Yarın 131

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

22 Nisan 2014 Salı Sayı: 131 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Yenikapı’ya diktatör gitsin .

milyonlar hep . . taksim’deydı

Başbakan Erdoğan, 1 Mayıs’a günler kala, kutlamaların Taksim’de olup olmayacağı ile ilgili oldukça tanıdık açıklamalarda bulundu. Emekçilerin 1 Mayıs günü Taksim’e çıkamayacağını iddia eden Erdoğan, Gezi direnişinden birkaç gün evvel mikrofonlara kükrediği tavrıyla Taksim ve Kadıköy’ü yasak ilan etti. Emekçiler meydanlardan ayrılmayacak

Cevabı milyonlar verecek

Muhalefetin en önemli adresi olan Taksim’i 1 Mayıs’ta emekçilere kapatma çabası AKP’liler tarafından hız kesmeden sürdürülüyor. Miting için belirlenen Yenikapı ve Maltepe ile emekçilerin sesini şehrin merkezlerinden uzaklaştırarak ücra köşelere hapsetmeye çalışan Erdoğan’a bir tavsiye olarak hasretle bahsettiği Yenikapı’nın yollarının kendisine ve bütün AKP kurmaylarına açık olduğu söylenebilir.

Erdoğan Gezi’den önce “Biz kararımızı verdik” diyerek yapmayı planladığı AVM’sini müjdeledikten birkaç gün sonra cevabını Taksim’e çıkan milyonlardan almıştı. “Miting yapacaksan git Yenikapı’ya Maltepe’ye” sözüyle Taksim’i kendince yasak ilan eden ve Taksim’deki cam çerçeveyi öne sürerek halkın sesini kesmeye çalışan Erdoğan’a 1 Mayıs’ta halkın cevabı Taksim’de buluşacak milyonlar olacak gibi görünüyor. güncel 03

Camları boşver canların hesabını ver

Türkiye, Gezi direnişi sırasında ölen 8 canın yasını tutarken, Başbakan kırılan camları sayıyor. Halkın arkasından ağladığı evlatlarına değil ‘canım canım seramiklerine’ yanan Erdoğan, ‘cam, çerçeve’ sevdasını bugün de emekçilerin haklarından önce tutuyor. Taksim’i cam çerçeve için emekçilere açmadığını söylüyor. güncel 03

Muhalefet tartışmalı Cumhurbaşkanı adaylığı için

ne diyor?

1 Mayıs’ta Taksim AKP’ye dar halka meydan olacak 05 SİBEL UZUN Uyanış

Başbakan Erdoğan, milletvekilleri ile yaptığı toplantıda, “Köşk’e çıkarsam halkın cumhurbaşkanı olurum, tam yetki kullanırım” sözleri ile ‘yetkiye doymadığını’ göstermeye devam etti. Gelecekte siyaset planı olmadığını açıklayan Abdullah Gül ise tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. AKP’liler her açıklamalarında köşke Erdoğan’ın çıkacağından emin tavırlarını sergilerken

Kuşlar kadar özgürüz ERK ACARER

Cumhurbaşkanı kim olacak bilinmiyor. Soldan ise Cumhurbaşkanlığı’na ilk tepki ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’tan geldi. En geniş muhalefetin ortak aday belirlemesi gerektiğini söyleyen Taş’ın ifadelerini, muhalefete sorduk. “Muhalefet ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarabilir mi?” sorumuzu, CHP, ÖDP, TKP, EHP, HDP, BDP, Halkevleri ve Kaldıraç Dergisi temsilcileri yanıtladı. esas Mesele 14

07 Bağzı şeyler

Taksim’de son noktayı emekçiler koyacak GÜLSÜM KAV

Diktatör dilini Taksim’den çekmiyor

Erdoğan’ın Taksim tepkisinin ardından işçi örgütleri, sosyalistler, BDP ve CHP 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacaklarını açıkladı. Hükümet ise Maltepe ve Yenikapı’yı adres gösteriyor. Başbakan Erdoğan da bugünkü parti grubu konuşmasında 1 Mayıs kutlamaları konusunda rest çekti. Erdoğan, Taksim’de kutlamalara kesinlikle izin vermeyeceğini kaydederek, “Taksim’den umudunuzu kesin, Yenikapı olmadı Maltepe. Bu şımarık ruh haline son verin artık” diye konuştu. Ayrıca Taksim’de ısrar edenleri de şımarmakla suçladı. güncel 03

Bugüne kadar işçinin hangi sorununu çözdün?

1 Mayıs ile ilgili açıklama yapanlar kervanına Faruk Çelik de katıldı. İşçilerin hiçbir sorunu ile açıklama yapmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, söz konusu Taksim Meydanı’nın yasaklanması olunca “işçi” lafını ağzına aldı. Çelik açıklamasında Taksim ısrarının uygun olmadığını belirterek “İşçilerin birçok problemi var, taşeronlaşma var işçi ölümleri var. 1 Mayıs günü bu sorunların dile getirileceği gündür.” diyerek sendikaları taşerona karşı mücadeleye çağırmış oldu. Çelik’in 1 Mayısa yaklaşırken bir anda işçi sorunları ile ilgili bir anda duyarlılık kazanmış olması dinleyenleri şaşırtırken; Taksim’de ısrar edenlerin taşeronu ortadan kaldırmanın, işçi ölümlerine son varmenin yolunun da Taksim’den geçtiğini her seferinde ifade ettiğini ise görmezden geldi. güncel 03

09 Ana Fikir

Yenikapı’da ısrar faşizmdir GÜN ÇAĞ AYDIN

10 Prizma


TOPLUM

02

22 Nisan 2014

Çocuklara bayram yerine ölüm

İnce toz kirliliği artıyor

İnce toz partiküllerinin yol açtığı kirlilik giderek artıyor. Almanya’da yapılan bir açıklamaya göre, ince toz ölçümü yapan bazı istasyonlarda belirlenen yıllık sınır, daha mart ayı itibariyle aşıldı. 1 metreküplük havadaki toz zerrecikler için tehlikeli miktar, 50 mikrogram olarak öngörülüyor. Düzenleme, bu değerin bir kentte yılda en fazla 35 gün aşılmasına izin veriyor. Almanya 36 günle, sınırı daha mart ayı ortasında aştı. Çevre koruma uzmanları, akciğer hastalıkları ve kansere yol açtığı belirlenen toz zerresi kirliliğiyle mücadele amacıyla şehir merkezlerinin trafikten arındırılmasını talep ediyor. toplum

Bodrum’da imar durdu

Genellikle seçimlerden sonra belediyeler rant amaçlı imar çalışmalarına hız verirken, Muğla’nın ilçesi Bodrum’da ters bir örnek yaşandı. Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, mevzuata uygun olarak devam eden inşaatlar haricinde, imara ilişkin diğer bütün faaliyetlerin geçici bir süre durdurulduğu açıkladı. Kocadon; “İmar planlarımızı toplayıp düzgün bir hâle getirmemiz lazım” dedi. Kocadon, Bodrum’u çarpık yapılaşma gibi bir görüntüden kurtarmak için bu birliktelik sağlamaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. Bodrum’un farklı yerlerinde imar durumu konusunda uyuşmazlık olduğunu anlatan Kocadon, seçimleri fırsat bilip kaçak yapı fırsatçılığına son vereceklerini de belirtti. toplum

Tam da 23 Nisan Çocuk Bayramı yaklaşırken, çocuk ölümü haberleri artıyor. İstanbul’da Pamir’in ölümünün ardından Kars’ta, Aydın ve Bitlis’te çocuklar yaşamlarını yitirdi. 23 Nisan Çocuk Bayramı yaklaşırken gelen çocuk ölümü haberleri üzüntü yaratırken, bir yandan da Türkiye’de çocuk hakları tartışmaya açıldı. toplum sanem deniz kural

23 Nisan Çocuk Bayramı yaklaşırken, çocuk ölümleri haberleri artıyor. İstanbul’da Pamir’in kaybolmasının ardından başlatılan seferberlik ve arama çalışmaları, daha sonra Pamir’in ölü bulunması ile Türkiye’de kaybolan, kaçırılan, ölü bulunan çocuklara dikkatler çekiliyor. Son günlerde çocuk ölümleri haberleri sıklaşırken; bir yandan 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın yaklaşmasıyla Türkiye’de yaşanan çocuk hakkı ihlalleri yeniden tartışma konusu olmaya başladı. PAMİR’İN ARDINDAN GELEN ÇOCUK ÖLÜMLERİ Aydın’ın Efeler İlçesinde, evin önünde oyun oynadığı sırada gözden kaybolan ve evlerinin yakınındaki ahırda boğazı ve bileği kesilmiş hâlde ağır yaralı olarak bulunan 4 yaşındaki Caner Çerit’in kaza sonucu öldüğü açıklandı. Aydın’ın Nazilli İlçesinde ise, kardeşiyle birlikte babasına ait pompalı tüfekle oynarken, “Bak şimdi ben kendimi vuracağım” diyerek göğsüne dayalı silahın tetiğini çeken 3.5 yaşındaki Doğukan Efe Koç, hayatını kaybetti. Bitlis’in Güroymak İlçesine bağlı Çayarası Köyünde kaybolan amca çocukları 5 yaşındaki Serpil ile 4 yaşındaki Bilal Bayhan’ın ertesi gün birbirine sarılı cesetleri bulun-

du. Kuzenlerin donarak öldükleri belirtildi. Kars’ta ise, 6 Nisan günü babasına ait işyerine yemek götürmek üzere çıkmasının ardından haber alınmayan Mert Aydın, bir gün sonra boş bir arazide tecavüz edildikten sonra boğularak öldürülmüş hâlde bulundu. Katil zanlısı Aykut B. yakalanarak tutuklandı.

landı. Uluslararası anlamda çocuk hakları konusunda gerilerde olan Türkiye’de, çocuk haklarına dair Birleşmiş Milletler sözleşmesinin imzalanmasının üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen çocukların hakları her gün şiddet, istismar ve taciz de dahil olmak üzere pek çok yolla ihlal ediliyor. 23 Nisan günü çeşitli düzeylerdeki devlet yetkilileri çocukları koltuklarına oturtup, ülkeyi yönetselerdi neler yapacaklaÇOCUK HAKLARI YOK 23 Nisan’a yaklaşırken gelen çocuk rını soracak. Ancak bu yetkililerin, ölümü haberleri üzüntü yaratırken, yaşanan çocuk hakkı ihlalleri konuTürkiye’nin çocuk hakları konusun- sunda açıklama dahi yapmadıkları daki konumu da tartışılmaya baş- gözden kaçmıyor.

Efe Boz davasında müdür suçlu bulundu İstanbul’da 4 yıl önce anaokulunun tuvaletinde, lavabonun üzerine düşmesi sonucu hayatını kaybeden 6 yaşındaki Efe Boz davasında karar çıktı. Okul Müdürü Mustafa Katırcılar 3 yıl 4 ay, taşeron firmanın müdürü Yalçın Kaya ve mühendisi Murat Kılıç 2 yıl 6’şar ay hapis cezası aldı. 4 yıldır hukuk mücadelesi veren anne Nurdan Boz, cezayı yetersiz bulduğunu belirtti.

Twitter hesapları bir bir kapanıyor

30 Mart’taki yerel seçimler öncesinde, Başbakan Erdoğan, hükümet yetkilileri ve medya yöneticilerinin yolsuzluklarıyla ilgili çok sayıda ses kaydı yayımlayan, “Başçalan” ve “Haramzadeler333” hesaplarına Türkiye’den siteye giren kullanıcılar erişemiyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Twitter yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerin ardından

Dünyaya benzeyen gezegen bulundu Kepler teleskobu tarafından yapılan keşfe göre, Dünya’ya benzeyen gezegen Cygnus takım yıldızında, yerküreden 500 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Kızıl cüce bir yıldızın etrafında dönen gezegenin, ne çok sıcak ne de çok soğuk olan Goldilocks kuşağında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar gezegenin Dünya’dan yaklaşık yüzde 10 oranında daha büyük olduğunu ve yüzeyinde yaşam için kilit öneme sahip suyun sıvı hâlinin var olabileceğini belirttiler. NASA’dan verilen bilgiye göre, Kepler teleskobu aracılığıyla 2009 yılından bu yana Güneş Sistemi dışında yaklaşık bin 700 gezegenin varlığı doğrulandı. toplum

22 nisan salı 2014

Dört kaçak göçmen daha ölü bulundu

sayı: 131

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

özge doğan Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say sanem deniz kural Oğuzhan Özkan koray karadere RIfat çapar onur toper Sara kürkçügil Emre başer kara Fatma çakır Alper akın pınar beyer Gülçin Şermeti

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz Berke Cengiz oğuzhan türk

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

bazı hesaplara ilişkin “buzlama” uygulaması getirileceğini açıklamıştı. Ancak, buzlamadan da farklı olarak söz konusu hesaplara erişimin tamamen engellendiği görülüyor. Bakan Elvan, sosyal medyanın uluslararası hukuk kurallarına kavuşmaması durumunda, Türkiye’nin kendi alan adresini oluşturmayı düşünebileceğini, “www” yerine “ttt” sistemi kurulabileceğini belirtti. GÜNCEL

Ormanlık alanlar talan ediliyor AKP hükümetinin rant için giriştiği çevre talanı sürüyor. Yeni çıkarılan yasa ile ormanlık alanlar da talana açıldı. Ormanlık alanlarda enerji üretim santralleri, petrol ve doğalgaz boru hattı ile arama tesislerinin kurulmasına izin verilmesinin önü açıldı. Ayrıca haberleşme tesisleri, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesisler ile eğitim ve spor tesislerine, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine izin verilebilecek. Bunların yanında, ormanlık alanlar içinde, balık üretim tesislerine, odun kömürü gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocaklara, define aramasına, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına da izin verilebilecek. Buna karşılık, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılması için yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı izin verebilecek. TOPLUM

Edirne’nin Bulgaristan sınırındaki Budakdoğanca Köyü nde önceki hafta kaçak göçmenlere ait 4 cesedin bulunduğu alanda, jandarma tarafından yapılan ikinci aramada üçü 4 yaşlarında kız çocuğu olmak üzere, 4 ceset daha bulundu. Jandarma ekipleri, dereye yakın çalılık alanda 4 yaşlarında kız çocuğu olduğu belirlenen 3 ceset ve 1 kadına ait olduğu sanılan kafatası ile bacak kemikleri buldu. Cesetlerin en az 3 aylık olduğu ve

dereden çıktıktan sonra sığınmak için girdikleri çalılıklar arasında donarak öldükleri tahmin ediliyor. Ayrıca cesetlerin kıyafetlerinin birinde 700 dolar bulundu. Yapılan aramalar sonucu 8 cesedin bulunması köyde üzüntüyle karşılandı. Köylüler insanların sınırı geçmek isteği uğruna ölmelerine çok üzüldüklerini ifade ederek, kaçakları getirenlerin bu insanları Bulgaristan sınırı diyerek köylerine bıraktıklarını ifade etti. TOPLUM


GUNCEL

03

22 Nisan 2014

Diktatör Yenikapı’ya gitsin

Milyonlar hep Taksim’deydi

1 Mayıs’ın Taksim’de yapılmasıyla ilgili İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Taksim’de eylem yapılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, parmağını sallayarak “Git Yenikapı’da Maltepe’de yap.” dedi. Hakkı olan için Taksim’e çıkacak halkı azarlayan Başbakan’a emekçilerin cevabı net olacak. ele vermeye yetiyor. “12 adet ağaç bahanesiyle sokağa çıkanlar Türkiye üzerine oynanan çirkin bir oyunda piyon olarak kullanıldılar. Biz 3 milyarı bulan dikim yaptık fidan ve ağaç olarak. Ülkeyi ayağa kaldırıp ne çevre bıraktılar ne cadde, sokak ne park bıraktılar. Bunlar tencere tavacı. Tencere tava hep aynı hava” diye sözlerine devam eden Erdoğan Taksim yasağını Gezi sürecine bağlayıveriyor.

güncel can çoksöyler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yine parmağını kaldırdı ve halkı azarlamaya kalktı. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkacak olan emekçilerin eylemini yasaklamaya kalkan Erdoğan, yetmedi başka alanlarda da eylemlere izin vermeyeceklerini söyledi. Başbakan Haydarpaşa Limanı’nda “İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi (Avrasya Tüneli)” projesinin tünel açma işleminin başlatılması töreninde yaptığı konuşmasında Taksim’e çıkacak halk için “cam kıracaklar” dedi. Sen git Yenikapı’ya Açılışta konuşan Erdoğan, “Miting mi yapacaksın git Yenikapı’da yap git Maltepe’de yap. Bundan sonra bazı ilçelerimizde de butik meydanlar düzenleme kararı aldık. Esnafımızın camını çerçevesini indirebilecek şekilde, yok Taksim Meydanı’nda, yok Kadıköy Meydanı’nda, yok şurada, yok burada, bu tür şeyleri yapmak mümkün değil. Kesinlikle artık bunlara fırsat vermeyeceğiz” dedi. 1 Mayıs 1977’de 34 şehit veren emekçilere hiçbir gerekçe göstermeden Taksim’i yasaklayabileceğini düşünen Başbakan Erdoğan kendi kuyusunu kazmaya devam ediyor. Utanmadan bir de lütufmuş gibi anma yapılmasına “izin vereceklerini” ancak miting yaptırmayacaklarını söyleyen AKP’yi ise emekçiler kale dahi almıyor. 1 Mayıs’a günler kala tüm şehirlerde Taksim hazırlıkları devam ediyor.

Korkunun ecele faydası yok AKP iktidarı için söylenecek tek bir şey var gibi gözüküyor. Hükümetin şehir merkezlerine koyduğu yasaklar oraların zapt edilmesini sadece bir süre erteleyebilir. Ancak emekçiler AKP’den önce de vardı oradaydı yine milyonlar olup o alanda yerlerini alacaklar. Bu ne AKP’nin ne de başka bir yapının engelleyeceği bir gerçek.

Biz hep Taksim’deydik AKP iktidarı Gezi sürecini bir türlü hafızasından silemiyor. İktidarının en büyük korkularından birini yaşan AKP o günleri tekrar yaşamamak için her şeyi feda etmeye hazır görünüyor. Aynı törende yaptığı konuşmada yasağın arkasındaki gerçeği dökülüyor. Taksim’in tekrar kuşatılmasından

ölesiye korkan AKP 33 bin polisiyle tabir yerindeyse kuşatma başlatıyor. Günler öncesinden açıklama yapmak isteyenler gözaltına alınıyor. İnsanlara Berkin için bir somun ekmek dahi bıraktırılmıyor. Tüm bunların arkasındaki gerçek ise AKP’nin derin korkusu. Erdoğan’ın konuşması ise kendini

F-Tipi miting alanı Hükümetin özellikle geçtiğimiz seneden beriki politikası mitingleri kendisinin belirlediği steril, toplumdan kopuk yerlere taşımak. Bunu da bir dönem F-Tipi cezaevleri kurulurken yapılan manüpülatif reklamlar tarzında yürütmeye özen gösteriyor. 1996’dan beri nasıl devrimci tutsaklara tecrit politikası uygunlandıysa şimdi de emekçilere ve sınıf fikrine benzer bir politika uygulanmaya çalışılıyor. Ancak görünen o ki halk bu iki yüzlülüğü çok açık bir şekilde görüyor ve Taksim kararlılığını sürüdürüyor.

Diktatör dilini Taksim’den çekmiyor Mayıs Haziran ayları yaklaşırken cam çerçeve kırmak, sokaktaki insanı rahatsız etmek gayretiyle birileri gerilim siyaseti üretiyor. 30 Mart’ta gereken cevabı aldılar, sandığa saygıları olmadığı için hala farklı yollar deniyorlar. Bu aziz millet artık sokakta polisle göstericilerin çatışmasını görmek istemiyor. Sokaklara şiddet görüntüsünün oluşmasına izin vermeyeceğiz. Bu şımarık ruh hali artık son bulmalı. Bu ülkenin sendikaları ve örgütleri demokratik gösteri kültürünü öğrenmelidir.

AKP’nin samimi gayreti: Katiller serbest Türkiye’nin yakın tarihindeki karanlıkları aydınlatmak bizim en büyük gayemiz oldu. Biz darbelerin üzerine giden bir hükümetiz. Darbe yapanların cezalandırılması için anayasayı değiştirdik. Faili meçhullerin üzerine biz gittik. Kahramanmaraş olayları, Sivas olaylarını, Çorum olaylarını aydınlatmak için samimi gayretlerimiz oldu. 1 Mayıs 1977 olaylarının da aydınlatılması için gayretlerimiz oldu. GÜNCEL

Camları boşver canların hesabını ver

Hükümetin iki yüzlülüğü onu yaptığı katliamlardan aklayamayacak. 14 yaşındayken başından gaz kapsülüyle vurularak öldürülen Berkin için tek dediği onun “terörist” olduğuydu. Bir soruşturma açılmasından dahi geri duran, katilleri sonuna kadar koruyan ve kollayan hükümetin kaçacak yeri kalmadı demektir. Sorumluluğu ortada olan, ölüm talimatının bizzat Başbakan’ın verdiği ve bunu gururla dile getirdiği bir katliamın hesabı ise sorulur elbet. Daha Gezi sürecinde kaybettiği-

miz 8 canımızın anısı ve mücadelesi taptazeyken, soruşturmanın gelişmesinin önünü var gücüyle kesmeye çalışan Başbakan Erdoğan giden canları bıraktı, kırılan camları dert edindi. Kendi kurduğu barikatlar, kendi kahraman polislerinin saldırıları sonucunda çıkan çatışmalarda kırılan camlar, polislerin ve sivil faşistlerin şu 1 sene içerisinde aldığı 8 candan daha mühim onun için. Ancak emekçiler sözlerinde kararlı, öldürülen Gezi direnişçilerinin hesabı sorulmadan bu dava da kapanmayacak. GÜNCEL

BÜLENT ARINÇ BAŞBAKAN YARDIMCISI

Çatışma isteyenlere Başbakanın sözleri 1 Mayıs’ta çatışma ortamı yaratmak isteyenlere yöneliktir. Türk-İş Kadıköy’de miting yapmayı kabul etti. Sadece DİSK bir çatışma olsun çabasının içerisinde. Emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir. HÜSEYİN AVNİ MUTLU İSTANBUL VALİSİ

Hakkı engellemiyoruz Valiliğimiz bu konuda gerekli açıklamaları yapmıştır. Biz bir hakkı engellemiyoruz, hakkın bizzat kullanılması için alanlar gösteriyoruz. İşçi, emekçi kardeşlerimizi miting alanlarına götürmek için lojistik desteğe de hazırız. MUSTAFA ELİTAŞ AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ

Kuralları hatırlattı Sayın Başbakan kurallara uymayı hatırlatmıştır. 1 Mayıs’ta, hatta hiçbir zaman gösteri izni verilmeyen bir yere illa ki gideceğim diyen insan hakkını aramış oluyor da, Başbakan kuralları hatırlatınca bunun adı tehdit mi oluyor? KANİ BEKO DİSK GENEL BAŞKANI

Tahrik etmeyi bıraksın Ortak kararımız 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama kararıdır. Nedeni 37 kardeşimizin 77 yılında faşist katiller tarafından şehit edilmiş olması. Başbakan bu tür tahrik edici konuşmaları bıraksın da, katilleri adalete teslim etsin. LAMİ ÖZGEN KESK GENEL BAŞKANI

Bizden korkuyor Bizim için Taksim tartışma konusu değil, 1 Mayıs alanıdır. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacağız. Başbakan bizden korkuyor. Korkmaya devam etsin. Korkunun ecele faydası yok. AKP kaybedecek, halk kazanacak. ÖZGE AKMAN EHP İSTANBUL İL BAŞKANI

Halka sallıyor

Kendisini gönderecek halka sallıyor, ancak biz 1 Mayıs alanını onun parmağına göre belirlemiyoruz. Gezi Parkı’nın da AVM olacağına çok emindi. Başbakan şımarık ruh halini bırakıp gerçeklerle yüzleşmeli. MEHMET SOĞANCI TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Alanın adını değiştirmez

Bugüne kadar işçinin hangi sorununu çözdün? Her açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yine skandal bir açıklamaya imza attı. Çelik neden hala işçiler tarafından alaşağı edilmediğini sorguladı. 1 Mayıs ile ilgili açıklama yapanlar kervanına Faruk Çelik de katıldı. İşçilerin hiçbir sorunu ile açıklama yapmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, söz konusu Taksim Meydanı’nın yasaklanması olunca “işçi” lafını ağzına aldı. Çelik açıklamasında Taksim ısrarının uygun olmadığını belir-

Taksim’de 1 Mayıs’ın yasak olduğunu açıklayan Başbakan parmağını kime salladı?

terek “İşçilerin birçok problemi var, taşeronlaşma var işçi ölümleri var. 1 Mayıs günü bu sorunların dile getirileceği gündür.” diyerek sendikaları taşerona karşı mücadeleye çağırmış oldu. Çelik’in 1 Mayısa yaklaşırken bir anda işçi sorunları ile ilgili bir anda duyarlılık kazanmış olması dinleyenleri şaşırtırken; Taksim’de ısrar edenlerin taşeronu ortadan kaldırmanın, işçi ölümlerine son vermenin yolunun da Taksim’den geçtiğini her seferinde ifade ettiğini ise görmezden geldi. GÜNCEL

Taksim 1 Mayıs alanıdır. Bunu bütün dünya da bilir. Başbakan’ın ya da herhangi bir siyasetçinin bu alan hakkında söyleyeceği sözler, o alanın 1 Mayıs alanı olan adını değiştirmeye gücü yetmez. Bunlar yanlış şeyler. ÖZDEMİR AKTAN TTB MERKEZ KONSEY BAŞKANI

Gerginliğe son versin 1 Mayıs’ın Taksim dışında başka bir yerde kutlanması hayal bile edilemez. Bu tür tehditler daha önce de oldu. Mücadeleler ve bedellerden sonrasında Taksim kazanıldı. Başbakan’ın gerginlik yaratmaya son vermesi gerekli. YAKUP AKKAYA CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

Totaliter zihniyet

Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tutumu, çalışanlara ve örgütlerine yönelik totaliter zihniyetinin dışa vurumudur. Sadece kendi arzusu kadar özgürlük demektedir. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasının yasaklanması kabul edilemez. HASAN CELAL GÜZEL SABAH GAZETESİ

Yeni Gezi istihbaratı Dışarıda ve içeride 1 Mayıs’ı yeni bir Gezi olayına çevirmek için hazırlıklar yapıldığı istihbar edilmiştir. Bu nedenle Başbakan böyle konuşmuştur. Başbakanı işçi düşmanı gösterme gayretleri tek kelimeyle nankörlüktür.


GUNCEL

04

22 Nisan 2014

Halk 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak

Seviyorsan git konuş Hüseyin

İzin isteyen kim?

Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısının ardından hükümetin 1 Mayıs kararını açıkladı. Arınç: “Toplulukların, büyük toplulukların orada, sabahtan akşama gösteri yapması şeklinde kesinlikle bir izin verilmeyecek ve ne olursa olsun, emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir” dedi.

Hüseyin Çelik, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ‘Vatandaşlarımız şundan emin olsunlar, bu cumhurbaşkanlığı seçiminde kavga ve kaos olmayacak’ dedi. Eşbaşkanlık iddiaları için ise “Bundan daha saçma ve aptalca bir şey duymadım. İsteyen yapabilir ama bizim böyle bir durumumuz yok” sözlerini dedi. Başbakan Erdoğan’ı öve öve bitiremeyen Hüseyin Çelik, “Sayın Erdoğan çok ezici bir karizmaya sahip. Bizim parti içerisinde liderlik yapacak çok sayıda isim var ama güneş varken, yıldızlar görünmez. Ben bulunduğum yeri ve konumu bilen bir insanım” dedi. EĞİTİM

Bir yılda bir milyon yoksul İstanbul elif karan

Genel Sağlık Sigortası’nı ödeme gücü olmayan yurttaş sayısı son bir yılda 994 bin 46 kişi arttı. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun aylık temel göstergeleri, açlık ve sefalet koşullarında yaşam mücadelesi veren ‘hayattaysa ocağında aş yerine yoksulluk kaynayan’ ve en asgari düzeyde yaşamaya çalışan yurttaşlar kervanına bir yılda bir milyon kişinin daha katıldığını ortaya koydu. ‘En asgari düzeyde’ sağlık hizmeti alabilmek için uğraş veren yurttaşların sayısı, Aralık 2012’de 11 milyon 357 bin 306 iken, Aralık 2013’te bu sayı 12 milyon 351 bin 352’ye yükseldi. EĞİTİM

Bir ‘direniş’ sesi de Artı Bir’den

den Taksim’de kutlanamayacağına dair tek açıklaması, sendika ve bazı siyasi partilerin sırf şiddet yaratmak için “neye mal olursa olsun” Taksim’e çıkma ısrarı oldu. Arınç sözlerine şöyle devam etti: “Hükümetimiz yıllar sonra 1 Mayıs’ı bayram olarak kabul eden ilk hükümettir. Toplulukların, büyük toplulukların orada, sabahtan akşama gösteri yapması şeklinde kesinlikle bir izin verilmeyecek ve ne olursa olsun, emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir. Ve yasadışı bir eylem olduğu içinde bunu tertipleyenler kanuni bir soruşturmaya maruz kalacaklardır.”

ğını yok saydı.

Kanuna uyacaksan, Anayasa’yı uygula Arınç: “Bu konuda kanunlar geçerlidir. İstanbul Valiliği’nin aldığı kararlarda, Taksim’in ayrılan bir alan olmadığı çok açıktır. Mitingler ve gösteriler için, hem Maltepe’de hem Yenikapı’da miting alanları tahsis edilmiştir. Bu sendikaya, müracaSendikaların tek derdi atı da olmamasına rağmen, sadece görüşmeler yaptıkları için, ‘Sizin çatışma çıkarmakmış Arınç söze “Sendikalar 1 Mayıs’ta miting alanınız orasıdır, orada yaTaksim’de toplantı veya gösteri pabilirsiniz’ denilmiştir” dedi. Bu yapmak istiyor sözü eksik. Mesela sözleri ile anayasa ile güvence altına Türk-İş Kadıköy’de miting yapma- alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yı kabul etti. Sadece DİSK ve ona hakkını mülki amirin iznine bağbağlı sendikalar, her yıl olduğu gibi, layıverdi. İşine gelince doğru belki bir toplantı ve gösteri yürüHükümet Sözcüsü Bülent yüşünden daha fazla, bir tartışma AKP, polisi ile tehdit ediyor Arınç, bazı gazetelerde yer alan ortamı çıksın, bir çatışma olsun ve Arınç, 1 Mayıs resmi ilan edilme- ‘1 Mayıs’ta bazı polisler emirlere Taksim geçmişte yaşanan olayları den önce Taksim’de uygulanan uymayacak” iddialarını değerlenhatırlatan bir gösteriye sahne olsun polis şiddeti nedeniyle yaralanan- direrek; “O kadar çirkin ve tehdiye bir çaba içinde” diyerek başla- ları, kullanılan bibergazı nedeniy- likeli bir şey. Bunu duymak bile dı. Türk-İş’e bağlı olup Taksim’de le tüm dünyadan alınan tepkileri tüylerimizi diken diken ediyor. olacağını açıklayan sendikaları, 58 unutturmaya çalışarak, sendikaları Bu konuda ciddi bir duyum varsa ayrı örgütün Taksim çağrısı yaptı- topa tuttu. Arınç’ın 1 Mayıs’ın ne- ve kimse bu hükümete başkaldıran Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından hükümetin 1 Mayıs kararını açıkladı. Arınç’ın açıklamaları AKP’nin hukuksuzluklarını kapatmaya çalışma çabaları ile halkı tehdit etmek arasında gitti geldi.

lütfen bize bildirin, biz gereğini yaparız. Ben hukuka, kanunlara riayeti namus bilen polisimizi bilirim. Siz öyle bir şey söylüyorsunuz ki bu bize 80 öncesi Türkiye’yi hatırlatıyor. Böyle bir şeye kesinlikle izin vermeyiz. Kesinlikle böyle bir şey yok ve buna müsaade etmeyiz” dedi. AKP 1 Mayıs’ta meydanları doldurmaya hazırlanan halkın iradesini bile cemaatle özdeşleştirmeye çalışarak, 17 Aralıktan beri ağzından düşürmediği söylemlere yaslanmaya devam ediyor.

Taksim 1 Mayıs’ta yasak değilmiş Kapatılan Karşı Gazetesi’nde başlayan direnişin bir benzeri de Artı Bir TV’de başlamak üzere. Aylardır maaşlarını alamayarak sıkıntı yaşayan Artı Bir TV çalışanları patronlarla yaptığı toplantıdan da sonuç alamadı. Bunun üzerine Yavuz Oğhan, Can Dündar ve Mirgün Cabas canlı yayına çıkmadı. Artı Bir TV çalışanları seslerini duyurmak için bir de Twitter adresi açtı. Artı Bir Direniş adlı hesaptan yapılan açıklamada aylardır maaşların ödenmediğine dikkat çekilirken kanal yönetiminden de bu konuda bir açıklama yapılmadığı belirtildi. EĞİTİM

İçişleri Bakanı Efkan Ala 1 Mayıs’a dair yaptığı açıklamada, iktidar partisinin de Kazlıçeme’de miting yaptığını söyledi. 1 Mayıs Taksim kutlamalarında, 15 milyon insanın hükümetin aldığı “tedbir ve düzenleme” nedeni ile seyahat özgürlüğünün engellendiğini iddia etti. Ala “Yasaklama yok” dese de açıkça bazı sendika ve siyasi partilerin sorun çıkardığını söylemekten de geri durmayarak Başbakan Erdoğan’ın bakanı olduğunu ispat etti. İçişleri Bakanı Efkan Ala, esnaf zarar görmesin

diye Taksim’i kapatacaklarını anlattı. Sendikaların Taksim talebinin bir “ayrıcalık” talebi olduğunu belirterek, bu ayrıcalığı AKP’nin neredeyse hiç kullanmadığını söyledi. 1 Mayıs’ta Taksime çıkacak olan halkın, Gezi parkını yıktırmayan halk olduğunu unuttu. Özellikle “yasaklama yok” söylemini sık sık tekrar etmesi, halkın anayasal haklarını kullanmaktan mahrum bırakılamayacağına dair oluşan kamuoyunu ikna etmek için kullandığı söylemlerden biri oldu. GÜNCEL

Taksim’de inşaat başladı

Hazinede yeni döneme girildi

58 örgüt Taksim dedi Kanal İstanbul, 3. havalimanı, şehir hastaneleri gibi projeler için getirilen Hazine garantisinde verilen garantilerin Resmi Gazete’de ilan edilmesi gerekmeyecek. Yeni Hazine garantisi sistemi, 2001 öncesine dönüş olarak nitelendiriliyor. Hazine eski Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız, bu düzenlemenin 2001 öncesine dönüş olduğunu belirterek, şeffaflığı kaldırdığını söyledi. Böylece bir borç sisteminin ilk defa yapıldığını ifade eden Özyıldız, mali disiplini ortadan kaldırdığını, uygulamanın görev zararından daha kötü bir düzenleme olduğunu söyledi. GÜNCEL

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla bir araya gelen 58 siyasi parti ve örgüt, 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağını duyurdu, “Taksim Meydanı Ali İsmail’dir, Ethem’dir, Ahmet’tir, Abdocan’dır, Mehmet’tir, Medeni’dir, Hasan Ferit’tir, Berkin’dir. Taksim Meydanı başka bir dünya isteyenlerindir. Taksim, 1 Mayıs Alanı’dır” dedi. Yazılı bir açıklama yapan 58 örgüt: “Umutlarımızın ve acılarımızın mekânıdır. Taksim Meydanı 1977 1 Mayıs’ıdır; kaybettiğimiz

işçi ve emekçilerdir. Taksim Meydanı 12 Eylül askeri cuntasının yasaklarından beslenenlere mücadele ile verilen yanıttır. Taksim Meydanı, ‘Ayaklar baş olursa, kıyamet kopar’ diyerek bu alanı işçi sınıfının kutlamalarına kapatmak isteyenlere karşı sesiz kalmayan, tüm engellemelere, gaz bombalarına, coplara, sokak işkencelerine, baskılara rağmen, arkadaşlarını ananlarındır.” dedi. Taksim çağrısı cevap bulacak gibi görünüyor. GÜNCEL

Meydanda inşaat çalışmaları yeniden başladı. Taksim Meydan’nın Tarlabaşı Bulvarı kısmında önce betonlar kesildi. Ardından iş makineleri girerek kesilen betonların olduğu yeri kazdı. İnşaatın neden başlatıldığına ilişkin bilgi verilmedi. Geçtiğimiz sene inşaat gerekçe gösterilmiş, Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili açıklama yapan Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “DİSK ve KESK’in başvurusu sonucu 2012’de Avrupa İn-

san Hakları Mahkemesi’nin aldığı karar sonrası Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ın kutlanmasını sağlamak hükümetin görev ve yükümlülüğü haline gelmiştir. Geçen yıl inşaattan dolayı izin verilmemişti.” şeklinde durumu özetlemişti. İBB’nin açıklamasında, “Tarlabaşı Tünel girişi “U” dönüşünde ticari araçların yolcu almalarını rahatlatmak için cep oluşturulmaktır. Çalışmaların 22 Nisan Salı günü bitirilmesi hedeflenmektedir” denildi. GÜNCEL


GUNCEL

05

22 Nisan 2014

Polis Taksim’de emekçilere saldırdı

Sibel Uzun UYANIŞ

1 Mayıs’ta Taksim AKP’ye dar halka meydan olacak

AKP ve 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklar arasında kılıçlar diğer senelere göre daha keskin bir şekilde çekildi. Başbakan emri ile ne müzakere ne de başka bir ihtimal bırakmadılar. Geçen sene tüm şehri olağanüstü hal uygulamasına sokmalarının da ötesinde bir zalimliğe soyunmuş durumdalar. Elbette bunun hesabını verecekler. Geçen sene Gezi direnişinin öncülü 1 Mayıs ve ardından gelen saldırılar olmuştu bunu unutuyorlar. Berkin’in cenazesinden önce de büyük bir gerilim yaratmışlardı. Ama milyonlar inadına cenazeye sahip çıkmıştı. Bu tarihsel bir restleşme. Haklı olan kazanır. Biz Taksim’i ilk defa kazanmıyoruz. 76’dan beri halkındır halkın kalacak. Kenan Evren’in gücü yetmedi Tayyip Erdoğan’ın da gücü yetmeyecek. *** AKP açık açık halkı merkezlerden sürmek istiyor. 2010, 2011, 2012’den sonra buna karar verdiler. Çünkü her sene daha da kitleselleşmişti. 1976’da da Türkiye’de yapılan ilk kitlesel 1 Mayıs’tan sonra 1977’de o dev gibi 1 Mayıs yapılmıştı. Çünkü AKP gittikçe daha fazla hak hukuk yemeye başlamıştı. Palazlanma dönemine girmişti. 1 Mayıs herkes için ekmek gibi su gibi bir mesele. Halkın merkeze akın etmek istemesi çok doğal. Bu nedenle Efkan Ala merkez konusuna bir açıklama yapıyor: “Taksim’de merkez Yenikapı’da merkez.”. Sanki çocuk kandırıyor. Tamam, siz zaten gitmişsiniz Yenikapı’ya orda kalın. Taksim’de halkındır. Bunu göstermek için ne kadar sürerse sürsün mücadele bitmeyecek. Geçen seneden beri kime kabul ettirebildiniz bu ucube görüşü? Kendi sendikalarınız bile Yenikapı demiyor, kaça kaça başka şehirlere atıyor kendini. *** Tayyip Erdoğan da 1 Mayıs ile ilgili hanedanlık emrini ilan ediyor “... Yok Taksim meydanında yok Kadıköy meydanında yok şurada yok burada bu tür şeyleri yapmak mümkün değil.” Sanki düşmanına karşı konuşuyor. Bu arkadaş bana oy vermeyenin de başbakanıyım demiyormuydu? Ardından Taksim’e çağrı yapmak için açıklama yapan sendika ve siyaset temsilcilerine saldırdılar. Otelin önünde açıklama yapılmasını bile engellemek istediler. Tomayı sokabilseler otelin içine onu da yapacaklardı. Açıklama illa ki yapıldı, rezillikleriyle kaldılar. *** Erdoğan’ın kafası şöyle çalışıyor: “Yolsuzlukların üstünü örtüyorum, oğlanın trilyonları sağlama aldım, Taksim’i halka kapattım, hatta Anayasal hakları çatır çutur yedim, üstüne Anayasa mahkemesini içmeye kalktım. Ama yine de sandıktan büyük başarı ile çıktım. Taksim’e gidenler bana oy vermeyenler nasılsa. O zaman eli artırarak devam. Taksim’i yasaklarsak Kadıköy’ü de yasaklarım hatta bu tür şeylerin hepsini de yasaklarım.” Seçimlerden sonra kutuplaşmanın en çok kendisine yaradığını düşünüyor. Ama bu kutuplaşma tüm büyük şehirlerde muhalefete yazılmış durumda. Zaten halka halka ilerleyecek bu tavır başka şehirlerde de er veya geç yankısını bulacaktır. Sandıkta bizi anlatan, Gezi’yi anlatan, 1 Mayıs’ı anlatan, Taksim’i anlatan çok önemli bir sonuç var. Bunu ancak sırtında tarihsel sorumluluğu olanlar açıkça dile getirebilir. Bugün 1 Mayıs’ta Taksim engeline karşı da sandıktaki saflaşma kesinlikle yansıyacaktır. Bir de halkımız hareket etti mi tam hareket eder önden gidenlerin feryadına yetişir. Gezi’de nasıl yetişti? Hep beraber göreceğiz. Onların açıklamaya saldırması, sakın sokağa çıkmayın çığırtkanlığı, paralel polisler diyerek tehdit etmeleri tırıs gelir vırıs gider. Nitekim Kadıköy açıklamasından sonra Türk-İş’in bazı sendikaları da Taksim’e geleceğini açıkladı. AKP kendi ediyor kendi bulacak. Gezi’yi yapan muhalefet bir kez daha bir arada, daha hazır, daha ciddi, daha kararlı bir şekilde AKP’nin hiç beklemediği tarihi yazacak.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’den oluşan 1 Mayıs Komitesi, Gezi Parkı merdivenlerinde Pazar günü saat 12:00’da, 1 Mayıs için açıklama yapmak üzere toplandı. Açıklama yapılacağını öğrenen polis ekipleri saatler öncesinden Taksim ve Gezi Parkı çevresi işgal etti. Polis, Gezi Parkı’nda açıklama yapmak isteyen 49 kişiyi gözaltına aldı. güncel onur toper

DİSK (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu), KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) ve TTB (Türk Tabipler Birliği)’den oluşan 1 Mayıs Komitesi, 21 Nisan Pazartesi günü 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda olacaklarını duyurmak için Gezi Parkı merdivenlerinde basın açıklaması yapmak istedi. Ancak polis dakikalar öncesinden bu açıklamayı engellemek için meydanda saldırıya hazırlandı ve Gezi Parkı’na girişi engelledi. 1 Mayıs Komitesi açıklamasına henüz başlamadan polisler, basın açıklamasına izin vermeyeceklerini söylediler. Emekçilerin “Taksim 1 Mayıs alanıdır” sloganlarından sonra polisin saldırısı başladı. Biber gazı kullanan polis 49 kişiyi gözaltına aldı. Enerji Sen Genel Başkanı Ali Duman, Dev- Sağlık İş Genel Sekreteri Gürsel Demir, Örgütlenme Uzmanı Erdoğan Demir, Gıda İş Esenyurt temsilcisi İbrahim Gidik, Nakliyat İş Gebze Şube Başkanı Erdal Kopan, Dev-Turizm İş istanbul bölge temsilciliği eğitim ve

örgütlenme uzmanı Kamil Kartal gözaltında olan isimler arasında yer alıyor. “Tekrar ediyorum, 1 Mayıs günü Taksim’de olacağız” Gözaltılarla birlikte emekçileri Sıraselviler Caddesi’ne sürükleyen polis, biber gazı ile saldırısına devam etti. Polisin sendika görevlilerini gözaltına almasını kınadığını belirten DİSK Genel Başkanı Kani Beko şöyle konuştu: “Biz 4 örgüt lideri olarak burada yapılacak bir gözaltı

Taksim Gezi Parkı merdivenlerinde bugün (21 Nisan) yapılan basın açıklamasına saldıran polisler haberiyle ilgili ensonhaber.com adlı sitenin yaptığı ucuz sansasyon kokan haber tepki topladı. Görüntülerdeki DİSK yelekli kadın için “En seksi devrimci” başlığını kullanan site çirkin habercilikte sınıf atladı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Kadın Emeği Platformu, Twitter’da #cinsiyetçiensonhaber hastag’i ile paylaşım yapma çağrısı yaptı. GÜNCEL

ediyorum. Burada yapılan devlet terörünü kınıyorum.” Başbakan, anayasaya saygılı olmalı “AİHM’in almış olduğu kararı uygulamayan anayasa mahkemesini ayaklar altına alan, devletin, hükümetin, valinin ve Başbakan’ı anayasaya saygılı olmaya davet ediyorum” diyen Beko, “1977 yılında katledilen arkadaşlarımızın katilleri adalete teslim edilinceye kadar Taksim sevdamızdan vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyorum” ifadelerini kullandı.

Polisler Berkin’in yüzüne bakamıyor

Berkin’in katilleri, 20 Nisan Pazar günü Berkin için adalet isteyenlere saldırdı. Polis gün boyunca yapılan eylemlerde 60’a yakın kişiyi gözaltına aldı. Pazar günü öğlen saatlerinde Boğaziçi Köprüsü’nde yapılan eylemde Berkin’in katillerininin açıklanması istenildi. Göstericilerin kendilerini köprü korkuluklarına zincirlemesinin üzerine bölgeye gelen çevik kuvvet ekipleri, Berkin için adalet isteyen 7 kişiyi yaka paça gözaltına aldı.

Meydanda 50 kişi gözaltına alındı Aynı gün saat 19:00 da Taksim Meydanı’nda toplanarak ellerindeki ekmekleri anıta bırakmak isteyenlere, çevik kuvvet polisleri saldırdı. Yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı. Bu sırada polisler, ellerindeki kalkanlarla perdeleme yaparak saldırıyı görüntülemek isteyen basın mensuplarını engelledi. Gözaltına alınan arkadaşlarına destek olmak isteyen 20 kişilik grup, Taksim’de bekleyen polis ekiplerinin önünde oturma eylemi yaptı. GÜNCEL

YSK, Yalova seçmenini beğenmedi Yalova’da seçimler YSK tarafından iptal edildi. Yüksek Seçim Kurulu, CHP’nin 6 oy farkla kazandığı seçimi 7 kısıtlı seçmenin oy kullandığı gerekçesiyle iptal etti. 30 Mart’ta 6 oy farkla Yalova’da seçimi kazandığı açıklanan CHP’li Vefa Salman, YSK’nın Yalova’daki seçimin iptaline yönelik kararına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi ve AİHM’e bireysel başvuru hakkım olmasına rağmen mahkeme kapılarında gün geçirmeyeceğim” dedi.

Ağrı ve Mahmudiye’de de AKP’nin itiraz kabul edilmişti Yalova’da 1 Haziran’da aynı seçmen listesi ve aynı adaylarla belediye başkanlığı seçimi yapılacak. YSK daha önce de Eskişehir Mahmudiye’deki seçimi aynı gerekçeyle AKP’nin itirazı üzerine iptal etti. Ağrı’da da AKP’nin 15 itirazında da BDP kazanmasına rağmen YSK seçimleri AKP’nin itirazı üzerine iptal etmişti. GÜNCEL

Mansur Yavaş, AYM’ye başvurdu Mansur Yavaş, bugün mikroblog sitesi twitter’dan açıklama yaptığı açıklamayla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullanarak başvuru yaptığını söyledi. 21 Haziran Pazar günü AYM’ye bireysel başvuruda bulunduğunu açıklayan Yavaş; ‘’Bugün bireysel başvuru hakkımı kullanarak AYM’ne başvurumu yaptım. Ankaralıların iradesinin sonuca doğru yansıması artık

twitter: @sibeluzun_yarin

Yandaş siteden saldırgan habercilik

varsa, konfederasyon başkanlarını gözaltına alabilirsiniz. Ama işçilere karşı müdahale etmek, işçilere karşı el kaldırmak kesinlikle doğru değildir. Gözaltına alınan arkadaşların bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Biz otelde temsilciler kurulu ile devam edeceğiz. Ancak, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB örgütleri olarak emekten, demokrasiden barıştan, kardeşlikten, sevgi, hak ve özgürlüklerden yana olan tüm emek dostlarıyla beraber 1 Mayıs günü Taksim’de olacağız. Burada tekrar

Savcıdan Başbakan’a tazminat davası

Adana’da MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili soruşturmayı yürütürken önce yetkileri alınan, sonra da Trabzon’a atanan savcı Aziz Takçı, aleyhinde haberler yapan ve mahkemelerce alınan tekzip kararlarını yayınlamayan gazeteler ile Başbakan Erdoğan’a “iftira atmak suretiyle müvekkilin kişilik haklarına saldırıda bulunmak” ge-

rekçesiyle 100 bin TL’lik tazminat davası açtı. Savcı Takçı’nın avukatı Alpdeğer Tanrıverdi tarafından açılan tazminat davasının dilekçesinde “Başbakan’ın kamu görevini ifa eden savcıyı Başbakanlık ve iktidar partisi genel başkanlığı makamlarına bağdaşmayacak şekilde kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaya çalıştığı” ileri sürüldü. GÜNCEL

AYM’nin elinde. Hepimizin hukukun üstünlüğüne ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde AYM’nin başvurumuzu adil bir şekilde ele alacağına inancım tamdır’’ ifadelerini kullandı. 30 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara’da son ana kadar başa baş giden yarışta Melih Gökçek CHP’li Yavaş’ın yaklaşık 25 bin oy önünde Büyükşehir Belediye Başkanlığına tekrar seçilmişti. GÜNCEL


06 İzmit’te kadın cinayeti

Ayrıldığı eşiyle konuşmaya giden iki çocuk annesi Sevgize Dağlı, tartıştığı eski eşi tarafından sokak ortasında boğazından bıçaklanarak öldürüldü. Dağlı’nın, daha önce de karakola giderek eski eşinden şikayetçi olduğu öğrenildi. Kadınlar kendi hayatlarına yön vermek istedikleri için eşleri ya da eski eşleri tarafından öldürülüyor. Haksız tahrik indirimleri ve cezayı hafifletici indirimler yüzünden katiller hakettikleri cezayı almıyor. Uygulanmayan korunma kararları, dikkate alınmayan şiddet ihbarları kadın cinayetlerine yol açmaya devam ediyor. GÜNCEL

GUNCEL 22 Nisan 2014

Kadınlar 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak

AKP’nin valileri, bakanları, başbakanı yine halkın meydanını halka yasaklamaya, Taksim’de gerçekleşecek 1 Mayıs kutlamalarına yasaklama getirmeye çalışırken, 58 örgütün yaptığı “1 Mayıs’ta Taksim’e” çağrısının bir parçası da kadınlar oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağını açıkladı. “Tabi ki Taksim’deyiz” diyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıklaması

şöyle devam etti: “Sadece Nisan ayının ilk 11 gününde 11 kadın kardeşimiz öldürüldü. Onlarca kadın kardeşimiz yaralandı. 14’ünde çocuklara gelin denilip, katledildi. 19’unda fidanlar, “Seviyormuş, evlen kurtul” denilip korunmadığı için yaralandı. Biz kadınların geleceği, yaşam hakkı çalınmak istenirken tabi ki de Taksim’deyiz. Öldürülen kadınlar ve bütün kaybettiklerimiz için yaşam hakkına bir saygı duruşu olarak Taksim’de olacağız” dedi. GÜNCEL

Muhterem Göçmen’in katiline müebbet ceza

Hatay’da kadın cinayeti

Hatay’ın Arsuz ilçesinde seyyar satıcılık yapan 53 yaşındaki Mehmet Kirmit,oğlunun nişan töreni için kuaföre giden eşi 41 yaşındaki Nahiye Kirmit’i öldürdü. Gözcüler Mahallesi’nde meydana gelen cinayette Nahiye Kirmit oğlunun nişanına hazırlık için gittiği kuaförde yanına gelen eşi Mehmet Kirmit, bir şey söyleyecekmiş gibi kulağına eğildikten sonra çektiği tabancasıyla eşinin başına ateş ederek öldürdü ve kaçtı. İhbar üzerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Soruşturma başlatılırken, katil Mehmet Kirmit daha sonra jandarmaya giderek teslim oldu. GÜNCEL

Eşini bıçaklayan adam serbest

Boşanmak isteyen eşini 17 yerinden bıçaklayan Osman Şengül eşi yoğun bakımdayken serbest kaldı. Sena Şengül, uzun süredir gördüğü şiddet nedeniyle Osman Şengül’e boşanma davası açmıştı. 2 çocuk annesi Sena Şengül, geçtiğimiz Cumartesi Bağcılar’daki evinde eşinin saldırısına uğradı. Sena Şengül, yaşam mücadelesi verirken, onu 17 bıçak darbesiyle yaralayan eşi Osman Şengül ise savcılıkta verdiği ifadenin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, Osman Şengül’ü adli kontrol hükümlerine tabi tutarak serbest bıraktı. GÜNCEL

Dini nikahlı eşini öldürdü

AKP’nin kadın politikalarından sonra kadına şiddet ve kadın cinayetleri günden güne artıyor. Ankara’da 21 yaşındaki İlhami Çete dini nikahlı eşi 25 yaşındaki Ebru Duman’ı vurduktan sonra intihar etti. İlhami Çete’nin 3 günlüğüne çıktığı cezaevinden sonra yaptığı ilk iş dini nikahlı eşi Ebru Duman’ı öldürmek oldu. Polisin, İlhami Çete’nin, Ebru Duman’ı pompalı tüfekle vurduktan sonra otomobilin içine taşıdığı, daha sonra da kendini vurduğunu değerlendirdiği öğrenildi. İlhami Çete’nin cezaevinden 3 gün izinle çıktığı belirlendi. GÜNCEL

Muhterem Göçmen’in katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ceza iyi hal indirimi uygulanarak müebbete düşürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kararı temyiz edecek. güncel elif karan

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Çağlayan’da koruma altında öldürülen Muhterem Göçmen’in karar duruşması için 16 Nisan’da adliye önündeydi. Ölümünden önce defalarca karakola gidip tehdit edildiğini belirten Göçmen “Tüm polisler Gezi’de, koruma veremeyiz” cevabını alarak geri gönderilmişti.

de kalıyor. Seçimlerden sonra zafer ilan eden AKP Nisan ayında artan kadın cinayetlerinin hesabını versin” dedi. Muhafazakâr olmak kadın cinayetini meşrulaştıracak mı? Katilin avukatı ‘’Müvekkilim bu ülkenin %75’i gibi muhafazakâr bir yapıya sahip” şeklinde savunma verirken bir yandan da Muhterem’in öldürüldüğü gün müvekkilinin sarhoş olduğunu belirtti.

Korunma hakkı kâğıt üzerinde kalamaz Özellikle son aylarda korunma altında öldürülen kadınların sayısındaki artışa dikkat çeken Platformu pek çok eylemde de yalnız bırakmayan Muhterem Göçmen’in kardeşi Çiğdem Evcil ‘’Savcılar katillerin önünü kessin, kadınlar ölmesin” dedi.

Muhterem’in katili de “iyi halli” görüldü Muhterem Göçmen’i planlı bir şekilde ve defalarca bıçaklayarak öldüren katile mahkeme ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ancak iyi halden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezasına dönüştürüldü. Platform kararı temyiz edecek. Muhterem’in ablası AKP nisan ayında öldürülen kadınların Çiğdem Evcil kararın ardından şunlahesabını versin rı söyledi: “Öncelikle mücadele devam Kadın Cinayetlerini Durduracağız Plat- edeceğimizi söylemek istiyorum. Muhformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav terem’in katilinin ve tüm kadın katilleri“Devlet kadınları korumalı. Çağlayan’da nin cezası ağırlaşmış müebbettir. Bu gibi dahi koruma altında kadınlar öldürüldü. yaptırımlar getirilmediği sürece kadınlar Kadınların koruma hakları kâğıt üzerin- ölmeye devam edecektir.”

Yaşı 16’ysa ‘çocuk gelin değil’ kararı

Savcı ‘evlenin’ demiş

Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesinde, eski sevgilisi tarafından satırla boynundan yaralanan öğrenci S.P’nin aylar önce savcılığa başvurduğu, savcının ise “Çocuk seni seviyor, evlenin” dediği öğrenildi. Korunma yasasının açık hükümlerine rağmen kadınların nasıl korunduğu bir kez daha ortaya çıktı. Yaklaşık 4 aydır Serdar Y. tarafından tehdit edilen S.P.’nin polis ve savcılığa giderek durumu anlattığını söyleyen S.P.’nin ailesi, yaralama olayının yaşanmasından önce ise şikâyetin ge-

ri çektiği bilgisini verdi. Serdar Y.’nin, S.P.’nin İzmit’te yaşadığı öğrenci evine gittiğini ve burada evi taşlayarak camlarını kırdığı da öğrenildi. 6284 sayılı kadının korunmasına ilişkin yasaya göre, S.P.’ye hemen koruma vermesi gereken savcının tavrı Türkiye’de yargının kadınlardan yana değil, erkeklerden yana olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Daha bir ay önce koruma altındaki Özge Gündoğan’ın öldürüldüğü İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün duyarsızlığı Kocaeli Üniversitesi’ne emsal olmadı. Genç S.P. ölümden döndü. GÜNCEL

Merkez Yüreğir ilçesi Sinanpaşa Mahallesi’nde oturan E.G., 2011 Haziran’ında Y.Ç. ile kaçtı. Aileler anlaşınca çocuklara dini nikah kıyıldı, 31 Temmuz 2011’de ise düğün yapıldı. 2012 Ocak’ta rahatsızlanan E.G’nin gittiği sağlık ocağında yapılan muayenesinde 4 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. Y.Ç’yi gözaltına alınıp, ardından “cinsel istismar” suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Y.Ç., yargılanmak üzere serbest bırakıldı. E.G bir kız bebek dünyaya getirirken, Cumhuriyet Savcısı da hem Y.Ç, hem de aile büyükleri hakkında dava açtı. 3’üncü Ağır

Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. E.G’nin anne ve babası “Kızımız bizden habersiz kaçıp, evlenmiş, bizim sonradan haberimiz oldu. Kızımız hastanede doğmuştu. Hastane kayıtlarından araştırılabilir” dedi. İstanbul Adli Tip Kurumu 2’inci İhtisas Kurulunun düzenlediği raporda, E.G’nin olay tarihinde 15 yaşını bitirmiş, 16 yaşının içinde olduğu bildirildi. Mahkeme heyeti, “15 yaşından sonra suçun şikayete bağlı olması ve E.G’nin de şikayetçi olmaması” nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi. GÜNCEL


GUNCEL

07

22 Nisan 2014

Erk Acarer

BAĞZI ŞEYLER

Kuşlar kadar özgürüz

Sandıkların Efendisi, İradelerin En Çeliği, Mağdurların Kralı… O ve onun eli sopalı cehennem zebanileri... İktidar demeye de dili varmıyor ya insanın, iktidar işte! Saplandıkları korku bataklığından çürük ama gergin bir iple kurtulmayı düşünenler… *** Bir çocuk anısına meydana ekmek bırakmak isteyenleri derdest edip, kaldırılan kalkanlar arasında gündüz gözüyle işkence yapanlar… “Paramızla pulumuzla fişlenmek istemiyoruz, biz taraftarız e-bilet’ten filan anlamayız” diyenleri portakal gazı kapsülüne rövaşataya çıkmaya mecbur bırakanlar… Bahar günü parkta kitap okumaya heveslenenlerin etrafını sarıp, onları bulundukları yerden karga tulumba dışarı atanlar… “Emekçiyiz, senenin ‘1 gününü’ dilediğimiz gibi, istediğimiz yerde kutlarız” diyenleri sözlerini bitirmeden gözaltına alanlar… *** İktidar demeye de aklı kesmiyor ya insanın, artık hak, hukuk bir yana, insanlık onuru zedeleniyor! Güç, kudret, iktidar demeye… Otorite buyuruyor ki; ekmeğini evde yiyecek, kitabını çekyatta okuyacak, paşa paşa benim aracı olduğum kurumdan biletini alıp maçını seyredecek ve bayramını “lütfen” sana uygun bulduğum yerde kutlayacaksın! Kendi korkusu ve gerçeklik arasına siyah bir perde çekmek isteyen zihniyet; ne utancı ne de fiziki, hukuki, toplumsal ve kent yaşamına ait kuralları biliyor. Tarihten anlamıyor. Üstelik atasözlerine de çok takılmıyor! *** Fizik kuralları, her etkinin aynı ölçüde bir tepki meydana getireceğini söylüyor. Hukuk anlaşmaları, demokratik eylemlerin hak olduğuna, gösteri yapma özgürlüğünün, fiilin gerçekleştirileceği yeri de kapsadığına işaret ediyor. Toplumsal göstergeler, “eğer bir şey bir kez gerçekleştiyse, bir daha olma olasılığı da yüksektir” diyor. Kent haklarında, “insanlar yaşadıkları yerlerin meydanlarında kuşlar kadar özgür olabilirler” diye anlatılıyor. Tarihin kalın kalın ciltleri arasından, “onların”, insanlık onurunu zedeleyenlerin, ağababaları bilip, adam saydıkları yüzler bakıyor. Üç kişinin bir araya gelmesinden endişe eden, günde 2 binin üzerinde jurnal mektubu okuyan II. Abdülhamit, kurduğu her türlü baskıya rağmen 33 yıllık iktidarının bir anda elinden kaymasına mani olamıyor. *** Çarpma etkisi… Demokratik haklar… Toplumsal göstergeler ve Gezi… Kent hukuku… Abdülhamit’in yasakları… *** Bir kuş kanat çırpıyor sonra… Hukuk karşısında da, tarih önünde de beyaz bir çiğ damlası kadar temiz ve haklıyız. Utanca yer yok hayatımızda! Biz, meydanlarda en az kanat çırpan kuşlar kadar özgürüz… Sandıkların Efendisi, İradelerin En Çeliği, Mağdurların Kralı… O ve onun eli sopalı cehennem zebanileri... İktidar demeye de dili varmıyor ya insanın, iktidar işte! Saplandıkları korku bataklığından çürük ama gergin bir iple kurtulmayı düşünenler… Atasözlerine çok takılmıyoruz ama… Yine de korkunun ecele faydası yok işte!

Loğoğlu: Dar bölge, geniş diktatorya

Hükümetin uzun zamandır konuştuğu dar veya daraltılmış seçim bölgesi sistemi ile ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu açıklama yaptı. Sistem için, “Dar bölge genişletilmiş diktatoryadır.” diyen Loğoğlu, “Her bir çaba altlarından giderek kaydığını düşündükleri iktidarı biraz daha tutmak amaçlı.” dedi. Loğoğlu, “1 Mayıs’ı isteyen istediği yerde kutlasın. Bunu önlemeye kalkanların önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. GÜNCEL

Diktatörlük yolunda tam yetki

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonun şaibeli seçim sonuçlarıyla örtüldüğü şu günlerde, Başbakan Erdoğan, milletvekilleri ile yaptığı toplantıda gündemi sarsan açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Köşk’e çıkarsam halkın cumhurbaşkanı olurum, tam yetki kullanırım.”sözleri ile tek adam olma sevdasını devam ettireceğini açıkladı. güncel hülya say

GÜL’ÜN “AKBULUT MODELİ “FOBİSİ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Günümüz şartlarında siyaset planım yok” sözleriyle aslında Recep Tayyip Erdoğan’a “Sen Özal, ben Akbulut olmam” mesajını verdi. Abdullah Gül’ün bu sözlerinin Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde sık sık gündeme getirdiği “Köşk’e çıkarsam yetkilerimi sonuna kadar kullanırım” sözlerine karşılık bir cevap niteliğindeydi.Yani Gül, güçlü bir cumhurbaşkanının altında kukla ve “her söylenileni” yapan bir başbakan olmaya razı olmayacağını net bir şekilde dile getirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın halkın seçeceği cumhurbaşkanının ‘protokol değil terleyen, koşan aktif ’ bir isim olacağını söylemesi, Cumhurbaşkanlığına aday olacağının sinyali niteliğindeydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise siyasi geleceğine dair planlarını açıklayarak kulisleri dalgalandırdı. Gül’ün“de tıpkı Başbakan Erdoğan gibi “terleyen, koşan” bir başbakanlığa talip olduğu, kamuoyunda “Akbulut modeli” olarak bilinen düşük profilli ve vesayet görünümlü bir görevi kabul etmeyeceği açıklaması siyaset gündeminde yeni bir tartışCUMHURBAŞKANLIĞI TAYYİP maya neden oldu. BEY’İ ÖLDÜRÜR” ERDOĞAN’DAN GÜL’E “YETKİNİ AŞMA” TBMM Anayasa Komisyonu BaşUYARISI kanı Kuzu, Başbakan Recep Tayyip Köşk’te tam yetki kullanırım” diyen Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasıyla ilgili Recep Tayyip Erdoğan 2012 yılın- ilginç bir değerlendirme yaparak, da Ankara’daki Cumhuriyet Bayramı “Bence bir an önce bunu yarı başetkinliklerinde Cumhurbaşkanı Ab- kanlık bağlamında yapabiliriz. Zandullah Gül’e, “Yetkini aşma, çift başlı nediyorum cumhurbaşkanlığı mayönetim olmaz” sözlerini sarfetmişti. kamına Tayyip Bey geçtiği zaman 2012 yılında Cumhuriyet Bayramı o manada aktif olmak durumunda. dolayısıyla yapılan yürüyüşte bari- Zaten yapısı da öyle. Tayyip Bey’e katlar Abdullah Gül tarafından kal- ‘sen otur’ diyene sen nasıl ‘otur’ didırılmasına tepki gösteren Tayyip yeceksin. Parlamenter modelin Erdoğan Cumhurbaşkanı Abdullah cumhurbaşkanı Gül’e yetkilerini hatırlatarak “Bu ül- Tayyip Bey’i keyi çift başlı bir yönetimle bugüne ö l d ü r ü r kadar getirmedik, bundan sonra da orada. Alçift başlı bir yönetimle bu ülke bir lah ömür yere varmaz’’ demişti. O dönemler versin” deyetkiler konusunda bu kadar hassas di. bir tavır sergileyen Recep Tayyip Erdoğan’ın köşke adaylığı söz konu- ARINÇ YİNE su olunca tüm yetkileri kendisinde ARABULUCU toplama isteği ise takip edenler tara- Başbakan Yardımcısı Büfından dikkat çekti. lent Arınç, “Başbakanımız

istişarelerinin sonucunda, cumhurbaşkanlığına adaylığını koymak isterse Sayın Cumhurbaşkanımız da bundan büyük bir onur duyacak ve onun adaylığını destekleyecektir. Bence bu konu her iki tarafı da rencide edecek, üzecek bir düzeye gelmemeli” açıklaması ile tarihsel arabuluculuk misyonunu devam ettirdi.

Genel Merkezi’nde toplanan CHP Meclis Grubu toplantısı yedi saat sürdü. Toplantıda sadece seçim değerlendirmesi değil, Cumhurbaşkanlığı seçimi de değerlendirildi ve ağırlıklı olarak ‘’cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayımızı çıkaralım’’ görüşü benimsendi. Toplantıda söz alan Kamer Genç, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmak KAMER GENÇ CUMHURBAŞKANI ADAYI istediğini belirterek, “Yurtiçinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıç- yurtdışında nereye gitsem herkes daroğlu Parti Meclisi’nin ardından beni Cumhurbaşkanı olarak görmilletvekilleriyle bir araya geldi, se- mek istiyor. AKP’nin hakkından çim sonuçları değerlendirildi. Parti ben gelirim. Seçimi alacağıma da inanıyorum” dedi.

WWW’den çıkar TTT’yi kurarız Başbakan

Recep Tayyip Erdoğan

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Haydarpaşa Limanında “İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi projesinin tünel açma törenindeki konuşmasında Taksim’den sonra Kadıköy Meydanı’nda 1 Mayıs’a kapalı olduğunu söyledi. Erdoğan “Miting mi yapacaksın? Git Yenikapı’da yap, git Maltepe’de yap. Bundan sonra bazı ilçelerimizde de butik meydanlar düzenleme kararı aldık. Taksim veya Kadıköy Meydanı’nda artık bu kesinlikle mümkün değil” dedi. İktidarda olduğu sürece hukuku ve anayasayı hiçe sayan, halkı kutuplaştırıcı ve kışkırtıcı söylemleri ile yaşanan tüm gerginliklerin müsebbibi olan Başbakan Erdoğan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Taksim’in gösterilere açılmasına ilişkin kararına karşın meydanın 1 Mayıs kutlamalarına açılmayacağını söyleyerek, bir kez daha en iyisini halk değil ben bilirim dedi. Kabinesindeki Bakanlarının, valilerinin de açıklamalarının üstüne çıkarak, demokratik hak ve özgürlükleri yok saymakta sınır tanımadığı için OĞLUM BAK GİT köşemize girmeye hak kazandı.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, sosyal medyanın uluslararası hukuk kurallarına kavuşmaması durumunda, Türkiye’nin kendi alan adresini oluşturmayı düşünebileceğini, bu konuda sadece Türkiye’nin değil, birçok Avrupa Birliği ülkesinin de çalışması olduğunu söyledi. Lütfi Elvan, TBMM’deki sohbetinde, yasal alt yapı eksiklikleri nedeniyle Twitter yönetimi ile Türkiye arasında yaşanan krizin, yarattığı yeni tartışmaları gündeme getirdi. Lütfi Elvan, Türkiye’nin kendi

alan adresini oluşturmasının da tartışılan konular arasında olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Sosyal medyanın denetimsizliğini gidermek için uluslararası bir ortak konvansiyon oluşturulması durumunda, sorunlar da çözülecektir. Birleşmiş Milletler ilkeleri gibi sosyal medyanın da tek bir uluslararası kural metni olması gerekir. Aksi durumda, ülkeler daha güvenli olmaları nedeniyle kendi alan adreslerini oluşturabilirler. Bu uzun süreden beri tartışılıyor. ‘www yerine ‘ttt gibi bir sistem kurulur”.dedi. GÜNCEL

Twitter şimdi hizaya geldi Atalay, MİT Yasası ile bu kurumun rahat çalışacağını ve hesap verir hale geldiğini söyledi. Atalay, Twitter’ın iki kullanıcı hesabının sansürlemesini de, “Şimdi Twitter hizaya geliyor. Esasen bunu diğer ülkelerde uyguluyordu, bundan sonra ülkemizde de hiçbir sorun olmayacak. Yani bizim sosyal medyayla bu anlamda hiç bir sorunumuz yok” sözleriyle yorumladı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kahramanmaraş’ta düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katıldı. Başbakan Yardımcısı Atalay, daha sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ve Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe’nin de katılımıyla Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı ziyaret etti. GÜNCEL


08 İnsan haklarında 2013 karnesi kırık

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın hazırladığı İnsan Hakları Raporu’na göre 2000’li yılardan beri ilk kez gözaltında kimse ölmedi. Ama sokaklarda 34 kişi güvenlik görevlileri tarafından öldürüldü, 33 kişi de yaralandı. Rapora Gezi Parkı damgasını vurdu. Rapora göre geçen yıl 34 kişi güvenlik görevlileri tarafından öldürüldü, 33 kişi de yaralandı. 14 kişi polisin, dokuzu askerin, ikisi jandarmanın, biri de korucuların açtığı ateşle can verdi. 12 kişi araç çarpması, iki kişi polisin attığı gaz fişeği kapsülüyle öldü. Ölenlerden sekizi Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybetti. GÜNCEL

GUNCEL 22 Nisan 2014

MİT’e yargısız infaz yetkisi verildi Yaklaşık 2 hafta süren görüşmelerin ardından MİT yasa teklifi kabul edildi. Sırf seçimlere yarasın diye Suriye ile savaş çıkarmayı planlayan MİT, Meclis’ten geçen yasayla ‘yargısız infaz’ı da beraberinde getirdi. Sınırsız denilebilecek yetkilere erişen MİT, artık ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle Bakanlar Kurulu’nca verilen her türlü görevi yerine getirebilecek.

Uşak’ta polis kurşunuyla ölüm

Kovalamaca sırasında duvara çarpan otomobildeki kişiyi silahla vurarak öldürdüğü öne sürülen polis memuru tutuklandı. Polis ekipleri, şüphe üzerine Dursun Kabaklıoğlu’nun kullandığı otomobili durdurmak istedi. Otomobil, bir evin yan duvarına çarparak durdu. Sürücü Kabaklıoğlu ve diğer 2 kişi olay yerinden yaya olarak kaçarken, otomobildeki bedensel engelli Hakkı Orhan, otomobile yaklaşan polis memuruna koltuk değneği ile direndi. Yaşanan arbedede polis memuru B.A.B’nin elindeki silah ateş aldı. Vücuduna mermi isabet eden Hakkı Orhan öldü. GÜNCEL

Sakık: Sıfır barajı savunuyoruz

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, 1990’lı yıllarda Şanlıurfa’da faili meçhul cinayete kurban gidenlerin yakınlarıyla birlikte, güvenlik önlemleri nedeniyle basın toplantısı salonuna ziyaretçileri alınmayınca TBMM bahçesinde basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularına cevaplayan Sakık, seçimlerde daraltılmış bölge ve dar bölge sistemi tartışmalarına ilişkin, “AKP burada da sayısal çoğunluğuna dayanarak kendisine uygun bir baraj sistemini uygulamamalıdır dedi. Sakık BDP’nin görüşü için “Biz ‘0’ barajlı bir seçim sistemini hep savunduk” dedi. GÜNCEL

İnce ve Gökçek’in tweett savaşı

güncel Fatma çakır

kuruluşları, Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşDevlet İstihbarat Hizmetleri lar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel ve Milli İstihbarat Teşkilatı kişiliği bulunmayan kuruluşlarKanununda Değişiklik Yapılma- dan bilgi, belge, veri ve kayıtları sına Dair 15 Maddelik Kanun alabilecek, bunlara ait arşivlerden, Teklifi, 18 Nisan Cuma günü elektronik bilgi işlem merkezleMeclis’ten geçti. Uzun tartışmalar rinden ve iletişim alt yapısından sonucu yasalaşan MİT kanunu yararlanabilecek ve bunlarla irtiartık çok tartışma götürmeyecek bat kurabilecek. duruma geldi. Türk Ceza Kanununda yer alan bazı suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda ifade Yine gerekçe ‘milli güvenlik’ Teklife göre MİT, dış güvenlik, te- tutanaklarına, her türlü bilgi ve rörle mücadele ve milli güvenliğe belgeye erişebilecek, bunlardan ilişkin konularda Bakanlar Kuru- örnek alabilecek. lunca verilen her türlü görevi yerine getirecek. Görev gereği ‘terör’ ör- Gizli çalışma usullerini gütleri dâhil olmak üzere milli gü- kullanabilecek venliği tehdit eden bütün yapılarla Görevlerini yerine getirirken gizli irtibat kurabilecek. Cumhuriyet çalışma usul, prensip ve tekniksavcıları, MİT görev ve faaliyetleri lerini kullanabilecek. İstihbari ile mensuplarına ilişkin herhangi faaliyetler için görevlendirilenlebir ihbar veya şikayet aldıklarında rin kimliklerini değiştirebilecek, veya böyle bir durumu öğrendikle- kimliğin gizlenmesi için her türlü rinde MİT ile temasa geçecek. önlemi alabilecek, tüzel kişilikler kurabilecek. Yabancıların ülkeye Bilgi, belge, veri ve giriş ve çıkış ile vize, ikamet, çalışkayıtları alabilecek ma izni ve sınır dışı edilmesi gibi Kamu kurum ve kuruluşları, ka- konularda, ilgili kurum ve kurumu kurumu niteliğindeki meslek luşlardan talepte bulunabilecek.

Yalan makinası uygulanacak MİT’te görev alan veya alacak kişilerin güvenilirliklerini ve uygunluklarını belirlemek için yalan makinası uygulaması dâhil test teknik ve yöntemlerini kullanabilecek. MİT personeline madalya verilebilecek. Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT ile temasa geçecek. MİT mensupları koruma tedbirlerinden yararlandırılabilecek MİT mensupları ile istihbarat hizmetlerine yardımları tevsik edilenler ve bunların eş, çocuk, ana, baba ve kardeşleri MİT Müsteşarının onayıyla Terörle Mücadele Kanununda yer alan koruma tedbirlerinden yararlandırılabilecek. Türkiye vatandaşları hariç olmak üzere, tutuklu veya hükümlü bulunanlar, millî güvenliğin veya ülke menfaatlerinin gerektirdiği hâllerde Dışişleri Bakanının talebi üzerine, Adalet Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilecek veya başka bir ülkede tutuklu ve

Berkin’in dosyasında ‘yok’ denilen görüntüler bulundu Berkin Elvan soruşturmasında polisin ısrarla “yok” dediği kamera kayıtları bulundu. 15 yaşında yaşamını yitiren Berkin Elvan ile ilgili soruşturma kapsamında sorulan ve aylar önce “Arşivimizde bulunmamaktadır” denilen kamera görüntüleri gün yüzüne çıktı. Görüntülerin alınmasına ilişkin umut kesilmişken 20 Mart 2014’te bir tanık TOMA’nın ya-

nından gaz bombası atıldığını söyledi. Bunun üzerine avukat TOMA’ların kamera kayıtlarını talep etti. Emniyet, 7 Nisan’da gönderdiği yanıtta 63537 numaralı TOMA ve 63502 numaralı panzerin bölgede görev yaptığını, sadece TOMA’nın kamera sisteminin bulunduğunu ve görüntülerin de Elvan’ın vurulduğu 16 Haziran’a ait olduğu belirtildi.GÜNCEL

Gezi Parkı’nda kitap okumak da yasak Melih Gökçek, YSK’nın Yalova’da seçimlerin iptal edildiği açıklamasının ardından twitter üzerinden Muharrem İnce’ye “Sen Ankara’ya gelemedin ama ben Yalova’ya kamp kuracağım” diye yazdı. CHP’li İnce, bunun üzerine Gökçek’e, “Melih, hodri meydan! Yalova’da seçimin yenilenmesinden korkmayız!” diye yanıt verdi. Gökçek Kılıçdaroğlu’nu da unutmayarak İnce’ye “Ben CHP’de kime çatsam genel başkan olur. Sen sen ol bu fırsatı kaçırma. Gel KK’yı terhis edelim. Seni CHP’ye yeni genel başkan yapalım. Bu kıyağımı da unutma” dedi. GÜNCEL

Sosyal medyadan yapılan çağrıyla birlikte Gezi Parkı’na kitap takası ve kitap okuma etkinliği için gelen insanlara polis engel oldu. Ağaçların altına oturarak kitaplarını okuyan yurttaşlar parkta bulunan polisler tarafından oturdukları yerden kaldırılmak istendi. Polise tepki gösteren yurttaşlara, polisin verdiği “Sosyal medyadan çağrı yapılmış, başka zaman gelip bireysel olarak okuyabilirsiniz” cevabı vermesi dikkat çekerken, polisin tavrını görüntülemeye çalışan Ümit Karabilek isimli yurttaş ise gözaltına alındı. Daha sonra insanlar kitaplarını toplayıp dağılmak zorunda kaldı. Aynı gün içerisinde polis hem taraftara hem de Berkin için eylem yapanlara saldırdı. GÜNCEL

hükümlü bulunanlar ile takas edilebilecek. MİT çalışmalarını deşifre edenlere hapis cezası Milli İstihbarat Teşkilatının görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden kişiye dört yıldan on yıla kadar hapis cezası verilecek. MİT Müsteşarının tanıklığı ise Başbakan’ın iznine bağlı olacak MİT mensupları ile MİT’te görev yapmış olanlar, MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin hususlarda tanıklık yapamayacak. Ancak, devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hâllerde MİT mensuplarının tanıklığı MİT Müsteşarının, MİT Müsteşarının tanıklığı ise Başbakanın iznine bağlı olacak. Adli mercilerce istenemeyecek Millî İstihbarat Teşkilatı uhdesindeki istihbari nitelikteki bilgi, belge, veri ve kayıtlar ile yapılan analizler, Türk Ceza Kanunununda yer alan bazı suçlar hariç olmak üzere, adli mercilerce istenemeyecek.

l “Miting mi yapacaksın git Yenikapı’da yap git Maltepe’de yap. Bundan sonra bazı ilçelerimizde de butik meydanlar düzenleme kararı aldık. l Ülkeyi ayağa kaldırıp ne çevre bıraktılar ne cadde, sokak ne park bıraktılar. Bunlar tencere tavacı. Tencere tava hep aynı hava l Türkiye’de Twitter olunca dünya ayağa kalkıyor. Nedir bu Twitter. ABD’de bir şirketin vergi vermeden şahsıma, bakanlarına karşı yaptıklarına takındığımız tavır dünyanın bazı yerlerinde tepki alıyor. Geç bunları geç


EMEK

09

22 Nisan 2014

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Taksim’de son noktayı emekçiler koyacak

CNN Türk, Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili Bülent Arınç’ın açıklamasını “Arınç, son noktayı koydu” başlığıyla vermiş bugün, ayıp etmiş. Önce şunu söylemek lazım; Taksim ile ilgili “son noktayı” koyma hiç kimsenin, ne Arınç’ın ne de başbakanın haddine değildir. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen büyük çoğunluk, halk, daha noktayı koymadı 1 Mayıs günü koyacak. Her zaman bir kentin en merkezi meydanı ile kararı verecek olan, sadece o kentte yaşayanın, kent halkınındır. Bir de söz konusu olan Taksim olunca, hele de Gezi Direnişi’nden sonra, bütün Türkiye sathında ayağa kalkmış olan tüm şehirlerin, halkların karar vermesi beklenir. İşine geldiğinde halka sormaya pek meraklı olan AKP, bunu da bir sorsa, halkın %57’si “Taksim halka açılsın” diyecektir. Hatta AKP’ye oy veren %43 içinden de buna katılanlar olacaktır. Başbakanın camını çerçevesini merak ettiği o esnaf var ya, işte onlar içinde AKP’liler de vardır ve 3 yıl boyunca memnun kaldıkları 1 Mayıs’ları unutmadılar. Tabii ki Gezi Direnişini de unutmadılar. Palalı gibi lümpen provakatörl er değil, gerçek esnaftan söz ediyorum. Hiç unutmam direniş sırasında televizyonda, Gezi’yi karalamak, olumsuz söz söyletmek için iki de bir mikrofon uzatılan İstiklal Caddesi esnafı, her seferinde, polisten ve gazdan yakınırdı. Bir türlü tutturamazlardı. Taksim Meydanı’nın 2010 yılında ve 2013 yılında tekrar tekrar kazanılmasında, bu anlamsız yasağa ve şehri felç eden önlemlere “yeter artık” diyen esnafın da rolü vardır. Kararlı bir direniş, bütün toplumun tepki vermesi ile mecbur kaldığı için 2010 yılında yasağı kaldırdı. 2013’te “aynı hava”; yeniden yasakladı. Başbakanın 2010 da Taksim 1 Mayıslarını “Türkiye’nin tabularını yıkmasının abidesi” olarak gördüğünü, sendikalara teşekkür ettiğini de biliyoruz. Bülent Arınç o zaman neler demiş, ona da bir bakalım; ‘’Bu, 32 sene sonra gelen bir güzelliktir’’,. “... katılan bütün yurttaşlarımızı buradan tebrik etmek istiyorum. Bizleri sevindirdiler ve bundan sonraki yıllarda da daha büyük bir coşkuyla, daha büyük bir kalabalıkla ve her fırsatta bu imkanlar kullanılır” demiş. “…Ben buradan bir kıssadan hisse daha çıkarmak istiyorum. Yasakların ne kadar anlamsız olduğu da bir şekilde görülmüş oldu. Korkularla, vehimlerle, yasaklarla artık hareket etmemek gerektiğini düşünüyorum… Yasaklar hep istisnai olmalı ama özgürlükler de esas olmalı’’ demiş. Bir de daha önce 1 Mayıs 77, Maraş ve Çorum’da yaşananlar için mecliste bir araştırma komisyonu kurulacağını dile getirip ‘’Türkiye’de artık hiçbir şey gizli kalmayacak ve hiçbir kötü olayın faali saklanmayacak, gizlenemeyecek ve herkes yaptığı her kötü işin hesabını mutlaka verecek” demiş. Şimdi de “kesinlikle yasak” diyor. Her şeyden önce bu nasıl bir siyasi parti olmak hali, ben ona şaşıyorum? Demirel “dün dündür, bugün bugündür” diye açıklamaya çalışırdı hiç olmazsa, AKP bir de hala “ileri demokrasi” havası çalıyor. Sahi o araştırma komisyonu ne oldu? 77, Çorum, Maraş davaları ne oldu? Olan şudur; “devletin devamlılığı” prensibi ile adaleti sağlaması gereken bu katliam dosyalarına, bu sefer kendi eliyle Gezi davalarını ekledi AKP. Reyhanlı’yı ekledi, ayakkabı kutularını, yolsuzlukları ekledi. Artık daha fazla insanlık suçu, daha fazla dava ekleme AKP. Başını daha fazla belaya sokma. “Ne Taksim ne Kadıköy” diyorsun ya, biz de “ne Yenikapı, ne Maltepe. Taksim’de olacağız” diyoruz. Hepimizin orada olmak için pek çok nedeni var. “Ne kadınların boynuna bıçak, ne çocukların başına gaz kapsülü” diyoruz. Bir kişinin burnu kanasa sorumlu sen olacaksın AKP, başına bela alma. Ayrıca Taksim Meydanı şu anda hiç olmadığı kadar miting alanına müsait. Yenikapı’da, Maltepe’de denizi doldurarak yapılanlardan da kesinlikle daha güvenli. Başbakan “Bazı ilçelerimizde de butik meydanlar düzenleme kararı aldık” diyor. Bu çok havalı duran icraate de hiç gerek yok. Çünkü o ilçelerden insanlar zaten Taksim’e gelmek isteyecekler. Çünkü her zaman olduğu gibi ve bugün daha da fazla “Taksim halka, halk Taksim’e layıktır”. gulsumkav@gmail.com

Yatağan işçileri işletmeyi işgal etti Muğla’da Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile Yatağan Termik Santrali ve her iki ilçedeki kömür işletmeleri enerji ve maden işçileri tarafından işgal edildi. Buraların özelleştirilmesine karşı çıkan işçiler, işyerlerinin girişinde dozerlerle barikat kurup, yöneticiler dahil hiç kimsenin girişine izin vermedi.

istanbul koray karadere

Yatağan Termik Santrali ve her iki ilçedeki kömür işletmeleri işçiler tarafından eş zamanlı olarak işgal edildi. İşçilere aileleri de destek verdi. Oturma eylemi yapan işçiler tesislere girişi dozerlerle barikat kurup, engelledi. Yöneticiler dahil hiç kimse tesislere sokulmazken, Yatağan Belediyesi hoparlörlerinden, “Tüm Yatağan halkını, termik santral önündeki eyleme çağırıyoruz.” anonsu yapıldı.

Muğla’daki termik santrallerin özelleştirilmesine karşı direnen işçiler, yaklaşık 8 aydan bu yana eylemlerini sürdürürken, 10 Nisan’da Yeniköy Termik Santrali için son teklif verme süresi doldu. 6 firma teklif verdi. Teklifleri değerlendiren Özeleştirme İdaresi’nin, ihale öncesinde, Tes-İş ve Maden-İş sendikalarına üye bir grup enerji ve maden işçisi Ankara’da eylem yaptı. Direniş devam edecek Yatağan Maden-İş Sendikası İşyeri İşyerleri işgal edildi Baştemsilcisi Cihan Orhan, özelÖzeleştirme İdaresi’nin, ihalesin- leştirmeye karşı başlattıkları eyden önce işçiler Ankara’da eylem lemlerini sürdürdüklerini söyledi. yaptı. İşçilerin Ankara’daki eyle- Ankara’daki eylemlerinin devam mine özelleştirilmeleri gündemde ettiğini, bugün ise işyerlerinde eyolan üç santral ve kömür ocakları- lem başlattıklarını belirtti. Orhan, nın bulunduğu Yatağan ve Milas il- direnişlerini sonuna kadar devam çelerinden de destek geldi. Yeniköy edeceğini belirterek, “Şu an iş bıve Kemerköy Termik Santralleri ile rakma eylemini gerçekleştiriyoruz.

İçeriye giriş çıkışları engelledik. Ocaklarda da çalışmıyoruz. Yatağan ve Yeniköy Termik Santralleri’nde bugün hiç üretim yapılmadı.” dedi. “Verdiğim oylar haram olsun” Yeniköy Termik Santrali’nde çalışan oğluna destek için Nevşehir’den gelen 60 yaşındaki Nazande Şahinoğlu, “Çocuğumu çok zor şartlarda, yetim büyüttüm. Çektiklerimi Allah’tan başka hiç kimse bilmez. Başbakanımız bu işçilerin ve ailelerinin sesini duysun. Şimdiye kadar kendilerine attığım oylar haram olsun. İki yetimimi, devletten bir kuruş para almadan, çocuk bakarak, yaşlı, hasta bakarak büyüttüm. Kızım, üniversiteyi bitirdi öğretmen oldu, 10 yıldır atanamıyor. Halen daha evde ders çalışıyor. Oğlum zar zor burada iş buldu. Çok şükür, dedik. Şimdi ise elinden ekmeğini alıyorlar.” diye konuştu.

Maden-İş Yatağan Şube Sekreteri Osman İlhan

Özelleştirmenin sonu işsizlik Özelleştirme İdaresi’nin önünde yoğun bir şekilde bekliyoruz şu an. İşyerlerinde de bütün Yatağan ve Milas işyerleri tutuldu şu anda. Herkes tetikte bekliyor.Buradaki insanlar işi, ekmeği, aşı için buradalar. Başka bir amaçları yok. Seyitömer örneği önümüzde. Aynı firma buraya da teklif verdi. Özelleştirmenin sonu belli: İşsizlik, düzensizlik, güvencesizlik… Yatağan işçisi bunu biliyor. Ankara Emniyeti’nin bu tutumunu da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bizim elimizde gazımız yok, copumuz yok, TOMA’mız yok, tüfeğimiz yok. Emeğimiz var. Bugün Yatağan’da üretim yok.

Greif işçileri Galatasaray’da Kütahya’da işten atılan serbest kürsü kurdu işçilere polis saldırdı

Greif İşçileriyle Dayanışma Komitesi bir kez daha “Greif işçisi yalnız değildir!” dedi ve Taksim’de direnişin kürsüsünü kurdu. Serbest kürsü kurulan eylemde Greif işçileri, İnşaat İşçileri Sendikası, Hey Tekstil İşçileri konuştu. Greif Direnişi ile Dayanışma Komitesi, “14 Nisan’da işçilerin tüm yasal haklarının verileceğine ve direnişteki işçiler hakkında dava

açılmayacağına dair Greif direnişçilerinin haklı talebi reddedilerek, sendika ile Greif yönetimi arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı.” dedi. Bu sürecin direnişe vurulan bir darbe olduğunu belirten Komite, “İşçi kanı emerek semiren sermaye sınıfını ve onların içimizdeki uzantılarını tarihin çöplüğüne gömeceğimiz günler de gelecektir.” denilerek basın açıklaması sona erdi. GÜNCEL

Özelleştirilen Seyitömer Termik Santrali, Çelikler Seyitömer Elektrik Üretim A.Ş. oldu. Santralde çalışan 109 işçi işten çıkarıldı. İşten çıkarılanlar ile arkadaşları olaya tepki göstermek için tesis içinde yürüyüş yaptılar. İşçilerin, üzerlerine ateş açılması sonrası fabrikadaki olaylar çıktı. Olay yerine gelen Jandarma ekipleri ve polisler biber gazıyla işçilere saldırdı.

Maden-İş Sendikası Kütahya Şube Başkanı Ahmet Ateş “İşten atmalar arkadaşlara tebliğ edilmeye başlandığında, müdür ile görüşmek isteyen işçileri müdür kabul etmiyor. Güvenlikteki görevlisi işçilere silah sıkıyor. Bunun üzerine olaylar başladı.Çıkan arbedede 10’unun üzerinde yaralı var. Şu anda işçiler mağdur. Bu durum özelleştirme meraklılarına örnek olsun.” dedi. GÜNCEL

Maden ocakları 3 yılda 93 can aldı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 3 yılda maden ve taş ocaklarında iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremez sayısının 435, ölüm sayısının ise 293 olduğunu açıkladı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine Çelik’in verdiği yanıt, maden ve taş ocaklarındaki kazaları

ortaya koydu. Çelik, 2010-2012 yılları arası sürekli iş göremez sayısı hakkında bilgi verdi. Buna göre 3 yılda iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremez sayısı şöyle: Kömür ve linyit çıkartılmasında 302, metal cevheri madenciliğinde 38, diğer madencilik ve taş ocaklarında da 95 olmak üzere toplam 435. GÜNCEL


EKONOMI

10

22 Nisan 2014

80 bin bankacı işten atıldı

Gün Çağ Aydın

Yenikapı’da ısrar faşizmdir

PRiZMA

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki protesto edilecek olan, kendisini protesto edecek olana beni buradan başka yerde protesto edemezsiniz diyor. AKP hükümeti 1 Mayıs mitingi için işçilere Yenikapı’yı adres olarak gösteriyor. İletişim araçlarının önemli bir kısmı AKP hükümetinin yanında yer aldığı için 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen bizleri gereksiz bir inatlaşma içindeymiş gibi gösteriyor. Hükümet istediği gibi yasak koyuyor ama ne hikmetse bu dayatmayı kabul etmeyen bizler ise inatçı oluyoruz. Bu memleketin işçi sınıfı Taksim Meydanı’na kara sevdalı değildir. Bizler hiç bir zaman kör aşıklar olmadık. Sebepsiz yere hiç bir konuda ısrarcı olmadık. Her zaman daha demokratik bir ülke uğruna mücadele ettik ve edeceğiz. Lütfen artık bırakın hümanist çağrılarda bulunmayı. Herkes bıraksın burun bile kanamasını istemiyoruz safsatalarını. Artık öyle bir dönemde değiliz. Ya köle gibi yaşamayı kabul edeceğiz ya da özgürlüğe yürüyen gemiye bineceğiz. Bizler de istemezdik burnumuzun bile kanamasını, hatta Mehmet Akif Dalcı’nın dizinin dibine oturup 1989’da ki 1 Mayıs’ı anlatmasını isterdik. Hiç istemezdik mesela Ethem Sarısülük kardeşimizin kafasına 1 kurşun sıkılmasını! Nasıl bilebilirdik ki karanlık sokakta AKP’nin cellat polislerinin Ali İsmail Korkmaz’a pusu kuracağını. Ahmet Atakan ve Abdullah Can Cömert kardeşimizi polislerin katletmesini ister miydik hiç. Medeni Yıldırım’ın da heyecanla üniversite sınav sonucunu beklemesini çok isterdik. Hasan Ferit Gedik kardeşimizin o güzel gülüşüne kurşun sıkacak uyuşturucu tacirlerini durdurmak istemez miydik. Peki ya 14 yaşında Berkin Elvan kardeşimizi omuzlarımızda taşıyıp gezdirmeyi istemez miydik. Kim çaldı bunca genç insanın gülüşünü? 1 Mayıs 1977’de kaybettiklerimizin faillerinin yargılandığını görmeyi isterdik mesela. 1 Mayıs 1996’da katledilen kardeşlerimizin katillerinin yargılandığını ve hak ettikleri cezaları almalarını ne çok isterdik. Tüm dünya gördü 1 Mayıs yasaklanmadığında kimsenin burnunun bile kanamadığını. Şimdi soruyorum. Yasaklayan mı suçlu yoksa yasağa direnen mi? Her koşulda acımasızca saldıran polisler mi suçlu yoksa kendisine gelen gaz bombasını polise iade eden mi? Siz hiç duydunuz mu gözüne plastik mermi isabet eden bir polisi. Ya da kafasına gaz bombası saplanan bir çevik kuvveti. Hayır görmediniz. Ama bu halk çocuklarının defalarca ölümlere gidip geldiği görüldü, sakat kaldığımız görüldü, sokak ortasında işkencelere uğradığımız ve onlarca polis tarafından tekmelendiğimiz görüldü. Elinde sirke taşıyan Dilan Alp kardeşimizin elindeki sirkeye molotof kokteyli denildiği görüldü. 14 yaşındaki Berkin Elvan’a terörist yaftası yapıştırıldığı görüldü. Bu yaşananlar “Nazi İmparatorluğu’nda” değil, 2013 yılında Türkiye’de yaşanıyor. Bu vahşetin yaşanmasına neden olan ise AKP hükümetidir. Her seferinde mağdura yatmasını iyi bilirler ama ellerindeki kan lekesi hiç bir zaman çıkmayacak. Soyup soğana çevirdikleri o işçiler hesap sormak için Taksim’de olacak. Neden mi? Çünkü hırsızlardan hesap sorulacaksa en büyük meydanda sorulur. Katillerle yüzleşilecekse en büyük meydanda yüzleşilir. Eğer 1 Mayıs kutlanacaksa uğruna şehitler verilmiş meydanda kutlanır. Eğer bir ülkede faşizm varsa orada direniş de vardır. Yasaklarla donatılmış bir ülkeden özgürlük kokan bir gökyüzü yaratmak içindir kavgamız. Taksim Meydanı’da bunu ilan edeceğimiz meydandır. guncagaydin@hotmail.com

Yeni Şafak yazarı Merkez Bankası’na atandı Merkez Bankası Denetim Kuruluna Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Ziya Gökalp getirildi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, istifası ile ilgili söylentilere itibar edilmemesini istedi. Öte yandan bugün yapılan Merkez Bankası Genel Kurulu’nda görev süresi biten iki üyenin süresi uzatılırken, denetim kuruluna ise Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Ziya Gökalp getirildi. EKONOMİ

Avrupa, ekonomik krizin etkisinden kurtulmak için aldığı tedbirler kapsamında, bazı bankalara mali destek vermişti. Bunun karşılığında bankalarda, krizden “sağlam” çıkmak için çalışanlarını işten çıkarmaya başladı. Geçtiğimiz yıl sadece bankalarda 80 bin kişinin işine son verildi. 2010 krizinin etkileri hissediliyor.

aşırı büyüyerek ekonomik sistem üzerinde risk oluşturduğu belirtilAvrupa bankaları küçülme mişti. Krizden çıkış yolları aranırplanları doğrultusunda işten ken, “İflas edemeyecek kadar büçıkarmalara devam ediyor. Geçtiği- yük” olarak nitelenen bankalardan, miz yıl Avrupa’nın en büyük 30 ban- bilançolarını küçülterek kontrol kası toplam 80 bin bankacının işine edilebilir boyutlara gelmeleri istenson verdi. Azalan karlılık, artan mali- mişti. Bazı bankalara da devletler yetler ve yeniden yapılanma süreçleri tarafından mali destek sağlanmış, Avrupalı bankaların çalışan sayısını krizin büyümemesi için “gerekli 2013’te yüzde 3,5 azaltmasına neden tedbirler” alınmıştı. Daha küçük oldu. Kriz için tüm Avrupa’da alınan bankalar ise iflaslarını vermek zotedbirlerin yeterli olmadığı, Avrupa runda kalmıştı. Birliği içerisinde yapılanda yardımların etkili olmadığı, krizin beklendiği 41 milyar euroya rağmen gibi hafif geçmediği, alınan tedbirlere işten çıkarmalar oldu rağmen hala devam ettiği işten çıkar- 2010 krizinin etkileri tüm Avrumalarla görülüyor. pa’yı vurdu. Yunanistan, Portekiz, 2010’da patlak veren Avrupa İspanya, İrlanda ve İtalya’da krizin borç krizi sonrasında, bankaların etkileri hala devam ediyor. Krizden EKONOMİ Oğuzhan özkan

etkilenen ülkelerde yaşayan halklar, hükümetlerin dayattığı kemer sıkma politikalarına ve tasarruf tedbirlerine karşı meydanlara çıkıp tepki göstermişti. Bu protesto eylemleri, zaman zaman bazı ülkelerde hala yaşanıyor. Bankalar nezdinde ise kriz en fazla İspanya’da etkili oldu. Geçen sene çalışan sayısını en çok azaltanlar İspanya’da kurulu bankalar oldu. İflas etmemek için 41 milyar euroluk Avrupa Birliği yardımına başvuran ve yeniden yapılanmak zorunda kalan İspanya bankası Bankia, çalışan sayısını yüzde 23 oranında azalttı. İspanya’nın büyük bankalarından BBVA da toplamda 6 bin 500 çalışanı ile yollarını ayırdı. Bankalardan işten çıkarmaların,

Bankalar suçlu bulundu 2007 yılında ATM dolandırıcılığı nedeniyle haberi olmadan hesabından para çekilen kullanıcı, bankanın güvenlik tedbiri almadığı, müşterilerini zarardan koruyamadığı gerekçesiyle paranın bankadan tahsil edilmesi için dava açtı. Mahkeme, davalı bankanın kötü niyetli 3. kişilerin ATM cihazlarına kolayca müdahale ettiğini, bankanın düzenek yerleştirilmesini engelleyici tedbir almadığını, kamera gibi sistemler yerleştirmediğini ve yeterli denetim tedbirlerini almadığını gerekçe göstererek davacı vatandaşa hesabından çekilen paranın yarısını ödemesine hükmetti.

Kart sahibi de sorumlu Mahkeme, banka kartının kullanılması ile ilgili bilgileri koruma ve saklama ile kart sahibinin görevi olduğunu belirterek, kartın 3. kişilerce kullanımından kart sahibinin sorumlu olduğunu; bankanın ise kötü niyetli 3. kişilere karşı ATM cihazlarını koruyucu tedbirler alması gerektiğini belirtti. Kart sahibiyle birlikte, kartın haksız kullanımından doğan zararın oluşmasında bankanın da sorumlu olduğunu belirten mahkeme, tarafları yarı yarıya kusurlu bulurken, bankanın kart sahibine hesabındaki paranın yarısının ödenmesine karar verdi. EKONOMİ

Taner Yıldız, Rusya’dan gazda indirim istiyor Rusya’nın en büyük gaz satış şirketi Gazprom, Ukrayna krizi sonrası, Ukrayna’ya indirimli gaz satışını tek taraflı iptal etmişti. Bu yaptırım olarak görülmüştü. Avrupa, Rusya’ya alternatif enerji kaynakları ararken, Türkiye ise Gazprom’dan indirim talep edeceklerini, Enerji Bakanı aracılığıyla söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya’dan alınan doğalgazın fiyatında indirim talep edeceklerini ifade etti. Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin 7. Olağan Genel Kurul toplantı-

sında soruları yanıtlayan Bakan Yıldız, Rus gaz devi Gazprom ile bir araya gelecekleri toplantıda indirim taleplerini şirketin Başkan Yardımcısı Alexander Medvedev’e ileteceklerini söyledi. Bakan Yıldız, “Rusya Federasyonu ile olan kontrat, fiyat revizyon hakkını doğuruyor. Bu konuyla alakalı taleplerimizi Rusya Federasyonu ve Gazprom yetkililerine ileteceğiz” şeklinde konuştu. Rusya’nın, Türkiye’nin Ukrayna krizinde aldığı tavır sonucu nasıl geri dönüş yapacağı beklenmeye başladı. EKONOMİ

İspanya’daki işsizlik oranının yüzde 26’lara çıkmasında etkili olduğu tahmin ediliyor. Geri dönüş zor Avrupa genelinde en çok istihdam sağlayan sektörlerden birisi olan bankacılıkta yaşanan işten çıkarmalar nedeniyle 2008 krizi öncesi döneme geri dönüşün daha zor olduğu ekonomistler tarafından söyleniyor. Krizden çıkış için çözüm olarak işten çıkarmaların ise geçici bir “tedbir olduğu” ise görülemiyor. Geçtiğimiz yıl çalışan sayısında artış yaşanan bankalar sadece Barclays, Handelsbanken ve Deutsche Bank oldu. Bu üç bankadaki toplam işe alınan kişi sayısı ise sadece 770 ile sınırlı kaldı.

Benzine zam geldi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, tavan fiyatı uygulamasında baz alınan İstanbul Avrupa Yakası tavan satış fiyatlarını belirledi. Buna göre, İstanbul Avrupa Yakası’nda 15-18 Nisan arasında benzinin tavan satış fiyatı 5,04 lira, motorinin tavan satış fiyatı ise 4,33 lira olarak belirlendi. Kurulun, dağıtıcı ve bayi paylarının toplamını 2 ay süresince litrede benzinde 44 kuruştan, motorinde ise 51 kuruştan 37 kuruşa indiren kararı doğrultusunda, akaryakıt ürünlerinde 15-18 Nisan arasında uygulanacak fiyatlar açıklandı. Benzinin tavan satış fiyatı 5,04 lira, motorinin tavan satış fiyatı 4,33 lira oldu. Böylece benzinin litre fiyatı 5 kuruş, motorinin litre fiyatı 3 kuruş arttı. İstanbul Anadolu Yakası’nda benzinin litresi 5,04 lira, motorinin litresi 4,34 liradan; Ankara’da benzinin litresi 5,05 lira, motorin litresi 4,34 liradan; İ z m i r ’d e benzinin litresi 5,06 lira, motorinin litresi 4,22 liradan satılacak. EKONOMİ


EGITIM

Bakanı protesto eden 61 öğrenciye 61 yıl hapis

Van’da, 2008 Newroz’unda polisin iki kişiyi katletmesinin ardından, kente gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i protesto eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi 61 kişi hakkında, 6 yıl sonra ‘Kamu görevlisine alenen hakaret’ iddiasıyla birer yıl hapis ve toplam 32 bin 900 TL para cezası verildi. Öğrencilerden Yavuz Akça’nın avukatı Baran Bilici, “Devletin bakanı protesto eylemine tahammül etmezken, 2008’de polis şiddetinden iki kişi yaşamını yitirmesine göz yumuldu. Bunu yapan polislerden hesap soran bir hukuk yok” şeklinde konuştu. EĞİTİM

Marmara Üniversitesi’nin arazileri peşkeş çekiliyor

Mersin Üniversitesi’nde Gezi eyleminde hayatını kaybedenler anısına MEB valiliklere gönderdiği bir yazıyla, ortaokul ve liselerde, seçmeli olan Kuran-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerini kaç öğrencinin tercih ettiğinin bildirilmesi istedi. Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (ÖVDER) İzmir Şubesi Başkanı Orhan Yüce, “Acaba matematik dersi nasıl, öğretmeni var mı? Başarısı ne? Türkçe, coğrafya, tarih, yabancı diller gibi derslerin öğretmeni var mı? Öğretmen yok diye öğrenciler başka seçmeli derslere yönlendiriliyor mu? Hiç araştırdınız mı sayın bakan? Hiç sordunuz mu? Biz öğrenci velileri olarak bunların araştırılmasını çözümlenmesini istiyoruz” dedi. EĞİTİM

Anadilde eğitim veren ilk üniversite açılacak

(

11

22 Nisan 2014

YÖK öğrencileri değil cebini düşünüyor Vakıf Üniversiteleri Birliği EDU SUMMIT 1. Eğitim Zirvesi’nde konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni YÖK yasa taslağını kısa süre içinde açıklayacaklarını söyleyerek Gezi eylemlerini sürecinde, öğrencilerin mücadelesi sonucu geri çekilen YÖK yasa tasarısının üzerinde çalışmaya başladıklarını söyledi. eğitim Pınar beyer

çevrelerine terk etmesini getiriyor. Parası olan öğrenciye üniversite kapıları açılacak, olan nitelikli bilimsel eğitim sistemi isteyen yoksul öğrencilere olacak.

Özellikle 2012 yılında yoğun olarak tartışılan ve üniversiteleri patronların yönetmesi, özel üniversitelerin yasallaşması, üniversite finansmanının tamamen öğrencilere yüklenmesi gibi maddeleri içeren yeni YÖK yasa taslağı, o dönem üniversitelilerin etkili muhalefetiyle rafa kaldırılmıştı. O dönemdeki üniversite öğrencileri, , üniversitelerde patronlar için değil, toplum için bilim yapılması gerektiğini, patronların üniversiteleri yönetemeyeceğini söylemişlerdi. Gezi’den sonra ise üniversitelerde öğrenciler binlerce kişilik eylemler, birçok yerde forumlar düzenlemişti. Öğrenciler YÖK’ün kararlarına saygı duymuyor YÖK Başkanı üniversiteleri patronların yönetmesinde ne kadar ısrarcıysa, öğreciler de yasa tasarısını geçirtmeyip, YÖK’ü kapatmakta ve üniversitelerin toplum için bilim üretmesi yönündeki kararlarına o denli bağlı. Genç-Der üyesi gençler 6 Kasım’da YÖK’ü çitlerle çevirmiş, “YÖK’ü yık orman yap” diyerek, üniversite öğrencilerinin YÖK’e ve işlevine bakış açılarını göstermşti.

olacak fakat eğitimdeki eşitsizlik arTasarıya göre araştırma görevtacak ve bu durumun bedelini fakir lileri doktoraları bittikten 1 sene olan gençler ödeyecek. sonra yardımcı doçent olamazlarsa ya da fakülte yönetim kurulu kadro talebinde bulunamayıp rektör Öğrenci değil onaylamazsa işten atılacaktır. Bu işçi muamelesi yapılacak Üniversiteler öğrencileri asgari üc- maddede eğer rektörlüğün istediretle çalıştırma hakkı kazanacak. ği gibi bir profil çizmeyen, kendi Devlet üniversitelerinde dışarıdan fikirleri olan öğrenciler olunması çalıştırılan işçilere çok fazla para dahilinde işe girilemeyeceği açıkca ödendiği için, öğrenciler yok pa- gözüküyor. hasına çalıştırılacak. Bu Uygulama ileride üniversitelerin toplama kam- Üniversiteler pı niteliği taşıyabileceği olasılığını paralı öğrencilere açık Taslak aynı zamanda üniversiteleTasarı neleri içeriyordu? getiriyor akıllara. Tasarı paralı eğitimin açıkca ilânı. Uzaktan eğitimin yaygınlaştırıl- rin mali özerkliğini savunup ve üni30 yaşı geçenler parasını vererek ması da planlanan tasarıda; öğrenci- versitelerin kendi kendisini döndüüniversite okuyabilecek, eğitimdeki ler okul yüzü dahi görmeden, okula rebilir, kâr edebilir şirketler hâline eşitsizlik katlanarak artacak. Parası gidip eylem, protesto gibi faaliyet- gelmesini istemekte. Bunun yolu olan istediği üniversitede ücreti kar- lerde bulunmadan; yani rektörlüğü da devletin üniversitelere yapşılığı okuyacak. Bu durumda pat- korkutmadan mezun olabilsinler tığı harcamaları keserek bu ron mutlu, parasıyla okuyan mutlu diye yaygınlaştırılıcak. alanı sermayeye, sanayi

Yeni yasadan çok AKP projeleri anlatıldı Çetinsaya, uluslararasılaşma, yeni finansman kaynakları, uzaktan eğitimin yaygınlaştırılması gibi piyasa beklentilerine olumlu yaklaşarak üniversiteleri ayağa kaldıran yasada pek değişiklik olmadığını göstermiş oldu. Konuşmasında: “Sistemin tomografisini hazırladık. 1980’lerin başında oluşturulan terazinin bugünkü sikleti çekmesi mümkün değil. 80’li yılların Türkiyesinin koşullarında oluşturulan terazinin bugünkü yükseköğretimin ağırlığını taşıması, bu sistemin işlemesi mümkün değil” dedi. Ayrıca zirvenin“Geleceğin Üniversitelerini Kurmak: Türkiye’nin 2023 Yükseköğretim Vizyonu”, “2023 Gençliğini Yetiştirmek: Orta Öğretimde Yeni Yaklaşımlar”, “İş Dünyası 2023 Üniversitelerinden Ne Bekliyor” başlıklarından oluşması AKP’nin sloganlaştırdığı 2023 vizyonuyla ortaklaşırken, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, başta FATİH projesi olmak üzere iktidarın tüm eğitim politikalarından kendince övgüyle söz etti.

Saldırılara karşı yapılan eyleme saldırı

Resmi Gazete’de yayınlanarak kuruluşu tescil edilen Mezopotamya Vakfı’nca Diyarbakır’da Türkiye’nin eğitim dili Kürtçe olan ilk üniversitesinin kurulması için çalışmalara başlandı. İsmi Amed olması planlanan üniversitede Süryanice ve Arapça dersler de verilecek. Kurucuları arasında ünlü Şivan Perver’in yanı sıra insan hakları savunucuları, iş adamları ve akademisyenlerin de bulunduğu, merkezi Diyarbakır’da bulunan vakıf tarafından kurulacak üniversitede Türkçe ve İngilizce’nin yanı sıra ilerleyen süreçte Ermenice ve Süryanice de eğitim verilmesi planlanıyor. EĞİTİM

ODTÜ’ye 12 bin ağaç dikildi

Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü’nde devrimci, demokrat ve yurtsever öğrenciler, başta Dicle Üniversitesi’ndeki saldırı olmak üzere tüm faşist saldırıları ve polis saldırılarını protesto etmek için eylem yaptı. Faşist saldırılara karşı yapılan eyleme faşistler taşlarla, sodalarla saldırdı. Bunun üzerine Kadıköy Boğa’da eylem yapma kararı alan öğrencilere polis plastik mermi ve coplarla saldırdı. Eylem yapma özgürlüğü, polis tarafından, bir kez daha çiğnenmek istendi.

Faşist saldırının ardından devrimci, yurtsever, demokrat öğrencilere polis ve ÖGB’ler de saldırdı. Faşitler tarafından saldırıya uğrayan öğrenciler, polis tarafından tekrar saldırıya uğradı, 2 öğrenci gözaltına alındı. Arkadaşları için oturma eylemi yapıldığı sırada, faşistler tarafından, oturan öğrencilere soda ve taşlar atıldı. Korunmak için içeri girmek isteyen öğrencilere güvenlik görevlileri izin vermedi. EĞİTİM

Faşistlere destek polisten Köy Enstitüleri 74 yaşında

ODTÜ tarafından düzenlenen Ağaçlandırma Şenliği’ne katılanlar, 12 bin adet fidan dikti. ODTÜ Rektörü Acar, yol yapım çalışmaları sırasında kesilen ağaçları hatırlatarak “Gereksiz ve hoyratça kesilen 3 bin ağaç yerine, 300 bin ağaç dikmeye karar verdik. 18 Ekim’den bu yana diktiğimiz ağaç sayısı 62 bine ulaşacak” dedi. Çeşitli halk oyunları gösterilerinin yapıldığı etkinlikte konuşan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, doğaya ve insana karşı saygının, demokratik modern toplumlarda yaşayan iyi vatandaşların paylaşması gereken temel değerler olduğunu söyledi. EĞİTİM

Dicle Üniversitesi’nde 30-40 dolaylarındaki bir grup faşist, Mimarlık Fakültesi önünde stant açan öğrencilere bıçaklarla, sopalarla saldırdı. Saldırının ardından, saldırıya uğrayan arkadaşlarına destek vermek isteyen bin kadar öğrenci FenEdebiyat Fakültesi önünde basın açıklaması yapmak için toplandı. Polisin daha önce de faşistleri koruduğunu ve yaşanan olaylara yanlı müdahalelerde bulunduğu söylendi. Basın açıklaması yapıldıktan sonra öğ-

rencilere polisler saldırdı. Öğrencileri yerlerde darp eden polisler, özellikle de kadınlara şiddet kullandı. Yere düşen kadınları ezen polisler, 62 öğrenciyi gözaltına alıp, gece geç saatlere kadar sorgulayıp serbest bıraktı. Olayın sabahındaki saldırıda bir tek polis yokken basın açıklamasının ardından, açıklama yapılırken önde duran öğrencileri gözaltına alıp, darp eden polislerin silahlarını dahi çekmekten geri durmadıkları görüldü. EĞİTİM

Köy Enstitüleri’nin 74. kuruluş yıl dönümünde TÖDER, EĞİT-DER, YKKED’den oluşan Düzenleme Kurulu adına açıklama yapan Emin Dağlı: “Köy Enstitüleri’nin kapatılması tarihi bir hataydı” dediği Köy Enstitüleri sayesinde15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hâle getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikildi. Oluşturulan bağların miktarı 1.200 dönümdü. Ayrıca 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu yapılmıştı. Köy Enstitüleri günümüze kadar ulaşmış olsaydı bugun üniversitelerin patronlara peşkeş çekiliyor olmasının imkanı olur muydu bilinmez ama yaptığı etki, bilimde ilerleme ve başarılarıyla akıllardan çıkmayacağı kesin. EĞİTİM


12

LISENIN GUNDEMI 22 Nisan 2014

Milli Eğitim Bakanlığı ‘yanlış hesaplarda’

SBS sonuçları Ankara 18. İdare Mahkemesi kararınca iptal edildi. MEB müsteşarı “Kimse mağdur kalmayacak “ dedi. Verilen niteliksiz ve bilimsel olmayan eğitimin yanında bir de sınav sonuçlarının hatalı okunması öğrencilerin MEB’e olan güvenini yıktı. Öğrenciler sonuçların neler olacağını merakla bekliyor.

Berkin’i yaşatmaya 1 Mayıs’ta Taksim’e Lise-der bugün toplantısında 1 Mayıs’ı tartıştı. Toplantıda liseliler ; “Biz liseliler de verdiğimiz mücadeleye 1 Mayıs’ta Berkin’in katili ve emek hırsızı AKP’nin karşısında, Gezi’nin kalbi Taksim Meydanında devam edeceğiz. 1977’de katledilen 34 yoldaşımız için, AKP’nin katlettiği gezi şehitleri için bütün liselileri 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyoruz.” dedi. LiseDer , “ Berkin Elvan’ı yaşatacağız 1 Mayısta Taksim’e çıkacağız “ diyerek tüm liselileri 1 Mayıs’ta aksime çağırdı. EĞİTİM

İSTANBUL Alper akın

Ankara 18. İdare Mahkemesi, 8. Haziran 2013’te 8. Sınıf öğrencilerine yönelik yapılan Seviye Belirleme Sınavı ( SBS ) sonuçlarını iptal etti. Bir öğrenci velisi, sınava katılan 718 adayın sonucunun yeniden değerlendirilmesinin gerektiğini öne sürerek, iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 18. Mahkemesi’nde dava açmıştı. Davayla ilgili ilk incelemesini yapan İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti. Davayla ilgili ilk incelemesinde

SBS sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı veren Ankara 18. İdare Mahkemesi, davayı sonuçlandırdı. CHP Milletvekili Aydın Ayaydın, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin bugün aldığı kararla 2013 yılında yapılan SBS sınavını tümden iptal ettiğini açıkladı. Ayaydın, yaptığı açıklamada, bunun ana karar olduğunu belirterek, sınavın iptali anlamına geldiğini söyledi. Mahkeme, SBS sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarını iptal etti. Tekin: Mağdur olan olmayacak MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, mahkemenin SBS kararı ile ilgili olarak

canlı yayında yaptığı konuşmada “ Yargı kaos oluşturulacak bir zamanda karar verdi” diyen Yusuf Tekin, “ Sadece 103 öğrencinin sınav sonuçlarında düzeltme olacak, herhangi bir öğrencinin sınavı iptal olmayacak ve hiç kimse mağdur olmayacak “ dedi. Müsteşar; “Bu haber kasıtlı olarak ve abartılı bir şekilde yer alıyor. Yeni olan bir şey yok. Önceki sınavda İngilizce dışındaki dillerden sınava giren 118 adayın puanı yanlış hesaplanmıştı. Bunu o akşam ilan ettik ve akşamında olayı hallettik “ diyerek MEB’in güvenilir bir kurum olmadığını açıklar nitelikte konuştu. Milli Eğitim Bakanlığı konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “SBS hakkında yapılması gereken yeni bir işlem yoktur.

SBS hakkında 31 Mart’ta verilen yürütmeyi durdurma kararının ardından gereken işlemler yapılmıştır”

Kızlı-Erkekli oturma dayağı

MEB’e güven kalmadı Verilen niteliksiz ve bilimsel olmayan eğitimin yanına bir de böyle bir büyük hata yapılması ile birlikte öğrencilerin MEB’e olan güveni sarsılmış durumda. MEB’in bu derece büyük hatalar yapması acaba saklanan ne tür ihmaller var sorusunu akıllara getirdi. Mahkemenin kararını bu kadar uzun sürede vermesi ise eleştiriler aldı. İptal kararının karşısında öğrenciler ise mağdur bir durumda sonuçları ve bundan sonra başlarına gelecek durumları büyük bir şokla bekliyorlar.

Mersin’de Hoca Ahmet Yesevi İmam Hatip Lisesi’nde kadın öğrencinin yanında oturduğu için 9. sınıf öğrencisi E.Ç Okul Müdürü Alaattin Öztürk tarafından dövüldü. 16 E.Ç arkadaşı Ş.A ile çimlere oturup sohbet ediyordu. Öğrencilerin konuştuğunu gören okul müdürü “ Neden yan yana oturuyorsunuz?” diyerek ayrımcı politikasını gösterdi. Okul müdürü arkadaşının yanında E.Ç’yi dövdü. Yaşadığı darptan sonra burnu kanayan E.Ç eve gittiğinde ailesi hastaneye giderek darp raporu aldı ve okul müdürüne soruşturma açıldı. EĞİTİM

Katillere değil, meydanlara inenlere ceza Gezi direnişi sırasında Okmeydanı’nda polisin yakın mesafeden attığı gaz kapsülünün başına gelmesi sonucu yaralanan ve yaşam mücadelesini 269 gün sürdürdükten sonra 15 yaşında hayatını kaybeden Berkin Elvan için liselerinden meydanlara inenlere ve okullarını boykot edenlere soruşturma açılıyor. Berkin Elvan cenazesinde lise-der üyesi soruşturmaları yarın’a okullarını boykot eden liselilerin önü değerlendirdi “okulda siyaset yapamazsınız” diyerek 14 yaşında bir çocuğun kafasına gaz kapsülü ge- kapatılmıştı. AKP’nin ileri demokrasilerek hayatını kaybetmesi meşru iken biz liselile- si Berkin’i vuranları değil, Berkin için rin onun adına kurduğu meydan meşru değilmiş. meydanlara inenleri yargılatıyor. Etiler Berkin daha liseye geçemeden hayatını kaybeder- Anadolu Lisesi’nde de Beşiktaş Küçük ken bizler liselerde onun adını anmayacakmışız. Kartal Meydanının ismini Berkin ElPeki ne yapmalı, devlet bizden ne bekler? Açılan van Meydanı olarak değiştirmek için soruşturma kimi geri adım attırır, bizler bir can eylem yapan Lise-Der üyesine disiplin kaybetmişiz! Artık sokaklar, meydanlar bizimdir. soruşturması açılarak, beş gün okuldan Hangi ceza baskı bizleri yıldırır… uzaklaştırma cezası verildi. EĞİTİM

İptal edilmesi gereken sınav değil sisteminiz F) şıkkı Sidar Can Kardoğan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) iptal edildi. Bir öğrenci velisinin, sınava katılan 718 adayın sınav sonucunun yeniden değerlendirilmesinin puanlardaki standart sapmaları değiştireceği ve bunun da tüm öğrencilerin sıralamasına yansıyacağı gerekçesiyle sınav sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, iptal ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Davayla ilgili ilk incelemesini yapan İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç

zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. AKP hükümeti döneminde elemeci sınavlarda bir skandala daha imza atıldı. Yapılan her sınavda başta öğrenci ve veliler olmak üzere toplumun bütün kesimleri sonuçları, bir skandal daha ortaya çıkacak kaygısıyla beklemektedir. AKP hükümeti bu kaygıları boşa çıkarmamaktadır. 2010 yılında yapılan YGS sınavında ortaya çıkan kopya skandalı, öğrencilerin elemeci sınav sistemine olan güvenini tamamen yitirmiştir. Elemeci sınav sistemi geleceğimizi ellerimizden alıyor. Her yıl binlerce öğrenci, girdiği YGS ve LYS sınavlarında başarılı olmak ve iyi bir üniversiteye girebilmek için aylarca emek harcıyor. Verdiğimiz bu emeklerin karşılığında ÖSYM

ve MEB imzalı şifre skandalları ile karşılaşıyoruz. Emeklerimizi çalan, geleceğimizi ellerimizden alan ve birçok arkadaşımızın ölümüne sebep olan elemeci sınav sisteminin yerine yeteneklerimize göre yerleşebileceğimiz bir eğitim sistemi olmalıdır. Yürütmeyi durdurma kararının ardından Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı kameraların karşısına geçip “Biz hiçbir çocuğumuzu mağdur etmeyiz, hiçbir çocuğumuzu okulundan alıp başka bir yere göndermeyiz. Bunlar kazanılmış haktır. Öğrenciler rahat olsun. Tatil başlıyor, iyi bir tatil geçirsinler” demişti. Nabi Avcı öğrencileri rahatlatmaya çalışan açıklamalar yaparken somut durum hiç de onun söylemleri gibi olmadı. Öğrencileri daha ilkokul sıralarında yarış atı

gibi çalıştırıp, ezberci ve niteliksiz bir eğitime mahkum ettikleri yetmezmiş gibi bir de yaptıkları sınavlara şifre skandalları, hatalı sorular, yanlış puan hesaplamaları yapıyorlar. Nabi Avcı, öğrencileri rahatlatan açıklamalar yapmak yerine kendi döneminde yapılan elemeci sınavlardaki skandallara, dershane parasını çıkarmak için inşaatta çalışırken ölen Erdoğan Polat’ın ölümüne dair açıklama yapmalıdır. Öğrencilerin geleceklerini ellerinden alan sınavlara, niteliksiz, ezberci, anti-bilimsel eğitime karşı liseliler sınavsız üniversite, eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebini 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan barikatlarda haykıracak.

Öğretmenini “ihbar et” baskısı İstanbul’da bir lisede her sınıftan 5 öğrenci seçen müfettişler 60 öğrenciyi okulun konferans salonuna topladı. Öğrencilerden Berkin Elvan’ın cenazesinin olduğu gün okuldaki öğrenci ve öğretmenlerin eylem yapıp yapmadığını ihbar etmelerini istedi. Öğretmenler, olayı sosyal medyada paylaşan öğren­ciden paylaşımını kaldırmasını istedi. Öğrenci; “ Bize okul siyaset yeri değil diyorlar ama kendileri bu kağıtları doldurmamızı istiyorlar. Ben öğrencilerin rastgele seçildiğine inanmıyorum çünkü çoğu siyasetle ilgisi olmayan kişilerdi. Bu şekilde öğretmenlerini suçlamaları isteniyordu” dedi. EĞİTİM

Niteliksiz eğitimin sonuçları Niteliksiz eğitimin sonuçları elemeci sınav sisteminde gözler önüne serilmiş durumda. Mart ayında yapılan YGS de vahim tabloyu gözler önüne serdi. ÖSYM’nin verilerine göre, YGS’de yaklaşık 900 bin öğrenci fen, 420 bin öğrenci de matematik testinde tek bir soruyu bile doğru cevaplayamayarak sıfır çekti. Sınavda netlere göre belirlenen ‘sıfırcı’ sayılarını geçen yıldan itibaren sansürleyen ÖSYM, bu yıl da testlere ilişkin ham puan dağılımlarını gösteren tabloyu yayınlamadı. EĞİTİM


FORUMLAR

13

22 Nisan 2014

Forumlardan 1 Mayıs mesajı:

Taksim yasaklanamaz Gezi Direnişi’nden bu yana mücadele eden forumlar 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Taksim’de olmayı önüne koydu. Gezi Parkı’nda yürütülen direnişin odağında olan Taksim, bu yıl da emekçiler, işçilerin ve esasında forumlar için büyük bir önem taşıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’i hedefleyen forumlar 1 Mayıs öncesinde mesajlarını Yarın Gazetesi’ne iletti. forumlar rıfat çapar

Levent’te Gezi ve hukuku tartışıldı Levent Sporcular Parkı Forumu, Levent Kültür Merkezi’nde “Gezi ve Hukuk” paneli gerçekleştirdi. Panelde ilk söz Mehmet’in babası Ali Ayvalıtaş’ın oldu. Ayvalıtaş, “hem oğlumu hem eşimi kaybettim bu acının tarifi yok, ancak adalet için sonuna kadar mücadele edeceğiz.” dedi. Forumda Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Prof. Dr. Beyza Üstün sunum yaptılar. Prof. Dr. Taner Gören, Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerle ve ağır yaralananlarla ilgili bilgi verdi. Panelden sonra Mehmet ve Fadime Ayvalıtaş’ın eşyaları sergilendi. GÜNCEL

Bu yıl 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Taksim’de olmayı hedefleyen sendikaların, siyasi partilerin yanında forumlar da Taksim’de olmayı önüne koydu. Geçen yıl Taksim’in yasaklanmasının ardından birçok mücadeleye sahne olan Taksim, Gezi Direnişi’yle birlikte kitlesel eylemlere sahne oldu. Gezi Direnişi’yle birlikte Taksim’in apayrı bir önem kazanması sonucu halkın büyük bir kesimi yasaklanmasına rağmen Taksim’de olmak istiyor. Gezi’den bu yana Taksim’in yasaklanmasına karşı olan forumlar da hükümetin bu keyfi yasağını tanımıyor. 1 Mayıs’ta Taksim için sokaklarda mücadele edecek olan forumların mesajlarını yayınlıyoruz:

Levent Forumu’ndan Alper Değirmenci Taksim 1 Mayıs alanıdır

Maçka Forumu’ndan Süleyman Karan Herkes için mücadele günü

AİHM’nin de aldığı karar uyarınca Taksim 1 Mayıs alanıdır ve yasaklanamaz. Ülke yönetiminde bulunanların kendilerine gelmelerini umar; bu küçük firavunluklarının elbet bir karşılığı olacağını hatırlatmamız gereklidir. 1 Mayıs’ta herkes gibi bizler de Taksim’de olacağız ve bu en doğal hakkımızdır.

Yoğurtçu Forumu’ndan Mehmet Can Bürüngüz Çarpık düzene karşı Taksim’deyiz 1 Mayıs 1886’da Amerikalı işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs mücadeleler sonucu kazanıldı. Emekçiyi mağdur eden çarpık düzene karşı Taksim’deyiz.

Maçka Forumu olarak mahallelerimizde de çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Tabii ki 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız. Taksim’e ulaşıp ulaşamayacağımız konusunda hamasi bir üslübum yok, ama gittiğim yere kadar gideceğim. Özgürlüğünü, onuru olarak gören herkes için mücadele günü 1 Mayıs.

Kocamustafapaşa Dayanışması’ndan Hüseyin Çoşkun Ferman devletinse meydanlar halkındır Ferman devletinse meydanlar halkındır. Halkın meydanlara çıkması engellenemez. İşçi haklarının gasp edildiği, işsizliğin, taşeronlaşmanın arttığı bu dönemde işçiler meydanlarda olmalıdır. Taksim’i bu yıl da yasakladılar. Biz bu yasağı dinlemeyeceğiz. İşçilerin hakları için 1 Mayıs’ta Taksim’deyiz.

Boyanı, kalemini, fikrini al sen de gel

Koşuyolu Yaşam Parkı Forumu “boyanı, kalemini, fikrini al sen de gel” sloganıyla şenlik düzenliyor.Gezi eylemlerinin ardından İstanbul’un birçok bölgesinde mahalle forumları oluşturuldu.. Kasım 2013’ten bu yana Koşuyolu Mahalle Evi’nde her Perşembe saat 20.00’de toplanan forum bugüne kadar pek çok etkinlik düzenledi. Forum üyeleri 20 Nisan pazar günü ilginç bir etkinliğe imza atacak. “Boyanı, kalemini, fikrini al sen de gel” sloganıyla bir çocuk şenliği düzenleyecek. Saat 12.00’de başlayacak olan şenlik Koşuyolu Mahalle Evi’nde yapılacak. GÜNCEL

Twitter davası görüldü Gezi direnişi süresince attıkları tweetlerin “halkı isyana teşvik ettiği” gerekçe gösterilerek yargılanan 29 kişinin duruşması İzmir-Bayraklı Adliyesi’nde görüldü. Duruşma da davanın tek mağduru olarak gösterilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hakim tarafından dinlenmesi talep edildi. Bu dava ifade özgürlüğünün ihlalidir Gerçekleşen davanın ardından basın mensuplarına açıklama yapan dava avukatları, müvekkillerinin ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğini söyledi. Delil olarak ileri sürülen materyallerin elde ediliş yollarının hukuki olmadığını belirten dava avukatları, beraat kararı verilmeme-

sinin insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Davayla ilgili eylem yapan İzmir Halk Forumları, duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, “Hükümetin halk muhalefetini bastırmak için uyguladığı baskıcı politikanın sonuçsuz kalacağını” söyledi. Düzenlenen basın açıklamasında, “AKP’nin yıldırma politikalarından biri de İzmir’ de yaşandı. Milyonlar olarak katıldığımız ve milyonlarcamızın twitter yolu ile eylemleri duyurduğu Gezi direnişinde, tweet atarak “halkı isyana teşvik” ettikleri, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına uymadıkları gerekçesiyle 29 arkadaşımıza hukuksuzca dava açıldı” denildi. GÜNCEL

Kuzey Ormanları Savunması çağırıyor Kuzey Ormanları Savunması’ndan, Marmara Bölgesi’nde bulunan forumlara, birlikte etkinlik gerçekleştirmek için çağrıda yapıldı. Kuzey Ormanları Savunması’nın yayımladığı metnin bir bölümünü paylaşıyoruz. Marmara Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan ormanlar, batıda Bulgaristan içlerine, doğuda Ağva’ya kadar Karadeniz kıyısı boyunca uzanan dünyanın

eşsiz ekosistemlerinden birini oluşturur. Kuzeyden gelen hava akımlarını doğal bir filtre gibi süzerek Marmara bölgesine adeta nefes aldıran bu ormanlar, ayrıca bölgede yeraltı ve yerüstü su hareketlerini düzenleyen havza sisteminin en önemli parçalarından biridir. Kuzey Ormanları sayısız türde endemik bitki ve canlı türünün yuvası, Avrupa’nın en uzun kuş göç yolu üzerinde kanat çırpan milyonlarca kuşun

konaklama merkezidir. İnsan yaşamı açısından bakıldığında ise Kuzey Ormanları, içinde ve civarında yer alan insan yerleşimlerinin havasını, suyunu ve gıdasını sağlayan tek yaşam kaynağıdır.

olan ekosistemi savunmaya çalışan pek çok dernek, platform, topluluk ve kişinin katılacağı bir forum düzenleyecektir. Amacımız KOS Marmara Bölge Koordinasyonunu ve ortak etkinliklerini oluşturmaktır. 27 Nisan 2014 Pazar günü, 11:0027 Nisan’da toplanacaklar 17:00 saatleri arasında Mimarlar OdaKuzey Ormanları Savunması, 27 Ni- sı İstanbul Büyükkent Şubesi Yıldız san 2014 Pazar günü, İstanbul’a ve Dış Karakol Binası’nda toplanılacakMarmara Bölgesi’ne yaşam kaynağı tır. GÜNCEL

Eskişehir Ali’nin hesabını soruyor

Eskişehir’de Ali Ismail Korkmaz için tutulan Adalet Nöbeti’nin 37.haftasında Espark önünde oturma eylemi yapıldı. Ali İsmail Korkmaz Parkı Forumu her Cuma olduğu gibi bu hafta da Espark önünde Ali İsmail Kormaz ve diğer Gezi şehitleri için adalet talebinde bulundukları oturma eylemini gerçekleştirdiler. 37 haftadır Ali İsmail ve diğer Gezi şehitlerinin katillerinin hesabının sorulduğu, tüm sorumluların gereken cezayı almaları için kararlılıkla adalet talebinin haykırıldığı nöbette ‘Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür, katiller halka hesap verecek’ sloganları atıldı. GÜNCEL

Kuvarsite karşı topyekün mücadele Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı Güngörmez köyünün dibine kurulacak kuvarsit ocağına herkes karşı. Ormanlarının yok olmasını istemeyen halk, yürüyüşlü büyük bir eylem yaptı. Güngörmez köyünün sadece 2 kilometre uzağında kurulmak istenen ve ruhsatı alınan kuvarsit ocağına karşı dün halk Saray Doğayı Koruma Derneği öncülüğünde doğa yürüyüşü yaptı. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban, yanı sıra Kuzey Ormanları Savunması grubunun da destek verdiği eyleme binlerce kişi katıldı. GÜNCEL


GUNCEL

14

22 Nisan 2014

Muhalefet ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkartabilirmi?

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Eş Genel Başkanı Alper Taş, geçtiğimiz günlerde Etha’ya verdiği röportajda Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’den Kürt hareketine kadar geniş bir muhalefetin ortak bir aday çıkarabileceğini ifade etmişti. Yarın Haber olarak konuyla ilgili Türkiye solunun, muhalefetin, Ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarabilmesiyle ilgili görüşlerini aldık. Muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bambaşka taraflarından ele alıyor. Ancak ortaklaştıkları bir nokta var: Türkiye solu Cumhurbaşkanlığı yarışında olmalı. Alper Taş Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Eş Genel Başkanı

mek, AKP diktatörlüğünün payandası olarak rol gören Meclisi işlevlendirmek demektir. Ancak Meclis gayrimeşrudur. Meclisin gayrimeşru olduğu, hükümetin Bir program çevresinde bir ortak adayda gayrimeşru olduğu bir ortamda Türkiye birleşilebilir. Bu, Türkiye’nin geleceği açı- nasıl Cumhurbaşkanlığı seçimine gidecek? sından ön açıcı olur. Cumhurbaşkanlığı Şimdi erken telaşa kapılmaya gerek yok. seçimi kazanılabilir, kazanılamasa bile Önce Türkiye solu bu zeminde halk müTürkiye’nin önünü açan bir girişim olur. cadelesi vermelidir. Türkiye halkı CumCHP’nin, Türkiye’nin cumhuriyetinin hurbaşkanlığı seçimine nasıl taraf olacağını kurucu partisi olarak Kürtlerle ve bütün belirlemeli. Bizim bir halk hareketimiz var, ezilen kesimlerle beraber yeni bir program Haziran direnişimiz var. Yani boş bir zeetrafında yeni bir yola girmesi hayırlı olur. Kürt hareketinin de yüzünü batının demokratik güçlerine, emek güçlerine daha fazla dönmesi, böyle bir eksende bir araya gelmesi Kürt sorununun gerçek bir demokratik çözümü açısından etkili olur. Bu konuda öncelikle CHP’nin cesur olması gerekiyor. Biz Sosyalistler, doğal olarak böyle bir adayın etrafında yan yana geliriz. Ama özellikle iki büyük gücün, özellikle CHP’nin bu tutumunu değiştirmesi gereHakan Öztürk kiyor. CHP, Kürtleri AKP’nin insafına ve niyetine teslim etmesin. Çağrısını cesurca, açık bir biçimde yapsın. Birleşik muhalefet çalışmaları yeni. Daha bu konuya dair bir gündem oluşturmadık ama oluşturabiliriz. Birleşik muhalefetin, Türkiye’nin temel, çok kritik mevzularında inisiyatif alması gereken bir hareket olarak düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de birleşik muhalefetin inisiyatif alması gerekiyor. Bu konuda irade birleşik muhalefet hareketinin kendisine ait olur. Oya Ersoy

halkın Cumhurbaşkanı olabilecek bir profil yaratmak. Böyle bir adayda ortaklaşma olduğunda, demokratik kriterler içerisinde bir çalışma başlattığınızda onun içerisinde kimler olacaksa, onlarla beraber bu çalışma yapılır. Elden geldiğince de kişisel olarak yapmaya çalışırız. Ama “Kim gelir? Bu gelir mi?” soruların cevabı bende yok. Ama biz geliriz, içerisinde oluruz.

Alper Taş

Aydemir Güler

Hakan Dilmeç

Rıdvan Turan

Hakan Öztürk Emekçi Hareket Partisi (EHP) Siyasi Büro Üyesi: En geniş toplumsal muhalefetle Cumhurbaşkanlığı seçimine dair söz söylemeliyiz. Seçim süreçlerinde insanlar en üst düzeyde politize oluyorlar ve kendilerini ortaya koyuyorlar. Bu süreç içerisinde sol gerçekten ciddi bir siyaset yürütmeli. O yüzden bunun da anlamlı olabilmesi için en geniş toplumsal muhalefetin bir ortak adayının bulunmasına ihtiyaç var. Türkiye’nin sol cenahı, seçimler sürecine giriliyorken bu konuda politikasız kalmak durumundan kurtulmalıdır. Bugüne kadar sol cenah, hareketsiz kalmakla hata yapıyordu. Hareketsiz kalış da şu yönde ya da bu yönde oy kullanmaya sevk ediyor. Seçim süreci yeterli çabayı göstermeyip sadece şu yönde ya da bu yönde oy kullanıyor olmak seçim sürecine girmiş olmak anlamına gelmez. Sosyalistlerin etkide bulunmaya çalışmadığı bir seçim süreci düşünülemez. Birleşik muhalefet en geniş cepheyi birleştirmelidir. En geniş toplumsal muhalefeti, AKP’nin adayına en fazla alternatif olabilecek bir cepheyi oluşturabilmesi açısından da birleşik muhalefetin çok önemli bir yeri vardır. Birleşik muhalefet, işin bu ciddiyetinin farkında olarak durumu ele almalıdır. Süreci politize etmelidir. Bütün seçim süreçlerine de politik açıdan bakmalıdır. Kendisi dışındaki bütün toplumsal muhalefeti birleştirecek şekilde seçim süreçlerinin öznesi oluyor vaziyete gelmelidir. Aydemir Güler Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komite Üyesi Cumhurbaşkanlığı seçimi şöyle ilginç bir noktadan karşımıza geliyor: Geçtiğimiz Haziran’dan bu yana TBMM’nin işlevi AKP diktatörlüğüne payanda olmaktır. Hal böyleyken, bir taraftan Cumhurbaşkanını halk seçecek, öbür taraftan da Cumhurbaşkanlığı seçimi için genel milletvekillerinin imzası toplanacak. Bu ikisi birbiriyle uymaz. AKP’nin diktatörlüğü altında seçimin neye benzediğini de Türkiye tarihinin en şaibeli seçimlerini iki hafta önce gördük. Halk nasıl devreye girecek? Cumhurbaşkanlığı seçim prosedürü de-

Ertuğrul Kürkçü

Melda Onur

Ertuğrul Kürkçü Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı

minde hareket etmiyoruz. Şu anda CHP’nin sol kapsamının içine sokulup sokulmayacağı belirsiz. “Sol birlikte davranmalı mı?” konusu açıldığında bu bir belirsizlikle gündeme geliyor. BDPHDP bloğu eğer kutlu doğum haftası düzenleyen bloksa onun da solla bir alakasının kurulabileceğini düşünmüyorum. Hakan Dilmeç Kaldıraç Temsilcisi Cemaat ve AKP arasındaki kavganın en önemli nedenlerinden bir tanesi Cumhurbaşkanlığı seçimi. Başbakan’ın derdi, bir Başkanlık sistemi, bir Cumhurbaşkanı olmaktı. Gezi’yle beraber aslında biraz akamete uğradı. Sonrasındaki gelişmeler de, işte bu iktidar kavgasının bir parçası. “Sol burada nasıl bir tutum almalı?” çok fazla öne çıkarılan bir gündem. Onların, egemenlerin gündemi. Ama halkın şu anda temel gündemi bu mudur, temel gündemi bu değildir herhalde. Bir defa yolsuzluk ortada, Gezi’de kaybettiğimiz sekiz tane arkadaşımız ortada, iş cinayetleri ortada, kadın cinayetleri ortada, sömürü ortada, doğanın, kentlerin yağması ortada. Elbette sol Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kayıtsız kalamaz, buna karşı nasıl tutum alacağına dair kendi içerisinde tartışmalı. 1 Mayıs sonrasında sol daha fazla Cumhurbaşkanlığı seçimlerini nasıl ele alacağını tartışacaktır diye düşünüyorum. Ortak aday çıkarılmasının “ Mümkün müdür, değil midir” sorusunu değil, böyle bir sürece girmek gerekir mi onu tartışmak gerekir. Esas halkın, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin kendi gündemleriyle kendi sorunlarına sahip çıkması; bunun için ayağa kalkması, sokağa çıkması esas olması gereken.

Hasip Kaplan Rıdvan Turan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Şu anda Türkiye’nin siyaseti Cumhurbaşkanlığı tartışmaları üzerine kilitlendi. Kilitlenmesi gerekir de… Bu sürece kayıtsız kalmamak gerekiyor. Çünkü 82 Anayasası’nda yazılı olan ve Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı olduğum koşullarda tam olarak yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım” dediği, Cumhurbaşkanlığının görev ve yetkilerine dair mevzuat son derece korkunç. Partiler, sol, sosyalist güçler bu konuda bir alternatif gündeme getirmeli tabii ki. Yani biz HDP olarak bu konuda bir tartışma sürecini başlatmış durumdayız. Tabii gönül ister ki bunu çok daha geniş bir biçimde ele alalım. En geniş toplumsal muhalefet bir cumhurbaşkanı adayı çıkarabilir ya da çıkaramaz demekten öte bunu belli kriterlere oturtup konuşmaya başlamak gerek. Her şeyden önce gerçek bir demokrat olması gerekiyor. Kürt meselesi gibi çok yakıcı bir sorunda çözüm kapılarını açmaya çalışacak, o konuda üzerine düşen vazifeyi yapmaya çalışacak, gerçekten

Henüz kurullarımızda görüşmekte olduğumuz bir cumhurbaşkanlığı seçimi siyaseti saptamadık. Bu nedenle formal olarak HDP’nin böyle bir görüşü yok. Ancak şunu söyleyebilirim doğrusu Cumhurbaşkanında arayacağımız çok yakından ilgili bir solun bir araya gelmesi yetmez. Yerel seçimlerde kimi sol bir araya gelince ne olduğunu gördük. Cemaatçileri, eski faşisti belediye başkanı olması için desteklediklerini biliyoruz. O nedenle sol yan yana geldi diye mesele hallolmuyor. Mesele “Nasıl bir Cumhurbaşkanı’ndan ne bekliyoruz” ve “Bu konuda hangi nitelikleri arıyoruz” sorusudur. Neresinden bakarsak bakalım aslında yerel seçimlerde ortaya çıkan ve onun öncesinde de zaten var olan güç mücadelesinin bir devamı olarak seyredecek. Ama bu mücadelede sadece düzen içi değil, yerini değiştirmek isteyen güçlerin de kendi kuvvetleriyle sahnede yer almasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Eğer saydığım kriterler çerçevesinde, ortak bir aday çıkarılırsa zaten yaptığımız bir siyaset biçimidir sonuçta. Ancak bunun ileriye uzanıp uzanamayacağı, geleceğe ait projeksiyonlarının olup olmayacağı bu ittifak dediğimiz ya da ortaklık dediğimiz şey oluşurken ortaya çıkacak tutumlarla yakından ilgili. Pekala geçici bir ortaklık da olabilir, kalıcı bir ortaklık da olabilir. Ama dediğim gibi Türkiye’de hakimiyet mücadelesindeki hakim kutupun dışında üçüncü bir güç odağı oluşturmak esas önemli bir mesele bizim için.

Melda Onur Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili AKP’ye karşı tüm muhalefetin bir ortak aday çıkarmasından yanayım. Ama partinin görüşü nasıl olur bilmiyorum. Seçilecek Cumhurbaşkanı ortak aday olduğu zaman daha sonraki uygulamalarında da olaya ortak bakar. Aksi takdirde muhalefet ortak aday çıkarmazsa, tek partinin, AKP’nin adayı seçilecek. Yani bugünkü Cumhurbaşkanı’ndan şikayet edenler bir sonrakinden de şikayet edecekler. Bir farkı olmayacak. Ortak aday olmasından yanayım ben de. Bütün muhalefetteki partilerin ortak adayı olması lazım. Ama şunu da söyleyeyim Meclis’teki diğer üç muhalefet partisi bir araya gelebilseydi, ortak bir aday belirleyebilseydi Türkiye bu halde olmazdı. Bu da kolay bir şey değil. Fakat, üç partinin de oy verebileceği bir ortak aday bulabilmek o kadar da imkansız değil. Ama arayıp bulmak lazım. Ortada olmuş bir illaki aday bulunur. Muhalefetin ortak bir aday bulmaya o kadar niyetleri var mı? İstekleri var mı? Enerjileri var mı? Bunlara bakmak lazım. Bir de sürekli olarak iki kişi arasında döndüğü için diğer taraflar nasıl olsa bizim adayımız seçilemeyecek demorilizasyonları var mı? Onlara bakmak lazım. Yoksa istenirse ortak bir aday niye bulunmasın? Hasip Kaplan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Şırnak Milletvekili Tüm bu konularda tartışmalar açık. ‘Nasıl bir Cumhurbaşkanı?’, ‘Nasıl bir proje?’, ‘Nasıl bir ittifak?’ konularını konuşuyoruz. Halkın talebi olacak, iradesini ortaya çıkaracak tercihleri nelerdir? Devletten değil, halktan yana, halkın temsilcisi olacak bir Cumhurbaşkanı için, bu konuda bütün muhalefet ve demokrasi güçleri ile görüşebilir konuşabiliriz. Çünkü bu sadece meclisteki dört partiden ibaret değil. O konuda kilit parti konumundayız. Yani sorumluluğumuz fazla, dikkatli davranmak zorundayız. Başkanlığa, diktatörlüğe, sultanlığa halkımızın, seçmenizim, tabanımızın tepkisi var. Demokratik bir yönetimden yanayız. Kaldı ki anayasa değişmeden başkanlık sisteminin olması da mümkün değil. Oya Ersoy Halkevleri Genel Başkanı Bir yerel seçim dönemi yaşadık, bu yerel seçimler Haziran isyanı ile ortaya çıkan ne siyasi kriz, egemenler arasında, ne de toplumsal krizi çözebilmiş değil. Erdoğan için bu süreçlerin hepsinin şöyle bir anlamı var: Kendi iktidarı açsından özel bir anlamı var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kendi kurutuluşu olarak görüyor. Bu krizi kendi lehine çözme, bu kriz çözülürken kendi iktidarını korumak için bir takım düzenlemeler yapıldı. Bu süreçte yetkilerin özellikle merkeze kaydığı, tamamen hukuksuz bir süreç olarak da duruyor önümüzde. Bütün muhalefet güçlerinin hepsi, bu süreci sadece bir sandık süreci olarak değil, eğer bu süreç siyasi bir krizse, bu ülkeyi kimin yöneteceğinin kriziyse, evet bizler de bu iktidara talibiz diyen, buna biz de varız diyecek bir müdahalede bulunması gerekmektedir. Sosyal demokrasinin solundan, sosyalistlere ve Kürt hareketine kadar uzanan tüm siyasi güçlerin işbirliğinin sağlanması ve halk isyanının ortak hareket temelinin neler olduğuna bakılmalı ve bu noktada Haziran isyanı ile ortaya çıkan talepler doğrultusunda ilerlenmeli. Sosyal demokrasinin en solundan, Sosyalistler ve Kürt hareketine kadar uzanan muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etmelidir. Ama konu sadece sandık değildir.


DUNYA

15

22 Nisan 2014

Ukrayna için Cenevre’de toplanıldı

Ukrayna’da uzun süredir devam eden gerginliği çözmek için toplanan ABD, AB, Rusya ve Ukrayna, konu hakkında birtakım ortak kararlar aldı. Taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre, eylemciler silahsızlandırılacak ve gösteriler sırasında tutuklananlar hakkında af çıkarılacak. Ukrayna’da anayasal reform istekleri yinelendi.

Dünya Turu

Pakistan

Katliam gibi kaza

Pakistan’ın Dera Ghazi Han şehrinden Karaçi’ye doğru giden yolcu otobüsü, Sukkur şehri yakınlarında bir TIR’la kafa kafaya çarpıştı. Otobüste 50 yolcunun bulunduğu belirtilirken tırın ters yönden geldiği bildirildi. Kazada 42 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı. Otobüs şoförünün hayatını kaybettiği kazada, TIR sürücüsünün ise yaralandığı belirtildi. Yaralıların Sukkur şehrindeki devlet hastanesine sevk edildiği öğrenildi. Pakistan’da her yıl sürücülerin kurallara uymaması sebebiyle meydana gelen kazalarda binlerce kişi hayatını kaybediyor. Ülkede son olarak geçen ay Karaçi’den yaklaşık 70 kilometre mesafedeki Belucistan’ın Hub bölgesi yakınlarındaki otoyolda bir yakıt tankeri ile iki yolcu otobüsü çarpışmış, kazada 35 kişi hayatını kaybetmişti. DÜNYA

Dünya gülçin şermeti

Beş aydır Ukrayna’da devam eden çatışmalara son vermek için ABD, AB, Rusya ve Ukrayna’nın Dışişleri temsilcileri İsviçre’nin Cenevre kentinde toplandı. Görüşme sonucunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, tarafların temel unsurlarda görüş birliğine vardığını kamuoyuna duyurdu.

SÜREÇ SİLAHSIZLANDIRMAYLA BAŞLAYACAK Toplantı sonrasında yapılan açıklamada, Ukrayna’daki eylemcilerin silahsızlandırılacağını söyleyen Sergey Lavrov, gösteriler sırasında tutuklananlar hakkında da af çıkarılacağını belirtti. İşgal edilen binaların boşaltılacağı, aynı zamanda da yasadışı askeri grupların lağvedileceği açıklaması yapıldı. Rusya daha önce Ukrayna’dan gevşek bir federasyon yapısı konusunda adım atmasını istemişti ancak Ukrayna’daki geçici yönetim bu talebi reddetmişti. Lavrov Ukrayna’dan anayasal reform konusundaki isteklerini yineledi. Alınan bu kararlar Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı temsilcileri tarafından denetlenecek. OBAMA RUSYA KONUSUNDA ŞÜPHELİ Cenevre’de düzenlenen toplantının ardından taraflar anlaşma şartlarına uyacaklarını belirtseler de, ABD Başkanı Barack Obama Rusya’nın

Ukrayna’daki istikrarsız durumun şiddetini hafifleteceğine ilişkin sözlerine şüpheci bir yaklaşım sergileyerek, “Geçmiş icraatlara bakıldığında buna güvenilebileceğini sanmıyorum” diye konuştu. Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında Cenevre’deki zirve hakkında konuşan Obama, anlaşmada sözü edilen maddeleri değerlendirdi. Obama “Bu noktada hiçbir şeyden emin olamayız. Geçmiş icraatlara bakıldığında buna güvenilebileceğini sanmıyorum” diyerek, ABD ve müttefiklerinin olası aksi bir duruma hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. Konuya ilişkin Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşen Obama, Rusya’nın anlaşma şartlarını yerini getirmemesi halinde ek yaptırımların söz konusu olabileceğini söyledi.

Yortusu nedeniyle ateşkes ilan edildi. Direnişçilerin açıklamaları Kiev yanlısı hükümetin istifa etmesi yönünde. Direnişçiler Ukrayna ordusunun barışçıl bir biçimde geri çekilmesini talep ediyor ve niyetlerini: “Eğer Ukrayna ordusu barışçıl halde buradan giderse barikatları kaldıracağız, eğer taleplerimizi kabul eder ve ne istediğimizi dinlerlerse. Biz bölgesel referandum istiyoruz” şeklinde belirtiyor.

PASKALYA YORTUSU NEDENİYLE ATEŞKES Ukrayna’da silahlı eylemcilere yönelik süren çatışmalarda, Paskalya

Mısır’daki idamlara tepkiler büyüyor Mısır’da Mursi’nin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi öncülüğündeki ordu tarafından devrilmesi üzerine protestolar yapılmış ve 14 Ağustos tarihinde, ‘Kanlı Çarşamba’ olarak da anılan günde 500’e yakın insan hayatını kaybetmişti. Bu olayların sonucunda Mursi taraftarlarından bin 200 kişilik bir grup tutuklandı. Aralarında idam cezasıyla yargılanan, Müslüman Kardeşler üyesi 528 kişiye; bir polis memurunu öldürme, iki polis memurunu öldürmeye teşebbüs, kamu malına saldırı, Matay polis karakolunun ateşe verilmesi, polislere ait silahların ele geçirilmesi ve kamu düzeninin bozulması gibi suçlamalar yöneltildi. Mısır’daki darbeci yönetim son olarak o denli ileri gitti ki, idam

Sosyal medyaya Rus kontrolü

Kırım’da yaşanan kriz sırasında, Rusya’nın Ukrayna politikalarını eleştiren birçok siteye erişimi engelleyen Roskomnadzor (İletişim Denetim Kurumu Federasyonu) Rus meclisi Duma’nın alt komitesinde görüşülen internet üzerinde iktidarın tam kontrolünü öngören yasa tasarısı mevcut haliyle kabul edilirse günde 3 binden fazla ziyaretçi alan blog

ve sosyal medya ağları denetleyecek. Facebook’un Rusça konuşulan coğrafyadaki muadili VKontakte’nin kurucusu Pavel Durov, Ukrayna’daki gösteriler sırasında protestocuların bilgilerini Rus istihbarat birimi FSB’nin talep ettiğini açıkladı. İsteği reddeden Durov daha sonra VKontakte’nin yönetim kurulundan çıkarılmıştı. DÜNYA

mahkumu hamile kadınların doğumdan iki ay sonra asılmaları yönünde hüküm verdi. Bu idam cezalarına dünya çapında kınama ve protestolarla tepki gösterildi. Son olarak Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da idama mahkum edilen 528 kişi için protesto düzenlendi. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği protestoda, Mursi ve Rabia işaretli pankartlar taşındı. Öte yandan AB de Mısır’daki idam kararlarından endişeli olduğunu açıkladı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton Lüksemburg’da gerçekleştirilen AB Dışişleri Konseyi öncesi düzenlediği basın toplantısında, Mısır’daki seçimlere gözlemci heyeti gönderme konusunda anlaştıklarını belirtti. DÜNYA

Güney Kore

Feribot faciası

Güney Kore’de yaşanan feribot kazası sonucu resmi açıklamalara göre, gemide bulunan 475 kişiden 174’ü kurtarılırken, ölü sayısı 33’e yükseldi. 270 yolcu ise hala kayıp. Yolcu gemisinin dik bir açıyla yan yatıp ters dönerek 30 metre derinliğindeki sulara gömülmesine neyin sebep olduğu henüz bilinmiyor. Bazı uzmanlar, su altındaki bir cisimle çarpışmanın faciaya sebep olabileceğini söylüyor. Enkaz çıkarma çalışmalarının iki ay sürebileceği açıklanırken kaza bölgesinde hem havadan hem de denizin altından arama çalışmaları sürüyor. Kurulan kriz merkezlerinde kazazede yakınları, kimlik tespitleri için yakınlarının DNA örneklerini verdi. Feribotun 69 yaşındaki kaptanı Lee Joon-seok ve iki mürettebat, kazada kusurları olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. DÜNYA

Cezayir

4. kez Buteflika

Cezayir’de 15 yıldır devlet başkanlığı koltuğunu koruyan Abdülaziz Buteflika, yeniden devlet başkanı seçildi. Buteflika, rakibine büyük fark atarak seçimleri kazandı ve dördüncü kez Cezayir devlet başkanı oldu. Sonuçlarla ilgili basın toplantısı düzenleyen Cezayir İçişleri Bakanı Tayip Belaiz, Buteflika’nın oyların yüzde 81,53’ünü alarak dördüncü kez devlet başkanı seçildiğini, rakibi Ali Benflis’in oy oranının yüzde 12,18’de kaldığını söyledi. Seçimlere katılım oranı yüzde 51,78 oldu. Abdülaziz Buteflika’nın en yakın rakibi Ali Benflis ise seçim sonuçlarında hile yapıldığını iddia etti. Altı muhalefet partisinin boykot ettiği seçimlere katılım oranı yüzde 51’de kaldı. Buteflika, 2004 yılında yapılan seçimlerde oyların yüzde 85’ini, 2009 yılında yapılan seçimlerde ise yüzde 90’ını almıştı. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

22 Nisan 2014

İstanbul Valisi’nin AİHM ile imtihanı AZİZ ÇELİK

1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. AKP cephesinde yine aynı terane. AİHM dahi bir ilki gerçekleştirerek bir alanı demokrasi adına tescilledi. Hükümete bu da yetmedi. Ne hukuk tanırız diyorlar ne de adalet. Şimdi bahane uyduracak bir inşaatları dahi yok. Aziz Çelik T24’te yayınlanan yazısında AKP’nin Taksim’i 1 Mayıs’a yasaklamayacaklarını söylüyor.

yazdı

Anlaşılan İstanbul’da bu yıl yine 1 Mayıs gerilimi yaşanacak. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin 1 Mayıs işçi dayanışma gününü Taksim Meydanı’nda kutlama talebine İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu izin verilmeyeceğini açıkladı. Vali’nin hukuksuz tutumu şaşırtıcı değil. Çünkü Vali, 2013 1 Mayıs’ında İstanbul’da adeta sıkıyönetim ilan etmiş, Mayıs 2013 boyunca İstiklal Caddesi ve Taksim’de yapılmak istenen bütün gösterileri zorla engellemiş, Gezi eylemleri sırasında sayısız hukuksuzluğa imza atmış ve adı Gezi parkını keyfe keder açıp kapatmasıyla özdeşleşmiş bir kamu görevlisi. Ancak Valinin uygulamaları arasında büyük tutarsızlık var. Vali Mutlu, 11 Mayıs 2010’da İstanbul Valiliğine atanmış. Dolayısıyla Taksim Meydanında 2011 ve 2012 1 Mayıs kutlamaları onun zamanında gerçekleşti. 2013 yılındaki yasak ve barışçı gösteri hakkını kullanmak isteyenlere yönelik şiddet de onun zamanında uygulandı. Diğer bir ifadeyle istediği zaman meydanı kutlamaya açıyor istediği zaman kapatıyor. Taksim meydanı 1 Mayıs için her zamankinden daha uygun 2011 ve 2012’de Taksim’de 1 Mayıs kutlanmasına onay veren Vali neden 2013’te yasakladı? Görünürdeki gerekçe meydandaki inşaat çalışmasıydı. Bir diğer gerekçe ise, kent merkezinde yapılacak mitingin günlük yaşamı olumsuz etkilediği iddiasıydı. Aslında bunların asıl neden olmadığı, Türk bürokrasisinin geleneksel yasaklara kılıf bulma maharetinin ürünü oldukları açık. Nitekim bu yıl inşaat bitti. Taksim betonlaştı ama oldukça büyüdü. Trafik yeraltına indi. Böylece Taksim meydanı yaya alanı oldu. Öte yandan 1 Mayıs artık iş günü değil, resmi tatil. Özetle Taksim Meydanı 1 Mayıs kutlaması için her zamankinden daha uygun. Ama yine yasak. Ne inşaat engeli var, ne de iddia edildiği gibi günlük yaşamın etkilenmesi söz konusu. Velev ki günlük yaşam etkilenmiş olsun. Ne çıkar? 1 Mayıs yılda bir gün yapılan özel bir etkinlik, evrensel bir dayanışma günü, bir bayram. Kamu otoritesinin görevi, dayanışma gününü, bayramını kutlamak isteyen çalışanlara, İstanbullulara yardımcı olmak ve

kutlamayı kolaylaştırmaktır. Ne söylense boş! Vali yine fiili sıkıyönetim ilan edecek, İstanbullara o gün hayatı zehir edecek, Taksim’e ve Gezi’ye ayak bastırmayacak. Aslında mesele valiyi de aşıyor. Artık İstanbul’da hangi meydanlarda eylem yapılacağına Valinin değil Başbakanın karar verdiği biliniyor. İstanbul’un yerel idarecilerine kalan bu emirleri uygulamak. Ancak hukuksuz emrin uygulanmasının suçu ortadan kaldırmadığı ve hukuki sorumluluğun mülki amirde olduğunun altını çizmek gerek. Vali AİHM’i de kapatacak mı? İstanbul Valisi bu 1 Mayıs’ta da Taksim’i kapatacak. Ancak bu kez Taksim ve Gezi’yi kapatmak yetmeyecek. Çünkü Taksim’de 1 Mayıs yasağı artık uluslararası bir sorun. 1 Mayıs 2008’de uygulanan yasak ve şiddet İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (AİHM) kararı ile mahkum edilmiş durumda. AİHM kararı orada durdukça Taksim’de 1 Mayıs’ı engellemek olacak iş değil. Vali en iyisi AİHM’i de kapatsın! DİSK ve KESK, Vali Muammer Güler döneminde 2008’de Taksim meydanında 1 Mayıs gösterisine izin verilmemesi ve 1 Mayıs’a katılmak isteyenlere uygulanan şiddete karşı İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nde dava açtı. Dava 27 Kasım 2012 tarihinde İkinci Daire tarafından karara bağlandı. Hükümet bu karara itiraz etmedi ve karar kesinleşti (Case of DİSK and KESK v. Turkey). Kararın tam metnine şu bağlantıdan ulaşılabilir. AİHM: Göstericiler değil polis şiddet kullandı Kararda 2008’de yaşanan olaylar nasıl değerlendiriliyor ve hangi sonuçlara varılıyor? AİHM kararı 1 Mayıs 2008’de yaşanan polis şiddetinin AİHM tarafından saptanması açısından büyük önem taşıyor. Yaşananlar AİHM kararına şu şekilde yansımıştır: “Polis müdahalesi göstericiler yürüyüşe geçmeden önce sabah 6.30’da başlamıştır. Hükümet kendi iddialarında yasadışı örgüt üyelerinin polise tas attıklarını ileri sürse de, AİHM bu iddiayı destekleyen herhangi delil olmadığını tespit etmektedir. DİSK Genel Merkezi önünde bekleyen grubun kamu düzenine tehdit teşkil ettik-

lerini ya da şiddete başvurduklarını gösteren herhangi bir işaret yoktur. Buna ek olarak dosyada polisin aşırı güç kullanımını açıklayacak şekilde herhangi bir şiddet olayı ile ya da aktif fiziksel dirençle karşılaştığını gösteren herhangi bir bilgi de yoktur. Aslında güvenlik kuvvetleri DİSK Genel Merkezi önünde bekleyen insanları dağıtmak için gaz bombası, boya ve tazyikli su kullanmıştır. Bir çok kişi polis tarafından kovalanmış ve dövülmüştür.” AİHM rutin bir uygulama haline gelen biber gazı kullanımını da: “AİHM bireylere karsı gaz bombası kullanımının pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabileceğini ve bu tür gazların kanun uygulayıcılar tarafından kullanılması konusunda kaygılarını hatırlatmaktadır.” Mahkeme kararında barışçı toplantı hakkı konusunda ders gibi bir tespite yer vermektedir: “AİHM Devletlerin, sadece barışçıl amaçlarla toplantı düzenleme ve toplantıya katılma özgürlüğünü korumakla kalmaması bu hakkın kullanımını engelleyen makul olmayan dolaylı sınırlamalar koymamaları gerektiğine işaret etmektedir.”

sonuca varmaktadır: “Yukarıda anlatılanların ışığı altında, AĐHM söz konusu davada polis memurları tarafından güç kullanılarak yapılan müdahalenin orantısız olduğu ve kamu düzeninin bozulmasına engel olmak üzere gerekli olmadığı kanaatindedir. Bu nedenle söz konusu davada Sözleşmenin 11. maddesi ihlal edilmiştir.” ‘Taksim meydanı trajik bir olayın sembolüdür’ Kararda Taksim Meydanının sembolik önemine de dikkat çekilmektedir: AİHM 1977 yılında İsçi Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan kargaşada 37 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, bunun sonucunda Taksim Meydanının bu trajik olayın sembolü haline geldiğini vurgulamaktadır. AİHM’e göre, bu sebeple başvuru sahipleri anma amacıyla İsçi Bayramı kutlamalarını Taksim

Meydanı’nda düzenlemek konusunda ısrarcı olmuştur. AİHM kararında 2010 yılından itibaren İsçi Bayramının Türkiye’de ulusal bayram olarak kutlandığını ve bu tarihten itibaren Taksim Meydanı’nda kutlamalar yapılmasına izin verildiğini de belirtmektedir. Ayrıca Hakim Sajo’nun karar ekinde yer alan “mutabık görüş” yazısında yer seçimimin de gösteri yapma özgürlüğünün bir parçası olduğunun altı çizilmektedir. AİHM’in 2008 1 Mayıs’ında yaşanan şiddet ve engellemeye ilişkin kararı bu şekilde. Mahkeme, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin barışçıl toplanma özgürlüğüne ilişkin 11. Maddesinin ihlal edildiğini tespit ediyor. Vali Mutlu ise kararla ilgili yaptığı açıklamada “bahsedilen karar 2008’de verilmiştir. 2008 yılından bu yana da herhangi bir olumsuz karar da söz konusu değildir” şeklinde tuhaf açıklamalar yapmaktadır. Türkiye İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin tarafıdır ve AİHM kararları Türkiye için bağlayıcıdır. Mahkeme kararları emsal olaylar için de geçerlidir. Peki Vali Mutlu ne demek istiyor? “Bu karar bizi bağlamaz” mı diyor?

Karar açıktır. 1 Mayıs 2008’de valiliğin yaptığı engelleme ve yasaklamalar ile şiddet kullanımı 11. Maddenin ihlali anlamına gelmektedir. Hükümet ve Valilik bu kararı dikkate alarak benzer ihlallerden kaçınmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine saygı duymayabilirsiniz, sevmeyebilirsiniz, “milli” bulmayabilirsiniz ama tıpkı Anayasa Mahkemesi kararları gibi o kararları da uygulamak zorundasınız. Bakalım, Hukuk Fakültesi mezunu İstanbul Valisi, kararları Türkiye için bağlayıcı olan ulusalüstü bir mahkemenin kararlarına mı uyacak, yoksa bugüne kadar yaptığı gibi bildiğini mi okuyacak? Bakarsınız Vali bu kez sadece Taksim meydanı ve Gezi parkını değil, Strazburg Mahkemesini de kapatır. Mesele hukuk değil, tahayyül ne de olsa! Veya “bu defa şaşırtın, çalışanlara 1 Mayıs’ı zehir etmeyin, hukuka, mahkeme kararlarına uygun davranın” desem, hayal gücünü fazla mı zorlamış olurum? Aziz Çelik T24 yazarı

‘Günlük yaşamı aksatsa da gösteri hakkına hoşgörü gösterilmeli’ Mahkemenin bir diğer tespiti ise günlük yaşamda bazı aksamalara yol açsa da gösterilere kamu makamlarının hoşgörü ile yaklaşmaları gerektiğine ilişkindir. AİHM sözleşmeye taraf devletlerin kamu güvenliği gerekçesiyle belirli bir yerde gösteri yapılmasına sınırlamalar getirebileceğini kabul etmektedir. Ancak mahkeme kararında “kamuya açık bir alanda yapılan gösterinin trafiğin aksaması seklinde günlük yaşama ilişkin bazı rahatsızlıklara yol açsa da, Sözleşmenin 11. maddesinde güvence altına alınan barışçıl toplantı hakkının özünün zarar görmesini engellemek amacıyla, kamu makamlarının barışçıl toplantılara belirli/önemli ölçüde (certain degree) hoşgörü ile yaklaşmaları gerekir” tespitinde bulunmaktadır. Kararda ayrıca yetkililerin gösterilerin barış ve güven içerisinde yapılmasını sağlamak amacıyla uygun önlemleri alma görevlerinin olduğu da vurgulanmaktadır. AİHM bu tespitlerden sonra şu

Berkin Elvan’ı yaşatmak için 1 Mayıs’ta Taksim’e Artık halk hükümetin koyduğu yasaklara kanmıyor. Muhalefeti susturmak, emeğini sömürmek, şehitlerini unutturmak için koyulduğunu biliyor yasakların. İşte bu yüzden 1 Mayıs’ta Taksim’de her kesimden insanı direnirken bulacağız. Her birinin haklı nedenleri olacak. Lise-Der de Berkin’e sahip çıkmak için orada olacak. Tüm liselileri çağırdıkları Taksim açıklamasını sizlerle paylaşıyoruz. Hüseyin Avni Mutlu turizm ve ulaşımın engellendiği gerekçesiyle Taksim’in 1 Mayıs’a kapatılacağını belirtti.Kutlama alanı olarak AKP’nin miting alanı Yenikapı’yı ve Kazancı Yokuşu’nu gösterdi. Gerekçenin turizm ve ulaşım olmadığını AKP’nin halk düşmanlığının sonucu olduğunu biliyoruz.

31 Mayıs Gezi Parkı Direnişi Türkiye’de yediden yetmişe halkın hükümetin anti-demokratik uygulamalarına karşı milyonlar meydanları doldurdu. AKP’nin kiralık katili konumundaki polis halktan 8 can aldı, 8 şehidimizden Berkin Elvan gaz kapsülü ile vurulduğunda 14 yaşındaydı,15’ine

komada girdi,liseye başlayamadı.270 günün ardından 16 kilodayken hayatini kaybetti.Hükümetin adaleti Berkin’in katilini korudu. Polis Berkinin son yolculuğunda bile gazını TOMA’sını korumakla görevli olduğu halktan sakınmadı.Recep Tayyip Erdoğan’a

katil olmak yetmedi,hırsızlığa soyundu.Halktan çaldığı paraları “Babacık” rolüyle oğluyla birlikte saklamaya çalıştı.Ses kayıtlarını yalanladı,montaj olduğunu iddia etti.Secimler öncesi kaos yaratmak için savaş çıkartmayı göze alan diktatör rejimi ses kayıtlarının paylaşılmasını engellemek adına

sosyal ağlara erişimi engelledi. Hırsız,katil,sansürcü hükümetin Valisi Mutlu’nun açıklamasında “Taksim’in işçilerimiz için çok önemli olduğunu belirttim” seklinde bir ifade bulunurken Taksimin halka açılmayacağını belirtmesi,meydanin asil sahibi halk iken Valinin bunu görmezden gelerek Yenikapı’yı ve Maltepe’yi göstermesi hükümetin gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymaktadır.Emekçiler 1 Mayıs’ı valinin kararına göre değil, 37 şehidimizin,Gezinin bulunduğu Taksim’de yapacaktır.

1 Mayıs’ta Taksim’e: Biz liseliler de verdiğimiz mücadeleye 1 Mayıs’ta Berkinin katili ve emek hırsızı AKP’nin karşında,Gezi’nin kalbi taksim meydanında devam edeceğiz. 1977’de katledilen 37 yoldaşımız için, AKP’nin katlettiği gezi şehitleri için bütün liselileri 1 Mayıs’ta Taksim’ e çağırıyoruz. Lise-Der


YAKLASIMLAR

17

22 Nisan 2014

‘İkinci el silah fiyatları’ ‘İntihar yöntemleri’ ASLI KAYSERİLİOĞLU yazdı

Kadın cinayetleri hiç de hükümetin açıkladığı gibi düşüşte değil. Bin bir zorluk ve mücadeleyle çıkartılan koruma yasaları kat be kat emekle uygulatılmaya çalışılıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bu mücadelede bayrağı taşıyor ve şimdi hedef yasayı uygulatmak. Gerçekleri Aslı Kayserilioğlu’nun kaleminden okuyoruz.

Google’ı açıp yazdı: ‘ikinci el silah fiyatları’, ‘intihar yöntemleri’. Aslında intihar falan etmek istemiyordu. Amacı hayatından çıkma cesaretini göstermiş bir kadını öldürmekti. İşte, Gülşah öğretmenin hayatı bu erkeğin elinde son buldu. Türkiye’de kadın erkek eşitliği için verilen mücadeleler içinde en acil olarak ihtiyaç duyduğumuz, kadın cinayetlerine karşı verilen mücadele. Kadınların değil toplumda var olma hakkı, hayatta var olma hakkı bile ellerinden alınıyor. Üstelik herkesin gözü önünde, ve devletin tüm imkanlarıyla beraber. Kadınların şikayetleri karakolları harekete geçiremiyor, şikayetler ciddiye alınmıyor, hatta dalga bile geçiliyor. Katiller önceden cinayetleri planlıyorlar, ceza indirimlerinden haberdarlar, ve avukatlarıyla beraber yargının onlara verdiği bütün imkanlarını sömürüyorlar. Devletin katile verdiği iyi hal, akli denge bozukluğu ve haksız tahrik indirimi gibi indirimler, kadınların sırf var oldukları için öldürüldükleri şu memlekette adaletin oluşmasına engel oluyor. Devlet, erkekle el ele verip kadını öldürüyor. Abarttım mı? Öyleyse daha açık anlatayım. Bakalım, ben mi abartıyorum yoksa kadın öldürmek devletin imkanlarıyla kolaylaştırılıyor mu? Kadın öldürmek Türkiye’de neden bu kadar kolay? Türkiye’de erkekler işledikleri cinayetlerde düzenin desteğini alıyor. Şikayet süreci Öncelikle, kadınların şiddet sorunu görmezden geliniyor. Şikayetleri yok sayılıyor, ciddiye alınmıyor hatta alay bile ediliyor. 27 yaşındaki Gülşah öğretmen ayrıldığı Hakan Baser’in tehditlerinden korkup durumu Mili Eğitim’den sorumlu Vali Zafer Coşkun’a bildirmiş ve işyerinin değiştirilmesini talep etmiş. Vali, işyeri değiştirilme talebini reddetmiş ve ona ‘en kötü ihtimal öleceğini, ölümün hak olduğunu kaçış olmadığını, hiç olmadı istifa edebileceğini, yanında biber gazı ile gezmesi gerektiği gibi ‘hiç de duyarlı olmayan, daha da demoralize eden tavsiyelerde bulundu. Hatta terbiyesizliğin dik alasını yapıp böyle ‘uygun olmayan kişilerle görüştüğü için hata ettiğini’ söylemiş [1]. Yani, kurbanı suçlamış. Mehtap Bülbül, boşandığı Volkan Civelek tarafından, koruma süresinin bittiği gün kaçırılmış ve iki gün alıkonulmuş. Ailesi Karakola gittiğinde ‘Siz herhalde çok fazla Arka Sokaklar dizisi izliyorsunuz’ denilmiş. Şikayet ciddiye alınmamış bile[2]. Mehtap’ın ailesinin şikayetiyle dalga geçilmiş. Benzer bir -ciddiyetsizlik mi desem, yoksa kötülük

mu desem bilemedim ama en hafif tabiriyle- ihmalkarlık da Feride Çöl’un başına gelmiş [3]. Feride’ye, kendini güvende hissetmediği için defalarca gittiği karakolda polis memuru ‘Ölsen de kurtulsak’ buyurmuşlar. Hazretleri, Feride’nin ölümünden sonra daha az belge işi yaptığından dolayı huzuru, rahatı bulmuş mudur acaba? Sadece polisler değil savcılar da aynı şekilde, koruma kanunun uygulanmasını engelliyorlar. Savcı, Muhterem Göçmen’in ona şiddet uygulayan eşini, uzaklaştırma kararı çıkmasına rağmen şiddete devam ettiği halde(yani yasayı çiğnediği halde) serbest bıraktı [4]. Muhterem kardeşimizin öldürülmesinde bu yasayı uygulamayan savcının payı var. Bütün bunlar, kadını katilin eline teslim ediyor. 2. Yargı Süreci Giden gittikten sonra katiller indirimli ceza alıyorlar. Gülşah’ın katili öldürmeden önce cinayeti planlamış hatta internette alacağı cezayı bile araştırmış[5]. Katil, Van’da öğretmenlik yapan, izin alarak ailesinin yanına, Konya’ya gelmiş olan Gülşah’ı öldürmenin planını çok öncesinden yapmış. İnternette ikinci el silah fiyatlarını, aşk cinayetlerine verilen cezaları, intihar yöntemlerini araştırmış (aynı şekilde, Ayşe Paşalı’nın katili de internette ‘TCK adam öldürme cezası’ şeklinde arama yapmış, yani cinayeti planlamış). Van’dan önce Ankara’ya gitmiş, Ankara’da araba kiralayıp Konya’ya varmış, hatta Konya’da Gülşah’ın kaldığı evin karşısındaki otelden oda bile ayırtmıştı. Bütün bunlar katilin bu cinayetin detaylarını bile düşündüğünü gösteriyor. Cinayetten sonra yakalanan katil, yasalarla kendisine sağlanan bütün imkanlardan?—?pardon, ceza indirimlerinden, yararlanmaya çalıştı. Önce deli olduğuna inandırmaya çalıştı, sonra ‘onu cok seviyordum’ ‘psikolojim bozuktu’ dedi. Halbuki katil cinayeti planlayarak işlemişti. Aynı

yalanları Mehtap Bülbül’ü öldüren erkek de söyledi[6]. Mehtap Bülbül’ün katili eski kocası mahkemeye takım elbise-kravat ile gelerek, akli dengesinin yerinde olmadığını söyleyerek (ki daha sonra bir hastane tarafından akıl sağlığının yerinde olduğu tespit edildi) daha sonra da Mehtap hakkında asılsız iftiralar atarak ‘haksız tahrik’ indirimi almaya çalıştı. Bunlar, cinayetlerin bazılarının anlık kızgınlıklarından dolayı olmadığını, katillerin planlayarak işlediklerini ve daha sonrasında yasal boşluklardan yararlanmak suretiyle plan yaptıklarını gösteriyor. Bu iki örnek ve daha birçoklarında[7], katiller ifadelerinde tutarsızlık sergiliyorlar. Karakolda verdikleri ilk ifadeler, avukatlar devreye girdikten sonra değişiyor [8]. Akli denge, iyi hal ve ardından ‘ağır tahrik’ indirimi almak için avukatları tarafından yönlendiriliyorlar. Bu örneklerin münferit olmadığını, bu yazıyı yazmak için özenle seçilmediğini Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sayfasına bakarak görebilirsin. Başka bir alternatif de anitsayac.com’u ziyaret etmek. Eğer yolun Antalya’ya düşerse yürek dağlayan Alyazma Anıtı’nın gölgesi üzerine öldürülen kadınları düşünürken de ne kadar münferit olmadıklarını görebilirsin. Nasıl zorlaştırılır? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) [9] 2009 yılında Münevver Karabulut cinayetinin [10] gündemimize girdiği ve Aile Bakanlığı’nın Aile içi şiddet nedeniyle ölen kadınların istatistiğini (kadın cinayetleri son 7 yılda %1400 artış göstermiş) yayınladığı vakitlerde oluşturulmuş bir platform. Kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele veren Platform’un iki temel ve acil eylem planı var: Koruma kanununu uygulatmak: Koruma kanunu kapsamı oldukça geniş bir kanun. Ancak yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi

polislerin şikayetleri ciddiye almaması, savcıların şiddete devam eden erkekleri salıvermesi, işyerinin değiştirilmesi talebinin reddi bu yasanın uygulanmasına engel oluyor. KCDP bu kanunun uygulanmasını sağlamaya çalışıyor. Kadın cinayetlerinin nitelikli suç kapsamına alınması: Yasalar kadın cinayetlerini nitelikli suç[11] kapsamında değerlendirmiyor. Oysa ki sırf var olduğu için insan öldürmek bir insanlık suçudur. Bu yüzden, cinsiyet veya cinsel yönelim sebebiyle işlenen cinayetlerin nitelikli suç kapsamına alınması ve katillerin indirimlerden yararlanmaması gerekmektedir. Mahkemeye takım elbise-kravat kombiniyle gelen adama ceza indirimi yapılmamalıdır. Neler yapabilirsin? Diyelim ki tanıdığın bir kadın şiddete uğruyor. Neler yapabilirsin? Temel olarak destek ve çözüme erişimine yardımcı olabilirsin. Yani, şiddet olmuyormuş gibi davranmamak, ve çaresiz bırakmamak şiddet kurbanına manevi destek olmak çok önemli. Bir diğer temel yardım da şiddetten kurtulma sürecinde olabilir. Şikayetinde yanında olabilir, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na yönlendirebilir, Aile ve Sosyal Çalışmalar Bakanlığı’nın yardım hattını arayabilirsin. Görmezden gelme: İki kişinin arasında olanlar beni ilgilendirmez deme. Böyle bir durum varsa, arkadaşına destek ol, dinle. Derdini paylaşabileceği biri ol. Konuşmaya zorlamadan yanında ol. Etrafa duyur: Şiddet kapalı kapılar ardında büyür, sessizlikle beslenir. Dayak yiyen, şiddete uğrayan insan kimseye derdini açamaz, ve dayak atan da milletin gözü önünde bunları yapmaya çekinir. Kız kardeşinizi yalnız bırakmayın. Ona sorunun paylaşabileceği bir arkadaş olun. Sesi olun. Unutup gitme: Bazı nahoş olayları insanlar çabuk unutmak ve ardında bırak-

mak ister. Bu sadece ‘nahoş’ bir olay değil. Bir defa barıştılar diye düzeldiler sanıp peşini bırakma. Takipçisi ol. Sorun karakola gittiyse şikayetinin karakolda takipçisi olun. Gündeminizden düşürmeyin. Yasayı bil [12]: Sosyal Hizmetlerin telefonu: 183, Aile içi şiddete son kampanya sayfasına da bakabilirsiniz [13, 14]. Son söz Erkek şiddeti var. Gerçek. Kadın hayatı tehlikede. Bu tehlikeyi ancak yasayı uygulatarak engelleyebiliriz. #korumakanunuuygulanırsa çok hayat kurtulur. [1] http://haber.sol.org. tr/kadinin-gunlugu/vali-yardimcisi-koruma-isteyen-kadina-en-fazla-olursun-hatasende-dedi-gulsah [2] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz. net/haber/955/polis-katilikorudu-mehtapin-ailesinesaldirdi [3] http://yarinhaber. net/news/5626 [4] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net/ haber/1049/muhterem-icinadalet-istiyoruz [5] http://www.radikal. com.tr/turkiye/gulsah_ogretmeni_oldurmeden_once_alacagi_cezayi_arastirmis-1124959 [6] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz. net/haber/955/polis-katilikorudu-mehtapin-ailesinesaldirdi [7] http://haber.sol.org. tr/kadinin-gunlugu/aysepasalinin-katili-de-namusun-arkasina-sigindi-haberi-39034 [8]http://youtu.be/ FhpWkRAnVhI?t=13m51s [9] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net/ [10] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz. net/takipcisiyiz/35/munevver-karabulut-davasi [11] http://haber.gazetevatan.com/hayat-icin-ciglikattilar/586721/1/gundem [12] http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net/ koruma-kanunu/472/6284koruma-kanunu [13] http://www.aile.gov. tr/tr/2127/ALO-183 [14] http://aileicisiddeteson.com/category/yardimisteyin/ Aslı Kayserilioğlu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Almanya üyesi

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Melih Aşık Milliyet

Aşık, 1 Mayıs Taksim tartışmalarına yer verirken, AKP’yi kendi sözleri ile köşeye sıkıştırıyor: “Taksim Meydanı 1 Mayıs’a yeniden kapandı.Geçen yıl meydandaki inşaat gerekçe gösterilmişti bu yıl öyle bir bahane de yok.İşçi Bayramı 2010 yılında Taksim’de neşe içinde kutlandığında Başbakan Erdoğan ne demişti?“1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması tesadüf değildir. Bu kutlama Türkiye’nin nasıl değiştiğinin, olgunlaştığının, tabuları nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının, tahrik ve kışkırtma korkularından nasıl sıyrıldığının somut bir abidesidir.”Bu durumda dört yıl sonra 1 Mayıs’ın Taksim’de yasaklanması neyin abidesi oluyor? Türkiye’nin aslında nasıl değişmediğinin, olgunlaşmadığını, tabuları nasıl yıkmadığının, statükoyu nasıl aşmadığının mı?”

Kötü

Akif Beki Hürriyet

Çirkin

Engin Ardıç Sabah

Beki, kendince söz konusu AKP karşıtlığı olunca her hangi bir güce bel bağlamaktan geri kalmayan bir toplamın var olduğunu iddia edip, AKP’yi her düşüremediklerinde de bel bağladıkları gücü “kâğıttan kaplan” ilan ettiklerini açıklıyor. Beki: “ABD’ye boyun eğsin, İngiltere’ye eğsin, Katar’a, Kuveyt’e, Birleşik Arap Emirlikleri’ne boyun eğsin ama Ukraynalaştırıncaya kadar Türkiye’ye zinhar eğmesin! Çoğunluk kendilerinden yanaysa en büyük güç sandık, başka büyük yok.Çoğunluk karşılarındaysa yere batsın, demokrasi sandık demek değil, Twitter mivitır var, sandıkla geleni sokakta devirme hakkı filan...”

Ardıç her zamanki üslubuyla köşemizin demirbaşı olmakta kararlı. Şimdi de AKP’nin antidemokratik uygulamalarının ekonomiye zarar verdiğini söyleyen TÜSİAD’ı eleştiriyor. Ardıç: “Demek ki biz de, “Türkiye’ye demokrasiyi getiren Atatürk” sayesinde (deyim muhalif bir köşe yazarına aittir) yirmili ve otuzlu yıllarda meğerse tank yapar, uçak yapar düzeye gelmiştik de bundan haberimiz yoktu!Elbette ülkemizde dikta olduğu için son on yılda milli gelir 200 milyar dolardan 800 milyar dolara yükselmedi!Sürünüyoruz. Halk aç ve sefil. Otoyollar, gökdelenler, köprüler, denizaltı geçitleri falan yapılmadı, yalan söylüyorlar.Ekonomik kalkınma her eve lazım ama sermayenin sözcüsü olabilmek için de azıcık bilgi ve feraset lazım galiba…”

günlüğü İlker Eraslan

aldı...

Bu hafta 1 Mayıs ve Taksim’le ilgili bir çok hashtag kullanıldı ve bazıları TT’de de yer

@KayaBarzan Aç çocuklar doysun diye! #1MayıstaTaksime @Gizem_Aslan_ Ya direneceksin, ya sürüneceksin ... Karar senin ! #1MayıstaTaksime #1MayıstaAlanlara @yoxtela İnsanlik onurunun sermayeden daha degerli oldugunu haykirmak icin.. #1MayıstaTaksime @srkAndgAn #1mayıstataksime çıkarken gezi sürecindeki deneyimlerinizi düşünüp kararlı duranların yanıona takılın derim ;) @denizkeskin34 1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanındayız. Gezi Ruhuyla Taksim’e #1MayıstaTaksime @sebkrbs İzmir beni kesmez şimdi mecburen #1mayıstataksime @thecplng Ücretli kölelik düzenine karşı 1 Mayısta alanlara. #1MayıstaTaksime @devriiiiiim Ezilenlerin bayramı, sosyalizmdir...


18

KULTUR-SANAT 22 Nisan 2014

‘Yüzyıllık yalnızlık’tan ebedi yalnızlığa Dünyaca ünlü nobel ödüllü 87 yaşındaki yazar Gabriel Garcia Marquez, bir süredir akciğer ve idrar yolları enfeksiyonu nedeniyle tedavi görüyordu. Yazıları sözleri ve kitaplarıyla insanların hayranlığını kazanmış olan Marquez, ölümünden kısa bir süre önce yazmış olduğu Veda Mektubu ile de internette okunma rekorları kırdı.

Gabriel Garcia Marquez Kimdir?

Dünya oğuzhan özkan

1970 yılında Marquez adıyla yayınlanıncaya kadar hiç kimse bu satırDünyaca ünlü yazar Gabriel ların Marquez’e ait olduğunu Garcia Marquez,bir süredir za- bilemeyecektir. türre tedavisi görmekteydi. 87 yaşında yattığı hastanede hayatını kaybeden En tanınmış yapıtları yazar sosyal medyada günün ses ge- Yazar en tanınmış romanı tiren gündemlerinden oldu.Yazdığı Yüzyıllık Yalnızlık’ı(1967) Veda Mektubu internette tıklanma Meksika’ya ilk gidişinde rekorları kırdı. yazdı. Yüzyıllık Yalnızlık’ta1927’de Kolombiya’nın Aracataca ki bir bölümden etkilenerek kentinde doğan Marquez, büyükan- yazdığı öykülerini İyi Kalpli nesiyle büyükbabasının evinde ve Erendina(1972) adlı kitapta teyzelerinin yanında büyüdü. Baş- toplayan yazar daha sonra sıkent Bogota’daki Kolombiya Ulusal rasıyla Mavi Bir Köpeğin GözÜniversitesi’nde başladığı hukuk ve leri (1972), Başkan Babamızın gazetecilik öğrenimini edebiyata atı- Sonbaharı (1975), Kırmızı Palarak yarım bıraktı. 1940’lardan baş- zartesi (1981), Kolera Günlerinde layarak uzun yıllar gazetecilik yaptı. Aşk (1985), Labirentindeki General Öykü yazmaya ise 1940’ların sonla- (1989) yayınladı. rında başladı. Yazarın Türkiye’de yayınlaİlk başarısı, batan bir gemiden nan diğer kitapları arasında kurtulup tahta parçalarından devşir- Bir Kayıp Denizci, Sevgiden me küçük bir sal üzerinde tek başına Öte Sürekli Ölüm, Aşk okyanusta on gün geçiren bir gemi- ve Öbür Cinler, Şili’de cinin hatıralarını gazetesi için tefrika Gizlice, On İki Gezici şeklinde yazmak olmuştur (1955). Öykü ve Bir KaçırılOlaylar gemicinin ağzından anlatıl- ma Öyküsü sayıladığından, Bir Kayıp Denizci adlı eser bilir.

Nobel edebiyat ödülü sahibi Kolombiyalı yazar, 87 yaşındaydı. “Büyülü gerçekçilik” akımının en önemli isimlerindendi. Eserlerinde tutku, büyü, şiddet ve eşitsizlik temalarını yoğun olarak işlemişti. Unutulmaz eserlere imza atan Marquez, yaşam öyküsünü anlattığı “Anlatmak için Yaşamak” adlı son eserini de 2002 yılında yayımlamıştı.

İnsanlık, her biri farklı bir erdemi temsil eden beş farklı parçaya bölünmüş bir düzende yaşamını sürdürmektedir. Filmin ana karakteri Tris ise tam bir ‘uyumsuz’dur...

Gülcemal Yönetmen: Özgür Selvi Oyuncular: Peker Açıkalın, Merve Sevi, Cem Kılıç tür: komedi

Özgür Selvi’nin yönetmenliğini yaptığı Gülcemal hayatında hiç görmediği babasının ölümünün ardından yollara düşer ve kalan mirası alabilmek için İstanbul’a doğru yola çıkar.

Marquez’in Veda Mektubu Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı… Gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanr. Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim. Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde… Artık ölebilir miyim?

Uyumsuz Yönetmen: Neil Burger Oyuncular: Shailene Woodley, Theo James tür: Bilimkurgu, Aksiyon

Unutulmaz sözleri

Yazarların birer megolaman olduğu, kendilerini toplumun vicdanı, evrenin merkezi gibi hissettikleri sıkça söylenir. Doğrudur da. Ben en çok bir şeyin iyi yapılmış olmasına hayranlık duyarım. Havada uçarken pilotların mesleklerini kendi yazarlığımdan daha iyi icra etmeleri beni her zaman mutlu etmiştir.

Zor biraderler Yönetmen: Tim Story Oyuncular: Ice Cube, Kevin Hart, John Leguizamo Tür: Aksiyon, komedi

Güvenlik görevlisi olan Ben Barber’ın tek amacı sevgilisi Angela ile evlenebilmektir. Önlerindeki tek engel ise Angela’nın aşırı korumacı erkek kardeşinin onayıdır.

Her yer festival her yer direniş

İnsanoğlu anasının karnından çıktığı an doğmaz yalnızca, yaşam kendilerini defalarca yeniden doğurmalarına mecbur kılacaktır onları. Birini özlemenin en kötü yolu, yan yana oturduğun halde onu hiçbir zaman elde edemeyeceğini bilmendir. Her an gülümse, boşver ne düşündüğünü bilmesinler. Ve herşeye rağman patlat bir kahkaha, bırak neden güldüğünü merak etsinler. Eğer biraz aklın varsa; mutluluk için istediği şartları bulamayınca, bulduğun şartlarda mutlu olmayı bilmelisin. Adalet… Topallayarak gelir fakat geldiği her yerde aynıdır. Birini özlemenin en kötü yolu, yan yana oturduğun halde onu hiçbir zaman elde edemeyeceğini bilmendir. Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? dedi. Öleceğini bildiği halde yaşadığını unutmuştu.

Bu yıl 9’uncu kez düzenlenen Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 1 Mayıs’ta başlıyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da eş zamanlı olarak gerçekleşecek festival, 8 Mayıs’a kadar sürecek. 17 farklı ülkeden toplam 77 film gösterilecek. Karagöz ve Şarlo bu yıl yanında iki tanıdık dostla “Haziran Direnişi”ne selam veriyorlar. Aydan Çelik’in illüstrasyonları ile V For Vendetta filminin karakterinin ünlü maskesi ile Guy Fawkes ve Gezi sembollerinden biri olan Kırmızılı Kadın, Karagöz ve Şarlo ile beraber dünyadan direniş filmlerini, Gezi filmlerini ve emekçilerin öykülerini beyaz perdeye taşıyor. Festival 2 Mayıs Cuma, saat 20.00’de Şişli Kent Sineması’nda. KÜLTÜR SANAT

Yazmayı sürdürmek isteyen ünlü bir yazar şöhrete karşı kendisini sürekli korumalıdır.

HAFTANIN AJANDASI Tam bir caz aşığı

Komedi zamanı

Dünya Caz günü

Şarkının trajik gücü, gitarın dalgaları... Bunları bir anafor gibi kendisinde toplayan ve dışarıya veren bedenler... Flamenkoseverler, 25 Nisan’da Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde Flamenco Reina ile buluşacak.

Belki Muhteşem Yüzyıl’a alırlar diye aylardır sakal bırakan bir komedyen... Ömer Harmankaya’nın teoride tek kişilik pratikte çok kişilik komedi gösterisi Kimse Kusura Bakmasın 20, 27 Nisan saat 20:00 BKM Mutfak Sahne’de..

Miles Davis ve Louis Armstrong ile başlayan “trompet dahileri vokallerle renkleniyor” serisi Chet Baker ile tamamlanıyor. Caz sahnesinin önde gelen müzisyenleri, 30 Nisan 23:30’da Salon İKSV’de cazın efsanelerini anıyor.


SPOR

19

22 Nisan 2014

Passolig tribünleri sokağa taşıdı TFF’nin e-bilet uygulamasını protesto etmek için Galatasaray’da toplanan taraftarlara polis saldırdı. E-bilet projesiyle uygulamaya sokulan Passolig birçok takımın taraftarlarının katıldığı bir eylemle protesto edildi. Galatasaray Meydanı’nda toplanan taraftarların Taksim’e yürüyüşe geçtiği sırada polis tarafından önleri kesildi. Yapılan görüşmeler sonunda basın açıklaması okundu. Açıklamanın ardından beklenmedik bir anda polis taraftarlara biber gazları, sis bombaları ve tomalarla saldırdı. Eylemciler dağıtılarak tünel tarafına sürüldü ve kovalamaca sırasında 14 taraftar gözaltına alındı.

yaşandı. 8 bin Passolig satılan derbide birçok taraftar bu nedenle kapıda kalırken, Passolig kartlarının yerine İBB’nin toplu taşım araçları için çıkardığı akbil ile de kapıların açıldığı iddia edildi.

75 bin kapasiteli stada 23 bin taraftar Fenerbahçe’nin galibiyetle ayrılması durumunda şampiyonluğunu ilan edeceği ve Beşiktaş’ın 3 puana ulaşması halindeyse Şampiyonlar Ligi’ne katılma yolunda büyük avantaj elde edeceği sezonun son derbisinde bilet şoku yaşandı. Derbi için satılan toplam bilet sayısı 8.123’de kaldı. Beşiktaş sezon başında ise 15 bin kombine bilet satışı yapmıştı. Bu Passolig yerine AKBİL kullanıldı rakamlara göre, 75 bin kapasiteli Atatürk Olimpiyat Yüz tanıma sistemi ve turnikeler ile ilgili teknik sıkın- Stadyumu’nda oynanacak derbiyi yaklaşık 23 bin tıların ortaya çıktığı Passolig uygulamasında skandal kişi izledi. SPOR

Dev derbiden beraberlik çıktı Süper Toto Süper Lig’in 30. haftasında, Fenerbahçe’nin galip ayrılması halinde şampiyon olacağı, Beşiktaş’ınsa Şampiyonlar Ligi yolunda avantaj sağlayabileceği maçtan 1-1’lik skor çıktı. Puanların paylaşıldığı maçın ardından tüm hesaplar gelecek haftaya kaldı. SPOR emre başar kara

Süper Toto Süper Lig’in 30. Haftasında Fenerbahçe ve Beşiktaş Atatürk Olimpiat Sdatında karşı karşıya geldi. Galatasaray’ın kendi puan kaybettiği haftada, Fenerbahçe’nin galip olması halinde şampiyonluk Fenerbahçe lehine matematiksel olarak kesinlik kazanacaktı, Beşiktaş kazanırsa da Galatasaray’la puan farkını 4’e çıkarıp Şampiyonlar Ligi için büyük bir avantaj sahibi olacaktı. Ama bu ihtimallerden ikisi de gerçekleşmedi. Puanlar Atatürk Olimpiyat Stadı’nda bölüşüldü ve iki takımda 1 puanla haftayı kapattı.

kaleci Volkan Demirel ile karşı kaldı. karşıya kaldı. Portekizli futbolBeşiktaş’ta ikinci yarıda oyucunun vuruşunda top auta gitti. na giren İsmail Köybaşı, 90 artı 3. dakikada ikinci sarı kartın İlk gol Sow’dan ardından kırmızı kart göreDerbide gol perdesini Sow ile Fe- rek takımını sahada 9 kişi nerbahçe açtı. Karşılaşmanın 24. bıraktı. Kalan bölümde iki dakikasında Kuyt’ın ara pasında takım da yakaladığı pozissol çaprazda topla buluşan Sow, yonları gole çeviremedi ve ceza sahasına girdi ve dar açıdan maç 1-1 sona erdi. kaleci Tolga Zengin’in yanından yerden bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Fenerbahçe, Sow’un attığı golle 1-0 öne geçti. Beşiktaş aradığı golü 44. dakikada Motta’nın ayağından buldu. Veli’nin ceza sahası dışından çektiği sert şutta top sol direkten döndü ve sol çaprazdaki Motta’nın önünde kaldı. Motta’nın sert şutunda top ağlarla buluştu ve siyah beyazlılar skora 1-1 eşitlik getirdi. İlk devrede başka gol olmazken, takımlar soyunma odasına 1-1’lik eşitlikle gitti.

Karşılaşma hızlı başladı Karşılaşmaya iki takım da kontrollü başladı. Maçta ilk önemli gol pozisyonuna Beşiktaş girdi. Ramon Motta’nın uzun pasında savunma- İkinci devrede gol yok nın ar- Fenerbahçe ikinci devreye kasına oyuncu değişikliği ile başsarkan ladı. Maçın 58. dakikaAlmeida, sında Beşiktaş sahada 10 t o p u kişi kaldı. Savunmanın kontrol arkasına sarkan Emeniettikten ke’yi durdurmak isteyen sonra ce- Motta, ikinci sarı kartın za sahası ardından kırmızı kart içine girdi ve görerek oyun dışında

Atletico Madrid adım adım şampiyonluğa Atletico Madrid, Elche ile karşılaştığı maçta sahadan 2-0’lık skorla galip ayrılmasını bildi. Miranda ve Diego Costa’nın rakip fileleri havalandırdığı maçın sonunda Atletico ligin bitimine 4 hafta kala puanını 85’e çıkarttı. Vicente Calderon’da alınan galibiyetle üst üste 8. galibiyetini elde eden Madrid ekibi 18 yıl aradan sonra şampiyonluğa bu kadar yakın. Elche karşısında ilk yarıda zorlanan Atletico, ikinci yarıda Miranda ve Diego Costa’nın penaltı golüyle maçı kazanıp; puanını 85’e çıkardı. Lig tarihinde ilk kez 27. galibiyetini alan Atletico Madrid, bu maçta David Villa’nın ayağından bir de penaltı kaçırdı. Atletico Madrid La Liga’da son olarak 1996 yılında şampiyonluk yaşamıştı. Kalan dört maçta alacağı 9 puan yeterli olacak. Madrid gelecek 3 maçı kazandığı durumda, son hafta oynanacak Barcelona maçı formalite olacak ve Atletico Madrid Nou Camp’a “şampiyon takım” unvanıyla çıkacak. SPOR

Kadın hakeme maç sırasında taciz Juventus de Santa Catarina takımının antrenörü Celso Teixeira, kadın yan hakem Maira Americano Labes’i sözlü olarak taciz etti ve bu olay ülkenin kamuoyuna bomba gibi düştü. Brezilya 3. Lig takımlarından Juventus de Santa Catarina takımının antrenörü Celso Teixeira’nın tribüne gönderilmesine tepki olarak kadın yan hakem Maira Americano Labes’i sözlü olarak Portekizce taciz ettiği öğrenildi. Maçın sonrasında hakkındaki suçlamalara ve tepkilere cevap veren Teixeira, “Hakem üniforması içinde sahaya girdiği andan itibaren tribünlerden sürekli laf atanlar oldu. Bahsi geçen ‘hot chick’ kelimesinin birisi tarafından söylendiğinden eminim çünkü ben de duydum ancak bu kelimeyi söyleyen ben değildim” dedi. Tacize uğrayan kadın hakem ise o kelimeleri duyduğunu fakat maçın devam ettiği sırada maçtan kopmamak ve konsantrasyonunu kaybetmemek için tepki vermediğini söyledi. SPOR


Oyuncaklar nerede, çocuklar orada Nebraska’da yaşayan 3 yaşındaki bir çocuk, ailesinin kayıp ihbarının ardından evinin yakınlarındaki bowling salonunda, oyuncak makinesinin içinde pelüş oyuncaklarla oynarken

bulundu. Etrafında olup bitenlerden habersiz çocuğa makinenin sahibi pelüş oyuncak hediye etti. Çocuğun makine içinde oynadığı an ise internette yayınlandı. toplum

Ağlanacak halinize gül Tayyip

Tayyip Erdoğan’ın bir basın toplantısında TRT muhabirine soru ısmarladığı ortaya çıktı. Türkiye’deki basın özgürlüğüne AKP ve yandaş medya ittifakıyla kara bir leke daha sürülürken TRT muhabirinin soruyu Bulgaristan Başbakanı’na sorması da ikinci fiyasko oldu. Bizde görmüş olduk ki iki yarımın birleşmesinden bazen bir tam bile etmiyormuş… TOPLUM Ceday avcı

sorduğunda kendisi bile gülüyor. Bu bir değil, iki değil. Halkın gözünde düştükleri bu durumdan kurtulamayacağınızı biliyorsunuz da ağlanacak hâlinize gülüyorsunuz…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ocak’ta Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’la bir basın toplantısı gerçekleştirmişti. Ortaya çıkan görüntülerle toplantıdan çok daha fazla konuşulan başka bir gündem oldu. Ismarlama soru vakası Başbakan Erdoğan’ın Bulgaristan Başbakanı ile yaptığı basın toplantısına TRT muhabirinin sorusu damga vurdu. Çünkü; TRT muhabirinin sorduğu soru aslında Erdoğan’ın siparişini verdiği soruydu. Kendi acizliklerini kendileri halkın gözleri önüne sererken bize de bunun zevkle dalgasını geçmek kalıyor. Özgür basın anlayışı bu mudur? Basın toplantısında Tayyip Erdoğan’ın yetkiliye verdiği, “Doğal gaz zammını sorsunlar” yazılı kağıt TRT muhabirine götürülüyor. Aksilik bu ya! Tam da bu görüntüler basın toplantısının video kayıtlarında ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın basına özgürlük, gazeteciye özgürlük vesveselerinden sonra onun basın özgürlüğü anlayışını bir kez da-

18SORU Kazım Ogün Tepeli Öğrenci/istanbul

1. En sevdiğiniz erdem? Dürüstlük 2. Başlıca özelliğiniz? Susmak 3. Mutluluk nedir? Film izlemek 4. Mutsuzluk nedir? Çok fazla uyumak 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Beyaz yalan 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Yabancılık 7. En sevmediğiniz şey? Kendimi ifade edememek 8. En sevmediğiniz kişiler? Egoistler 9. En sevdiğiniz iş? Bir şeyleri tamir etmek 10. En sevdiğiniz şair? Can Yücel 11. En sevdiğiniz yazar? Friedrich Nietzsche 12. Kahramanınız? Steve Vai 13. Kadın kahramanınız? Angela Gossow 14. En sevdiğiniz çiçek? Gül 15. En sevdiğiniz renk? Siyah 16. En sevdiğiniz yemek? Lahmacun 17. En sevdiğiniz düstur? Her şeyi bırakıp bir gün öleceğimizi kabul etmeliyiz 18. En sevdiğiniz söz? Medeniyetin gittiği bu yönde maddi eşyaların önemini reddediyorum

ha görüyoruz. Muhabirin soracaklarını bile kendisi belirliyor. Belki de Erdoğan soruyu kime soracağı konusunda muhabiri özgür bırakmıştır. Zaten TRT muhabiri de eline zarf geçtikten sonra gitmiş, ülkemizin doğal gaz satın almadığı Bulgaristan’a “Zam yapacak mısınız?” sorusunu sormuş. İki yarım bir tam edemedi Hadi basına sansürüyle, kısıtlamalarıyla, susturmaya çalışmasıyla ünlü Erdo-

ğan soruyu verdi. Bir diğer fiyasko da TRT muhabirinin soruyu Erdoğan’a değil, Bulgaristan Başbakanı’na sorması. Ülkenin doğal gazı nerden aldığını bilmeyen muhabir olur mu diyeceğiz ama zaten Başbakan’ın sipariş ettiği soruyu soran muhabir hiç olmaz. Yandaş medya ile AKP’nin kurduğu ittifak ise bazen sadece gülünç olmalarına sebep oluyor. Bu gülünçlüğün Erdoğan da farkında olacak ki TRT muhabiri soruyu yanlış kişiye

Maksadınızı hepiniz çoktan aştınız Yazmadan geçmeyelim, konuyla ilgili TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin açıklama yaparak adı geçen muhabirin, NTV’de görev yaptığı dönemde edinmiş olduğu çalışma usulü olduğunu ve maksadını aşarak bir yanlış anlamaya sebep olduğunu söyledi. Ortada yanlış anlaşılma olmadığını herkes görüyor ancak şunu da eklemek gerekir ki yandaş medyanın diğer bir adı da Tayyip’in penguenleri. Penguenler, Erdoğan ne derse onu yapar. Tayyip Erdoğan’a Yarın Haber’den teklif Önceden hazırladığın soruları cevaplamanın değeri bizce sıfır Başbakan. Cesaretin varsa biz de sana sorularımızı soralım. Cevaplarını veremeyeceğin aşikar ama yüzünün rengi kırmızı mı yoksa mor mu olur biz de onu tam kestiremiyoruz.

Penguen medya Feriştah’ı kıskandırıyor Yandaş medyadan Sabah Gazetesi, komplo teorisinde sınır açan bir habere imza attı. 1 Mayıs’a günler kala, hükümetin ve İstanbul Valiliği’nin emekçilerin Taksim’e çıkmasını engelleme çabaları, Tayyip’in pengueni Sabah Gazetesi’nin 15 Nisan Salı günü attığı manşetle çirkin bir boyuta ulaştı. Sabah Gazetesi, Cemaat tarafından 1 Mayıs’ta Kürt illerine sızdırılan provokatörlerin polislere ateş açacağını iddia etti. Penguen medya, kurduğu fantezilerle ünlü Feriştah Zulüm karakterini bile kıskandırır. Ancak bu komplo teorileri bize daha çok polisin 1 Mayıs’ta yapacaklarına kılıf hazırlamak gibi geldi. Bir de asıl provokatörlüğü yapan Sabah Gazetesi, kendisini ve tüm yandaş basını “dev medya” diye nitelendiriyor. Ne diyelim, işte bunlar hep “fanteeezi”. toplum

Türkiye’de selfie akımı: Çek la çek Son zamanlarda her yaş kuşağından insanın dahil olmasıyla “selfie” bir akım hâline geldi. Ülkemizde de milletvekilinden, öğrencisine telefonu alan selfie çekip paylaşır oldu. Geçtiğimiz günlerde ise Türk Dil Kurumu, selfie’ye karşılık Türkçe bir kelime bulunması için halka çağrı yaptı. Gelen öneriler ise hayli eğlendirdi. “Çekinti”, “Çeklaçek”, “Çektirim”, “Ferdi”, “Baktırgaçlı Çektirgeç”, “Seyfi” ve “Kendirme” önerileri en çok beğenilenler arasında. TDK’nın eski seçimlerinden tahminlerimize göre “Baktırgaçlı Çektirgeç”in çok tutacağından eminiz. toplum

Habersiz fenomen Twitter’dan tanıdığımız 270 bin takipçi olan fenomen hesap Taci Kalkavan, meğerse Bursa’nın Orhangazi ilçesinde yaşayan 46 yaşındaki Adem Aydın’mış. Ancak bundan kendisinin de haberi yoktu. Hesabın profil fotoğrafı Adem Aydın’ın gençlik yıllarından bir fotoğraf. Kendi fotoğrafının kullanıldığını fark eden Aydın, suç duyurusunda bulunacak.

Ters ev

Rusya’nın kültür başkenti kabul edilen St. Petersburg şehrinde baş aşağı duran “ters ev” açıldı. İnşa edilen ters evin, sadece dış görünüşü değil, tuvaletinden mobilyasına kadar balkonu, mutfağı, her şeyi baş aşağı duruyor. Çatısı zemin, zemini tavan olan ters eve gelen ziyaretçiler, keyifli anlar yaşarken, bir anlık algılama sorunuyla da karşılaşıyorlar.

Kadim kopya Suudi Arabistan’da bir adam, lise yıllarında kopya çekmek için hazırladığı küçük bir kağıt parçasını kopya çektiği kulağına tıkayıp yaklaşık 20 yıl kulağında unutmuş. Dayanılmaz ağrıyla doktora giden şahsın kulağında, 20 yıl önce kopya çekmek için hazırladığı kağıt çıktı. Kopyayı kulağa tıkamak mı yoksa 20 yıl unutmak mı daha tuhaf? Artık siz karar verin…

Berkin Elvan anısına...

Soğuk havayı naylon yendi

Yurdum insanı geliştirdiği yeni yöntemlerle Sibirya soğuklarına da çare buldu. Muş’ta Sibirya soğuklarından korunmak isteyen Hüseyin Arme, akrabalarıyla birlikte yaşadıkları beş katlı apartmanın üç katını naylonla kapladı. Şiddetli soğuklara karşı önlem için önce internetten araştırma yaptığını söyleyen 45 yaşındaki beş çocuk babası Hüseyin Arme, “Bu işlemi yaptıktan sonra evimiz ısınmaya başladı. Yüzde 30 yakıt tasarrufu elde ettik” dedi. Naylonun rüzgardan yırtılmaması için de demir çubuklarla güçlendiren aile, binanın tamamını naylonla kapatmak istediklerini belirtti. toplum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.