TOPLUM
02
21 Mayıs 2014
İşçilerin hayatının değeri 4 daire etmiyor Hızlı trenin bileti 80 lira
Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattı için geri sayım başladı. Toplam 533 kilometrelik hattın 266 kilometrelik bölümünün açılışı devam eden sinyalizasyon, yol ve katener testlerinin tamamlanmasından sonra yapılacak. Ankara-İstanbul YHT hattında ilk etapta Polatlı, Eskişehir, Bozüyük, Bilecik, Pamukova, Sapanca, İzmit, Gebze ve Pendik olmak üzere toplam 9 durak bulunacak. Hızlı tren bilet fiyatları için otobüsten pahalı, uçaktan ucuz olmak üzere 70-80 lira arasında bir fiyat belirlendi. İstanbul-Ankara arası ise yaklaşık 3,5 saat sürecek. toplum
Madenlerde bulunan yaşam odaları, işçilerin bir tehlike durumunda hayatta kalmasını sağlıyor. Üstelik, Soma’da hayatını kaybeden işçilerin hayatta kalması için yeterli olan yaşam odaları, Soma Holding’in gökdelenindeki dört daire fiyatı etmiyor. Yüzlerce işçinin göz göre göre öldürüldüğü bir kez daha kanıtlanmış oluyor. toplum ceday avcı
Köye her gün taş yağıyor Denizli’nin Honaz ilçesine bağlı Aşağıdağdere köylülerinin üzerine her gün taş yağıyor. Kelkaya Dağı’ndaki maden ocağında dinamit patlatılması sebebiyle köylüler, adeta bir savaş bölgesinde yaşıyor. Vatandaşlar patlamalar sebebiyle dağdan yuvarlanan taş ve kayalar yüzünden can ve mal kaybı endişesi yaşıyor. Ali Çetin’e ait taş ocağında eskiden dinamit patlatılacağı zaman jandarma köye gelip uyarırken son dönemde ocağı işletenler buna gerek bile duymuyor. Patlamalarla birlikte 20-30 tonluk kayalar da yamaçlardan koparak köyün üzerine yuvarlanıyor. toplum
Soma’da maden ocağında gerçekleşen, yüzlerce işçinin ölümüne sebep olan ve sorumlulara karşı öfkelendiren katliamla birlikte maden ocaklarında işçilerin güvenliğine yönelik yönetmelikteki eksiklikler bir kez daha gündeme geldi. Madenlerdeki güvenlikte önemli bir yer tutan “Kaçış veya Yaşam Odaları”nın önemi tartışılıyor. Dünyada sadece 3 ülkede yok Dünya’da sadece Pakistan ve Afganistan’da yönetmeliklerinde bulunmayan ‘Rescue Chamber’ yani kaçış veya yaşam odası ne yazık ki Türkiye’de de zorunlu olmadığı için birçok maden ocaklarında kurulmuyor. Bu da maden ocaklarında yaşanan kazalarda işçilerin hayatını kaybetmesinin en büyük sebebi olarak gösteriliyor.
İşçilerin kurtarılması için yeterli zaman sağlıyor Dünyadaki birçok ülkedeki kullanılan ‘kaçış odaları’, özellikle madenlerin en hayati tedbirleri arasında yer alıyor. Yaşanabilecek olası maden ocağı kazalarında işçilerin ilk sığınacakları yer olarak tasarlanan ‘kaçış odaları’nın her biri 40 kişiye kadar koruma sağlayabiliyor. Odaların içindeyse su, yiyecek, oksijen, sağlık çantaları ve telefon gibi hayati ihtiyaçlar bulunuyor. Günlük ortalama bir kişinin ihtiyaçlarının hesaplandığı kaçış odalarına sığınanlar 30 günün üzerinde içeride yaşayabiliyor. Bu da kurtarma ekiplerinin kaçış odalarına sığınan işçilere ulaşabilmesi için yeterli zamanı sağlayabiliyor. Yani bu odalar isimlerinden de anlaşılacağı gibi ‘yaşam’ için kritik önem taşıyor
Yaşam odasında neler bulunuyor? İşçilere, 30 günün üzerinde yaşama şansı sağlayan yaşam odalarında; kişi başı günlük 2 bin kalori yiyecek, kişi başı günlük 1 litre içme suyu, telefon bağlantısı, oksijen deposu, klima, elektrik için batarya sistemi, karbondioksit temizleme filtreleri ve ilk yardım çantaları bulunuyor. Şili’de işçileri yaşam odası 69 gün yaşattı 2010 yılında Şili’deki madencileri kurtaran madenin içine inşa edilen “kaçış odasıydı”. Kaçış odasına sığınan madencilerin hayatta olduğu 17 gün sonra anlaşılmıştı. 17 gün kaçış odasındaki yiyecek, su ve oksijenle hayatta kalan Şilili madencilere daha sonra sondaj borusuyla ek malzeme gönderilmişti. 2010 yılında Şili’de meydana gelen maden kazasında mahsur kalan madenciler 69 gün sonra kurtarılmıştı.
İşin içinden sıyrılamazsın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yeniden gündeme gelmesiyle yaşam odasının zorunluluğunun olmadığını söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştı. Ancak yaşam odalarıyla işçilerin tamamı kurtarılabilirdi. Ayrıca bu odaların fiyatı yaklaşık 250 bin dolar. 5 milyon dolara 800 işçinin hayatta kalması imkansız değildi. 20 yaşam odası 4 daire etmiyor Madende yaşam odaları oluşturmayan Soma Holding, İstanbul Maslak’ta Spine Tower adıyla 56 katlı bir gökdelen inşa ediyor. Rezidans ve ofislerin bulunduğu gökdelende en ucuz fiyattan satılan dört dairenin satış bedeliyle, en az 800 işçinin olası bir kaza durumunda sığınabileceği 20 yaşam odasının maliyeti karşılanabilirdi.
İlkokuldan madenciye bir çift çizme Engelli izciler izleyiciyle buluşuyor İstanbul Dans Eğitim Merkezi Derneği, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında engelli hastaları topluma kazandırma çalışmasına destek olmak amacıyla Gökkuşağı Engelli İzci Kulübü’nü konuk ediyor. Daha önceki senelerde de Dünya Şizofreni Derneği’ni konuk eden dans eğitim merkezi, bu kez 70 kişilik engelli dansçı kadrosuyla Büyükçekmece AKM sahnesinde olacak. Engelli İzci Kulübü tarafından hazırlanan gösteri Dans Eğitim Merkezi, 24 Mayıs Cumartesi akşamı saat 20:00’da İstanbullularla buluşacak. toplum
21 mayıs çarşamba 2014
Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan olayda yüzlerce işçinin hayatını kaybetmesiyle akıllarda kalan bir olay da madenden yaralı olarak çıkartılan bir işçinin sedyeye yatırılırken sedyenin kirlenmemesi için “Çizmelerimi çıkarayım mı?” diye sormuş olmasıydı. Soma katliamı memleketin acı bir olayı olmasıyla birlikte her kuşaktan kesim tepkisini gösterdi. “Çizmelerimi çıkarayım mı?” diye soran işçi, daha sonra çizmelerini kaybettiğini anlatınca, madenci Murat
Yalçın’a, Gaziantep’te ilkokulda eğitim gören Mehmet Emin Tunç, biriktirdiği harçlığıyla bir çift çizme aldı. 3.sınıf öğrencisi Mehmet Tunç, “Haberleri izlediğimde Murat Yalçın ağabeyimin yaptığı hareketten çok duygulandım. Daha sonra da o çizmelerin kaybolduğunu öğrendim. Ben de biriktirdiğim harçlığımda bir çizme almak istedim” dedi. Mehmet Murat Tunç, aldığı sarı çizmeleri Murat Yalçın’a ulaştırılması için Manisa Valiliği’ne gönderdi. TOPLUM
Sosyal medya Maden’i konuşuyor
sayı: 135
Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler
tasarım
özge doğan Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say sanem deniz kural Oğuzhan Özkan onur toper Emre başar kara Fatma çakır pınar beyer Gülçin Şermeti hilal adaşlık ışıl demir Burak kiper
dağıtım
Rıfat çapar
imtiyaz sahibi
fadik temizyürek
sorumlu yazı işleri müdürü
ışıl kurt
Yönetim adresi
basıldığı yer
rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792
yusuf yasin yakşi EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz oğuzhan türk
6 aylık abonelik: 40 tl
1 yıllık abonelik: 80 tl
FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88
garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010
Soma’da yaşanan ve yüzlerce maden işçisinin hayatını kaybettiği katliamın ardından maden sahibi Alp Gürkan ve yetkililerin açıklamaları sosyal medyada büyük bir tartışma yaratırken, 1978 tarihinde çekilen “Maden” filminin meşhur sahnesi de en çok paylaşılanlar arasına girdi. Filmin paylaşılan bölümü Soma katliamının ardından yapılan açıklamalara benzerken, filmde sarı sendikaya da göndermeler yapılıyor. “Maden” filminde de her an ölüm tehlikesiyle karşılaşan maden işçilerinin çalıştıkları ocaklarda gereken önlemler alınmaz. Ve uyarı amacıyla imza toplanırsa da dayanışma sağlanamaz. Davasında yalnız kalan İlyas, (Cüneyt Arkın) güvencesizliğe karşı direnmesini sürdürünce sendika ağaları tarafından kurşunlatılır. Bir süre sonra da İlyas’ın göçük altında kalıp ölmesi sonucu ilk kez işçiler bir araya gelir. Ve film “işçiler birleşin” sloganıyla biter. TOPLUM
Tencere-tava davasına beraat Gezi Direnişi sırasında Beşiktaş’taki apartman dairesinde direnişçilere tencere-tava çalarak destek olan ancak kişilerin huzur ve sükûnunu bozdukları iddiasıyla dava açılan anne ve iki çocuğu hakkındaki dava karara bağlandı. Mahkeme, sanıklara yüklenen suç açısından kasıtlarının bulunmadığını belirterek beraatlerine karar verdi. İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 10. Sulh Ceza
Mahkemesi’nde görülen duruşmaya haklarında 3’er aydan 1’er yıla kadar hapis cezası istenen tutuksuz sanıklar Tuğçe Aldede, Onur Aldede ve Filiz Değirmenciler hazır bulunurken, şikayetçi Hilal Kazcıoğlu ise duruşmaya katılmadı. Gezi Direnişi’ne destek veren halkı vazgeçirmeye çalışsalar da demokratik haklarını kullanan halkın suçsuz olduğu her dava sonrasında ortaya çıkıyor. TOPLUM
GUNCEL
03
21 Mayıs 2014
Soma Holding ile AKP’nin ‘kader’ birliği
Birlikte zenginleştiler birlikte öldürdüler
Soma’da gerçekleşen işçi katliamında 301 işçi hayatını kaybetti. Gerçekleşen katliamla ilgili şu ana kadar uygulanan tek yaptırım, 36 gözaltı ve 8 tutuklama oldu. Patronlar serbest, Bakanlar ise istifaya yanaşmıyor. Biraz geriye gittiğimizde görüyoruz ki AKP işçilerle değil, Soma Holding’le beraber yürümüş bu yollarda, beraber zenginleşip beraber öldürmüşler.
Soma’da yüzlerce maden işçinin hayatını kaybetmesi sizce neden ya da kimden kaynaklandı? TANER YILDIZ ENERJİ BAKANI
Hepimiz sorumluyuz Bu işin odağında özel sektör vardır. Ama sorumluluk olarak tek başına değildir. TKİ’den tutun da, ruhsat sahibine kadar Enerji Bakanlığı’mız ile beraber Çalışma Bakanlığı’nın içinde olduğu bir sorumluluk alanı var. FARUK ÇELİK ÇALIŞMA VE SOYAL GÜVENLİK BAKANI
Benle ilgili değil
Kimin ne kadar sorumlu olduğu konuşulabilir. Maden ocakları benimle ilgili değil. Madenler konusunda bizim bakanlığımızın görevi teftiş ile sınırlı. Ocaklar, ruhsatlar ve işleyiş ise tamamen Enerji Bakanlığı’na bağlıdır. MEHMET ÖZDEMİR SOMA HOLDİNG A.Ş.
Açıklanamayan yangın güncel can çoksöyler
Gündelik yaşamda 1 kişiyi öldürene katil, olaya cinayet denir. Ancak öldürülen sayısı artarsa bu olay artık katliamdır, öldüren ise cani. Geçtiğimiz günlerde Soma’da yaşananlar da aynen bu aşamada. 301 işçinin ölümünden sorumlu olanların cani, olayın ise bir katliam olduğu ortada. Sonradan açığa çıkanlar gösteriyor ki patronlar bu ihmalleri “Bir şey olmaz” diyerek değil, “Olursa olsun” diyerek yapmışlar. Her veri ölümün geldiğini göstermiş ancak patronlar ölüm anına kadar ne toplarsak kardır diye hareket etmişler. Madende yangın çıktığında dahi çalıştırmışlar madencileri. Yangın alarmı devreye girdikten 1 saat sonra aramışlar itfaiyeyi mesela. O arada kömürleri toplatmaya devam etmişler. Tam AKP’nin aradığı patron AKP hükümeti geldiğinden beri yürüttüğü ilkel kapitalizm politikalarıyla kendi zenginlerini yarattı. Hükümet bir sermaye ve büyüme politikası
İşletmemizde mühendislik ve teknik olarak bugüne kadar görülmeyen ve açıklanamayan yangın vuku bulmuştur. Yangının pek çok nedeni olabilir. Bu detaylar titizlikle incelenerek duyurulması, kaybedilen canlara bir borçtur.
olarak kendisine kapitalizmin en eski yöntemlerini seçti. Kendi destekleyeceği patronları da böylece en midesizler arasından topluyor. Soma Holding Genel Müdürü Alp Gürkan da bu midesizlerden sadece biri. 2005’te marketlere dahi borcu varken buldu AKP onu. Muhtemelen hırsından ve insafsızlığından tuttu onu ve kısa zamanda vergi rekortmenlerinden oluşan gurur tablosuna taşıdı adını. 7 yılda 70 milyar ihale Yüzlerce madenciye mezar olan madenin işletmecisi Soma Holding, 1984 yılında kuruldu. İzmir ve Manisa çevresinde küçük çaplı madenler işletti. 2004 yılına kadar şirket borç batağındaydı. Şirket borçlarını Koç Grubu’nun Tirebolu’daki madenini taşeron olarak 2,5 yıl işleterek ödedi. 2005 yılına gelindiğinde ise Soma Holding’in kaderi Türkiye Kömür İşletmeleri’nden (TKİ) alınan ilk ihale ile değişmeye başladı. Bu tarihten sonra şirket milyarlarca liralık ihaleyi aldı. Şirketin kaderi ise 2005 yılında Türkiye Kömür
SELÇUK KAYGISIZ İŞÇİ ÖLÜMLERİNE SON PLATFORMU temsilcisi
Kar hırsı
Soma’da işçileri ölüme sürükleyen, her işçi ölümünde olduğu gibi kar hırsıdır. Şirket sahibi ve yönetimi başta olmak üzere, bu şirketi denetlemeyen ve ilkel koşullarda işçilerin çalıştırılmasına göz yuman hükümet sorumludur. İşletmeleri’nden aldığı ilk kömür ihalesi ile değişti. 2014 yılına kadar aldığı ihale bedelleri ise 60-70 milyara ulaştı. AKP parayı vermiş, Soma Holding öldürmüş AKP hükümetinin seçimler öncesinde seçmenlere dağıtılan kömürlere karşılık Soma Holding’e sadece 2011 - 2014 ( 29 Mart tarihi itibarıyla ) yılları arasında düzenlediği naylon faturaların karşılığında kamu kaynaklarından en az 1 Milyar TL hayali
ödeme yaptığı ortaya çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Meclis’te Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yazılı olarak yanıtlamasını isteyerek verdiği soru önergesinde “Özellikle seçimler öncesinde seçmenlere dağıtılan kömürlere karşılık Soma Holding’e sadece 2011 – 2014 ( 29 Mart tarihi itibarıyla ) yılları arasında düzenlediği naylon faturaların karşılığında kamu kaynaklarından en az 1 Milyar TL. hayali ödeme yapıldığı iddiası doğru mudur?” diye sordu.
Katliamın sorumlusu, madenin sahibi: AKP Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasında yeni bir belge ortaya çıktı. Sosyal medyada dolaşıma sokulan belgeye göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kazadan kısa bir süre önce, 13-14-17 ve 18 Mart 2014 tarihlerinde, ölüm madenini denetlemiş. Bakanlık adına teftişi gerçekleştiren maden mühendisleri Emin Gümüş ve Ersin Bulut ile işletme müdürü Akın Çelik’in imzasının yer aldığı tutanakta, “İş yerinde 13,14,17,18.03.2014 tarihlerinde yapılan programlı teftişte noksan husus tespit edilmemiştir” ifadelerine yer verilmiş.
Bilemiyorum
Şuan bir şey demek imkansız. Hem yöneticilerimiz, hem de üyelerimiz durumu inceliyor. Mesela sensörlerin olmadığını ben de yeni öğrendim. Söylediğim her cümle bir yere çekiliyor. Artık nerede ne konuşacağımı da bilemiyorum. ÖZGÜR ÖZEL CHP MANİSA MİLLETVEKİLİ
Meclis el koysun
Her üç ayda bir ölümlü kazalar oluyor. Onlarca cezaya rağmen önlenemiyor. Bu noktaya geleceği dünden belliydi. Her gün işçi hayatının tehdit altında olduğuyla ilgili ihbarlar alıyoruz. Meclis’in el koyması gerekiyor. AYHAN YÜKSEL MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI
İhmal büyük
Kömür ocakları her an patlamaya hazır bir bomba gibi. Kamusal denetim arttırılmalı. Denetimler kağıt üzerinde kalmamalı. Göstermelik yapılmamalı. Soma’da ihmal büyük, kurtarma operasyonu bile tam anlamıyla doğru yapılamadı.
Diğer taraftan, 301 işçinin ölümüne neden olan Soma A.Ş’nin madenin sahibi değil, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin‘taşeronu’ olduğu anlaşıldı. Ruhsat devlete ait olduğu için, cezai sorumluluk doğrudan iktidara uzandı. Tek fark taşeron yerine “hizmet alımı” denmesi. Özelleştirme sayılmayan bu yöntemle işyeri sahibi TKİ görünüyor. Taşeron Gürkan’ın çıkardığı tüm kömürleri de devlet satın alıyor. Bu yöntem, işletmeci olan Gürkan kadar işyeri sahibi olan TKİ ve Enerki Bakanlığı’na cezai yükümlülük doğuruyor. GÜNCEL
BEKİR ŞAHİNER AKHİSAR CUMHURİYET BAŞSAVCISI
Trafo değil
Şu an soruşturma sürüyor. Olayın trafo patlaması sonucu değil; hava ile teması sağlanan kömürün, oksitlenmesi neticesinde ısının açığa çıkmasıyla yanması ve karbonmonoksit gazının açığa çıkması sonucu geliştiği tahmin ediliyor.
Madeni fareler bile 4 gün önce terk etmiş Soma’da madenden sağ kurtulan ancak şu an konuşamayacak halde olan Serkan Köse’nin babası Mehmet Köse, Soma’daki maden ocağını anlattı. Serkan Köse babasına olaydan 4 gün önce “Fareler bile bizim kaçış yönümüze gidiyor baba. 20 gündür gaz yüzünden başımızı ağrıtan ağır bir havada çalışmak zorunda kalıyoruz.” demiş. Serkan Köse’nin annesi ise son 4 gündür göçüğün büyüyüp su içinde kaldığını, işçilerin dizleri üstünde sürünerek ilerlediğini söylüyor. Aile, durumu Ramazan Doğru’ya şikayet ettiklerini ancak kimsenin oralı ol-
NURETTİN AKÇUL MADEN-İŞ GENEL BAŞKANI
madığını söylüyor. Diğer taraftan her gün birkaç yeni ihmal daha ortaya çıkıyor. Devasa boyutlardaki madende çıkan herhangi bir durum için tahliyeye karar verilse bile bir megafon sistemi kurulu olmadığından bu gerçekleştirilemiyor. 301 işçi kardeşimizin katledildiği gün yangının çok önceden çıktığı, bunu son derece ilkel olan duman sensörlerinin dahi tespit ettiği ancak harekete geçilmediği anlaşılıyor. İlk ihbar yangının çıktığının belirlendiği saatten 1 saat sonra yapılıyor ve bu esnada işçiler hala çalıştırılmaya devam ediliyor. GÜNCEL
HASAN ERGENE SOMA BELEDİYE BAŞKANI
Yargı belirler
Soma’mız tarihinin en büyük maden kazasını yaşadı. Neden kaynaklandığını yargı belirleyecek. Bu olayda Soma belediyesi olarak kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bir travma yaşıyoruz adeta. Tüm imkanlarımızı seferber ettik. AZİZ ÇELİK ÇALIŞMA EKONOMİSTİ
Kontrol yok
İş güvenliği uzmanları, patron aleyhine rapor yazamıyor. Avrupa’da Soma benzeri ölümlü kazaların yaşanmamasının en büyük nedeni; şirket sahiplerinin vicdanı değil, devletlerin ve sendikaların kontrol gücüdür.
GUNCEL
04
21 Mayıs 2014
Hakan Öztürk AKLIN YOLU
Terazi sıkleti çekemiyor Soma’da yaşanan ile Gezi’de yaşanan sorun arasında bir benzerlik var. Parayı elinde tutanlar insanları neredeyse sınırsız bir şekilde sömürebiliyor. Buna kendisine solcuyum ya da çok radikal demokratım diyenlerin önemli bir kısmının dahi ahlaki, kuramsal ya da fiili bir itirazı yok. Durum o kadar vahim. Zamanın ruhunu benimsemiş eski solcu için bile sonuçta sömürü kavramı bir akli soyutlamanın ürünüdür. Bu nedenle güvenilmezdir ve esas alınamaz. Esas alınabilecek olan mesela nereli olduğumuzdur, özümüzün ne olduğudur. Bunların akıl yürütmeyle, tartışmayla bir alakası yoktur. Çok açıktır, çok bellidir. Ne güzel ki tartışmasızdır. O nedenle çok güvenilir kabul edilebilir ve esas alınabilir. Sonuç olarak sömürü kavramı yorulmuş solcular tarafından bile ihmal edilmekte olan bir kavramdır. Patronlar içinse gazozdur. Elbette ki sonuna kadar sömürür. Buna zaten işçi de itiraz etmemektedir. İşçiler de ne kadar sömürülürse sömürülsünler bunun yolunu sonuna kadar açan AKP’ye oy vermektedir. Sömürüyü doğanın bir kanunu gibi görmektedirler. Yaşanan sorun kapitalizm denilen terazinin o kadar sıkleti çekmemesidir. İşçilerin hakları o kadar silinmiş, o kadar örgütsüz ve güçsüz hale gelmiş ki “gık” bile diyecek hali kalmamış. Yok sömürüyü yanlış bulmak, yok ücreti yetersiz bulmak, yok işyerini sağlıksız bulmak diye geçen konular zaten on yıllardan beri konu olmaktan çıkmış. Sonuç çalışma koşullarında iki yüz sene geriye gitmek oldu. İşçiler yüzlerle sayılır şekilde ölmeye başladılar. 1860’lı yıllardan örneği danışmanları istemeye istemeye yazmıştır Erdoğan’ın kağıdına ama yapılacak bir şey yoktur. Eşleşen örnek odur. Kapitalizmin mantıki ve fiili sonucu budur. Küçük, sevimli, sürdürülebilir, katlanılabilir sanılan kapitalizmin büyük sonucu budur. Kapitalizm büyüyerek rekabet etmeye çalışır ve bu büyük rekabeti esnasında büyük öldürür. Maden tüneliyle öldürmezse, savaşla öldürür, savaşla öldürmezse kanserojen maddelerle öldürür. Bunların hepsini kendisine yakışacak büyüklükte yapar. Bütün bir insanlığın elini kolunu bağlamış olarak dünyaya her istediğini yapıyor. Toplumun ufak tefek olaylara ses verecek hali kalmadı ama en sonunda Soma’da kitlesel ölümler oluyor. İşte toplumun ancak bu düzeyde gelişmelere bir itirazı yükselebiliyor. Gezi’de de böyle olmuştu. Toplumun itirazı ağacın, yeşilin şöyle ya da böyle azalmasına değil tamamen yok ediliyor oluşunaydı. Taksim’de son kalan parkın bile ortadan kaldırılmak istenmesi bu işin sonuydu. Bu, şehri tamamen bitirmekti. Bu, şehrin gırtlağını tamamen sıkmaktı. Toplum gezide buna itiraz etti. Bu her şeyin paraya çevrildiği sistemin mantıki sonucuydu. Ağaç üzerindeki sonucuydu. Son kalan ağaçlar kesilmeye kalkışıldığında ucu ucuna dur denilebildi. Toplum kapitalizmin makro işleyişinin, makro olumsuz sonuçlarına itiraz etmeye mecal buluyor ancak ve ancak bunu yapıyor. Toplum ancak kapitalizmin kocaman harflerle yazılmış hatalarını görebiliyor, küçük harfleri körelmiş gözleri seçemiyor. Ama olsun yıllardan sonra, yollardan sonra fena bir başlangıç sayılmaz. * AKP’ni maaşlı savunucusu olan gazeteciler saçılmışlar kanallara konuşuyorlar. Tek dertleri Erdoğan’ı ve bakanlarını kanlarının son damlasına kadar korumak. Onlar bizim naif solcu arkadaşlarımız gibi apolitik değiller. Neyi korumaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Aralarında neo-liberalizmi sorgulamak isteyenler oluyor, kapitalizmi hiç sevmeyenler oluyor. Bunlardan en aşağıda kalanı bile en azından sorunları sisteme bağlıyor ve sisteme karşı çıkıyor. Biraz daha zorlasak hepsi kızıl komünist olacaklar. Bir kalkıp Enternasyonal’i söylemedikleri kalıyor. Her şeyi söylemeye hazırlar, yeter ki Erdoğancıkları ve onun bakancıkları aynen devam etsin. Alternatif önerilerimizin, ütopik fikirlerimizin, kapitalizm eleştirilerimizin hepsini saatlerce dinleyebilirler artık. Hatta bunları konuşmamız gerektiğini ısrarla dikte ediyorlar. Erdoğan’a ve hükümete parmak ucuyla bile dokunulmasın ama onun dışında ne isterseniz konuşabilirsiniz. Ya bizde bir hata var ya da onlarda. Bu durumu AKP hükümetine karşı olmayı pek önemli ve gerekli bulmayan solcu arkadaşlarımın dikkatine sunar, cevap beklerim.
hakanozturk17@gmail.com
Taşeronu kaldırana kadar oturacaklar
Somalı maden işçileri, Hükümet Meydanında oturma eylemine başladı. Maden işçileri, devlet kendilerini rahatlatan resmi bir açıklama yapana kadar oturma eylemlerini sürdüreceklerini belirtti. Talepleri net: yüzlerce kardeşlerini kaybetmelerine rağmen devletin kabul etmediği taşeron çalışma koşullarının kalkması ve kadrolu, iş güvenlikli çalışma koşulları.
Tüm siyasi partileri desteğe bekleyen işçiler, soğuk hava ve kayıplarının Soma katliamından sağ kur- acısına rağmen, kendilerine biçilen tulan işçiler AKP’nin “Evle- hayatı kabul etmeyeceklerini bir kez rinize dönün”, Soma A.Ş:’nin de daha gösteriyorlar. “Ocaklara dönün” çağrısını dinlemiyor. Soma Hükümet Meydanı’ndan Forumlarla karar aldılar katliamın birinci haftasında yükse- Gezi direnişinin ardından pek çok len ses, “İşçilerin ölümü kader de- parkta başlayan forumlar, Soma’da da ğildir” diyen halkın sesi. Ocaklara hemen hayata geçti. İşçiler eylemledönmeyen işçiler katliamı örtbas rini nasıl sürdüreceklerini, taleplerini etmeye çalışan hükümete tokat gibi Hükümet Meydanı önünde gerçekinecek bir cevap vererek Hükümet leştirdikleri forumla kararlaştırdılar. Konağı önünde oturma eylemi baş- Gezi ile kendi hayatına doğrudan yölattı. Talepleri karşılanana kadar da ne vermenin imkânlarını yaratmaya meydandan ayrılmamakta kararlı. çalışan halkın, ortaya koyduğu direniş, Somalılarca da hemen benimseKurtuluş yok tek başına nip hayata geçirildi bile. Ocakta kaybettikleri kardeşlerinin ölümlerinin sorumlusunun taşe- Muhatabımız devlettir ron, güvencesiz çalışma koşulları Forumda tartışılan temel konularve ihmaller olduğunun altını çizen dan biri esas sorumlunun kim olmaden işçileri, hükümetin kendile- duğu idi. Maden işçileri “Muhatarine biçtiği kadere razı gelmiyorlar. bımız bu saatten sonra firma değil İstanbul elif karan
devlettir” diyerek bu konuda da, işverenle tokalaşan, denetimden, işçi haklarına dair pek çok hayati düzenlemeyi hayata geçirmeyen devletin baş sorumlu olduğunu ilan etti. Resmi açıklama halen yok Mesai arkadaşlarını gözlerinin önünde kaybeden ve birçoğunun cansız bedenlerini madenden çıkarmak zorunda kalan işçiler akıbetlerinin ne olacağı konusunda kimsenin resmi bir açıklama yapmamasına tepki gösterdi. “Hükümet kader açıklamasından öteye gitmelidir” denildi. Diğer maden ocaklarında çalışan madencilerin de destek verdiği oturma eylemi resmi bir açıklama yapılana kadar sürecek. Yalan değil, haklarımızı istiyoruz Maden işçileri adına yapılan açıklamada, “Biz burada beklemeye devam edeceğiz. Bize söz verene kadar
oturmaya devam edeceğiz. Devlet altında çalıştıracağız denilene kadar buradayız” denildi. Yüzlerce işçiye mezar olan madende gece vardiyasında olan bir işçi, şunları söyledi: “Olayı istirahat ederken duydum. Olayda en yakın arkadaşlarım gitti. Bu şirkette 2000 yılından beri çalışmaktayım. Çok arkadaşlarım gitti ama hayat devam ediyor. Geride kalanlar ne olacak, ne yapmamız gerekiyor? Devletten bize, geride kalanlara öncelikle bu 301 kişinin yakınına ne olacak? Bu işyerinde işçilerin hakkı nedir, ne yapması gerekiyor hiçbir yetkili bu konuda bir açıklama yapmıyor. Emekli olmama rağmen hâlâ çalışıyorum. Öncelikle şehit eşlerine ne olacak? Ne olup bitiyor kimsenin bir bilgisi yok. Öncelikle şehit olan arkadaşlarımızın, eşlerinin, çocuklarının haklarını sonuna kadar aramak bizim insanlık, arkadaşlık ve kardeşlik
Taşeronda ‘dayıbaşı’ sistemi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Soma’daki madenin taşeron işçi konusunda ‘Çok farklı bir taktik uyguluyorlarmış’ açıklamasının ardından, maden şirketlerinin “dayıbaşı” yöntemiyle taşeron işçi çalıştırdığı da ortaya çıktı. Bu sistemde işçi yasal olarak ana işverene bağlı gözüküyor, ama fiiliyatta patronu “dayıbaşı” oluyor. İşçinin işe devam edip etmemesinden, alacağı prime kadar her şeye “dayıbaşı” karar veriyor. Soma Grubu’nun basın toplantısında şirketin insan kaynakları müdürü
Celalettin Gökaşan da, “Bizde taşeron uygulaması kesinlikle yoktur. 2 bin 941 işçinin tamamı Soma kömürlerinin işçisidir. Bizde ekip başları vardır. Ekip başlarına taşeron diyorlarsa bilmiyorum” demişti. Geçtiğimiz yıl Zonguldak Karadon kazasının ardından Çalışma Bakanı Faruk Çelik, “Madenlerde taşeronluk yasaklanabilir ancak inşaatta bu uygulamanın nasıl olacağını ben bile bilmiyorum” demişti. Geçtiğimiz yıldan bu yana devam eden taşeron paketi çalışmaları halen sonuçlandırılamadı. GÜNCEL
İşte Soma katliamının grafiği İşçi Ölümlerine Son Platformu, Soma katliamının ardından madenci ölümleriyle ilgili infografik hazırladı. Soma’da gerçekleşen işçi ölümleriyle ilgili ayrıntılı bilgilerin yer aldığı info-grafikte Soma’daki madene ilişkin ayrıntılı veriler, AFAD’ın yayınladığı verilere göre ocakta 301 madencinin hayatını kaybettiği kaydedildi. 2013’te Soma’da gerçekleşen işçi ölümleri gerekçeleri ile birlikte infogramda yerini aldı. Türkiye’deki büyük maden kazalarına ait verilere de yer veren Platform, işçi ölümleri konusunda Türkiye’deki tabloyu daha net görmemizi sağladı. Platform, maden işçilerinin çalışma koşullarına dair yayınladığı bilgiler arasında Soma’da meslek hastalığına ilişkin tespit bulunmamasına rağmen, 50 işçinin meslek hastalıkları nedeni ile işten atılması da yer alıyor. Platformun internet sitesi ‘www.isciolumlerine.net’ adresinden grafiğin büyük haline ulaşabilirsiniz. GÜNCEL
Savcı adliyeden habercileri kovdu
Soma soruşturmasını yürüten Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner, basında zanlıların TCK’nın “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olmakla” suçlanacakları haberlerine karşı, “Suçun hukuki vasıflandırılması bilahare Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri kapsamında görevli Cumhuriyet Savcıları tara-
fından değerlendirilecektir” dedi. Başsavcı, halka ve basın mensuplarına ‘giriş çıkışlarda sorun yaşanmasını gerekçe göstererek ‘Adliye çevresinden ayrılın’ çağrısında bulundu. Basının ve halkın gerçekleri öğrenmek için Adliye bölgesinde durmalarının ne sakıncası olduğunun ise cevabı meçhul. GÜNCEL
GUNCEL
05
21 Mayıs 2014
Madenden sağ kurtulan işçiler Soma katliamını ve sebeplerini anlattı Sibel Uzun UYANIŞ
Kendi canımız gibi
Soma’da kaybettiğimiz işçi kardeşlerimizi aklımıza kazıdık. Kendi canımız gibi bildik. Ne anlarız ne kabul ederiz ne de kendimizi tutabiliriz. Hepimizin fıtratı yaşamak ve yaşatmak olabilir. Kendi ifadesiyle Tayyip Erdoğan hariç. Yasımız var, bir de Soma’dan dalga dalga gelen birçok şehirde dinmeyen bir yangın. Bundan sonra canlarımız gitmeyecek dediğimiz anda “bu son olsun bu son” dediğimiz anda elbette işçi kardeşlerimizi kurtarabileceğiz. *** Soma’daki gözü dönmüş kâr hırsı katliam sonucuna götürdü. Sorumlusu vahşi kapitalizmdir. Neo liberal uygulamalardır. Sanıyorsunuz ki bunu şimdi sadece benim gibiler söylüyor. Hayır, pek çok kişi tarafından ifade edilmeye başlandı. Kapitalizm lafını hiç kullanmasak denilemiyor. Başka türlü, daha yumuşak ifade etsek denilemiyor. Dilimizde tüy bitmişti: özelleştirmeler işsiz bırakır, aşsız bırakır, hayatsız bırakır. Erdoğan neden Özal’ı çok sever? 12 Eylül zulmünden faydalanarak özelleştirmeyi inşa eden olduğu için. İşçinin insanca yaşama hakkını elinde tutmasını sağlayan sendikal ve örgütlenme hakkını gasp ettiği için. Türkiye’de kapitalizm AKP’dir. Özelleştirmelerin ve taşeronun palazlanmasının baş nedenidir. Artık özelleştirmenin iyi olacağını kim anlatabilir? Ne cesaretle anlatabilir? Erdoğan meydanlarda ekonomik büyüme dev yatırımları neden ciğerleri sökülerek anlatıyordu? Çünkü şimdi ağızlardan düşmeyen vahşi kapitalizmi büyütüyordu. Arkasında koca bir Soma gerçeği vardı. *** AKP kâr elde etmediği hiç bir şey için şuradan şuraya adımını atmaz. O kadar kâr elde ediyor ki yüzüne tükürüldükten sonra yarabbi şükür deyip yola devam ediyor. Soma’ya gider yuhalanır makam aracı tekmelenir. Ama gocunmaz. Tayyip Erdoğan ve korosu akmakta olan kârı başkasına mı bırakacaktır? Oldum olası derdi halk, toplum, kamu değildir. Oldum olası derdi özeldir, özel şirketlerdir, özelindeki ve özeline geçecek paralardır. Artık kendini tutamayıp odalar dolusu çalmaya bile başlamıştır. *** Soma’da gördük ki AKP ve patronları tepeden tırnağa işbirliği içinde. AKP başını tuttuğu kapitalizmi her yere uyguladığı gibi harfiyen uygulamış. Denetimi denetlemiyormuş gibi yapmayı mükemmel hale getirmiş. Bugüne kadar hiçbir işçi ölümü davasında patronlara ağır ceza verdirtmemiş ki ellerini titrek alıştırmasınlar. Her gün madenlerden ölüm haberinin gelmesi bunun en somut ifadesidir. AKP Soma patronunun önündeki tüm engelleri kaldırmıştır. Bir kere zaten yakın zamanda madenlerde ruhsat ve tüm izinlerin verilmesi Başbakan’a direkt bağlanmıştır. Elden ele kurdukları zincirde piyasaya tonlarca kömür sürüyorlar. Birim fiyatından patronun elde edeceği 3 kuruş için ölüm (yüzlerce ölüm) ihtimaline zerre aldırmıyorlar. Ölüm ihtimalini engelleyebilecek 3 kuruşluk ipi, halatı, maskeyi bile fuzuli masraf olarak görüyorlar. AKP’ye göre taşeron işçiyi sömürebildiği kadar sömürmeli devlet payını almalı ama hiçbir sorumluluk düşmemelidir. Bunun için dünya ülkelerindeki hayat kurtaran ve yaptırımı olan hiçbir sözleşmeye imza atmamak konusunda tereddüte bile düşmüyorlar. Soma madeninden çıkan kömürü devlet direkt alıyor. Patronunun satıp satamama sorunu yok. Devletin her köşesini tutan AKP istediği zaman da bedava dağıtıyor. Bu nedenle açıklamasında Zonguldak madeninde olan ölümlere olduğu gibi “olağan” dedi. “Canına yandığımın bu düzenine nasıl devam etmem?” demek istedi. Patron ile bir elmanın iki yarısı gibiler. 1800’lerin İngiltere’sine atıf yapıyor çünkü o zamanın korkunç sömürü düzenine dönmek istiyor. O tarihlerden bugüne kazanılan işçi haklarından nefret ediyor. *** Çok uyumlular aralarında hiç bir anlaşmazlık yok görünüyor. Ta ki ortaya çıkan suçlarını birbirlerinin üstüne atana kadar. Şimdi AKP patrona, genel müdür patrona, Çalışma Bakanı da Enerji Bakanı’na suç atıyor. Çıkar dünyaları çatıştı, o kadar büyük bir acı yarattı ki birbirlerinin ayağına basıyorlar. Suçlu bulmak zorunda kalıyorlar? Nereye kadar? *** Soma’da OHAL uygulanıyor. Yasın da öfkenin de birleşmesinden korkuyorlar. Bir Gezi daha olursa diye çok korkuyorlar. Gezi’den kalan baretlerimiz artık Soma’yı da taşıyor. Gezi’nin yıldönümünde Soma’dan gelen yangını meydanlara taşıyacağız. twitter: @sibeluzun_yarin
“Her şey daha fazla kömür için” Soma’da yaşanan maden katliamından sağ kurtulan işçilerin anlattıkları, patlamanın sebeplerini ve ölümlerin nasıl yaşandığını ortaya koyuyor. Faciadan nasıl sağ kurtulduklarını anlatan işçilerin genel aktarımları; küflü gaz maskelerinden denetimsizliğe kadar alınan önlemlerin çok yetersiz olduğu ve oradaki çoğu insanın madencilik yapmaktan başka bir seçeneğinin olmaması yönünde.
MADEN İŞÇİSİ BAYRAM ÇAKAN KREDİ KARTI BORCUM VAR, YİNE GİRERİM Yarım saat duman içinde durduk. Bu arada bayılanlar, fenalaşanlar oldu. Elbette umutsuzluğa kapıldığımız oldu, çünkü bir çıkış yolu Bayram Çakan olmazsa 2 dakika içinde öleceğimizi biliyorduk. Çıkmasaydık, orada kalacaktık. O madene yeniden Mecbur madene tekrar girmem lazım bankaya kredi kartı döneceğim. Kızım ve borcu ödüyorum Soma’da yapacak çocuğum için çalışmak zorundayım. başka bir işimiz yok.
Emre Alaca
Ali Dinçer
Nihat Çelik
Serkan Şengün
SON ANDA KURTULDUĞUNU ANLATAN MADEN İŞÇİSİ Ali Güneşli Fatih Ocay Murat Yalçın Sefa Köken MURAT YALÇIN: EMRE ALACA: ÇİZMELERİMİ BENİM GAZ MASKEM KÜFLÜYDÜ Bize sağlam diye verilen ve yanımız- ÇIKARAYIM MI? SEDYE KİRLENMESİN da taşıdığımız gaz maskesi safi küftü. Ben sağ olarak çıktım. Arkadan Yanımda 140 kişi varsa bunların 70’i çıkarılan arkadaşlarımın üzeri tede maskeleri açtı, hepsinin gaz mas- mizdir belki. Bu nedenle sedyenin kesi küflü ve çalışmıyordu. Hepimiz kirlenmemesini istedim. Benden taktık toz geldi ağzımıza. Belki de sonra ambulansa ihtiyacı olanları Sami Kılıç Özcan Cüce Melih Güvendik maske küflü olduğundan ölenler de düşündüm. vardı. Herkes ‘öleceğiz’ diye bağırdumanı iyiden iyiye hissetmeye maya başladı. Duman üstten gider MADEN İŞÇİ SEFA KÖKEN: başlamıştık. Gaz maskelerimizi İŞÇİLER ZORLA AKP EYLEMİNE diye yere yattık ama fayda etmedi. kaçamağa gelmek için kullanGÖTÜRÜLDÜ mıştık. Dolayısıyla maskelerimiz MADEN İŞÇİSİ MEHMET ALİ DİNÇER: Madende Suriyeli işçi yoktu çünkü de bitmişti. Duman iyiden iyiye TEKNİSYENLER FELAKET OLACAĞINI gerek yoktu. Tüm Somalılar suriyeli hissedilmeye başlayınca herkes orArif Dudu SÖYLEMİŞTİ işçi gibi, çalıştığımız yere köpekler dan oraya kaçmaya başladı. Dua Madende ölen teknisyen Ergün Si- girmiyor. Herkesin çalışmaya 30 edenler, tekbir ve Kelime-i Şehadal, kabloların yükü kaldıramadığı- güne ihtiyacı var. Gitmediği gün det getirenler vardı. Kimi de ço- durumda çalışıyoruz. Bize yardım nı 17 gün önce tespit etti. Yönetimi yevmiyesi kesiliyor. Sabah gidiyor cuklarının, sevgililerinin, eşlerinin edin. Mecburen madene yine ineher gün uyardı, ‘Burada büyük fe- herkes işe gideceğim diye, “Durun. ve ailelerinin ismini sayıklıyordu. ceğiz. Başka ekmek kapımız yok. laket olacak, kimse bunun altından Herkes otobüslere binsin, AKP miDile getirin bu insanların durukalkamaz” dedi, dinletemedi. Olay- tingine gideceksiniz. Yevmiyenizi de MADEN İŞÇİSİ ÖZCAN CÜCE: munu. Yetkililer ceza alsın. Hüdan 10 gün önce temiz hava veren alacaksınız” deniliyor. Herkes zorla BİR TEK BEN KALDIM kümet teftiş etsin. fanlar bozuldu, oksijensiz kalan 4 alkış yapıyor, ellerine bayrak verili- İleri-geri. 800 kişi falan vardı maişçi hastaneye kaldırıldı. İlk müda- yor. Bu şekide. Hanımını, AKP’den dende. Herkes bölüm bölüm ayrı MADEN İŞÇİSİ SAMİ KILIÇ: hale yanlış yapıldı, madene ilk giren belediyeden Meclis üyesi yaptı birin- ayrı. Bizim olduğumuz yerde er- TOPLU CESETLER OLABİLİR yetkili, “Bunlar için yapacak bir şey ci sıradan. Seçim zamanı madene, ken çıkanlar hariç 143 kişi saydı- Cesetler ayrı ayrıydı, 4-5 kişi bir yok” dedi. Halbuki arkadaşların ço- Başbakanın, büyükşehir belediye lar.Ben dolaştım, bant yanıyordu. yerde, 10 kişi bir yerde. Girilmeğu yaşıyordu, sadece bayılmışlardı. S başkanının posterlerini astılar. İşe Yangını söndürmediler. Biz tekrar yen patlama olan yerde toplu olapanosundaki 140 kişi yanlış yönlen- girdiğimizde, iş yerine siyaset yasak geri döndük. Havalandırmaya geri bilir. Maske olsa da kurtulması zor. dirildiği için öldü. Facia günü, bana dediler. Peki sen niye yapıyorsun? döndük. Maske taktık, nefesimizi Pano patlayınca elektrik olmuyor, ve yangından sağ kurtulan diğer artuttuk. Havanın önüne attık ken- elektrik olmayınca vantilatörler kadaşlara para teklif ettiler. AKHİSARLI ALİ GÜNEŞLİ: dimizi, havayı kestim. 15-20 kişi çalışmadığı takdirde hava akımı 140 KİŞİ BİR BACADAYDIK gittiler. Dedim ki, gitmeyin duma- kesiliyor. Hava akımı kesilince, yaMADEN İŞÇİSİ NİHAT ÇELİK: Vardiyamız bitmek üzereyken bir nın üzerine gidiyorsunuz dedim. şam ihtimali kesiliyor. Maskeyle BU İZNİ VERENLER MÜFETTİŞLER haber geldi. Tabi haber gelince baca- Hepsi yanımdan geldiler geçtiler 45 dakikada temiz havaya çıkma Devletin buraya kazadan sonra ları boşalttık ve ana yola doğru çık- bir tek ben kaldım. Onların hepsi eğitimi verdiler bize. 1 buçuk kimüfettiş gönderip delil aramasına tık. Anayolun yarısına kadar geldik orada kaldı. lometreyi 45 dakikada çıkamazsın. gerek yok. Daha önce gelen müfet- ama artık dumandan yürüyemiyortişler denetlenmeli. ‘Ben sizi buraya duk. Başka bir bacaya sığındık. Bu KURTARMA TİMİ LİDERİ 27 YAŞINDAKİ ARİF DUDU: gönderdim siz buraya nasıl çalışma kaçamak adlı bacada durduk, orada MELİH GÜVENDİK: CESETLERİ ÜZERİNDEN izni verdiniz nasıl rapor tuttunuz’ di- temiz hava varmış. 140 kişi falan GAZ MASKELERİNDEN SÜRÜNEREK GEÇTİM yerek bunları tutması lazım. Sadece vardık. Bu bacada saat 15.30’dan ÇALIŞMAYANLAR BİLE VAR Yürümek mümkün değildi. Aramirleri içeri atmakla olmaz çünkü 21.30 ila 22.00’a kadar durduk. 45 dakika dedikleri standart gaz kadaşlarımın cesetleri üzerinden bu izni onlara veren müfettişler. Bi- Daha sonra kurtarıcılar geldi, artık maskesi olanlar. Burada kullanı- sürüne sürüne daha önceden zim ülkemizde işletme sahiplerinin baygın bir haldeydik. lanlar bunlardan değil. Böyle bir bildiğim 500 metre ilerideki okhükümet hangi partideyse o partiye durumda 18 dakika içerisinde ma- sijen tüplerinin bulunduğu alana karşı bir yalakalıkları var. Bu maden- MADEN İŞÇİSİ FATİH OCAY: denden çıkamazsanız ölürsünüz. yöneldim. Bazı arkadaşlarım can cilikte biraz daha öne çıkıyor. ÖLÜMÜ BEKLİYORDUM Hatta bu maskelerden çalışma- çekişiyordu. Bir, iki kişiyi taşıma143 kişi kaçamak noktasına sıkışmış- yanlar bile var. Bunların testi de yı denedim, başaramadım. EnerMADEN İŞÇİSİ SERKAN ŞENGÜN: tık. Perdeleme bizi sadece 3,5 saat yapılmıyor. Çoğu insan boğularak ji kaybetmemek ve çok oksijen MECBUR MADENE TEKRAR DÖNECEĞİM idare etti ve bu 3,5 saatte yardımı- bir kısmı da yanarak öldü. Resmi harcamamak için dört kişi yavaş Gece 2 buçuğa kadar kızım ve oğ- mıza kimse gelmedi. Zehirli duman rakam vermeseler de 400’ün üze- hareket ediyorduk. Havalandırma lum uyumadı. Madenden her dö- ilerliyordu. İlerleyen monoksitli rinde ölü bekleniyor. Bu tedbir- borularını delip oksijen aldık. nüşümde onlarla oyun oynar lerin alınması lazım. Çok zor vakit geçirirdim. Bir süre kafamı toparlamam lazım. Herkes ekmeği için çalışıyor. Benim emekliliğime 6 yılım var.
GUNCEL
06
21 Mayıs 2014
Diktatör sustu Soma konuştu
Yıldız ve Çelik’e CHP’den gensoru
Soma’da yaşanan maden katliamının ardından CHP, “kontrol ve denetim görevlerini yerine getirmeyerek maden emekçilerinin ölümlerine yol açtığı” iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hakkında gensoru önergesi verdi. Soma’da yaşanan facianın kaza raporunun henüz ortaya çıkmaması önerge gerekçesi olarak belirtildi ve “Siyasi iktidar yüzlerce işçinin yaşamını yitirmesinin ardından da politikalarının yanlışlığını kabul etmemektedir” denildi.GÜNCEL
Yolsuzluk paraları aynen iade
17 Aralık soruşturması kapsamında şüphelilerden Rıza Sarraf’la suç örgütü kurduğu iddia edilen döviz bürosu sahibi Emin Hayyam’ın el konulan 1,5 milyon lirası, “paranın suç örgütü faaliyetleri kapsamında elde edilmediği” gerekçesiyle iade edildi. Bu talebi, “paranın, suç örgütü faaliyetleri kapsamında değil, döviz bürosunda ele geçirildiği” gerekçesiyle kabul eden savcı Aydıner, paranın Hayyam’a iadesine karar verdi. 17 Aralık soruşturması kapsamında hazırlanan emniyet fezlekesinde Emin Hayyam’ın sahibi olduğu Duru Döviz’in Rıza Sarraf’ın idaresinde bulunduğu hatta ortak olduğu belirtilmişti. GÜNCEL
“Polis soyunup ıkınmamı istedi”
AKP hükümetinin uyguladığı politikalar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın diktatörlük sevdası, Gezi direnişi ile birlikte sokağa çıkan halktan hak ettiği tepkiyi almıştı. Seçimler ve yolsuzluklar ortaya çıktığında halk diktatöre pabuç bırakmayacağını göstermişti. AKP oy oranlarına çok güvendiği Soma’dan kovuldu. Erdoğan gerçek yüzünü gösterdi. İstanbul elif karan
halkın üzerine salmaya çalıştığında gördüğü tepki, Başbakan Erdoğan, madende gerçekleşen AKP’nin bundan sonra gidekatliamın ardından, her şey kontrol altında ceği her yerde alacağı tepkinin imajını çizmek için gittiği Soma’da kontrolden göstergesi oldu. Başbakan protesçıktı. 1862 İngiltere’sinden örnekler veren Baş- tolar karşısında bir markete kaçtı. bakan, “Bu işin fıtratında var” diyerek yüzler- Kaçmakla da yetinmedi önüne çıkan ce işçinin ölümünü normal karşıladığını beyan Somalılara kendisi “had” bildirmeye etti. Diktatörün bu açıklamasıyla birlikte tüm çalıştı. Ancak akıllara kazınan temel göAKP’li bakanlar, milletvekilleri katliamı örtbas rüntü AKP’nin tüm yalanlarına rağmen, etmek için üst düzey çaba sergilediler. Yüzlerce ilçeyi terk etmek için makam aracını kaişçinin ölümünde bile geri adım atmayan diktatör, mufle etmek zorunda kalan Başbakan’ın haSoma’da OHAL ilan edilmesine yol açtı. Halka li oldu. Akıllara kazınan Türkiye’nin dört bir tokat attı, halkı tehdit etti. Yaveri Yusuf Yerkel yanından Soma’dan yükselen “yuh” seslerini katliamı protesto eden vatandaşı tekmeledi. “En dalga dalga büyüten halkın tepkisi oldu. Bu küçük detaylarına kadar araştırılacak” dedi ancak sefer ekranların karşısına çıkıp mangalda kül ‘302 işçinin ölümü’ bilgisinin ardından maden ka- bırakmayan Başbakan sustu, Somalılar, halk patıldı, bölgeye gazeteciler bile alınmadı. Soma’ya gerçekleri haykırdı. Gerçekler susturulamadı. giriş-çıkışlar yasaklandı, bütün toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasaklandı. Avukatlar dahi gözaltına Evlatlarına sahip çıkmak halkın “fıtratında” alındı. Madene küllü su basıldığı gerçeği bizzat var madende çalışan işçilerin ağzından duyduk. AKP istediği kadar “Soma Gezicilerin komplosuydu” desin, istediği kadar Soma’da sıkıyöneAKP için hiçbir şey yolunda değil tim ilan ederek halkı baskı altına almaya çalışsın, Soma katliamının ilk gününden bu yana, AKP Soma’nın ateşi külleneceğe benzemiyor. Başbahükümeti her ne kadar “her şey yolunda” imajı kan Gezi’nin ardından Kabataş’ta bir kadının çizmeye çalışsa da, yaşananları “felaket” olarak ni- taciz edildiği, Dolmabahçe Camii’ne ayakkatelendirip, halkın “kader’ deyip evlerine dönmesi- bı ile girildiğini ağzından düşürmemişti. AKP ni hedeflese de bunu gerçekleştiremeyeceği ortada. şimdi de Soma’da “dışarıdan gelenler” efsanesi AKP’nin tüm tehdit ve baskılarına rağmen, aileler yayarak, imam ordusu ile “Allah’a, kadere isgerçekleri ifşa etmeye devam ediyor. İş güvenliği yan etmek olmaz “ bildirileri dağıtarak, korku önlemlerinin alınmadığı, arama kurtarma çalış- politikasını yaymaya çalışıyor. Valilik kararnamalarının bile dikkatle yapılmadığı ortada. Hatta mesi ile Soma’da anayasal haklar askıya alınSoma halkı hükümetin aksine madende üzeri örü- dı. Somalılar kayıplarının ardından yaslarını len duvar ile kapalı çocuklarının bulunduğunu, bile TOMA’ların gölgesi altında yaşamak hükümetin gerçekleri anlatmadığını dile getirerek zorunda bırakıldı. AKP kendi iktidarını isyan ediyor. korumak için tüm temel hakları askıya almaktan, insanlık suçları işlemekten Başbakan sustu Soma konuştu geri durmuyor. Ama tüm Türkiye ve Erdoğan’ın Soma ziyareti, Gezi direnişi ile birlikte Soma’dan gelen sesler bunun nafigittiği her yerde protesto edilen Başbakan için de le olduğunu göstermeye yetiyor. Türkiye için de bir dönüm noktası oldu. Soma AKP diktatörlüğü meydanları halkının karşısına çıkamayan Başbakan makam dolduran halkın sesini şiddetaracına binerken yükselen “yuh” seslerine, “had” le bastırmaya çalıştığı her an bildirmek için yöneldiğinde, koruma ordusunu kendi düşüşünü hazırlıyor.
CHP toplu istifaya mı hazırlanıyor? CHP, hem Soma’daki katliamda hükümetin sorumluluğunu, hem de katliamın ardından başta Başbakan olmak üzere, hükümet üyelerinin katliama yaklaşımlarını protesto için TBMM’den toplu istifayı tartışıyor. İlk adımı, CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz yaptı ve istifasını Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğunu açıkladı. Akkiraz, “Genel başkanımız konunun şu anda çok taze olduğunu, gerekirse istifa kurumunun da önemli bir seçenek olduğunu belirtti. Bugün bazı arkadaşlarımın da bu yönde çağrıları olduğunu duydum. Soma’nın siyasi sorumluluğunu alamayan iktidara karşı birleşmeli. İktidarın koltuk aşkına, siyasi sorumluluk almama çabasına karşılık Soma’da yitirdiğimiz canların yanında olmak için koltuğa ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı. GÜNCEL
Gezi Parkı direnişine katıldıkları için yedisi yabancı 255 kişinin yargılandığı davanın 7. duruşması yapıldı. Duruşmada ifade veren sanıklarından Hatice Tuğşen, “Coplarla polisler darp etti. 48 saatte yalnızca 1 kez yemek verildi. Çıplak aramaya maruz bırakıldık. Çırılçıplak soyup ıkınmamı istediler” dedi. Avukat Melis Dalgıç da şunları söyledi: “Hatta bu durumu, ismini hatırlayamadığım bir savcı ile görüştüğümde, ona sanıklar aç-susuz dediğimde, ‘Ne güzel, oruç tutmuşlar’ dedi.” Duruşmada verilen ifadelerde Soma katliamı da unutulmadı. GÜNCEL
Esnafa keyfi polis dayağı
İstanbul’da zabıta ve polis ekiplerinin seyyar satıcılara yönelik operasyonu sırasında çevik kuvvet polisleri, bir esnafa meydan dayağı attı. Esnaf, kendini döven polislerden kurtulmak için başka polisleri aradı. İki polisi teşhis ettiğini belirten Erol Polan, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı: “ Yan komşumuz Necati abiyi iteklediklerini görünce, polis memurunun yanına giderek “Yaşı başı var iteklemeyin ayıptır’ deyince bana küfrederek beni itekledi. Vurmaya kalktı. Diğer çevik kuvvetler benim üstüme saldırdı’’ diye konuştu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, o polisin açığa alındığını açıkladı. GÜNCEL
AKP Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik Soma’da yaşanan faciaya dair değerlendirmelerde bulundu. Çelik bir basın mensubunun “Orada maddi durumu iyi olmayan birinin çıkardığı kömür bir başka fakire gidiyor. Bu yapılan ne kadar doğrudur?” sorusuna ilginç bir yanıt verdi. Çelik, “Siz gazetecisiniz. Sizi madene göndersek çalışabilir misiniz? Veya fakirlere çıkartılan kömürü zenginler çıkartsın. Böyle bir mantık olabilir mi?” şeklinde yanıt verdi. Başbakanın yumruk attığı iddialarını yalanlayan Çelik, Başbakan Danışmanı Yusuf Yerkel’in tekme attığı görüntüleri de “Yerkel o tekmelediği kimsenin kendisine saldırdığını, doktordan 7 günlük rapor aldığını açıkladı” dedi. İşçilerin kanı ile yükselen binaların sahiplerine destek olduğu ve vatandaşı yerde tekmeleyen müşaviri mağdur ilan ettiği için Hüseyin Çelik bu haftaki OĞLUM BAK GİT köşemizin konuğu oldu.
Başbakanın fıtratında hortumlamak var MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, “ Başbakan’ın fıtratında hortumlayarak zenginleşmek madencinin fıtratında toprak altında kalarak can vermek vardır” dedi. Bahçeli, “Başbakan gençlerden korkmamalıdır. Onların haklı eleştirilerine kulak tıkamamalıdır. Gezi Parkı’ndan bu yana kabus görmeyi bırakmalı her gösteriyi kendisine komplo olarak görmemelidir. Türk gençliği demokratik yollardan iktidar değiştirecek ehliyete sahiptir. Gençlerimizi duygularını ipotek ettirmemelidir” diye konuştu. Bahçeli sözlerine şöyle devam
etti: “Halen iş kazalarının olması ve dünyada ilk sırada olmamız uygarlıkla bağdaşmamaktadır. Şimdi zaman yasımızı tutmakla birlikte Soma’daki facianın asıl sebeplerini detaylarıyla ortaya çıkarma ve sorumluların ceza almasını sağlama zamanıdır” dedi. Bahçeli Enerji Bakanı Taner Yıldız’a da çalışmalarından dolayı teşekkür etti. GÜNCEL
GUNCEL
07
21 Mayis 2014
İşte AKP’nin ‘’fıtratı’’
Erk Acarer
Testi
BAĞZI ŞEYLER
Dediğinizi yapıp, madeni “resmi olarak” 301’le kapadınız ama biz mevzua vakıf olduk… Madenciyi göz görerek ölüme yollayan şirketin genel müdürünün eşinin AKP meclis üyesi olduğunu ve halka “oy rüşveti” için dağıtılan kömürün bu firmadan karşılandığını anladık. İhaleler verilip, sözler alındığını, işçilerin bir yevmiye karşılığında mitinglere taşındığını, gitmeyenler hakkında işlemler yapıldığını öğrendik. Kısacası AKP’nin arka bahçesinde maden ocağı işlettiğini çözdük. *** Sözünüzü tutup, resmi olarak 301’de duvar ördünüz ama biz her şeyin farkına vardık… Acısını yaşayan halkına küfredip, vuran Başbakan’la birlikte, düşene tekme atan emir erine ve “ona bacağı incindiği için” 7 gün rapor veren doktora şahit olduk. “İlçe dışından gelen” göstericilere “on numara” şiddet uygulandığını, avukatların kollarının bacaklarının kırıldığını, dahası “yine Soma’ya başka yerlerden taşındığı belli olan evlerin” en üst katlarına kadar tazyikli su sıkıldığını huşuyla seyrettik. Biraz sıkınca, madenci cenazesinden bile “darbe girişimi” çıkarılacağını ve her koşulda mağdur olunabileceğini anlamış olduk. *** Ne bir eksik ne bir fazla, 301’i bulup seti çektiniz ama… Soma sokaklarında, fır dönen ve ölümün üzerine üfürüklerle giden din cimcozlarını da izledik, onların dağıttıkları bildirileri de okuduk. Milli takımımızın ve askeri erkânımızın dualarıyla tıpkı Somalılar gibi abat olduk! *** Hesap kitap şaşmayınca, sayı 301’e dayanınca kepengi indirdiniz fakat… “Eksilterek ölü saymaktan gayri işi olmayanı “Adamlığın zirvesine çıktı”, “İki gün aynı gömlekle gezdi, sadece çayla simit yedi” diye sunan gazetelere de baktık, “ayar verilmiş” tıpkıbasım manşetlerini de gördük. Halkla ilişkilercilere tanık olduk. Para için yapılandan, insanın böyle satılışından utandık. *** “Resmi olarak” 301’le kapıyı kilitlediniz ancak… Televizyonda, twitter’da, gazete ilanlarında onlara rastladık… Memesine “Soma” yazan kevaşeyi, “Bu gece ölen emekçi için göbek atıyoruz” çağrısı yapan işletmeciyi, garnitürden madenci devşirip servis eden ucuz burjuva soytarısını yakinen izledik, paylaşımlarına şahit olduk. *** Dostu düşmanı biliyorduk, alçağı, kurnazı, sefili, katili, arsızı anlamıştık da şimdi daha iyi belledik. “Bu düzen yıkılacak” argümanının çok büyük bir ironi olduğunu ve bu sistemin aslında çoktan yıkılmış olduğunu çözdük! Bu hengamede eksik kaldı, çok anlaşılmadı. Madenci mezarlarına testiler konuldu. Elbette bir anlamı vardı. Madenci ölse de çok susardı! Dediğinizi yapıp, madeni “resmi olarak” 301’le kapadınız… Bari ördüğünüz duvarın önüne içi su dolu testiler bıraksaydınız!
Faruk Çelik topu Taner Yıldız’a attı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma’da 301 işçinin öldüğü facia hakkında, “Kimin ne kadar sorumlu olduğu konuşulabilir. Maden ocakları benimle ilgili değil. Madenler konusunda bizim bakanlığımızın görevi teftiş ile sınırlı. Ocaklar, ruhsatlar ve işleyiş ise tamamen Enerji Bakanlığı’na bağlı” diyerek topu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a attı. Soma’da 301 katliamının ardından AKP hükümeti 5 gün içinde üç farklı politika izledi. İlk günlerde siyasi sorumluluğu üstlenmek bir yana, olayı ‘olağan kaza’ gibi gösterip madeni devlet adına işleten özel şirketi dahi koruma yoluna gittiler. Cumartesi ve pazar günü ‘şirketin sorumluluğu’ gündeme getirildi. Ve son olarak da, ‘siyasi sorumlu’ arayışı açıkça belirginleşti. Çelik ve Yıldız birbirini günah keçisi ilan ediyor. GÜNCEL
İşçilere karbonmonoksit ailelerine biber gazı
13 Mayıs Salı günü Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında yaşanan işçi katliamının ardından 1 haftaya yakın süre geçti. AKP ne kendisini sorumlu tutuyor ne de işçi katliamının asıl sorumluları Soma Holding’i cezalandırıyor. Aksine işçilerin kanıyla yükselen sermayeyi korumak için bulduğu her fırsatta halka saldırıyor. güncel burak kiper
13 Mayıs Salı günü Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında yaşanan işçi katliamından tam 1 haftaya yakın süre geçti. Bakan Taner Yıldız hayatını kaybetmiş olan işçilerin sayısını gerçek rakamlarla açıklamaktan kaçınıyor. İçeride 787 işçinin vardiya sırasında facianın gerçekleştiğini açıklasa da açıklanmayan ve geride kalan işçilere dair hiçbir açıklamada bulunmuyor. Aksine işçilerin kanıyla yükselen sermayeyi korumak için bulduğu her fırsatta halka saldırıyor. AKP hükümetinin sorumlu olduğu işçi katliamını örtmek için elinden geleni yapıyor. Önceki günlerde jandarma ve kolluk kuvvetlerini maden ocağı etrafında barikat kurdurarak halkın maden ocağına yaklaştırmayarak içeride kaç tane işçi olduğunu ve herhangi bir haber alınmasını engellemişti. Halkın öfkesi AKP’ye karşı dinmeyecek Soma’da işçi katliamının olduğu günden bu yana hayatını kaybetmiş olan işçilerin sayısına dair gerçek rakamlarla açıklama yapmayan ve halkın protestolarına maruz kalan AKP hükümeti halkın öfkesinden kaçamıyor. Bakanların açıklaması bir yana Başbakan Erdoğan’ın Soma’ya gelişi de gidişi de büyük bir yankı uyandırdı. Bakanların Soma katliamının
EHP İzmir il başkanı Sanem Deniz Kural
üzerinden ölen işçiler hakkında gerçek bir rakamla açıklama yapmaması ile öfkelenen halk Başbakan Erdoğan’ın katliama ‘’olağan’’ demesi ile birlikte öfkesi daha çok arttı. AKP hükümetinin Soma’yı OHAL’e getirmesini ve Soma’da eylem yasağını koymasındaki sebep AKP’nin Soma katliamında hiçbir meşrutiyetinin olmadığının göstergesi oldu. Halk ‘’hükümet istifa’’ sloganlarını o ‘’aşılamaz’’ korumalarını aşarak yüzüne karşı attı. Sözde demokrasi ülkesinde olduğunu söyleyen Başbakan ‘’hükümet istifa’’ sloganlarını halkın atmasına yumruk ve tehditler ile karşılık verdi. Halkın eylem yapma ve isteklerini söyleme hakkını tanımayan AKP Soma halkına daha
acıları taze iken her türlü saldırmaya devam etti. AKP’den Soma halkına OHAL AKP hükümeti Soma halkının acısı taze iken saldırılarına devam etti. Maden işçilerinin hesabını soran Soma halkına biber gazıyla jopuyla TOMA’sıyla saldırdı. Soma’ya gelen araçları tek tek kontrol ederek Soma’lı olmayanları ilçeye almadı. Soma’da OHAL başlattı. Ama o her ne kadar korku salmaya çalışsa da Soma halkının cevabı ölen işçilerin aileleri gibi oldu: Benim kardeşim karbonmonoksit gazından öldü sizin biber gazınız bize bir şey yapamaz… AKP için ‘’ben her şeyi yaparım’’ tarzında politikaları öfkelenmiş halka tutmadı tutmayacakta. Öfkelen-
Bu öfkeyi dindiremezler Halkın öfkesi burada çok büyük. Gözlerimizle görüyoruz. Çünkü hem canlarını kaybettiler ardından da hakarete uğradılar. Cenazeleri teslim edilmiyor. Bu koşullarda değil herkesi gözaltına almak Soma İlçesini tamamen kapatsalar bile bu öfkeyi dindiremezler. Soma’nın hesabı sorulana kadar mücadeleye devam.” miş halkın acılarını dindirmek yerine antidemokratik uygulamalarına devam eden AKP çareyi Soma’yı OHAL’e getirmekte aradı. AKP her ne kadar bunu yasaklamaya çalışsa da Soma halkı bu antidemokratik uygulamalara karşı direndi ve direnecek.
Soma’ya gelen ÇHD’li avukatlara gözaltı AKP hükümeti halkın öfkesini dindiremeyeceğini anlayınca OHAL uygulamasını Soma’da başlattı. Öfkeli halka gazıyla jopuyla TOMA’sıyla saldıran AKP hükümeti Soma’daki saldırıda 33 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltılar olurken müdahale etmek isteyen ÇHD’li avukatlara işkence yaparak gözaltına alan AKP hükümetine karşı halk avukatlara sahip çıktı. Gözaltına alırken ÇHD’li avukat Selçuk Kozağaçlı’ya işkence yapıldı. İşkence sonrasında sağlık
kontrolü hastanede yapılması gerekirken spor salonunda yapmaya çalışan AKP hükümeti protestoların önünü kesemedi. ÇHD’li avukatları gözaltına aldıktan sonra serbest bırakılması için Galatasaray Lisesi önündeki basın açıklaması yapmak isteyen halka saldıran AKP hükümeti demokrasiyi ayaklar altına alıyor. Soma’daki saldırıda gözaltına alınan 33 kişi ve içerisinde bulunan işkence ile kolundan yaralanan ÇHD’li avukat Selçuk Kozağaçlı serbest bırakıldı. GÜNCEL
Katliamdan sonra Soma önergesi AKP kendisinin sorumlu olduğu Soma’daki işçi katliamından 15 gün önce CHP’nin sunduğu önergeyi reddetmesinden sonra şimdi de resmi rakamlara göre 301 işçinin hayatını kaybettikten sonra soru önergesi hazırlığında olduğu öğrenildi. Önergede, yapılan denetimlerde mevzuata aykırı bir durum olmadığının tespit edildiği ve ocağın en son üretim tekniklerine sahip olduğu ifade edildi. Madencilikteki risklerden bahsedilen önergede “Ülkemizde de bu riskleri ortadan kaldırmak veya minimize etmek amacıyla sektördeki gelişmelere bağlı olarak birçok mevzuat değişikliği ve sıkı denetimler yapılmaktadır” ifadesi kullanıldı. AKP sunduğu önergede işçi katliamını ‘’olağanlaştırmaya’’ yönelik konuşmalar yaptı ve ihmal olmadığını söyledi. GÜNCEL
l Bu tür ocaklarda kazalar sürekli olan şeylerdir. Biz bir defa kömür ocaklarında madenlerde hiç bu tür olaylar olmaz diye yorumlamayalım. l Tarihe baktığımızda İngiltere’de 1862 ‘de yaşanan göçükte 204 kişi ölmüş. 1866’ta İngiltere’de kömür tozu patlamasında 361 kişi ölmüş
10 yaşındaki çocuğa yaka paça gözaltı
AKP hükümeti Soma’daki işçi katliamını protesto etmek isteyenlere acımasızca saldırıyor. İzmir’de maden işçilerinin Soma faciasında yaşamını yitirmesine tepki göstermek için toplanan ve Talatpaşa Bulvarı Kıbrıs Şehitleri girişini kapatan yurttaşlara, çok sayıda çevik kuvvet polisi saldırdı. Saldırı sonrasında çok sayıda yurttaş gözaltına alınırken Kıbrıs Şehitleri’ne yakınlarıyla eğlenmeye geldiği öğrenilen 10 yaşlarındaki bir çocuğun gözaltına alınmaya çalışılmasına, halk tepki gösterdi. Tepki üzerine çocuk kısa sürede bırakıldı. Görünen o ki AKP’nin demokrasisi 10 yaşındaki çocuğu yaka paça gözaltına almaya yetiyor. GÜNCEL
l Yapılan kontrollerle de Soma maden ocağı gerek işçi sağlığı, gerekse işçi güvenli açısından da iyi noktada olan kömür ocaklarına biri olarak değerlendirilmesi yapılmış.
GUNCEL
08 Gördüğü şiddet nedeniyle öldü
21 Mayıs 2014
Soma katliamından sadece iki hafta önce AKP Meclise sunulan önergeyi reddetti
Yasa “yaşam” demek
Hashanım Bulut, 31 Ocak 2014 günü, iddiaya göre eşi tarafından dövüldü. Yakınları tarafından hastaneye kaldırılan Hashanım Bulut, taburcu olduktan sonra kardeşi Ahmet Çakmak’ın evine sığındı ve eşi hakkında savcılığa şikâyetçi oldu. Hashanım Bulut, 2 gün önce kardeşinin evinde aniden fenalaştı ve ambulansla aldırıldığı Erzurum Bölge eğitim ve Araştırma Hastanesinde yoğun bakıma alındı, ertesi gün hayatını kaybetti. Kardeş Ahmet Çakmak, tek sorumlunun kardeşinin eşi olduğunu belirterek yargılanması gerektiğini söyleyerek, hesap sordu. GÜNCEL
“Şiddet, en önemli kadın sağlığı sorunudur”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Meclise TCK değişikliği önerisini sunduğu gün, bir günde yüzlerce işçi Soma’da hayatını kaybetti. Soma’da meydana gelen katliamdan iki hafta önce Meclise soru önergesi verildiği ortaya çıktı. halkın sineye çekmesini bekledi.
güncel Elif karan
T.C. Haliç Üniversitesi tarafından “Kadına Yönelik Şiddet” adıyla “12-18 Mayıs Hemşireler Haftası” nedeni ile düzenlenen panelde şiddetin nedenleri, hukuki ve adli koşulları tartışıldı. T.C. Haliç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Anahit M.Coşkun “ Şiddet sadece fiziksel değildir. Sözlü taciz de, psikolojik baskı da yani bireylerin psikolojilerini olumsuz etkileyen tüm davranış grupları şiddete girer. Kadına yönelik şiddet en önemli kadın sağlığı sorunudur. Sağlık personelleri de dâhil herkesin konuya bu şekilde bakması gerekir” dedi. GÜNCEL
Boşanma davası açan eşinin evini yıktırdı
Antalya’da 16 yıl önce evlenen Gülbahar Değirmen ve eşi Ö. Değirmen arasında birkaç ay önce anlaşmazlık başladı. Bir süre sonra evi terk eden Ö. Değirmen, önce elektrik ve suyunu kestiği evden eşinin çıkmasını istedi. 16 yıllık emeğinin olduğunu söyleyerek evden çıkmayacağını belirten Gülbahar Değirmen ise boşanma davası açtı. Bu süre zarfında evinde kalmaya devam eden Gülbahar’a tepki gösteren eş iş makinesi kiralayarak evi yıktı. Gülbahar Değirmen, “ Bana ‘evden çık’ dedi. 16 yıllık emeğimi neden bırakıp gideyim? Bugün gelip evi yıktırmış” dedi. GÜNCEL
Nefrete ve işçi ölümlerine karşı yürüdüler
Meclis görevini yerine getirmeli AKP hükümetinin söz konusu kadınların yaşam hakkı olunca da Soma’da kömür çıkaran işçilere gösterdiği tepkilerden farklı bir tepki göstermediği ortada. Somalı ailelerin çektiği acıları, kayıpları yıllardır çeken ve buna son vermek için mücadele yürüten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tam da bu noktada yayınladıkları açıklama ile gerçekleri bir kez daha teşhir etti. Madencilerin, kadınların, halkın yaşamak için elinden gelen her şeyi yaptığına dikkat çeken Platform, Meclis gündemine geldi AKP reddetti Meclisi uyardı. “Meclis, Soma için Soma’da meydana gelen katliamdan verilen soru önergesini dikkate alsayiki hafta önce, maden ocağındaki dı can veren işçiler yaşıyor olacaktı” tehlikeye dikkat çekmek için Mecli- diyen Platform, Meclise verdikleri se soru önergesi verildiği ortaya çıktı. yasa tekliflerini hatırlattı. AKP dışında tüm partilerin desteklediği soru önergesi uzun tartışmalar Yasayı uygula kadınları yaşat sonucunda AKP’nin ret oyları nede- Soma’da işçiler ölürken kadınlar da niyle düştü. AKP, Soma önergesini Meclisteydi tartışmaya bile açmayarak işçileri Soma’da işçilerin öldüğü saatlerölüme mahkum etti. Ardından da de, Platform da Meclisteydi. TCK yüzlerce işçinin ölümünü “kader”, yasa tasarısını Meclise sunarak gö“fıtrat” olarak nitelendirerek bir de rüşmelerde bulunan kadınlar, kadın AKP hükümeti sadece kendi koltuğunu garantilemek için uğraşırken, birkaç gün içerisinde yüzlerce işçi Soma’da hayatını kaybetti. Birkaç günde yüzlerce işçi ekmek parası için indiği madende, Meclis yasama, hükümet yürütme görevini yerine getirirken; işçileri, emekçileri, halkı değil kendi çıkarlarını gözettiği için hayatını kaybetti. Resmi rakamlara göre 301 işçi yargı ezilenin yanında olmadığı, işverenin çıkarlarını savunduğu için öldü.
cinayetlerini durdurmak için Meclisi göreve çağırdı. Soma için verilen soru önergesini reddeden AKP’nin işçilerin ölümünün baş sorumlusu olduğunun altını çizen Platform üyeleri, tüm toplumun lehine yapılmak istenen düzenlemelerin AKP tarafından görmezden gelinemeyeceğini vurguluyor. Soma’daki kayıpları, koruma kanunu uygulamadığı için ölen kadınları hatırlatan Platform, “Yasa ‘yaşam’ demek” diyor ve ekliyor, “Yasaların çıkması için mücadele ettiğimiz gibi, uygulatmak için de mücadeleyi bir kez olsun bırakmayacağız”.
Soma’nın sorumlusu AKP’dir Platform, Soma’da yakınlarını kaybedenlere şu cümlelerle seslendi: “Ne kadar acı ki, bir yıl içinde hayatını kaybeden kadından çok daha fazla sayıda işçi kardeşimiz, Soma’da saatler içinde hayatını kaybetti. Bizim için de her yer Soma, her yer direniş oldu. Biz mücadele eder isek aynen böyle olacak. AKP’den geriye, asla unutmayacağımız ve bir kez daha tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğimiz kan dolu ayakkabı kutularının acı hatırası kalacak. Bu günlere kavuşmak için, bütün kuvvetimizle mücadeleye devam”.
Kadınların yasa teklifi
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair Kanun teklifi şöyle; 1) TCK’nın 82., 84., 86., 96. , 106., 109. maddelerinde düzenlenen suçların; Kadınlara kadın olmaları sebebiyle, kişinin cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle , eşe, eski eşe, ailenin bir ferdi , mağdurla evlilik
dışı ilişki yaşayan veya aynı çatı altında yaşayan bir kimse tarafından işlenmesi hallerinin ağırlaştırıcı neden olarak sayılmasını düzenlemektedir. 2) Haksız tahrik hükümleri, gelecek indirimi ve takdiri indirim nedenleri sebebiyle cezalarda indirim uygulanmaz . Aftan faydalanamaz. 3) Kadın örgütleri, davalara müdahil olma hakkını haizdirler.
Münevver davası emsal olmaya devam ediyor Dört yıl önce başı kesilerek öldürülen ve Etiler’de bir çöp konteynırında bulunan Münevver Karabulut’un ölümü ile ilgili verilen adalet mücadelesi emsal olamaya devam ediyor. Ölümü ile birlikte Türkiye’de kadın cinayetlerinin %1400 artığı ayyuka çıkan ve toplumun geniş bir kesiminden tepki alan Münevver Karabulut davası, aynı zamanda Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun da ilk davası olarak tarihe geçmişti. Platformun ve Platformla birlikte hareket eden ailenin mücadelesi ile Cem Garipoğlu adalete teslim olmakzorunda kalmış, ağırlaştırılmış müebbet hapis ile yargılanmış ve yaşı 18’den küçük olduğu için verilebilecek en yüksek cezayı almıştı.
Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi, 8 Ekim 2013’te Cem Garipoğlu ile babası Mehmet Nida ve annesi Makbule Tülay Garipoğlu’nun, Münevver Karabulut’un annesi Nagehan ve babası Süreyya Karabulut’a 37 bin 500 lira maddi tazminat ödemesine hükmetmişti.Yine mahkeme, Garipoğlu ve ailesince, Münevver Karabulut’un anne, babası ve kardeşi İbrahim Enver Karabulut’a toplam 1 milyon 250 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar vermişti. Garipoğlu ailesi tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından onandı. Garipoğlu ailesi, Münevver Karabulut ailesine toplam 1 milyon 287 bin TL tazminat ödeyecek. GÜNCEL
Aile meclisine müebbet istendi Kaos GL Derneği’nin düzenlediği 9. Homofobi Karşıtı Buluşma, homofobi, transfobi, nefret ve işçi ölümlerine karşı yürüyüşle sonlandı. “Soma: Katilleri biliyoruz” ve “Ya birlikte özgürleşeceğiz; ya da hep birlikte çürüyeceğiz” yazılı pankartların açıldığı eylem; Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nden başladı. Eylem, Kaos GL Derneği’nden Melahat Deniz’in okuduğu basın açıklamasıyla sonlandı. Deniz, eşcinsel ve translar olarak “yaşam hakkı” istediklerini kaydederek, “Homofobik ve transfobik cinayetlerin sorumluları Soma katliamının da sorumlularıdır” dedi. GÜNCEL
Batman’da kuzenlerinin tecavüzü sonucu hamile kalan Hasret Daşlı cinayetinin soruşturması 1.5 yıl sonra tamamlandı. Aile üyelerinin tamamı için ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Savcı, aile üyelerinin tamamı için ‘gebe olduğu bilinen kadını töre saiki ile öldürme’ ve ‘cinayete yardım etmek’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Daşlı’ya tecavüz eden iki kuzen Ö.D. ile S.D.’nin dosyası ise 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle ayrıldı. Savcılık iki kuzenin de cinsel saldırı
ve cinayete yardım etmek suçlarından 36 yıldan 52 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. Soruşturma boyunca yakalanamayan amca Garip Daşlı ile yenge Sema Daşlı hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. İddianamede, aile meclisi toplantısının Yemlihan Daşlı ile Kamile Daşlı önderliğinde toplanarak ölüm kararı aldığını, bu karardan sonra amcalar Garip Daşlı ile Habip Daşlı, oğulları Ö.D. ve S.D. ile Daşlı’yı Batman çayına boğarak öldürdüğü belirtildi. GÜNCEL
GUNCEL
09
21 Mayıs 2014
Gülsüm Kav
ANA FiKiR
“Muhatabımız bu saatten sonra firma değil devlettir”
Gezi direnişinin yıldönümü yaklaşırken, Kendini bir süredir göstermemiş direnişçiler sanki bir yer altı kaynağı gibi birbirine yeniden kavuşurken, Forumların önemi sol tarafından daha çok anlaşılır, AKP’ye rağmen ve ona inat bir kıpırtı, bir bahar gelir iken, Yeraltından çok acı bir haber geldi. Bir değil, iki değil, üç yüz bir kere geldi. Soma’da saatler içerisinde üç yüz bir işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Hayatta kalan geriye sınıf kardeşlerini kurtarmak için döndü, dünyanın bütün işçileriyle birleşir gibi birleşti giden kardeşlerinin kaderiyle. Bir fıtrattan söz edilecek ise işte o budur; işçinin fıtratında ölmek değil, işçiyle kurduğu dolaysız ilişki; sınıf kardeşliği var. Ve işte işçi kardeşimiz gerekirse onun uğruna ölüyor da. * Daha önce Gezi olduğu için, “her yer Soma, her yer direniş oldu”. Ama Soma’da Gezi’de olamayan da oldu: AKP kendi içinde ilk kez böyle kırıldı. Ne Gezi’de ne 17 Aralık’ta olamayan bu sefer oldu; kutuplaştırma siyaseti boşa düştüğü gibi Gezi karşıtları bile diktatörden uzaklaştı. AKP için süreç nasıl başladı, bakın bugün itibarıyla nereye geldi? Erdoğan’ı tarihin en tuhaf diktatörü haline getiren ilk açıklamalarından sonra bir hafta içinde her gün bir başka dirençle karşılaşan AKP, 1. Katliamı normalleştiremedi. Toplum “fıtrat” demedi. Başbakan 18. Yy dedikçe, seni 18. Yy a göndeririz ile karşılaştı. 2. Yumruğu, tekmeyi kabullendiremedi. Ana muhalefet Genel Başkanı ile açtıkları bir “yumruk dönemi” var adeta. Topluma “muhalefet edersen yumruğu yersin” demek istiyor diktatör ama o böyle yaptıkça hepten korkusu açığa çıkıyor, kaybediyor. O levyeyi kapıp koşan taksici gibi olduğu sahnelere dikkatle bakan halkımız -AKP’ye oy veren dahil- gücüyle övünen, seçimden zaferle çıktım diyen Erdoğan’ın niye rahatlayamadığını anlayamıyor. 3. Önce savunduğu şirketi aklayamaz hale geldi, yargıla başladı. Tabii bildiğimiz cinfikir fıtratlı AKP şimdi “ o zaman şirketi harcar ben kurtulurum” diye düşünüyor. 4. Ama o da olmuyor işte bu akşam Soma’da direnen madenciler “Muhatabımız bu saatten sonra firma değil devlettir” diyor. 5. En nihayetinde gerçekten “şimdi AKP düşünsün” oldu; iki bakan topu birbirine atıp duruyor. Hiç şüphesiz Çalışma Bakanı ve Enerji bakanı, her ikisi de istifa etmelidir. * Bıktık usandık başbakanın hangi sekansta niye yumruk salladığının, ne oranda sinirden kızardığının olduğunun ince tahlillerinden. İnceliğe gerek yok, tarihin en kaba diktatörünü, yokuş aşağı gideceği korkusu sadece içgüdüleriyle hareket ettiriyor. Ama aynı zamanda ne oluyor? Polis ordusuna, bütün tekme yumruk zulmüne rağmen, “korku toplumu” için ellerinden geleni yapmalarına rağmen, adım adım taviz veriyorlar işte. Yeter ki bu toplum umutsuzluğa düşmesin. Polis ordusuyla dolaşan, diktatör demenin bile az geldiği Erdoğan’dan korkabilir de toplum. Böyle anlarda sadece orada durması yeter. Sakince durup ve sadece “böyle olmaz” demesi bile nelere kadir işte görüyoruz: adım adım zorlandıkça taviz veriyor AKP. Başlarken neredeydi, şimdi nerede. Bunu sağlayan, Soma halkının, işçilerin ve yakınlarının, İTÜ’yü işgal eden gençlerin ve tüm Türkiye toplumunun “olmaz” deyişidir. Tokatladıkları acılı insana dört kere ifade değiştirtmek zorunda kalıyor, arkalarını öyle kolay toplayamıyorlar. Yeter ki toplum aslında daha çok işçi öldü, saklıyorlar filan gibi komploculuk teorilerine yenik düşüp edilgenleşmesin. Daha fazla işçi kardeşimiz zaten ölmesin. Bizi çok kolay kandırabileceklerini neden çok kolay kabul ediyoruz? Bir tokat meselesini bile kapatamıyorlar iken, ölümü kapatabilirler mi? Daha çok ölen olsa, aileler susar mı? Birini susturdular, ikisini üçünü, tümünü susturabilirler mi? Onlar Suriye’li olsa bile, kardeşlerini ölümden kurtarmak için geri dönebilen işçiler, Suriye’li için geri dönmez mi? Bunu dile getirmez mi? Bir toplumu bu kadar dilsiz saymak, büyük ayıptır. * Gelelim bize. Bir daha Soma olmaması için biz mücadelenin hedefine neyi koyacağız? Bu hafta tartışma “şirket mi?” , “AKP mi?” eksenindeydi. İstanbul forumları yılın ilk park forumunu yaptı ve Soma’yı konuştu, çok iyi oldu. Bu iki fikir de saygıdeğer ama tarihin en büyük işçi katliamıyla AKP’ye dokunmadan hesaplaşmak mümkün değil. Katliamın sorumlularından hesap sorulması ve bir kez daha aynı acının yaşanmaması için hedefe nelerin konması gerektiğini en doğru biçimde saptayıp doğrudan eylemle hayata geçirenler var. Soma’da madenci kardeşlerimizin hedefinde, “şirket”,”AKP ve devlet”, “taşeron” ve “sendika” var ise biz de bu gangaster çetesine karşı mücadele etmeliyiz.
gulsumkav@gmail.com
Katliamın sorumlusu AKP ve patronlar
Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında yüzlerce işçinin ölümüne sebep olan patlamanın bilançosu ülke açısından ağır oldu. Fakat bu bilançonun bedelini hayatını kaybeden emekçiler, aileler ve toplum ödedi. Patlamaya sebep olan şirket ve hükümet yetkilileri ise şuçu birbirlerine atmaktan ve faciayı örtbas etmekten öteye geçemedi. güncel Fatma çakır
Peki asıl sorumlular kim? Yaşam odalarının olmadığını ve kendi şirketlerinde bir ihmalsizlik olmadığını iddia eden Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, katliamı oldu bittiye getirmek için arama çalışmalarını hemen bitiren Enerji Bakanı Taner Yıldız, katliamın yaşandığı andan itibaren 24 saat boyunca hiç bir açıklama yapmayan ve gerekçe olarak da ‘hastaydım’ diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, en kötüsü de patlamayı olağanlaştıran ve kendisine tepki gösteren bir vatandaşı yumruklayayıp küfreden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Hepsi sorumlu Hepsi de başta işçilerin güvenlikleri olmak üzere şirketlerin denetiminden, ülke yönetimine kadar sorumlu olan yetkililer. Fakat, Alp Gürkan rahatlıkla: “Bu kaza üç ay dört ay sonra olmuş olsaydı. Bu insanlar kurtulacaktı yaşam odası olduğu için” diyebiliyor. Patron Gürkan için o yaşam odalarının maliyeti, işçilerin güvenliğinden önce geliyor çünkü.
rından sorumlu bakan Faruk Çelik, maden işletmelerinin denetiminden sorumlu Taner Yıldız; gerçekten toplumu değil, patronların çıkarlarını düşündükleri için yüzlerce işçi hayatından oldu.
İlk önce trafo dediler, sonra kaza İlk önce ‘trafo patlaması’ dendi, daha sonra patronlar ‘trafoyla ilgisi yok Toplumu düşünmesi gereken bizden kaynaklı olmayan bir kaza’ Hükümet kimi düşünüyor? dediler. Soma’daki katliamdan kurPeki sözde Sosyal Hukuk Devleti’ni tulan işçiler ise madende yaşamını yöneten başta Başbakan olmak üze- yitiren bir teknisyenin kabloların re diğer bakanlar kimi düşünüyor? yükü kaldıramadığını tespit ederek Önce halkını düşünmesi gereken 17 gün önce “Burada büyük felaket Başbakan, işçilerin güvenliği dü- olacak, kimse bunun altından kalkaşünmesi gereken ve çalışma koşulla- maz” uyarısı yaptığını belirtti.
122 işçi nerede? Son tablodaki en büyük soru işareti, sağ kurtulanların sayısının ilk olarak 363 olarak açıklanması ve Taner Yıldız’ın çalışmaların sona erdiğini söylediği açıklamada ise 485 kişinin sağ kurtarıldığını söylemesi. İki açıklama arasındaki 122 kişilik uyuşmazlığın tek açıklaması, açıklamalar arasında geçen 2 günlük sürede 122 kişinin madenden sağ olarak çıkarılmış olması. Madenin çevresinde yer alan görgü tanıkları ve kurtarma ekipleri ise, iki açıklama arasında geçen sürede 122 kişinin kurtarıldığı gibi bir bilgiyi paylaşmadılar. Ortadaki en büyük soru, 122 kişinin nasıl olup da kameralara
yansımadan ve Taner Yıldız’ın sık sık yaptığı açıklamalara konu olmadan sağ kurtarılmış olduğu. Toplumun AKP’ye verdiği cevap Hükümet, kendi sorumluluğunu yerine getirmek yerine özelleştirmeleri ve taşeronluğu çoğalttı. Kapitalistlerin ekmeğine yağ sürerken, patronlar zenginleştikçe kendileri de zenginleşti. Patlamanın ardından ise sadece temenni ve baş sağlığı dilediler. Fakat halkın öfkesinden ve tepksinden kaçamadılar. Toplumun hükümete verdiği cevap da markete kaçan Başbakan’ı oldukça korkuttu ve korkutmaya devam ediyor.
Alp Gürkan söylediği kadar masum mu? Yüzlerce işçiye mezar olan Soma Maden Şirketi’nin patronu Alp Gürkan, yaptığı her açıklamada, söylediği her sözde faciayı kazaya ve kadere bağlıyor. Olayın ardından 4 gün sonra düzenlenen basın toplantısında kendilerinden kaynaklı bir ihmal olmadığını iddia ederek büyük faciayı sadece kazaya indirgedi. Gürkan, kendilerini aklamaya çalışıken; Soma’daki katliamdan kurtulan işçiler, madende yaşamını yitiren bir teknisyenin kabloların yükü kaldıramadığını tespit ederek 17 gün önce “Burada büyük felaket olacak, kimse bunun altından kalkamaz” uyarısı yaptığını belirtti. Faciadan sağ kurtulan bir işçi ise kendilerin verilen gaz maskelerinin küflü olduğunu be-
lirterek: “Belki de maske küflü olduğundan ölenler de vardı.” dedi. “Arkadaşlarımın bir sene önce çalışma alanlarında yapılan bir odadır yaşam odası. Bu odalar anataşın içinde yapılacak. Eğer kömürün içinde yaparsanız. Bir yangında odanın içinde olan insanlar yanar. Taşlı bölgede yaşam odası yapmamız gerekir.” diyen Gürkan eğer yaşam odaları olsaydı işçilerin kurtulacağını da itiraf etti. GÜNCEL
İşçilerin temel sorunu; taşeron sistemi
İşçilerin sorunlarının altından çıkan ve mücadele edilen en önemli sorunlardan bir tanesi de taşeron sistemi. Şirketler kendi bünyesinde çalıştırdıkları işçilerin sigorta vb. masraflarından kurtularak daha fazla kar elde ederler. Çalışma şartları iyileştirilmemiş olan taşeron işçiler keyfi uygulamalarla haddinden fazla çalıştırılarak emeklerinin karşılığını tam alamıyorlar.
Soma Holding yetkilileri de bünyelerinde taşeronun olmadığını iddia ediyorlar ancak sendikaların da söylediği gibi zaten Soma Maden Şirketi devletin taşeronu. Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan Hürriyet’ten Vahap Munyar’a Soma Holding’in kömür maliyetini nasıl düşürdüğünü anlatırken de TKİ’nin 2005’te, rödovans karşılığı işleri özel sektöre devretme kararı vermesiyle açıklıyor. GÜNCEL
Bu katliamlar nasıl önlenebilirdi?
Soma faciasının ilk anından bu yana şirket ve hükümet yetkililerinin açıklamarını sadece halkın öfkesini daha da arttırdı. Çünkü toplum bu faciaların önlenebilir olduğunu biliyor ve sorumlular ise olayın üstünü kapatmaya çalışmaktan öteye gitmiyor. Başta özelleştirmeler ve taşeron ile patronlara daha fazla fırsat
verilmeseydi, hükümetin politikaları patrondan çok işçileri düşünseydi, işçiler bu kadar güvencesiz çalışamayacaktı. Şirketler denetlenip, önlemler alınsaydı, her gün işçi ölümü haberleri gelmeyecekti. Hükümet 1 Mayıs’ta işçilere karşı aldığı güvenlik önlemlerini özel sektördeki işçiler için alsaydı şu an yüzlerce işçi hayatta olacaktı. GÜNCEL
EKONOMI
10
21 Mayıs 2014
Gün Çağ Aydın
Özel sektörün çalışma tarzı Soma Holding patronu Alp Gürkan’ın, 30 Eylül 2012 tarihinde Hürriyet gazetesinde bir röportajı yayınlandı. Alp Gürkan’a göre TKİ 2005 yılından önce zarar ediyordu. Rödovans kararı ile birlikte kömür işletmeleri maliyetleri düşürdü ve kar etmeye başladı. TKİ zamanında kömürün ton başına maliyeti 130-140 dolar aralığındayken, işletmenin Soma Holding’e geçmesi ile birlikte ton başına maliyet %15’lik rödovans payı dahil 23.80 dolara düştü. Röportajı yapan Vahap Munyar aradaki büyük farkı görünce “sihirli bir formül mü devreye girdi?” sorusunu soruyor. Bu soru üzerine ise Alp Gürkan tüm yaşananları özetler nitelikte olan cevabını veriyor; “özel sektörün çalışma tarzı devreye girdi.” “Kömürün maliyeti oldukça inmiş, bu model size para kazandırıyor mu?” sorusuna ise “gerek biz gerekse diğer özel şirketler kar etmesek bu işe girmezdik” yanıtını veriyor. Bu iki cevap madende yaşanan faciaya dair tüm sorulara ışık tutuyor. Maden faciasının gerçekleşmesinden bir kaç gün sonra Soma Holding patronu Alp Gürkan ve diğer yöneticiler kameraların karşısına geçip duygusal, asabi, gergin, acınası açıklamalarını yaptılar. 2012 yılında ki maliyetleri 23.80 dolara düşüren “kahramandan” eser yoktu artık. Para kazanmasam madende ne işim olur havasını estiren “süper zeka” elini kolunu kontrol edemiyordu. Ne de olsa 301 kardeşimizin ölümüne neden olup (resmi açıklamalara göre) konuşmak kolay değildi. Basın emekçilerinin de doğru sorular sormasıyla birlikte iplikleri pazara çıktı Soma Holding’in yönetici takımının. Kömür maliyetini bu kadar düşürebilmek için sadece iş güvenliğinden kısmıyorlar tabi ki. Madende çalışan işçi kardeşlerimize yemek ve su vermeyerek, onları aynı zaman aralığında daha fazla çalıştırarak ve düşük ücretlerle madene inmeleri için zorlayarak da maliyetler minimum seviyeye indirilebiliyor. Alp Gürkan’ın 2012’de ki röportajında bahsettiği özel sektörün çalışma tarzından kastı işte tam olarak bu oluyor. Özel sektörün kar anlayışı taşeronlarla birleşince tam bir cinayet şebekesi ortaya çıkıyor. Madenden sağ kurtulan bir işçi kardeşimiz yangın anında gaz maskesini taktığını ve maskenin küflü olduğunu fark ettiğini söylüyor. Kardeşlerimize yaklaşık 40 dakikalık yaşam koşulu sağlayacak olan maskeleri küflü vermişler. İşte taşeron sisteminin çalışma anlayışı! Başbakan Erdoğan facianın ardından Soma’da yaptığı açıklamada ilginç bir şekilde 19. Yüzyılda ki maden kazalarından örnek veriyordu. Başbakan bu faciadan kendi hükümetini kurtarabilmek adına bu kadar saçma örnekler verirken aslında bu maden işletmesinin gerçekten 19. yüzyıla uygun çalıştığından haberdar değildi muhtemelen. Bu katliam gerçekten de sadece 1800’lü yıllarda ki daha ilkel madencilik tekniklerinin uygulandığı maden facialarıyla kıyaslanabilirdi. Şimdi AKP paçayı kurtarmak için tüm gücüyle Soma Holding’e saldıracak gibi gözüküyor. Ancak unutmayalım ki bu sistemi kuran AKP hükümetidir. Örneğin nüfusunun %15’inin madenci olduğu Soma ilçesinde devlet hastanesinde yanık ünitesi bulunmuyor. Şimdi soruyorum devlet hastanesi kime bağlı? Nisan ayının son haftasında 50 işçi toz ve meslek hastalığı ile raporlandırılarak işten çıkarılmış. Soma’da toz ve meslek hastalıklarıyla ilgili bir tespit kurulu bulunmuyor. Özel işletmelerin bu kadar rahat işçi çıkarabileceği koşulları yaratan, işçilerin canını hiçe sayıp insanca yaşayabilecekleri ücretlerin altında maaş vererek onları madende çalışmak zorunda bırakan sistemin devamlılığını sağlayan AKP’dir. AKP “modern” bir kapitalizm anlayışına dahi sahip değildir. Çözüm ise açıktır, başka Soma’lar olmaması için taşeron sistemine karşı mücadele edeceğiz. guncagaydin@hotmail.com
Maliyet farkları işçilerin canıyla kapanıyor AKP’nin kendi iktidar süreciyle ilgili övündüğü belli başlı meseleler var. Bunların başında dünya çapında artık çok sayıda zengine sahip olmamız. Eskiden ilk 250’ye girenlerde 5 olan sayı şimdi 40’ı aşıyor. Asıl soru bu noktada ortaya çıkıyor. Ne yaptılar da bu sayı bu kadar arttı? Diğer taraftan artan başkaca sayılar var mı? ekonomi Can çoksöyler
Soma’da resmi sayılara göre 302 işçinin öldüğü kömür ocağını işleten Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) 130-140 dolara mal ettiği kömürün tonunu 23.8 dolara çıkardıklarını anlatırken maliyeti ‘özel sektörün çalışma tarzı’yla düşürdüklerini söylemişti. 30 Eylül 2012’de Hürriyet’ten Vahap Munyar’a konuşan Alp Gürkan, Soma’daki işlerin TKİ’nin 2005 yılında verdiği bir kararla büyüdüğünü anlatıyor. Gürkan’a göre TKİ, rödovans (maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi) karşılığı işlerini özel sektöre devretme kararı sonrasında zarardan kara geçti. Gürkan, Vahap Munyar’ın “Sihirli bir formül mü devreye girdi?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “TKİ, Soma’da kömürü kendisi çıkarırken tonunu 130-140 dolara mal ediyordu. Biz ihaleye girip, tonunu TKİ’ye rödovans payı dahil 23.80 dolara çıkarma taahhüdü verdik” Gürkan’a göre, maliyeti bu ölçüde düşmesinin nedenini ise “Özel sektörün çalışma tarzının devreye girmesi” sözleriyle özetliyor. Nedir bu çalışma tarzı? Aslında herkesin de ilk anda aklına gelenden farklı bir şey değil bu çalışma tarzı. İşçilere verilen güvenlik ihtiyaçlarını, sosyal hakları, maaşları azaltıp, çalışma sürelerini ve çıkartılan kömür miktarını çoğaltırsan maliyetleri de düşürürsün. Fizikte maddenin korunumu kanunu vardır. Hiçbir şey yoktan var edilmez, vardan da yok edilemez. Sen eğer 1 ton kömür için ödediğin parayı azaltabilirsin ama
aradaki bedel farkını başka türlü doğrudan alakalıdır. ödemen gerekir bu sefer de... İşte bu bedel işçi bedeni. Kanı, canı, İlk adım özelleştirmeler hayatı, eli, kolu, kendi geleceği, Bugünkü noktaya gelmemizde ilk çocuklarının geleceği... Bu bedel adımı özelleştirmelere koyabiliriz. listesi uzar da gider. Tek fark ise Yıllarca tüm dünyada bazı mal ve bu bedel artık iş veren tarafından hizmetlerin kamu kuruluşlarınca değil de işçinin elinde avucunda üretilmesi boşuna değildir. Eğitim, olan bakkalda para etmeyen ama sağlık uzun yıllar para-pul kazankapitalizme göre en ilkel değer olan ma konusu yapılmadı, devletin ‘hayat’la ödenecektir. asli işi oldu. Ulaştırmanın birçok dalı, mesela demiryolları, mesela Ne değişti? haberleşme kâr ve birikime açılmaEkonomi en anlaşılmaz alan olarak dı. Stratejik sayıldı, istismar edilir gözükür her zaman. Sayılar hakim- diye korundu. Ta ki neoliberalizm dir ve sürekli değişir, yüzdeler var- kabuğuna sığmaz, daha, daha yeni dır sana çok küçük görünür ama birikim yatağı talep etmeye başlahükümet onunla övünür. Ancak yıncaya kadar. gündem olan her şey az ya da çok Bizde Özal ile başlatıldı kıyım. onunla ilgilidir. Bazen açıktan ba- Önce yeni yatırım yapması yasakzen ise örtük olarak ilişkilidir ama landı KİT’lerin, sonra adım adım hep arka planda ana belirleyici fak- alanları daraltıldı, derken haraçtör ekonomi olur. O nedenle şir- mezat satışlar başladı, satılmıyorsa ketlerin büyümesi, işçilerin ölmesi kapatmaya, oraya buraya bedelsiz ilişkili ve iktidarın politikalarıyla dağıtmaya vardı tasfiye.
Rekor AKP’de Özelleştirmelerle 60 milyar dolarlık tasfiye yapıldı ve yüzde 90’ını AKP yaptı, paraları da çarçur etti. Bu tasfiyeden sonra, artık kamunun girebildiği, giremediği alanlar var. Sanayiden kamu sıfırlandı. Tarımda sulama işlerinden dolayı var ama ileride o da özelleştirilir. Sağlıkta özelleşme doludizgin ilerliyor, eğitimde ağır-aksak… Aktüel konu madencilik yatırımlarında kamu önde gibi ama fiiliyatta 145 bin maden işçisinin sadece yüzde 12’si kamu işçisi. En borçlular madene En kötü koşullardaki işlere en kötü durumdaki işçiler yerleştirildiğinde ise özel şirketin çalışma tarzı tamamlanmış olur. En borçlu olanlar en kötü işlere sokulurlar ve daha da çok sömürülürler, hayatlarının son damlasına kadar. Maden işçilerinin kredi borçlarının bu kadar gündem olması da aslında bu yüzden.
İşsizlik yine çift hanede
Bankaların ‘borç siliyoruz’ yalanı Tüketiciler Birliği Derneği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, Bankaların ‘Soma’da maden ocağında yaşamını yitiren madencilerin ailelerinin banka borçlarını siliyoruz’ açıklaması hakkında uyarıda bulundu. Bunun bir şirinlik gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Gündüz, bankaların borcu hayat sigortası fonundan tahsil ettiğini kaydetti. Manisa’nın Soma İlçesi’nde yaşanan maden ocağı faciasında yaşamını yitiren işçilerin banka borçları ile ilgili Tüketiciler Birliği Derneği, uyarıda bulundu. Derneğin Şube Başkanı Neşet Gündüz, kamuoyunda şehit madencilerin borçlarını bankaların sileceği söylemlerinin takdirle karşılandığını, ancak mevzuatta borç silinmediğini, borcun zaten ölüm halinde hayat sigortasından karşılandığını söyledi. Aileler bankalar konusunda ihtiyatlı olmalı. EKONOMİ
Şubat ayında resmi işsizlik oranı yüzde 10,2 oldu. TÜİK’in açıkladığı Şubat 2014 işsizlik rakamlarına göre işsizlik yüzde 10,2 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 9,1 olarak gerçekleşti. 15 yaş ve üzerindeki işsiz sayısı ise 2 milyon 825 bin kişi oldu. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 9,6, kadınlarda ise yüzde 11,5 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 12,1 olarak gerçekleşti.
Şubat 2014 verileriyle birlikte, TÜİK Avrupa Birliğine tam uyum sağlanması yönelik olarak Hanehalkı İşgücü İstatistikleri çalışmalarında yeni düzenlemelere geçti. Bu düzenlemeyle birlikte anketin referans haftası ve iş arama süresi değişti. Diğer taraftan ülkede işsizliğin açıklananın en az 3 katı olduğu biliniyor. Birçok kategori işsiz dahi sayılmazken iş arama umudunu yitirmiş olan 3 milyon kadar işsiz de oranların dışına çıkartılıyor. EKONOMİ
Türkiye’de madencilere ‘üçüncü dünya’ maaşı Yolsuzluk paraları aynen iade
17 Aralık soruşturması çerçevesinde Hayyam, döviz bürosunda el konulan 1 milyon 536 bin lirasının iadesi talebiyle savcılığa başvurdu. Bu talebi, “paranın döviz bürosunda ele geçirildiği” gerekçesiyle kabul eden savcı, paranın Hayyam’a iadesine karar verdi. 17 Aralık soruşturması kapsamında hazırlanan emniyet fezlekesinde Emin Hayyam’ın sahibi olduğu Duru Döviz’in Rıza Sarraf ’ın idaresinde bulunduğu belirtilmişti. GÜNCEL
Gelişmiş ülkelerde maden işçileri yaptıkları işin riski ile paralel en çok kazanan işçi grupları arasında yer alıyor. ABD’de de zengin kömür yatakları olan eyaletlerde yıllık maaşlar 100 bin dolara yaklaşıyor. Soma işçisi ise ortalama aylık 1600 lira yıllık 19 bin 200 lira kazanıyor. Türkiye ‘de Soma maden faciasıyla birlikte gündeme gelen maden işçileri maaşlarında özellikle gelişmiş ülkelerde son yıllarda büyük sıçramalar yaşandı. ABD, Avustralya
gibi zengin yeraltı kaynaklara sahip ülkelerde madencilerin maaşları ortalama özel sektör işçi maaşlarını neredeyse ikiye katlıyor. Soma’daki faciadan sonra özellikle güvenlik önlemleriyle atıfta bulunulan Almanya’da da maaşlar Avrupa dışında zengin maden yatakları olan gelişmiş ülkeler kadar olmasa da yüksek. Alman resmi rakamlarına göre Almanya’da maden işçilerinin ortalama yıllık maaşı 45 bin Euro seviyesinde. EKONOMİ
EGITIM
Saldıya uğradıkları için gözaltına alındılar
(
11
21 Mayıs 2014
İTÜ İşgali zaferle sonuçlandı
Cuma günü başlayan İTÜ’nün Madencilik Fakültesi işgali, rektör tarafından öğrencilerin taleplerinin kabul edilmesiyle sonlandı. İşgal boyunca pek çok üniversiteden destek gelmiş, Soma Holding’in İTÜ ile olan bağı tepki yaratmıştı. Konya Selçuk Üniversitesi’nde okuyan 50-60 kişilik sosyalist, demokrat öğrenciler, Soma’daki katliamı kınayarak olayın sorumlularının bulunması talebiyle üniversitenin ana girişinde bulunan Gökkuşağı AVM’nin önünde bir araya geldi. Yapılan basın açıklamasının ardından dağılan gruptan 4 öğrenci, evlerine gittikleri sırada ülkücü bir grubun saldırısına uğrayarak yaralandı, olayı duymalarının ardından saldırının yaşandığı bölgeye giden diğer öğrenciler de farklı noktalarda ülkücü grupların saldırısına uğradı.Yaşanan bu saldırılarda saldırıya uğrayan 10’dan fazla öğrenci polis tarafından gözaltına alındı. EĞİTİM
Soma için eylem yapan öğrencilere saldırı
Siirt Üniversitesi’nde Soma’da hayatını kaybeden yüzlerce işçi için yapılan yürüyüşe eli sopalı faşistler saldırdı. Maden işçilerin hesabını soran öğrencilere 40 kişilik ülkü grubun saldırı sonucu kampüs savaş alanına döndü. Saldırıyı durdurmak için orada olması gereken polis, eylem yapan öğrencileri, ülkücüler daha iyi sopalayabilsin diye yerlere yatırdı. Polisin ülkücüleri durdurmak yeine Soma’daki katliama sessiz kalmayarak eylem alma kararı yapan öğrencilere saldırması gözlerden kaçmadı. Yaşanılan saldırı sonucunda Soma için eylem yapan 5 öğrenci yaralandı, 2 öğrenci de gözaltına alındı. EĞİTİM
öğrencileri kömür karası bir yara olan bu katliamın peşini bırakmaİstanbul Teknik Üniversitesi yacaklarını, Maden Fakültesini işgal öğrencileri, fakülte yönetim ku- ederek ve işgalde başarı sağlayarak rulunda Soma A.Ş. yöneticileri olması gösterdiler. nedeniyle Maden Fakültesi’ni işgal etmişti. Greif işçileri de İTÜ Maden Üniversitelilerin talepleri nelerdi? Fakültesi’ndeki işgale destek olmaya Dünyanın en büyük işçi katliamlagelmişti. Kürsü kuran öğrenciler Soma rından birine sebep olan hükümet için yapabileceklerini tartışıp, işgal ka- istifa etmeli, kabine üyeleri ve holrarını diğer üniversitelere yayma kararı ding patronların dahil olmak üzere almış ve yaymıştı. tüm sorumlular yargılanmalıdır. Katliamdan sorumlu olanların ve İşgal diğer üniversitelere yayıldı hayatını kaybeden işçilerin isimleriyCuma günü İTÜ Madencilik Fakül- le birlikte halka açıklanmalı ve tüm tesinde başlayan işgal, kısa sürede veriler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Mimar Sinan Üniversitesi, GalatasaTaşeron çalıştırmanın Soma’da seray, Boğaziçi ve Bahçeşehir üniversi- bep olduğu katliamdan sonra GSÜ tesinde işgallerı tetiklemişti.. Eşza- ve tüm üniversitelerde taşeron ve gümanlı olarak Bilgi, Özyeğin,Uludağ, vencesiz çalıştırmaya son verilmelidir. Hacettepe Üniversitesi ile ODTÜ’de İşçilerin ölümünü güzelleyen Orboykot ve eylemler yapıldı. han Kural gibi sözde akademisyenler üniversiteyi temsil etmemektedir ve Patronlar Üniversiteden kovuldu üniversitedeki görevlerini derhal terk Öğrencilerin direnişi sonucu Soma etmelidir. katliamının sorumlusu Soma HolBaşta Soma olmak üzere tüm Türding patronları Alp Gürkan ve İsmet kiye’deki polis şiddeti derhal durduKasapoğlu üniversiten uzaklaştırıldı. rulmalıdır Ayrıca madencilerin karbondioksit Öğrenci taleplerine bakıldığından zehirlenmesi ölümüyle ilgili “tatlı en önde gelen isteğin hükümetin isölüm” açıklamasını yapan Prof. Dr. tifa etmesi gerektiği olduğu görüldü. Orhan Kural’ın odasının önüne ba- Soma’da acılı ailelere saldıran polisin, ret bırakıldı. Kural Soma’daki maden halkı yumruklayan başbakanı, gençişçileri katliamı tatlı olsa da, İTÜ lerin direnişiyle cevap buldu.
Öğrencilerler madenciler için saygı duruşunda.
eğitim pınar beyer
Bursa Öğrenciler yazdıkları notlarla Soma ve işgali anlatıyor.
Eskişehir Öğrenciler işgal ettikleri fakültenin kapısının önüne barikat kurdu.
İTÜ’lüler diğer üniversitelerden öğrencilerle birlikte forum yaptı.
Zirve Üniversitesi Soma’yı andı
Program, Türkiye’yi yasa boğan Soma katliamında hayatını kaybeden şehitlerin huzurunda bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Öğrenciler törene yüzlerine kömür sürerek ve sarı baretlerini takarak katıldı. Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan; “Artık kömürleri kullanırken, zor şartlar altında madencilerimiz tarafından çıkarıldığını, emeğin, gözyaşının bir ürünü olduğunubilmemiz gerekiyor” dedi. Konuşmanın ardından Soma ile ilgili hazırlanan kısa film izlendi. Anma programının bitiminde Soma’da şehit olan madenci vatandaşlarımızın ailesi ve yaralı kurtulanlar için bağış toplandı. EĞİTİM
Bir fidanımızı daha kaybettik
Oturma eylemine gaz kapsülü atıldı
İstanbul Üniversitesi: Soma’nın suçlusu AKP’dir
Soma katliamını protesto etmek için Abant İzzet Baysal Öğrencilerinin çağrısıyla Eğitim Fakültesi önünde toplanıldı. Eğitim Fakültesi önünde oturma eylemi yapmak isteyen AİBÜ öğrencilerine polis gazla saldırdı. Eğitim Fakültesi önünde yürümek isteyen eylemcileri polis barikat kurdu. Eylemciler saldırıya karşı tepkilerini oturup ‘İşçiye Soma, Öğrenciye Toma, Katil polis üniversiteden defol, Üniversiteler bizimdir, Üniversiteler Faşizme mezar olacak’ gibi sloganlarla atarak gösterdiler. Basın açıklaması sonrası oturma eylemine geçen AİBÜ öğrencilerine polis tarafından gaz kapsülü atıldı, bir öğrenci yaralandı. EĞİTİM
İstanbul Üniversitesi öğrencileri Soma’da yaşanan katliamda hayatını kaybeden işçiler için İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü önünde eylem yaptı. Üniversitenin Beyazıt kapsından çıkan öğrencilere Fen-Edebiyat Fakültesi’nden öğrenciler de katıldı. Maden kazasında hayatını kaybeden işçileri anmak için işçi baretleri giyen öğrenciler, İş kazası değil cinayet pankartlarıyla İstanbul Üniversitesi ana kapısı önünde bir protesto gerçekleştirdi. Bu işin fıtratı böyle, diyen Başbakanı ve karbondioksit zehirlenmesi için tatlı ölüm diyen rektörü proteste eden öğrenciler, oturma eylemi yaptıktan sonra, maden kazasında hayatını kaybeden işçiler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. Öğrencilerin yaptığı açıklamada “Madenlerden elde ettiği kârı yükseltmek uğruna emekçiler için ölüm olan taşeronlaşmayı uygulamaya koyan AKP için önemli olan insan hayatı değil, patronların elde ettiği kâr yüzdesidir. Tek suçlu AKP’dir” dedi. Öğrenciler eylemin ardından dersleri boykot edeceklerini duyurdular. EĞİTİM
Soma’daki kömür madeni katliamında yaşamını yitiren Cemal Yıldız, dün Soma Belediye Mezarlığı’nda gözyaşları arasında toprağa verildi. Cemal Yıldız üniversite masraflarını karşılamak için 16 yaşında girdiği madende 3 yıldır çalışıyordu. 19 yaşında hayatını kaybeden Cemal Yıldız, madende çalışmaya 16 yaşında başladığı ortaya çıktı. Cemal Yıldız’ın arkadaşı, Cemal’in okul masraflarını karşılamak için 2011 yılında madende para kazanmak ve bu sayede üniversite eğitimi almak için maden işçisi olan 19 yaşındaki Cemal Yıldız da hükümetçe gerçek sayısı sır gibi saklanan şehit maden işçileri arasında. “Fakire dağıtılan kömürü zengin çıkarsın. Böyle bir mantık kuralı yok arkadaşlar.” Diyen Hüseyin Çelik, üniversite adayı bir gencin denetimsizlik
sonucu öldürülmesini hangi mantık kuralıyla açıklamaya çalışacak bilinmiyor ama biz bir fidanımızı daha kaybettik. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Cemal Yılmaz’ın 15 yaşında olduğunu söyleyen dayısı ve bunu haber yapan basın için 15 yaşında bir çocuğun madende çalışmadığını ve ispatı ile istifasını vereceğini söyledi. Cemal Yıldız 4 yaş daha büyük olunca, denetimsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları altında ölmeyecekmiş gibi. Yandaş medya Cemal Yıldız’ın kimliğini paylaşarak yaşının 19 olduğunu, madende hayatını kaybeden tüm işçilerden daha değerli kılarak, gösterme gayretine girdi. EĞİTİM
12
LISENIN GUNDEMI 21 Mayıs 2014
Soma madeninin ateşi liselere sıçradı
Resmi açıklamalara göre 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği, bütün ülkeyi yasa boğan Soma katliamına toplumun her kesiminden çeşitli tepkiler gelmeye devam ediyor. Kimileri sokağa çıkıp sesini duyurmaya çalışıyor kimileri ise okullarını ve işlerini boykot ederek. Lise öğrencileri ise gerek sokaklarda gerekse okullarında tepkilerini göstermeye devam ediyorlar. İSTANBUL ışıl demir
MEB, 2014 2. dönem TEOG sınavına raporlu ya da benzer nedenlerle sınava giremeyen öğrenciler için mazeret sınavı yaptı. Kolunda ve elinde alçılı olarak sınava gelen öğrencilere öğretmenler yardımcı oldu. Öğrenciler, sınavların ilk gününde Türkçe, Matematik ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi yazılıları, ikinci gününde ise Fen ve Teknoloji, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ve yabancı dil sınavlarına girdi. Sınav zamanı oğlunun kolu kırıldığı için sınava giremediğini belirten Levent Altan, “Mazeret sınavı olmasaydı 1 yıl boşa gidecekti. Bu sınava girmeden de liseye kayıt olmuyor” dedi. EĞİTİM
Manisa’nın Soma ilçesinde geçtiğimiz Çarşamba günü herkesin yüreğini yakan bir patlama gerçekleşti. Resmi açıklamalara göre 301 maden işçisi Soma’da hayatını kaybetti. Ölen işçilerin hesabını soran halk ise sürekli eylem halinde. Birçok lisede öğrenciler Soma’da olanlara tepkisini okul bahçelerinde oturma eylemi yaparak ve vücutlarıyla “Soma” yazarak gösterdiler. Bazı liseliler ise okullarını boykot ederek eylemler düzenlediler. SOMA EYLEMİ YAPAN LİSELİLERE AKP’NİN POLİSİNİN MÜDAHALESİ Soma’da olan katliamı anmak ve maden ocağındaki patronların sırf ceplerini düşünerek işçileri sömürmesini protesto etmek için eylem yapan öğrenciler, AKP’nin polisi tarafından biber gazıyla sert saldırıya maruz kaldılar. Öğle saatlerinde Ankara, Kızılay meydanında toplanan yaklaşık 100 lise öğrencisi, Soma’daki maden katliamını protesto etti. Hükümetin işçi düşmanlığına dair sloganlar atan liseli öğrenciler polis tarafından tazyikli su ve biber gazı ile saldırıya maruz kaldılar. Gençlere daha sonra çevik kuvvet ekipleri saldırarak üç öğrenciyi gözaltına aldı. SOMA İÇİN ÜZÜLÜRSEN GÖZALTINA ALINIRSIN! Yaklaşık 500 kişilik öğrenci grubu Ziya Gökalp Caddesi’nden Kızılay’a yürümek istedi. Kızılay’a yürümek isteyen göstericilerin yürüyüşlerine polis biber gazı ve tazyikli su ile engelledi. Bu saldırı sırasında ise 20 öğrenci gözaltına alındı.
TEOG mazeret sınavı yaptı
Yeter ki imam hatipli ol
İstanbul’da ise durum hiç farklı değildi. Kâğıthane İTO Ticaret Meslek Lisesinde bugün Soma’da yaşanan maden katliamı için eylem yapmak isteyen öğrencilere akreple okul bahçesine giren çevik kuvvetin sınıflardan öğrencileri darp ederek 5 öğrenciyi gözaltına aldığı belirtildi. LİSELİLERDEN SOMA KATLİAMININ 1. HAFTASINDA ANMA Liselilerin çağrısıyla Soma katliamının 1. haftasında ölen işçileri anmak ve yaşanan katliamının hesabını sormak amaçlı, yine liselilerin 2 ay
önce Berkin Elvan Meydanı adını verdikleri Beşiktaş Küçük Kartal Meydanı’nında saat 16.00’da bir oturma eylemi gerçekleştirdiler. “Soma’nın katili hükümet istifa” yazılı pankart ile Beşiktaş Berkin Elvan Meydanı’nda buluşan liseliler, Soma’da katledilen yüzlerce maden işçisini baretleri ve kömürleri ile andılar. Eylem boyunca sık sık “Soma’nın katili hükümet istifa”, “Katiller halka hesap verecek” sloganları atan liseliler ellerinde kendi yazdıkları “Kaza değil cinayet, kader
değil katliam”, “AKP’nin ‘kaderi’ hesap vermek olacak” yazılı dövizleri tuttular. Liseliler adına konuşan Berivan Demir “Soma bir kaza değil katliamdır. İşçilerin ölüm sebebi sermaye düzeni ve buna izin veren AKP hükümetidir. Liseliler olarak sorumlular cezalandırılana ve hükümet katliamın hesabını verene kadar meydanlarda ve sokaklarda mücadelemize kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz” dedi. Oturma eylemi sırasında Beşiktaş’ta çevreden geçen halk, liselilere eylemden dolayı kutladı, alkışları ile desteklerini sundu.
MEB 22 farklı meslek lisesi statüsünü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Çok Programlı Anadolu Lisesi adı altında yeniden yapılandırılmasına yönelik valiliklerine İmam Hatip Liselerine ilişkin yazı gönderildi. Bakanlık, İmam Hatip Liselerine gelecek eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak sadece Anadolu İmam Hatip Lisesi programı uygulayacak. Geçen eğitim öğretim yıllarında ilköğretimden mezun olup, hafızlık eğitimi almak için eğitimine ara veren öğrencilerden isteyenlerin kayıtları Anadolu İmam Hatip Liselerine yapılacak. Bu öğrenciler devlet parasız yatılı pansiyon hizmetlerinden yararlandırılacak. EĞİTİM
Anadolu liseleri de imam hatip oluyor AKP hükümeti, fikren mağlup olduğu Gezi direnişi karşısında çeşitli oyunlara başvurarak kendini haklı gösterme çabalarını sürdürüyor. Halk ayaklanmasının ardından polisin girerek, halka kapalı hale getirdiği Gezi Parkı’na, AKP hükümeti şimdi de “çiçekler dikiliyor” görüntüleri yayarak meşruluk kazanmaya çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada Gezi Parkı’na 202 bin adet mevsimlik çiçek, 5000 adet gül, 129 yetişkin ağaç dikildiği belirtildi. Yaşanan saldırının
boyutları hakkında ya da kaç vatandaşın zarar gördüğü hakkında ağzını dahi açmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendi çevre projelerini paylaşmaktan geri durmadı. Yapılan açıklamada, belediyenin halka kazandırdığı yeşil alanlardan bahsedilerek, adeta günah çıkarılmaya çalışıldı. Belediyenin İstanbul’a son 9 yılda 19.869.468 metrekare yeni yeşil alan kazandırıldığı özellikle vurgulanarak “çevreciyiz” mesajı verilmeye çalışıldıysa da, halk bunları yutmadığını her fırsatta gösteriyor. EĞİTİM
Ders var öğrenci yok
MEB okul türlerini azalttı
MEB, okul türlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalarını tamamladı. MEB’in kalkınma planları ve hükümet programlarını dikkate alarak, ortaöğretimde okul çeşitliliği yerine program çeşitliliğini esas alan bir yapıya geçirilmesi yönündeki çalışmaları, 2005-2006 eğitim öğretim yılında başladı. Bu kapsamda, Bakanlık tarafından 2008’de yayımlanan genelgede, 79 okul türü bulunduğu belirtildi. MEB, okul türlerinin azaltılması
kapsamında liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi çalışmalarını, 2010’da yayımladığı genelgeyle daha da hızlandırdı. MEB, bu yıl da öncelikle Mesleksel ve Teknik Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı liselerin Anadolu liselerine dönüştürme işlemlerini bitirdi. İlgili genel müdürlüğe bağlı faaliyet gösteren 22 okul türü 2’ye düşürülerek, “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” ile “Çok Programlı Anadolu Lisesi” adı altında yine yapılandırıldı. EĞİTİM
Soma’da okullar resmi olarak açık ama dersler işlenmiyor. Öğrenciler hayatların en acı dersini Soma’da yaşanan katliamda yakınlarını kaybederek aldı. Resmi açıklamalara göre 301 maden işçisi hayatını kaybetti ama Soma halkı bu sayının daha fazla olduğuna inanıyor. Manisa’nın Soma ilçesinde öğrenciler “Yaşanan olayda bir yakınımın olmaması benim üzülmeyeceğim anlamına gelmez. Oradaki insanlar bizden biriydi” dedi. Evlerde, sokaklarda, okullarda katliamın izlerini gören
öğrencilerin psikolojileri sağlıklı kalamıyor. Öğrencilerin gördüğü olaylar karşısında dikkat eksikliği yaşayacağını düşünen öğretmenler de derslere girmek istemiyor. Bunun yanı sıra hayatını kaybeden öğrenci velilerine taziyeler iletiliyor ve ziyaretlere gidiliyor. Hükümetin gönderdiği psikologlar ve pedagoglar onların acılarını dindiremiyor ve daha fazla baskı altında hissetmelerine yol açıyor. Bunları yapmak yerine öğrencilerin yanlarına gelen akrabalarını Soma’ya alsalar daha yararlı olacaktır. EĞİTİM
15 yaşında çocuğu nasıl çalıştırdınız? Soma katliamında göçük altından çıkarılan 15 yaşındaki çocuk işçinin cesedi herkesin akıllarına soru işaretleri getirdi. Soma Kömür İşletmeleri AŞ bu kadar ihmallerin yanı sıra birde 18 yaşın altında çocuk işçi mi çalıştırdığı ise şüphesiz ki ilk akla gelen soru işareti. Yapılan açıklamanın ardından Soma Kömür İşletmeleri A. Ş. yeni bir açıklama ile taşeron ve kayıt dışı işçi çalıştırıldığına dair iddiaları yalanladı. “çalışan tüm işçilerin sigortalı olduğunu, hiçbir şekilde kayıt dışı veya yasada öngörülen yaş sınırının altında çalışanın bulunmadığını” söyleyen Soma Kömür AŞ 15 yaşında ölen çocuk işçi Kemal Yıldız konusunda ise suskun kaldı. EĞİTİM
Dersaneler özel okullara dönüşüyor
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın katılımıyla, dershanelerin özel okula dönüşümüne ilişkin yönetmelik ve yönergeyle ilgili hazırlıkları ortaklarına danışacağı ilk toplantıların ilki Eskişehir’de oldu. Avcı, öğretmenevindeki toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 81 ilin Milli Eğitim müdürleriyle, dershanelerin özel okula dönüştürülmesi projesinin çalışmaları ve teknik hazırlıklarını görüşmek üzere bir araya geldiklerini söyledi. Avcı, toplantıda hem MEB hem de yerel eğitim sistemi için önemli konuların tartışılacağını ifade etti. EĞİTİM
FORUMLAR
13
21 Mayıs 2014
İstanbul Forumları Soma için buluştu
Soma’daki oluşan işçi katliamından sonra halk gittikçe AKP’ye karşı öfkeleniyor. Soma’ya girdikten sonra protestolar nedeniyle markete sıkışan Başbakan’a halkın cevabı ‘’Hükümet istifa’’ oldu. İstanbul forumları 18 Mayıs Pazar günü Soma için buluşarak ortak bir mücadele hattının hedeflerini çizerek kitlesel eylemler nasıl yapabilirizi tartıştı.
AKP’nin sorumlu olduğu Soma katliamından sonra eylem koyan Abbasağa Forumu Beşiktaş Büyük Kartal Heykeli’nden Beşiktaş’ı turlayarak işçi katili AKP’yi protesto etti. Eylem Beşiktaş Büyük Kartal’da başladı. Sloganlar ile başlayan eylem Beşiktaş turu yapıldıktan onra geri Büyük Kartal’a gelindikten sonra oturma eylemine geçildi. Oturma eyleminde mumlar ile “Soma’’ yazılarak karanfiller ile ölen işçileri anma etkinliği gerçekleştirildi. Eylem ‘’Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları ile sonlandırıldı. GÜNCEL
forumlar burak kiper
Soma ilçesindeki maden ocağında patlama sonrasında yaşanan katliam da resmi rakamlara göre 301 işçi hayatını kaybetti. Katliamın asıl sorumlu AKP iktidarı ve onun koruduğu sermayeye halkın öfkesi çığ gibi büyüyordu. Forumlar Arası Buluşma’nın yapılması planlanan tarihten hemen önce bu işçi katliamının olması sebebiyle İstanbul Forumlar Arası Buluşması Gezi Forumları Dayanışması Platformu’nun Soma gündemli forumu oldu. İstanbul forumları 18 Mayıs Pazar günü Soma için buluşarak ortak bir mücadele hattının hedeflerini çizerek kitlesel eylemler nasıl yapabilirizi tartıştı. Forum Pazar günü saat 14.00’da başlayarak Soma üzerinden somut örnekler vererek halkın öfkesini nasıl sokağa dökmeliyi ve bir mücadele hattı yaratmak için asıl hedeflerin belirlenmesi için sözler alındı. Forumda Soma’daki katliamın sorumlusunun AKP olduğu bir kez daha söylendi ve tüm Türkiye’nin öfkeli bir günde olduğunu ve zamanın kitlesel eylemlerin zamanı olduğu söylenildi.
sunulan talepleri sunan öğrenci, “İTÜ Maden Fakültesi’ndeki olası bir saldırı sonrasında çevre üniversitelerde ve İstanbul’da bir çok üniversite de 1 günlük boykot ve işgal tarzı eylemler başlatacağız. Bizler üniversitemizde bir kıvılcım çaktık, umarım diğer üniversitelerde bunlar alev olur. ‘’dedi. Ayrıca forumda söz alan liseli bir öğrenci, “İşçi katili AKP’den hesap sorÖğrenciler Soma için direniyor mak ve ölen işçi kardeşlerimizi anmak Forumda İstanbul Teknik Üniversi- için Salı günü Beşiktaş Küçük Kartal tesi’ndeki Maden Fakültesi işgalinde Meydanı’ndayız’’ dedi. abbasağa forumu Cemal Akkaya
Ortak mücadele hattı için hedefler Forum sonunda bir mücadele hattının zeminini oluşturacak hedefler belirlendi. Soma katliamında sorumlu kim varsa yargılanmasını, Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı’nın istifa etmesini, iş güvenliği açısından işçi sahalarını kontrolleri emek örgütlerinin üstlenmesi gibi ortak mücadelenin hedefleri belirlendi. Gezi Forumlarının Dayanışması’ nın Soma gündemli forumu ‘’Bu daha başlangıç mücadeleye’’ devam sloganları ile sonlandırıldı. Daha
Dost Kip etiler forumu
Birlikte ortak eylem yapmak Soma’nın başladığı günden itibaren eylemlerimizde devam ediyoruz. Bu eylem biçimleri her biri ne yapılacaksa oturma eylemlerinden, anma eylemlerinden, yürüyüşlerden tutun nöbetlere kadar bu tür eylemlere zaten hep devam ettik. Bu forumu yapmamızın nedenlerinden bir tanesi de İstanbul forumları birlikte ortak eylemler yapabilmek için böyle bir şeyi planladık. Önümüzdeki hafta içerisinde tüm forumların ortak düzenlediği büyük bir eylem diğer kurum veya kuruluşlara da çağrı yaparak ortak, daha ses getiren daha merkezi ve güçlü bir eylemi planlıyoruz.
Kartal Heykeli’nde ölen işçiler için anma
Metin Balcı yoğurtçu forumu
Forumların sesi yükselmeli Gezi forumları Soma için ne yapmalı sorusunu cevaplamak için burada bir sürü somut şey çıktı. Benim mücadelem tüm forumların sesinin mümkün mertebe yükseltilmesiyle ilgili. Bu foruma katılan, FKT’ye katılan forumlardan her birinden onay alınarak baya bir zor süreçten geçilerek Gezi Forumları Dayanışması Platformu’nu kurduk. Benim amacım gerçek bir halk müdahalesi olan, muhalefeti olan Gezi forumlarının en güzel şekilde ve güçlü bir şekilde temsil edilebilmesi. Benim kişisel olarak en çok gayret ettiğim konu o. Ondan sonrasını forumlara bırakıyorum.
sonrasında Gezi Forumları Dayanışması’ nın forumunda alınan karar ile Rıhtım’ da İstanbul Forumları Soma için oturma eylemi düzenledi. Oturma eylemine halk baretleriyle, kömürleriyle ve karanfilleriyle Soma’daki katliamda ölen işçileri anmak için geldi. Halkın katılımıyla kitlesel bir oturma eylemine dönüşen eylem 1 saate yaklaşık süre sonrasında sloganlar ile sonlandırıldı. Soma katliamının sonrasında halkın öfkesi AKP’ye karşı katlanarak büyüyor. Özlem Kayra levent sporcular forumu
Ortak bir mücadele hattı
Forumların birlik gücü
Yalnızca Soma için değil aslında bu ülkede her gün ortalama 3 kişi iş cinayetlerinde ölüyor. Aslında sermayenin, neo liberalizmin artan vahşetinin göstergelerinden bir tanesi. O yüzden Soma çok önemli bir gösterge, bunun üzerinden bütün bir emeğe saldırı olarak görüp sadece madenlerde değil, metal sektöründe de ya da tüm iş yerlerinde sermayenin saldırısı olarak görmek gerekir ve bunla ilgilide özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı emeğin yanında işçi güvenliğini de öne çıkartarak bu taleplerin tümünü beraber ele aldığımız bir mücadele hattını yükseltmek gerekiyor.
Gezi Forumları Dayanışması çok yakın zamanda aslında bütün bir forumların bir araya gelmesi için oluşturulan bir yapı. Niyetimiz tüm İstanbul forumları ile birlikte hep beraber hareket etme gücüne sahip olmak. Her şeyin üstü örtülmemesi için devam eden öfkenin aslında bir araştırmacı tarafa dönüşmesi ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için bir şeylerin yapılması gerekiyor. Sonrasında da oradaki ailelere ulaşıp onların ihtiyaçların ne olduğu ve forumların Soma’daki aileler için neler yapabileceğine dair daha kapsamlı projeler yapmak gibi bir niyetimiz var.
Halkın öfkesine TOMA’nız vız gelir İstanbul Kadıköy’de Soma’da ölen 301 işçiyi anmak ve işçi katili AKP’den hesap sormak için Bahariye Caddesi üzerinde oturma eylemi yaptı. Bahariye Caddesi üzerinde mumlar ve karanfiller ile gelen herkes oturma eylemine katıldı. Halkın büyük desteğini alan ve kitlesel bir eyleme dönüşen oturma eylemine bile AKP’nin polisleri dayanamadı. Normalde Kadıköy’de polis saldırıları AKP’ye yürünülmek istenildikten sonra olurdu. Fakat Soma katliamından sonra AKP o kadar işçinin ölmesine sebep oldu ki oturma eylemine bile
müsaade etmiyor. Bahariye üzerinde oturma eyleminde kitleler artarken polis dağılın anonsu yaptıktan sonra biber gazı ve plastik mermi ile saldırmaya başladı. Soma’da halkın öfkesiyle karşılaşan AKP hükümeti o kadar sarsılmış ve korkmuş olacak ki dengesini şaştı. Fakat AKP’nin baskıcı politikaları ne kadar arttı denilse de halkın aklında polis saldırısındaki o gazlar değil, halkın yaptığı o kitlesel oturma eylemi, oturamayanın alkışlarla, evinden çıkamayanın tencere tava ile destek verdiği eylem ve baret takan öfkeli yüzler kaldı. GÜNCEL
Soma Holding önünde Soma nöbeti Abbasağa Forumu AKP’nin sorumlu olduğu Soma’daki işçi katliamını protesto etmek için Levent’teki Soma Holding’in önünde Beşiktaş Forumları ile birlikte forum yaptı. Abbasağa Forumu saat 20.00’da Büyük Kartal Heykeli’nde buluşarak Levent’teki Soma Holding’in önüne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşte “Hırsız, katil AKP’’, “Soma’nın ateşi, AKP’yi yakacak’’ sloganları atıldı. Levent Soma Holding’in önüne geldiğinde Levent Soma nöbetinde forum oluş-
turuldu. Forumda “Bu Soma katliamının sorumlusu AKP’dir. Bizlerin hedefi AKP hükümeti olmalıdır. Bizler forumdan aldığımız kararla AKP’ye yürümeliyiz. İşçi katillerinden hesap sormalıyız’’ şeklinde konuşmalar oldu. Forumda, “Bu katliamın sorumlusu AKP’dir, katil AKP’den bulunduğumuz her yerde, meydanlarda hesap sormalıyız’’ denildi. Forum sonrasında Cumartesi günü saat 19.00’da karar alınmak üzere forum sonlandırıldı. GÜNCEL
Mersin halkı AKP binasına yürüdü Mersin’de halk, Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden ocağındaki işçi katliamını protesto etmek için yürüyüş düzenledi. AKP’nin sorumlu olduğu katliama ülkenin dört bir yanından protesto sesi yükseliyor. Özgür Çocuk Parkı önünde toplanan yaklaşık 250 kişi, ‘Kaza Değil Katliam’ yazılı pankart taşıyarak, AKP Akdeniz İlçe Binası önüne kadar yürüdü. Mersin Forum AVM önünde toplanan yaklaşık 300 kişi de, Manisa’da yaşanan maden kazasını protesto ederek, AKP önünde 2 eylem birleşti. AKP Soma katliamında halkın öfkesini dindiremiyor. GÜNCEL
Maden şehrinden maden işçilerine anma Zonguldak “KDZ Ereğli’de” maden kazasında 301 madencinin hayatını kaybetmesi nedeniyle protesto gösterisi düzenlendi. Eylemde, “Haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmaktan vazgeçin. Soma’da yaşamını yitiren emekçi ve madenci kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz. Soma’nın hesabını herkes verecek. Herkes yaptığı hatanın bedelini ödeyecek. Halk, Somalının yanında, işçi kardeşlerinin yanındadır” denildi. Fakat AKP bu söylemlerin üzerine Soma halkına saldırmaya, ilçede OHAL ilan etmeye devam ediyor. GÜNCEL
Forumlar ve plaza işçileri Spine Towers’a yürüdü
Soma’daki katliamda hayatını kaybeden 301 işçi için Türkiye’nin dört bir yanından da eylem ve protesto haberleri gelmeye devam ediyor. Plaza Eylem grubunun çağrısıyla Bakırköy Halk Meclisi ve Yeniköy Dayanışması başta olmak üzere birçok forum ve plaza çalışanı tarafından destek verilen protesto yürüyüşü saat 12.30’da İTÜ metro çıkışında başladı. Basın açıklamasında, işçi ölümleri, işçi hakları ve Soma Holding’in bu katliama sebebiyet verdiği belirtilirken, Spine Towers’ın altında 300 madencinin yattığı, Tuzla, Kozlu, Ostim-İvedik, Milas-Güllük ve daha birçok iş kazası için adalet istenildiği açıklandı.GÜNCEL
ESAS MESELE
14
fotoğraf: osman erdem
21 Mayıs 2014
Başbakanın tahammülü yok
Başbakan’ın geçtiğimiz günlerde Danıştay Yıldönümü Töreni’nde TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’na yaptığı çıkış gündeme damgasını vurmuştu. “Hukukun üstünlüğü” kavramını dilinden düşürmeyen Erdoğan’ın bu tahammülsüz tavrı yargının üzerindeki baskıyı gösteriyor. Mecliste bu baskıları yakından takip eden hukukçular var. Bu hukukçulardan biri olan Mahmut Tanal ile Başbakan’ın ‘edepsizlik’ çıkışını ve yargı paketini konuştuk. Danıştay Kurulunda Metin Feyzioğlu’na Başbakan’ın hiddetli bir tepkisi oldu. Öncelikle bu RöPORTAJ onur toper konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Genellikle kamu kurumlarının hele ki adli yargı yılının açılışında, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümlerinde, Danıştay’ın kuruluş yıldönümlerinde mutlak suretle Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın bir konuşma hakkı vardır. Çünkü avukatlar yargının kurucu unsurudur. Avukat olmadan yargı olmaz. Adaletin tecellisini sağlayan yargının olmazsa olmaz kurucu unsuru avukattır. Avukatların tüm baroları bir araya getiren çatı kuruluş da Türkiye Barolar Birliği’dir. TBB aynı zamanda dayanağı anayasadan hükümlüdür ve bunlar sivil toplum kuruluşlarının bir unsurudur. Sivil toplum kuruşlarının amaç ve görevlerinin bir tanesi de Türkiye ve dünya siyasetinde, siyasetçileri ellerinden geldiğince doğru mecralara yöneltmek; yani eğer siyasilerin yapmış olduğu hatalar varsa bunları düzeltebilecek olan kanallara doğru bilgiyi vermek ve onu yönlendirmek, şekillendirmektir. Biz şunu söyleyemeyiz: Sivil toplum kuruluşları siyasetçilere dil uzatamazlar. Siyasetçiler kendini kimsenin üstünde görmesinler. Çünkü siyasetçileri siyasetin üzerinde aynı zamanda baskı
Devlet adamı sabırlı olur. Devlet adamı eleştiriye tahammül eder. Devlet adamının böyle fevri davranmaması lazım. Fevri davranan devlet adamlarını diktatörlüklerin olduğu yerlerde görürsünüz. grubu dediğimiz sivil toplum kuruluşları olur ve netice itibariyle TBB Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’nun söylemlerinin siyasetçi kurumların, siyasetle uğraşan
insanların çok ciddiye alması lazım. Başbakan çok tahammülsüz. Kendisini eleştirebilecek olan fikre tahammül edemeyen bir devlet adamı olamaz. Bu coğrafyada dün gösterilen tepki devlet adamlığına yakışır olan bir tepki değildir. Bir devlet adamı toleranslı olur. Devlet adamı sabırlı olur. Devlet adamı eleştiriye tahammül eder. Devlet adamının böyle fevri davranmaması lazım. Fevri davranan devlet adamlarını diktatörlüklerin olduğu yerlerde görürsünüz. Başbakan’ın daha önceden de böyle sert açıklamaları olmuştu fakat bu kadar sıcağı sıcağına net bir tepki de göstermemişti. Bu aşamadan sonra Başbakan’ın mahkemelere veya HSYK’ya karşı genel tavrı nasıl bir noktaya doğru gidecek? Etkisizleştirmek ve yok edebilmek için kanun değiştirecektir. Netice itibariyle kamuoyunun önünde herkes tarafından gözle görüldü. Farklı düşünceye, farklı eleştiriye tahammül edemeyecek olan bir kişinin başbakan olamaması gerekir. Hele ki bu kişinin cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkması, hakikaten Türkiye için çok büyük bir şanssızlık olur. Bir başbakan herkesi kucaklayabilmeli, vatandaşı ötekileştirmemeli ve herkesi dinleyebilmeli. Ama görebildiğimiz manzarada Başbakan halkın hepsini kucaklamıyor, sadece kendisine oy veren ve sadece kendisiyle ekonomik, ticari anlamda diyalog içerisinde olanlar ile ilgili tüm imkânlar seferber edilmiş durumda. Onun dışındaki diğer insanları, kendisine oy vermeyenleri, kendisini eleştirenleri yok etme gibi bir misyonu var. Bu çok tehlikeli bir gidişattır. Bir yandan cumhurbaşkanı olmak gündeminde Başbakan’ın. Danıştay Kurulu’nda Abdullah Gül ile Erdoğan arasındaki fark çok sıfırlanmış hatta Başbakan üste çıkmış gözüküyor. Çünkü Cumhurbaşkanı da aynı anda salonu terk etti ya da tamamen sessizliğini korudu. Bu durum sizce neyi gösteriyor? Başbakan Cumhurbaşkanı’ndan daha yukarıda bir güç olduğunu gösterdi. Bu aşamada olması gereken Anayasa’nın 103. maddesi uyarınca yemin eden cumhurbaşkanı o yemini ihlâl etti. Anayasa’nın 81. maddesinde de milletvekillerinin ettiği yemin var. O yemin çerçevesinde Cumhurbaşkanı’nın yemini ile Başbakan’ın milletvekili sıfatıyla ettiği yemini, her ikisi de ihlâl
Siz kanuna ne yazarsanız yazın o kanunu uygulayacak olan tatbikatçı eğer kötü ise o kanunun uygulanmasını düzgün bulamazsınız. İnsan unsuru odaklı olması lazım. İnsan unsuru odaklı olmayacaksa bu iş maalesef başarılı olmayacaktır. etmiştir. O yemin namus ve şeref üzerine edilen bir yemindir. Cumhurbaşkanı Başbakan’ın emrine girmiş. Başbakan’ın talimatıyla kalk kalk, otur otur şeklinde hareket eden bir konum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hak ettiği bir cumhurbaşkanlığı makamı değildir. Derhal istifa etmeli. Düşünebiliyor musunuz? Gelecek ikbal için Başbakan’ın emrine girmiş bir Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanlık makamları ikbal makamları değildir. Bu açıdan Anayasa’nın belirtmiş olduğu 103. maddeye göre aykırı hareket ettiği ve tarafsızlığına gölge düşürdüğü ve o makamı küçük düşürdüğü için derhal istifa etmelidir. Başbakan’ın konumu da anayasanın hükümleri uyarınca nasıl anlatılıyor? “Anayasaya bağlı kalacağıma…” Anayasanın hükümleri arasında madde olarak tam hatırlayamıyorum ama sivil toplum kuruluşları da aynı zamanda anayasada düzenlenmiş. Onların bu eleştirileri de kabullenmesi lazım. Siyaset yargının üzerinde olacak bir husus değil. Aynı zamanda TBB, barolar, Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde baronun ve avukatın tanımını yaparken yargının kurucu unsuru ve oradan ayrılmaz bir parçası diye tanımlar. Dün onun bastırılmış olan, gizlenmiş olan tüm duyguları açığa çıktı ve anayasayı da ihlâl etti. Düşünebiliyor musunuz? Sokaktaki iki çocuğun kavgası gibi terbiyesizce konuşuyorsun. Başbakan tarafı bu şekilde; ama aynı zamanda hukuk tarafı da buna çok sessiz kalmıyor. Haşim Kılıç da çok cesur açıklamalarda bulunmuştu. Metin Feyzioğlu da aynı şekilde. Hukuka karşı bu kadar baskı varken hukuk
kanadından böyle tepkilerin gelmesinin önemi nedir sizce? Rejim değişikliklerinde genellikle hukukçular baş kaldırır. Mesela bu Pakistan’da da olmuştu. Rejimin baskı altına alınması, demokrasinin ortadan yok edilmesi, özgürlük kanallarının tıkanmasında buna yargının ve yargının kurucu unsurlarının sessiz kalmaması lazım. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın çıkışlarını yorumlarsak; hukuk adına kendisini kutluyorum. TBB Başkanı’nın hukuk sınırları ve anayasanın verdiği yetkiler çerçevesinde açıklamalarını yapmasından dolayı kutluyorum. Düşünsenize, TBB Başkanı bir hatip olarak kürsüde konuşurken Başbakan yerinden fırlıyor ve kendisine hakaret edercesine sözünü kesmeye çalışıyor. Sıradan olan toplantılarda bile hatibin orada sözü kesilmez. Ne denilir? Hatip konuşmasını bitirsin, senin varsa soruların sorarsın arkadaşım der. Peki, Başbakan ne yaptı? Başkanın, o toplantının düzenini bozmuştur. Victor Hugo’nun çok güzel bir sözü var: “Ben senin düşüncelerine katılmıyorum. Ama senin düşüncelerini savunman için gerekirse canımı vermeye hazırım.” Şunu kabul etmek lazım. Başbakan Sayın Metin Feyzioğlu’nun düşüncesine katılır veya katılmaz, sen onun o düşüncesini açıklama ortamı sağlaman lazım. Bir yargı paketi açıklandı. Biraz da o konuya gelelim. Siz de ilgileniyorsunuz bu konuyla. Çocuk cinayetlerine karşı özellikle bir önlem alma yönünde bir paket hazırlandı. Bu paketi nasıl değerlendiriyorsunuz? Paketi bünyelerinde hazırladıklarını veya hazırlayacaklarını söylüyorlar ama parlamentoda bize yansıttıkları bir şey yok. Biraz gizli tutuyorlar. Fakat şunu söyleyeyim ben, her şeyin başı eğitim. Bir ülkede başbakan fevri davranırsa siz paketlerle insanları ne hâle getirirsiniz. Önce yukarıdaki makamda oturan insanların örnek olması lazım. Yukarıdaki o fevri davranış, o şiddet, o külhanbeylik, kendisi gibi düşünmeyen herkesi dışlama zihniyeti kırılmadığı müddetçe siz topluma barışı zor getirirsiniz. Türk Ceza Kanunu’nda gayet açık hükümler var. Bu tedbirlerin alınması gerekirken, yola karpuz kabuğu atmak yasaktır ve cezası vardır. Herkes atıyor. Türk Ceza Kanunu’nda diyor ki kimseyi ötekileştirme, ayrıştırma, ayrımcılık yapma. Başbakan uygulamalarıyla memur atamalarında yapıyor. Mesela, kamu kurumlarında kadın-
ların daha doğrusu engellilerinin yüzde 3, yüzde 4 çalışma hakkı var. Kamu kurumlarında bakın erkekler daha fazla çalışıyor. Kadınlar fazla yönetici olamıyor. Yönetici olanları da işten çıkarıyorlar. Kanunlarla işler olmaz. Mantıkla, akılla, eğitimle olur. Çinlilerin çok güzel bir sözü var: siz eğer bir yıl ürün alacaksanız buğday ekin, on yıl ürün alacaksanız meyve ekin, uzun yıllar ürün alacaksanız ise insan eğitin. Bizim insanımızı eğitmemiz lazım. Mesela çocuklarla ilgili ne yapıyoruz biz? İlkokul, ortaokul, lise müfredatında çocuklarla ilgili ne kadar ders okutuyoruz? Ayrıca demokrasi ile ilgili ilkokul, ortaokul, lise müfredatında ne kadar hüküm var? Yok. Burada zihniyeti değiştirebilecek eğitime ihtiyacımız var. Eğitim yok dedik. Verilmiyor dedik. Bu kuralların da acil çözümler için uygulanması gerektiğinden bahsediyoruz. Bu uygulama hem çocuk hem kadın hem de işçi cinayetlerinde nasıl bir durumda? Devletin kolluk güçleri nasıl davranıyorlar? Devletin kolluk güçleri, polis memuru nasıl davranıyor derken, ben polis şiddetine maruz kalan bir mağdur insanım. Şimdi kanun diyor mu; “Ey polis memuru git
Hatta Başbakan diyor ki bir milletvekili oturmuş TOMA’nın önünde yatıyor. Onun bakanı Reza Zarrab’ın önüne yattı. Ben halkıma darbe gelmesin diye TOMA’nın önüne yattım. Aramızdaki fark bu. avukatı, milletvekilini darp et”. Kanun diyor mu; “Ey polis git TOMA ile biber gazı ile vatandaşa ateş et”. Kanun bunların hepsini yasaklıyor. Kanunlar yasaklıyor da bizim rahmetli bir hocamız vardı, Prof. Dr. Sulhi Dönmezer. Derdi ki iyi bir kanun kötü bir uygulayıcı elinde kötü olur, kötü bir kanun iyi bir uygulayıcı elinde iyi olur; yani insan unsuru önemli. Siz kanuna ne yazarsanız yazın o kanunu uygulayacak olan tatbikatçı eğer kötü ise o kanunun
Mahmut Tanal Kimdir?
1961 yılnda Şanlıurfa’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise hayatını yatılı okullarda geçirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu bir avukat. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Türk Ceza Hukukçuları Derneği üyesi. 24. Dönem Milletvekili. İki çocuk babası ve evli. uygulanmasını düzgün bulamazsınız. Kanunu uygulayacak olan insanların da iyi eğitilmiş olması gerekiyor. İnsan unsuru odaklı olması lazım. İnsan unsuru odaklı olmayacaksa bu iş maalesef başarılı olmayacaktır. 1 Mayıs ile alakalı şiddet gördünüz ve bununla ilgili dava açtınız. O süreç nasıl ve ne yönde ilerleyecek? 1 Mayıs’ta insanlar Taksim Meydanı’na çıkmak istediler. Şehir meydanları halkın nefesini alacağı, sesini duyuracağı alanlardır. Benim davamsa şu idi. Beşiktaş’taydım ben. Beşiktaş’ta polis şefi talimat verdi TOMA’ya ve bu grubu dağıtın dedi. Ben bir milletvekiliyim. Milletvekili nedir? Halka içeriden ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı kollama ve koruma görevi vardır. Milletvekili gidip masa başında oturan, maaşını alan, kahvesini içen insan değildir. Eğer halka içeriden ve dışarıdan gelen bir saldırı varsa gerektiğinde milletvekili buna da kalkan olmalıdır. Ben aynı zamanda bir avukatım. Avukatlık kanunu der ki, avukat müvekkilinin hak ve hukukunu en sert, en acımasız bir şekilde savunmak zorundadır. Siz halkınızın hukukunu, halkınızın menfaatini, halkın yararını en sert bir şekilde baskıyı kuranlara karşı savunmak zorundasınız. Böyle bir yükümlülüğünüz var. Halka eğer bir saldırı yapılıyorsa ben bu saldırıyı görmemezlikten gelmem lazım dersem o zaman milletvekilliğimi yapmamış olurum ve bu görev ihmali olmuş olur. Orada halka biber gazı sıkılmasın, TOMA sıkmasın diye ben TOMA’nın önüne dikildim. Baktım beni uzaklaştırmaya çalışıyorlar, TOMA’nın altındaki demirlere tutunarak ancak ben engelleyebildim. O engelleme sonucunda gözlüğüm, saatim kırıldı. Polis tarafından darbe aldım, tartaklandım ama huzur içerisinde görevimi yaptığımın inancındayım. Bunun için ben suç duyurusunda bulundum. Hatta Başbakan diyor ki bir milletvekili oturmuş TOMA’nın önünde yatıyor. Onun bakanı Reza Zarrab’ın önüne yattı. Ben halkıma darbe gelmesin diye TOMA’nın önüne yattım. Aramızdaki fark bu.
DUNYA
15
21 Mayıs 2014
Dünya Soma ile dayanışmaya katıldı Soma’daki maden katliamında hayatını kaybeden 300’den fazla maden işçisi için çeşitli ülkelerde eylemler düzenlendi. AKP hükümetinin Soma ile ilgili söylemleri protesto edildi.
Dünya gülçin şermeti
13 Mayıs Salı günü Soma’da yaşanan grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden maden işçileri için dünyanın çeşitli yerlerinde eylemler yapıldı. İsviçre, Basel’de yapılan eylemde çeşitli grupların katıldığı güç birliğinde katliam protesto edildi. Almanya’nın Dortmund şehrinde yapılan eylemde, “Soma’da yaşanan maden kazası değildir işçi cinayetidir, sorumlusu AKP ve Başbakan Erdoğan’dır” denildi. İngiltere’de ise kuzey Londra’nın Wood Green bölgesinde toplanan yüzlerce emekçi “Katil devlet” ve “Kim öldürdü devlet öldürdü” ve “Kim öldürdü özelleştirme öldürdü” sloganlarıyla eylem gerçekleştirdi. Soma’ya en büyük destek sosyalist ülkeler olan Küba, Bolivya ve Venezuela’dan geldi. Soma’da yaşanan katliamdan ötürü 1 günlük iş bırakma kararı alan 3 ülkenin maden işçileri 3 günlük de yas ilan ettiler. İspanya’nın kuzeyindeki Asturias bölgesinin yönetim merkezi Oviedo’da binlerce madenci ve ailesi Soma’da hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunarak gösteriler yaptı. Hükümeti ve Türkiye’deki maden işletmelerinin yöneticilerini ağır bir dille eleştirdiler. Atina’da ise çeşitli sendika ve kuruluşların çağrısı üzerine, Soma halkına destek yürüyüşü düzenlendi. Gösteriye katılan Atina Belediyesi Meclis Üyesi Petros Papakonstantınos, “Türkiyeli işçi kardeşlerimiz sermaye hükümeti-
Soma madeninde katledilen isçileri anmak, AKP hükümetini kınamak için bir araya gelindi. “Yaşananlar maden kazası değildir işçi cinayetidir, sorumlusu AKP hükümetidir” denildi. Eylem bir saat kadar sonra bitirildi.
Azerbaycan
Azeri jesti
Soma’da yaşanan işçi katliamından sonra dünyanın çeşitli yerlerinden yükselen dayanışma seslerine Azerbaycan da dahil oldu. Azeri Milletvekili Ganire Paşayeva, Soma’ya ulaştırılmak üzere milletvekili aylığının bir kısmını Kızılay cemiyetine bağışladığını açıkladı. Azerbaycan’ın milli yardım kuruluşu olan Kızıl Aypara Cemiyeti tarafından organize edilen yardım kampanyasına maaşının bir kısmını bağışladığını belirterek aynı duyarlılığı herkesin göstermesini istedi. Paşayeva ayrıca Azerbaycan’da her kesimin Soma’daki katliama duyarlı olduğunu ifade ederek, “ Bu bizim ortak acımızdır ve sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başta olmak üzere devletimiz ve halkımız kardeş Türkiye’nin bu elemini kendi elemimiz gibi paylaşmaktadır . Soma’ya destek için bütün dostlarımızı söz konusu kampanyaya katılmaya davet ediyorum” dedi DÜNYA
Suriye
Halep susuz İspanya’da binlerce madenci Soma’da hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunarak gösteriler yaptı. nin taşeronlaştırma ve özelleştirme politikalarına kurban gitmişlerdir. Soma Holding patronu ve yöneticileri işçileri hükümetten aldıkları destekle ortaçağ çalışma koşullarında çalışmaya mecbur etmişlerdir. Türkiyeli emekçiler katillerden hesap soracaktır” dedi.
Latin Amerika ülkeleri maden işçileri, Soma’daki işçi katliamından sonra iş bırakma ve yas kararı aldı.
dis, Soma’daki kazaya ilişkin açıklamasında, Türkiye’deki güvenlik açığını eleştirdi ve iş ve sağlık güvenliği konularında asgari standartların dahi yerine getirilmediğini söyledi.
Şili’de güvenlik standartlarını gözden geçirmeye çağrı Şili’de 2010 yılında meydana geAlmanya: “Güvenlik önlemleri len maden kazasında ne yazık ki yetersiz” Türkiye’de zorunlu olmayan yaşam Alman Maden Kimya ve Enerji İş odaları işçilerin 69 gün boyunca, Sendikası Başkanı Michael Vassilia- hayatta kalmalarını sağlamıştı.
Hükümet yaşanan bu olaydan sonra iş güvenliği ve iş sağlığı konularında yeni bir yasa yürürlüğe koyacağına dair söz vermiş ancak geçen süre zarfında bir gelişme görülmemişti. Bunun üzerine Şili Üniversitesi’nden yetkililer Soma’da yaşanan maden katliamından sonra, hükümeti kendi güvenlik standartlarını yeniden gözden geçirmeye davet ederek, “Umuyorum başka kazalar olmadan, bir şeyler yapılacak” dedi.
Sel Bosna Hersek ve Sırbistan’ı vurdu Bosna Hersek ve Sırbistan’da aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sel baskınları ölü sayısını gün geçtikçe artırıyor. Yağışların azalmasından sonra sel suları çekilmeye başladı. Son yüz yılın en büyük sel felaketinin yaşandığı Sırbistan’da kurtarma operasyonları devam ediyor. Meteoroloji uzmanları başkent Belgrad’da Sava Nehri’nin yükselmeye devam edeceği uyarısında bulundu. Binlerce kişi tahliye edildi. Belgrad yakınlarındaki Obrenovac bölgesinde yardım
ekipleri ev ev dolaşıyor. Bosna Hersek’te 65 bin, Sırbistan’da ise 135 bin ev elektriksiz kaldı. Sırbistan’ın batısındaki Sabac kentinde nehir kenarlarına kum torbaları yerleştiren asker, polis ve itfaiye ekiplerine binlerce vatandaş da destek verdi. Hem Bosna Hersek’te hem Sırbistan’da olağanüstü hal ilan edildi. Sel, tarım ülkesi olarak bilinen her iki Balkan ülkesinde ekonomiye de büyük zarar verdi. Aşırı yağışlar nedeniyle ekili alanların önemli kısmı su altında kaldı. DÜNYA
Paris Zirvesi Boko Haram için toplandı Vietnam’da Petrol Platformu gerginlik yarattı Mayıs ayı başında Çin’in iki ülke arasında egemenlik sorunu yaşanan bir bölgeye bir petrol platformu yerleştireceğini açıklaması ile başlayan gerginlikler gün geçtikçe artıyor. Vietnam Çin’i hukuka aykırı davranmakla suçlarken geri adım atılmasını istemişti. Çin’in kararı ABD tarafından da provokasyon olarak değerlendirildi. Geçtiğimiz günlerde Vietnamlı çalışanlar, Tayvanlılara ait bir çelik fabrikasına saldırarak iki
Dünya Turu
Çinli işçinin yaşamını yitirmesine neden olmuştu. Ha Tinh eyaletindeki olaylarda 140 kişi de yaralanmıştı. Başkent Hanoi’de toplanan binlerce Vietnamlı, Çin karşıtı protesto gösterisi yaptı. Protestolarda Vietnam’da yaşayan Çinliler hedef alındı. Pekin yönetimi artan gerilimin ardından Vietnam’da yaşayan Çinlileri tahliye etmeye başladı. Vietnam’a gönderilen gemilerle yaklaşık 3 bin Çinli ülkelerine taşındı.DÜNYA
Batılı tarzda eğitime karşı çıkan örgüt, Nijerya’da yaklaşık 300 kız öğrenciyi kaçırmıştı. Radikal örgütün kaçırdığı öğrencileri köle olarak satacağını açıklaması dünya çapında tepkiyle karşılandı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Nijer, Nijerya, Kamerun, Çad ve Benin liderleri katıldı. ABD ve İngiltere
de toplantılarda temsilci bulundurdu. Zirveye katılan ülkeler, son dönemde saldırılarını artıran örgüte karşı toplu mücadele kararı aldı. Gelinen son durumda ise Nijerya’daki bir sivil toplum kuruluşu yetkilileri, Boko Haram örgütü militanlarından, kaçırılan kızların hala Sambisa Ormanı’nda tutulduğu bilgisinin alındığını duyurdu. DÜNYA
Suriye’deki silahlı gruplar mayıs ayı başında Süleyman el-Halebi semtindeki ana su pompasını ele geçirmiş ve batı Halep’e giden suyu kesmişti. Ancak teknik yeterlilikleri olmayan militanlar, kendi kontrollerindeki bölgeyi de susuz bırakmış, ardından Suriye yönetimini suçlamışlardı. Suriye ordusuna bağlı savaş uçağının Halep’e su sağlayan ana boru hattına saldırı düzenlemesi sonucu, şehrin suyunun tamamen kesildiği bildirildi. Halep’teki aktivistlerden Mustafa Sultan, Beşar Esad güçlerine bağlı savaş uçağının kenti besleyen ana içme suyu boru hattına düzenlediği saldırıda, hattın büyük hasar gördüğünü ve şehir sokaklarını suların bastığını söyledi. Sivil savunma ekipleriyle kent konseyinin, hasar gören boru hattını onarmaya çalıştığını ifade eden Sultan, “Rejim güçleri Halep’te içme su boru hattını bombaladı. Kentin tüm suyu kesildi” dedi. DÜNYA
Kuzey Kore
Fıtrat meselesi
Geçtiğimiz hafta Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da 23 katlı bina çöktü. Olayın ardından facia alanına giden bir bakanlık yetkilisi, halkın önünde eğilerek özür diledi. Çöken binada kaç kişinin hayatını kaybettiği ya da yaralandığıyla ilgili bilgiye yer verilmezken, “ilgili bakanlıktan bir yetkilinin ağır can kaybına yol açan büyük kaza nedeniyle halktan özür dilediği” kaydedildi. Binanın kurallara uygun olarak yapılmadığı ve “inşaatı denetleyen yetkililerin sorumsuzca davrandığı” bilgisi verildi. Hükümetin bir an evvel sorumluları tespit edip hak ettikleri cezaya çarptıracağı ifade edildi. Akla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma ziyareti sırasında halka yaptığı kötü muamele gelince, fıtratında erdem olan bir hükümet yetkilisinin halktan bizzat özür dilemesi, istenirse halkın yanında olunabileceğinin açık bir göstergesi. DÜNYA
YAKLASIMLAR
16
21 Mayıs 2014
Soma Holding patronları derhal tutuklansın İşçi Ölümlerine Son Platformu Soma’daki katliamın ardından bir açıklama yaptı. Platformun, “Soma Holding patronları derhal tutuklansın” başlıklı açıklamasını yayınlıyoruz. Açıklamada kimlerin suçlu olduğu ve kimlerin korundukları açıkça belli oluyor. Patronların canlı yayında yaptıkları açıklamalar rezalettir. İşçi Ölümlerine Son Platformu’nun açıklaması aşağıdadır:
1Soma Holding patronları derhal tutuklansın! Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik ve şirketin İnsan Kaynakları Direktörü Celalettin Gökaşan derhal tutuklanmalıdır. Patronların canlı yayında yaptıkları açıklamalar tam bir utanmazlıktır, rezilliktir, ölen işçi kardeşlerimizin hatıralarıyla dalga geçmektir. Soma Holding patronları ellerinde yüzlerce işçinin kanı varken hangi yüzle kameraların karşısına geçip açıklama yapabiliyor.
Patronlar, iş güvenliği hususunda yaptıkları ihmali örtbas etmeye çalışıyor. Yaşam odası olsaydı işçilerin kurtulacağını ifade ettiler. Yaşam odalarının olmayışını ise mevzuatta böyle bir sorumluluk yoktur diye açıkladılar. İşte bu cinayeti kabul etmektir. Kameralar önünde yaptıkları açıklamalar gerçekleşen cinayetin itirafıdır. Patronların yaptığı “duygu dolu” açıklamalar sahtekarlıktan başka bir şey değildir. Soma Holding patronları derhal tutuklanıp, yargılanmalıdır. İşçi Ölümlerine Son Platformu
Hem cinayet işlediler hem de tekme tokat dövdüler yazdı
Manisa’nın Soma ilçesinde Maden Ocağı’nda 13 Mayıs Salı günü meydana gelen göçükte yüzlerce işçi hayatını kaybetti. (Yazıyı kaleme aldığım anda 284 işçinin hayatını kaybettiği açıklanıyordu resmi makamlarca. En az 450 işçinin ise hala madende olduğu bilgisi geliyordu.) yangın sönsün diye içeriye küllü su basılıyor, betonlaşsın Çok değil henüz bir buçuk yıl önce Zonguldak Kozlu Maden Ocağı’nda 8 işçi öldü. üç yıl önce de Zonguldak Karadon Maden Ocağı’nda meydana gelen grizu patlamasında ölen 30 maden işçisinin arkasından “ölüm anların kaderi” diyen Başbakan Erdoğan , “güzel öldüler” diyen dönemin Çalışma Bakanı Ömer Çelik ‘in kamuoyundan itina ile sakladıkları, değinmekten çekindikleri bir konu vardı. 2004’ten itibaren Zonguldak bölgesinde TTK’ya ait kömür ocaklarının işletmesi özel sektöre, taşeron firmalara verilmeye başlandı. Bu taşeron firmalar, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bir maliyet unsuru olarak gördüklerinden gereken önlemleri almamış, aşırı kar hırsıyla esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını yaygınlaştırarak iş cinayetlerine yol açmışlardır. Birkaç hafta önce Evrensel Pazar’da AKP’nin 12 yılda 13.500’ün üstünde işçiyi katlet-
tiğini yazmıştım. Bunu hamaset edebiyatı ürünü olarak yazmadım. İktidar sermayenin ayaklarının altına sendikasız, örgütsüz, güvencesiz işçileri seriyor. “Senin karını maksimize etmen için bulunmaz bir sistem hazırladım. Sana dikensiz gül bahçesi hazırladım. Bu emek gücünü hizmetine sunuyorum. Tepe tepe kullan” diyor. Bugün Soma’da katledilen onlarca işçi bunun kanıtıdır. İktidar sermayenin uşağı, işçilerin can düşmanıdır. Şimdiye kadar ülkede iktidar olmuş tüm güçler ve en çok da AKP iktidarı bariz bir şekilde işçi sınıfına savaş açmıştır. Bunun adı artık iş kazası değil, kader hiç değil düpedüz cinayettir ve hatta katliamdır. İktidar işçilerin tabir yerindeyse “kökünü kurutmaya yemin etmiş”, “yeminli işçi düşmanıdır”! Bunun adı kaza değil olsa olsa jenosittir. Tıpkı geçmişte Yahudilere, Ermenilere, Kızılderililere ya da Cezayirlilere yapılan bir şekilde soykırımdır. Üstelik bu soykırım için Erdoğan ve AKP hükümeti özür dileyeceğine işçi yakınlarına yumruk ve uçan tekmelerle “had bildirdi”, “terbiyesizler, şerefsizler” diye çemkirdi. Madenci katletmede dünya birincisi; Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, Türkiye ölümlü maden kazaları listesinde Çin’i bile geride bırakarak ilk
sıraya oturdu. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 176 sayılı sözleşmesini dünyada 24 ülke onayladı. İç hukuklarında bu sözleşmeye uyum çerçevesinde düzenlemeler yaptı. Ama ne yazık ki, madenlerde ölümlü kazalarda dünyada
“
Yine Türkiye 1999 yılındaki yüz binde 338,3 maden işçisi ölümü oranı ile bir yıl içinde yaşamını yitiren maden işçisi oranının en yüksek değere ulaştığı ülke durumundadır. Dünyada madencilik sektöründe en önde gelen ülkeler ile Türkiye kıyaslandığında
4 Ocak 1991 günü maden işçilerinin Ankara hedefli yürüyüşü başladı. On binlerce işçi 7 saatte 23 kilometre yürüyerek Devrek’e ulaştılar. Devrek halkı yaklaşık 50 bin işçiyi konuk etti. Yürüyüş kolu Devrek’ten çoğalarak 80 bin kişilik bir kortej halinde yoluna devam etti. 5 Ocak’ta yürüyüş kolu bir moladan yararlanan jandarma tarafından bölündü. Başbakanın çağrısı üzerine sendikacı yöneticileriyle hükümet arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadı. ilk sırada yer alan ülkemizde bu sözleşme onaylanmadı. ILO’nun son güncel verilerine göre 100 bin maden işçisinden iş kazalarında ölüm Çin’de 106 iken, Türkiye’de bu sayı 133’tür. Türkiye’de 1941’den bu yana maden kazalarında 3 binin üstünde emekçi hayatını kaybetti. Konunun uzmanlarına göre yaşanan ölümlerin % 95’i önlenebilir nedenlerden kaynaklanıyor. Türkiye, 2000’li yıllar boyunca iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranının yüz binde 70’in altına hiç düşmediği tek ülkedir.
“
M. Utku Şentürk
AKP artık her gittiği yere ordusu ve öfkesiyle birlikte gidiyor. Sinirine dokunacak bir şey olduğunda ordusunu üstüne salıyor. Öyle ki daha geçen gün bir kayıp yakınını özel harekat döverken Erdoğan’ın müşaviri de gence tekmeler savuruyor. Bu sırada ise Erdoğan sığındığı markette bir genci tokatlıyor. Utku Şentürk sizler için yazdı.
da benzer bir tablo görülmektedir. Bu ülkeler arasında yer alan Kanada’da 2004-2006 ortalaması yüz binde 35, ABD’de yüz binde 27,33, Avustralya’da yüz binde 13,07’dir. Oysa Türkiye’de aynı dönemde bu oran yüz binde 92,47’dir. Çözüm sınıf bilincinde, örgütlenmede… “Yerin derinliklerinden geldiler Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez
yankısıyla yüreklerinin ağır ağır geldiler... sonra hergün geldiler artarak geldiler kadınları çocukları ve alkışlarıyla yoğurt mayalar gibi geldiler…” Şiir: Kemal Özer Müzik. Grup Yorum 30 Kasım 1990’da Genel Maden İşçileri Sendikası’na üye yaklaşık 40 bin madenci ve Maden Tetkik Arama Enstitüsü işyerindeki 6 bin işçi greve çıktı. 30 Kasım’da greve çıkılmasından sonra Zonguldaklı madenciler her gün yürüyüş ve miting yapmaya başladı. İktidar bu giderek büyüyen eylemli greve, zarar ettiği gerekçesiyle maden ocaklarının kapatılmasını gündeme getirerek yanıt verdi. 4 Ocak 1991 günü maden işçilerinin Ankara hedefli yürüyüşü başladı. On binlerce işçi 7 saatte 23 kilometre yürüyerek Devrek’e ulaştılar. Devrek halkı yaklaşık 50 bin işçiyi konuk etti. Yürüyüş kolu Devrek’ten çoğalarak 80 bin kişilik bir kortej halinde yoluna devam etti. 5 Ocak’ta yürüyüş kolu bir moladan yararlanan jandarma tarafından bölündü. Başbakanın çağrısı üzerine sendikacı yöneticileriyle hükümet arasında yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadı. Yürüyüşün 70’inci kilometresinde işçiler Mengen’de konaklamaya karar verdi. 6 Ocak’ta Ankara’ya doğru yürüyüş yeniden başladı. 12 kilometre yol aldıktan sonra, yürüyüş kolu jandarma ve çevik kuvvetin oluşturduğu barikatla yüz yüze geldi. İşçiler 10 kilometrelik bir alana yayılarak beklemeye başladılar. Bu
arada 200 işçi gözaltına alındı. Hükümetle yeniden görüşmeler yapıldı. İki gece daha dışarda geçirildikten sonra 8 Ocak’ta, hükümetin talepleri kabul edeceği yolundaki umutların iyice yaygınlık kazanmasıyla yürüyüş sona erdi. Görüşmelerdense sonuç alınamadı, Bakanlar Kurulu bütün grevlerle birlikte madenciler grevini de erteledi. 6 Şubat 1991 de Yüksek Hakem Kurulu’nun dayatmasıyla toplu iş sözleşmesi imzalandı. Bu büyük eylemin 23. Yıldönümünde yaşanan maden faciası gösteriyor ki işçileri kurtaracak olan kendi kollarıdır. Var olan sarı sendikaları tarihin çöplüğüne yollayıp, gerçek, devrimci sendikalar kurarak örgütlenmeden, birlik olmadan sömürüye, taşeronlaşmaya, önlemsiz, denetimsiz, sağlıksız çalışma koşullarına karşı harekete geçilmezse, ne yazık ki daha çok işçi can verecektir. Gezi’den aldığımız bilinç, güç, birikim ve özgüvenle yeni ve daha kitlesel bir madenci yürüyüşünün tam sırasıdır. Sınıfa omuz vermenin tam zamandır. Erdoğan ve korumalarının attığı her yumruk Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in attığı her tekme sana, bana, hepimize atılmıştır. Tüm bu soysuzlar çetesinden hesap sormanın tam zamanıdır. Sen değilsen kim? Şimdi değilse ne zaman? M. Utku Şentürk m.utkusenturk@gmail.com Twitter’dan takip için: https://twitter.com/ mutkusenturk
YAKLASIMLAR
17
21 Mayıs 2014
19 Mayıs: İstiklal Savaşı sadece işgalcilere karşı verilmedi Murat Yetkİn yazdı
Radikal Yazarı Murat Yetkin, Kurtuluş Savaşının nasıl başladığına değiniyor. Emperyalist işgale karşı örgütlenen, Kuvayi Milliyecileri anıyor. Halk ayaklanması, empeyalistlere karşı örgütlenilirken esas savaşın, işgalciler değil, işgale boyun eğenlere, islamı bunun için kullananlara karşı yapıldığını vurguluyor.
Adına “Efelerin efesi” diye türküler yakıldı sonra Aydın cephesinde Yörük Ali Efenin. Haçin kaymakamı iken Fransız işgaline karşı Adana cephesinde direnişe katılan Saim Bey’in adı kurtuluştan sonra o ilçeye verildi; Saimbeyli oldu. Antep cephesinde, aslen Pazarcıklı Molla Mehmet bir Karayılan olup işgalcilere karşı durdu; Nazım Hikmet şiirini yazdı. Batı’daki Pazarcık’ta bir Mülazımevvel, yani Teğmen Halil Nuri’nin hikayesi var ki BursaEskişehir üzerinden Ankara’ya yürüyen Yunan ordusuna karşı, inanamazsınız, gözleriniz dolar. Doğu cephesinde, bugünkü ismi Ağrı olan Karakilise’de Kulplu Şamil Bey’in son bir umut, kendi hükümetini ilan edip Kazım Paşa yetişene kadar işgale direndiğini bugün kaç kişi hatırlıyor? Trakya’da Kanlı Bayrak çetesi ‘Kaptan’ı Enver Behnan, kurtuluştan sonra kalem erbabı oldu, tarihini yazdı bütün
bunların. Yıllarca terörist diye aranan, Galip Hoca kod adıyla Batı Andolu’da direnişin sivil kanadını örgütleyen Mahmut Celal, askeri direnişi örgütleyen İsmet Paşa’dan sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Kim terörist diye arıyordu Galip Hoca’yı, geleceğin Celal Bayar’ını? Aydınlı Yörük Ali, Adanalı Saim Bey, Borlu Halil Nuri, Kulplu Şamil, İstanbul Kocamustafapaşalı Enver Behnan sadece işgal ordularına karşı mı savaşıyorlardı? Doğu Orduları Komutanı Kazım Karabekir, Erzurum da Mustafa Kemal’e, “Ben ve askerlerim emrinizdeyiz” diye selam durduğunda, ona Atatürk olmanın, belki Türkiye’yi yok olmaktan kurtaran adımı attığında yalnızca işgal ordularına karşı mı bayrak açmış oluyordu? Kazım Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın da asi, terörist ilan edilip arandığını bilmiyor muydu? Mustafa Kemal, Samsun’a
ne görevle gönderilmişti Payitaht’tan, yıllarca yaveri olarak hizmet ettiği Sultan Vahidettin Türk devleti, Osmanlı Hanedanı altında altı yüz yıllık ömrünün son günlerini 1918’de Mondros Mütarekesi ile Birinci Dünya Savaşındaki yenilgisini kabul ederek saymaya başlamıştı. Bunu fırsat sayan Karadeniz’deki Rum çeteciler Fatih’in son verdiği Pontus Krallığını canlandırmak için hareketlenmişlerdi. Ama Türk çeteleri ve dahası bazı askeri birlikler onlara engel olunca, İngilizlere şikayet etmişlerdi. İşte Vahidettin, Mustafa Kemal’i Dokuzuncu Ordu’nun Mondros’a uygun şekilde silah bırakmasını sağlaması, direniş bastırması için müfettiş olarak görevlendirmişti. Ama Mustafa Kemal’in başka planları vardı. Daha İstanbul’dan ayrılmadan bir gün önce 15 Mayıs’ta Yunan ordusunun İzmir’e çıkması planları hızlandırmıştı.
Doksanbeş yıl önce bugün, Samsun’a çıkmasıyla beraber kendi direnişini örgütlemeye başladı. Karabekir, Erzurum, Sivas, 1920’de İstanbul’un işgali, İngilizlerin Meclis’i dağıtması, Fevzi (Çakmak) ve İsmet (İnönü’nün) Ankara’ya geçişi, Ankara’da yeni bir Meclis kurulması ve sonrasını biliyorsunuz. Ama Kurtuluş Savaşının en büyük kayıpları sanıldığı gibi işgal ordularına karşı verilmedi. Daha acısı, Halife’nin işgalci ordulara karşı açmadığı Cihadı, işgale direnen kendi asker ve sivil tebasına karşı açmasıydı. Halifenin çağrısına uyan kitleler, ne tuhaftır Müslümanlık adına, işgalci İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan, Ermeni ve Gürcü orduları ile aynı safta, Kuvvayı Milliyeyi arkadan vuruyorlardı. Halife için kendi ulvi otoritesinin sorgulanması, ülkenin işgal, tebasının esir, ordularının dağıtılmış ve bütün kaynaklarının gasp edilmiş olmasından daha önemliydi. Yıllar sonra
Atatürk’ün 19 Mayıs’ın armağan ve emanet edileceği gençliğe hitabında bahsedeceği “İktidarı elinde tutanların gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet” içinde bulunması durumu söz konusuydu. Belki de o yüzden Atatürk 1923’de Cumhuriyet’in ilanı ardından 1924’de Hilafeti ilga etti, yetkilerini Meclis’e devretti. Türkiye laik idareyi kabul eden ilk Müslüman ülkedir. Daha sonra, sancılar ve darbelerle de geçse demokratik sisteme, serbest ekonomiye geçmiş, enerji kaynaklarından yoksunluğuna karşın dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasına girmiştir. Kız çocuklarını erkek çocuklarıyla eşit saymış, yükseltmiş, ileri götürmüştür. Bu yönüyle hala Müslüman halklara örnek sayılır. İşte bu yüzden Cumhuriyet 100’üncü yılına ilerlerken, Türkiye’nin laik ve demokratik özelliklerini koruması, bunun hukukun üstünlüğü ile zenginleştirmesi büyük önem taşıyor. Aksi, Türkiye’yi yeniden Doğu toplumlarının karanlık belirsizliğine itecektir. Murat Yetkin Radikal Gazetesi
Soma katliamı Resmi sayılara göre 302 işçinin katledildiği Soma faciasının en önemli sorularından biri de kimin ne ceza alacağı. İşçi Ölümlerine Son Platformu temsilcisi İrfani Ersoy Soma’ya giderek yerinde incelemelerde bulundu. Usulsüzlükleri yazan Ersoy bölgeden işçilerle de konuşarak yazdıkları oradaki gerçeğe ışık tutuyor.
Dün biz de eşimler birlikte Soma’ya gittik. Soma’ya girdiğimizde giriş polisler tarafından kontrol altındaydı. Olağan üstü bir durum vardı. Soma’nın içinde polis kaynıyordu.
“
insanın sarılası geliyor. Biz de çiçeklere su verdik. Keşke onlara canlı olarak bir bardak su verebilseydik. Bizden önce TED (Aliağa’da özel bir kolej) öğrencileri bizden önce mezarlığı ziyaret
Soma Belediyesi Mezarlığı’nda hayatını kaybedenler için cenaze namazı kılınıyor. Oradaki imamlar dualar okuyorlar. Onlar haktan geldi, hakka gittiler. zaten kendileri hak. İmamlar bir de söyle dua etsinler. Allah’ım bu katliamı yapanları cezalandır. Ben de bu ara küçük bir kağıt çıkardım. Bu bir katliamdır. 72 milyon olarak katillerini yargılayacağız diye yazdım.
“
Caddelerde TOMA’lar sıralanmıştı. Daha sabah saatlerinde 36 kişi gözaltına alındı. Bunların arasında EHP İzmir İl Başkanı’nı da otogarda gözaltına alıyorlar. Buna rağmen Soma’da demokratik kitle örgütleri, sosyalist partiler ve vatandaşlar sessiz yürüyüş gerçekleştirdiler. bu arada ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve EHP Genel Başkanı Sibel Uzun konuşmalarını yaptılar. Aynı gün öğleden sonra EHP Genel Başkanı ve yanındaki heyetiyle ve yeğenim maden işçisinin refakatinde Soma mezarlığını ziyaret ettik. Faciadan kalan gerçekleri yerinde gördük. Bu insanlar genç yaşta toprağın altına konmamalıydı. Her birine
etmişler. Elbette içlerinden geleni yazmışlar. Ama onlara son mektubu ancak eşleri, çocukları, babaları yazacaklardır. Hepsinin psikolojileri bozuldu. Parayla bu yaralar sarılmaz. Hepsi mektuplarında mekanları cennet olsun demiş. Onlar zaten cennetlikler. ama işçinin ölümü kader değildir. Bile bile öldürüldüler. Soma Belediyesi Mezarlığı’nda hayatını kaybedenler için cenaze namazı kılınıyor. Oradaki imamlar dualar okuyorlar. Onlar haktan geldi, hakka gittiler. zaten kendileri hak. İmamlar bir de söyle dua etsinler. Allah’ım bu katliamı yapanları cezalandır. Ben de bu ara küçük bir kağıt çıkardım. Bu bir katliamdır. 72 milyon olarak katillerini yargılayacağız diye yazdım.
Asıl sorumlular daha baştan ihmal yok, her şey yerindeydi diyor. Ciner grubuna bağlı bu Soma işletmeleri çok teknolojik çalışıyormuş. Elbette olacak. Ya iş yeri denetimi kimde? Devlette. Devlet kendini hiç sorumlu tutmuyor. Şirket sahipleri daha çok kömür, daha çok para için işçileri çalıştırıyorlar. Yeni güneş sistemlerinin keşfedildiği bir çağda yaşıyoruz. Orada çalışan ve bu kazaya karışan bir işçi (Yani kaza kabul edersek) maskeyi kullanmasını bilmiyor. Çünkü gerekli eğitimden geçirilmemişler. Maskeler küflü, ilkel,. Maskeler günümüzün çağına göre 4-5 saat kullanılacak durumda üretilemez mi? Öyle olsa bütün kardeşlerini kurtardığı gibi yer altında oldukları söylenen Suriyeliler de kurtarılırdı. Mezarlıktan sonra aynı ekiple katliamın olduğu maden ocağı havzasına gittik. Git git yol bitmiyor. Arabayla 15 dakika sonra doğu başına çıktık. Dağların üzerinde devam ettik. (10-15 dakika daha) Ayrıca dikkatinizi bir şeye daha çekmek isterim. Büyük adamların, yetkililerin gelmesinden dolayı yollarda yeniden açmışlar, düzeltmişler. Giderseniz görürsünüz. 72 milyonun dikkatini çekmek isterim. Maden ocağı Soma’ya çok uzak. Cehennemin dibinde. Bir yaralı hastaneye kaldırılsa kurtulamaz.
Eşimin amcasının torunu da tecrübeli bir uzman madenci (başçavuş). Babası da madende başçavuştu. İlk kurtarma ekibinden 146 işçiyi kurtardıklarını söylüyor. Kendisi de zehirleniyor. Dışarıya çıkarıldığında diyor ki bak enişte hemen bana da ş gördüğün maden ocağının hemen ağzında 112 acil ekibi müdahale etti. Yoksa şimdi hayatta olmazdım. O zaman bu çağda ocağın hemen yanında kurtarma ekibi ve sağlık ekibi hazır bulundurulmaz mı? Hatta bir oda da doktor bulundurulsun. Çok mu para harcanır? Zarar mı ederler? Olsa olsa karlarından gider. Bu arada bir maden işçisi
“
Babası annesi daha kendilerinde değiller. Ömür boyu ölen oğulları için ağlayacaklar. Şimdilik iş adamları ve kaymakamın eşi çocuğa elbise ve oyuncak getiriyorlar. Onun babasının yerini hiçbir şey dolduramaz. Zenginler bir empati yapın. Para kazanmak için çok hırslı olmayın. Kapitalizm hepinizin sonunu bir gün getirecek. Maden ocağı işçilere mezar oldu. Sorumlular yargılansın. Onların ağırlaştırılmış ömür boyu ceza almalarını sağlamalıyız. Onları ya da Soma mezarlığında onlarca kazılan boş mezarları kapatmayalım. Onları da suçsuz günahsız
Eşimin amcasının torunu da tecrübeli bir uzman madenci (başçavuş). Babası da madende başçavuştu. İlk kurtarma ekibinden 146 işçiyi kurtardıklarını söylüyor. Kendisi de zehirleniyor. Dışarıya çıkarıldığında diyor ki bak enişte hemen bana da ş gördüğün maden ocağının hemen ağzında 112 acil ekibi müdahale etti. Yoksa şimdi hayatta olmazdım. de Didim’den Hak’a yürüdü. Erdal Demirel Didim’de herkesi ağlattı. Eşi acıya dayanamadı bayıldı yoldaşı toprağa konulurken. Çocuğu daha 1,5 yaşında. Boynu bükük kaldı. Amcası Cengiz Demirel ne gerekiyorsa katillerin yargılanması için mücadele edeceğim diyor.
ELİF KARAN
İyi
insanların yanlarına o mezarlara koyalım bakalım ne yapacaklar. Soma katillere mezar olsun. İrfani Ersoy İşçi Ölümlerine Son Platformu
Can Dündar Cumhuriyet
Dündar, Soma ile birlikte meydanlara dökülen halkın isyanını, Tunus’u, Tahrir’i, Madrid’i, “Öfkelileri”, en önemlisi Gezi’yi, hatırlatarak anlatıyor. Dündar: “Soma’daki tokat, bize bunu hatırlattı. Sedyenin temizliğini kendi canının üstünde tutan madenciyi, “3 ay daha yaşasalar, bu kaza olmazdı” pişkinliğiyle faciaya mazeret üreten maden sahibi karşısında koruyamazsak çürürüz. Bir yandan çırpınarak batanlarla mücadele ederken bir yandan da yarının sosyal devletini inşa etmek zorundayız. İşçilerin sedyelerden kıymetli olduğu, katillerin değil, kurbanların savunulduğu, tekmenin, tokadın hesabının sorulduğu, politikanın yandaşları zengin etmeye değil, topluma hizmet etmeye soyunduğu yeni Türkiye, Gezi isyanından, Soma katliamından kurulacak.”
Kötü
Yiğit bulut Star
Bulut, parsel parsel kentleri satan, çaldığı milyonları çokluğundan dolayı sıfırlayamayan Başbakan’ı, “vahşi kapitalizmle” mücadele eden Mesih ilan ediyor. Bulut: “Lafı çok uzatmayacağım. Türkiye’nin “vahşi kapitalizm-yerleşik düzen ile savaşında” yeni bir pencere açılacak. Bu adım, fabrikada çalışan işçimizin haklarından, bankalarla ilişkinize kadar her şeyi daha kararlı bir şekilde yeni bir paradigma üzerinden yeniden tanımlayacak. 200 yıldır ezildiğimiz, 2003’ten beri karşı durduğumuz, 2008’den beri tam olarak savaşmaya başladığımız “vahşi kapitalist yerleşik düzen”, herkesin gördüğü gerçekler ışığında yeni bir taarruzumuza, yeni paradigma eşliğinde ezilemeyecek kararlılığımıza maruz kalacak. Bu ülkede “parası olmayanlar, parası olanlar için ölmeyecek”
Çirkin
“
İRFANİ ERSOY yazdı
İyi Kötü Çirkin
Emin Pazarcı Akşam
Pazarcı, Yılmaz Özdil’in yazısını eleştirirken, tüm Türkiye’yi saran Gezi direnişi ile Özdil’in yaklaşımını aynı kefeye koyuyor. Pazarcı: “Yayımlanan fotoğraflardan görüyoruz. Sırtlarında “çapulcu” yazılı tişörtlerle mezarlıklarda dolaşıyorlar. Meydanlarda toplanıp Hükümet aleyhine sloganlar atıyorlar. Halkın arasına girip dedikodu üretiyorlar. Gönlü yaralı insanları tahrik etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kendilerine “madenci yakını” süsü verip yabancı televizyonların uzattığı mikrofonlara kin kusuyorlar. Sakın ola bunların ölen 301 madenci için oraya gittiklerini iddia eden çıkmasın. Yine milletin feraseti ile alay edilmesin. Kendileri demediler mi, “Ölen işçilerin bu sona müstahak olduklarını” söylemediler mi?”
günlüğü İlker Eraslan
Soma katliamı ve sonrasında ülke çapında yapılan eylemler twitterın bir haftadır neredeyse tek konusuydu. Bakanların ve hükümetin istifasına yönelik bir çok hashtag TT’ye girdi. Pazartesi günü ise özellikle Enver Aysever’in programına çıkan maden işçisi Sefa Köken’in söyledikleri ve Tarafsız Bölge’ye çıkan Maden-İş Sendikası başkanının çapsızlığı gündemdeydi. @GurbetName Sefa Koken gibi isci sinifindan insanlarin korkularini gomerek konusmasi, iktidarin en buyuk korkusu. Seslerini duyurmaya yardimci olmali. @MuzoChe S.Köken “Açılırsa yine mecbur madende çalışacağım. Ölümden korkuyorum ama yaşadığımız hayat ölümden beter. Çamur içinde ekmek yiyoruz.” @pervertcritique Proleterleşip direnişi öğrenen orta sınıf, Gezi İsyanı’nın en büyük kazanımlarından biriydi. İşçi sınıfıyla birleşmeleri hayatı altüst eder. @fatih_yasli Soma üzerinden “siyasetin daniskası” iktidarın sorumluluğunu örtmek için bütün suçu şirkete yıkmak.! @HuseyinAygun62 AKP’nin polisi dün gece Tuzluçayır’daki Soma protestosunda 1998 d. Ahmet Eren Başçı’yı gaz fişeğiyle başından vurmuş, çocuk yoğun bakımda..
KULTUR-SANAT
18
21 Mayıs 2014
67. Cannes Film Festivali başladı
Dünyanın en önemli sinema etkinliklerinden birisi olan ve kırmızı halı seromonisi ile özdeşleşen Cannes Film Festivali’nin 67’ncisi düzenlendi. “Grace of Monaco” filminin yarışma dışı gösterimiyle başlayan festival, 24 Mayıs’taki ödül töreni ile sona erecek. Altın Palmiye Ödülü için Nuri Bilge Ceylan Kış Uykusu filmiyle yarışan adaylar arasında. İSTANBUL pınar beyer
İksir: Dedemin Sırrı Yönetmen: Birkan Uz Oyuncular: Keremcem , Seda Güven tür: Animasyon
Festival dolayısıyla dünya sinemasının önemli yıldızları Cannes kentine akın ederken, festival sarayında kurulacak sinema pazarıyla binlerce film görücüye çıkacak. Festivalden detaylar 67. Cannes Film Festivali, trafik kazasında hayatını kaybeden Monaco Prensesi ve sinema oyuncusu Grace Kelly’nin hayatını konu alan “Grace of Monaco” filminin yarışma dışı gösterimiyle başladı. Sinemaseverler, filmin ABD’li yönetmeni Oliver Dohan ve başrolde Grace Kelly’yi canlandıran Nicole Kidman’a, “kırmızı halı” geçidinde büyük ilgi gösterdi. Grace Kelly’nin çocukları, Prens 2. Albert, Prenses Caroline ve Prenses Stephanie, anne ve babalarının tanışmasına vesile olan Cannes Film Festivali’nin açılış gecesini davetli olmalarına rağmen boykot etti. Grece Kelly ve Prens 3. Rainer’in çocukları, daha önce yaptıkları açıklamada, anne ve babalarının hayatını konu alan filmin gerçek olayları yansıtmak yerine ticari amaçlı olarak ‘’tarihi saptırdığı’’ gerekçesiyle festivali boykot edeceklerini bildirmişti.
Film iki kardeşin öksüz kalmasının ardından dedelerinin çitliğe taşınması ve dedelerinin hayvanlara ürettiği bir iksirle hayvanlara emirler vermesini anlatır.
006 Kaçış Yönetmen: ALPER ÇAĞLAR Oyuncular: Furat Emir, Serdar Tuğrul tür: Aksiyon, Komedi
İki kuzenin başına gelen talihsizlik dolu macerayı konu ediniyor. Otostop çekerken mafya liderinin sevgilisiyle karşılaşırlar ve mafya artık peşlerindedir.
jours, une nuit: Dardenne kardeşler, Mommy: Xavier Dolan, Captive: Atom Egoyan, The Homesman: Tommy Lee Jones, Jimmy’s Hall: Ken Loach, Deux fenêtres: Naomi Kawase, Mister Turner: Mike Leigh, Relatos Salvajes: Damian Szifron, Leviathan: Andrei Zvyagintsev, Le Meraviglie: Alice Rohrwacher.”
Festivaldeki başkan ve jüri üyeleri Jüri Başkanlığını Yeni Zelandalı senarist ve yapımcı Jane Campion yapacak. Altın palmiye için Diğer jüri üyeleri ise: Fransız oyuncu yarışacak filmler Carole Bouquet, Amerikalı senarist ve Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” yönetmen Sofia Coppola, İranlı oyunisimli filmiyle yarışacağı festivalde, cu Leyla Hatami, Güney Koreli oyunbüyük ödül Altın Palmiye için müca- cu Jeon Do-yeon, Amerikalı oyuncu dele edecek diğer film ve yönetmenler Willem Dafoe, Meksikalı oyuncu, yöşunlar : netmen ve yapımcı Gael Garcia Bernal, “Sils Maria: Olivier Assayas, Saint Çinli yönetmen Jia Zhangke. Laurent: Bertrand Bonello, The Search: Michel Hazanavicius, Adieu au Her yer Soma, her yer kömür karası langage: Jean-Luc Godard, Maps to 67. Cannes Film Festivali’nde Nuri the Stars: David Cronenberg, Deux Bilge Ceylan’ın ‘’Altın Palmiye’’ için
yarışan ‘’Kış Uykusu’’ filminin ya- Nuri Bilge’nin Cannes başarıları pılan galasında, Soma’daki maden Nuri Bilge Ceylan’ın, 2003 yılınkazasında hayatlarını kaybedenler da 56. Cannes Film Festivali’nde anıldı. yarışan “Uzak” isimli filmi, Altın Filmin yönetmeni Nuri Bilge Palmiye’den sonra festivalin ikinci Ceylan ile oyuncular Haluk Bilginer, önemli ödülü olan büyük jüri ödüDemet Akbağ, Nejat İşler, Tamer Le- lünü (Grand Prix) almıştı. aCeylan, vent, Melisa Sözen, Serhat Mustafa 2008 yılında da “Üç Maymun” filKılıç’ın katıldığı galada Türk davetli- miyle “En iyi yönetmen” ödülünü lerin siyah rengi tercih ettiği görüldü. almış, 64. Cannes Film FestivaBaşta yönetmen Ceylan olmak üzere li’nde ise “Bir Zamanlar Anadotüm film ekibi, ellerinde Soma yazılı lu’da” filmiyle büyük jüri ödülüne kağıtlarla dünya basınına poz verdi. layık görülmüştü.
Oscarlı yönetmen ölü bulundu
Ünlüler Soma için konser hazırlığında Türkiye’yi yasa boğan Soma katliamın ikinci gününde acil yardım ihtiyaçlarının belirlenmesi ve karşılanması için ekibini helikopterle Manisa’ya yollayan Ajda Pekkan, şimdi de Soma için düzenlenecek dev bir konser organizasyonu için kollarını sıvadı. Hayvanseverliği ile tanınan ünlü şarkıcı söz konusu insan olunca da aynı duyarlılığı göstereceğini kanıtlamış oldu. Soma’daki kat-
liamda ölenler için 40 gün sonra Soma’yı unutma başlıklı bir yazı kaleme alan Sezan Aksu, anlaşma sağlandığı takdirde konseri Şükrü Saracoğlu veya Türk Telekom Arena Stadyumu’nda gerçekleştirilecek. Ajda Pekkan, konser için Tarkan ve Sezen Aksu’dan da destek istedi. Konserden elde edilen gelirler, Soma’daki maden kömürü işçilerinin ailelerine yardım olarak ulaştırılacak. KÜLTÜR-SANAT
Oscarlı belgesel ‘Searching for Sugar Man’ ( Bir Şarkının Peşinde) filminin genç yönetmeni İsviçreli Malik Bendjelloul salı günü evinde ölü bulundu. Yönetmen 36 yaşındaydı. Ölüm nedeni hakkında bilgi verilmedi. Fakat polis, Stockholm’deki evinde ölü bulunan Bendjelloul’ün intihar etmiş olabileceği ihtimalini değerlendiriyor.36 yaşındaki Bend-
jelloul, geçtiğimiz yıl en iyi belgesel dalında Oscar kazanan ‘Searching for Sugar Man’ belgeselinin yönetmeni olarak tanınıyordu. Belgeselde, film yapımcısı ABD folk şarkıcısı Sixto Rodriguez’in hikâyesi anlatılıyordu.Bendjelloul, ölüm nedeni henüz bilinmiyor. Genç yönetmenin ani ölümü sinema dünyasını ve hayranlarını hüzne boğdu. KÜLTÜR-SANAT
Godzilla Yönetmen: Gareth Edwards Oyuncular: TaylorJohnson , Juliette Binoche Tür: Bilim Kurgu
Dünyanın en ünlü canavarı, bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkarak insanların varlığını tehdit eden acımasız yaratıklarla mücadele ediyor.
Genç yönetmen ödüle doymuyor
Kayseri Erciyes Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi Mardinli Mustafa Uluç’un çektiği ‘LAT’ ve ‘Sınırın Ötesindeki Gelinler’ adlı 2 belgesel, ulusal ve uluslararası yarışmalarda toplam 6 ödül aldı. Sınırın Ötesindeki Gelinler belgeseli Cros Roads Film Festivali’nde 3.’lük ödülü aldı. Belgesel 2013 8. Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali, Belgesel Film Yarışması ile 2013 6. Kristal Klaket Kısa Film Yarışması belgesel kategorisinde finale yükseldi. LAT belgeseli ise 2014 2. Altın Çınar Film Festivali Ulusal Belgesel dalında finale kaldı.Genç Yönetmen Ulaç, belgesellerin ulusal ve uluslararası yarışmalara göndermeye devam ettiklerini, belgesellerin birçok yerde de gösterime girmeye devam ettiğini söyledi. KÜLTÜR-SANAT
HAFTANIN AJANDASI Yüzde 100 Animasyon
Gelir Soma’ya gidecek
2. Kırmızı Lale Film Festivali
İstanbullu sinemaseverler 2. Canlandıranlar Festivali’nde 23 – 28 Mayıs tarihleri arasında 100’ün üzerinde filmle buluşacak. “Yüzden fazla film yüzde yüz animasyon” sloganıyla İtalyan ağırlıklı bir programı olan festivalde dünyaca ünlü filmlere de yer verilecek
Bu yıl 13.sü düzenlenen New York Türk Film Festivali, dün Manhattan’da yapılan sade bir açılış töreni ile başladı. Festivalden elde edilen gelir , Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden ocağı felaketin yakınlarını kaybedenlerin yararına bağışlandı
Önümüzdeki hafta yapılacak olan Kırmızı Lale Film Festivali’nde Fatma Girik ve Nuri Bilge Ceylan’a onur ödülleri verilecek. Kırmızı Lale Film Festivali’nde kısa filmler ve belgesellerde yer alacak. 2. Kırmızı Lale Film Festivali Rotterdam’da.
SPOR
19
21 Mayıs 2014
Futbol dünyasından Soma’ya destek
Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasının ardından başta üç büyükler olma üzere futbol dünyasının önde gelen takımlarından Soma’ya destek çığ gibi büyüyor. Takımlar maç gelirlerini ve düzenledikleri hazırlık maçlarının hasılatlarını Soma’ya yardım olarak yolluyor. İSTANBUL yusuf yasin yakşi
Süper Lig takımlarının yanı sıra birçok fedarasyonun da mesaj yayınladığı Soma’daki maden katliamı dünyanın da yakın takibinde. Liverpool, Chelsea, Schalke 04, Sheffield United, Atletico Madrid, Borussia Dortmund, Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City yayınladıkları mesajlar ile ölen işçileri andı. ingiliz devlerinden taziye mesajı İngiltere’nin köklü ekibleri Chelsea, Sheffield United, İngiltere’nin işçi takımı olarak bilinen Liverpool ve Premier League şampiyonu Manchester City yaşanan faciayla ilgili mesaj yayınladı; Liverpool yayınladığı mesajda, “Manisa, Soma’da meydana gelen kazada hayatını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere, tüm Türkiye’ye başsağlığı dileriz. Yaralı olan kazazedelerin ise bir an önce sağlıklarına kavuşmaları umuduyla acil şifalar diliyoruz” dedi. Chelsea Resmi Twitter hesabı üzerinden yayınladığı kısa mesajda, “Bütün düşüncelerimiz özelikle Manisa’daki kazadan etkilenenler ve tüm Türkiye halkıyla birlikte” açıklamasında bulundu Sheffield United, “Yöneticimiz Selahattin Baki’nin ülkesi Türkiye’de yaşanan maden felaketinde hayatını kaybedenlere taziyelerimizi ve en iyi dileklerimizi sunuyoruz” açıklaması yaptı. City’nin resmi Twitter sayfasından paylaşılan mesajda, “Tüm düşüncelerimiz, Manisa’daki Soma maden ocağı faciası kurbanlarının aileleri ve arkadaşları ile birlikte” ifadelerine yer verildi.
üç büyükler soma’nın yanında Fenerbahçe ile Beşiktaş, gelirinin tamamının Soma’ya bağışlanacağı özel bir maç yapacak. Kulüpleri temsilen yöneticilerin önümüzdeki günlerde ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, karşılaşmaya ilişkin detayları aktaracak. Tüm geliri hayatını kaybeden madencilerin ailelerine bağışlanacak müsabakanın oynanacağı tarih ise daha sonra açıklanacak. beşiktaş ve Fenerbahçe’nini yanı sıra Galatasaray, İspanya Şampiyonu Atletico Madrid ile özel maç yapacak. İki kulüp arasında İzmir’de oynanması planlanan maçın gelirinin Soma’da zor durumda kalan ailelere bağışlanacağı belirtildi. Sarı kırmızılı oyuncular da, Soma’da can veren, yaralanan işçiler ve aileler için takım içinde para topladı. Yaklaşık 5 milyon liralık maddi yardım ve bağışlar işçi ailelerine verilecek. Aynı zamanda Florya’da forma, giyecek gibi ürünler de işçi ailelerine gönderilecek. SÜPER KUPA MANİSA’DA TFF, Fenerbahçe ile Galatasaray’ı 15 ya da 16 Ağustos’ta karşı karşıya getirecek Süper Kupa Finali’nin, Manisa’da oynanmasını kararlaştırdı. Her iki kulüp de hasılat gelirini Soma’da hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine bağışlayacak. Almanlardan mesaj var Alman devi Bayern Münih, Nuri Şahin’in formasını giydiği Borussia Dortmund son olarakta madenci kulübü olarak da bilinen Schalke 04, Soma’da meydana gelen maden faciası için
bir mesaj yayınladı. Bayern Münih Kulübü’nün resmi Facebook hesabından paylaşılan mesajda, “Türkiye’deki kömür madeninde yaşanan olayı derin bir üzüntüyle öğrendik. Bu acılı gününde Türkiye’ye taziyelerimizi sunuyor, yaralı madencilere acil şifalar diliyoruz” denildi. Milli futbolcumuz Nuri Şahin’in takımı Borussia Dortmund, Soma’daki maden ocağında meydana faciada hayatını kaybedenleri unutmadı. Kulübün resmi Facebook sayfasından yayınlanan mesajda, “Türkiye’de meydana gelen maden ocağı kazasını öğrenmekten büyük üzüntü duymaktayız. Böyle üzücü bir zamanda Türkiye’ye en iyi dileklerimizi sunarken, tüm yaralı madencilere acil şifalar dileriz” denildi. “Schalke 04 Futbol Kulübü Soma’da meydana gelen maden faciasını acı bir haberle öğrenmiş olup ve Almanya’nın bir madenci kulübü olarak bize ulasan haber ve resimlerden dolayı büyük bir yastadır. Hayatını kaybeden 200 işçinin ailelerine sabır, yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar diliyoruz” ifadelerine yer verildi. Katalanlar Soma’nın yanında La Liga devi Barcelona da sosyal medya üzerinden paylaştığı mesajda; Messi, Iniesta, Xavi, Fabregas ve Puyol’u fotoğraflarına yer vererek, “Kulübümüz ve dünya üzerindeki tüm taraftarlarımızla yanındayız” ifadelerini kullandı.
Arılardan şehir istilası Topshop’un önüne yığılan arı sürüsü, görenleri hayrete düşürdü. Vitrine yuvalanan arıları gören Londralılar ne yapacaklarını bilemedi. Caddede yürümeye çalışan bir
kadın ise arı sürüsünün ortasında kaldı. Arıların özellikle insanları hedef almadığını belirten uzmanlar, “Kraliçe arının yerini belirliyorlar.” dedi. toplum
7 farkı bulunuz
AKP hükümeti, AKP’ye karşı çıkan, fikrini söyleyen, eylem yapan, slogan atan ve hatta son olarak Soma’da cenazesini isteyen halka bile polis barikatı kurdurdu. Baskıcı politikalarının sonu olmayan AKP hükümeti ve polisleri artık iyice saçmalayarak mizahın kendisi oldu. Biz fotoğrafı yayınlayalım, siz emniyet ile karikatür dergisi arasındaki 7 farkı bulun: TOPLUM Ceday avcı
AKP hükümeti, AKP’ye karşı söz söyleyen, fikrini belirten, eylem yapan, meydanlara çıkan, slogan atan, pankart asan, hesap soran herkese çareyi polis barikatlarında, biber gazında, TOMA’larda görüyor. Baskıcı ve anti-demokratik politikalarının sonu olmayan AKP hükümeti artık iyice saçmalayarak mizahın kendisi oldu. Polisler müdahaleye çok meraklı Gezi Direnişi’nden beri her eyleme otobüs otobüs çevik kuvvet getirten AKP hükümeti her insan topluluğunun bulunduğu yere polis getirtiyor. Polisler de “müdahale etmeye” o kadar meraklı ki nerede topluluk görse hemen “Dağılın” uyarısı yapıyor. Korkulu rüya Gezi Gezi Direnişi’nde halkın polis barikatlarını aşarak Gezi Parkı’na girmesi hem polise hem de AKP hükümetine öyle tramva yaşatmış ki sosyal medyada yalan yanlış duyurulan her Taksim’e eylem çağrısında önce Gezi Parkı kapatılıyor. Parkın etrafını yüzlerce polis sarıyor. Zaten Taksim Meydanı, polislerin sürekli görev yaptığı bir alana dönüştü. Gezi’den beri meydandan ayrılmayan polis ve çevik otobüsleri nöbetleşe Taksim’i “koruma” altında
18SORU Hilal Uysal Öğrenci/istanbul
1. En sevdiğiniz erdem? Fedakarlık 2. Başlıca özelliğiniz? Cana yakın olmam 3. Mutluluk nedir? Çikolata 4. Mutsuzluk nedir? Yalnız kalmak 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Dedikodu 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Küçümseme 7. En sevmediğiniz şey? Söz verip de tutmamak 8. En sevmediğiniz kişiler? Yüzüne gülüp arkandan iş çevrilmesi 9. En sevdiğiniz iş? Resim yapmak 10. En sevdiğiniz şair? Nazım Hikmet 11. En sevdiğiniz yazar? Namık Kemal 12. Kahramanınız? Tom ve Jerry 13. Kadın kahramanınız? Wonder Woman 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Mavi 16. En sevdiğiniz yemek? Musakka 17. En sevdiğiniz düstur? Fikirlere kurşun işlemez 18. En sevdiğiniz söz? Aşk; sandığın kadar değil, yandığın kadardır.
tutuyor. Galatasaray Meydanı’nda bulunan iki TOMA ise Galatasaray Lisesi’yle özdeşleşmiş durumda.
Caminin malı Trabzon’da kerestelerin hırsızlardan korunması için halk ilginç çözüm bulmuş. Yol kenarına istiflenen kerestelerin üzerine branda çekilip “Bu keresteler caminin malıdır” yazılarak keresteleri hırsızlardan koruyacakları düşünülmüş. Kerestelerin caminin malı olduğunu gösteren halk çalınmayacağını düşünüyor.
İlahi polis Baskıcı AKP’nin polisi, demokratik hakkını kullanana, eylem yapana, adalet isteyene, slogan atana, pankart asana, hesap sorana saldırıyor. Halk, artık sokağa çıkarsa ne göreceğinin ve ne ile karşılaşacağının farkında. Polis saldırısı hiçbir şekilde halka geri adım attırmamakla birlikte artık polisin halkı güldürdüğü dakikalara yol açıyor. Olağan olan polis saldırısı Memleket gündemine ateş gibi düşen Soma’da yaşanan katliamın ardından Soma halkının öfkesi de yangına dönüştü. AKP’den Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın açıklamalarının beklenildiği üzere sermaye ve özelleştirmeden yana olmasıyla halkın öfkesi daha da büyüdü. “Kader ve olağan” açıklaması yapan hükümet, ne madende kalan işçi sayısını, ne de cenazeleri veremedi. Üstüne, Erdoğan’dan ve sorumlulardan hesap soran halka polis saldırdı, gözaltına aldı. Soma’da halkın öfkesi büyürken tüm Türkiye’de yapılan eylemlere de polis olağan bir şekilde saldırdı.
Mizahı da en iyi onlar bilir Soma için eylem yapan Ankara’ya polis saldırdı, Taksim’de yürüyen halka polis saldırdı, Taksim’de yürümek isteyen ÇHD’li avukatlara polis saldırdı, Ankara’da eylemciler gözaltına alındı, İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde gözaltılar yapıldı.
Soma’da cenazelerini isteyen halka polis saldırdı. Memlekette demokrasi kırıntılarının bile kalmamış olduğunu görürken bir yandan da AKP’nin ve polisinin hiç hoşlanmadıkları karikatür dergileriyle yarıştığını görüyoruz. Sonuçta mizah konusu olmayı da en iyi onlar bilir.
Taklit yoluyla kırıkları iyileştiren jel Bilkent Üniversitesi ve TÜBİTAK desteğiyle yürütülen projeyle, kemik içine enjekte edilerek kırıklar ve çatlaklarda hızlı iyileşme sağlayan nano jel geliştirildi. TÜBİTAK desteğiyle başlatılan “Biyoaktif peptit nanofiberlerin biyomineralizasyon yoluyla kemikleşme sürecinde kullanılması” başlıklı projenin iki yılın sonunda tamamlanacağı belirtiliyor. Doç. Dr. Ayşe Begüm Tekinay, “Bir bakıma vücudun kendi sistemini taklit ediyoruz. Kırık ya da çatlaklara müdahale yapılmadığı düşünüldüğünde, jelin iki kat hızlı iyileşme sağladığını söyleyebiliriz” dedi. Tekinay, geliştirdikleri yöntemin kök hücreye alternatif bir tedavi seçeneği olabileceğini belirterek, klinik deneylere geçerek jeli insanlar üzerinde deneyeceklerini ve ilaç geliştirme çalışmalarına başlayacaklarını kaydetti. toplum
Fazlası zarar İstanbul’da evin önünde park halindeki otomobilin sol arka kapısı ile içindeki nargile çalındı. İşe gitmek için evden çıkan Necmi Demirel, aracın sol arka kapısının ve içindeki nargilenin olmadığını farkedince çok şaşırdı. Arabadaki teybin çalınmadığını söyleyen Demirel, “İlginç. Demek ki kapıya ihtiyacı varmış” dedi.
İkinci el koltukta 40 bin dolar
New York’ta yaşayan 3 arkadaş, bir yardım organizasyonundan 20 dolara satın aldıkları ikinci el koltuğun içerisinde gizlenmiş 40 bin dolar olduğunu fark ettiler. Parayı bulduklarında sahibine ulaştırma kararı alan üç arkadaşın içinden, “Bugüne kadar bir koltukta bulduğum en çok para 50 Cent. 5 dolar bile bulmuş olsam çok sevinirdim” diyen genç, paranın sahibini ararken korktuklarını; çünkü parasını koltuğa saklayan birinin tehlikeli olabileceğini düşündüklerini söyledi. Koltuğun sahibi olan yaşlı bir kadın birikimini koltukta saklıyormuş. Ameliyat olduğu kızı koltuğu satan yaşlı kadın, gençlere dürüstlükleri için bin dolar ödül verdiğini söyledi. toplum
Hortumlu tavşanlar Gazze’nin Han Yunus kentinde hortumu andıran burunları, uzun kulakları, kısa kuyrukları ve gri renkleriyle doğan fil görünümlü 3 tavşan yavrusu sadece 1 gün yaşadı. Veteriner, tavşan yavrularının bu şekilde dünyaya gelmesinin nedeninin, anne tavşanın, hamileliği sırasında yakalandığı hastalık sonucu oluşan genetik bozukluğun sonucu olabileceğini belirtti.
Aklımız kalbimiz Soma’da
Bir asırlık Hanife Teyze
Ereğli ilçesinin Kurtlar köyünde yaşayan 105 yaşındaki Hanife Demirtaş, 2 büyük savaş, 26 başbakan ve 11 cumhurbaşkanı görmüş. Hicri takvime göre 1327, miladi takvime göre 1927 doğumlu olan Hanife Demirtaş, uzun yaşamasının nedeninin çalışmak ve doğal besinlerle beslenmek olduğunu söylüyor. Üstelik 105 yaşındaki Demirtaş’ın ne şekeri var ne de tansiyonu. Çünkü öğlen yediğini akşam yemiyor. Sabahları sütünü içmeden güne başlamıyor. Hanife Demitaş’ın yaşının daha büyük olabileceğini belirten Makbule Gündoğdu, nüfusa geç yazıldığını bildiklerini söyledi. Bir asırlık Hanife Teyzeye, bir asırlık daha ömür diliyoruz… toplum