2 minute read

Tekno Eğitim

Next Article
Tekno Sohbet

Tekno Sohbet

FIRTINALAR ENİNDE SONUNDA DİNER

Bazı fırtınalar çok yıkıcı olabiliyor. Hatta bugüne kadar tecrübe etmediğiniz şekilde ve yönlerde etkileyebiliyor. Fakat hepimizin bildiği gibi bütün fırtınalar eninde sonunda bir gün bitiyor. Korona krizi de bitecek. Esas sorulması gereken, bu kriz bittikten sonra “Ne olacak?” ve “Biz nasıl olacağız?”

Advertisement

YAŞAMSAL BİR KRİZ İÇERİSİNDEYİZ

Ticari faaliyetlerimizi etkileyen ana bileşenlerde ciddi değişiklikler, hatta dönüşümler oluyor ve olmaya da devam edecek. Çünkü bu kriz finansal ya da politik bir kriz değil. Yaşamsal bir krizin içindeyiz. Bu “yaşamsal kriz” insanları

etkiliyor, değiştiriyor ve dönüştürüyor. İnsan=tüketici olduğu için krizin bittiği yeni günde karşınızda yeni bir müşteri olacak. Yeni müşteriler; yeni ihtiyaçlar, yeni alışkanlıklar ve tercih sebepleri yaratacak. Yeni refleksler ile kullanacağı ürünleri yeniden tasarlayacak... Yeni müşteriler, yeni pazarlar yaratarak bu pazarların içindeki kanalları bükerek baştan aşağıya değiştirecek. Bu “yeni müşterilere” erişmek için iletişim ve satış kanalı yeni baştan kurgulanacak.

EN BELİRLEYİCİ AKTÖR “TÜKETİCİ”

Birçok farklı teori olsa da, yeni dönemde değişim için en belirleyici aktör “tüketici” olacak. Yeni dünyanın

Yeni

“Müşteri”

ve

“Ürün”

Dengesi

Yeni müşteriler, yeni pazarlar yaratacak

merkezinde, yeni tüketici olacak ve bu yeni tüketici her şeyin nasıl gelişeceğini belirleyecek. Salgın döneminde sadece fonksiyonel (yaşamsal) ihtiyaçlar ya da zaruri mutluluk sağlayıcı ürün grupları haricinde alışveriş yapılmadı. Sokağa çıkma kısıtlamalarının bitmesi ve işe dönüşlerin başlaması ile birlikte ortaya çıkan yeni durum ile tüketiciyi tamamen değişmiş görüyoruz. İşsizliğin, kötü ekonominin ya da daralmanın olduğu yeni dünya ile anti-tüketicilik dalgasının dahi gelmesi beklenebilir. Çünkü insanlar evde kaldıkları dönemde gerçek ya da sanal olabilir, “hayatta kalma” içgüdüsünü içselleştirdiler. Salgın sonrası dönemdeki negatif unsurları da göz

önünde bulundurduğumuzda, bu hayatta kalma ve güvenli bölgede durma içgüdüsü daha da gelişecek gibi görünüyor.

ANTİ-TÜKETİCİLİK VE DİĞER BAŞKA AKIMLARI ANLAMAK

Gelmesi muhtemel bu yeni anti-tüketicilik ya da başka akımları daha iyi anlamak ve buna uygun konumlanabilmek için yeni nesil müşterinin ne istediğini anlamalıyız. İnsanların geçmiş ve günümüzde olduğu gibi gelecekte de zaruri ihtiyaçları olacak. Bu zaruri ihtiyaçlar buz dağının görünen kısmı; bunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Yeni tüketiciyi daha iyi anlayabilmek için psikoloji ve sosyoloji tabanlı araştırmalara kaynak ayrılmalı. Çünkü insanların davranışlarının ve tercihlerinin altında yatan başka etkenler var. Bu etkileri anlamak hem markaların hem de ürünlerin tanımlanmasında belirleyici olacaktır. Kaygı, gereklilik, mutluluk, huzur, keyif, yerine koyma, vb. birçok alt faktörü anlamak çok değerli olacak.

YENİ DÖNEMDE ÜRÜNLER ÇOK DAHA İYİ OLMAK ZORUNDA

Bu yeni dönemde ürünler hiç olmadığı kadar iyi olmak zorunda kalacak. Sadece tüketiciler için değil; pazar, rekabet, paydaşlar, tedarik zinciri, doğa, vb. birçok farklı şey için böyle olması gerekiyor. Bu sayede “iyi”nin tanımı baştan yapılacak. Önceden iyi olan, kurum için maksimum fayda sağlayan iken, şimdi “holistik (bütünsel) iyi” için çalışıyor olunacak.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇOK DAHA ÖNEMLİ OLACAK

Burada “iyi ürün”den kastettiğimiz şey aslında ürün disiplinin sürdürülebilirliğe daha fazla odaklanması anlamına geliyor. Modern

Dr. Hakan Tetik

Alışkanlıklarımız değişiyor

ürün yönetimi disiplinindeki MVP/minimum viable product yaklaşımı daha çok “hızlı para yapan ürüne” odaklanmış durumdaydı. Yeni dünyada hızlı para kazandıran ürün, yerini sürdürülebilir değer üreten ürüne bırakmak zorunda kalacak gibi görünüyor. Bunun için artık MVP’yi “minimum valuable product” olarak ele almalıyız. Yani hızlı para yapan üründen ziyade; değer zinciri yaratan, sürdürülebilir ürün metodolojisini benimsemeliyiz. Yaratılan bu yeni ürün yönetimi disiplini ile para kazanç kaygısına ek olarak, ürünün en temel bileşeninden başlayıp yok olduğu ana kadar ki bütün temas noktalarında “iyi”ye erişmek gündemde olacak. Bu yeni disiplinin içselleştirilmesi, yeni ürünler ile yeni müşteriler ve onların ihtiyaçları arasındaki ilişkiyi de güçlendirecektir.

Yeni dönemde herkese, tüm paydaşlarda “değer yaratan” keyifli üretimler diliyorum.

This article is from: