’taki duruşmaya getirilecek

ETHEM’IN KATILLERI .

HALKIN ELINDEN KACAMADI .

‘Başbakan duygusal’

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Twitter kararı sonrası Anayasa Mahkemesi için ‘saygı duymuyorum’ tepkisini ‘duygusal’ olarak açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Melih Gökçek’in ziyaretine de ‘Geçerken uğradı’ diyerek açıkladı. güncel 08

YARSAV Kurucusu ve Eski Başkanı Yargıç

Ö. Faruk Eminağaoğlu ile konuştuk

Halk YSK’yı sıkıştırıyor

Ethem Sarısülük davasının 4. duruşması Ankara’da görüldü. Katile tüm iltiması geçen mahkeme heyeti halkın direnişi sonucunda duruşmaya katılmayan katil Şahbaz’ın Ankara’ya getirilmesine karar verdi. Yüzlerce kişinin geldiği davada katilin tutuksuz yargılanması talebi reddedildi.

Katili halkın direnişi yargılıyor

Polis kask numarasını sildi

Halkın kararlı direnişi sayesinde, katiller ve onların savunucuları geri adım atmak zorunda kaldı. Mahkeme heyeti, Ahmet Şahbaz’ın Ankara’ya getirileceğini, gelmediği takdirde zor kullanılarak getirileceğini açıkladı. Heyet, katil Ahmet Şahbaz hakkındaki tutuklama talebini ise bir kez daha reddetti.

Adliyenin dışında polisler yine sahnedeydi. Ethem Sarısülük davasında abluka altına alınan Ankara Adliyesi önünde bekleyen çevik kuvvet polislerinin bir kısmının kasklarındaki numaraların bazı sayılarını sildiği dikkat çekti. Özellikle gaz bombası atan bir polisin, kaskındaki numaranın silik olduğu gözüktü.

‘Belediye’de kadınlar çalışamaz’

ü

Ulaş Cihan ile

ESAS MESELE

14

Demirci yüreği demirden sert gerek 04 HAKAN ÖZTÜRK Aklın yolu

Bakalım AKP’li kadınlar buna ne diyecek? AKP’den Bingöl Belediye Meclis üyeliğine seçilen Nurten Ertuğrul, AKP’li Belediye Başkanı Yücel Barakazi’nin, belediye başkan yardımcılığında ve başkan vekilliğinde kadınlara görev vermeyeceği yönünde sarf ettiği belirtilen sözleri üzerine istifa etti. Ertuğrul’un, “Seçim zamanında gece, gündüz demeden toplum, din, örf gibi kuralları gözetmeden kadınları çalıştıran, kapı kapı dolaştıran bir anlayışın bugün çıkıp kadını geri planda tutmak adına bu tür mazeretleri öne sürmesi tam anlamıyla çelişkidir” sözleri üzerine AKP’li diğer kadınların nasıl tavır alacağı merak konusu oldu. güncel 06

30 Mart seçimleri öncesi kadar sonrasıyla da oldukça fazla gündem oldu. Gündem olmaya da devam ediyor. Birçok ilde itirazlar sürüyor. Peki YSK ve yargı bu sürecin neresinde yer alıyor? YARSAV kurucusu ve eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, seçim sürecini, son dönemde öne çıkan sosyal medya yasaklarını değerlendirdi.

Kaçar adım Cumhurbaşkanlık SİBEL UZUN Kehanet ERK ACARER

AKP’den sağlam cinayet

3. köprü inşaatında hayatını kaybeden 3 işçi için İşçi Ölümlerine Son Platformu İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde eylem yaptı. Platform, Lütfi Bulut, Yaşar Bulut ve Kahraman Baltaoğlu’nun ölümünden Kadir Topbaş’ın da sorumlu olduğunu belirtti. güncel 09

05 Uyanış 07 Bağzı şeyler

Yakan sır: Galatasaray-Fenerbahçe... 08 AGAH AYDIN Ecrits Asiye nasıl kurtulur? GÜLSÜM KAV

09 Ana fikir

GÜNCEL 08

GÜNCEL 08

GÜNCEL 08

Hesap Merkez Bankası’na uymadı

Başbakan’ı savunmayı vazife çıkarmış

Suriye’den Hatay’a havan mermisi

Erdoğan’ın ‘faiz indirilmeli’ çağrısı karşılık bulmadı.

Arınç, “Anayasa Mahkemesi durumdan vazife çıkarmış” dedi.

Suriye’den Yayladağı’na 2 havan mermisi atıldı.


TOPLUM

02

8 Nisan 2014

Sulak alanlar imara açılıyor Trafik cezalarına dikkat Vatandaşların trafik cezalarına, zamanında tebliğ edilmediği gerekçesiyle açtıkları ve art arda kazandıkları iptal davalarına önlem geldi. İçişlerinin yaptığı yönetmelik değişikliğiyle trafik cezaları, yıllar sonra da can yakabilecek. İdari para cezalarının 10 gün içinde tebliğ edilmesi kaldırıldı. Yeni düzenlemeyle, trafik cezaları, Kabahatler Kanunu’nda yer alan “soruşturma zamanaşımı süreleri” içerisinde tebliğ edilebilecek. Bu hükümle, kesilen cezaların 3 yıl sonra bile tebliğ edilebilmesine olanak tanınıyor. Son dönemde vatandaşların zamanında tebliğ edilmeyen trafik cezalarının iptali için mahkemelere başvurması ve birçok davanın peş peşe kazanılması üzerine, yeni düzenleme yürürlüğe sokuldu. toplum

AKP hükümetinin yeni rant projeleri kapsamında sulak alanlar imara açılıyor. Sulak Alanlar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle sulak alanlar artık ikiye ayrılacak ve hayati öneme sahip olmadıklarına kanaat getirilenler imara açılabilecek. Çevre Mühendisleri Odası konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu durumu “doğa katliamı” olarak yorumladı. Bursa sanem deniz kural

Nargile kafeler kapanıyor İstanbul ’un nargile kafeleriyle ünlü Tophane semtinde bir dönem sona eriyor. Galataport ihalesi kapsamında yıkılacak olan nargile kafelere “Boşaltın” uyarısı yapıldı. Geçen hafta gönderilen uyarı metninde yer alan bilgilere göre nargile kafe işletmecilerine 28 Nisan’a kadar süre verildi. 24 günlük süre nargile kafe işletmecilerinin tepkisine yol açtı. Bölgede bulunan yaklaşık 15 nargile kafe işletmecisi, verilen sürenin az olduğunu belirterek itiraz etmeye başladı. İşletmeciler nargile kafelerin boşaltılması için 24 günün yeterli olmadığını, henüz yeni yer bulamadıklarını, en az 90 gün süreye ihtiyaç duyduklarını söylüyor. toplum

Sulak Alanlar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, sulak alanlar “ulusal öneme sahip” ve “mahalli öneme sahip” olarak ikiye ayrıldı. Çevre Mühendisleri Odası değişikliğin sulak alanların yok edilmesini hızlandıracağını belirtti. Çevre Mühendisleri Odası adına yapılan açıklamada değişiklik “Yeni yönetmelikle mahalli öneme sahip sulak alanlarda imarın önü açılıyor. 3. havalimanın bulunduğu bölge de mahalli öneme sahip sulak alan olarak tanımlanıyor” sözleri ile yorumladı. HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAK Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sulak Alanların Korunması Yönetme-

liği’ni ilk defa 2002’de yayımlamış, 2005’te yeniden yayımlamış ve bugüne kadar yönetmelikte birçok değişiklik yapılmıştı. Yönetmeliğe eklenen geçici maddeyle, yönetmelikten tarihinden önce faaliyete geçmiş olan ve bu yönetmelik kapsamında izin almamış işletmeler, yönetmeliğin yayımından itibaren iki yıl içerisinde Bakanlıktan izin almaları şartı ile faaliyetlerine devam edebilecek. TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası, değişikliklerle ilgili “Başbakanın istediği oldu; koruma bölgeleri daraltılıyor, sulak alanlarımızın yok edilmesi hızlandırılıyor” dedi. Çevre Mühendisleri Odası, yönetmeliğin verilen görüşleri göz ardı eden bir biçimde hazırlandığını söylerken, iptali için hukuki süreci

başlatacağını açıkladı.

alanlarını, endemik türleri, bitkileri barındıran bölgelerde, imar DOĞA TALANI çalışmaları yapılabilecek. Böylece Çevre Mühendisleri Odası, sulak rantın, talanın hukuki zemini taalanların “ulusal” ve “mahalli” ola- mamlanmış oluyor. rak tanımlamanın yanlış olduğunu söylerken, “Yapılan düzenlemeyle, 3. HAVALİMANI DA SULAK ALANDA mahalli öneme haiz sulak alanlar- Sulak alanlardaki mevcut yapılaşma daki yapılaşmaya, tahribata dair kabul ediliyor ve doğa talanı teşizinleri, Bakanlık taşra teşkilatı vik ediliyor. Sulak alanlar korunverecektir. Mahalli komisyonlarda, madığı takdirde ciddi bir su krizi teknik, bilimsel niteliğe sahip olup ortaya çıkacağı belirtiliyor. Yeni olmadığı bilinmeyen kişilerce sulak yönetmelikle İstanbul’a yapılması alanlarımızın kaderine karar verile- planlanan 3. Havalimanı projesinin bilecektir” dedi. Koruma bölgeleri yer alacağı bölgede bulunan sulak sadece “ulusal öneme haiz” sulak alanlar “mahalli öneme haiz” olarak alanları kapsar hale getirildi. Yani, tanımlanıyor. Bu tanımlamanın, o “mahalli öneme haiz” sulak alan- bölgede bulunan 2,5 milyon ağaç lar koruma bölgeleri kapsamına ve 70 sulak alan ile sekiz derenin girmiyor. Bu yönetmelikle önemli yok edilmesine neden olacağı bebiyoçeşitliliğe sahip olan, orman lirtiliyor

Kıymet teyze direnişi kazandı Satürn’de okyanus bulundu Bilim insanları, Satürn’ün uydusu Enceladus’ta buz tabakası altında bir okyanusun varlığına ilişkin kanıtlar buldu. Dünya dışında yaşam olduğuna dair en önemli adaylardan olan Satürn gezegeninin uydusunda, 50 kilometre derinlikte önemli bir su kaynağı olduğu tespit edildi. Su kaynağı, Amerikan Cassini uzay aracıyla toplanan verilerle ortaya çıkarıldı. Bilim insanları, Enceladus’taki okyanusun yüzeyinin silikat kayalarından oluşması nedeniyle buradaki suyla kimyasal etkileşim sonucu, tıpkı dünyada yaşamın oluşmaya başladığı ilk zamanlardaki gibi koşulların ortaya çıkabileceğini düşünüyor. toplum

8 nisan salı 2014

Edirne’de mahallesindeki tek parkın yıkılarak bina yapılmasına karşı, iş makinesinin önünde oturarak direnen Kıymet Peker’in mücadelesi sonuç verdi. Mahkeme, parkın imara açılmasıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kepçenin önüne oturmasıyla gündeme gelen 75 yaşındaki Kıymet Peker’in korumak için direndiği park için, mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Edirne 1. Murat Mahallesi’ndeki arsanın,

planda “Belediye hizmet alanı, kısmen trafo alanı” olan durumunun belediye meclisi tarafından 5 Haziran 2014 tarihinde yapılan toplantıda, “ticaret” olarak değiştirilmesine yönelik kararın iptali için Ahmet Yalçınkaya ve Süleyman Sır tarafından İdare Mahkemesi’ne açılan iptal davasında yargı yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Edirne İdare Mahkemesi belediye başkanlığına savunmasını yapması için 15 gün süre verdi. GÜNCEL

İstanbul Emek inşaatını mühürledi

sayı: 129

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

özge doğan Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say sanem deniz kural Oğuzhan Özkan koray karadere Burak Kiper RIfat çapar onur toper Sara küçükgil Emre başer kara Fatma çakır cem davut oğlu Alper akın pınar bayer

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz onur şeker Berke Cengiz oğuzhan türk

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

Tekkeköy taş ocağına direniyor Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü beldesinde özel bir şirket tarafından yapılacak taş ocağının kurulmasına tepki gösteren halk eylem yaparak iş makinelerinin geçişini engelledi. Jandarmanın engel olma çabalarına karşı direnişi sürdüren köylüler, iş makinelerini geri çektirmeyi başardı. Köylüler taş ocağının yapılmasını engellerken, jandarma 78 kişiye yolu trafiğe kapadıkları gerekçesiyle 77 ile 586 lira arasında değişen para cezaları kesti. Köylülerden 11 kişi idari para cezasına itiraz etti. Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada hakim, insanların taş ocağının yapılmasına tepki gösterdiklerini ve bu nedenle yolu trafiğe kapattıklarını belirterek, köylülerin demokratik haklarını kullandıklarına kanaat getirip kesilen para cezalarını iptal etti. Yolu kesenlerden 64 kişi hakkında ise iş ve çalışma hürriyetini ihlal ettikleri gerekçesiyle 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı, yargılamanın önümüzdeki günlerde başlayacağı belirtildi. TOPLUM

Emek Sineması için Cercil D’Orient binasının önünde ve Emek’in bulunduğu Yeşilçam sokakta bir eylem gerçekleştirildi. Emek için toplanan İstanbullular yetkililere seslenerek Emek’in de içinde bulunduğu yapı adasında devam eden inşaatın cephesine “Bu inşaat İstanbul halkı tarafından mühürlenmiştir” yazılı afişler yapıştırdı. Eylemciler, Emek Sineması’nın yerine yapılmak istenen AVM projesi iptal edilene kadar hatta Emek Sineması özgün haliyle yeniden inşa edilene kadar bu

mücadelenin içinde olmaya devam edeceklerini belirttiler. Her ne kadar Emek Sineması yıkılmış olsa da, sinemaya, sokağa açılan kapısından girmeye devam edileceğini, tıpkı kullanım dışı bırakılan Haydarpaşa Garı gibi “Hiçbir alanımızı, meydanımızı, mekânımızı haramzadelere bırakmayacağız” mesajı verildi. Ayrıca eylemde Demirören AVM’ye, “Sermayenin mekânları yıkılacak, Emek sermayeyle uzlaşmayacak” yazılı pankart asıldı. İndirilen pankart sloganlarla yeniden asıldı. TOPLUM


GUNCEL

03

8 Nisan 2014

Ethem’in katili halkın elinden kaçamaz Halkın adaleti engellemez

Ethem Sarısülük davasının 4. duruşması Ankara’da görüldü. Katil Ahmet Şahbaz telekonferans ile dahi duruşmaya katılmadı. Katile tüm iltiması geçen mahkeme heyeti halkın direnişi sonucunda geri adım attı ve Şahbaz’ın Ankara’ya getirilmesine karar verildi. Katil polisin tutuklu yargılanması talebi ise reddedildi. Bu sırada yüzlerce kişi ise yine adliye önündeydi. güncel can çoksöyler

Gezi Direnişi sırasında Kızılay Meydanı’nda çevik kuvvet polisi Ahmet Şahbaz tarafından başına ateş edilerek katledilen Ethem Sarısülük’ün davasında dördüncü duruşma Ankara Adliyesi’nde görüldü. Ankara Dayanışması’nın çağrısıyla saat 09.00’dan itibaren yüzlerce kişi adliye önünde bir araya geldi. Ethem Sarısülük’ün olduğu dev pankartın yanı sıra ozalitler ve dövizler taşındı. Katillerden hesap sormak için Halk, Gezi’de düşen evlatlarının hesabını sorana kadar bir adım gerilemiyor. Adalet her ne kadar satılmış, yozlaştırılmış olsa da direnişle hakkı olanı almaya çalışıyor. Polis Ahmet Şahbaz tarafından tüm kameraların önünde başından vurularak katledilen Ethem’in hesabını sormak için ilk duruşmadan bugüne her türlü hukuksuzluğa karşı direniş devam ediyor. Tüm dünyada yankı bulan hukuk rezaletlerine karşın halkın dayanışması her duruşmada daha da güçlenerek devam ediyor. Katil Ankara’ya gelecek Urfa’dan telekonferans ile bağlanması beklenen Ahmet Şahbaz’ın duruşmaya katılmadığı görüldü.

Avukatlar, Şahbaz’a duruşmanın olduğu bilgisinin verildiğini fakat gelmesinin zorunlu olduğunun söylenmediğini aktardı. Ancak halkın direnişi katillere ve onların savunucularına geri adım attırdı. 2 Aralık’taki son duruşmanın yarım kaldığını, sanığa sormak istedikleri soruları soramadıklarını, sanığın ifadesinin tamamlanmadan yargılamanın sürdürülemeyeceğini söyleyen avukatlar, Ahmet Şahbaz’ın Ankara’ya getirilmesini ve ifadesinin yüz yüze alınmasını talep etti. Mahkeme, Ahmet Şahbaz’ın Ankara’ya getirileceğini, gelmediği takdirde zor kullanılarak getirileceğini açıkladı. Sarısülük ailesinin avukatlarının konuşmalarının ardından Ahmet Şahbaz’ın avukatı söz aldı. Şahbaz’ın avukatı müvekkilinin farklı örgütlerden tehditler aldığını ve can güvenliğinin olmadığını iddia etti. Avukat iddiasını güçlendirmek için müvekkilinin arkadaşlarına, yani TEM Şubesi’ne başvurulabileceğini söyledi. “Güvenlik” bahanesi salondaki izleyicilerden tepki toplarken, Avukat Kazım Bayraktar “Sanık güvenlik istiyorsa, onun için en güvenli yer hapishanedir” dedi. Bu yanıt salondan alkış aldı.

Katil yine tutuklanmadı Mahkeme heyeti Şahbaz’ın tutuklu yargılanması talebini değerlendirmek üzere bir kez daha odasına çekildi. Yaklaşık 10 dakikalık aranın ardından gelen mahkeme heyeti, tutuklanma talebini bir kez daha reddetti. Katil polis için çağrı kağıdı çıkarılmasına karar veren heyet, duruşmayı 26 Mayıs saat 10.00’a erteledi. ‘Yargıya güvenmiyoruz’ Duruşmanın sona ermesinin ardından salondan çıkanlar adliye önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Avukat Murat Yılmaz ve Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Hırsızlar savcılara ifade vermedikçe, katiller elini kolunu sallayarak gezdikçe biz de onları tanımıyoruz. Yargıya güvenmiyoruz” dedi. Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük de konuşmasında katil ile yüzleşeceğini, onu içeride göreceğini, oğlunun kanını yerde bırakmayacağını söyledi. Anne Sarısülük, “Benim çocuğum sizlerin arasında. Ben çocuğumu hiçbir zaman kaybetmedim” dedi. Son sözü ise Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan aldı. Direnişte kaybedilen tüm çocukların yaşadığını, yaşatıldığını söyleyen Elvan, herkese çok teşekkür etti.

Gezi Direnişi’nin Ankara ayağında 1 Haziran günü polis Ahmet Şahbaz tarafından başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük vurulduğunda uzun süre katil gizlenmiş, vuranın polis olmadığı söylenmiş videolar ortaya çıkınca ise tespit edilmesinin mümkün olmadığı açıklanmıştı. Tüm yurtta büyüyen protestolar, katilin Ahmet Şahbaz olduğunu ortaya çıkarmıştı. Artık hükümet için tek seçenek katili aklamak kaldığından düzmece raporlar düzenlendi ve katil hemen Urfa’ya gönderilerek ödüllendirildi. Mahkeme Şahbaz’ın tutuksuz yargılanmasına jet hızıyla karar verirken, saldırının görgü tanıkları birer birer gözaltına alınıp tutuklandı. Nöbetçi 13. Sulh Ceza Mahkemesi 24 Haziran’da verdiği kararla, polis Şahbaz’ın tutuklanması talebini geri çevirmişti. Mahkeme, Şahbaz’ın “meşru müdafaa sınırları dahilinde kalma olasılığının bulunduğu ve tutuklanmasının ileride telafisi mümkün olmayacak sonuçlar ortaya çıkabileceği gerekçesiyle” tutuklanmamasına karar verdi. 23 Eylül 2013’te görülen ilk duruşmaya katil Şahbaz peruk ve kalın çerçeveli gözlükle kılık değiştirerek geldi. Mahkeme heyeti bunda bir beis görmezken yargılamaya böyle devam etmek istedi. Bu hukuksuzluk ailenin ve avukatların müdahalesiyle engellenebildi. Bu süreçten sonra ise adalet daha da yerin dibine batırıldı. Mahkeme iddianameyi Şahbaz’ın karşısında okumaya gerek görmedi, sanki yargılanan o değil de Sarısülük ailesiymiş gibi davrandı. Şahbaz ise bu sefer telekonferans yöntemiyse Urfa’dan yine peruk ve gözlükle katıldı. Adalet o kadar formalite icabıydı ki mahkeme heyeti uyuya kaldı. Bugüne geldiğimizde ise adalet halkın elinden kaçırılamadı, heyet katilin bir sonraki duruşmaya katılmasına karar verdi.

Ethem davasında gazcı polis kask numarasını sildi Ethem Sarısülük davasında abluka altına alınan Ankara Adliyesi önünde bekleyen çevik kuvvet polislerinin bir kısmının kasklarındaki numaraların bazı sayılarını sildiği dikkat çekti. Özellikle gaz bombası atan bir polisin, kaskındaki numaranın silik olduğu gözüktü. Özellikle de Gezi’den bu yana Ankara’yı gaza boğan bu polisler, çok sayıda kişinin yaralanma-

sına hatta ölümüne neden oluyor. Kasklardaki bu numaralar da o polisin kim olduğunu ortaya çıkarıyor. Kask numarası silik olunca, polisin kimliği tanımlanamıyor. Gezi parkı eylemlerinde Berkin Elvan, Abdullah Cömert atılan gaz bombası sonucu hayatını kaybetmiş, üniversite öğrencisi Dilan Dursun ise ağır yaralanmıştı. Bu gaz bombalarını atan polisler ise hala açığa çıkarılmadı. GÜNCEL

Etmen davası için ne dediler? Bornova Halk Forumu Mahmut Güney Hukukun zorlanması şart Mahkemedeki durumu da dikkate aldığımızda, zaten katil devlet bir taraf. Ama burjuvazinin hukukunun kendi içerisinde zorlanmasıyla bir yere gelinebilir. Katil Ahmet Şahbaz’ın bir dahaki mahkemeye getirilmesi kararı da, burjuvazinin hukukunun zorlanmasının bir sonucu.

Gündoğdu İskele Forumu Utku Fırat Katillerden hesap sormalıyız Ethem davasında yaşanan gelişmeler devrimcileri pek hayal kırıklığına uğratmıyor. Çünkü bu devletin eline ilk kez devrimci kanı bulaşmıyor ve bu devlet ilk kez katilleri korumuyor. Katillerinden hesap sormak içinse mücadelenin tüm gereklilikleri yerine getirilecektir.

Yoğurtçu Forumu Metin Balcı Toplumsal baskı sonucu Orada toplumsal baskıyı görüyorlar. Bu dava ne kadar yavaş yürüyebilirse, o kadar yavaş yürütmek için uğraşıyorlar. Daha önce olanlar kadar bu davada da belli olanlar. Ahmet Şahbaz’ın yakalanarak getirilmesi, mutlaka zorla getirilmesi gibi bir kararı gene vermediler.

Nilüfer Halk Forumu Ebu Kaya Adalet yerini buldu Ethem’in katilinin zaten mahkemede yargılanması gerekiyordu. Sonunda adalet yerini buldu. Bundan önce yapılan mahkemede savcı uyuyordu. Bir dahaki davaya katilin getirilmesi de; adaletin yerini bulması, objektif bir adalet sisteminin işlemesi açısından önemlidir.

Ethem Sarısülük davasında katilin mahkemeye getirilecek olmasının, adaletin sağlanması açısından sizce etkisi olur mu? Mustafa Sarısülük Ethem Sarısülük’ün Abisi

Almak zorundaydılar Bir etkisi olacağını düşünmüyoruz. Avukatlarımız talebimizi ifade etmeye çalıştılar. Heyetin yapabileceği bir şey olmadığı için çağırmak zorunda kaldı. Zoraki almış oldukları bir karar. Bir dahaki duruşmada adalet çıkacağını düşünüyoruz. Sami Elvan Berkin Elvan’ın babası

Her şey ortada

Türkiye’deki adalet olarak sorulan soru komik. Göreceğiz ne kadar doğruluk payı olduğunu, gerçekleri ortaya çıkardığını. Zaten olması gerekir katil bir insan dilediği şekilde dışarı da geziyor. Çok yoruma da gerek yok, her şey ortada. Gürkan Korkmaz Ali İsmail Korkmaz’ın Abisi

Önemli ama yeterli değil Yapılması gerek bir şey zaten. Ali İsmail’in davasını Kayseri’ye kaçırdılar, Ethem’in davasında sanığı kaçırdılar, yargılamanın olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Sanığın huzura çıkarılması önemli bir adım ama yeterli değil. İlhan Cihaner CHP Milletvekili

Mahkemede olması gerekir Yargılamanın başlaması için zorunludur. 5 yıl üzeri cezalarda, yargılamada mahkemeye getirilmesi gerekir, talimatla da ifadesi alınamaz. Mahkemenin sanıkla temas etmesi gerekir. Çok daha risk altındaki sanıkların davası yapılmıştır. Serkan Atak Hukukçu

Mücadele sonucu Başından beri taraflı bir tutum sergileyen mahkeme heyeti, adliye içerisinde ve dışarısındaki mücadele sonucu bu kararı almak zorunda kalmıştır. Sanığın tekrar mahkemeye gelmesi, işin usulü ve esası yönünden de olması gerekendir. Murat Yılmaz ÇHD Avukatı

Adalet beklentimiz yok Katilin mahkemeye çağırılmış olması nedeniyle adalet açısından bir beklentimiz yok. Mahkeme heyetinin, siyasal iktidarın bugüne kadar yaptıkları bize bunu göstermektedir. Bizim mücadelemizle, mahkeme bu kararı vermek zorunda kaldı. Kazım Bayraktar Ethem Sarısülük Davası Avukatı

Mecbur kaldılar

Sanık duruşmaya gelmiş olsaydı görüntüleri izletip, sanığı sorgulayacaktık. Sanık keyfi bir biçimde gelmedi. Mahkeme de sanığın peşinde değil. Sanık getirilmediği sürece bu yargılama ilerlemez. Mahkeme bu kararı vermeye mecbur kaldı Eylem Hakverdi Ethem Sarısülük Davası Avukatı

Gecikmiş bir karar

Katil polis bugüne kadar duruşmalara gelmekten kaçtı ve kaçındı. Mahkeme çok gecikmiş bir karar verdi. Mahkemenin bağımsız hareket ettiğini düşünmüyorum. Bu güne kadar verdiği kararlar bunun göstergesidir. Mücadelemize devam edeceğiz. Kemal Şahin Demokratik Yargı Derneği Başkanı

Asgari unsurlardan biri

Devlet görevlilerin işlediği suçlara yönelik bu ülkede bir cezasızlık geleneği var. Sanığa yüz yüze sorular yöneltebilmesi asgari bir ceza yargılamasının temel unsurlardan biridir. Mahkeme çok geç de olsa bu duruşmada karar verdi. Burhan Çoban Alınteri Gazetesi Ankara Temsilcisi

Etkisi olmaz

Davanın tarafları ve Ethem’in arkadaşları açısından çok bir etkisi olacağını sanmıyorum. Fakat avukatların ve ailesinin sorular yöneltmesi açısından orada sergilenen kötü bir oyunun uygun bir şekilde sahnelemesine faydası dokunur.


GUNCEL

04

8 Nisan 2014

Hukukun millisi mi olur?

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Demirci yüreği demirden sert gerek

Efendim CHP’yi eleştiriyorum? Niye? AKP’yi yenemedi? Sen yen de seni görelim. Güreşmeyen pehlivan küçümsemeye doymazmış. Bunu neden söylüyorum? Yüzeysel gazetecilerden, yorumculardan, akademikyenlerden artık gına geldi. * Birileri CHP’nin şahsında bazı temel kavramları sözüm ona eleştiriyorlar. Demirci yüreği demirden sert olsa gerek. CHP politik olarak her yönden eleştirilmesi gereken bir durumdadır. Bu ayrı ama CHP eleştirisi yapıyorum diyenleri eğilimi bu değildir. CHP’den hoşlanmayanlar, o iktidar partisini yenmeyi denediği ve buna yaklaştığı için hoşlanmıyorlar aslında. Çünkü CHP’yi eleştiren güruh aslında apolitiktir ve apolitizmi savunmaktadır üstü kapalı olarak. Bu nedenle de CHP’ye oranla bile son derece gericidirler. CHP denemeyenlere oranla denemiştir. Örgütlü olmayanlara ve örgütsüzlüğü savunanlara oranla modern bir partidir. Bunlar evrensel olarak doğru pozisyonlardır ama yine de başarılı olmanıza yetmeyebilir. Politik mücadelede yenmek de yenilmek de ihtimal dahilindedir. Mücadele etmeyip AKP’nin yarattığı politik ve felsefi iklime yakınlaşmak asıl dramatik hatadır. Güya CHP’yi eleştirenler, sivil toplum kuruluşundan olmayı çok seven, paralı projelerinden nemalanmaya alışmış tatlı su entelleridir. Bunların politik olmakla, örgütlü hareket etmekle, uzun vadeli mücadelelere girmekle hiçbir alakaları yoktur. Her “muhalif” işin üç vakte kadar bitmesini bekleyen küçük burjuvalardır hepsi. CHP’in şu hali bile mantıksal olarak CHP’yi eleştirenlerden fersah fersah soldadır. AKP’nin dışında kalan herkes seçimlerde gidip oy attı, sandığına sahip çıktı, seçim kurullarının önünde nöbet tuttu, TOMA’lara karşı direndi. Siyasetin tüm gereklerini yerine getirmek için çırpındı. Küçük burjuva ukalalar ne yaptı? Bize modern, örgütlü, radikal siyaset yerine Facebook-Twitter siyasetinin anlam ve önemi vaazını verdiler. Bütün çabaları, sosyal mücadele araçlarının üzerini örtmek için sosyal medya efsanesini her derde deva mucize ilaç olarak öne çıkarmaktır. * CHP’yi eleştirenler aslında CHP’yi değil AKP karşısında politize olmuş ve harekete geçmiş herkesi eleştiriyorlar. Ortada CHP yok artık çünkü. Ortada AKP’ye karşı mücadele eden herkes var. Eleştirenler mücadele etmedikleri için mücadele eden her şeyden rahatsız oluyorlar işin özünde. Gezi Direnişin’den de rahatsız olmuşlardı. Şimdi onun gecikmiş intikamını alıyorlar. Şuna emin olunuz CHP sadece olayı sembolize ediyor. Eleştirilen, AKP karşısında yenildi diye hafife alınan Gezi Direnişi’dir aslında. * Tutucu olanlar, yerinde saymaya meyli olanlar, gelenekçiler seçimleri çok severler. Toplumlar sanıldığı gibi yenilik yapmaya fazla hevesli olmadığı için hayat ve tarih seçimlerde onlardan yanadır. Toplumlar olağan koşullarda öncekini mümkün olduğu kadar az değiştirerek tekrar etme eğilimindedir. Ortaya yeni fikirler atmaya çalışan modernlerin ise işi seçimlerde çok zordur. İyi birisi seçimlerde modernlerin aldığı yenilgilere sevinmez. Modern olanlar ne kadar kötü, beceriksiz ve hatalı olursa olsun sevinmez. Bilakis kalbi sıkışır. Eğer modernlerden daha radikal bir modern ise bir etap sonra neyle boğuşacağını görür. Buna göre ayarlamaya çalışır kendisini. İşinin hiç de kolay olmadığını anlar. Kendisi dışında geleneklerle mücadele edenleri tamamen bir akılsızlar topluluğu olduğunu düşünüp rahatlamaz. Kendisi dışında geleneklerle çarpışanların zaten yenilgiyi hak eden lanetliler olduğunu düşünmez. Çok düşük doz modernlerin bile ne sorunlar yaşadığını, kendisini de sorun alanına sokarak ele alır. AKP dışındaki muhalefeti eleştirenler aslında uzunca bir süreden beri modern olana düşmandır. Üretilmiş yeni, riskli bir fikir istemezler. Bu nedenle aslında eleştiricilerin hepsi gelenekçiliğe yaklaşmış insanlardır. Yeni, modern bir toplumsal fikri asla denemeye kalkışamazlar. İşin daha da kötüsü yeni, modern bir fikrin olabileceğini artık asla düşünmez olmuşlardır. O nedenle olmayacak dualara da asla amin demezler. O nedenle aklın yeni ve güzel şeyler üretme iddiasına değil AKP gibi geleneklere sarılırlar. Eleştiriciler aynı AKP gibi şöyle düşünür: Emin olabileceğimiz tek konu etnik-dinsel kimliklerimizin ne olduğudur. Şu milletten, bu mezhepten olduğumuzu bilebiliriz ve o nedenle sadece onlara yaslanmalıyız. Yeni, doğru ve modern fikrin ne olduğunu bilemeyiz. Onun için modern fikirlere dayanarak siyaset yapmaya kalkışılamaz. Bu aslında AKP’nin ve bütün kimlik siyaseti yapanların yaklaşımıdır. Onlara göre Kopernik’in ne dediği değil nereli olduğu önemlidir. * Gelenekçilerin tek dezavantajı şudur tarihte. Kopernik’in bir kere seçim kazanması yeter. Onun o kadar güçlü, yeni ve doğru fikirleri vardır ki karşısında hiç kimse duramaz. Kopernik fikirlere yaslanabileceğimizin en büyük ispatıdır. hakanozturk17@gmail.com

Başbakan Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin Twitter yasağını kaldırmasına yönelik sert açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, Twitter yasağının kaldırılmasıyla ilgili “saygı duymuyorum” dedi. Twitter kararını milli bulmadığını kaydeden Başbakan, Türkiye’de kararların hukuka göre mi; yoksa milli olup olmamasına göre mi alındığını sordurttu. güncel hülya say

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Bursa mitinginde “Twitter mivitır, hepsinin kökünü kazıyacağız.” sözlerinden birkaç saat sonra getirilen Twitter’a erişim yasağı, Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Mahkeme, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından yapılan engellemenin Anayasa’nın 26. maddesine aykırı olduğunu belirtti. Erişim yasağının, ifade özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde ve hak ihlali olduğuna karar verdi. Bireysel başvurular üzerine alınan kararda, ifade özgürlüğünün demokratik hukuk devletindeki önemi vurgulandı. AYM, daha önce Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin verdiği karara atıf yaparak TİB’in bu kararı uygulamadığının altını çizdi. Kararın uygulanması için 30 günlük azami sınırın beklenemeyeceği ifade edilerek, “TİB tarafından, anılan sitenin derhal erişime açılmaması nedeniyle bu yükümlülüğün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.” denildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararının en kısa sürede uygulanması gerektiğini söyledi. BİR YILDA NE DEĞİŞTİ? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bundan bir yıl önce, Anayasa Mahkemesi için “İftiharla ifade edeyim ki, şu anda özgürlükleri, demokrasiyi, milli egemenliği güçlü şekilde muhafaza eden bir Anayasa Mahkememiz var. Ben bugün bu kanaatteyim. Demişti. Tweeter yasağının kaldırılmasının ardından Başbakanın

övgü ile bahsettiği Anayasa Mahke- mıza gerekli talimatı verdik uyduk. mesi bu süreçte Başbakanın sert söz- Ama saygı duymuyorum” dedi. lerine hedef oldu. GÜL: ANAYASA MAHKEMESİNE KARARA SAYGI DUYMUYORUM GÜVENİYORUZ Twitter kararını milli bulmadığını Başbakan’ın ‘saygı duymadığı Anakaydeden Erdoğan sözlerini şöyle yasa Mahkemesi için Cumhurbaşkasürdürdü: “Milli bulmamanın yanın- nı Abdullah Gül’ün AYM’ye ilişkin da Amerikalı bir şirketin ürününün ‘güven dolu’ mesajları dikkat çekti. savunması yapılırken öbür tarafta Gül “Burada önemli olan Anayasa bizim kendi milli ahlaki her türlü Mahkemesi’nin oybirliği ile aldığı değerlerimiz bir tarafa konuluyor. karar. Kurumlara güvenmek lazım. Bu ülkenin başbakanına hakaretten Sonunda hukukun üstünlüğü bu tutunuz da bakanlarına hakaretlere memlekette ispatlanır. En yüce mahvarıncaya kadar her şey ortada buna keme Anayasa Mahkemesidir” dedi. yönelik atılan bir adım var. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymak BOZDAĞ: AYM SINIRLARI AŞMIŞTIR zorunluluğu olması hasebiyle bu ka- Hükümet kanadından bir değerrara uyarız onun için de arkadaşları- lendirme de Adalet Bakanı Bekir

Bozdağ’dan geldi. Bozdağ kararın siyasi olduğunu savundu. Bozdağ “Anayasa Mahkemesi’ne yargı yollarını tüketmeden doğrudan başvurma hakkı yoktur. Maalesef Anayasa Mahkemesi Twitter ile ilgili verdiği kararda kanunun tanıdığı usule uymamış ve çizilen sınırları aşmıştır” dedi. YOUTUBE YASAĞI AYM’YE GİDİYOR Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararına ‘Saygı duymuyorum’ açıklamasını ‘üzücü’ olarak değerlendirerek, tekrar kapatılan Youtube’nin açılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını söyledi.

Gül: Erdoğan’la konuşmanın vakti geldi

Enerji Bakanı

Taner Yıldız Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart’ta, Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada ‘Oyları etkileyecek bir unsurun söz konusu olmadığını’ belirten Taner Yıldız, yaşanan kesintilerin ‘trafoya kedi girmesinden kaynaklandığını’ söyledi. Yıldız, söyleyeceklerinin saçmalığını fark etmiş olarak: ”Espri yapmıyorum arkadaşlar. Trafoya kedi girdi” dedi. Ardından kendini haklı çıkarmak için çeşitli deliller ortaya koymaya çalışarak şöyle devam etti: “Bu durum ilk kez yaşanmadı. Seçimden önce de yaşanmıştı. Bunu seçime bağlamak yanlış. Zaman zaman eksiklerin olabileceğini söylüyorum. Kasıt aramak yanlış” Yıldız, açıklamasını muhalefeti eleştirerek tamamladı: “5 yılda bir seçimde bir referandumda istediği sonuca ulaşamayan partilerin bu tür mazeretlerin ardına sığınmasını doğru bulmayız. Yenileceklerini anlayanlar mazeret üretiyor“ dedi. Yıldız bu şekildeki alçakça açıklaması ile AKP olarak çaldıkları oyların sahipleri ile dalga geçmeye devam ettiği ve pişkince tavırları ile sabrımızı zorladığı için Enerji Bakanı Taner Yıldız’a OĞLUM BAK GİT diyoruz.

Kuveyt’e resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Cumhurbaşkanlığına adaylığım konusunu konuşmanın zamanı geldi” dedi. Cumhurbaşkanı seçimleri konusunda kendisinin ve Başbakan Tayip Erdoğan’ın birbirlerine karşı “sürpriz” yapmayacaklarını, “oturup konuşarak karar vereceklerini” söyledi. Gül, yolsuzluk iddiaları konusunda “Hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırmalı... Varsa yolsuzlukla ilgili meseleler bunlar hukuki meselelerdir. Mahkemeler, prosedürler belli. Ortaya çıkacaktır” diye konuştu. Gül, Dışişleri’ndeki dinleme ve sızdırma olayının

da ‘dışarıdan değil, içeriden’ yapıldığını açıkladı. Başbakan’ın kurmayları ise yerel seçimlerin hemen ardından, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olması durumda tam destek alacağını, Gül’ün itiraz etmeyeceğine dair açıklamalarda bulunmaya devam ediyor. AKP’de geçerli olan “3 dönem şartı” ise değişebilir olarak nitelendirilirken, Başbakan’ın eğiliminin mevcut düzenlemeyi korumak yönünde olduğu kaydediliyor. Başbakan Erdoğan, ‘’Cumhurbaşkanımızın ‘bu konuyu aramızda müzakere ederek karara varırız’ kanaatini paylaşıyorum’’ dedi. GÜNCEL

YouTube yasağı devam edecek Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, 27 Mart 2014 tarihli kararla “Youtube” adlı internet sitesindeki kapanması istenen linklere ve ilgili internet sitesi tarafından bildirilen süre içerisinde gereğinin yerine getirilmemesi durumunda tüm yayına erişimin engellenmesine karar vermişti. Mahkeme, Türkiye Barolar Birliğinin bu karara itirazı üzerine, 27 Mart 2014 tarihli kararındaki “tüm yayına erişimin engellenmesi” kararını kaldırmış, 15 linkle ilgili yayın yasağının devamını kararlaştırmıştı.

Gölbaşı Cumhuriyet Savcılığı, suça konu içeriklerin kaldırılmadığı gerekçesiyle karara itiraz etti. İtirazı değerlendiren Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi, söz konusu linklere dair kararın ilgili siteye tebliğine rağmen, bildirilen süre içerisinde gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle “Youtube” sitesine erişimin engellenmesine ve “suça konu içerikler” kaldırılıncaya kadar erişim engelinin devamına karar verdi. GÜNCEL


GUNCEL

05

8 Nisan 2014

Sibel Uzun UYANIŞ

Kaçar adım Cumhurbaşkanlık

Yerel seçim sonuçları tartışmaları devam ederken, itirazlar sırada beklerken AKP’liler büyük bir iştahla Cumhurbaşkanı seçim değerlendirmeleri ve açıklamaları yapıyor. Yangından mal kaçırma operasyonu adeta. Sanki Cumhurbaşkanlığı’nı alıp memleketi terk edecekler. Yolsuzluk dosyası kenarda bekleyen Tayyip Erdoğan değilmiş gibi. Hırsıza atmak bedava! “Yerel seçimlerde en yüksek oyu aldılar ya, genel seçim olsa %50’nin üstünde oy alacaklar ya, herkes tek seçeneğe Tayyip Erdoğan’a koşacak ya, ilk turun da seçilecek ya vay efendim şimdi Başbakan nasıl etkisiz ve yetkisiz kılınacak.”. AKP’liler aynen böyle konuşuyor. Sonuçta bir Cumhurbaşkanı var, orda duruyor. Fakat AKP’lilere göre zaten Abdullah Gül kim ki? Gül diyor ki “ben değerlendirme yapmadan bir şey diyemem. Kendi kendime aday olmadım.” Mehmet Ali Şahin, Bekir Bozdağ, Mehmet Metiner sırayla programları dolaşıp Erdoğan’ın mükemmel ötesi adaylığını anlatıyor. Hırsızlık dosyamız nasıl kapacak? Dünyada neler olacak? Suriye ile durumlar nasıl gelişecek? Faizler ve enflasyon ne aşamaya gelecek? Halk seçimlerle ilgili ne diyecek? Muhalefet partileri ne diyecek? Türkiye’de seçime kadar ne gelişmeler olacak? Diye devam edecek iktidar partisinde olması gereken dünyalık haller bunlarda yok. Adeta uzayda yaşıyorlar. Yav siz hangi ara başkanlık sistemine geçtiniz? Aktif bir Cumhurbaşkanı pasif bir Başbakan modeli ne zaman oldu? Gül ne zaman elendi? Yasa ne zaman yapıldı? Abdullah Gül Başbakanlığı ne zaman oldu? Geçici dönem için Bayburt’un milletvekilini Başbakanlık koltuğuna ne zaman getirdiniz? Her şey olmuş bitmiş Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın haberi yok. Bayburt milletvekili “evet Başbakanlık yapmaktan onur duyarım” falan açıklamaları yapıyor. Tanıtımı yapılıyor. “Allah akıl fikir versin” denir ya. Tam uyuyor. AKP’lilere göre halk zaten başka alternatifleri değerlendiremez. Koşulsuz seçeceği için halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı’na yani Erdoğan’a uygun yasa yapılması gerekir. Mecliste çoğunlukta olduklarından o yasa da banko çıkacak. Anayasa Tayyip Erdoğan için yapılacağı için cillop gibi olacak. Ama twitter yasağını kaldıran Anayasa kötüdür. Erdoğan ona saygı duymaz. Onun iç işleri bakanı Anayas’yı çiğneyerek polis şiddeti ile memleket yönetmiştir. *** AKP bilmiyor mu sandıkta muhalefetin onu yakaladığını? Tüm olabilecek kanunsuz uygulamalarına rağmen Ankara’da önemli bir aşamaya gelindiğini görüyorlar. Büyük bir telaşla Cumhurbaşkanı seçim sonuçları açıklanmış gibi davranmaları bu yüzden. Televizyon programını bile tek tek oturup arayan bir Erdoğan her şeye karar verme tahtına kondurulmalı. Onu arkasından kovalayan muhalefete karşı çok çok acil olarak. Herkes ama herkes susturulmalı. Durumları bu. İşte ben bu esnada ekranlardan siyaset yapmayı, örgütlü olmayı, siyasi partileri karalayan Cüneyt Özdemir gibi gazetecilere hayret ediyorum. Nasıl olacak peki bu tablo karşısında? Onu bağlamıyor ki halkı bağlıyor. Partisizliğe çağrı yaparken muhalefetin de muhalefetliğini beğenmezler. Muhalefet önceki seçimlere göre önemli bir farkı ortaya koymuştur ama bunun hiçbir önemi yoktur. Buyrun sizi muhalefet partilerinden birinin başına geçirelim. Tamam tamam ucundan bir sorumluluk alsanız, yok onu da almaz. Bu görüş şu zamanlarda çok çok ilkel kalıyor. Araştırmacı Adil Gür bile diyor ki anket çalışmalarımızda halkımızın en rahat konuştuğu ve kendini ifade etmek istediği alan siyaset oluyor. Sandık için bu kadar itirazların yükseldiği bir seçim yaşadık. Genel değerlendirmeye komplo değil nesnellik hâkim. Cumhurbaşkanlığı seçimleri de AKP’nin değil toplumun konusudur. Hep beraber göreceğiz. twitter: @sibeluzun_yarin

Gençleri önce dövdüler sonra dava açtılar

Gezi direnişinin başladığı gün Eskişehir’de sokağa çıkan onlarca genç, sokağın iki başından baskın yapan polislerce coplarla dakikalar boyunca dövüldü. Bu görüntülere rağmen polisler hakkında takipsizlik kararı verilirken, Ali İsmail Korkmaz Davası’nda görev alan iki avukatın da aralarında bulunduğu 176 kişiye dava açıldı. Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 15 Nisan’da görülecek. Avukat Kumaş, o gün kendilerinin de dövüldüğünü, elleri kelepçeli halde bindirildikleri polis aracında dayağın sürdüğünü, bir kişinin burnunun kırıldığını, bir başkasının da liflerinin koptuğunu söyledi. GÜNCEL

AKP’nin 16 itirazının ardından seçim iptal 30 Mart seçimlerinde elektrik kesintilerinin yaşandığı, çöplerden oy pusulaları çıktığı illerde muhalefetin tüm itirazları reddedilirken, BDP’nin kazandığı Ağrı’da seçimler iptal edildi ve kentte OHAL ilan edildi. güncel fatma çakır

Ağrı Adliyesi’nin yanına gazeteciler de daAKP’nin 16 kez itiraz etmesi üzerine hil kimse yaklaştırılmıyor. Belediye başkanı tekrardan oy sayımının yapıldığı ve seçilen BDP’li Sırrı Sakık: “Kazandığımızı son olarak da yırtık bir oy torbası bahane- sindiremiyorlar. Kazandığımız seçimler, desiyle seçimlerin iptal edildiği Ağrı, İstanbul mokrasiden uzak hilelerle bizden alınmak ve çevre illerden gelen kolluk kuvvetlerince isteniyor” dedi. abluka altına alındı, ilçeler dahil kente girişler yasaklandı. Ağrı’da bekleyen yurttaşlara Lice-Bingöl karayolunda 25 gözaltı destek vermek için Doğubayazıt ilçesinden Bu durumu protesto etmek için Lice-Bingöl gelen yurttaşların araçları kent girişinde karayolunu trafiğe kapayan yüzlerce gence durduruldu ve BDP Doğubeyazıt ilçe bi- askerin şiddetli saldırısı sonucu yaşanan çanasının önünden Ehmedê Xanî Parkı’na yü- tışmalarda çok sayıda kişi yaralanırken, en rümek isteyen yüzlerce kişiye polis saldırdı. az 25 kişi gözaltına alındı. Polis saldırısı sonrasında çatışmalar yaşandı. Ağrı’da 30 Mart günü yapılan, ancak art CHP’nin tüm itirazları reddedildi arda yapılan itirazlarla büyük tartışmalara CHP’nin Ankara’da yaptığı itirazların kayol açan belediye başkanlığı seçimi, bir hafta bul edilmemesinin ardından Üsküdar’da ve sonra ’yırtık torba’ yüzünden iptal edildi. Antalya’da İl Seçim Kurulu’na yaptığı 29 Ağrı İl Seçim Kurulu’nun verdiği karara gö- itiraz başvurusunun tamamı reddedildi. re Haziran’da seçimler yenilenecek. Norşin ve Adana’da seçimler yenilenecek Ağrı’dan darbe manzaraları AKP’nin kazandığı Ankara, Antalya gibi Kentte 5 gündür süren abluka daha da illerde muhalefetin tüm itirazları reddediartırıldı. Darbe görüntülerinin yaşandığı lirken BDP’nin kazandığı ancak AKP’nin kent, adeta polis ve asker işgali altına alı- itirazı nedeniyle 3. kez oy sayımı yapılan nırken İstanbul ve Ankara gibi illerden de Norşin’de ve MHP’nin kazandığı Adana’da polis takviyesi yapıldığı bildirildi. Kentin Seçim Kurulu kararına göre seçimler yeniiçinde çevre illerin zırhlı polis araçlarının lenecek. plakaları göze çarptı. Oy sayımının yapıldığı

Gezi davasında bu sefer de ‘pamuk’ delil sayıldı Gezi direnişine iki hukuksuz dava daha açıldı. Polisin Gezi Parkı’na saldırdığı gün Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na köprüden yürüyerek geçmek isteyen, üzerlerinde baret ve pamuk çıkan iki kişinin de olduğu 11 kişiye 2911 sayılı Toplantı ve Gösteriye Yürüyüşleri Kanunu’na aykırılıktan dava açıldı. Böylece, Gezi direnişi boyunca direnişçilere açılan davalara gösterilen delillere bir de ‘pamuk’ eklendi. 16 Haziran’da Altunizade ve Kısıklı’da iki kez saldırı olan grup içerisinden 11 kişi gözaltına alındı. Göstericilerden Oğuzhan

İki kadına hem dayak hem dava

Demir’in üzerinden bir baret, Alu Çuğ’un üzerinden pamuk ve sarı eldiven çıktı ve 11 kişi hakkında, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre, yasalara aykırı gösteri düzenlemek ve bu gösteriye katılmak iddiası ve üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Aynı suçtan açılan diğer bir dava ise 10 Eylül 2013’te Antakya’da polislerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ölümü için sokağa çıkan 17 kişinin gözaltına alınmasını protesto edenlere açıldı. GÜNCEL

l Birinci parti olamazsak ben genel başkanlığı bırakırım dedim. Siyaset omurga ister, asillik ister. Makamı zenginleştiremezseniz bırakın gidin. l Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymak zorundayız ama saygı duymak zorunda değiliz, saygı da duymuyorum. l Erzurumlu Teyo Pehlivan’ın gibi yenilen pehlivan güreşe doymazmış, seçim sonucuna itirazla ilgili makamlar bellidir.

Başbakan Erdoğan’a, 6 Aralık 2013 tarihinde Kırklareli ziyareti sırasında el hareketi yaptıkları iddiasıyla korumalar ve polis tarafından bir aracın içinde ağır şekilde dövülen iki kişiye “kamu görevlisine hakaretten” dava açıldı. Kadınlar, el hareketi yapmadıklarını belirterek suçlamaları reddetti. Olay günü kentteki sıkıyönetim havası nedeniyle gergin olduklarını belirten S.A.G. verdiği ifadede, kuzeni İ.M.T. ile yürüdükleri sırada polis ablukasını ve trafiğin karıştığını gördüklerini, “oradan yürü”, “buradan geç”, “hızlı” gibi müdahaleler nedeniyle sinirlendiklerini kaydetti.

Bir aracın içinde yumrukladıkları T. ve G.’ye küfür eden ve tehditler savuran korumalar hakkında başlatılan idari soruşturmada herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Polisler tarafından hazırlanan tutanakta ise, “araca davet edilmeleri üzerine bağırmaya başlayan şahıslara kademeli olarak zor kullanıldığı” ileri sürüldü. İddianamede, G. ve T.’nin birlikte hareket iradesiyle atılı suçu işlediklerinin soruşturma evrakı kapsamında anlaşıldığını ileri sürerek cezalandırılmalarını talep etti. İddianamede ve tutanaklarda “Sayın Başbakanımız” ifadeleri dikkat çekti. GÜNCEL


06

GUNCEL 8 Nisan 2014

Serpil için adalet istiyorlar

Kadınlar koruma beklerken ölmek değil,

Yaşamak istiyor

Kadınlar, hayatta kalmak için her şeyi yaparken, koruma altındayken, yanında koruma polisi varken bile öldürülebiliyor. “Koruma kanunu uygulatacağız” diyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, meydanlara çıkmaya hazırlanıyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Serpil Erfındık, eski kocası tarafından, korumasının bittiği gün, 15 Aralık’ta öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 14 Nisan Pazartesi günü saat:12.00’de, İzmir Bayraklı Adliyesi’nde ilk duruşması görülecek olan Serpil Erfındık davasının hemen ardından 15 Nisan Salı günü Dokuz Eylül Üniversitesi’nde saat:15.00’de panel düzenleyecek. Platform “Serpil Erfındık’a adalet için davaya ve panele sen de gel” diyerek tüm kadınları çalışmalarına katılmaya, mücadele etmeye çağırıyor. GÜNCEL

güncel elif karan

Kadınlar öldürülmeye devam ederken, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam sessizliğini koruyor. Hayatta kalmak için devletin kapısına giden, koruma isteyen kadınlar bile, etkin koruma sağlanmadığı, gereken önlemler alınmadığı için öldürülüyor. AKP’nin kadın düşmanı politikalarını terk etmediği Mart ayı boyunca ve Nisan ayının ilk haftasında onlarca kadın öldürüldü.

Katil ‘korkutmaya çalışmış’!

Muğa-Bodrum’da ABD’li kadının boğaz, karın ve göğsüne aldığı 9 bıçak darbesiyle öldürüldüğü belirlendi. Cumartesi akşamı ABD’li eşi Esther Gıovanna Parker Sengir akşam yedikleri sırada eşi İ.B.S tarafından, bir yaşındaki oğullarının da evde bulunduğu sırada defalarca bıçaklayarak öldürüldü. Kadın katili İ.B.S., jandarmadaki ifadesinde, “Yemekte tartıştık. İkimiz de alkollüydük. Kızıp, bana tabak ve bardakları fırlatıp, küfür etmeye başladı. Ben de masadaki ekmek bıçağını alıp, korkutmak için rastgele savurdum. Sonrasını hatırlamıyorum” dedi. GÜNCEL

Yakılan kadının durumu ciddi

Kadınların devletten tek beklentisi, yasaların uygulanması ve devletin elindeki tüm imkanları seferber edip, kadın cinayetlerine caydırıcı cezalar verilerek, can güvenliklerinin sağlanması.

Bu kadınlar koruma altındaydı Nisan’ın ilk günlerinde Gaziantep’te Saliha İvinç, koruma başvurusunun sonucunu öğrenmek için karakola gitmek üzere evinden çıktığı sırada, boşanmak istediği eşi Murat İvinç tarafından yolu kesilerek öldürüldü. 23 yaşındaki Asiye Ülkü Korkmaz daha önce 15 kere eşinden şiddet gördüğüne ilişkin polise başvurmasına rağmen Kayseri’de boşanmak istediği eşi Mehmet Alper Korkmaz tarafından 19 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Devlet Asiye’nin öldürülmesine rıza gösterdi Platform yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Mart ayında 24 kadın kardeşimizi kaybettik. Bu kadınların yarısı kocaları tarafından öldürüldü ve defalarca korunmak için mücadele ettiler. Asiye de bu kadınlardan biri. Öldürülmemek için daha ne yapmalıydı? Devlet kendisinden 15 kere koruma istemesine rağmen Asiye’yi korumayarak ölümüne rıza göstermiştir”.

Saliha İvinç’in babası Oktay Çöl

Bir süre önce S.Ç.’den boşanarak Tuzla’ya yerleşen Gönül Çalışkan, burada iş bularak çalışmaya başladı. işe gitmek üzere evden çıkan Gönül’ün yolunu kesen eski kocası S.Ç. kadının üzerine benzin dökerek ateşe verdi. Kadın çevredekilerin müdahalesi sonucu söndürülürken, saldırgan kayıplara karıştı. Görgü tanıdıklarının ifadesine göre, kadına yardıma gelenleri de tehdit eden eski koca kadını planı bir şekilde yaktı. Yanık Tedavi Merkezine kaldırılan Gönül Çalışkan’ın durumunun ciddi olduğu öğrenilirken polis her yerde kaçan adamı arıyor. GÜNCEL

Samsun’da tacizciye 8 yıl hapis

Samsun’un İlkadım İlçesi’nde geçen yıl Mayıs ayında alkollü olan Faruk Coşkun, akşam saatlerinde arkadaşlarıyla birlikte Gençlik Parkı’nda yürüyen üniversite öğrencisi 24 yaşındaki G.D. isimli genç kadını takip ederek taciz etti. 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen son duruşmada savunma yapan sanık, genç kadını birine benzettiğini söyleyerek kendini savunundu. Mahkeme heyeti, saldırganın ‘cinsel saldırı ve hakaret’ suçunun sabit olduğunu, saldırı nedeniyle G.D.’nin ruh sağlığının bozulduğunu belirterek Faruk Coşkun’a 8 yıl 9 ay 25 gün hapis cezası verdi. GÜNCEL

Koruma beklerken öldü

Kızım sürekli şiddete maruz kalıyordu ve yanımıza geliyordu. Ama biz çocuklarından dolayı ayrılmalarını istemediğimiz için kızımızı ikna ederek geri gönderiyorduk. Dayanılamaz hale gelince kızım geldi ve boşanma davası açtı. Tehdit edildiği için de şikâyetçi oldu. Bugün de karakola gidip koruma istedi. Koruma beklerken cinayete kurban gitti. Torunlarım anne ve babasız kalmasın derken, kızımı kaybettik.

Yasa var, uygulama yok Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile mücadelesini birleştiren koruma altındaki kadınların, eleştirileri çok çarpıcı. 6284 sayılı Kadının Korunması ile ilgili yasanın uygulanmasında ve denetiminde eksiklikler olduğunu ortaya koyan kadınlar, korumanın kâğıt üstünde kaldığına dikkat çekiyor. Devlete yapılan her başvuruda hayati tehlikeleri olmasına rağmen bürokratik süreçlerin uzun zaman aldığını ve özellikle çağrılı koruma sisteminin yeterli olmadığını dile getiriyorlar. Buna rağmen yasaların caydırıcılığı ve hayat kurtarıcılığı ortada. Tam ve etkin koruma sağlandığında, caydırıcı cezalar verildiğinde kadın cinayetlerinde ciddi bir azalma olması kaçınılmaz. Kadınlar korunma hakkı için sokağa çıkacak 6284 Kadının Korunmasına ilişkin yasanın çıkmasını sağladığı günden itibaren, etkin koruma hakkının sağlanması için meydanlarda olan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 11 Nisan günü, saat:19.30’da Galatasaray lisesi önünde olacak. “Koruma kanunun uygulatacağız” diyen Platform, Eskişehir, Ankara, Bursa’da da gerçekleri meydanlardan tekrar haykıracak.

Eski eşi tarafından yaralanan koruma altındaki S. Ş.

Koruma kanunu uygulatacaklar Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, koruma hakkını uygulatmak için meydanlara çıkmaya hazırlanıyor. En son Asiye Ülkü Korkmaz’ın 15 kez kolluğa başvurmasına rağmen öldürülmesinin ardından “Kadınların Korunma talebini reddedemezsiniz” diyen Platform tüm kadınları meydanlara çağırıyor. Platformun eylem takvimi şöyle: İstanbul: 11 Nisan Cuma günü, Saat: 19.30, Galatasaray Lisesi Bursa: 12 Nisan Cumartesi günü, Saat: 15.00, Heykel Eskişehir: 12 Nisan Cumartesi günü, Saat: 18.30, Kanatlı AVM Ankara: 12 Nisan Cumartesi günü, Saat: 17.00, Güvenpark

Kadın Cinayetlerini durduracağız platformu genel temsilcisi gülsüm kav

İcraat göremiyoruz Devlete sığınıyorsun, mahkemelere sığınıyorsun. Bunun cezası kesin verilir diyorsun ama bir bakıyorsun sen değneklerle dolaşıyorsun, adam elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. Şikâyetçi oluyoruz ama netice alamıyoruz. Diyorlar ya “Biz lafa değil icraata bakarız”, biz icraat göremiyoruz. Senin her şikâyetin konuyor bir dosyanın içine. Bu sürede olan sana olmuş oluyor. Ben çağrılı korumayı korumadan kabul etmiyorum.

Bilerek uygulamıyor

AKP kendine faydası olmayacak her kanunu bilerek kağıt üzerinde bırakıyor, uygulamıyor, Koruma Kanunu da bunlardandır. Kayseri’de Asiye, bir değil, iki değil on beş defa başvurmuş ve korunmadı, öldürüldü. Gözümüzün önünde ve başbakanın dilinde çok para var, çok polis var, çok adliye, çok kurum kuruluş, çok silah, çok bürokrat, çok memur, çok kaynak. Kaynaklar hiç kısıtlı değil iken neden kadınlar için kullanılmıyor”?

1 hafta içinde 6 kadın öldü

Bir hafta içerisinde Gaziantep’te Saliha İvinç, Mersin Tarsus’ta Kezban Akbalık, Edirne’de Özge B, Bursa’da Emine Kocaman, Adana’da Sevgi D. Kayseri’de Asiye Ülkü Korkmaz boşanmak istedikleri kocaları ve eski sevgilileri tarafından öldürüldü. Öldürülen altı kadından üçü kolluk kuvvetlerine başvurarak koruma talep etmişti. Saliha İvinç koruma sonucunu öğrenmeye gittiğinde, Sevgi

D. daha yeni başvuru yapmışken öldürüldü. Asiye Ülkü Korkmaz’ın ise tam 15 kez başvurmasına rağmen korunmadığı ortaya çıktı. Özge ise korunmadığı için öldürülen Özge Gündoğan için üniversiteli arkadaşlarının eylem yaptığı gün hastaneye kaldırılmıştı. Neredeyse her gün bir kadın öldürülürken, Ayşenur İslam suskunluğunu korumaya devam ediyor. GÜNCEL

Boşanmak istediği için dövüldü 32 yaşındaki Alev A., 33 yaşındaki T.A tarafından boşanmak istediği için, Balıkesir-İzmir yolu boyunca dövüldü. Alev A., hem boşanmak için hem de yaptıkları için T.A.’nın gereken cezayı alması için mücadele edeceğini söyledi. T.A., barışmak için Balıkesir’e götürdüğü Alev A.’nın cep telefonuna mahkeme işlemleri için avukatından mesaj gel-

mesi üzerine, hareket ettiği eşini otomobil içerisinde Balıkesir’den İzmir’e kadar 181 kilometrelik yol boyunca, yumruklayarak, kafasını saçından tutup torpidoya vurarak sürekli dövdü. Baygınlık geçirince de, evinin önüne bırakıp kaçtı. Alev T., “Bir dakika bile yanında kalmayacağım. Bir insana bu işkence nasıl yapılır? O an ölmek için yalvardım” dedi. GÜNCEL


GUNCEL

07

8 Nisan 2014

Sendikalar, meslek odaları ve siyasi partiler 1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yapmaya başladı

Erk Acarer

Kehanet

BAĞZI ŞEYLER

Çarşaf çarşaf ana fikirlerin sonuç kısımları üç aşağı beş yukarı “Bundan sonra olacakları yaşayıp, göreceğiz” mealiyle son buluyor. Seçmene, AKP’ye, konjektüre ince ince dokunarak akan yazılar, “Türkiye’de artık ne zaman ne olacağı belirsiz. Bizler de kâhin değiliz” sonucuna bağlanıyor. “Çaresiz ana fikirler yumağında” gelecek zaman böylece hesapsız kitapsız kalıyor. Kısmen de olsa, “feryat figan” sunulan eli kolu bağlı bu belirsizliği anlamak mümkün. Ancak bunun ötesinde kasvetli bir tül gibi gerilen memleket haleti ruhiyesi son derece net veriler de sunuyor. *** Türkiye’de bundan sonra yaşanabileceklerin ipuçları, bir madalyonun iki tarafında yer alan farklı resimlerde gizli. *** Bir yüzde, Başbakan’ın “o balkon konuşmasında” gösterdiği “üstün performans” var. Son sözünü söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan! Dile getirdikleri, açıkça ve eskisinden daha aleni bir biçimde aynı gemideki farklı yolcular olduğumuzun ifşası! Başbakan, artık sadece kendisinin belirlediği kurallardan söz edip, bunlara uymayanları da tehdit etmekte hiçbir sakınca görmüyor. Ancak “öfkeli” ve “had bilmez” tavrı daha öteye de geçiyor. Haziran Direnişi’yle başlayıp, demlenmekte olan toplumsal isyanı da, ülkenin ruhuna sinmiş hukuksuzlukları da, 17 Aralık’ta “çatlaması değil” kopması gereken ar damarlarını da, bundan sonraki kural tanımazlıkları da sandığa indirgeyip yok saymak istiyor. Yerel seçimlerden, genel bir algı yaratma çabasında at koştururken, bir yandan da “kitlesini” öfke ve kin tutkalıyla kendisine daha da birleştirmek için uğraşıyor. *** Madalyonun diğer yüzü, güneşli bir bahar havasına meylediyor. Orada, demokrasinin gerçekte ne olduğunu bilen “öteki çoğunluk” bulunuyor. Bu çoğunluk, sandıktan çıkan sonucun, hiçbir şekilde hukuksuzluğa kılıf olamayacağını, yolsuzlukları aklayamayacağını, savaş naralarını meşrulaştıramayacağını, çocukları öldürenlerin ve emri verenlerin suçlarının yok sayılamayacağını gayet iyi biliyor. Daha ötesinde, “meşruiyetini kaybeden iktidar karşısında direnmek haktır” diyor. *** Kasvetli bir tül gibi gerilen memleket haleti ruhiyesi, geleceğe dair bilgiler sunuyor. Bir tarafta… Sözüm ona zaferini kutlayan ancak “içi boş istikrar masalıyla” tutmaya çalıştığı kitlenin en ufak sarsıntıda elinden kayıp gideceğinin farkında olan ve gittikçe yalnızlaşan Erdoğan… Diğer tarafta… Hak, hukuk mücadelesi veren, insanca yaşamak isteyen, “ahlak ve vicdanımızın üzerinden duble yol geçemez” diyen öteki, mutsuz ancak inançlı çoğunluk… *** Çarşaf çarşaf ana fikirlerin sonuç kısımları… Taşlar bir kere yerinden oynadı. Meşruiyetini kaybeden iktidar karşısında direnme hakkı! Bir yanda inanç, diğer yanda sahte kalabalıklara sığınan bir adam… Kehanet basit bir varoluş öyküsünde gizli… Kozadan çıkış anı, kelebeğe dönüşen tırtıl… Belki biraz daha bedel ödeyeceğiz ama o kelebeği de göreceğiz!

Şimdi AKP düşünsün

Seçimlerin ardından evde tutacak %50’si kalmadığı ortaya çıkan AKP, sessizliğini korusa da, Türkiye’yi 1 Mayıs coşkusu sarmaya başladı. Başta DİSK, KESK ve EHP olmak üzere, pek çok kurum 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak üzere hazırlıklarına başladı. Hırsızlığını, yolsuzluğunu kapatmaya çalışan AKP’den hesap sormak üzere halk 1 Mayıs’ta Taksim’de.

güncel elif karan

2007 yılından 2009’a kadar, Taksim’i halka ve 1 Mayıs’a kapatan AKP, halkın iradesi karşısında 1 Mayıs’ı resmi tatil ilan etmek zorunda kalmış, halk Taksim meydanında geçtiğimiz yıla kadar yüzbinlerin katılımı ile 1 Mayıs’ı kutlamaya devam etmişti. Ta ki geçen yıla kadar… Geçtiğimiz yıl meydandaki çalışmaları bahane eden AKP, Taksim’i bir kez daha halka kapattı. 1 Mayıs 2013’te emekçilerin karşısına bir kez daha TOMA’larını dikti. Sonraki günlerde ise adeta Taksim ve çevresinde OHAL ilan ederek, hiçbir demokratik hak kullanımına izin vermedi. Ama bir kez daha başaramadı. Ağacına, meydanına, sahip çıkan halk Gezi’yi yarattı. Gezi’yi yaratan halk sandığına da sahip çıktı. Şimdi de 1 Mayıs’ta Taksim’de olmaya hazırlanıyor. 1 Mayıs’ın nerede kutlanacağına işçi sınıfı karar verir DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Atabek Çerkezoğlu yaptığı açıklamada “1 Mayıs’ın nerede kutlanacağına işçi sınıfı karar verir” dedi ve ekledi:” Taksim’i işçi sınıfına yasakladıklarını seçim öncesinde ilan etmekten çekinmeyenlere yanıtı 30 Mart’ta ve 1 Mayıs’ta işçi sınıfı verecektir”. Seçimlerden sonra ise DİSK’in haklılığı bir kez daha

ortaya çıktı, halkın %56’si AKP’ye oy vermeyerek, yolsuzluklarını, saldırılarını hoş görmeyeceğini gösterdi. DİSK adına konuşan Beko: “O sokaklar bir kez daha ilan etmiştir ki ‘Hayır! Artık eskisi gibi yönetemeyeceksiniz.’ Ve şimdi o sokaklara bir kez daha 1 Mayıs gelmektedir. Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için başta Taksim 1 Mayıs alanı olmak üzere, ülkenin tüm meydanları bizi beklemektedir. Sokaklarda yeşeren özgürlük filizleri, işçi sınıfının emeğiyle boy verecektir. Ve 1 Mayıs günü ‘umut’, işçi tulumu giyerek bu memleketin sokaklarında dolaşacaktır… Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için #Direnİşçi” dedi. KESK 1 Mayıs’ta Taksim’de Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu yayımladıkları açıklamayla “1 Mayıs’ta Taksim’deyiz” dedi. KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul yaptığı açıklamada, “Taksim 1 Mayıs alanıdır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bunu tescillemiştir. Bu yüzden kesinlikle KESK olarak 1 Mayıs günü Taksim’de olacağız. Kadir Topbaş’ın açıklamaları anlaşılır açıklamalar değil. 1 Mayıs’ın nerede gerçekleştirileceği hiçbir yöneticinin keyfi tutumuna göre belirlenemez. Geçen yıl işçiler Taksim’e çıkmak istediğinde, ‘tadilat var’ demişlerdi. Bu yıl da günlük hayatı aksatmakla ilgili

EHP, “Bir kere çiselediysek, yağmamak olmaz. Yaşanmış bunca acının cevabını AKP’ye bir bir vermeliyiz” diyerek Taksim’e çağırıyor.

1 Mayıs 2013’te AKP’nin polisi karanfillerle bezeli çelenklere bile saldırdı. DİSK’in önünü saatlerce gaz bombası yağmuruna tuttu. üniversitelileri ve bütün halkımızı 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırdı. AKP’nin geçtiğimiz sene halkı sakındığını söylediği çukura kendisinin düştüğü ve halkın hem Gezi direnişinde hem de yolsuzluklaŞimdi AKP düşünsün ra karşı AKP’nin karşısına çıktığı Emekçi Hareket Partisi, 1 Mayıs ifade edildi. “AKP’nin temsil ettiği çalışmalarına İstiklal Caddesi’nde düzeni ve temsil ettiği düzenin deaçılan görkemli stantla ve “Şimdi folup gitmesi için her gün yeniden AKP düşünsün” sloganıyla başladı. başlamalıyız, mücadeleye devam “Yolsuzluğu bitireceğiz, 1 Mayıs’ta etmeliyiz” denildi. Bütün halk, 1 Taksim’deyiz” diyen EHP’liler, iş- Mayıs’ta, ancak “halka layık” olan çileri, kadınları, gençleri, liselileri, Taksim’e çağırıldı. gerekçeler sunuyorlar. Yalnızca bir gün yapılacak bir organizasyon için trafik vb. koşullar gayet rahat düzenlenebilir” diyerek 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını söyledi.

2013’te neler yaşanmıştı?

2013’te Taksim’e çıkmak isteyen demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilere AKP hükümeti yine biber gazını, TOMA’ları, polis şiddetini reva gördü. Dört uçakla İstanbul’a polis taşındı. Yararlıları almak için gelen ambulanslara bile bibergazı sıkıldı. “Taksim hırsızlara, yolsuzlara değil halka layıktır” diyenler, bu yıl 1 Mayıs’ı kutlamak için yeniden Taksim’de olacak.

17 yaşındaki Dilan Alp evinin kapısının önünde yakın mesafeden ve hedef gösterilerek atılan gaz bombası ile kafasından yaralandı.

AKP, halkın Taksim’e ulaşmasını engellemek için tüm İstanbul trafiğini felç etme pahasına Galata köprüsünü bile kaldırdı.

Şişli ve Beşiktaş’ta, Taksim’e gitmek üzere toplanan sendika ve siyasi partilere, polis saatlerce gaz bombalarıyla saldırdı.

Vali Mutlu, ekranların karşısına geçerek “Fevkalade orantılı müdahale ettik” dedi. Yetmedi, Dilan’ı “marjinal örgüt üyesi” ilan etti.

AKP’de en hızlı istifa

Nazilli’de belediye meclis üyeliğine seçilen Pınar Kaftancıoğlu, mazbatasını aldığı gün AKP’den istifa ederek bir ilke imza attı. Kaftancıoğlu’nun jet istifanın ardından görevini bağımsız olarak sürdüreceği öğrenildi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurucularından olan ve 1980 yılında öldürülen gazeteci Ümit Kaftancıoğlu’nun kızı Pınar Kaftancıoğlu, 2 Nisan’da mazbatasını aldı. Öte yandan, 21 kişilik AKP Nazilli İlçe teşkilatı başarısız oldukları gerekçesiyle istifa etmiş, istifaları kabul etmemişti.GÜNCEL


GUNCEL

08

8 Nisan 2014

Agâh Aydın

Ecrits

Yakan sır: GalatasarayFenerbahçe maçı bitti

Rüyayı âlemde yattığı yerde, nice yüz bin seçim düşüne geldi! Sayımlar başladı, tartışma arttı, sevdiği melekler düşüne geldi. Kör olup da açamayaydı gözünü, gönlüne düşen melekler rüyada kaldı. Ve sonra; -‘Peki, o halde neden varsıllar karınlarını sürekli tıka basa dolduruyor, geğirip osuruyorlar, renkli ve rahat bineklere biniyor, daha başlamadan biten sevişmelerde nasıldı diye sorup cevabı beklemeden yenisini düşlemeye başlıyorlar? Yoksullar neden başgangille olan akrabalık bağlarının uydurma olduğunu anlamıyorlar?’ dedi Şeytan. -‘Teneffüs bitti! Haydi sınıfa!’ dedi Melek. Sonra adam uyandı! Bir devletin yok oluşu ile Galatasaray-Fenerbahçe maçı arasında fark görmeyip ikisini birbirinden ayır(a)mayan gazetecilerin gazetelerinden birini okurken adam yakan sırrı anlamadan tekrar uykuya daldı. Her yıl olduğu gibi Melo ve Emre kavga etmişti. Yakan sır ise şu idi; Sabri ve Volkan birbirlerini dövemeden maçı kim, niye bitirmişti? Daha da kötüsü maç bitmişti abi be! Vay be! Yok ya! Falan feşmekân… *** Yerel seçimlerde daha oy kullanma işlemi sürerken başlayan seçim ile ilgili hile iddiaları gündemden hiç düşmedi ve hâlâ sürüyor. Dicle Haber Ajansı’na göre Bitlis’in Tatvan ilçesinde Tuğ İlköğretim Okulu’nda, 1009 numaralı sandık kurulu başkanının sandığa atacağı oy pusula ve zarflarını evde mühürlediği ortaya çıktı. Ardından birbirinden karmaşık pek çok hile iddiası ve birbirinden yanar dönerli cevaplar… Sonrasında da seçim sonuçlarına yapılan itirazlar ve içi içini yiyen kuşkulu zihinler… Bir öğretmenimiz sınav sonuçlarına itiraz edenin notunu bir puan düşürüp o öğrenciyi cezalandırırdı. O zamanlar bunun bir devlet politikası olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk. Meğerse okullarımızda aklı erene her bir kelâmı öğretiyorlarmış da ben anlamıyormuşum! İki tuhaf ihtimal:

AKP’li kadınlar bunun hesabını soracak mı?

AKP’nin kadın düşmanı politikaları, kendi partisi çatısı altındaki kadınların da tepkisini çekmeye başladı. AKP’den Bingöl Belediye Meclis üyeliğine seçilen Nurten Ertuğrul, AKP’li Belediye Başkanı Yücel Barakazi’nin, belediye başkan yardımcılığında ve başkan vekilliğinde kadınlara görev vermeyeceği yönünde sarf ettiği belirtilen sözleri üzerine istifa etti. güncel cem davutoğlu

Yerel seçimlerde Bingöl Belediyesi Meclis üyeliğine AKP’den birinci sıradan seçilen Mali Müşavir Nurten Ertuğrul, görevinden istifa etti. İstifa ile ilgili Büyük Pasaj’da bulunan bürosunda basın açıklaması yapan Ertuğrul, AKP’li Belediye Başkanı Yücel Barakazi’nin, belediye başkan yardımcılığına ve vekilliğine kadın getirmeyi düşünmediğini belirtmesi üzerine meclis üyeliğinden istifa etme kararı aldığını ifade etti. Bu istifa, AKP’nin kadın düşmanı politikalarının parti çatısı altındaki kadınları bile rahatsız ettiğini göstermiş oldu. “Kadın geri planda tutulamaz” Yücel Barakazi’nin bu gerici açıklamalarına tepki gösteren Ertuğrul, “AKP’li seçilmişler olarak dün (6 Nisan) yapılan toplantıda Belediye Başkanı Yücel Barakazi’nin ‘Belediye başkan yardımcılığına ve belediye başkan vekilliğine bayanları getirmeyi düşünmüyoruz’, toplumun bunu hazmetmeyeceği, bunun dinen ve örf ’en de uygun olmadığını belirtmesi üzerine istifa kararı aldım. Seçim zamanında gece, gün-

düz demeden toplum, din, örf gibi kuralları gözetmeden kadınları çalıştıran, kapı kapı dolaştıran, seçim koordinasyon merkezlerinde gece geç saatlere kadar toplantı yaptıran bir anlayışın bugün çıkıp kadını geri planda tutmak adına bu tür mazeretleri öne sürmesi tam anlamıyla çelişkidir. Din adına kimse bize bunu dayatmaya kalkmasın Hz. Ayşe

Gözaltına alındıktan sonra cesedi bulundu

Denizlispor-Tavşanlı Linyitspor maçında sahaya atladıktan sonra gözaltına alınan 28 yaşındaki Ahmet Cengiz’in, gece bir çöp konteynerinin yanında battaniyeye sarılı cesedi bulundu. Sahadan polis tarafından çıkartılıp, statta gözaltına alınan ve ifadesinin ardından serbest bırakıldığı öne sürülen Cengiz’in, Afyonkarahisar’ın Dazkırı İlçesi’nde yaşadığı belirtildi. Kol bileklerinden birinde sarı- kırmızı diğerinde ise sarı-lacivert renkli bileklik bulunan Cengiz’in cesedi, otopsi yapılmak üzere Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Morgu’na kaldırıldı. GÜNCEL

AKP’li kadınlar ne diyecek? Bundan sonraki süreçte AKP’deki kadınların; özellikle seçimden önce yaptığı açıklamalarla öne çıkan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in açıklama yapıp yapmayacağı merak konusu...

Başbakan’ı savunmayı ‘vazife çıkarmış’ Bakanlar Kurulu toplantısının ardından hükümet adına açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Twitter kararı ile Anayasa Mahkemesi’ne yüklenerek Twitter hakkında aldığı kararla ilgili ‘bu karar ile Anayasa Mahkemesi kendi Türk Yargısı’nın kararlarını geçersiz kılmıştır’ dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın twitter açıklaması açıklama yapan Arınç şunları söyledi: Sayın Başkan’ın konuşmalarını takip ettik. Bugünkü açıkla-

1- Bu haberler yalandır; -O halde neden seçim hilelerinin belgesi niteliğindeki bu tutanakları tutanlar ve bu haberleri yayanlar cezalandırılmadı?2- Halkın yarısından biraz daha fazlasının bu haberlerde aktarılan, anlatılmak istenen şeye aklı ermiyor ki yine seçim sonrası başkangile “hayırlı olsuna” gittiler; -O halde bu işlere aklı erdiği için maaş alan savcılar ve YSK üyeleri ne iş yapıyorlar o koltuklarda? Ya da; Anadolu’da bir devlet daha intihar etti. Her intiharda olduğu gibi, bıraktığı not gerçeği yansıtmıyordu. Çünkü ölümünden herkes sorumluydu; yapanlar, yaptıranlar, yazanlar, okuyanlar, inananlar, inanmayıp -biz ne yapalım diyenler, hiçbir şey demeyenler… Artık Türkiyeli her gencin dürüst davranmama hakkını elde ettiğine inanması mümkündür. Bu inancı değiştirmekse oldukça zordur. Çünkü hiçbir eğitim modeli örtük müfredatın çocuklara olan etkilerini tamamen değiştiremez.

peygamberin eşi ve en yakın sahabesi olduğu halde ordu komutanlığı yapmış. Kimse din adına bu çelişkili tutumunun arkasına sığınmasın.” dedi. Ertuğrul; sözlerini, onurlu ve haysiyetli hiçbir partili kadının bu duruma sessiz kalmayacağını umut ettiğini belirterek ve belediye meclis üyeliği görevinden istifa ettiğini söyleyerek bitirdi.

Suriye’yle sular durulmuyor Suriye tarafından ateşlenen 2 havan mermisi, Hatay’ın Yayladağı ilçesinin kırsal kesimine düştü. Olayda ölen ve yaralanan olmadı. Suriye’nin Keseb bölgesinde cihatçıların saldırılarıyla başlayan ve devam eden çatışmalar sırasında Yayladağı ilçesinin Gözlekçiler ile Kösrelik mahallesine bugün havan mermisi düştü. Havan mermilerinin mahallelerin kırsal kesime düştüğü belirtildi. Körselik mahallesine düşen havan mermisinden dolayı bazı evlerin camlarının kırıldı. Havan mermisinin düştüğü Kösrelik Mahallesi sakinleri, Keseb’te devam eden çatışmalar nedeniyle günlerini korku içerisinde geçirdiklerini ve canlarının tehlikede olduğunu belirttiler. Yayladağı Kaymakamı Turan Yılmaz da mahalleye gelerek jandarmadan bilgi aldı. GÜNCEL

malarıyla anayasa Mahkemesinin oy birliğiyle verdiği karar, öncelikle Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri yönündeki kanuna aykırıdır. Anayasa Mahkemesi durumdan vazife çıkarmış. Eskiden bunu başkaları yapıyordu. Artık onlar durumdan vazife çıkarmıyor, kendi görevlerini yapıyorlar. Oysa Anayasa Mahkemesi burada durumdan vazife çıkarmıştır. Bu sözleriyle Arınç, Başbakan’ın ‘saygı duymuyorum’ tavrına eşdeğer bir düşüncede olduğunu belirtmiş oldu. GÜNCEL

Başbakan’ın hesabı Merkez Bankası’na uymadı

Merkez Bankası Erdem Başçı, Başbakan Erdoğan’ın “Merkez Bankası faiz indirmeli” yorumunun ardından ilk kez faiz konusunda açıklamalarda bulundu. Başçı faiz indirimi kararının Para Politikası Kurulu’nda verileceğini belirterek “Bence indirimin adım adım yapılması gerekir. Ölçülü

adımlar atılabilir, zamanlaması ve hızı çok önemli. Türkiye’ye güveni sarsmadan adım atılması gerekir” dedi ve sert faiz indirimi yapılmayacağının sinyalini verdi. Bu sözleriyle Merkez Bankası Başkanı Başçı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın evdeki hesabının çarşıya uymadığını göstermiş oldu. GÜNCEL

Kılıç: Başbakan duygusal davranıyor Erdoğan’ın twitter kararı sonrası AYM için ‘saygı duymuyorum’ tepkisini ‘duygusal’ olarak nitelendiren AYM Başkanı Haşim Kılıç, Melih Gökçek’in AYM ziyaretini de ‘geçerken uğradı’ diyerek açıkladı. Kılıç; işin önemine, niteliğine ve duyarlılığa bağlı olarak bazı zamanlarda kanun yollarının tüketilmeden bu davaların görüşmelerinin yapıldığını be-

lirtti. Kılıç, kararın seçimden önce verildiğini ancak 15. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararını uygulamasını beklediklerini söyleyerek bu kararın uygulanmaması sonucunda AYM’nin kararını açıklamak zorunda kaldığını belirtti. Ayrıca Kılıç; bu kararın, kendi başkanlığında yapılan toplantı sonucunda oy birliğiyle verildiğini söyledi. GÜNCEL


EMEK

09

8 Nisan 2014

Sağlam iradenin sağlam cinayeti

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Asiye nasıl kurtulur? Bundan yıllar önce, insanlık tarihi için belki küçük ama Türkiye’li kadınlar için büyük bir adım atıldı: Medeni Kanun’da “aile reisi kocadır” ibaresi yerine “evlilik birliğini eşler beraber yönetirler” ibaresi getirildi. Kadın erkek eşitliğini gözeten bu küçük düzenlemeye kadınlar yıllarca uğraştıktan sonra, ancak 2002 yılında kavuşabildiler. Sonra 2003’te AKP dönemi başladı. Dönemleri demek daha doğru tabi. Şu anda bütün açıklığı ile sonuçlarını yaşadığımız bu dönem dönem AKP gerçeğinden geriye, yalnızca ayakkabı kutularının kalacağı günler gelecek elbet. Seçim sonuçları ne olursa olsun AKP’nin işi zor, paçasından yakalandı bir kere. Yeter ki biz, iki ucu keskin bıçaktan korkalım; seçimlerin-sandığın hiç önemi yok, “sıkıntı yok” demeyelim. Ya da bu seçim her şeydi, hani hemen yenilecekti AKP, “sıkıldım ben” hiç demeyelim. Böyle dönmeyelim çocukluğumuza. Onun yerine Berkin’e dönelim ve Türkiye’nin en haklı yerinde durmaya devam edelim. Gezi direnişinin devamını getiren mücadeleyi büyütelim. * AKP ilk döneminde, tarihte hazır bulduğu kadın-erkek eşitliği için yapılan bu düzenlemelerin bir kısmının devamını getirdi. İstemeyerek de olsa AB süreci, demokrasi getireceğim havası, şudur budur derken kadınlar için bazı görece iyileştirmeler yapmak zorunda kaldı. Ceza yasasında evlilik içi cinsel saldırı ve tacizin yasa kapsamına alınması, kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planları, “kadın dostu kentler”, “iş’te eşitlik” kampanyaları ve en önemlisi 6284 sayılı Koruma Kanunu, bütün bunlar muhafazakar AKP’ye nasip oldu. İş buradan sonra çatallaşıyor: bütün bunları yapmaya tabiatı gereği çok gönülsüzdü AKP. O da, dünya yüzündeki diğer muhafazakarlar gibiydi, ne özel bir yanı vardı, ne uhrevi, sıradan bir muhafazakar. Yine tıpkı diğerleri gibi dünya kapitalizmiyle bütünleşmek, ayakta kalmak için şeklen bunları yapmaya mecburdu. Çünkü işin diğer kısmı çok tatlıydı; bu yolla sermayeyi büyütmek. İşte bunun o kadar tadına doyamadı ki, tırlar dolusu paraya sahip oldu. Gücü elde ettiğini düşündüğü ilk anda da, sadece “şeklen” yaptıklarını bile yapmaya gerek duymadı ve bugünlere geldik. O paraları sayma makineleriyle sayarken, kadınlar öldürülen kadınlar için sayaçlar yaptılar. AKP kendine fayda sağlayacağını düşünmediği ama mecbur kalıp imza attığı, kendi yayınladığı ne kadar yasa, düzenleme var ise onları kağıt üzerinde bıraktı. Bunlardan en önemlisi 6284 sayılı koruma kanunudur; Türkiye’li kadınlar can meselesi yaşıyor ve kadınların hayatını kurtaracak olan kanun bu. Ve bu kanundan yararlanmak isteyen bütün kadınların - eğer hayatta kalabildiler ise- ortak bir cümlesi var: “koruma kararı, kağıt üzerinde kalıyor”. Daha vahim olanı, korunma talebinde bulunmuş kadınların bu cümleyi söyleyebilecek kadar yaşayamadığı da oluyor. Mart ayında 24 kadın kardeşimiz erkek şiddetiyle hayatını kaybetti, içlerinde korunma talebinde bulunan, koruma kararı olan, adliyede öldürülen, adliyede ve yanındaki koruma memuruyla birlikte öldürülen vardı. AKP Mart ayında tek bir açıklama yapmadı. Kadınlar böyle can verirken, onlardan bile daha mağdur biri vardı; başbakan. İlgi ondaydı. İlgi onda olursa olsun da, asıl kaynaklar nerede? Şimdi Nisan ayı ilk günlerinde öldürülen altı kadından üçü bu yasaya dayanan hakkını kullanmak, korunmak istemiş. Kayseri’de Asiye Ülkü, bir değil, iki değil on beş defa istemiş bunu. Asiye’nin istediği şey; kendi ödediği vergilerle sağlanmış olan kaynaklardan, hem de hayatını kurtarmak amacıyla yararlanmak. Asiye kurtulmak için devlete sığınıyor, onu öldüren kocası “beni polise çok şikayet ediyordu, bu yüzden öldürdüm” diyor, duruma bakın. Asiye’lerin sığınmaya çalıştığı polisler; “çok geliyorsun, A 4 kağıtlarımızı bitiriyorsun” diyor. Gözümüzün önünde ve başbakanın dilinde çok para var, çok polis var, çok adliye, çok kurum kuruluş, çok silah, çok bürokrat, çok memur, çok kaynak. Kaynaklar hiç kısıtlı değil iken neden kadınlar için A 4 kağıt bile hiç yok? gulsumkav@gmail.com

Ukrayna’da, Donets bağımsızlığını ilan etti Ukrayna’nın güney doğu bölgesinde yer alan Donetsk kentinde kamu binalarını işgal eden Rusya yanlısı gruplar bağımsızlık ilan etti. Interfax’ın bölgeden edindiği bilgiye göre, merkez yönetim binasında toplantı yapan grup “Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin” kurulduğunu ilan etti. GÜNCEL

3. köprünün Reşadiye-Çamlık bağlantı yolu üzerinde inşası süren viyadükte beton dökme çalışmaları sırasında göçük meydana geldi. Halk tarafından büyük tepkilere neden olan 3. köprü inşaatında meydana gelen göçükte 3 işçi hayatını kaybetti. İşçi Ölümlerine Son Platformu ölen işçiler için İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde eylem yaptı.

istanbul koray karadere

Göçük sırasında beton bloklar üzerinde bulunan işçilerden 3’ü yaklaşık 50 metreden toprak zemine düşerken, bir işçi de göçme esnasında viyadükteki beton bloklar arasına bacağının sıkışması sonucu yaralandı. Bazı işçiler ise köprü inşaatının beton blokları üzerinde mahsur kaldı. En yoğun işçi ölümü AKP döneminde oldu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Beykoz’da 3. köprünün inşaat çalışmalarının sürdüğü viyadükte meydana gelen göçükte 3 işçinin yaşamını yitirmesinden iktidarın sorumlu olduğunu belirterek köprü inşaatında iş cinayetle-

rinin artacağı uyarısında bulundu. 2014’ün ilk üç ayında tespit edilen 276 iş cinayetinde en az 80 kişinin inşaat işçisi olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, Nisan ayının ilk beş gününde de 3. köprü işçileriyle beraber 7 inşaat işçisinin yaşamını yitirdiği belirtildi. 3. Köprü İnşaatının yapımı sırasında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 3 işçi Lütfi Bulut, Yaşar Bulut ve Kahraman Baltaoğlu için (7 Nisan) İşçi Ölümlerine Son Platformu İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde eylem yaptı. İşçi Ölümlerine Son Platformu adına açıklama yapan Platform üyesi Ayfer Özkoç Hukuka aykırı olarak inşa edilen 3. köprü işçilerin cesetleri üzerinde, işçilerin kanı ile yükselmeye devam ediyor” dedi.

Önce ağaçları şimdi işçileri katlettiler! Başından beri yapılmasına itiraz edilen, hukuksuz bir şekilde doğa katliamı yapılan 3. köprüde dün gece 3 arkadaşımız hayatını kaybetti. Beykoz Çavuşbaşı mevkii bağlantı yolu çalışmaları kapsamında inşası süren viyadükte beton dökme çalışmaları sırasında göçük meydana geldi. İtfaiye ekipleri ve inşaatta çalışan işçilerin kurtarma çalışmaları sonucu 3 işçi kardeşimiz yaşamını yitirdi.

şeron sisteminin savunucusu AKP Hükümeti , işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan, denetlemeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve yürütmenin başı Başbakan sorumludur. Hükümet yetkilileri iş cinayetlerini “kader” gibi söylemlerle meşrulaştırıyorlar.”İşçiler güzel öldüler”şeklindeki pişkin açıklamalar ile işçilerin ölümlerinden zerre kadar üzüntü duymadıklarını dile getiriyorlar.

Sorumlulardan hesap soracağız Biz İşçi Ölümlerine Son platformu olarak iş cinayetlerine kader diyenKaza değil cinayet lerden, iş yerlerinde gerekli önlemi Bu acı olay kaza değil bir cinayettir almayan Çalışma ve Sosyal Güve bu cinayetten,rant ve sermaye venlik Bakanlığından ve tüm AKP uğruna işçileri ölüme gönderen kar Hükümeti yetkililerinden hesap hırsı ile gözü dönmüş patronlar, ta- soracağız.

Dayanışma Komitesi Greif Direnişini büyütüyor 10 Şubat’tan beri hakları için direnen Greif işçilerinin mücadelesini büyüten Greif Direnişiyle Dayanışma Komitesi Greif işçilerinin sesini duyurmak için (4 Nisan) Kabataş’tan Fındıklı’daki Çalışma Bakanlığına yürüdü. “Greif işçisi yalnız değildir” sloganıyla başlayan yürüyüş Fındıklı’ya kadar kalabalık biçimde sürdü. Komite işçilerle dayanışma için (6 Nisan) da Greif Fabrikası’ndaydı. Komite, Greif Direnişi’nin zaferi hak ettiğini vurguladı. Çalışma Bakanlığının önünde basın açıklamasını Komite adına Özge Akman okudu. Akman tarafından okunan açıklamada; Greif işçilerinin taşerona karşı sürdürdükleri mücadele anlatılırken, Greif işçilerinin tüm işçi ve emekçiler için direndiğinin altı çizildi. Greif patronunun direniş sürecinde, yalan ve oyalamaların da anlatıldığı açıklama Greif direnişine destek çağrısıyla sona erdi. Greif Direnişiyle Dayanışma Komitesi, saat 14.00’da sloganlar eşliğinde eylemlerine başladı. “Her yer Greif, her yer direniş” sloganıyla yürüyüşe geçen Komite, yürüyüş boyunca sık

sık slogan attı. Greif işçilerinin direnişi selamlandı. Komite adına fabrika önünde Levent Dülek bir konuşma yaptı. Dülek konuşmasında, “Komite olarak Cuma günü bir eylem gerçekleştirdik. Cuma günkü eylemde, patronların bilindik oyunlarına karşı Kabataş’taydık. İşçilerin taşerona karşı vermiş oldukları mücadeleler her

Saray işçisi “Kadir Abi”yi unutmadı Saray Muhallebicisi İşçileri, haksız sebeplerle işveren Kadir Topbaş’ın kardeşi tarafından işten atıldılar. Saray Muhallebicisi İşçileri, Devrimci Turizm İşçileri Sendikası’yla birlikte (6 Nisan) Nişantaşı Saray Muhallebicisi önüne yürüdüler ve basın açıklaması gerçekleştirdiler. Saray Muhallebicisi İşçileri, açtıkları pankartla Topbaş’ın seçim afişlerine gönderme yaptılar. Saray Muhallebicisi önünde “Hak yiyenin muhallebisi yenmez” dediler. İşten çıkarılan Saray işçisi Ahmet,

“16-17 saat çalıştırıldık. Ne mesai ücreti verildi, ne de düzenleme yapıldı” diyerek nasıl koşullarda çalıştıklarını anlattı. Saray işçilerinin eylemi sürerken, masalarda oturan bazı kişiler masalardan ayrıldı. Dev-Turizm-İş’in basın açıklamasında, işçilerin asgari ücretle çalıştırıldığını, sigorta primlerinin eksik yatırıldığını, uzun çalışma saatlerinden bahsedilerek, “Haklarımız verilene kadar mücadele edeceğiz” denildi. İşçiler, her Pazar, haklarını alana kadar Saray muhallebicisi önünde olacaklarını duyurdu. GÜNCEL

alan yayılıp, yapılmalı. Greif Direnişi zaferi hak ediyor” diyerek Greif Direnişi’ni ve işçi mücadelelerinin patronlara karşı birlik içinde yapıldığı vakit zaferle sonuçlanacağını belirtti. Greif işçileri, Komite’ye verdikleri destekten dolayı teşekkür ettiler. Açıklamaların ardından Greif Fabrikası’na işçilerin etkinliğini takip etmeye geçilerek basın açıklaması sonlandırıldı. GÜNCEL


EKONOMI

10 Hangi listede son sıradayız?

8 Nisan 2014

2014 yılında büyüme hızı düşecek

Almanya’da Bertelsman Stiftung Vakfı tarafından yayınlanan raporda Türkiye’nin sıralaması şaşırtmadı. 41 OECD ve AB üyesi ülkeleri arasında İsveç hem ‘Politika performansı’, hem de ‘Demokrasi’de 1. sırada bulunuyor. Aynı endekslerde sırasıyla 39. ve 41. olan Türkiye’nin ‘demokrasi kalitesi’ açısından ‘önemli açıklar’ın olduğu savunulurken “İfade ve toplantı özgürlüğü ihlalleri var. Sünni olmayanlar ile Kürtler, ayrımcılıkla karşı karşıya ve kadınlara yönelik şiddet sorun oluşturuyor” ifadeleri kullanılıyor. GÜNCEL

2. davanın ilk duruşması yapılacak Dünya Bankası, Türkiye’nin 2014 yılında büyüme hızına ilişkin bir rapor hazırladı. Hazırladığı raporda büyüme hızının düşeceğini belirterek, beklenen düzeyin daha da altına inmemesi için döviz akışının sağlanması gerektiği belirten Dünya Bankası kısacası “iyi bir ekonomi” için dışa bağımlılığın artması gerektiğini söyledi. izmir Oğuzhan özkan

Taksim Gezi Parkı direnişinde eylemcilere elindeki pala ile saldırırken görülen Sabri Çelebi’nin yargılandığı 2. davanın ilk duruşması yarın görülecek. Geçen yıl 6 Temmuz’da İstanbul Valisi’nin Gezi Parkı’nın halka açıldığını duyurması üzerine Park’a gidenlere polisin sert müdahalesinin ardından ara sokakta yurttaşlara elinde pala ile saldıran saldırgan Sabri Çelebi’nin yargılandığı 2. davanın ilk duruşması bugün 10:05 te İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesinde görülecek. Yarınki duruşmaya mağdurun yanı sıra tutuksuz yargılanan saldırganın da katılması bekleniyor. GÜNCEL

Cezalandırılmazsa iş cinayetleri sürecek

21 işçinin yaşamını yitirdiği Davutpaşa patlamasına ilişkin davanın sonuna gelindi. Son duruşmada savcı mütalaasını sunarken, 14 Temmuz’daki duruşmada karar verilmesi bekleniyor. Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 17. duruşmaya sanıklardan sadece patlamanın olduğu kaçak maytap atölyesinde işçi olarak çalışan Hasan Altay ve Zeytinburnu Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Şevket Yıldırım katıldı. Sanık avukatları ile patlamada hayatını kaybedenlerin aileleri ve avukatları da hazır bulundu. GÜNCEL

sında gösterildi. Buna bağlı olarak, 2013 senesinin iç taleplerle karşıTÜİK, Türkiye’nin 2013 yılı landığı, 2014’te ise alınacak tedbiritibariyle yüzde 4 büyüdü- ler ve gerekse kur artışı ve politik ğünü duyurmuştu. Bu büyümeyi belirsizlik gibi gelişmelerin tüketifinansal sektördeki büyüme sırtlar- ci güvenine olan olumsuz etkileri ken, imalat sektöründeki büyümenin olacağını belirterek büyüme hızının düşük olduğu açıklanmıştı. Dünya gerileyeceğini söyledi. Bankası Türkiye’nin 2014 yılı itibariyle büyüme hızının düşeceğini be- Gelirlerin azalması lirten bir rapor hazırladı. Raporda, ÖTV ile dengelenebilir Türkiye’nin büyüme oranının yüzde Bütçe açığının 2013 yılında bir ön2,4’e gerileyeceği söylendi. ceki yıla kıyasla GSYH’nin yüzde Dünya Bankası’nın açıkladığı 2,1’inden yüzde 1,2’sine indiğinin raporda, Türkiye’nin önemli döviz kaydedildiği raporda büyüme hızıaçık pozisyonunun bulunması ve nın düşmesine bağlı olarak ortaya dış finansman bağımlılığının yük- çıkabilecek bütçe gelirlerindeki sek düzeyde olmasının ekonomi azalmanın yılbaşında yürürlüğe için en önemli risk faktörleri ara- giren özel tüketim vergisindeki ar-

Döviz açığı en önemli riski oluşturuyor Raporda, Türkiye’nin önemli döviz açık pozisyonunun bulunması ve bunu karşılamak için dış bağımlılığının yüksek düzeyde seyretmesinin ekonomi için en önemli risk olduğunun altı çizildi. Türk Lirası’nın daha fazla değer kaybetmesinin döviz açığı yüksek firmaların bilançolarına ilave yük oluşturacağı belirtilen raporda, bu durumun özellikle konut firmaları üzerinden

bankacılık sektörünü ve işgücü piyasasını olumsuz etkileyebileceği öngörüsünde bulunuldu. Şişirilen ekonomi balonu, gerekli sıcak parayı bulamazsa ilerleyen zamanlarda patlayabilir. Hukukun üstünlüğü sağlanırsa değişiklik olabilir Türkiye’nin şuanki haliyle dış finansmana bağlı olması göz önüne alındığında doğrudan yabancı yatırım çekmesi için cazibesini artırması gerektiği kaydedilen raporda özellikle hukukun üstünlüğünün sağlanması ve kamu sektörü yönetiminin iyileştirilmesinin önemine dikkat çekildi.

Ranttan da vergi alınacak

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘kentsel rantlar’ın kamuyla paylaşılması için çalışma başlattıklarını ve buradan gelecek kaynağın yerel yönetimlere ya da merkeze aktarılabileceğini söyledi. Yılmaz, “Mesela bir eviniz var ve imar değişikliği nedeniyle değeri 100 bin TL’den 200 bin TL’ye çıktı. Bu artan değerin bir kısmı şeffaf kurallar çerçevesinde kamuyla paylaşılmalı, böylesi daha adil olur” dedi. Bu paylaşımın ne kadarı kamusal kaynaklara ne kadarı kendi ceplerine gidiyor ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Yılmaz,

kentsel rantlardaki artıştan kamunun daha çok pay alması için çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “Kentlerde imar değişikliği veya yapılan hizmetlerden dolayı bir gayrimenkulde oluşan değer artışının kamuyla paylaşılması gerek ” dedi. Detayları aktaran Yılmaz, “Bazı kamusal kararlar veya yapılan bazı önemli hizmetlerden dolayı gayrimenkulde ciddi bir değer artışı gerçekleşiyor. Artan değerin bir kısmının yerel yönetimlere veya merkezi yönetime aktarılması söz konusu olacak” şeklinde konuştu. EKONOMİ

Enflasyon yükseliyor

ABD’de istihdam beklentinin altında Motorine tavan indirimi

ABD’den tarım dışı istihdam verisi geldi. Buna göre Mart ayında istihdam 192 bin arttı. Reuters anketine göre; ABD’de tarım dışı istihdamın Mart’ta 200 bin artması bekleniyordu. İşsizlik oranı ise yüzde 6,7’ye çıktı. Bir önceki ay işsizlik yüzde 6,6 idi. Beklentiler işsizliğin yüzde 6,6’da kalacağı yönündeydi. İşsizlik rakamları dünyanın en büyük ekonomisinin gidişatına dair en büyük göstergelerden olduğundan, yatırımcılar veriyi merakla bekliyordu. Tarım dışı istihdamda artış geçen ay 149 bin beklenirken 175 bin olmuştu. GÜNCEL

tışın etkisiyle dengelenebileceği dile getirildi. Büyüme hızını korumak isteyen hükümet vergi yoluyla halkın sırtına yeni zamlar yükleyeceğinin sinyali şimdiden vermiş oldu.

Memur ve emeklilerinin 18 yıldır beklediği ek gösterge yükseltmesi, 2,5 milyon memur ve 3 milyon memur emeklisinin aylıklarına zam olarak yansıyacak. Aldıkları maaşları düşük kalan emekliler, yapılacak zamlara odaklanmış durumda. Bağ-Kur ve SSK emeklilerine Temmuz’da verilecek enflasyon farkından sonra sıra, emekli memurlara gelecek. Emekli olunca, memurluk yaptıkları dönemden daha düşük maaş alan memur emeklileri için toplu sözleşmede yardımlar gündeme gelmiş ve bu konuda anlaşma sağlanmıştı. Bu gerçekleştiğinde memurlar emekli olduklarında da aile ve sosyal yardımları almaya devam edecek. Ayrıca ek gösterge yükseltilmesi de maaşlara zam olarak yansıyacak. Memurların emekli aylığı ve ikramiyesinin hesabında önemli rol oynayan ek gösterge, en son 18 yıl önce 1995 yılında artırılmıştı. Ek göstergelerin artmasına yönelik beklentiler o dönemden bu yana sürüyor. EKONOMİ

Merkez Bankası, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine ilişkin raporunda, Mart ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1.13 arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 8.39’a çıktığına işaret edildi. Raporda, “Bu dönemde, Türk Lirası’ndaki değer kaybının birikimli etkileriyle çekirdek enflasyon göstergelerinde belirgin bir artış gözlenmiştir. Gıda fiyatlarının seyri ve döviz kurunun gecikmeli etkilerine bağlı olarak enflasyon göstergelerinin bir süre daha yüksek seyredece-

ği tahmin edilmektedir” denilerek enflasyonun yükseleceğine işaret ettiler. Merkez Bankası Başkanı daha önce de enflasyonun yarısına yakın bölümünün döviz kurlarındaki hızlı tırmanıştan kaynaklandığını vurgulamıştı. Raporda Mart ayı gelişmelerinin, temel mal grubunda dövizin etkilerinin genele yayılarak güçlü bir şekilde hissedildiğini gösterdiği, bu doğrultuda grup enflasyonunun ana eğiliminde belirgin bir yükselişe işaret ettiğine dikkat çekildi. EKONOMİ


EGITIM

Faşist saldırılar Kıbrıs’a sıçradı

(

11

8 Nisan 2014

Üniversite arazisi de satılır mı?

Belediyelerin ve AKP politikalarının ağaç düşmanlığı ve rant çıkarcılığı ne denli büyüdüyse, halkın ağaçlarına sahip çıkması ve ağaçları için direnişleri de o denli büyüdü, arttı. Ormanların zarar görmesini istemeyen Hacettepe Üniversitesi öğrencileri de sahibi oldukları ormana yeni bir isim önerisinde bulundu. Yakın Doğu Üniversitesi’nde çıkan olaylarda dört öğrencinin yaralandığı bildirildi. TAK muhabirinin Polis Basın Subaylığı’ndan aldığı bilgiye göre, bugün saat 13.00 sıralarında Büyük Kütüphane önünde iki grup arasında meydana gelen olayda 2 araç hasar gördü, 4 öğrenci yaralandı. 2 kişinin tutuklandığı olayla ilgili soruşturma devam ediyor. Yakındoğu Üniversitesinde öğrenciler arasında kavga çıktı. Denizcilik Fakultesi’nin camları kırıldı. Polis geniş güvenlik önlemleri aldı. GÜNCEL

Öğrencilerden dramalı eylem eğitim pınar beyer

Mudanya Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’de eğitim gören 60 öğrenci, okulun fiziki şartlarının yetersizliğine tepki göstererek, Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü önünde kendilerini iple bağlayarak eylem yaptı. Mudanya’da bulunan okullarında kantin ve içme suyu otomatı olmadığını iddia eden öğrenciler “Güzel Sanatlar Fakültesi binasında sahne, dekor aksesuar, stüdyo, dans salonu, kostüm odası, banyo, soyunma odası bulunmamaktadır. Birçok eksiğimizin karşılanabileceği bir fakültede, yani Görükle kampusunda öğrenim görmek istiyoruz” dedi. GÜNCEL

Rektörden bisiklet yolu isteği

Hacettepe Üniversitesi biriken 250 milyon liralık borcunu ödemek ve yeni yatırımlarını finanse etmek gerekçesiyle Beytepe’deki 350 dönüm arazisini satışa çıkardı. Öğrenciler, “Üniversite arazi mi satar, burası Ali İsmail Korkmaz Ormanı olsun” diye tepki gösterdi. Üniversitelerin rant alanı olmadığı, öğrencilerin doğal yaşamına ve en önemlisi doğaya zarar verilmemesi için bir öneri sunuldu. İlk iki ihalede teklif gelmeyince, üçüncü kez ihale edilen arazinin bedeli 900 milyondan 800 milyona düştü. Öğrenciler ihaleye, “Üniversite arazi mi satar, burası Ali İsmail Korkmaz Ormanı olsun” diye tepki gösterirken, imarsız arazinin imara geçmesi durumunda değerinin 2 ile 3 milyar lira olacağı öne sürüldü. Rektör Murat Tuncer, “Dünya üniversitesi olarak kalabilmemiz için 600 milyon liraya ihtiyacımız var. Bunu bize versinler, arsayı satmayalım” diyerek kendince rest çekti.

Peki ya nedir bu orman düşmanlığı? Belediyelerin ve AKP politikalarının ağaç düşmanlığı ve rant çıkarcılığı ne denli büyüdüyse, halkın ağaçlarına sahip çıkması ve ağaçları için direnişleri de o denli büyüdü, arttı. Ağaç kesmeye teşebbüs eden her ekip, ranta sessiz kalmayacaklarını söyleyen bir halk buluyor karşısında. Gezi direnişi ağaçlarını korumak isteyen bir halkın mücadelesiydi. İstanbul’un ortasında, halka rağmen düzenlenen bu rant oyunu yine halk tarafından engellenmişti. Halk ağaçlarının kesilmemesi için haftalarca mücadele etmişti. Bu uğurda milyonlar sokağa dökülmüştü. ODTÜ’lü öğrenciler ODTÜ Ormanı’ndan geçirilmesi planlanan yol yapımı çalışmalarını aylarca protesto edip, olayı mahkemeye taşımıştı. 6 Kasım YÖK’ün kuruluşunu potesto etmek isten GENÇDER üyesi öğrenciler, Ankara’da ellerinde fidanlarla, YÖK’e yürü-

En büyük bütçe eğitime ayrılıyor Öğrenciler TSK’ya ya da Diyanet’e ayrılan büyük bütçelerin eğitime, ülkenin geleceği olan gençlere ayrılmasını istiyor. Hiçbir üniversitenin arazisi para kazanma amaçlı parsel parsel satılamaz diyor. 2014 bütçesini açıklayan Bakan Şimşek, en büyük payın 78,5 milyar lira ile Ranta karşı orman sevgisi eğitime harcandığını söylüyor. FaSadece ağaçlarla kalmayıp, ekosis- kat Hacettepe Üniversitesi paraya teme de zarar verecek olan bu ağaç ihtiyacımız var diyerek, üniversite kesimleri yüzünden pek çok canlı arazisini satma durumunda kalıyor. evsiz kalacak ya da ölecek. ‘Ranta Madem Eğitim Bakanlığı bu açığı karşı doğa sevgisi’ diyen öğrenciler kapatamıyor o halde bunca para eğitime ayrılan bütçenin yükseltil- nereye gidiyor sorusu akıllardan mesini istiyor. çıkmıyor. Üniversitelerde de öğrenciler, üniversite alanı olan arazilerin ‘Büt- Sadece sıfırlanamayan paralarla çe yok, ormanı yıkıp para kazana- bile borç ödenebilirdi cağız’ gibi rant çıkarlı sözlere karşı Ses kayıtlarında Bilal Erdoğan’ın sürekli eylem yapıyor. Öğrenciler bir türlü sıfırlayamadığı 90 trilyon rantçı yönetim istemediklerini söy- ile Hacettepe Üniversitesi’nin 600 lüyor. Uludağ Üniversiteli öğrenci- milyarlık borcu kaç kere ödenir? leri tam da Bekin Elvan’ın hayatını Bizden rektöre öneri: Üniversite kaybettiği gün üniversite arazisinde ormanını satıp, borcunu ödeyeceaçılan ‘ekmek fırınını’ ellerinde ek- ğine ‘YÖK yıkılsın, orman yapılsın’ diyerek sen de tarafını seç. meklele protesto etmişti.

müş. YÖK Başkanına Ormanları yıkacağına ‘YÖK’ü yık, orman yap’ demişti. 5 Nisan’da Edirne’de 75 yaşındaki Kıymet Teyze, mahallesindeki tek yeşillik alan olan park için kendisini kepçe önünde siper ederek direnmişti.

Üniversiteler basına şiddetle yansıyor Sakarya Üniversitesi’nde öğrenim gören 45 ülkeden bin 500 yabancı uyruklu öğrenci Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas’a üniversiteyle ilgili isteklerini belirtti. Öğrencilerin, eğitim öğretimin yanı sıra rektörden kampüs yolu ve kampüs içine bisiklet yolu yapılmasını istemeleri rektörü şaşırttı. Özellikle Avrupa’dan gelen öğrenciler, bisiklet alışkanlıkları sebebiyle bu konuda yoğun talepte bulundu. Öğrenciler ayrıca staj uygulaması, tarihi geziler düzenlenmesi, burslu olmayan öğrencilere yönelik yardım yapılması gibi görüşlerini ve önerilerini iletti. GÜNCEL

Hemşirelere Kürtçe öğretilecek

Medya takip ajansı Interpress tarafından 2014 yılının ilk çeyreğinde basında çıkan haber sayılarına göre, üniversite sıralamaları açıklandı. Araştırmada ismi yer alan 152 üniversite hakkında toplam 106.647 haber yayınlandı. Basında bu denli yer edinen üniversitelerin çoğunda faşist saldılar ve polisin kampüse girmesi nedeniyle öğrencilerin direnişleri konu oluyor. Akdeniz Üniversitesi’nin birici sırayı aldığı liste, Selçuk Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, OD-

Kahraman polisler yine iş başında Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü’nde faşistler, Kürt öğrencilere saldırdı, 4 öğrencigözaltına alındı. Maalesef sık sık yaşanan bu duruma, polisin taraflı yaklaşımı da yine devreye girdi. Geçen ay Uludağ Üniversitesi’nde yaşanan olayın aynı-

Selahaddin Eyyubi Üniversitesi (SEÜ) Rektörü Prof. Dr. Ekrem Doğan, bu yıl 5 bölümde ilk öğrencilerini alacaklarını açıkladı. Üniversitede Kürtçe eğitimi verileceğini söyleyen Rektör Ekrem Doğan, “Hemşirelik, İşletme, Fizyoterapi ve Dış Ticaret bölümleriyle eğitme başlayacağız. İyi bir İngilizcenin yanı sıra hemşireliği okuyan bütün öğrencilerimizin mutlaka Kürtçe öğrenmelerini istiyoruz. Kürtçe okur yazarlığını öğreteceğiz. Dış ticaret bölümümüzde Soranice öğreteceğiz. Çünkü ülkemizin Irak’ın kuzeyiyle çok ciddi ticari ilişkileri var” dedi. GÜNCEL

TÜ, Ege Üniversitesi, İ.T.Ü, Sakarya Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi şeklinde devam ediyor. Üniversiteler öğrencilerin özgürce siyaset yapabilecekleri bir ortamken, polislerin ve rektörlerin sürekli baskısı altında kalması medyada şiddetle anılmasına yol açıyor. Toplumsal sorunlara değinen her öğencinin karşısına polisler dikiliyor ve üniversitelere TOMA dahi girebiliyor. Polislerin kampüslerde biber gazı sıkarak ders işlenmesine engel olması da üniversitelerimizin basında sıkça yer bulmasına sebep oluyor. EĞİTİM

sı yaşandı. Polis saldırılanlara dokunmadığı gibi saldırıya uğrayan öğrencileri gözaltın aldı. Kafasına aldığı darbe ile yaralanan Ali Babutçu’yu, orada öğrencileri koruma görevinde olması gereken polis, hem korumadı hem de saldırıya uğradığı halde gözaltına aldı.EĞİTİM

Katilleri üniversitemizde istemiyoruz

3 Nisan Perşembe günü Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde AKP’liler kermes kurarak masa açtı. Suriye’ye giden tırlar dolusu silahın ve AKP’nin bunları örtme çabasının ardından, Suriye için para toplama adı altında Özgür Suriye Ordusu için çalışan AKP’lileri öğrenciler protesto etti. Hırsızların burada işi yok diyen öğenciler masanın kaldırılmasını isteyince araya AKP’lileri korumak için çevik kuvvet girdi. Kampüse giren polisler stant çevresine barikat kurdu. AKP masası kapatılıncaya kadar dağılmayacaklarını söyleyen öğrenciler, masa kapatılıp,savaş çığırtkanlığı yapan AKP YTÜ’den gidinceye kadar protesto ettiler. EĞİTİM


LISENIN GUNDEMI 12 Liseliler 1 Mayıs’ta Taksim’de 8 Nisan 2014

Lise-Der, haftalık toplantısında önce seçim değerlendirmesi yaparak, ardından kurdukları Berkin Elvan Meydanı’nı ve yaklaşan 1 Mayıs’ı konuştu. Gezi’den sonra halkın Taksim’e çıkmasını AKP hükümetinin engelleyemeyeceğini belirten liseliler, emeklerinin hesabını sormak ve Berkin’in katili AKP’yi yıkmak için 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını söyledi.

Kızlı-erkekli oturmak bile yasak

Hatay Kırıkhan Yatılı Bölge Okulu’nda 4 yıldır İngilizce öğretmenliği yapan öğretmenlik yapan Eylem Bab hakkında, öğrencilerini karma oturtuyor diye soruşturma açıldığı rma oturtuyor diye soruşturma açıldığı iddia edildi. Kadın öğrencileri erkek öğrencilerden ayırmaya çalışan okul müdürü dilekçe yazdı. Müdür Yılmaz’ın yazdığı iddia edilen yazı, “Öğrencilerden gelen şikâyet ve velilerden gelen dilekçelerden anlaşıldığına göre sınıflarda öğrencilerin kızlı erkekli oturtulduğu anlaşılıyor. Bu şekilde uygulamanın yapılmaması gerekiyor.” şeklinde dilekçe yazdı. EĞİTİM

Kontenjan şartı aranmayacak İSTANBUL ceday avcı

Her hafta toplantıda bir araya gelerek güncel siyaseti konuşan ve liseli sorunlarıyla birlikte ülke gündemine dair sözünü söyleyen Lise-Der, bu haftaki toplantısında önce seçim değerlendirmesi yaptı. Ardından Beşiktaş’ta kurdukları Berkin Elvan Meydanı’nı ve yaklaşan 1 Mayıs gündemlerini konuştu. Gezi Direnişi seçimlere yansıdı 30 Mart yerel seçimler sonrasında bir araya gelen liseliler, seçimleri değerlendirerek, Gezi Direnişi’ni ve Gezi’nin seçimlere etkisini konuştu. Liseliler, İstanbul ve Ankara’da CHP muhalefetinin AKP’ye yetiştiğine dikkat çekti. Halkın artık fikirlere göre oy verdiğini söyleyen liseliler, oyların Gezi

Direnişi’ne katılanlar ve katılmayanlar olarak ayrıldığını belirtti. Politikleşen halk oyuna sahip çıktı Gezi Direnişi’nin gözle görülür en büyük etkilerinden biri de liselilerden başlayarak halkın politikleşmesiydi. Tayyip Erdoğan’ın “Sandıkta görüşürüz” hitaplarına halkın sandıkta birleşmesi tokat gibi bir cevap oldu. AKP’ye karşı birleşen halk kullandığı oyuna da sahip çıktı. AKP’nin yapmaya çalıştığı tüm usulsüzlükleri gece boyunca sayımlarda kalarak takip etti. Lise-Der, seçimlerin bir diğer önemli olumlu yanının da halkın oyuna sahip çıkmasının olduğunu belirtti. Berkin Elvan Meydanı resmileşecek Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesinin ardından dersleri boykot eden

liseliler, liselerinden meydanlara çıkmıştı. Lise-Der’in çağrısıyla liseliler, Beşiktaş Küçük Kartal Meydanı’nı, Berkin Elvan Meydanı olarak değiştirdi. Berkin Elvan’ın adını meydanlara kazıyan liseliler Berkin Elvan Meydanı’nı resmileştirme kararı aldı. Meydanı resmileştirmekte kararlı olan liseliler yakın bir zamanda belediyeyle görüşecek. AKP’nin yasakları işlemeyecek Liseliler son olarak yaklaşan 1 Mayıs’ı gündemine taşıdı. AKP’nin hırsızlıkları, yolsuzlukları, rüşvetleri ses kayıtlarıyla bir bir ortaya saçılmış iken Gezi Direnişi’nde birleşen halkın, AKP’yi bir kez daha sarsmak için Taksim’e çıkacağı konuşuldu. Gezi Direnişi’nde halka saldıran polisin, AKP hükümetiyle birlikte 8 kişinin katili olduğunu söyleyen liseliler,

Gezi’de hayatını kaybedenler için, sıra arkadaşları olabilecekken 15 yaşında katledilen Berkin’in katillerinden hesap sormak için 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını belirtti. Liseliler, halkın, gençlerin, emekçilerin, liselilerin önceki 1 Mayıs’lardan daha güçlü alanlarda olacağını söyledi. AKP liselilerin emeğinin hırsızı Lise-Der, halkın parasını çalan AKP hükümetinin niteliksiz ve eşitsiz eğitim sistemiyle, elemeci ve rekabetçi sınav sistemiyle hem emeklerini hem geleceklerini çaldığını konuştu. Gezi’den aldıkları güçle 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını söyleyen liseliler, 1 Mayıs hazırlıklarına başladı. Tüm liselileri paralarını, emeklerini, geleceklerini çalan AKP’den hesap sormak için Taksim’e çağırma kararı alındı.

Eğitimde rekabet devam edecek

Samsun’da 50 yıllık lise yıkılıp cami yapılacak Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yaptığı Nazım İmar Planı değişikliği ile Atakum’da 31 dönümlük arazi üzerine kurulu olan 50 yıllık Samsun Tarım Anadolu Meslek Lisesi ve liseye ait sosyal tesislerin yıkılmasına, yerine de 15 bin kişilik bir protokol camisi yapılmasına karar verildi. Samsun Belediye Meclisi, Atakum ilçesinde yaptığı Nazım İmar Planı değişikliği ile Samsun Tarım Anadolu Meslek ve Tarım Meslek Lisesi’nin bulunduğu okul alanını, “dini tesis” alanına dönüştürdü.

4+4+4 eğitim sisteminin yürürlüğe girdiği günden itibaren birçok lise imam hatibe dönüştürüldü. AKP’nin eğitim politikalarıyla beraber eğitim sisteminde yapılan değişikliklerde birçok okul imam hatibe dönüştürülmüş Samsun’da okulun yıkılması AKP’nin okul binasını yıkıp yerine cami yapılması bunun en somut örneklerinden bir tanesidir. Yapılan imar plan değişikliği ile 50 yıllık okul ve okula ait sosyal tesislerin yıkılmasına, yerine de 15 bin kişilik bir protokol camisi yapılmasına karar verildi. EĞİTİM

Berkin’in adı 1 Mayıs’ta yaşayacak F) şıkkı Sidar Can Kardoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldığı bir televizyon programında bu yıl da Taksim’in kapatılacağının mesajını vermişti. Topbaş’a gerekçesi, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması “kent ekonomisini zarara uğratıtığını ve günlük hayatı sıkıntıya soktuğu gerekçe göstermiş. AKP hükümetinin Taksim’ i 1 Mayıs mitingine kapatma nedeni teknik sebepler değildir tamamen politiktir. AKP’nin seçim mitinglerinde binlerce insanın kullandığı belediye otobüslerinin AKP mitinglerine ücretsiz servis yaptığını gördük günlük hayatı sıkıntıya

sokan AKP hükümetidir. Taksim Meydanının Türkiye işçi sınıfı ve devrimcileri için önemi büyüktür. 1977 1 Mayıs’ta 500.000 emekçinin doldurduğu Taksim Meydanında devlet destekli güçler tarafından insanların üzerine ateş açılmış polis panzerleri kurşunlardan kaçan insanları ezmiş 34 kişi 77 1 Mayıs’ında katledilmiştir. O seneden itibaren Taksim 1 Mayıs’lara kapatılmış , her 1 Mayıs’ta katledilen yoldaşlarını anmak için Taksim’e çıkmak isteyenlere polis saldırmıştır. Bu yasak devrimcilerin mücadelesi sonuncunda 2010 senesinde kaldırılmış yüzbinlerde devrimci 1 Mayıs’ta Taksim Meydanını doldurmuş ve yıllarca güvenlik sebebiyle kapatılan alanda bir kişinin bile burnu kanamamış devletin bütün bahaneleri suya düşmüştür. 2013 1 Mayıs’ında Taksim’i yayalaştırma projesi bahane gösterilerek birkez

daha kapatılmış, Taksim’e çıkmak isteyenlere polis saldırmış 17 yaşında lise öğrencisi Dilan Alp’i kafasından gaz fişeğiyle vurmuş , yüzlerce insan yaralanmıştır. AKP hükümeti Taksimi eylemlere kapatması gezi direnişiyle beraber büyüyen toplumsal muhalefeti bastırmak istemektedir. Yaptığı yolsuzluklara , savaş çığırtkanlığına, sıfırlayamadıkları milyonlara karşı mücadele edenlerin memleketin en merkezi meydanından meydan okuması AKP’yi korkutmaktadır. Çünkü AKP bu meydan okumayı milyonlarca kişinin ‘’Hükümet İstifa’’ sloganın Taksim meydanında yankılandığına tanıklık etmişti. Tayyip korkmasından haklıdır, korkmaya devam edecektir. Taksim Meydanı kölece çalıştırılan işçilere, yaşam hakkı için mücadale eden kadınlara, gelecekleri için mücadele eden gençlere, sınavsız üniversite

2013-2014 eğitim öğretim yılında geçerli olmak üzere özel okullarda eğitim gören lise öğrencilerinin, puanla yerleştirilen devlet okullarına geçişlerinde kontenjan şartı aranmayacak. Düzenlemeye göre, sadece 2013-2014 eğitim öğretim yılında geçerli olmak üzere özel liselerden devlet liselerine nakil ve geçişlerde, nakil olunacak okulun taban puan şartına bağlı olarak kontenjan şartı aranmayacak. Başvuru ve onay işlemleri il milli eğitim müdürlükleri tarafından yürütülecek. Geçiş ve nakillerde kontenjan şartı dışındaki diğer nakil şartları aranacak. EĞİTİM

istiyen liselilere layıktır. ‘’Büyük Usta’’ bilsin ki , Taksim Meydanı halka layıktır. Gezi direnişini anlatan en iyi sloganlardan biri , ‘’Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ dı. Bu sene ki 1 Mayıs’ta eskisi gibi olmayacak. Tayyip karşından ayaklanma yaşamış, o meydanı sokak sokak çatışarak kazanmış bir halkla karşı karşıya kalacaktır. Liseliler olarak nasıl gezi direnişinde liselerimizi boykot ederek gezi parkına çıktıysak, 1 Mayıs’da Taksim’ çıkacağız. 15 yaşında ‘destan’ yazan polisler tarafından katledilen Berkin Elvan’ı 1 Mayıs alanında yaşatacağız. Tayyip’İn mitinglerinde yuhalattığı Berkin’in direnciyle , mücadelesiyle alanlara çıkacağız. Liselilerin devrimci mücadelesinde direniş ve mücadele bayrağı olan Berkin’in adını Taksim 1 Mayıs alanına kazıyacağız.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu açıklamalarda sınav sisteminin değiştirileceğini söyledi. Kendi düzenlemiş olduğu sisteme göre öğrencilerin okul puanı ile üniversiteye gidebileceğini belirten Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bu yöntem ile öğrenciler arasındaki rekabetinde artmasını hedefliyor. Eğitimde rekabetin ve elemeci eğitim sisteminin yolunu açmaya devam ediyor. Eşitsizliğinde devam ettiği yeni sistemde öğrencilerin not ortalaması dışında ayrıca sözlü ve yazılı sınav yapılacağı da belirtildi. EĞİTİM

Matematikten 420 bin kişi sıfır çekti

Mart ayında yapılan YGS’de vahim tabloyu gözler önüne serdi. ÖSYM’nin verilerine göre, YGS’de yaklaşık 900 bin öğrenci fen alanında, 420 bin öğrenci de matematik testinde tek bir soruyu bile doğru cevaplayamayarak sıfır çekti. Matematikte sıfır çekenlerin sayısı geçen yıl 310 bindi. Sınavda netler dikkate alınarak belirlenen ‘sıfırcı’ sayılarını geçen yıldan itibaren ‘sansür’leyen ÖSYM, bu yıl da testlere ilişkin ham puan dağılımlarını gösteren tabloyu yayınlamadı. Ancak testlerdeki “soru çözüm dağılım grafiği”, vahim tabloyu ortaya çıkardı. EĞİTİM


FORUMLAR

13

8 Nisan 2014

Hırsızlığınızı sandık aklayamaz İzmir’de Gündoğdu İskele Forumu “Yolsuzluğu, Yalanı, Talanı, Hırsızlığı sandıkta aklayamazsınız” pankartıyla bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca “Hırsızlardan hesabı halk soracak” ve “Berkin’in katilini sandık aklayamaz” sloganları atıldı. Coşkuyla süren yürüyüşün ardından İzmir halkı Dominik Caddesi üzerine gelerek burada forum düzenlendi. forumlar rıfat çapar

Geçtiğimiz Cumartesi günü, saat 19:00’da, Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplanan İzmir Halk Forumları; seçimlerde yapılan usulsüzlüklere, oy hırsızlığına, seçim hilelerine, AKP’nin son dönem açığa çıkan yolsuzluklarına ve her türlü eyleme uyguladıkları baskı politikalarına karşı tepkilerini dile getirdi. Halk oy hırsızlığına karşı yürüdü Gündoğdu İskele Forumu 5 Nisan Cumartesi günü saat 19.00’da “Yolsuzluğu, Yalanı, Talanı, Hırsızlığı sandıkta aklayamazsınız” pankartıyla bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca “Hırsızlardan hesabı halk soracak” ve “Berkin’in katilini sandık aklayamaz” sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından Gündoğdu İskele Forumu, Dominik Caddesi üzerinde bir forum etkinliği düzenlendi. kinliği düzenledi. İzmirliler eylemden sonra düzenlenen forum etkinliğinde, Eylemin ardından forum yapıldı yerel seçim sonuçlarını ve bunun et“Hırsızlardan hesabı halk soracak” ve kilerini tartıştı. “Berkin’in katilini sandık aklayamaz” diyen İzmirliler, eylem sonrasında AKP her yerde hırsız Dominik Caddesi üzerinde forum et- AKP’nin yolsuzluklarını aklamak için

seçimde türlü hilelere başvurduğu, hilelerin de seçimlerin ardından ortaya çıktığı tartışıldı. Birçok ilde sayımların usulsüz gerçekleştiği, oyların çalındığı ortadayken bu illerde yapılan itirazlar dikkate alınmadı. AKP’nin kaybettiği beledeyelerde ise yapılan

itirazlar kabul gördü. Bazı belediyelerde oylar yeniden sayılırken bazı belediyelerde seçim iptal edildi. Yapılan forumun sonuna doğru yürüttüğü tartışma sonucunda Gündoğdu İskele Forumu, her çarşamba saat 19:00 da toplanma kararı aldı.

Adalet sağlanana kadar nöbete devam Ali İsmail Korkmaz Parkı Forumu, başta Ali İsmail Korkmaz ve diğer Gezi şehitleri için adalet talebini dile getirildiği ve her Cuma tutulan Adalet Nöbeti’nin 34.’sünü gerçekleştildi. Ali İsmail Korkmaz Parkı Forumu, her Cuma olduğu gibi bu hafta da Espark önünde Ali İsmail Kormaz ve diğer Gezi şehitleri için adalet talebinde bulundukları oturma eylemini gerçekleştirdiler. 34 haftadır Ali İsmail ve diğer Gezi şehitlerinin katillerinin hesabının sorulduğu, tüm sorumluların gereken cezayı almaları için kararlılıkla adalet talebinin haykırıldığı nöbette ‘Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür, katiller halka hesap verecek’ sloganları atıldı. Bir saat boyunca konuşmaların yapıldığı ve sloganların atıldığı adalet nöbetinin sonunda yapılan basın açıklamasında ‘Ali İsmail Korkmaz ve Gezi direnişinde şehit olan kardeşlerimizin katillerinin ortaya çıkarılıp yargılanması için başlattığımız adalet nöbetlerimizin 34.’sünde tekrar toplandık. Haziran ayında başlayan ayaklanma insanların kendi şehirleri, yaşam biçimleri ve en temel hakları üzerine söz söylemeye ve karara etki

Ali İsmail Korkmaz kitaplığı açıldı İzmir Çiğli’de Karşıyaka Forumu bünyesinde Ali İsmail Korkmaz Kitaplığı açıldı. Şirintepe Mahallesinde açılan sanat merkezi ve kitaplığa halk büyük ilgi gösterdi. Açılışa Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz da davet edildi. Etkinlikte konuşma yapan milletvekili Musa Çam şunları söyledi: “Burada pırıl pırıl çocuklar yetişecektir. Aramızda bulunan Emel Anne’ye sözümüz olsun, çocuklarımızın hakkını sonuna kadar arayacağız. 3 Şubat’ta Kayseri Adliyesindeydik, 13 Mayıs’ta bütün ilerici, yurtsever, sosyalist arkadaşlarla birlikte yine orada olacağız.” GÜNCEL

Eskişehir’de cezalara protesto

Son dönemde artan para cezaları protesto edildi. Haziran Direnişi ve özellikle Ali İsmail’in katli sonrasında, Eskişehir polisi para cezası kesme ve soruşturma açma saldırısını devreye soktu. Yüzlerce kişiye yürüyüş hakkını kullandıklarından dolayı trafik cezası kesildi. Bu yıldırma politikasına karşı mücadele etmek için kurulan ‘Gezi Cezalandırılamaz Platformu’ ilk eylemini gerçekleştirdi. Eskişehir Adliyesi önünde, saat stand açılarak toplanan itiraz dilekçeleri toplu olarak verildi. Bunun ardından yapılan basın açıklaması sonrası eylem sonlandırıldı. GÜNCEL

Acıbadem, lisesine sahip çıkıyor

etme iradesiyle başladı. AKP ise kendisinin fikrine karşı yaratılan muhalefeti yok saymak bir kenara tamamen ortadan kaldırılıp yok etmeye çalıştı. Yani AKP, 8 kardeşimizi muhalefet ettikleri için öldürdü. 7 Nisan’da Ankara Adliyesi’nde dördüncü du-

ruşması görülecek Ethem yoldaşımızın. Ethem’in yoldaşları yine adliye önünde olacak. “Ta ki katili ve azmettiricileri yargı önüne çıkarılıp cezalandırılana kadar mücadeleye devam edeceklerini” haykırdılar ve Eskişehir halkını her Cuma yaptıkları Adalet Nöbeti’ne çağırdılar. GÜNCEL

3. Köprü hem doğayı hem de işçileri katletti AKP’nin kar hırsıyla kentleri yağmaladığını, insanların yaşamlarını çaldığını kaydeden İSİG ile Kuzey Ormanları Savunması, kar hırsı ve bu talan sürdükçe inşaatlar başta olmak üzere iş cinayetlerinin artacağı konusunda uyardı. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİGM) ile Kuzey Ormanları Savunması, 3. köprü inşaatında meydana gelen iş kazasına ilişkin açıklama yaptı. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen kitle, “3. köprü cinayettir”, “Yağmaya, talana, cinayete hayır”, “AKP çalıyor, işçiler ölüyor” sloganlarını attı. Açıklamaya, köprü inşaatında yaşamını yitiren işçilerin ölümünü protesto etmek için Boğaziçi Köprüsü’nde eylem yapan ve gözaltına alınan işçiler de katıldı. Eylemde ilk sözü İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu aldı. Kentte iki şekilde cinayet işlendiğini belirten Çerkezoğlu, şunları söyledi: “İlki AKP’nin kent yağmasına girişme hali. Gezi Parkı’nı Topçu Kışlası’na, Emek Sineması’nın yıkılmasına, tarihi yarımada dahil her tarafta kent cinayeti işleniyor. Bu cinayetlerin en

büyüğü ise Kuzey Ormanları’nda yaşanıyor. Bu affedilemez kent ve insanlık suçudur. Aynı zihniyetin diğer cinayet yöntemi de iş cinayetleri. Bu yılın ilk 3 ayında 276 işçi iş cinayetine kurban gitti. İşçilerin hayatlarını önemsemeyen bu tüccarlar sadece diktikleri binaların gölgesinde paralarını sayma derdindeler.” Boğaziçi Köprüsü’nü kestikleri için gözaltına alınan işçilerden, İnşaat İşçileri Sendikası Girişimi üyesi Mustafa Akyat, “Biliyoruz bu devlet, hükümet bize istediğimizi vermez” dedi. TOKİ şantiyesinde direnişte olduklarını hatırlatan Akyat, “Kazanacağız çünkü yemin ettik. Yarın paralarımızı alabiliriz. Ama bu kazandığımız anlamına gelmiyor. Biz, tüm şirketlerin elinde olan her şeyi aldığımızda kazanmış olacağız” dedi. Ardından İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ve Kuzey Ormanları Savunması adına Deniz Özgür basın açıklaması yaptı. AKP’nin mega projelerinin doğa ve insan hayatını yok ettiğini belirten Deniz Özgür, 3. köprü inşaatında 3 işçinin yaşamını yitirdiğini, 2 işçinin ise yaralandığını hatırlattı. GÜNCEL

Haftalardır Ahmet Sani Gezici Lisesi’ne sahip çıkan Acıbadem Dayanışması bu hafta da lisenin önünde protesto eylemi yaptı. Lisenin taşınmasını ve imam hatip kampüsü olmasını haftalardır protesto eden veliler, seslerinin duyulmasını istiyor. Veliler, mahalle halkı ve çevredekiler okulun yıkılmaması için haftalardır okul önünde ve caddede eylem yapıyor. Acıbadem Ahmet Sani Gezici Lisesi’nde eğitim gören öğrencilerin velileri, seslerinin duyulmasını ve konuyla ilgili inceleme yapmak üzere bir ekip oluşturulmasını istiyor. GÜNCEL

‘Platform’ ismine Gezi yasağı

Gezi direnişinin gerçekleştiği Haziran ayından sonra, ‘Platform’, ‘Konsey’ gibi isimlerle dernek kurulmasının yasaklandığı ortaya çıktı. İstanbul Valiliği, derneğin amacını aşan anlamların yüklenmesine sebep olacak kelimelerin anlam ve algı karmaşasına sebep olduğu gerekçesiyle, Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın böyle bir uygulamaya gittiğine dikkat çekti. Başta Taksim olmak üzere İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde, ‘Taksim Dayanışması Platformu’, ismi altında birleşen yüz binlerce kişi toplanıp eylemler yapmıştı. GÜNCEL


ESAS MESELE

14

fotoğraf: NİDA ATEŞ

8 Nisan 2014

Halk YSK’yı sıkıştırıyor

30 Mart seçimleri öncesi kadar sonrasıyla da oldukça fazla gündem oldu. Gündem olmaya da devam ediyor. Birçok ilde seçim sonuçlarına yapılan itirazlar sürüyor. Peki YSK ve yargı bu süreçteki tartışmaların neresinde yer alıyor? YARSAV kurucusu ve eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, seçim sürecini, son dönemde öne çıkan sosyal medya yasaklarını ve yasakların hukuki boyutunu değerlendirdi. Seçimlerde oy hırsızlığı ve hile üzerine ciddi iddialar oldu. Ankara’da özellikle. Sosyal RöPORTAJ ulaş cihan medyada CHP’nin oylarının farklı partilere yazıldığı tutanaklar ile ortaya çıktı. Sizce bir hile var mı? Eğer varsa bu, ne düzeyde? Seçimlerde özellikle oy sayım ve döküm konusunda, hile olayını gündemden düşürmek bir şekilde mümkün ve sistem de buna göre kurallar koymuş. Birincisi, sandık kurullarında siyasi partilerin temsili söz konusu. Siyasi partiler sandık kurullarında bizzat yer alarak sandık sonuçlarını almak ve aldığı sonuçları kendi örgütlerine iletmek durumundadır. Kendi örgütleri de sandık kurullarınca ilan edilen sonuçlarla kendilerinin aldığı o sonuçların uyuşup uyuşmadığını kontrolle bir otokontrol yaratır. Seçmenin de oylarına, emeklerine sahip çıkmak anlamında bir görevi. İkincisi; elbette olayı sadece partilerin bu görevlerini yapmasıyla sınırlı tutmamak lazım. Devlet olarak serbest seçim ortamını sağlamanız gerekiyor. Bunun için de yargı, yönetim ve denetimi altında seçimlerin yapılması kuralı getirilmiş, yargı bu seçimleri tarafsızlıkla yönetmek

Yargının bu süreci belirsiz bırakmayıp ivedilikle, tarafsızlıkla sonuçlandırması gerekiyor. Bunu da etkin ve yeterince yapamadığına tanık oluyoruz. Çünkü polis görüntüsü altında bir seçim, serbest bir seçim anlamına gelmiyor. durumunda; ama baktığımızda bu gibi iddiaların yargı yönetimine rağmen ortadan kalkmadığını görüyoruz. Özellikle başvurular konusunda da gerek yargının verdiği kararların içeriğindeki yetersizlik, gerekse de başvuruların yönetimdeki, iktidardaki kamu yüzünü kullanan parti lehine sonuçlanması yargı yönetiminin

etkisiz kaldığı tartışmalarını hiçbir zaman gündemden düşürmüyor. Bu da sonuçta sandıktan çıkan oylarda seçmenin iradesinin doğru bir biçimde yansımadığı, ilan edilmediği iddialarını gündemden düşürmüyor. Ağrı’da seçimler tekrarlanacak. Ankara’da böyle bir durum söz konusu değil. Peki, YSK’nın tutumunu nasıl buluyorsunuz bu süre zarfında? Şimdi kişilere özel olarak kurumları değerlendirmemek lazım; ama YSK yüksek yargıçlardan oluşan anayasal bir kurum. Yargıda her dönemde şunu görüyorsunuz; yargının güce göre biçimlendirildiğini, kendisini gücün dışına atamadığını, her güce göre pozisyon aldığını görüyorsunuz. Şu an bir iktidar partisi var. YSK başkanı bu iktidar partisinde idari ve bürokratik görev almış birisidir. Bilahare müsteşar yardımcılığından yüksek yargıç seçilmiş ve oradan da YSK’ya gelmiş ve görev yapan kişidir. YSK’ da bu gibi, bu iktidar döneminde bürokratik görevde bulunup da bilahare yüksek yargıç olup gelen kişi sayısı oldukça fazladır. Böyle bir konumda bu kişilerin bir anda o eski kimliklerinden, tabii oldukları o siyasi güçten tamamen sıyrılıp tarafsız kalındığı nasıl söylenebilir veya söylense kişileri gerçek anlamda tatmin edebilir mi? Bu şuna benziyor; bu özel görevli terör mahkemelerini hatırlarsak, onları haklı kılabilmek için hep şöyle söylendi; bu mahkemeler uzman mahkemedir ve o kişiler uzmandır, bir hak kaybı bir adalete aykırılık olmasın diye daha titiz davranılarak kişiler o uzman mahkemelerde soruşturuluyor. Fakat bakıyorduk, o kişiler o mahkemelere atamadan önce ne gibi bir uzmanlık eğitiminden geçirilmiş, atanmakla hepsi uzman olmuş. Atanmak denince diğer meslektaşlarıyla aralarında hiçbir fark yok. Atandıkları gün uzman kabul edilmişler. Bir de YSK’nın önleri halk ile dolup taşıyor. İlk gün polis saldırısı da gerçekleşti. İnsanların oylarına bu derece sahip çıkmasını nasıl ele almalıyız? Kişilerin davranışları elbette kendi temel hak ve özgürlükleri, siyasi hakları anlamında seçmen olarak oylarına sahip çıkma anlamında saygı gösterilmesi gereken bir davranış, bir demokratik tepki, bir demokratik eylem. Ama bu demokratik tepki ve eylemlerinin sonucunda onları tatmin edecek kararları görmek istiyorlar veya o karar süreci sonuçlanmadığı için de o belirsizlik içerisinde bu tablo

devam ediyor. Bu süreçte kamu gücü, polis gücü onların üzerinde bir başka şekilde kullanılınca bu da ayrı bir görüntüyü ortaya çıkarıyor. Demek ki bu insanlar hakkını aramaktan uzak dursun

YSK’nın mantığında baskı geri plandaysa ben görevliyim, baskı yoğunlaşmışsa mahkeme görevli. Baskının yoğunlaşması durumunda da, yoğunlaşmaması durumunda da YSK görevli hele ki baskı yoğunlaşmışsa YSK daha çok görevli. gibi başka bir mesaj veriliyor. Kişilerin bu gibi taleplerinin baskılanması değil aksine desteklenmesi gerekiyor. Yargının da bu süreci belirsiz bırakmayıp ivedilikle, tarafsızlıkla sonuçlandırması gerekiyor. Bunu da etkin ve yeterince yapamadığına tanık oluyoruz. Çünkü polis görüntüsü altında bir seçim, serbest bir seçim anlamına gelmiyor. Seçim demek sadece oy verdiniz bitti anlamında değil, bu sürecin ta propaganda yani aday belirleme sürecinin başlamasından sonuçların ilanına kadar ki bütün süreci içine alan dönem seçim sürecidir. O süreç devam ediyor, tamamlanmış değil. Ankara’da CHP, AKP’yi yakaladı. Uzun bir aradan sonra muhalefet bir iktidar partisini yakalamış oldu. Şimdi herkes CHP’nin oyları için YSK’nın önünde nöbet tutuyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu? MHP’li kişiler de var orada sosyalistler de bekliyor. Bunu şöyle yorumlamak lazım. Yerel yönetimlerdeki merkezi yönetimin yarattığı kuşatmayı kırmak, yarmak anlamında bir demokratik tavır olarak yorumlamak lazım. Çünkü siyasi iktidar yerel yönetimleri merkezi gücün tam bir kuşatması altına aldı ve bu şekilde yıllardır yönetimi yürüttü. Bu da halkın beklentilerinin karşılanamamasına siyasi iktidarın kendisine uygun bir zemin ve bir yapı yaratmasına neden oldu. Bütün kamu gücünü halkın beklentileri dışında kullanan

siyasi iradeye karşı bir demokratik tepki, ivedi bir birliktelik ve bir dayanışma. Bunu böyle görmek ve seçim sonrası bir koalisyon olarak değerlendirmek lazım. Peki, eğer olası bir sonuçta; yani Melih Gökçek mazbatasını alıp başkanlığının devam ettirilmesine karar kılındıktan sonra bu ortaklığın bu tavrın neye evirileceğini düşünüyorsunuz? YSK önünde beklemeler devam eder mi? Mazbata alması bir şeyi sona erdirmez. Mazbata almasıyla yarın bir iptal söz konusu olmaz, değil. Olabilir ama koşulları çok zor. Mazbata aldıktan sonra da süreye bağlı olmaksızın tam kanunsuzluk denilen hâller gerçekleşirse yine iptal söz konusu olabilir. Mazbata aldıktan sonra bile bu kenetlenme, bu demokratik ortak paydalarda buluşma devam ederse, bu Gezi ruhunun seçim ruhuna yansıması demek. Bu siyasi iradenin demokrasi dışındaki her davranışını, ben ne yaparsam ufuktur dayatmasına karşı toplumsal bir birliktelik, toplumsal bir direnme hakkıdır. Anayasa Mahkemesi, demokratik bir duruma uymadığından kaynaklı Twitter yasağını kaldırmıştı. Ama daha sonra Başbakan Erdoğan çıkıp bu karara saygı duymadığını söyledi. Aynı zamanda YouTube yasağında da bu durum söz konusu. TİB hâlâ mahkeme kararıyla siteleri kapatmaya devam ediyor. TİB’in tutumunu ve sosyal medya yasaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortaya çıktı ki Ceza Mahkemelerince verilmiş böyle bir genel yasaklama yok. Kaldı ki verilmiş olsa bile, bu kısıtlama, yasaklama orantılı olabilir; yani sadece ilgili kişiler ile ilgili olabilir. Bütün Türkiye’deki herkesin erişimini kısıtlayacak biçimde olamaz. Olursa sosyal medya ve internet üzerinden seçim döneminde propaganda yasağının ihlali olur ve seçimin ihlali boyutu da gündeme gelir. İdare Mahkemesi de bu aykırılığın giderilmesi için karar verdiğinde, derhal uygulanması gereken bu kural uygulanmadı. TİB, bu tavrını neye göre belirledi, siyasi iradeye göre. Twitter üzerinden kendi aleyhine propaganda yapılan iktidar partisi üzerinden belirlerdi. Baskı öyle bir ileri aşamaya çıkmış ki bir idari işlem bile ortaya çıktığında baskı yoğunlaşınca geri duruyor. YSK’nın mantığında baskı geri plandaysa ben görevliyim, baskı yoğunlaşmışsa mahkeme görevli. Baskının yoğunlaşması durumunda da, yoğunlaşmaması

durumunda da YSK görevli hele ki baskı yoğunlaşmışsa YSK daha çok görevli. Çünkü seçim takvimi hızla akıyor. Derhal karar alınması ve derhal uygulanması gerekiyor. Bu Twitter’da idari işlem olsun veya olmasın alacağı karar derhal uygulanacağı için İdari Mahkemesi’nin kararı gibi havada kalmayacaktır. Dolayısıyla YSK bu konuda görevini yapamadı. Hükümetin beklentisine uygun hareket etti. Öte taraftan Anayasa Mahkemesi’ni hükümet hep eleştirdi. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru iç hukuk yollarını tüketince yapılıyor. Yani bütün idari yargısal başvuruları tamamlayacaksınız, ondan sonra Anayasa Mahkemesi’ne gideceksiniz. Yürütmeyi durdurma kararına karşı başvurabileceğiniz, uygulanması konusunda bir başka yol yoktu. Dolayısıyla yürütmeyi durdurma kararı da uygulanmıyordu ve YSK üzerine düşen görevi fiilen yapmıyordu. Yapmayınca Anayasa Mahkemesi de; serbest seçim hakkının ihlali, ifade özgürlüğünün ihlali, hak arama özgürlüğünün ihlali, bu çerçevede yapılan başvurularda ifade özgürlüğü ihlali yönünden bir ihlalin varlığını tespit etti ve karar verdi. Serbest seçim hakkının ihlali, hak arama özgürlüğünün ihlali konularını incelemedi. İnceleyip orada ihlal var deseydi, YSK’nın bu seçimleri kesinikle iptal etmesi gerekirdi.

Türkiye’de demokratik bir ortamda serbest seçim yapılamamıştır, bunu iktidar yok etmiştir, YSK’ da güvence olamamıştır, diyerek vatandaşın gösterdiği o tepki ve duyarlılığı partilerin de YSK’ya başvuru yaparak göstermeleri gerekir. Anayasa Mahkemesi için de bir eleştiri görüntüyü kurtardı. Bu kararı 2 Nisan’da verdi. Bu kararı seçimden önce vermedi. Seçimden önce verseydi, site seçimden önce açılırdı. Anayasa Mahkemesi de görüntüde hareket etti. Anayasa Mahkemesi karar verince TİB ne kadar sürede açtı? Bir gün

Ömer Faruk Eminağaoğlu Kimdir?

1967 Artvin doğumlu. 1988 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Yıllarca Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Cumhuriyet Savcılığı ve yargıçlık yaptı. 2010 Referandumun ardından Yargıçlık görevinden uzaklaştırıldı. Şimdi Çankırı Adliyesi’nde yargıçlık görevine devam ediyor. içerisinde… Demek ki herhangi bir çalışmaya gerek yok. Demek ki İdare Mahkemesi karar verdiğinde hemen açabilirmiş. Seçimden önce açılabilirmiş. Ortada bir uygulanmayan yargı kararı var. Anayasa Mahkemesi ve İdare Mahkemesi kararını bir bütün olarak yorumladığımızda, Anayasa Mahkemesi de serbest seçim ihlali konusunu diğerini yeterli görmesi nedeniyle incelememiştir. Kimlerin ifade özgürlüğü ihlal edildi? Sosyal medyayı kullanamayan ve iktidarın tepkisiyle yasaklandığını da gözetirsek, iktidarla bu seçime giren kişilerin eşit yarışma ortamının sosyal medya üzerinden yok edildiğini görüyoruz. Diyebilirsiniz ki sadece Twitter bir seçimi iptal ettirir mi? Şimdi Twitter üzerinden bu ortam yok ediliyor bir de bu şekilde yarattığımız bir algı ve mesaj var. Yani iktidarı ürkütürseniz, iktidarın istemediği bir ortam yaratırsanız aynı baskıya muhatap olabilirsiniz. Bir seçmen, ben sosyal medyada iktidarı ürkütürsem yarın başıma neler gelir, diye kendini hukuk güvencesinde hissetmeyecek. Bu durum nasıl ki seçilenlerin adaylık koşullarının yokluğu her zaman ortaya çıktığında YSK seçimleri iptal ediyor. Buranın ve seçim koşullarının yokluğu nedeniyle bu bir kanunsuzluk hâlidir. YSK’nın bu konunun üzerine gitmesi gerekir. Türkiye’de demokratik bir ortamda serbest seçim yapılamamıştır, bunu iktidar yok etmiştir, YSK’ da güvence olamamıştır, diyerek vatandaşın gösterdiği o tepki ve duyarlılığı partilerin de YSK’ya başvuru yaparak göstermeleri gerekir. Bunun için başvuruya gerek de yok. YSK doğrudan da yapabilir. Fakat bu yapıya baktığımızda bu incelemeyi doğrudan yapacağını söylemek mümkün değil. Çünkü serbest seçim ihlali tartışmalarını eğer iktidar gerçekten işlese olay bütün seçimlerin iptaline kadar gidilen bir süreci başlatabilir. İktidar bunu görüyor; ama muhalefet partileri yetersiz kalıyor. Siyasi partilerin etkin bir biçimde hem kamuoyu oluşturmaları hem de tüm bu boyutları ortaya koyarak serbest ortamda ve eşit rekabet koşullarında seçimlerin yapılmadığını ortaya koyup YSK’ ya konuyu taşımalarından geçmektedir diye düşünüyorum.


DUNYA

15

8 Nisan 2014

Avrupa’da işçiler hakları için yürüdü

Dünya Turu

Afganistan

Kanlı seçim

Avrupa’da, Mayıs ayında gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi kıtanın dört bir yanından işçi ve emekçiler, kemer sıkma politikalarına ve işsizliğe karşı Brüksel’de buluştular. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun çağrısıyla buluşup, Avrupa Konseyi’nin binalarına yürüyüşe geçen işçilere polis saldırdı.

Afganistan’da halk, gelecek beş yıl boyunca ülkeyi yönetecek yeni ismi belirlemek üzere sandığa gitti. Yoğun güvenlik önlemleri altında geçen seçim süresince 20 kişi hayatını kaybetti, 89 Taliban militanı etkisiz hale getirildi. Afgan halkı, Hamid Karzai’nin yerine geçecek ismi belirlemek için sabah saatlerinden itibaren sandığa gitti. Ülke genelinde kayıtlı 12 milyon seçmenden 7 milyonunun oy kullandığının tahmin ediliyor. Sekiz adayın mücadele ettiği yarışta, oy kullananların yüzde 64’ünü erkekler, yüzde 36’sını ise kadınlar oluşturdu. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, seçim süreci boyunca 140 saldırı düzenlendiği, bu saldırılar sırasında 7 asker, 9 polis ve 4 sivilin hayatını kaybettiğini dile getirilerek, güvenlik güçlerinin de 89 Taliban militanını etkisiz hale getirdiği söylendi. DÜNYA Dünya oğuzhan özkan

Fransa, Polonya, İspanya, Portekiz, İngiltere, Hırvatistan, Yunanistan, Bulgaristan, Belçika ve Almanya olmak üzere Avrupa’nın dört bir yanından on binlerce işçi ve emekçi Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya geldi. İşçiler, kemer sıkma politikalarına ve işsizliğe karşı yürüdüler. İşçiler, başka bir Avrupa’nın da mümkün olduğunu haykırdılar. Avrupa hükümetlerinin kemer sıkma politikalarını protesto etmek amacıyla Brüksel Kuzey Tren Garı’ndan Avrupa Komisyonu binalarının bulunduğu Schuman

Meydanı’na kadar yürüyen yaklaşık 25.000 işçi yürüyüş boyunca zaman zaman polisle çatıştı. Avrupa Konseyi binalarını hedef alan işçilere, polis sert şekilde saldırdı. Polis, işçileri binalardan uzak tutmak için tazyikli su ve gaz bombalarıyla saldırdı. Polisin saldırı, işçiler tarafından püskürtüldü.

en yüksek katılımının gerçekleştiği yürüyüşe, göçmen işçi ve emekçilerin katılımı da önceki yıllara göre arttığı fark edildi. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri Bernadette Segol yaptığı açıklamada, “Bizim mesajımız basit ama bu Avrupalı yetkililerin duymak istemediği bir mesajdır. Bizim mesajımız, onların Politikalar yetersiz mali krize karşı geliştirdiği politiAvrupa Sendikalar Konfede- kaların yetersiz olduğu ve gerçekte rasyonu’nun “Başka bir Avrupa sosyal ve ekonomik krizi ağırlaşmümkün” sloganıyla düzenlediği tırdığıdır. Bizim mesajımız, kemer yürüyüşte daha sosyal bir yaşam sıkma politikasının işlemediğidir” talep eden işçi ve emekçiler, “Ke- sözlerini kullandı. Konfederasyon mer sıkma tedbirleri = kalıcı yok- sözcüsü Emunuela Bonacina, eysulluk” pankartları açtı. Son yılların lemlerinin amacının, kemer sıkma

için değil, Avrupa’ya kalıcı kalkınma ve nitelikli iş için güçlü yatırımların olduğu yeni bir yol sunmak olduğunu belirtti. İşsizlik artıyor Sendikalara göre Avrupa genelinde işsizlik durumu 26 milyonu aşkın kişiye ulaşmış durumda. Sadece 2008 yılından bu yana 10 milyon kişi işsiz kaldı. 28 Avrupa Birliği ülkesinin 18’inde ücretler çöktü. Gençler açısından durum daha kötü. Avrupalı 7,5 milyon genç çalışmıyor, eğitimi sürdüremiyor veya iş eğitimi görmüyor.

için sorun yaratabileceği türden ortamlar. Bu yüzden gizlilik içinde yürütüldü” dedi. ZunZuneo sosyal paylaşım ağı gündelik konuların tartışılacağı bir platform olarak kuruldu ve kullanıcı tabanı oluşturuldu. Amerikalı yetkililerin daha sonra kullanıcıları komünist yönetime karşı kışkırtmak için siyasi mesajlar verdikleri belirtiliyor. Şirketin faturalarını ödemek için paravan şirketler kurulduğu ve denetlenmediği söyleniyor. DÜNYA

ABD’den barış müzakerelerine rest

Şili 8.2 şiddetinde depremle sarsıldı Şili’nin kuzey sahili açıklarında 8,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem iki metrelik tsunami dalgalarına neden oldu. Hawaii merkezli Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, Pasifik’te kıyısı bulunan ülkeler için tsunami uyarısı yaptı. İki metrelik İlk dalgalar 45 dakika içinde Şili sahillerine ulaştı. Ölü sayısı 5 olarak açıklandı. Hasara ilişkin net açıklama henüz gelmezken, ilk tsunami dalgası sahile ulaştı. Kıyı şeridinde yaşayanların bölgeyi acilen tahliye etmesi istendi. Sarsıntı sırasında büyük panik yaşayan halk sokaklara döküldü. Birçok Şililinin stadyumlara sığındığı bildiriliyor. Yetkililer, gelişmeleri yakından takip ettiğini ve halkın güvenliği için her tür önlemi almaya hazır olduğunu söyledi. Penailillo, ordunun yağmaları önlemek için depremden etkilenen bölgeye çok sayıda asker gönderdiğini de belirtti. Depremde iki kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda kişinin de yaralandığı öğrenildi. DÜNYA

İsrail ve Filistin taraflarının günlerdir barış müzakerelerini çıkmaza sokan tutumları üzerine, ABD yönetimi, barış müzakerelerinin başarısızlığa uğramasından endişe ederek, İsrail ve Filistin Özerk Yönetimi üzerindeki baskıyı artırmaya başladı. Arabulucu konumundaki ABD, çabalarından vazgeçebileceği uyarısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Kerry açıklamasında, tarafların görüşmelerde ilerleme sağlanabilmesi adına yapıcı adımlar atmaya istekleri olmaması durumunda,

Tren raydan çıktı

Endonezya’da yolcu treninin toprak kayması nedeniyle raydan çıkması sonucu en az 3 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Endonezya Demiryolu Şirketi sözcüsü, meydana gelen kazada, iki erkekle bir kadın tren görevlisinin hayatını kaybettiğini söyledi. Sözcü, yaralılardan ikinsin durumunun kritik olduğunu ekledi. Şiddetli yağış altında seyreden trenin, karanlık bir tren makasından geçtiği sırada, toprak kayması nedeniyle rayları örten çamur yığınına çarpması sonucu raydan çıktığını söyleyen Sözcü, kazada trenin üç vagonunun 10 metrelik bir hendeğe yuvarlandığını ifade etti. Frenlerin çarpışmayı engellemediğini belirten sözcü, kazanın ardından panik halindeki yüzlerce yolcunun korku içinde kaçıştıklarını söyledi. DÜNYA

ABD’den komünist karşıtı Twitter Beyaz Saray, Küba’da ayaklanma çıkarmak için tasarlandığı iddia edilen ve “Küba Twitter’ı” olarak anılan kısa mesaj servisinin arkasında bir Amerikan örgütünün olduğunu kabul etti. Proje 3 yıl boyunca uygulandı. Yardım bütçesinin kesilmesi üzerine sonlandırıldı. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, projenin Kongre’de tartışıldığını ve gözetim altında uygulandığını söyledi. Sözcü, “Bunlar, bunun gibi programlar ve Amerikan hükümetiyle bağlantısının hem uygulayıcıları hem de vatandaşlar

Endonezya

ABD’nin de vakfedebileceği zaman ve çabanın sınırlı olduğu uyarısında bulundu. Kerry, uzun süre bekleyemeyeceklerini sözlerine ekledi. Ortadoğu barış müzakereleri, İsrail’in daha önce anlaşıldığı üzere 26 Filistinli tutukluyu Mart ayı sonunda serbest bırakmaması üzerine çıkmaza girdi. İsrail’in tutumu üzerine Filistin Özerk Yönetimi Lideri Mahmud Abbas uluslararası alanda devlet olarak tanınmak için harekete geçerek, BM’ye bağlı 15 organizasyona başvuru yapmıştı. DÜNYA

Hindistan

İdam cezası verildi

Hindistan’ın Mumbai kentinde geçen yıl bir foto muhabire toplu tecavüz etmekle suçlanan üç kişi idam cezasına çarptırıldı. Tecavüzlerin sayısının yüksek olduğu Hindistan’da, birden fazla tecavüz olayına karışanların idam cezasına çarptırılmasını öngören anayasal düzenlenmelere gitmişti. Yeni düzenlemenin toplum üzerindeki etkisi ve caydırıcılığını ne olacağını ise ilerleyen günler gösterecek. Verilen bu son ceza ise yasa değişikliğinin ardından gelen ilk idam cezası oldu. Üç sanık, Mumbai’de başka bir kadına tecavüz etmekle de suçlanan ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan beş kişi arasındaydı. Savcı Şalini Phansalkar Coşi kararı açıkladıktan sonra, “Bunun gibi olaylara hiçbir hoşgörü gösterilmemesi” gerektiğini söyledi. Coşi, “Topluma güçlü, açık bir mesaj gönderilmeli” diye konuştu. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

8 Nisan 2014

‘Hani demokratik siyaset?’ yazdı

Aradan 6-7 gün geçti. Bu geçersiz oylara ne yapıldı bilmiyoruz. Yalova’da bir gün içinde karar alındı ama burada farklı bir uygulama var. Olağanüstü güvenlik önlemleri var, gergin bir hava var. Zaten ne yapıldıysa altı gün içinde yapılmıştır. Bunun için de kuşku ve endişemiz var. Ağrı’yı bize vermek istemiyorlar.”

‘Sandık kurulunu artırın’ “Seçim bittiği günden bu yana bir haftadır sürekli sayım var. Yalova’da bir gün içinde itirazlar da sonuçlandırıldı ve karar açıklandı. Burada ise ilk sonuçları bile bile ancak baskılar sonucu açıklayabildiler. İnsanlar sokaklara çıkınca. En son ilçe seçim kurulu kararı doğrultusunda kazandığımız tebliğ edildi. İtiraz ettiler, pazartesi günü reddedildi. Bizim kazandığımız ilan edildi. Sonra ile başvurdular. Orada da bir sonuç alamadılar, sonra da YSK’ye. Yeniden sayım kararı alındı.” “Sandıktan çıkan oylarda hiçbir zaman AKP önde çıkmadı ama

şimdi alınan kararla bu sefer geçersiz oyları da sayıyorlar. Aradan 6-7 gün geçti. Bu geçersiz oylara ne yapıldı bilmiyoruz. Yalova’da bir gün içinde karar alındı ama burada farklı bir uygulama var. Olağanüstü güvenlik önlemleri var, gergin bir hava var. Zaten ne yapıldıysa altı gün içinde yapılmıştır. Bunun için de kuşku ve endişemiz var. Ağrı’yı bize vermek istemiyorlar.” Bu hızla 15 günde biter “Ama sadece bir sandık kurulu var. Bir gün içinde ancak 18 sandık sayılabildi. 200’e yakın sandık var. Bir sandık kurulu ile bu iş 15 gün sürecek. Türkiye’nin dört bir tarafından birkaç saat içinde sayılabiliyor. İstanbul’da birkaç saat içinde sayıldı bitti.” Kuşatma altında sayım Sakık kentteki gerginlik konusunda da şu değerlendirmeleri yaptı: “Türkiye’nin dört bir tarfından buraya polis ve asker gönderildi. TOMA’lar, Akrep’ler, bütün savaş araçları burada. Şehir kuşatma altında. Bir tek savaş uçağı yok. İl seçim kurulu, oyların yeniden sayılması kararını şehir bu şekilde kuşatıldıktan sonra verdi.”

Hükümet yetkilileri teşekkür bile ettiler böyle bir kampanya yürüttüğümüz için. Kimseye yüksek sesle bile hitap etmedik.” ‘Herkes AKP’ye çalıştı’ Sakık bir diğer önemli iddiası da BDP’nin tabanı hariç tüm siyasi partilerin oylarının AKP’ye gittiği yönünde: “Hüda-Par ile MHP bile AKP’ye oy verdiler. Özel uçaklarla gelen gidenin hesabı yok. Başbakan yardımcılarının, bakanların, işadamlarının ziyaretleri... Sosyal yardımlaşma fonlarının devreye sokulması ama tüm bunlara karşı halk iradesini ortaya koydu. 2009 ve 2011 seçimlerine bakarsanız AKP Ağrı’da yüzde 60-70 oranında oy tabanı var. Biz buralara eksilerden başlayarak geldik. Zoru başardık. Şimdi masada elimizden almaya çalışıyorlar.” Sakık, “Neden Ağrı’da bu kadar itiraz var” sorusuna ise şu ya-

nıtı veriyor: “Buralarda AKP çok güçlüydü. Biz eksilerden buraya geldik. Ağrı onların kalesi. Kaybetmek istemiyorlar. Ağrı Kürtler açısından da önemli bir kent. Ağrı isyanların kenti. Sürgünler olmuş, insanlar öldürülmüş.” AKP hükümetinin çözüm sürecinde kendilerine sürekli ‘demokratik siyaseti esas alın’ dediklerini belirten Sakık, şöyle konuştu: “Ben de bunun için geldim. Evet silahlar susmalı ama bir taraftan bunu söyleyenler, diğer taraftan devletin gücüyle birlik oluşturarak kazanılmış seçimi halktan almaya çalışıyorlar. Demokratik siyaseti bu şekilde boğmaya çalışırlarsa bu en büyük haksızlık olur. Kimsenin Ağrı’yı kanatmaya, toplumsal dokusuyla oynamaya hakkı yok. Bölgeyi germeye kimsenin hakkı yok. Sağduyulu olsunlar. Halkın iradesine

Başbakan’ı ararım “Bunun için gerekirse Başbakan Erdoğan’ı da ararım ama benim düşüncelerimi, benim görüştüklerim kendisine aktarmıştır ama tekrar söylüyorum. Hiç kimse Ağrı’yı kanatmamalı.” Çözüm sürecini bozar Sakık’a göre seçimlerin BDP’nin elinden alınması çözüm sürecini de olumsuz etkileyebilecek: “Çözüm süreci için de endişeliyim. Çözüm sürecinin halkta yeniden

Bir zamanlar ‘Gavur İzmir’ vardı şimdi hükümetin işine gelmeyen her şey gayrı milli oldu çıktı. Twitter zaten bizden değildi ancak gerisin geriye açılması kararı veren Anayasa Mahkemesi de bu sefer milli olmaktan çıkarıldı. Can Dündar Erdoğan’ın ağzına son dönemde pelesenk olan bu milli olma/ olmama durumuna ‘açıklık’ getiriyor.

yazdı

Kabinede “milli” sıfatı taşıyan iki bakanlık var: Milli Eğitim ve Milli Savunma... Başbakan bir süredir bunlara yenilerini eklemeye çalışıyor. Milli hukuk... Milli basın... Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin Twitter yasağını kaldırma kararına, “Amerikalı bir şirketin savunusunu yaptığı” gerekçesiyle saygı duymadığını ve “milli” bulmadığını açıkladı. Dışişleri’ndeki dinleme skandalını haber yapan medya da ülkenin çıkarını zedeliyor Başbakan’a göre... Oysa devlet memuru gibi çalışamayacak iki meslek grubu bu...

Utku Çakırözer Cumhuriyet gazetesi yazarı

Ağrı kanarsa, Türkiye ağlar Ağrı ve Ankara’daki bütün devlet yetkilileriyle konuşarak kentteki gergin durumu kendileri ile paylaştığını belirterek şöyle devam etti: “Ankara’da YSK Başkanı ile, Ağrı’da vali ile, bir de İçişleri Bakanı Efkan Ala ile görüştüm. Bizim ‘Merhamet ikram edin’ talebimiz yok. Biz hakkımızın gasp edilmemesini istiyoruz. Ağrı’daki tehlikeyi hepsine alnlattım. Ağrı çok hassas bir noktada. Kanatırsanız tüm Türkiye kanar, ağlar dedim. Bütün tehlikelere işaret ettim. Dışarıdan bu kadar polis, asker neden buraya geliyor. Buraya önyargı ile geldiler. Düşman gibi bakıyorlar.” İki aya yakın bir süredir Ağrı’da olduğunu, barışçıl bir kampanya yürüttüklerini herkesin bildiğini söyleyen Sakık şöyle devam etti: “Görüştüğüm hükümet üyeleri de biliyor seçim kampanyamızın ne kadar barışçıl olduğunu.

Milli hukuk olur mu? CAN DÜNDAR

karşılığını bulması için geldim ben buraya. Çözüm sürecini desteklediğim için buradayım. Heba olursa, yeniden başa dönülür. Çözüm süreci çok önemli bizim için. Barış sürecinin hayat bulması gerekir. Ne vekillik ne belediye başkanlığı. Yoksul Anadolu çocukları ölmemeli artık.”

Gazeteciler ve hâkimler, mensubu oldukları ülkenin ya da yöneticilerinin çıkarlarına göre değil, evrensel normlara göre çalışır. Öyle olmazsa, “ülke çıkarı” adı verilen cendereden ne gerçek çıkar, ne adalet... *** Erdoğan’ın “milli çıkar” perdesiyle örtmeye çalıştığı şey ne: Telefon dinlemelerine yansıyan kendi marifetleri ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki bürokratların “milli çıkar”a uygun olduğu çok şüpheli sohbetleri... Erdoğan bunlar ortalığa saçılmasın diye her yolu denedi; köşe yazılarına, başlıklara, ekranlara

müdahale etti, yayın yasağı getirtti, Twitter’ın kökünü kazıma sözü verdi. Anayasa Mahkemesi’nin, evrensel hukukun safında yer alarak yasağı kaldırmasına o yüzden öfkeli... *** O zaman şu “milli çıkar”ın ne menem bir şey olduğunu konuşalım: Kirli tezgâhlarla savaşa sürüklenen bir halkın, bundan haberdar olma hakkındadır aslında “milli çıkar...” Operasyon haberi alınca eve yığdığı paraları ne yapacağını bilemeyen hırsızların deşifre olmasındadır. Özgür basındadır, hür ifa-

dededir. Bunları içermeyen bir “milli”yetçiliğin, milletin çıkarına olması mümkün mü? Hem İranlı bir işadamı kabineye rüşvet dağıtırken ya da Suudilere beleş arazi tahsis edilirken uyanmayan “milli heyecan”, nasıl oluyor da istihbaratın harp çıkarmak için kendi türbesini bombalama planları deşifre edilince harlanıyor? Hakikatin duyulmasına hizmet eden Amerikalı şirkete karşı uyanan vicdan, Karadeniz derelerini yok eden sermayeye “milli” diye mi oluk oluk para akıtabiliyor? Bu haliyle de hassasiyetin,

“milli”den ziyade “şahsi” olduğu anlaşılıyor. Burada “milli” perdelemesini kabullenirseniz, hiç kuşkunuz olmasın ardından “dini” örtüler gelecektir. *** Hakikat, milliyet tanımayan, sınırlar aşan bir evrensel değerdir. Öyle bir değer ki, dünyanın öbür ucundaki bir barış gönüllüsünü, kendi milliyetinizden bir savaş kışkırtıcısından daha yakın hissettirir size... Hukuk da öyledir. Kıymeti, evrenselliğindedir. “Milli” kıyafetler içine girdi mi, adalet dağıtmaktan çok, milli liderlerin hatalarını kapatmaya, servetini aklamaya yarar. Biz milli olanın değil, hukuki olanın, insani olanın, hakikatin peşindeyiz. Onların kaçtığı da bu zaten... Can Dündar

Telefon dinlemelerine yansıyan kendi marifetleri ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki bürokratların “milli çıkar”a uygun olduğu çok şüpheli sohbetleri... Erdoğan bunlar ortalığa saçılmasın diye her yolu denedi; köşe yazılarına, başlıklara, ekranlara müdahale etti, yayın yasağı getirtti, Twitter’ın kökünü kazıma sözü verdi. Anayasa Mahkemesi’nin, evrensel hukukun safında yer alarak yasağı kaldırmasına o yüzden öfkeli...

Ağrı’nın Direnen Başkan Adayı Sakık: Ağrı’da BDP’nin kazandığı seçim sonuçlarına AKP tarafından yapılan itirazlar nedeniyle şehir günlerdir gergin. Ağrı’da BDP’liler ile AKP arasındaki gerginlik Türkiye’nin de gündemine oturmuş durumda. İktidar partisinin ilçe ve il seçim kurullarına yaptığı itirazlar sonuçsuz kalınca, YSK yeniden sayım kararı aldı. Son sayımlara göre AKP’li rakibini 10 oy fark ile geçtiği belirtilen BDP adayı Milletvekili Sırrı Sakık’a Ağrı’da neler olduğunu sorduk. YSK’nin yeniden sayım kararı aldığını, önceki günden düne kadar 18 sandık sayıldığı bilgisini verdi. Bir günde sadece 18 sandığın yeniden sayılabilmesine itiraz ettiklerini söyledi.

Bir saat içinde 40 bin kişi toplanabiliyor. Şehir çok gergin. Bazı gençler ellerinde benzin bidonlarıyla kendimizi yakacağız dediler. Feryat var, görüyorum ve korkuyorum. Ben bir damla kan akmaması için bin koltuk feda ederim. Hakkım olmayan bir şeyi istemiyorum. Hakkım değilse oturmam da zaten.

UTKU ÇAKIRÖZER

Seçimler bitti AKP’nin ayak oyunları devam ediyor. Birçok yerde nasıl kazandığı dahi şaibeli olan iktidar partisinin kaybettiği yerlerdeki tutumu ise hak hukuk tanımıyor. Tekrarlanan sayımların en ağırı ise Ağrı’da yaşanıyor. Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer son yazısında hem Sırrı Sakık’ın hem de kendisinin analizlerini aktarıyor.

herkes saygı göstermeli.” “Ağrı’da hükümet zoru ile seçimin AKP’ye kaydırılması durumunda ne olur” diye de sorduk Sakık’a: “Bir saat içinde 40 bin kişi toplanabiliyor. Şehir çok gergin. Bazı gençler ellerinde benzin bidonlarıyla kendimizi yakacağız dediler. Feryat var, görüyorum ve korkuyorum. Ben bir damla kan akmaması için bin koltuk feda ederim. Hakkım olmayan bir şeyi istemiyorum. Hakkım değilse oturmam da zaten. Ben koltuk derdinde değilim ama hakkımız olanı almalarına göz yumamayız. Bu halkın iradesini yok saymak olur.”


YAKLASIMLAR

17

8 Nisan 2014

3.köprüde ölen 3 işçinin hesabını soracağız! Önce ağaçları, şimdi de işçileri katlettiler! Başından beri yapılmasına itiraz edilen, hukuksuz bir şekilde doğa katliamı yapılan Beykoz’da 3. Boğaz Köprüsü’nün Çavuşbaşı Viyadüğü inşaatında beton dökme çalışmaları sırasında meydana gelen göçükte Lütfü Bulut (48), Yaşar Bulut (50) ile Kahraman Baltaoğlu hayatını kaybetti. Daha 3 gün önce yerel seçimlerin hemen ardından helikopterle 3 işçinin hayatını kaybettiği bölgeye giden Başkan Erdoğan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş burada çalışmalarla ilgili 1,5 saat süren birfing aldılar. Ve Başbakan çalışmaların hızla sürmesinden memnun olduğunu basınla paylaştı. Şimdi soruyoruz: Bu birifing de işçilerin çalışma koşulları hiç gündem oldu mu? Görünen o ki olmadı ve 3 işçi hayatı-

nı kaybetti! Tek istenen şey köprünün hızla bitmesi. KADİR ABİ’NİN YAPACAK ÇOK İŞİ VARMIŞ! Bizler hızla bitirilmesi gereken o büyük projelerinizi biliyoruz! Hızla yaptığınız o yol, metro, köprü inşaatlarınızda taşerona ve güvencesiz çalışmaya mahkum ederek hızla ölüp giden, çalışamaz hale gelen işçileri de biliyoruz. Ramazan ayında açılabilsin diye alel acele tamamlamak için Avcılar Metrosu’nu hızlandırmanız sonucu öldürdüğünüz Yakup Kavak’ı unuttuk mu sanıyorsunuz ? KAZA DEĞİL CİNAYET Bu acı olay kaza değil bir cinayettir ve bu cinayetten, rant ve sermaye uğruna işçileri ölüme gönderen kar hırsı ile gözü dönmüş patronlar, gerekli denetimi yapmayan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, taşeron sisteminin savunucu-

su AKP hükümeti , işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan, denetlemeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve yürütmenin başı Başbakan sorumludur. 3. KÖPRÜDE ÖLÜM TESADÜF DEĞİL! Rant uğruna İstanbul’un Kuzey Ormanlarını ve su havzalarını katledecek olan 3. köprü projesi yasalara takılınca, iktidar hukukun etrafından dolaşmayı tercih etti. AKP hükümetinin yaptığı usulsüzlük , Orman Mühendisleri Odası’nın açtığı davalarla açığa çıktı. Orman Mühendisleri Odası’nca mahkemeye taşınan süreçte, Danıştay tetkik hakimi bu hukuksuzluğu tespit etti ve diğer 5 hakimden ikisi de tetkik hakimi ile aynı doğrultuda karar vermesine karşın, üç hakim hukuksuzluğa göz yuman bir karara imza attı. Buradan AKP hükümetini ve İstanbul Büyük Şehir

Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ı uyarıyoruz. Eğer gerekli önlemleri almazsanız işçiler ölmeye devam edecek. Başta 29 Mayıs 2012 günü 3. köprü ihalesini alan ve şantiyenin bir kısmını Ongun Yapı’ya taşare eden İçtaş İnşaat-Astaldi Ortak Girişim Grubu ve tüm taşeronlarla yapılan anlaşmalar feshedilmelidir. Hukuksuzluğu tespit edilen 3. köprü yapımı durdurulmalıdır. Ölen 3 işçinin ve bundan sonra gerçekleşebilecek işçi ölümlerinden AKP hükümeti ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş sorumludur. SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞIZ Biz İşçi Ölümlerine Son platformu olarak iş cinayetlerine kader diyenlerden,işyerlerinde gerekli önlemi almayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından ve tüm AKP hükümeti yetkililerinden

Hükümet hedefine ulaşmak için insanların ölmesine göz yumuyor. Ucuza daha çok bina dikmek için güvenliği hiçe sayıyor. Köprü yapmak için doğayı ve orada yaşayan insanları hiçe sayıyor. İşçi Ölümlerine Son Platformu 3. köprü inşaatında ölen 3 işçinin hesabını soruyor ve sorumluların yargılanmasını istiyor. Platformun konuyla ilgili açıklamasını yayımlıyoruz.

Hızla yaptığınız o yol, metro, köprü inşaatlarınızda taşerona ve güvencesiz çalışmaya mahkum ederek hızla ölüp giden, çalışamaz hale gelen işçileri de biliyoruz. Ramazan ayında açılabilsin diye alelacele tamamlamak için Avcılar Metrosu’nu hızlandırmanız sonucu öldürdüğünüz Yakup Kavak’ı unuttuk mu sanıyorsunuz?

hesap soracağız.AKP hükümetinin rant uğruna ölüme gönderdiği 3.köprü inşaatında ölen 3 işçi kardeşimizin aileleri yalnız değildir. Hem 3. köprü inşaatında ölen işçi kardeşlerimizin, hem de rant uğruna günde 5’er 5’er ölmesine göz yumduğunuz işçilerin birer birer hesabını soracağız! İşçi Ölümlerine Son Platformu

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Murat Yetkin Radikal

Yetkin, AKP hükümetinin, artık halkın tahammüllerini zorlayan icraatları karşısında “Yutuyoruz, yutmuş gibi görünüyoruz” diyor ve ekliyor “Daha ne kadar hazmedeceğiz?” Yetkin: “Sokağa çıkan polis gazı, copu, suyuyla karşılaşıyor. Gezi protestoları, öldürülen çocuklar derken, oy itirazı için seçim kuruluna giden de biber gazı yutar oldu. Bu ülkenin Başbakanının, Dışişleri Bakanının çalışma odası dinleniyor, kim bilir ne gizli konuşmalar kim bilir kimlere malum, Türk halkının öğrenmesi yasak. Boğazımıza kadar komşu ülkenin iç savaşının içindeyiz. Vatan haini diye damgalanmamak için yutkunuyoruz. Bu ülkede haberleşme özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne yasaklar getiriliyor, ama adı yasak değil, halkı fesattan koruma oluyor.”

Kötü

Ahmet Kekeç Star

Çirkin

Engin Ardıç Sabah

Kekeç, AKP yandaşlığı yapacağım derken tüm kavramları birbirine karıştırıyor, önüne gelene hakaret etmekten geri kalmıyor. AKP’yi yenemezler derken, halkı yine yok sayıyor. Kekeç: “Faşistlerin yumurta eylemlerini “hükümetin baskı politikalarına yönelik topyekûn halk kalkışması” diye yutturmaya kalkıştılar, olmadı... Taraftarlarını “mahalle mahalle, sokak sokak taşlı sopalı direnişe” çağırdılar, olmadı... Çevre kalkışması dümeniyle, zenginlerini “Gezi sahnesine” sürdüler, olmadı. Şimdi istihbar ediyoruz ki, solcu gençler Ankara sokaklarında Mansur Yavaş tişörtleriyle dolaşıyormuş... Che’den Mansur’a kolay ve ağrısız bir geçiş... Yarın kitleleri, “Deniz, Mahir, Mansur Yavaş, kurtuluşa kadar savaş” sloganıyla sokaklara dökerlerse, şaşırmayın.”

Ardıç, Ovacık Belediyesi’nin yeni TKP’li Belediye Başkanı’na değinmiş. Ardıç, TKP’yi oylarıyla seçen halkı sosyalizmin ne demek olduğunu bilmemekle suçladığı gibi Fatsa’yı unutup, Ovacık’ı küçümsemeye çalışıyor. Ardıç: “Hani şu “Ovacık derler bir yerde” belediye reisi olan TKP adayı... Muhalif basının bir avuç komünisti pek memnun oldu, şimdi bunu parlatma zamanıdır diyorlar. Önce bilinçli Ovacık seçmenine bakalım. Soruşturmuşlar. Yaşlılar meseleyi biliyorlarmış ama gençler Marx’ı duymuşlar fakat Lenin’i tanımıyorlarmış. Onlar için “komünizm demek İbrahim Kaypakkaya demek”miş. “Dünyadaki komünist ülkeleri say” demiş muhabir arkadaş, cevap gelmiş: “Halen Küba ve Rusya var...”

günlüğü İlker Eraslan

Son günlerde ASLI ARSLAN UZUN yazdı

AKP halkın soluğunu kesmeye kararlı. Hem de her anlamda. Hakkını arayanlara gaz sıkan hükümet nefes almak isteyenlerin parklarına beton örüyor. TÜSAK yasasıyla da sanat kurumlarının kapısına kilit vuruyor. Aslı Arslan Uzun, insanların “Neden?” sorusuna bile tahammülü olmayan AKP’nin son hamlesini değerlendiriyor.

Son günlerde TÜSAK yasa tasarısıyla 70 yıllık sanat kurumlarının ikna olmaz gerekçelerle kapatılıyor olması aslında insanları bir kez daha sahiplik konusunda bilinçlendirirken bu kurumların neden var olması gerekliliğini anlatmakta bir o kadar üzücü. Bir çok sanatçı için sahne üstünde kalma lüksü gibi algılansa da bu kurumların sanatın ulaşamadığı bölgelerde insanlara nasıl da farkındalık kazandırdığını ve onlara en uygun seyir fırsatını sundu-

ğunu atlamamak gerekiyor sanırım. Kültür Sanat Sendikası’nın da dediği gibi bu kurumların kapatılmasıyla *Ödenekli sanat kurumları yok olacak ya da özel sanat kurumlarına böylesi yapımlar için astronomik bilet ücretleri ödenecek. *Sanat özgürlüğünü kaybederek güvencesiz, esnek, sendikasız, kuralsız çalışma koşullarına terk edilecek. *Sanatçı yetiştiren üniversiteler işsizler ordusuna dönecek.

Sanat zedelenecek, cılızlaşacak. Sanatın hükümete bağlı ve kontrol edilebilir olması verimliliği azaltacak, bu durumdan rahatsız olan birçok seyircinin sanatına sahip çıkması dileğiyle. Animizmin önüne geçilerek, insanı şüpheci düşünmemeye, farkındalıksızlığa ve bilememe yoluna sevk ettiği için TÜSAK yasa tasarısına HAYIR. Ayşegül Güneş-20-Öğrenci

Siyasi çıkarlar nedeniyle sanat hakkımın elimden alınmasını istemediğim için HAYIR. Ceren Uçar-29-Turizmci 1985 yılında tiyatro bileti 2 TL idi. Zor koşullarda okurken 2 TL bulamayıp gitmeyi çok istediğim tiyatroya gidemediğim için HAYIR. Neşe Özuca-46-İşletmeci Çağdaş bir yaşam için HAYIR. Nilüfer Duman-28-Turizmci

“Hayat nefesle başlar, sanatla devam eder” bu nedenle HAYIR. Esen Çulha-17-Öğrenci Sanat beraberinde muhalefet getirir ama bu nedenle özgürlüğü kısıtlanamaz. Yasin Dikkaya-23-Öğrenci Kendimi keşfetmeme neden olan seyir alanımı kapatmaya HAYIR. Asli Irk-22-Yönetici Asistanı Düşünüründe dediği gibi “tiyatro yaparken ruhum doyuyorsa lokantalarıda kapatalım aç kalalım”. Abdurrahman Abacı-18-Öğrenci Aslı Arslan Uzun

Seçim gündeminin gerilemesinden sonra en son yoğun bir şekilde ortaklaşılan gündem Pamir’in kayboluşu ve arama çalışmaları oldu. Twitterda hızla sahiplenilen, çağrılarla, ekip toplamalarla yükselen gündem bir süre sonra medyaya da yansıdı. Bu kolektif gayretin kötü bir haberle son bulmasından sonra ise geniş çapta ortaklaşılan gündem olmadı. Parça parça farklı gündemlerle ilgili tartışmalar devam ederken, bir kısım da siyaset-dışı, gündelik konulara döndü. @fatih_yasli sosyoloji doktoralı vekilin”cemaatle uğraştıkları için deprem oluyor”dediği ülkede doktoralı belediye başkanının kadın düşmanı olması doğal. @siminya iki gün önce boğulan bebeğin alevi olma ihtimalini düşünüp üzülemediniz. hemen üzülseydiniz aleviye üzülmüş olacaktınız boşa gidecekti hep @alicimen Havuz medyasının kalemşorları Hersh’e giydirmeye başlamış bile:) Adam gazeteciliğinin zekatını verse hepiniz nirvanaya çıkardınız, yavaş.. @levent_kazak mısır’da cunta 529 kişiyi siyasi görüşünden dolayı idam ediyor.. savunma hakkı verilmeden toplu halde yargılandılar. beşyüzyirmidokuz idam..


KULTUR-SANAT

18

8 Nisan 2014

İstanbul United sahalarda

33. İstanbul Film Festivali’nin NTV Belgesel kuşağı bölümünde “İstanbul United” ilk kez sahaya çıkıyor. Farid Eslam ve Olli Waldhauer’in kitle fonlamasıyla çektiği bu film Gezi protestoları sırasında 3 büyük takımın dayanışmasını bambaşka bir bakış ile anlatıyor. Daha yapım aşamasında iki ödül almış bu film izleyicilerini meraklandırıyor.

Nuh: Büyük Tufan Yönetmen: Darren Aronofsky Oyuncular: Russell Crowe, Emma Watson tür: Fantastik, Macera

Nuh rüyasında, Yaradan kendisini yaşanacak bir tufana karşı uyarır , büyük bir gemi inşa etmesini ve yeryüzünde yaşayan tüm hayvanlardan çift almasını emreder.

İSTANBUL sara kürkçügil

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının sokaktaki omuz omuza mücadelesi öyle ses getirdi ve dayanışmanın göstergelerinden biri haline geldi ki hem İstanbul hayranı hem de futbol tutkunu iki yönetmenin gözünden belgesel oldu. Olli Waldhauer ve Farid Eslam, iki Alman yönetmen. Gezi eylemleri sırasında, tüm dünyanın gözü İstanbul’dayken ezeli rakipler arasındaki yakınlaşmayı fark ettiler. Asla bir araya gelemeyecek olan üç büyük

takımın hep birlikte omuz omuza izlediler, bir yandan da taraftarlarla Festivaldeki gösterimden bir sonraki direnmeleri Haziran ayında hafıza- vakit geçirdiler. adımı, talep doğrultusunda belgelara kazınan meşaleli taraftar yürüselin DVD’sini hazırlamak ve hızla yüşünden sonra soluğu İstanbul’da Tamamlanmadan 2 Ödül Aldılar diğer festivallere başvurmak olarak almalarına neden oldu. Hem tanık Bu sırada belgesel henüz tamamlan- anlatıyor. Belgesel için topladıkları oldukları eylemler hem de gerçek- madığı halde 2 ödül almayı başar- 15.000 doların yetmediğini, ‘cepten leştirdikleri birkaç görüşmeden son- dılar. Film, spor endüstrisi odaklı yediklerini’ ve finansal olarak çökra kararları kesindi: Bu hareket bir ISPO Awards’ın jürisi tarafından tüklerini söylese de filme inancına belgesel olarak kayıtlara geçmeliydi. yılın Sosyal Farkındalık Ödülü’ne vurgulamadan geçemiyor: “Filmle Her kesime örnek olmalıydı. Proje- layık görüldü. Ayrıca Uluslararası ilgili o kadar fazla olumlu tepki allerini crowdsourcing yoluyla finan- Film Fragmanları Festivali’nin de dık ki, bunu yapmadan hayatımıza se ettiler ve hedefledikleri 15.000 belgesel dalında kazananı oldu. devam edemezdik. Bu işi aslında bidoları toplayıp kolları sıvadılar. Lig Filmin yönetmenlerinden Olli ze destek veren herkesle hep birlikte başladıktan sonra sık sık Türkiye’ye Waldhauer, ‘premiere’i Türkiye iz- başardık. Ve onlarla beraber filmin gidip gelmeye maçları takip etmeye leyicisiyle yapacak olmaktan büyük son halini görmek için biz de sabırbaşladılar. Bir yandan turnuvaları bir heyecan duyduğunu söylüyor. sızlanıyoruz.”

İlk icraatı tiyatroyu kapamak

Mandıra Filozofu Yönetmen: Müfit Saçıntı Oyuncular: Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin, Ayda Aksel tür: Komedi

Mustafa Ali’nin yaşadığı dünya düzenine karşı koyduğu tavır, onu Muğla’nın Çökertme köyünün yakınlarında, ıssız bir kulübede yaşamaya kadar götürür.

Büyüler Evi: Sihirbaz Kedi Yönetmen: Ben Stassen, Jérémie Degruson Oyuncular: Matthias Schweighöfer Tür: Animasyon

Yavru kedi Şimşek, yalnız ve kaybolmuş bir halde fırtınadan korunmaya çalışırken emekli bir sihirbaz olan Lawrence’ın gizli malikanesini keşfeder.

Naile Akıncı hayatını haybetti

Orhan Veli anısına Garip akımının öncülerinden şair Orhan Veli doğumunun 100. Yılında büyük bir arşiv sergi ile anıldı. Yapı Kredi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen “Şaşkın Şaşırma Orhan Veli 100 Yaşında” sergisi ile Orhan Veli’nin arşivinden ve koleksiyonerlerdeki fotoğraflar, mektuplar, şiirler, kitaplar, gazete ve dergi kupürleri, resimler, heykeller ve çizimlerden oluşuyor. 36 yaşında hayatını kaybeden şairin bu kısa yaşamı kronolojik sıralamalar halinde bütün yönleriyle ortaya konuyor. Orhan Veli’nin cep defterinin ve kalemlerinin, Yenisi kitabının matbaa baskılarının görülebileceği sergide ziyaretçileri güzel sürprizler bekliyor. Bizi eskilere alıp götüren bu sergi kaçırılamayacak cinsten 3 Mayıs tarihine kadar Yapı Kredi Kültür Merkezinde seyircilerini bekliyor. KÜLTÜR-SANAT

Urla Belediye Başkanlığını kazanan CHP ‘li Sibel Uyar’ın ilk görevi belediye himayesinde bulunan Toprak Sahne Tiyatrosu’nu dağıtma kararı oldu. Sibel Uyar’ın ilk icraatını Belediye Başkan yardımcısı Erhan Kıpkıp duyurdu. Kültür Müdürü olarak görev yapan Hüseyin Özdemir, emrin daha mazbatasını bile almayan Sibel Uyar tarafından verildiğini tiyatro grubuna açıkladı. Uyar tiyatroculara belediye tarafından tahsis edilen çalışma alanını derhal terk etme çağrısında bulundu. Bunu sebebi ise Toprak Sahne Tiyatrosu’nun seçimlerde diğer adayı desteklemesiymiş. Tiyatro’nun sözcüsü Onur Çatal, “Sibel Hanımla bizzat ben görüştüm. Seçimlerde Selçuk Karaosmanoğlu için çalıştığımızı ifade ederek ‘emrim kesin, toplanın ve gidin’ dedi. Şaşkınız. Böyle bir intikam beklemiyorduk.

Hiç değilse mazbatasını almayı bekleseydi” dedi. AKILLARDA SORU İŞARETİ YARATTI Öte yandan olay Urla’da çabuk yayıldı. Vatandaşlar Sibel Uyar’ın ilk icraatına tepki gösterirken “Kendisine çalışmayan herkesten intikam mı alacak?” sorusu akıllarda soru işareti yarattı. 6 YIL ÖNCE KURULDU Toprak Sahne Tiyatrosu, altı yıl önce Urla’da kurulmuş, Eski Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu ise, sanat ve kültür faaliyetlerine katkı vermeleri için, tiyatrocuları taşeron olarak işe almış ve kendilerine çalışma alanı tahsis etmişti. Toprak Sahne tiyatrosu, 100’e yakın oyunun ötesinde, festivallerde de görev almıştı. KÜLTÜR-SANAT

Türkiye’de resmin yaşayan en eski ustalarından Naile Akıncı, bu hafta hayatını kaybetti. Florance Nightingale Hastanesi’nde tedavi gören Akıncı, 91 yaşındaydı. Sanatçı, geçen yıl 75. Yılını bir retrospektif sergiyle kutlamıştı. 1938 yılında Akademi’ye giren Akıncı, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olmuştu. Sanatçı kendine özgü renk ve deseniyle yaptığı portreler, Anadolu ve İstanbul manzaralarıyla tanınıyordu. Sayısız sergiye katılan Akıncı’nın işleri pek çok müze koleksiyonunda da yer alıyor. Naile Akıncı’nın cenazesi, 4 Nisan Cuma Günü Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Hatçe Harikalar Diyarında

Caz zamanı

Korkağın Türküsü

Ahmet Özparlak’ın heykel sergisi geçtiğimiz hafta Galeri Selvin 2 de açıldı. Aile, evlilik, çeyiz sembolleri üzerinden Batı sanat geleneğine, kendi kültüründen öğelerle farklı bir bakış açısı sağlıyan bu sergi 30 Nisan’a kadar açık.

Boğaziçi Singers A Capella Quintet grubu Fazıl Say besteleri ve caz aranjmanlarından oluşan playlistiyle caz standartları ve türkü düzenlemelerinden oluşan bir repertuvarla 14 Nisan Pazartesi 21:30’da seyirci karşısında olacak.

PEN Türkiye Mart ayının kitabı olarak Necati Tosuner’in “Korkağın Türküsü” romanını seçti. Dayatılan baskılara ve başka olumsuzluklarına karşı duruşu ve kendinisi ile hesaplaşması işlenen bu eserin okunmasını tavsiye ediyoruz.


SPOR

19

8 Nisan 2014

Dev derbi Galatasaray’ın F.Bahçe Ülker son nefeste! Beko Basketbol Ligi’nde Fenerbahçe Ülker, deplasmanda Royal Halı Gaziantep’i son bölümlerde bulduğu basketlerle 78-76 yendi. İlk periyoda FeNerbahçe Ülker Bogdanovic’in basketiyle başladı. Royal Halı Gaziantep’in Sertaç Şanlı ile karşılık verdiği periyodun ilk 5 dakikasına ev sahibi takım 11-9 önde girdi. Konuk takımdan Oğuz Savaş ve Zoric’in sayılarına Lorbek ve Mutlu Akpınar ile karşılık veren Royal Halı Gaziantep, ilk çeyreği 24-18 önde tamamladı. İkinci periyotta Royal Halı Gaziantep, Bremer ve Barış Ermiş’in sayılarıyla oyundaki üstünlüğünü korudu. Melih Mahmutoğlu ve Zoric’in sayılarıyla farkın açılmasına izin vermeyen Fenerbahçe Ülker, devreye 47-44 geride girdi. Üçüncü periyotta iki takım oyuncuları arasında büyük çekişme yaşandı. Lorbek ve Mutlu’nun sayılarıyla rakibine üstünlük kuran Royal Halı Gaziantep, 25. dakikada farkı 11 sayıya (57-46) kadar çıkardı. Fenerbahçe Ülker üçüncü çeyrekte istediği sayıları bulmakta zorlanınca Royal Halı Gaziantep, son çeyreğe 68-58 önde girdi. Son periyotta daha atak bir oyun sergileyen Fenerbahçe Ülker, Melih Mahmutoğlu ve Kleiza’nın etkili oyunuyla son 6 dakikada beraberliği (68-68) yakaladı. Royal Halı Gaziantep ise Bremer, Lorbek ve Sertaç Şanlı ile oyunda dengeyi korumaya çalıştı. Son dakikaları çekişmeli geçen mücadelede Fenerbahçe Ülker, Royal Halı Gaziantep’i 78-76 yendi. SPOR

Button 250. yarışına çıkıyor McLaren pilotu Jenson Button, önümüzdeki hafta sonu koşulacak olan Bahreyn GP’sinde kariyerinin 250. yarışına çıkıyor. BAR, Benetton, Brawn GP, Honda, Renault, Williams takımlarında yarışan İngiliz Jenson Button 2009 sezonunda dünya şampiyonu olmuştu. Jenson Button, Formula 1 kariyerine 2000 sezonunda Williams takımında başladı. İlk yarışı Avustralya GP’sinde yarış dışı kalmıştı. 2009 sezonunda Ross Brawn’nın patronluğunda Brawn GP takımı ile şampiyonluğunu elde eden Jenson Button, 2014 sezonunda Bahreyn GP’si öncesi 23 puan ile dördüncü sırada yer alıyor. SPOR

Eczacıbaşı turladı!

Acıbadem Bayanlar Voleybol Ligi play-off çeyrek final serisi ikinci maçında Eczacıbaşı VitrA ile İlbank karşılaştı. NTV Spor ve NTVSpor.net’ten canlı yayınlanan karşılaşmayı 3-1 kazanan Eczacıbaşı adını yarı finale yazdırdı.

Ankara’daki ilk maçı da 3-0 kazanan İstanbul temsilcisi, çeyrek final serisinde durumu 2-0’a getirerek adını yarı finale yazdırdı. Eczacıbaşı VitrA yarı finalde, Fenerbahçe-Beşiktaş eşleşmesinde turu geçen ekiple karşılaşacak. SPOR

Haftalardır beklenen, konuşulan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sarı kırmızıların galibiyetiyle sonuçlandı. Kartların havada uçuştuğu, gerginliğin zaman zaman zirve yaptığı, futbolun ise sınıfta kaldığı derbinin skorunu, Sneijder’in tek golü belirledi: 1-0 SPOR Cem davutoğlu

Futboluyla değil ama olaylarıyla unutulmaz bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi daha geride kaldı. Bülent Yıldırım 14 futbolcuya, toplam 16 kez sarı kart gösterdi. Bunlardan Emre 40., Melo da 87. dakikada çift sarı karttan atıldı. Gergin derbide futbol ve pozisyon ise yine kısırdı... Futbol namına akılda kalan tek şey maçın skorunu da belirleyip Galatasaray’ı 1-0’lık galibiyete götüren Sneijder’in 9. dakikadaki golü oldu... Bu galibiyet sonrası Galatasaray, Fenerbahçe ile puan farkını 7’ye indirdi. Ancak Fenerbahçe’nin hala bir maçı eksik... Bu arada sarı kırmızılılar, Beşiktaş’a kaptırdığı ikinciliği de 24 saatte geri aldı...

derbiydi... Öncelikle bu sezon taraftara yaşatılan hayal kırıklığı, Fenerbahçe galibiyeti ile bir nebze olsun hafifletilebilirdi... Tribünlerin son haftalarda yükselen öfkesi, yerini keyifli bir haftaya bırakabilirdi... Bu sezonki icraatları ile futbolcular kadar tepki çeken yönetim ve Mancini için de rahatlatıcı olacaktı, derbi galibiyeDerbi maç, iki takım için ti... Ama ondan da önemlisi, farklı anlamlar taşıyordu Şampiyonlar Ligi’ne doğruFenerbahçe için bu, puan mü- dan katılım anlamına gelen cadelesinden çok prestij ma- lig ikinciliği için 3 puan altın çıydı. Çünkü ligde açık ara değerindeydi... lider olan sarı lacivertliler, kayKısacası Galatasaray’ın gerbetse de şampiyonluk yolunda gin, Fenerbahçe’nin ise rahat ağır bir yara almış olmayacaktı. görünmesi bekAncak elbette ki ezeli ralenen bir derbi kibini, hem de depvarlasmanda yenmek, ufuktaki şampidı yonluğu daha keyifli hale getirecekti... Galatasaray için ise bu, farklı anlamlar taşıyan bir

ortada, başlama düdüğü öncesi... Ancak beklenen hiç de gerçekleşmedi... Parçalıların gerginliğine, çubukluların gerginliği de eklenince ortaya tekmelerin ve kartların havada uçuştuğu ve son yıllardaki hemen hemen tüm Galatasaray-Fenerbahçe derbileri gibi futbolun kısır kaldığı bir maç ortaya çıktı. Aslan yaralı... Kanarya ağır yaralı! Kart yağmuruna dönen derbi maç iki takımı da vurdu.... Sarı lacivertlilerde tam 5 oyuncu cezalı duruma düştü. Galatasaray ise kart savaşını 3 kayıpla atlatabildi... Derbi öncesi Fenerbahçe’de 5 oyuncu sarı kart cezası sınırındaydı. Bu oyunculardan Mehmet Topal , Emenike, Gökhan Gönül ve Bekir kart görerek cezalı duruma düştü. Onlara kırmızı kart gören Emre de eklenince, bu 5 oyuncu cezalı duruma düştü. Fenerbahçe gelecek hafta Antalyaspor maçına Mehmet Topal , Emenike, Gökhan Gönül, Bekir ve Emre’den yoksun çıkacak... Galatasaray’da ise derbi öncesi Sneijder, Hakan Balta ve Ceyhun kart sınırındaydı. Bu oyunculardan sadece maçta oynamayan Ceyhun kart görmedi. Sneijder ile Hakan Balta’ya kırmızı kart gören Melo da eklenince, Cim Bom gelecek haftaki zorlu Sivas deplasmanı öncesi 3 oyuncusunu kaybetmiş oldu.

Sekizli Final başlıyor Kadınlar Euroleague’de Sekizli Final heyecanı yarın Rusya’nın Ekaterinburg kentinde başlayacak. Fenerbahçe, Galatasaray Odeabank ve Kayseri Kaski’nin ülkemizi temsil edeceği turnuvanın heyecanı yaşanacak. Ekaterinburg takımının ev sahipliğinde 7 gün sürecek Sekizli Final organizasyonu 5 bin seyirci kapasiteli DIVS Spor Salonu’nda yapılacak. Organizasyonun ilk maçı A Grubu’nda TSİ 11.00’de Fenerbahçe ile Kayseri KASKİ arasında oynanacak. Türkiye’den Fenerbahçe, Kayseri KASKİ ve Galatasaray Odeabank, Rusya’dan Ekaterinburg, Sparta&K Moskova Region Vidnoje ve Nadezhda, Çek Cumhuriyeti’nden USK Prag ve Fransa’dan Tango Bourges Basket takımları, şampiyonluk mücadelesi verecek. Organizasyonda yer alacak 8 takım, çeyrek final turundaki gruplarda ilk iki takım arasına girmeye çalışacak. A Grubu’nu Fenerbahçe, Sparta&K Moskova Region Vidnoje, Kayseri KASKİ ve Galatasaray Odeabank, B Grubu’nu ise Ekaterinburg, USK Prag, Tango Bourges Basket ve Nadezhda oluşturuyor. Gruplarda birer kez karşılaşacak takımlardan, ilk iki sırayı elde edenler yarı finalde çapraz eşleşecek. Tek maç üzerinden gerçekleşecek bu aşamanın ardından finale çıkacak iki takım belli olacak. Yarı final maçları 11 Nisan Cuma, final mücadelesi ise 13 Nisan Pazar günü yapılacak. SPOR

Liverpool’un zirve keyfi! Liverpool kazanmaya devam ediyor! İngiltere Premier Lig’de Liverpool deplasmada West Ham United ile karşılaştı. Kırmızılar, Gerrard’ın penaltıdan attığı gollerle rakibini 2-1 yenerek maç fazlasıyla liderliğini sürdürdü. İngiltere Premier Lig’de maç fazlasıyla liderlik koltuğunda oturan Liverpool deplasmanda West Ham United ile karşılaştı. Liverpool, kaptan Steven Gerrard’ın penaltıdan attığı gollerle sahadan 2-1 galip ayrıldı. Puanını 74’e çıkaran Kırmızılılar, maç fazlasıyla liderliğini sürdürdü. West Ham United ise 37 puanda kaldı. İki takımın da ilk dakikalarda pozisyon üretmekte zorlandığı karşılaşmanın 44. dakikasında Liverpool penaltı kazandı. Topun başına geçen Gerrard topu ağlara göndererek takımını deplasmanda 1-0 öne geçirdi. İlk devrenin son dakikasında Demel skora 1-1 eşitlik getirirken, takımlar soyunma odasına 1-1 eşitlikle gitti. Karşılaşmanın ikinci devresine etkili başlayan Liverpool, 71. dakikada bir penaltı daha kazandı. Birkez daha topun başına geçen Gerrad, topu ağlarla buluşturdu ve skoru 2-1 yaptı. Maçta başka gol olmazken, Liverpool sahadan 2-1 galip ayrıldı. SPOR


Uzun adamdan yılın remixi Başbakan Erdoğan’ın kısık sesinin yankıları hala sürüyor. Seçimlerden hemen önce sesinin kısıklığına aldırış etmeden mitinglerini sürdürmesi sosyal medya kullanıcılarının

hala gündeminde. Özellikle Erdoğan’ın kısık sesinden bölümlerle hazırlanmış bir remix video ise sosyal medya kullanıcılarının eğlence konusu oldu. toplum

Dengesizlik AKP’nin hamurunda var

Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin tüm pislikleri ses kayıtlarıyla ortaya çıkınca yasakladığı Twitter için AYM “Kapatılması hak ihlalidir” diyerek yasağı kaldırdı. Yasağın kaldırılmasının ardından AKP’lilerden ilk tweeti herkesin tahmin ettiği gibi Melih Gökçek attı. Selfie çeken Gökçek bir yana Twitter kuşu artık diktatör Erdoğan’a inat VPN’siz uçacak. birlikte “selfie”sini paylaştı. Altına da “İlk selfie AKP’den..” notunu düştü. Anlaşılan Gökçek diğer siyasilerden de Twitter’da kendine karşılıklı konuşacak hesap arıyor…

TOPLUM Ceday avcı

Gayet iyi biliniyordu ki; Twitter, ses kayıtları, görüntüler ve belgelerle AKP’nin rezilliklerini ortaya çıkarmış, halkın iktidara karşı antipropaganda yürüttüğü bir mecraya dönüşmüştü. Son çıkan Suriye ses kayıtlarından sonra Tayyip Erdoğan kontrolü altına alamadığı Twitter’ı engellemeye çalıştı. Tabi, halk diktatörü bir yenilgiye daha uğratmış oldu. Halk, Gezi direnişinde de kullandıı önemli haberleşme alanının engellenmesine izin vermedi, yasağı dinlemeyerek Twitter’a girmenin çeşit çeşit yollarını buldu. Twitter kuşu VPN’siz uçacak Diktatör Erdoğan, ülkede ne derse o olacağını sanarken Anayasa Mahkemesi “Twitter’ı kapatmak hak ihlalidir” hükmüyle Twitter yasağını kaldırdı. Anayasa Mahkemesi aldığı demokratik kararla Erdoğan ve AKP’ye rağmen hala demokrasiden yana kararlar alınabildiğini gösterdi. Bir yandan yasakla AKP’nin seçim dönemindeki hileleri gizlenmeye çalışıldı. Erdoğan halkın tek örgütlenme yerinin Twitter olmadığını unutsa da seçim döneminde cevabını almış oldu. Gezi’den sonra sokağı terk etmeyen halk, Twitter olmasa da

sokakların olduğunu hatırlattı. “Kükremekle” olmuyor AYM’nin kararı deyim yerindeyse AKP’ye cevabı yapıştırmış oldu. Tayyip Erdoğan’ın çıktığı her yerde “Twitter’ı mivitırı kapatacağız” diye kükremesiyle olmuyor. O haykırışlarla hiç bir şey olmayacağını bizim Erdoğan’a hatırlatmamıza ihtiyacı olmasa gerek. Nitekim öyle de oldu; Van mitinginde kısık haykırışları sosyal medyaya eğlence oldu. İlk kutlama Gökçek’ten… Melih Gökçek, Erdoğan’ın Twitter yasağını dinleyemeyen isimlerden bi-

riydi. Yasak boyunca “rahat duramayan” Gökçek, yasağı kendileri koymuş, Erdoğan AYM’nin kararına tepki gösteriyor olsa da yasağın kalkmasının ardından ilk kutlamayı kendisi yaptı. Twitter bağımlısı olduğunu bildiğimiz Gökçek, muhtemelen tweet atamadığı zamanlarda ruhsal çöküntüler yaşıyor. Dengesizliğine kimsenin şaşırmadığı Gökçek, yasağın kaldırılmasının ardından yayınladığı ilk tweette Hüseyin Çelik’le

Twitter’ı halka açan Başbakan? Buradan Tayyip’in penguenlerinden beklediğimiz tepkiyi görmediğimizi de söyleyelim. Tayyip Erdoğan’ın emrettiği gibi hareket eden, söylediklerini yazıp çizen, yayınlayan yandaş medyanın şöyle bir manşet atmasını beklerdik: Twitter’ı halkımıza açan Başbakan’a sevgiler.

Kayseri ve Civarı Elektrik TAŞ Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın dalga konusu olan “Trafoya kedi girdi” açıklamasını hatırlatıp, diğer pek çok hayvanın da benzer yöntemlerle trafolara musallat olduğunu söyledi. Daha önce 2005 yılında Kayseri Erciyess-

Google’dan bulduğu dini ifadeleri Twitter’dan paylaşarak halkın mukaddesatı üzerinden nasıl prim yaptığını anlatan Egemen Bağış, Google’dan yeni şeyler öğrenmiş. Bağış, Bakara makara Egemen konusuyla ilgili CHP’li vekillere yazdığı mektupta “Asıl mahkeme-i kübrada tüm vatandaşlarımızın elleri sizin yakanızda olacaktır” demiş.

por- Fenerbahçe maçının durdurulmasına da kedilerin sebep olduğunu söyleyen Atasoy, kedilerin ve diğer hayvanların bu tür sabotajlar yaptığını ‘kendince’ ifşa etti. Ne diyelim, bizler de Yarın Haber Ajansı olarak hayvanların yapacağı diğer eylemleri sizlere duyuracağız ve olayın takipçisi olacağız. toplum

Biliyor ama bilinmiyor 1. En sevdiğiniz erdem? Empati 2. Başlıca özelliğiniz? Canayakın olmak 3. Mutluluk nedir? Arkadaşlarımla olmak 4. Mutsuzluk nedir? Yalnızlık 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Düşünmeden davranmak 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Bencillik 7. En sevmediğiniz şey? Pırasa 8. En sevmediğiniz kişiler? -mış gibi davrananlar 9. En sevdiğiniz iş? Tiyatroyla ilgilenmek 10. En sevdiğiniz şair? Shakespeare 11. En sevdiğiniz yazar? George R.R.Martin 12. Kahramanınız? Ash Ketchum 13. Kadın kahramanınız? Emilia Clarke 14. En sevdiğiniz çiçek? Gül 15. En sevdiğiniz renk? Sarı 16. En sevdiğiniz yemek? Kebap 17. En sevdiğiniz düstur? Bırak gitsin, dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır 18. En sevdiğiniz söz? Biliyorsan konuş, ibret alsınlar. Bilmiyorsan sus; adam sansınlar

Doğa Savaşçıları Çevre Koruma Derneği Başkanı Zafer Murat Çetintaş, Taner Yıldız hakkında ‘’Görevi kötüye kullanmak’’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. AKP’nin paçasını kurtarmak için bir dahaki sefer hangi bahaneyi kullanacağını merakla bekliyoruz. Zor olsa da şuurlarını bir an önce toparlamalarını diliyoruz.

Yeni laf bulmuş

18SORU Sadece kediler değil Güneş Karsel Öğrenci/istanbul

Sıradaki bahane?

17 Aralık sonrasında açılan ve hükümetin sırlarını ifşa eden Twitter’daki Fuat Avni hesabının kim olduğu merak konusu olduğu gibi hesabın kime ait olduğunu bulmak için verilen çabalar da bir o kadar eğlence konusu. “Fuat Avni kim?” soruları artık Meclise kadar girmiş durumda. CHP Genel Baş-

Bu da evsizlerin gökdeleni

kan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, Fuat Avni’nin kendisi olup olmadığını sorunca Arınç, “Böyle bir saygısız soruya, nasıl cevap vereceğimizi bekleyip görsün” dedi. Fuat Avni’den ise cevap gecikmedi. “Arınç’ın ‘Fuat Avni’ hesabı yok, yüzlerce sinsi hesabı var” dedi. toplum

Sahibinden satılık Sosyal medyada ikinci el eşyaların alınıp satıldığı bir gruba yüklenen ilanda “uçaksavar” satışa çıkarıldı. “Sahibinden az kullanılmış uçaksavar, 2 Bin TL, iPhone 5 takas olur” Kimse IPhone 5 vermeye yanaşmasa da ilana çok sayıda yorum geldi: “Bu kurusıkı mı yoksa gerçek mi?”, “Domuza atsam öldürür mü?”, “Sıfır kutusunda mı, faturası duruyor mu?”

80 kişi evi taşıdılar ABD, Pensilvanya’da basit bir yaşamı benimseyerek, modern yaşamın kolaylıklarından veya yeniliklerinden yararlanmayı reddeden Hristiyan mezhebi mensubu bir grup, ahşap bir evi kaldırarak onun için ayrılan yerine taşıdı. 80 kişi, sadece kol gücünü kullanarak ahşap evi, bulunduğundan birkaç metre uzaktaki yerine taşımayı başardı. Ancak 80 kişinin sadece ayakları göründüğünden ev kendi kendine hareket ediyormuş gibi göründü. Kendi kendine hareket ediyormuş izlenimi uyandıran evin videosu da sosyal medyada yoğun ilgi gördü. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.