puffmizah.com zah.com
13 NİSAN 2015 PAZARTESİ SAYI: 14
APPLE’IN “SESLİ KOMUT” VE “SANAL ASİSTAN” ÖZELLİĞİ SUNAN PROGRAMI SIRI, ARTIK TÜRKÇE DE ANLAYABİLİYOR.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, indirime gitti: “335 de olur.”
patavat PARA: İnsanları tanıma aracı. 100 paralık adamlar var mese la. Saymasına para verseler saymazsın ‘Git lan bu ney’ diğ i. DİĞİ: İç Anadolu’da ‘diye’ anlamına gelen kelime.
konuşmak, KELİME ETMEK: Yannış yannış yapmak. YANNIŞ: Doğrusu ‘yanlış’ olan kelime. DOĞRUSU YANLIŞ OLMAK: Dokuzuncu köyden kovulduğuna bile gülmek. N’apak, ağlıyak mı!?
MFÖ: Ö şekline bakılınca görülen kocaman ağız Özkan Uğur’u temsil ediyor. M şeklindeki keskinlik de Mazhar Alanson’u... F’yi ben de çözemedim.
7 Haziran’daki genel seçimlerin startı verildi.
FUAT GÜNER: İsveç’te yaşayan Türk müzisyen.
REKLAMIN İYİSİ KÖTÜSÜ OLMAZ: +Bizim Tahsin abi var ya tam bi... Tahsin abi: Nası gonuşuyon la sen? + Ağzımınan. Tahsin abi: Bah daa!
BEN: Benjamin’in kısaltması. Bünyamin’e ‘Bün’ demek gibi ama öyle de deel. MÜSLÜMAN OLAN ZENCİ REPÇİ: Zenciden korkup, rep dinlemeyip, bayram namazlarına bile geç kalıp, sonra Youtube’dan ‘müslüman olan zenci repçi’ aramak… Napiiym niriye gidiym ben la!
TARAFSIZ HABERCİLİK: Ha klının bile tarafında olmayacüü k, o kaa tarafsızız. Hiç var ya bildiğin gibi deel.
DURAN URUÇ
Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı hâlen aydınlatılamadı.
Yeni Şafak, “belge üretmeye” devam ediyor.
Milletvekili adayları listesi açıklandı. Listeye ggirenlerden ççok dışarıda ş kalanlar ggündem oldu.
Savcılıktan Google’a: “İçeriği kaldırmanız için 1.30’a kadar süreniz var!”
Osman Gökçek aday gösterilmedi.
Sosyal medyanın “tehdit” olarak Kırmızı Kitap’a girdiği konuşuluyor. Adaylık için istifa eden bürokratlar açıkta kaldı.
BEN BİLİYORUM DA MI YAZIYORUM
Ben bilmem Fred bilir *TAŞ DEVRİ isimli çizgi filmdeki kankitaşlar Fred Çakmaktaş’la Barni Moloztaş aynı işi yapıyor olmalarına rağmen Barni daha fakirmiş gibi görünüyor. Ben bu yüzden üzülürdüm Barni ve ailesine. Sonradan fark ettim ki Barni ne yapsa zengin görünemez. Garibanlık, eziklik iliklerine işlemiş artık. Fred’in oyuncağı olmuş. “Sen öyle diyorsan Fred, haklısın Fred, ağamsın Fred, paşamsın Fred…” Yazık. Şimdi sana değil ama ailene üzülüyorum Barni. *NİNJA Kaplumbağalar çizgi filmini çok seviyordum küçükken. Hâlbuki hiç de sevilesi değillermiş. Kanalizasyonda yaşayan ve ustaları dev bir fare olan dört adet su kaplumbağasının hikâyesi. “Kötüler dünyayı ele geçirecekti bu dört su kaplumbağasıyla, bu dev fare kurtardı hepimizi” deseler, “Batsın öyle dünya!” der kötülerin tarafına geçerim. *BİRİ Temel Reis ve Kabasakal’a gidip, “Şu Safinaz’a bi bakın, değer mi lan bunu için?” dese ıspanak satışlarını bitirme noktasına kadar gidebilecek bir sürecin kapısını aralar. Bununla birlikte Kabasakal, efendi adam olsa, kavga döğüş peşinde koşmasa Temel Reis’e göre daha normal bi insan. Temel’in şekli şemali bi tuhaf. *RİCHİE Rich’i seven çocuk var mıdır? Hepimiz kıskanarak izledik onu. Böyle çok sevimli gibi gözüküyordu ama parasını da insanın gözüne gözüne sokuyordu. Zaten zenginsin her halinden belli, ne diye her yerinden para çıkarıyorsun? O iki fukara çocuk da sürekli bunun peşinde. “Belki bize de düşer” hesabı. Düşer tabi, yastıklarının içi bile para dolu olan bir ev orası. *PLUTO’NUN Miki’nin köpeği olması durumu hala çok hüzünlendiriyor beni. Zaten sevmem Miki’yi. Böyle patronla arası iyi olduğu için artist artist takılan, içten pazarlıklı biri gibi geliyor. Hiç güvenilir bi tip değil. *FARE, kedi, köpek triosunun reyizi aslında kedidir. Bence diğer iki hayvana göre daha kurnaz, aklı başında bi hayvandır. Amma velakin çizgi filmlerde durum böyle değildir. Kediler hep kötü karakterli resmedilmiştir. Bu dış mihrakların kedilere karşı organize ettikleri bir algı operasyonudur. Dış mihrağın neye dış mihraklık yapacağı belli olmuyor işte.
ERAY ZENGİN
YUSUF ÖRS
SINAV STRESİYLE BAŞA ÇIKMANIN 5 YOLU
CUMBURLOP
NİKİ
1. Hayattaki hiçbir sınav sizden değerli değil… (Anne-babalar hep bunu söyler ama genelde kötü bir üniversitede okursanız biraz daha az severler gibi olur başta. Sabredin, unutacaklardır daha az sevdiklerini.) 2. Sınav stresini oluşturan şartların hepsi zihninizin size oynadığı oyunlardan ibaret. Derin bir nefes alın, kendinizi başka bir dünyaya ışınlayın. Yogayı bir deneyin. 3. En kötü stres, “yanlış beklentili stres”. Sınava kadar nasıl çalıştığınızı, yeterli olup olmadığınızı en iyi siz biliyorsunuz. Stresinizi ona göre ayarlayın. 4. Cool takılın. İnsanlar sizi karşılarına alıp sınavlarınızla ilgili konuşmaya çekinsinler. “Hayatın kendisi bir sınav değil mi?” deyin bakışlarınızla. 5. Sınavı olmayan alanlara yönelin. Bir enstrüman çalın mesela. Halı sahada yıldızlaşın. Hobilerinizle gündeme gelin.
HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
KIRMIZI ŞAPKALI KURT
Dağıstan Çetinkaya
SERHAT ALBAMYA
HACI EMMİYİ ÜZDÜNÜZ...
C
amide ikindi namazındayız. (Ne? Ha siz cemaat deyince şey sandınız… yok yok!) Hocanın hakkını verelim, namazı şahane kıldırıyordu. Tadili erkan mükemmel, ardından soluk soluğa yetişmeniz gerekmiyor, “semiallahu…” derken “ayın” tam olması gereken tonda, huzur-u kalp ile namazımızı eda ediyoruz. Nasıl oldu ise dördüncü secdeden sonra ağzından çıkan “Allahu ekber”, “tahiyyata oturacak gibi” değil de “kıyama kalkacak gibi” çıktı. Biz konuya uyanıp tahiyyata otursak da bir adet hacı emmi ayağa kalkmaya yeltendi. Milletin oturduğunu görünce kendisi de oturacak gibi oldu. Sonra tam emin olamadı kalkar gibi yaptı, tam oturdu bu sefer tahiyyatı bitiren hoca kalktı. İn kalk, in kalk derken hacı emmi önümüzde yay gibi salınıverdi. Sonra baktık ki hacı emmi kıyamda sallanmaya başladı. Rükuya vardığında yanağında, gözlerinde biriken damlalar yeşil cami halısını koyuya boyuyordu. Namazı bitirdik, emminin yanına seyirttim, elimi omzuna attım, atmamla
haykırarak ağlaması bir oldu. “Emmi.” dedim, “Emmi olur öyle şeyler bazen, hem namazda hata yapmak olmasa, sehiv secdesi diye bir şey de olmazdı değil mi?” Hacı emmi, birden kanlanmış gözlerini bana dikerek dehşet verici bir bakış attı. “Sen ne diyorsun?! Otuz sene, tam otuz senedir ben sehiv secdesi yapmadım!!!” diye bağırdı. Müezzin sustu, hoca sustu, cemaat sustu... Hacı emmi yüzünü takkesine kapatarak bir süre daha ağladı, en sonunda koşarak çıkışa geldi, kapının önünde cemaate dönerek “Allah kabul etsin! Bu beni son görüşünüz, elveda cemaat elvedaa!” diyerek uzaklaştı. Kendisini bir daha göremedik.
BEN İMKANSIZ AŞKLAR İÇİN YARATILMIŞIM ş dönüşü Üsküdar’da her vapurdan indiğinde onu görüyordu. Önceleri bakmaya utanıyordu, sonra yavaş yavaş açıldı. Gülünce gözlerinin içi gülüyordu, kendini ondan alamıyordu, bilmiyordu bakışları neyi söylüyordu, cesareti yoktu ki soramıyordu. Mütesettir bir kız idi, yüzüne nur inmişti adeta. Onu görmeden duramıyordu, Üsküdar’a daha sık gelmeye başladı. “Döner döner bakarım, kûy-i yare âh ederim.” diyen şair adeta onu anlatıyordu. Bir gün bir iş için Ümraniye’ye gitmişti ve bir başörtü dükkânının kapısında onu görmüştü. Ya şimdi ya hiçti! İçeri girdi, kasada oturan kıza, kızararak kısık bir sesle, “Şu kapıdaki hanımefendiyi arıyordum da…” dedi. Kasiyer önce anlamadı, sonra şaşkınlıkla “Beyefendi o firmanın tanıtım
İ
posteri, firmaya sorun.” dedi. Pes etmedi, firmayı aradı, dalga geçiyorlar sandılar yüzüne kapattılar, tuttu firmaya gitti. “Bana bu kızı gösterin! Yetti gayri!” dedi, dövdüler. Bir daha gitti “Seviyorum ulan!” dedi, yine dövdüler. En sonunda haline acıyan birisi, “Tamam ben seni ona götüreceğim.” dedi. Beraber bir mankenlik ajansına gittiler. Maşuku oradaydı ama resimdekilere hiç benzemiyordu, başörtüsünü çıkarmış, saçlarını omzuna atmış, edebe mugayir elbiseler giymişti. Beyninden vurulmuşa döndüyse de kendini toparladı ve maşukunun yanına gitti. “Ben seni de böyle kabul ederim.” dedi ve elini uzattı. Maşuku kendisine bir tokat attı. Dünyası alt üst oldu. Ruh gibi evine döndü. Annesi sordu soruşturdu, kız meselesi olduğunu anladı, kendisine en güzel kızları gösterdi, o hepsini “Dünya koca bir yalanmış gördüm.” diye reddetti. Bir süre sonra yemeden içmeden de kesildi, riyazata çekildi. Bir hırka bir lokma ile yaşamaya başladı. Zaman geçtikçe kendi gibi dünyadan nasibini alamamış insanlar etrafında dolaşmaya başladı. Şimdi Beşiktaş’ta “Vazgeçmişler” adında bir tekkede, muhterem bir pir-i fani olarak biliniyor. Yalan dünya…
İmtiyaz Sa hi bi: FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
puffmizah.com
puff@zaman.com.tr
Genel Yayın Müdür Yardımcısı: MEHMET KAMIŞ Yayın Editörü: ABDULLAH YAVUZ ALTUN Görsel Yönetmen: FEVZİ YAZICI Tasarım: A. BABÜR BOYSAL Sorumlu Müdür ve Yayın Sahibi Temsilcisi: HARUN ÇÜMEN
Ge nel Ya yın Mü dü rü: EK REM DU MAN LI Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, İstanbul TEL: 0212 454 1 454 Baskı: Feza Gazetecilik A.Ş. Sayı: 14
Yazan: Aya Çizen: Batuhan Ay