puffmizah.com zah.com
6 NİSAN 2015 PAZARTESİ SAYI: 13
Türkiye her geçen gün, 90’lara biraz daha yaklaşıyor.
Başbakan Davutoğlu, “Başkanlık”ta ısrarcı.
MİT, en önemli istihbaratları ıskalarken, dizi ve film işlerinde yol alıyor.
Akredite gazeteci...
2014’ün son çeyreğinde ekonomi yüzde 2,6 büyüdü...
Türkiye gündemini takip edenlerde korku tüneli etkisi gözlendi. TEKSAS KATLİAMI Bir grup karnı tok, sırtı pek genç, bir arabaya doluşup geziye çıkıyorlar. Hayatın öyle laylaylom olmadığını anlamaları uzun sürmüyor. Önce bir psikopat dalıyor arabalarına çekiyor bıçağı, ödleri kopuyor, ondan kurtulduk derken bir ailenin eline düşüyorlar ki Allah düşmana vermesin! Ortalık mezbahaya dönüyor. Filmden çıkarılacak ana fikir: Herkesi arabaya alma, bilmediğin eve, kapısı açık olsa bile, girme!
Etyen Mahçupyan, “Kendimi Osmanlı hissediyorum.”
Elektrik kavramının mucidi William Gilbert’ten bugüne…
NEW YORK’TAN KAÇIŞ Aslında bu filmi Los Angeles’tan Kaçış ile beraber izlemek lazım. Amerika bir başkanın elinde, hoşlanmadığı herkesi bir adaya tıkıyor. Beğenmediği şeyleri değiştirmek için suçlularla anlaşıp hapisten çıkarıp üzerlerine salıyor. Olmadı şebeke cereyanını kesip karanlığa gömüyor memleketi. Karanlık olsun ama benim olsun, düşüncesi kazanıyor. HIZLI VE ÖFKELİ 7 Nasıl bir öfkeyse bu yedinci filmi çekiyorlar hala dinmemiş. Gene asabi bir sürücü var direksiyonda. Aslında galiba öfke böyle bir şey, bedeni ele geçirince film de olsa seçim de olsa geçmiyor. Öfkelendikçe paranoyaklaşıyorsun ve milletin başına bela oluyorsun. Öfkenin ömürden götürdüğünü söyler eskiler. VADİM O KADAR YEŞİLDİ Kİ Sonuna “o kadar olur” getirilmeli filmin adının. Klasik film severler için 1941 yapımı. Yeşillik vadi filan deyince bizim aklımıza AVM’ler, rezidanslar, inşaatlar filan geliyor ama aslında konunun vadinin yeşilliği ile alakası yok. Tek yeşillik madencileri sömüren patronların cebine giren dolarlar. Soma’da gördüğümüz yeşillikler gibi yani.
KÜRK MANTOLU MÜBERRA
Bir dantelli havlunun düşündürdükleri Malumunuz Türkiye’de her genç kız çeyiziyle doğar. Kendisiyle birlikte o çeyizlerde büyür, büyür… Bu çeyizleri havalandırma mevsimi gelince anne, kızına özenle her seneki rutin konuşmalarını yapar: “Bak kızım bunları sana teyzen yaptırdı. Birer tane de abinlere koyarız. Şunları da senin doğumundayken getirmişlerdi. Bak bunu da komşu Nebahat teyzen kardeşinin sünnetinde senin çeyizin için getirdi. 3’lü tencere seti.” Nebahat Teyze’nin de işi gücü yok, sünnet edilen çocuğun dramından kız kardeşine pay çıkarıp çeyizini düşünmüş de tencere getirmiş! Analitik zekâya sahip bu teyzeleri devlet vakit kaybetmeden keşfetmeli ve Devlet Planlama Teşkilatı’na koymalı bence. Bu potansiyeli vatana millete hayra çevirmeli şekerim. Her neyse, çeyiz deyince yöresel olanları es geçmemek lazım. En fazla 3 ay yaşadığınız İstanbul kışında, Erzurum’a yetecek kadar patik vardır dolabınızda. Renkler de olabildiğine alakasız. İnsan, ömrü boyunca kaç patik kullanır ayol? Dolaptakilere bakınca her güne bir patik düşüyor da… Hele dantelli havlular, gırla. Kimse de şikâyet etmez bu havlulardan. Yüzümüzü silerken, dantelsiz boşluklara denk getirmek için verdiğimiz uğraştan sonra efeler gibi çıkarız banyodan. “Yahu niye bu eziyet?” de demeyiz. Havluyla yüzünü çizmek için özel çaba sarfedip dantel yapan tek milletiz sanırım. Bu havlular da genelde yengelerden gelir. “Aaa yenge ben aslında az işli severim. Başkasına hediye edersin.” diye o havluyu almamak için 10 takla atarsın ama nafile. “Canım sen bunu çeyizine koy, ben senin istediğin gibi de yaparım.” yanıtıyla çeyizindeki havlular gün geçtikçe Everest’e rakip bi dağ olur. “Bu dantelleri, havluları istemiyorum” dersen de hemen suçlu olursun ve duyacağın cümle hazırdır: “Sen şimdi isteme, zamanı gelince hepsine heves edeceksin.” Bir süre sonra bunun ikna edilemez bir yol olduğuna inanır, o döngüye girersin. Ve elinde tığ, havlu kenarı örerken annene “Oyalarım iğne oyası olsun. Diğerlerini hiç sevmiyorum.” derken buluverirsin kendini…
İNTERNET YOKKEN YAPTIĞIMIZ 5 ŞEY
ARA SICAK
VOLKAN NARTA
1. TV dizi ve filmlerini teleteks’ten ya da gazetelerden takip edip seyretmek. “Bu akşam buluşamayız canım Bizimkilerin sezon finali var.” 2. El âleme yol sormak. “Sora sora Bağdat bulunur demişler hanım, du bakalım şu sokaktan bi girdik miydi…” 3. Ders çalışıyor gibi ders çalışmak. “Bizim oğlana bilgisayar aldık, internet de bağlattık. Gece gündüz ders çalışıyor maşallah.” 4. Yediğimizi içtiğimizi gördüğümüzü beğendiğimizi daha az kişiyle paylaşmak. “Hayriye Abla senin yaptığın şu kısırların tadını dünya âlem bilse, 7 milyar insan sana güne gelirdik her hafta…” 5. Dışarıdan yemek söylemek için mekânın önünden en azından bir kez geçmiş olmak. “Evlere servis: 0352458…” larla eve çıktık?
SICAK HAVADA GENLEŞEN MADDELER PRENSİBİNE GÖRE KULELERİN YAZLARI BOYU UZAR MI? SONUNDA BİRAZ MANTIK BULUNAN, BİLİMSEL GİBİ DURAN, AZ HAVA KOKAN, BELKİ DE SADECE FOS OLAN BİR SORU GELDİ. DOĞRUDUR , BAZI KULELER UZAR. MESELA EYFEL KULESİ YAZLARI GÜNEŞİN ISISIYLA 15 CM UZUYOR, KIŞLARI İSE TEKRAR ESKİ HALİNE DÖNÜYOR. BU ÇOK ÖNEMLİ BİLGİ HAYATIMIZIN BUNDAN SONRASINI DEĞİŞTİREBİLİR. EYFEL’E ÇIKARKEN YAZLARI DEĞİL, KIŞLARI TERCİH EDELİM Kİ DAHA FAZLA YORULMAYALIM. KİLOM ÇOK. ZAYIFLAMAK İÇİN HER YOLU DENİYORUM. HATTA PUL BİLE YALIYORUM. Bİ FAYDASI VAR MIDIR? KİLO NASIL ALINIYOR? YİYEREK. E NASIL GERİ VERİLECEK? YEMEYEREK! NE YEMEK YİYECEKSİN, NE DE BÖYLE SORULAR SORARAK KAFAYI YEMEYECEKSİN, YEDİRTMEYECEKSİN. PUL KONUSUNA GELİNCE, DEVAM ET DERİM. HER PUL YALAYIŞINDA İNSAN 0.1 KALORİ VERİYORMUŞ. BU HIZLA YALADIĞIN PULLARIN TUTKALI YÜZÜNDEN KAFAYI BULMAZSAN ÖNÜMÜZDEKİ 500 SENE İÇİNDE İSTİKRARLI Bİ ŞEKİLDE ZAYIFLAMIŞ OLURSUN. HOCAM, İNSANIN KAFASI KOPTUĞU HALDE YAŞAMASININ İHTİMALİ VAR MIDIR? VARDIR EVLADIM, BAK SEN KAFADAN KOPMUŞA BENZİYORSUN AMA YAŞIYORSUN. VEYA TERSİ DE DOĞRU OLABİLİR, KAFAN GÖVDENİN ÜSTÜNDE AMA ASLINDA YAŞAMIYORSUN. EVLADIM BU NASIL SORUDUR? ŞİMDİ KOPAR KAFANI DENE DİYECEĞİM, GERÇEKTEN YAPACAKSIN, SONRA BENİ DE CİNAYETE TEŞVİKTEN İÇERİ ALACAKLAR. SADECE HAMAM BÖCEKLERİNİN BİR TÜRÜ KAFASI KOPTUĞU HALDE HAFTALARCA YAŞARMIŞ. ÜZÜLME, NE DE OLSA SEN İNSANSIN. EFENDİM, BEYAZ ÇAY İÇMEK SAĞLIĞA ZARARLI MI Kİ HERKES LAF EDİYOR? ÇAYIN SİYAHI DA, BEYAZI DA İYİDİR. HATTA İKİSİ BİR ARADA OLURSA BEŞİKTAŞ OLUR, DAHA İYİDİR. AMMA VELAKİN BEYAZ ÇAY İÇMENİN ŞARTLARI VARDIR; KENDİ PARANLA İÇECEKSİN, İÇERKEN HAVA ATMAYACAKSIN, ATARKEN DE SADE BİR HAYATTAN BAHSETMEYECEKSİN. BEYAZ ÇAYIN ZARARI İÇENE DEĞİL, O ÇAYIN PARASINI VERGİLERİYLE ÖDEYEN GARİBAN HALK KESİMİNEDİR. İÇMEDEN ZARARI OLAN TEK ÇAY ÇEŞİDİDİR. CEVABI YAZDIM, MEMUR BEYLERİ BEKLEMEYE BAŞLADIM.
KIRMIZI ŞAPKALI KURT
Dağıstan Çetinkaya
patavat SEÇMEN KÜTÜĞÜ: ‘Duvarı koys a oy veririz” diyen zihniyete can ve ren Allah, bana da yaşama hevesin i ver.
NİKAH MASASINA OTURDUN İŞTE: Yok da senin ne işin var nikah salonunda, nereye pustun da izliyon nikahı? Dökünmüşsün bi de tütün kolonyasını hış diye. MI?: GEÇ GELİCEM, BİŞİİ LAZIM üne nın ön Taklalı cümle. Karı dırdırı ı açma… zın geçmek için kesenin ağ
ÖRÜMCEK ADAM: Eşşek herif gibi bişii.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Var desem, yalan olacak. Yok desem, ‘olmadığını söylüyon ya daha ney’ diyecekler. Bir varmış bir yokmuş işte moruk. KAYINÇO: Laubali eniştelerin (yani bizim) dilimize kazandırdığı, kayınbirader üzerinden tüfek atabilmeye yarayan kelime. ELTİ: 1. Ortaçağ gotik edebiyatında yer alan ve kısırla beslenen yaratık. 2. Bacanağın dişi versiyonu.
ELEKTRİK KESİNTİSİ: Suyun kesilmesinden iyidir diye saatlerce teselli ettik kendimizi. Nası da Polyannayız! RETRİCA: Buna rağmen fotoğraflarda çirkin çıkıyorsan, yapılacak bişii yok apla! TEOG: Çocuklar büyüyünce, bunları aleyhinize delil ola rak kullanacaklar işte.
İmtiyaz Sa hi bi: FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
puffmizah.com
puff@zaman.com.tr
Genel Yayın Müdür Yardımcısı: MEHMET KAMIŞ Yayın Editörü: ABDULLAH YAVUZ ALTUN Görsel Yönetmen: FEVZİ YAZICI Tasarım: A. BABÜR BOYSAL Sorumlu Müdür ve Yayın Sahibi Temsilcisi: HARUN ÇÜMEN
Ge nel Ya yın Mü dü rü: EK REM DU MAN LI Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, İstanbul TEL: 0212 454 1 454 Baskı: Feza Gazetecilik A.Ş. Sayı: 13
KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI: İddaadan, ganyandan, politikadan, futboldan, gezmekten, kahveden, feysten, diziden, pes’ten, kısırdan, börekten fırsat kaldıkça okunan şey. İki senede bir. O da o akşam misafir gelmezse. DURAN URUÇ