EYLÜL 2012
Zipirit 2
ZİPİRİT e-Dergi Editörler Melodi Şule Devekaya Oyum Ben Dergi Fotoğrafları Büşra Coşkun Elif Aksoy Dergi Tasarım ve Proje Melodi Şule Devekaya Logo Tasarım Melodi Şule Devekaya Nur Özyurt Kapak Fotoğrafı Ufuk Kıray www.ufukcry.com İletişim zipiritdergi@hotmail.com www.facebook.com/Zipirit e-dergi
www.zipirit.com
Zipirit 3
Sayfa 4 : Editörün kişisel ehemniyet köşesi Sayfa 7 : Dişil-Eril dengemizi buluyoruz Sayfa 10 : Barter metoduyla olumlama kasetçaları Sayfa 12 : Aşka dair taktikler Sayfa 16 : Eksik Teşebbüs / Oyum Ben Sayfa 19 : Dijital Benlikler / Oyum Ben Sayfa 21 : Bir manyağın filozoflarla konuşması / Oyum Ben Sayfa 25 : İçimizden biri Sayfa 27 : Fakir Yazar / 3 Top bir Davul Sayfa 29 : Melodi Harikalar Diyarında / Ufuk Kıray Röportajı Sayfa 36 : Akıllı ol çocuk / Alt Beyin Sayfa 38 : Arkadan konuşan mı var?/ Alt Beyin Sayfa 40 : Saçmalı-Yorum / Çağlayan Yıldız Sayfa 42 : Absürdistan / Cem Başeskioğlu Sayfa 44 : Fırsat Köşesi
Editör ne iş yapar? Bilmek istiyor bünye, adın editör diye geçince feci hissediyorsun, işini hakkıyla yaptığını ispat etmek, hırpalamak istiyorsun kendini, tabi tanımı bilmek gerekiyor önce. Araştırıyorum, ne menem şeydir ki editörlük denen hadise? Allam, hem Google‟dan araştırıyorum, hem de bi yandan Demet Akalın dinliyorum ben, Toz Pembe, hoşlanıyorum bile hatta. Bi yandan da iğreniyorum kendimden, nası bişey bu ya, kafam neyin kafası, yok artık diyorum, yuh yani… Buraya nası geldik biz? Ha, editör…Fransızca “ éditeur” den geliyormuş, edit eden, düzenleyen falan demekmiş işte, editör derginin amelesiymiş. (Daha yaptırmadılar bana öyle bişeyler)… Valla ben ilk yazı editör yazısı diyerekten kabul ettim bu işi. Beni iş görüşmesine çağırdılar, “Napcam?” dedim, “İşte bi yazı yazarsın editör başlığı altında, yaparsın bişeyler” dediler.” “Ne gibi bişeyler?” dedim, “Edit medit işte, yap bişeyler ortaya karışık” dediler. “İyi de de anlasam” dedim, “ Düzenli misindir?” dediler, “Yani…” dedim, “İşte aradığımız elemansın” dediler, “Düzenle geç dergiyi”… Öyle başladım ben editörlüğe. İşte yazı yazma zamanı gelince kastırıyor biraz o kadar…
Zipirit 4
Neyse, dağılmadan, toplanalım, bu ay ki “Editör nedir?” araştırmam sonucu elde ettiğim sonuç şöyle oldu sevgili okur, “Editör; -dergi ne zaman yayında- sorusuna defalarca maruz kalan ekibin tek elemanıdır”, valla öyle… Aha, yayında işte dergi, bir ay sormayın, bi kafam boşalsın… İnsanım ben de, bi noktadan sonra kayış atıyor, ciddi… atıyor….
Melodi
Editörümüz çalışırken görülüyor
Zipirit 5
Zipirit 6
Zipirit Atölye Etkinlik ve Seminerleri Kişiliğini eksik bulan, “Amanda benim kişiliğim eksik, nasıl geliştiririm, aydınlanmama nasıl ulaşırım, yükseliş diplomamı nerden alırım” diyenler için çeşit çeşit etkinlik düzenledik. Seç, beğen, git sevgili Zipirit okuru... Uzman kadro eşliğinde...!
Biri Erkek Biri Dişi, Bunu Yapan İki Kişi Metoduyla Dişil/Eril Dengemizi Buluyoruz Sayfa 7
Barter Metoduyla Olumlama Kasetçaları Sayfa 10
Zipirit Her Arayana Bir Ruh Eşi Atölyesinden Aşka Dair Taktikler (Bölüm 1) Sayfa 12
Zipirit 7
Biri Erkek Biri Dişi, Bunu Yapan İki Kişi Metoduyla Dişil/Eril Dengemizi Buluyoruz Şimdi bize bi masal anlattılar, "Sizin dişil eril parçalarınız bölündü, ayrıldı, birleşemedi, alın bunları birayaya getirin" dediler, bizde eonlarca zamandır uğraşıp duruyoruz dişille erili birleştireceğiz diye. Yaa kardeşim her dişille eril anlaşmak zorunda mı? Anlaşamıyorlarsa ayrılsınlar! Mutsuz bir dişil eril birlikteliğindense, birbirinden ayrı mutlu olan dişil ve eril daha makul değil mi? Hem mutsuz bir birliktelik de büyüyen çocuklara yazık değil mi? (alakasız oldu sanırsam çocuk örneği) Neyse konu ile ilgili kişisel hislerimi bir kenara koyup, kendimin de hiç inanmadığı atölye çalışmamız hakkında bilgi vereyim. Dişil eril parçalarımızı halvet edebilmek için, ayrılığı fişekleyen ne kadar kod varsa, eski kodları salacağız, yerine yenilerini yazacağız. Yaşam Üzerine Ne Varsa Hepsinin Koçu Rahmi Özkoç sunumunda, Leyla ile Mecnun, Ferhat İle Şirin, Aslı ile Kerem vesayir tüm efsaneleri yenileyeceğiz, içindeki ayrılık kodunu salacağız, hepsini birleştirip dünya evine sokacağız. (ki görsünler dünya kaç bucak, kaç boyut)
Zipirit 8
Büyüklere Masallar Farkındalık Eğitmeni Fatma Fantastik eşliğinde; Pamuk Prenses ve 7 cüceler masalını yeniden ele alacağız. Pamuk Prensese elma değil, ayva yedireceğiz, 7 cücelerden birine aşık edeceğiz, hangi ülkeden kopup geldiği belli olmayan prensi de amcasının kızıyla evlendireceğiz. Kırmızı Başlıklı Kızın kıyafetlerini yenileyeceğiz, yüzyıllardır üstüne yapışmış kırmızı pelerin yerine kaşe manto giydireceğiz, (ormanda dondu yıllardır zavallı), annesini kulaklarını bir güzel çekeceğiz, bi daha kendi anasına yemek göndermek için zavallı küçük çocuğunu kullanmak yerine, kendi bi zahmet atlayacak taksiye, yaşlı annesine yemeği öyle götürecek, yetişkinlerin yapmak istemedikleri ayak işlerinde çocukların kullanılmasına son! Rapunzeli kuaföre götüreceğiz, "Bu devirde bu saç modası mı kaldı a kızım, kestir kurtul" diyeceğiz (Saçları bu kadar uzadı tek göz odalı kulede bakımsızlıktan, manikür, pedikür, kaş, bıyık, ağda vs ne kadar uzadı artık düşünün, 1 hafta çıkamaz kuaförden ancak bakım yapılır) Sindirella'ya iki tokat çakıp, bir daha orada burada ayakkabısını çıkarmamasını öğreteceğiz, "Senin ayak kokunu mu çekmek zorundayız biz yüzyıllardır yaa, bi giy ayakkabını, ayıp ayıp" diyeceğiz. SİPARİŞ VERMEK İÇİN ARAYI N:
Zipirit 9
Gökten düşmüş havası verilen 3 elmayı bi arkadaşımız iplerle sallayacak, biri semineri yapana, biri yaşam koçlarına, biri de seminer katılımcılarına, masal da burada bitmiş diyeceğiz. Uyuyanları "Uuuu, derin gaflet uykusuna daldı, hiç ellemeyelim, uyuyana yılan bile dokanmazmış" diye uyandırmayacağız. “Ohh dişille erili birleştirdik, mürüvetini dünya gözüyle gördük şükür, ehh hayırlısıyla yakında bir de torun severiz inşallah “diye eğitimimizi bitireceğiz. Dişille eril erdi muradına, biz çıkalım kerevetine (Kerevet nedir hocam yaa?) Zipirit Çöpçatan Atölye Hizmetleri
Zipirit 10
Barter Metoduyla Olumlama Kasetçaları Zipirit Atölye İftiharla Sunar... Biz evrene ne sunarsak evrende bize onu sunuyor, temcit pilavı gibi bilindik sözleri tekrar etmeye gerek yok sanırım, hepimiz belledik. Çetere tuttuk, evrenden ne istiyorsak sağa, sola, eşe, dosta, eşrafa öyle davranmaya başladık. Pozitif kişiler olduk, sıramızı aldılar, gülümsedik, “Buyrun efenim lafı mı olur” dedik. Karşımıza geçip ağzı dolu dolu içindekini boşaltanlara, teşekkür ettik, bizlere içimizdeki öfkeli parçayı yansıttıkları için. "Ebemin örekesini gösterenleri affediyorum, sevgili anamı belleyen dost, yaşamımda iyi ki vardın, sen olmasaydın ben anamı belleyemeyecektim, şükranla, aşk'la" dedik. Sevgi pıtırcıklarına dönüştük, kurdu, kuşu, çiçeği, böceği, odunu, kalası, insanı, hayvanı sardık, sarmaladık, öptük kucakladık, sevgi sözcüklerine boğduk, evrenden ne istiyorsak, onu verecekti ya, bizde verdik veriştirdik, sevdik seviştirdik. de... üç beş kişi haricinde kimseden de aynı sevgi pıtırcıklarını toplayamadık. Kızdık, öfkelendik, bastırdık, ne de olsa, evrensel sevgi insanı kızamazdı, öfkelenemezdi di mi? İşte Zipirit Atölye artık sevgi pıtırcığı abuklama sözcüklerini dışardan bekleyip hüsrana uğrayanların çilesine son veriyor. Evren size beklediğiniz sevgi sözcüklerini Olumlama Kasetçaları aracılığı ile vermeye söz verdi. Evren bu, sözünün eridir, evrende herşey harfi harfinedir, siz verdiniz, şimdi alma sırası. Yani şimdi Olumlama Kasetçaları alma
Zipirit 11
zamanı, haydi herkes sıraya, stoklarla sınırlıdır, ilk 50 bin kişiye yüzde 0,1 indirim yapılacaktır. Olumlama Kasetçalarında neler var? Amann, oturup da onu mu düşünceksiniz, evren bilir işini, kendine söyleyemediğin, kendinde olduğuna kendinin bile inanmadığın ne varsa, hepsi var, ne duymak istiyorsun tümü bu kasetçalarda... Tak fişi, duymak istediğin ne varsa duy, bitir işi... (Olumlama Kasetçaları alanların ödemeleri barter usülü yapılabilecektir, barter listesi mail atanlara özel olarak gönderilecektir) Zipirit “Kendini Uyutmanın Türlü Yolunu Arayanlara Bizde Sayısız Ninni Var” Şuursuzluk Atölyesi
Zipirit 12
Zipirit Her Arayana Bir Ruh Eşi Atölyesinden Aşka Dair Taktikler (Bölüm 1)
Ayrılık Acısıyla Başetmenin 1001 Türlü Acınaklı Hali... Vazgeçtim dünya halinden, yolculuğum ruhumadır şarkısını hayatında kırık plak gibi çalanlarımızın şifre çözücü ile yorumlanmış sözlerindeki mana şudur, "abi yaşadığım hayattan memnun değilim, bi de ruhsal gelişim diye bişeyden haberdar oldum, kendi hayatımı seçimleriyle yaratan benim, bu noktadan baktığımda, ben olsa olsa boktan bi yaşam yaratmışım diye görünüyor, dünya hayatını geliştiremedik, bari ruhsal hayatı geliştirelim, var gücümüzle dünyayı bırakıp, ruhsallıkla uğraşalım, dünyalı kardeşlerimizden yemediğimiz kazık kalmadı, uğramadığımız ihanet kalmadı, şansımızı bi de uzaylı kardeşlerimizle deneyelim, belki onlarda bi kazık atarsa, haaa laa anladım, sorun dışarda değil, bendeymiş, döneyim de bi kendime bakayım, ama daha bu kısmını anlayacak şuurda olmadığımda belli" Bizi dünya yaşamından sıtkımızı sıyırarak, ruhsal plana yönlendiren itici güçlerin başını aşk acısı çeker. Zaten bir terkedilmişlik ve aşk acısı yoksa da o zaman ruh eşi arıyorum itici gücü bizi yaşamda motive edecektir, bir zamanların hayırlısıyla bir kısmetim çıksın da dünya evine gireyim kavramı, günümüz modern spritüalizminde yerini "ruh eşimi arıyorum, o da beni arıyor olsa gerek, evren bizi buluşturacak" ile yer değiştirmiştir. Ne de olsa evrenin işi gücü yok öyle değil mi sayın Zipirit okuru! Evren, aşk yaşamak için ruh eşini arayanların çöpçatanı olmaktan öte ne misyona sahip ola ki…İşte bugün aşkın itici gücüyle kıçımızdan depiklenip, yerlere kapanıp, “Ruhsallığımı arıyorum, gel de bütünleş benimle ya Yüksek Benliğim” kıva-
Zipirit 13
mına geldiğimiz o pelte hallerinde işimize yarayabilecek bir kaç öneri... Dikkat ediniz, sunulacak hiç bir öneri denenmemiştir, kaynağı belli değildir, ortaya çıkacak durumlar bu sebeple kişiyi bağlar, sorumluluk kişiseldir. Takdir edersiniz ki, kendi fikir, düşünce, ve yaşamlarının sorumluluğunu eline almayanlar, başkalarına fikir, düşünce ve kendi bakış açılarını dayatmak isteyenlerle karşılacak, bunun adı da kişisel geliştirme olacaktır, kişiselliğini başka fikirlerle geliştirmek istiyorsan devam Zipirit okuru, bu yazı tam sana göre... Taktikler dişil ve eril enerjinin farklılıkları dolayısıyla iki grupta kategorize edilmiştir. Dişil enerji için (kadın demenin niv eyç tarzı oluyor) : Dünyanın merkeziydi, "Aayyy çok tatlı amaa"ydı, her türlü "kazma" tabir edilebilecek incelikten yoksun davranışı, "vahşi cazibe" olarak nitelendiriliyordu, adeta ideal erkeğin bedene inişi, ve şaşılası bir tesadüfle sizin karşınıza çıkışıydı ki, ee, bu fırsatı elbette kaçıramazdınız, işte tam da bu sebepten tüm yaşamınızı bir kenara koyup, onun yaşamını yaşamaya başladınız. Ne olacaktı ki başka, ideal erkek bedene inmiş, sizin yaşamınızın bunun yanında lafı mı olur? Olmazdı, bu yüzden hayatınızda ondan başka laf da kalamazdı. Yattınız ideal erkeğinizi anlattınız, kalktınız ideal erkeğinizi anlattınız. İdeal erkeğinizi tariflerinizle çevrenizde eş, dost, arkadaş bırakmadınız. (hala kalanlar varsa, iyi sahip çıkın onlara, böylesi dinleyici dost bulunmaz) ve, sonra ideal erkek, hiç de idealinize uymayarak sizi terketti. Ne yapılır? Artık, allah ne verdiyse o yapılır, elinizde ne varsa ardınıza koyulmaz. Savaşta ve aşkda herşey mübahtır denilir. Terkedilmenin ilk anlarında acil durum tipler vardır hayatınızda, onlar
Zipirit 14
İşleri,güçleri, yaşam bedenlenişleri, başkalarının derdini, tasasını dinlemek, fikir geliştirmek, vs olan ve dünyevi literatürde "kötü gün dostu" diye tabir edilen, bir başka paralel evrende "enayiler" olarak bilinen gruptur. Terkedildiniz, hemen bir "acil durum çıkış kapısına" Anlatın, anlatın, ideal erkeği yerle bir edin, ne kıroluğu kalsın, ne hanzoluğu...Şekerim, kerestenin tekiydi zaten, yontulmamış...ayyy, iyi dayandınız bunca zaman. Kaslı kollarını şişirmekten başka ne işe yarar o? Kadın ruhundan ne anlar o? Şimdi bu yetmez, hemen telefonun başına oturma, ve telefon rehberini baştan sona taramak suretiyle tek, tekk herkese durumu en ince ayrıntısına kadar anlatma zamanı, aman bir saniyeyi dahi geçmeyin. Hikayeyi her paylaştığınızla, irdeleye irdeleye derinleştirin, büyütün, yaşam merkeziniz haline getirin, ki yaşamdan daha da bir kopun, kendinizi merkezinizin uzağına atın, merkez kaç kuvveti demişler dimi? merkeze gel dememişler, bilim bu boru mu? vardır bi bildiği? Kaçın merkezinizden, kaç kızımm kuvvetlice kaç, yüzleşme kendinle...Yüklen ideal erkeğe, ne var ne yok onun suçu, hiçç üstüne alınma. Ardından doğruu kuaföre, derhal saçlarının rengini modelini değiştir. Geceleri çıkmaya başla arkadaşlarınla, sinemalara ,sosyal aktivitelere göbeğinden dal. Haa, arkadaş sohbetlerinde ajite ajite "ayyy ohh dünya varmış, valla billa mutluyum, huzurluyum" havası yaratılmaya çalışılan kahkahalar atmayı ihmal etme. Bu kahkahalara genellikle arkadaş grubun katılmayacaktır, çünkü sen şen kahkahalar atarken ortada gülünecek bi durum yoktur. Senin kahkahalar gülme krizine dönsün, bırak, sal kendini. Onlar sana önce şaşkın sonra gıcık gıcık baksınlar, hahahahhaaa aaahhhaaaaaa şeklinde devam eden kahkalaların şu hale dönüşmeye başlayacak . hhahhaa...hahaa...hhaa...haa....(burda bön bi donma hali) hıı...işte burada salıver kendini içindeki simyaya, dökülsün gözyaşları...Tipik aşk salıvermesi bu, orda böğür böğürebil-
Zipirit 15
diğin kadar, at içindekileri...Arkadaş grubun acısın, birinin omuzunda kendinden geçene kadar ağla, için boşalsın, ardından dağılmış saçların, şişmiş gözlerin, sile sile kızarttığın şiş burnunla aynaya bak, dağıldığını gör, bir kez daha ondan ve kendinden nefret et, bir kez daha küs yaşama. Böyle bi oyun işte aşk oyunu...Kendinle oynamaya doyamadığın müddetçe, üç aşağı beş yukarı da böyle olacak. Bil yani... Ve içindeki ideal erkeğin aşkı bitti mi, kendi yaralarını sardın mı, yeni bir aşka hazır mısın değil misin sorgu sual etmeden, hızla yeni bir ideal erkek arayışına başla. Büyük olasılık evren sana bir ruh eşi daha sunacaktır, dedik ya, çöpçatan o, işi ne..Seni takip ediyor öyle, ruh eşi veresi var sana, nedense... Yine ilk gördüğün sakallıyı ideal erkek yap, dünyanın merkezine koy.... (Bu noktada taktik almak için bakınız yukarıda "Dişil enerji için (kadın demenin niv eyç tarzı oluyor" başlığına... çünkü plağı başa sardınız, ee, dualite dediğin de bu Sayın Zipirit Okuru, tekrar tekrar devam eden döngü) (Tu bi kontinyu, erkek kısmısı için de taktikler vereceğiz işallah) Zipirit Atölye Kastı, Çöpçatan Evrenle İşbirliği Yaptı, Aha Böyle Olur Ruh Eşi Vesayir Ruhsal Plan Çalışmaları Celse : 1 Akış : kıçtan Durum : vahim Hal ve vaziyet : boktan
EKSİK TEŞEBBÜS Sınava girmeden biraz önce yanımdaki arkadaşıma “hangi sınava giriyoruz?” diye sormuştum. Bi cevap vermişti ama malesef şu an hatırlamıyorum. Her zaman ki belirsizlikle girmiştim sınava. Sınav başladığında sınıf arkadaşlarım, zaman dursun istiyormuşcasına kağıtlarına gömüldüler. Bense zamanda bir sıçrama yaşamak istiyordum. Sınavın ortalarına doğru boş kağıtla bakışmaktan sıkıldım ve arkamdakinden gerekli bilgileri almak için geriye doğru döndüm. O esnada sağımda bir karaltı hissettim. İçimden “sanırım sıçtın, hemen bi şeyler bulmalısın” diye geçirdim. Geriye dönmüş halde sobelenmiştim. İşte o an zaman yavaşladı. Bir bahane bulmalıydım milisaniyeler ilerlerken. Geriye dönüş sebebim olacak bir davranış sergilemeliydim. Zipirit 16
Evet evet, arka sırada oturan arkadaştan o an ihtiyacım olan bir şey almalıydım. Silgi, kalem ucu, kalem, her ne olursa. Hızla kaptım ve önüme döndüm. O esnada gözetmen şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Elimdeki cismi fark ettiğimde beraberce şaşırdık! Çünkü elimdeki bir zımbaydı. Zımba???!!! Ne işi vardı elimde bunun??? Uzaydan biraz önce getirilip elime tutuşturulmuş bir cisimmişcesine baktım zımbaya. Daha fazla vakit kaybedemezdim. Hemen sınav kağıdını elime aldım ve zımbaladım. Fakat çırpındıkça batıyordum. Neden zımbalamıştım ki kağıdı? Tek sayfa sınav kağıdını kim, neden zımbalar? ehi. Gözetmenin şaşkınlığı, şoka dönüşmüştü. Zipirit 17
Ne yapıyorsun sen? diye inildedi. “Zımbalıyorum efendim” dedim soğuk kanlı bir ses tonuyla. Her sınavda yaptığım rutin ve bir o kadar da yapılması gereken bir davranış gibi görünmesini istiyordum durumun. Gözetmenin şoka dönen şaşkınlığı, kahkahayla sonlamasaydı oracıkta pötürdeyecektim. Hiç gülmedim ben. Vakur bir şekilde, tek sayfa zımbalı sınav kağıdına sanki üzerindeki garip simgeleri anlıyor gibi bakmaya devam ettim. Bi de kalem kullanabilseydim her şey çok güzel olacaktı. Sanırım arkada oturan arkadaşımdan ihtiyacım olan şey kalemdi. Zira yoktu kalemim. Ne de silgim… “Kalemim yok, silgim yok, sınıfta kaldım haberim yok” diye mırıldandım içimden… Şaka gibi ama gerçek bir olay. Eksik kalmış bir teşebbüsün buruk ve bir o kadar absürd hatırası var şimdi içimde.
Oyum Ben Zipirit 18
DİJİTAL BENLİKLER Bilgisayarlar sadece ikili sistemden anlarlar: Dijital bilginin iki parametresini; 0 ve 1‟i. Bu iki parametreyi, kadın ve erkeği temsil edecek şekilde yorumlayabilirsek insanoğlunun dijital benliğini keşfetme imkanımız olabilir diye düşünüyorum. (Hı hı, kafayı yemiş.) Şöyle ki: İnsanoğlunun dijital benlik sisteminde; 1 erkeği, 0 ise kadını temsil etmektedir. (Kadınlar hemen alınmasın, bu benzetme, sayısal değerler göz önüne alınarak değil, sayıların şekilsel olarak organ benzeşmesine göre yapılmıştır. Manyakça evet ama öyle işte.) Diğer yandan kadını temsil eden 0, erkeği yani 1′i çarptığında onu yutar, yok eder. Bunu bir kadına çarpılan (aşık olan) erkeğin hayatının mahvolması ile açıklayabiliriz. Fakat 1 (erkek), 0′ a (kadın) bölünmeyi başarabilirse sonsuzluğu yakalar. Ancak 0′ ın 1′e bölünmeye çalışması oldukça anlamsızdır. Nafiledir adeta. Aslında bu durum, farklı bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde; her erkeğin içinde birden çok kadın olmasına rağmen, her kadının içerisinde asla bir erkek olmayacağı anlamına da gelmektedir. Tüm bunların yanı sıra 1, 0′ı, uygun bir şekilde (10) yanına çekmeyi başarabilirse değeri on kat artacaktır. Fakat uygun olmayan bir beraberlikte 0, 1′ e hiç bir şey katamayacaktır. (01) Hmm. Sonra 1′i, 0 ile toplarsak (erkek ve kadının birbirini anlaması) sonuç 1 için değişmeyecek, oysa 0, 1′in ona kattığı değer kadar artacaktır. Ve sonunda 0′dan 1 çıkartılırsa (yani kadın erkeği terk ederse) 1, -1 olacaktır.
Zipirit 19
Bu durumda erkek negatif uzaya geçecek, hayatının anlamı kalmayacaktır. Oysa 1′den 0 çıkartılırsa (erkek kadını terk ederse) erkek ve kadın için sonuç değişmeyecektir. Bu arada umarım matematikçiler bu yazdıklarımı okumazlar. Adamlar ayar tutmaz valla. Ehi.
Oyum Ben
www.benoyum.com
Zipirit 20
Bir Manyağın Filozoflarla Konuşması / Konfüçyüs (1)
I- Üstat dedi ki: “15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim.” – “30 yaşımda, istencime sahip olabildim.” – “40 yaşımda, kuşkulardan uzaklaştım.” – “50 yaşımda, „göğün buyruğu‟nu öğrendim.” – “60 yaşımda, seziş yoluyla her şeyi kavradım.” – “70 yaşımda, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim.” II- Fan Ch, “Anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu” sordu. Üstat yanıt verdi: “Onların sözünü dinlemek demektir”. – Fan Ch‟ıh dedi ki: “Ne demek istiyorsunuz?” Üstat yanıt verdi: “Yaşarken, ailemize terbiye gereklerine göre hizmet etmeliyiz. III- Tzu-yü de anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: “Bugünlerde anaya babaya bağlılık demek, bir kimsenin ailesini geçindirmesi olarak anlaşılıyor. Ama, köpek ve atlar da ayni şeyi yaparlar. Saygı olmazsa bunu ötekinden nasıl ayırt edebiliriz?”
Zipirit 21
IV– Oyumben dedi ki: Şeyy… Hmm.. Afedersiniz… Şey ben, istemeyerek konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. Karizmatik kişilikleriniz, ufka doğru derin bakışınız, kıyafetleriniz sonra bu mistik halinizden epeyce etkilendiğimi itiraf etmek isterim. V– Üstat dedi ki : “Tzu yü! Fan Ch! Çabuk buraya gelin?! Aramıza nereden geldiğini keşfedemediğim değişik kıyafetli, melül bakışlı bu insanı tanıyan var mı? “ VI– Tzu yü dedi ki : “Aman Tengrim! Bu da kim? Buraya nasıl ve ne niçin gelmiş? Belli ki çok uzaklardan farklı bir kültürden gelmiş.” VII– Fan Ch dedi ki : “Tzu yü! İnsanın şekline, kıyafetine bakarak yargıda bulunmak olmaz. Bırakalım kendini ifade etsin bu kişi…” VIII- Oyumben, “Efendim, amacım sizi rahatsız etmek değildi. Şuracıkta sessizce oturup konuştuklarınızı dinlemek ve blogumda yayınlamak istiyordum sadece, fakat uzun süre kıpırtısız duramayacağımı keşfettiğimde sizle iletişim kurma ihtiyacı hissettim. Umarım rahatsızlık vermemişimdir.” dedi. IX- Üstat, şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak “blog ne demek?” diye sordu. X- Oyumben dedi ki: “Web log efendim. Yani internette tutulan bir çeşit günlük ama isterseniz teknik konuların sarmalında benliğimizi kirletmeyelim. Bu anlaşılması güç kavramların girdabına girersek felsefeden uzaklaşır, sığlaşırız. Lütfen siz koZipirit 22
nuşmalarınıza devam ediniz ve bir süre varlığıma tahammül gösteriniz.” XI- Üstat dedi ki : “Değişik olduğu kadarda karmaşık olan tabirleriniz ürkünç, fakat bize katılma tercihinize saygı göstereceğiz. Ancak size sunulanı hak edip edemeyeceğinize karar verecek siz olacaksınız… Fakat siz! Siz asla eski siz olamayacaksınız… Buna hazırsanız devam edelim…” XII- Oyumben “Tüm benliğimle hazırım buna. Sizin varlığınızın ve konuşmalarınızın arıttığı ruhumla yeniden doğacağım küllerimden. Her sözünüzü beynime dövme yapacak ve özümseyeceğim. Her öğretiniz kendimi bulmaya çalıştığım bu karanlık mağarada bir meşale olacak benim için. Ve ben artık eski ben olmayacağım. Ehi.” XIII- Üstat dedi ki : ”O nasıl gülüş öyle? Ne şebelek bir hal. Bir daha bu şekilde gülerseniz, usta Kung Fu‟yu çağırmak durumunda kalacağım. Tekmesi pek yamandır. Sizi ciddiyete davet ediyorum ?” XIV- Fan Ch sordu : “Yabancı size nasıl hitap edeceğiz?” XV- Oyumben , “Efendim ben oyum… „Oyumben‟ deyin bana. Ve lütfen konuşmalarınıza ben burada değilmişçesine devam edin. Bu arada ben de gülmemeye gayret göstereyim. (Allam zor tutuyorum kendimi. Dayanamıcam… İçimden gülüm bari… Ehi ehi.) ” dedi. XVI- Üstat dedi ki: “Aramıza hoş geldin Oyumben! Şimdi müsaZipirit 23
adenle kaldığımız yerden devam ediyoruz… Bir kimse, sürekli yeni bilgiler elde ederek eski bilgisini geliştirmeye çalışırsa, o kimse başkalarının öğretmeni olabilir.” Devam edecek…
Oyum Ben
www.benoyum.com
Zipirit 24
İçimizden Biri...Yüksel Nihaison... Bu yaşamda bir sonraki yaşamına geçiş yapan Yüksel Nihaison, geçişin zorluklarını anlattı. Nihaison, "Öncelikle bir sonraki yaşama, henüz buradaki bedenleniş içinde geçtiğinizde, yeni yaşamın ölçüleri bir önceki yaşama uymadığı için, beden, zihin, ruh dar geliyor. Ama alacaklılarınız varsa bunun avantajlarını da görüyorsunuz, gelenlere, üzgünüm o bi önceki yaşamda kaldı, yetişemediniz, şu an o yaşamda değilim diyebiliyorsunuz" diyerek gevrek gevrek sırıttı. Kendisi gibi, bu yaşamda bir sonraki yaşamına geçiş yapmayı tercih edecekler için önerileri sorulan Yüksel Nihaison, "geçiş esnasındaki hava şartları çok önemli, sıcak havada geçiş yapacaklar üstlerine ince bir şeyler giysin,hararet yapıyor, soğuk hava şartlarında geçiş yapacaklar, sıkı giyinsinler, boyutlararası enerji dondurucu olabiliyor, ne de olsa yüksek bilinçler, karlı dağlar misali hehehehe" diyerek bilim çevreleri tarafından akli dengesi hususunda mercek altına yatırıldı. Nihaison'un bu durumla ilgili verdiği basın bülteninde, "Bilim çevrelerince mercek altına yatırılmak istemiyorum, eğer bir yere yatıracaklarsa, rahat bi yatağa falan yatırsınlar, la mercek altına yatırmak da neymiş, insan sıkışır kalır orada" dediği öğrenildi. Zipirit "Haber Başka Boyutlarda Olsa, Takiyon Hızında Gider, Söker Alır Geliriz" Ajansı
Zipirit 25
Zipirit 26
Son Dakika... Ufo Gözlemleri Hep Uçak Çıkan Vatandaş Gökten Zembil Apronda Cinnet Geçirdi... Yıllardan beri gökyüzünde gördüğü her parlak cismi, ufo gözlemi diye kayda aldığını, fakat ışıklı cisim yaklaştığında bunun bir uçak olduğunu farkettiğini söyleyen Gökten Zembil, havaalanında aprona sızarak uçakların sinyal lambalarını balta ile parçalamaya çalışırken görevliler tarafından etkisiz hale getirildi. "Tem otoyolunda mı gidiyorsunuz behey mübarekler, gökyüzünde ışık yaksanız n‟olur, yakmasanız n‟olur, sinyal lambalarınızı söndürseniz karanlıkta gitseniz ne farkedecek, yıllardır sizin yüzünüzden ufo gözlemi sandığım anlar sonucu yaşadığım hayal kırıklığı yetti artık, uçakların ışık yakmasını protesto ediyorum" dediği kayıtlara geçen Gökten Zembil, kendisine verilen yurdumuzun medar-ı iftiharı Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan ile tanıştırılma sözü üzerine eyleminden vazgeçti. Zipirit UFO(Uzaktan Farkında Olamazsın), YAKBEK (Yaklaşmasını Bekle) Pleiades Uzay Bilimleri Araştırma ve Haberalma Merkezi
Zipirit 27
Fakir Yazar Şimdi yazı var, yazı var. Yazıdan yazıya çok fark var. Ama kaliteli yazı benim yazımdır efenim. Herkes yazıyor. Klavyesi olan konuşuyor artık. Olmaz. Böyle gitmez. Siz benim yazılarıma dikkat verin azizim. Bir de böyle yazar oldum havalarına girdim ki sorma. Köşem var abi benim. Bildiğin yazılarım yayınlanıyor. Benim neyim eksik. Klavye, mouse… Hepsi var. Yakında politik olaylara da göndermeler yaparım. Ooohh. Tertemiz. Teklif falan gelir beni bulamayabilirsiniz ha ona göre. Yazı işinde öyle çok para yok gençler. Çok heves etmeyin. Aldığımız ayda üç bin veya dört bin dolar. Geçim derdi işte bizimkisi de. Ülkenin şartlarına göre açlık sınırını bile zorlayamıyorum. Gayrisafi milli hatıra olsun diye yazıyorum şahsen ben. Ha ama siz siz olun benim yazılarımı okuyun. Yazı bizim işimiz. Özyazıcıoğulları. M. Ö. 2843 den beri. Yazıda kalitenin adı. Özyazıcıoğulları. Orta Çağ Minas Tirith karşısı, giderken sağda gelirken solda. Şimdi gideceğim de öyle manalı manalı şeyler yazacağım da yok bilmem ne. Ya belki anlamayacaksın okuyucu. Beni niye yoruyon ki sen ? Aldığım para ortada. Bak şimdi yazarken bir kahve yapayım havalı olayım belki bir fotoğraf çeker „sosyal paylaşım sitesi‟ ne koyarım diyorum. Yok. Evde kahve yok. Para mı var ki kahve olsun. Anneeee o Lcd yi yavaş sil Full HD oooooo !!! Ya tamam Iphone 4s i niye siliyon !? Böyle bir de herkes hevesli genç yaşta. Ben ressam olacağım, ben müzisyen olacağım. Yok yazacam da çizecem de.
Bak ben o karikatür çizdim dergiye hiçbiri yayınlanmadı. Neymiş efendim : “Biz karikatür başına on bin dolar veremeyiz.” Yok yaaa. Sanat bu efenim değeri mi olurmuş ? Ben bir kahve içemeyecek miyim yahu ? „Anneeee bu mojitonun şekeri yok gene yaa !‟ Ayrıca memlekette bin türlü sorun var. Dört bin dolar alan yazar açlık sınırında olur mu ya ? Ben bir ara „Asgari ücret‟ e „Askeri ücret‟ diyenlere çok kıl oluyordum. Sonradan bıraktım. Haklılarmış. Asgari ücret dediğimiz şey askerde verilen o yirmi liralık maaşla aynıymış. Kızamadım bir daha onlara . Yönetimin biraz da bizi düşünmesi lazım. Vergi almasın dicem bizimle alakası yok. Kadro versin dicem yok o da olmaz. Emeklilik falan mı ayarlasa bize ? O olur bak. Heh, napıyoduk şimdi bunun için sokağa mı dökülüyoduk neydi olay ? Neyse illa ki öğrenirim ben. Her gün dışardayım zaten geçerken uğrarım. Her gün dışardayım derken halka açılmak onlarla içli dışlı olmak için azizim. Yoksa param mı var dışarıda gezip tozmak için. Ne anne ? Çisem mi aradı ? Jolly Joker e gidicez de bu akşam. Evet evet arabayla, uğraşamam şimdi otobüsle ıyy. Demem o ki gençler, siz heves etmeyin böyle şeylere. Zaten biz Türküz be oğluuumm ! Hazırda yazılmışı var işte. Aç oku. Zaten anlattım o kadar en güzel yazı benim yazım. Unutmayın Özyazıcıoğulları ! Yazıda kalitenin adı ! „Anneaaaağğhh, çok ders çalıştım acıktım ben, ekmek arası havyar yap bana !‟
Ufuk Aslan
Zipirit 28
Melodi, tavşan deliğine düşmüş harikalar diyarının sakinlerini sizler için buluyor...
Derginin yayın zamanı yaklaştıkça ben de sıradışı bir konuk bulabilmek için kıvranmaya başlıyorum. Hey allam şu internet ne inanılmaz bi dünya, oturduğun yerde herşey ayağına geliyor işte…Bi anne sesi duyuyorum uzaktan, “gezmeyin o kadar çocuum, başınıza bi şey gelcek” diyor…Sesi yok sayıp sörfüme devam ederken, görüyorum, tanıyorum onu, işte konuğum o, Ufuk Kıray… Ufuk Kıray, kendi deyişiyle; Lüleburgaz‟da doğdu; orada doğmaya da devam ediyor. Ürettiği bir fikrin fotoğrafını çekmeyi seviyor. Bir fikri fotoğrafa dönüştürmek yolculuğunda, çok sevdiği ironiyi; mizah ve eleştiriyle içiçe kullanarak fotoğrafının merkezine oturtan Kıray, Aynı zamanda Trakya Fotoğraf Sanatçıları Derneği (TFSD) başkanlığını da yürütmekte ve çalışmalarını Lüleburgaz‟da sürdürmekte. Melodi : Ufuk Kıray kimdir? (Tek soruyla hayat hikayesi soruyorsun, cık cık, olmicam ben bi türlü) Ufuk Kry : Kalıbını şekillendirmeye çalışan birisi diyebiliriz, şekillendiğinde içini doldurmaya çabalayan birisi olacağım. Sonrasında da ortayan çıkan şey'e bakarak Ufuk Kıray'ın kim olduğunu anlamaya çalışan birisi olacağım (iç ses : İçi dolu dolu bi insan aslında, valla öyle görünüyor burdan)
Zipirit 29
Zipirit 30
Melodi : Yaşama bambaşka pencereden bakanların, hele de bunu mizahla birleştirebiliyorlarsa, Harikalar Diyarı‟nın sakinleri olduğunu düşünüyorum. Sen de bunlardan birisin bana göre. Tavşan deliğinden ne zaman düştün? Ufuk Kry : Kaplumbağaya yarışta geçildiğinde, onun açtığı delikten geçmenin pek de uygun bir yol olmadığını düşünmüşümdür. Şayet dediğin gibi o Diyar'ın sakiniysem bu kendi açtığım delikten düştüğüm için olabilir. Yani umarım öyledir. (iç ses : tee allam, hepimiz bu diyara kendi açtığımız deliklerden düşmüşüz, belli, böyle bu) Melodi : Sen inanılmaz kareler çekiyorsun, mizahı kattığın çekimlerini çok eğlenceli buluyorum. Ve bu yüzden senin içsel dünyanda olan biteni merak ediyorum. Ufuk Kıray‟a yaşam ne hissettiriyor? Ufuk Kry : Aslında o kareleri inanılsın diye çekiyorum. Yapı itibariyle veya buna hayat görüşü ya da felsefesi diyebiliriz; Ben hayatı ciddiye alan birisi değilim, nihayetinde öleceğiz. Yokken var , varken yok oluyorsun ve bu denklemin bi devamı olduğuna da pek inanamıyorum. O yüzden iki yokluk arasındaki var'lığı neden
Zipirit 31
kederle doldurayım.İçsel dünyamda olup bitenler genelde bu düşünce çerçevesinde gerçekleşiyor. (iç ses : Aha tuttum bu felsefeyi ben, hoşça kal keder..Tavsiye edesim geldi hatta eşe dosta.) Melodi : Yaşama baktığında, daha fazlasının olduğunu düşündün mü hiç? Daha fazlasının olabileceğini hissettiğin zamanlar oldu mu? Matrix‟deymişsin ve Morpheus gelip seni sistemin dışına çıkarıverecekmiş gibi…Senin fotoğraflarında sistemin sorgulamasına göndermeleri görüyorum. Ufuk Kry : Aslında benim yapmaya çalıştığım biraz Morpheus'u sistemin dışına çıkarmaya benziyor. (iç ses : Ufuk Kry pasa vurdu, topu filelerle buluşturdu sayın seyirciler, helal…) Melodi : Çılgın kareler çeken bir sanatçı olarak yaptığın en çılgın şeyi merak ediyorum. Ufuk Kry : Bu röportajı kuvvetle muhtemel eşim de okuduğu için , direk sonraki soruya geçiyorum :) (iç ses : Aile hayatına saygı duymalı, okuyucunun hayal gücüne kaldı artık gerisi :) Melodi : Uzaylıların dünyaya ineceği söyleniyor. Bir uzaylı ile karşılaşsan tepkin ne olurdu, ona ne sorardın? Ufuk Kry : Onlara hayal kırıklığımı iletirdim sanırım. O ana kadar Dünya dışında akıllı yaşam formlarının bulunduğuna dair inancım olduğunu ama onları gördüğümde bu inancı yitirdiğimi söylerdim. "Biz böyle bir düzenden çıkmaya çalışırken,sizin burada ne işiniz var!"
Zipirit 32
(iç ses : ben zati uzaylıların bizlerle kafayı bozduğuna inanıyorum, ha babam dünyaya mesaj…) Melodi : Harikalar Diyarı‟na almak istemeyeceğin 3 şey nedir? Ufuk Kry : Issız bir ada (iç ses : hmm. Sayın Kry‟ın Issız Adam çalışmasını mutlak koymalı dergiye çağrışımı yaptı cevap bünyemde, bünye tuhaf işliyor tabi)
Melodi : Zipirit‟in bir felsefesi var, -Gülmekten Delirelim!- Nasılsa yaşam bir şekilde bizi cinnet noktasına getiriyor, sonra aşıyoruz zihnin sınırlarını...Seni gülmekten delirtecek şey ne olabilir? (Mesela bu soru insanı deli edebilir, gıcık bi soru gibi sanki, kabul hihi :) İlk Gece Korkusu
Ufuk Kry : Gülmekten delirmek iyiymiş, Öldüm gülmekten'den daha pozitif en azından.
Beni delirtmek isteyen kişilerin eline koz vermemek için bu soruyu es geçmek iyi olacak :) (Gıcık soruya gıcık cevap olarak da adlandırabiliriz tabi parantez içine almak gerekirse:) (iç ses : Allam, konuğumu gıcık ettim sanırsam, atcaklar beni dergiden, kesin…)
Zipirit 33
Melodi : Yaşamından keyif alıyor musun, cevabın evetse Zipirit okuyucularıyla yolunu paylaş lütfen. Ufuk Kry : Evet, keyif aldığım söylenebilir. Okuyucularla paylaşmak için yolu düşünürken aklıma sadece Carlito'nun Yolu geldi. Direk filmin linkini paylaşsam, önceki soruda ki gıcıklık performansımı devam ettirmiş olur muyum :) (iç ses : Ana, seyretmediğim filmden geldi cevap, özgüven travması yaşıyorum, çaktırmamalıyım, sakin…) Melodi : Harikalar Diyarı‟nda seninle olmak keyifliydi Ufuk Kıray, Zipirit‟te olduğun için de ayrıca çok teşekkürler… :) Ufuk Kry : Benim düşünceme göre Diyar'ın içindeki insanlar harika olduğu için orası da öyledir. Yoksa Diyar'ın kendisi başlıbaşına öyle değil. Onu harika'laştırdığınız için asıl ben teşekkür ediyorum. Benim içinde keyifliydi ...
www.ufukcry.com
Zipirit 34
Bizimle kimse başa çıkamaz! Biz bile... ehi :)
Akıllı Ol Çocuk Küçüklükten beri azar işitirim yaptığım yaramazlıklardan. Yaş kemale erdi (kaç olduysa artık!) hala durulmadık, durulamadık. Hiç unutmam (ne kadar klasik oldu) hayal meyal (bu ne ya, sırf yazı düzgün gitsin diye sürekli çelişkili ifadeler, hani hiç unutmuyordun, şimdi hayal meyal oldu) evde abimle oynarken askı savaşı oynadığımı hatırlıyorum. Bi ucundan abim asılmış, diğerinden ben çekiyoruz, niyeyse, manyak gibi… "Ne biçim oyun lan bu", diyesim geldi şimdi aniden. Sonra abim tuttuğu ucu bi bıraktı, diğer uç aynen benim göze girdi. (Valla göze, öyle bakıyodum zaten salak gibi noolucak diye). Annem geldi, kızdı mızdı, “Akıllı olun, aklınızı kullanın salak mısınız siz” filan gibi şeyler söyledi, “Hemen geliyorum, git kardeşinin yüzünü yıka” dedi abime ve hızla gitti. Ben de acı içinde kalmışım tabii, annem de gitti diye sinirlenmişim ilgilenen yok diye, almışım makası, yeni alınan perdelerin uçlarını kesmişim. Deli miyim neyim. Annemde meğer bankaya (o zamanlar babam Türkiye Emlak Kredi Bankası çalışanı, banka altta biz üstteyiz (eskiden, çok eskiden)) doktor kağıdı mı ne almaya gitmiş. Bi geldi elinde kağıt, “Hadi çabuk doktora” diye. Tabi gördü sonra perdeleri, yine başladı, "olm akıllı olsanıza, aklınızı kullansanıza diye". Tabi bu sefer daha sert. Başka şeylerde oldu mu hatırlamıyorum (kendime geldiğimde, hemşireler çok güzel dediğimi anımsıyorum, bu da hayal meyal). Yok yaa şaka. Başka bi nane olmadı.
Zipirit 36
Şimdilerde düşünüyorum da niye sadece kendi aklımızı kullanalım da akıllı olalım kardeşim. Ne demiş sevgili Bernard; "Akıllı insan aklını kullanır, daha akıllı insansa başkalarının aklını da kullanır." Ben de daha akıllı olmaya karar verdim. Çabuk buraya gelin. Kime diyom ben?!
Alt Beyin
www.altbeyin.com
Zipirit 37
Arkadan konuşan mı var ? Nasıl huzura kavuşuruz, rahatlamak mümkün mü, dingil mi dingin mi, arkadan konuşan mı var ? Bütün bu basit gibi görünen ama aslında birçoğumuzun teğet geçtiği(moda olduğu için kullanıyorum, aslında tiskinç) soruların gerçek cevabı tabii ki de beynimiz ve çalışma esaslarını bilmekten geçiyor(tam olarak kesin birşey söylenemese de, tahminlerimiz doğrultusunda geri kalanını paylaşıyorum). Yolda gördüğümüz ilk insana, beyin hangi bölümlerden oluşuyor diye sorduğumuzda, cevap genelde sağ-sol şeklinde gelir, ama küçük resimde. Biraz daha resmi büyüttüğümüzde ise gerçekle burun buruna geliriz ve bir merak, bir irkilme, bir tırsma durumu oluşuverir sessizce. Çoğumuz uyku anında neler olup bittiğini açıklayamaz. Sorduğumuzda yarı ölüm, ölümle kalım arası bir yer gibi gizemli olduğunu düşündükleri cevapları verirler. Gerçekte ise, sistemin yönetimini beynin farklı bir bölgesinin ele geçirdiği ve aritmetik-mantıksal ünitenin devre dışı kalıp, dinlenmeye geçmesinden ibaret basit bir yaşam tarzıdır(ciddi mi, çok ilkelmiş). İşte yazımın ana konusu da zaten beynimizin genelde bilinmeyen ama hemen hemen dörtte üçünü oluşturan bölgesi. Büyük resim dedim biraz önce ama anlatmadım resimde gördüklerimi. Çok yakından bakınca bir şey anlamadığımız resimlere uzaktan bakınca nasıl çok rahat resmi anlamlandırabiliyorsak burada Zipirit 38
benzer durum söz konusu ama göze göre değişen anlamlarla. Alt beyin - Üst beyin. Sağ ve sol olarak iki bölüme ayrılmış olan üst beyin; girintili çıkıntılı, incecik, kabuk görünümlü ve sevgili Agatha Christie' nin de çok sevdiği gri hücrelerden oluşan korteks de denen, ortalama %28'lik kapasitesi olan, spor yaparken, ofiste çalışırken, okuyup-yazarken kısaca ayık kafayla yaşarken sistemi yöneten beyin parçasıdır. Bugün bu kısımla fazla ilgilenmeyeceğiz(Hatta hiç, bu kadar işte, yazı tarzı mecburen bu şekilde yazıyoruz). Bence esrarlı ve ilginç olan alt beyin. Şimdi alt beyin ne iş yapar ona bakalım. Beynimizin daha karmaşık, anlaşılması zor olan bölümüdür. Alt beynin, beynimizin geri kalanını, yani ortalama %72' lik bölümünü oluşturduğu söylenir. Beyaz hücrelerden oluşan, sezgisel iletişim, içgüdü duygusal bağlantılar, otonom sinir sisteminin kontrolü gibi benzer görevleri üstlenen bölümdür. Gizemi, insanlığın bilinmeyen yönlerini aydınlatabilecek kadar ziyadesiyle fazladır. Bir insan yavrusu gezegene ilk "merhaba" dediğinde sizce atalarından aldığı sadece mavi gözü, sarı saçı veya yanağındaki tatlı gamzesi midir ? Hayır hayır, atalarımız bize tahmin bile edemeyeceğimiz kadar çok, keşfedilmesi bize bağlı RNA' da denilen bilgileri usulca akıtıveriyor. Alt beyin bir RNA deposudur. Bir tek RNA molekülünün 20 milyon bilgi çipi taşıdığını düşünürseniz alt beynin nasıl büyük bir hazine olduğunu benliğinizde canlandırabilirsiniz. RNA konusuna başka bir yazımda değinmeyi düşünüyorum. Dağılabilirsiniz. Gerçekten. Konuyu da tam toparlayamadım zaten.
Alt Beyin www.altbeyin.com Zipirit 39
www.caglayanyildiz.com
sachmaliyorum.tumblr.com
www.caglayanyildiz.com
sachmaliyorum.tumblr.com
Absürdistan paşası Las Palmas‟ta geleneklere uygun kurban keserek dini vecibesini yerine getiriyor ... Kurban kesiliyor : Kurban bayramının ilk günü Zeki müren Türkiye‟den 4.560 km uzakta Kanarya adalarındaydı. Las Palmas‟ın Metropol Oteli‟nin çeşitli tropikal ağaçlarla süslü bahçesinde kurban kesip dini görevini yerine getirdi.
Ben doğarken ölmüşüm…
Zipirit 42
www.facebook.com/absurdistanizm
Paralel evren değil, bu dünya....
Öldürmeyen Allah öldürmüyor...
www.facebook.com/absurdistanizm
Zipirit 43
Bolluk Kesesi Dolunayda, içine 21 adet Japon Yeni koyulmuş bolluk kesesi ile yapacağınız arınma yokluk sorununuzu enerji bedeninizden keseler atar. Hı hı, her eve lazım. (Her keseye 1 tellak armağanımızdır)
21 Aralık 2012 ile Uyumlanma Kristali 21 Aralık‟ı beklemeyin, kişisel kristalinizi şimdi alın, hizalanın. Evrenle hizaya gelin, hatta hizadan çıkıp, kopup önüne geçin evrenin… Stoklarla sınırlıdır, çılgınca isteyiniz...
Zipirit 44
Münasip Koyun Sürü psikolojisinden çıkmak isteyenler için işte fırsat! Münasip koyun alın, münasip bir yere koyun, çıktınız gitti sürüden...Oh, gelsin toplu bilinçten özgürleşmiş bir yaşam, yaşasın Münasip Koyun...Hayat size güzel adeta.
Ben Kimim Aynası Kim olduğunun arayışında olanlar! “Ben kimim?” aynasına sorunuzu soruyorsunuz ve güzel olan şu ki o size boru değil, cevabı geri yansıtıyor. Neyseniz o olduğunuzu bizzat görüyorsunuz aynada, valla. Al aynayı, sor soruyu, gör kendini, rahatla...Kebap... (Siparişleriniz için evrene niyetinizi salın gitsin...Biz adrese teslim yaparız, evrenle işbirliği halindeyiz, sıkıntı yok yani….)
Zipirit 45
Okunacak ! Mehmet Semih Söylemez/ Duygusal Sermaye
www.duygusalsermaye.com
Her ayın 29’unda takip edilecek Deniz Sertbarut ile Kendini Seç Radyo Awakening Zone’da
www.awakeningzone.com www.denizce.net
Mizah spiritüel aydınlanmanın aynadaki görüntüsüdür.
SPONSORLARIMIZ