KELİMELERİN KANI kıskanç değilim ey okur bütün şiirlerim senin
dudağımın kıvrımından sızan kelimelerin kanı
yazıyorum elini temizlemen için beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
11
AŞK KAYITLARI ne mi düşünüyorum
aşkı mümkün kılan isyandır
hayal hayat olana kadar mutluluk ondan sonra yapıttır yapıt sorumluluktur
fırtınanın dinmek için aradığı kuytu değil aşkın mümkün evin gerçek olduğu tek yer isyandır aşk bir kelimedir dediler inanmadım değiştiremezsem döneceğim
12
Enver Topaloğlu
aşkı mümkün kılan isyandır çünkü
isyanın gerçek gerçeğin lisan olduğu mutluluktur aşk
seni seviyorum tamam kalbimdeki eksik
aşk bir kelimedir dediler niye mi karşı çıktım dil yazılandan ibaret değil
bunlar ve daha bir sürü şey işte beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
13
KALBİM AŞKIN GÖĞSÜNDE bir avuçlarımdaki kuma bakıyorsun bir saçlarımdaki küle ya yüzümdeki is üstümdeki toz demedim daha fırtınalar yangınlar zamanlar artığı onca yıl onca mevsim onca düş onca anı sanma ki salt kuşların sesi çiçeklerin izi kelebeklerin gölgesi var kalbimde onca ayrılık onca şiir söylemediğim söylediğimden çok ama galiba artık
sözcüklerden başka yurdum yok beni eve götür sevgilim
14
Enver Topaloğlu
ADININ KAPISINDA adında ne var sevinçlerin düşlerin daha içerde sırların acıların
taş döşeli dar yokuş tahta bavul çocuk sesli dere ağaç köprü az ileride
agora tam ortasında adının dört yol ağzı unutmabeni sarısabır çiçekleri adının ilk harfinde
Aşk Kayıtları
15
değil mi ki adı çevresidir insanın adının kapısında izlerimi kaybettiğim taşra var
sonbahar sessizliği akşam üstleri adadan dönen vapurlar var adında bir ömre kaç aşk kaç şiir sığar sormak bile yersiz ne kadar yaşarsan o kadar tanrıyı öldürdüysen son harfinde yerine koyduğun rüya
beni eve götür sevgilim
16
Enver Topaloğlu
OLANLAR İÇİN AYRAÇ yeryüzüne davet edildiğinde hayır diyemeyenlerden biriyim nedenim yok başka ama
ne olsun ki daha
anlatmak bilmek kadar kolay değil
kaç düğüm çözdüm kaç kapı kaldı açmam gereken böyle işte
Aşk Kayıtları
17
yokluğun önünde gölgeleri yuvarlamaktan başka ne vaat ediyor ışığın uçuruma serdiği seccade
erkek düşlerde kadın işlerdeyse - müzik eziyete dönüşür
erkek evde yok kadın yolcuysa - bisikletin pedalları dönmeye devam eder erkek umutsuz kadın çiçekliyse - bıçak boşluğa düşer
erkek sudan geçiyor kadın şarkı söylüyorsa - gün erken biter
her günü bugün gibi yaşarken yarından kim konuşacak şu kör bıçağın karşısında
18
Enver Topaloğlu
çorak dediğimde çoraktı
soran bakışların gelgitine şaşırmadım gökyüzünü işaret ettim tek bir yıldızın parlamadığı gecede ufka koşan bulutlardan önce yazgısının koluna giren sessizliğin omzuna koydum başımı yol uzun seferi yorgun
ardında fırtına toplayanların çoğalmasından kaygılanması gereken ben değilim iki kişi yeter olmazı oldurmaya biri imkânsız der öteki inat eder
Aşk Kayıtları
19
iki kişi yeter bilinmezi ele geçirmeye birinin öğrendiğine öteki tanığım der iki kişi yeter hayatı açıklamaya biri zaman olur öteki saat iki kişi yeter dili uçurmaya biri ağzını açar öteki kalbini
iki kişi yeter aşkı yaratmaya biri yalnızlıktan sıkılır öteki yıldızları saymaktan iki kişi yeter ev kurmaya biri çatıyı yapar öteki kapıyı
iki kişi yeter anıları korumaya biri zakkumunu kurutur öteki ayna tutar
20
Enver Topaloğlu
ne anladım biliyor musun
kasaturasını düşürdüğü şadırvanda çakısını arayan kendine inansın baba katilidir şair eşiği aşamamaktan
baba katilidir şair iki kişi olamamaktan o kadar mı
mumun gözyaşları olmasa kim örter üstünü karamsarlığın mezarlığı yok beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
21
SORMAK İÇİN BAHANE BELKİ DE KAÇ GEÇİT DAHA VAR yön değilse bile çok şey yol değiştiriyor otuzlu yaşların sonuna doğru ne tamamen bile isteye sindire sindire ne de büsbütün sinsice
otuzlu yaşların sonuna doğru daha kaygılı daha sakıngan eller kalabalık oluyor dağarcık eşanlamlı sözcük yok eşanlı yaşam benzersiz herkes
her şey gibi herkes yalnız ve tek başına
otuzlu yaşların sonuna doğru ne çok şey yer değiştiriyor usulca
kiraz zamanı çarşıda erikle çilek yaza merhaba partisi veriyor davetliler arasında zarif kayısı mahcup dut göz alıcı şeftali 22
Enver Topaloğlu
ünlülerin hikâyesi var bir de sesini arayana armağan olsun a sesinde isyanların yeraltı sözlü sınav saatsiz bir meydan
e sesinde yokuş çıkan fayton ve onun çıkrık senfonisi etekleri uçuşarak geçerken şapkası rüzgârda kalan bisikletli kız o sesinde ters dönmüş bir kafka kahramanı ö sesinde göç katar katar ormanın ortasında suları boğulmuş göller
ı sesinde taşra sıkıntısı meçhul asker anıtı yanmış saraylar tarih akıntısı kedilerin kuyruğuna teneke bağlayan tıknaz çocuklar
i sesinde sarık fes şapka aynalı odalarda kimlik sorgusu ve her şey
u sesinde soyun ve uzan yanıma ü sesinde sen varsın bir de sonrası bende diyerek kalkıp havada ayak çırpmalar
Aşk Kayıtları
23
otuzlu yaşların sonuna doğru sormak için bahane belki de kaç geçit daha var
yanıtların akşamıyla soruların gecesi kendine yaklaştırıyor çağlaya ağlaya akan dereleri otuzlu yaşların sonuna doğru beni eve götür sevgilim
24
Enver Topaloğlu
YOLLARIN NEDENİ kırk sebebim var bir ev eder
bir ev değilse nedir yolların nedeni
yurdun yok dediler gitmediğim yön kalmadı ey pınarını içinde taşıyan nehirler ey gökyüzünün geri döndüğü
ey denizlere kıyı
ev kollarımdaki yeryüzü
yolların nedeni
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
25
SONLARIN BAŞLADIĞI YER sessiz bir mevsimden iyidir soğuk taşların dizinde ağıt yakan kış ama daha iyisi de var salyangoz çizer yolunu buğulu otların üstünden ağaçlar yapraklandığında güneşin gözyaşları yeşildir tepeye bakıldığında terk edenin başka arayanın başka gördüğü
uzakta bir ev daha var bütün sonların başladığı
bütün sonların başladığı yere
beni eve götür sevgilim
26
Enver Topaloğlu
ÇENTİK yazdığım her sözcük sırtımdaki çarmıhı sökmek için çıkardığım çivi
yeryüzündeki yerini kaybetmemek için yağmura sevinmeyenler de vardır dalların ucuna bak mevsimlerin çentik attığı yalnızlığın uzayıp giden anlatısı
sahi kaybolan sözcükler nerede artık
yalnızlığı kaç kat abartmış olabilirim yanıtı olmayan soruların karşısında
Aşk Kayıtları
27
çürümüş suyun küflenmiş ekmeğin tadı var hayallere yol vermeyen hayatların yol ağzında
sürgün ne zaman açıklar hanidir bildiğini biterse yolculuğun değil yolun bittiğini kiraz çiçeklerinin dediği o şiir değilse ne
beni eve götür sevgilim
28
Enver Topaloğlu
BAĞLAÇ denize yüzünü asan güneşi günün sonunda bıçağı paslı bir giyotin bekliyor
doğudayım demek zamanın dibindeyim bulutların taş dibeklerde dövüldüğü merdivenlerin karanlık mahzenlere indiği yerde
miras aldığım hiçbir şeyi serviliklere saklamadım zamanın eğildiği kör kuyu sulara takılan bilezik söz güneyimde kaldı aşk kuzeyimde
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
29
EKSİK erik ağacında lir çalan rüzgâr kuru dallardan gözyaşları topluyor
geri getirir mi sıkıntının kemirdiğini yalnızlıkla esrimek
akış karakışa doğruyken bozkırı alkışlayan kuzgunların oluyor günler göçün eksilttiği kimde tamam ki ah aşkta sürgünlük bitsin
beni eve götür sevgilim
30
Enver Topaloğlu
TANRININ YERYÜZÜ CİNAYETLERİ martı çığlıkları ayak sesleri motor binbir gürültü ses verir uzaktan dans edercesine salınan şehir sokak sokak değişir kâh ölür kâh dirilir
her gece şafağa yakın öksürür sistem renkler yerini almadan resminde mahur dillerin bir kıskançlık cinayeti cehennemde son cinnet cennette veda partisi çıkışlar bu taraftan
çok üzücü bir intihar daha klişelerle kamunun uçurumuna itilir bulvar gazetelerinde üçüncü sayfa haberi oracıkta üstü arka sayfa mankenleriyle örtülür
gün kendi imlasıyla başlar önce varoşlar düşer
önce varoşlar düşer dişlilerin önüne
ceset yüz merinos kafa bad boys
Aşk Kayıtları
31
cepsiz kaçamaklarla cebelleşen aşk replikleri esnaf lokantalarında köfte piyaz atari langırt - paçoz uyuz naza çekiyor aylar oldu hamburger de döner ayran da olur lahmacuna da varım bol acılı
anlatamıyorum dünyaya kendimi herkesin hayatı başka teknelerde su alıyor
hafta sonları hâlâ büyük bir boşluk sol tarafım sokakların alnacında kara siyah ak beyaz öfkenin çarşısında erketeyim
sırtını denize dönmüş hacklediği şifrelerin tespihini döndürüyor parmaklarında tezgâhta yok yok bazen bir matem havası bazen bir graffiti
kaç işhanı var bildiğiniz cümle kapısından cd kerhanesine girilen
sağda paramparça bulvarların hazin hikâyesi her zamanki gibi yine sıradan bir trafik cinayeti cenaze arabasıyla çarpışan gelin arabası dün alttaki tamirhanedeydi 99 aşk 66
32
Enver Topaloğlu
bir şair tanıdım sahilde rosinante diyordu bisikletine esrik konuşuyordu kendi kendine divane mi ne sen ki dilin kılıcısın kırbacısın kıçını yalama içi bal dolu kavanozun bir karınca ol sızarak camdan hazza ulaşmalısın ne pahasına olursa orasıdır ithaka
uzar kökünden kopar dil şiir beyhude şair yaralı bir pervane sırtüstü zaman
kim bilir kaç dünya yılı geçer dipte ininde imgesinde metrodan asansöre kadar gövdesini arar aşkın bulursa bazen bir yağmur damlası bazen bir kelime gide gide güneşin bir balta ağzı gibi kanlandığı
üstünde dağ gölgesi hevesin başında yıldızların halesi kim
bazen düşe dönüşür bazen içine düşer üstünde yırtılmış sessizliğin
ekran çağı bile söylüyor bildiğimiz tanrının sonu
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
33
KÖRFEZ bozkırdan bir kez geçti yolum ayrıntısını kitaplardan biliyorum çöl ölümün avlusu başka bir şey demiyorum bunlar değil hem sıcak yaz günleri yeşil gömleğim yaslandığım küçük defne dalı
büyük bir denizin kıyısı olarak elimi tuttuktan sonra bir daha bırakmayan bir körfez buldum
dalgalardan yalnızlık verip sonsuzluk alıyorum
beni eve götür sevgilim
34
Enver Topaloğlu
ÇİÇEKLERİN AYNASINDA benzerim diyordum çiçeklerin aynasında gördüğüm yüze düşümde gülümseyen fenikse kılavuzum dedim bir armağan alanın esrikliği
doğumun sevinci ölümün yasından ne kadar uzak sordum sustum
sessizlikle yıkılabilir mi dilsizliğin hapishanesi beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
35
BEYAZ PERÇEMLİ AKŞAM bugün yine çok çalıştım okudum yazdım üstüm başım sözcük tozu beni eve götür sevgilim
36
Enver Topaloğlu
ÇIT SESİ yazın en ince yerine varınca ağustos yazın en ince yerine varmış oldum beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
37
HAFIZA sen bu şiiri okurken mekiğinden geçen iplik hafıza ve kelebek günlerin gergefinde günlerin ‘g’si
sen bu şiiri okurken bir felaket daha olmazsa ülkesizliğimin ‘ü’sü
bilmediğin bir şey daha dersem gülersin gül bir olmakla biri olma/k/arasında rüzgâra dağılan leylak dağarcık zamanın üstünde buluta dönüşen leylakın ‘l’si
38
Enver Topaloğlu
arka arkaya aşkla şarap isyanla ihtilal ocak şubat yan yana dolu bir şişe boş bir kadeh sen bu şiiri okurken şubatın ‘ş’si
ufka bakınca uzak görünmüyor tuhaf sürgün göçmen yolcu yabancı hepsi hiçbiri son vapura binen adalı keçi ve ben bayrak töreninden kaçmış bir cuma ey adalılar adanın ‘a’sı
gurbetle düello sevilmeyi hak etme biçimi belki sen bu şiiri okurken çok sevmenin sınavı olabilir mi özlem elimi tutan elin dilimi bilen dilin hayallerin telvesi olabilir mi hatıra hayallerin ‘h’si
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
39
BİRİN BİTTİĞİ ağacın bileği kuşun yuvası
gölgenin bilgeliği gündüzün bilinci
önümü kesen gurbet koluma giren bulut
birin bittiği yerde başlayan hepsi olmanın ikilemi eteğimdeki yolculuk kapı çok anahtar
40
Enver Topaloğlu
bir imden hasrete bir imden vuslata doğu batıya gittikçe arkamda kalan
dili düelloya çağıran keder kadar umarsızım gün akşama kavuşurken suyun acelesi taşın hareketsizliğinden beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
41
KAYBEDENLERİN LİRİ aşk dünyada olmaktır tanrıların karşısında
beni eve götür sevgilim
42
Enver Topaloğlu
KILAVUZ hangi mabedi arıyorsunuz hayır dediğiniz yere her taraftan gidilir çünkü herkes zamanı gelince içindeki tapınak bekçisini anımsar kılavuz istemez
buzdan kelimelerin çözüleceği yok değişecek gibi değil katı sessizlik kim yükledi yükümü
sis içindeyim kesif bir yokluk ne ufuk var ne uzak bağırdıkça kendimle konuşuyorum
niçin benim ödevim olsun kuzgun sözlere yalvaçlık
yüzümü döndüğüm dağ tenha küllerime gömüldüğüm sahil karanlık
şairim şairim deyip nefesini tüketme kalbinin sesini dinle elimden tutarken
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
43
KÜÇÜK YAZ şimdi sonsuzda mavi bir boşluk kayalıkların duldasında matem suların bulantısında köpüktür belki ölü bir denizyıldızının hüznüyle düştü bulduklarım sahilinde küçük yaz parmağını salladı bana kuşların flütündeki tılsım bozuldu
düşlerin salıncağından balıkların balkonundan bir baş dönmesiyle savruldum küçük yaz iyi davranmadı bana
bulutların avucunda misafir yaprakların burcunda şebnem değilmişim yerçekiminin ağırlığı bindi omuzlarıma cinnet beklentisiyle koşullanan ufka gerdanlık süsü veren bir taşrayı sürükledim evlerin sözlüğü sessiz kaldı arada kahve yaptı gizli merasimini hazırlarken kurtulmanın küçük yaz parmağını salladı bana
44
Enver Topaloğlu
ayrılık da bir aşk hali mi bilmek istiyorum
halka küpeli şebboy iri gözlü uçurum yanılgısını tabut yapan bahar dalları tanığım olmayacaksa rüyaya katılan bunca şey tanığım olmayacaksa ne sebep bulacağım başka
yenilenlerin cehennemindeyim soğuk ve yaslı kalplerin mahşerinde varsın karanlığa gömülsün anıların altın yaldızlı varakları ayrılıkların isini silmeyeceğim sözlerim olurunu yitirmedi henüz günlerim kuzgunlarını ağlatıyor bazkırların bıraktım burkulsun şüphe ve kaygı
ağır çekim yağan kar doğrusu olmayan yanlışlar eski bir iniltiyi yâd ediyor harflerin çıngırağı
ada kırlarında mimoza olduysa çoktan akrebin gövdemde kasılan sorular çiçekçilerin çarşı pazar gezdirdiği nice jest ve karabasan
sözlerim gözlerini kapatmadı henüz demek çarmıhım tamam değil daha
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
45
DENİZLERİN AKŞAMINDA denizlerin sabahını unutsam kederim tuğla olarak kullanılacak kim bilir hangi hapishanenin duvarında karanlığına baktıkça korku serinliğini yüzüme yayan kuyunun çıkrığı dönmüyor artık
parçalanmış zamanlar arasında kayboldu suladığı çiçeğin altından akreple yelkovanın sürüklediği gölge
hiçbir şeyin peşindeyim ve kanıt benden başka kimse yok düşlerin arasında haykırdım adımın yürüyen harfleri havalandı
ne kadar kandırabilirim ki kendimi sükûnetle yası tenhada bırakıp atlasın yükünü omuzladım aşkın terasından bakan sözcüklerle ne kadar avutabilirim ki kendimi
kuşun anısı dalda
beni eve götür sevgilim
46
Enver Topaloğlu
SİSTEKİ HAYALET birbirine değmeden düşen yaprakların mevsimi başladı bir dahaki sefer için umut aradım yasla esriklik arasındaki palyaçoya gülümseyen tek seyirci sanırım bendim bir dahaki sefer ne zaman gösteri bitti sirk yolcu bir dahaki seneyi bekler mi yılkıya ayrılan atlar anımsayan olacak mı trapezde dönen cümleyi başka sorum yok
hesaba baktım
herkese borçluysa da karamsarlığım taşları sökülmemiş kaldırımlardan yazılmamış duvarlardan alacaklıyım
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
47
SESSİZ meçhule gömdüğünü çekip çıkarmıyor ağıt
gündüzün sevincini gecenin yasıyla kıyaslayan pazar günkü kavuşmanın cumartesi günkü ayrılıktan ne farkı var
yüreğimin pervazında sıralanan saksılar çiçek yapraklarıyla örtmek için ayazında taşa geçen sözlerin üstünü düello iki eksi bir
beni eve götür sevgilim
48
Enver Topaloğlu
GENİŞ ZAMAN otuzlu yaşlara veda partisinde fark edilmeyecek gibi değildi on yıl öncesine göre daha hazırlıklı olduğum kısa konuştum
annem uzakta babam şeftali ağacı öldükten üç ay sonra düşümde çiçek açtı
dönemeçte boşluğa yuvarlanan taş üstüne düştü gecenin soruların yanına geçtim
olmadığını bilmenin önüne getirilen im dilim gülümsedim
tören bitti
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
49
AŞK VE YAS gecenin siyah saçına takılmış taçta tek tek kararan değerli taşlar değildi yalnız ağustosböcekleri korosunun şarkı söylediği sahneyi aydınlatan ateşböceklerinin ışığı da söndü sessizliğin büyük örtüsü altında kaldı yeryüzü gözle söz arasında yaslı kalbim savaşla göç arasına sıkıştı ölümle sınanan onurum duvarlar sınırlar arasında
o zaman yüzümü dünyaya döndüm çocuk yüzlü şafak parmak ucunda yeni günün eşiğinde beklerken mutluluğun uzaklığı çözdü acıların dilini
nerde helen nerde paris
50
Enver Topaloğlu
muzafferi olmayan yıkımdan dönen odysseus konuşsun
odysseus: ben troyaya yürümesem başları tuğlu elleri mızraklı akhalara kılavuzluk etmesem annelerinin kucağında gömülmezdi bebekler binicilerini yitirmezdi kuyruğu kısa kesilmiş yelesi uzun atlar yitirmezdi kimse ithakasını ömrünü yollarda geçirmezdi kimse bağının üzümünü toplar bahçesinin çiçeğini koklardı kışın ocağında yazın çardağında içerdi sabah sütünü bir boğa gücündeyken ayrıldığı evine dizlerinin üstünde sürünerek dönmezdi geri nerde helen nerde paris
Aşk Kayıtları
51
troya yıkımını gördükten sonra kör olan homeros konuşsun homeros: ben troyayı gördüm sonra kör oldum eşitler arasında birinci tiranlar arasında elçi zavallı odysseus yollarda perişan
başkaları kör olmasın diye köy köy dolaşıp bir ambar buğday için toprağın kanla sulandığı kıyamın kıyımını anlattım yeter ki yaşanan meçhul kalmasın ölü yüzlü şafak parmak ucunda yaralı günün eşiğinde durduğunda çökmüş bir çatıydı şehir aşklar enkaz altında
ağlayanların gözyaşlarından başka silahları tapınakların suskunluktan başka dili yoktu
52
Enver Topaloğlu
ne helen ne paris
bir kışlık sefahat için troya yakıldı ne kitabı kebirler ne kutsal sözler ayetler
eğildim tuşların üstünde dua ediyorum en büyük efendi tanrıysa efendi üstümüzden elini çeksin gözümün görmesine elimin tutmasına sığınıyorum gerekir mi başka siper
karşısında çaresiz kaldığı felaketleri niçinleriyle kaydedenler var
sahibinin sesi yargıçlar yenenden yana hüküm kursun varsın zamanda her fetvanın geri döndüğü her fermanın hükümsüz kaldığı bir an vardır gerçeği arayan aynanın öteki yüzüne de bakmaz mı
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
53
YANKI muammanın kilidinde değil kilidin çengelinde öğüt almayı denesene dünya mezarlıksa aşkın kaç kişilik olduğunun önemi var mı kayığımı zamanın kıyısına çektim diye yerine mi geldi her şey
adımların arasında bulduğum gül kâğıtla harflerin kapanı arasındaki kaplanı gülümsetiyor gülümsüyorum önümdeki ak karanlığa suyun üstündeki ürpertiyi öpüyor okşayışlarla sabahın örtüsünü kaldıran yel
yıldızlardan uzaklaştıkça ölümü ışıtmak için sözle doldurdum ağzımın içini
beni eve götür sevgilim
54
Enver Topaloğlu
KÖPÜK meşalelerle kutsanıyor şenlik mateminse şamdanlarda gözyaşı döken mumları var suda yanan kireçtaşının köpüre köpüre söndürdüğü ne beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
55
BUNGUN herkes kulağınıza konuşur şair kalbinize ve gözünüze görünür olur dünya
kışın ortası şimdi şehir yağmura havlayan binlerce sokak lambası vazgeçtim doldur kadehimi tahta at kalbimin mutsuzluk yontucusu yarım sevinçler armağancısı hayat çoğalsın daha da surları korumayan camdan cesetler
beklediğim kadar bekletmedim burukluktan da öte bungun dilimde sadece acısı kaldı geçmiş zamanın
beni eve götür sevgilim
56
Enver Topaloğlu
ZAR külünü soğutmak için kararını değiştirsin yağmur bugün yağsın herkes sokaktayken bazen çöl oluyorum çok oluyorum kendime
niçin kaygılanıyorum gün gelip yazdıklarım celladım olarak mı çıkar karşıma hafızası sözcükler hayatın dil yurdundan başka diyar gezdin mi
insafı yok rüzgârın bir yandan ekip diktiğini bir yandan kesip biçiyor
doğru
havada kaybolan zarlar gibi sorular
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
57
KUNDAK KEFEN VE KAR kudretini gösterdi kış hayat küçüldü burçlara çekildi
gülümsetmedi serçelerle konuşan havuç burunlar mezarlıklara bir daha hiç erimeyecek kardan adamlar gömüldü beni eve götür sevgilim
58
Enver Topaloğlu
BİR AĞAÇ bir ağaç gördüm gövdesinin yarısı yaş yarısı kuru bir ağaç gördüm dallarının yarısı kış yarısı bahar
bir ağaç gördüm yapraklı yaş dallar kuru dalları kucaklıyordu
bir ağaçta diriler ölülerin üstüne basmadan yaşıyordu
bir ağaç gördüm kuru dalları kesip atsaydı birileri
bir ağaç gördüm gövdesinden bir tabut dokuz tahta çıktı serçeyi mağdur eden baltayı tutana
bir ağaç gördüm uçsuz bucaksız bozkırda bir mezarı gölgeliyordu
beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
59
SIZI eğildim bulutlara değdim yer değiştirdi göğsüme yerleşen belkilerin sızısı
kimseler sarmadığında saran yalnızlığın kucağında zeytin yedim şarap içtim yıllar geçti yenilgilerin tanığı
eğildik bulutlara değdik iki kapı arasında geçen zamanın mucizesi olarak
beni eve götür sevgilim
60
Enver Topaloğlu
ÖNEMLİ OLAN BURAYA NERDEN GELDİĞİM Mİ bu şiir de böyle başlasın sınıfsal köklerin tarihsel gerçekliği üzerine iki nokta üst üste
gözümün saatin sarkacında kaldığı yerden uzaktayım işaretlenmeyen boşluğa ait im ve zamanın kucağında bir salıncak dilin çözdüğü her düğüm düşlere yol veriyor tanrı da yok yanımda ulak da yeryüzü bilincinin önünde yalnızım bence de âlâ
sanırım önemli olan buraya nerden geldiğim değil
soylu burjuvalar – ölü kölelerin efendisi karanlıkta suçlayıp aydınlıkta cezalandıran
genç hikâyelerinde mızraklarının ucuyla çizdikleri kalplere aşkı acıyı ve yası hapseden
büyük anlatıların dünyaya küçük düşen kahramanları
Aşk Kayıtları
61
hayır önemli olan buraya nerden geldiğim değil sonradan çıkma çakma asiller – yani iki kuşak önceki at hırsızlarının veliahtları ne deseler eksik ne etseler gedik düdükleri sirenlerin şarkısını söylüyor
dedim ya önemli olan buraya nerden geldiğim değil
emek değer artı değer proleter/proleterler/işçiler/emekçiler – fabrikalarda atölyelerde ofislerde teri olanlar eşyanın teni olanlar
62
Enver Topaloğlu
peki buraya şurdan geldim şuradan
hormonlu kentlerin çepeçevre varoşlarında çıkış arayanlar var ya hani otobanda koyun kovalayanlar hani ölü kölelerin köle kadınlardan doğan halefleri ve imkânları pazarda iğdiş edilmiş çocukları öyle bir yazgı ki ehliyet ve ruhsat sahibi olabilirler ancak kendi adlarına kullanamazlar isyandan başka hiçbir şeyi buraya geldim çünkü
sorular değil kıyameti yaratan
Aşk Kayıtları
63
şiirin dili de başkaldıranın ruhu gibi karnavalesk demiştim alacakaranlıkta devinen gölgeler öterken saklanır uçarken görünür puhu kuşu
çiçeklerin ve kelebeklerin doğduğu mevsime koşuyor bulutlar biten biterken asılı kaldığında başlayanın hazırlığı uzun sürüyor hayatı dinliyorum gerçeğin dönme dolabında düşlerin atlıkarıncasındasın ama lunaparkta değilsin diyor kılavuzum sanırım nerden geldiğimin önemi kalmadı artık beni eve götür sevgilim
64
Enver Topaloğlu
YOL HAZIRLIĞI yırtıldı dilimdeki ağ
gökyüzünde kayan yıldız gecenin tükürdüğü kırık diş soruların yanıtsız bıraktığı dilsiz ayrılıklar ölü kavuşmalar sonların başlangıcında defne yapraklarından su içen günışığı göz göze kaldığım çiy damlası
nisan yağmuru niçin acele ediyor gerçeği arayacak kadar düş görmedim ki
her söz biraz eksik belki ondan inanıyoruz şiirin rüyadan doğduğuna
ne var ne yok buldum dünyada
beni eve götür sevgilim Aşk Kayıtları
65
YASLA ŞENLİĞİN ARAYÜZÜ örümceğinin tülünü toplarken sabah yeli zamanın bıçağını sürttüğü taş değil taş değil diyorum yüzüne çarpan yalınlığa çın dünya diyenler de var son sözlerini döküyor ağaçlar nar kuyusuna yalnızlığın sonbahar diyorum yaz sonu güz ilkkış diyenler bile var
66
Enver Topaloğlu
erbaine doğru sokaklar kolsuz kanatsız bahçeler kimselerin inmediği tren istasyonları kadar tenha yürüdüğüm yolun bir yanı küstah bir yanı çorak su desem tuz verenler bile olacak ara yüzündeyim yasla şenliğin hiçbir şey demiyorum hiçbir şey de demeyenler var
dibinde sönecek mum kadarken yolum zamanın içinden geçtim yılların üstünden ikiye bölünen yokluğun ortasında
etekleri açıldı bulutların her çatakta kayboldum önce
bildiğimden fazlasını unuttum
Aşk Kayıtları
67
sen ben ikimiziz dedim sonra biz değiliz kimiz
çölünden dönen iskelet oldum kucağımdaki tabutta bülbülün şarkısıyla gülün alı
kucağımdaki tabutta koyun koyuna annemin diliyle babamın ocağı
efendim dedim
bildiğimden fazlasını unuttum
beni eve götür sevgilim
68
Enver Topaloğlu
GEÇMEYEN -anneannem meryem için
bugün 24 nisan arkasını getiremiyor gözyaşına boğuluyor insan beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
69
AĞIT dalından bir yaprak koptu
geçmişi kucağına alıp götüren zamanın arkasından şu ağıtı söyledim beni eve götür sevgilim
70
Enver Topaloğlu
İSYAN AYİNİNDEN ÖNCEKİ SON DUA yalnız aşka inanır aşka sığınırım o bana şairlik verdi beni eve götür sevgilim
Aşk Kayıtları
71
OKYANUS sarılıp ayrılan sonra yan yana akan iki dereyken artık değiliz ama artık
suları karışmış nehirlere ne deniyorsa oyuz
daha ötesi biz istersek sonsuz akış
beni eve götür sevgilim
72
Enver Topaloğlu